November December 2019
Antalya’dan Amerika’ya uzanan başarı hikayesi A success story from Antalya to America
Publisher
H. Ferruh IŞIK on behalf of İSTMAG Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. General Manager (Responsible) Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editors Duygu SAZAN duygu.sazan@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Graphic & Design Tayfun AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Foreign Relations Manager İsmail ÇAKIR ismail.cakir@img.com.tr IT Manager İMG Bilgi Teknolojileri web@img.com.tr Finance Manager Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr Subscription İsmail ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr Head Office İHLAS MEDIA CENTER Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1 34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93 Printing İhlas Gazetecilik A.Ş Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza NO: 11/A 41 Yenibosna / İstanbul / TURKEY Tel: 0 212 454 30 00
Index İçindekiler
8
Izmir Biomedicine and Genome Center And Merck’s Meaningful Collaboration İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi ve Merck’ten İlaç Sektöründe Anlamlı İş Birliği
12
Gilead Sciences And Elton John AIDS Foundation Started Radian Program Againist HIV In Eastern Europe And Central Asia (EECA) Gilead Sciences ve Elton John AIDS Vakfı Doğu Avrupa ve Orta Asya’da (EECA) HIV’e Karşı Radian Programını Başlattı
16 GEFCO And ArtiShock Launch Augmented Reality Application To Boost Supply Chain Productivity İlaç Lojistiğinde Artırılmış Gerçeklik Dönemi
40 ConsiGma™ Coater ConsiGma™ Tablet Kaplama
44 ‘Made in Poland’ Cosmetics Products Attracts Interest from all over the World Kozmetik Sektöründe ‘Made in Poland’ Ürünler Tüm Dünyanın İlgilisini Çekiyor
48
Sanofi Pasteur President Of Turkey And Eurasia Region Emin Turan: “We Continue To Supply Influenza Vaccine” Sanofi Pasteur Türkiye ve Avrasya Bölge Başkanı Dr. Emin Turan: “Grip Aşısı Tedariğine Devam Ediyoruz”
58 Stick Containing Mustela Cold Cream Special To The Drying Areas For Your Baby’s Delicate Face Bebeğinizin Narin Yüzünün Kuruyan Bölgelerine Özel Mustela Cold Cream İçeren Stick
2nd International Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair Private Label, Home Care, Packaging, Ingredients
October 8 - 9 - 10, 2020
ICC - Congress Center, Taksim - Istanbul
w w w.b eaut y-istanbul.com Tel: +90 212 2229060
|
+90 533 4843030
|
info@beauty-istanbul.com
Organizer
Letter From the Editor
‘Ölene Kadar’ Değil ‘Yaşadığın Sürece’ Sağlıkla Kal…
Stay Healthy Not ‘Until You Die’ But ‘As Long As You Live’ Living is important to everyone. That is why, we strive to provide quality life for ourselves. And health is an essential part of the quality of life. There are many ways to stay healthy. Eating properly, nutritional supplements, sports and many other activities… But more importantly, psychology. Man, how good it feels himself psychologically, the rate of keep fit increases physically as well. Even though we try to keep our psychology high with our own thinking power, our own beliefs, it alone will not be enough. Because what we see, what we hear, in short, our entire environment continues to affect us. And the human brain has such a structure that it records every moment we witness around us in our subconscious. Every sentence we choose to speak, every word we hear proceeding from indirect route drops effect on our physical health actually. For the very reason, this is precisely why we should leave positive sentences to our lives, the lives of our loved ones. In order to beautify the big image, we should add color to the fine details. On the occasion of our last issue in 2019, I wish all our readers good wishes for the year 2020. Leaving all the negativity behind, I wish you to welcome the new year with new hopes and positive emotions. As a health publication, I wish you a healthy year on behalf of all my team. Remove negative words on your tongue, take your mind of bad thoughts and stay healthy not ‘until you die’, but ‘AS LONG AS YOU LIVE’… Wishing to stay in touch with fruitful collaborations and good news in the new year…
Yaşamak, herkes için önemlidir. İşte bu yüzdendir ki hepimiz, kendimize kaliteli bir yaşam sağlamak için uğraşırız. Ve kaliteli yaşamın en önemli penceresi de sağlıktır. Sağlıklı kalmanın birçok yolu var aslında. Düzenli beslenmek, besin takviyeleri, spor ve buna benzer nice aktiviteler… Ama daha da önemlisi psikolojidir. İnsan, psikolojik olarak kendini ne kadar iyi hissederse, fiziksel olarak zinde kalma oranı da bir o kadar yükselir. Kendi düşünce gücümüzle, kendi inancımızla psikolojimizi yüksek tutmaya çalışsak da bu tek başına yeterli olmaz. Çünkü gördüklerimiz, duyduklarımız kısacası tüm çevremiz bizi etkilemeye devam eder. Ve insan beyni öyle bir yapıdadır ki çevremizde tanıklık ettiğimiz her anı bilinçaltımıza kaydeder. Konuşurken seçtiğimiz her cümle, duyduğumuz her kelime dolaylı yollardan ilerleyerek fiziksel sağlığımız üzerinde etki bırakır aslında. İşte tam da bu yüzden hayatımıza, sevdiklerimizin hayatına olumlu cümleler bırakmalıyız. Büyük resmi güzelleştirmek adına ince detaylara da renkler katmalıyız. 2019 yılındaki bu son sayımız vesilesiyle, 2020 yılı için tüm okuyucularımıza güzel temenniler sunuyorum. Tüm olumsuzlukları geride bırakarak, yeni yılı yeni umutlarla, olumlu duygularla karşılamanızı diliyorum. Bir sağlık yayını olarak tüm ekibim adına her şeyden önce sağlıklı bir yıl geçirmenizi temenni ediyorum. Olumsuz kelimeleri dilinizden, kötü düşünceleri aklınızdan atın ve ‘ölene kadar’ değil ‘YAŞADIĞINIZ SÜRECE’ sağlıkla kalın… Yeni yılda da faydalı iş birlikleriyle, verimli haberlerle iletişimde kalmak dileğiyle…
DUYGU SAZAN Editor
14 - 16 September 2020 | Abu Dhabi, UAE Your Regional Partner for Innovation & Networking in Pharma
3 days
6,000+
97
3 days
of exhibition
attendees
countries
of in-depth panel discussions
The ONLY event in the region dedicated to pharmaceutical manufacturing Connecting local, regional and international professionals from across the entire pharma supply chain, from ingredients to finished product distribution, the event is your partner in accessing the Middle East & Africa pharma market through a cost-effective platform.
Book your stand at: gotocphi.com/mea20
For more information contact: salesoperations@ubm.com Cigdem.Celen@ubm.com
Organised by:
Don’t Fear, Little! Sen Korkma Küçüğüm Başta bilim insanlarımız olmak üzere, alanında The most important cosmetic sector stakeholders, oldukça başarılar kazanmış, çok değerli kozmetik especially our scientists, met in the 3rd international sektörü paydaşları, KÜAD (Kozmetik Üreticileri ve cosmetic congress organized by KUAD (Association Araştırmacıları Derneği) tarafından 3. defa organize of Cosmetic Manufacturers and Researchers). The edilen uluslararası kozmetik kongresinde buluştu. congress was well above expectations and quite Kongre, beklentilerin de üzerinde ve oldukça efficient. It is possible to foresee that the congress will verimli geçti. Kongrenin, önümüzdeki yıl özellikle grow much more next year, especially with the increase de yurt dışından katılımcıların artmasıyla çok daha of participants from abroad. büyüyeceğini şimdiden öngörebilmemiz mümkün. I want to share a speech that attracted my attention Kongrenin kapanışına doğru yapılan değerlendirme among the evaluation speeches made towards the konuşmaları arasından çok dikkatimi çeken bir closing of the congress. The speech of our esteemed konuşmayı sizler paylaşmak istedim. Değerli cosmetics sector stakeholder was as follows: “I just kozmetik sektörü paydaşımızın konuşması şöyleydi: started. I’m just young. Before coming to this congress, “Ben yeni başladım. Henüz küçüğüm. Bu kongreye I was very afraid of some units of our state. I was gelmeden önce devletimizin bazı birimlerinden çok very relieved when I listened to the officials from the korkuyordum. Kongre boyunca ilgili birimlerden relevant departments during the Congress. With the yetkililerin konuşmalarını dinlediğimde çok topics they talked about, I was enlightened, informed, rahatladım. Konuşmalarında değindikleri konularla, and relieved. I saw it! My fears were in vain.” I would hem aydınlandım hem bilgi sahip oldum hem de çok like to say to the esteemed stakeholder of our cosmetic rahatladım. Gördüm ki! Korkularım boşunaymış.” sector and those who are in this situation: Don’t fear, Kozmetik sektörümüzün bu değerli paydaşına ve bu little. When you knock on the door of our state durumda olanlara ben de şöyle demek istiyorum: in the right place, at the right time and Sen korkma küçüğüm… Doğru yerde, doğru with the right jobs, you will always zamanda ve doğru işlerle devletimizin kapısını find solutions. Every problem has a çaldığınızda, her vakit çözümler bulacaksınız. solution. As long as we believe… Her sorunun mutlaka bir çözümü vardır. Yeter The 3rd Fitovizyon Innovations in ki inanalım… Natural Life and Health Products Birçok eczacımızın ve sektörümüzün & Phytotherapy, Aromatherapy, paydaşlarının katılım göstermesini Apitherapy and Cosmetics beklediğimiz 3. FİTOVİZYON Doğal congress will be held Yaşam ve Sağlık Ürünleri & on 22-24 November Fitoterapi, Aromaterapi, Apiterapi 2019 at WOW Istanbul ve Kozmetikte Yenilikler Hotels & Convention Kongresi 22-24 Kasım 2019 Center, where we expect tarihlerinde WOW İstanbul many pharmacists and Hotels& Convention Center’de stakeholders from our gerçekleşecek. Pharma Turkey industry to participate in. As ekibi olarak biz de söz konusu Pharma Turkey team, we will kongrede olacağız. be at this congress. Ocak-Şubat 2020 sayımızda Recep Aslantas See you January-February 2020 görüşünceye kadar esen kalın. Coordinator issue, good bye.
6 Pharma
Abdi İbrahim Aims To Increase Its Efficiency In International Markets Abdi İbrahim, Uluslararası Pazarlarda Etkinliğini Arttırmayı Hedefliyor
Abdi İbrahim, leading corporation of the Turkish pharmaceutical industry, is reported to have engaged in a new organizational structure in tandem with its vision of increase of its efficiency and growth in international markets. As a part of further augmentation of forces of Abdi İbrahim, Köksal Ülgen is appointed and assigned as International Markets Vice President Continuing its disease healing journey with great successes since 107 years, Abdi İbrahim, as 100 percent local capital corporation of the Turkish pharmaceutical sector, continues to augment its forces in line with its strategies of expansion into new geographies. Focused on its aim to increase its efficiency in international markets and wishing to make its sustainable growth more agile in the countries it is operating, Abdi İbrahim restructured its Turkey International Markets organization and appointed and assigned Köksal Ülgen as International Markets Vice President. Köksal Ülgen – International Markets Vice President Following his undergraduate education in Chemical Engineering department of Istanbul Technical University followed by MBA study program in Koç University, Köksal Ülgen started his career in Eczacıbaşı Pharmaceuticals. Then, he served as Senior Out License Manager in Eczacıbaşı- Zentiva Pharmaceuticals, and as Business Development Manager in Zentiva Pharmaceuticals and then in Eczacıbaşı- Monrol Nuclear Products, and as Head of Business Development & Licencing in Teva Pharmaceuticals, and as General Manager in Liva Pharmaceuticals and then in Pharmactive Pharmaceuticals. Recently, Ülgen was serving as R&D, Business Development and International Markets Senior Director in Mustafa Nevzat / Amgen Pharmaceutical.
Türk ilaç sektörünün lider şirketi Abdi İbrahim, uluslararası pazarlarda etkinliğini artırma ve büyüme vizyonu doğrultusunda organizasyonunda yeni bir yapılanma gerçekleştirdi. Bu yapılanmayla kadrolarını daha da güçlendiren Abdi İbrahim’in Uluslararası Pazarlar Genel Müdür Yardımcılığı görevine Köksal Ülgen getirildi. İyileştirme yolculuğunu 107 yıldır başarıyla sürdüren, Türk ilaç sektörünün yüzde 100 yerli sermayeli şirketi Abdi İbrahim, yeni coğrafyalara açılma stratejileri doğrultusunda kadrolarını güçlendirmeye devam ediyor. Uluslararası pazarlarda etkinliğini artırmayı merkezine alan ve faaliyet gösterdiği ülkelerdeki sürdürülebilir büyümesine çeviklik kazandırmak isteyen Abdi İbrahim, Türkiye Uluslararası Pazarlar organizasyonunu yeniden yapılandırarak, Uluslararası Pazarlar Genel Müdür Yardımcılığı görevine Köksal Ülgen’i getirdi. Köksal Ülgen – Uluslararası Pazarlar Genel Müdür Yardımcısı İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümündeki lisans eğitiminin ardından Koç Üniversitesi’nde MBA programını tamamlayan Köksal Ülgen, kariyerine Eczacıbaşı İlaç’ta başladı. Daha sonra sırasıyla; Eczacıbaşı-Zentiva İlaç’ta Kıdemli Lisans Satış Müdürü, Zentiva İlaç ve ardından Eczacıbaşı-Monrol Nükleer Ürünler’de Strateji ve İş Geliştirme Departmanı Müdürü, Teva İlaç’ta İş Geliştirme ve Lisans Satış Direktörü, Pharmactive İlaç’ta Genel Müdür olarak çalıştı. Ülgen son olarak ise Mustafa Nevzat/Amgen İlaç’ta İş Geliştirme, Uluslararası Pazarlar ve ARGE’den sorumlu Kıdemli Direktör olarak görev alıyordu. Pharma
7
Izmir Biomedicine and Genome Center And Merck’s Meaningful Collaboration İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi ve Merck’ten İlaç Sektöründe Anlamlı İş Birliği
The first thematic research healthcare center in Turkey Izmir Biomedicine and Genome Center (IBG) and Merck, the leading company in science and technology have signed a collaboration declaration. IBG is one of the four centers certified by the Ministry of Industry and Technology. Merck will support IBG in developing biotechnological pharmaceuticals for Turkey and the world markets both in founding the special technical infrastructure and developing the required work force. The first thematic healthcare research center in Turkey Izmir Biomedicine and Genome Center (IBG) Manager Prof. Dr. Mehmet Öztürk and Merck Turkey General Manager Şehram Zayer have signed a collaboration declaration in Izmir on November 10, 2019 within the scope of the IBG Science Day. IBG and Merck executives took part in the signature ceremony. Considered as “the investment of the century” for Turkey, IBG is one of the four centers that actively supports the R&D efforts in biotechnological pharmaceuticals production in Turkey, the Middle East and surrounding countries and is supported by the Ministry of Industry and Technology. With rare diseases and cancer coming first, the center works to develop innovative technologies and products for the prevention, diagnosis and treatment of such ailments. With its 351 years old history, the most rooted company of the world in the pharmaceutical industry, Merck continues to contribute to the growth of the industry with the investments it makes in biotechnology with the development of technology today.
8 Pharma
Türkiye’nin sağlık alanında ilk tematik araştırma merkezi İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) ile dünyanın lider bilim ve teknoloji şirketlerinden Merck, ortak bir çalışma deklarasyonuna imza attı. İBG, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yüksek teknolojik alt yapı kurmak için yetkilendirdiği 4 araştırma merkezinden biri. Merck, İBG’ye Türkiye ve dünya pazarına yönelik biyoteknolojik ilaç geliştirme konusunda, hem özel teknik altyapı kurulması hem de insan gücü yetiştirme alanında destek olacak. Türkiye’nin sağlık alanında ilk tematik araştırma merkezi olan İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Öztürk ve Merck Türkiye Genel Müdürü Şehram Zayer, 10 Kasım 2019’da İBG Bilim Günü kapsamında İzmir’de ortak bir çalışma deklarasyonuna imza attı. İmza törenine İBG ve Merck yöneticileri katıldı. Türkiye için “yüzyılın yatırımı” olarak ifade edilen İBG, Türkiye, Orta Doğu ve çevre ülkelerde biyoteknolojik ilaç üretim ve geliştirme faaliyetlerine aktif olarak destek veren ve bu alanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteklediği 4 merkezden biri. Başta nadir hastalıklar ve kanser olmak üzere, hastalıkların önlenmesi, teşhisi ve tedavisi için yenilikçi teknolojiler ve ürünler geliştirmek için çalışıyor. 351 yıllık tarihiyle ilaç sektöründe dünyanın en köklü şirketi olan Merck, günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte biyoteknolojik alanda gerçekleştirdiği yatırımlarla sektörün büyümesine katkı sağlamaya devam ediyor. İBG & Merck işbirliği ile; biyoteknolojik alanda ilaç geliştirmek için özel laboratuvar alt yapısının uygun koşullarda sağlanması, biyoteknolojik ürünlerde yerli üretimin desteklenmesi, biyoteknolojik ilaç geliştirme süreçlerinde teknik bilgi paylaşımı, insan gücü yetiştirmek için gerekli eğitimlerin verilmesi amaçlanıyor. Biyoteknolojik ürünlerin üretim sürecinde yüksek verimli hücreler hayati öneme sahip. İş birliği çerçevesinde Merck bu tür hücre teknolojilerinin sağlanması için İBG’ye teknik alt yapı ve bilgi transferi sunacak. Üretim aşamasında ürün kalitesini doğrudan belirleyen her türlü arındırma ve saflaştırma işlemine de Merck tarafından destek verilecek. İBG Geliştirdiği Teknolojileri Transfer Edecek Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında sağlık alanında yenilikçi ve ileri teknolojiyi kullanarak 23.3 milyar dolarlık
Through the collaboration of IBG & Merck; the aim is to present special laboratory infrastructure for developing biotechnological pharmaceuticals in convenient conditions, supporting domestic production in biotechnological products, sharing technological information in biotechnological pharmaceutical development and providing the required training for cultivating the work force. High efficiency cells are crucial in the production of biotechnological products. Within the scope of this collaboration, Merck will present technical infrastructure and data transfer to IBG for these types of cell technologies. Merck will support all sorts of decontamination and purification procedures which directly determine the product quality in production. IBG to Transfer the Technologies It Develops Within the scope of Turkey’s 2023 vision, the aim is to generate a value worth 23.3 billion dollars by using innovative and advanced technologies in healthcare. The road map stipulates increasing R&D investments, comprising high-caliber work force and multiplying the number of biotechnological production centers. And with the research it conducts in biotechnology, IBG is working as a preliminary developmental center for pharmaceutical producers in Turkey and the region. During the signature ceremony expressing that the studies carried out by IBG do not only aim to increaseTurkey’s prestige but also transform the results into beneficial products, IBG Manager Prof.Dr.Mehmet Öztürk said “IBG is fast advancing to become a leading international biotechnological center that transforms data into products high in added value with its scientific research and command of innovative technologies. I believe we will be writing success stories of significance through the IBG-Merck collaboration. Thanks to the four different cancer drugs that are still in development in IBG, Turkey will rid itself of an annual TRY 1 billion burden in imports. Our main aim is to explore new goals in pharmaceuticals for rare diseases, an important issue both in our country and other countries in the region, and to develop the first original medicines of the world in this field. In the short run, we will be leading the production in biomolecular pharmaceuticals, and in the medium term cellular pharmaceuticals. In this critical mission which is crucial for the future of our country, we invite our entrepreneurs, pharmaceutical companies and all investors in Izmir to collaborate.” To pave the way of Turkey having a say in the international pharmaceutical industry by transferring the technologies it develops country wide and abroad, IBG will also contribute to the efforts to narrow down the trade deficit. The world brand Merck supports IBG in Turkey in the setting up of the technological infrastructure and data transfer for this project.
