Büyükorhan Güncel
2
Ocak 2013
Türkmen çıkış arıyor Bursa’nın Büyükorhan ilçesinde ulaşım en önemli sorun haline geldi. Tek girişin olduğu ilçenin bir çıkış yolu yok. Büyükorhan Belediye Başkanı Selami Selçuk Türkmen, Dursunbey ve Mustafakemalpaşa’ya çıkan yolların yapılmasıyla ilçenin turizm ve ekonomi açısından kalkınacağını söyledi. Büyükorhan Belediye Başkanı Selami Selçuk Türkmen, Bursada Bugün’e önemli açıklamalar yaptı. Hükümetin Büyükorhan ve dağ yöresinin yollarına büyük önem verdiğini belirten Başkan Türkmen, “Yollarımızın tam iyileştiğini söyleyemeyiz. Yollarımız tamamlandığında Bursa-Büyükorhan arası 45 dakikaya düşecek. Bir ilçenin gelişmesi için yolun çok önemi var. Büyükorhan ilçesine giriş var, çıkış yok. Bu açıdan bizim pek şansımız yok. Bu şansımızı açmak için bu işlere devlet eli lazım. Büyükorhan Dursunbey arası 40 kilometre. Yol yapıldığında bu mesafe 25 kilometreye düşecek. Bu yol yapıldığı zaman Büyükorhan’ın bir çıkışı olacaktır” dedi.
Büyükorhan Güncel
Ocak 2013
Bursa’ya yeni vizyon AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, “Bursa’yı o tarihi güzelliklerini coğrafi güzelliklerini koruyarak birinci anlamda yaşanabilir yollarıyla, otoparklarıyla, yeşil alanlarıyla, spor merkezleriyle yaşanabilir bir kent olarak görmek istiyoruz. 50-100 yılı planlanmış toplu taşıma araçlarıyla çok güzel bir şehir hayal ediyoruz” dedi. AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, çarpıcı açıklamalar yaptı.
GÜZEL HİZMETLER GELECEK Büyükorhan Dursunbey ylu ile ilgili karayollarına bir girişimde bulunduklarını ifade eden Türkmen, “İlçemiz aynı zamanda Mustafakemalpaşa’ya da yakın. Eğer bu yolda da gerekli düzenlemeler olursa Büyükorhan’ın 3 girişi, 3 çıkışı olacak. Bursa’nın güneyindeki dağ ilçelerine göre Büyükorhan’ın biraz daha şansızlığı var. Bunları aşmak için uğraşıyoruz. Önemli olan insanlığa hizmet etmektir. Bunlar sadece belediyemizin gücü ile değil hükümetimizin gücü ile olacak. Hükümetimiz göreve geldikten sonra önem verilmeyen Bursa’nın güney ilçelerine büyük hizmetler verdi. Ama yeterli mi değil. Çünkü dağ yöresi ilçelerimiz hizmette geri kalmıştı. Hükümetimizin hizmetleriyle belli noktalara geldi. Umuyorum daha güzel hizmetler gelecek” diye konuştu.
Büyükorhan’ın Büyükşehir’den daha fazla hizmet alacağını düşünüyorum” dedi.
YASA GEÇMEDEN BÜYÜKŞEHİRLİ OLDUK Büyükorhan’ın Büyükşehir yasası çıkmadan Büyükşehir’e girdiğine dikkat çeken Başkan Türkmen, “Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Recep Altepe’ye teşekkür ediyorum. Yasa çıkmadan bizim gibi geri kalmış ilçelere destek verdi. 2012 yılında Büyükorhan Belediyesi hizmet binasını yaptı. Bu binamız Büyükorhan için gerekli bir binaydı. Altı düğün salonu, üst katı eğitim vermek için kullanılıyor. En üst katı da misafirhane olarak hizmete girdi. Başkanımız Recep Altepe yasa girmeden Büyükorhan’a el attı. Yasa çıktıktan sonra
BÜYÜKORHAN’IN ALT YAPISI BÜYÜKŞEHİR’İ BEKLİYOR Büyükorhan’ın göç veren bir ilçe olduğunu hatırlatan Selami Selçuk Türkmen, şunları kaydetti; “Bundan 5 yıl önce Büyükorhan’ın nüfusu 25 bin civarındaydı, bugün ise köyleri ile birlikte 12 bine düştü. Bunun nedeni bir istihdam olmaması ve eğitimdir. Gençlerimiz iş olmadığı için ilçede durmuyor. Aileler çocuklarını daha iyi okutmak için Bursa’ya gönderiyor. Büyükşehir yasası ile ilçemize istihdam yaratacak hizmetler bekliyoruz. İlçemizin alt yapısı çok kötü durumda. Göreve geldiğimizden buyana alt yapı
çalışmalarımız oldu ama bunlar günü birlik hizmetlerdi. Alt yapı projesini bile hazırladık ancak maliyeti çok yüksek olduğu için bunu yapamadık. Büyükşehir yasası ile birlikte ilçemizin su ve kanalizasyon işleri de Büyükşehir’e geçiyor. Yasa ile birlikte bu sorunumuz da giderilecektir.” KAYMAKAMLIK BELEDİYENİN KİRACISI OLMAKTAN KURTULSUN Büyükorhan’da süt üreticiliğinin öne çıktığının altını çizen Başkan Türkmen, “Büyükorhan’da günlük 50 bin ton sütümüz var. Bu sütü işleyecek tesisimiz yok. Yenice köyümüzde kooperatifin bir tesisi var. Ama kooperatifin ekonomik durumunu n yetersiz olmasından dolayı bu tesis genişletilemedi. Büyükşehir’den
istihdam yaratmak için bu süt tesisine destek vereceğini düşünüyorum. Bu destek ile birlikte istihdam da oluşacaktır. Büyükorhan Kaymakamlık binamız yok.
