Pharma January/February 2020

Page 1

January February 2020

Great Prize from UK to ORSA 2019 Technology Award was presented to ORSA as the Best Manufacturer of Orthopedic Support products by GHP (Global Health & Pharma)




Publisher

H. Ferruh IŞIK on behalf of İSTMAG Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. Managing Editor (Responsible) Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editors Duygu SAZAN duygu.sazan@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Graphic & Design Tayfun AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Foreign Relations Manager İsmail ÇAKIR ismail.cakir@img.com.tr IT Manager İMG Bilgi Teknolojileri web@img.com.tr Accounting Manager Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr Finance Manager Yusuf Demirkazık yusuf.demirkazik@img.com.tr Subscription İsmail ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr Head Office İHLAS MEDIA CENTER Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1 34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93 Printing İhlas Gazetecilik A.Ş Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza NO: 11/A 41 Yenibosna / İstanbul / TURKEY Tel: 0 212 454 30 00

Index İçindekiler

10

Great Success from ORSA ORSA’dan Büyük Başarı

14

Turkey Chemical Exports Grows Türkiye İhracatta Kimya ile Büyüyor

18

Nobel Pharmaceuticals Continues Strategic Business Cooperation with Uzbekistan, Where It Made Its First Foreign Investment! Nobel İlaç, İlk Yurtdışı Yatırımını Yaptığı Özbekistan ile Stratejik İş Birliklerini Sürdürmeye Devam Ediyor!

26 AHEF: Warning for Causes Unless the Vaccine AHEF: Aşı Olunmaması Halinde Karşılaşılabilecek Durumlar İçin Uyarıyor

38 Patient Associations from 8 countries met in Istanbul 8 ülkenin hasta dernekleri İstanbul’da bir araya geldi

44

Biocodex Turkey Takes Firm Steps towards Its Goals in Its 10th Year Biocodex Türkiye 10. Yılında Hedeflerine Emin Adımlarla İlerliyor

55 Never Make These 8 Mistakes When Your Child is Ignited! Çocuğunuz Ateşlendiğinde Bu 8 Hatayı Asla Yapmayın!


Letter From the Editor

Sağlığa İltifat Yaşantımıza İlham Olsun! 2020 yılına güzel dileklerle ‘merhaba’ dedik… Eminim herkesin gönlüne göre farklı dilekleri vardır ama hepimizin dilediği en büyük lütuf, sağlıktır. Geçtiğimiz yıl sonunda, sağlık endüstrisindeki ve ilaç sanayindeki gelişmeler bayrağı gelecek zaman hedeflerimize devretti. Ve bu yıl da kongrelerle, toplantılarla verimli yol haritalarının çizildiği, etkili iş birliklerinin geliştirildiği, sektör sorunlarının çözümlerine yönelik stratejilerin konuşulduğu bir yıl olarak hayatlarımızda yerini almaya çoktan başladı. Tıbbi cihaz, ilaç, kan ürünleri ve aşı üretiminde yerlileşmenin arttırılmasına yönelik çalışmalar hız kazandı. Tüm bu gelişmeler ile maddi ve manevi kazanımlarımız da gün geçtikçe arttı. İlerleyen süreçte de millileşme çalışmalarımız ile birlikte ilaç sanayindeki üretim kapasitemiz artacak ve buna bağlı olarak da nitelikli iş gücü istihdam oranımız yükselecek. İlaveten, yalnızca Hepatit-A aşısının yerlileşmesiyle kamu maliyesine 10 yıl içerisinde 860 milyon TL’lik bir katkı sağlanacağı düşünülürse, yerlileşme çalışmaları ülkemizin sağlık sektöründeki ekonomik değerleri üzerinde oldukça önemli bir etki bırakacak. Güzel gelişmeleri iltifatlarla taçlandırdığımız, sağlık endüstrisinin her sektörünü ayakta alkışladığımız başarılı ve verimli bir yıl geçirmeyi diliyorum… Sağlıkla kalın!

DUYGU SAZAN Editor

Let compliment to health be an inspiration to our lives! We said hello to the year 2020 with good wishes… I’m sure that everyone has different wishes according to their preferences, but the greatest grace we all wish is health. At the end of last year, developments in the health and the pharmaceutical industries turned our focus on our future goals. And this year, health has already started to take its place in our lives in congresses, meetings where efficient roadmaps are drawn, effective cooperation is developed and strategies for solutions to sector problems are discussed. Efforts to increase localization in the production of medical devices, drugs, blood products and vaccines have accelerated. With these developments, our material and spiritual gains have increased day by day. As a result of our nationalization and domestication efforts, our production capacity in the pharmaceutical industry will increase and accordingly, our qualified labor force employment will increase. In addition, with the domestic production of the Hepatitis-A vaccine alone, a contribution of TL 860 million will be provided to public finance within 10 years. These efforts will have a significant impact on the economic values of our country in the health sector. I wish you a successful and productive year in which we witness inspiring developments with compliments and applaud every sector of the health industry. Stay healthy!

Pharma

3


Novo Nordisk Turkey Selected as “The Best Company” of the Pharmaceutical Sector Novo Nordisk Türkiye, İlaç Sektörünün “En Beğenilen Şirketi” Seçildi Denmark-based global healthcare company Novo Nordisk Turkey, was selected as the “Best Company” in the pharmaceutical industry survey by Capital magazine, which was carried out with the participation of 1480 managers. Novo Nordisk is a global healthcare organisation based in Denmark with 96 years of innovation and leadership in diabetes care. Novo Nordisk Turkey, a healthcare company, was selected as “the Best Company” in the pharmaceutical industry survey, which was carried out with the participation of 1480 managers by Capital magazine. Focused on defeating diabetes, obesity, hemophilia, and other serious chronic diseases, growth disorders, Novo Nordisk Turkey have operated with more than 250 employees since 1995. Capital Magazine, in cooperation with the ZENN Research and Consulting conducted “Business World Most Admired Companies” survey for the 19th time this year, and 1,480 executives from over 600 companies from 55 sectors participated in the survey. In this research, companies were evaluated according to 23 performance criteria such as contribution to economy, employee satisfaction, social opportunities offered to employees, environmental sensitivity, financial soundness, reliability, service and product quality, sustainability strategy and customer satisfaction. Novo Nordisk Turkey General Manager Dr. Burak Cem said, “We are pleased to have won the first place in the ethical values we have won so far and the most admired pharmaceutical company awards. The survey of Capital magazine is followed by all companies and we, as Novo Nordisk, take care to participate every year. Novo Nordisk everything we do in Turkey, patients work is our focus, our consciousness environmental and social responsibility and we commit ourselves to improve the treatment of human lives that shape our future. Every morning we start the day with this responsibility and enthusiasm, and strive to change the lives of hundreds of thousands of patients and their families with our belief in each other and in our company. It is very valuable for us to be awarded first place in our sector as a result of the evaluation made by private sector executives according to more than 20 performance criteria. This result shows how much we are on the right track and motivates us even more.”

4 Pharma

Danimarka merkezli global sağlık şirketi Novo Nordisk Türkiye, Capital Dergisi’nin 1480 yöneticinin katılımıyla gerçekleştirdiği “İş Dünyasının En Beğenilen Şirketleri” anketinde ilaç sektörünün “En Beğenilen Şirketi” olarak ilk sırada yer aldı. Diyabet alanında 96 yıllık yenilikçiliğe ve liderliğe sahip global bir sağlık şirketi olan Novo Nordisk Türkiye, Capital Dergisi tarafından gerçekleştirilen “İş Dünyasının En Beğenilen Şirketleri” araştırmasında ilaç kategorisinde “En Beğenilen Şirket” seçildi. Diyabet, obezite, hemofili, büyüme bozuklukları ve diğer ciddi kronik hastalıkları yenmeye odaklı Novo Nordisk Türkiye, 1995 yılından beri 250’den fazla çalışanı ile faaliyet gösteriyor. Capital Dergisi’nin, ZENNA Araştırma ve Danışmanlık işbirliğiyle bu yıl 19. kez gerçekleştirdiği “İş Dünyasının En Beğenilen Şirketleri” araştırmasına 55 ayrı sektörden 600’ün üzerinde şirketten 1.480 yönetici katıldı. Araştırmada şirketler; ekonomiye katkı, çalışan memnuniyeti, çalışana sunduğu sosyal imkanlar, çevreye karşı duyarlılık, finansal sağlamlık, güvenilir olma, hizmet ve ürün kalitesi, sürdürülebilirlik stratejisi, müşteri memnuniyeti gibi 23 performans kriterine göre değerlendirildi. Novo Nordisk Türkiye Genel Müdürü Dr. Burak Cem, “Bugüne kadar kazandığımız etik değerler ve en beğenilen ilaç şirketi ödüllerine bu birinciliği katmaktan dolayı mutluyuz. Capital dergisinin anketi tüm şirketler tarafından takip ediliyor ve biz de Novo Nordisk olarak her yıl katılmaya özen gösteriyoruz. Novo Nordisk Türkiye’de yaptığımız her işte hastaları odağımıza alıyor, çevre ve sosyal sorumluluk bilincimiz ve geleceğe yön veren tedavilerimizle insan hayatını iyileştirmeye kendimizi adıyoruz. Her sabah güne bu sorumluluk ve şevkle başlıyor, birbirimize ve firmamıza olan inancımızla yüz binlerce hastanın ve ailelerinin hayatını değiştirebilmek için çalışıyoruz. Özel sektör yöneticilerinin 20’nin üzerinde performans kriterine göre yaptığı değerlendirme sonucunda sektörümüzde şirketimizi birinciliğe layık görülmesi bizim için çok değerli. Bu sonuç ne kadar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor ve bizi daha da motive ediyor” dedi.


2nd International Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair Private Label, Home Care, Packaging, Ingredients

October 8 - 9 - 10, 2020

ICC - Congress Center, Taksim - Istanbul

w w w.b eaut y-is tanbul.c om Tel: +90 212 2229060

|

+90 533 4843030

|

info@beauty-istanbul.com

Organizer


Eyes in Exports in Pharmaceutical Industry İhracatta Gözler İlaç Sektörümüzde Demographic change, increase in average life term, social globalization, increase in health services and the emergence of the social state play an important role in the growth of the high added value pharmaceutical sector in the world economy. The R & D expenditures realized within the scope of pharmaceutical production activities require long process and high cost. The pharmaceutical sector constitutes approximately 15% of the world R & D expenditures. Among the drugs supplied to the market, the increase in biotechnology products is quite interesting. It is also impressive especially in the budgets allocated to biotechnological products in developing countries. Turkey, with its technology in drug production, while having the opportunity to produce a significant amount and variety, also has a very high export potential. In our country whose economic development is geared to exports, the increase in the production of pharmaceutical products and the share of

Dünyada ekonomisinde yüksek katma değere sahip ilaç sektörünün büyümesinde demografik değişim, ortalama yaşam süresinin artması, sosyal küreselleşme, sağlık hizmetlerinde artış ve sosyal devlet olgusunun doğuşu gibi sebepler önemli rol oynamakta. İlaç üretim çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen Ar-Ge harcamaları, uzun süreç ve yüksek maliyet gerektirmekte. Dünya Ar-Ge harcamalarının yaklaşık % 15’ini ise ilaç sektörü oluşturmakta. Pazara verilen ilaçlar arasında, biyoteknoloji ürünlerinin artışı oldukça ilgi uyandırıcı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, biyoteknolojik ürünlere ayrılan bütçelerde de dikkat çekici. Türkiye, ilaç üretiminde teknolojisiyle, önemli miktar ve çeşitlilikte üretim yapma imkanına sahip olurken, ihracatta da çok yüksek potansiyele sahip. Ekonomik gelişimi ihracata endeksli olan

being offered to the foreign market

ülkemizde, ilaç ürünlerinin üretimindeki artış ve

gains importance day by day. Eyes on

dış pazara sunulma payı günden güne önem

the increase in exports are above the

kazanmakta. İhracat artışında gözler, Türk ilaç

Turkish pharmaceutical sector.

sektörümüzün üzerinde.

We would like to meet with our

Pharma Turkey Dergisi’nin basın sponsoru

partners at the 8th International

olduğu, Kimyagerler Derneği tarafından

Pharmaceutical Congress

bu sene 27 Şubat- 1 Mart 2020

which will be held in Antalya / Kemer between 27

tarihleri arasında Antalya/

February-1 March 2020 by

Kemer’de gerçekleşecek olan

the Chemists Association.

Uluslararası 8. İlaç Kongresi’nde

Pharma Turkey magazine

sektör paydaşlarımızla

takes pride of being the

buluşmayı arzu ediyoruz.

press sponsor of this

Pharma Turkey Dergisi’nin

prestigious event.

Mart-Nisan 2020 sayısında

Take care until we meet in the March-April 2020 issue of Pharma Turkey magazine.

6 Pharma

Recep Aslantas Coordinator

buluşuncaya kadar esen kalın.


Adres: Ferhatpaşa Mah. Yeditepe Cd. 14. Sokak No: 11-13A 34888 Ataşehir / İSTANBUL Genel Merkez Tel.: +90 (216) 455 43 43

web: www.ankaferd.com.tr

Mail : info@andilac.com


Grenier Bio One Ends Mismanagement in Hospitals!

Advertorial

Grenıer Bio One Hastanelerde Karışıklığa Son Veriyor!

Volkan Birlik, Greiner Bio One’s Country Manager for Turkey

The world’s leading manufacturer of laboratory equipment Greiner Bio One implemented the Pre Barcode system for the first time in Turkey. The Greiner Group, headquartered in Kremsmünster, Austria, is a leading global supplier of packaging, healthcare, profile, extrusion and foam solutions. Founded

Dünyanın en önde gelen laboratuar malzemesi üreticilerinden Greiner Bio One, Pre Barkod sistemini ilk kez Türkiye’de uyguladı. Merkezi Avusturya’nın Kremsmünster kentine olan Greiner Grubu, ambalaj, sağlık, profil, ekstrüksiyon ve köpük çözümleri alanında lider bir küresel tedarikçi konumunda yer alıyor. Temelleri 1868 yılına Almanya’da atılan, 31 ülkede üretim tesisine sahip olan Greiner’in 10 binden fazla çalışanı ve yıllık 2 milyar Euro’ya yakın cirosu bulunuyor. Global bir yapıya sahip olan Greiner Grubu bünyesinde; Greiner Packaging, Greiner Bio-One, Greiner Foam ve Greiner Extrusion gibi dört ayrı şirket yer alıyor. Bu şirketler, ambalajlama, mobilya, spor ve otomotiv endüstrileri için yenilikçi çözümler, tıbbi teknoloji-laboratuar malzemeleri ve profil ekstrüzyonu konularında üretim faaliyeti gerçekleştiriyor. Grup bünyesinde yer alan ve 2016 tarihinden bu yana, Türkiye’de faaliyet gösteren Greiner Bio One Turkey, Pre Barkod sistemini ilk kez Türkiye’de uygulayan firma oldu.

8 Pharma

in Germany in 1868, Greiner has production facilities in 31 countries and has more than 10,000 employees and annual turnover of nearly 2 billion Euros. Within the structure of Greiner Group, which has a global structure, there are four separate companies; Greiner Packaging, Greiner Bio-One, Greiner Foam and Greiner Extrusion. These companies produce innovative solutions for the packaging, furniture, sports and automotive industries, medical technologylaboratory materials and products made by profile extrusion. Since 2016 Greiner Bio One, a company of the group, has been active in Turkey and it was the first firm to apply the Pre Barcode system in the country. The Pre Barcode system eliminates the confusion in blood tests and management. Integration between the patient and the blood tubes in hospitals is managed through Hospital Information Management Systems (HIS) and Laboratory Operation Systems (LIS). The procedure requires that a pre-produced barcode must be attached to the tube for routine blood collection. Although this process seems as simple as it is, it causes high costs and workload in hospitals. In some cases, patient mismatch problems are encountered. In addition, this barcoding process increases the costs of both personnel and equipment. Time tracking becomes difficult The identification of the current blood draws of the hospitals is made by the nurses who ask for the ID. In

Pre Barkod sistemi, öncelikle kan alımlarında yaşanan karışıklığı ortadan kaldırıyor. Hastanelerde hasta tüp arasındaki entegrasyon; Hastane Bilgi Yönetim Sistemi(HBYS) ve Laboratuar İşletim Sistemi (LİS) üzerinden sağlanıyor. Bundan dolayı, rutin kan alma işlemi için tüpün üzerine önceden üretilmiş olan bir barkod yapıştırılması gerekiyor. Bu işlem, bir o kadar basit gözükse de, hastanelerde yüksek maliyetlere ve iş yüküne sebep oluyor. Bazı durumlarda ise, hasta karışıklığı problemleri yaşanıyor. Ayrıca bu barkodlama işlemi hem personel, hem de cihaz maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Zaman takibi zorlaşıyor Hastanelerin mevcut kan alımlarında kimlik tespiti, kan alan hemşirelerin kimlik sorması ile gerçekleşiyor ve hastanın direk olarak, tüple temas etmesi bir takım istenmeyen durumların ortaya çıkmasına neden oluyor. Yatan hasta servislerinde ise personeller, barkodları önceden üreterek, nöbet değişimi sırasında diğer personellere kolaylık


some cases, direct contact of the patient with the tube causes some undesired situations. In inpatient wards, staff produces barcodes in advance and stick them on tubes for the convenience of the staff of following shift. This prevents the follow-up of the actual blood collection time in some institutions, and also leads to the failure to followup the actual time records when the blood was transferred to the laboratory.

Advertorial

Pre Barcode system for the first time in Turkey Volkan Birlik, Greiner Bio One’s Country Manager for Turkey, points out that the Pre Barcode system they developed eliminates the cost of personnel while saving the cost of the device itself. Birlik provides the following information: “Even if the institution employs its own personnel for blood collection, they can also be employed in another unit. It

prevents the loss of time due to continuous tube loading on the barcoding device. In institutions that do not have barcoding devices, time loss arising from manual labeling is also prevented. Patient and blood mismatches due to barcoding are eliminated. The identification of the blood and patient and collection personnel is provided directly at the bedside. Direct contact with the tube is prevented. Errors caused by disinfection liquids such as alcohol-based cleaners, the problem of deleting digits on the barcode, folded barcodes, are eliminated. Since barcodes will not be produced in inpatient services and integration will be provided directly at the patient’s side, both blood collection hours and blood can be monitored to check the actual time that they arrive at the laboratory. Inpatient services can be determined by which personnel the blood is taken. Device and personnel costs that are paid annually or monthly, are eliminated.”

sağlamak amacıyla, tüplerin üzerine barkotları yapıştırıyor. Bu da, bazı kurumlarda kan alma saatinin takibini önlemekle beraber alınan kanın, laboratuara iletildiği saatin de takip edilememesine yol açıyor. Pre Barkod sistemini ilk kez Türkiye’de Greiner Bio One’ın Türkiye Ülke Müdürü Volkan Birlik, geliştirdikleri Pre Barkod sisteminin; kurumları öncelikle kan alımlarında kullanılan ‘tüp barkod cihazı’ maliyetinden kurtararak, cihaz başı personel maliyetini de ortadan kaldırdığına işaret ediyor. Birlik bu konuda şu bilgileri veriyor: “Kurum, kendi personelini kan alımında çalıştırsa dahi, başka bir birimde de istihdam edebiliyor. Barkodlama cihazına, sürekli tüp yüklemeden kaynaklanan zaman

kaybının önüne geçilmesi önleniyor. Barkodlama cihazlarının olmadığı kurumlarda, manuel etiketlemeden doğan zaman kaybının önüne geçiliyor. Barkodlamadan kaynaklanan hasta karışıklığı ortadan kalkıyor. Kan alma personellerinin, kimlik tespiti direk hasta başında birebir olarak sağlanıyor. Hastaların direk tüp ile teması önleniyor. Dezenfekte.. vs gibi alkol bazlı temizleyicilerden kaynaklanan, barkodun üzerinde dijitlerin silinmesi problemi, katlanmış barkod gibi hatalar da ortadan kalkıyor. Yatan hasta servislerinde barkod üretilmeyeceği ve entegrasyon direk hasta başında sağlanacağı için hem kan alma saati, hem de kanın laboratuara geldiği zaman takip edilebiliyor. Yatan hasta servislerinde kanın hangi personel tarafından alındığı tespit edilebiliyor. Aylık, yıllık olarak ödenen cihaz ve personel maliyeti ortadan kalkıyor” Pharma

9


Great Success from ORSA ORSA’dan Büyük Başarı “Ortopedi Ürünlerinde En İyisini Satmak Sizin, En İyisini Kullanmak Müşterinizin Hakkıdır” ORSA İngiltere’de bulunan GHP (Global Health&Pharma) kuruluşunun Dünyanın en iyilerini seçtiği ödül programında 2019 Teknoloji Ödülünü almaya hak kazandı. 2019 Teknoloji ödülü dalında ORSA En iyi ortopedik destek ürünleri üreticisi olarak seçildi. Türkiye ‘den ilk defa bir firmanın aldığı bu büyük ödül için ORSA Genel Müdürü Ecz. Necdet ÇAPA ile bir röportaj yaptık…

“Selling the Best in Orthopedic Products Is Your Right, Using the Best is Your Customer’s Right. ORSA has been awarded the 2019 Technology Award in the award program of GHP (Global Health & Pharma) in the UK, which is selected as the best in the world. ORSA was chosen as the best orthopedic support products manufacturer in the 2019 Technology award category. In Turkey, the first time a company receives Director General of Pharmacy ORSA for this great prize. We interviewed with Necdet ÇAPA; Firstly, how does it feel to be nominated? We are happy to be rewarded for our work for disabled and sick individuals. we work hard & motiveted and improve the quality of life of patients by making innovations. We are proud to be the first Turkish company to receive this award from the UK. ORSA industry as the locomotive of the highest quality standards in production and quality have all been Turkey’s first company in the purchase of test documents. From the CE certificate to the ISO certificate, ORSA is the first to receive all international certificates in its sector. As we raised the bar, other Turkish companies came after us. In this way, Turkey certification by the quality of production and the quality of our exports in the orthopedic sector as has been mentioned in a country with the world has increased continuously. I am honored to see Turkish products in every country in the world. Now we have crowned these achievements with this latest Technology award. We have received 44 years of quality and standard production effort. I think that the

10 Pharma

Ödüllendirilmek sizi nasıl hissettiriyor? Engelliler ve hasta bireyler için yaptığımız çalışmaların ödüllendirilmesi bizi mutlu ediyor. Motive olarak daha çok çalışıyor, yenilikler yaparak hastaların yaşam kalitesini arttırıyoruz. İngiltere den bu ödülü alan ilk Türk firması olmakta bize gurur veriyor. ORSA sektörünün lokomotifi olarak yüksek kalite standartlarıyla üretimde ve tüm kalite ve test belgelerinin alımında Türkiye’nin ilk firması olmuştur. CE belgesinden ISO belgesine uluslararası tüm belgeleri sektöründe ilk alan hep ORSA’ dır. Biz çıtayı yükselttikçe arkamızdan diğer Türk firmaları da gelmiştir. Bu sayede ortopedi konusunda kaliteli üretimiyle ve kaliteyi belgelendirmesiyle Türkiye Dünyada söz sahibi bir ülke olmuş sektör olarak ihracatımız devamlı artmıştır. Dünyanın her ülkesinde Türk malı ürünleri görmekten onur duyuyorum. Şimdi bu son aldığımız Teknoloji ödülü ile bu başarıları taçlandırdık. 44 yıllık kaliteli ve standart üretim çabamızın karşılığını aldık. İngiltere’den aldığımız bu ödülün getireceği prestijin hem markamız hem de ülkemiz için önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Açtığımız yoldan gidecek diğer Türk firmalarıyla beraber Türk Ortopedi Ürünleri kalitelidir imajı inşallah tüm Dünyaya yayılacaktır. Sunduğunuz hizmetin kısa özeti nedir? Engelli kişiler ve hastalar için ortopedik ürünler, rehabilitasyon ürünleri, vücut destek ürünleri vb. ürünlerin üretimini yapıyoruz. Ürettiğimiz ürünlerle hem hasta kişilerin tedavi olmasını sağlıyor hem de yaşam kalitelerini arttırıyoruz. Rakiplerinizden farkınızı nasıl açıklarsınız? Rakiplerimizden en büyük farkımız; devamlı ar-ge ve inovasyon yaparak yeni ürünler yapmaktır. ‘’Sağlık için sağlıklı seçim’’ sloganıyla yola çıkan firmamız, bu


prestige of this award from England will make significant contributions for both our brand and our country. The Turkish Orthopedic Products are quality with the image of other Turkish companies that will go the way we have opened. Please provide a brief overview of your clients and the services you offer? We make production of orthopedic products, rehabilitation products, body support products, etc. for disabled people and patients. With the products we produce, we provide treatment for sick people and improve their quality of life. What differentiates you from your competitors and marks you out as the best possible option for your clients? Our biggest difference from our competitors; to make new products with continuous R & D and innovation. Our company, which set out with the slogan ‘ Healthy Choice for Health ’, has placed this slogan on the basis of quality policy. Never forget that we provide services to sick people, to always put our productions in place of patients’ quality control and to instill this awareness to all our staff; is one of the biggest factors of our company’s success against competitors. How did you win this award? Is this award given to you because you have overcome any major challenges in your industry? Yes. With the Alptex 3D fabric we developed after nearly 2.5 years of work, we were able to overcome the enormous challenges in the health sector. These can be listed as follows: - The biggest problem of intensive care patients and bedridden patients is the opening of bed wounds, which we call ‘decubitus’. The closure of the wound, after the wound is opened, requires long effort and effort; the patient has troubled and uncomfortable days. Scientists have been seeking solutions for years to prevent wounding. Air mattress, pressure distribution mattress etc. many applications are currently available. All applications have positive and negative aspects. For example, the most commonly used air mattress are constantly connected to the engine, consuming electricity, making sound etc. problems are available. Our 3-dimensional Alptex fabric sheets provide thermal comfort with high air permeability, less sweating, cool and dry feeling and excellent pressure distribution. With these properties, it prevents wound opening in patients. It eliminates many factors such as perspiration, pressure formation and airlessness that cause the pressure wound to open. Pressure wound opening depends on many factors and our 3D sheet prevents most of the factors. Our bed linen is used in patients who have regular care to prevent the opening of bed sores.

sloganı kalite politikasının temeline yerleştirmiştir. Hasta insanlara hizmet sunduğumuzu hiçbir zaman unutmamak, üretimlerimizi her zaman hastaların yerine kendimizi koyarak kalite kontrolünden geçirmek ve bu bilinci tüm personelimize aşılamak; firmamızın rakiplere karşı başarısının en büyük etkenlerindendir.

