Publisher H. Ferruh IŞIK on behalf of İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.
8
Chemical Exports Reached $ 11.5 Billion in 8 Months Kimya İhracatı 8 Ayda 11,5 Milyar Dolara Ulaştı
Managing Editor (Responsible) Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr +90 537 441 97 68
Editors Duygu SAZAN duygu.sazan@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Foreign Relations Manager Ayça SARIOGLU ayca.sarioglu@img.com.tr
1 4
She Said “Hello” To A New Life with Simultaneous Double Surgery Eş Zamanlı Çifte Ameliyatla Yeni Yaşama “Merhaba” Dedi
Graphic & Design Sami Aktaş sami.aktas@img.com.tr Accounting Manager Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr
Finance Manager Yusuf DEMİRKAZIK yusuf.demirkazik@img.com.tr Digital Assets Manager Emre YENER emre.yener@img.com.tr
1 6
Arthroplasty Space Suit Holds Great Importance to Reduce the Risk of Surgical Infection Cerrahi Enfeksiyon Riskini Azaltmada Artroplasti Uzay Elbisesi Kullanmak Büyük Önem Taşıyor
Web Designer Amine Nur Yılmaz amine.yilmaz@img.com.tr Subscription İsmail Özçelik ismail.ozcelik@img.com.tr Bursa Represantation Ömer Faruk GÖRÜN omer.gorun@img.com.tr Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481 Printing CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +90.212 454 30 00 Head Office İstanbul Magazin Grubu İHLAS MEDIA CENTER Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1 34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik dergisinin bütün yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
2 1
3 8
Eyes in Health Tourism in the Last Quarter Sağlık Turizminde Gözler Son Çeyrekte
Abdi İbrahim Did Not Leave Thalassemia Patients Alone in Pandemic Abdi İbrahim Talasemi Hastalarını Pandemide Yalnız Bırakmadı
At Home, At Work, On the Street… Health is a must Everywhere! The whole world continues to fight against the epidemic, although months have passed. Although hopes have increased as a result of the work done, concerns are also increasing as time progresses. Of course, in this period, it is necessary to keep this disease on our agenda and not to take precautions in order not to get different diseases… It is estimated that the number of deaths from heart diseases in 2030 will exceed 20 million people. Although heart diseases do not spread by showing their traces as much as the epidemic diseases that have become the nightmare of humanity, they threaten human health at least as much as these diseases. World Heart Federation members announce to the world that at least 80% of premature deaths due to heart disease and stroke can be prevented by controlling major risk factors such as tobacco use, unhealthy diet and physical activity deprivation. In order to raise awareness to all these issues, since 2000, September 29 has been celebrated as “World Heart Day” every year. On the occasion of this issue, I hope that we will not let go of the precautions we take against heart diseases which hide their light under a bushel. Congresses on patient rights and patient safety will be held at the end of next month. It is very pleasing to be able to meet again with these productive activities where all measures will be taken. The single most important thing which keeps us alive: Health! That’s why your health should be your priority wherever you are. Remember, if everyone is good for themselves, the whole society will do
Evde, İşte, Sokakta… Her Yerde; Sağlık Şart! DUYGU SAZAN Editor
Tüm dünya, aylar geçmesine rağmen salgın hastalığa karşı mücadele vermeye devam ediyor. Yapılan çalışmalar neticesinde umutlar artmasına rağmen, zaman ilerledikçe endişeler de çoğalıyor. Tabii bu dönemde gündemimizde sadece bu hastalığı bulundurup, farklı hastalıklara yakalanmamak için de tedbiri elimizden bırakmamak gerekiyor… 2030 yılında kalp hastalıklarından ölenlerin sayısının 20 milyon kişiyi aşacağı tahmin ediliyor. Kalp hastalıkları, özellikle bugünlerde insanlığın korkulu rüyası haline gelen salgın hastalıklar kadar izlerini göstererek yayılmasa da en az bu hastalıklar kadar insan sağlığını tehdit ediyor. Dünya Kalp Federasyonu üyeleri, tütün kullanımı, sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite yoksunluğu gibi başlıca risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp hastalığı ve inmeye bağlı erken ölümlerin en az %80’inin önlenebileceğini tüm dünyaya duyuruyor. Tüm bu konulara dikkat çekmek amacıyla da 2000 yılından beri, her yıl 29 Eylül tarihi “Dünya Kalp Günü” olarak kutlanıyor. Bu sayımız vesilesiyle, karda yürüyüp izini belli etmeyen kalp hastalıklarına karşı aldığımız önlemleri elden bırakmamayı diliyorum. Hasta hakları ve hasta güvenliğini konu alan kongreler de önümüzdeki ay sonunda yapılmaya başlanacak. Tüm tedbirlerin alınacağı bu verimli etkinliklerle tekrardan buluşabiliyor olmak oldukça sevindirici. Bizleri ayakta tutan tek ve en önemli şey: Sağlık! İşte bu yüzden, her nerede olursanız olun, önceliğiniz sağlığınız olsun. Unutmayın, herkes kendisi için iyi olursa, tüm toplum iyi olur. Maksimum tedbirle kendimizi korumak bir seçenek değil, bir gereklilik. Zor dönemlerin başrolü olan sektörümüz, eminim ki yol gösterici olmaya devam edecek… Bir sonraki sayımızda güzel gelişmeleri paylaşabilmek dileğiyle, sağlıkla kalın!
6
Mask and Social Distance OK but... Maske ve Mesafe Tamam da… In the fight against the Covid-19 virus, the issue that our scientists frequently emphasize; mask, social distance and hygiene. The vast majority of individuals attach importance to the use of masks, and it is seen that the social distance is also respected. Those who do not comply are also carefully warned. I am one of those who think we have a long way to go in terms of hygiene. Although disinfection processes continue uninterruptedly in many areas, especially in public units, more attention should be paid to hygiene in the fight against Covid-19 virus. Individuals other than public institutions also have extra precautions to take by themselves. In recent days, we can see that manufacturing companies produce special products which these individuals can use. We can buy 100 ml, 150 ml mini size disinfectant products from many stores which everyone can easily carry in their bags and always have with them. As we keep our mask with us every day, I suggest you not to leave our disinfectant products for hygiene. In this way, we will take our personal precautions in combating the pandemic. It is very gratifying that congresses will begin to be held again in the medical field in the coming days. As Medikal Teknik team, we wish success in advance. See you in our October 2020 issue of Medikal Teknik magazine, good bye. Recep ARSLANTAŞ Coordinator
Eylül - September 2020
Covid-19 virüsüyle mücadelede, bilim insanlarımızın sık sık vurguladıkları konu; maske, mesafe ve hijyen. Bireylerin büyük çoğunluğu maske kullanımına önem veriyor, fiziki mesafeye de uyulduğu görülüyor. Uymayanlar da titizlikle uyarılıyorlar. Hijyen konusunda daha gidilecek çok yolumuzun olduğunu düşünenlerdenim. Başta kamu birimleri olmak üzere birçok alanda dezenfekte işlemlerinin aralıksız devam ediyor olmasına rağmen Covid-19 virüsüyle mücadelede hijyene daha çok önem verilmesi gerekiyor. Kamu kurumları harici bireylerin de kendilerince alması gereken ekstra tedbirler var. Son günlerde üretici firmaların bu bireylerin kullanabileceği özel ürünler ürettiklerini görebiliyoruz. Herkesin rahatlıkla çantasında taşıyabilecekleri ve her daim yanlarında bulundurabilecekleri 100 ml,150 ml mini boy dezenfektan ürünlerini üreten marka ürünlerini birçok marketten satın alabiliyoruz. Her gün maskemizi yanımızdan eksik etmediğimiz gibi hijyen için de dezenfektan ürünlerimizi yanımızdan ayırmamayı öneriyorum. Böylelikle pandemiyle mücadelede kişisel olarak tedbirimizi de almış oluruz. Önümüzdeki günlerde medikal alanda kongrelerin yeniden yapılmaya başlanacak olması oldukça sevindirici bir durum. Medikal Teknik ekibi olarak şimdiden başarılar diliyoruz. Medikal Teknik dergisinin Ekim 2020 sayımızda görüşünceye kadar esen kalın. Recep ARSLANTAŞ Coordinator Recep Aslantas Coordinator
8
Chemical Exports Reached $ 11.5 Billion in 8 Months Kimya İhracatı 8 Ayda 11,5 Milyar Dolara Ulaştı
According to the data of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB), exports of the chemical industry amounted to 1 billion 37 8 million dollars in August 2020. The sector’s 8-month exports reached 11.5 billion dollars. The chemical industry, which exported 11 billion 521 million dollars of chemicals and products in the January-August period this year, declined by 14.09 percent compared to the same period last year. Iraq, USA and Germany became the top three countries to which most chemicals were exported. Evaluating the export figures of the chemical industry in August , Adil Pelister, Chairman of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB) , said, “This year, our chemical industry was also affected by the general decline in exports in the economy of our country and the world, which contracted in the second quarter due to the pandemic. After the recovery in June and July, there was a decline in both our country’s exports and our sector in August, with the effect of the public holiday. In August,
Eylül - September 2020
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre, kimya sektörü ihracatı 2020 yılı Ağustos ayında 1 milyar 378 milyon dolar olarak gerçekleşti. Sektörün 8 aylık ihracatı 11,5 milyar dolara ulaştı. Bu yıl Ocak-Ağustos döneminde 11 milyar 521 milyon dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı gerçekleştiren kimya sektörü, geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 14,09 geriledi. Irak, ABD ve Almanya en çok kimyevi maddeler ihracatı yapılan ilk üç ülke oldu. Ağustos ayı kimya sektörü ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Bu yıl pandemi dolayısıyla özellikle ikinci çeyrek itibariyle daralan dünya ve ülkemizin ekonomisinde ihracattaki genel gerilemede kimya sektörümüz de etkilendi. Haziran ve Temmuz ayında toparlanmanın ardından Ağustos ayında ise hem ülkemizin ihracatında hem de sektörümüzde bayram tatilinin de etkisiyle bir gerileme oldu. Ağustos ayında 1 milyar 378 milyon dolarlık kimya ihracatı gerçekleştirdik. En çok kimyevi maddeler ve mamulleri gerçekleştirdiğimiz ülkelerde ise Ağustos ayında
9
we exported 1 billion 378 million dollars of chemicals. While Iraq ranks first in August in countries where we manufacture chemicals and products the most, the USA, which ranks second with an increase of 39.06 percent, draws attention. On the other hand, when we look at the capacity utilization rates of our chemical industry, we see that the average rate decreased to 67.08 percent in May, started to rise since June and rose to 70.85 percent in August. Turkey Manufacturing PMI (Purchasing Managers Index) was held at the 54.3 level seen in August and the continued recovery if the decline compared to July. We are going through an extraordinary period. Despite this, we maintain our position as the second most exported sector in the eight-month period. Our Minister of Commerce recently announced the “Easy Export Platform”. This platform provides exporters with detailed information from market information to tax rates of countries. We believe that the Easy Export Platform, which will spread digital transformation to all our exporters and even our exporter candidates, will pave the way for our exporters, especially in e-commerce.” Most exported country in August was Iraq Iraq was the top export country in August. Other countries in the top ten, following Iraq in August, were the USA, Germany, Britain, Spain, the Netherlands, Israel, Italy, Russia and Romania. Chemical exports to Iraq amounted to 85 million 960 thousand dollars in August 2020. In August, “plastics and their products”, “essential oils, cosmetics and soap”, “washing preparations”, “pharmaceutical products”, “paints, varnishes, ink and preparations”, “various chemicals”, “fertilizers” “Mineral fuels, mineral oils and products”, “adhesives, glues, enzymes” and “inorganic chemicals” were exported. The countries to which the most chemical exports were made in the eight-month period January-August 2020 were
Adil Pelister, Chairman of İKMİB
Irak birinci sırada yer alırken, yüzde 39,06 artışla ikinci sırada yer alan ABD dikkat çekiyor. Diğer yandan kimya sektörümüzün kapasite kullanım oranlarına baktığımızda ortalama Mayıs ayında yüzde 67,08’a kadar indiğini, Haziran ayından itibaren yükselmeye başladığını ve Ağustos ayında yüzde 70,85’e kadar yükseldiğini görüyoruz. Türkiye İmalat PMI’ı (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) ise ağustosta 54,3 düzeyinde gerçekleşti ve Temmuz’a göre gerileme olsa da toparlanmanın devam ettiği görülüyor. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Buna rağmen sekiz aylık dönemde en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektör konumumuzu koruyoruz. Ticaret Bakanımız yakın zamanda “Kolay İhracat Platformu”nun duyurusunu yaptı. Bu platform ihracatçılara pazar bilgilerinden ülkelerin vergi oranlarına kadar detaylı bilgileri sunuyor. Dijital dönüşümü tüm ihracatçılarımıza yaygınlaştıracak, ihracatçı adaylarımızın dahi yararlanabileceği Kolay İhracat Platformu’nun ihracatçılarımızın özellikle e-ticarette önünü açacağına inanıyoruz.”
Ağustos ayında en fazla ihracat yapılan ülke Irak oldu Irak, Ağustos ayında en çok ihracat yapılan ülke oldu. Ağustos ayında Irak’ı takip eden ilk onda yer alan diğer ülkeler ise ABD, Almanya, İngiltere, İspanya, Hollanda, İsrail, İtalya, Rusya ve Romanya oldu. Irak’a yapılan kimya ihracatı 2020 yılı Ağustos ayında 85 milyon 960 bin dolar olarak gerçekleşti. Ağustos ayında Irak’a en çok “plastikler ve mamulleri”, “uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun”, “yıkama müstahzarları”, “eczacılık ürünleri”, “boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları”, “muhtelif kimyasal maddeler”, “gübreler”, “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler”, “yapıştırıcılar, tutkallar, enzimler” ve “anorganik kimyasallar” ihraç edildi. 2020 yılı Ocak-Ağustos olarak sekiz aylık dönemde en çok kimya ihracatı yapılan ülkeler ise sırasıyla Hollanda, Irak, Almanya, ABD, İtalya, İngiltere, İspanya, İsrail, Romanya ve Belçika olarak ilk onda yer aldı.
Eylül - September 2020
10
the Netherlands, Iraq, Germany, USA, Italy, England, Spain, Israel, Romania and Belgium, respectively. “Plastics and products” exported most in August Exports of plastics and their products in the chemical substances and products product groups in August ranked first in chemical exports with 489 million 214 thousand 499 dollars. Mineral fuels, mineral oils and products took the second place with an export of 196 million 121 thousand 717 dollars, while inorganic chemicals exports ranked third with 123 million 169 thousand 459 dollars. Following inorganic chemicals, other sectors that are in the top ten are; “Essential oils, cosmetics and soap”, “pharmaceutical products”, “rubber, rubber goods”, “paints, varnishes, ink and preparations”, “miscellaneous chemicals”, “washing preparations” and “organic chemicals”.
Eylül - September 2020
Ağustos ayında en çok “plastikler ve mamulleri” ihracatı gerçekleştirildi Ağustos ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 489 milyon 214 bin 499 dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 196 milyon 121 bin 717 dolarlık ihracatla mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 123 milyon 169 bin 459 dolarla üçüncü sırada yer aldı. Anorganik kimyasalları takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘yıkama müstahzarları’ ve ‘organik kimyasallar’ oldu.
