September - October 2020
www.turkishhealthcare.org
YAYINDA!
ÜCRETSİZ KAYDINIZI HEMEN OLUŞTURUN
FIND YOUR TURKISH SUPPLIERS and DISCOVER MORE ABOUT OUR ORGANIZATIONS
Publisher
H. Ferruh IŞIK on behalf of İSTMAG Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. Managing Editor (Responsible) Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editors Duygu SAZAN duygu.sazan@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Graphic & Design Tayfun AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Foreign Relations Manager Ayça SARİOĞLU ayca.sarioglu@img.com.tr Digital Assets Manager Emre YENER emre.yener@img.com.tr
Index İçindekiler
5
Berko Pharmaceuticals Receives COVID-19 Safe Production Center Certificate COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi Aldı
10 Adil Pelister: “We Are Entering A New Era in Our Exports with Easy Export Platform” Adil Pelister: “Kolay İhracat Platformu ile İhracatımızda Yeni Bir Döneme Giriyoruz”
14
Web Developer Amine Nur Yılmaz amine.yilmaz@img.com.tr
Abdi İbrahim Receives Two Gold Stevie Awards At Once!
Accounting Manager Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr
Abdi İbrahim’e Stevie Awards’tan İki Altın Ödül Birden!
Finance Manager Yusuf Demirkazık yusuf.demirkazik@img.com.tr
16
Subscription İsmail ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr Head Office İHLAS MEDIA CENTER Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1 34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93 Printing İhlas Gazetecilik A.Ş Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza NO: 11/A 41 Yenibosna / İstanbul / TURKEY Tel: 0 212 454 30 00
Turkey may be One Those Countries that Performs Most Clinical Research among Top 10 Countries in 2027 Türkiye 2027’de En Çok Klinik Araştırma Gerçekleştiren 10 Ülkeden Biri Olabilir
WHAT WAS THE ‘TALK OF THE TOWN’ THIS TIME LAST YEAR? There is a virus which all countries of the world concern, we have forgotten all the troubles and diseases except almost the virus. We always talked and argued about one thing. However, was it like that last year today? What would we talk about when starting autumn? There was no such thing as an epidemic. Perhaps our biggest problem as we entered the autumn months was the change of the weather and the flu germ. When it comes to vaccination, the first thing we think of is the flu vaccine. Today we are thankful for these illnesses by saying ‘if they say flu, it is good to survive with flu’ ... Struggling with the pandemic, even talking about it, not today, exhausts us. We listen and read every news published, every development we hear, with our eyes wide open. We also get good news. Perhaps we are witnessing the most important scientific studies in history. I wonder if we should be happy or sad at such a testimony now?.. Nevertheless, I leave everything aside, I am proud to see all of these studies in Turkey. It makes me very happy that such strong infrastructure, responsible and conscious companies are known to the world with their success. I am sure that all of us like that ... Our curious, anxious, excited, hopeful wait continues from all our companies. And while I wait, I have another question in mind: What are we going to talk about today next year? Make a forecast both for the world and for yourself until our next issue. And stay healthy!
GEÇEN SENE BUGÜN NEYİ KONUŞUYORDUK? DUYGU SAZAN Editor duygu.sazan@img.com.tr
Bir virüs var ki tüm dünya ülkelerinin başında, neredeyse haricindeki tüm dertleri, hastalıkları unuttuk. Hep tek bir şey üzerine konuşur, tartışır olduk. Oysa ki geçen sene bugün öyle miydi? Sonbahara başlarken nelerden konuşurduk? Salgın diye bir şey yoktu mesela. Belki de sonbahar aylarına girerken ki en büyük derdimiz, hava değişikliği, grip mikrobuydu. Aşı denilince aklımıza ilk olarak grip aşısı geliyordu. Bugün grip deseler, ‘Griple atlatsak iyi’ diyerek, bu hastalıklara şükreder olduk… Bugün değil pandemiyle mücadele etmek, hakkında konuşmak bile artık bizi yoruyor, yıpratıyor. Yayınlanan her haberi, duyduğumuz her gelişmeyi gözlerimiz fal taşı gibi açılarak dinliyoruz, okuyoruz. Güzel haberler de alıyoruz. Tarihin en önemli bilimsel çalışmalarına tanıklık ediyoruz belki de. Şimdi böyle bir tanıklığa sevinmek mi lazım üzülmek mi acaba?.. Yine de her şeyi bir yana bırakırsam, Türkiye’de yapılan tüm bu çalışmaları görmekten büyük gurur duyuyorum. Alt yapısı böyle sağlam, sorumluluk sahibi, bilinçli firmaların adını başarılarıyla dünyaya duyurması beni çok mutlu ediyor. Eminim ki hepimizi öyle… Meraklı, endişeli, heyecanlı, umutlu bekleyişimiz sürüyor tüm firmalarımızdan. Ve beklerken aklımda bir soru daha var: Önümüzdeki yıl bugün neyi konuşacağız? Bir sonraki sayımıza kadar siz de hem dünya için hem de kendiniz için bir tahminde bulunun. Ve sağlıkla kalın!
Berko Pharmaceuticals Receives COVID-19 Safe Production Center Certificate COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi Aldı
Berko Pharmaceuticals has been entitled to receive the “COVID-19 Safe Production Center Certificate” issued by the Turkish Standards Institute (TSE), with the measures taken and the applications implemented in the factory, field and head office from the very beginning of the COVID-19 process. Working and producing for public health for over thirtyfive years with the vision of “For Healthy Tomorrows”, Berko Pharmaceuticals was entitled to receive the “COVID-19 Safe Production Center Certificate” issued by the Turkish Standards Institute (TSE) with the measures taken in production and work areas, high-level hygiene measures implemented for its employees and practices that observe all its stakeholders from the period when the COVID-19 pandemic, which affects the whole world, started to appear in our country. Making a statement on the subject, Pharm. Barış Özyurtlu, General Manager, Berko Pharmaceuticals said, “They have successfully passed the inspections of the Turkish Standards Institute and have been awarded the ‘Safe Production Center Certificate’, not only in the COVID-19 process, but also in the production facilities in accordance with GMP (Good Manufacturing Practice) standards that hygiene and safety are always at the highest levels.” Özyurtlu stated that they are proud to prove once again the sensitivity they have shown to public health in order to reach “For Healthy Tomorrows” within the framework of the mission of Berko Pharmaceuticals.
Berko İlaç, COVID-19 sürecinin en başından itibaren fabrika, saha ve merkez ofisinde aldığı önlemler ve hayata geçirdiği uygulamalarla, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen “COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi” almaya hak kazandı. Otuz beş yılı aşkın süredir “Sağlıklı Yarınlara” vizyonuyla, toplum sağlığı için çalışan ve üreten Berko İlaç, tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin ülkemizde görülmeye başladığı dönemden itibaren, üretim ve çalışma alanlarında aldığı önlemlerle, çalışanları için hayata geçirdiği üst düzey hijyen tedbirleriyle ve tüm paydaşlarını gözeten uygulamalarıyla Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen “COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi” almaya hak kazandı. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Berko İlaç Genel Müdürü Ecz. Barış Özyurtlu, “Türk Standartları Enstitüsü’nün denetimlerini başarılı bir şekilde geçerek ‘Güvenli Üretim Merkezi Belgesi’ almaya hak kazandıklarını, sadece COVID-19 sürecinde değil, GMP (Good Manufacturing Practice) standartları gereği üretim tesislerinde hijyen ve güvenliğin her zaman en üst seviyelerde olduğunu” belirtti. Özyurtlu, “Berko İlaç’ın kendine yüklediği misyon çerçevesinde ‘Sağlıklı Yarınlara’ ulaşmak için toplum sağlığına göstermiş oldukları hassasiyeti bir kez daha kanıtlamanın gururunu yaşadıklarını” dile getirdi. Pharma
5
LET’S BOOST OUR IMMUNITY SYSTEM BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRELİM
RECEP ARSLANTAŞ COORDINATOR recep.arslantas@img.com.tr
6 Pharma
Keeping our immune system strong against bacteria-borne diseases is very important to protect us against diseases. In addition to a balanced and regular diet, quality sleep is also among the factors which affect the strengthening of our immune system. In these days when the weather is getting colder, many diseases, especially influenza, pose a great risk for people with weak immune systems. The opinions of our scientists are that a strong immune system comes first among the protective measures against the Covid-19 virus. An important point recommended in this direction is to take regular and complete vitamins which strengthen the immune system. The point where scientists have reached in vaccine studies to be developed against the Covid-19 virus in our country and other countries and the results they have achieved are quite pleasing. The vaccination studies of our domestic and national pharmaceutical companies against this virus are positive developments on behalf of the Turkish pharmaceutical industry. We are waiting for the vaccine to be found with hope and excitement, as is the case all over the world. Stay heathy, see you November-December 2020 issue of Pharma Turkey magazine.
Bakteri kaynaklı hastalıklara karşı bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız, hastalıklardan korunmak için oldukça önemli. Dengeli ve düzenli beslenmenin yanında kaliteli uyku da bağışıklık sistemimizin güçlenmesine etki eden faktörler arasında yer almakta. Havaların soğumaya başladığı bu günlerde, başta grip olmak üzere birçok hastalık, bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için büyük risk oluşturmakta. Bilim insanlarımızın görüşleri de Covid-19 virüsüne karşı koruyucu önlemlerin başında güçlü bir bağışıklık sisteminin geldiği yönünde. Bu doğrultuda önerilen önemli bir nokta ise bağışıklık sistemini güçlendirici vitaminlerin düzenli ve eksiksiz alınması. Bilim insanlarının, ülkemizde ve diğer ülkelerde Covid-19 virüsüne karşı geliştirilecek aşı çalışmalarında geldiği nokta ve elde ettikleri sonuçlar oldukça sevindirici. Yerli ve milli ilaç firmalarımızın da bu virüse karşı yaptıkları aşı çalışmaları Türk ilaç sektörü adına olumlu gelişmeler. Bulunacak aşıyı tüm dünyada olduğu gibi bizler de umut ve heyecanla beklemekteyiz. Pharma Turkey dergisinin Kasım-Aralık 2020 sayında buluşuncaya kadar esen kalın.
The Inspiring Life Story of Berat Beran at Bookstores with Doğan Kitap Label Berat Beran’ın İlham Veren Yaşam Öyküsü, Doğan Kitap Etiketiyle Kitapçılarda “Nenem, Babam ve Ben” book in which Pharm. Berat Beran penned his own inspiring life story and the story of Berko Pharmaceuticals, published by Doğan Kitap, took its place in all online stores and bookstores.
Ecz. Berat Beran’ın ilham veren kendi hayat hikâyesini ve Berko İlaç’ın kuruluş öyküsünü kaleme aldığı “Nenem, Babam ve Ben” kitabı, Doğan Kitap’tan yayımlanarak tüm online mağazalarda ve kitapçılardaki yerini aldı.
Pharmacist Berat Beran wrote his own life story in the book “Nenem, Babam ve Ben”, published in July with the label of Doğan Kitap and its renewed face. Pharm. Berat Beran, Chairman of Berko Pharmaceuticals, carried his business journey, which started with pharmacy in Diyarbakır, to Berko Pharmaceuticals, a successful company in the pharmaceutical industry, as a result of years of efforts in Istanbul. Starting from pharmacy with zero capital, Berat Beran launched Berko Pharmaceuticals, a company which produces and works for a healthy future with 127 products, nearly 800 employees, in 21 thousand square meters production facilities consisting of 3 phases. Berat Beran, who writes his family, himself and the events he has experienced with all sincerity on this journey from scratch to success, wishes that his struggle will inspire future generations. Besides his success in the pharmaceutical industry, Pharm. Berat BERAN proved to be a powerful pen in the field of humor in the literary world he entered with the book “Henek”, he continued this success with “Henek II”. Berat BERAN also has a novel called “Güle Güle Sevgili Arkadaşım” (Goodbye Dear Friend in English) and two poetry books called “Asmin” and “Asmin 2”.
Doğan Kitap etiketiyle ve yenilenmiş yüzüyle temmuz ayında çıkan “Nenem Babam ve Ben” kitabında, Eczacı Berat Beran kendi yaşam öyküsünü kaleme aldı. Berko İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Berat Beran, Diyarbakır’da eczacılıkla başlayan serüvenini; İstanbul’a gelerek yıllarca verdiği çabalar sonucunda ilaç sanayisinde başarılı bir firma olan Berko İlaç’a taşıdı. Eczane eczacılığından, sıfır sermaye ile başlayan Berat Beran; bugün 127 ürünü, 800’e yakın çalışanı, 3 fazdan oluşan 21 bin metrekarelik üretim tesisleri ile sağlıklı yarınlar için üreten ve çalışan bir firma olan Berko İlaç’ı hayata geçirdi. Sıfırdan başarıya uzanan bu yolda ailesini, kendisini ve yaşadığı olayları tüm samimiyeti ile kaleme alan Berat Beran, verdiği mücadelenin gelecek nesillere ilham olmasını arzu ediyor. Ecz. Berat BERAN, ilaç sanayindeki başarılarının yanı sıra, “Henek” kitabıyla girdiği edebiyat dünyasında, mizah alanında güçlü bir kalem olduğunu kanıtlamış; “Henek II” ile bu başarısını devam ettirmiştir. Berat BERAN’ın ayrıca “Güle Güle Sevgili Arkadaşım” adında bir romanı, “Asmin” ve “Asmin 2” adında iki şiir kitabı bulunmaktadır.
Pharma
7
Adil Pelister: “We are Entering a New Era in Our Exports with Easy Export Platform”
Adil Pelister, Chairman of IKMIB Adil Pelister, Chairman of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB), made a written assessment on the “Easy Export Platform” announced and promoted by our Minister of Trade Ruhsar Pekcan on 28 August. Pelister stated the following in his evaluation: “The Easy Export Platform, announced on 28 August by our Minister of Trade, Mr. Ruhsar Pekcan, has a great importance for the future of our exporters. On behalf of our exporters, we would like to thank our Minister of Trade Ruhsar Pekcan and everyone who contributed to this important work which brought together all the world data we may need regarding exports on a single platform and generated a reform in digital transformation. As IKMIB, we first stated in 2018 that a new digital age started. Acting with the idea of “managing digital transformation, managing the future”, emphasizing the importance of e-commerce, we said that our exporters should be more effective in e-commerce platforms. With this vision, as IKMIB, we organized the first virtual trade delegation and the first digital award ceremony in exports. The platform provides exporters with detailed information from market information to tax rates of countries. We believe that the Easy Export Platform, which will spread digital transformation to all our exporters and even our exporter candidates can benefit, will pave the way for our exporters especially in e-commerce. In this respect, we can say that we are entering a new era. The biggest responsibility of us industrialists are to produce more and export more in a stronger Turkey which is growing and producing. With the awareness of this responsibility, we will continue to contribute to the growth of our country by working harder.”
8 Pharma
Adil Pelister: “Kolay İhracat Platformu ile İhracatımızda Yeni Bir Döneme Giriyoruz” İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, 28 Ağustos’ta Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan ve tanıtımı yapılan “Kolay İhracat Platformu” ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı. Pelister, değerlendirmesinde şunları söyledi: “28 Ağustos’ta Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan “Kolay İhracat Platformu”, ihracatçılarımızın geleceği açısından çok büyük önem taşıyor. İhracatla ilgili ihtiyacımız olabilecek tüm dünya verilerini tek bir platformda bir araya getiren ve dijital dönüşümde adeta bir reform yaratan bu önemli çalışma için başta Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan olmak üzere, emeği geçen herkese ihracatçılarımız adına çok teşekkür ederiz. Biz İKMİB olarak, yeni bir dijital çağın başladığını ilk olarak 2018 yılında dile getirmiştik. ‘Dijital dönüşümü yöneten, geleceği yönetir’ düşüncesiyle hareket ederek, e-ticaretin önemine vurgu yaparak, ihracatçılarımızın e-ticaret platformlarında daha etkili olabilmeleri gerektiğini söylemiştik. Bu vizyonla İKMİB olarak ilk sanal ticaret heyetini ve ihracatta ilk dijital ödül törenini düzenledik. Platform ihracatçılara pazar bilgilerinden ülkelerin vergi oranlarına kadar detaylı bilgileri sunuyor. Dijital dönüşümü tüm ihracatçılarımıza yaygınlaştıracak, ihracatçı adaylarımızın dahi yararlanabileceği Kolay İhracat Platformu’nun ihracatçılarımızın özellikle e-ticarette önünü açacağına inanıyoruz. Bu açıdan yeni bir döneme giriyoruz diyebiliriz. Büyüyen ve üreten güçlü Türkiye’de daha çok üretmek ve daha çok ihracat yapmak biz sanayicilerin en büyük sorumluluğu. Bu sorumluluğun bilinciyle daha çok çalışarak ülkemizin büyümesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.”
2nd Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair
Home Care, Private Label, Packaging, Ingredients
ICC - Istanbul Congress Center - Taksim, Istanbul - Turkey
www.beauty-istanbul.com Tel: +90 212 2229060
|
+90 533 4843030
|
info@beauty-istanbul.com
Organizer
Polifarma Aims to Generate a Global R&D Center with Its POL R&D Center and Become a Leading Organization in Innovative Drug Development Studies Polifarma, POL Ar-Ge Merkezi ile Global Bir Ar-Ge Merkezi Oluşturmayı ve İnovatif İlaç Geliştirme Çalışmalarında Öncü Kuruluş Olmayı Hedefliyor Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk ve tek ilaç firması Polifarma, birey ve toplum sağlığını koruma ilkesini, yaptığı tüm çalışmaların merkezinde konumlandırarak başarılı işlere imzasını atmaya devam ediyor. Markanın başarı hikayesini ve gelecek hedeflerini Polifarma Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vildan Kumrulu’dan dinledik…
Vildan Kumrulu, Vice Chairman of Polifarma Polifarma, first and only pharmaceutical company with Parametric Release Approval in Turkey, positioning individuals and public health protection policy at the center of all its work, continues to perform for the outstanding activities. We listened to the success story and future goals of the brand from Vildan Kumrulu, Vice Chairman of Polifarma… Could you inform us about your company? Love of Turkey lies behind the story organization of Polifarma. In 1979, founder and my beloved husband, the late Pharmacist Necdet Kumrulu, started his business life by establishing Memleketim Pharmacy in Ordu. Then he moved to Istanbul saying “Serum is an indispensable part of the hospital, why is not a Turkish brand dominatig this market”, and founded Aroma İlaç in 1983. He purchased Polifarma Pharmaceuticals in 1986 and laid the foundations of today. As Polifarma, we started the production of serum in glass form in 1996. We realized the dreams of our founder Necdet Kumrulu in 2016 as the market leader in serum. We are also proud to have a rich IV drug portfolio.
10 Pharma
Şirketinizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz? Polifarma’nın kuruluş hikayesinde Türkiye sevdası yatıyor. 1979 yılında kurucumuz ve sevgili eşim merhum Eczacı Necdet Kumrulu, Ordu’da Memleketim Eczanesi’ni kurarak iş hayatına başlıyor. “Serum hastanenin olmazsa olmazı, neden bu pazarın hâkimi bir Türk marka değil” diyerek, İstanbul’a geliyor ve 1983 yılında Aroma İlaç’ı kuruyor. 1986 yılında Polifarma İlaç’ı satın alıp bugünün temellerini atıyor. Polifarma olarak 1996 yılında cam formda serum üretimini başlattık. Kurucumuz Necdet Kumrulu’nun hayallerini 2016 yılında serum alanında pazar lideri olarak gerçekleştirdik. Zengin bir IV ilaç portföyüne sahip olduğumuz için de gururluyuz. Bugüne kadar yürüdüğümüz yolda birçok kırılma anımız var. Onlardan biri 1996 yılındaki ilk serum üretimimiz. Diğeri ise 2011’deki son teknoloji ile donatılmış Tekirdağ Ergene’deki üretim tesisimizin açılışı. Ergene’de bulunan 77 bin metrekare alana kurulu üretim tesisimizde, yıllık 250 milyon kutu üretim kapasitesine ve aynı anda Cam/PVC ve PP formlarında üretim kabiliyetine sahibiz. 11 farklı teröpatik alanda tüm formlarda 465 ruhsatlı ürünümüz bulunuyor. Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma olarak IV (damar yolu) ilaç ve serum alanında 34 yıllık bir geçmişimizin verdiği deneyimle birçok ilke imza attık. Türkiye’nin ilk lipid ürününü geliştirdik, ilk üç odacıklı beslenme solüsyonunu ve periton diyalizi alanında SAPD cihazını ürettik. Şu anda 46 farklı ülkeye markalı ihracat yapıyoruz. Hastane ilaçları ve serum alanında Türkiye’nin en çok tercih edilen markasıyız. 2016 yılından bu yana üretim kapasitemiz ve kalitemizle serum alanında %50 ile de pazarın lideri konumundayız.
We have many breaking moments on the road we have walked until today. One of them is our first serum production in 1996. The other is the opening of our production facility in Ergene, Tekirdağ, which was equipped with the latest technology in 2011. In our production facility established on an area of 77 thousand square meters in Ergene, we have an annual production capacity of 250 million boxes and production capability in glass / PVC and PP forms at the same time. We have 465 licensed products in all forms in 11 different therapeutic areas. As Polifarma, with 100 percent domestic capital, we have achieved many firsts with the experience of our 34-year history in the field of IV (vascular access) and serum. We improved the first threechambered parenteral feeding solutions and peritoneal dialysis SAPD devices in the field of polypharmacy. We currently export brands to 46 different countries. We are Turkey’s most preferred brand in the field of hospital drugs and serum. Since 2016, we are the market leader in serum with our production capacity with 50% and quality. You are the first and only pharmaceutical company with Parametric Release Approval in Turkey. How would you describe your strategies to achieve this success? Yes, a short while ago we successfully passed audits conducted by the Ministry of Health in the field of Parametric Release Approval became the first and only pharmaceutical company in Turkey. We prepared for the certificate application in a very short time like one and a half months. We made our audit preparations with a documentation that meets the standards of Good Manufacturing Practice. During the audits, parameters and trend analyzes of the processes of all series produced for the past three years were performed and it was observed that the production quality was always at the same level. Thanks to this approval, we can deliver all products in our serum group to patients without waiting for 14 days, but we also continue to perform our sterilization tests in order not
Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk ve tek ilaç firması oldunuz. Bu başarıya ulaşmaktaki stratejilerinizi nasıl anlatırsınız? Evet, kısa bir süre önce Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan denetimleri başarıyla geçerek Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk ve tek ilaç şirketi olduk. Sertifika başvurusu için bir buçuk ay gibi çok kısa bir sürede hazırlandık. İyi Üretim Uygulaması (Good Manufacturing Practice) standartlarını karşılayan bir dokümantasyonla denetim hazırlıklarımızı gerçekleştirdik. Denetimlerde geçmiş üç yıla dönük üretilmiş tüm serilerin proseslerine ait parametreler, trend analizleri yapıldı ve yapılan analizlerde üretim kalitesinin hep aynı seviyede olduğu görüldü. Bu onay sayesinde serum grubumuzdaki tüm ürünleri 14 gün beklemeye gerek kalmadan hastalara ulaştırabiliyoruz. Ancak ek olarak ürünlerimizin kalitesinden ve güvenilirliğinden ödün vermemek adına sterilizasyon testlerimizi yapmaya da devam ediyoruz. Yaptığımız bütün çalışmalarda odağımızda birey ve toplum sağlığını korumak var. Bu özverili çalışmamız sonucunda Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk ve tek ilaç şirketi olmamızın haklı gururunu yaşıyoruz. Bundan sonraki çalışmalarımızda da bu özverili ve hassas tavrımızı koruyarak ilklere imza atmaya devam edeceğiz. Sizin vesilenizle Polifarma’nın başarılarının arkasında izi bulunan ve yapabileceklerimize inanıp bana yol arkadaşı olan tüm ekip arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum. Bu belgeyi almış olmak gelecek zamandaki yol haritanızı şekillendirmenizde nasıl bir öneme sahip? Belge bizim için çok büyük bir ayrı yere sahip. Türkiye’de daha önce kimsenin alamadığı bir belgeye sahip olmak bizleri gururlandırıyor. Ürünlerimizin güvenirliği ve kalitesini bir kez daha tescil etmiş olduk. Kalite Direktörlüğümüz, 1.5 ay gibi kısa sürede GMP standartlarında dokümanlar hazırlayarak, müthiş bir özveri gösterdi. Bu belge bizleri zirvedeki yerimizi korumak için daha çok çalışmaya teşvik edecek. Bundan sonraki süreçte bu başarımızdan aldığımız haz ve motivasyonla daha büyük işlere imza atacağız. Pharma
11
to compromise the quality and reliability of our products. In all our work, our focus is on protecting individual and public health. As a result of this devoted work, we are proud of being the first and only pharmaceutical company to receive the Parametric Release Approval. In our future works, we will continue to break new ground by preserving this selfless and sensitive attitude. Thanks to you, I would like to thank all my teammates who are behind the achievements of Polifarma and who believe in what we can do and become my fellow travelers. How important is getting this document in shaping your roadmap in the future? The document has a very special place for us. We are proud to have such a document which can not be taken before by anyone in Turkey. We have once again registered the reliability and quality of our products. Our Quality Directorate showed a great dedication by preparing GMP standards in a short period of 1.5 months. This document will encourage us to work harder to maintain our top place. In the upcoming period, we will achieve bigger works with the pleasure and motivation we get from this success. Passing the inspections made by TSE, you have been awarded the Safe Production Certificate by producing in accordance with the Covid-19 Hygiene, Infection Prevention and Control Guide. What about your work on this? This year, we are going through a difficult process as the whole world due to the pandemic. In this process, we, as a domestic and national pharmaceutical company, have taken all world-class measures for the health and safety of our colleagues and their families. In the first period when the virus started to spread in China, we started our preparations and continued our work with great effort in the process. The Covid-19 Safe Production Certificate, which we are entitled to receive within this framework, is the most important proof of this. With the Covid-19 Safe Production Certificate issued by the Turkish Standards Institute (TSE), we once again proved that we produce in accordance with the standards and keep hygiene at the highest level. The internationally validated Covid-19 Safe Production Certificate is issued as a result of the examination of many issues such as whether the measures within the infection prevention and control action plans are followed in all areas from the production facility to the entrance and
12 Pharma
TSE tarafından yapılan denetimleri geçerek Covid-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzu’na uygun üretim yaparak Güvenli Üretim Belgesi’ni de almaya hak kazandınız. Buna ilişkin yaptığınız çalışmaları öğrenebilir miyiz? Bu yıl pandemi nedeniyle tüm dünya olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte biz de yerli ve milli ilaç şirketi olarak çalışma arkadaşlarımız ile onların ailelerinin sağlığı ve güvenliği için dünya standartlarında tüm tedbirlerimizi aldık. Virüsün Çin’de yayılmaya başladığı ilk dönemde hazırlıklarımıza başladık ve süreç içerisinde çalışmalarımızı büyük bir gayretle sürdürdük. Bu çerçevede almaya hak kazandığımız Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi de bunun en önemli kanıtı... Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi ile de standartlara uygun üretim yaptığımız ve hijyeni en üst düzeyde tuttuğumuzu bir kez daha kanıtlamış olduk. Uluslararası geçerliliğe sahip Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi, üretim tesisinden giriş çıkışlara, yemekhanelerden ofise kadar tüm alanlarda enfeksiyon önleme ve kontrol eylem planları dahilindeki önlemlere uyulup uyulmadığı, temizlik ve dezenfeksiyon planları hazırlanıp hazırlanmadığı gibi birçok konunun incelenmesi sonucunda veriliyor. Covid-19 sürecinde ilaç firmalarına düşen yükümlülükleri nasıl özetlersiniz? Bu bağlamda dünya çapındaki ilerleyişi nasıl değerlendiriyorsunuz? İlaç firmaları, aldıkları hızlı aksiyonlar ile öne çıktı. Bir anda tüm dünyayı etkisi altına almış virüs için hemen çözüm bulmak, biraz hayalcilik olur. Kimsenin beklemediği anda ortaya çıkmış ve küresel çapta çok büyük etki yaratmış hastalığın tedavisi için ilaç şirketleri müthiş bir özveri ile çalışıyor. Dünya çapındaki birçok araştırma, son faza geldi.
