Anlamın Dilselliği İçindeki Tarihsellik: Gadameryan Hermeneutikte Dilsellik, Tarihsellik ve Gelenek İlişkisi Mehmet Ulukütük “Kökü mazide olan atiyim” Yahya Kemal
İnsanın “tarihsel bir varlık” oluşunun gerçekliğine ve anlama ve yorumlama etkinliklerindeki sonuçlarına yönelik en güçlü vurgu hermeneutik gelenekte görülür. Peki “tarihsel bir varlık” kavramsallaştırması tam olarak neyi ifade eder? Bu soruya verilen cevaplar insanî anlama ve yorumlama etkinliklerini kendine problem edinen her filozofa göre değişir. Aslında bu tarihten de ne anladığımıza göre de değişir. Mesela Wilhelm Dilthey‟e göre tarih ve dolayısıyla tarihsellik insanın doğması, yaşaması ve zaman içinde ölmesi gibi zaten nesnel olarak belirli ve sabit şeyleri göstermez. En temelde tarihsellik (Geschictlichkeit) iki anlama gelir: a)
İnsan kendini içe bakış yoluyla değil hayatını nesnelleştirmek suretiyle anlar. “İnsanın ne olduğunu sadece tarih ona söyleyebilir”,1 bir başka ifadeyle; “insanın ne olduğunu ve neyi istediğini tüm ayrıntısıyla olmasa da kendi varlığının yüzyıllar boyunca gelişimi içerisinde tecrübe edebilir; bu hiçbir zaman nesnel düşünceler içerisinde değil, kendi varlığının derinliklerinden çıkıp gelen yaşayan deneyim kapsamında gerçekleşir”2
b)
İnsan tabiatı sınırlandırılmış bir cevher değildir. İnsanoğlu kendi tabiatını ne olageldiğini kavrayabilmek için nesnelleştirmesi esnasında sadece zaman duvarı üzerinde resim yapmamaktadır. Bunun aksine Nietzsche gibi bir yaşam filozofu olan Dilthey‟e göre insan “henüz belirlenmemiş bir canlı” (nocn nicht festgestellte Tier) dır; bu canlı kendisinin ne olduğunu henüz belirlememiştir. Onun ne olacağı konusu, kendisinin vereceği tarihsel kararları beklemektedir3.
1
Dilthey, Wilhelm, Gesammelte Schriften, VIII. C. Göttingen: Vandenhoeck & Ruprecht, 1913-1967, s.224‟den
akratan Richard E.Palmer, Hermenötik, Çev. İbrahim Görener, Anka Yay. 2003, s. 158. 2
Dilthey, Gesammelte Schriften, VI, s.57‟den akratan Richard E.Palmer, Hermenötik, s. 158.
3
Palmer, a.g..e s. 158.
1