11
Adil Pelister: “We Are Entering A New Era in Our Exports with Easy Export Platform” Adil Pelister: “Kolay İhracat Platformu ile İhracatımızda Yeni Bir Döneme Giriyoruz” Adil Pelister, Chairman of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB), made a written assessment on the “Easy Export Platform” announced and promoted by our Minister of Trade Ruhsar Pekcan today. Pelister stated the following in his evaluation: “The Easy Export Platform, announced today by our Minister of Trade, Mr. Ruhsar Pekcan, has a great importance for the future of our exporters. On behalf of our exporters, we would like to thank our Minister of Trade Ruhsar Pekcan and everyone who contributed to this important work which brought together all the world data we may need regarding exports on a single platform and generated a reform in digital transformation. As IKMIB, we first stated in 2018 that a new digital age started. Acting with the idea of “managing digital transformation, managing the future”, emphasizing the importance of e-commerce, we said that our exporters should be more effective in e-commerce platforms. With this vision, as IKMIB, we organized the first virtual trade delegation and the first digital award ceremony in exports. The platform provides exporters with detailed information from market information to tax rates of countries. We believe that the Easy Export Platform, which will spread digital transformation to all our exporters and even our exporter candidates can benefit, will pave the way for our exporters especially in e-commerce. In this respect, we can say that we are entering a new era. The biggest responsibility of us industrialists are to produce more and export more in a stronger Turkey which is growing and producing. With the awareness of this responsibility, we will continue to contribute to the growth of our country by working harder.”
Adil Pelister, Chairman of IKMIB
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, bugün Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan ve tanıtımı yapılan “Kolay İhracat Platformu” ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı. Pelister, değerlendirmesinde şunları söyledi: “Bugün Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan “Kolay İhracat Platformu”, ihracatçılarımızın geleceği açısından çok büyük önem taşıyor. İhracatla ilgili ihtiyacımız olabilecek tüm dünya verilerini tek bir platformda bir araya getiren ve dijital dönüşümde adeta bir reform yaratan bu önemli çalışma için başta Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan olmak üzere, emeği geçen herkese ihracatçılarımız adına çok teşekkür ederiz. Biz İKMİB olarak, yeni bir dijital çağın başladığını ilk olarak 2018 yılında dile getirmiştik. ‘Dijital dönüşümü yöneten, geleceği yönetir’ düşüncesiyle hareket ederek, e-ticaretin önemine vurgu yaparak, ihracatçılarımızın e-ticaret platformlarında daha etkili olabilmeleri gerektiğini söylemiştik. Bu vizyonla İKMİB olarak ilk sanal ticaret heyetini ve ihracatta ilk dijital ödül törenini düzenledik. Platform ihracatçılara pazar bilgilerinden ülkelerin vergi oranlarına kadar detaylı bilgileri sunuyor. Dijital dönüşümü tüm ihracatçılarımıza yaygınlaştıracak, ihracatçı adaylarımızın dahi yararlanabileceği Kolay İhracat Platformu’nun ihracatçılarımızın özellikle e-ticarette önünü açacağına inanıyoruz. Bu açıdan yeni bir döneme giriyoruz diyebiliriz. Büyüyen ve üreten güçlü Türkiye’de daha çok üretmek ve daha çok ihracat yapmak biz sanayicilerin en büyük sorumluluğu. Bu sorumluluğun bilinciyle daha çok çalışarak ülkemizin büyümesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.”
Eylül - September 2020
14
She Said “Hello” To A New Life with Simultaneous Double Surgery Eş Zamanlı Çifte Ameliyatla Yeni Yaşama “Merhaba” Dedi
Mine Önser, mother of four children living in Izmir’s Urla district, who had difficulty walking for a long time and complained of both waist and neck pain, regained her health with hernia surgeries performed at the same time and said “Hello” to her new life.
İzmir’in Urla ilçesinde yaşayan, uzun süredir yürümekte güçlük çekip hem bel hem de boyun ağrısından şikayet eden dört çocuk annesi Mine Önser, aynı anda gerçekleştirilen fıtık ameliyatlarıyla sağlığına kavuştu, yeni yaşamına “Merhaba” dedi.
She got rid of both waist and neck hernia at the same time
Aynı anda hem bel hem de boyun fıtığından kurtuldu
Mine Önser, a 58-year-old housewife, had been having difficulty walking and complaining of back and neck pain for a long time. Önser, who could not bear his pain any longer, from IUE Medical Park Hospital Brain and Nerve Surgery Clinic Op. Dr. He regained his health with both waist and neck hernia surgery performed by Murat Düzgün at the same time. Önser stated that he had an unbearable pain in his left foot and said, “I applied to Murat Düzgün from İzmir University of Economics Medical Park Hospital because of my pain. My MR was taken. It turned out that I have a hernia on both my waist and neck. My doctor said I need surgery. He even said that he could do both together and I decided to have surgery, trusting him.”
58 yaşındaki ev hanımı Mine Önser, uzun süredir yürümekte güçlük çekip bel ve boyun ağrısı şikâyetlerinden yakınıyordu. Ağrılarına daha fazla dayanamayan Önser, İEÜ Medical Park Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği’nden Op. Dr. Murat Düzgün tarafından aynı anda gerçekleştirilen hem bel hem de boyun fıtığı ameliyatı ile sağlığına tekrar kavuştu. Sol ayağında dayanılmaz bir ağrının oluştuğunu belirten Önser, “Ağrılarımdan dolayı İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi’nden Murat Düzgün’e başvurdum. MR’ım çekildi. Hem belimde hem de boynumda fıtık olduğu ortaya çıktı. Doktorum ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Hatta ikisini birlikte yapabileceğini söyledi ve ona güvenerek ameliyat olmaya karar verdim.” dedi.
Eylül - September 2020
15
“Yeniden doğmuş gibiyim” Ameliyat sonrası ağrılarından kurtulduğunu dile getiren Önser, “Şu an çok mutluyum. Çok rahat ağrısız bir şekilde yürüyebiliyorum. Doktorumun ellerine sağlık, sıkıntılarım bitti. Ameliyat olduktan sekiz saat sonra yürümeye başladım. Daha rahat hareket etmeye başladım. Desteksiz kalkabiliyorum, yürüyebiliyorum. Yeniden dünyaya gelmiş gibi oldum.” dedi.
“Çok sık görülen bir durum değil”
”I’m like reborn” Expressing that she got rid of her postoperative pain, Önser said, “I am very happy right now. I can walk very comfortably and without pain. Health in my doctor’s hands, my troubles are over. I started walking eight hours after the surgery. I started to move more comfortably. I can get up without support, I can walk. I felt like I was born again.”
”Not very common” Underlining that performing both waist and neck surgeries at the same time is not common in neurosurgery practice, Op. Dr. Murat Düzgün said, “When our patient came to our outpatient clinic, she had severe low back pain and pain and weakness in his left leg, simultaneously neck pain, pain and weakness radiating from his neck to his left arm. We made examinations in line with the complaints of our patient. We also evaluated MRI examinations and learned that she also had a neck and lumbar hernia. Despite the physical and medical treatments that our patient had previously received, we decided to surgery because his complaints never regressed and he was unable to walk due to weakness in her foot. We evaluated this situation with Ms. Mine and reported that we can perform both neck and lumbar hernia simultaneously, with a surgical intervention in the same session. Our patient also looked warmly at this situation. This is not a common situation in neurosurgery practice.”
“Micro surgery provides an advantage” Stating that microsurgical methods (microdiscectomy) used in waist and neck hernias provide a great advantage after surgery, Düzgün said, “Neck and lumbar hernia operations are performed with this method with a 1-1.5 cm skin incision with very little disruption of the anatomical integrity. Since microscopes and microsurgical instruments are used, the possibility of nerve damage is very low. The duration of the operation is an hour on average. Patients treated with these methods can be kept in the hospital for a day and sent home. We cleaned the cervical hernia with a microsurgical intervention from the front of the neck of our patient. We intervened to the waist from the back with a micro surgery method and cleaned the hernia there. After staying at our hospital for one night, Miss Mine, her pain and weakness disappeared. The pain in her neck and weakness in her arm have been also disappeared.”
Hem bel hem de boyun ameliyatlarının aynı anda yapılmasının nöroşirürji pratiğinde çok sık görülmediğinin altını çizen Op. Dr. Murat Düzgün, “Hastamız, bizim polikliniğimize geldiğinde şiddetli bel ağrısı ve sol bacağında ağrı ve güçsüzlük, eş zamanlı olarak da boyun ağrısı, boynundan sol koluna yayılan ağrı ve güçsüzlük mevcuttu. Hastamızın şikâyetleri doğrultusunda tetkiklerini yaptık. MR tetkiklerini de değerlendirdik ve aynı zamanda boyun ve bel fıtığına sahip olduğunu öğrendik. Hastamızın daha öncesinde almış olduğu fizik ve medikal tedavilere rağmen şikyetlerinin hiç gerilememesi ve ayağındaki güçsüzlükten dolayı yürüyemez hala gelmesi nedeniyle cerrahi kararı aldık. Mine Hanım ile bu durumu değerlendirip hem boyun hem de bel fıtığını aynı anda eş zamanlı, aynı seansta bir cerrahi girişimle yapabileceğimizi bildirdik. Hastamız da bu duruma sıcak baktı. Bu nöroşirürji pratiğinde çok sık gözüken bir durum değil.” dedi.
“Mikro cerrahi avantaj sağlıyor” Bel ve boyun fıtıklarına kullanılan mikro cerrahi yöntemlerinin (mikrodiskektomi) ameliyat sonrasında büyük avantaj sağladığını belirten Düzgün, “Boyun ve bel fıtığı ameliyatları bu yöntemle 1-1.5 cm cilt kesisi ile anatomik bütünlük çok az bozularak yapılır. Mikroskop ve mikro cerrahi aletleri kullanıldığı için sinir zedelenme ihtimali çok düşüktür. Ameliyat süreleri ortalama bir saattir. Bu yöntemlerle tedavi edilen hastalar bir gün hastanede tutulup evine gönderilebilmektedir. Hastamızın boynunun ön tarafından yaptığımız mikro cerrahi girişimle boyun fıtığını temizledik. Beline de mikro cerrahi yöntemle arka taraftan müdahale edip oradaki fıtığı temizledik. Mine Hanım hastanemizde bir gece kaldıktan sonra, ağrısı ve ayağındaki güçsüzlük ortadan kalktı. Boynundaki ağrı ve kolundaki güçsüzlük de ortadan kalktı.” diye konuştu.
Eylül - September 2020
16
Arthroplasty Space Suit Holds Great Importance to Reduce the Risk of Surgical Infection Cerrahi Enfeksiyon Riskini Azaltmada Artroplasti Uzay Elbisesi Kullanmak Büyük Önem Taşıyor
Arthroplasty space suit, which is used to reduce the risk of surgical infections, especially in orthopedic prosthetic surgeries, increases the safety of operations. The arthroplasty space suit, which was started to be used in the knee, hip and shoulder prosthesis surgeries by the experts of NPİSTANBUL Brain Hospital, Üsküdar University, aims to minimize the risk of surgical infection. After arthroplasty surgery, implant-related surgical site infection is 1% in cases with classical clothing; It is recorded that it is 0.17% in cases made with a space suit.
Özellikle ortopedik protez ameliyatlarında ortaya çıkan cerrahi enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla kullanılan artroplasti uzay elbisesi, operasyonların güvenliğini artırıyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi uzmanları tarafından diz, kalça ve omuz protez ameliyatlarında kullanılmaya başlanan artroplasti uzay elbisesi ile cerrahi enfeksiyon riskinin en aza indirilmesi hedefleniyor. Artroplasti ameliyatlarından sonra implant ilişkili cerrahi alan enfeksiyonunun klasik kıyafetle yapılan vakalarda %1 iken; uzay kıyafeti ile yapılan vakalarda %0.17 olduğu kaydediliyor.
Orthopedics and Traumatology Specialist Dr. Mehmet Soyarslan, NPİSTANBUL Brain Hospital Üsküdar University said that they started to use arthroplasty space suits to minimize the risk of infection that may occur during or after orthopedic prosthesis surgeries.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Mehmet Soyarslan, ortopedik protez ameliyatları esnasında veya sonrasında oluşabilecek enfeksiyon riskini minimuma indirmek üzere artroplasti uzay elbisesi kullanmaya başladıklarını söyledi.
Eylül - September 2020
17
To be used in knee, hip and shoulder prosthesis surgeries The surgical field infection can be broken at any point in the sterilization chain, improper conditions of the operating room, and uncontrollable contamination from the surgical team. It can also be accomplished by the fact that bacteria from a region such as dental caries reach the surgical site through the blood. Stating that they started to use special clothes to reduce the risk of infection in orthopedic prosthetic surgeries, Mehmet Soyarslan said, “These clothes, defined as Arthroplasty Space Suit, will be used in knee, hip and shoulder prosthesis surgeries performed by our orthopedics and traumatologists.”
Infections affect quality of life Noting that surgical infections negatively affect patient health, Dr. Mehmet Soyarslan said, “Surgical infection can occur in the postoperative surgery area and can be superficial, as well as affect deeper tissues, vital organs and implants. Implant-related infections seen after orthopedic prosthetic surgeries can negatively affect patient health and satisfaction. It may be necessary for the patients to stay in the hospital for long periods of time, sometimes for surgery, to undergo surgery and to take antibiotic treatments for a long time.”
Prevents particles from falling from the surgical team Dr. Mehmet Soyarslan stated that these special clothes are used to minimize the risk of possible prosthetic infections and said, “The clothes prevent particles that may fall from the non-sterile head area of the surgical team during the
Orthopedics and Traumatology Specialist Dr. Mehmet Soyarslan, NPİSTANBUL Brain Hospital Üsküdar University
Diz, kalça ve omuz protez ameliyatlarında kullanılacak Cerrahi alan enfeksiyonu sterilizasyon zincirinin herhangi bir noktada kırılması, ameliyathanenin uygunsuz koşulları, cerrahi ekipten kontrol edilemez bulaşmalar şeklinde olabiliyor. Aynı zamanda hastada diş çürüğü gibi bir bölgeden bakterilerin kan yoluyla cerrahi alana ulaşması ile de gerçekleşebiliyor. Ortopedik protez ameliyatlarında enfeksiyon riskini düşürmek üzere özel kıyafet kullanmaya başladıklarını ifade eden Dr. Mehmet Soyarslan, “Artroplasti Uzay Elbisesi olarak tanımlanan bu kıyafetler, ortopedi ve travmatoloji hekimlerimiz tarafından yapılan diz, kalça ve omuz protez ameliyatlarında kullanılacak” dedi.
Enfeksiyonlar yaşam kalitesini etkiliyor Cerrahi enfeksiyonların hasta sağlığını olumsuz etkilediğini
Eylül - September 2020
18
surgery. It also prevents particles that bounce around during prosthesis implantation from bouncing from areas of the surgical team, such as non-sterile face, mask, and bone, and falling back into the surgical field.”
With spacesuit the risk is 0.17% Dr. Mehmet Soyarslan stated that the arthroplasty space suit minimizes the risk of possible surgical infection and said, “Implant-related surgical site infection after arthroplasty surgery is 1% in cases performed with classical clothing and 0.17% in cases performed with spacesuit. We only use these clothes in our arthroplasty, that is, in our prosthetic surgeries. This equipment cannot be used in all hospitals due to the high costs today.”
kaydeden Dr. Mehmet Soyarslan, “Cerrahi enfeksiyon, ameliyat sonrası ameliyat bölgesinde oluşabildiği ve yüzeysel olabildiği gibi, daha derin dokuları, hayati organları ve konulan implantları etkileyebiliyor. Ortopedik protez ameliyatlarından sonra görülen implant ilişkili enfeksiyonlar, hasta sağlığını ve memnuniyetini son derece olumsuz etkileyebiliyor. Hastaların enfeksiyon için bazen ayları bulan uzun süreler hastanede yatmaları, tekrar tekrar ameliyat olmaları ve uzun süre antibiyotik tedavileri almaları gerekebiliyor” diye konuştu.