exit, from the dining halls to the office, and whether cleaning and disinfection plans have been prepared. How would you summarize the liabilities of pharmaceutical companies in the Covid-19 process? How do you evaluate the worldwide progress in this context? Pharmaceutical companies stood out with the fast actions they took. It would be a bit of a dream to find a solution for the virus that suddenly affected the whole world. Pharmaceutical companies are working with great dedication to treat the disease that emerged when no one expected it and had a huge impact on a global scale. Many researches around the world have reached their final phase. I congratulate all companies for taking great steps towards treatment in such a short time. During this period, we thought, what can we do for our country? With the hard work of our Pol R&D team, we gave the medicine in the form of a solution in the form of 100 thousand, which we produced for the use of patients treated in intensive care due to Covid 19, which cannot be fed orally, to the use of the Ministry of Health. We also made license applications for our Favipiravir active ingredient product. Are there any plans and projects which Polifarma Pharmaceuticals plans to implement in the upcoming period? We aim to generate a global R&D center with our POL R&D Center, where a team of 45 people is employed, and to be a pioneer in innovative drug development studies. In this context, our investments continue. We constituted a new area within our production facility for our R&D center. Following completion of the work in this area will continue to offer our first and best products to Turkey, we will have our new projects to life. With its completion, we aim to implement our new projects. We have completed a BFS investment for 2021. After this investment, we will enter the OTC and prescription market with our Polifarma branded products. What would you like to add further? Our Ministry of Health and all related institutions have been successfully managing the pandemic process from the first day, and are working in cooperation with the sector to ensure that we do not depend on outside treatment. We also appreciate the efforts of our state for the rapid delivery of drugs to patients and the support it has given to domestic and national pharmaceutical companies, and we thank everyone, especially healthcare professionals, for their devoted work during the pandemic process. We wholeheartedly believe that our scientists will get positive results from local vaccine studies as soon as possible, and our country will overcome this process with the least damage.
Bu kadar kısa sürede, tedavi için büyük adımlar attıkları için tüm firmaları tebrik ediyorum. Bizler de bu dönemde ülkemiz adına ne yapabiliriz diye düşündük. Pol Ar-Ge ekibimizin sıkı çalışması ile birlikte oral yoldan beslenemeyen Covid 19’dan ötürü yoğun bakımda tedavi gören hastaların, kullanımı için ürettiğimiz 100 bin adet çözelti formundaki ilacı Sağlık Bakanlığı’nın kullanımına verdik. Favipiravir etken maddeli ürünümüz için de ruhsat başvurularını yaptık. Polifarma İlaç’ın önümüzdeki süreçte hayata geçirmeyi planladığı plan ve projeler mevcut mu? 45 kişilik bir ekibin görev aldığı POL Ar-Ge Merkezimiz ile global bir Ar-Ge merkezi oluşturmayı ve inovatif ilaç geliştirme çalışmalarında öncü kuruluş olmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda yatırımlarımız sürüyor. Ar-Ge merkezimiz için üretim tesisimiz içinde yeni bir alan oluşturduk. Bu alanın tamamlanmasının ardından Türkiye’ye ilkleri ve en iyi ürünleri sunmak için çalışmalarımızı sürdürecek, yeni projelerimizi hayata geçireceğiz. tamamlanmasıyla birlikte, yeni projelerimizi hayata geçirmeyi hedefliyoruz. 2021 yılı için bir BFS yatırımımızı tamamladık. Bu yatırımın ardından OTC ve reçeteli ürünler pazarına Polifarma markalı ürünlerimizle giriş yapacağız. Eklemek istedikleriniz var mıdır? Sağlık Bakanlığımız ve ilgili tüm kurumlar pandemi sürecini ilk günden itibaren başarıyla yönetiyor, tedavide dışa bağımlı kalmamamız için sektörle iş birliği içinde çalışmalar yürütüyor. Biz de devletimizin gerek ilaçların hastalara hızla ulaşabilmesi için verdiği çabayı gerekse yerli ve milli ilaç şirketlerine verdiği desteği takdirle karşılıyor ve başta sağlık çalışanları olmak üzere pandemi sürecindeki özverili çalışmaları için herkese çok teşekkür ediyoruz. Bilim insanlarımızın en kısa sürede yerli aşı çalışmalarından olumlu sonuç alarak, ülkemizin bu süreci en az hasarla atlatacağına yürekten inanıyoruz. Pharma
13
Abdi İbrahim Receives Two Gold Stevie Awards At Once! Abdi İbrahim’e Stevie Awards’tan İki Altın Ödül Birden!
Hakan Onel, Abdi İbrahim Human Resources Assistant General Manager
Abdi İbrahim became a holder of two gold awards at the Stevie International Business Awards. The corporation’s “Health to Your Home” internal communications project took the Stevie Award in the category of “Most Innovative Use of HR Technology During the Pandemic” while its “Regional Manager Selection Process” project won in the “Career Management Achievement” category. Abdi İbrahim was deemed eligible for two awards at the 2020 Stevie Awards for two important projects it implemented in the area of human resources. The 15th annual Stevie Awards was organized in different categories and 700 applications were assessed.
14 Pharma
Abdi İbrahim, Stevie Uluslararası İş Ödülleri’nde iki altın ödülün sahibi oldu. Şirketin “Evine Sağlık” iç iletişim projesi, “Pandemi Döneminde En Yenilikçi İK Teknolojisi Kullanımı” kategorisinde ve “Bölge Müdürü Seçim Süreci” projesi ise “Kariyer Yönetimi Başarısı” kategorisinde Stevie Ödülü aldı. Abdi İbrahim, bu yıl 15’inci kez farklı kategorilerde düzenlenen ve yaklaşık 700 başvurunun değerlendirildiği 2020 Stevie Ödülleri’nde, insan kaynakları alanında hayata geçirdiği iki önemli projeyle ödüle layık görüldü. “Evine Sağlık” iç iletişim projesi “Pandemi Döneminde En Yenilikçi İK Teknolojisi Kullanımı” kategorisinde Altın Stevie ödülüne layık görülürken, “Bölge Müdürü
While the “Health to Your Home” internal communications project won the Stevie Award in the category of “Most Innovative Use of HR Technology During the Pandemic,” the “Regional Manager Selection Process” project won in the “Career Management Achievement” category. Held by the most prestigious organization in the US, the Stevie Awards ceremony, where many companies from many different countries vie for acknowledgement of their human resources projects, their achievements and their professional teams, will be held on November 5, 2020. Commenting on this, Abdi İbrahim Human Resources Assistant General Manager Hakan Onel said: “We at Abdi İbrahim are very proud to have received two gold awards from the Stevie Awards, which are among the world’s most prestigious awards, for two of our successful projects. Besides our achievements in the field of health, we are happy to have registered such prominent success in our human resources projects as well. It is also very important to have been acknowledged for our efforts, especially in this time of the pandemic that has taken hold of the world and cast such uncertainty into our lives.” Describing the details of the award-winning projects, Hakan Onel continued by saying, “In our ‘Regional Manager Selection” project, the hundreds of job applications received over the last 5 years were reconfigured and assessed using scientific methods. We offer in this project an objective and fair technique to evaluate our current human resources, working with the motto, ‘Everyone is a talent at Abdi İbrahim.’ This year we were again successful in implementing the regional management selection process as a part of our efforts to support the talents and career development of our in-house teams. “We launched the Health to Your Home project at the very start of the pandemic, adapting very quickly to the situation and producing 45-minute broadcasts on matters such as healthy living, psychology, family communications, hobbies, skills, and personal growth. These presentations were conducted by colleagues from the company’s own ranks or by guest experts who participated in these activities on a completely voluntary basis. Since the start of this project that enjoyed the participation of members of the Abdi İbrahim family on March 30 the total number of participants in the 108 live broadcasts produced has grown to 20,000 with our total reach rising to about 80,000. We aimed in this program to be in close communication with our employees during the time of the pandemic, to ensure that they socialize and continue with their personal growth, thereby contributing to providing psychological and mental relief. We helped them to learn more about different subjects, find new hobbies, and supported them in their efforts to live through these challenging times healthily and productively.”
Seçim Süreci” projesi ise “Kariyer Yönetimi Başarısı” kategorisinde Altın Stevie ödülünün sahibi oldu. Birçok ülkeden farklı firmaların yarıştığı ve insan kaynakları projelerinin, başarılarının, takımlarının ve profesyonellerinin değerlendirildiği ABD’nin en prestijli organizasyonu Stevie Ödülleri töreni 5 Kasım 2020 tarihinde gerçekleşecek. Konuyla ilgili açıklama yapan Abdi İbrahim İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hakan Onel: “Abdi İbrahim olarak dünyanın en prestijli ödül organizasyonlarından olan Stevie Ödüllerinden iki başarılı projemizle altın ödül almanın gururunu yaşıyoruz. Sağlık alanındaki başarılarımızın yanı sıra insan kaynakları projelerimizle de bu denli önemli başarılar elde etmekten mutluyuz. Özellikle dünyayı etkisi altına alan ve büyük bir belirsizliği hayatlarımıza dahil eden pandemi döneminde başlattığımız uygulamaların ödüle layık görülmesi bizim için ayrıca önemli. Ödül alan projelerin detaylarını aktaran Hakan Onel; ”Bölge Müdürü Seçim Süreci” projemizde, son 5 yıldır yüzlerce iç başvuruyu yapılandırıp, bilimsel yöntemlerle değerlendiriyor, “Abdi İbrahim’de herkes bir yetenektir” mottosuyla mevcut iç kaynaklarımıza objektif ve adil bir değerlendirme imkanı sunuyoruz. Bu yıl da içerideki ekiplerimizden yeteneklerin kariyer gelişimleri kapsamında yürüttüğümüz bölge müdürlüğü seçim süreciyle bu başarıyı elde ettik. Pandeminin en başında, sürece çok hızlı şekilde adapte olarak hayata geçirdiğimiz Evine Sağlık projemizde ise sağlıklı yaşam, psikoloji, aile iletişimi, hobi, beceri, kişisel gelişim gibi konularda şirketimiz bünyesinden arkadaşlarımızı ya da tamamen gönüllülük esasıyla katılım sağlayan uzman konuklarımızı 45 dakikalık yayınlarda ağırladık. Abdi İbrahimlilerin katılımıyla gerçekleşen projeye başladığımız 30 Mart’tan bu zamana dek gerçekleştirdiğimiz 108 canlı yayındaki katılımcı toplam sayımız 20.000’in, toplam etkileşim sayımız ise 80.000’in üzerine çıktı. Bu program ile pandemi döneminde çalışanlarımızla yakın iletişim halinde olmayı, sosyalleşmelerine ve kişisel gelişimlerini sürdürmelerine, psikolojik ve mental açıdan rahatlamalarına katkı sağlamayı amaçladık. Birbirlerinden farklı konularda bilgi almalarına, yeni hobiler edinmelerine kısacası bu zor süreci daha verimli ve sağlıklı geçirmelerine destek olduk.
Pharma
15
Turkey may be One Those Countries that Performs Most Clinical Research among Top 10 Countries in 2027 Türkiye 2027’de En Çok Klinik Araştırma Gerçekleştiren 10 Ülkeden Biri Olabilir
Dr. Mete Hüsemoğlu- AIFD Chairman of the Board The report prepared by IQVIA with the support of the Research Based Pharmaceutical Companies Association in Turkey, reveals the economic, social and scientific benefits of the clinical research. According to the report, with the development of the clinical research infrastructure, capacity and skills Turkey annual can produce economic value clinical research worth USD 1 billion. Established with the aim of increasing patient’s access to innovative medicines and therapies and ensuring ethical and transparent working environment health care the Research Based Pharmaceutical Companies Association (AIFD) represents 36 research-based companies. With the support of AIFD, IQVIA completed the report of “Clinical Research Strategy for Turkey.” The findings of the report titled “Benefits-Roadmap for Innovation Based Growth” were announced at the TÜSEB Biotechnology Symposium held on Thursday, September 17th. At the launch of the Report, the opening speeches were made by Prof. Dr. Emine Alp Meşe - the Republic of Turkey
16 Pharma
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin desteği ile IQVIA tarafından hazırlanan rapor Türkiye’de klinik araştırmaların ekonomik, sosyal ve bilimsel faydalarını ortaya koyuyor. Rapora göre klinik araştırma altyapısının, kapasitesinin ve becerilerinin geliştirilmesiyle birlikte Türkiye klinik araştırmalardan yıllık 1 milyar dolarlık ekonomik değer üretebilecek. Hastaların yenilikçi ilaç ve tedavilere erişimlerini artırma ve sağlık alanında etik ve şeffaf bir çalışma ortamını sağlama amacıyla faaliyet yürüten ve halihazırda 36 araştırmacı ilaç şirketini temsil eden Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AIFD) desteğiyle, araştırma şirketi IQVIA tarafından hazırlanan “Türkiye İçin Klinik Araştırma Stratejisinin Faydaları-Yenilik Temelli Büyüme İçin Yol Haritası” başlıklı raporun bulguları 17 Eylül Perşembe günü düzenlenen TÜSEB Biyoteknoloji Sempozyumu’nda açıklandı. Rapor lansmanının açılış konuşmalarını Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Doç. Dr. Tolga Tolunay, AIFD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Hüsemoğlu ve EFPIA Genel Müdürü Nathalie Moll gerçekleştirdi. IQVIA Sorumlu Müdürü Şule Sencer Akbil’in yaptığı rapor sunumunun ardından “Klinik Çalışmaların Türkiye için Önemi ve Yol Haritasının Hayata Geçirilmesi için Nasıl Bir Ortak Çalışma Modeli?” başlıklı bir panel de yapıldı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Gül moderatörlüğünde düzenlenen panelde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Klinik Araştırmalar Daire Başkanı Nihan Burul Bozkurt, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Planlar ve Programlar Genel Müdürü Kutluhan Taşkın, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdür Yardımcısı Hasan Arslan, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan Satman ve IQVIA Danışmanlık Ülke Müdürü Özgür Ertok panelist olarak yer aldılar. AIFD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Hüsemoğlu konuyla ilgili şu görüşü paylaştı: “Araştırmacı ilaç firmaları olarak ülkemizdeki hastaların en yeni tedavilere erişmeleri için bütün paydaşlarımızla birlikte çalışmayı temel misyonumuz olarak görüyoruz. Yeni çıkan ilaç ve tedavilerin insanlar üzerindeki etkisi ve güvenilirliğini anlamamızı sağlayan klinik araştırmalar, insan sağlığı için hayati
Deputy Minister of Health, Assoc. Dr. Tolga TolunayTurkey Pharmaceuticals and Medical Devices Agency (TİTCK) chairman, Dr. Mete Hüsemoğlu- AIFD Chairman of the Board and Nathalie Moll, EFPIA General Manage. After the report presentation made by IQVI Managing Director Sule Sencer Akbil, the panel titled “How a Joint Working Model for Implementing the Importance of Clinical Trials and Road Map for Turkey?” was made. The panel was moderated by Prof. Dr. Ahmet Gül from Istanbul University Faculty of Medicine and hosted Nihan Burul Bozkurt -chairperson of Turkey Pharmaceuticals and Medical Devices Agency Clinical Research Department, Kutluhan Taşkın- from the Republic of Turkey Presidential Strategy and Budget Department, Hasan Arslan Plansthe Republic of Turkey Ministry of Health, Public Hospitals Deputy General Manager and Programs Director General, Prof. Dr. İlhan Satman- Turkey Institutes of Health Board Member and IQVIA Consulting Country Manager Özgür Ertok as panelists. AIFD Chairman of the Board Dr. Mete Hüsemoğlu shared the following opinion on the subject: “As research-based pharmaceutical companies, we see it as our main mission to work with all our stakeholders to ensure that patients in our country have access to the latest treatments. Clinical research, which enables us to understand the effect and safety of newly released drugs and treatments on humans, is vital for human health. We can say that our country has a significant clinical research capacity. One of the main findings of our report, which we are happy to share with the public, is that clinical research produces high added value in the fields of economy, health and science. Policies that we can implement in cooperation with the public-private sector can make our country one of the most important actors in the world in
önemdedir. Ülkemizin kayda değer bir klinik araştırma kapasitesinin olduğunu söyleyebiliriz. Kamuoyuyla paylaşmaktan mutluluk duyduğumuz raporumuzun temel bulgularından biri klinik araştırmaların ekonomi, sağlık ve bilim alanlarında yüksek katma değer üretmesidir. Kamu-özel sektör işbirliği ile hayata geçirebileceğimiz politikalar, ülkemizi klinik araştırmalarda dünyanın en önemli aktörlerinden biri haline getirmenin yanında ilaç değer zincirinin temel araştırma, üretim ve ihracat gibi diğer kıymetli halkalarını da besleyen bir ekosistem kurulmasını sağlayabilir. Raporumuzun bu sürece yönelik olarak tüm paydaşlar için önemli bir yol haritası olacağına inanıyoruz.” Panelde konuşan IQVIA Danışmanlık Ülke Müdürü Özgür Ertok şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizdeki klinik çalışma potansiyeli ve dünyadaki pazarın büyüklüğü dikkate alındığında halihazırdaki klinik araştırmalar sayesinde Türkiye’ye giren 139 milyon dolar değerinde yabancı yatırımın Yeni Ekonomi Programı’nın temel hedeflerinden biri olan makroekonomik dengeye doğrudan katkıda bulunduğu görüyoruz. Bunu ilk aşamada 500 milyon dolara, ikinci aşamada ise 1 milyar dolara çıkarmak için planlama ve ekosistem oluşturma ihtiyacı olduğunu görüyoruz.” Gönüllü insanların katılımıyla gerçekleştirilen ve tıbbi bilgi elde etmeyi amaçlayan bilimsel çalışma olarak tanımlanan klinik araştırmalar, yeni çıkan ilaçların insanlardaki etkinliğini ve güvenliğini temin eden en önemli süreçler arasında yer alıyor. Türkiye’de klinik araştırmaların değeri üzerine bir analiz yapma ve orta vadede klinik araştırma yatırımının artması için gerekli koşulların neler olduğunu araştırma hedefiyle hazırlanan rapor, AIFD üyesi 17 şirketin dahil olduğu anket çalışmasının sonuçlarının yanı sıra Türkiye ilaç sektörünün büyüklüğü, küresel Pharma
17
clinical research, as well as establish an ecosystem that feeds other valuable links of the pharmaceutical value chain such as basic research, production and export. We believe that our report will be an important roadmap for all stakeholders towards this process. “ Speaking at the panel IQVI Consulting Country Manager Özgür Ertok stated: “Taking into consideration our country’s clinical trial potential and considering the size of the world market, we see that through the current clinical trials of 139 million US dollar worth of foreign investment contributed to the macroeconomic balance of Turkey, which is one of the main objectives of the New Economic Program We also see that there is a need for planning and creating an ecosystem to increase this to 500 million dollars in the first stage and 1 billion dollars in the second stage.” Clinical trials, which are defined as scientific studies conducted with the participation of volunteers and aiming to obtain medical information, are among the most important processes that ensure the effectiveness and safety of newly released drugs in humans. The report prepared with the aim of identifying the value of clinical research in Turkey and seeing the necessary conditions for making analysis and medium term increase of clinical research investments, reveals the findings of the survey participated by 17 countries (AIFD members) as well as important data on the size of the Turkish pharmaceutical industry, R & D investments in the global pharmaceutical industry trends and clinical research, clinical trials’s impact on Turkey in terms of economy, science and public health. The highlights of the report are listed as follows: • Turkey ranks 26th globally in terms of the number of clinical trials conducted annually whereas it ranks 17th in terms of pharmaceutical market. • At the moment, the total economic value of clinical research run in Turkey is estimated at USD 327.7 million (TRL 1,860.1 million) annually as of June 2019 • Clinical trials provide direct benefits Turkey’s economy, health services and to patients. • Turkey can provide improvement in the main factors that will increase the attraction of clinical research. • . In order for Turkey’s to take place among 10 clinical trial countries, it has to increase the number of clinical trials by three times as much. Over 21 thousand patients across Turkey are finding treatment opportunities in clinical research • Clinical trials create better health outcomes with their contribution to patients’ quality of life. Patients participating in clinical trials can benefit from the highest quality of service and the most advanced, even life-saving treatment methods. • Studies show that clinical trials produce more positive outcomes for patients involved, whether they are in the
18 Pharma
ilaç sektöründeki Ar-Ge yatırımları ve klinik araştırma trendleri, klinik araştırmaların Türkiye’ye ekonomik, bilimsel ve kamu sağlığı boyutlarındaki etkisine dair önemli veriler de ortaya koyuyor. Raporda öne çıkan bulgular şöyle sıralanıyor: • Türkiye ilaç pazarı büyüklüğünde dünyada 17’nci sırada yer alırken, toplam klinik araştırma sayısında 26’ncı sırada yer alıyor. • Türkiye’de yürütülen klinik araştırmaların doğrudan yapılan yatırım ve klinik araştırmalarda kullanılan yenilikçi ilaçların değerinden oluşan toplam ekonomik değeri Haziran 2019 itibarıyla yıllık 327,7 milyon dolar hesaplandı. • Klinik araştırma Türkiye’nin ekonomisine, sağlık hizmetlerine ve hastalara doğrudan fayda sağlıyor. • Türkiye, klinik araştırma cazibesini artıracak temel faktörlerde iyileşme sağlayabilir. • Türkiye’nin ilk 10 klinik araştırma ülkesi arasına girmek için araştırma sayısını yaklaşık olarak üç katına çıkarması gerekiyor. Türkiye çapında 21 binin üzerinde hasta klinik araştırmalarda tedavi imkânı buluyor • Klinik araştırmalar, hastaların yaşam kalitesine sağladığı katkıyla daha iyi sağlık sonuçları yaratıyor. Klinik araştırmalara katılan hastalar, en yüksek hizmet kalitesinden ve en ileri seviyede, hatta yaşam kurtarabilen tedavi yöntemlerinden faydalanabiliyor. • Araştırmalar, klinik araştırmaların, dahil olan hastalar için plasebo ya da test grubunda olmaları fark etmeksizin daha olumlu sonuçlar yarattığını ortaya koyuyor. • Klinik araştırmalar sayesinde hastalar gelecekte kullanılabilecek yenilikçi ilaç, tıbbi cihazlar ve tedavilere erken erişim imkanına da sahip oluyor. • Halihazırda Türkiye çapında devam eden endüstri destekli klinik araştırmalarda yaklaşık 21 bin 700 hasta tedavi imkânı buluyor. 2019 yılında 521 adet olan klinik çalışmaların, rapordaki önerilerin hayata geçmesiyle birlikte sekiz yıl içinde üç katına çıkması öngörülüyor. Klinik araştırmalar SGK üzerindeki mali ilaç yükünü 41,8 milyon dolar azalttı • Türkiye’de yürütülen klinik araştırmaların toplam ekonomik değeri, Haziran 2019 itibarıyla tahminen yıllık 327,7 milyon dolar olarak (1.860,1 milyon TL) ölçülüyor. • Türkiye’nin 139,0 milyon dolar (788,8 milyon TL) değerindeki klinik araştırma yatırımı, 2019 yılında Türkiye ilaç sektörünün toplam büyüklüğünün yüzde 1,8’ine (2015’teki yüzde 2,7 oranına kıyasla düşüş söz konusu) ve Türkiye’nin GSYH toplamının yüzde 0,02’sine karşılık geliyor. • Türkiye’deki aktif çalışma sayısı son 10 yılda yaklaşık yüzde 3,6 bileşik büyüme hızıyla artış gösterdi. • Klinik araştırmalar sayesinde SGK’nın azalan mali ilaç
placebo or the test group. • Thanks to clinical trials, patients also have early access to innovative drugs, medical devices and treatments that can be used in the future. • Approximately 21,700 subjects are currently enrolled in clinical research in Turkey. the annual growth rate in the number of clinical trials is 1.2%, increasing the number from 521 in 2019 to 573 in 2027. Clinical trials reduced financial burden of drugs on SSI by USD 41.8 million • The current value of clinical research in Turkey is estimated at USD 327.7 million (TRL 1,860.1 million) annually, with direct economic and broader societal effects (healthcare system and patients). • The clinical research investment of USD 139.0 million (TRL 788.8 million) made in Turkey directly contributes to a macro-economic equilibrium which is one of the key targets of the New Economic Program. • Number of active study showed an increase of about 3.6 percent compound growth rate of the last 10 years in Turkey. • Thanks to clinical research, the reduced financial drug burden of the SSI corresponds to a total of 41.8 million USD (237.3 million TL). Thanks to ongoing clinical studies, this total financial burden on SSI is reduced every year. • Additional income for healthcare institutions from these clinical research resources amounts to USD 23.4 million (133.0 million TL) annually. The total estimated value of employment created through clinical research is estimated at USD 44.4 million per year (251.8 million TL). • Thanks to realizing the “rapid growth” scenario in clinical research field, Turkey is estimated to take place among the top 10 countries in terms of the total number of clinical trials in 2027. In terms of implementation of new trials, it can be among the first six or seven countries (following the US, United Kingdom, Spain, Germany, Canada, France and Italy). • Because the industry-supported clinical research in Turkey is largely carried out by multinational pharmaceutical companies, a major portion of the investment in clinical research is assessed as foreign direct investment. In this respect, clinical research investments directly contribute to maintaining the macroeconomic balance and improving the current account balance, which are among the main objectives of the New Economy Program. Clinical research provides the transfer of global knowledge to Turkey • Clinical research helps scientific development in Turkey increase, expands the extension of science and accelerates the transfer of knowledge to the global Turkey. • Turkish academicians participating in clinical research
yükü, toplam 41,8 milyon dolara (237,3 milyon TL) karşılık geliyor. Devam eden klinik çalışmalar sayesinde, SGK üzerindeki bu toplam mali yük her yıl azaltılıyor. • Klinik araştırmalarla ilgili bu kaynaklardan sağlık kurumları için elde edilen ek gelir, yıllık 23,4 milyon dolar (133,0 milyon TL) tutarında. Klinik araştırmalar sayesinde yaratılan istihdamın toplam tahmini değerinin yıllık 44,4 milyon dolar (251,8 milyon TL) olduğu tahmin ediliyor. • Klinik araştırmalar alanında “hızlı büyüme” senaryosunun hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’nin 2027 yılında toplam klinik çalışma sayısı bakımından ilk 10 ülke arasına, yeni çalışma sayısı bakımındansa ilk altı veya yedi ülke arasına (ABD, Birleşik Krallık, İspanya, Almanya, Kanada, Fransa ve İtalya’nın arkasından) girmesi öngörülüyor.
