Pharma Turkey March 2020

Page 1

March - April 2020

All over the world for the health industry, the core of exports! İhracatın Kimyası, Sağlık Sektörü için Dünya’nın her yerinde


Adres: Ferhatpaşa Mah. Yeditepe Cd. 14. Sokak No: 11-13A 34888 Ataşehir / İSTANBUL Genel Merkez Tel.: +90 (216) 455 43 43

web: www.ankaferd.com.tr

Mail : info@andilac.com





Publisher

H. Ferruh IŞIK on behalf of İSTMAG Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. Managing Editor (Responsible) Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editors Duygu SAZAN duygu.sazan@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Graphic & Design Tayfun AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Foreign Relations Manager İsmail ÇAKIR ismail.cakir@img.com.tr IT Manager İMG Bilgi Teknolojileri web@img.com.tr Accounting Manager Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr Finance Manager Yusuf Demirkazık yusuf.demirkazik@img.com.tr Subscription İsmail ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr Head Office İHLAS MEDIA CENTER Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1 34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93 Printing İhlas Gazetecilik A.Ş Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza NO: 11/A 41 Yenibosna / İstanbul / TURKEY Tel: 0 212 454 30 00

Index İçindekiler

6 Abdi İbrahim Became the First Turkish Pharmaceutical Company to Sign the CEO Water Mandate Statement Abdi İbrahim, Ceo Water Mandate Bildirisini İmzalayan İlk Türk İlaç Şirketi Oldu

10

AIFD’s New Board of Directors Has Been Elected AIFD’nin Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi

12 Turkey Dental Sector Showed Up at AEEDC 2020 Fair for the Second Time Türkiye, Dental Sektörü İkinci Kez AEEDC 2020 Fuarı’nda Boy Gösterdi

14 BIOCODEX Walks Towards the Unknown with its Microbiota Vision Creating Global Solutions BIOCODEX, Mikrobiyota Vizyonu ile Bilinmeyene Yürüyor, Global Çareler Üretiyor

22 “Reverse Mentoring Program” Exclusive to AstraZeneca AstraZeneca is Ready for the Future with Generation Y AstraZeneca’ya özel “Tersine Mentorluk Programı” AstraZeneca Y Kuşağı ile Geleceğe Hazır

24 Gensenta Advances from Deep-Rooted Past to the Future of Health Gensenta, Köklü Geçmişinden Sağlığın Geleceğine İlerliyor

53 Repeat and Renew every day with Bepanthol’s New Ad Face Aslı Enver! Bepanthol’ün Yeni Reklam Yüzü Aslı Enver’le Her Gün Yeniden, Her Gün Yenilen!


Letter Fro m the Edito r

İlaç Üretenleriniz Çok Olsun! İnsanoğlunun tarihinin ilk gününden beri muhtaç olduğu şey sağlık, derdine derman bulduğu ise şifadır. Bu yüzdendir ki, dert arttıkça şifaya giden çareler de çoğalır. Günümüz teknolojik şartlarının hızlı ilerleyişini de düşünürsek, ilaç üretim endüstrisinin gelişimi, biyoteknolojik üretimdeki çalışmalar ve hatta yapay zekâ ile ilaç üretimi yapılması şifaya ulaşmanın dünya çapındaki önemine vurgu yapıyor. Geliştirilen ilaçlar, kimi zaman hastalıklara çare kimi zamansa bir önlem olabiliyor. İşte bu yüzden, Ar-Ge çalışmalarına yapılan yatırımlar hızlı bir şekilde artıyor ve sağlık endüstrisi dünyanın en büyük endüstrilerinden biri olma yolundaki adımlarını hızlandırıyor. Türkiye’de durum, dünyadakiyle paralel şekilde ilerliyor. Ülkemiz AB ülkeleri ile aynı standartlara sahip teknolojik bir düzeye ulaşmış durumda. 2013 yılı sonrasında ilaç sektörünün gelişimine yönelik uygulanan teşviklerin ise imalat tarafında önemli bir role sahip olduğu söylenebilir. Son yıllarda dünyanın biyoteknolojik ilaç üretimine yönelimi sonucunda, Türkiye de bu alandaki çalışma ve hedeflerini gözden geçirerek adımlarını sağlamlaştırdı. Bilindiği üzere, biyoteknolojik ilk ilaç üretimi 1928’de Alexander Fleming’in penisilini üretmesiyle gündeme geldi ve 1980’lerin başında rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen insan insüliniyle diyabet tedavisinde kullanıldı. Türkiye ise, 2018 yılı itibariyle biyoteknolojik ilaç üretim listesinde dünyadaki sayılı ülkeler arasında yer almayı başardı. Türkiye’deki birçok ilaç firması, yatırımlarını biyoteknolojik üretime kaydırdı ve bu alana yapılan toplam yatırımların tutarı 5 milyar Türk lirasını aştı. Araştırmanın, geliştirmenin, ön görünün, çalışmanın ve azmin olduğu her yerde mutlaka ki başarı da olur. Türkiye gibi başarılı ilaç firmalarının hizmet verdiği ülkelerde ise sağlık ihtiyacı, mutlak şifasını bulur… Bir sonraki sayımızda tekrar buluşuncaya dek sağlıkla kalın!

DUYGU SAZAN Editor

Many Happy Drug Producers! What mankind has been in need of since the first day of his history is health, and healing his problems is the way he has to find ways for. That is why, as the problem increases, the remedies that go to healing also increase. Considering the rapid progress of today’s technological conditions, the development of the pharmaceutical manufacturing industry, studies in biotechnological production, and even manufacturing with artificial intelligence emphasize the importance of achieving healing worldwide. Developed drugs can sometimes be a cure for diseases and sometimes a measure. This is why investments in R&D are growing rapidly, and the healthcare industry is stepping up its steps to become one of the largest industries in the world. Situation in Turkey, as in the world is progressing in parallel. Our country has reached a technological level with the same standards as EU countries. It can be said that the incentives applied to the development of the pharmaceutical sector after 2013 have an important role on the manufacturing side. As a result of the orientation of the biotechnological production of drugs in the world in recent years, Turkey has also strengthened its passing steps and objectives of the review work in this area. As it is known, the first biotechnological drug production came to the agenda in 1928 with Alexander Fleming producing penicillin and was used in the treatment of diabetes with human insulin produced with recombinant DNA technology in the early 1980s. In Turkey, the year 2018 was able to take place among the world’s few countries in biotechnological drug production list. many pharmaceutical companies in Turkey, slid to the biotechnological production of investment and the amount of total investment in this area has exceeded the 5 billion Turkish liras. Wherever there is research, development, foresight, work and perseverance, there is always success. In countries where health needs are served by the successful pharmaceutical companies, such as Turkey, finds the absolute healing... Pharma 5 See you our next issue, good bye!


Abdi İbrahim Became the First Turkish Pharmaceutical Company to Sign the CEO Water Mandate Statement Abdi İbrahim, Ceo Water Mandate Bildirisini İmzalayan İlk Türk İlaç Şirketi Oldu

Abdi İbrahim, playing a leading role in the field of sustainability, was included in an important declaration with its water efficiency studies. Abdi İbrahim was among the supporters of the CEO of Water Mandate, the UN Global Compact (UNGC) initiative, and was among the first companies to achieve this success in the Turkish pharmaceutical industry. Abdi İbrahim, which has been working for 108 years without losing his passion for “improvement” to contribute to a better and happier life every day, takes an important step towards improving the “future” and “the world”, became among the signers of Mandate CEO Water, the initiative of the United Nations Global Compact. Thus, it became the first Turkish pharmaceutical company to join the CEO Water Mandate signers. Leading the sector in this field, Abdi İbrahim joins CEO Water Mandate supporters and supports sustainable water policies and practices with a global commitment. The company will prepare the water usage values according to the criteria deemed appropriate by the Water Mandate initiative and will report annually. With this declaration, Abdi İbrahim, a stakeholder of an important international initiative on water, will support the water conservation policies carried out simultaneously all over the world with company commitments.

6 Pharma

Sürdürülebilirlik alanında öncü rol oynayan Abdi İbrahim, su verimliliği çalışmalarıyla önemli bir bildiriye dahil oldu. Abdi İbrahim, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC) girişimi olan CEO Water Mandate destekçileri arasına girerek, Türk ilaç sektöründe bu başarıyı elde eden ilk şirket olarak yer aldı. Her gün milyonlarca insanın daha iyi ve mutlu bir yaşam sürmesine katkıda bulunmak için “iyileştirme” tutkusunu hiç kaybetmeden 108 yıldır çalışmalarını sürdüren Abdi İbrahim, “geleceği” ve “dünyayı” iyileştirmek yolunda önemli bir adım atarak, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi girişimi olan CEO Water Mandate’nin imzacıları arasında yer aldı. Böylece CEO Water Mandate imzacıları arasına katılan ilk Türk ilaç şirketi oldu. Sektörüne bu alanda da öncülük eden Abdi İbrahim, CEO Water Mandate destekçileri arasına katılarak sürdürülebilir su politikaları ve uygulamalarını küresel ölçekte bir taahhüt ile destekliyor. Şirket, su kullanım değerlerini Water Mandate insiyatifinin uygun gördüğü kriterlere göre hazırlayacak ve yıllık olarak raporlayacak. Bu bildiriyle su konusunda önemli uluslararası bir inisiyatifin paydaşı olan Abdi İbrahim, dünyanın her yerinde eş zamanlı olarak sürdürülen su koruma politikalarına, şirket taahhütleriyle destek verecek. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Abdi İbrahim Kamu İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü Dr. M. Oğuzcan Bülbül, “Tüm canlılar için vazgeçilmez bir doğal kaynak olan su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamak şirketlerin büyük bir sorumluluğu haline geldi. Gelecek nesiller için en kıymetli miraslardan biri olan suya sahip çıkmak hepimizin görevi. Abdi İbrahim olarak bu sorumluluk bilinciyle, bütünsel bir strateji izliyoruz. Sürdürülebilirlik Raporumuzun ana performans kriterleri arasında yer alan etkin geri kazanım yöntemleriyle su tüketiminin azaltması konusu bizim için büyük önem taşıyor. Bu kapsamda 2012-2016 yılları arasında 46.524 m³ olarak sağlanan su tasarrufu, 2017’de belirli ürünlerde kampanya sayılarının artırılması ve mikrobiyolojik testlerin


Abdi İbrahim Public Relations and Corporate Communications Director, who made evaluations on the subject, M. Oğuzcan Bülbül said “It has become a major responsibility of companies to ensure the sustainability of water resources, an indispensable natural resource for all living things. It is our duty to protect water, one of the most precious heritages for future generations. As Abdi İbrahim, with this awareness of responsibility, we follow a holistic strategy. The issue of reducing water consumption with effective recovery methods, which are among the main performance criteria of our Sustainability Report, is of great importance to us. Within this scope, water savings of 46,524 m³ between 2012 and 2016 increased by 47 thousand m³ by increasing the number of campaigns in certain products and decreasing microbiological tests at 7 water points, and it reached to 47.621 m³ in 2018 by increasing by 1,050 m³ with a decrease of certain products. As part of our awareness of water efficiency, we are proud to be the first Turkish pharmaceutical company to be among the signers of the CEO Water Mandate, the United Nations Global Compact initiative. With this step, we will support global water conservation policies. We believe that this initiative will provide important support for water management. We hope that he will set an example for our industry”. 7 su noktasında azaltılmasıyla 47 bin m³, 2018 yılında ise belirli ürünlerde yıllık üretim sayısının azaltılmasıyla 1.050 m³ artarak toplam 47.621 m³’e ulaştı. Su verimliliği konusundaki farkındalığımız çerçevesinde, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi girişimi olan CEO Water Mandate’nin imzacıları arasında yer alan ilk Türk ilaç şirketi olmaktan gururluyuz. Bu adımla birlikte küresel anlamda su koruma politikalarını da destekler hale geleceğiz. Bu girişimin su yönetimi konusunda bize önemli destek sağlayacağına inanıyoruz. Umarız sektörümüze de örnek olur” dedi.

Pharma

7


Drug Production in Turkey Türkiye’de İlaç Üretimi The world pharmaceutical industry is working fast Dünya ilaç endüstrisi, sağlık ve tıp alanında şu to find solutions to diseases that have not been ana kadar çaresi bulunamamış hastalıklara karşı remedied so far in the field of health and medicine. çözüm üretmek için büyük bir hızla çalışmakta. Pharmaceutical research and development works İlaç araştırma, geliştirme çalışmaları her alanda available in all areas. We see that Turkey activities of gelişmekte. Türkiye’de de ilaç araştırma geliştirme drug research and development increase every day faaliyetlerinin her geçen gün, katlanarak arttığını exponentially. The vision of facilitating the access görmekteyiz. Ülkemizdeki hastaların, yenilikçi of patients in our country to innovative drugs and ilaçlara ve tedavilere erişimlerinin kolaylaştırılması treatments is an indicator of this development. vizyonu da bu gelişmenin bir göstergesi. Considering that the patients are always at the center Sağlık sisteminin odağında her zaman hastaların of the health system, our organizations aiming to offer var olduğunu dikkate alarak, ileri teknolojilerle advanced treatments with advanced technologies make geliştirilmiş tedaviler sunmayı hedef edinen our industry very excited and hopeful for the future. kuruluşlarımız varlığı, sektörümüzü oldukça heyecanlandırarak gelecek açısından Drug production in Turkey is an important umutlandırmakta. Türkiye’de ilaç üretiminin progress for both meeting the demand hem yurt içi talebi karşılamak hem de ihracatta of domestic market and also adding önemli mesafeler kat etmek amacıyla significant in exports. konumlanıyor olması ise oldukça önemli bir The 8th Pharmaceutical Chemistry gelişme. Congress, where scientists, Bilim insanları, ilaç endüstrisi araştırmacı pharmaceutical industry ve personelleriyle, bu alanda tüm researchers and staff will paydaşların bir araya geleceği ve come together and have the yeni iş birlikleri kurma imkanına opportunity to establish new erişebileceği, Pharma Turkey collaborations in this field, dergisinin de basın sponsoru and where Pharma Turkey olduğu 8. İlaç Kimyası is the press sponsor, will Kongresi, 27 Şubat- 01 be held in Antalya between Mart 2020 tarihleri arasında February 27 and March 01, Antalya’da gerçekleşiyor 2020. olacak. As Pharma Turkey magazine, Pharma Turkey dergisi olarak we congratulate March 14 sağlık sektörümüzün 14 Mart Medical Day of our health Tıp Bayramını tebrik ediyoruz. sector. Stay healthy by the Pharma Turkey dergisinin time we meet again with Mayıs-Haziran 2020 sayısında the May-June 2020 issue of Recep Aslantas buluşuncaya kadar esen kalın. Pharma Turkey magazine. Coordinator

8 Pharma


14 - 16 September 2020 | Abu Dhabi, UAE Your regional partner for innovation & networking in pharma

14 – 15 September 2020 I Abu Dhabi, UAE

Your regional partner for innovation & networking in pharma

The ONLY event in the region dedicated to pharmaceutical manufacturing Connecting local, regional and international professionals from across the entire pharma supply chain, from ingredients to finished product distribution, the event is your partner in accessing the Middle East & Africa pharma market through a cost-effective platform.

4,900+

98

5 events

2 days

attendees

countries participating

in 1 location

of business, learning & networking opportunities

Book your stand at: gotocphi.com/mea2020

For more information contact: salesoperations@ubm.com / cigdem.celen@informa.com or visit gotocphi.com/mea2020


AIFD’s New Board of Directors Has Been Elected AIFD’nin Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi

The 17th Ordinary General Assembly Meeting of the Research-Based Pharmaceutical Companies Association (AIFD) was held on 14 February. In the General Assembly, the permanent and alternate members of AIFD’s new term management and supervisory board were determined. AbbVie Turkey General Manager Dr. Mete Hüsemoğlu was elected Chairman of the AIFD Board of Directors. The 17th Ordinary General Assembly of the ResearchBased Pharmaceutical Companies Association (AIFD) was held on 14 February in Istanbul. In the General Assembly, new board of directors and members of the supervisory board of the association were elected. As a result of the distribution of duties at the first meeting of the new board of directors, Dr. Mete Hüsemoğlu was elected Chairman of the Board. New board members of the new term are as follows: Ali Cem Öztürk (Sanofi), Avinash Potnis (Novartis), Burak Cem (Novo Nordisk), Jose Daniel Lucas Guerrero (Lilly), Mustafa Cem Açık (Pfizer), Natasa Klicko (Roche), Renan Özyerli (MSD), Selim Giray (GSK), Serhat Mete Hüsemoğlu (AbbVie), Şehram Zayer (Merck) and Uğur Bingöl (İ.E Menarini) were selected. The AIFD Auditing Board consists of Demet Russ (Johnson & Johnson), Muhittin Bilgütay (Bausch + Lomb) and Serkan Barış (AstraZeneca). At the AIFD General Assembly, the 2019 activities of the association were evaluated and priorities for 2020

10 Pharma

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AIFD) 17’nci Olağan Genel Kurul toplantısı 14 Şubat’ta gerçekleştirildi. Genel Kurul’da AIFD’nin yeni dönem yönetim ve denetim kurulu asil ve yedek üyeleri belirlendi. AbbVie Türkiye Genel Müdürü Dr. Serhat Mete Hüsemoğlu AIFD Yönetim Kurulu Başkanı seçildi. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AIFD) 17’nci Olağan Genel Kurulu, 14 Şubat’ta, İstanbul’da yapıldı. Genel Kurul’da, derneğin yeni dönem yönetim kurulu ve denetleme kurulu üyeleri seçildi. Yeni yönetim kurulunun ilk toplantısında yapılan görev dağılımı sonucunda, Dr. Serhat Mete Hüsemoğlu Yönetim Kurulu Başkanı seçildi. Yeni dönemde AIFD Yönetim Kurulu üyeleri olarak Ali Cem Öztürk (Sanofi), Avinash Potnis (Novartis), Burak Cem (Novo Nordisk), Jose Daniel Lucas Guerrero (Lilly), Mustafa Cem Açık (Pfizer), Natasa Klicko (Roche), Renan Özyerli (MSD), Selim Giray (GSK), Serhat Mete Hüsemoğlu (AbbVie), Şehram Zayer (Merck) ve Uğur Bingöl (İ.E Menarini) seçildi. AIFD Denetleme Kurulu ise Demet Russ (Johnson & Johnson), Muhittin Bilgütay (Bausch+Lomb) ve Serkan Barış (AstraZeneca) isimlerinden oluşuyor. AIFD Genel Kurulu’nda ayrıca, derneğin 2019 faaliyetleri değerlendirilerek, 2020 yılına dair öncelikler görüşüldü. Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Dr. Mete Hüsemoğlu, AIFD’nin kuruluşundan bu yana “Türkiye’deki hastaların yenilikçi ilaçlara ve tedavilere erişimlerini artırmak, iyileştirmek ve sağlık alanında etik ve şeffaf bir


were discussed. Speaking at the opening speech of the General Assembly. Mete Hüsemoğlu stated that the foundation of AİFD “works to improve patients’ access to innovative medicines and treatments in Turkey, provide ethical and transparent business and work environment in the healthcare field, and in line with the vision as well as with a constructive approach, we try to contribute to our country’s growing healthcare and economy in partnership with stakeholders and will continue to do so in the future.” Hüsemoğlu noted that drug research and development improved in every sense that the results of these developments would be seen in Turkey,too. Saying that personalized treatments, gene treatments and advanced treatments will be on the agenda, Hüsemoğlu said, “The pharmaceutical industry is currently working at an incredible pace to produce solutions to diseases and unmet needs in the field of health and medicine. In 2020 and the following few years, we will witness important developments and innovations both in Turkey in the world of medicine which will provide solutions for the unmet needs of patients and submit to the service of humanity.” “As we always say, there are always patients at the center of the healthcare system. As stakeholders of this system, our reason for being is to create value for the patient. In 2020, it will be our priority to keep patients in our focus and increase their access to the best and advanced treatments,” he added. While ending his speech, Hüsemoğlu congratulated the new board members and stated that he firmly believed that AIFD would continue to contribute increasingly to the healthcare industry and economy of our country in 2020.

iş ve çalışma ortamı sağlamak” vizyonu doğrultusunda, yapıcı bir yaklaşımla, paydaşlarıyla ortaklaşa, ülkemizin sağlık ve ekonomisine artan şekilde katkıda bulunmaya çalıştığını ve gelecekte de bunu sürdüreceğini belirtti. Hüsemoğlu, ilaç araştırma geliştirme çalışmalarının her açıdan geliştiğine dikkat çekerek, bu gelişmelerin sonuçlarını Türkiye’de de göreceğimizi belirtti. Kişiselleştirilmiş tedaviler, gen tedavileri ve ileri teknoloji ile geliştirilmiş tedavilerin daha çok gündemde yer alacağını söyleyen Hüsemoğlu, “İlaç endüstrisi şu anda sağlık ve tıp alanında henüz çaresi bulunamamış hastalıklara ve karşılanmamış ihtiyaca yönelik çözüm üretmek için inanılmaz bir hızla çalışıyor. 2020 ve takip eden birkaç yıl içerisinde bu anlamda çok önemli gelişmelerin yaşanacağını ve yeniliklerin hem Türkiye’de hem de dünyada tıbbın ve hastaların karşılanmayan ihtiyaçlarına çözüm sağlamak üzere, insanlığın hizmetine sunulacağını göreceğiz. Hep dile getirdiğimiz gibi sağlık sisteminin odağında her zaman hastalar vardır. Hepimiz bu sistemin paydaşları olarak hastaya değer yaratmak için varız. 2020’de de hastaları hep odağımızda tutarak, onların en iyi ve ileri tedavilere erişimini artırmak önceliğimiz olacak.” dedi. Hüsemoğlu konuşmasına son verirken, yeni yönetim kurulu üyelerini tebrik etti ve 2020 yılında da AIFD’nin, ülkemizin sağlık ve ekonomisine artan şekilde katkıda bulunmaya devam edeceğine inancının sonsuz olduğunu ifade etti. Pharma

11


Turkey Dental Sector Showed Up at AEEDC 2020 Fair for the Second Time Türkiye, Dental Sektörü İkinci Kez AEEDC 2020 Fuarı’nda Boy Gösterdi Dental sektörüne yönelik Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya bölgesinin en önemli fuarı olan AEEDC Dubai 2020, 4-6 Şubat 2020 tarihleri arasında Dubai’de gerçekleştirildi. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) organizatörlüğünde ve Diş Malzemeleri Sanayici ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD) iş birliği ile bu yıl ikinci kez Türkiye milli katılım organizasyonu gerçekleştirilen fuarda toplam 34 firma Türkiye’yi temsil etti.

