ABD Kişisel Bakım ve Kozmetik Ürünlerindeki Mikroboncukları Yasakladı
6.Kozmetik Kongresi “Sürdürülebilir Kozmetik” Teması İle 26 Şubat’ta Kapılarını Açıyor
Sayfa 24
2015 Yılının Bilimsel ve Teknolojik Alanlarda En İyi 10 Buluşu
Sayfa 19
Sayfa 12
Periyodik Tablonun Yedinci Periyodu Tamamladı
chem
publish
Sayfa 16
Ocak 2016 4. Sayı
Biyogaz, Biyokütle, Biyodizel Enerji Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı
PaintIstanbul Turkcoat 2016 Fuar 32
IV.Eser Analiz Kongresi
Sayfa 6
Sayfa 32
Sayfa 25
chem
EDITÖRÜN NOTU / OCAK 2016
publish
MERHABA... SAHIBI Emre UYSAL Erdem MUTLU Emin DEDE YÖNETIM SORUMLU YAZI İŞLERİ Erdem MUTLU MÜDÜRÜ YAYIN MÜDÜRÜ Erdem MUTLU YAYIN KOORDİNATÖRÜ Emin DEDE EDITÖR KADROSU EDİTÖR Erdem MUTLU PROJE EDITÖRÜ Emre UYSAL
SANAT VE FOTOGRAFI TASARIMCI Emre UYSAL DIJITAL GÖRÜNTÜLER Erdem MUTLU HABER VE DOSYA www.kimyahaberleri.com SORUMLULUĞU Yayın Ekibi
Sevgili CHEMPUBLİSH Okuyucuları 4. Sayımız ile sizler ile birlikteyiz, öncelikle yeni yılınızı en içten dileklerimiz ile kutluyoruz. 2016 yılı umarız ülkemizin bilim ve teknolojik alanlarda büyük yollar katedeceği bir yıl olacak. Bu sayımız da sizler için birbirinden özel konular derledik. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat AKYÜZ’ün 2015 yılı Kimya sektörü değerlendirme yazısı bizler için özellikle önemli.2015 yılnı en fazla ihracat yapan üçüncü sektör olarak kapayan sektörümüz 2016 büyük hedefler ile giriyor. Tahminimizce 2016 yılında özellikle Petrokimyasal ürünler adından epeyce söz ettirecek. Petrol fiyatlarının hızla gerilemesi, özellikle plastik sektörümüzü harekete geçirdi. Yeni yatırımları ülkemize çekmek için yoğun bir caba göze çarpıyor. Gelecek sayılarda konu ile ilgili olarak detaylı yazılara bizler aracılığı ile ulaşabileceksiniz. Herkese keyifli okumalar dileriz...
Dergide yayınlanan tüm haber ve makaleler www.kimyahaberleri.com web sitesinin sorumluluğu altındadır. CHEMPUBLİSH dergisi, yönetim kadrosundan izinsiz hiçbir yerde yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve baskıya alınamaz. KAPAK FOTOĞRAFI http://goo.gl/eWg9y9
Chem Publısh / 3
İÇİNDEKİLER / OCAK 2016
İÇİNDEKİLER
SAYFA 6 BIYOGA Z , BIYOKÜTLE, BIYODIZEL ENERJI TEKNOLOJILERI VE EKIPMANL ARI FUARI 21 OCAK’TA BAŞLIYOR SAYFA 7 6.KOZMETIK KONGRESI “SÜRDÜRÜLEBILIR KOZMETIK” TEMASI İLE 26 ŞUBAT’TA KAPIL ARINI AÇIYOR SAYFA 11 2015 YILI TÜRK KIMYA SEKTÖRÜ İÇIN ÇOK ZORLU GEÇTI
SAYFA 12
2015 YILININ BILIMSEL VE TEKNOLOJIK AL ANL ARDA EN İYI 10 BULUŞU
SAYFA 16
PERIYODIK TABLONUN YEDINCI PERIYODU TAMAML ADI, ASYA’DA İSIMLENDIRILEN İLK ELEMENT YERINI ALDI
SAYFA 18
CIVA KIRLILIĞINI YOK ETMENIN YOLU “PORTAKAL KABUKL ARI”
SAYFA 19
DOĞALGA Z’DA DIŞA BAĞIMLI TÜRKIYE’NIN GELECEĞI BIYOENERJIDE !
SAYFA 20
12. GERI DÖNÜŞÜM, ÇEVRE TEKNOLOJILERI VE ATIK YÖNETIMI FUARI
SAYFA 31
METAL PARTIKÜLLERI GELECEĞIN TEMIZ YAKITI OL ABILIR MI MALZEME GELIŞTIRILDI
SAYFA 24
ABD KIŞISEL BAKIM VE KOZMETIK ÜRÜNLERINDEKI MIKROBONCUKL ARI YASAKL ADI
SAYFA 25
SAYFA 32
IV.ESER ANALIZ KONGRESI
PAINTISTANBUL TURKCOAT 2016 FUAR
SAYFA 38
SAYFA 27
SAYFA 41
SAYFA 29
PVC’DEKI KURŞUN STABILIZÖRLERE KISITL AMA GELIYOR İŞ İL ANL ARI
KAUÇUK SEKTÖRÜ TEMSILCILERI SEKTÖRÜN SORUNL ARI VE ÇÖZÜM ÖNERILERINI GÖRÜŞMEK İÇIN TOPL ANDI KIMYA SEKTÖRÜNÜN EĞITIM PL ATFORMU “CHEMICAL MOVETECH” YAYINDA
SAYFA 30
MARS TOPRAĞINDA BITKI YETIŞTIRILEBILIR MI
OCAK 2016
YURT İÇİ-YURT DIŞI FUAR TAKVİMİ
14-16 OCAK
21-23 OCAK
7.ENERJİ VERİMLİLİĞİ FORUMU VE FUARI
EXPO GEOTHERMAL
21-23 OCAK
NEW ENERGY EXPO
21-23 OCAK
INTERPLASTICA 2016 : 19. ULUSLARARASI PLASTIK VE KAUCUK FUARI
YENILENEBILIR ENERJI, ENERJI VERIMLILIĞI
YENILENEBILIR ENERJI, ENERJI VERIMLILIĞI
WOW KONGRE MERKEZI YEŞILKÖY
JEOTERMAL ENERJI SANTRALLERI, ARITMA VE DEŞARJ SISTEMLERI, JEOTERMAL SERACILIK SISTEMLERI, KARBONDIOKSIT ÜRETIMI, JEOTERMAL OTOMASYON VE YAZILIMLAR, JEOTERMAL ARAŞTIRMA VE DANIŞMANLIK FIRMALARI...
CONGRESIUM ANKARA ATO
ENERJI ISI VE HAVALANDIRMA
BIYOGAZ TESISLERI PROJELENDIRME VE PLANLAMA, TESIS İNŞASI VE İŞLETILMESI, BIYOKÜTLE KAZANLARI, BIYOKÜTLE TAŞIMA SISTEMLERI, BIYOGAZ TAŞIMA SISTEMLERI, KOJENERASYON SISTEMLERI, BIYOGAZ EKIPMANLARI,
CONGRESIUM ANKARA ATO
PLASTIK VE KAUCUK
PLASTIK VE KAUCUK
RUSYA MOSKOVA
ENERJI ISI VE HAVALANDIRMA
5 / Chem Publish
Biyogaz, Biyokütle, Biyodizel Enerji Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı 21 Ocak’ta Başlıyor
2016 yılının ilk enerji ihtisas fuarı olan ve 21-23 Ocak tarihleri arasında Ankara Congresium’da Demos Fuarcılık tarafından düzenlenen ve Kimya Haberleri olarak basın ortağı olduğumuz POWERNEXT FAIRS, Biyogaz ve Biyoenerji Teknolojileri Fuar ve Konferansına da ev sahipliği yapacak. Etkinlik bünyesindeki Konferans alternatifenerji.com tarafından düzenleniyor. Gerek tarım gerek hayvancılık alanında büyük bir potansiyeli olan ülkemizde, maalesef biyogaz/biyoenerji teknolojilerinden elektrik üretimi hak ettiği yerde bulunmamaktadır.Oysa biyogaz, diğer enerji üretim türlerinden farklı olarak çevreci boyutu hayli yüksek olan bir enerjidir. Hammaddesi genellikle atık olan biyogaz tesisleri; doğaya, çevreye zarar veren, tarım ve hayvancılık sektörlerinin en büyük sıkıntısı olan hayvan dışkıları ve tarım atıklarının bertarafını sağlayarak bu sektörleri destekler niteliktedir. 21-23 Ocak tarihleri arasında Demos Fuarcılık tarafından organize edilmekte olan PowerNext Fuarları kapsamında gerçekleşecek olan Biyogaz Teknolojileri Fuar ve Konferansı, kamu ve özel sektörün bir araya gelmesi, konuya yatırım yapan tüm kurum ve kuruluşların vizyonlarını paylaşarak üst düzeyde bilgi alışverişinin gerçekleşmesi ve Biyogaz / Biyoenerji teknolojileri konusunda çalışma yapanların arasında sinerji yaratılması hedefi ile yola çıktı. Ülkemizde yapılmış ve yapılmakta olan çalışmaların bir araya geleceği, Biyogaz yatırımları alanında yaşanmakta olan sorunların tartışılacağı Biyogaz Teknolojileri Fuar ve Konferansı Ankara Congressium Kongre Merkezinde gerçekleşecek. BESTMER, BiyoDer, BiyogazDer gibi STK’ların yanısıra İZAYDAŞ, Sütaş, Yaşar Holding, BioConstruct, Altaca, Exergy, Esçem Çevre, MCE Alternatif Enerji, MRU Baca Sistemleri, Triveni Turbine, Herz Energie, Forsen Makina, Akal Makina, Hochreiter, Sebigaz ve Trend Enerji gibi sektördeki önemli yerli ve yabancı şirketlerin katılacağı etkinlik hakkında ayrıntılı bilgi için www.demosfuar.com.tr ve www.powernextfair.com adreslerini ziyaret edebilirsiniz.
