hotel restaurant & hi-tech

Page 1






TUYED güçlendi! Dinamikleri gereği turizm sektörü cephesinde oluşum ve dönüşümler birbiri ardına süregelirken, onu doğru habercilik ve güvenilir haber kaynaklarıyla besleyen gazeteciler ve yazarlar kadrosu da yoğun emeklerle bütünü tamamlamaya çalışıyor. Aralarında ben dahil Cem Polatoğlu, Musa Alioğlu, Emin Demir ve Murat Özbilgi gibi turizmci ve yazarların yer aldığı Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED), yakın bir zamanda gerçekleştirdiği 12. Olağan Genel Kurulu’ndan çok daha güçlü kararlar ve hedeflerle çıktı. Kerem Köfteoğlu’nun yeniden başkan seçildiği derneğin sektöre değer katacak yeni yapılanmasını ve gelecek döneme ilişkin yol haritasını gündem sayfalarımızdan daha detaylı okuyabilirsiniz.

mesleği olmanın ötesinde; bir yaşam biçimi ve hazzı adeta! Öyle ki, 30 yıllık mutfak yolculuğunda hayıflandığı, pişmanlık duyduğu tek bir an bile yok! Düne değil, bugüne ve an’a odaklananlardan. Öğrendiklerini büyük bir heves ve iştahla paylaşacak kadar heyecanlı, bildikleriyle yetinmeyecek kadar öğrenmeye aç! Boğaz’ın en görkemli noktasında, Anadoluhisarı’nın ve de İstanbul’un gözbebeği Lacivert Restaurant’ın deneyimli Executive Şefi Hüseyin Ceylan bu ayki konuğumuz. Ramazana özel kareleriyle hem kapağımızda hem de şefin gözünden sayfalarımızda sizlerle...

Daha 18’inde bile değildi, gönlünü boyunu aşan hayallere kaptırırken. Bir filmi, bir barı, bir romanı olsun istedi en çok. Önce güzel yazısıyla sinema, film piyasasının nabzını tuttu, ucundan köşesinden. 26’sında kendi barının sahibi oldu, üç ortak sonra. Arkasından o çok arzu ettiği sinema filmini çekti, 22 Anadolu kadınını hikaye ettiği belgeseliyle. Bir tek roman yazmadı, Koralı. Zaten sınır tanımayan cesareti, özgüveni ve donanımıyla çoktan yazmıştı bile hayatının romanını. Yeme içme ve eğlence sektörünün deneyimli ismi, Ebru Köktürk Koralı, yeni nesile ilham katacak hikayesi ile işte kadın konuğumuz... Bolu Geredeli. Baba da aşçı, amcalar da! 1985 yılından bu yana mutfağa hem gönül hem ömür veren bir değerli şef o.Kontrollü, titiz, tezcanlı ve de paylaşmasını bilen! Yemek yapmak onun nazarında bir aile

EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr K GENEL MÜDÜR (Sorumlu)

FURKAN YALDIZ furkan.yaldiz@img.com.tr

İMG WEB TEAM MAIL web@img.com.tr HAKKI GÜNERKAN hakki.gunerkan@img.com.tr LACİVERT RESTAURANT ümit başer alkaç

website

www.hotelrestaurantmagazine.com

e-mail

info@img.com.tr

Ve beş yıldızlı iftarlar… Türkiye’nin beş yıldızlı mutfaklarında başlayan hummalı Ramazan telaşı sona erdi. Lezzetli iftar sofralarını misafirlerine açan profesyonel mutfaklar için şimdi aylar süren yorucu menü hazırlıklarının meyvelerini toplama zamanı! Geleneksel Türk mutfağının ana başlangıcı olan çorbalardan iştah açıcı ara sıcaklara, çeşit çeşit iftariyeliklerden zeytinyağlı seçeneklerine, vazgeçilmez nostaljik lezzetlerden damakları tatlandıracak enfes Türk tatlılarına kadar bu Ramazan da oteller ve restoranlarda bir bayram havası. Herkese hayırlı Ramazanlar diliyor, Türkiye’nin en özel sofralarından seçtiğimiz iftar menülerini ve Ramazan programlarını beğeninize sunuyoruz… Keyifli okumalar dilerim.

FİNANS MÜDÜRÜ MUSTAFA AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr MUHASEBE MÜDÜRÜ ZEKAYİ TURASAN zturasan@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94 www.ihlasmatbaacilik.com İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71 ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar/İstanbul Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212 604 51 35

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.



içindekiler 56

52

62 antre 8 Sektörden kısa haberler

gündem

34 Galataport, kruvaziyer gemilerini ağırlamaya başlıyor

50 Torunlar GYO otelciliğe Hilton ile giriyor

36 Ersoy’un bakanlığı ‘rekabeti bozuyor’ iddiası

52 Divan Diyarbakır açıldı

16 Doluluklar düştü, fiyatlar arttı!

38 Türkus: Yazık oldu Atatürk Havalimanı’na

18 ‘Kadın İnisiyatifi ve Gücü’ne örnek 6 kadın, 6 hikaye

40 Turizme yabancı turist müjdesi

20 TUYED’in yeni yönetimi belli oldu

42 Prontotour 25. yılında yurt içi turlarında da hedef büyüttü

22 Türkiye turizmi, TTYD ile devler liginde 24 TÜRSAB Şişli BTK acentaları ile buluştu 26 Pervin Ersoy, turizmi tanıtmak için yollara düştü 28 İstanbul instagram üstünden dünyaya tanıtılıyor

44 Öner: Odalarda ışıksızım, dernekler dipsiz kuyu! 46 Seyahat için 5.1 milyar dolar harcadık

yeni yatırımlar

30 Beş yılda 6.299 yeni otel geliyor

48 Hilton Garden Inn, Afrika’da genişliyor

32 Bakan Ersoy: Tematik tanıtımlar sonuç veriyor

49 Hedef, 5 yılda 20 otel ile 100 milyon Euro yatırım

www.hotelrestaurantmagazine.com

54 The LifeCo Bodrum Beach açıldı 56 YOTEL ve YOTELAIR İstanbul Havalimanı açıldı 58 Manesol Hotels, yeni yatırımlarla büyüyecek 60 Hem keşfettiler hem yerel ekonomiye dokundular! 61 22 Haziran’da başkanlık bayrağını Hüseyin Kurt devralacak

iş’te kadın 62 Sınır tanımayan 3 hayal, 3 hayat: Ebru Köktürk Koralı

marka 66 Öncelikli hedefinde müşteriyi teknoloji ve tasarımla buluşturmak var


74 dosya

Ramazan Özel

100

78 68 Türkiye’nin en iyi şefleri, bu yıl da Porland’ı seçti 70 Ramazanda konuklarınızı stressiz ağırlayın 72 Ege Seramik’te bayrak değişimi

şefın gözünden

gastro güncel

hijyen

88 Nestlé Professional’dan filtre kahve çözümleri

104 Diversey, TASKI Intellibot’u beğeniye sundu

90 SEK’ten Türkiye’de bir ilk daha

106 Eczacıbaşı Profesyonel, Interclean İstanbul’a katıldı

92 Hızla değişen beslenme alışkanlıkları üzerine bir komplo teorisi

74 Kontrollü şef: Hüseyin Ceylan

gustonun yorumu

dosya

94 Reha Tartıcı ile yeni mekanlar

78 Ramazan özel

yeni mekan

gastro etkinlik

96 Tam bir Amerikan rüyası: Rustyfork

84 İzmir’in Boyoz’u dünyaya açılıyor

98 Ordu Fatsa’daki lezzet durağı: Bolaman Park Restaurant

86 Metro Türkiye sürdürülebilirlik stratejilerini anlattı

100 İşin uzmanlarından Loco de Pera

102 Happy Moon’s Grup’tan yeni marka: 87 Challenging Master Classes 2019’da göz Bob’s Kitchen kamaştırdı

www.hotelrestaurantmagazine.com

hotel-tech 108 Mitsubishi Electric üniversitelilerle buluştu 110 Bir kahve ile binlerce kişinin kart bilgilerini çaldılar 111 Lokmanızı nasıl alırdınız?

ürünler 112 Yeni ürünler


restaurant 10 hotel & hi-tech

antre

Corendon Almanya’daki acenteleriyle buluştu Corendon Airlines, Almanya’da faaliyet gösteren etnik ve Alman seyahat acenteleriyle Münster’de gerçekleştirilen akşam yemeklerinde bir araya geldi. İki akşamda toplam 250 acentenin katıldığı yemekte konuşan Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, “Münster, bizim için büyük önem taşıyor. Hem Münster/Osnabrück Havalimanının 24 saat açık olması sebebiyle bize sağladığı operasyonel imkanlar hem de geçtiğimiz günlerde bir Alman Havayolu’nun iflasını açıklamasının üzerine partner tur operatörlerimizden gelen yeni hat talepleri ile birlikte Münster’de başarılı bir operasyon yürüteceğimize inancımız tam. 12 Nisan’da Münster’den gerçekleştireceğimiz Rodos uçuşuyla sezona başlayacağız. Münster’den sezon boyunca 10 tatil destinasyonuna haftada 17 uçuş gerçekleştireceğiz. Her zaman olduğu gibi birlikte el ele çalışarak güzel bir sezon geçireceğimize inanıyoruz.” dedi.

Cruise Planet.com.tr yayında Dünyanın en büyük tur operatörlerinden olan Japonya merkezli H.I.S Turizm, 70 ülkede, 554 ofisi ve 18 binin üzerinde çalışanı ile dünya turizmine değer katmaya devam ediyor. 2018 yılında, 70 ülkede yer alan toplam 554 ofis arasında dünyanın en iyi H.I.S ofisi seçilen H.I.S. Türkiye, Cruise Arama Motoru mottosu ile Cruise Planet markasını hayata geçirdiğini duyurdu. Türkiye’de ilk ve tek Cruise arama-kıyaslama motoru olan Cruise Planet.com.tr’de dünyanın güçlü 35 cruise firmasının 5 kıtada organize edilen tur programları yer alıyor. Böylece cruise seyahatlerine çıkmak isteyen seyahat severler, en uygun Cruise turlarından, en lüks gemi turlarına kadar birçok seçeneğe cruiseplanet.com.tr’den ulaşabilecekler.

Erciyes 2020 kayak sezonunu erken açtı Yurt içinde ve yurt dışında kayak turizminin yükselen değeri olan Erciyes Kayak Merkezi 2019 kayak sezonu resmen kapanmadan, 2020 sezonunu açtı. Özellikle Rusya ve Ukrayna pazarında hızlı bir yükseliş kaydeden Erciyes Kayak Merkezi 2019 yılında Ukrayna’da en popüler 3. Kayak destinasyonu olarak tahminlerin ötesinde bir başarı elde etti. 2019 yılındaki ilerlemeyi değerlendiren Radisson Blu Hotel, Kayseri Genel Müdürü Burak Aydın, “Erciyes, gerek tesis kalitesi ve gerekse sunduğu olanaklarla çok daha fazlasını hak etmektedir. Otelimizin 2019 yılında ağırladığı yabancı kayakçıların sayısındaki artışa bakarak, birkaç yıla kadar Erciyes’in Akdeniz ve Ege sahillerimiz gibi bir yabancı turist destinasyonu olacağını söylemek hayal değil.” dedi. Burak Aydın, 2020 yılından çok daha umutlu olduklarını zira şimdiden yurt dışı taleplerinin gelmeye başladığını da ilave etti.

Hilton Dalaman’a ödül Hilton Hotels& Resorts markasının Türkiye’deki ilk Resort oteli olan Hilton Dalaman Sarıgerme Resort& SPA, hizmet ve altyapı kalitesini EMEA bölgesinde aldığı Award of Excellence / Mükemmellik Ödülü ile taçlandırdı. Hilton Dalaman Genel Müdürü Tunç Batum ödül ile ilgili görüşlerini bildirdi; “Bu yıl Award of Excellence ödülünü alan tek Türk Resort oteli olarak bu tatlı yarış içerisinde bulunmak çok gurur vericiydi. Bu gerçekten 10 yıldır süregelen çalışmalarımızın bir sonucu. Türkiye turizmi içinde çok önemli ve değerli bir ödül, ayrıca Hilton’un 100. yılı olması sebebiyle de ayrı bir önem taşıyor. Türkiye’de otelciliğin ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren mükemmel bir sonuç.” dedi.



restaurant 12 hotel & hi-tech

antre

Ali Can Aksu güven tazeledi 2. Olağan Genel Kurulunu Ankara Anemon Hotel ‘de gerçekleştiren Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanlığı’na yeniden Ali Can Aksu seçildi. Türkiye’nin dört yanından geniş katılım ile gerçekleşen genel kurulda konuşan Ali Can Aksu sözlerine genel kurula katılan tüm üyelere teşekkür ederek başladı. Aksu: “Üç yıldan beri otel yöneticileri ve profesyonel otel temsilcileri olarak TUROYD çatısı altında büyük adımlar attık. Özellikle Türk turizminin tanımına yönelik yapmış olduğumuz bölgesel faaliyetlerde, bölgenin gelişimine ciddi katkı sağladık. Bu yeni dönemde Kültür ve Turizm Bakanımız Ersoy’un sektörün içerisinden gelmiş olması, aynı dili konuşuyor olmamız geleceğe ümitlerimizi arttırmıştır.” dedi. Seçilen yeni yönetim kurulu ve bölgesel yürütme kurul başkanlıklarının önümüzdeki dönemde etki oluşturan çalışmalara imza atacaklarını belirten Aksu, üye sayısı olarak yurt içi ve dışında artış kaydettiklerini ve bu sayede sektörde söz sahibi olarak turizm politikalarında etkin rol oynamaya başladıklarını söyledi.

Katie Fallon, ITP Başkan Yardımcılığına atandı Hilton’un Genel Müdür Yardımcısı ve Kurumsal İlişkiler Global Başkanı Katie Fallon, International Tourism Partnership (ITP) Yönetim Kurulu’na Başkan Yardımcısı olarak atandı. Atamayla ilgili konuşan Fallon: “Çevrenin ya da insan haklarının korunması söz konusu olduğunda konaklama sektöründe kesinlikle bir rekabet yoktur. Sektör, ITP aracılığıyla, Seyahatin Altın Çağı’nda karşımıza çıkan fırsatların kapsamını ve önümüze koyulan görevleri ele almak için işbirliğinin gerekliliğini kabul ederek ortak ve cesur hareketlerde bulunmak için toplanmaktadır. Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak noktasında sektörel liderliğin her zamankinden daha önemli olduğu bir zamanda, ITP Başkan Yardımcısı rolünü üstlenmekten heyecan duyuyorum.” dedi.

Hyatt Grubu’nun üç oteline yeni atama Direnç Koca, Grand Hyatt İstanbul, Park Hyatt İstanbul ve Hyatt House Gebze’nin yeni Satış ve Pazarlama Direktörü oldu. Üniversite eğitimini İzmir’de tamamladıktan sonra İngiltere’ye dil eğitimi için giden Direnç Koca, çalışma hayatına Thames nehri üzerinde bulunan Boulters Lock Otel’de başladı. Bodrum’un en lüks otellerinden Kempinski Hotel Barbaros Bay’de 4 sene satış departmanında görev alan Koca, W Hotel Istanbul’da 3,5 sene görev yaptı. 2014 yılında Hyatt grubuna geçen Koca, sırasıyla Grand Hyatt Istanbul, Park Hyatt Istanbul ve Hyatt Centric Levent Istanbul’daki görevlerini başarıyla sürdürdü. Direnç Koca Grand Hyatt Istanbul, Park Hyatt Istanbul, Hyatt House Gebze otellerinde Grup Satış ve Pazarlama Direktör’ü olarak görev yapacak.

AB’li turist en fazla Makedonya’da geceledi TUYED yönetimi, gecelik konaklama araştırmalarını ülkede yerleşik olmayanları dikkate alarak yapan Eurostat uzmanlarının verilerini derledi. Buna göre, AB üyesi turistler, Avrupa ve yakın çevresinde 2018 yılında önemli bir artış olarak kabul edilen toplam 1,4 milyar gecelik konaklama gerçekleştirdi. AB üyesi turistlerin birlik dışındaki Litvanya, Liechtenstein, Belçika, Sırbistan ve Makedonya’daki geceleme sayıları arttı. Söz konusu ülkelerdeki geceleme artışı yüzde 8 ila yüzde 22 arasında değişiyor. Avrupalı turistin gecelemelerinde yüzde 22’lik artışı yakalayan Makedonya, yılı açık ara farkla lider olarak kapattı.



restaurant 14 hotel & hi-tech

antre

Tuncer, Oslo’da Türkiye’yi tanıttı Turizm Yazarları Derneği (TUYED) üyesi fotoğraf sanatçısı Halil Tuncer, “Fotoğraflarla Türkiye” adlı sergisini Norveç’in başkenti Oslo’daki Türk Büyükelçiliğinde açtı. Fotoğraflar, Türk Hava Yolları, Oslo Türk Kadınlar Grubu iş birliği ve Oslo’nun Türkiye Büyükelçiliği desteğiyle 4 Mayıs’a kadar sergilendi. TUYED üyesi fotoğraf sanatçısı Halil Tuncer’in 20’nci kişisel sergisinin Oslo’daki açılış töreninde konuşan Türkiye Cumhuriyeti Oslo Büyükelçisi Fazlı Çorman “Halil Tuncer, tarihi ve doğal güzelliklerini fotoğraflayarak, Türkiye’nin büyüleyici görüntüleriyle bizlere Türkiye’yi taşıdı. Türkiye’nin görsel güzellikleri izleyenlere bu bölgeleri seyahat etmelerini arzu ettiriyor. Bu Türkiye adına önemli bir tanıtım çalışmasıdır” dedi.

En Mükemmel Kayak Merkezi Erciyes Erciyes Kayak Merkezi, 5 yıl üst üste dünyanın en önemli turizm sitesi Tripadvisor tarafından global çaptaki tatil ve seyahat işletmelerine verilen “Mükemmellik Sertifikası” ödülüne tekrar layık görüldü. 28 farklı dilde 49 web sitesi, yaklaşık 96 milyon üye, 600 milyonun üzerinde yorum ve aylık 455 milyonu aşan ziyaretçi sayısıyla dünyanın en büyük seyahat sitesi olan Tripadvisor, bu ödülü ziyaretçilerden sürekli olarak yüksek puanlı yorum alan ve mükemmel bir konukseverlik taahhüdü sergileyen dünyadaki belirli sayıda işletmeye veriliyor. Türkiye’nin dağ yönetimi konusundaki ilk Destination Management Organization (DMO)’su Kayseri Erciyes A.Ş. tarafından yönetilen Erciyes Kayak Merkezi, daha önce de ISO 9001 ve IQNET belgeleri ile ülkemizde Hizmet Kalite Standartları ve Uluslararası Tanınırlık Belgesi alan ilk ve tek kış sporları merkezi olmuştu.

Katar Ulusal Turizm Konseyi ve UNWTO’dan iş birliği Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Katar Ulusal Turizm Konseyi (QNTC), bu hafta Katar’ın tüm dünyadaki turizm gelişimini desteklemek için planlanan bir dizi iş birliğini duyurdu. UNWTO Genel Sekreteri’nin Doha’ya yaptığı ilk ziyareti sırasında imzalanan anlaşmayla, QNTC, Futbol Kulübü Barcelona (FCB) iş birliği ile yapılacak olan ilk UNWTO Spor Turizmi Start-up Yarışması’nın sponsoru oldu. Yarışma girişimcilik ekosistemini geliştirirken, spor turizminde yeniliği artırmayı, turizm ve spor sektörlerini teşvik edip güçlendirmeyi hedefliyor. Yarışmanın galipleri Barcelona İnovasyon Merkezi’nde çalışabilecek ve buldukları konseptler FIFA Dünya Kupası 2022’ye ev sahipliği yapmak üzere hazırlanan Katar’da uygulanmak üzere dikkate alınacak.

Turizmciler Türkiye Festivali’ne hazırlanıyor Moskova’da bu sene üçüncüsü gerçekleştirilecek olan Türkiye Festivali için hazırlıklar sürüyor. 14 - 16 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festival, Türkiye’nin Rusya pazarından elde ettiği turist ve geliri artırmayı hedefliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle TÜROFED, TÜRSAB, TTYD koordinasyonunda organize edilen festivale Türkiye’den oteller, tur operatörleri, turizm destinasyonları ve önemli turizm markaları katılarak Türkiye’nin turistik değerlerini tanıtacak.



restaurant 16 hotel & hi-tech

antre

Turizm geliri yüzde 4,6 arttı Turizm istatistiklerini konu alan araştırmayı inceleyen Ajans Press’in Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, 2019 yılının ilk çeyreğindeki turizm gelirinin yüzde 4,6 arttığı görüldü. Böylelikle ilk 3 aydaki turizm gelirinin 4 milyar 629 milyon 679 bin dolara ulaştığı kaydedildi. Aynı şekilde ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı da yüzde 8,5 artış gösterirken, 6 milyon 644 bin 391 kişi olduğu belirlendi. Bunlarında yüzde 82,2 sini de yabancılar oluştururken, yüzde 17,8’ini de yurt dışında ikametgâh eden vatandaşların oluşturduğu saptandı. Bu çeyrekte yapılan yabancı harcamaları da ortalama 678 dolara denk gelirken, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması 765 dolar oldu.

Emirates Havayolu’na beş ödül birden İnsanları ve şehirleri birbirine bağlayan Emirates Havayolu, Business Traveller Ortadoğu Ödülleri 2019’da En İyi First Class, En İyi Economy Class, En İyi Yolcu Sadakat Programı ve Ortadoğu’daki En İyi Lounge ödüllerine layık görüldü. Operasyonel mükemmelliği ve sıradışı ürün ve hizmetleri ile bilinen, dünyanın en büyük uluslararası havayolu şirketi Emirates, ayrıca Dünyanın En İyi Havayolu Şirketi ödülünü de kazandı. Business Traveller Ortadoğu Ödülleri, endüstriye öncülük eden profesyoneller ve önemli isimlerin katıldığı bir gala yemeğinde takdim edildi. Business Traveller Ortadoğu Ödülleri, derginin yazı işleri ekibinin yanı sıra, seyahat uzmanlarının oluşturduğu bir jüri tarafından değerlendiriliyor.

Bu sezon Bodrum’da ne işgal ne de hanutçuluk olacak Bodrum’un turistik bölgelerinde ve çarşı merkezlerinde görüntü kirliliği, işgaliye ve hanutçuluk sorununun yaşanmaması için harekete geçen Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, esnafları bilgilendirmek amacıyla toplantılar düzenlemeye devam ediyor. Kumbahçe’de esnaflarla bir araya gelen Başkan Aras, turizme yakışmayan görüntüler konusunda duyarlılık beklediklerini belirterek “Kent estetiğini bozan, yürüyüş yollarını ya da kıyıları işgal eden, yaya trafiğini aksatan, hanutçuluk yapan bir düzen istemiyoruz. Bu konuda tüm esnaflardan destek bekliyoruz” dedi. Başkan Aras, özellikle hanutçuluk konusunda sıkı önlemler aldıklarını belirterek, turistleri taciz eden işyerlerini kamera görüntüsüyle tespit edeceklerini ve yasal işlem uygulayacaklarını söyledi.

Turizm Karikatürleri Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu Anatolia Turizm Akademisi tarafından Er Yatırım’ın ana sponsorluğunda düzenlenen 10’uncu Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’nda ödüller Four Points by Sheraton, İzmir oteli ev sahipliğinde İzmir’de sahiplerini buldu. Dünyada turizm alanında düzenlenen tek karikatür yarışmasına 61 ülkeden 673 sanatçı katıldı. 1331 karikatürün gönderildiği yarışmada yetişkinler kategorisinde Türkiye’den Kürşat Zaman, gençlerde ise Elif Kayra Eşin birincilik kazandılar. Bu yılki teması “Tatil Anıları” olan yarışmada yetişkinlerde beş, gençler kategorisinde ise üç karikatür sanatçısı ödül kazandı.



restaurant 18 hotel & hi-tech

gündem

Doluluklar düştü

Fiyatlar arttı!

TÜROB, Türkiye’nin Mart 2019 otel doluluklarının geçen yıla göre yüzde 5 azalarak yüzde 64.2 olduğunu açıkladı. Oda fiyatlarının yüzde 4.6 artışla 63.3 Euro olması memnuniyet oluşturdu.

K

onaklama sektörü ilkbahara doluluklarda düşüşle girerken, oda fiyatlarındaki artış trendi devam etti. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), dünya çapında veri ve analiz şirketi STR tarafından hazırlanan ‘Mart 2019 Ülke Performans Raporu’nu açıkladı. Raporda yer alan verilere göre, Türkiye’nin Mart 2019 otel dolulukları 2018 yılının aynı ayına göre yüzde 5 azalarak yüzde 64.2 olarak kaydedildi. Mart 2018’de bu oran yüzde 67.5 olmuştu. Mart 2019’da Türkiye’nin ortalama günlük satılan oda bedeli ise yüzde 4.6 artışla 63.3 Euro olarak gerçekleşti. Mart 2019’da Avrupa destinasyonları doluluk ortalaması yüzde 68.6 olurken, ortalama günlük satılan oda bedeli ise 104.3 Euro olarak tespit edildi.

Fiyatlar İstanbul ile yükseldi TÜROB’un açıklamasına göre, İstanbul’un Mart 2018’de yüzde 73.6 olan doluluk oranı, Mart 2019’da yüzde 2.5 azalarak yüzde 71.8 olarak ölçüldü. İstanbul’da Mart 2019’da, Average Daily Rate (ADR) olarak adlandırılan ortalama günlük satılan oda bedeli 77.3 Euro’ya çıkarak 2018’e göre yüzde 4.6 artış gösterdi. Mart 2018’de bu rakam 73.9 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise (RevPAR) geçen yıla oranla yüzde 2 artış yaşandı ve 55.5 Euro olarak ölçüldü. Mart 2018’de bu rakam 54.4 Euro olmuştu. Yılın ilk çeyreğinde ise geçen yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında doluluk oranı yüzde 68.2’den yüzde 67.3’e gerilerken, ortalama günlük satılan oda bedeli 71.2 Euro’dan 76.0 Euro’ya, oda başı elde edilen gelir 48.5 Euro’dan 51.1 Euro’ya yükseldi. Antalya’da aynı kaldı Antalya’da Mart 2019 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3 azalarak, yüzde 58.4 oldu. Mart 2018’de bu oran yüzde 60.2 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 47.8 Euro olarak Mart 2018 ile aynı kaldı. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirler geçen yıla oranla yüzde 3.1 düşüşle ve 27.9 Euro olarak gerçekleşti. Mart 2018’de bu rakam 28.8 Euro olmuştu. Yılın ilk çeyreğinde ise geçen yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında doluluk oranı 57.7’den yüzde 59.4’e yükseldi. Ortalama günlük satılan oda bedeli 45.5 Euro’dan 44.7 Euro’ya

gerilerken, oda başı elde edilen gelir çok hafif artışla 26.2 Euro’dan 26.5 Euro’ya yükseldi. Anadolu şehirleri yavaşladı Doluluk verilerini değerlendiren TÜROB Başkanı Müberra Eresin, ilk üç aylık rakamlara göre, kitle turizminde ve yurtdışı pazarlardan beslenen merkezlerde artışlar göründüğünü belirterek, “Ancak geri kalan kısımlarda, özellikle de iç turizm ve normal yurtiçi kaynak pazarlardan beslenen şehirlerde maalesef durumlar o derece parlak gözükmüyor. Ancak her şeye rağmen, TÜROB olarak 2018’in iyi geçtiğini, 2019’un iyi geçeceğini ve hatta 2020’nin de Türkiye için çok önemli bir turizm yılı olacağını düşünüyoruz” dedi. Önümüzdeki yıldan itibaren canlanacak olan cruise ve kongre turizmiyle biraz daha hareketlenme beklediklerini dile getiren Eresin, “2019 yılı sonu itibariyle hem oda fiyatlarında hem doluluk oranlarında minimum yüzde 10-15’lerde artış bekliyoruz” diye konuştu.

TÜROB’un açıklamasına göre, İstanbul’un Mart 2018’de yüzde 73.6 olan doluluk oranı, Mart 2019’da yüzde 2.5 azalarak yüzde 71.8 olarak ölçüldü. İstanbul’da Mart 2019’da, Average Daily Rate (ADR) olarak adlandırılan ortalama günlük satılan oda bedeli 77.3 Euro’ya çıkarak 2018’e göre yüzde 4.6 artış gösterdi.


Rüzgar Yok, Sadece Serinlik Var 15.700 mikro delik sayesinde yaşam alanınızı rüzgarsız serinletin.

Wind-Free™ 4 Yön Kaset Klima Wind-Free™ soğutma 15.700 adet mikro delik sayesinde soğuk hava akımı olmadan konfor sağlar.

Daha fazla bilgi için www.samsung.com/tr/business adresini ziyaret edin.

Daha uzun üfleme mesafesi 84 mm geniş kanatlar, soğuk havanın daha uzağa ulaşması için geniş açı sağlar.

Yapay zeka sensörü Hareket ve ısı algılayan sensörler yardımıyla oda sıcaklığının anlık olarak takip edilmesini sağlar.


restaurant 20 hotel & hi-tech

gündem Fotoğraf: Göçhan Yıldırım

‘Kadın İnisiyatifi ve Gücü’ne örnek

6 kadın, 6 hikaye!.. MPI VE SITE Türkiye, Dünya Toplantı Sektörü Günü’nü “Kadın İnisiyatifi ve Gücü” konulu bir panel ile kutladı. Panelde yönetici ve girişimci kimliğiyle öne çıkan 6 örnek kadın, sektörde daha fazla iş birliği, destek ve eğitimin gerekliliğine dikkat çekti, paylaştıkları hikaye ve projeleriyle kadın iş gücü ve inisiyatifini nasıl başarıyla kullandıklarını anlattı...

H

er yıl MPI Global başta olmak üzere, birçok ülkenin uluslararası sektör birlikleri ve derneklerinin önemli buluşma günlerinden biri olan Dünya Toplantı Sektörü Günü (GMID- Global Meeting Industry Day), Türkiye’de bu yıl ikinci kez 4 Nisan 2019 Perşembe günü İstanbul Lütfi Kırdar’ın ev sahipliğinde kutlandı. MPI ve SITE Türkiye iş birliğinin ortaya koyduğu sinerji ile sektörde ve iş hayatında kadınların önemi ve rolü konusunda görüş alışverişinde bulunulduğu etkinlikte turizm kurum ve kuruluşları, şirket ve dernek yetkilileri, toplantı sektörü profesyonelleri ve sektör medyası gibi tüm sektör paydaşları bir araya geldiler. Bu yılın konusu “Kadın İnisiyatifi ve Gücü” Uluslararası camiayla eş zamanlı olarak çeşitli sponsor kurum ve kuruluşların katkılarıyla gerçekleşen etkinliğin bu yılki konusu “Kadın İnisiyatifi ve Gücü” olarak belirlendi. Moderatörlüğünü Lüks Konaklama ve Etkinlik Sektörü Danışmanı Cantekin Temizer’in üstlendiği panelde; KAGİDER Başkanı Sanem Oktar, Kızlar Sahada Futbol Okulu Kurucusu Melis Abacıoğlu Sezener, MarkaSokak Reklam Ajansı Kurucu Başkanı Ebru Köktürk Koralı, Turkishwin Kurucusu Melek Pulatkonak, Çehreli Danışmanlık Kurucusu Şehnaz Çehreli Şefik, ODS TURKEY Kurucusu ve Genel Müdürü Hasan Dinç, MPI Türkiye Başkanı ve İstanbul Lütfi Kırdar Genel Müdürü Handan Boyce konuşmacı olarak yer aldılar. Sanem Oktar: Fırsat eşitliğinin olduğu bir dünya hayal ediyoruz Panelde ilk sözü alan KAGİDER Başkanı Sanem Oktar, “Ben bir kadın girişimciyim, bir şirketim var.

Ama aynı zamanda da bir sivil toplum kuruluşunun başkanı olarak buradayım. Adı üstünde, kadın girişimcilerin kurduğu bir dernek bu. Amacı, kadın girişimcilerin güçlenmesini sağlamak olan derneğimizin bir tek hayali var, o da kadın ve erkeklerin fırsatlara eşit olarak ulaştığı bir dünya düzeni” dedi. Türkiye’de kadınların fırsatlara eşit ulaşamadığının altını çizen Oktar, şu an itibariyle kadın çalışan oranının yüzde 29, yönetici seviyesinde yüzde 12, girişimciler olarak 115 bin olduğunu söyledi. Oktar, ekonominin gelişebilmesi, daha iyi yönetilebilmesi için kadın istihdamının önemine işaret ederek, Türkiye’nin dünyada sondan 16. sırada olduğunu ifade ederek, ‘Büyük metropolleri artık kadınlar yönetiyor. Kadının liderlik becerileri daha fazla ön plana çıkmaya başladı. İstihdamın yanı sıra kadının hem yönetici hem de girişimci olması günümüzde çok önemli” dedi. Sanem Oktar, turizm sektöründe kadın istihdamının diğer sektörlere göre uzun ancak bariyerli olduğuna vurgu yaparak, bu algıya yönelik çalışmanın da önemine dikkat çekti. Dönüşümü tetiklemek için kızları sahaya çıkardı; Melis Abacıoğlu Sezener… Kızlar Sahada Futbol Okulu Kurucusu Melis Abacıoğlu Sezener, “Ben de farklı şapkalara sahip olan bir kadınım. Ben de bir girişimciyim, iki tane teknoloji girişimim var. Ama bugün karşınızda ‘Kızlar Sahada’ şapkamla oturuyorum. Bu bir sosyal girişim. Kadın futbolcu oranı yüzde 8’lerde, antrenör oranı yüzde 6’larda, hakem oranı yüzde 4’lerde. Türkiye’de bu konuda örnek gösterilen insanlarımız var. Ama hala gidecek çok yolumuz var. Peki Kızlar Sahada ne yapıyor? 7’den 70’e

kadın ve kız çocuklarına ‘yapamazsın’ diye kodlanan farklı toplumsal cinsiyet yargılarını futbol sahasında kırıyor. Ayaklarına top değiyor ve oynamaya başlıyor, orada bir yolculuk başlıyor, oynayabildiklerini görüyor, özellikle de kız çocukları. O dönüşüm acayip bir yere çıkıyor. Bir sosyal etki ölçümü yaptık, sonunda da şu çıktı, bizim sahamızda oynayan kız çocuklar, sonrasında acayip bir kırılım yaşıyor. Diyorlar ki, ‘futbol oynayabiliyorsam acaba doktor da olabilir miyim, mühendis de olabilir miyim?’ Bir anda önlerindeki koskoca duvar yıkılıyor ve çok kuvvetli bir dönüşümü tetiklemiş oluyorsunuz. Benim de hayattaki en büyük vizyonum bu, dönüşümleri tetiklemek. Bunu da projemizle çok rahat bir şekilde yapabildiğimize inanıyoruz.” diye konuştu. “Genel müdür olamayacaksın” dediler, girişimci oldu! Şehnaz Çehreli Şefik… Yaklaşık 32 yıldır sektöre hizmet verdiğini belirten Çehreli Danışmanlık’ın Kurucusu Şehnaz Çehreli Şefik, “Ben de bir kadın girişimciyim. 10 yıllık profesyonel otelcilik hayatından sonra başladı yolculuğum. Grand Hyatt Otel’in başkanıyla konuşurken ona ne zaman genel müdür olacağımı sordum. Bana dünyada büyük beş yıldızlı otellerde kaç tane kadın genel müdür gördüğümü sordu ve sorumu şöyle yanıtladı: ‘hiçbir zaman genel müdür olamayacaksın çünkü sen bir kadınsın’ dedi. Bu benim için gerçekten bir dönüm noktasıydı, ilk ve son istifam oldu” dedi. “TÜRSAB’a kadın başkan ne zaman gelecek, çok merak ediyorum” İstifasından sonra 1998 yılında Çehreli Danışmanlık’ı kurduğunu anlatan Şefik, “Şu an Kıbrıs ve Türkiye’de iki şirketin


sahibiyim. Turizm, insan faktörüne dayanan bir sektör. Kadınların ağırlıklı çalıştığı fakat üst düzey pozisyonlara gelemediği bir sektördü. Bugün aramızda TÜROB’a başkan olan ilk kadın başkanımız Müberra (Eresin) Hanım var. Tabii bu sektörde bir dönüm noktası. TÜRSAB hiçbir zaman olmadı, ne zaman olacak çok merak ediyorum. Asla bırakmazlar!” dedi. “Turizmde kadınları birleştiren bir platform bilmiyorum” Aynı zamanda Akdeniz’de kadın Liderler Kurulu’nun da başında olduğunu ifade eden Şefik, oluşumun ileriki yıllarda daha da büyüyeceğini ve bölgeye destek vereceğine inandığını dedi. Turizm sektöründe kadın çalışanları birleştiren bir platform bilmediğini söyleyen Şehnaz Çehreli Şefik, “Çünkü kadınların derdini bir tek kadınlar bilir. Kadınları bir noktaya kadar getiriyorlar. Yönetim bazında çok fazla önem vermiyorlar. Ama bu değişiyor artık. Yeni nesil, bizden çok daha şanslı ama. Ben o yüzden ümitliyim. Türkiye’de de hem Akdeniz Turizm Vakfı olarak hem de sadece özellikle bu platformda belki de KAGİDER ile birlikte kadınların bir platformda buluşmasını arzu ediyorum” şeklinde sözlerini tamamladı. Hasan Dinç: “Bütün sorunların tek bir çözümü var, eğitim!” SITE Türkiye Başkanı ve ODS TURKEY Kurucusu/Genel Müdürü Hasan Dinç, Atatürk’ün kadınlarla ilgili sözlerinden bir alıntı yaparak sözlerine başladı. “Birisi olmadan diğeri olmuyor. Bizim bütün problemimiz eğitimden başlıyor. Kadın erkek ilişkilerine yönelik sorunlar da eğitimle çözülecek, suistimaller de. Bizim asıl odaklamamız gelirken düzgün bir eğitim sistemi. Sektörde bir 30. yılımdır herhalde. Şu ana kadar etkinlik endüstrisinde negatif veya pozitif ayrımcılık pek görmedim. Ben geceli gündüzlü çalışan çok başarılı kadın müşterilerle de çalıştım. Operasyonun tam ortasında ‘ben kuaföre fön çektirmeye gideceğim’ diyen erkek müşterilerle de... Dolayısıyla bu duruma biraz daha farklı yaklaşıyorum” diyen Dinç, 30 yıllık meslek hayatında bu ayrıma tanık olmadığını söyledi. Aynı şekilde gelir dengesizliği konusunda da bir ayrımın olmadığını anlatan Dinç, dünyadaki yeni bir trenden bahsederek, “Artık azınlıklara pozitif ayrımcılık anlamında bir yaklaşım var. Azınlıklara kadınlar da dahil. Uluslararası bir firmanın ihalesine girerken, eğer eşit şartlarda iseniz ve sizin şirketinizin ortağı veya sahibi kadınsa size artı 1 puan veriliyor. Bu güzel bir uygulama, dünyada da yeni başlayan bir trend” diyerek sözlerini tamamladı.

