Mesarya Gazetesi Sayı 35

Page 1

GAÜ İletişim Fakültesi’nden interaktif kitap: “Bir ‘Arpalık’ Yer” GAÜ İletişim Fakültesi tarafından hazırla- Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İletişim Fakültesi nan ve interaktif kitap olma özelliğini ta- tarafından hazırlanan ve interaktif kitap olma özelliğini şıyan “Bir Arpalık Yer” okuyucuyla buluştu. taşıyan “Bir Arpalık Yer” okuyucuyla buluştu.

08

Mesarya y Gazetesii Bülten

Sayı:35 - 2022 / Ücretsizdir

www.mesaryaajans.com

Yerli niş ürünlerin pazarlamasında öncülük ederek, büyük başarılara imza atan EZ-KOOP Pazarlama ve İş geliştirme Müdürü Niyal Öztürk, Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın (KTSO) Londra temaslarını Mesarya okuyucuları için değerlendirdi.

“ZEYTİNYAĞI ÖRNEK BİR NİŞ ÜRÜNÜDÜR” “Çok güzel bir nokta atışı oldu” Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın düzenlediği Londra’da gerçekleşen organizasyonu değerlendirebilir misiniz? “Bire bir görüşmelerin önceden organize edilmesi çok güzel bir yaklaşımdı. Pandemi sonrasındaki değişim trendi adına, fuarlar yerine alternatif bir organizasyon düzenlenmesi bana göre çok güzel bir nokta atışı oldu.

04

Köşe Yazısı Mustafa ANIŞ

Sanatçı - Köşe Yazarı 13

Köşe Yazısı Özge SARICA ACARÖZ Uzman Klinik Psikolog 14

ARDA ile yeniden kucaklaşıp ona sevgilerimizi gönderdik

11




2022

Mesarya Gazetesi

4

Yerli niş ürünlerin pazarlamasında öncülük ederek, büyük başarılara imza atan EZ-KOOP Pazarlama ve İş geliştirme Müdürü Niyal Öztürk, Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın (KTSO) Londra temaslarını Mesarya okuyucuları için değerlendirdi.

“Zeytinyağı örnek bir niş ürünüdür” Niyal ÖZTÜRK (EZ-KOOP Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü) “Çok güzel bir nokta atışı oldu”

Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın düzenlediği Londra’da gerçekleşen organizasyonu değerlendirebilir misiniz? “Bire bir görüşmelerin önceden organize edilmesi çok güzel bir yaklaşımdı. Pandemi sonrasındaki değişim trendi adına, fuarlar yerine alternatif bir organizasyon düzenlenmesi bana göre çok güzel bir nokta atışı oldu. İlk gün 14 işletme ile görüşmeyi planlıyorduk fakat istediğimiz kadar firma ile görüşme yapamadık. Sadece 3-4 firma ile görüşme gerçekleştirdik. Ancak bunun üzerine Londra’daki ajans, bizi ertesi gün organize ederek, birçok dağıtıcı ile kendi ofislerinde görüşmemizi sağladı.”

“İhracat yapmak zorundayız”

Şuan ihracat anlamında istenilen rakamlara ulaşabilir miyiz? Yeterince üretim var mı? “EZ-KOOP, 70 bin ağaç ve 200 üretici ile adanın en büyük üreticisidir. Ana ürünümüz zeytin ürünleri ancak pekmez, zivaniya, macun ve reçellerimiz de bulunuyor. Zeytin periodisite gösteren bir ürün olduğu için üretim miktarı her yıl değişmektedir. Bu yıl üretim az olacağından zeytinyağı fiyatlarının artacağı ön görülmektedir. Avrupa Birliği’nin bölgesel ekonomik kalkınmayı desteklemek amacıyla kümelenme çalışmaları kapsamında EZ-KOOP’un oluşturulmasına destek vermesi, zeytinin de hellim gibi, bir niş ürün olarak daha fazla ilgi görmesini sağladı. Zeytinle ilgili yaptığımız araştırmalarda, 3 yıl içerisinde, mevcut verim veren zeytin ağacı sayısı kadar ağaç ekildiği ve bunlardan verim alınmaya başlanacağı görülüyor. İhracat yapmaya

başlamazsak bu ürünler iç piyasa için çok fazladır. Bu nedenle ihracat yapmak zorundayız.” “Zeytinyağı global piyasada gitgide talebi artan bir ürün. Bizim tüm dünya piyasasına yetişebilmemiz mümkün değildir. Bunu zaten İspanya ve İtalya gibi büyük ülkeler Türkiye’den, Yunanistan veya Tunus’tan zeytinyağı alarak ihtiyaçlarını kapatabiliyor. Ama yine de, bizim için bir pazar olduğunu düşünüyorum.” Kaliteyi her zaman yakalayabileceğinizi düşünüyor musunuz? “Kurulduğumuzdan beri, bizim önceliğimiz en üst kalite seviyesinde zeytinyağı üretmektir. Ve bunu yakalamayı ilk günden başardık. Köylüye kooperatifi kurarken en baştan beri söylediğimiz şey, ürünlerimizi Avrupa Birliği Gıda Kodesinde uygun olarak en üst zeytinyağı klasmanı olan “natürel sızma zeytinyağı” kalitesinde üreteceğimizdi. Bizim kalite şartlarımıza uyan tüm üreticilere alım garantisi veriyoruz. Bu sayede ilk günden bugüne en üst kalitede ürün seviyesini korumayı başardık. Zeytinyağımız soğuk sıkım metodu ile elde ediliyor ve ardından Güney Kıbrıs’a, akredite gıda laboratuvarına analiz için gönderiyoruz. Bu sayede ürünlerin her zaman en üst kalitede olduklarını teyit ediyoruz. Taş Değirmen markalı zeytinyağlarımız daha önce Avustralya ve İngiltere’ye ihraç edildi. Bu da bizim için bir gururdur”

“Vergilendirme çok ciddi bir sorundur”

İhracat yapılırken vergilendirme sizi etkileyen bir unsur olur mu? “Bu çok ciddi bir sıkıntıdır. Üçüncü dünya ülkesi olarak kabul


2022 edildiğimiz için İngiltere gümrüğünden geçerken ürün otomatik olarak ek vergiye tabi tutuluyor. Hal böyle olunca rekabet etme zorlaşıyor. Tabi biz sadece ürünün kendisinin değil, ürünün ambalajındaki kaliteye de önem veriyoruz. Şişelerimiz koyu, cam şişedir. Böyle olunca fiyatımız otomatik olarak yükseliyor. Biz şişelerimizi İtalya’dan getiriyoruz ve sürekli dövizin yükselmesinden kaynaklanan bir fiyat artışı oluyor.” “Kıbrıs’ın kuzeyine baktığımız zaman, genelinde ambalaj ve etiket maliyetimizin dünyaya göre maalesef yüksek olduğunu görüyoruz. Yerel pazarda yaptığımız araştırmalarda insanların zeytinyağını plastik şişelerde alsa dahi evlerinde cam şişeye koyduklarını gördük. Tadı, kokusu ve kalitesinin değişmemesi için bunu yapıyorlar. Ancak maalesef fiyat hala yerel tüketicinin kararını belirleyen en önemli faktör.” Peki talep edilen yağda kriterler var mı? “Orada ucuz ürün olsun, gerekirse 5 lt’lik plastik şişelerde verin diyen de oldu, cam şişelerde üst kalite ürün talep eden de oldu. Aslında tamamen ürününüzü nereye konumlandıracağınız ile ilgili bir durumdur bu. Pazarda hiç tanınmamış bir ürünü, kalitesi ‘Mercedes’ dahi olsa, pazarlamak oldukça zordur. Bizim zeytinyağı üreticileri olarak en büyük sıkıntımızın bu olduğunu düşünüyorum.”

