Itnetwork July 2020

Page 1

Dijital dönüşümde başarı öyküsü için uygulanabilecek 7 adım

Pandemi fabrikalarda dijital dönüşümü hızlandıracak

B İ L G İ

Arçelik, 2030 sürdürülebilirlik hedeflerini açıkladı

T E K N O L O J İ L E R İ

Siber saldırganlar e-postaları hedef alıyor

D E R G İ S İ

25 Haziran • 10 Temmuz • 2020 • KDV Dahil 25 TL

Kiğılı CEO Hilal Suerdem


AT A GLANCE PİAR KURUMSAL

PİAR ÜYELIKLER VE IŞ ORTAKLIKLARI

2014

HOTWIRE TÜRKIYE TEMSILCISI TÜHİD ÜYESİ

KURULUŞ YILI

20 20 KIŞILIK UZMAN KADRO

50

TÜHİD

50 SENELIK YÖNETIM KADROSU DENEYIMI

TÜRKİYE’NİN İLKLERİ:

20

20 YIL KURUMSAL SEKTÖR DENEYIMI

PİAR MÜŞTERILER VE REFERANSLAR

150 25+ MÜŞTERI PİAR IK

REFERANS SENELIK AJANS MÜŞTERI

# ESNEK ÇALIŞMA SAATLERI

MEKAN VE OFIS BAĞIMSIZ ÇALIŞMA

# # # # #

TÜRKIYE’NIN ILK ONLINE BASIN TOPLANTISINI DÜZENLEYEN AJANS COVID-19 DÖNEMINDE 30+ DIJITAL BASIN TOPLANTISI VE CANLI YAYINLAR

PİAR SEKTÖR UZMANLIĞI Reklam Teknolojileri

Video İletişim Platformları Güvenlik Teknolojileri

Siber Güvenlik

Dijital Pazarlama

TÜRKIYE’NIN ILK ESNEK ÇALIŞMA MODELINI DUYURAN AJANS

E-Ticaret

Teknoloji sektörü

TÜRKIYE’NIN ILK VERI ODAKLI PR AJANSI TÜRKIYE’NIN ILK KPI VE PERFORMANS BAZLI SISTEMINI KURAN VE UYGULAYAN AJANS

Çağrı Merkezi

Yapay Zeka

Tüketici Elektroniği

Perakende Holding İletişimi

IoT IT Sistem Entegratörü

DÜNYANIN HERHANGI BIR YERINDEN ÇALIŞABILME OLANAĞI

Yazılım & Donanım

PİAR ILETIŞIM www.piariletisim.com / piar@piariletisim.com

TEKNOLOJI SEKTÖRÜNÜN ÖNCÜ PR AJANSI


Sektör Büyüklüğü 150 Milyar Lirayı Aştı… Global ölçekli yaşadığımız COVİD-19 ile başlayan pandemi sürecinde hayat olduğundan daha hızlı akmaya sektörler gelişmelerini sürdürmeye devam ediyor. Yeni normal döneme girdiğimiz şu günlerde bizleri ve aynı zamanda sektörümüzü sevindiren bir araştırma sonucu TÜBİSAD tarafından paylaşıldı. TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri”ni açıklayarak, her sektörü ve yaşamı derinden etkileyen pandemi döneminde yüzümüzü biraz güldürdü. Yapılan araştırma verilerine göre sektörümüz, TL bazında bir önceki yıla oranla yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik hacme ulaşmış durumda. Bu gelişme aynı zamanda istihdama da yansıyarak 143 bin kişiye çıkan istihdam rakamları sonrasında sektörün ihracatı da 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti.

Bilgi Teknolojileri: 2019 yılında 56,1 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşan Bilgi Teknolojileri sektörünün alt kategorilerindeki büyüklükler şöyle oldu: Bilgi Teknolojileri Donanım: 20,4 milyar TL Bilgi Teknolojileri Yazılım: 23,4 milyar TL Bilgi Teknolojileri Hizmet: 12,2 milyar TL İletişim Teknolojileri: İletişim Teknolojileri sektörü 2019 yılında 96,6 milyar TL büyüklüğe sahip oldu. Alt kategorilerin dağılımı ise şöyle oldu: İletişim Teknolojileri Donanım: 29,9 milyar TL İletişim Teknolojileri Elektronik Haberleşme: 66,6 milyar TL

Teknokentler Teknokentlerde büyüme sürdü, 2019 yılında teknokentlerde yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde 43 oranında artarak 22,9 milyar TL’ye ulaştı. 2019 yılında toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde yaratıldı. Rapora göre, şirket temsilcileri önümüzdeki beş yılda sektörün üzerinde etkili olacak teknolojik alanları şöyle sıraladı: Bulut Teknolojisi, Yapay Zeka, Dijital Dönüşüm, Analitik/Büyük Veri, Siber Güvenlik, Eski Sistemlerin Modernizasyonu, Blockchain, Gelişen Teknolojiler (3D yazıcılar, sanal gerçeklik, vs). Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri raporunun detaylarını sayfalarımızda geniş olarak bulabilirsiniz. Sektörün hatta tüm sektörlerin etkilendiği, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde hayatımızda olmasını beklediğimiz bazı teknolojilerin hızla bu dönem dolayısıyla hayatımıza girdiğini düşünürsek sayfalarımızda ilginizi çekecek birbirinden farklı teknolojik gelişmeleri bulacağınızı söylemeliyim. Eğitim’den Tarım’a, Turizm’den sağlık alanına kadar birçok sektör yeni döneme adapte olup, gelişen teknolojileri iş yapış modellerine uydurmaya başladılar. Siz değerli okurlarımız için bu kapsamda yaşadıkları değişimi, yeni iş yapış şekillerini ve yeni dönem yatırımlarını konuşmak üzere Türkiye’nin en önemli erkek giyim markalarından olan Kiğılı ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Aynı şekilde gelişen teknolojilerin yeni otomobillere entegresini teknolojisi ile öne çıkan detaylarıyla sayfalarımızda bulacağınız Yeni Mercedes-Benz GLB’nin de ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Birbirinden faydalı yeni teknolojik gelişmelerin detaylarını incelemek için sayfalarımızı çevirmeye başlayabilirsiniz. Birçok yeniliği sizinle buluşturmayı hedeflediğimiz bir sonraki sayımızda görüşünceye kadar sağlıkla kalın… Hoşçakalın…

Ahmet Mızrak

ahmet.mizrak@img.com.tr


iÇiNDEKiLER 12

2020’nin en çok konuşulanı görüntülü arama hizmetleri olacak

16 Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörünün büyüklüğü 150 milyar lirayı aştı

22 Microsoft yapay zekâ destekli COVID-19 araştırmalarına 20 milyon dolar ayırdı


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

28 Pandemi, müşteri deneyimindeki ezberleri bozdu

25 Haziran / 10 Temmuz 2020

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA

İMTİYAZ SAHİBİ H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR (Sorumlu) MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ SIDIKA AKYOL KAYIR sidika.kayir@aplusmedya.com GE­N EL YA­Y IN MÜ­D Ü­R Ü AHMET MIZRAK ahmet.miz­rak@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr HABER MERKEZİ ENES KARADAYI enes.karadayi@img.com.tr KAT­K I­D A BU­L U­N AN­L AR Prof. Dr. İS­M AİL KA­YA is­ma­il­ka­ya@gmail.com Doç. Dr. M.ALİ ÖZ­BU­DUN oz­bu­dun@gmail.com ÖMER KARDAŞ omer.kardas@ihlas.com.tr ALİ İLKER YÜ­CE­ER ali@mak­ro­bil.com.tr

32-33

TEKNİK MÜDÜR TAYFUN AYDIN Tayfun.aydin@img.com.tr GRAFİK TASARIM HAKAN SÖZTUTAN hakan.soztutan@img.com.tr

Yeni MercedesBenz GLB Türkiye’de

FİNANS MÜDÜRÜ Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr MUHASEBE MÜDÜRÜ Yusuf DEMİRKAZIK yusuf.demirkazik@img.com.tr A­B O­N E VE DAĞI­TIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr İSMAİL ÖZÇELİK ismail.ozcelik@img.com.tr

40 HPE Türkiye, COVID-19 salgınına karşı teknolojik altyapısıyla destek sağlıyor

Reklam Rezervasyon A PLUS MEDYA NISH ISTANBUL RESIDENCE Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. No: 44/B - D: 167 Yenibosna/ Bahçelievler - İstanbul Reklam İletişim reklam@aplusmedya.com Tel : 0212 216 99 13 Gsm : 0552 805 34 35

İdare Merkezi:

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL Tel: 0212 454 22 22

Renk Ayrımı: Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00




IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

Dijital dönüşümde başarı öyküsü için uygulanabilecek 7 adım

IT

network

6

Kritik proseslerin takip ve kontrolü dijital ortama taşındığında, insan hatası en aza indirilmekte ve süreçlerin hızı ciddi manada artmaktadır. Bu sayede, süreç optimizasyonu daha kolay yapılabilmekte ve operasyonel iyileşme sağlanabilmektedir. Firmada yaptıkları dijital dönüşüm adımları hakkında bilgiler veren Canovate Group Tedarik Zinciri Direktörü Metin Çetin, şunları söyledi: “Firmamız Canovate Group, Ar-Ge ve inovasyon odaklı global bir şirketler grubudur. Veri merkezi (data center) ve fiber optik sistemlerindeki teknolojimiz ve uçtan uça ürün portföyümüz ile dünyanın ilk 8 global markası arasında yer alıyoruz. Dünya genelinde sektörünün liderleri arasında bulunan Canovate Group olarak “dijital dönüşümde” de bir başarı öyküsü yazdık. Canovate Group’ta, tüm modülleriyle tamamen entegre bir ERP sistemi kullanmaktayız. Klasik ERP mantığına ilave olarak, kritik süreçlerimizde kendi dinamiklerimize uygun, hedef odaklı ek yazılımlar ile prosesleri dijitalize etme yolunda ciddi çalışmalar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Canovate Group sektöründe lider bir firma olarak yükselmeye devam etmektedir, ürün kalitesi ve gamındaki başarısının yanı sıra, tüm paydaşları ile birlikte süreç yönetiminde de yenilikçi ve lider olmayı sürdürmektedir. Bu yolculuğumuzda, müşterilerimize sunduğumuz çözümlerin daha da optimize edilmesi için tüm süreçlerimizde tamamen dijitalleşmeye devam edeceğiz” dedi. Canovate Group Tedarik Zinciri Direktörü Metin Çetin, dijital dönüşüm noktasında yapılan çalışmalar hakkında şunları söyledi:

Dijital dönüşüm, kurumların iş süreçlerinde verimliliğini arttırmak, tüm operasyonlarda devamlı bir iletişim ve dönüşüm içinde olmak, kurum olarak müşterilerine daha çok değer katmak için, dijital teknolojilerin kurum içi süreçlerin tamamına entegre edilmesi ve işlerin dijital olarak yönetilmesi demektir. sıkıntısız yönetmek için ek yazılım ile özel ekranlar tasarlanmıştır. Satınalma sorumlusu, cari, stok kodu bazında anlık olarak güncellenen dinamik bir ekranda, herkesin açık tüm siparişlerini, gecikmeye düşen siparişleri, gecikme seviyeleri, termine kalan süreleri, fiyat değişimleri anlık olarak izlenebilmektedir. Henüz siparişe dönmemiş taleplerin de, bekleme süreleri, tedarik süreleri, gecikme durumları anlık takip edilmektedir. Aynı zamanda, tedariği tamamlanmış ancak kalite tarafından red edilen malzemelerinde çok hızlı sonuçlandırılması için aynı ekran üzerinden anlık takip yapılmaktadır. Ekrandaki tüm veriler, doğrudan ERP sisteminden anlık çekilmekte herhangi bir manuel müdahale yapılmamaktadır. Bu ekranda oluşan sonuçlara göre, kişi bazında performans ölçümü tamamen dijital ortamda yapılmaktadır.

1-Üretim Takip ve Kontrol Modülü: Üretim yapan firmaların ana sorunlarından birisi, yapılan plana, beklenen verim seviyesinde uyma zorluğudur. Sergilediği müşteri ve kalite odaklı yaklaşımın bir sonucu olarak bu kontrolü sağlıklı yapmak ve anlık takip etmek için Canovate Group bünyesinde, ayrı bir yazılım ile hazırlanmış entegre üretim takip ekranları mevcuttur. Üretimde çalışan personelimizin de, sürece detayları ile hakim olmasını sağlayacak şekilde, hattın başındaki ekranda günlük olarak hatta girecek iş emirleri, sırası ve öngörülen süreleri yer almaktadır. Hattan çıkan her ürün, barkod okutularak sisteme otomatik işlenir. Hattın sonundaki ekranda ise, üretilen her ürün anlık olarak güncellenir, plana uyum süre ve miktar olarak ekrandan anlık görülebilir. Günün sonunda fiili olarak hattın, tüm göstergeleri oluşmuş olur. Bu sayede, hattın etkinliği tam anlamıyla tamamen dijital ortamda, manuel müdahalelerden bağımsız olarak ölçülmüş oluyor.

3-Araç Yerleşim Modülü: Konteyner veya tır bazında yükleme yapan firmalar için, araç yerleşiminin optimum seviyede yapılması çok kritiktir. Günümüzde nakliye maliyetlerinin yüksek olması, nakliye süreçlerinin müşteriye herhangi bir katma değer sağlamamasından dolayı, nakliye sürecine dair her türlü iyileştirmeyi müşterimize yaptığımız bir yatırım olarak görmekteyiz. Bundan dolayı; araç yükleme optimizasyonunun önemi daha da artmıştır. Bu kapsamda, Canovate bünyesinde “Araç Yerleşim Yazılımı” hazırlandı ve daha önce manuel ve eklenik işlemlerle gerçekleşen bu proses, tamamen dijital ortama taşındı. Sürecin verimliliği artırılırken, aracın doluluğu ek siparişi gerektiren durumların önden belirlenebilmesine bağlı olarak dolu araç sevkiyat terminlerinde iyileşme v.b. konularda direkt müşteriye etki eden iyileşmeler sağlanması hedeflendi. Bu modül, mevcut ERP sistemi ile entegre çalışarak, sistemde tanımlı tüm ürünlerin ölçü ve ağırlık bilgilerine istinaden, tamamen Canovate’ye ve ürün tiplerine özel tanımlanan kısıtlara göre, tüm hesaplamaları otomatik ve saniyeler içinde yapmaktadır. Optimizasyon teknikleri kullanılarak belirlenen kısıtlara göre, maksimum hacmin doldurulması sağlanmaktadır. Bu sayede, müşteriye teklif verildiği anda, araç yerleşimi de yapılmakta ve müşteri ile hemen paylaşılmaktadır. Araçta boşluk olması durumunda, ilave sipariş ile yükleme optimum seviyeye çıkarılmaktadır. Aynı zamanda, çeki listeleri de anlık olarak çıkarılmakta ve paylaşılmaktadır. Hem müşteri, hem de Canovate açısından ciddi avantaj sağlanmaktadır.

2-Satınalma Takip Ekranları: Tedarik edilen malzemelerin zamanında ve eksiksiz gelmesi, üretim yapan firmalar için son derece önemlidir. Özellikle ürün çeşidinin çok olduğu ve tedarik sürelerinin çok değişken olduğu durumlarda, zamanında tedariğin önemi daha da artmaktadır. Canovate Group bünyesinde, bu süreci

4-Tedarikçi İletişim Platformu: Tedarikçiler, ana üreticilerin çözüm ortaklarıdır. Ana üreticide akışın sorunsuz işleyebilmesi için tedarikçi ile iletişimi son derece önemlidir. Tedarikçi ile olan iletişim, ne kadar hızlı ve hatasız olur ise, süreç o kadar sorunsuz devam eder. Canovate bünyesinde, tedarikçilere geçilecek

siparişler tamamen ERP üzerinden otomatik olarak kendilerine aktarılmaktadır. Sipariş formu, satınalma sorumlusu tarafından sistemde sipariş oluşturulduğu ve onaylandığı anda, sistemde kayıtlı olan cari bilgilerine daha önce belirlenen formatta otomatik olarak mail ile gitmektedir. Siparişler oluşturulduktan sonra, termin tarihlerine göre, takibi de yine sistemden otomatik hatırlatmalar ile yapmaktadır. Sisteme tanımlanan parametrelere göre, termin yaklaştıkça tedarikçiye otomatik mail ile uyarılar gitmekte ve malzemenin zamanında gelmesi sağlanmaktadır. Bu platform, yukarıda değindiğimiz satınalma takip ekranları ile uyumlu çalışmaktadır. Bu sayede, manuel takip ile yapılan birçok iş dijital ortama taşınarak sürecin verimi arttırılmıştır. 5-Dijital Performans Ölçüm Platformu: Üst yönetim tarafından belirlenen hedeflere ulaşmak için tüm süreçler yakından takip edilmekte ve her bölümün kendi süreçlerine özel olarak operasyonel bazda performans ölçümleri yapılmaktadır. Belirlenen KPI’ların ölçümleri, tamamen dijital ortamda ERP ve CRM sisteminden veriler çekilerek, otomatik olarak yapılmaktadır. 6-Sipariş-İrsaliye-Fatura Kontrol Modülü: Tedarikçilerle ile görüşülerek anlaşma sağlanan fiyatlara göre, sistemde siparişler oluşturulmaktadır. Malzeme teslimatı yapıldıktan sonra, gelen faturanın geçilen siparişe göre uygunluğunun kontrolünü manuel yapmak, ciddi bir zaman kaybına neden olmakla beraber, bu şekilde gerçekleştirilen her işte olduğu gibi bu durum hataya da çok açık olduğundan Canovate bünyesinde oluşturduğumuz ek modül ile Sipariş-İrsaliye-Fatura kontrolü miktar ve birim fiyat bazında otomatik yapılmaktadır. Tüm işlemler tamamen dijital ortamda yapıldığı için, bu modül yerine koyamadığımız en kıymetli kaynak olan zamanı verimli kullanmaya fırsat yaratmasının yanısıra, hata riskini de ortadan kaldırmaktadır. 7-İş Zekası Çözümleri: Tüm süreçlerde verilerin anlık, hızlı ve doğru alınması çok önemlidir. Süreçlerdeki birçok karar, bu verilerin analiz edilmesi sonucu alınmaktadır. Canovate bünyesinde kullanılan Business Objects ve Crystal Report uygulamalarıyla, ihtiyaç duyulan tüm veriler, istenilen rapor formatında anlık olarak veya istenen tarih ve saat planlamasıyla otomatik olarak alınmaktadır. Tüm süreçler ile ilgili belirlenen kritik raporlar, belli bir plan çerçevesinde otomatik olarak yayınlanmaktadır.


Intertech-Cloud Finansal Bulut Hizmetleri Intertech 30 yılı aşkın tecrübesi ve alanında uzmanlaşmış 1100’ün üzerindeki teknik kadrosuyla ürettiği 100’den fazla ürünü ; finans ve bankacılık sektörüne yönelik geliştirdiği yenilikçi çözümleriyle, başta Türkiye olmak üzere, Avrupa , Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki 10 ayrı ülkede 50’den fazla finansal kuruma hizmet sunmaktadır. Intertech müşterilerine katma değer yaratacak BT çözüm ve hizmetlerini, en yeni teknolojileri kullanarak, rekabet avantajı sağlayarak, üstün hız, kalite ve düşük maliyet ile sunmayı kendisine ilke edinerek Türkiye’de ve dünyada önde gelen teknoloji şirketleri arasında yerini almayı başarmıştır.

teknolojileri ön planda tutularak büyük bulut hizmet sağlayacıları tarafından da kullanılan en son bilişim çözümleri tercih edilmiş ve bulut altyapılarında yaygın olarak kullanılan tedarikçiler seçilmiştir.

Bulut Bilişim , 2006 yılından bu yana tüm dünyada bilgi teknolojileri alanından başlayarak iş dünyasından son kullanıcıya kadar hayatımızın her alanına girdi ve giderek artan bir ivme ile sanal ve gerçek dünyayı birbirine sıkı sıkıya bağlama görevini sürdürmeye devam ediyor. Günümüzde en küçüğünden en büyüğüne kadar pek çok işletme fiziksel veri merkezlerini ve sunucularını satın almak, sahip olmak ve bakımını yapmak yerine bir bulut sağlayıcısından hesaplama gücü, veri depolama , veri yedekleme , e-posta , yazılım geliştirme ve test etme , veritabanları , büyük veri ve olağanüstü durum kurtarma gibi çok çeşitli teknolojik hizmetleri aylık, yıllık ya da kullandıkça öde modelleri ile kiralamayı tercih ediyor. Ülkemizde de bulut bilişim alanında son yıllarda yatırımların arttığını ve bulut hizmetlerine olan güvenin sağlamlaştığını görüyoruz.

IPS, WAF, Firewall gibi güvenlik konularında yetkin çalışanlar bulunması ve bulundurulmasındaki zorluk ve sistem , uygulama ve veritabanı yöneticiliği gibi çok farklı alanlarda farklı yetkinliklerdeki çalışanlara olan ihtiyaç genel olarak finans sektörünün önde gelen sorunları arasında yer almaktadır.

Türkiye'de Bulut Teknolojisi, finans sektöründeki yeri regülasyonlar gereği belli kurallara tabi olmak durumundadır ve bu kurallar 15 Mart 2020'de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayınlanan Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik'de detaylıca şekillendirilmiştir. Özellikle müşteri verisinin güvenliği için ülke sınırları içerisindeki veri merkezlerinde saklanması net olarak belirtilmiştir, bu verilerin yurtdışındaki genel bulut hizmet sağlayacılarında depolanması ve işlenmesi mümkün olmamaktadır. Intertech Türkiye finans sektörünün öncü kuruluşlarından biri olarak finansal kuruluşlarda kullanılmak amacıyla özel bulut sistemlerine yatırım yaparak dünyanın önde gelen teknoloji devleri ile anlaşmalar imzalamış ve Intertech-Cloud adı altında finansal bulut hizmet sağlayıcı alt yapısını devreye almıştır. Burada özellikle “micro-segmentation” ve “multitenancy”

Intertech-Cloud birincil ve ikincil sistemlerinin tamamı Türkiye’deki Intertech Veri Merkezleri’nde barındırılan ve sadece finansal kuruluşlara özel olarak tahsis edilmiş donanım ve yazılım kaynaklarının son teknolojiler ile paylaşıldığı ve mantıksal ayrımının micro-segmentation ve multitenancy ile yapıldığı finansal bir bulut hizmetidir.

Intertech-Cloud bulut alt yapısı ile hizmet verilecek finansal kurumların mantıksal olarak izole edilmesi ile birlikte uygulama bazlı bölümlendirme yapılması ve her sanal sunucunun önüne kernel seviyesinde çalışan güvenlik duvarları yerleştirilerek her bir bölümlendirmedeki ağ trafiğinin kontrol altına alınması ve en üst seviyede güvenlik sağlanması hedeflenmiştir. Müşterilerin birincil sistemleri için pahalı donanımlara yatırım yapma , idame ettirme ve belli periyodlarla teknolojik güncelleme gerekliliği gibi konularda getirdiği yararlar , ikincil sistemler için hazır replikasyon alt yapısı ve yönetilen hizmetler ile uygulama, veritabanı ve sistem tabanlı hizmetler sunması ile Türkiye’de küçük ve orta ölçekli finansal firmalar için maliyet, güvenlik ve Intertech içerisinde yıllardır konusunda uzmanlaşmış yetkin iş gücünü kullanma avantajını sağlamaktadır. Küçük ve orta ölçekli bankaların ve finansal kuruluşların Operasyonel , Güvenlik ve ODM gibi alanlarda Tier 1 bankaların seviyesinde hizmet almaları hedeflenmektedir. Bu amaçla bankaların olgunluk seviyelerinin artırılması , yönetilen hizmetlerle operasyonel kolaylığın sağlanması ve acil durum ve felaket durumlarında ODM’deki ikincil sistemlerden faaliyetlerine en kısa sürede devam etmeleri ve bu durum sona erdiğinde tekrar birincil sistemlere geri dönüşün sağlanması , periyodik olarak felaket senaryosu simülasyonlarının yapılması ve bütününde ülke ekonomisine ciddi katkılarda bulunulması Intertech-Cloud yapısının kurulmasındaki temel amaçlardan başlıcalarıdır.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Pandemi fabrikalarda dijital dönüşümü hızlandıracak

Sektör Market

Koronavirüs salgınıyla birlikte dijitalleşme süreci hız kazandı. Üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşümün zorunlu hale geldiğini bu süreçte çok daha derinden hissettiğimizi söyleyen CLPA (CCLink Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, önümüzdeki dönemde dijitalleşmeye yatırım yapan ve yeniliklere kolay adapte olan kurumların avantajlı konumda olacağını belirtti…

IT

network

8

İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha derinden hissettik. Endüstriyel haberleşme alanında faaliyet gösteren Japonya merkezli bir kuruluş olan CLPA’nın Türkiye Müdürü Tolga Bizel, Covid-19 salgını ile birlikte özellikle fabrikalarda eksikliği anlaşılan dijitalleşmenin önümüzdeki dönemde büyük bir hız kazanacağını vurguladı. Sanayi 4.0’a uyumlu altyapıya sahip olan ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi koronavirüs öncesinde gerçekleştiren işletmelerin bu süreçte faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğüne dikkat çeken Bizel, dijital dönüşüme yatırım yapmayan işletmelerin önümüzdeki dönemde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğini söyledi. Yüksek üretim kabiliyeti olan Türkiye’nin robotlu otomasyon sektöründe büyük bir potansiyeli olduğunu ifade eden Bizel, makinelerin birbiriyle iletişim kurabildiği akıllı fabrikalarda, iletişim verilerinin hızlı ve güvenilir bir şekilde yönetilmesi için endüstriyel haberleşmenin büyük önem taşıdığını belirtti. Bizel, bu noktada devreye giren ve Zaman Duyarlı Ağ teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıkan CC-Link IE TSN’nin sanayicilere rekabet gücü sunduğunun altını çizdi. Dijital dönüşüme mesafeli yaklaşan kurumların yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğini vurgulayan Bizel, “Tüm dünyada ve ülkemizde görülen koronavirüs salgınının ardından her anlamda yeni bir dünya düzeni bizi bekliyor. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü benimseyen kurumların faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğünü görüyoruz. Sanayi 4.0’a uyumlu altyapıya sahip olan ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi pandemi öncesinde gerçekleştirmiş olan işletmeler, uzaktan erişimle verimli bir şekilde fabrikalarını yöneterek ve riski minimize ederek üretmeye devam etti. Henüz dijital dönüşüme adapte olamamış büyük işletmelerin yanı sıra özellikle KOBİ’lerin bu süreçte daha dikkatli ve doğru adımlar atması gerekiyor. Dijital dönüşüme yapılacak yatırımlar sadece üreticiyi değil aynı zamanda ülke ekonomimizi de olumlu yönde etkileyecek. Bundan sonraki süreçte de dönüşüme bağlı olarak; Sanayi 4.0, yapay zeka, endüstriyel nesnelerin interneti, akıllı fabrika, dijital ikiz ve siber güvenlik kavramlarının çok daha fazla gündeme geleceğini söyleyebiliriz” dedi.

rev alabiliyor. İşletmeler yetişmiş insan gücünü kaybetmek istemedikleri için birçok fabrikada bu tür uygulamaların yapıldığını görüyoruz. Ayrıca robotların sağladığı kapasite artışı ve hız sayesinde büyüyen işletmelerde farklı fırsatların da ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz.”

Yüksek üretim kabiliyetine sahip Türkiye için dijitalleşme şart “Dünya ekonomisi üzerinde söz sahibi olan güçlerin gelecek vizyonlarına baktığımızda; bilim ve teknolojiye hakim, yeni teknolojiler üretebilen ve bilinçli kullanabilen, teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış ülkeler olduklarını görüyoruz” diyen Tolga Bizel, dolayısıyla yatırımların da ağırlıklı bir şekilde robotlar, makinalar ve tüm bu sistemler arasında kesintisiz haberleşme sağlayan açık ağlar üzerine olacağının altını çizdi. Yüksek üretim kabiliyeti olan Türkiye’nin robotlu otomasyon sektöründe de büyük bir potansiyeli bulunduğunu ifade eden Bizel, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu üretim kabiliyetinin sürdürülebilir olması için rekabet edebilir olmak, rekabet için de üretim kalitesini artırırken maliyetleri düşürmek gerekiyor. İnsanla birlikte çalışan robotlu sistemler tüm bu gereklilikleri bir arada sunabilecek ideal çözümlerin başında geliyor. Robotları kullandığımız işler genelde insanların bir zaman sonra yapmaktan sıkılabildikleri tekrarlayıcı veya insan eliyle sağlanamayacak hassasiyetlere ihtiyaç olan ya da sağlık açısından zararlı ve tehlikeli işler olarak karşımıza çıkıyor. Bu işlerde robotların rol almasıyla birlikte ilgili departmanlarda çalışanlar üretim hattında farklı bir bölüme transfer edilerek yeni bir gö-

Akıllı fabrikalarda hızlı ve güvenli haberleşme çok önemli Sanayi 4.0 sürecindeki en önemli unsurlardan birinin büyük verinin toplanması, paylaşılması ve işlenmesi olduğunu söyleyen Tolga Bizel, “Akıllı fabrikalarda robotlar dahil üretim hattındaki tüm makine ve sistemlerin birbiriyle çok hızlı bir şekilde haberleşmesi gerekiyor. Makinelerin birbiriyle iletişim kurabildiği akıllı fabrikalarda, iletişim verilerinin güvenilir bir şekilde yönetilmesi son derece önemli. Dijital fabrikalarda pek çok veri, çok sayıda cihaz tarafından gerçek zamanlı olarak oluşturularak süreçlerin şeffaf bir şekilde görüntülenmesini sağlamak üzere paylaşılıyor. Bu sürecin başarısında endüstriyel haberleşme sistemlerinin bant genişliği büyük önem taşıyor. CLPA’nın en yeni teknolojisi olarak bu noktada devreye giren CC-Link IE TSN, Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıkıyor. Saniyede 100 megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde, Sanayi 4.0’ın gereklerini yerine getirmek çok büyük ölçüde kolaylaşıyor ve sanayicilerin rekabet gücü artıyor” derek sözlerini tamamladı.



IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

Vodafone Red’lilere en popüler uygulamalar sınırsız olacak

IT

network

10

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, dijitalleşme vizyonunun öncüsü haline gelen ve bu yıl onuncu yaşını kutlayan Vodafone Red çatısı altında müşterilerine yenilikçi ürün ve hizmetler sunmaya devam ediyor. Red müşterilerinin her geçen gün artan dijitalleşme taleplerini karşılamayı hedefleyen Vodafone, sektörde bir ilke imza atarak, en popüler uygulamaların sınırsız sunulduğu yeni portföyünü tanıttı. Vodafone Red’in 4 farklı tarifeden oluşan yeni portföyünde WhatsApp, Facebook, Instagram, YouTube, Twitter, Spotify ve Facebook Messenger uygulamaları sınırsız olarak ve hiçbir ek işlem yapmadan kullanılabilecek. Red’liler, WhatsApp ve Facebook Messenger üzerinden sesli ve görüntülü aramalarını da sınırsız gerçekleştirebilecek. Red’liler ayrıca, 23 Vodafone ülkesinde yaşayan sevdikleriyle hiçbir ek ücret ödemeden 120 dakika konuşabilecek, yurtiçinde ise Vodafone’lularla ve sabit hatlarla sınırsız sesli görüşme yapabilecek. Ayda 59 TL’den başlayan fiyatlarla sunulan yeni Red tarifelerinin internet içeriği ise 20 GB’dan başlayacak. Vodafone Red’in yeni portföyünün tanıtıldığı online toplantıda konuşan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, şunları söyledi: “Vodafone Red, sadece tarifelerden oluşan bir dünya değil. Müşterilerimizin uçtan uca iletişim ihtiyaçlarını karşılarken, onlara seyahatten ulaşıma, eğlenceden yeme içmeye kadar pek çok alanda ayrıcalıklar sunuyoruz. Salgınla birlikte değişen yaşam tarzlarını da göz önüne olarak Red müşterilerimizin hayatını kolaylaştıracak yeni bir adım daha atıyoruz. Red dünyasını sınırsız uygulamalarla genişletiyoruz. Bu, aynı zamanda onuncu yılımızı da taçlandıracak bir yenilik olacak. ‘Herkes yapar ama Red’li sınırsız yapar’ diyoruz. Bu yeniliğimiz, sektörde bir ilk olacak. Yeni Red portföyümüzde müşterilerimiz WhatsApp, Facebook, Instagram ve

Bu yıl onuncu yaşını kutlayan Vodafone Red, ayrıcalıklarla dolu dünyasını yenilikçi ürün ve hizmetlerle genişletmeye devam ediyor. Vodafone, dijitalleşmeye dayalı kullanım alışkanlıklarıyla öne çıkan Red müşterileri için geliştirdiği yeni portföyünde, WhatsApp, Facebook, Instagram, YouTube gibi en popüler uygulamaları sınırsız sunacak. Vodafone Red’liler, WhatsApp ve Facebook Messenger üzerinden sesli ve görüntülü aramalarını da sınırsız gerçekleştirebilecek… YouTube gibi en popüler uygulamaları sınırsız olarak ve hiçbir ek işlem yapmaya gerek kalmadan kullanacak. Salgın döneminde, görüntülü ve sesli aramalar hepimizin hayatında çok daha fazla yer almaya başladı. Bu alışkanlıkların uzun vadeli olacağını öngörüyoruz. Bu kapsamda Red’lilere WhatsApp ve Facebook Messenger üzerinden sesli ve görüntülü aramaları da sınırsız gerçekleştirme imkânı sunuyoruz. Vodafone olarak, Red müşterilerimizin hayatını kolaylaştıracak ayrıcalıklar sunmaya devam edeceğiz.”

Aylık internet kullanımı 15,3 GB oldu Online toplantıda Vodafone Red’in son bir yılı da değerlendirildi. Buna göre, Vodafone Red ayrıcalıklarını 1 yılda 483 bin müşteri kullandı. Vodafone Red’lilere 400 milyon TL’si yurtdışı faydalarıyla, 36 milyon TL’si GSM dışı faydalarla ve 4,8 milyon TL’si içerik servisleri ve sponsorluklarla olmak üzere 440 milyon TL’yi aşan ayrıcalık sağlandı. Red’liler, son 1 yılda 698 milyon GB mobil internet kullandı, 32 milyar dakika konuştu, 3,5 milyar SMS attı. Aylık internet kullanımı ortalama 15,3 GB’a ulaşan Vodafone Red’liler, normal bir faturalı tarife kullanıcısına göre 3,6 kat daha fazla internet kullandı. Red müşterilerinin yüzde 77’si aktif olarak her ay Vodafone Yanımda’yı ziyaret ederek işlemlerini bu uygulama üzerinden dijital bir şekilde gerçekleştirdi.