Gastronomi hikayeleri toplamak için Anadolu kadınının peşine düştü... Ebru Köktürk Koralı MarkaSokak Reklam Ajansı Kurucu Başkanı ve Ebru Köktürk Koralı kadın gücü ve inisiyatifine konu olan hikayesini şöyle paylaştı: “Ben de bir girişimciyim ama bizler bilmeden giriştik. İletişimden geldiğim için pek çoğu beni Hayal Kahvesi’nin patronu olarak değil, iletişimci ve halkla ilişkilerci olarak bildi. Herkesin ‘Ben roman yazacağım, ben bir film çekeceğim, bir barım olsun’ dediği 1995 yılında Beyoğlu Hayal Kahvesi’ mi açtık. Tabii bizim ekip film yapamadı, daha yeni yeni gerçekleşir o hayalimiz. Bir kadın olarak zor ama harika yıllardı”. Anadolu hikayelerini eylülde paylaşmaya hazırlanıyor… 2006 yılında TURYİD’in kurulmasıyla beraber 35 kadın bir masanın etrafında toplanmaya başladığını söyleyen Koralı, bu aralıkta evlenip iki çocuk sahibi bir anne olduğunu belirterek, “Benim oğlanlar arabanın arkasında büyüdüler” dedi. Şu anda iki üniversitenin iletişim ve gastronomi bölümlerinde ders vermeye devam ettiğini anlatan Koralı, “İletişimde eşit sayıda kızerkek öğrenci oluyor. Gastronomi ve mutfak sanatları okullarında ise kız çocukların ilgisi çok daha fazla. Ama bizim gastronomi sektöründe sorunlar devam ediyor. Turizm sektöründe işler biraz daha kolaylaşmış olabilir. Bunlar, hepimizin bildiği sorunlar. Erkekler daha iyi maaş alıyor, mutfakta kadın istemiyor. Teknoloji ne kadar ilerlemiş olsa da büyük kazanları, büyük tencereleri bahane ediliyorlar hala. Aslında böyle bir sorun yok. Kızlara bakıyorsun, ‘ben pastacılığa çok ilgi duyuyorum” diyorlar. 50 yaşıma geldim, birkaç küçük kamerayla Globalekonomi Zirvesi için Anadolu insanın peşine düştüm ve harika hikayeler topladım. TURYİD olarak da çok önemsediğimiz gastronomi turizmi ve ürün-restoran ihracı konularında hikayeler topluyorum. İnşallah eylül ayında tekrar sizlerle paylaşacağız.” sözleriyle konuşmasını tamamladı. Türkiye’nin ilk kadın ilham kütüphanesini kuran sosyal girişimci: Melek Pulatkonak Turkishwin Kurucusu Melek Pulatkonak, “Ben bir sosyal girişimciyim. Zoru başarmaya çalışıyoruz. Hem sosyal fayda ortaya koyup hem de girişimcilik yönümüzle dünyayı geliştirmeye çalışıyoruz” dedi. Yaklaşık 20 yıl yurt dışında yaşadığını ve bu vesile ile MPI Zirvesi’ne katılma fırsatı bulduğunu belirten Pulatkonak, “Sektörünüzü çok önemsiyorum. Doğru insanları bir araya getirmek işi de bir sanat. Siz bunu her zaman yapıyorsunuz. Bizler de sosyal fayda üretmek için yapıyoruz” dedi.

“Gelecekte networku olanlar kazanacak” Turkishwin’in kuruluşuna da kısaca değinen Pulatkonak, Turkishwin’in ihtiyaçtan doğan bir network olduğunu dile getirerek şöyle konuştu: “Amerika’da yaşayan bir kadın olarak, benim gibi global kariyer sahibi, yurt dışında yaşayan ama Türkiye’yi seven, çalışmak isteyen kadınlarla bir araya gelerek hikayelerimizi paylaşmak amacıyla TED Talk gibi bir network kurdum. Türkiye’nin ilk kadın ilham kütüphanesi olarak tanımladığımız bu çalışma kapsamında 250 Türk kadını hikayesini özgün bir anlatımla ve İngilizce olarak anlattılar. Biz gelecekte networku olanların kazanacağına inanıyoruz çünkü dedi. Pulatkonak, bugüne kadar 500 tane eşleştirme yaptıkları mentorluk, üniversiteli kadınlar için kampüs programı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştıran etkinlikler düzenlediklerini ifade etti. Son olarak, Kız Kardeşler networkunu kurduklarını belirten bunu sektörel bazda büyütmek istediklerini anlatan Pulatkonak, panel aracılığıyla turizmcilere de bir çağırı yaparak, “Turizm sektörünü de sizinle yapabiliriz. Bu konuda içerik üretip insanları bir araya getirecek fikir önderlerine ihtiyacımız var. Biz bütün bu yaptığımız işleri etkinliklerle taçlandırıyoruz. Sizler olmazsanız bu işler de olmuyor. Etkinlikler ve sizin dokunduğunuz her şey ve her kişi çok önemli” diye konuştu. Handan Boyce: Aktif ve lideriz ama uluslararası platformlarda yokuz!” MPI Türkiye Başkanı ve İstanbul Lütfi Kırdar Genel Müdürü Handan Boyce ise, eğitime vurgu yapan konuşmasında toplantı sektöründe çalışan kadınların son derece aktif, başarılı ve lider statüsünde olmalarına karşın uluslararası platformlarda yer almadıklarını eleştirerek, “Burada çuvaldızı kendime de batırmak suretiyle eleştirimi dile getirmek isterim ki, lider dediğimiz kadınlar bile sahnede çok yer almıyor. Uluslararası platformlarda gerekeni yeterince yapmadığımız kanaatindeyim. Artık sunum yapan, konuşan taraf biz olmalıyız. Oturup dinleyenler olmamalı, aktif rolleri sahiplenmeyi bilmeliyiz” diye konuştu. Dünya düzenin değiştiğini ve yeni iş yapma biçimlerinin ortaya çıktığını da sözlerine ekleyen Boyce şöyle devam etti: “Bu değişim içerisinde başarılı olmak için artık kapitalizmden yetkinliklere ve inovasyona yönelmemiz gerek. Çünkü ülkelerin ekonomik ve business başarısı burada. Bu da başka bir pencere demek, başka bir bakış açısı demek. Dolayısıyla kadın, bu yeni dünya düzeninde yaratıcılığı ve çok yönlü becerileri sayesinde liderlik ve yönetimde çok daha fazla söz sahibi olabilecek”.


restaurant 22 hotel & hi-tech

gündem

TUYED’in yeni yönetimi belli oldu Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nin (TUYED) 12. Olağan Genel Kurul Toplantısı Ramada İstanbul Taksim Otel’de yapıldı. Genel kurulda, Kerem Köfteoğlu derneğin başkanlığına yeniden seçildi.

T

urizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nin (TUYED) 12. Olağan Genel Kurul Toplantısı, Ramada İstanbul Taksim Otel’de gerçekleştirildi. Divan Başkanlığını Prof. Dr. Nüzhet Kahraman’ın yaptığı genel kurul toplantısında seçime tek listeyle girildi. Seçimlerin ardından yapılan toplantıda, yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımı belirlendi. Toplantıda, Kerem Köfteoğlu’nun yeniden dernek başkanı olmasına karar verildi. Hatice Ünal Bilen ve Cem Polatoğlu başkan yardımcılığına seçilirken, Musa Alioğlu ise genel sekreterliğe getirildi. Öte yandan derneğin Antalya temsilciliğini Emin Demir, yeni medya koordinatörlüğü de Murat Özbilgi yürütecek.

TUYED’in yönetim kurulu asil ve yedek üyeleri şu isimlerden oluştu: Musa Alioğlu, Hatice Ünal Bilen, Emin Demir, Mehmet Ali Doğan, Kerem Köfteoğlu, Murat Özbilgi ve Cem Polatoğlu. Yönetim kurulu yedek üyeleri ise Aykut Bakay, Sayime Başçı, Özlem Kapar Bayburs, Burak Coşan, Mehmet Güneli, Halil Öncü ve Gönül Yıldırım. Denetleme kurulu asil ve yedek üyeleri ise şöyle belirlendi: Prof. Dr. Nüzhet Kahraman, Osman Nihat Aydoğan, İsmail Toksoy, Özlem Kasa, Gülay Yücel Sarıkaya, Cazibe Ulutaş. Köfteoğlu: “Ar-Ge bölümünü güçlendireceğiz” TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu, oylama sonrası derneğin önceki başkanları Prof.

Dr. Nüzhet Kahraman ve Hasan Arslan’a yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür etti. Yeni dönemde turizm bölgelerinde örgütlenip Ar-Ge bölümünü güçlendireceklerini vurgulayan Köfteoğlu şöyle konuştu: “Prof. Dr. Nazmi Kozak başkanlığındaki Ar-Ge bölümü, sektörün ihtiyaç duyduğu araştırmaları yapacak. Düzenli hazırlanacak raporları haberlerimizle destekleyip kamuoyu ile paylaşacağız. Sektörün bilgi birikimini de çok önemsiyoruz. Bu yüzden birikime sahip, ‘turizmin belleği’ olarak kabul edilen kişilerden bir danışma kurulu oluşturacağız. Kurul üyelerini titri değil, fikri olan deneyimli kişiler arasından seçeceğiz.”



restaurant 24 hotel & hi-tech

gündem

Türkiye turizmi, TTYD ile devler liginde

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği, küresel turizm ve seyahat devlerinin kulübü olan Dünya Seyahat Ve Turizm Konseyi (WTTC) üyeliğine kabul edildi.

T

ürkiye Turizm Yatırımcıları Derneği TTYD, yurt dışı temsil kabiliyetinin geliştirilmesi yönünde en önemli hedeflerinden birini gerçekleştirerek dünyanın turizm ve seyahat sektöründeki en büyük özel sektör şirketlerinin üye olarak barındıran “World Travel and Tourism Council” (WTTC) adlı kuruluşun üyeliğine kabul edildi. TTYD Başkan Yardımcıları Ayhan Bektaş ve Ali Güreli ile Yönetim Kurulu Üyesi Naile Göçen Çukurova İspanya’nın Sevilla kentinde düzenlenen WTTC Küresel Zirvesi’nde katıldı ve temaslarda bulundu.

Büyük ölçekli şirketler üye kabul ediliyor Küresel otel gruplarından hava yolları, finans kurumları ve havaalanlarına kadar farklı sektörlerden büyük ölçekli şirketlerin üye kabul edildiği WTTC’de TTYD ilk defa sektörel temsil kuruluşu kategorisinden üye olarak bir ilki gerçekleştirdi. TTYD’nin üyeliğe kabul edildiği ve 3-4 Nisan 2019 tarihlerinde yapılan Sevilla Zirvesi’nde ABD eski Başkanı Barack Obama da onur konuşmacısı olarak bir konuşma yaptı. Barack Obama’nın yanı sıra İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, BM Dünya Trizm Örgütü Genel Sekreteri Zurab Pololikasvili

ve Mısır Turizm Bakanı da zirve konuşmacıları arasında yer aldı. Zirvede kesintisiz seyahat, turist deneyimleri, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği, destinasyonların korunması gibi konularda paneller gerçekleşti. WTTC’nin Türkiye’den THY, Özaltın Grup, OTI Holding, ZAFER Turizm Grubu ve Martı Grubu olmak üzere 5 üyesi var ve bu şirketlerin THY hariç tamamı TTYD üyesi bulunuyor. WTTC’nin başkanlığını halihazırda Hilton CEO’su Christopher Nassetta, Genel Direktörlüğü’nü ise Meksika Turizm Eski Bakanı Gloria Guevera Manzo yürütüyor.


LEZZET PROFESYONELLERİNE

KESİNTİSİZ ENERJİ

Likit fazdayken de enerji üretebilen LPG PRO, kesintisiz enerji sağlar. Özel emniyet tertibatı ve periyodik bakım hizmetleri sayesinde son derece güvenlidir. Alev boyunu ve tüp basıncını sabit tutarak; otel, restoran ya da kafelerin hep tam güçle çalışmasını sağlar.

R

BiRKİYE’DE iLK


restaurant 26 hotel & hi-tech

gündem

Fotoğraflar: Göçhan Yıldırım

TÜRSAB Şişli BTK acentaları ile buluştu

T

ÜRSAB Şişli BTK (Bölge Temsil Kurulu) 26 Nisan Cuma günü Barcelo İstanbul Hotel ev sahipliğinde bir araya geldi. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın yanı sıra Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bilir, Finansal ve Kurumsal Fonksiyonlar Grup Başkanı Neslihan Örnek ve ŞİŞLİ BTK Başkanı Aylin Güneşli’nin katıldığı network buluşmasında bölge acentalarının birbiri ile tanışması, iş geliştirme ve fikir alışverişinde bulunması amaçlandı.

Güneşli: “ŞİŞLİ BTK olarak çok keyifli işler çıkardık” Taksim’de tamamen yenilenen Barcelo İstanbul Hotel ev sahipliğinde yoğun bir katılım ile gerçekleşen organizasyonun açılış konuşmasını yapan ŞİŞLİ BTK Başkanı Aylin Güneşli, ŞİŞLİ BTK ekibini de tanıttığı sunumunda projeler ve hizmetlerle ilgili bilgiler aktardı. Güneşli, “Bugün burada amacımız hem hep birlikte biraz eğlenmek, keyifli vakit geçirmek hem de aramızda iş geliştirmek.

Ekibimizle de birlikte çok keyifli işler çıkardığımızı düşünüyorum. Birlikte olmaktan da keyif duyuyorum” dedi. Bağlıkaya: “Haziran 2019’da yasayı çıkarmayı hedefliyoruz” Şişli bölge Acentalarının konuk edildiği organizasyonda kısa bir konuşma yapan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, ise devam etmekte olan projeler ve hedefleri ile ilgili bilgilendirme yaptı. Konuşmasında yasa çalışmalarına değinen Bağlıkaya, Kültür ve Turizm Bakanlığı titizlikle yürütülen yasayı 2019 Haziran ayında çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı. Bağlıkaya ayrıca UKOME ile bundan sonra yapılacak toplantılarda TÜRSAB’ın çok daha etkin rol oynaması için çalıştıklarını belirterek,“Nüfusumuzun yarısı kadar yabancı turist ağırlıyoruz. Turizmin en önemli ayaklarından biri olan şehir içi ulaşım konusunda alınacak kararlarda seyahat acentelerimiz muhakkak olmalı” dedi. Bağlıkaya, “Tüketici Hakem Heyetlerinde” seyahat acentelerinin temsil edilmediğini ve her durumda acenteler aleyhine kararlar çıktığını, bu kararların daha adil olması için yeni öneriler sunduklarını da ayrıca sözlerine ekledi.



restaurant 28 hotel & hi-tech

Bakan eşi Pervin Ersoy, turizmi tanıtmak için yollara düştü

T

urizmde Türkiye’nin hedefler çok yüksek. Geçen yılı yaklaşık 29.5 milyar dolarla kapatan sektörde bu yıl 35 milyar doların üzerinde gelir bekleniyor. Geçtiğimiz günlerde reform paketini açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, turizm gelirini 4 yılda 70 milyar dolara çıkarmak için ‘Turizm Master Planı’ nın oluşturulacağını duyurmuştu. Bu plan çerçevesinde turizmde hem ülke ve destinasyon çeşitliliği hem turist sayısı hem de turist başına düşen geliri artırılacak. Tanıtıma katkı sağlıyor Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un eşi Pervin Ersoy Türkiye turizmine katkı sağlamak ve farklı yardımlaşma derneklerine destek olmak amacıyla “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesi başlatmıştı. Proje kapsamında Ersoy, ünlülerle Şanlıurfa’nın tarihi ve turistik yerlerini ziyaret etti. Bizim Çocuklarımız Dayanışma Derneği Kurucu Üyesi ve Başkan Yardımcısı Ersoy ile seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç, Remax Gayrimenkul Danışmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran ve proje kapsamında ünlü isimlerle Balıklıgöl, Göbeklitepe, Harran ve Şanlıurfa Müze Kompleksi gibi birçok yeri ziyaret etti. Gruptakilere, Kültür ve Turizm İl Müdürü Aydın Aslan,

Şanlıurfa Müze Müdürü Celal Uludağ ve Vali Abdullah Erin’in eşi Gülhan Erin de eşlik etti. Turlara katılacaklar Pervin Ersoy, yaptığı açıklamada, iç turizmi hareketlendirmek ve Türkiye’yi bilinmeyen yönleriyle tanıtmak amacıyla “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesini başlattıklarını anımsattı. Proje kapsamında her şehrin birkaç ünlü isminin, kendi şehrinde düzenlenecek tura katılacağını dile getiren Ersoy, Şanlıurfalı Bülent İnal, Ferhat Göçer, Mahmut Tuncer ve Seyyal Taner ile Ayşegül Aldinç ve Asuman Dabak’ın da aralarında yer aldığı isimlerle kente geldiklerini ifade etti. 81 ili gezecekler Ersoy, projeyi yeni başlatmalarına rağmen büyük ilgi gördüğüne dikkati çekerek, şunları söyledi: “Denizli ile başladık ve burayı sanatçılarımızla beraber çok güzel gezdik. İkinci durağımız ise Şanlıurfa, burada da çok güzel izlenimler elde ettik. Sanatçılarımız da aynı şekilde çok mutlu, gezimize renk kattılar. Bilmeyenler için burası gerçekten görülmesi gereken bir yer, beni müthiş etkileyen şehirlerden bir tanesidir. Hele de 2019’un Göbeklitepe Yılı olması dolayısıyla mutlaka insanların

buraya gelmesi ve en az bir kez görmesi gerektiğini düşünüyorum. Hedefimiz, Türkiye’nin 81 ilini gezmek. Projeyi Ankara’da tamamlamayı düşünüyoruz. Bizim amacımız, iç turizme hareket getirmek. Gittiğimiz şehre dokunuyoruz, o dokunmayla beraber şehrin ivme kazanmasını sağlamaya çalışıyoruz.” Geziye katılan Evrim Kırmızıtaş Başaran, Harran ve Şanlıurfa Müze Kompleksi’ yle Şanlıurfa’nın çok güzel bir şehir olduğunu vurgulayarak, “Göbeklitepe Türkiye için çok büyük bir değer, ikinci kez gelişim, sahip çıkıp bu değeri bütün dünyanın bilmesini sağlamamız gerekiyor.” dedi.



restaurant 30 hotel & hi-tech

gündem

İstanbul instagram üstünden dünyaya tanıtılıyor İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak amacıyla düzenlenen #oneistanbul Instagram yarışması ödül töreni Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleşti. Türk Hava Yolları iş birliğiyle “İstanbul’u Paylaş ve Uç” sloganıyla 2 farklı dönem olarak düzenlenen yarışmanın 1. Dönem üçüncüsü Begüm Serra Üstün, 2. Dönem üçüncüsü Cihan Çorak, 1. Dönem ikincisi Abdullah Bilgiç, 2. Dönem ikincisi Soner Akan olurken, 1. Dönem birincisi Rıdvan Aras ve 2. Dönem birincisi Aydın Sertbaş oldu.

O

neistanbul; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Ticaret Odası, TUGEV ve İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) iş birliğiyle, tarihi, kültürel, doğal güzelliklerle dünyanın gözbebeği olan İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak amacıyla 2015 yılında sosyal medyada başlatıldı. Bu yıl Türk Hava Yolları işbirliğinde yürütülen Oneistanbul Instagram Yarışması’nın kazananları Çırağan Palace Kempinski’de düzenlenen törenle açıklandı. Instagramda @ oneistanbul hesabı aracılığıyla yürütülen

kampanyayla İstanbul’u, sosyal medyada fotoğrafları en çok paylaşılan şehirlerarasında üst sıralara çıkarmak hedefleniyor. #oneistanbul ve #istanbul hashtag’leriyle bugüne kadar 610 binden fazla fotoğraf paylaşılırken, @ oneistanbul hesabının takipçi sayısı ise 100 bine yaklaştı. “İstanbul’u Paylaş ve Uç” temalı Oneistanbul İnstagram Yarışması kapsamında; Turizmden sorumlu Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, İstanbul

Büyükşehir Belediyesi Sanat Yönetmeni Hüseyin Karaca, Türk Hava Yolları Pazarlama ve Satış Başkanı Emre Menevşe, Türk Hava Yolları Kurumsal İletişim Başkanı Seda Kalyoncu, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Aktaş’tan oluşan bir jüri tarafından “İstanbul’u Paylaş ve Uç” temasının en beğenilen fotoğrafları seçildi. Fotoğrafları en çok beğenilen yarışmacılara ödülleri, iş ve sanat dünyasından isimlerin katılımıyla Çırağan Palace Kempinski’de düzenlenen törenle verildi.



restaurant 32 hotel & hi-tech

gündem

Beş yılda 6.299 yeni otel geliyor! Dünya önümüzdeki beş yıl içinde otele doyacak. 2019-2023 yıllarını kapsayan dönemde küresel ölçekte 6 bin 299 yeni otelin hizmete girmesi bekleniyor. Yeni otellerin bölgelere göre dağılımı incelendiğinde; bunların 2,163’nün Asya Pasifik, 1,815’nin Amerika, 1,521’nin Avrupa, 506’sının Ortadoğu ve 294’ünün de Afrika’da hizmete gireceği görülüyor.

T

opHotel’in konuyla ilgili verilerini inceleyen TUYED yönetiminin haberine göre; özellikle Avrupa bölgesinde hizmete girmesi beklenen yeni oteller hakkında ayrıntılı bilgiler bulunuyor. 2019-2023 yılları arasında Avrupa’da hizmete girecek 1,521 otelin yüzde 70’ine denk gelen 1.068 tesis birinci sınıf, yüzde 30’una denk gelen 453 tesis de lüks kategorisinde olacak. Birincilik Almanya’da Önümüzdeki 5 yıllık süreçte hizmete girecek yeni oteller ülkelere göre incelendiğinde, ilk beş ülke ve yeni açılacak otel proje sayısı şöyle sıralanıyor:

Almanya 377 proje, İngiltere 285 proje, Fransa 91 proje, İspanya 79 proje ve Avusturya 69 proje. En fazla yeni otel açılacak şehirlerde ise liste şöyle belirleniyor: Londra 78 proje, Dublin 31, Paris 30, Hamburg ve Viyana ise 20’şer proje. 2019-2023 yılları arasında Avrupa’da hizmete girecek otel markaları incelendiğinde ise bu konuda Holiday Inn Express markasının 45 yeni otelle ipi birincilikle göğüsleyeceği görülüyor. Onu 42 projeyle Hampton By Hilton, 22’şer projeyle Hilton Garden Inn 22 ile Courtyard Marriot ve 20 projeyle de Holiday Inn izliyor.

HANGİ YIL AVRUPA’DA KAÇ YENİ OTEL AÇILACAK? YILLAR 2019 2020 2021 2022 2023 TOPLAM

PROJE SAYISI 432 451 199 55 384 1.521



34

gündem

Bakan Ersoy: “Tematik tanıtımlar sonuç veriyor”

K

ültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Göbeklitepe’nin sadece Şanlıurfa’yı değil, tüm Türkiye’yi etkilediğini vurguladıktan sonra “Buranın tarihin sıfır noktası olduğunu anlattığımız zaman başka bir şey söylememize gerek kalmıyor. İnsanlar merak edip araştırmaya başlıyor. Bu yıl hedeflediğimiz 50 milyon turist, 35 milyar dolar turizm gelirine ulaşmak için tarih, gastronomi, kültür, sanat ve Batılı yaşam tarzımızı daha fazla öne çıkaracağız. Gecelik 65 dolar olan gecelik kişi başı konaklama gelirini de artıracağız. Pazar çeşitlemesi yaparak, ortalama 9.7 olan geceleme sayısını 2023 yılında 10.2’ye çıkarmayı hedefliyoruz” diye ekledi. Ersoy: “Konuşulacak gerekçe ortaya koymalıyız” Türkiye’nin yurtdışında rakipsiz ürünleriyle gündeme gelerek konuşulmasını sağlamak amacıyla gezici sergilere ağırlık vereceklerini hatırlatan Bakan Ersoy, TUYED yönetimine şu bilgileri verdi: “Japonya’nın başkenti Tokyo’da prensesin katılımıyla ‘Hazineler ve

Osmanlı İmparatorluğu’nda Lale Geleneği Sergisi’ni gerçekleştirdik. Sergi, Japon kamuoyu üstünde olumlu etkiler yaptı. Konuşulacak gerekçe yaratmalısınız. Bu gerekçeler reklamdan daha etkili oluyor. Bazı ülkelerle siyasi sorun yaşandığında kötü bir şekilde de gündeme gelebiliyoruz. Ancak bu konuşulma süresi çok fazla uzun olmuyor. İyi bir şeyler yapıldığında ise gündemde daha uzun kalıp, akıllarda yer yer edebiliyoruz. Aktiviteler sosyal medyaya taşınınca dikkat çekip, kalıcı etkiler yapıyor. Ayrıca bu kalıcı etkinin ölçülmesini de kolaylaştırıyor. Söz konusu gezen sergiyi, en fazla turist çektiğimiz Almanya, Rusya, İngiltere gibi ülkelerde de açacağız.” Tanıtım komitesi genişliyor Bakan Ersoy; Kerem Köfteoğlu, Musa Alioğlu, Cem Polatoğlu, Hatice Ünal Bilen, Özlem Kapar Bayburs, Mehmet Ali Doğan ve Burak Coşan’dan oluşan TUYED yönetimine, dernek bünyesinde oluşturdukları dış ilişkiler komitesinden dolayı teşekkür etti. “Komiteyi Türkiye’nin hedef

pazarlarında sivil toplum kuruluşları (STK) nezdinde tanıtılması için oluşturduk” diyen TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu, “Komitemiz, Türkiye’nin hedef pazarlarında güçlü bağlantıları olan kişilerden oluşuyor. TUSİAD eski Pekin Temsilcisi Iraz Turhan Alvaran da ülkemizin Asya Pasifik Bölgesinde etkin tanıtılması için söz konusu komiteye gönüllü destek verecek. Komitemiz Türkiye’yi dünyanın dört bir yanındaki STK’lara gönüllü olarak anlatmak isteyen, dil bilen uzmanlara açıktır. Tanıtım konusunda Turizm Bakanlığımızla güç birliğine hazırız” dedi. Türkiye’nin yurt dışında tanıtılması noktasında turizm basını ve STK’lara büyük görev düştüğüne dikkat çeken Bakan Ersoy da sözlerini şöyle noktaladı: “Sizin yapacağınız tanıtımlar bazen resmi tanıtımlardan daha da etkili oluyor. Önemli bir iş yaptınız, geliştireceğiniz projelere destek vermeye hazırız.” Ziyaretin sonunda TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu, Bakan Ersoy’a derneğin Onursal Üyelik Kartını takdim etti.



36

gündem

Galataport, Mart 2020’de kruvaziyer gemilerini ağırlamaya başlıyor Galataport, 113 ülkeden 643 katılımcının yer aldığı Seatrade Cruise Global 2019 fuarında, dünya devlerine İstanbul’u ve Mart 2020’de açılacak Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı’nı tanıttı.

D

ünyanın en ünlü kruvaziyer fuarı Seatrade Cruise Global 2019, 8-11 Nisan tarihleri arasında ABD’nin Miami kentinde gerçekleşti. 113 ülkeden 643 katılımcı ve 11 bin tedarikçi ile satın almacının yer aldığı Seatrade fuarında, Mart 2020’de açılması planlanan Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı ilk kez bir stant ile yer aldı. Galataport, bir başlangıç noktası olması itibariyle önemli bir destinasyon olan İstanbul’u fuarda temsil ederek 2020-2021 sezonu için dünyanın en önemli kruvaziyer şirketlerinin rotalarını İstanbul’a çevirmeyi başardı. İstanbul’un tek ana limanı olarak büyük ilgi gördü Miami Beach Convention Center’da düzenlenen fuarda, Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı’nın teknik detaylarının yanı sıra İstanbul’un ve İstanbul içinde tarihi yarımadanın bir uzantısı olacak yeni bir destinasyon olması hedeflenen Galataport projesinin de tanıtımı yapıldı. İstanbul’a yoğun ilgi gösterilen fuarda Galataport ile ilgili bilgiler paylaşan

Galataport İstanbul Liman İşletmeciliği ve Yatırımları A.Ş. Genel Müdürü Erdem Tavas, inşaat süreci hızla devam eden projenin tamamlanmasıyla birlikte, tarihi boyunca dünyanın en önemli liman kentlerinden biri olarak anılan İstanbul’un yeniden bu kimliğine kavuşacağının altını çizdi. Erdem Tavas proje ile ilgili şu bilgileri verdi: “Galataport, gerek İstanbul’un tarihi limanı olması gerekse konumu itibariyle bu sektördeki benzer yatırımlardan oldukça ayrışan bir liman. Mart 2020’de açmayı planladığımız yeni terminal, dünyada ilk kez uygulanacak bir proje ile zemin altında kurgulanıyor. Bu planlamaya göre, gümrüklü alan, dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan bir sistem ile, 3 metrelik özel bir kapak sistemi ile sahanın geri kalanından ayrışıyor. Her türlü kruvaziyer gemisinin ihtiyacı doğrultusunda yaptığımız bu planlama ile İstanbul’un gemi turizm potansiyeline ciddi bir katkıda bulunacağız. Yeni terminalimiz, üstün teknoloji ve yüksek standartlarla 20 bin m2’de kurgulanıyor. Bu kurgu ile, yaklaşık 200 yıldır erişime kapalı olan bu eşsiz sahil şeridi de İstanbullular’ın ve kentin ziyaretçilerinin kullanımına açılmış olacak.” Gemi rezervasyonu 50’yi aştı Galataport’un devreye girmesi ile birlikte İstanbul’un kruvaziyer turizmde yeni bir dönemin başlayacağını söyleyen Galataport İstanbul Liman İşletmeciliği ve Yatırımları A.Ş. Liman İşletme Genel Müdür Yardımcısı Figen Ayan, 2020 – 2021 yıllarına ilişkin rezervasyonları almaya başladıklarının altını çizerek şöyle konuştu: “2020 yılında şu an için elimize ulaşan konfirme gemi rezervasyonu 50’yi aşkın. Bu rezervasyonların büyük çoğunluğunun ana liman rezervasyonu

olması; gemi firmalarının Galataport’u ana liman olarak seçtiğini gösteriyor. Bu gelişme, ülkemizin ve İstanbul’un turizmi için büyük önem taşıyor. Rezervasyon yapan gemi firmaları arasında başta dünyanın en büyük 2 gemi firması olan Carnival Corporation ve Royal Caribbean Cruises olmak üzere, Holland America Cruise Line, Regent Seven Seas Cruises, Celestyal Cruises, Le Ponant, Silversea Cruises, Fred Olsen Cruises, Marella Cruises, Wind Star Cruises firmaları da bulunuyor.” 3 büyük gemi aynı anda yanaşabilecek 3 yıl öncesine kadar Akdeniz çanağında gezinen 55 geminin 43’ünün İstanbul’u tercih ettiğini de vurgulayan Figen Ayan, “Her bütçe ve müşteriye hitap edebilen İstanbul destinasyonu, 2020’den itibaren kruvaziyer turizmi için yeniden gözde bir rota olacak” dedi. Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı tamamlandığında, 3 büyük geminin aynı anda limana yanaşabileceğini ve günde ortalama 15.000 kruvaziyer yolcusunun ağırlayabileceğini kaydeden Ayan, “Galataport İstanbul Kruvaziyer Limanı tamamlandığı zaman yıl içerisinde mürettebat dahil 1.5 milyon yolcuya hizmet vermeyi hedefliyoruz” dedi.



38

gündem

Ersoy’un bakanlığı ‘rekabeti bozuyor’ iddiası!