“Zeytinyağı örnek bir niş ürünüdür”

İhracat konusunda hangi noktadayız? “Bu konudaki destekler çok kısıtlı. İhracata yönleneceksek, mutlak süretle teşvik sisteminin gözden geçirilmesi gerekir. Şuan verilen

Mesarya Gazetesi

5

maalesef teşvikler yeterli değildir. Bu teşviklerin ölçülebilir hedeflerle yeniden şekillendirilmesi gerekir. Verilen destekler daha efektif kullanılmalıdır. Eğer zeytinyağı ihracatı hedefleniyorsa, gümrük ya da navlun konusunda destek gerekecektir. Zeytinyağı örnek bir niş ürünüdür. Biz bunu nasıl daha iyi yerlere konumlandırabiliriz diye düşünmeliyiz. Dünyada zeytinyağı talebinin arttığı ve bu talebin yarısından fazlasının Avrupa’da gerçekleşeceği bir gerçektir. Bununla birlikte özellikle işlenmiş gıda olarak zeytinyağının Yeşil Hat üzerinden güneye satılması bizim için büyük bir şans olacaktır. Son gelişmelere göre, birkaç tane niş işlenmiş gıda ürünümüzün Yeşil Hat üzerinden güneye geçmesi için güneydeki bakanlar kurulunun karar aldığını öğrendik ve bu sayede zeytinyağının ilk defa işlenmiş olarak güneye geçebileceği duyumunu aldık. 28 Haziran günü ilk denememizi yaptık ve başarılı olduk. Taş Değirmen Zeytinyağı, kendi ismi ile, Yeşil Hat üzerinden Güney Kıbrıs’a satılan ilk işlenmiş gıda ürünü olmayı başardı! Bunu ilk günden kaliteyi Avrupa Gıda Kodeksine uygun tutmaya borçluyuz. Bu kanalın açılması hem güneye mal satmamızı sağlayacak hem de güney üzerinden de dünyaya mal satabilme potansiyeli yarattığı için gümrük vergisinde yaşadığımız sorunlar ortadan kalkacak ve ürünümüz AB ürünü olarak dünyaya satılabilecektir. Eğer ikinci adım da gerçekleşirse kaderimiz değişebilir. Bu nedenle unutulmamalıdır ki ekonomimizin gelişimi açısından Yeşil Hat kanalının daha da açılması ve güney ile olan ilişkilerin geliştirilmesi çok kritik önem taşımaktadır. Bunun altını çizmek isterim.”


2022

Mesarya Gazetesi

Buffer Fringe için ısınma turları sürüyor Buffer Fringe Festivali ile Queer Wave işbirliğinde The Cockettes,Kıbrısta ilk kez H4C’de sinemaseverlerle buluştu.

Murat OBENLER - Yenidüzen Bu yıl 7-9 Ekim tarihleri arasında 9.kez gerçekleşecek olan Buffer Fringe Performans Sanatları Festivali için hazırlıklar sürerken bu çerçevede Kıbrıs LGBTQIA+ film festivali Queer Wave ile işbirliği içerisinde Cepler (ötesi): Aynı Tema,Farklı Yaklaşımlar temasına uygun The Cockettes filmi gösterildi. Our Pockets(beyond)-Cepler (ötesi) temasına yönelik sanatsal reaksiyonları araştırarak, kimin görünür ya da görünmez olduğunu ve bunun nedenlerine yönelik bir tartışma başlatmayı amaçlayan festival bu tartışmanın bir parçası olarak The Cockettes filminin 20. yıldönümünde Kıbrıs’ta ilk gösterimini Dayanışma Evi’nde gerçekleştirdi.

fer Fringe, Kıbrıs’tan ve yurtdışından paydaşlar arasında sürekli bir diyaloğun parçası olarak gördüğümüz sürecin bir getirisi olarak, deneysel sanatçılar ve onların çalışmalarına önem veriyor.Bu yıl uluslararası ölçekte küratörlerinde içinde olduğu büyük bir ekip tarafından hazırlanacak festivalin hazırlıkları sürüyor.Bu çerçevede 1970’lerde The Cockettes’in performans temelli deneylerini ve canlılığını izlemek bu anlamda önemlidir”

Koufteros ve Aparicio işbirliğinin önemine de devamına dikkat çekti Resepsiyon ile başlayan etkinlikte daha sonra Festival İletişim Koordinatörü Diomedes Koufteros ve Queer Wave Sanat Yönetmeni Diego Armanda Aparicio birer konuşma yaptı. Daha sonra Festival Küratörleriden Kat Kats ve Bryce Ives’in Avustralya’dan gönderdikleri mesajlarını içeren bir video gösterildi ve film gösterimi yapıldı. Gece müzik eşliğindeki parti ile sona erdi.

Queer Wave Sanat Yönetmeni Diego Armanda Aparicio ise : “The Cockettes’in kuruluşunun üzerinden 50, Sundance festivalinde belgeselin ilk gösteriminin üzerinden ise 20 yıl geçti. Yaratıcı sektörlerdeki alanlarda kuir varlığını artırmak, günümüzde her zamankinden daha hayati durumdadır. Görünmez olanın varlğı her zaman hissedilir: görmeyebiliriz, ancak bir cep en çok ihtiyaç duyulan şeyin taşıyıcısıdır; tek yapmamız gereken birşeyleri tersine çevirmektir. Buffer Fringe ile bu işbirliğimiz, Queer Wave olarak, festival tarihlerimizin yanı sıra, tüm yıl boyunca varlığımızı sürdürmek ve farklı sektörlerden seyirciler ve sanatçılarla bağlantımızı artırma hedefimiz doğrultusunda önemli bir adımdır. Amacımız, tüm yerel kuir sanatçılarla olan bağımızı güçlendirmek ve onları desteklemektir”.