Cerrahi ekipten düşebilecek partikülleri engelliyor Dr. Mehmet Soyarslan, bu özel kıyafetlerin olası protez enfeksiyonlarının riskini en aza indirme amacıyla kullanıldığını belirterek şunları söyledi: “Kıyafetler, ameliyat esnasında cerrahi ekibin steril olmayan baş bölgesinden ameliyat sahasına düşebilecek partikülleri engelliyor. Aynı zamanda protezin yerleştirilmesi esnasında etrafa sıçrayan partiküllerin cerrahi ekibin steril olmayan yüz, maske ve bone gibi alanlarından sekerek tekrar cerrahi sahaya düşmesini de önlüyor.
Uzay kıyafeti ile risk %0.17 Dr. Mehmet Soyarslan, artroplasti uzay elbisesinin olası cerrahi enfeksiyon riskini en aza indirdiğini kaydederek “Artroplasti ameliyatlarından sonra implant ilişkili cerrahi alan enfeksiyonu, klasik kıyafetle yapılan vakalarda %1 iken uzay kıyafeti ile yapılan vakalarda %0.17 olduğu belirtiliyor. Biz sadece artroplasti yani protez ameliyatlarımızda bu kıyafetleri kullanıyoruz. Günümüzde maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı tüm hastanelerde bu ekipman kullanılamıyor” diye konuştu.
Eylül - September 2020
20
Eyes in Health Tourism in the Last Quarter Sağlık Turizminde Gözler Son Çeyrekte Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Sağlık Komisyonu Üyesi ve Esteworld Saç Ekimi ve Plastik Cerrahi Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Servet Terziler, Covid-19 salgınını dünyada en iyi yöneten ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Terziler’e göre salgın kontrol altında tutulursa sağlık turizmi son çeyrekte atağa kalkacak.
Dr. Servet Terziler, Health Commission Memberof Foreign Economic Relations Board (DEIK) and Chairman of Esteworld Hair Transplantation and Plastic Surgery Health Group
Dr. Servet Terziler, Health Commission Memberof Foreign Economic Relations Board (DEIK) and Chairman of Esteworld Hair Transplantation and Plastic Surgery Health Group, Covidien-19 outbreak of the country’s best managers said that Turkey in the world. According to Terziler, Turkey is a country which manages Covidien-19 outbreak best in the world. According to Terziler, if the epidemic is kept under control, health tourism will take off in the last quarter. The Covid-19 outbreak, which is considered the beginning of a new era in health, economy and social areas in the world, remains on the agenda. Turkey, an outbreak in international circles is considered among the best managers in the country. Health tourism, which had a size of $ 3 billion before the pandemic, is one of the sectors most adversely affected by the global epidemic. Turkey is the only income derived from the plantation again before the outbreak was estimated at 1.5 billion dollars. Dr. Servet Terziler, Health Commission Memberof Foreign Economic Relations Board (DEIK) and Chairman of Esteworld Hair Transplantation and Plastic Surgery Health Group, shared his insights on health tourism and hair transplantation industry.
Eylül - September 2020
Dünyada sağlık, ekonomi ve sosyal alanlarda yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilen Covid-19 salgını gündemdeki yerini koruyor. Türkiye, uluslararası çevrelerde salgını en iyi yöneten ülkeler arasında gösteriliyor. Pandemi öncesinde 3 milyar dolar büyüklüğe sahip olan sağlık turizmi küresel salgından en fazla olumsuz etkilenen sektörlerin başında geliyor. Türkiye’nin sadece saç ekiminden elde ettiği gelir ise yine salgın öncesi 1,5 milyar dolar olarak hesaplanıyordu. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Sağlık Komisyonu Üyesi ve Esteworld Saç Ekimi ve Plastik Cerrahi Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Servet Terziler, sağlık turizmi ve saç ekimi endüstrisine ilişkin öngörülerini paylaştı.
Sağlık turizminde kritik eşik son çeyrek Türkiye’nin küresel salgını dünyada en iyi yöneten ülke olduğunu söyleyen Dr. Terziler şu ifadeleri kullandı: “1 Haziran itibariyle normalleşme kademeli olarak başladı ancak bu durum sadece ülkemiz için geçerli bir durum oldu. Ülkeler arası normalleşme henüz başlamadı. Bana göre salgını en iyi yöneten ülkeyiz. Pandemiyi kontrol altında tutabilirsek salgın öncesi 3 milyar dolar büyüklüğe sahip olan sağlık turizminde son çeyrek atağa kalkma dönemi olur. Avrupa’da ve yakın coğrafyada vakaların stabil rakamlarda kalması halinde yıl sonunda, salgın öncesi toplam sağlık turizmi gelirinin yarısını elde ederiz. 1,5 milyar dolarlık saç ekimi sektörü ise son üç ayda bu rakamın yüzde 20’sini elde edebildi. İngiltere, Hollanda, Fransa, Almanya, Belçika, Ukrayna ve İskandinav ülkelerinden az sayıda hastalarımız Türkiye’ye gelip operasyonlarını oluyor. Her şey salgının dünyadaki seyrine bağlı. Türkiye’nin 2023’te sağlık turizminden 20 milyar dolar gelir hedefi var. Salgın sürecini az hasarla atlatırsak bu hedef gerçekleşebilir.”
“Türk markaları parlayacak” Türkiye’nin bu dönemden yükselerek çıkacağını belirten Servet Terziler, “Dünyanın nereye dönüştüğünü iyi analiz
21
Critical threshold in health tourism last quarter Stating that Turkey is a country which manages Covidien-19 outbreak best in the world, Dr. Terziler said, “As of June 1, normalization started gradually, but this situation was valid only for our country. Normalization between countries has not started yet. In my opinion, we are the country that managed the epidemic best. If we can keep the pandemic under control, the last quarter in health tourism, which has a size of 3 billion dollars before the epidemic, will be a period of attack. At the end of the year, if the cases remain stable in Europe and the nearby geography, we obtain half of the total health tourism income before the epidemic. The 1.5 billion dollar hair transplant sector has achieved 20 percent of this figure in the last three months. England, Netherlands, France, Germany, Belgium, a small number of patients in our operations in Ukraine and the Nordic countries is going to come to Turkey. Everything depends on the course of the epidemic in the world. Turkey has $ 20 billion in 2023 revenues from medical tourism destination. This goal can be achieved if we overcome the epidemic process with little damage.”
”Turkish brands will shine” Indicating that Turkey would be increased from this period, Servet Terziler said, “We must return to analyze where best that the world has taken positions accordingly. The concept of three-dimensional examination in health will enter our lives. This means people will get this service from their homes. The mentality of countries, companies and people will change. For this reason, the next 100 years will be pregnant with many different transformations. Turkish brands will shine in the coming period and will become one of the world’s leading brands.” Pointing out that there are 50 million unemployed in the US, DEIK Health Commissioner declared that Turkey has managed almost a serious crisis every 10 years, argued that Turkey would survive the process with minimal damage in case of the second wave in the epidemic just like the first wave.
edip buna göre pozisyon almalıyız. Sağlıkta üç boyutlu muayene kavramı hayatımıza girecek. Bu, insanların evlerinden bu hizmeti alacağı anlamına geliyor. Ülkelerin, firmaların ve insanların düşünce yapıları değişecek. Bu sebeple önümüzdeki 100 yıl farklı birçok dönüşüme gebe olacak. Türk markaları önümüzdeki dönem parlayacak ve dünyanın önde gelen markalarının arasına girecek.” şeklinde konuştu. ABD’de 50 milyon işsiz olduğuna vurgu yapan DEİK Sağlık Komisyonu Üyesi, Türkiye’nin hemen hemen her 10 yılda bir ciddi krizleri atlattığını, salgında ikinci dalganın gelmesi halinde tıpkı ilk dalgada olduğu gibi süreci en az hasarla atlatacağını savundu.
Eylül - September 2020
24
The Healthcare Industry Forecasts to Shrink in 2020
Sağlık Sektörü 2020’de Küçülmeyi Bekliyor
Dr. Güvenç Koçkaya
According to “A Survey: COVID-19 Impact on Healthcare Industry”, 54% of the healthcare managers stated that they had difficulties in accessing health services during the coronavirus period. 46% of the survey participants underline that measures should be implemented, and the academic congresses with physical participation should not be organized by the end of 2020, while they predict that the healthcare industry will shrink in 2020 but will stabilize in 2021. Being always in close contact with the public and the front line of the fight against the pandemic, the dynamics of the healthcare industry have also begun to reshape while the new coronavirus outbreak that affects the whole world upset the balances in many industries. Econix initiated a study titled “A Survey: COVID-19 Impact on Healthcare Industry” with the participation of managers from public institutions, companies providing services of medicine, healthcare services, medical supplies & devices, academic institutions, non-governmental organizations and consultancy services, clinical research, and such to examine the impacts of the pandemic on the healthcare industry. The two most striking points in the survey were the industry’s commitment to pandemic measures and the expectations that the industry would shrink.
46% of the healthcare industry does not favor a congress until the end of the year According to the results of the survey of which participants were the healthcare managers, 46% of the participants
Eylül - September 2020
KOVID-19 Salgını Sağlık Sektörü Etki Anketi’ne göre sağlık sektöründeki yöneticilerin %54’ü koronavirüs sürecinde sağlık hizmetlerine erişimde sıkıntı yaşadıklarını belirtti. Anket katılımcılarının %46’sı tedbirlerin devam ederek 2020 sonuna kadar fiziksel katılımlı bilimsel kongrelerin kesinlikle yapılmaması gerektiğinin altını çizerken, sağlık sektörünün 2020’de küçüleceğini 2021’de ise stabil kalacağını öngörüyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgını, pek çok sektörde dengeleri değiştirirken kamuyla daima yakın temasta olan ve salgınla mücadelede en ön safta yer alan sağlık sektörünün dinamikleri de yeniden şekillenmeye başladı. Econix Araştırma, salgının sağlık sektörüne etkilerini mercek altına almak için kamu kurumu, ilaç, sağlık hizmeti, tıbbi malzeme ve cihaz firması, akademik kurum, sivil toplum örgütü ve danışmanlık, klinik araştırma vb. hizmetler veren şirketlerden yöneticilerin katılımıyla ‘COVID-19 Salgını Sağlık Sektörü Etki Anketi’ başlıklı bir çalışma gerçekleştirdi. Araştırmada en dikkat çekici iki nokta, sektörün salgın tedbirlerine bağlılığı ile sektörün küçüleceğine dair beklentiler oldu.
Sağlık sektörünün %46’sı yıl sonuna kadar kongre istemiyor Sağlık sektöründen yöneticilerin katıldığı anketin sonuçlarına göre, katılımcıların %46’sı 2020 yılı sonuna kadar geniş katılımlı, yüz yüze klinik ve bilimsel kongrelerin kesinlikle yapılmaması gerektiğini belirtti. %65’lik bir kesim ise 2020 yılı içinde gerçekleşebilecek olası toplantıların çevrimiçi yapılmasından yana olduklarını ifade etti.
Sektörün %75’i yüz yüze toplantı yapmıyor COVID-19 Salgını Sağlık Sektörü Etki Anketi, salgın
25
stated that face-to-face clinical and academic congresses should never be held by the end of 2020. 65% of the participants said that potential meetings should be organized online in 2020.
75% of the industry does not meet face-to-face A Survey: COVID-19 Impact on Healthcare Industry reveals that partially 48% and completely 47% of the healthcare industry has worked from home during the pandemic. 52% of those working from home stated that they would begin to go to the office after three months, and 30% after six months. Precautionary attitudes were demonstrated in meeting preferences. While 75% stated that they had not met face-to-face and inside & outside the institution, 68% said that their institutions had no plans for any comprehensive meetings in 2020.
“Digitalization will meet the expectations of healthcare professionals” The leader of the research team, Dr. Güvenç Koçkaya, pointed out that the basic need revealed by the survey is to develop solutions integrated with the period. Koçkaya stated: “Whether the field of activity is medicine, medical devices or consultancy, it is impossible to cut off the human contact of an industry that is focused on human health. Yet, it is difficult to loosen the measures taken since the industry has taken the pandemic burden so much and felt the seriousness of the situation under its nose. At this point, it is necessary to realize the digital transformation, which is now essential for the whole world, with projects grounded in the healthcare industry and create a virtual atmosphere as sustainable as possible.”
sürecinde sağlık sektörünün %48’inin kısmen, %47’sinin ise tamamen evden çalışmaya geçtiğini ortaya koydu. Evden çalışmaya geçenlerin %52’si 3 ay sonra, %30’u ise 6 ay sonra ofisten çalışmaya devam edeceğini söyledi. Tedbirli yaklaşımlar, toplantı tercihlerine de yansıdı. %75’lik bir kesim kurum içinde veya dışında yüz yüze toplantı yapmadıklarını belirtirken %68’lik bir kesim de kurumlarının 2020 yılı içinde geniş kapsamlı herhangi bir toplantı yapmayı planlamadığını söyledi.
“Sağlıkçıların beklentisini dijitalleşme karşılayacak” Araştırma ekibinin başında yer alan Dr. Güvenç Koçkaya, anketin ortaya koyduğu tabloda temel ihtiyacın, çağa entegre çözümler geliştirmek olduğuna dikkat çekti. Koçkaya, “Faaliyet alanı ister ilaç veya tıbbi cihaz ister danışmanlık olsun, odağına insan sağlığını alan bir sektörün insanlarla olan temasını kesmek elbette imkansız. Ancak sektör, salgın sürecinin yükünü bu denli sırtlamışken ve durumun ciddiyetini deyim yerindeyse teninde hissetmişken, kendi içinde aldığı tedbirleri gevşetmesi de bir o kadar zor. Bu noktada, artık tüm dünya için elzem hale gelen dijital dönüşümü sağlık sektöründe de ayakları yere basan projelerle hayata geçirmek ve çevrimiçi bir atmosferi işleyebilir olduğu kadar sürdürülebilir bir hale getirmek gerekiyor” dedi.
Salgında görev başından ayrılmayanların oranı %78 Sağlık sektöründe koronavirüs tedbirleri elden bırakılmadığı gibi, iş akışının da yoğunlukla devam ettiği gözlendi. Anket
Eylül - September 2020
26
78% is on duty during the pandemic It was observed that coronavirus measures were not neglected in the healthcare industry, and the workflow was intense and continuous. The survey results showed that 78% of the partici-pants did not apply for the unpaid leave of absence provided by the government. Applications for short-term employment allowance were also not high in the healthcare industry.
The industry expects to shrink 4.91% in 2020 and remain stable in 2021 Econix also focused on the sales expectations of the healthcare industry. 44% of the partici-pants stated that the sales of the industry would decrease more than 10% in 2020, while 11% predicted that there would be more than a 10% increase. Looking at the average, the industry expects a 4.91% decrease in 2020 and an average increase of 0.38% in 2021. Dr. Güvenç Koçkaya stated: “Contrary to the general perception in the society, the healthcare industry fore-casts that it will end 2020 by shrinking. And, no growth is expected in 2021. In other words, the healthcare industry does not project to catch the 2019 figures until 2022.”
There are disagreements about pricing Covid-19 vaccine The other striking point revealed by the survey was the various views on how the pricing should be if the COVID-19 vaccine is developed. 38% of the participants stated that the manufacturer should price depending on R & D and production costs, while 22% said it should only price the production costs. On the other hand, 21% expressed that the price should be value-based, while 19% remarked that the vaccine should be free for everyone. Dr. Güvenç Koçkaya noted: “In fact, only 21% of the healthcare industry thinks that companies have profitability except for R&D and production costs though there are different opinions. The remaining 79% specifies that vaccine pricing should be free, or as much as R&D and/or production costs. The main reason behind this is that unless the pandemic ends, the world will not be as before. And nobody, including the health industry, will be better unless the world is as before. It is obvious that the vaccine has a socially responsible part at this point.”
