ITnetwork March 2020

Page 1

Huawei, bir dizi yeni 5G ürününü duyurdu

İş dünyasına evden imzalama kolaylığı

B İ L G İ

Microsoft ve SAP bulutta güçlerini birleştirdi

T E K N O L O J İ L E R İ

20 Mart • 05 Nisan • 2020 • KDV Dahil 25 TL

Şirketlerin teknoloji yatırımları zirvede

D E R G İ S İ



Doğru Cihaz Seçimi, Evde Kesintisiz ve Güvenli İnternetiniz İçin Önemli Çin’in Vuhan şehrinde başlayarak bugün küresel bir hal alan ve yakın zamanda Dünya Sağlık Örgütü tarafından Pandemi olarak değerlendirilen Koronavirüs (Covid-19) salgını tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Bu tehlikeyi ilk dönemlerinde ciddiye almayan, bağışıklık kazanılması adına önemsemeyen bazı ülkelerin bugün yaşadıkları acı bir tablo olarak karşımızda bulunuyor. Her gün yüzlerce canını kaybeden insan haberleri ile beraber belki dünya genelinde binlerce enfekte olmuş hastanın kayıtları global yayın organlarından duyuruluyor. Bu noktada daha ilk günden itibaren durumun ciddiyetine yönelik yaklaşımı ve alınan tedbirler ile ülkemizdeki durum şu an için öngörülen seviyelerde bulunuyor. Bu durum başta işin ehli Sağlık Bakanımızın ve ekibinin titiz ve özverili çalışması, devlet yetkililerinin işi ciddiye alarak dikkatli yaklaşımı ile uyarıları dikkate almaları ışığında sağlanmıştır. Ancak alınan her tedbir kişinin alması gereken tedbirlerin yanında çok önemsiz kalabiliyor. Bizlerin bireysel olarak kendi izolasyonumuzu kendimiz yapıp evimizden, bulunduğumuz yaşam alanımızdan dışarıya çok azami şartlarda çıkıp, tekrar kendimizi koruma altına almamız gerekiyor. Bu da evde, yaşam alanlarına yani kapalı ortamda geçirilecek bir dönem demektir. Bu noktada ön plana çıkan şey ise alacağınız teknolojik hizmetler ile geçireceğiniz zamanın kalitesine katkı yapmaktır. Evet bu bir salgın ancak ne kadar toplu alanlardan uzak, kendimizi ne kadar başkalarından izole edebilirsek bu hastalığa yakalanma olasılığımızı o kadar erteler ve belki de daha hissedilmeden geçirmemizi sağlamış oluruz. Uzaktan çalışma ve uzaktan eğitim konularının ön plana çıktığı bir durumda evimizdeki teknolojik cihazlarımızın ve güvenli internet altyapımızın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Uzaktan internet erişiminde güvenilirlik, kesintisizlik seçilen cihazların ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Aynı evde farklı odalardan online eğitim ve uzaktan çalışma ile online toplantıların aynı anda gerçekleşebilmesi için iyi bir WiFi bağlantısına ihtiyaç duyuluyor. Gelinen noktada internet üzerinden haberleşmede zengin ve güvenli iletişime yönelik talep önemli ölçüde arttı. Bu alanda çözüm sunan firmalardan bir tanesi olan Keenetic’in Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Vefa Tarhan günümüzde yaşanan salgın nedeniyle internet kullanımının genel olarak yüzde 30’un üzerinde arttığını belirtiyor. Bu noktada duyulan gerekliliklerin devamını ve evimizde bulunurken dikkat etmemiz gereken bazı ayrıntıları www.itnetwork. com.tr adresimizden detaylı olarak takip edebilirsiniz. Böyle bir dönemde teknolojinin ne kadar önemli olduğu bir kere daha ortaya çıkmış bulunuyor. IT Network olarak hem son dönemde gelişen teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri sizler için derlerken hem de Koronavirüs dolasıyı ile ortaya çıkabilecek teknolojik problemleri ve bunları karşılığında alınması gereken tedbirler ile yapılması gerekenleri sizler için yayınladığımız haber içeriklerimizde bulabilirsiniz. Sektör market sayfalarımızda sizler için bulacağınız haberlerin yanı sıra araştırma haberleri de ilginizi çekecektir. Bu şartlar altında yapılacak en önemli şeyin evden, yani uzaktan çalışmak olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum. Bizler IT Network ekibi olarak uzaktan çalışma modelimiz ile siz değerli takipçilerimizi ve teknoloji severleri yeni ve gelişen olaylarla buluşturmaya devam ediyoruz. Lütfen kendinize çok iyi bakın ve mutlaka kişisel koruma kurallarına fazlasıyla uymaya riayet edelim. Sağlıklı kalın, hoşçakalın…

Ahmet Mızrak

ahmet.mizrak@img.com.tr


iÇiNDEKiLER 12

Uzaktan çalışma modeli için siber güvenlik ipuçları

20 Turkcell’den şehir hastanelerine yerli ve milli altyapı desteği

26 Veriler ile ilgili olumlu düzenlemeler potansiyel yatırımcılara teşvik oluyor


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

38 Çağrı Merkezi Sektörünün sağladığı istihdam 115 bin kişiye ulaştı

20 Mart / 05 Nisan 2020

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA

İMTİYAZ SAHİBİ H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR (Sorumlu) MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ SIDIKA AKYOL KAYIR sidika.kayir@aplusmedya.com GE­N EL YA­Y IN MÜ­D Ü­R Ü AHMET MIZRAK ahmet.miz­rak@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr HABER MERKEZİ ENES KARADAYI enes.karadayi@img.com.tr KAT­K I­D A BU­L U­N AN­L AR Prof. Dr. İS­M AİL KA­YA is­ma­il­ka­ya@gmail.com Doç. Dr. M.ALİ ÖZ­BU­DUN oz­bu­dun@gmail.com ÖMER KARDAŞ omer.kardas@ihlas.com.tr ALİ İLKER YÜ­CE­ER ali@mak­ro­bil.com.tr

37

TEKNİK MÜDÜR TAYFUN AYDIN Tayfun.aydin@img.com.tr GRAFİK TASARIM HAKAN SÖZTUTAN hakan.soztutan@img.com.tr

Türk Telekom: “Değerli Hissettirir”

FİNANS MÜDÜRÜ Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr MUHASEBE MÜDÜRÜ Yusuf DEMİRKAZIK yusuf.demirkazik@img.com.tr A­B O­N E VE DAĞI­TIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr İSMAİL ÖZÇELİK ismail.ozcelik@img.com.tr

42 Türk Mühendislerden Corona’yla mücadeleye yerli ve milli katkı

Reklam Rezervasyon A PLUS MEDYA NISH ISTANBUL RESIDENCE Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. No: 44/B - D: 167 Yenibosna/ Bahçelievler - İstanbul Reklam İletişim reklam@aplusmedya.com Tel : 0212 216 99 13

İdare Merkezi:

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL Tel: 0212 454 22 22

Renk Ayrımı: Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

“Teknoloji ile Üretelim” Platformu Türkiye’nin geleceğine güç katacak

Sektör Market

Lenovo’nun girişimiyle FutureBright Group, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), İTÜ ARI Teknokent, Başarsoft başta olmak üzere hepsi alanlarında öncü olan kuruluşlar bir araya gelerek “Teknoloji ile Üretelim” platformunu kurdu. Platform, Türkiye’de teknolojiyi sadece tüketen değil, üreten bir toplum yetiştirme hedefini gerçekleştirecek altyapının kurulması yönünde çalışmalar yürütecek…

IT

network

4

Türkiye’nin kalkınmasına destek olma amacıyla kurulan “Teknoloji ile Üretelim” platformunun tanıtım toplantısı, FutureBright Group Kurucu Ortağı Akan Abdula, TEGV Genel Müdürü Sait Tosyalı, İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Doç Dr. Deniz Tunçalp’ın katılımı ve Lenovo Türkiye Genel Müdürü Emre Hantaloğlu’nun ev sahipliğinde 25 Şubat Salı günü Zorlu Center Raffles Hotel’de yapıldı. FutureBright Group’un Türkiye’de teknoloji kullanımı eğilimi konusunda gerçekleştirdiği araştırma sonucunda toplumun teknoloji ile üretmek yerine teknolojiyi tükettiği ortaya çıktı. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre Türk insanı teknolojik araçları eğitime, tasarıma ve dijital tabanlı üretime entegre etmekte zayıf kalıyor. Bununla birlikte Türkiye’de bireyler, teknoloji ile üretim konusundaki bilgi yetersizliğinden dolayı teknolojiyi üretim alanında verimli kullanamıyor. Bu veriler ışığında, Türkiye’nin kalkınması için teknoloji ile üretmenin önemine inanan öncü kuruluşlar, ülkemizde katma değerli üretimi arttırmak ve toplumsal refahı desteklemek üzere “Teknoloji ile Üretelim” platformunu kurdu. Türkiye’de teknolojiyle üretimi hedefleyen platform; çocuklara, öğrencilere ve girişimcilere; teknolojik dünyayı tanımaları ve katma değerli üretim alanında rekabet üstünlüğü elde edebilmeleri için gerekli donanımı kazandıracak. Platform, TEGV’in 71 öğrenim biriminde 7-13 yaş arasındaki 50.000 çocuğa 1 yıl boyunca kodlama eğitimi vermeyi hedefliyor. Ayrıca çocuklar sağlanan mobil eğitim platformu sayesinde diledikleri yerden eğitime katılabilecek. Teknoloji ile Üretelim Platformu, İTÜ ARI Teknokent içerisinde girişimcilere yönelik “Yazılım Teknolojileri Eğitim Merkezi” de kuracak. Platform ayrıca meslek liseleri ve üniversite öğrencilerine; etkin ve üretken bilgisayar kullanımı, 3 boyutlu yazıcı eğitimi, ileri kodlama ve mesleki yazılım eğitimi, sosyal medya yönetimi ve web tasarım eğitimi olanağı sağlayacak.

Akan Abdula: “Çocukların teknoloji yolculuğuna kılavuzluk yapmak istiyoruz” Açılışta araştırma ile ilgili sonuçları paylaşan FutureBright Group Kurucu Ortağı Akan Abdula, “Türkiye temsili 1802 kişi ile yaptığımız araştırma, toplumumuzun teknolojiyi eğlence amaçlı kullandığını gösteriyor. Çocuklarımız elbette eğlenerek teknoloji dünyasına dahil olsunlar, ancak teknoloji kullanımının salt eğlenceye yönelik olmasını istemiyoruz. Araştırmamız eğlence ile başlayan bu yolculuğun, ülkemizde teknolojik üretime dönüşmediğini gösteriyor. Araştırma sonuçlarına göre anne babaların sadece %15’i kodlamayı duymuş, 100 çocuğumuzdan sadece ikisi kodlamayla ilgili bir şeyler denemiş. Çocuklarımız deney yapsınlar, kodlasınlar ve kendilerini daha net ifade edebilmek için teknoloji ile üretsinler istiyoruz. İşte çocuklarımızın bu teknoloji yolculuğunda, platform olarak onlara kılavuzluk yapma arzusundayız” dedi. Platformun çocuklara yönelik eğitim çalışmalarında önemli rol üstlenen Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Genel Müdürü Sait Tosyalı, tanıtım toplantısında gerçekleştirdiği konuşmasında şunları söyledi: “Lenovo ile yollarımız 2019 yılında kesişti. 2019 yılında Lenovo’nun desteği ile Ergani ve Gümüşpala Öğrenim Birimlerimizde Tasarım ve Beceri Atölyelerini açtık. 2020’de ise Lenovo, Bilişim Eğitim Programımızı sahiplendi. Böylece Lenovo’nun TEGV’e katkıları ile, çocuklarımız teknoloji ve bilişim ile ilgili becerilerini geliştiriyor. Bugün açıklanan “Teknoloji ile Üretelim” platformunun bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Deniz Tunçalp ise konuşmasında “İTÜ ARI Teknokent olarak Türkiye’de teknoloji üretilmesi için gösterdiğimiz çabaları bu platformun da bir paydaşı olarak destekliyoruz. İTÜ ARI Teknokent’in çatısı altında, gençlerimizin oyun geliştirmeden yapay zekaya pek çok farklı alanda becerilerinin artacağına ve bu platformun birkaç yıl içerisinde önemli çıktıları olacağına inanıyoruz” dedi.

Emre Hantaloğlu: “Teknoloji ile üretmeye ışık tutuyoruz” “Teknoloji ile Üretelim” platformunun tanıtım toplantısında konuşan Lenovo Türkiye Genel Müdürü Emre Hantaloğlu, girişimin amacı hakkında şunları söyledi: “Türkiye’nin yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme sağlaması ve gelişmiş ülkeler ile arasındaki farkı kapatabilmesi için teknolojinin eğitime entegre edilmesi önem taşımaktadır. Bu nedenle Lenovo olarak kuruluşuna öncülük ettiğimiz platformun amacı, Türk toplumunun teknolojiyi tüketen tarafta değil, teknoloji ile üreten tarafta olmasını sağlamaktır. Bugün itibariyle harekete geçirdiğimiz sürdürülebilir “Teknoloji İle Üretelim” platformu, FutureBright Group, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), İTÜ ARI Teknokent, Başarsoft, Arena Bilgisayar, Artım Bilişim, Index Grup, Koyuncu Elektronik, Penta Bilgisayar ve Tech data Bilgisayar Sistemleri gibi alanlarında öncü kuruluşların buluştuğu markalar üstü topyekûn bir girişimdir. Platform olarak teknolojiyi kullanarak üretim amacımıza yönelik yol haritamızı belirleyip çalışmalarımıza başladık. Teknoloji ile üretime geçebilmek ve dijital teknolojileri etkili bir şekilde kullanmak için temel koşul, ilgili herkesin gerekli dijital yeteneklere sahip olmasıdır. Dijital teknoloji yetenekleri kazanmadan ve bu teknolojilerin potansiyeli anlaşılmadan teknoloji ile üretmeye yönelik bir vizyon oluşturulması mümkün değildir. Platform olarak hedefimiz, teknolojiyi üretirken kullanabilen, mesleğine entegre edebilen, teknolojik gelişmelere açık ve gelişmeleri takip eden bireyler yetiştirmektir. Türkiye’de teknoloji ile üretimi sağlayacak ortak paydada buluşmak üzere tüm özel ve kamu kuruluşlarına, bu platforma katılmaları yönünde çağrıda bulunuyoruz.”


Dünyanın İlk Toner Doldurulabilir Tanklı Lazer Yazıcısı “HP Neverstop Lazer Yazıcı” Teknolojinin hızlı gelişimi, iş ve sosyal hayatımızın her alanına, hatta alışkanlık ve iş yapış tarzımıza hızlıca adapte oluyor; daha da ileri gidip yön veriyor. Kullanıcılar artık sadece maliyet odaklı yaklaşım yerine bütüncül deneyimi tercih etmekte, daha esnek ve kesintisiz çalışabilme imkânları sunabilen sistemler üzerinde karar vermektedir.

HP Neverstop lazer yazıcı, şirketin sürdürülebilir iş disiplini merkezinde tasarlanmış bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Ürün tasarımında günümüz kullanıcılarının değer verdiği; ekonomik tasarruf ve verimlilik, kesintisiz baskı imkânı, günümüz teknolojik cihazları ile uyumluluk, mobil aplikasyon desteğini bir araya getirirken çevresel atıkların azaltılmasına da katkıda bulunmaktır.

HP’nin yenilikçi teknolojisiyle işteki kesintileri minimuma indirin

Çok fazla baskı alıyor ve sık sık toneriniz bitiyorsa, yeni HP Neverstop Lazer Yazıcı tam size göre. HP Neverstop Lazer Yazıcı, lazer baskıda en düşük dolum maliyetleriyle işinizi akıllıca yönetmenize yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Yüksek baskı kapasiteli yedek toner tankı dolum seti ile yazıcı kaynaklı iş kesintilerini minimuma indirin.

Toner maliyetlerinden % 80’e kadar tasarruf edin…

Kaliteden taviz vermeden çok düşük maliyetli baskılar üretin.

Toneriniz bittiğinde 15sn. içinde kendiniz doldurun; dökülme & kirletme derdi yok, stres yok.

Toner tankını doldurmak üzere tasarlanmış yedek toner dolum setinin yenilikçi tasarımı;

Çözüm A.Ş. HP Neverstop lazer yazıcıyı HP İş ortağı Çözüm A.Ş aracılığı ile satın alabilirsiniz.

İletişim ve teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmelerin yaşamımızı, kültürümüzü, iş yapış biçimlerimizi yeniden şekillendirdiği günümüzde, Çözüm A.Ş. 1992’den günümüze bilişim sektörünün odağında faaliyet göstermektedir. Çözüm A.Ş. bugün geldiği noktada; kurum kültürü, marka kimliği, sahip olduğu değerler, çalışma prensipleri, hizmet kalitesi ve güvenilirliği ile sektörün önemli oyuncularından birisidir. 3 şubesi, 70’den fazla çalışanı, 2500’ü aşkın bayi ağı, TSE, ISO 9001:2015 kalite belgesi ile yurt çapında faaliyetlerini yürütmektedir.

elinizi bile kirletmeden, saniyeler içinde tekrar baskı almaya dönmenize yardımcı olur.

Kutudan çıkar çıkmaz, 5000 sayfaya kadar baskı kapasitesi…

Kesintileri en aza indirin. Kutudan çıktığı andan itibaren, muadillerine göre 10 kata kadar daha fazla sayfa basın.

Kaliteden ödün vermeden tonerinizi kendiniz doldurun.

Alternatif kopya ürünler veya toner dolum ürünleriyle neredeyse aynı maliyete edinebileceğiniz HP orijinal sarf malzemeleriyle kolay ve düşük maliyetle baskı alın.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Huawei, bir dizi yeni 5G ürününü duyurdu

Sektör Market

Huawei, tüm senaryo ekosisteminin özelliklerini gösteren bir dizi yeni 5G ürününü ve stratejisini Barselona’da düzenlediği lansmanda duyurdu. Duyurulan ana ürünler; en son donanım ve yazılım teknolojisi ile güçlendirilen katlanabilir telefon HUAWEI Mate Xs; tüm senaryo deneyimi sunan amiral gemisi 5G tablet HUAWEI MatePad Pro 5G ile tüketicilere yüksek hızlı, yaygın bağlantı sunan HUAWEI Wi-Fi AX3 ve HUAWEI 5G CPE Pro 2 oldu…

IT

network

Huawei, Barselona’da gerçekleştirdiği lansmanda ayrıca yeni HUAWEI MateBook dizüstü bilgisayarlarını da tanıttı. 10.Nesil Intel Core işlemciler ve Windows işletim sistemi ile güçlendirilen en yeni FullView dizüstü bilgisayarlar, mobil ofis deneyimini Huawei Share ve Multi-screen Collaboration (Çoklu Ekran Uyumu) gibi devrim niteliğindeki özellikleriyle donatıp, cep telefonu ve dizüstü bilgisayar arasındaki sınırları ortadan kaldırıyor. Huawei Tüketici Elektroniği Grubu CEO›su Richard Yu, “Huawei, Tüm Senaryo AI Yaşam Stratejisine bağlı kalacak. Uzun vadeli rekabet avantajlarımızı oluşturmak için çip setleri, 5G iletişim, mobil AI, işletim sistemleri, kameralar ve görsel-işitsel çözümler dahil olmak üzere son teknolojilerimize yatırım yapmaya devam edeceğiz. Ayrıca, tüm senaryo ekosisteminin büyümesini hızlandırmak için küresel olarak geliştiricilerle birlikte çalışmaktan memnuniyet duyuyoruz. Onlarla birlikte, tüm senaryo deneyimini artıracağız ve yeni zirvelere taşıyacağız” dedi.

Tüm cihazlar birlikte çalışacak

6

Huawei’de tüketici deneyimi her zaman önce geldiği için şirket, geçtiğimiz on yılı “1+8+N” ekosistemini geliştirmeye adadı. Ekosistemin temelinde, bütünsel bir kullanıcı deneyimi sunmak için tüm cihazları birbirine bağlayan köprüler olan Huawei Share ve Huawei HiLink var. Donanım cephesinde yenilik yapmanın yanı sıra, Huawei, AppGallery aracılığıyla tüketiciler tarafından erişilebilen Huawei Mobil Hizmetler (HMS) ekosistemini oluşturmaya devam ediyor. Tüm senaryo donanım ve yazılım hizmet platformunun uyumlu bir şekilde çalışmasıyla Huawei, bilginin bağlı aygıtlar arasında tüm senaryolarda kesintisiz bir şekilde paylaşıldığı kaliteli bir kullanıcı deneyimi sunuyor. 2019, Huawei için alışılmadık bir yıldı. Bununla birlikte, Huawei, yıllık gelirini yüzde 30 artarak 67 milyar dolara yükseltmesiyle 2019’daki güçlü performansının sürdürdüğü gibi tüketiciler arasında güvenilir bir marka olmaya da devam etti. Bu dönemde Huawei’nin akıllı telefon sevkiyatları 240 milyon birimin üzerine çıktı ve Huawei, dünyanın ikinci büyük telefon üreticisi konumunu korudu. Tüm senaryo ekosistemindeki diğer ürün kategorileri hızlı bir büyüme kaydetti: PC yüzde 200, giyilebilir cihazlar yüzde 173 ve kablosuz ses ürünleri yüzde 210 artış kaydetti.

Yeni nesil katlanabilir HUAWEI Mate Xs Katlanabilir form faktörünün bir sonraki evrimini temsil eden HUAWEI Mate Xs, yeni malzemelerle üretilen esnek ekran ve Falcon Wing tasarımı ile yeni bir menteşe kullanarak gelişmiş bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Huawei’nin kendi geliştirdiği amiral gemisi 5G SoC Kirin 990 5G ile donatılmış HUAWEI Mate Xs, gelişmiş mobil AI ve 5G iletişim yeteneklerine sahip eksiksiz bir teknoloji ürünü. Leica SuperSensing Dörtlü Kamera, HUAWEI Mate Xs ile birlikte geri dönüyor. 40MP SuperSensing kamera, 16MP ultra geniş açılı kamera, 8MP telefoto kamera ve 3D Derinlik Algılama kamerasından oluşan güçlü Leica kamera sistemi, hem ön hem de arka kameraların rolünü oynayan katlanabilir form faktörü ile her koşulda farklı fotoğraf kullanım durumlarını destekliyor. EMUI10.0.1 üzerinde çalışan HUAWEI Mate Xs, daha akıllı ve daha dinamik bir deneyim sağlayan Çoklu Pencere uygulamalarını destekliyor. Katlanabilir form faktörünün tam potansiyelinden yararlanan uygulamalar yelpazesini genişleten Huawei, ekosistemi büyütmek için küresel geliştiricilerle işbirliği içinde çalışıyor.

Yeni bir uygulama deneyimi: HUAWEI AppGallery Huawei cihazlarının gelişmesini destekleyecek tam teşekküllü bir ekosistem oluşturmak için Huawei, HMS aracılığıyla çip, cihaz ve bulut yeteneklerini küresel geliştiricilere açıyor. Tüm senaryo özelliklerini, küresel dağıtım ve yaşam döngüsü yönetimi yeteneklerini içeren bu ekosistem, Huawei’nin Tüm Senaryo AI Yaşam stratejisinin önemli bir bileşeni oluyor. Şu anda dördüncü versiyonuna yükseltilen HMS Core, Huawei’nin ortaklarının ve uygulama geliştiricilerinin, Huawei cihazlarının sunduğu tüm donanım ve yazılım özelliklerinden yararlanmalarını sağlayan benzersiz yeni deneyimler yaratması için üretilmiş bir araç koleksiyonu. Geliştiriciler, HMS’i uygulamalarına HMS Core 4.0 ile entegre ederek, Huawei’nin HiAI, dağıtık teknoloji ve kamera özelliklerini uygulamalarına hızla entegre edebilir ve son kullanıcılara kaliteli deneyimler sunabilirler. HUAWEI AppGallery ayrıca 5G çağındaki cihazlar için yapılmış yenilikçi bir uygulama kategorisi olan Quick Apps’i de sunuyor. Endüstri standartlarına göre geliştirilen Quick Apps

kurulum gerektirmeden minimum sistem belleği kullanıyor. Kullanıcılar, sanki geleneksel uygulamalarmış gibi sorunsuz etkileşimin ve güzel arayüzlerin keyfini çıkarmak için bu uygulamaları kullanabiliyorlar. Bu kategori hızla büyüyor; şu anda, HUAWEI AppGallery’de 1.700’den fazla Hızlı Uygulama bulunuyor. Uygulama oluşturmaya ek olarak, Huawei, kullanıcı deneyimini sürekli zenginleştirmek için dünya çapında popüler kaliteli uygulamaları aktif olarak iyileştiriyor. Kullanıcıları kötü amaçlı uygulamalardan korumak isteyen Huawei, geliştirici gerçek adı doğrulaması, dört adımlı inceleme işlemi, indirme ve yükleme koruması ve güvenli uygulama çalışması için bir önleme mekanizması da dahil olmak üzere tam zamanlı bir güvenlik ve koruma sistemini devreye soktu. Dokuz yıllık uygulama geliştirme birikimi ile HUAWEI AppGallery, dünyanın en iyi üç uygulama mağazalarından biri. HUAWEI AppGallery’nin geleceği için planlarından bahseden Richard Yu şunları kaydetti: “İleride, HUAWEI AppGallery’deki uygulama ekosistemimizi sadece güvenli ve güvenilir bir platform oluşturmakla kalmayıp tüketicilere daha fazla seçenek sunma umuduyla genişletmeye devam edeceğiz. Bu gelişen ekosistemin devam eden başarısı, en yüksek önceliklerimizden biri olmaya devam edecek.” Huawei, uygulama ekosistemini büyütmek için dünya çapında popüler uygulama geliştiricileriyle aktif olarak çalışıyor. Geliştiriciler bu ekosistemin bir parçası oldukça Huawei ile birlikte dünyadaki tüketicilere daha akıllı bir uygulama deneyimi getirmeye çalışıyorlar.



IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

HP LaserJet Pro M100 ve M200 Serisi yeni nesil renkli yazıcılarını piyasaya sunuyor

Sektör Market

Yeni modeller, günlük baskı ihtiyaçları için güncellenmiş üretkenlik deneyimleri, gelişmiş güvenlik, yüksek etkili renk ve profesyonel performans sunuyor…

IT

network

• QuickBooks, Dropbox ve Google Drive gibi kurumsal yazılımlardaki içeriklere hızlı erişim ve tarama • HP Ses ile aktive edilebilen baskı alma özelliğiyle ses komutlu baskı alma deneyimi • Belge baskı, tarama ya da kopyalama işlemleri esnasında kullanıcı bildirimleri

Gelişmiş güvenlik

Baskı çözümlerinin küresel lideri HP Inc., HP Color LaserJet Pro M100 ve M200 serisi yazıcılarının en yeni modellerini piyasaya süreceğini duyurdu. Güncellenen M100 ve M200 serileri, kullanıcılara iş ortamında aradıkları rahatlık, güvenlik ve performansı sunmak için tasarlandı. HP Türkiye Genel Müdürü Emre Alaman, yeni modellerle ilgili şu görüşü paylaşıyor: “Profesyoneller iş yerinde performans ve kaliteden ödün vermeden üretkenliklerini artırmanın yolunu arıyorlar. HP Color LaserJet Pro M100 ve M200 serilerini güncellememizin de sebebi buydu. Kullanıcılara gittikleri her yerde verimli bir çalışma ortamı için en iyi baskı deneyimini, gelişmiş güvenlik seçeneklerini ve güçlü performansı sunmak istiyoruz.”

HP Smart App ile üretkenlik seviyesi artıyor

8

Çalışanların günden güne mobil yaşam tarzlarını benimsediği bir ortamda istenilen yerden çalışma özgürlüğü de giderek daha önemli hale geliyor. Yeni HP Color LaserJet Pro M100 ve M200 serileri ile HP Smart App içerisindeki Akıllı Görevler sayesinde kullanıcılar, yalnızca telefonlarını kullanarak hızlıca ve kolaylıkla baskı alabiliyor, belge taratabiliyor ve kopyalayabiliyor. Kullanıcıların mobil cihazlarından yazıcıyı kolaylıkla kontrol edebilmeleri için tasarlanan HP Smart App, Akıllı Görevler sayesinde kullanıcılara zaman kazandırıyor. HP Smart App’teki Akıllı Görevlerle kullanıcılar aşağıdaki işlemleri gerçekleştirebiliyor:

Güncellenen HP Color LaserJet Pro M100 ve M200 serileri temel şifreleme ve şifre koruma gibi başlıca güvenlik özelliklerini içermesiyle cihaz güvenliği, kişisel veriler ve kurumsal belgelerin korunmasını sağlıyor. M200 serisi ayrıca güvenlik risklerine karşı savunma önlemlerini de güçlendiriyor. Bu alandaki önemli özellikler arasında saldırıları algılama ve durdurmaya destek olan otomatik donanım güncellemeleri ile daha hızlı, kablosuz modellerde daha güvenilir bağlantılar sağlayan çift bantlı Wi-Fi® yer alıyor.

Güçlü performans HP Color LaserJet Pro M100 ve M200 serileri, en yüksek baskı performansı ve her baskıda profesyonel kalitede renk sağlayan JetIntelligence özellikli Orijinal HP Toner kartuşları ile birlikte geliyor. Dahili kablosuz ve Ethernet ağ becerileri ile M100 ve M200 daha hızlı, daha güvenilir çift bantlı Wi-Fi bağlantıları sağlıyor. M100 ve M200 serileri yüksek hacimli baskı, yüksek baskı hızı ile birlikte tarama, kopyalama ve faks seçeneklerini de sunuyor. M200 serisi tüm bunlara ek olarak kullanıcılara otomatik çift taraflı baskı seçme imkânını da tanıyor.

Sürdürülebilir tasarım HP Auto-on/Auto-off teknolojisine sahip yeni M100 ve M200 serileri ENERGY STAR®3.0 spesifikasyonlarını karşılamayan standart model yazıcılara kıyasla yaklaşık %35 oranında daha az enerji tüketiyor10. HP, yazıcılarını kalite, performans ve enerji tasarrufu için en son ENERGY STAR®11 standartlarını karşılayacak şekilde tasarladı ve test etti. HP ayrıca, yazıcı sistemlerinin12 Blue Angel çevreci etiket yönergelerinin belirlediği maximum seviyelerin altında salınımda bulunmasını da garanti ediyor.

Erişim ve fiyatlama HP Color LaserJet Pro M100 ve M200 serilerinin Şubat 2020 tarihinden itibaren 1999TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulması bekleniyor.



IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Uzaktan çalışma modeli için siber güvenlik ipuçları

Sektör Market

Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de görüldüğünü açıkladığı koronavirüs endişesiyle uzaktan çalışma modeline geçmek istiyorsanız, siber tehditlerden korunmanız gerekiyor. Innovera, güvenli bir uzak çalışma modeli için kurumların alması gereken önlemleri paylaştı…

IT

network

10

Dünyada uzaktan çalışma trendi yükselişe geçerken, 2020’nin ilk günlerinden bu yana dünya genelinde hızla yayılan koronavirüs, bugüne dek 87 ülkede 90 bin kişinin üzerinde kişiye bulaştı. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de de vakaya rastlanması açıklamasından sonra genel önlemler alınmaya başlarken, şirketler de evden ya da uzaktan çalışma izinleri veriyorlar. Uzaktan çalışanlar, koronavirüsten korunurken, kişisel bilgisayar ve telefonlarından kritik verilere ulaşarak siber saldırganlara davet çıkartabiliyor. Innovera, kurumlar ile uzaktan ve kendi cihazlarından çalışanlar için faydalı siber güvenlik ipuçlarıyla, siber tehditlerden korunma yollarını açıkladı. Uzaktan çalışma, BT departmanlarının siber güvenlik tehditlerini izlemesini ve gereken önlemleri almalarını zorlaştırabiliyor. Kullanıcıların uzakta olması ve kişisel cihazlarından çalışması halinde alınacak ek tedbirleri aşağıda bulabilirsiniz. Güvenli uzak bağlantı iletişim hattı: Şirket ağına uzaktan bağlantının VPN gibi güvenli iletişim kanalları üzerinden yapılmasını sağlayın. Limitli uzak bağlantı erişim hedefi: Uzaktan erişim ile ağa bağlanacak kullanıcılar, sadece görevi gereği ihtiyaç duyacağı kadar sisteme erişim sağlamalı. BT yöneticileri, özellikle ERP, CRM, hassas verilerin saklandığı veri tabanları, yedekleme sistemi gibi veri kaynaklarını uzaktan erişim yapacak kişilerin gereksiz erişim yetkilerini sınırlandırmalı. 2 faktörlü kimlik doğrulama metodu: Uzaktan erişim bağlantılarında sadece kullanıcı adı ve parola doğrulaması yeterli değildir. Bunun yanında, OTP (tek kullanımlık parola), biyometrik kimlik doğrulama, akıllı kart, cep telefonu 2FA uygulaması vb. ikinci bir faktör ile kimlik doğrulama yapılmalıdır. Böylece kullanıcıların kimlik bilgilerinin ele geçirilmesi, ağa yetkisiz erişim için yeterli olmayacaktır. 2 faktörlü kimlik doğrulama, sadece VPN değil, Internet üzerinden erişilebilen tüm uygulamalarda tercih edilmelidir. Güvenli kimlik doğrulama: 2 faktörlü kimlik doğrulamanın hızlıca uygulanamadığı hallerde, mevcut kimlik doğrulama metodunun

güçlendirilmesi tedbiri alınmalıdır. Uzak bağlantı için kullanılacak parolaların en az 12 haneli, büyük ve küçük harf, rakam ve özel karakter kombinasyonlarından oluşturulması ve bunların güvenli bir şekilde saklanması gerekmektedir. Kaba kuvvet (brute force) parola tahmin saldırılarına karşı korunmak için CAPTCHA adı verilen ve robot/ insan ayrımını yapan doğrulama sistemi kullanmak da etkin bir tedbir olarak göze çarpmaktadır. Kurum BT altyapısını uzaktan çalışmaya uygun hale getirme: Siber güvenlik risklerini önlemek için sadece teknik çözümler yeterli değil. Kurumların risk yaklaşımlarına uzaktan çalışma modellerini entegre etmesi gerekiyor. İş sürekliliği planları, salgın hastalık ve benzeri durumlara uyarlanmalıdır. Ağ bant genişliği: Uzaktan çalışanların sayısı arttıkça, kurumların VPN/güvenli bağlantı trafiklerinde ciddi bir artış olacak. Çevik bilişimi benimseyen kurum ve kuruluşlar, bu konuya hazırlıklı olabilir ancak ilk kez uzaktan çalışma modeline geçen kurumlar, VPN lisans sayılarının, VPN hattının azami kapasitesi gözden geçirerek, gerekiyorsa geliştirmeler yapmalıdırlar. Bugün birçok şirketin kullandığı bulut sistemleri, olası trafik darboğazlarına karşı ideal bir çözüm sağlar ve iş sürekliliğini aksatmaz. Ek bir yatırım olmadan hızlı bir şekilde kurulabilen hazır bulut altyapıları, verileri her yerden erişilebilir tutarken, şirket ağının kullanacağı internet trafiğini de azaltır. Uzaktan çalışan cihazların güvenlik kontrolü: Uzaktan çalışan kullanıcıların kullandığı cihazların da kurumlara ait cihazlar, gerekli güvenlik tedbirlerinin baştan ve zorlayıcı kurallarla alınabilmesi açısından idealdir. Bunun mümkün olmadığı durumda, uzak kullanıcıların kişisel cihazlarla ağa bağlanması gerektiğinde, güvenli bağlantı öncesinde son kullanıcı cihazında anlık güvenlik kontrolü yapabilen VPN uygulamaları tercih edilebilir. Bu VPN uygulamaları, kullanıcının kimlik doğrulamasını yaptığı gibi kullanılan cihazın asgari güvenlik standartlarını sağlayıp sağlamadığını da kontrol edebiliyor. 24 saat güvenlik izleme/müdahale: Uzaktan çalışma modeline geçiş ile sistemlere erişim saatleri de 24 saate yayılır hale gelebilecektir.