Red’liler, yurtdışını ararken 265 milyon TL tasarruf etti Vodafone Red’liler 23 ülkedeki ev, cep ve iş telefonlarını tarifelerindeki her yöne dakikaları kullanarak aramaya da devam etti. Son 1 yılda Vodafone Red’lilerin aylık ortalama %8’i yurtdışını aradı.

En çok Almanya, Fransa ve Hollanda’yı arayan Vodafone Red’liler, yurtdışını Türkiye’yi arar gibi arayarak 265 milyon TL tasarruf etti. Diğer yandan, tarifelerdeki ses, internet ve SMS haklarını 104 ülkede Türkiye’deki gibi özgürce kullanma imkânı sunan Her Şey Dahil Pasaport – Dünya hizmetini son 1 yılda 363 bin kişi kullandı.

Salgında data kullanımı %18 arttı Koronavirüs salgınının Türkiye’de de görülmesi ve “evde kal” çağrısı ile birlikte Vodafone Red’lilerin de teknoloji kullanım oranları arttı. Salgın sürecinde mobil data kullanımlarında yüzde 18’lik artış görülen Red’liler, Şubat-Mart-Nisan aylarını kapsayan dönemde Vodafone TV’de 5 milyon saatin üzerinde kullanım yaptı. Red’lilerin 23 Vodafone ülkesi yönünde yaptığı aramalar yüzde 19, WhatsApp kullanımı ise yüzde 48 arttı.

12 ay boyunca ücretsiz Vodafone TV paketi Vodafone, salgın döneminde Red müşterilerinin hayatını kolaylaştıracak çeşitli aksiyonlar da aldı. Bu kapsamda, yurtdışındaki Red’liler için Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Çağrı Merkezi’ne yapılan aramalardan ücret alınmadı. Red’lilere 12 ay boyunca ücretsiz Vodafone TV paketi sunuldu ve TV kullanımlarını daha kolay yapabilmeleri için 2 GB internet hediye edildi. Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden yayınlanan online eğitimler için Red müşterilerine 6 GB ücretsiz data yüklendi. Diğer yandan, Red’lilere salgın süresince tüm işlemlerini dijital platformlardan yapabileceklerine dair bilgilendirmeler yapıldı.



IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

2020’nin en çok konuşulanı görüntülü arama hizmetleri olacak

Sektör Market

Koronavirüs salgınının, insanları evden çalışmaya zorunlu kıldığı bu dönemde görüntülü arama hizmetlerinin kullanımında çok büyük bir artış yaşandı. Video konferans küresel pazar büyüklüğü değeri 2019’da 3,85 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ortalama video konferans toplantı süresi 31- 60 dakika arasında sürerken, video konferans kullanan işletmelerin yüzde 94’ü şirketin daha fazla üretkenlikten yararlandığını belirtiyor. Video konferansın büyüme oranı, COVID-19 pandemisinden önemli ölçüde etkilenerek, daha önce hiç görülmemiş miktarda video konferans kullanımı görecek. operasyonları ve seyahat maliyetlerini azaltan, eğitim ve iletişimde verimliliği arttıran telekomünikasyon sistemlerine duyulan ihtiyacın artmasıyla, video konferans kullanımına gösterilen ilgi de birçok sektörde aynı derecede artıyor.

IT

network

2024’te pazar büyüklüğü 20 milyar dolardan fazla olacak Görüntülü Etkileşim Platformu 11Sight’ın Türkiye Ülke Müdürü Ercan Gümüş, pandemi sürecinde görüntülü görüşme pazarındaki büyümeye dikkat çekerek, küresel video konferans endüstrisinin pazar büyüklüğünün 2020 yılı sonuna kadar toplam değerinde 6,4 milyar dolara ulaşacağını belirtti. Gümüş, 2024 yılına kadar, web konferansı yazılım endüstrisinin pazar büyüklüğünün 20 milyar dolardan fazla olacağının öngörüldüğünün de altını çizdi.

Milyonlar, dijital iletişim araçlarını kullandı

12

Pandemi nedeniyle dijital iletişim araçlarının kullanımı siyasi partiler, şirketler, eğitim kurumları ve dünya çapındaki sosyal izolasyon uygulamaları nedeniyle evden çalışmaya başlayan milyonlarca kişi tarafından kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada özellikle görüntülü konuşma hizmetleri uzun süredir beklenen ivmeyi hızla yakaladı. Eğitim ve sağlık sektörlerinde de, çalışanlar ve katılımcılar arasındaki etkileşim için telekomünikasyon ağlarının kullanımında önemli bir artış yaşandı. Özellikle büyük ölçekli işletmeler için

Seyahat maliyetleri %30 azalıyor Şirketler video konferanslarla, işe gidip gelmeyerek zamandan tasarruf sağlarken, video konferans kullanarak seyahat maliyetlerini de yüzde 30’a kadar azaltıyor.

ABD’de günde 11 milyondan fazla video konferans yapılıyor Mobil pazar verilerinin önde gelen küresel sağlayıcılarından emarkater.com ve App Annie tarafından yapılan araştırmalara göre, Amerika Birleşik Devletleri işletmelerinde günde 11 milyondan fazla video konferans toplantısı yapılıyor. Çalışma alanında video konferans kullanan çalışanların yüzde 35’i, şirket kültürüne daha fazla dahil edildiğini ve daha değerli hissettiklerini ifade ediyor. Bir ekipte video konferans kullanan işçilerin yüzde 43’ü, uzaktan çalışma stiline rağmen üretkenliklerini artırabileceğine inanıyor. İşletmelerin yüzde 94’ü video konferansın işletmelerinin verimliliğini artırdığını iddia ediyor.

Uzaktan çalışan sayısı % 115 arttı Uzak çalışan sayısı son 10 yılda yüzde 115 arttı ve artmaya devam ediyor. Sadece 2 yıl öncesine kıyasla, yüzde 87 daha fazla kişi şu anda video konferans kul-

lanmayı tercih ediyor. CEO’ların yüzde 75’i video konferansın düzenli konferans görüşmelerinin yerini alacağını tahmin ediyor.

CFO’ların % 56’sı gelecekte video konferanslara yatırım yapacak Çalışanlarının yaklaşık yarısının önümüzdeki on yıl içinde konferans görüşmesi gibi telekomünikasyon kanallarında yer alması bekleniyor. Kurumsal işletmelerin yüzde 78’i ekip toplantılarını kolaylaştırmak için video konferans kullanırken, CFO’ların yüzde 56’sı ise işle ilgili seyahatleri azaltmak için gelecekte video konferanslara yatırım yapmayı planlıyor.

2022 yılına kadar 11 milyar dolara yakın büyüme bekleniyor İş hayatındaki kişilerin yüzde 77,2’si uzak çalışanlarla bağlantı kurmak için video konferans kullanıyor. Web ve video konferans teknolojisi endüstrisinin daha geniş bir parçası olarak, sesli ve yazılı mesajlaşma iletişim platformu (CPaaS) pazarının 2022 yılına kadar 11 milyar dolara yakın bir büyüme göstermesi bekleniyor. Çalışanların yüzde 51’i günlük konferans için iş sohbet uygulamalarından daha fazla veya eşit derecede video konferans kullanıyor. Video konferans kalitesi söz konusu olduğunda, kullanıcıların yüzde 46’sı iyi ses kalitesinin video konferans platformlarını ayrıştırmada önemli olduğunu iddia ediyor.



IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Kiğılı CEO Hilal Suerdem

“‘Türkiye’nin erkek giyim markası’ algısını yurt dışına da entegre ederek, ‘Brand of Turkey’ algısıyla birleştirmek istiyoruz.”

Türkiye’nin Erkek Giyim Markası mottosu ile 82 yıllık geçmişe sahip yerli dev Kiğılı’nın yatırımlarını, yeni dönem stratejilerini, pandemi dönemindeki çalışmalarını ve yeni normal döneme yönelik planlarını Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem’e sorduk. Ailenin damadı hem de markanın CEO’su olmasına rağmen bir çalışan gibi mesai gözetmeksizin hayatının önemli kısmın markayı geliştirmeye ve yaşatmaya adayan Suerdem, yaşanan yeni dönemde gereken tüm tedbirleri aldıklarını, her zaman bir aile gibi oldukları çalışanlarının rahatı ve sağlığının öncelikleri olduğunu, marka olarak dijitalleşmeye yapmış oldukları yatırımların pandemi dönemine hızlı adaptasyonda büyük faydasını gördüklerini ve yeni normal düzende e-ticaretin biraz daha ön plana çıkacağını belirtti. Suerdem, önümüzdeki


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

dönem hedeflerini de ‘Brand of Turkey’ algısını tüm dünyaya duyurmak olduğunu söyledi…

Tüm dünyanın gündeminde olan Covid-19 dönemini değerlendirebilir misiniz? Bu dönemi nasıl yönettiniz?

lerimize, nano teknolojik akıllı kumaşlarımızdan e-ticaret çalışmalarımıza kadar hızla dijitalleşen dünyada önemli bir sektör oyuncusu olduğumuza inanıyorum. 2020 yılı ve sonrasında da en büyük hedefimiz, bu yeni dönemin tüm enstrümanlarını en iyi şekilde kullanarak, Türkiye’nin erkek giyim markası Kiğılı’yı uluslararası arenada tanıtmak olacaktır.

“Uzun yıllardır devam eden dijitalleşme projelerimiz, bu süreçte bize ciddi avantajlar sağladı.”

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de korona salgınının sebep olduğu olumsuz tablo, ekonomiyi, dolayısıyla içinde bulunduğumuz perakende sektörünü de bir hayli zorladı. Özellikle istihdam yoğun bir sektör olduğumuz için, bu süreçte istihdamın sürdürülmesi ve çalışanların mağdur edilmemesi konusunda ülke ve sektör genelinde ciddi bir seferberlik başladı. Biz de bu seferberlikte üzerimize düşen sorumluluğu titizlikle sürdürdük. Kiğılı’nın bütün departmanlarında emek veren çalışanlarımızla aramızda çok güçlü bir bağ var. Çalışanlarımızın kaygılarını önemsiyor, güvenliği için gerekli tüm koşulları oluşturmaya devam ediyoruz. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüsle mücadeleye, hem içeride aldığımız tedbirler hem de tüketicimize ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefleyen çalışmalarımızla devam ediyoruz. Bu mücadele kapsamında önceliğimiz, çalışanlarımızın sağlığı ile tüketicilerimizin mağdur olmamasıydı. Bu kapsamda ilk adımımızı, Türkiye genelinde faaliyet gösteren 226 mağazamızı kapatarak attık. Aynı zamanda 25 bin metrekarelik genel müdürlük ve lojistik merkezlerimiz ile tüm çalışan servislerimizde, bakanlık ve yetkili birimlerin belirttiği şekilde, dezenfeksiyon uygulamaları başta olmak üzere gerekli tüm tedbirleri aldık. Pandeminin, ülkemizde etkisini gösterdiği ilk günden bu yana uzaktan çalışma sistemine uygun olarak hazırladığımız altyapımız ve online iletişim kanallarımız sayesinde devam eden operasyonlarımızı, çalışanlarımızın güvenliğinden ödün vermeden devam ettirebiliyoruz. Halihazırda ekiplerimizin birçoğu işlerini evlerinden çalışarak devam ettiriyor. Bugün kademeli olarak açtığımız cadde ve AVM mağazalarımızda, yine çalışan ve müşteri güvenliği için tüm önlemleri alıyoruz. Bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetebilmek için hem mağaza içi hem de mağaza dışında önlemler almayı sorumluluk görevi olarak sürdüreceğiz. Bu dönemdeki öğrenimlerimiz sayesinde, ilerleyen dönemde iş yapış şekillerinde ciddi değişiklikler olacağını düşünüyorum.

Yeni normal düzen diye adlandırılan önümüzdeki döneme yönelik yol haritanızı nasıl belirlediniz? Bütün dünyada hızla etkisini gösteren bir dijital dönüşüm süreci yaşanıyor. Kiğılı olarak, yüksek öngörülerimiz ve yatırımlarımızla, perakende sektöründe dijital dönüşüme uzun zamandır hazırlanıyorduk. Dolayısıyla bu dönüşüm sürecine hızla adapte olmakta zorlanmadık. Ayrıca, müşteri segmentimizi genişletmek ve gençlere ulaşmak için de e-ticaretin öneminin farkındaydık. Dünyada bugün üretimden tasarıma, pazarlamadan satışa kadar kurumsal evrenin hemen hemen her alanında müthiş bir değişim yaşanıyor. Yaşanan tüm bu dönüşümle birlikte, önümüzdeki dönemde “omnichannel pazarlama”nın önemi daha da artacak. Biz de tüm çalışmalarımızı bu doğrultuda yapıyor; bütünleşik pazarlama stratejilerini, farklı projelerde etkin biçimde uygulamaya özen gösteriyoruz. Kiğılı olarak, her biri tasarım merkezi olan mağazalarımızın dekorasyonundan inovasyon model-

Bu yeni dönemde, ticaretteki değişim ve dönüşüm ivmelenerek devam ederken, bizler de yaptığımız ve yapacağımız yatırımlarla bu süreci yakalayan değil, sürece yön veren olacağız. Tüm strateji ve yatırımlarımızı bu doğrultuda ilerletiyoruz. Üretimden son noktaya kadar bütün süreçlerimizde ileri teknoloji ve müşteri deneyimine en üst seviyede özen göstermeye devam edeceğiz.

Gelecek dönem yatırım stratejilerinizi ve sektörün geleceği hakkındaki öngörülerinizi anlatır mısınız? Pandemi sebebiyle AVM’lerin ve mağazaların kapatılması, birçok sektörü etkisi altına aldığı gibi perakende sektörünü de önemli ölçüde etkiledi. Mart ayıyla başlayan sosyal izolasyon süreciyle birlikte tüketiciler alışverişlerini ağırlıklı olarak e-ticaret kanalları üzerinden gerçekleştirdi. Her ne kadar sektör olarak dijital dönüşüme açık olsak da mağazacılık kültürünü benimsemiş bir toplumuz. Üreten taraf olarak, şimdi yepyeni bir sınavla karşı karşıyayız. Normalleşme sürecinin de başlamasıyla birlikte, tüketicileri güvenle mağazalara çekebilmeyi en büyük sınavlarımızdan biri olarak görüyoruz. Öte yandan bu sürecin yarattığı yeni alışkanlıkları ve dönüşümü göz ardı etmemek gerekiyor. Online alışveriş artık yaş ve segment fark etmeksizin hayatımızın önemli bir parçası olacak mesela. Bu alana yatırım yapmayı sürdüren firmalar, rekabette de öne çıkacaktır. Gelecek dönem yatırımlarımız arasında yurt dışın-

“Önümüzdeki dönemde ‘omnichannel pazarlama’nın önemi daha da artacak”

daki mağaza ağımızı genişletmek geliyor. Kiğılı olarak uzun zamandır Türkiye’deki mağazalarımızı kendi yatırımımızla açarken, yurt dışında uzun yıllardır bayilik sistemi ile ilerlemeyi tercih ediyorduk; ancak artık yeni dönemde hem Avrupa’da hem de farklı bölgelerde, pazarın dinamikleriyle uyumlu şekilde her iki modeli birden kullanıyoruz. Bugün 40 ülkede, 128 satış noktasında faaliyet gösteriyoruz. Azerbaycan’ın Gence şehrine üçüncü mağazamızı açtık. Bu alandaki yatırımlarımızı 2020 yılında da sürdürürken; ‘Türkiye’nin erkek giyim markası’ algısını yurt dışına da entegre ederek, ‘Brand of Turkey’ algısıyla birleştirmek istiyoruz.

Sizin eklemek istedikleriniz Daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Bu sürecin kalıcı değişiklikler yaratması kaçınılmaz. Ancak elbette iyileşeceğiz. Covid-19 virüsüyle mücadelede, her bir bireye ve her kuruluşa büyük sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Pandeminin yanı sıra çevreye ve insana duyarlılığın da artış gösterdiği bir dönemden geçiyoruz. Kar odaklılığın yerini sosyal odaklılık alırken; yeni dönemde insana dokunan, toplumu kucaklayan ve çevre dostu markaların yükseleceğini öngörmek hiç de zor değil.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörünün büyüklüğü 150 milyar lirayı aştı

Sektör Market

TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri”ni açıkladı. Bu verilere göre sektör, TL bazında bir önceki yıla oranla yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik hacme ulaştı. İstihdamını 143 bin kişiye çıkaran sektörün ihracatı da 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti…

IT

network

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), 2019 yılı “Bilgi ve İletişim Teknoloji Sektörü Pazar Verileri”ni dijital ortamda düzenlenen bir toplantıda açıkladı. Açılış konuşmasını TÜBİSAD Başkanı Kübra Erman Karaca’nın yaptığı toplantıda, TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan ve Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl, rapor hakkında açıklamalarda bulundu. Etkinlikte “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2020 Değerlendirmesi” başlıklı bir panel de düzenlendi. TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde, CONTEXT Türkiye Ülke Müdürü Erol Kuseyri ile TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyeleri Atilla Kayalıoğlu, Mehmet Ali Akarca, Burak Aydın ve Aslı Derbent, sektörün 2019 performansı ve geleceği hakkında görüşlerini paylaştılar.

Bilişim sektörüne destek yeni normale adapte olmak için gerekli

16

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kübra Erman Karaca, şu ifadeleri kullandı: “Ekonomimizin büyüme hızında bir süredir gözlemlenen yavaşlamaya ve konjonktürel açıdan belirsizliklerin egemen olduğu bir döneme rağmen, Türkiye’de bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü Türk Lirası bazında 2019 yılında da büyümesini sürdürdü. Bununla birlikte, COVID-19 salgınının bir sonucu olarak, 2019 yılı verilerini de hem dünyanın hem de sektörün karşı karşıya olduğu ‘yeniden başlangıç’ koşullarına göre değerlendirmenin daha sağlıklı olacağı düşüncesindeyim. Küresel ekonomide daralma beklentileri ve bilgi ve iletişim teknoloji sektörünün ‘yeni normal’ dönemine yapacağı potansiyel katkılar ışığında, sektörümüze yönelik yatırımların hızlı ve verimli bir şekilde artmasının, ülke ekonomimizin sürdürülebilir büyümesi ve kalkınmasına her zamankinden daha yüksek bir katkı sunacağını öngörebiliyoruz. Sektörümüzün Türk Lirasında göstermiş olduğu büyüme performansını ne yazık ki dolar bazında göremiyoruz. 2017 yılından bu yana devam eden bir daralma trendi, içinde bulunduğumuz dönemde özellikle üzerinde durmamız gereken bir konudur. Türk Lirası bazında sektörümüzün göstermiş olduğu büyüme performansına rağmen yüzde 11,8 olarak gerçekleşen yıllık

enflasyon oranını ve sektörümüzün mevcut potansiyelini göz önünde bulundurduğumuzda çok daha yüksek büyüme oranlarına ulaşmamız gerektiğini de ifade etmeliyiz. Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün ekonomik büyümenin lokomotifi olduğu gerçeği, rakamlar göz önünde bulundurulduğunda bir kez daha ortaya çıkıyor. Bu lokomotifi akılcı yatırımlarla ve girişimciliğin önünü açan politikalarla desteklediğimizde ülkemizin büyüme hızına ve küresel rekabet gücüne sağlanacak katkının da artacağı aşikârdır. Elbette COVID-19 salgını bu durumu daha net bir şekilde ortaya koydu. Günümüzün getirdiği olağanüstü çalışma koşulları açısından baktığımızda telekomünikasyon sektörü uzaktan bağlanma ve bireysel kesime olan hakimiyeti ile gelişme potansiyeline sahipken, bilgi teknolojileri sektörü ise yatırımların azalması ve hizmet ihtiyacının da yavaşlaması nedeni ile süreçten olumsuz etkilenebilir. Olumsuz etkilerin yaşanmaması adına tüm sektörlerde yükselen dijital dönüşüm farkındalığının yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca, yazılım ve bilişim sektörünün de ülkemizin olumsuz etkilenen diğer sektörlere uygulayacağı tüm desteklerden yararlandırılması yaşamsal önem taşıyor.” Dolar bazındaki küçülme ülkemizin teknolojiye daha az yatırım yaptığına işaret ediyor TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan raporun bulgularıyla ilgili şu görüşleri paylaştı: “Teknokentlerimizin kaydettiği büyüme oldukça sevindirici. Gerek şirket sayısı gerekse çalışan sayıları açısından sektörümüzün yüksek potansiyelini sergiliyorlar. Finans sektörü yazılımlarının en fazla ilgi çeken bileşenler olduğunu görüyoruz. Burada banka teknoloji birimlerinin şirketleşerek Ar-Ge Merkezi değerlendirmeleri içinde yer almaları farkı yaratan unsur oluyor. Teknoloji donanımı üretimimiz ve teknoloji altyapı yazılımları (veri tabanları-işletim sistemleri-analitik araçlar, orta katman yazılımları vb.) üretim becerimiz halihazırda sınırlı olduğu için söz konusu ürünler yerel üretim gibi görünen yazılım ve hizmetlerin büyük bir bölümünün içinde yer almaya devam ediyorlar. Bu nedenle de pazarın Amerikan Doları bazında küçülmesi aslında ülkemizin teknolojide geçmişe kıyasla 2018’den bu yana daha az yatırım yaptığına işaret ediyor.” Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl şunları ekledi: “5 trilyon dolara yaklaşan Küresel Bilgi ve İletişim Pazarı’nda ülkemiz için büyük fırsatlar olduğunu düşünüyoruz. Özellikle istihdam ve katma değerin yüksek olduğu yazılım ve hizmet alanlarında insan kaynağımızı rekabetçi hale getirip, özellikle Amerika gibi büyük pazarlarda varlık gösterebiliriz. Uluslararası pazarlara yönelirken unutulmaması gereken bir konu da

sürdürülebilir bir ihracat başarısı için dinamik bir iç pazar olması gerektiğidir.”

2019 Bilgi ve İletişim Sektörü Pazar Büyüklüğü TÜBİSAD raporuna göre, Türkiye bilişim sektörünün 2019 yılı büyüklükleri şu şekilde sıralandı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri toplam sektör büyüklüğü Türk Lirası bazında yüzde 14’lük büyüme ile 2019 yılında 152,7 milyar TL’lik hacme ulaştı. ABD doları bazında değerlendirildiğinde ise sektör büyüklüğü bir önceki yıla kıyasla yüzde 3 oranında daralarak 26,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Toplam sektör büyüklüğünü oluşturan iki ana unsurdan birisi olan bilgi teknolojileri Türk Lirası bazında yüzde 22’lik büyüme ile 2019 yılında 56,1 milyar TL’ye, İletişim Teknolojileri ise yüzde 11’lik büyüme ile 96,6 milyar TL’ye ulaştı. Bilgi Teknolojileri: 2019 yılında 56,1 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşan Bilgi Teknolojileri sektörünün alt kategorilerindeki büyüklükler şöyle oldu: Bilgi Teknolojileri Donanım: 20,4 milyar TL Bilgi Teknolojileri Yazılım: 23,4 milyar TL Bilgi Teknolojileri Hizmet: 12,2 milyar TL İletişim Teknolojileri: İletişim Teknolojileri sektörü 2019 yılında 96,6 milyar TL büyüklüğe sahip oldu. Alt kategorilerin dağılımı ise şöyle oldu: İletişim Teknolojileri Donanım: 29,9 milyar TL İletişim Teknolojileri Elektronik Haberleşme: 66,6 milyar TL Ürün ve Hizmetlerin Menşei: Bilgi Teknolojileri sektöründe üretilen hizmetlerin yüzde 81’i ile üretilen yazılımların yüzde 69’u yerli menşeili olurken, bilgi teknolojileri donanımlarının yüzde 83’ü ile iletişim teknoloji donanımlarının yüzde 84’ü ithal menşeili oldu. İstihdam 2019 yılında sektörün toplam istihdamı 143 bin kişiye çıktı. Toplam istihdamda yüzde 4’lük bir artış kaydedildi. Sektörün toplam istihdamının yüzde 77’si Bilgi Teknolojileri kategorisinde bulunuyor. Teknokentler Teknokentlerde büyüme sürdü, 2019 yılında teknokentlerde yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde 43 oranında artarak 22,9 milyar TL’ye ulaştı. 2019 yılında toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde yaratıldı. İhracat Sektörün ihracat performansı TL bazında yüzde 27’lik büyüme ile 6,5 milyar TL olarak gerçekleşirken, 2019 yılında ABD Doları bazında bir önceki yıla kıyasla yüzde 8’lik artışla toplam 1,1 milyar dolar seviyesinde ihracat gerçekleşti. Toplam ihracatın yüzde 75’i Avrupa Birliği ülkelerine yapıldı. İhracat performansını artırılması için teknoloji firmalarının kurumsal kapasitelerinin artırılmasına ek olarak pazar çeşitliliği faaliyetlerinin de desteklenmesi gerekiyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Türk Telekom’dan çevreci anlaşma Doğa ile uyumlu yatırım ve çalışmalarını hız kesmeden sürdüren Türk Telekom, 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde önemli bir anlaşmaya imza attı. Türk Telekom, başta enerji verimliliği projeleri olmak üzere, sürdürülebilirlik kapsamındaki yatırımlarının finansmanı amacıyla, Avrupa Kalkınma Bankası (EBRD) ile toplam maliyeti LIBOR + 2.85% olan 6 yıl vadeli 100 milyon USD tutarında bir kredi anlaşması gerçekleştirildi.

“Uluslararası finans kuruluşlarının güvenini gösteren gelişme” Türk Telekom Finans Genel Müdür Yardımcısı Kaan Aktan yaptığı açıklamada, “Sürdürülebilirlik politikamızın bir parçası olarak, enerji verimliliği başta olmak üzere çeşitli projeleri hayata geçiriyoruz. Sürdürülebilirliğin evrensel ilkelerini iş modelimize, stratejilerimize ve kurumsal karar alma süreçlerimize de tam olarak entegre etmeyi planlıyoruz. Bu alandaki hedeflerimize EBRD gibi bir iş ortağı ile ilerlememiz vizyonumuzun doğruluğunu tescilleyen aynı zamanda uluslararası finans kuruluşlarının şirketimize ve ülkemize güvenini gösteren bir gelişme. İmzalanan bu anlaşma EBRD ile olan

güçlü ve uzun soluklu işbirliğimizi daha da pekiştirecek” dedi.

Türk Telekom’dan çevre dostu projeler Enerji verimliliğini artırmak amacıyla şu ana kadar birçok projeyi hayatı geçirdiklerini belirten Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kıraç, “Hızla artan müşteri sayısına ve bant genişliğine rağmen, sabit ve mobil şebekede elektrik tüketimlerini uzun yıllardır

başarılı bir şekilde olumlu yönde yönetiyoruz. Baz istasyonu, sistem odası gibi enerji tüketimi gerektiren ekipmanları daha düşük enerji tüketen modellerle değiştirdik. Baz istasyonlarında, doğaya dost klima gazı kullanmaya ve belirli bölgelerdeki baz istasyonlarını yüksek verimlilikte çalışan modellerle değiştirmeye başladık. Projelerimiz pandemi koşullarına rağmen hızlı bir şekilde devam ediyor. Çalışmalarımızla birçok global kuruluşun da raporlarında yer alıyoruz. Örneğin, Küresel e-Sürdürülebilirlik Girişimi GeSI’nin verilerine göre, Türk Telekom sabit ve mobil şebekesi ile dünyada elektrik tüketimini azaltan nadir operatörlerden biri konumunda. Ayrıca, şirketlerin iklim değişikliği risklerini küresel çapta raporlayan Karbon Saydamlık Projesine de (CDP) dâhiliz. EBRD ile sağlanan finansman anlaşması, başarılı bir şekilde uygulamaya devam ettiğimiz enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik kapsamındaki yatırımlarımızın artarak devam etmesi açısından son derece önemli” dedi.

Sektör Market

Türk Telekom, Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik eden yatırımlara imza atarken, karbon emisyonunu sistematik olarak azaltan, enerji verimliliğine destek sağlayan yatırımlarına ve optimizasyon çalışmalarına da aralıksız devam ediyor. Türk Telekom bu çevreci vizyonuna paralel olarak; başta enerji verimliliği projeleri ve sürdürülebilirlik kapsamındaki yatırımlarının finansmanı amacıyla, 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde Avrupa Kalkınma Bankası (EBRD) ile toplam maliyeti LIBOR + 2.85% olan anaparası vade sonunda tek seferde ödenmek üzere 6 yıl vadeli 100 milyon USD tutarında bir kredi anlaşması imzaladı.

IT

network

E-ticarette istihdam ihtiyaçları değişti Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, pandemi sonrası işini e-ticarete taşımak isteyen firma sayısındaki artışın, istihdam ihtiyaçlarını değiştirdiğini belirtti…

E-Ticaret’te yaşanan son dönem gelişmeleri değerlendiren Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli şunları söyledi: “Türkiye’nin 2023 hedefi bilgi teknolojileri alanında 500 bin çalışana ulaşılmasıydı. Ancak yaşanan pandemi süreciyle her sektörde iş yükünün dijitale aktarılması, hem hedef rakamı artırdı hem de hedef süresini kısalttı. Birçok sektörde yeni dijital becerilere sahip personel ihtiyacı artmış durumda. Özellikle

e-ticaret çok hızlı bir dönüşüm içine girdi. Hem bizim hem de altyapı sağladığımız paydaşlarımızın, e-ticaret yönetiminden teknik işlere kadar çeşitli katmanlarda yeni personele ihtiyacımız var. E-ticaret sektöründe istihdam ihtiyacında ciddi bir artış oldu. İstihdam ihtiyaçları da değişti. Biz de gençlere yeni beceriler kazandırmak ve yeni nesil istihdam ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına, Ticimax Akademi bünyesinde ücretsiz e-ticaret eğitimleri veriyoruz. 3 yıldır ücretsiz olarak vermekte olduğumuz eğitimlerimizi, pandemi sonrasında online ortama taşıyarak hızlandırdık. Haftada 3-4 gün e-ticaret süreçleriyle

alakalı çeşitli konseptlerde eğitimlerimiz oluyor. Hedefimiz, sektörde eğitim açığını kapayarak artan istihdam taleplerine destek olmaya çalışmak. Pandemi sonrası e-ticarete başlamak isteyen Kobi sayısında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 50’nin üzerinde bir artış var. Koronavirüs nedeniyle iş yerini kapatmak zorunda kalan küçük ve orta ölçekli birçok işletme de, işini dijitale taşıma ve e-ticaret sitesi açma yönünde adım atıyor. Tüm bu ani gelişmeler dolayısıyla sektörle bağlantılı yeni istihdam alanlarında işe alımlarda da hareketlilik yaşanıyor.”

17


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Yaz tatilini online oyunlarla geçirecek çocuklar için 8 uyarı

Sektör Market

Koronavirüs pandemisi nedeniyle bu yaz çocuklar zamanlarının büyük bir bölümünü evde geçirecek. Bu nedenle çocukların oyun konsolu, telefon ve tablet ile oyun oynamaya daha çok yöneleceğini belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, online oyunlar nedeniyle çocukların maruz kalabilecekleri risklere dikkat çekerek ebeveynlere 8 önemli uyarıda bulunuyor.

