12
Yörem Güncel
İnsan sevgisi Ramazan GÜÇLÜ
Yüce dinimiz İslam,insanların birbirini sevmesi,sayması,ve yardımlaşması için önemli ahlaki ilkeler koymuştur. Bunlardan biriside insan Sevgisidir. Sevgi duygusu büyük bir nimettir. Sevgi duygusu, insanın hemcinsleriyle arasındaki ilişki ve kaynaşmasının en önemli unsuru ve toplumsal hayatın gelişip güçlenmesinin vazgeçilmez şartıdır. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde bütün Müslümanların kardeş olduğu vurgulanarak, onlar arasında güçlü bir sevgi bağı kurulması öngörülmüştür. Konuyla ilgili bir hadis şöyledir. “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!” (Müslim, îman 93-94. Ayrıca bk.Tirmizî, Et’ime 45, Kıyamet 56; İbni Mace, Mukaddime 9, Edeb 11) Dinimizin bu güzel öğütlerinden aldıkları ilham ile “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü’’ diyen Yunus Emreler, ‘’Bu kapı ümitsizlik kapısı değildir, ne olursan ol yine gel’’ diyen Mevlânalar ve ‘’bir olalım, iri olalım, diri olalım’’ diyen Hacı Bektaş-ı Veliler hep sevmeye ve sevgiye çağırmışlardır. Bir ülkenin bireylerini ve nesillerini bir araya getirip kaynaştıran sevgidir.Toplum sevgiyle kaynaşır, huzurla yaşar. Sevgi ya ana-babanın evladını sevmesi gibi doğal olarak; ya da insanların adalet, cömertlik, edep, haya gibi ortak değer ve faziletlerde birleşmeleriyle iradi olarak gerçekleşir. Bu surette birbirini seven insanlar kendi mutluluğunu düşündüğü kadar diğer insanların yarar ve mutluluklarını da düşünürler. Böylece aralarındaki birlik ve kaynaşma daha da artar. Mevlana’nın ifadesiyle “sevgi; acıyı tatlıya, bakırı altına, hastalığı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür.” İnsanı hayata bağlayan zincirin en güçlü halkası ve insanı yaratanına ulaştıracak en sağlam merdiven de yine sevgidir. İnsanlar arasında olması gereken do stlukların,sevgilerin,saygıların azalması, ona bağlı olarak da kin, öfke, hiddet ve düşmanlıkların artması temelde sevgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Pek çok kötülüğün en önemli sebeplerinden biri de yine sevgi eksikliğidir. Karı koca arasındaki huzursuzluğun ve hoşgörüsüzlüğün de sebebi sevgi eksikliğidir.Halbuki sevgi olsa, öfkeler diner, düşmanlıklar biter. Unutulmaması gereken bir husus da şudur ki, tüm faziletler, tüm iyilik ve güzellikler, sevgi ve samimiyet ortamında doğar ve gelişirler. Sevgi ve samimiyet olmadan, yüce dinimizin hedeflediği faziletli ve huzurlu bir hayatı ve kâmil insan modelini yakalamamız mümkün değildir. O halde, insan sevgisine büyük önem veren Yüce dinimiz İslam’dan aldığımız ilham ile kalplerimizi sevgi ile dolduralım. Allah sevgisiyle gönüllerimizi herkese açalım. 15 Ekim 2013 de İdrak edeceğimiz Kurban Bayramınızı da tebrik eder toplumumuzdaki sevgi ve saygının artmasına vesile olmasını dileyerek Hak aşığı Yunus Emre’nin veciz ifadesiyle sözlerimi bitiriyorum: ‘ ’ Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım,Sevelim sevilelim,Dünya kimseye kalmaz.”