6 / Chem Publish
KONGRE / OCAK 2016
6.KOZMETIK KONGRESI “SÜRDÜRÜLEBILIR KOZMETIK” TEMASI İLE
26 ŞUBAT’TA
KAPILARINI AÇIYOR Kimyagerler Derneği, Şubat 2011’de birincisini yaparak başladığı Kozmetik Kongresine, her yıl dahada artan katılım ve coşkusuyla 26-28 Şubat 2016 tarihlerinde Antalya’da “Sürdürülebilir Kozmetik” ana teması ile 6.kez kapılarını açıyor. Sektör Temsilcileri, Kimya, Biyoloji, Eczacılık gibi fakültelerinin ilgili bölümlerinde görevli ve ayrıca kozmetik sektörüne ilgili üniversitelerin temsilcilerinden, Kozmetik sektöründe bulunan ve kozmetik sektörüne malzeme tedariğinde bulunan sektörlerin temsilcilerine, Kimya, Biyoloji, Eczacılık gibi fakültelerinin ilgili bölümlerinde lisans eğitimi alan ve ayrıca kozmetik sektörüne ilgili üniversitelerin öğrencileri gibi çok sayıda ilgili kapsayan kongre bu yılda büyük bir coşkuya sahne olacak. Poster ve Bildiri Özetlerinin Son Teslim Tarihi 17 Ocak 2016 Pazar Kayıt Ücreti Son Ödeme Tarihi 19 Şubat 2016 Cuma Mesai Saati Bitimine Kadar
Kongre Ana Sayfası : http://kozmetikkongresi.com/
Kongre Başkanı Kimyager Levent KAHRIMAN ve Genel Koordinatör Kimyager Mustafa TEKOĞLU’ nun kongreye davet mesajı şu şekildedir. Şubat 2011 de birincisini yaparak başladığımız kozmetik kongreleri serimiz her yıl daha büyük katılım ve coşku ile geleneksel hale geldi. Bu süreç içinde birçok meslektaşımız ve dostlarımızın katkılarını aldık. Aynı birliktelik ile 6.cısını yayınlamanın mutluluğu içindeyiz. 26-28 Şubat 2016 tarihlerinde Antalya’da “Sürdürülebilir Kozmetik” ana teması ile gerçekleştireceğiz. Tüm sektör ve bilim camiasını aynı coşku ve birliktelik ile davet ediyoruz.
7 / Chem Publish
HABER / ARALIK 2015
8 / Chem Publish
HABER / ARALIK 2015
chem publish SIZIN IÇIN
9 / Chem Publish Chem Publısh / 21
HABER / OCAK 2016
2015 YILI TÜRK KIMYA SEKTÖRÜ İÇIN ÇOK ZORLU GEÇTI Kimya sektörü, 2015 yılını 15,5 milyar dolarlık ihracatla tamamladı. Konuyla ilgili açıklama yapan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Akyüz, “2015 gerek ihracatçılarımız gerek sanayicilerimiz açısından kolay olmayan bir yıldı. Ancak, tüm bu yaşananlara rağmen kimya halen Türkiye’nin en fazla ihracat yapan üçüncü sektörü olmayı sürdürüyor” açıklamasını yaptı. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği’nden (İKMİB) yapılan açıklamaya göre, ekonomik ve siyasi belirsizliklerin olumsuz etkisini yıl boyunca hisseden kimya ihracatçısı zorlu bir yılı geride bıraktı. 2015 yılını 15 milyar 469 milyon dolarlık ihracatla tamamlayan sektör, otomotiv ile hazır giyim ve konfeksiyonun ardından üçüncü sırada yer aldı. Kimya ihracatı bir önceki yıla göre değerde yüzde 13,28 azalırken, miktarda yüzde 12,59 artarak 17,3 milyon tona ulaştı. Türkiye ekonomisinin lokomotifi kimya sektörü, geçen yıl en fazla ihracatı Mısır, Irak ve Almanya’ya gerçekleştirdi. Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya, İran, İspanya, Suudi Arabistan, Yunanistan ve İngiltere ilk 10’da yer alan diğer ülkeler olarak sıralandı. Singapur’a ihracat yüzde 245 arttı Ülkelere daha yakından bakıldığında yıl genelinde Singapur’a yapılan ihracatın yüzde 245 yükselişle 178 milyon dolara ulaştığı görüldü. Bu dönemde Avrupa ülkelerine yapılan ihracat yüzde 34, 8 artarak, toplam kimya ihracatının 4,9 milyar dolarlık kısmını oluşturdu. 2015 yılının son ayında özellikle Avrupa ülkelerine olan ihracatta dikkat çekici gelişmeler yaşandı. İlk üçte Mısır, Almanya ve İtalya yer alırken, bu ülkeleri Suudi Arabistan, Yunanistan, Irak, İran, ABD, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri takip etti. Yunanistan önceki yılın aynı ayına göre yüzde 115 artış hızıyla öne çıkan ülkeler arasında yer aldı. Yunanistan’a yapılan ihracat 53 milyon dolara yükseldi. İtalya’ya yüzde 64, Hollanda’ya yüzde 63, Chem Publısh / 10
*http://goo.gl/M0BCUZ Resim alıntıdır.
HABER / OCAK 2016
Suudi Arabistan’a ihracatta yüzde 49 artış yaşandı. Diğer yandan ABD’ye olan ihracat ise yüzde 41 yükseldi ve 45 milyon dolar olarak gerçekleşti. Singapur, aralık ayında da yüzde 581 ihracat artış hızıyla rekor kırdı. ‘Yavaşlamanın olumsuz etkisini hissettik’ Akyüz, belirsizliklerin yıla damgasını vurduğunu ifade ederek 2015 yılını değerlendirdi. 2015’in gerek ihracatçılar gerek sanayiciler açısından kolay olmadığını belirten Akyüz, şöyle devam etti: “Küresel ekonomideki yavaşlamanın olumsuz etkisini yıl boyunca hissettik. Miktar bazında ihracatımızdaki yükselişe karşın avro-dolar paritesinin etkisiyle değer bazında düşüş yaşadık. Ancak, tüm bu yaşananlara rağmen kimya halen Türkiye’nin en fazla ihracat yapan üçüncü sektörü olmayı sürdürüyor. 2016 yılında da yine çok bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıya kaldık. Bilinmeyenleri en aza indirmemiz gereken bir yıla girdik. Özellikle Irak, Mısır ve Rusya cephelerindeki gelişmeler bizi yakından ilgilendiriyor. Ortadoğu ve Çin sadece kimya değil diğer sektörler için de tehdit oluşturuyor. Dış kaynaklı tüm olumsuzluklara rağmen hedef odaklı ihracat stratejimize devam ediyoruz. Güney Amerika, Sahra Altı Afrika, Uzakdoğu ve Asya gibi pazarlar yakın takibimizde. Türkiye olarak hiç ürün satmadığımız yerler var. Alt sektörler bazında potansiyelin yüksek olduğu ülkeleri araştırıyoruz. 2016 yılında da gerek fuarlar gerekse ticaret heyetleri ile firmalarımızı bu ülkeler ile buluşturmaya devam edeceğiz.”
11 / Chem Publısh
HABER / OCAK 2016
2015 Yılının Bilimsel ve Teknolojik Alanlarda En İyi 10 Buluşu Geride bırakılan yılın en iyi 10 teknolojik buluşu, tıp, elektronik, fizik, kimya ve mühendislik alanlarında gerçekleştirildi. ODTÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ural Akbulut, Science ve Nature gibi bilimsel kaynaklardan 2015’te dünya bilim dünyasında yaşanan önemli gelişmeleri derledi. Tıp, elektronik, fizik, kimya ve mühendislik alanlarındaki 10 etkili buluş, 600 dolayındaki buluş arasından seçildi. Buna göre, 2015’in en önemli buluşlarından bir tanesi ABD’de Duke Üniversitesi’nden Doç. Dr. N. Bursac ve Dr. L. Madden’in, kasılabilen insan kasını laboratuvar ortamında ilk kez üretmeleri oldu. İnsan kasının, dışarıdan gelen elektrik sinyalleri, biyokimyasal sinyaller ve ilaçlara vücuttaki normal kaslar gibi tepki verdiği açıklandı. Araştırma ekibi, daha önce çok sayıda hayvan kasını laboratuvarda üreterek deneyim kazandıklarını aktardı. Bursac, henüz kas yapısına dönüşmemiş insan kök hücreleriyle işe başladıklarını, ardından hücre sayısını artırıp uygun bir matris kullanarak bu hücrelerin, besi ortamında istenilen yapıya ulaşmasını sağladıklarını bildirdi. Bursac, laboratuvarda ürettikleri insan kasının, kişiye özel ilaçların geliştirilmesini hızlandıracağını açıkladı. Araştırma, 13 Ocak 2016’da Journale Life Dergisi’nde yayımlanacak.