1970’ler San Francisco’sunun gösterişli, hippi, rengarenk,öncü tiyatro grubu ve cinsiyet devrimcileri “The Cockettess” David Weissman ve Bill Weber’in yönettiği The Cockettes (2002), adını 1970’lerin San Francisco’sundaki gösterişli, hippi, rengarenk ve öncü tiyatro grubundan alan, eğlenceli ve politik bir belgeseldir. Belgesel, cinsiyet devrimcileri “The Cockettess”i konu alıyor. Film, dijital olarak 2002’de yeniden üretilmiş ve uluslararası film festivallerinde yeniden dolaşıma girmiştir. Buffer Fringe 2022 İletişim Koordinatörü Diomedes Koufteros : “Buf-

Buffer Fringe Festivali, 7, 8 ve 9 Ekim’de gerçekleştirilecek Buffer Fringe 2022 Festivali, 7, 8 ve 9 Ekim’de gerçekleştirilecek. Buffer Fringe Performans Sanatları Festivali, Tarihsel Diyalog ve Aratşrıma Derneği tarafından yürütülen Dayanışma Evi projesinin bir programıdır ve Active Citizens Fund 2020-2024 tarafından finanse edilmektedir. Festival aynı zamanda IMPACT (Imagining Together: Platform for Arts, Culture and Conflict Transformation) ve Home Café tarafından desteklenmektedir ve 2022-2023 EFFE Olağanüstü Festival etiketine sahiptir.

6


Mesarya Gazetesi

2022

7

ÇOCUKLAR

BİLİMLE BULUŞTU Girne Belediyesi Yaz Tatili Çocuk Atölyeleri kapsamında Karaoğlanoğlu Belediye Plajı’nda Bilim Atölyesi gerçekleştirildi. Science for Kids Direktörü Simge Davulcu Koordinatörlüğünde yapılan atölye kapsamında, çocuklar bilim dolu unutamayacakları bir gün yaşadı. Yaratıcılıkla bilimin birleştiği etkinlikte çocuklar bilim dünyasını keşfetme olanağı bulurken, çeşitli deneylerle gözlemleme fırsatını buldular. Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, Girne Belediyesi Sosyal İşler Şubesi’nin yaz boyunca sürecek yoğun bir programla hazırladığı atölyeler kapsamında çocuklara tatillerini eğitici faaliyetlerle geçirmelerine olanak sağladığını söyledi. Güngördü, çocukları erken yaşlarda bilim, teknoloji ve matematikle buluşturarak geleceğin mühendislerini ve bilim insanlarını yetiş-

tirmenin önemine işaret ederek, belediyenin de bu kapsamda yeni projeler hazırladığını kaydetti. Bilim Atölyesi’nin gerçekleşmesine destek veren Science for Kids Direktörü Simge Davulcu’ya ve bu etkinliklerle çocukları buluşmasına katkı koyan Girne Belediyesi Sosyal İşler personeli ve belediye çalışanlarına teşekkür etti. Girne Belediyesi Yaz Tatili Çocuk Atölyeleri Temmuz Programı şöyle: 5 Temmuz 2022 Barınak Ziyareti (Girne Belediyesi Hayvan Barınağı, 7-8 Temmuz 2022 Plaj Oyunları (Kervansaray Halk Plajı), 18 Temmuz Renkli Makarna Atölyesi (Sosyal Yaşam Merkezi), 19 Temmuz Resim Atölyesi Karaoğlanoğlu (Antis) Halk Plajı, 26 Temmuz 2022 Takı Atölyesi (Sosyal Yaşam Merkezi), 28 Temmuz 2022 Çim İnsan Atölyesi (Sosyal Yaşam Merkezi)

Ferhat Atik’in satırları İran’da bestelendi

Tarihi etkinlikle zamanda yolculuk yapıyorlar

Kıbrıslı Türk yazar Ferhat Atik, İran’ın dünyaca ünlü sanatçısı Melika Khara’ya şarkı sözü verdi.

Her yıl düzenlenen Uluslararası Visegrad Saray Oyunları isimli etkinlik adeta zamanda yolculuk yaptırıyor. Macaristan’ın Visegrad kenti, her yıl Temmuz ayının ikinci haftasına Ortaçağ’ı yeniden yaşatıyor. Kentte düzenlenen Uluslararası Visegrad Saray Oyunları, ülkenin en büyük ortaçağ festivali. Festival her yıl, Macarların yanı sıra aralarında İtalya, Polonya, Slovenya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Sırbistan’ın da yer aldığı ülkelerden binden fazla kostümlü katılımcıyı ağırlıyor.

İran’ın dünyaca ünlü sanatçısı Melika Khara, ünlü yazar Ferhat Atik’ten şarkı sözü aldı. Birlikte yaptıkları çalışmada yeni şarkısı için sözleri, yazar Ferhat Atik’ten alan Khara, albümünün çıkış parçası olarak hazırladığı single şar-

kıda da; kitapları, belgeselleri ve verdiği tasavvuf seminerleri ile dünya çapında tanınan Kıbrıslı Türk yazar Ferhat Atik’le çalıştı.

Zırhlı şövalyeler, müzisyenler, sanatçılar, dansçılar ve okçuların da aralarında bulunduğu Ortaçağ temsilcileri, üç gün boyunca halkı tarihin bu döneminin atmosferine sokuyor. İlk kez 1984 yılında organize edilen Visegrad Saray Oyunları, o tarihten bu yana aralıksız olarak her yıl yapılıyor.


2022

Mesarya Gazetesi

8

GAÜ İletişim Fakültesi’nden interaktif kitap: “Bir ‘Arpalık’ Yer” GAÜ İletişim Fakültesi tarafından hazırlanan ve interaktif kitap olma özelliğini taşıyan “Bir Arpalık Yer” okuyucuyla buluştu.

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İletişim Fakültesi tarafından hazırlanan ve interaktif kitap olma özelliğini taşıyan “Bir Arpalık Yer” okuyucuyla buluştu. GAÜ İletişim Fakültesi dekanı Doç. Dr. Neriman Saygılı, dekan yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Muharrem Özdemir ve Araştırmacı Fatma Arpalıklı tarafından hazırlanan ve Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde simge köylerden biri olan Arpalık Köyü’nde 1964 yılında yaşanan göç olayı ve geçmişten bugüne köydeki yaşamı ele alan kitapta, olayların canlı tanıkları ile anlatılanlar yansıtılırken günlükler, şiirler ve çok sayıda görsel malzemeler de aktarıldı. GAÜ’den yapılan açıklamaya göre, kitabın en önemli özelliği olan QR (Quick Response/Karekod) imkânı ile okuyucular Muharrem Özdemir’in yönetmenliğini yaptığı “Göçün Hikayesi Arpalık Belgeseli” ve “Hüseyin Apalıklı: Arpalık’ta Anılarım Kaldı” belgesellerini izleyebilecek. Aynı zamanda, Göçün Hikayesi Arpalık Belgeseli’ne https://youtu. be/6XP_dNYy81U linkinden ve “Hüseyin Arpalıklı: Arpalık’ta Anılarım Kaldı” Belgeseli’ne https://youtu.be/s1eS2GGNn8g linki üzerinden de ulaşılabilecek. Özdemir: “Bu kitap uzun soluklu birlikte çalışmanın gücüne inanan yazar arkadaşlarımın emeğinin ve inancının yansımasıdır”

Yrd. Doç. Dr. Özdemir açıklamasında, “Bu kitap uzun soluklu birlikte çalışmanın gücüne inanan yazar arkadaşlarımın emeğinin ve inancının yansımasıdır” diyerek katkı koyanlara teşekkürlerini iletti ve kitapla birlikte bölgede ne kadar büyük mücadelelerin, anılar ve acıların biriktirildiğini görüleceğini belirtti. Araştırmacı yazar İsmail Bozkurt ise kitapla ilgili olarak, kitapta Arpalık olayının canlı tanıklarının aktardıklarının yanında o günlerde yazılmış ‘altın değerinde’ bazı günlükler, şiirleri ve çok sayıda görsel malzemenin paylaşıldığını kaydetti. Bozkurt, büyük oranda monografik çalışma niteliği olan bu kitapla, Arpalık için bütünsel bir kaynak ortaya çıktığını ifade etti.