Adil Pelister, President of IKMIB AEEDC Dubai 2020, which is the most important fair of the Middle East, North Africa and South Asia region for the dental sector, was held in Dubai between 4-6 February 2020. A total of 34 companies represented Turkey at the fair with the Turkey’s national participation organization for second time this year organized by Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters ‘Association (IKMIB) and in cooperation with Dental Materials and Industrialist and Businessmen’s Association (DİŞSİAD). AEEDC Dubai 2020 fair, organized for the 24th time this year, was held in Dubai on February 4-6 with the participation of approximately 4 thousand brands. Turkish companies introduced their state-of-the-art products to buyers from different parts of the world, which was visited by 55 thousand people from 155 countries. A total of 34 Turkish companies with 18 of companies with national participation for the second time this year of IKMIB and DİŞSİAD and 16 of companies on an individual basis participated in the show. In the fair, which showed great interest in Turkish products, Dubai Consul General Mustafa İlker Kılıç, Dubai Trade Attaché Ahmet Canlı and Hasan Önal, DİŞSİAD President Erkan Uçar and TİM Delegate Adil Boz wished success to the participants. Stating the importance of the fair for the dental sector,

12 Pharma

Bu yıl 24’üncüsü düzenlenen AEEDC Dubai 2020 fuarı, 4-6 Şubat tarihleri arasında yaklaşık 4 bin markanın katılımıyla Dubai’de gerçekleştirildi. 155 ülkeden yaklaşık 55 bin kişi tarafından ziyaret edilen fuarda Türk firmaları, son teknolojiye sahip ürünlerini dünyanın farklı noktalarından gelen alıcılara tanıttı. İKMİB organizatörlüğünde DİŞSİAD iş birliğiyle bu yıl ikinci defa Türkiye milli katılım organizasyonu gerçekleştirilen fuara, milli katılım ile 18 firma ve bireyselde 16 firma olmak üzere toplam 34 Türk firması katılım gösterdi. Türk ürünlerine yoğun bir ilgi gösterilen fuarda, Dubai Başkonsolosu Mustafa İlker Kılıç, Dubai Ticaret Ataşeleri Ahmet Canlı ve Hasan Önal, DİŞSİAD Başkanı Erkan Uçar ve TİM Delegesi Adil Boz firmaları ziyaret ederek katılımcılara başarılar diledi. Fuarın dental sektörü açısından önemine değinen İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Bu yıl ikinci kez İKMİB ve DİŞSİAD iş birliği ile Türkiye milli katılım organizasyonunu düzenlediğimiz AEEDC Dubai 2020 fuarı,


Adil Pelister, President of IKMIB said, “This AEEDC Dubai 2020 fair, we have organized the Turkey national participation organization for the second time with IKMIB and DİŞSİAD cooperation, is one of the world’s largest dental exhibition. As Turkey Pavilion with 216 square meters we participated in the fair displaying dental products, instruments and equipment, our total of 34 companies and 18 of them with national participation this year. There is a very high interest in Turkish products in this region and there are potential cooperation opportunities. We attach importance to participation in the fair in order for our exporters in the sector to use these opportunities. As IKMIB, we will continue to be with our exporters.”

dünyanın en büyük dental fuarlarından biri. Dental ürün, cihaz ve ekipmanların sergilendiği fuara bu yıl, Türkiye Pavilyonu olarak 216 metrekare ile ve 18’i milli katılım olmak üzere toplam 34 firmamız ile katılım sağladık. Bu bölgede Türk ürünlerine karşı oldukça yüksek bir ilgi var ve potansiyel iş birliği fırsatları bulunuyor. Sektördeki ihracatçılarımızın bu fırsatları değerlendirebilmesi açısından fuara katılımı önemsiyoruz. İKMİB olarak ihracatçılarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Pharma

13


BIOCODEX Walks Towards the Unknown with its Microbiota Vision Creating Global Solutions BIOCODEX, Mikrobiyota Vizyonu ile Bilinmeyene Yürüyor, Global Çareler Üretiyor ‘Probiyotik’ kavramını birçok defa duyduk. Bazılarımız araştırdık, bazılarımız satın aldık ve bazılarımız da kullandık. Peki, tüm bunları belirli bir bilinç doğrultusunda mı yaptık ya da bu konuda bildiklerimiz ne kadar doğru? Tüm bu sorular zihnimizi kurcalarken probiyotik kavramı evrilerek ‘Mikrobiyota’ seviyesinde kendinden bahsettirmeye başladı. Dünyada ‘Mikrobiyota’ araştırmaları trend haline gelmişken, Biocodex de yatırım rotasını bu yöne çevirdi ve bu alanda lider olma vizyonunu açıkladı. Biocodex’in global adımlarını ve Türkiye yatırım hedeflerini Firma Genel Müdürü Önder Işınay’dan dinledik… We’ve heard the word “probiotics” many times. Some of us have made research, some of us have already bought and used. So have we done these based on certain knowledge or how true are the things we know about probiotics? While all these questions occupy our minds, the word “probiotics” have expanded its reach and become a subject of “microbiota”. “Microbiota” research has become a trend in the world and Biocodex has switched its investments on this area and declared its vision to become a leader. We asked questions about global steps of Biocodex and investment goals in Turkey to Önder Işınay, General Director of the company in Turkey... Can you provide some background information about your company? Biocodex is a multinational pharmaceutical company built on high scientific and production standards and has sixty years of successful history in the sector .Founded in 1952 the first focus of the company was gastroenterology and showcased its unique probiotic product Saccharomyces boulardii CNCM I-745®that has a positive effect on the gut microflora. The company penetrated into the global markets starting from the beginning of 1960s and spread its human health policy in many countries. Today, Biocodex operates in more than 100 countries and continues to expand its operations in other countries. What are your therapeutic areas and product groups? In addition to gastroenterology, Biocodex is concentrated on MSS, pain management and paediatrics.

14 Pharma

Firmanızın geçmişi hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Biocodex, altmış yıllık kanıtlanmış başarısıyla yüksek bilim ve imalat standartları üzerine oluşmuş bağımsız çok uluslu bir farmasötik şirketidir. 1953’de kurulan şirketin ilk odak noktası gastroentroloji olmuştur ve bağırsak mikroflorası üzerinde olumlu etkiye sahip türünün ilk probiyotik ilacı olan eşsiz probiyotik Saccharomyces boulardii CNCM I-745®, ’yi ön plana çıkarmıştır. 1960’ların başından itibaren dünya pazarına açılarak insan sağlığı politikasını birçok ülkeye yaymıştır. Günümüzde Biocodex 100’den fazla ülkede çalışmalarını artırarak büyümeye ve coğrafi olarak gelişmeye devam etmektedir. Hizmet verdiğiniz tedavi alanları ve ürün grupları nelerdir? Biocodex gastroentroloji dışında MSS, Ağrı yönetimi ve pediatri alanlarında çalışmaktatır. Biocodex’in Türkiye pazarına girişi nasıl oldu? Biocodex, hem üretim hacmi hem de satış oranları anlamında baktığınızda dünyanın en büyük probiyotik firması. Tek ürünün domine ettiği portföyü ile dünyadaki yayılmasını genelde partnerler aracılığıyla gerçekleştirmiş. Türkiye’de de Sanofi ile yapmış olduğu bir distribütörlük anlaşmasıyla Reflor’un 20 yıl önce piyasaya verilmesiyle Biocodex’in Türkiye pazarındaki faaliyeti başlıyor. 2009 yılı itibariyle de –yani Biocodex’in Türkiye’deki 10. yılında- Reflor’a duyulan güvenle Türkiye’de Biocodex’in kendisine ait ilk ofisi açılıyor ve Sanofi ile olan distribütörlük ortaklığı sonlandırılıyor. Aslında bu dönem, Biocodex için çok şanslı bir zamana denk gelmedi diyebilirim.


How did Biocodex enter in the Turkish market? Biocodex is the biggest probiotics company in the world in terms of production volume and sales figures. With its portfolio dominated by one product, the company often chooses to penetrate into markets through its partners. Biocodex started its operations in Turkey when the company signed a distributorship agreement with Sanofi and launched Reflor 20 years ago. With the huge interest in Reflor, Biocodex opened its first office in Turkey in 2009 - i.e. on 10th anniversary of Biocodex in Turkey - and ended its distributor agreement with Sanofi. Actually I can say that this was not a very lucky period for Biocodex. Because there had been some important changes in the market access policies. Reflor was excluded from the medicine reimbursement scheme. This caused a serious decrease in volume. Certain decisions were taken for the new market conditions. One of these decisions was to meet the needs of the portfolio in as well as the work model. So working on different portfolios both locally and abroad started with business development agreements. However such work did not bring good results. In 2014 there was a restructuring in the organization. This was when I joined Biocodex. After that we clarified our midterm strategy and shaped our portfolio structure. We developed a portfolio mainly of 4 products in which our probiotic product was still the flagship of the portfolio. Thus we both reinforced short term financial structure and built the foundation for sustainable success. We managed to double the size of the organization and triple the volume in the past 5 years. What was the global course taken by Biocodex? There were serious changes in the world when we were busy working in Turkey. The company’s vision had a big revision 2 years ago and the company announced its “Microbiota Vision”. Today all R&D work and all early stage investments are focused on microbiota. Can we learn more about Microbiota? Microbiota is the aggregate of all organisms which consist of bacteria, viruses and yeasts in our body. It is also known as the super organ and is one of the building blocks of a healthy life. Microbiota has been in the limelight in recent years and is one of the subjects for which the number of research and studies has increased the most in the last 5 years. There are many studies which investigate the potential of probiotics both to contribute to healthy living and to treat diseases. What does Biocodex do in this area? Biocodex has declared its vision to be a global leader. There are three main constituents of this vision. First one is to increase the company’s experience in this area with early stage investments. Recently Biocodex had collaborative work with MaaTPharma and Exeliom

Çünkü pazara erişim politikalarında bazı önemli değişiklikler yapılmıştı. Reflor, geri ödemeden çıkmıştı. Bu durum ciddi bir hacim kaybına neden oluyor. Yeni Pazar şartlarında belli kararlar alınıyor. Bu kararlardan biri de çalışma modelinin yanında portföy ihtiyaçlarını karşılamak. Dolayısıyla, iş geliştirme anlaşmaları ile hem lokal hem de yurt dışında farklı portföyler üzerine çalışmalar başlıyor. Fakat bu çalışmalardan sağlıklı sonuçlar alınamıyor. 2014 yılında ise organizasyon üzerinde yeniden bir yapılanma oluyor. Bu süreç, benim Biocodex’e başladığım dönem. Bu tarih sonrasında, orta vadedeki stratejimizi netleştirerek portföy yapımızı şekillendirdik. Öz ve spesifik şekliyle yine proiyotiğimizin dominant pozisyonda olduğu 4 ürünlü bir portföy gelişimi gerçekleştirdik. Böylelikle hem kısa vade finansal yapıyı sağlmalaştırıp hem de sürdürülebilir başarının temellerini attık. Son 5 yıldır da firmanın organizasyonunu 2’ye, hacmini de 3’e katlamış durumdayız. Biocodex’in globaldeki gelişimi nasıl ilerledi? Türkiye’de biz bu işleri yaparken globalde de çok ciddi değişimler oldu. 2 yıl önce net bir vizyon yenilemesi oldu ve “Mikrobiyota Vizyonu”nu açıkladılar. Bugün Ar-Ge çalışmaları ve tüm erken evre yatırım kararları mikrobiyota çerçevesinde yapılıyor. ‘Mikrobiyota’yı biraz daha yakından tanıtabilir misiniz? Mikrobiyota, vücudumuzdaki bakteri, virüs ve mayalardan oluşan tüm mikroorganizmaların bütünüdür. Süper organ olarak da tanımlanıyor ve sağlıkı yaşamın temel yapıtaşlarından biri. Mikrobiyota son yılların odak noktası ve artan bir ilgiye sahip, geçtiğimiz 5 yıl içerisinde üzerinde yapılan çalışma sayısı en çok artan konulardan bir tanesi olma özelliğine sahip. Hem sağlıklı yaşama katkı sağlanması hem de birçok hastalıkla ilgili etkilerinin bulunmasına yönelik bir çok araştırma yapılmakta. Biocodex’in bu alanda yaptığı çalışmalar neler? Biocodex, global çerçevede bu alanda lider olma vizyonunu açıkladı. Bu vizyonun üç tane temel yapı taşı var. Bunlardan birincisi erken evre yatırımları ile şirket bu alandaki deneyimini artırmakta. Biocodex, son dönemde MaaTPharma ve Exeliom Bioscience (Netbiotix) firmalarıyla ortaklık yaparak Ar-Ge çalışmalarını bu alana kaydırdı. İkincisi, kamuda ve sağlık çalışanları arasında mikrobiyota ile ilgili bilinirliği arttırmak. Biocodex, bu amaç doğrultusunda Mikrobiyota Enstitüsü’nü kurdu. Bu enstitünün tamamı Biocodex çalışanlarından oluşuyor. Hem online hem de basılı malzemeler kullanılarak kamuya, halka ve sağlık mesleği mensuplarına ayrı ayrı iletişimlerle mikrobiyota bilinçlendirmesi yapılıyor. Bununla ilgili Türkiye’deki öncelikli hedefimiz, web sitesinin Türkçe versiyonunu tamamlamak ve bunda da sona yaklaştığımızı söyleyebilirim. Pharma

15


Bioscience (Netbiotix) and focused its R&D work on this area. The second is to increase awareness about microbiota among the public and healthcare professionals. Biocodex founded the Microbiota Institute for this purpose. The Institute’s staff consists entirely of Biocodex employees. The institute raise awareness about microbiota by communicating individually with the public, society and healthcare professionals using online sources and printed materials. Our priority goal in Turkey is to make the Turkish version of the website ready and I can say that it will be ready soon. The latest addition to the microbiota vision is the Microbiota Foundation. The purpose of the foundation is to support independent clinical studies on microbiota. Only 40% of the staff of this foundation are Biocodex employees. The remaining 60% are independent scientists. The main purpose of the foundation is to support clinical studies and research on microbiota and its effect on health. In additional to a global budget, 11 countries including Turkey contribute local research funding. Being part of this project, Biocodex Turkey gives Euro 25,000 worth of research grant every year. The process for the third year will soon begin with the announcement of our 2020 research grant. How would you evaluate the general situation today concerning probiotics and microbiota? What are your anticipations? I think there is confusion and lack of information about probiotics and their effects. Everyone has an opinion about probiotics. You support your immune system or your digestive system with bacteria and yeast you ingest. However microbiota is a world which immensely exceeds this. Today there is a system which can have serious effect on health starting from newborns to elderly people. I think we can start to help people have a healthier life, offer solutions to many problems which we cannot pinpoint now or start to play a role in the treatment of diseases by providing external support to the system. What are your goals and dreams for the future as the general director of Biocodex? Bringing probiotics competency, knowledge and experience to Turkey is one of my biggest goals. Furthermore I would love to start production in Turkey. With the increasing awareness about probiotics I believe the use of probiotics will increase and a need to increase production capacity will arise. Today Biocodex has probiotics production only in France and Turkey could present an option when the company starts to think about increasing its production capacity. There is an incentive system for local production under the national health policy. Therefore in the long term, my goal is to transfer all knowledge and experience about production to Turkey to make Biocodex a bigger and better known company.

16 Pharma

Mikrobiyota vizyonun son halkası da Mikrobiyota Vakfı’nın kuruluşudur. Vakfın amacı mikrobiyota alanındaki bağımsız klinik çalışmaların desteklenmesidir. Bu vakfın sadece yüzde 40’ı Biocodex çalışanlarından oluşuyor. Kalan yüzde 60’ı ise bağımsız bilim adamları. Vakfın temel amacı mikrobiyota ve sağlığa etkileri ile ilgili klinik araştırma ve çalışmalara destek vermek. Global bir bütçenin yanında, Türkiye’nin de arasında bulunduğu 11 ülkede lokal destekler verilmektedir. Türkiye Biocodex bu projenin parçası olarak her yıl yirmibeş bin Avro değerinde karşılıksız destek vermekte. 2020 araştırma desteğimizin duyurusu ile 3. yılın süreci yakında başlayacak. Gerek probiyotik gerekse mikrobiyota ile ilgili günümüzdeki genel durumu nasıl değerlendirirsiniz? Bu konudaki öngörüleriniz neler? Günümüzde probiyotikler ile ilgili çok sağlıklı bir bilinç seviyesinin olmadığını düşünüyorum. Probiyotiklerle ilgili herkesin bir fikri var. Dışarıdan aldığınız bakteri ve mayalarla bağışıklık sisteminize veya sindirim sisteminize destek oluyorsunuz. Ama mikrobiyota dediğimizde, bunun çok ötesinde bir dünyadan bahsediyoruz. Bugün yenidoğandan yaşlılık dönemi dahil sağlığa ciddi anlamda etki edebilecek bir sistem var. Biz de bu sisteme dışarıdan destek olarak sağlıklı yaşamı sürdürmeye, şu an söyleyemediğimiz çeşitli sorunlara çözüm önerisinde bulunmaya veya hastalıkların tedavisinde rol oynamaya başlayabileceğiz diye düşünüyorum. Biocodex genel müdürü olarak geleceğe yönelik hedef ve hayalleriniz neler? Probiyotik yetkinliğini, bilgi birikimini ve tecrübesini Türkiye’ye getirmek en büyük hedeflerimden biri. İlaveten, Türkiye’de üretime başlanmasını çok isterim. Probiyotik bilinçlenmesi ile birlikte kullanım oranları artacak ve üretim kapasitesi zorlanmaya başlayacak diye düşünüyorum. Günümüzde sadece Fransa’da probiyotik üretimi yapan Biocodex için üretim kapasitesi konuşulmaya başlandığında farklı alternatifler arasında Türkiye bir seçenek olabilir. Ülke içi sağlık politikalarında da lokal üretiminin teşviki söz konusu. Dolayısıyla uzun vadede, üretim ile ilgili tüm bilgi ve birikimi Türkiye’ye aktararak, Biocodex’i daha büyük ve bilinen bir firma haline getirebilmiş olmayı hedefliyorum.