bir değer oluşturulması hedefleniyor. Yol haritasında araştırma geliştirme yatırımlarının artırılması, yetişmiş insan kaynağının oluşturulması ve biyoteknolojik üretim merkezlerinin sayılarının çoğaltılması yer alıyor. İBG de biyoteknolojik alanda yaptığı araştırmalarla Türk ve bölgesel ilaç üreticileri için bir ön geliştirme merkezi olarak çalışıyor. Merkezin yaptığı bilimsel çalışmalarla Türkiye’yi sadece saygın bir yere getirmekle kalmayıp sonuçları faydalı ürünlere dönüştürmeyi hedeflediğini belirten İBG Müdürü Prof. Dr. Mehmet Öztürk imza töreninde “İBG bilimsel araştırmalarıyla uluslararası alanda öncü, yenilikçi teknolojilere hakim, bilgiyi katma değeri yüksek ürünlere dönüştüren biyoteknoloji merkezi olma yolunda hızla ilerlemektedir. İBG-Merck işbirliği ile kısa zamanda önemli başarılara imza atacağımıza inanıyorum. Halen İBG’de geliştirilmekte olan dört farklı kanser ilacı sayesinde Türkiye yılda 1 milyar TL ithalat yükünden kurtulmuş olacaktır. Asıl hedefimiz ülkemizde ve çevre ülkelerde önemli bir sorun olan nadir hastalıklarda yeni ilaç hedefleri keşfetmek ve bu alanda Dünya’nın ilk orijinal ilaçlarını geliştirmektir. Kısa vadede biyomoleküler ilaçların, orta vadede ise hücresel ilaçların üretimine öncülük edeceğiz. Ülkemizin geleceği için önem arz eden bu kritik misyonumuzda İzmirli girişimcileri, ilaç şirketlerimizi ve tüm yatırımcıları işbirliğine davet ediyoruz.” dedi. Geliştirdiği teknolojileri yurt içi ve yurt dışına transfer ederek Türkiye’nin uluslararası ilaç sektöründe söz sahibi olmasının yolunu açacak olan İBG ayrıca Türkiye’de ticari açığın kapatılması için yapılan faaliyetlere katkı sağlayacak. Bu proje sayesinde Merck bir dünya markası olarak, Türkiye’de teknolojik alt yapının kurulması ve bilgi transferi sağlanması konusunda İBG’yi destekliyor. Merck Yeni Buluşları Destekleyecek 2019 yılında Türkiye’de 21. resmi kuruluş yılını kutlayan Merck’in ürünleri ile ülkemizin tanışması 1900’lü yılların başına kadar uzanıyor. Pharma
9
Merck Supports New Inventions Our country’s introduction to Merck’s products, which celebrated its 21st anniversary of incorporation in Turkey in 2019, dates back to the 1900s. Underlining that they focus on creating projects that add value to our country Merck Turkey Chairman and General Manager Şehram Zayer said, “We are proud to realize this collaboration which will contribute to the biotechnological pharma R&D efforts, with IBG, one of the most important centers in Turkey that can make inventions beneficial for human healthcare in the long-run. The aim of Turkey’s 2023 vision pretty clearly focuses on R&D in healthcare, and generation of an ecosystem that generates value through the contributions of domestic and international investments. As Merck Turkey, we are glad to take part in the achieving of this goal.” Remarking on the importance of research centers that can carry out these studies and special laboratory infrastructure for development of biotechnological pharmaceuticals Zayer said, “This project will contribute to our country in many different areas. With the technological infrastructure to be formed, researchers can work on biotechnological product process development, production and purification. The phases of biotechnological product development, decontamination and purification in our country will be supported thanks to the data transfer Merck will provide. As a result, we are foreseeing an increase in the number of biotechnological pharmaceutical production centers in Turkey. One of the greatest achievements of this project, will be to contribute to the training of young scientists who will be taking part in the R&D work to be carried out in this field with the highly esteemed academicians who are already working in this field.” In the context of our country’s 2023 vision, last April “SUNUM & MERCK Living Sciences Application Unit” was brought to life. Within the scope of this collaboration, Sabancı University Nanotechnology Research and Application Center (SUNUM) and MERCK have brought into service a R&D and Application Unit in biotechnological product development for our country. By this means, the aim is to contribute to the R&D of biotechnological products and generate an academics based work force.
10 Pharma
Ülkemize değer katan projeler oluşturmaya odaklandıklarına dikkat çeken Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer, “Biyoteknolojik ilaç araştırma ve geliştirme çalışmalarına katkı sağlayacak bu işbirliğini, Türkiye’de uzun soluklu ve insan sağlığına yönelik buluşlar yapabilecek en önemli merkezlerden olan İBG ile gerçekleştirmekten büyük gurur duyuyoruz. Türkiye’nin 2023 vizyonu oldukça net bir şekilde sağlık alanında araştırma ve geliştirmeye odaklanmayı, yerli ve yabancı yatırımın katkılarıyla değer oluşturan bir ekosistemin oluşmasını hedefliyor. Bu amaca ulaşmak için katkıda bulunmaktan Merck Türkiye olarak çok mutluyuz” dedi. Bu çalışmaları gerçekleştirecek araştırma merkezleri ve biyoteknolojik ilaç geliştirme konusunda özel laboratuvar alt yapısının önemine dikkat çeken Zayer “Bu projenin ülkemize pek çok alanda katkıları olacak. Oluşturulacak teknolojik alt yapı ile araştırmacılar biyoteknolojik ürün proses geliştirme, üretim ve saflaştırma üzerinde çalışabilecek. Ülkemizde biyoteknolojik ürün geliştirme, arındırma ve saflaştırma aşamaları Merck’in sağlayacağı bilgi transferi sayesinde desteklenecek. Bunun sonucunda Türkiye’de biyoteknolojik ilaç üretimi yapan merkezlerin sayısının artacağını ön görüyoruz. Projenin önemli katkılarından birisi de bu alanda hali hazırda çalışmalar yapmakta olan çok değerli akademisyenler ile birlikte, araştırma ve geliştirme çalışmalarında yer alacak genç bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmaktır” diye konuştu. Ülkemizin 2023 vizyonu kapsamında, geçtiğimiz Nisan ayında “SUNUM & MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi” de hayata geçirildi. Bu iş birliği kapsamında, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ile MERCK biyoteknolojik ürün geliştirme alanında ülkemize önemli bir Ar-Ge ve uygulama birimi kazandırdılar. Bu sayede, ülkemizde biyoteknolojik ürünlerin araştırma ve geliştirmesine katkı sağlanması ve akademik tabanlı iş gücünün oluşturulması hedeflendi.
Balparmak Offers Water Based Pure Propolis Balparmak’tan Su Bazlı Saf Propolis Çıktı
Balparmak, developed with 39 years of expertise, alcohol-free including glycol, water-based propolis is presented to the taste of healthy life enthusiasts. Balparmak Propolis, which is sold only in pharmacies in disposable, hygienic and practical packages, has two different forms for children and adults. Introducing innovative products to Turkey with innovative and scientific approach, Balparmak added water-based pure propolis to its range of product. Developed with 39 years of expertise, Balparmak Propolis caters to those who care about healthy life and who need natural food supplements in their daily lives. Balparmak Propolis is obtained by dissolving propolis in water without using any alcohol, including glycol, with the special technology developed as a result of research projects carried out with the support of TÜBİTAK at the Balparmak R & D Center. Balparmak Propolis can be consumed easily anytime and anywhere thanks to its single-use special packaging, which can remain hygienic and protect the active ingredients better since it does not come into contact with air and light. Balparmak Propolis, which is offered for sale in pharmacies in two different forms for children and adults, is recommended to be consumed 1-2 times a day by adding one or two sachets, honey or other food / beverages on an empty or full stomach.
Balparmak, 39 yıllık uzmanlığıyla geliştirdiği, glikol dahil hiçbir alkol içermeyen, su bazlı saf propolisi sağlıklı yaşam tutkunlarının beğenisine sunuyor. Tek kullanımlık, hijyenik ve pratik ambalajlarda, sadece eczanelerde satılan Balparmak Propolis’in, çocuklar ve yetişkinler için iki ayrı formu bulunuyor. İnovatif ve bilimsel yaklaşımıyla Türkiye’yi yenilikçi ürünlerle tanıştıran Balparmak, ürünlerine su bazlı saf propolisi de ekledi. 39 yıllık uzmanlıkla geliştirilen Balparmak Propolis, sağlıklı yaşamı önemseyen ve günlük hayatında doğal gıda takviyelerine ihtiyaç duyanlara hitap ediyor. Balparmak Propolis, Balparmak Ar-Ge Merkezi’nde, TÜBİTAK desteğiyle gerçekleştirilen araştırma projeleri sonucunda geliştirilen özel teknolojiyle glikol dahil hiçbir bir alkol kullanılmadan, propolisin su içinde çözündürülmesiyle elde ediliyor. Tek kullanımlık özel ambalajı sayesinde hijyenik kalabilen, hava ve ışıkla temas etmediğinden etken maddeleri daha iyi korunan Balparmak Propolis, yanınızda taşıyabileceğiniz formu sayesinde her zaman ve her yerde kolayca tüketilebiliyor. Çocuklar ve yetişkinler için iki ayrı formda eczanelerde satışa sunulan Balparmak Propolis’in günde 1-2 kez, aç ya da tok karnına birer veya ikişer saşe, bal veya diğer yiyecek/içeceklere ilave edilerek tüketilmesi öneriliyor. Propolis Nedir? Propolis; arıların, bitkilerin tomurcuk ve gövdelerinden topladığı reçinemsi maddeleri işlemesiyle ürettikleri, kovanı mikroplara ve dış etkenlere karşı koruyan bir arı ürünüdür.
What is Propolis? Propolis is a resinous, gummy and balsamic substances, which is collected by the bees from a variety of plants, from leaf buds or exudates from flowers, apical bud tissues, or stem and protecting the hive against germs and external factors. Pharma
11
Gilead Sciences And Elton John AIDS Foundation Started Radian Program Againist HIV In Eastern Europe And Central Asia (EECA) Gilead Sciences ve Elton John AIDS Vakfı Doğu Avrupa ve Orta Asya’da (EECA) HIV’e Karşı Radian Programını Başlattı Gilead Sciences and the Elton John AIDS Foundation announced that they have launched the groundbreaking RADIAN program at the Fast-Track Cities 2019 conference in London. RADIAN will focus on finding meaningful solutions to new HIV infections and deaths from AIDS-related diseases in the Eastern Europe and Central Asia (EECA) region. With the strength of cooperation between the foundation and Gilead within the framework of the Eastern European and Central Asian Key Groups (EECAKP) Fund, RADIAN will benefit from the extensive knowledge of both organizations in the region’s needs and support bold and meaningful actions to address problems. Sir Elton John, founder of Elton John AIDS Foundation, said, “Every day in the EECA region, more than 400 people get HIV and 100 people die from AIDS.’ He continued: “A few years ago, my foundation’s efforts to establish the Eastern European and Central Asian Key Groups (EECAKP) Fund together with Gilead drew our attention to the need to increase our efforts in the region. For this reason, I am pleased that my foundation is working with Gilead once again in order to reverse the trends within RADIAN and to provide the support and funding needed to reach vulnerable people. Together we can make a difference, save lives, and ensure that no one is left behind in the struggle to end this epidemic.” To end HIV / AIDS worldwide, it is imperative to take action against the epidemic in the EECA region. Although rates of new HIV infections and AIDS-related deaths tend to decline worldwide; EECA is one of the few regions where HIV is on the rise and AIDS-related deaths have increased by about 300 percent over the past 20 years. Daniel O’Day, Chairman and Chief Executive Officer of Gilead Sciences, Inc., said, “Gilead and the Elton John AIDS Foundation share a vision to put an end to the AIDS epidemic.” Daniel O“Day continued: “Through RADIAN, we aim to reach out to marginalized groups in the EECA region and work with local organizations to overcome the challenges they face. RADIAN will help provide funding and support for the fight against HIV that has not been given in the region before. The EECA region has more than a million people living with HIV who need access to the right treatment. This needs to be resolved urgently through education, community empowerment and new collaborations such as RADIAN.”
12 Pharma
Gilead Sciences ve Elton John AIDS Vakfı Londra’da düzenlenen Fast-Track Cities 2019 konferansında çığır açacak RADIAN programını başlattıklarını açıkladılar. RADIAN, Doğu Avrupa ve Orta Asya (EECA) bölgesinde yeni HIV enfeksiyonlarına ve AIDS kaynaklı hastalıklardan ölümlere anlamlı çözümler bulmaya odaklanacak. RADIAN, vakıfla Gilead arasında Doğu Avrupa ve Orta Asya Kilit Gruplar (EECAKP) Fonu çerçevesindeki iş birliğinden aldığı güçle, her iki kuruluşun bölgenin ihtiyaçları konusundaki geniş bilgisinden de yararlanarak, sorunların çözümüne yönelik cesur ve anlamlı aksiyonları destekleyecek. Elton John AIDS Vakfı kurucusu Sir Elton John, “Her gün EECA bölgesinde 400’den fazla insan HIV enfeksiyonuna yakalanıyor ve 100 kişi AIDS’den ölüyor.” dedi. Sir Elton John sözlerine şu şekilde devam etti: “Vakfımın birkaç yıl önce Gilead ile birlikte Doğu Avrupa ve Orta Asya Kilit Gruplar (EECAKP) Fonu’nu kurma doğrultusundaki çalışmaları bölgedeki çabalarımızı arttırmamızın gerekliliğine dikkatimizi çekti. Bu nedenle, RADIAN çerçevesinde eğilimleri tersine çevirmek ve korunmasız insanlara ulaşmak amacıyla ihtiyaç duyulan desteği ve finansmanı sağlamak için vakfımın bir kez daha Gilead ile birlikte çalışıyor olmasından memnuniyet duyuyorum. Birlikte fark oluşturabilir, hayatları kurtarabilir ve bu salgına son verme mücadelesinde hiç kimsenin geride kalmamasını sağlayabiliriz.” Dünya genelinde HIV/AIDS’e son verebilmek için EECA bölgesindeki salgına yönelik harekete geçmek bir zorunluluk. Yeni HIV enfeksiyonları ve AIDS kaynaklı ölümlerin oranları dünya genelinde düşüş eğiliminde olsa da; EECA, HIV’in yükselişte olduğu ve AIDS kaynaklı ölümlerin son 20 yılda yaklaşık yüzde 300 arttığı az sayıda bölgeden birisi. Gilead Sciences Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Daniel O’Day, “Gilead ile Elton John AIDS Vakfı, AIDS salgınına son vermek için bir vizyonu paylaşıyorlar.” dedi. Daniel O’Day sözlerini şöyle sürdürdü: “RADIAN aracılığıyla EECA bölgesindeki ötekileştirilmiş gruplara ulaşmayı ve yerel organizasyonlarla çalışarak, karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden gelmeyi amaçlıyoruz. RADIAN, HIV’e karşı bölgede daha önce verilmemiş mücadele için finansman ve destek sağlamaya yardımcı olacak. EECA bölgesinde HIV ile yaşayan ve doğru tedaviye erişim ihtiyacı olan bir milyondan fazla insan var. Bu durumun eğitim, toplumun güçlendirilmesi ve RADIAN gibi yeni iş birlikleri aracığıyla ivedi olarak çözümlenmesi gerekiyor.”
The RADIAN program consists of two basic elements: the RADIAN ‘Sample Cities’ program and the RADIAN ‘Unmet Need’ fund. Thanks to the two-channel program it has developed, RADIAN will direct resources to the communities in need, while at the same time enabling capacity building in other communities. The prevalence of HIV is generally high in populations with limited access to treatment, which are counter-stigmatized. RADIAN will collaborate with local organizations to use the insights gained in the field and share good practice examples that will contribute to progress. The first RADIAN ‘Sample City’ will be Almaty city of Kazakhstan. Almaty has a very high HIV burden. There are about 7,400 people living with HIV, and the prevalence of HIV in the city is about twice the national average. RADIAN will support the fight against stigmatization in Almaty, improve healthcare infrastructure and treatment methods and increase access to innovation. Other ‘Sample Cities’ will be announced in 2020. RADIAN will implement the ‘Unfulfilled Need’ fund to support the rest of the EECA region beyond the selected ‘Sample Cities’ and to support effective programs in other parts of the EECA. The fund will allow donations to local and regional organizations that share RADIAN’s vision of combating new HIV infections and AIDS-related deaths. Call for Proposals will be held in mid-October 2019. RADIAN aims to provide measurable changes in the frequency of HIV exposure, access to care, treatment coverage and prevention in both ways, and to make a significant difference in the EECA region against new HIV infections and AIDS-related deaths. For the next five years, the best practices and information from RADIAN’s local work will be used as a plan to help change the course of HIV in the EECA region
RADIAN programı iki temel unsurdan oluşuyor: RADIAN ‘Örnek Kentler’ programı ve RADIAN ‘Karşılanmamış İhtiyaç’ fonu. RADIAN geliştirdiği iki kanallı program sayesinde ihtiyaç içindeki toplumlara kaynak yönlendirirken, aynı zamanda başka toplumlarda da kapasite oluşmasına imkan sağlayacak. Damgalanmayla karşı kaşıya kalan ve tedaviye sınırlı erişimi olan toplumlarda HIV prevalansı genellikle yüksek. RADIAN yerel organizasyonlarla iş birliği yaparak sahada elde edilen içgörüleri kullanacak ve ilerlemeye katkı sağlayacak iyi uygulama örneklerini paylaşacak. İlk RADIAN ‘Örnek Kenti’ Kazakistan’ın Almatı kenti olacak. Almatı’da oldukça yüksek bir HIV yükü bulunuyor. HIV ile yaşayan yaklaşık 7,400 kişi var ve şehirdeki HIV prevalansı ulusal ortalamanın yaklaşık iki katı. RADIAN Almatı’da damgalanmaya karşı çalışarak, sağlık hizmetleri altyapısını ve tedavi yöntemlerini iyileştirerek ve yenilikçiliğe erişimi arttırarak mücadeleye destek verecek. Diğer ‘Örnek Kentler’ 2020’de açıklanacak. RADIAN seçilen ‘Örnek Kentlerin’ ötesinde EECA bölgesinin geri kalanına da destek sağlamak ve EECA’nın başka kısımlarında da etkili programları desteklemek üzere ‘Karşılanmamış İhtiyaç’ fonunu uygulamaya koyacak. Fon sayesinde RADIAN’ın yeni HIV enfeksiyonlarıyla ve AIDS kaynaklı hastalıkların yol açtığı ölümlerle mücadele vizyonunu paylaşan yerel ve bölgesel kuruluşlara bağış desteği verilebilecek. Teklif Çağrısı Ekim 2019 ortalarında yapılacak. RADIAN her iki yolla HIV görülme sıklığı, bakıma ulaşma, tedavi kapsamı ve korunmada ölçülebilir değişimler sağlamayı; EECA bölgesinde yeni HIV enfeksiyonlarına ve AIDS kaynaklı ölümlere karşı kayda değer bir fark oluşturmayı amaçlıyor. Önümüzdeki beş yıl boyunca RADIAN’ın yerel çalışmalarından elde edilen en iyi uygulamalar ve bilgiler EECA bölgesinde HIV’in gidişatını değiştirmeye yardımcı bir plan olarak kullanılacak. Pharma
13
Takeda to Touch The More Patient’s Life With Its Innovative Medicines In Turkey Takeda, Türkiye’de İnovatif İlaçlarıyla Daha Fazla Hastanın Hayatına Dokunacak
Came to Turkey in the past week, President of Growth & Emerging Markets Business Unit (GEM BU), and a member of Takeda’s Executive Team, Ricardo Marek, said that they will touch the lives of more patients in two years with the new products they will offer to the market, are expected to be among the top 10 players in the pharmaceutical sector of Turkey. Takeda Pharmaceuticals Emerging and Growth & Emerging Markets Business Unit (GEM), which covers 49 countries, held its meeting this year in Istanbul last week. GEM President Ricardo Marek and Andrey Potapov, Regional President of ICMEA regions covering Turkey, the Middle East and Africa with CIS (Russia, Ukraine and consisting of Belarus) attended the meeting. After the meeting, making a statement to the press with Takeda Turkey General Manager Şeyda Atadan Memiş, Ricardo Marek said that Turkey is 8th country among 49 countries he is responsible for. According to many countries in terms of access to the national health system coverage and drugs in Turkey is much better handle indicating that Ricardo Marek, as the world has extended to Turkey in the life expectancy and the population is aging, he said, therefore increasing the need for medication. Ricardo Marek, said, “We anticipate that Turkey will be 15th top pharmaceutical markets in next 5 years in world ranking. In this context, as Takeda, we are in Turkey we aim to grow here. The importance of the extension of life expectancy and
14 Pharma
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’ye gelen Takeda İlaç Gelişen ve Büyüyen Pazarlar Başkanı Ricardo Marek, pazara sunacakları yeni ürünlerle iki yıl içinde daha fazla hastanın hayatına dokunacaklarını ve Türkiye ilaç sektöründe en büyük 10 oyuncudan biri olmayı öngördüklerini söyledi. 49 ülkeyi kapsayan Takeda İlaç Gelişen ve Büyüyen Pazarlar İş Birimi (GEM) bu yılki toplantısını geçtiğimiz hafta İstanbul’da yaptı. Toplantıya GEM Başkanı Ricardo Marek ile bu bölge içinde yer alan BDT (Rusya, Ukranya ve Beyaz Rusya’dan oluşan “Bağımsız Devletler Topluluğu”) ve Türkiye’nin de içinde olduğu Orta Doğu ve Afrika’yı kapsayan ICMEA Bölgesi Başkanı Andrey Potapov da katıldı. Toplantı sonrası Takeda Türkiye Genel Müdürü Şeyda Atadan Memiş ile birlikte basın açıklaması yapan Ricardo Marek, sorumlu olduğu 49 ülkenin içinde Türkiye’nin 8. sırada olduğunu söyledi. Türkiye’de ulusal sağlık sisteminin kapsam ve ilaca erişim açısından birçok ülkeye göre çok daha iyi işlediğini belirten Ricardo Marek, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaşam sürelerinin uzadığı ve nüfusun yaşlandığını bu nedenle ilaç tedavilerine duyulan ihtiyacın arttığını söyledi. Ricardo Marek, “Türkiye’nin gelecek 5 sene içinde dünya sıralamasında 15. ilaç pazarı olacağını öngörüyoruz. Bu bağlamda Takeda olarak biz de Türkiye’de büyümeyi hedefliyoruz. Yaşam süresinin uzaması ve satın alma gücünün yükselmesiyle
purchasing power with the rise of Turkey in the global pharmaceutical sector will increase further. We also d the upcoming period, we will offer new products to market within two years with the pharmaceutical industry in Turkey we anticipate that we will be one of the top 10 players.” Indicating that Global executives have a positive impression on Turkey, Takeda Turkey General Manager Şeyda Atadan Memiş said that they were very happy to host the annual meeting GEM Region. Declaring that they purchased Shire company in order to becoming a leader in key treatment in the areas of, oncology, hematology, gastroenterology, immunology and rare diseases in 2018 globally that Takeda becomes one of the 10 largest pharmaceutical company in the world with this purchase, Memiş said, “Health care system in Turkey quite comprehensive compared to many countries. This is an important advantage for patients. Presenting 9 new drugs for the Turkish medicine, Takeda aims to create a brighter future for patients within 5 years in Turkey. It plans to make approximately $ 50 million investment for the launch of these products to Turkey.”