Belediyemizin kiracısı olarak hizmet veriyor. Kaymakamlık binamızın da Büyükşehir Belediyesi ve Hükümetimizin desteği ile yapılmasını istiyoruz” dedi.
“100 YILI PLANLANMIŞ BİR BURSA GELİYOR” Türkiye’nin uzun yıllardır günlük, haftalık, en fazla altı aylık programlarla yönetildiğini hatırlatan Öztürk, “Ak Parti iktidarıyla birlikte bir ülke hedef bazlı bir strateji belirledi. Uzun yılları kapsayan bir hedef konuldu. Sonuçta 50 yıllık, 100 yıllık hedefler koymazsanız dünyayla rekabet edemezsiniz. Hem teknolojinizi hem şehirlerinizi buna göre planlayamazsınız. Planlama yapmazsanız da maalesef çarpık kentleşme gibi, teknoloji gibi alanlarda geri kalırsınız. Biz Bursa’yı şöyle düşünüyoruz, Bursa güzel bir şehir, tarihi bir şehir, geçmişe yönelik çok büyük derinlikleri olan bir şehir, aynı zamanda sanayisi var, tarımı var, turizm alanında çok güzel potansiyeli var. Bursa’yı o tarihi güzelliklerini coğrafi güzelliklerini koruyarak birinci anlamda yaşanabilir yollarıyla, otoparklarıyla, yeşil alanlarıyla, spor merkezleriyle yaşanabilir bir kent olarak görmek istiyoruz. 50-100 yılı planlanmış toplu taşıma araçlarıyla çok güzel bir şehir hayal ediyoruz” dedi. “SAVUNMA SANAYİNDE BURSA YER ALACAK” Tekstil, makine ve otomotivin Bursa’nın ana sektörleri olduğuna dikkat çeken Milletvekili Öztürk, “Bursa’da çok güzel firmalarımız var, büyük firmalarımız var, yetişmiş elemanımız var, alt yapımız var. Dolayısıyla biz Bursa’yı bu savunma sanayine yönlendirebiliriz. Nitekim onun çalışmalarını yapıyoruz. Savunma sanayi çok farklı alanlarda yan ürünlere ihtiyacımız var. Bir bakıyorsunuz uçakla ilgili koltuk ihtiyacı var, saç işlemeye ihtiyaç var. Bursa’da var. Biz Bursa’nın bu savunma sanayini burada kullanabiliriz. Biz artık helikopterimizden bahsediyoruz kendi tankımızı yapmaktan bahsediyoruz. Biz kendi savaş gemimizi yapmaktan bahsediyoruz. Bunlar 10 yıl öncesinde Türkiye’nin gündeminde değildi. Ak Parti iktidarıyla birlikte gündeme geldi. Ama biz biliyoruz ki dünyada savuma sanayine aktarılan kaynaklar çok yüksek bizim hem teknolojiye sahip olmamız lazım, hem de dışa bağımlılıktan kurtulmamız gerekiyor.