Dolayısıyla sadece mesai saatleri süresince güvenlik ihlal takibi yapmak ve olaylara müdahale etmeye çalışmak yeterli olmayacaktır. Siber güvenlik olaylarının izlenmesi için var olan sistemlerin 24 saat süresince kesintisiz izleme yapması sağlanmalıdır. Mesai saatleri dışında olay müdahalesi yapabilecek, vardiya usulü personel çalıştırmayan kurum ve kuruluşlar, güvenlik ihlallerine otomatik müdahale edebilecek “Security Orchestration Automation & Response (SOAR)” çözümlerini kullanabilirler. Halihazırda SOAR çözümü kullanan kurum ve kuruluşlar ise uzaktan erişim güvenlik ihlallerine uygun müdahale senaryolarını tanımlamalıdırlar. Phishing / oltalama saldırılarına karşı korunma: Uzak çalışanlarla ilgili bir diğer önemli unsur da insan faktörü. Siber saldıranlar korku ve panik duygularına oynayarak kritik verilerin peşine düşüyorlar ve bu durum koronavirüs için de geçerli. Güvenlik araştırmacıları, COVID-19 salgınının en başından bu yana, konuyla ilgili uyarılarda bulunuyorlar. Koronavirüs yayılımını takip edebildiğimiz bazı web haritalarında zararlı yazılımlar olduğu da ortaya çıktı. Benzer şekilde koronavirüsle ilgili olabilecek bir bilgilendirme sanılan e-posta ile gelen ekte ya da e-posta içeriğindeki bağlantıdaki dosyalar çalıştırıldığında, zararlı yazılımlar ağa giriş yapma yolunu bulmuş olacaktır. Bir bilgisayardan diğerine sıçrayarak ağın her noktasından veri toplayabilecek hale gelebilirler. Bu sebeple hem çalışanlara hem de kurumsal verilere zarar gelmemesi için çalışanlara “oltalama e-postaları”, “güvenlik yamaları” ve “güvenli veri paylaşımı” konularında temel siber güvenlik farkındalık eğitimi vermek önem taşıyor. Çalınma/kaybolmaya karşı tedbir: Uzaktan çalışma ile öne çıkan risklerden birisi de fiziksel güvenlik riski olup, bu riskin yönetimi de siber güvenliğin kapsamına girmektedir. Uzaktan çalışılan cihazın üzerinde saklanan hassas kurumsal veriler, çalınma, kaybolma gibi durumlarda yetkisiz kişilerin eline geçebilir. Bu tip risklere karşı bilgisayardaki verilerin şifrelenerek depolanmasını sağlayacak yazılımlar ve uzaktan veri silebilen yazılımlar tercih edilebilir.



IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

İş dünyasına evden imzalama kolaylığı

Sektör Market

FlexJobs tarafından gerçekleştirilen ve 3 bin çalışanın temsil edildiği araştırmaya göre, esnek çalışma olanağı elde etmeleri durumunda çalışanların yüzde 76’sının işverenlerine bağlılıklarının artacağını ifade ediyor…

IT

network

Esnek veya uzaktan çalışma, verimliliğin ve çevikliğin artırılıp sabit genel giderlerinin azaltılması gibi avantajlarla iş hayatında uzun süredir konuşuluyor. Global Workplace Analytics tarafından yapılan ve ABD’de 12 yıl süren araştırmaya göre, evden çalışmak, bir şirkete çalışan başına ortalama yılda 11 bin Dolar tasarruf etme olanağı sunuyor. Ancak mobil çalışma eğilimi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) etkisini artırması ve dünya geneline yayılmasından sonra salgın hastalık olarak kabul edilmesi üzerine daha fazla konuşulmaya başlandı.

İmzalar dijitale taşınınca evden çalışmak daha kolay Mobil cihazların artması ve online hizmetlerin çoğalmasıyla mobil çalışmanın yaygınlaştığına dikkat çeken E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “Yapılan araştırmalar, geleneksel iş yapış modellerinin değiştiğini ve bu değişimin süreceğini gösteriyor. Şirketlerin olduğu kadar, çalışanların da yeni iş süreçlerine uyum sağlamalarına yardımcı olmayı hedefliyoruz. İmzaları kağıt ortamında dijitale taşırken, mobil uygulamaların artan kullanım alanlarını da göz önünde bulunduruyoruz. Elektronik ve mobil imza altyapısı ile imza süreçlerini kolaylaştıran yeni nesil Letsign platformu, dünyanın neresinde olunursa olsun, istenilen zaman yasal geçerli imza atılmasını sağlıyor. İçinde bulunduğumuz dönemde imzaların uzaktan atılıp iş süreçlerinin kesintiye uğramaması için LetSign platformunu tüm kullanıcılar için Nisan ayının sonuna kadar ücretsiz sunacağız” bilgisini verdi.

Saniyeler içinde imzala, işini aksatma

12

LetSign’ın kurumsal olduğu kadar, bireysel kullanım için de cazip bir platform olduğuna dikkat çeken E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “Aslında çoğu insan

kağıt üzerinde imza atmaktan hoşlanmıyor. İş çoklu, sıralı imza süreçlerine gelince bu hoşnutsuzluğa, zaman ve emek kaybı da ekleniyor. Alınan çıktılar masadan masaya, ofisten ofise gönderiliyor. Kargo gönderimi, takip süreçleri de cabası. İmzaları dijitale taşıyarak bu karmaşanın önüne geçmeyi hedefledik. LetSign, dijital dünya için vaat ettiğimiz standartların tamamına sahip. Hayatı kolaylaştıran bu platformda farklı kullanımlar için uygun alternatifler oluşturduk” açıklamasında bulundu.

Mail göndermek kadar kolay ve hızlı LetSign, karşılıklı imza veya onay gerektiren dokümanların tek bir platform üzerinden paylaşılmasını, dağıtılmasını, hedef sistemlere aktarımını sağlıyor. Kullanıcılar, elektronik veya mobil imza ile imza atabiliyor, dokümanlar üzerinde karşılıklı yorum yapabiliyor. Bu platformda imzalama işlemi saniyeler içinde gerçekleşebiliyor. Üstelik imzası talep edilen kişinin LetSign paketi kullanması zorunlu değil.

İmza atabilmek için dokümanın bilgisayara indirilmesi ve başka bir imzalama aracına sahip olması da gerekmiyor.

Masadan masaya imza dönemi bitiyor İmza, onay ve dağıtım gerektiren evrakların şirket içi veya şirket dışı masadan masaya gezmesine son veren uygulama, kullanıcıların istedikleri her yerden, her an imza ve onay süreçlerini tamamlayabilmelerini sağlıyor. Resmi belge, sözleşme, ödeme formları gibi belgelere imza atmak, onay vermek ve dağıtmak için gereken tek şey internete bağlı bir cihaz.

Herkese dijital asistan LetSign, dokümanlar üzerinde karşılıklı yorum yapılmasına da izin veriyor. Doküman üzerinde çalışan firmalar veya kişiler LetsChat özelliği sayesinde görüşlerini dijital ortamda birbirlerine aktarabiliyor. LetAssistant ise iş akış dosyalarınızı takip ediyor, hatırlatmaları yapıyor ve kullanıcıya süreç raporu sunuyor. Ayrıca kullanıcı imza atamayacağı durumlarda isterse kendi rızasıyla mail adresine gelen dokümanlara imza yetkilisi atayabiliyor. Günlük hayatında ise vekil olarak atadığı kişiyi de Letsign platformunda vekili olarak atayabiliyor.



HP’nin Oluşturuyor

Gelecek Vizyonunu Sürdürülebilirlik

HP’nin sürdürülebilirlikle ilgi yaptığı çalışmaları örneklendirebilir misiniz? HP alt yapı çalışmalarında ve teknolojisinde sürdürebilirliği nasıl kullanıyor? Alaman: Sürdürülebilirlik, içinde bulunduğumuz çağın en önemli unsurları arasında. Bir ürünün tasarımından üretimine ve ömrünü tamamladıktan sonra geri dönüşümüne kadar çevresel etkileri azaltmak için sürdürülebilirlik politikalarımızla paralel bir şekilde geniş ve kapsamlı bir strateji izliyoruz. Operasyonlarımızda enerji verimliliğine ve atık seviyesinin düşük olmasına ve ürünlerin geri dönüşümüne önem veriyoruz. İnsana ve çevreye karşı sorumlu bir teknoloji şirketi olarak, kuruluşumuzdan bugüne çevre konusunda birçok program ve süreç geliştirdik. Bu süreçler doğrultusunda aynı titizlik ve dikkatle sürdürülebilirlik konusu üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Emre

Hande Baloğlu Toker: Dünyada çok ciddi bir

sıkıntımız var, o da küresel iklim değişikliği. Bütün uluslararası toplantılarda da bu konudan sıkça bahsediliyor. Bu yüzden iklim değişikliği ile mücadele, genel stratejimizde ve iş yapış şeklimizin merkezinde yer alıyor. Bu konulara yönelik stratejilerimizi belirlerken dünya çapında yaşanan gelişmeleri de yakından takip ediyoruz.

Sürdürülebilirlik denildiğinde global olarak ilk akla gelen firmaların başında yer alan HP’nin sürdürülebilirliğin gelecek vizyonunu, hedeflerini ve sürdürülebilirlik üzerine yapılan yatırımları HP Türkiye Genel Müdürü Emre Alaman, HP Türkiye ve Ortadoğu Sürdürülebilirlik Müdürü Hande Baloğlu Toker ve HP Türkiye Kanal Pazarlama Müdürü Aslı Satılmış Kundakcı ile konuştuk. Emre Alaman söyleşimizde; HP olarak amaçlarının insanlığa hizmet eden teknolojiler geliştirmek olduğunu ifade ederek, kaynakların kısıtlı olduğu bir gelecekte ancak hammadde tüketimini artırmadan büyüyebilen şirketlerin başarılı olabileceklerine dikkat çekti…

Büyümeyi tüketimden ayrıştırmak gerektiğine inanıyoruz. Artık al, yap, sat, tüket ve at dönemi bitti. Bu noktada döngüsel ekonomi prensipleri çerçevesinde iş yapış şeklimizi değiştirmeliyiz. Artık daha çok geri dönüştürmek ve geri dönüştürdüklerimizi yeniden üretimde kullanmalıyız. Sürdürülebilirlik politikamız kapsamında yeniden kullanıma teşvik etmenin yanında güncelleme, yeniden kullanma ve onarım teknolojilerimizi bu yaklaşımla dönüştürüyoruz. Enerji verimliliğine de yatırım yapıyoruz, çünkü iklim değişikliğinin nedeni aslında enerji sektörü. Kullandığımız cihazların enerji tüketimine dikkat etmemiz gerekiyor. O sebeple enerji ve karbon oranı düşük ürünler geliştiriyoruz. Bu anlamda ürünlerimizin enerji verimliliğini tescilleyen EPEAT Gold ve Energy Star gibi sertifikalarımız var. Ayrıca karbon ayak izini ilk defa hesaplayıp kamuoyuna açan ve sadece kendimizin değil, tedarikçilerimizin de karbon ayak izini hesaplayarak hedef koyan ve açıklayan ilk küresel bilişim firmasıyız. Bu anlamda öncü olmaktan gurur duyuyoruz.

Sürdürülebilirlik alanında HP’nin liderliğini devam ettirmesi adına önümüzdeki dönem stratejilerinden bahsedebilir miyiz? Hande Baloğlu Toker: Ürün portföyümüzün

daha da çevre dostu olması için ciddi Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Örneğin, 2010 yılına göre ürün portföyümüzün tamamı yüzde 54 daha az enerji tüketiyor. 2035 yılına kadar küresel faaliyetlerimizde yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanmayı hedefliyoruz. 2025’e kadar ise ürünlerin emisyon yoğunluğunu yüzde 30 kadar azaltmak istiyoruz. Geri dönüşüm, enerji verimliliği ve emisyon azaltımı en çok odaklandığımız konular arasında yer alıyor. Bu doğrultuda 1991 yılında başlattığımız ‘HP Gezegen Ortaklığı’ isimli bir programımız var. Bu program aracılığıyla ücretsiz olarak müşterilerimizin kartuş tonerlerini ve donanımlarını topluyor ve geri dönüştürüyoruz. 1991 yılından bugüne kadar küresel olarak 1,7 milyon ton donanım ve sarf malzemesi toplanılıp geri dönüştürüldü. 2016 yılından bu yana ise 820 milyon adet kartuş toner geri dönüştürüldü ve bunlardan 4,2 milyar adet yeni kartuş toner üretildi. Kartuş tonerlerimizin içerisinde yüzde 70


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

ile 80 arasında geri dönüştürülmüş plastik var. Bunu yüzde 100’e çıkarmayı hedefliyoruz. 2025 yılına kadar PC ve yazıcılarımızın da en az yüzde 30’unu geri dönüşümlü plastikten üretmeyi hedefliyoruz. Kartuş toner, yazıcı ve PC’lerin yanı sıra plastik şişe de topluyoruz. Çevre konusundaki en büyük sorunlardan bir tanesi plastik. Bu noktada da ‘ocean bound plastic’ dediğimiz karadan kıyıya ve oradan okyanusa gitmesi muhtemel plastik şişeleri topluyoruz, geri dönüştürüyoruz ve kendi ürünlerimizde kullanıyoruz. Dünya çapında her gün 1 milyon adet plastik şişe topluyor ve ürünlerimizde kullanıyoruz. Başka bir deyişle bugüne kadar topladığımız plastik şişeleri yan yana dizerseniz, dünyadan aya gidip

Emre Alaman HP Türkiye Genel Müdürü

gelebilirsiniz. Geri dönüştürdüğümüz plastik şişeleri önceden sadece kartuş tonerlerimizde kullanıyorduk, yakın zamanda bilgisayarlarımızda da kullanmaya başladık. Elite Dragonfly bu ürünlerden bir tanesi. Magnezyum kasa kullanılarak üretilen ve bir kilogramdan hafif olan premium bilgisayarımız HP Elite Dragonfly’ın bazı parçalarında geri dönüştürülmüş plastik şişeleri kullanıldık. Ayrıca ürünlerimizin ambalajlarının ağırlığını azaltmaya, daha sürdürülebilir materyaller kullanmaya çalışıyoruz ve ambalajlarda yüzde 30 ile 40 oranında geri dönüştürülmüş materyal kullanıyoruz.

Stratejinizi, gezegen, insan ve toplum olarak kategorize edebilir miyiz? Emre Alaman: Şu ana kadar bahsedilen geri dönüşüm, enerji verimliliği ve emisyon azaltımı, stratejimizin gezegen tarafını oluşturuyor. İnsan dediğimizde ise, çalışanlarımız, iş ortaklarımız ve tedarik zincirimizi kapsayan büyük bir ekosistemden bahsediyor ve burada sadece çevre ile ilgili değil, çeşitlilik ve dahil etme gibi konular üzerinde de çalışmalar yapıyoruz. Çeşitliliği şirket kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Farklı görüşlere sahip, farklı yaş ve cinsiyet gruplarındaki kişilerin bir araya gelmesinin yaratıcılığı artırdığına inanıyoruz. Şirketimizdeki kadın çalışan ve yönetici oranlarımız yüzde 55. Çalışanlarımızın yüzde 15’ini de Z kuşağı olarak tanımlanan 20’li yaşlardaki genç çalışanlar oluşturuyor. Hande Baloğlu Toker: Toplum kısmında ise

çevre ve eğitim alanlarına odaklanarak gerçekleştirdiğimiz kurumsal sosyal sorumluluk projelerimiz var. Çevre alanında kıyı temizleme ve yeşil ofis gibi çalışmalar gerçekleştiriyor ve artık bütün etkinliklerimizde karbon ayak izini sıfıra

indirmeye dikkat ediyoruz. Eğitim alanında ise hayata geçirdiğimiz birden fazla projemiz mevcut. İlk olarak Ermetal Teknolojik Eğitimler Vakfı’yla (ERTEV) birlikte Kasım 2019’da hayata geçirdiğimiz Maker Karavan Projesi’nden bahsetmek istiyorum. Bu proje kapsamında kırsal alanlarda yer alan ve kaynakları kısıtlı okullara fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında eğitim olanağı sağladık. 2 ay boyunca yaşları 10 ile 13 arasında değişen binden fazla çocuk için hem HP’den hem de HP dışından birçok kişi gönüllü olarak çalıştı. Ürünlerimizle donattığımız karavanımızla Bursa’daki 13 okula gittik ve yaklaşık 1.120 çocuğa robotik, kodlama ve 3D eğitimi verdik. Çocukların eğitime eşit derecede erişebilmesini hedeflediğimiz programla aynı zamanda HP’nin dünya çapında 2025’e kadar 100 milyon çocuğa daha iyi eğitim imkanı sunma hedefine de katkıda bulunduk. Maker Karavanı Projesi’nde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) ve İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi’nin (IICPSD) uzun dönem iş ortağı olan ERTEV’in teknik ve mesleki eğitim, profesyonel beceri geliştirme ve STEM eğitimleri alanındaki uzmanlığıyla teknolojilerimizi ve gönüllülerimizi bir araya getirdik.

Hande Baloğlu Toker HP Türkiye ve Ortadoğu Sürdürülebilirlik Müdürü

STEM eğitimini dezavantajlı çocuklara ulaştırarak ulusal eğitim kurumlarını, yerel belediyeleri ve kamu kuruluşlarını desteklemeyi hedeflediğimiz HP Maker Karavanı Projesi kapsamında 21. yüzyılda gereken becerileri sunarak çocukları geleceğin iş kollarına hazırladık. “Hayal et, Tasarla, Üret” mantığıyla hareket ederek iş ortaklarıyla birlikte tüketmek yerine üretecek bir yeni nesil oluşturmak için çalıştık. Bu kapsamda faaliyetlerimizle çocukların yaratıcılığını kullanarak inovasyon yapmalarına ve yeni ürünler üretmelerine destek olduk. Aynı zamanda eğitimlerimizle de öğrencilerin teknoloji okuryazarlığı, verimlilik, problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeyi amaçladık. Verilen eğitimlerde çocuklar kullanacakları teknolojilerin gerçek uygulamalarını birinci elden deneyimleme ve öğrenme şansını elde etti. Projemizin açılışında ve tüm süreç boyunca sektörümüz ve devletimiz tarafından da destek görmek mutluluk vericiydi. Hayata geçirdiğimiz bir diğer projemiz ise HP 3D Voxel Akademi. HP Türkiye olarak 3D alanındaki iş ortağımız Poligon’la birlikte 10 hafta süren HP 3D Voxel Akademi eğitimimize Manisa Celal Bayar Üniversitesi’ndeki Teknokent’te üniversite öğrencilerinden ve girişimcilerden oluşan 35 kişi katıldı. 3D alanı, dördüncü sanayi devrimi çatısı altında gerçekleşen dijital dönü-

şümün en önemli parçalarından birisi. Dolayısıyla Türkiye’deki üniversiteler ve şirketler de MultiJet Fusion teknolojimize yatırım yapmaya başladı. Yatırım yapan üniversiteler arasında Manisa Celal Bayar Üniversitesi bünyesindeki Teknokent de yer alıyor. 7 Aralık 2019’da başlayan ve 8 Şubat 2020’de biten programda katılımcılar 3D ve MJF teknolojisini öğrendi. HP 3D Voxel Akademi Projesi kapsamında 3D projelerinde yeni işbirliklerinin oluşması için daha aktif bir ortam yaratmayı hedefliyoruz. Türkçe bir 3D müfredatı oluşturarak diğer üniversitelerin de 3D yazıcı teknolojisini müfredatlarına katmaları ve girişimcilerle öğrencileri gelecekte ihtiyaç duyabilecekleri 3D becerilerle donatmaları için teşvikte bulunuyoruz. Bu programda elde edilen becerilerin, ilerleyen günlerde sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek yüksek teknoloji üretimine ve dijital dönüşüme katkıda bulunacağına inanıyoruz. 2019 yılında ise Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’nda (Koruncuk), HP ürünleriyle donatılmış bir teknoloji laboratuvarı kurduk. Burada çocuklara kodlama, 3D ve animasyon eğitimleri veriliyor.

HP Toplantılarında Karbon Ayak İzini Sıfırlıyor Aslı Kundakcı: HP olarak aynı zamanda Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) ofislerde tasarruf ve iyileştirme amacıyla yürütmekte olduğu Yeşil Ofis Programına adayız. Bu program ile karbon emisyonu, enerji tasarrufu, yenilenebilir kaynaklar, doğal kaynakların bilinçli kullanımı ve yaşam tarzının değiştirilmesi konusunda farkındalık yaratmak amaçlanıyor. Biz de bu kapsamda ofis içerisinde masa altı çöp kutularını

Aslı Kundakcı HP Türkiye Kanal Pazarlama Müdürü

kaldırarak çöplerin ortak alanda kaynağında ayrı toplanmasını sağladık, aynı zamanda ofis içerisinde hareketliliğe de katkı sağlamış olduk. Ekip içerisindeki farkındalığı artırmak adına, tüm bu süreç ile ilgili her ay bilgilendirmeler yapıyoruz. Ofiste artık tek kullanımlık plastik bulunmuyor, sadece cam ya da porselen kullanıyoruz. Pazarlama tarafında ise müşteri ve iş ortaklarımızla buluştuğumuz toplantılarda da kullandığımız tüm malzemelerin geri dönüştürülmüş olmasına dikkat ediyoruz. Aynı zamanda iş ortaklarımıza ve müşterilerimize geri dönüştürülebilen hediyeler veriyoruz. Toplantılarımızda enerji tüketimini azaltarak karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Geriye kalan karbon ayak izimizi de sıfırlayabilmek için ağaç dikiyoruz.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

“ICUBE ile Start-Up’ları globale açıyoruz”

Sektör Market

Türkiye’de girişimcilerin sorunlarını çözmeyi hedefleyen İstanbul Teknokent Entertech’in yürüttüğü ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı, yeni dönem çalışmaları İngiltere’de devam ediyor. İstanbul Teknokent Entertech’in Genel Müdürü Yasin Erol, “Hedefimiz girişimcilerimizin doğru yatırımcılara doğru zamanda ulaşmasını sağlayabilmek. Bu amaçla 10 girişimcimizi Londra’ya götürerek melek yarımcılar ile buluşturduk” dedi.

IT

network

Türkiye’de girişimcilik ekosistemini geliştirmeyi ve start-up’lara büyüme evresinde destek olmayı amaçlayan İstanbul Teknokent Entertech’in İstanbul Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle yürüttüğü ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı, 2. Dönem çalışmaları için harekete geçti. En büyük hedeflerinin start-up’lara global vizyon kazandırmak olduğunu vurgulayan Yasin Erol, “Girişimcilerin ICUBE eğitimleri sonrasında birçok tecrübe edindiğini gözlemliyoruz. Ancak finansa çok fazla bulaşıp amaç ve araç ayrımını kaybeden girişimci modelini biz reddediyoruz. Birinci aşamada öğretmek istediğimiz şu; Gerçek paranın peşinde koşmak. Gerçek para dediğimiz şey de; piyasada ya müşteri olarak karşılık bulabilecek birileri ya da yatırımcı olarak onlara karşılık gelebilecek birileridir. Girişimcinin daha çok gerçek parayla muhatap olmasını sağlıyoruz” dedi.

Londra’da Girişimcilerle 1 Hafta

16

İstanbul il sınırları içerisinde konumlanmış girişimlerin İngiltere pazarını çıkışını destekleyen ve aynı zamanda yurt dışı pazarlarda güçlenmesini sağlayan ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı’nın 2’nci döngüsü için de çalışmaların sürdüğünü anlatan Erol, “Bu programa katılan şirketlere finanstan hukuka, proje geliştirmeden dijital pazarlamaya kadar birçok alanda mentorluk veriyoruz. 2020 yılı Mart ayı sonu itibari ile programın ikinci dönemini tamamlayacağız. İkinci dönem ICUBE Uluslararası Hızlandırma Programı’nı başarı ile bitiren 10 mezun girişimciyi daha yabancı yatırımcılarla buluşması ve potansiyel müşterileri ile satış görüşmeleri yapma-

ları için İngiltere’ye götürüyoruz. Buradaki 1 haftalık programımız kapsamında girişimciler Google, Facebook, The Bakery, London & Partners, Techstars, Turkish Trade Center’in dahil edildiği kurumsal ziyaretlere götürdük. Level39, One Canada Square’de girişimcilerin, yatırımcıların ve Londra ekosistemde yer alan kişi ve kurumların dahil olduğu ICUBE Demo Day Londra etkinliğinde bir araya geldi. Ayrıca, girişimciler potansiyel müşterilerle satış toplantıları gerçekleştirdi. Bir haftalık program sonunda İngiltere girişimcilik ekosistemini yakından tanıyan girişimcilerimiz uluslararasılaşma noktasında gerçek bir yaklaşıma sahip olacaklardır” diye konuştu.

Uluslararası Düşünmeli ICUBE’un kuruluş amaçlarından birinin de girişimcilere global bir pencereden bakmayı öğretmek olduğunu dile getiren Yasin Erol, şöyle devam etti: “Girişimcinin uluslararası olma fikri yoksa kesinlikle küçülmeye ve yok olmaya mahkumdur. Ben 5.5 yıldır buradayım ve bu vizyonu girişimcilere kazandırılması için mücadele ediyorum. Yüksek teknolojiye ve uluslararasılaşma vizyonuna sahip girişimciler için yürüttüğümüz ICUBE Programı iki aşamalı. İlk aşama olan

İstanbul ayağına 20-25 arasında ekip kabul ediyoruz. Düzenlediğimiz eğitim ve mentorlükler sonrasında başarılı olan 10 ekibi Londra’ya götürüyoruz. Bu süreç içerisinde; Girişimcinin uluslararası olma hedefi var mı, bu potansiyele sahip mi? diye bakıyoruz.” 3 ila 5 yıl içerisinde ICUBE’nin bir cetvel olacağını dile getiren Erol, “Teknokente gelen bir girişimci ICUBE üzerinden de yurt dışına açılacak. Bütün girişimcilerimiz, ICUBE kanalıyla bundan birkaç sene sonrasında uluslararasılaştırabileceğimiz bir mekanizma olacak. Şimdilik ICUBE programını Türkiye çapında açtık. ICUBE bundan birkaç sene içerisinde girişimcileri globalleştirebilecek bir mekanizmaya dönüşecek” dedi. Bu programa bir sınav da dahil etme ihtimalinin olduğunu aktaran Erol, “Buraya yabancı dil eğitimlerini de dahil etmeyi hedefliyoruz. Bugün bir girişimci kendi kontağını kendisi kurabilmek için mücadele etmeli. Araya birileri girdiği zaman işine ya maliyet artışı ya da kalitesinde düşüş olarak yansıyor. Dolayısıyla işi doğrudan etkileyen maliyet ve kalite unsurlarının ikisinin de girişimcinin kendi kontrolü altında olmasını istiyoruz. Yabancı dil eğitimi de bunun için şart. Bunların bir bütün haline getirebileceğimiz önümüzde 2-3 yıl var” dedi.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Turkcell uluslararası arenada 5G’ye liderlik ediyor

Gediz Sezgin: “5G’de uluslararası alanda da ülkemizi başarıyla temsil ediyoruz” Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gediz Sezgin şunları söyledi: “Ülkemizin 5G’de dünyada öncü rolünü sürdürmesi amacıyla uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Bu

Üç yıl boyunca aralarında Orange, T-Mobile, China Mobile gibi dünya telekom devlerinin de dahil olduğu projeyi yöneten Turkcell, gerçekleştirdiği saha testleriyle hem global 5G standartlarının doğrulanmasına hem de 5G teknolojisinin gelişimine önemli katkılar sağladı… çalışmaların en güzel örneklerinden biri de tüm dünyada cep telefonu kullanıcılarının yüzde 60’tan fazlasına 200’den fazla şebeke ile hizmet veren operatörlerin üyesi olduğu NGMN’de başarıyla yürüttüğümüz 5G test projesi oldu. Dünyanın lider telekom şirketleri ile bir arada yer alarak hatta bu projede onlara öncülük ederek ülkemizi başarıyla temsil ettik. Ortaya koyduğumuz sonuçlar bir yandan 5G’nin teoride vaat ettiği gelişmelerin pratikte gerçekleşmesi açısından çok cesaret verici olurken diğer yandan da gelecekteki geliştirmeler açısından çok önemli ipuçları verdi. Örneğin 4.5G şebeke-

sinde 20-30 milisaniyelerde gözlenen gecikme süresi 5G testlerinde 1-2 milisaniyelere kadar indi. Bu sonuç bize otonom araçlar, uzaktan robotik ameliyat gibi konuların 5G ile birlikte yakın zamanda hayatımızda yer alacağını rahatlıkla gösteriyor. Yine yaptığımız 5G saha testlerinde Çoklu MIMO teknolojisi kullanılarak 5,5 Gbps hızlarına erişebildiği gözlendi. Bu hızlar sayesinde 5G’de sanal/arttırılmış gerçeklik, hologram gibi uygulamaların yaygınlaşmasının önü açılıyor. Ülkemiz adına 5G’de dünyaya yön veren böylesine önemli bir projeye imza atmanın ve liderlik etmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.” Üç yıl önce telekomünikasyon endüstrisinin 5G vizyonunu ortak bir perspektifte ele alarak küresel bir yol haritası ortaya koymak ve standartları bu ihtiyaçlara göre yönlendirmek amacıyla yola çıkılan projenin sonuçları arasında mimari tasarım prensipleri ve spektrum konuları da yer alıyor.

Sektör Market

Son olarak Türkiye’nin ilk 5G üzerinden canlı televizyon yayınını hayata geçiren Turkcell, bu alandaki çalışmalarıyla uluslararası arenada da öncülük etmeye devam ediyor. Uluslararası operatörler kuruluşu NGMN (Next Generation Mobile Networks Alliance / Yeni Nesil Mobil Şebekeler Birliği) bünyesinde Turkcell’in yönettiği ve aralarında Orange, T-Mobile, China Mobile gibi dünyanın önde gelen telekom devi operatörlerin yer aldığı 5G testleri projesinin üç yıl süren çalışmaları başarıyla tamamlandı. 5G teknolojisinin standartlarının doğrulanması ve gelişimine katkı sağlanması amacıyla saha testleriyle de desteklenen projede, 5G hizmeti verecek şirketlere yol göstermek amacıyla düşük gecikme, yüksek hız, kapsama ve spektral verimlilik gibi pek çok konuda testler gerçekleştirilerek sonuçlarıyla ilgili detaylı bir teknik rapor yayımlandı.

IT

network

Redmi Note 8, 2019 sonunda en çok satan android telefon oldu Küresel teknoloji pazarının önde gelen analist şirketlerinden Canalys’in yeni açıkladığı veriler, Xiaomi’nin Android akıllı telefon pazarındaki büyük başarısını ve güçlü konumunu bir kez daha gözler önüne seriyor… Xiaomi’nin iki önemli modeli Redmi Note 8 ve Redmi Note 7 Canalys’in açıkladığı verilerde küresel pazarda üst sıralarda yer alıyor. Canaly’s raporuna göre Xiaomi açısından öne çıkan çarpıcı veriler şu şekilde: • Canalys’e göre 2019›un 4. çeyreğinde Global Top Smartphones listesinin ilk sırasında en çok satan Android telefon olarak Redmi Note 8 yer alıyor. • Xiaomi’nin bir diğer modeli olan Redmi Note 7 de Global Top 10 Smartphones listesine girme başarısı gösterdi. • Canalys’in verilerine göre Xiaomi ayrıca ilk 10 arasına giren tek Çin’li üretici

olma konumunda bulunuyor.

Redmi 8’in başarısının ardında üstün özellikleri yatıyor… Xiaomi, Redmi Note 8 ve Redmi Note 8 Pro’yu geçtiğimiz sene Ağustos ayında lanse etti. Redmi Note 8 Pro, şirketin Samsung GW1 sensörünü kullanan ilk 64 megapiksel kameralı akıllı telefonu olma özelliği taşıyor. Cihaz aynı zamanda en yeni MediaTek® Helio ™ Gg0T yonga setini kullanıyor. Redmi Note 8 ise 48MP dört kameranın yanı sıra 18W hızlı şarj

özelliği sunarken, Redmi Note ailesinin en güçlü ses sistemini kullanıyor.