Bu ödülü nasıl kazandınız? Bu ödülün size verilme sebebi sektörünüzdeki herhangi bir büyük zorluğun üstesinden geldiğiniz için mi? Evet. Yaklaşık 2,5 yıldır yaptığımız çalışmalar sonrasında geliştirdiğimiz Alptex 3 boyutlu kumaşla, sağlık sektöründe yaşanan çok büyük zorlukların üstesinden gelmeyi başardık. Bunları şöyle sıralayabiliriz: - Yoğun bakım hastalarının ve yatalak hastaların en büyük problemi dekübit dediğimiz yatak yaralarının açılmasıdır. Yara açıldıktan sonra yaranın kapanması uzun uğraş ve çaba gerektirmekte; hasta, sıkıntılı ve rahatsız günler geçirmektedir. Yara açılmasını engellemek için yıllardır bilim insanları çözüm aramaktadır. Havalı yataklar, basınç dağıtıcı yataklar vb. birçok uygulama şu an mevcuttur. Tüm uygulamaların olumlu ve olumsuz yönleri mevcuttur. Mesela en çok kullanılan havalı yatakların devamlı motora bağlı olması, elektrik tüketmesi, ses yapması vb. sorunları mevcuttur. Bizim geliştirdiğimiz 3 boyutlu Alptex kumaştan yapılma çarşaflar, yüksek hava geçirgenliği ile termal konfor sağlamakta, daha az terletmekte, daha serin ve kuru his vermekte, mükemmel basınç dağılımı yapmaktadır. Bu özellikleriyle hastalarda yara açılmasını engellemektedir. Bası yarasının açılmasını sağlayan terleme, baskı oluşma, havasızlık gibi birçok etkeni ortadan kaldırmaktadır. Bası yarasının açılması birçok etkene bağlı olup 3 boyutlu çarşafımız çoğu etkene engel olmaktadır. Düzenli bakımı yapılan hastalarda kullanılan çarşafımız yatak yarası açılmasını önlemektedir. - Yatağa bağımlı kişiler için çalışma yaparken, bu sorunun sadece yatağa bağımlı kişilerde değil; tekerlekli sandalyeye bağımlı kişilerde de büyük sorun olduğunu gördük. Pharma

11


- When working for bed-dependent people, We also found that there is a big problem in wheelchair-bound people ; problem is not only as bed-dependent people. We also made 3-dimensional fabric pads covered with terry cloth for the back and lumbar region of the wheelchair for the people sitting in wheelchairs. Providing superior air circulation and pressure distribution, our pads also provide life comfort for wheelchair users. We have made their lives easier by preventing problems such as sweat and airlessness. - Although not dependent on the bed, the patient has some problems while lying in bed. For example; sweat and temperature in women with menopause, sweat and temperature in diabetic patients, heat depression in mental disorders, heat and sweat sleep in people with sleep disorders etc. There are many problems. We prevented the heat and perspiration parts of this problem with our 3D and Alptex sheets which are covered with single and double size bamboo fabric. Thus, most people with discomfort caught the comfort of sleeping with our bamboo Alptex sheets. There’s a cozy and thermally comfortable sleeping scheme. - Although there is no physical discomfort, we have also worked for people with sweating problems in daily life and sleep. We solved the problem of sweating in sleep, the biggest problem of people in hot summer days and hot countries. Single and double size sheets which are made of bamboo-covered 3D Alptex fabric, solve the problem of sweating in sleep; healthy people also improved sleep quality. We solved the problem of head sweating with the pillow pads we made for people whose pillows get wet

12 Pharma

Devamlı tekerlekli sandalyede oturan kişiler için de tekerlekli sandalyenin sırt ve bel bölgesi için havlu kumaş kaplı, 3 boyutlu kumaştan pedler yaptık. Üstün hava sirkülasyonu ve basınç dağılımı sağlayan pedlerimiz, tekerlekli sandalye bağımlılarına da yaşam konforu sağladı. Ter, havasızlık gibi sorunları engelleyerek yaşamlarını kolaylaştırmış olduk. - Yatağa bağımlı olmasa da bazı rahatsızlıklarda hasta yatarken sorunlar yaşamaktadır. Örneğin; menopoz dönemine girmiş kadınlarda ter basması ve sıcaklık, diyabet hastalarında ter basması ve sıcaklık, ruhsal rahatsızlıklarda sıcaktan bunalma, uyku bozukluğu olan kişilerde sıcaktan ve terden uykuya dalamama vb. birçok sorun vardır. Geliştirdiğimiz tek ve çift kişilik üstü bambu kumaşla kaplı 3 boyutlu Alptex çarşaflarla, bu sorunun sıcaklık ve terleme kaynaklı kısımlarına engel olduk. Böylece çoğu rahatsızlığı olan kişi bambulu Alptex çarşaflarımızla uyku konforunu yakaladı. Rahat ve termal konforlu uyku düzeni oluştu. - Fiziksel bir rahatsızlığı olmasa da günlük yaşamda ve uykuda terleme sorunu olan kişiler için de çalışmalar yaptık. Sıcak yaz günlerinde ve sıcak ülkelerdeki insanların en büyük problemi olan uykuda terleme sorununu çözdük. Bambu kaplı 3 boyutlu Alptex kumaştan yaptığımız tek ve çift kişilik çarşaflar, uykuda terleme sorununu çözerek; sağlıklı insanların da uyku kalitesini arttırdı. Kafası terlediği için yastığı devamlı ıslanan kişiler için yaptığımız yastık pedleriyle kafa terlemesi sorununu çözerek, daha sağlıklı yaşam sürmelerini sağladık. Yatağa ve koltuğa fiziksel olarak bağımlı olmasa da iş hayatı ve günlük çalışmalar nedeniyle zorluk çeken kişilere de çözüm sunduk. Her insanın ihtiyacı olan uykuyu en iyi şekilde geçirmesi için yaptığımız çarşaflar çok etkili oldu. Bilgisayar karşısında, masa başında veya araba koltuğunda uzun süre oturup; terleme ve kas yorulması yaşayan kişiler için yaptığımız büro koltuğu ve araba koltuğu pedleriyle kişileri rahatlattık. Havlu kumaş kaplı 3d Alptex kumaştan yapılma koltuk pedleri ile insanların terlemesine engel olduk. - 1976 yılından beri ortopedik destekler üreten firmamız bugüne kadar değişik hammaddelerle çalıştı. Vücudun tüm bölgelerindeki rahatsızlıklar için ürettiğimiz yaklaşık 700 model ürünümüz mevcuttur. Omurgada, belde, kalçada, dizde, el-ayak bileğinde, omuzda, kolda, gövdede kısacası her eklemde ve kasta; vücudun her bölgesinde kullanılan ürünlerimiz var. Bu ürünler rahatsız olan bölgeye destek olarak veriliyor. Sabitleme, kısıtlama, dinlendirme, koruma vb. amaçlarla ürünlerimiz kullanılıyor. Bu ürünlerde kullandığımız neopren, örgü kumaş, süngerli kumaş gibi hammaddelerle yıllardır yaşadığımız sorun; bunların kullanıldığı bölgeyi terletmesiydi. Tüm ürünler uygulandığı bölgeyi terletiyor ve havalandırmıyordu. Bu yüzden hasta, ürünleri düzenli kullanmıyor ve tedaviye ara veriyordu. Ayrıca hasta, terleme kontrolü olmadığı için tedaviyi aksatıyordu.


continuously because their head’s sweating, and enabled them to lead a healthier life. We have also provided solutions for people who have difficulty in working life and daily work although these people are not physically dependent on the bed and chair. The bed sheets we made for every person to get the best sleep needed are very effective. Sitting in front of computer, at desk or in car seat for long time; sweating and muscle fatigue for people living in the office chair and car seat pads have made people comfortable. We prevented people from sweating with the seat pads made of terry cloth covered 3d Alptex fabric. - Our company has been producing orthopedic supports since 1976 and has worked with different raw materials until today. We have about 700 models that we produce for all parts of the body. In spine, waist, hip, knee, handankle, shoulder, trunk, in short in every joint and muscle; we have products which are used in every part of the body. These products are given to support the uncomfortable region. Our products are used for purposes like fixing, restriction, rest, protection. The problem we have been experiencing for years with raw materials such as neoprene, knitted fabric and sponge fabric used in these products; they used to sweat the area. All products were sweating and not ventilating the area where it was applied. Therefore, the patient did not use the products regularly and interrupted the treatment. In addition, the patient was disrupting the treatment because he had no sweating control. Sweating in the area could be discomfort. Due to intermittent use, the patient’s treatment was delayed. Our work in three-dimensional fabric inspired us. We have thinned this fabric and produced the Orsa Plus series of innovative orthopedic support products that provide the necessary elasticity, provide superior air circulation and provide excellent pressure distribution. With these support products manufactured with 3d Alptex fabric technology that gives less sweating, cooler and dry feeling, patients no longer interrupt treatment with regular use. In less time, quality of life is treated without deteriorating. With sweating control, patients are prevented from sweating and chilling. The air permeability tests and all tests show the superiority of Alptex fabric over other fabrics. Big and rooted problem, which has been in the orthopedic support product for many years, has been solved by our company. With the new Orsa Plus series of products in about 50 different models, we have offered alternative solutions that do not sweat and overwhelm the discomforts in every part of the body.

Terleyen bölgede rahatsızlık olabiliyordu. Aralıklı kullanım yüzünden hastanın tedavisi gecikiyordu. Üç boyutlu kumaştan yaptığımız çalışmalar bize ilham verdi. Bu kumaşı inceltip, gerekli elastikiyeti sağlayıp, üstün hava sirkülasyonu olan ve mükemmel basınç dağılımı sağlayan Orsa Plus serisi inovatif ortopedik destek ürünlerini ürettik. Daha az terleten, daha serin ve kuru his veren 3d Alptex kumaş teknolojisiyle üretilmiş bu destek ürünleriyle, hastalar artık düzenli kullanımla tedaviyi aksatmıyor. Daha kısa sürede yaşam kalitesi bozulmadan tedavi oluyor. Terleme kontrolüyle hastaların terleyip üşütmesi de engellenmiş oluyor. Hava geçirgenlik testleri ve tüm testler, Alptex kumaşın diğer kumaşlara göre üstünlüğünü göstermektedir ki yıllardır ortopedik destek ürünlerinde yaşanan büyük ve köklü bir sorun firmamızca çözülmüştür. Yeni Orsa Plus serisi yaklaşık 50 değişik modeldeki ürünlerimizle vücudun her noktasındaki rahatsızlıklara terletmeyen ve bunaltmayan alternatif çözümler sunduk.

Finally, do you have a message for your sector? We say to Orthopedic product sellers in our sector; SELLING THE BEST IN ORTHOPEDIC PRODUCTS IS YOUR RIGHT, USING THE BEST IS YOUR CUSTOMER’S RIGHT.

Son olarak Sektörünüze bir mesajınız var mı? Sektörümüzdeki Ortopedi ürün satıcılarına diyoruz ki; ORTOPEDİ ÜRÜNLERİNDE EN İYİSİNİ SATMAK SİZİN, EN İYİSİNİ KULLANMAK MÜŞTERİNİZİN HAKKIDIR. Pharma

13


Turkey Chemical Exports Grows Türkiye İhracatta Kimya ile Büyüyor

With a great record of 20.6 billion US dollars exports in 2019, the chemical sector was the second most export sector last year. Drawing the attention with the increased performance in exports, exporting over $ 3 billion in 2019, the chemical sector succeeded to be the most growing sector in export among the sectors in Turkey with more than 18,54 percent growth. Adil Pelister, Chairman, Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB), Dr. S. Armağan Vurdu, General Secretary, The Istanbul Mineral and Metals Exporters’ Association (IMMIB) and Coşkun Kırlıoğlu, Deputy General Secretary at IMMIB attended the event on behalf of the chemical industry, which provides a major contribution to Turkey’s economy and exports, to evaluate the 2019 and future periods during a press conference organized by IKMIB to share their goals. Evaluating the year-end exports of the chemical sector, Adil Pelister, Chairman of the Board of Directors of İKMİB, said, “Our chemical industry exports broke a historical record in 2019. We surpassed our 20 billion dollar target and achieved a great success with 20.6 billion dollar export. Also among the export sector over 3 billion dollars in 2019 we were the fastest growing sectors in Turkey’s export growth 18,54 percent. Exports of our sector in 2019 amounted to 26 million 539 thousand tons with an increase of 35.83 percent. In October 2019, we broke our export record on a monthly basis with 1.94 billion dollars

14 Pharma

2019 yılında gerçekleştirdiği 20,6 milyar dolarlık ihracat ile tarihi bir rekora imza atan kimya sektörü, geçtiğimiz yılın en çok ihracat yapan ikinci sektörü oldu. İhracatta artan performansı ile dikkatleri üzerine çeken kimya sektörü, 2019 yılında 3 milyar dolar üzerinde ihracat yapan sektörler arasında yüzde 18,54’lük büyüme ile Türkiye’nin ihracatta en fazla büyüyen sektörü olmayı başardı. Türkiye’nin ekonomisine ve ihracatına büyük katkı sağlayan kimya sektörü adına, 2019 yılını değerlendirmek ve gelecek dönem hedeflerini paylaşmak amacıyla İKMİB tarafından düzenlenen basın toplantısı, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) Genel Sekreteri Dr. S. Armağan Vurdu ve İMMİB Genel Sekreter Yardımcısı Coşkun Kırlıoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda kimya sektörünün yıl sonu ihracatını değerlendiren İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Kimya sektörü ihracatımız 2019 yılında tarihi rekor kırdı. 20 milyar dolarlık hedefimizi aşarak 20,6 milyar dolarlık ihracatla büyük bir başarıya imza attık. Ayrıca 2019 yılında 3 milyar doların üzerinde ihracat yapan sektörler arasında yüzde 18,54’lük büyüme ile Türkiye’nin ihracatta en hızlı büyüyen sektörü olduk. Sektörümüzün 2019 yılı miktar bazında ihracatı ise yüzde 35,83 artışla 26 milyon 539 bin ton olarak gerçekleşti. 2019 yılı Ekim ayında gerçekleştirdiğimiz 1,94 milyar dolarlık ihracatla ise aylık bazdaki ihracat rekorumuzu kırdık.


worth of exports. During 2019, each month in a row as Turkey’s second most exporting sector, we conducted our permanent second goal. In the chemical industry, taking a share 11,44 percent of Turkey’s total exports, we have provided significant added value to our country. In 2020 the first sector while maintaining our position as the second most exported to Turkey, Turkey’s export and we aim to increase our contribution to growth. However, we plan to carry out our activities in a wider way in line with the road maps we will produce for our sub-sectors.” “We remove the obstacles in front of our exporters” Declaring they collaborated with many NGOs from different areas, they will make new actions to increase the exports of chemical sub-sectors in 2020, Pelister said, “As İKMİB, we have signed an important cooperation with Turkish Airlines Aviation Academy and UPS for international sample shipments where our exporters have a series of problems in order to contribute to the export of our members. Within the scope of our cooperation, IKMIB members will be able to make sample shipments by taking advantage of the advantageous prices offered by UPS by taking the Training on Dangerous Goods Rules (DGR / Category 1,2,3,6) of Turkish Airlines Aviation Academy. However, since the day we took office as the Board of Directors of İKMİB, we made a special effort to reduce the green passport limits, which are one of our promises, and to increase the usage period from 2 years to 4 years. To obtain a green passport, the exporters’ limit of $ 1 million has been reduced to $ 500,000. Green passport usage period has been increased from 2 to 4 years. Thus, another obstacle in front of our exporters was lifted. In 2019, we completed the application procedures of 719 member companies that met the requirements for obtaining a green passport. We will try to double this figure in 2020. New projects which add value to the chemical industry on the way Reporting they emphasize or give importance to design, innovation, digitization, R & D-focused studies and support for Ur-Ge projects, Pelister said, “We want to establish a new Chemical Technology Center to address all our sub-sectors and contribute to its development. In addition, we will assume an important role in the International Chemistry Olympics, which is planned to be held in our country this year. In addition, as the Chemical Sector Platform (KSP), of which I was elected President last December, we aim to hold the Chemical Summit that will bring together all the stakeholders of our sector during the year. As IKMIB, in 2020 we will continue to support our exporters with our projects and organizations in 10 countries such as the United Arab Emirates, Germany, Italy, USA, Panama, China- Hong Kong, China, Netherlands,

2019 yılı boyunca, her ay üst üste Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci sektörü olarak, kalıcı ikincilik hedefimizi de gerçekleştirdik. Kimya sektörü olarak, Türkiye’nin toplam ihracatından yüzde 11,44’lük bir pay alarak, ülkemize ciddi bir katma değer sağladık. 2020 yılında da öncelikle Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü konumumuzu koruyarak, Türkiye’nin ihracatına ve büyümesine yaptığımız katkıyı artırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte alt sektörlerimize yönelik çıkaracağımız yol haritaları doğrultusunda faaliyetlerimizi daha geniş kapsamlı gerçekleştirmeyi planlıyoruz” dedi. “İhracatçılarımızın önündeki engelleri kaldırıyoruz” Farklı alanlardaki STK’lar ile çok sayıda iş birliği yaptıklarını söyleyen Pelister, 2020 yılında ise kimya alt sektörlerinin ihracatını artıracak yeni aksiyonlar alacaklarını belirterek, “İKMİB olarak, üyelerimizin ihracatına katkıda bulunmak amacıyla ihracatçılarımızın bir dizi sorunlar yaşadığı yurt dışı numune gönderimleri için Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi ve UPS ile önemli bir iş birliğine imza attık. İş birliğimiz kapsamında, İKMİB üyelerimiz, Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi’nin Tehlikeli Maddeler Kuralları (DGR/Kategori 1,2,3,6) Eğitimi’ni (IATA sertifikası) alarak ve UPS’in sunduğu avantajlı fiyatlardan yararlanarak numune gönderimlerini gerçekleştirebilecek. Bununla birlikte İKMİB Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz günden beri, vaatlerimizden biri olan yeşil pasaport alma limitlerinin düşürülmesi ve kullanım süresinin 2 yıldan 4 yıla çıkarılması konusunda özel bir çaba içerisinde, hükümetimiz nezdinde girişimlerde bulunduk, yönetimimizle beraber çalışma içinde olduk ve ihracatçılarımıza verdiğimiz sözleri takip ettik. Yeşil pasaport alabilmek için ihracatçıların gerçekleştirmesi Pharma

15


gereken 1 milyon dolarlık limit 500 bin dolara indirildi. Yeşil pasaport kullanım süreleri 2 yıldan 4 yıla çıkarıldı. Böylece ihracatçımızın önündeki engellerden biri daha kalkmış oldu. 2019 yılında yeşil pasaport alma koşullarını sağlayan 719 üye firmamızın başvuru işlemlerini gerçekleştirdik. 2020 yılında bu rakamı iki katına çıkarmak için çabalayacağız” şeklinde konuştu.

S. Arabia and S. Africa, including 17 national participation organizations, 5 sectoral trade mission, 7 purchases delegation, workshops, R & D project Market event, awards ceremony, Turkey Promotion Group (TTG) project activities, exhibition visits, 5 URGE delegation of different education organizations, and business associations. South America region, Sub-Saharan Africa, East Asia and Central Asian countries are important for us. China, which stands out in East Asia, is one of the primary target countries of our country. We will do the national participation organizations this year for 3rd China International Import Fair’s and the Chinaplas the exhibition. We will continue to receive applications from China until the end of January for the International Import Fair. However, within the scope of our country’s target of 100 billion dollars trade volume with the USA, our chemical sector stands out among the priority sectors. Visiting our country in September, US Commerce Secretary Wilbur L. Ross with removal of the chemical industry about $ 15 billion trade volume between the US and Turkey carried out a private conversation we pretend. We have stated that we will be able to export from the United States easily wherever required in the pharmaceutical industry which is our most important import items into a new generation of performing drug production in our country, especially in regions close to Turkey. As well as k month obtained from the gas e to ethylene and derivatives along said we are open to industrial development. This year we are planning to organize The Inspired Home Show in the kitchenware industry, NRA in the packaging / kitchenware industry and FIME national participation organizations in the medical-pharmaceutical-health tourism sector.”