Notice for Research Projects in Turkey by Biocodex Microbiota Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın Türkiye Proje Çağrısı The purpose of Biocodex Microbiota Foundation is to support microbiome research by making donations to education institutions in the world. Biocodex Microbiota Foundation was founded in 2017 to support base and clinical studies about “the Role of Intestinal Microbiota in Human Health and Diseases”, which are scientifically accepted and guided by leading scientists. There has been an increasing interest in the world about microbiota and its importance for global health. Scientists, academicians, governments and general public support research on microbiota. Biocodex Microbiota Foundation will support research on human microbiome in intestines, skin, gynaecological systems etc. by international opinion leaders. Studies on “Changing Microbiota and Its Effects on Health” are financially supported in Turkey. 11 countries which also include Turkey have reserved funds for National Research Grants to support national research studies in 2019 and beyond. These 11 countries include Belgium, USA, France, Mexico, Poland, Canada, Russia, Morocco, Baltic States, Ukraine and Turkey and each country will support 11 studies located in that country. Among 13 studies on microbiota in 2019, the study of Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, Gastroenterology Department in the Internal Diseases Division of Marmara University School of Medicine titled “evaluation of trimethylamineN-oxide(TMAO) related mechanisms in non-alcoholic fatty liver disease using clinical and histological characteristics of the disease” came first. Applications for the new research grants in Turkey for 2020 will start in March 2020. The total research grant to be given to the research chosen by the scientific committee in our country is Euro 25,000. Application period will end on November 30, 2020. Distinguished members of the Scientific Committee in Turkey will choose the winner research. Scientific committee whose members are leading physicians in respective fields will choose the research to be supported in December 2020 and announced it in January 2021. Deadline for applications Son Başvuru Tarihi 30/11/2020

Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın amacı dünya çapında akademik bağışlar ile mikrobiyom araştırmalarını desteklemektir. Biocodex Mikrobiyota Vakfı 2017 yılında, alanında bilimsel kabul görmüş, öncü bilim insanlarının danışmanlığında ve “İnsan Sağlığı ve Hastalıklarında Bağırsak Mikrobiyotası” ile ilgili temel veya klinik çalışmaları desteklemek üzere kurulmuştur. Mikrobiyota ve onun dünya sağlığı ile ilgisi konusunda gittikçe artan küresel bir ilgi söz konusudur. Bilim insanları, akademik çevreler, hükümetler ve genel kamuoyu mikrobiyota çalışmalarını desteklemektedir. Biocodex Mikrobiyota Vakfı insan mikrobiyomunun bağırsak, deri, jinekolojik vb. gibi her türlü alanındaki uluslararası kanaat liderlerinin araştırmalarını destekleyecektir. Türkiye’de “Değişen Mikrobiyota ve Sağlığa Etkileri” başlıklı çalışmalarda desteklenmektedir. Bu çerçevede, 2019 yılı ve sonrasında içerisinde ülkemizin de seçilmiş olduğu 11 ülkede ulusal çalışmaları desteklemek üzere Ulusal Araştırma Bursu için fon ayırmış durumdadır. Bu 11 ülke Belçika, Amerika, Fransa, Meksika, Polonya, Kanada, Rusya, Fas, Baltık, Ukrayna ve Türkiye şeklindedir ve her ülkede ayrı ayrı o ülke adresli 11 çalışma desteklenecektir. 2019 yılında Mikrobiyota konusundaki 13 çalışma arasında yapılan değerlendirme sonucunda ”Nonalkolik yağlı karaciğer hastalığında trimethylamine-N-oxide(TMAO) ilişkili mekanizmaların hastalığın klinik ve histolojik özellikleri ile değerlendirilmesi“ çalışması ile Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Yılmaz birinci olmuştur. 2020 yılında Türkiye’de verilecek yeni destek için başvurular Mart 2020’de açılacaktır. Ülkemizden bilimsel komite tarafından seçilecek olan araştırmaya verilecek toplam destek miktarı 25.000 avroya kadardır. Başvuru süresi 30 Kasım 2020’de sonlanacaktır. Alanında lider Türkiye Bilimsel Komite üyeleri seçimini yapacak. Alanında lider hekimler tarafından oluşturulmuş bilimsel komite üyeleri Aralık 2020 tarihinde seçimlerini yapacaklar ve Ocak 2021 yılında sonuç açıklanacaktır.

Amount of Grant Destek Miktarı Euro 25,000

Decision Announcement Date Karar Bildirim Tarihi 01/01/2021

E-mail address for application / Başvuru için E-Posta adresi: researchturkeybmf@biocodex.com For detailed information / Detaylı bilgi için: www.biocodexmicrobiotafoundation.com

Pharma

17


Roche Diagnostics Turkey Has Been Officially Recognised by the Top Employers Institute as a Top Employer 2020 in Turkey

Roche Diagnostik Türkiye, Top Employers Institute Tarafından “En İyi İşveren” Seçildi Ana stratejisinin dört temel bileşeninden ilkini “İnsana Değer’’ olarak belirlemiş olan Roche Diagnostik Türkiye, bağımsız bir kuruluş olan Top Employers Institute tarafından “En İyi İşveren” unvanına layık görüldü. Roche Diagnostik Türkiye çalışanlarıyla ilgili başarılı politikaları ve uygulamaları ile “En İyi İşveren” sertifikasının sahibi oldu. Bağımsız bir kuruluş olan Top Employers Institute tarafından yürütülen sertifikalandırma süreci, titizlikle yapılan bir İK araştırmasının sonuçlarına dayanıyor. Firma olarak tüm odağı hastalar olan Roche Diagnostik Türkiye, bu kapsamda tüm yatırımlarını sürdürülebilirlik temelinde gerçekleştiriyor. Sağlık profesyonellerine değer katacak inovatif ürün ve hizmetleri keşfederek hasta yararına sunmak ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek, şirketin en temel misyonunu oluşturuyor.

Organizations certified as Top Employers dedicate themselves to providing the very best working environment for employees through their progressive “people-first” HR practices. Roche Diagnostics Turkey whose sole focus is on patients, realizes all its investments on the basis of sustainability. The most fundamental mission of the company is to discover innovative products and services that will add value to healthcare professionals, to offer them for the benefit of patients and to improve the quality of life of patients. “Being shown among the Best Employers by a wellestablished and respected organization such as the Top Employers Institute is the most important indicator of our company’s successful efforts to value People” says Banu Gülsün, Roche Diagnostics Turkey Human Resources and Communications Director.

18 Pharma

Roche Diagnostik İnsan Kaynakları ve İletişim Direktörü Banu Gülsün “Roche Diagnostik Türkiye olarak ana stratejimizin dört temel bileşeninden ilkini “İnsana Değer’’ oluşturuyor. Bir şirketin en iyi işveren olmasının temeli çalışanlarıdır. Başarının insana verilen değer ve çalışanların katkısıyla mümkün olabileceğine inanıyoruz ve tüm çalışmalarımızın merkezine İnsana Değer bileşenimizi alarak hareket ediyoruz. En İyi İşverenler Enstitüsü gibi saygın bir dış kuruluş tarafından en iyi işverenler arasında gösterilmek, Roche Diagnostik Türkiye’nin, çalışanların her sabah işe gelmekten keyif aldığı, katkılarından ötürü takdir edildikleri, profesyonel olarak kendilerini geliştirebildikleri ve potansiyellerini ortaya koyabildikleri en iyi çalışma ortamını sunması için harcadığımız çabaların en önemli göstergesi. Bu başarımızı sürdürülebilir kılmak için çalışanlarımızı çeşitli kanallardan dinlemeye ve ihtiyaçları anlayarak tüm İK uygulamalarımızı buna yönelik geliştirmeye devam edeceğiz.” Top Employers Institute, şirketleri lider gelişimi, performans yönetimi, kariyer yönetimi, ücretlendirme ve yan haklar, işgücü planlaması, yetenek stratejisi, işe alım, öğrenme, gelişim ve kültür gibi kilit disiplinlerdeki başarıları göz önüne alınarak değerlendiriyor. “En İyi İşveren” unvanını da tüm şartları yerine getirerek çalışanların mesleki ve kişisel gelişimi için en iyi çalışma koşullarını sağlayan şirketlere veriyor.


Pharma Global Events pharmapackeurope.com 5 - 6 February 2020 Paris, France

cphinorthamerica.com 5 – 7 May 2020

cphi.com/china 22 – 24 June 2020 SNIEC, Shanghai, China

cphi.com/mea 14 - 15 September 2020 ADNEC, Abu Dhabi, UAE

cphi.com/europe 13 - 15 October 2020 Milan, Italy

Pennsylvania Convention Center, Philadelphia, USA

For more information and stand bookings, please contact: salesoperations@ubm.com / cigdem.celen@informa.com

cphi.com/japan 16 - 18 March 2020 Tokyo, Japan

cphi.com/sea 4 - 6 March 2020 Bangkok, Thailand

cphi.com/korea 26 – 28 August 2020 COEX, Seoul, South Korea

cphi.com/india 25 - 27 November 2020 Greater Noida, Delhi NCR, India

Organised by:


Taking the Production Facility in Gebze, Generica Pharmaceuticals Starts Pharmaceutical Production Generica İlaç, Gebze’deki Üretim Tesisini Alarak İlaç Üretimine Başlıyor Akut ve kronik pazarlarda orijinal, eşdeğer ve OTC ilaçlardan oluşan geniş ürün portföyü ile son yıllarda ilaç sektörünün en hızlı büyüme gösteren firmalarından biri olan Generica İlaç, Novartis’in Gebze’de bulunan iki üretim tesisinden birini satın almak için sözleşme akdettiğini açıkladı.

Generica Pharmaceuticals, one of the fastest growing companies of the pharmaceutical industry in recent years with its wide product portfolio consisting of original, generic and OTC drugs in the acute and chronic markets, has announced that Novartis has signed a contract to purchase one of the two production facilities in Gebze. “With this acquisition will accelerate our continuous process to give Turkey market new products” Alp Karaağaç, Generica Pharmaceuticals Chairman and Founder is a member of a family who has been in the Turkish pharmaceutical industry for 60 years. Pointing out that they aim to add new equivalent and OTC products to their portfolios and the market with this acquisition, Karaağaç; “We are in the process of taking over the production flag in one of the production facilities from the global pharmaceutical leader Novartis. We are pleased to include an excellent production facility that will take Generica even further, with an expert team. This acquisition will bring high quality production that meets or even exceeds the expectations of all our stakeholders. After this stage, we will continue production in a nice working environment with the factory employees and provide job opportunities to the young generation. We will also add important values to Turkish pharmaceutical R&D. Our most important goal is to continue sustainable excellence in production with this facility that has global quality standards and to produce for many countries, especially

20 Pharma

“Bu satın alma ile Türkiye pazarına sürekli yeni ürünler kazandırma sürecimiz hızlanacak” Generica İlaç Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Alp Karaağaç, 60 yıldır Türk ilaç sanayi içerisinde yer alan bir ailenin üyesidir. Karaağaç, bu satın almayla, portföylerine ve pazara yeni eşdeğer ve OTC ürünleri eklemeyi hedeflediklerinin altını çizerek; ”Global ilaç lideri Novartis’ten üretim tesislerinden birinde üretim bayrağını devralma aşamasındayız. Generica’yı daha da ileriye taşıyacak mükemmel bir üretim tesisini uzman bir ekip ile bünyemize katmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu satın alma tüm paydaşlarımızın beklentilerini karşılayan ve hatta aşan yüksek kaliteli üretimi de beraberinde getirecek. Biz bu aşamadan sonra fabrika çalışanları ile güzel bir çalışma ortamı içerisinde üretime devam edip, genç nesle iş olanakları da sağlayacağız. Türk ilaç AR-GE’sine de önemli değerler katacağız. En önemli hedefimiz global kalite standartlarına sahip bu tesisle üretimde sürdürülebilir mükemmelliğe devam etmek ve başta Avrupa olmak üzere birçok ülke için üretim yapmak. Novartis gibi bir dünya lideri ile


Europe. This cooperation and technology transfer with a world leader like Novartis is a great achievement for the Turkish pharmaceutical industry.”

yapmış olduğumuz bu iş birliği ve teknoloji transferi Türk ilaç sektörü için büyük bir kazanımdır.” açıklamasında bulundu.

“Our main priority at the planned transfer stage of our production facility is employment of our employees and the continuation of the production process ” Regarding the planned sales of production facilities, Dr. Altan Demirdere, president of Novartis Group in Turkey, said, “We still are consolidating our existing four production facilities in Turkey and we are downloading 2. Our aim here is to increase our efficiency. Our total production at our plants in Turkey and exports will continue to increase in the coming years. As Novartis, our priority is our responsibilities towards our patients, employees and society. By continuing production and supply for Novartis which has its production facilities in Gebze equipped with Solid, Pellet, HGC, Semi-Solid, Liquid and Suppository Technologies in Turkey exporting to 67 countries including EU, Japan, Canada, Australia, Generica will continue to provide uninterrupted medicine to the healthcare system and patients worldwide. Stating that they will pursue business development opportunities and focus on exports to optimize production and expand their customer base by investing in the facility after the transfer; Alp Karağaç, said, “After the transfer is completed; we aim for a seamless transition for employees, patients, customers, business partners and all other stakeholders.”

“Üretim tesisimizin planlanan devri aşamasında en temel önceliğimiz; çalışanlarımızın istihdamı ve üretim sürecinin devamı oldu” Novartis Grup Türkiye Başkanı Dr. Altan Demirdere de üretim tesislerinin planlanan devren satışı ile ilgili olarak; “Halen Türkiye’de mevcut 4 üretim tesisimizi konsolide ediyor ve 2’ye indiriyoruz. Burada amacımız verimliliğimizi artırmaktır. Türkiye’deki tesislerimizde toplam üretimimiz ve ihracatımız önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecektir. Novartis olarak önceliğimiz hastalarımız, çalışanlarımız ve içinde bulunduğumuz topluma karşı sorumluluklarımızdır. Generica; Türkiye’deki Katı, Pelet, HGC, Yarı Katı, Sıvı ve Supozituvar teknolojileri ile donatılmış olan Gebze üretim tesisi ile EU, Japonya, Kanada, Avustralya dâhil 67 ülkeye ihracat yapan Novartis için üretim ve tedariğe devam ederek tüm dünyada sağlık sistemine ve hastalara kesintisiz ilaç sağlamaya devam edecektir.” dedi. Devrin ardından tesise yatırım yaparak üretimi optimize etmek ve müşteri tabanını genişletmek için iş geliştirme fırsatlarını takip edeceklerini ve ihracata ağırlık vereceklerini belirten Alp Karağaç; “Devrin tamamlanmasının ardından; çalışanlar, hastalar, müşteriler, iş ortakları ve diğer tüm paydaşlar için kesintisiz bir geçiş hedefliyoruz.“ dedi. Pharma

21


“Reverse Mentoring Program” Exclusive to AstraZeneca AstraZeneca is Ready for the Future with Generation Y AstraZeneca’ya özel “Tersine Mentorluk Programı” AstraZeneca Y Kuşağı ile Geleceğe Hazır Dünya nüfusunun neredeyse %40’ını oluşturan Y Kuşağı, iş dünyasındaki bayrağı X ve “Baby Boomer” kuşaklarından yavaş yavaş devralıyor. Dünyanın sürdürülebilir geleceği için çalışan markalar Y kuşağı gençlerin ne istediklerini, neye önem verdiklerini anlamak için çalışmalar yapıyor. Türkiye’nin En İyi İşverenleri arasında yer alarak 2 yıldır üst üste “Great Place to Work” ödülünü almaya hak kazana AstraZeneca, Dinamo Danışmanlık tarafından projelendirilen ve yürütülen “180° Tersine Mentorluk” programını 2016 yılından bu yana sürdürüyor. Her yeni partide farklı kişileri seçip eşleştirilerek toplamda 40 mentee ve 120 mentor katılımcı sayısına ulaşıldı.

Feyzan Aysan AstraZeneca Turkey’s Human Resources Director

Generation Y constitutes almost 40% of the world population is gradually taking over the business flag from the X and “Baby Boomer” generations. The brands, working for the sustainable future of the world Generation Y, is working to understand what young people want and what they care about. Turkey is taking place among the Best Employers for 2 consecutive years of “Great Place to Work” awards the right to receive the AstraZeneca Dynamo projected by counseling and conducted “180 conversely Mentoring” program it continues since 2016. By choosing and matching different people in each new party, a total number of 40 mentee and 120 mentor participants were reached. “We are already preparing for the new world of tomorrow” AstraZeneca Turkey’s Human Resources Director Feyzan Aysan, believes that nowadays in which Generation Y takes an active role in the business world, the communication of this generation with the X and “Baby boomer” generations and their speaking in the same language take a very important place in terms of the performance and future of both individuals and companies. The harmony between them is very critical in order for employees from different generations to exhibit different perspectives from time to time to do successful work in a harmony.

22 Pharma

“Yarının yeni dünyasına şimdiden hazırlanıyoruz” AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Feyza Aysan, Y kuşağının iş dünyasında aktif rol aldığı günümüzde; bu kuşağın, X ve “Baby boomer” kuşakları ile iletişiminin ve aynı dilden konuşmalarının; hem kişilerin hem de şirketlerin performansı ve geleceği açısından çok önemli bir yer kapladığına inanıyor. Zaman zaman farklı bakış açıları sergileyen farklı kuşaklardan çalışanların, bir harmoni içerisinde başarılı işler yapabilmesi için aralarındaki uyum çok kritik. AstraZeneca’nın, kendi sektöründe bir ilk olarak uyguladığı Tersine Mentorluk Programı, bu noktalarda devreye girerek, hem kişilerin esneyerek gelişmeleri ve empatik yaklaşımlarını

Evrim Kuran, the founding partner of Dinamo Consulting Partner


The Reverse Mentoring Program, which AstraZeneca has implemented as a first in its sector, has stepped in at these points, increasing the development and empathic approach of both individuals; it also has a great meaning in preparing the culture of the company for the future. In addition, thanks to the culture of learning from each other, the participants can realize the information and views they receive from a mentor while doing their work and they can get more productive results from this collaborative perspective. This group, we can think of as pieces of a puzzle, brings together the appropriate pieces and brings out a whole and contributes to the real potential of the company.

arttırmaları; hem de şirketin kültürünün geleceğe hazırlanması konularında büyük anlam taşıyor. Ayrıca, birbirinden öğrenme kültürü sayesinde katılımcılar, işlerini yaparken bir mentordan aldıkları bilgileri ve görüşleri hayata geçirebiliyor ve bu iş birlikçi bakış açısıyla daha verimli sonuçlar alabiliyorlar. Bir yapbozun parçaları gibi düşünebileceğimiz bu grubun, uygun parçaları bir araya getirerek ortaya bir bütün çıkarması şirketin gerçek potansiyeline ulaşması konusunda katkı sağlıyor.

Mentorship from those who say “I am young now” to those who say “I was young…” Evrim Kuran, the founding partner of Dinamo Consulting Partner, which bridges the generations with the Reverse Mentoring programs she has applied to many national and global giant brands, about the program she specially developed for AstraZeneca, said “Young employees mentor experienced managers. Since 2016, we have been running the Reverse Mentoring program with AstraZeneca, where a new generation of beginner employees convey their insights about the new world of consumption, new generation communication and new business from an upper generation to an experienced manager. We are enjoying the pleasure of moving forward by measuring the benefits of this program for both young mentors, experienced clients and AstraZeneca”.

“Ben gençken…” diyenlere, “Ben şimdi gencim” diyenlerden mentorluk… Ulusal ve global birçok dev markaya uyguladığı Tersine Mentorluk programlarıyla kuşaklar arasında köprü kuran Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı Evrim Kuran, AstraZeneca’ya özel olarak geliştirdiği program ile ilgili olarak, “Bu platformda, bilindik mentorluğu ters yüz ediyoruz. Genç çalışanlar deneyimli yöneticilere akıl hocalığı yapıyor. Yeni jenerasyon bir başlangıç seviye çalışanın, üst kuşaktan deneyimli bir yöneticiye tüketimin yeni dünyası, yeni nesil iletişim ve yeni iş yapma biçimlerine dair iç görülerini aktardığı Tersine Mentorluk programını AstraZeneca ile 2016 yılından bu yana yürütüyoruz. Bu programın hem genç mentorlar, hem deneyimli danışanlar hem de AstraZeneca için sunduğu faydaları ölçümleyerek yol almanın keyfini de birlikte yaşıyoruz.” dedi.

