2012–2013 Eğitim ve Öğretim Yılı Sene Başı Konuşması Rehberi
ATATÜRK AKIL İLE DİNİ MEZCETMİŞTİR • Atatürk, akıl ile dini mezcetmiş askerî, siyasi ve idari bir dâhidir. • İsmet İnönü ile birlikte Peygamber Efendimizin savaş taktiklerini inceliyorlardı. • Hazreti Ömer, Atatürk’ün en çok beğendiği ve takdir ettiği ve çok defa O’ndan övünçle söz ettiği bir kişidir.
Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. ATATÜRK, 1930
Kaynak: Devlet’in Kavram ve Kapsamı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yayınları, Ankara 1990
NUTUK’U OKUYANLAR ATATÜRK’ÜN DİNİNE SAHİP ÇIKTIĞINI APAÇIK GÖRÜRLER • Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi yayınlarından, 2006 yılı baskı tarihli “Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III” kitabının “Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I” bölümünün 98. sayfasında Atatürk şöyle demektedir:
• “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, amme menfaatine uygundur; biliniz ki o, bizzat dinimize uygundur. İslamiyet son ve kâmil dindir. Akla, mantığa ve hakikate uymaktadır.” GAZİ MUSTAFA KEMAL
İLİM ADINA ORTAYA KONAN HUSUSLARIN HİÇBİRİ DİNİMİZLE ÇELİŞMEZ • İslam dinini Hıristiyan dinine kıyas edip Avrupa gibi dine lakayt olmak çok büyük bir hatadır. Birincisi; Avrupa, dinine sahiptir. Başta Wilson, David Lloyd George (Deyvid Loyd Corc), Venizelos gibi Avrupa büyükleri dindardılar.
• Bu büyüklerin bir papaz gibi dinlerine mutaassıp olmaları, Avrupa’nın dinine sahip olduğunun göstergesidir. • İkincisi; İslamiyet’i Hıristiyan dinine kıyas etmek, yanlış kıyastır; çünkü Avrupa, dinine mutaassıp olduğu zaman medeni değildi; taassubu terk etti, medenileşti. • İslam dininin ilme karşı olmadığı açıktır. Atatürk, dinimizin Hıristiyanlık ile mukayese olunamayacağını belirtmiştir.
• Günümüzdeki bilimsel gelişmeler incelendiğinde her bir gerçeğin dinimizle örtüştüğünü ve uyum içinde bulunduğunu görmek mümkündür. • Zaten din ve bilimin iki ayrı alan olarak ele alınması da, Batı’daki çaresizlikten dolayı başvurulan bir şey olarak ortaya çıkmıştı. • Laiklik; dinsizliği Atatürk’ü istismara vesile yapanlara fırsat vermediği gibi, hurafecilere ve din istismarcılarına da fırsat tanımaz.
• Başka dinin aksine, dinimize bağlı olma derecesinde milletimiz ilerlemiş; ihmali nispetinde de geri kalmıştır. Bu, tarihsel bir gerçektir. • Ne vakit Müslümanlar dine ciddi sahip olmuşlarsa, ilimde o zamana göre yüksek ilerleme kaydetmişlerdir. Ne vakit dine karşı lakayt vaziyeti almışlar, fen ve teknolojide perişan vaziyete düşerek tedenni etmişlerdir.
ATATÜRK VE DİN ÂLİMLERİ • Atatürk önemli din âlimleri Hasan Basri Çantay, Ahmet Hamdi Aksekili, Şemsettin Günaltay, Rıfat Börekçi’nin en samimi arkadaşlarıydı ve devamlı onlarla beraberdi. • O, kendi toplumunda yanlış biliniyor ve yanlış takdim ediliyor. • Marksist ve Leninistler Müslüman bir ülkede Müslümanlara doğrudan hücum edemezler. O’nun namına dine hücum ederler. Bu Atatürk’ü istismardır.
ATATÜRK VE LAİKLİK • Laik bir devlet olmamız irticanın önünü kesmiştir. Demokrasi ve laikliğin olduğu bir dönemde Türk halkının geriye gitmesi imkânsızdır. İrtica geriye dönmek demektir. • Laiklik; dinin devletten ayrılması, idarenin de dine karışmamasıdır. Herkesin istediği inanca sahip olması ve kınanmamasıdır. Dini idareye ve siyasete alet yapmamadır. • Dini politikaya alet edenler, dine en büyük kötülüğü yapanlardır.