16 Pharma

Kimyaya değer katacak yeni projeler yolda Tasarım, inovasyon, dijitalleşme, Ar-Ge odaklı çalışmalar ve Ur-Ge projelerine destek sağlamaya önem verdiklerini dile getiren Pelister, “Bütün alt sektörlerimize hitap edecek ve gelişimine katkı sunacak yeni bir Kimya Teknoloji Merkezi kurmak istiyoruz. Bununla birlikte bu yıl ülkemizde yapılması planlanan Uluslararası Kimya Olimpiyatları’nda önemli bir görev üstleneceğiz. Ayrıca, geçtiğimiz Aralık ayında Başkanı seçildiğim Kimya Sektör Platformu (KSP) olarak, yıl içinde sektörümüzün tüm paydaşlarını bir araya getirecek Kimya Zirvesi’ni de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. İKMİB olarak, 2020 yılında gerçekleştirmeyi planladığımız Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya, İtalya, ABD, Panama, Çin-Hongkong, Çin, Hollanda, S.Arabistan ve G.Afrika olmak üzere 10 ülkede 17 milli katılım organizasyonu, 5 sektörel ticaret heyeti, 7 alım heyeti, çalıştaylar, ArGe Proje Pazarı etkinliği, ödül töreni, Türkiye Tanıtım Grubu (TTG) proje faaliyetleri, fuar ziyaretleri, 5 URGE heyeti organizasyonları ile farklı eğitim, iş birlikleri ve projelerimizle ihracatçılarımızı desteklemeye devam edeceğiz. Güney Amerika bölgesi, Sahraaltı Afika, Doğu Asya ve Orta Asya ülkeleri bizim için önemli. Doğu Asya’da öne çıkan Çin, ülkemizin öncelikli hedef ülkelerinden biri. Bu yıl 3’üncüsü gerçekleştirilecek Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın ve Chinaplas fuarının milli katılım organizasyonunu yapacağız. Çin Uluslararası İthalat Fuarı için Ocak ayının sonuna kadar firmalarımızın başvurularını almaya devam edeceğiz. Bununla birlikte ülkemizin ABD ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi kapsamında kimya sektörümüz öncelikli sektörler arasında öne çıkıyor. Eylül ayında ülkemizi ziyaret eden ABD Ticaret Bakanı Wilbur L. Ross ile ABD ve Türkiye arasındaki kimya sektörü ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkarılması konusunda özel bir görüşme gerçekleştirmiştik. ABD’den en önemli ithal kalemlerimizden olan ilaç sanayinde yeni nesil ilaç üretimini ülkemizde gerçekleştirmeleri halinde Türkiye’den yakın coğrafya başta olmak üzere istenilen her yere rahatlıkla ihracat yapabileceğimizi belirttik. Bunun yanı sıra kaya gazından elde edilen etilen ve türevleri için birlikte sanayi girişimlerine açık olduğumuzu söyledik. ABD’de bu yıl mutfak eşyaları sektöründe The Inspired Home Show, ambalaj/mutfak eşyaları sektöründe NRA ve medikal-ilaç-sağlık turizmi sektöründe FIME milli katılım organizasyonlarını yapmayı planlıyoruz” açıklamasını yaptı.


14 - 16 September 2020 | Abu Dhabi, UAE Your regional partner for innovation & networking in pharma

14 – 15 September 2020 I Abu Dhabi, UAE

Your regional partner for innovation & networking in pharma

The ONLY event in the region dedicated to pharmaceutical manufacturing Connecting local, regional and international professionals from across the entire pharma supply chain, from ingredients to finished product distribution, the event is your partner in accessing the Middle East & Africa pharma market through a cost-effective platform.

4,900+

98

5 events

2 days

attendees

countries participating

in 1 location

of business, learning & networking opportunities

Book your stand at: gotocphi.com/mea2020

For more information contact: salesoperations@ubm.com / cigdem.celen@informa.com or visit gotocphi.com/mea2020


Nobel Pharmaceuticals Continues Strategic Business Cooperation with Uzbekistan, Where It Made Its First Foreign Investment! Nobel İlaç, İlk Yurtdışı Yatırımını Yaptığı Özbekistan ile Stratejik İş Birliklerini Sürdürmeye Devam Ediyor!

Operating in 20 countries with its own organization Nobel Pharmaceuticals, announced its new health projects to be realized with Uzbekistan in the UzbekTurkish Health Cooperation Forum held in Tashkent. Under the leadership of Fahrettin Koca, Health Minister of Turkey and Dr. Alisher Shadmanov, Uzbekistan Health Minister, Uzbek-Turkish Cooperation Forum hosted public and private health sector representatives of two friendly and brotherly countries in Tashkent. Comprised of one hundred percent Turkish capital, Nobel Pharmaceuticals attended the public forum and announced new projects focused on joint health applications. With five production plants, three based in Turkey and one based in Uzbekistan and Kazakhstan each, and a pharmaceutical production capacity of 200 million boxes, Nobel Pharmaceuticals continues to produce drugs in accordance with GMP standards with a total of 3,000 employees across the globe, and continues to export to 50 countries.

18 Pharma

20 ülkede kendi organizasyonları ile faaliyet gösteren Nobel İlaç, Özbekistan ile gerçekleştireceği yeni sağlık projelerini Taşkent’te düzenlenen Özbek-Türk Sağlık İş birliği Forumu’nda duyurdu. Özbek-Türk Sağlık İş birliği Forumu, T.C Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca ve Özbekistan Sağlık Bakanı Sayın Dr. Alisher Shadmanov önderliğinde dost ve kardeş iki ülkenin kamu ve özel sağlık sektör temsilcilerine Taşkent’te ev sahipliği yaptı. Yüzde yüz Türk sermayeli Nobel İlaç, katıldığı forumda ortak sağlık uygulamaları için gerçekleştireceği yeni projeleri duyurdu. Türkiye’de üç, Özbekistan ve Kazakistan’da birer olmak üzere beş üretim tesisine ve farklı farmasötik formlarda yıllık 200 milyon kutu üretim kapasitesine sahip Nobel İlaç, Türkiye’de ve ülke dışında toplamda 3000 çalışanı ile GMP standartlarına uygun ilaç üretmeye ve 50 ülkeye ihracat yapmaya devam ediyor.


“All our efforts are to generate Turkish brands in the world.” Speaking on behalf of Turkish investors in the country within the scope of the Uzbek-Turkish Health Cooperation Forum held in Tashkent in order to develop cooperation in the field of health between Turkey and Uzbekistan, Hasan Ulusoy, Chairman of Nobel Pharmaceuticals, said the strategic alliances built between the two countries would continue. Declaring the establishment of the first production facility outside of Turkey in Uzbekistan, Hasan Ulusoy said that the establishment in Uzbekistan, provided information on the new company’s goals and business plans; “The use of advanced technology, specifically biotechnology products, in pharmaceuticals, has become a prerequisite for future existence for all sectors and is increasing day by day. Our company has the first file selected among 28 applications from 23 companies submitted to the ‘Domestic Development and Production of Biosimilar Drugs’ project under the leadership of TÜBİTAK. Our new production investment is also in this field and a facility with export potential as well as the needs of our country has reached the completion stage. Nobel carries out promotional and sales activities with its own staff in 20 of the 50 countries that are exported, thus providing the opportunity to export mark products and thus, operating in line with the priorities of our country with high added value and in line with the target of reducing the current deficit. As the first step towards the goal of starting overseas operations with our own organizations, determined at the beginning of the 2000s, Uzbekistan was chosen as the initial destination of expansion and significant progress was made in efforts to reach this goal. All of these efforts have been appreciated by our state and included in the scope of the incentive program within the framework of the Turquality support program, established to create Turkish brands in the world.” “We are proud to serve parallel with this ideal of our country for years.” Declaring dependence on production is an undesirable situation, Ulusoy provided information about the development plans of our country on health and Nobel Pharmaceuticals’ targets for this purpose. He said, “For our country, foreign trade deficit in pharmaceutical products continues to be a painful problem. At present, only about one billion dollars of exports can be made per year, which cannot help close the foreign trade deficit that is close to four billion dollars. Nobel Pharmaceuticals is a company that has been exporting high net imports for years. We are proud that our achievement in this realm fully coincides with the Action Plan for Structural Transformation Program in Health Industries included in the Development Plans of our state for the purpose of reducing the dependence on foreign pharmaceuticals.

“Tüm çabalarımız dünyada Türk markaları oluşturmak.” Türkiye ve Özbekistan arasında sağlık alanındaki iş birliğini geliştirmek üzere düzenlenen Özbek-Türk Sağlık İş birliği Forumu kapsamında ülkedeki Türk yatırımcılar adına konuşma yapan Nobel İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, iki ülke arasında inşa edilen stratejik iş birliklerinin güçlenerek devam edeceğini bildirdi. Türkiye dışında ilk üretim tesislerinin Özbekistan’da kurulduğunu söyleyen Hasan Ulusoy, şirket hedefleri ve yeni iş planları hakkında bilgi verdi; “Bütün sektörler için gelecekte var olabilmenin ön şartı haline gelen yüksek teknoloji ve özellikle ilaçta biyoteknoloji ürünlerinin kullanımı her geçen gün artmaktadır. Firmamız da TÜBİTAK önderliğinde açılan ‘Biyobenzer İlaçların Yerli Olarak Geliştirilmesi ve Üretilmesi’ projesine sunulan 23 firmaya ait 28 başvuru arasından seçilen ilk dosyaya sahip. Yeni üretim yatırımımız da bu sahada olup, ülkemiz ihtiyacı yanında ihracat potansiyeline de sahip bir tesis tamamlanma aşamasına gelmiştir. Nobel, ihracat yapılan yaklaşık 50 ülkenin 20’sinde kendi kadroları ile tanıtım ve satış faaliyeti yürütmekte, dolayısıyla markalı ürün ihraç etme imkânı sağlamakta ve bu sayede ülkemiz önceliklerine paralel şekilde katma değeri yüksek, cari açığı azaltma hedefine uygun faaliyet göstermektedir. 2000’li yılların başında belirlenen ‘kendi organizasyonlarımız ile yurtdışı operasyonlarına başlama’ hedefinde ilk adım olarak da kardeş ülke Özbekistan seçilmiş ve geçen sürede ciddi mesafe alınmıştır. Tüm bu çabalarımız, devletimiz tarafından da takdir edilerek ‘Dünya’da Türk markaları oluşturmak’ amacıyla oluşturulmuş Turquality destek programı çerçevesinde teşvik kapsamına alınmıştır.” “Biz, yıllardır ülkemizin bu idealine paralel hizmet ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.” Üretimde dışa bağımlılığın can sıkıcı bir durum olduğundan söz eden Ulusoy, ülkemizin sağlık konusundaki kalkınma planlarını ve Nobel İlaç’ın buna yönelik hedeflerini şöyle açıkladı: “Ülkemiz için, eczacılık ürünlerinde dış ticaret açığı can yakıcı bir problem olmaya devam etmektedir. Halen yıllık bir milyar dolar civarı bir ihracat ancak yapılabilmekte, bu da dört milyar dolara yakın seyreden dış ticaret açığının kapatılmasına çare olamamaktadır. Nobel İlaç yıllardır ihracatı ithalatından yüksek olan, net fazla veren bir firmadır. Bu tablo, ilaçta dışa bağımlılığın azaltılması amacı doğrultusunda devletimizin Kalkınma Planlarında yer alan ‘Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem Planı’ ile de tam olarak örtüşen gurur verici bir durumdur. Malumunuz olduğu üzere bu planlarda, ‘ülkemizde artan ve yaşlanan nüfus, ortalama yaşam süresinde yükselme, sağlık hizmetlerinde ve ilaca erişimde iyileşme, artan refah düzeyi ve farkındalık gibi faktörler nedeniyle ilaç ve Pharma

19


As you know, in these plans, “increasing and aging population in our country, the increase in the average life expectancy, improvement in health services and access to drugs, increasing the level of welfare and awareness due to factors such as increased demand for medication and medical devices put pressure on social security expenditures and increased current account deficit”. In line with this determination, within the framework of 2023 vision, the target of “satisfying 60% of the domestic pharmaceutical needs in domestic production was set. We are proud to be serving parallel to this ideal of our country for years.” “Our effort is to present the world’s newest molecules to the healthcare community of Uzbekistan through domestic production and to contribute to the national economy.” Ulusoy gave the following information about Nobel Pharmsanoat set up in Uzbekistan, “Nobel Pharmsanoat is a Turkish company in our ancestors’ country. A representative office was opened in 2000 and Nobel Pharmsanoat was established in 2002 and funded fully with equity capital. At present, it is capable of producing 10 million boxes of pharmaceuticals annually in a single shift, in adherence with international GMP (Good Manufacturing Practice) standards. Nowadays, we are working hard to complete our cancer medication production area. We pay close attention to the training of highly qualified personnel to ensure the smooth operation of these facilities. Besides the trainings held in Uzbekistan, we offer our employees training opportunities focused on contemporary drug production in Turkey, Germany, India, China, and South Korea. Nobel Pharmsanoat has become an important Turkish brand, with around 400 qualified employees possessing a high sense of belonging, and a wide range of products along with modern, technologically advanced and environmentally respectful facilities. Nobel Pharmsanoat exports to Kazakhstan, Afghanistan, Georgia, Tajikistan as well as Uzbekistan. At the crossroads of trade routes between different continents, we will continue to increase our investments in Uzbekistan, our ancestor country. Our effort is to present the world’s newest molecules to the healthcare community of Uzbekistan, buzzing with potential with a population of 33 million, through domestic production and to contribute to the national economy. We now see ourselves as an integral, inseparable part of Uzbekistan.”

20 Pharma

tıbbi cihaz talebinin artması sosyal güvenlik harcamalarında ve cari açık üzerinde baskı oluşturmaktadır’ tespiti vardır. Bu tespite uygun şekilde de 2023 vizyonu çerçevesinde ‘yurtiçi ilaç ihtiyacının değer olarak %60’ının yerli üretimle karşılanması’ hedefi konmuştur. Biz, yıllardır ülkemizin bu idealine paralel hizmet ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.” “Çabamız, Özbekistan’ın sağlık camiasına dünyadaki en yeni molekülleri yerli üretim olarak sunmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak içindir.” Ulusoy, Özbekistan’da kurulan Nobel Pharmsanoat hakkında şu bilgileri verdi: “Nobel Pharmsanoat bizim için ‘Ata yurdunda bir Türk şirketidir.’ 2000 yılında temsilcilik açılmış, 2002 yılında ise tamamen öz sermaye ile Nobel Pharmsanoat kurulmuştur. Halen, uluslararası GMP (İyi İmalat Uygulamaları) standartlarında tek vardiyada yıllık 10 milyon kutu ilaç üretebilen bir kuruluştur. Şu günlerde kanser ilaçları üretim sahamızın tamamlanması için de yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bu tesislerin aksaksız işletilmesi için ihtiyaç duyduğumuz yüksek vasıflı personelin eğitimine özen gösteriyoruz. Bu amaçla Özbekistan’da yapılan eğitimlerin yanında, çalışanlarımıza Türkiye, Almanya, Hindistan, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerde çağdaş ilaç üretimi babında eğitim imkânı sağlıyoruz. Nobel Pharmsanoat, sayısı 400’ü bulan donanımlı ve aidiyet duygusu yüksek çalışanları, geniş ürün yelpazesi, yüksek teknolojiye sahip modern ve çevreye saygılı tesisleri ile ülkede önemli bir Türk markası haline gelmiştir. Nobel Pharmsanoat, Özbekistan faaliyetleri yanında Kazakistan, Afganistan, Gürcistan, Tacikistan gibi ülkelere ihracat da yapmaktadır. Kıtalar arası ticaret yollarının kavşağında bulunan Ata Yurdumuz Özbekistan’a yatırımlarımız artarak devam edecektir. Çabamız, 33 milyon nüfusu ve yüksek potansiyeli ile bölgedeki cazibe merkezlerinden biri olan Özbekistan’ın sağlık camiasına dünyadaki en yeni molekülleri yerli üretim olarak sunmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak içindir. Biz kendimizi artık Özbekistan’ın ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.” dedi.



Abdi İbrahim CEO Süha Taşpolatoğlu Hosted the Press Delegation from Kazakhstan: “We invest in the future of Kazakhstan” Abdi İbrahim Ceo’su Dr. Süha Taşpolatoğlu Kazakistan’dan Gelen Basın Heyetini Ağırladı: “Kazakistan’ın geleceğine yatırım yapıyoruz”

Dr. Abdi İbrahim CEO Suha Taşpolatoğlu, answered questions of Kazakh journalists who visit Turkey for Kazakhstan Independence Day at the headquarters of the company in Istanbul. Providing information to the representatives of leading newspapers, agencies and TVs of Kazakhstan about the establishment of Abdi İbrahim, its field of activity and its position in the market, Taşpolatoğlu told the company’s investments and targets in Kazakhstan. In his speech, Taşpolatoğlu stated that they believe in the high potential of the Kazakhstan market and that they have invested in the future of Kazakhstan and that preparations for an additional investment of 30 million dollars have been continued in the near future. expressed his pleasure to host the members of Kazakhstan press at Abdi İbrahim General Directorate, Taşpolatoğlu said, “We are very glad to have the opportunity to explain the exciting and innovative works of Abdi İbrahim to the members of the Kazakhstan press. The declaration of independence of the people of Kazakhstan on December 16, 1991, takes place in history as an important victory of one nation. Kazakhstan’s place has always been very special for us. Our production facility in Kazakhstan is one of the most important links of our investments abroad. It is the first country in which we have started production in our overseas operations.”

22 Pharma

Abdi İbrahim CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu, Kazakistan Bağımsızlık Günü dolayısıyla Türkiye’ye gelen Kazak gazetecileri İstanbul’daki şirket genel merkezinde konuk ederek sorularını yanıtladı. Kazakistan’ın önde gelen gazete, ajans ve tv’lerinin temsilcilerine Abdi İbrahim’in kuruluşu, faaliyet alanı ve pazardaki konumu hakkında bilgiler veren Taşpolatoğlu, şirketin Kazakistan’daki yatırımlarını ve hedeflerini anlattı. Taşpolatoğlu yaptığı konuşmada, Kazakistan pazarının yüksek potansiyeline inandıklarını ve Kazakistan’ın geleceğine yatırım yaptıklarını belirterek, yakın zamanda 30 milyon dolarlık ek bir yatırım için hazırlıkların sürdürüldüğü bilgisini verdi. Kazakistan basın mensuplarını Abdi İbrahim Genel Müdürlüğü’nde ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Taşpolatoğlu “Abdi İbrahim’in heyecan verici ve yenilikçi çalışmalarını Kazakistan basın mensuplarına anlatma fırsatını yakalamış olduğumuz için çok memnunuz. Kazakistan halkının 16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan etmesi, bir ulusun tek yürek halinde elde ettiği önemli bir zafer olarak tarihte yerini alıyor. Kazakistan’ın yeri bizim için her zaman çok özel oldu. Kazakistan’daki üretim tesisimiz, yurt dışındaki yatırımlarımızın en önemli halkalarından biri. Yurt dışı operasyonlarımız içinde üretime geçtiğimiz ilk ülke olma özelliğini taşıyor” dedi.


Taşpolatoğlu said, “In line with our growth targets in global markets, we established Abdi İbrahim Global Pharm in 2012 in line with our investment decision in Kazakhstan. At the end of 2015, Abdi İbrahim Global Pharm started its operations with a production capacity of 24 million boxes per year. We are currently manufacturing pharmaceuticals in international standards in many areas such as diabetes, hepatitis B and tuberculosis. Almost all of our staff working in this facility are Kazakh. We can proudly say that we have the most modern, comprehensive facility in Kazakhstan. Kazakhstan market is very important for us. With Kazakhstan, which we see as our second home, we have achieved an important strategic goal to expand our international presence. With our rich product portfolio, we aim to expand our international presence in Kazakhstan in terms of both branding and production within the scope of our goal to be one of the leading global players in the pharmaceutical sector. We are continuing our preparations for an additional investment of 30 million dollars in Kazakhstan. With this investment, we aim to double our employment in the country within 5 years.” Stating that Abdi İbrahim will continue its investments abroad in the coming period and aim to enter new markets in addition to further strengthening in the existing markets, Taşpolatoğlu said, “Kazakhstan, which is one of the markets with high growth potential, constitutes an important pillar of Abdi İbrahim’s growth strategy in international markets. As a company, we aim to evaluate the potential in the region with the Kazakhstan investment and to have a strong and strategic position in this geography. The investment in Kazakhstan not only contributes to our vision but also encourages us to become an international player in the pharmaceutical sector.”

Taşpolatoğlu “Global pazarlardaki büyüme hedeflerimize paralel olarak 2012 yılında Kazakistan’da aldığımız yatırım kararı doğrultusunda Abdi İbrahim Global Pharm’ı kurduk. Abdi İbrahim Global Pharm, 2015 yılı sonunda yılda 24 milyon kutu üretim kapasitesiyle faaliyetlerine başladı. Fabrikamızda şu anda diyabet, Hepatit B, tüberküloz gibi birçok alanda uluslararası standartlarda ilaç üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu tesiste çalışan personelimizin tamamına yakını Kazak. Gururla söyleyebiliriz ki Kazakistan’ın en modern, en kapsamlı tesisine sahibiz. Kazakistan pazarı bizim için büyük önem taşıyor. İkinci evimiz olarak gördüğümüz Kazakistan ile uluslararası varlığımızı yaygınlaştırma yolunda önemli bir stratejik hedef gerçekleştirdik. Zengin ürün portföyümüzle, ilaç sektörünün önde gelen global oyuncularından biri olma hedefimiz kapsamında Kazakistan’da hem markalaşma hem de üretim yönünden uluslararası varlığımızı yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Yakın zamanda Kazakistan’da 30 milyon dolarlık ek bir yatırım için hazırlıklarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Bu yatırımımız ile 5 yıl içinde ülkedeki istihdamımızı da iki katına çıkarmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. Abdi İbrahim’in yurt dışındaki yatırımlarını önümüzdeki dönemde de sürdüreceğini, mevcut pazarlarda daha da kuvvetlenmenin yanında yeni pazarlara girmeyi hedeflediğini belirten Taşpolatoğlu, “Büyüme potansiyeli yüksek pazarlardan biri olan Kazakistan, farklı pazarlara erişim anlamında Abdi İbrahim’in uluslararası pazarlardaki büyüme stratejisinin önemli bir ayağını oluşturuyor. Şirket olarak Kazakistan yatırımı ile bölgedeki potansiyeli değerlendirmeyi, bu coğrafyada güçlü ve stratejik bir konuma sahip olmayı hedefliyoruz. Kazakistan yatırımı, vizyonumuza önemli katkı sağladığı gibi aynı zamanda ilaç sektöründe uluslararası oyuncu olma hedefimizde de bizi cesaretlendiriyor” dedi. Pharma

23


Roche İlaç Turkey Receives Istanbul Marketing Awards in Three Categories Roche İlaç Türkiye, İstanbul Marketing Awards’tan 3 Ayrı Ödülle Döndü

Roche İlaç Turkey has received awards in 3 categories for their successful projects in ‘Health Communication and Sustainability’ in Istanbul Marketing Awards 2019, recognizing the leaders in marketing and communication. Roche İlaç Turkey has received first place in Istanbul Marketing Awards for their applications “Medikaynak” and “JIApp” in the category ‘Health Communication,’ and for their social responsibility project “Let the Seas Brim with Life” in the category ‘Sustainable Communication.’ Right source, reliable treatment follow-up for healthcare professionals The Medikaynak website and mobile application, which was recognized in the Health Communication category, is designed as a platform that can be continuously utilized by healthcare professionals across disciplines, allowing rapid access to the most recent medical information with its broad range of features. Featuring various modules, including those for news, training, meetings and events, Medikaynak both allows users to keep up with the latest advances and offers a practical tool for calculations and daily communications. Thanks to the RxMediaPharma module of Medikaynak, where an average of 8,000 inquiries are conducted every month, makes it possible for physicians to access an archive covering all medicines. The other entry which received recognition in the same

24 Pharma

Roche İlaç Türkiye, pazarlama ve iletişim dünyasının liderlerinin ödüllendirildiği İstanbul Marketing Awards 2019’da ‘Sağlık iletişimi ve Sürdürülebilirlik’ alanlarında hayata geçirdiği başarılı çalışmaları ile 3 ayrı kategoride birden ödüle layık görüldü. Roche İlaç Türkiye, İstanbul Marketing Awards ödül töreninde “Medikaynak” ve “JIApp” uygulamaları ile ‘Sağlık İletişimi’ kategorisinde, “Denizler Yaşam Dolsun” isimli sosyal sorumluluk projesiyle ise ‘Sürdürülebilirlik İletişimi’ kategorisinde birincilik ödüllerini almaya hak kazandı. Sağlık profesyonelleri için doğru kaynak, güvenilir tedavi takibi Sağlık İletişimi kategorisinde ödüle layık görülen projelerden biri olan Medikaynak web sitesi ve mobil uygulaması, farklı ana bilim dallarından olan sağlık profesyonellerinin sürekli yararlanabilecekleri ve sunduğu birçok özelliği sayesinde en güncel tıbbi bilgilere hızlıca ulaşabilmeyi sağlayan bir platform olarak tasarlandı. Medikal haberler, eğitimler, toplantılar ve etkinlikler gibi farklı modüllere sahip olan Medikaynak hem kullanıcıların gündemdeki önemli gelişmeleri takip edebilmelerini sağlıyor hem de hesaplama ve gündelik iletişimi pratik bir hale getiriyor. Medikaynak’ın ayda ortalama 8 bine yakın sorgu yapılan RxMediaPharma modülü sayesinde ise hekimler bütün ilaçların arşivine ulaşabiliyor.


category was the mobile app JIAPP, developed by the Pediatric Rheumatology Society for Juvenile Idiopathic Arthritis (JIA), a rheumatic disease of children. Using JIAPP, designed to help them carryout treatment without interruption and make their lives easier, physicians can directly contact patients and monitor the effectiveness of the treatment they are using.