Pharma

23


Gensenta Advances from Deep-Rooted Past to the Future of Health Gensenta, Köklü Geçmişinden Sağlığın Geleceğine İlerliyor

Combining their powers with Amgen, which produces the world’s most advanced solutions in biotechnology in 2012, Mustafa Nevzat İlaç is renamed to the future of health with the power it takes from its deeprooted history. Stating that they work with the aim to support healthy lifestyles of the people and serve patients in all areas from generic to biotechnology, Amgen Turkey and Gensenta General Manager Güldem Berkman said “With our new identity and vision we will continue to support Turkey’s domestic production and exports move. We want to export to 5 continents from Turkey with Gensenta”. Representing the power of production, employment and export in the pharmaceutical industry with two factories and over 1000 employees, Mustafa Nevzat is being renewed with the strength it takes from its deep-rooted past. Mustafa Nevzat İlaç, taking the name Gensenta, continues its studies in order to offer new and comprehensive solutions to more patients in a wider geography. While Gensenta makes the patients to access to the medicine with the innovative solutions and 40 year of experience of Amgen Global in biotechnology field, it aims to contribute to the export step of Turkey by exporting from Turkey to the field consisting of 70

24 Pharma

2012 yılında biyoteknolojide dünyanın en ileri çözümlerini üreten Amgen ile güçlerini birleştiren Mustafa Nevzat İlaç, Gensenta adını alarak köklü geçmişinden aldığı güçle sağlığın geleceğine doğru yenileniyor. Biyoteknolojiden jeneriğe tüm alanlarda halkın sağlıklı yaşamına destek verme ve hastalara hizmet etme hedefiyle çalıştıklarını belirten Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman, “Yeni kimliğimiz ve vizyonumuzla Türkiye’nin yerli üretim ve ihracat hamlesine destek vermeye devam edeceğiz. Gensenta ile Türkiye üzerinden 5 kıtaya ihracat yapmayı planlıyoruz” dedi. İki fabrikası ve 1000’in üzerinde çalışanı ile ilaç sektöründe üretim, istihdam ve ihracat gücünü temsil eden Mustafa Nevzat, köklü geçmişinden aldığı güçle yenileniyor. Mustafa Nevzat İlaç, Gensenta adını alarak daha geniş bir coğrafyada, daha fazla hastaya, yeni ve kapsamlı çözümler sunma yolunda çalışmalarına devam ediyor. Gensenta, Amgen Global’in biyoteknoloji alanındaki yenilikçi çözümleri ve 40 yıla yakın tecrübesi ile hastaların ilaca erişimini kolaylaştırırken, küresel ilaç pazarının yüzde 70’ini oluşturan bölgeye Türkiye üzerinden ihracat yaparak Türkiye’nin ihracat hamlesine katkıda bulunmayı hedefliyor.


percent of global medicine market. Stating that the companies have the opportunity to add value to more people’s lives in a wider geography with the effect of digitalization Amgen Turkey and Gensenta General Manager Güldem Berkman said “Our Company and our vision are being refreshed in this direction. We aim to be one of the leading pharmaceutical manufacturing facilities and the largest exporters of Turkey in the medicine field. This vision of us will be introduced wiün Gensenta brand which can be easily pronounced in many international languages in the mare different cultural and lingual geographies as well as Turkey”. Stating that they will continue to realize their ambitious goals in the field of generic medicine under the name of Gensenta, Güldem Berkman said “Our goal is to support the healthy life of our citizens and serve our patients with our products in all areas from biotechnology to generic”.

Dijitalleşmenin etkisiyle şirketlerin artık daha geniş bir coğrafyada daha fazla insanın hayatına değer katma olanağına sahip olduğunu dile getiren Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman, “Şirketimiz ve vizyonumuz bu doğrultuda yenileniyor. Türkiye’nin ve bölgenin önde gelen ilaç üretim tesislerinden ve Türkiye’nin ilaç alanındaki en büyük ihracatçılarından biri olmayı hedefliyoruz. Bu vizyonumuz, Türkiye’nin yanı sıra daha farklı kültür ve dil coğrafyalarında uluslararası birçok lisanda çok daha rahat telaffuz edilebilen Gensenta markasıyla tanıtılacak” dedi. Gensenta adı ile jenerik ilaç alanında iddialı hedeflerini hayata geçirmeye devam edeceklerini belirten Güldem Berkman, “Hedefimiz; biyoteknolojiden jeneriğe tüm alanlarda ürünlerimizle vatandaşlarımızın sağlıklı yaşamına destek vermek ve hastalarımıza hizmet etmek” dedi.

Pharma

25


Berko Pharmaceuticals Employees Read Tale to Sick Children Berko İlaç Çalışanları Hasta Çocuklara Masal Okudu

Berko Pharmaceuticals employees have read fairy tales for children undergoing cancer treatment. Berko İlaç employees, who contributed to the “Happy Tales” project run by the Gülmek İyileştirir Derneği, gifted the tales to sick children. Working and producing for healthy tomorrows, Berko Pharmaceuticals continues to support sick children. Berko Pharmaceuticals employees read fairy tales to children undergoing cancer treatment within the scope of the “Happy Tales” project run by the Gülmek İyileştirir Derneği. These fairy tales are uploaded to MP3 players and given to children who are hospitalized. Berko Pharmaceuticals employees gifted the tales they read to children who received inpatient treatment at Sabahattin Gazioğlu Children’s Hematology and Oncology Hospital. Berko Pharmaceuticals Board Member and Corporate Communications Director Eylem Beran said “We are very happy to be involved in this project. This project was a special project that touched the heart of us as Berko Pharmaceuticals employees, because we read our fairy tales and gave gifts to the hospital where a friend of our team, TST, was treated for leukemia. It was an emotional and happy moment for us”.

26 Pharma

Berko İlaç çalışanları, kanser tedavisi gören çocuklar için masal okudu. Gülmek İyileştirir Derneği’nin yürüttüğü “Mutlu Masallar” projesine katkı sağlayan Berko İlaç çalışanları, okuduğu masalları hasta çocuklara hediye etti. Sağlıklı yarınlar için çalışan ve üreten Berko İlaç, hasta çocukları desteklemeye devam ediyor. Gülmek İyileştirir Derneği’nin yürüttüğü “Mutlu Masallar” projesi kapsamında Berko İlaç çalışanları kanser tedavisi gören çocuklara masal okudu. Bu masallar, MP3 çalarlara yüklenerek hastanede yatarak tedavi gören çocuklara hediye ediliyor. Berko İlaç çalışanları okudukları masalları, Sabahattin Gazioğlu Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Hastanesi’nde yatarak tedavi gören çocuklara hediye etti. Berko İlaç çalışanları adına çocukları ziyarete giden ve MP3 çalarları hediye eden Berko İlaç YK Üyesi ve Kurumsal İletişim Direktörü Eylem Beran, “Bu projede yer aldığımız için çok mutluyuz. Bu proje, Berko İlaç çalışanları olarak bizlerin yüreğine dokunan özel bir proje oldu, çünkü ekibimizden TST bir arkadaşımızın oğlunun lösemi tedavisi gördüğü hastaneye, onun adına masallarımızı okuduk ve hediye ettik. Bizim için duygu yüklü ve mutluluk veren bir anı oldu.” şeklinde açıklamada bulundu.


İlacın Geleceğine Yatırım Yapmak Mayıs 2017 tarihinde açılan GEA Katı İlaç Merkezimiz (GEA Pharma Solid Center-GPSC), ilaç endüstrisinin geleceği konusundaki sorumluluğumuzu ve süregelen desteğimizi temsil ediyor. Toplamda 1100 m2 alana sahip olan GPSC, oral katı dozaj (OSD)

GPSC’nin sundukları;

formunun test, geliştirme ve optimizasyonu için en son teknoloji

• parti bazlı veya sürekli üretim ekipmanlarımızda

uygulamalarını ve çeşitli parti bazlı ve sürekli üretim teknolojilerini

müşteri demonstrasyonları ve denemeler,

sunar. Test ve kiralık makine seçenekleri dahil ürün geliştirme

• eğitim programları ve kursları,

ve proses iyileştirmesinden gerçek zamanlı simülasyonlara

• aktif katılımlı laboratuvar deneyimleri,

kadar üretim verimliliğini arttırmak ve pazara sürüm sürecini

• farmasötik ürün geliştirme desteği,

hızlandırmak için tasarlanmış kapsamlı hizmetler sağlar.

• CQA değerlendirmesi, • yeni konseptlerin test edilmesi (ekipman ve gelişmiş kontroller),

Daha detaylı bilgi için sales.turkey@gea.com

• laboratuvar ölçeğinden üretim ölçeğine yükseltme,

adresinden iletişime geçebilirsiniz.

• GEA ekipmanı bilgi ve etkinliğini arttırmak için proses geliştirme / iyileştirme.


Another Award Comes From Prida To “My Biggest Disease” Campaign of Gilead Sciences Gilead Sciences’ın “En Büyük Hastalığım” Kampanyası’na Bir Ödül de Prida’dan Geldi

“My Biggest Disease” campaign, carried out Gilead Sciences Turkey under the umbrella of “We are together stronger than HIV” platform in order to support the anti-discrimination goals for individuals living with HIV, taken place in HIV/AIDS Control Program of Ministry of Health, was deemed worthy of an award in the field of “Corporate Social Responsibility Communication” at the Prida Awards held for the third time this year, arranged by Communications Consultancy Companies Association. “My Biggest Disease” campaign, Gilead Sciences Turkey has started to increase awareness of HIV, was awarded a prize by taking maximum points from the jury among the twenty projects, in the field of Corporate Social Responsibility Communication at Prida Awards held for the third time this year, arranged by Communications Consultancy Companies Association. The short video film shot under the roof of the campaign was also entitled to receive the Gold Award and Felis success award in the health communication category at the Istanbul Marketing Awards. The US science company Gilead Sciences, which ranks first in the world in pharmaceutical innovation as of 2019,

28 Pharma

Sağlık Bakanlığı’nın HIV/AIDS Kontrol Programı’nda yer alan HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı önleme hedefine destek vermek amacıyla Gilead Sciences Türkiye tarafından “Birlikte HIV’den Güçlüyüz” platformu çatısı altında yürütülen “En Büyük Hastalığım” kampanyası İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Prida Ödülleri’nde “Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi’’ alanında ödüle değer bulundu. Gilead Sciences Türkiye’nin HIV konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla başlattığı “En Büyük Hastalığım” kampanyası, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Prida Ödülleri’nde Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi alanında aday olan yirmi proje arasında jüriden en yüksek puanı alarak ödüle layık görüldü. Kampanya çatısı altında çekilen kısa video filmi de, İstanbul Marketing Awards’da sağlık iletişimi kategorisinde Altın Ödül ve Felis başarı ödülü almaya hak kazanmıştı. 2019 yılı itibariyle ilaç alanında inovasyonda dünyada ilk sırada yer alan ABD’li bilim şirketi Gilead Sciences, “En Büyük Hastalığım” kampanyası ile özellikle Sağlık Bakanlığı’nın HIV/AIDS Kontrol Programı’nda açıklanan HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı önlemek hedefine uygun olarak HIV pozitif bireylerin toplumun içinde yer alabileceklerine ve hayatlarını normal bir şekilde sürdürebileceklerine vurgu yapıyor. Gilead Sciences Türkiye’nin “En Büyük Hastalığım” kampanyası; Yönetmenliğini Selim Demirdelen’in yaptığı, başrolünde Alp Tuğhan Taş’ın yer aldığı ve kuşlara hastalık derecesinde merakı olan HIV Pozitif bir gencin hikayesinin anlatıldığı bir film ile başlamış, fotoğraf sanatçısı Nihat Odabaşı’nın gönüllü ünlülerin ‘en büyük hastalıklarını’ fotoğrafladığı ‘‘Nihat Odabaşı ile En Büyük Hastalığım Fotoğraf Sergisi’’ ile geniş kitlelere ulaşmıştı. Kampanyanın çatısını oluşturan ‘Birlikte HIV’den Güçlüyüz’ platformu altında ‘En Büyük Hastalığım’ kampanyasının yanında, HIV enfeksiyonunun en yaygın görüldüğü 17-45 yaş arasındaki bireylerde HIV farkındalığının artırılması ve risk grubundaki bireylerin düzenli HIV testi yaptırmalarına yönelik sosyal medya iletişimi, ülkemizde bir ilk olan “Türkiye’de HIV” belgeseli ve Sabancı Üniversitesi iş birliği ile geçtiğimiz Kasım ayında gerçekleştirilen IV. Ulusal Duyarlılık Konferansı gibi farklı projelerle HIV


with the “My Biggest Disease” campaign, emphasizes that the individuals with positive HIV can take place in the society and live normally according to the goal to prevent discrimination against the individuals living with HIV, described in HIV/ AIDS Control Program of Ministry of Health ally. ”My Biggest Disease” campaign of Gilead Sciences Turkey began with a film, in which a story of a young man with positive HIV and extremely curious for the birds is told and in which Alp Tuğhan Taş was leading actor and the manager was Selim Demirdelen, and “photograph exhibition of My Biggest Disease by Nihat Odabaşı” that the photographer Nihat Odabaşı as a volunteer took the pictures of the “the biggest diseases” of the celebrities reached large audiences. Beside the “My Biggest Disease” campaign under “We are together stronger than HIV” platform that is the roof ıf the campaign, the studies for increasing the awareness about HIV are continuing with the various projects such as social media communication, “HIV” documentary that is the first document in our country and IV. National Awareness Conference held by Sabancı University on last November, about that HIV awareness must be increased among individuals between 17-45 years, HIV infection is commonly seen, and the individuals in the risk group must make HIV test. Assessing the award in the communications field of Corporate Social Responsibility, Gilead Sciences Turkey Foreign Relations Director Toros Şahin said “We are very proud about that this campaign about increasing the awareness of HIV and raising awareness was awarded with the Prida. We believe that the campaign is an important step in the fight against HIV in Turkey. Our work in this direction will continue increasingly in the coming period”.

konusunda farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi alanında verilen ödülü değerlendiren Gilead Sciences Türkiye Dış İlişkiler Direktörü Toros Şahin, “Toplumu HIV konusunda bilinçlendirmeye ve farkındalığı artırmaya yönelik bu kampanyanın Prida ödülüne layık görülmesi bizleri çok gururlandırdı. Kampanyanın Türkiye’de HIV ile mücadelede önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu yöndeki çalışmalarımız önümüzdeki süreçte de artarak devam edecek” dedi.

Pharma

29


Boehringer Ingelheim Realized “Making More Health Approach” Week in Kenya Boehringer Ingelheim, Making More Health Yaklaşımı Haftası’nı Kenya’da Gerçekleştirdi

Boehringer Ingelheim realized the “Making More Health Approach Week” leadership project in Kenya within the scope of the project named “More Health” (Making More Health). Arif Ok, Boehringer Ingelheim Turkey Cardiovascular and Metabolism Business Unit Director, and Kubilay Destegüloğlu, Boehringer Ingelheim Animal Health Country Manager from Turkey, joined the program, where the leaders are aimed to gain diversity experience by interacting with local communities and social entrepreneurs in Kenya and to transfer their professional experiences to those in need in the region. Boehringer Ingelheim continues to make better health solutions for both humans and animals within the scope of the “Making More Health” project, which was launched in 2010 with the mission of “More Health”. “Making More Health Approach Week” (MMH Insights) program, one of the four leadership programs implemented by Boehringer Ingelheim under the Making More Health project, was held in Kenya. In the program, the managers, acting at Boehringer Ingelheim from 9 different countries, especially Turkey, Germany, China and England, took place. From Turkey Arif Arrow, Turkey Boehringer Ingelheim Cardiovascular and Metabolism Business Unit Director and Kubilay Destegüloğlu, Boehringer Ingelheim Turkey Animal Health Country Director attended.

30 Pharma

Boehringer Ingelheim, “Daha Fazla Sağlık” (Making More Health) adıyla hayata geçirdiği proje kapsamında, “Making More Health Yaklaşımı Haftası” liderlik projesini Kenya’da gerçekleştirdi. Liderlerin, Kenya’daki yerel topluluklar ve sosyal girişimcilerle etkileşime girerek çeşitlilik deneyimi kazanmasının ve mesleki tecrübelerini bölgedeki ihtiyaç sahiplerine aktarmasının hedeflendiği programa; Türkiye’den Boehringer Ingelheim Türkiye Kardiyovasküler Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok ve Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı Ülke Müdürü Kubilay Destegüloğlu katıldı. Boehringer Ingelheim; 2010 yılında “Daha Fazla Sağlık” misyonuyla hayata geçirdiği “Making More Health” projesi kapsamında hem insanlar hem de hayvanlar için daha iyi sağlık çözümleri oluşturmaya devam ediyor. Boehringer Ingelheim tarafından Making More Health projesi kapsamında hayata geçirilen dört liderlik programından biri olan “Making More Health Yaklaşımı Haftası” (MMH Insights) programı Kenya’da gerçekleştirildi. Programda Türkiye, Almanya, Çin, İngiltere başta olmak üzere 9 farklı ülkeden Boehringer Ingelheim bünyesinde görev yapan yöneticiler yer aldı. Türkiye’den ise Boehringer Ingelheim Türkiye Kardiyovasküler Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok ve Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı Ülke Müdürü Kubilay Destegüloğlu katılım gösterdi. Boehringer Ingelheim, Ashoka ve Kenya’daki sağlık inisiyatifi AMPATH iş birliği ile hayata geçirilen program kapsamında, bir hafta boyunca Kenya’daki bölge halkının sorunlarına tanıklık eden katılımcılar, Eldoret ve Webuye bölgelerindeki yerel topluluklarla etkileşime girerek çeşitlilik deneyimi kazandılar ve mesleki tecrübelerini bölgedeki sosyal girişimcilere aktardılar. Kenya’da sosyal girişimcilik bilgiyle buluştu Boehringer Ingelheim Türkiye Kardiyovasküler Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok; “Making More Health Insights programının temel amacı; yenilikçi iş modellerini keşfetmek, eşsiz bir liderlik deneyimi kazanmak ve MMH projesinin hem şirketimize hem de topluma sağladığı katma değeri deneyimlemek.


As part of the program which was implemented in collaboration with the health initiative AMPATH in Boehringer Ingelheim, Ashoka and Kenya, the participants who witnessed the problems of the local people in Kenya for a week, gained diversity experience and transferred their professional experience to social entrepreneurs in the region. Social entrepreneurship meets information in Kenya Boehringer Ingelheim Turkey Cardiovascular Metabolism Business Unit Director Arif Ok said “The main purpose of the Making More Health Insights program is discovering innovative business models, gaining a unique leadership experience and experiencing the added value of the MMH project to both our company and the community. This one-week program in Kenya has increased our experience in diversity and natural resource management as well as unity. Participating in this program, witnessing a very different culture from our country and getting to know the society so closely was a truly unique experience. We have seen in the trainings we provide to social entrepreneurs in the region that when we support entrepreneurship with knowledge, new perspectives and new job opportunities that will change societies become possible”. Management training for 1200 Kenyan farmers Boehringer Ingelheim Turkey Animal Health Country Manager Kublay Destegüloğlu said “We as managers attending from Turkey have given a business management training to a cooperative where 1200 Kenyan farmers took place for a week. Regional farmers have serious problems about producing, selling, finding markets, storage, and the most important reason for these problems is the lack of information. We also aimed to expand their perspectives by sharing our knowledge and experience in the business world with them”. Underlining that Boehringer Ingelheim’s contribution to the region is not limited to this, Destegüloğlu said “Boehringer Ingelheim carries out long-term projects in the region with the cooperation of Ashoka and Ampath. It builds school for 500 children with no financial situation in the Eldoret region. Ampath healthcare professionals provide health-related training to those living in the slums by regularly visiting Solwodi. At the same time, awareness raising activities on diabetes and Aids, which are among the important health problems of the region, continue”.

Kenya’da gerçekleştirilen bu bir haftalık program hem çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi alanında hem de birlik olma konusunda deneyimlerimizi artırdı. Bu programa katılmak, ülkemizden çok farklı bir kültüre tanıklık etmek ve toplumu bu kadar yakından tanımak gerçekten eşsiz bir deneyim oldu. Bölgedeki sosyal girişimcilere verdiğimiz eğitimlerde gördük ki, girişimciliği bilgi ile desteklediğimizde yeni bakış açıları ve toplumları değiştirecek yeni iş olanakları mümkün hale gelebiliyor” dedi. 1200 Kenyalı çiftçiye işletmecilik eğitimi Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı Ülke Müdürü Kubilay Destegüloğlu ise; “Programa Türkiye’den katılan yöneticiler olarak bir hafta boyunca 1200 Kenyalı çiftçinin olduğu bir kooperatife işletme yönetimi eğitimleri verdik. Bölge çiftçileri ürünlerini üretme, satma, pazar bulma, depolama gibi konularda ciddi sorunlar yaşıyorlar ve bu sorunların en önemli nedeni bilgi eksikliği. Biz de iş dünyasındaki birikim ve deneyimimizi onlarla paylaşarak bakış açılarını genişletmeyi hedefledik” dedi. Boehringer Ingelheim’ın bölgeye katkısının bununla sınırlı olmadığının da altını çizen Destegüloğlu, “Boehringer Ingelheim, Ashoka ve Ampath iş birliği ile bölgede uzun vadeli projeler gerçekleştiriyor. Eldoret bölgesinde maddi durumu yerinde olmayan 500 çocuk için okul inşa ediyor. Ampath sağlık çalışanları Solwodi’ye düzenli ziyaretler yaparak gecekonduda yaşayanlara sağlıkla ilgili eğitimler veriyor. Aynı zamanda bölgenin önemli sağlık sorunlarından olan diyabet ve Aids ile ilgili bilinçlendirme çalışmaları da devam ediyor” dedi. Pharma

31


Toksöz Group Announces that They Sold 30 % Share of Sanovel to Yamma Investments for 200 Million Dollars Toksöz Grup, Sanovel’in %30 Hissesini 200 Milyon Dolar Karşılığında Yamma Investments’a Sattığını Duyurdu

Luxembourg-based Yamuna Investments agreed on the purchase of the minority stake from Sanovel, one of Turkey’s leading developers and manufacturers in the production of generic drugs. This transaction will enable Toksöz Group companies to reduce their balance sheets and pay their tax liabilities, as well as R&D studies and export investments of Sanovel’s new products. The sale process is expected to be completed after obtaining legal approvals.