IT

network

18

Çocuklar Koronavirüs pandemisi nedeniyle bu yıl yaz tatilinde online oyunlarla daha fazla zaman geçirecek. Ancak bu nedenle çocukların geç vakitlere kadar odasına kapanıp oyun oynamasının, oyunlarda tanıştıkları yabancılarla iletişimlerinin ve kişisel bilgilerinin güvenliğinin denetlenmesi gerektiğini belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, ebeveynlere 8 uyarıda bulunuyor. 1. İndirilen uygulamaları sıkı bir şekilde kontrol edin. Ebeveynlerin, çocukların indirdiği ve kullandığı her uygulamayı denetlemesi gerekiyor. Bir uygulamanın App Store’da veya Google Play’de üst sıralarda yer alması, o uygulamanın güvenli olduğu anlamına gelmemektedir. Uygulamanın ebeveyn denetimi içerip içermediği, hangi yaş grubuna uygun olduğu ve hangi bilgilere erişim sağladığı bu denetlemeyi gerçekleştirirken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardır. Uygulama kamera ve mikrofona erişim istiyorsa, bunun gerçekten oyun içerisinde gerekli olup olmadığını, gerekli değil ise kapatılması gerektiği bilinmesi gerekiyor. Eğer kameraya erişim gerekli ise, kameraya sadece uygulama kullanılırken erişim sağlama izni verilmelidir. 2. Siber güvenlik hakkında çocuğunuzu bilgilendirin. Ailelerin, çocuklarıyla siber güvenliğin neden önemli olduğu konusunda açık bir konuşma yapması gerekiyor. Aileler, çeşitli bağlantıların cihazlara zarar verebileceği ve siber güvenliği ihlal edebileceği konusunda çocukları bilinçlendirmeliler. Bu konuşmayı yaparken çocukları korkutmamak önemlidir çünkü çocuk, herhangi bir sorun ile karşılaştığında bunu ailesi ile açık bir şekilde paylaşmalıdır. Örneğin, çocuğu veya başkalarını rahatsız edecek bir durum yaşanıyorsa, herhangi bir zorbalık söz konusuyla, biri çocuktan fotoğraf göndermesini istiyorsa veya cinsel içerikli bir durum varsa doğrudan size anlatmaları gerektiğini söylemelisiniz. 3. Avatar kullanmaya teşvik edin. Çocukların, oyun oynarken kendi adlarını kullanmamaları da oldukça önemli. Ayrıca çocuklar, ev adreslerini vermemeli veya doğum günü bilgilerini başkalarıyla paylaşmamalılar. Bununla birlikte asla tanımadıkları insanlara kendi fotoğraflarını da

göndermemeliler. Oyunda fotoğraf kullanılması gerekiyorsa, çoğu çocuğun aşina olduğu avatarlar kullanılmalıdır. Genel bir kural olarak, çocuklarınıza mümkün olduğunca az bilgi vermenin her zaman daha iyi olduğunu anlatmalısınız. 4. İki faktörlü kimlik doğrulama kullanın. Birçok kişi, oyun sistemlerinin iki faktörlü kimlik doğrulaması (2FA) sunduğunun farkında değil ancak önde gelen oyun konsollarının çoğu bu özelliğe sahiptir. 2FA, en bilinen yönüyle hesaplara erişim için kişiye tek seferlik PIN kodu yollanmasıdır. Kısacası 2FA, oturum açma işlemlerini daha güvenli hale getirmek için kullanıcıya ikinci bir güvenlik katmanı sunar. Aynı zamanda birçok siber suçluyu da savuşturur, çünkü tanınmayan biri bir cihaza erişim sağlamaya çalıştığında, 2FA sistemi erişim hakları olmayan birinin sisteme girmeye çalıştığına dair bir bildirim gönderir. 5. Çocukların açık alanda oynamalarını sağlayın. Ebeveynler, gündemleri yoğunken, iş ve çocukların sorumlulukları arasında koşuştururken, çocuklarının kendi odalarında kapalı kapılar ardında tehlikeli olabilecek yabancılarla oyun oynuyor olabilecekleri gerçeğini unutabiliyorlar. Bu nedenle ebeveynler, oturma odası gibi açık bir

alana oyun sistemlerini kurmalılar ve bu sayede neler olup bittiğini göz önünde bulundurabilirler. 6. Ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik yazılımı kullanın. Çocuğunuzun oyun oynarken güvende kalabilmesini sağlamak için çevrimiçi aktivitelerini izleyebileceğiniz ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik çözümü edinin. Bitdefender Ebeveyn Kontrolü, uygunsuz içerikleri engeller, internet erişimini belli saatlerle kısıtlar ve ebeveynlere çocuklarının çevrimiçi aktivitelerini uzaktan görüntüleme imkanı sunar. Bitdefender Internet Security ve Bitdefender Total Security ürünlerinin içerisinde yer alan Bitdefender Ebeveyn Kontrolü aynı zamanda bağımsız bir uygulama olarak da mevcuttur. 7. Belirli aralıklarla uygulama temizliği yapın. Telefon ve tablette oyun oynayan çocuklar, farklı birçok uygulama ve oyunu cihaza indirebilirler. Bu nedenle belirli aralıklarla kullanılmayan uygulamaların silinmesi gerekiyor. Bu sayede hem cihazda depolama alanı açılabilir hem de arka planda çalışarak veri toplayan ya da şarjı tüketen uygulamalara engel olunabilir. 8. Her hesap ve cihaz için farklı ve benzersiz parolalar oluşturun. Çocuklar oyun konsol sistemlerinden, tablete, tabletten telefona kadar birçok cihaz üzerinden oyun oynayabilir. Her bir cihaza ve oyuna girişi için farklı şifreler kullanılması gerekiyor. Zayıf parolalar siber suçlular tarafından rahatlıkla kırılabilir ve bu durum başka kişisel bilgilerin, kötü niyetli kişilerin eline geçmesine neden olabilir.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Kaspersky, üç ay içinde tehlikeli üç popüler mobil uygulama keşfetti Kaspersky araştırmacıları, kullanıcılara istenmeyen reklamlar gösteren uygulamaların resmi uygulama mağazalarında daha sık görüldüğünü belirledi. Google Play’de yer alan ve reklam modüllerine sahip üç yeni uygulama üç ay içinde milyonlarca kullanıcıyı etkiledi. mekanizmalarını atlatmak için sıkça kullanılıyor. İnteraktif anket uygulamasının geliştiricisi, kendisine bilgi verildikten hemen sonra reklam yazılımını kaldırdı. Analiz edilen diğer uygulamaların yaklaşık 100 milyon kez indirildiği belirlendi. Bu uygulamalar bir yandan ana işlevlerini gerçekleştirirken diğer yandan uygulama kapalıyken bile akıllı telefon kilitlendiğinde yarım ekran reklamlar gösteriyor. Bu haberin hazırlandığı tarihte, bu uygulamaların geliştiricileriyle iletişime geçilmesine rağmen henüz reklam yazılımı modüllerinin kaldırılmadığı görüldü. Reklam yazılımları her zaman isteyerek yayılmıyor. Bazı yasal uygulamalar bile habersiz bir şekilde istenmeyen reklamlar yaymaya başlayabiliyor. Bunun nedeni ise genellikle reklam yazılımı geliştirme kitlerinin (SDK) kullanılması ve entegre reklam kütüphanelerinin test edilmemesi oluyor. Sonuç olarak, reklam modülleri uygulamaların son kodlarının arasına sızabiliyor. “Günümüzde telefonlarımıza bağımlı yaşıyoruz. Mobil cihazlarla çalışıyor, kişisel bilgilerimizi paylaşıyor ve eğlenceli içerikler izliyoruz. Bu da elbette reklam yazılımı geliştiricilerinin dikkatini çekiyor. Buradaki sorun yalnızca reklam yazılımlarının kullanımda çıkardığı ra-

hatsızlık değil. Düzgün geliştirilmeyen SDK’lar veri sızıntılarına yol açabiliyor. Bu SDK’ları geliştirenler, ekstra bir gelir kaynağı için kullanıcı verilerini üçüncü taraflara satabiliyor. Böylece kullanıcılara, kendi izinleri olmadan özel reklamlar gönderilebiliyor. Tüm kullanıcıların kendini rahat hissettiği bir dijital alan var ve insanların cihazlarına güvenebilmesi bugünlerde çok daha önemli.” diyen Kaspersky Güvenlik Uzmanı Igor Golovin, sözlerini şöyle tamamladı: “Reklam yazılımlarının tespit edilmesini önlemek için kullanılan yeni yöntemler düşünüldüğünde, bu tür uygulamaları kullanıcıların hayatına girmekten alıkoyan güvenilir bir mobil güvenlik çözümü kullanmayı önemle tavsiye ediyorum.” Kaspersky, reklam yazılımlarından korunmak için şunları öneriyor: • Beklenmedik şekilde davranan ve istenmeyen reklamlar gösteren uygulamaları hemen silin. • Uygulamayı kurmadan önce cihazda nelere erişebileceğini görmek için istenen izinleri kontrol edin. • Reklam yazılımlarının da dahil olduğu çeşitli tehditleri tespit edebilen, Kaspersky Internet Secu-rity for Android gibi güvenilir bir mobil güvenlik çözümü kullanın.

Sektör Market

Kullanıcılara istenmeyen reklamlar gösteren reklam yazılımları, yıllardır virüs kategorisi dışındaki en popüler tehditler arasında yer alıyor. Bu yazılımların gelir elde etme yöntemleri kullanıcılar için tehdit oluşturabiliyor. Öte yandan, çok sayıda kişiye ulaşan bu yazılımları geliştirenler önemli gelir elde edebiliyor. Bu nedenle, geliştiriciler bu modüllerin kullanıcılar ve siber güvenlik teknolojileri tarafından tespit edilmesini zorlaştırmak için yeni teknikler kullanıyor. Mobil kullanıcıları hedef alan tehditler genellikle çeşitli web siteleri veya resmi olmayan uygulama mağazalarından yayılıyor. Bu faaliyetlerin getirdiği gelir çekici olduğundan geliştiriciler hedef aldıkları potansiyel kurban sayısını artırmaya çalışıyor. Bunun sonucunda, bazı uygulamalar resmi uygulama mağazalarında yer bulabiliyor. Kaspersky uzmanlarının bulduğu uygulamalar da bunun bir örneği oldu. Son yapılan keşifler, bu yöntemin kullanımında önemli bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Kaspersky araştırmacıları, resmi uygulama mağazasında yer alan ve reklam yazılımı modülü içeren üç uygulama tespit etti. Bunlardan biri olan ve milyonlarca kez indirilen popüler bir interaktif anket uygulaması, kurulumdan sonra ilk reklamı göstermeden önce bir süre bekliyor. Bu yönteme başka reklam yazılımlarında da rastlanıyor. Uygulamanın kurulmasından ilk reklamın gösterilmesine kadar geçen sürenin uzun olması, kullanıcının karşısında bir anda beliren reklamlarının kaynağının ne olduğunu anlamasını zorlaştırıyor. Bu yöntem, uygulama mağazalarındaki sanal ortamlar gibi koruma

IT

network

Kadın oyunculardan turnuvalara yoğun ilgi

Dünya çapında milyonların takip ettiği dijital E-Futbol oyun dünyası, ülkemizde de hızla ilgi görmeye devam ediyor. Son olarak düzenlediği Türkiye E-Futbol Turnuvası ile kısa sürede dikkatleri üzerine çeken Master of Gamers platformu ödüllü oyunlarıyla yepyeni heyecanlara ortak oluyor. Son ayların popüler dijital oyunları için espor turnuvaları düzenleyen Master of Gamers, ilk duyurusunu yapmasının ardından 7 gün içinde 5 bin 991 oyun sever tarafından kayıt aldı. Düzenlenen turnuvalarda 485 kadın oyuncunun da yer alması karantina döneminde dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme trendinin nasıl ivme kazandığını göstermiş oldu.

Master of Gamers, koronavirüs salgını döneminde futbol tutkunlarının iyi vakit geçirebilmesi için düzenlediği turnuvalarla büyük ilgi gördü. Son 1 hafta içinde düzenlediği 12 turnuva için 5.000 oyuncu katılım için kayıt oldu. Düzenlenen turnuvalarda 485 kadın oyuncunun da yer alması karantina döneminde dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme trendinin nasıl ivme kazandığını göstermiş oldu… Master of Gamers kurucusu Murat Tayhan, yoğun ilgi gören platformuyla ilgili ‘Ülkemizde futbol severlerin evlerinde kalmasıyla birlikte Türkiye E-Futbol Şampiyonası’nın canlı izlenmesi ve sosyal medya rakamlarının gösterim rakamlarında espora olan ilgide ciddi bir artış yaşandı. Türk yayıncıların oyun içerikleri arasında en çok tüketilen 10 oyundan 6 tanesi espor oyunu olarak yer alıyor. Oyun severler kurduğumuz espor turnuva platformunda sahneye çıkarak birbirleriyle mücadele ederken profesyonel futbol oyuncu deneyimi yaşamış oluyor. Covid-19 salgını nede-

niyle birçok ülkede sokağa çıkma yasağının ilan edilmesiyle birlikte dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme trendi geçen seneye göre yüzde 60 bir artış gösteriyor. Master of Gamers platformu yayın hayatına ilk merhaba dediği hafta 100 binin üzerinde görüntülenme aldı. Oyun severlerin içinde kadın oyuncuların artışı da tabii ki bizi şaşırtıyor. Artık yeni dünya düzeninde herkes birer oyuncu. Rakibiniz babanız, eşiniz, doktorunuz veya üniversite öğretmeniniz bile olabilir” dedi.

19


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Türk teknoloji girişimi Thread In Motion’dan sosyal mesafe bilekliği

Sektör Market

Thread in Motion’ın yeni ürünü Skadi, yeni normal çalışma düzeninde fabrika ve plazalar başta olmak üzere çalışanların sosyal mesafe kuralına uymalarını sağlıyor. Şirketlere iş sürekliliği noktasında yardımcı olan Skadi, uzun pil ömrü ve kolay kullanımıyla öne çıkıyor. Skadi’nin yıl sonuna kadar 50 ülkeye ihraç edilmesi hedefleniyor…

IT

network

20

eklenen sektörlerin ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünlerimizle desteklemeye devam ediyoruz» açıklamasında bulundu.

Fabrika ve plaza gibi kapalı alanlarda sosyal mesafeyi koruyor Üretim, lojistik ve depo yönetimi gibi alanlarda hem Türkiye’de, hem dünyada önemli şirketlerin tedarikçisi olarak akıllı çözümler geliştiren giyilebilir teknoloji şirketi Thread in Motion, yeni ürünü Skadi’yi piyasaya sundu. 8 farklı ülkeye ihracat yapan ve 150’nin üzerinde büyük markaya hizmet veren şirketin yeni ürünü olan akıllı bileklik, yalnızca pandemi değil, yeni normal döneminde de iş sağlığı ve güvenliğini bir üst noktaya taşıyacak özellikleri bünyesinde bulunduruyor. Çalışanlar arasında 1,5 metrelik mesafeyi sürekli tarayan akıllı bileklik sayesinde yeni normalle hayatlarımıza dönmeye hazırlandığımız bugünlerde sosyal mesafe korunurken; ofis, atölye gibi daha ufak çalışma alanlarından, plaza, fabrika, eğlence merkezleri, otel gibi çok daha büyük topluluklara hitap edebilmeye hazır şekilde tasarlanan Skadi, geniş bir kitleye hizmet etmeye hazır uygun maliyetli bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Skadi, ortak çalışma alanlarında temassız giriş ve çıkışlara olanak sağlarken, sıkça karşılaştığımız iş makinelerinde olası çarpışmaları önlüyor ve acil durumlarda toplanmayı kolaylaştırıyor. Şirket CEO’su Kadir Demircioğlu ise “1 ayda çeşitli büyüklükteki sektör, kurum ve şirketlerden, 10 binin üzerinde sipariş alan yeni akıllı bilekliğimiz ile çalışan sağlığı ve iş güvenliğini tam anlamıyla sağlarken, ihracat ile ülkemize katma değer sağlamayı hedefliyoruz. Hali hazırda otomotiv ve lojistik sektörlerinden çok sayıda markayla işbirliğimiz var ve bunu portföyümüze sürekli

Yüksek dayanımlı, uygun maliyetli ve tüm bunların yanı sıra her birey ve her sektör tarafından kullanıma hazır özellikleriyle dikkat çeken Skadi; gün boyu güvenli çalışma alanları oluşturarak çalışanları tam anlamıyla koruyor. İçerdiği yazılım platformuyla geriye dönük tarama yapan Skadi, diğer bilekliklerle olan etkileşimin kaydını tutarak topladığı verileri ilgili birimlerle paylaşıyor. Böylece kullanıcıların ne zaman, nere-

de, kaç kez temas halinde olduğu tespit edilebilirken, tek bir COVID-19 teşhisiyle hangi kullanıcıların karantinaya ihtiyaç duyduğunu raporlayabilen akıllı bir aygıt olarak öne çıkıyor. Verileri merkezi bir bulut sisteminde toplayan Skadi’nin 12 ay pil ömrüne sahip olduğu ve şarj gerektirmediği belirtiliyor. IP67 standartlarına uygun olarak geliştirilen bileklik, BLE (Bluetooth Low Energy) bağlantısıyla çalışıyor. Fabrika, plazalar, eğlence merkezleri, oteller, spor salonları gibi her kitleye ve sektöre uyarlanmaya hazır uygun maliyetli bu akıllı bileklik, yeni normalde çalışanlar işyerlerine döndüğün-

de hayati önem taşıyan fiziksel mesafeyi korumaya fayda sağlayacak.

Hedefte 50 ülkeye ihracat var 2016 yılında Endüstri 4.0 uygulamaları için IoT odağında çözümler üretmek amacıyla kurulan Thread in Motion’un genç CEO’su Kadir Demircioğlu, bir teknoloji start-up şirketi olarak kurdukları TIM’in yeni ürünü Skadi’yi 50 ülkeye ihraç etmek istediklerini belirtti. “1 ayda çeşitli büyüklükteki sektör, kurum ve şirketlerden 10 binin üzerinde sipariş alan yeni akıllı bilekliğimiz ile çalışanların sağlığını korurken, ihracat kanalları ile ülkemize katma değer sağlamayı hedefliyoruz. Hali hazırda otomotiv, perakende ve lojistik sektörlerinden çok sayıda markayla işbirliğimiz var. Bu bileklik sadece pandemi döneminde değil, hayat normale döndüğünde de iş güvenliği ve iş sağlığı konusunda katma değer sağlayacak yepyeni bir ürün, unutmamalıyız ki tek bir pozitif vaka tüm süreçleri durdurur. Skadi ile kesintisiz ve güvenilir bir operasyon için biz hazırız” diyerek sözlerine devam eden Demircioğlu, giyilebilir teknoloji ürünleriyle hızla değişen dünyanın gereksinimlerine Thread In Motion olarak yepyeni ürünlerle cevap vermeye ve ülke ekonomisine de katkı sağlamaya devam edeceklerini söyledi. TIM, Haziran ayının sonuna kadar 20.000’den fazla üretilecek bilekliğin ilk siparişlerini alıcılara teslim etmek için hazır.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

VMware 2021 mali yılı birinci çeyrek sonuçlarını açıkladı

Kurumsal yazılımın öncü ve yenilikçi şirketi VMware, Inc. (NYSE: VMW), 2021 mali yılı birinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı.

Çeyrek Değerlendirmesi • 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre yüzde 12 artan gelirler, 2,73 milyar dolara ulaştı. • 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre yüzde 17 artan abonelik, SaaS ve lisans gelirlerinin toplamı, 1,23 milyar dolar seviyesine ulaştı. • Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39 artan abonelik ve SaaS gelirleri, birinci çeyrekte 572 milyon dolara ulaştı. • 2020 mali yılının birinci çeyreğinde 380 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına 0,89 dolar olan GAAP net geliri, birinci çeyrekte 386 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına 0,92 dolar oldu. 2020 mali yılının

birinci çeyreğinde 535 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına 1,25 dolar olan GAAP dışı net gelir, yüzde 21 artarak birinci çeyrekte 640 milyon dolara veya seyreltilmiş hisse başına 1,52 dolara yükseldi. • GAAP faaliyet geliri, 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre yüzde 18 azalarak 418 milyon dolar oldu. GAAP dışı faaliyet geliri ise 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre yüzde 25 artarak 818 milyon dolar seviyesine ulaştı. • Birinci çeyreğin faaliyetlerden gelen nakit akışı 1,37 milyar dolar, serbest nakit akışı ise 1,29 milyar dolar oldu. • Toplam gelir ile toplam peşin elde edilen gelirdeki ardışık değişim bir önceki yıla göre yüzde 19’luk bir artış yakalayarak 10,1 milyar dolara ulaştı. Toplam gelir ve toplam kazanılmamış gelirdeki sıralı değişim, geçen yıla göre yüzde 6 arttı. • Abonelik, SaaS ve lisans gelirleri ile peşin

elde edilen abonelik, SaaS ve lisans geliri bir önceki yıla göre yüzde 16 arttı. VMware CEO’su Pat Gelsinger konuyla ilgili olarak “Tüm dünya beklenmedik zamanlardan geçiyor. 2021 mali yılının birinci çeyreğinde sağlam bir performans gösterdik. Çalışanlarımızın güvenliğini ve iyiliğini gözetmek ve müşterilerimizin çok hızlı değişen ihtiyaçlarına cevap vermek önceliklerimiz oldu. Önemli hizmetler sunan müşterilerimize önemli dijital hizmetler sunarak daha verimli ve güvenli bir şekilde ölçeklenmelerine yardımcı oluyoruz” dedi. VMware CFO’su ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Zane Rowe ise “Birinci çeyrekte dijital dönüşüm yolculuğunda ilerleyen müşterilerimize yatırımlarını daha hızlı geri kazanma ve iyileştirilmiş dayanıklılık imkanı sunduk. Bu çeyrek aynı zamanda VMware’ın güçlü yönlerinin ve ekonomik olarak zorlayıcı bir ortamdaki fırsatların altını çiziyor” dedi.

Sektör Market

VMware 2021 mali yılı birinci çeyrek sonuçlarına göre, toplam gelir geçtiğimiz yıla göre yüzde 12 artarken, abonelik ve SaaS (System as a Service, Hizmet olarak Yazılım) geliri, geçen yıla göre yüzde 39 arttı…

IT

network

180 derece açılan Casper Nirvana X400 piyasaya çıktı Türkiye’nin yenilikçi teknoloji markası Casper, maksimum üretkenlik ve performans için yeni tasarladığı 10. Nesil işlemcili, 180 derece açılabilen ekranlı, ultra ince ve hafif ürünü olan Nirvana X400’ü, kullanıcıların beğenisine sundu…

Casper Nirvana X400, yüksek performans sunan güncel işlemcileri, günümüz trendlerini takip eden ince çerçeve ve tasarımı, ultra hafifliği, inceliği, 14” ve 180 derece açılabilen ekranı ile iş hayatında yepyeni deneyimler sunmayı vadediyor. Uzun ömürlü pili, yüksek depolama alanı ve yüksek bağlantı hızı ile iş hayatında üretken olmak isteyenler için geliştirildi. Yüksek performans ve hız: Gündelik iş hayatında verimli ve hızlı bir kullanım için en yeni 10.nesil CometLake-U işlemcilerin kullanıldığı Casper Nirvana X400, 4.2GHz hızında ki Core i5 veya 4.9GHz hızında ki Core i7 işlemci seçenekleri ile kişiye özel konfigürasyon imkanı sağlıyor. Eski nesil işlemcilere göre yüzde 20 daha fazla performans imkanı ile teknolojik verimlilikte kurumsal çözümler sağlıyor. Dünyanın en hızlı depolama bileşeni olan

M2 ve NVMe SSD versiyonları ile gündelik işlerin süresini en aza indiren Nirvana X400, optimal zaman ve yüksek hız sunuyor. Daha büyük boyutta depolama isteyen kullanıcılara 2TB SSD opsiyonu sunan X400, kullanıcılara birden fazla seçenekte konfigürasyon imkanı sunuyor. Mobilite ile dijital çözümler: Kurumsal çözümlerin ve uzaktan çalışma sistemine uyumun öneminin arttığı günümüzde Casper Nirvana X400, 1.29 kg hafifliği ve 18.9mm inceliği ile mobiliteyi iş dünyasına sunmak için tasarlandı. Metalik tasarımı ve hafifliği ile çalışanların üretkenliğini ve motivasyonunu artırmayı amaçlayan X400, pil ömrü ile de 10 saate varan uzun kullanımı deneyimi sağlıyor. Geniş ve rahat görüş açısı: Özel alüminyum alaşımından yapılan menteşe yapısı sayesinde 180 derece açılabilen bir ekran sunan Nirvana X400 ekran özellikleri ile de çalışma hayatını optimize etmeyi vadediyor. 14” boyutundaki Anti-Glare, 250NIT parlak-

lık ve 1920X1080 FHD IPS ekranı sayesinde göz yormadan yüksek çözünürlük ve canlı renkleri deneyimleme imkanı sunuyor. Kablolu bağlantıya ihtiyaç duymadan aynı hızda ve verimde çalışabilmek için Intel’in 9462AC kablosuz bağlantı modülünü kullanan Nirvana X400, maksimum 433Mpbs hızı ve geniş kapsama alanı ile her an her yerde çalışma deneyimi sağlıyor. Casper Nirvana Teknik Özellikleri: İşlemci: MAX 10. Nesil Intel® Core™ i7 10510U Ekran: FHD IPS LED Ekran – 250NIT Parlaklık Ekran Kartı: Intel® UHD Graphics 620 Depolama: 1 * M.2 SATA Batarya: 3 cell 36Whr kapasite Ağırlık: 1.29 kg Boyut: 324.9* 219.5* 18.95 mm Tasarım: Metalik Siyah

21


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

Microsoft yapay zekâ destekli COVID-19 araştırmalarına 20 milyon dolar ayırdı

IT

network

Sağlık çalışmalarının ilerlemesinde veri toplamak, analiz etmek ve en gelişmiş teknolojilerle veri bilimcilerine yetenek kazandırmak büyük önem taşıyor. Yapay zekâdan güç alan sağlık sistemleri veri kümeleme, anlamlandırma, tanı koyma ve tedavi adımlarının belirlenmesinde kurumlara büyük kolaylık sağlıyor. Microsoft, “İyilik için Yapay Zekâ/AI for Good” programına bu yılın Ocak ayında eklediği “Sağlık için Yapay Zekâ adlı girişimini COVID-19 çalışmalarının hızlanması için seferber etti ve bu alandaki araştırmalar için 20 milyon dolarlık destek paketi duyurdu. Bu doğrultuda Microsoft, veri bilimcileriyle, STK’larla ve akademik girişimlerle güçlü iş birlikleri geliştirecek. COVID-19’un önüne geçmek için en etkin yapay zekâ araçlarına ve bulut bilişim hizmetlerine erişim sunacak olan girişim, belirlenen projeleri nakit hibelerle de destekleyecek. Microsoft’un COVID-19 ile ilgili araştırmaları desteklerken beş alana odaklanıyor: • İnsanlara güvenlik ve ekonomik etkiler hakkında bilgi vermek için veri ve öngörüler.

Microsoft, COVID-19 araştırmalarına desteğini artırmak için “Sağlık için Yapay Zekâ” girişiminin tüm imkânlarını seferber etti. Bu alanda çalışan veri bilimcilerini güçlendirmek ve araştırmaları hızlandırmak için 20 milyon dolarlık destek paketi sunan Microsoft, COVID-19 ile mücadele eden sivil toplum kuruluşları, hükümetler ve akademik araştırmacılarla iş birlikleri geliştirecek. Microsoft bu adımla, kurumların yapay zekâ çalışmalarına, teknik uzmanlara ve veri bilimcilerine erişimini sağlayacak… • Aşı ve tedavilerin geliştirilmesi için tedavi ve tanı koyma. • Hastane alanı ve tıbbi malzeme gibi sınırlı varlıkların sağlanması için kaynak tahsisi. • Yanlış bilgi paylaşımını en aza indirmek için doğru bilgilerin yayılmasına yönelik çalışmalar. • COVID-19 üzerinde çalışmak ve anlamak için yürütülen bilimsel araştırmalar.

Yapay Zekâ ile güçlenen sağlık sistemi Microsoft’un şu an sürdürdüğü iş birlikleriyle virüsü durdurma mücadelesinde bilimsel keşif hızı önemli ölçüde hızlandırabilir. Beyaz Saray Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi’ne bağlı çalışan COVID-19 Yüksek Performanslı Bilgi İşlem Konsorsiyumu için Microsoft, dünyanın en güçlü bilgi işlem kaynaklarına ve bilişim uzmanlarına erişim sunuyor.

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde küresel bir sağlık araştırma kuruluşu olan Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME), COVID-19 veri görselleştirmesi üretiyor ve tahminler yayınlıyor. Hastane yönetimi bu verilere göre karar almaya başladı. Sanal asistanlar da sağlık hizmetinde daha sık kullanılmaya başlandı. Kopenhag Acil Sağlık Hizmetleri şu anda potansiyel koronavirüs enfeksiyonu ve tedavisinde insanları taramak için Microsoft’un yapay zekâ destekli Sağlık Botu hizmetini kullanıyor. Danimarka nüfusunun 3’te 1’ine hizmet veren kuruluşa yapılan aramalar bu servisle 2 katına çıktı. Günde yaklaşık 2000 arama hızla değerlendiriliyor ve gerekli yönlendirmeler hızla yapılıyor. Mart ayından bu yana dünya genelinde sağlık kuruluşları, Microsoft Healthcare bot hizmetlerini kullanarak 18 milyon kişiye ulaştı, 160 milyondan fazla mesaj iletti.

Uzaktan eğitim teknolojileri GESS Türkiye’de sergilenecek Pandeminin sona ermesinin ardından da uzaktan eğitim çözümleri, sınıflardaki eğitim kalitesinin artırılmasına katkı sağlamaya devam edecek.

22

Covid-19 salgınına karşı alınan önlemler, eğitim alanında da yeni bir süreç başlattı. Pandemi ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve orta öğretimi EBA uygulaması üzerinden devam ettirirken, Türkiye genelindeki toplam 12 bin 809 özel okul da ya mevcut teknolojik altyapılarını kullanarak ya da dışarıdan destek alarak uzaktan eğitime hızlı bir geçiş yaptı. Yüz yüze eğitimin, dünya genelinde dijital ortama taşınarak artık uzaktan öğretim şeklinde gerçekleştiği bu dönem, okulların akademik kadroları kadar sahip oldukları tek-

nolojik altyapılarının da önemini ortaya çıkardı. Ülkemizde eğitimlerin uzaktan gerçekleştirilmesine karar verilmesinin ardından sadece eğitim kurumlarının değil, şirketlerin de uzaktan çalıştığı bu dönemde oldukça yaygın olarak kullanılmaya başlanan uzaktan eğitim çözümleri, Ekim ayında İstanbul’da kapılarını açmaya hazırlanan GESS Türkiye Eğitim Teknolojileri ve Çözümleri Fuarı’nda sergilenecek. Web tabanlı öğrenme, videolu eğitim, online görüşme gibi uzaktan eğitim uygulamalarının ziyaretçilerle buluşacağı fuarda, bu alanda hizmet veren Vedubox, Kontek Eğitim Teknolojileri, Edupro, Advancity, Teknokta, Funfox ile More and More gibi sektörünün lider firmaları yer alacak.

Tarsus Turkey tarafından Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün (YEĞİTEK) işbirliği ve Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları sponsorluğunda düzenlenecek GESS Türkiye ve Türkiye Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne uzaktan eğitim damga vuracak. Okul yöneticileri ile teknoloji tedarikçilerini 01 – 03 Ekim 2020 tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda buluşturacak olan GESS Türkiye fuarında, özellikle uzaktan eğitime dair web tabanlı yazılımlar, e-okul yönetim sistemleri, multimedya teknolojileri, e-yayıncılık, bilişim teknolojileri donanımları ve arttırılmış gerçeklik uygulamaları gibi yenilikler görücüye çıkacak.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Zyxel’den KOBİ’lere “Yeni Normal” desteği Zyxel’in yeni güvenlik duvarı USG FLEX; uzaktan erişim desteği, yüksek ağ performansı ve esnek lisanslama seçeneği gibi özellikleri ile öne çıkıyor.

KOBİ’lerin sadece yüzde 21’i güvenlik önlemi aldı Zyxel Networks Kanal Satış Müdürü Ömer Faruk Erünsal’ın verdiği bilgiye göre; KOBİ’lerin yüzde 44’ü evden çalışma düzenine geçerken, bunların yüzde 79’u hiçbir siber güvenlik önlemi almadı. Yüzde 21’i ise virüs programları ve firewall gibi basit güvenlik önlemleri aldı. “Salgın nedeniyle çalışanların evlerinden işlerini yürüttüğü yeni dönemde, korunmasız kalan şirket ağları, önlem alınmaması halinde çok büyük siber risklere davetiye çıkarıyor” diyen Erünsal, Koronavirüs salgını döneminde mikro KOBİ’lerin yüzde 21’i siber güvenlik konusunda önlem alırken, söz konusu önlemin “çalışan bilgisayarlarına virüs programı” yükleme ile sınırlı olduğuna dikkat çekti. Bu dönemde kurum verilerine bilgisayar ve telefonlardan uzaktan erişim sağlamasının şirketler için büyük bir risk taşıdığını ifade eden Erünsal “Kurum cihazlarından veri sızıntıları sonucu oluşabilecek maddi zarar ve itibar kayıplarının önüne geçmek için güvenlik duvarı ile önlem alınabilir. Siber saldırılardaki ilk savunma hatlarından biri güvenlik duvarıdır. İşletmelerin değerli verileri ve siber saldırganlar arasında bir duvar örmesi gerekiyor. Hatta evden çalışanların ev ağlarına da güvenlik duvarı yüklemek doğru bir strateji olacaktır. Küçük ölçekli kurumlar maalesef sınırlı siber savunma becerisine ve savunma alt-

Lokal koruma için global tehdit istihbaratı Günümüzün siber saldırıları; crypto jacking, malware, ransomware çeşitleri gibi farklı tehditlerle birlikte her geçen gün çoğalıyor. USG FLEX serisi güvenlik duvarları, geleceğin bilinmeyen ataklarına karşı derinlemesine savunma sağlayarak, tüm bu gelişmiş tehditlere karşı kusursuz koruma sunan “akıllı bulut” sistemi ile işletmelerinin yükünü de hafifletiyor.

Yeni normalin iş ihtiyaçları USG FLEX güvenlik duvarı ürün ailesi, evden çalışanların VPN üzerinden kolay bir şekilde şirket ağlarına bağlanmalarına ve

güven içinde verimli bir şekilde çalışmalarına olanak tanıyor. Kolay yapılandırma özelliği ile BT ekibinin iş yükünü büyük ölçüde azaltan cihaz, ağ yönetimi için entegre access point controller’ı bünyesinde barındırıyor. Böylece WiFi ağının yönetimi için ek controller almaya gerek kalmıyor.

Esnek lisans seçeneği Hali hazırda USG serisi bir güvenlik duvarına sahip olan kurumlar, USG FLEX’e terfi etmek istediğinde; USG cihazına ait lisansı USG FLEX’e taşıyabiliyorlar. Böylece kurumların yeniden ayrı bir lisans almasına gerek kalmıyor. Şirketler dilerlerse web filtreleme, kötü amaçlı yazılımlardan korunma ve Zyxel SecuReporter premium analitik ve raporlama hizmeti gibi güvenlik özelliklerini etkinleştirme lisanslarını ayrı ayrı veya toplu bir şekilde UTM güvenlik lisansı paketi olarak satın alabiliyor. Ayrıca her şirketin ihtiyacına özel farklı lisans paketleri de bulunuyor. COVID-19 vakasındaki belirsizlikler nedeniyle hala birçok şirket personelinin evinden çalışmaya devam ettiğini söyleyen Ömer Faruk Erünsal sözlerine şöyle son veriyor: “Bu süreçte bilgi işlem ağlarına uzaktan güvenli erişim, hala en kritik iş ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor. Küçük işletmelerin bu ihtiyacına yönelik olarak tasarlanan ürün USG FLEX serisi ultra güvenlik, esnek yapı ve kullanım kolaylığı gibi özellikleri ile öne çıkıyor. İşletmelerin tüm iş ihtiyaçlarını karşılayan ürün siber korsanlara karşı da kalkan vazifesi görüyor. Zyxel’in uçtan uca güvenlik çözümleri yelpazesi, büyük küçük her ölçekten işletmeyi artan siber saldırılara karşı korumak için ihtiyaç duyulan esnek, kesintisiz ve yüksek performanslı bir ağ altyapısı oluşturulmasına olanak tanıyor.”