Türkiye’nin global ilaç sektöründeki önemi daha da artacak. Biz de önümüzdeki dönemde pazara sunacağımız yeni ürünlerle iki yıl içinde Türkiye’nin ilaç sektöründe en büyük 10 oyuncusundan biri olacağımızı öngörüyoruz” dedi. Global yöneticilerin Türkiye ile ilgili olumlu izlenimlere sahip olduğunu belirten Takeda Türkiye Genel Müdürü Şeyda Atadan Memiş, yıllık GEM Bölge Toplantısına ev sahipliği yapmış olmaktan da büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi. Globalde onkoloji, hematoloji, gastroenteroloji, immünoloji ve nadir hastalıklar alanlarındaki kilit tedavilerde lider olma hedefiyle 2018’de Shire şirketini satın aldıklarını ve bu satın alımla Takeda’nın dünyadaki en büyük 10 ilaç şirketinden biri olduğunu belirten Şeyda Atadan Memiş, “Türkiye’deki sağlık sistemi birçok ülkeye kıyasla oldukça kapsamlı. Bu durum hastalar için önemli bir avantaj oluşturuyor. 5 yıl içinde Takeda, Türkiye’de 9 yeni ilacı Türk tıbbının hizmetine sunarak hastalar için daha parlak bir gelecek yaratmayı hedefliyor. Türkiye’ye bu ürünleri getirirken de lansmanı için yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırım yapmayı planlamaktadır.” dedi. Pharma
15
GEFCO And ArtiShock Launch Augmented Reality Application To Boost Supply Chain Productivity İlaç Lojistiğinde Artırılmış Gerçeklik Dönemi
GEFCO, a world leader in complex supply-chain solutions, has partnered with ArtiShock to develop an innovative new augmented reality (AR) application. Referred to as “GEFCO Enterprise AR”, the new solution will be used by GEFCO’s Freight Forwarding division to increase quality control and boost productivity in the cold chain packing process where accuracy and efficiency is of the upmost importance. GEFCO Enterprise AR is utilized through the Microsoft HoloLens headset and enables GEFCO warehouse employees to interact with spatial digital information, such as user manuals and work protocols. The application is custom-designed to enhance quality control and save vital time in the packaging process, particularly for critical medicines. The application was developed in less than a year with long-term partner ArtiShock, a full-service Augmented Reality company based in the Netherlands and led on GEFCO’s side by Omar van Geest, Logistics Development Director. The idea originated in GEFCO’s Innovation Factory, the logistics provider’s internal incubator that identifies and facilitates innovative ideas that can be turned into solutions to support business growth. GEFCO Enterprise AR has already seen a successful pilot at GEFCO’s Schiphol warehouse, with some scenarios resulting in a productivity increase of 50% and delivering a number of indirect benefits including a reduction in training time for employees.
16 Pharma
Tedarik zinciri çözümlerinde bir dünya lideri olan GEFCO, yeni bir artırılmış gerçeklik uygulaması geliştirmek için ArtiShock ile anlaştı. Bu uygulama özellikle kritik ilaçların paketlenme sürecinde kalite kontrolünü artırmak ve soğuk zincir paketleme sürecindeki verimliliği desteklemek için tasarlandı. ‘’GEFCO Enterprise AR (GEFCO Girişim Artırılmış Gerçeklik’’ olarak adlandırılan bu yeni çözüm, verimlilik ve kesinliğin önemli olduğu GEFCO’nun Freight Forwarding bölümünde kalite kontrolü artırmak ve soğuk zincir paketleme sürecindeki verimliliği desteklemek için kullanılacak. GEFCO Enterprise AR Microsoft HoloLens kulaklık takımıyla birlikte kullanılıyor ve GEFCO depo çalışanlarının kullanıcı kılavuzları ve çalışma protokolleri gibi mekânsal dijital bilgilerle etkileşime geçmesini sağlıyor. Bu uygulama, özellikle kritik ilaçların paketlenme sürecindeki kalite kontrolü artırmak ve zaman tasarrufu sağlamak için özel olarak tasarlandı. Uygulama 1 yıldan kısa sürede, GEFCO’nun uzun süreli ortağı olan Hollanda merkezli artırılmış gerçeklik şirketi ArtiShock ile birlikte geliştirildi. Proje GEFCO tarafında Lojistik Gelişim Direktörü Omar van Geest tarafından yürütüldü. Uygulama fikri ise GEFCO’nun büyümesini desteklemek için kendi bünyesinde kurduğu yenilikçi fikirler üreten İnovasyon Fabrikası’nda geliştirildi. GEFCO Enterprise AR projesi, GEFCO’nun Schiphol deposunda başarılı bir pilot dönemi geçirdi. Bu pilot döneminde yüzde 50 verimlilik artışı ve çalışanların eğitim sürelerinin azalması gibi birçok katma değer sağlandı.
Following the pilot ‘Proof of Concept’ phase, GEFCO intends to roll the solution out to its global network and business lines to further explore additional uses for the technology to support efficiency and quality for its customers across all industries and particularly for automotive clients. Karin van den Brekel, Global Lead Life Sciences & Healthcare, GEFCO, said: “The packaging process is absolutely vital for GEFCO‘s Freight Forwarding division, especially for the critical medicines that we distribute all over the world on behalf of our customers by air. This requires special packaging with instructions that must be followed stringently to ensure product integrity is maintained. “GEFCO Enterprise AR will be instrumental to increase productivity for this process, minimise errors and enhance our training processes. We look forward to exploring future use cases for the product and continuing our strong relationship with Artishock.” Cristian Vorstius Kruijff, CEO, ArtiShock: “Augmented Reality revolutionizes how we relate to our environment and the way we shape our professional lives. The importance of spatial computing can be compared to the rise of the smartphone, it will gradually enter everyone’s lives and become a commodity within 5 to 10 years. Until then, organizations have the choice to unlock its potential and stay ahead of the game. “This project with our partner GEFCO demonstrates how realistic it is to expect and actually accomplish a positive ROI when investing in Augmented Reality. The financial benefits can be direct and easy to compute like an increase of productivity and improving quality. Indirectly there are benefits such as increasing employee satisfaction and the ability to quickly train skills with new recruits.”
“Kavram Kanıtı” aşamasını takiben GEFCO, otomotiv müşterileri başta olmak üzere çeşitli endüstrilerde faaliyet gösteren müşterileri için kaliteyi artırmak amacıyla çözümü küresel ağına ve iş kollarına yaymayı amaçlıyor. GEFCO Global Lider Yaşam Bilimleri ve Sağlık Merkezi’nden Karin van den Brekel, “Paketleme işlemi, özellikle dünyanın dört bir yanına hava yoluyla dağıttığımız kritik ilaçlar başta olmak üzere, GEFCO’nun Nakliye Hizmetleri departmanı için kesinlikle çok önemli. Bu tip ürünler taşınırken, ürün bütünlüğünün korunması için özel paketleme yapmak gerekiyor. Bu paketleme için de özel talimatlar yer alıyor. GEFCO Enterprise AR, taşıma süreçlerinde verimliliği artırmak, hataları en aza indirgemek ve taşıma yöntemiyle ilgili eğitimimizi geliştirmede etkili olacak. Ürünün kullanımına bağlı olarak gelecekte elde edeceğimiz öğrenimleri keşfetmeyi ve Artishock ile güçlü ilişkilerimizi sürdürmeyi hedefliyoruz” diyor. ArtiShock CEO’su Cristian Vorstius Kruijff, “Artırılmış gerçeklik hem çevremizi hem de profesyonel yaşamımızı şekillendirme konusunda devrim oluşturacak nitelikte. Artırılmış gerçekliğe bağlı uzamsal hesaplamanın hayatımızdaki önemi ve gelişimi akıllı telefonun yükselişi ile karşılaştırılabilir. Yavaşça popülaritesi yükselen artırılmış gerçeklik de herkesin hayatına girecek ve 5-10 yıl içinde bir emtia olacak. O zamana kadar, potansiyelini ortaya çıkarabilen kuruluşlar, oyunda öne geçecek. Ortağımız GEFCO ile yürüttüğümüz bu proje, artırılmış gerçekliğe yatırım yapmanın ne kadar gerçekçi olacağını ve aslında olumlu bir yatırım geliri elde etmeyi sağlayacağını gösteriyor. Verimliliğin ve kalitenin artırılması gibi konularda finansal faydalar doğrudan ve kolayca hesaplanabiliyor. Çalışan memnuniyetini artırmak ve yeni işe alım becerilerini hızlandırmak gibi dolaylı birtakım avantajlar sağlıyor” dedi. Pharma
17
Big Business Through Cultural Cooperation Between Turkey and The US: “Move Turkey To Forward In Health” Türkiye ve ABD Arasında Kültürel İş Birliğiyle İş Yaratmak: “Sağlıkta Türkiye’yi İleri Taşımak”
The American Business Forum in Turkey (AmCham Turkey/ABFT), which representing over 100 companies which contribute to Turkey’s economy with investments of over $ 50 billion, held the second meeting of the “Business Creation with Cultural Cooperation” project to improve the economic cooperation between Turkey and the US in Ankara. Focusing on the health sector, the meeting brought together nearly 200 senior officials from the Turkish-American business and public sectors. Dr. Hakkı Gürsöz, president of the Turkish Medicines and Medical Devices Agency (TiTCK), US Ambassador David M. Satterfield and key industry leaders who work in the health sector, presented their views on the steps to move Turkey forward in the health sector. Focusing on the health sector of the project, the second session of “Business Creation with Cultural Cooperation” project to improve the economic cooperation between Turkey and the US was held in Ankara. Addressing many areas across Turkey and the US, two countries who are supporting their arising success of the cooperation, “Making Work with Cultural Cooperation” project in the second meeting of the Turkish-American business world and about 200 senior official brought together the public sector.
18 Pharma
Türkiye ekonomisine 50 milyar doların üzerinde yatırım ile katkı sağlayan 100’ü aşkın Amerikan şirketini temsil eden Amerikan Şirketler Derneği (AmCham Turkey/ ABFT), Türkiye ve ABD arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmeye yönelik “Kültürel İş Birliğiyle İş Yaratma” projesinin ikinci toplantısı Ankara’da gerçekleştirdi. Sağlık sektörü üzerine odaklanan toplantı, TürkAmerikan iş dünyası ve kamu sektöründen yaklaşık 200 üst düzey yetkiliyi bir araya getirdi. Toplantıya katılan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Dr. Hakkı GÜRSÖZ, ABD Büyükelçisi David M. SATTERFIELD ve sağlık sektöründe önemli çalışmalarda bulunan sektör liderleri, sağlık sektöründe Türkiye’yi ileri taşıyabilecek adımlar konusunda görüşlerini sundu. ANKARA – Amerikan Şirketler Derneği (AmCham Turkey/ ABFT), Türkiye ve ABD arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmeye yönelik “Kültürel İş Birliğiyle İş Yaratma” projesinin sağlık sektörü üzerine odaklanan ikinci oturumunu Ankara’da gerçekleştirdi. Türkiye ve ABD arasında pek çok alandaki ortak yönleri ele alarak iki ülke insanlarının iş birliğinden doğan
Meeting in Turkey’s health sector to increase its participation in global value chains in Turkey and focused on possible cooperation opportunities between Turkey and the US, many issues such as R & D and clinical research, digital transformation, talent development and a new generation of companies, the inclusion of the decision-making process of patients and treatment methods covered in the meeting. Important Names in Health Industry Came Together The meeting has important activities in the health sector, - Mustafa GEREK, Vice Rector, Sağlık Bilimleri University - Eduardo CETLIN, President of the Amgen Foundation - Rana SANYAL, Co-founder and chief science officer of RS Research - Derya UNUTMAZ, Professor at the Jackson Laboratory - Bilal EL SABBAGH, IBM MEA Healthcare Industry Leader and the positive reflections of the two countries’ cooperation.
başarıların artarak devam etmesini destekleyen “Kültürel İş Birliğiyle İş Yaratmak” projesinin ikinci toplantısı, Türk-Amerikan iş dünyası ve kamu sektöründen yaklaşık 200 üst düzey yetkiliyi bir araya getirdi. Toplantı, Türkiye’nin sağlık alanında küresel değer zincirlerine katılımını artırmak için Türkiye ve ABD arasındaki olası iş birliği fırsatlarına odaklanırken, AR-GE ve klinik araştırmalar, dijital dönüşüm, yetenek geliştirme ve yeni nesil şirketler, hastaların karar alma süreçlerine dahil edilmesi ve tedavi yöntemleri gibi birçok konuyu ele aldı. Sağlık Sektörüne Yön Veren İsimler Bir Araya Geldi Toplantı, sağlık sektöründe önemli çalışmaları bulunan, - Mustafa GEREK, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı - Eduardo CETLIN, Amgen Vakfı Başkanı - Rana SANYAL, RS Research Kurucu Ortağı - Derya UNUTMAZ, Jackson Laboratuvarı Profesörü - Bilal EL SABBAGH, IBM Avrupa & Afrika Sağlık Endüstrisi Lideri’nin başarıları ve iki ülke iş birliğinin olumlu yansımaları konusundaki görüşlerine yer verdi.
Steps of Collaboration Between Public, Universities and Private Sector Speaking at the meeting Dr. Hakkı Gürsöz, President of the Turkish Medicines and Medical Devices Agency (TiTCK), said, “We get started on cooperation between public, universities and the private sector to strengthen the health of ecosystems in Turkey with the dialogue today provided.”
Kamu, Üniversiteler ve Özel Sektörün İşbirliği içerisinde Çalışmasının Adımları Atıldı Toplantıda konuşma yapan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz: “Türkiye’deki sağlık ekosistemini güçlendirmek için bugün sağlanan diyalogla kamunun, üniversitelerin ve özel sektörün iş birliği içerisinde çalışmasının adımları atılmıştır.” dedi.
We are proud of many years of cooperation in the field of health US Ambassador David M. Satterfield, stressed that the U.S. and Turkey cooperate in many areas, he added, “We are trying to move forward our cooperation in the trade field. In this sense, one of the areas where our cooperation in trade and investment focuses is the health sector.” Stating that they are proud of the longterm cooperation in the field of health, SATTERFIELD stated that there are many Turkish doctors who have completed a part of their training in the USA, and that Turkish start-up companies operating in the field of health are in continuous cooperation with the start-ups in America.
Sağlık Alanında Uzun Yıllara Dayanan İşbirliğinden Gurur Duyuyoruz Toplantıya katılan ABD Büyükelçisi David M. Satterfield, A.B.D. ve Türkiye’nin birçok alanda işbirliği yaptığını vurguladı: “Ticaret alanında işbirliğimizi daha ileriye taşımak için çalışıyoruz. Bu anlamda, ticaret ve yatırım alanındaki işbirliğimizin odaklandığı alanlardan biri de sağlık sektörü.”dedi. Sağlık alanında uzun yıllara dayanan işbirliğinden gurur duyduklarını ifade eden SATTERFIELD, A.B.D.’de eğitimlerinin bir bölümünü tamamlamış birçok Türk doktoru bulunduğunu, bunun yanında sağlık alanında faaliyet gösteren Türk start-up şirketlerinin, Amerika’daki start-up’larla sürekli işbirliği içerisinde olduklarını belirtti.
With 100 Billion Dollars Trade Volume, Target is “Move Turkey Forward in Health” Making the opening speech of the meeting, AmCham Turkey / ABFT Board Member Ayhan Öztürk, said, “As public representatives, we have come together today to reach $ 100 billion health care Turkey-US trade volume under the target as private sector stakeholders on behalf of concrete steps in cooperation with the two countries. We identify issues to move forward we need to focus on the health of Turkey.”
100 Milyar Dolar Ticaret Hacmi Hedefi Kapsamında “Sağlıkta Türkiye’yi İleri Taşımak” Toplantının açılış konuşmasını yapan AmCham Turkey/ ABFT Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Öztürk: “TürkiyeAmerika ticaret hacminin 100 milyar dolara ulaşması hedefi kapsamında, sağlık özel sektör paydaşları olarak iki ülke kamu temsilcileri ile iş birliği içinde somut adımlar atılması adına bugün bir araya geldik. Türkiye’yi sağlıkta ileri taşımak üzere odaklanacağımız konuları belirledik.” dedi. Pharma
19
We Benefit From Best Practices That Can Be Mutually Transferred Between Two Countries Holding the moderation of the meeting, AmCham Turkey / ABFT Board Member Renan Özyerli said that with this meeting taking advantage of the best practices that can be mutually transferred between the two countries on the occasion of health in Turkey and our countries’ cooperation will be established between the United States and Turkey, they discussed how the international level can be further carry forward. She said, “We believe that issues such as R & D, clinical research, digital transformation, education, patient awareness will play an important role in the formation of the necessary eco-system in order for our country to increase its competitiveness at international level and to lead the countries in the region. ” We Reached More Than Four Million Students Worldwide Speaking at the meeting, Eduardo Cetlin, President of the Amgen Foundation, said, “As Amgen, we have reached millions of patients worldwide and we continue to develop promising medicines. Looking beyond the Amgen and even the biotechnology industry, we need a trained workforce to ensure that scientific innovations continue. His life as the Amgen Foundation We aim to inspire and prepare the innovators of the next generation to make them better. To date, we have contributed more than $ 150 million to support science education and have reached more than four million students worldwide.”
20 Pharma
İki Ülke Arasında Karşılıklı Transfer Edilebilecek En İyi Uygulamalardan Faydalanıyoruz Toplantının moderasyonunu yürüten AmCham Turkey/ ABFT Yönetim Kurulu Üyesi Renan Özyerli ise, bu toplantı vesilesi ile iki ülke arasında karşılıklı transfer edilebilecek en iyi uygulamalardan faydalanarak, sağlık alanında Türkiye ve Amerika arasında kurulacak iş birliklerinin ülkemizi, uluslararası düzeyde nasıl daha da ileriye taşıyabileceğini görüştüklerini belirtti: “Ülkemizin uluslararası düzeyde rekabet gücünü artırması ve bölge coğrafyasındaki ülkelere öncülük etmesi için, Ar-Ge, klinik araştırmalar, dijital dönüşüm, eğitim, hastaların bilinçlendirilmesi gibi konuların, gerekli eko-sistemin oluşmasında önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz.” Dünya Genelinde Dört Milyondan Fazla Öğrenciye Ulaştık Toplantıda konuşma yapan Amgen Vakfı Başkanı Eduardo Cetlin: “Amgen olarak dünya çapında milyonlarca hastaya ulaştık ve gelecek vaat eden ilaçlar geliştirmeye devam ediyoruz. Amgen ve hatta biyoteknoloji endüstrisinin ötesine baktığımızda, bilimsel yeniliklerin devam etmesini sağlamak için eğitimli bir işgücüne ihtiyacımız olduğunu görmekteyiz. Amgen Vakfı olarak, yaşamı iyi hale getirecek gelecek neslin yenilikçilerine ilham vermeyi ve onları hazırlamayı hedeflemekteyiz. Bugüne kadar, fen eğitimini desteklemek için 150 milyon dolardan fazla katkıda bulunduk ve dünya genelinde dört milyondan fazla öğrenciye ulaştık.” dedi.