32 Pharma

Lüksemburg merkezli Yamma Investments, jenerik ilaç üretimi alanında Türkiye’nin lider geliştirici ve üreticilerinden biri olan Sanovel’den azınlık hissesi satın alımı konusunda anlaştı. Bu işlem, Toksöz Grup şirketlerinin bilançolarını küçültüp vergi yükümlülüklerini ödemelerine, bununla beraber Sanovel’in yeni ürünlerinin Ar-Ge çalışmalarına ve ihracat yatırımlarına olanak sağlayacak. Satış işleminin yasal onaylar alındıktan sonra tamamlanması bekleniyor.


The Sixth International Mediterranean Symposium on Medicinal and Aromatic Plants April 16-19, 2020 / Ephesus, İzmir - TURKEY

April 16-19, 2020 Richmond Ephesus Resort Hotel Selcuk (Ephesus) İzmir, TURKEY


Survival Rate in Cancer Increases with Targeted Treatments Hedefe Yönelik Tedavilerle Kanserde Sağkalım Oranı Artıyor

Cancer cases are increasing rapidly in the world. While 18 million people are diagnosed with cancer annually, about 10 million people die from cancer. In 2030, 22 million new cases are expected to appear in the year. Pierre Fabre General Manager Dr. Hande Demirdere stated that with targeted treatments developed for each cancer type, survival rate and quality of life are increased. Saying that scientists continue their research to fight cancer, Pierre Fabre General Manager Dr Hande Demirdere said “Today, new targeted therapies and immune therapies are being developed for each cancer type. The purpose of these treatments is not only to prolong the life of the patient, but also to improve the quality of life. These treatments are generally in oral tablet form. They are being developed to improve patient compliance and survival”. Stay away from smoking The most common cancer type in the world and in our country is lung cancer. Stating that the most important cause of the disease is smoking Demirdere said “It is possible to prevent this disease by quitting smoking. Lung cancer is a serious disease that proceeds insidiously without any symptoms until later stages. Many new clinical trials and developments related to the treatment of this disease have given satisfactory results”. High success rate in treatment Dr. Hande Demirdere pointed out that the most common cancer type women face is breast cancer and said “There is a possibility of breast cancer in one out of every 8 women.

34 Pharma

Dünyada kanser vakaları hızla artıyor. Yılda 18 milyon insana kanser teşhisi konulurken, yaklaşık 10 milyon kişi kanserden hayatını kaybediyor. 2030’da yılında 22 milyon yeni vakanın ortaya çıkması bekleniyor. Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande Dr. Demirdere, her kanser tipi için ayrı geliştirilen hedefli tedavilerle sağkalım oranının ve yaşam kalitesinin arttırıldığını belirtti. Kanser hastalığıyla mücadele için bilim insanlarının araştırmalarını aralıksız sürdüğünü söyleyen Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere, “Günümüzde her kanser tipi için yeni hedefli tedaviler ve immuno tedaviler geliştiriliyor. Bu tedavilerde amaç yalnızca hastanın yaşam süresini uzatmak değil, aynı zamanda hayat kalitesini de artırmaktır. Bu tedaviler genelde oral tablet formundadır. Hastanın tedavi uyumunu ve sağkalımı artırmak için geliştirilmektedirler” dedi. Sigaradan uzak durun Dünyada ve ülkemizde en sık görülen kanser türü akciğer kanseridir. Hastalığın en önemli nedeninin sigara içmek olduğunu belirten Dr. Demirdere “Sigarayı bırakarak bu hastalığın önüne büyük oranda geçmek mümkündür. Akciğer kanseri ileri aşamalara kadar belirti vermeden sinsice ilerleyen ciddi bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavisi ile ilgili yapılan pek çok yeni klinik çalışma ve gelişme yüz güldürücü sonuçlar vermektedir” diye konuştu. Tedavide başarı oranı yüksek Dr. Hande Demirdere, kadınların en sık karşı karşıya kaldığı kanser türünün meme kanseri olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Her 8 kadından birinde meme kanseri görülme olasılığı bulunuyor. Meme kanseri erken teşhis edilebilen ve tedaviye en iyi cevap veren kanser türlerinden biridir. Özellikle 40 yaşından sonra yapılan meme kontrolleri ve taramalar erken teşhis açısından çok önemli ve hayat kurtarıyor. Artık meme kanseri daha erken safhalarda yakalandığından meme koruyucu cerrahi ile de hastaların vücut bütünlükleri korunarak, tedavi sürecinin daha verimli geçmesi sağlanmaktadır. Ayrıca bu alanda da her gün umut verici tedaviler geliştirilmekte, bunun sayesinde hastaların yaşam kaliteleri artmaktadır.” 40’ından sonra polip taraması yaptırın Dr. Demirdere sık görülen kanser türlerinden kolorektal kanserin de ileri evrelere kadar belirti vermeden sinsice ilerleyebildiğini anlattı: “Özellikle tarama ile polip varlığı erken evrede tespit edildiğinde ileride tümör oluşumunun


Breast cancer is one of the cancer types that can be diagnosed early and responds best to treatment. Breast controls and scans, especially made after the age of 40, are very important for early diagnosis and save lives. Since breast cancer is caught at an earlier stage, the body integrity of the patients is protected with breastsparing surgery and the treatment process is provided to be more efficient. In addition, promising treatments are being developed every day in this area, and thanks to this, the patients’ quality life increases”. Get a polyp scan after 40 Dr. Demirdere explained that colorectal cancer, which is one of the most common cancer types can progress insidiously until advanced stages and said “Especially when the presence of polyp is detected by screening, tumor formation can be prevented in the future. Those with a family history of polyp, cancer, ulcerative colitis or Chron disease should have their routine check-ups from the age of 40. By avoiding cigarettes and alcohol, you can be protected against this cancer by eating healthy and regular diet and sports”. Protect from the negative effects of the sun Stating that malignant melanoma, which is the most dangerous among skin cancers, threatens 5 percent of the society. Hande Demirdere declared that harmful sun rays can cause cancer by disrupting the normal structure of the cells in the skin, and this disease is more common especially in light-skinned people. Dr. He underlined that sunscreens should be used to protect against the negative effects of the sun. She said “While surgical treatment is recommended in the early stages, in the case of advanced skin cancers, new molecules and immune therapies developed in this field are hopeful”. Pay attention to the blood seen in urine! Noting that bladder cancer is a type of cancer that is found especially in men over the age of 50, Dr Demirdere said that smoking is also an important risk factor in the formation of this type of cancer. Stating that the most important symptom is the blood seen in the urine without pain Dr. Demirdere said “Treatment is done depending on the stages of bladder cancer and chemotherapy and immune therapies are used, especially surgery”.

önüne geçilebiliyor. Ailesinde polip, kanser, ülseratif kolit veya Chron hastalığı olanlar rutin kontrollerini 40 yaşından itibaren mutlaka yaptırmalıdır. Sigara ve alkolden uzak durarark, sağlıklı ve düzenli beslenip spor yaparak bu kansere karşı korunabilirsiniz.” Güneşin olumsuz etkilerinden korunun Cilt kanserleri arasında en tehlikelisi olan Malign melanomun toplumun yüzde 5’ini tehdit ettiğini ifade eden Dr. Hande Demirdere, zararlı güneş ışınlarının ciltteki hücrelerin normal yapısını bozarak kansere yol açabildiğini ve özellikle açık tenli kişilerde bu hastalığın daha sık görülebildiğini belirtti. Dr. Demirdere güneşin olumsuz etkilerinden korunmak için güneş koruyucu kremler kullanılması gerektiğinin altını çizdi: “Erken evrede cerrahi tedavi önerilirken ileri evre cilt kanserleri söz konusu olduğunda son yıllarda bu alanda geliştirilen yeni moleküller ve immunoterapiler ve umut vadetmektedir.” İdrarda görülen kana dikkat! Mesane kanserinin özellikle 50 yaş üzerindeki erkeklerde rastlanan bir kanser türü olduğunu kaydeden Dr. Demirdere, sigara içmenin bu tür kanserin oluşumunda da önemli bir risk faktörü olduğunu söyledi. En önemli belirtinin ağrı hissedilmeden idrarda görülen kan olduğunu belirten Dr. Demirdere, “Tedavi mesane kanserinin evrelerine bağlı olarak yapılmakta ve başta cerrahi olmak üzere, kemoterapi ve immunoterapiler de kullanılmaktadır” dedi. Pharma

35


Federation of Family Physicians Associations (AHEF) Describes Coronavirus and Its Types Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Koronavirüs Tipleri ve Koronavirüs’ü Anlatıyor

Common human corona virus types have been identified as Type 229E, NL63, OC43 and HKU1. Corona virus is a large family of viruses that are common in many different animal species, including camels, cattle, cats and bats. Animal corona viruses can rarely infect humans. They generally cause mild and tolerable upper respiratory diseases such as colds. Most people get these viruses at some point in their lives. Generally, symptoms such as runny nose, headache, cough, sore throat, fever, weakness, malaise are seen and the disease lasts for a short time. Human corona viruses can cause lower respiratory diseases such as pneumonia or bronchitis in people with cardiopulmonary disease, people with weakened immune systems, patients with chronic diseases, infants and the elderly. Other corona virus types are MERS-CoV and SARS-CoV, and the last identified 2019 Novel corona virus. They can cause serious respiratory infections. SARS-CoV: It was first described in China in November 2002. It caused a worldwide epidemic in 2002-2003. 2003 SARS spread to many countries in North America, South America, Europe and Asia before the global epidemic was taken under control. Since 2004, there have been no known cases of SARS-CoV infections reported anywhere in the world. SARS symptoms often include fever, cough, chills, and common body ache that progress to pneumonia. They can also cause more serious respiratory diseases, such as Severe Acute Respiratory Failure Syndrome (SARS).

36 Pharma

Yaygın görülen insan koronavirüs tipleri Tip 229E, NL63, OC43 ve HKU1 olarak tanımlanmıştır. Koronavirüsler, develer, sığırlar, kediler ve yarasalar da dahil olmak üzere birçok farklı hayvan türünde yaygın olan büyük bir virüs ailesidir. Nadiren, hayvan koronavirüsleri insanları enfekte edebilir. Sıklıkla soğuk algınlığı gibi genellikle hafif ve orta derecede üst solunum yolu hastalıklarına neden olurlar. Çoğu insan hayatının bir döneminde bu virüslere yakalanır. Genellikle burun akıntısı, baş ağrısı, öksürük, boğaz ağrısı, ateş, halsizlik, kırgınlık gibi belirtiler görülür ve hastalık kısa sürer. İnsan koronavirusleri kardiyopulmoner hastalığı olan kişilerde, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde, kronik hastalığı olanlarda, bebeklerde ve yaşlılarda pnömoni veya bronşit gibi alt solunum yolu hastalıklarına neden olabilir. Diğer koronavirus tipleri MERS-CoV ve SARS-CoV ve son olarak tanımlanan 2019 Novel koronavirüs’tür. Ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına yol açabilmektedirler. SARS-CoV: İlk olarak Kasım 2002’de Çin’de tanımlanmıştır. 20022003 yıllarında dünya çapında bir salgına neden olmuştur. 2003 SARS küresel salgını kontrol altına alınmadan önce Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa ve Asya’da pek çok ülkeye yayılmıştır. 2004’ten bu yana, dünyanın hiçbir yerinde bildirilen bilinen herhangi bir SARS-CoV enfeksiyonu vakası olmamıştır. SARS semptomları sıklıkla pnömoniye ilerleyen ateş, öksürük, titreme ve yaygın vücut ağrılarını içerir. Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu (SARS) gibi çok daha ciddi solunum yolu hastalıklarına da sebep olabilmektedirler. MERS-CoV Orta Doğu Solunum Sendromu Coronavirüs (MERS-CoV) ilk olarak 2012 yılında Suudi Arabistan’da bildirilmiştir. Bugüne kadarki tüm vakalar Arap Yarımadası’ndaki veya yakınındaki ülkelerle bağlantılıdır. MERS semptomları genellikle ateş, öksürük ve sıklıkla pnömoniye ilerleyen nefes darlığıdır. MERS ile bildirilen her 10 hastanın yaklaşık 3 veya 4’ü ölmüştür. MERS vakaları, özellikle Arap Yarımadası’nda görülmeye devam ediyor. Solunum örnekleri veya kan testleri ile tanı konur. Tanıda son zamanlarda seyahat veya hayvanlarla temas hakkında bilgiler önemlidir. Çoğu MERS-CoV enfeksiyonu Arap Yarımadası’ndaki ülkelerden bildirilmiştir. Bu nedenle,


MERS-CoV The Middle East Respiratory Syndrome Corona virus (MERS-CoV) was first reported in 2012 in Saudi Arabia. All cases to date are linked to countries on or near the Arabian Peninsula. MERS symptoms are usually fever, cough, and shortness of breath that often progresses to pneumonia. Approximately 3 or 4 of every 10 patients reported with MERS died. MERS cases continue to occur especially in the Arabian Peninsula. Diagnosis is made by respiratory samples or blood tests. Information about travel or contact with animals has recently been important in diagnosis. Most MERS-CoV infections have been reported from countries in the Arabian Peninsula. Therefore, it is very important to report a travel history, contact with camels or camel products when trying to diagnose MERS. Death rate is 11 % in SARS outbreak, while it is 35-50 % in MERS-CoV. 2019 Novel Corona virus (2019-nCoV) On December 31, 2019, the WHO Country Office for China reported pneumonia cases of unknown etiology in Wuhan, China. On January 7, 2020, the factor was identified as a new corona virus (2019-nCoV), which has not previously been detected in humans. The majority of patients present with mild disease, and about 20 % of cases progress to serious illness. Cases compatible with sudden onset of high fever, cough, shortness of breath and pneumonia were found on the radiograph. Other less common symptoms include muscle pain, fatigue, confusion, headache, sore throat, runny nose, chest pain, hemoptysis, diarrhea and nausea, vomiting. Complications such as acute respiratory distress syndrome, septic shock, and acute kidney injury were observed in patients. Acute heart damage and secondary infections have also been reported. It is stated that the incubation period of 2019nCoV is 2-14 days. Infected persons should be rapidly isolated in hospital settings, with both droplet and contact contamination measures applied. The total number of confirmed cases worldwide has been confirmed as 7,848 cases as of 30 January 2020 06:05 UTC. It has been reported that the number of deaths spread to 170 in 21 countries and regions worldwide. Death cases reported so far generally consist of elderly people with low-level immunity and chronic diseases. Some of the outbreaks in Wuhan have been reported to be related to the Seafood Market (a wholesale fish and livestock market selling different animal species). However, an increasing number of patients are unrelated to animal markets and the disease is also seen in healthcare professionals, indicating spread from person to person. Currently, it is unclear whether this virus spreads easily among humans. The diagnosis of the virus is made by examining the genetic material of the virus by molecular microbiological methods in respiratory samples. There is no vaccine to prevent disease. The most effective way of protection is to avoid contact with the virus.

MERS tanısı koymaya çalışırken bir seyahat geçmişi, deve veya deve ürünleriyle temasın bildirilmesi çok önemlidir. Ölüm oranı SARS salgınında %11 iken MERS-CoV’da %3550 arasındadır. 2019 Yeni Coronavirüs (2019-nCoV) 31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Wuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirdi. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir coronavirus (2019-nCoV) olarak tanımlandı. Hastaların çoğunluğu hafif hastalık ile başvurmakta ve vakaların yaklaşık % 20’si ciddi hastalığa ilerlemektedir. Vakalarda ani başlangıçlı yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı ve grafide pnömoniyle uyumlu bulgular tespit edilmiştir. Diğer daha az yaygın semptomlar arasında kas ağrısı, yorgunluk, konfüzyon, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, göğüs ağrısı, hemoptizi, ishal ve bulantı, kusma bulunur. Hastalarda akut solunum sıkıntısı sendromu, septik şok ve akut böbrek hasarı gibi komplikasyonlar görülmüştür. Akut kalp hasarı ve sekonder enfeksiyonlar da bildirilmiştir. 2019-nCoV’nin kuluçka dönemi 2-14 gün olduğu belirtilmektedir. Enfekte kişiler hastane ortamlarında hızla izole edilmeli hem damlacık hem de temas yoluyla bulaşma önlemleri uygulanmalıdır. En son dünya üzerinde doğrulanan toplam vaka sayısı 30 Ocak 2020 06:05 UTC itibariyle 7,848 vaka olarak onaylanmış. Ölen vaka sayısının 170 olduğu dünya çapında 21 ülkeye ve bölgeye yayıldığı bildirilmiştir. Şu ana kadar bildirilen ölüm vakaları genellikle ileri yaştaki, kronik hastalığı olan bağışıklığı düşük bireylerden oluşmaktadır. Wuhan’ daki salgındaki hastaların bir kısmının, Deniz Ürünleri Pazarı (farklı hayvan türleri satan bir toptan balık ve canlı hayvan pazarı) ilişkili olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, artan sayıda hastanın hayvan pazarlarıyla ilişkisinin olmaması ve hastalığın sağlık çalışanlarında da görülmesi kişiden kişiye yayılmanın meydana geldiğini göstermektedir. Şu anda, bu virüsün insanlar arasında kolay yayılıp yayılmadığı belli değildir. Virüsün tanısı, solunum örneklerinde virüse ait genetik materyalin moleküler mikrobiyolojik yöntemlerle incelenmesi ile yapılmaktadır. Hastalıktan korunmak için aşı yoktur. En etkili korunma yolu virüsle temastan kaçınmaktır. Pharma

37


4 Promotions in AstraZeneca Turkey AstraZeneca Türkiye’de 4 terfi AstraZeneca Türkiye’de gerçekleştirilen terfiler ile Pınar Özügür Aslaner “Sağlık Politikaları Müdürü”, Selma Işıkol İstanbul ili yerleşik “Klinik Araştırmalar Müdürü”, Esra Bayram Ankara ili yerleşik “Klinik Araştırmalar Müdürü” ve Tuğçe Tunçer “İnsan Kaynakları Müdürü” oldu.

Pınar Özügür

Pınar Özügür Aslaner became “Health Policy Manager”, Selma Işıkol “Clinical Research Manager” located in Istanbul, Esra Bayram “Clinical Research Manager” located in Ankara and Tuğçe Tunçer “Human Resources Manager” with the promotions done in AstraZeneca Turkey.

Pınar Özügür Aslaner kimdir? Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu olan Pınar Özügür Aslaner, yüksek lisans eğitimini yine Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Tıbbi Ürünlerde Ruhsatlandırma Bölümü’nde tamamladı. Onko-Koçsel’de Kurumsal İlişkiler Uzmanı ve MSD’de Kıdemli Ruhsatlandırma Uzmanı olarak çalıştı. 2013 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de görev yapmakta olan Aslaner, 2016-2019 yılları arasında kariyerine Pazar Erişim ve Ruhsatlandırma Operasyonları Yöneticisi olarak devam etti. Bundan sonra AstraZeneca Türkiye Sağlık Politikaları Müdürü olarak görev yapacak olan Aslaner, aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi’nde Sağlık Ekonomisi ve Farmakoekonomi yüksek lisansına devam etmektedir. Selma Işıkol kimdir? Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu olan Selma Işıkol, Sanofi Aventis ve Novo Nordisk şirketlerinde Klinik Araştırmalar departmanında çeşitli

Who is Pınar Özügür Aslaner? Pınar Özügür Aslaner, who graduated from Hacettepe University Biology Department, completed her graduate education at Hacettepe University Faculty of Pharmacy, Medical Products Licensing Department. Şhe worked as Corporate Relations Specialist at Onko-Koçsel and Senior Licensing Specialist at MSD. Since 2013, Aslaner who works in AstraZeneca Turkey, continued to work as Market Access and Licensing Operations Manager between the years 2016-2019. And then Aslaner who will serve as Director of Health Policy in AstraZeneca Turkey, also continues post graduate education in Pharmacoeconomics and Health Economics at Hacettepe University. Who is Selma Işıkol? Selma Işıkol, graduated from the Middle East Technical University Department of Biology, held various positions

38 Pharma

Selma Işıkol


görevlerde bulundu. 2016 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de Klinik Araştırmalar Proje Yöneticisi olarak çalışan Işıkol, bundan böyle AstraZeneca Türkiye İstanbul İli Yerleşik Klinik Araştırmalar Müdürü olarak görevini sürdürecek.

Esra Bayram

at the Clinical Research department at Sanofi Aventis and Novo Nordisk companies. Since 2016, Işıkol, who works as Clinical Research Project Manager in AstraZenica Turkey will continue to hereinafter as Director of AstraZeneca duty Turkey Istanbul Provincial Resident Clinical Research. Who is Esra Bayram? Esra Bayram, who completed her undergraduate education in the Department of Chemical Engineering of Middle East Technical University, and her graduate education in Industrial Engineering of the same university, has served as a Quality Control Engineer in Drogsan Pharmaceuticals and in the Clinical Research Department in Pfizer Pharmaceuticals. Since 2014, Esra Bayram, working in AstraZeneca Turkey and continued to work as Clinical Research Project Manager between the years 2017-2019 will continue to work as Director of Clinical Research in Ankara.