Xioami’nin küresel pazarlardaki başarısı sürüyor… Canalys’in raporunun yanı sıra Xiaomi’nin küresel başarısını gösteren araştırmalar yayınlanmaya devam ediyor. Bir kaç gün önce Clarivate Analytics Plc tarafından yayınlanan Derwebt Top 100 Global Investors rapora göre, Xiaomi Çin anakarasında gösterilen üç şirketten biri olarak listede yer alıyor.

17


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Microsoft ve SAP bulutta güçlerini birleştirdi

Sektör Market

Microsoft ve SAP, global ölçekte yürüttüğü bulut iş birliğini “Embrace Projesi” ile yeni bir boyuta taşıdı. İstanbul’da “BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR” başlığıyla gerçekleşen etkinlikte, şirketlerin Türkiye genel müdürleri yeni iş birliğinin ayrıntılarını paylaştı. Şirketlerin bulut yolculuklarını sadeleştirmek ve modernleştirmek için hayata geçirilen “Embrace Projesi”, Microsoft Azure üzerinde SAP S/4HANA ve SAP Cloud Platform’a geçiş hızlanıyor...

IT

network

Microsoft ile SAP’nin küresel olarak sürdürdüğü iş birliği yeni bir boyut kazandı. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu ve SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan ev sahipliğinde 28 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleşen “BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR” etkinliğinde Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunu güçlendirecek “Embrace Projesi” hakkında bilgiler verildi. Uyumluluk ve hız gerektiren günümüz iş dünyasında bulut kullanan kurumların dijital dönüşümünü güçlendiren, yeni iş birliği “Embrace Projesi” sayesinde, SAP S/4HANA ve SAP Cloud Platform, Microsoft Azure üzerinde kolayca çalışabilecek. Bu benzersiz iş birliği ile SAP ERP (kurumsal kaynak planlama) uygulamasının ve SAP S/ 4HANA müşterilerinin yerleşik yapıdan genel buluta daha kolay geçmesi hedefleniyor. Şirketlerin bulut yolculuğunu sadeleştirecek bu iş birliği çerçevesinde Microsoft, Azure ile birlikte SAP Cloud Platform bileşenlerinin de satışını yapacak. Adaptasyon, sinerji, üretkenlik ve verimlilik alanlarında şirketlere ivme kazandırması ve maliyet avantajı sağlaması planlanan “Embrace Projesi”, bulut bilişim alanında bir ilki temsil ediyor. SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan ve Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu’nun açılış konuşması ile başlayan etkinlikte Microsoft Türkiye Kurumsal Müşterilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Yılmaz, SAP Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Bülent Karal, Microsoft Orta Doğu ve Afrika Stratejik İş Ortaklıkları Direktörü Ömer Koç, Microsoft Türkiye Dijital Dönüşüm Mimarı Alp Esmer ve Microsoft Türkiye SAP’den Sorumlu Satış Yöneticisi Selen Burgaz da konuşmacı olarak katıldı. Etkinlikte, iş birliğinin bulut ekosisteminin büyümesine ve şirketlerin akıllı işletmelere dönüşmesine sunduğu katkılar ele alındı.

“Müşterilerimizin bulut yolculuğunu kolaylaştırıyoruz”

18

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, yaptığı açıklamada: ”Şirketler bulut kullandıkça ve bu kullanım kolaylaşıp yaygınlaştıkça ekonomilerde üretkenlik ve hız artıyor. Bulut bilişim Türkiye’deki şirketler için büyük fırsatlar barındırıyor. IDC ile Türkiye özelinde yaptığımız bulut pazarı araştırmasına göre,

ülkemizde buluta geçiş yapan şirketler, gelecek 5 yılda 15 milyar dolar net yeni gelir elde edebilecek. Biz de ‘Türkiye geleceği bulutta yakalayacak’ diyoruz ve bulut kullanımını kolaylaştıracak ve artıracak iş birlikleri geliştiriyoruz. Şimdi ise global iş ortağımız SAP ile güçlerimizi birleştirerek ortak satış anlayışını yeni bir boyuta taşıdık. Microsoft ve SAP olarak müşterilerimizin bulut yolculuğunu kolaylaştırmak, modernize etmek ve buluta adaptasyonu hızlandıracağız. Microsoft olarak, Azure ile birlikte SAP Cloud Platformu’nun bileşenlerinin satışını gerçekleştireceğiz. SAP de mevcut SAP ERP uygulamaları ve SAP S/4HANA müşterilerinin yapılandırma ve bulut geçiş işlemleri için Azure ile birlikte çalışacak. Yenilenen iş birliğimizle müşterilerimiz iki sektör liderinin gücünü arkalarında hissedecek. Bulut ekosisteminin büyümesini ve şirketlerin akıllı kurumlara dönüşme yolculuklarının daha güvenilir ve verimli olmasını sağlayacağız. Dünyanın lider ülkeleri gibi buluttan güç alan bir Türkiye için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. SAP ile 2017 yılında ortak bir hedefle güçlerini birleştirdiklerini belirten Kansu, “Hedefimiz, kurumsal müşterilerimizin inovasyon gücünü bulut teknolojilerimizle artırmaktı. Bu prensiple geçtiğimiz yıl SAP ve Adobe ile Açık Veri Girişimi’ni başlattık ve şirketlerin veri varlıklarından daha fazla değer elde etmesini sağladık. Bugün, Microsoft ve SAP olarak, müşterilerimizi gözeterek oluşturduğumuz yeni bir girişimi duyurduk. Microsoft, SAP’nin yeni Embrace programına katılan ilk küresel bulut sağlayıcısı oldu. SAP’nin genel bulut sağlayıcıları ve Global Stratejik Hizmet Ortakları ile yaptığı iş birliği Embrace Projesi, müşterilerin bulut yolculuğunu kolaylaştırıyor, hızlandırıyor ve şirketleri akıllı işletmelere dönüştürüyor. Embrace, müşterilerin bulut bilişim ve bulut bilişimle doğan sürekli destek maliyetlerini azaltmasına, en son yeniliklere erişmesine ve SAP uygulamalarından daha iyi performans almasına yardımcı olacak.” dedi.

AP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan ise açılış konuşmasında şunları söyledi: “Günümüz deneyim ekonomisinde büyümek, hız kazanmak, verimliliği artırmak, daha

esnek bir yapıya kavuşmak ve rekabette öne geçmek için bulut önemli avantajlar sunuyor. Forbes Global 2000 listesindeki şirketlerin bugün yüzde 92’si SAP müşterisiyken Fortune 500 listesindeki şirketlerin yüzde 90’ından fazlası Azure’da çalışıyor. IDC’nin 2019’da yayınladığı araştırmaya göre, Türkiye’deki CIO’ların yüzde 78›i bulut bilişimin şirketlerinin dijital dönüşüm stratejisi açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Tüm dünyada artan bulut kullanımına paralel olarak Türkiye’de de pek çok farklı sektörden şirket bulut bilişim çözümlerimizi tercih ediyor. 100’den fazla bulut çözümü ile SAP, kurumlara en geniş bulut portföyünü sunan yazılım şirketi; dünya genelinde 215 milyona yakın bulut kullanıcımız bulunuyor. SAP Türkiye olarak amacımız müşterilerimizin dijital dönüşüm yolculuklarına destek olmak, karmaşık iş süreçlerini sadeleştirerek karar süreçlerini ve aksiyon alma yeteneklerini artırmak. Her zaman olduğu gibi müşterilerimizi merkeze alarak buluta geçiş süreçlerinde ihtiyaç duydukları tüm desteği sağlamak, ülkemizde inovasyona ve dijitalleşmeye ivme kazandırmak için önemli iş birlikleri hayata geçiriyoruz.” dedi. “Embrace Projesi” ile SAP ve Microsoft’un global ölçekte aralarındaki iş birliğini bir adım öteye taşıdığını belirtilen Candan, “Bu iş birliği sayesinde şirketlerin bulut üzerinde SAP S/4HANA’ya geçişini sadeleştirmeyi ve maliyetlerini en aza indirmeyi amaçlıyoruz. Günümüzde işletmeler kurumsal iş sistemlerini bulut üzerinden kullanarak projelerini daha hızlı ve en iyi iş süreçleri senaryolarıyla hayata geçirebiliyor. Kullanıcılarımızın dönüp bize sorduğu önemli taleplerden bir tanesi de bulut hizmetlerini bağlan-kullan mantığıyla kullanabilmekti. Bu doğal talebin bir sonucu olarak bu iş birliği ile yepyeni bir model oluşturduk. Bu modelde bütün amacımız çözümlerimizi entegre ve optimize edilmiş şekliyle müşterilerimize daha avantajlı sunabilmek. SAP ile Microsoft gücünü bir araya getirerek müşterilerimizin iki endüstri lideriyle birlikte çalışmanın güvencesi altında, akıllı işletmeye geçişini güvenli ve verimli bir şekilde gerçekleştirmelerini sağlıyoruz.” şeklinde konuştu.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Bilgisayar sektörünün lideri Casper oldu

Türkiye’nin teknoloji alanındaki en güçlü markalarından birisi olan 29 yıllık Türk markası Casper, Tech Brands Turkey araştırmasında “Bilgisayar Sektörü” kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu. Pazarlamasyon ve Nielsen iş birliği ile düzenlenen, 23 farklı sektörde Türkiye’deki markaların teknoloji alanındaki “tüketici marka algısını” araştıran bir ödül programı olan Tech Brand Turkey’in sahipleri, herhangi bir başvuru olmadan halk tarafından seçildi. Tech Brands Turkey araştırması, Nielsen Türkiye’nin kontrolünde, Türkiye temsili 12 ilde A, B, C1, C2 SES grupları ile gerçekleştirildi.

Türkiye’nin en teknolojik markaları; açık uçlu sorularla Türkiye genelindeki tüketici kitlesinin vermiş olduğu yanıtlar baz alınarak hazırlanan raporun sonucunda belirlendi.

Tüketicilerin Lider Bilgisayar Markası: Casper Türkiye’nin en teknolojik markalarının belirlendiği ödüller; Tech Brands Turkey araştırması sonucunda toplamda 24 kategoride sahiplerini buldu. Türkiye genelinde 12 ilde ve 1000 kişilik tüketici kitlesi ile gerçekleştirilen araştırmada, Türkiye’nin teknoloji alanındaki güçlü markası Casper; birinci seçilen marka oldu. Casper CEO’su Lamprecht ödül konusunda “Türkiye’de ilk kez düzenlenen bu ödül prog-

ramında, tüketiciler tarafından lider marka seçilmek gurur verici. Casper olarak, müşterilerimiz için hayatı kolaylaştıran teknolojik çözümler sunmayı kendimize ilke ediniyor ve dijitalleşme yolunda öncü olmak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi. Ülkemizin ilk ve tek teknoloji tabanlı ödül seramonisi olan Tech Day’de gerçekleştirilen Türkiye’nin En Teknolojik Markaları araştırması sonucunda “Bilgisayar Sektörü” kategorisinin lideri olan Casper, Grand Pera Emek Sahnesi’nde ekibiyle birlikte ödülünü aldı. Ödülü Casper adına; CEO Charlotte Anne Lamprecht, Kurumsal İletişim Direktörü Ahmet Beliktay, Kurumsal İletişim Uzmanı Emel Çatindağ aldı.

Zyxel’den yeni Wi-Fi 6 Access Point

Sektör Market

Türkiye’nin ilk ve tek teknoloji tabanlı ödülü olan Tech Brands Turkey araştırmasında “Bilgisayar Sektörü” kategorisinde birincilik ödülünü alan; 29 yıllık Türk markası Casper oldu…

IT

network

Zyxel, WiFi 6 teknolojisi (11ax) destekli yeni access pointleri ile kurumların dijital performansını artırmayı hedefliyor.

Ağ teknolojileri alanında uçtan uca çözümler sunan Zyxel, WiFi 6 destekli yeni access pointi; WAX650S’i pazara sundu. Mart ayı itibarıyla raflarda yerini alan yeni nesil erişim noktası, yüzde 40 oranında daha hızlı veri aktarımı imkanı sunuyor. Orta ve küçük ölçekli işletmeler, okul derslikleri veya yüksek yoğunluklu yaşam alanları için tasarlanan WAX650S, bilgi işlem altyapılarında ağ tıkanıklığı sorununun önüne geçerek öğrenciler ve öğretmenlerin hayatını kolaylaştırıyor. Yüksek hızda kesintisiz iletişim imkanı sunan Zyxel’in WiFi 6 destekli yeni ürünü WAX650S ile yavaş indirme süreleri, 4K video izlerken donma ve kopmalar gibi sıkıntıların önüne geçilebiliyor. Özellikle okullardaki dijital yaşamın kalitesini artıran WAX650S, aynı anda birçok cihazı destekleyebiliyor ve okul dersliklerinde kesintisiz iletişim özgürlüğü sunuyor. Yeni ürün ile çok daha fazla sayıda öğrenci ve öğretmen online olarak kapasite ve parazit sorunu yaşamadan konfor içinde çalışabiliyor. Zyxel Kurumsal Çözümler Satış Müdürü Ömer Faruk Erünsal’ın verdiği bilgiye göre, Zyxel’in WiFi 6 destekli access pointleri kesintisiz bir şekilde ultra HD kalitede video konferans

görüşmelerine olanak tanıyor. 4K video konferans görüşmesinde her kullanıcı 40 mbit/s bant genişliğine ihtiyaç duyuyor. Wi-Fi 6 destekli access pointler ağın genel bant genişliğini kolaylıkla artırabiliyor. Böylece her kullanıcıya ultra HD video deneyimi yaşatan erişim noktası internet ağ altyapısında donma veya kopma gibi sorunlarda gecikme süresi 10 ms seviyesine çekebiliyor. Bu da neredeyse kesintisiz bir bağlantı anlamına geliyor. Dijital işletmelerde yeni teknolojilerin sıklıkla kullanımı; kuvvetli bir ağ altyapısını zorunlu kılıyor. Zyxel yeni erişim noktası ile her ölçekten işletmeye kusursuz bir altyapı deneyimi yaşatmayı hedefliyor.

Akıllı Anten ve BSS Renklendirme Teknolojisi Desteği WAX650S, bünyesinde barındırdığı OFDMA ve BSS renklendirme teknolojisi desteği sayesinde bant genişliği kapasite sorunu yaşamadan aynı hızla birçok cihazı internete bağlayabiliyor. Cihazın bu özelliği sayesinde örneğin okullarda erişim noktasına bağlı öğrencilere ait tüm cihazlar, herhangi bir gecikme sorunu yaşamadan okullardaki multimedya eğitim materyallerini kolaylıkla indirebiliyor. Zyxel’in yeni access pointleri akıllı anten tek-

nolojisi ile enterferans/kanal parazit sorununu da ortadan kaldırarak ağ performansını en üst seviyeye çıkartıyor. Böylece hastane, kampüs alanı, fabrika gibi kalabalık yaşam alanlarında aynı anda aynı ağdan faydalanmaya çalışan herkes, eşit hızda internete bağlanabiliyor. WAX650S AP, daha hızlı bir kablosuz ortam için 5 Gb ethernet desteği ve WiFi 6 standardı multi gig hız gibi artıları da bünyesinde barındırıyor.

Nebula Flex ile Gelen Esneklik Zyxel’in 11ax access point serisi, NebulaFlex çözüm ailesiyle entegre çalışıyor. Kurumlar, WAX650S’i satın almak yerine bulut ağı seçeneğini değerlendirip bir yıllık lisans bedeli ödeyerek dilerlerse cihazı kiralayabiliyorlar. Esnek maliyet avantajı sunan ürün sayesinde, uzman BT ekibi ihtiyacına gerek kalmadan bilgi işlem altyapısı 7/24 mekan ve zamandan bağımsız bir şekilde kolayca yönetilebiliyor. Nebula profesyonel paketi; kablosuz ağ trafiğini izleme, ağ performansını denetleme, sorunlara hızlı tespit etme ve müdahale etme imkanı sunan raporlama seçenekleri ile kesintisiz iletişimi garanti altına alıyor.

19


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

Turkcell’den şehir hastanelerine yerli ve milli altyapı desteği

IT

network

Dijital operatör Turkcell, Türkiye’nin sağlık alanında dönüşümüne öncülük etmeye devam ediyor. Turkcell teknolojisiyle donatılan Yozgat, Adana, Elazığ, Eskişehir ve son olarak Bursa Şehir Hastanesi’nde Turkcell Hastane Bilgi Yönetimi Sistemi (HBYS) kullanılıyor. Bu sayede hastane içindeki işlemler dijitalleşirken bugüne kadar Turkcell’in altyapısını kurduğu şehir hastanelerinde, 10 milyondan fazla hasta müracaatına ait işlem dijital olarak gerçekleştirildi. Böylece hastalara uçtan uca dijital hastane deneyimi yaşatıldı… Türkiye’nin sağlıkta dönüşümüne öncülük eden Turkcell, kamu-özel sektör işbirliğiyle projelendirilen dijital hastaneleri Türkiye’nin hizmetine sunmaya devam ediyor. Türkiye’nin ilk dijital hastanesi Yozgat’ın ardından Adana, Elazığ, Eskişehir ve son olarak da Bursa Şehir Hastaneleri’nin iletişim ve bilişim altyapıları Turkcell tarafından son teknolojiyle donatıldı. Böylece dünyanın en saygın dijital hastaneleri ile aynı seviyede hizmet veren dijital altyapı ve uygulamalar Türkiye genelinde beş şehir hastanesinde kullanılmaya başlandı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan şunları söyledi: “Turkcell olarak kurulduğumuz günden bu yana odağımız hep ülkemiz oldu. Türkiye’nin Turkcell’i olarak insanımıza ve ülkemize değer katan en önemli projelerden biri olan şehir hastanelerinde de teknolojimizle katkı sağlıyoruz. Son olarak geçtiğimiz günlerde açılışını yaptığımız Bursa Şehir Hastanesi’nin de yerli ve milli HBYS uygulamasını kurmanın gururunu yaşadık. Bununla birlikte dijitalleştirdiğimiz hastanelerde bugüne kadar 10 milyondan fazla hastanın müracaatına ait tüm işlemler dijital olarak gerçekleştirildi. Hastanelerin dijitalleşmesini sağlayan Hastane Bilgi Yönetim Sistemimizi kendi yazılım ekibimizin katkılarıyla tüm hastanelere Turkcell güvencesiyle sunabilir durumdayız. Alanında uzman Rönesans Holding ve Akfen Holding ile gerçekleştirdiğimiz bu başarılı çalışmaları ülkemizin diğer şehir hastanelerinde de sürdürmeyi planlıyoruz.”

10 milyondan fazla işlem dijital ortama taşındı

20

Yerli ve milli dijital hastaneler kurma amacıyla çalışmalarını sürdüren Turkcell, geliştirdiği son teknoloji sistem olan HBYS ile bilgi sistemlerini tamamıyla bütünleşik hale getirdi. Bu sayede hastane içindeki tüm tıbbi cihazlar; ağlar ve sensörler aracılığıyla birbirleriyle haberleşiyor. Hastayla ilgili yapılan her türlü tıbbi test, radyoloji görüntüleri,

rapor gibi işlem ve bilgiler dijital ortamda doktorlara ulaştırılıyor. Hastanelerdeki kağıt kullanımını en aza indiren dijital yapı sayesinde test ve röntgen sonucunu taşıma gibi dertler de ortadan kalkıyor. Bu yenilikçi sistem sayesinde hastaların teşhis ve tedavi süreçleri hızlanırken, doktorlar da tek tuşla hastayla ilgili sonuçlara ulaşabiliyor. Turkcell’in sağladığı dönüşüm ile operasyonel tüm süreçlerini dijitalleştiren şehir hastanelerinde bugüne kadar yaklaşık 10 milyondan fazla hasta kayıt işlemi yapıldı. Bununla birlikte, 70 bin bebeğin ilk medikal kayıtları oluşturulurken yaklaşık 80 milyon laboratuvar ve radyoloji isteği gerçekleşti. Ayrıca 440 bin ameliyat girişi de dijital olarak yapılırken 480 binden fazla taburcu işlemi gerçekleştirildi. Bu sayede hastane birimlerinde verimlilik artarken hastaların bekleme süreleri kısaldı.

Şehir hastanelerine yenilikçi çözümler Dijital altyapının yanı sıra şehir hastanelerini yenilikçi çözümleriyle de buluşturan Turkcell, kan alma süreçlerini de iyileştirerek hastaların bekleme süresini düşürürken personelin de iş yoğunluğunu azaltıyor. Ayrıca hastanelerin yataklı servislerine Turkcell tarafından konumlandırılan medikal sınıf tabletler ve bu tabletler üzerinde çalışan HBYS uygulaması ile doktor ve hemşireler, hastalarla ilgili bilgilere anlık olarak ulaşabiliyor. Hastaların sıra bekleme süreçlerini de iyileştirmeyi hedefleyen Turkcell, dijital altyapısını kurduğu şehir hastanelerinde karekod ile sıra takibi yapılmasına imkan tanıyor. Hastane içerisindeki bilgilendirme ekranlarına eklenen karekod ile doktor muayenesi için sırasını bekleyen hastalar, mobil cihazlarından karekodu okutarak hastanenin herhangi bir yerinden de sırasını takip edebiliyor.

Adana ve Yozgat şehir hastanelerinin dijitalleşme süreçlerine ödül HBYS altyapısını Turkcell’in üstlendiği ve

Rönesans tarafından işletilen Adana ve Yozgat Şehir Hastaneleri, dijitalleşme süreçleriyle HIMSS Türkiye (Healthcare Information and Management Systems Society – Sağlık Bilgi ve Yönetim Sistemleri Topluluğu) tarafından verilen akreditasyona layık görüldü. Böylece Adana Şehir Hastanesi, Seviye 6 hastane kriterlerini karşılayarak ödüle hak kazanırken, halihazırda Seviye 6 hastane olan Yozgat Şehir Hastanesi ise dijital süreçlerini tamamlayarak en üst standart Seviye 7 hastane haline geldi. HIMSS akreditasyonu sayesinde dünyanın saygın dijital hastaneleri ile eşdeğer hizmet verdiği tescillenen Adana ve Yozgat Şehir Hastaneleri, teknolojinin sağlık hizmetleri kullanımı konusunda örnek teşkil ediyor. HIMSS Nedir? Healthcare Information and Management Systems Society – Sağlık Bilgi ve Yönetim Sistemleri Topluluğu, 1961 yılında kurulmuş; Amerika, Avrupa ve Asya’da yapılanmaları bulunan ve kâr amacı gütmeyen bir organizasyondur. Bilgi teknolojilerinin, sağlık hizmetlerinin sunumunda ve geliştirilmesinde en uygun ölçüde kullanımını sağlamayı hedefler. HIMSS, kendine başvuruda bulunan hastanelerin dijital süreçlerini değerlendirerek, geldikleri seviyeyi tespit etmek için dünyaca kabul edilen akreditasyon ve standart modelini (1 ile 7 arası) kullanmakta ve dijital süreçlerini altıncı ve yedinci seviyeye kadar tamamlamış olan hastaneleri ise ödüllendirmektedir.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Şirketlerin teknoloji yatırımları zirvede

Kuantuma şaşırtan yatırım - Şirketler yeni ve gelişen teknolojiye yatırım

yapmaya devam ediyor. Her 20 şirketten biri tercihini kuantum bilişim teknolojisinden yana kullanıyor. Başlangıç aşamasında olan teknolojiyle ilgili kullanım oranı şaşırtıcı derecede yüksek. Kuantum bilişim teknolojisi yaygınlaştıkça, mevcut şifreleme tekniklerinin gereksiz hale gelmesi dahil olmak üzere bilişimi sonsuza dek değiştirebilecek bir teknoloji. - Bulut bilişim giderek yaygınlaşıyor. Şirketlerin en z beşte biri küçük çaplı da olsa nesnelerin interneti, talebe bağlı platformlar, robotik süreç otomasyon ve yapay zeka teknolojilerini kullanıyor.

İş modelleri yıkılıp yeniden kurulacak - Şirketlerin yüzde 44’ü önümüzdeki üç yıl içinde iş modellerinin radikal biçimde değişmesini bekliyor. Bu dijital bozulma ve tüketiciye yakın olma ihtiyacından kaynaklanıyor. - Araştırmaya göre dönüşümden en çok etkilenen şirketler, ürünlerini en kolay dijitalleştiren şirketler. Telekomünikasyon sektöründeki teknoloji liderlerinin yüzde 57’si, yayın-medya sektöründekilerin yüzde 56’sı ‘büyük’ ya da ‘radikal’ bir dönüşüm bildiriyor. İmalat gibi daha geleneksel sektörlerde

bile ürün ve hizmetlerin dönüştürülmesi yoluyla performansta kademe atlanacağına dair yaygın bir kanı bulunuyor.

Her beş iş arkadaşından biri robot olacak - Katılımcılara göre beş yıl içinde her beş işten birini robotlar üstlenecek. Beş çalışandan biri yazılım olacağı için insan kaynaklarının yapısı değişecek. Şirketlerin insan ve dijital iş gücünü birleştiren, iş birliğine dayalı ve geleceğin iş gücünü şekillendirip entegre edebilen stratejiler geliştirmesi gerekiyor.

Dijital liderlerin maaşı artıyor

Sektör Market

KPMG’nin Harvey Nash ile gerçekleştirdiği CIO Araştırması’na bu yıl aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 108 ülkeden 3 bin 645 BT lideri katıldı. Yüzde 12’sini kadın BT liderlerinin oluşturduğu katılımcılar, şirketlerde bilgi teknolojilerinin yönetimindeki dönüşüme ışık tutuyor. “Değişen Bakış Açısı” başlığıyla hazırlanan rapora göre, şirketlerin teknoloji yatırımları son 15 yılın zirvesine çıktı. Raporu değerlendiren KPMG Türkiye Teknoloji Lideri Alper Karaçar, verimlilik ve tasarrufa vurgu yapan şirketlerde bile teknolojiye yatırımın arttığını söyledi. Karaçar, “Sorun ne olursa olsun, teknoloji cevabın bir parçası gibi görülüyor. Bu yatırımların arkasındaki en büyük sebep, siber güvenlik, veri analitiği, yapay zeka, otomasyon ve dönüşüm. Ürün ve hizmet kalitesini iyileştirecek yatırımlar ağırlıkta. Çünkü bunlar doğrudan ciroya yansıyor” dedi. “Değişen Bakış Açısı” adını taşıyan KPMG-Harvey Nash 2019 CIO Araştırması’ndan öne çıkan bazı başlıklar şöyle: - 2019’da bütçe artışı bildiren teknoloji liderlerinin sayısı en yüksek seviyede. Artış yüzde 49’dan yüzde 55’e yükseldi. Şirketlerin küresel durgunluktan çıkmaya çalıştığı 2010 yılı dışında, görülen en büyük sıçrama oldu. - Bu eğilimin 2020’de de etkili olması bekleniyor. Teknoloji liderlerinin yüzde 52’si 2020 için bütçe artışı bekliyor.

KPMG’nin Harvey Nash ile gerçekleştirdiği 2019 Küresel CIO Araştırması’nın sonuçları açıklandı. BT araştırmasına göre, teknoloji yatırımlarını artıran şirketlerin oranı son 15 yılın en yüksek düzeyine ulaştı. CIO’ların yüzde 54’ü 2019’da bütçelerinin arttığını bildirdi. Buna paralel olarak şirketler maaşları artırarak teknoloji liderlerine de yatırım yaptı. Şirketlerin yüzde 44’ü önümüzdeki üç yıl içinde iş modelini kökten değiştirmeyi bekliyor…

IT

network

- 2019, teknoloji liderleri için iyi bir yıl oldu. İş memnuniyeti arttı, bütçeler büyüdü, maaşlar zamlandı. Şirketler teknolojiyle beraber, teknoloji liderlerine de yatırım yaptı. Katılımcıların yüzde 47’si ‘oldukça iyi’ seviyede maaş artışı aldığını söylüyor. - Katılımcılara göre ‘Dijitalde Lider Şirketlerin’ ilk beş önceliği ise şöyle sıralanıyor: ‘Yenilikçi yeni ürün ve hizmetler geliştirme’, ‘İşletmeye tutarlı ve istikrarlı bir BT performansı sağlama’, ‘Müşteri deneyimini geliştirme’, ‘İş süreçlerinin iyileştirilmesi’ ve ‘Operasyonal verimliliğin artırılması’.

Güvenlik sertifikası görünümlü zararlı yazılımlara dikkat Kullanıcılar zararlı yazılımın bulunduğu siteye girdiğinde, güvenlik sertifikasının süresinin geçtiğini ve bağlantının tamamlanamayacağını gösteren bir iletiyle karşılaşıyor. Devam etmek için yeni sertifikanın yüklenmesi gerektiği belirtiliyor. Ancak kurbanın bilgisayarına asıl yüklenen şey yeni sertifika değil zararlı yazılım oluyor. Şimdiye kadar bu yöntemle yayılan iki tür Truva atı tespit edildi: Mokes ve Buerak. Mokes kurbanın cihazına arka kapı erişimi sağlarken Buerak ise cihaza başka zararlı yazılımlar indiriyor. Arka kapılar en tehlikeli zararlı yazılım türleri arasında yer alıyor. Bu yazılımlar tehdit gruplarının hedef aldığı cihazların kontrolünü ele

Kaspersky araştırmacıları zararlı yazılımları yaymak için yeni bir yöntem kullanıldığını keşfetti. Siber suçlular kötü niyetli yazılımları sahte güvenlik sertifikası şeklinde yayıyor… almasını sağlıyor. Kullanıcılar cihazlarından yararlanıldığını dahi fark etmeyebiliyor. Siber suçluların daha önce zararlı yazılımları yaymak için resmi uygulamaların güncellemelerinden yararlandığı biliniyordu. Ancak Kaspersky araştırmacılarının bu yıl tespit ettiği sahte güvenlik sertifikası yöntemiyle ilk kez karşılaşılıyor. Kaspersky Güvenlik Uzmanı Victoria Vlasova, “Bu tehdit kullanıcıların

daha önceden ziyaret ettiği resmi sitelerde ortaya çıktığından çok daha hızlı yayılabiliyor. Ayrıca açılan pencerede de web sitesinin gerçek adresi yer alıyor. Bu nedenle insanlar doğal olarak, istedikleri içeriğe ulaşmak için önerilen sertifikayı indiriyor. Ancak kullanıcılar internet üzerinden bir şey indirmeleri istendiğinde her zaman dikkatli olmalı. İstenen şeyler her zaman gerekli olmayabiliyor” dedi.

21


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Dijital CFO’lar IFS Gelecek Yatırımcıları Platformu’nda konuştu!

Sektör Market

20 yıldır 500’ün üzerinde şirkete dijital dönüşüm konusunda destek veren IFS Türkiye, Türkiye’den dünyaya daha fazla sürdürülebilir başarıya imza atan şirket sayısını artırmak amacı ile kurduğu IFS Gelecek Yatırımcıları Platformu çatısı altında düzenlenen buluşmalarına hız kesmeden devam ediyor…

IT

network

IFS Gelecek Yatırımcıları Buluşmaları kapsamında Türkiye’nin önde gelen CFO’ları ve finans uzmanları ile “Dijital Dönüşümde CFO’nun Rolü” nün masaya yatırıldığı etkinlik 20 Şubat’ta The Ritz Carlton‘da gerçekleştirildi. 2020 yılı boyunca farklı sektör ihtiyaçları ve hizmetlerine özel Dijital Dönüşüm konularını “IFS Gelecek Yatırımcıları Buluşmaları”nda ele alacak olan platformun bu buluşmasında ise dijital dönüşümün sürdürülebilirliğe, büyümeye ve karlılığa katkıları ele alındı.

Dijital dönüşüm aynı zamanda bir modernleşme projesi IFS Gelecek Yatırımcıları Buluşmaları açılış konuşmasını, IFS President – Global High Potential Markets Zoran Radumilo gerçekleştirdi. Radumilo, yaptığı açılış konuşmasında, dijital dönüşüm ile ilgili üç temel kavramdan bahsetti: Seçim yapabilmek, meydan okuyabilmek ve müşteri odaklılık. Bu bağlamda, IFS’ in misyonunu; sorunları çözmede herhangi bir sınırlama koymadan, müşterilerine seçme özgürlüğü verme olarak tanımladı. İki oturum ve 8 konuşmacıdan oluşan

etkinliğin ilk bölümünün moderasyonunu, IFS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk üstlendi. Farklı sektörlerden pek çok katılımcı ve konuşmacının bir araya geldiği buluşmada, başarılı yöneticilerin fayda temelli kararlar alması gerektiği, süreçlerin ölçmeden iyileştirilemeyeceği ve bu nedenle dijital dönüşüm deyince ilk akla gelenlerin rakamlara bakarak karar veren CFO’lar olduğu belirtildi. İnsanların altyapısının dijital dönüşüme hazır olmasının önemi vurgulayan Prof. Dr. Emre Alkin, dijital dönüşümü ‘Dijital dönüşüm insan zekâsı ile yapay zekanın yan yana geleceğe yürüdüğü bir modernleşme projesidir.’ diyerek özetledi. İlk oturumun konukları Petrol Ofisi CFO’su Serhan Ulga, TAV CFO’su Burcu Geriş, AKO Grup ve Petlas CFO’su Furkan Yazgan ve Prof. Dr. Emre Alkin’di.

Dijital dönüşüm bir hedef değil, kültürel bir değişim ve dönüşüm! IFS Müşteri İlişkileri Yöneticisi Fethiye Hasköy’ün moderasyonu ile devam eden etkinliğin ikinci oturumunda ise dijitalleşmenin

şirket finansal yapısına etkileri değerlendirildi. Panelde dijitalleşmenin bizzat iş yapış modeli olarak benimsenmesi gerektiği vurgulanırken; bazı şirketlerin bulundukları çağın gerisine düştüğü ancak dönüşümün kaçınılmaz olduğu belirtildi. Dijital dönüşümün bir hedef olmadığı, kültürel bir değişim ve dönüşüm ihtiyacı olduğu vurgulanan oturumda, dijital dönüşümün aslında hızla değişen iş yapma biçimlerinin temel kolaylaştırıcısı ve aracısı olduğuna dikkat çekildi. Bu görüşlere ek olarak dönüşen dünyada değerli şirket tanımının da değiştiği, geçmişte şirketlerin değeri finansal verileriyle ölçülürken, günümüzde yeni kuşağın da etkisiyle çevresel, sosyal ve yönetim boyutuna dokunan finansal olmayan performansların da değerlendirildiğinin altı çizildi. En önemli konunun şirketlerin sürdürülebilirliği ve bunun merkezinde ise dijital dönüşümün olduğu vurgulandı. İkinci oturumda konuk olarak EnerjiSa Yatırımcı İlişkileri Başkanı İlkay Demirdağ, Anadolu Efes CFO’su Nusret Orhun Köstem, Samet Kalıp A.Ş. CFO’su Bülent Sincan ve KPMG Veri ve Analiz Lideri Gökhan Mataracı yer aldı.