T

urizm Araştırmaları Derneği (TURAD) 30 Nisan Salı günü Mercury City Bosphorus Hotel’de düzenlediği toplantı ile “2019 Sezonu Başlarken Ekonomideki Son Gelişmelerin İç Turizm Talebi Üzerindeki Etkileri ve Turizmde Rekabet Eşitliği” konularını gündeme taşıdı. Toplantıya TURAD Başkanı Bahattin Yücel’in yanı sıra Av. Murat Uysal, Ekonomist Hakan Güldağ, Turizm Yazarları Derneği Başkanı Kerem Köfteoğlu ve turizm gazetecileri katıldı. Yücel: “Tek yetkililik tekelleşmenin önünü açıyor” Sektörün genel seyrine ilişkin izlenimlerini paylaştıktan sonra “tek yetkiliğin” sektörde oluşturduğu sorunlara değinen Yücel, son yıllarda ortaya çıkan tek satıcılığın, tekelleşmenin önünü açtığını savundu. Turizmde tekelleşmenin başka bir boyutunun da uluslararası rezervasyon zincirlerinin mahkeme kararı ile erişiminin engellenmesi olduysağunu ileri süren Bahattin Yücel, bu kararın, aynı mantıkla çalışan yerli ve yabancı başka şirketlerin önünü açtığını ifade etti. Uysal: “Oteller kapı müşterisine bile satış yapamaz hale getiriliyor” Ardından söz alan rekabet hukuku uzmanı Av. Murat Uysal, turizmdeki “tek yetkili satıcılıktan” rekabet yasalarındaki yorum farklarına kadar geniş bir çerçevede konuştu. Tur operatörleriyle oteller arasında yapılan münhasırlık anlaşmasına değinen Uysal, münhasırlık anlaşması dışında bazı tur operatörlerinin, diğer satış kanallarına, kendisine verilen fiyatın üzerinde fiyat verilmesi şartını koştuğunu ve bu konuda Rekabet Kurumu’na yapılmış başvurular olduğunu söyledi. 2018 yılında Rekabet Kurumu’nun yaptığı bir incelemeye değinen Uysal şöyle devam etti: “İnternetten de ulaşılabilir olduğu için isim vermekte bir sakınca görmüyorum, Rekabet Kurumu ETS Tur ve Jolly Tur gibi

Haber: Turizm Ajansı

Son toplantısını yapan TURAD kendini kapattı Ekonomist Hakan Güldağ’ın genel ekonomik seyir üzerine soruları cevaplamasının sonrasında TURAD Başkanı Bahattin Yücel, derneğin 10 yıllık çalışmalarını barkovizyon sunumu eşliğinde anlattı. Yaptıkları toplantının TURAD’ın son toplantısı olduğunu açıklayan Bahattin Yücel, derneğin kurumsal kimliğini feshettiğini duyurdu. şirketler hakkında yapılan başvuruları inceledi. İncelemede, tek satıcılık sözleşmesinde, otellerin münhasır anlamında bağlanarak, “bizim sattığımız fiyatların yüzde 15’inden fazlasına bile başka birine satamazsın” noktasına getirilmiş. Örneğin bir tur operatörü, otelle 100 liraya anlaşmış ise, odaları boş olsa bile, kapı müşterisine 115 liradan aşağıya satamıyor. Bu tür uygulamalar, çoğu tur operatörünün de kabul ettiği bir durum zaten”. “Rekabet Kurumu yatay anlaşmaya bakıyor” Söz konusu işlemlerin Rekabet Kurumu tarafından incelendiğini anlatan Av. Murat Uysal, şöyle devam etti: “Rekabet Kurumu bunları inceledi, ama soruşturmamaya gerek görmedi. Çünkü hukukta dikey anlaşma diye bir anlaşma türü var. Aynı iş kolunda faaliyet göstermeyenler arasında yapılan anlaşmalara dikey anlaşma denir. Örneğin otelle seyahat acentası arasında yapılan anlaşma dikey, iki acenta arasında yapılan anlaşma ise yatay anlaşmadır. Rekabet Kurulm da rekabetin korunması açısından baktığında, iki tur şirketinin yatay anlaşmalarla piyasayı bozup bozmadığına bakıyor doğal olarak.” “Grup muafiyeti tebliği sayesinde tek satıcılık yapıyorlar” Türkiye’de yasaların alıcıya, eğer pazarın yüzde 40’ından fazlasına sahip değilse, “grup muafiyeti tebliği” çerçevesinde dikey anlaşma imkanı tanıdığını anlatan Uysal, Rekabet Kurumu’nun hiçbir şirketin pazarın tamamının yüzde 40’ından fazlasına sahip olmadığına, dolayısıyla da pazarı etkilemeyeceğine kanaat getirerek, bu şirketlerin tek satıcılık yapabilmelerine olanak tanıdığını söyledi. “Tek satıcılık, pazarın yüzde 40’ını geçiyor” Av. Murat Uysal, tur operatörlerinin hiçbirinin tek başına pazarın yüzde

40’nı aşmadığını, fakat uygulanan tek satıcılığın, pazarın yüzde 60’ından fazlasını kapsadığını, bunun da Rekabet Kurul’unun raporlarında belirtildiğini söyledi. “Pazar tanımı yanlış yapılıyor” Türkiye’de pazar tanımlarının da hatalı yapıldığını ve bu durumun pazar hakimi şirketlere geniş bir alan açtığını belirten Av. Murat Uysal, “Örneğin Kapadokya’yı 100 otelli bir pazar olarak tanımlarsak, burada yüzde 40 anlamlı olabilir. Fakat Türkiye’deki tüm konaklama sektörünü bir pazar olarak görüp, bir şirketin bu pazarın yüzde 40’na hakim olana kadar seyirci kalmak pek mantıklı olmayacaktır. “Asıl sorun hakim durumu kötüye kullanmak” Şirketlerin hakim durumda olmasının rekabet hukukunda bir engel olarak tanımlanmadığını hatırlatan Uysal, “Engel olan, hakim durumun kötüye kullanılmasıdır. Kanun kötüye kullanmayı da şöyle tanımlıyor: Pazar dinamiklerini bozuyor, fiyat belirleyerek, pazara başka oyuncuların girmesini engelliyorsa, hakim durumunu kötüye kullanıyor demektir.” “ETS Tur hem pazar hem de siyasi olarak hakim konumdadır” Türkiye’de ETS Tur’un hakim konumda olduğunu savunan Av. Murat Uysal, şirketin siyasi bağlantılarına dikkat çekerek şunları söyledi: “Örneğin hakim şirketin, pazara girişleri engellemesi rekabete aykırıyken, Türkiye’de turizm pazarının en büyük oyuncusunun sahibi, pazarı yöneten Turizm Bakanlığı’nın başında. Hakim durumu, sadece pazarın yüzde 50-60’na sahip olarak değerlendiremezsiniz. Hakim olmak, aynı zamanda pazarda belirleyici olmak da demektir. Bana göre ETS Tur’un konumu hakim bir durumdur. Sadece pazar payıyla değil, aynı zamanda siyasi gücüyle de hakim durumdadır.



restaurant 40 hotel & hi-tech

gündem makale

Ihsan Türkus Yazık oldu Atatürk Havalimanı’na! İstanbul... Doğuyla batının kesiştiği nokta... Belki de doğunun, hem de her türlü dolabın çevrildiği Ortadoğu’nun çıkış noktası... Dünyanın belki de en güzel resim veren, ender şehirlerinden biri... Dünya Turizm Örgütü’nün, turizmde “ bal kutusu” olarak nitelendirdiği kentler vardır. Paris, Roma, Barcelona gibi... İstanbul da turizmciler için, ülkemiz için gerçekten bal kutusudur... Hiç uzatmadan söyleyeyim… 3. Boğaz köprüsünü yapıp 1. köprüyü kapatmak neyse, rüştünü tüm dünyaya ispat etmiş Atatürk Havalimanı’nı kapatmak aynı anlamdadır... Hele hele, 3. havaalanı diyerek İstanbul havalimanından bahsederken, bugüne kadar büyük bir başarıyla hizmet etmiş 1. havalimanını kapatmak, hizmet dışı bırakmak stratejik hatanın bile ötesindedir... Oysa biz turizmciler, 3. havaalanı yatırımının sözü edildiğinde öylesine sevinmiştik ki... Vay be! demiştik... İstanbul’ a öyle turist akacak ki, sadece İstanbul’un değil, tüm ülkenin yüzü gülecek, diye düşünmüştük... Atatürk Havalimanı; çevresi, oteller, kongre merkezleri, fuar alanları ile donatıldı... Bütün bu yatırımlarda binlerce işgücü istihdam edildi... Şimdilerde gerek yatırımcısı, gerek çalışanları kafalarını iki ellerinin arasına almış bekliyor... Sadece TAV, 4.500 civarında eğitilmiş, deneyimli insanı kapı önüne koydu! Yakındır o bölgedeki otellerde de benzer uygulamalar olmasın... Zaten son 4-5 yıldır kongreler açısından gerilere düşmüş İstanbul, daha da büyük zorluklarla karşı karşıya... Atatürk Havalimanı kapatılmamalıydı.. Bilhassa turizmciler bu konuda seslerini yükseltmeli, karar vericileri uyarmalıydı! Sabiha Gökçen çok canlı bir örnek... Yıllarca atıl kalmışken özel bir havayolu şirketi sahiplenince, şu an ki noktaya geldi... Atatürk Havalimanı da böyle sahiplenilmez miydi? İstanbul’un charter uçaklarına tahsis edilmiş bir alanı olarak göreve devam edemez miydi? İstanbul’a, dolayısıyla Türkiye’ye gelecek 1 fazla turist, hiç mi önemsenmedi... Yazık oldu... Bilmem, zararın neresinden dönebiliriz diye düşünebilecek bir akıl çıkabilecek mi?



restaurant 42 hotel & hi-tech

gündem

Turizme yabancı turist müjdesi!

Bankalararası Kart Merkezi’nin açıkladığı verilere göre, yabancı kartlarla yılın ilk çeyreğinde yurt içinde 11 milyar TL ödeme yapıldı. 2018 yılının ilk çeyreğiyle kıyaslandığında yabancı kartlarla yapılan ödeme tutarında en fazla artış yüzde 135 ile seyahat acenteleri sektöründe gerçekleşti.

B

ankalararası Kart Merkezi (BKM) 2019 yılı mart ayı verilerini açıkladı. BKM’nin verilerine göre, mart ayı sonunda Türkiye’de 66,7 milyon adet kredi kartı ve 151,5 milyon adet banka kartı bulunuyor. Mart 2019 ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında yüzde 5’lik, banka kartı sayısında ise yüzde 13’lük artış görülüyor. 2018’in aynı dönemine göre yüzde 22 artış BKM verilerine göre, banka kartları ve kredi kartları ile mart ayında toplam 78,3 milyar TL’lik ödeme yapıldı. Bu tutarın 68,3 milyar TL’si kredi kartlarıyla ödenirken, 10 milyar TL’sinde banka kartları kullanıldı. Büyüme oranları özelinde incelendiğinde banka kartıyla

ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 38 olurken, kredi kartıyla ödemelerde ise bu oran yüzde 20 olarak gerçekleşti. Toplam kartlı ödemeler büyümesi ise yüzde 22 oldu. Yabancı kartlarla yurt içinde 11 milyar TL ödeme BKM verilerine göre Ocak-Mart ayları arasını kapsayan yılın ilk çeyreğinde yabancı kartlarla yurt içinde toplam 11 milyar TL tutarında ödeme yapıldı. Buna göre önceki yılın aynı döneminde 6 milyar TL olan kartlı ödeme tutarıyla kıyaslandığında, yüzde 85 büyümeyle son yıllardaki en büyük artışın gerçekleştiği görüldü. İşlem başına yapılan kartlı ödeme tutarı ise 584 TL’den 720 TL’ye çıktı.

Yabancı kartlarla yapılan ödemelerde 2,5 kat artış 2018 yılının ilk çeyreğiyle kıyaslandığında yabancı kartlarla yapılan ödeme tutarında en fazla artışın yüzde 135 ile seyahat acenteleri sektöründe gerçekleştiği görülüyor. Elektronik eşya sektörü yüzde 120, sağlık ürünleri/kozmetik sektörü yüzde 95, giyim ve aksesuar sektörü yüzde 87 ve hava yolları sektörü yüzde 80 artışla en fazla büyüme görülen diğer sektörler arasında yer aldı. Turizmde yaz dönemi tatil planlamalarının yapıldığı bu dönemde seyahat acenteleri ve hava yolları sektörlerinde görülen artışlar, yabancıların geçen yıla göre çok daha fazla rezervasyon yaptırdığına işaret ediyor.



restaurant 44 hotel & hi-tech

gündem

Prontotour 25. yılında yurt içi turlarında da hedef büyüttü! Vizyonuna yurt içinde büyümeyi de ekleyen Prontotour, yılın ilk çeyreğinde kültür turlarında yüzde 300 artış kaydetti. Butik şehir turlarından festival turlarına, trenli konsept turlardan klasik kültür rotalarına kadar farklı kategorilerde zengin içerikli turları ürünleri arasına katan Prontotour, yurt içi turlarda pazar liderliğini hedefliyor.

B

u yıl 25’inci yaşını kutlayan yurt dışı turların lider markası Prontotour, yurt içi kültür turlarında da hedef büyüttü. Prontotour yönetimi, Ramada Resort Kazdağları, Thermal & Spa’da gerçekleştirdiği Basın Toplantısı’nda 2019 yılındaki yeniliklerini paylaştı. Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CMO) Gürkan Erol ve Yurt İçi Turlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hakan Öksel, düzenlenen Basın Toplantısı’nda 2018 yılını değerlendirip, 2019’dan beklentiler konusunda bilgiler verdi. Onaran: “2018’i artışla kapattık” Döviz kurlarındaki hızlı hareketlerden dolayı 2018’in zor bir yıl olduğunu hatırlatan Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, “Ekim ayından itibaren satışlarımız yükseldi. Son 6 ayda istikrarlı bir artış trendi yakaladık. 2018 yılını ciro bazında yüzde 10’luk artışla kapadık. Kişi sayısı azalsa da döviz kurundaki yükselme ile TL olarak

gelirlerimiz arttı. Bazı pazarlarda çift haneli büyüdük. Ürünlerimizi çeşitlendirmeye devam edip, yurt içi kültür turlarında hedeflerimizi de büyüttük. Kültür turizmi, ülkemizin kültür mirasını koruyup yaşattığı gibi, yerel ekonomilere de önemli katkılar sunuyor” dedi. “Yurt içi turlar %300 arttı” Geçen yılın Ağustos ve Eylül aylarının zor geçtiğine değinen Onaran, “Ana destinasyonlarda gerilemeler oldu. Bazılarında çift haneli düşüşler görüldü” dedikten sonra açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Son çeyrekte ise satışlarımız yükseldi. Kişi sayısı anlamında Kıbrıs’ta yüzde 33, Kapadokya’da yüzde 20, Karadeniz’de yüzde 28’lik büyümeler kaydettik. Kars turlarındaki büyümemiz ise yüzde 121’e ulaştı. Yurt dışı pazarlarda da gemi turu ve Pronto Plus’da büyüme hızımızı koruyup, Maldivler’de yüzde 61, Ukrayna yüzde 40, Orta Doğu’da yüzde 24 artış kaydettik.”

Bu yılın ilk üç aylık döneminde yurt içi kültür turu misafir sayılarının 2018’e göre yüzde 300 arttığını vurgulayan Onaran beklentilerini şöyle özetledi: “Yeni yerler keşfederek mevcut bilgilerine yenisini katmak isteyen gezginler, ağırlıklı olarak kültür turlarını tercih ediyor. Eskiden bu turları orta yaş ve üstü tercih ediyordu. Günümüzde artık gençler de rağbet ediyor. Bu yüzden kültür turlarında beklenti ve hedeflerimizi yükselttik.”



restaurant 46 hotel & hi-tech

gündem makale AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO

Tezer Öner Odalarda ışıksızım, dernekler dipsiz kuyu!

Bir ara aklıma geldi. Turizm dernekleri kaç tane acaba, sayıca çok mu? Ne iş yaparlar? Katkıları oluyor mu falan diye düşündüm ve hiç kimseyle konuşmadan sadece arama motorları ile bir araştırdım ki... Ortalık dernekten geçilmiyor. Biz bölünmeyi ve rekabeti seven bir toplumuz. O yüzden kavgamız boldur. Hatta bu sebeple dış güçler bizi hırpalamak için hep bir yol bulurlar. Siyasi ideolojiden denerler, olmadı etnik köken, olmadı coğrafi bölge, olmadı tuttuğun takım, olmadı meslek grubun, olmadı sarışınlara esmerler, sonuçta sen bize kapışmak için hazır mısın diye sor, biz mutlaka iki veya daha fazla gruba ayrılmayı başarırız. Tek anlayamadıkları konu ve çözemedikleri mevzu “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” kısmı. Aynı hızla bütünleşmesini de o kadar iyi biliyoruz ki bunca çaba ve çelmeye rağmen hala maşallahımız var! Bizim sektörde de maşallah dernekten geçilmiyor. Mevzu turizm ama bunun yatırımcısı ayrı, acentası ayrı, çalışanları ayrı, çalışanlarının yönetici olanları ayrı, işçi olanları ayrı, her bölgeninki ayrı, hatta yeme içmesi ayrı, yatması ayrı, yazarları bile ayrı... Bu eminim diğer iş kollarında da bu şekildedir ama bence turizm sektörü bu konuda ayrı bir yerde duruyor. Hatta bu dernekler o kadar çoğalıyor ki, sonra bir de bunları birleştirip ortak akıl oluşturabilmek adına bu sefer de federasyon veya konfederasyon kurmak gerekiyor. Nitekim de kuruluyor. Hatta bunlar da ayrı ayrı toplanıyor. Genel olarak bakıldığında zaten çok klişe ve standart bir yapı görüyoruz. Web sitelerine girdiğimiz zaman hep aynı klasik menüler ve başlıklar altında zaten devlet tarafından verilmiş ya da azıcık nüansla kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, tebliğler ve kurumsal vs. amaçlar ve kuruluş gayeleri hep aynı... Neden bu kadar çok kuruluyor peki? Yani bölgesel sorunların çözümü için bölgelere

ayrılmış veya şehir bazlı kurulmuş dernekleri anlarım da bunu ayrıca yatırımcı, çalışan, yönetici, içecekçi, yiyecekçi, sağlıkçı, deniz güneşçi, kayakçı veya yazarı falan diye bu kadar bölmenin anlamı var mı? Yanlış anlaşılmasın kesinlikle tam demokrat ve sosyal dağılım yanlısıyım ama bu kadar parçalanınca da aslında amacı kaybetmiyor muyuz? Yani şunu merak ediyorum: Zaten meslek odaları varken, çalışanlar için de sendika varken ayrıca turizm çalışanları derneği neden? Bu dernek mesela turizm yatırımcıları derneğiyle arada buluşup “arkadaş siz bizi çok çalıştırıyorsunuz bak biz onbeş bin kişiyiz haa” falan yapıyor mu? Ya da bu iki dernek hiçbir araya gelmiş mi? Bu ikisi kendi arasında konuştuğu sürece sorunu kim çözecek? Turizm Yazarları Derneği mi? Bu dernek de, bu iki derneğin konuştuğunu yazacak sonra bu toplantılara turizm yeme içme derneği ikramda mı bulunacak? Ama bir dakika zaten yeme içmedeki Hasan Abi servis yaparken aynı zamanda yatırımcılarla konuşan masada oturan turizm çalışanı da değil mi? Bakmayın dalga geçtiğime bence bu işin hakikaten ucu kaçmış. O kadar çok dernek var ki ben şöyle kabaca bakınca bir kişi en az üç derneğe üye olur diye kestiriyorum. Yani biz acaba çok mu makam mevki meraklısıyız da bu kadar çok yapı ve organizasyon kuruyoruz devamlı? Hayır, sorun çözmek için demeyin, dernekler ardı ardına açılıyor ama ben kendimi bildim bileli turizm sektörünün sorunları aynı. Ama o otelde veya şu mekanda sürekli toplananların sayısı hep artıyor. Turistik masa sandalye derneği başkanımız konuşuyorlar efendim. Basın sözcümüz de açıklama yapıyor bu arada yönetim kurulumuz ve sayın üyeleri haa bir de denetleme kurulumuz ve onun aynı derecede sayın üyeleri yıllık olağan, arada bir de olağanüstü anlık toplantılarını... Oof gerçekten çok sıkıldım... Bir sürü birbiriyle konuşması gereken insan sadece kendi arkadaş veya meslektaşlarıyla aralarında konuşup sonuçta hiçbir sonuç alamıyorlar. Baktığımızda da bir dernek ona aidat ödeyen bir sürü adam orada gereksiz bir başkanlık çekişmesi veya yönetimde olma gayreti. O küçük grubu manüple etme veya

nemalanma hedefli çekişmeler derken... Aaa ama hocam senin otel batıyor. Ne olacak şimdi? Sen önce bir kendi işletmenle ilgilenseydin. Oturup kendi çalışanlarınla mükemmeli yakalasaydın. Klasik tartışmalara bayılıyorum. Turizm sektöründe düzelmesi gereken sorunlar konulu oturum kaç kere açıldı kaç kere kapandı da hala o sorunlar düzelmedi değil mi? Acaba bizim yapısal sorunlarımız mı var? Çok basit yapılanmayla güçlü olması gereken kurumlarımız var. Çalışanlar için sendika var. Yatırımcı, profesyoneller ve yazarlar gruplaşmak isterlerse gruplaşsınlar tabii... Bana diyeceksiniz ki “ama yöneticilerin bambaşka sorunları var.” Acentelerin kendi dertleri var.” İyi de acentelerin dertleri işletmelerle zaten. İşletmelerin olmadığı bir platformda kendi kendinize konuşarak konuyu nasıl çözeceksiniz? Birlik olmak zorundayız. Hep beraber konuşmak ve hep beraber çözüm aramak zorundayız. Ben bürokrasi seven biri değilim. İşler pratik olmalı. Sonuçta herkes kazancının peşinde. Derneklerin bağımsız yapılarını ve demokratik varlıklarını savunmakla birlikte bunun bir çözüm üreteceğine olan inancım maalesef yok! Başkan ve yöneticilerin padişah gibi yıllarca oturduğu koltukları artık sosyal statü haline gelmiş ve protokolde yer bulmak adına açılan dernekleri fayda yerine aksine zararlı buluyorum. Arada canları toplanıp yemek yemek isteyenler varsa bunu yapsınlar elbette. Aktivite, eğitim ve benzeri şeyleri düzenlesinler ama sektöre yapısal reform veya çözüm üretme konusunda bu kadar çok dernek ve yöneticinin bugüne kadar yaptıkları ortada demek gerekiyor. Merkezden başlayarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın idare ve himayesinde bölge ve meslek gruplarına ait derin ve herkesi kapsayan bir sosyal yapılanmaya ihtiyacımız var. Bu yapılanma aidat toplama veya yemeğe katılma endişelerini hissettirmeden sadece sesini duyurma ve öneri getirme amaçlı çalışmalı... Yoksa herkes dostlarıyla istediği gibi takılsın ne var. Bana da yemeklerde bizim çocuklar hep başkan der zaten!



restaurant 48 hotel & hi-tech

gündem

Seyahat için 5.1 milyar dolar harcadık 2018 yılında online kanallar üzerinden 11, 5 milyar dolar para harcayan Türkiye’de internetten en çok satın alınan şeylerin başında, 5,1 milyar dolarla seyahat harcamaları geldi.

H

er yıl yayınlanan We Are Social araştırması Türkiye’deki internet kullanımına ilişkin önemli detaylar ortaya koyuyor. 2018 yılında online kanallar üzerinden 11, 5 milyar dolar para harcayan Türkiye’de internetten en çok satın alınan şeylerin başında, 5,1 milyar dolarla seyahat harcamaları geldi. Yine aynı araştırmaya göre ülke nüfusunun yüzde 93’ü yani 76,3 milyonu bir mobil cihaza sahip. Online seyahat pazarındaki büyümede en fazla etkisi olan faktörlerin başında mobil cihaz kullanımının geldiğini belirten biletall. com Ceo’su Yaşar Çelik, mobilden bilet alım oranının yüzde 80 oranına ulaştığını vurguladı.

Pazarın büyüklüğü dünyada 2020’de 800 milyar doları aşacağı öngörülüyor Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2018 itibariyle Türkiye’de internet kullanan bireylerin oranı yüzde 72,9 oldu. Araştırmaya göre her 10 evden 8’i internete erişebiliyor. Türkiye’de internet kullanımı da internetten alışveriş alışkanlığı da artıyor.

Bu artış davranışlarımızı da etkiliyor. Eskiden seyahat biletleri için terminallere giderken şimdi ise cebimize giriyor. Rakamlarda bunu gösteriyor. Türkiye’de e-ticaretin yüzde 30’unu oluşturan online seyahat pazarının büyüklüğü dünyada 2020 yılında 800 milyar doları aşacağı öngörülüyor. E ticaret arttıkça, alışverişlerimizin mobilleştiğinin altını çizen Çelik,” Önümüzdeki 5 yıl içerisinde seyahat harcamalarının yüzde 40’ı online platformlardan yapılacak. Dijitalleşen dünyada alışverişten giyime, gıdadan mobilyaya kadar hemen hemen tüm sektörler için online kanallardan işlem yapıyoruz. Tüketicilerin internet üzerinden alışveriş yapma noktasında duydukları güvenin artması, bu sektörün büyümesinde en büyük etken” ifadelerini kullandı.


...PROFESSIONAL FURNITURE SOLUTIONS...

Hotel Restaurant Cafeteria Mobilyaları

Adres : Yeni Mah. Şehit Polis Ahmet toprakoğlu Cad. no 118 Sarıçam/ADANA

0(533) 779 58 79 0(533) 77907 69

info@horecamobilya.com


restaurant 50 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Hilton Garden Inn Afrika’da genişliyor

H

ilton yönetimi, Afrika bölgesi için özel olarak geliştirdikleri Hilton Garden Inn prototipleriyle başarıyı yakalayacaklarını söylüyor. Prototipin markanın tüm dünyada tanınan tutarlı, temel konuk teklifleri odaklı, Afrika’ya giden gezginlerin yanı sıra, otel sahiplerinin de beklentilerini karşılayacak özellikte olduğu iddia ediliyor. Yeni tesislere ev sahipliği yapacak olan Botswana ve Uganda’nın dünyanın hızlı büyüyen ekonomileri arasında olduğu belirtiliyor. Hilton Garden Inn markası da, orta sınıf gezginlerin Afrika içinde ve dışında yükselişine hitap ediyor. Afrika’da hizmet veren Hilton Garden Inn’ler, el yapımı kokteyll, hafif atıştırmalıkların yanı sıra, günün 24

Haber: TUYED

saati açık bir alışveriş alanı olan shop, içki, self-servis özel kahve barı lüks bir karışımı sunuyor. Afrika’daki mevcut 44 tesisini 100’e çıkarmayı hedefliyor 2 bin 400 odalı Uganda’daki Hilton Garden Inn Kampala ve Namibya’daki Hilton Garden Inn Windhoek’in önümüzdeki haftalarda hizmete girmesi bekleniyor. Diğer tesisler ise Malavi, Uganda, Gana, Mısır, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Etiyopya, Gana, Nijerya ve Güney Afrika hizmete girecek. Bu yıl 100’ncü yılını kutlayan Hilton yönetimi, Afrika’daki mevcut 44 tesisini 100’e çıkarmayı hedefliyor.

Afrika’da orta kesime hitap eden Hilton Garden Inn markaları altında ilk otellerini 2016’da işletmeye başlayan şirket yönetimi, bu yıl 14 yeni tesis daha açarak genişlemeyi planlıyor. Yeni Hilton Garden Inn’ler ağırlıklı olarak Botswana, Zambiya ve Uganda’da hizmete girecek.


Hedef, 5 yılda 20 otel ile 100 milyon Euro yatırım Barceló Hotel Group Türkiye Genel Müdürü Hasan Ekmen, Barceló Hotel Group’un önümüzdeki 5 yıl içerisinde Türkiye’ye 20 otel ile 100 milyon Euro’luk yatırım yapmayı planladığını ifade ederek, yeni açılan Barceló Istanbul Hotel’e ise şu ana kadar toplam 7 milyon Euro’luk bir yatırımın gerçekleştiğini belirtti. işletmesini 25 yıllığına üstlendik ve Aralık 2018’de kapılarımızı misafirlerimize açtık. Böylelikle Occidental the Public ve Occidental Pera İstanbul’dan sonra Türkiye’deki 3. otel yatırımımızı yapmış olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde hem bunların sayısını artırmak hem de Royal Hideaway ve Allegro Hotels markalarımızla yeni yatırımlar yapmayı hedefliyoruz” dedi.

D

ünyanın ve İspanya’nın önde gelen turizm gruplarından biri olan ve 25 ülkede 251 oteliyle hizmet veren Barceló Hotel Group, Türkiye’deki yatırımlarına devam ediyor. İstanbul’un en merkezi noktası olan Taksim’de açılan 5 yıldızlı Barceló Istanbul Hotel’in resmi açılışı gerçekleştirildi. Açılışta konuşan Barceló Hotel Group Türkiye Genel Müdürü Hasan Ekmen, İstanbul’un en çok bilinen ve tercih edilen oteli konumuna gelmeyi hedeflediklerini belirterek, grubun Türkiye’deki yeni yatırımı ve gelecek dönemdeki yatırım planları hakkında bilgiler verdi. Ekmen: “Barceló Istanbul’un işletmesini 25 yıllığına üstlendik” Barceló Hotel Group’un kurulduğu günden bu yana dünyanın farklı bölgelerinde yaptığı yatırımlar sayesinde İspanya’nın 2., dünyanın ise 29. büyük otel zinciri haline geldiğini aktaran Ekmen, “Türkiye pazarı 20 yıldır içinde olduğumuz ve yakından tanıdığımız bir pazar. Grup olarak aldığımız yeni yatırım kararı ile Barceló Istanbul’un

20 yılda 60 milyon Euro doğrudan yatırım Barceló Hotel Group’un yurtdışından Türkiye’ye doğrudan yatırım yapan tek büyük otel zinciri olduğunun altını çizen Ekmen, Türkiye pazarındaki yatırımları hakkında şunları söyledi: “Turizm sektöründeki 87 yıllık deneyimimiz doğrultusunda dünyanın farklı bölgelerinde yatırım yapmış ve yapmaya devam eden uluslararası bir zincir oteller grubuyuz. Türkiye’deki 20 yıllık varlığımız süresince işletmesini sürdürdüğümüz otellere toplam 60 milyon Euro’luk bir yatırım gerçekleştirdik. Bu noktada Türkiye pazarını, gelişmeye açık ve yeni yatırımların yapılmasına uygun bir bölge olarak görüyoruz. Barceló Istanbul özelinde şu ana kadar yapılan toplam yatırım miktarı 7 Milyon Euro’ya ulaştı. Grup olarak Türkiye’ye çok inanıyor ve güveniyoruz. Bu doğrultuda önümüzdeki 5 yıl içerisinde 20 otele ulaşmayı ve yaklaşık 100 milyon Euro’luk bir yatırım gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Yatırım yapmayı planladığımız şehirler ve bölgeler arasında başta İstanbul, Akdeniz bölgesinde Antalya, sonra Kapadokya,

İzmir ve Ankara yer alıyor. Şu anda üzerinde çalıştığımız ciddi projelerimiz mevcut. Bunların dışında ise yeni proje arayışlarımız devam ediyor.” Yüzde 80 dolulukla 5 ayda 116 farklı ülke Barceló Hotel Group Türkiye Genel Müdürü Hasan Ekmen, uluslararası standartlardaki servis yaklaşımı ve iş dünyasına özel yenilikçi uygulamalarıyla gerek iş gerek tatil amaçlı seyahat eden misafirlerine keyifli ve konforlu bir konaklama deneyimi sunmayı hedeflediklerini ifade etti. Barceló Istanbul Hotel’in şehrin en gözde ve merkezi bölgelerinden biri olan Taksim’de yer aldığını belirten Ekmen, “Taksim bölgesi yenilenen yüzüyle her ülkeden turistin tercih ettiği bir bölge haline geldi. Hedefimiz Barceló Istanbul’u, İstanbul’un en çok bilinen ve tercih edilen oteli konumuna getirmek. Bu otel, grubun Türkiye’deki iş hedeflerinin de temelini oluşturuyor. Özellikle Avrupalı ve Batılı turistleri bu bölgeye çekmek istiyoruz ki başta İspanya olmak üzere Orta-Güney Amerika ve Avrupa’daki birçok ülkedeki yüksek bilinirliğimizin destinasyona artı bir güven sağlayacağı, dolayısıyla bölgedeki turist sayısı ve çeşitliliğini artıracağı kanısındayız. Beş ay gibi kısa bir sürede toplam 116 farklı ülkeden misafir ağırladık. Şu anda otelimizin doluluk oranı yüzde 80’e ulaştı. Bu açıdan Taksim’in cazibe merkezi haline gelmesinde de önemli görevler üstleniyoruz. Aldığımız bu sonuçların da hedeflediğimiz başarıyı ortaya koyduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu.


restaurant 52 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Torunlar GYO otelciliğe Hilton ile giriyor!

T

orunlar GYO Türkiye’nin en büyük karma projesi Mall of İstanbul içinde yer alan ve yapımı devam eden otel etabı için Hilton ile franchise anlaşması imzalandı. Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun ve Hilton MENA&T Bölgesi (Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye) İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Carlos Khneisser’ın katılımı ile gerçekleşen anlaşma töreninde konuşan Aziz Torun; “Mall of İstanbul’da, dünyanın en önemli otel markası Hilton ile iş birliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Rezidanslarında 35 ayrı milletten yatırımcısı bulunan ve her yıl 2 milyonun üzerinde yabancı turist ağırlayan Mall of İstanbul, Hilton markası ile birlikte uluslararası cazibesini daha da artıracaktır” dedi. Torun; “Arsa hariç 71 milyon USD yatırım bedeli ile hayata geçirdiğimiz Hilton Mall of İstanbul, 2020 yılının ikinci yarısında konuklarını ağırlamaya başlayacak. 5 kıtada 260’ın üzerinde şehre uçuş imkânı sunan İstanbul Yeni Havalimanı’na en yakın 5 yıldızlı otellerden biri olarak hizmet verecek” dedi. Önümüzdeki yıl hizmete girmesi planlanan Ataköy - İkitelli Metro hattı üzerinde yer alan Masko istasyonunun Mall of İstanbul projesi ile direkt bağlantısı olduğunu da hatırlatan

Torun; “Metro sayesinde konuklarımız İstanbul’un her noktasına kolayca ulaşma imkânına da sahip olacaklar” dedi. Uluslararası ve ulusal iş toplantılarına ev sahipliği yapacak Hilton otelinin Mall of İstanbul ile büyük bir sinerji oluşturacağına inandığını ifade eden Torun, “Mall of İstanbul, İstanbul’un giderek artan kültür, sağlık, eğitim ve alışveriş turizmine de önemli katkılar sunacağını belirterek, “1410 kişi kapasiteli konferans salonu ve farklı büyüklüklerdeki 10 adet toplantı salonu ile Hilton Mall of İstanbul, hem uluslararası hem de ulusal iş toplantılarına ev sahipliği yapacak özelliklere de sahip” dedi. Törende Hilton adına konuşan Hilton MENA&T Bölgesi (Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye) İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Carlos Khneisser ise “Böyle harika bir projenin parçası olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Hilton Hotel ve Resorts markası olarak Hilton İstanbul Bosphorus’u açtığımızdan bugüne kadar 60 yılı aşkın süredir uluslararası seyahat pazarının öncülüğünü yapıyoruz. Hilton Mall of İstanbul ile şehrin gelişen ve yükselen bölgesinde de en üst standartları belirlemeye devam edeceğiz” dedi.

Torunlar GYO Türkiye’nin en büyük karma projesi Mall of İstanbul içinde yer alan ve yapımı devam eden otel etabı için Hilton ile franchise anlaşması imzalandı. Hilton Mall of İstanbul, 2020 yaz aylarında misafirlerini ağırlamaya başlayacak.

Hilton Mall of İstanbul’da, 19’u süit, 161’i standart olmak üzere toplam 180 oda bulunuyor. 366 ziyaretçi kapasiteli otelde, kongre merkezi, restaurant, executive lounge, spa, fitness center ve havuz gibi sosyal donatıların yanı sıra mağaza alanları da yer alıyor. Açıldığında yaklaşık 300 kişiye istihdam sağlaması beklenen Hilton Mall of İstanbul, Torunlar GYO yüzde 100 iştiraki olan TRN Otel İşletmeciliği tarafından franchise anlaşması modeli ile işletilecek.


5303 Sok. 75. YÄąl Mah. No 96/A Yunusemre/Manisa

www.faikminibar.com.tr

0236 233 15 77 faik.karik@faikminibar.com.tr


restaurant 54 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Divan Diyarbakır açıldı Divan Diyarbakır, tarihin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan Mezopotamya ve Anadolu’nun kesişme noktasında yer alan Diyarbakır’da kapılarını misafirlerine açtı. Eksiksiz bir konaklama tecrübesi sunan Divan Diyarbakır,153 odası, eşsiz Divan lezzetlerini misafirleriyle buluşturan Divan Pub ve Divan Patisserie ile hizmet vermeye başladı.