Aynı kategoride diğer ödül alan çalışma ise çocuk romatizma hastalığı olan Juvenil İdiyopatik Artrit (JİA) için Çocuk Romatoloji Derneği ile birlikte geliştirilen JIAPP mobil uygulaması oldu. Hastaların tedavilerini aksatmadan sürdürmelerine ve hayatlarını kolaylaştırmalarına yardımcı olmak üzere hayata geçirilen JIApp ile doktorlar, hastalarıyla doğrudan temasa geçebilirken uyguladıkları tedavinin etkisini de kolaylıkla takip edebiliyor.

‘The first coral transplantation of Turkey’ undertaken with support by Roche The project ‘Let the Seas Brim with Life,’ reflecting a ‘vision of sustainability,’ which is an integral part of the operations of Roche, working for more than 120 years to improve lives, has been implemented by Roche İlaç Turkey and Princes’ Islands Association for Water Sports and Living in Sea (ADYSK) to protect and preserve the riches of Marmara Sea for future generations. As part of the project, corals have been transplanted – first of its kind in Turkey – in the Princes’ Islands region to protect corals as a key link in the marine ecosystem, and thousands of square meters of ghost nets have been removed, which pose a serious threat to marine habitats. To support sustainability of the diversity of life forms in Marmara Sea, the project involves training sessions by ADYSK and transfer of corals to uninhabited areas, removal of ghost nets, cleaning of shores and seabed, and undertaking awareness-raising activities with the support of volunteers from Roche.

‘Türkiye’nin ilk mercan transplantasyonu’ Roche desteği ile gerçekleşiyor Hayatları iyileştirmek için 120 yılı aşkın bir süredir çalışan Roche’un faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olan ‘sürdürülebilirlik vizyonunun’ bir yansıması olan “Denizler Yaşam Dolsun” projesi, Roche İlaç Türkiye ve Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği (ADYSK) tarafından gelecek nesillere tüm saklı zenginlikleriyle korunabilmiş bir Marmara Denizi bırakabilmek amacıyla hayata geçiriliyor. Proje kapsamında, deniz ekosistemin en önemli halkalardan birisi olan deniz mercanlarını korumak üzere Türkiye’nin ilk mercan transplantasyonu (nakli) Marmara Denizi Adalar bölgesinde gerçekleştirilirken aynı zamanda yaşam çeşitliliğinin sürdürülebilirliği için, deniz habitatı açısından ciddi tehdit oluşturan binlerce metrekare hayalet ağ da denizden temizlendi. Marmara Denizi’ndeki yaşam çeşitliliğinin sürdürülebilirliği için proje kapsamında ADYSK’nın sağlayacağı eğitimler ve Roche çalışanlarının gönüllü katılımıyla mercanların insan yaşamının olmadığı bölgelere nakledilmesi, hayalet ağların çıkarılması, kıyı ve deniz dibi temizliği ile farkındalık faaliyetlerinin desteklenmesi hedefleniyor. Pharma

25


AHEF: Warning for Causes Unless the Vaccine AHEF: Aşı Olunmaması Halinde Karşılaşılabilecek Durumlar İçin Uyarıyor

Chairman of the Board of the Federation of Family Physicians Associations Dr. Özlem Sezen draws attention to the importance of measles vaccination and warns of situations that may be encountered in the absence of vaccination. Recalling the measles epidemic in Samoa Family Physician Özlem Sezen, said, “I would like to draw attention to the news that there are 4,000 measles cases and 60 deaths under the age of 5 (for now) in the country with a population of 2,831 square kilometers and 200,000 people.” Sezen explained this with an example; “In fact, the island of Samoa is a country where forests, abundant fruits and vegetables are grown, fishing and industry is scarce. It uses hydro energy. 10% of national income is in agriculture, 25% is in industrial products and 64% is in service sector. Fresh air, plenty of vegetables, fruits, few industries and factories just as they should be. There are all things you need for a healthy life. But there is an important point we missed. Vaccination! According to UNICEF data, vaccination rates in Samoa, which was 70% in 2013, have fallen below 30% and the outbreak has started. Country managers realized that they did not care enough. The prime minister promised that they would achieve 90% above their vaccination targets and that they will achieve it.”

26 Pharma

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Özlem Sezen kızamık aşısının önemine dikkat çekiyor ve aşı olunmaması halinde karşılaşılabilecek durumlar için uyarıyor. Aile Hekimi Dr. Özlem Sezen Samoa’da yaşanan kızamık salgınını hatırlatarak “Büyük okyanus güneyinde, Güneşi en son gören bir ada ülke olan Samoa’da yaşanan kızamık salgını haberlerini hepimiz duymuşuzdur. 2.831 kilometrekarelik 200 bin nüfuslu ülkede 4000 kızamık vakası ve 5 yaş altında (şimdilik) 60 ölü olduğuna dair haberlere dikkat çekmek isterim” dedi. Sezen bunu bir örnekle anlattı; “Aslında Samoa adası ormanlar içinde, bol meyve ve sebze yetiştirilen, balıkçılık yapılan ve sanayisi çok az olan bir ülke. Hidro enerji kullanıyor. Milli gelirin %10’u tarım, %25’i endüstriyel ürünler ve %64’ü hizmet sektöründe. Temiz hava, bol sebze meyve, az sanayi ve fabrika tam da olması gereken gibi… Sağlıklı bir yaşam için olması gerekenlerin hepsi var. Ancak kaçırdığımız önemli bir nokta da var. Aşılama! UNICEF verilerine göre Samoa’da 2013 de %70 olan aşılama oranları geçen süreçte %30 altına düştü ve salgın baş gösterdi. Ülke yöneticileri yeterince önemsemedikleri aşılamanın farkına vardılar. Başbakan aşılama hedeflerinin %90 üstü olduğunu ve bunu başaracaklarına söz verdi.”


While the importance of vaccination is explained throughout the world, childhood vaccinations become compulsory in many countries, while in some developed countries the decision is not taken to vaccinate children in schools. That’s why we need to stop and think again. Is the vaccine a personal right? Is not vaccinated person rights and freedom? While the vaccine is so important for both the individual and the public health, and with so much evidence, how much scientific and realistic data does the decision not to have? Are those who make comments that strengthen vaccine instability aware of their responsibility? How many children are more valuable than being popular? The vaccine is experiencing the failure of its own success. Infections and infectious diseases such as measles and how lethal they can be forgotten have been forgotten by vaccinations and high vaccination rates. Who will account for this when new outbreaks begin? Stressing as a family physician, they give great care to every pregnant woman about their vaccination, Dr. Özlem Sezen said, “We provide vaccinations and information appropriate to age and accompanying health conditions. Together with our family health personnel, we perform our duty on vaccination, which is the most important preventive medicine practice, with self-data.” We also ask the Ministry of Health to take responsibility for this matter and to take initiatives for the necessary sanctions. We want to show the necessary sensitivity in the news and publications about this subject in media and press. We also appeal to our people “Make sure your babies and children are vaccinated.” You should consult your family physician to get the most accurate information about vaccination and general health status, age and health-appropriate vaccines.

Dünya genelinde aşılama önemi anlatılırken, pek çok ülkede çocukluk çağı aşılamaları zorunlu hale gelirken, bazı gelişmiş ülkelerde aşısız çocukların okullara alınmama kararı veriliyor. Bunu nedenle durup bir kere daha düşünmek gerekiyor. Aşı kişisel bir hak mıdır? Aşılanmamak kişi hak ve özgürlüğü müdür? Aşı hem kişi, hem toplum sağlığı için bu kadar önemli iken ve bu kadar kanıt varken aşı yaptırmama kararı ne kadar gerçek ve bilimsel verilere dayanmaktadır? Aşı kararsızlığını güçlendirecek yorumlar yapanlar aldıkları sorumluluğun farkında mıdır? Popüler olmak kaç çocuğun canından kıymetlidir? Aşı kendi başarısının başarısızlığını yaşıyor. Aşılamalar ve yüksek aşılanma oranları sayesinde kızamık gibi bulaşıcı hastalıklar ve ne kadar ölümcül olabilecekleri unutuldu. Yeni salgınlar baş gösterdiğinde bunun hesabını kim verecek? Özlem Sezen Aile Hekimleri olarak her gebeye aşılanmaları hakkında büyük bir titizlikle bilgilendirme yaptıklarını vurguladı. “Her bebeğin doğumdan itibaren aşılanmasının önemini anlatıyoruz. Yaşa, eşlik eden sağlık durumuna uygun aşılamaları ve bilgilendirmeleri yapıyoruz. Aile sağlığı elemanlarımız ile birlikte en önemli koruyucu hekimlik uygulaması olan aşılama ile ilgili üzerimize düşen görevi öz veri ile yapıyoruz. Sağlık Bakanlığından da kişilere bu konuda sorumluluk verilmesi ve gerekli yaptırımlar için girişimlerde bulunmasını talep ediyoruz. Medya ve basında bu konuda yapılan haber ve yayınlarda gerekli hassasiyetin gösterilmesini istiyoruz. Halkımıza da sesleniyoruz “Bebek ve çocuklarınızı mutlaka aşılatın.” Aşı ve genel sağlık durumu ile ilgili en doğru bilgileri almak, yaşa, sağlık durumuna uygun aşıları olmak için mutlaka Aile Hekiminize danışılması gerekiyor. Pharma

27


Rare Disease Hemophilia A’s Share in Health Expenditures Is 3 Billion TL Per Year Nadir Görülen Hemofili A Hastalığının Sağlık Harcamalarındaki Payı Yıllık 3 milyar TL

Roche Pharmaceuticals announced the results of the ‘Social Burden of Disease Hemophilia A’ research carried out with the support of Roche Turkey. According to the research, the annual economic burden of the Hemophilia A disease in Turkey is close to 3 billion Turkish liras. Costing almost half a million Turkish liras per patient, the annual expenditure of the disease accounts for 1.62% of total health expenditures. As a rare, inherited blood disease, it negatively effects nearly 180 thousand1 people in the world and more than 5 thousand in Turkey. The burden of Hemophilia A disease on people and health institutions was presented in the ‘The Social Burden of Hemophilia A Disease’ research, done with the support of Roche. Results of the research were shared in a meeting where Başkent University Faculty Member and Health Economist Prof. Dr. Simten Malhan, Head of Turkish Associations of Hemophilia Federation Prof. Dr. Kaan Kavaklı, Vice President of Aegean Hemophilia Association Prof. Dr. Can Balkan, Head of Çukurova Hemophilia Association Prof. Dr. Bülent Antmen and Cerrahpaşa Medical Faculty Member Prof. Dr. Cem Ar attended. As one of the scholars who carried out the research, Prof. Dr. Simten Malhan explained the main purpose of the research and said, ‘When determining the burden of a disease, we take three main criteria into account: death

28 Pharma

Roche İlaç Türkiye’nin desteğiyle gerçekleştirilen ‘Hemofili A Hastalığının Toplumsal Yükü’ araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre Türkiye’de Hemofili A hastalığının, yıllık ekonomik yükü 3 milyar liraya yakın. Hasta başı yıllık maliyetin yarım milyon lirayı aştığı hastalık nedeniyle oluşan yıllık toplam giderler, toplam sağlık harcamalarının %1,62’sini oluşturuyor. Nadir görülen genetik geçişli bir kan hastalığı olarak, dünyada yaklaşık 180 bin1, Türkiye’de ise 5 binden fazla kişinin yaşamını olumsuz etkileyen Hemofili A hastalığının bireyler ve sağlık kurumları üzerinde yarattığı etki, Roche desteğiyle hazırlanan ‘Hemofili A Hastalığının Toplumsal Yükü’ araştırmasıyla sunuldu. Araştırmanın sonuçları Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sağlık Ekonomisti Prof. Dr. Simten Malhan, Türkiye Hemofili Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kaan Kavaklı, Ege Hemofili Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Balkan, Çukurova Hemofili Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Ar katılımıyla gerçekleştirilen bir toplantıyla paylaşıldı. Araştırmayı gerçekleştiren öğretim üyelerinden, Prof. Dr. Simten Malhan, “Hastalık yükünü tespit ederken en çok ölüme yol açan, en çok sakat bırakan ve en çok maddi harcamaya sebep olan şeklinde sıralayabileceğimiz ana kriterleri dikkate alıyoruz. Bu kriterler kapsamında gerçekleştirdiğimiz bu araştırmayla, Hemofili A hastalığının bir yıl için maliyetlerini belirleyerek, hastalığın ülkemiz için yükünü tespit etmeyi amaçladık” sözleriyle araştırmanın temel hedefini açıkladı. Türkiye’nin toplam sağlık harcamalarının %1,62’sini oluşturuyor Prof. Malhan bir hastalığın sadece birey üzerinde değil; aile, yakın çevre ve işveren açısından düşünüldüğünde aslında topluma bir maliyeti olduğuna dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Herhangi bir hastalığın toplumsal yükü tespit edilirken tıbbi ve tıbbi olmayan direkt harcamalarla birlikte hastalıktan kaynaklanan iş gücü kaybı, erken emeklilik, erken ölüm ve manevi kayıpları da kapsayan dolaylı maliyetler de dikkat alınır. Bizler de


toll, disability toll and economic toll. With the research we conducted in respect to these criteria, we aimed to determine the burden of Hemophilia A disease for our country by determining the annual costs of the disease’. The disease accounts for 1.62% of Turkey’s total health expenditure Prof. Malhan said that a disease does not only affect a person, but also their families, social circles and employers as a financial burden and continued as follows: ‘When determining the social burden of a disease, direct costs, including medical and non-medical direct expenses, as well as indirect costs such as loss of labor, early retirement, premature death and non-pecuniary losses, are taken into account. While carrying out this research regarding Hemophilia A, we included the costs of treatments, follow-up treatments and the disease, as well as the costs for patients, relatives, public, and social impacts in the modeling and made the disease burden analysis accordingly.’ Pointing out that the research results showed there are 5,055 Hemophilia A patients in Turkey and the annual expenditure of each patient is 559,259 TL, Prof. Dr. Simten Malhan stated: ‘Based on this cost calculated for a single patient, even though it is seen as a rare disease, Hemophilia A’s disease burden for our country is estimated to be around 2 billion 827 million TL. This figure accounts for 1,62% of Turkey’s total health expenditure.’ Genetically inherited Hemophilia disease occurs in men Head of Turkish Associations of Hemophilia Federation Prof. Dr. Kaan Kavaklı provided further information regarding the Hemophilia disease, a life-long blood disease with a coagulation disorder: ‘There are 180 thousand Hemophilia A patients in the world including 8 thousand in the USA, 6 thousand in Germany, 6 thousand in France and 6 thousand in the UK. There are more than 5 thousand affected by the Hemophilia disease, which is a genetically inherited disease that is mainly seen in male babies and children, in Turkey. The average age of Hemophilia A which is frequently seen in youngsters and young adults is 25 years. The importance of the treatment for this disease is better understood when we emphasize that hemophilia A patients face risk of death due to permanent joint injuries and brain traumas as a result of insufficient treatment.’ For children, the treatment begins after they bleed for the first time or at around 3 years of age Informing about the course of the disease during childhood periods, Head of Aegean Hemophilia Association Prof. Dr. Can Balkan said: ‘Hemophilia patients are generally diagnosed during the year after their birth

Hemofili A kapsamındaki bu araştırmayı gerçekleştirirken tedavi, takip tedavileri ve hastalık gidişinin neden olduğu maliyetlerle birlikte hasta, hasta yakını, kamu ve toplumsal etkilerinin maliyetlerini modellemeye de dahil ettik ve hastalık yükü analizini bunlara göre yaptık.” Yaptıkları araştırma sonucunda Türkiye’de bulunan 5.055 Hemofili A hastasının, hasta başı maliyetinin yıllık 559 bin 259 TL olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Simten Malhan, “Tek bir hasta için hesaplanan bu maliyetten yola çıkıldığında nadir bir hastalık olarak görülse de Hemofili A’nın ülkemiz için hastalık yükü 2 milyar 827 milyon TL olarak tahmin ediliyor. Bu rakam Türkiye’nin toplam sağlık harcamalarının %1,62’sını oluşturuyor.” Genetik geçişli olan Hemofili hastalığı, erkeklerde ortaya çıkıyor Türkiye Hemofili Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kaan Kavaklı, pıhtılaşma bozukluğu ile seyreden, genetik geçişli ve hayat boyu süren bir kan hastalığı olan Hemofili konusunda şu bilgileri verdi: “18 bini ABD, 6 bini Almanya, 6 bini Fransa ve 6 bini de İngiltere’de olmak üzere dünyada 180 bin Hemofili A hastası bulunuyor. Genetik geçişli olan ve genellikle erkek bebekler ve çocuklarda ortaya çıkan Hemofili A hastalığının Türkiye’deki hasta sayısı ise 5 binin üzerinde. Gençler ile genç erişkinlerde sıklıkla görülen Hemofili A’nın yaş ortalaması ise 25. Yetersiz tedavi durumunda Hemofili A hastalarının kalıcı eklem sakatlıkları ve kafa travmaları sonrasında yaşanabilecek beyin kanamalarıyla da ölüm riskiyle karşı karşıya geldiklerini vurguladığımızda, bu hastalığın tedavisinin ne kadar büyük önem taşıdığı daha iyi anlaşılabilir.” Pharma

29


but we start the treatment after they bleed for the first time or before 3 years of age, if possible. At this point, it is critical that the family properly learns about hemophilia and receives professional support.’ Stating that they pay attention to many topics including vaccination of the children, their oral hygiene and care, exercises and sports they do and their school lives during the treatment which aims to raise a physically and mentally healthy individual, Prof. Dr. Can Balkan said: ‘During the treatment of children, we focus mostly on issues that will protect them from bleeding. Focusing on joint bleeding, life-threatening bleeding and permanent disability; we are tirelessly continue to work on the various spiritual difficulties experienced by the child and his/her family and their expectations on treatments that are applied differently and provide long term effects.’ Approximately 60% are adults Cerrahpaşa Medical Faculty Member Prof. Dr. Cem Ar said that around 60% of the hemophilia patients living in Turkey are adults and they mostly struggle with permanent disabilities, surgical interventions, lifethreatening bleeding and social problems and stated: ‘In adult Hemophilia A patients, we are often confronted with problems involving marriage, having children, their work lives and their social lives. Patients not only have problems with their family and social relationships due to the negative effects of Hemophilia A, but also have to switch to part-time work and decide on early retirement due to their general health and the pain they have to endure.’ Our goal is to help every patient for a life without any bleeding At the end of the meeting, Head of Çukurova Association of Hemophilia Dr. Bülent Antmen evaluated the point reached in the treatment of Hemophilia A and the expectations regarding the future of the treatment, and stated: ‘With the help of the studies conducted for the treatment of hemophilia, we expect to reduce the burden on patients and their families, increase compliance with medication, achieve our goal of a bleeding-free world, increase the quality of life of the patients, and ensure that they become socially and functionally healthy individuals and cure the disease. We continue to contribute to this subject with the treatment and services we provide in our country’s comprehensive hemophilia care centers, as well as with new researches.’

30 Pharma

Çocuklarda tedaviye, ilk kanamadan sonra veya 3 yaş civarında başlanıyor Toplantıda hastalığın çocukluk çağındaki seyri konusunda bilgi veren Ege Hemofili Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Balkan ise “Hemofili hastalarına genellikle yaşamın ilk yılında tanı koyuyoruz ancak tedaviye ilk kanamadan sonra mümkünse 3 yaşından önce başlıyoruz. Bu noktada ailenin hemofili ile doğru şekilde tanışması ve profesyonel destek alması kritik bir önem taşıyor” diye açıkladı. Fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı bir birey büyütme hedefiyle yürütülen tedavide çocukların aşılarından, ağız hijyen ve bakımından egzersiz ve spor çalışmalarından okul hayatına kadar birçok konuya dikkat ettiklerini vurgulayan Prof. Dr. Can Balkan “Çocukların tedavileri sırasında en çok onları kanamalardan koruyacak konular üzerinde odaklanıyoruz. Eklem kanamaları, hayatı tehdit eden kanamalar ve kalıcı sakatlıkları engelleme üzerine yoğunlaşarak; çocuk ve ailesinin yaşadığı çeşitli manevi zorlukları; onların farklı uygulama yolundan kullanılan ve daha uzun etkisi olan tedaviler tarafındaki beklentileri üzerine çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.” Yaklaşık %60’ını erişkinler oluşturuyor Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Ar ise Türkiye’de yaşayan hemofili hastalarının yaklaşık %60’ının erişkin olduğunu ve erişkin hastalarda en çok kalıcı sakatlıklar, cerrahi girişimler, hayatı tehdit eden kanamalar ile sosyal sorunlar ile mücadele ettiklerini vurgulayarak şu bilgileri verdi: “Erişkin Hemofili A hastalarında sıklıkla evlenme ve çocuk sahibi olma, iş ile çalışma hayatına ek olarak sosyal yaşama ilişkin konuları kapsayan sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Hastalar, Hemofili A nedeniyle maruz kaldıkları olumsuzluklara bağlı olarak sadece aile ve sosyal ilişkilerinde problemler yaşamakla kalmıyor, aynı zamanda genel sağlık durumları ve ağrıları sebebiyle de yarı zamanlı çalışmaya ve erken emekliliğe yönelmek durumunda kalabiliyorlar.” Hedefimiz tüm hastaların kanamasız bir yaşama ulaşması Toplantının sonunda Hemofili A tedavisinde bugüne kadar gelinen noktayı ve tedavinin geleceğine ilişkin beklentilerin değerlendirmesini ise Çukurova Hemofili Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen yaptı ve şu bilgileri verdi: “Hemofili tedavisi için yürütülen çalışmalarla, tedavi kaynaklı olarak hasta ve ailelerinin üzerine binen yükü azaltmayı, tedaviye uyumu arttırmayı, hastalarda kanamasız bir dünya hedefimize ulaşmayı, hastaların yaşam kalitelerini arttırmayı, sosyal ve fonksiyonel olarak sağlıklı bireyler olmalarını sağlamayı ve hastalığa kür bulmayı bekliyoruz. Bizler de gerek ülkemizdeki kapsamlı hemofili bakım merkezlerimizde sağladığımız tedavi ve hizmetler, gerekse de yaptığımız yeni araştırmalarla bu konuya katkımızı sürdürmeye devam ediyoruz.”