Şık dizayn ve uygun maliyet Estap Evoline Kullanıcı dostu Evoline…

22

Estap mühendisleri tarafından ana profili, estetik görünümü ve mekanik direnci artıracak şekilde tasarlanan Evoline, 45˚’lik açıya sahip 6 bükümden oluşuyor. Kilitlenebilir, çıkarılabilir arka paneli komple metal ve perfore kapı seçenekleri mevcut. Kapı menteşeleri, kapının açılma yönünü değiştirmek için bir taraftan diğerine kolayca değiştirilebilir. Aksesuar olarak fırçalı kablo girişleri; üst, alt şase ve arka kapı için mevcut.

Türkiye kabinet sektöründe Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) onayladığı ilk firma olan Estap’ın son teknolojiyi kullanarak geliştirdiği Evoline dikili tip kabinler, ofis ve sistem odalarındaki kablolama sistemlerinin, server ve diğer donanım cihazlarının muhafazası ve altyapı kablo tesisatlarında veri dağıtımını sağlamak için kullanılıyor. Var olan havalandırma sisteminin alan kaybını önlemek için tavan sacı yüzeyine teması en aza indiren Evoline, 4 farklı köşeden temasla sabitleniyor. 600 mm. genişliğindeki kabinlerde tek, 800 mm. genişliğindeki kabinlerde üç kablo girişiyle bütünleşen Evoline, 1000 kg taşıma

kapasitesiyle kabinet kavramına yeni ve kullanıcı dostu bir boyut kazandırıyor. İsteğe bağlı olarak kullanılan pagoda stili üst kapak, toza ve diğer sızıntılara karşı korumayı artırır. Ek olarak, bu yöntem konveksiyonel pasif hava akışı için baca etkisi sağlar.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Tecno Mobile, Camon ve Spark akıllı telefon serisi ile Türkiye Pazarına giriyor

TECNO, Avrupa’daki pozisyonunu genişletme açısından Türkiye’nin öneminin farkında. Türkiye %95 oranında akıllı telefon sahibi tüketici profili ile sadece gelişmiş değil, aynı zamanda yeni markalara ve daha yeni teknolojilere açık akıllı telefon pazarlarından biri. Satış hacminin %85i, 1600 TL - 3200 TL fiyat aralığında akıllı telefonlar olan TECNO, orta ve üst düzey akıllı telefonlar sunma stratejisi ile Türkiye pazarının gerekliliklerine uygun olduğunu fark etti ve çığır açan ürünleri ile Türk tüketicilerini kamera odaklı yaklaşımı ve akıllı telefon ürünleriyle hem genel ve hem kamera deneyimini geliştirmeyi hedefliyor. TECNO Mobile, ana şirketi olan Transsion Holdings için anahtar konumunda. Transsion Holdings, IDC 2019 verilerine göre Afrika pazarında cep telefonu ve akıllı telefon sıralamasında 1. sırada, global cep telefonu sıralamasında ise 4. sırada yer alıyor. Manchester City Futbol Kulübü’nün küresel iş ortağı olan TECNO Mobile, Türkiye pazarı için de bu iş birliğini devam ettiriyor. Tüketicilere ulaşmak için TECNO Mobile, hedef kitlenin tükettiği temel temas noktalarını kapsayan 360 derecelik bir marka kampanyası yürütecek. İletişim, “Şampiyonların Seçimi” adlı ana mesaj etrafında toplanacak. TECNO Mobile, dünyanın önde gelen küresel hücresel servis sağlayıcısı Vodafone ile ortaklığını duyurmaktan gurur duyar. TECNO ve Vodafone özellikle Afrika kıtası pazarı gelişirken güçlü bir iş birliği tarihçesine sahip. TECNO, Voafone ile gerçekleştirdiği iş birliği sayesinde Türkiye’nin en iyi kapsama alanına sahip premium akıllı telefon markası olmayı hedefliyor. Bu ortaklık sayesinde TECNO akıllı telefonları olan CAMON 12 Air ve Spark 4 Lite modelleri, öncelikli olarak www.vodafone.com.tr ve Vodafone Yanımda mobil uygulaması aracılığıyla satışa sunulacak, ayrıca Vodafone mağazalarında da yerlerini alacaktır. Talha Masharka (TECNO Mobile Türkiye ve Orta Doğu Bölge Yöneticisi) sözle-

rine şu şekilde yer verdi; “Türkiye, TECNO Mobile’ın Avrupa’daki genişlemesi için çok önemli ve sonunda bu noktaya ulaştığımız için mutluyum. Vodafone gibi güçlü bir iş ortağı ile Türkiye’de kazanacağımız bir yolculuğa çıkacağımızdan eminiz. İki cihaz CAMON 12 Air ve SPARK 4 Lite, fotoğraf, Üçlü Kamera, Keyifli Tasarım, Üstün performans ve Yüksek Kapasiteli pil olarak Türkiye pazarı düşünülerek piyasaya sunuldu. Türk tüketicilerinin TECNO ürünleri ile kendilerine değer katacaklarından ve yüksek kaliteli ürünler ve sağlam bir servis ağı ile Türkiye pazarına iyi hizmet vereceğinden eminiz.” Ender Tunç (TECNO Mobile Türkiye Ülke Müdürü Yardımcısı) sözlerine şu şekilde yer verdi; “TECNO Mobile tüketici merkezli bir markadır ve olağanüstü rekabetçi ürün portföyümüzden CAMON 12 Air ve Spark 4 Lite’ı sunmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Türkiye’deki yolculuğumuza güçlü ve kamera odaklı CAMON 12 Air cihazı ile başlıyoruz ve bunun yanı sıra, belirlenen fiyatına karşılık çok daha fazlasını sunan Spark 4 Lite’ı da tanıtıyoruz. Türkiye, TECNO Mobile için kilit öneme sahiptir ve tüketicileri etkilemek için elimizden gelen her şey yapacağız. TECNO Mobile’ın sahip olduğu ürün portföyünün tanıtımıyla, Türk tüketicilerinin geniş bir kesimine hitap edeceğimizden eminiz. Gelişmiş bir pazar olduğunu bilerek ilerleyen zamanlarda Türk tüketicilerin ihtiyaçlarına özel cihazlar da üreteceğiz. Yolculuğumuza lider operatör Vodafone ile başlamaktan mutluluk duyuyoruz ve her iki markanın güçlü yönlerinin Türk tüketicilere iyi hizmet edeceğinden eminiz. Vodafone’un sahip olduğu etkin çevrimiçi ve çevrimdışı varlığı ile güçlü bir erişim hedefimiz var. ‘Global Düşün, Yerel Hareket Et’, TECNO Mobile’de yaşayan herkesin içselleştirdiği bir felsefedir ve önümüzdeki yıllarda bu felsefeyi doğrulayan ürünleri de pazara duyuracağız” dedi. Engin Aksoy (Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı) şöyle konuştu:“ Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ‘teknoloji iletişimi şirketi’

olma vizyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Teknoloji üreten, teknolojide inovasyon yapan bir kurum olmayı hedefliyoruz. Teknolojimizle herkes için çözüm olacak bir dijital gelecek oluşturulmasına katkıda bulunabileceğimize inanıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu ve istediği yeni teknolojileri test etmek ve üretmek için çalışıyoruz. ‘Önce dijital’ düşünen bir zihniyeti benimsiyor ve tüm kanallarımızda dijitalleşmeye odaklanıyoruz. Bu kapsamda, TECNO Mobile ürünlerini de tüm Türkiye’de dijital kanallarımız üzerinden müşterilerimize sunacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu ürünlerin benzersiz teknolojisinin Vodafone ayrıcalıklarıyla birleştiğinde tüketicilerimizin dijital deneyimini eşsiz kılacağına inanıyoruz. Herkes için çözüm olacak bir dijital geleceğin inşası için çalışmaya devam edeceğiz.” Sıra dışı TECNO akıllı telefonlar, Türkiye’nin uzunluğunu ve genişliğini kapsayacak olağanüstü bir Servis ağına sahip. • Kamera odaklı CAMON 12 Air - 4GB RAM + 64GB ROM (128GB’a kadar yükseltilebilir), Üçlü Arka Kamera (16 + 2 + 5) MP ve 8MP AI Selfie Kamera, 6.55” Nokta Ekran ve 4000 mAh Bataryaya sahip ürünün Türkiye satış fiyatı 1649 TL. • Spark 4 Lite - 8 MP Ön ve Arka Kamera, 6.52” Nokta Çentik Ekran, 2GB RAM + 32GB ROM (128GB’a kadar yükseltilebilir), 4000 mAh Bataryaya sahip ürünün Türkiye satış fiyatı 1049 TL

Sektör Market

Gelişmekte olan 60 pazarda var olan premium akıllı telefon markası TECNO Mobile, bugün kamera odaklı CAMON 12 Air ve Spark 4 Lite modelleri ile gelişmiş Türkiye akıllı telefon pazarına girişini duyurdu…

IT

network

23


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

OPPO’nun efsane serisinden Find X2 kullanıcılarla buluşuyor

Sektör Market

OPPO merakla beklenen Find X2 serisinin global lansmanını, 6 Mart 2020 tarihinde Youtube kanalı üzerinden düzenlendiği canlı video konferansla yaptı…

IT

network

24

OPPO, akıllı telefon endüstrisindeki en gelişmiş özelliklere sahip olan yeni Find X2 serisini tanıttı. Yapılan global lansman etkinliğinde konuşan OPPO Batı Avrupa Strateji ve Ürün Pazarlama Başkanı Michael Tran şunları söyledi: “Find X2 serisi, OPPO’nun ileri teknoloji kabiliyetini ve kararlılığını temsil ediyor. Kullanıcılarımızın günlük yaşamlarındaki ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, onlara gelişmiş mobil teknolojilerle akıllı deneyimler sunmayı amaçlıyoruz. Bu hedef doğrultusunda OPPO akıllı telefonlarının ekran, fotoğraf, şarj, pil ömrü ve tasarım özelliklerini sürekli olarak yeniliyoruz. Çok yönlü amiral gemimiz Find X2 serisi, akıllı telefon pazarında yeni standartları belirleyecek.”

Üçlü kamera kombinasyonu Find X2 serisinde üçlü kamera kombinasyonu yer alıyor. 48MP geniş açılı lens + 48MP ultra geniş açılı lens + 13MP telefoto lens ile donatılan Find X2 serisi, 10x hibrit zoom özelliği ile geliyor. Find X2 serisindeki geniş açılı ana kamera, özelleştirilmiş bir amiral gemisi sensörü içeriyor. Sony IMX689 sensörü, sektördeki tüm 48MP mobil kamera sensörleri arasında en büyük boyuta sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Çift doğal ISO teknolojisi ve f / 1,7 geniş diyafram ile birleştirilmiş güçlü kamera sensörü, düşük ışıkta bile net fotoğraflar sunuyor. Find X2, yüzde 100 piksel odaklama ve çok yönlü odaklama yapabilen “All Pixel Omni-directional PDAF” özelliğini destekleyen ilk akıllı telefon oldu. Find X2, ikinci nesil 10x hibrit zoom ile donatıldı. Yepyeni OIS sürücü çipi, çok odaklı füzyon teknolojisi ve ultra çözünürlük algoritması ile birlikte görüntü üç kamera arasında geçiş yaparken renk ve beyaz dengesinin tutarlılığını sağlayabiliyor. Bu özellik, zoom işlemini daha doğal ve pürüzsüz hale getiriyor. Kullanıcılar 3cm gibi kısa bir mesafeden 60x›e kadar zoom yapabilmek için üç kamera arasında kolayca geçiş yapabiliyor. Ultra Gece Modu bütün odak uzaklıklarında 60x›e kadar zoom imkanı sağlarken, telefoto gece çekimi de kolaylıkla yapılabiliyor. Maksimum 30x pürüzsüz zoom özelliği aynı zamanda video çekimde de kullanılabiliyor. Find X2 serisi, Ultra Sabit Video özelliğini sunuyor. 48MP ve 120° ultra geniş açılı objektife dayanan yepyeni geliştirilmiş görüntü sabitleme algoritması sayesinde, kullanıcılar kolayca geniş açı video kareleri yakalayabiliyor. Find X2 serisi, 4K 60fps video çekimini desteklemekle birlikte aynı zamanda Canlı HDR video kaydını da destekliyor. Bu teknolojiler, 10 bit video kaydını, piksel düzeyinde gerçek zamanlı derecelendirme pozlamasını ve video renk kalibrasyonunu entegre ederek, arkadan aydınlatmalı sahnelerde vurguları daha net hale getirebiliyor

ve video efektine doku katabiliyor. Günümüzde akıllı telefonlarla çekilen yüksek kaliteli içeriklerin kolay bir şekilde düzenlenmesi ve paylaşması büyük önem taşıyor. Bu nedenle Find X2 serisinde; eğlenceli kayıt, kolay düzenleme ve hızlı paylaşım özelliklerini birleştiren Soloop video düzenleme aracı bulunuyor. Böylece kullanıcılar tek bir dokunuşla şaşırtıcı videoları düzenleyebiliyor ve kişisel hikâyelerini paylaşabiliyor.

Bir milyardan fazla renkli ekran kapasitesine sahip 120Hz QHD + Ultra Görüş Ekranı Find X2 serisi, çözünürlük, renk, yenileme hızı ve parlaklıkta görsel bir devrim getiren bir milyardan fazla renkli ekran kapasitesine sahip özelleştirilmiş 120Hz QHD + Ultra Görüş Ekranı ile donatıldı. OPPO’nun yeni amiral gemisi ayrıca, 3168*1440, 513 ppi çözünürlük, ultra düşük ekran yansıtma ve 1200nit›e kadar maksimum ekran parlaklığı ile her ortamda net ve rahat bir ekran deneyimi sunuyor. Profesyonel bir ekran test kuruluşu olan DisplayMate’den “A +” derecesi alan Find X2 serisinin ekran kalitesi, 240Hz yüksek dokunuşlu örnekleme oranı ile görüntü düzgünlüğünü önemli ölçüde geliştirerek daha çevik ve doğru çalışma geribildirimi sağlıyor. Birinci sınıf özelliklere sahip olan ekran, doğal olarak daha yüksek kaliteli içerikleri destekliyor. Find X2’de, görüntü kalitesi performansını artırmak için yerleşik bağımsız bir ekran çipine sahip O1 Ultra Görüş Motoru yer alıyor. Find X2 serisi bir başka özelliği olan O1 Ultra Görüş Motoru sayesinde, Motion Clear ve HDR video geliştirmeyi destekliyor. Motion Clear özelliği, kare hızı 30 fps’den 60 fps’ye ve hatta 120 fps’ye kadar olan çevrimiçi video ve spor yayınlarının kare sayısını artırabiliyor. Bu sayede videolar daha düzgün oynatılırken hareket gecikmesi ve kademeli konturlar en aza indirgeniyor. Find X2 serisi, yüksek güçlü çift hoparlör ve Dolby Atmos ile donatılmış güçlü ses performansıyla dikkat çekiyor. Kullanıcıların sürükleyici bir ses ve video eğlence deneyimi yaşaması için müzik, film ve oyun gibi uygulama senaryoları akıllı bir şekilde eşleşebiliyor.

Güçlü performans ve görünüm Sektördeki Qualcomm® Snapdragon ™ 865 Mobil Platform ile donatılmış ilk cep telefonlarından biri olan Find X2 serisi, kusursuz bir kullanıcı deneyimini garanti ediyor. Serideki ürünler, uzun süreli kullanımlardan sonra sıralı yazma hızını ve rastgele yazma hızını büyük ölçüde geliştiren yeni nesil UFS 3.0 + TW + HPB özelliğini destekliyor. OPPO Lab test verilerine göre, Find X2 serisinin sıralı okuma ve yazma hızı yüzde 100’den fazla ve rastgele yazma hızı ise yüzde 16,8 arttı.

Süper hızlı şarj teknolojisi 4200mAh pil bulunan Find X2, cep telefonu endüstrisindeki en hızlı ve en güvenli şarj teknolojisi olan endüstri lideri 65W SuperVOOC 2.0 hızlı şarj ile donatıldı.

Basit ve sofistike tasarım Şık bir gövde tasarımına sahip olan Find X2 serisinin ön yüzü Corning Gorilla 6 cam paneliyle kaplandı. Gelişmiş COP paketleme teknolojisi ve 67,8 ° kavisli yüzey tasarımı, görsel olarak sınırsız bir etki yaratarak telefonu yuvarlak ve dokunmak için pürüzsüz hale getiriyor. Degrade camın yanı sıra, Find X2 serisi seramik ve suni deri olmak üzere iki yeni kaliteli malzemeyi de içeriyor.

ColorOS 7.1 OPPO’nun özelleştirilmiş Android 10 tabanlı işletim sisteminin en son güncellemesi olan ColorOS 7.1, kullanıcı arayüzünü basitleştiren ve kullanıcıların içeriklerine daha fazla odaklanmalarını sağlayan sade bir görsel yaklaşım sunuyor. Karanlık Mod tüm gün koşullarında mükemmel bir okuma deneyimi sağlıyor. Bu özellik kullanıcıların pil tüketimini azaltırken, aynı anda diğer deneyimlere daha kolay odaklanmalarına imkân veriyor. ColorOS 7.1 daha sezgisel etkileşimlere hitap ediyor. Örneğin hava koşullarına uyarlanabilen yeni alarm sistemi, alarm seslerini günün hava durumuna göre otomatik olarak ayarlıyor. Yükseltilmiş dokunsal tasarım özelliği, daha net tepki sesleri ve daha gerçekçi bir dokunma deneyimi sunuyor. UI-First konsepti ile çalışan ColorOS, sorunsuz ve hızlı bir kullanıcı deneyimi sağlamak için oFas, oMem ve oSense özelliklerini geliştirdi. Bir önbellek önyükleme mekanizması olan oFas, uygulamaların daha hızlı açılmasını ve başlatılmasını sağlıyor. oMem özelliği kullanıcı alışkanlıklarına uyum sağlayarak, sistem kaynaklarını verimli bir şekilde değiştiriyor. ColorOS 7.1 ayrıca çağrı asistanı, zamanlama yönetimi, e-posta ve daha pek çok önceden yüklenmiş uygulama içeriyor. Kullanıcı verilerinin gizliliğine önem veren OPPO, kişisel bilgi koruması özelliği ile kullanıcı bilgilerini üçüncü taraf uygulamalarından koruyor. Özel Kasa özelliği, fotoğraf, video, ses ve diğer belgeleri depolama klasöründeki “güvenli bölgeye” aktarırken uygulamaların bu dosyalara erişimini engelliyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Insight Partners, 5 milyar dolarlık işlemle Veeam’i bünyesine kattı

maya ek olarak, şirket, merkezini İsviçre’den ABD’ye taşıyacak ve Veeam’in yönetici kadrosuna güç ve deneyim katacak. Satın alma işlemiyle birlikte yönetici kadrosunda yapılan atamalar şu şekilde: • Daha önce Veeam Operasyonlar Başkan Yardımcısı olan William H. Largent, CEO görevine getirildi. • CTO görevine Danny Allan getirildi. • Daha önce CME Group’ta Genel Müdür ve CISO, ABD Enerji Bakanlığında ve Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’nde Yardımcı CIO ve CISO görevlerini yürüten Gil Vega, Veeam’in yeni CISO’su olarak göreve getirildi. • Dünya Ekonomik Forumu’nun Genç Global Liderleri arasında olan, eski ABD Başkan Yardımcısı Genel Sekreteri olarak görev yapmış, Ayers Neugebauer & Company’den Nick Ayers, Insight Partners’ın Yönetici Direktörleri Mike Triplett, Ryan Hinkle ve Ross Devoron’un da bulunduğu Veeam Yönetim Kurulu Üyeliğine katıldı.

“ Veeam son 10 yılda, mevcut işimizin yaklaşık yüzde 50’sinin geldiği EMEA Bölgesi’nde 1 numaralı pazar payı lideri konumuna geldi” diye konuşan Veeam CTO’su Danny Allan sözlerine şöyle devam etti: “Satın alma işleminin tamamlanması ve yeni nesil veri koruma çözümü Veeam Availability Suite v10’un duyurulması ile liderlik konumumuzu, kuruluşların bulut veri yönetiminde büyüme fırsatlarından yararlanabileceğimiz ABD’ye doğru genişletmeye odaklandık” IDC Başkanı Crawford Del Prete ise konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bulut Bilişimin Geleceği; verilerin platformlar ve ortamlar arası oluşturulduğu, depolandığı, yönetildiği ve çoğaltıldığı, Hibrit Buluttur. Veeam her zaman müşterilerin yeni nesil veri yönetimi ile ilgili yaşadıkları sorunlara yönelik çalışmalar yapan bir şirket oldu. Satın alma işlemi, Veeam’in giderek daha çeşitlenen ve karmaşıklaşan müşteri ortamında artan ihtiyaçları karşılamak adına önemli bir harekettir.”

Sektör Market

Bulut Veri Yönetimi sağlayan Yedekleme çözümleri lideri Veeam® Software, 9 Ocak 2020’de ilk duyurusunu yaptığı, yaklaşık 5 milyon dolar değerindeki işlemle, Insight Partners’ın Veeam’i satın alma süreci tamamlandı. 2019’un başlarında, Insight Partners tarafından yapılan ilk yatırımın ardından, yıllık satışları 1 milyar doları aşan ve dünya genelinde 365.000’den fazla müşteriyle pazar lideri olan Veeam’in Insight Partners bünyesine katılması ile şirketin ABD pazarında büyümesi hız kazanacak. “Insight, Veeam’deki ilk azınlık hissesi yatırımını yaptığı 2013 yılından bu yana, Veeam için güvenilir bir ortak oldu.” diye konuaşan Veeam CEO’su Bill Largent sözlerine şu şekilde devam etti: “Insight Partners, yüksek oranda büyüme gösteren uluslararası şirketleri alarak; çok değerli kaynaklar, destek ve uzmanlıklar ekleyebileceği ABD pazarında, şirket başarısını artırmasıyla tanınıyor. Insight Partners, piyasada son derece iyi konumlandırılmış olan Veeam’in yeni dönemde bir üst seviyeye çıkmasını sağlayacak ve hibrit buluta geçişi sağlayacak en doğru ortaktır; ve bunun için en doğru zaman bugün başlıyor.” Veeam’in yeni döneme geçişinin hızlandır-

Insight Partners’ın 5 Milyar Dolarlık işlemle Bulut Veri Yönetimi oyuncularından Veeam’i bünyesine katmasıyla birlikte, Veeam büyümesini hızlandırmaya odaklanacak. Bunun yanı sıra şirketin ABD pazarındaki liderliği de genişletilmiş olacak…

IT

network

HUAWEI, en iyi müşteri memnuniyeti sunan akıllı telefon markası oldu Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği Grubu, Türkiye’nin en yüksek müşteri memnuniyetini sağlayan markaların belirlendiği ŞikayetVar A.C.E Awards 2020’de Cep Telefonu kategorisinde büyük ödüle layık görüldü.

Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği Grubu, Şikayetvar.com›un 400 bin kullanıcısı üzerinde gerçekleştirdiği anketten elde edilen veriler doğrultusunda hazırlanan Müşteri Deneyim Endeksi’ne göre Cep Telefonu kategorisinde müşteri memnuniyetini en iyi sağlayan marka seçildi. 2017’den beri sı-

ralamada ilk 3’te yer alan Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği Grubu, bu yılla birlikte 3. defa en iyi markalar arasında yer aldı ve tüm markalar arasından sıyrılarak Diamond adı verilen birincilik ödülünü almaya layık görüldü. 6 Mart’ta düzenlenen törende, ŞikayetVar A.C.E (Achievement in Customer Excellence) Awards 2020 Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülü’nü Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği Grubu Servis Müdürü Emre Tanrıöver aldı. Emre Tanrıöver yaptığı açıklamada, “Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği Grubu olarak aldığımız bu ödül,

tüketicilerin markamıza karşı gösterdikleri bağlılığı ve güveni ifade ettiği için bizim için çok önemli ve gurur verici. Huawei Türkiye olarak her zaman müşterilerimize en iyi faydayı ve en yüksek memnuniyeti yaşatmak için çalışıyoruz. Bizi bu ödüle layık gören herkese teşekkür ederiz. Servis merkezlerimiz, deneyim mağazalarımız, online kanallarımız, sosyal medya sayfalarımız, Huawei Topluluk portalımız ve çok yakında kullanıma açılacak olan e-ticaret alışveriş sitemiz üzerinden tüm müşterilerimizin her kanaldan her an yanlarında olmayı sürdüreceğiz” dedi.

25


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Veriler ile ilgili olumlu düzenlemeler potansiyel yatırımcılara teşvik oluyor

Sektör Market

Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) bu yıl ikincisini gerçekleştirdiği ‘Kişisel Verilerin Korunması ve Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü Konferansı’ gerçekleştirildi. Konferansta konuşan YASED Başkanı Ayşem Sargın, veriler konusunda yapılacak olumlu düzenlemelerin, Türkiye’ye gelebilecek potansiyel yatırımcılar için başlı başına bir teşvik olacağını söyledi…

IT

network

Uluslararası Yatırımcılar, dijitalleşen dünyanın en önemli konusu olarak gösterilen kişisel verilerin korunması konusunu masaya yatırdı. Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) bu yıl ikincisini düzenlediği ‘Kişisel Verilerin Korunması ve Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü Konferansı’ kamu ve özel sektörü bir araya getirdi. Konferansın açılışında konulan YASED Başkanı Ayşem Sargın, veri temelli ekonominin güçlenmesi için en önemli konunun kişisel verilerin korunması ve kişisel olmayan verilerin serbest dolaşımının sağlanması olduğunu belirtti. Yaklaşık 4 yıl önce yürürlüğe giren Kişisel Verileri Koruma Kanunu ile birlikte bir yandan yurtdışına veri aktarımı kolaylaştırılırken, diğer yandan güvenli denetim mekanizmalarının oluşturulmasına yönelik çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Sargın, kişisel verilerin korunması konusunun hem uluslararası yatırımcılar hem de yerli yatırımcılar için çok önemli olduğunu ifade etti.

Veriyi ana merkeze göndermemek zorluklar çıkarıyor

26

Veriler konusunda uluslararası yatırımcılar için farklılıklar içerdiğine dikkat çeken Sargın, şunları söyledi: “Uluslararası yatırımcıların topladığı verileri yurtdışındaki ana şirketlerinin sunucularına göndermeleri gerekiyor. Bu şirketler için, verilerin ana merkezden farklı bir yerde tutulması birçok zorluk getiriyor. Veriler ile ilgili olumlu düzenlemelerin bu konudan etkilenen birçok şirketin iş yapışlarına verimlilik artışı sağlayacağına, potansiyel yatırımcılar için de başlı başına bir teşvik olacağına inanıyoruz.” Sargın, kişisel verilerin korunması konusunda dünya ile uyumlu yasal altyapının sağlanması gerektiğini vurgulayarak, GDPR’a uyum yöntemlerinin benimsenmesinin mevcut ve potansiyel yatırımcılar

için önem taşıdığını dile getirdi. YASED olarak yaptıkları çalışmaların uluslararası doğrudan yatırımcılar için dijital dönüşümün öncelikli konulardan olduğunu gösterdiğini kaydeden Sargın, veri yönetiminin de içinde olduğu sürekli değişim ve dönüşüm içindeki dijital dünyayı yakalamak için her zamankinden fazla çalışılması gerektiğini söyledi. Üzerinde çalıştıkları ana konulardan birinin ‘Türkiye’nin Yatırım Stratejisi’, diğerinin ise dijital dünyada uluslararası doğrudan yatırım kararlarına etki eden kriterler olduğunu belirten Sargın, “Her iki projede de Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile yakın çalışma içindeyiz” dedi.

Veri için güvenli ülke belirlenecek Konuşmasına, kurumlarına yaptığı katkılardan dolayı YASED’e teşekkür ederek başlayan Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, kurum olarak 3 yıldır faaliyette olduklarını söyledi. KVKK ve GDPR uyumu için çalışmalar yürüttüklerini belirten Bilir, “Kanun değişikliği ya da içtihat yoluyla uyum sağlanacak konularda yol haritamızı hazırladık. Açık rıza ile veriler yurtdışına aktarılabilir. Açık rıza yok ise, henüz güvenli ülkeler belirlenmediği için taahhütname başvurusu yapılması gerekir. Güvenli ülke belirlenmesi konusunda çalışmalarımız sürüyor. Sektörün beklentisi olarak sertifikasyon üstünde çalışıyoruz. Yakın zamanda KVKK alanında doğru bilinen yanlışlar seti yayınlayacağız. Çocukların kişisel verilerinin korunması ile ilgili çalışmamızı da tamamladık” dedi.

‘Veri şirketlerine yatırımların artacağını öngörüyoruz’ Türkiye’nin küresel rekabet gücünün artırılması konusunda YASED’in büyük katkıları olduğunu belirten Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin yurtdışında tanıtımı için YASED üyelerinin gönüllü

elçilik yaptığını anlattı. YASED’in de içinde yer aldığı YOİKK çalışmaları sonucunda Türkiye’nin Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde 33’üncü sıraya yükseldiğini kaydeden Dağlıoğlu, “Kişisel verilerin doğru kullanımı en önemli konulardan biri. Kurum olarak bu toplantının tamamını takip edeceğiz. Türkiye’ye yeni yatırımların gelmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Takip ettiğimiz projelerde veri konusu çok dikkat çekiyor. Gelecek dönemde veri ile ilgili şirketlere yatırımların artacağını öngörüyoruz” diye konuştu.

Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi geliyor Kamuda verinin karar alma süreçlerinde kullanılmasını istediklerini dile getiren Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, toplumsal olarak dijital teknolojilere bağımlılığın artmasının kişisel verilerin korunmasını önemli hale getirdiğini söyledi. Serbest veri akışları ile verilerin korunması arasındaki dengenin tutturulması gerektiğine dikkat çeken Koç, şunları söyledi: “veri.gov.tr için çalışmalarımızı yaptık, datalarımızı topladık. Herkesin bu verilerden değer üretmesi için halkın ve şirketlerin kullanımına açacağız. 16 Bakanlık 180 katılımcı ile 50 fazla teknik toplantı ve 2000’in üzerinde görüş ile ‘Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’ hazırlandı. Bu, ülkemizde bu alandaki ilk referans doküman. Ulusal ve uluslararası standartlardaki en iyi uygulamalar incelenerek, bunlar ile çelişmeyecek güzel bir çalışma oldu. Görüşler gelmeye devam ediyor. Çalışmamızı en kısa sürede tamamlayacağız. Bir uyum sürecinden sonra kamu kurumlarının eksiklerini tamamlamasını bekleyeceğiz. Uyumun sağlanıp, sağlanmadığını görmek için denetimler sağlayacağız.”


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

TCL katlanabilir ve esnek mobil ekran teknolojisindeki yeniliklerini tanıttı

TCL’in tanıttığı en yeni dinamik esnek ekran konseptlerinin kullanıldığı iki ürün, 30’dan fazla farklı ürün tasarımlarının yer aldığı TCL-CSOT’un da bulunduğu TCL’in ekran üretim uzmanlığından faydalanılan geniş kapsamlı geliştirme programının bir parçası olarak yer alıyor. TCL Communication Global Ürün Merkezi Genel Müdürü Shane Lee, konuyla ilgili şunları söyledi: “BU en yeni konsept cihazlarımızla esnek ve katlanabilir ekran teknolojilerinde yeni fikirlerin geliştirilebileceğini gösteriyoruz. Alışılmışın dışına çıkmak ve inovasyonla öncülük etmek bizim için çok önemli. Tamamen entegre TCL ekosisteminde mevcut olan ekran ve çerçeve teknolojilerinden faydalandığımız bu yeni konseptlerle sürekli çalışan Ar-Ge programımız sayesinde mobil cihaz geliştirmenin geleceğini yeni-

den oluşturuyoruz.” TCL, dünyanın ilk içe doğru katlanabilen ve büyütülebilen akıllı telefon konseptini geliştirerek katlanabilir cihazların da ötesine geçiyor ve esnek AMOLED ekran teknolojisinden avantaj kazanmanın yeni yollarını keşfediyor. Sadece 9 mm kalınlığa sahip bu portatif konsept, standart akıllı telefon tasarımını içe doğru katlanabilen ve içindeki motorları kullanarak ekran büyüklüğünü bir tuş ile 6.75 inçten 7.8 inçe yükseltebilen AMOLED ekranla yeniden oluşturuyor. Bu teknoloji, TCL’in özelleştirdiği ayrı ekran ve birden çok işi aynı anda yapmak için kullanıcı arayüzü iyileştirmeleriyle yepyeni bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Daha büyük eksen ve içe doğru katlanabilen ekran sayesinde cihazda katlanabilir AMOLED’lerde sıkça görülen kırışıklık veya buruşukluk bulunmuyor. Motor bulunan kaydırılabilir panel, kullanılmadığı zaman esnek ekranı gizlemek için gelişmiş mekanikleri kullanıyor. Şu anda TCL’in içe doğru

katlanabilen ekranlarıyla ilgili herhangi bir fiyat veya erişilebilirlik bilgisi bulunmuyor. Katlanabilir ekran gelişimi ağırlıklı olarak akıllı telefonlar üzerinde ilerliyor. Ancak TCL, bu teknolojinin daha büyük ekranlarda da kullanılabileceğini düşünüyor. Şirket bu yüzden üçlü katlanabilen tablet konseptiyle yeni bir kategorinin öncülüğünü yapıyor. Üzerinde çalışılan bu konseptte, 20:8:9 görüntü oranına ve 3K çözünürlüğe sahip 10 inç büyüklüğündeki bir tableti 6.65 inç büyüklüğüne getirmek için şirketin DragonHinge ve ButterflyHinge teknolojileri kullanılıyor. Bu tarz bir ürün tasarımını gerçekleştirmek için çift çerçeve teknolojisi kullanılan ve katlanabilen ilk büyük ekranlı tablet olan bu cihaz, küçük bir boşlukla içe ve dışa doğru sorunsuz bir şekilde katlanabiliyor ve 3D holografik tasarımla farklı seviyelerde parlaklığı bir arada sunuyor. Şu anda TCL’in üçlü katlanabilen tablet konseptiyle ilgili herhangi bir fiyat veya erişilebilirlik bilgisi bulunmuyor.