• Türkiye’de endüstri destekli klinik araştırmaların büyük ölçüde çok uluslu ilaç şirketleri tarafından yürütülmesi nedeniyle, klinik araştırmalara yapılan yatırımın büyük bir kısmı doğrudan yabancı yatırım olarak değerlendiriliyor. Klinik araştırma yatırımları bu yönüyle Yeni Ekonomi Programı’nın temel hedefleri arasında yer alan makroekonomik dengenin korunması ve cari hesap dengesinin iyileştirilmesine doğrudan katkıda bulunuyor. Pharma
19
will gain knowledge and early experience on new treatments, as well as receive up-to-date training on the drug development process and new treatment areas, participate in international scientific networks, participate in international publications to be prepared at the end of the study, serve in national / international decision-making committees. • According to PubMed, which examines the trends of clinical research publications between 1995 and 2015, it is seen that the 30 countries publishing the highest number of scientific content produced 94.6 percent of all publications and constituted 98.1 percent of the main clinical journals globally. According to the same analysis Turkey, in “systematic review” and “meta-analysis” category, ranks 31st in 55 publications, while in “clinical studies” category ranks 18th in 671 publications, and with 19 thousand 963 in all publications published ranks 17th place. • Data obtained from physicians participating in clinical trials are based on evidence rather than personal experience. For this reason, evidence-based data obtained when a physician participates in a clinical trial can serve as a source for other scientists who will later participate in the study. With increasing familiarity with rare diseases and specific cases, scientists can rely on more reliable data and experience in future treatment decisions. To address the opportunities in all the improvement areas, a total of 12 recommendations are made as action steps • Establish a central patient database • design a patient referral system • raise public awareness • Streamline and centralize documentation and ethics committee submission • Reinforce implementation of ethical review standards • Build an investigator network • Increase capacity in a wider range of institutions • Provide formal education, academic incentives, career advancement opportunities • Revise R&D regulation • Establish clinical research centers with dedicated staff • Improve accounting systems in healthcare institutions • Increase incentives for companies to run clinical research in Turkey
20 Pharma
Klinik araştırmalar küresel bilgi birikiminin Türkiye’ye aktarılmasını sağlıyor • Klinik araştırmalar Türkiye’deki bilimsel gelişimi artırıyor, bilim dağarcığını genişletiyor ve küresel bilgi birikiminin Türkiye’ye aktarılmasını hızlandırıyor. • Klinik araştırmalara katılan Türk akademisyenler yeni tedavilerle ilgili bilgi edinmenin ve erken deneyim kazanmanın yanı sıra ilaç geliştirme süreci ve yeni tedavi alanları ile ilgili güncel eğitimler alma, uluslararası bilimsel ağlara dahil olma, çalışma sonunda hazırlanacak uluslararası yayınlarda yer alma, ulusal/uluslararası karar verici komitelerde görev alma imkânı da elde ediyor. • 1995-2015 arasında klinik araştırma yayınları trendlerini inceleyen PubMed’e göre, en yüksek sayıda bilimsel içerik yayınlayan 30 ülkenin, tüm yayınların yüzde 94,6’sını ürettiği, küresel çapta ana klinik dergilerin yüzde 98,1’ini oluşturduğu görülüyor. Aynı analize göre Türkiye, “sistematik inceleme” ve “meta analiz” kategorilerindeki 55 yayınla 31’inci sırada yer alırken, “klinik çalışma” kategorisinde 671 yayınla 18’inci sırada yer alıyor. Türkiye tüm yayınlarda ise 19 bin 963 yayınla 17’nci sırada yer alıyor. • Klinik çalışmalara katılan hekimlerden elde edilen veriler kişisel deneyimden ziyade kanıtlara dayanıyor. Bu nedenle bir hekim, klinik araştırmaya katıldığında elde edilecek kanıt tabanlı veriler daha sonra araştırmaya katılacak diğer bilim insanlarına kaynak teşkil edebiliyor. Nadir hastalıklar ve spesifik vakalara aşinalığı artan bilim insanları, gelecekte alacakları tedavi kararlarında daha güvenilir veriler ve deneyimlere dayanabiliyorlar. Raporda Türkiye’de klinik araştırmaların arttırılması amacıyla, farklı fırsat alanlarında 12 adım öneriliyor. Bu adımlar şöyle sıralanıyor: • Merkezi bir hasta veri tabanı oluşturma • Hasta sevk sistemi tasarlama • Kamuoyu farkındalığı yaratma • Dokümantasyon ve etik kurul başvurusunu kolaylaştırma merkezi hale getirme • Etik inceleme standartlarının uygulanmasını sağlama • Araştırmacı ağı oluşturma • Daha geniş bir kurum yelpazesinde kapasiteyi artırma • Örgün eğitim, akademik teşvikler ve kariyer geliştirme fırsatları sunma • Ar-Ge yönetmeliklerini gözden geçirme • Özel personele sahip klinik araştırma merkezleri kurma • Sağlık kurumlarındaki muhasebe sistemlerini iyileştirme • Türkiye’de klinik araştırma yapmaları için şirketlere yönelik teşvikleri artırma
Polifarma Becomes the First Pharmaceutical Company which received Parametric Release Validation in Turkey
Polifarma Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı Alan İlk İlaç Şirketi Oldu
Operating in production in the Turkey health sector for 34 years, local and national pharmaceutical company Polifarma received Parametric Release Validation. Thus Polifarma, which is the first and the only pharmaceutical company with this validation in Turkey, registered its quality. 100 percent domestic capital Polifarma Pharmaceuticals, has managed to be the first and only pharmaceutical company with the Parametric Release Validation by successfully passing the inspections carried out by the Ministry of Health in Turkey. In this way, Polifarma once again proved the quality and safety of the process starting from raw material procurement to the final stage of shipment for products whose process stage is terminal sterilization. Referring to the importance of the certificate, Vildan Kumrulu, Deputy Chairman of Polifarma, said, “For sterile products, you cannot put the product for sale without sterilization tests. In other words, you have to legally keep the product in your warehouse for 14 days awaiting the result of the test. When you receive the Parametric Release Approval given by the Ministry of Health, it is possible to bring your products to patients without waiting for 14 days. We applied for the Parametric Release Validation in order to respond faster to the market demand for the serum group, which constitutes the majority of our portfolio. We are proud of being the first company to be approved as a result of the strict inspections carried out by the Ministry for the first time in our sector. Thanks to this approval, we deliver all products in our serum group to patients in the fastest way possible. In order not to compromise the quality and reliability of our products, we continue to perform our sterilization tests. I hope this work will set an example for our industry.”
Türkiye sağlık sektöründe 34 yıldır üretim yapan yerli ve milli ilaç şirketi Polifarma, Parametrik Serbest Bırakma Onayı aldı. Türkiye’de bu onayı alan ilk ve tek ilaç şirketi olan Polifarma, bu sayede kalitesini tescilledi. Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma İlaç, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan denetimleri başarıyla geçerek Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk ve tek ilaç şirketi olmayı başardı. Polifarma, bu sayede proses aşaması terminal sterizasyon olan ürünlerde hammadde tedarikinden başlayarak son aşama olan sevkiyata kadar geçen sürecin kalitesi ve güvenliğini bir kez daha kanıtladı. Sertifikanın önemine değinen Polifarma Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vildan Kumrulu, şunları söyledi: “Steril ürünlerde, sterilizasyon testleri yapılmadan ürünü satışa sunamazsınız yani testin sonucunun beklediği 14 gün boyunca ürünü yasal olarak deponuzda tutmak zorundasınız. Sağlık Bakanlığı tarafından verilen Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı aldığınızda ürünlerinizi 14 gün beklemeye gerek kalmadan hastalarla buluşturmak mümkün oluyor. Biz de portföyümüzün büyük kısmını oluşturan serum grubu için piyasanın talebine daha hızlı cevap verebilmek hedefiyle Parametrik Serbest Bırakma Onayı’na başvurduk. Sektörümüzde Bakanlık tarafından ilk defa gerçekleştirilen sıkı denetimler sonucunda onaya hak kazanan ilk şirket olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu onay sayesinde serum grubumuzdaki tüm ürünleri hastalara en hızlı şekilde ulaştırıyoruz. Ürünlerimizin kalitesinden ve güvenilirliğinden ödün vermemek adına sterilizasyon testlerimizi yapmaya da devam ediyoruz. Umuyorum bu çalışmamız sektörümüze örnek olur.”
Pharma
21
“We Are with You in Every Moment Of Daily Life With Our Innovative Products With Clinical Effectiveness” Klinik Etkinliği Kanıtlanmış, İnovatif Ürünlerimizle Günlük Hayatın Her Anında Yanınızdayız Tamamlayıcı tedavi ürünlerinin önde gelen markalarından Wellcare’i markanın Satış ve Pazarlama Direktörü İpek Özçırpıcı okuyucularımız için anlattı…
İpek Özçırpıcı, Wellcare Sales and Marketing Director
İpek Özçırpıcı, Sales and Marketing Director of the brand, told Wellcare, one of the leading brands of complementary therapy products, to our readers ... Could you briefly inform us about Wellcare brand? What is Wellcare’s goal? Wellcare is the consumer health brand of İLKO Pharmaceuticals, which is new the representative of 50 years of knowledge and experience. We work for the goal of offering solutions to health problems and improving the quality of life at every stage of the life cycle, starting from birth, with our global strength and the solid infrastructure of İlko Pharmaceuticals, our scientific and reliable portfolio. As Wellcare, we are at your side with our complementary treatment products that are clinically proven, innovative, user-friendly, approved by health authorities, and can be safely recommended by our doctors and pharmacists, at every stage of life from birth and at every stage of daily life. What about the Wellcare range of product? We have a wide range of complementary therapies and prescription products in different categories including digestive health, probiotics, allergies, vitamins and minerals, herbal supplements and obstetrics. Our digestive health portfolio; It has an effective product range that responds to the solution of digestive system problems such as constipation, bloating due to gas accumulation and pain. Constipass is our medical device licensed product with
22 Pharma
Wellcare markasını kısaca tanıyabilir miyiz? Wellcare’ın hedefi nedir? Wellcare; 50 yıllık birikim ve tecrübenin bugünkü temsilcisi İLKO İlaç’ın tüketici sağlığı markasıdır. Globalden gelen gücümüz ve İlko İlaç’ın sağlam altyapısı, bilimsel ve güvenilir portföyümüz ile doğumdan itibaren yaşam döngüsünün her aşamasında, sağlık problemlerine çözüm sunma ve yaşam kalitesini yükseltme hedefi için çalışmaktayız. Wellcare olarak; hayatın doğumdan itibaren her aşamasında ve günlük hayatın her safhasında, yaşam kalitenizi yükseltecek, klinik etkinliği kanıtlanmış, inovatif, kullanıcı dostu, sağlık otoritelerinden onaylı, doktor ve eczacılarımızın güvenle önerebileceği tamamlayıcı tedavi ürünlerimizle yanınızdayız. Wellcare ürün portföyünden bahseder misiniz? Sindirim sağlığı, probiyotikler, alerji, vitamin ve mineraller, bitkisel takviyeler ve kadın doğum olmak üzere farklı kategorilerde tamamlayıcı tedavi ve reçeteli ürünlerden oluşan geniş bir ürün gamımız var. Sindirim sağlığı portföyümüz; kabızlık, gaz birikimine bağlı şişkinlik, ağrı gibi sindirim sistemi sorunlarının çözümüne cevap veren, etkili bir ürün yelpazesine sahip. Constipass, kabızlık şikâyeti olan çocuk ve yetişkinlerde dışkılamayı kolaylaştıran, içeriğinde Macrogol 3350 olan tıbbi cihaz ruhsatına sahip ürünümüzdür. Bu portföyün diğer ürünü GasPass Plus ise benzersiz Simeticon – Aktif Karbon kombinasyonu ile sindirim sisteminde aşırı gaz birikimine bağlı ( şişkinlik, dolgunluk, ağrı, geğirme, gaz çıkarma, vb.) şikayetlerini hızlı ve güvenilir bir şekilde rahatlatma fonksiyonuna sahiptir. Değişen yaşam şartlarına bağlı olarak günlük temponun artması, stres, düzensiz ve yetersiz beslenme gibi faktörler nedeniyle vücuttaki dost bakteriler olan probiyotiklerin sayısı ne yazık ki azalıyor ve bu durum sindirim sistemini olumsuz etkiliyor. Wellcare’in probiyotik markası Provim; geniş ürün grubu ile farklı etkenlerden dolayı bozulan bağırsak florasını güçlendirerek sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı oluyor ve bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine destek veriyor. Probiyotik grubu içerisinde şimdilik beş ürünümüz bulunmakta; Provim Shape, günde alınan tek kapsül ile vücuttaki yağı azaltarak kilo kontrolüne ve vücut şeklinin korunmasına yardımcı olmaktadır. İçerdiği Bifidobacterium Animalis Lactis B420 ile iştah üzerine etkili GLP1 hormonunun salınımını artırmakta ve erken doymayı sağlayarak kilo
Macrogol 3350, which facilitates defecation in children and adults with constipation. GasPass Plus, the other product of this portfolio, has the function of relieving the complaints of excessive gas accumulation in the digestive system (bloating, fullness, pain, burping, burping, etc.) with its unique Simeticon - Activated Carbon combination. The number of probiotics, which are friendly bacteria in the body, is unfortunately decreasing due to factors such as increasing daily pace, stress, irregular and malnutrition due to changing living conditions, and this situation negatively affects the digestive system. Wellcare’s probiotic brand Provim; With its wide range of products, it helps to regulate the digestive system by strengthening the intestinal flora that deteriorates due to different factors and supports the strengthening of the immune system. We currently have five products in the probiotic group; Provim Shape helps weight control and maintain body shape by reducing body fat with a single capsule taken daily. With the Bifidobacterium Animalis Lactis B420 it contains, it increases the release of GLP1 hormone, which acts on appetite, and supports weight control by providing early satiety. Provim ORS is a food supplement containing synbiotic + ORS that helps to restore the physiological balance in the intestines due to diarrhea symptoms. Provim Daily is a food supplement that helps to support the immune system and regulate the digestive system with its different probiotic strains and vitamin complex in its content. Provim Kids drops help to regulate the digestive system of children and support the immune system. Probiotic microorganisms in Provim Kids are produced with patented microencapsulation technology. Provim Kids Fast Melt, on the other hand, not only helps regulate the digestive system of children, but also supports the normal function of the immune system by contributing to the reduction of fatigue and exhaustion with its vitamin C and Zinc content. Adequate daily intake of vitamins and minerals supports individuals both mentally and physically and prevents symptoms such as weakness, fatigue, immune system problems. Wellcare Vitamin D3 is an orally taken food supplement that provides vitamin D support. It is used to meet the daily vitamin D needs of children and adults, to prevent or eliminate their insufficiency. In addition to pure vitamin D and pure olive oil content, it contains vitamin D at the recommended doses for children and adults in scientific diagnostic treatment guidelines. Since it is applied by spraying into the mouth in the form of a spray, it does not cause an overdose. It has three different forms: 400IU, 600 IU and 1000 IU. Wellcare Vitamin D3 Intense provides 1000IU of vitamin D in 1 drop, which is within the safe range for daily use in children and adults. Wellcare Vitamin B12 supports mental functions while contributing to the reduction of fatigue and fatigue. Wellcare allergy group products provide protection against allergic symptoms such as eye redness, itching in the eyes, tearing and nasal congestion, itching and discharge.
kontrolüne destek vermektedir. Provim ORS, ishal semptomları sebebiyle bağırsaklarda bozulan fizyolojik dengenin yeniden düzenlenmesini sağlamaya yardımcı sinbiyotik+ORS içeren bir gıda takviyesidir. Provim Daily, içeriğinde yer alan farklı probiyotik suşları ve vitamin kompleksi ile düzenli kullanımda bağışıklık sisteminin desteklenmesine ve sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı bir gıda takviyesidir. Provim Kids damla, çocukların sindirim sistemini düzenlemeye ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olur. Provim Kids içeriğindeki probiyotik mikroorganizmalar patentli mikroenkapsülasyon teknolojisi ile üretilmiştir. Provim Kids Fast Melt ise, çocukların sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olmanın yanı sıra içeriğindeki C vitamini ve Çinko ile yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunarak bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna destek verir. Günlük yeterli oranda vitamin ve mineral alımı; bireyleri hem ruhen ve fiziken destekler hem de halsizlik, yorgunluk, bağışıklık sistemi sorunları gibi semptomların yaşanmasını önler. Wellcare Vitamin D3, oral yoldan alınan ve D vitamini desteği sağlayan gıda takviyesidir. Çocuk ve yetişkinlerde günlük alınması gereken D vitamini ihtiyacını karşılamak, yetersizliğini önlemek veya gidermek amacıyla kullanılır. Saf D vitamini ve saf zeytinyağı içeriğinin yanı sıra bilimsel tanı tedavi kılavuzlarında çocuk ve yetişkinler için önerilen dozlarda D vitamini içerir. Sprey şeklinde ağız içine püskürtülerek uygulandığı için doz aşımına da neden olmaz. 400IU, 600 IU ve 1000 IU olmak üzere üç farklı formu bulunmaktadır. Wellcare Vitamin D3 Intense 1 damlada çocuk ve yetişkinlerde günlük kullanımı güven aralığında yer alan 1000IU vitamin D sağlamaktadır. Wellcare Vitamin B12 ise, yorgunluk ve bitkinliğin azaltılmasına katkıda bulunurken zihinsel fonksiyonlara destek verir. Wellcare alerji grubu ürünleri; göz kızarıklığı, gözde kaşıntı, göz yaşarması ile burun tıkanıklığı, kaşıntısı ve akıntısı gibi alerjik semptomlara karşı koruma sağlar. Bu kategoride yer alan Allergy burun spreyi alerjik rinitin tüm semptomlarını hafifleterek etkili bir koruma sağlarken, Allergy göz damlası ise, gözlerde kaşıntı, kızarıklık, sulanma gibi alerjik konjonktivitin semptomlarının önlenmesinde tedaviye yardımcı olan Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan onaylı ve tıbbı cihaz kategorisinde bir üründür. Distribütörü olduğumuz Sinomarin markası %100 doğal, etkinliği kanıtlanmış, mukusu incelterek, izotonik çözeltilere göre daha üstün bir formül ile her yaş grubunun rahat nefes almasını sağlıyor. Tıkalı burnu açma özelliği ile soğuk algınlığı başta olmak üzere; alerjik rinit ve sinüzit durumlarında etkili olan Sinomarin, günlük burun hijyeni için de kullanılıyor. Bitkisel takviyeler kategorisinde yer alan ürünlerimiz; soğuk algınlığı, öksürük gibi rahatsızlıklarda ağız ve boğaz bölgesinde rahatlama sağlayarak etki gösteriyor. Pharma
23
Located Allergy nasal spray in this category relieving all symptoms of allergic rhinitis while providing effective protection, while Allergy eye drops, eye itching, redness, tearing, such as allergic conjunctivitis in the Ministry of Health, which helps treat the prevention of symptom approved by the Turkish Medicines and Medical Devices Agency and It is a product in the medical device category. The Sinomarin brand which we distribute provides comfortable breathing for all age groups with a formula that is 100% natural, proven to be effective, thinning mucus and superior to isotonic solutions. Sinomarin, which is effective in allergic rhinitis and sinusitis, especially colds, is also used for daily nasal hygiene. Our products, which are in the category of herbal supplements, act by providing relief in the mouth and throat area in diseases such as colds and cough. Wellcare Immune Syrup helps relieve cold and flu complaints and strengthen the immune system with its African geranium (Pelargonium Sideoides), Propolis and Vitamin C content. Wellcare Expera Syrup contains marshmallow flower root, thyme dry extracts and Propolis, which support the reduction of cough complaints due to respiratory diseases and strengthen the immune system. Wellcare Immune Effervescent Tablet contributes to the reduction of fatigue and tiredness and the normal function of the immune system with its Pelargonium Sidoides Root Extract, Zinc and Vitamin C in its content.