Eylül - September 2020
sonuçları, katılımcıların %78’inin kurumlarının kamu tarafından getirilen ücretsiz izin desteğine başvurmadığını gösterdi. Benzer şekilde kısa çalışma ödeneğine başvuruların da sağlık sektöründe az olduğu gözlendi.
Sektör 2020 de %4.91 küçülmeyi, 2021 de sabit kalmayı bekliyor Econix Araştırma, sağlık sektörünün satış beklentilerine de mercek tuttu. Katılımcıların %44’ü 2020 yılında sektörün satışlarının %10’dan fazla düşeceğini, %11’lik kesim ise %10’dan fazla artış yaşanacağını öngördüğünü belirtti. Ortalamaya bakıldığında sektörün 2020 yılında %4.91’lik düşüş, 2021 yılında ise ortalama %0.38’lik bir artış beklediği görüldü. Dr. Güvenç Koçkaya “Sağlık sektörü, toplumdaki genel algının aksine 2020 yılını küçülerek kapatacağını öngörüyor. 2021 yılında ise herhangi bir büyüme beklenmiyor. Bir diğer ifade ile sağlık sektörü 2022 yılına kadar tekrardan 2019 rakamlarını yakalamayı öngörmüyor şeklinde yorumlayabiliriz.” dedi.
Covid-19 aşısının fiyatlandırılması konusunda fikir ayrılıkları var Anketin ortaya koyduğu bir diğer dikkat çekici nokta ise COVID-19 aşısının bulunması durumunda fiyatlandırmanın nasıl olması gerektiğine yönelik görüşlerin çeşitliliği oldu. Katılımcıların %38’i üretici firmanın AR&GE ve üretim maliyetleri ile fiyatlandırma yapması gerektiğini belirtirken, %22’si üreticinin sadece üretim maliyetini fiyatlandırması, %21’i değer bazlı fiyatlandırma yapılması ve %19’u bulunacak aşının ücretsiz verilmesi yönünde görüş bildirdi. Dr. Güvenç Koçkaya “Her ne kadar farklı görüşler olsa da aslında sağlık sektörünün sadece %21`i ARGE ve üretim maliyetleri dışında firmaların karlılığının olmasını düşünüyor. Geri kalan %79’luk kesim, aşı fiyatlandırmasında ücretsiz veya ARGE ve/veya üretim maliyetleri kadar bir bedel olması gerektiğini belirtiyor. Bunun temel nedeni, pandemi bitmedikçe Dünya’nın eskisi gibi olmayacağı, Dünya eskisi gibi olmadıkça sağlık sektörü dahil kimsenin iyi olamayacağıdır. Bu noktada aşının bir sosyal sorumluluk tarafı olduğu aşikar.” dedi.
27
HEK-SAN to Establish a Strong Bond Between Physicians HEK-SAN Hekimler Arasında Güçlü Bir Bağ Kuracak Hekim Yardımlaşma Sandığı (Physician Relief Fund) (HEK-SAN) was established as “a permanent aid agency” to support all physicians financially and morally in appropriate cases in Turkey. The coronavirus warrior doctors, who said that they had lost motivation, established the Physician Relief Fund to be with the families of their lost colleagues. After the news of doctor deaths coming from all over the country almost every day especially during the pandemic period, physicians came together to support the families of the deceased physicians. In the statement made by the Board of Directors of HEKSAN, which was established with the slogan “Physician Relief Fund is a bond”, the following statements were made, “We are people who have sworn to see our colleagues as our brothers. While keeping people alive and being beneficial to life is our highest motivation, it is an unacceptable situation for us not to be with our brothers and physicians in their troubles and to not show our financial and moral support sufficiently. Under these conditions, we receive news of a serious illness about a colleague almost every day, and sometimes we unfortunately get the news of the death of our colleagues and we are deeply saddened. Physicians suffer financial losses during their long-term sick leave, and family physicians’ contracts are terminated if they take a sick leave longer than 180 days. The physician is punished by the system for his own illness. In our own personal business world, we are often not aware of the situation of these physician friends, and when we are, we cannot properly resolve their difficulties and loneliness. We established our Physician Relief Fund in order to be with the families of our colleagues who passed away, to support our friends who cannot work due to illness, and to act together with our colleagues with many advantages in the future. We invite all our physicians to support.” Physician Relief Fund, which was established with the support of thousands of members of ISTAHED, Turkey’s largest family medicine association, continues to work for all physicians in our country. For detail, visit http://www.heksan.org/.
Hekim Yardımlaşma Sandığı (HEK-SAN), Türkiye’deki tüm hekimlere gerekli durumlarda maddi ve manevi olarak destek olmak, “kalıcı bir yardımlaşma kurumu“ olarak kuruldu. Motivasyon kaybına uğradıklarını söyleyen Koronavirüs savaşçısı doktorlar, kaybettikleri meslektaşlarının ailelerinin yanında olabilmek için Hekim Yardımlaşma Sandığı‘nı kurdu. Özellikle pandemi döneminde hemen hemen her gün ülkenin dört bir yanından gelen doktor ölüm haberlerinin ardından, hekimler vefat eden hekimlerin ailelerine destek olmak adına biraraya geldi. “Hekim Yardımlaşma Sandığı bir bağdır” sloganı ile kurulan HEK-SAN’ın Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Biz hekimler meslektaşlarımızı kardeşimiz olarak göreceğimize dair yemin etmiş insanlarız. İnsanı yaşatma, hayata faydalı olma en yüksek motivasyon nedenimiz iken, kardeşlerimizin-hekimlerin sıkıntılarında yanlarında olamamak, maddi ve manevi desteğimizi yeterince gösterememek bizim için kabul edilemez bir durum. Ülkemizde hekim olarak çalışmak yeterince zor, bizler sağlıkta şiddetle, iş yükümüzün fazlalığıyla, mesleki saygınlığın günden güne azaltılmasıyla her geçen gün daha çok yıpranıyor, tükeniyor, sağlığımızı kaybediyoruz. Bu şartlar altında hemen hemen her gün bir meslektaşımız hakkında ciddi bir hastalık haberi alıyor, bazen de ne yazık ki meslektaşlarımızın vefat haberini alıp derin bir üzüntüye kapılıyoruz. Hekimler uzun süreli hastalıklarda izin kullandıkları süre boyunca maddi kayıplara uğruyor, aile hekimlerinin 180 günden uzun hastalık izni kullanması durumunda sözleşmeleri feshediliyor. Hekim kendi hastalandığı için sistem tarafından adeta cezalandırılıyor. Kendi bireysel iş dünyamızda bizler çoğu zaman bu hekim arkadaşlarımızın durumundan haberdar olamıyor, olduğumuz zamanlarda ise hakkıyla zorlukları ve yalnızlıklarını gideremiyoruz. Vefat eden meslektaşlarımızın ailelerinin yanında olmak, hastalık sebebiyle çalışamayan arkadaşlarımıza destek vermek, ilerleyen dönemlerde birçok avantajla meslektaşlarımızla birlikte hareket etmek adına Hekim Yardımlaşma Sandığımızı kurduk. Tüm hekimlerimizi destek vermeye davet ediyoruz.” Hekim Yardımlaşma Sandığı, Türkiye’nin en büyük aile hekimliği derneği olan İSTAHED’in binlerce üyesinin desteği ile kurulmuş, ülkemizdeki tüm hekimler için çalışmaya devam etmektedir. Detaylı bilgiye http://www.heksan.org/ web adresinden ulaşılabilir.
Eylül - September 2020
28
HEART DISEASES WALK ON THE SNOW AND COVER UP ITS TRACES KALP HASTALIKLARI KARDA YÜRÜYOR, İZİ BELLİ OLMUYOR Eylül - September 2020
29
It is estimated that the number of deaths from heart diseases in 2030 will exceed 20 million people. Although heart diseases do not spread by showing their traces as much as the epidemic diseases that have become the nightmare of humanity, they threaten human health at least as much as these diseases. However, heart disease is not an unavoidable disease category. In addition to improved treatment methods, people can protect themselves with their own measures. World Heart Federation members announce to the world that at least 80% of premature deaths due to heart disease and stroke can be prevented by controlling major risk factors such as tobacco use, unhealthy diet and physical activity deprivation. In order to raise awareness to all these issues, since 2000, September 29 has been celebrated as “World Heart Day” every year.
2030 yılında kalp hastalıklarından ölenlerin sayısının 20 milyon kişiyi aşacağı tahmin ediliyor. Kalp hastalıkları, özellikle bugünlerde insanlığın korkulu rüyası haline gelen salgın hastalıklar kadar izlerini göstererek yayılmasa da en az bu hastalıklar kadar insan sağlığını tehdit ediyor. Ancak, kalp hastalıkları önüne geçilmeyen bir hastalık kategorisi değil. Geliştirilmiş tedavi yöntemlerinin yanı sıra, kişiler kendi alacağı önlemlerle de kendilerini koruyabilirler. Dünya Kalp Federasyonu üyeleri, tütün kullanımı, sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite yoksunluğu gibi başlıca risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp hastalığı ve inmeye bağlı erken ölümlerin en az %80’inin önlenebileceğini tüm dünyaya duyuruyor. Tüm bu konulara dikkat çekmek amacıyla da 2000 yılından beri, her yıl 29 Eylül tarihi “Dünya Kalp Günü” olarak kutlanıyor.
Eylül - September 2020
30
A HAPPY HEART IS KEY TO A HEALTHY LIFE The heart, which has a vital importance, plays a decisive role in the survival of the person. Factors such as the consumption of tobacco products, high blood pressure and malnutrition are the biggest obstacles to the healthy heartbeat. Pointing out that the leading cause of death in the world is cardiovascular diseases, Prof. Dr. Esat Akıncı, Cardiovascular Surgery Specialist, Avrasya Hospital, shared the details that need to be known about heart health on the occasion of September 29, World Heart Day.
It ranks first in causes of death Heart diseases are among the most common causes of death in our country, as in the whole world. In addition, the scary statistics about heart diseases are not limited to this. While 1 out of every 3 women in the world dies due to heart diseases, this rate reaches 10 times the death rate caused by breast cancer. Moreover, we rank first in the world in
Eylül 2020
KALP, SAĞLIKLI BİR YAŞAMIN BAŞLANGIÇ DURAĞIDIR Hayati bir öneme sahip olan kalp, kişinin yaşamını sürdürebilmesi için belirleyici rol üstlenir. Tütün ürünlerinin tüketimi, yüksek tansiyon ve yanlış beslenme gibi faktörler ise kalbin sağlıklı bir şekilde atmasının önündeki en büyük engeldir. Dünya genelinde birinci sırada gelen ölüm nedeninin kalp ve damar hastalıkları olduğuna dikkat çeken Avrasya Hastanesi Kardiovasküler Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Esat Akıncı, 29 Eylül Dünya Kalp Sağlığı Günü vesilesiyle kalp sağlığıyla ilgili bilinmesi gereken detayları anlattı.
Ölüm nedenlerinde birinci sırada yer alıyor Ülkemizde tüm dünyada olduğu gibi kalp hastalıkları, ölüm sebepleri arasında en yaygın nedenler arasında yer alıyor. Ayrıca kalp hastalıklarıyla ilgili korkutan istatistikler bununla da sınırlı kalmıyor. Dünya’da her 3 kadından 1’i kalp
32
heart diseases, which constitute 40.5% of death cases in our country.
Changing living conditions increase the risk of heart disease Our changing living conditions are behind the increase in heart diseases. Especially urban living standards; It accelerates this process by forcing to live fast, to eat irregularly and to move less. While the number of heart patients in the world is increasing gradually, a serious increase is observed in deaths due to heart diseases. At this stage, there is a very important point that should not be forgotten. It is in our hands to change the living conditions that affect heart health and turn them into serious diseases by removing them from a health problem. With the improvement and discipline in living conditions, a strong defense mechanism against heart diseases can be developed.
In the increase of heart diseases; • Sedentary lifestyle, • Smoking and alcohol consumption, • High cholesterol, • Low HDL which is called good cholesterol and high level of bad cholesterol which is called LDL,
Eylül - September 2020
hastalıkları sebebiyle hayatını kaybederken bu oran meme kanserinin yol açtığı ölüm oranının tam 10 katı seviyesine ulaşıyor. Üstelik ülkemizdeki ölüm vakalarının %40,5’ini oluşturan kalp hastalıklarında Dünya’da birinci sırada yer alıyoruz.
Değişen yaşam koşulları kalp hastalığı riskini arttırıyor Kalp hastalıklarının bu denli artmasının arkasında değişen yaşam koşullarımız yer alıyor. Özellikle de kentsel yaşam standartları; hızlı yaşamaya, düzensiz beslenmeye ve az hareket etmeye zorlayarak bu süreci hızlandırıyor. Dünya’daki kalp hastası sayısı giderek artarken kalp rahatsızlıklarına bağlı gelişen ölümlerde de ciddi bir atış gözleniyor. Bu aşamada unutulmaması gereken çok önemli bir nokta var. Kalp sağlığını etkileyen ve bir sağlık probleminden çıkararak ciddi boyutlarda hastalıklara çeviren yaşam koşullarını değiştirmek bizim elimizdedir. Yaşam koşullarında yapılacak iyileştirme ve disiplin ile kalp hastalıklarına karşı güçlü bir savunma mekanizması geliştirilebilir.
Kalp hastalıklarının artmasında; • Hareketsiz yaşam tarzı, • Sigara ve alkol tüketimi,
• Uncontrolled blood pressure and diabetes, • Nutrition disorders, obesity, • A stressful life, • There are professions that challenge the body both physiologically and psychologically.
If you are experiencing these symptoms; • Pain felt in the chest, • shortness of breath, •Feeling of palpitations, •Swelling in the abdomen and legs due to edema and acid, •Fatigue and weakness, •Pain in the head and neck, • Indigestion and difficulty swallowing, • Dizziness and fainting, • You may be facing heart disease with bruising in areas such as skin, lips, tongue, and palate.
Heart diseases progress more insidiously in women When it comes to heart disease, men show predominant symptoms. However, these diseases are progressing more insidiously in women. For this reason, since most female patients notice insidious symptoms late and consult a doctor later, there is a serious decrease in recovery rates. While men mostly apply with chest pain complaints, women apply with more general complaints such as fatigue and shortness of breath. For this reason, the rate of early diagnosis is lower than men.
Is it possible to protect against heart disease? The way to fight heart diseases and to have a healthy
Eylül - September 2020
• Kolesterol yüksekliği, • İyi kolesterol denilen HDL’nin düşüklüğü ve kötü kolesterol LDL’nin yüksekliği, • Kontrol altına alınmayan tansiyon ve diyabet, • Beslenme bozuklukları, obezite • Stresli bir yaşam, • Vücudun hem fizyolojik hem de psikolojik olarak zorlayan meslekler yer alıyor.
Eğer bu belirtileri yaşıyorsanız; • Göğüste hissedilen ağrı, • Nefes darlığı, • Çarpıntı hissi, • Ödem ve asite bağlı olarak karın ve bacaklarda şişme, • Yorgunluk ve halsizlik, • Baş ve ensede görülen ağrılar, • Hazımsızlık ve yutkunmada zorluk çekme, • Baş dönmesi ve bayılma, • Deri, dudak, dil, damak gibi bölgelerde görülen morarma kalp hastalığı ile karşı karşıya olabilirsiniz.