Sektör Market

TCL Communication, mobil ekran inovasyonlarını dünyanın ilk içe doğru katlanabilen ve büyütülebilen ekranı akıllı telefonun yanı sıra üçlü katlanabilen tablet konseptleriyle tanıttı…

IT

network

Beykoz Üniversitesi öğrencilerinin dijital oyun başarısı

Beykoz Üniversitesi öğrencileri, dijital oyun dünyasına başarılı bir giriş yaptı. Öğrenciler, Bilişim Vadisi desteği ile 9-15 Şubat 2020 tarihleri arasında Gebze Bilişim Vadisi’nde düzenlenen Oyun Geliştirme 2020 Kış Kampı’na katıldılar. Oyun yapımcıları Gamefactory, Enrich Games, Path Games ve Rollic Games tarafından koçluk desteği verilen kampa, Beykoz Üniversitesi 3’üncü sınıf öğrencileri iki farklı ekiple katıldı.

Bilişim Vadisi öncülüğünde organize edilen Oyun Geliştirme 2020 Kış Kampı’na katılan Beykoz Üniversitesi öğrencilerinin geliştirdiği iki dijital oyun, uzmanlar tarafından başarılı bulundu. Genç oyun geliştiriciler, Bilişim Vadisi’nde bir yıl ücretsiz ofis hakkı da kazandılar… amacıyla düzenlenen etkinlik, 4 büyük oyun firmasının sponsorluğunda Bilişim Vadisi Gelecek Tasarım Ofisi organizatörlüğünde gerçekleştirildi. 120 katılımcının 16 takımla yer aldığı etkinlikte sektörün önemli isimlerinden oluşan jürinin değerlendirmesiyle başarılı ekipler ödüllendirildi.

16 takım oyun kampına katıldı

Gamrish ekibi galibiyete ulaştı

Bilişim Vadisi tarafından ilki 2019 yılında “Oyunla Gelecek - Yaz Kampı” olarak gerçekleştirilen etkinlik, bu yıl “Oyunla Gelecek - Kış Kampı” ile başladı. Türkiye’deki genç oyun geliştiricilerini bir araya getirerek, yeni oyun şirketlerinin kurulmasını sağlamak

Oyun Geliştirme 2020 Kış Kampı’na katılan Beykoz Üniversitesi Dijital Oyun Tasarımı 3’üncü sınıf öğrencileri, Alper Oğuzhan Güneş, Ataberk Atik, Harun Uzak ve Yusuf Göçmen, “Gamrish“ ekibi olarak 16 takımın bulunduğu etkinlikte Gamefactory takımla-

rı arasında galibiyete ulaştı. Aynı etkinlikte yine üniversitenin 3’üncü sınıf öğrencileri Özkan Gedik, İsmail Gümüş, Hüseyin Şencan ve Özkan Süne ise farklı gruplar içerisinde Rollic Games koçluğunda oyun geliştirerek iki oyun birden sunmayı başardılar. Koçluk yapan firmalar tarafından, her iki oyunun da Hyper Casual kategorisinde en iyi oyunlar arasına girecek düzeyde olduğu belirtilerek oyunlar yayıncılar tarafından teste gönderildi. Etkinlikte geliştirdikleri oyunları Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kaçır’a tanıtma fırsatı bulan ekipler, bir yıl boyunca Bilişim Vadisi’nde ücretsiz ofis hakkına sahip oldular.

27


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

İş dünyasının kuralları dijital dönüşümle yazılıyor

IT

network

Hayatın her alanına baş döndürücü bir hızla etki eden dijital dönüşüm, tüm sektörlerdeki iş yapış şekillerinde değişikliklere neden oluyor. Kalite, verimlilik ve kârlılık gibi pek çok avantaj sağlayan dijital dönüşümü iş süreçlerine adapte etmek için ise dikkat edilmesi gereken önemli noktalar bulunuyor. Kamu ve özel sektördeki kurum ve kuruluşların dijital dönüşüm süreçlerine katkı sunan hibrit bulut servis sağlayıcısı GlassHouse’un Genel Müdürü Alp Bağrıaçık, dijital dönüşümünü tamamlayarak artan rekabet ortamında başarılı olmayı hedefleyen şirketler için ipuçları paylaştı. Dijital dönüşümde başarılı olmak isteyen şirketlerin üç ana dönüşümü gerçekleştirmeleri gerektiğini söyleyen Bağrıaçık, bunları “dijital ekonomiye uygun insan kaynağı dönüşümü”, “siber güvenlik dönüşümü” ve “bilişim altyapısı dönüşümü” olarak sıraladı.

“BT yöneticileri istihdamda zorlanıyor” Bilişim teknolojileri (BT) alanında insan kaynağı açığı olduğunu ifade eden Alp Bağrıaçık, “BT yöneticileri, organizasyonlarında özellikle bulut becerilerinin kısıtlı olduğunu, yapay zeka veya machine learning becerisi olan çalışan istihdam etmekte zorlandıklarını belirtiyor. Dolayısıyla insan kaynağındaki dönüşüm, dijital dönüşümün olmazsa olmaz parçalarından birini oluşturuyor. McKinsey’in raporuna göre, öngörülen yetenek dönüşümü gerçekleştiği takdirde, 2030 yılında Türkiye’deki en büyük yetkinlik değişiminin yüzde 63 ile teknoloji yetkinliklerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu da çok net ortaya koyuyor ki, yeni istihdamlarında dijital yetkinlikleri önemseyen ve mevcut çalışanlarının yetkinliklerini geliştiren şirketler başarıya bir adım daha yaklaşacak” dedi.

“Şirketler siber saldırılara karşı felaket senaryolarını hazırlamalı”

28

İşletmelerin dijital dönüşümlerini tamamlaması üç ana konuda atacakları adımlarla mümkün! Dijital çağ ile birlikte yeniden yazılan iş hayatının kuralları her geçen gün değişiklik gösteriyor. GlassHouse Genel Müdürü Alp Bağrıaçık’a göre, dijital dönüşümünü tamamlamayı hedefleyen şirketlerin üç ana konuda harekete geçmesi gerekiyor: Dijital ekonomiye uygun insan kaynağı dönüşümü, siber güvenlik dönüşümü ve bilişim altyapısı dönüşümü!

Siber saldırıların hızla arttığ ı günümüzde, bu konuda önlem almayan şirketlerin her an risk altında olduğ una dik kat çeken A lp Bağrıaçık, sözlerini şöyle sürdürdü, “Teknolojidek i gelişmeler siber saldırıları artırırken aynı zamanda bu saldırıların çeşitlenmesine neden oluyor. Dolay ısıyla siber saldırılar-

dak i risk i azaltmanın yolu teknoloji ve dönüşüme yatırım yapmaktan geçiyor. 2004 y ılında 3,5 milyar dolar olan küresel siber güvenlik piyasasının değerinin Gartner’ın araştırmasına göre 2022’de 170 milyar doların üzerine çıkacak olması da bu doğrultuda aksiyon alındığ ını gösteriyor. Çünkü aksi durum, yani siber güvenliğe yatırım yapılmaması ciddi maliyetlere yol açan veri kay ıplarının yanı sıra dijital dönüşüm sürecini sekteye uğratıyor ve şirketlerin prestijini ciddi ölçüde zedeliyor. BT departmanı olan şirketler saldırılara karşı bir nebze olsun daha güvendeler ancak tüm felaket senar yolarını hazırlamaları için dışarıdan danışmanlık almalarını, sistemlerini güncel tutmalarını ve siber güvenlik eğitimleri düzenlemelerini öneriyoruz. Özellik le sistem arızalarında veya diğer felaket senar yolarında bulut kaynak larını kullanarak iş sürek liliğini sağlayan Disaster Recover y as a Ser v ice (DRaaS) ile risk i ve aksak lığ ı en aza indirebilirler.”

“Hibrit bulut teknolojisi yüzde 36’a varan tasarruf sağlıyor” GlassHouse Genel Müdürü Alp Bağrıaçık, dijital dönüşümün üçüncü ana maddesinin ise bilişim altyapısı dönüşümü olduğunu belirtiyor. Günümüzde verilerin hızla biçimde büyümesi nedeniyle geleneksel veri merkezlerinin işlevselliğini yitirdiğini vurgulayan Bağrıaçık, “Geleneksel veri merkezleri, kapasitenin yetersiz kalması ve operasyonel iş yükü nedeniyle süreçlerin yavaşlamasına neden oluyor. Günümüzün dijital ortamında en ideal BT çözümünü, şirketlerin kendilerine ait özel bulut (Private Cloud) sistemleri ile genel bulut (Public Cloud) sistemlerinin karmasından oluşan hibrit bulut sağlıyor. Hibrit bulut ile iş birimlerine daha çevik bir şekilde destek olan ve güvenlik sorunlarını azaltan şirketler aynı zamanda maliyetlerini de düşürebiliyor. Geleneksel veri merkezinden buluta geçen büyük işletmelerin yüzde 15, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ise yüzde 36 civarında tasarruf sağladığı tahmin ediliyor” açıklamasında bulundu.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Kesintisiz ve güvenli internet için doğru cihaz seçin

Uzaktan eğitim için de kesintisiz, güvenli ve hızlı internet önemli Koronavirüs (Covid-19) hakkında alınan tedbirler gereği okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitimin yapılmaya başlanması ile evdeki internet bağlantısı daha da önemli hale geliyor. Aynı evde farklı odalardan online eğitim ve uzaktan çalışma ile online toplantıların aynı anda gerçekleşebilmesi için iyi bir wi-fi bağlantısına ihtiyaç duyuluyor.

Çin’den başlayarak küresel hale gelen Koronavirüs (Covid-19) salgını ülkemizde de etkisini gösteriyor. Uzmanlar bu dönemde büyük önem arz eden evde ve iş ihtiyaçlarında uzaktan internet erişiminde kesintisiz, güvenilir ve gelişmiş teknik nitelikleriyle doğru cihaz seçimine dikkat çekiyor.

Zengin ve güvenli iletişime yönelik talep arttı Gelinen noktada internet üzerinden haberleşmede zengin ve güvenli iletişime yönelik talep önemli ölçüde arttı. Keenetic Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Vefa Tarhan, “Günümüzde yaşanan Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle internet kullanımı genel olarak ülkemizde yüzde otuzun üzerinde arttı. Keenetic ürünlerimizle evlerde oldukça nitelikli internet erişimi olanağı sağlarken uzaktan eğitim ve iş ihtiyaçlarında, güvenli ve kesintisiz iletişim için de büyük değer sunmaktayız. Çeşitli kurumlar homeoffice; uzaktan çalışma yöntemini uygulamaya aldı. Bu uygulamay-

la hızlı ve güvenli internet erişimine ihtiyaç önemli ölçüde arttı. Ofis ortamında olmadan uzaktan çalışanlar, çok çeşitli ve pratik Keenetic VPN seçenekleriyle ofislerine güvenle bağlanabilirler. Ofis ortamında yapılabilen tüm uygulamaları, Keenetic çözümleriyle uzaktan güvenli olarak çalıştırmak mümkün. Keenetic’in gerek yazılımı gerekse bulut temelli DNS yapısıyla modem arkasındaki tüm cihazlara erişimler kullanıcı bazlı tanımlanabilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde ofise eklenen veya yeni konacak Keenetic modem ya da routerlar ile bulut temelli bir sanal domain oluşturulup, dışarıdaki izin verilen tüm mobil akıllı elefon veya diz üstü bilgisayarlardan, diğer ofislerden PPTP,t Open VPN, IP Sec L2TP, SSTP VPN ile güvenle erişilebilir” dedi. Keenetic cihazlarının hem sunucu hem istemci olarak çalışabildiğini de belirten Tarhan, sözlerini şu şekilde bitirdi: “Keenetic olarak bu dönemde VPN desteklemekte olan tüm ürünlerimizde iş ortaklarımızın da katkılarıyla fiyat indirim kampanyası başlattık. En ekonomik şartlarda ürünlere erişilebiliyor, tüm satış mecralarımızın özverisiyle internet üzerinden tedarik edilebiliyor.”

Sektör Market

Uzmanlar virüsün hızlı bulaşıcılığı nedeniyle toplu alanlardan uzak durulması konusunda her gün halkı bilinçlendirmeye yönelik bildirimlerde bulunuyor. İnsanlar arası temasın en aza indirilmesi için çeşitli öneriler sunuluyor ve çözümler üretiliyor… Koronavirüs (Covid-19) salgınından dolayı halkın evde kalma gereksinimi ile kaliteli bir internet erişimi gerekirken, iş hayatı da büyük ölçüde etkileniyor. Çalışma süreleri azaltılan AVM’ler, kapanan çeşitli toplu alanlar olmasının yanı sıra pek çok sektör kesintisiz toplumun günlük ihtiyaçlarını sağlamak için aynı hızla çalışmalarına devam ediyor. Salgının yayılmasını engellemek ve sağlığı korumak adına çözüm arayışındaki kurumlar; evden çalışma, toplantıları fiziksel yerine online yapmak gibi yöntemlere yönleniyor. Sağlık uzmanlarının evden sadece acil ihtiyaçlar için çıkılmasını önerdikleri bugünlerde, iş ve özel hayatta görüntülü görüşmeler de giderek artıyor. Bu durum da kesintisiz internet bağlantısına duyulan ihtiyacı en üst düzeye çıkarıyor.

IT

network

Huawei 2 Milyon Bilişim Uzmanı Yetiştirecek Huawei, dijital teknolojinin faydalarını herkese sağlamayı ve teknolojiyi her yere yaymayı amaçlayan TECH4ALL girişiminin bir parçası olarak, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Akademi Programı 2.0’ı duyurdu. İlk olarak 2013 yılında başlayan programın amacı; üniversitelerde ve okullarda bilgi ve iletişim teknolojileri bölümlerinin oluşturularak, ilgili müfredatın geliştirilmesiyle, daha fazla iletişim ve teknoloji uzmanının yetişmesini sağlamaktı. Bu sene başlatılan ikinci fazda ise Huawei hedef büyüttü. Yeni plana göre Huawei; özellikle 5G ve yapay zeka (AI) teknolojisi çözümlerini, okullarla yaptığı işbirliklerine sürekli dahil ederek önümüzdeki 5 yılda dünya çapında 2 milyon bilgi ve iletişim teknolojileri uzmanı yetiştirecek. Bu hedefe ulaşmak için Huawei, önümüzdeki beş yıl boyunca toplamda en az 50 milyon ABD doları yatırımla Huawei Bilgi ve İletişim Teknolojileri Akademi Geliştirme Teşvik Fonu’nu kuracak. Bu fon, öğrencilerinin pratik becerilerini geliştirmeleri için öğretici

Endüstriyel Dijital Dönüşüm Konferansı’nda Bilgi ve İletişim Teknolojileri Akademi Programı 2.0’ı duyuran Huawei, bu programla 2 milyon bilgi ve iletişim teknolojileri uzmanı yetiştirmeyi hedefliyor… deney ekipmanları sağlayacak. Kurulan fon aracılığıyla öğretmenlere eğitimler verilerek, programın istikrarlı bir şekilde ilerlemesi sağlanacak. Bu fonla öğrencilerin yeteneklerini göstermesine, iş bulmasına ve yetenek arzı ile talep arasındaki verimli eşleşmeyi yakalamasına yardımcı olacak tüm paydaşların birlikte çalışması hedefleniyor. Huawei Kurumsal İş Grubu Hizmet Başkan Yardımcısı Hank Stokbroekx, konferans kapsamında yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Her yıl 600 ila 1.000 adet Huawei Bilgi ve İletişim Teknolojileri Akademisi kuracağız. Bu

akademilerle, dijitalleşen dünyada daha fazla öğretmene ve öğrenciye fayda sağlamayı, daha fazla insanın eşit ve kaliteli eğitimden yararlanmasını, dijital becerilerini geliştirmesini ve sektöre yeni bir ivme kazandırmasını amaçlıyoruz. Bu program aynı zamanda, Huawei’nin ekosistem gelişiminin yeni bir aşamasını da işaret ediyor. Huawei gelecekte, endüstrilerin dijital dönüşümünü teşvik etmek için ekosistemdeki tüm paydaşlarla iş birliğini derinleştirecek, yatırımları artıracak ve çok yönlü, tam zamanlı sürdürülebilir bir yetenek ekosisteminin inşasını hızlandıracak.”

29


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

TP-Link’ten yeni mini akıllı priz

Sektör Market

TP-Link, yeni akıllı ev ürün ailesi olan Tapo serisinin ilk akıllı prizini Türkiye’de satışa sundu. Tapo P100 akıllı prize bağlanan tüm cihazlar, programlanabiliyor; akıllı telefonlardan her yerden açılıp kapatılabiliyor…

IT

network

Kablosuz ağ çözümlerinin yanı sıra akıllı ev ürünleri de üreten TP-Link®, daha uygun fiyatlı yeni akıllı ev serisi olan Tapo’nun akıllı prizini de Türkiye’de satışa sundu. Tapo P100 model akıllı priz, küçük tasarımı ile az yer kaplıyor ve kolay kurulup kullanılıyor. Tapo P100’e takılan tüm elektrikli cihazlar, akıllı telefonlar üzerinden her yerden kolayca açılıp kapanabiliyor; programlanarak hem kolaylık hem de güvenlik sağlıyor. Evlerde kullanılan tüm elektrikli cihazları akıllı hale getirip, her zaman, her yerden açıp kapatabilmek, günümüz modern insanının beklentileri arasında. Akıllı prizler bu beklentiyi karşılayan ve akıllı prize bağlanan tüm elektrikli cihazları uzaktan kontrol etmeyi sağlayan ürünler. TP-Link’in yeni akıllı ev serisi olan Tapo ürün ailesinin ilk akıllı prizi olan Tapo P100, mini kompakt tasarımı, kolay uygulaması, ses kontrol özelliği ve benzerlerine oranla daha erişilebilirliği ile ideal bir akıllı priz. Prize takılıp kullanılan tüm cihazlar Tapo P100 akıllı prize bağlanarak her yerden açılıp kapatılabilir hale geliyor. Abajur, vantilatör, hava nemlendirici, çay-kahve makinesi gibi tüm cihazları ister akıllı telefon üzerinden ve nerede olunursa olunsun açıp kapatmak; isterse önceden programlayıp günün belli saatlerinde otomatik açılıp kapanmalarını sağlamak mümkün. Andorid ve iOS destekli Tapo uygulaması ile Tapo P100’e bağlı tüm cihazlar uzaktan kontrol edilebiliyor. Yine aynı uygulama ile programlama yapılabiliyor. Ayrıca cihaza bağlı elektronik aletler için geri sayım sayacı listeleri de oluşturmak mümkün oluyor.

Hem Güvenlik Hem Tasarruf İçin…

30

Tapo P100 akıllı priz, olası güvenlik tehlikelerini ortadan kaldırmak ve hayatı kolaylaştırmak için tasarlanmış. Prizde unutulan ve kapanması gereken bir elektrikli cihazı (örneğin ütü, çay-kahve makinesi vb.) evden uzaktayken de kapatarak hem yangın tehlikesi önleniyor hem de gereksiz elektrik tüketimi ortadan kalkıyor. Aynı şekilde kullanılmadı-

ğı zamanlar prize takılı olan ve bekleme modunda dahi elektrik tüketimi olan cihazlar, akılı prize bağlanıp programlanarak elektrik tasarrufu yapmak mümkün. Tatile ya da seyahate gidildiğinde, evden uzakta olunduğunda aydınlatma cihazını Tapo P100 akıllı prize bağlayıp, uygulamadan ‘Dışarıda Modu’nu seçmek ve belli zamanlarda evde ışığın yanmasını sağlamak da hırsızlara karşı evin güvenliği için önemli bir kullanım amacı ve şekli.

Kolay Kurulum, Kolay Kullanım Tapo P100 akıllı priz, son derece kolay kurulup çalıştırılıyor. Ürünü prize takıp Tapo uygulamasını akıllı telefona indirmek ve buradan adımları izleyerek birkaç dakika içinde ürünü aktif hale getirmek mümkün. Akıllı prizi kullanmak için başka herhangi bir cihaz, hub vb. gerekmiyor; tak-çalıştır özellikli bir ürün. Aynı zamanda küçük tasarımı sayesinde priz üzerinde az yer kaplıyor. Bitişik prizlerde de az yer kapladığı için rahatça kullanılabiliyor; yandaki prize taşma yapmıyor. Ücretsiz Tapo uygulaması, kullanımı da kolaylaştırıyor. Akıllı prize bağlı cihaz-

ların tüm yönetimi bu uygulama üzerinden kolayca yapılabiliyor. Cihazları açıp kapatma, zamanlayıcıyı çalıştırma, programlama bu uygulama ile basitçe yapılabiliyor ve birden fazla Tapo akıllı priz tek bir uygulamadan yönetilebiliyor. Ayrıca aile üyeleri yönetim izinlerini birbirleriyle paylaşabiliyorlar. Bu da hem zamandan tasarruf sağlıyor hem de yaşlı aile fertleri için kullanıcı dostu olma özelliğini artırıyor. Tapo P100 akıllı priz, sesli komut özelliğine de sahip. Google Asistan ve Amazon Alexa destekli olan akıllı priz, ses ile de yönetilebiliyor. Örneğin, “iki dakika sonra tost makinesini çalıştır”, “ışığı kapat” gibi sesli komutlar ile cihazlar açılıp kapanabiliyor. Tapo P100, son derece güvenli bir ürün. Hem TP-Link laboratuvarlarının sıkı kalite kontrollerinden geçerek üretiliyor, hem de küresel otoriteler tarafından sertifikalandırılıyor. Ürün, yanma tehlikesini en aza indirmek için ABS alev geciktirici malzemelerden üretilmiş durumda. Prizin sürgülü güvenlik kapağı elektrik çarpmalarını önlüyor. TP-Link’in yeni akıllı ev serisi olan Tapo’nun ilk akıllı prizi Tapo P100 Türkiye’de KDV dahil 17,50 USD fiyatla satışa sunuldu.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Hitachi, dünyanın en hızlı ve güçlü veri yönetim platformu VSP 5000’i tanıttı

Veri yönetimi ve depolama alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden Hitachi, kuruluşların dijital dönüşüm yolculuklarında rekabet avantajı ve daha iyi iş sonuçları elde etmeleri için tasarlanan dünyanın en hızlı ve güçlü veri yönetim platformu Hitachi Virtual Storage Platform 5000’i 4 Mart’ta İstanbul’da düzenlediği ve basın mensupları ile Türkiye’nin dört bir yanından gelen iş ortaklarının büyük ilgi gösterdiği bir etkinlikle tanıttı. Hitachi VSP 5000 IoT, yapay zekâ, makine öğrenimi ve diğer gelişen teknolojilerle birlikte veri miktarının her geçen katlanarak arttığı günümüzde kuruluşların veri yönetimi ile ilgili tüm ihtiyaçlarını karşılıyor ve veri yönetimine ölçeklenebilir, hızlı ve esnek bir yaklaşım getiriyor. Etkinlikte konuşan ve VSP 5000 ile veri yönetimi kurallarını baştan yazdıklarının altını çizen Hitachi Vantara Türkiye Genel Müdürü Önder Sönmez, “Kurumsal veri yönetimi ve depolama alanında akla ilk gelen isim olarak bugün dünyanın en hızlı ve güçlü platformu VSP 5000’in gücünü müşterilerimize ve iş

ortaklarımıza yakından gösterme fırsatı elde ettik. Sunduğumuz çözümlerle en uç noktalardan veri merkezlerine ve buluta kadar verilerinden en iyi şekilde faydalanmak ve verinin gerçek gücünü açığa çıkarmak isteyen kuruluşlara veri yönetimi ve depolamasına yönelik en iyi altyapı çözümlerini sunmakla kalmıyor şimdi ve gelecekte yaşayabilecekleri tüm zorlukları üstleniyoruz. Satış yapmaktan öte en büyük amacımız en iyi müşteri deneyimi ve memnuniyetini sağlamak. Bunun hem biz hem de iş ortağı ekosistemimizle kuruluşların alabileceği en iyi destek hizmetlerini sunuyoruz. Bu sayede gerçek toplam sahip olma maliyetlerini en aza indirebilmelerine olanak tanıyoruz” dedi.

Toplam sahip olma maliyetini yüzde 40’a kadar azaltıyor Etkinlikte Sönmez’den sonra söz alan Hitachi Vantara EMEA Bölgesinden Sorumlu Altyapı Müdürü Henry Schmidt, kuruluşların rekabette öne geçmek ve hayatta kalabilmek için teknolojiyle birlikte hızla gelişen ve her geçen gün katlanarak artan veri miktarıyla ortaya çıkan yeni kurallara altyapılarını uyarlamak zorunda olduklarını belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Artık rakiplere karşı avantaj elde etmek isteyen kuruluşların sahip oldukları ve-

riler üzerinde çok kısa süreler içinde analiz yapabilmeleri ve akıllı öngörüler alarak işlerini bu yönde geliştirmeleri gerekiyor. Ancak bunun için yapay zekâ, nesnelerin interneti ve diğer iş yükleriyle ortaya çıkan devasa miktarda veriyi işleyebilen yüksek performanslı, çevik ve ölçeklenebilir bir mimariye sahip çözümlere ihtiyaç duyuluyor. Dünyanın en hızlı ve güçlü mimarisine sahip Hitachi VSP 5000 ile kuruluşların bu ihtiyaçlarına karşılık veriyoruz. 21 milyon IOPS ve 70µs gecikme süresi ile sınıfının en iyi değerine ulaşan VSP 5000, rakiplerine göre 1,4 kat daha fazla hız sunuyor. Kuruluşların hem bugün hem de gelecekteki iş ihtiyaçlarını karşılayan VSP 5000 69 PB’ye kadar ölçeklenebilen kapasitesi ile verinin tetiklediği her türlü iş yükünü destekleyebiliyor. NVMe SSD, SAS SCSI SSD ve HDD’den oluşan karışık yapıyı tek bir ortamda destekleyen çözümümüz hem kapasite hem de performans açısından kolayca geliştirilebiliyor ve ölçeklendirilebiliyor. Toplam sahip olma değerinde yüzde 40’a varan düşüş sağlarken depolama birimlerini yüzde 60 daha verimli kullanabilir, yüzde 38’den fazla tekilleştirme performansı elde edebilirsiniz.” Hitachi VSP 5000, her ölçekte her işi yükü için hazır, ölçeklenebilen mimarisi ile kuruluşlara yeni nesil güçlü bir depolama ve altyapı temeli sağlıyor.

Sektör Market

Hitachi VSP 5000, performanstan ödün vermeden yüzde 100 veri erişilebilirliği ve kullanılabilirliği sunuyor…

IT

network

Vodafone’dan uzaktan eğitime 6 GB destek Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, müşterilerinin hayatını kolaylaştırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Vodafone, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından koronavirüs salgını nedeniyle okulların tatil edilmesi ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) vasıtasıyla uzaktan eğitim yapılmasına karar verilmesi üzerine kurumsal ve bireysel, faturalı ve faturasız tüm müşterilerine Mart ayı sonuna kadar bakanlığın sunduğu 3 GB desteğe ek olarak kadar 3 GB internet hediye etme kararı aldı. Vodafone böylece kurumsal ve bireysel tüm müşterilerine toplam 6 GB internet tanımlamış olacak. Kampanya kapsamında kurumsal ve bireysel, faturalı ve faturasız tüm Vodafone müşterileri, Milli Eğitim Bakanlığı’na ait olan eba.gov.tr ve EBA uygulaması üzerinden hizmet sunan Türkiye’nin dijital eğitim platformuna hiçbir ek işlem yapmadan erişim sağlayabilecek.

Vodafone, koronavirüs salgını nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitim kararı alınması üzerine müşterilerine 3 GB internet hediye edecek. Vodafone, Mart ayı sonuna kadar Eğitim Bilişim Ağı (EBA) içeriklerine erişmek isteyen kurumsal ve bireysel tüm müşterilerine bakanlığın 3 GB’lık desteğine 3 GB daha ekleyerek toplam 6 GB internet tanımlayacak… Engin Aksoy: Uzaktan eğitim alan öğrencilerimize altyapı desteği vereceğiz Türkiye olarak bu zorlu dönemi güç birliği yaparak ve gerekli önlemleri alarak aşacaklarına inandıklarını söyleyen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, şöyle konuştu: “Bireyler gibi şirketlerin de topluma karşı sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Şirketlerin, ticari faaliyetleri kadar sosyal sorumluluklarını da önceliklendirmesi ve kurumsal vatandaşlık bilinciyle hareket etmesi önem taşıyor. Vodafone

olarak bu inançla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile daha önce yaptığımız protokole göre bakanlığa ait olan eba.gov.tr ve EBA uygulaması üzerinden hizmet sunan eğitim portalına her ay 3 GB’a kadar ücretsiz erişim sağlanıyordu. Vodafone olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile olan protokoldeki faydaya ek olarak kurumsal ve bireysel, faturalı ve faturasız tüm müşterilerimize bu erişimi Mart sonuna kadar 3 GB daha artırma kararı aldık. İçinden geçtiğimiz ve tüm dünyayı etkileyen bu süreçte müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirmeye ve yanlarında olmaya devam edeceğiz. ”

31


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Çağrı Merkezi Sektörünün sağladığı istihdam 115 bin kişiye ulaştı Çağrı Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rengin Ağılönü, çağrı merkezi sektörünün pazar büyüklüğünün ise, önceki yıla göre yüzde 21 büyüme ile 7,5 milyar TL’ye ulaştığını açıkladı…

Sektör Market

Sektörde çalışanların yüzde 64’ü kadın

IT

network

Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD), her yıl güncelleyerek yayınladığı Türkiye Çağrı Merkezi Pazarı 2019 Araştırmasının sonuçlarını, İstanbul’da düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı. Çağrı Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rengin Ağılönü, derneğin yüzde 90’ını temsil ettiği çağrı merkezi sektörünün pazar büyüklüğünün önceki yıla göre yüzde 21 büyüme ile 7,5 milyar TL’ye ulaştığını açıkladı. Araştırma verileri, sektörün istikrarlı büyüme trendini 2019 yılında da devam ettirdiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, Türkiye genelinde hizmet veren müşteri temsilcisi sayısı yüzde 6,2 oranında artışla 102 bin kişi, yönetici ve destek kadrolarla birlikte toplamda sağlanan istihdam ise 115 bin kişi oldu. Bu rakamın yüzde 68’i dış kaynak çağrı merkezleri tarafından sağlanıyor. Sektörün, 2020 yılına ilişkin istihdam öngörüsü ise 117 bin kişi olarak açıklandı. Çağrı merkezi sektörünün son bir yılını detaylı analizlerle ele alan rapor, sektörde faaliyet gösteren 137 farklı firmayla yapılan anket çalışması ve 20 sektör lideriyle gerçekleşen birebir görüşmeler neticesinde oluşturuldu. Rapor, iç kaynak ve dış kaynak modeliyle çalışan şirketlerin yanı sıra her iki modeli de birlikte kullanan kuruluşları da kapsıyor.

Türkiye ekonomisine büyük katkı

32

ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Rengin Ağılönü, toplantıda yaptığı konuşmada, “Çağrı merkezi sektörü, oluşturduğu katma değer ve istihdam imkanlarıyla Türkiye ekonomisi için öne çıkan iş alanlarından biri olmaya devam ediyor. Çağrı merkezlerimizin Türkiye genelindeki dağılımına baktığımızda artık her ilde en az bir çağrı merkezi yatırımı olduğunu görüyoruz. Dijitalleşmeyle birlikte, markalar için müşteri deneyiminin ve memnuniyetinin önemi daha da arttı. Mobil uygulamaların giderek yaygınlaştığı yeni dünyada, çağrı merkezi sektörü için de yeni hizmet kanalları ortaya çıkıyor. Çağrı merkezi firmaları, bu çok kanallı hizmet yapısını birbiriyle bütünleşik bir şekilde yönetebilmek için, 2019 yılında dijitalleşmeye, daha nitelikli insan kaynağına ve hizmet kalitesini artırmaya yönelik yatırımlar yaptı. Sosyal medya, webchat ve chatbot gibi yeni hizmet kanallarının kullanım oranının her yıl artması bu yöndeki değişimi gösteriyor” dedi.

Çağrı Merkezi sektöründe kadın çalışan oranının yüzde 64 olduğunu vurgulayan Rengin Ağılönü, dernek olarak sektördeki kadınların kariyer gelişimlerinin desteklenmesi ve daha fazla kadın yönetici yetiştirilmesi için destek verdiklerini söyledi. Ağılönü, “Bu amaçla Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu adı altında bir alt komisyon kurarak çalışmalara başladık. ‘Hikayelerimiz Farklı, Yollarımız Ortak’ sloganıyla özellikle kadın liderlerin yetiştirilmesi ve kadının kariyer yolunda desteklenmesiyle ilgili çeşitli projelerimiz olacak” dedi.

Çağrı merkezi sektöründeki istihdamın yüzde 65’i telekomünikasyon, finans ve kamu sektörlerinde Türkiye Çağrı Merkezi Pazarı 2019 Araştırmasının sonucuna göre, Telekom, Finans ve Kamu sektörü, tüm sektördeki istihdamın yüzde 65‘ini sağlıyor. Dağılımdaki sıralamada ilk sırayı yüzde 33’lük payla Telekomünikasyon firmaları alırken, ikinci sırayı yüzde 16’lık payla Finans sektörü ve Kamu sektörü paylaşıyor. Bu sektörleri, yüzde 6’lık payla Bilişim ve e-ticaret sektörü takip ediyor.