Dünyanın en eski taş aletleri
ABD’de Stony Brook Üniversitesinden Doç. Dr. S. Harmand ve ekibi, Kenya’da Turkana Gölü civarındaki Lomekwi’de Taş Devri’nden kalma aletler buldu. Arkeolog ve antropologlardan oluşan ekibin, 2011’de Lomekwi’de bulduğu taş aletlerin, en az 2,7 milyon yıllık olduğu jeolojik incelemeler sonucu anlaşıldı. Araştırmacılar kazılara devam etti ve aynı bölgeden çıkartılan 149 buluntunun, daha da eski olduğu belirlendi. Çevredeki manyetik minerallerin ve volkanik küllerin analizleri, oradaki taş aletlerin 3,3 milyon yıllık olduğunu kanıtladı. Bugüne kadar bilinen en eski taş aletler, 2,6 milyon yıllıktı ve Etiyopya’da bulunmuşlardı. Daha sonra 2010’da, 3,3 milyon yıllık hayvan kemiklerinin üzerinde insanlar tarafından yapılmış kesikler bulunmuştu. Kesiklerin ancak taş aletlerle yapılabileceği bilindiği için bilim adamları, ilk taş aletlerin bilinenden çok daha önceye uzandığını belirledi ancak aletler bulunamamıştı. Harmand ve ekibinin, 5 yıldır aranan 3,3 milyon yıllık taş aletleri bulması, önemli keşifler arasında yerini aldı. Çalışma, Nature Dergisi’nde yayımlandı.
Chem Publısh / 12
HABER / OCAK 2016
Japonların 603 kilometreye ulaşan treni
Hızlı trenler arasında Maglev (magnetically levitated) olarak bilinen tekerleksiz trenler, elektromıknatıslar sayesinde havada asılı durması ve mıknatısların birbirini itip çekmesiyle hareket etmesi mantığına dayanıyor. En hızlı yolcu treni olan Maglevler, saatte 300-400 kilometre hıza ulaşabiliyor. Japonların geliştirdiği Maglev treni, 21 Nisan 2015’te dünya rekorunu kırarak saatte 603 kilometre hıza ulaştı. Japonların treni, 2003’te saatte 581 kilometre hıza ulaşmıştı. Japonlar, yeni trenleri ile çoğu pervaneli uçaktan daha yüksek bir hıza ulaşırken, rekor, trenin ulaşacağı maksimum hızı belirlemek için kırıldı. Tren hizmete girince daha düşük hızlarda ulaşım sağlayacak. Dünya rekortmeni tren, 2027’de tarifeli olarak yolcu taşımaya başlayacak ve yolcular, seyahatin bazı bölümlerinde saatte 505 kilometre hızla gitme şansına sahip olacak.
Bir adet molekülden yapılan diyot ABD’de Columbia Üniversitesinin Uygulamalı Bilimler ve Kimya Bölümlerinde geliştirilen teknikle tek bir organik molekül kullanılarak diyot yapıldı. Elektronik devreleri küçültmek amacıyla, diyot ve transistör gibi tüm elektronik devre elemanlarını birer adet molekülden oluşturma fikri 1974’te ortaya atılmıştı. Molekül boyutunda bir diyot yapabilmek için yapısı asimetrik olan özel tasarlanmış organik moleküllere ihtiyaç olduğu biliniyordu. Ancak daha önce yapılan çalışmalardan iyi sonuç alınamamıştı. Columbia Üniversitesi Kimya Bölümü‘nde görevli olan Yardımcı Doçent L. Campos, bu çalışmayı başarılı kılan asimetrik organik molekülü sentezlemeyi başardı. Elektronik Doçenti L. Venkataraman, bu molekülü kullanarak nanometre boyutlarındaki ilk diyotu üretti. Nanometre boyutundaki diyotun, standart diyotlara oranla 50 kat daha iyi performans gösterdiği açıklandı. Bu araştırma, Nature Nanotechnology’de yayımlandı.
Engellerin üzerinden atlayabilen robot
ABD Massachusetts Institute of Technology (MIT) Makine Mühendisliği bölümünde Yardımcı Doçent S. Kim, dört ayak üzerinde koşarken, önündeki engelleri algılayıp üzerinden atlayabilen robot geliştirdi. S. Kim, “Çita” adını verdikleri otonom robotun, koşarken karşısına çıkan 45 santimetrelik engelleri, LIDAR denilen sistemle algıladığını açıkladı. Robot, kendi algılama sistemiyle karşısındaki engelin uzaklığını ve yüksekliğini hesaplıyor. Ardından, engele çarpmadan üzerinden atlayabilmek için hızını ayarlayıp en uygun noktada sıçrayarak engeli aşıyor. Robotun, kullanacağı enerjinin ayarlanması, havada iken ve yere indikten sonra dengesini koruyabilmesi, Kim ve ekibinin geliştirdiği yazılımlarla gerçekleşiyor. Dış bağlantısı olmadan otonom hareket eden robotla ilgili bilimsel veriler, Robotics: Science and Systems Konferansı’nda sunuldu. 13 / Chem Publısh
Felçli hastaya dokunma hissi kazandıran robotik el ABD Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı’nın (DARPA) desteklediği bir proje için geliştirilen robotik el, felçli hastaya dokunma hissi kazandırdı. Programın yöneticisi J. Sanchez, bazı gelişmiş protezlerin beyin gücüyle kontrol edilebildiğini, ancak hastaların dokunduğu objeleri hissedemediğini belirtti. Bu yeni robotik el, Johns Hopkins Üniversitesi’nin Uygulamalı Fizik Laboratuvarı‘nda geliştirildi. Robotik elin parmaklarındaki tork algılayıcıları, parmağa uygulanan basıncı algılıyor ve elektrik sinyallerini beyindeki duyu korteksi ve motor korteksine takılan elektrotlara iletiyor. Parmaklardaki algılayıcıların kortekslerdeki elektrotlara tellerle bağlı oluşu, felçli hastanın normal parmakla dokunmuş gibi bir his duymasını sağlıyor. Bu çalışma St. Louis’de, A Future Technology Forum’da sunuldu.
Mobil cihazlar için çok hassas küresel konumlama sistemi
University of Texas at Austin’de, Yardımcı Doçent T. Humphreys iki lisansüstü öğrencisiyle mobil cihazlar için santimetre hassasiyetinde küresel konumlama sistemi (GPS) geliştirdi. Haritacılar tarafından kullanılan ve santimetre hassasiyetinde olan sistemler, çok büyük antenler gerektirdiği için mobil cihazlar için uygun bulunmuyor. Humphreys ve ekibinin 6 yılda geliştirdiği yazılımlar sayesinde, mobil cihazların antenlerini değiştirmeye gerek kalmadan bu çok hassas konumlama sistemi kullanılabilecek. Bu siste-
Dünyanın en küçük ışık kaynağı olan grafen lamba Karbon atomlarının altıgenler şeklinde birbirine bağlanarak oluşturduğu, bir atom kalınlığındaki tabakalar olarak tanımlanan grafen isimli malzeme, ilk kez grafitin üzerine selofan yapıştırıp kaldırılarak elde edilmişti. ABD Columbia Üniversitesinden Prof. Dr. J. Hone ve araştırmacı Dr. Y. D. Kim, küçük bir grafen tabakasını iki metal elektrotun arasına yerleştirip bir silikon yonganın üzerine astı. Elektrotlara voltaj uygulanınca geçen akım, grafenin akkor hale geldiği ve bir elektrik ampulü gibi silikon yongayı aydınlattığı görüldü. Grafenin sıcaklığı 2 bin 500 santigrat dereceye ulaştığı halde metal elektrotlar ve silikon yonga bu sıcaklıkta erimedi. Bunun nedeni, nanometre boyutuna inilince tüm malzemelerin fiziksel özelliklerinde değişiklikler olması olarak açıklandı. Grafit ısıyı iyi ilettiği halde grafenin ısıyı iyi iletememesi nedeniyle grafenin kendisi 2 bin 500 dereceye ulaştığı halde ısısını metale veya yakınındaki silikona iletemediği kaydedildi. Fotonik tümleşik devrelerin yapımında, silikon yongaların üzerine grafenden yapılmış bir ışık kaynağının yerleştirilmesi önemli bir gelişme olarak değerlendirilirken, çalışma, Nature Nanotechnology’de yayımlandı. Chem Publısh / 14
Oda sıcaklığında karbondan üretilen elmas Karbon elementi, saf haldeyken grafit ve elmas olarak iki temel fazda bulunmasıyla grafit, çok yüksek basınç ve çok yüksek sıcaklık altında elmasa dönüştürülebiliyor. Ancak oda sıcaklığında ve normal basınç altında sentetik elmas üretmenin kolay olmadığı belirtilirken, ABD North Carolina State Üniversitesi’nde, Prof. Dr. J. Narayan ve ekibi, lazer ışınlarını kullanarak Q-karbon adı verilen karbon elementinin üçüncü fazını üretmeyi başardı. Narayan, dünyada Q-karbon bulunmadığını ancak bazı gezegenlerin merkezinde bulunabileceğini vurguladı. Araştırma ekibi, Q-karbon elde etmek için safir, cam veya bir plastiğin yüzeyini önce amorf (kristal olmayan) karbonla kapladı. Ardından karbon kaplı yüzeye, 200 nanosaniye süreyle bir lazer sinyali gönderdi. Lazer ışını, karbon tabakasının sıcaklığını bir an için 3 bin 727 santigrat dereceye çıkardı ve sonra sıcaklık oda sıcaklığına düştü. Yüzeyi karbon filmle kaplanan malzemeyi, lazer ışınının uygulandığı süreyi ve soğuma süresini değiştirerek, Q-karbonun elmasa dönüştürülme yüzdesinin kontrol edilebildiği açıklandı. Bu çalışmada kullanılan lazer ışınlarının, göz ameliyatlarında kullanılanlarla aynı tür olduğu belirtildi. Üretilen mikro boyutlardaki elmasların, kontrollü ilaç salınımı, yüksek sıcaklık anahtarları ve güç elektroniği alanlarında kullanılabileceği açıklandı. Araştırma, Journal of Applied Physics’te yayımlandı.