Kalp hastalıkları kadınlarda daha sinsi ilerliyor Söz konusu kalp hastalıkları olduğunda erkeklerde baskın belirtiler gösteriyor. Ancak bu hastalıklar kadınlar daha sinsi ilerliyor. Bu sebeple çoğu kadın hasta, sinsi ilerleyen belirtileri geç fark edip daha geç doktora başvurdukları için iyileşme oranlarında ciddi düşüşler meydana geliyor. Erkekler daha çok göğüs ağrısı şikayetiyle başvururken kadınlar ise yorgunluk, nefes darlığı gibi daha genel şikayetlerle başvuruyor. Bu nedenle erken teşhis edilme oranı, erkeklere göre daha düşük oluyor.
heart is to establish a correct life order and to make this a routine of our lives. For this reason, it is very important for both you and your heart to include the tips mentioned below in your life. These tips; • Eat a healthy diet. Because, controlling cholesterol and blood pressure, which are shown among the most important causes of heart diseases, requires a correct and healthy diet. Namely; You can generate a strong defense mechanism against heart disease with a diet rich in fiber and fish, away from saturated fats. • Get rid of your excess weight as soon as possible. The main issue here is to control weight problems, one of the main causes of cholesterol and blood pressure. Being overweight also poses a risk for coronary heart disease, heart failure, and stroke. • Stop smoking from your life. By smoking, you cause clogging of the heart vessels and invite a heart attack. Moreover, smoking takes the first place among the preventable causes of death. So you can eliminate this risk by quitting smoking. • Exercising is more important than you think! With the changing living conditions, we move much less. However, you should know that lack of physical activity plays a very effective role in the formation of cardiovascular diseases. For this reason, you should definitely have an hour to spare for sports in your daily routine. • Stay away from stress. Stress tires your heart the most. For this reason, remove the issues that will upset you, cause stress and intense pressure from your life. If you can’t, stay away as much as possible.
Kalp hastalıklarına karşı korunmak mümkün mü? Kalp hastalıklarıyla mücadele edebilmenin ve sağlıklı bir kalbe sahip olmanın yolu doğru bir yaşam düzeni kurmak ve bu düzeni yaşamımızın bir rutini haline getirmekten geçiyor. Bu nedenle aşağıda bahsi geçen ipuçlarını hayatınıza dahil etmek hem sizin hem de kalbiniz için oldukça önemlidir. Bu ipuçları; • Sağlıklı beslenin. Zira kalp hastalıklarının en önemli sebepleri arasında gösterilen kolesterol ve tansiyonu kontrol altına alabilmek doğru ve sağlıklı beslenmekten geçiyor. Şöyle ki; doymuş yağlardan uzak, lif ve balık yönünden zengin bir beslenme rutiniyle kalp hastalığına karşı güçlü bir savunma mekanizması yaratabilirsiniz. • Fazla kilolarınızdan bir an önce kurtulun. Buradaki temel mesele yine kolesterol ve tansiyonun ana sebeplerinden biri olan kilo problemlerinin kontrol altına almaktır. Fazla kilolu olmak aynı zamanda koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği ve inme için de risk oluşturmaktadır. • Sigarayı hayatınızdan çıkarın. Sigara kullanarak kalp damarlarının tıkanmasına sebep oluyor ve kalp krizine davetiye çıkarıyorsunuz. Üstelik sigara önlenebilir ölüm sebepleri arasında birinci sırayı alıyor. Yani sigarayı bırakarak bu riski ortadan kaldırabilirsiniz. • Spor yapmak sandığınızdan da önemli! Değişen yaşam koşullarıyla birlikte çok daha az hareket eder olduk. Ancak bilmelisiniz ki fiziksel aktivite azlığı kalp damar hastalıklarının oluşmasında hayli etkili bir rol oynuyor. Bu sebeple günlük rutin içerisinde mutlaka spora ayıracak bir saatiniz olsun. •Stresten uzak durun. Stres sizi en çok da kalbinizi yorar. Bu sebeple sizi üzecek, strese ve yoğun bir baskıya sürükleyecek meseleleri hayatınızdan çıkarın. Eğer çıkaramıyorsanız olabildiğince uzak durun.
Eylül - September 2020
36
7 Causes of Muscle and Skeletal Pain During the COVID‐19 Pandemic Corona Döneminde, Kas Ve İskelet Ağrılarının 7 Nedeni İnsanlık tarihindeki en önemli salgın hastalık dönemlerinden birisinden geçerken, gerek daha önceden olan ve bu dönemde daha da kötüleşen, gerekse de pandemi süreciyle ortaya çıkan kas ve iskelet sistemi ağrıları ile karşı karşıya kalındı. Corona dönemi ağrıları hakkında bilgiler veren Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi: “Bu zor dönemin süreci henüz belli değilken, ilk amacımız olabildiğince ağrısız ve sağlıklı kalmak olmalıdır. Bunun anahtarı da, pandemi hijyen kurallarına maksimum uyum, uygun beslenme, hareketsiz yaşamdan uzak kalmak ve stresle baş edebilmektir” dedi.
Altan Yalım, Expert Physiotherapist
While passing through one of the most important epidemic periods in the history of humanity, we were faced with musculoskeletal pains, which were previously and worsened in this period, and also emerged with the pandemic process. Altan Yalım, an expert physiotherapist of Therapy Sport
Eylül - September 2020
Pandemi dönemi ağrılarının sebeplerini değerlendiren Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları kaydetti: 1-Kaslarımız, iskelet sistemimizi aşırı yüklerden koruyan ve yıpranmasını engelleyen en önemli yapılarımızdır. Kas kuvveti gelişmek için de, olan potansiyel kuvvetini korumak için de, harekete ve üzerine binecek yüklere ihtiyaç duyar. Aksi halde, atrofi dediğimiz kuvvet kaybına uğrar. Pandemi dönemi de maalesef bunu zorlaştırmış ve kas kuvvet kaybına yol açmıştır. 2-Kas kuvvetinin azalmasıyla, özellikle yerçekimine karşı bizi dik tutan eklemlerimiz üzerine binen yükler artmış ve
37
Center for Physical Therapy and Rehabilitation Center, who gives information about corona period pains, said, “While the process of this difficult period is not yet clear, our first goal should be to stay as painless and healthy as possible. The key to this is maximum compliance with pandemic hygiene rules, proper nutrition, staying away from sedentary life and coping with stress.” Evaluating the causes of pandemic pain, Specialist Physiotherapist Altan Yalım said: 1-Our muscles are the most important structures that protect our skeletal system from excessive loads and prevent it from being worn out. Muscle strength needs movement and loads to build and maintain its potential strength. Otherwise, it will lose strength, which we call atrophy. Unfortunately, the pandemic period also made this difficult and caused a loss of muscle strength. 2-With the decrease in muscle strength, the loads on our joints that keep us upright against gravity have increased, and this has caused excessive load on both bones and articular cartilages. 3-Especially, our knee, spine and hip joints affected the most, and it caused both movement and pain increase in people with underlying rheumatic or orthopedic problems. 4-Although this process was milder in healthy young people, it also caused posture disorders in this group as well as back and back pain that they had not experienced much before. 5-Some of us also experienced aches and pains as a result of the exercises we exaggerated to maintain our form. The movements made in front of the screen, both to cope with stress and with aesthetic concerns, caused pain as a result of excessive strain on the muscles and joints, as there was no appropriate warm-up and cooling period. 6-With the relaxation of the pandemic process, some of the athletes who wanted to return to the sports fields had either injury or muscle joint pain. 7-Cycles of extreme stress or panic attacks caused by fear of illness, manifested by extreme back pains and Fibromyalgia.
bu da hem kemiklerde, hem de eklem kıkırdaklarında aşırı yüklenmeye sebep olmuştur. 3-Özellikle; diz, omurga ve kalça eklemlerimiz bundan en fazla etkilemiş, altta yatan romatizmal ya da Ortopedik sorunu olan insanlarda, hem hareketi güçleştirmiş, hem de ağrılarında artışa sebep olmuştur. 4-Sağlıklı gençlerde bu süreç daha hafif geçmiş olsa da, bu grupta da duruş bozukluklarına ve bunun yanında daha önce çok deneyimlemedikleri sırt ve bel ağrılarına yol açtı. 5-Bazılarımızda da, formumuzu korumak için aşırıya kaçtığımız egzersizler sonucunda oluşan ağrılar ortaya çıktı. Gerek stresle baş etmek için, gerekse de estetik kaygılarla ekran önünde yapılan hareketler, uygun bir ısınma ve soğuma periyodu olmadığı için kas ve eklemlerde aşırı zorlanma sonucu ağrıya neden oldu. 6-Pandemi sürecinin gevşemesiyle beraber, spor alanlarına bıraktığı şekilde dönmek isteyen sporcuların bazılarında da, ya sakatlık, ya da kas eklem ağrıları görüldü. 7-Hastalık korkusunun yarattığı aşırı stres yada panik atak döngüleri, aşırı sırt ağrıları ve Fibromiyalji ile kendini gösterdi.
Eylül - September 2020
38
Abdi İbrahim Did Not Leave Thalassemia Patients Alone in Pandemic Abdi İbrahim Talasemi Hastalarını Pandemide Yalnız Bırakmadı Abdi İbrahim brought together children and their families with thalassemia patients, who may experience interruptions in their treatment during the COVID-19 pandemic, on an online platform. Prof. Dr. Bülent Antmen, Pediatric Hematology Lecturer and Head of Bone Marrow Transplantation Unit, Acıbadem Adana Hospital, Prof. Dr. Tunç Fışgın, Dean of Faculty of Medicine, Altınbaş University and Prof. Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric Hematology-Oncology Lecturer, Istanbul Medical Faculty, attended to awareness meeting which firstly performed in the digital environment in Turkey. In addition to the information about the disease, the experts also provided enlightening information about the risks faced by patients during the pandemic period.
Eylül - September 2020
Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim Special Expertise Department Director
Abdi İbrahim, COVID-19 pandemisi döneminde tedavilerinde kesinti yaşayabilen talasemi hastası çocukları ve ailelerini hekimlerle online platformda buluşturdu. Türkiye’de ilk kez dijital ortamda gerçekleştirilen bilinçlendirme toplantısına Acıbadem Adana Hastanesi Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi ve Kemik İliği Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tunç Fışgın ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zeynep Karakaş katıldı. Uzmanlar, hastalık hakkındaki bilgilerin yanı sıra, pandemi döneminde hastaların karşı karşıya kaldıkları riskler konusunda da aydınlatıcı bilgiler verdi.
39
Abdi Ibrahim, the leader of the Turkish pharmaceutical industry, brought together patients and their relatives in awareness meeting of thalassemia (Mediterranean anemia) with on the online platform first performed in the digital environment in Turkey. Altınbaş University Faculty of Medicine, Istanbul University Istanbul Medical Faculty, Çukurova University Faculty of Medicine and Specialists from Acıbadem Adana Hospital, Adana Çukurova Hemophilia Association and Istanbul Pediatric Hematology Oncology Association, and nearly 50 children with thalassemia and their families attended the online education and awareness meeting, which was sponsored by Abdi İbrahim, organized with the participation of universities and associations that took action for thalassemia patients who suffered during the COVID-19 pandemic period and raised questions about the continuation of their treatment. Information that will contribute to raising the awareness of families about the disease was shared in the online training titled ‘COVID-19 Precautions and Chelation in Patients After Thalassemia and Bone Marrow Transplantation’, children with thalassemia, known as Mediterranean anemia, requiring lifelong blood transfusion and whose only permanent treatment method is bone marrow transplantation, will reduce the negative effects experienced during the pandemic process. At the meeting, patients and their families who had the opportunity to benefit from the information provided by valuable hematologists had the opportunity to direct their questions to physicians, and had the opportunity to socialize with various activities. Stating that they were happy to support the online meeting organized by considering pediatric patients who had bone marrow transplantation and especially those who could not come to hospitals due to the epidemic and their families, Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim Special Expertise Department Director said, “Hematology is an area in which we make significant investments and we care about supporting our patients in this context. We take important steps in the field of hematology with both AbdiBio and our Oncology Production Facility. In addition, we see it as our responsibility to provide solutions that will create value for patients and physicians who have difficulties in this extraordinary process, as well as with our treatments. Considering the patient groups and physicians who experienced interruptions in their treatment, especially during the pandemic period, we focused on projects aimed at continuing the treatment and reducing the problems experienced. In this context, we continue our patient and physician training activities without interruption. We believe that the online education we organize with the participation of our esteemed universities and associations is very useful. We would like to thank both our physicians and the associations, as well as the patients and their families for their valuable contributions. We will continue to organize new events within this scope throughout the year.”
Türk ilaç sektörünün lideri Abdi İbrahim, Türkiye’de ilk kez dijital ortamda gerçekleştirilen Talasemi (Akdeniz anemisi) bilinçlendirme toplantısıyla, hasta ve yakınlarını online platformda bir araya getirdi. Abdi İbrahim sponsorluğunda, COVID-19 pandemisi döneminde sıkıntı yaşayan, tedavilerinin devamı hakkında soru işaretleri oluşan talasemi hastaları için harekete geçen üniversite ve derneklerin katılımıyla düzenlenen online eğitim ve bilinçlendirme toplantısına, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Acıbadem Adana Hastanesi ile Adana Çukurova Hemofili Derneği ve İstanbul Çocuk Hematoloji Onkoloji Derneği’nden uzman hekimler ile 50’ye yakın talasemi hastası çocuk ve aileleri katıldı. ‘Talasemi ve Kemik İliği Nakil Sonrası Hastalarında COVID-19 Önlemleri ve Şelasyon’ başlıklı online eğitimde, Akdeniz anemisi olarak bilinen, hayat boyu kan nakli gerektiren ve tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan talasemi hastalığını taşıyan çocukların, pandemi sürecinde yaşadıkları olumsuz etkilerin azaltılmasına, ailelerin hastalık hakkında farkındalıklarının arttırılmasına katkı sağlayacak bilgiler paylaşıldı. Toplantıda, değerli hematologların aktardıkları bilgilerden faydalanma imkanı bulan hastalar ve aileleri, sorularını hekimlere yöneltme imkanı bulurken, düzenlenen çeşitli aktivitelerle sosyalleşme fırsatı elde ettiler. Kemik iliği nakli olan ve özellikle yaşanan salgın sebebiyle hastanelere gelemeyen çocuk hastalar ve ailelerini düşünerek düzenlenen online buluşmaya destek vermekten mutluluk duyduklarını belirten Abdi İbrahim Özel Uzmanlık Bölüm Direktörü Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, “Hematoloji, önemli yatırımlar yaptığımız ve bu çerçevede hastalarımıza destek vermeyi çok önemsediğimiz bir alan. Gerek AbdiBio ve gerekse Onkoloji Üretim Tesisimiz ile hematoloji alanında önemli adımlar atıyoruz. Bunun yanında, tedavilerimizle olduğu kadar, bu olağan dışı süreçte zorluk yaşayan hasta ve hekimlere değer yaratacak çözümler sunmayı da sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Özellikle pandemi döneminde tedavisinde kesinti yaşayan hasta gruplarını ve hekimlerimizi düşünerek, tedavinin sürmesine, yaşanan sıkıntıların azaltılmasına yönelik projelere odaklandık. Bu çerçevede hasta ve hekim eğitim aktivitelerini kesintisiz şekilde sürdürüyoruz. Değerli üniversite ve derneklerimizin katılımıyla düzenlediğimiz online eğitimin çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Gerek hekimlerimize ve derneklere, gerekse katılan hastalara ve ailelerine kıymetli katkıları için çok teşekkür ediyoruz. Yıl içinde bu kapsamda yeni etkinlikler düzenlemeyi sürdüreceğiz” dedi.