İstihdamın yüzde 51’i Anadolu’daki illerimizde Çağrı merkezlerinde sağlanan istihdamın coğrafi dağılımına bakıldığında, üç büyük şehrin dışında kalan Anadolu illerindeki istihdam oranı yüzde 51 olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl sektörün yüzde 26’sını bünyesinde bulunduran İstanbul’daki mevcut yapılarda büyüme yüzde 35’e yükseldi. Ankara’nın istihdamdaki payı yüzde 4, İzmir’in ise yüzde 10. Ortaya çıkan bu tablo sektördeki istihdam dağılımının, üç büyük şehirden başlayarak diğer bölgelere doğru yayıldığını gösteriyor. Sektördeki çalışanların yaş ortalaması 26, üniversite mezunu olanların oranı ise yüzde 66. Araştırma, Müşteri Temsilcilerinin yüzde 46’sının çalışma süresinin 3 yılın altında olduğunu ortaya koydu.

Yabancı dilde Müşteri Temsilcisi sayısı önceki yıla göre yüzde 3 arttı Yabancı dilde hizmet veren Müşteri Temsilcisi sayısı 8.720 kişi ile bir önceki yıla göre yüzde 3 oranında küçük bir artış gösterdi. Almanca,

çağrı merkezlerinde en çok hizmet verilen yabancı dillerin başında geliyor. Çalışanların yüzde 48’i Almanca, yüzde 33’ü İngilizce, yüzde 8’i Arapça, yüzde 4’ü Fransızca, yüzde 2’si Rusça, yüzde 8’i ise diğer dillerde hizmet veriyor.

Dijitalleşme çağrı merkezleri için bir tehdit olmaktan ziyade bir fırsat ve güç Çağrı merkezlerinin tamamında telefon ile hizmet verilirken, özellikle sosyal medyadan hizmet veren firmaların oranı bu yıl yüzde 61’e yükseldi. Müşteri Temsilcileri ile yapılan webchat oranı yüzde 52, chatbot oranı ise yüzde 29 olarak gerçekleşti. Buradaki gelişim, dijitalleşmenin çağrı merkezleri için bir tehdit değil, bir fırsat ve güç oluşturduğu şeklinde yorumlanıyor.

Mevcut müşteriyi elde tutma çalışmaları ağırlık kazandı Çağrı merkezleri ile kurulan temasların içeriğine bakıldığında; gelen aramaların yüzde 45’ini ürün/hizmet bilgisi almayı amaçlayan aramalar oluştururken, giden aramaların yüzde 40’ının ise satış/pazarlama amacıyla yapıldığı görülüyor. Gelen aramaların yüzde 12’si şikâyet yönetimi, yüzde 11’i teknik destek, yüzde 10’u işlem, yüzde 5’i sipariş ve satın alma için yapılıyor. Giden aramaların ise yüzde 22’si şikâyet yönetimi-elde tutma, yüzde 23’ü geri dönüş-teknik destek, yüzde 12’si işlemtahsilattan oluşuyor.

Sektörün güçlü ve gelişmeye açık yönleri ÇMD Başkanı Rengin Ağılönü, genç işgücü, esnek yapılanma, teknolojiyi kullanma ve üretme, müşteri deneyimi süreçlerine katma değer yaratabilme gibi yönleriyle çağrı merkezi sektörünün giderek güçlendiğini vurgularken, algı/konumlandırma (markalar ve kamuoyu açısından), teşvik ihtiyaçları, nitelikli işgücü ihtiyacı ve yabancı dil eksikliğini, sektörün gelişime açık alanları olarak sıraladı. Ağılönü, “Daha katma değerli işlerin kurulduğu, insan aklı ve becerisine ihtiyaç duyulan süreçlerde çağrı merkezinin önemi daha da arttı. Sektörümüzün güçlü yanları olarak baktığımızda genç bir işgücünü sahibiz. Teknolojiye çok rahat adapte olan ve kullanabilen bir işgücümüz var. Firmalar kendi içlerinde esnek yapılanmalarını sağlayamadıkları durumda çağrı merkezleri part-time hizmet verme, evden çalışma imkanları sunuyor” dedi.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Casper Oyun Bilgisayarları öğrencilerle buluştu

Casper ürünlerine öğrencilerden tam not Mimarlık ve mühendislik fakülteleri öğrencile-

rinin yoğun ilgi gösterdikleri Casper standında fuar boyunca ürün incelemeleri, mülakatlar ve söyleşiler yapıldı. Yüksek performans gösteren ürünleriyle sektörde büyük gelişme gösteren Casper; ürünleri mesleklerinde kullanacak öğrenciler ve mezunlar tarafından tam not aldı. Öğrencilerin bilgi, yetenek ve becerilerini kullanarak ilgi alanlarını belirlemeleri konusunda da önemli bilgi ve görüşler veren Casper birçok mülakat yaparak staj ve işe alım konularında önemli adımlar attı. Casper Kurumsal İletişim Direktörü Ahmet Beliktay, “Mimarlık ve mühendislik alanında çalışacak öğrenci ve mezunların bilgisayarda en önem verdikleri özelliğin yüksek performans olduğunun bilincinde olarak, bu arayışa en iyi çözümler sunmak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Üretim, mühendislik, kariyer konularında öğrenci ve mezunlarımıza bilgi ve destek vermekten ötürü de çok mutluyuz” dedi. Tüm üniversite öğrencilerinin, iş arayışındaki mezunların, hatta lise öğrencilerinin dahi katıldığı fuarda konuşan TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Sektör olarak teknoloji ve hizmet sektöründe tamamen bizim seçtiğimiz 2’şer firmanın her gruptan temsil edildiği 85 firma, 46 tane firma mülakat yapıyor ve 15

kariyer öncüsü kariyer dersi veriyor. Gençler burada neye heveslenmeleri gerektiğini öğrenecekler, hayallerinin peşinden nasıl gideceklerini öğrenecekler, mülakatlara girenlerin iş sahibi olma umutları olacak ve hayatın diğer yönleriyle bütünleştirilmiş mesleki bilgileri de kariyer öncülerinden alacaklar. Bu yapıda yapılan bir kariyer fuarı yoktu, belki bu ilk olacak. Şirketlerin de kendilerine iş kaynağı oluşturacak kaynaklar bulmasına fırsat verdik. Her yıl da geleneksel olarak buna devam edeceğiz. Öğrencilerin hangi mizaca uygunsa ona göre mesleki seçimlerine karar vermesi gerekir. Temel kazanımlarını gerçekleştirmiş bir nesil yetiştirmemiz gerek” diye belirtti. İş ve staj olanaklarının önemini vurgulayan öğrenciler fuarda yaptıkları mülakatların gelecekleri için atılan en büyük adımlardan biri olduğunu belirttiler. Türkiye’nin lider teknoloji firmalarından Casper ile meslek seçimi, yüksek eğitimleri ile ilgili planları, yetenek ve becerileri doğrultusunda doğru kariyer hedeflerine yönlenmeleri konularında söyleyşiler yapan öğrenciler staj ve çalışma imkanları konularında da firmadan destek sözü aldılar.

Sektör Market

Öğrencileri mezun olmadan iş dünyası ile tanıştırmayı hedefleyen TEDÜ Kariyer Merkezi’nin bu yıl düzenlediği fuara sektörün önde gelen firmaları katılım gösterdi. Teknoloji alanında ülkenin önde gelen firması Casper’ın da katıldığı fuarda öğrenci ve yeni mezunlar profesyonel hayata daha kolay geçiş yapmalarına yardımcı olabilecek önemli deneyimlerde bulundurlar. Öğrencilerin meslek seçimi, sektör ve çalışma alanları ile ilgili planlarında karşılarına çıkacak seçeneklerle ilgili bilgi alan öğrenciler teknoloji alanındaki kariyer olanakları ile ilgili 28 yılık Türk firması Casper ile görüşmelerde bulundular. TEDÜ kolej kampüsünde düzenlenen fuara, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) Türkiye Rafineri ve Petrokimya İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Levent Kocagül, TAV Havalimanları Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ile Türkiye’nin önde gelen 85 firma yer aldı. Ayrıca Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen fuara katılarak, stantları gezdi.

Ankara’da Türk Eğitim Derneği Üniversitesi’nin (TEDÜ) düzenlediği ‘WanTED İş ve Kariyer Fuarı›nda üniversite öğrencileri ve iş arayışındaki mezunlar Casper ile bir araya geldi. Alanında uzman firmaların katıldığı fuarda; teknoloji sektörü, ürünler ve firma hakkında bilgi alan öğrenciler, kariyer olanakları hakkında da Türkiye’nin teknoloji markası Casper ile görüştüler, oyun ve performans bilgisayarlarını deneyimlediler.

IT

network

Schneider Electric, Arena Bilgisayar ile distribütörlük anlaşması imzaladı Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde dünya çapında uzman olan Schneider Electric’in 2007’de bünyesine kattığı, güvenilir güç ve fiziksel IT altyapısında yaklaşık 40 yıllık küresel tecrübeye sahip markası APC, Türkiye’deki faaliyetleri kapsamında önde gelen teknoloji ürünleri tedarikçi ve tedarik zinciri yönetimi sağlayıcılarından Arena Bilgisayar ile distribütörlük anlaşması imzaladı. APC by Schneider Electric, dünya çapında ilklere imza atan yenilikçi çözümleri ile kesintisiz güç kaynaklarından, hassas soğutma cihazlarına, kabinlerden veri merkezi yönetim yazılımına kadar çok geniş bir ürün gamına sahip. Anlaşma kapsamında Arena Bilgisayar, Türkiye’de güç ve IT altyapılarında dönüşüm yaratan bu ürünleri 10.000’in üzerinde aktif satış noktasıyla son kullanıcılarla buluşturacak.

Güvenilir güç ve IT alanında küresel çapta ilklere imza atan APC by Schneider Electric’in Türkiye’deki distribütörü Arena Bilgisayar oldu… Veri merkezi aktif elemanları olan server, storage ve network ekipmanlarının yanı sıra tüm APC Data Center alt yapı ürünlerini de portföyüne ekleyerek, veri merkezleri için uçtan uca çözüm sunacak. 1991’de İstanbul’da kurulan ve 400’ü aşkın dünya markasının temsilciğini üstlenen Arena Bilgisayar, Türkiye’nin önde gelen teknoloji ürünleri tedarikçi ve tedarik zinciri yönetimi sağlayıcılarından biridir. Yeni anlaşma kapsamında APC by Schneider Electric ürünlerini 7x24 erişim imkan-

ları, fiyat ve ödeme esneklikleri, lojistik, teknik danışmanlık ve destek hizmetleri ile güçlü bir değere dönüştürecek. Bu stratejik iş birliği ile iki şirket, müşterilerinin IT gereksinimlerine özel ve farklı yaklaşımlar oluştururken, geniş partner ağı ile hızlı bir operasyonel süreç sağlayacak. Tüm dağıtım kanallarındaki tedarikçi ve iş ortaklarının işlerini geliştirmelerine ve müşterilerinin ihtiyaç duydukları en yeni teknoloji ürünlerine kolaylıkla ulaşabilmelerine olanak sunacak.

33


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Sektör Market

Termal kameralar virüse karşı tedbiri kolaylaştırıyor

IT

network

34

Termal kameralar, iç mekanlarda noktasal ısı ve yüksek ateş tespitine yönelik kullanımıyla bulaşıcı hastalıkların yayılma riskinin yüksek olduğu yerlerde stratejik noktalara konumlandırılarak vücut ısısı normal değerlerin üzerinde olan kişilerin riskli bölgeye girmeden engellenmesine olanak sağlıyor. Ortamdaki yüksek ısıları tespit edebilen termal kameralar hakkında konuşan Sensormatic Teknoloji Yönetimi Direktörü Dr.Serdar İnce, “Termal kameralar, noktasal ısı tespiti ve istendiğinde derece ölçüm özelliği ile toplumsal mekanlarda kullanımda fayda sağlıyor. Son dönemde maalesef ülkemizde de rastlanan Coronavirüs gibi üzücü olaylarda tedbir almayı kolaylaştırabiliyorlar. Örneğin bu cihazları 36oC vücut sıcaklığına ayarlayarak, güvenli bir mesafeden kişilerin yüksek ateşi olduğunu anlamak mümkün oluyor” dedi.

Yeni Coronavirüs salgını sonrasında özellikle halka açık mekanlardaki endişe artarken, normal değerlerin üzerindeki ısıyı algılayabilen termal kameralara yönelik talep artıyor. Noktasal ısı ve yüksek ateş tespitine yönelik bu kamera çözümü, ateşi olağan değerlerin üzerindeki kişileri tespit ettiğinde alarm veriyor. AVM, ofis, okul, hastane, havalimanı gibi ortamlarda yüksek riskin önüne geçiyor Termal kameralar, kalabalık ortamlarda hızlı bir şekilde kontrol gerçekleştirebilmeleriyle yüksek risk oluşmasının önüne geçiyor. Isı bilgisini veriye dönüştürerek belirli bir nesne ya da görüntüyü analiz edebilen cihazlar, AVM, ofis, okul, hastane, toplu taşıma istasyonları,

havaalanları, iş yerleri ve diğer binalarda kontrol amacıyla kullanılabiliyor. Termal kameraların mobil, duvar ya da tavana monte edilebilen seçenekleri de var. Kameralar 5 metreye kadar güvenli bir mesafeden, 35 derecelik görüş açısı içerisinde noktasal ve bölgesel ölçüm yapabiliyor. Kesintisiz video kayıt özelliğine sahip termal kamera çözümleri, 6 farklı ısı sınırı belirleme olanağı sağlıyor ve her biri için alarm ile uyarı yapabiliyor.

Korona Virüsü, Çin’den elektronik cihaz sevkiyatını sıkıntıya soktu Hakan Ünlü önerilerini, ESET tarafından Antalya’daki The Marmara Oteli’nde düzenlenen ‘Security Days 2020‘ toplantısında dile getirdi. “Eski cihazlarınıza iyi bakın, yenisine ulaşmak bir süre için sorun olabilir“ diyen Ünlü, şu tavsiyelerde bulundu: •Güncelleyin! Hem işletim sistemi hem de kullandığınız yazılımlara yönelik güncelleme uyarılarını dikkate alın ve sistem yamalarını yüklemeyi ihmal etmeyin! Yamalar, sistemin doğru çalışmasını sağlıyor. İşletim sisteminde oluşan açıklar ise siber suçlular tarafından virüs bulaştırma kapısı olarak değerlendiriliyor. • Yedekleyin! Önemli verileri ve fotoğraflarınızı mutlaka başka bir dijital ortam veya cihaza yedekleyin. Böylece bilgisayarınız, tabletiniz ya da akıllı telefonunuz bozulduğu veya kaybolduğu zaman verilerinizi de kaybetmemiş olursunuz. • Performans tüketen gereksiz uygulamaları silin! Temizlik yapın ve buna bilgisayarınızın masaüstünü temizlemekle başlayın. Gereksiz dosyaları silin, kullanmadığınız programları denetim masasındaki “Program Kaldır“ bölümünden kaldırın. Geçici dosyalarınızı temizleyin ardından çöp sepetini boşaltın. Aynı işlemi tablet ve telefonlarınıza da uygulayın. Yer kaplayan ve performans emen gereksiz uygulamaları silin. • Bilgisayarınıza virüs bulaştırmamaya bakın! Her gün 350 bin yeni virüs, dijital dünyaya salınıyor. Tek başına mücadele edemezsiniz. Güncel ve lisanslı bir güvenlik yazılımı en yeni

Dünyayı etkisi altına alan Korona virüsü, çoğu Çin’de üretilen bilgisayar, tablet ve telefonların Türkiye’ye sevkiyatını sıkıntıya soktu. Stoklar eridikten sonra yeni cihazlara nasıl ulaşılacağı belirsizliğini korurken, siber güvenlik kuruluşu ESET, hali hazırda kullanılan cihazlara daha özenli bakılmasını tavsiye etti. ESET Türkiye Dağıtıcı Kanal Müdürü Hakan Ünlü, cihaz ve verilerin sağlığı için önerilerde bulundu. saldırılara karşı cihazlarınızı korur. ESET, en uygun alternatiflerle bu konuda kullanıcılara yardımcı olur. • Telefonunuza bilgisayar muamelesi yapın! İnternete artık telefondan bağlanıyoruz. Hatta telefonlar sayesinde her an online durumdayız. Siber suçlular da bunun farkında. Bilgisayarlara yönelik siber tehditlerin neredeyse tamamı artık telefon ve tabletlere uyarlandı, hatta telefonlara özgü saldırılar da gelişti. Bu nedenle telefonunuza bilgisayar muamelesi yapın ve bir mobil güvenlik yazılımıyla koruyun. • Parola değişikliğini alışkanlık haline getirin! Şifre ve parolalarımız, en önemli güvenlik kalkanlarından biri olmayı sürdürüyor. Bu nedenle üşenmeyin; e-postalarınızda, sosyal medyada, alışveriş ve bankacılık işlemlerinizde kullandığınız parolaları mümkünse üç, olmuyorsa da altı ayda bir yenileyin. Şifrelerinizi “123456“ gibi basit değil, harfli-rakamlı karmaşık şekilde oluşturun. • Siber olmayan hırsızlara karşı da dikkatli olun! Bilgisayarın, tabletin veya cep telefonunun çalınması, keyfinizi de gününüzü de berbat edebilir. Riski minimize etmek için cihazlarınızı güvenli yerde tutun ve mümkünse

güvenlik kilidi kullanın. • Cihazınızı tozdan ve kumdan uzak tutun! Taşınabilir bilgisayarları soğutmak için kullanılan aktif fanlar, toz ve kum gibi cisimlere karşı oldukça hassastırlar. Bilgisayarın içine kaçabilecek toz ve kum parçacıkları, fanı kısa sürede kullanılmaz hale getirerek bilgisayarın aşırı ısınmasına ve sıcaktan zarar görmesine sebep olabilir. Aynı şekilde telefonlarınızı da tozdan koruyun. Antistatik temizleyicilerle cihazlarınızı düzenli olarak temizleyebilirsiniz. • Cihazlarınızı serin tutun! Yüksek sıcaklıklar her zaman elektronik cihazların düşmanıdır. İşlemcinin çok fazla ısınmasına, pil ömrünün azalmasına ve bilgisayarın düzgün çalışmamasına yol açabilir. Uzun şekilde yüksek ısıda kullanım, kalıcı hasarlara da sebep olabilir. • Suyla temastan kaçının! Tüm elektronik cihazlar sıvı temasına karşı da hassastırlar. Bilgisayar, tablet veya telefon çalışırken meydana gelen sıvı teması, kalıcı hasarlara dönüşebilir. Sıvı temaslarında yapılacak en iyi şey, hemen cihazın gücünü kesip, pilini çıkarmak ve olabildiğince yakın bir zamanda yetkili bir servise ulaştırmaktır.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

HUAWEI P40 lite çok yakında Türkiye’de! HUAWEI P40 lite, en yeni teknolojiyi mükemmel bir kullanıcı deneyimiyle sunacak yepyeni bir tasarımla Türkiye’de satışa sunuluyor. HUAWEI P40 lite ile yenilikçi dörtlü arka kamera, yüksek pil kapasitesi ve güçlü Kirin 810 Chipset çarpıcı bir tasarımla bir araya geliyor…

Eşsiz ve şık AI dört kamera yeni trendler belirliyor HUAWEI P40 lite, benzersiz, trend belirleyici bir matris düzenlemesine sahip dörtlü arka kamerasıyla büyük bir atılım gerçekleştiriyor. 48MP ana kamera, çerçeveli kompozisyon teknolojisini destekliyor ve hızlı bir şekilde arka arkaya çekilen birden fazla fotoğrafı birleştirerek şaşırtıcı renkler üretiyor. 8MP ultra geniş açı objektif, kullanıcıların daha fazla çekim yapması için 120° görüş alanı sunuyor ve manzara, mimari, grup fotoğrafları için ideal özellikler taşıyor. Makro Lens ise 4 cm mesafeye yakın nesnelere odaklanarak güçlü kuruluma çok yönlülük katıyor. Dört kameralı kurulum ayrıca daha ileri düzey portreler ve sığ alan derinliği efektlerini simüle etmek için de AI ile çalışan bir Bokeh Lens içeriyor. HUAWEI P40 lite’deki dört kameralı sistem Süper Gece Modu’nu destekliyor ve bu sayede kullanıcıların hareket halindeyken tripod kullanmadan harika gece fotoğrafları çekmelerini sağlıyor. HUAWEI P40 lite, arka plan müziği eklemek ve görüntüleri kırpmak için kullanılan güçlü bir AI Video Düzenleyici’yi de destekliyor. Bu sayede kullanıcıların nerede olurlarsa olsunlar kaliteli sosyal medya içeriği oluşturmalarını da kolaylaştırıyor. Ek olarak, HUAWEI’nin SoC içine yerleştirilmiş dördüncü nesil ISP›si, gürültü azaltma ve aşırı pozlama düzeltmesi de dahil olmak üzere bir dizi özelliği destekleyen yazılımlarla birlikte çalışıyor.

Mükemmel ve kesintisiz eğlence Akıllı telefon yongaları için üretim süreci, per-

İkonik tasarım ve süper gece selfie HUAWEI P40 lite, çentiksiz son teknoloji HUAWEI Punch FullView Ekranı sunuyor. 6.4 inç HUAWEI Punch FullView Ekran, sürükleyici bir izleme deneyimi sunarak yüzde 90.6’lık yüksek bir ekran-gövde oranına sahip Full HD + çözünürlüğü ve geniş renk gamını destekliyor. HUAWEI P40 lite’nin ön kamerası, tüm aydınlatma koşullarında çarpıcı selfie’ler çekmek için Super Night Selfie 2.0 ile birlikte geliyor. Gelişmiş AI algoritmalarından yararlanan kamera, kullanıcıların minimum çabayla muhteşem selfie’ler çekmelerine yardımcı olmak için hem fotoğraf konusunu hem de arka planı optimize ediyor. HUAWEI P40 lite’nin arka tarafı, koruyucu katmandaki metalik vurgularla kaplanan çarpıcı renklere sahip. Dört tarafı kavisli olan kompakt cihaz rahat bir tutuş özelliği de sunuyor. Akıllı telefon, daha yüksek başarı oranıyla daha hızlı

kilitlenen yenilikçi, yana monte edilmiş bir parmak izi güç düğmesine de sahip.

Akıllı deneyim, akıllı bir yaşam tarzı sağlıyor EMUI10 ile HUAWEI P40 lite, tamamen sezgisel, kullanıcı dostu bir kullanıcı arayüzünde sunulan akıllı özelliklerle donatıldı. Dark Mode ise gelişmiş metin okunabilirliği, okuma konforu ve kullanıcı arayüzünde genel tutarlılık sağlamak için insan gözü ergonomisine göre yeniden tasarlandı. HUAWEI AppGallery – Dünyanın 3. En Büyük Uygulama Mağazası Nisan 2018’deki lansmanından bu yana inanılmaz bir hızla büyüyen HUAWEI AppGallery, dünya çapında 400 milyon kullanıcıya açık, güvenli ve yenilikçi hizmeti sunuyor. İki yıldan az bir süre içinde HUAWEI AppGallery 170’ten fazla ülkeye sunulacak. HUAWEI AppGallery tam döngü güvenlik ve koruma ile birlikte geliyor. Tüm uygulamalar, geliştiricilerin uygulamalarının kötü amaçlı etkinliklerden korunmasını önlemek için katı bir doğrulama testinden geçiyor. Çocuklar için güvenli bir ortam oluşturmak ve yaş aralıklarına uygun olmayan uygulamaları filtrelemek için yaş derecelendirme sistemi de mevcut. AppGallery, kullanıcıların hassas verilerini ve gizliliğini korumak için en üst düzeyde doğrulama uyguluyor. Biyometrik veriler gibi kişisel olarak duyarlı bilgiler asla HUAWEI cihazının dışında işlenmiyor ve kullanıcıya kişisel verileri üzerinde tam kontrol sağlanıyor. EMUI, kullanıcıların uygulama izni üzerinde kontrol sahibi olmasını sağlar. Daha da önemlisi, tüm kullanıcı verileri anonimleştirilir ve her kullanıcının bölgesine karşılık olarak yerel depolanır. Gece Siyahı, Sakura Pembesi ve Yeşil renk seçenekleriyle sunulan HUAWEI P40 lite, Nisan başında Türkiye’de satışa sunulacak.

Sektör Market

Kullanıcılarına yepyeni bir teknoloji deneyimi sunan HUAWEI P40 lite, fotoğraf, eğlence ve fiyat/performans özellikleriyle dikkat çekiyor. HUAWEI P40 lite, HUAWEI Mate 30 Pro’dan sonra HUAWEI AppGallery ve Huawei Mobil Servisleri ile piyasaya sürülen ilk HUAWEI cihazlarından biri olacak. HUAWEI’nin resmi uygulama mağazası HUAWEI AppGallery, HUAWEI cihazlarının sunduğu benzersiz yetenekleri (HiAI ve bağlantı, medya, sistem ve güvenlik yetenekleri gibi) en sevilen uygulamaların dünyasına taşıyor.

formansı ve güç tüketimini doğrudan etkiliyor. Kirin 810, sektör lideri 7nm işlemciyle üretiliyor. 8nm çiplerle karşılaştırıldığında Kirin 810, yüzde 50 daha yüksek bir transistör yoğunluğuna sahip ve yüzde 20 daha düşük güç tüketimi sunarak mükemmel performans ve güç verimliliği sunuyor. Sistem üzerinde yer alan yapay zeka zamanlamasıyla birlikte, sekiz çekirdekli CPU ve Mali-G52 MP6 GPU güçlü hesaplama yeteneğine de sahip. Grafik ayrıntılarını işlemede en üst seviyede olan sistem, HUAWEI’nin kare hızı artışı ve pil tüketimini azaltma gibi oyun merkezli en yeni GPU Turbo teknolojisini de destekliyor. HUAWEI P40 lite, kullanıcılara tamamen yükseltilmiş oyun deneyimi sunuyor. Yüksek hızlı 6GB RAM, CPU ve GPU’nun güçlü performansını mükemmel bir şekilde ortaya çıkarmasına yarıyor. İster uygulama başlatmak ister video düzenlemek ister zorlu oyunlar çalıştırmak için olsun kullanıcılarına kesintisiz bir eğlence deneyimi yaşatıyor. Oyun içi sohbet kutusu, konumunu ve boyutunu esnek bir şekilde ayarlayarak oyun arayüzüne sığıyor ve kullanıcılar eğlenceli oyun anlarını kaçırmadan aynı anda hem oynayıp hem sohbet edebiliyor. Her zaman harekete geçmeye hazır olan P40 Lite, TÜV Rheinland sertifikalı 40W HUAWEI SuperCharge çözümünü destekleyen yüksek kapasiteli 4200mAh pil çözümünü sunuyor. Telefon sadece 30 dakikada yüzde 70 oranında şarj edilebiliyor.

IT

network

35


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Citrix iş sürekliliğinin 7 temel öğesi hakkında uyardı

Sektör Market

İşinizde aksaklığa neden olabilecek şeyleri düşünmek pek de eğlenceli değil; kasırgalar, tsunamiler, kar fırtınaları, salgın hastalıklar, depremler, hortumlar, terör, seller, yangınlar ve hatta suyun kesilmesi gibi oldukça küçük olaylar veya ofisin taşınması gibi planlanmış bir olay. Bunlar, üst düzey yöneticilerin ve BT liderlerinin uykularını kaçıran türde şeyler…

IT

network

En iyi çözüm: Etkiyi asgari düzeye indirgeyeceğine ve işletmenizi her koşulda çalışır durumda tutacağına güvenebileceğiniz güçlü bir iş sürekliliği stratejisi. Citrix EMEA Gelişen Pazarlar Satış Mühendisliği Direktörü Sevi Tüfekçi’ye göre, şu yedi öğe, her etkili iş sürekliliği stratejisinin temel bileşenlerini oluşturuyor.

1. Açık bir biçimde tanımlanmış ekip Bir acil durumda, insanlar sorumluluğun kimde olduğunu merak etmemeli. Kuruluşunuzun her biriminden, faaliyet gösterdiğiniz her lokasyondan üyelerin katıldığı bir iş sürekliliği ekibi oluşturun. Bu kişiler, yerel olaylara yerel müdahaleyi ve aynı zamanda hem yerel hem de daha geniş kapsamlı acil durumlar için kuruluş çapında müdahaleyi yönetir. Planı güncel tutmak ve gerçek bir acil durum sırasında baskı altında çalışabilmek için ihtiyaç duydukları aşinalığı elde etmek için planlamaya ve testlere sürekli olarak katılmaları gerekir. Üst düzey destek, iş sürekliliğinin gerekli ilgiyi görmesinin ve kaynakları almasının sağlanması bakımından asli önem taşır.

2. Ayrıntılı bir plan

36

İş yaptığınız her yerde ortaya çıkabilecek türde aksaklıkları enine boyuna düşünün. En kötü senaryoyu göz önüne alın ve en önemli operasyonlarınızı sürdürmek için ne yapmanız gerektiğini belirleyin. Kurtarma önceliklerinizi gelir, yasal düzenlemeler açısından etkiler, markaya ilişkin endişeler, müşterilerin korunması gibi kuruluşunuz açısından en önemli olan hususlar doğrultusunda derecelendirin ve ardından bunları uygulamalarla, insanlarla, tesislerle ve ekipmanla ilişkilendirin. İş sürekliliği

ekibiniz bu analiz üzerinde uzlaşmaya vardıktan (her zaman kolay olmayabilir) sonra, kurtarma stratejilerini ve her süreçle bağlantılı maliyetleri belirlemeye başlayabilir. Bu aynı zamanda, en kritik uygulamaların belirlenmiş bir kurtarma süresi hedefi ve kurtarma noktası hedefi dahilinde işletme tarafından kullanılabilir olmasının BT tarafından sağlanmasına yardımcı olur.

masından daha önemli değildir. İtfaiye ve polis gibi yerel kurumlar ile acil durumlara müdahale ekipleri gibi federal kurumlar, programınız için acil durumlara müdahale eğitimi ve başka şekilde rehberlik sağlayabilir. Prosedürlerinizi iş gücünüze, tesislerinize ve lokasyonlarınıza uyarlayın ve bunları tüm personelinizle düzenli olarak gözden geçirin ve test edin.

3. Etkili testler

6. İş kaynaklarına kesintisiz erişim

Güncel olmayan ya da etkisiz bir iş sürekliliği planı, hiç plan olmamasından daha kötü olabilir, size gerçek olmayan bir güven hissi verebilir ve işler kötüye gittiğinde zorlanmanıza yol açabilir. BT ortamınızdaki, iş önceliklerinizdeki, operasyon yapınızdaki ve diğer etkenlerdeki değişiklikleri yansıtmak için planınızı en az yılda bir defa ve ideal olarak daha sık bir biçimde inceleyin ve güncelleyin. Yine en az yılda bir defa olmak üzere, uygulama kurtarılabilirliğinden kriz iletişimlerine kadar her hususu kapsayan tam simülasyonlar gerçekleştirin. Bunları, sizi tetikte tutmak için olağanüstü durum senaryolarına yeni zorluklar ekleyen düzenli masaüstü alıştırmaları ile tamamlayın.

4. Kriz iletişimleri Etkili iletişim, panik ile acil duruma sorunsuz müdahale arasındaki farkı yaratabilir. Telekom, e-posta, anons sistemi, intranet, anında ileti, kısa mesaj ve şirket web sitesi dahil olmak üzere tüm iletişim kanallarını kapsayan bir araç takımı oluşturun. Gerçek bir acil durum sırasında hızla güncellenebilmesi için önceden örnek acil durum mesajı taslakları oluşturun ve basın bültenleri, sosyal medya güncellemeleri ve şirket sözcüleri ile mülakatlar aracılığıyla halka tutarlı bir mesaj iletmeye hazır olduğunuzdan emin olun.

5. Personel güvenliği Hiçbir şey insanların güvende tutul-

İnsanları çalışır durumda tutmak önemlidir—yalnızca üretkenliğin sürdürülmesi için değil, aynı zamanda verilerin korunması ve müşterilerinizin sorunlarının çözümsüz kalmamasının sağlanması için. Uzaktan erişim teknolojileri, insanların ev, bir otelin konferans salonu, bir arkadaşın evi veya diğer herhangi bir yer olması fark etmeksizin, güvenli ve konforlu olan herhangi bir yerden çalışmasına olanak sağlar. Mobil çalışma tarzlarına olanak sağlayan kuruluşlar, bu senaryoda rakiplerinin çok daha ilerisindedir. Tamamen farklı bir çalışma biçimi olarak olağanüstü durum moduna alışmak zorunda olmak yerine, insanlar yalnızca her zaman kullandıkları aynı uzaktan erişim araçlarını, yalnızca farklı bir fiziksel ortamdan kullanmaya devam ederler.

7. Kesintisiz BT operasyonları Veri merkezi sürekliliği son öğedir. Çoğu büyük kuruluş, zaten ölçek ve yedeklilik için birden fazla veri merkezine sahiptir. Birinin herhangi bir nedenle—planlanmış ya da planlanmamış bir biçimde—çevrim dışı hale gelmesi durumunda, insanlar aynı uygulamalara ve verilere erişmek için sorunsuz bir biçimde bir başka veri merkezine geçebilmelidir. Altyapınızın hızlı, otomatik bir biçimde yedek sisteme geçiş, yük dengeleme ve ağ kapasitesi bakımından bu müdahaleyi destekleyebileceğinden emin olun.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Turkcell’e finansman alanında rekor sayıda ödül

“Borç ve sermaye piyasalarındaki öncü konumumuzu pekiştirdik” Turkcell, Londra merkezli GFC Medya Grubu tarafından yılın en iyi finansman işlemlerini ödüllendirmek için düzenlediği geleneksel Bonds&Loans Awards Türkiye 2020’de bir rekora imza attı. Geçtiğimiz yıl 4 dalda ödül alan Turkcell, bu yıl tam 6 dalda ödüle layık görüldü. Turkcell, 2019 yılında gerçekleştirdiği uzun vadeli iki kredi ve sukuk işlemleri ile ikişer kategoride ödül kazanarak organizasyon tarihinde tek seferde en çok ödül kazanan şirket olmayı başardı.