Sektör Market

Yapay zeka destekli bulut tabanlı ağ çözümleri sunan Zyxel Networks, KOBİ’ler için tasarlanmış yeni güvenlik duvarı serisi USG FLEX’i pazara sundu. Kurumların iş ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde analiz eden ve pazarın taleplerine yönelik ürün geliştiren Zyxel, yeni güvenlik duvarı serisi USG FLEX ile işletmelerin dijitalleşmesine katkı sağlamayı hedefliyor. İş dünyası, pandemi ile birlikte uzaktan çalışma modeline geçti. Herkesin odak noktası bu yeni iş modeli oldu ve uzaktan çalışma artık “yeni normal” haline geldi. İşletmeler bu yeni yapıya alışmaya ve iş süreçlerini kesintiye uğratmadan sürdürmeye çalışırken; veri iletişim ağlarına güvenli bir şekilde erişim ihtiyacı ise en üst seviyeye çıktı.

yapısına sahip ve son dönemde kolay hedef olmaları nedeniyle özellikle hackerlar tarafından tercih edilir hale geldi. Zyxel Networks olarak bu noktada küçük ölçekli işletmeleri pandemi sonrası “yeni normal düzene” hazırlamayı kendimize göreve edindik. Yeni ürünler geliştirmeye devam ediyoruz. USG FLEX 100, USG FLEX 200 ve USG FLEX 500 model güvenlik duvarlarının performansı, bir önceki versiyona kıyasla donanımsal ve yazılımsal olarak yüzde 125 oranında artırıldı. Ayrıca ürünün UTM performansının kapasitesi ise yüzde 500 oranında yükseltildi. Küçük ve orta ölçekli işletmeler için maksimum ağ güvenliği sunan çözüm, uzaktan VPN erişim desteği, kullanıcı dostu arayüzü, WiFi access point yönetimi, hotspot imkanı gibi özellikleri ile öne çıkıyor. Hepsi bir arada mantığı ile tek bir kutuda şirketlerin tüm güvenlik ihtiyaçlarına cevap veren güvenlik cihazları, sınırlı bilgi işlem bütçesi bulunan küçük ölçekli işletmelerin iş sürekliliği ve güvenliğini garanti altına alıyor” şeklinde konuştu.

IT

network

23


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Siber saldırganlar e-postaları hedef alıyor

Sektör Market

FortiGuard Labs tehdit araştırma ekipleri, siber saldırganların korona virüs temalı e-postalar ile kullanıcıları hedef aldıklarını ve Türkiye’nin bu tarz saldırılardan en çok etkilenen 10 ülke arasında yer aldığını gözlemledi.

IT

network

Fortinet, Siber Tehdit Değerlendirme Programı’nı (CTAP) kullanarak fidye yazılımı, oltalama (phishing) ve belirli hedefe sahip zararlı içerikler gibi kötü amaçlı içerik barındıran e-postaların sayısında önemli bir artış gözlemledi. Fortinet’in bulgularına göre fidye yazılımları, 2020’nin kalan aylarında kullanıcıların karşısına çıkacak en büyük tehlike olacak. Geçen yıllarda şirketlerin çalışmasını engelleyerek finansal kayıplara neden olan saldırıların arkasında fidye yazılımları yer alıyor. Fidye yazılımları, on binlerce uç nokta cihaz, yüzlerce farklı bölgede binlerce uygulama ve sunucu kullanan şirketlerin milyarlarca dolarlık kayıplar vermesine neden olabiliyor. En ünlü fidye yazılımlardan birisi olan Ryuk, bir oltalama (phishing) e-postası içinde yer alan bir URL bağlantısı üzerinden bulaşmasıyla öne çıkıyor. Kullanıcıların ilerleyen günlerde fidye yazılımların yanı sıra başka tehditlerle de karşılaşma ihtimali bulunuyor. Bu ihtimalin arkasında korona virüs gündeminden faydalanan ve FortiGuard Labs’ın tehdit araştırma ekiplerinin de gözlemlediği üzere kötü amaçlı hedeflerini başarmak için sosyal mühendislik yöntemleri kullanılarak oluşturulan e-postalar yer alıyor. Oltalama denemeleri, belirli hedefi olan kötü amaçlı yazılımlar üzerinden, siber suçlular da iki yöntemi bir arada kullanan yöntemlerle kullanıcılara e-postaları üzerinden ulaşıyor. Buna örnek olarak, FortiGuard Labs, siber saldırganların Dünya Sağlık Örgütü logosunun kullanıldığı COVID-19 temalı yeni bir e-posta oluşturduğunu açığa çıkardı. Profesyonel bir şekilde hazırlanmış bu oltalama e-postalarının en çok görüldüğü 10 ülke; yüzde 29 ile Türkiye, yüzde 19 ile Portekiz, yüzde 12 ile Almanya, yüzde 10 ile Avusturya ve Amerika, her biri yüzde 1’den az olan Belçika, Porto Riko, İtalya, Kanada ve İspanya olarak sıralanıyor.

Fortinet’in Siber Tehdit Değerlendirme Programı (CTAP) riskleri ortaya çıkarıyor

24

Fortinet’in Siber Tehdit Değerlendirme Programı (CTAP), kurum ağlarına saldırmak için kullanılabilecek uygulama açıklarını belirleyerek kurumların karşı karşıya kalabileceği

güvenlik risklerini daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor. Program aynı zamanda verimliliği artırmak için hangi araçların kullanıldığını ve bu araçların ne kadar bant genişliği tükettiğini de gösterebiliyor. Daha sonra bu verilerin tamamını kurumlar için güvenlik ihlal istihbaratı oluşturmak için kullanıyor ve küresel tehdit aktivitelerine karşı bilgi oluşturmak için anonim bir şekilde diğer kurumlardan elde edilen verilerle birleştiriyor. CTAP katılımcıları, günümüzde e-postaları için Microsoft Exchange Online’ı, Office 365’i veya üçüncü bir partinin e-posta güvenliği için sunduğu özelliklerin bazılarına sahip çözümleri kullanıyor. Ancak Fortinet’te toplanan verilere göre birçok kurum hala tehdit altında.

Her 3.000 e-posta’dan birinde fidye yazılım bulunuyor Ocak ayında yapılan ve e-postaların değerlendirildiği bir analize göre birçok kurum, spam olan veya pazarlama içeriklerinden oluşan e-posta trafiğine maruz kalıyor. İstenmeyen bu trafik, bant genişliğini ve verimliliği etkilediği gibi, kurumların kontrolü yeniden sağlamak amacıyla bazı önlemleri almasını gerekli kılıyor. İstatistiklerin en ilginçleşmeye başladığı kısım ise kullanıcıların posta kutularında bulunan risk ihtimali yüksek e-postalar ve bunlara iliştirilen URL bağlantılarıyla toplanan verilerde yer alıyor. Müşterilerin çoğunun posta kutularını korumak için halihazirda bir güvenlik çözümü kullanmasına rağmen siber saldırganla karşı karşıya kalma ihtimali bulunuyor ve bu da verilerle ilgili en kaygı verici durumu ortaya koyuyor. Fortinet’in analizlerine göre her 3.000 e-postanın birinde fidye yazılımın da aralarında bulunduğu kötü amaçlı yazılım bulunuyor. Ayrıca her 4.000 e-postanın birinde daha önce görülmemiş bir kötü amaçlı yazılım yer alıyor. Bunların arasında gelişmiş tehditler veya sıfırıncı gün tehditleri hatta en yeni fidye yazılımın bir türü bulunabiliyor. Bu yüzden kurumların birçok e-posta güvenlik çözümünü kullanarak oluşturduğu yöntemlerin ötesine geçerek e-posta taraması için kum havuzu (sandbox) teknolojilerini uygulamaya alması çok önemli. Fortinet, daha da detaylara indiğinde her 6.000 e-postanın bir tanesinde şüpheli bağlantının yer aldığını açığa çıkardı. Bu bağlantıların tamamında kötü amaçlı içerik yer

almasa dahi ilerleyen günlerde gerçekleşecek bir fidye yazılım saldırısının başlangıç noktası olarak kullanılıyor veya kurumun ağını ve kritik bilgilerini ele geçirmek için kullanılacak bir oltalama saldırısı denemesi olabilir.

FortiMail gelişmiş tehditleri ve veri kaybını engelliyor Kurumun bir zafiyetinin olup olmadığını bilmesi için öncelikle kullanılan e-posta koruma çözümünün hala etkili olup olmadığını ve mevcut üreticinin kullanılan çözümünün yeterince destekleyip destekleyemeyeceğini belirlemesi gerekiyor. Bunun ilk adımı ise ücretsiz tehdit değerlendirme için kayıt olmaktan geçiyor. Mevcut sistemde hiçbir değişiklik yapmadan ve sistemin işleyişine etki etmeden yapılan analiz sayesinde e-posta güvenlik durumuyla ilgili yönetici özeti içeren bir rapor hazırlanıyor ve bu rapor da kurumların güvenlik planlamalarını yapmalarına yardımcı oluyor. FortiMail, e-posta güvenliğini güncellemek, daha kapsamlı ve kullanması kolay bir çözüm isteyen tüm şirketler için bugün ihtiyaç duyulan gelişmiş e-posta korumasını, görünürlüğünü sağlamasının yanı sıra farklı yazılımlarla uyumlu bir şekilde çalışma imkanını sunuyor. Fortinet, FortiMail’ın ispatlanmış anti-spam, virüs koruma, FortiSandbox Advanced Threat Protection ve FortiIsolator Browser Isolation çözümleri ve tüm bu çözümlerin Security Fabric tabanlı entegrasyonu ile sunduğu içerik etkisizleştirme ve yeniden oluşturma (CDR) özellikleri sayesinde kullanıcıların 2020’de karşılaşabileceği gelişmiş e-posta temelli saldırıların üstesinden gelmesi için doğru teknik yaklaşımı sunuyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Turizm Sektörü eski günlerine teknolojiyi kullanarak dönecek

Kontroller misafir ve çalışanları rahatsız etmeden temassız teknolojiler kullanılarak yapılıyor

COVID-19 salgınından en çok etkilenen sektörlerden biri olan Turizm Sektöründe misafirlerin ve çalışanların sağlığı ve güvenliği termal kameralardan temassız geçiş sistemlerine en son teknolojilerle geliştirilmiş çözümlerle sağlanacak… Hijyen sertifikasına uygun ateş ölçüm kayıtları tutulabiliyor Yayınlanan genelgede, otellerin hijyen sertifikası alabilmek için çalışanların ateş ölçüm kayıtları tutması gerekiyor. Temassız teknolojilerle de entegre çalışan yazılım sayesinde, bu teknolojilerden akan veriler tek merkezden yönetilebiliyor. Çalışanların giriş-çıkış ve ateş derecesi kayıtları otomatik olarak tutulabiliyor, giriş-çıkış yaptıkları alanlar yetkilendirilebiliyor ve bordrolama için anlık veri sağlanıyor.

Kişiye özel oda kartı uygulaması ile temassız geçiş Temassız ödemenin kullanımının arttığı ve kişilerin elden ele kart transferi yapmayı tercih etmediği bu dönemde oda kartı taşıma yerine temassız mobil geçiş kontrol çözümleri ön plana çıkıyor. Mobil çözüm ile otel misafiri rezervasyonunu yaptığı anda oda numarası akıllı telefonuna düşüyor. Telefon ya da saat gibi akıllı mobil cihaza kurulan basit bir uygulama üzerinden çalışan bu çözüm, doğrudan odaya çıkarak mobil cihaz ile oda kapısını açabilme imkanı sağlıyor.

Sağlıklı ortamlar için misafir yoğunluk kontrolü Belirli bir alandaki insan sayısını kontrol altına almak için kullanılan ‘Yoğunluk Ölçüm Çözümü’ konaklama tesislerdeki restoran, aktivite merkezi, spor salonu, hamam ve sa-

una gibi noktaların girişine kurularak, ekran üzerinden anlık yoğunluk bilgisini ekrana getiriyor. Ekranda bekleme sürelerinin yanı sıra yoğunluk sınırının aşılması durumunda uyarı görülüyor. Bu şekilde işletmeler metrekareye göre belirlenen kişi sayısı sınırlarını kontrol edebiliyor ve ek personel ihtiyacını ortadan kalkıyor. Ayrıca, mobil uygulama kullanan turistik tesisler, bu verileri uygulamalarına entegre ederek bu bilgiyi misafirlere anlık bildirebiliyorlar.

Sosyal mesafe kuralına teknolojik çözüm Sosyal mesafeyi korumak için beacon teknolojisi kullanan bileklikler de hem açık hem kapalı alanlarda kullanılabiliyor. Kısa mesafede haberleşerek çalışan bu bileklikler, sosyal mesafe sınırlarının altındaki durumlarda otomatik uyarı verebiliyor.

Sektör Market

COVID-19 salgınının etkilerinin azalmasıyla birlikte dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye de normalleşme sürecine girdi. Turizm dahil olmak üzere birçok sektörde işletmeler çeşitli kısıtlamalara tabi olarak yeniden kapılarını açmaya başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, turizm sektöründe hizmet veren konaklama ve diğer tesislerin uyması gereken bir genelge yayınladı. Bu genelge kapsamında konaklama tesislerinin temizlik, bakım, misafir kabulü ve personel ile ilgili tedbirler almaları, bir protokol hazırlayarak yapılacak çalışmaları değerlendirmeleri ve gerektiğinde güncellemeleri gerekiyor. Ülke ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olan Turizm Sektörünün canlanarak yeniden eski günlerine dönmesi büyük önem taşıyor. Yurtdışı uçuşların başlaması ve sınır kapılarının açılmasıyla birlikte ülkeye yabancı turistler ülkeye gelmeye başlayacak. Benzer şekilde kısıtlamaların kaldırılmasıyla yerli turist sayısında da artış bekleniyor. Bu noktada misafir ve çalışanların sağlığı termal kameralar ve temassız geçiş kontrol sistemleri, sosyal mesafe ve yoğunluk ölçüm sistemleri ile korunacak. Elektronik güvenlik ve iş zekası alanında yenilikçi teknolojilerle öne çıkan Sensormatic’in CEOsu İsmail Uzelli “Normal şartlarda güvenlik ve verimliliğe hizmet eden teknolojilerimizi akıllı yazılımlarla destekleyerek pandemi ile mücadelede etkin rol oynayan sistemlere dönüştürdük. Çünkü geldiğimiz noktada artık en önemli şey insan sağlığı ve iş sürdürülebilirliği. Bu bahsettiğim teknolojiler aslında sadece şu an Corona virüsün yayılmasını önlemek için değil, ileriki dönemde de influenza gibi pek çok bulaşıcı hastalığın yayılmasını kontrol altına almak için kullanılabilir. Sonuçta çalışanların ve müşterilerin sağlığı her zaman kurumlar için önemli” dedi.

IT

network

Misafirlerin gönül rahatlığı için şeffaf alanlar Restoran, kafeterya veya mutfak gibi özel hijyen gerektiren alanların IP kameralardan alınan anlık görüntüsü bulut teknolojisi kullanarak canlı olarak otel misafiri ile paylaşılabiliyor. Görüntülere web sitesinden ya da özel bir uygulama üzerinden ulaşılabiliyor. Hijyen konusunda tedirginlik yaşayan otel misafirleri anlık izleyebildiği görüntüler sayesinde hijyen kurallarına uyulduğundan emin olarak gönül rahatlığı ile tatil yapıyorlar.

Tesis girişlerine yerleştirilen termal kameralar ile ateş ve maske ölçümü misafirleri rahatsız etmeden hızlı ve otomatik bir şekilde yapılabiliyor. Çözüm, belirlenen sınırların dışında bir vücut ısısı algıladığında ya da maskesiz geçiş durumunda sesli ya da ışıklı alarm verebiliyor. COVID-19 salgınının etkilerinin azaltılmasında temassız parmak izi okuma ile yüz ve iris tanıma gibi biyometrik teknolojiler hijyen ve sağlık açısından ön plana çıkıyor. Çalışanlar ofislere, mutfaklara giriş çıkış yaparken temassız teknolojileri kullanabiliyorlar.

25


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Vodafone, “Açık İnovasyon Platformu” ile e-atık yönetiminde dönüşümün öncüsü olacak

Sektör Market

Tüm dünyanın ortak meselesi haline gelen e-atık yönetimi için harekete geçen Vodafone, soruna sistemsel bir çözüm getirmek amacıyla “Açık İnovasyon Platformu” kurmaya hazırlanıyor. Dünya Çevre Günü vesilesiyle tanıtılan platformda, “E-atık meselesine nasıl kapsayıcı, sistematik ve döngüsel çözümler üretiriz?” sorusuna yanıt aranacak…

IT

network

26

“Amaç odaklı bir şirket olma” hedefiyle faaliyetlerini sürdüren Vodafone, çevresel sürdürülebilirlik alanında öncü adımlar atmaya devam ediyor. Tüm dünyanın ortak meselesi haline gelen e-atık yönetimi konusunda harekete geçen Vodafone, soruna sistemsel bir çözüm getirmek amacıyla “Açık İnovasyon Platformu” kuruyor. Dünya Çevre Günü vesilesiyle tanıtılan platformda, üniversite öğrencilerine, yeni mezunlara, genç girişimcilere ve girişimci adaylarına açık çağrı yapılarak, katılımcılardan “E-atık meselesine nasıl kapsayıcı, sistematik ve döngüsel çözümler üretiriz?” sorusuna yönelik yenilikçi, teknolojik ve sürdürülebilir çözüm önerileri geliştirmeleri istenecek. İTÜ Vodafone Future Lab aracılığı ile katılımcılara eğitim, koçluk, mentorluk desteği de sağlanacak. Vodafone, e-atık yönetiminin önemine dikkat çekmek amacıyla bir rapor da hazırladı. REC Türkiye işbirliğiyle hazırlanan “Atığın Ötesinde” isimli araştırma raporunda, dünyada ve Türkiye’de e-atıkların mevcut durumu analiz ediliyor; bu alanda acil çözüm bekleyen sorunlara işaret ediliyor. Konuya ilişkin düzenlenen online sohbet toplantısında gazetecilerle bir araya gelen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, şunları söyledi: “Vodafone olarak, yaptığımız her işin bir amaca hizmet etmesi, bir amaca dokunması gerektiğine inanıyoruz. Özellikle elektronik atıklar konusuna büyük önem veriyoruz. Dünyada en hızlı artış gösteren atık kollarından biri olan e-atıklar, doğru yönetilmediğinde hem çevreye hem de insan sağlığına büyük zarar veriyor. Bu tespitten hareketle, bu kez farklı düşünerek geleceğin dijital dünyasının ihtiyaçlarına yine dijitalleşmeyi kullanarak yanıt veren bir platform tasarladık. Platformumuzun çıkış noktasını elektronik atıklar, rotasını inovasyon olarak belirledik. Açık İnovasyon Platformumuz ile karmaşık bir mesele olan elektronik atık konusunda çok paydaşlı bir çözüm ortamı oluşturmak, hayata geçirilecek somut çözümler üretmek istiyoruz. Aslında, alışılmışın dışına çıkarak, bir karar verip proje yapmıyoruz; ne yapacağımıza karar vermek için bir platform kuruyoruz. E-atık konusunda radikal bir işbirliğine ihtiyaç var. Açık İnovasyon Platformu ile farklı bakış açılarını harmanlayıp sistemsel bir dönüşümün öncüsü olmayı hedefliyoruz. Katılımcı bir anlayışla herkesi kapsayan bir platform kurarak ve dijitalleşmenin de gücünü kullanarak, daha organik, daha sürdürülebilir bir yöntemle sonuca ulaşmak istiyoruz. Bu platform kanalıyla ortaya çıkacak fikirleri doğru bir şekilde olgunlaştırıp hayata geçirebilirsek, mutlu olacağız; amacımız bu. Platformumuzu oluştururken, hem açık inovasyon sürecinde yanıt arayacağımız sorulara zemin oluşturması, hem de e-atık konusunda kamuoyunda farkındalık yaratılması amacıyla kapsamlı bir araştırma da yaptık. E-atık gibi çok boyutlu ve paydaşlı bir konuyu derinlemesine irdeleyerek hem bu konudaki sorumluluğumuzu yerine getirmek, hem de sektörün

iyileşmesine öncülük etmek istiyoruz.” REC Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Onur Akpulat ise şöyle konuştu: “Son yıllardaki teknolojik gelişmeler ve tüketim alışkanlıklarıyla birlikte çok hızlı artış gösteren e-atıkların yönetimi çok boyutlu ve çok taraflı bir süreç. Etkin yönetildiği takdirde çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri asgariye indirmenin yanı sıra, doğrudan veya dolaylı ekonomik ve sosyal kazanımlar elde etmek mümkün. Ancak, geldiğimiz noktada ürünlerin sadece ömrünü tamamlayıp e-atığa dönüştüğü son aşama değil döngüsel ekonomi yaklaşımı çerçevesinde hammadde eldesi, imalat, kullanım ve atık yönetimi gibi farklı yaşam döngüsü aşamalarındaki ekonomik, çevresel ve sosyal etkiler bir bütün olarak ele alınmalı. Hammadde ve enerji gereksiniminin her zamankinden daha fazla öne çıkacağı bir dönemde e-atık yönetiminin aksamaması için hedef ve tedbirlere sıkı sıkıya bağlanmalıyız. E-atıklar, dünyada olduğu kadar ülkemizde de en zorlu atık yönetimi başlıklarından birisi. Bu çalışmada uluslararası ve ulusal literatürü tarayarak konu ile ilgili en güncel yayınlardan elde ettiğimiz mevcut durum bilgileri ve sorun tespitlerini derledik. Bu bulguları, konunun kilit paydaşları ile gerçekleştirilen anket çalışmaları, bire bir görüşmeler ve uzman görüşleri ile destekledik ve teyit ettik. Tüm bu bilgilere dayanarak, Türkiye’de e-atık oluşumunu azaltabilmenin ve etkin bir e-atık yönetimi sağlayabilmenin önündeki başlıca engelleri ortaya koyduk. Takip eden süreçte bu sorunlara yaratıcı çözümler ve döngüsel iş modelleri arayışı içinde olacağız.”

Yılda 62,5 milyar doların üzerinde ekonomik fırsat yaratabilecek Rapora göre, dünyada en hızla artan atık türü olarak e-atıkların doğru yönetilmesi gitgide daha önemli hale geliyor. Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre, e-atık miktarının yılda yüzde 3-4’lük bir artış hızı ile 2021 yılında 52 milyon tona, 2050 yılında ise 120 milyon tona ulaşması bekleniyor. Diğer yandan Avrupa Komisyonu, Türkiye’deki toplam e-atık miktarının 2024 yılına gelindiğinde 672 bin tona ulaşacağını tahmin ediyor. E-atıklar uygun yöntemlerle geri dönüştürülürse, dünya çapında yılda 62,5 milyar doların üzerinde bir ekonomik fırsat yaratabilecek. Atılan tüm elektronik ürünlerin toplandığı ve sonrasında değerli malzemelerin veya bileşenlerin yeni ürünlere yeniden entegre edildiği bir sistem; hammadde, enerji ve atık bertarafı ihtiyacını azaltacak, ekonomik büyüme ve yeni iş fırsatları yaratacak.

E-atık yönetiminde 7 başlık önemli Raporda ayrıca, tüm dünyanın meselesi haline gelen

e-atık yönetimi konusunda odaklanılması gereken 7 ana başlığa işaret ediliyor. Bu başlıklardan “kritik” olanlar Sınırlı Kamuoyu Bilinci, Yaşam Döngüsü Uygulamalarındaki Belirsizlikler, Yetersiz Toplama Altyapısı olarak sıralanırken; diğerleri ise Kayıtdışı Faaliyetler, Piyasaya Sürülen Ürün ve Oluşan E-atık Miktarlarının Tespitine İlişkin Belirsizlikler, Sınırlı Kamu Kapasitesi ve Mevzuat Eksikliği, Standart-altı ve Yetersiz İşleme Tesisi olarak ifade ediliyor. Söz konusu 7 maddenin ivedilikle çözüme kavuşturulması gerekiyor.

6 aylık maraton başlıyor “Açık İnovasyon Platformu” ile katılımcılar geliştirecekleri çözüm önerilerinde ürün ve hizmet sistem tasarımı, geri kazanım ve toplama süreçlerinin etkinleştirilmesi, kolay geri dönüşüm için tasarım ve elektronik cihazların yaşam süresi gibi konulara odaklanacak. Alınan başvurular Seçici Kurul tarafından ön elemeye tabi tutulduktan sonra seçilen fikirler için ön kuluçka süreci başlayacak. Bu dönemde, takımların meselenin özüne dair derinleşmeleri ve çözüm önerilerini test etmeleri sağlanacak. Ayrıca, seçilen fikirler için İTÜ Vodafone Future Lab’de eğitim, koçluk, mentorluk desteği de sunulacak. Ardından, en etkili 2-3 fikir belirlenecek ve seçilen takımlar Vodafone’un desteğiyle çözüm önerilerini test edecek. Yaklaşık 6 ay sürmesi planlanan süreç, tamamen dijital ortamlarda ve online olarak yürütülecek.

E-atıklarının %85’ini geri dönüştürüyor Tüm dünyada 2025 yılına kadar e-atıkların yüzde 100’ünün geri dönüştürülmesini hedefleyen Vodafone, Türkiye’de de operasyonlarından kaynaklı çevresel etkisini daha az atık üretimi ve daha az doğal kaynak kullanımı ile azaltırken, ürettiği atığı geri dönüştürüyor. Bu kapsamda, başlıca e-atıkları olan cep telefonu ve diğer bilişim ekipmanlarının yüzde 85’ini geri dönüştürüyor, yüzde 14’ünü ise tekrar kullanıyor. Diğer yandan, arızalı veya hasarlı, kullanılmayan şebeke ekipmanlarını ikinci el olarak satarak tekrar kullanılmasını hedefleyen ikinci el projesi, akıllı telefon kiralama hizmeti, cep telefonu değişim kampanyası gibi çalışmalarla da döngüsel ekonomiye katkıda bulunuyor. Vodafone ayrıca, geçen yıl hayata geçirdiği “Bu Atıklar Kod Yazıyor” projesiyle, çalışanlarının ve iş ortaklarının getirdiği, kullanım ömrünü tamamlamış, çalışmayan elektronik atıkları topluyor ve bu atıkların lisanslı geri dönüşüm firması tarafından geri dönüştürülmesini sağlıyor. Vodafone, geri dönüşümden elde edilen ekonomik gelirle, Türkiye Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği işbirliğiyle yürütülen “Yarını Kodlayanlar” projesi kapsamında Mardin, Samsun, Gaziantep ve Adana’da kodlama sınıfları açtı.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Ekin Smart City Solutions’a Almanya ve Fransa’dan iki ödül birden

Ekin Patrol G2, otomotiv kategorisinin inovasyon 1.’si oldu Ekin Patrol G2, farklı sektörlerden, geleceği şekillendiren ve hayatı iyileştiren ürün ve çözümlerin değerlendirildiği German Innovation Awards’ta “Excellence in Business to Business – Otomotiv” kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu ve sahip olduğu çok sayıda uluslararası ödül arasına bir yenisini daha ekledi. Hareket halindeyken plaka tanıma, yüz tanıma, park ve hız ihlal tespiti yapabilen Ekin Patrol G2, eşsiz yetenekleri sayesinde bir polis aracını akıllı devriye aracına dönüştürüyor. Sabit sistemlerin bulunmadığı yerlerde 360 derecelik gözetim yapabilen tak ve çalıştır tasarımlı ürün, tepe lambası konseptindeki tasarımı ile her türlü araçta kullanılabiliyor. Kara listede yer alan araç ve yüzleri tanıyabilen sistem, olay anında sesli ve görsel alarm vermesinin yanında, kontrol merkezini de konum gibi gerekli bilgileri aktararak uyarabiliyor.

Geleceğin akıllı şehir çözümlerini geliştirerek alanında dünyaya öncülük eden şirket, Ekin Patrol G2 ile German Innovation Awards, Ekin Bike Patrol ile DNA Paris Design Awards tarafından ödüllendirildi… Ekin Bike Patrol, tüm bisikletleri akıllandırıyor Hareket halindeyken plaka tanıma ve park ihlal tespiti yapabilen dünyanın ilk ve tek akıllı devriye bisikleti Ekin Bike Patrol ise DNA Paris Design Awards’ta Araç, Ulaşım ve Aksesuarlar kategorisinde mansiyon ödülünün sahibi oldu. Ekin Bike Patrol, kompakt boyutları sayesinde esnek bir kullanım alanı sağlıyor. Tak-çalıştır yapısıyla her bisiklet, motor, skuter ve benzeri araçlar hızlıca entegre edilebilen sistem, mevcut tüm mobile araçlara ek bir donanım gerektirmeden akıllandırıyor.

Modern şehirleri daha akıllı ve güvenli bir hale getirmek için çalışıyoruz Ödüller hakkında konuşan Ekin Smart City Solutions Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin, “Tüm dünya akıllı şehirlere doğru hızla yol alırken, Ekin Smart City Solutions olarak bu alanda inovasyonun çok daha önemli ol-

duğunu düşünüyoruz. Dünyada bir ilk olma özelliğine sahip akıllı çözümlerimiz ile akıllı şehirlerde güvenliği bir adım öteye taşıyoruz. Ekin Patrol G2 ve Ekin Bike Patrol ile, tak ve çalıştır sistem sayesinde otomobiller ve iki veya daha fazla tekerlekli tüm araçlar akıllı yetenekler kazanıyor. Bu sayede sabit sistemlerin bulunmadığı yerlerde, suç ve ihlal tespitini çok hızlı biçimde yaparak hem devriyedeki çalışanları hem de kontrol merkezini uyarabiliyoruz. Almanya ve Fransa’daki iki önemli tasarım yarışmasından aldığımız ödüller bizi daha da heveslendirdi. Ezber bozan ekibimiz ve ürünlerimizle modern şehirleri daha akıllı ve güvenli bir hale getirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.

Sektör Market

Yazılım, donanım ve tasarımlarını Türk mühendislerin geliştirdiği dünyanın ilk akıllı devriye aracı Ekin Patrol G2 ve dünyanın ilk akıllı devriye bisikleti Ekin Bike Patrol, iki yeni ödülle başarılarını taçlandırdı.

IT

network

Ericsson Response, 20 yıldan bu yana acil durumlar için bağlantı sağlıyor Ericsson Response’un misyonu oldukça basit: Kriz bölgesindeki iletişim hizmetleri hızlı bir şekilde çalışır hale getirildiğinde, insani yardım kuruluşları ve çalışanları daha koordine bir şekilde çalışabilir hale getirerek kritik önem taşıyan yardımları kriz bölgesine daha hızlı ulaştırabiliyor. UN World Food Programme, UN Emergency Telecommunications Cluster, UNICEF, Swedish Civil Contingencies Agency ve Save the Children gibi küresel organizasyonlarla iş birliği yapan Ericsson, şu ana kadar dünyanın 40 ülkesinde 60’ı aşkın insani yardım görevinde bağlantı ve teknik destek sağladı. Bunlar arasında Dominika ve Porto Riko’daki Maria Kasırgası ve Mozambik’teki Idai Kasırgası gibi doğal afetler; Afrika’nın batısındaki Ebola krizi gibi tıbbi acil durumlar; Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki gibi uzun süredir devam eden krizler yer alıyor. 2000 yılında Ericsson Response’u kuran ekibin zamanlarının çok ötesinde olduğunu ifade

Ericsson’ın insani yardım çalışmalarında bulunan çalışanlara ve olağanüstü durumlardan etkilenen bölgelerdeki insanlara bağlantı hizmeti sunmaya odaklanan insani yardım programı Ericsson Response, 20’nci yılını kutluyor. Program insani yardım görevlerinde kritik rol oynuyor… eden Ericsson Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı Heather Johnson, “Ekibimiz, akıllı telefonlar çıkmadan yedi yıl önce iletişim teknolojilerinin gücünü ve felaket döneminde oynayabileceği rolü anlayarak Birleşmiş Milletler’le iş birliği yaptı. İnsani yardım çalışanlarının işlerini daha etkili yapmalarına ve daha çok hayat kurtarabilmelerine olanak tanımak amacıyla, felaket bölgesinde kurulan bağlantı sayesinde en etkili şekilde yardım sağlayabileceği gerçeğini bir kez daha ortaya koydu” dedi. Ericsson Response günümüzde UN World Food Programme (Dünya Gıda Programı) tarafından yönetilen ve insani acil durumlarda ortak iletişim hizmetleri sunmak üzere dünya genelinde birçok

organizasyonun bir araya gelerek oluşturduğu UN Emergency Telecommunication Cluster’da (Acil Durum Telekomünikasyon Birliği) çok önemli bir görev üstleniyor. Şu anda dünya genelinde ürün ve iletişim uzmanları, saha mühendisleri, geliştiriciler ve daha fazlasından oluşan 150 gönüllünün yer aldığı program, 32 ülkede 50›yi aşkın şehri kapsıyor. Her yıl 20 ila 30 yeni gönüllünün katıldığı programda, gönüllüler insani krizlere müdahele ve ağ dağıtım çözümleri konusunda eğitim alıyorlar. Yeni gönüllülerin katılabileceği yerel geliştirme etkinliklerine de katılan gönüllülerin sahada tam bir uyum içinde çalışabilmeleri için ETC ile birlikte çeşitli eğitimler ve tatbikatlar düzenleniyor.

27


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Arçelik, 2030 sürdürülebilirlik hedeflerini açıkladı

Sektör Market

“Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonuyla sürdürülebilirliği iş modeli olarak benimseyen Arçelik, 2030 yılına doğru kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini açıkladığı 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı…

IT

network

Sürdürülebilirlik alanında sektöre liderlik eden Arçelik; Türkiye, Romanya, Birleşik Krallık, Rusya, Fransa, İsveç, Çin, Norveç, Finlandiya, Güney Afrika, Tayland ve Danimarka olmak üzere 12 ülkedeki operasyonları ile ilgili gelişmeleri paylaştığı 2019 Sürdürülebilirlik Raporunu yayımladı. İş stratejilerini “Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonuyla belirleyen Arçelik, raporda 2030 yılına doğru kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini açıkladı. Şirketin 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, “Sürdürülebilir bir dünyanın bugünden atacağımız adımlarla mümkün olacağı inancıyla ‘Geleceği İyileştiren Teknoloji’ çatı yaklaşımımızı belirledik. Global yaygınlığımız, geniş paydaş ağımız, gezegeni, yaşamımızı ve işimizi iyileştiren teknolojilerimizle çevresel ve sosyal sorunların çözümü için somut adımlar atıyoruz” dedi. Arçelik’in 2030 hedeflerine dikkat çeken Bulgurlu, şunları söyledi: “Global üretim tesislerimizde kullandığımız elektriğin yüzde 100’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamayı, atık geri dönüşüm oranımızı yüzde 99’a, ürünlerimizde kullandığımız geri dönüştürülmüş plastik oranını ise yüzde 40’a çıkartmayı hedefliyoruz. Tüm dünyayı kısa sürede etkisi altına alan COVID-19 pandemisi, çevremizin, ekosistemin, biyoçeşitliliğin ve doğal kaynakların korunmasının, en önemli sorumluluklarımız olduğunu bizlere bir kere daha hatırlattı. Pandemi sonrası sürdürülebilirliğin tüm şirketler için bir iş modeli haline geleceğine inanıyoruz. İnsanlar, satın alım kararlarıyla şirketlere çevresel ve sosyal konularda sorumluluk almaları gerektiğini net olarak ifade edecektir.”