Türk kahvesi Pekin’de tanıtıldı

Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Çin’in başkenti Pekin’de Türk kahvesi tanıtım etkinliği düzenledi. Pekin Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe, sektör temsilcileri, eğitmenler ve kahve meraklılarının olduğu Çinli konuklar katıldı. Karşılama ve açılış konuşmasının ardından, eğitimci ve tercüman Filiz Ünal ve Enstitü ekibi, Türkiye’de kahvenin tarihinin, kültürünün, sosyal hayatta ve insan ilişkilerindeki yerinin anlatıldığı bir sunum yaptı. Sunumda ayrıca, Türk kahvesinin nasıl hazırlandığı, öğütme ve pişirme için kullanılan aletler ve servis unsurları hakkında bilgiler verildi. Çin’de eğitimini sürdüren 8. sınıf öğrencisi Lena Ekizer’in, sunum sırasında elindeki küçük kahve değirmeni ile bir köşede çekirdekleri öğütmesi, konukların ilgisini çekti. Enstitü çalışanları, geleneksel Türk kültüründe kahve hazırlamanın aile içi bir ritüel olduğu, tüm aile fertlerinin katıldığını bir şenliğe dönüştüğünü vurguladı. Kahve değirmeninin tıkırtısının eşlik ettiği sunumun ardından, konuklar ibrikteki yeni öğütülmüş kahvenin tozunu koklama ve tatma imkanı buldu. Etkinliğin ikinci bölümünde Kültür Merkezi’nin el sanatları atölyesinde kumda Türk kahvesi pişirme tekniği uygulamalı anlatıldı. Konuklar, YEE gönüllülerinden Türk vatandaşı Hacer Bahadır’ın rehberliğinde kendi kahvelerini pişirdi.

Programın konuklarından, China-ZK Grup Kuşak ve Yol Girişimi Yabancı İşbirliği ve Etkileşim Merkezi yetkilisi Guo Lijun, Türk kahvesine ilişkin izlenimlerini şu sözlerle anlattı: “Yalnızca kahve içtiğimi değil, aynı zamanda bir kültürü deneyimlediğimi hissettim. Kahve içerken insanların uzun yıllar önce yaşadıkları hayatı düşündüm. Türk kahvesinin içimi hoş, damakta bir mecz hissi, farklı tatların birleştiği bir duyum bırakıyor.” Pekin’deki Boom Kahve Akademisi’nden kahve eğitmeni Lydia Li de “Bu benim için buzları kıran bir etkinlik oldu. Daha önce hiç Türkiye’ye gitmedim. Kahve eğitimlerimizde Türk kahvesini ele alıyoruz fakat bir ülke kültürün derinliğini kavramak için birincil elden deneyimlemek gerekiyor. Buradaki kültürel paylaşım, bu olanağı sağladı.” dedi. Türk kahvesinin daha koyu, acı ve aroma bakımında tarçın ve baharat ağırlıklı olmasını beklediğini ifade eden Li, yumuşak bir aroma ve taze bir kahve kokusuyla karşılaştığını belirtti. Li, Türk kahvesinin, kavrulmuş fındık ve çikolata tatlarının ayırt edildiği hoş bir aroması olduğu değerlendirmesinde bulundu. Pekin YEE Müdürü Tayfun Kalkan, tanıtım programının Türk kahvesinin Çin’deki bilinirliğini arttırmak olduğu, benzer tanıtımları kahve festivalleri ve fuarlarda, kahve zincirlerine, kafe ve restoran gibi işletmelere özel faaliyetlerde tekrarlayarak Türk kahvesinin raflarda, menülerde ve hanelerde daha fazla yer bulmasını sağlamayı hedeflediklerini vurguladı.



2022

Mesarya Gazetesi

10

Scorpions fırtınası Limasol’da da esti Dünyaca ünlü rock grubu 19. albümü “Rock Believer”in dünya turu kapsamında Kıbrıs’ta da muhteşem bir konser verdi. Murat OBENLER - Yenidüzen Uluslararası karıyerlerinin 50. Yıldönümünde çıkardıkları yeni stüdyo albümleri “Rock Believer” in dünya turu kapsamında Kıbrıs’a da uğradılar. ABD’nin Las Vegas şehrinde başlayarak Amerikayı dolaşan, Atlantiği aşarak bazı Avrupa şehirlerinde hayranlarıyla buluşan efsane grup Scorpions, Avrupa turunu Limasol’daki Tsirio Stadyumu’nda verdikleri muhteşem konser ile tamamladılar. Kariyerlerindeki 50 yılda 120 milyon albüm satışı, 5 binden fazla konser ve rock müzik tarihine armağan ettikleri birçok unutulmaz şarkı ile dünya rock müzik tarihinin en iyileri arasına adını yazdıran Scorpion’un Limasoldaki konserini de Kıbrıslı Rumlar,Kıbrıslı Türkler’in yanısıra adada yaşayan başta Rus ve Ukrayna toplumu üyeleri ile Alman ve İngiliz rockseverler de izledi. 50 yıllık kariyeri olan grubu her yaştan izleyici takip ederken bazı Avrupa ülkelerinden rockseverler de konseri izlemek için Kıbrıs’a geldiler. Girişteki kontrol noktalarında zaman zaman sıkıntıların yaşandığı ve bazı seyircilerin içeriye geç alındığı konserde müzikal olarak gerek alt grup olarak çıkan Andreas Kapatais’in solistliğini yaptığı Minus One gerekse Scorpions sahne performansları ile seyircilere unutulmaz bir gece yaşattı. Unutulmaz bir rock gecesi oldu Grubun efsane solisti Klaus Meine’nin ilerlemiş yaşına rağmen performansı göz doldururken gitarlarda Rudolf Schenker, Matthias Jabs,bas gitarda Pawel Maciwoda ve davulda Mikkey Dee’nin performansları da büyük alkış aldı. Grup başta unutulmazlar arasına giren “Wind Of Change”,“Rock You Like A Hurricane”, “Still Loving You”, “Send Me an Angel” gibi şarkıların yanısıra 19’ncusu olan yeni albümden de şarkılar seslendirdiler.Grup 2 saate yakın sahnede kalırken“Wind Of Change”,“Rock You Like A Hurricane”, “Still Loving You”, “Send Me an Angel”,