Wellcare Immune Şurup; Afrika sardunyası (Pelargonium Sideoides), Propolis ve C vitamini içeriğiyle soğuk algınlığı ve grip şikâyetlerinin giderilmesine ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olmaktadır. Wellcare Expera Şurup içeriğinde yer alan hatmi çiçeği kökü, kekik kuru ekstreleri ve Propolis ile solunum yolu hastalıklarına bağlı öksürük şikâyetlerinin azalmasına ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine destek vermektedir. Wellcare Immune Efervesan Tablet ise içeriğindeki Pelargonium Sidoides Kökü Ekstresi, Çinko ve C Vitamini ile yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına ve bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunmaktadır.
Wellcare Puts Its New Product Indicated For the Treatment of Nausea and Vomiting During Pregnancy at the Disposal of Medicine Wellcare, Gebelikte Bulantı ve Kusma Tedavisinde Endike Yeni Ürününü Tıbbın Hizmetine Sundu 14.09.2020, Istanbul- Having made a name for itself with its innovative products with proven clinical efficacy, Wellcare continues to grow and strengthen its product portfolio day by day. Accordingly, Prifemyn DR Tablets containing a fixed dose of doxylamine and pyridoxine combination was offered to the use of Turkish Medicine. Indicated for the treatment of nausea and vomiting during pregnancy, Prifemyn DR Tablets, is produced with a drug technology providing “Delayed Release”. The combination of Doxylamine and Pyridoxine, which are the active ingredients of Prifemyn DR Tablets, is an indication approved product to be the number one choice in the treatment of nausea and vomiting during pregnancy in our country and in the world and is an *FDA pregnancy A category product. Prifemyn DR Tablets are available in a blister package of 30 film tablets containing 10 mg of Doxylamine Succinate and 10 mg of Pyridoxine Hydrochloride in each film tablet.
24 Pharma
11.09.2020, İstanbul- Klinik etkinliği kanıtlanmış, inovatif ürünleriyle adından söz ettiren Wellcare, ürün portföyünü her geçen gün büyütmeye ve güçlendirmeye devam ediyor. Bu doğrultuda sabit dozda Doksilamin ve Pridoksin kombinasyonu içeren Prifemyn DR Tablet, Türk Tıbbının hizmetine sunuldu. Gebelikte bulantı ve kusma tedavisinde endike olan Prifemyn DR Tablet, ‘Geciktirilmiş Salım (Delayed Release)’ sağlayan ilaç teknolojisiyle üretildi. Prifemyn DR Tabletin etken maddeleri olan Doksilamin ve Pridoksin kombinasyonu, ülkemizde ve dünyada gebeliğe bağlı bulantı ve kusmanın tedavisinde ilk sırada tercih edilecek şekilde endikasyon onayı bulunan ve *FDA gebelik kategorisi A olan bir üründür. Prifemyn DR Tablet, her bir film tablette 10 mg Doksilamin Süksinat ve 10 mg Piridoksin Hidroklorür içeren 30 film tabletlik blister ambalajda hizmete sunuldu.
* FDA A category indicates the drug class that can be used safely in every period of pregnancy according to the classification made by the US Food and Drug Administration. *FDA A kategorisi, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin yaptığı sınıflamaya göre gebeliğin her döneminde güvenle kullanılabilecek ilaç sınıfını gösterir.
Sinomarin by Wellcare ‘For a Deep Breath’ Wellcare’den ‘Rahat Bir Nefes İçin’ Sinomarin As a pioneer and an innovation bearer in the Consumer Health industry, Wellcare is re-offering its product Sinomarin that solves the problem of blocked nose to the consumers. Containing trace elements and minerals in its formula, Sinomarin is used to provide daily nasal hygiene while providing a deep breath to all age groups. 100% natural Sinomarin, with its proven effectiveness and ability to open the blocked nose, thins the mucus and allows all age groups to take deep breaths with a formula superior to isotonic solutions. With its feature of opening the blocked nose, Sinomarin, which is effective in allergic rhinitis and sinusitis and especially the common cold, is also used for daily nasal hygiene. Formulated by collecting the cleanest (zone A) spring water from Cancale Bay in France, Sinomarin nasal spray moisturizes the nasal mucosa with beneficial trace elements and minerals from the sea in addition to its hypertonic formula. While pure sea water has an abrasive effect on the nasal mucosa with its 3.8% NaCl ratio, Sinomarin is a much more effective product with its special optimal hypertonic formula of 2.3% compared to sea water solutions and saline solutions. Being a natural alternative for those who are used to using decongestants daily, Sinomarin can be used frequently without any side effects. Moreover, providing the intake of the optimum dose with “every puff” for the nose with its convenient usage, Sinomarin contains ingredients suitable for everyone, regardless of age, from newborn to old age. Sinomarin nasal spray, a reliable and proven product for the whole family, is offered to the consumers with 6 different product ranges in bottle and spray forms on the pharmacy shelves with the assurance of Wellcare. In addition to being harmless whether used alone or with other products, Sinomarin does not cause sleepiness or addiction. While Sinomarin can be used with flu or cold products and immune system products, it also helps shorten the duration of the disease.
Tüketici Sağlığı alanında sektöre her zaman ilkler ve yenilikler sunan Wellcare, tıkalı burun sorununu çözen ürünü Sinomarin’i tüketiciyle yeniden buluşturuyor. Formülünde eser elementler ve mineraller bulunan Sinomarin, her yaş grubuna rahat bir nefes aldırırken, günlük burun hijyenini sağlamak için de kullanılıyor. %100 doğal, etkinliği kanıtlanmış, tıkalı burnu açma özelliğine sahip Sinomarin, mukusu incelterek, izotonik çözeltilere göre daha üstün bir formül ile her yaş grubunun rahat nefes almasını sağlıyor. Tıkalı burnu açma özelliği ile soğuk algınlığı başta olmak üzere; alerjik rinit ve sinüzit durumlarında etkili olan Sinomarin, günlük burun hijyeni için de kullanılıyor. Fransa’nın Cancale Körfezi’den en temiz (zone A) kaynak suları toplanarak formüle edilen Sinomarin burun spreyi, hipertonik formülünün yanı sıra içeriğinde denizde bulunan faydalı eser element ve mineraller ile burun mukozasının nemlenmesini sağlıyor. Saf deniz suyu %3,8 NaCl oranı ile burun mukozası için aşındırıcı etki yaparken %2,3’lük özel optimal hipertonik formülü ile Sinomarin, deniz suyu çözeltilerine ve serum fizyolojiklere göre çok daha etkili bir ürün olma özelliğini taşıyor. Her gün dekonjestan kullanmaya alışkın olan bireyler için doğal bir alternatif olan Sinomarin, yan etkisi olmadan istenilen sıklıkta kullanılabiliyor. Ayrıca kullanım sırasında kolaylık sağlayarak burun için optimum dozun ‘her fısta’ alınmasını sağlayan Sinomarin, yeni doğandan yaşlılık dönemine kadar yaş fark etmeksizin herkese uygun ürünler barındırıyor. Sinomarin burun spreyi, tüm aile için güvenilir ve etkinliği kanıtlanmış bir ürün olarak, şişe ve sprey formlarda 6 farklı ürün gamı ile eczane raflarından Wellcare güvencesiyle tüketiciye sunuluyor. Tek başına ya da diğer ürünlerle beraber kullanılmasında sakınca bulunmayan Sinomarin, uyku haline ve bağımlılığa yol açmıyor. Grip- soğuk algınlığı ürünleri ve immun sistem ürünleri ile beraber de kullanılabilen Sinomarin, hastalık süresinin kısalmasına da yardımcı oluyor.
Pharma
25
Abdi İbrahim Did Not Leave Thalassemia Patients Alone in Pandemic Abdi İbrahim Talasemi Hastalarını Pandemide Yalnız Bırakmadı
Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim Special Expertise Department Director Abdi İbrahim brought together children and their families with thalassemia patients, who may experience interruptions in their treatment during the COVID-19 pandemic, on an online platform. Prof. Dr. Bülent Antmen, Pediatric Hematology Lecturer and Head of Bone Marrow Transplantation Unit, Acıbadem Adana Hospital, Prof. Dr. Tunç Fışgın, Dean of Faculty of Medicine, Altınbaş University and Prof. Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric Hematology-Oncology Lecturer, Istanbul Medical Faculty, attended to awareness meeting which firstly performed in the digital environment in Turkey. In addition to the information about the disease, the experts also provided enlightening information about the risks faced by patients during the pandemic period. Abdi Ibrahim, the leader of the Turkish pharmaceutical industry, brought together patients and their relatives in awareness meeting of thalassemia (Mediterranean anemia) with on the online platform first performed in the digital environment in Turkey. Altınbaş University Faculty of Medicine, Istanbul University Istanbul Medical Faculty, Çukurova University Faculty of Medicine and Specialists from Acıbadem Adana Hospital, Adana Çukurova Hemophilia Association and
26 Pharma
Abdi İbrahim, COVID-19 pandemisi döneminde tedavilerinde kesinti yaşayabilen talasemi hastası çocukları ve ailelerini hekimlerle online platformda buluşturdu. Türkiye’de ilk kez dijital ortamda gerçekleştirilen bilinçlendirme toplantısına Acıbadem Adana Hastanesi Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi ve Kemik İliği Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tunç Fışgın ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zeynep Karakaş katıldı. Uzmanlar, hastalık hakkındaki bilgilerin yanı sıra, pandemi döneminde hastaların karşı karşıya kaldıkları riskler konusunda da aydınlatıcı bilgiler verdi. Türk ilaç sektörünün lideri Abdi İbrahim, Türkiye’de ilk kez dijital ortamda gerçekleştirilen Talasemi (Akdeniz anemisi) bilinçlendirme toplantısıyla, hasta ve yakınlarını online platformda bir araya getirdi. Abdi İbrahim sponsorluğunda, COVID-19 pandemisi döneminde sıkıntı yaşayan, tedavilerinin devamı hakkında soru işaretleri oluşan talasemi hastaları için harekete geçen üniversite ve derneklerin katılımıyla düzenlenen online eğitim ve bilinçlendirme toplantısına, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Acıbadem Adana Hastanesi ile Adana Çukurova Hemofili Derneği ve İstanbul Çocuk Hematoloji Onkoloji Derneği’nden uzman hekimler ile 50’ye yakın talasemi hastası çocuk ve aileleri katıldı. ‘Talasemi ve Kemik İliği Nakil Sonrası Hastalarında COVID-19 Önlemleri ve Şelasyon’ başlıklı online eğitimde, Akdeniz anemisi olarak bilinen, hayat boyu kan nakli gerektiren ve tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan talasemi hastalığını taşıyan çocukların, pandemi sürecinde yaşadıkları olumsuz etkilerin azaltılmasına, ailelerin hastalık hakkında farkındalıklarının arttırılmasına katkı sağlayacak bilgiler paylaşıldı. Toplantıda, değerli hematologların aktardıkları bilgilerden faydalanma imkanı bulan hastalar ve aileleri, sorularını hekimlere yöneltme imkanı bulurken, düzenlenen çeşitli aktivitelerle sosyalleşme fırsatı elde ettiler. Kemik iliği nakli olan ve özellikle yaşanan salgın sebebiyle hastanelere gelemeyen çocuk hastalar ve ailelerini düşünerek düzenlenen online buluşmaya destek vermekten mutluluk duyduklarını belirten Abdi İbrahim Özel Uzmanlık Bölüm Direktörü Çiğdem Şahinbaş Yılmaz,
Istanbul Pediatric Hematology Oncology Association, and nearly 50 children with thalassemia and their families attended the online education and awareness meeting, which was sponsored by Abdi İbrahim, organized with the participation of universities and associations that took action for thalassemia patients who suffered during the COVID-19 pandemic period and raised questions about the continuation of their treatment. Information that will contribute to raising the awareness of families about the disease was shared in the online training titled ‘COVID-19 Precautions and Chelation in Patients After Thalassemia and Bone Marrow Transplantation’, children with thalassemia, known as Mediterranean anemia, requiring lifelong blood transfusion and whose only permanent treatment method is bone marrow transplantation, will reduce the negative effects experienced during the pandemic process. At the meeting, patients and their families who had the opportunity to benefit from the information provided by valuable hematologists had the opportunity to direct their questions to physicians, and had the opportunity to socialize with various activities. Stating that they were happy to support the online meeting organized by considering pediatric patients who had bone marrow transplantation and especially those who could not come to hospitals due to the epidemic and their families, Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim Special Expertise Department Director said, “Hematology is an area in which we make significant investments and we care about supporting our patients in this context. We take important steps in the field of hematology with both AbdiBio and our Oncology Production Facility. In addition, we see it as our responsibility to provide solutions that will create value for patients and physicians who have difficulties in this extraordinary process, as well as with our treatments. Considering the patient groups and physicians who experienced interruptions in their treatment, especially during the pandemic period, we focused on projects aimed at continuing the treatment and reducing the problems experienced. In this context, we continue our patient and physician training activities without interruption. We believe that the online education we organize with the participation of our esteemed universities and associations is very useful. We would like to thank both our physicians and the associations, as well as the patients and their families for their valuable contributions. We will continue to organize new events within this scope throughout the year.” There are 1.3 million thalassemia carriers in our country In the program, Prof. Dr. Bülent Antmen, Pediatric Hematology Lecturer and Head of Bone Marrow Transplantation Unit, Acıbadem Adana Hospital, Prof. Dr. Tunç Fışgın, Dean of Faculty of Medicine, Altınbaş
“Hematoloji, önemli yatırımlar yaptığımız ve bu çerçevede hastalarımıza destek vermeyi çok önemsediğimiz bir alan. Gerek AbdiBio ve gerekse Onkoloji Üretim Tesisimiz ile hematoloji alanında önemli adımlar atıyoruz. Bunun yanında, tedavilerimizle olduğu kadar, bu olağan dışı süreçte zorluk yaşayan hasta ve hekimlere değer yaratacak çözümler sunmayı da sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Özellikle pandemi döneminde tedavisinde kesinti yaşayan hasta gruplarını ve hekimlerimizi düşünerek, tedavinin sürmesine, yaşanan sıkıntıların azaltılmasına yönelik projelere odaklandık. Bu çerçevede hasta ve hekim eğitim aktivitelerini kesintisiz şekilde sürdürüyoruz. Değerli üniversite ve derneklerimizin katılımıyla düzenlediğimiz online eğitimin çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Gerek hekimlerimize ve derneklere, gerekse katılan hastalara ve ailelerine kıymetli katkıları için çok teşekkür ediyoruz. Yıl içinde bu kapsamda yeni etkinlikler düzenlemeyi sürdüreceğiz” dedi. Ülkemizde 1.3 milyon talasemi taşıyıcısı bulunuyor Düzenlenen programda, Acıbadem Adana Hastanesi Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi ve Kemik İliği Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tunç Fışgın ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zeynep Karakaş, hastalık hakkındaki gelişmelerin yanında özellikle pandemi döneminde hastaların karşı karşıya kaldıkları riskler konusunda aydınlatıcı bilgiler verdi. Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz ülkelerinde önemli bir halk sağlığı sorunu olan Talasemi, anne ve babadan çocuklara kalıtsal olarak geçen, önlenebilir bir kan hastalığı. Taşıyıcıların saptanması, genetik danışma ve doğum öncesi tanı konabilmesiyle engellenebilir bir hastalık olmasına rağmen, dünyada her yıl en az 365 bin talasemi hastası ortaya çıkıyor. Türk Hematoloji Derneği’nin verilerine göre ülkemizde yaklaşık 1 milyon 300 bin talasemi taşıyıcısı ve 4 bin 500 kadar talasemi hastası bulunuyor. Pharma
27
University and Prof. Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric Hematology-Oncology Lecturer, Istanbul Medical Faculty, gave enlightening information about the developments regarding the disease, especially the risks faced by patients during the pandemic period. Turkey is also an important public health problem in thalassemia in Mediterranean countries, where the mother and the children inherited from the father, a blood disease that can be avoided. Although it is a preventable disease with detection of carriers, genetic counseling and prenatal diagnosis, at least 365 thousand thalassemia patients emerge every year in the world. According to the data of the Turkish Hematology Association, there are approximately 1 million 300 thousand thalassemia carriers and 4 thousand 500 thalassemia patients in our country. What kind of a disease is thalassemia? As a result of the marriage of two thalassemia carriers, there is a 25 percent chance of being born with a disease, 50 percent being a carrier and 25 percent being born normal for each child. In thalassemia disease, due to the failure and disorder in the production of hemoglobin; Symptoms such as pallor of the skin, anemia (anemia), weakness, fatigue, palpitations, and growth retardation are seen. The diagnosis of the disease is made with a special test. Pre-Marriage Hemoglobinopathy Screening Program in our country in 2018, in 81 provinces of Family Health Centers also started to be implemented. With this program, the incidence of the disease has decreased significantly over the years. Thalassemia has been taken under control in many countries thanks to this screening activity. Thalassemia, the only permanent form of treatment, requires a lifelong blood transfusion every 3-4 weeks and chelation therapy. With regular and long-term chelation therapy, prolonging the healthy life of patients with thalassemia and reducing the organ-system damage caused by the disease can be achieved. Higher risk for severe illness from COVID-19 Experts attending the meeting, thalassemia patients, especially adults; drew attention to the high risk of a more severe course of COVID-19 infection in comorbid conditions such as heart disease, pulmonary hypertension, diabetes and iron overload. For this reason, he emphasized that all general measures during the Covid-19 outbreak process are also valid for thalassemia patients, and the importance of compliance with social distance, use of masks and hand hygiene. It was underlined that thalassemia patients should not enter crowded environments and it would be beneficial to use personal protective equipment (mask and visor).
28 Pharma
Talasemi nasıl bir hastalıktır? İki talasemi taşıyıcısının evlenmesi sonucunda, her bir çocuk için yüzde 25 oranında hastalıklı doğma, yüzde 50 taşıyıcı olma ve yüzde 25 normal doğma ihtimali ortaya çıkıyor. Talasemi hastalığında hemoglobinin yapımında yetersizlik ve bozukluk nedeniyle; deride solukluk, anemi (kansızlık), halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, gelişme geriliği gibi belirtiler görülüyor. Hastalığın tanısı, özel test ile konuluyor. Ülkemizde 2018 yılında Evlilik Öncesi Hemoglobinopati Tarama Programı 81 ilde Aile Sağlığı Merkezleri’nde uygulanmaya başlandı. Bu program ile hastalık görülme oranı yıllar içinde belirgin olarak azaldı. Bu tarama faaliyeti sayesinde Talasemi birçok ülkede kontrol altına alındı. Tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan talasemi hastalığı, hayat boyu 3-4 haftada bir kan nakli (transfüzyonu) ve beraberinde şelasyon tedavisi gerektiriyor. Düzenli ve uzun süreli şelasyon tedavisiyle, talasemili hastaların sağlıklı yaşam sürelerinin uzaması ve hastalığın oluşturduğu organ-sistem hasarının azaltılabilmesi sağlanabiliyor. Covid-19’un daha ağır seyretme riski yüksek Toplantıya katılan uzmanlar, talasemi hastalarında, özellikle yetişkinlerde; kalp rahatsızlığı, pulmoner hipertansiyon, diyabet ve aşırı demir yükü gibi eşlik eden durumlarda COVID-19 enfeksiyonunun daha ağır seyretme riskinin yüksek olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle, Covid-19 salgını sürecindeki tüm genel önlemlerin talasemi hastaları için de geçerli olduğunu, sosyal mesafeye uyum, maske kullanımı ve el hijyenine dikkat edilmesinin önemini vurguladı. Talasemi hastalarının kalabalık ortamlara girmemesi gerektiğinin ve kişisel korucu ekipmanları (maske ve siperlik) kullanmalarının faydalı olacağının altı çizildi.
Becton Dickinson is Among the Most Ethical Companies of Turkey Becton Dickinson, Türkiye’nin En Etik Şirketleri Arasında
Ayşe Şanlıoğlu, BD Turkey General Director Pursuing the goal of advancing the world of health, BD Turkey, is awarded for the second time with the “Most Ethical Companies of Turkey” award by Ethical Values Center Foundation (EDMER) which is founded with the aim of contributing to the improvement of high ethical standards and practices. The award is aiming to reward the companies which are sensitive in adhering to code of conduct and ethical values and improve the respectability of them in the eye of the public and also to raise other companies’ awareness in ethical matters. Ethical Values Center carried out in depth analysis to evaluate companies’ awareness in ethical matters under six categories including “Ethical Values and Ethical Culture”, “Reputation Management”, “Corporate Governance”, “Corporate Social Responsibility”, “Leadership and Creativity” and “Conformity Management” with 109 questions. “’We do what is right’ message comes first in our corporate values,” says Ayşe Şanlıoğlu, BD Turkey General Director. “Accordingly, we stick to ethical codes of our society till the end while helping thousands of people to get healthy again. Our ethical codes are our most important corporate values which make the ecosystem we created with our shareholders, healthcare professionals and business partners sustainable. That is why getting the Erika award second time is so significant for us and as BD Turkey family, we’re proud of it.”
Dünyada sağlığı geliştirme amacıyla faaliyetlerini sürdüren BD Türkiye, yüksek etik standartları ve pratiklerinin ilerlemesine katkıda bulunmak amacıyla kurulan Etik Değerler Merkezi Derneği (EDMER) tarafından ikinci kez “Türkiye’nin En Etik Şirketleri” ödülüne layık görüldü. Ödül, etik değerlere önem veren; yönetimlerinde iş ahlakı ve etik değerlere bağlı olarak faaliyetlerini sürdürme konusunda titiz davranan şirketlerin ödüllendirilmesi, toplum önünde itibarının yükselmesi ve diğer şirketlerin de etik konusundaki duyarlılıklarının artırılması amacını taşıyor. Şirketlerin etik konusuna verdiği önemi değerlendirmek amacıyla derinlemesine bir analiz yapan Etik Değerler Merkezi, değerlendirmesini “Etik Değerler, Etik Kültür”, “İtibar Yönetimi”, “Kurumsal Yönetim”, “Kurumsal Sosyal Sorumluluk”, “Liderlik, Yaratıcılık, Önderlik”, “Uyum Yönetimi” gibi toplamda altı kategori ve 109 soruda gerçekleştirdi. BD Türkiye Genel Müdürü Ayşe Şanlıoğlu, “Kurumsal değerlerimizin ilk sırasında ‘Doğru olanı yaparız’ mesajımız yer almaktadır. Bu doğrultuda, binlerce insanın sağlığına kavuşmasına destek olurken; içinde bulunduğumuz toplulukların etik kodlarına sonuna kadar bağlıyız. Etik kodlarımız; paydaşlarımız, sağlık profesyonelleri ve iş ortaklarımız ile yarattığımız ekosistemi sürdürülebilir kılan en önemli kurumsal değerlerimiz. O yüzden Etika ödülünü ikinci kez almak bizim için oldukça anlamlı, BD Türkiye ailesi olarak büyük bir gurur duyuyoruz,” dedi.