Pharma Global Events pharmapackeurope.com 5 - 6 February 2020 Paris, France

cphinorthamerica.com 5 – 7 May 2020

cphi.com/china 22 – 24 June 2020 SNIEC, Shanghai, China

cphi.com/mea 14 - 15 September 2020 ADNEC, Abu Dhabi, UAE

cphi.com/europe 13 - 15 October 2020 Milan, Italy

Pennsylvania Convention Center, Philadelphia, USA

For more information and stand bookings, please contact: salesoperations@ubm.com / cigdem.celen@informa.com

cphi.com/japan 16 - 18 March 2020 Tokyo, Japan

cphi.com/sea 4 - 6 March 2020 Bangkok, Thailand

cphi.com/korea 26 – 28 August 2020 COEX, Seoul, South Korea

cphi.com/india 25 - 27 November 2020 Greater Noida, Delhi NCR, India

Organised by:


The Right Medicine, the Right Time, the Right Dose for the Health! Sağlık İçin Doğru İlaç, Doğru Süre, Doğru Doz! “Daha önce kullandım bir şey olmadı”, “Komşum önerdi”, “Antibiyotiksiz geçmiyor”… Oysa bilinçsiz ilaç kullanımı, daha çok hasta ediyor. Özellikle grip salgınlarının başladığı bu aylarda “akılcı ilaç kullanımı” kritik önemde. Çünkü nezle olan doktora gitmeden antibiyotik kullanması gerektiğini düşünüyor. Ancak uzmanlar uyarıyor: Hastaya uygun ilaç, uygun süre ve dozda kullanılmadığı sürece faydası yok, zararı var… Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aslı Karadeniz ilaçlarla ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı. Akılcı ilaç kullanımının; hastalara klinik bulgu ve bireysel özelliklere göre tanı konulduktan sonra, ilacın uygun dozda ve uygun süreyle uygulanması olduğunu belirten Dr. Karadeniz, iyileşmenin de ancak bu şekilde sağlanabileceğini söyledi.

“I’ve used it before anything happened,” “My neighbor has proposed”, “antibiotic is essential”… But unconsciously drug use more make ill. Especially in these months when influenza outbreaks start, “Rational use of drugs” is critical. Because he thinks he has to use antibiotics before he has a flu. But experts warn: it doesn’t help the patient but it does harm, unless the right medicine used in the right time with the right dose… Dr. Aslı Karadeniz, Maltepe University Faculty of Medicine Department of Infectious Diseases and Clinical Microbiology Lecturer, told false facts about the medicine. Declaring rational use of drugs may be defined as: patients receive medications appropriate to their clinical needs, in doses that meet their own individual requirements, for an adequate period of time, and the lowest cost to them and their community, Dr. Karadeniz said that only this way healing can be achieved. Excess and Unnecessary Drug Damage to the Body Drawing attention to if antibiotics, especially drugs, not used in the right way, in the right dose and time, the body may be damaged, unexpected diseases and side effects may arise, Dr. Karadeniz said the possible negativity as follows: “Excessive and unnecessary medication may have undesirable effects.

32 Pharma

Fazla ve Gereksiz İlaç Vücuda Zarar Başta antibiyotikler olmak üzere ilaçların doğru şekilde, doğru dozda ve zamanda kullanılmaması durumunda vücudun zarar görebileceğini, beklenmeyen hastalıklar ve yan etkiler ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Karadeniz, yaşanabilecek olumsuzlukları şöyle anlattı: “Fazla ve gereksiz ilaç kullanımının istenmeyen etkileri olabilir. Alerjik reaksiyonlar gerçekleşebilir, karaciğer ve böbrek yetmezlikleri ortaya çıkabilir, farklı ilaç etkileşimleri, yan etkileri olabilir. Ölümle sonuçlanabilir. Fazla, gereksiz ve yanlış ilaç kullanımının olumsuz etkilerini önlemek için doktor önerisiyle doğru zamanda ve şekilde ilaç kullanmak gerekir. Yan etkiler olsa bile hasta kontrol altında olacaktır”


Allergic reactions may occur, liver and kidney deficiencies may occur, different drug interactions may have side effects. It may result in death. In order to prevent the negative effects of excessive, unnecessary and wrong medication use, it is necessary to use the medication at the right time and in the manner recommended by the doctor. Even if there are side effects, the patient will be under control.” Doctors Should Provide Drug Information Stating that doctors have important responsibility for rational drug use, Dr. Karadeniz said, “For example, those who have a lot of pain should take into consideration the doctor’s advice on which medication and when to use it. The doctor should provide the information. This information also prevents the neighbor from giving a digestive system medication to a neighbor, rather than a painkiller. He said that drugs should be taken under the direction. Dr. Karadeniz said for the rational drug use, patients should pay attention to the following: “Use the drug in the right way, at the right time intervals, at the correct dose, and for the specified period of time. He should not stop taking the drug when he feels well. If you do not benefit from the drug should notify your doctor. He should think that he can forget the medicine in a thoughtful way and make reminding arrangements. He should remember that the medicine that is good for his neighbor can harm him.” Antibiotics are not used for Flu and Most Diarrhea Treatment! Recording in winter, most people caught colds and flu treatment, mostly at home rest, plenty of fluids and simple medications can be spent, unconscious drug use may make it difficult to control the disease, Dr. Karadeniz said, “The drugs given in influenza infections should not be used uncontrolled. It may cause side effects in elderly patients and may cause cardiac problems. Uncontrolled, self-contained painkillers, antipyretics, vitamins can cause other problems.” Pointing out antibiotics will not be used in the treatment of influenza. Dr. Karadeniz, continued as: “Antibiotic use is a serious problem. Misuse of the antibiotic occurs in influenza and diarrhea. Antibiotics are not required in the flu, but we see that it is used if there is bacterial infection after the flu. This is wrong. If we do not take blood pressure medication just because our blood pressure may come out, we should not take antibiotics in the flu. If the flu does not disappear, if the clinical picture deteriorates during the healing process, if a few days later fever, cough, sputum, thick-yellow-green discharge starts, the bacteria are suspected and antibiotics are given if necessary. Unnecessary antibiotic use is harmful not only for the patient but also for the community. Because resistance is developing. After a while, those antibiotics are useless.

Doktorlar İlaç Bilgilendirmesi Yapmalı Akılcı ilaç kullanımında doktorlara önemli sorumluluk düştüğünü belirten Dr. Karadeniz, “Örneğin çok ağrıları olanlar hangi ilacı ne şekilde ne zaman kullanacağı konusunda doktorun önerisini dikkate almalıdır. Bilgilendirmeyi doktor yapmalıdır. Bu bilgilendirme, komşunun bir sindirim sistemi ilacını ağrı kesici yerine komşusuna vermesini de engeller. İlaçlar mutlaka doktor yönlendirmesiyle alınmalı dedi. Dr. Karadeniz, akılcı ilaç kullanımında hastaların şunlara dikkat etmesi gerektiğini söyledi: “İlacı doğru yoldan, doğru zaman aralıklarında, doğru dozda ve belirtilen süre boyunca kesintisiz kullanmalıdır. Kendini iyi hissettiğinde ilacı kendiliğinden kesmemelidir. İlaçtan yarar görmüyorsa doktorunu haberdar etmelidir. Dalgınlıkla ilacı unutabileceğini düşünüp hatırlatıcı düzenlemeler yapmalıdır. Komşusuna iyi gelen ilacın kendisine zarar verebileceğini unutmamalıdır.” Grip Ve Çoğu İshal Tedavisinde Antibiyotik Kullanılmaz! Kış aylarında çoğu kişinin yakalandığı nezle ve gribin tedavisi çoğunlukla evde istirahat, bol sıvı tüketimi ve basit ilaçlarla geçirilebileceğini söyleyen Dr. Karadeniz bilinçsiz ilaç kullanımının hastalığın kontrolünü güçleştirebileceğini ifade etti. Karadeniz, “Gribal enfeksiyonlarda verilen ilaçları da kontrolsüz kullanmamak gerekir. Yaşlı hastalarda yan etkileri olabilir, kardiyak sıkıntılar yaratabilir. Kontrolsüz, kendi başına alınan ağrı kesiciler, ateş düşürücüler, vitaminler başka sıkıntılara neden olabiliyor” dedi. Grip tedavisinde antibiyotik kullanılmayacağına dikkat çeken Dr. Karadeniz, şöyle devam etti: “Antibiyotik kullanımı ciddi bir sorun. Antibiyotiğin yanlış kullanımı grip ve ishalde oluyor. Gripte antibiyotik gerekmez ama gripten sonra bakteri enfeksiyonu da olursa kullanıldığını görmekteyiz. Bu yanlıştır. Nasıl ki tansiyonumuz çıkabilir diye önceden tansiyon ilacı almıyorsak, gripte de antibiyotik almamalıyız. Gribal enfeksiyon geçmiyorsa, iyileşme sürecindeyken klinik tablo kötüleşiyorsa, birkaç gün sonra ateş, öksürük, balgam, koyu kıvamlı-sarı yeşil Pharma

33


It’s spoiling our flora. You have the balance of those bacteria in your body. Antibiotics can cause diarrhea even at a single dose. The doctor should be able to explain why he prescribes antibiotics on the prescription. The patient should not have such a request. He should trust his doctor. Antibiotic expectation is not right in viral infections.” Recalling that the proper antibiotic use must be under the control of the doctor, doctor should be in the same way, Dr. Karadeniz said, for example, a box may be written in respiratory infections, although the second box may be required, the appropriate time for each disease will be decided by the doctor. Dr. Karadeniz emphasized that the disease may recur if the drug is discontinued early and resistant infection may occur. Attention to Vitamins! Warning vitamins should not be taken without the advice of doctors, Dr. Karadeniz said, “When you drink the medicine drew your attention on the shelf at the pharmacy for vitamins or you see on TV, you have found the unfinished box at home, this just enriches the urine. The important thing is to replace the missing vitamin. This should be under the supervision of a doctor. Excess vitamin is excreted from the body. But after a place according to the structure of the body, the type of vitamin, the dose may have toxic effects. Must be used in consultation. If we are eating well, winter fruits already contain vitamin C.” The Patient Should not Discontinue the Drug Himself Dr. Karadeniz underlined some patients do not use the drug on their own initiative at all, or they make discontinuation. Stating misunderstanding resulted from this, Dr. Karadeniz said, “When the pneumonia patient had been his post antibiotic side effects using a variety of reasons such as, worsening can return to the table requiring intensive care, though patients ‘She makes me feel bad’ when he left his blood pressure medication, can have a stroke or brain hemorrhage a few days later. The patient should not discontinue the drug by himself. In case of undesirable effects, or if he does not benefit from the drug, he should consult his doctor. Patients should not make this mistake.”

34 Pharma

akıntı başlıyorsa bakteriden şüphelenilir ve gerekiyorsa antibiyotik verilir. Gereksiz antibiyotik kullanımı sadece hasta için değil toplum içinde zararlıdır. Çünkü direnç gelişiyor. Bir süre sonra da o enfeksiyonlarda o antibiyotik işe yaramaz hale geliyor. Floramızı bozuyor. Vücudunuzda o bakterilerin dengesi var. Antibiyotik tek dozda bile ishal yapabilir. Doktor reçetede niçin antibiyotik verdiğini, tanısını açıklayabilmeli. Hastanın da böyle bir talebi olmamalı. Doktoruna güvenmeli. Viral enfeksiyonlarda antibiyotik beklentisi doğru bir şey değildir” Doğru antibiyotik kullanımının mutlaka doktor kontrolünde, doktorun verdiği şekilde olması gerektiğini belirten Dr. Karadeniz, örneğin solunum enfeksiyonlarında bir kutu yazılsa da ikinci kutunun gerekebileceğini, her hastalık için uygun süreye doktorun karar vereceğini söyledi. Karadeniz, ilacın erken bırakılması durumunda hastalığın tekrarlayabileceğini, dirençli enfeksiyon oluşabileceğini vurguladı. Vitaminlere Dikkat! Karadeniz, vitaminlerin de doktor tavsiyesi olmadan alınmaması gerektiği uyarısında bulundu. Dr. Karadeniz, “Televizyonda gördüğünüz, evde yarım kalmış kutusunu bulduğunuz, eczanede rafta dikkatinizi çeken vitaminleri içtiğinizde bu sadece idrarı zenginleştirir. Önemli olan eksik vitamini yerine koymak. Bunun da doktor kontrolünde olması gerekir. Vitaminin fazlası vücuttan atılıyor. Ama bir yerden sonra vücudun yapısına, vitaminin türü, dozuna göre toksik etkisi de olabilir. Mutlaka danışılarak kullanılmalı. İyi besleniyorsak kış meyveleri zaten C vitamini içeriyor” dedi. Hasta İlacını Kendisi Kesmemeli Dr. Karadeniz, bazı hastaların ilacı kendi inisiyatifleri ile hiç kullanmadıklarını veya yarıda kestiklerine de dikkat çekti. Bunun yanlış anlamadan kaynaklandığını belirten Karadeniz, “Zatürre olmuş hasta kendisine yazılan antibiyotiği yan etkileri olduğu gibi çeşitli nedenlerle kullanmadığında, kötüleşerek yoğun bakım gerektiren tabloyla dönebilir, yine hasta ‘Beni kötü yapıyor’ diyerek tansiyon ilacını bıraktığında, birkaç gün sonra felç veya beyin kanaması geçirebilir. Hasta ilacını kendi kesmemelidir. Yaşadığı istenmeyen etkiler olduğunda veya ilaçtan fayda görmediğinde mutlaka doktoruna danışmalıdır. Hastalar bu yanlışa düşmemeli” dedi.


İlacın Geleceğine Yatırım Yapmak Mayıs 2017 tarihinde açılan GEA Katı İlaç Merkezimiz (GEA Pharma Solid Center-GPSC), ilaç endüstrisinin geleceği konusundaki sorumluluğumuzu ve süregelen desteğimizi temsil ediyor. Toplamda 1100 m2 alana sahip olan GPSC, oral katı dozaj (OSD)

GPSC’nin sundukları;

formunun test, geliştirme ve optimizasyonu için en son teknoloji

• parti bazlı veya sürekli üretim ekipmanlarımızda

uygulamalarını ve çeşitli parti bazlı ve sürekli üretim teknolojilerini

müşteri demonstrasyonları ve denemeler,

sunar. Test ve kiralık makine seçenekleri dahil ürün geliştirme

• eğitim programları ve kursları,

ve proses iyileştirmesinden gerçek zamanlı simülasyonlara

• aktif katılımlı laboratuvar deneyimleri,

kadar üretim verimliliğini arttırmak ve pazara sürüm sürecini

• farmasötik ürün geliştirme desteği,

hızlandırmak için tasarlanmış kapsamlı hizmetler sağlar.

• CQA değerlendirmesi, • yeni konseptlerin test edilmesi (ekipman ve gelişmiş kontroller),

Daha detaylı bilgi için sales.turkey@gea.com

• laboratuvar ölçeğinden üretim ölçeğine yükseltme,

adresinden iletişime geçebilirsiniz.

• GEA ekipmanı bilgi ve etkinliğini arttırmak için proses geliştirme / iyileştirme.


The Ideal Picture of a German-Turkish Business Relationship Coding and Marking Specialist Leibinger Congratulates Distributor Teknosin on New Office and Sales Successes

Türk-Alman Ticari İlişkilerinde Arzu Edilen Görüntü Kodlama ve markalama uzmanı Leibinger, yeni ofisi ve iş sonuçlarındaki başarılarından dolayı Türkiye’deki iş ortağı Teknosin’i kutladı.

Kadın gücü: Genel Müdür Christina Leibinger, Teknosin Müdürü İdil Yağlı’ya takdir amaçlı plaket veriyor. Fotoğraf: TEKNOSİN Kodlama Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.

Tuttlingen, 18. December 2019 – For almost 20 years, Teknosin has been selling industrial CIJ printers from the German company Leibinger throughout Turkey – and with great success. Teknosin recently moved into new premises at the Perpa Trade Center in Istanbul, which will allow it to further improve its internal operations and customer service. An occasion, therefore, for the Managing Director of Leibinger Christina Leibinger and her team to drop by in Istanbul for a celebration. For a family business with idealistic values such as the traditional German company Leibinger, the business relationship with

36 Pharma

Tuttlingen – Teknosin, neredeyse 20 yıldır tüm Türkiye’de Alman Leibinger firmasının endüstriyel CIJ yazıcılarının temsilciliğini yapıyor, hem de büyük bir başarıyla. 2019 yılında Teknosin İstanbul’da Perpa Ticaret Merkezinde yeni ofisine taşınarak dahili işleyişini ve müşteri hizmetlerini çok daha üst bir seviyeye taşıdı. Bu başarıyı kutlamak için Leibinger Genel Müdürü Christina Leibinger ve ekibi İstanbul’a geldi. Geleneksel Alman şirketi olan Leibinger gibi manevi değerlere sahip bir aile şirketi için Teknosin ile olan iş birliği örnek gösterilecek seviyededir. Christina Leibinger’ e göre, “Leibinger yazıcılarının Türkiye’deki satış rakamları her yıl önemli oranda artmakta ve Teknosin’in müşteri hizmetleri mükemmel bir seviyede”. “Bizim için etkileyeci olan bir diğer nokta da şirketlerimiz arasındaki, daha iyisi düşünülemeyecek, insani temellerdir. Güven, dürüstlük, özveri, profesyonellik, hayal gücü ve dostluk gibi kelimeleri Teknosin’i tanımlamak için kullanabilirim, bağdaştırıyorum.” Teknosin’in yeni ofis alanı, İstanbul’un dünyaca ünlü 14 kat yüksekliğindeki 660.000 m² alan üzerine kurulu olan Perpa Ticaret Merkezi’nde bulunmaktadır. Bu merkezde 92 futbol sahasına yetecek alan bulunmaktadır. Teknosin’in önceden yine Perpa Ticaret Merkezi’nde birbirinden ayrı ofisleri vardı, yeni ofis ile beraber hem birleşttirdi hem de genişletti. Şimdi tüm ofis alanları, depolar ve servis alanı birbirine bağlanmış oldu; bu da 50 çalışanın iş süreçlerini ve iş birliğini inanılmaz bir şekilde geliştirdi.


Güçlü bir takım: Alman CII uzmanı Leibinger Türk şirketi Teknosin’i ziyaret ederken. Fotoğraf: TEKNOSİN Kodlama Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.

Teknosin presents an ideal picture: “Sales of the Leibinger printers in Turkey are increasing significantly each year, and Teknosin’s customer service is excellent,” reports Christina Leibinger. “Another thing that inspires us is the interpersonal basis, which couldn’t be better between our companies. I associate words such as trust, honesty, commitment, professionalism, inspiration and friendship with Teknosin.” Teknosin’s new offices are located in the Perpa Trade Center in Istanbul, which is world-renowned for its size of some 660,000 m² which extends over 14 floors.

It could house some 92 football pitches. Teknosin previously had some offices in the Perpa Trade Center, but they were not centrally located. Now all the offices, the storage facility and the service centre are connected, which has greatly improved the processes for the team of approx. 50 employees. TEKNOSİN Kodlama Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. has also succeeded in becoming the most successful Leibinger distributor in Europe for the fifth time in a row. During their visit, Christina Leibinger, Sales Manager Alexander Deuchert and Sales Manager Tim Richards took the

opportunity to congratulate the whole of the Teknosin team and to present gifts and a special certificate of appreciation. The Managing Director of Teknosin, Idil Yagli, who is in the second generation of the family business together with her father Zeki Bülent Yagli, is optimistic about the future for the coming months. Turkish companies appreciate the high quality and reliability of Leibinger inkjet printers with the marking of their products. Teknosin is already able to count many well-known food and beverage manufacturers as well as international industrial companies among its customers.

Teknosin, ayrıca tüm Avrupa’daki en başarılı Leibinger distribütörü olmayı art arda 5. kez başardı. Christina Leibinger, Satış Müdürü Alexander Deuchert ve Satış Yöneticisi Tim Richards, ziyaretlerinde, bu başarı için Teknosin ekibini tebrik etti

ve özel bir teşekkür sertifikası takdim etti. Babası Zeki Bülent Yağlı ile birlikte aile şirketini ikinci jenerasyon olarak yürüten İdil Yağlı geleceğe pozitif bakıyor. Türkiye pazarındaki şirketler kendi ürünlerini markalarken Leibinger inkjet yazıcılarının

yüksek kalitesi ve güvenirliğini takdir ediyor. Bu sayede Teknosin’in müşterileri arasında birçok bilinen gıda ve içecek üreticisi ve de uluslararası endüstriyel firmalar yer almaktadır.

Pharma

37


Patient Associations from 8 Countries Met in Istanbul 8 Ülkenin Hasta Dernekleri İstanbul’da Bir Araya Geldi

Bristol-Myers Squibb (BMS), a pioneer in bringing immuno-oncological treatments to the country, participated in the Oncology Patient Advocacy Group Forum on December 3-4, 2019. The Forum that saw participation of 31 associations from eight countries in the CEETII region was hosted in Turkey for the first time. The theme of this year’s Forum, where important projects to further improve patient associations and become a beacon of hope for patients were discussed, was R.I.S.E. Against Cancer. Bristol-Myers Squibb (BMS), which operates with the mission of raising survival rates and quality of life expectations, participated in the 5th Oncology Patient Advocacy Group Forum for the Central & Eastern Europe, Russia, Turkey, Israel & India Regions on December 3-4, 2019 at Istanbul Hilton Maslak. The theme of the Forum, which saw participation of 31 patient associations from eight countries including Turkey, Greece, Czech Republic, Hungary, Romania, Russia, Israel and Poland, was R.I.S.E. Against Cancer. In this important forum, where many potential projects that aim to raise patient awareness were discussed and participants from different patient associations exchanged information, the concepts of ‘role,’ ‘innovation,’ ‘strategy’ and ‘empathy’ that make up the initials in the word ‘R.I.S.E.’ were addressed in detail. The latest scientific developments, strategic collaborations, building empathy with patients throughout the process, and the role and importance of patient associations were also discussed for future activities.

38 Pharma

İmmüno-onkolojik tedavilerin ülkemize kazandırılmasında öncü bir rol üstlenen Bristol-Myers Squibb (BMS), 3-4 Aralık tarihlerinde ilk kez Türkiye’de gerçekleştirilen CEETII bölgesinden 8 farklı ülkeden 31 hasta derneğinin de katılım gösterdiği 5. Onkoloji Hasta Derneği Zirvesi’ne katıldı. Hasta derneklerini daha da geliştirecek, hastalara umut ışığı olacak, birbirinden önemli projelerin bir araya geldiği zirvenin bu yılki temasını R.I.S.E Against Cancer oluşturdu. Kanser alanında sağkalım ve yaşam kalitesi beklentilerini yükseltmek için çalışmalar yürüten Bristol-Myers Squibb (BMS), 3-4 Aralık tarihlerinde İstanbul Hilton Maslak’ta düzenlenen Orta & Doğu Avrupa, Rusya, Türkiye, İsrail & Hindistan bölgesi 5. Onkoloji Hasta Derneği Zirvesi’ne katılım gösterdi. Türkiye’nin yanı sıra Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya, Rusya, İsrail ve Polonya olmak üzere toplam 8 farklı ülkeden 31 hasta derneğinin katıldığı zirvenin teması R.I.S.E Against Cancer oldu. Hastalar için farkındalık yaratmak adına geliştirilecek birçok projenin görüşüldüğü ve farklı ülkelerin hasta derneklerinden katılımcıların birbirini beslediği bu önemli zirvede, ‘rol’, ‘yenilik’, ‘strateji’ ve ‘empati’ kavramlarını barındıran R.I.S.E kelimesinin ayrıntıları üzerinde konuşuldu. Önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalarda; son bilimsel gelişmeler, stratejik iş birlikleri, hastaların yaşadıkları süreç boyunca onlarla empati kurulması ve hasta derneklerinin rolü ve önemi paylaşıldı.