Y

öresel kültürü Divan hizmet kalitesiyle birleştirerek çağdaş ve zarif bir şekilde yorumlayan Divan Diyarbakır, hem iş hem de tatil için seyahat eden misafirlerine unutulmaz bir konaklama deneyimi sunuyor. 10 bin yıla yakın geçmişinde sayısız medeniyetleri ağırlamış bu toprakların misafirperverlik geleneğini yaşatan Divan Diyarbakır’ın 127 superior oda, 16 deluxe oda, 9 süit, 1 engelli odası olmak üzere, toplam 153 odasında yörenin kültüründen izler taşıyan detayları modern ve lüks tasarımla bir araya getiriyor.

Çıtır çıtır hamur işleri ve sıcak lezzetlerle güne enerjik bir başlangıç yapmak isteyenlere zengin kahvaltı büfesinin servis edildiği Divan Diyarbakır’da, öğle ve akşam yemeğinde yöre mutfağının yanı sıra Türk lezzetleri ve uluslararası tatlar ile geniş seçenekler de sunuluyor. Doğum günü ya da yıl dönümü gibi önemli günlerinde Divan Diyarbakır’da güzel anılar biriktirmek isteyen misafirler, Divan Patisserie’nin birbirinden enfes tatlarıyla eşsiz bir günün keyfini yaşayabilecek.

Tarihi mekanlara yakın mesafede Diyarbakır’ın gözde tarihi mekanlarına yakın mesafede konumlanan Divan Diyarbakır, Tarihi Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri, Hasan Paşa Hanı, Malabadi Köprüsü, Ulu Cami, Sülüklü Han, 4 Ayaklı Minare, On Gözlü Köprü, Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi, Asur Kalesi, Çayönü Höyüğü, Zerzavan Kalesi, Gazi Köşkü, Meryem Ana Kilisesi ve Surp Giragos Ermeni Ortodoks Kilisesi gibi tarihe tanıklık etmiş mekanları keşfetmek isteyen misafirlerine benzersiz bir deneyim vadediyor.

Divan mutfağı Diyarbakırlılarla buluşuyor Yemek kültürüyle öne çıkan Diyarbakır’da yöresel mutfağın olmazsa olmaz tatları Divan’ın 50 yıllık mutfak tecrübesiyle de birleşecek lezzet şöleni sunuyor. Günün her öğününde tercih edilebilecek Divan Pub’da, deneyimli şefler Türk ve dünya mutfaklarının favorileri hazırlarken Türkiye’ye butik pastanecilik anlayışını getiren Divan Patisserie’nin lezzetli tatlıları, damağa olduğu kadar göze de hitap edecek. Divan Pub’ın zarif ve seçkin atmosferinde Divan şeflerinin hazırladığı tarifler, haftanın her günü Diyarbakır konaklamalarına ayrı keyif katacak.

Yemek kültürüyle öne çıkan Diyarbakır’da yöresel mutfağın olmazsa olmaz tatları Divan’ın 50 yıllık mutfak tecrübesiyle de birleşecek lezzet şöleni sunuyor. Günün her öğününde tercih edilebilecek Divan Pub’da, deneyimli şefler Türk ve dünya mutfaklarının favorileri hazırlarken Türkiye’ye butik pastanecilik anlayışını getiren Divan Patisserie’nin lezzetli tatlıları, damağa olduğu kadar göze de hitap edecek.


restaurant 56 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

The LIfeCo Bodrum Beach açıldı

Bodrum, Antalya ve Phuket’teki, konaklamalı well-being ve detoks merkezleri ile adından sıkça söz ettiren; sağlıkla arınmanın, yenilenmenin ve gençleşmenin isim yapmış adresi The LifeCo; kendine ait özel plajı ile Türkbükü sahilindeki ikinci merkezi The LifeCo Bodrum Beach’i misafirlerinin hizmetine açtı.

The LifeCo “well-being” kavramını kişinin yaşam süresi boyunca ulaşabileceği mümkün olan en yüksek yaşam kalitesi olarak açıklıyor. The LifeCo’da bu kapsamda oluşturulan programlar, kişinin doğru ve sağlıklı bir yaşam tarzına daha kolay adım atmasını sağlayacak ürünler, online kurslar ve daha bir çok uygulama ile destekleniyor.

T

ürkbükü’ndeki ana merkezin yanı sıra 14 odası ile denize sıfır konumda hizmet veren The LifeCo Bodrum Beach; detoks deneyimini şehrin stresinden uzakta masmavi denize karşı, portakal kokulu yemyeşil bir bahçe içinde ve sezlongta güneşin keyfini çıkararak yaşamak isteyenlere ev sahipliği yapıyor. The LifeCo Bodrum Beach; deniz manzaralı odaları ve yeşillikler içindeki raw-vegan mutfağın sağlıklı lezzetlerinin tadılabileceği “Saf Restaurant”ı ile sağlıklı yaşam tutkunlarına farklı tatlar ile çok özel bir deneyim yaşama imkanı sunuyor. Ana merkezdeki tüm programlar ve hizmetler The LifeCo Bodrum Beach’te de

alınabiliyor. Misafirler The LifeCo Bodrum Beach’in bembeyaz kumlarında sere serpe yazın ilk günlerinin keyfini çıkartırken, kendine ödül niteliğindeki bu tatil deneyimini çok etkin fayda görebileceği detoks programları ile taçlandırıyor. Arınmak ve yenilenek için… The LifeCo Bodrum Beach’te sonuç odaklı ve kişinin kısa sürede fayda sağlayabileceği tüm programlar; detoks ve sağlıklı beslenme planları çerçevesinde, kişinin arınma ve yenilenme sürecini hızlandıran etkin terapiler, uygulamalar, fiziksel ve spiritüel egzersizler, eğitim seansları, workshoplar ve kişinin kendini

şımartabileceği güzellik ve masaj uygulamalarından oluşuyor. Misafirin ihtiyacı doğrultusunda detoks uzmanı tarafından en uygun program hazırlanıyor; tüm programlar; yoğun arınma, kilo kontrol, karaciğer temizliği, diyabet ve benzeri kronik hastalıklarda iyileşme gibi bir çok amaca hizmet ediyor. The LifeCo Bodrum Beach konukları; detoks programlarıyla toksinlerinden arınırken, fazla kilolarından kurtuluyor, gençlik enerjisini yeniden kazanarak, Türkiye’de eşi benzeri olmayan well-aging hizmetleriyle yaşlanma saatini tersine çeviriyor.



restaurant 58 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

YOTEL ve YOTELAIR İstanbul Havalimanı açıldı Havalimanı ve şehir otelciliğinin dünyadaki en çağdaş markalarından YOTEL’ in Türkiye’deki ilk işletmesi İstanbul Havalimanı’nda kapılarını açtı. Terminalin iki ayrı kısmında, toplamda 451 kabin (oda) ile hizmet verecek olan YOTELAIR ve YOTEL İstanbul Havalimanı, kapasite açısından dünyadaki havalimanı otelleri sıralamasında ilk üçe girecek.

Y

OTEL İstanbul Havalimanı, uyarlanabilir modern tasarımı ve teknoloji ile misafir deneyimine odaklanmış yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Londra, Amsterdam, Paris, New York, Boston, San Francisco, Washington ve Singapur’da faaliyet gösteren İngiltere merkezli hızla büyüyen YOTEL, dünyanın en yenilikçi konaklama deneyimi sunan markası olarak tanınıyor.

2023’te dünyadaki YOTEL sayısı 60’a ulaşacak YOTEL’ in dünya çapındaki faaliyetleri hakkında da bilgi veren YOTEL Global CEO’SU Hubert Viriot, şu anda dünyada 9 otelle hizmet verdiklerini belirterek “Hali hazırda devam eden projeler arasında kısa bir süre önce açılan San Francisco’nun yanı sıra bir hafta sonra açılacak Singapur Changi Havalimanı’ndaki YOTELAIR ve Londra Clerkenwell, Dubai, Edinburgh, Miami, Amsterdam, Glasgow, Porto, Long

Island City, Cenevre, Park City (Utah) ve Güney Kalifornia’da Mammoth’da olmak üzere yeni şehir otelleri yatırımları bulunuyor. YOTEL, 2021 yılında dünya çapındaki otel sayısını 29 otele, 2023 yılında ise 60’a çıkarmış olacak. YOTEL İstanbul Havalimanı’nın başarısı, İstanbul’da ve Türkiye’nin diğer büyük illerinde gelecek yatırımlarımız açısından son derece büyük öneme sahip. Türkiye’de büyümeyle yakından ilgileniyoruz” dedi.


Bora Göymen Göymen: “Yüzde 80 doluluk hedefliyoruz” Açılışa ilişkin, YOTEL İstanbul Havalimanı Genel Müdürü Bora Göymen, YOTEL’ in Türkiye faaliyetleri ile ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye’deki ilk işletmemizi bölgenin hava trafiğini büyük ölçüde artıracak olan İstanbul Havalimanı’nda açmış olmaktan dolayı büyük gurur duyuyor, bu yolculuğun bir parçası olmaktan heyecan duyuyoruz. Çok kısa bir süre içerisinde %80 doluluk oranına erişeceğimizi umuyoruz. YOTEL Istanbul Havalimanı, Türkiye’de gördüğümüz en büyük havaalanı oteli yatırımıdır. Modern küresel ve yerel yolcunun değişen ihtiyaçlarını anlamak, bizim için son derece önemlidir. Günümüz

dünyasında hayat çok hızlı akıyor ve insanlar kendi akışlarını oluşturmayı tercih ediyorlar. Zamanı doğru kullanmak ise oldukça önemli hale geldi. Konuklarımıza daha hızlı aksiyon alabilecekleri değerli zamanlarından tasarruf sağlayabilecekleri ve kendi akışlarını yönetebilecekleri yeni yöntem ve çözümler sunabilmekten ötürü büyük mutluluk duyuyoruz. YOTEL olarak, misafirlerimizin hem havayolunda hem de kara tarafındaki bölgelerde akıllı tasarımlarımız ve yüksek teknolojiyi sunuyor, misafirlerimize kesintisiz bir şekilde yaşamlarını sürdürme özgürlüğü veriyoruz. Günümüzde, yaşadığımız çağda tüm modern gezginlerin kesintiye uğramadan daimi şekilde bağlantıda olma, birlikte çalışma, ortak alanlarda rahatlama ve bu amaçlara yönelik özel olarak tasarlanmış alanlarda arzu ettikleri anda işten, eğlence ve dinlenceye geçiş imkanı tanıyan ortamlara yönelik evrensel bir talebi bulunuyor. YOTEL’de biz sadece bu ihtiyaçları karşılamakla sınırlı kalmıyor aynı zamanda tüm bu talepleri beklentilerin de üzerinde karşılayarak misafirlerimize ağır fiyat etiketi ile sunmadan deneyimletmenin gururunu yaşıyoruz. Son dönemde seyahat edenler için en öncelikli hale gelen unsurlar arasında ‘uyku kalitesi, duşlar, damak tadlarına hitap eden yemekler ve 7/24 kesintiye uğramadan bağlı kalma ve şarj imkanı bulma’ yer alıyor. Seyahat esnasında bile formda kalabilme arzusu ise lüksün yeni tanımı kapsamında görülüyor. YOTEL’de konaklayan misafirlerimiz arasında farkına vardığımız bir diğer özellik ise; YOTEL imzası taşıyan ortak alanlarda kendi yaşam biçimleri ve yaklaşımları ile benzerlik gösteren diğer gezginler ile bir arada bulunarak bir topluluk oluşturmaktan hoşnut olduklarına şahit olmamızdır. ” Terminal içerisinde iki ayrı kısımda toplam 451 oda YOTEL’de tasarımımız minimalist, biraz fütüristik, yerel dokular ve teknolojiden ilham alan bir tarz bütünlüğüne sahiptir. Ancak, her şeyden önce tasarımda ortaya koyduğumuz unsurların pratik ve konforlu olmasını ve konukların tüm ihtiyaçlarını karşılamasını hedefleriz. Bütün bu unsurlar kusursuz bir konaklama deneyimi sunabilmek için YOTEL İstanbul Havalimanı’nın uyarlanabilir toplantı ve çok işlevli kamusal alanlarına, şık kabinlerine ve teknolojinin entegre edildiği tüm uygulamaların tasarımlarına yansıtılır. İstanbul Havalimanı içerisinde kara tarafında 277 oda (kabin) ile YOTEL Istanbul Havalimanı, hava tarafında 174 oda (kabin) ile YOTELAIR; Premium ve First Cabin’den VIP Suites’lere kadar toplamda 451 oda (kabin) ile hizmet veriyor. Bora Goymen; “Konuklarımız için kapsayıcı, çok işlevli

bir ortam oluşturuyoruz. YOTEL’in kapıları herkese açık olmakla birlikte, sabah erken uçuşu olanlar, uzun transit uçuşları olanlar ve hatta havaalanında toplantısı olan yerli, yabancı misafirler için ideal konaklama imkanı sunuyor. Misafirlerimiz hangi yaşta olursa olsunlar dijital odaklı, bağımsız hareket etmeyi ve keşfetmeyi seven, güvendikleri kişilerin bağımsız tavsiyelerine dayanarak bilinçli tercihler yapan, sürekli hareket halinde olan, dışa dönük, evrensel görünüme sahip, kolayca iş ortamından eğlence/dinlenceye geçiş yapmaya hazır kişilerden oluşuyor. Hem YOTEL hem YOTELAIR ana terminal binası içerisinde çok merkezi ve erişimi rahat konumda bulunduğundan, hem iş hem eğlence amaçlı seyahat edenlerin yanı sıra havayolu ekipleri ve havaalanındaki diğer işletmeler için de konaklama kolaylığı sağlıyor. Zamanını çok efektif kullanmayı tercih eden, kendi akışını oluşturmaktan hoşlanan, vakti kıymetli, yüksek fiyat etiketinden kaçınan konuklar için ideal adresiz.” diyerek YOTEL ve YOTELAIR İstanbul Havaalanı Genel Müdürü Bora Göymen sözlerine ekledi.


restaurant 60 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Manesol Hotels, YENİ yatırımlarla büyüyecek!

2015 yılında Manesol Old City Bosphorus ile birlikte ikinci yatırımı Manesol Fuar Beylikdüzü’nü de hizmete açan Manesol Hotels, bu yılla beraber yeni yatırımlarla büyümeyi hedefine koydu...

S

irkeci’de butik konseptiyle Mart 2015’ten bu yana misafirlerini ağırlamaya devam eden Manesol Old City Bosphorus, Tarihi Yarımada’daki birçok tarihi lokasyona yürüyüş mesafesiyle tatil ve tarihi eser meraklıları için ideal bir seçenek. 55 odalı otelin 28 deniz manzaralı odası muhteşem Boğaz manzarasını, 27 şehir manzaralı odaları ise Topkapı Sarayı’nın ihtişamını gözler önüne seriyor.

Fuar ve harici konaklamalar için ideal; Manesol Fuar Beylikdüzü Mayıs 2015 itibari ile kapılarını açan Manesol Fuar Beylikdüzü ise, Tüyap Fuar Merkezi’ne yakın mesafedeki konumu ile hem fuar hem iş amaçlı seyahat eden konukların tercihi. Manesol Hotels Satış Müdürü Hande Katmer, 160 odalı otelle ilgili şu bilgileri paylaşıyor: “Otelimizde 80’i Büyükçekmece Gölü’nü gören ferah ve konforlu göl manzaralı odasıyla, üst düzey misafirlerimizin özellikle tercihleri arasında bulunuyor. Fuar dönemlerinde tüm misafirlerimize rahat, konforlu, ortalama 35 m2’lik ferah odalarımızda en iyi hizmeti vermeyi amaçlıyoruz. Tüm fuar dönemlerinde fuar alanına transfer, akşam yemeklerinde açık büfe akşam yemeği ve arzu eden firmalarımıza 30’ar kişilik, 2 toplantı salonumuzda verimli toplantılar geçirmelerini sağlıyoruz. Ayrıca tüm gün fuar yorgunluklarını atmak isteyen misafirlerimiz otelimizin Spa alanında rahatlayıp ertesi güne daha zinde başlamalarına imkan veriyoruz”.

Ramazana hazır! Açıldığı günden bu yana ayrıcalıklı lezzetleriyle de İstanbul’un popüler lezzet adresleri arasındaki yerini koruyan otel, İstanbul Restaurant’ı ile de bir konaklama tercihi! Ramazan ayı için 4 adet özel iftar menüsü hazırladıklarını belirten Katmer, deneyimli şef Yaşar Demirel yönetiminde tüm fuar, grup ve münferit misafirlere en özel lezzetleri sunduklarını söylüyor. Toplantı ve etkinlik talep eden misafirlere de en kaliteli hizmeti vermeyi amaç edindiklerini ifade eden Katmer, “Düğün, kına, toplantı, gala yemeklerinde de maksimun 250 kişiye kadar hizmet verebilmekteyiz” diyor.



restaurant 62 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Fotoğraflar: Mete Işık

Hem keşfettiler hem yerel ekonomiye dokundular! Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği (I-MICE), 3-5 Mayıs tarihleri arasında MICE ve etkinlik yönetimi segmentlerinde çalışan acentaları Ramada Resort Kazdağları Thermal & Spa sponsorluğunda ikinci kez buluşturdu.

İ

lkini 2017 yılında gerçekleştiren, bu sene daha geniş kapsamlı bir programla acentaları doğa ve mitolojinin eşsiz dünyasıyla buluşturan I-MICE, programın ilk ayağında Ramada Resort Kazdağları Thermal & Spa’nın Executive Şefi Murat Evrim’in sunumuyla Ege otlarıyla bir workshop gerçekleştirdi. Program, Ma’adra Dağı’ndaki, Kuzey Ege’nin ilk ve tek şarap bağı özelliğine sahip olan Ma’dra Vineyard House’taki tadım ile devam etti. Cunda Adası’nın lezzet adreslerinden Cunda Deniz Restaurant’ ta alınan akşam yemeği ile son buldu. Programın ikinci günü jip safari ile yola çıkan acentalar Çamlıbel’de büyük usta Tuncel Kurtiz’in mezarını ziyaretin ardından Sütüven ve Hasan boğuldu şelalelerinde keyifli dakikalar geçirdiler. Güzergah boyunca turp otu, hardal otu,

arapsaçı otu, civez otu, şevketi bostan, ısırgan otu, adaçayı ve kekik toplayan katılımcılar zeytinyağı fabrikası ziyaretinin arkasından Sarıkız Etnografya Müze ve Antandros kazı alanını gezdiler. I-MICE koordinasyonunda düzenlenen program 4 Mayıs Cumartesi akşamı Ramada Resort Kazdağları Oteli’nde düzenlenen gala yemeği ile devam etti. Yemek sonrasında gitar eşliğinde ateş kuyusu etrafında toplanan acentalar müzik ve sıcak şarap eşliğinde eğlendiler. MICE acentaları, programın üçüncü gününde Kavurmacı’larda Sarıkız destanını dinleyerek Kazdağları’na veda ettiler. Kurt: “Yerel ekonomiye dokunmayı önemsiyoruz” Kazdağları etkinliği ile ilgili konuşan I-MICE Derneği 2. Başkanı Hüseyin

Kurt, “Bu organizasyon iki tarafıyla çok önemli. İlki yaratıcılığı ortaya çıkarmak. İkinci olarak ise yerel ekonomiye dokunmak. Safari turumuzla yol üstünde birçok durakta durduk, köylülerden minik alışverişler yaptık. Biz bunu çok önemsiyoruz. Bunu yapmıyorsanız zaten standart oluyorsunuz. Amacımız, tüm organizasyonlarımızda yaratıcılıkla birlikte farkındalık oluşturmak. İlkini 2017’de gerçekleştirdiğimiz organizasyondan sonra görüyoruz ki, iki sene içinde güzel gelişmeler olmuş. O dönem otel sancılı bir dönemden geçiyordu ki buna rağmen nitelikli bir organizasyon almıştık. Ama bu sene benim gördüğüm, yeni bir genel müdür kadrosuyla birlikte yapılanmaya dahil olmuş. Bu da nitelik bağlamında otele o farkındalığı açıkçası sağlamış”.


22 Haziran’da başkanlık bayrağını Hüseyin Kurt devralacak! gaza basacağız, üye sayımızı çok hızlı artırmak için arkadaşlarımızı daha fazla teşvik edeceğiz. Yurt içi temsilciliklerle örgütlenmeye devam edeceğiz “ dedi.

N

isan 2016’da resmi kuruluşunu duyuran Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği (I-MICE), 22 Haziran’da gerçekleşecek 2. Olağan Genel Kurul için gün sayıyor. Kurul için üyelerine çağrı yaptıklarını ve seçimle birlikte bir bayrak devri de olacağını açıklayan I-MICE Derneği 2. Başkanı Hüseyin Kurt, “22 Haziran seçimlerinden sonra ben başkanlığa geçeceğim. Tabii bu arkadaşlarımızın, delegelerimizin, üyelerimizin destekleri ve güvenleriyle olacak. Başkanımız Serdar Söyler 2. Başkan olurken, Kubilay Şahin Sayman olarak görevi Mali Kanji’den devralacak” dedi. “22 Haziran’dan sonra kadroyu güçlendiriyoruz” Hüseyin Kurt, dernek olarak sektörde 3. yılına girdiklerini, iki senelik dönemde çok sayıda etkinlik gerçekleştirdiklerini ve sektörde hızlı bir yol kat ettiklerini söyledi. Geçtiğimiz dönem 9 Asil, 9 Yedek Yönetim Kurulu, 3 Asil, 3 Yedek Denetim Kurulu, 3 Asil, 3 Yedek Disiplin Kurulu olmak üzere toplamda 30 kişilik icra kurulunun 22 Haziran seçimlerinden sonra da aynı yönetim modeliyle çalışmalarına devam edeceğini kaydeden Kurt, “Fakat yeni dönemde kadroyu biraz daha güçlendiriyoruz. Şu anda isim zikretmek çok doğru olmayabilir ama totalde 20’ye yakın acenta sahibi arkadaşımız olacak. Bunun yanı sıra asil, yedek, denetim ve disiplin kurulumuzu da güçlendireceğiz” dedi. “Üyeliklerde gaza basacağız” Yeni dönemde derneğin yurt içi ve yurt dışı temsilcilikler de açacağını duyuran Kurt, “Bugün bizim içimizde 227 acente sahibi dostumuz ve 600 civarında üyemiz var. Bugüne kadar üyelik adına gaza basmış bir dernek olmadık. Ama seçimden sonra üyeliklerde

“Yurt dışı temsilcilikler de vereceğiz” Hüseyin Kurt, konuşmasının devamında bir eleştiriye de yanıt vererek, “Biz biliyorsunuz Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği olarak geçiyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana bize minik de olsa şöyle bir eleştiri geliyordu. Sizin uluslararası herhangi bir bağınız yok, nasıl uluslararası oluyorsunuz diyorlardı. Ben bunu bir yaşam sürecine benzetiyorum. İnsanoğlu doğar, büyür. Biz de dernek olarak doğduk, emeklemeye ve yürümeye başladık. Sonra minik minik koştuk. Artık zamanı geldi ve önümüzdeki dönemde yurt dışı temsilcilikler de vereceğiz” dedi. “Yurt dışı tanıtım gezilerini B2B ile birleştiriyoruz” Yeni dönemde yurt içi tanıtım gezileri gibi yurt dışı ayağına da ağırlık vereceklerini kaydeden Kurt, yurt dışını bir tık daha yukarı taşıyarak tanıtım gezilerini B2B ile birleştireceklerinin altını çizdi. Kurt sözlerine şöyle devam etti: “Önümüzde Romanya, Bulgaristan gezimiz var. Orada katılımcılar bir yandan destinasyonu keşfederken bir yandan da meslektaşları ile bir araya gelerek yeni işbirlikleri de yapabilecekler.” Kurt, derneğin sosyal sorumluluk projeleriyle birlikte network etkinliklerine devam edeceğini ve eylülün ilk haftası gibi 1000-1500 kişilik bir organizasyonla da hem keyifli bir davetle sezona merhaba demeyi hem de yeni iş birliği ve iletişim fırsatları sunmayı amaçladıklarını söyledi. “Delege başı teşvikle MICE’yi canlandırabiliriz” 2016 yılında Belçika’nın başkenti Brüksel’deki patlamalardan sonra devlet kademesinde MICE sektörünün zarar görmemesi, yaşanan kaybın minimum seviyede kalması için sosyal yardımların, teşviklerin ve delege başı teşvik sisteminin hayata geçirildiğine dikkat çeken Hüseyin Kurt; bizimde bu ve buna benzer modelleri hayata geçirmemiz gerekir. “ dedi. Kurt, Belçika’da hayata geçirilen teşvikler ve delege başı teşvik sistemi hakkında kısa bilgiler verdikten sonra; “Ülke olarak MICE ile ilgili algıyı çok hızlı oluşturmalıyız. MICE sektörünün gerçek artı değerlerini yansıtamıyoruz; bunu yansıtmamız lazım” dedi.

“Bir örneğini de Güney Kore yaptı” Bu modelin bir örneğini de Güney Kore’nin uyguladığını belirten Kurt, “Güney Kore terör saldırısı sonrasında dedi ki, ülkeme kongre amaçlı gelenleri havalimanında ben karşılarım. Kongre katılımcılarının atıyorum bir etkinliğine sponsor olurum. Aynı zamanda delege başına da şu kadar bir katkı sağlarım”. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve ilgili bakanlıkların destek ve teşvikleriyle Türkiye’de de delege başı teşvikin hayata geçirilebileceğine önerisini paylaşan Kurt, önümüzdeki günlerde I-MICE Derneği olarak konuyu bir raporla Bakanlığa sunmayı planladıklarını da sözlerine ekledi. “Türkiye’de sigorta mevzuatı yok” Konuşmasında sigorta mevzuatının önemine de ayrıca dikkat çeken Kurt, “Ülkemizde bir sigorta mevzuatı yok. Biz delegeyi sigortalı aramıyoruz. Sigorta mevzuatın da çok hızlıca meclisten geçirebiliriz” dedi. “Kamusal ziyaretlere ağırlık vereceğiz” Derneğin üç yılda hedeflerine ulaştığını, bundan sonraki yedi yıllık süreçte ise yurt içi ve yurt dışı temsilcilikler ile beraber kamusal ziyaretlere de ağırlık vereceklerini söyleyen Kurt, “Bizim derdimiz hiçbir zaman bakanla görüşelim, birtakım başkanlarla görüşelim olmadı. Ama maalesef MICE segmenti Ankara ve bürokratlar tarafında çok fazla tanınmıyor. Bu dönemde ürün ve ambalaja da çalışacağız. Bugün baktığımızda sektörümüz birbirinden farklı 50- 55 civarında paydaşa dokunuyor. Bu çok büyük bir ekonomi” dedi. “Siyasiler söylemleri ve paylaşımlarıyla bize destek vermeli” Bu bağlamda uluslararası tanıtımın önemine dikkat çeken Kurt, siyasetin gerek söylemleri gerekse paylaşımlarıyla MICE’cileri desteklemesi gerektiğini savundu. Bakanlık programından çıkarılan bazı fuarlara ilişkin yorumunu da paylaşan Kurt, Bakanlığın takdirine saygı duymakla beraber IMEX Amerika gibi fuarlara katılımın önemine vurgu yaparak, “Bence belli bazı fuarlarda olmamız gerekiyor. Tabii sadece olmuş olmak için değil; içeriğimiz, konseptimiz, kurgumuzla etkin bir şekilde katılım göstermek önemli” dedi.


restaurant 64 hotel & hi-tech

iş’te kadın

Ebru Köktürk Koralı Sınır tanımayan 3 hayal 3 hayat

D

aha 18’inde bile değildi, gönlünü boyunu aşan hayallere kaptırırken. Bir filmi, bir barı, bir romanı olsun istedi en çok. Önce güzel yazısıyla sinema, film piyasasının nabzını tuttu, ucundan köşesinden. 26’sında kendi barının sahibi oldu, üç ortak sonra. Arkasından o çok arzu ettiği sinema filmini çekti, 22 Anadolu kadınını hikaye ettiği belgeseliyle. Bir tek roman yazmadı, Koralı. Zaten sınır tanımayan cesareti, özgüveni ve donanımıyla çoktan yazmıştı bile hayatının romanını… Yeme içme ve eğlence sektörünün deneyimli ismi, Ebru Köktürk Koralı, işte kadın konuğumuz... Ebru Hanım çocukluk ve ilk gençlik hayallerinizden başlayarak profesyonel çalışma hayatınıza uzanan hikayenizi anlatır mısınız? 18 yaşımdayım, öyle tek bir hayalim yok, biraz karışık… Birçok şeyi bir arada yapmak istiyorum. Masa başında çalışmak istemiyorum asla! Bir barım olsun istiyorum mesela. Yönetmen veyahut yapımcı olup film çekmek istiyorum. Bir de unutmadan, roman yazmak istiyorum.


18 yaş için epey cesur hayaller… Nasıl bir çevrede büyüdünüz, ailenizden de kısaca bahseder misiniz? Ailemde sinemacı fazlaydı, abim oyuncuydu mesela. Film çekme hevesim en çok da bundandır. İletişim sektörüne alakalı, organizasyon kabiliyeti yüksek, sosyal bir aileden geliyorum ben. Eğitimci bir babanın kızıyım ve daha en başından benden mühendis çıkmayacağı apaçık ortadaydı. Oysa işletmenin, tıbbın, mühendisliğin çok popüler olduğu yıllardı onlar… Bense işletme veya iktisat üzerinden sinema okumayı hayal ediyordum. Yüksekokulu Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okudum. Bir de Yıldız Üniversitesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümü var. Gelin görün ki, devamlı akademi sınavlarının kapısındayım. Ama olmuyor, olamıyor! Tabii o dönemler kontenjanlar çok düşük, en az 10 kişi alınıyor. Çok başarılı bir öğrenci de değilim, okul hayatım başarısızlıklar üzerine kurulu. Dediğim gibi aklımda bir tek akademiye girmek var ama oyuncu olmayı da asla düşünmüyorum! O emelime ulaşamadım. En büyük talihsizliğim, İstanbul’da sadece iki okul olmasıydı; biri Marmara diğeri Mimar Sinan Üniversitesi… Öte taraftan ailem de İstanbul dışında okumamı kabul etmiyor. Neticede o hayalim gerçekleşemedi. Sonra düşündüm ve anladım ki, çok doğru bir meslek değildi, benim dünyam olamazdı… Film çekme hayalinize veda mı ettiniz yani? Neyseki hayır. Anadolu Üniversitesi’nde okurken Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’ne (SESAM) girme fırsatı doğdu. O hikaye de şöyle, 20 yaşımdaydım. SESAM’da bir defter yazma işi var, benim yazı da çok iyi. Hem müthiş de para veriyorlar. Abimin de arkadaşları neticede. Sağına baksan Kadir İnanır, soluna baksan Tanju Gürsu… Hayır diyemedim tabii. 40 gün boyunca SESAM’ın bütün kayıt defterlerini yazdım; dijitalleşme, teknoloji sıfır. Bir taraftan da düşünüyorum, orada bir fark oluşturur muyum diye… Sağ olsunlar beni gerçekten bağırlarına bastılar. Bir yandan devam etmek istiyorum, inanılmaz etkilenmişim o büyülü dünyadan. Bir taraftan da akademi hayalimi cepte tutuyorum. Sinemanın tam bir geçiş dönemiydi, gelenekselden yeni sinema anlayışına geçiliyor. Ve Türkiye’de öyle iyi filmler çekiliyordu ki, yurt dışında da başarılar elde ediliyordu. Akabinde ben ufaktan setlere gitmeye başladım. Öyle ya, bu dünya nasıl dönüyor, öğrenmeliydim. Henüz akademiye de girememişim, ne yaptımsa beceremiyorum!

Fakat şöyle bir gelişme oldu, 1988 senesiydi ve Antalya Film Festivali SESAM bünyesinde yapılıyordu. 11 jüri koordinasyonu görevini bana verdiler. O işi çok iyi yaptım. Ertesi sene tekrar yaptım, ertesi sene tekrar yaptım… O işteki başarı ve yetkinliğim bana 17 yıl aradan sonra Adana Altın Koza’yı getirdi. Henüz 24’ümdeyim, uçaklara indirimli biniyorum, yaşımı büyük göstermek için saçıma büyük topuzlar yapıyorum, yere kadar etekler giyiyorum. Ya sonrası? Bu süreç, 1995 yılına, Çubuklu Hayal Kahvesi açılana kadar böyle devam etti. Tabii o sıralar Beyoğlu’nda festival, film organizasyonları yapıyorum, arkadaşlarımla paylaşıyorum. Hakikaten parlak bir çocuğum, sinema sektöründe çok seviliyorum, güzel ilişkilerim var, işleri sonuna kadar kusursuz teslim ediyorum. Fehmi (Yaşar) ve Serdar (Temizkan), Hayal Kahvesi’nin kurucuları, aynı zamanda da çok yakın arkadaşlarım. Beraber bir iş tutalım istedik. Bir sinema salonu mu açsak yoksa bir bar mı? Ne yapalım ne edelim derken hoş bir tesadüfle Çubuklu’daki antrepolar geldi. 1 Nisan sabahı, yine böyle yağmurlu bir günde Çubuklu’ya gittik. Tabii önce çok korktuk. O zamanlar çok bakir bir bölge; sağı, solu bomboş, ıssız… Ama bir yandan da tutkuyla aşık olunacak kadar da olağanüstü! Hemen yanımızda da Çubuklu 29 var, çok popüler. Ben o mekanın da müşterisiyim. Netice itibari ile 26 yaşımda basbayağı bir gece kulübü işletmecisi oluverdim. Sabah beşe kadar açık, turizm ruhsatlı bir işletmeyi 1995 senesinde üç ortak açtık. Barı açtığınızda ne hissettiniz? Çok mutluyum, şahane! Annem “eve geç kalma, akşama erken gel” diyor. Çok konservatif değil ama bir Türk ailesi tabii. Bar açmam bir yandan çok hoşlarına gidiyor ama diğer yandan da akılları almıyor. Çünkü daha 26’ımdayım, kendi yaptığım sermaye ile bir işletmeye ortak oluyorum, onlardan bir kuruş almıyorum ve ailemle oturuyorum… Hem yaş hem dönem olarak bar açmanın türlü zorlukları olmuştur elbette. Çok zorlu bir süreçti bizim için. Hem dediğiniz gibi üçümüz de çok genciz, devletle ilişkileri bilemiyoruz... En kolay müşteri ile kurduğumuz ilişki. O da zaten çok gerçek, arkadaşlık ilişkisi gibi... Bizden, yaşadığımız hayat gibi... Ama diğer parametreler son derece ağır ve zorlayıcı! Yaşımıza göre çok büyük paralar kazanıyoruz. Ama sadece dört ay açık kalabiliyoruz. Bu arada benim ve

ortaklarımın film çekme hayalleri devam ediyor. O ara dokümanter ve reklamcılığa çok büyük ilgi duyuyorum, reklam çalışmalarım sürüyor. Birlikte öyle güzel işler yapıyoruz ki, her şeye rağmen keyfimiz yerinde. Pazar brunch’larımız çok meşhur, İstanbul’da sadece 1-2 otel yapmaya cesaret ederken üstelik de! Pazar akşamları düğünler yapıyoruz, her biri parti havasında geçiyor. Boğaz ile müthiş bir ilişkimiz var. Bölge için büyük bir istihdam oluşturuyoruz. Bir araştırın, Çubuklu’da çalışmamış üniversite öğrencisi neredeyse yoktur. Çok iyi dostlarım var, halen de semt pazarına çıktığımda herkes beni tanır. 22 küsür senedir Boğaz’da yaşıyorum, hiçbir zaman da ayrılmayı düşünmüyorum. Çubuklu ve paralelinde ortaklık serüveniniz ne zamana kadar sürdü? Bildiğim kadarıyla şu an işin başında değilsiniz. Çubuklu, 2010’a kadar sürdü. 2003’e kadar çok aktiftik. Ancak sonrasında ortaklık yapımızda bir değişiklik oldu. Ben bir miktar daha arka planda kalmayı tercih ederek, kurduğum Marka Sokak ajansımı Çubuklu Hayal’in içine dahil ettim. Öyle olunca yönetimsel olarak daha geride, operasyonel manada ise daha aktif yoluma devam ettim.