Probiotics Support Weight Control Probiyotikler Kilo Kontrolüne Destek Oluyor
Healthy living and weight control has become an inevitable part of our lives now. Some clinical research carried out in the recent past, prove that some probiotics are effective in the regulation of the digestive system and weight control. The result of more than 10 years’ worth of clinical research, Provim Shape from Wellcare effects the hunger hormone and supports weight control. We all know that weight control is a part of healthy living. In these days when, probiotics make it into our daily lives more and more, the research conducted shows that some of the probiotics in a healthy microbiota are effective in weight control. Thanks to the Bifidobacterium Animalis Lactis B420 in it, Provim Shape from Wellcare is effective in controlling and regulating body weight and shape. With a sole capsule consumed daily, Provim Shape helps the formation of a healthy microbiota and regulation of the digestive system. Besides that, it helps control the body fat mass and the reduction of the built up waist line fat, controls abdominal fat, increases production of SCFA (short chain fatty acids), and reduces energy intake.
Sağlıklı yaşam ve kilo kontrolü artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Son yıllarda yapılan klinik çalışmalar bazı probiyotik suşlarının sindirim sisteminin düzenlenmesi ve kilo kontrolü üzerinde etkili olduğunu gösteriyor. 10 yıldan fazla süren klinik araştırmanın ürünü Wellcare’den Provim Shape iştah hormonu üzerine etki ederek kilo kontrolüne destek oluyor. Kilo kontrolünün sağlıklı yaşamın bir parçası olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Probiyotiklerin daha çok hayatımıza girdiği bu günlerde yapılan çalışmalar da sağlıklı mikrobiyotadaki bazı probiyotiklerin kilo kontrolünde etkili olduğunu gösteriyor. Wellcare’den Provim Shape, içeriğindeki Bifidobacterium Animalis Lactis B420 sayesinde vücut ağırlığını ve şeklini kontrol etmeye ve düzenlemeye etki ediyor. Günlük olarak alınan tek kapsül ile Provim Shape, sağlıklı mikrobiyatanın oluşmasına ve sindirim sisteminin düzenlemesine yardımcı oluyor. Bunun yanı sıra vücut yağ kitlesi kontrolünü ve bel çevresindeki yağlanmanın azalmasını sağlıyor, abdominal yağlanmayı kontrol ediyor, KZYA (kısa zincirli yağ asitlerinin) üretimini artırıyor, enerji alımını azaltıyor.
Pharma
21
Disease Of The Modern Age: Various Modern Çağın Hastalığı: Varis Toplardamarların genişlemesi olarak tarif edilebilen varis, günümüzde yaygın görülen hastalıklar arasında yer alıyor. Yaş gruplarına göre Türkiye’de varisin etkilediği kişi sayısı yaklaşık 10 milyon; bu da her 8 kişiden birinde varis problemi görüldüğüne işaret ediyor. “Kadınlarda erkeklerden 4 kat daha fazla görülen varis 20-70 yaş arası kadınların yüzde 55’inin şikâyeti” diyen Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, varis oluşumundaki risk faktörleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Varicose veins, which can be described as enlargement of veins, are among the most common diseases today. According to age groups, the number of people affected by varicose veins in Turkey about 10 million; This indicates that one in every 8 people has varicose veins. Specialist. Dr. Ayça Özgen, Acıbadem Kadıköy Hospital Cardiovascular Surgery, said, “Varicose veins are four times more common in women than men, and complaints of 55 percent of women aged 20-70, and she gave information about the risk factors and treatment methods of varicose veins. Risk factors vary The risk factors that cause varicose veins are increasing due to changing lifestyles. Genetic predisposition, age, gender, obesity, as well as irreversible risk factors, as well as professions that cause long standing, constantly wear tight clothing or high-heeled shoes, pregnancy and birth control pill causes factors such as the formation of varicose veins. Cosmetic alone is not a problem Although varicose veins are generally perceived as a visual disturbing cosmetic problem, they can actually cause complaints such as pain in the legs, cramps, fatigue and weight, burning, swelling of the ankles, numbness in the fingers or itching in the areas where they are seen. Saying that “Most people prefer to live with their heirs unless they visually disturb them too much,” warned Cardiovascular Surgery Specialist. Ayça Özgen shares the following information about varicose veins by degree:
22 Pharma
Risk faktörleri çeşitleniyor Değişen yaşam biçimleri nedeniyle varis sorunun ortaya çıkmasına neden olan risk faktörleri de artıyor. Genetik yatkınlık, yaş, cinsiyet, obezite gibi değiştirilemeyen risk faktörlerinin yanı sıra uzun süre ayakta kalmaya neden olan meslekler, sürekli sıkı kıyafetler giymek ya da yüksek topuklu ayakkabı kullanmak, hamilelik ve doğum kontrol hapı kullanımı gibi etkenler de varis oluşumuna neden oluyor. Yalnız kozmetik bir sorun değil Varis halk arasında genellikle ‘görsel rahatsızlık veren kozmetik bir sorun’ gibi algılansa da aslında bacaklarda ağrı, kramp, yorgunluk ve ağırlık hissi, yanma, ayak bileklerinde şişlik, parmaklarda uyuşma ya da görüldüğü bölgelerde kaşıntı gibi yakınmalara yol açabiliyor. “Çoğu insan görsel olarak kendisini fazla rahatsız etmediği müddetçe varisleriyle yaşamayı tercih ediyor” uyarısı yapan Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, derecesine göre varis tipleri hakkında şu bilgileri paylaşıyor: Birinci derece varisler: Damar çapının 1 ila 3 mm olduğu bu tip varislere genellikle kılcal damarlarda
First-degree varicose veins: This type of varicose veins with a diameter of 1 to 3 mm are usually found in capillaries and are not very clear outside the skin. The main complaint is usually the image problem. Second degree varices: The vessel diameter increases to 4-5 mm. These varices, which can easily be noticed on the skin, can cause severe pain. Third-degree varices: Swelling and pain in the leg are the main complaints of these varices with a vessel diameter greater than 5 mm. Fourth degree varicose veins: Nowadays, these varicose veins are well progressed. In addition to leg swelling and pain, skin color changes around the ankle are seen. If skin lesions progress, wounds can be opened around the ankle.
rastlanıyor ve cilt dışında fazla belli olmuyor. Ana şikayet genellikle görüntü problemi. İkinci derece varisler: Damar çapı 4-5 mm’ye çıkıyor. Cilt üzerinden kolaylıkla fark edilebilen bu varisler şiddetli ağrıya neden olabiliyor. Üçüncü derece varisler: Damar çapı 5 mm’nin üzerinde olan bu tip varislerin ana şikayet nedeni bacakta şişme ve ağrı. Dördüncü derece varisler: Artık iyice ilerlemiş bu tür varis vakalarında bacakta şişme ve ağrı şikayetine ek olarak ayak bileği çevresinde ciltte renk değişiklikleri görülüyor. Cilt lezyonlarının ilerlemesi durumunda ayak bileği çevresinde yaralar açılabiliyor. Tedavi yöntemi varisin derecesine göre değişiyor Varis teşhisi için günümüzde en sık kullanılan yöntem ultrason. Bu yöntem ile gözle görülemeyen derin toplardamarlar incelenebiliyor, ayrıca varsa kapak yetersizliği değerlendirilebiliyor. Tedavide ise varisin bulunduğu evreye göre farklı yöntemler tercih edilebiliyor. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, tedavi yöntemlerini şöyle sıralıyor: Açık cerrahi girişim: Genel anestezi altında ufak kesilerle yetmezliğe neden olan damarın çıkarılması işlemi Radyofrekans tedavisi: Radyofrekans ablasyon katateri ile yetmezliğe neden olan damarın kapatılması Skleroterapi: Kılcal damarların içine ince bir iğne ile girilip bir ilaç verilerek damarın kapatılması işlemi olan skleroterapi “köpük tedavisi” olarak da biliniyor Varis çorabı ve varis ilaçları: Her iki yöntem de varisi değil varise bağlı gelişen bacak ağrısı, bacakta yorgunluk hissi, gece krampları ya da şişme şikayetlerini azaltıyor.
Treatment method varies according to the degree of varicose veins Ultrasound is the most commonly used method for the diagnosis of varicose veins. With this method, the deep venous veins can be examined, and if there is, the valve insufficiency can be evaluated. In the treatment, different methods can be preferred according to the stage of varicose veins. Cardiovascular Surgery Specialist Ayça Özgen lists the treatment methods as follows: Open surgical intervention: Removal of the vessel causing insufficiency with small incisions under general anesthesia Radiofrequency treatment: closure of the vessel causing failure with radiofrequency ablation catheter Sclerotherapy: Sclerotherapy, which is the procedure of closing the vein by entering a capillary with a fine needle and giving a drug, is also known as “foam treatment Sk. Varicose stockings and varicose veins: Both methods reduce varicose vein pain, leg fatigue, night cramps or swelling. Pharma
23
Stay Energetic And Healthy, Don’t Miss Life With NBL Immuno Formula NBL Immuno Formula İle Enerjik Ve Sağlıklı Kal Hayatı Kaçırma!
With the last month of autumn, sunny days have decreased, and the need for energy has increased with the intensification of work in the office. The intensity and hustle and bustle of business life causes a huge loss of energy during the day without realizing it. Result; When we steal from our loved ones because of the feeling of fatigue, the unfinished works that may be perfect, while at the same time, changes in temperature and cold weather during the transition of the seaweed weaken the body’s defense mechanism, and can cause respiratory infections such as colds, colds and the flu. These diseases, which also affect body energy, can cause us to be out of play both at home and at work. However, we can be protected from these diseases both by protecting our immune system and by keeping our energy high. NBL Immuno Formula, with its multivitamin & mineralsrich content and double-acting formula, contributes to both normal energy production metabolism and normal functioning of the immune system. NBL Immuno Formula contains 12 Vitamins, 7 Minerals including notably Beta Glucan, Coenzyme Q10, Selenium and Ginseng. The NBL Immuno Formula, which can be used at any time of the day, is only available in pharmacies.
24 Pharma
Sonbaharın son ayıyla birlikte güneşli günler azalırken, ofiste işlerin yoğunlaşması ile enerji ihtiyacımız daha çok arttı. İş hayatının getirdiği, yoğunluk ve koşuşturmalar, gün içerisinde farkında olmadan büyük bir enerji kaybına neden oluyor. Sonuç; yorgunluk hissi nedeniyle sevdiklerimizden çaldığımız zamanlar, mükemmel olabilecekken yarım kalan işler... Bir yandan da mevsim geçişinde yaşanan ısı değişiklikleri ve soğuk havalar vücudun savunma mekanizmasını zayıflatarak nezle, soğuk algınlığı, grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarına davetiye çıkarabiliyor. Vücut enerjisini de etkileyen bu hastalıklar hem evde hem işte oyun dışı kalmamıza neden olabiliyor. Oysa, hem bağışıklık sistemimizi koruyarak hem de enerjimizi yüksek tutarak bu tarz hastalıklardan korunabiliriz. NBL Immuno Formula, multivitamin & mineraller yönünden zengin içeriği ve çift etkili formulü sayesinde hem normal enerji oluşum metabolizmasına hem de bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunur. NBL Immuno Formula; Beta Glukan, Koenzim Q10, Selenyum ve Ginseng başta olmak üzere 12 Vitamin, 7 Mineral içermektedir. Günün her saatinde, yemek zamanı kullanılabilen NBL Immuno Formula sadece eczanelerde…
İlacın Geleceğine Yatırım Yapmak Mayıs 2017 tarihinde açılan GEA Katı İlaç Merkezimiz (GEA Pharma Solid Center-GPSC), ilaç endüstrisinin geleceği konusundaki sorumluluğumuzu ve süregelen desteğimizi temsil ediyor. Toplamda 1100 m2 alana sahip olan GPSC, oral katı dozaj (OSD)
GPSC’nin sundukları;
formunun test, geliştirme ve optimizasyonu için en son teknoloji
• parti bazlı veya sürekli üretim ekipmanlarımızda
uygulamalarını ve çeşitli parti bazlı ve sürekli üretim teknolojilerini
müşteri demonstrasyonları ve denemeler,
sunar. Test ve kiralık makine seçenekleri dahil ürün geliştirme
• eğitim programları ve kursları,
ve proses iyileştirmesinden gerçek zamanlı simülasyonlara
• aktif katılımlı laboratuvar deneyimleri,
kadar üretim verimliliğini arttırmak ve pazara sürüm sürecini
• farmasötik ürün geliştirme desteği,
hızlandırmak için tasarlanmış kapsamlı hizmetler sağlar.
• CQA değerlendirmesi, • yeni konseptlerin test edilmesi (ekipman ve gelişmiş kontroller),
Daha detaylı bilgi için sales.turkey@gea.com
• laboratuvar ölçeğinden üretim ölçeğine yükseltme,
adresinden iletişime geçebilirsiniz.
• GEA ekipmanı bilgi ve etkinliğini arttırmak için proses geliştirme / iyileştirme.
Traditional Mediterranean Diet Geleneksel Akdeniz Diyeti
Located in the Mediterranean basin of our country, especially the Aegean and Mediterranean coastline is suitable for Mediterranean-style nutrition. Due to the fact that we can easily reach the productsgrown in this habitat, it is easy to follow theMediterranean diet. The Aegean cuisine contains mostof the ingredients of the Mediterranean diet and offersus healthy and delicious options. ’’ The Mediterranean diet, which has found naturalapplication in the Mediterranean for hundreds of years, is not a formulation diet at the desk. Unfortunately, globalization affects this geography. These days instead of the Mediterranean diet in theNorthern Mediterranean countries; the transition tosugary / carbonated beverages, animal foods containinglarge amounts of saturated fats, desserts, refined bakeryproducts, salty snacks and processed foods withrepeated heating and serving. This type of ‘Western-type diet leads to an increase in obesity and foodrelated chronic diseases (cardiovascular, diabetes, neurological diseases, etc.). The concept of Mediterranean diet includes diningtables with family and friends and regular sportsactivities. The Mediterranean diet is also environmental. Since fresh fruits and vegetables are used, it does not pollutethe environment with packaging materials such as packages, canned food and plastic. According to the US Food and Drug Administration (FDA)
26 Pharma
Akdeniz havzasında yer alan ülkemizde, özellikle Ege ve Akdeniz kıyı şeridi, Akdeniz tarzı beslenme için uygunluk taşımaktadır. Bu habitatta yetişen ürünlere rahat ulaşabilmemiz nedeni ile Akdeniz diyetini takip etmemiz, uygulamamız kolaydır. Ege mutfağı Akdeniz diyetinin bileşenlerinin çoğunu içinde bulundurmakta, bize sağlıklı ve lezzetli seçenekler sunmaktadır.’’ Yüzlerce yıldan beri Akdeniz’de doğal uygulama alanı bulmuş olan Akdeniz diyeti masa başında oluşturulmuş bir ‘’formulasyon diyet’’ değildir. Küreselleşme ne yazık ki bu coğrafyayı da etkilemektedir. Bu gün Kuzey Akdeniz ülkelerinde Akdeniz diyeti yerine; şekerli/gazlı içeceklere, fazla miktarda doymuş yağ içeren hayvansal gıdalara, tatlılara, rafine unlu mamullere, tuzlu atıştırmalıklar ve işlenmiş gıdalar ile tekrar tekrar ısıtılıp servis edilen yiyeceklere geçiş görülmektedir. Bu tip ‘Batı tipi beslenme’’ şekline geçiş, beraberinde obezite ve gıdalara bağlı kronik hastalıklarda artışa (kalp-damar, diyabet, nörolojik hastalıklar vb) neden olmaktadır. Akdeniz diyeti konsepti ailece ve arkadaşlarla oturulan yemek masaları, düzenli spor aktivitelerini de kapsayan; sosyalleşmede rol oynayan bir diyettir. Akdeniz diyeti aynı zamanda çevrecidir. Taze meyve sebze kullanıldığı için, paket, kutu konserve, plastik gibi ambalaj malzemeleri ile çevreyi kirletmez. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA raporuna göre, dünyadaki 10 ölüm nedeninin 6’sında gıda, beslenme ve yaşam tarzı önemli rol oynamaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar,
report, food, nutrition and lifestyle play an important role in 6 out of 10 deaths in the world. Scientific studies have shown that the MediterraneanDiet increases the state of being healthy and reduces therisk factors that cause cardiovascular disease such as excess weight, high blood pressure, diabetes and manytypes of cancer and deaths related to these diseases.
Akdeniz Diyeti’nin kişide sağlıklı olma halini artırdığını, özellikle fazla kilo, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı gibi kalp-damar hastalığına neden olan risk faktörlerini ile birçok kanser türleri ve bu hastalıklara bağlı ölümleri azalttığını göstermektedir.
What’s on the Traditional Mediterranean Diet? Every day: Fruits, vegetables, whole grains, pulses, nuts, olives and olive oil. • 2 to 4 times a week: Milk and dairy products (infants andchildren, pregnant women, elderly people should consumemilk and dairy products every day.) • Fish and seafood (shrimp, oysters etc), white meat, eggs. • 1 small red meat a week. • A little sweet. • Red wine consumption is allowed moderetaly. You can alsobenefit by eating black grapes, instead of wine consumption. Mediterranean diet by making our genes healthy throughepigenetic mechanisms; It prevents us from getting chronicdiseases and cancer. This diet led to the emergence of “Intelligent Diet” or ’Self-Made Tailor Made’ concepts. In the Mediterranean diet, the person forms his diet bychoosing fresh fruits and vegetables according to the season,in accordance with his own taste. Foods should be consumedunprocessed, in their natural state, without losing theirfreshness by appropriate cooking methods.
Geleneksel Akdeniz diyetinde neler var? Her gün: Meyve, sebze, tam tahıl, bakliyat, sert kabuklu kuruyemiş, zeytin ve zeytinyağı. Haftada 2 ila 4 kez: Süt ve süt ürünleri (bebekler ve gelişme çağındaki çocuklar, gebeler, yaşlılar süt ve süt ürünlerini her gün tüketmelidir.) Balık ve deniz ürünleri (karides, istiridye vb), beyaz et, yumurta. Haftada 1 az miktarda kırmızı et. Çok az miktarda tatlı. Ölçülü miktarda kırmızı şarap tüketimine izin verilmektedir. Dileyen bunun yerine siyah üzüm, yiyerek de bu faydayı sağlayabilir. Akdeniz beslenme tarzı epigenetik mekanizmalar yolu ile genlerimizin sağlıklı olmasını sağlayarak; kronik hastalıklara ve kansere yakalanmamızı önlemektedir. Bu beslenme “Akılcı (İntelligent) Diyet” ya da ‘’Kendini Besle Tailor Made’’ beslenme kavramlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Akdeniz diyetinde kişi kendi damak zevki uygun, mevsimine göre taze meyve ve sebze seçerek beslenme şeklini oluşturmaktadır. Besinler işlenmemiş, doğal halleriyle, uygun pişirme yöntemleriyle tazeliğini kaybetmeden tüketilmelidir.
Prof. Dr. Metin Özata, Endocrinologist
Prof.Dr. Metin Özata İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı
Dr. Atilla Bektaş, Gastroenterology Specialist
Dr. Atilla Bektaş İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı
http://www.kongre2019.com/site.php?http://www.
http://www.kongre2019.com/site.php?http://www.
klinikendokrinolojivediyabetkongresi.org
klinikendokrinolojivediyabetkongresi.org
Pharma
27
Professor Dr. Kaptan: Taking Precaution To Never Getting Sick Easy And Cheap Prof. Dr. Kaptan: Hasta Olmadan Önlem Almak Kolay Ve Ucuz 14 Kasım ‘Dünya Diyabet Günü’ kapsamında açıklama yapan Prof. Dr. Gülten Kaptan, “Hasta olmadan önlem almak kolay ve ucuzdur” uyarısında bulundu. Hareketsiz yaşam ve düzensiz beslenmenin diyabete neden olduğuna dikkat çeken Kaptan, “Önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen diyabet hızla yayılıyor. Öyleyse hareketli olalım, beslenmemize dikkat edelim, aşırı yağ ve karbonhidrattan kaçınalım. Kilo ve tansiyonumuzu takip edelim. Bu konuda bilinçlenelim ve bilinçlendirelim” diye konuştu.