“Blackout”, “Gas in the Tank”,“Bad Boys Running Wild”, “Big City Nights”, Make it Real”, “The Zoo”,”Coast to Coast”, “Seventh Sun”, Peacemaker”, “Delicate Dance”, Tease Me Please Me”, “Rock Believer”, “New Vision” adlı şarkıları söylediler. Çok fazla bayrak açılması rock müziğin ruhu ile uyumsuzluk gösterdi Scorpıons “Wind Of Change” şarkısını Ukrayna’daki çatışmaların bitmesi, yıkımın sonlanması ve huzur gelmesi için Ukrayna halkına armağan ederken şarkı sırasında Ukrayna bayrağı açması da hem takdir topladı hem de eleştiri aldı. Grup ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı ile de bir şarkı söylerken konser sonrasında kendisine seyirciler tarafından uzatılan Yunanistan bayrağını da açması farklı yorumlara neden oldu. Çok fazla milliyetçilik göstergesi olan bayrak açmaya sahne olan gecede rock müzikle milliyetçiliğin uyuşmadığı ve bunun yersiz olduğu da yapılan eleştiriler arasındaydı Gelirin bir bölümü “Little Heroes” inisiyatifine bağışlandı Moonlight Show Productions ve Efeto Properties sponsorluğunda ve organizasyonluğunda gerçekleşen konserin gelirinin bir bölümü kanser ve lösemi için savaşan ve ailelere yardımcı olan “Little Heroes”

Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği Otello Çoksesli Korosu’ndan yeni klip: “Vaporum Üç Borulu” Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği (KPKD) Otello Çoksesli Korosu, “Otello’nun Rüyası” adlı albümde yer alan “Vaporum Üç Borulu” isimli türküye yeni bir klip çekti. Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği (KPKD) Otello Çoksesli Korosu, “Otello’nun Rüyası” adlı albümde yer alan “Vaporum Üç Borulu” isimli türküye yeni bir klip çekti.Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği’nden yapılan açıklamaya göre, ‘’Vaporum Üç Borulu’’ isimli Limasol bölgesi türküsüne Gazimağusa’nın tarihi mekanlarında, tarihe kısa bir yolculuk yapılarak çekilen klipte, 1930’lu yıllarda gurbete giden gemicilerin hayatına bir gönderme yapılıyor.Klip çekimleri, Başbakan Yardımcılığı Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı Kültür Dairesi Müdürlüğü tarafından desteklendi.Açıklamada, Kıbrıslı edebiyatçı Prof. Dr. Şevket Öznur’un “Öyküleriyle Kıbrıs Türk Halk Türküleri” kitabı referans alınarak, buradan elde edilen bilgilerle bu türkünün bir gurbet türküsü olması sebebiyle, o dönemin gurbet hayatına gönderme yapıldığı belirtildi.Yönetmenliğini Mustafa Benter ile Ahmet Nazım Benter’in yaptığı klipte, senaryo ve koreografi Adem Öksüzoğlu’na ait.Kıbrıs Halk Türkülerini çoksesli olarak seslendiren Otello Çoksesli Korosu, albümün diğer eserlerine de konularına

göre klipler çekmeyi planlıyor.“Vaporum Üç Borulu” türküsünün koro düzenlemesini besteci ve Obua sanatçısı Oskay Hoca yaparken, piyano eşliğini Atakan Sarı yaptı.Koro ses kayıtları, On Air Records ses kayıt stüdyolarında İnanç Eyüboğlu tarafından kaydedildi. Otello Çoksesli Korosu’nun şefliklerini Rana Uluçay ve Erkan Dağlı yürütüyor.


Buffer Fringe Festivali ile Queer Wave işbirliğinde The Cockettes,Kıbrısta ilk kez H4C’de sinemaseverlerle Mesarya Gazetesi 11 2022 buluştu.

ARDA ile yeniden kucaklaşıp ona sevgilerimizi gönderdik....

ARDA ERKAN bayram boyunca sörfcülerimizi rüzgarsız bırakmadı ve sörfcülerle buluştu.... (Mustafa ERKAN) – Yedi yıl önce uyuşturucu tacirlerinin kurbanı olan Arda Erkan , 02 Temmuz 2022’de 8.si ile geleneksel Kite Surf anı etkinliği bayram sonuna kadar Yedidalga - Heaven Surf House’da devam etti. Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu himayelerinde, Heaven Surf Club desteğinde “uyuşturucu sorununa dikkat çekerek toplumsal duyarlılığı artırmak, aileleri çocuklarını ve gençleri spora yönelterek enerjilerini doğru alanda kullanmalarına katkı sağlamak” amacıyla geleneksel olarak organize edilen etkinlik bu kez katılamayan sporcular, arkadaşlar ve sevenleri için daha uzun süreli yapıldı. ARDA’ya sevgilerimizi gönderdik . Arda, bayram haftası ve bayramda etkinliklerimizle bizlerle kucaklaş-

tı. Tüm kite-sörfcüler Arda’yı mavinin sonsuzluğunda selamlamak ve uyuşturucu ile mücadeleye bir katkı koymaları için sekizinci kez yeniden biraraya geldiler. Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu başkanı Sn.Teyfide Tremeşeli ve üyeleri, HDR Club motorcuları da etkinliğin ilk günlerinde bizi yalnız bırakmadılar. Bayram boyunca devam eden etkinlikte Arda severler ve ailesi birlikte oldular, gelemeyenler ise desteklerini belirtti. ARDA’nın ismini yaşatmak için bizimle birlikte olmaları anı etkinliğimizi bir kez daha anlamlandırdı. Rüzgar sörfleriyle derin maviliklere doğru süzülen arkadaşları ARDA ile kucaklaştılar ve ona sevgilerimizi ulaştırdılar. Sertifika ve madalyaları takdim edildi. Etkinlik sonunda tüm kite surf sporcularına ve katkı koyanlara Arda anısına ailesi tarafından sertifika ve madalyaları takdim edildi. Arda beden olarak yanımızda olmayabilir ama enerjisiyle gençlerimize ve toplumumuza ışık tutmak için hep yanımızda olacaktır...