Savunma sanayinde Bursa yer alacaktır ama daha fazla yer alması lazım. Bizde milletvekilleri olarak bu sektördeki bütün alanlarda denizde havada karada bütün alanlardaki savunma sanayinde Bursa sanayicisini buluşturup onlara yol göstermemiz gerekiyor” diye konuştu. “İNTERNET MEDYACILIĞININ HUKUKİ ALT YAPISINI HAZIR OLMALI” Kendisinin Bilim Sanayi Teknoloji Komisyonu üyesi olduğunu hatırlatan Mustafa Öztürk, “Bu sektörü çok iyi biliyorum, gelişmeleri de biliyorum. Aslında baktığınızda 2003 yılından önce Türkiye’de geniş bant internet yoktu. Dünya çok ileri gittiği halde bunun iki yolu var birincisi iletişim altyapısını çok iyi yapmak zorundayız. Bununla ilgili adımlar var, ama ben bu adımları yeterli görmüyorum. Bizim çok kısa sürede hem fabrikalara, hem sanayi bölgelerine, hem de evlere veya sokaklara fiber optik kabloyu çok hızlı bir şekilde götürmemiz lazım. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor, benim zamanımda da yapıldı, ama daha hızlı yapmak zorundayız. Bu ne olacak bizim geniş bant dediğimiz iletişim ortamına sahip olmamızı sağlayacak, oradan istediğiniz görüntüyü bilgiyi iletebilirsiniz. İkincisi bizim içerikle ilgili çalışmalar yapmak zorundayız. Üçüncüsü bunun hukuki alt yapısını ortaya koymamız lazım. Yani internet medyacılığının
hukuki altyapısını ortaya koymamız buradaki standartları oluşturmamız lazım, bunun önünü açmamız lazım. Artık internet medyacılığı öyle enteresan bir hale geldi ki, basılı ve görsel medyadan çok daha fazla izleniyor. Anlık değişimleri ulaştırabiliyorsunuz. 3G ile dünyanın bir ucundan anında haber gönderebiliyorsunuz. Haberin değeri artıyor çünkü hızlı iletiyorsunuz. Kim daha hızlı hareket ettiyse o daha fazla takip ediliyor. Daha fazla reklam paydasından pay alıyor. Ben inanıyorum ki önümüzdeki dönemde internet medyası veya internet televizyonculuğu çok daha yaygınlaşacak. Önümüzdeki dönemde cep telefonlarımıza gelecek biz cep telefonlarında televizyon seyredeceğiz, görsel olarak haberleri izleyebileceğiz. Belki hepimiz abone olacağız. Dolayısıyla bu sahada ciddi imkân var. Bursada Bugün’de bu anlamda ciddi yatırımlar yapıyor, tebrik ediyorum. Bu sahayı iyi değerlendirmelerini istiyorum” diye konuştu. Halkın görüşlerinin partisi ve milletvekilleri için değerli olduğunun altını çizen Öztürk, “Çünkü biz halk için siyaset yapıyoruz. Bursa’nın önemli problemlerinden birisi ulaşımdır bu doğrudur. Ulaşım sorununun çözüleceği birkaç tane şey vardır birincisi planlamadan geçer ikincisi toplu taşıma araçlarından geçer. Yani bu planlama hem ulaşım
planlamasını kast ediyorum, hem bunu sağlayacak imar planlamasından bahsediyorum. Siz bunları yaparsanız bize neye ihtiyacımız var yatay – dikey yola ihtiyacımız var. Bununla ilgili çalışmaları başlatırsanız kamulaştırmaları yaparsanız. Bu sorunun kısa sürede çözüleceğine inanıyorum. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor ama ben şahsen bunları yeterli bulmuyorum. Daha fazla olması lazımdır. İkincisi de toplu ulaşım araçları kaynakların etkin kullanımı için önemli. Bunun için metro yaparsınız, hafif raylı sistemi yaparsınız, otobüsleri arttırışınız, metrobüs haline getirirsiniz. Bunların hepsi ulaşım sorununun çözümü için gerekli. İkincisi bir şehri siz dağıtmazsanız yani hem sosyal alanları hem kamu kuruluşlarını bir noktaya taşırsanız siz ulaşımı çözemezsiniz. Dolayısıyla şehri dağıtmanız lazım vatandaş nilüferden merkeze gelmemeli yıldırımdan merkeze gelmemeli bulunduğu ortamda ihtiyaçlarını giderebilmelidir. Bizim bir an önce bu ulaşım planlarını hayata geçirmemiz lazım” şeklinde konuştu. “KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR İHTİYAÇTIR” “Bizim insanımız daha güvenli daha huzurlu yaşamaya layık” diyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü; “Sokağa çıktığınız zaman kaldırımdan mı yürüyoruz, caddeden mi? telaşına kapılmamamız lazım. Rahat yürümeniz lazım. Kentsel dönüşüm bir ihtiyaçtır. Burada olay ne bunu tek başına belediyeler yapamaz. Tek başına hükümette yapamaz. O zaman ne yapacağız? Odalarla, belediyelerle, hükümet, sivil toplum örgütleri, özel sektör hep beraber iş birliği yaparak ortak bir akılla gerçekleştireceğiz. Nasıl olmazları değil nasıl daha güzel olabiliri konuşmamız lazım. Bir Türkiye’de çarpık kentleşmeyle yaşayamayız dolayısıyla burada hem fikiriz dolayısıyla bu planları yapmamız lazım. Bir şehri planlarken oranın tarihi coğrafi yapısıyla ilgili şekillenmiştir. Bir bölgeye bakarsınız talep vardır daha az katlı yaparsınız oranın özelliklerine göre şehir böyle planlanır. Tarihi yapısıyla, coğrafi yapısıyla tarım alanlarıyla, trafik sorunlarıyla hepsiyle planlarsınız. Dolayısıyla böyle bakarsak sorunları çözebiliriz.”