In her speech, Tülfer Sezer, Regulatory Science Director at Bristol-Myers Squibb Turkey, expressed their pleasure in having this important forum that brought together patient associations in Istanbul, “For over 130 years, Bristol-Myers Squibb has been committed to discovering, developing and delivering innovative medicines that help patients fight challenging diseases. With over 20 years of history in Turkey, we focus our operations on immunooncology, hematology, immunology and virology. We act with the vision of becoming the world’s leading biopharma company that transforms the lives of patients through science, and work nonstop by placing patients at the core of our activities. We are aware of our responsibility toward patients and caregivers, and we always make sure that we take every step with this awareness. In this challenging path that we have embarked on for patients, our goal is to see faces smiling with love and eyes looking to the future with hope. At this point, we support our patients in their fight and continue to innovate with this consciousness.”

Hasta derneklerini buluşturan bu önemli zirvenin İstanbul’da düzenlenmesinden büyük mutluluk duyduğunu belirten Bristol-Myers Squibb Türkiye Ruhsatlandırma Direktörü Tülfer Sezer konuşmasında; “Bristol-Myers Squibb olarak 130 yılı aşkın süredir zorlu hastalıklarla mücadelelerinde hastalara yardımcı olan yenilikçi ilaçları keşfetmeyi, geliştirmeyi ve onlara ulaştırmayı misyon ediniyoruz. Türkiye’de 20 yılı aşan bir geçmişle çalışmalarımızı immüno-onkoloji, hematoloji, immünoloji, viroloji gibi alanlarda yoğunlaştırıyoruz. Hastaların yaşamlarını bilim aracılığıyla dönüştüren dünyanın lider biyofarma şirketi olma vizyonuyla hastalarımızı odağımıza alıyor ve onlar için durmadan çalışıyoruz. Hastalara ve hasta yakınlarına olan sorumluluğumuzun farkındayız ve her zaman bu bilinçle adımlarımızı atıyoruz. Hastalar için çıktığımız bu zorlu yolda amacımız; sevgiyle gülümseyen yüzler ve geleceğe umutla bakan gözler görmek. İşte tam da bu noktada hastalarımızın mücadelelerinde onlara destek oluyor, yaptığımız her yenilikçi çalışmayı bu bilinçle yürütüyoruz” dedi.

Pharma

39


Pierre Fabre Pharmaceutical and Dermo-Cosmetics Group Employees Welcomed the Year 2020 with Big Meeting Pierre Fabre İlaç ve Dermokozmetik Çalışanları 2020’yi Büyük Buluşmayla Karşıladı

Pierre Fabre Pharmaceutical and Dermo-cosmetics Group employees welcomed the year 2020 together at the cycle meeting held on 2-4 January. Having closed year 2019 with growth, Pierre Fabre employees set their 2020 targets while storing morale and motivation during the term meeting. Dr. Hande Demirdere, General Manager, Pierre Fabre, said, “The Group continues to invest in Turkey. This is proof that they trust us. Thank you all for that.” Pierre Fabre Group 2020 Cycle Meeting was held on 2-4 January in Istanbul. In the period meeting Pierre Fabre Pharmaceutical and Dermo-cosmetics Group employees attended for the first time in its history, 2020 targets were determined while evaluating 2019. Dr. Hande Demirdere, General Manager, Pierre Fabre, reminded the 9 values that make up the culture of Pierre Fabre in her opening speech and explained the names of the employees who were awarded in these categories. In the opening speech of the term meeting, Pierre Fabre General Manager Dr. Çiğdem Çavuşoğlu talked about the developments in the company in 2019. Hande Demirdere said, “I am excited to start a new process as we move forward into the future with the power we derive from our roots. We take our power from our past, we shape the future together. In the new year, we will act more decisively with motto of “Our power from the past, our future is unity”. The Group continues to invest in Turkey. This is proof that they trust us. Thank you all for that.” Stating that Pierre Fabre has a portfolio of Oncology,

40 Pharma

Pierre Fabre İlaç ve Dermokozmetik çalışanları 2020 yılını 2-4 Ocak tarihleri arasında düzenlenen dönem toplantısında birlikte karşıladı. 2019’u büyüme ile kapatan Pierre Fabre çalışanları dönem toplantısında moral ve motivasyon depolarken 2020 hedeflerini belirledi. Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere, “Grubun Türkiye’deki yatırımları devam ediyor. Bu da bize inanıp güvendiklerinin bir kanıtı. Bunun için hepinize teşekkür ederim” dedi. Pierre Fabre Grubu 2020 Dönem Toplantısı 2-4 Ocak tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. Tarihinde ilk kez Pierre Fabre İlaç ve Pierre Fabre Dermokozmetik çalışanlarının birlikte katıldığı dönem toplantısında, 2019 yılı değerlendirilirken, 2020 hedefleri belirlendi. Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere toplantının açılışında yaptığı konuşmada Pierre Fabre kültürünü oluşturan 9 değeri hatırlatarak, bu kategorilerde ödüle layık görülen çalışanların isimlerini açıkladı. Dönem toplantısının açılış konuşmasında 2019 yılında şirkette yaşanan gelişmelere değinen Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere, “Köklerimizden aldığımız güçle birlikte geleceğe ilerlerken, yeni bir sürece başlamanın heyecanı içindeyim. Gücümüzü geçmişimizden alıyoruz, geleceği hep birlikte şekillendiriyoruz. Yeni senede “Gücümüz geçmişten, geleceğimiz birlikten” diyerek daha kararlı adımlarla hareket edeceğiz. Grubun Türkiye’deki yatırımları devam ediyor. Bu da bize inanıp güvendiklerinin bir kanıtı. Bunun için hepinize teşekkür ederim” diye konuştu.


Essential Products, Dermatology and Dermocosmetics that complement each other and that it will use its resources more efficiently with the synergy generated by being together here today, Hande Demirdere said, “As Pierre Fabre Turkey, we are accelerating to reach consumers with a continuous holistic treatment of patients with the new era. After that, our products that support each other in the field of dermocosmetics and pharmaceuticals can now be used more effectively in the treatment of diseases, awareness will increase by physicians. Our primary goal is to help patients improve their quality of life and access to treatments, especially products used in oncology and dermatology treatment. I believe that we will make a difference with our newly added products that provide effective results for patients in cancer treatment.” Treasure Hunt in Sultanahmet During the three-day in-house meetings, the work carried out in 2019 was discussed. Each department held information meetings on its own field and prepared for 2020 with animations. Synergy was generated with team games organized among the employees. Pierre Fabre employees completed their term meeting by learning, competing, having fun and discovering with the “Treasure Hunt” in the historical fabric of Istanbul Sultanahmet. The culture of Pierre Fabre is based on a strong system of values shared by company employees worldwide. At the 2020 term meeting, employees who applied these working principles, values, business and daily life and contributed to the development were awarded with a plaque.

Birbirini tamamlayan Onkoloji, Temel Ürünler, Dermatoloji ve Dermokozmetik portföyüne sahip olan Pierre Fabre’nin geçmişinden aldığı güç ve bugün burada birlikte olmanın oluşturduğu sinerji ile kaynaklarını daha verimli kullanacağını belirten Dr. Hande Demirdere şunları söyledi: “Pierre Fabre Türkiye olarak yeni dönemde bütüncül tedavilerin kesintisiz olarak tüketiciler ile hastalara ulaşmasını hızlandırıyoruz. Bundan sonra dermokozmetik ve ilaç alanında birbirini destekleyen ürünlerimiz artık hastalıkların tedavisinde daha etkin şekilde kullanılabilecek, hekimler tarafından bilinirliği artacak. Öncelikli hedefimiz, özellikle onkoloji ve dermatoloji tedavisinde kullanılan ürünler başta olmak üzere, hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek ve tedavilere erişim sağlayabilmelerine yardımcı olmak. Portföyümüze yeni eklenen ve kanser tedavisinde hastalarda etkin sonuçlar veren ürünlerimizle fark sağlayacağımıza inanıyorum.” Sultanahmet’te Hazine Avı Üç gün boyunca süren kurum içi toplantılarda, 2019 yılında yapılan çalışmalar masaya yatırıldı. Her bölüm kendi alanıyla ilgili bilgilendirme toplantıları yaptı ve canlandırmalarla 2020’ye hazırlık yapıldı. Çalışanlar arasında düzenlenen takım oyunlarıyla sinerji sağlandı. Pierre Fabre çalışanları dönem toplantısını İstanbul Sultanahmet’in tarihi dokusunda gerçekleştirdikleri “Hazine Avı” ile öğrenerek, yarışarak, eğlenerek ve keşfederek tamamladı. Pierre Fabre kültürü, şirket çalışanları tarafından dünya genelinde paylaşılan güçlü bir değerler sistemine dayanıyor. 2020 dönem toplantısında şirketin bu çalışma prensiplerini, değerlerini, iş ve günlük yaşamında uygulayan, gelişime katkıda bulunan çalışanlar plaketle ödüllendirildi. Pharma

41


A Call to Turkish Scientists: BIO Scouting Program Looks for the Leading Project of Life Sciences Türk Bilim İnsanlarına Çağrı: BIO-Scouting Programı Yaşam Bilimlerinin Lider Projesini Arıyor

Turkey will provide added value to determine the life sciences and health in order to transform ideas into economic value and Sanofi have launched a BIO Scouting project started. As part of the BIOScouting project, applications are accepted until 17 January 2020 in consultation conducted by Prof. Dr. Uğur Sezerman, Head of Biostatistics and Medical Informatics Department, Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar University. BIO Scouting project come to life in Turkey in order to identify ideas that will provide added value to life sciences and health and convert them into economic value. The project will get stronger of Turkey’s R & D capacity and high value-added academic projects developed in Turkey and will be evaluated in order to transform economic value. Medicine and technology development projects of Turkey’s leading tekonopark, universities or the will be assessed on the value added side for the life sciences and health fields to be presented with the contribution of Sanofi Turkey and global teams in this project carried out under the leadership of Prof. Dr. Uğur Sezerman, Head of Biostatistics and Medical Informatics Department, Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar University. Within the scope of BIO- Scouting through method of open innovation, Sanofi R & D centers in France developed in Turkey to eliminate the problem of the distance

42 Pharma

Türkiye’de yaşam bilimlerine ve sağlığa katma değer sağlayacak fikirleri saptamak ve ekonomik değere dönüştürmek amacıyla Sanofi’nin hayata geçirdiği BIOScouting projesi başladı. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Biyostatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Sezerman danışmanlığında yürütülen BIO-Scouting projesi kapsamında başvurular 17 Ocak 2020 tarihine kadar kabul ediliyor. BIO-Scouting projesi, Türkiye’de yaşam bilimlerine ve sağlığa katma değer sağlayacak fikirleri saptamak ve ekonomik değere dönüştürmek amacıyla hayata geçiriliyor. Proje ile Türkiye’nin Ar-Ge ayak izi güçlenecek ve Türkiye’de geliştirilen yüksek katma değerli akademik projeler ekonomik değere dönüştürülmek üzere değerlendirilecek. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Biyostatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Sezerman’ın önderliğinde yürütülen projede, Türkiye’nin ileri gelen tekonoparklarının, üniversitelerinin ilaç veya teknoloji geliştirme projeleri, Sanofi Türkiye ve global ekiplerinin de katkılarıyla, yaşam bilimlerine ve sağlık alanına sunacağı katma değer üzerinden değerlendirilecek. BIO-Scouting kapsamında açık inovasyon metodu sayesinde Sanofi’nin Fransa’da bulunan Ar-Ge merkezleri ile Türkiye’de geliştirilen yüksek katma değerli akademik projeler arasındaki mesafe sorunu ortadan kaldırılacak ve dolayısıyla daha güçlü birlikteliklere imza atmaları mümkün kılınacak. “Türk bilim dünyasında potansiyel büyük, bu potansiyeli ortaya çıkarmak istiyoruz” Proje kapsamında çağrıda bulundukları üniversiteler ve teknoparklardan şu ana kadar toplamda 63 projenin başvurduğunu dile getiren Prof. Dr. Uğur Sezerman; “Ülkemizde geliştirilen projeleri dünya çapında birer biyoteknoloji ürününe dönüştürmeyi hedeflediğimiz projede geldiğimiz aşama heyecan verici. Çağrımız sonrasında şu ana kadar üniversitelerden 36, Teknopark şirketlerinden ise 27 proje ulaştı ve şu ana kadar 12 projenin ekibiyle birebir görüşmeler yaptık. Bu aşamada bile ekip olarak bizi oldukça heyecanlandıran ve etkilendiğimiz projeler var. Proje ile Türk bilim camiasının global platformda hak ettiği saygınlığının artırmasına


between the high value-added academic projects and thus be made possible to sign more powerful union. “The potential in the Turkish scientific world is great, we want to reveal this potential” Declaring a total of 63 projects have been applied from the universities and technoparks they have called within the scope of the project, Prof. Dr. Uğur Sezerman, Head of Biostatistics and Medical Informatics Department, Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar University, said, “With the project we aim to turn the projects developed in our country into biotechnology products worldwide is exciting. After the call, 36 projects from universities and 27 projects from Teknopark companies have reached and we have had one-on-one meetings with 12 project teams so far. Even at this stage, there are projects that excite us as a team and we are impressed. We aim to attract the attention of global players in Turkey while contributing to increasing health-deserved reputation in the global platform of the project with the Turkish scientific community.”

katkı sağlarken sağlık alanında küresel oyuncuların dikkatini Türkiye’ye çekmeyi hedefliyoruz.” Başvurular 17 Ocak 2020 tarihine kadar devam edecek BIO-Scouting Projesi’ne bireysel başvuru, proje konusu, kapsamı, özgün değeri ve proje yöntemini kısaca tanımlayan bir e-mail ile bio-scouting@sanofi.com adresine yapılabilecek.

Applications will continue up to 17th of January, 2020 Individual applications to BIO Scouting Project may be made to the bio-scouting@sanofi.com e-mail address by briefly describing project subject, scope, unique value and the method of project. Pharma

43


Biocodex Turkey Takes Firm Steps towards Its Goals in Its 10th Year Biocodex Türkiye 10. Yılında Hedeflerine Emin Adımlarla İlerliyor Önder Işınay, General Manager of Biocodex Turkey said, “The story of Biocodex Turkey started with the launch of Reflor in Turkey 20 years ago. With the establishment of the subsidiary in Turkey in 2009 the company brought its experience in global markets into Turkey. Therefore we are proud to celebrate our 10th anniversary.” Işınay told that Biocodex is a French family owned company and added “Biocodex offers a higher quality of life together with scientists and healthcare professionals in more than 100 countries. Its area of expertise is microbiota studies and production of probiotics. The company has a specialised production plant in France. The company’s vision is to be the “leader company in the field of microbiota” based on its vast experience in this field. Thus microbiota is the focus of the company’s R&D investments as well as all of its business development and early stage investments and business partnerships is microbiota. We at Biocodex Turkey work to increase awareness on microbiota and support clinical studies in this area in our country. The development story of our organization in 10 years in Turkey has been parallel to the development of our portfolio. Powered by the success of Reflor, Biocodex has developed its organizations by including a wide range of products in its portfolio through the works of its R&D department and through business partnerships. Biocodex Turkey continues to work for a healthier and higher quality life in Turkey with its market leader products and almost 100 employees at the end of its 10th year. Super Organ “Microbiota” Önder Işınay explained that microbiota is a new term generally used instead of gut flora but has a wider meaning and added, “The term ‘microbiota’ entered in the agenda of, first the scientific world and then the public and media in 2010. Although it was fairly recently identified, humans have lived with their microbiota since the very beginning. Microbiota is all the microorganisms (bacteria, viruses and yeasts) that live with us in all of our organs including most notably our gut. While we focused on harmful effects of bacteria in the past, with the increasing awareness, today we learn that different microorganisms living with us inside our body can have positive effects on our health and protect us from many diseases. Microorganisms forming the microbiota regulate and control human health and metabolism. Therefore, microbiota is considered as a ‘super organ’ which plays a strategic role in the quality of life and its popularity and the number of studies on microbiota has

44 Pharma

Biocodex Türkiye Genel Müdürü Önder Işınay, “Biocodex’in Türkiye hikayesi, Reflor’un 20 yıl önceki lansmanı ile başlamıştır. 2009 yılında Türkiye iştirakinin kurulmasıyla da ülkemize global tecrübesini getirmiştir. Dolayısıyla, 10. yılımızı kutlamanın gururunu yaşıyoruz.“ dedi. Biocodex’in, Fransız kökenli bir aile firması olduğunu belirten Işınay, “Biocodex, 100’ü aşkın ülkede bilim adamları ve sağlık mesleği mensuplarıyla birlikte daha kaliteli bir yaşam için faaliyetlerini sürdürmektedir. Uzmanlık alanı mirobiyota çalışmaları ve probiyotik üretimidir. Fransa’da çok özel bir üretim tesisine sahiptir. Vizyonunu da bu tecrübeye dayanarak ‘mikrobiyota alanının lider firması’ olmaya adamıştır. Bu amaçla ARGE yatırımlarının temelinde mikrobiyota olduğu gibi tüm iş geliştime ve erken evre yatırım ve iş ortaklıklarını bu çerçevede yapmaktadır. Biocodex Türkiye olarak biz de ülkemizde mikrobiyota bilinirliğinin artması ve bu alandaki klinik çalışmaların desteklenmesi için çalışmaktayız. Türkiye’deki 10 yıllık kurumsal hikayemizin gelişimi ise ürün portfolyomuzun gelişimine paralel olmuştur. Reflor’un gücünü arkasına alan Biocodex, hem kendi Ar-Ge’sinden gelen ürünlerle hem de iş ortaklıkları sonucu portfoyüne kattığı çeşitli ürünlerle organizasyonel gelişimini sağlamıştır. 10 yıl sonunda bugün 100’e yakın çalışanı, pazarlarında lider ürünleriyle Türkiye’de daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için paydaşlarıyla birlikte faaliyet göstermektedir.” ifadelerini kullandı. Süper Organ “Mikrobiyota” Mikrobiyotanın genelde bağırsak florası yerine kullanılan ama daha geniş bir anlam içeren yeni bir terim olduğunu belirten Önder Işınay, “Mikrobiyota, 2010 yılından itibaren önce bilim dünyasının daha sonrasında ise toplumun ve medyanın gündemine girdi. Tanımlanması yeni olmakla birlikte, insanoğlu varoluşundan beri mikrobiyotası ile birlikte yaşamaktaydı. Mikrobiyota vücudumuzda başta bağırsaklarımız olmak üzere tüm organlarımızda bizimle birlikte yaşayan mikroorganizmaların (bakterileri, virüs ve mantarların) bütünüdür. Bu alanda artan farkındalık ile geçmişte bakterilerin zararlı etkilerine odaklanılırken, günümüzde farklı mikroorganizmaların bizimle birlikte yaşadığında sağlığımıza olumlu etkileri olduklarını, birçok hastalıktan koruyabildiklerini öğrendik. Mikrobiyotayı oluşturan çeşitli mikroorganizmalar insan sağlığı ve metabolizmasını düzenler ve kontrol eder. Dolayısıyla, mikrobiyota yaşam kalitesinde stratejik bir rol oynayan ‘süper organ’ olarak görülmekte ve son yıllarda popülaritesi ve araştırma sayısı hızla artmaktadır. Vücudumuzdaki mikroorganizma çeşitliliğinin değişmesinin taşıdığımız


been increasing rapidly in the last years. If we accept that changes in the microbiota in our body affect our genetic materials, the idea of managing our genetic material in the future causes a great excitement in the science world. Awareness on microbiota has just been improving in our country. In line with the Biocodex’s international vision, our priority in Turkey is to lead the way in improving awareness on microbiota.” Our Goal is to Become the Leader Company in the Field of Microbiota Işınay said, “We believe there should be higher quality awareness on microbiota and probiotics in the Turkish market. We will focus on spreading information and experience through scientific studies with increasing quality and number especially in recent years. Starting from 2020 our plan is to introduce products for a wide range of age groups and different kinds of microbiota in the fields of dermatology, urology, metabolism, immune system, respiratory system and women’s health. Studies on its effects on several diseases and conditions including Parkinson’s disease, depression and oncological disorders have created a major stir. We are working for a Biocodex which will be a leading player in the field of microbiota which is thought to have a potential to appear with a completely different agenda in the not so distant future.” A Foundation was Founded for Research on Microbiota Işınay explained that there has been an increasing interest in the world about microbiota and its importance for global health and added, “Scientists, academicians, governments and general public support research on microbiota. Biocodex Microbiota Institute’ and Biocodex Microbiota Foundation were founded to understand human microbiota and develop new research and support research and projects on gut flora in the world. The majority of the members of the board of directors of Biocodex Microbiota Foundation in Paris are independent scientists. The objective of the foundation is to support scientific research on microbiota in the world. Microbiota Foundation provides research funding ranging from Euro 25 thousand to 200 thousand every year in 11 countries including Turkey. The 2019 winner of the research funding of Euro 25 thousand which was first given in 2018 in Turkey will be announced soon. Biocodex ensures that all aspect of its operations run as intended and offers high quality products and services to its global partners and ultimately patients with its humble and responsible attitude. Our passion is to develop and supply products which promote and improve health and quality of life for healthcare professionals. The key to our success is that we anticipate the newest health trends and develop meaningful solutions which improve the lives of patients.”

genetik materyali de etkileyeceğini kabul edersek, gelecekte sahip olduğumuz genetik materyali yönetebilme düşüncesi bilim dünyasını heyecanlandırmaktadır. Mikrobiyota konusunda ülkemizde farkındalık yeni yeni gelişmektedir. Biocodex’in uluslararası vizyonuna uygun olarak Türkiye’deki önceliğimiz mikrobiyota bilincinin gelişmesine liderlik yapmaktır.” dedi. Hedefimiz Mikrobiyota Alanında Lider Firma Olmak “Türkiye pazarında mikrobiyota ve probiyotik alanında daha kaliteli bir farkındalık olması gerektiğini düşünüyoruz.” diyen Işınay şöyle devam etti: “Özellikle son dönemde sayısı ve kalitesi artan bilimsel çalışmalarla, bilgi ve tecrübenin ülkemizde yayılmasına odaklanacağız. Dermatoloji, üroloji, metabolizma, bağışıklık, solunum yolları, kadın sağlığı gibi mikrobiyota çeşitliliği içeren; farklı yaş gruplarının kullanımına uygun ürünleri 2020 yılı itibariyle pazara vermek istiyoruz. Parkinson, depresyon, onkoloji gibi birçok alan ve hastalıkta etkileri üzerine yapılan çalışmalar büyük heyecan uyandırmaktadır. Yakın gelecekte bambaşka bir gündemle karşımıza çıkma potansiyeline sahip Mikrobiyota alanında lider oyuncu olacak bir Biocodex için çalışıyoruz.” Mikrobiyota Araştırmaları İçin Vakıf Kuruldu Mikrobiyota ve onun dünya sağlığı ile ilgisi konusunda gittikçe artan küresel bir ilgi söz konusu olduğunu söyleyen Işınay, “Bilim insanları, akademik çevreler, hükümetler ve genel kamuoyu mikrobiyota çalışmalarını desteklemektedir. İnsan mikrobiyatasını anlamak ve araştırmalarını geliştirmek amacıyla, dünya genelinde bağırsak florasıyla ilgili araştırma ve projelere destek için ‘Biocodex Mikrobiyota Enstitüsü (Biocodex Microbiota Institute)’ ve ‘Biocodex Mikrobiyota Vakfı (Biocodex Microbiota Foundation)’ kurulmuştur. Paris’te kurulan Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın yönetim kurulunun çoğunluğu bağımsız bilim adamlarından oluşmaktadır. Vakfın amacı dünya çapında mikrobiyota alanındaki bilimsel araştırmaların desteklenmesidir. Mikrobiyota Vakfı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 11 ülkeden, her yıl 25 bin ile 200 bin avro arasında değişen miktarlarda araştırma destekleri vermektedir. Türkiye’de ilki 2018 yılında verilmiş olan 25 bin avroluk araştırma desteğinin 2019 yılı kazananı yakında açıklanacaktır. Biocodex, işletmenin tüm yönlerinin doğrulukla yürütülmesini sağlayarak mütevazi ve sorumlu bir tutumla, dünya çapındaki ortaklarımıza ve nihayetinde hastalara, kaliteli ürünler ve hizmetler sağlayan bir şirkettir. Tutkumuz, sağlık profesyonelleri için sağlığı ve yaşam kalitesini geliştiren ürünler geliştirmek ve temin etmektir. Başarımızın anahtarı en yeni sağlık trendlerini öngörmemiz, hastaların yaşamlarını iyileştiren anlamlı çözümler geliştirmemizdir.” dedi.