Üretimde ürün başı enerji tüketimi ve su çekimi %45 azalacak

28

Arçelik, raporda “Gezegenimizi İyileştiren Teknoloji” başlığı altında şirketin iklim krizi ve diğer çevresel sorunlara karşı belirlediği hedefleri paylaştı. Buna göre şirket, 2030 yılına kadar 15 MW gücünde yenilenebilir enerji sistemi kurmayı, Güney Afrika, Rusya, Türkiye, Romanya, Çin, Tayland ve Pakistan operasyonlarında ürün başına enerji tüke-

timini, baz yıl kabul ettiği 2015 yılına göre yüzde 45 azaltmayı hedefliyor. Arçelik 2019 yılında üretimde ürün başı enerji tüketimini Türkiye, Romanya, Çin, Rusya ve Güney Afrika operasyonlarında 2010 yılına kıyasla yüzde 43,5 oranında azalttı. 2025 yılında Türkiye’de üretim tesislerinde karbon nötr olmayı hedefleyen Arçelik, 2030 yılında ürün başına su çekimini yine 2015 baz yılına göre yüzde 45 azaltmayı hedefliyor. Şirket, 2019 yılında Türkiye, Romanya, Çin, Rusya ve Güney Afrika operasyonlarındaki ürün başına ortalama su çekimini 2012 baz yılına göre yüzde 52 oranında azaltarak 2020 hedeflerine ulaştı.

Kadın yönetici oranı 2030’da %30’a yükselecek Arçelik, “İşimizi İyileştiren Teknoloji” başlığı altında ise tedarik zinciri ve bayileri başta olmak üzere tüm paydaşlarına ilham vermeye odaklanarak çalışanlara yönelik hedeflerini verdi. Kadın yönetici oranını 2019 yılında yüzde 18,6’ya yükselten Arçelik, 2030 yılında bu oranı yüzde 30’a yükseltmeyi hedefliyor. Arçelik, bu yılki raporunda çalışanların yüzde 50’sinden fazlasının her yıl en az bir gönüllülük aktivitesine katılması için yüreklendirmeyi de hedefler arasında koydu.

80 milyon kişinin sağlıklı yaşam konusunda farkındalığı artırılacak “Yaşamı İyileştiren Teknoloji” kapsamında da Beko markası ile sağlıklı nesiller yetiştirilmesine destek olmak amacıyla sürdürülen çalışmalarla 2030 yılına kadar 80 milyon kişinin sağlıklı yaşam konusunda farkındalığının artırılması hedefleniyor. Grundig markasıyla gıda israfı ile mücadele ve tüketim bilincini artırmak amacıyla yürütülen projeler ile 500 bin kişiye 1 milyon öğün ulaştırmak, 1200 ton gıda atığının önüne geçmek ve 3,5 milyon kişinin gıda israfıyla ilgili farkındalığını artırmak amaçlanıyor.

Arçelik’in 2019 yılında sürdürülebilirlik alanında diğer dikkat çeken ilerlemeleri şöyle; • Sürdürülebilirlik Raporu kapsamındaki işletmelerde 233 adet enerji verimliliği projesi uygulamaya geçirildi. Bu proje ve iyileştirmeler sayesinde 64.000’i Türkiye’de olmak üzere yaklaşık 90.000 GJ enerji tasarrufu elde edilirken, sera gazı salımı da 7.180 ton azaltıldı.

Verimlilik projeleriyle 1,03 milyon Euro’luk tasarruf sağlandı. • Tüm fabrikalardaki su verimliliği ve atık azaltım projeleriyle 400.000 Euro tasarruf elde etti. • Türkiye işletmelerinde üretilen ürün ambalajlarında ortalama yüzde 77 oranında geri dönüştürülmüş 15.878 ton kutu kullanarak 270.748 ağacın kesilmesini engelledi. • Eskişehir ve Bolu’daki AEEE geri dönüşüm tesislerinin 2014 yılında devreye alınmasından itibaren 2019 sonuna kadar yüksek enerji tüketen eski ürünlerin şebekeden elektrik tüketmesinin önüne geçilmesi ile toplamda 299 GWh, yani yaklaşık 36 milyon hanenin günlük elektrik tüketimi kadar enerji tasarrufu elde etti. Bu miktar 2,5 MW gücünde 46 adet rüzgâr türbininin yıllık enerji üretimine eş değer. Bu sürede geri dönüştürülen atık ürünlerle yaklaşık 143.000 ton CO2 salımının da önüne geçildi. Ek olarak, eski teknolojiye sahip ürünleri çevre dostu yeni ürünlerle değiştirerek 6,2 milyon ton su tasarrufu sağlandı.

Sürdürülebilirlikte Sektör Liderliği Arçelik 2019 yılında sürdürülebilirlik alanında yaptığı tüm bu çalışmalarla ulusal ve küresel platformlarda lider pozisyonunu pekiştirdi. Kurumsal sürdürülebilirlikte altın standardı temsil eden ve dünyanın en büyük şirketlerinin sürdürülebilirlik performanslarını değerlendiren Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde (DJSI) bir ilki gerçekleştirerek Dayanıklı Ev Aletleri Endüstri Lideri seçildi. DJSI Gelişmekte Olan Piyasalar Kategorisi’nden üç yıl üst üste Endeks’e girmeyi başaran Arçelik, aynı zamanda listelenen tek Türk sanayi şirketi konumunda bulunuyor. Borsa İstanbul (BIST) Sürdürülebilirlik Endeksi, MSCI Sürdürülebilirlik Endeksi ve FTSE4Good Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi’ne de girmeye devam ederek başarılarını sürdüren Arçelik, 2019 yılında ayrıca T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Sıfır Atık Özel Sektör Ödülü’ne layık görüldü. Arçelik, iklim değişikliğiyle mücadele alanındaki çalışmalarıyla dünyanın en önemli çevre girişimlerinden biri olan Karbon Saydamlık Projesi’nin (Carbon Disclosure Project-CDP) 2019 İklim Programı’nda A- derecesi alarak Türkiye’de CDP 2019 İklim Programı’nda en yüksek dereceyi alan şirketlerden biri oldu. Şirket, CDP 2019 Su Programı’nda ise B derecesini aldı.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Hayvancılık sektöründe artan maliyetlere yerli çözüm “Sürüm”

Bulut altyapısıyla güvenli kayıt Sürüm, yetiştiricilerin genellikle zorlukla tuttukları süt ve tohumlama kartlarını dijitalleştirerek, bulut altyapısıyla güvenli bir şekilde kayıt altına alıyor. Uzman Veteriner Hekimleri ile ücretsiz rasyon ve sürü bakım danışmanlığı sunan Sürüm, yetiştiricilerden yoğun ilgi görüyor.

Akıllı telefonlarda ücretsiz olarak kullanılabiliyor Sürüm Sürü Takip ve Danışmanlık uygulama-

Akıllı telefonların kullanımındaki artışla birlikte birçok sektörde olduğu gibi tarım ve hayvancılıkta da pratik çözümler üretiliyor. Online platformlar sayesinde takibi kolaylaştıran çözümler verimliliği artırıp, maliyetleri azaltarak gelecek vadediyor… sı, iOS ve Android üzerinden indirilerek tüm akıllı telefonlarda ücretsiz olarak kullanılabiliyor. Uzman veteriner hekimler tarafından yetiştiricilerin ihtiyaçları detaylı bir şekilde analiz edilerek tasarlanan uygulama, herhangi bir sayı ve kullanım süresi kısıtlaması olmadan istenen sayıda hayvan kaydının oluşturulmasına izin veriyor.

Tedavi amaçlı olmayan tüm sorulara 24 saat içerisinde cevap

3 bini aşkın indirme, 500 aktif kullanıcıya aynı anda ulaşabilme Sürüm’ü kullanan yetiştiriciler maliyetlerinin azalmasıyla rahat bir nefes aldıklarını ve verimliliklerinin arttığını belirtiyor. 3 bini aşkın indirme ve döneme bağlı olarak 500 aktif kullanıcıya kadar ulaşan uygulama, yetiştiricilere destek oluyor.

Kullanım kolaylığı sayesinde her yaştan yetiştiricinin rahatlıkla kullanabildiği Sürüm’ü, uygulama marketlerinden ücretsiz olarak indirenler, hayvanları hakkında veri girişlerini bu platform üzerinden yapıyorlar. Yem maliyetleri ve hayvanların durum takibini de sağlayan Sürüm, böylece üretimin karlılığının da hesaplanmasını sağlıyor. Sürüm Ekibi’nin uzman veteriner hekimleri, tedavi amaçlı olmayan tüm sorulara 24 saat içerisinde cevap veriyor.

Sektör Market

Covid-19 sebebiyle üretimlerin neredeyse durduğu, Dünya çapında yaşanan ekonomik zorluklardan dolayı maliyetlerin sürekli arttığı bu dönemde küçük-büyük her işletme dijitalleşme yolunda hızla ilerliyor. Hayvancılıkla uğraşanların yardımına ise Türk startup Sürüm yetişti. Cool Digital Solutions yazılımıyla hayata geçirilen Sürüm, akıllı telefonlar aracılığıyla süt ve besi işletmelerinin sürü takibini yapmalarını kolaylaştırarak, maliyetlerini etkin şekilde yönetmelerini sağlıyor. Girişimcilere web ve mobil dünyasında daha görünür olmaları için projelerinde destek olan Cool Digital Solutions tarafından yazılımı yapılan Sürüm, Hayvancılık sektöründe Sürüm Sürü Takip ve Danışmanlık Uygulaması ile kullanıcılara çözüm ve verimlilik odaklı çözümler sunuyor. Sürüm, Süt ve Besi işletmelerinin sürü takibini yapmalarını kolaylaştırarak, maliyetlerini etkin şekilde yönetmelerini sağlıyor.

IT

network

Radore ve KubeSphere Ortaklığı ile yerli bulut hizmetleri seviye atlıyor

Radore Veri Merkezi, konteyner bazlı bulut altyapılarına yönelik açık kaynak kodlu yönetim platformu KubeSphere ile teknolojik iş birliğine imza attı. Bu kapsamda KubeSphere’in tüm konteyner servis orkestrasyonları Radore Veri Merkezindeki yerel sunucular üzerinden yerel veri ile sağlanacak. Böylece KVKK, BDDK ve diğer tüm yerli bilişim regülasyonlara uygun şekilde servis bazlı hizmet sunulması amaçlanıyor. Radore ve KubeSphere iş ortaklığı sayesinde kullanıcıların alacağı yerli konteyner hizmetleri ile servis bazında (as a service) hizmetleri, gerçek anlamıyla Türk lirası üzerinden ücretlendirmek ve kullandığın

Türkiye’nin Veri Merkezi Radore ve açık kaynak kodlu bulut konteyner yönetim platformu KubeSphere yeni bir iş ortaklığına imza attı. Türkiye’de sunulan bulut bilişim çözümlerine yeni bir soluk ve çeşitlilik getirecek olan bu iş birliği, yerli olarak sunacağı bulut üzerinde konteyner orkestrasyonu ve yönetimi imkanları ile yabancı servis sağlayıcı teknolojilerine olan bağımlılığı da azaltacak… kadar öde modeliyle sunmak da mümkün olacak. Aynı zamanda iş birliği kapsamında Radore, KubeSphere’in Türkiye ve çevre ülkelerdeki temsili, entegrasyonu, eğitim ve teknik destek faaliyetlerinden de sorumlu olacak. Bulut alanında, konteyner, docker, mikro servisler ve bunları yöneten Kubernetes ortamları “geleceğin altyapı teknolojisi” olarak kendini artık ispat etmiş durumda. Yazılım dünyasında içinde bu kavram ve teknolojileri içermeyen projelerin başarılı şekilde yönetilme şansı ciddi bir hızla azalıyor.

Araştırma şirketleri geleceğin gerçek bulut merkezli bu teknolojiler ile oluştuğunu birçok raporunda belirtiyor. Gartner’a göre 2023 yılına gelindiğinde, küresel işletmelerin yüzde 70’i iki ya da daha fazla sayıda konteyner teknolojisi uygulanmış uygulama kullanacak. Fakat tüm bu çözümlerin açık kaynak kodlu (open source) şekilde geliştirilmesi sektör için eşsiz fırsatlar sunuyor. Radore Temmuz ayı başında tanıtacağı yeni servisler ile bulut hizmetlerinde yerel anlamda geleceğin altyapı teknolojilerini sunmaya başlayacak.

29


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Pandemi, müşteri deneyimindeki ezberleri bozdu

Sektör Market

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile birlikte farklı yaşam şekilleri ile tanıştık ve bazı davranış ve alışkanlıklarımız da dönüştü. Bununla beraber uzmanlar, danışmanlar ve öğretim görevlileri pandeminin tüketici davranışları üzerindeki olası dönüşümü üzerinde araştırmalar yaparak görüş bildirmeye başladı…

IT

network

Wiseback’in Tüketici Davranışları Danışmanı Aysun Şabanlı, tüketici davranışları ve müşteri deneyimi alanındaki değişim süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu.

60 yaş üstü e-ticaret ile tanıştı İnternet kullanıcıları arasında online alışveriş sitelerinden alışveriş yapanları oranı yüzde 63’e ulaştı (We are Social, 2020, Türkiye Verisi). ALADIN’in raporuna göre, araştırmaya katılanların yüzde 40’ı ilk online alışverişlerini Covid-19’un bizleri evlere kapattığı dönemde yapmışlar. Bu da aslında yeni bir tüketici kitlesinin ve özellikle de 60 yaş üstü tüketici segmentinin de e-ticaret hedef kitlesi arasına katıldığını göstermektedir.

E-ticaret markaları sınıfta kaldı Pandeminin ilk haftalarında oluşan panik havası, temel ihtiyaçlarımızı karşılama endişesi ve yaşanan gecikmelere ve aksaklıklara, dayanışma ruhuyla gösterdiğimiz müsamaha, ilerleyen haftalarda yerini bilişsel bir değerlendirmeye bıraktı. Bu dönemde tüketicisinin kalbini kazanan markalar oldu. Bunlar ürün kalitesi iyi olan, teslimat zamanını doğru planlayan, şikayetlere pozitif bir şekilde geri dönüş yapan markalar oldu. Bilişsel değerlendirme döneminde birçok bilinen e-ticaret markasının ise sınıfta kaldığını gözlemledik.

Müşteri deneyiminde beklenti: Toplam kalite Görünen şu ki, dijital dönüşüm sadece teknolojiyi bir satış kanalı olarak işletmemize entegre etmemiz, müşteri için değerli bir marka olmak için ve sadakati artırmak için yeterli değil. Dijital çağı doğru anlamak ve tüm süreçleri bu dinamiklere göre dönüştürmek, özellikle içinden geçtiğimiz süreçten sonra daha da önemli bir hal almıştır. E-ticaret sitelerinin toplam müşteri kalitesi süreçlerini dijital çağın dönüştürdüğü kültüre ve çağın dinamiklerine uygun şekilde yeniden kurgulanması artık kaçınılmazdır.

İnsan odaklılık ve şeffaflık

30

Dijital çağda tüketiciler de markalardan aldıkları hizmetleri değerlendirme ve bu değerlendirmelerini sosyal ağlarda paylaşma

şansına sahipler. Bilgiye artık her yerden erişebilme özgürlüğüyle bilgi demokratikleşti. Bununla beraber şeffaflık yeni bir değer olarak karşımıza çıkıyor. Markaların da bu dönüşen yeni unsurların farkında olması ve bu dönüşüme kültürel ve organizasyonel anlamda ayak uydurması bir farklılaşma unsuru değil, bilakis bir zorunluluktur. Bu değişim neticesinde, iş yapış şekillerinde dönüşmesi gereken kültür, tüketiciyi “tüketen” olarak değil insan olarak konumlandırmak ve tüm organizasyona bu kültürü aşılamak olmalıdır. Dolayısıyla diğer tüm süreçlerin de insan odaklı şekilde evrilmesi gerekiyor. “İnsan” ile iletişim, dijital çağın yeni değerini içerecek şekilde tüm süreçler şeffaf bir şekilde ve samimiyetle aktarılmalıdır.

E-ticarette dikkat edilmesi gerekenler Birçok e-ticaret sitesi pazar yeri modelinde çalışıyor olsa da, toplam müşteri deneyimi kalitesi için tedarik zincirinin her halkasında müşterisinin yanında olmalı ve sürecin her basamağında sorumluluk almalıdır. Bu süreçlerden bahsetmek gerekirse; * Ürün kalitesi ve ürün tanımı: Tedarikçilerin sağladığı ürünlerin kalitesinden, sitede tarif edildiği şekilde olmasından emin olacak şekilde işbirliği anlaşmaları düzenlenmelidir. * Sorunsuz lojistik: E-ticaret siteleri, işbirliği içinde oldukları kargo firmalarının, dijital dönüşüme pek de ayak uyduramamış yapılarından bir habermiş gibi davranmamak zorundadır. Bir e-ticaret sitesinden alışveriş yapan bir tüketici baştan sona tüm süreçlerde alışveriş yaptığı site ile muhataptır aslında. Bir işletmenin başarılı olması, işbirliği yaptığı firmaların da başarılı süreç yönetmeleri ile mümkün olabilir. Dolayısıyla kargo firmalarıyla tüketici arasında yaşanan sorunların da sorumluluğunu almalıdır. “Ürünüm gelmedi” veya “geç geldi” şikayeti alındığı zaman, “kargo şirketinin sorumluluğudur”

diyerek işin içinden çıkmak aslında dijital dönüşümün pek de benimsenmediğini gösterir. Dünyada başarılı olmuş dijital işletmelerin, işbirliği yaptıkları firmaların gelişim ve eğitimlerini de üstlendiklerini görüyoruz. E-ticaret siteleri de, işbirliği içinde oldukları kargo firmalarının ya süreçlerini düzenlemeleri için kılavuzluk etmeli ve bu süreçleri iş anlaşmaları içinde zorunlu madde olarak belirtmeli, kargo firmalarının dijital dönüşüme ayak uydurarak akıcı süreçler oturtmaları için eğitimlerini ve gelişimlerini üstlenmelidir. * İade kolaylığı ve para iade garantisi: Alışverişlerde alınan finansal risk duygusunu dindirmek için firmaların iade koşullarını da kolaylaştırmaları, para iadesi garantisi vermeleri gerekmektedir. E-ticaret sitelerinin ürün iadesi teslimat sürecinden iade işleminin gerçekleşmesine değin tüm süreçlerde sorumluluğu alması ve müşterisine kolaylık sağlaması en önemli unsurlardan biri olmalıdır. * Her süreçte, sürekli ve insan odaklı iletişim: İnsan odaklılık insanı iyice tanımayı ve samimi, şeffaf iletişim kurmayı gerektirir. Markaların teknolojik araçlardan elde edilecek veriyi, artık sadece taktiksel promosyon amacıyla kullanmayı bırakarak, müşterilerini tanımak, onlara kişisel çözümler sunmak ve kişiselleştirilmiş ilişki kurmak için doğru şekilde analiz etmeye başlamaları ve stratejik süreçlerini bu verilere göre kurgulamaya başlamaları zorunludur. Müşterinin alışveriş yolculuğunun baştan sonra her adımın sorumluluğu alınmalı ve müşteri her adımda bilgilendirilmelidir. Müşteri temas noktası haritası çıkarılarak, iletişim tasarımı yapılmalı, organizasyon bu tasarıma göre adapte edilmelidir. Sonuç olarak, 360 derece sosyal işletme olma hedefiyle, müşterisini yani insanı dinleyen ve anlayan, her adımda sorumluluk alan sosyal bir marka, tüm süreçlerini insan odaklı, sürekli inovasyonla şekillendiren sosyal bir işletme vizyonuyla yola çıkılmalıdır.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Logitech’ten Öğrencilere Tavsiyeler: Evde nasıl daha verimli çalışılır?

Evdeki çalışma alanını belirleme Evde düzenli ve rahat bir çalışma alanı oluşturmak, çalışmaya başlamayı sağlayacak önemli bir motivasyon kaynağıdır. Temiz ve düzenli bir çalışma ortamı, ferah bir atmosfer ve şık teknolojik aksesuarlar çalışmayı destekler. Ne var ki çoğu öğrenci, ailesi veya arkadaşlarıyla yaşarken sınırlı bir alana sahip. İşte çalışmak için en iyi yeri bulmanın birkaç temel adımı... Pencereye yakın veya bahçeyi gören doğal ışık alan bir yer seçilebilir. Doğal ışık ruh halini ve enerji seviyesini büyük ölçüde iyileştirirken, online derslerde daha iyi görünmeyi sağlar. Evde ilgilenilmesi gereken en kritik araç internet bağlantısıdır. İnternet hızının online dersler sırasında kesilmemesi için gereken minimum indirme hızı 8 Mbps, yükleme hızı ise 1,5 Mbps’dir.

Eğitim için doğru teknolojik aksesuarları seçme Doğru çalışma alanını belirledikten sonra doğru teknolojik aksesuarları seçmek verimliliğe katkı sağlar. Web kamerası ile görüntünün netliği artırılabilir. Logitech C922 Pro sahip olduğu özelliklerle beraber, düşük kalitedeki bir dizüstü bilgisayar kamerasının yerini iyi şekilde doldurabilir. Logitech C922 Pro Webcam, akıcı ve net görüntüler su-

Hayatın her alanına dokunan kullanışlı ve verimliliği arttırıcı ürünleriyle Logitech, öğrencilerin evde nasıl daha verimli çalışabileceklerine dair ipuçlarını paylaştı… nabilen, bunun yanında sesleri de iyi alabilen bir üründür. Kurulumu ve kullanımı da bir hayli kolay olan cihaz, temel olarak 1080p çözünürlükte ve 30 kare video kaydı yapabiliyor. Katlanabilir ayak tasarımıyla dizüstü bilgisayarlar veya monitör üzerine de rahat sabitlenebiliyor. Çalışmak için doğru mouse ve klavyeye sahip olmak önemlidir. Tez ve makale yazan öğrenciler, bir ergonomik klavyeyi dizüstü bilgisayarına göre daha rahat bir alternatif olarak düşünülebilirler. Bilek ağrılarına çözüm getiren Logitech MK710 Klavye ve Mouse Seti, bilek desteği ve bölünmüş tuşlu tasarımıyla bileklerdeki ve kollardaki kas gerginliğini azaltıyor. Klavye ve Mouse Seti, Mac veya Windows PC’ye USB alıcısı ile doğrudan bağlanabiliyor. Bir matematik öğrencisi, daha hızlı çalışmak için ekstra programlanabilir düğmeler ve kaydırma tekerleği olan bir fare seçebilir. Logitech MX Master 3 Mouse, MagSpeed (Manyetik Hızlanma Özelliği) Kaydırma Tekerleği ile ultra hızlı ve ultra hassas kaydırma sağlıyor. Ayrıca, Logitech Opti-

ons aracılığıyla sunulan kişiselleştirme seçeneklerine ek olarak, popüler yazılım uygulamaları için hazırlanan profiller de kullanıma hazır şekilde mouse’la birlikte sunuluyor. Bir ödev üzerinde birlikte çalışan öğrenciler belge paylaşım uygulamalarıyla denemeler yapabilir. Örneğin; Google E-Tablolar gibi gelecekteki işyerlerinde kullanacakları araçları öğrenmeye başlamaları öğrenciler için iyi bir fırsat olabilir.

Odağı korumak ve üretken kalmak Doğru çalışma alanı ve teknoloji aksesuarlarına sahip olmak iyi bir başlangıçken, evde çalışmaya uyum sağlamak biraz çaba gerektirir. Üretken ve stressiz kalmayı sağlamanın da birkaç basit ama etkili yolu bulunmaktadır. Öğrenciler, evden çalışırken zamanı akıllıca planlamalıdır. Planlamaların arasında molalar vermek, kısa bir yer değişikliği, odağı sıfırlamanın iyi bir yolu olabilir. Herhangi bir dış mekân alanını kullanarak bir ekran molası da verilebilir. Evde eğitim, yalnız hissettirebilir. Arkadaşlar ve öğretmenler ile yapılan görüntülü bir konuşma ise iyi hissetmeyi sağlayabilir.

Sektör Market

Uygun çalışma ortamının ve doğru ekipmanın verimlilik üzerindeki olumlu etkilerini göz önüne alarak bir öneriler listesi hazırlayan Logitech, öğrencilerin motivasyonunu artırmayı hedefliyor.

IT

network

Mastercard’ın KOBİ’lere desteği büyüyor Mastercard, COVID-19 döneminde duyurduğu MasterKOBİ destek paketini, normalleşme dönemiyle birlikte ticari faaliyetlerine yeniden hız veren KOBİ’lerin ihtiyaç duyabileceği yeni indirimli temel dijital çözümleri ile zenginleştirdi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın destek planı içine giren MasterKOBİ Paketi’ne KOBİ’lerin e-ticaret faaliyetlerini yönetme, ticari operasyonlarını dijitalleştirme, işletme dezenfeksiyonu, kurye gibi pek çok farklı alanda yararlanabilecekleri yeni avantajlar eklendi. Paket kapsamında Kerzz POS ve Orwi, KOBİ’lere restoran ve kafelere temassız menü ve ödeme sistemi entegrasyonlarında ücretsiz paketler, e-ticaret paketi Sopyo da e-ticaret pazaryeri entegrasyon paketlerinde yüzde 15 indirim sunuyor. Devletin güncel hibe, teşvik ve desteklerini takip etmek, sektörlerine özel danışmanlık hizmeti almak isteyen KOBİ’ler Türkiye’nin ulusal ilk KOBİ Bilgi Merkezi Kobi-Line’ın proje yazma hizmetinden 1.000 TL,

Mastercard, COVID-19 döneminde ofislerini eve taşıyan KOBİ’lerin hayatını kolaylaştırmak için oluşturduğu MasterKOBİ destek paketini genişletti. danışmanlık hizmetlerinden ise 250 TL indirimle yararlanabiliyor. Kobi-Line, paket kapsamında indirimlerine ek olarak KOBİ’lere hizmetlerini 2 ay hediye olarak sunuyor. KOBİ’ler profesyonel temizlik hizmetleri sunan Mutlubiev’in nano dezenfeksiyon hizmetlerinde yüzde 10, www.mutel.com.tr üzerinden Philips UVC armatürlerde de yüzde 10 indirim kazanıyor. PaketTaxi’nin sabit kurye hizmetinden yüzde 5, Baskimo’dan alacakları online baskı hizmetinden de yüzde 30 indirimli yararlanabiliyorlar.

Masterpass 1 yıl boyunca ücretsiz Öte yandan MasterKOBİ Destek Paketi kapsamında Eticsoft, ideasoft, ticimax ve T-soft gibi anlaşmalı altyapı sağlayıcılarla çalışan

tüm KOBİ’ler, Mastercard’ın dijital ödeme çözümü Masterpass’ten 1 yıl boyunca ücretsiz olarak yararlanabiliyor. Güvenli ve hızlı alışveriş imkanı tanıyan Masterpass ile KOBİ’ler, alışverişlerin internet ve mobil platformlara çok daha yoğun biçimde kaydığı bugünlerde müşterilerine her alışverişte tekrar tekrar şifre girme zorunluluğunu ortadan kaldıran hızlı, sade ve güvenli bir alışveriş deneyimi sunabiliyorlar. MasterKOBİ paketinde Mastercard Ticari Kart Sahipleri ayrıca 30 gün ücretsiz Bulut Santralim, 20 gün ücretsiz Banka Bakiyem hizmeti, www.banabikurye.com üzerinden gerçekleştirilen gönderilerde yüzde 10 indirim, elektronik cihazlarda karşılaşılan sorunlarda kapıdan teslim imkanı veren Fixplan teknik servis hizmetinde yüzde 15 indirim gibi avantajlardan da yararlanabiliyor.

31


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Yeni Mercedes-Benz GLB Türkiye’de

Mercedes-Benz’in Premium kompakt sınıfta yedi kişiye kadar genişletilebilen bir iç mekân sunan ilk SUV modeli yeni GLB’nin Türkiye lansmanı dijital olarak gerçekleştirildi. Yeni Mercedes-Benz GLB 200, Haziran ayı itibarıyla 406.000 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu…

Mercedes-Benz, Premium kompakt SUV sınıfında yedi kişilik oturma kapasitesine sahip ilk modeli GLB’yi Türkiye’de satışa sundu. Markanın Türkiye’de düzenlediği ilk dijital basın lansmanında, Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan, Mercedes-Benz Kurumsal İletişim Müdürü Miray Kutlu Demirel ve Mercedes-Benz Otomotiv Otomobil Ürün Yönetimi Birim Müdürü İhsan Büyükdağ, canlı yayında yeni modelin özelliklerini aktardılar. 163 HP’lik turbo benzinli motor ve 7G-DCT otomatik şanzımanın standart olarak sunulduğu yeni Mercedes-Benz GLB 200, 406.000 TL’den başlayan Progressive donanım paketine ve 446.600 TL’den başlayan AMG donanım paketine sahip. Yükseltilmiş tavan rayları, alt ve yan koruma detayları ile off-road genlerini vurgulayan

tasarımı, güçlü oranları ve fonksiyonel özellikleriyle yeni bir SUV olan Mercedes-Benz GLB, çok yönlü ve pratik bir kullanım sunuyor. Bunun yanı sıra aynı zamanda geniş hacimli bir aile otomobili olma özelliğine de sahip. Yüksek verimliliğe sahip sıralı dört silindirli güçlü motoru, en güncel elektronik sürüş yardım sistemleri, benzersiz bir kullanıcı deneyimi sunan bilgi-eğlence sistemi MBUX (Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi) ve KEYLESS-GO Konfor Paketi gibi özelliklerle yeni GLB, Mercedes-Benz markasının güncel kompakt nesil modellerinin tüm güçlü yönlerini taşıyor.

Şükrü Bekdikhan: “Hedefimiz Premium kompakt sınıfta liderlik” Mercedes-Benz’in Türkiye’de dijital ortamda düzen-

lediği ilk basın lansmanında tanıtılan yeni GLB ile ilgili Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan: “Premium kompakt sınıfta sunduğumuz çeşitliliği yeni GLB ile daha da genişletiyoruz. A-Serisi Hatchback ile başlattığımız yeni model atağımızı, Yeni B-Serisi, CLA ve A-Serisi Sedan ile farklı alternatiflerle çeşitlendirdik. Bugün gerçekleştirdiğimiz Yeni GLB’nin dijital lansmanıyla bu seriye bir Premium kompakt SUV daha ekleyerek, özellikle kalabalık ailelere uygun bir alternatif sunuyoruz. Model atağımızdaki bir sonraki aşamamız diğer kompakt SUV modelimiz Yeni GLA olacak. Tüm modellerimizin tamamlanmasıyla birlikte Türkiye’deki hedefimiz, Premium kompakt sınıfta en fazla alternatifi sunarak liderliği sağlamak” dedi.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Kompakt boyutlar, geniş iç mekân Uzunluğu 4.634 mm, genişliği 1.834 mm ve yüksekliği 1.658 mm (tavan rayları ile 1.701 mm) olan yeni Mercedes-Benz GLB, 2.829 mm ile diğer kompakt Mercedes-Benz modellerinden tam 10 cm daha fazla aks mesafesine sahip. Ön koltuklardaki baş mesafesi 1.035 mm ile bu sınıftaki en yüksek değeri sunarken, 967 mm arka koltuk diz mesafesi ile üst seviye bir oturma konforu sunuyor. Beş koltuklu kullanımda 570 litre bagaj hacmi sunan GLB, arka koltukların katlanmasıyla 1.805 litreye kadar alan bulunduruyor. Arka koltuk sırtlıklarının eğiminin standart olarak ayarlanabiliyor olması bagaj hacmi esnekliği sağlarken, isteğe bağlı donanım olarak arka koltuk sırası manuel olarak ileri-geri kaydırılabiliyor; böylece ihtiyaç doğrultusunda arka koltukta diz mesafesi artırılabiliyor veya bagaj hacmi genişletilebiliyor. Arka koltuğun ileri-geri kaydırılması sayesinde bagaj hacmi toplamda 130 litreye kadar artırılabiliyor.

rinden çıkartılabilen koltuk başlıkları, TOP-Tether sabitleme noktaları ve ISOFIX çocuk koltuğu sabitleme sistemi ve isteğe bağlı tercih edildiği takdirde üçüncü koltuk sırasını da kapsayacak şekilde tasarlanan arka yan cam hava yastığı gibi özellikler kabin içi güvenliği sağlıyor. Böylece ikinci ve üçüncü koltuk sırasında dört çocuk ile güvenle yolculuk yapılabiliyor. Koltukların arasındaki ikili bardak tutucu, sağda ve solda olmak üzere iki adet plastik eşya alanı ve her birinde birer adet USB soketi gibi detaylar üçüncü koltuk sırasının konforunu tamamlıyor. Yeni GLB’nin arka bölümü son derece kullanışlı ve fonksiyonel bir yapı sunuyor. Yedi koltuklu otomobilde altıncı ve yedinci koltuklar kullanılmadığı takdirde bagaj hacmini arttırmak üzere katlanarak 500 litrelik bagaj hacmi oluşturuyor. Manuel olarak 140 mm kadar ileri-geri ayarlanabilir ikinci koltuk sırası sayesinde ihtiyaca göre orta sıra koltukların diz mesafesi veya bagaj hacmi artırılabiliyor. Hem beş koltuklu hem yedi koltuklu versiyonda standart olarak sunulan 40:20:40 oranında katlanabilen, sırt eğimli arka koltuklar sayesinde bagaj hacmi, kullanım amacına uygun olarak daha da artırılabiliyor. İsteğe bağlı olarak sunulan katlanan ön yolcu koltuğu sırtlığı sayesinde ise uzun nesneler otomobil içinde rahatlıkla yer edinebiliyor.