Sharing information within the scope of November 14 ‘World Diabetes Day’ Prof. Dr. Gülten Kaptan warned, “It is easy and cheap to take precaution to never getting sick.” Pointing out that sedentary lifestyle, and irregular nutrition cause diabetes, Kaptan said, “Although it is preventable and treatable, diabetes is spreading rapidly. So let’s be active, take care of our diet, avoid excess fat and carbohydrates. Let’s monitor our weight and blood pressure. Let us become aware of this issue and raise awareness.” Insufficiency or absence of insulin hormone production for any reason, or insensitivity of body tissues to insulin, leads to common and dangerous diabetes (diabetes). Stating that for this reason, it was accepted as ‘World Diabetes Day’ in order to increase the global awareness of the adverse effects of diabetes on November 14, its adverse effects on the individual and how to prevent it, Prof. Dr. Gülten Kaptan, Beykoz University Vocational School Director, said, “Although it is preventable and treatable, diabetes is spreading rapidly. These issues are also the subject of World Diabetes Day. In this day, the public awareness campaigns about the increasing diabetes problem in every part of the world are increasing.” Man And Woman Have Different Symptoms Stating that high blood sugar, which is not treated for
30 Pharma
İnsülin hormonu üretiminin herhangi bir sebeple yetersiz olması veya hiç olmaması ya da vücut dokularının insüline karşı duyarsız hale gelmesi yaygın olarak görülen ve tehlikeli olan diyabete (şeker hastalığı) neden oluyor. Bu nedenle 14 Kasım’ın diyabetin yol açtığı istenmeyen yan etkilerini, birey üzerindeki kötü etkilerini ve nasıl önleneceğine dair küresel farkındalığı artırmak adına ‘Dünya Diyabet Günü’ olarak kabul edildiğini belirten Beykoz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Gülten Kaptan, “Önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen diyabet hızla yayılıyor. Bu konular Dünya Diyabet Günü’nün de konusunu oluşturuyor. Bu günde dünyanın her noktasında artan diyabet sorunu hakkında medyada kamuoyunu bilinçlendirme kampanyaları artıyor” dedi. Erkek Ve Kadında Farklı Belirtileri Var Diyabetin kalp hastalıklarından yüksek tansiyona ve diyabetten dolayı tedavi edilmeyen yüksek kan şekerinin
diabetes due to high blood pressure and diabetes from heart diseases, can damage nerves, eyes, kidneys and other organs, Kaptan said, “Increased feeling of hunger, thirst, weight loss, frequent and excessive urination, blurred vision, excessive fatigue and non-healing wounds show general symptoms of diabetes. Male and female may have some different symptoms.” In addition to the general symptoms of diabetes in men, Kaptan said sex drive, erectile dysfunction (ED) and decreased muscle strength, and women may also have symptoms such as urinary tract infections, yeast infections and dry, itchy skin.
sinirlere, gözlere, böbreklere ve diğer organlara zarar verebildiğini belirten Kaptan, “Artan açlık hissi, susuzluk, kilo kaybı, sık ve çok idrara çıkma, bulanık görme, aşırı yorgunluk ve iyileşmeyen yaralar diyabetle ilgili genel belirtileri gösteriyor. Erkek ve kadında bazı farklı belirtileri olabiliyor” dedi. Kaptan, erkeklerde diyabetin genel semptomlarına ek olarak cinsel dürtü, erektil disfonksiyon (ED) ve kas kuvvetinde azalma, kadınlarda ise ayrıca idrar yolu enfeksiyonları, maya enfeksiyonları ve kuru, kaşıntılı cilt gibi semptomlar olabileceğini söyledi.
We Need To Be Conscious And Take Precautions Explaining that genetic and lifestyle factors will affect the formation of diabetes, Kaptan, listed the disease prevention recommendations as follows: “Being overweight or obese also increases the risk. Fat accumulates especially in the abdomen triggers diabetes. In general, knowing and avoiding risk factors is an important part of protection. These factors include being overweight, having diabetes in the family, smoking and sedentary life, which leads to inactivity in today’s technology and lifestyle. It is easy and inexpensive to take precautions without the patient. So let’s be active, take care of our diet, avoid excess fat and carbohydrates. Let’s monitor our weight and blood pressure. Let’s become aware of this issue and raise awareness.”
Bilinçlenmeli Ve Önlem Almalıyız Diyabet oluşumunu genetik ve yaşam tarzı faktörlerin etkileyeceğini anlatan Kaptan, hastalığın önlenmesi konusundaki önerilerini şöyle sıraladı: “Fazla kilolu veya obez olmak da riski artırıyor. Özellikle karın bölgesinde biriken yağlar diyabeti tetikliyor. Genel olarak risk faktörlerini bilmek ve onlardan kaçınmak korunmanın önemli bir parçasıdır. Bu faktörler, fazla kilolu olmak, aile içinde diyabet hastalığının olması, sigara içmek ve sedanter yani hareketsiz yaşam ki günümüz koşullarında teknoloji ve yaşam şekli hareketsizliğe götürmektedir. Hasta olmadan önlem almak kolay ve ucuzdur. Öyleyse hareketli olalım, beslenmemize dikkat edelim, aşırı yağ ve karbonhidrattan kaçınalım. Kilo ve tansiyonumuzu takip edelim. Bu konuda bilinçlenelim ve bilinçlendirelim.” Pharma
31
Antalya'dan Amerika'ya Uzanan Başarı Hikayesi 2003 yılında Antalya'da M.Halis Ertaş tarafından kurulan firma TALYA markası Amerika'ya tıbbi ve aromatik bitki yağları ile gıda takviyeleri ihraç ediyor. Amerika dışında 25 ülkeye daha ürün ihracatı gerçekleştiren TALYA dünya markası olma yolunda ilerliyor. 150'ye yakın ürünü bulunan Talya; ayrıca, kozmetik ve ilaç sanayi için hammadde üretiyor. Talya'nın ürün portföyünde; uçucu yağlar, sabit yağlar, gıda takviyeleri, vitaminler, yağ karışımları, esanslar ile ilaç ve kozmetik sektörü için bitki hammaddeleri bulunuyor. SEKTÖRÜN GELİŞİMİNDE BÜYÜK ROL OYNADI Marka ilk olarak bölgenin doğasından yararlanarak uçucu ve sabit yağ üretimine başlar. M. Halis Ertaş, sektörde çalışmaya başladığı ilk günden bu yana aralıksız olarak hem üretici hem de sektörün ülkemizde gelişimini desteklemek amacı ile bir çok derneğin kuruluşunda ve faaliyetinde öncü rol oynar. AMERİKA'DA KENDİ ALANINDA ŞİRKET KURAN İLK TÜRK MARKASI Türkiye'de üretilen gıda takviyelerinin, uçucu ve sabit yağların dünyaya pazarlanması için çalışmalar yürüten Talya, Amerika'da kendi alanında şirket kuran ilk Türk markasıdır. Amerika Chicago'da bulunan Talya Herbal LLC şirketi ile Amerika kıtasında ürünlerini tüketicilerin kullanımına sunmuştur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'ne kayıtlı olan Talya, aynı zamanda aynı kuruluşun verdiği FDA belgesine de sahiptir. Talya Amerika'da da üniversite ve özel sektör işbirlikleriyle bilimsel çalışmalar yürütmektedir. SAĞLIKLI VE UZUN YAŞAMIN KAYNAĞI Günümüzde yetersiz beslenme, çevresel faktörler ve stres insan yaşamını olumsuz etkiliyor. İnsan bedeninin ihtiyaç duyduğu yararlı maddelerin günlük beslenme ile yeterince karşılanamaması insan sağlığını tehdit ediyor. Talya insanların daha uzun ve sağlıklı yaşamasının yolunun doğadan alacağı yararlı maddeler olduğuna inanıyor ve bunun için çalışmalarını global standartlarda yürütüyor. BİLİM KURULU Talya, çalışmalarını Üniversite özel sektör işbirliği çerçevesinde yürütmektedir. Türkiye'nin endemik bitki zenginliği ve üniversitelerimizin bu alanda yaptığı sayısız çalışmayı insanlığın yararı için kullanmayı öncelik olarak belirlemiştir. Talya, ürünlerini kendi alanında uzman bilim insanları ile birlikte geliştirmektedir. Talya Bilim Kurulunda; Kilis 7 Aralık Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazım Şekeroğlu, Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan bulunmaktadır. BÖLGENİN TEK FİTOTERAPİ AR-GE LABORATUVARI Talya'nın, Antalya Fabrikasında kurduğu Fitoterapi Arge Laboratuvarı; Akdeniz bölgesinin bitkileriyle ilgili sürekli ürün geliştirme çalışmaları yürütmektedir. Talya Fitoterapi Arge Laboratuvar'ı dünyadaki ve pazardaki gelişmeleri sürekli izler ve çalışmalarını orta ve uzun vadeli hedeflerle ilerletir.
32 Pharma
A SUCCESS STORY FROM ANTALYA TO AMERICA The company Talya, founded in 2003 by M. Halis Ertaş in Antalya, exports medical and aromatic herbal oils and dietary supplements to USA. TALYA, which exports products to 25 countries beside America, is on its way to become a world wide brand. Talya has not only approximately 150 type finished products and also is a pioneer raw material supplier for cosmetic and pharmaceutical industry. Talya's product portfolio includes; Essential oils, fixed oils, dietary supplements, vitamins, oil blends, essences and herbal raw materials for the pharmaceutical and cosmetic industry. IMPORTANT ROLE FOR DEVELOPMENT OF THE SECTOR The brand TALYA took advantage of nature of the region at first and began to produce essential and fixed oil. M. Halis Ertaş has played a leading role in the establishment and activities of many associations in order to support both the producer and the development of the sector in Turkey since the first day he started working. THE FIRST TURKISH BRAND WHICH ESTABLISH A COMPANY IN USA IN ITS FIELD Talya carries on a work to market the dietary supplements, essential oils and fixed oils, which are manufactured in Turkey, to the world and also Talya is the first Turkish brand which establish a company in USA in its field. Talya Herbal LLC, located in Chicago, USA, introduced its products to American consumers. Talya is registered with the American Food and Drug Administration and holds an FDA certificate from the same organization. Talya conducts scientific studies in USA with the cooperation of universities and private sector. THE SOURCE OF HELALTHY AND LONG LIFE Malnutrition, environmental factors and stress affect human life negatively nowadays. The insufficient supply of useful substances needed by the human body with daily nutrition threatens human health.Talya believes that the way of people live longer and healthier is to use beneficial substances from the nature and for this purpose, it carries out its works in global standards. SCIENCE BOARD Talya conducts its activities in cooperation with the University and the private sector. It is Talya's priority to use Turkey's wealthy endemic plants and numerous studies done by our universities in this area for the benefit of humanity. Talya develops its products together with experts in their field.Kilis 7 Aralık University Agriculture Faculty Dean Prof. Dr. Nazım Şekeroğlu and Gazi University Faculty of Pharmacy Dean Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan are in science committee of Talya. THE ONLY PHYTOTHERAPY R&D LABORATRY OF THE REGION Phytotherapy R&D Laboratory established by Talya in Antalya facility; Continues product development studies related to the plants of the Mediterranean region. Talya Phytotherapy R&D Laboratory continuously monitors developments in the world and in the market and advances its activities with medium and long term goals.
DEVA Ranks in 21st Place Across Industries, and in 1st Place in Pharmaceutical Industry in R&D Spending DEVA, Ar-Ge Harcamalarıyla Türkiye’de 21’inci İlaç Sektöründe Lider Oldu
In year 2018, DEVA, a long-standing local Turkish pharmaceutical manufacturer, was the 21st highest R&D spender of Turkey, according to the results of the “R&D 250: Top 250 R&D Spenders of Turkey” survey, conducted by Turkish Time; in the pharmaceutical industry, DEVA topped the list of highest investors in R&D. Turkish Time magazine has announced the results of their “R&D 250: Top 250 R&D Spenders of Turkey” survey, a point of reference for research and development activities. A local and long-established pharmaceutical company in Turkey since 1958, DEVA has been named as the 21st highest spender in R&D across sectors in 2018, and #1 in the pharmaceutical industry, having reinvested 7 percent of their net sales in R&D. “We are working to make affordable treatments accessible not only in Turkey but also on a global scale,” said Philipp Haas, Chairman of the Board of Directors at DEVA, and added “Currently, we are engaged in manufacturing of human medicines, raw materials, medical ampoules and animal health products. With close to 2200 employees and EU GMP and US FDAcertified manufacturing facilities, we create value with our exports to foreign markets.” DEVARGE: Turkey’s largest R&D center “As a robust company that has embraced R&D and vertical integration, we are investing and we will
34 Pharma
Türk ilaç sektörünün yerli ve köklü şirketi DEVA, Turkish Time tarafından hazırlanan “Ar-Ge 250, Türkiye’nin Ar-Ge Harcamaları En Yüksek 250 Şirketi” araştırması sonuçlarına göre 2018 yılında en fazla ArGe harcaması yapan 21’inci şirket oldu. İlaç sektöründe ise DEVA, Ar-Ge’ye en çok kaynak ayıran lider şirket olarak listede yerini aldı. Araştırma - geliştirme faaliyetleri konusunda referans kaynağı olan “Ar-Ge 250, Türkiye’nin Ar-Ge Harcamaları En Yüksek 250 Şirketi” araştırmasının sonuçları, Turkish Time dergisi tarafından açıklandı. 1958 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren yerli ve köklü ilaç firması DEVA, 2018 yılında Ar-Ge’ye en çok harcama yapan 21’inci şirket oldu. İlaç sektöründe ise Ar-Ge çalışmalarına cirosunun yüzde 7’sini ayırarak liderliği kazandı. Sadece Türkiye’de değil, küresel ölçekte de erişilebilir tedavileri tıbbın hizmetine sunmak için çalıştıklarını belirten, DEVA Yönetim Kurulu Başkanı Philipp Haas, “Hali hazırda beşeri ilaç, ham madde, tıbbi ampul üretimi ve hayvan sağlığı ürünleri alanında faaliyet gösteriyoruz. Yaklaşık 2200 çalışanımız, Avrupa’dan GMP ve ABD’den FDA onaylı üretim tesislerimizle, yurt dışına yaptığımız ihracatla değer yaratıyoruz” dedi. Türkiye’nin en büyük Ar-Ge merkezi: DEVARGE Ar-Ge çalışmaları ile dikey entegrasyon süreçlerini benimsemiş güçlü bir şirket olan DEVA’nın bu alanda ciddi yatırımlar yaptığını ve yapmaya devam edeceğini ifade eden Philipp Haas, “2010 yılında ArGe Merkezi belgesi alan DEVARGE, analitik geliştirme laboratuvarları, formülasyon laboratuvarları, sentez laboratuvarları, biyoteknoloji laboratuvarı, pilot üretim ve stabilite kabin alanlarını kapsayan 7000 m2 kapalı alanı, konusunda uzman yaklaşık 200 bilim insanı ile Türk ilaç sektörünün en büyük Ar-Ge merkezlerinden biridir. Doktora, yüksek lisans ve lisans eğitimi almış yetkin ArGe kadromuz, güncel teknoloji ile donatılmış kapsamlı ekipman parkuru ile katma değeri yüksek, yenilikçi yeni form ve ürünler geliştiriyor” diye konuştu. 60 ülkede 600’den fazla ruhsat aldılar DEVA olarak, her geçen gün büyüyen, araştırma ve geliştirme odaklı, bilimsel içerikli genç ve dinamik projeler ile amaçlarına emin adımlarla ilerlediklerini
continue to invest substantially in these areas,” said Philipp Haas, and noted “DEVARGE received certification as an R&D Center in 2010, and is now one of Turkey’s largest R&D centers in the pharmaceutical industry, with 7000 sqm indoor areas, including analytical development laboratories, synthesis laboratories, biotechnology laboratories, and pilot production and stability cabin areas, and approximately 200 scientists who are experts in their respective fields, holding doctoral degrees, master’s degrees and bachelor’s degrees. Our competent R&D staff employ state-of-theart technology and an extensive suite of equipment for developing innovative, and high-added-value new forms and products.” 600+ approvals in 60 countries “At DEVA, we continue advancing our goals with young and dynamic science-based projects, growing by the day and focused on research and development,” Chairman Philipp Haas said, and added: “We are undertaking biotechnological research in our wellequipped development laboratories with clinical and preclinical support, in collaboration with universities and with project grants. We are working to expand our footprint in existing markets while evaluating business opportunities for entering new markets. The number of our approved products has exceeded 600 in more than 60 countries, including the USA, Switzerland and Germany. Currently, our portfolio includes more than 600 products in 13 therapy areas, including hematology and oncology, cardiology, respiratory and ophthalmology. We are currently exporting medicinal products and raw materials to nearly 40 countries.” Aspiring for pioneering in generics development Philipp Haas summarized the aspirations of DEVARGE as follows: “At DEVARGE, our aspiration is to become a pioneer in developing generic drugs, make a difference through value-added products, develop and place products on regulated markets after approval, use new technologies to manufacture for the future, develop high added-value products through university-industry partnerships, secure protection of our intellectual property rights by patenting, and ensure vertical integration. Four awards received for R&D DEVA received awards in 3 categories in the Golden Mortar Awards, recognizing accomplished organizations, institutions and individuals in the pharmaceuticals and pharmacy sector. The company received the Golden Mortar Award in the category “Best R&D Company” in years 2013, 2015 and 2017, and was named the best R&D company in the pharmaceutical industry, at the 4th Summit of Private Sector R&D Centers, organized by the Ministry of Science, Industry and Technology.