Pharma

45


GSK Turkey Recognized as the “Most Reputable” Company at The ONE Awards GSK Türkiye’ye The ONE Awards’tan “Yılın İtibarlısı” Ödülü

GSK Turkey was recognized as the “Most Reputable” company of the year in the pharmaceuticals category at the sixth edition of The ONE Awards. Based on the survey conducted by Marketing Türkiye and Akademetre Research & Strategic Planning and Marketing, GSK Turkey won the award as a result of the votes of 1,200 consumers from 12 provinces, representative of the country. Recognizing brands that elevate their reputation and brand stakeholders the most through the year, the sixth edition of The ONE Awards Integrated Marketing Awards, took place. In the “Brand Value and Reputation” survey that assessed companies in over 50 categories, GSK Turkey was named the “Most Reputable” company in the pharmaceuticals category. Selim Giray, VP & General Manager, GSK Turkey, said, “Offering innovative health solutions in the fields of vaccines, pharmaceuticals and consumer health for over 300 years, GSK has been operating in Turkey for more than 60 years for health and wellbeing in every moment.. At GSK Turkey, our aim is to serve the community not only through therapeutic solutions but also with our social responsibility projects. This award is testament that we are taking the right steps toward our goals and an inspiration for doing even better.” The ONE Awards Integrated Marketing Awards are annually presented to eligible companies in over 50 categories based on the results of the “Reputation and Brand Value Performance Measurement” survey, which is conducted with 1,200 respondents from 12 provinces, representing all of Turkey.

46 Pharma

GSK Türkiye, bu yıl altıncısı düzenlenen The ONE Awards’ta, ilaç kategorisinde “Yılın İtibarlısı” seçildi. Marketing Türkiye ve Akademetre Research & Strategic Planning iş birliğiyle yapılan araştırma neticesinde GSK Türkiye; 12 ilde, bin iki yüz tüketicinin değerlendirmeleri sonucu ödüle layık görüldü. Yıl içinde itibarını en çok artıran markaları ve markaların paydaşlarını ödüllendiren The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nin altıncısı gerçekleştirildi. 50’den fazla kategorinin değerlendirildiği “Marka Değeri ve İtibar” araştırmasında GSK Türkiye ilaç kategorisinde “Yılın İtibarlısı” seçildi. GSK Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Selim Giray, “300 yılı aşkın süredir aşı, ilaç ve tüketici sağlığı alanlarında inovatif sağlık çözümleri sunan GSK, Türkiye’de 60 yıldan fazla süredir her anında iyilik sağlık için çalışıyor. GSK Türkiye olarak sadece tedavi çözümlerimizle değil sosyal sorumluluk projelerimizle de topluma fayda sağlamayı hedefliyoruz. Bu ödül de hedeflerimize giden yolda doğru adımlarla ilerlediğimizin bir göstergesi ve daha iyi işler yapmak için bir ilham kaynağı.” dedi. The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri, her yıl 50’den fazla kategoride, “İtibar ve Marka Değer Performans Ölçümü” neticesinde, hak kazanan kuruluşlara veriliyor. Araştırma tüm Türkiye’yi temsilen 12 ilden 1.200 tüketicinin değerlendirmelerini kapsıyor.



A Special Health Meeting from Health Ambassadors of Our Home: ESE Fest Evimizin Sağlık Elçileri’nden Özel Bir Sağlık Buluşması: ESE Fest

Organized in collaboration with Sanofi Pasteur and ÇABA Association, the Health Ambassadors of Our Home Festival (Evimizin Sağlık Elçileri Festivali in Turkish), with its famous names and speakers, hosted a day full of health and entertainment for its participants. With professionals in the field in Turkey, held this year for the first time with inspirational speakers in combating diseases, ES Fest offered an interactive content enjoyable, engaging sessions. The Health Ambassadors of Our Home Festival activities organized by ÇABA Association with the unconditional support of Sanofi Pasteur continued with ESE Fest. Duygu Canbaş and Murat Güloğlu performed the health meeting held at Shangri-La Bosphorus all day as well as doctors of volunteers, volunteer celebrities as well as many personalities from business and community life as spectators. Some important information behalf of health provided at ESE Fest, which was held with the theme of “Health comes first, information for health”. Power of Vaccine Discussed Emin Turan, ESE Fest in his speech Sanofi Pasteur Turkey and Eurasia Regional Director, said, “The death of Sanofi Pasteur protected as no one surpassed the disease and we imagine a world where damaged. Vaccination is the most effective health care application after the clean water source in order to improve health in the world. Vaccination is the only health care method that is powerful enough to completely eradicate a disease from the world. The real power of the vaccine is caused by mass immunity. In other words, when we are vaccinated, we contribute not only to ourselves but also to those around us who cannot be vaccinated.” Providing health information by traveling around the

48 Pharma

Sanofi Pasteur ve ÇABA Derneği iş birliğiyle düzenlenen Evimizin Sağlık Elçileri Festivali, konu ve konuşmacıları, sahnesinde ağırladığı ünlü isimlerle, katılımcılarına sağlık ve eğlence dolu bir gün yaşattı. Türkiye’de alanında söz sahibi profesyoneller, hastalıklarla mücadelede ilham veren konuşmacıları ile bu yıl ilk kez düzenlenen ESE Fest, interaktif bir içerikle keyifli, ilgi çekici seanslar sundu. ÇABA Derneği’nin Sanofi Pasteur’ün koşulsuz desteği ile gerçekleştirdiği ‘Evimizin Sağlık Elçileri’ etkinlikleri ESE Fest ile devam etti. Duygu Canbaş ve Murat Güloğlu’nun sunuculuğunda Shangri-La Bosphorus’ta tüm gün düzenlenen sağlık buluşmasına, Evimizin Sağlık Elçileri doktorları, gönüllü ünlülerin yanı sıra iş ve cemiyet hayatından pek çok sima da izleyici olarak katıldı. ‘Her şeyin başı sağlık, sağlık için bilgi’ temasıyla gerçekleşen ESE Fest’teki her panel, sağlık adına önemli bilgi kazanımları sağladı. Aşının Gücü Ele Alındı ESE Fest’te konuşma yapan Sanofi Pasteur Türkiye ve Avrasya Bölge Başkanı Emin Turan, “Sanofi Pasteur olarak hiç kimsenin aşıyla korunabilir hastalıklardan ölmediği ve zarar görmediği bir dünya hayal ediyoruz. Dünyada sağlığın iyileştirilmesi için temiz su kaynağından sonra en büyük etkiye sahip sağlık uygulaması aşılamadır. Aşı bir hastalığı dünya üzerinden tamamen silecek kadar güçlü tek sağlık yöntemidir. Aşının gerçek gücü kitlesel bağışıklıktan kaynaklanır. Yani aşı olduğumuzda sadece kendimiz için değil, aşı olamayacak durumda olan çevremizdekiler için de sağlık katkısında bulunmuş oluruz” dedi.


city, ÇABA Volunteers Balçiçek İlter, Honorary President of ÇABA Association Eda Kosif and Thoracic Surgery Specialist, Ozlem Cankurtan, President ÇABA Association Member Özlem Zehebi, Horizon Agency President Özhan Öztürk and Sanofi Pasteur, Turkey and Eurasia Marketing Director Mutlu Aydınoğlu provided information on the Health Ambassadors of Our Home Festival realized all throughout the year in Turkey, their awareness-raising activities and ÇABA Association in an interview. Eser Yenenler: “I have been treated for rheumatism for many years” The fun side of the screens Eser Yenenler, talked to Prof. Dr. Yasemin Alanay about future doctors. When Eser Yenenler said that today, patients go to the doctor with ear-filled information, Prof. Dr. Yasemin Alanay, said, “We teach medicine skills, professionalism, and science for all patients.” Recording he has a long time for treatment of rheumatism, Yenenler said, “I had rheumatism and I needed to be a regular needle. At that time there were pincers and we would have injected the same person all over Bursa. I got scared for 10 years.” Eser Yenenler who talks about the patients of the future, said, “When I go to the doctor, I surrender to him. The new generation does not have to surrender to anybody.” Defne Samyeli Discussed Thyroid Cancer with Mete Düren Defne Samyeli and Prof. Dr. Mete Düren provided informative speech about thyroid cancer. Stating she is a friend of ÇABA Association, Defne Samyeli said, “Today we will talk about triode and thyroid cancer. One in 20 people have this disease. Is living with drugs in Triotless life a very troublesome thing?” she asked Düren. Professor Dr. Mete Düren, said, “Triot is the name of the gland. Triot is a hormone that everyone has. Goitre, which we see frequently, is a disease caused by iodine deficiency. Hashimato’s not working triode disease is a recent fashion disease. When iodine deficiency occurs in foods we eat, growth occurs in our triode. Too much iodine also causes triode disease.” We are working on the patient’s experience Siemens CEO Enis Sonemel shared sensitive personalized health and patient experience with the participants. Sonemel said, “For me, sensitive medicine means delivering the right treatment to the right patient at the right time. We are working on patient experience. It is important for us that the patient’s total experience until he enters and leaves the door.” In his speech titled ‘Waking up to Painless Mornings” Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu said that the pain had to do with inactivity and mentioned the perception of pain. Dıraçoğlu, said, “There are acute and chronic pain. Our duty as a physician is to prevent the chronicization of pain. Many chronic diseases need to be treated for cause.”

Şehir şehir dolaşarak sağlık bilgileri veren ÇABA Gönüllüleri Balçiçek İlter, ÇABA Derneği Onursal Başkanı ve Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Özlem Cankurtaran, ÇABA Derneği Başkanı Eda Kosif ve ÇABA Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Zehebi, Horizon Ajans Başkanı Özhan Öztürk ve Sanofi Pasteur Türkiye ve Avrasya Pazarlama Direktörü Mutlu Aydınoğlu ile gerçekleştirdikleri söyleşide yıl boyunca tüm Türkiye’de yapılan Evimizin Sağlık Elçileri etkinlikleri ve bilinçlendirme çalışmaları ve ÇABA Derneği hakkında bilgi verdi. Eser Yenenler: “Uzun yıllar romatizma tedavisi gördüm” Ekranların eğlenceli yüzü Eser Yenenler, Prof. Dr. Yasemin Alanay’la geleceğin doktorlarını konuştu. Eser Yenenler, günümüzde hastaların, kulaktan dolma bilgilerle doktora gittiklerini söyleyince Prof. Dr. Yasemin Alanay, “Biz her türlü hastaya göre hekimlik becerisi, profesyonellik ve bilimsellik öğretiyoruz” dedi. Uzun süre romatizma tedavisi olduğunu söyleyen Yenenler, “Romatizmam vardı ve düzenli iğne olmam gerekirdi. O zaman iğneciler vardı ve bütün Bursa aynı kişiye iğne olurduk. 10 yıl korkarak iğne oldum.” dedi. Geleceğin hastalarından bahseden Eser Yenenler “Doktora gidince ona teslim olurum. Yeni neslin herhangi birine teslim olmak gibi bir durumu yok” diye konuştu. Defne Samyeli Mete Düren ile Tiroit Kanserini Konuştu Tiroit kanserini ele alan bilgilendirici konuşmada ise sahnede Defne Samyeli ve Prof. Dr. Mete Düren vardı. ÇABA Derneği dostu olduğunu söyleyen Defne Samyeli, “Bugün triot ve tiroit kanseri konuşacağız. 20 kişiden birinde bu hastalık görünüyor. Triotsiz yaşamda ilaçla yaşamak çok sıkıntılı bir şey midir?” diye Düren’e soru yöneltti. Prof. Dr. Mete Düren, “Triot bezin adıdır. Triot herkeste olan bir hormondur. Sık gördüğümüz guatr, iyot eksikliğiyle oluşan hastalıktır. Haşimato’da çalışmayan triot hastalığı son dönemin moda hastalığı. Yediğimiz besinlerde iyot eksiliği olunca triotimizde büyüme gerçekleşir. Fazla iyot da triot hastalığına neden olur.” dedi. Pharma

49


Stating that aesthetic applications come from the perception of luxury today, Dilek Avşar, said, “Aesthetics starts from being happy to love yourself. Our aesthetic need starts at a young age with acne problem at a young age. Liposuction is not done for every weight problem, like many other processes, this process should be supported in sports and diet. The goal in aesthetics is to preserve naturalness.” Prof. Dr. Cihan Uras, Prof. Dr. Gökhan Demir and Arzu Karataş gave information about cancer in the session titled “Don’t Fear of Cancer”. Arzu Karataş, President of Pembe İzler Society, who has had cancer in the past, said, “Health is your only chance, pulling the right card, need to apply. We are companionship to our cancer friends. When I became aware of the disease when I got cancer, I realized that there was nothing to be afraid of at all.” The importance of vaccination was also discussed in ESE Fest sessions. Dr. Esin Şenol, “What if not the vaccine not exist in the world” titled session, she said, “Without vaccines, we would not live so long. Vaccination has positive effects on human life. There is a lot of information pollution about the vaccine. Therefore, it is necessary to get the right information from physicians.” In an interview titled “Diabetes in Modern Life”, indicating diabetes does not affect daily life, when checked as a disease that is experienced as an ordinary disease, Exp. Dr. Ayça Serap Erdem, said, “Diabetes is a very common disease. Our inactivity is one of the factors that prepare the environment for the development of diabetes. In order to prevent this disease, we need to change nutrition and lifestyle.” “Health Ambassadors of Our Home” project, which aims to contribute to the developing society with the awareness of parents starting from the nuclear family and informing the parents, will continue its upcoming events with its training program organized in various regions of Turkey with motto of “Learn, awareness of, inform the environmental”.

50 Pharma

Hastanın Deneyimi Üzerine Çalışıyoruz Siemens CEO’su Enis Sonemel katılımcılarla hassas kişiselleştirilmiş sağlık ve hasta deneyimini paylaştı. Sonemel, “Hassas tıp benim için doğru hastaya, doğru tedaviyi, doğru zamanda ulaştırmak demek. Biz hasta deneyimi üzerine çalışıyoruz. Hastanın kapıdan girip, kapıdan çıkana kadar totalde aldığı tecrübe bizim için önemli” diye konuştu. Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu ‘Ağrısız Sabahlara Uyanmak’ başlıklı konuşmasında ağrıların hareketsizlikle ilgisi olduğunu söyleyerek, ağrı algısından bahsetti. Dıraçoğlu, “Akut ve kronik ağrılar vardır. Bizim hekim olarak görevimiz ağrının kronikleşmesini engellemektir. Pek çok kronik hastalığa nedene yönelik tedavi uygulamak gerekir” dedi. Estetik uygulamaların günümüzde lüks algısından çıktığını anlatan Dilek Avşar ise “Estetik kendinizi sevmekle mutlu olmaktan başlar. Estetik ihtiyacımız genç yaşta akne problemiyle genç yasta başlıyor. Her kilo problemi olana liposuction yapılmaz, pek çok işlem gibi bu işlemin de spor ve diyet desteklenmesi gerekir. Estetikte hedef doğallığı korumaktır” dedi. Prof. Dr. Cihan Uras, Prof. Dr. Gökhan Demir ve Arzu Karataş ‘Kanserden Korkma’ başlıklı oturumda kanser hakkında bilgi verdi. Geçmişte kanser hastalığı yaşayan Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Arzu Karataş, “Sağlık tek şansınız, doğru kartı çekmeniz, doğru yaklaşımla doğru tedaviyi uygulamak gerekir. Biz kanser arkadaşlarımıza yol arkadaşlığı yapıyoruz. Kanser olduğumda hastalıkla ilgili bilinçlenince aslında hiç korkulacak bir şey olmadığını anladım” diyerek katılımcılara seslendi. Aşılanmanın önemi de ESE Fest oturumlarında ele alındı. Dr. Esin Şenol, ‘Aşı Olmasaydı Dünya Nasıl Olurdu?’ başlıklı söyleşisinde “Aşılar olmasaydı, biz bu kadar uzun yaşamayacaktık. Aşılamanın insan ömrüne pozitif etkileri var. Aşı hakkında pek çok bilgi kirliliği var. Bu nedenle doğru bilgiyi hekimlerden almak gerekir” diye konuştu. Modern Hayatta Diyabet başlıklı söyleşide Uzm. Dr. Ayça Serap Erdem, diyabetin günlük yaşamı etkilemeyen, kontrol edildiğinde sıradan bir hastalık gibi yaşanılan bir hastalık olduğunu söyleyerek, “Diyabet çok yaygın bir hastalık. Hareketsiz kalmamız diyabetin gelişimine ortam hazırlayanlardan biri. Bu hastalığı engellemek için beslenmeyi, yaşam şeklini değiştirmemiz lazım” dedi. Ebeveynlerin bilgilendirilerek çekirdek aileden başlayan sağlık bilinciyle gelişen topluma katkı sağlanmasını amaçlayan “Evimizin Sağlık Elçileri” projesi; “Öğren, bilinçlen, çevreni bilgilendir” sloganıyla Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde düzenlenen eğitim programlarıyla gelecek etkinliklerine devam edecek.


Pharma

63




Your Baby is Safe with Non-Contact Thermometer Temassız Ateş Ölçer İle Bebeğiniz Güvende In winter, feverish diseases are increasing in children and babies. It is important that mothers and fathers regularly control the fever of their babies during this period. The Non-Contact Thermometer designed with a new generation of fast, reliable fever measurement technology of Wee Baby allows easy remote measurement of fever of infants It is very important to be able to precisely measure temperatures in babies, as some diseases with fever for babies can be life-threatening. Having an accurate thermometer to hand can empower you with the information needed to better control the condition of your baby. Digital thermometers that measure the temperature quickly, are an ideal choice. Provides reliable and practical measurement Designed to measure body temperature from a distance of 3 cm to 5 cm, Wee Baby The NonContact Thermometer can measure the baby’s fever quickly and comfortably without disturbing the baby or interrupting sleep. Thanks to the Energy Detection System, the device provides a reliable and unambiguous measurement, which prevents different results in successive measurements. It gives audible and light warning in case of high fever. Wee Baby’s Non-Contact Thermometer is easy-touse, highly accurate (when held 3-5 cm away from the forehead) and won’t disturb your baby when in use thanks to the Japanese sensor system. It can store the previous 32 readings, so you can monitor your baby’s temperature closely and carefully. The non-contact temperature meter, which can be used in the dark with its color and illuminated LCD screen, can also measure the temperature of baby food, bath water and room. The Wee Baby Non-Contact Fever is also available with silent mode for sleeping babies, keeping the last temperature measurement in memory. You can visit https://www.weebaby.com.tr for more detailed information about Wee Baby’s Non-Contact Thermometer as well as other special products for mothers and babies.

54 Pharma

Kış aylarında çocuklarda ve bebeklerde ateşli hastalıklar artış gösteriyor. Anneler ve babaların bu dönemde bebeklerinin ateşini düzenli kontrol etmeleri önem kazanıyor. Wee Baby’nin yeni nesil hızlı, güvenilir ateş ölçüm teknolojisiyle tasarladığı temassız ateş ölçeri bebeklerin ateşinin kolaylıkla uzaktan ölçülmesini sağlıyor Kış aylarında daha sık görülen yüksek ateş bebeklerin sağlığını ciddi şekilde tehdit edeceğinden, bu dönemlerde ateşin sürekli kontrol altında olması büyük önem taşıyor. Gelişmiş dijital termometreler hızlı ve doğru ölçüm yapmalarının yanı sıra sahip oldukları hafıza sayesinde, belirli aralıklarla yapılan ölçümleri karşılaşmanıza imkan sağlıyor. Güvenilir ve pratik ölçüm sağlıyor 3 cm - 5 cm uzaklıktan vücut sıcaklığını ölçmek için özel olarak tasarlanan Wee Baby Temassız Ateş Ölçer ile bebeğin ateşi, bebeği rahatsız etmeden, uykusunu bölmeden hızlı ve rahat bir şekilde ölçülebiliyor. Enerji Tespit Sistemi sayesinde güvenilir ve değişken olmayan bir ölçüm sağlayan cihaz, arka arkaya yapılan ölçümlerde farklı sonuçları almanın önüne geçiyor. Yüksek ateş durumunda da sesli ve ışıklı uyarı veriyor. Renkli ve ışıklandırılmış LCD ekranıyla karanlıkta da kullanılabilen Temassız Ateş Ölçer, Aynı zamanda bebek mamasının, banyo suyunun ve odanın sıcaklığını ölçebiliyor. Wee Baby Temassız Ateş Ölçer, uyuyan bebekler için sessiz mod seçeneği ile son sıcaklık ölçümünü hafızada tutma özelliği de bulunuyor. Wee Baby Temassız Ateş Ölçerlerin yanı sıra anneler ve bebeklere özel diğer ürünlerle ilgili daha detaylı bilgi için https://www.weebaby.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.


Never Make These 8 Mistakes When Your Child Is Ignited! Çocuğunuz Ateşlendiğinde Bu 8 Hatayı Asla Yapmayın!

During the winter months, especially in school-age children, upper respiratory diseases such as fever and flu often knock on our door. One of the biggest concerns due to high fever in children spend the vigil transfer and consequently gentlemen of the parents in this table the in the formation of permanent damage. Acıbadem Bakırköy Hospital Pediatrics Specialist Özlem Altay Yücel pointed out that when fever rises, you should not panic immediately. Lower meningitis or encephalitis to cause permanent fever of high fever and / or accompanying transfer to the brain it needs to be like a heavy table. Fever remittances associated with upper respiratory tract infections are not permanent damage.” However, it is very important for the parents to intervene correctly when the fever of children rises, because as a result of misbehavior, hypothermia, remittance and drug poisoning may develop. Child Health and Diseases Specialist at Acıbadem Bakırköy Hospital Özlem Altay Yücel told about 8 mistakes that parents should avoid when children are feverish and made important suggestions and warnings.