Off-road genlerine vurgu yapan tasarım

Yeni GLB, Mercedes-Benz markasının yedi koltuklu oturma düzeni sunan ilk kompakt sınıf modeli olarak öne çıkıyor. Diğer yedi koltuklu modellerde olduğu gibi üçüncü koltuk sırasında iki adet bağımsız koltuk kullanıma sunuluyor. EASY-ENTRY kolay giriş sistemi sayesinde arka kapılardan üçüncü koltuk sırasına rahatlıkla erişim sağlanıyor. İçeri ittirilebilen veya ye-

GLB’nin güçlü gövde oranları off-road odaklı dış tasarım yaklaşımını yansıtıyor. Markanın güncel “Duygusal Sadelik” tasarım felsefesine uygun olarak minimal çizgiler ile daha sade ve net, yüzey tabanlı bir tasarım sunuluyor. Karakteristik bir aydınlatma grubuna sahip dikleştirilmiş ön bölüm de, krom kaplamalı alt koruma ile off-road genlerine vurgu yapıyor. Kaslı ve belirgin omuz çizgisi önden arkaya doğru kalınlaşırken GLB’ye yandan bakıldığında daha güçlü bir görünüm kazandırıyor. Yan marşpiyelerin üze-

lirgin bir iyileşme ortaya koyuyor. S-Serisi’nden aktarılan en güncel elektronik sürüş yardım sistemleri, sürücünün hayatını önemli ölçüde kolaylaştırırken, sürüş güvenliğine katkı sağlıyor. Gelişmiş radar ve kameralarla donatılan GLB, sürüş yönünü 500 metreye kadar görebiliyor ve belirli sürüş koşullarında kısmen otonom bir sürüş sağlıyor. Örneğin harita ve navigasyon verilerini kullanan DISTRONIC, Aktif Takip Yardımcısı rota bazlı hız uyarlaması yaparak viraj veya kavşaklara yaklaşırken aracı yavaşlatıyor. Bunun yanında standart Aktif Şerit Takip Yardımcısı ve Aktif Park Yardımcısı da günlük hayatı kolaylaştırıyor ve sürüş güvenliğini tesis etme noktasında sürücüye yardımcı oluyor. Önde McPherson tipi bağımsız ve arkada çok kollu bağımsız yürüyen

aksamdan oluşan konfor odaklı süspansiyonuyla GLB, sürücü ve beraberindeki yolculara üstün sürüş konforu sunuyor. İsteğe bağlı donanım olarak tercih edildiğinde sertliği seçilebilen bir süspansiyon devreye giriyor. Böylece sürücü DYNAMIC SELECT, sürüş karakteri seçim fonksiyonu üzerinden seçtiği Konfor, ECO, Sportif ya da Kişisel sürüş modlarının yanı sıra süspansiyon karakterini de seçebiliyor. Markanın diğer modellerinde de kullanılan bilgi-eğlence sistemi MBUX (Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi) içerdiği yüksek performanslı işlemci, parlak ekran, canlı grafikler, kişiselleştirilebilir görünümleri ile öğrenme yeteneğine sahip olan ve “Hey Mercedes” komutuyla etkinleşen akıllı sesli komut sistemini birleştiriyor ve bu kombinasyonu isteğe bağlı donanım olarak sunulan ön camda renkli sanal gösterge paneli ve arttırılmış gerçekliğe sahip navigasyon gibi özelliklerin kullanımlarında benzersiz bir kullanıcı deneyimine dönüştürüyor.

Yedi yolcuya kadar oturma imkânı

rindeki kaplamalar kapı eşiklerini çamurdan uzak tutmaya yardımcı oluyor ve daha da önemlisi olası bir yandan çarpma anında ek bir güvenlik sağlıyor. Çamurluk kenarları dahil otomobili çevreleyen bu kaplamalar bir yandan ek koruma sağlarken, diğer yandan off-road görünümünü destekliyor.

Krom detaylarıyla kaliteli iç mekân tasarımı İç mekânda sürücüyü tek parçadan oluşan bütünleşmiş bir ön konsol karşılıyor. Konsolu markanın diğer kompakt modellerinde de kullanılan tamamen dijital geniş ekranlı tasarım domine ediyor. Otomobilin geneline hâkim olan güçlü karakter diğer detaylarda da devam ediyor. Ön yolcu tarafını ve orta konsol kenarlarını süsleyen silindir görünümlü alüminyum süslemeler ve kapı panelinde yatay tutma kolu gibi detaylar, iç mekâna off-road ruhu yüklerken sağlam, güçlü ve eğlenceli bir hava kazandırıyor. Bu görüntüye orta panelde yine krom kaplamalı üç adet yuvarlak havalandırma çıkışı ve hemen altında otomatik klima sistemine ait kontrol paneli eşlik ediyor.

LED yüksek performanslı farlar ile her koşulda daha iyi bir görüş Mercedes-Benz GLB, standart olarak LED yüksek performanslı farlar ve isteğe bağlı olarak MULTIBEAM LED teknolojili farlarla donatılıyor. MULTIBEAM LED teknolojisi, güncel yol koşullarına bağlı olarak farların aydınlatma gücünü ve şeklini otomatik olarak uyarlıyor. Progressive tasarım konseptinde standart donanım olarak LED teknolojisine sahip sis farları sunuluyor. Bunlar otomobilin ana farlarına göre daha da geniş bir ışık hüzmesi sunarak yol kenarlarını daha güçlü aydınlatıyor. Ön tampona entegre alçak pozisyonu ile karşıdan gelen sürücünün gözünü rahatsız etme olasılığını azaltıyor.

Güç üretimi ve yakıt verimliliği ile emisyon salım değerlerinde iyileşme sağlıyor Diğer güncel kompakt sınıf Mercedes-Benz modelleri gibi GLB de birçok gelişmiş teknolojiyle yollara çıkıyor. Baştan aşağı yenilenen, yeni kompakt sınıf neslini oluşturan sıralı dört silindirli benzinli motoru bir önceki nesiller ile karşılaştırıldığında güç üretimi ve yakıt verimliliği ile emisyon salım değerlerinde be-

KEYLESS-GO Konfor Paketi, farklı konfor özelliklerini bir araya getiriyor. Anahtarsız erişim ile otomobili sadece kapı koluna dokunarak açma ve HANDS FREE ACCESS, eller serbest bagaj açma ve kapama fonksiyonu ile bagaj kapağının temassız bir şekilde sadece bir ayak hareketi ile açılmasını ve kapatılması gibi elleri kullanmadan birçok fonksiyonu gerçekleştirme konforu sunuyor. Teknik Özellikler: GLB 200 Şanzıman 7G-DCT Hacim (cc) 1.332 Maksimum güç (PS/kW) 163/120 Devir/dakika 5.500 Maksimum tork (Nm) 250 Devir/dakika 1.620 - 4.000 Karma Koşullarda Yakıt tüketimi (l/100 km) 6,2-5,9 Karma Koşullarda CO2-Emisyon salım değeri (gr/km) 141-134 Hızlanma 0-100 km/s (sn) 9,1 Maksimum hız (km/s) 207


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Birsel Safkan:

“Çocuklarımızı internet ortamının zararlarından koruyacak bilince sahip olmamız şart” Sabancı Vakfı’nın desteklediği Nirengi Derneği internette geçirilen zamanın arttığı bu dönemde siber zorbalığa karşı uyardı. Nirengi Derneği Proje Koordinatörü İdil Türkmen Ayaydınlı’da zorbalığın görmezden gelinmemesini, çocukla iş birliği içinde müdahale edilmesi gerektiğini belirtti…

Sektör Market

Ayaydınlı, “Dünya genelinde yapılan araştırmalar siber zorbalığın daha çok 12-18 yaş aralığında gerçekleştiğini gösteriyor. Covid-19 özelinde veriye dayalı konuşabilmek için henüz yayınlanan resmi bir araştırma bulunmamakla birlikte, çocukların sanal ortamda geçirdikleri vaktin artmasına bağlı olarak siber zorbalık riskinin de arttığını öngörebiliriz” dedi.

IT

network

Sabancı Vakfı’nın Hibe Programı kapsamında desteklediği Nirengi Derneği, COVID-19 salgını nedeniyle çocuk ve gençlerin internette geçirdiği sürenin artması nedeniyle maruz kalınan siber zorbalık vakalarında artış olabileceğini belirtti. Sabancı Vakfı’ndan hibe desteği alan “Çok Geç Olmadan İstanbul!” projesi ile istismar, flört şiddeti ve akran zorbalığı konusunda İstanbul’daki öğretmen, idareci ve velilere eğitimler veren Nirengi Derneği, yaygın olan inancın tersine zorbalığın doğal bir süreç olmadığı ve çocukla iş birliği içinde mutlaka müdahale edilmesi gerektiği konusunda uyardı. Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, “Sabancı Vakfı olarak toplumsal gelişmenin sağlanması için eğitimi odağına alan projelere destek vermenin önemli olduğuna inanıyoruz. Hibe Programı kapsamında desteklediğimiz Nirengi Derneği de çocuk ve gençlerin maruz kaldığı şiddet ve istismar vakalarının tespiti ve önlenmesi için kilit role sahip olan öğretmen, idareci ve velileri bilgilendiren eğitimler vererek, erken müdahale için donatıyor, güçlendiriyor. İnternette ve sosyal medyada daha fazla zaman geçirdiğimiz bu dönemde özellikle çocuk ve gençlerin maruz kalabileceği siber zorbalığa karşı da koruyucu ve önleyici yaklaşımların farkında olmak hayati önem taşıyor. Bu noktada öncelikle anne ve babalara çok iş düşüyor. Çocuklarımızı internetle tanıştırırken onları internet ortamının zararlarından koruyacak bilince de sahip olmamız şart. Aksi takdirde çocuklarımızın siber zorbalığa maruz kaldığını anlamayabilir ve koruyucu tedbirler almakta gecikebiliriz” dedi.

34

Siber zorbalığın tüm dünyada görülen küresel bir sorun olduğunu belirten Nirengi Derneği Proje Koordinatörü İdil Türkmen

Siber zorbalığa karşı anne babalar neler yapmalı? Çocukların, yaşadıkları zorbalık vakalarını açık iletişime sahip ebeveynler ile daha kolay paylaştıklarını vurgulayan Türkmen Ayaydınlı, “Zorbalığın gençliğin doğal bir süreci olduğu ve kendi halinde sönüp gidebileceği inancının yaygın olduğunu görüyoruz. Tam aksine zorbalık doğal bir süreç değildir ve çocuğun gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu nedenle, zorbalığı görmezden gelmemek, çocukla iş birliği içinde müdahale etmek gerekiyor” dedi. Zorbalığın sadece arkadaş grupları veya okul sıralarında görülmediğini, sanal ortama da taşınabildiğini belirten Türkmen Ayaydınlı, “Eğer zorbalık bir sosyal paylaşım sitesinde gerçekleşiyorsa zorbalık davranışı sergileyen kişinin engellenmesi, ilgili paylaşım sitesine ekran görüntüleri ile rapor edilmesi, aynı okula giden öğrenciler arasında ise okul yönetimine ekran görüntüleri ile bilgi verilmesi ve hukuksal süreç başlatılarak suç duyurusunda bulunulması şeklinde müdahale edilebilir” diye konuştu. Çocuk ve ergenlerin sanal zorbalığa maruz kalmamaları için; öncelikle ebeveyn ve bakım verenlerin bu sorunla karşılaşmadan önce çocukla konuşması, zorbalığa maruz kaldığında ise etrafında bununla ilgili destek alabileceği yetişkinler olduğunu hissetmesi gibi koruyucu ve önleyici yaklaşımlar büyük önem taşıyor. Zorbalık vakası yaşandığında ise çocukların; • Sosyal medya hesap şifrelerinin kimseyle paylaşılmaması, • Zorbalık yapan kişinin engellenmesi, • Zorbalığa karşılık verilmemesi, • Durumu güvendiği bir yetişkine söylemesi, • Olan her şeyin kanıt olması açısından kaydedilmesi ve saklanması,

• Sosyal medya sitelerinin topluluk kurallarının işletilerek şikâyet edilmesi, • Acımasız içeriklerin kabul edilmemesi, • Rahatsız olunan hiçbir şeyin paylaşılmaması konularında anne babaları tarafından uyarılmaları önem taşıyor.

Siber zorbalık nedir? Bir kişi ya da grup tarafından elektronik temelli iletişim araçlarının bir kişiye karşı saldırgan, kasıtlı ve tekrarlı bir biçimde kullanılması siber zorbalık olarak tanımlanıyor. Siber zorbalık olarak tanımlanan eylemler; kişi hakkında internette söylenti ve dedikodu yaymak, cep telefonu aracılığıyla izin almadan kişinin özel ve mahrem fotoğraflarını çekmek ve yaymak, tehdit içeren, utandıran ve kırıcı mesajlar göndermek, kişisel bilgileri kullanarak başkalarına o kişiymiş gibi zarar verici çevrimiçi faaliyetlerde bulunmak, kişinin video veya fotoğrafları ile ona şantaj yapmak olarak sıralanıyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Oyun Dünyası, Hackerlerin olağan hedefi

Ne yapıyorlar? ESET Araştırmacıları Mathieu Tartare ve Martin Smolár’e göre saldırganlar en az bir kere ilgili şirketlerin yapı düzenleme sunucusunun güvenliğini aşarak otomatik yapım sistemlerinin kontrolünü ele aldı. Bu, saldırganların video oyununun yürütülebilir dosyalarına truva atı yerleştirmelerini sağlamış olabilir. Başka bir durumda da, saldırganlar şirketin oyun sunucularını tehlikeye attı. Bu saldırı sonucunda ise oyun içi para birimlerini finansal kazanç için manipüle etmek mümkün. ESET, etkilenen şirketlerle temasa geçti ve sorunu düzeltmek için gerekli bilgi ve yardımı sağladı.

Arkasında grup “Birden çok delil, bu saldırının Winnti Grubu tarafından gerçekleştirildiğini anlamamıza yol açtı” diyen araştırmacı Mathieu Tartare, sözlerini şöyle sürdürdü: “PipeMon tarafından kul-

lanılan komuta ve kontrol sunucu alan adlarından bazıları, önceki kampanyalarda Winnti tarafından kullanılmıştı. Ayrıca, PipeMon ile tehlikeye atıldığı keşfedilen aynı şirketlerden bazılarında 2019 yılından başka Winnti zararlı yazılımları bulundu.”

Çalınmış sertifikayı kullanıyorlar Yeni modüler arka kapı PipeMon’un, önceki bir saldırıda Nfinitiy Games’den çalındığı anlaşılan bir kod imzalama sertifikasıyla imzalanmış PortReuse arka kapısıyla benzerlikleri bulunuyor. Tartare, “Bu yeni gelişme, saldırganların birden fazla açık kaynaklı proje kullanarak aktif olarak yeni araçlar geliştirdiğini ve yalnızca ShadowPad ve Winnti zararlılarına güvenmediğini gösteriyor. ESET, PipeMon’un iki farklı varyantını izledi.

Winnti Grubu En az 2012 yılından beri aktif olan Winnti Grubu, video oyunu ve yazılım endüstrilerine karşı yüksek profilli tedarik zinciri saldırılarından sorumlu. Truva atı bulaştırılmış pek çok popüler yazılımı dağıttığı tespit edilen Winnti Grubu, ayrıca yakın zamanda ‘ShadowPad’ ve

‘Winnti’ kötü amaçlı yazılımlarıyla bazı Hong Kong Üniversitelerini de hedef almıştı.

Oyun modu bulunan güvenlik yazılımı kullanın! Sadece oyun şirketlerinin değil oyuncuların da siber hırsızların hedefinde bulunduğunu hatırlatan ESET güvenlik uzmanları, cihazlarda mutlaka güncel ve proaktif güvenlik yazılımı bulundurulmasını tavsiye ediyor. Özellikle ‘Oyun Modu‘na sahip güvenlik yazılımlarının oyuncuları rahatsız etmeden koruduğunu belirten uzmanlar, “Oyun modu; yazılımlarını kesintisiz olarak kullanabilmeyi talep eden, açılır pencerelerle rahatsız edilmek istemeyen ve CPU kullanımının en aza inmesini isteyen kullanıcılara yönelik bir özelliktir. Bu özellik etkinleştirildiğinde tüm açılır pencereler devre dışı bırakılır ve zamanlayıcının etkinlikleri tamamen durdurulur. Sistem koruması arka planda çalışmaya devam eder ancak kullanıcıdan herhangi bir etkileşim talebi olmaz“ bilgisini paylaştı. Oyun modu, ESET NOD32 ve ESET Internet Security gibi ESET’in bireysel güvenlik yazılımlarında uzun yıllardan bu yana yer alıyor.

Sektör Market

ESET araştırmacıları, Winnti Group tarafından kullanılan ve MMO (kitlesel çok oyunculu çevrimiçi) oyunlar geliştiren birkaç video oyunu şirketini hedefleyen yeni bir modüler arka kapı keşfetti. ESET tarafından ‘PipeMon’ olarak adlandırılan bu zararlı yazılım, Güney Kore ve Tayvan’daki şirketleri hedef alıyor. Bu şirketler tarafından geliştirilen video oyunları tüm dünyaya dağıtılıyor ve popüler oyun platformlarında binlerce eşzamanlı oyuncuya sahip.

Sosyal hayatımıza heyecan verici dokunuşlarda bulunabilen global oyun endüstrisi, ne yazık ki çeşitli hacker gruplarının da olağan hedefi konumunda. Siber güvenlik kuruluşu ESET, çok oyunculu çevrimiçi oyunlar geliştiren şirketlere odaklanan yeni bir truva atı keşfetti. Oyunlarda arka kapı açan bu truva atı, Winnti Group adlı hacker grubuna oyun içi para birimlerini kendi finansal kazançları için manipüle etme imkanı tanıyor…

IT

network

WatchGuard, Panda Antivirüs’ü Satın Aldı Ağ güvenliği ve zekası, güvenli Wi-Fi ve çok faktörlü kimlik doğrulamanın önde gelen küresel sağlayıcısı olan WatchGuard Technologies, gelişmiş uç nokta koruma sağlayıcısı Panda Security’nin satın alımının gerçekleştiğini açıkladı. WatchGuard, Mart 2020’de Panda’yı satın almak için kesin bir anlaşma imzalandığını duyurmuştu. Panda’nın tamamen WatchGuard’a ait bir yan kuruluş olması ile birlikte şirket, mevcut ve gelecekteki müşterilerin ve ortaklarının ağ güvenliğinden uç noktaya kadar temel güvenlik hizmetlerini tek bir çatı altında elde etmesini sağlayacaktır. “Müşterilerimizden orta ölçekli şirketlerin ve diğer iş ortaklarımızın benzersiz ihtiyaçları ve gereksinimleri için oluşturulmuş kurumsal düzeyde bir güvenliğe erişmeleri gerekiyor. WatchGuard, güvenlik dağıtımının her yönünü basitleştiren ve orta ölçekli şirketler için fiili güvenlik çözümü olarak konumumuzu pekiştiren bu güvenlik hizmetlerini MSP odaklı bir güvenlik platformu üzerinden sunmaya odaklanmıştır” ifadelerini kullanan WatchGuard Technologies CEO’su Prakash

WatchGuard ortakları Panda Security’nin Early Access Programı aracılığıyla gelişmiş EDR çözümünden anında değer elde etmeyi hedefliyor… Panjwani, “Panda Security’nin satın alınması ve portföyünün WatchGuard Cloud’a daha sonra entegrasyonu, şirket için önemli bir kilometre taşını temsil ediyorken, müşterilerimiz ve ortaklarımız için güvenlik karmaşıklığı, hızla değişen ağ topolojileri, satın alma modelleri ve daha fazlası ile ilgili genel zorlukları ele alarak hem şimdi hem de uzun vadeli faydalar sağlayacak.” açıklamalarında bulundu.

Panda Security Early Access Program WatchGuard satıcıları, hem uç nokta koruma platformu (EPP) hem de uç nokta algılama ve yanıt (EDR) özelliklerini içeren Panda Adaptive Defense 360’a ve 1 Haziran 2020’de başlatılan Panda Security

Early Access Program aracılığıyla Advanced Reporting Tool ürünlerine anında erişebilecek. Bu yeni programın heyecan verici yeni ürünleri, deneme ve dahili dağıtım için hızlı bir şekilde WatchGuard ortaklarına sunulurken, son kullanıcılara da yeniden satışı yapacak. “Panda çalışanlarının ve teknolojisinin WatchGuard’ın kültürü ve hedefleri için mükemmel olduğuna inanıyoruz” ifadelerinde bulunan Panjwani, “Büyük bir kazanımın son aşamalarında birlikte çalışmak ve küresel bir salgın sırasında entegrasyon çabalarını başlatmak benzersiz bir deneyim oldu. Evden çalışırken fiziksel olarak ayrılmamıza rağmen, paylaşılan deneyim bizi daha hızlı bir araya getirdi ve WatchGuard ile Panda’nın güçlü bir kombinasyon olacağını doğruladı” açıklamalarında bulundu.

35


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Interporto Padova dijitalleşmeyi ve yeşil yaklaşımı benimsiyor

Sektör Market

Panasonic’in dayanıklı teknolojisi, Interporto Padova’nın dijitalleşme sürecini destekleyerek üretkenliğin, verimliliğin ve sürdürülebilir lojistiğin artmasını sağlıyor.

IT

network

36

Lojistik altyapı, tedarik, geliştirme ve yönetim alanlarının ve intermodal taşımacılık platformunun ulusal oyuncularından Interporto Padova, toplam 2 milyon m2 alanının 1.100.000 milyon m2’sinde her yıl 310.000 konteynere ve 6.000’den fazla trene ev sahipliği yapıyor. 1973’te kurulan Interporto, İtalya’nın ve Avrupa’nın kuzeydoğusu için önemli kara yolu, demiryolu ve liman iletişim noktalarında bulunan Interporto’da her gün yaklaşık 20 yük treni kalkıyor ve İtalya ve Avrupa’nın en önemli limanları arasındaki bağlantıyı oluşturuyor. Interporto, özellikle son 50-100 km arasının çok önemli olduğu uzun mesafelerde kara yolu yerine demiryolu kullanımını teşvik ederek intermodal trafiğin gelişmesini hedefliyor. Interporto, kullandığı modeli Rotterdam veya Hamburg gibi yük trafiğinin ağırlıklı olarak demiryolu ve denizyolu üzerinden gerçekleştirildiği kuzey Avrupa’daki büyük limanlardan aldı. Interporto Padova, bu model sayesinde inovasyonu, altyapıyı, teknolojiyi ve hizmetleri kurumsal stratejisinin merkezine alarak yeşil hareketin öncü oyuncularından biri haline geldi. Interporto Padova BT Yöneticisi Cristiano Ruffini, konuyla ilgili şunları söylüyor: “İnovatif BT araçları, Interporto bünyesindeki operasyonları iyileştirmek için çok önemliydi. Yapısı gereği intermodal taşıma içerisinde düzgün ve etkili bir şekilde koordine edilmesi gereken birçok alan bulunuyor. Teknoloji de tam olarak burada devreye giriyor. Teknoloji olmadan ikilemlerle ve büyük bürokratik karmaşıklıklarla karşı karşıya kalacak, ulaştırmayı verimli hale getirecek tüm çalışmalarımızı tehlikeye sokacaktık.” Interporto, yakın zamanda kendisini son 50-100 km arasından sorumlu giriş ve çıkış araçlarını anında yönlendirebilen otomatik kapılardan başlayarak son teknoloji çözümlerle donattı. Böylece maliyetlerini ve kirli gaz salımını büyük ölçüde azalttı. Sürücüler, Interporto’ya vardıklarında üzerindeki kamerayla aracın plakasını, araç üzerindeki birim sayısını ve üzerinde bulunan tehlikeli maddeleri tanıyan

portallardan geçiş yapıyor. Interporto çalışanları, bu bilgiler sayesinde aracın gerçekleştirmesi gereken operasyonları doğrulayabiliyor. Basit işlemler self-servis kiosklardan yapıldıktan sonra karayolu araçları, yükleme ve boşaltma makinalarının hizmet verdiği terminal alanına doğru yol alıyor ve otomatik kapılardan çıkış yapıyor. Interporto Padova, operasyonları gerçek zamanlı görüntüleme ve yönetme imkanının yanı sıra sahadaki, yükleme ve boşaltma makinalarındaki çalışanlarının imkanlarını artırabilmek için profesyonel dayanıklı mobil cihazları kullanmaya başladı. Son iki yıldır terminal ekipmanları arasında yer alan tamamen dayanıklı TOUGHBOOK G1 tabletleri, özel yazılımı sayesinde iş operasyonlarının sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlıyor. Windows 10 işletim sistemine sahip 10.1’’ tamamen dayanıklı bir tablet olan Panasonic TOUGHBOOK, yüksek performans ve uzun batarya ömrü (11 saate kadar) sunuyor. Sahada çalışanlar için ideal olan bu cihaz, 10 parmak algılayabilen ekranı, IP55 sertifikalı su geçirmez dijitalleştirici kalemi ve esnek girişleriyle sahadayken belgeleri ve fotoğrafları HD olarak görüntüleyebiliyor. Ayrıca bağlantı seçenekleri sayesinde çalışanların verimli bir bağlantıya sahip olmasını sağlıyor. Esnek giriş yapılandırma imkanı, kurumsal kullanıcıların ihtiyaç duydukları geleneksel girişleri dirençli, tamamen dayanıklı ve hafif bir cihazda sunuyor. MIL-STD 810G ve IP65 sertifikaları sayesinde en zorlu koşullara dayanacak şekilde tasarlanan ve test edilen TOUGHBOOK G1, geniş aksesuar seçenekleriyle hem elde

taşınabiliyor hem de araca monte edilebiliyor. Bu sayede her ortamda kullanılabiliyor. Interporto Padova çalışanları da tabletleri günün her saati raylarda yağmur, kar veya güneş altında kullanıyor. G1’in operatörlere gönderilen ve operatörlerden alınan bilgi akışı, LTE bağlantısı sayesinde kaldıraçlar ve konteynerler gibi metal yapıların içinde bile kesintiye uğramıyor. Tablet aynı zamanda konteyner doldurma ve boşaltma cihazlarının kokpitinde de kullanılıyor. Böylece operasyonla ilgili bilgiler, zorlu sıcaklıklarda ve titreşim gerçekleştiği zamanlarda bile gerçek zamanlı olarak sürücülere aktarılıyor. Ruffini, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Profesyonel cihazları kullanarak bugüne kadar kağıt ve kalemle yürütülen birçok operasyonun dijitalleşmesini sağladık. Verimlilik, güvenilirlik, veri akışı ve tüketilebilir materyallerden tasarruf edilmesi anlamında önemli bir adım attık.” Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler İtalya Bölge Pazarlama Yöneticisi Federico Alessandro Padovani de “Interporto Padova, saha çalışmaları için gerekli tüm dayanıklılık özelliklerine sahip profesyonel araçlarla üretkenliğini ve verimliliğini artırıyor. Interporto Padova’nınki gibi bir altyapıdaki dijitalleştirme sürecinin bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz. Kendimizi taşıma ve lojistik sektörünü daha yeşil ve dolayısıyla daha sürdürülebilir yapmaya adıyoruz” dedi.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Kötü niyetli botların en çok etkilediği 3 sektör

Kötü Niyetli Botlar En Çok E-Ticaret’i Hedef Alıyor E-ticaret endüstrisi dünya genelinde 2019 yılında yüzde 15 büyüme gerçekleştirdi. Ancak bu büyümeyi tehdit eden kötü niyetli botlar, web sitelerinde, uygulamalarda ve API’lere saldırılarda artış gösteriyor. Ödeme sayfalarındaki sahtekarlıklardan, ürün sayfalarındaki içerikleri elde etmeye, ana sayfalardaki kaba kuvvet saldırısından (Brute Force) kullanıcı girişlerinde ve kimlik bilgilerini doldurma alanlarındaki otomatize saldırılara kadar kötü niyetli botların e-ticaret sektöründe kullanıldığına dikkat çeken Gürsel

Kötü niyetli botlar, otel odalarını sattırmıyor, medya yayıncılarına yanlış kararlar aldırıyor. Taşıdıkları kötü amaçları ile birçok fonksiyonu aynı anda gerçekleştiren ve internet trafiğinin 3’te 1’ini oluşturan kötü niyetli botlara dikkat çeken Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, kötü niyetli botların en çok etkilediği 3 sektöre yönelik uyarılarda bulunuyor… Tursun, yaşanan her aksaklığın gelirleri ciddi düzeyde etkilediğini, çoğu e-ticaret şirketin de uygulamalarını korumaya büyük yatırım yapması gerektiğini belirtiyor.

Medya Sektörüne Yanlış Kararlar Aldırıyor Medya ve yayın organları, reklam ve satış ortağı programları için birçok iyi niyetli botu hali hazırda kullanıyor. Ancak temel zorlukları kirli bot trafiğini filtrelemek ve pazarlama analitik araçlarını düzeltmekten geçiyor. Rakiplerin ve reklam platformlarının, veri ve içerik kazıması (content scraping) veya medya kampanyalarının analizlerini çarpıtmaya çalışması için kötü niyetli botlara başvurduğunu belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, kötü niyetli botların hedeflenen medya yayıncısının yanlış verilere dayanan kararlar vermesine neden olduğunu ve daha fazla zarar elde etmesine sebebiyet verdiğini aktarıyor.

Boş Olmayan Odalar ve Satılmayan Koltuklar Da Onların İşi Havayolları, ulaşım ve otel zincirleri gibi seyahat ve konaklama organizasyonları, online alışverişlere büyük ölçüde güveniyor. Ancak siber suçluların bu sektör içerisinde gerçekleştirdiği kötü niyetli bot saldırıları online alışverişlerini sekteye uğratıyor. Tanımlanan en yaygın bot saldırısı türü olan envanter reddinin bu alanlarda sıklıkla kullanıldığını belirten Gürsel Tursun, rezervasyon bölümlerine giden trafiğin yüzde 29’unun kötü niyetli botlar tarafından üretildiğine dikkat çekiyor. Boş otel odalarının online alışverişte rezerve edilmesinin ya da boş uçak koltuklarının hiç satılmamasının nedeninin altında kötü niyetli botlar olduğunu da aktaran Tursun, bir döngü halinde çalışan ve zaman aşımları oluşturarak boş otel odası ya da uçak koltuğunun elde tutulduğunu ve şirketlerin bunlardan ciddi zararlar gördüğünü belirtiyor.

Sektör Market

Belli bir standartları olmayan, birçok fonksiyonu aynı anda gerçekleştiren robot yazılımlara bot deniliyor. İnternet trafiğinin yarısından fazlasını da iyi ve kötü niyetli olmak üzere bu botlar oluşturuyor. Özellikle kötü amaçlar taşıyan botların birçok sektör içerisinde zararlı çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun’a göre, e-ticaret sitelerinden satılamayan uçak koltuklarına kadar birçok sorunun altında kötü niyetli botlar yatıyor. Kendilerine özel avantajlar sağlamın yanı sıra veri toplamak için de kötü niyetli botları kullanan hackerlere karşı uyaran Tursun, gerekli siber güvenlik çözümlerinin elde edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

IT

network

DigiME, 15 Milyon TL değerleme ile ikinci yatırımını aldı Yapay zeka destekli yazılımı ile yüksek hassasiyetli 3D vücut analizi yapılmasını sağlayan DigiME girişimi, ikinci yatırım turunu 15 Milyon TL değerleme ile 3,8 Milyon TL yatırım alarak tamamladı. Tarvenn’in 1,6 Milyon TL ile liderlik ettiği yatırım turuna; Milli basketbolcu Sinan Güler, değerli iş insanları İlter Terzioğlu, Yüksel Açık, Naser Alim, Tolunay Yıldız ve Belkıs Kuşçulu Özer, Keiretsu Forum melek yatırımcılarından Figen Korun, Davut Kohen ve Mustafa Bağcı, Türkiye’nin ilk ve tek spor odaklı girişim fonu olan two.zero Ventures ve TÜGİAD bünyesinde faaliyet gösteren GirişimTürk fonu katıldı. İlk yatırımını 2018 Temmuz ayında Tarvenn’den alarak yola çıkan DigiME girişimi, geliştirmiş olduğu üç boyutlu vücut analizi yazılımı ile yüksek hassasiyetli sağlık teknolojisi çözümleri sunmaktadır. Postür Analizi, Vücut Analizi ve Hareket Analizi modülleriyle 1 yıldan kısa sürede 9 ülke ve 14 farklı şehirde müşteri kazanmayı başaran DigiME, aldığı yatırım ile sağlık teknolojileri alanındaki lider Büyük Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı amaç-

Geliştirdiği özel algoritmalar ile dünyada ilk defa yüksek hassasiyetli üç boyutlu vücut analizinin mobil cihazlarda yapılmasını sağlayan DigiME girişimi, 15 Milyon TL değerleme ile 3,8 Milyon TL yatırım alarak ikinci yatırım turunu tamamladı. DigiME, yeni yatırım ile global pazardaki açılımını devam ettirerek sağlık teknolojileri alanındaki lider Büyük Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı hedefliyor. lıyor. Halihazırda Fransa, Ukrayna, Almanya, İtalya, Türkiye, İsviçre, Azerbaycan, Brezilya ve İngiltere gibi ülkelerde satış yapmış olan DigiME, bu yatırım turu ile global pazardaki açılımını devam ettirmeyi planlıyor.

Dünyadaki tek taşınabilir yüksek hassasiyetli vücut analizi çözümü Tüm vücudu saniyeler içinde üç boyutlu bir şekilde tarayarak vücut yağ oranı, günlük kalori ihtiyacı, bazal metabolizma hızı, ideal kilo, kas oranı, postür bozuklukları ve hareket analizi yapan girişim, sunduğu raporlar ile kişisel vücut verilerinin takip edilmesini

ve yapay zekâ destekli tavsiyeler verilmesini sağlıyor. Akademik olarak onaylanmış algoritmaları ve postür analizi çözümleri ile vücut ve duruş bozukluklarının milimetrik olarak tespit edilebilmesine imkan veren DigiME girişimi, taşınabilir çözümleri ile de birçok farklı alanda kolaylıkla kullanılabiliyor. DigiNutrition, DigiSports, DigiClinic, DigiKids, DigiMotion, DigiSize gibi farklı çözümler ile spor merkezlerinden kliniklere, diyetisyenlerden profesyonel spor kulüplere kadar geniş bir pazara hitap eden girişim, dünyadaki tek yüksek hassasiyetli taşınabilir üç boyutlu vücut tarama çözümü olarak rakiplerinden ayrılıyor.

37


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Huobi “Küresel Blokzinciri Sektörünün Görünümü ve Geleceği” raporunu açıkladı

Sektör Market

Gelişmekte olan ülkelerin blokzinciri tabanlı finansal teknolojilere ilgisinin artmasıyla birlikte banka hesabı bulunmayan 1 milyar insanın finansal hizmetlere erişimi artabilir…

IT

network

Dünyanın önde gelen dijital varlık alım satım platformu Huobi’nin blokzinciri araştırmalarına odaklı kolu Huobi Research tarafından hazırlanan “Küresel Blokzinciri Sektörünün Görünümü ve Geleceği” başlıklı rapor, blokzinciri teknolojisinin gelişimine ışık tutuyor.