Güneş enerjisiyle sıvı yakıt üreten biyonik yaprak Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Kimya Bölümü’nün ortak çalışmaları sonucunda güneş enerjisi kullanılarak, sıvı bir yakıt olan izopropanol üretildi. İzopropanol, izopropil alkol olarak da adlandırılıyor ve otomobillerde benzin veya mazot yerine yakıt olarak kullanılabiliyor. Araştırmacılar, depolanması ve otomobillerde kullanılması kolay olan izopropanol adlı sıvı yakıtın, güneş enerjisiyle üretilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. D. Nocera, “biyonik yaprak” olarak adlandırdıkları sistemde önce kendi ürettikleri katalizörün, güneş enerjisi ile suyu oksijen ve hidrojene ayırdığını açıkladı. Ardından, Ralstonia eutropha adlı bakteri tarafından hidrojen ile karbon dioksitin birleştirilerek izopropanole dönüştürüldüğünü belirtti. Bu tür biyonik yapraklarla güneş enerjisi kullanılarak bazı vitamin ve ilaçların sentezlenebileceği açıklandı. Çalışma, Proceedings of the National Academy of Sciences’da yayımlandı.
15 / Chem Publısh
HABER / OCAK 2016
Periyodik Tablonun Yedinci Periyodu Tamamladı, Asya’da İsimlendirilen İlk Element Yerini Aldı
K
imyasal elementleri sınıflandıran periyodik tabloya dört yeni element eklendi. Rusya, ABD ve Japonya’daki bilim insanları tarafından bulunan dört süper-ağır kimyasal element uzmanlar tarafından kontrol edildikten sonra resmi olarak tablodaki yerini aldı.
‘‘Böylelikle tablonun yedinci sırası da dolmuş oldu.’’ En son 2011 yılında 114 ve 116 sayılı elementler tabloya girmişti. Merkezi ABD’de bulunan kimyasal sınıflandırma, terminoloji ve ölçümlerden sorumlu küresel örgüt, Uluslararası Saf ve Uygulamalı Kimya Derneği 113, 115, 117 ve 118 şeklinde belirlenen dört yeni elementi 30 Aralık 2015’ta tescil etti. İnsan eliyle oluşturulan yeni elementler, hafif atom çekirdeklerini birbiriyle çarpıştırarak daha sonra radyoaktif süper ağır elementlerin parçalanmasını izleyerek bulundu. Guardian’ın haberine göre Japonya’da Riken Enstitüsü‘nde araştırmayı yürüten Kosuke Morita ekibinin şimdi “119 elementinin ve ötesinin bilinmeyen bölümlerine bakmayı planladıklarını” söyledi.
Uus
Ununseptium 117
Chem Publısh / 16
Uut
Ununtrium 113
Kimya dalında Nobel ödülü almış Ryoji Noyori buluşla ilgili “Bilimciler için bu Olimpiyatlarda altın madalyayı kazanmaktan bile daha değerli” dedi. Şimdilik periyodik tablodaki yerlerine göre adlandırılan elementler gelecek aylarda buluşları gerçekleştiren ekipler tarafından isimlendirilecekler. Kimya dalında Nobel ödülü almış Ryoji Noyori buluşla ilgili “Bilimciler için bu Olimpiyatlarda altın madalyayı kazanmaktan bile daha değerli” dedi. Şimdilik periyodik tablodaki yerlerine göre adlandırılan elementler gelecek aylarda buluşları gerçekleştiren ekipler tarafından isimlendirilecekler. ‘‘113 elementi Asya’da isimlendirilen ilk element olacak.’’
Uuo
Ununoctium 118
Uup
Ununpentium 115
Uluslararası Kimya Derneği’nin İnorganik Kimya Bölümü Başkanı Profesör Jan Reedjik kimya topluluğunun periyodik tabloda yedinci sırasının tamamlanmasını görmek için sabırsızlandığını söyledi. 1980’lerin sonlarında, Morita ve ekibi Lineer Hızlandırıcı Tesisi ve Garis iyon ayırıcılarının kullanımı ile sentetik süper ağır unsurları keşfetmek için çalışmalara başladı. Ekip 2003 yılında 113.elementi bulmak için yaklaşık % 10 ışık hızı ile gezer çinko iyonları ile bizmut ince bir tabaka bombardımanı başladı. Reedjik “Şimdi element isimlerinin ve sembollerinin resmileşme süreci başladı. Bu elementler geçici olarak ununtrium (Uut ya da element 113), ununpentium (Uup, element 115), ununseptium (Uus 117) ve ununoctium (Uuo, element 118) olarak adlandırılıyor. Yeni elementler isimlerini mitolojik bir kavram, bir mineral, bir yer ya da ülke, bir nitelik ya da bilim insanlarından alabiliyor. Yeni keşfedilen dört elementin tamamı insan yapımı ve Periyodik Tablo’nun sonunda bulunan diğer tüm aşırı ağır elementler gibi bunlar da varlıklarını başka bir elemente dönüşmeden önce sadece birkaç saniye için sürdürebiliyor.
17Chem / Chem Publısh Publısh / 17
HABER / OCAK 2016
Civa Kirliliğini Yok Etmenin Yolu Portakal Kabukları Flinders Üniversitesi’nden Justin Chalker’ın liderliğindeki araştırma grubu atık portakal kabuklarını kullanarak cıvayı hapsedecek bir ürün geliştirdi. Kükürt limonen polisülfür adlı polimer sudaki cıvayı içine toplayıp hapsediyor. Malzemenin hammaddelerinden limonen portakal kabuğunda bulunurken kükürt ise petrol endüstrisi tarafından her yıl milyonlarca ton üretiliyor. Bulgularını Angewandte Chemie International Edition’da yayımlayan araştırmacılar çalışmalarına atık kükürtü ve portakal kabuğunu kullanarak plastik üretmek için başladı. Fakat yeni malzemenin sudaki çok az miktardaki cıvayla dahi bağlandığı fark edilince cıva kirliliğine karşı kullanılması fikri ortaya atıldı. Araştırmacılar tek bir uygulama ile sudan cıvanın % 50’den fazlasını kaldırılabileceğini buldular. Daha sonraki uygulamalarda içilebilir su için uygun cıva seviyelerini yakalamayı umuyorlar. Polisülfid malzeme cıvaya maruz kaldığında renk değiştiriyor. Bu renk değiştiren ve kromojenik cevap, araştırmacılar için sürpriz oldu. Civa için bir sensör olarak bu özelliği kullanabileceklerini ayrıca keşfettiler. Araştırmacılar “Ön incelemelerimiz kükürt limonen polisülfür toksik olmadığını göstermektedir. Bu polimer, nehirler, göller ve okyanuslar gibi doğal ekosistemlerin doğrudan kullanılacak olması ise kritik ve önemli bir bulgudur. Şu anda teknolojinin ticarileştirilmesi araştırıyoruz. Mevcut sanayi ve çevre kuruluşları ile işbirliği hedefliyoruz”diyorlar Civa bilindiği gibi nörotoksin maddedir. Gelişmekte olan fetus en savunmasız bölgedir ve cıva zehirlenmesi doğmamış bebekler gelişimsel gecikmelere neden olabilir. İnsanlara cıva birincil yol olan balıklardan geçer. Sanayi devriminden beri insanlar okyanuslardaki cıva konsantrasyonunu % 10 oranında artırmıştır ve hızla artmaktadır. Civa’nın başlıca ortaya çıkmasının sebebi madencilik, petrol ve gaz çıkarımı ve elektrik üretiminden kaynaklanmaktadır. Chem Publısh / 18
HABER / OCAK 2016
Doğalgaz’da Dışa Bağımlı Türkiye’nin Geleceği Biyoenerjide