2022

Mesarya Gazetesi

12

Ressam-eğitimci Göral Özkan’ın sanat yaşamına bir yolculuk “Büyük Düşünen Küçük Kız” Retrospektif Sergisi Art Rooms’da açıldı, aynı adlı kitabı da basıldı. Murat OBENLER - Yenidüzen Ülkemizin sanat ve eğitim alanında yetiştirdiği önemli değerlerden Göral Özkan’ın “Büyük Düşünen Küçük Kız Retrospektif Sergisi” Girne Art Rooms’da açıldı. Kıbrıs Türk toplumunda akademik eğitim alan ilk kadın sanatçı olan ve bugün 84 yaşında olup üretimlerine devam eden Göral Özkan’ın sergi açılışına Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy,ARUCAD Kurucusu ve Arkın Group Yönetim Kurulu Başkanı Erbil Arkın, ARUCAD Rektörü Prof.Dr.Asım Vehbi,Art Rooms Sanat Yönetmeni Oya Silbery de katılarak birer konuşma yaptılar. Etkinlik açılışında ayrıca torun Göral Erinç Yılmaz ve aynı adlı kitabın yazarı da olan sanatçı-akademisyen Eser Keçeci de birer konuşma yaptılar. Sergide Özkan’ın hayatı boyunca ailesine, arkadaşlarına dağıttığı, hediye ettiği, miras bıraktığı eserleri Eser Keçeci tarafından bir araya geliyor. ARUCAD,Arkın Group ve Art Rooms at the House katkılarıyla basılan kitapta da Özkan’ın soyo-kültürel incelemelerle desteklenen biyografisinin yanısıra toplumsal ve kültürel bağlamlarda yaşam haritası ve eserleri yer almaktadır. Vehbi: “7 mezuniyet sergisi ile ülke kültür-sanat yaşamına katkı koyuyoruz” Bu yıl ARUCAD Plastik Sanatlar ve Fotoğraf Bölümleri’nde ilk mezuniyet heyecanı yaşadıklarını belirten Prof.Dr.Vehbi mezun olan 7 öğrencinin sergilerinin ise Lefkoşa ve Girne’de farklı yerlerde sanatseverlerle buluşmasının da kendileri için ayrı bir heyecan yarattığını kaydetti. Ülke kültür-sanat yaşamına önemli bir katkı koyduklarını vurgulayan Vehbi, açılışını yapacakları serginin ve kitabın da ülkenin en değerli ressamlarından öğretmen Göral Özkan’ın sanat yaşamının toplumla daha belirgin bir şekilde buluşmasına ön ayak olacağını belirtti. ARUCAD olarak bu sergiye de destek vermekten gurur duyduklarını da sözlerine ekledi. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy da Göral Özkan’ın bir öğretmen olarak binlerce öğrenciyi yetiştirdiğini ve kendisinin de bu

öğrencilerden birisi olmaktan gurur duyduğunu söyleyerek açılışı yapılacak sergide Özkan’ın sanatsal yaşamından kesitleri yakından görme imkanı bulacaklarını ve bu sergiye katkı koyan ARUCAD’a ve Arkın Goup’a teşekkür etti. Ülkede şu anda mezunlarının açtığı 7 sergi ile ülke kültür sanatına büyük bir zenginlik katan üniversite yöneticilerine teşekkür etmek gerektiğini dile getirenTaçoy serginin de hayırlı olmasını diledi. Keçeci de “Leydi” Göral Özkan’ı anlattı Sanatçı-akademisyen Eser Keçeci de aynı zamanda teyzesi olan ve tam bir “leydi” olarak tanımladığı Göral Özkan’ın sanat yaşamı,sergi ve kitapla ilgili bir konuşma yaptı. Yılmaz: “Serginin arka planında çok güçlü bir kadın dayanışması var” Torunu Göral Erinç Yılmaz ise hem sergi ve kitapta katkı sağlayan tüm kuruluş ve şahıslara teşekkür etti hem de törene katılamayan Göral Özkan’ın mesajını iletti. Serginin arka planındaki çok güçlü bir kadın dayanışmasının varlığı olduğunun altını çizen Yılmaz, “Sergi hazırlığının tüm aşamalarında yer alan annem Elvan Yılmaz’ın etrafında bir destek çemberi oluşturarak ilk günden beridir yanımızda olan, kendi evlerindeki tabloların ve diğer eserlerin yanısıra heyecanımızı ve bu serginin gerçekleşmesi için duyduğumuz arzuyu paylaşan ailemizin kadınlarına, çok sevgili Melek Bardak, Hatice Tüfekçioğlu, Simge Bardak Denerel, Gökçe Keçeci ve SılaTüfekçioğlu’na en içten ve en sevgi dolu teşekkürlerimizi sunuyoruz.”dedi. Özkan’dan genç sanatçılara sanat gelişmelerini takip edin, kendi ifade biçiminizi bulun,kendi algınızı yansıtın tavsiyesi Torun Yılmaz, Göral Özkan’ın kendisi aracılıyla genç sanatçılara iletmek istediği bir de mesajı olduğunu dile getirdi.Yılmaz: “Kendisi,genç sanatçılarımızın, her şeyden önce,gerek yurt içinde, gerekse yurt dışındaki sanat gelişmelerini takip etmelerini,toplumsal olayları gerek toplumun kabul düzeyine, gerekse sanatçının kendi algılama düzeyine göre değerlendirmelerini ve her sanatçının kendine özgü bir dünya görüşü ve ifade şekli olduğunu idrak ettikten sonra kendi ifade biçimlerini, kendi özgün tekniklerini bulmak ve dünyaya, topluma, kültüre dair kendi algılarını yansıtmak için çalışmalarını tavsiye etmektedir.

HASDER Çocuk Şenliği yapıldı Pandemi nedeniyle iki yıldır yapılamayan Halk Sanatları Vakfı (HASDER) Çocuk Şenliği yapıldı. HASDER’den yapılan açıklamaya göre, yaz tatili öncesinde düzenlenen şenlik, vakfın Küçük Kaymaklı’daki Çalışma Merkezi’nde gerçekleştirildi.Gecede, gelenek ve görenekleri anlatan “Kına Gecesi” gösterisi sunuldu ve “Çocuk Korosu” sahne aldı.Çocuk dansçılar gecenin sonunda, sahneye pankartlarla çıkarak, ormanlara sahip çıkılması çağrısı yaptı.HASDER, bu yıl yaz döneminde dans eğitim ve çalışmalarına devam etme kararı aldı. Kaynak: HASDER Çocuk Şenliği yapıldı