BRICS ülkeleri blokzinciri tabanlı ortak ödeme sistemlerini değerlendiriyor “Küresel Blokzinciri Sektörünün Görünümü ve Geleceği” raporunda 2019 yılında blokzinciri alanında yaşanan önemli küresel gelişmelere de yer veriliyor. 2019’da Çin, AB ve ABD gibi ülke ve bölgeleri merkez bankalarının çıkaracağı dijital para birimlerini piyasaya süreceklerini açıkladılar. Dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve küresel GSYİH’nin yüzde 23’ünü oluşturan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ni içeren BRICS ülkeleri, kendi aralarında tek bir ödeme ve tasfiye sistemi oluşturma önerisini 2019’da gündeme aldılar.

TCMB’nin dijital para projesi

38

Türkiye’nin öne çıkmasını sağlayabilir Raporla ilgili görüşlerini paylaşan Huobi Türkiye Genel Müdürü Alphan Göğüş, şunları söyledi: “Blokzinciri teknolojisinin benimsenmesi konusunda ülkemizde önemli gelişmeler yaşanıyor. Düzenleyici kurumlarımız tıpkı BRICS ülkelerinde olduğu gibi ticaretin yerel para birimleriyle yapılmasını destekliyor. 2019-2023 yılları arası için yol haritası niteliği taşıyan 11. Kalkınma Planı’nda blokzinciri tabanlı bir dijital paranın merkez bankası tarafından piyasaya sürülmesi de yer almıştı. Merkez Bankamızın dijital para projesi bu alandaki küresel trendde Türkiye’nin öne çıkmasını sağlayabilir. Ülkemizde 2019’da blokzinciri teknolojisinin benimsenmesine yönelik bir dizi gelişme de yaşandı. 2019’un eylül ayında paylaşılan 2023 Sanayi ve Teknoloji Strateji belgesinde blokzinciri ve dağıtık defter teknolojileri odaklanılacak teknolojiler arasında gösterildi. 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın dijital parasının uygulamaya alınacağı bilgisi yer aldı. Tüm

bu gelişmeler ışığında ülkemizde oluşturulacak ulusal politikalar ışığında Türkiye’nin blokzinciri teknolojisinin geleceğinde söz sahibi olacağını öngörebiliyoruz.”

Blokzinciri harcamalarının yüzde 65’e yakını ABD ve Batı Avrupa’dan Blokzinciri ekosisteminin 2019 yılındaki performansına ilişkin kilit bulgular içeren rapor, 2019 yılında dünya çapında blokzinciri için yapılan harcamaların yaklaşık 2,9 milyar dolar tutarında olduğunu ortaya koyuyor. Söz konusu harcamaların ülkelere dağılımında ilk sırada yüzde 40’a yakın payla ABD yer alırken, bu ülkeyi yüzde 24,4’le Batı Avrupa, yüzde 11,2 ile Çin, yüzde 8,1’le Asya-Pasifik Bölgesi, yüzde 5,2’lik payla ise Orta ve Doğu Avrupa takip ediyor.

Blokzincir teknolojilerine yönelik patent başvuru sayısı 22 bini aştı 2019 yılında yapılan blokzinciri harcamalarında yüzde 73’lük payı bankacılık, parçalı imalat, Perakende, profesyonel hizmetler ve süreç üretiminden oluşan beş sektör oluşturuyor. Küresel blokzinciri yatırımlarında ise 2019 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 27,9 oranında düşüş yaşanırken, toplam yatırım miktarı 3,07 milyar dolar olarak gerçekleşti. Raporda blokzincirine yönelik patent başvurularına da yer veriliyor. Verilere göre blokzinciri teknolojisi alanında en çok patent başvurusu yapan ilk 10 şirketin yedisi Çin menşeili olurken, bu ülkeyi iki şirketle ABD takip ediyor. Blokzinciri patent başvurularında ilk beş sırada yer alan şirketler Alibaba (Ant Finance - Çin), Ping An (Çin), Nchain (Antigua ve Barbuda), 33.cn (Çin) ve IBM (ABD) yer alıyor. Tüm dünyada blokzincir teknolojilerine yönelik patent başvuru sayısı ise 22 bini aşmış durumda.

Blokzinciri trendleri COVID-19 salgını ile birlikte daha az fiziksel temasa imkân tanıyan dijital teknolojilerle birlikte blokzinciri teknolojisinin potansiyeli de daha fazla gündeme gelmeye başladı. “Küresel Blokzinciri Sektörünün Görünümü ve Geleceği” raporunda yer verilen 2020 blokzinciri trendleri ise blokzinciri

teknolojisinin gelecekteki katkılarına dair önemli fikirler veriyor. 2020’ye ilişkin blokzinciri trendleri şöyle sıralanıyor: 1. Paydaşları arasında sosyal medya platformu Facebook’un da yer aldığı bir ekip tarafından geliştirilen blokzinciri tabanlı dijital para birimi Libra tarafından teşvik edilmesiyle birlikte daha fazla bölgesel ve merkez bankaları tarafından çıkarılacak kripto para birimlerinin ortaya çıkması öngörülüyor. Blokzinciri tabanlı bankalararası ödeme sistemlerinin gelişimiyle birlikte ödemelerde blokzinciri tabanlı uygulamaların sayısı artabilir. 2. 2019 yılında üç büyük uluslararası standart birliği olan ISO, IEEE ve ITU, blokzincirine ilişkin 48 standart geliştiren 26 çalışma grubu kurdu. Gelişmeler ışığında küresel blokzinciri teknolojisinin teknik standartları ile finansal uygulamaların standartları arasındaki entegrasyon artacak 3. Blokzincirine yönelik artan talep eşliğinde özel blokzincirlerinin birlikte çalışmasına imkân tanıyan mekanizmaların önemi artacak 4. Blokzincirinin, nesnelerin interneti, yapay zeka ve 5G gibi diğer yeni nesil teknolojilerle entegrasyonu artacak Blokzinciri finansal hizmetlere erişimi artıracak Huobi Türkiye Genel Müdürü Alphan Göğüş, şu eklemeyi yaptı: “Tüm dünyada fiziksel teması kısıtlayan COVID-19 salgını ve takip eden dönemde blokzincirinin başta finansal erişim olmak üzere pek çok alanda yaptığı katkıların artacağını öngörüyoruz. Günümüz dünyasında, cep telefonu sahibi olduğu halde banka hesabı olmayan 1 milyar insan mevcut. Dijital cüzdan ve internet tabanlı cihazlarla dijital varlıkların kişiler arası transfer ve ödemeler için giderek artan oranda kullanıldığına tanıklık edebiliriz. Blokzinciri bu yönüyle hem finansal imkânları hem de finansal hizmetlere erişimi artırabilir. Ülkemizin de ulusal planlarında yer aldığı gibi gelişmekte olan ülkelerde bölgesel blokzinciri tabanlı dijital para birimlerinin gündelik yaşamlarımızda daha fazla yer kaplayacağına inanıyoruz. Ülkemizde de blokzinciri tabanlı girişimlerin yeni trendlerin verdiği güçle bu alandaki pek çok ihtiyacı karşılayacak çözümler sunabileceğini düşünüyoruz.”


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Albaraka 5. yatırımını garaj girişimlerinden Vomsis’e yaptı

Dünyanın en iyi katılım bankası olma hedefini sürdüren Albaraka Türk, pandemi sürecine rağmen girişimcilik ekosistemini desteklemeye ve onlara katkı sunmaya devam ediyor. Bankanın yüzde 100 iştiraki Albaraka Portföy Yönetimi tarafından kurulan Albaraka Fintech Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (FGSYF), bu kez Albaraka Garaj girişimlerinden Vomsis’e 700 bin TL tutarında yatırımda bulunacak. 2019’dan bu yana 5. kez Garaj girişimcilerine destek olan Fonun, bugüne kadarki toplam yatırım tutarı 4 milyon TL’ye ulaştı.

Taraflar arasında sözleşme imzalandı Albaraka Genel Müdürü Melikşah Utku, Albaraka Portföy Yönetimi Genel Müdürü Muhammed Emin Özer, Vomsis CEO Emre Kayretli ve Vomsis CTO Ramazan Uç’un katılımıyla bankanın genel müdürlüğünde imza töreni gerçekleştirildi. Yatırım alan Vomsis,

tüm banka hesaplarının güvenli bir şekilde tek bir ekrandan takip edilmesini sağlayan akıllı banka asistanı uygulamasıdır. Uygulama sayesinde her bankaya tek tek girmek yerine tek bir ekran üzerinden bütün hesaplar anlık olarak kontrol ve takip edilebiliyor. Ayrıca kredi kartı ve taahhüt gerektirmiyor ve hiçbir şekilde banka hesap bilgisi ve şifre talep edilmiyor. Yüksek veri güvenliği, zaman avantajının yanı sıra her yerden ve her cihazdan erişim imkanı sağlıyor.

“Start up’lar önemli rol üstlenmeye devam edecek” Küresel çapta yaşanan COVİD19 salgın hastalığının getirdiği birçok olumsuzluğa rağmen start upları desteklemeye devam ettiklerini belirten Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku; “Girişimcilik ekosistemimizi güçlendirmeye ve bu alanda yatırım yapmaya devam ediyoruz. İçinden geçtiği-

miz pandemi sürecine rağmen start upları desteklemeyi sürdürüyoruz. Bu tür zorlayıcı süreçlerden çıkışta start up’ların önemli bir rol üstleneceğini ve çözüm noktasında tüm dünyayı farklı bir yere taşıyacağına inanıyoruz. Bu nedenle de girişimcilere gerek kuluçka merkezimizle gerekse Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarımızla destek olmaya devam edeceğiz” dedi. Albaraka Portföy Yönetimi Genel Müdürü Muhammed Emin Özer ise, “Fintech GSYF bünyesinde Albaraka ekosisteminde yer alan Garaj mezunu girişimcileri desteklemeye devam ediyoruz. Yatırım yaptığımız şirketlerin çok daha iyi işler yapacağına inanıyoruz. Vomsis ile birlikte 5. Yatırımımızı gerçekleştirmiş olmaktan dolayı mutluyuz. Önümüzdeki günlerde girişimcilik ekosistemi için heyecan verici haberler vermek için hazırlıklarımız devam ediyor. Lansmanını yapacağımız yeni fonlarımızla birlikte çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

Sektör Market

Albaraka Fintech Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (FGSYF), Albaraka Garaj girişimlerine yatırım yapmaya devam ediyor. Vomsis girişimine 700 bin TL’lik yatırıma imza atan Fon’un son üç yıldaki toplam yatırım desteği 4 milyon TL’ye ulaştı.

IT

network

VERBİS kayıt ve bildirim süresi 30 Haziran’da sona eriyor Yıllık çalışan sayısının 50’den fazla ya da yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’nin üzerinde olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının 30 Haziran’a kadar VERBİS kayıt ve bildirim yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğunu hatırlatan Siberasist Genel Müdürü Serap Günal’a göre, kesilecek idari para cezalarından dolayı zarar görmek istemeyen şirketlerin profesyonel destek alarak süreci son güne bırakmadan neticelendirmesi gerekiyor.

30 Haziran Son Tarih! Dijital çağın en önemli unsuru olan kişisel verilerin korunması için şirketlere büyük sorumluluklar düşüyor. Özellikle şirketlerin gerçek kişiye ait elde ettikleri veriyi işlemesi, koruması ve saklaması, KVKK yükümlülüklerine uyulması açısından önem arz ediyor. KVKK nezdinde tüzel kişi veri sorumlusu niteliği taşıyan şirketler için kişisel verilerin korunmasına ilişkin en önemli noktalardan birinin VERBİS kayıt ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmek

Yıllık çalışan sayısı 50’den fazla veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’nin üzerinde olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının, Veri Sorumluları Siciline (VERBİS) kayıt ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeleri için verilen son tarih 30 Haziran’da sona eriyor. Veri sorumlularının VERBİS kayıt ve bildirim yükümlülüğüne dikkat çeken Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin 1 milyon TL’ye kadar idari para cezası ile karşılaşabileceğini belirtiyor… olduğunu aktaran Serap Günal, kayıt ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin ciddi yaptırımlarla karşılaşacağını ifade ediyor. Ayrıca VERBİS’in kişisel verileri işlemede veri sorumlularına ciddi sorumluluk getirdiğini belirten Günal, VERBİS aracılığıyla veri sorumlularının veri işleme faaliyetleri ile ilgili beyanların kayıt altına aldığını aktarıyor.

Kayıt Olmayanlara 1 Milyon TL’ye Kadar İdari Para Cezası 30 Haziran’a kadar yıllık çalışan sayısı 50’den fazla ya da yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’nin üzerinde olan gerçek ve tüzel kişi

veri sorumlularının VERBİS kayıt ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor. Son tarihe kadar kayıt ve bildirim yaptırmayan veri sorumlularını kötü sürprizlerin beklediğini ifade eden Serap Günal, 30 Haziran’a kadar hiçbir işlem gerçekleştirmeyen veri sorumlularına 1 milyon TL’ye kadar idari para cezası uygulanabileceğinin altını çiziyor. Ayrıca kişisel verilerle ilgili veri sorumlularının sadece VERBİS ile ilgili aksiyonları almasının da yeterli olmadığını belirten Günal, VERBİS kaydı dışında da veri sorumlularının diğer gerekli KVKK yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini aktarıyor.

39


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

HPE Türkiye, COVID-19 salgınına karşı teknolojik altyapısıyla destek sağlıyor

IT

network

HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak: “Dünya olarak daha önce benzerini yaşamadığımız zorlu bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde HPE olarak çalışanlarımızı, müşterilerimizi ve işortaklarımızı önemsiyoruz. Bunun için HPE Finansal Hizmetler, salgının müşterilerimiz ve iş ortaklarımızın üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için 2 Milyar dolar kaynak ayırdı. HPE Türkiye olarak biz de bu süreçte teknolojimizle destek olmak adına, T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ile çalışarak ihtiyacı olan hastaneler için gerekli olan altyapı ürünlerini iş ortaklarımız ve distribütörlerimiz aracılığı ile temin ettik. HPE, ileri teknolojisi ve uzman ekibiyle, böylesine çetin zamanlarda da iyilik için bir güç olmaktan gurur duyuyor” dedi. HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak: “HPE, platform bazlı hizmetler sunan global şirket olma vizyonunu koruyor ve 2022 itibariyle tüm portföyünü tüketim bazlı modelde sunma planını hayata geçiriyor. Bunlardan birisi olan HPE GreenLake çözümümüz ile ilgili yatırımlarımız ve iş birliklerimiz devam ediyor. Aralık 2019’da HPE GreenLake Central’ı tüm müşterilerimiz için genel kullanıma sunduğumuzu duyurduk. Müşterilerimize tüm uygulamaları ve verileri için kesintisiz bir bulut deneyimi sağlayan bu konsolu ek olarak veri yönetimi ve veri depolama desteğiyle genişlettik. Cohesity ve Qumulo ile gerçekleştirdiğimiz iş birlikleriyle de barındırma (co-location) hizmetleri sunmaya başladık.” Toplantıda konuşan HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak, Hewlett Packard Enterprise (HPE) olarak Türkiye’de çalışanların ve toplumun sağlığını korumak; salgınla mücadelede teknolojik alt yapı desteği sunmak üzere hızla adımlar attıklarını aktardı.

“HPE olarak globalde COVID-19 salgınıyla mücadelede oluşturulan konsorsiyuma katılarak, süper bilgisayar alanındaki yazılım ve uygulama uzmanlığımızı araştırmacıların hizmetine sunuyoruz”

40

Kaymak şöyle devam etti; “80 yıldır geliştirdiği ileri teknoloji çözümleriyle bireylerin ve kurumların hayatına teknolojiyle dokunan HPE, güçlüklerin üstesinden gelmek ve hem bireysel hem de toplumsal iyiliğimiz için daha fazla etki yaratmak üzere var gücüyle çalışıyor. Daha şimdiden

IDC Q1 2020 sonuçlarına göre sunucu ve veri depolama pazar paylarında yine birinci olan ve teknolojiye liderlik etmeye devam eden HPE Türkiye, COVID-19 pandemisi sürecindeki çalışmalarını ve sektöre ilişkin gelişme ile beklentilerini paylaştığı bir basın sohbet buluşması düzenledi…

son yüzyılın en kapsamlı ve sarsıcı krizi olmaya aday gösterilen COVID-19 salgını orta ve uzun vadede tüm yaşam ve iş yapış şeklimizi değiştirip dönüştürecek. Salgın ile tüm toplum ve tabii ki çalışma hayatı en azından bu süreci atlatana kadar bir uyum sürecine girdi. Bir yandan iyileşme konusunda mücadelemizi verirken, uzun vadede de değişimin ve dönüşümün nasıl ve ne şekilde olacağına dair bireyler ve kurumlar olarak dersimizi çalışıyoruz. HPE olarak iş ve yaşam şekillerini geliştirme konusunda öncü olmayı hedefliyoruz. Alzheimar’a çare arayan sağlık araştırmalarına, Mars’a yolculuk projesine, büyük veriyi daha hızlı işleyecek yapay zekâ altyapılarına gelişmiş teknolojik çözümler sunuyoruz. İçinden geçtiğimiz bu dönemde COVID-19 salgınını durdurmak için süper bilgisayarlarla çalışma yapmak üzere bir konsorsiyum oluşturuldu. Hewlett Packard Enterprise olarak biz de bu konsorsiyumda yer alarak süper bilgisayar alanındaki yazılım ve uygulama uzmanlığımızı araştırmacıların hizmetine sunuyoruz. Benzer şekilde HPE Yapay Zekâ uzmanları, COVID-19 Açık Araştırma Veri Setini desteklemek için iş birliği yapıyor. Yine pandemi nedeniyle uzaktan çalışmaya yönelik artan talebi karşılayacak Sanal Masaüstü Uygulamalar ya da şirketteki kablolu/kablosuz ağınızı birebir evinize taşıyan Aruba “Uzak Erişim Noktası” mimarisi gibi çözümler sunuyoruz. Bunun yanı sıra, ülkemizde de önemli çalışmalara imza atıyoruz. COVID-19 sürecinde T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ile çalışarak ihtiyacı olan hastaneler için gerekli olan altyapı ürünlerini iş ortaklarımız ve distribütörle-

rimiz aracılığı ile temin ettik. Bu kapsamda sağlanan HPE Nimble veri depolama üniteleri İstanbul İl Sağlık Merkezi’nde konumlandırılacak ve İstanbul’daki tüm hastanelere buradan hizmet verecek. HPE Aruba ağ anahtarları ve access point ürünlerimiz de İstanbul Fatih Sultan Mehmet Hastanesi’nde konumlandırılacaktır. Aruba ekibindeki ve işortaklarımızdaki mühendislerimizin oluşturduğu Airheads Gönüllüler Grubu da Gazi Üniversitesi Hastanesi’ne gönüllü olarak destek vermektedirler. “

“HPE GreenLake ile dijital fırsatları baştan tasarlıyoruz” Salgın döneminde uzaktan çalışmanın daha da artacağının ve şirketlerin daha farklı çalışma modellerine geçeceğinin işaretlerini fazlasıyla gördüklerini belirten Kaymak; “Bu da bizim zaten çok daha önce duyurmuş olduğumuz “platform bazlı hizmetler” stratejimizin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Biz bu dönemde her türlü ürün ve çözümümüzü hizmet olarak sunmak için faaliyetlerimizi hızlandırdık. HPE GreenLake ile kurumların genel bulut, özel bulut, veri merkezi ve uçları kapsayan hibrit bulut varlıklarını hizmet odaklı tek bir yapı etrafında toplamalarını sağlıyor. Böylece teknolojinin avantajlarını kurumların ihtiyaç ve tercihlerine göre kullanma imkânı sunarken hem zaman hem de bütçe tasarrufu sağlıyor. Aralık 2019’da duyurduğumuz HPE GreenLake Central ile ilgili yeni uygumalar da devreye aldık. Farklı bulut servis sağlayıcılardan hizmet alan GreenLake kullanıcıları, tek bir bulut sağlayıcıya bağımlı olmak zorunda kalmayıp, sunduğumuz çözüm sayesinde istedikleri kadar farklı bulut sağlayıcıdan hizmet alabilecekler” dedi.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Endüstriyel reklam dünyasının yeni nesil aydınlatma teknolojileri görücüye çıkıyor Avrasya’nın kalbindeki sektörel buluşma noktası SIGN İstanbul, aydınlatmanın geleceğini belirleyecek LED teknolojilerindeki son gelişmelere ve trend uygulamalara da ev sahipliği yapıyor. malar, şerit ve çubuk LED’ler, LED ekranlar Endüstriyel Reklam Dünyasının Yeni Nesil Aydınlatma Teknolojileri Görücüye Çıkıyor gibi ürünler bir arada sergilenecek. İzmir Ticaret Odası ve KOSGEB tarafından desteklenen SIGN İstanbul 2020’de LED sektöründen Ceylan Reklam, Dijital Elektronik, Dit Elektronik, Işıklar LED, İlker LED, Kento LED, LED Ajans, Lydia Reklam, Turkuaz LED ve Yazım Reklamcılık gibi firmalar, bu aydınlatma teknolojisine dair en yeni ürün, teknoloji ve uygulamalarını fuar ziyaretçilerine sunacak.

17 – 20 Eylül tarihleri arasında toplam TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nin 12 ve 14 numaralı salonlarında toplam 30.000 m2 alanda gerçekleşecek olan SIGN İstanbul’da, LED dünyasındaki son trendlerin yanı sıra dijital baskı makinelerinden serigrafi makinelerine, tekstil baskıdan lazer makinelerine, endüstriyel reklam ürünlerinden promosyon malzemelerine, 3D baskı teknolojilerinden görsel iletişim ve sergileme ekipmanları ile ilgili pek çok yenilik bir arada sergilenecek.

E-ticaret’e ilgi büyüyor, güvenlik açıkları artıyor

16 yıl önce en yeni iletişim ve bilgisayar teknolojilerini ürünlerine entegre ederek dünya standartlarında çözümler sunmak ilkesiyle yola çıkan, Türkiye’nin lider domain ve hosting firmalarından olan İsimtescil.net, SSL teknolojilerinde farklı seçenekler ile kullanıcılarına hizmet veriyor. İsimtescil.net, tüm tekil internet adresleri için uygun olan TrustSafe, ETuğra, Rapid ürünlerini SSL kullanıcılarına sunarken, TrustSafe, İsimtescil. net’in kendi markası olarak öne çıkıyor. İsimtescil.net, Türkiye’nin en ucuz SSL sertifikaları ile müşterilerinin güvenliğini koruyor, dakikalar içinde kurulum avantajı ve her bankaya uyumlu yapısıyla dikkat çekiyor.

SSL sertifikasının işlevi nedir? E-ticaret, internet ve ticaret dünyası çok yeni bir kavram olmasa da içinde bulunduğumuz süreç itibariyle dinamizmini arttırdı. E-ticaret yapan firmaların sayısı arttıkça, internet ve teknoloji dünyasının riskleri yükselişe geçti. Peki, bir e-ticaret sitesi kurmak için zorunlu olan ve güvenlik açıklarını kapatan SSL sertifikası tam olarak ne işe yarar? SSL sertifikaları; kredi kartı numaraları, kullanıcı adları, şifreler, e-postalar gibi hassas bilgilerin bilgisayar korsanları ve kimlik hırsızları tarafından çalınması veya tahrif edilme riskini azaltmak için milyonlarca çevrimiçi işletme ve kişi tarafından kullanılıyor. Temel olarak SSL, sadece kontak kurmayı amaçlayan iki taraf arasında özel bir ile-

Sektör Market

Küçükten büyüğe tüm işletmelerin görünür olmak ve farkındalık yaratmak için kullandığı tabela ve reklam tasarımlarında artık geniş bir uygulama alanına sahip LED teknolojileri, 17 – 20 Eylül tarihlerinde Tüyap Beylikdüzü’nde 22.’si gerçekleştirilecek olan SIGN İstanbul Fuarı’nda ziyaretçileriyle buluşmayı bekliyor. Düşük enerji tüketimi, uzun kullanım ömrü, sağlamlığı, çevre dostu güçlü bir ışık kaynağı olması gibi bir dizi avantaja sahip LED aydınlatmalarındaki son teknolojiler ile bu yeniliklerin reklam endüstrisindeki farklı uygulama örnekleri SIGN İstanbul 2020’de sergilenecek. Tarsus Turkey tarafından bu yıl 22.’si gerçekleştirilecek fuarda LED sistemleri, LED paneller, endüstriyel LED aydınlat-

IT

network

Kovid-19 pandemisiyle gelişen sosyal mesafe kuralları e-ticaret sektörünü oldukça hareketlendirdi. Offline mağazaların tedbirler kapsamında kapatılması ve tüketicilerin temassız işlemlerle kendilerini daha güvende hissetmesi sonucu, pek çok firma e-ticaret kanallarını güçlendirdi. E-ticaret platformlarını hiç denemeyen firmalar ise online satışa yönelerek sektöre ivme kazandırdı. Gündem böyle olunca, bir e-ticaret sitesi kurmak için zorunlu olan ve güvenlik açıklarını kapatan SSL sertifikasının ne olduğu herkes tarafından merak edilir oldu. Türkiye’nin en ucuz SSL sertifikaları ile müşterilerinin güvenliğini koruyan İsimtescil.net’in teknoloji uzmanlarından aldığımız bilgiler ışığında SSL hakkında merak edilenleri sizin için derledik… tişime izin veriyor. Bu özel bağlantıyı oluşturmak için ilgili web sunucusuna bir SSL sertifikası kuruluyor; sertifika, web sitesinin kimliğinin doğrulanmasını yani ziyaretçilerin sahte bir sitede olmadıklarının garanti edilmesini ve aktarılan verileri şifrelenmesini sağlıyor. E-ticaret siteleri için zorunu olan SSL, ilerleyen aşamalarda tahsilat alt yapısı sunan şirketlere ya da bankalara yapılacak sanal pos başvurularının kabul edilmesi için bir koşul olarak görülüyor ve bu sertifika olmadan ödeme alınmasına izin verilmiyor. Ziyaret edilen web sitesinin SSL uyumlu ve güvenli olup olmadığını anlamanın kolay yolları bulunuyor. Adres çubuğuna bakıldığında eğer küçük sarı asma kilit şeklinde bir işaret varsa ve adres ‘http’ yerine ‘https’ ile başlıyorsa güvenli bir sitede bulunulduğu anlaşılıyor. Yeşil veya mavi adres çubukları da yine güvenli siteleri işaret ediyor.

Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) SSL ile güç kazanıyor “Search Engine Optimization” kelimelerinin baş harflerinden oluşan SEO; Türkçe karşılığı ile “Arama Motoru Optimizasyonu” anlamına geliyor. Rekabetin oldukça yoğun olduğu e-ticaret siteleri içinde belirgin bir yere sahip olmak, arama motorlarında üst sıralara yükselmek için SEO yapılması zorunlu görülüyor. Şayet bir web sitesinin güvenlik önlemleri yani SSL sertifikaları yeterince tutarlı değilse siteye siber korsanlar tarafından zarar verilebiliyor ve arama motorları buna tolerans göstermediğinden SEO sıralamasında düşüş yaşanıyor. 6 Ağustos 2014 tarihinde Google’ın resmi bloğundan duyurduğu SSL üzerinden yürüyen https:// protokollü link yapılarının sıralamalara pozitif etkisi olacağı yönündeki açıklamanın ardından Arama Motoru Sonuç Sayfaları stratejileri için İsimtescil.net SEO uzmanları her web sitesine SSL kurulumu öneriyor.

41


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Uzaktan eğitim kullanımında yüzde 16 bine varan artışlar oldu

Sektör Market

Yüzde 100 yerli eğitim çözümleri şirketi Advancity’nin verilerine göre pandemi döneminde öğrenciler uzaktan eğitim ile tanıştı. Farklı kategorilerde geçtiğimiz yıla göre, yüzde 203 ile yüzde 16 bin arasında artışlar yaşandı…

IT

network

Pandeminin Mart-Nisan-Mayıs aylarını kapsayan 3 aylık döneminde öğrenciler ve öğretmenler dersleri uzaktan eğitime taşıdı. Uzaktan eğitimin farklı alanlarında çözümler sunan Advancity’nin verilerine göre, bilgisayar ve mobil cihazlar aracılığıyla eğitim alan öğrenci, indirilen doküman, kullanılan sanal sınıf gibi kategorilerde sayılar çok hızlı artış gösterdi. Türkiye’de 2 milyon 250 bin öğrenciye uzaktan eğitim hizmeti sunan Advancity’nin 2019 ve 2020 yılının Mart-Nisan-Mayıs aylarını kapsayan karşılaştırmalı araştırmasına göre, uzaktan eğitim çözümlerinin kullanımında çok önemli artışlar yaşandı. Artış sayıları ve oranları şöyle oldu: Uzaktan Eğitim Yönetim Sistemi ‘A LMS’ sistemine giriş yapan kullanıcı sayısı, 824 bin 956’dan, 2 milyon 501 bin 625’e çıktı. Artış oranı yüzde 203 oldu. Buna karşılık, ALMS Aktivite sayısı yüzde 12 bin 166 artarak, 13 bin 145’den, 1 milyon 612 bin 345’e çıktı. ALMS sistemine yüklenen word, excel, powerpoint ve pdf’lerin toplamını veren ‘doküman sayısı’ ise, yüzde 16 bin 102 artışla 3 bin 537’den, 573 bin 48’e çıktı. ALMS Sanal Sınıf sayısında ise, yüzde 5163 artış yaşandı. Sanal Sınıf sayısı 6 bin 455’den, 339 bin 758’e çıktı.

ORTA ÖĞRETİMDE BENZER TABLO Orta öğretimin sanal sınıf eğitimlerinde de benzer bir gelişme yaşandı. Uzaktan Canlı Eğitim Sanal Sınıf Platformu “Perculus Plus” kullanımlarındaki artışlar oranları da aynı dönemde, ALMS kullanımına benzer şekilde oldu: Katılımcı sayısı 84 bin 208’den, 12 milyon 961 bine çıktı. Artış oranı yüzde 15 bin 291 oldu. Dosya sayısı da yüzde 13 bin 759’luk artışla 4 bin 136’dan, 573 bin 212’ye ulaştı. Oturum sayısı ise, 3753’den, 354 bin 366’ya çıktı ve yüzde 9342 artış gösterdi.

TALEP HIZLI ARTTI Advancity CEO’su Cem Atacık, Advancity’nin üniversitelere uzaktan eğitim çözümleri sunan

42

Türkiye’nin ilk yerli malı sertifikalı kuruluşu olduğunu belirterek şunları söyledi: Advancity, 1999 yılında kuruldu. Şirketimiz 2004 yılından itibaren üniversiteler ve örgün eğitim kurumları için uzaktan eğitim çözümleri üretmeye yoğunlaştı. Yazılımlarımızın tümünü Ar-Ge ekibimiz geliştiriyor, Sakarya Teknokent’te bir merkezimiz var. Geliştirdiğimiz çözümlerle sadece internet aracılığıyla tek yönlü eğitim değil, canlı yayınların yapıldığı interaktif sanal sınıflar da oluşturuyoruz ve bu çok önemli alanda uluslararası markalarla rekabet ediyoruz.” Advancity’nin 26 orta öğretim okuluna ve 76 üniversiteye uzaktan eğitim desteği sunduğunu hatırlatan Atacık, pandemi ile okulların uzaktan eğitime olan talebinde çok hızlı bir artış yaşandığını, adeta ve üniversite ve örgün eğitimin online eğitimin nimetlerini keşfettiğini söyledi. Atacık, Advancity’nin uzaktan eğitim alanındaki ürün ve çözümlerini ise şöyle özetledi: Advancity olarak örgün eğitim ve üniversite eğitimi veren kurumlara şu ürünleri sunuyoruz: Uzaktan Eğitim Yönetim Sistemi “ALMS”, Uzaktan Canlı Eğitim Sanal Sınıf Platformu “Perculus”, Okul Yönetim Sistemi “İkampüs”, “Kurumsal Video Yayınlama ve Raporlama Sistemi “Atube”, Zenginleştirilmiş Eğitim Kişisel Gelişim Kampüsü ve Tekno Gelişim Kampüsü. Uzaktan Eğitim Yönetim Sistemi “ALMS” ile Uzaktan Canlı Eğitim Sanal Sınıf Platformu “Perculus”ve “Perculus Plus” bu dönemde Türkiye’de eğitim kurumlarının birincil ihtiyaçlarını karşılayacak ve çok tutulan ürünlerimizdir.

ÇOK AVANTAJLI Uzaktan veya online eğitimin zamandan ve mekandan tamamen bağımsız olarak alınabilen, canlı, görüntülü, sesli olabilen, içeriklerin tekrar izlenebildiği, sanal sınıf uygulamasında olduğu gibi canlı ve aktif katılımın mümkün olduğu, dosya paylaşımı yapılabilen, ölçümün, takibin kolay ve en iyi şekilde sağlandığı bir eğitim yöntemi olduğunu vurgulayan Atacık şöyle devam etti: “Uzaktan eğitim sadece salgın hastalık dönemlerinde değil, her

dönemde etkili ve verimli bir eğitim yöntemi olarak kullanılabilir ve kullanılmaktadır. İnternet altyapısının ve dijital cihazların gelişimine paralel olarak geleneksel eğitimin biçimi değişiyor, yeni teknolojiler ve dijital cihazlar aracılığıyla eğitime her yerden ulaşmak mümkün oluyor. Dijital ortamın avantajlarından yararlanılarak içerik zenginleştiriliyor. Eğitimde farklı düzeyler en aza indirilerek tüm öğrencilerin kaliteli eğitim alması sağlanıyor. Uzaktan eğitim, hazır içeriklere kolay ulaşılmasını sağlayarak gerektiğinde geleneksel eğitimin de etkili bir destekçisi oluyor. Önümüzdeki eğitim döneminde, uzaktan eğitimin nimetlerinden daha fazla yararlanılacağını ve gelenekse eğitim ile uzaktan eğitimin nöbetleşe kullanılacağı dönemlerin olabileceğini düşünüyoruz. Atacık, “Yüzde 100 yerli olan teknolojimiz ile daha fazla sayıda eğitim kurumuna hizmet götürmeyi ve tüm öğrencilerimizin eğitimine katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi.