Ülkemizde 1.3 milyon talasemi taşıyıcısı bulunuyor Düzenlenen programda, Acıbadem Adana Hastanesi Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi ve Kemik İliği Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tunç Fışgın ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zeynep Karakaş, hastalık hakkındaki gelişmelerin yanında özellikle pandemi
Eylül - September 2020
40
There are 1.3 million thalassemia carriers in our country In the program, Prof. Dr. Bülent Antmen, Pediatric Hematology Lecturer and Head of Bone Marrow Transplantation Unit, Acıbadem Adana Hospital, Prof. Dr. Tunç Fışgın, Dean of Faculty of Medicine, Altınbaş University and Prof. Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric Hematology-Oncology Lecturer, Istanbul Medical Faculty, gave enlightening information about the developments regarding the disease, especially the risks faced by patients during the pandemic period. Turkey is also an important public health problem in thalassemia in Mediterranean countries, where the mother and the children inherited from the father, a blood disease that can be avoided. Although it is a preventable disease with detection of carriers, genetic counseling and prenatal diagnosis, at least 365 thousand thalassemia patients emerge every year in the world. According to the data of the Turkish Hematology Association, there are approximately 1 million 300 thousand thalassemia carriers and 4 thousand 500 thalassemia patients in our country.
What kind of a disease is thalassemia? As a result of the marriage of two thalassemia carriers, there is a 25 percent chance of being born with a disease, 50 percent being a carrier and 25 percent being born normal for each child. In thalassemia disease, due to the failure and disorder in the production of hemoglobin; Symptoms such as pallor of the skin, anemia (anemia), weakness, fatigue, palpitations, and growth retardation are seen. The diagnosis of the disease is made with a special test. Pre-Marriage Hemoglobinopathy Screening Program in our country in 2018, in 81 provinces of Family Health Centers also started to be implemented. With this program, the incidence of the disease has decreased significantly over the years. Thalassemia has been taken under control in many countries thanks to this screening activity. Thalassemia, the only permanent form of treatment, requires a lifelong blood transfusion every 3-4 weeks and chelation therapy. With regular and long-term chelation therapy, prolonging the healthy life of patients with thalassemia and reducing the organ-system damage caused by the disease can be achieved.
Higher risk for severe illness from COVID-19 Experts attending the meeting, thalassemia patients, especially adults; drew attention to the high risk of a more severe course of COVID-19 infection in comorbid conditions such as heart disease, pulmonary hypertension, diabetes and iron overload. For this reason, he emphasized that all general measures during the Covid-19 outbreak process are also valid for thalassemia patients, and the importance of compliance with social distance, use of masks and hand hygiene. It was underlined that thalassemia patients should not enter crowded environments and it would be beneficial to use personal protective equipment (mask and visor).
Eylül - September 2020
döneminde hastaların karşı karşıya kaldıkları riskler konusunda aydınlatıcı bilgiler verdi. Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz ülkelerinde önemli bir halk sağlığı sorunu olan Talasemi, anne ve babadan çocuklara kalıtsal olarak geçen, önlenebilir bir kan hastalığı. Taşıyıcıların saptanması, genetik danışma ve doğum öncesi tanı konabilmesiyle engellenebilir bir hastalık olmasına rağmen, dünyada her yıl en az 365 bin talasemi hastası ortaya çıkıyor. Türk Hematoloji Derneği’nin verilerine göre ülkemizde yaklaşık 1 milyon 300 bin talasemi taşıyıcısı ve 4 bin 500 kadar talasemi hastası bulunuyor.
Talasemi nasıl bir hastalıktır? İki talasemi taşıyıcısının evlenmesi sonucunda, her bir çocuk için yüzde 25 oranında hastalıklı doğma, yüzde 50 taşıyıcı olma ve yüzde 25 normal doğma ihtimali ortaya çıkıyor. Talasemi hastalığında hemoglobinin yapımında yetersizlik ve bozukluk nedeniyle; deride solukluk, anemi (kansızlık), halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, gelişme geriliği gibi belirtiler görülüyor. Hastalığın tanısı, özel test ile konuluyor. Ülkemizde 2018 yılında Evlilik Öncesi Hemoglobinopati Tarama Programı 81 ilde Aile Sağlığı Merkezleri’nde uygulanmaya başlandı. Bu program ile hastalık görülme oranı yıllar içinde belirgin olarak azaldı. Bu tarama faaliyeti sayesinde Talasemi birçok ülkede kontrol altına alındı. Tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan talasemi hastalığı, hayat boyu 3-4 haftada bir kan nakli (transfüzyonu) ve beraberinde şelasyon tedavisi gerektiriyor. Düzenli ve uzun süreli şelasyon tedavisiyle, talasemili hastaların sağlıklı yaşam sürelerinin uzaması ve hastalığın oluşturduğu organ-sistem hasarının azaltılabilmesi sağlanabiliyor.
Covid-19’un daha ağır seyretme riski yüksek Toplantıya katılan uzmanlar, talasemi hastalarında, özellikle yetişkinlerde; kalp rahatsızlığı, pulmoner hipertansiyon, diyabet ve aşırı demir yükü gibi eşlik eden durumlarda COVID-19 enfeksiyonunun daha ağır seyretme riskinin yüksek olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle, Covid-19 salgını sürecindeki tüm genel önlemlerin talasemi hastaları için de geçerli olduğunu, sosyal mesafeye uyum, maske kullanımı ve el hijyenine dikkat edilmesinin önemini vurguladı. Talasemi hastalarının kalabalık ortamlara girmemesi gerektiğinin ve kişisel korucu ekipmanları (maske ve siperlik) kullanmalarının faydalı olacağının altı çizildi.
42
Turkey’s Success in the Covid-19 Pandemic Inspired Clinical Trials around The World Covid-19’da Türkiye’nin Başarısı Dünyada Klinik Araştırmalara İlham Verdi
Prof. Dr. Figen Esen, Head of the Department of Intensive Care, Istanbul Faculty of Medicine Hospital
Successful results were obtained in terms of survival rates with human intravenous immunoglobulin (IVIG) administration in the treatment of certain COVID-19 patients undergoing intensive care treatment at the Istanbul University, Istanbul Faculty of Medicine. Survival rates were significantly higher for patients who were intubated in intensive care and in a life-threatening state and were administered with IVIG treatment compared to those who were not administered the IVIG treatment. Note that the mortality rate in this patient group, which was higher than 60 percent, decreased to below 40 percent in the patient group receiving IVIG treatment. The treatment and survival success of the team under the direction of Prof. Dr. Figen Esen, Head of the Department Prof. Dr. Figen Esen: “We observed that we were able to increase the survival rate in certain patient groups with human IVIG treatment in COVID-19 patients in the intensive care unit in Istanbul University, Istanbul Faculty of Medicine. We shared our experiences with the world’s major research centers. If the results of Phase 3 clinical trials that have been simultaneously initiated at several locations are consistent with our experience, we will globally contribute to COVID-19 treatment.”
Eylül - September 2020
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde, yoğun bakımda tedavi gören COVID-19 hastalarının belli bir bölümünün tedavisinde kullanılan intravenöz insan immünglobulini (IVIG) uygulaması ile sağ kalım oranları açısından başarılı sonuçlar alındı. Yoğun bakımda entübe olarak tedavi edilen ve hayati risk taşıyan hastalarda IVIG tedavisi sonucunda sağ kalım oranları, IVIG uygulanmayan hastalara göre anlamlı olarak yüksek bulundu. Bu hasta grubundaki yüzde 60’ın üzerinde seyreden ölüm oranının IVIG uygulanan hastalarda yüzde 40’ların altına indiği gözlemlendi.” İmmün yetmezlik ve diğer bazı otoimmün hastalıkların tedavisinde kullanılan ve genel ismi IVIG olan kan ürününün COVID-19 tedavisinde ortaya koyduğu sonuçlar sonrası bilimsel makale çalışması başlatan İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Figen Esen yönetimindeki ekibin, tedavi ve sağ kalım başarısı, dünyada daha ileri seviye klinik araştırmaların hayata geçirilmesi konusunda öncülük etti. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nden gelen bu olumlu verilerden sonra, ABD’de farklı merkezlerde COVID-19 hastalarında IVIG etkililiğini ve güvenilirliğini değerlendiren çok merkezli Faz 3 araştırma çalışmaları başlatıldı. Prof. Dr. Figen Esen konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Çoklu organ yetmezliği olarak bildiğimiz sepsis tedavisi, antimikrobiyal tedavi, odak kontrolü, hemodinamik, respiratuar destek yanı sıra diğer organ destek sistemleriyle birlikte immün sistemin modülasyonunu içermektedir. Sepsiste intravenöz insan immünglobulini (IVIG) tedavisi, inflamatuar yanıta yönelik olumlu etkiler göstermiş ve bu sonuçların yaşam oranlarını artırdığı gözlemlenmiştir. Çalışmalarımızın tedavi kılavuzlarında hak ettiği yeri alması için geniş örneklem sayılı klinik araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Teorik olarak intravenöz insan immünglobulini (IVIG) tedavisi hastanın immün sisteminin modüle edilmesi açısından mükemmel Prof. Dr. Figen Esen: “İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde, yoğun bakımda yatan Covid-19 hastalarında kullandığımız intravenöz insan immünglobulini tedavisi ile belli hasta gruplarında sağ kalım oranını artırmayı başardığımızı gözlemledik. Dünya’nın önemli araştırma merkezleri ile deneyimlerimizi paylaştık. Aynı anda pek çok noktada başlatılan Faz 3 klinik araştırmaların sonuçlarının bizim çalışmalarımızla uyumlu olması halinde COVID-19 tedavisine uluslararası boyutta bir katkı sağlamış olacağız.”
44
of Intensive Care, Istanbul Faculty of Medicine Hospital, who started a scientific study based on the results of the blood product, which is commonly called IVIG and used in the treatment of immune deficiencies and various other autoimmune diseases, in COVID-19 treatment pioneered the conduct of further clinical trials around the world. Following these positive data from the Istanbul University, Istanbul Faculty of Medicine Hospital, Phase 3 studies were initiated to assess the effectiveness and safety of IVIG in COVID-19 patients in different centers in the USA. Prof. Dr. Figen Esen reported in a statement on the subject: “Treatment of sepsis, known as multiple organ failure, involves antimicrobial therapy, focal control, hemodynamics, respiratory support, and the modulation of the immune system in addition to other organ support systems. Human IVIG treatment in sepsis showed positive effects on the inflammatory response, and it was noted that these results increased survival rates. In order for our studies to take their rightful place in treatment guidelines, clinical trials with a large sample size are needed. Theoretically, human IVIG treatment seems to be an excellent option for modulating a patient’s immune system. Although there are certain limitations regarding our results, in intensive care patients with severe COVID-19, the treatment in question could lead to a decrease in CRP levels as an inflammatory marker at an early stage, which leads to a better clinical outcome. We are pleased to see that the results of our data are paving the way for prospective, randomized, multi-center studies conducted with severe COVID-19 patients requiring intensive care treatment. Currently, as a team, we are looking forward to the results.”
Eylül - September 2020
bir seçenek gibi durmaktadır. Sonuçlarımızın bazı belirli sınırlamaları olmasına rağmen, şiddetli COVID-19’lu hastalarda yoğun bakımda, erken dönemde söz konusu tedavinin inflamatuar belirteç olarak CRP düzeylerinde azalmaya neden olarak daha iyi bir klinik sonuca yol açtığını gözlemlemiş bulunuyoruz. Verilerimizin sonuçlarının, yoğun bakım tedavisine ihtiyaç gösteren şiddetli COVID19’lu hastalar ile prospektif, randomize, çok merkezli çalışmaların önünü açtığını görmekten memnuniyet duymaktayız. Şu anda ekip olarak büyük bir heyecanla sonuçları beklemekteyiz.”
46
Prof. Dr. Tufan Tükek, Dean of Istanbul University, Istanbul Faculty of Medicine, said in his statement: “The success of our Physicians is a source of pride for our country. After sharing our experiences with the world’s major research centers, we will make a global contribution to COVID-19 treatment if the results of Phase 3 clinical trials that have been simultaneously initiated at several locations are consistent with our experience.” Dr. Wolfgang Frenzel, Octapharma Research and Development Manager, said, “These positive results from Istanbul University, Istanbul Faculty of Medicine demonstrate the immune modulating properties of our human IVIG product in reducing hyper-inflammation and associated cytokine storm syndrome and improving clinical outcomes in patients with severe COVID-19. We are very hopeful that positive results will be obtained in ongoing Phase 3 multicenter clinical trials that are currently being conducted in various study sites in the US to investigate the effectiveness and safety of our product in COVID-19 patients with severe disease progression.” Following on from this positive data from Istanbul University Hospital and also a prospective investigatorinitiated study conducted by Dr George Sakoulas of Sharp Memorial Hospital in San Diego, USA (https://www. businesswire.com/news/home/20200603005130/en/), Octapharma has started a Phase 3, multicenter clinical trial on the efficacy and safety of their IVIG product therapy in COVID-19 patients with severe disease progression. This study is currently being conducted in various centers in the United States and compares the efficacy and safety of IVIG plus standard of care (SOC) versus placebo in the treatment of COVID-19 patients at risk of requiring mechanical ventilation.
Eylül - September 2020
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek de yaptığı açıklamada, “Hekimlerimizin başarısı ülkemiz için gurur vericidir. Dünya’nın önemli araştırma merkezleri ile deneyimlerimizi paylaştıktan sonra, eş zamanlı olarak pek çok noktada başlatılan Faz 3 klinik araştırmaların sonuçları da deneyimlerimizle tutarlı olarak gelirse COVID-19 tedavisine küresel düzeyde bir katkı sunmuş olacağız”, dedi. Octapharma Araştırma-Geliştirme Yöneticisi Dr. Wolfgang Frenzel de “İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nden gelen bu olumlu sonuçlar, şiddetli COVID-19’lu hastalarda intravenöz insan immünglobulini (IVIG) ürünümüzün, hiperenflamasyonu ve ilişkili sitokin fırtınası sendromunu azaltma ve klinik sonuçları iyileştirme şeklindeki immün modüle edici özelliklerini ortaya koyar nitelikte. Şu anda ABD’de çeşitli çalışma merkezlerinde yürütülmekte olan, şiddetli hastalık progresyonu olan COVID-19 hastalarında ürünümüzün etkililiğini ve güvenliliğini araştıran, devam eden Faz 3, çok merkezli klinik araştırmadan da olumlu sonuçlar geleceği konusunda umutluyuz”, dedi. stanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde edinilen pozitif veriler üzerine ABD’nin San Diego eyaletinde bulunan Sharp Memorial Hastanesi’nde Dr. George Sakoulas tarafından başlatılan araştırmayla birlikte, Octapharma da IVIG’in, hastalığın ciddi ve ilerleyen bir tablo sergilediği COVID-19 hastalarında etkililiğini ve güvenilirliğini ölçümlemek üzere çok merkezli bir Faz 3 araştırma hayata geçiriyor. (https:// www.businesswire.com/news/home/20200603005130/en/) Bu araştırma, halen ABD’nin farklı merkezlerinde, IVIG’e ek olarak standart tedavi prosedürünün uygulandığı durumlarla plasebo tedavisini karşılaştırmak üzere suni solunum ihtiyacı riski bulunan hastalar üzerinde gerçekleştiriliyor.
48
Align Technology Introduces Virtual Solutions to Connect Doctors and Existing Invisalign Patients for Continuity of Care Align Technology Invisalign Tedavisi Görenlerle Doktorlarını Buluşturacak Sanal Çözümlerini Tanıttı
Invisalign® Virtual Appointment and Invisalign® Virtual Care represent the next level in practice and care transformation, enabling doctors to manage a range of practice services even when they are not in the same physical location as their patients.
Doktorların hastalarıyla fiziksel olarak aynı ortamda bulunmadan bir dizi klinik hizmetini yönetmelerini sağlayan Invisalign® Sanal Randevu ve Invisalign® Sanal Bakım çözümleri, klinik ve bakımın dijital dönüşümünü bir sonraki seviyeye taşıyor.