Mesarya Gazetesi

2022

13

Köşe Yazısı

Mustafa ANIŞ

Sanatçı - Köşe Yazarı mustafaaniscy@gmail.com mustafaanis.official

Merhaba değerli okurlarım; sizlere yeniden merhaba diyebilmenin sevincini yürekten yaşarken, yeni sayımızda sizler için; genel olarak Kültürel mirası ve kültürel mirasın korunmasında önem arz eden hususları kaleme aldım. Kültürel mirasın önemini sürekli duyarız. Peki Kültürel miras nedir? Ve bu kimin mirasıdır? Örneğin, Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı kimin ulusal mirasına aittir? Fransa’nın mı, İtalya’nın mı? Önce, sözcüklerin anlamına bakalım. “Miras” bir mülktür, önceki nesillerden bize geçen bir varlıktır. “Kültürel miras” dediğimizde, para veya mülk değil, kültür, değerler ve geleneklerden bahsediyoruz. Kültürel miras, paylaşılan bir bağ, bir topluluğa ait olma anlamına gelir. Tarihimizi ve kimliğimizi; geçmişle, günümüzle ve gelecekle olan bağımızı temsil eder. Somut ve Somut Olmayan Kültürel Miras Kültürel miras dendiğinde akla insan yapımı eserler (tablolar, mozaikler, heykeller) tarihi anıtlar ve binaların yanı sıra arkeolojik alanlar gelir. Ancak kültürel miras kavramı bundan daha geniştir; yavaş yavaş insan yaratıcılığının ve ifadesinin her türünü yani fotoğrafları, belgeleri, kitapları, aletleri, bireysel nesne ve koleksiyonları kapsayacak şekilde genişlemiştir. Günümüzde toplumlar kendilerini içinde bulundukları tabiatla da tanımladıklarından; kasabalar, su altında kalan şehirler ve doğal çevre de kültürel mirasın birer parçası olarak anılmaktadır. Kültürel miras yalnızca gördüğümüz ve dokunduğumuz somut nesnelerle sınırlı da değil tabi ki. Bu mirasın oluşumuna katkı sağlayan soyut unsurlar da vardır: bir toplum içinde nesilden nesile geçen gelenekler, sözlü tarih, performans sanatları, toplumdaki uygulamalar, geleneksel zanaatkarlık, tasvirler, törenler, bilgi birikimi ve yetenekler gibi… Soyut manada kültürel miras işte bu inanılmaz sayıdaki geleneği kapsar. Birkaç örnek vermek gerekirse: tango, flamenko, dini törenler, karnavallar ve Afrika’daki Aka kabilesinin çok sesli şarkıları gibi müzik ve danslar, şahinle avlanma, Viyana kahve evi kültürü, Azerbaycan halıları ve dokuma geleneği, Çin gölge oyunları, Akdeniz beslenme modeli, Hinduizm’de Vedik tarzı okunan Vedalar, Japon Kabuki tiyatrosu ve daha niceleri... Kültürel Mirası Korumanın Önemi Kültürel miras yalnızca kültürel nesnelerden veya geçmişten gelen geleneklerden ibaret değildir. Aynı zamanda bir seçim yapma sürecidir: Kültürel ve siyasi nedenlerle, gelecek nesillere aktarılacak veya aktarılmayacak olan şeyleri sürekli olarak seçen her bir toplumu kendisi yapan bir hafızada tutma ve unutma sürecidir. Tüm toplumlar dünya kültürüne katkıda bulunur. Bu sebeple tüm kültürel mirası ulusal yasalarla ve uluslararası anlaşmalarla korumak ve saygı göstermek oldukça önemlidir. Eser veya tarihi nesnelerin yasa dışı kaçakçılığı, arkeolojik alanların yağmalanması, tarihi yapı ve heykellerin tahrip edilmesi her ülkenin kültürel mirasına geri döndürülemez zararlar verir. 1954’te kurulan UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü), kültürel mirasın korunması, kültürler arası anlayışın güçlendirilmesi ve uluslararası işbirliğinin öneminin vurgulanması için uluslararası sözleşmeler ortaya koymuştur. Kültürel varlıkların korunamaması oldukça eski bir problemdir. Konuya dair en çok gündeme gelen meselelerden biri, birey ve toplum menfaatleri arasındaki zorlu ilişki ile özel ve kamusal haklar arasındaki dengedir. Antik Romalılar, bir sanat eserinin özel mülkiyet dahilinde olsa bile tüm toplum mirasının bir parçası olarak görülebileceğini belirtmişlerdir. Örneğin, belirli bir kişiye ait bir binanın cephesini süsleyen heykeller toplumda ortak bir değere sahip olduğu ve tüm vatandaşlar tarafından görülebilecek açık bir kamusal alanda durduğu için, buradan kaldırılmaları söz konusu değildi.

William SHAKESPEARE, Othello Castle, Famagusta/Cyprus Güzel sanatlardan yararlanma ve toplumun kültürel yaşama serbestçe katılma hakkı, Birleşmiş Milletler’in 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer almaktadır. Kimin Kültürel Mirası? “Kültürel miras” dediğimizde genellikle aklımıza tek bir toplum ve bunun üyeleri arasındaki iletişim gelir. Ancak kültürler kesin sınırlarla ayrılamaz. Sanatçılar, yazarlar, bilim insanları, zanaatkarlar ve müzisyenler farklı kültürlerden olsa veya ayrı dönemlerde yaşasalar da birbirlerinden etkilenirler. Paul Gauguin’in resimlerindeki Japon baskı ve resimlerinin etkilerini düşünün; ya da Pablo Picasso’nun işlerindeki Afrika masklarını. Veya Afrika’daki Liberya evlerinde Batı mimarisinin etkileri... Kölelikten kurtulan Afro-Amerikan köleler yurtlarına döndüğünde, Amerika çiftliklerindeki neoklasik malikanelerden esinlenen evler inşa etmişlerdir. Amerikan neoklasik üslübu da Roma ve Yunan mimarisinden etkilenmiş bir Rönesans mimarı olan Andrea Palladio’dan etkilenmiştir.4 Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen ve 16. yy’da Leonardo da Vinci tarafından resmedilmiş olan Mona Lisa örneğini düşünelim. Modern bakış açısına göre Mona Lisa hangi ülkenin kültürel mirasına aittir? Leonardo oldukça ünlü bir İtalyan ressamdı, bu yüzden Mona Lisa’nın İtalyan kültür mirası için önemi büyüktür. Leonardo Kral I. François’nın sarayında çalışmak üzere Fransa’ya gittiğinde, beraberinde muhtemelen Mona Lisa’yı da götürdü. 1518’de Kral I. François muhtemelen Mona Lisa’yı satın aldı ve eser kraliyet koleksiyonuna katılmış oldu; eserin Fransız ulusal mirasında nasıl yer aldığı da böylece açıklığa kavuşmuş oluyor. Bu resim dünyadaki en ünlü, en çok ziyaretçi toplayan, hakkında en çok yazılan ve en çok taklidi yapılan eser olarak tanımlanmıştır; yani tüm insanlığın ortak kültürel mirasından bir parçadır. Yazıma son vermeden önce sözlerimi birkaç cümle ile noktalamak istiyorum; Önceki nesillerden bize aktarılan kültürel mirasa hepimizin yararı için sahip çıkmalıyız. İçinde bulunduğumuz küreselleşme sürecinde bu tür miraslar, kültürel çeşitliliğimizi hatırlamamıza yardımcı olan ve farklı kültürler arasındaki saygı ve diyaloğu geliştiren çok önemli unsurlardır.

Sanat tadında, umut dolu, mücadeleden hiç yorulmayacağınız bir yaşam geçirmenizi temenni ederim. Kalplerinizden huzuru eksik etmeyin. Hoşça kalın, sevgi ile kalın.