Pharma
29
Patients in Oral Health and Orthodontics Prefers Virtual Appointment Applications for the COVID-19 Outbreak Period Ağız ve Diş Tedavisi Görenler, COVID-19 Döneminde Sanal Randevu Uygulamalarını Tercih Ediyor
Evren Köksal, Align Technology Turkey, General Manager Six out of 10 research participants go to the dentist only when needed, following COVID-6 quarantine restrictions. 46 percent of respondents state that they went to the dentist / clinic every 19 months or less frequently in the period prior to the onset of the COVID-6 outbreak. 62 percent of the participants state that they see virtual dating as a preferable option for the COVID-19 outbreak period and beyond. Align Technology, Inc. (NASDAQ: ALGN) commissioned to research company Poltio, “COVID-19 Period Dental Clinics Research” revealed the changes that COVID-19 epidemic has created in the eyes of patients in oral health and orthodontics. The research, which was conducted with the participation of a total of 11 people between the ages of 55-1.000, includes comprehensive data in many areas from dentist consultation to oral care habits and digital examination habits. 60 percent of patients visit the dentist only when needed According to the results of the COVID-19 Period Dental Clinics Survey, six out of 10 respondents apply to the dentist only when they need it, while 32 percent visit the dentist regularly. Before the COVID-19 outbreak began, the frequency of going to the dentist or dental clinic was 46 percent every six months or less. 68 percent of the research participants stated that at least one person
30 Pharma
Her 10 araştırma katılımcısından 6’sı COVID-19 karantina kısıtlamaları sonrasında diş hekimine sadece ihtiyaç duyduğunda gidiyor. Katılımcıların yüzde 46’sı COVID-19 salgınının başlamasından önceki dönemde 6 ayda bir veya daha seyrek sıklıkla diş hekimi/ kliniğine gittiğini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 62’si COVID-19 salgını dönemi ve sonrası için sanal randevu uygulamasını tercih edilebilir bir seçenek olarak gördüklerini belirtiyor. Align Technology, Inc. (NASDAQ: ALGN) tarafından araştırma şirketi Poltio’ya yaptırılan “COVID-19 Dönemi Diş Klinikleri Araştırması” COVID-19 salgınının hastaların gözünde ağız sağlığı ve ortodonti alanında yarattığı değişimleri ortaya koydu. 11-55 yaş aralığında toplamda 1.000 kişinin katılımıyla yapılan araştırma, diş hekimine başvuru sıklığından ağız bakım alışkanlıklarına ve dijital muayene alışkanlıklarına kadar pek çok alanda kapsamlı veriler içeriyor. Hastaların yüzde 60’ı diş hekimini yalnızca ihtiyaç duyduğunda ziyaret ediyor COVID-19 Dönemi Diş Klinikleri Araştırması sonuçlarına göre her 10 katılımcının altısı diş hekimine yalnızca ihtiyaç duyduğunda başvururken, yüzde 32’lik kesim düzenli olarak diş hekimine başvuruyor. COVID-19 salgını başlamadan önce diş hekimi ya da diş kliniğine gitme sıklığı ise yüzde 46 oranında altı ayda bir ya da daha seyrek sıklıkta gerçekleşmiş bulunuyor. Araştırma katılımcılarının yüzde 68’i, hanelerinde en az bir kişinin diş tedavisi gördüğünü belirtirken, yüzde 48’i kendisi ya da hanesindeki bir kişinin ortodonti tedavisi gördüğünü ifade ediyor. Tedavisi sürenler COVID-19 döneminde hekim kontrolünü aksatmadı, sanal randevu uygulamalarına ilgi arttı COVID-19 Dönemi Diş Klinikleri Araştırması, salgın döneminin diş hekimi ziyaretlerine etkisini de ortaya koyuyor. Araştırma bulgularına göre katılımcıların yüzde 62’si COVID-19 kısıtlamaları dönemi ve sonrası için sanal randevu uygulamasını tercih edilebilir bir yöntem olarak görürken, yüzde 64’ü salgının ortaya çıkması ile birlikte kendileri veya çocukları için bir diş kliniğine gitmediklerini belirtiyor. Son üç ayda diş problemi yaşamış olmasına rağmen bir diş kliniğini ziyaret etmemiş olanların oranı ise yüzde 21 olarak ölçülüyor.
in their household received dental treatment, while 48 percent stated that they or a person in their household received orthodontic treatment. Those who continue their treatment did not disrupt the physician control during the COVID-19 period, interest in virtual appointment applications increased COVID-19 Period Dental Clinics Research also reveals the impact of the epidemic period on dentist visits. According to the findings of the research, 62 percent of the participants see virtual dating as a preferable method for the COVID-19 restrictions period and after, while 64 percent state that they do not go to a dental clinic for themselves or their children with the outbreak. The rate of those who have not visited a dental clinic despite having dental problems in the last three months is measured as 21 percent. 19 percent of people who did not go to the dental clinic during the COVID-41 outbreak base their reasons on the COVID-19 concern. According to research participants, the most effective factor in the choice of going to the dentist during the epidemic process is that the examination rooms are disinfected. After the coronavirus restrictions began, the most common reason for visiting the dental clinic was the controls for ongoing fixed orthodontic treatment with 51 percent. Thanks to digital applications, it is possible to maintain social distance and oral health Align Technology research results to review General Manager of Turkey Evren Koksal universe makes the following statement: “Scientific research shows that the direct impact on the immune system of oral and dental health [1]. Neglecting oral and dental health due to the fear of COVID-19 can therefore bring serious health risks. These risks can be reduced as oral and dental health services become increasingly suitable for the social distance conditions required by today thanks to the important advantages provided by digital transformation. Our orthodontists are supporting this trend by increasingly digitizing both their professions and clinics. As Align Technology, we have provided many tools and applications such as Invisalign Virtual Appointment and Invisalign Virtual Care, which offer dental professionals the opportunity to come together with their patients in a digital environment and to check the dental status of their patients since the first days of the epidemic. The World Health Organization [2] also recommends virtual appointment procedures. Since most of the digital treatments, such as transparent plaque therapy, are able to meet and follow-up through virtual tools, patients do not need to go to the clinic as often as in the past. As a company operating in the field of digital orthodontics, we will continue to offer solutions that will facilitate the course and follow-up of transparent plaque treatment.”
COVID-19 salgını boyunca diş kliniğine gitmeyen kişilerin yüzde 41’i gerekçelerini COVID-19 endişesine dayandırıyor. Araştırma katılımcılarına göre salgın sürecinde diş hekimine gitme tercihinde en çok etkili olan unsur ise muayene odalarının dezenfekte edilmiş olması. Koronavirüs kısıtlamaları başladıktan sonra diş kliniğine gitmeye devam eden kesim içerisinde en sık rastlanan ziyaret sebebi ise yüzde 51 ile sürmekte olan sabit ortodontik tedaviye yönelik kontroller oldu. Dijital uygulamalar sayesinde sosyal mesafeyi ve ağız sağlığını korumak mümkün Araştırma sonuçlarını yorumlayan Align Technology Türkiye Genel Müdürü Evren Köksal şu açıklamayı yapıyor: “Bilimsel araştırmalar ağız ve diş sağlığının bağışıklık sistemi üzerinde doğrudan etkili olduğunu gösteriyor . COVID-19 korkusu nedeniyle ağız ve diş sağlığının ihmal edilmesi bu nedenle ciddi sağlık risklerini beraberinde getirebilir. Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin, dijital dönüşümün sağladığı önemli avantajlar sayesinde günümüzün gerektirdiği sosyal mesafe koşullarına giderek daha uygun hale gelmesi ile birlikte bu riskler azaltılabilir. Ortodontistlerimiz de hem mesleklerini hem de kliniklerini giderek artan oranda dijitalleştirerek bu akıma destek oluyorlar. Align Technology olarak salgının ilk günlerinden bu yana diş sağlığı profesyonellerine hastalarıyla dijital ortamda bir araya gelme ve hastalarının diş durumlarını kontrol etme imkânını sunan Invisalign Sanal Randevu ve Invisalign Sanal Bakım gibi birçok araç ve uygulama sunduk. Dünya Sağlık Örgütü de sanal randevu prosedürlerini tavsiye ediyor. Şeffaf plak tedavisi gibi dijital tedavilerin çoğunda sanal araçlar aracılığıyla görüşme ve takip mümkün olduğu için hastaların geçmişte olduğu sıklıkta kliniğe gitmesine gerek kalmıyor. Dijital ortodonti alanında faaliyet gösteren bir şirket olarak, şeffaf plak tedavisinin seyrini ve takibini kolaylaştıracak çözümler sunmaya devam edeceğiz.”
https://alliedacademies.com/world-dental-2020/2020/events-list/dental-health-im-mune-system https://www.who.int/publications/i/item/who-2019-nCoV-oral-health-2020.1
Pharma
31
Johnson & Johnson Turkey Donated 200 Thousand Dollar to the Turkish Red Crescent for 18 Thousand Health Care Workers Johnson & Johnson Türkiye’den 18 Bin Sağlık Çalışanı için Türk Kızılay’a 200 Bin Dolarlık Bağış
Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey Dr. Kerem Kınık, President of Turkish Red Crescent
As part of the fight against COVID-19, the Johnson & Johnson Foundation donated 200 thousand dollars to the Turkish Red Crescent. The donation will be used to provide personal protective equipment to approximately 18,000 frontline healthcare workers in order to limit the spread of the COVID-19 pandemic and help the health system. Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey, Johnson & Johnson’s pharmaceutical company, Dr. Kerem Kınık, President of Turkish Red Crescent, came together within the framework of the protocol organized for donation. Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey, said the following in the protocol meeting, “As Johnson & Johnson, one of the world’s largest healthcare companies, we have been putting our hearts, science and intelligence to the public health with the same deep responsibility for 134 years. Just as we developed a vaccine to solve the Ebola epidemic in the past, today we have mobilized all our resources to find a solution to the COVID-19 pandemic without wasting any time. We continue our efforts to develop our preventive vaccine candidate at full speed. We are one step closer every day to our goal of bringing 1 billion doses of vaccine to public health in 2021 and we are really excited. For this purpose, we are again increasing our production capacity and the scale of our investments. Over the past two decades, we have invested billions of dollars
32 Pharma
COVID-19 ile mücadele kapsamında, Johnson & Johnson Vakfı, Türk Kızılay’a 200 bin dolar tutarında bağışta bulundu. Bağış, COVID-19 pandemisinin yayılımını sınırlandırmak ve sağlık sistemine yardımcı olmak amacıyla, ön cephede görev yapan yaklaşık 18 bin sağlık çalışanına kişisel koruyucu ekipman sağlanması için kullanılacak. Johnson & Johnson’ın ilaç şirketi Janssen Türkiye’nin Genel Müdürü Demet Russ ile Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, bağış için düzenlenen protokol çerçevesinde bir araya geldi. Janssen Türkiye Genel Müdürü Demet Russ, protokol toplantısında şunları söyledi: “Dünyanın en büyük sağlık şirketlerinden Johnson & Johnson olarak, 134 yıldır hep aynı derin sorumlulukla toplum sağlığı için kalbimizi, bilimselliğimizi ve zekâmızı ortaya koyuyoruz. Geçmişte nasıl Ebola epidemisine çözüm için hızla aşı geliştirdiysek, bugün de COVID-19 pandemisine çözüm üretmek için tüm kaynaklarımızı hiç vakit kaybetmeden seferber ederek harekete geçtik. Koruyucu aşı adayımızı geliştirme çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. 2021 yılında 1 milyar doz aşıyı toplum sağlığının hizmetine sunabilme hedefimize her gün bir adım daha yaklaşıyoruz ve gerçekten çok heyecanlıyız. Bu amaçla da yine üretim kapasitemizi ve yatırımlarımızın ölçeğini artırıyoruz. Son yirmi yıl içinde antiviral ilaçlar, aşı araştırma ve geliştirme çalışmalarıile bunlara yönelik üretim kapasitelerine milyarlarca dolar yatırım yaptık.
in antiviral drugs, vaccine research and development, and production capacity for them. As we develop our COVID-19 vaccine today, we draw strength from our past experiences. At the same time, we continue to strongly fulfill our responsibility to society. I would like to proudly express that our determination in this direction is always our priority as a company. With this responsibility, we at Johnson & Johnson donated $ 50 million globally to support healthcare professionals fighting the pandemic. We donated a total of 4 million TL to fight COVID-19 in our country. Protecting healthcare professionals from the virus is critical in combating the pandemic. They continue their duties with great sacrifices and all of us need your support. I believe that our cooperation with the Turkish Red Crescent, which carries out valuable work for human health during the pandemic process, will be an important step for us to win the pandemic war as a society. In addition to all these, I would like to underline that the most effective measures for virus protection will undoubtedly be taken by the individuals who make up the society. We will all have made the greatest contribution to the fight against the pandemic by paying attention to the 14 rules determined by our Ministry of Health and prioritizing masks, hygiene, and social distancing.” Regarding the donation, Dr. Kerem Kınık, President of Turkish Red Crescent, said, “The main foundation purpose of the Turkish Red Crescent is to relieve human suffering all over the world without discrimination. Based on this vision, we have been fighting intensely both in our country and in different geographies of the world since the start of the new type of coronavirus. At this point, we strive to give all the support we can to our esteemed healthcare professionals, who are among our groups who continue the struggle at the forefront and show the most sacrifice. In line with the need, we send kits containing personal protective equipment such as masks, disinfectants, visors, surgical overalls, gloves and surgical glasses to hospitals. Of course, we do all this with the support of our charitable donors. I would like to thank the Johnson & Johnson Group, one of the world leaders in the field of medical equipment and pharmaceutical production, for this meaningful donation.”
Bugün COVID-19 aşımızı geliştirirken, geçmişteki deneyimlerimizden güç alıyoruz. Aynı zamanda, topluma karşı sorumluluğumuzu da güçlü bir şekilde yerine getirmeye devam ediyoruz. Bu yöndeki kararlılığımızın, şirket olarak her zaman önceliğimiz olduğunu gururla ifade etmek isterim. Bu sorumlulukla, Johnson & Johnson olarak pandemiyle mücadele eden sağlık çalışanlarını desteklemek için global çapta 50 milyon dolar bağışta bulunduk. Ülkemizde de COVID-19 ile mücadeleye yönelik toplam 4 milyon TL bağış yaptık. “Sağlık çalışanlarının virüsten korunması, pandemiyle mücadelede kritik önem taşıyor. Büyük fedakârlıklarla görevlerini devam ettiriyorlar ve hepimizin desteğine ihtiyaçları var. Pandemi sürecinde de insan sağlığı için değerli çalışmalar yürüten Türk Kızılay ile bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz iş birliğinin, toplum olarak pandemi savaşında galip gelmemiz için önemli bir adım olacağına inanıyorum. Tüm bunların yanısıra özellikle altını çizmek isterim ki virüsten korunmaya yönelik en etkili önlemleri, kuşkusuz toplumu oluşturan bireyler alacaktır. Hepimiz, Sağlık Bakanlığımızın belirlediği 14 kurala dikkat ederek, maske, fiziksel mesafe ve temizliği önceliklendirerek pandemiyle mücadeleye en büyük katkıyı sağlamış olacağız.” Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık da yapılan bağışla ilgili olarak, “Türk Kızılay’ın temel kuruluş amacı ayrım gözetmeksizin dünyanın her yerinde insan ıstırabını dindirmektir. Bu vizyondan hareketle, yeni tip koronavirüsün başladığı andan bugüne gerek ülkemizde gerek dünyanın farklı coğrafyalarında yoğun bir mücadele veriyoruz. Bu noktada mücadeleyi en ön safta sürdüren ve en çok fedakârlık gösteren gruplarımızdan olan değerli sağlık çalışanlarımız için elimizden gelen her türlü desteği vermek için çabalıyoruz. İhtiyaç doğrultusunda hastanelere, içerisinde maske, dezenfektan, siperlik, cerrahi tulum, eldiven, cerrahi gözlük gibi kişisel koruyucu ekipmanların bulunduğu kitler gönderiyoruz. Tabii tüm bu yardımlarımızı hayırsever bağışçılarımızın desteğiyle yapıyoruz. Tıbbi malzeme ve ilaç üretimi alanlarında dünya liderlerinden biri olan Johnson & Johnson Grubu’na bu anlamlı bağışlarından ötürü teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Pharma
33
Sonbaharda Zatürreye Dikkat! Attention to Pneumonia in Autumn!
Dr. Sedat Akyol, Internal Medicine Specialist, Romatem Hospital Halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoni, her yıl dünyada milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor. Uzmanlar, COVID vaka sayılarının artışa geçtiği sonbahar-kış döneminde 65 yaş üzeri veya kronik hastalığı olan kişilerin mutlaka zatürre ve grip aşışı yaptırması yönünde uyarılarda bulunuyor. Zira, Dünya Sağlık Örgütünün 2019 raporuna göre; zatürre ölümleri tüm ölüm sebepleri arasında 4’üncü sırada yer alıyor, hal böyleyken COVID zemininde gelişecek zatürre vakalarının daha yaygın ve ölümcül seyretmesi kuvvetle muhtemel. Nitekim, zatürre vakalarının en sevdiği yerin akciğer olduğunu söyleyen Romatem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Akyol; “Aşı konusunda her zamankinden daha hassas olmalıyız, COVİD zaten akciğeri seviyor, bu durumda tabloya eklenecek pnömokok bakterisi zatürre, hatta kana karışarak sepsis, menenjit gibi ölümcül sağlık sorunlarına neden olabilir. En etkili savunmamız ise aşı olmak” ifadelerini kullandı. Halihazırda Dünya çapında birçok koronavirüs aşı çalışması son aşamalara varmakla birlikte etkin bir aşılamanın ilkbahar, hatta yaz aylarını bulacağı öngörülüyor. Bu durumda sonbahar ve kış mevsiminde virüs ile baş başa kalacağız. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda sadece COVID değil, mevsimsel nezle-grip hatta zatürre etkenlerine
34 Pharma
Pneumonia causes millions of people to die every year around the world. Experts warn that people over the age of 65 or with chronic diseases should definitely get pneumonia and flu vaccination in the autumnwinter period, when the number of COVID cases has increased. Because, according to the 2019 report of the World Health Organization; Pneumonia deaths rank 4th among all causes of death, however, it is highly likely that pneumonia cases that will develop on the basis of COVID will be more common and fatal. Pointing out favorite place for pneumonia cases is the lung, Dr. Sedat Akyol, Internal Medicine Specialist, Romatem Hospital, said, “We should be more sensitive about vaccination than ever, COVID already loves lungs, in this case, the pneumococcal bacteria that will be added to the picture can cause pneumonia and even cause deadly health problems such as sepsis and meningitis by mixing with blood. Our most effective defense is to be vaccinated.” Although many coronavirus vaccine studies around the world are reaching the final stages, it is predicted that an effective vaccination will take place in the spring or even summer months. In this case, we will be alone with the virus in autumn and winter. Therefore, in the coming months, we will be exposed not only to COVID, but also to seasonal flu-flu and even pneumonia factors. Since all of these progress with the same symptoms, the situation will become more complicated in mass contagions, it is obvious that the process until the discrimination is made will be very painful for both the patients and the health system. So what should we do? Stating that vaccination against seasonal influenza and pneumonia factors can be a solution, Dr. Sedat Akyol, Internal Medicine Specialist, Romatem Hospital, said, “Thus, in a sufficiently vaccinated society, influenza infections will be less and mild, and pneumonia and related fatal infections can be prevented, which can be added on top of them, especially pneumococcal bacteria. Because pneumococcal bacteria, which is the most important bacterial cause of pneumonia; It is also the most important microorganism that causes meningitis, sinusitis, osteomyelitis (bone infection), blood inflammation and middle ear inflammation in adults and children. Pneumonia transmitted through the respiratory tract affects approximately 450 million people, seven percent of the world total, and causes death of approximately 4 million people.”
de maruz kalacağız. Bunların hepsi aynı belirtilerle seyrettiğinden kitlesel bulaşmalarda durum iyice karmaşık hale geleceğinden, ayrım yapılana kadar geçecek sürecin hem hastalar, hem de sağlık sistemi için çok sancılı olacağı aşikar. O halde ne yapalım? Mevsimsel grip ve zatürre etkenlerine karşı aşılanmanın çözüm olabileceğini belirten Romatem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Akyol, “ Böylelikle yeterince aşılanmış bir toplumda gripal enfeksiyonların az sayıda ve hafif seyredeceğini, bunların üzerine eklenebilecek özellikle pnömokok bakterisine bağlı zatürre ve bağlısı ölümcül enfeksiyonlar önlenebilir. Zira akciğer iltihabı olan zatürrenin en önemli bakteriyel sebebi olan pnömokok bakterisi; aynı zamanda yetişkin ve çocuklarda menenjit, sinüzit, osteomiyelit (kemik enfeksiyonu), kan iltihabı ve orta kulak iltihabına da neden olan en önemli mikroorganizmadır. Öyle ki, solunum yolu ile geçen pnömoni her yıl yaklaşık 450 milyon kişiyi yani dünya toplamının yüzde yedisini etkilerken, yaklaşık 4 milyon kişinin de ölümüne sebep olmaktadır” dedi. Aşıdan Zatürre Olmazsınız Doktor Akyol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemi süreci dolayısıyla vatandaşlar aşı konusunda kafa karışıklığı yaşayabilir. Mevsim nedeniyle yaşanabilecek grip vakaları çoğu insanda hafif seyrederken, bazı kişilerde bronşit ve zatürreye ilerler. İlerleme oranı küçük olsa da kitlesel bulaşmalarda ciddi sayıları bularak sağlık sistemine ek yük getirir, pandemiden zaten bunalan sağlık sisteminin ek yükleri taşıyabilmesi zor, bu yüzden aşı büyük önem taşıyor. Aşılar, hastalığa neden olan gerçek virüs ya da bakterileri değil, bir nevi bunların kimlik bilgisini içerir. Aşılamadan sonraki ay içinde aşının kapsadığı grip ve pnömokok tiplerine karşı korunmaya yardımcı antikorlar üretilir. Aşılar hastalık bulaştırmaz, içeriğindeki koruyucu maddeler (aşı karşıtlarının iddia ettiğinin aksine) zehirlemez, kanser veya kısırlık yapmaz. Geçmişinizde ciddi bir alerji öyküsü yoksa aşıların yan tesiri herhangi bir ilaçta olduğu gibidir; çoğunlukla enjeksiyon bölgesinde hafif kızarıklık-şişme veya hassasiyet-ağrıdan öteye geçmez ve 1-2 günde kaybolur. Bazen hafif ateş-kırgınlık yaratabilir, bu durumda herhangi bir ateş düşürücü yeterlidir.” Ömür Boyu Etki Sağlar Akyol, “Grip ve zatürre aşısı COVID-19’a karşı koruma sağlamaz. Grip aşısı 6 aylıktan itibaren herkese yapılabilir. Zatürre aşısı ise herkese gerekmez, esasen 65 yaş ve üzeri ile yüksek risklilere uygulanır. Bunlar, astım ve KOAH gibi kronik akciğer hastaları, doğumsal morarmalı kalp hastalığı ve kalp yetmezliği, diyabet(şeker) hastaları, koklear (iç kulak) implantlı, beyin-omurilik sıvısı (BOS) kaçaklı, doğumsal bağışıklık eksiği olanlar, orak hücre-talasemi ve hemoglobin zincir hastaları, dalağı olmayanlar, HIV(AIDS), nefrotik sendrom-kronik böbrek yetmezliği, immün baskılayıcı (kortizon-romatizma ilaçları)
You Cannot Get Pneumonia from Vaccine Dr. Sedat Akyol continued his words as follows: “Citizens may be confused about vaccination due to the pandemic process. While the flu cases that can be experienced due to the season are mild in most people, it progresses to bronchitis and pneumonia in some people. Although the rate of progression is small, it adds to the health system by finding serious numbers in mass contamination, it is difficult for the health system already overwhelmed by the pandemic to bear the additional burden, so vaccination is of great importance. Vaccines do not contain the actual virus or bacteria that cause the disease, but rather their identification information. In the month after vaccination, antibodies are produced to help protect against influenza and pneumococcal types covered by the vaccine. Vaccines do not transmit disease, the protective ingredients (contrary to what the vaccine opponents claim) do not poison, do not cause cancer or infertility. If there is no serious allergy history in your past, the side effects of vaccines are the same as with any drug; It usually does not go beyond mild redness, swelling or tendernesspain in the injection area and disappears in 1-2 days. Sometimes it can cause slight fever-malaise, in which case any antipyretic is sufficient. “ Provides Lifetime Effect Akyol said, “The flu and pneumonia vaccine does not protect against COVID-19. Flu vaccine can be given to anyone from the age of 6 months. Pneumonia vaccine is not required for everyone, it is mainly applied to people aged 65 and over and at high risk. These are chronic lung patients such as asthma and COPD, congenital bruising heart disease and heart failure, diabetes (diabetes) patients, cochlear implanted, cerebrospinal fluid (CSF) leakage, congenital immune deficiency, Pharma
35
sickle cell-thalassemia and hemoglobin chain patients, those without spleen, HIV (AIDS), nephrotic syndromechronic renal failure, those using immunosuppressants (cortisone-rheumatism drugs), cancer chemotherapy or radiation therapy, lymphoma-leukemia-multiple myeloma-diffuse cancer patients, kidney-liver such as organ transplant recipients, chronic liver disease such as hepatitis-cirrhosis and alcohol addicts. The pneumonia vaccine is administered free of charge in Family Health (FHC) and Community Health (TSM) Centers. In addition, those who want to have a pneumonia vaccine can be obtained from the pharmacy for a fee. However, because there is an explosion in demand, it is difficult to obtain.”
kullananlar, kanser kemoterapisi veya ışın tedavisi alanlar, lenfoma-lösemi-mültipl myeloma-yaygın kanser hastaları, böbrek-karaciğer gibi organ nakli yapılanlar, hepatit-siroz gibi kronik karaciğer hastaları ve alkol bağımlılarıdır. Zatürre aşısı Aile Sağlığı (ASM) ve Toplum Sağlığı (TSM) Merkezlerinde ücretsiz uygulanmaktadır. Ayrıca zatürre aşısı olmak isteyenler ücretiyle eczaneden temin ederek yaptırabilir. Ancak talep patlaması olduğundan temini zordur” diyerek sözlerini tamamladı. Zatürre aşıları 2 tiptir; Konjuge (7,13 tip) pahalıdır, tek doz, 7 veya 13 farklı tipe karşı hücresel ömür boyu bağışıklık sağlar, çocuk ve yetişkinlere uygundur. Sağlık Bakanlığınca halen ücretsiz uygulanmaktadır. Polisakkarit (23 tip) ucuzdur, 23 tipe karşı salgısal geçici bağışıklık sağlar, 2 yaş üzerine uygundur, 5 yılda bir tekrarlanır, son yıllarda piyasada zor bulunmamaktadır. Grip aşıları; farklı tekniklerle üretilebilir, virüs sürekli mutasyon geçirdiği için her yıl yeniden hazırlanır. Genelde kış mevsimini yaşayan ülkelerde en sık rastlanan 3 grip tipini kapsamakta iken koruyuculuk artması maksadıyla son yıllarda dörtlü tipleri piyasaya sunulmuştur. Uygulanması isteğe tabi olup ücretlidir, bazı ülkeler risk gruplarına ücretsiz uygulamakta olup halihazırda ülkemizde yeni tip aşılar piyasaya çıkmamıştır, COVID sürecinde ücretsiz uygulama olup olmayacağı belli değildir. Önemli bilgi: İki farklı aşı uygulaması yapılacaksa ya aynı gün farklı kollardan uygulanmalı, veya iki aşı uygulaması arasına en az 1 ay süre konmalıdır. Tavsiye olarak; grip aşılarının piyasaya çıkması zaman alacağından halihazırda ulaşılabilinen zatürre aşısı hemen uygulanmalıdır.”