belirten Yönetim Kurulu Başkanı Philipp Haas şunları söyledi: “Üniversite işbirlikleri ve proje destekleri ile birlikte klinik ve klinik öncesi desteklerle donanımlı geliştirme laboratuvarlarında biyoteknoloji alanında çalışmalar yapıyoruz. Bir yandan mevcut pazarlardaki varlığımızı artırmak için çalışırken, diğer yandan da yeni pazarlara girmek için iş fırsatlarını değerlendiriyoruz. Aralarında Amerika, İsviçre ve Almanya gibi ülkelerin yer aldığı 60’tan fazla ülkede ruhsat onay sayımız 600’ü aştı. Hali hazırda ürün portföyümüzde hematoloji ve onkolojiden kardiyolojiye, solunum sisteminden oftalmolojiye olmak üzere 13 farklı terapötik alanda 600’ün üzerinde ürün bulunuyor. Halen 40’a yakın ülkeye ilaç ve ilaç ham maddesi ihraç ediyoruz.” Eşdeğer ilaç geliştirmede öncü olmak istiyoruz Philipp Haas DEVARGE olarak hedeflerini ise şöyle özetledi: “DEVARGE olarak hedefimiz; eşdeğer ilaç geliştirmede öncü olmak, değer katılmış ürünlerle fark yaratmak, regüle pazarlara ürünler geliştirmek ve ruhsatlandırarak pazara sunmak, yeni teknolojilerle gelecek için üretmek, üniversite-sanayi işbirlikleriyle katma değeri yüksek ürünler geliştirmek, patent tescili ile fikri mülkiyet haklarımızın korunmasını ve dikey entegrasyonu sağlamaktır. Ar-Ge’de dört ödüle layık görüldüler DEVA, 2015 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlenen 4. Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri Zirvesi’nde ilaç sektörünün en iyi Ar-Ge merkezine sahip ilaç şirketi seçildi. DEVA, yapmış olduğu Ar-Ge faaliyetleri ile ilaç ve eczacılık sektörünün en prestijli ödüllerinden olan Altın Havan “En İyi Ar-Ge Ödülü”ne 3 kez (2013, 2015 ve 2017) layık görüldü. Pharma
35
“BE AWARE OF ALBINISM, SUPPORT WITH YOUR PRESENCE” Pierre Fabre Ran For The Association Of Albinism In The 41st Istanbul Marathon “ALBİNİZMİN FARKINDA OL, VARLIĞINLA DESTEK OL” Pierre Fabre, 41. İstanbul Maratonu’nda Albinizm Derneği İçin Koştu Pierre Fabre, one of the leading pharmaceutical and dermocosmetic companies in Europe, which has attracted attention with its social responsibility projects carried out all over the world since its establishment, pursued a favor for Albinism Association in the 41st Istanbul Marathon. Running to raise positive awareness on albinism, Pierre Fabre Turkey General Manager and employees, and running team consisting of with Albinism Association members successfully completed the 8-km trail. Hande Demirdere, General Manager, Dr. Pierre Fabre Turkey said the following about the 41st Istanbul Marathon race they participated in to raise awareness on albinism and to support the Association, “As Pierre Fabre, we believe that we are differentiated in the sector with our wide portfolio of natural products, the importance we attach to expertise, our consumer protection approach and the social responsibility projects we carry out all over the world. With a portion of our earnings, we are proud to support the development of new products and to be part of a group which produces sustainable projects for the benefit of the community thanks to its Foundation status. One out of every 17 thousand people in the world living with albinism, while in Turkey it is estimated that an average of 4 thousand individuals have albinism. Albinism, a genetic health problem, is caused by a lack or complete absence of melanin pigment. Since the skin is unprotected against the sun’s rays, it is vital to use sunscreen in Albinism, which has a high risk of developing skin cancer and skin diseases. As Pierre Fabre, we provide protection and cure the disease all over the world with our products developed for skin cancer. As Pierre Fabre employees, we are happy to run for the Albinism Association at the Istanbul Marathon.” Also recalling the importance of generating social awareness about albinism, Demirdere continued, “One of the biggest problems in Albinism is the exclusion of society from unconsciousness. This affects the educational lives of individuals with albinism as well as in all areas of social life. Efforts to generate social awareness and sensitivity about albinism are important for us to overcome these obstacles. As Pierre Fabre employees, we are here to increase social awareness and support our friends living with albinism with our
38 Pharma
Kuruluşundan bu yana tüm dünyada hayata geçirdiği sosyal sorumluluk projeleri ile dikkat çeken Avrupa’nın önde gelen ilaç ve dermokozmetik firmalarından Pierre Fabre, 41. İstanbul Maratonu’nda Albinizm Derneği yararına iyilik peşinde koştu. Albinizm konusunda farkındalık oluşturmak için koşan Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü ve çalışanları ile Albinizm Dernek üyelerinden oluşan koşu takımı, 8 km’lik parkuru başarıyla tamamladı. Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere albinizme dikkat çekmek ve Derneğe destek olmak amacıyla katıldıkları 41. İstanbul Maratonu koşusu hakkında şunları söyledi, “Pierre Fabre olarak, doğal ürünlerin oluşturduğu geniş portföyümüz, uzmanlığa verdiğimiz önem, tüketiciyi koruma yaklaşımımız ve Vakıf firması olarak tüm dünyada gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projeleri ile sektörde farklılaştığımıza inanıyoruz. Kazancımızın bir bölümü ile hem yeni ürünlerin geliştirilmesine destek olmaktan, hem de Vakıf statüsü sayesinde toplum yararına sürdürülebilir projeler üreten bir grubun parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Dünyada her 17 bin kişiden biri albinizmle yaşıyor, Türkiye’de ise ortalama 4 bin albinizmli birey olduğu tahmin ediliyor. Genetik bir sağlık problemi olan albinizm, melanin pigmentinin eksikliği veya tamamen yokluğundan kaynaklanıyor. Ciltleri güneş ışınlarına karşı korumasız olduğundan cilt kanseri ve cilt hastalıklarına yakalanma riskleri yüksek olan Albinizm de güneş koruyucusu kullanmak hayati önem taşımaktadır. Pierre Fabre olarak cilt kanseri için geliştirdiğimiz ürünlerimizle tüm dünyada hem koruma sağlıyoruz, hem de hastalığı tedavi ediyoruz. Pierre Fabre çalışanları olarak İstanbul Maratonu’nda Albinizm Derneği için koşmaktan mutluluk duyuyoruz. “ Albinizm konusunda toplumsal farkındalığı oluşturmanın önemine de değinen Dr. Demirdere sözlerine şöyle devam etti: “Albinizm de en büyük sıkıntılardan biri de bilinçsizlikten kaynaklanan toplum dışlanmasıdır. Bu durum, albinizmli bireylerin sosyal yaşamının tüm alanlarında olduğu gibi eğitim hayatlarını da etkilemektedir. Albinizmle ilgili toplumsal bilincin ve duyarlılığın oluşmasını sağlayacak çalışmalar bu engelleri aşmamız için önemlidir. Pierre Fabre çalışanları olarak bizler de ‘Albinizmin farkında ol, varlığınla destek ol’ mesajımızla hem toplumsal
message “Be aware of albinism, support your presence.” Stating that albinism is not a disease but a genetic condition, Serkan Özorman, Chairman of Albinism Association, said, “The majority of our people do not know albinism. Some of the people who see albinism as people with white hair, white eyelashes, but the problems experienced are not limited to them. Individuals with albinism cannot go to the sun without using sunscreen. It is very likely that they will have skin cancer if they stay in the sun for a long time without using sunscreen. Individuals with albinism should use 10 to 15 boxes of sunscreen a year, so sunscreen should be considered as a requirement and drug status for individuals with albinism. At the same time, albinism causes patients with low vision problems to experience various problems in their education and working life. Due to lack of vision, students with albinism need books printed in large font size. Albinism students have difficulty seeing the blackboard at school. For this purpose, devices brought from abroad, the tripod set up close to the board is very costly devices. Within the scope of equality in education, we want this issue to be included in the legislation of the Ministry of National Education. We expect assistance from our authorities to help Albinists better to tackle the social and physical problems they face in their daily lives. When necessary arrangements are made, the problems experienced will be solved to a great extent. We would like to thank Pierre Fabre for its unconditional contribution to raising awareness of albinism.”
farkındalığı arttırmak hem de albinizmle yaşayan dostlarımıza destek olmak için buradayız.” Albinizmin bir hastalık değil, genetik bir durum olduğunu söyleyen Albinizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Özorman ise, “İnsanlarımızın büyük çoğunluğu albinizmi bilmiyor. Bilenlerin bir bölümüyse albinizmli bireyleri beyaz saçlı, beyaz kirpikli insanlar olarak görüyor ancak yaşanılan sorunlar bunlarla sınırlı değil. Albinizmli bireyler güneş koruyucu kullanmadan güneşe çıkamıyorlar. Güneş koruyucu kullanmadan güneşte uzun süre kalmaları sonucunda cilt kanseri olmaları çok yüksek bir olasılık. Albinizmli bireylerin yılda 10 15 kutu güneş kremi kullanmaları gerekli, bu nedenle güneş kremi albinizmli bireyler için bir gereklilik ve ilaç statüsünde değerlendirilmeli. Aynı zamanda, albinizm de az görme sorunu hastaların eğitim ve çalışma hayatlarında çeşitli olumsuzluklar yaşamalarına neden oluyor. Görme yetisinin azlığı nedeniyle albinizmli öğrencilerin büyük punto ile basılmış kitaplara ihtiyacı var. Albinizmli öğrenciler okulda tahtayı da görmekte güçlük çekiyor. Bu amaçla yurt dışından getirilen, tripot kurularak tahtayı yakın gösteren cihazlar oldukça maliyetli. Eğitimde eşitlik kapsamında bu konunun da Milli Eğitim Bakanlığının mevzuatına girmesini istiyoruz. Albinizmlilerin günlük hayatta karşılaştıkları sosyal ve fiziksel sorunlarla daha iyi mücadele edebilmeleri için yetkililerimizden yardım bekliyoruz. Konuyla ilgili gerekli düzenlemeler yapıldığında yaşanılan sıkıntılar büyük oranda çözülecektir. Albinizmle ilgili farkındalık oluşturulması için koşulsuz katkılarıyla yanımızda olan Pierre Fabre’ye teşekkür ederiz.“ diye konuştu. Pharma
39
ConsiGma™ Coater ConsiGma™ Tablet Kaplama
Faster processing times enable highly accurate coating Coating is used to either add color, protect, mask the taste or develop a modified release form in pharmaceutical production. GEA offers a range of standard, innovative, batch and continuous coater systems for particles, powders, granules, crystals, pellets and tablets. The ConsiGma™ coater from GEA is a revolutionary, new, high performance tablet coating technology that gently and accurately deposits controlled amounts of coating materials on tablets — even if they are extremely hygroscopic or friable. Designed specifically to be an integral part of the ConsiGma™ continuous tableting lines, the ConsiGma™ coater is able to process small quantities of tablets at very high rates, offering improved heat and mass transfer. Inconsistent and imperfect, the “standard” practice of tablet coating often delivers a non-homogenous product. Because the tablets are loaded in large rotating pans and vented for hot air drying, tablet edges can get rounded off, intagliations can get filled in by coating material, and edges, corners, break lines and/or logos may not be coated with the same thickness as the tablet faces (as a result of the tumbling effect of conventional core
40 Pharma
Daha hızlı işlem süreleri ve son derece hassas kaplama İlaç üretiminde kaplama işlemi renklendirmek, korumak, tadı maskelemek ya da farklı salınımlı formlar oluşturmak için kullanılabilir. GEA, partiküller, tozlar, granüller, kristaller, peletler ve tabletler için bir dizi standart, inovatif parti üretim ya da kesintisiz üretim kaplama sistemleri sunar. GEA’nın ConsiGma™ kaplama makinesi, tabletlerdeki kontrollü miktardaki kaplama materyallerini aşırı derecede hidroskopik ya da ufalanmaya yatkın olsalar dahi dikkatle ve doğru şekilde katmanlayan, yeni, yüksek performanslı tablet kaplama teknolojisine sahiptir. ConsiGma™ kesintisiz tabletleme hatlarının tamamlayıcı bir parçası olmak üzere tasarlanan ConsiGma™ kaplama makinesi, yüksek ısı ve kütle transferiyle çok yüksek miktarlardaki küçük tablet parçalarını işleyebilmektedir. Tutarsız ve kusurlu “standart” tablet kaplama işlemi ile genellikle homojen olmayan kaplama elde edilir. Çünkü tabletler büyük döner kazanlara yüklenir ve sıcak havada kurutulmak üzere havalandırılır, tabletlerin kenarları yuvarlanabilir, tablet üzerindeki logo kaplama maddesiyle dolabilir ve kenarlar, köşeler, kırılma bağlantıları ve/veya logolar tablet yüzeyleri ile
handling). The inaccuracy of coating material deposition limits the use of modified release coatings. In a laboratory setting, it is necessary to coat several kilograms of tablets at one time, making the research and development of a solid dosage form costly and difficult. In addition, extremely hygroscopic tablets cannot be coated using current technology, nor can flat or oddly shaped cores be consistently coated. Offering low attrition rates and gentle product handling, the ConsiGma™ coater from GEA is your solution to these problems. Features and Benefits Cascade dynamics and spray/ substrate interaction offer improved coating uniformity. Incorporating a small, simple and modular design, a batch of tablets from as little as 1.5 kg is, under the influence of radial air knives, induced using a centrifugal process to form a stable, gravity free cascade inside a perforated wheel rotating at high speed. Increased drying efficiency is achieved by spraying the coating suspension into a cascading cloud of tablets. As such, the process is much faster, offering a target weight gain of 3% (15% solids content) in less than 10 minutes — compared with at least 90 minutes in a conventional process. Plus, the predictable throughput and operating conditions — obtained through heat and mass balance modeling — ensure excellent color uniformity at lower weight gains. In addition, superior coating thickness uniformity can be achieved using less coating suspension, even for enteric and sustainable release coating formulations. Compact, Precise and Flexible PAT-compatible, the ConsiGma™ coater is easy to clean and offers significant cost savings compared with conventional systems in terms of time, materials, downtime, process revalidation, stability testing, etc. With a smaller technical space requirement than established technologies, less cleaning and a reduced
aynı kalınlıkta kaplanmayabilir (konvansiyonel merkez yüklemenin yuvarlanma etkisinin bir sonucu olarak). Kaplama malzemesi birikiminin hatalı olması, farklı salınımlı kaplamaların kullanımını sınırlar. Bir laboratuvar ortamında, birkaç kilo tableti bir seferde kaplamak gerekmektedir ki bu da bir katı dozaj formun araştırma ve geliştirmesini zor ve maliyetli yapar. Ayrıca, aşırı derecede hidroskopik tabletler mevcut teknoloji ile kaplanamazlar, düz ya da tuhaf şekilli tabletler de kesintisiz kaplanamazlar. Daha düşük aşınma oranı ve hassas ürün işleme sunan GEA ConsiGma™ kaplama makinesi bu sorunlarınıza çözümünüz olacaktır. Özellikleri ve Faydaları Kademeli dinamikler ve sprey/ alt tabaka etkileşimi gelişmiş kaplama homojenliği sunar. Küçük, basit ve modüler tasarıma sahip, radyal hava bıçaklarının etkisi altında, yüksek hızda dönen delikli disk içindeki sabit, yerçekimsiz santrifüj proses aşamalarını kullanarak 1.5 kg kadar küçük bir parti tableti kaplar. Yüksek kurutma etkinliği, kaplama sıvısının ardarda bir grup tablete püskürtülmesiyle elde edilir. Böylelikle işlem 10 dakikadan daha az bir sürede 3% (%15 katı içerik) oranında hedef ağırlık kazanımı sunar, bu da konvansiyonel işlemdeki en az 90 dakika ile karşılaştırıldığında çok daha hızlıdır. Ayrıca, ısı ve kütle dengesi modellemesi ile elde edilen öngörülebilir verimlilik ve işleme şartları daha düşük ağırlık kazanımlarında mükemmel renk homojenliğini garanti eder. Buna ilaveten, üstün kaplama kalınlığı homojenliği, enterik ve sürdürülebilir salınımlı kaplama formülasyonlarında bile daha az kaplama sıvısı kullanılarak elde edilebilir. Kompakt, Hassas ve Esnek PAT uyumlu ConsiGma™ kaplama makinesinin temizliği kolaydır ve konvansiyonel sistemlerle karşılaştırıldığında; zaman, materyal, duruş süresi, sürecin tekrar validasyonu, dayanım testi vs bakımından önemli derecede maliyet tasarrufu sağlar. Pharma
41
plant area is needed. And, being a continuous production technology, no scale- up is required and the maximum batch size is almost infinite. Unique Features • Continuous coating (30 kg/h) • Short processing time • Flexible modular design • R&D batch size (minimum batch size = 1.5 kg) • Enhancing technology • Difficult-to-coat shapes • Friable tablets • Multilayer coating • Enabling technology • Low humidity process: suitable for moisture-sensitive materials • Accuracy of coating (RSD less than 1% demonstrated) For more information sales.turkey@gea.com www.gea.com/pharma Mevcut standart teknolojiler yerine daha küçük teknik alan gereksinimiyle, daha az temizlenmiş ve küçültülmüş bir tesis alanına ihtiyaç duyar. Ve kesintisiz bir üretim teknolojisi olarak, ölçek büyütmeye gerek duymaz ve maksimum parti büyüklüğü neredeyse sınırsızdır. Eşsiz Özellikleri • Kesintisiz kaplama (30 kg/sa) • Kısa işlem süresi • Esnek modüler tasarım • Ar&Ge parti büyüklüğü (en düşük parti büyüklüğü= 1.5 kg) • Yüksek teknoloji • Kaplaması zor şekilleri kaplama • Ufalanabilen tabletleri kaplama • Çoklu katman kaplaması • Kolaylaştırıcı teknoloji • Daha düşük nem oranı süreci: neme hassas maddeler için uygunluk • Doğru kaplama (Bağıl standart sapmanın 1%’den az olduğu kanıtlanmıştır) Daha fazla bilgi için sales.turkey@gea.com www.gea.com/pharma
42 Pharma
The Sixth International Mediterranean Symposium on Medicinal and Aromatic Plants April 16-19, 2020 / Ephesus, İzmir - TURKEY
April 16-19, 2020 Richmond Ephesus Resort Hotel Selcuk (Ephesus) İzmir, TURKEY
‘Made in Poland’ Cosmetics Products Attracts Interest from all over the World Kozmetik Sektöründe ‘Made in Poland’ Ürünler Tüm Dünyanın İlgilisini Çekiyor Yüzyılı aşkın bir süredir kozmetik sektöründe ‘Made in Poland’ ürünleri, hem ülkede hem de dünyanın birçok ülkesinde tanınıyor. Bu popülarite arttıkça Polonya’nın kozmetik sanayisinde büyük bir ilgi ve talep yaşanıyor. Polonya kozmetik sanayisinin bu potansiyel ve gücünü anlamanın yolu da aslında ülkenin tarihinde yatıyor. Polonya’da kozmetik sanayisinin düzenli faaliyetlerinin başlangıcı 1920’li yıllara dayanır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra bu endüstrinin gelişimi için daha da sağlam bir temel oluşturulmuştur. Bu yıllardan sonra Polonya sanayisi kamulaştırılmış ve “Pollena” ulusal konsorsiyumu kozmetik ve temizlik ürünleri sanayisini devralmıştır. Uzun yıllara dayanan bu deneyimiyle, konudaki uzmanlığıyla ve mevcut üretici tabanı ile Polonya, kozmetik ihracatı ve üretimi alanlarında Merkez- Doğu Avrupa’nın lideri konumuna gelmiştir. For over a century, ‘Made in Poland’ products have been recognized in the cosmetics industry both in the country and in many countries around the world. As this popularity increases, there is a great deal of interest and demand in the Polish cosmic industry. The way to understand this potential and strength of the Polish cosmetics industry is actually in the history of the country. The start of the regular activities of the cosmetics industry in Poland dates back to the 1920s. II. After World War II, an even more solid foundation was established for the development of this industry. After these years the Polish industry was expropriated and the national consortium “Pollena” took over the cosmetics and cleaning products industry. With its many years of experience, expertise and existing manufacturer base, Poland has become the leader of Central-Eastern Europe in the field of cosmetic export and production. Success of Cosmetic Investments in Poland since 1980s Poland produces perfumes for all countries in the Eastern Bloc. in addition to makeup and skincare products. Women in the Czech Republic, Russia, Hungary, Romania and Bulgaria still smell “Pani Walewska” perfume, apply “Celia” lipstick to their lips and use “Miraculum” cream. In addition, the ‘Made in
44 Pharma
1980’lerden Günümüze Polonya’ya Yapılan Kozmetik Yatırımlarının Başarısı Polonya, Doğu Bloğu’ndaki tüm ülkeler için makyaj ve cilt bakım ürünlerine ek olarak parfüm üretimi de yapmaktadır. Çek Cumhuriyeti, Rusya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’daki kadınlar halen “Pani Walewska” parfümü kokmakta, dudaklarına “Celia” ruj sürmekte ve “Miraculum” krem kullanmaktadırlar. Ayrıca, ‘Made in Poland’ ürünleri uluslararası arenada kadın toplulukları tarafından da kabul görmüş ve “Pollena” ismi zamanla gerçek lüks algısının bir ifadesi
Poland’ products by communities of women in the international arena has been adopted and “Pollena” name luxury real time has received an expression of the state of perception. Although seen as luxury, the price is also quite affordable. The fact that the brand’s products are both high-quality and affordable, paved the way for many brands to form during the economic transformation of the late 1980s. The brands belonging to this period continue to sell their products successfully. In the post-1989 economic transformation process, the manufacturing companies were privatized and acquired by renowned companies such as “Cussons”, “Henkel L’Oreal” and “Beiersdorf”. Many foreign companies such as “Avon”, “Procter & Gamble”, “ Oriflame ” and “Colgate Palmolive” have invested in factories in Poland. At the same time, local Polish cosmetic companies have begun to develop and develop dynamically. These companies include “Dr Irena Eris” Cosmetics Laboratory, “Soraya”, “DAX Cosmetics”, “Ziaja”, “Kolastyna”, “Oceanic”, “Dermika”, Joanna”, “Bielenda”, “Hean”, “Inglot” and “Inter Frangrances”. There are some important strengths of the Polish cosmetics industry such as world-class products of the highest quality, the long-standing experience of Polish manufacturers in the international market, the highly developed industries of cosmetic central location and EU membership, contract manufacturing experience and flexibility and adaptability of the country in trade relations.
halini almıştır. Lüks olarak görülmesine rağmen fiyatı da oldukça uygundur. Markanın ürünlerinin hem kaliteli hem de uygun fiyatlı olması, 1980 yıllarının sonundaki ekonomik dönüşüm sırasında birçok markanın da oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu döneme ait markalar, ürün satışını günümüzde de başarıyla sürdürmektedirler. 1989 yılı sonrası ekonomik dönüşüm sürecinde üretici firmalar özelleştirilmiş ve “Cussons”, “Henkel L’Oreal” ve “Beiersdorf” gibi tanınmış firmalarca satın alınmıştır. “Avon”, “Procter & Gamble”, “Oriflame” ve “Colgate Palmolive” gibi birçok yabancı firma, Polonya’da fabrika yatırımında bulunmuştur. Aynı zamanda yerel Polonyalı kozmetik firmaları kurulmaya ve dinamik olarak gelişmeye başlamıştır. Bu firmalar arasında ”Dr Irena Eris” Cosmetics Laboratory, “Soraya”, “DAX Cosmetics”, “Ziaja”, “Kolastyna”, “Oceanic”, “Dermika”, Joanna”, “Bielenda”, “Hean”, “Inglot” ve “Inter Frangrances” sayılabilir. Polonya kozmetik sanayisinin kuvvetleri yanları arasında dünya standardında en üst kaliteye sahip ürünlere sahip olması, Polonyalı üreticilerin uluslararası pazardaki uzun yıllara dayanan deneyimi, kozmetik üretimini destekleyen sanayinin son derece gelişmiş sektörleri, genişletilmiş üretim temelleri ve nitelikli personeller, geliştirilen bilimsel temeller ve araştırma ve geliştirmeye yapılan yatırımın artışı, Polonya’nın Avrupa’nın merkezinde yer alan lokasyonu ve AB üyeliği, sözleşmeli üretim deneyimi ile ticaret ilişkilerinde ülkenin esnekliği ve uyum sağlama yeteneği gibi özellikler gösterilebilir. Pharma
45
Bayer Ranked Top in Digital Communication! Bayer Dijital İletişimde Birinci Oldu • In the research by Worldcom PR Group that evaluates twenty-five global pharmaceutical companies in the world, Bayer identified as the best company in using digital communication with its online presence in and social media. • Bayer also stands out as the company with best use of digital communications in Turkey within the research that N conducted in 20 countries. Bayer ranked first in digital communication among many countries and in the world, within Worldcom PR Group’s “Digital Health Monitor” research, that is based on the use of digital channels in the health sector. In the study carried out in 20 countries, Bayer became the leader with its presence in local website, blog, Facebook and Twitter. In the Turkey section of the research, Bayer become the best company in using digital communication among twenty-five global pharmaceutical companies with its local Turkish presence on digital channels.