Profesyonel iş hayatı ve STK faaliyetleri dışında akademisyen kimliğiyle de öne çıkan Ebru Köktürk Koralı, en çok da insanların ona “Ebru abla” ve “hocam” deyişlerini sevmiş. İletişim ve gastronomi bölümlerine iki farklı branşta ders vermeye devam ettiğini anlatan Koralı, hayatının en eğlenceli ve mutlu günlerini öğrencileriyle geçirdiğini dile getirerek, “sanki içimden bir öğretmen çıktı. Kalabalıklar içerisinde sıkılarak konuşan ben artık çok daha rahatım. Bir öğrencim arkamdan ‘hocam’ diye seslendiğinde iki gözüm iki çeşme. Eğitimci bir babanın çocuğu olarak mesleğin kıymetini şimdi çok daha iyi anlıyorum” diyor.


restaurant 66 hotel & hi-tech

iş’te kadın

Ta ki 2018 yılına kadar... Tam 26 yılım rıhtımda geçti. Önünde bir sahil düzenlemesi yapılınca dayanamadım, gitme vakti deyip veda ettim. Son bir yıldır Etiler’deki ofisimizde ajans faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Marka Sokak nasıl gidiyor, çalışmalarınızdan kısaca söz eder misiniz? Marka Sokak, 20 yıllık lokal bir ajans. Bir network ajansı değil, dolayısıyla sadece ulusal markalarla çalışıyor. Bana Kalan Anadolu müşterileri. Türkiye’den çıkan markaları çok kıymetli buluyorum. Dokunmadığım Türk markası kalmamıştır diye tahmin ediyorum. Bu topraklardan çıkmış markalarla mutlaka bir iletişimim olmuştur. Biraz da TURYİD’den bahsedelim mi? Dernekle yollarınız nasıl kesişti? TURYİD, aslında tamamen sektörün ihtiyacından doğan bir birliktir. Nasıl ki ben ve ortaklarım bu sektöre bir hayal, bir idealle girdiysem, Sunset’in sahibi Barış Tansever’in özlemleri ve hikayesi de bizimkinden farklı değildi. Daha bunun gibi onlarca benzer hikaye daha sayabilirim. Baktığınızda her birimiz emekçi işletmecileriz. Aramızda bulaşıkçılıktan şefliğe, ustalığa yükselmiş, işinin ehli o kadar yok yönetici vardır ki... Bizlerin hayalleri, hikayeleri birdi evet ama aynı şekilde sorunları da birdi. 90’lı yıllarla beraber Beyoğlu’nda müzik kulübü kültürü ile başlayan taze kan değişimi çok geçmedi, Boğaz’a da sirayet etti. Bir enerji geldi, müzik başka türlü konuşulur ve dinlenir

oldu. Evet, tüm bunlar hem sektör hem de İstanbul için harika gelişmelerdi. Boğaz’da eğlenmek isteyenler için bangır bangır açılan müzikler, doğal olarak kimileri için de bir şikayet konusu olabildi. Ses dışında bir diğer sorunumuz, İstanbul’un eğlence kültürüne ait medyanın yansıttığı hatalı algı problemiydi ki, İstanbul öyle köpük şovlar ve animasyonlarla eğlenen bir şehir değil! Bizim bütün derdimiz, müşterilerimize iyi yemeği kaliteli müzik ve amiyans eşliğinde sunabilmek! Mali sorunlarımız da cabası! Ben bilmem ki, vergi memurlarına mesai harcamadan geçirebildiğim bir tek yılbaşı gecem olsun, havai fişekleri tam 24.00’te gökyüzüne attırabileyim... İşte sektörde bunun gibi birçok sorunla çarpışırken bulduk aslında birbirimizi ve 2003 yılında TURYİD’in ilk temellerini attık. Derneğin Yönetim Kurul Üyesi olarak sektöre fayda sağlamak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu yıl aynı zamanda TURYİD’in 2. sini düzenlediği Gastro GlobalEkonomi Zirvesi’ne de başkanlık ettiniz. Nasıl bir deneyimdi, zirveye ilişkin detaylar vererek anlatır mısınız? Geçen yılki zirveyi açık konuşmak gerekirse biraz zor çıkardık. Bunda Türkiye’nin diplomatik, siyasi ve ekonomik faktörlerinin etkisi büyüktü. Bu yıl için Yönetim Kurulumuz biraz tedirgin olmadı değil. Biz bunu sürdürebilir miyiz diye düşündüler, hatta ertelenmesi bile gündeme geldi.

Peki ne oldu sonra? “Ben bu organizasyonun bütün sorumluluğunu karı ve zararıyla üzerime alıyorum” dedim. Elbette bir toplantı organizatörü değiliz. Ama Çubuklu Hayal olsun, Antalya ve Adana Film Festivalleri olsun, onları bir even yönetimi değil miydi? Her ne kadar toplantı ve toplantı içerikleri oluşturma konusunda çok deneyimli olmasak da kendi bünyemizde kurduğumuz güçlü ekibimizle yürekliydik, hevesliydik, titiz ve çalışkandık... Ne mutlu ki, zirve beklenenden fazla ilgi gördü, sonraki yansımaları da beni çok mutlu ve onore etti. Bu organizasyonda en önemli hedeflerimizden biri, farkındalık oluşturmaktı ki, burada da amacımıza ulaştığımızı görüyoruz. Bir de şunu özellikle ilave etmek isterim, bu yılki zirvemizde “Bölgesel Kalkınma” konusuna dikkat çekmek istedik. Bunun bir sebebi, sektörümüzün istihdama katkısı paralelinde kadın işgücünün de önemine vurgu yapmaktı. İkinci olarak, turizm için bir değer olan coğrafi işaretli ürünlere dikkat çekmekti. Bir pirinç deyip geçemiyoruz, onun bir hikayesi var. Üstelik sonradan yazılmış bir hikaye de değil; doğru ve gerçek bir hikaye. Bir sonraki yıl için hazırlıklar başladı mı? 2020 programınızda sektöre yeni sürprizleriniz olacak mı mesela? Tarihimiz belli, 25 Mart’ta üçüncüsünü düzenleyeceğiz. Şimdi yeni konular peşindeyiz. Geçen yıl başlattığımız “sosyal gastronomi” kavramını çok önemsiyoruz. Hatta Ebru Baybara Demir ile birlikte yürüteceğimiz bazı projelerimiz olacak, bu konuyla ilgili yurt dışından birkaç konuşma teklifi aldık, gidip hikayemizi anlatacağız. Yine Suriye meselesini fazlasıyla önemsiyoruz. 3.5 milyon Suriyeli’nin yaşadığı bir ülke olarak gastronomi yoluyla

Yalova’da küçük, şirin bir evinin olduğunu söyleyen Koralı, vakit buldukça bahçe işleriyle uğraşmaktan büyük keyif alıyor. O yemyeşil doğanın ortasında geleni gideni hiç bitmiyor, evinde misafir ağırlamak onun en büyük zevki! Şehir mutfağında değil ama Yalova’nın harika köy pazarından ve bahçeden topladığı taze ürünlerle mutfağa girmeye bayılıyor. Bir de kitap okumayı çok seviyor, Koralı. Son zamanlarda ise en çok gastronomi okumayı…


onlara ulaşmak, hayatın içinde tutabilmek, istihdam gücü sağlamak ve en önemlisi de üreten insanlar haline getirmek gayesiyle projelerimize yön veriyoruz. Onun dışında ülkemizde ilk kez geçen yıl zirvede gündeme taşıdığımız “gastrodiplomasi” kavramı bizim için çok kıymetli. Bu yılki zirvemize Türk Kahvesini ve Kahve Kültürünü Amerika’yı şehir şehir dolaşarak anlatan Gizem Şallıel kızımızın hikayesi damgasını vurdu. İlham veren bir hikayeydi. Bunun gibi daha çok projeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Benim hayalim; Türkiye’den yurt dışına çıkan her öğrencinin kendi mutfağının bilinciyle hareket etmesi, gittikleri yerlerde annesini aramadan “ben size şahane bir dolma yapayım” diyebilmesi, bunları Türkiye’nin yerel ürünleriyle yaptığını söyleyebilmesi ve adres göstermesi... İşte Türk mutfağı da, yerel ürünlerimiz de ancak bu yolla dünyaya yayılacak ve Türk gastronomisi hak ettiği değeri görecek... Az önce Gastro Global Ekonomi Zirvesi’ni anlatırken, “Bölgesel Kalkınma” teması paralelinde üründe hikayenin önemine işaret ettiniz. Ya sizin hikayeleriniz, bir süredir Anadolu kadınlarının hikayelerini belgeselleştirdiğinizi biliyorum. Film nasıl gidiyor? Kadın mevzu öteden beri beni heyecanlandırmıştır. Bu bir tesadüf olamaz! Konferansa gidiyorsunuz kadınlar var, Torino’ya gidiyorsunuz kadınlar var. Erkek egemen bir sektörde olduğum için aradaki farkı da çok iyi analiz edebiliyorum. Kadınlar meraklılar, hevesliler, düşünüyor ve üretiyorlar.

Dahi fikirler kadınlardan çıkıyor genelde. Hal böyle olunca, 18’imden beri bir film yapma hayalim de var ya hani, “ben bu kadın hikayelerini toplayacağım” dedim. Silifke’den bir balıkçı kadının hikayesini çektim. Evinin bahçesi bir dalyan. Bütün gün denize ağ atıyor, çekiyor. Hatta baze o kadar hırslanıyor ki, yemin ediyorum erkek kuvveti yetmez, gecede 600 kere atıp çekiyor. Sonra bir Aylin Yazıcıoğlu hikayesi var; çok iyi eğitim almış, İstanbul’un en iyi restoranlarından birinin kurucu şefi, izlenmeye değer... O direniş hikayelerini dinlerken o kadar heyecanlanıyorum ki, iki gözüm iki çeşme dinliyorum. Hedefim, 22 kadının hikayesini çekmek. Geçen hafta Londra’ya, üç kadının hikayesi için gittim. Kıbrıslı bir kız var ki, Allah’ım yarabbim, Londra’da Oklava ve .... adında iki restoran açmış; Bulgar şefine Katmerci Zekeriya gibi şırak şırak katmer yaptırıyor. Türk malzemeleri ve tekniklerini inovatif bir yaklaşımla yorumlamasını çok kıymetli ve gurur verici buldum.

İki oğul sahibi deneyimli iş kadını Ebru Köktürk Koralı’nın en büyük emeli, çocuklarına bankada para değil, daha sürdürülebilir bir gelecek bırakmak! Kendi gibi gastronomi sevdalısı büyük oğluyla birlikte ileride tarladan sofraya konseptli bir restoran hayali kurduğunu anlatan Koralı için varsa yoksa çocukları, yemyeşil doğanın ortasındaki huzur veren evi ve belgeselleştirdiği film sevdası var!

Peki belgesel için hedefiniz nedir? Televizyonda herkes izleyebilecek mi, yoksa farklı planlarınız var mı? İstanbul’da çekeceğim 23 hikayem kaldı. Arkasından Kayseri, Kapadokya ve Dalaman gelecek. Tüm bu çekimleri mayıs sonunda tamamlamayı planlıyorum. Çünkü kaba bir montajın ardından filmi festivaline yetişmek istiyorum. Şayet yetiştiremezsem önümde bir de Berlin Film Festivali var. Gastronomi Filmleri bölümünde kadın hikayelerim ve Anadolu gösterimimle yer alacak olmak beni çok heyecanlandırıyor.

Peki, ilk gençlik hayallerinizde bar açmak vardı, Çubuklu Hayal’i uzun yıllar işlettiniz. Film çekmek vardı, şu an bir belgesel yapıyorsunuz. Ya roman hayaliniz, onu ne zaman yazacaksınız? Roman yazmayacağım ama bir sürü film çekmek istiyorum. Zirve için bir domates görüntüsü, bir bar görüntüsü aradığımda ulaşmakta o kadar zorlandım ki, buna acil ihtiyacımız olduğunu fark ettim. Evet, stoklar var ama bizim daha çok fotoğrafa ve belgesele gereksinimimiz var.

Belgeselde, kadında neye vurgu yapıyorsunuz, merak ettim doğrusu. Türk kadının kendi ekonomisini, kendi ekonomik özgürlüğünü sağlaması çok kıymetli ve bu beni çok fazla heyecanlandırıyor.

“Hayatımı Yazsam Roman Olurdu” dediniz mi hiç? Nasıl bir duruş, dünya görüşü sizinkisi? Herkesin hayatı roman ama belki benimki bir romana konu olacak kadar ilginç değil. İçinde drama yok her şeyden önce, geriye dönüp bakmak. Ben her sabah hafızamı kaybetmiş gibi sıfırlanarak başlarım yeni güne. Kin yok, kıskançlık yok, geçmişe dönük pişmanlıklarım yok. Şu an buradayım ve önümde ne var, hayatımı bu temel üzerine kurup şekillendirmiş biriyim. Hiçbir zaman para için kimseyi kırmadım. Varsa vardır, yoksa yoktur. Her zaman geleceğe bakmakta ve biraz da unutkan olmakta fayda var diye düşünüyorum. Boğaz’a bakarım ve hep derim ki “burayı kim yaşıyorsa Boğaz onundur”. Mülkiyet hırsım yok benim. Çocuklarıma da hep şunu tembihliyorum, “doğaya bakmayı öğrenin, ağaç yaşarken görmeyi öğrenin, toprak canlanırken bakmayı öğrenin, denizde yüzmeyi öğrenin, ihtiyacın olan balığı almayı öğrenin”. Hepsi bu işte!..


restaurant 68 hotel & hi-tech

marka röportaj

Öncelikli hedefinde müşteriyi teknoloji ve tasarımla buluşturmak var!

Seramiksan…

Süreyya Çağlar

S

on tüketici ve mimarların değişen ihtiyaçlarına yönelik hayata geçirdiği teknoloji ve tasarım odaklı ürünleri müşterileri ile buluşturmayı öncelikli hedefleri arasına koyan Seramiksan, hem seramik hem de vitrifiye grubunda farklı dekorasyon tarzlarına hitap eden ürünleri ve hayatı kolaylaştıran işlevsel çözümleriyle sektördeki marka değerini güçlendiriyor. UNICERA Fuarı’nda Türkiye’de ilk kez üretimini gerçekleştirdiği ‘Fishbone Koleksiyonu’nu profesyonellerin beğenisine sunan markanın 2019 yılına yönelik üretim, AR-GE ve inovatif faaliyetlerini Seramiksan Türkiye Satış Müdürü M. Süreyya Çağlar ile konuştuk. Seramiksan’ın ürün portföyü ve inovatif çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz? Seramiksan olarak, dünya trendlerini daima yakından takip etmek suretiyle oluşturduğumuz yenilikçi ürün portföyümüzü, müşterilerimiz ile buluşturmaya devam ediyoruz. Yer karosu, duvar karosu, sırlı porselen, büyük ebatlı teknik granit, unglazed (sırsız) porselen, seramik sağlık gereçleri ve yapı kimyasalları üretiyoruz. 10X20 duvar karosundan 120X180 porselen karolara kadar, farklı ebat ve tasarımlarla oluşturduğumuz geniş ürün yelpazesine sahibiz. Türkiye’de ilk defa leke tutmayan, bakteri barındırmayan ve çok kolay temizlenen nano tech granitleri ürettik. 2016 yılında devreye aldığımız yeni granit tesisimizle de büyük ebatlarda porselen karolar üretmeye başladık. Sektörümüz için önemini her yıl artıran UNICERA Fuarı’nda, bu yıl Türkiye’de ilk kez Seramiksan tarafından üretilen Fishbone Koleksiyonumuzu sektör profesyonelleri ve ziyaretçilerimizin beğenisine sunduk. Son tüketici ve mimarların değişen ihtiyaçlarına yönelik tasarladığımız teknoloji ve tasarım odaklı ürünlerimizi müşterilerimiz ile buluşturmak öncelikli hedefimiz.

Bu yılki koleksiyonda hangi ürünler ön plana çıkıyor? Ülkemizde ilk kez üretimini gerçekleştirdiğiniz ‘Fishbone Koleksiyonu’ndan bahseder misiniz? Her yıl güçlü AR-GE çalışmalarımız ile müşterilerimize yepyeni bir ürün portföyü sunuyoruz. Türkiye’de özellikle ahşap grubunda çok iddialıyız. 12X24.5 cm’den başlayarak 30X180 cm’ye kadar ahşap grubunda pek çok farklı ebatta ürünlerimiz mevcut. Dekorasyon trendlerinde uzun bir süredir doğal malzemeler ön plana çıkıyor. Doğanın dingin ruhunu yaşam alanlarına taşımak isteyenlerin tercihi olan ahşap görünümlü bu karolar, banyo ve mutfak gibi ıslak zeminlerde rahatlıkla kullanılmasından dolayı, dayanıklı ve kullanışlı özellikleriyle dikkat çekiyor. Öne çıkan dekorasyon trendlerinden olan mermeri, şık tasarımlarla birleştirdiğimiz 30X90, 30X60 ve 25X50 cm ebatlı yepyeni duvar karosu serilerimiz banyo ve mutfaklarda en çok tercih edilen ürün gruplarımız arasında. 1950’li yılların popüler zemin kaplama ürünü olan Terrazzo’yu yeniden yorumladığımız Terrazzo serisi öne çıkan ürünlerimiz arasında bulunuyor. Türkiye’de ilk kez Seramiksan tarafımızdan üretilen ‘Fishbone’ dediğimiz balık kılçığı görünümlü ürünümüzü bu yıl ilk kez UNICERA’da sergiledik. Çok özel bir kalıptan imal ettiğimiz bu ürünümüzün hiçbir rakibimizde olmaması, Türkiye’de bir ilk olması bizim için ayrı bir onur vesilesi. Bu ürünümüzle ilgili fuar süresince olumlu tepkiler aldık. Alışılmışın dışında benzersiz formuyla dikkat çeken Fishbone Koleksiyonumuz, ahşap, mermer, cement ve patchwork görünümlerinin bir araya geldiği 9 farklı seriden oluşuyor.


Marka olarak tasarımda öncelikli olarak nelere dikkat ediyorsunuz? Hem seramik grubunda hem de vitrifiye grubunda, farklı dekorasyon tarzlarına hitap eden ürünler ve hayatı kolaylaştıran işlevsel çözümler sunuyoruz. Büyük titizlikle yürüttüğümüz AR-GE çalışmalarımız sonucunda ileri teknolojiyi kullanarak rakiplerimiz ile aramızda fark oluşturacak tasarımlara imza atıyoruz Müşterilerimizin kendi yaşam alanlarını kurgulamalarını sağlayan yenilikçi ürünlerimizi; İtalya ve İspanya gibi tasarımda güçlü olan ülkeleri yakından takip ederek oluşturuyoruz. Tasarımları ağırlıklı olarak İtalya’daki tasarım şirketlerinden satın alıyoruz. Böylelikle dünya pazarlarıyla birebir aynı anda ilerlemiş, trendleri hızlıca yakalamış oluyoruz. Dünya seramik pazarında, yeni ürün geliştirme ve bu ürünlerin pazara sunumu açısından en önemli seramik fuarı kabul edilen CERSAIE Fuarı’na 11 yıldır düzenli olarak katılım sağlıyoruz. Büyüme politikanız içerisinde mağaza sayınızı artırmak var mı? Şu an Türkiye genelinde kaç mağazanız bulunuyor? Türkiye’nin hemen her yerine yayılmış yaklaşık 230 aktif bayimiz bulunuyor. Bu bayilerimizin de hizmet verdiği 1000’in üzerinde tali bayi ağı mevcut. Bu sayede ülkemizin her iline ulaşabiliyoruz. Her geçen gün rakiplerine göre daha hızlı gelişen ürün portföyümüzü sunacak bayilikler tesis etmeye gayret ediyoruz. Sadece Seramiksan ürünleri satan 150’nin üzerinde Seramiksan satış noktamız var. İstanbul ve Ankara gibi metropollerde de bayi sayılarımızı artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bayilerimizle uzun süreli ve güçlü bağlar kurmak, karşılıklı güvene dayanan ilişkiler oluşturmak şirket-bayi ilişkisinde öncelikli hedefimiz. Dolayısıyla bayilik verirken gerçek anlamda ince eleyip sık dokuyoruz. Sürdürülebilir finansal başarısının yanı sıra, yüksek müşteri memnuniyeti ve bağlılığı ile markamızın kimliğini yansıtabilmeleri en önemli kriterimiz diyebilirim. Ardından da bulunduğu lokasyon, mağaza metrekaresi, perakende müşteriye odaklı çözümler sunabilme gibi detayları değerlendiriyoruz.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da, güçlü AR-GE çalışmalarımız sonucu oluşturduğumuz yenilikçi ürün portföyümüz ile fuara katıldık. Fuar çok yoğun bir ilgi ve katılımla gerçekleşti. Hem yurt içinden hem yurt dışından gelen ziyaretçi sayısı bizler açısından gayet tatmin ediciydi. İç pazarla ilgili birçok yeni satış noktasından bayilik talepleri aldık. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerden ve Anadolu’nun pek çok farklı bölgesinden talepler oldu.

Geçtiğimiz aylarda UNICERA Fuarı’na katıldınız. Fuardan beklediğiniz performansı alabildiniz mi? Ziyaretçilerin fuara ilgisi nasıl oldu? Seramik sektörünün global profesyonellerini bir araya getiren UNICERA Fuarı, seramik sektörü için önemli bir organizasyon ve her geçen yıl önemini artırmaya devam ediyor.

Seramik ve vitrifiyede 2019 yılı trendleri neler olacak? Gelecek dönemde ahşap dokulu karoları görmeye devam edeceğiz. Ahşap görünümlü karolar, kolay temizlenme, leke tutmama, banyo ve mutfak gibi ıslak zeminlerde rahatlıkla kullanılmasından dolayı, dayanıklı ve kullanışlı özellikleriyle dikkat çekiyor. Mekanlara parlaklık ve ışıltı katan, gerçeğinden ayırt edilmeyen mermer görünümlü karolar ise banyolarda en çok tercih edilenler arasında olacak. 2019 yılında özellikle, mermerin siyah ve beyaz renklerini buluşturan tasarımlar sadeliğe vurgu yaparak banyo ve mutfak tasarımlarında yerini alacak. Son yıllarda oldukça ilgi gören, geçmişin izini günümüze taşıyan retro tarza sahip karolar, yüzeyinde bulunan birbirinden farklı desen ve renkleri, zengin motif seçenekleriyle yaşam alanlarının trendi olmaya devam ediyor. 2019 vitrifiye ürünlerinde ise, doğa dostu özellikleri ile dikkat çeken ürünleri göreceğiz. Çevreci ve su tasarrufu sağlayan 2.5 litre su ile sıvı atıkları temizleyen, 4 litre su ile katı atıkları temizleyen klozetler hem temiz suların daha az tüketilmesine olanak sağlıyor hem de aile bütçelerine çok ciddi katkı sağlıyor. Son yıllarda oldukça popüler olan renkli lavabo ve klozetlerin ortaya çıkmasıyla beraber banyolarda hijyenden sonra, dekorasyon da ön plana çıkmaya başladı. Keyifli yaşam alanları olarak tasarlanan günümüz banyolarında renkli vitrifiyeler oldukça popüler. Hem mat hem de parlak olarak üretilen bu ürünler, dikkat çekici renkler olan siyah, kırmızı, turuncu renkler klozet ve lavabolarda artık çok daha karşımıza çıkıyor.

İhracat noktasında hangi ülkelere ulaşıyorsunuz? Yeni pazar arayışlarınız var mı? Biz her yıl artan kapasitemizle birlikte satış kanallarımızı da artırıyoruz. Başta Azerbaycan, Gürcistan, Kanada, İngiltere olmak üzere 57 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bugün büyük toptancılar, perakendeciler, yapı market zincirleri ve yurtdışında projeler yürüten inşaat şirketlerinden oluşan yurt dışı müşteri portföyümüz ile geniş bir pazara çalışıyoruz. Çevreci üretim felsefesi ile ürettiğimiz inovatif ürünlerimiz Amerika, Avrupa, Afrika, Asya kıtalarındaki ülkelerin, taleplerini karşılayabiliyor.


restaurant 70 hotel & hi-tech

marka

Türkiye’nin en iyi şefleri bu yıl da Porland’ı seçti!

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul Culinary Cup 2019’un Yarışma Mutfakları Porselen Ana Sponsorluğunu Porland üstlendi. Organizasyonda göz alıcı stantlarıyla yer alan Porland, Gastronomi sektörü için en yeni koleksiyonlarından Reaktif Sırlı Özel ürünlerini sergiledi.

P

orland, Aşçılar Derneği’nin 8. kez düzenlediği Geleneksel Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması / İstanbul Culinary Cup 2019’un, bu yıl da Porselen ana sponsoru olmanın heyecanını yaşadı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da, çok fazla sayıda executive chef ile ulusal ve uluslararası pek çok tedarikçi firmayı bir araya getiren etkinlik, 1314 Nisan 2019 tarihlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Porland, İstanbul Culinary Cup 2019’un Porselen ana sponsoru olmasının yanı sıra, canlı yarışma kategorileri arasında yer alan Porland Grand Prix

Üniversiteler yarışmasında büyük ödül sponsorluğuyla 1, 2 ve 3. olan katılımcılara hediyeler verdi. Tüm yarışmaların ve organizasyonun sunum ürünlerini sağlayan Porland, yarışmaya özel olarak tasarladığı porselen plaketleri ile de etkinliğe ayrıcalıklı bir değer kattı. Sadece tasarlayıp üretmekle kalmıyor, ilham da veriyor! Etkinliğin “Tema Mutfağı: Sokak Lezzetleri” kapsamında ise Porland’ın Executive Chef Cavit Ünal’ın danışmanlığında düzenlediği “Sokak Lezzetleri Yemek Sergisi” Porland koleksiyonunun en özel tasarım ürünleriyle sunuldu. Bu özel çalışma, katılımcılar tarafından yoğun ilgi gördü. Porland, sadece tasarlayıp üretmekle kalmıyor, dünyanın önde gelen şeflerine ilham vermeye de devam ediyor.



restaurant 72 hotel & hi-tech

marka

Ramazanda konuklarınızı stressiz ağırlayın Ramazan sadece oruç tutmaktan ibaret değildir. Aksine, bu oruç döneminin aynı zamanda sosyal bir işlevi vardır. İftarda aileler ve dostlar bir araya gelerek birlikte iftar açar, sohbet eder ve yemek yer. Günümüzde bu buluşmalar ev ortamında ve aile arasında kalmayıp giderek daha fazla oranda toplu iftar organizasyonları yapılmaktadır. Büfelerde tatlı tuzlu, etli etsiz ulusal lezzetlere de yer verilir.

Ç

oğunlukla yüzlerce konuğa servis yapılan tipik bir büfeye baktığınızda büyük bir çeşit bolluğu görürsünüz: Piliç “Topkapı” kebabı, geleneksel tencere yemekleri, yerel kebaplar. Servis edilen tatlılar arasında muhallebi, künefe, güllaç, kadayıf ve baklava vardır. Hatta bunlardan bazıları konukların önünde taze taze hazırlanır. Türkiye Kurumsal Şefi Melih Kümbüloğlu, gündelik çalışmalarından edindiği izlenime göre, “İftarda orucu kalabalık gruplar halinde açmak gitgide daha popüler hale geldi,” diyor. “O yüzden artık işletmeler müşterilere gerek atmosfer gerekse çeşit bolluğu açısından çok farklı seçenekler sunuyorlar.” Üst üste her gece, aynı kalitede ve uzun saatler boyunca büyük miktarda üretim yapmak, geleneksel pişirme ekipmanlarıyla kısa sürede büyük bir güçlük haline gelebilir. Bu nedenle gitgide daha fazla şef, tencere

gibi geleneksel ekipmanları bırakarak, pişirme moduna bağlı olarak ızgara, buğulama, tava ve haşlama yapmakta kullanılabilen buharlı kombi fırın gibi modern gereçlere geçmekte. Akıllı fonksiyonlar Buharlı kombi fırın esas olarak ısı, buhar veya her ikisinin kombinasyonuyla çalışır. RATIONAL’ın bir buharlı kombi fırını olan SelfCookingCenter, bir adım daha ileri giderek bu temel fonksiyonlara akıllı fonksiyonlar eklemiştir. Dolayısıyla, aynı anda veya gün boyunca farklı yemekler pişirilebilir ve büyük miktarda ızgara, hepsi aynı pişkinlikte olacak şekilde hazırlanabilir. Diğer bir avantajı, iyi sonuç verdiği görülen bir tarifin kaydedilip tek düğmeyle tekrar tekrar kullanılabilmesidir. Üstelik, RATIONAL’ın ağ bağlantı çözümü olan ConnectedCooking sayesinde tarifler,

istenen sayıda başka SelfCookingCenter ünitesine aktarılabilir. Böylece, SelfCookingCenter ünitesini kim kullanırsa kullansın bütün ünitelerde aynı sonucun alınması garantilenir. Kümbüloğlu, şöyle diyor: “Elbette başlangıçta kafalarda, bir Alman üreticinin pişirme ekipmanının Türk mutfağına uygun olup olamayacağı konusunda şüpheler olabilir. Ama ilk kullanımdan sonra, şef sonuçta elde edilen zaman tasarrufunu görünce bu şüpheler hemen ortadan kalkıyor.” SelfCookingCenter ünitesinde Türkçe dil seçeneğinin olması da onları etkiliyor. Bu, hazır tariflerin, modların ve yardım fonksiyonlarının kendi dillerinde sunulması anlamına geliyor. Bu sayede buharlı kombi fırın tamamen hatasız şekilde kolayca kullanılabiliyor. Sonuçta mutfakta daha az stres oluyor ve hem konuklar hem de personel, lezzetli ve sakin bir iftar yaşıyor.


Aygaz 4’üncü kez ihracatın yıldızı oldu LPG sektörünün lider markası olan Aygaz, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) bu yıl 4’üncüsünü düzenlediği İhracatın Yıldızları Ödüllerinde “Mineral Yakıtlar İhracatı” kategorisinde ödüle layık görüldü. Raffles İstanbul Zorlu Center’da düzenlenen ödül töreninde, Aygaz adına ödülü Aygaz LPG Temin ve Ticaret Yöneticisi Can Koka Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle ve İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister’in elinden aldı.

Ecolab Türkiye operasyonları Halit Kayatürk’e emanet Dünyanın lider su, hijyen, enerji teknolojileri şirketi Ecolab’ın yeni Türkiye Genel Müdürü belli oldu. Son 6 yılını Ecolab’ın Almanya merkez ofisinde üst düzey yönetici olarak geçiren Halit Kayatürk, şirketin Türkiye operasyonlarından sorumlu olacak. Kayatürk, İstanbul St Joseph Lisesi mezunu olan Kayatürk, Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Kariyerine Türkiye´de finans alanında başlayan Kayatürk, 1991 yılında Ecolab Türkiye’nin Finans Müdürü oldu. 1997 yılında şirketin genel müdürlüğü görevini üstlenen Kayatürk 5 yıl süreyle bu görevi başarıyla yürüttü ve daha sonra sırasıyla Ecolab Ortadoğu ve Afrika Başkan Yardımcılığı, Doğu Avrupa Başkan Yardımcılığı, Almanya ve İsviçre Başkan Yardımcılığı ve Ecolab Almanya Ülke Müdürlüğü yaptı.

Philips TV, en yüksek resmi onayı aldı TP Vision’un seçkin kalite performansına ve Avrupa işçiliğine odaklanması bir kez daha dikkat çekti. Şirketin 2019 Philips TV serisi içerisinde yer alan yüksek teknolojili televizyonlarından üç tanesi, iF ve Red Dot tasarım yarışmalarında en üst sırada yer aldı. TP Vision Baş Tasarımcısı Rod White ödül getiren başarılarla dolu seneyle ilgili; “Bowers & Wilkins’la devam eden ortaklığımızla en iyi görüntü ve ses performansını sağlamaya devam ediyor; gerçek ustalıkla uygulamaya geçirilen gerçek materyaller kullanarak minimalist, işlevsel tasarımlar sunuyoruz” dedi.

A.C.E. Awards 2019 ödüllerinde Türksat Kablo yine lider Türkiye’nin ilk ve tek müşteri memnuniyeti ölçen platformu sikayetvar.com’da, 4’üncü kez gerçekleşen A.C.E Awards 2019 (Achievement in Customer Excellence) ‘Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri’ sahiplerini buldu. Kullanıcılarına sunduğu kaliteli, yenilikçi ve ekonomik hizmetin yanı sıra müşteri memnuniyetini de her zaman en önde tutmayı hedefleyen Türksat Kablo, bu yıl dördüncüsü düzenlenen ödül töreninde, “Dijital Platform” ve “İnternet Servis Sağlayıcıları” gibi iki farklı alanda KabloTV ve Kablonet markaları ile dördüncü kez birincilik ödülünü aldı. Ankara’da düzenlenen A.C.E Awards ödül töreninde, 21 sektörde müşteri deneyimini en iyi yöneten ulusal ve uluslararası 38 markanın ödülleri, markaların yöneticilerine verildi. KabloTV ve Kablonet markaları için birincilik ödülleri Türksat A.Ş. adına Kablo Hizmetleri Müşteri İlişkileri Direktörü İbrahim Duman tarafından alındı. İbrahim Duman konuşmasında; “Şikayetvar’ın bizlere sunduğu en önemli özellik müşteri deneyim ölçümlemesi yapmasıdır. Burada jüri bir nevi müşterilerden oluşuyor. Onlardan gelen puanlarla, 4 yıldır birincilik ödülü almaya hak kazanıyoruz. Başarımızda emeği geçen tüm ekibime teşekkür ederim.” dedi.


restaurant 74 hotel & hi-tech

marka

Ege Seramik’te bayrak değişimi Ege Seramik AŞ Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Murat Polat getirildi. İbrahim Polat da Onursal Başkan oldu.

E

ge Seramik A.Ş., 2018 yılı hesap dönemine ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısı 26 Nisan Cuma günü İzmir Kemalpaşa’da gerçekleştirildi. 2018 yılı faaliyet raporu detayları ve diğer gündem maddeleri ortaklar ve pay sahipleri ile paylaşıldı. Genel Kurul Toplantısında yapılan faaliyet raporu bilgilendirmesinde, 2018 yılında Ege Seramik AŞ’nin net satış gelirlerinin 434.544.973 TL olarak gerçekleştirildiği, bunun 2017 yılına göre %13,29 arttığı, ayrıca satışın %52 sinin ihracattan oluştuğu, ihracat gelirlerindeki artışın da %38,34 olarak gerçekleştiği belirtildi. Ege Seramik’in vergi sonrası karı ise geçen yıla göre %25,89 artarak 60,3 milyon TL olarak gerçekleşti. Yapılan genel kurul toplantısında elde edilen karın 31 milyon TL tutarındaki kısmının ortaklara dağıtılmasına karar verildi. Böylelikle Şirket düzenli kar dağıtımı politikasını bu yıl da sürdürdü. Genel Kurulda ayrıca yeni dönemde faaliyet gösterecek Ege Seramik A.Ş. Yönetim Kurulu üyeleri Murat Polat, Baran Demir, Bülent Zıhnalı, İbrahim Fikret Polat, Dilek Nam, Tuba Tarlan olarak seçildiler.

Ege Seramik’e sağladığı katkılarından ve kendisine duyulan minnettarlığın bir göstergesi olarak İbrahim Polat’a ‘Onursal Başkan’ unvanının verilmesine karar verildi. Genel kurul toplantısından sonra yapılan yönetim kurulu toplantısındaki görev dağılımına göre Yönetim Kurulu Başkanı Murat Polat olurken, yardımcılıklarına Baran Demir ve Bülent Zıhnalı seçildiler. İbrahim Polat: “Görevimi huzurla devrediyorum” Ege Seramik AŞ Onursal Başkanı İbrahim Polat yaptığı açıklamada; “Ege Seramik’te neredeyse yarım yüzyıl boyunca vatanıma ve milletime hizmet etmek için çok çalıştım. Şimdi, çok güzel bir noktaya taşıdığımız Ege Seramik şirketindeki görevimi gururla ve huzurla Sayın Murat Polat’a devrediyorum. Benim desteğime, fikirlerime ihtiyaç duyacakları her zaman onlarla birlikte vatanıma milletime hizmet etmek üzere yanlarında olacağım. Kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum” dedi.