Rusya ile yaşanan politik kriz, gözleri yeniden enerjide dışa bağımlılığa çevirdi. Özellikle doğalgazının yarıdan fazlasını Rusya’dan alan Türkiye, ithal ettiği gazın yine yarıya yakınını elektrik üretiminde kullanıyor. Dolayısıyla Rusya, Türk sanayisinin enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynuyor. Geri Dönüşüm, Atık Yönetimi ve Çevre Teknolojileri fuarı REW İstanbul’un düzenleyicisi İFO Fuarcılık, geçen yıl özel gündem olarak yer verdiği biyoenerjinin, Türkiye için dışa bağımlılıkta alternatif bir çıkış noktası olabileceğini açıkladı. “Önümüzde elektrik üretimi için çöp ithal eden İsveç örneği var” diyen İFO Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, Türkiye’de elektrik enerjisine ve ısı kaynağına dönüşmeyi bekleyen milyonlarca ton biyolojik atığın bulunduğunu söyledi. Aytemur, “Bugün Almanya’dakibiyogaz tesislerinin sayısı 9 bine yaklaşmış durumda. Türkiye’de ise biyolojik atıkları enerjiye dönüştürmek üzere kurulan tesislerde yılda 81 MW elektrik enerjisi üretiliyor. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre Türkiye, biyogaz potansiyelinin tam kullanılabildiği durumda toplam elektrik ihtiyacının %6 – %12 kadar kısmının bu kaynaktan karşılanabileceği hesaplanıyor. Çöpten üretilen 1 m3 biyogaz ise, dışarıdan ithal ettiğimiz 1 m3 doğalgazın yarısına eşdeğer. Dolayısıyla, ülkemizde hayvan gübresi, tarımsal atıklar, gıda sanayiinin atıkları ve belediye atıklarından elde edilecek biyogaz, Rusya’dan ısınma ve enerji ihtiyacını karşılamak üzere yapılan doğalgaz ithalatını azaltabilir.” dedi. Doğalgaz, nükleer enerji ve HES projelerinin gölgesinde kalan biyoenerji konusu, Rusya ile yaşanan krizde yeniden gündeme geldi. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla Türkiye’de oldukça yeni olan biyoenerji ve biyogaz, elektrik üretimi ve ısınmada doğalgaza önemli bir alternatif olarak duruyor. Örneğin, Arbiogaz A.Ş., Sütaş’ın Aksaray’daki entegre süt ve yem üretim tesislerinde kurduğu biyogaz tesisinde, ortaya çıkan hayvansal atıkları enerjiye dönüştürüyor. Yine Türk çimento sektörü, daha önce kömür enerjisinden yararlandığı üretim tesislerinde artık atıktan elde edilen yakıtları kullanıyor. Biyoenerji ve yeşil enerji teknolojileri REW İstanbul’da sergilenecek! 28-30 Nisan tarihlerinde Tüyap Beylikdüzü’nde 12.’si düzenlenecek olan Türkiye’nin ilk geri dönüşüm, atık yönetimi ve çevre teknolojileri fuarı REW İstanbul, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak biyoenerji teknolojilerine de ev sahipliği yapacak. Özellikle, üretimlerinden ötürü yoğun enerji tüketen sanayi tesisleri, maliyetlerini ciddi oranda azaltacak yeşil enerji alternatiflerini REW İstanbul 2016’da bulabilecek. Detaylı Bilgi İçin: www.rewistanbul.com
19 / Chem Publısh
FUAR / ARALIK 2015
FUAR / OCAK 2016
21 / Chem Publ覺sh
FUAR / OCAK 2016
ChemPubl覺sh Publ覺sh/ 22 / 22 Chem
HABER / OCAK 2016
D
r. Hyung Joon Cha (Kimya Mühendisliği Bölümü) ve araştırmacılardan oluşan bir ekip mekanik dayanıklı hidrojel oluşturmak için deniz anemon davranışını incelediler. Deniz anemone vücut uzunluğu ve genişliği hızla küçülen ve uyarıcı altında yavaş yavaş genişleterek neredeyse on kat değişir, araştırma ekibi bu kasılması ve gevşemede önemli bir rol oynayanın mekanik dayanıklı protein
Elastik İpek Benzeri Protein Bazlı Daha Dayanıklı Protein Hidrojel Geliştirildi
olduğunu kabul ettiler. Araştırma biomacromolecules’ te yayınlandı. Hidrojeller, 3 boyutlu ağ yapılı hidrofilik polimerden oluşur, su içinde kuru ağırlığının on bin katını absorbe eden iyi şişme özelliğine sahiptir.
H
idrojellerin su yakalama kapasitesi yumuşak ve kauçuk benzeri bir esnekliğe sahip ve hücrelere sürekli emilim yapar. Bu avantajlar, hidrojellerin, gövde dışı bir biyo-yapay organ, boşluk dolgu malzemesi, ve dağıtım aracı olarak geliştirilmesine olanak tanımaktadır. Ancak hidrojellerin taşıma, sterilizasyon ve mekanik özelliklerinde bazı sınırlamaları vardır. Bunlar arasında, düşük mekanik özellik hidrojellerin araştırmasında tek dezavantaj olarak kabul edilmiştir. Deniz anemonu türevli bir DNA seri üretim için E. coli sisteminin içine sokulmuştur, E. coli, hızlı büyür ve deniz anemonundan daha iyi bir protein ürettiği için bu yol seçilmiştir. Bu rekombinant protein, aneroin adlandırılır ve amino asitten oluşur, ve bunlar arasında, tirosin aneroin zengin amino asitlerden biridir. Dityrosine çapraz bağlama yöntemi ile aneroin çözelti birkaç saniye içinde bir 3 boyutlu hidrojel-bazlı yapı iskelesi dönüştürüldü. Mekanik olarak, aneroin hidrojeller, yaygın hidrojel malzemeleri olan kolajen, jelatin, elastine göre önemli ölçüde daha güçlü ve daha sert özellikler sergiledi. Aynı zamanda yaklaşık ipekböceği ipeği ile karşılaştırıldığında 4 kat daha güçlü mekanik özellikler sergiledi. Biyoloji, aneroin hidrojel hücre büyümesi için yeterli bir ortam sağladı. Hidrojel içinde memeli hücreleri uygun bir hücre boyutu ve sağlıklı morfolojisi ile iyi şekilde çoğaldı. Araştırmacılar elde edilen sonuçlar ile aneroin hidrojelerin biyomalzeme, hücre taşıyıcı yamalar, biyo-yapay greftler için ve çeşitli biyomedikal uygulamalarda kullanılabilir hale gelmelerinin yakın olduğunu belirtiyorlar. 23 / Chem Publısh
HABER / OCAK 2016
ABD Kişisel Bakım ve Kozmetik Ürünlerindeki Mikroboncukları Yasakladı
ABD Temmuz 2017 e kadar plastik mikroboncuklar içeren kişisel bakım ürünleri ve kozmetik ürünlerinin üretimini sonlandıracak. Ülkenin su yolları korumaya yönelik yeni yasa çerçevesinde 2019 yılına kadarda reçetesiz olarak satılan ve içerisinde plastik mikroboncuk bulunan ilaçlarında satışı sonlanacak. Bu mikro boncuklar genellikle diş macunlarında ve yüz temizleyiciler gibi ürünlerde kullanılıyor ve yapılan araştırmalarda bunların erimeden su yollarına karıştığı daha önce tespit edilmişti. Kasım ayında yayınlamış olduğumuz haberde daha fazla detayı sizlerle paylaşmıştık http://www.kimyahaberleri.com/kozmetik-firmalari-dunyayi-korumak-icin-mikroboncuklari-kaldirma-sozu-verdiler/
Yakın zamanda Amerika Birleşik Ulusal Çevre Programı (UNEP) raporu kozmetik ve kişisel bakım ürünlerindeki plastiklerin çoğunun oksidatif veya fotodegradasyon yollardan yüzlerce yıl parçalanmayan polimerler içerdiği sonucuna vardı. Örneğin, California 2020 yılına kozmetik mikroboncukları aşamalı olarak kaldırılması için Ekim 2015 yılında harekete geçmişti. Amerikan Kimya Birliği (ACC) yeni çıkan yasanın sonuna yanında olduklarını ve memnuniyetlerini açıkladı. ABD bilim adamları tarafından yapılan son araştırmada 8 trilyon mikroboncuk her gün ABD sucul habitatlarına girdiği tahmin ediliyor. Araştırmacılar mikroboncukların yasaklanması su kalitesi, yaban hayatı ve diğer kaynakları korumak için en iyi yol olacağını düşünmekte. Avrupa daki kozmetik birlikleri de 2015 yılında şirketlerin 2020 yılına kadar yasağa uymalarını bildirdi ama şuan içim herhangi bir aksiyon gerçekleşmedi.