Turkcell’in Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Osman Yılmaz, Bonds&Loans Awards Türkiye organizasyonunda son üç yılda toplam 11 ödül kazandıklarını vurgularken, “Turkcell olarak kazandığımız bu ödüllerle borç ve sermaye piyasalarındaki öncü konumumuzu pekiştirmiş olduk” dedi. Yılmaz, “2019 yılında Turkcell üç farklı uzun vadeli finansman işlemi gerçekleştirdi. Bunlar İsveç İhracat Kredi Kuruluşu sigortası kapsamında yapılan 150 milyon ABD Doları tutarında 10 yıl vadeli kredi, Sürdürülebilirlik Endeksli 50 milyon Euro tutarında 3 yıl vadeli kredi ve 325 milyon TL tutarında sukuk ihraç-

larıydı. Bu üç işlem piyasa katılımcıları ve ödül komitesi tarafından takdirle karşılandı. Böylece Bonds & Loans’dan geçen yıl aldığımız 4 ödüle bu yıl 6 yeni ödül daha ekledik. Önümüzdeki yıllarda yeni finansman ürünleri ve özellikle sürdürülebilir finansman alanında yapacağımız işlemlerle pazara liderlik etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Turkcell’in bu yıl Bonds&Loans Awards’da ödül kazandığı kategoriler şöyle: • Yılın ECA Finansmanı İşlemi • Yılın İhracat Finansmanı İşlemi • Yılın Yapılandırılmış Finansman İşlemi • Yılın Altyapı Finansmanı İşlemi • Yılın Kurumsal Tahvil İşlemi • Yılın İslami Finansman İşlemi

Sektör Market

Turkcell, Türk sermaye piyasaları ile finans sektörünün en saygın ödüllerinden Bonds&Loans Awards Türkiye 2020’de 6 ödüle layık görüldü. Turkcell kazandığı ödüllerle, organizasyon tarihinde bir gecede en çok ödüle layık görülen şirket unvanını da elde etti...

IT

network

Türk Telekom: “Değerli Hissettirir” Türkiye’yi geleceğe taşıyacak yolun önderliğini üstlenen Türk Telekom, yeni dönemin başlama vuruşunu yaptı. Kurumsal marka vaadini; ‘Değerli Hissettirir’ olarak belirleyen Türk Telekom’un yeni reklam yüzü ise Kenan İmirzalıoğlu oldu… Türk Telekom, temsil ettiği temel değerler doğrultusunda belirlediği kurumsal marka vaadini, düzenlediği basın toplantısında açıkladı. Türk Telekom CEO’su Ümit Önal; “Yeni dönemimizi tanımlarken; 180 yıldır bu topraklarda yaşayan insanlara hizmet sunan Türk Telekom’un her bir köşesine sinmiş, çalışanları dâhil tüm paydaşların paylaştığı ‘temel duyarlılık noktasını’ ifade edebilmeyi hedefledik. Ve sihirli cümlemizi ‘Değerli Hissettirir’ olarak belirledik. Bugünden itibaren Türk Telekom olarak yaptığımız her işte sözümüz, her ilişkide pusulamız ‘Türk Telekom Değerli Hissettirir’ olacak. Türk Telekom’da çalışan herkes, Türk Telekom’dan hizmet alan her bir müşteri, Türk Telekom ile iş ortaklığı yapan her bir tedarikçi, paydaş kendisini artık daha değerli hissedecek” diye konuştu. Önal, “Teknoloji gibi dünyayı geleceğe taşıyan bir alanın liderliğini yapıyoruz. Geleceğin Türkiye’si için en ileri teknolojileri millî kaynaklarla geliştirmek ve ülkemizin ihtiyaç duyacağı yeni nesil teknoloji altyapısını kendi

kaynaklarımızla sunmak için gece-gündüz çalışıyoruz. İşte bütün bunları yaparken de gücümüzü ülkemizden, bizi biz yapan değerlerden alıyoruz. Odağımıza insanı alarak geliştirdiğimiz ‘Türk Telekom Değerli Hissettirir’ söylemimiz de 17 değere işaret ediyor: İnsan odaklılık, cesaret, dürüstlük, samimiyet, yalınlık, liderlik, yenilikçilik, çeviklik, genç ruhlu, heyecanlı, toplumsal bir meselesi olan, sosyal sorumluluk sahibi, geçmişiyle barışık, yerli ve millî, değerlere önem veren, üretken ve paylaşımcı…” dedi.

2020’de 5,8 milyar TL’lik yatırım hedefi Yeni dönemi, müşteri odaklılık üzerine inşa ettiklerinin altını çizen Önal, “Bugün, ülkemizin dört bir köşesine en iyi hizmeti sunmak için dur durak bilmeden çalışıyor, uçtan uca, köşe bucak yatırım yapmadık yer bırakmıyoruz. Türk Telekom’un altyapısı demek Türkiye’nin altyapısı demek. Bu bilinçle; 2020’de müşteri deneyimini daha da ön plana çıkararak millî teknoloji dönüşümünün

her adımında var olmayı sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu. Önal; “Fiber altyapıyı son 10 yılda 10 katına çıkardık. Sadece 2019’da 3,2 milyon yeni haneyi fiber internetle tanıştırdık. 5G’ye en hazır operatör konumundayız. 2020’de 5,8 milyar TL’lik yatırım hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Yeni reklam yüzü Kenan İmirzalıoğlu ‘Türk Telekom Değerli Hissettirir’ ile ilgili reklam kampanyası hazırlayan Türk Telekom’un iletişim çalışmalarındaki yeni reklam yüzü de Kenan İmirzalıoğlu oldu. Kenan İmirzalıoğlu’nun rol aldığı ilk Türk Telekom reklam filmi de dün (12 Mart Perşembe) yayına başladı. Basın toplantısında açıklama yapan İmirzalıoğlu; “Türk Telekom gibi Türkiye’ye değer katan, ülke tarihine tanıklık etmiş köklü bir şirketle bu yola çıkmış olmak bana büyük gurur verdi” dedi.

37


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Hitachi, 22,7 milyar dolar yatırım yapacak

Sektör Market

Topluma katkı sunma misyonunu üstün, orijinal teknoloji ve ürünler geliştirerek sürdüren Hitachi, 2020’de kutladığı 110. yılında değişen dünyanın öngörülen kaynak, iklim ve nüfus değişimi gibi sıkıntılarına çözüm getirebilmek için Sosyal İnovasyonda liderlik hedefliyor. Şirket, 2019’da açıkladığı Orta Vadeli Yönetim Planı’nın odak noktasına yerleştirdiği Sosyal İnovasyon işine 3 yıl içinde toplam 22,7 milyar dolar yatırım yapacak…

IT

network

Faaliyette olduğu her dönemde kendi teknolojileri ile ürün geliştirme ve üretim yapan Hitachi, kurulduğu 1910 yılından bu yana büyük ölçekli sistemlerle altyapıların ve BT’nin dönüşümünde önemli bir rol oynadı.

Topluma fayda sağlayan kuruluş ruhu geri dönüyor Topluma üstün, orijinal teknoloji ve ürünler geliştirerek katkı sağlama misyonunu ilk günden beri koruyarak kuruluş ruhunu koruyan Hitachi’nin 2020 yılı hedeflerinin başında bu ruhu en iyi şekilde yansıtan sosyal inovasyon işinde lider olmak geliyor. 110. yıl vesilesiyle konuşan Hitachi Başkanı ve CEO’su Toshiaki Higashihara, “Dünyamız kaynak kıtlığı, iklim değişimi, nüfusun yaşlanmasıyla oluşan demografik değişiklikler ve şehirleşmenin beraberinde getirdiği çeşitli sorunlar sebebiyle bir değişim yaşıyor. Birleşmiş Milletler’in 2015’te belirlediği Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda Hitachi, Sosyal İnovasyon işini küresel ölçekte uygulayarak sürdürülebilir bir topluma ulaşma hedefiyle kuruluş prensiplerine, toplumsal gelişimi desteklemeye dönecek” dedi. 2019 yılında Orta Vadeli Yönetim Planı’nı açıklayan şirket, küresel büyümeyi desteklemek için Sosyal İnovasyon çalışmalarında küresel bir lider olmayı hedefliyor.

Hitachi teknolojinin geleceği olan 5 sektörü belirledi

38

Büyüme odaklı sektörleri Mobilite, Akıllı Yaşam, Endüstri, Enerji ve BT olarak belirleyen Hitachi, bunların her birindeki müşterilerinin sosyal, çevresel ve

ekonomik değerlerini artırmalarına yardımcı olacak. Bunun için planladığı yatırım miktarını önceki Orta Vadeli Yönetim Planı’na göre 5 kat artıran şirket, 2,5 trilyon Japon Yeni (yaklaşık 22,7 milyar dolar) yatırım yapacak. Bu yatırımın uygulanması için finansal disiplin ve kaldıraç unsurlarını korurken, yatırım sermayesinin geri dönüşünü (ROIC) bir yönetim göstergesi olarak kullanacak. Hitachi, Lumada odaklı dijital çözüm tekliflerini küresel ölçeğe taşırken, inovasyou hızlandırmak için müşterilerle olan iş birliklerinin kapsamını da genişletecek.

Büyüme hedeflerininin odak noktası Hitachi Lumada Şirket, Orta Vadeli Yönetim Planı’na göre 2021 için kendine koyduğu hedefleri de açıkladı. Buna göre beklentiler aşağıdaki gibi olacak. - En az %3 yıllık gelir artışı - En az %10 yatırım sermayesi geri dönüşü - En az %10 vergi öncesi operasyonel gelir oranı - En az %50 deniz aşırı gelir oranı - En az 2,5 trilyon Japon Yeni (~22,7 milyar dolar, 3 yıl için kümülatif) operasyonel nakit akışı Hitachi, Orta Vadeli Yönetim Planı ve sonraki dönemdeki büyüme için Lumada kullanarak ortak girişimler kurarak toplumsal problemleri çözeceği Sosyal İnovasyon işine hız kazandıracak. Lumada, müşterilerin verilerinden değer yaratmak ve dijital yenilikçiliği ileriye

taşımak için Hitachi’nin gelişmiş dijital teknolojilerinden faydalanan çözüm, hizmet ve teknolojileri kapsıyor. Bilgi Teknolojileri (BT) ve Nesnelerin İnterneti’ndeki gelişmelerin yanında, toplumsal ve iş aktiviteler artan bir hızla veri üretirken, Hitachi bu verileri geleceğin toplumunun değer kaynağı olarak görüyor ve 2016 yılında oluşturduğu Lumada işi ile büyük ölçekteki verileri dünya için inovasyon yaratmakta kullanıyor.

İnovasyon yaratacak ekosistemler kuracak 2021 Orta Vadeli Yönetim Planı kapsamında açık inovasyon fikrini benimseyen Hitachi, sahip olduğu teknoloji platformları ve know-how’ın yanına dış kaynaklardaki bilgiyi ekleyerek ortaklarıyla beraber büyüyecek. Hitachi, Lumada çözümlerini yaygınlaştırmak için orijinal, müşteri destekli ortak yaratım metodolojisi NEXPERIENCE’ı geliştiriyor. Şirketin merkez araştırma laboratuvarının araştırma girişimi olan Kyösö-no-Mori, endüstrinin yanı sıra, akademi, hükümetler ve startup’larla iş birlikleri başlatacak. Startup’ları desteklemek için 2019 yılının Nisan ayında Kurumsal Yatırım Sermayesi Ofisi’ni kuran şirket, Haziran ayında kurumsal yatırım sermayesi fonunu açıklamıştı. Yatırım ve ortak yaratım amacıyla özellikle ABD ve Avrupa’daki startup’lar desteklenerek yıkıcı teknolojiler ve iş modelleri geliştirilecek.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Derin Wi-Fi Şifrelemesindeki Ürküten Açık: Kr00k

ESET araştırmacıları, pek çok cihazda, Wi-Fi erişim noktalarında ve yönlendiricilerde kullanılan kablosuz ağ sağlayıcı Wi-Fi yongalarında, önceden bilinmeyen bir güvenlik açığı olan Kr00k’yı (CVE-2019-15126) keşfettiler. Kr00k, bir aygıtın ağ iletişiminin tümüyle sıfır şifreleme anahtarıyla şifrelenmesine neden olan bir güvenlik açığıdır. Başarılı bir saldırıda siber saldırgan, kablosuz ağ paketlerinin şifresini çözme imkanı yakalayabilir ve akan veri trafiğini görme imkanına kavuşur.

Bu açık neden riskli? Kr00k özellikle tehlikeli, çünkü ESET Güvenlik Uzmanları dünya çapında bir milyardan fazla Wi-Fi çipini etkilediğini tahmin ediyor. Bu açık, Broadcom ve Cypress Wi-Fi yongalarına sahip tüm cihazları etkileyebilir. Bunlar, günümüzün istemci cihazlarında (sunucu bilgisayarlardan hizmet alan kullanıcı bilgisayarlarda) kullanılan en yaygın Wi-Fi yongalarıdır. Wi-Fi erişim noktaları ve yönlendiriciler de güvenlik açığından etkilenir. ESET test edilmiş ve savunmasız cihazlar arasında Amazon (Echo, Kindle), Apple (iPhone, iPad, MacBook), Google (Nexus), Samsung (Galaxy), Pi 3 ve Xiaomi’nin (Redmi) yanı sıra Asus ve Huawei tarafından üretilen erişim noktaları olduğunu doğruladı.

Nasıl çalışıyor? Kr00k, Wi-Fi bağlantısından sonra kendini gösteriyor. Örneğin zayıf bir Wi-Fi sinyali nedeniyle doğal olarak harekete geçebiliyor veya bir saldırgan tarafından elle tetiklenebiliyor. Saldırı başarılı olursa, birkaç kilobaytlık hassas bilgi açığa çıkabilme potansiyeli taşıyor.

İlgili çip üreticilerine bilgi verildi, güncelleme yayınladılar Kr00k açığını tespit eden ESET Güvenlik Araştırmacısı Milos Cermak ve ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Robert Lipovsky, sorunu çip üreticileri Broadcom ve Cypress’e bildirdiklerini paylaştılar. Araştırmacılar şunları söyledi: “Bildirim sonrasında her iki firma da güncelleme yayınladı. Ayrıca ‘İnternetteki Güvenliğin İlerlemesi için Endüstri Konsorsiyumu’ (ICASI) ile birlikte çalıştık ve etkilenen cihaz üreticileri de dahil olmak üzere potansiyel olarak etkilenen tüm tarafların Kr00k’un farkına varmasını sağladık. Bilgilerimize göre, büyük üreticilerin cihazları artık yamalı.”

bert Lipovsky, “Bir kullanıcı olarak kendinizi korumak için telefonlar, tabletler, dizüstü bilgisayarlar, IoT akıllı cihazlar, Wi-Fi erişim noktaları ve yönlendiriciler de dahil olmak üzere tüm Wi-Fi özellikli cihazlarınızı güncellediğinizden emin olun” tavsiyesinde bulundu.

ESET Akıllı Ev İzleyici Kişisel Wi-Fi ağını kullanan tüm internet bağlantılı cihazları görüntüleyen güvenlik yazılımları böyle durumlarda avantaj sağlıyor. ESET güvenlik yazılımlarında yer alan Akıllı Ev İzleyici modülü, Wi-Fi erişimini sağlayan modemleri ve routerlerı güvenlik açıklarına karşı tarıyor. İzinsiz erişimleri gösteriyor, ayrıca modem güncellemeleri konusunda uyarıda bulunuyor.

Sektör Market

Siber güvenlik kuruluşu ESET, dünya çapında en az 1 milyar cihazda kullanıldığı tahmin edilen Wi-Fi çiplerindeki önemli bir güvenlik açığını tespit etti. Söz konusu açık, bilgisayar korsanlarının Wi-Fi üzerinden akan bilgi trafiğini gözetlemelerine imkan tanıyor…

IT

network

Son kullanıcı ne yapmalı? Bu açıkta esas görev üreticilere düşse de ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Ro-

Erhan Kaya, Schneider Electric Türkiye Satışları Genel Müdür Yardımcısı Oldu Schneider Electric Türkiye Satışları Genel Müdür Yardımcılığı görevine Erhan Kaya atandı… Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde dünya çapında uzman olan Schneider Electric, Türkiye Satışları Genel Müdür Yardımcılığı görevine Erhan Kaya’nın getirildiğini duyurdu. Yeni görevi doğrultusunda Kaya, Türkiye’deki dağıtım kanalı, müteahhit kanalı ve panocu kanallarının tamamı ve son kullanıcıların büyük bir kısmının satış faaliyetlerine liderlik edecek. Bu kanallarda, tüm Schneider Electric ürün gruplarının satışlarının yönetilmesinden sorumlu olacak. 2006 yılından bu yana Schneider Electric

bünyesinde çeşitli rol ve sorumlulukları başarıyla yerine getiren Kaya, proje yönetimi ve satış alanında güçlü bir deneyime sahip. Kaya, yeni görevine atanmadan önce 2014 yılında şirketin Partner İş Birimi, 2016 yılında Ticari Ürünler İş Birimi ve 2017 yılında da Partner ve Dijital Enerji İş Biriminin Genel Müdürlüğü görevlerini üstlendi. Kaya, 1996 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Bölümü’nden mezun olmuştur.

39


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

SMS, WhatsApp ve E-Postalar ile oltaya düşmeyin!

Sektör Market

Koronavirüs salgını dünyada hızla yayılırken siber dolandırıcılar ise oluşan korku ve kaygıyı fırsat bilerek kimlik avı saldırılarını artırdı. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, Koronavirüs araştırması için sahte bağış toplanmasının ve ücretsiz Koronavirüs testi SMS’lerinin bu süreçteki en dikkat çekici dolandırıcılık yöntemleri olduğunu belirterek en sık karşılaşılan oltalama yöntemlerini sıralıyor…

IT

network

40

Siber dolandırıcılar, Koronavirüs (COVID-19) salgınından dolayı kamuoyunda oluşan korkuyu fırsat bilerek oltalama yöntemlerine ağırlık verdi. Şimdiye dek salgının yoğun gözüktüğü ülkelerde kötü amaçlı yazılımları yaymak, kurbanların hassas bilgilerini ele geçirmek veya aşı araştırmaları için sahte yardım kampanyasına bağış toplamak için SMS, WhatsApp mesajları ve e-postalar kullanıldı. Salgının yayılmaması için evde kalmak ise haberleri okumak, alışveriş yapmak, telefonla uğraşmak ve e-postalara bakmak için daha fazla zaman harcayacağımız anlamına geliyor. “Şirketinizin dizüstü bilgisayarında ya da kişisel cihazlarınızda çevrimiçi olarak daha fazla zaman harcamak dolandırıcılık, kimlik avı ve kötü amaçlı yazılım saldırılarına daha fazla maruz kalmanız anlamına geliyor.” uyarısında bulunan Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, oltalama SMS ve e-postalarına karşı uyararak en çok karşılaşılan yöntemleri sıralıyor. Bu süreçte karşılaşılan kötü amaçlı yazılımlar genellikle korku ve merak unsurunu kullanarak tıbbi ekipmanlar, kişisel hijyen ürünleri veya ihtiyaç oluşabilecek diğer ürünlere daha çok ihtiyaç duyulmasından faydalanmaya çalışıyor. Siber suçlular Covid-19 salgını ile ilgili özel bilgileri, insanların hastalıktan nasıl kurtulacağını ve korunma yöntemlerini son derece indirimli fiyatlarla ek bilgiler ve korunma ekipmanları içeren kimlik avı e-postaları göndermeye başladı. Hatta birçoğu, Koronavirus aşısı araştırmasını desteklemek için Bitcoin ile bağış yapılmasını dahi istiyor. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, Koronavirüs ile ilgili en sık görülen 6 oltalama yöntemini sıralıyor ve önerilerde bulunuyor. 1. Dünya Sağlık Örgütü Çalışanı: Çevrimiçi dolandırıcılığa başvuranlar arasında kendini Dünya Sağlık Örgütü’nde çalışan bir doktor olarak tanıtanlar da var. Son zamanlardaki en popüler yöntemlerden biri olan bu yöntemde dolandırıcı, Covid-19 virüsünden insanların nasıl korunacağı konusunda yeni ve özel bilgilere sahip olduğunu iddia eder ve sizden istediği tek şey ekteki bağlantıya tıklayarak detay-

ları ‘okumanız’ olur. Toplumsal endişelerden yararlanarak dolandırıcılık yapmak isteyen siber suçlular genellikle Dünya Sağlık Örgütü veya Sağlık Bakanlığı gibi kurumları, kurbanlarla bağlantı kurmak için taklit ediyor. Bu dolandırıcıların sık sık başvurduğu yöntemlerden bir tanesi de bölgede bulunan “hastalıklı insanların” asılsız listesini size göndermek. Uzantıya göre ekteki belge bir .rar arşivi gibi görünüyor. Ancak, gerçek dosyanın .pdf veya .exe uzantısı vardır. Açmaya çalıştığınızda ise yalnızca kötü amaçlı yazılımı çalıştırırsınız. Dosyaların gerçek dosya uzantısını görüntülemek için, Dosya Gezgini pencerenizdeki Görünüm menüsü altındaki “Dosya adı uzantısı” onay kutusunu işaretleyin. Bu, yanıltıcı şekilde iyi huylu olarak adlandırılan dosyaları bulmanıza yardımcı olabilir. 2. Global Örgütlerin Logolarına Dikkat: Koronavirüs salgınıyla alakalı yeni güncellemeler sunduğunu iddia edip meşru görünmek için ise Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Asya Kalkınma Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Avrupa Merkez Bankası, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü gibi kuruluşlarının logolarını kullananlar da oldukça fazla. Yöntem ise yine e-pota ekindeki kötü amaçlı eki açmaya teşvik etmek. Bir e-postada, tweette ya da WhatsApp mesajında bilinen kuruluşların veya finans kurumlarının logosunun kullanılmasının, iletiyi meşru hale getirmeyeceğini bilmek gerekiyor. Her şeyden önce gönderilen dosyaların uzantılarına dikkat edin. 3. NATO’dan Mail Var: Dolaşımdaki başka bir kimlik avı dolandırıcılığı ise Birleşmiş Milletler’den geldiği iddia edilen bir yazı ve alıcılara Koronavirüsün yayılmasını nasıl önleyeceğine dair ekte yer alan Microsoft Excel belgesi ile gönderilen talimatları okumalarını söylüyor. Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan biri tarafından imzalanmış gibi göründüğü için, e-posta ciddi ve resmi olduğu görüntüsü veriyor. Ayrıca iletilmiş gibi görünüyor ve normal çalışırken alacağınız bir dahili iş e-postasının genel yapısıyla benzerlik gösteriyor. Ekli belgeyi açmak size sorun yaratacaktır, çünkü hazırlanan belge bilgisayarınıza sızmak ve saldırganların kişisel ve finansal verilerinizi

ele geçirmeleri için kötü amaçlı yazılımlar içermektedir. 4. Koronavirüs Aşısı İçin Bağış Yapın: Sahte yardımların, bağış web sitelerinin ve e-postaların doğal bir felaketten veya dünya çapındaki bir salgından sonra görünmesi olağandışı değildir. Bu senaryoda, dolandırıcılar bağış e-postaları hazırlarlar ve Koronavirus kurbanları, sağlık personeli ve hatta COVID-19 çalışmaları için bağış isterler. Başka bir aldatmacada ise Koronavirus aşısı ile “Çin›deki aileleri ve çocukları” tedavi etmek için bağış yapmaya ikna etmeye çalışıyorlar. Tabii ki, tüm bağışların Bitcoin ile yapılması gerekiyor ve bir Bitcoin cüzdanı kullanıma sunuluyor. Koronavirüs aşısı araştırması ile ilgili e-postada genelde iki spesifik görüntü bulunuyor. Biri koruyucu giysiler giyen ve bazı “bilimsel” şeyler yaptığı iddia edilen doktorlar ve diğeri ise “Koronavirüs Aşısı” etiketli bir aşı şişesidir. Böyle bir yardım yapmak istediğinizde kurumun web sitesinin, e-posta adresinin veya olayın gerçek olduğundan emin olun veya ek bilgi için acil yardım hattını aramayı deneyin. 5. Ücretsiz Koronavirüs Testi SMS’leri: Saldırganların sık kullandığı yöntemlerden biri de SMS mesajları. Koronavirüs nedeniyle kamuoyunda oluşan korku ve kaygıdan yararlanarak “Ücretsiz Koronavirüs testi yaptırmak için linke tıklayın” gibi SMS mesajları gönderen dolandırıcılar kullanıcıları kolayca banka ve kredi kartı bilgilerinin girileceği bir bağlantıya yönlendiriyorlar. Bu bağlantılara tıklayan girdiğiniz tüm hesap bilgileri ise dolandırıcıların eline geçiyor. 6. Hyperlink Tuzağı: Koronavirüs ile ilgili bazı e-posta dolandırıcılıkları da ya hükümetin salgın hakkında verdiği bilgilerden daha fazlasını ya da enfeksiyon durumunda “acı içinde öleceğinizi” ima eden mesajlar içererek bir noktada size bir şeyi tıklatmaya çalışır ve bu daha fazla bilgi vadeden belirgin bir YouTube videosu gibi iyi huylu bir şey olabilir. Ancak bu bir YouTube videosu değil bir görseldir. Daha da ilginç olanı, bir YouTube ön izleme görseli gibi görünse de sizi kimlik avı veya kötü amaçlı bir web sitesine yönlendiren bir bağlantı içerir. Genel bir kural olarak, yasal bir kaynağa işaret etseler bile görsellere, metinlere veya bağlantılara tıklamayın.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Logitech MX Master 3 geliştirilmiş yeni kaydırma tekerleği ile ilgi çekiyor Logitech’in üstün performanslı Master serisinin en yeni modeli Logitech MX Master 3, kullanıcıların çalışma şeklini değiştiren güçlü ve güvenilir bir performans sunuyor… Logitech MX Master 3, aynı anda 3 cihaza bağlanabiliyor, en az tuş basımı ve bilek hareketiyle mümkün olan en fazla işlemi yapmayı amaçlıyor. Mouse, firmanın 4.000 DPI yüksek hassasiyete sahip, Logitech MX imzalı Darkfield sensörü üzerine kuruluyor. Böylelikle cam dâhil tüm yüzeylerde çalışabiliyor.

farklı modda kullanılabiliyor. Bu modlardan bir tanesi, kaydırma tekerini kilitliyor ve bu sayede kullanıcılar, tekeri adım adım hareket ettirebiliyorlar. MX Master 3’ü benzersiz yapan diğer mod ise serbest dönme. Logitech MX Master 3 bu modla hem mükemmel sessizliği hem de yüksek hassasiyeti yakalayabiliyor.

Ergonomik Yapı

1 Saniyede 1.000 Satır Kaydırma

USB- C Hızlı Şarj

Logitech Options aracılığıyla sunulan kişiselleştirme seçeneklerine ek olarak, popüler yazılım uygulamaları için hazırlanan profiller de kullanıma hazır şekilde mouse’la birlikte sunuluyor. Bu uygulamalar arasında Adobe Photoshop®, Adobe Premiere Pro, Final Cut Pro™, Google Chrome™, Safari™, Microsoft Word®, Excel®, PowerPoint® ve Edge yer alıyor.

Kullanımda devamlılığı sağlamak için tasarlanan Logitech MX Master 3, USB-C hızlı şarj ve birinci sınıf tasarımla modern bir masanın tamamlayıcısı rolünü üstleniyorlar. Mouse gücünü, tam şarjla 70 güne kadar dayanabilen ve üç dakikalık hızlı şarjla tam gün kullanım süresi sağlayan bir bataryadan alıyor.

Kişiselleştirme

Sektör Market

İsviçre›de tasarlanan ve üretilen MX Master 3, tamamen yeni MagSpeed (Manyetik Hızlanma Özelliği) Kaydırma Tekerleği ile ultra hızlı ve ultra hassas kaydırma sağlıyor. Elektromıknatıslarla donatılan MX Master 3, binlerce çizgiyi saniyeler içinde sessizce kaydırmaya olanak tanıyor. MagSpeed, iki

Logitech MX Master 3 Wireless Mouse, hız ve hassasiyetle üretildi ve dikkatle şekillendirilmiş formu, uzun süreli çalışma durumunda kullanıcıların elini ve bileğini destekleyecek şekilde, oldukça konforlu tasarlandı.

IT

network

Teknolojide yeni trend: ‘Yazılım Kiralama’ Türkiye’nin en büyük e-Dönüşüm entegratörlerinden biri olan Mikro Yazılım, bir yazılım servis şirketi olarak müşterilerine sürekli yaşayan ve gelişen çözümler sunmayı sürdürüyor. Son 1 yılda ürünlerine 1.000’in üzerinde yeni fonksiyon ekleyen şirket, ürün ekipleriyle sahada, mevcut ve potansiyel müşterilerinin yanında çalışıyor, müşteri ihtiyaçlarını dinleyerek yazılımlarına yön veriyor. İşletmeler, e-Dönüşüm’e geçişin hız kazanmasıyla operasyonel masraflarını azaltarak, maliyet ve zaman yönetimlerini de kolaylaştırmaya başladı. Ticari yazılım kiralama, yatırım maliyetlerinin azaltılmasında son dönemde en çok dikkat çeken çözüm olarak öne çıkıyor. İhtiyaç duyulan bir yazılımın lisanslama ve altyapı satın alma maliyetlerine girilmeden internet üzerinden kullanılabilmesine olanak sağlayan bir iş modeli olan yazılım kiralama ile talep edilen hizmete daha düşük bir maliyetle ulaşmak mümkün. Kiralama sayesinde mevzuata uygun, en güncel sürümünü ek bedel ödemeden kullanmak mümkün hale geliyor. Bunun yanında kira-

Yatırım maliyetlerinin azaltılması işletmelerin büyümesinde önemli rol oynayan etkenlerden biri. Son dönemde bu maliyetleri azaltmada öne çıkan yöntemler arasında ise “ticari yazılım kiralama” geliyor. İlk yatırım maliyetini minimuma indiren kiralama modeli sayesinde düzenli bakım giderlerinden muafiyet sağlanırken yazılımın mevzuata uygun, en güncel sürüm ve versiyonunu ek bedel ödemeden kullanmak da mümkün oluyor… lama modelini tercih eden işletmeler düzenli bakım giderleri gibi ek maliyetlerden de muaf oluyor.

En güncel versiyonu ek bedel ödemeden kullanmak mümkün Dijital dönüşüm ve e-dönüşümünü tamamlamak isteyen bazı işletmelerin ilk yatırım maliyetinden dolayı kurumsal ve ticari yazılım almakta çekimser davrandıklarını belirten Mikro Yazılım Genel Müdürü Alpaslan Tomuş, “Yazılım kiralama modeli dünyada teknoloji trendleri arasında en önde yer alıyor. Her dört müşterimizden üçü kiralama modelini tercih ediyor. 2 sene önce Kullanıma sunduğumuz kiralama modeliyle işletmelere önemli bir maliyet avantajı sunuyoruz. Bu model ile işletmelere yazılım bedelini tek seferde ödemek yerine

bu bedeli yıllara bölerek ödeme avantajı da sağlıyoruz. Yazılımın en güncel versiyonuna herhangi bir güncelleme maliyeti ödemeden sahip olma avantajı sunuyoruz” diyor. Bir “Yazılım Servis Şirketi” olarak Kiralama alternatifinin geçtiğimiz dönemde daha çok tercih edilmeye başlandığını açıklayan Mikro Yazılım Genel Müdürü Alpaslan Tomuş, Türkiye’de gerçek anlamda “Kiralama Modeliyle” çözüm sağlayan ilk ticari yazılım şirketi olan Mikro Yazılım, bu alanda öncülüğünü sürdürüyor, kiralama modelini yükselen bir trend haline getiriyor. Tomuş, “e-Dönüşüm süreçlerini tamamlayan işletmeler genel giderlerini azaltarak kısa sürede kazanmaya başlıyor, bizler de kiralama modelimizle bu süreci daha da hızlandırıp sağlıklı büyümek isteyen işletmelere çözümler sunuyoruz” diyor.

41


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Türk Mühendislerden Corona’yla mücadeleye yerli ve milli katkı

Sektör Market

Türkiye sınırlarını aşıp global arenada pek çok çalışmaya imza atan ve özellikle Amazon UK için hayata geçirdiği alışveriş botuyla diyalog bazlı yapay zeka teknolojisindeki liderliğini gözler önüne seren CBOT, Türkiye’nin Korona Virüsü ile mücadelesine yerli ve milli yapay zeka teknolojisiyle destek olacak…

IT

network

42

CBOT’un kendi altyapısını kullanarak kısa sürede geliştirdiği Korona Virüsü Bilgi Asistanı ile vatandaşlar doğru bilgiye en hızlı şekilde ulaşacak. Şimdilik en kritik 20 ana başlıkta gelebilecek yüzlerce farklı soruya cevap verebilen bu dijital asistan öncelikli olarak Sağlık Bakanlığı ile diğer bakanlıkların resmi sitelerindeki ve Twitter hesaplarındaki açıklamaları baz alıyor ve oradaki güncellemeleri takip ediyor. T.C. Sağlık Bakanlığı algoritmalarına göre hastalık riskini hesaplayabilen asistan Türkiye’nin Korona Virüsü ile mücadelesini güçlendirecek. Yapay Zeka kapsamında makine öğrenmesi teknolojisiyle desteklenen bot/Korona Virüsü Bilgi Asistanı ayrıca gündemdeki hızlı değişimle birlikte farklı konular ortaya çıktıkça resmi kanallardan yapılan açıklamalar çerçevesinde yeni sorulara hızla adapte olabiliyor. Korona Virüsü Bilgi Asistanı’na www. koronabot.com sayfasından erişim sağlanabiliyor. Vatandaşlar siteye girdikten sonra isterlerse sayfadaki arama alanından isterlerse de sağ alt köşedeki bot sembolünü kullanarak merak ettikleri soruları yazabiliyorlar. Bu soruları algılayan yapay zeka, ilgili sorulara en doğru yanıtı gerçek zamanlı olarak verebiliyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs vakalarının Türkiye’de de görülmesiyle birlikte alınan sıkı tedbirler virüs salgınını önlemeye yönelik olarak hayata geçirilmeye başlandı. Bu süreçte yanlış bilgilerle mücadele de büyük bir önem arz ediyor. Vatandaşların, T.C. Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer kurumlardan alınan bilgiler dışında farklı kaynaklara yönelmemesi kritik hale geliyor. Bu kapsamda geliştirdiği yerli ve milli teknolojiye sahip yapay zeka projeleriyle öne çıkan CBOT hazırladığı Korona Virüsü Bilgi Asistanı ile vatandaşların doğru bilgiye ulaşmasının önünü açıyor. CBOT’un kendi geliştirdiği makine öğrenmesi ve doğal dil işleme teknolojileri-

ni kullanarak uygulamaya aldığı asistan ile şimdilik en kritik 20 konuda gelecek yüzlerce farklı soruya cevap veriyor. Bu asistan öncelikli olarak T.C. Sağlık Bakanlığı ile diğer bakanlıkların resmi açıklamaları baz alıyor ve oradaki güncellemeleri takip ediyor. Bot gündemdeki hızlı değişimle birlikte farklı konular ortaya çıktıkça resmi kanallardan yapılan açıklamalar çerçevesinde yeni sorulara hızla adapte olabiliyor. Asistan ayrıca T.C. Sağlık Bakanlığı algoritmalarına göre hastalık riskini hesaplayabiliyor. Korona Virüsü Bilgi Asistanı’na www. koronabot.com web sayfasından erişim sağlanabiliyor. Vatandaşlar siteye girdikten sonra isterlerse sayfadaki arama alanından isterlerse de sağ alt köşedeki bot sembolünü kullanarak merak ettikleri sorulara cevap alabiliyor.