Murat Polat: “Bu kıymetli bayrağı teslim almaktan gurur duyuyorum” Ege Seramik AŞ Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Murat Polat ise yaptığı açıklamada; “Ege Seramik AŞ, Sayın İbrahim Polat’ın önderliğinde çok önemli başarılara imza attı. Kendisi sonsuz bir özveri ile bugüne kadar Ege Seramik’e hizmet etmiş, sektöründe çok önemli bir konuma getirmiştir. Bugünden sonra da engin tecrübesi ile Onursal Başkanımız olarak bizlere yol gösterici olmaya devam edecektir. Kendisinin Yönetim Kurulu Başkanlığı boyunca, özellikle son 10 yılda Ege Seramik A.Ş. başarı grafiğini sürekli olarak yükselmiştir. Hiç şüphesiz ki bu sürdürülebilir destek ve başarının ardında kendisinin emek, özveri ve ticari zekası ile beraber Ege Seramik’i büyük bir aile haline getirmesi de yatıyor. Kendisine Ege Seramik ailesi adına teşekkürlerimizi arz ederim. Ben de bu kıymetli bayrağı teslim almaktan gurur duyuyorum. Başta İbrahim Polat Holding olmak üzere, iş ortaklarımız, iştirakçilerimiz ve çalışanlarımızın desteği ile şirketimizi hep birlikte geliştirip, sektördeki gücünü sürdürülebilir kılarak bayrağı daha da daha yukarılara taşıyacağız.” dedi.

Murat Polat Kimdir? Murat Polat, 1958 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Işık Lisesi’nde, orta ve lise öğrenimini Yıldız Koleji’nde tamamladıktan sonra İsviçre’de iş idaresi öğrenimi aldı. Yurda dönüşünde grup şirketlerinden Polat İnşaat’ta görev aldı, daha sonra 1982-1985 yılları arasında İzmir Ege Seramik’te görev yaptı. İstanbul’a dönüşünde İbrahim Polat Holding’e bağlı Polat Turizm Anonim Şirketi’nin otel yatırım projesini hayata geçirdi. Sonraki yıllarda başta Polat İnşaat olmak üzere grup şirketlerinde Genel Müdür, Yönetim Kurulu Üyeliği, Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Aynı dönemde İbrahim Polat Holding’de Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini de yürüttü. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında kurucu üye olarak görev aldı. Gayrimenkul geliştirme, inşaat, seramik, sanayi ve turizm konularında pek çok projeyi hayata geçirdi. Evli ve üç çocuk babası olan Murat Polat, İngilizce bilmektedir.


Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası’na En iyi Fabrika Ödülü Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası, 2018 yılında 888.888 kombi üretimiyle tarihinin en büyük üretimini gerçekleştirdi. Termoteknik iş kolunda dünya çapında öne çıkan tesisler arasında yer alan ve 41 ülke için 744 farklı tip cihaz üreten Manisa Fabrikası, yeni üretim rekoruyla ‘üretim üssü’ unvanını pekiştirdi. 25 yılı aşkın süre-dir faaliyet gösteren fabrika, kurulduğu günden itibaren 8 milyondan fazla kombi üretti ve iklimlendirme sektöründe ‘ihracat lideri’ unvanını elinde bulunduruyor.

Form, İzmir’de çözüm ortaklarıyla buluştu Form Şirketler Grubu iştiraklerinden Form Endüstri Tesisleri, farklı sektörlerden çözüm ortaklarının davetli olduğu eğitim ve bilgilendirme toplantısının ilkini hayata geçirdi. 15 firmanın temsilcilerinin katıldığı ve Form Endüstri Tesisleri’nin İzmir’deki fabrikasının ev sahibi olduğu etkinlikte Form’un yenilikçi ürünlerinden Duman Tahliye Sistemleri standartları ve belgelendirilmesi hakkında detaylı bilgiler paylaşıldı. Form Endüstri Tesisleri’nde bir tam gün süren eğitim toplantısı, davetlilerin katıldığı akşam yemeğiyle sonlandırıldı. Sunduğu yenilikçi çözümlerle sektörde fark ortaya koyan, enerji tasarruflu çevre dostu ürünleri ile Form Endüstri Tesisleri, eğitim ve bilgilendirme toplantılarını düzenli olarak gerçekleştirerek sektöre bir dinamizm getirmeyi hedefliyor.

Güral Porselen bayilerini Belek’te ağırladı Güral Porselen, Türkiye genelindeki 350 perakende, 150 toptan bayisini eşleriyle birlikte 5-8 Nisan ve 11-14 Nisan tarihleri arasında Güral Premier Belek’te ağırladı. Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Güral’ın da katılımıyla gerçekleşen toplantıda, 45 kişilik Güral Porselen ekibi hazır bulundu. Açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Üyesi Harika Güral, sektörde Güral Porselen’in konumundan, ürün çeşitliliğinden, yeni ürünlerden ve sosyal medyanın satışlara etkilerinden bahsetti. Güral Porselen’in bayileri ile birlikte büyük bir aile olduğunu vurgulayan Harika Güral, 2019 yılında hedeflerine hep birlikte sağlam adımlarla yürüyeceklerine inandığının da altını çizdi. Güral’ın konuşmasının sonunda, Güral Porselen Yönetim Kurulu üyeleri tarafından her iki grupta da ilk üçe giren bayilere ödülleri verildi.

Multinet Up’a yeni Satış Genel Müdür Yardımcısı Multinet Up, pazarda rekabet gücünü yükseltmek ve satış alanında büyümesini sürdürmek üzere gerçekleştirdiği organizasyonel çalışmalar kapsamında atama gerçekleştirdi. Yaklaşık 20 yıldır satış ve finans alanında farklı şirketlerde ve Multinet Up bünyesinde pek çok önemli rol üstlenen Didem Kuş, Satış Genel Müdür Yardımcısı olarak tüm satış faaliyetlerine liderlik yapacak. Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olan Didem Kuş, 1998 yılında Commercial Union Sigorta’da Finansal Danışman unvanıyla satış kariyerine adım attı. Ardından 1999 yılında Accor Services şirketinde Satış Yöneticisi olarak görev aldı. 2003 yılında Multinet Up’a transfer olan Kuş, Adana Bölge Müdürü görevini 2013 yılına kadar sürdürdü. 2013 yılında Multinet Up İstanbul Bölge Müdürü görevine atanan Kuş, 2014 yılında Multinet Up Satış Koordinatörü unvanını aldı.


restaurant 76 hotel & hi-tech

şefin gözünden

Kontrollü Şef Hüseyİn Ceylan

B

olu Geredeli. Baba da aşçı, amcalar da! 1985 yılından bu yana mutfağa hem gönül hem ömür veren bir değerli şef o. Kontrollü, titiz, tezcanlı ve de paylaşmasını bilen! Yemek yapmak onun nazarında bir aile mesleği olmanın ötesinde; bir yaşam biçimi ve hazzı adeta! Öyle ki, 30 yıllık mutfak yolculuğunda hayıflandığı, pişmanlık duyduğu tek bir an bile yok! Düne değil, bugüne ve an’a odaklananlardan… Öğrendiklerini büyük bir heves ve iştahla paylaşacak kadar heyecanlı, bildikleriyle yetinmeyecek kadar öğrenmeye aç!

Bir aş uğruna dünya mutfaklarını gezmeye, en sevdiği restoranlarda farklı lezzetler tatmaya, dünyaca ünlü meslek erbaplarıyla birlikte tava sallamaya bayılıyor. Anne mutfağında filizlenip, baba ve amca lokantalarında perçinlenen bir aşçılık hikayesinde piştikçe pişiyor. 8-9 yaşlarındayken lezzetle pişirip afiyetle yedirdiği kuru fasulye, pilav, kabak tatlısı ve yapmaktan en fazla zevk aldığı hamur işleri günü geliyor bir akşamda 300-500 tabaklık ziyafet sofralarına ustalıkla dönüşüveriyor. Boğaz’ın en görkemli noktasında, Anadoluhisarı’nın ve de İstanbul’un

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

gözbebeği Lacivert Restaurant’ın deneyimli Executive Şefi Hüseyin Ceylan bu ayki konuğum. Tüm ihtişamıyla tepesinde yükselen Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün hemen dibinde, 20 yıllık mutfak hikayesinin başladığı noktada, belki de hayal ettiği gibi son durağında, ilham veren yolculuğuna misafirim. Çocukluk ve ilk gençlik hayallerinden başlayarak… Bolu’nun küçük, orta ölçekli esnaf, aile lokantalarından İstanbul’un ve dünyanın popüler, gösterişli a la carte restoranlarına dek süregelen bir hikayenin başkahramanının “evim” dediği mekanında…


“İyi ki aşçı olmuşum” Lacivert Restaurant’ın deneyimli şefi Hüseyin Ceylan, ilkokulu bitirdikten sonra İstanbul’un en iyi lokantalarından Maçka Plaza’ya çırak olarak girdiği o ilk günlerle başlıyor hikayesine. Zaman içinde mutfakta pişip, yetiştiğini daha sonra. Hedefler belli, yol belli! Tıpkı bir saat gibi, her şey tıkırında işliyor. İyi bir lokantada en iyi şeflerle çalışmak rüyası mı dersiniz yoksa yurt dışında Michelin yıldızlı şeflerle aynı mutfakta yemek pişirmek mi? Ceylan, 25 sene önce kurduğu hayallere birer birer kavuştuğunu anlatıyor, büyük bir keyifle. Dedim ya, bu hikayede pişmanlık da yok keşkeler de! “İyi ki aşçı olmuşum” diyen Hüseyin Şef’in bugünlere gelişinde ustalarının yeri pek bir ayrı, onu anlıyorum. En çok da, rahmetle andığı Nevzat Akbaş ustası! İlk mutfağa girdiğinde düğmelerini ilikleyip, önlüğünü bağlayan ustası…

Kendini titiz, tezcanlı ve kontrollü bir şef olarak tanımlayan Hüseyin Ceylan için işin başında olmak, kontrolü elden bırakmamak olmazsa olmazları arasında. Ürünse ürün, misafir memnuniyetiyse misafir memnuniyeti! “Alışverişler yapıldı, yemekler tabaklara yerleştirilip sofralara taşındı. Afiyetle yendi. İşimiz bununla da bitmiyor ki” diyen Ceylan’ın görev aşkı günün sonunda masa masa ziyaret ettiği misafir sohbetlerine yetecek kadar limitsiz ve cömert! O kadar ki, kapılarını sonuna kadar açık bıraktığı mutfağında misafirlerle yemek pişirmekten de çok büyük keyif aldığını söylüyor.

Saatlerce karides ayıklatıp, emek ve hoş görüyle bugünlere hazırlayan ustası… 30 yıllık meslek hayatında ustalarından pek çok şey öğrendiğini anlatan Hüseyin Şef, bir aile gibi gördüğü çalışma arkadaşlarına bildiklerini öğretmekten tek bir an bile yüksünmediğinin altını çizerek, “O günün çırakları bugün Türkiye’nin elit restoranlarının aşçıları ve şefleri. Bundan daha büyük mutluluk ne olabilir ki?” diyor ve ekliyor: “Fikirler paylaştıkça güzelleşir, anlam kazanır. Bildiklerimi, gördüklerimi paylaştıkça mutfağımızda çok daha güzel işler ortaya çıkardığımıza inanıyorum”.

“Müzik gibi mutfağın da dili yok” Bu nefis manzaralı söyleşimizin devamında bu kez de mutfağın anlamını soruyorum şefe. Mutfakta kırmızı çizgilerinin ve egolarının olmadığını içtenlikle dile getiren Hüseyin Şef, “Mutfak, bir hayat hem de dopdolu bir hayat benim için. Tıpkı müzik gibi evrensel, dili olmayan bir dünya” diyor ve bu hissiyatını destekleyen şu anısını da paylaşmadan geçmek istemiyor: “Hiç unutmam, sene 2000’de Fransa’da Michelin yıldızlı bir restorana gitmiştim. Üstelik yabancı dilim de yoktu. Mutfağa ilk girdiğimde sanki 15 yıldır orada çalışıyormuşum, o Fransız şefle 10 yıldır arkadaşmışız gibi hissettim.


restaurant 78 hotel & hi-tech

şefin gözünden

Evet, tek ortak dilimiz yemekti ve bu sayede birlikte harika bir uyum yakalamıştık. Ne mutlu ki, böyle düşünen tek ben de değildim. Ahmet Örs’ün şu sözünü hiç unutmam: ‘Bugüne kadar pek çok düet yemeği yedim ama hiç bu kadar lezzetlisine rast gelmedim”. Bu başarıyı birbirine üstünlük sağlamamak ve fikirlere saygı göstermeye bağlayan Ceylan, aynı kanıyı paylaştığı Fransız şefin şu sözlerini de aktarmadan geçmek istemiyor: “Ama belki ben bir Fransız şefle bunu başaramazdım. Belki Hüseyin Usta da bir Türk şefle başaramazdı. Fakat biz bunu başardık ve çok mutluyum”.

Sunumunuz nasıl? İşletme hayatına Akdeniz mutfağı esintileriyle başlayıp, geçen zaman içinde yelpazesini genişleterek menüsüne ağırlıklı balık ve meze olmak üzere zeytinyağlılar, et, makarna çeşitleri ve kahvaltı seçeneklerini de dahil eden Lacivert Restaurant’ta ürünlerin dokusunu bozmadan çalışmaya özen gösterdiğini anlatan Hüseyin Şef, karışık sunumlardan olabildiğince uzak durduğunu söylüyor. Malzemede orijinallik ve doğallığın kendisi için vazgeçilmez bir kriter olduğuna dikkat çeken Ceylan, “tabaklarımı mümkün olduğu kadar sade hazırlarım. Ana yemek ve garnitür eşleştirmelerinde dengeyi gözetirim” diyor.

“Lacivert’teki bütün hayallerimi gerçekleştirdim” Lacivert Restaurant’ta 20 yılı deviren tecrübeli mutfak şefine bundan sonraki hayallerini soruyorum. “Şu ana kadar Lacivert’teki bütün hayallerimi gerçekleştirdim” diyen Hüseyin Ceylan, “27 yaşımda başladığım bu restoran benim bir ailem oldu. Neredeyse üç neslin geçişini burada yaptım ve iyi de bir çizgi yakaladığımı düşünüyorum. Bundan sonraki amacım, işimi yepyeni ürünler, akımlar ve arayışlarla beslemek, geliştirmek olacak. Burada olmak beni mutlu ediyor, çok rahatım, kendi yerim gibi çalışıyorum.

Lezzetin püf noktaları neler? Hüseyin Şef, eve iş götürmeyi sevmeyenlerden. Çünkü evde en az kendisi kadar leziz yemekler yapan bir eşi var, bahsettiğince. “Evimizin şefi eşim, ben yardımcısıyım” diyen Ceylan, “Lezzetin sırrı emek vermek, işini isteyerek yapmak ve kendi yiyebileceklerinizi sunmak. Kötü mutfak yoktur, kötü aşçı vardır. Dünyanın en iyi mutfağında da çalışsanız, en kaliteli malzeme de kullansanız pişirme, eşleştirme ve sunum alt yapısı ve becerisine sahip değilseniz lezzeti yakalayamazsınız. Mutfakta aslolan bilgi, beceri, denklik ve tecrübedir. Ürünün dokusunu, mevsimini ve pişirme tekniğini bilmek aslolan” diyor.

Ömrüm yettiği kadar da burada kalmak istiyorum” diyor. Aynı zamanda üç erkek evlat sahibi olduğunu da anlatan Hüseyin Şef için çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak en büyük idealleri arasında. Kendisi gibi aşçılık mesleğine gönül veren iki oğlunun şu an iyi yerlerde çalıştığını söyleyen Ceylan, lise düzeyindeki oğlunun mesleğe uzak durduğunu ancak hayallerinde de özgür olduğunu sözlerine ekliyor.

Türkiye ve dünyada hayran olduğunuz mutfaklar, lezzetler hangileri? Çıraklıktan bu yana Fransız mutfağına, şeflerine ve lezzetlerine ayrı bir hayranlık beslediğini anlatan Ceylan’ın İspanyol ve İtalyan mutfaklarına ilgisi de büyük. Kariyerinde en büyük şansının, bu deneyimi ekol mutfaklarda en iyi şeflerle tanışarak ve yemek pişirme fırsatı yakalayarak elde ettiğini anlatan Ceylan, Türk mutfağından ise en çok Gaziantep, Antakya ve Karadeniz lezzetlerine yeşil ışık yakıyor. Lacivert’in hafta sonu brunchlarına da Anadolu’nun yöresel tatlarını taşıdığını söyleyen Ceylan, “Anadolu’nun sır lezzetlerini kahvaltı büfesine taşımak keyif verici. Bu sayede memleketimizin unutulmaya yüz tutmuş ürünlerini ve yemeklerini gün yüzüne çıkararak Türk mutfağının gelişimine de hizmet etmiş oluyoruz“ diyor. Bu arada yerellik kadar ürünün hikayesi de Hüseyin Şef için önemli bir ayrıntı. Ürünü tabağa duygusu ve hikayesiyle yerleştirmeyi kendilerine misyon edindiklerini dile getiren Ceylan, bununla da sınırlı kalmayıp ürünün ve yemeğin hikayesini tek tek misafirlerini anlatmaktan geri kalmıyor.


PROFESSIONAL

X8 Güçlü, çok yönlü özel kahve uzmanı Der robuste, vielseitige Kaffeespezialitäten-Profi

Vorzüge Özellikler tek dokunuş Spezialitäten fonksiyonu Modern 21 programmierbare Individueller Kaffeegenuss sayesinde sadece bir tuşa basarak aufprogramlanabilir Knopfdruck dankspesiyaller modernerile 21 One-Touch-Funktion bireysel kahve keyfi kahve çekirdek haznesi Kilitlenebilir Abschließbarer Bohnen behälter undve su haznesi Wassertank Als Schutz Fremdeinwirkung Dış etkilerevor karşı koruma olarak seçme vefür programlama Ürün Sperrfunktion die Bereichealanları için kilitleme Produkte undfonksiyonu Programmierung Hatalı işlemleri önlemek için, örneğin Verhindert Fehlmanipulationen z. B. temizlik esnasında bei Reinigungsarbeiten büyük, frontal önden kumandalı direkt ürün 6 große, angeordnete Direktseçme ve 2 navigasyon düğmesi ile bir wahl- sowie 2 Navigationstasten tuşa dokunarak tadını çıkarın Kaffeegenuss aufkahvenin Knopfdruck

Empfohlenes Zubehör Glass Cup Warmer Cool Control 1 Liter Wireless Cool Control 1 Liter Basis Milk Cooler Piccolo Smart Compact Payment Box Bohnenbehälter-Erweiterung Frischwasser-Kit Kaffeesatzabwurf-/RestwasserablaufSet Möbelreihe Coffee to Go

X8’in çok yönlülüğü SütSie ve beherrscht süt köpüğüdas ile hafifletilmiş kahve spesiyalitelerinin Die Vielseitigkeit deretkileyici: X8 besticht: gesamte Spektrum der mit Milch yanı sıra siyah kahve spesiyaliteleri ile klasik fincan kahvenin en geniş çeşitlerini tek und Milchschaum verfeinerten Kaffeespezialitäten, die volle Bandbreite von Schwarzcihazda ustalıkla sunuyor. Ayrıca, çay severlerin özellikle takdir ettiği sıcak su için farklı kaffeespezialitäten sowie den klassischen Kännchenkaffee. Zusätzlich verfügt sie über sıcaklık seviyelerine sahiptir. Sağlam,füryüksekliği ayarlanabilen kombinebesonders kahve çıkış unterschiedliche Temperaturstufen Heißwasser, was Teeliebhaber zuağzı ile tek bir wissen. tuşa dokunarak fincan veyahöhenverstellbaren bardaklara bir veya Kombiauslauf iki kahve spesiyalitesi schätzen Über ihren soliden, gelangenaynı auf anda dolabilir. Pratik fincan konumlandırma self servis alanı Knopfdruck wahlweise eine oder gleichzeitig yardımcısı, zwei Kaffeespezialitäten iniçin die fincanın Tassen yerini önceden bzw. Gläser. Diebelirler. praktische Tassenpositionierungshilfe prädestiniert sie geradezu für den Aynı şekilde, büyük ve kolay anlaşılabilir ürün hazırlık düğmeleri. Zubereitungstasten. Tamamen kişisel Selbstbedienungsbereich. Ebenso die großen, klar zugeordneten ihtiyaçlara göre belirlenenBedürfnisse kahve spesiyaliteleri, ekrandaki istenildiği Ganz auf die spezifischen zugeschnitten, lassenyerlerinden sich Kaffeespezialitäten bekonuma kolayca getirilebilinir. standart, büyük su donatılmış olsun, liebig in ihrer Position auf demİster Display verschieben. Obdeposuyla mit dem standardmäßigen, isterse suyu ausgestattet bağlantı kiti ile donatılmış olsun, X8 hem değişken hem de sabit großenşebeke Wassertank oder mit einem stabilen Frischwasser-Kit nachgerüstet, die X8 brilliert yerlerde parlar.sowohl an variablen als auch an festen Standorten.


restaurant 80 hotel & hi-tech

ramazan özel / röportaj

Mutfağın yarım asırlık çınarı

Necmettin Baştürk

B

ursa’da kaliteli ve lezzetli yemek denilince ilk akla gelen isim, Necmettin Baştürk. Almira Hotel’in Baş Aşçısı. Aynı zamanda Türkiye Aşçılar Federasyonu’nun da kurucularından. Yaklaşık 50 yıldır mutfağa gönül veren usta şef, 30 yılı aşkın süredir Almira Hotel’in mutfağını yönetiyor. Kariyer yolculuğunun 9 yılını Çeşme Altın Yunus’ta şeflik yaparak geçiren Bolulu aşçı, İstanbul ve İzmir gibi çeşitli şehirlerde de görev almış bir isim. “Güçlü bir Bursa markasıyız” Ramazan’ı karşıladığımız bu günlerde mutfağına konuk olduğumuz deneyimli şefe meslekteki başarısının sıralarını soruyorum. Kendini ekibi zorlayacak kadar çalışılması güç bir şef olarak tanımlayan Baştürk, işin sırrının iyi bir ekip ve misafir beklentilerini en iyi

şekilde karşılamak olduğunu anlatıyor. Bu noktada takım çalışmasının önemine dikkat çeken Baştürk, “Takım ruhu ve dinamizmi olan iyi bir ekibiz. Takım çalışmasına odaklı bir yapınız var ise başarılısınızdır. Gıpta edilen bir yerde çalışmak ekibin motivasyonunu etkiliyor. Ekibinizde her kişi önemli olduğunu hissetmeli. Takdir ve tenkitleri birlikte üstlenmelisiniz. Yemekler hazırlanmadan ve servis edilmeden önceki toplantılar çok önemli. Servis öncesinde lezzet, renk uyumu ve tabak sunumuna dikkat edilmeli” sözleriyle Almira Hotel’in Bursa’da markalaşma sırlarını da samimiyetle dile getiriyor. Menüyü trendler, mevsimsellik ve misafir beklentileri belirliyor Mutfağına füzyon ve moleküler mutfak çalışmalarını ustalıkla adapte

eden Baştürk’ün bahsettiğine göre Almira Hotel’de menü yılda iki defa yaz ve kış olmak üzere değişiyor. Bir menüyü planlarken mevsim sebze ve meyvelerinin kullanılmasına, değişen trendler ve misafir beklentilerine uygunluğuna özellikle dikkat ettiğini anlatan Baştürk, tüm bu lezzetleri otel bünyesinde farklı konseptleriyle hizmet sunan Kadife A la Carte, Alluna Havuzbaşı A la Carte, Hanzede Restaurant ve Rosso Brasserie’de sofralara taşıdıklarını dile getiriyor.


hızlı olduğunu ve yetişmiş eleman bulmakta çok zorluk çektiklerini anlatan Baştürk, “Hem iş alanın fazla olması, hem turizmin büyümesi, sektörün çok genişlemesini sağladı. Bir iş yerine girmek için 3 sene beklediğimi biliyorum. Şimdi öyle değil. Her çalışan her otele girebiliyor ama ne kadar başarılı oluyor tartışılır” diye konuşuyor. “Tedarikçi firma varsa varız, yoksa yokuz” Turizm sektörünün gelişmesine paralel olarak ev dışı tüketim kanalı da büyüyor, bu alanda pek çok tedarikçi firma ortaya çıkıyor. Tecrübeli şefe sektörü daha da ileriye taşımak için firmalardan beklentilerini soruyorum.“Tedarikçi firmalar bizi ne kadar desteklerse, bizde onlara o kadar destek oluruz. Sadece federasyona değil, derneklere de yardımcı ve destek olmaları gerekiyor. Sivil Toplum Örgütleri, hem bütün birimlerle kurumlarla çalışıyor, hem de tedarikçi firmadan destek alıyorlar. Tedarikçi firmalar bize destek vermezse zor. Karşılıklı etkileşim çok önemli” diyen Baştürk, “Tedarikçi firma varsa varız, yoksa yokuz” diye de ekliyor.

“Türk mutfağından birçok lezzet tanıtılamadığından, diğer ülkeler tarafından sahiplenebiliyor” Profesyonel şef Baştürk, Bursa’ya faydalı olmak ve yerel ürünlerini doğru tanıtmak misyonuyla da çalışmalarına yön veriyor. Sadece Bursa eşrafında da değil, Baştürk yarım asır adadığı mesleğinde Türk mutfağının gelişmesine de gönül vermiş bir isim. Türk mutfağı ile uzun zamanlı teşrik-i mesaisini otel mutfağındaki başarılı çalışmalarıyla da taçlandıran usta şef, “Türk mutfağı sıcak, soğuk, tatlı ve zeytinyağlı olarak oldukça zengin ve diğer ülke / dünya mutfaklarına göre çok önde. Ancak Türk mutfağından birçok lezzet tanıtılamadığından, diğer ülkeler tarafından sahiplenebiliyor” diyor. Türk mutfağı gönüllüsü Mevzu Türk mutfağından açılmışken profesyonel şefe Türkiye’de yeme içme, gastronomi sektörünün gelişimini de soruyorum. Ülkemizde sektörün çok

“Ne istediğini bilen gençler daha hızlı yol alıyor” Malum, günümüzde aşçılık çok saygın ve birçok yaş grubu tarafından da tercih edilen bir meslek haline dönüştü. Profesyonel şef Baştürk’e son olarak genç aşçılara, şef adaylarına tavsiyelerini soruyorum. Genç kuşağın öğrenme kapasitesinin önceki kuşaklara göre çok daha hızlı olduğunu dile getiren usta şef, “Ne istediğini bilen gençler daha hızlı yol alıyor. Meslek okullarından, aşçılık kurslarından, üniversitelerden, gençlerimizin eğitim alması önemli. Dil bilmeli, teknolojiye hakim olmalı yeni gelişmeleri takip etmeli ve tabii ki tatmayı bilmeli. Yemek ağzınızda karamel tadı bırakmalı işte o zaman olmuştur” şeklinde sözlerini tamamlıyor.

“Bursa’da Gıda Güvenliği Sistemine sahip ilk oteliz. Yiyecek ve içeceklerle ilgili tüm süreçler otelimiz bünyesinde çalışan gıda mühendisimizin kontrolünden geçiyor. Sağlıklı ve kaliteli ürünler kullanıyoruz.”

“Almira Hotel olarak

Ramazan ayında sahur ve iftar menülerimizin öncelikle sağlıklı olmasına özen gösteriyoruz. Menü planlaması yaparken vücudun günlük enerji ve besin gereksinimlerini karşılamaya, misafir profili, misafirin beklentileri, beslenme alışkanlıkları, mevsimsel faktörler, günlük kalori gereksinimleri, yemek çeşitleri arasındaki uyumluluk gibi birçok noktayı göz önünde bulunduruyoruz. Sahur ve iftar için hazırlanan menülerimizde özellikle çorbalara, su ve şeker kaybını dengeleyecek mevsim meyvelerine, salatalara, kompostolara ağırlık veriyoruz. Vücudun günlük alması gereken enerji, vitamin, protein ve mineral tüketimini dengede tutacak menüler planlıyoruz.”


restaurant 82 hotel & hi-tech

ramazan özel

Tuğra’da iftar ziyafeti Eşsiz mimarisi ve büyüleyici atmosferiyle Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma Boğaz üzerindeki tek Saray ve Otel olan Çırağan Palace Kempinski’nin birinci katında yer alan Tuğra Restoran, Ramazan dönemine özel hazırladığı geleneksel iftar menüsü ile misafirlerini lezzet şölenine davet ediyor. Fırından taze çıkmış sıcacık ramazan pideleri, birbirinden leziz geleneksel iftariyelikler, çorba çeşitleri misafirlere sunulacak başlangıçlardan sadece bazıları. Açık büfede sunulan baklavalar, Osmanlı lokumları, kaymaklı tel kadayıfı, revani, fırınlanmış cevizli bal kabağı, zerde, keşkül, kazandibi ve güllaç gibi tadına doyum olmaz geleneksel tatlı çeşitleri de çay veya kahveyle birlikte gecenin sonunda sohbetleri tatlandıracak.

Büyüleyen manzarasıyla iftar keyfi bir başka… Conrad İstanbul Bosphorus, Tarihi Yarımada ve Boğaz manzarasına sahip mekanı Manzara Restaurant’ta 11 ayın sultanı Ramazan ayı boyunca lezzeti ve çeşitliliği ile göze çarpan çok özel bir menü sunuyor. Conrad’ın usta şefleri tarafından hazırlanan tadına doyulmaz iftar set menüsü, ailenizle, dostlarınızla ve iş arkadaşlarınızla iftar yemeğinde buluşmak için en güzel seçenek...

Muhteşem iftar sofraları… Hilton İstanbul Kozyatağı, Ramazan ayı boyunca Brasserie Restaurant’ta misafirlerine zengin menüsü, geleneksel tatları ve canlı fasıl müziği ile nostaljik bir ramazan yaşatacak. Açık büfe olarak hazırlanan Ramazan menüsünde, Türk mutfağının vazgeçilmez iftariyelikleri, zeytinyağlılar, kebap sunumları, taş fırından çıkacak çıtır pideler, börek çeşitleri, Anadolu’nun çeşitli illerine özgü yöresel yemekler ve çok geniş bir tatlı büfesi yer alacak. İftar ziyafetine, Ramazan sofralarının vazgeçilmezi komposto ve şerbetler eşlik edecek. Gül Kokulu Güllaç, Hurma Tatlısı, İzmir Lokması, Sakızlı Muhallebi, Cevizli Baklava, Ekmek Kadayıfı ise tatlı büfesindeki tatlılardan sadece bazıları.

Geleneksel ve modern lezzetler bir arada Wish More Hotel İstanbul, Ramazan ayı süresince birbirinden zengin iftar menüleriyle misafirlerini ağırlıyor. Misafirlerini ister münferit ister grup olarak bereketli Ramazan sofralarına davet eden beş yıldızlı otel, maharetli şeflerinin hazırladığı dört farklı menüyle geleneksel tatlardan modern lezzetlere uzanan geniş bir yelpazede iftar seçenekleri sunuyor. İftariyelikler, kayısı, hurma, helva, bal, tereyağı, tahin-pekmez, yeşil ve siyah zeytin, reçel çeşitleri, salam, beyaz peynir, kaşar peyniri, otlu peynir, söğüş domates, salatalık ve imambayıldıdan oluşan zengin bir başlangıçla açılan ilk menü, nohutlu ve bulgurlu alaca çorbası, içli köfte, fıstıklı pilav eşliğindeki piliç pirzolayla birbirinden lezzetli ve özgün tatlar sunuyor. Vişne soslu baklava tabağı ile taçlanan menü, taze demlenmiş çay ve filtre kahve ile sonlanarak misafirlere unutulmaz bir iftar lezzeti yaşatıyor.


Eşsiz iftar sofralarının tadına varın! Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel, Ramazan ayı boyunca bahçe konseptine sahip Remina Restaurant’ta zengin menülere sahip iftar sofraları ile misafirlerini ağırlayacak. Fasıl ve sema gösterilerinin renklendirdiği Ramazan coşkusu Kalamış’ta yaşanacak. Wyndham Grand Kalamış Remina Restaurant, Executive Chef Rafet İnce ile birlikte yenilenen mutfağında Ramazan ayına özel hazırladığı Beykoz, Beylerbeyi, Salacak, Kadıköy ve Açık Büfe menü seçenekleri ile misafirlerine iftar şöleni yaşatacak. Menüdeki fresh tatlara fasıl ve sema gösterileri eşlik edecek.

Ustalarından enfes tatlarla iftar vakti Hilton İstanbul Bosphorus, 11 ayın sultanı Ramazan ayını, eşsiz İstanbul manzarasının eşlik ettiği Bosphorus Terrace Restaurant’taki açık büfe iftar yemeği ve hem Boğaz hem bahçe manzaralı Veranda Terrace’da servis edeceği iftar set menüleriyle karşılıyor. Hilton İstanbul Bosphorus’un Türk ve Osmanlı mutfağından oluşan birbirinden leziz iftar yemekleri ile Ramazan sofraları lezzet şölenine dönüşüyor. Şehrin merkezindeki Hilton İstanbul Bosphorus’un eşsiz bahçeleri, iftar yemeğinde bir araya gelmek isteyen kalabalık gruplar için de ideal.

En keyifli iftar sofraları IZAKA’da kuruluyor Eşsiz Boğaz manzarası ve zengin mutfağıyla İstanbul’un en seçkin mekanlarından olan IZAKA Restaurant, Ramazan boyunca Türk ve Osmanlı mutfağının en özel lezzetlerini misafirleriyle buluşturuyor. Restoranın zengin iftar menüsünde birbirinden lezzetli iftariyeliklerden enfes zeytinyağlılara, salatalardan ızgaralara, tatlılardan şerbetlere kadar birçok farklı seçenek bulunuyor. Executive Chef Eyüp Çevik’in yorumuyla hazırlanan iftar menüsünde her hafta farklı lezzetler konukları bekliyor.

Zengin ve eşsiz iftar sofralarına bekliyor Radisson Otelleri, Ramazan ayı boyunca Türk mutfağının geleneksel lezzetlerinden oluşan özel iftar menülerini deneyimlemeleri için tüm misafirlerini bekliyor. Radisson Otelleri’nin sunduğu zengin ve eşsiz Ramazan menüleri sayesinde tüm misafirler geleneksel lezzetler ile oruçlarını açacak ve bahar akşamlarında unutulmaz bir iftar yaşayacak. Radisson Otellerinin sunduğu özel programlar ve menüler sayesinde iftar yemekleri bir ziyafete dönüşecek. İftariyelikler, çorba çeşitleri, pide, ekmek çeşitleri, Osmanlı şerbetleri, leziz ana yemekler ve Türk tatlıları ile zenginleştirilen sofralar sayesinde misafirler nostaljik Ramazanların ve unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerin da tadına varacak.


restaurant 84 hotel & hi-tech

ramazan özel

Geleneksel iftar ziyafeti Mövenpick Hotel Istanbul, Türk ve Osmanlı yemek kültürünü yansıtan lezzetlerle bezenmiş, canlı fasıl müziğinin eşlik ettiği iftar büfesiyle geleneksel Ramazan sofralarının keyfini yaşatıyor. Baş Aşçı Giovanni Terracciano ve ekibi tarafından hazırlanan, her gün farklı lezzetlere ev sahipliği yapan iftar büfesinde; Ramazan şerbeti, çeşit çeşit iftariyelikler, Ramazan pideleri, zeytinyağlılar, yöresel çorbalar, ızgara ve kebap çeşitleri, mantı, döner ve Ramazan’a layık lezzetlerin yanı sıra güllaç, ayva tatlısı, lokma, tulumba tatlısı, ekmek kadayıfı ve fırın sütlaç gibi tatlılar yer alıyor. AzzuR Restaurant’taki bu benzersiz ziyafetin ardından serinletici bir lezzetle ferahlamak için iftar büfesinde yer alan gurme Mövenpick dondurmalarını deneyebilirsiniz.