Ekim 2013
Okuyamadı ama üniversitede hoca 80li yıllardaki kaos ortamı yüzünden liseden sonra okuyamayan Balıkesirli Sadi Bagana, oymacılık ve tahnit sanatında kendini yetiştirerek, Büyükorhan MYO’da dersler veriyor. Bagana’nın görsel hafıza tekniği ile yaptığı oyma eserler büyük ilgi toplarken, taksidermi yöntemi ile doldurduğu yabani hayvanlar ise gerçeğinden ayırt edilmiyor. Uludağ Üniversitesi‘nde eğitim veren Sadi Bagana, “Arabamda ceset poşeti gibi poşetler var, yolda ezilip ölmüş hayvanları toplayıp tahnit ediyorum” dedi. Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde yaşayan Sadi Bagana, ağaç üzerine yaptığı oyma eserler ve tahnit ettiği hayvanlarla tanınıyor. Ankara‘da düzenlenecek BalıkesirTanıtım Günleri’nde sergi açacak olan Sadi Bagana, “Ankara’da 10.10 tarihinde yapılacak olan Balıkesir Tanıtım Günlerinde sergi açacağım. Daha önce iki kezBalıkesir‘de, bir kere de Dursunbey‘de sergi açtık. Eserlerin üzerinde çok çalışıyorum. Bu benim işim değil, ben kereste ticareti ile uğraşıyorum. Boş zamanlarımda yapıyorum. El ifadelerini bir günlük çalışma ile ortaya çıkartıyorum. Oyma tekniği ile yapılıyor bu çalışmalar. Benim için özel bir parça var bunların içinde, adı hayat kitabı. Üzerinde hayat yazıyor, bir yanında çocuk, diğer yanında yaşlı bir insanın eli var. Kitaba başlıyorsunuz, bitiyorsunuz, tavla gibi kolunuzun altına kıstırıyorlar ve gidiyorsunuz” dedi. Her ağacın oymaya uygun olmadığını söyleyen Bagana, ince işçilik için ıhlamur ağacının ideal olduğunu söylerken, kendisinin çoğunlukla ceviz ağacı kullandığını dile getirdi. Lise mezunu olan Sadi Bagana, “Benim bu yeteneğim çocukluktan geliyor. 1980 öncesinde üniversiteler kaos ortamı vardı, idealim güzel sanatlar okumaktı, ancak olmadı. 12 Eylüldönemini askerde geçirdim. Geldikten sonra okuyamamanın ezikliği vardı. Hayattan intikam almak gibi, okuyamamanın intikamını almak gibi bir hisle yeteneğimi kendim geliştirmek istedim, içimden gelen bir şey bu” dedi. Sadi Bagana’nın oyma eserleri
arasında, “Çığlık” filminin maskesi, ağacın içindeki yüz, ağaçtaki baykuş, hayat kitabı, baston, ağaçlar ve el şekilleri bulunuyor. Balıkesirli sanatçı Sadi Bagana, atölyeyi andıran evinde aynı zamanda tahnit sanatı ile uğraşıyor. Tahnit üzerine Uludağ Üniversitesi‘nde ders veren Bagana, “Oymacılığın yanı sıra tahnit sanatı ile de uğraşıyorum. Şu anda Uludağ Üniversitesi Büyükorhan Meslek Yüksek Okulu’nda müze teknikleri dersine giriyorum. Tahnitcilik ve preparasyon teknikleri hakkında çocuklara bir şeyler öğretiyorum. Tahnitcilik; bir cesedin ya da canlının öldükten sonra bozulmaması için kimyasallarla çürümesinin önlenmesidir. Mumyalama ve taksidermi de tahnitciliktir. Benim yaptığım taksidermi sanatıdır. 30 yıldır yapıyorum bu sanatı. Genelde hayvanat bahçelerinde ölen Afrika kökenli hayvanlar, piton, timsahlar üzerinde çalıştım. Şu an gördüğünüz keçi, tilki, yılan, baykuş var. Bu taksidermi sanatını müzeler için yapıyorum” dedi. Hayvanların doldurulması
işleminin hayvanın cinsine göre değiştiğini kaydeden Sadi Bagana, “Mesela bunların tamamının derisi yüzülüyor. Kuşları başlayınca bitirmek zorundasınız. Diğer memeli hayvanların deri tabaklama işi var. Onda da alüminyum sülfat ve boraks kullanıyoruz. İskeletini hazırlama safhası var. En son dikim işlemi yapılıyor. Şu ana kadar yapılan eserlerimin çoğu, Uludağ Üniversitesi‘nde oluşturulan Yaban Hayatı Müzesi’nde. Zaten bu tahnit işi merakla başladı, bir iki tane dolduralım derken, üniversiteyi bitiremediğimiz halde hoca olduk. Mesela bir tane sansarı doldurdum. Buna araba çarpmış, yolda bulup bana getirdiler, ben de doldurdum. Yolda ölmüş hayvan bulan arkadaşlarım bana getirirler, ayrıca ben kendim de bulurum. Arabam da ceset poşeti gibi poşetler ve eldiven var. Yolda ezilmiş olan hayvanları toplayıp dolduruyorum” dedi. Bagana’nın tahnit eserleri arasında baykuş, yılan, tilki, dana, keçi, balık, kuş olmak üzere çok sayıda hayvan bulunuyor.