36 Pharma
Pneumonia vaccines are of 2 types; Conjugate (7,13 types) is expensive, single dose provides cellular lifetime immunity against 7 or 13 different types, suitable for children and adults. It is still applied free of charge by the Ministry of Health. Polysaccharide (23 types) is inexpensive, provides temporary secretory immunity against 23 types, is suitable for over 2 years of age, is repeated every 5 years, has not been difficult in the market in recent years. Flu vaccines can be produced with different techniques, since the virus is constantly mutating, it is prepared every year. In general, it covers the 3 most common types of flu in countries that experience the winter season, while four types have been introduced to the market in recent years in order to increase protection. Its application is voluntary and paid, some countries apply it free of charge to risk groups, and new types of vaccines have not been released in our country at present, it is not clear whether there will be free application during the COVID process. Important information: If two different vaccines are to be administered, they should either be administered from different branches on the same day, or at least 1 month should be allowed between two vaccines. As a recommendation, since influenza vaccines will take time to hit the market, the currently available pneumonia vaccine should be administered immediately.”
Local Antiviral Effect Against COVID -19: Pastilles Containing Pomegranate Peel COVID -19’a Karşı Lokal Antiviral Etki: Nar Kabuğu İçeren Pastil
German Prof. Dr. Martin Müller commented on the clinical study on the COVID-19 virus in Italy. Italian scientists underlined that the new lozenge form, which has a protective effect against coronavirus, is a strong protection shield thanks to three valuable plant extracts. A clinical study on the COVID-19 virus was conducted by Italian scientists under the direction of Giovanni Belcaro and Ezio Bombardelli. Before scientists reach the lung, the target organ of viruses, during the three-day testing process; discovered that it concentrated in the mouth and throat area. According to scientific research reports, thanks to this lozenge containing pomegranate peel extract used 3 times a day in patients with positive coronavirus, the virus was destroyed by 91% on day 3. Pastille forms are functionally more effective! Pastille form; Since it stays in the mouth for a long time, it creates a local barrier in the mouth and throat line. In this way, the virus is prevented from settling into cells and multiplying. As a result of this; The virus cannot pass the upper respiratory tract and reach the target organ, the lung.
Alman Prof. Dr. Martin Müller, İtalya’da COVID-19 virüsüyle ilgili yapılan klinik çalışmayı yorumladı. İtalyan bilim insanları, koronavirüse karşı koruyucu etkiye sahip yeni pastil formunun, değerli üç bitki özütü sayesinde güçlü bir koruma kalkanı olduğunun altını çizdi. Giovanni Belcaro ile Ezio Bombardelli yönetiminde İtalyan bilim insanları tarafından COVID-19 virüsüyle ilgili klinik bir çalışma yapıldı. Bilim insanları üç günlük test sürecinde, virüslerin hedefi olan organ olan akciğere ulaşmadan; ağız ve boğaz bölgesinde yoğunlaştığını keşfetti. Bilimsel araştırma raporlarına göre koronavirüs pozitif hastalarda günde 3 kez kullanılan nar kabuğu özütü içeren bu pastil sayesinde; virüs 3. günde %91 oranında yok edildi. Pastil formları fonksiyonel olarak daha etkili! Pastil formu; ağızda uzun süre kaldığından ötürü, ağız ve boğaz hattında lokal bir bariyer oluşturuyor. Bu sayede virüsün hücrelere yerleşmesi, çoğalması engelleniyor. Bunun neticesinde; virüs üst solunum yollarını geçip, hedef organ olan akciğere ulaşamıyor. Nar kabuğu içeren tıbbi pastilin AB çapında ruhsat konusu tartışılıyor Araştırma sonucunu yorumlayan Alman Prof. Dr. Martin Müller, “Bu pastil, doğrudan boğaz-burun-gırtlak bölgesindeki mukozalarda etkisini artıran değerli üç bitki ekstresi nedeniyle güçlü bir koruma desteği. Pandemi döneminde sıklıkla uyarı yapılan aldatıcı nitelikte sahte ürünlerinden kesinlikle değil. Ağız ve boğaz bölgesinde lokal antiviral etki sağlayan bu tıbbi ürünün, AB çapında ruhsat konusu tartışmaya değer görünüyor” dedi.
EU-wide licensing issue of medicinal lozenge with pomegranate peel discussed Commenting on the results of the research, German Prof. Dr. Martin Müller, said, “This lozenge is a powerful preservation supplement due to three precious plant extracts that directly increase their effect on the mucous membranes of the throat-nose-throat area. It is definitely not one of the deceptive fake products that are often warned during the pandemic period. The EU-wide license issue of this medicinal product, which provides local antiviral effect in the mouth and throat area, seems worthy of discussion.” Pharma
37
New Vitamin Source from Zade Vital! Zade Vital’den Yeni Vitamin Kaynağı! Effervescent vitamin C of Turkey’s wellness brand Zade Vital, helps to increase your resistance during seasonal changes. Zade Vital® offers a rich formula with the new Vitamin C combined content produced in GMP standards to support and protect the normal functioning of the immune system. Vitamin C, an essential vitamin for adult health; contributes to the immune system. It also contributes to normal energy generation metabolism and normal collagen formation, which is necessary for the normal function of the skin. The main active ingredient of the Standardized Olive Leaf extract in the formulation is oleuropein. It has been reported in scientific studies that oleuropein has an antiaging effect. Each effervescent tablet and / or sachet contains 1000 mg of vitamin C, 20 mg of olive leaf extract, 15 mg of Vitamin B12, and 10 mg of zinc, contributing to the normal function of the immune system with its rich content. Turkey’s wellness brand Zade Vital products, GMP (Good Manufacturing Practices / Good Manufacturing Practices) standards in production facilities made, Cold Press (Cold Press) method, is obtained naturally. The natural nutritional supplements of Zade Vital, which you can only access from pharmacies, are produced without any thermal or chemical processes, and contribute to the health and beauty of your skin in natural ways.
38 Pharma
Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası Zade Vital’in efervesan C Vitamini, mevsim değişikliklerinde de direncinizi arttırmaya destek oluyor. Bağışıklık sisteminin normal işleyişine destek olmak ve korunmak için Zade Vital®’in GMP standartlarında üretilen yeni C Vitamini kombine içeriği ile zengin bir formül sunuyor. Yetişkin sağlığı için gerekli bir vitamin olan C Vitamini; bağışıklık sistemine katkıda bulunur. Ayrıca normal enerji oluşum metabolizmasına ve cildin normal fonksiyonu için gerekli olan normal kollajen oluşumuna katkıda bulunur. Formülasyonda yer alan Standardize Zeytin Yaprağı ekstresinin ana etken maddesi oleuropeindir. Yapılan bilimsel çalışmalarda oleuropein’in yaşlanma karşıtı etkiye sahip olduğu bildirilmiştir. Her bir efervesan tablet ve/veya saşe 1000 mg C vitamini, 20 mg zeytin yaprağı ekstresi, 15 mg Vitamin B12, 10 mg çinko bulunan C Vitamini, zengin içeriğiyle bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunuyor. Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası Zade Vitalin ürünleri, GMP (Good Manufacturing Practices / İyi Üretim Uygulamaları) standartlarında üretim yapılan tesislerinde, Cold Press (Soğuk Press) yöntemiyle, doğal olarak elde ediliyor. Sadece eczanelerden ulaşabileceğiniz Zade Vital’in hiçbir ısıl veya kimyasal işlem görmeden üretilen doğal besin destekleri, cildinizin sağlığına ve güzelliğine doğal yollarla katkı sağlıyor.
Zade Vital Supports Children’s Development Zade Vital, Çocukların Gelişimine Destek Oluyor Supporting adding value to the energy of children naturally with the start of the new education period, Zade Vital Omega 3 Fish Oil is a candidate to be a companion of children in seasonal transitions… Omega 3 fish oil, which helps the physical and mental development of children, is offered in both capsule and syrup form. Fish oil containing the Omega 3 fatty acids EPA and DHA of marine origin helps to support brain, nerve and eye development in children. In clinical studies, it is stated that in addition to healthy growth of children, Omega 3 fish oil supplements can be used to support and strengthen the general system. When choosing omega 3 fish oil, it is necessary to pay attention to whether it contains ideal EPA - DHA ratios for children and whether it contains heavy metals. In addition, the form of fish oil is equally important… Fish oils are offered in two different forms as ethyl ester or triglyceride. The bioavailability of the triglyceride form appears to be quite high compared to the ethyl ester form. It is underlined that the fish oil recommended for children is in the form of triglycerides.
Yeni öğretim döneminin başlamasıyla beraber çocukların enerjisine doğal yollarla değer katmayı destekleyen Zade Vital Omega 3 Balık Yağı, mevsim geçişlerinde çocukların yol arkadaşı olmaya aday… Miniklerin fiziksel ve mental gelişimine yardımcı olan Omega 3 balık yağı hem kapsül hem de şurup formunda sunuluyor. Deniz kaynaklı Omega 3 yağ asitleri olan EPA ve DHA’yı içeren balık yağı; çocuklarda beyin, sinir ve göz gelişiminin desteklenmesine yardımcı oluyor. Yapılan klinik çalışmalarda çocukların sağlıklı büyümelerinin yanı sıra Omega 3 balık yağı takviyesinin genel sistemi desteklemek ve güçlendirmek amacıyla kullanılabileceği belirtiliyor. Omega 3 balık yağı seçiminde, çocuklar için ideal EPA – DHA oranları içerip içermediğine, ağır metal bulundurmadığına dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca balık yağının hangi formda olduğu da bir o kadar önemli… Balık yağları etil ester veya trigliserit olmak üzere iki farklı formda sunuluyor. Trigliserit formun biyo yararlanımı etil ester forma kıyasla oldukça yüksek olduğu görülüyor. Çocuklar için tercih edilmesi önerilen balık yağının ise trigliserit formda olmasının altı çiziliyor
Zade Vital, in cooperation with Ege University ARGEFAR, provides the right Omega 3 support with fish oil soft capsules and fish oil syrups produced in GMP standards based on the world’s important literature and guidelines.
Zade Vital, Ege Üniversitesi ARGEFAR ile işbirliği içinde dünyanın önemli literatür ve kılavuzlarını esas alarak GMP standartlarında ürettiği balık yağı yumuşak kapsül ve balık yağı şurupları ile doğru Omega 3 desteği sağlıyor.
Pharma
39
AstraZeneca and Kanserle Dans Foundation post “UMUT HEP CANLI” live broadcast AstraZeneca ve Kanserle Dans Derneği’nden: UMUT HEP CANLI Kanserle Dans Derneği tarafından AstraZeneca’nın koşulsuz desteğiyle düzenlenen “UMUT HEP CANLI” isimli yayında Prof. Dr. Özlem Er, kanser tedavisinde umut veren gelişmeleri hasta ve hasta yakınlarıyla paylaştı. Kanserle Dans Derneği’nin, kanser hastaları ve hasta yakınlarının uzmanlara sorularını yöneltmeleri için düzenlediği “UMUT HEP CANLI” Facebook yayınları serisinin son bölümü 55 bin kişiye ulaştı. Dernek kurucuları Ebru Tontaş ve Esra Ürkmez moderatörlüğünde gerçekleşen canlı yayının konuğu Acıbadem Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Özlem Er oldu. Kanserle Dans Derneği’nin Facebook hesabından yayınlanan, AstraZeneca’nın koşulsuz destek verdiği etkinlikte, Prof. Dr. Özlem Er, kanser tedavi sürecinde dikkat edilmesi gerekenleri, kanser tedavisinde umut veren gelişmeleri katılımcılarla paylaştı ve katılımcılar tarafından iletilen soruları cevapladı. Prof. Dr. Özlem Er shared promising developments in cancer treatment with patients and their relatives in the post, “UMUT HEP CANLI” organized by Kanserle Dans Foundation with the unconditional support of AstraZeneca. The last episode of the “HOPE HEP LIVE” Facebook broadcasts series organized by Kanserle Dans Foundation for cancer patients and their relatives to direct their questions to experts reached 55 thousand people. Prof. Dr. Özlem Er was the guest of the live broadcast, moderated by the founders of the Foundation, Ebru Tontaş and Esra Ürkmez. At the event, posted on the Facebook account of Kanserle Dans Foundation and supported by AstraZeneca, Prof. Dr. Özlem Er shared with the viewers the points to be considered in the cancer treatment process and the promising developments in cancer treatment and answered the questions posed by the viewers.
40 Pharma
Special for Those Who Want to Become a Mother
“Baby Diet” Anne Olmak İsteyenlere Özel “Bebek Diyeti” Son yıllarda gebelik isteyen çiftlere yumurta ve spermlerin sağlığını olumlu yönde etkileyen vitamin ve bazı besin maddelerini içeren ilaçlar öneriliyor. Oysa; çinko, andioksidanlar, arginin, karnitin, inositol, E vitamini, selenyum ve folik asit içeren bu takviyelerin, doğal besinlerle alınma şansı da olduğunu belirten Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk, gebelik planlayan çiftlere doğal beslenme tavsiyelerini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Dr. Funda Öztürk, Gynecology and Obstetrics Specialist, Acıbadem Kadıköy Hospital
In recent years, couples who want to get pregnant are recommended drugs containing vitamins and some nutrients that positively affect the health of eggs and sperm. Stating that whereas, these supplements, which contain zinc, antioxidants, arginine, carnitine, inositol, vitamin E, selenium and folic acid, also have a chance to be taken with natural foods, Dr. Funda Öztürk, Gynecology and Obstetrics Specialist, Acıbadem Kadıköy Hospital, explained natural nutritional advice to couples planning pregnancy, and made important warnings and suggestions. Zinc Today, most studies have revealed that in the case of zinc deficiency, follicle development is impaired during ovulation in women, resulting in smaller and less cellcounted eggs. This means poor quality eggs. It is also found that the damage of zinc deficiency affects the eggs earlier than expected and difficult to reverse. This situation is important for both natural pregnancy and IVF. Therefore, take care to consume zinc-rich foods such as wheat germ, pumpkin seeds, cashew nuts, peanuts, oats, kefir, yogurt, mushrooms, spinach, chicken, chickpeas and beef.
42 Pharma
Çinko Günümüzde çoğu çalışma, çinko eksikliği durumunda kadında yumurtlama sırasında folikül gelişiminin bozulduğunu; yumurtlama işleminin daha küçük ve az hücre sayısı olan yumurtalarla sonuçlandığını ortaya koymuş durumda. Bu da düşük kaliteli yumurta anlamına geliyor. Çinko eksikliğinin zararının, beklenenden daha önce ve geri dönüşü zor olarak yumurtaları etkilediği de tespit edilen bir durum. Bu durum hem doğal gebelik hem de tüp bebek için önem taşıyor. Bu nedenle, buğday rüşeymi, kabak çekirdeği, kaju fıstığı, yer fıstığı, yulaf, kefir, yoğurt, mantar, ıspanak, tavuk, nohut, dana eti gibi çinkodan zengin besinler tüketmeye özen gösterin. Arginin Arginin birden fazla vücut fonksiyonunda önemli rol oynayan, vücut için gerekli temel bir amino asit. Kan damarlarının genişlemesine neden olan bir kimyasal
gibi davranan arginin, cinsel organların içinden geçen kan dolaşımına yardımcı oluyor; sperm hareketliliğini ve bunların sayısını artırdığından erkeklerde kısırlığın tedavisinde kullanılıyor. En çok bulunduğu besin maddeleri ise hindi göğsü, tavuk, kabak çekirdeği, soya fasulyesi, fıstık, süt, spirulina ve nohut.
Arginine Arginine is an essential amino acid that plays an important role in multiple bodily functions. Arginine, which acts as a chemical that causes blood vessels to dilate, helps blood circulation through the genitals, increases sperm motility and their number, and is used in the treatment of infertility in men. The most common foods are turkey breast, chicken, pumpkin seeds, soybeans, peanuts, milk, spirulina and chickpeas. Carnitine Carnitine, which directly affects sperm motility, enables the transfer of fatty acids with the help of blood to the mitochondria known as the power plant of cells. Mitochondria turn these fats into energy by burning them and facilitate fat burning. While our body synthesizes some of the carnitine we need, it needs to take a significant part from outside. In order to meet this need, it is useful to include nutrients such as red meat, dairy products, fish, peanut butter, wheat and avocado in the diet. Inositol Inositol is known to have positive effects on egg quality in women of reproductive age. Gynecology and Obstetrics Specialist Funda Öztürk, said, “In polycystic ovary syndrome, which is an endocrine disorder affecting women especially in reproductive age, it has been determined that inositol intake improves the egg quality, increases the pregnancy rate and regulates the menstrual cycle.” and points out that if these problems are not treated or precautions are not taken, they can cause infertility in women. You can consume cabbage, legumes, beans, seeds, nuts, melons, bananas, raisins, citrus fruits, wheat, grains, oat flakes, wheat bran, brown rice, unrefined molasses, which are rich in inositol.
Karnitin Sperm hareketliliğini doğrudan etkileyen karnitin yağ asitlerinin kan yardımı ile hücrelerin enerji santrali olarak bilinen mitokondriye taşınmasını sağlıyor. Mitokondri aldığı bu yağları yakarak enerjiye dönüştürüyor ve yağ yakımını kolaylaştırıyor. Vücudumuz ihtiyacımız olan karnitinin bir kısmını sentezlemekle birlikte önemli bir kısmını dışarıdan almak ihtiyacı duyuyor. Bu ihtiyacı gidermek içinse beslenme düzeninde kırmızı et, süt ürünleri, balık, fıstık ezmesi, buğday ve avokado gibi besin maddelerine yer vermekte fayda var. İnositol İnositolün üreme çağındaki kadınlarda yumurta kalitesi üzerine pozitif etkiler gösterdiği biliniyor. “Özellikle üreme çağındaki kadınları etkileyen bir endokrin bozukluk olan polikistik over sendromunda inositol alımının yumurta kalitesini iyileştirdiği, gebelik oranında artış sağladığı ve menstrüel siklusu düzenlediği saptanmış durumda” diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Funda Öztürk, bu sorunların tedavi edilmediği ya da önlem alınmadığı durumda kadınlarda kısırlığa neden olabileceğine dikkat çekiyor. İnositolden zengin gıdalar olan lahana, bakliyat, fasulye, tohumlar, kuruyemiş, kavun, muz, kuru üzüm, narenciye, buğday, tahıl, yulaf gevreği, buğday kepeği, esmer pirinç, rafine edilmemiş pekmez tüketebilirsiniz. E Vitamini E vitamini en önemli antioksidanlardan birisi. Bu özelliği ile kısırlık riskini azaltıyor. Özellikle damar tıkanıklığına bağlı olarak yaşanan kısırlık probleminde E vitamini damar yüzeyini temizliyor ve kan dolaşımının artmasını sağlıyor.
Vitamin E Vitamin E is one of the most important antioxidants. With Pharma
43
Bu şekilde cinsel faaliyetleri kolaylaştırıyor. Ayrıca E vitamini libido seviyesini yükseltiyor. Unutulmaması gereken diğer bir önemli konu ise; çinko ile E vitamininin bir arada alınması durumunda hormon seviyesini yükseltip, üreme bezlerinin işlevini geliştirdiği. En iyi kaynakları: ayçiçeği, mısırözü ve pamuk yağı gibi bitkisel yağlar. Ayrıca fındık, badem ve ceviz gibi yağlı tohumlar ve susam gibi yağ miktarı yüksek olan besinlerde de yüksek miktarda bulunuyor.
this feature, it reduces the risk of infertility. Especially in the problem of infertility due to vascular occlusion, vitamin E cleans the vascular surface and increases blood circulation. In this way, it facilitates sexual activities. In addition, vitamin E increases the libido level. Another important issue that should not be forgotten is in case of taking zinc and vitamin E together, it increases the hormone level and improves the function of the reproductive glands. Best sources: vegetable oils such as sunflower, corn oil and cottonseed oil. It is also found in high amounts in oilseeds such as hazelnuts, almonds and walnuts and foods with high fat content such as sesame. Other Antioxidants Gynecology and Obstetrics Specialist Dr. Funda Öztürk said, “The oxidative stress that cannot be cleaned sufficiently or increases, causes damage to cells, tissues and organs. Suggesting that foods rich in antioxidants should be included in the diet against oxidative stress, Dr. Funda Öztürk said, “When this system is the reproductive system, infertility occurs.” And she adds that for vitamin C, citrus fruits, strawberries, broccoli, tomatoes, sweet peppers, mangoes, grapes, kiwi, asparagus, peas, parsley, watercress and spinach; tuna, cereals and sesame as sources of selenium; carrots and tomatoes for carotenes and also for Omega 3 and 6 flaxseed oil, fatty fish, walnuts, green leafy vegetables.
44 Pharma
Diğer Antioksidanlar Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk, “Yeterince temizlenemeyen ya da artış gösteren oksidatif stres, hücre, doku ve organlarda hasara neden oluyor. Bu sistem üreme sistemi olunca da kısırlık ortaya çıkıyor” diyor. Oksidatif strese karşı antioksidanlardan zengin besinlerin beslenme düzenine dahil edilmesini öneren Dr. Funda Öztürk, bu besinleri C vitamini için narenciye, çilek, brokoli, domates, tatlı biber, mango, üzüm, kivi, kuşkonmaz, bezelye, maydanoz, su teresi ve ıspanak; selenyum kaynağı olarak ton balığı, tahıllar ve susam; karotenler için havuç ve domates ve Omega 3 ve 6 için de ketentohumu yağı, yağlı balıklar, ceviz, yeşil yapraklı sebzeler olarak sıralıyor.
For Mothers Who Have Only Eyes for Their Children Amulet Series from Wee Baby!
Bebeğini Gözünden Bile Sakınan Annelere Wee Baby’den Nazar Boncuğu Serisi! Our newborn babies are without any doubt are the most precious ones for us. We always hear the phrase “Bless his cotton socks!” since they were born and always have amulets that carry the wisdom of thousands of years on them. Wee Baby garnishes its baby bottles, training cups, and pacifiers with amulets that are believed to protect people from bad energy and relieve everyone who sees it, and thus, it makes parents feel safe. Amulets are used for thousands of years in various cultures and in many useful ways and still protects their importance regarding as a symbol against bad energy today. In Anatolia, since the babies were thought of as defenseless, amulets are used everywhere from swaddling clothes to cribs. This fundamental symbol that includes a mystic power within its simplicity founds a way to itself in babies’ everyday things. The new Amulet series from Wee Baby designed just to protect babies from bad luck and transfers the belief and culture of thousands year of heritage to babies with good wishes and prayers. Amulet sometimes fascinated us on a masterpiece or impressed us with its simplicity and pureness and is now on baby bottles, training cups, and pacifiers to reflect our good wishes of thousands of years to our babies. You can visit http://www.weebaby.com.tr/ to get more information about the Amulet series of Wee Baby designed especially for our babies who mean the world for us. Burda Bebek Ürünleri (Burda Baby Products) includes WeeBaby and MyCey and Bebsi brands which are important mother and baby brands in Turkey and also is the distributor of the number 1 mother&baby products brand in England Tommee Tippee and also Kietla and Freeds.