Esra Bayram kimdir? Lisans Eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nde, Yüksek Lisan Eğitimini ise aynı üniversitenin Endüstri Mühendisliği’nde tamamlayan Esra Bayram, Drogsan İlaçlarında Kalite Kontrol Mühendisi olarak, Pfizer İlaçlarında ise Klinik Araştırmalar Departmanında çeşitli rollerde görev almıştır. 2014 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de çalışan ve 20172019 yılları arasında Klinik Araştırmalar Proje Yöneticisi olarak kariyerine devam eden Esra Bayram görevine, Ankara İli Yerleşik Klinik Araştırmalar Müdürü olarak devam edecek. Tuğçe Tunçer kimdir? Kocaeli Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunu olan Tuğçe Tunçer, iş hayatına Kibar Holding’te İnsan Kaynakları Uzmanı olarak başladı. Sırasıyla, Türk Tuborg’ta Ücretlendirme ve Yan Haklar Uzmanı, Nivea Beiersdorf Turkey’de İnsan Kaynakları İş Ortağı olarak görev yaptı. 2015 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak çalışmakta olan Tunçer bundan sonra görevine İnsan Kaynakları Müdürü olarak devam edecek.

Who is Tuğçe Tunçer? Tuğçe Tunçer, who graduated from Kocaeli University Industrial Engineering Department, started her business life as a Human Resources Specialist at Kibar Holding. She worked as a Remuneration and Benefits Specialist at Türk Tuborg and Human Resources Business Partner at Nivea Beiersdorf Turkey, respectively. Since 2015, Tunçer who works as a Human Resources Manager in AstraZeneca in Turkey will continue as Director of Human Resources.

Tuğçe Tunçer

Pharma

39


Unknown about the Mysterious Virus, Corona Gizemli Virüs Corona Hakkında Bilinmeyenler

The new Corona virus, which emerged in Wuhan, China and started to spread rapidly, caused the whole world to be vigilant. This novel Corona virus called 2019-nCoV shows itself with symptoms of cough, sore throat, as well as high fever, muscle and joint pain, headache, weakness, fatigue and respiratory failure. Infectious Diseases and Clinical Microbiology Specialist Dr. Çağrı Büke explained the unknown aspects of the disease, stating that there is no effective drug and vaccine yet. Emphasizing that corona viruses (CoV) is a large family of viruses that cause more serious diseases such as colds and Middle East Respiratory Syndrome (MERS-CoV) and Severe Acute Respiratory Syndrome (SARS-CoV) in the past years, Clinical Microbiology Specialist Dr. Çağrı Büke added that such corona viruses progress to the lower respiratory tract and progress with pneumonia. Corona viruses are viruses that can be found in a wide variety of animal species, such as camels, bats, cats and snakes. It can be transmitted from animals to humans, and transmission continues among humans. Examples of this were seen in MERS CoV and SARS CoVs. Just like seasonal flu, the symptoms of the virus, whose incubation period is 5-14 days, can be seen as fever, chills, cough, breathing difficulties, head, throat, muscle pain.

40 Pharma

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılmaya başlayan yeni Coronavirüs tüm dünyanın teyakkuza geçmesine yol açtı. 2019-nCoV olarak adlandırılan bu yeni Coronavirüsü, öksürük, boğaz ağrısı yanı sıra, yüksek ateş, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve solunum yetmezliği yakınmaları ile kendisini gösteriyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke; hastalığın henüz etkili herhangi bir ilacının ve aşısının olmadığını belirterek bilinmeyen yönlerini anlattı. Coronavirüslerin (CoV), soğuk algınlığı ve geçmiş yıllarda ortaya çıkan Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ile Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesi olduğunu vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke bu tür coronavirüslerin alt solunum yollarına ilerleyerek zatürre yani pnömoni ile seyrettiğini de sözlerine ekledi. Coronavirüsler deve, yarasa, kedi ve yılan gibi çok çeşitli hayvan türlerinde de bulunabilen virüslerdir. Hayvanlardan insanlara bulaşabilir ve insanlar arasında da bulaş devam eder. Bunun örnekleri MERS CoV ve SARS CoV’lerde görüldü. Tıpkı mevsimsel grip gibi kuluçka süresi 5-14 gün olan virüsün belirtileri, ateş, titreme, öksürük, solunum güçlüğü baş, boğaz, kas ağrısı, şeklinde görülebiliyor.


No medication yet Stating that as of 29.01.2020, the number of people suffering from the disease has reached 6000 and the number of people who have deceased has reached 136, Prof Dr Çağrı Büke said that the number of patients is on the rise, but the number of people who died is less than those who have lost their lives due to seasonal flu. He stated that no case of this new corona virus infected case has been encountered in our country so far. Emphasizing that the disease does not have any antiviral drug treatment yet, Prof Dr Çağrı Büke says “It can be overcome in the form of respiratory infections in a very large part of the world population. The important point here is to comply with the flu and corona viruses infections. Bed rest, balanced nutrition, abundant fluid consumptions are very important. There are a number of factors that will increase the body’s immune system. For example, if vitamins and minerals such as B6, B12, Vitamin D, and selenium are missing in the body, it is very important to take it. Taking vitamin C from food from autumn months has an effect on shortening the duration of symptoms when such diseases are observed. Otherwise, taking vitamin C does not have much effect on symptoms or reducing its severity when there is illness”.

Henüz ilaç tedavisi yok 29.01.2020 tarihi itibarı ile hastalığın görüldüğü kişi sayısının 6000’e ve hayatını kaybeden kişi sayısının da 136’ya ulaştığını bildiren Prof. Dr. Çağrı Büke hasta sayısının artışta olduğunu ancak yaşamını kaybeden kişi sayısının mevsimsel gribe bağlı yaşamına kaybedenlere göre daha az olduğunu söyledi. Şu ana kadar ülkemizde bu yeni coronavirus ile enfekte olmuş olguya rastlanmadığını belirtti. Hastalığın henüz herhangi bir antiviral ilaç tedavisi bulunmadığını vurgulayan Prof. Dr. Çağrı Büke: “Dünya nüfusunun çok büyük bir kesiminde solunum yolu enfeksiyonları şeklinde, hafif olarak atlatılabiliyor. Burada asıl önemli olan nokta grip için de corona virüsleri enfeksiyonları için de dikkat edilmesi gerekenlere uymaktır. Yatak istirahati, dengeli beslenme, bol sıvı tüketimi çok önemlidir. Vücudun bağışıklık sistemini artıracak bir takım faktörler var. Örneğin B6, B12, D vitamini, Selenyum gibi vitamin ve mineraller vücutta eksikse alınması çok önemlidir. C vitamininin ise sonbahar aylarından itibaren gıdalardan alınması bu tür hastalıklar görüldüğünde semptomların süresini kısaltmada etkisi vardır. Yoksa hastalık olduğunca C vitamini almanın ne semptomlar üzerinde ne de şiddetini azaltmada çok etkisi yoktur” diyor. Risk grubu dışında ateşi düşürmek hastalığı uzatır Risk grubu olarak ifade edilen çocuklar, yaşlılar, hamileler, kronik kalp, kronik akciğer ya da nörolojik hastalığı olanlarda yüksek ateşin mutlaka düşürülmesi gerekiyor. Ancak viral enfeksiyonlarda bu risk grupları söz konusu değilse ateşi düşürmenin aslında o hastalığı uzattığının altını çizen Prof. Dr. Çağrı Büke, ateşin, şiddetli baş,

Reducing fever outside the risk group prolongs the disease High fever must be reduced in children, elderly people, pregnant women, chronic heart, chronic lung or neurological disease expressed as risk group. Underlining that if these risk groups are not in question in viral infections, reducing fever actually prolongs the disease, Prof Dr Çağrı Büke states that the fever causes severe Pharma

41


head, muscle and joint pain, but if the patient is able to resist these pain, the duration of the disease may be shortened by one or two days.

kas ve eklem ağrısına yol açtığını ama hasta bu ağrılara dayanabiliyorsa böyle durumlarda hastalık süresinin biriki gün kısalabileceğini de ifade ediyor.

Thermal cameras are important but not enough Pointing out that it is not important but sufficient to keep track of people over 38 C body temperature by thermal imaging by the Ministry of Health by scanning the passengers coming from China at Istanbul Airport due to the corona virus, Prof Dr Çağrı Büke continued as follows: “If the person is sick and enter another country, he can easily enter the country without noticing from the thermal camera by drinking antipyretics 2 hours in advance. Therefore, the thermal camera may not be sufficient alone. So, the information about whether the person has traveled to China especially in the last 14 days and if such a situation is examined, it is important and necessary to increase the control”.

Termal kameralar önemli ama yeterli değil Coronavirüsü nedeniyle, Sağlık Bakanlığı tarafından İstanbul Havalimanında Çin’den gelen yolcuları termal kamera ile tarayarak vücut ısısı 38 üstündeki kişilerin takibe alınmasının önemli ama yeterli olmadığını işaret eden Prof. Dr. Çağrı Büke, sözlerine şöyle devam etti: “Kişi eğer hastaysa ve bir başka ülkeye giriş yapmak istiyorsa 2 saat önceden ateş düşürücü içerek rahatlıkla termal kameradan fark edilmeden ülkeye giriş yapabilir. Bundan dolayı termal kamera tek başına yeterli olmayabiliyor. Dolaysıyla kişinin özellikle son 14 gün içerisinde özellikle Çin’e seyahat edip etmediği bilgisi ve böyle bir durum varsa muayeneden geçirilmesi kontrolü artırmak açısından önemli ve gereklidir diyor.

To be protected; wear a mask and do not shake hands Stating that there is no special protection measure for corona viruses, Yeditepe University Hospital Infectious Diseases and Clinical Microbiology Specialist Prof Dr Çağrı Büke says that the general protection measures are similar to the protection measures in seasonal flu, and that the elderly and those with chronic disease should be avoided entering the crowded and closed environments, especially as the risk group, and adds “If the person is working, he / she should wear a mask if it is necessary to enter crowded environments. Hand cleaning is also very important. It is necessary to wash hands frequently during the day and not touch the mouth and nose. It is also important to keep a balanced diet and avoid readymade foods”.

Korunmak için; maske takın ve el sıkmayın Coronavirüsler için özel bir korunma önlemi bulunmadığını aktaran Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, burada genel korunma önlemlerinin mevsimsel gripteki korunma önlemleri ile benzer olduğunu ve özellikle risk grubu olarak görülen yaşlıların ve kronik hastalığı olanların kalabalık ve kapalı ortamlara girmekten kaçınmaları gerektiğini söylüyor ve şunları da ekliyor: “Kişi çalışıyorsa, kalabalık ortamlara girmesi zorunluysa maske takmalı. El temizliği de büyük önem taşıyor. Elleri gün içinde sık yıkaması, ağza ve buruna değdirilmemesi gerekiyor. Dengeli beslenmek ve hazır gıdalardan uzak durmak da önem taşıyor”

42 Pharma



İSTAHED: “We Gathered in Ankara to Say Stop to Terrorism against Healthcare Workers and to Attention to the Rights of Healthcare Professionals” İSTAHED: “Sağlık Çalışanlarına Karşı Uygulanan Teröre Dur Demek Ve Sağlık Çalışanlarının Kaybettikleri Haklara Dikkat Çekmek İçin Ankara’da Toplandık”

Istanbul Family Medicine Association (İSTAHED) Chairman of the Board of Directors Kutbettin Demir said, “We took our place in Ankara Anıtpark together with non-governmental organizations organized in the health business line on Saturday, February 8, upon the call of the Federation of Family Physicians Associations (AHEF) and the decision of our board of directors”. Dr. Kutbettin Demir said “We set out with great hopes in 2010, on our family medicine journey, which has been implemented throughout the country. Since then, we have signed important things in primary health statistics. This signature we made was a source of pride for health authorities. It was mentioned that we are shown as examples all over the world at every opportunity. However, for real owners of the signature, for the working people and heroes of the system, family physicians and family health workers, the situation was not as expected, the unbearable face of the application on the employees’ side began to manifest itself no more. Resignations started from the system, new units became irreplaceable. Over time, changes in the legislation, the attitudes of health administrators far from applying the legislation correctly, real deficiencies in the fees received in return for the service provided, and the disruption in the service providers’ feet, due to serious disruptions in the service of the system, also lead to a decrease in satisfaction with the system”.

44 Pharma

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kutbettin Demir, “Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)’in çağrısı ve yönetim kurulumuzun kararı ile 8 Şubat Cumartesi günü, sağlık iş kolunda örgütlü sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Ankara Anıtpark’ta biz de İSTAHED olarak yerimizi aldık.” dedi. Dr. Kutbettin Demir, “2010 yılında büyük umutlarla yola çıkmıştık, tüm ülke genelinde uygulanmaya başlanan aile hekimliği yolculuğumuza. O günden bu güne birinci basamak sağlık istatistiklerinde mucizelere imzalar attık. Attığımız bu imza bizzat sağlık otoritelerinin övünç kaynağı oldu. Her fırsatta tüm dünyada örnek olarak gösterildiğimizden bahsedildi. Ne var ki imzanın gerçek sahipleri için, sistemin emekçileri ve kahramanları olan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları için durum hiç de umulduğu gibi olmadı, uygulamanın çalışanlar tarafındaki çekilmez hale gelen yüzü artık sessiz kalınamayacak kadar kendini göstermeye başladı. Sistemden istifalar başladı, yeni birimler doldurulamaz oldu. Zamanla mevzuatlarda yapılan değişiklikler, sağlık idarecilerinin kötü de olsa mevzuatı doğru uygulamaktan uzak tavırları, uygulamadaki eksiklikler, iller hatta ilçeler arasındaki uygulama farkları ve verilen hizmet karşılığı alınan ücretlerde meydana gelen reel düşüşler artık sistemin hizmet verenler ayağında ciddi aksamalara dolayısı ile uygulamayla oluşan memnuniyetin de azalmasına yol açtı.” diye belirtti. “Sistem Hizmet Verenler Açısından Sürdürülemez Hale Geldi” Sistemin sürdürülemez bir hale geldiğini söyleyen Demir, “Tüm bunların yanında terör boyutuna ulaşan sağlıkta şiddet, idarecisinden bankoda oturan sekretere kadar sağlık sektöründe çalışan her kesin korkulu rüyası oldu, sağlık kurumlarında çalışanlar kapıdan içeri giren her vatandaşı birazdan kendisine saldıracak mı endişesi ile karşılar hale geldi” dedi. Demir, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlıkta şiddet faillerinin ciddi yaralama suçlarında bile savcılıkça salıverilmesi, suçu önlemekte yetersiz kalan hatta suçu teşvik eden ertelemeli paraya çevrilmeli cezalar konusundaki taleplere de kulaklar tıkandı.


“System has become unsustainable for Service Providers” Saying that the system has become unsustainable, Demir said “Beside all these, violence in health has reached the level of terrorism, every dreadful dream of working in the health sector, from its manager to the secretary sitting at the bench, the employees working in the health institutions are worried that the citizens who enter through the door will attack them soon”. Demir said “That violence prone people in health, even in serious injury crimes, have been released by prosecution, demands about the deferred monetary penalties which are insufficient to prevent crimes even promoting crimes are disregarded. Legislation that brings citizens and healthcare workers face increasingly has been stronger and healthcare services have become places to sign signatures demanded by institutions rather than contributing to the health of citizens. Even being attentive in making these signatures, which have no scientific meaning and put employees at great risks, was an excuse to attack the health worker. The health workers who got tired of that the violence became ordinary, generalized and unpunished repeatedly conveyed the necessary measures to be taken against those concerned. However, no precautionary measures were taken against this violence, and the demands were blocked. That’s why, despite the coldest day of the year, all roads covered with snow and ice, Ankara’s frost, the call of AHEF was met and ve On February 8, health workers from all over the country met at the Anıtpark, the Great Ankara Rally. İSTAHED was ready with all the Board of Directors and its members filling three buses, with slogans and banners expressing their demands in the field. At the end of our journey, which started in Istanbul at 4 in the morning and passed in joy despite the adverse weather and road conditions, we entered the warm rally area of Ankara, with the Elazig Family Physicians Association (ELAHED) and İSTAHED banners.

Vatandaş ile sağlık çalışanını karşı karşıya getiren mevzuat gittikçe güçlendi ve sağlık hizmeti vatandaşın sağlığına katkıdan çok, kurumların talep ettiği imzaların atılması için gelinen yerler oldu. Hiçbir bilimsel anlamı olmayan ve çalışanları büyük risklerin altına atan bu imzaları atmakta özenli davranmak bile sağlık çalışanına saldırmanın bahanesi oldu. Sağlıkta şiddetin bu kadar sıradanlaşması, genele yayılması ve karşılıksız kalması ile canından bezmiş sağlık çalışanları, örgütleri aracılığı ile buna karşı alınması gereken önlemleri defalarca ilgililerine iletti. Ne var ki bu şiddete karşı etkili olacak hiçbir önleme imza atılmadı, taleplere kulaklar tıkandı. İşte bu yüzden, yılın en soğuk günü olmasına, tüm yolların kar ve buzla kaplanmasına, Ankara’nın ayazına rağmen AHEF‘in çağrısı karşılık buldu ve 8 Şubat’ta ülkenin her yerinden gelen sağlık çalışanları Anıtpark’ta, Büyük Ankara Mitinginde buluştu. İSTAHED de tüm Yönetim Kurulu ve üç otobüsü dolduran üyeleriyle, alanda taleplerini dile getiren döviz ve pankartlarıyla hazırdı. Sabahın 4’ünde İstanbul’dan başlayan, olumsuz hava ve yol koşullarına rağmen neşe içinde geçen yolculuğumuzun sonunda Ankara’nın meşhur ayazında sıcacık miting alanına, önde Elazığ Aile Hekimleri Derneği (ELAHED) ve İSTAHED pankartlarımızla giriş yaptık. Depremin oluşturduğu yaraları sarmaya devam ettiği için mitinge gelemeyen Elazığ’lı meslektaşlarımızın kalbinin bizimle olduğunu biliyorduk ve ‘YÜREKLER ELAZIĞ’DA, ELAHED ARAMIZDA’ yazan pankartlarıyla fiziksel olarak da alanda olmalarını istemiştik. Hiç kimse geride kalmamalıydı. Hiç kimseyi arkamızda bırakmamalıydık.” “Alanda Taleplerimiz Netti” Etkin ve caydırıcı bir ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ istiyorduk diyen Demir, “Sağlık magandasının aynı suçu ertesi gün işlemeye cesaret edememesini istiyorduk, şiddete sebep olan tüm mevzuatın elden geçirilmesini istiyorduk. Yıllar içinde yitirilen özlük haklarımızın geri verilmesini istiyorduk. Ücretli vekâletsiz izin hakkı istiyorduk. Pharma

45


We knew that the hearts of our colleagues from Elazig, who could not come to the rally because they continued to heal the wounds caused by the earthquake, were with us and we wanted them to be physically in the field with the banners that read, “HEARTS ARE IN ELAZIĞ, ELAHED BETWEEN US”. Nobody should have been left behind. We shouldn’t have left anyone behind us.” “Our demands in the arena were clear” Saying “We wanted an effective and dissuasive ‘Violence in Health’ Law”, Demir said “We wanted health hooligans not to dare to commit the same crime the next day, we wanted all legislation that caused violence to be overhauled. We wanted our personal rights lost over the years to be returned. We wanted the right to paid non-proxy leave. We wanted the depreciation to work backwards and to pay wages that we can live humanly. In short, we wanted to restore the dignity of our profession and try to preserve their dignity. It was necessary to start to sing, not to listen to songs, and to do other things in order to open the ears and eyes that closed to the truths we showed by supporting with surveys and mentioned in the files and booklets, we declared to the authorities repeatedly”. “Patience is now exhausted. We Won’t End This Story Until Eyes See” Saying “We know that there will be obstacles on the path we are walking, and we know that unobstructed roads will not lead us anywhere”, Demir said “We say with our mind, patience and trust in our togetherness that it is time to personally shout out the demands we have received by coming to your authorities, and then to feel our strength that we have not felt enough. We were in the field on February 8, by knowing you would not hear our voice, which you had not heard for years, even with a Saturday rally, to show that we will carry the joy of going to the fields together as a start and even to the next actions. The cold Ankara story started in Istanbul, accepted as such for İSTAHED, continued in Anıtpark, The rally is over, we return to our homes, but this story is not over. We will not end this story until the ears will hear and the eyes will see. Our lives are in danger and we are aware of this. We want our most sacred right, our right to work and live in a healthy and safe environment. Greetings to AHEF Members all provincial associations, ASEF, TAHUD, Turkish Health Union, General Health Business, AHESEN, BDS and Chambers of Physicians of provinces, supporting us and becoming with us in the areas in order to defense our life rights. We will win together”.