DESTEK ALAN ÜNİVERSİTELER Advancity Türkiye’nin dört bir yanında 76 üniversiteye ve 26 orta öğretim okuluna uzaktan eğitim, sanal sınıf gibi hizmetler veriyor ve hizmetlerine teknik destek sağlıyor. İstanbul Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi, Atatürk Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi gibi akademik kurumlar Advancity’ten hizmet alan üniversitelerin arasında bulunuyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Uzaktan erişimin güvenliğini sağlamak için yeni bir yaklaşım: Zero-Trust

Fırını onarmak için gelen tamirci kapıyı çaldığında, dikkatli ev sahipleri evin anahtarını vererek şunu söylemezler: “Mutfak birinci katta solda, yolu kendin bulabilirsin” ve evden çıkıp gitmezler. İşini yaptığından emin olmak için kalır ve servis teknisyenini takip ederler, kesinlikle evin içinde başıboş şekilde dolaşmasına izin vermezler. Ancak kurumsal güvenlik söz konusu olduğunda tam olarak bunlar yaşanıyor: Çoğu şirkette kullanıcıların kurumsal kaynaklara erişmesine olanak sağlanması amacıyla kullanılan standart teknoloji olan bir sanal özel ağ (VPN), ‘kalenin anahtarlarını teslim ediyor.” VPN, oturum açtıktan sonra kullanıcıların herhangi bir kısıtlama olmadan hareket etmesine izin veriyor. Ayrıca, mevcut krizde, çoğu VPN ağ geçidi ek ev-ofis kullanıcılarının yarattığı yükle çalışmakta zorlanıyor. Citrix’e göre, tüm trafiği kurumsal veri merkezi aracılığıyla yönlendirme zorunluluğu da önemli ölçüde gecikme süresine neden oluyor ve görüntülü konferanslar gibi zamana duyarlı hizmetlerin kalitesini düşürüyor. Ancak, bu etkiden kaçınmaya yönelik çoğu mekanizma, VPN’yi karmaşık ve yönetilmesi pahalı hale getiriyor. Citrix’e göre, VPN’lerin kalenin anahtarları yaklaşımı her zaman sorunlu olsa da, günümüzde çok daha tehlikeli hale geldi. Saldırganlar, bugünlerde çok daha geniş bir saldırı alanını hedefleyebiliyor: Uzaktan çalışan bir kullanıcının kimlik bilgilerini ele geçirmeyi veya güvenli olmayan bir ev-ofis aygıtına erişmeyi başardıklarında, geleneksel VPN bu kişilere şirket ağında serbestçe dolaşma olanağı sunuyor. Burada hassas bilgileri arayabilir ve veri sızdırma araçları ya da daha sonra kolaylıkla geri dönmek için arka kapılar kurabilirler.

mimarisine bir güvenlik düşünce yapısını dahil ediyor. Sıfır güven, şu ilkeyi uyguluyor: Hiçbir zaman güvenme, her zaman doğrula. Kaynaklara ağın içinden veya dışından erişmeleri fark etmeksizin, hiçbir kullanıcının veya aygıtın güvenilir olduğu varsayılmıyor. Bunun ilk adımı, kullanıcıların tanınmasından oluşuyor ve bu da ideal olarak donanım belirteçleri veya yazılım belirteci uygulamaları gibi çok sayıda kimlik doğrulama yöntemi uygulanarak gerçekleştiriliyor. Ağa bağlanan aygıtlar, örneğin sahipliğin (şirkete ait, şahsa ait) veya yama düzeyinin güncel olup olmadığının kontrol edilmesi aracılığıyla aynı ölçüde ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Aynı zamanda şirket verileri, kullanıcıların erişiminin rolleri için ihtiyaç duydukları kaynaklarla sınırlanması aracılığıyla korunuyor. Günümüzün sıfır güven çözümleri, son kullanıcı ve uç noktası aktivitelerini sürekli olarak izlemek, bunları davranış kalıpları ve şirket ilkeleri ile karşılaştırmak için makine öğreniminden yararlanıyor. Bu özellik, güvenlik ekiplerinin ele geçirilmiş hesaplara veya kuruluş içinden tehditlere işaret eden alışılmadık aktiviteleri hızla saptamasına imkan tanıyor. Sıfır güven, şüpheli bir aktivite saptandığı anda uyarılar sağlayarak, hızlı ve yüksek düzeyde hedefli bir tepkiye imkan tanıyor. Olaylara müdahaleyi önemli ölçüde hızlandırıyor ve saldırganların ağda etrafı gözetlemek için sa-

hip olacağı süreyi kısaltıyor. Bu yaklaşım, ‘kötü adamlar’ uzun yıllar boyunca araçlarını ve taktiklerini iyileştirirken işletmeler ve organizasyonlar tepki vermekte yavaş kaldıktan sonra, en sonunda şirketlere kullanıcıların nerede bulunduğu ya da hangi aygıtları kullandığı fark etmeksizin güvenlik tarafında kaybedilen zamanı telafi etme fırsatı sunuyor. Uzaktan çalışmanın, krizin daha da hızlandırmasıyla artık yeni normal haline geldiği günümüz dünyasına bu özellikleriyle mükemmel uyum sağlıyor. Sıfır güvene dayalı BT ortamları, şirketlerin anahtarlarını kapıyı çalan herhangi bir ‘tamirciye’ teslim etmemesini sağlıyor. Bunun yerine, tamirciden ve aynı zamanda diğer herhangi bir ziyaretçiden, fotoğraflı bir şirket kimliği göstermesini istiyor. Mutfak kapısı dışındaki tüm kapıları kilitliyor ve teknisyenin tam olarak nerede olduğunu ve ne yaptığını biliyor. Ayrıca, beklenmedik bir davranışta bulunması durumunda, ev sahibini otomatik olarak uyarıyor. Citrix’e göre, şirketler bu şekilde, kullanıcıları ve aygıtları her zaman gözleyebilir, ele geçirilmenin saptanmasını iyileştirebilir ve saldırı pencerelerini daraltabilir. Aynı zamanda, çalışanlar da şirket kaynaklarına herhangi bir zamanda, herhangi bir yerden güvenli bir biçimde erişebilir.

Sektör Market

Citrix’e göre, “yeni normal” geleneksel VPN’lerin sınırlarını ortaya koyuyor ve uzaktan erişimin güvenliğini sağlamak için yeni bir yaklaşımın gerekli olduğunu açıkça gösteriyor. Mutlaka daha iyi bir yöntem mevcut olmalı ve aslında mevcut da; Zero-Trust.

IT

network

Mutlaka daha iyi bir yöntem mevcut olmalı ve aslında mevcut Citrix’e göre bu yaklaşımın adı Zero Trust. Bu yeni güvenlik yaklaşımı, BT

43


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

Xerox Future of Work Anketi sonuçları açıklandı

IT

network

44

Xerox’un uygulanan yeni küresel iş anketi, katılımcıların kuruluşlarındaki işgücünün tahmini yüzde 82’sinin ortalama 12-18 ay içinde iş yerine geri döneceğini göstermektedir. Geri dönüş için hazırlanan şirketler, yüzde 56 oranında artan teknoloji bütçesini ve yüzde 34 oranında COVID -19’un bir sonucu olarak dijital dönüşümlerini hızlandırmayı planlayan karma bir uzaktan / ofis içi işgücünü desteklemek için yeni kaynaklara yatırım yapıyorlar. Bağımsız araştırma firması Vanson Bourne tarafından yürütülen Xerox Future of Work Anketi, en az 500 çalışanı bulunan ABD, Kanada, İngiltere, Almanya ve Fransa’dan üst düzey C-seviyesi profesyonellerin de dahil olduğu 600 BT karar verici üzerinde yapıldı. Ankete katılanların yüzde 72’si teknoloji açısından tam olarak hazırlanamadıklarını belirterek, uzaktan çalışmaya ani olarak geçişten kaynaklanan zorlukları bildirdiler. Teknolojiye ek olarak (% 29), evden çalışmanın getirdiği en büyük sorun ekipler/çalışanlar arasındaki iletişim kopukluğu (% 26) ve odak noktasını korumak (% 25) oldu. COVID -19 salgınının çalışma şeklimizi değiştirdiğine şüphe olmamasına rağmen, araştırmamız birçok şirketin zamanla çalışanlarının çoğunu iş ortamına geri döndürmeyi planladığını ortaya koydu. Xerox Başkanı ve Operasyon Direktörü, Steve Bandrowczak; “Bu, iletişim, karar verme hızı ve yetenek geliştirme de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı olabilir. Aynı zamanda, aniden çalışmayı durdurma ve devam eden karma çalışma ortamı, önümüzdeki aylarda yeni veya ek yatırım gerektiren teknoloji boşluklarını ortaya çıkardı” dedi. Temel anket bulguları ve Xerox çıkarımları aşağıda belirtilen şekildedir: 1. Genişletilmiş uzaktan çalışma politikaları kalıcı olmakla birlikte, işletmeler çalışanların çoğunu iş yerine geri döndürmeyi planlamaktadır. Katılımcıların yüzde33’ü evden çalışma gerekliliğinin koyulmasından önce en büyük kaygılarının ağ/veri güvenliği ve gizliliğinin uzaktan bir işgücü ile yapılması olduğunu belirtirken, yüzde 24’ü çalışanların üretkenliğini, yüzde 16’sı ise teknoloji altyapısını gerekçe göstermiştir. Bu endişeler, katılımcıların yüzde 95’inin birebir iletişimin kişisel gelişim ve yeteneğin değerlendirilmesi için önemli olduğu inancı ile birlikte, yaygın

Beş ülkedeki 600 BT lideri, esnek bir çalışma ortamını desteklemek için COVID-19 sonrası önceliklerini açıkladı…

uzaktan çalışmanın daha geleneksel çalışma alanlarının yerini almayacağını göstermektedir. Ancak artık işletmeler uzaktan çalışma konusunda daha rahat olduklarından, C-suite liderlerinin ve BT karar vericilerinin tutum ve politikaları değişmektedir. Ankete katılan ülkeler arasında ABD, uzaktan çalışmaya (%86) duyulan güveni arttırma olasılığı en yüksek ülke olurken, onu İngiltere (%80), Almanya (%80), Kanada (%77) ve Fransa (%75) izlemektedir. Ayrıca, %58’i önümüzdeki yıl içinde evden çalışma politikalarını değiştirmeyi planlayarak, şirketlerin karma bir işgücünü destekleme ihtiyacını vurgulamaktadır. Çıkarımlarımız: Çalışanlar, iş yerine aynı anda veya daha önce olduğu gibi aynı kapasitede geri dönemeyebilir ancak kuruluşların karma bir işgücünü destekleme ihtiyacı öngörülebilir gelecek için burada yer almaktadır. 2. Ani bir şekilde evde kal yöntemi, teknoloji boşluklarını ortaya çıkardı. Uzaktan çalışmaya hızlı şekilde geçiş çoğu işletme için zor oldu ve sadece yüzde 28’i tam olarak hazırlandığını ifade ederken, yüzde 29’u teknolojiyi en büyük sorun noktası olarak gösterdi. Ankete katılan belirli ülkeler arasında, Fransa uzaktan çalışmaya ani geçiş için tam olarak hazırlıklı olma olasılığı en düşük, ABD ise tam olarak hazırlıklı olma olasılığı en yüksek olan ülkeydi. Özellikle teknoloji ile ilgili olarak, katılımcılar en büyük zorluklarının uzaktan BT desteği (%35), yetersiz iş akışı çözümleri (%27), iletişim ve işbirliği araçlarının eksikliği (%22) ve bulut tabanlı çözümlerin eksikliği (%10) olduğunu belirttiler. Anketi

yanıtlayan ABD’li katılımcıların çoğu (% 93) ve onu takiben Almanya (% 92) ve Fransa (% 91) olmak üzere iş dünyası liderlerinin yüzde 85’i ofis yazıcılarının erişilebilirliğini ve kullanım kolaylığı fırsatını da kaçırdı. Çıkarımlarımız: COVID-19’dan kaynaklanan uzaktan çalışmaya hızlı geçiş gibi gelecekteki aksaklıkları azaltmak için, şirketler yeni teknolojilere yatırım yapmak isteyecek ve süreçlerinin dijital dönüşümünü hızlandırmak için mevcut araçlardan ek kapasite arayacaklardır. 3. Teknoloji satın alma öncelikleri çalışanları daha iyi desteklemek için değişim gösteriyor. Çoğunlukla uzaktan çalışmaya sahip olarak ortaya çıkan teknoloji boşluklarının bir sonucu olarak, küresel ölçekteki BT karar vericilerinin yüzde 70’i bütçe harcamalarını yeniden değerlendirirken, şirketler uzak teknoloji kaynaklarına (%55) veya uzak ve ofis içi kaynaklardan oluşan bir karma sisteme (% 40) yapılan yatırımları artırmaktadır. Salgında ayrıca bulut tabanlı yazılım (%65), uzaktan BT (%63) desteği ve işbirliği yazılımına (%52) yatırım önceliği veren işletmeler de yer alıyor. Dizüstü bilgisayarlar ve yazıcılar gibi donanımlar, özellikle Fransa merkezli şirketler için bir diğer önemli hususu teşkil etmekteydi ve katılımcıların yüzde 22’si bunu teknoloji, üretkenlik ve genel iş deneyimleri söz konusu olduğunda en önemli ihtiyaç olarak nitelendirdi. Çıkarımlarımız: COVID-19 dijital dönüşüm planlarını besliyor ve şirketler çalışanların ihtiyaçlarını hem donanım hem de yazılım ile karşılamaya yeniden odaklanıyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Tüketiciler, teknolojik inovasyonları çok önemli bir unsur olarak görüyor

Fridays for Future hareketi, hükümetlerden, iş yerlerine ve hatta dünya genelinde grev kararı alan öğrencilere kadar, toplumun pek çok kesiminde daha sürdürülebilir yaşamlara nasıl öncülük edileceği sorusunu daha yaygın hale getirdi. Ericsson tarafından yayınlanan ‘Tüketiciler, Sürdürülebilirlik ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ (Consumers, Sustainability and ICT) başlıklı rapor, tüketicilerin bu hareketin neresinde durduğunu, alışkanlıklarının ve eylemlerinin algılarını yansıtıp yansıtmadığını incelerken, Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin potansiyel etkilerini artırmaya yardımcı olacak bir araç olarak görüp görmediklerini masaya yatırıyor. Dünyanın dört bir yanından 12 binin üzerinde İnternet kullanıcısı arasında yapılan nicel bir araştırmaya dayanan rapor, çevresel açıdan önde gelen sürdürülebilir yaşam tarzlarının şu anki tüketici anlayışını ortaya koyuyor. Örneğin, yirmi yıl önce beş tüketiciden ikisi hava ve su kirliliği hakkında endişe duyarken şu an bu oran neredeyse iki tüketiciden birine yükselmiş durumda. İklim değişikliği hakkında endişelenen tüketicilerin

oranının da yüzde 13›ten yüzde 50’ye yükseldiği görülüyor. Çalışma, aynı zamanda tüketicilerin çevresel etkilerin azaltılmasında nihai sorumluluğun nerede olduğu hakkındaki düşüncelerini de yansıtıyor. Dünya genelinde her 10 tüketiciden 8›i çevrenin korunmasından sorumlu olarak hükümetleri görüyor. Yaklaşıkyüzde70’iisevatandaşlarınsorumluolduğunu düşünüyor.Araştırmaayrıca,tüketicilerinortaklaşabir eyleme ihtiyaç duyulduğunu düşündüklerini ve her 10 tüketiciden 5›inin şirketlerin ve markaların öne çıkarak kendi paylarına düşen sorumluluğu üstlenmelerini beklediklerini ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 46’sı teknolojik yeniliklerin gelecekteki çevresel sorunlarla mücadelede kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Dahası, tüketicilerin yüzde 36’sı sahip oldukları cihazların, çevreye duyarlı bir şekilde yaşama konusunda kendilerine rehberlik etmesini istiyor. İlginç bir şekilde, teknolojinin gelecekteki sorunları çözmede kritik önem taşıyacağını düşünen tüketiciler, diğerlerine kıyasla daha bilinçli bir şekilde yaşamak için çeşitli Bilgi ve İletişim Teknolojilerine iki kat daha fazla

ilgi duyuyor. Raporu hazırlayan Ericsson Consumer & IndustryLab Kıdemli Araştırmacısı Zeynep Ahmet Vidal, Bilgi ve İletişim Teknolojileri araç ve hizmetlerinin tüketicilerin çevreye olan kişisel etkilerini azaltma çabalarına büyük yardımı dokunabileceğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: “Çalışmamız tüketicilerin çevre, sağlık, maliyet veya kolaylık ile ilgili nedenlerden dolayı Bilgi ve İletişim Teknolojilerini günlük yaşamlarında en büyük yardımcı olarak gördüklerini gösteriyor. Ancak Bilgi ve İletişim Teknolojileri iklim değişikliğine karşı alınan önlemler açısından gelecekte birçok inovasyonu hayata geçirme potansiyeline sahip. Ayrıca, servis sağlayıcıların tüketicilerin günlük yaşamlarında daha sürdürülebilir seçimler yapmalarına yardımcı olabilecek yeni çözümler sunmaları için eşsiz bir fırsat yaratıyor.” ABD, Brezilya, İngiltere, Almanya, İspanya, Rusya, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Hindistan, Malezya, Çin ve Avustralya’dan tüketicilerin katıldığı araştırmada örneklem grubu her ülke için 1.000 kişinin katılımıyla oluşturuldu.

Sektör Market

En son yayınlanan Ericsson ConsumerLab raporu, tüketicilerin sürdürülebilirlik sorunlarına karşı tutumlarını ve teknolojinin tüketicilere daha olumlu bir etki yaratmalarına nasıl yardımcı olacağı hakkında yeni bilgiler ortaya koyuyor…

IT

network

Minik Bilim Kahramanları, Türkiye’nin ilk Sanal Bilim Şenliği’nde buluşuyor Kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan Bilim Kahramanları Derneği; 9-18 Haziran tarihleri arasında Türkiye’nin ilk Sanal Bilim Şenliği’ni hayata geçirecek. 6 sezondur uygulanan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor / FIRST LEGO League Jr. programının 2019-2020 sezonunda BOOMTOWN BUILDSM: Yeni Şehrin Mühendisleri temasıyla çalışmalarını sürdüren 6-10 yaş arası Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor takımları, derneğin gönüllülerinin desteğiyle Sanal Bilim Şenliği’nde bir araya gelecekler. Yeni Şehrin Mühendisleri teması doğrultusunda yaşadıkları şehirdeki binaların daha dayanıklı, daha çevre dostu ve herkes için erişilebilir olması adına belirledikleri sorunlara mühendislik çözümleri arayan ve Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor / FIRST LEGO League Jr. fuarlarında bir araya gelmeye sabırsızlanan takımlar, pandemi sebebiyle hazırlandıkları projelerini, fikirlerini yüz yüze sunabilme fırsatı bulamamışlardı.

Bilim Kahramanları Derneği; Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek olan Sanal Bilim Şenlikleri ile çocukları bilimle buluşturmaya devam ediyor. Altı sezondur uygulanan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor FIRST LEGO League Jr. Programı kapsamında, bu sezonun takımları sanal ortamda bir ilke imza atacak. Pandemi nedeniyle projelerini yüz yüze sunamayan 30 şehirden ilkokul düzeyindeki 650 minik bilim kahramanı “Yeni Şehrin Mühendisleri” temasıyla, yaşadıkları şehirdeki binaların daha dayanıklı, çevre dostu ve erişilebilir olması için ürettikleri çözümleri paylaşacak…

30 şehirden 650 çocuk katılıyor Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor takımlarının Yeni Şehir’in yeniden inşasına dair hazırlıklarını hatırlamaları ve fikirlerini paylaşmaları üzerine kurgulanan, aynı zamanda Türkiye’den ve Dünya’dan daha dayanıklı, çevre dostu ve erişilebilir mühendislik örneklerini gözlemlemelerini sağlayacak Sanal Bilim Şenliği ile Türkiye’nin 30 farklı ilinden 650 çocuğa erişim sağlanacak. Şenliklere özel Çevrimiçi Gönüllü Eğitimi’ni tamamlayan 81 Bilim Kahramanları Derneği gönüllüsü, 9-18 Haziran aralığında gerçekleşecek etkinlikle Minik Bilim Kahramanları’na Yeni Şehrin mü-

hendisleri olmaları yolunda ilham verecekler. Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir konuyla ilgili şunları söyledi: “Pandemi sebebiyle eğitimlerine uzaktan eğitim araçları ile devam etmek zorunda kalan çocuklar maalesef birçok sosyal etkinlikten uzak kaldı. Bilim Kahramanları Derneği olarak çocuklarla fiziksel olarak bir araya gelemesek de bilim için heyecanlanan çocuklar için Sanal Bilim Şenlikleri düzenle-meye ve onları STEM alanındaki çalışmalar için heyecanlandırmayı istedik. Daha fazla çocuğun bilimle buluşması için sanal etkinliklerimiz yaz döneminde de devam edecek.”

45


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Turkcell Şirketleri yeni normale hazırlıyor

Sektör Market

Turkcell normalleşme sürecinde güvenli ve sağlıklı hizmet vermek isteyen işletmelere özel Dijital İş Servisleri şirketi ile uçtan uca çözümler sunuyor. Üretim, finans, eğitim, perakende gibi sektörlere yönelik Turkcell güvencesiyle hazırlanan termal kamera sistemleri, hava kalitesi ve sosyal mesafe ölçümü, mağaza içi müşteri sayımı gibi çözümler sayesinde risklerin en aza indirgenmesine katkı sağlanıyor…

IT

network

Türkiye’nin Turkcell’i normalleşme sürecinde de işletmelerin yanında yer alarak salgın hastalık sonrası oluşabilecek riskleri minimize edebilmek için gerekli çözümleri tek elden sunuyor. İşverenlerin salgın hastalıklara karşı işletmelerini, müşterilerini ve çalışanlarını güvende tutmaları için geliştirilen çözümler sayesinde imza ve iş süreçleri de hızlanıyor. Turkcell güvencesiyle sunulan hızlı çözüm, kolay kurulum ve kullanım imkanı ile işletmeler, yeni normale hızla adapte olarak verimli çalışma ortamlarına geri dönüyor. İşletme sahipleri bu çözümler sayesinde iş yerlerine riskli giriş-çıkışları termal kamera ile takip edebiliyor; girençıkan ve içeride olan kişi sayısını yeni yönetmeliğe uygun olacak şekilde denetleyebiliyor. Bu çalışmaların yanı sıra hava kalitesini sürekli ölçerek çalışanlara ideal sağlıklı ortam sunmak ve sosyal mesafe kontrolü ile salgın hastalıkların bulaşma riskini azaltmak da mümkün oluyor.

“Şirketlere özel yeni normale uygun yerli çözümler geliştiriyoruz”

46

Kurumların ihtiyaç duyduğu tüm çözümleri Dijital İş Servisleri şirketi ile tek elden sunduklarını belirten Turkcell Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ceyhun Özata şöyle konuştu: “Tüm dünyayla birlikte Türkiye’nin yaşadığı bu zorlu sürecin ardından yavaş yavaş normalleşme sürecine girdiğimiz bugünlerde şirketlerimizin ve çalışanlarının yanında olmak için çalışmalarımıza yön veriyoruz. Bu kapsamda güvenli ve sağlıklı iş hayatı için şirketlere özel yeni normale uygun yerli çözümler geliştiriyoruz. Kurumlardaki olası salgın hastalıklara dair alınabilecek tüm diji-

tal önlemleri şirket, müşteri ve çalışan özelinde Turkcell’in güçlü teknolojik altyapısı üzerinden sunuyoruz. Aynı zamanda hızlı kurulum desteğimiz, eşsiz müşteri deneyimimiz, yerli yazılım ve donanımlarımız sayesinde her zaman olduğu gibi Turkcell güvencesiyle tüm şirketlerimizin yanında olmak için çalışıyoruz.” Üretim, eğitim, perakende, sağlık, finans, lojistik, ulaşım, turizm ve enerji sektörleri ile belediyelerin ihtiyacına özel olarak geliştirdiği çözümlerle Turkcell, normalleşme sürecinde de şirketlerin ve çalışanlarının yanında oluyor. Termal kamera sistemleri, hava kalitesi ölçümü, çalışan güvenliği, çalışan izleme ve verimlilik sağlama, mağazalar için müşteri sayım ve bilgilendirme, uzaktan sözleşme ve talimat imzalama yazılımı çözümleri ile şirketler; kurumlarını, çalışanlarını ve müşterilerini salgın hastalıklara karşı etkili bir biçimde koruyabiliyor.

Turkcell Dijital İş Servisleri çözümleriyle ateş kontrolü yapılıyor; hava kalitesi anlık takip ediliyor Ateşi yüksek personel veya müşterinin hızla tespitini yaparak müdahale etmek isteyen işletmeler için geliştirilen Termal İnsan Sıcaklığı Ölçüm çözümü, 30 ms içerisinde ateşi yüksek olan kişiyi belirliyor. Bu sayede sistem otomatik olarak birden fazla kişiyi eş zamanlı olarak tarıyor ve şüpheli kişi algılayınca sesli ve görsel uyarı çıkarıyor. Bununla birlikte Hava Kalitesi İzleme ve Uyarı Sistemi ile işletmeler anlık ortam değerlerini takip edebiliyor. Öte yandan Sosyal Mesafe Ölçümü çözümüyle de çalışanların ya da ziyaretçilerin gün içinde nerede olduğu ve kimlere temas ettiği belirlenerek anlık uyarılar gerçekleştiriliyor. Çalışma sahası içerisindeki iş güvenliği ve görev alanı kontrolünü güçlendirmek isteyen

işverenler ise Personel Güvenlik Mesafesi İzleme ve Raporlama Platformu ile tüm ortam ve nesneleri gerçek zamanlı olarak izleyebiliyor, yönetebiliyor. Gerekli görülen noktalarda ise anlık uyarı sistemi ile kontrol ve müdahale imkanı bulunuyor.

Mağazaların mobil yönetimi sağlanıyor Mağazadaki yoğunluğu takip etmek isteyen mağaza yetkililerinin tercih edebileceği Mağazalar İçin Müşteri Sayım ve Bilgilendirme Sistemi, mağaza içerisindeki müşteri sayısını, giren ve çıkan kişileri sayarak net olarak sunuyor. Ayrıca müşteriler mağaza durumlarını mobil olarak veya mağaza önündeki ekranlardan da takip edebiliyor. Uzaktan çalışma döneminde çalışanların iş gücü üretkenliğini anlık olarak takip etmeyi sağlayan Çalışan İzleme ve Verimlilik Yönetimi uygulaması ile işverenler, çalışanların bilgisayarda yaptığı işlemleri sınıflandırabiliyor, hangi konularda ne kadar çalıştığını ölçümleyebiliyor. Bulut tabanlı kullanıcı etkinliği izleme yazılımı olan bu sistem, kuruluşların daha üretken, güvenli ve uyumlu olmasını sağlıyor. Bu dönemde sözleşme imzalatmakta zorlanan işverenler için Uzaktan Sözleşme ve Talimat İmzalama Yazılımı ile müşterilere evrakları göndermek ve onlardan imza almak mümkün oluyor. Ayrıca iç evrakların imza dolaşımının tek tıkla, kanunlara uygun olarak ve hızla yapılabildiği sistemde 10 banka ile doğrudan entegrasyon sağlanabiliyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Ofis toplantılarını sanala taşıyan profesyonel çözümler Dünyaca ünlü markaların Türkiye distribütörlüğünü yürüten Bircom, yeni normalleşme sürecinde ofislerine dönen kullanıcılarına Microsoft Teams Çözümleri ile profesyonel çözümler sunmaya devam ediyor…

Kesintisiz ses aktarımı Her büyüklükten ve her sektörden firmaya farklı çözümler sunan Bircom, ofis dışındaki ekip ya da müşterileri ile çoklu görüşme yapmak isteyen kurumlara, Microsoft Teams entegrasyonu ile kesintisiz ses ve kaliteli görüntü konferans çözümü sağlayan Sennheiser’ın Bluetooth özellikli ürünlerini sunuyor.

Ortam gürültüsünden izole etme özelliği Active Noise Cancellation özellikli kurumsal kulaklıklar, kullanıcıları ortam gürültüsünden

Yüksek kalite, uygun maliyet Video konferans, sesli konferans ve kurumsal kulaklık seçenekleri ile hayatı kolaylaştıran Yealink, MVC serisi video çözümleri ile Microsoft Teams toplantılarını çeşitli boyutlardaki toplantı odalarına taşıyor. Dahili ve harici kullanıcılarla sorunsuz ve akıllı bir şekilde buluşmak, bağlantı kurmak ve işbirliği yapmak için profesyonellerin ihtiyacı olan tüm detayları kapsayan Yealink MVC serisi, ses cihazları ve kameraları sayesinde de mükemmel bir ses ve video kalitesi sunuyor. Yealink video konferans sistemlerini kullanan firmalar, ekip çalışanları, iş ortakları, proje ekipleri veya müşterileri ile tek bir link üzerinden kolaylıkla iletişim kurabiliyor. İstendiğinde 10 bin kullanıcıya kadar büyütülebilecek bir sistem altyapısına sahip olan bu çözüm kaliteli

ses, ekran paylaşımı ve kesintisiz video görüntüsü ile toplantı ve uzaktan eğitimleri mobil hale getiriyor.

Anlık içerik paylaşımı, birden fazla seçenek Yealink, Teams uyumlu çözümlerinde konferans ve eğitim toplantılarında bilgisayarlardaki içeriklerin katılımcılarla paylaşılabilmesi için birden fazla seçenek de sunuyor. Hem HDMI hem de Mini-DP girişine sahip bir içerik paylaşım birimi olan Yealink MShare, katılımcıların görüntüye 1080P/30FPS çözünürlükte ulaşmasına yardımcı oluyor. Kullanıcıların dizüstü bilgisayardan içerik paylaşabilecekleri bir diğer seçenek ise kablosuz olarak içerik paylaşımı yapabilen WPP20. Tek bir tuşla içerik paylaşımını başlatan WPP20 aynı adada dört adede kadar birlikte kullanılabiliyor. Yüksek kalitede ürünleri ve profesyonel çözümleri, kullanıcıları ile buluşturan Bircom, yeni normalleşme sürecinde de yepyeni çözümler sunmak adına çalışmalarını sürdürüyor.

Sektör Market

Taşınabilir ses konferans cihazları, kablosuz konferans telefonları, dokunmatik paneller, USB kameralar ve video konferans sistemleri gibi ürünleriyle birden çok katılımcıyı eş zamanlı bir araya getiren Bircom, Microsoft Teams entegrasyonlu video konferans çözümleri ile farklı büyüklükteki kurumların ihtiyaçlarına eksiksiz şekilde karşılık veriyor.

izole ederek onlara daha verimli bir çalışma ortamı sağlıyor. Kulaklık üzerinde yer alan Teams entegrasyonu tek bir tuş ile toplantıya katılımı sağlarken aynı zamanda, kullanıcılara Sennheiser’ın şık tasarımı ile konforlu ve özel bir çalışma deneyimi sunuyor.

IT

network

ASUS, ZenWiFi AX Mini (XD4) ve ZenWiFi AC Mini (CD6) modellerini duyurdu ASUS, ZenWiFi AX Mini (XD4) ve ZenWiFi AC Mini (CD6) router sistemlerini duyurdu. Bu son derece küçük boyutlu iki yeni model, tüm evi kapsayan Wi-Fi 6 ve Wi-Fi 5 ağları için alandan tasarruf sağlayan şık çözümler sunuyor. Bir adet router ve iki adet genişletme düğümünden oluşan üçlü paketler halinde satılan ZenWiFi AX Mini ve AC Mini, kolay kurulum ve yönetim olanaklarıyla birlikte hızlı ve güvenilir Wi-Fi bağlantısı sunuyor. Son derece küçük boyutlu olan modellerden ZenWiFi AX Mini, her tür dekorasyona uyan birinci sınıf şık tasarımıyla dikkat çekiyor. Wi-Fi 6 (802.11ax) destekli ZenWiFi AX Mini, 1800 Mbps’e kadar, Wi-Fi 5 (802.11ac) destekli ZenWiFi AC Mini ise 1500 Mbps’e kadar ulaşan Wi-Fi hızları sunuyor. Kullanıcılar ücretsiz ASUS Router uygulamasıyla

ZenWiFi router serisi, alandan tasarruf sağlayan şık Wi-Fi 6 ve Wi-Fi 5 modellerle genişledi. cihazlarını üç adımda kolayca kurabiliyor. Trend Micro™ destekli ASUS AiProtection ise cihazın kullanım ömrü boyunca ücretsiz ağ güvenliği ve ebeveyn kontrolü özellikleri sunuyor.

Şık ve son derece küçük tasarım ZenWiFi AX Mini ve AC Mini üçlü paketler halinde satılıyor. Her pakette bir adet router ve iki adet genişletme düğümü bulunuyor. Avuç içine sığabilen ZenWiFi AX Mini yalnızca 9 cm2 yer kaplıyor. Her iki model de mevcut ZenWiFi router serisinin metal benzeri kaliteli kaplama ve Zen temalı ikonik dairesel desen gibi tasarım hatlarını taşıyor. Bu minyatür sistemler her ortama ve diğer ZenWiFi cihazlarına uyacak şekilde tasarlandı. Ayrıca, ZenWiFi AX Mini klasik beyaz ve siyah renk seçenekleriyle geliyor.

Kolay kurulum, yüksek performans ZenWiFi AX Mini ve AC Mini modelleri küçük boyut-

larına rağmen performanstan ve özelliklerden ödün vermiyor. Optimize edilen elektriksel tasarım ve anten konumları sayesinde ZenWiFi AX Mini 1800 Mbps’e, ZenWiFi AC Mini ise 1500 Mbps’e kadar bant genişliği sunabiliyor. ZenWiFi AX Mini ve AC Mini teknik bilgisi kısıtlı olanlar tarafından bile kurulup ayarlanabiliyor. Ücretsiz ASUS Router uygulamasındaki üç adımlık kolay kurulum işlemi sayesinde kullanıcılar tüm evi kapsayan Wi-Fi ağını birkaç dakika içinde hazır hale getirebiliyor. Yeni router modelleri AiMesh teknolojisini kullandığından, ek ZenWiFi düğümleri veya AiMesh özellikli ASUS router ekleyerek ağı daha da genişletmek mümkün oluyor. Tecrübeli kullanıcılar WiFi ağlarının adlarını kendi ihtiyaçlarına göre değiştirebiliyor. Kullanıcılar tüm ağ için tek bir SSID adı seçebiliyor veya her bir frekans bandına ayrı SSID adları atayabiliyor. Ayrıca düğümler arası bağlantı için kablolu Ethernet seçeği de kullanılabiliyor. Bu da ZenWiFi AX Mini ve AC Mini’yi son derece esnek bir hale getiriyor.

47





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.