Chem Publısh / 24
KONGRE / OCAK 2016
IV. Eser Analiz Kongresi’nin Ev Sahibi Bu Yıl Sakarya Üniversitesi 19-22 Mayıs 2016 tarihleri arasında düzenleyecek olan “IV. Eser Analiz Kongresi’ne (EsAn-2016)” yıl Sakarya Üniversitesi ev sahipliği yapacak. İki yılda bir düzenlenen Eser Analiz Çalıştayı (EsAn) genç bilim insanlarının daha katılımcı olduğu, alanında deneyimli, araştırıcı ve eğitici bilim insanları ile tanışma-tartışma olanağı bulduğu hem bilimsel hem de sosyal bir ortam oluşturmaktadır. Kimyacıların yanı sıra çevre, jeoloji, biyoloji, gıda, tıp, ziraat, farmakoloji ve arkeoloji gibi farklı alanlardaki araştırıcı ve uygulayıcılar da EsAn çalıştayına katılmaktadır. Sırasıyla Pamukkale Üniversitesi (EsAn2010), Karadeniz Teknik Üniversitesi (EsAn-2012) ve Gaziosmanpaşa Üniversitesi (EsAn-2014) kimya bölümleri tarafından düzenlenen Eser Analiz Çalıştaylarına katılımlar her zaman beklenenin üzerinde olmuştur. IV. Eser Analiz Çalıştayı, bu yıl IV. Eser Analiz Kongresi (EsAn-2016) olarak Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nce düzenleniyor. KONGRE KONULARI -Önderiştirme, Zenginleştirme ve Ayırma Yöntemleri -Organik Eser Analiz -İnorganik Eser Analiz -Türleme ve Eser Analiz -Çevresel Eser Analiz -Gıda ve Sağlıkta Eser Analiz -Endüstriyel Proseslerde Eser Analiz -Kalite Kontrolde Eser Analiz -Malzeme ve Materyal Karakterizasyonunda Eser Analiz -Jeoloji ve Arkeolojide Eser Analiz -Medikal ve Biyomedikal Eser Analiz -Klinik Eser Analiz -Sorpsiyon ve Adsorpsiyon Yöntemleriyle Eser Analiz -Yüzey Analizleri -Eser Analizde Kemometrik Uygulamalar -Proteomik, Metalomik ve Metabolomikler -Eser Analizde Aletli Uygulamalar -Spektrometrik Uygulamalar -Elektroanalitik Uygulamalar -Kromatografik Uygulamalar -Nükleer Uygulamalar -Eser ve Ultra Eser Diğer Yeni Analiz Yöntemleri ve Uygulamaları
ÖNEMLİ TARİHLER Bildiri özeti göndermek için ilk tarih : 02 Kasım 2015 Bildiri özeti göndermek için son tarih : 04 Mart 2016 Kabul edilen bildirilerin ilan tarihi : 02 Nisan 2016 Katılım ücretlerinin yatırılması için son tarih : 15 Mart 2016 Kongre başlangıç tarihi : 19 Mayıs 2016 Kongre bitiş tarihi : 22 Mayıs 2016 Kongre Ana Sayfası :
http://www.esan2016.sakarya.edu.tr
25 / Chem Publısh
HABER / ARALIK 2015
Chem Publ覺sh / 25
HABER / OCAK 2016
Kauçuk Sektörü Temsilcileri Sektörün Sorunları ve Çözüm Önerilerini Görüşmek İçin Toplandı Kauçuk Sektörü Genişletilmiş Toplantısı 15 Aralık 2015 tarihinde Odakule Meclis salonunda gerçekleşti. Kauçuk Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Tülin Yılmaz’ın açılışını yaptığı toplantıda kümelenme konusuna vurgu yapıldı, sektörün sorunlarına ve çözüm önerilerine değinildi. Toplantının açılış konuşmalarını ise aynı zamanda Kauçuk Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olan İstanbul Sanayi Odası(İSO) Yönetim Kurulu Üyesi Nurhan Kaya ve İSO 21. Grup Meslek Komitesi Başkanı Fatih Tunçbilek yaptı. İlk olarak kürsüye gelen Nurhan Kaya konuşmasına iki yıl süren seçim sürecinin ardından 64. Hükümetin kurulduğunu ve ülke gündeminin ekonomi ağırlıklı bir şekilde sürdürülmesini umduğunu belirterek başladı. Nurhan Kaya İSO ve Kauçuk Derneği olarak sektörel çalışmalar içinde bulunduklarını belirterek şöyle konuştu: “Önemli olan yarı kamu düzeyindeki Sanayi Odası gibi İstanbul Kimyevi Maddeler ve mamuller İhracatçıları Birliği (İKMİB) gibi sektörel mevzilerin mutlaka Kauçuk Derneği’nin de içinde yer alacağı bir platforma dönüştürmek. Sorunlarımızın o platformlar aracılıyla çözüm yolunu bulmasını daha kolaylaştırıcı bir faktör olarak görüyoruz. Bu vesileyle yola çıktığımızdan beri İSO, İKMİB, Ekonomi Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın alt komisyonları plastik, kauçuk kompozit olarak sektörel sorunlarımızı çözecek bir platforma dönüştürdük. Kauçuk sektörünün en önemli problemleri olan girdi tedarikinde yaşamış olduğumuz zorlukları çözmek amaçlı üç tane ana hedef belirledik. Birincisi Türkiye’de SDR üretiminin yeniden başlatılması, ikincisi karbon üretiminin Türkiye’de yeniden başlatılması ve diğeri de en azından toplu alımla üreticilerimizi biraz daha ham madde tedarikine kavuşturma yolu olarak gördük.” Nurhan Kaya’nın konuşmasının ardından Fatih Tunçbilek konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Tunçbilek sanayici olmanın zor olduğunu bu zorluğun önümüzdeki dönemlerde daha çok artacağını ifade etti. Tunçbilek, şöyle konuştu: “Önümüzdeki günlere baktığımızda karşımıza çevre ile ilgili yeni kanunlar geliyor. Sanayicinin üstüne ilave yükler geliyor. Bunun yanında kauçuk sektörünün kullandığı ham maddelerin yaklaşık yüzde 90’ı ithal. 2014 yılına baktığımızda yaklaşık 220 ton karbon karası, yaklaşık da 130 bin ton sentetik kauçuğu ithal etmişiz. Parantez içinde bunların yaklaşık yüzde 30’unu Rusya’dan almışız. Diğer bir sorun adil şartlarda rekabet. Kanunlara uyduğunuz sürece merdiven altı dediğimiz rekabeti zorlayan şartlarda sektörün ayağına dolanan farklı konular karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla toplanıp beraber hareket ettikçe sektörün önündeki sorunlara çok daha hızlı eğilebiliriz.” Ardından Ankara OSTİM kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç “Nuh’un Gemisi: Kümelenme, En Akılcı Kalkınma Modeli” başlıklı bir sunum yaparak teknoloji devrimini gelişmekte olan ülkeler için bir tufan olarak değerlendirdiğini kaydetti. Kümelenmeyen şirketlerin şirketler mezarlığına gömüleceğini vurgulayan Güvenç “Kümelenmenin geleceğini güven, iş ahlakı ve kamunun politikaları belirler. Firmaların yenilikçi olabilmeleri için uygun bir ortamlarının olması şart. Bunun için de bölgesel kümelenmeyi desteklemeliyiz” dedi.
27 / Chem Publısh
İstanbul Kalkınma Ajansı Planlama, Programlama ve Koordinasyon Birimi Başkanı Fatih Pişkin, Sanayi Bakanlığı’na yapılan kümelenme başvurusu için Kalkınma Ajanslarından referans mektubu istendiğini söyledi. Pişkin, “Geçen seneki desteklerde 7’ye yakın referans yazdık. Umarız önümüzdeki yıl kauçuk sektörü için de referans yazma bize nasip olur. Ayrıca böyle bir kümelenmeyi İstanbul’da da görmeyi isteriz” diye konuştu. İKMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Faik Bitlis, kauçuk sektörünün ihracat yapan bir sektör olduğunu söyledi. Kauçuğun en büyük tedarikçisinin otomotiv sektörü olduğunu kaydeden Bitlis, “Kauçuk sektörü otomotiv sektörünün gelişiminden son derece olumlu etkilenmiş durumda. İthalatta ciddi hedefler belirlemiş durumdayız. İnovasyon, kümelenme ve teknoloji gibi faaliyetlerle daha fazla katma değer elde eden ürünler üretmeliyiz ki bu hedefe ulaşalım” dedi. Daha sonra İKMİB Yönetim Kurulu Üyesi Doğu Kaya, kauçuk sektörü için UR-GE ve önemi konulu bir sunum yaptı. Kauçuk sektörünün çeşitli kurumlarca temsil edilmesinin önemine değinen Kaya, mevcut pazarların doluluğuna işaret etti. Sektörel ticaret heyetlerinin çalışmalarını da anlatan Kaya şöyle konuştu: “Doğru yerde doğru nokta atışı yapılarak, profesyonel olarak bire bir karşılık olarak görüşmelerde bulunmalıyız. Bunu birlikte doğan güç olarak değerlendiriyorum” dedi. Nanomam Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Özmete şirket olarak devlet teşvikleri ile ilgili çalışmalar yaptıklarını kaydetti. 14 yıldır sanayicinin AR-GE, inovasyon ve yatırıma hibe alması için çalıştıklarına vurgu yapan Özmete, destek mekanizmasının değerli yerlere gitmesi için uğraş verdiklerini söyledi. TASK Atık Yönetimi AŞ’den Yusuf Sezai Oğuz, atık türleri hakkında bilgi vererek Bakanlık, sanayici ve geri kazanımcı (bertarafçı) olmak üzere atık yönetim sürecinin üçayaklı olduğunu anlattı. Oğuz, bertarafçının bu süreçteki önemine değinerek ağıtı dönüştürdüğünü söyledi. Oğuz, “Atık yönetimi ve uygulamasının İSO ve Kauçuk Derneği’nin çevresinde oluşturularak bir kümelenme oluşturulması herkese çok şey katacaktır” dedi. Kauçuk Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımıcısı Zeynep Tülin Yılmaz, emekliliğin herkesin hakkı olduğunu belirtti. Yılmaz, “Kauçuk sektörü işçileri sağlık, ergonomik, sosyal ve ruhsal açıdan çok büyük yıpranma içindeler” dedi ve sektörde çalışanların tehlikeli sınıf içinde yer aldığına vurgu yaptı. Kauçuk Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Kadri Yağan, Kauçuk Derneği olarak verilen eğitimler hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Yeni bir proje olarak dernek olarak bir laboratuvar girişiminde bulunduklarının altını çizen Yağan, bu laboratuvar sayesinde firmaların analiz sürelerinin daha kısalacağını ve bunun için Avrupa’ya başvurmak zorunda kalmayacaklarını ifade etti. Tüm konuşmaların Ardından İSO Danışmanı Erkin Şahinöz’ün moderatörlüğünde katılımcılar sektörün sorunları ve çözüm önerileri hakkında görüşlerini bildirdiler. Toplantının bu bölümünde kümelenme modelleri içindeki hedeflerin belirlenmesi gerektiği, ulusal ve uluslararası regülasyonların ek maliyetlerinin kimya sektörü üzerindeki yükü, uluslararası alanda pazar dinamiklerinin göz önüne alınması, atıkla ilgili mevzuatlarda uygun kodların bulunmaması gibi konuların altı çizildi.