46 Pharma

Yıpranma payımızın geriye yönelik de işlemesini ve insanca yaşayabileceğimiz düzeyde ücretlerin verilmesini istiyorduk. Kısacası mesleğimizin saygınlığını geri istiyor, onurunu korumaya çalışıyorduk. Daha önce ilgililerine defalarca ilettiğimiz, dosyalar kitapçıklarla anlattığımız, anketlerle destekleyerek gösterdiğimiz gerçeklere tıkanan kulakları, kapanan gözleri açmak için artık başka şeyler yapmak, şarkı dinlemek değil şarkı söylemeye başlamak lazımdı.” dedi. “Artık Sabır Tükendi. Gözler Görene Kadar Bu Hikayeyi Bitirmeyeceğiz” “Yürüdüğümüz yolda engeller olacak elbet, engelsiz yolların bizi hiçbir yere götürmeyeceğini biliyoruz” diye konuşan Kutbettin Demir, şunları söyledi: “Aklımızla, sabrımızla ve birlikteliğimize olan güvenimizle diyoruz ki; Bizzat makamlarınıza gelerek dile getirdiğimiz talepleri alanlardan haykırmanın ve sonrasında da şimdiye dek yeterince hissettirmediğimiz gücümüzü hissettirmenin vakti geldi. 8 Şubat’ta alandaydık, bunca yıldır duymadığınız sesimizi, bir cumartesi mitingi ile de duymayacağınızı bile bile, bu mitingin sizi uyarmayacağını bile bile, bir başlangıç olarak ve birlikte alanlara inebilmenin coşkusunu sonraki eylemlere taşıyacağımızı göstermek adına alandaydık. Soğuk Ankara hikayesi, İSTAHED için böyle kabul edilerek İstanbul’da başladı, Anıtpark’ta devam etti, miting bitti evlerimize döndük ama bu hikaye bitmedi. Tıkalı kulaklar açılana, kapalı gözler görene kadar da bu hikâyeyi bitirmeyeceğiz. Hayatımız tehlikede ve bizler bunun farkındayız. En kutsal olan hakkımızı, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma ve yaşama hakkımızı istiyoruz. Yaşam hakkımızı savunmak için birlikte alanlarda tek ses olduğumuz; AHEF üyesi Tüm İl Derneklerine, ASEF’e TAHUD’a, Türk Sağlık Sen’e, Genel Sağlık İş’e AHESEN’e, BDS’ye ve destekleyen illerin Tabip Odalarına da selam olsun. Birlikte kazanacağız.”


Applications are Starting for Bayer G4A Turkey 2020 için Başvurular Başlıyor!

Bayer, contributes to the entrepreneurship ecosystem in Turkey with grants, mentoring, training support and cooperation opportunities by a total value of 1.5 million TL within two years continues to support entrepreneurs. The third of G4A Turkey of G4A Initiative Acceleration Program Bayer, as a “Life Sciences” company, conducts global in order to support digital initiatives and entrepreneurship ecosystem in this area begins. Entrepreneurs, who offer digital solutions to corporate functions for health, agriculture, radiology and environmental health (pest and rodent struggle) and corporate functions and who have passed the idea stage, have a lean product, prototype or advanced initiative can participate in the G4A Turkey 2020 program. The initiatives to be selected by a special jury consisting of Bayer executives and leading names in the venture ecosystem will be supported by a grant of 60 thousand TL, mentorship, training, collaborations and 100 days of work at the Bayer Head Office. The detailed information about the G4A Turkey Enterprise Acceleration Program, whose applications will continue until March 1, 2020, and the terms of participation are available on the G4A Turkey website.

Bugüne kadar, hibe, mentorluk, eğitim desteği ve iş birliği imkanı ile Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine iki yılda toplam 1,5 milyon TL değerinde katkı sağlayan Bayer, girişimcileri desteklemeye devam ediyor. Bayer’in bir “Yaşam Bilimleri” şirketi olarak, bu alandaki dijital girişimleri ve girişimcilik ekosistemini desteklemek amacıyla küresel çapta yürüttüğü G4A Girişim Hızlandırma Programı’nın Türkiye ayağı G4A Turkey’in üçüncüsü başlıyor. G4A Turkey 2020 programına sağlık, tarım, radyoloji ve çevre sağlığı (haşere ve kemirgen mücadelesi) ile kurumsal fonksiyonlara yönelik dijital çözümler sunan ve fikir aşamasını geçen, yalın bir ürüne, prototipe ya da ileri seviyede bir girişime sahip olan girişimciler katılabiliyor. Bayer yöneticilerinden ve girişim ekosisteminin önde gelen isimlerinden oluşan özel bir jüri tarafından seçilecek girişimler 60 bin TL değerinde hibe, mentorluk, eğitim, iş birlikleri ve Bayer Merkez Ofisi’nde 100 gün süreli çalışma imkanı ile desteklenecek. Başvuruları 1 Mart 2020 tarihine kadar devam edecek olan G4A Turkey Girişim Hızlandırma Programı ile ilgili ayrıntılı bilgiye ve katılım şartlarına G4A Turkey web sitesinden ulaşılabiliyor.

Pharma

47


Don’t Underestimate Vitamin B12 Deficiency B12 Vitamini Eksikliğini Küçümsemeyin

Vitamin B12, which is important for blood formation and brain nerves, is the vitamin that the body suffers from most. What are the symptoms of vitamin B12 deficiency? So, what causes vitamin B12 deficiency? Vitamin B12 deficiency, which has an important place in the protection of the nervous system, memory and body health, can cause serious health problems if precautions are not taken. Phytotherapy Specialist Dr. Ümit Aktaş says “One of the most important symptoms of vitamin B12 deficiency is fatigue” and warns “I recommend you not to underestimate the B12 deficiency and undertake the necessary treatment under the doctor’s supervision, otherwise the lack of a vitamin may endanger your health.” Phytotherapy Specialist Dr. Ümit Aktaş who stated that it is necessary to check whether there is a B12 deficiency at the source of the problem, especially in the case of exhaustion that does not pass, and especially the concentration disorder and forgetfulness accompanying this exhaustion warns “If there is a tingling sensation in your hands and feet, I suggest you consider the possibility of suffering from this vital vitamin deficiency. Those who are prone to depression should also have a look at B12 values. It must be investigated whether there is a deficiency of vitamin B12 behind the problem in cases of depression, this should be a gold standard”.

48 Pharma

Kan oluşumu ve beyin sinirleri için önemli olan B12 vitamini, vücudun en çok eksikliğini yaşadığı vitamindir. B12 vitamini eksikliği belirtileri nelerdir? Peki, B12 vitamini eksikliği nelere sebep olur? Sinir sistemi, hafıza ile beden sağlığının korunması açısından önemli bir yere sahip olan B12 vitamini eksikliği önlem alınmadığında ciddi sağlık sorunlarına sebep olabiliyor. “B12 vitamini eksikliğinin en önemli belirtilerinden biri hâlsizliktir” diyen Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “B12 eksikliğini hafife almamanızı, doktor kontrolünde gerekli tedaviyi zaman geçmeden yaptırmanızı öneririm, aksi durumda bir vitaminin eksikliği tüm sağlığınızı tehlikeye atabilir” diye uyarıyor. Bir türlü geçmeyen bitkinlik ve özellikle de bu bitkinliğe eşlik eden konsantrasyon bozukluğu ve unutkanlık söz konusu olduğunda, sorunun kaynağında B12 eksikliği olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini belirten Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş; “El ve ayaklarınızda karıncalanma hissi oluyorsa, yine bu hayati önem taşıyan vitaminin eksikliğinden muzdarip olma ihtimalinizi göz önüne almanızı öneriyorum. Depresyona eğilimi olanlar da B12 değerlerine mutlaka baktırmalıdır. Depresyon vakalarında sorunun arkasında B12 vitamini eksikliği olup olmadığı mutlaka araştırılmalı, bu bir altın standart olmalıdır.” diye uyarıyor.


B12 deficiency proceeds insidiously Underlining that the deficiency of this important vitamin does not manifest itself immediately, Ümit Aktaş said “B12 deficiency proceeds insidiously. When deficiency symptoms appear, your B12 value is now crawling on the ground. Do not underestimate the problem by saying “What will it be, it is only a vitamin”. The lack of a vitamin can endanger all your health, hospitalize you, and even its results can be fatal”.

B12 eksikliği sinsi ilerler Bu önemli vitaminin eksikliğinin hemen kendini göstermediğinin altını çizen Dr. Ümit Aktaş, “B12 eksikliği sinsi şekilde ilerler, eksiklik belirtileri ortaya çıktığında B12 değeriniz artık yerlerde sürünüyordur. ‘Ne olacak canım, altı üstü bir vitamin’ diyerek sorunu hafife almayın. Bir vitaminin eksikliği tüm sağlığınızı tehlikeye atabilir, sizi hastanelik edebilir, hatta sonuçları ölümcül bile olabilir.” şeklinde uyarıyor.

Who are at risk? Emphasizing that B12 deficiency causes depression, paranoia, memory loss, and even hallucinations, and that vitamin B12 deficiency is common in our country Ümit Aktaş also warned those at risk. Dr. Aktas said “Stomach medications such as roasted chickpea that are used indiscriminately, and even if so, cause B12 deficiency. There is not enough vitamin B12 in herbal foods; it should be taken from animal foods. Therefore, B12 deficiency may be observed in vegetarians and vegans who do not consume animal food. I often say how dangerous stomach surgeries for slimming are. Here, one of the side effects of these surgeries is B12 deficiency. Diabetes medications used in the treatment of type 2 diabetes also cause vitamin B12 deficiency. If you belong to one of these groups, you should follow your B12 values”.

Kimler risk altında? B12 eksikliğinin depresyon, paranoya, hafıza kaybı hatta halüsinasyonlara neden olduğunu ve ülkemizde B12 vitamini eksikliğinin yaygın olduğunu vurgulayan Dr. Ümit Aktaş, risk altında olanları da uyardı. Dr. Aktaş; “Gelişigüzel kullanılan, hatta tabiri yerindeyse leblebi gibi yutulan mide ilaçları, B12 eksikliğine neden olur. Bitkisel gıdalarda yeterli B12 vitamini bulunmaz, hayvansal besinlerden alınması gerekir. Dolayısıyla hayvansal gıda tüketmeyen vejetaryenler ve veganlarda B12 eksikliği görülebilir. Zayıflamak için yapılan mide ameliyatlarının ne kadar tehlikeli olduğunu sık sık dile getiriyorum. İşte, bu ameliyatların yan etkilerinden biri de B12 eksikliğidir. Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan diyabet ilaçları da B12 vitamini eksikliğine neden olmaktadır. Bu gruplardan birine ait iseniz, B12 değerlerinizi takip etmelisiniz.” diyor. Pharma

49


“Be Brave” call from Merck Employees Against Cancer Merck Çalışanlarından Kansere Karşı “Cesur Ol” Çağrısı

Turkey Merck employees held an event to raise awareness against cancer at the World Cancer Day. The event, which was organized in cooperation with the Cancer Fighters Association, the awareness about cancer has been raised and they must be brave in the fight against disease. Cancer causes 9.6 million people to die every year, it is estimated this number will double by 2030. The total annual cost of the fight against cancer to the world is 1.16 trillion dollars. Authorities point out that at least one third of common cancers can be prevented. This means that awareness of cancer, early diagnosis, and timely treatment will save 3.7 million lives a year. The theme of this year’s February 4 World Cancer Day was determined by Union for International Cancer Control as “I am, I will” and “Be brave”. In this context, on February 4, World Cancer Day in Turkey, Merck employees and Cancer Fighters Association members, drew attention to the subject in order to be protected against cancer with brochures and stands and besides, they carried the importance of “Take action” to the agenda. They handed out brochures and said, “Take action” Taking action to raise awareness about cancer disease, Merck employees in Turkey gave support to the Association of Cancer Warriors voluntary activity. They received information from Oncology Specialist Dr. Esat Namal about the methods of cancer prevention, the well-known mistakes and the importance of facing and courage in the fight against this disease. Later on, they put on their t-shirts that said “Brave and I will act for cancer awareness” and distributed brochures giving information about it in a Mall in order to draw attention.

50 Pharma

Merck Türkiye çalışanları Dünya Kanser Günü’nde kansere karşı farkındalığı artırmak için bir etkinlik gerçekleştirdi. Kanser Savaşçıları Derneği işbirliği ile düzenlenen etkinlikte, kanser konusunda farkındalık oluşturarak, hastalıkla mücadelede cesur olunması gerektiği mesajı verildi. Kanser her yıl 9.6 milyon insanın ölümüne sebep oluyor, bu sayının 2030’a kadar neredeyse iki katına çıkacağı tahmin ediliyor. Kanserle mücadelenin dünyaya yıllık toplam maliyeti ise 1.16 trilyon dolar. Otoriteler yaygın kanserlerin en az üçte birinin önlenebileceğine dikkat çekiyor. Bu da kanser konusunda bilinçlenme, erken teşhis, zamanında uygun tedavi ile yılda 3,7 milyon insanın hayatının kurtulması anlamına geliyor. Bu yılki 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nun teması, Union for International Cancer Control (Uluslararası Kanser Kontrol Birliği) tarafından “I am, I will” (Ben kimim, ne yapacağım) ve “Be bold” (Cesaretli ol) olarak belirlendi. Bu çerçevede, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde Merck Türkiye çalışanları ve Kanser Savaşçıları Derneği üyeleri, kurdukları stand ve dağıttıkları broşürlerle kanserden korunmak için konuya dikkat çekmenin daha da ötesinde, günlük hayatın içinden insanlara dokunarak ‘Harekete Geçme”nin önemini gündeme taşıdılar. Broşür dağıtıp, “Harekete geçin” dediler Kanser hastalığı hakkında farkındalık yaratmak için harekete geçen, Merck Türkiye çalışanları Kanser Savaşçıları Derneği’nin gönüllülük aktivitesine destek verdiler. Önce Onkoloji Uzmanı Dr. Esat Namal’dan kanserden korunma yöntemleri, doğru bilinen yanlışlar ve bu hastalıkla mücadelede yüzleşme ve cesur olmanın önemi hakkında bilgiler aldılar. Daha sonra, “Cesurum ve ben kanser farkındalığı için harekete geçeceğim” yazan tişörtlerini giyerek bu hastalığın insanlığa ve dünyaya olan yüküne dikkat çekmek için bir AVM’de bilgilendirici broşürler dağıttılar.


Healthcare Professionals Will Be Protected Against Injuries with E-Training! Sağlık Çalışanları Yaralanmalara Karşı E-Eğitim ile Korunacak! 54% of healthcare workers in our country are exposed to cutting-piercing tool injuries at least once during their professional life. While the Patient and Healthcare Workers Safety Platform continues to minimize these rates through awareness studies, national reports and publications, and legislative recommendations, it also prepared an online training for healthcare professionals. As a result of the survey conducted by the Patient and Health Worker Safety Platform, the Platform, which continues its activities in our country where one of both healthcare workers is exposed to cutting-piercing tool injuries at least once during their professional life, to improve the safety culture and to increase the safety standards of the healthcare professionals in their working lives, prepared an e-training on cutting-piercing tool injuries by adding a new one to its work. Patient and Health Worker Safety Platform Leader Dr. Serhat Ünal said “As a platform, we have prepared this e-training module for all valuable healthcare professionals who use cutting-piercing tools to change awareness, attitude and behavior change, and to significantly reduce exposure to injuries. With this module, we aim to raise the working standards of healthcare professionals and standardize the necessary measures in this context with legislation studies”. In the training, prepared by the 5 expert healthcare professionals within the Platform, the Definition and Epidemiology, Protection and Prevention, Cost of Cutting and Drilling Injuries and Good Practices are included. Within the scope of the training, while 30 questions which comprehensive explanations were advanced, were presented to the participants, the participants were measured on information such as applications to prevent cutting-piercing injuries, devices equipped with safety, management of risk values, things to do after injury, costs of injuries to the health system, good practices and standards. Healthcare professionals can also access the literature information on the topics mentioned in the comprehensive explanations about the correct answer presented after each question. A certificate of participation is given by the Platform to those who complete the training, where all healthcare professionals can participate free of charge. You can access the Cutter-Piercing Tool Injuries E-Training Module from the Patient and Healthcare Worker Safety Platform website. http://www.hscgp.org/

Ülkemizdeki sağlık çalışanlarının %54’ü meslek yaşamları boyunca en az bir kez kesici-delici alet yaralanmalarına maruz kalıyor. Hasta ve Sağlık Çalışanları Güvenliği Platformu, bu oranları farkındalık çalışmaları, ulusal rapor ve yayınlar ve mevzuat önerileri ile en aza indirme çalışmalarına devam ederken, aynı zamanda sağlık profesyonelleri için online bir eğitim de hazırladı. Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu’nun yürüttüğü anket çalışması sonucunda her iki sağlık çalışanından birinin meslek yaşamları boyunca en az bir kez kesicidelici alet yaralanmalarına maruz kaldığı ülkemizde, güvenlik kültürünü geliştirmek ve sağlık çalışanlarının çalışma hayatlarındaki güvenlik standartlarını yükseltmek amacıyla faaliyetlerini sürdüren Platform, önceki çalışmalarına bir yenisini ekleyerek kesici-delici alet yaralanmaları ile ilgili bir e-eğitim hazırladı. Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu Lideri Prof. Dr. Serhat Ünal, “Platform olarak, konu ile ilgi farkındalığı, tutum ve davranış değişikliğine çevirmek ve yaralanmalara maruziyetin ciddi seviyede azalması için kesici-delici alet kullanan tüm değerli sağlık çalışanları için bu e-eğitim modülünü hazırladık. Bu modül sayesinde sağlık çalışanlarının çalışma standartlarını yükseltmeyi ve bu kapsamdaki gerekli önlemleri mevzuat çalışmaları ile standart hale getirmeyi amaçlıyoruz.” dedi. Konu ile ilgili 5 uzman sağlık profesyoneli tarafından Platform bünyesinde hazırlanan eğitimde Tanım ve Epidemiyoloji, Koruma ve Önleme, Kesici-Delici Alet Yaralanmaları Maliyeti ve İyi Uygulamalar bölümleri bulunuyor. Eğitim kapsamında katılımcılara sorular ilerledikçe kapsamlı açıklamaları sunulan 30 soru yöneltilirken, katılımcıların kesici-delici alet yaralanmasını önlemeye yönelik uygulamalar, güvenlik donanımlı cihazlar, risk değerlerinin yönetim süreci, yaralanma sonrası yapılması gerekenler, yaralanmaların sağlık sistemine maliyetleri, iyi uygulamalar ve standartlar gibi konularda bilgileri ölçülüyor. Sağlık çalışanları her sorunun ardından sunulan doğru cevap ile ilgili kapsamlı açıklamalarda ayrıca cevaplarda geçen konular ile ilgili literatür bilgilerine de ulaşabiliyorlar. Tüm sağlık çalışanlarının ücretsiz katılabileceği eğitimi tamamlayanlara Platform tarafından bir katılım belgesi veriliyor. Kesici-Delici Alet Yaralanmaları E-Eğitim Modülüne Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu web sitesinden ulaşabilirsiniz. http://www.hscgp.org/ Pharma

51


High Protection in both City and Outdoor Sports with Eau Thermale Avène Eau Thermale Avène ile Hem Şehirde Hem Outdoor Sporlarda Yüksek Koruma Pierre Fabre’nin bir numaralı dermokozmetik ve güneş bakım markası Eau Thermale Avène hem günlük kullanıma hem de outdoor spor yapanlara özel geliştirdiği güneş koruyucu ürünlerle kış aylarında da cildinizde tam koruma sağlıyor. İçeriğinde Avene Termal Su bulunan Eau Thermale Avène Fluide Sport 50+ ve B-Protect 50+ cildinize ışıltılı bir görüntü verirken, güneşin zararlı etkilerini önlüyor.

Eau Thermale Avène, the number one dermocosmetic and sun care brand of Pierre Fabre, provides full protection for your skin in the winter months with sunscreen products developed for both daily use and outdoor sports. Eau Thermale Avène Fluide Sport 50+ and B-Protect 50+, which contains Avene Thermal Water, gives a radiant look to your skin and prevents the harmful effects of the sun. Eau Thermale Avène, the most preferred brand in the European dermo-cosmetic market, promises high protection to your skin with two solar products. Special for sports enthusiasts Eau Thermale Avène offers very high sun protection for ski lovers and outdoor sports with its Fluide Sport 50+ product developed specifically for sports enthusiasts. Thanks to its special formula, the product does not leave a feeling of stickiness and white, but at the same time it is resistant to sweat and water. With its active ingredient, refreshing and innovative texture, Fluide Sport 50+ is also effective against oxidative stress associated with physical exertion. Indispensable for daily life In addition to Eau Thermale Avène patented filter system,, B-Protect 50+, having anti UV, anti pollution and beautifying effects, and protector from sun, makes it possible to protect you from the sun in city life. B-Protect 50+ provides a bright and even skin color and bare skin effect with its micro-reinforced pigments in addition to sun protection.