Kestane hırsızları işbaşında! Bursa’da kestane üreticileri hırsız korkusu yaşıyor. Kestane bahçelerinde nöbet tutan üreticiler, arazilerini tehdit eden hırsızlar için emniyet güçlerinden yardım istiyor.Bursa’da eylül ayının ortalarında başlayan kestane hasadına sevinen üreticiler, hırsızlar sebebiyle tedirgin günler yaşıyor. Cumalıkızık’ta kestane bahçelerine dadanan hırsızlar üreticileri canından bezdirdi. Hırsız korkusu yaşadıklarını belirten üreticiler, emniyetin bölgede güvenlik tedbirlerini artırmasını istiyor. Kestane üreticilerinden Ekrem Kara, “Bizim en büyük korkumuz kuraklık ve hırsızlık. Kestane ağaçları orman vasfı sayıldığı için devletin hiçbir desteği yok. Kendi kendimize de korumanın imkanı yok. Bizim en büyük sıkıntımız bu. Kestane hasadının başladığını görenler hemen dağlara çıkıyor. Bizim tapulu arazimizdeki kestaneyi de topluyorlar. 10 kişi geliyorlar, 1 kişi
tedbir alsa ne olacak? Laf da anlatamıyorsun” dedi. Kestane hırsızlarının köyün kanayan bir yarası olduğunu ifade eden Cumalıkızık muhtarı Ahmet Kuş, geçtiğimiz günlerde bir üreticinin arazisine giren hırsızların iki katlı bağ evini yakarak binlerce lira maddi zarara sebebiyet verdiğini söyledi. Kuş, “Maalesef kestane vakti geldiğinde herkes dağlara çıkıyor. Burası olduğu gibi tapulu bir yer. Kendilerini ikaz ettiğimizde
‘Burada tapu ne arasın’ diyorlar. Ama öyle değil. Başımıza iş almak hiç içten bile değil. Hatta bir üreticimizin 2 katlı bir bağ evi vardı. Onu yakmışlar. İçinde bazı tarım makineleri bile vardı. Bunların kasıtlı yapıldığı belli. Emniyetin tedbir almasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.Aynı zamanda kestane üreticisi olan Ahmet Kuş, 2013 yılında kestane rekoltesinden memnun olduklarını, fakat hırsızlık olaylarından dolayı sıkıntı yaşadıklarını dile getirdi.
Düğün günü gelen acı ölüm Bursa’da oğlunu evlendiren Zeki Özdemir, düğün için gelini almaya gitmeden önce kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre olay, Orhaneli ilçesine bağlı Dereköy’de meydana geldi. 3 çocuk babası Zeki Özdemir, en küçük oğlu Cengiz Özdemir’i evlendirmenin mutluluğu içindeydi. Davetlilere yemekler ikram edildi, davul zurna eşliğindeki düğün ve kına eğlencesi düzenlendi. Adet gereği
damadın arkadaşları gelinlik giyip çılgınca eğlendi. Eski muhtar gelen tüm konuklarıyla tek tek ilgilenip herkese teşekkür etti.Coşkulu eğlencenin ardından kız almaya gidileceği saatlerde Zeki Özdemir, gelen misafirlere adet gereği sigara almak için evden çıktı. Aniden rahatsızlanan Zeki Özdemir, çağrılan ambulansla Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Eğlenceler iptal edilirken, gelen ölüm haberi herkesi gözyaşlarına boğdu.