Milyonlarca farklı konuda soruya cevap verebilecek “Türkiye’nin lider yapay zeka şirketi olarak ülkemizin içerisinde bulunduğu bu zor süreçte vatandaşlarımızın resmi kanallardan yapılan açıklamalara hızlıca ulaşabilmelerini sağlamak için sosyal sorumluluk duygusu ile bu asistanı tasarladık” diyen CBOT Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş: “Pandemi olarak kabul edilen bu virüsle dünya ilk kez karşılaşıyor

ve nasıl mücadele edileceği konusunda pek çok belirsizlik var. Biz burada yapay zekanın bu süreçleri bir nebze de olsa rahatlatabileceğini düşünüyoruz. Geliştirdiğimiz yapay zeka destekli asistan sayesinde vatandaşların Korona Virüsü hakkında doğru bilgilere ulaşmalarına ve panik ortamı oluşturulmadan sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılmasına destek olmayı hedefliyoruz. Sadece bu asistanla ilgilenen özel bir ekip kurduk ve tüm çalışmaları 2 gün içinde tamamladık. Korona Virüs Bilgi Asistanı’na 1 günde milyonlarca çok farklı konuda mesaj geleceğini öngörüyoruz, gelen sorularla kendini ciddi anlamda geliştirecektir. Burada CBOT olarak bu soruları karşılayabilecek tüm altyapı ve teknolojiye sahibiz. Üzerinde titizlikle durduğumuz konu ise botun eğitiminin en doğru şekilde yapılması ve sürekli güncel tutulması. Uzman ekibimiz bu konuda büyük bir özveriyle çalışarak botu sürekli eğitmeye odaklandı” diyor.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Siber güvenlikte insan unsuruna dikkat!

Sürekli doğrulama güvenlik kontrollerini optimize ettiği saldırı stratejisi hakkında da bilgi sağlıyor. Bu sene “Human Element (İnsan Faktörü)” temasıyla düzenlenen RSA Konferansı 2020, 36 bin ziyaretçi, 704 konuşmacı ve 658 güvenlik üreticisinin katılımıyla gerçekleşti. Konferans boyunca global siber güvenlik uzmanları ve güvenlik üreticileri kuruluşları tehdit eden siber güvenlik sorunları ve çözümleri ile ilgili yeni bilgi ve yöntemleri paylaşıldı. Picus Security firmasının Sürekli Güvenlik Doğrulaması ve İyileştirmesi Platformu’nun yeni özellikleri ve arayüzünü tanıttığı standı katılımcıların en çok ilgisini çeken standlardan birisi oldu. Konferansta Picus’u aralarında kurucu ortakları Volkan Ertürk ve Süleyman Özarslan›ın da bulunduğu 3 farklı ülkeden gelen 10 çalışanı temsil etti.

Şirketin CTO’su Volkan Ertürk, “Picus Security olarak kurulduğumuz günden bugüne kadar, tehdit aktörlerinin kullandıkları saldırı tekniklerini sürekli analiz ederek potansiyel tehditler karşısında sürekli olarak müşterilerimize nasıl değer kazandırdığımızı bu sene 4. kez katıldığımız RSA 2020 Güvenlik Konferansı’nda sunmak için buradayız. Yapılan araştırmalar siber suçların 2021 yılına kadar vereceği küresel zararın 6 trilyon dolara ulaşacağını gösteriyor. Saldırı ve savunma bakış açılarını bir arada kullanarak geliştirdiğimiz sürekli doğrulama ve iyileştirme teknolojimiz ile kullanıcılarımızın siber saldırılar meydana gelmeden önce güvenlik sistemlerindeki açıkları tespit ediyor ve bu açıkların kapatılması için iyileştirme

önerileri veriyoruz. Böylece kullanıcılarımızın siber saldırılardan zarar görmemelerini sağlıyoruz” şeklinde konuştu. Picus Labs yöneticisi Süleyman Özarslan, RSA’deki başlıkları şu şekilde değerlendirdi: “Sürekli olarak gelişen ve karmaşıklaşan siber tehditler, siber güvenlik görünürlüğünün ve ölçümlemesinin gerekliliği ve dijital dönüşümün ortaya çıkardığı güvenlik riskleri en çok konuşulan konular oldu. Organizasyonların süreçler ve altyapıları siber riskler tarafından şekillenirken, gelişen tehditlere direnç göstermek için çevik olmamız gerekiyor. Picus olarak bunu güvenlik altyapılarının saldırı teknik, taktik ve süreçlerine adaptasyonu olarak yorumluyoruz. Kurumların güvenlik yatırımlarının ve altyapılarının günümüz güvenlik risk ve tehditlerine etkin cevap verebilmesi her zamankinden çok daha önemli bir konu haline geldiğini RSA 2020 Konferansı’nda da gördük.”

Sektör Market

Dünyanın en büyük siber güvenlik organizasyonu olan RSA Konferansı’na bu sene 4. kez katılan Picus Security, sürekli güvenlik doğrulama ve tehdit simülasyonu çözümü ile San Francisco›daydı.

IT

network

Corona Virüsü ile mücadelede bilgisayar temizliği çok önemli!

Türkiye’de ortaya çıkan ilk Corona virüs vakasının duyurulmasıyla birlikte salgına karşı alınması gereken önlemler önem daha da kazandı. Ortak kullanım alanlarında ve kapalı mekanlarda bulaşıcılık riskinin artmasına yönelik kişisel hijyen kuralları ve ellerin düzenli dezenfeksiyonu bireysel önlemler arasında öne çıkıyor. Bunun yanı sıra sürekli temas halinde bulunulan veya sıkça kullanılan nesnelerin düzenli aralıklarla temizlenmesi virüsün bulaşmasını engellemek açısından büyük önem taşıyor. Telefon, klavye ve mouse gibi gün içinde sıkça ve uzun süre kullanılan cihazların temizlenmesinin virüsün yayılımını yavaşlatmak için etkili olacağına işaret eden Monster Notebook Kurumsal İletişim Direktörü Kayra Keri Küpçü, konuyla ilgili yaptığı açıklamada: “Çeşitli sağlık kuruluşları ve uzmanlar tarafından yapılan tüm bilgilendirmelerde el hijyeninin önemine dikkat çekiliyor. Uz-

Yüksek performanslı dizüstü bilgisayarlar ve oyuncu ekipmanları alanında faaliyet gösteren teknoloji markası Monster Notebook, Corona (Covid-19) virüse karşı alınması gereken önlemler arasında cep telefonu, bilgisayar, klavye ve mouse gibi çok fazla temasta bulunulan cihazların sık sık dezenfekte edilmesinin önemine dikkat çekti… manlara göre Corona virüsü cansız nesneler üzerindeki yaşamını sürdüremiyor, ancak telefon, bilgisayar, klavye, mouse, oyun aksesuarları gibi çok sık kullandığımız ve özellikle ortak paylaşılan cihazlar virüs gibi çeşitli hastalıkların bir kişiden diğerine bulaşma riskini artırabiliyor. Bu yüzden bu cihazların çok sık temizlenmesini ve temiz tutulmasını öneriyoruz. Özellikle ortak kullanım alanları, ofisler, oyun merkezleri gibi paylaşımlı mekanlardaki bilgisayarların temizliği için çeşitli mikrofiber bezler, cihazlara zarar vermeyecek dezenfektan özellikli solüsyon spreyler kullanılmalı, gün içinde düzenli aralıklarla bu temizlik yinelenmeli. Elbette bu solüsyon spreylerin doğrudan cihaza püskürtülmeden, öncelikle beze sıkılarak kullanılması gerekiyor. Biz de

Monster Notebook olarak tüm mağazalarımızdaki ve deneyim alanlarımızdaki cihazları her iki saatte bir dezenfekte ediyoruz. Ayrıca genel merkezimizdeki ofislerimizde de kullandığımız tüm cihazların temizliğini yapıyoruz. Çalışma alanlarımız ve mağazalarımız özel karışımlarla dezenfekte ediliyor. Bu süreçte tüm çalışanlarımızı ilk günden itibaren düzenli olarak bilgilendirdik ve nasıl korunacaklarına dair bilgilendirici video gösterimleri gerçekleştirdik. Monster Notebook olarak toplum sağlığını tehdit eden bu durumun en kısa zamanda sona ermesini temenni ediyoruz, tüm kullanıcılarımızın ve çalışanlarımızın basit hijyen kurallara uyarak olası bir salgının önlenmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz” dedi.

43


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Türkiye oyun sektörü 2019 raporu açıklandı

Sektör Market

Türkiye oyun sektörü 2019 raporu yayınlandı. Gaming in Turkey Oyun ve Espor Ajansı Kurucusu Ozan Aydemir, 2019 yılında Türkiye’deki oyuncu sayısının 2 milyon artış göstererek 32 milyona çıktığını ve oyun sektörü büyüklüğünün de 830 milyon dolar civarında olduğunu açıkladı…

IT

network

Oyun sektöründe her geçen gün kendini bir adım öne taşıyan Türkiye, yapılan yeni girişimler, mobil oyun türlerinin popülerliği, espor etkinlikleri ve espor yatırımları ile büyümeye devam ediyor. Bu büyüme ile birlikte markaların espora bakış açısı değişiyor ve buna bağlı olarak etkinlik sayısı artarken oyun pazarı da TL bazında artış gösteriyor. Özellikle MOBA, strateji, FPS ve gündelik mobil oyun türlerinin popülerliği gün geçtikçe artıyor. PC oyunlarının gelişiminin devam etmesi, espor etkinlikleri ve espor yatırımlarının büyümesi ülkemizdeki oyun sektörünün büyümesine yardımcı oluyor.

Türkiye’de toplam oyun hasılatı 830 milyon dolar! Globalde ulaşılan oyun sektörünün toplam cirosunun 150 milyar doların üzerinde olduğuna dikkat çeken Gaming in Turkey Oyun ve Espor Ajansı Kurucusu Ozan Aydemir, “2018 yılında ise toplam ciro 138 milyar dolar civarındaydı. Türkiye’de oyuncu nüfusunun 2018 yılı ile karşılaştırdığımızda bu sayının 30 milyondan 32 milyona çıkmasıyla elde edilen toplam oyun hasılatı 830 milyon dolar oldu. Ülkemizde internet kullanıcılarının 2019 yılında 63,2 milyona çıkmasıyla birlikte 2020 yılında bu rakamın 1 milyar doları bulması bekleniyor. Aynı zamanda dünya gelir sıralamasında Türkiye, 18’inci sıradaki yerini koruyor” açıklamalarında bulundu.

2019 raporuna göre PUBG Mobile lider konumda Mobil ve PC oyunlarına her geçen gün ilginin artığını söyleyen Ozan Aydemir, “2019 yılı Battle Royale, FPS ve MOBA oyunlarının yılı oldu. PUBG Mobile Türkiye’ye damga vurarak en çok oynanan, en çok indirilen ve en çok para harcanan oyun oldu” dedi.

Türkiye’de en çok 25-35 arası yaş grubu oyun oynuyor

44

Türkiye’de yaş grubuna göre en çok oyun oynayan kesim yüzde 35’le 25-35 yaş arasındakiler olurken bu yaş grubunu yüzde 28,6

ile 35-44 yaş, yüzde 21,9 ile 18-24 ya grubu takip ediyor. Ülkemizde kadınların yüzde 42,8’i oyun oynarken erkeklerde bu oran yüzde 57,2 olarak karşımıza çıkıyor. Oyun türlerine göre Türkiye’de 2019 yılında en çok oynanan mobil oyunlar yüzde 40 ile gündelik/puzzle, yüzde 30 kelime, yüzde 29 aksiyon-macera, yüzde 24 strateji, yüzde 21 yarış, yüzde 20 kart, yüzde 19 spor, yüzde 18 simülasyon, yüzde 14 müzik ve yüzde 12 oranında atari-retro olarak sıralanabilir. Kadınlar daha çok mobil oyun oynamayı tercih ederek puzzle ve kelime oyunlarına ilgi gösteriyorlar. En çok Kelime Gezmece, Kelimelik, Sudoku ve Candy Crush tercih edilenler arasında yer alıyor.

Türkiye’de espor takımının sayısı 85’e yükseldi Son yıllarda oyun sektöründe pazar payı, espor ve mobil oyunların trend olması ile birlikte 2019 yılında oyun sektörünün hacmi yükseldi. Lisanslı kadın espor oyuncu sayısı 131, erkek sporcu sayısı ilse bin 384 olmak üzere toplam lisanslı esporcu sayısı bin 515 kişidir. Lisanlı kulüp sayısı 2018 yılında 30 iken bu rakam 2019 yılında 85’e yükseldi.

Sayılarla Türkiye oyun sektörü pazarı • 2019 yılında yapılan araştırmaya göre (Newzoo- 2019 Free Global Game Market Report) Ortadoğu toplam oyun pazarı cirosu 4.8 milyar dolar, Türkiye’de ise toplam oyun pazarı cirosunun 830 milyon dolar oldu. • 2018 yılında internet kullanıcıları 59 milyon 360 bin iken nüfusun yüzde 72’si internete bağlıydı. 2019 yılında internet kullanıcıları 63 milyon 200 bine yükselirken nüfusun internete bağlı kısmı yüzde 75.3’e yükseldi. • 2018 yılında aktif sosyal medya kullanıcılarının sayısı 52 milyon iken 2019 yılında 53 milyon 700 bine yükseldi. • 2018 yılında mobil kullanıcıların sayısı 76 milyon 340 bin iken 2019 yılında ise 5 milyon 660 bin artış göstererek 82 milyona yükselmiştir. • Akıllı telefon kullanıcılarının sayısı 2018 yılında 50 milyon iken bu rakam 2019 yılında 55 milyona yükselmiştir. • 2018 yılında ayda 7.5 milyon oyuncu internet kafeleri ziyaret ederken 2019 yılında ayda ortalama 8.5 milyon oyuncu (Günde 325 bin oyuncu) internet kafeleri ziyaret etti. • Rapora göre Türkiye cep telefonundan mo-

bil oyun oynamada pek çok ülkeyi geride bıraktı. Telefonda günde en az 1 kere oyun oynayanların oranı yüzde 49. • Türkiye’de yaş grubuna göre en çok oyun oynayan kesim yüzde 35’le 25-34 yaş arasındakiler olurken, yüzde 28.6 ile 35-44 yaş, yüzde 21.8 ile 18-24 yaş grubu takip etti. • Ülkemizde, kadınların yüzde 42.8’i oyun oynarken, erkeklerde bu oran yüzde 57,2 oldu.

Espor etkinliklerinin sayısı arttı Türkiye’de espora en çok katkı sağlayan Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesindeki Espor Federasyonu, faaliyetlerini artırarak daha fazla insana ulaştı. Gençler, bu sektörde sadece influencer ve esporcu kimliklerine yönelmeyi bırakarak, farklı alanlarda da yer alabileceğini keşfetti. Her geçen gün profesyonelleşen sektör adına lise düzeyinde seminerler düzenlenerek 2019 yılı boyunca gençler her konuda bilinçlendirildi. Gençlerin bilinçlenmesiyle oyuncu konusunda zenginleşen espor liglerinden ülkemizde ilk defa kurulan TESFED Vodafone FreeZone Türkiye Kupası” finalleri, 21-22 Aralık 2019’da Ataşehir FDR Oyun Merkezi’nde yapıldı. Türkiye’nin en sevilen oyunları LoL, PUBG, CS:GO, FIFA, Zula ve Red Bull Son Şampiyon kapsamındaki DOTA 2 karşılaşmalarının gerçekleştirdiği finallerde, esporcular toplam 100 bin TL’lik ödül havuzu için yarışmıştı.

Sektörde uzman isimler rapora destek sağladı Gaming in Turkey tarafından 4 yıldır hazırlanan raporda, Türkiye’de oyun sektörünün önemli isimlerinden birçok görüş alındı. Önemli isimlerinden arasında TESFED Başkanı Alper Afşin Özdemir, Riot Games Publishing Direktörü Erdinç İyikul, Netmarble Türkiye CEO’su Barış Özistek, Razer Gold Ülke Müdürü Yeşim Algan, ininal Pazarlama Direktörü Gülben Yağcı, Monster Notebook CEO’su İlhan Yılmaz, Falcon AI Teknoloji Türkiye Ülke Menajeri Emre Laleli, Espor Lig Kurucusu Serhat Bekdemir ve Bahçeşehir Üniversitesi Espor Koordinatörü Seçkin Topaloğlu gibi 30 isim yer alıyor. Bunun yanı sıra raporun hazırlık sürecinde destek veren ve büyük katkılar sağlayan markalar arasında ininal, Monster Notebook, Razer Gold Türkiye, Esports Charts, BAU Esports, Xigncode3 ve RUSH For Fun Arena yerini aldı.


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Epson’dan sahte mürekkebe karşı büyük mücadele Epson, 2019’un son çeyreğinde kullanıcılardan gelen yoğun uyarıları dikkate alarak; sahte mürekkep üretimi konusunda harekete geçti. İstanbul merkezli olan çalışma İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile birlikte yürütüldü…

Yıllık zarar 3 milyar $ Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’nın Görüntüleme Sarf Malzemeleri Koalisyonu olan ICCE’nin son raporuna göre, sahte görüntüleme-baskı malzemeleri üretim ve dağıtımının global ekonomiye yıllık getirdiği zarar 3 milyar $. Epson’un da ana üyelerinden biri olduğu ICCE, görüntüleme malzemelerindeki fikri mülkiyet hırsızlığına yönelik mücadelede öncülük etmek için yetkili, etkili ve saygın bir küresel ses olarak 1997 yılından beri faaliyet göstermekte.

Sahtecilik herkese kaybettiriyor Sahte mürekkep kullanımıyla en başta ve en çok tüketicinin zarar göreceğine dikkat çeken Epson, özellikle sarf malzemesinde

Çok dikkat edilmesi gerekilen 4 ana unsur Bayilerine de seslenen Epson yetkilileri; sahte mürekkepte ve ambalajda özellikle dikkat edilmesi ve yapılması gerekilenleri dört ana başlıkta özetledi. Sahte ürünü anlamak için nasıl bir kontrol yapmak gerek?

Kaynağınızı tanıyın Sattığınız ürünlerin orijinalliğinden emin olmak için yetkilendirilmiş kanallardan ya da

doğrudan orijinal ekipman üreticilerinden (OEM) satın alım yapın. Standart tedarikçiniz olmayan herhangi birinden satın alım yapmaya karar verirseniz dikkatli olun!

Fiyatı kontrol edin Ürünün fiyatı gerçek olmayacak kadar düşükse, muhtemelen gerçek değildir! Bu kadar düşük bir fiyattan veriliyorsa meşruluğunu kontrol edin.

Nasıl görünüyor? Ambalaj üzerindeki yazım hatalarını ya da renk değişimlerini ve düşük kaliteli ambalaj olup olmadığını kontrol edin. Çok sayıda ICCE üyesi, bir ürünün sahte olup olmadığının kontrol edilmesine izin vermek için kimlik doğrulama cihazları ve sistemleri geliştirmiştir. Daha fazla bilgi için ICCE web sitesini ziyaret edin: www.icce.net/resellers

Sektör Market

Epson denetimcileri ve emniyet güçlerinin şüphelenilen merkeze gerçekleştirdiği baskın sonucunda; binlerce sahte doldurulmuş; satışa hazır mürekkep şişesine, çok yüksek miktarda Epson logolu basılmış etiket ve sevkiyat ambalajlarına el konuldu. Merdiven altı üreticide Epson’un yanı sıra başka markaların da sahte ürünleri ele geçirildi.

yapılan ‘merdiven altı’ olarak da tabir edilen orijinal görünümlü sahte ürünlere karşı tüketiciyi uyarıyor. Epson yetkilileri bu tür ürünlerin kullanıcılara, bayilere ve markalara ciddi zarar verdiğini belirtiyor ve yazıcılarda geri dönülmez arızaların oluşabileceğinin altını çiziyor. Epson, 2019’un son döneminde; mürekkeple ilgili yoğunlaşan kullanıcı memnuniyetsizliğindeki artışa kulak vererek harekete geçmişti ve konu adli süreci de kapsayan bir şekilde devam ediyor. Emniyet güçlerinin de yardımıyla binlerce sahte ürünün ele geçirildiği operasyonla birlikte, bunları üretenlerin tedarik zincirinden silinmesi için kapsamlı mücadele başlatıldı ve sürdürülüyor.

IT

network

Yazdırma kalitesi Herhangi bir müşteriniz düşük kalitede yazdırma, koku ya da sızıntı gibi görüntüleme sarf malzemelerinin performansından şikayet ederse, hemen aksiyon alın. Şüphelerinizi web sitesi raporlama aracımız vasıtasıyla ICCE’ye rapor edin ve etkilenen ürünleri geri çağırmak için bir strateji üretin.

MediaMarkt Türkiye’nin yeni CFO’su Spyros Xenos oldu Avrupa’nın açık ara bir numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt’ın, Türkiye’deki CFO koltuğuna Spyros Xenos atandı. Finans alanında 28 yıllık deneyimi bulunan Xenos, 2004 yılından beri MediaMarkt Yunanistan’da CFO olarak görev yapıyordu…

Türkiye’de yaklaşık 4 yıldır kesintisiz olarak büyüyen ve 2020 yılında da büyüme ve istihdam hedeflerine hız kesmeden devam etmeyi hedefleyen MediaMarkt Türkiye’nin yeni CFO’su Spyros Xenos oldu. İş hayatına Güney Afrika’da PricewaterhouseCoopers’da (PwC) başlayan Xenos, 1991

yılında doğduğu ülke olan Yunanistan’a geri döndü ve Ernst & Young’da çalışmaya başladı. 1993 – 1996 yılları arasında Makro Cash & Carry Yunanistan bünyesinde İç Denetim ve Sistem Müdürlüğü’ne getirildi. 1996 – 1999 yılları arasında Nokia Yunanistan’ın, 1999 – 2004 aralığında da Nokia Balkan Hub bölgesinde CFO görevinde bulunan Xenos, ardından MediaMarkt Yunanistan bünye-

sine katılarak 2020 yılına kadar CFO olarak görev yaptı. Öğrenim hayatını Güney Afrika›da tamamlayan Spyros Xenos, Muhasebe Bölümü’nde denetim ve vergilendirme alanında lisans ve yüksek lisans derecesi aldı. Xenos, ayrıca Güney Afrika Yeminli Mali Müşavirler ve Denetçiler Enstitüsü’nün nitelikli bir üyesidir.

45


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Güvenlik Operasyon Merkezi için Gelecek Beklentileri

Ali İlker Yüceer Medipol Eğitim ve Sağlık Grubu CISO

46

Güvenlik Operasyon Merkezi (SOC) hizmetleri için Ulusal bir yaklaşım ve çözüm sağlanması gerektiğine inanıyorum. Altyapı ve güvenlik ürünlerimizin yerli ve milli olması, Ülkemiz ve Ülkemizdeki kurum ve kuruluşlar için daha güvenli olacağı kesin. Kurum ve kuruluşlara verilecek Güvenlik Operasyon Merkezi (SOC) hizmetlerinin tamamının, BTK’ya bağlı USOM bünyesindeki Kurumsal ve sektörel hizmet sağlayan Siber Olaylara Müdahale merkezleri (SOME) tarafından sağlanması daha iyi olacaktır. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi yerli ve milli olmayan altyapı ve güvenlik ürünlerini kullanmamız kurda kuzuyu teslim etmekle eşdeğerdir. Bu sebeple en kısa sürede kendi yerli ve milli ürünlerimizi ve hizmetlerimizi sağlıyor olmamız gerekmektedir. Yerli ve milli altyapı ve güvenlik ürünleri çözümleri için çok çalışmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz, bu alanda devletimizin bazı kurumlarının çalışmalar yaptığını ve ilerlemeler kaydettiklerini duymak bizi ziyadesiyle memnun etmektedir. Aslında Siber Güvenlik birimlerini birer kolluk kuvvetleri gibi düşünmek ve ona göre çalışmalarımıza yön ve hız vermemiz gerekmektedir. Siber Ordu diye adlandırabileceğimiz yapılanmanın içine başka ülkelerin ajanlarını konumlandırmamız ne derece doğru ve güvenli olabilir? Siber güvenlik ürünlerinin yabancı ürünler olması beni her zaman endişelendirmiştir. İçinde bulunduğumuz siber savaşlar, yakın gelecekte daha da artarak devam edecektir. Ülkemizde bulunan tüm kurum ve kuruluşların bu siber savaşlarla mücadelesi, Ulusal güvenlik politikalarımıza uyarak, işbirlikçi ve birleşik bir yaklaşım sergilenmesiyle mümkün ve başarılı olabilecektir. Hali hazırda Güvenlik Operasyon Merkezi (SOC) hizmeti sağlayan firmalar, USOM’un bünyesindeki Siber Olaylara Müdahale Merkezi'ne bağlı şubeler olarak hizmet vermeleri söz konusu olabilir diye düşünüyorum. Tabi ki bu hizmetleri verebilmeleri için belirli standart ve kriterleri sağlamaları gerekecektir. Burada asıl belirtmek istediğim, Devletimizin uygun gördüğü tek bir ulusal siber güvenlik merkezi bünyesinde güç birliği yaparak, hem maliyet etkin bir güvenlik sağlamak hem de Ulus olarak güçlü bir siber orduya sahip olmaktır. Günümüzde kuruluşlar, BT altyapılarındaki siber saldırılara yol açabilecek kusurları tespit eden bir Güvenlik Operasyon Merkezi'ne (SOC) yatırım yaparak güvenlik açığı tespit yeteneklerini genişletmeye çalışmaktadırlar. Bu tür yatırımları yaparak Güvenlik Operasyon Merkezi (SOC) hizmetlerini kendi bünyelerinde sağlayan firmalar için de devletimizin desteği ve standartları söz konusu olmalıdır. Biz bilgi güvenliği yöneticileri olarak çalıştığımız firmalarda uçtan uca güvenlik için gerekli olan donanım ve yazılım yatırımlarını tam anlamıyla yaptırmamız her zaman mümkün olmamaktadır. Ayrıca nitelikli siber güvenlik uzmanları barındırmak ve elde tutabilmek biraz güçtür. Diyelim ki bu yatırımların hepsini yapabildik, böyle bir sistemi yönetebilmek için yapay zeka ve makine öğrenme becerilerini kullanan akıllı Güvenlik Operasyon Merkezi (SOC) Hizmetine ihtiyacımız olacaktır. Aslında hayalimdeki yapı şu şekilde; Her firma uçtan uca siber güvenlik ürünleri ve devamlı geliştirilen Güvenlik Operasyon Merkezi hizmetlerini, kapsamına göre aylık belirli bir kira bedeliyle alabilmeli. Firma istediği zaman ilgili Portal’e kullanıcı adı şifresiyle girerek, basit bir şekilde kendi penetrasyon testini online yapabilmeli, anlık durum raporlarını görebilmeli ve çıkan rapora göre zafiyetlerini giderebilmeli, anlık SOME ekibinden sesli ve görüntülü destek alabilmeli. KVKK ve tüm regülasyonlar ile ilgili duyuru, bilgilendirme eğitim ve aksiyon planlarına ulaşabilmeli. USOM ve SOME tarafından bu bahsettiklerimin bir kısmı yapılmış olmasına rağmen biz tamamına az maliyetle sahip olmaya talibiz Güvenli günler diliyorum…


IT network BİL­Gİ TEK­NO­LO­Jİ­LE­Rİ DER­Gİ­Sİ

Koronavirüs sahtekarlıklarına dikkat! Endişeli halklar, risk altında savunmasız insanlar, çeşitli ürünlere yönelik yüksek talep ve sosyal medyada dolaşan bolca yanlış bilgi. Koronavirüs, tüm dünyada siber suçlulara tam da aradıkları iklimi sağlamış oldu. Siber güvenlik kuruluşu ESET’ten Kıdemli Güvenlik Uzmanı Tony Anscombe, bu iklimden yararlanmaya çalışan siber sahtekarların bazı taktiklerini sıraladı ve tüm bilgisayar kullanıcılarına yönelik uyarılarda bulundu.

Sahte haberler Dolandırıcılar, olası kurbanların sahte bağlantılara tıklamasını sağlamak için virüsle ilgili önemli bilgiler sunuyormuş gibi davranıyor. Genellikle bu gibi bağlantılar, kötü amaçlı yazılımlar yükleyebiliyor, kişisel bilgileri çalabiliyor ya da oturum açma adı ve parola bilgilerini ele geçirmeye çalışabiliyor. Salgınla önemli bir haber kaynağı olan Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sahtekarlık kampanyalarında en çok taklit edilen yetkililer arasında yer alıyor. Örgüt, ‘who.int’ dışında öne taşıyan e-postaların WHO’dan olamayacağını duyurdu. Örgüt, kendi web sitesinde ayrıntılı uyarıda bulundu: https://www.who. int/about/communications/cyber-security

Yardımseverlik ruhunu istismar etme İnternette dolaşan bir diğer yaygın sahtekarlık yöntemi de, Çin’deki çocuklar için geliştirildiği iddia edilen aşıya maddi destek

isteyen, duygu sömürüsü amaçlı bir kandırmaca. Koronavirüs temalı e-postayı alan kişilerden, saldırganların cüzdanlarına kripto paralar göndermeleri isteniyor. Bu teknik, kullanıcıların sadece küçük bir bölümünde etkili olsa da küresel bir ölçekte yapıldığında, suçlular için finansal anlamda cazip olabiliyor.

Sahte maskeciler, dezenfektancılar Google Trends’e göre, el dezenfektanı ve yüz maskeleri gibi terimlerin arama hacimleri daha önce hiç görülmemiş düzeylere ulaşmış durumda. Bu yoğun talepten faydalanmaya çalışan siber düzenbazlar, koruyucu önlemler almanın yollarını arayan insanlara odaklanıyor ve kişilerin finansal verilerini elde etmeyi hedefliyor. İngiliz Sky News haber sitesine göre sahte maske satıcıları sadece Şubat ayında İngiltere’de 800 bin sterlinlik (1 milyon Amerikan doları) dolandırıcılık gerçekleştirdi.

Güvende kalma yolları İşte tüm bu sahtekarlıklara karşı güvende kalmanıza yardımcı olacak bazı temel bilgiler: • Bilinmeyen (hatta güvenilen) kaynaklardan gelen teklifsiz e-posta ya da metinlerdeki istenmeyen bağlantılara tıklamayın ya da ekleri indirmeyin. • Sizden kişisel bilgilerinizi isteyen talepleri göz ardı edin. Gerekli olması halinde mesajın göndericisini, temsil ettiği organizasyondan doğrulayın ve bunu alınan mesajdan farklı bir yöntemle yapın. • Panik uyandıran ve sizden hemen harekete geçmenizi isteyen ya da COVID-19 aşısı ya da tedavisi öneren e-postalara özellikle dikkat edin. • Sahtekar yardım kuruluşları ya da kitlesel fonlama kampanyalarına dikkat edin. • Kimlik avına karşı koruma sağlayan, tanınmış çok kademeli bir güvenlik yazılımı kullanın.

“E-Ticaret Pazar Yeri” birincisi ePttAVM.com ePttAVM, “Şikayetvar ACE Awards Ödülleri” kapsamında “E-Ticaret Pazar Yeri” kategorisinde birinci seçilerek ‘Diamond’ ödülüne layık görüldü. Geçen yıl da aynı kategoride birinci olan ePttAVM, e-ticaret sektöründeki başarısını taçlandırmaya devam ediyor…

Bu yıl 5’incisi düzenlenen “Şikayetvar ACE Awards Ödülleri” Ankara’da sahiplerini buldu. ‘Müşteri Deneyim Endeksi Sistemi’ ile firmaların bir yıl boyunca çeşitli alanlardaki davranışları ölçümlenirken, tüketicilerin birden fazla kategoride beğeni ve memnuniyetleri değerlendirildi. Bu doğrultuda 30 farklı kategoride ödüller sahiplerine takdim edildi. ePttAVM.com, şikâyet yönetim platformu sika-

yetvar.com tarafından uygulanan marka-müşteri değerlendirmeleri sonucunda 2019 yılında ‘Teşekkür Oran Endeksi’ ve ‘Müşteri Memnuniyeti Oran Endeksi’ puanlarına göre “E-Ticaret Pazar Yeri” kategorisinde birincilik ödülünü aldı. 2018 yılında düzenlenen ödül töreninde de aynı kategoride birinciliği göğüsleyen ePttAVM’nin Genel Müdürü Hakan Çevikoğlu, “ePttAVM PTT AŞ’nin iştirakidir. Bir kamu şirketi olarak bu ödülü ikinci kez alıyor olmanın altı çizilmesi gerekiyor. Bu ödülü almak için önümüzdeki yıllarda da elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Müşteri Memnuniyeti Önceliğimiz ePttAVM’nin iyi bir ekipten kurulu olduğuna vurgu yapan Çevikoğlu şu değerlendirmede bulundu: “Bu başarı ekip olarak özverili bir şekilde çalışmanın bir ürünü. Siparişlerimizi hızla ve eksiksiz teslim eden kargo çalışanlarına, gücünü her zaman yanında hissettiğimiz PTT AŞ’ye teşekkürlerimi sunarım. Bizim her zamanki önceliğimiz müşterilerimizin memnuniyeti. Onların güvenle alışveriş yapabilmesi için bundan sonra da kaliteli hizmet anlayışımızı artırarak sürdüreceğiz.

47





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.