Chem Publısh / 28
HABER / OCAK 2016
Kimya Sektörünün Eğitim Platformu Chemical Movetech Yayında İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Türkçe, İngilizce, Lehçe, İspanyolca ve Litvanca eğitim veren bir platform açtı. Chemical Movetech adını alan, http://chemicalmovetechportal.eu/ ‘dan paylaşıma açılan platformda eğitim modülleri bulunuyor. Aralık ayında kullanıma sunulan modüllerde kimyaya dair en yeni veriler yer alıyor. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Chemical Movetech ile kimya sektörünü eleman ve yönetim itibari ile kalifiye kıllmanın amaçlandığına işaret etti ve şunları dile getirdi: “Ekonomimiz büyüyor, toplumda gençlerin oranı artıyor. Gençlerin istihdam sorunu için çareler ve öneriler aranıyor, sanayici ise kalifiye eleman sorunu ile karşı karşıya. İhracat önde gelen sektörlerden kimyada da durum aynı. Birlik olarak bizler de AB’nin Hayat Boyu Öğrenme Hibe Programı’ndan yardım alarak Chemical Movetech projemize hayat verdik.” Kimya sektöründe görev alan veya alacak olanların hammadde, üretim ve güvenlik ile ilgili konularda birikimini arttırmayı hedeflediklerini anlatan Akyüz, “Eğitim platformumuz ile yeni verileri elde etmek mümkün. Bu faaliyetlerin sektörümüz için faydalı olacağı kanaatindeyiz.” dedi. “Yenilikçi Teknolojiler ile Mesleki Eğitimde Fırsatların Harekete Geçirilmesi” Proje, kimya sektöründe çalışanların özellikle üretim prosesleri, atık yönetimi konularında mesleki bilgi düzeylerini ve becerilerini geliştirmek ve teşvik etmek amacıyla daha önce İspanya Fondo Formacion Euskadi koordinatörlüğünde yürütülen “CHEMIFOR” projesinin sonuçlarının ve metodolojisinin Kimya Sektörünün yerel ihtiyaçları göz önüne alınarak ülkemize transfer edilmesi amacıyla geliştirilmiştir. CHEMICAL MOVETECH (2013-1-TR1-LEO05-47543) / proje web sitesi:
http://www.chemicalmovetech.eu/ 29 / Chem Publısh
HABER / OCAK 2016
Mars Toprağında
Bitki Yetiştirilebilir mi?
Gelecekte Mars’ta insan kolonilerinin kurulabilmesi için ihtiyaç duyulan malzemelerin bir kısmının yerel kaynaklardan karşılanabilmesi gerekiyor. Çünkü bu malzemelerin tamamının Dünya’dan taşınması hem çok pahalı hem de uygulanabilirlik açısından değerlendirildiğinde hayli zor. Mars’ta araştırmalar yapan uzay araçlarından elde edilen veriler sayesinde Mars’ın yüzeyindeki toprağın bileşimi hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Aslında Mars toprağında bitkilerin büyümesi için gerekli karbon, oksijen, fosfor, kükürt, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi birçok madde bulunuyor. Ancak bu maddelerin miktarları Dünya’daki kadar yüksek değil. Aynı zamanda bitkilerin gelişmesi için gerekli minerallerden biri olan azotun biyokimyasal tepkimelerde kullanılabilen bileşikleri Mars toprağında tespit edilememişti. Ancak yakın zamanda Curiosity uzay aracı tarafından yapılan termal analizlerde toprak örneklerinde azot monoksit bileşiğine rastlandı. Bu bileşiğin, azotun biyokimyasal tepkimelerde kullanılabilen şekli olan nitrat bileşiklerinin ısıtılması sonucu açığa çıktığı düşünülüyor. PLOS ONE dergisinde yayımlanan bir araştırmada bilim insanları Mars toprağına benzer bileşimdeki toprakta gübre kullanmadan domates, buğday ve tere yetiştirmeyi başardı. Ancak araştırmacılar kullandıkları toprak örneklerinin fiziksel özelliklerinin ve bileşiminin, Mars toprağının fiziksel özelliklerini ve bileşimini doğru yansıtıp yansıtmadığından tam olarak emin değil. Mars’ta bitkilerin gelişimini etkileyebilecek faktörlerden biri de kütleçekimi. Astronotlar Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki ağırlıksız ortam koşullarında bazı bitki türlerini yetiştirmeyi başardı. Ancak kütleçekimi Dünya’nınkinin üçte biri kadar olan Mars’ta düşük kütleçekiminin bitkilerin gelişimini nasıl etkileyeceği tam olarak bilinmiyor. ABD 1946 Yılından beri aslında uzayda bitki yetiştirmeye çalışıyor, bugüne kadarda birçok gelişme kaydettiler. Yetiştilen bitkilerin başında Mısır, çavdar ve pamuk geliyor. Bitkiler atmosfer şartlarına uygunluğu halen detaylı şekilde araştırılıyor. Expedition 44 Uzay istasyonu astronotları 10 Ağustos 2015 tarihinde uzayda yetiştirilen bitkileri yiyen ilk astronotlar oldu.
Chem Publısh / 30
HABER / OCAK 2016
Metal Partikülleri Geleceğin Temiz Yakıtı Olabilir mi?
M
etal tozları fosil yakıtların alternatifi olarak birincil enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Hidrojen, biyoyakıt ve bataryalar gibi alternatiflerine oranla daha uygun ve uzun vadede değişim sağlayabilecek yeni enerji kaynağımız olabilir.Araştırma 15 Aralık’ta Applied Energy dergisinde yayınlandı. Çalışmanın Başyazarı McGill Üniversitesinden Prof. Jeffrey Bergthorson “ Teknolojik olarak temiz enerji gördüğümüz Güneş ve rüzgar enerjilerini, bugün petrol ve benzinle çalışan sistemler için kullanamıyoruz, “ diyor. Sürdürülebilir Mühendislik Enstitüsü Müdürü Prof. Jeffrey Bergthorson” “Biyoyakıtlar çözümün bir parçası olabilir, ama tüm talebi karşılaması mümkün değil, hidrojen büyük, ağır yakıt tanklarını gerektirir ve patlayıcı, piller ise çok hantal ve birçok uygulama için yeterli enerji depolanamıyor, “Metal tozları geri dönüştürülebilir yakıt olarak kullanılması çok umut verici bir alternatif çözümdür.”” diye ekliyor. Araştırmada McGill’den 5 ve Avrupa Uzay Ajansı’ndan Hollandalı bir bilim adamı yer aldı. Un’a benzer yapıdaki çok ince yapılı metal tozları kullanılarak dıştan yanmalı motorlara güç verilebildi. Benzinli otomobillerde kullanılan içten yanmalı motorlarının aksine, dış yanmalı motorlarda motora hareket verebilmek için dış kaynaktan ısıyı kullanılıyor. Dıştan yanmalı motorlar Günümüzde nükleer, kömür ve biyokütle santrallerinde kullanılıyor. Bu Metal tozları yandıktan sonra toksit olmayan katı oksit ürünleri oluşturuyor, bunlarıda atmosfere salınmadan yakalamak mümkün, hiç bir şekilde fosil yakıtlar gibi atmosfere CO2 salınımı olmuyor. Prof. Jeffrey Bergthorson ” Önerilen metal yakıtlı ısı motorlarının enerji ve güç yoğunlukları, gelecekte düşük karbonlu bir toplum için cazip bir teknoloji haline gelmekte ve mevcut fosil yakıtlı içten yanmalı motorlarda kullanımı çok yakında gerçekleşecek.” diyor. Araştırmacılar metal yakıtlarla ısı motorlarının teknik açıdan mümkün olduğunu gösterse de, henüz pratik bir uygulama yok. CO2 emisyonlarını içermeyen metal geri dönüşüm süreçlerini geliştirmek de çok önemlidir. Bugün ticari olmasa da, düşük maliyetli metalik yakıtların kullanılması,” demir tozu gibi”, benzin ve dizel yakıtlar için çok geçerli bir alternatiftir. Bu araştırma 20 yıldan beri bir çok kurum tarafından halen finanse ediliyor.