Bursa için aydınlık projeler Ramazan BAYAT
İnsanların olmasını istediği, içinden sessiz sessiz geçirdiği projeler vardır, işte benim de Bursa için olsun dediğim olmasını istediğim olursa birçok insanı mutlu edeceğine inandığım projelerimi sizler için yazdım… Bursa’ya BALON TURU çok yakışır Tarihin ilk çağlarından(Prusa) dan itibaren şehrimiz bir çok devlete ev sahipliği yapmış, tarihin göz bebeği olmuştur ve on binlerce eser günümüze kadar ulaşmış tabi bunun yanında tabii doğal güzelliklerimizde görülmeye değer. Bursa’daki İlçe Belediyeleri,Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Turizm Bakanlığı ortaklaşa çalışıp Bursa semalarında balon turu projesini hayata geçirseler ,kulağa çok hoş geliyor. Niye olmasın ki? Tıbkı Kapadokya gibi…Hem belki bu sayede,büyük devlet adamları gibi olayları büyük pencereden bakmayı öğreniriz ve sadece özel helikopteri olanların seyrettiği bir tarih olarak kalmaz. Nilüfer Çayına ‘’YAPAY SAHİL’’ Bilindiği üzere Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Porsuk Çayı’nın kenarına bozkırın ortasına yapay da olsa sahili yaptı. Ben diyorum ki nasılsa artık Nilüfer Çayı temizlendi ve tertemiz akıyor buraya güzel bir yapay sahil ,sembolik de olsa güzel olur … Atatürk caddesindeki binaların dışına ‘’OSMANLI MİMARİSİ ‘’ Şehrimizin en işlek caddelerinden olan Atatürk caddesinde bulunan iş merkezleri, alışveriş merkezleri, apartmanlar dahil tümünün dış cephesini Osmanlı mimarisine uygun olarak düzenlemeye gidelim. Pencerelerine rengarenk çiçekler koyalım. O cadde Bursa’nın sembollerinden biri olsun. Kapalı Çarşı ve Cumalıkızık’daki benzer göz lezzetini alabilelim… ‘’BURSA YILLARI DEĞERLERİYLE AKSIN’’diyorum Geçenlerde Unesco bu yılı Piri Reis yılı ilan etmiş.Ve bu noktadan esinlenerek dedim ki her sene Bursa’lı değerli bir ismimizi o sene onun yılı ilan edelim. Sonuçta Üftade(hz), Celal Bayar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Zeki Müren, Yıldırım Gürses, Halil Ergün ve onlarcası…O yıl hangi ismimizin yılıysa tüm sene anma, tiyatro, eğlence vb. çok sayıda etkinlik düzenleriz ve bu sayede hem hafızalarımız canlanır hem de o isimlerle aynı çağı yaşayamamış çocuklarımız yakından tanıma olanağı bulur… Ertelemeye gerek yok, örneğin; önümüzdeki 2014 yılı Bursa Büyükşehir Belediyesi için Ahmet Hamdi Tanpınar yılı olsa… ERKAN AYDIN ismi BURSA’nın geleceğine damga vuracak Erkan Aydın, işadamı, müteahhit, eczacı, Dağ-Der eski başkanı vs. Bunların yanına bir şey daha ekleniyor ki bence Dağ Yöresi ve Bursa için milat; Siyaset… Geleceği göremem, ne olur olaylar nasıl gelişir kahin de değilim bilemem. Siyasi konuları alanında uzman yazarlarımıza bırakmayı daha doğru buluyorum. Çünkü bu konulara hayatını adamış, donanımıyla, birikimiyle gerçek manada ilim adamları tanıyorum ve her söylenen sözün bir dayanağı kaynağı olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak çok yakından tanıdığım bir abim bir büyüğüm olan Erkan başkan… Ve onun hakkında siyasetten ziyade bir büyüğüm olarak şunları tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki beyefendiliğiyle, kişiliğiyle, ahlakıyla, azmiyle, başarılarıyla Bursa siyasetine damgasını vuracak ve geleceğe imzasını atacak bir isim.İşte o büyük isim Erkan AYDIN…
Gerçi resmen başvuru yapan şimdilik yok ama, aday adayı olarak bir çok isim ortada dolaşıyor. Özellikle belediye başkanlığı açısından Orhaneli, Keles, Büyükorhan Ali AYDOĞDU ve Harmacık’ta aday adaylığı için büyük bir heyeBiliyorsunuz, bu konularda en can var. Bir çok isim konuşuluyor. son konuşacak olan vatandaştır.
Adaylar değil, projeler yarışacak!
O nedenle şimdilik bu koşuşturma ve heyecanın içinde vatandaş yok. Çünkü vatandaşın gündemi bugünlerde seçim değil, geçim... O, zamanı gelince kendisis için hazırlanan kabine girecek ve kararını verip son sözünü söyleyecek. 2014 mart ayında gerçekleştirilecek mahalli seçimler için koşuşturma başladı. Bir bir aday adayları ortaya çıkıyor. Bu heyecan bizim dağ bölgeleri için de geçerli.