“Hoş geldin Ramazan” Renaissance Polat İstanbul Hotel, 11 ayın sultanını iftariyelikler, eski İstanbul’un özgün lezzetleri, Renaissance Polat spesiyalleri, geleneksel tatlıları ve şerbetleriyle, huzur veren fasıl eşliğinde eşsiz Ramazan sofralarıyla karşılıyor. Sevdiklerinizle birlikte paylaşacağınız Daphne Restaurant & Grill’deki iftar yemeklerinde, Marmara Denizi’nin muhteşem manzarasının keyfini çıkarın. Toplu iftar davetleriniz içinde misafirleriniz için en uygun mönü ve fiyat alternatiflerini seçebilirsiniz. Ayrıca Ramazan ayı boyunca Polat Patisserie; spesyalitesi güllacı, geleneksel Türk tatlılarını, lokum, şekerleme ve çikolataları beğeninize sunmaya devam ediyor.

İftar sofrasında nostaljinin ruhunu yaşatıyor Şehrin merkezindeki lokasyonuyla Raffles İstanbul Zorlu Center içerisinde yer alan Rocca, Ramazan Ayı’nda iftar için nezih ve konforlu bir adres arayanlara, zengin içerikli bir iftar menüsü sunuyor. Ramazan’ın ruhuna uygun sunumları ve enfes lezzetleriyle Rocca, dördüncü yılında da unutulmayan kalabalık sofraların kurulduğu ve nostaljinin ruhunu yansıtan iftarların adresi oluyor. Rocca Restaurant, her geçen yıl artan bir ilgiyle misafirlerine geleneksel lezzetleri modern bir yorumla sunuyor.

11 Ayın Sultanına özel Anadolu lezzetleri Wyndham Grand İstanbul Levent, ramazan ayında Türk mutfağının tadına doyum olmayacak geleneksel lezzetlerini misafirleri ile buluşturuyor. Açık büfesinde iki yüze yakın çeşidin sunulacağı Carême Restaurant’ta Anadolu mutfağından farklı damak tatlarına hitap edecek seçkin lezzetler, konukları kendine hayran bırakacak. Beş yıldızlı otel ayrıca Ramazan ayı boyunca misafirlerine her akşam canlı fasıl dinletisi sunacak.


Haftanın 7 günü 7 bölgeden 7 farklı menü İstanbul’un en büyük oteli Hilton İstanbul Bomonti’nin içinde yer alan lezzet tutkunlarının favori restoranı The Globe, Ramazan ayına özel hazırladığı zengin iftar menüleri ile konuklarına tam anlamıyla bir lezzet şöleni sunmaya hazırlanıyor. Haftanın 7 günü 7 farklı menü ile misafirlerini karşılayacak olan The Globe, iftar sofralarını Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden özel olarak getirdiği coğrafi tescilli ürünleri içeren iftariyelikler, Hilton yorumu ile sunulan Osmanlı -Türk mutfağından geleneksel yemekler ve misafirlerini adeta Anadolu’nun dört bir yanında lezzet yolculuğuna çıkaracak yöresel lezzetlerle donatıyor.

Ramazan’ın tadı Kaşıbeyaz’da çıkar Huzur, bolluk, bereket, uzun süren sohbetler ve paylaşımlarla özdeşleşen iftar sofralarıyla artık Ramazan’ın klasik mekanları arasında yerini alan Kaşıbeyaz Lezzet Grubu, bu Ramazan’da da yine hem göze hem mideye hitap ediyor. Zengin iftar sofrasında hurma, süzme bal, taze kaymak, Malatya peyniri, vişne reçeli, portakal reçeli, siyah zeytin, yeşil zeytin ve sucuktan oluşan geleneksel iftariyeliklere dumanı üstünde tüten sıcacık çorba eşlik ederken, Kaşıbeyaz’ın lezzet ustalarının hazırladığı kebap çeşitleri de iftar menüsünün içerisinde yer alıyor.

İftar sofralarını şenlendiren tatlılar Mutluluk tadında ürünlerin yaratıcısı Özsüt, geleneksel tatlardan modern lezzetlere uzanan zengin içerikli tatlılarıyla Ramazan ayını karşılıyor. Misafirlerine daima en leziz tatları ulaştırma misyonuyla hareket eden marka, adeta klasikleşen ve iftar sofralarının vazgeçilmezi haline gelen güllacının yanı sıra bu Ramazan’da müdavimlerine kaymaklı güllacı da sunarak sürpriz tatlarla yılın her dönemine lezzet katıyor. Özsüt’ün deneyimli ve maharetli şefleri tarafından iftar sofralarını tatlandırmak üzere özenle hazırlanan klasik güllaçta, bol sütle ıslatılmış yaprakların arasında badem, fındık ve ceviz kullanılırken, üzeri antepfıstığı ile süslenen güllaç damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.

Ramazan tatları Gaziantep’in efsane ustasına emanet Gaziantep’in efsaneleşmiş ismi Halil Usta, Ramazan ayı boyunca Gaziantep mutfağının yerel lezzetlerini Watergarden İstanbul Nostalji Sokağı’nda ziyaretçiler ile buluşturacak. Gaziantep’e gitme fırsatı bulamayan ya da bu lezzetleri tekrar tatmak isteyen ziyaretçiler Gaziantep Yöresel Çorbaları, İftariyelik Tabağı, Fındık Lahmacun, Halil Usta Kaşık Salatası, Halil Usta Karışık Kebap Tabağı, Havuç Dilim Baklava’dan oluşan zengin iftar menüsü ile Ramazan ayı boyunca Halil Usta’nın enfes lezzetlerini Watergarden İstanbul’da tadabilme imkanı bulacaklar.


restaurant 86 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

İzmir’in Boyoz’u dünyaya açılıyor! Kültürel bir miras olan ve “Smyrna Boyoz” markası sayesinde İzmir’den dünyaya yayılan boyoz, 24 Nisan Çarşamba akşamı da Feriye Sarayı’nda düzenlenen davetle tanıtıldı.

1

492’de İspanya’dan göç ederek önce Selanik’e sonra da İzmir’e yerleşen Sefaradların kazandırmış olduğu kültürel bir miras olan Boyoz, Smyrna Boyoz sayesinde artık dünya lezzeti oluyor. Yeni nesil lezzetlere ev sahipliği yalan Smyrna Boyoz dün gecce muhteşem bir davetle tanıtıldı. GülKenan Erçetingöz ev sahipliğinde Ortaköy Feriye’de düzenlenen davete iş dünyası, cemiyet hayatı ve basından birçok isim katıldı. Gecce Gurme Kurulu üyelerinden Güneri Civaoğlu, Uğur Talayhan ve Dilara Koçak’ın yanı sıra davete katılan isimler arasında; Egemen Bağış, Saba Tümer, Burcu-Sinan Akçıl, Berkay, İvana Sert, Hakan Akkaya, Ayşe Kucuroğlu, Sema Çelebi, Ceylan Çapa, Neslihan Yargıcı, Zeynep Mansur, Işıl Reçber, Bahar Öztan yer aldı.

Davet alanının ortasına kurulan ve 14 çeşit boyozun yer aldığı şölen masası, ihtişamlı görüntüsüyle davetlilerden tam puan aldı. Tüm boyoz çeşitlerinin tadımının gerçekleştiği geccede Smyrna Boyoz’un tanıtım filmi gösterimi sonrası usta şefleri tarafından boyoz hamuru açılarak davetlilere adeta görsel bir şölen yaşatıldı. “Boyoz yiyerek formda kalabilirsiniz” Boyozu çok sevdiğini söyleyen Diyetisyen Dilara Koçak “Herkes bana soruyor boyoz çok yağlı bu güzel lezzeti yiyerek nasıl zayıf kalabiliriz diye. Fransızlar nasıl her sabah kruvasan yiyerek incecik kalabiliyorlarsa, Türk kadınları da boyoz yiyerek formlarını koruyabilirler” dedi. Amerika’yla birlikte 6 ülkede! Bir kültür mirası haline gelen boyoz, Smyrna Boyoz ile birlikte Amerika’da ve tüm Avrupa’da 6 ülkeye ihraç edilirken, yıllık satış adeti de 3 milyonu aşıyor. İzmir’in eski adı, eşsiz tadı “Smyrna Boyoz” Avram ustanın yıllar önce lezzetli tarifiyle İzmir’de başlayan boyozun hikayesi, bugün İzmir halkı için sofraların vazgeçilmezi haline geliyor. Türkiye’de pek çok yerde boyoz üretilmesine rağmen boyozun orjinal tarifine göre üretimi sadece İzmir’de yapılıyor.

Çıtır çıtır hamuruyla ve mis gibi kokusuyla gelenekten geleceğe... İzmir’in sembolü haline gelen boyoz, lezzetini Smyrna Boyoz’un hünerli ustalarının elinde özel yoğurulan hamurundan alıyor. Boyozun hamurunda kullanılan tahin, ürünün besleyici değerini artırdığı gibi mideyi de rahatlatıyor. Kokusu ise vazgeçilmez kılıyor. Taş fırında uzun süre pişirilmiş yumurtayla beraber eşsiz bir tat haline gelerek kahvaltı masalarını şölene dönüştüren bu lezzet, farklı kültürleri ortak paydada buluşturuyor. Güzel başlangıçlara çıkan bir lezzet durağı Smyrna Boyoz’daki eşsiz tatların sırları her ürünün lezzet kalitesine verilen önemde ve hünerli ustaların reçetelerinde saklı. Smyrna Boyoz, gerek ülkemizin gerek dünya lezzetlerinin farklı yorumuyla hazırladığı kahvaltı grubu, özel soslarla bezenmiş pasta ve eşsiz tariflerle hazırladığı çok özel lezzetleriyle, damaklarda unutulmayacak tatlara imza atıyor.



restaurant 88 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Metro Türkiye sürdürülebilirlik stratejilerini anlattı Metro Türkiye, markaların geleceği şekillendirmede oynadığı rolü anlamaya ve onlara güç kazandırmaya odaklanan Sustainable Brands platformunun İstanbul buluşmasının sponsorları arasında yer aldı. Paydaşlarımızla birlikte insan odaklı, çevreye saygılı, yerel değerleri koruyan işlere imza atmayı ve anlamlı izler bırakmayı amaçlıyoruz” dedi. Yerel değerlerin korunması, desteklenmesi ve Türk mutfağının geliştirilmesi adına hayata geçirdikleri Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi’nin de yine aynı amaç için yürütüldüğünü belirten Minialai, sözlerini şöyle sürdürdü, “2011 yılında başladığımız bu hikayede bugün raflarımızda 130’u aşkın coğrafi işaretli ürün bulunuyor. Ürünlere marka değeri kazandırmanın yanı sıra yerel kalkınmaya da destek oluyoruz.”

M

etro Türkiye, aralarında Detroit, Paris, Madrid ve Tokyo’nun da yer aldığı 13 şehirde bir buçuk milyondan fazla profesyoneli buluşturan Sustainable Brands’in İstanbul etkinliğine (SB’19 İstanbul Konferansı) katıldı. Redesigning The Good Life (İyi Yaşamı Yeniden Tasarlamak) temasıyla 3-4 Nisan’da Fairmont Quasar İstanbul’da gerçekleştirilen konferansın sponsorları arasında yer alan Metro Türkiye, iki ayrı oturumda markalar, iş liderleri ve farklı sektörlerden çok sayıda davetliyle bir araya geldi. Minialai: “Sürdürülebilirlik, iyi bir fikirden çok daha fazlası” SB’19 İstanbul’un ilk gününde, “Türk mutfağına sahip çıkmak bir şirketin amacı olabilir mi?” başlıklı

bir sunum gerçekleştiren Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Boris Minialai, günümüz koşullarında sürdürülebilirliğin iyi bir fikirden çok daha fazlası olduğuna dikkat çekerek insanlar, toplum ve çevre için bir ihtiyaç haline geldiğini söyledi. Metro Türkiye’nin sürdürülebilirliği dikkat çekici bir kavram olmanın ötesinde iş yapış şekli haline getirdiğini dile getiren Minialai, “Metro Türkiye olarak üreticiden tedarikçilerimize, hizmet verdiğimiz HoReCa profesyonellerinden son tüketiciye kadar tüm paydaşlarımızla sürdürülebilir ve birlikte büyüyen çalışmalara odaklanıyoruz. Bugün şirketimiz ile özdeşleşen Türk mutfağı ve değerlerine sahip çıkma amacımız, yürüttüğümüz tüm projelerin kalbinde yer alıyor.

Özerkan: “Elma alıp elma satan bir şirket değiliz” SB’19 İstanbul katılımcılarının yenilikçi dönüşüm araçlarını keşfetmesini sağlayan Deep-Dive Hubs bölümünde düzenlenen Good Retail (İyi Perakende) panelinin konuşmacıları arasında yer alan Metro Türkiye Gıda Kategori Grup Müdürü Esra Özerkan ise Türk mutfağı ve değerlerine sahip çıkma hedefleri ile atık ve israfı önleme alanında hayata geçirdikleri çalışmalara değindi. Metro Türkiye olarak ürün alıp satmanın ötesine odaklandıklarını dile getiren Özerkan, “Biz elma alıp elma satan bir şirket değiliz. Biz elmaya, elmanın üreticisine, yetiştiği toprağa, tohuma, ona dokunuşlarıyla değer katan şefe ve tüm ekosistemine katkı sağlayan bir şirketiz. Bununla birlikte Türk mutfağı ve değerlerini korumaya, kayıt altına almaya, gelecek nesillere miras bırakmaya, şeflerimize ulusal ve uluslararası platformlarda desteklemeye, onlara farklı ürün ve hizmetlerimizle ilham vermeye odaklanıyoruz” dedi.


Challenging Master Classes 2019’da göz kamaştırdı!.. Şişecam’ın global tasarım markası Nude’un ana sponsorluğunda 13-14 Nisan tarihleri arasında The Marmara Taksim’de gerçekleştirilen Challenging Master Classes 2019, dünyaca ünlü şarap uzmanları ile üreticilerini, Horeca mensuplarını ve fikir önderlerini ağırladı. Classes 2019’un ana sponsoru olan Nude, iki gün boyunca saat 10.00 ile 18.30 arası devam eden “Walk Around Tasting” bölümünde ürünlerini sergilediği stant alanında ziyaretçilerini ağırladı.

G

lobal tasarım markası Nude, şarap ve şampanya kadehlerinden oluşan yalın, elegan ve sofistike koleksiyonu Stem Zero’da cam teknolojisi ile tasarım zekasını yüksek bir seviyede buluşturuyor. Şişecam tarafından geliştirilen özel “Ion Shielding” teknolojisi ile üstün bir dayanıklılık kazanan Stem Zero; darbe, eğme ve düşme gibi tüm testlerden başarıyla çıkıyor. Şarapseverler ve ikram sektörü profesyonelleri, Stem Zero’yu iki kat daha güçlü ve esnek bir yapıya kavuşturan bu teknoloji ile üretilen kadehleri, Challenging Master Classes 2019’da deneyimleme şansı elde ettiler. 1314 Nisan’da The Marmara Taksim’de gerçekleştirilen Challenging Master

Nude kadehlerinde tattılar… Şarapseverlerin ve ikram sektörü profesyonellerinin bir araya geldiği etkinlikte ziyaretçiler, üzüm çeşitlerine, kupajlarına ve yoğunluğuna göre kategorize edilen ürünleri Nude kadehlerinde tatma fırsatı yakaladılar. Tadım alanında üretici firmaların yetkilileri ile konuşarak üretim teknikleri konusunda bilgi edinebilen katılımcılar, 54 üretici ve 225 farklı etiketle tanıştılar.

Nude ana sponsorluğunda gerçekleştirilen etkinlikte, Oz Clarke ve Madeleine Stenwreth MW’nin de aralarında olduğu 6 şarap uzmanının katılımıyla keyifli anlar yaşandı. Şarap dışı alanlarda da peynir, zeytinyağı ve bira gibi artizan markalar da ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.


restaurant 90 hotel & hi-tech

gastro güncel

Nestlé Professional’dan filtre kahve çözümleri Nestlé Professional, ev dışı tüketim sektöründe faaliyet gösteren otel, ofis, kafe ve kantin işletmeleri için «toplam kahve çözümleri sağlayıcısı» olmak hedefiyle portföyünü güçlendirerek, filtre kahve kategorisine giriş yaptı.

D

ünya’nın lider gıda firması Nestlé’nin ev dışı tüketim sektöründe faaliyet gösteren uzman iş birimi Nestlé Professional, 25-28 Nisan 2019 tarihleri arasında ICC Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen ve Türkiye’nin ilk B2B kahve fuarı olan Coffex İstanbul Fuarı’nda sektör oyuncularıyla buluştu. Fuarda tüm içecek çözümleri ile birlikte yeni filtre kahve ürünleri Nestlé Bonka ve Brasilia’yı ilk kez Türkiye’deki otel, ofis, kafe ve kantin işletmeleri ve tüm kahveseverlerin beğenisine sundu. Güne başlarken Bonka, keyifli anlarda Brasilia Nestlé Professional’ın yeni filtre kahve ürünleri, Nestlé’nin kahve uzmanlığıyla özenle kavrulmuş ve öğütülmüş kahve çekirdekleri harmanları olarak, işletmecilerin son tüketiciye sabit fincan profili sunmasını garanti ediyor. Böylece kahveseverler her fincanda aynı standart lezzet, renk ve berraklığı bulabiliyor. Nestlé Bonka, yoğun kahve tadı ve kokusuyla güne başlamanın lezzetli yolu olarak öne çıkarken, yoğun ve aromatik bir tada sahip Brasilia gün boyunca keyifli anlarınıza eşlik ediyor ve her iki kahve de ilk yudumdan itibaren ağzı kaplayan yüksek gövdeli kahve lezzeti vadediyor.

Filtre kahve makine çeşitleri, french press ve 3. nesil kahve demleme ekipmanları ile kolayca hazırlanabilen Nestlé Bonka ve Brasilia, vakumlu ambalajları ile eşsiz kahve aromasını ve tazeliğini uzun süre muhafaza ediyor. Alibaz: “Her kanalın ihtiyaçlarına yönelik farklı kahve çözümleri sunuyoruz” Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz, yeni filtre kahve çözümleriyle ilgili değerlendirmesinde, “Nestlé Professional olarak işletmelere değer katan yaratıcı yiyecek ve içecek çözümleriyle müşterilerimizin operasyonlarını kârlı bir şekilde büyütmelerine yardımcı oluyoruz. Her kanalın ihtiyacının farklı olduğunu bilerek bu ihtiyaçlara yönelik farklı kahve çözümleri sunuyoruz. Nestlé’nin kahve uzmanlığıyla geliştirdiği Nestlé Bonka ve Brasilia ile müşterilerimizin filtre kahve ihtiyaçlarını da en iyi ve kaliteli şekilde karşılamayı ve toplam kahve çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz. Nestlé Professional olarak ev dışı tüketim sektöründe faaliyet gösteren müşterilerimize ve onların misafirlerine günün her anı Nestlé kalitesiyle lezzetli ürünler sunmaya, tutkunu olacakları filtre kahveleri kahve severlerle buluşturmaya ve “Birlikte Daha Fazlasını Mümkün” kılan çözümler üretmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Nestlé Professional’ın yeni filtre kahve ürünleri, Nestlé’nin kahve uzmanlığıyla özenle kavrulmuş ve öğütülmüş kahve çekirdekleri harmanları olarak, işletmecilerin son tüketiciye sabit fincan profili sunmasını garanti ediyor.



restaurant 92 hotel & hi-tech

gastro güncel

SEK’ten Türkiye’de bir ilk daha! SEK BARİSTA CLUB Süt ve süt ürünleri sektöründe birçok ilke imza atan SEK, kahve kültürünü zenginleştirmek ve baristaların kendilerini geliştirebilecekleri bir platform oluşturmak amacıyla SEK Barista Club’ı kurdu.

Y

enilikçi ürünleriyle sektörün ilklerine imza atmaya devam eden SEK, Türkiye’de kahve kültürünü zenginleştirmek ve baristaların kendilerini geliştirebilecekleri bir platform oluşturmak üzere SEK Barista Club’ı kurdu. Türkiye’de benzeri olmayan bu uygulama ile ilk kez hayata geçirilen SEK Barista Club aracılığıyla baristalar birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunabilecekler, farklı ve yeni yöntemleri öğrenebilecekler, sosyalleşebilecekler ve eğitim görebilecekleri bir platformda bir araya gelecekler. Kesimer: “1 yılda yaklaşık 1.000 baristaya erişmek istiyoruz” SEK Barista Club ile sütün kahve ile olan uyumu ve lezzeti sayesinde kahve tariflerinin geliştirildiği bir

kahve topluluğu oluşturulmasının da amaçlandığını belirten Tat Gıda CEO’su Arzu Aslan Kesimer konuya ilişkin şunları söyledi: “SEK markalı süt satışımızın %30’unu kahve dükkanlarına yapıyoruz. Bu sebeple, gençlerin dünyasında ve kahve kültürünün içinde daha yoğun yer almak istedik. Kahve kültürünü zenginleştirmek ve baristaların kendilerini geliştirebilecekleri bir platform oluşturmak amacıyla SEK Barista Club’ı kurduk. Baristaları daha iyi anlamak ve onların ihtiyaçlarını ortaya SEK Barista Club eğitim ayağında, çıkarmak adına baristalarla temel ve ileri seviyede eğitimler derinlemesine görüşmelerin yarım gün ve tam gün olarak yanı sıra İstanbul’da 2 aylık bir saha çalışması ile yaklaşık deneyimli ve SCA sertifikalı 2.500 nokta ziyareti, 2.000’den eğitmenler tarafından veriliyor. fazla barista ile görüşmeler Sektörden baristalarla bir gerçekleştirdik. Projenin araya gelme ve Türkiye ve yurt hayata geçirilmesinde bahsettiğim araştırma ve dışında ödül almış baristalarla saha çalışmaları kadar tanışma fırsatı sunulan bu kahve alanında uzmanlar platform sayesinde baristalar ile birlikte çalışmak da yarışmalara katılabilecek, kulüp çok önemli bir kısımdı. Bu süreçte SCA sertifikalı ve bünyesinde çeşitli faaliyetler ile alanında uzmanlaşmış bir hediye kazanma, keyifli ve eğitici ekiple çalışıyoruz. Proje workshoplara katılma şansı hedefimiz 1 yıl içinde yaklaşık yakalayabilecek. 1.000 baristaya erişerek onlara temel seviyede barista eğitimi vermek. SEK SEK’in kahve ile çok iyi performans Barista Club bizi kahve dünyasına yani veren sütler sunduğunu söyleyebiliriz. gençlere yakınlaştırarak markamızı SEK’in yıllara dayanan tecrübesi ve gençleştiriyor, bu çok heyecan verici.” buna bağlı ürün kalitesi, kahvenin Doğru süt, iyi kahve! Doğru süt kullanımının iyi bir kahve servis etmek için önemli bir faktör olduğunu belirten Arzu Aslan Kesimer, “SEK Barista Club uzmanları ile farklı sütlerle dönem dönem yaptığımız deneme ve tadımlara dayanarak

tadında inanılmaz bir fark oluşturuyor. Bu sebeple, müşterilerine kahve sunan işletmeler için SEK Barista Süt’ü sunduk. Hem ürünlerimiz hem de SEK Barista Club platformumuz ile kahve sektöründe güçlü yer almaya devam edeceğiz.” dedi.


Aila bahçesini açıyor Dünyanın sayılı lezzetleri arasında yer alan Türk mutfağını çarpıcı bir mekan tasarımıyla özdeşleştiren ve yemeği konsept müzikle harmanlayan Aila, mayıs ayının sonunda bahçesini de hizmete açıyor. Fairmont’un bahçe katında yer alan ve Şef Emre İnanır’ın imzasıyla Türk mutfağının geleneksel tatlarını lezzet tutkunları ile buluşturan Aila, ‘vip’ odasında özel grup kutlamaları için verdiği hizmetle de ilgi odağı oluyor. Kırk kişilik kapasitesiyle gurupları ağırlayan ‘vip’ odasında doğum günü, kına gecesi, bekarlığa veda partisi ya da iş yemekleri gibi özel hizmet, müzik ve eğlencenin olduğu yemekli davetler gerçekleştiriliyor.

Reis Gıda, YZB’de yerini aldı Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından bu yıl 17-18 Nisan 2019 tarihlerinde 11’inci kez düzenlenen YZB, “Değer” ana temasıyla kapılarını araladı. Organizasyon, yeni ürün, hizmet ve konuşmacılarıyla gıda ve perakende sektörünün geleceğine iki gün boyunca ışık tuttu. Gazeteci ve ekonomi yorumcusu Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde yerel ekonomiyi güçlendirmek için atılması gereken adımlar, yerel işaretli ürünler, küresel talebe ayak uydururken yakalanacak fırsatlar, yerel ürünler ve markalaşmanın önemi konuşuldu. Günümüzde markalar rekabet edebilmeleri için müşterinin değişen ihtiyaç ve isteklerini göz önünde bulundurmalılar diyen Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, rekabet gücünü elde tutmak için talebe göre üretim yapmak gerektiğinin altını çizdi.

Günün her saatinde… “Temiz Beslen, İyi Hisset” mottosuyla 25 yıldır en sağlıklı ve doğal ürünleri kullanarak hazırladığı yemeklerle öne çıkan Cafe Cadde; sürekli yenilenen menüsü ile de müdavimlerini mutlu etmeyi başarıyor. Cumartesi ve Pazar günleri açık büfe kahvaltısı ile şehrin en iyileri arasında yer alan mekanda hafta içi nefis kahvaltı seçenekleri, akşamüzeri çay saati lezzetleri ve tatlı alternatifleri de bulunuyor. Lahmacun ve yaz pidesinin yanı sıra unsuz şekersiz çikolatalı keki ve 12 saat fırında pişen kuzu tandırı ile Türk mutfağı ve dünya mutfağı seçeneklerini bir arada sunan mekan, etten balığa, risottodan hamburgere kadar her damak zevkine hitap ediyor.

Mutfakçılar Afrika pazarına Fildişi’nden girecek Son dönemin yükselen pazarlarından Afrika ev ve mutfak sanayicilerinin de radarına girdi. Afrika’nın çok önemli bir pazar olduğunu ve burada Avrupalıların hakimiyetlerini kırmak istediklerini söyleyen Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder, Sahra Altı Afrika’ya Fildişi üzerinden gireceklerini söyledi. Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile Fildişi’ne düzenledikleri sektörel heyetin önemli bağlantılar gerçekleştirdiğini belirten Önder, “Türk ürünlerine yaklaşım çok iyi. Biz burada fiyat ve kalite avantajımızla öne çıkacağız.” dedi.


restaurant 94 hotel & hi-tech

gastro makale

Yiyecek İçecek Danışmanı

Orhan Genceli Değişen Beslenme Alışkanlıkları üzerine bir komplo teorisi! Petrolden sonraki dünya kontrolü, su kaynaklarını kontrol etmek ve nitekim beslenme ihtiyaçlarının kontrolünü ele geçirerek yapılacak en kolay yoldur. Biz ithal et, yerli et kavgasıyla boğuşa duralım, dünyanın efendileri, gelecekteki paylaşım hesaplarını çoktan yaptılar bile!..İşe evvela gelişim evresindeki gelişmemiş ülkelerin beslenme alışkanlıklarını değiştirerek başladılar. Hadi başkalarını bırakalım, bir kendimize dönelim. Zengin Türk mutfağımızla beraber beslenme alışkanlıklarımız da hızla değişmiyor mu? Tıpkı yazıldığı gibi senaryo her geçen gün katlanarak değişiyor. Ne oldu peki o dillere destan kahvaltı kültürümüze? Bir poğaça, bir çay... Oldu mu sana kahvaltı! Öğle öğününü de bir hamburger, sandviçle geçiştir... Akşama hiç girmiyorum, yorgun argın gücümüz ancak sucuklu mantarlı pizza siparişine yetiyor. Gerisi teferruat zaten! Günlük atıştırmalarımız gösterişli mekanlarda kuki, pasta, kahve, çaydan ibaret! Bu senaryo size de tanıdık gelmiştir elbet. Bugüne kadar 80’in üzerinde ülke dolaştım. Sinema ve AVM kültürleriyle bu alışkanlıklar dünyaya hükmetmiş durumda zaten. O zaman sıkı durun, komplo senaryosunu açıklıyorum! Un, şeker ve yağ! Çağın üç vebası! Bir de bunları kahve ve kakao ile süsleyip, üretimi ve dağıtımını kontrol

altına alabilirseniz ve dünyayı da bu ürünlerle beslenmeye alıştırırsanız, petrol bittikten sonra çok kolay dünyayı kontrol edebilirsiniz! Üstelik bu gerçeğe varabilmek için bilim insanı olmanıza da gerek yok! Şimdi biraz daha spektral düşünelim. Tüm bu saydıklarımın borsası, üretim ve dağıtımı dünyada kimlerin kontrolüne geçmiş, kimler üretip satıyor, kimler ithal ediyor? Bütün bunları yapmak için bir argümana daha ihtiyacınız var. Tabii ki su kaynaklarını kontrol etmek. Bu da zaten çoktan yapıldı. Tek merkezli dünya hakimiyetine giden yol Küresel olarak beslenme sisteminin, üç-beş temel tahıl cinsi üzerine yeniden yapılandırılarak, geniş insan kitlelerinin beslenmesi üzerinde belirleyici ve hâkim kılınması da toprak gaspı ve su gaspı girişimleri ile paralel yürütülmektedir. İlk bakışta birbiri ile ilintisiz gibi görülen ve/veya ilintisizmiş gibi gösterilmeye çalışılan bu küresel mücadele alanları aynı amaca yönlenmiştir. Bu üçlü stratejik saldırı, tüm insanlığı bir daha kurtuluşu asla mümkün olmayacak bir tutsaklığa mahkûm etmeye giden sürecin birbiri ile bağlantılı, birbirini tamamlayan ögeleridir. Büyük holdingler, önü alınmaz kârlarını temiz su alanları ve su havzalarını satın alarak kontrolü ele geçirmeye başladılar.

Su kaynaklarının kullanıcılar arası dağılımı, %70 Tarım ve Hayvancılık, %20 Endüstri, %10 Bireysel Kullanım olarak (2*-2) tanımlanmaktadır. Burada en çok kullanımın tarım ve hayvancılık olduğu görülüyor. Sorunun en çok dikkatle irdelenmesi gereken noktası da burası. Sözü geçen “tarım ve hayvancılık”, kırsalda yaşayan çiftçinin sürdüregeldiği geleneksel tarımsal faaliyeti değildir. Hayvancılık da köylünün beslediği birkaç inek, koyun, keçi ve bahçesindeki 10-15 tavuk değildir. Sözünü ettiğim “tarım”, küresel “tarım gruplarının” ele geçirdikleri çok büyük tarım alanlarında gerçekleştirdikleri “kitlesel tarım”dır. Toprak Gaspı (land grabbing) diye adlandırılan; Afrika’da, Güney Amerika’da, Doğu Avrupa ve Asya ülkelerinde 49 ile 99 yıllığına kiralanan milyonlarca hektar arazide yapılan sözde “modern” tarım, yoğun sulama ile gerçekleştirilmektedir. Bu arazileri su hakkı ile birlikte kiralayan söz konusu tarım konzenleri, inanılmaz miktarlardaki suyu çevre nehirlerden veya akiferlerden çekmekteler. Kısacası, hızla yok olan geleneksel çok çeşitli beslenme alışkanlıklarımız modern dünyaya ayak uydurma uğruna hızla yok olurken, bizim de şapkamızı önümüze koyup beslenme alışkanlıklarımızdan başlayarak tarım ve üretim politikamızı gözden geçirmenin zamanı geldi de geçmektedir!


Hilton İstanbul Bomonti’nin yeni Şefi Alexis Atlamazoğlu Oda sayısıyla şehrin en büyük oteli olma unvanına sahip Hilton İstanbul Bomonti, sunduğu farklı lezzetlerle iddialı olan mutfağını deneyimli şef Alexis Atlamazoğlu’na emanet ediyor. Atina Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümü mezunu olan Atlamazoğlu, sonrasında Le Monde Aşçılık Okulu’na kaydolarak kariyerindeki en önemli adımı attı. 2 yıllık eğitimi başarıyla tamamladıktan sonra kısa süre içerisinde iyi otellerin ve popüler restoranların aranan ismi haline geldi. Beş yıldızlı otelin yeni Executive Chef’i olan Atlamazoğlu, otel operasyonlarında yerel ürünleri kullanmayı tercih ediyor. Alışverişlerini Bomonti esnafından yapan Atlamazoğlu, yemeklerinde kullanacağı malzemeleri de kendisi seçiyor.

BTA 10 restoranıyla İstanbul Havalimanı’nda TAV Havalimanları’nın iştiraki BTA, Atatürk Havalimanı’nda edindiği tecrübeyi geliştirerek İstanbul Havalimanı’na taşıdı. BTA, yeni İstanbul Havalimanı’nda 4 200 metrekarelik alanda 10 ayrı noktada misafirlerini karşılıyor. BTA İcra Kurulu Başkanı Sadettin Cesur “İstanbul Havalimanı’nda 10 ayrı noktada hizmet veriyoruz. Anadolu mutfak kültürünü tanımak isteyen yolcularımıza farklı lezzetleri deneyimleme şansı sunan Tadında Anadolu, Türkiye’ye ilk kez gelen dünyaca ünlü markalar YoSushi ve Vivanda Burger; ünlü şeflerimizin yarattığı konseptler Enzo Pizzeria ve Gram ile BTA’nın sevilen markaları Turcuisine, Tickerdaze, Brewmark ve Seferi ile misafirlerimizi karşılıyoruz” dedi.

Nestlé, “Düşük Karbon Kahramanı” seçildi Ortak Değer Yaratma anlayışını iş süreçlerinin bir parçası olarak benimseyen Nestlé, operasyonlarının çevreye etkisini sıfıra indirme hedefi kapsamında beş alt projeden oluşan “Taşımada Çevreye Dost Seçimler” projesini hayata geçirdi. Nestlé Tedarik Zinciri’nin yükleme şekillerinde, güzergahında, araç ve konteynır doluluk oranlarında sürdürülebilirliği hedefleyen proje, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) gerçekleştirilen VI. İstanbul Karbon Zirvesi kapsamında “2019 Düşük Karbon Kahramanı” ödülüne layık görüldü. Toplamda yaklaşık 300 bin kg daha az karbondioksit salınımı sağlayan 5 ayrı çevresel sürdürülebilirlik projesinden oluşan “Taşımada Çevreye Dost Seçimler” ile Nestlé’nin karbon ayak izinde 21.428 adet ağacın bir senede absorbe edeceği karbondioksit miktarı kadar tasarruf sağlanmış oldu.

Türkiye şarap ihracatına odaklanacak Dünyanın en büyük üzüm üreticilerinden olan Türkiye’nin şarap ihracatının çok düşük olduğunu belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye’de şarap ihracatının gelişime açık bir sektör olduğunu kaydetti. Fransa’nın yıllık 15 milyar dolar şarap ihracatı yaptığını, Türkiye’den çok daha küçük olan Şili’nin şarap ihracatından yıllık 2 milyar Avro gelir elde ettiğini anlatan Uçak, “Türkiye’de şarap üretilen 120 farklı üzüm çeşidi var. Bu sektöre destek olduğumuz takdirde günümüzde 10 milyon dolar seviyesinde olan ihracatını milyar dolar mertebesine kısa sürede çıkarabiliriz. İzmir’de özellikle Urla ve çevresinde şarap sektörü ile ilgili bir ekosistem oluştu. Bu ekosistem ilerleyen dönemde ihracatımızın hızlı bir artış göstermesini sağlayacak” şeklinde konuştu.


restaurant 96 hotel & hi-tech

gustonun yorumu

Reha Tartıcı Gastronomi Yazarı

Ataşehir’de ezber bozan Bob Barbecue Moda’da küçücük bir dükkandı. İddiası en iyi hamburgeri yapmaktı. Ünü ve lezzeti kısa zamanda tüm İstanbul’a yayıldı. Kimin canı iyi hamburger istese ilk akla gelen isimlerden biri oldu. Haliyle bu küçücük dükkan yetmez oldu. BOB Burger büyümek için hemen yanı başındaki komşusunun binasını kiralamak istedi. Kendisi de uzun zamandır yeme içme sektöründe olan bina sahibi bu kiralama sürecinde BOB Burger’e ortak oldu. İki işletmeci bir araya gelince ortaya çıkan sinerji yeni yatırımlara ilham olup Ataşehir BOB hayata geçirilmiş. Burada konsept biraz değişmiş. Burgerden biraz uzaklaşılmış ama hala menüde burger çeşitleri mevcut. Aslında menü biraz daha et ağırlıklı hala gelmiş. Ama mevcut steakhouse ve etçilerden de farklılaşan bir dokunuşla bonfileyi lezzet severlerle buluşturmuş. Bu sihirli dokunuş size masanızda mangal keyfi yaşatıyor desem çok da abartmış olmam. Ama tek bir farkla bu mangalın kömürü ve dumanı yok. Etinizi sipariş verdikten sonra masaya 400 dereceye kadar ısıtılmış bir taş geliyor. Tabii ki bu taşla birlikte bonfileniz, taze sebzeler ve hellim peyniri de masanızdaki yerini alıyor. 400 derecedeki taşın üzerinde, suyunu ve özelliğini kaybetmeden hızla pişen bonfileyi damak zevkinize göre kendiniz pişiriyorsunuz. Özellikle mangal severler için keyifli ve lezzetli bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. BOB Ataşehir’e gelirseniz sadece taşta bonfile değil mutlaka hamburger ve sosis çeşitlerini de deneyin. Bu nedenle siparişinizi ortaya paylaşımlık olarak vermenizi öneririm. Böylece menüdeki farklı seçenekleri deneme şansı yakalayabilirsiniz.