25 yılda 150 milyon kişiyi öldürecek İl Sağlık Müdürü Dr. Yusuf Köksal, 2000-2025 yılları arasında 150 milyon insanın sigaraya bağlı hastalıklardan öleceğinin tahmin edildiğini söyledi. Kanserden ölenlerin üçte birinin sigaradan öldüğünü belirten Köksal, “Sigara ve diğer tütün mamullerinin tüketilmesi başta akciğer kanseri olmak üzere kalp ve solunum hastalıkları gibi ani ve erken ölümle sonuçlanan birçok hastalıkların nedenidir. Sigara, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), kronik bronşit, amfizem gibi hastalıkların yüzde 80'inden sorumludur. Kronik hava yolu hastalıkları (KHH) bugün dünyada milyonlarca insanı etkilemektedir. Dünyada 2005 yılında gerçekleşen 58 milyon ölümden 35 milyonunun nedeni kronik hastalıklardır ve önümüzdeki 10 yıl içinde bu hastalıklardan ölümlerin yüzde 17 oranında artması beklenmektedir. Önlenebilir bu hastalıkların en temel ve ortak risk faktörü ise sigara içimidir. Aktif ve pasif sigara içiciliğinin ölümlere, hastalıklara, sakatlıklara neden olduğu, psikolojik
ve maddi açıdan da birey ve toplum sağlığını tehdit ettiği bilinen gerçeklerdir. Sigara içmediği halde sigara dumanına maruz kaldığı için dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon kişi hayatını kaybetmektedir” dedi. Sigaranın neden olduğu ölümlerin artacağı, 2000 - 2025 yılları arasında
150 milyon insanın sigaraya bağlı hastalıklardan öleceğinin tahmin edildiğini söyleyen Köksal, “Sigaranın neden olduğu kanser ölümlerine bakıldığında da sorunun ne kadar ciddi olduğu açık olarak görülmektedir. Dolayısıyla sigara kullanımını önleme çalışmalarının önemi her geçen gün
artmaktadır. Tüm insanların dumansız temiz hava solumaya hakkı vardır. İlimizde sigarayı bırakmak isteyenler için Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde, KETEM'de ve Verem Savaş Dispanseri’nde sigara bırakma poliklinikleri hizmet vermektedir” diye konuştu.