Dünyaya gözlerini yeni açmış bebeklerimiz hepimizin koşulsuz şartsız en kıymetlisidir. Doğumlarından itibaren “Nazar değmesin” temennilerini duyar, binlerce yılın kadim bilgisini taşıyan nazar boncuğunu ne üstünden ne de eşyalarından eksik etmeyiz. Kötü enerjilerden koruduğuna inanılan, gördüğümüzde içimizi rahatlatan nazar boncuğunu biberon, alıştırma bardağı ve emzikten oluşan özel bir seriye taşıyan Wee Baby, anne babaların da güvende hissetmesini sağlıyor. Binlerce yıl boyunca farklı kültürlerde kullanılan ve kullanım biçiminde değişiklik olmadan günümüze gelen nazar boncuğu kötü enerjiye karşı bir simge olarak önemini korumaya devam ediyor. Anadolu’da bebeklerin savunmasız olduğuna inanıldığı için doğumundan itibaren kullanılan nazar boncuğu, kundaktan beşiğe her yerde kendini gösteriyor. Basitliğinin içinde gizemli bir güç barındıran bu önemli simge şimdi bebeklerin tüm gün kullandığı eşyalarında da yerini buluyor. Wee Baby’nin bebekleri nazardan korumak için özel tasarladığı yeni Nazar boncuğu serisi, binlerce yılın inanışını ve kültürünü iyi dilek ve temennilerle bebeklere aktarıyor. Kimi zaman bir ustalık eserinde görüp hayran kaldığımız kimi zaman da basitliği ve sadeliğiyle etkileyen nazar boncuğu biberon, alıştırma bardağı ve emziklerin üzerinde yerini alarak binlerce yılın iyi dileklerini bebeklerimize yansıtıyor. Wee Baby’nin gözümüzden sakındığımız bebeklerimiz için özel olarak hazırladığı Nazar Boncuğu serisi için http://www.weebaby.com.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Bünyesinde Türkiye’nin lider anne ve bebek ürünleri markalarından Wee Baby ile birlikte MyCey ve Bebsi markalarını bulunduran Burda Bebek Ürünleri, aynı zamanda da İngiltere’nin 1 numaralı anne bebek ürünleri markası olan Tommee Tippee’nin ve ayrıca Kietla ve Freeds’in distribütörlüğünü yapıyor. Pharma
45
Dalin Baby Cologne Provides Freshness and Hygiene for the Whole Family Dalin Bebek Kolonyası Tüm Aile İçin Ferahlık ve Hijyen Sağlıyor With its special formula, Dalin Baby Cologne protects the skin of babies and children, while providing comfort for the whole family and hygiene, which is the most important issue of the last months. Offering the scent of spring flowers and fresh fruits together, Dalin Baby Cologne appeals to all tastes with its five different varieties. Dalin Bıcı Bıcı In addition to Dalin Bıcı Bıcı Fragrance Baby Cologne with the unique scent of Dalin Shampoo, which is the most popular children’s fragrance, Dalin Jasmin Baby Cologne made of jasmine, magnolia and amber mixture, Dalin Daisy Baby Cologne, which is a unique combination of vanilla, iris flower and orange, Dalin Floral Baby Cologne with violet, jasmine and green apple and Dalin Ice Blue Baby Cologne consisting of bergamot, lily, and rhubarb, offer the pleasure of freshness and hygiene for the whole family. Easy to carry, offers practical use Providing ease of use and carrying with its spray headed practical packaging, Dalin Baby Cologne is beside the whole family whenever hygienic needs are felt, as well as cooling and refreshing on hot summer days. Especially during the pandemic period when the need for hygiene reaches its peak, it is among the other important features of Dalin Baby Cologne that it can be used as much as needed due to its easy transportation, not flowing into the bag and spraying system. Dalin Baby Cologne meets the need for hygiene at home, in the park, at work, in the nursery, and when entering public areas.
46 Pharma
Dalin Bebek Kolonyası, özel formülü ile bebek ve çocukların cildini korurken, tüm aile için ferahlık ve son ayların en önemli konusu olan hijyen sağlıyor. Bahar çiçeklerinin ve taze meyvelerin kokusunu bir arada sunan Dalin Bebek Kolonyası, beş farklı çeşidiyle de her zevke hitap ediyor. En sevilen çocuk kokusu olan Dalin Şampuan’ın benzersiz kokusuna sahip Dalin Bıcı Bıcı Kokusu Bebek Kolonyası’nın yanı sıra, yasemin, manolya ve amber karışımından oluşan Dalin Jasmin Bebek Kolonyası, vanilya, iris çiçeği ve portakalın eşsiz birleşiminden oluşan Dalin Daisy Bebek Kolonyası, menekşe, yasemin, yeşil elmadan oluşan Dalin Floral Bebek Kolonyası ve bergamot, zambak, ışgın otundan oluşan Dalin Ice Blue Bebek Kolonyası tüm aile için ferahlık ve hijyenin keyfini sunuyor. Kolay taşınabilir, pratik kullanım sunar Sprey başlıklı pratik ambalajıyla kullanım ve taşıma kolaylığı sağlayan Dalin Bebek Kolonyası, sıcak yaz günlerinde serinletip ferahlık vermenin yanı sıra, hijyen ihtiyacı hissedilen her an tüm ailenin yanında. Özellikle, hijyen ihtiyacının üst noktaya ulaştığı pandemi döneminde, rahat taşınması, çanta içerisine akmaması ve spreyli püskürtme sistemi nedeniyle tam ihtiyaç kadar kullanılabilmesi Dalin Bebek Kolonyası’nın diğer önemli özellikleri arasında yer alıyor. Dalin Bebek Kolonyası evde, parkta, iş yerinde, kreşte, toplu bulunulan alanlara girildiğinde hijyen ihtiyacını karşılıyor.
BEE’O Presents Its New Product All Natural Rash Cream! BEE’O’dan Doğal İçerikli Pişik Kremi Here is BEEO’s special new product BEEO’s Apibaby Rash Cream. Formulated with 100% natural and pure Anatolian propolis, is specially for the sensitive skin of your little ones. Diaper rash, which is one of the most common skin problems encountered by babies, can get super annoying for parents – and babies – from time to time. The rash usually shows itself with little red spots which can then get puffy in many different sizes. When it comes to preventing diaper rash, products that help prevent diaper rash are as prominent as the hygiene measures parents take. BEE’O, who is known for their 100% natural, healthy, and innovative bee products such as propolis, royal jelly, raw honey, pollen, bee bread, drops, sprays, syrups, tablets, and mixtures, delivers you their all new family member: BEE’O Apibaby Rash Cream and offers parents a safe option for preventing diaper rash.
Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü propolis üreticisi BEE’O tarafından bebeklerin hassas ciltlerine özel olarak geliştirilen BEE’O APIBABY Bebek Pişik Kremi, doğanın özünden gelen içeriğiyle annelerin vazgeçilmezi olacak… Bebeklerin en sık karşılaştıkları cilt problemlerinden biri olan pişik, zaman zaman ebeveynler için can sıkıcı boyutlara ulaşabiliyor. Kızarıklık ile başlayan pişik, ilerleyen boyutlarda kabarık bir görüntü alabiliyor. Pişiği önleme konusunda ise hijyen önlemleri kadar pişik oluşumunu önlemeye yardımcı ürünler de öne çıkıyor. Propolis, arı sütü, ham bal, polen, arı ekmeği gibi doğal arı ürünlerinden oluşan karışım, damla, sprey, şurup ve tablet formunda %100 doğal ve sağlıklı inovatif katma değerli ürünler sunan, Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü propolis üreticisi BEE’O, propolisli pişik kremi ile raflarda yerini alıyor. Ebeveynlere güvenle kullanabilecekleri bir seçenek sunuyor.
Your Baby’s Sensitive Skin is now Protected! BEE’O Apibaby Rash Cream, which is formulated with completely natural ingredients such as its propolis, zinc mineral, vitamin B5, and shea butter, helps prevent diaper rash by protecting the thin and delicate structure of the sensitive skin of babies with its gentle and safe content. The product, which can be applied as a thin layer to dry and clean skin your babies after each bath and diaper change, does not contain any parabens, parfume, or colorants.
Hassas Ciltler Koruma Altında Doğanın özünden gelen, tamamen doğal bileşenlerden üretilen BEE’O APIBABY Bebek Pişik Kremi, propolis, çinko minerali, B5 vitamini ve shea yağı içeriğiyle bebek cildinin ince ve hassas yapısını doğal dokusuyla korumaya alarak pişik oluşumunu önlemeye yardımcı oluyor. Her banyodan ve bez değişiminden sonra bebeğin kuru ve temiz cildine ince bir tabaka halinde uygulanabilen ürün, paraben, parfüm ve renklendirici içermiyor.
What is propolis? Propolis, consisting of the words pro (front) + polis (protector), is actually a disinfectant of the beehive. With this completely natural product that bees collect from the leaves, stems and buds of the plants, it first covers the honeycomb eyes and then the queen leaves the egg in the honeycomb eye. In this way, the egg develops with health. Bees also protect their honey, pollen, royal jelly with propolis. In addition to its antioxidant and antibacterial effect, propolis has antifungal, antiviral, antiinflammatory and antitumor effects as well. There are scientific studies that show positive effects when propolis is used as a support fort he treatment of many different diseases such as respiratory diseases, gastrointestinal diseases, oral mouth ulcer, wound, herpes and cancer.
Propolis nedir? Propolis arıların bitkilerden topladığı reçinemsi maddelerden meydana gelen ve bitki özlerinden kaynaklı polifenolleri yüksek oranda içeren doğal bir arı ürünüdür. Fenolik içeriği nardan 80 kat daha güçlü bir antioksidandır. Kovandan arılar her petek gözünü önce propolis ile kaplar, daha sonra üzerine yavrusunu, balını, arısütünü, polenini koyar. Böylece kovanda arının ürünleri bozulmadan saklanır ve arının yavrusu sağlıklı bir şekilde gelişir. Yani propolis kovanın ön koruyucusudur. Propolis, yüzeyi kaplama kaplama özelliği bu koruyucu etkiyi sağlar. Cilt üzerinde uygulandığında da benzer etkileri gösterir.
Pharma
47
Discover the Colorful World of Tommee Tippee Pacifiers Tommee Tippee Emziklerinin Renkli Dünyasını Keşfedin
Mothers and fathers are even happier when they see their babies calm and happy. The new Tommee Tippee pacifier line, which makes it easier for babies to smile and sleep, supports the natural oral development of babies with the symmetrical orthodontic baby-approved nipple, making it easier for babies to hold the pacifier in their mouth. The series includes pacifiers in different patterns and concepts, from space-themed fluorescent colors to eye-catching night pacifiers, to the Fun Style line designed with animal patterns in vivid colors. Tommee Tippee, which is the distributor of Burda Bebek, which is the largest domestic manufacturer of the sector, combines functionality and design with its new pacifier line. The pacifiers prepared in different colors, patterns and designs make it easier for babies to accept the pacifier with their symmetrical orthodontic shape accepted by babies and support natural oral development. Developed to transform hiccups and screams into calmness, smile and sleep, the series stands out with its eye-catching colors and pattern variety. All Tommee Tippee pacifiers have baby-approved nipple tips, making it easier to switch between other pacifiers. Tommee Tippee pacifiers, which stand out with nipples designed similar to a bottle tip to generate a more familiar feeling for babies, differ only with different concepts and promise a colorful and enjoyable experience to both babies and parents. Highlighter or plain Fun Style line pacifiers, which help to minimize the irritation that may occur on baby’s sensitive skin, provide an improved airflow with their perforated structure. Attracting attention with its vibrant colors, the line will attract the attention of families as well as babies with different animal patterns. Mothers who cannot give up animal patterns but prefer softer, pastel colors will prefer Anytime pacifiers. In addition to the Urban line, which adds a different look to the classic pacifier with its simple design, Night Pacifiers with sleepthemed moon and star patterns and fluorescent colors help parents by making the pacifier appear at night.
48 Pharma
Anneler ve babalar bebeklerinin sakin ve huzurlu gördüklerinde daha da mutlu olurlar. Bebeklerin hıçkırıklarını gülümseyemeye ve uykuya dönüştürmeyi kolaylaştıran yeni Tommee Tippee emzik serisi, bebekler tarafından kabul görmüş simetrik ortodontik emzik ucuyla bebeklerin doğal ağız gelişimi destekleyerek, emziği ağzında tutmasını kolaylaştırıyor. Seride uzay temalı fosforlu renkleriyle göz alan gece emziklerinden, canlı renklerde hayvan desenleriyle tasarlanan Fun Style serisine, farklı desen ve konseptlerde emzikler bulunuyor. Sektörün en büyük yerli üreticisi olan Burda Bebek Ürünleri’nin distribütörlüğünü yaptığı Tommee Tippee, geliştirdiği yeni emzik serisi ile fonksiyonelliği ve tasarımı bir araya getiriyor. Farklı renk, desen ve tasarımlarda hazırlanan emzikler, bebekler tarafından kabul görmüş simetrik ortodontik şekli ile bebeklerin emziği kabul etmesini kolaylaştırıyor ve doğal ağız gelişimini destekliyor. Hıçkırıkları ve çığlıkları sakinliğe, gülümsemeye ve uykuya dönüştürmek için geliştirilen seri, göz alıcı renkleri ve desen çeşitliliği ile de öne çıkıyor. Tüm Tommee Tippee emzikler bebek onaylı emzik ucuna sahip oldukları için diğer emzikler arasında geçiş yapmak da kolaylaşıyor. Bebekler için daha tanıdık bir his yaratmak için biberon ucuna benzer şekilde tasarlanan emzik uçlarıyla dikkat çeken Tommee Tippee emzikleri sadece farklı konseptleriyle birbirinden ayrışarak, hem bebeklere hem de ebeveynlere renkli ve keyifli bir deneyim vaat ediyor.
Fosforlu ya da sade Bebeğin hassas cildinde oluşabilecek tahrişleri en aza indirgemeye yardımcı olan Fun Style serisi emzikler ise delikli yapısıyla gelişmiş bir hava akımı sağlıyor. Canlı renkleriyle dikkat çeken seride birbirinden farklı hayvan desenleri de bebekler kadar ailelerinin de ilgisini çekecek. Hayvan desenlerden vazgeçemeyen ama daha soft, pastel renkleri tercih eden anneler ise Anytime emzikleri tercih edecek. Yalın tasarımıyla klasik emziğe farklı bir görünüm katan Urban serisinin yanı sıra uyku temalı ay ve yıldız desenli, fosforlu renklere sahip Gece Emzikleri de geceleri emziğin görünmesini sağlayarak anne babalara yardımcı oluyor.
Pfizer Turkey Received Bronze Prize of Stevie Awards with Online Training during Covid-19 Period Pfizer Türkiye, Covid-19 Dönemindeki Online Eğitimleriyle Stevie Bronz Ödülün Sahibi Oldu Pfizer Turkey won Stevie Bronze Prize of Stevie Awards for Great Employers, Most Valuable Employer in the EMEA / Europe, Middle East & North Africa Region, in which 700 nominations received from different parts of the world and these applications were evaluated by more than 90 jury members from all over the world! Pfizer Turkey was deemed worthy Bronze Prize of Stevie Awards “Most Valuable Employer – EMEA award with its online training program prepared for the East European by East European Training Team during Covid-19 period. The award program received 700 nominations from different parts of the world and these applications were evaluated by more than 90 jury members from all over the world. The Pfizer Training Team has expanded its training program by including internal trainers while designing online trainings within the framework of their areas of expertise. As part of this initiative, the education team designed and implemented the first online certification program developed in this region. Eastern Europe Education Team provided the followings within the scope of this training program; • 21 different trainings with 32.5 training hours • 5 articles and 4 online training platforms. Reaching more than 1000 nominations and receiving a feedback score of 4.4 out of 5, it contributed to the competence, commitment and motivation of the Eastern Europe region employees. Seda Tamur Oğralı, Pfizer Eastern Europe Education Leader, said, “We are very happy to be evaluated by more than 90 jury members from all over the world among 700 nominations at the Stevie Awards, one of the most popular awards in the world. At Pfizer, we work towards our goal, which we define as changing patients’ lives with groundbreaking innovations. In the Covid-19 period, we transformed our face-to-face training programs into online training in order to generate a work environment which focuses on the development of our employees and at the same time to maintain employee engagement and motivation. Thus, we tried to meet the needs that arose during this period. It is also a source of pride that these efforts have received very positive feedback from our employees and contributed to their participation in training and their motivation in such an extraordinary period.”
50 Pharma
Pfizer Türkiye, dünyanın farklı yerlerinden 700 başvurunun geldiği ve bu başvuruların dünyanın dört bir yanındaki profesyonellerden oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi tarafından değerlendirildiği Stevie Awards For Great Employers, Most Valuable Employer – EMEA / Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi En İyi İşveren kategorisinde bronz ödülünün sahibi oldu! Pfizer Türkiye, Eğitim departmanının bir parçası olduğu Doğu Avrupa Eğitim Takımı ile Covid-19 döneminde Doğu Avrupa bölgesine yönelik hazırladığı online eğitim programı ile Stevie Awards “Most Valuable Employer – EMEA / Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi En İyi İşveren” kategorisinde bronz ödüle layık görüldü. Söz konusu ödül programına dünyanın farklı yerlerinden 700 başvuru geldi ve bu başvurular dünyanın dört bir yanındaki profesyonellerden oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi tarafından değerlendirildi. Pfizer Eğitim Takımı, kendi uzmanlık alanları çerçevesinde online eğitimler tasarlarken iç eğitmenleri de sürece dahil ederek eğitim programını genişletti. Bu girişimin bir parçası olarak, eğitim ekibi bu bölgede geliştirilen ilk online sertifika programını tasarladı ve hayata geçirdi. Doğu Avrupa Eğitim Takımı bu eğitim programı kapsamında; • 32,5 eğitim saati ile 21 farklı eğitim • 5 makale ve 4 online eğitim platform erişimi sağladı. 1000’den fazla katılımcıya ulaşarak, 5 üzerinden 4,4’lük bir geri bildirim puanı alarak, Doğu Avrupa bölgesi çalışanlarının yetkinlik, bağlılık ve motivasyonuna katkıda bulundu. Pfizer Doğu Avrupa Eğitim Lideri Seda Tamur Oğralı, şunları söyledi: “Dünyanın en gözde ödüllerinden biri olan Stevie Awards’da 700 başvuru arasında, dünyanın dört bir yanındaki profesyonellerden oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi tarafından değerlendirilip bronz ödülünün sahibi olmaktan dolayı çok mutluyuz. Pfizer’de bizler çığır açan yeniliklerle hastaların hayatını değiştirmek olarak tanımladığımız amacımız doğrultusunda çalışıyoruz. Covid-19 döneminde de çalışanlarımızın gelişimine odaklanan bir çalışma ortamı yaratmak, aynı zamanda çalışan katılımını ve motivasyonunu sürdürmek için yüz yüze olan eğitim programlarımızı online eğitimlere dönüştürdük. Böylece bu dönemde ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamaya çalıştık. Bu çalışmalarımızın, çalışanlarımızdan da çok olumlu geri bildirimler alması, onların eğitimlere katılımlarına ve motivasyonlarına böyle olağanüstü bir dönemde katkıda bulunması ayrıca gurur verici.”
Generica Pharmaceutical Industry Changed Its Name To Genveon Generica İlaç İsmini Genveon Olarak Değiştirdi Providing innovative products for Turkey’s pharmaceutical market by indicating 161 per cent growth in total over the last two years by Generica Pharmaceuticals, entered a new conversion process. The goal of the company, which changed its name as the first step of its transformation and changed its name to Genveon, is growing at a rate of 258 per cent in total until the end of 2023, and ranking among the top 25 companies in the Turkey pharmaceutical market in 2025. Generica Pharmaceuticals Industry, one of the major players in the Turkey pharmaceutical sector, changed its name as “Genveon”. The company, which has recently grown rapidly with its wide product portfolio consisting of original, equivalent and OTC drugs in both acute and chronic markets, has accelerated its R&D center studies. The new name which brings the past and the future together Sharing his views on the subject, Alp Karaağaç, Genveon Pharmaceuticals Chairman and Founder said, “We have initiated a major transformation movement in our company in recent years and, we first changed our company name to “Genveon” in 2020. Genveon was born from the combination of our old name ‘Generica’ and the modern definition of innovation ‘Invention’. Our new name will bring our experience, trust, high quality culture and dynamism we have in the past together with innovation.” “Our goal is to grow at least 25 percent each year above the Turkish pharmaceutical market growth rate” Adding that he has been in the pharmaceutical industry for many years, Karaağaç said, “As Genveon, we plan to open up to new markets with new products and medicines. We performed a growth rate of 73 percent in Turkey’s pharmaceutical market in 2018, while we realized a growth rate of 51 percent in 2019. Our goal for the coming years is to grow at least 25 percent above the Turkish pharmaceutical market growth rate every year.”
Türkiye ilaç pazarına yenilikçi ürünler kazandırarak geçtiğimiz son iki yılda toplamda yüzde 161 büyüme gösteren Generica İlaç, yeni bir dönüşüm sürecine girdi. Dönüşümünün ilk adımı olarak isim değişikliğine giden ve ismini Genveon olarak değiştiren şirketin hedefi; 2023 yılı sonuna kadar toplamda yüzde 258 oranında büyümek ve 2025 yılında Türkiye ilaç pazarında ilk 25 şirketi arasında yer almak. Türkiye ilaç sektörünün önemli oyuncuları arasında yer alan Generica İlaç, ismini “Genveon” olarak değiştirdi. Hem akut hem de kronik pazarlarda orijinal, eş değer ve OTC ilaçlardan oluşan geniş ürün portföyü ile son dönemlerde hızlı bir büyüme gösteren şirket, Ar-Ge merkezi çalışmalarına hız verdi.
Alp Karaağaç, Genveon Pharmaceuticals Chairman and Founder
Geçmişi ve geleceği buluşturan yeni isim Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Genveon İlaç Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Alp Karaağaç, “Şirketimizde son yıllarda büyük bir dönüşüm hareketi başlattık ve 2020 yılında ilk olarak şirket ismimizi ‘Genveon’ olarak değiştirdik. Genveon, eski ismimiz olan ‘Generica’ ve yeniliğin günümüz tanımı ‘Invention’ terimlerinin birleşiminden doğdu. Yeni ismimiz, geçmişte elde ettiğimiz tecrübenin, güvenin, sahip olduğumuz yüksek kalite kültürü ve dinamizmin, inovasyonla buluşmasını yaşatacak” dedi. “Hedefimiz her yıl Türk ilaç pazarı büyüme oranının üstünde minimum yüzde 25 büyümek” Çok uzun yıllardır ilaç sektörü içerisinde olduğunu sözlerine ekleyen Karaağaç, “Genveon olarak değişimle birlikte yeni ürün ve ilaçlarla yeni pazarlara açılmayı planlıyoruz. Türkiye ilaç pazarında 2018 yılında yüzde 73, 2019 yılında ise yüzde 51 oranında büyüme gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıllardaki hedefimiz ise, her yıl Türk ilaç pazarı büyüme oranının minimum yüzde 25 üstünde büyümek” şeklinde konuştu.
Pharma
51
Happy Tales by Santa Farma! Santa Farma’dan Mutlu Masallar!
Santa Farma employees vocalized 100 fairy tales for Happy Tales project. Organized in cooperation with Laughter Heals Association, the project is intended to cheer up children who receive cancer treatment with fairy tales. Santa Farma employees took action for an extremely meaningful social responsibility project titled as Happy Tales under which they vocalized 100 fairy tales. The fairy tales confirmed by psychologists were vocalized by 58 volunteers from Santa Farma from home in order to cheer up children who are fighting cancer and make them smile with happiness. After adding music, Laughter Heals Association recorded the stories on mp3 players which were delivered to children who receive treatment at Paediatric Oncology and Haematology service in BAU Medical Park Göztepe Hospital. Children were content to listen to those nice tales which gave them moral support and helped them to enjoy their time. Santa Farma employees also shared their photos taken while they were vocalizing the fairy tales with the children.
52 Pharma
Santa Farma çalışanları, Mutlu Masallar projesi kapsamında 100 masal seslendirdi. Gülmek İyileştirir Derneği iş birliği ile hayata geçen proje kapsamında oluşturulan masal kayıtları, kanser tedavisi gören çocukların yüzünü güldürecek. Santa Farma çalışanları, son derece anlamlı ve ses getiren bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirerek, Mutlu Masallar projesi kapsamında 100 masal seslendirdi. Gönüllü 58 Santa Farma çalışanı, kanserle mücadele eden çocukların yüzlerine tebessüm kondurabilmek ve onları mutlu edebilmek için psikolog onaylı masalları evlerinden seslendirdiler. Gülmek İyileştirir Derneği tarafından üzerine müzik eklenen kayıtlar, mp3 çalarlara kaydedilerek; BAU Medical Park Göztepe Hastanesi Pediatrik Onkoloji ve Hematoloji bölümünde tedavi gören çocuklara ulaştırıldı. Çocuklar, bu güzel hediyeyle hem moral buldular hem de birbirinden güzel masallar dinleyerek keyifli vakit geçirdiler. Santa Farma çalışanları, masalları seslendirirken çektirdikleri fotoğrafları da çocuklarla paylaşmayı ihmal etmediler.
Regular Life Strengthens the Immune System Düzenli Yaşam, Bağışıklık Sistemini Güçlendiriyor Enfeksiyonlarla mücadelede çok önemli bir yeri olan bağışıklık sisteminin korunmasında yaşam şeklinin önemini vurgulayan uzmanlar, sihirli bir formül bulunmadığına dikkat çekiyor. Düzenli ve dengeli beslenme, düzenli uyku ve hareket etmenin bağışıklık sistemi üzerinde önemli etkileri olduğunu belirten uzmanlar, doğuştan gelen bağışıklık sistemini güçlendiren en önemli besinin anne sütü olduğunu vurguluyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer, enfeksiyonlarla mücadelede en önemli silahlardan biri olan bağışıklık sisteminin güçlü olmasının önemine işaret etti.