Align Technology, Inc. (NASDAQ: ALGN) today announced the availability of virtual solutions that help doctors connect with existing Invisalign patients to ensure continuity of care. Invisalign® Virtual Appointment and
Align Technology, doktorların Invisalign tedavisi gören hastaları ile süren tedaviler için daha kolay bağlantıda kalabilmelerini sağlayacak sanal çözümlerini tanıttı. Invisalign® Sanal Randevu ve Invisalign® Sanal Bakım
Eylül - September 2020
49
Invisalign® Virtual Care represent the next level in practice and care transformation, which enable doctors to manage a range of practice services even when they are not in the same physical location as their patients. Until recently, both solutions were in pilot phases but their launch was accelerated to support doctors in managing their practices and patients during the COVID-19 pandemic. “We recognize the enormous hardship that COVID19 has caused Invisalign patients around the world and we are working in every region to support doctors’ efforts to strengthen their patients’ experiences with Invisalign treatment and to minimize disruptions to their businesses,” said Joe Hogan, Align Technology CEO. “We also identified opportunities to collaborate with Invisalign practices to manage ongoing cases and explore new ways for doctors to conduct consultations. Early on, many doctors began using video calls, texts, and patient-submitted photos through a variety of platforms to help monitor patient progress, reduce in-office appointments, and ensure continuity of patient care during treatment. It quickly became clear that doctors needed a better way to connect with and monitor patients, so we accelerated the launch of new tools that were still in pilot mode.” • The Invisalign Virtual Appointment tool enables doctors to easily schedule and host HIPPA-compliant video appointments with patients. Doctors and their practice staff can schedule a video consultation and discussion Invisalign treatment. • Invisalign Virtual Care is built into the My Invisalign app, and can be used for remote consultations, assessment of treatment progress, and to communicate adjustments or concerns during treatment. Patients use the intuitive My Invisalign App to stay engaged in their treatment and convey progress photos to their doctor, who reviews these photos on their Invisalign Doctor Site and communicates any needed instructions to patients, ensuring their Invisalign treatment journey is on track. Continued Hogan, “These tools represent the next level in practice transformation and work as part of the end to end digital platform for Invisalign treatment. While both tools are still in the early stages of rollout, our goal is to provide doctors with a way to maintain care until patients are again able to visit their doctors’ offices. Feedback to date has been really positive and we believe that doctors will continue using these tools to improve patient experience and increase office efficiencies well after COVID19 restrictions have been lifted.” Invisalign Virtual Appointment and Invisalign Virtual Care were launched in the United States and Canada in March and are being expanded in all of our major country markets over the next few weeks.
çözümleri, klinik ve bakım alanındaki dijital dönüşümde yeni bir seviyeyi temsil ediyor. Çözümler, doktorların hastalarıyla fiziksel olarak aynı yerde olmalarına gerek kalmadan bir dizi klinik hizmetini yönetebilmesini sağlıyor. Pilot süreçleri tamamlanan çözümler COVID-19 salgını döneminde doktorlara destek olunabilmesi adına hızla devreye alındı. Align Technology CEO’su Joe Hogan konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “COVID19’un dünya çapında Invisalign tedavisi görenler için getirdiği olağanüstü zorlukların farkındayız ve her bölgede doktorların, hastalarının Invisalign tedavisi ile ilgili deneyimlerini güçlendirme ve işletmelerindeki kesintileri en aza indirme çabalarını desteklemek için çalışıyoruz. Bununla birlikte mevcut vakaların yönetimi ve doktorların konsültasyon yürütmeleri için yeni yollar keşfetme amaçlarıyla Invisalign klinikleriyle birçok işbirliği fırsatını belirleme imkânını bulduk. Birçok doktor salgının ilk safhalarından beri tedavi seyrini izlemek, klinik içi randevuları azaltmak ve tedavi sırasında hasta bakımının sürekliliğini sağlamak için çeşitli platformlar aracılığıyla görüntülü görüşmeleri, SMS mesajlarını ve hasta tarafından gönderilen fotoğrafları kullanıyordu. Süreçle beraber doktorların hastaları ile temasa geçmek ve tedavilerinin seyrini izlemek için daha iyi yöntemlere ihtiyaç duyduğu görüldü. Bu nedenle yeni araçlarımızı pilot süreçlerinin sonrasında hızlı bir şekilde devreye aldık.” Invisalign Sanal Randevu aracı doktorların hastalarıyla HIPPA uyumlu video görüşmeler yapmalarını ve randevularını kolaylıkla planlamalarını sağlıyor. Çözüm aracılığıyla doktorlar ve klinik çalışanları Invisalign tedavisine yönelik video konsültasyon ve tartışma planlayabiliyorlar. My Invisalign uygulamasının içine gömülü olan Invisalign Sanal Bakım uzaktan konsültasyon ve tedavi seyri değerlendirmesinin yanı sıra tedavi sürecindeki düzeltmeler ve endişelerin giderilmesine yönelik iletişim amaçları için kullanılabiliyor. Hastalar, kolay kullanımlı My Invisalign uygulaması aracılığıyla tedavi süreçlerine dair düzenli bilgi alabiliyor ve tedavi ilerleyişine ilişkin görselleri doktorlarına iletebiliyor. Doktorlarsa hastalarından gelen görselleri Invisalign Doktor Sitesi’nde değerlendiriyor ve Invisalign tedavisinin olağan seyrinde devam etmesi için hastaları ile temasa geçebiliyorlar. Yeni sanal araçların klinik dönüşümü açısından çıtayı bir sonraki seviyeye çıkardığını vurgulayan Align Technology CEO’su Joe Hogan, “Her iki araç da henüz ilk dönemlerini yaşarken, amacımız doktorlara, hastalar doktorlarının ofislerini tekrar ziyaret edebilene kadar bakımlarını sürdürmenin yolunu sağlamaktır. Bugüne kadarki geri bildirimler gerçekten olumlu oldu ve doktorların, COVID19 kısıtlamaları kaldırıldıktan sonra da hasta deneyimini iyileştirmek ve ofis verimliliklerini artırmak için bu araçları kullanmaya devam edeceğine inanıyoruz.”
Eylül - September 2020
50
Istanbul Grand Airport Receives the ‘Airport Health Accreditation’ Certificate İstanbul Havalimanı, ‘Havalimanı Sağlık Akreditasyonu’ Sertifikasını Aldı Benzersiz mimarisi, güçlü alt yapısı, üstün teknolojisi ve sunduğu üst düzey yolcu deneyiminin yanı sıra Covid-19 salgını süresince aldığı sağlık önlemleriyle dikkat çeken İstanbul Havalimanı, Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından 24 Temmuz 2020 tarihinde başlatılan “Havalimanı Sağlık Akreditasyonu” (Airport Health Accrediation) programı kapsamında verilen sertifikayı alan dünyadaki ilk havalimanı oldu.
Kadri Samsunlu, Chairman of the Executive Board and General Manager of IGA Airport Operations
Standing out with its unique architecture, strong infrastructure, superior technology and highlevel passenger experience as well as the health measures taken during the Covid-19 epidemic, Istanbul Grand Airport has been awarded the “Airport Health Accreditation” (Airport Health Accreditation) initiated by the International Airports Council (ACI) on July 24, 2020. Accrediation) program, it became the first airport in the world to receive the certificate. Istanbul Grand Airport, which signed firstly the ‘Airport Pandemic Certificate’ issued by the General Directorate of Civil Aviation, then the “Covid-19 Aviation Health Safety Protocol” published by the European Union Aviation Safety Agency (EASA), with its strict health measures taken after the Covid-19 epidemic, and registered the measures taken by taking another international certificate. Istanbul Grand Airport, which received the “Airport Health Accreditation” certificate issued by the Airports Council International (ACI), became the first airport in the world to receive this certificate.
Airport Health Accreditation includes important measures ... Updating its hygiene measures against Covid-19 outbreak frequently, Istanbul Grand Airport has consolidated its
Eylül - September 2020
Covid-19 salgını sonrasında aldığı sıkı sağlık önlemleri ile ilk olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün vermiş olduğu ‘Havalimanı Pandemi Sertifikası, ardından Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı’nın (EASA) yayınladığı “Covid-19 Havacılık Sağlık Emniyeti Protokolünü” imzalayan İstanbul Havalimanı, uluslararası yeni bir sertifikayı daha alarak aldığı önlemleri tescilledi. Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından verilen “Havalimanı Sağlık Akreditasyonu” sertifikasını alan İstanbul Havalimanı, dünyada bu sertifikayı alan ilk havalimanı oldu.
Havalimanı Sağlık Akreditasyonu önemli tedbirleri içeriyor… Covid-19 salgını ile birlikte aldığı hijyen önlemlerini
51
position among Turkey and the world’s most hygienic airports with the certificate issued by the Airports Council International (ACI). Istanbul Grand Airport, which was entitled to receive the “Airport Health Accreditation” certificate by meeting all the conditions, has also passed important inspections. Within the scope of the evaluation, measures taken in areas where passengers are concentrated, such as cleaning, disinfection, social distance, protection of personnel, passenger communication, access to the terminal, security screening, waiting areas, bridges, escalators, elevators, baggage claim were evaluated. The certificate, which proves that measurable priority is given to passengers, personnel, health and safety at airports, also proved that Istanbul Grand Airport is successful in Covid-19 measures.
We will never compromise on hygiene standards ... Kadri Samsunlu, Chairman of the Executive Board and General Manager of IGA Airport Operations, who made a statement regarding the receipt of the “Airport Health Accreditation” certificate for Istanbul Grand Airport, said, “We continue our efforts to offer our passengers “a safe journey that keeps hygiene at the highest level” in the new normal period. As part of this process, we first received the Airport Pandemic Certificate issued by our General Directorate of Civil Aviation. Immediately after, we signed the “Covid-19 Aviation Health Safety Protocol” published by the European Union Aviation Safety Agency (EASA). The measures, we take with this protocol signed firstly by Istanbul Grand Airport in Turkey, were also registered by the most important institutions of aviation. Finally, we became the first airport in the world to be awarded the “Airport Health Accreditation Certificate” issued by the Airports Council International (ACI). Aviation is a very resilient industry, we must take measures to withstand the
sık sık güncelleyen İstanbul Havalimanı, Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından verilen sertifika ile Türkiye ve dünyanın en hijyenik havalimanları arasındaki yerini sağlamlaştırmış oldu. Tüm şartları sağlayarak “Havalimanı Sağlık Akreditasyonu” sertifikasını almaya hak kazanan İstanbul Havalimanı, önemli denetimlerden de geçti. Değerlendirme kapsamında, temizlik, dezenfeksiyon, sosyal mesafe, personelin korunması, yolcu iletişimi, terminale erişim, güvenlik taraması, bekleme alanları, köprüler, yürüyen merdivenler, asansörler, bagaj alım gibi yolcuların yoğun olduğu alanlarda alınan önlemler değerlendirildi. Havalimanlarında yolculara, personele, sağlık ve güvenliğe dair ölçülebilir öncelik verildiğini kanıtlayan sertifika, İstanbul Havalimanı’nın Covid-19 tedbirlerinde başarılı olduğunun da kanıtlamış oldu.
Hijyen standartlarından asla ödün vermeyeceğiz… İstanbul Havalimanı’nın, “Havalimanı Sağlık Akreditasyonu” sertifikasını almasına ilişkin açıklamada bulunan İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu;“Havacılık, uluslararası kuralları olan ve yolcu deneyimini en üst noktaya taşımak için kendini sürekli geliştiren önemli bir sektör. Yolcularımıza, yeni normal dönemde ‘hijyeni üst seviyede tutan ve güvenli bir seyahat’ sunmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu süreç kapsamında, ilk olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüz tarafından verilen Havalimanı Pandemi Sertifikasını aldık. Hemen ardından, Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA) tarafından yayınlanan ‘Kovid-19 Havacılık Sağlık Emniyeti Protokolü’nü imzaladık. Türkiye’de ilk olarak İstanbul Havalimanı’nın imzalamış olduğu bu protokol ile aldığımız önlemler, havacılığın en önemli kurumları tarafından da tescillenmiş oldu. Son olarak, Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından verilen ‘Havalimanı Sağlık Akreditasyonu Sertifikasını’ almaya hak kazanan dünyadaki ilk havalimanı olduk. Havacılık çok dirençli bir sektör, Covid-19 salgınının etkilerine dayanmak için önlemler almalı, tesislerimizde ve operasyonlarımızda sıkı sağlık ve güvenlik standartları uygulamalıyız. Böylesine güçlü bir kurumun denetiminden geçip, Havalimanı Sağlık Akreditasyonu sertifikasına akredite ilk havalimanı olmaya layık görülmek bizim açımızdan son derece önemli. İstanbul Havalimanı’nın, sağlık noktasında uluslararası sertifikalara sahip olması, yolcularımızın ve çalışanlarımızın sağlık ve güvenliğini sağlamanın her zaman birinci önceliğimiz olduğunun kanıtıdır. ‘Havalimanı Sağlık Akreditasyonu Sertifikası’ kesinlikle tüm havalimanı işletmecileri tarafından, yolcu güvenini inşa etmeye daha fazla hazır olduğumuzun bir kanıtı olarak görülmelidir. İstanbul Havalimanı’nın dünyanın aktarma merkezi olduğu düşünüldüğünde, ‘Havalimanı Sağlık Akreditasyonu’ sertifikasını almamız, önlemlerimizin uluslararası standartlarda olduğunun da kanıtıdır. Özellikle vurgulamak istiyorum ki; İstanbul Havalimanı’nda yakalanan hijyen standartlarından asla ödün vermeyeceğiz.” diye konuştu.
Eylül - September 2020
52
effects of the Covid-19 pandemic, and apply strict health and safety standards at our facilities and operations. It is extremely important for us to pass the inspection of such a powerful institution and be deemed worthy of being the first airport accredited to the Airport Health Accreditation certificate. The fact that Istanbul Airport has international certificates at the health point is proof that ensuring the health and safety of our passengers and employees is always our first priority. The “Airport Health Accreditation Certificate” should definitely be seen by all airport operators as proof that we are more ready to build passenger trust. Considering that Istanbul Grand Airport is the hub of the world, obtaining the “Airport Health Accreditation” certificate is proof that our measures are in international standards. I would like to point out that; we will never compromise on the hygiene standards attained at Istanbul Airport.”
”This accreditation is proof that Istanbul Grand Airport accepts health as its focal point ...” “I was very impressed with the industry’s success in adapting rapidly to new realities and implementing new protocols based on globally consistent procedures,” said Luis Felipe de Oliveira, Director General, The Airports Council International (ACI), he continued, “We congratulate Istanbul Grand Airport for being the first airport to be accredited within the scope of our newly implemented Airport Health Accreditation program. This accreditation is proof that Istanbul Grand Airport accepts passenger, personnel and public health as its focal point. While this provides passengers and employees with high health and hygiene standards that are globally accepted when our industry has stepped into the resumption of operations and subsequently, - these standards will help people regain their confidence in air travel - on the one hand it will be critical in the period when it will prepare to continue its ongoing operations.” Olivier Jankovec, the Director General of the European Region of Airports Council International (ACI), spoke as follows; “The recovery process after this unprecedented crisis required the rapid and comprehensive implementation of global standards developed jointly by the competent authorities in the entire aviation system. As ACI, we have collaborated with ICAO, EASA and ECDC to help prepare a plan for the safe continuation of airport operations in the midst of the ongoing Covid-19 outbreak. This plan, which is the basis for the preparation of a healthy passenger experience guide at airports developed by ACI Europe, was completed with the implementation of the new Airport Health Accreditation program. I would like to proudly point out that the first airport to receive this accreditation was a European airport - which undoubtedly reveals that the approach of putting passengers with health concerns in the focus has been eagerly adopted by the airports of our region. Congratulations to all Istanbul Grand Airport team!”