9
Yörem Güncel
Ekim 2013
Bazıları henüz tam karar veremediği için, bazıları da stratejik bir hata yapmamak için şimdilik ortaya çıkmıyorlar. Resmi başvuru olmadığı için aday adaylarının burada isimlerini telaffuz etmenin de bir anlamı yok. Sanırım, ilçe ve beldelerinde bu ulvi göreve talip olacaklar, yarın hedefledikleri koltuğa oturduklarında kendilerini bekleyen zorlukları iyi biliyorlardır. Bu nedenle de bu görevlere talip olurken projeler üretmek zorundalar.
Yoksa “ben adayım” demekle bu iş olmaz. Çünkü, şimdilik koşuşturma ve heyecan vatandaşı pek ilgilendirmiyor ama, yarın adaylıklar kesinleştikten sonra tercih için projeler beklenecek. Vatandaş, kafasına yatan ve gerçekleşeceğine inandığı projeyi getireni tercih edecek. Türkiye eski Türkiye değil... Vatandaş da eski vatandaş değil. Artık vatandaş daha bilinçli. Geçmiş yıllardaki gibi, inandıkları isimlerin ardından körü körüne gitmiyor. Kendisi veya bölgesi adına yapılacak projeleri ön planda tutuyor. Bu nedenle aday adaylarının talip oldukları görev sırasında hazırlayacakları projeler ön plana çıkacak. Bir anlamda bu seçimde adaylar yerine hazırladıkları projeler
yarışacak. Az önce de dikkat çekmeye çalıştığım gibi iyi proje üretebilen merkezine kendisini kabul ettirip “aday” olacak, projesini iyi anlatan da yeni dönemde o koltuğun sahibi olacak. Elbette sadece belediye başkanlıkları içim değil, muhtarlık için de köylerde de muhtarlık için büyük yarış olabişlecek gibi... Gençlerin şehre göçü nedeniyle az sayıda hemşehrimizn yaşadığı köylerde bile 5-6 muktar adayından bahsediliyor. Tabii ki, her catandaşın aday olma özgürlüğü var. Ama yazının başında da belittiğim gibi son kararı vatandaş verecek. Seçilenlerin bölgemize hizmet getirmesi dileğiyle... Şimdiden hayırlı olsun...
Besaş yayladan geliyor BESAŞ Keles tesislerinde üretilen BESAŞ Yayladan ürünleri Pazartesi gününden itibaren BESAŞ Büfelerinde satışa sunulacak. Günlük süt, kaşar peyniri, yoğurt, beyaz peynir ve ayran ürünlerinin yer alacağını ifade eden BESAŞ Genel Müdürü Mustafa Bektaş yakın gelecekte ürün çeşitlerinin artacağını ve günün şartlarına göre değişeceğini “Yayladan” markasıyla BESAŞ’ın Türkiye’ye açılacağını belirtti. Marka hakkında bilgi veren Bektaş, “Yayladan markası ismini Kocayayla’dan alıyor. Ve BESAŞ Süt ürünlerindeki doğallığı, tazeliği ifade ediyor. Deneme sürecinden sonra damak tadımıza çok uygun ürünler üretilmeye başlandı. Tüm Bursalıların beğenisine sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. ” dedi. Altepe’den büyük destek Kuruluş aşamasından marka ismine kadar Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin büyük desteğini gördüklerini ifade eden BESAŞ Genel Müdürü Mustafa Bektaş, BESAŞ’ın Bursa’yla birlikte güvenle büyümeye devam ettiğini sözlerine
Orhan KAPLAN
Fuar, içeriği çok geniş bir kavram. Çeşitli bilimsel disiplinlerin aslında birbirinden pek de uzak olmayan birçok fuar tanımı var. Ama genel olarak fuarı, belli zamanlarda, belli yerlerde ticari mal sergilemek üzere açılan büyük sergiler, diye tanımlamak yanlış olmasa gerek. Fuar, ulusal olduğu gibi uluslararası da olabiliyor. Özellikle yeni malların sergilenmesini ve tanıtılmasını sağlıyor. Yani kısaca fuar, ürünlerin, sanat yapıtlarının vb. halkın gezip görmesini, tanımasını sağlayacak biçimde toplu olarak sergilenmesi demek. Daha geniş bir tanımla da; Fuar, ticaretle ilgili ürün ya da hizmetlerin, teknolojik gelişmelerin, bilgi ve yeniliklerin tanıtımı, Pazar bulunabilmesi ve satın alınabilmesi, teknik işbirliği, geleceğe yönelik ticari ilişki kurulması ve geliştirilmesi için, belirli bir takvime bağlı olarak, düzenli aralıklarla, genellikle de aynı yerlerde gerçekleştirilen bir tanıtım etkinliği, demek doğru olur. *** Bursa, fuarcılık açısından da şanslı bir kent. Bu gün hemen her aya 2 fuar düşmek üzere çoğunluğu uluslararası fuar kapsamında etkinlikler gerçekleşmekte Bursa’da. Bunlardan en gelişmişi, katılımı yüksek olanı da Tarım Fuarı. Bursa Tüyap’ın bu yıl 11.sini gerçekleştirdiği ve halen süren Uluslararası Tarım, Tohumculuk, Fidancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı, gelinen sürece nasıl geldi? Bu yıl 250 bin yerli ve yabancı ziyaretçinin gezmesi beklenilen bu fuar, ilk yıllarda nasıldı? 30’a yakın ülkeden gelen katılımcılar ve 538 firma burada nasıl buluşuyor? Kendiliğinden değil kuşkusuz.