• Bayer, Worldcom PR Group tarafından dünyada yirmi beş küresel ilaç firmasının değerlendirildiği araştırmada online ve sosyal medyadaki varlığıyla dijital iletişimi en iyi kullanan şirket olarak belirlendi. • Dünyanın 20 ülkesinde gerçekleştirilen araştırmada Bayer, Türkiye’de de dijital iletişimi en iyi kullanan şirket olarak öne çıkıyor. Bayer, Worldcom PR Group’un sağlık sektöründe dijital kanalların kullanımına yönelik “Worldcom Digital Health Monitor” araştırmasında dünyada ve birçok ülkede dijital iletişimde birinci seçildi. Yirmi ülkede gerçekleştirilen çalışmada Bayer, özellikle yerel web sitesi, blog, Facebook ve Twitter varlığıyla öncü şirket olarak yer aldı. Bayer, araştırmanın Türkiye ayağında da yirmi beş küresel ilaç firması arasından dijital kanallardaki yerel Türkçe varlığı ile dijital iletişimi en iyi kullanan şirket oldu.
Ingrid Drechsel is Appointed as Cluster Division Head Pharmaceuticals for Turkey & Iran Ingrid Drechsel, Bayer İlaç Türkiye ve İran Ülke Grubu Başkanı Olarak Atandı Ingrid Drechsel is appointed as Turkey’s Country Head for Bayer’s Pharmaceuticals department as of October 2019. Ingrid Drechsel who has previously worked as the Country Division Head Pharmaceuticals and CEO for Bayer in Korea, will continue working as the Cluster Head Pharmaceuticals for Turkey & Iran. Before joining Bayer in 2007, Ingrid Derechsel held various positions at FLSM Hospital, Asche AG, Nihon and Schering. Drechsel, who has expertise in medical representation, marketing and sales, has worked in different geographical areas such as Japan, Europe, Middle East, Korea throughout her career. Drechsel is interested in innovation and digitalization and hold a degree in Biology from Ruprecht-Karls University of Heidelberg.
46 Pharma
Bayer’in İlaç Bölümü’nün Türkiye Ülke Müdürlüğü’ne Ekim 2019 itibarıyla Ingrid Drechsel atandı. Daha önce, Bayer Kore İlaç Ülke Müdürlüğü ve CEO’luğunu yürüten Drechsel, yeni pozisyonunda Bayer İlaç Türkiye ve İran Ülke Grubu Başkanı olarak görev yapacak. Bayer’e 2007 yılında katılan Ingrid Drechsel, öncesinde FLSM Hastanesi, Asche AG, Nihon ve Schering firmalarında çeşitli görevlerde bulundu. Tıbbi temsilcilik, pazarlama ve satış konularında uzmanlığı bulunan Drechsel, kariyeri boyunca Uzak Doğu, Avrupa ve Orta Doğu gibi farklı coğrafi bölgelerde çalıştı. İnovasyon ve dijitalleşme konularına ilgi duyan Ingrid Drechsel’in Ruprecht-Karls Heidelberg Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden lisans derecesi bulunuyor.
BÜYÜYEN TÜRKİYE İLE
SİZ DE BÜYÜYÜN
www.turkbarter.com
Sanofi Pasteur President Of Turkey And Eurasia Region Emin Turan: “We Continue To Supply Influenza Vaccine” Sanofi Pasteur Türkiye ve Avrasya Bölge Başkanı Dr. Emin Turan:“Grip Aşısı Tedariğine Devam Ediyoruz” Sanofi Pasteur President of Turkey and Eurasia Region Emin Turan announced that the 4-influenza (influenza) vaccine, which provides comprehensive protection for the 2019-2020 season, will be distributed in October and will continue to be supplied in batches from tomorrow until the end of the year. Sharing information about the supply of influenza vaccine in the period we are, Dr. Emin Turan, Sanofi Pasteur Turkey and Eurasia Region, said, “Set of 4 influenza vaccine provides the most comprehensive protection available from this year in Turkey were included in the refund. As Sanofi Pasteur, we have started supplying our vaccine for the 2019-2020 season on 10 October 2019, we have distributed approximately 250 thousand doses of vaccine and will continue to supply in batches from tomorrow until the end of the year.” Turan said, “Vaccine content is determined for all manufacturers with the approval of the World Health Organization every year. Vaccine production is extremely complex, quality control is predominant and can be done after passing through many testing processes. In February 2019, influenza outbreaks were severe in many countries, causing more than 8,000 deaths in France alone. Thereafter, the World Health Organization (WHO) delayed a month of normalization in the more detailed analysis of the gene map of circulating viruses and accordingly decided the content to be added to the vaccine, and production began a month later in this direction. As a result, vaccination is available all over the world a little later this year than in previous years. In our country, there is no delay in terms of vaccination time in order to prevent influenza infection which started in epidemics especially in January and caused epidemics again in April-May. In the light of all this information and considering the influenza season disease monitoring data in our country, the timing of influenza vaccine supply is not expected to have a negative impact on public health in our country. Before starting epidemics (October-December) unvaccinated second outbreak period of the (AprilMay) protection should be vaccinated at the earliest opportunity to ensure Turkey Ministry of Health as well as the health authorities such as WHO recommend.”
48 Pharma
Sanofi Pasteur Türkiye ve Avrasya Bölge Başkanı Dr. Emin Turan, 2019-2020 sezonu için geniş kapsamlı koruma sağlayan 4’lü (dolaşımdaki 4 farklı virüs tipine karşı etkili) influenza (Grip) aşısının Ekim’de dağıtımına başlandığını ve yarından itibaren yılsonuna kadar partiler halinde tedariğe devam edileceğini açıkladı. İçinde bulunduğumuz dönemde Influenza aşısının tedariği ile ilgili açıklamalarda bulunan Sanofi Pasteur Türkiye ve Avrasya Bölge Başkanı Dr. Emin Turan; “Bu yıldan itibaren mevcut en geniş korumayı sağlayan 4’lü influenza aşısı Türkiye’de geri ödemeye dahil edildi. Biz Sanofi Pasteur olarak, 2019-2020 sezonu için aşımızın tedariğine 10 Ekim 2019’da başladık, yaklaşık 250 bin doz aşı dağıtımı yaptık ve yarından itibaren yılsonuna kadar partiler halinde tedariğe devam edeceğiz.” dedi. Turan; “Aşı içeriği tüm üreticiler için her yıl Dünya Sağlık Örgütü’nün onayı ile belirleniyor. Aşı üretimi ise son derece karmaşık, kalite kontrolün ağırlıklı olduğu ve birçok test içeren süreçlerden geçtikten sonra yapılabiliyor. 2019 Şubat ayında birçok ülkede oldukça ağır geçen ve yalnızca Fransa’da 8000’den fazla ölüme sebebiyet veren grip salgınları yaşandı. Bunun ardından, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dolaşımdaki virüslerin gen haritasının daha detaylı analizinde ve buna göre aşıya eklenecek içeriğin kararında normale göre bir ay gecikme yaşandı, üretim de bu doğrultuda bir ay geç başladı. Sonuç olarak tüm dünya genelinde aşı tedariği bu yıl önceki yıllara göre biraz daha geç sağlanabiliyor. Ülkemizde özellikle Ocak ayında salgınlar halinde başlayan ve Nisan-Mayıs aylarında ise tekrar salgınlara sebep olan grip enfeksiyonundan korunmak için aşılanma zamanı anlamında bir gecikme söz konusu değil. Bütün bu bilgiler ışığında ve ülkemizdeki influenza sezonu hastalık izlem verilerini göz önünde bulundurduğumuzda, influenza aşısı tedariği zamanlamasının, ülkemizde halk sağlığı üzerinde olumsuz bir durum oluşturması beklenmiyor. Salgınlar başlamadan önce (Ekim-Aralık) aşılanmamış olanların da ikinci salgın döneminde (Nisan-Mayıs) korunma sağlanabilmesi için ilk fırsatta aşılanmasını gerek Türkiye Sağlık bakanlığı gerekse de DSÖ gibi sağlık otoriteleri öneriyor.” şeklinde konuştu.
Amgen TMEA HR Director Emine Yeşil Güner Appointed to US Headquarters Amgen TMEA Bölgesi İK Direktörü Emine Yeşil Güner Amerika’daki Genel Merkeze Atandı
Emine Yeşil Güner, Amgen TMEA Human Resources Director with more than 20 years of experience in the pharmaceutical industry, has been appointed Amgen Global Commercial Operations Human Resources Director. Güner will continue her new job at Amgen’s headquarters in America. Emine Yeşil Güner, Human Resources Director of TMEA Region of the biotechnology company Amgen, was appointed HR Director of Global Commercial Operations. Human Resources with more than 20 years of experience in the area, after 2 years of Finansbank experience, Emine Yeşil Güner, served at Novo Nordisk experience throughout Turkey as HR Country Director, Near East Countries HR Regional Director, South Asia and Australia Regional HR Director, International Operations and HR Project Director responsibilities Afterwards, she served as HR Regional Director, adding Russia and CIS countries. After the 18-year study at Novo Nordisk, then Emine Yeşil Güner attended in Amgen in 2017, TMEA (Turkey, Middle East and North Africa) region HR Director as 17 different countries as well as Mustafa Nevzat production facilities also covering its area of responsibility, especially increasing the competence, strengthening the culture and leadership development. Emine Yeşil Güner has been appointed as the Global Commercial Operations Group Human Resources Director as of July 1, and will support Global Marketing, Global Market Access and Policies, Biosimilars and US Government Relations. Emine Yeşil Güner, who settled in California with her family, continues her duty at Thousand Oaks where Amgen Global Center is located.
İlaç endüstrisinde 20 yıldan fazla deneyime sahip olan Amgen TMEA Bölgesi İnsan Kaynakları Direktörü Emine Yeşil Güner, Amgen Global Ticari Operasyonlar İnsan Kaynakları Direktörü olarak atandı. Güner yeni görevine Amgen’ın Amerika’daki genel merkezinde devam edecek. Biyoteknoloji şirketi Amgen’ın TMEA Bölgesi İnsan Kaynakları Direktörü Emine Yeşil Güner, Global Ticari Operasyonlar İK Direktörü olarak atandı. İnsan Kaynakları alanında 20 yıldan fazla deneyime sahip olan Emine Yeşil Güner, 2 yıl Finansbank deneyimi sonrasında, Novo Nordisk deneyimi süresince Türkiye İK Ülke Direktörlüğü, Yakın Doğu Ülkeleri İK Bölge Direktörlüğü, Güney Asya Ülkeleri ve Avustralya Bölgesi İK Direktörlüğü, Uluslararası Operasyonlar İK Proje Direktörlüğü sorumlulukları sonrası Rusya ve CIS ülkelerini eklediği İK Bölge Direktörlüğü görevlerinde bulundu. Novo Nordisk`teki 18 yıllık çalışmasının ardından 2017 yılında Amgen’a katılan Emine Yeşil Güner, TMEA (Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika) bölgesi İK Direktörü olarak 17 farklı ülkenin yanı sıra Mustafa Nevzat üretim tesislerini de kapsayan sorumluluk alanında özellikle yetkinliklerin artırılması, kültürün güçlendirilmesi ve liderlik gelişimi ile ilgili yaptığı çalışmalarla fark sağladı. 1 Temmuz itibariyle Global Ticari Operasyonlar grubuna İnsan Kaynakları Direktörü olarak atanan Emine Yeşil Güner, yeni görevinde Global Pazarlama, Global Pazar Erişim ve Politikaları, Biobenzerler ve Amerika Hükümet İlişkileri bölümlerine destek verecek. Ailesi ile ABD’nin Kaliforniya eyaletine yerleşen Emine Yeşil Güner, görevine Amgen Global Merkezi’nin yer aldığı Thousand Oaks`ta devam ediyor.
Pharma
49
New Appointment at Merck Turkey Merck Türkiye’de Onkoloji Terapötik Alan Direktörlüğü’ne Atama
Özge Cömert, previously Health Policy, Market Accesss and Pricing Director at Merck Turkey has been appointed Director for Oncology Business Unit and she will continue to act Health Policy, Market Accesss and Pricing Director on ad-interim basis. Ranking amongst the most preferred employers, Merck remains committed to employee engagement and talent management. In line with the continuous efforts to provide solid development, the company continues to present career opportunities to its employees. Özge Cömert, currently Health Policy, Market Accesss and Pricing Director at Merck Turkey has been appointed Director for Oncology Business Unit. While continuing her regular duties as Health Policy, Market Access and Pricing Director, Özge will assume her new responsibilities effective immediately. Starting working at Merck Turkey in 2008, Özge Cömert contributed to the success of the Oncology team by taking various roles in local, regional and global Merck organizations at Marketing Departments prior to her current role as Health Policy, Market Accesss and Pricing Director. In 2018 she had accepted a new position with a short term assignment in German at Merck headquarters as Oncology Global Marketing Director. Cömert commenced her professional career in Servier pharmaceuticals in 2005- 2008. Having 14 years experience in the pharmaceutical sector, Özge Cömert had her undergraduate degree in Pharmacy Faculty of Istanbul University and an Executive MBA from Koc Universiy.
50 Pharma
Merck Türkiye’de Sağlık Politikaları, Pazar Erişim ve Fiyatlandırma Direktörlüğü görevini yürüten Özge Cömert, Eylül 2019 itibariyle Onkoloji Terapötik Alan Direktörü oldu. Cömert, halen yürütmekte olduğu görevine de vekaleten devam edecek. Çalışan memnuniyetine, insan kaynağına ve yetenek yönetimine verdiği önemle, tercih edilen işverenler arasında ilk sıralarda yer alan Merck Türkiye, çalışanlarına şirket içi farklı pozisyonlarda kariyer fırsatları sunmaya devam ediyor. 2008 yılında Merck Türkiye’de çalışmaya başlayan Özge Cömert, son olarak Sağlık Politikaları, Pazar Erişim ve Fiyatlandırma Direktörlüğü’nde görev yaparken, Eylül 2019 itibariyle Onkoloji Terapötik Alan Direktörlüğü’ne atandı. Cömert, halihazırda yürütmekte olduğu Sağlık Politikaları, Pazar Erişim ve Fiyatlandırma Direktörlüğü pozisyonunu da vekaleten yürütmeye devam edecek. Özellikle Pazarlama alanında gerek Türkiye’de gerekse global ve bölgesel rollerde yer alarak, Onkoloji ekibinin başarılarına katkılarda bulunan Cömert, profesyonel kariyerine 2005- 2008 yılları arasında Servier ilaç firmasında başladı. İlaç sektöründe 14 yıllık deneyime sahip olan Özge Cömert, son görevi olan Sağlık Politikaları, Pazar Erişimi ve Fiyatlandırma alanında ekibiyle birlikte iş sonuçlarını etkileyen başarılı çalışmalar gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde lisans eğitimini, Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nde ise yüksek lisans (Executive MBA) eğitimini tamamlayan Özge Cömert, mevcut pozisyonu öncesinde Merck Türkiye Onkoloji Pazarlama Müdürlüğü ve Ürün Müdürlüğü, Merck Kıtalararası Bölge Onkoloji Pazarlama Müdürlüğü ve 2018 yılında Almanya Genel Merkezde kısa süreli görevlendirme ile Onkoloji Global Pazarlama Direktörlüğü görevlerini yürüttü.
Two Senior Appointments at Bristol-Myers Squibb Turkey Bristol-Myers Squibb Türkiye’de Üst Düzey İki Atama Bristol-Myers Squibb Türkiye’de şubat ayından bu yana geçici olarak Medikal Liderlik görevini yürüten Uzm. Dr. Devrim Emel Alıcı Medikal Direktörlük görevine getirilirken Ruhsatlandırma Müdürü olarak görev yapan Ecz. Bilge Bıyık Yanardağoğlu ise Kıdemli Ruhsatlandırma Müdürü pozisyonuna atandı İmmüno-onkolojik tedavilerin ülkemize kazandırılmasında öncü bir rol üstlenen, yenilikçi ilaçları keşfetmeyi, geliştirmeyi ve sunmayı misyon edinen Bristol-Myers Squibb (BMS), çalışanlarının kariyer gelişimine katkı sağlayacak atamalar gerçekleştiriyor. Son olarak geçici Medikal Direktörü olan Uzm. Dr. Devrim Emel Alıcı ve Ruhsatlandırma Müdürü olan Ecz. Bilge Bıyık Yanardağoğlu yeni pozisyonlarına atanarak çalışmaya devam edecek. Bristol-Myers Squibb Turkey appointed Dr. Devrim Emel Alıcı, who served as the Interim Country Medical Director since February of this year, to the position of Country Medical Director, and promoted Bilge Bıyık Yanardağoğlu, B. Pharm, the Regulatory Affairs Manager, to Senior position. Bristol-Myers Squibb (BMS), operating with the mission of discovering, developing and delivering innovative medicines, and a pioneer in bringing immuno-oncological treatments to Turkey, continues to promote employees to support their career development. Most recently, Dr. Devrim Emel Alıcı, the Interim Country Medical Director, and Bilge Bıyık Yanardağoğlu, B. Pharm, the Regulatory Affairs Manager, have been promoted to more senior positions. Devrim Emel Alıcı, MD, Specialist Dr. Devrim Emel Alıcı, who joined Bristol-Myers Squibb Turkey in 2018 as Senior Immuno-Oncology Scientific Advisor, Medical Affairs and served as the Interim Country Medical Director since February 2019, was appointed the Country Medical Director at BMS Turkey as of September 1, 2019. Bilge Bıyık Yanardağoğlu, B. Pharm Bilge Bıyık Yanardağoğlu, B. Pharm, joined BristolMyers Squibb Turkey in 2011 as Senior Regulatory Affairs Specialist, and with her successful performance, was appointed Regulatory Affairs Manager in 2014. Yanardağoğlu, a graduate of Istanbul University Faculty of Pharmacy, has been promoted to Senior Regulatory Affairs Manager at BMS Turkey as of September 1, 2019.