Eylül - September 2020
“Bu akreditasyon, İstanbul Havalimanı’nın sağlığı odak noktası kabul ettiğinin kanıtı...” “Sektörün, yeni gerçekliklere hızla adapte olarak küresel çapta tutarlı prosedürlere dayalı yeni protokollerin uygulamaya alınması hususundaki başarısından çok etkilendim” diye konuşan Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) Genel Direktörü Luis Felipe de Oliveira; “Yeni uygulamaya alınan Havalimanı Sağlık Akreditasyonu programımız kapsamında akredite olan ilk havalimanı olmasından ötürü İstanbul Havalimanı’nı kutluyoruz. Bu akreditasyon, İstanbul Havalimanı’nın yolcu, personel ve halk sağlığını odak noktası kabul ettiğinin bir kanıtı. Bu, sektörümüzün operasyonlara yeniden başlama aşamasına adım attığı ve akabinde, bir yandan yolcu ve çalışanlara global çapta kabul gören yüksek sağlık ve hijyen standartları sağlarken - ki bu standartlar insanların hava yolculuğuna olan güvenlerini yeniden kazanmasına yardımcı olacaktır - devam eden operasyonları sürdürmeye hazırlanacağı şu dönemde kritik öneme sahip olacaktır.” ifadelerini kullandı. Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) Avrupa Genel Direktörü Olivier Jankovec ise şu şekilde konuştu; “Daha önce eşi benzeri görülmeyen bu krizden sonraki toparlanma süreci, yetkili otoritelerce ortak geliştirilen global standartların tüm havacılık sisteminde hızla ve kapsamlı biçimde uygulamaya alınmasını gerektirmiştir. ACI olarak, devam eden Covid-19 salgınının ortasında havalimanı operasyonlarının güvenli şekilde sürdürülebilmesine yönelik bir plan hazırlanmasına yardımcı olmak amacıyla ICAO, EASA ve ECDC ile ortak çalışmalar yürüttük. ACI Avrupa tarafından geliştirilen Havalimanlarında sağlıklı bir yolcu deneyimi kılavuzunun hazırlanması sürecine temel teşkil eden bu plan, yeni Havalimanı Sağlık Akreditasyonu programının yürürlüğe alınması ile tamamlanmış oldu. Gururla belirtmek isterim ki bu akreditasyonu alan ilk havalimanı Avrupalı bir havalimanı oldu - ki bu durum hiç şüphesiz, sağlık kaygıları bulunan yolcuları odak noktasına koyma yaklaşımının bölgemiz havalimanları arasında büyük bir istekle benimsenmiş olduğunu ortaya koymakta. Tüm İstanbul Havalimanı ekibine tebrikler!”
54
MLPCARE Investor Relations was selected as Best of the Year 2020 Both in Turkey and in Emerging Economies MLPCARE Yatırımcı İlişkileri Hem Gelişmekte Olan Ülkeler Arasında Hem De Türkiye’de 2020 Yılının En İyisi Seçildi
Dr. Muharrem Usta MLP Care Chairman and CEO
Success in corporate governance, financial management and investor relations of MLPCare, which is strongly proceeding on its way with brands of Liv Hospital and VM Medical Park, was awarded by Institutional Investor.
Medical Park ve Liv Hospital markalarıyla Türkiye’nin en yaygın sağlık grubu olan MLP Sağlık Hizmetleri’nin (MLP Care) kurumsal yönetişim, mali yönetim ve yatırımcı ilişkilerine yönelik çalışmalarındaki başarısı Institutional Investor tarafından ödüle layık görüldü.
MLP Care took the first place by collecting the highest score in the “Most Reputable Companies” list, where only 30 companies can find places in the region covering Europe, Middle East and Africa (EMEA). MLP Care won the first place in all headings in the Health Services and Medical Products category of the same study. Marking special assessment in Turkey, MLP Care was granted an award of “Best Investor Relations Program” among small companies by market value, MLP Care Chairman and CEO Muharrem Usta was granted an award of “Best CEO”, CFO Burcu Öztürk was granted an award of “Best CFO” and Strategy and Investor Relations Director Deniz Can Yücel was granted an award of “Best Investor Relations Professional” awards. Dr. Muharrem Usta, MLP Care Chairman and CEO said, “It is a great honor for us to be awarded such an award in 2020, which we will remember for the struggle against the COVID-19 pandemic and its destructive effects. Two years after our IPO, becoming one of the leading companies in investor relations practices further increases our responsibility that we are pleased to undertake. Aware of this responsibility, we will continue to build our processes for our investors, always aiming for the better.”
MLP Care, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’yı (EMEA) kapsayan bölgede yalnızca 30 şirketin yer bulabildiği “En İtibarlı Şirketler” listesinde en yüksek puanı toplayarak birinci sırada yer aldı. MLP Care, aynı çalışmanın Sağlık Hizmetleri ve Tıbbi Ürünler kategorisinde ise yine tüm başlıklarda birinciliği kazandı. Çalışmanın Türkiye özelindeki değerlendirmelerine de damgasını vuran MLP Care, piyasa değerine göre küçük şirketler arasında “En iyi Yatırımcı İlişkileri Programı” unvanına, MLP Care Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Muharrem Usta “En iyi CEO”, CFO’su Burcu Öztürk “En iyi CFO” ve Strateji ve Yatırımcı İlişkileri Direktörü Deniz Can Yücel ise “En iyi Yatırımcı İlişkileri Profesyoneli” ödüllerine layık görüldü. MLP Care Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Muharrem Usta, “COVID-19 pandemisi ve yıkıcı etkilerine karşı yürütülen mücadeleyle hatırlayacağımız 2020 yılında böyle bir ödüle layık görülmek bizim için büyük bir onur. Halka arzımızın üzerinden henüz iki yıl geçmişken yatırımcı ilişkileri uygulamalarında öncü kuruluşlardan biri haline gelmek, üstlenmekten memnuniyet duyduğumuz sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Bu sorumluluğumuzun bilinciyle yatırımcılarımıza yönelik süreçlerimizi her zaman daha iyisini hedefleyerek kurgulamaya devam edeceğiz” dedi.
Eylül - September 2020
56
14th International Congress on Quality in Healthcare, Accreditation and Patient Safety Opens in Antalya in the Framework of New Normalization in its New Date This Year 14. Uluslararası Sağlıkta Kalite Akreditasyon ve Hasta Güvenliği Kongresi Bu Yıl Yeni Tarihinde, Yeni Normalleşme Çerçevesinde Antalya’ da Oturumlarını Açıyor
It will be held between 28 and 31 October 2020 and has become traditional; 14th International Congress of Quality Accreditation in Health and Patient Safety, this year, with the contribution of Pembroke, University of North Carolina and SAD - Health Academics Association, will be arranged with the main theme of “Sustainability of Quality, Accreditation and Patient Safety, Clinical Quality and Measurement Methods for Improvement and Innovations on Digital Health” The Congress, which we hold every year in April but has been postponed due to the pandemic this year, will be held on 28-31 October 2020 with the contributions of all professionals. Interpersonal distance, temperature measurement, hall layout, seating arrangement, sterilization, contactless recording procedures and all other preparations have been made in Sherwood Kemer Hotel, which has received a Safe
Eylül - September 2020
28 – 31 Ekim 2020 tarihleri arasında düzenlenecek ve geleneksel hale gelmiş olan; 14. Uluslararası Sağlıkta Kalite Akreditasyon ve Hasta Güvenliği Kongresi, bu yıl Pembroke, Kuzey Carolina Üniversitesi ve SAD - Sağlık Akademisyenleri Derneği katkılarıyla, “ Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Hasta Güvenliğinin Sürdürülebilirliği ve İyileştirilmesi için Klinik Kalite, Ölçme Yöntemleri ve Dijital Uygulamalarda Yenilikler” ana temasıyla düzenlenecektir. Her yıl Nisan ayında yaptığımız ancak bu yıl pandemi nedeniyle ertelenen Kongre 28-31 Ekim 2020 tarihlerinde tüm profesyonellerin katkılarıyla gerçekleştirilecektir. Covid Kapsamında Güvenli Turizm Sertifikası almış olan Sherwood Kemer Otel toplantı salonlarında kişiler arası mesafe, ateş ölçüm, salon yerleşimi, oturma düzeneği, sterilizasyon, temassız kayıt işlemleri ve diğer tüm
58
Tourism Certificate within the Scope of Covid. During the congress, thanks to presentations, workshops, charettes, participation of online foreign guests, verbal and poster presentations; participants will have the opportunity to get to know new systems and ideas that go beyond traditional approaches with the cooperation of organizations which users, service, providers and services finance them. The Health Academics Association invites all valuable healthcare professionals and their presenters to actively participate in the congress and share their thoughts and ideas with other healthcare professionals and academicians from our country and from different parts of the world, this time in Antalya, our beautiful city on 28 - 31 October 2020. For Details and Registration, please visit: www.qps-antalya.com
Eylül - September 2020
hazırlıklar yapılmıştır. Kongre süresince; sunum, çalıştay, workshoplar, online yabancı konukların katılımları, sözlü ve poster bildirileri sayesinde katılımcılar, kullanıcı, hizmet sunucu ve hizmetleri finanse eden organizasyonların işbirliği ile geleneksel yaklaşımların dışına çıkan yeni sistem ve fikirleri tanıma olanağı bulacaklardır. Sağlık Akademisyenleri Derneği, tüm değerli sağlık çalışanlarını ve sunucularını, kongreye aktif olarak katılmaya, düşünce ve fikirlerini ülkemizden ve dünyanın değişik yerlerinden gelen diğer sağlık çalışanları ve akademisyenlerle bu kez 28 – 31 Ekim 2020’de güzel ilimiz Antalya ’da paylaşmaya davet ediyor. Detay ve Kayıt için : www.qps-antalya.com
60
11th International Congress on Rights of Patients and Safety of Healthcare Workers to Take Place on Its New Date, in Antalya within the Framework of the New Normalization 11. Uluslararası “Hasta Hakları ve Çalışan Güvenliği Kongresi” Yeni tarihinde, Yeni normalleşme Çerçevesinde Antalya’ da…
11th International Congress on Rights of Patients and Safety of Healthcare Workers to take place on its new date, in Antalya within the framework of the new normalization 11th International Congress on Rights of Patients and Safety of Healthcare Workers, which was held only in our country, in Antalya between 28 and 31 October 2020, with the contributions of Patient and Patient Relatives Rights Research and Development Association (HAKSAD) and Health Academics Association (SAD), with main theme of “Patient Rights Today, Employee Safety and Effective Communication Ways ”.
28 – 31 Ekim 2020 tarihleri arasında Antalya’ da Dünyada sadece ülkemizde düzenlenen 11. Uluslararası Hasta Hakları ve Çalışan Güvenliği Kongresi, Hasta ve Hasta Yakınları Hakları Araştırma Geliştirme Derneği (HAKSAD) ve Sağlık Akademisyenleri Derneği (SAD) katkılarıyla “Günümüzde Hasta Hakları, Çalışan Güvenliği ve Etkin İletişim Yolları” ana temasıyla düzenlenecektir.
Two important concepts that should be jointly evaluated and adopted and experiences during the pandemic process will be discussed with the participation of the major Scientists from World and Turkey, Patient rights and Employee Safety will be discussed together for a better
değerlendirilerek sahip çıkılması gereken önemli iki
Eylül - September 2020
Hasta hakları ve Çalışan Güvenliğinin bir arada tartışılacağı, daha iyi bir sağlık ortamı için hasta ve sağlık hizmetlerinde çalışan personelin güvenliği noktasında birlikte ortak kavram ve Pandemi sürecindeki tecrübeler; “Günümüzde Hasta Hakları, Çalışan Güvenliği ve Etkin İletişim Yolları” ana temasıyla geniş bir yelpazede Dünyadan ve Türkiye’ den önemli Bilim İnsanlarının katılımıyla ele alınacaktır.
62
health environment, at the point of safety of patients and personnel working in health services in a wide range of main theme of “Patient Rights, Employee Safety and Effective Communication Ways Today”. The Congress, which was postponed due to the pandemic, will be held on 28-31 October 2020. Interpersonal distance, temperature measurement, hall layout, seating arrangement, sterilization, contactless recording procedures and all other preparations were made in Sherwood Kemer Hotel, which has received a Safe Tourism Certificate within the Scope of Covid. During the congress; With the cooperation of participants, users, service providers and organizations that finance the services through presentations, workshops, workshops, participation of online foreign guests, academic courses, oral and poster presentations; Effective Communication Techniques with the Patient, Patient Awareness, Importance of Patient Education in Raising Patients’ Awareness on Patient Rights, Health Literacy and Patient Rights, Employee Health, Risks of Healthcare Professionals in Health Institutions, Mobbing, Violence against Healthcare Professionals, Employee Safety, Patient Rights and Health Worker Responsibility- His works on many topics such as Legal Dimension, Rights of Physicians and Other Health Personnel, Medical Errors, Malpractice and Physician and Corporate Responsibility, Informed Consent, Legal and Scientific Importance, Privacy and Privacy of Health Care, Private Patient Groups and Patient Rights will be shared with valuable participants. Welcoming all healthcare professionals and their servers to actively participate in the 11th International Patient Rights and Employee Safety Congress, which will be held for the 11th time on Wednesday, October 28, 2020 this year, HAKSAD invites to share with academics and other healthcare professionals, managers, unit employees who will participate online with their thoughts and ideas from our country and from different parts of the world. For Detailed Information and Registration: www.hastahaklarikongresi.org
Eylül - September 2020
Pandemi nedeniyle ertelenen Kongre, 28-31 Ekim 2020 tarihlerinde gerçekleştirilecektir. Covid Kapsamında Güvenli Turizm Sertifikası almış olan Sherwood Kemer Otel toplantı salonlarında kişiler arası mesafe, ateş ölçüm, salon yerleşimi, oturma düzeneği, sterilizasyon, temassız kayıt işlemleri ve diğer tüm hazırlıklar yapılmıştır. Kongre süresince; sunum, çalıştay, workshoplar, online yabancı konukların katılımları, akademik kurslar, sözlü ve poster bildirileri sayesinde katılımcılar, kullanıcı, hizmet sunucu ve hizmetleri finanse eden organizasyonların işbirliği ile; Hasta İle Etkili İletişim Kurma Teknikleri, Hasta Bilinçlendirilmesi, Hasta Eğitiminin Hasta Hakları Konusunda Hastaları Bilinçlendirmedeki Önemi, Sağlık Okuryazarlığı ve Hasta Hakları, Çalışan Sağlığı, Sağlık Kuruluşlarında Sağlık Çalışanları Riskleri, Mobbing, Sağlık Çalışanına Şiddet, Çalışan Güvenliği, Hasta Hakları ve Sağlık Çalışanı Sorumluluğu-Hukuksal Boyutu, Hekim ve Diğer Sağlık Personelinin Hakları, Tıbbi Hatalar, Malpraktis ve Hekim ve Kurumsal Sorumluluk, Aydınlatılmış Onam, Hukuki ve Bilimsel Önemi, Sağlık Bakımının Gizliliği ve Mahremiyeti, Özel Hasta Grupları ve Hasta Hakları gibi bir çok konu başlıklarında çalışmalarını değerli katılımcılarla paylaşılacaktır. HAKSAD, tüm sağlık çalışanlarını ve sunucularını, bu yıl 28 Ekim 2020 Çarşamba günü 11. Kez düzenleyeceği Uluslararası Hasta Hakları ve Çalışan Güvenliği Kongresine aktif olarak katılmaya, düşünce ve fikirlerini ülkemizden ve dünyanın değişik yerlerinden online olarak katılım sağlayacak diğer sağlık çalışanları, yöneticiler, birim çalışanları ve akademisyenlerle paylaşmaya davet ediyor. Detay Bilgi ve Kayıt için: www.hastahaklarikongresi.org