ekledi. Açılış yapılacak
Öte yandan BESAŞ’ın Keles Süt Ürünleri Tesisinin açılışının da
önümüzdeki günlerde yapılacağı öğrenildi.
Güveç Cuma pazarında yenir Dağ yöresinin en köklü pazarlarından olan Büyükorhan Cuma pazarında gelenekler yeniden canlanıyor. Büyükorhan Cuma pazarında yüzyıllar öncesine dayanan fırında güveç ve kebap geleneği uzun bir aradan sonra Büyükorhan Belediyesi’nin Cuma pazarına yönelik başlattığı canlandırma çalışmalarına ilçe esnafı duyarsız kalmadı. Uzun yıllar boyunca cuma pazarında her cuma günü İlhan ailesi tarafından yapılan yöresel
En Büyük Tarım Fuarına nasıl gelindi?
güveç ve kebap lezzeti bundan böyle Mesut İlhan tarafından devam ettirilecek. Türkmen’den destek Cuma pazarında yapılan çalışmaların sonuç vermesinden dolayı memnuniyetini dile getiren Büyükorhan Belediye Başkanı Selami Selçuk Türkmen, “Hayvancılık bu yörede olduğu gibi ilçemizde de yıllardır ana geçim kaynağı. Dolayısıyla güvecin de en iyisi Büyükorhan Cuma pazarında yenilebilir. Girişimci esnaflarımıza bu konuda yaptıkları çabalardan dolayı teşekkür ediyorum.” dedi.
Başından beri, her yıl düzenli olarak izlediğim bu fuarın bu aşamaya gelmiş olması, aslında ülkenin, Bursa’nın geldiği noktayı anlatması açısından önemli olduğu kadar, Tüyap Bursa’nın da bir başarı öyküsü. İlk yıllarda bir-iki salonda az sayıda firmanın, az sayıda ziyaretçi ile geçiştiği yıllardan bu gün Türkiye’nin en büyük bir Tarım Fuarı haline gelmek sanırım önemsenmesi gereken bir durum. Türkiye’den de öte, bölgenin en büyük Tarım Fuarı. Baykanların, Kafkasların ve Orta Doğu’nun… Her gün on binlerce ziyaretçinin kırsal kesimden kalkıp yeni teknolojileri ve gelişmeleri görmeye gelmeleri, çeşitli bağlantılar kurulması, yeni şeylerin öğrenilmesi aslında Türkiye’de tarımın ve sanayinin vardığı boyutu anlama açısından da önemli bir ölçü. ***
Uğrak mekan oldu Büyükorhan bürokrasisinin ve siyasi isimlerinin uğrak yeri olan güveç evinde Büyükorhan Kaymakamı
İbrahim Ethem Kazak ve Yazı İşleri Müdürü Aydın Kurmuş da güvecin lezzetine bakmayı ihmal etmediler.
11. Bursa Uluslararası Tarım, Tohumculuk, Fidancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı bu yıl farklı bir konseptle tanıtıldı medyaya. Açılışı da ziyaretçilerden önce yapıldı. İyi de oldu. Sanırım bundan sonraki yıllar artık bu uygulama sürecek. Bir de bu en büyük fara Tarım bakanı da katılsaydı, daha iyi olmaz mıydı? *** Sözün özü: Bir şeyi yapmayı düşünmek, onu yapmaktan daha yorucudur. Arizona Dream