2022

Mesarya Gazetesi

14

Köşe Yazısı

Monofobi (Yalnızlık Korkusu) Nedir? Tedavi Yöntemleri Özge SARICA ACARÖZ Uzman Klinik Psikolog Monofobi kelimesi Latincede mono (tek) fobi(korku) anlamına gelen kelimelerden oluşarak ortaya çıkarılmıştır. Monofobi, bireyin yalnız olmaktan korkmasına ve hayatı boyunca insanlara bağlı kalmasına neden olan fobi türüdür. Zaman zaman herkes yalnız kalmaktan hoşlanmaz ve kalabalık ortamlarda daha güvende hisseder. Fakat monofobiye sahip olan bireyler yalnız olduğunda huzursuzlukla beraber fiziksel semptomlar da yaşarlar. Bu fiziksel semptomlarda karın ağrısı, mide bulantısı, kalp çarpıntısı, sıcak basması, nefes darlığı, terleme, nabız hızlanması gibi problemler ortaya çıkar. Monofobik bireyler ölüm korkusunu daha sık yaşamaktadır. Ayrıca bu bireylerin daha benmerkezci bir yapıda oldukları ve başkaları tarafından fark edilmeyecekleri korkusuna sahip oldukları gözlemlenmektedir. Monofobi kişilerarası ilişkilerde büyük sorunlara yol açar. Bu bireyler yalnız kalmaktan korkutuğu için diğer bireye karşı yoğun duygular beslemese dahi onunla ilişkisini sürdürür. Fakat bu yalnız kalmama duygusu ilk başlarda bireye rahatlık verse de, zaman geçtik sonra iki taraf içinde durum karmaşık hale gelir. Bu nedenle birey nasıl olursa olsun yalnız kalmayı ve bu yalnızlığın dünyanın sonu olmadığını öğrenmesi gerekir. Bu durumun üstesinden tek başına gelmek güç olabilir. Fakat ruh sağlığı uzmanına başvurarak ve terapi alarak rahatsızlığın tedavisi için oldukça fayda sağlamaktadır. Monofobi Nasıl Oluşur? Monofobinin oluşması kişiden kişiye değişmektedir. Bireyin yaşadığı çeşitli olaylardan dolayı oluşabilir. Bunların yanı sıra önemli rol oynayan faktörlerde mevcuttur; •Sosyo-ekonomik durum •Stres ve Kaygı •Geçmiş Travmalar •Genetik nedenler •Başarısız kişilerarası ilişkiler •Kayıp gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Monofobinin Semptomları Nelerdir? Fiziksel Semptomlar; •Terleme, titreme, bacaklarda ve ellerde uyuşma, mide bulantısı, baş ağrısı ve dönmesi, göğüs sıkışması, kalp atışında hızlanma, nefes darlığı, kulak çınlaması, bayılacak hissi Psikolojik Semptomlar •Bayılacakmış hissi, ölüm korkusu, kontrolü kaybedecek korkusu, gerçekte var olmayan şeylere inanma Yukardaki semptomlar göz önünde bulundurularak birey bu durumları yaşar: 1-Birey, kendini yalnız hissetmemesi için istemediği yerlerde bulunur. 2-Evde kimse yoksa gece uyuyacağında, televizyon, bilgisayar ya da telefondan çeşitli müzik veya videolar açar. 3-Eğer birey yalnızsa ve hiçbir ışık ya da ses yoksa uykuya dalmakta büyük güçlük çeker. 4-Yalnız kaldığında ya da olası bir nedenden kaynaklı yalnız kalacağını hissettiğinde terleme ve kalp atışında hızlanma başlar. Ek olarak mide bulantısı, nefes darlığı, vücutta uyuşma ve karıncalanma, kulak çınlaması, baş dönmesi ve ağrısı gibi fiziksel semptomlar görülebilir.

5-Monofobisi olan bireyler, diğer bireylere göre ölüm korkusunu daha çok yaşar. 6-Bireyler hayatında var olan insanlar ve olaylar üzerinde kontrol sağlamak ister. Bu kontrolü yapamadığı zaman terk edilecekmiş gibi düşünür. Bu nedenle çevresindeki bireylere karşı çok basit nedenlerden dolayı sinirlenip kırılabilir. Monofobi Nasıl Teşhis Edilir? Herhangi bir test bulunmamaktadır. Yukarıda verilen semptomlar var ise ve monofobiden şüpheleniliyorsa ruh sağlığı uzmanına başvurmak gereklidir. Ruh sağlığı uzmanları DSM 5 kriterlerine göre değerlendirerek eğer kriterler karşılanıyorsa teşhis konulur. Ayrıca başka bir rahatsızlıkla ilişkisinin olup olmadığını tespit etmek için birçok test kullanılmaktadır. Monofobi Nasıl Tedavi Edilir? Monofobiyle başa çıkmak diğer fobilere göre biraz daha zordur ve bireyler mutlaka profesyonel destek almalıdır. Monofobi tedavi edilebilen bir psikolojik rahatsızlıktır. İlk adım, bireyin bu durumunu kabul etmesi gerekir. Monofobiye neden olan faktörlerin kişiden kişiye farklılık gösterdiği gibi tedavilerde de farklılık göstermektedir. En yaygın kullanılan tedavi yöntemleri: •Bilişsel Davranışçı Terapi Bu yöntem danışan-terapist iş birliğine dayalıdır. Düşünce, duygu ve davranışlara odaklanarak bunlar arasındaki ilişkiler ve sorunlar üzerinde çalışır. Sonrasında bireye başa çıkma becerileri geliştirerek kendisinin sorunla baş etmesi kazandırılır. Danışanın istekli olması ve psikoloğuna güvenmesi tedavi için fayda sağlar. Monofobi tedavilerinde büyük oranda bilişsel davranışçı terapi yöntemleri kullanılmaktadır. •EMDR EMDR, duyarsızlaştırma terapisi olarak isimlendirilir. Bu tedavi yöntemi fizyolojik esaslı yalıtılmış anıların işlenmesini ve beyni zamanında gerçekleştiremediği işlemi gerçekleştirmesini sağlar. Fobiye sebep olan travma ortaya çıkarılarak birey yavaş yavaş fobiye karşı duyarsızlaşır. Böylece, yaşadığı geçmiş olumsuz durumları daha farklı ve olumlu şekilde yorumlamasını sağlar. •Maruz Kalma Terapisi Bu yöntem de danışan tekrarlı bir şekilde fobiye maruz kalır. Danışanların belirli adımlarda korkular ile yüzleşerek ve sonuçta onları yenerek, geride bırakmaları amaçlanır. Kişi ilk aşamadan yalnız kalma ile yüzleştirilmez. İlk önce nedenleri tespit edilir daha sonra kontrollü bir şekilde duruma maruz bırakılır. Terapi boyunca birçok rahatlama egzersizleri (kas gevşemesi, nefes egzersizleri vs.) öğretilerek bu süreçte yoğun semptom yaşadığında kendini rahatlatması sağlanır. •İlaç Tedavisi Psikiyatrist tarafından tanı alındığında uygun ilaç tedavisinin yapılmasıdır. Genelde psikoterapi tek başına yeterli kalmaktadır fakat bazı durumlarda ek tedavi olarak ilaç tedavisi de gerekebilir. Ancak monofobide ilaç tedavisi tek başına yeterli değildir. Özetle, monofobiye sahip olan bireyler, yaşam tarzlarını değiştirerek ve kendi hayatlarında belirli adımlar atarak bunu atlatma konusunda yardımcı olabilir. Danışanların bu süreçte bir uzmana başvurmaları önemlidir.



İmtiyaz Sahibi DE-SA LTD. (a) Mesarya Ajans Genel Yayın Yönetmeni Deniz GÜRGÖZE

Genel Koordinatör / Halkla İlişkiler ve Reklam Növber GÜRTAY Grafik Tasarım - Dizgi Safiye ÖZYÜREKLİLER Nazire BÜYÜKOĞLU

Röportaj Mesarya Ajans Basım Yeri Okman Printing

İletişim Adresi 1. Sokak No:41 Taşkınköy / L.şa (0392) 225 65 95 - 96 0533 820 00 07 mesarya.ajans@gmail.com www.mesaryaajans.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.