7 Düşündüren sözler Av.Üzeyir Tüfekçi
“Çölü güzel kılan şey, bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.” Exupery. Merhaba, Altı çizilesi yazılar yazamayacağımı biliyorum ama yazımın mihenk taşı kalp ,kalplerimiz ve çağa dair olacak, yazar önce ekmekler bozuldu demiş ( o.akbal , 1946 baskı ) şimdilerde ekmekler gibi bir çok şey zaten bozuk , çağın insanı hemen herşeye hile hurda karıştırır oldu , gün gecmesin ki gazetelerde şaşırdığımız bu meyanda haberler görmeyelim . Önce kalp /ler bozuldu . Çağın insanın merkezinde madde yer aldığından , madde faydacılığı getirdiğinden günün insanı iyiliği , güzelliği kalbi öteledi. Rimbaud ‘ hayat başka yerdedir’der ,ötelerdedir. Durup düşünmenin vaktidir sayın okuyucu , çağımız ne yazık ki zulüm , gözyaşı , acı çocukların ve anaların ağladığı bir yüze büründü, ve çağımız nisyan çağı. Unutmak . Yaradanın büyük bir lütfu fakat ; ne hazindir ki komşusu açken tok yatan bizden değildir düsturunu şiar edinen edinmesi gereken bir milletin , dînin mensubu bizler yaralı yüreklere tuz basıyoruz , yarasını yalar geyik öyle iyileşir eğer ölmemişse ama söz konusu insansa yaraya tuz basmak yerine merhem olmak gerek. Hatırlayınız Sosyal medya dedikleri modern çağın paylaşıma olgusunu uzaktan kılan yapıda bir anda Arakan müslümanlarına yapılan zulümden bahseden günün , rüzgarın önünde çer çöp gibi savrulan müslümanı şimdilerde arakanı da unuttu/k . Yanıbaşımızda Suriye, Gazze, Irak, Doğu Türkistan, Dağlık Karabağ, Çeçenistan, Keşmir, Bangladeş, Mali,Etiyopya, Sudan, Somali, Libya, Yemen.bu ecdad yadigarı topraklar gözyaşı ile sulanıyor bugün. Kudüs ağlıyor üzgün bir çocuk Kudüs. Ve biz bu fotoğrafın neresindeyiz.bu gürültüden ibaret çağda durup düşünme vaktidir. Kalplerin yeniden ihyası ve inşası için önce düşünmeli.ölü toprağı serpilen kalpleri yeniden diriltmeli. Önce kalpler bozuldu zira. Bozulmamışsa da kirlendi pir ü pak olan kalpler , biriktirmeyi ve harcamayı öğreten bu çağ ve çağın hokkabazlarının karşı , nisyana karşı panzehirimiz isyan olmalı. Nefse karşı ve zalime karşı inatçı ve klas bir duruş sergilemeli. Bu yazı siyasi bir yazı değil , sadece neyi kaybettiğimizi anlama çabası güden Adem’ in mülâhazalarının derlediği kelimelerden müteşekkil acizine bir karalamadır. Yaşamak ağır bir yüktür , onu hafifleten müslümanca düşünen kalptir.
Kalp yetmezliği olanlara önemli ihtar İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Başhekimi Prof. Dr. Zerrin Yiğit, ağır kalp yetmezliği olan hastaların 1 yıl içinde yaşama şanslarının yüzde 50 olduğunu, enfeksiyonun ise durumlarını çok daha ağırlaştırdığını söyledi. İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Başhekimi Prof. Dr. Zerrin Yiğit, usta gazeteci Mehmet Ali Birand'ın ölümü ile yeniden gündeme gelen 'kalp yetmezliği'ne ilişkin açıklamalarda bulundu. Yiğit, kalp yetmezliği olan hastalarda enfeksiyonun durumu ağırlaştırdığını, hastayı ölüme bile götürebileceğini belirtti. Prof. Dr. Zerrin Yiğit, “Biz, kalp yetmezliği olan hastaların korunması için grip, zatürre aşılarını bile ihmal etmemelerini söylüyoruz. Bu hastalarda en ufak bir girişim sonrası da olsa bir enfeksiyon kapılırsa, hastayı ölüme götürebilir. Hatta üst solunum yolları enfeksiyonu bile hastayı ölüme götürebilir. 1 yıl içinde ağır kalp yetmezliği olan hastanın yaşama şansı yüzde 50” dedi. Kalp yetersizliğinin ortaya çıkmasının çeşitli nedenleri olduğunu, bunların hipertansiyon, enfarktüs (kan pıhtısı) durumları olabileceği gibi, hiçbir neden olmadan da görülebileceğini açıklayan Prof. Dr. Yiğit, “Kalp yetersizliğinin en önemli bulgusu; yürürken, egzersizde, merdiven inip çıkarken, yani efor sarf edildiği zaman nefes darlığı oluşmasıdır. Ama kilolu hastalarda görülen nefes darlığı ile karıştırmamak lazım. Çarpıntı, ritim, akciğer fibrilasyonu da çok sık görülür. Akciğer fibrilasyonu, felçlerin en önemli nedenidir, beynin pıhtı atmasına sebep olabilir. Hepsi birbirine bağlıdır” diye konuştu. Prof. Dr. Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Vücuttaki sıvı yüklenmesi ne neden olacak her şeyden kaçınmak gerekir. Tuz, vücutta sıvıyı tutan bir maddedir. Bu hastalar tuzdan kaçınmalıdır. Ayrıca aşırı egzersiz, yorgunluk, stresten de kaçınmak gerekir.”