Kış aylarında, özellikle okul çağındaki çocuklarda ateşle seyreden grip gibi üst solunum yolu hastalıkları sıkça kapımızı çalıyor. Bu tabloda ebeveynlerin en büyük kaygılarından biri ise çocuklarının yüksek ateş nedeniyle havale nöbeti geçirmesi ve bunun sonucunda beyninde kalıcı bir hasar oluşması. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel ateş yükseldiğinde hemen paniğe kapılmamak gerektiğine dikkat çekerek, “Ateş vücudun bağışıklık sistemine bir yanıtıdır, bir başka deyişle vücudumuz zararlı mikroorganizmalarla savaşmak için ateşi yükseltiyor. Yüksek ateşin ve/veya eşlik eden havalenin beyne kalıcı zarar vermesi için altta menenjit veya ensefalit gibi ağır bir tablo olması gerekiyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı ateşli havalelerde ise kalıcı bir hasar olmuyor” diyor. Ancak çocukların ateşi yükseldiğinde ebeveynlerin yine de doğru müdahalede bulunmaları çok önemli, çünkü hatalı davranışlar sonucunda hipotermi, havale ve ilaç zehirlenmesi gibi tablolar gelişebiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel çocuklar ateşlendiğinde ebeveynlerin kaçınmaları gereken 8 hatayı anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu. Hata: Soğuk suyun altında tutmak Doğrusu: Ateşi yükseldiğinde çocuğu soğuk veya buzlu suyun altında tutmak çok tehlikeli. Soğuk suda ısı vücut içinde kalıyor ve bunun sonucunda ateş daha da yükseliyor.

Error: Keep under cold water In fact, it is very dangerous to keep the child under cold or icy water when the temperature rises. In cold water, the heat remains in the body and as a result, the fever rises. There is also an increased risk of infections such as influenza or pneumonia. So the water must be neither hot nor cold. Pharma

55


Ayrıca grip veya zatürre gibi enfeksiyonlara yakalanma riski artıyor. Dolayısıyla su ne sıcak, ne de soğuk olmalı. Hata: Ateşi hızla düşürmek Doğrusu: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel yüksek ateşi hızla düşürmenin de doğru olmadığını belirterek, “Çünkü ateşi hızlı düşüren ilaçlar hipotermiye, bir başka deyişle vücut ısısının aniden düşmesine yol açabiliyor. Ayrıca fazla ilaç tüketimi ilaç zehirlenmelerini tetikleyebiliyor” diyor.

Error: Reduce fever quickly Indeed: Child Health and Diseases Specialist Özlem Altay Yücel said that it is not right to reduce high fever rapidly, “Because drugs that reduce fever quickly can lead to hypothermia, in other words, sudden decrease in body temperature. In addition, excessive drug consumption can trigger drug poisoning.” Error: Using antibiotics Indeed: “ Every case is not correct antibiotic use firearms” in which it warned of Child Health and Disease Specialist Dr. Özlem Altay Yücel explains the reason as follows: “Because fever can develop due to teething, postvaccination or stay in warm environment. In addition, most infections are caused by viral infection, where antibiotic treatment is not effective. In such cases, antibiotic treatment will not be beneficial and may cause antibiotic resistance in the body and deterioration of the child’s intestinal flora. If the intestinal flora deteriorates, resistance to diseases decreases and the risk of developing autoimmune diseases (rheumatic diseases, ulcerative colitis, multiple sclerosis, etc.) increases in older ages. Error: Leaving the body dehydrated Indeed: Reminding that leaving the body dehydrated prevents the body bringing down (of fever) Dr. Özlem Altay Yücel said, “Water consumption or fluid loss when there is fluid to give the vascular path, the reduction of harmful microorganisms, increase in immunity and vessels contribute to the reduction of fever. For this reason, water consumption in children should be increased in hot conditions.” Error: Wear Thick clothe Truth: Do not dress your child thick and keep his body warm, as it triggers the transfer by raising the fever even further. Thin to the degree of fire. For example, a thin athlete-cloth may remain on it. If the fire rises to 40 degrees, completely peel off and have a warm shower.

56 Pharma

Hata: Antibiyotik kullanmak Doğrusu: “Her ateşli durumda antibiyotik kullanılması doğru değil” uyarısında bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü ateş diş çıkarma, aşı sonrası veya sıcak ortamda kalmaya bağlı da gelişebiliyor. Ayrıca enfeksiyonların büyük bir kısmı antibiyotik tedavisinin etkili olamadığı viral enfeksiyondan kaynaklanıyor. Bu tür durumlarda antibiyotik tedavisi fayda etmeyeceği gibi, vücutta antibiyotik direncinin gelişmesine ve çocuğun bağırsak florasının bozulmasına neden olabiliyor. Bağırsak florası bozulursa hastalıklara karşı direnç azalıyor, ileri yaşlarda otoimmün (romatizmal hastalıklar, ülseratif kolit, multipl skleroz vs) hastalıklara yakalanma riski artıyor” Hata: Vücudu susuz bırakmak Doğrusu: Dr. Özlem Altay Yücel vücudu susuz bırakmanın da ateşin düşmesini önlediğini hatırlatarak, “Su tüketimi veya sıvı kaybı varken damar yolundan sıvı vermek, zararlı mikroorganizmaların azalmasına, bağışıklığın artmasına ve damarların genişleyerek ateşin düşmesine katkı sağlıyor. Bu nedenle ateşli durumlarda çocuklarda su tüketimi mutlaka artırılmalı” diyor. Hata: Kalın giydirmek Doğrusu: Sıcak ateşi daha da yükselterek havaleyi tetiklediği için çocuğunuzu kalın giydirmeyin ve vücudunu


sıcak tutmayın. Ateşin derecesine göre üstünü inceltin. Örneğin üzerinde ince bir atlet-bez kalabilir. Ateş yükselip 40 dereceye ulaşırsa tamamen soyun ve ılık duş aldırın. Ateş hafifken çocuğun titremeye başlaması ateşin aniden yükseleceğinin habercisi oluyor. Bu durumda oda ısısını yükseltmeyin, çünkü vücut ısısının yükselmesi nedeniyle ateşli havale riski artıyor. Oda ısısını 22-23 derece arasında tutmaya dikkat edin.

When the child starts to tremble when the fever is mild, heralds that the fever will rise suddenly. In this case, do not raise the room temperature, as the risk of a feverish transfer increases due to the rise in body temperature. Be sure to keep the room temperature between 22-23 degrees. Error: Compressing with water containing alcohol Truthfully: Expressing that we do not recommend compressing the joints with alcoholic water or aspirindissolved water when high fever occurs, Özlem Altay Yücel added more, “Because these substances can be absorbed from the skin and cause poisoning, especially in young babies. There is also no evidence that vinegar water is good at high fever. You can compress the joints with warm water soaked cloths.” Error: Incorrect drug use Indeed: using aspirin as an antipyretic is another important mistake that parents should avoid. The reason for this is some aspirin during febrile illness Reye syndrome called and liver failure (liver enzyme elevation and loss of consciousness) can go up to a table can cause. In addition, medications containing ibufen should not be used as they may close some heart vessels that are open in infants under 6 months. These medications can only be administered in consultation with a doctor and in emergencies, i.e. if you cannot go to the doctor immediately or if there is no serious condition associated with fever - during 48-72 hours of follow-up at home.

Hata: Alkol içeren suyla kompres yapmak Doğrusu: “Yüksek ateş olduğunda eklem yerlerine alkollü su veya aspirin eritilmiş suyla kompres yapılmasını da önermiyoruz” diyen Dr. Özlem Altay Yücel sözlerine şöyle devam ediyor: “Çünkü bu maddeler ciltten emilerek, özellikle küçük bebeklerde zehirlenmelere yol açabiliyor. Ayrıca sirkeli suyun da yüksek ateşte iyi geldiğine dair bir kanıt yok. Eklem yerlerine ılık suya batırılmış bezlerle kompres yapabilirsiniz” Hata: Hatalı ilaç kullanmak Doğrusu: Ateş düşürücü olarak aspirin kullanmak da ebeveynlerin kaçınmaları gereken bir başka önemli hatayı oluşturuyor. Bunun nedeni ise aspirinin bazı ateşli hastalıklar sırasında Reye sendromu denilen ve karaciğer yetmezliğine (karaciğer enzimlerinde yükseklik ve şuur kaybı) kadar gidebilen bir tabloya yol açabilmesi. Bunun yanı sıra ibufen içeren ilaçlar da 6 ay altındaki bebeklerde açık olan bazı kalp damarlarında kapanma yapabildiği için kullanılmamalı. Bu ilaçlara ancak doktora danışılarak ve acil durumlarda, yani hemen doktora gidilemeyecekse veya ateşe eşlik eden ciddi bir durum yoksa-evde 48-72 saatlik takip sırasında başvurulabilir. Hata: Zor sindirilen gıdalarla beslemek Doğrusu: Yüksek ateşte yapılan bir başka önemli hata ise çocuğu yağlı ve zor sindirilen gıdalarla beslemek oluyor. Vücut mikroplarla savaşırken zor sindirilen besinleri parçalamakta güçlük çekiyor ve bu işlevini yerine getirirken metabolizmanın hızlanması nedeniyle ateşi düşürmek zorlaşıyor. Çocuklar ateş sırasında genelde iştahsızlık oldukları için her zaman tükettiği besinlerde ısrar etmeyin; devam sütü, yoğurt, ayran ve çorba gibi sıvı gıdalarla besleyin.

Error: Feeding or digesting foods Indeed: Another major mistake made in high fever digested food to feed the children with fatty and tough going. The body struggles with microbes and has difficulty digesting difficult-to-digest nutrients, and in performing this function, it is difficult to reduce fever due to the acceleration of metabolism. Children do not always insist on the foods they consume because they are usually anorexia during fever; continue feed on liquid foods such as milk, yogurt, buttermilk and soup. Pharma

57


5 Exercise Rules for Healthy Pregnancy Sağlıklı Gebelik İçin 5 Egzersiz Kuralı Gebelik döneminde yapılan egzersizler anne ve bebek sağlığı için büyük önem taşıyor. Anne adayına kendini fiziksel ve ruhsal olarak iyi hissettiren egzersizler; özellikle bu dönemde sık karşılaşılan bel ve sırt ağrılarını, şişlik ve ödem ile uykusuzluk problemlerini de azaltıyor. Gebelik döneminde hareketsizlikten uzak duran ve düzenli egzersiz yapan kişilerin normal doğum yapma şansı yükseliyor ve sancı süreleri de kısalıyor. Memorial Sağlık Grubu Medstar Topçular Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nilsem Eraslan, gebelik döneminde egzersizin önemi hakkında bilgi verdi. Daha rahat bir doğum için hareket şart Gebelik döneminde yürüyüş, yüzme, yoga ve nefes egzersizleri anne adayı için herhangi bir riske yol açmadığı gibi bu sürecin daha sağlıklı ve rahat geçirilmesine de yardımcı olur. Egzersizlerin amacı kilo kontrolü değil anne adayının doğum sürecine katkı sağlamaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, egzersize başlama zamanı ve hareketlerin içeriğidir. Doktor kontrolünde yapılan bir planlama çerçevesinde düzenli egzersiz, hem anne adayı hem de bebek için yararlı olacaktır.

Exercises during pregnancy are of great importance for mother and baby health. Exercises that make the mother feel good physically and mentally, especially reduces the problems common during this period such as low back and back pain, swelling and edema and insomnia. Those who stay away from inactivity and exercise regularly during pregnancy increase their chances of having normal births and shortening the pain. Op. Dr. Nilsem Eraslan, Memorial Health Group Medstar Topçular Hospital Obstetrics and Gynecology Department, gave information about the importance of exercise during pregnancy. Movement is essential for a more comfortable birth During pregnancy, walking, swimming, yoga and breathing exercises do not pose any risk to the expectant mother and help to pass this process more healthy and comfortable. The aim of the exercises is not to control the weight but to contribute to the birth process of the expectant mother. The point to be considered here is the time to start the exercise and the content of the movements. Regular exercise under a doctor-controlled planning will be beneficial for both the mother and the baby.

58 Pharma


Stop the exercise as soon as you feel pain The duration of exercise during pregnancy varies between 30 to 45 minutes and 5 or 10 minutes breaks, depending on everyone. In case of excessive sweating during exercise, heart rate acceleration, waist and abdominal pain, movements should be stopped immediately and the doctor should be informed. Pregnant women are advised to prefer appropriate exercises to relax themselves. Pay attention to the rules of exercise during pregnancy! 1. It is recommended that the exercises be performed outdoors as long as the weather conditions are appropriate. 2. Places should be chosen as far away from noise and stress as possible. 3. The duration of the exercise should be long enough to not tire the pregnant woman. 4. The exercise plan may vary depending on the current month. Simpler exercises may be appropriate in the later months of pregnancy. 5. Exercises performed on the back and side by side should be left as of the 5th month of pregnancy.

Ağrı hissettiğiniz anda egzersizi bırakın Gebelik döneminde egzersiz süreleri, herkese göre değişmekle birlikte 30 ile 45 dakika arasında ve 5 ya da 10 dakikalık molalarla olmadır. Egzersiz sırasında aşırı terleme, kalp atışında hızlanma, bel ve karın bölgesinde ağrı oluşması durumunda hareketler hemen bırakılmalı ve doktora bilgi verilmelidir. Gebelerin, kendilerini rahatlatacak uygun egzersizleri tercih etmeleri önerilmektedir. Gebelikte egzersiz kurallarına dikkat! 1. Hava şartları uygun olduğu sürece egzersizlerin açık havada yapılması önerilir. 2. Mümkün olduğunca gürültü ve stresten uzak mekanlar seçilmedir. 3. Egzersiz süresi, gebeyi yormayacak uzunlukta olmalıdır. 4. Egzersiz planı, içinde bulunulan aya göre değişebilir. Gebeliğin ilerleyen aylarında daha basit egzersizler yapılması uygun olabilir. 5. Gebeliğin 5’inci ayından itibaren sırt üstü ve yan yatılarak yapılan egzersizler bırakılmalıdır.

Pharma

59


Never Do These Errors in the Newborn Period! Yenidoğan Döneminde Bu Hataları Asla Yapmayın! Hayatın ilk 28 günlük dönemi ‘yenidoğan’ olarak nitelendiriliyor ve bu dönem özel bir bakım gerektiriyor. Hiç kuşkusuz her anne ve baba, üzerine titredikleri bebeklerinin sağlıklı gelişimi için en mükemmelini yapmaya çalışıyor. Ancak dikkat! Masum sanılan bazı geleneksel davranışlar yarar sağlamadıkları gibi, bebekte geri dönüşü olmayan kalıcı problemlere neden olabiliyor, hatta ölümle bile sonuçlanabiliyor! Peki yenidoğan dönemiyle ilgili toplumda doğru sanılan hatalı alışkanlıklar neler? Bu dönemde hangi hatalı alışkanlıklardan kaçınmak gerekiyor? Acıbadem Fulya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar yenidoğan döneminde en sık yapılan 10 hatayı anlattı, önemli öneri ve uyarılarda bulundu.

The first 28 days of life are described as ’newborns’ and require special care. Undoubtedly, every mother and father try to do the best for the healthy development of their infants. But beware! Some traditional behaviors, which are thought to be innocent, do not benefit, and can cause irreversible permanent problems in the baby and even death! So, what are the wrong habits about the neonatal period in society? What wrong habits should be avoided during this period? Acıbadem Fulya Hospital Child Health and Diseases Specialist İmre Gökyar explained the 10 most common mistakes in the newborn period and made important suggestions and warnings. False: Drink sugary water to prevent jaundice True: This information has no medical basis. Moreover, contrary to popular belief in society, sugary water is not beneficial and rarely causes water poisoning. “Every newborn baby can turn yellow. Neither sugary water nor wrapping the baby from head to toe with yellow clothes and cloths can prevent this.” Child Health and Diseases Specialist İmre Gökyar added further, “Jaundice usually occurs on the rise for the first 7 days and disappears every day. The bilirubin value in the first week is closely monitored by the doctor. Phototherapy is applied if the blood reaches the value that can cross the brain barrier.” False: Not taking a bath until the belly falls True: The newborn baby’s belly falls between 5-15 days.

60 Pharma

Hata: Sarılığı önlemek için şekerli su içirmek Doğrusu: Bu bilginin hiçbir tıbbi temeli yok aslında. Üstelik toplumdaki yaygın inanışın aksine şekerli su faydalı olmadığı gibi, nadiren de olsa su zehirlenmesine yol açabiliyor. “Her yeni doğan bebek sararabiliyor. Ne şekerli su ne de bebeği baştan ayağa sarı kıyafetler ve bezlerle sarmak buna engel olabilir” diyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar sözlerine şöyle devam ediyor: “Sarılık genellikle ilk 7 gün yükselişte oluyor ve her gün azalarak kayboluyor. İlk hafta bilurubin değeri doktor tarafından sıkı takip ediliyor. Kan beyin bariyerini geçebilecek değere ulaşırsa fototerapi uygulanıyor.” Hata: Göbek düşene kadar banyo yaptırmamak Doğrusu: Yeni doğan bebeğin göbeği 5-15 gün arasında


kendiliğinden düşüyor. “Eskiden muhtemelen enfeksiyon riskini önlemek için böyle bir kural konulmuştur” diyen Dr. İmre Gökyar şu bilgileri veriyor: “Koşullar uygunsa yeni doğan bebeğin banyo yaptırılmasında sakınca yok. Ancak enfeksiyon riskine karşı, banyo sonrasında göbek steril gazlı bezle kurulanmalı ve açık bırakılarak kuru kalması sağlanmalı.” Hata: İlk 40 gün dışarıya çıkmamak Doğrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine bebek ve anne kendini toplayıp, anne emzirme aralıklarını düzene koyduktan sonra dışarıya çıkabilirler. Çünkü açık havada gezmek kapalı ortamlara göre daha sağlıklı oluyor. Açık havada 10-15 dakikayla başlanan aktiviteler zamanla bir saate kadar çıkarılabilir. “In the past, such a rule was probably set to prevent the risk of infection, Child Health and Diseases Specialist İmre Gökyar gives the following information, “If the conditions are appropriate, there is no harm in bathing the newborn baby. However, against the risk of infection, the navel should be dried with sterile gauze after bathing and left open to keep it dry.” False: Not going out for the first 40 days True: Contrary to popular belief in the community, the baby and the mother can go out after gathering themselves and arranging the breastfeeding intervals. Because walking outdoors is more healthy than indoor environments. Outdoor activities can be started in 10-15 minutes and can be extended to one hour in time. False: Lemon juice to drink when hiccups True: Hiccup is formed by stretching the membrane called diaphragm that separates the rib cage from the abdomen. Hiccups, a normal condition for newborns, do not harm the baby and stop with the suction. One of the wrong practices in the newborn period is to make the baby holding hiccups lemon juice. Contrary to popular belief, lemon does not benefit, as it is acidic and damages the baby’s stomach mucosa.

Hata: Hıçkırık tuttuğunda limon suyu içirmek Doğrusu: Hıçkırık göğüs kafesi ile karnı ayıran ve diyafram denen zarın gerilmesiyle oluşuyor. Yeni doğanlar için normal bir durum olan hıçkırık bebeğe zarar vermiyor ve emme hareketiyle duruyor. Yenidoğan döneminde yapılan hatalı uygulamalardan biri de, hıçkırık tutan bebeğe limon suyu içirmek. Sanılanın aksine limon fayda etmediği gibi asitli olduğu için bebeğin mide mukozasına zarar veriyor. Hata: Sık ağlaması veya meme aranması nedeniyle ‘doymuyor’ diye düşünüp hemen formül mamaya başlamak Doğrusu: Çocuklar için en yararlı besin olan anne sütü genellikle 0-6 aylık bebeklerin beslenmeleri ve gelişimleri için yeterli oluyor. Ancak yenidoğan döneminde bebekler sık sık izlenmeli ve haftalık kilo takibi yapılmalı. Bebeğin haftada 150-250 gram arası kilo alması anne sütüyle doyduğu anlamına geliyor. Haftalık kilo artışı 150 gramın altında kalırsa anne sütü miktarının değerlendirilmesi ve gerek görülürse formül mama desteğine başlanması gerekiyor. Hata: Formül mamayla beslenirken su içirmek Doğrusu: Kesinlikle böyle bir ihtiyaç yok.

False: Because of frequent crying or searching for breasts, considering she doesn’t get enough and starts formulating immediately. True: Breast milk, which is the most beneficial food for children, is usually sufficient for the nutrition and development of 0-6 months old babies. However, newborn babies should be monitored frequently and weekly weight monitoring should be performed. Weight gain between 150-250 grams per week means that the baby is saturated with breast milk. If the weekly weight gain remains below 150 grams, the amount of breast milk should be evaluated and formula support should be started if necessary. Pharma

61


Formül mamalar günümüzde içerik ve yoğunluk olarak anne sütüne çok yaklaştıkları için bebekler suya ihtiyaç duymuyorlar. Bu nedenle mama alan bebeklere de ek gıda başlanana kadar su verilmemeli. Hata: Göz, kulak ve buruna anne sütü damlatmak Doğrusu: Toplumumuzda çok yaygın, bir o kadar da çok yanlış bir uygulama. Dr. İmre Gökyar bebeklerde göz, burun ve kulak bakımının steril serum fizyolojikle yapılması gerektiği uyarısında bulunarak, “Çünkü süt anne sütü bile olsa 3 saatten sonra bakteri üretiyor ve göze veya kulağa damlatıldığında enfeksiyona neden olabiliyor. Enfeksiyon varsa mutlaka doktora başvurularak uygun tedaviye başlanmalı” diyor.

False: Drinking water while feeding formula food True: There is absolutely no such need. Since formula foods are very close to breast milk in terms of content and density, babies do not need water. Therefore, babies who receive food should not be given water until additional food is started. False: Drip breast milk to eyes, ears and nose True: It is very common in our society, as well as a very wrong practice. Warning eye, nose and ear care in infants with sterile saline need to be done, Dr. İmre Gökyar, said, “Because milk produces bacteria after 3 hours, even if it is breast milk, and when it is dropped into the eye or ear, it can cause infection. If there is infection, appropriate treatment should be started by contacting a doctor.” False: Salt or soil on the skin True: The most serious mistake in the newborn is salting the baby as soon as it is born so that it does not sweat when it grows. However, the salt of the vulnerable baby’s body can lead to loss of fluid. As a result of the loss of fluid in the body can develop a severe picture such as brain hemorrhage. Never salt your baby or put soil on his body,” warned Dr. Imre Gokyar underlines that the baby’s body can also cause tetanus. False: Dripping lemon juice into the eye True: Dropping lemon juice to the eyes for sharp eyes can also cause complications such as keratitis and infection in the baby’s eye. False: Swaddling legs True: Swaddling newborn babies so that their legs are smooth is also a mistake. The normal posture of the babies is frog legs. Correctly wrapping tightly may damage the hip and create deformities in the legs, contrary to what is thought.

62 Pharma

Hata: Cildine tuz veya toprak sürmek Doğrusu: Yeni doğanda yapılan en ciddi hata, büyüyünce terlemesin diye bebeğin doğar doğmaz tuzlanması. Ancak savunmasız bebeğin vücuduna sürülen tuz sıvı kaybına yol açabiliyor. Vücuttu sıvı kaybı sonucunda beyin kanaması gibi ağır bir tablo gelişebiliyor. “Bebeğinizi kesinlikle tuzlamayın veya vücuduna toprak sürmeyin” uyarısında bulunan Dr. İmre Gökyar bebeğin vücudunu toprakla kaplamanın da bazen tetanoz hastalığına neden olabildiğinin altını çiziyor. Hata: Göze limon suyu damlatmak Doğrusu: Gözlerin daha keskin görmesi için göze limon suyu damlatılması da bebeğin gözünde keratit ve enfeksiyon gibi komplikasyonlara yol açabiliyor. Hata: Bacakları düzgün olsun diye kundak yapmak Doğrusu: Yeni doğan bebekleri bacakları düzgün olsun diye kundaklamak da hatalı bir uygulama. Bebeklerin normal duruşu kurbağa bacağı şeklinde oluyor. Düzelterek sıkıca sarmak düşünülenin aksine kalçaya zarar veriyor ve bacaklarda şekil bozukluğu oluşturabiliyor.






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.