İtalyan ve Fransız lezzetleri Nişantaşı’nın yeni yüzü Mandolini’de… Mandolini 2019’un hemen başında kapılarını açan çiçeği burnunda bir işletme. Nişantaşı’nın en işlek caddelerinden Teşvikiye Caddesi’nde City’s Alışveriş Merkezi’nin tam karşısında. Konum olarak oldukça hareketli bir noktada olmasına rağmen kapısından içeri girip arkadaki bahçeye çıktığınızda adeta boyut değiştiriyorsunuz. Tarihi bina ve ağaçların gölgesindeki bahçe bahar ve yaz ayları için ideal. İçerisi oldukça sade ama bir o kadarda şık. İşletme sahipleri Mehmet Selim Baki ve eşi Yeliz Baki Mandolini’yi birlikte hayata geçirirken iç mekan tasarımı ve dekorasyonu, aynı zamanda mimar olan Mehmet Bey ve Musa Samastı’ya bırakmışlar. Mekanda misafirlere huzur veren sadelik ve şıklığın uyumunda bu ikilinin imzası var. Mutfağın başında ödüllü şef Hakan Özfırıncı bulunuyor. Klasik İtalyan ve Fransız lezzetlerinin yorumlanarak uyum içinde bir araya getirilmesi ile oluşturulan menüde oldukça lezzetli alternatifler bulabiliyorsunuz. Paylaşımlıklar kategorisinden “Üç Mantarlı Arancini” ve “Steak Tartar Crostini”yi denemenizi öneririm. Tabii ki makarna ve risotto alternatiflerini de göz ardı etmemelisiniz. Ama pizzalara gelince özel bir notum var. “Beyaz Rüya” isimli pizzanın mutlaka ama mutlaka tadına bakmalısınız. Eğer canınız et yemek isterse “Ağır Ateşte Dana Kaburga” pişman olmayacağınız bir seçim olabilir. Önümüz yaz hem şehrin kalbinde olup, hem de şehrin gürültü ve keşmekeşinden kaçmak isteyenler için Mandolini’nin bahçesi adeta biçilmiş kaftan.


restaurant 98 hotel & hi-tech

yeni mekan

Tam bir Amerikan rüyası Rustyfork Etiler’de açılan, yemekleri, dekoru, sunumları kendine özgü ruhu ve karakteriyle dikkat çeken Rustyfork, ünlü şef Murat Bozok’un danışmanlığında hazırlanan, biraz Texas, biraz Louisiana etkisindeki Amerikan konseptli dünyasını keşfe davet ediyor…

İ

stanbul Etiler’de açılan “Rustyfork”, gastronomi dünyasının önde gelen isimlerinden ünlü şef Murat Bozok’un danışmanlığında hazırlanan, Louisiana ve Texas’ın en çarpıcı lezzetleri başta olmak üzere Amerikan mutfağı odaklı menüsü, fark ortaya koyan dekoru ve özgün konsepti ile Rustyfork dikkat çekiyor. Amerikan konseptinin en iştah kabartan adresi Amerikan mutfağının çarpıcı tatlarını, özgün yorumlarla sunan Rustyfork menüsünde, her damak tadına uygun, başlangıçlar, çorbalar, salatalar, eşlikçiler, soslar ve dipler, ana yemekler, tatlılar ile zengin alternatifler yer alıyor.


Çorbalardan New England kum midyesi çorbası Clam Chowder, başlangıçlardan patates kızartması, aioli ve bourbon bbq sos eşliğinde cajun baharatlarla panelenmiş karides Southern Fried Shrimp, ana yemeklerden kızarmış bebek patates ve salata yanında aromatik tereyağıyla lezzetlendirilmiş dry - aged dana pirzola Cowboy Steak, ballı, hardallı patates püresi eşliğinde tütsülenmiş dana sosis Smoked Texas Sausage, milföy kaplı, kremalı sotelenmiş tavuk ve sebzeler Chicken Pot Pie, patates kızartması ve coleslawla beraber servis edilen barbekü soslu Baby Back Ribs, coleslaw, mısır ekmeği, baked bean, mac & cheese ile beraber tütsülenmiş dana brisket Smoked Beef Brisket gibi, her biri özel reçetelerle hazırlanan, oldukça karakteristik tatlar yer alıyor. Colelaw, mısır ekmeği, baked bean, mac & cheese eşliğinde tütsülenmiş dana brisket, kaburga ve sosis bir arada servis edilen Smokehouse

Combo ise her lezzetin tadını doyasıya çıkarmak isteyenlerin favorisi… Çarpıcı mimari, özgün dekorasyon Rustik mimarinin en temel öğeleri olan ahşap, taş, tuğla gibi detayların yoğun kullanımı Mekanın dekorasyonunda öne çıkarken, mekana dinamizm ve güçlü bir hava katan metal dokunuşlar da, kafes detayları, aydınlatmalar, dolaplar gibi materyallerde kendini gösteriyor. Mekana özel çizimler ise sanatçı Birim Erol tarafından tasarlandı. Ahşap üzerine çizilmiş, baskı efektli boğa resmi, adeta yerinden çıkıp gitarıyla şarkılar söyleyecek gibi duran, tuğla duvar üstü, yağlı boya efektli B.B. King’in resmi kadar mekanın panellerini süsleyen cigarbox gitarlar da mekanın çarpıcı detayları olarak öne çıkıyor. İki katlı mekanın üst bölümünde özel günler için ayrı bir bölüm, arka bölümünde ise büyük bir bahçe bulunuyor.


restaurant 100 hotel & hi-tech

yeni mekan

Ordu Fatsa’daki lezzet durağınız Bolaman Park Restaurant... Bir mekan düşünün; Karadeniz’in tüm güzelliğini denize sıfır eşsiz şehir manzarasıyla seyre sunan... Üstelik de bu ayrıcalığı yöreselden moderne başarılı füzyon mutfağıyla yaşatan... Ordu Fatsa’nın gözde lezzet adresi Bolaman Park Restaurant, ayrıcalıklı konumu ve menüsüyle damak severleri ağırlamaya devam ediyor...

K

aradeniz’in tüm güzelliğini panoromik, denize sıfır eşsiz şehir manzarasıyla seyre sunan Bolaman

Park Restaurant, Yeşim Torluoğlu’nun konsept danışmanlığında lezzet severleri ağırlamaya devam ediyor. Ordu’nun Fatsa ilçesinde Eylül 2018’den bu yana hizmet veren restoran, ayrıcalıklı menüsüyle her damak tadına hitap eden özel bir mekan. Mutfağı ödüllü şeflere emanet! Çok kısa bir zamanda şehrin yerlisi gibi bölgeyi turistik amaçlı ziyaret eden yabancı turistlerin de uğrak noktası haline gelen mekanın bu başarısında ödüllü şeflerin payı büyük. Türk ve dünya mutfağı kadar enfes steak sunumlarıyla da iddiasını koruyan mekan, ödüllü şefler Kenan Dipköy ve Eren Doğan yönetiminde vazgeçilmez bir lezzet noktası olurken, restoran kendi üretimleri olan ürünlerin yer aldığı yerel marketiyle de iyi bir alışveriş alternatifi.

Bolaman Park’ın deneyimli şefleri Kenan Dipköy ve Eren Doğan, Antalya’da düzenlenen Gelenekten Geleceğe Yemek Yarışmasında Mürdüm Eriği Soslu Kuzu Küşleme ve Balkabağı Dondurmalı Fındık Suflesiyle dördüncülük elde eden şefler, geçtiğimiz yıl düzenlenen ulusal yarışmalarda da birincilik ödülü almaya hak kazanmışlardı.


Alaçatı’nın Limon’u yeni sezona hazır Her yıl olduğu gibi bu yıl da yaz sezonunu dolu dolu karşılamaya hazırlanan Alaçatı’nın gözde mekanı Limon Köyiçi yeni sezona hızlı bir giriş yaptı. Yazın sıcak günlerinde gün boyu Çeşme plajlarının keyfini çıkardıktan sonra hareketli akşamlara geçiş yapmak için en çok tercih edilen mekanlar arasındaki yerini koruyan Limon Köyiçi, misafirlerine yaşattığı lezzet şölenleriyle de adından söz ettiriyor. Turgay Işık, Hasan Başkaya ve Yasin Becek işbirliğiyle 2019 yazı için hazırladığı menüde her bir yemeğin hikayesi bulunan Limon Köyiçi’nin mutfağı ise Şef Eyüp Gül’e emanet olacak.

Chobani CEO’su Ulukaya’yı onurlandıran ödül ABD’nin en hızlı büyüyen gıda şirketlerinden Chobani’nin kurucusu ve CEO’su Türk iş adamı Hamdi Ulukaya, iş dünyasının Nobel’i Oslo Business for Peace Ödülü’ne layık görülen 3 liderden biri oldu. Ödül, şirket başarılarının vazgeçilmez bir unsuru olarak sosyal ve çevresel etki oluşturmayı kendilerine amaç edinmiş, etik ve sorumlu iş yapmanın öneminin savunucusu ve bu anlamda olağanüstü örneklere imza atarak çevrelerine ilham veren iş dünyası liderlerine veriliyor.

Türkiye “En Çok Şekerli İçecek Tüketen Ülkeler Arasında” Dünyadaki şekerli içecek tüketimine yönelik yapılan araştırmayı inceleyen Ajans Press’in Euromonitor International verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, küresel yıllık meşrubat tüketimi kişi başına ortalama 91,1 litre olarak görüldü. Bu rakamın yıllar içinde arttığı saptanırken, 2013 yılındaki meşrubat tüketiminin kişi başına ortalama 84,1 litre olduğu saptandı. Dünyadaki en fazla şekerli içecek tüketen ülkeler de açıklanırken, Türkiye’nin yıllık kişi başına 160,6 litre ile en fazla şekerli içecek tüketen ülkeler arasında yer aldığı gözlendi. Bununla birlikte en fazla şekerli içecek tüketiminin Çin’de olduğu kaydedilirken, yıllık kişi başına tüketim miktarının 410,7 litre olduğu tespit edildi. Böylelikle Çin’deki kişi başına meşrubat tüketiminin günde bir litreden fazla olması dikkatlerden kaçmadı. Çin’i takip eden ülkeler ise sırasıyla, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Arjantin, Nijerya, Japonya, İngiltere, Türkiye ve Brezilya oldu.

Kitchenette menüsü sürpriz tatlarla yenilendi

Mevsimsel ve taze lezzetleriyle yemek tutkunlarına yeni tatlar deneyimleten Kitchenette, zenginleşen yepyeni menüsünü “Birlikte Daha Güzel” sloganıyla misafirleriyle paylaşıyor. Dünya mutfaklarından farklı lezzetleri yorumlayarak misafirleri ile buluşturan Kitchenette’in yenilenen menüsünün başlangıçlarında yer alan tereyağlı çörek Patty, kıymalı ve sebzeli olarak iki farklı seçenekte sunuluyor. Menüde öne çıkan bir diğer yenilik ise otlu ve kaburga etli alternatifleri ile sunulan Fransız mutfağının sevilen lezzeti Galette. Tatlı menüsü ile de her zaman iddialı olan Kitchenette, Limon Mereng Tart ve Çikolatalı Sufle ile tatlı severlerin gönlünü fethediyor.


restaurant 102 hotel & hi-tech

yeni mekan

İşin uzmanlarından

Loco de Pera… Geçmişten günümüze, İstanbul’un en özel semtlerinden Pera, “Passage de Petit Champs” binasında kapılarını açan Loco de Pera ile yepyeni bir tada, benzersiz bir keyfe kavuşuyor!


M

iksoloji alanında sahip olduğu uzmanlıkla, uzun zamandır hayalini kurduğu mekan işletmeciliğini de bünyesine katan Loco Entertainment Group, 200 yıllık tarihi Fransız Pasajı “Passage de Petit Champs” binasında açtığı Loco de Pera’da kaliteli eğlence anlayışını yaşatırken, bu eğlenceye keyif katan lezzetleri de özenle sunuyor. Şehrin ritmine, yeni bir renk, heyecan ve dinamizm katan Loco de Pera, Tabanlıoğlu Mimarlık’ın sunduğu mimari tasarım çerçevesinde, toprak tonları ve gold yansımaların ağırlıkta olduğu, modern, şık, ilham veren dekorasyonuyla oldukça sıcak ve de seçkin bir atmosfer sergiliyor. Yapısı ve mimarisi itibariyle herkesin birbiriyle keyifle sohbet ettiği, sosyalleştiği bu oval bar, en lezzetli kokteylleri yudumlamak, eğlenceli bar şovlarını izlemek ve tadı damaklarda iz bırakan yemekleri tatmak için de oldukça konforlu bir alan sağlıyor. Şef İsmet Saz danışmanlığında Miksoloji kokteylleri ve bar tasarımıyla öne çıkan mekanın konsepti gastrobar anlayışı üzerine kurulu... Benzersiz kokteyller ve seçkin içkilerin tadıyla uyum sağlayan tapas tarzı yemekler sunan Loco de Pera lezzetinin ardında da, alanında önde gelen ve oldukça tecrübeli bir isim öne çıkıyor; ünlü şef İsmet Saz…

İsmet Saz danışmanlığında hazırlanan Loco de Pera menüsü, Taze Taze Salata, Alt Tarafı Ekmek, Bir Lokma, İnceden Doyalım, Biraz Ordan Biraz Burdan, Yudumlarken etaplarından oluşuyor. Çıtır kinoa, avokado, edamame, vinegret sos ile lezzetlenen Chia ve Izgara Kabak Salatası, rezene, kereviz, havuç, lahana, yer fıstığı, susam, ballı vinegret sos ile harmanlanan Kök Sebze Salatası, Somon Tataki, süzme yoğurtlu tahin sos eşliğinde Falafel, kapari ve aioli soslu Enginar Kalbi, Urfa biberiyle yepyeni bir yoruma kavuşan Karides, Cheddar, biberiye, aioli ile hazırlanan Mini Burgers, tatlı – acı sos ve blue cheese’le servis edilen Tavuk Kanatları gibi lezzetler Loco de Pera menüsünde her damak tarzına dokunan seçenekler arasında yer alıyor. Bireysel ve kurumsal etkinlikler için; Loco Atelier Mekanın sundukları bununla da bitmiyor; kendi organizasyonunu, davetini, partisini veya workshopını, uzmanların önderliğinde gerçekleştirmek isteyenleri de Loco Atelier’de ağırlıyor. Mekanın kapısından girer girmez hemen sağ tarafta yer alan Loco Atelier, mimari tasarımı ile özel, VIP bir alan konumlandırmasına sahip; bu da bireysel ya da kurumsal etkinliklerin kolaylıkla yönetilmesine olanak sağlıyor.


restaurant 104 hotel & hi-tech

yeni mekan

Happy Moon’s Grup’tan yeni marka

Bob’s Kitchen

Türkiye’de büyük porsiyonları, uygun fiyata, konforlu ortamlarda sunmayı ve lüksü erişilebilir hale dönüştürmeyi ilke edinen Happy Moon’s, lezzet severleri dünya mutfağından seçenekler ile buluşturacak ve food courtlarda servis verecek yeni markası Bob’s Kitchen’i açtı.

2

0 yıldır bilgi ve deneyimle sektöründe ilkleri gerçekleştiren Happy Moon’s Grup, ailesine yeni bir marka kattı. İlk şubesi Zorlu AVM food court katında açılan Bob’s Kitchen, yemek yerken hem doyuruculuk hem de uygun fiyata lezzet arayanlara Dünya mutfağından seçeneklerle hazırlanan menüsü ile cevap verecek. Food Courtlarda porselen tabaklar ile zengin menüsünü servis verecek olan mekan her gün farklı yemek arayanların uğrak yeri olmaya aday. Türkiye genelinde büyümesi planlanıyor Happy Moon’s Grup olarak halen İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Bursa ve Antalya’da 25 mağazasıyla hizmet verdiklerini ve Happy Moon’s markasının konsepti gereği büyümesini daha organize, daha yavaş yaptıklarını ancak yeni konseptleri

mekan ile çok daha hızlı şekilde büyümeyi hedeflediklerini dile getiren Happy Moon’s Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aymutlu; “Türkiye’de food courtları uzun süredir gözlemlemekteydim. Bu alanlarda restoran şeklinde servis vererek, birçok farklı mutfaktan lezzeti bir arada sunabilen marka konusunda bir eksiklik olduğunu, müşterilerin ise her gün aynı yemekleri tercih etmek yerine farklı alternatif arayışında olduğunu gördüm. Bu açığı kapatmak üzere neler yapabiliriz düşüncesiyle, uzun değerlendirme ve araştırma süreçleri sonunda yeni markamızı oluşturmaya karar verdik. Şimdilerde ise bu çalışmalarımızın meyvesi olarak ilk şubemizi Türkiye’nin sayılı avm’lerinden biri olan Zorlu AVM ‘de açmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Happy Moon’s ile edindiğimiz tecrübemizi, müşteri ihtiyaç ve beklentilerini iyi analiz ederek yeni markamıza yansıtmayı planlıyoruz. Bunun müşteri tarafına da bu şekilde yansımasını bekliyor ve istiyoruz.” diyerek markanın kuruluş amacını ifade etti.


Günaydın

Yepyeni konseptiyle Suadiye’de

Türkiye’nin et konusundaki en iddialı restoranı Günaydın, yeni şubesi Suadiye ile markanın gelişime açık, yenilikçi ve dinamik yapısını ortaya koyuyor.

T

ürkiye’de 45 restoranıyla etin en güvenilir adresi olan Günaydın, Steak & Smokehouse konseptinde açılan Suadiye şubesinde misafirlerini ağırlamaya başladı. Günaydın Suadiye, modern unsurlarla tasarlanan dekorasyonunun yanı geniş barı ve girişte bulunan kasap reyonu ile de misafirlerine zengin bir konsept sunuyor. Smoke pişirme tekniği uygulanıyor Yeni konsepte ismini veren ve ilk kez bu şubede uygulanan smoke pişirme tekniği Günaydın’ın et konusundaki uzmanlığının altını da bir kez daha çiziyor. Smoke yönteminde; etlerin aroması yüksek saf meşe ve kiraz odunu ile 5 saat tütsülendikten sonra 5 saat daha pişiriliyor ve bu şekilde aroması artırılıyor. Bunun yanı sıra yine ilk defa Suadiye şubesinde uygulanan ızgara sistemi sayesinde

ateşin seviyesi kontrol edilebiliyor ve etin pişirilme derecesi damak zevkine göre ayarlanabiliyor. Mekan; Brisket, Assado, Dallas Steak, Beef Fillet Tagliata, New York Steak, T-Bone Steak, Porterhouse Steak ve Kuzu Kafes gibi imza yemekleriyle bir kez daha farkını ortaya koyuyor. 200 kişi kapasiteli Steak & Smokehouse konseptiyle hizmet veren Suadiye şubesi; yaklaşık 200 kişilik kapasitesiyle aile yemeklerinden özel gün organizasyonlarına, maç heyecanından iş yemeklerine kadar farklı buluşmalara ev sahipliği yapıyor. Haftanın belirli günlerinde DJ performansı da Günaydın buluşmalarına eşlik ediyor. Kasap reyonundan çiğ et satışının da gerçekleştiği şube, paket servis hizmeti ile de zengin menüsünü evlere taşıyor.

“Etin Profesörü” olarak anılan Cüneyt Asan, “Yurt dışı yatırımlarımızın yanı sıra Türkiye’de de yatırımlarımıza devam ediyoruz. Yeni şubemiz Suadiye’de yepyeni bir konsept olan Steak & Smokehouse’u misafirlerimizle buluşuyoruz. Yeni adresimizde markanın gelişime açık, yenilikçi ve dinamik yapısını yansıtmaya çalıştık. Modernleşen marka kimliğimizle daha fazla noktada Günaydın kalitesi ile misafirlerimize kusursuz hizmet sunabilmek için çalışmaya ve kendimizi yenilemeye devam edeceğiz.” diyor.


restaurant 106 hotel & hi-tech

hijyen

Diversey, TASKI Intellibot’u beğeniye sundu Dünyaca ünlü hijyen devi Diversey, küresel alanda yürüttüğü en büyük AR-GE projesi olan yeni nesil akıllı temizlik robotu TASKI Intellibot’u FM Expo Fuarı’nda tanıttı.

B

ina bakımından, profesyonel çamaşırhane ve endüstriyel mutfak hijyenine kadar pek çok alanda, geleceğe yönelik temizlik ve hijyen teknolojileri ve danışmanlık hizmetleriyle sektöre profesyonel çözümler sunan dünya hijyen devi Diversey, yeni nesil temizlik robotunu Türkiye’de ilk kez FM Expo Fuarı’nda tanıttı. Diversey’in ortaya koyduğu “temizliğin interneti” (IoC) kavramının en gelişmiş ürünlerinden biri olan TASKI Intellibot, ziyaretçiler tarafından büyük ilgiyle karşılanarak fuarın gözdesi oldu.

Gece dahil günün her saati kendi kendine temizlik Nesnelerin interneti aracılığıyla, gece dahil günün her saati kendi kendine temizlik yapabilen robot, ses dalgalarını kullanarak alanı haritalandırabiliyor ve geniş alanların zemin temizliğini, zaman, enerji ve iş gücü verimliliği sağlayarak yapıyor. Diversey’in küresel alanda yürüttüğü en büyük AR-GE projesi olan TASKI Intellibot, havaalanı, AVM, hastane, spor salonu, fabrika ve otellerin zemin temizliği için kullanılıyor. Mevcut iş gücünün başka amaçlar için kullanılabilmesine olanak sağlayarak verimliliği artırmaya yardımcı olan yeni nesil temizlik robotu, sahip olduğu patentli IntelliFlow akıllı dozaj solüsyon sistemi ile su ve kimyasal ürün kullanımında da %76 oranında tasarruf sağlayabiliyor. IntelliTrak sistemi ile uzaktan makineye bağlanıp problemi görme ve çözme yanısıra yazılım güncelleme yapılabilen ve data bazlı çalışma raporu hazırlayarak yönetici ve kullanıcıya anında bilgi aktarabilen robot, firmaların verimlilik kontrolünü her an elinde tutmasını sağlıyor.



restaurant 108 hotel & hi-tech

hijyen

Eczacıbaşı Profesyonel inovatif ürünleriyle

Interclean İstanbul’a katıldı Interclean İstanbul Fuarı’nda inovatif ürünlerini katılımcılarla buluşturan Eczacıbaşı Profesyonel, Türkiye’nin sınırlarını aşarak, uluslararası bir oyuncu olma yolunda ilerliyor.

E

czacıbaşı Topluluğu’nun dört ana grubundan biri olan Tüketim Ürünleri Grubu çatısı altında faaliyet gösteren Eczacıbaşı Profesyonel, ürün ve hizmetleri ile 5 bini turizm sektöründe olmak üzere 11 bin işletmeye çözüm sağlıyor. Yeni pazarlar hedefiyle çalışmalarını sürdüren Eczacıbaşı Profesyonel, yenilikçi ürünlerini 1012 Nisan tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Interclean İstanbul Fuarı’nda Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinden katılım sağlayan sektör temsilcilerine tanıttı. Hedef pazarlar bir araya geliyor Türkiye’de gerçekleşen önemli fuarlarda ürünlerini müşterileriyle buluşturduklarını belirten EP Eczacıbaşı Profesyonel İş Birim Direktörü Ömer Koç, “Fuarlar hem inovatif ürünlerimizin tanıtımını yapmak hem de sektör temsilcileriyle bir araya gelmemiz açısından önem taşıyor. Bu fuarda Selpak Professional, Maratem ve Dispo markalarımız altında bulunan Antimic, Duo, Bio, Taşınabilir Dispenser, Touch ve Wave Dispenser ailesi, Selpak Professional Premium ve Extra serileri, Geri Dönüşümlü ürün ailesi ile fark yarattığımıza inanıyoruz. Eczacıbaşı Profesyonel olarak gündemimizdeki en önemli konuların başında uluslararası pazarlardaki varlığımızı güçlendirmek var” dedi. Ev dışı tüketim pazarında büyümeyi sürdürdüklerini aktaran Ömer Koç, profesyonel temizlik kimyasalları alanında 2019 yılı sonunda ihracat ağını geliştirmeyi hedeflediklerini vurguladı.

Geri dönüşüm sektörün odak noktası olmalı Geri dönüşümlü kağıt ürünlerin kullanımını yaygınlaştırmayı hedeflediklerini aktaran Ömer Koç, “Ev dışı tüketim sektöründe dünya geri dönüşümlü malzemeye geçiş yapıyor. Biz de doğaya olan sorumluluğumuz gereği daha az enerji ve daha az su harcanarak üretilen ürünlerimizi çevreye duyarlı işletmeler sunuyoruz. Ev dışı tüketim sektörünün odak noktasının sürdürülebilirlik olması gerektiğine inanıyoruz. Selpak Professional Geri Dönüşümlü seri ile işletmelere çevreci çözüm sunuyoruz” dedi. EP Akademi eğitimi sektör profesyonellerini bilinçlendirdi Fuarın ikinci gününde ise Eczacıbaşı Profesyonel Akademi tarafından sektör profesyonellerine yönelik “Hijyende Mükemmellik” semineri gerçekleşti. Eczacıbaşı Profesyonel Akademi Yöneticisi Pınar Günenç’in hijyende mükemmelliğe ulaşmak için

sektörde uygulanan yöntemleri anlattığı seminerde, Türkiye ve dünyadan da örneklere yer verildi. Pınar Günenç, doğru temizlik ürünlerinin kullanımı ile kimyasal ve sudan tasarruf sağlanırken zamanı verimli yönetmenin mümkün olabildiğinin altı çizdi. Eczacıbaşı Profesyonel tarafından gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına da değinen Pınar Günenç “Tüketicilerin yüzde 68’i dışarıda yemek yiyeceği mekanı temizlik kriterine göre seçiyor. Ev dışında yemek yemeyi tercih edenlerin yüzde 58’i ise temiz bulmadığı restorana bir daha gitmiyor. Tüketicilerin yüzde 95’i mekan kalitesini tuvalet temizliği ile tanımlıyor. Söz konusu rakamlardan anlaşılıyor ki, işletme hijyeni tüketici davranışlarını doğrudan etkiliyor” dedi. Doğru temizlik uygulamalarının işletmelerde benimsenmesi için nitelikli iş gücünün artırılması gerektiği vurgulayan Pınar Günenç, Uzaktan Eğitim uygulaması ile eğitim seviyesinin artırılabileceğini aktardı. Günenç, doğa dostu ürünlerin kullanılması gerekliliğine de dikkat çekti.



restaurant 110 hotel & hi-tech

hotel-tech

Mitsubishi Electric üniversitelilerle buluştu Mitsubishi Electric, Yalova Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü tarafından düzenlenen “APEX’19”da öğrencilerle buluştu.

Ü

stün teknolojisi, çevreci yaklaşımı ve pek çok farklı sektöre yönelik yüksek kaliteye sahip inovatif ürünleri ile tanınan Mitsubishi Electric, Yalova Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldi. Yalova Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü Başkanı Selin Kılıç ve kulüp üyelerinin öncülüğünde düzenlenen “APEX’19” etkinliğine farklı sektörlerden alanında uzman konuklar katıldı. Etkinlikte “Marka İletişiminin Püf Noktaları ve Geleceğin Pazarlama ve Marka Yöneticilerine Öneriler” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Mitsubishi Electric Türkiye Reklam ve Halkla İlişkiler Takım Lideri Savaş Ceneviz; satış, pazarlama ve marka yönetimi departmanlarının hizmet kapsamı hakkında bilgi verirken örnek olaylar üzerinden deneyimlerini aktardı. İletişimin çok hızlı değişen bir süreç yönetimi gerektirdiğini belirten Savaş Ceneviz, dijital dünyada pazarlama ve marka iletişiminin farklılaşan dinamiklerine de dikkat çekti. Ceneviz: “Pazarlama ve marka yönetimi birbirini tamamlayan birimler” Pazarlama ve satış kavramlarının birbirine karışıyor olması nedeniyle toplumda satış eylemini gerçekleştiren bireylerin “pazarlamacı” olarak adlandırıldıklarını ifade eden Ceneviz, konuyla ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu; “Pazarlama ve satış birimlerinin çalışma felsefesi anlamında önemli farklılıkları bulunuyor. Pazarlama uzun dönemli stratejiler üzerine faaliyetlerini kurgularken, satış daha kısa süreli stratejiler üzerinden çalışmalarını gerçekleştiriyor. Pazarlama ve marka yönetimi ise birbirini tamamlayan kavramlar olarak öne çıkıyor. Yoğun rekabet ortamı içerisinde ayakta kalabilmeyi başarabilen markalar,

tüketicilerin zihninde olumlu izler bırakabilenler oluyor. Bunun için de markaların doğru ve uzun vadeli stratejilerle yönetilmesi ve itibara yatırım yapılması gerekiyor.” “Küresel markalar lokal dinamikleri yakından takip etmeli” İpek Yolu ticareti ile başlayan küreselleşmenin beraberinde küresel markalaşmayı da getirdiğini hatırlatan Ceneviz, “Küresel markaların lokal dinamikleri yakından takip etmesi ve faaliyet gösterdikleri pazarları iyi analiz edebilmesi oldukça önemli bir husus. Bulunduğu coğrafyanın dinamiklerini görmezden gelen markaların ilgili pazarlarda faaliyetlerini uzun süreli olarak yürütebilmeleri neredeyse imkansız hale geliyor. Bu noktada dünyanın önde gelen küresel markalarından biri olan Mitsubishi Electric, 40’dan fazla ülkedeki direkt operasyonları ile hem genel hem de faaliyet gösterdiği bölge ve ülkelere özel iletişim çalışmalarını hassasiyetle uyguluyor. Biz de markamızın global stratejilerini ve marka vaatlerini Türkiye’nin yerel dinamikleri ile harmanlayarak pazarlama ve marka iletişimi süreçlerimizi yönetiyoruz” şeklinde konuştu. “Konvansiyonel ve dijital pazarlamanın senkronizasyonu şart” “Artık dijital platformlarda kısa süreli çevrim içi olmuyor, çevrim içi yaşıyoruz” diyen Ceneviz, internetin hızlı bir şekilde hayatımıza girmesiyle birlikte iletişim modellerinin de bu düzene göre şekillenmeye başladığına dikkat çekti. Konvansiyonel pazarlama stratejileri geçerliliğini korumaya devam etse de dijital pazarlama taktikleri ile senkron

içinde olabilmenin önemli bir gereklilik olduğunu vurgulayan Ceneviz, “Markalar gerek konvansiyonel gerekse dijital iletişimi birbirlerini tamamlayan ve birbirleriyle kolay uyumlu hale gelen bir yapıya getirmeliler. Bu noktada yeni neslin de dünyayı yakından takip etmesi ve gerek bölgesel gerekse lokal yenilikleri izleyerek bilgilerini güncellemeleri oldukça önemli. Dijitalleşmeyle birlikte giderek entegrasyonu artan bir iletişim sürecinde Vietnam’daki bir birey ile Norveç’deki bir bireyin gelişmelere neredeyse aynı anda erişebilmesi mümkün. Geldiğimiz noktada iletişim süreçlerine paralel olarak markaların üretim süreçlerinin de giderek dijitalleştiğini söyleyebiliriz. Markamız Mitsubishi Electric’in robot teknolojileri, Sanayi 4.0’a yanıtı olan e-F@ctory uygulamaları ve yapay zeka altyapısına sahip klimaları giderek dijitalleşen üretim süreçlerine örnek gösterebileceğimiz teknolojiler arasında yer alıyor. Dijital dünyada artık pazarlama birimlerinin bilgi işlem departmanları ile yakın temasta çalışmaları gerekeceğini ve çalışanların belki yazılım mühendisi kadar yoğun bir bilgiye gerek duymasa da ileri ki süreçte pazarlama otomasyonları ve yazılımlarına ilişkin fikir sahibi olmalarının fayda sağlayabileceğini söylemek mümkün” diyerek sözlerini tamamladı.



restaurant 112 hotel & hi-tech

hotel-tech

Bir kahve ile binlerce kişinin kart bilgilerini çaldılar!

A

merika Birleşik Devletleri’nde ödeme sistemleri sağlayıcısı NCBP şirketinin 139 müşterisine, tüketicilerinin kredi kartı bilgilerini çalan kötü amaçlı bir yazılım bulaşması büyük bir krize neden oldu. Müşterilerin önemli bir çoğunluğunun kafe ve restoranlar gibi günlük hayatta tüketimin fazla olduğu mekanlar olmasının birçok tüketiciyi zor durumda bıraktığını belirten Bitdefender Antivirüs, kötü amaçlı yazılımlara karşı korunmasız olan finans şirketlerinin gerekli önlemleri alması gerektiğini vurguluyor.

21 gün boyunca tüketicilerin bilgilerini çaldılar ABD genelindeki perakendecilerin ödeme sistemleri için hizmet aldıkları NCBP şirketine yönelik siber saldırının tam olarak 21 gün sürdüğünü belirten Bitdefender Antivirüs, siber suçluların, tüketicilerin adları ve soyadları, kredi kartı numarası, son kullanma tarihi ve CVV güvenlik kodu bilgilerini çaldıklarını açıkladı. Tüketicilerin korunmak adına hiçbir önlem alamadıkları bu gibi durumlarda POS cihazı sağlayan şirketlerin güvenli hizmet verip veremediğinin bilinememesi de, öngörülemeyen problemlere yol açıyor. Bir kahve ile kart bilgileri siber suçluların elinde NCBP şirketi, durumun farkına vardıktan sonra müşterilerini hemen bilgilendirse de, 21 gün boyunca kahve içmek ya da yemek yemek için alışveriş yapan tüketicilerden hangilerinin zarar gördüğünü belirlemek pek mümkün gözükmüyor.

ABD’de ödeme hizmeti sağlayan NCBP şirketinin müşterilerinden 139 kafe ve restoranın sistemine bulaşan kötü amaçlı yazılım, 21 gün boyunca fark edilmedi. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs, ABD’de yaşanan bu durumun ödeme sistemini kullanan müşterileri etkilediğini ve tüketicilerin kart bilgilerinin risk altında olduğunu belirtiyor. Tüketicilerin durumdan habersiz kaldığını belirten Bitdefender Antivirüs, POS cihazı sağlayan şirketin listesinden zarar gören mekanların incelemesini, hesapların dikkatlice kontrol edilmesini ve bankalara durum hakkında bilgi verilmesi gerektiğini, bilgilerinin çalındığından şüphelenen tüketicilerin acil olarak kartlarını iptal etmesi gerektiğini öneriyor. Banka hesabı için kullanılan e-posta ve şifre kombinasyonunun kullanıldığı internet hesaplarının güncellenmesi de olası bilgi sızıntılarına karşı ek bir önlem olarak alınabilir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.