52 Pharma

Avrupa dermokozmetik pazarının en çok tercih edilen markası Eau Thermale Avène, iki güneş ürünüyle cildinize yüksek koruma vadediyor. Spor yapanlara özel Eau Thermale Avène spor yapanlara özel geliştirilen Fluide Sport 50+ ürünüyle kayakseverlere ve outdoor sporlarıyla uğraşanlara çok yüksek güneş koruması sunuyor. Ürün özel formülü sayesinde yapışkanlık hissi ve beyaz iz bırakmıyor aynı zamanda da tere ve suya karşı dayanıklı. Aktif içeriği, canlandırıcı ve yenilikçi dokusuyla Fluide Sport 50+ fiziksel eforla bağlantılı oksidatif strese karşı da etkili. Günlük yaşamın vazgeçilmezi Eau Thermale Avène, patentli filtre sisteminin yanı sıra anti UV, anti kirlilik ve güzelleştirici etkiye sahip güneş koruyucusu B-Protect 50+ ise şehir yaşamında güneşten korunmayı mümkün kılıyor. B-Protect 50+ güneş korumasının yanı sıra içeriğindeki mikro- güçlendirilmiş pigmentlerle parlak ve eşitlenmiş cilt rengi ve çıplak ten etkisi sağlıyor.


Repeat and Renew every day with Bepanthol’s New Ad Face Aslı Enver! Bepanthol’ün Yeni Reklam Yüzü Aslı Enver’le Her Gün Yeniden, Her Gün Yenilen! Doğallığı ile tanınan başarılı oyuncu Aslı Enver, cilt bakımında uzmanlık denilince ilk akla gelen, yediden yetmişe herkesin sevgilisi Bepanthol’ün yeni yüzü oldu. Aslı Enver yeni reklam filmlerinde şimdiye kadar ekranlarda izlediğimizden çok farklı ve aksiyon dolu sahnelere hayat veren bir karakteri canlandırıyor. Bir aksiyon filmi setindeki kadar olmasa da sıcak, soğuk, rüzgar gibi farklı hava koşulları yüzünden gün boyu kuruyan cildinin korunması ve nemini geri kazanmasında Bepanthol, Aslı Enver’in her gün yanında olan rol arkadaşı olarak karşımıza çıkıyor. Reklam filmleri heyecan verici senaryolarıyla cilt bakımı kategorisine yepyeni bir soluk kazandırıyor. Aslı Enver, canlı ve doğal bir görünüme sahip olan cildinin yardımcısı Bepanthol ile “Her Gün Yeniden, Her Gün Yenilen” mottosuyla başlayan yeni iş birliğini, 31 Ocak Cuma akşamı The Marmara Esma Sultan’da yakın çevresinin de katıldığı özel bir etkinlikte duyurdu.

Aslı Enver, the successful actress known for her naturalness, became the new face of Bepanthol, the lover of everyone from seven to seventy, which comes to mind when it comes to expertise in skin care. Aslı Enver portrays a character that brings life to different scenes and action-packed scenes than we have seen on screens until now. Although it is not as much as in an action movie set, Bepanthol is seen as a role friend of Aslı Enver every day in protecting her skin, which dries all day long due to different weather conditions such as hot, cold and wind. Commercials bring a brand new breath to the skincare category with their exciting scenarios. Aslı Enver announced her new collaboration with Bepanthol, the assistant of her skin, which has a lively and natural appearance, with the motto “Every Day Repeat, Every Day Renew” at a special event in the Marmara Esma Sultan, on Friday evening, on 31 January. Pharma

53


Johnson & Johnson Vision’s Multi-Purpose Contact Lens Disinfectant Solution ACUVUE Revitalens Sales in Turkey Johnson & Johnson Vision’ın Çok Amaçlı Dezenfektan Kontakt Lens Solüsyonu ACUVUE Revitalens Türkiye’de Satışta

Johnson & Johnson Vision multipurpose contact lens disinfectant solution (MPDS) ACUVUE ™ revitalens began to be sold in Turkey. RevitaLens, the new product of ACUVUE ®, the contact lens products brand of Johnson & Johnson Vision, provides peroxide quality disinfection and all-day comfort. ACUVUE ™ RevitaLens MPDS was developed as a result of long research with world-class microbiologists and contact lens material experts, with information coming from more than 600 eye health professionals. The solution uses double disinfectant technology to provide peroxide quality disinfection and provides allday comfort. ACUVUE ™ RevitaLens MPDS kills more than 99.9 % of germs (such as Acanthamoeba) that can cause serious eye conditions. It provides disinfection of the lens, even if the solution partially evaporates in the lens case. Indicating the contact lens solutions are an important part of eye care routine, Johnson & Johnson Professional Training and Development Manager Of Turkey, Dr. Banu Arslan said “Most contact lens users in Turkey, prefers reusable contact lenses that require daily disinfection, but some users cannot ignore the issue of disinfection. In this sense, we are happy to add RevitaLens, a multipurpose contact lens disinfectant solution, to our product portfolio”.

54 Pharma

Johnson & Johnson Vision’ın çok amaçlı kontakt lens dezenfektan solüsyonu (MPDS) ACUVUE™ RevitaLens Türkiye’de satışa sunulmaya başladı. Johnson & Johnson Vision’ın kontakt lens ürünleri markası ACUVUE ®’nun yeni ürünü olan RevitaLens, peroksit kalitesinde dezenfeksiyon ve gün boyu konfor sağlıyor. ACUVUE™ RevitaLens MPDS, 600’den fazla göz sağlığı profesyonelinden gelen bilgilerle dünya standartlarında mikrobiyologlar ve kontakt lens malzeme uzmanlarıyla birlikte uzun araştırmalar sonucunda geliştirildi. Solüsyon, peroksit kalitesinde dezenfeksiyon sağlamak için çift dezenfektan teknolojisini kullanıyor ve gün boyu rahatlık sağlıyor. ACUVUE™ RevitaLens MPDS, ciddi göz rahatsızlıklarına sebep olabilecek mikropların (Acanthamoeba gibi) %99,9’undan fazlasını öldürüyor. Lens kutusunda, solüsyon kısmi olarak buharlaşsa bile lensin dezenfeksiyonunu sağlıyor. Kontakt lens solüsyonlarının göz bakımı rutininin çok önemli bir parçası olduğunu belirten Johnson & Johnson Türkiye Profesyonel Eğitim ve Gelişim Müdürü Op. Dr. Banu Arslan, “Türkiye’de kontakt lens kullanıcılarının çoğu, günlük dezenfeksiyon gerektiren yeniden kullanılabilir kontakt lensleri tercih ediyor, ancak bazı kullanıcılar dezenfeksiyon konusunu göz ardı edebiliyor. Bu anlamda, çok amaçlı kontakt lens dezenfektan solüsyonu RevitaLens’i ürün portföyümüze katmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.


2nd International Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair Private Label, Home Care, Packaging, Ingredients

October 8 - 9 - 10, 2020

ICC - Congress Center, Taksim - Istanbul

w w w.b eaut y-is tanbul.c om Tel: +90 212 2229060

|

+90 533 4843030

|

info@beauty-istanbul.com

Organizer




Correct the Mistakes You Know Right in Baby and Child Health Bebek ve Çocuk Sağlığında Doğru Bildiğiniz Yanlışları Düzeltin Yenidoğan, bebek ve çocuk sağlığı söz konusu olunca anne-babalar o güne kadar edindikleri tüm bilgileri unutup, soğukkanlılıklarını kaybederek panikleyebiliyor. Özellikle kulaktan dolma bilgiler ya da toplumda yaygın olan ancak yanlış inanışlar, ebeveynleri ve çocuğun sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Seda Günhar, çocuk sağlığında doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi. Yanlış: “Bebeklerin gözündeki çapaklanmayı önlemek için çayla pansuman yapılmalıdır.” Doğrusu: Bebeklerde gözyaşı kanalının doğumsal tıkanıklığı akıntı, çapaklanma ve sulanma yapabilir. Bunun birlikte sulanma glokom, çapaklanma ise konjonktivit belirtisi olabilir. Yenidoğanların yaklaşık yüzde 5’inde görülen gözyaşı kanalı tıkanıklığı, doğumdan sonraki ilk birkaç haftada gözyaşı göllenmesi ve çapaklanma atakları ile kendini gösterir. Bu durum, ilk 1 yıl içinde kendiliğinden düzelir. Bunun için göz doktorunun öğreteceği teknikle gözyaşı kanalını açmaya yönelik masaj düzenli olarak yapılmalıdır.

As for the health of newborns, babies and children, parents can forget all the information they have received so far and lose their coolness and panic. Especially hearsay information or widespread beliefs in society can negatively affect the health of parents and children. From Memorial Şişli Hospital Child Health and Diseases Department, Att. Dr. Seda Günhar gave information about the mistakes known in child health. False: “Tea dressing should be done to prevent burrs in the eyes of babies.” True: Congenital obstruction of the tear duct in infants can cause discharge, burr and watering. Besides, watering can be a sign of glaucoma and burring may be a sign of conjunctivitis. Tear duct obstruction, which occurs in approximately 5 percent of newborns, is manifested by tear pooling and burring attacks in the first few weeks after birth. This situation improves spontaneously in the first year. For this, the massage aimed at opening the tear canal should be done regularly with the technique that the ophthalmologist will teach.

58 Pharma

Yanlış: “Dil bağı kendiliğinden düzelir.” Doğrusu: Dil bağı, dili ağız tabanına sabitlemeyi sağlamaktadır. Bu bağın normalden kısa ya da kalın olması dilin fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Bu durumda emme, yeme/yutma problemleri, konuşma bozuklukları, kötü ağız hijyeni, diş problemleri ve dil şeklinde bozukluk görülebilir. Bebekte fonksiyon bozukluğu mevcut ise dil bağına küçük bir müdahale gereklidir.


False: “Tongue bond automatically heals.” True: The tongue bond allows fixing the tongue to the base of the mouth. If this bond is shorter or thicker than normal affects then the functions of the language negatively. In this case, sucking, eating / swallowing problems, speech disorders, poor oral hygiene, dental problems and tongue-like defects can be seen. If the baby has dysfunction, a small intervention in the tongue ligament is required. In infants younger than 6 months, the procedure is easily performed with local anesthesia. Almost all of the tongue is made up of muscle. There is no muscle information about how to use your baby’s tongue. It usually starts after the second week when the brain regulates the work of the tongue and the baby learns to absorb effectively after the tongue bond is released. False: “The dandruff is seen in every baby and is normal.” True: The dandruff is not a natural formation and develops as a result of some frequent mistakes. Washing the baby frequently and treating the head area with extreme sensitivity, especially when cleaning the head area, leaves soap, without rinsing, worrying about the damage to the fontanel, accelerates the formation of dandruff. B While the baby’s head is being washed; light touches should be made with the nails and should be cleaned thoroughly. To treat dandruff, apply olive oil to the child’s head and wait at least 2 hours and comb it with a soft comb or brush. Dandruff must be cleaned; it should never be considered a normal thing. After the dandruff is cleaned, only soap or shampoo should be applied once a week so that it does not start again while taking a bath.

6 aydan küçük bebeklerde çoğunlukla lokal anestezi ile işlem kolayca yapılır. Dilin neredeyse tamamı kastan oluşmaktadır. Bebeğinizin dilini nasıl kullanacağına dair hiçbir kas bilgisi yoktur. Beynin dilin çalışmasını düzenlemesi ve bebeğin dil bağı serbest bırakıldıktan sonra etkin bir şekilde emmeyi öğrenmesi genelde ikinci haftadan sonra başlar. Yanlış: “Konak her bebekte görülür ve normaldir.” Doğrusu: Konak, doğal bir oluşum değildir ve sıklıkla yapılan bazı hatalar sonucu gelişir. Bebeği sık yıkamak ve özellikle baş bölgesinin temizliği yapılırken aşırı hassas davranılması, bıngıldağa zarar verilir endişesiyle iyice durulanmadan sabunlu bırakılması konuk oluşumunu hızlandırır. Bebeğin kafası yıkanırken tırnaklarla hafif dokunuşlar yapılmalı ve iyice temizlenmelidir. Konağı tedavi etmek içinse çocuğun kafasına zeytinyağı sürerek en az 2 saat beklenmeli ve yumuşak bir tarak ya da fırçayla taranmalıdır. Konağın mutlaka temizlenmesi gerekir, bunun normal bir şey olduğu asla düşünülmemelidir. Konak temizlendikten sonra banyo yaptırırken çocuğa tekrar başlamaması için haftada bir sadece sabun ya da şampuan uygulanmalıdır. Onun haricinde sadece duru suyla banyo yaptırılmalıdır. Şampuan olarak da nemlendirecek şampuanlar tercih edilmelidir. Özellikle konağı tedavi etmeye yönelik şampuan önerileri içinse doktorunuza danışabilirsiniz. Yanlış: “Bebeğin her yemekten sonra kaka yapması, sindirim sisteminde bir sorunun işaretidir.” Doğrusu: Çocuklarda dışkılama sıklığı çocuktan çocuğa değişiklik gösterir. Çocuk yemeğini ağzına aldığı andan itibaren sindirim sistemi aktive olur. Bu durum gayet normaldir. Pharma

59


Apart from that, only bath with clear water should be done. Shampoos for moisturizing shampoos should be preferred. You can consult your doctor for shampoo recommendations, especially for treating dandruff. False: “Baby’s pooping after every meal is a sign of a problem in the digestive system.” True: The frequency of defecation in children varies from child to child. From the moment the child gets his food in his mouth, the digestive system is activated. This is perfectly normal. However, if your child is not diarrhea, his growth and development is considered normal by the pediatrician, and if there is no condition such as resistant anemia, iron or vitamin deficiency there is no need to worry about any health problems. If a child has one of these complaints, a specialist should be consulted.

Ancak eğer çocuğunuzda ishal değilse, büyümesi ve gelişmesi çocuk doktoru tarafından normal olarak değerlendiriliyorsa, dirençli kansızlık, demir ya da vitamin eksikliği gibi bir durum söz konusu değilse herhangi bir sağlık problemi olduğuna dair endişelenilmesine gerek yoktur. Çocukta bu şikayetlerden biri mevcutsa bir uzmana mutlaka başvurulmalıdır.

False: “It is normal for young children to rub their eyes frequently.” True: The child’s constant wiping may be a sign of an allergic eye disease. The eyes can often be itchy because of a foreign substance that touches the eyes, seasonal allergies, dry eyes, and scratching of the cornea. When the complaints of a child who constantly wipes his eyes are observed, it is necessary to investigate whether there is an allergic eye disease..

Yanlış: “Küçük çocukların sık sık gözlerini ovuşturması normaldir.” Doğrusu: Çocuğun sürekli gözlerini silmesi alerjik bir göz hastalığının habercisi olabilir. Gözler sıklıkla göze değen yabancı bir madde, mevsimsel alerjiler, göz kuruluğu ve korneanın çizilmesi gibi nedenlerle kaşınabilmektedir. Sürekli gözlerini silen bir çocuğun şikayetleri gözlendiğinde alerjik bir göz hastalığı olup olmadığının araştırılması gerekir.

False: “Tropical fruits such as avocado, pineapple, coconut are also healthy for children.” True: While giving additional food to babies under the age of 1, extreme caution should be taken against foods known to be allergic. Some tropical fruits that mothers prefer and babies also love can cause serious allergies. In addition, some fruits, apart from allergies, may trigger reflux due to their high acid content and cause serious rash. Avocados and mangoes are fruits with high allergic properties. Pineapple has high acid content. However, after the 9th month, it can be given carefully, following the rule of 3 days. Each food should be started one by one and tried gradually in 3 days. It is okay to consume coconut as a grater or milk. Such foods can be consumed up to 1 coffee cup 1 time per day.

Yanlış: “Avokado, ananas, Hindistan Cevizi gibi tropik meyveler çocuklar için de sağlıklıdır.” Doğrusu: 1 yaş altındaki bebeklere ek gıda verirken alerjik olduğu bilinen gıdalara karşı çok dikkatli olunmalıdır. Özellikle annelerin çok tercih ettiği ve bebeklerin de severek yediği bazı tropik meyveler ciddi alerji yapabilir. Ayrıca alerji dışında bazı meyveler yüksek asitli içerikleri nedeniyle reflüyü tetikleyip, ciddi pişiklere yol açabilir. Avokado ve mango alerjik özellikleri yüksek meyvelerdir. Ananasın ise asit içeriği fazladır. Ancak 9. aydan sonra 3 gün kuralına uyarak dikkatli bir şekilde verilebilir. Her gıda tek tek başlanıp 3 günde azar azar artırarak denenmelidir. Hindistan cevizinin rende veya süt olarak tüketilmesinde sakınca yoktur. Bu gibi gıdalar günde 1 kez 1 kahve fincanı kadar tüketilebilir.

False: “Children with a bottle habit do not have to drink milk from the glass.” True: 4 ages and older ages are process in which children develop rapidly. The fact that a child who has passed the infancy still drinks milk from the bottle shows that he was stuck in his infancy. To give up the bottle, it can be said goodbye by flying the bottle with the balloons, and taking care of the adults it can be an example of drinking milk from a small glass with a straw by emulating the adults.

Yanlış: “Biberon alışkanlığı olan çocuklar bardaktan süt içmek zorunda değil.” Doğrusu: 4 yaş ve sonrası çocukların hızlı geliştikleri bir süreçtir. Bebeklik dönemini geçmiş olan bir çocuğun hala biberondan süt içmesi onun bebeklik döneminde takılıp kaldığını göstermektedir. Biberondan vazgeçmesi için biberonu balonlara bağlayıp uçurarak vedalaşması sağlanabilir ve yetişkinlere özenerek küçük bir bardaktan kamışla süt içmesi konusunda örnek olunabilir.

60 Pharma


Pharma

63


Wee Baby, Supplies the Products that Facilitate the Personal Care of Babies Altogether Bebeklerin Kişisel Bakımını Kolaylaştıran Ürünler Bir Arada

Personal care of babies becomes crucial for healthy development of them as of the moment they are born. Hair, nail and nasal care are among the most important issues which must be elaborated. Wee Baby aggregated the products which make baby personal care easier in the new baby grooming set. Baby grooming sets include within the grooming set the following; nail clipper, nasal aspirator, nail file, digital thermometer, hairbrush, handled scissors, baby comb care kit. Regular hair care is becoming a necessity for the scalp and hair health of newborn babies. Special combs which were developed for sensitive scalp do not harm babies’ skin. Furthermore, frequent cleaning of the nose helps them to sleep regularly, to take nourishment, and to avoid ear and respiratory infections. The nail care of babies is as well important from the aspect of preventing them from scratching themselves. Nail care is recommended to be fulfilled when babies are sleeping or moving calmly, as this may be easier. Baby grooming sets of Wee Baby include products that make the personal care of babies easier. Nail scissors, nail clippers and nail file, silicone nasal aspirator for removing excess mucus in baby’s nose, digital display thermometer with safe and fast measurement, baby brush massaging sensitive scalp of babies and grooming set bag to carry all products easily are available therein.

62 Pharma

Bebeklerin sağlıklı gelişimi için doğdukları andan itibaren kişisel bakımları önem kazanıyor. Saç, tırnak ve burun bakımı özen gösterilmesi gereken konuların başında geliyor. Wee Baby bebek kişisel bakımını kolaylaştıran ürünleri yeni bakım setinde bir araya getirdi. Bebek bakım setlerinde; tırnak makası, burun aspiratörü, tırnak törpüsü, dijital termometre, saç fırçası, saplı çıt çıt makas, bebek tarağı bakım setinin özel çantasında yer alıyor Düzenli saç bakımı yeni doğan bebeklerin kafa derisi ve saç sağlığı için gereklilik haline geliyor. Hassas kafa derileri için geliştirilen özel taraklar bebeklerin cildine zarar vermiyor. Aynı zamanda burunlarının sık sık temizlenmesi düzenli uyuyabilmeleri, beslenebilmeleri, kulak ve solunum yolu enfeksiyonlarından korunmalarına yardımcı oluyor. Bebeklerin kendilerini çizmemesi için ise tırnak bakımları da bir o kadar önem taşıyor. Tırnak bakımı, daha kolay olabileceği için bebekler uyuyorken veya sakin hareket ediyorken yapılması öneriliyor. Wee Baby’nin bebek bakım setlerinde bebeklerin kişisel bakımlarını kolaylaştıran ürünler yer alıyor. Tırnak makası, saplı çıt çıt makas ve törpü, bebeğin burnundaki fazla mukusun temizlenmesini sağlayan silikon burun aspiratörü, güvenli ve hızlı ölçüm yapan, dijital ekrana sahip termometre, bebeklerin hassas kafa derisine masaj yapan bebek fırçası ve tarak ile tüm ürünlerin rahatlıkla taşınmasını sağlayacak bakım seti çantası bulunuyor.






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.