Dr. Songül Özer, Infectious Diseases and Microbiology Specialist, NPİSTANBUL Brain Hospital, Üsküdar Emphasizing the importance of lifestyle in the protection of the immune system, which has a very important place in combating infections, experts draw attention to the absence of a magic formula. Stating that regular and balanced nutrition, regular sleep and exercise have important effects on the immune system, experts emphasize that the most important food that strengthens the innate immune system is breast milk. Dr. Songül Özer, Infectious Diseases and Microbiology Specialist, NPİSTANBUL Brain Hospital, Üsküdar University pointed out the importance of a strong immune system, which is one of the most important weapons in fighting infections. The foundation of strong immunity is laid in infancy Emphasizing that the most important food that improves the innate immune system is breast milk, Dr. Songül Özer stated that a regular life also strengthens the immune system in the following years. Dr. Songül Özer said the following: “The longer a baby sucks breast milk, the stronger the innate immune system becomes. The first way to strengthen the immune system starts from infancy. Although our cells do not use supplements, vitamins and medicines, they are sufficient to protect us against many foreign bodies. However, in some cases, we weaken our immune system by consuming too much tea, coffee, cola drinks.
54 Pharma
Güçlü bağışıklığın temeli bebeklikte atılıyor Doğuştan gelen bağışıklık sistemini geliştiren en önemli besinin anne sütü olduğunu vurgulayan Dr. Songül Özer, ilerleyen yıllarda düzenli bir yaşamın da bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ifade etti. Dr. Songül Özer, şunları söyledi: “Bir bebek ne kadar uzun süre anne sütü emerse doğuştan bağışıklık sistemi o kadar güçlü oluyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin ilk yolu bebeklikten başlıyor. Sahip olduğumuz hücreler takviye besin, vitamin ve ilaçlar kullanmasak da birçok yabancı cisme karşı bizi korumaya yeterlidir. Ancak bazı durumlarda çok fazla çay, kahve, kolalı içecekler tüketerek biz kendi bağışıklık sistemimizi zayıflatıyoruz.
Packaged foods, sedentary life weaken the immune system We reduce our immunity by eating fast food, consuming packaged foods that we do not know what is inside, not exercising, not paying attention to our sleep, sleeping at 3-4 at night and waking up at noon, disrupting the whole biological rhythm. If we are not affected by external factors that much, our own immune system is actually enough to fight many microorganisms alone as long as we do not have cancer. “
Paketli gıdalar, hareketsiz yaşam bağışıklık sistemini zayıflatıyor Fast food yiyerek, içerisinde ne olduğunu bilmediğimiz paketli gıdaları tüketerek, egzersiz yapmayarak, uykumuza dikkat etmeyerek, gece 3-4’te uyuyup öğlen uyanarak bütün biyolojik ritmi bozarak bağışıklığımızı azaltıyoruz. Biz dış etkenlerden bu kadar etkilenmezsek kendi bağışıklık sistemimiz kanser olmadığımız sürece aslında birçok mikroorganizmaya karşı tek başına savaşmaya yeter.”
There is no immune booster drug Pointing out that there is no drug or syrup that will strengthen the immune system when used, Dr. Songül Özer said, “Returning from the mistakes made in nutrition and sleep pattern will normalize the functioning of the immune system. The biological rhythm of a normal person is to sleep at 23:00 to 23:30 in the evening and to get up at 08:00 in the morning. It is imperative to follow this rhythm. 30 - 60 minutes of walking should be done at a normal pace on a straight road, that is, the body, muscles and joints need to be worked. We need to consume foods that we know the source of. Of course, while doing these, he should not turn the event into an obsession. There is also a group that tries to consume everything organic. This approach is also wrong because we don’t know how organic those foods are. Above all, you need a balanced diet. In other words, we should consume certain amounts of every food, including fat, meat, vegetables and sugar. For those living in Istanbul, stress is a factor that destroys the immune system.”
Bağışıklık güçlendirici bir ilaç bulunmuyor Kullanıldığında bağışıklık sistemini güçlendirecek bir ilaç veya şurubun olmadığını işaret eden Dr. Songül Özer, “Beslenmede ve uyku düzeninde yapılan yanlışlardan dönmek, bağışıklık sisteminin çalışmasını normale çevirecektir. Normal bir insanın biyolojik ritmi akşam 23:00-23:30’da uyumak, sabah 08:00’de kalkmaktır. Bu ritme uymak şart. 30 – 60 dakika düz yolda normal tempoda yürüyüş yapılmalı yani vücudun, kasların ve eklemlerin çalıştırılması gerekiyor. Kaynağını bildiğimiz gıdaları tüketmemiz lazım. Tabi bunları yaparken olayı obsesyona dönüştürmemeli. Herşeyi organik tüketmeye çalışan bir grup da var. Bu yaklaşım da yanlış çünkü o besinlerin ne kadar organik olduğunu bilmiyoruz. Her şeyden önemlisi dengeli beslenmek lazım. Yani yağdan, etten, sebzeden ve şekerden de her gıdadan belli miktarlarda tüketmeliyiz. İstanbul’da yaşayanlar için stres bağışıklık sistemini yerle bir eden bir etken” dedi. Pharma
55
Recommendations to Strengthen the Immune System Bağışıklık Sistemini Güçlendirecek Öneriler Son dönemde herkes bağışıklık sistemini güçlendirecek yollar arıyor. Limon, portakal, bergamot gibi bitki kabuklarını kaynatıp tüketmenin yararlı olabileceğini söyleyen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, özellikle kronik hastalığı olanlar ve gebeler gibi özellikli gruplarda yer alan kişilerin bu ürünleri tüketmeden mutlaka hekimlerine danışmaları gerektiğinin altını çizdi. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, hastalıklardan korunmak için bağışıklık sisteminin sadece hastalık döneminde değil, her zaman güçlü tutulması gerektiğini söyleyerek, vücut direncini güçlendirmeye yardımcı olacak gıdalarla ilgili bilgi verdi.
Professor Dr. Gülçin Kantarcı, Obstetrician and Nephrologist Recently, everyone is looking for ways to strengthen the immune system. Stating that it may be beneficial to boil the peels of herbs such as lemon, orange and bergamot and consume them, Professor Dr. Gülçin Kantarcı, Obstetrician and Nephrologist, emphasized that people in particular groups such as those with chronic diseases and pregnant women should definitely consult their physicians without consuming these products. Yeditepe University Hospitals Internal Diseases and Nephrology Specialist Prof. Dr. Gülçin Kantarcı said that the immune system should be kept strong all the time, not only during the disease period, and gave information about the foods that will help strengthen the body resistance. “Consume foods containing vitamin C and zinc” Underlining the importance of proper nutrition to keep the immune system strong, Prof. Dr. Gülçin Kantarcı said, “It is correct to consume more foods containing vitamin C and zinc. The immune-boosting effects of ginger and turmeric, which are rich in vitamin C, have been scientifically proven. We see that ginger and turmeric are consumed by mixing with honey among the people. It is important to increase green tea consumption. Green tea is both an antioxidant and a good immune regulator.”
56 Pharma
“C vitamini ve çinko içerikli gıdaları tüketin” Bağışlık sistemini güçlü tutmak için doğru beslenmenin önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, “C vitaminli ve çinko içerikli gıdaları daha fazla tüketmek doğru. C vitamini bakımından zengin olan zencefil ve zerdeçalın bağışıklık güçlendirici etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Halk arasında da zencefil ve zerdeçalın bal ile karıştırılarak tüketildiğini görüyoruz. Yeşil çay tüketiminin artırılması önemli. Yeşil çay hem bir antioksidan, hem iyi bir bağışıklık düzenleyicidir” ifadelerini kullandı. Limon, portakal, bergamot gibi bitkilerin kabuklarını kaynatıp tüketmek gerektiğini vurgulayan Kantarcı, “Bitki kabuklarında çok güçlü polifenoller vardır.
Emphasizing that the peels of plants such as lemon, orange and bergamot should be boiled and consumed, Kantarcı said, “There are very strong polyphenols in the peel of plants. These polyphenols negatively affect the activities of viruses and prevent the virus from entering the cell. Some of these plant peels are lemon, orange, bergamot peels. If we add some honey to the drink we will make by boiling these peels for a few minutes, you will have a mixture that will strengthen the immune system.” “The most used food to strengthen the immune system: Honey” Pointing out that the use of natural honey is also important in terms of immunity, Kantarcı said: “Honey is one of the most used foods to strengthen immunity. It is important to use natural honey in this process. Also, foods such as carrots, garlic, lemon and arugula that we consume are foods that strengthen immunity and have very high antioxidant effects. Some of these foods have effects blocking the entry routes of the virus, and some have direct effects on the virus.” “Pregnant women should be careful while using ginger” Stating that it is necessary to use each food in sufficient amount, Kantarcı, Internal Medicine Specialist, Yeditepe University Hospital, said, “It is important how often and in what dosage the consumed foods will be used. Ginger, for example, should be consumed to fill a teaspoon. It is also important to consume ginger with honey or lemon. But above all, the important thing is a balanced and healthy diet. There is no reality that “Let me drink two tablespoons of turmeric a day, let me not be infected”. These foods should be consumed at regular intervals. Because foods and herbs can have negative effects as well as positive effects like medicines. For example, when ginger is used in high doses in pregnant women, it can cause miscarriage. For this reason, it should not be forgotten that herbal products are supportive and complementary, and the physician should be consulted before using them.”
Bu polifenoller virüslerin aktivitelerini olumsuz yönde etkiler ve virüsün hücre içerisine girmesini engeller. Bu bitki kabuklarından bazıları limon, portakal, bergamot kabuklarıdır. Bu kabukları birkaç dakika kaynatarak elde edeceğimiz içeceğe biraz bal eklersek, bağışlık sistemini güçlendirecek bir karışım elde etmiş olursunuz” dedi. “Bağışıklık sistemini güçlendirmede en çok kullanılan gıda: Bal” Doğal bal kullanımının da bağışıklık açısından önemli olduğuna dikkat çeken Kantarcı, şunları söyledi: “Bağışıklık güçlendirmek için en çok kullanılan gıdalardan biri de bal. Bu süreçte doğal bal kullanımı önemli. Yine tükettiğimiz havuç, sarımsak, limon ve roka gibi gıdalar bağışıklığı güçlendiren ve antioksidan etkileri çok yüksek olan gıdalarıdır. Bu gıdaların kiminin virüsün giriş yollarını engelleyici etkileri, kiminin de direkt virüs üzerine etkileri söz konusudur.” “Gebeler zencefil kullanırken dikkat etmeli” Her gıdayı yeterli miktarda kullanmak gerektiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Kantarcı “Tüketilen besinlerin hangi sıklıkla ve ne dozda kullanılacağı önemlidir. Örneğin zencefil, bir çay kaşığını dolduracak şekilde tüketilmelidir. Zencefilin bal veya limonla tüketimi de önemlidir. Ama her şeyden önce önemli olan dengeli ve sağlıklı beslenmektir. ‘Ben günde iki çorba kaşığı zerdeçal içeyim, bana virüs bulaşmasın’ diye bir gerçeklik yok. Bu gıdaları belli aralıklarla tüketmek gerekir. Çünkü gıdaların ve bitkilerin de ilaçlar gibi olumlu etkileri olduğu kadar olumsuz etkileri olabilir. Örneğin zencefil gebelerde yüksek dozda kullanıldığı zaman düşüğe sebep olabiliyor. Bu sebeple bitkisel ürünlerin destekleyici ve tamamlayıcı olduğu unutulmamalı, kullanmadan önce mutlaka hekime danışılmalı” dedi.
Pharma
57
Menarini Pharmaceutical Company Trusts Middle East and Africa Operations with Turkey Menarini İlaç, Ortadoğu ve Afrika Operasyonları Türkiye’ye Emanet
Having served as General Manager of İbrahim Etem – Menarini, Turkey’s first pharmaceutical company, since 2014, Uğur Bingöl will start to represent Menarini Middle East and Africa as General Manager in addition to Turkey as of September 1st. Italy’s largest pharmaceutical company, Menarini trusted the responsibility of 36 countries in three continents with Turkey via its restructuring.
58 Pharma
Türkiye’nin ilk ilaç firması İbrahim Etem – Menarini’de 2014 yılından bu yana Genel Müdürlük görevini üstlenen Uğur Bingöl, 1 Eylül itibariyle Türkiye’nin yanında Menarini Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nin de Genel Müdürü olarak görev yapacak. İtalya’nın en büyük ilaç firması Menarini, gerçekleştirdiği yeni yapılanma ile üç kıtada 36 ülkenin sorumluluğunu Türkiye’ye verdi.
İbrahim Etem – Menarini has been working with the vision “value for people” by putting people in the center since its foundation in Turkey and has become one of the leading pharmaceutical companies in Turkey’s pharmaceutical industry. In light of this, the company has added a new one to its achievements. Uğur Bingöl, who has been serving as General Manager of İbrahim Etem – Menarini since 2014, will also undertake the responsibility of General Manager for the Middle East and Africa operations of Menarini pharmaceutical company. Bingöl will assume the leadership of all strategies and commercial operations of Turkey, Middle East and Africa Region and serve as General Manager responsible for Turkey, Middle East and Africa. Sharing his excitement to lead a large team including the Africa and Middle East regions in addition to Turkey, Uğur Bingöl said, “As İbrahim Etem – Menarini with groundbreaking developments in its history, we have moved our success in Turkey beyond borders with our more than 100 million box production per year, over 1000 employees, our high performance sustained with our expert team and valuable human resources. It makes me proud to lead Africa and Middle East operations in addition to Turkey and have the opportunity to advance Turkey’s success in the pharmaceutical industry in the next period. My biggest goal is to continue our successful operations in Turkey and in other regions and sustain Menarini’s human-focused projects with the same devotion in the three regions”. Uğur Bingöl graduated from Boğaziçi University, Department of Business Administration in 1986 and completed his master’s degree (MBA) education at Koç University. Starting his professional career immediately after completing his undergraduate education, Bingöl served in the fields of imports, exports and commerce for nearly 2 years. In 1989, he stepped in the pharmaceutical industry as Group Product Manager at the MSD company. Later, he served as a senior manager in different business and treatment areas including Manager of Commerce and Foreign Relations and Director of Department in the same company for 25 years. In 2014, Bingöl joined Menarini as General Manager of Turkey operations. Uğur Bingöl currently serves in this position and at the same time, he is a Board Member of AIFD – Association of Research-Based Pharmaceutical Companies – and KIPLAS – Turkish Employers’ Association of Chemistry, Oil, Rubber and Plastic Industries. With this assignment, Uğur Bingöl will start to serve as General Manager of Menarini Turkey, Middle East and Africa in September.
Türkiye’de kurulduğu günden bu yana insanı merkeze koyarak “insan için değer” vizyonu ile çalışan ve Türkiye ilaç sektörünün öncü firmalarından biri olan İbrahim Etem – Menarini, başarılarına bir yenisini daha ekledi. İbrahim Etem - Menarini Genel Müdürlüğü’nü 2014 yılından bu yana sürdüren Uğur Bingöl, 1 Eylül itibariyle Menarini İlaç’ın Ortadoğu ve Afrika operasyonlarının da sorumluluğunu üstlenecek. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nin tüm strateji ve ticari operasyonlarının liderliğini üstlenecek olan Bingöl, Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nden sorumlu Genel Müdür olarak görev yapacak. Türkiye’nin yanı sıra, Afrika ve Ortadoğu bölgelerinin de dahil olduğu geniş bir ekibe liderlik edeceğiyle ilgili duyduğu heyecanı dile getiren Uğur Bingöl, “Tarihinde birçok ilklere imza atan İbrahim Etem – Menarini olarak yıllık 100 milyon kutunun üzerinde üretimimiz, 1000’in üzerinde çalışanımız, alanında uzman ekibimiz ile sürdürdüğümüz yüksek performansımız ve değerli insan kaynağımızla Türkiye’deki başarımızı sınır ötesine taşıdık. Bundan sonraki süreçte Türkiye olarak Afrika ve Ortadoğu operasyonlarına liderlik edecek olmak ve Türkiye’nin ilaç sektöründeki başarısını daha da ileriye taşıma fırsatı bulmak ayrıca gurur verici. Türkiye’deki başarılı operasyonlarımızı diğer bölgelerde de devam ettirmek ve Menarini’nin insan odaklı projelerini üç bölgede de aynı özveriyle sürdürmek ise en büyük hedefimdir” dedi. 1986 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olan Uğur Bingöl, yüksek lisans (MBA) eğitimini ise Koç Üniversitesi’nde tamamladı. Lisans eğitimini tamamladıktan hemen sonra iş hayatına atılan Bingöl, ithalat, ihracat ve ticaret alanlarında 2 seneye yakın görev yaptı. 1989 yılında ilaç sektörüne MSD firmasında Grup Ürün Müdürü olarak adım atan Bingöl, devamında ise aynı firmada Ticari ve Dış İlişkiler Müdürlüğü’nden, Bölüm Direktörlüğü’ne kadar birçok farklı iş ve tedavi alanlarında 25 yıl boyunca üst düzey yönetici olarak görev aldı. Bingöl, 2014 yılı itibariyle ise Menarini Türkiye operasyonlarına Genel Müdür olarak katıldı. Halen bu görevine devam eden Uğur Bingöl aynı zamanda AIFD – Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği ve KIPLAS – Türkiye Kimya Petrol Lastik ve Plastik Sanayi İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulları üyesidir. Uğur Bingöl bu atama ile Eylül ayından itibaren Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Genel Müdürlüğü pozisyonunu üstlenecektir.
Pharma
59
Senior Assignment at Menarini Pharmaceutical Company Menarini İlaç’ta Üst Düzey Atama Melis Aslanağı, who has been the Director of Human Resources in Turkey’s first pharmaceutical company Ibrahim Etem – Menarini since 2017, has been appointed to a high level international role, taking responsibility for the Middle East and Africa Region in addition to Turkey. With this organizational move in Menarini, Italy’s largest pharmaceutical company operating with over 17,600 employees in 140 countries, the Middle East and Africa regions are connected to Turkey. From now on, Melis Aslanağı will serve as Human Resources Director of Menarini Turkey, Middle East and Africa Region and will be responsible for management of all human resources operations. Melis Aslanağı expressed her excitement that she will take responsibility for 36 countries on 3 continents and will serve as Human Resources Director of Menarini Turkey, Middle East and Africa Region and said, “As Ibrahim Etem – Menarini, we continue to develop strategies that will create value for our company through our human focused works. I think we have achieved this success by keeping our value for people approach at the center of all our processes. We are delighted to have the chance to carry these successful works in Turkey to new regions now. With this new assignment, we will continue to create value for the three regions with our team”. Melis Aslanağı completed her undergraduate education in the Department of Psychology at Boğaziçi University and her master’s degree in Organizational Psychology at New York University. She also has the certificates of Senior Gestalt Manager Coaching and Organization and Relationship Systems Coaching. Having started her professional career in 1996, Aslanağı have been actively serving as mid-level and senior manager in the fields of human resources management, leadership development, coaching, organizational structure, change management, talent management, employee commitment and interfunctional internal communication management in different sectors such as durable consumption, service, telecom, pharmaceuticals and financial services for more than 20 years. Melis Aslanağı joined the İbrahim Etem – Menarini family as Turkey’s Human Resources director in 2017. With this assignment, Melis Aslanağı has been serving as the Director of Human Resources for Turkey, Middle East and Africa as of September.
60 Pharma
Türkiye’nin ilk ilaç firması İbrahim Etem – Menarini’de 2017 yılından bu yana İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapan Melis Aslanağı, Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nin de sorumluluğunu alarak üst düzey bir uluslararası göreve atandı. 140 ülkede 17.600’den fazla çalışanıyla faaliyet gösteren İtalya’nın en büyük ilaç firması Menarini’de gerçekleştirilen bu organizasyonel yapılanmayla birlikte Ortadoğu ve Afrika bölgeleri Türkiye’ye bağlandı. Bundan böyle Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapacak Melis Aslanağı tüm insan kaynakları operasyonlarının yönetiminden sorumlu olacak. 3 kıtada 36 ülkenin sorumluluğunu üstleneceği ve Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapacağı için duyduğu heyecanı dile getiren Melis Aslanağı, “İbrahim Etem – Menarini olarak insan odaklı çalışmalarımız sayesinde şirketimize değer yaratacak stratejiler geliştirmeye devam ediyoruz. İnsan için değer yaklaşımımızı tüm süreçlerimizin odağında tutarak bu başarıyı yakaladığımızı düşünüyorum. Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz bu başarılı çalışmaları şimdi yeni bölgelere taşıma şansı bulmak da oldukça mutluluk verici. Yeni görevlendirmeyle birlikte ekibimizle birlikte üç bölge için değer yaratmaya devam edeceğiz.” dedi. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde, master eğitimini ise New York Üniversitesi Organizasyonel Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Melis Aslanağı, aynı zamanda Üst Düzey Gestalt Yönetici Koçluğu ve Organizasyon ve İlişki Sistemleri Koçluğu sertifikalarına sahip. İş hayatına ilk olarak 1996 yılında atılan Aslanağı, 20 yılı aşkın süredir dayanıklı tüketim, servis, telekom, ilaç ve finansal hizmetler gibi farklı sektörlerde insan kaynakları yönetimi, liderlik gelişimi, koçluk, organizasyonel yapılanma, değişim yönetimi, yetenek yönetimi, çalışan bağlılığı ve fonksiyonlar arası iç iletişim yönetimi alanlarında orta ve üst düzey yöneticilik olmak üzere birçok aktif görevde yer aldı. Melis Aslanağı, İbrahim Etem – Menarini ailesine 2017 yılında Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü olarak katıldı. Melis Aslanağı bu atama ile Eylül ayından itibaren Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge İnsan Kaynakları Direktörlüğü pozisyonunu üstlenmiştir.
Burhan Hacı Named New General Manager of MSD Animal Health Turkey MSD Hayvan Sağlığı Türkiye’nin Yeni Genel Müdürü Burhan Hacı Oldu Burhan Hacı, yenilikçi sağlık çözümleri ve güçlü portföyü ile dünyanın önde gelen hayvan sağlığı şirketlerinden MSD Hayvan Sağlığı IRIST Bölgesi’nin (Türkiye, İsrail, İran) yeni Genel Müdürü oldu. Veteriner Hekim olan ve alanında doktorası bulunan Hacı, 20 yıl boyunca hayvan sağlığı şirketlerinde kazandığı genel, ticari, satış, pazarlama ve bölgesel deneyimi ile MSD Türkiye Hayvan Sağlığı organizasyonunun tümüne liderlik edecek. “Daha Sağlıklı Hayvanlar İçin Bilim” vizyonu ile hareket eden MSD Hayvan Sağlığı, Ruminant, Evcil Hayvan, Kanatlı Hayvan ve Balık türlerinin sağlığını iyileştirmeye yardımcı olan ve hayvan sahiplerine de fayda sağlayan ürünler üzerinde çalışıyor. Burhan Hacı is the new General Manager of MSD Animal Health IRIST Region (Turkey, Israel, Iran), a globally leading animal health company with its innovative healthcare solutions and solid portfolio. As a veterinarian holding a doctorate degree in his field, Hacı will lead the entire MSD Turkey Animal Health organization with his 20 years of experience in sales, marketing and general, commercial and regional management at various animal health companies. Acting with the vision of “Science for Healthier Animals”, MSD Animal Health works on products that help to improve the health of Ruminants, Pets, Poultry, and Fish species and to benefit animal owners.
Global Senior Assignment from Bayer Turk Bayer Türk’ten Global Üst Düzey Atama Ecz. Oya Gözeler, Radyoloji Türkiye ve İran Ülke Müdürü görevinden, Bayer Manyetik Rezonans Kontrast Madde Global Marka Takım Liderliği‘ne atandı. Bayer Türk Radyoloji Türkiye ve İran Ülke Müdürü Ecz. Oya Gözeler, yeni görevine atandı. Bayer Manyetik Rezonans Kontrast Madde Global Marka Takım Liderliği’ni üstlenen Gözeler, yeni görevinde MR görüntüleme kontrast maddelerinin marka değerini artırmak adına marka stratejileri ve yönetim konseptleri geliştirmede MR Kontrast Madde Global Marka Takım’ına liderlik edecek. Gözeler, Bayer içinde 15 yılı aşkın süren pazarlama ve satış deneyimi ile şirkete değer katmaya devam edecek. From her Radiology Turkey and Iran Country Manager position, Pharm. Oya Gözeler was appointed as the Global Brand Team Head Magnetic Resonance Contrast Agents at Bayer Healthcare. Pharm. Oya Gözeler, Country Head Radiology Turkey and Iran at Bayer Turk was appointed to her new position. Undertaking the Global Brand Team Head Magnetic Resonance Contrast Agents at Bayer Healthcare, Gözeler will lead MR Contrast Agents Global Brand Team for developing branding strategies and management concepts to increase the brand value of MR imaging contrast agents. Gözeler will continue to add value to the company with more than 15 years of marketing and sales experience within Bayer.
62 Pharma
Meet the Beauty where the continents meet! Kıtaların buluştuğu yerde güzellik ile buluşalım! 16-18 June / Haziran 2021 YESILKOY / Istanbul HALL 9 - 10 - 11 Follow us / Bizi takip edin
/beautyeurasia
/beauty_eurasia
/beautyeurasia
/beautyeurasia.com/Linkedin
Organiser / Organizatör