31 / Chem Publish
HABER / EKIM 2015
Chem Publ覺sh / 31
FUAR / ARALIK 2015
İLK KEZ TEK BAŞINA DÜZENLENEN
COSMETICS & HOME CARE INGREDIENTS KOZMETIK, KIŞISEL BAKIM, DETERJAN VE EV BAKIM ÜRÜNLERI SEKTÖRLERINI İSTANBUL FUAR MERKEZI’NDE AĞIRLADI
K
imyanın en önemli alt dallarından biri olan Kozmetik, Kişisel Bakım, Deterjan ve Ev Bakım Sektörlerini bir araya getiren Cosmetics & Home Care Ingredients Fuarı 12-14 Kasım 2015 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde Ortadoğu, Doğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Balkanların lider firmalarını ve sektör profesyonellerini ağırladı. Kozmetik, Kişisel Bakım, Deterjan ve Ev Bakım Ürünlerine Hammadde, Bileşen ve Teknoloji tedarik eden bir çok yerli ve yabancı firmayı bir araya getiren Cosmetics & Home Care Ingredients Fuarını 3 gün boyunca 2565 sektör profesyoneli ziyaret etti. İlk kez tek başına düzenlenmesine rağmen nitelikli ve doğrudan sektörle ilgili ziyaretçi portföyü ile katılımcı firmaların beğenisini kazanan fuar, olumlu iş görüşmelerinin yapılmasına olanak sağladı. Yıllardır kimya sektöründe düzenlediği fuarlar ve yayınlarla sektöre yön veren Artkim Fuarcılık’ın, ilk kez 2014 yılında Uluslararası Kimya Sanayi Grup Fuarı Turkchem Chem Show Eurasia bünyesinde Özel Bölüm olarak organize edilmiş Cosmetics & Home Care Ingredients, kozmetik sektörünün profesyonellerini bir araya getirmişti. Sektörün yoğun ilgisi doğrultusunda 2015 yılında hızla gelişmekte olan Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım Ürünleri Sektörlerinin hammadde ve teknoloji kaynaklarının artmasına vesile olacak Cosmetics & Home Care Ingredients, ilk defa tek başına düzenlendi. Cosmetics & Home Care Ingredients 2015 Fuarına 12 ülkeden 71 doğrudan katılımcı, 27 ülkeden 209 firma ve firma temsilciliğinin katıldı.
Artkim Fuarcılık hakkında: www.artkim.com.tr Artkim Group, sadece Kimya SektörüneYayıncılık, fuarcılık, ve sektörel çözümler üretmek amacıyla yola çıkarak 2002 yılında Kurulmuştur. Artkim Fuarcılık olarak ilk fuarı olan Turkchem Chem Show Eurasia ile fuarcılık sektörüne adım atmış ve 2006 yılından bu güne sektöre toplam 8 farklı sektör fuarı kazandırmış bir organizasyon şirketidir. Artkim Group; Artkim Fuarcılık, Chem Media, Chem Ajans ve Kimyakariyerim.com olarak 4 branşta kimya sektörüne hizmet vermeye devam etmektedir. Artkim Fuarcılık’ın düzenlediği;
Workshop Presentation Programı ve “Live Cosmetics & Home Care” Nihai Ürünler Sergisi
Cosmetics & Home Care Ingredients 2015 ayrıca 25’in üzerinde profesyonel sunumun gerçekleştirildiği ve katılımcı firmaların en yeni ürünleri, teknolojileri ve formülasyonlarını tanıtma fırsatı bulduğu bir Workshop Presentation programına ev sahipliği yaptı. Bunun dışında 40’ın üzerinde Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım Ürünleri Üretici firması tarafından gönderilen bitmiş ürünler “Live Cosmetics & Home Care” Nihai Ürün Sergisinde fuar ziyaretçilerine sergilendi. Kimyanın en önemli alt sektörlerinden biri olan Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım Ürünleri sektörü de her geçen yıl daha da büyüyerek Türk Ekonomisi’ne katkı sağlamaya devam ediyor. İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği) rakamlarına göre her yıl ortalama %10 büyüyen Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım Ürünleri Sektörü 2014 yılında 3 milyar dolarlık bir Pazar büyüklüğüne ulaştı.
Chem Show Eurasia (Uluslararası Kimya Sanayi Grup Fuarı), Cosmetics & Home Care Ingredients (Kozmetik, Kişisel Bakım, Deterjan ve Ev Bakım Ürünleri Bileşenleri, Hammaddeleri ve Teknolojileri Fuarı) Interdye & Printing Eurasia (Boyarmadde, Baskı Mürekkepleri, Pigmentler, Kimyasallar, Baskı ve Boyama Teknolojileri Fuarı) Paintistanbul & Turkcoat (Uluslararası Boya, Mürekkep, Yapıştırıcı, İzolasyon, Dolgu Maddeleri, Yapı Kimyasalları Hammaddeleri ve Üretim Teknolojileri Fuarı ve Kongresi) PaintExpo Eurasia (Endüstriyel Kaplama Teknolojileri Fuarı) STT Show Eurasia (Ön İşlem, Yüzey İşlem Kimyasalları, Galvano Kimyasalları ve Teknolojileri Fuarı) Putech Eurasia (Poliüretan Sanayi Fuarı) Eurasian Composites Show (Kompozit Sanayi ve Üretim Teknolojileri Fuarı) Kıtaların buluştuğu şehir İstanbul’da yerli ve yabancı sektör profesyonellerinin buluşma noktası olmuş ve kimya sektörünün gelişmesi adına büyük katkılar sağlamıştır.
Chem Publısh / 32
HABER / ARALIK 2015
Sera gazı çıkışı 25 Kasım’da açıklanan rakamlara göre, önemli küresel ekonomik büyümeye rağmen, 2014 yılında sadece % 0,5 oranında arttı. Karbon emisyonları yirmi birinci yüzyılın ilk on yılında % 3-4 artış gösterdi, ancak bu artışHollanda Çevre Değerlendirme Ajansı (PBL) ve Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi raporuna göre, son 3 yılda önemli ölçüde yavaşlamıştır. Grupların analizi büyük ölçüde Uluslararası Enerji Ajansı tarafından Mart ayında yayımlanan benzer bir raporu doğruluyor. PBL den kıdemli araştırmacı Jos Olivier “İyi haber 2012 yılından önce gördüğümüz yüksek büyüme oranları gerçekten bitti ” diyor. Burada en büyük etkeninin Çin olduğu belirtiliyor. Yavaş ekonomik büyüme, daha temiz enerji kaynakları ve yoğun üretim için daha az enerji yönünde bir kayma ile birleştiğinde böyle bir etki ortaya çıktı. Çin’nin karbon emisyonu şuan Amerikanın katı. Araştırmacılar şimdiye kadar Çin’de yapılmış ölçümler için hata yapılmış olabileceğini söylüyor. Avrupa Birliği‘nin emisyon oranları elektrik sektöründe fosil yakıtlarından azaltılmış tüketim ve nispeten sıcak kış nedeniyle, 2014 yılında% 5,4 azalmıştır. ABD emisyonları ise soğuk kış mevsimi için doğalgaz kullanımının ilişkili artışlarla % 0,9 oranında artmıştır. Hindistan’da, karbon emisyonları 2014 yılında% 7,8 artış kaydederek, hızlanmaya için devam etti. Önümüzdeki yıllarda küresel emisyon trendlerin evrimi hükümet politikalarına dahil olmak üzere birçok faktöre bağlıdır, fakat Olivier kısa vadeli görünümün olumlu olduğunu söylüyor. Chem Publısh / 34
KÜRESEL KARBON EMISYONU
2014
YILINDA
DURDU
Chem Publ覺sh Publ覺sh // 35 35 Chem
Chem Publ覺sh / 36
HABER / OCAK 2016
PVC’deki Kurşun Stabilizörlere Kısıtlama Geliyor
Avrupa Birliği’nde gönüllülük esasına dayalı olarak yürütülen Risk Yönetim Opsiyonu Analizleri (RMOA), otoritelere bir madde için getirilen düzenleyici önlemlerle birlik çapında daha fazla risk yönetimi faaliyetinin gerekli olup/olmadığına dair karar alımında yardımcı olmayı amaçlamaktadır. CLP Tüzüğü’ne göre Üreme için Toksik Kategori 1 olarak sınıflandırılan kurşun ve kurşun bileşikleri uzun süreli ve tekrarlı maruziyette toksik ve sucul ortam için tehlikeli bulunmakta. Bu kapsamda, Avrupa Kimyasallar Ajansı’nın yürüttüğü risk yönetimi opsiyon analizi (RMOA) sonuçları PVC’de kullanılan kurşun stabilizörlere (geri kazanılmış ürünlere muafiyet söz konusu olabilir) REACH Tüzüğü kapsamında yasaklama getirilmesi gerektiğini ortaya koydu. PVC Endüstrisi için yürütülen RMOA çalışma sonuçlarına göre; • Geri kazanılan ürünlere muafiyet verilmeksizin % 0.1 olarak belirlenen PVC içindeki kurşun konsant rasyon limiti iş kaybına, PVC geri kazanım endüstrisinde yüksek maliyete yol açacak (bu etkiyi azaltmak için geri kazanılan PVC’ler için kurşun limitinin % 1’e çıkarılması öneriliyor). • PVC ve PVC eşyalarda kurşun stabilizörleri kullanımına kısıtlama getirilmesi bahçe hortumları, çocuk içecek kapları gibi bazı PVC tüketici ürünlerinde daha detaylı araştırmayı gerektirecek. • Tüm kurşun bileşiklerinin mi yoksa belirli kurşun bileşiklerinin mi kısıtlanması gerektiğine karar verilecek. İlgili dokümanlara ulaşmak için :
Chem Publısh / 38
http://goo.gl/EpcRol
HABER / ARALIK 2015
chem publish SIZIN IÇIN
Chem Publısh / 38
9 / Chem Publish Chem Publısh / 21
SIZDEN GELENLER / KASIM 2015
IŞ / OCAK 2016
İŞ İLANLARI
41 / Chem Publısh
IŞ / OCAK 2016
YEDITEPE CONSTRUCTION GROUP INTERNATIONAL SALES ASSISTANT andidates A degree from a reputable university
language is a plus
SANKO
Chem Publısh / 42