52 Pharma
Uzm. Dr. Devrim Emel Alıcı 2018 yılında Bristol-Myers Squibb Türkiye’de onkolojiden sorumlu Kıdemli Medikal Müdür olarak göreve başlayan ve Şubat 2019’dan bu yana Geçici Medikal Direktörlük görevini yürüten Uzm. Dr. Devrim Emel Alıcı, 1 Eylül 2019 itibariyle BMS Türkiye Medikal Direktörü olarak çalışmaya devam edecek. Ecz. Bilge Bıyık Yanardağoğlu 2011 yılında Bristol-Myers Squibb Türkiye kadrosuna Ruhsatlandırma Kıdemli Uzmanı olarak katılan Ecz. Bilge Bıyık Yanardağoğlu, gösterdiği başarı sayesinde 2014 yılında görevine Ruhsatlandırma Müdürü olarak devam etti. İstanbul Üniversitesi Eczacılık fakültesinden mezun olan Yanardağoğlu, 1 Eylül 2019 itibariyle Bristol-Myers Squibb Türkiye’de görevine Kıdemli Ruhsatlandırma Müdürü pozisyonunda devam edecek.
Diabetes in Children Increased Rapidly in 40 Years Çocuklarda Şeker Hastalığı 40 Yılda Hızla Arttı Hareketsiz yaşam ve kötü beslenmenin neden olduğu tip 2 diyabet, 10 yaşından itibaren görülmeye başladı. 40 yıl önce çocuklarda böyle bir hastalığın var olmadığını belirten İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Teoman Akçay, “Yüksek kalorili gıdaların tüketimi ve bununla orantılı olarak enerjinin yakılamaması nedeniyle tip 2 diyabette anormal bir artış görmeye başladık” dedi.
Type 2 diabetes caused by still life and malnutrition began to be seen from the age of 10 years. Assoc. Dr. Teoman Akçay, Pediatric Endocrinology Specialist of İstinye University Hospital Medical Park Gaziosmanpaşa, declaring that 40 years ago there was no such disease in children, said “Due to the high-calorie food consumption and in parallel with that not working off energy, we began to see an abnormal increase in type 2 diabetes”. Chocolates, waffles, energy drinks, ready-made fruit juices and similar products, which children like consuming, cause organ fat and cause obesity and then type 2 diabetes. Assoc. Dr. Teoman Akçay, Pediatric Endocrinology Specialist of İstinye University Hospital Medical Park Gaziosmanpasa, gave important warnings and advice to families. As Obesıty Increases, Dıabetes Increases Stating that the rate of type 2 diabetes caused by sedentary life and malnutrition increases rapidly in children as obesity, namely overweighting increases, Dr. Teoman Akçay said “These two are directly proportional. Type 2 diabetes, originating from sedentary life and malnutrition, usually begins to occur after the age of 10 years. Rather, it reaches its highest level in adolescence, i.e. 14-15 years. The children had no type 2 diabetes 30-40 years ago. Even in medical books, there was no such section. But nowadays books are written about it. There is an abnormal increase in this type of illness due to the consumption of high-calorie and energy-consuming foods, and this energy cannot be burned in proportion to it”. Rısk Of Obesıty In Dıgıtal Game Addıcted Chıldren Asserting that unbalanced nutrition and sedentary life are the invitation to the disease, Assoc. Dr. Teoman Akçay listed the habits that lead to diabetes as follows: “Children can no longer run and play outside. They have become addicted to computers and tablets at home. The rate
54 Pharma
Çocukların severek tükettiği çikolatalar, gofretler, enerji içecekleri, hazır meyve suları ve benzeri ürünler organ yağlanmasına neden olarak önce obezite, ardından ise tip 2 diyabet hastalığına yol açıyor. Son yıllarda hastalığın çocuklar arasında sıkça görülmeye başladığını belirten İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Teoman Akçay, ailelere önemli uyarı ve tavsiyelerde bulundu. Obezite Arttıkça Şeker Hastalığı Da Artıyor Fazla kilonun yani obezitenin artmasıyla birlikte hareketsiz yaşam ve kötü beslenme kaynaklı tip 2 diyabet oranının çocuklarda hızla yükseldiğini ifade eden Doç. Dr. Teoman Akçay, “Bu ikisi birbiriyle doğru orantılı. Hareketsiz yaşam ve kötü beslenme kaynaklı tip 2 diyabet genellikle 10 yaşından sonra görülmeye başlıyor. Daha çok ergenlik dönemi yani 14-15 yaşlarında en yüksek düzeye ulaşıyor. 30-40 yıl önce çocuklarda tip 2 diyabet görülmüyordu. Hatta tıp kitaplarında bile böyle bir bölüm yoktu. Ama günümüzde bununla ilgili kitaplar yazılıyor. Yüksek kalori ve enerjili gıdaların tüketimi, bununla orantılı olarak bu enerjinin yakılamaması nedeniyle bu tip hastalıklarda anormal bir artış görülüyor” diye konuştu. Dijital Oyun Bağımlısı Çocuklarda Obezite Riski Dengesiz beslenme ve hareketsiz yaşamın hastalığa davetiye çıkardığını söyleyen Doç. Dr. Teoman Akçay, şeker hastalığına yol açan alışkanlıkları şöyle sıraladı: “Çocuklar artık dışarıda koşup oynayamıyor. Evlerde bilgisayar ve tablet bağımlısı haline gelmiş durumdalar. Özellikle günde 1-2 saatten fazla dijital oyun oynayan çocuklarda obezite oranının arttığı belirlenmiş. TV, tablet, bilgisayar oyunu gibi aktivitelere bir saatten fazla izin verilmemeli. Bunu yanı sıra, zararlı şekerleri içeren çikolata, gofret, meşrubat, enerji içeceklerinin kesinlikle tüketilmemesi gerekiyor. Haftada ya da ayda bir bile olsa bunlardan çocukların uzak tutulması şart. Çünkü çocuk o ürünün tadını bir kere aldıktan sonra alışacaktır. Bunu haftada bir ile sınırlandırmak mümkün değil. Çocuklar bu yiyeceklerin kesinlikle zararlı olduğunu bilirse uzak duracaktır.”
of obesity has increased especially in children who play digital games more than 1-2 hours a day. Activities such as TV, tablet, computer games should not be allowed for more than an hour. In addition, chocolate, wafers, soft drinks, energy drinks containing harmful sugars should not be consumed. Children, even once a week or once a month, must be kept away. Because once the child gets the taste of that product, he will get used to it. It is not possible to limit it to once a week. Children will stay away if they know that these foods are absolutely harmful”. Causıng Attentıon Defıcıency And Depressıon Emphasizing that frequently consumed sugary products may lead to type 2 diabetes and obesity as well as mental illnesses, Assoc. Dr. Akçay said “Consuming these products frequently affects the child’s future life negatively. The most important reason of increasing of attention deficiency, depression, constipation, fatty liver is excessive consumption of simple sugars. So, one should definitely put a limit on them. Sugar should be taken from yoghurt, milk, whole grain bread and legumes. In even meat there is stored sugar. The body can store this sugar in the liver and mix it into the blood at any time. There is no need to buy sugar especially from outside”. Famılıes And Teachers Should Be Careful Stated that in order to keep children away from sugar, families, teachers and especially physical education teachers are responsible, Assoc. Dr. Akçay said “In the first plan, it is important that the family is educated. Grandmothers also have a lot to do. They give children wafer and chocolate products to make them love themselves. This is followed by teachers and physical education teachers. The family and the teacher should set an example for the child. Although they themselves consume harmful food, they are not convincing if they say these are harmful. There should be nutrients in the child’s lunchbox to provide satiety and balance blood sugar for a long time. Dried fruits and nuts can be mentioned as examples. In addition, a whole-grain bread sandwich can be made of cheese, tomatoes and greens. As long as those kind of satisfying and nutritious foods are fed, the child will not need junk food”. 3 Meals Per Day, 3 Days Per Week Sport, Enough Pediatric Endocrinology Specialist Assoc. Dr. Teoman Akçay made the following recommendations about nutrition and sports program that would be suitable for children: “Children need to exercise regularly at least 3-4 days a week. If this is not possible, the family should take quick walks with the child in the fresh air and perform sports activities such as jogging. Even stair climbing is a sport activity. Half an hour of 5 days a week, light sports will reduce obesity. A balanced diet of 3 meals a day will be enough. Even if there will be snack, it is necessary to focus on beverages such as useful greens, yoghurt, ayran. Especially before bedtime, especially after 19.00 in the evening, the child should not eat anything. It is important not to consume fruit juices and acidic beverages”.
Dikkat Eksikliği Ve Depresyona Da Yol Açıyor Sık tüketilen şekerli ürünlerin tip 2 diyabet ve obezitenin yanı sıra ruhsal hastalıklara da yol açabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Akçay, “Bu ürünleri sıkça tüketmek çocuğun ilerideki yaşamını olumsuz etkiliyor. Dikkat eksikliğinden tutun depresyon, kabızlık, karaciğer yağlanması gibi hastalıklardaki artışın en önemli nedeni basit şekerlerin fazlaca tüketimi. Bu yüzden kişi kesinlikle bunlara sınır koymalı. Şekerin yoğurttan, sütten, tam tahıllı ekmekten, baklagillerden alınması gerekiyor. Ette bile depo halinde şeker mevcut. Vücut karaciğerde depoladığı bu şekeri istediği zaman kana karıştırıp ihtiyacını karşılayabiliyor. Dışarıdan özellikle şeker almak gerekmez” tavsiyesinde bulundu. Aileler Ve Öğretmenler Dikkatli Olmalı Çocukları şekerden uzak tutmak adına ailelere, öğretmenlere ve özellikle de beden eğitimi öğretmenlerine büyük görev düştüğünü belirten Doç. Dr. Akçay, “Birinci planda ailenin eğitimli olması önemli. Anneanne ve babaannelere de çok iş düşüyor. Onlar kendilerini sevdirmek adına çocuklara gofret, çikolata gibi ürünler veriyorlar. Bunu öğretmenler ve beden eğitimi öğretmenleri takip ediyor. Ailenin ve öğretmenin çocuğa örnek olması gerekiyor. Kendileri de zararlı yiyecekleri tükettikleri halde ‘bunlar zararlı’ derlerse inandırıcı olmazlar. Çocuğun beslenme çantasında uzun süre tokluk sağlayacak ve kan şekerini dengeleyecek besinler olmalı. Kuru meyveler, fındık, fıstık gibi kuruyemişler bunlara örnek gösterilebilir. Bunun yanı sıra, tam tahıllı ekmek arası peynir, domates ve yeşilliklerden oluşan bir sandviç yapılabilir. Bu tip doyurucu ve besleyici gıdalar beslenmesinde olduğu sürece çocuğun abur cubura ihtiyacı kalmayacak” ifadelerini kullandı. Günde 3 Öğün Beslenme, Haftada 3 Gün Spor Yeterli Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Teoman Akçay, çocuklar için uygun olacak beslenme ve spor programı hakkında ise şu tavsiyelerde bulundu: “Çocukların haftada en az 3-4 gün düzenli spor yapması gerekiyor. Bu mümkün değilse aile çocuğuyla birlikte temiz havada hızlı yürüyüşler yapmalı, koşu gibi spor aktiviteleri gerçekleştirmeli. Merdiven inme- çıkma bile bir spor aktivitesidir. Haftada 5 gün yarım saat yapılacak hafif spor obeziteyi azaltacaktır. Günde 3 öğün dengeli beslenme ise yeterli olacak. Ara öğün olacaksa da faydalı yeşillikler, yoğurt, ayran gibi içeceklere ağırlık vermek gerekiyor. Özellikle gece yatmadan önce özellikle akşam 19.00’dan sonra çocuğun bir şey yememesi gerekiyor. Meyve suları ve asitli içeceklerin ise kesinlikle tüketilmemesi önemli.” Pharma
55
Premium Baby Diaper Producer
ENKA HİJYEN ÜRÜNLERİ SAN. ve TİC. A.Ş. 5. Organize Sanayi Bölgesi 83538 Nolu Cadde No: 15 Şehitkamil / GAZİANTEP / TURKEY Phone.:+90.342 290 11 11 • Fax: +90 342 290 33 33 info@enkahijyen.com • www.enkahijyen.com
Stick Containing Mustela Cold Cream Special To The Drying Areas For Your Baby’s Delicate Face When you take your baby out during the winter months, your baby’s lip, cheek, forehead, and nose are exposed to cold weather. The Nourishing Stich with Mustela Cold Cream is a solution that
Bebeğinizin Narin Yüzünün Kuruyan Bölgelerine Özel Mustela Cold Cream İçeren Stick
you can always carry in your bag for these areas that are exposed and dryed to cold weather. Mustela Cold Cream Nourishing Stick, patents with Avocado Perseose, does protect and moisturizes the skin. Thanks to Cold Cream, it ensures the continuity of
Kış aylarında bebeğinizi dışarı çıkardığınızda, bebeğinizin dudağı, yanağı, alnı ve burnu soğuk havaya maruz kalmaktadır. Mustela Cold Cream içeren Besleyici Stick, soğuk havaya maruz kalan ve kuruyan bu bölgeler için çantanızda her zaman taşıyabileceğiniz bir çözüm. Mustela Cold Cream içeren Besleyici Stick, içeriğinde yer alan patentli
moisturization. The stick, which is suitable
Avokado Perseose sayesinde cildi korur ve nemlendirirken; Cold Cream
for use from birth, does not contain
sayesinde cildi besler ve nemlendirmenin devamlılığını sağlar. Doğumdan
objectionable chemicals such as parabens,
itibaren kullanıma uygun olan stick paraben, fitalat, fenoksietanol gibi
phthalates, and phenoxyethanol.
sakıncalı kimyasallar içermez.
Mustela Cold Cream Nourishing Stick can
Mustela Cold Cream içeren Besleyici Stick’i anlaşmalı eczanelerde
be found in contracted pharmacies.
58 Pharma
bulabilirsiniz.
Hava nasıl olursa olsun, yeni doğan bebekler mutlu olsun
Newborn babies get happy, however weather is Yeni doğan bebeklerde özellikle el bileklerinde, ayak ve diz bölgelerindeki cilt dokusu en hassas bölgelerdir. Doğumu izleyen ilk birkaç gün içerisinde bu bölgelerde kızarıklık, soyulma veya dökülmeler görülebilir. Tüm bu etkiler, içerisinde bulunulan dönem için normal sayılsa da bebeğin cildini koruyabilmek için tedbirler devam ettirilmelidir. Bebek cildi için nemlendiricileri kullanımı, uzmanlar tarafından önerilmektedir. Mineral yağ veya saf vazelin gibi bileşenleri içeren kokusuz ürünlerin tercih edilmesi oldukça önemlidir. Kış aylarında soğuk hava bebeğin cildinde aşırı hassasiyete sebep olmaktadır. Sıcaklığın düşmesiyle bebekte terlemenin de azalması, bebeği aşırı cilt kuruluğuna maruz bırakabilmektedir. Dolayısıyla, özellikle banyo sonrasında bekletmeksizin nemlendiriciler kullanılmalı ve bebeğin cildinin rahatlaması sağlanmalıdır. Nemlendirici kullanımı bebek cildinde kaşıntıyı azaltacak ve cildin eski haline dönmesine yardımcı olacaktır. Yaz aylarında ise, yeni doğan doğrudan gelen güneş ışığından uzak tutulmalıdır. Cilt çok hassas olduğundan, aşırı güneşli olmayan havalarda bile bebekler güneş yanığı problemine maruz kalabilmektedirler.
Skin tissue in newborn babies, especially wrists, feet and knees are the most sensitive areas. Redness, peeling or spillage may occur in these areas within the first few days after birth. Although all these effects are considered normal for the current period, precautions should be continued to protect the baby’s skin. The use of moisturizers for baby skin is recommended by experts. It is very important to choose odorless products containing components such as mineral oil or pure petroleum jelly. In winter, cold weather causes hypersensitivity to the baby’s skin. Decreased sweating in the baby with the drop in temperature may expose the baby to excessive skin dryness. Therefore, moisturizers should be used without waiting, especially after bathing, and the baby’s skin should be relaxed. The use of moisturizers will reduce itching on the baby’s skin and help restore the skin to its original state. In the summer, the newborn should be kept away from direct sunlight. Since the skin is very sensitive, infants can suffer from sunburn even in extreme sunny conditions. Pharma
59
Yeni doğan bebeklerde doğru emzik seçimi Choosing the right pacifier for newborn babies
Bebek emzikleri, bebeklerin yaşı, ihtiyacı ve fiziksel özelliklerine göre farklılık göstermektedir. Bu emzik çeşitleri arasından bebeğe en uygun olan emzik seçilmelidir. Emzikte 2 farklı numara bulunmaktadır ve seçim yapılırken en önemli etken bebeğin yaşıdır. 0-6 ay bebekler için 1 numara, 6 ay ve üzeri bebekler içinse 2 numara emzikler tercih edilmelidir. Yeni doğan bebekler için emzik kullanımına başlanacaksa, birkaç model tavsiye edilebilmektedir. Bunlardan biri damaklı emziktir. Bu emzik çeşidi ortodontik bir yapıya sahiptir. Bebeğin ağız yapısını bozmamakta, bebeğin emme hareketine uyum sağlayarak damak ve diş gelişimi üzerinde olumsuz etkilere sebep olmamaktadır. Hava alan bir yapıya sahiptir. Yeni doğan bebekler için uygun özelliklere sahip bir diğer emzik çeşidi ise uçlu emziklerdir. Bu emzik yapısı gereği bebeğin yoğun emme isteğine cevap verebilmekte ve bebek tarafından daha kolay benimsenmektedir. Kullanılacak emziğin bebek sağlığına hiçbir yan etkisi olmayacak silikondan yapıldığına mutlaka dikkat edilmelidir. Dayanıklılık da göz önünde bulundurulması gereken bir diğer konudur. Kısaca, emzik seçimi yapılırken emziğin yapısına, dizaynına, bebeğin özelliklerine ve ihtiyaçlarına uygunluğuna dikkat edilmeli; emziğin doğru ve bilinçli bir kullanımla bebeğe kontrollü şekilde verilmesine özen gösterilmelidir.
60 Pharma
Baby pacifiers vary according to the age, need and physical characteristics of the babies. The most suitable pacifier for the baby should be selected among these types of pacifiers. There are 2 different numbers in the pacifier and the most important factor when choosing is the baby’s age. For 0-6 months infants number 1 pacifiers, for infants 6 months and above 2 numbers should be preferred. If new pacifiers are to be used, several models may be recommended. One of these is the palate spout. This type of pacifier has an orthodontic structure. It does not disrupt the baby’s mouth structure, adapt to the baby’s sucking movement and does not cause adverse effects on the palate and tooth development. It has an airy structure. Another type of pacifier with suitable features for newborn babies is the pacifier. Due to its structure, this pacifier is able to respond to the intense suction desire of the baby and is more easily adopted by the baby. It should be noted that the pacifier to be used is made of silicone which will have no side effects to the health of the baby. Durability is another issue to consider. In short, when choosing a pacifier, the pacifier’s structure, design, baby’s characteristics and needs should be considered appropriate; the pacifier should be given to the baby in a controlled manner with an accurate and conscious use.
Bilinçli bakımla huzurlu yenidoğan Happy newborns with conscious care
Bebeklerde cilt hassasiyetinin en fazla olduğu dönem yeni doğduğu zamandır. Yenidoğanların ciltleri oldukça hassas ve incedir. Dış etkenler onların cildine zarar verebilir. Dolayısıyla bu dönemde yenidoğanın bakımına çok dikkat edilmeli ve özen gösterilmelidir. Cildi kuru ve temiz tutmak, doğru bir bakım için en önemli husustur. Bebek bezi değişimi, emzirme veya uyku sonrası zamanlarla sınırlı kalmak zorunda değildir. Anneler şüphe duydukları her an yenidoğanın bezini değiştirmelidirler. Bebeğin kızarıklık ve tahriş gibi cilt problemleri yaşamaması için emiciliği yüksek bezler kullanılmalıdır. Doğumdan sonraki ilk birkaç hafta süresince yenidoğan altının sadece pamuk ve ılık su kullanılarak yapılması önerilmektedir. Islak mendil kullanılması zorunluluğunda ise mutlaka kokusuz, hassas ve dermatolojik olarak test edilmiş ürünlerin tercih edilmesi gerekmektedir.
62 Pharma
The most sensitive period of skin sensitivity in babies is when they are born. The skin of a newborn is very sensitive and thin. External factors can damage their skin. Therefore, extreme care should be taken during this period. Keeping the skin dry and clean is the most important factor for proper care. Diaper change does not have to be limited to times after breastfeeding or sleep. Mothers should change the diaper of the newborn whenever they have doubts. High absorbency diapers should be used to prevent skin problems such as redness and irritation. During the first few weeks after birth, it is recommended that change-diaper should only be made by using cotton and warm water. When wet wipes are required, odorless, sensitive and dermatologically tested products should be preferred.
Pharma
63