• Laikliğe karşı görüntü verme işini Amerika ve İngiltere’nin menfi kısmı yapıyor. Bu hava dıştan başlıyor. İçerideki uzantıları ise Marksist ve Leninistlerdir. Marksist ve Leninistler, Müslüman bir ülkede dine doğrudan hücum edemezler. Bu nedenle sinsi bir yol takip ederek Atatürk namına dine hücum edip radikallere olta ve zarf atmaktadırlar. Böylece iç kargaşa çıkarmak istemektedirler. Bu Atatürk’ü istismardır ve dinsizliği idareye ve siyasete alet etmektir.
• “Devletin dini yoktur.” denilmesi devletin dinsiz olduğu anlamını taşımaz; devlet dinsiz değildir. • Laiklik, dinsizliğin idareye ve siyasete alet edilmesine fırsat tanımaz; çünkü laiklik sekülerizm (dinsizlik) değildir. Atatürk laikliğin dinsizliğe alet edilemeyeceğini belirtmiştir. • Atatürk, hurafelere ve din istismarına karşıdır; bu ise gerçek dindarlıktır. Laiklik, hurafecilere ve din istismarcılarına da fırsat tanımaz.
MİLLETİMİZİN BÜYÜKLÜĞE SIÇRAMASI • Milletimizin büyüklüğe sıçramasında, Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır uygarlık düzeyini geçmesinde polisimizin görevi çok büyüktür. Dâhilden ve hariçten gelen her türlü tecavüze karşı devletin askerinin ve polis gücünün bütünleşmesi bir vecibedir. Polis, asker ve toplum sacayağının sağlamlığı yükselişimizin en önemli vesilesidir.
TOPLUM ASKERLE BÜTÜNLEŞECEK • Toplum–asker bütünleşmesi şartlarının oluşumuna yardımcı olmalıdır. Milletimiz bir gün büyüklüğe sıçrayarak toplum askerle bütünleşecektir. Hangi şartlar altında bütünleşecekse bütünleşecektir. • Böylece “Türk milletinin çağdaş uygarlık yükselmesi ve yücelmesi” ana hedefi gerçekleşecektir.
• Ayrıca, ülke içinde kötülükle mücadelede toplum ile asker birlikteliğinin en başta gelen faktör olduğunu bilip ona göre davranmalıdır. • Zaten askerde öyle bir ruh vardır ki iyilerle çok alakadardır. O ruh; ins de olabilir, cin de olabilir, şahıs da olabilir, şahs–ı manevi de olabilir. Şahs–ı manevi Osmanlıca bir kelimedir. Bir topluluğun taşıdığı manevi kuvvetleri ve meziyetleri ifade etmek için kullanılmaktadır.
ATATÜRK, İSTİKLAL MÜCADELEMİZİN BAYRAKTARIDIR • İstiklal mücadelemizin bayraktarlığını yapıp bugünlere ulaşmamızda vesile olması bakımından Atatürk çok önemlidir. • Türkiye için hayati bir meseleyi başarmış ve büyüklüğe sıçramamızın önünü açmıştır.
• Şanlı ve kahraman bir millet, I. Dünya Savaşı yenilgisi zamanında Mustafa Kemal gibi şanlı, başarılı bir kumandanı bulduğundan O’nu özellikle kahramanlık damarıyla alkışlamış, başına koymuştur.
GAZİLİK ÜNVANININ ÖNEMİ VE GAZİ MUSTAFA KEMAL • Atatürk, imzasını daha çok Gazi Mustafa Kemal diye atmıştır. • Çanakkale, Dumlupınar, Sakarya’ya Atatürk katılmış ve O’na bundan dolayı “Gazi” denilmiştir. • Ordumuz, Mustafa Kemal’in yarbay rütbesiyle katıldığı Çanakkale’de büyük bir yardıma mazhar olmuştur.
• İngiliz orduları kumandanı Hamilton’un, Çanakkale savaşıyla ilgili olarak “Sizin ordularınız içinde beyaz atlı ve sarıklı insanlar savaşıyorlardı.” dediği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. • Bu milletin ordusu, Güneydoğu’da PKK ile mücadele ederken havadan halka şehitlik ve gazilik çağrısı yapan bildiriler atmıştır. • “Ölürsem şehidim, kalırsam gaziyim.” düsturu ile millet olarak hareket etmişizdir.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN BAŞLICA SORUMLULUKLARI • Cumhuriyet ve demokrasi rejimimizi güçlendirmedir. • Türk milletinin çağdaş uygarlık düzeyine yükseltilerek yüceltilip modernleşmesi yolunda daha ileri gitmedir. • Türkiye’nin insan haklarına dayalı Batı tipinde demokratik bir hukuk devleti olduğunun bilincinde olmadır.
• Atatürkçülüğün en önemli sorumluluğu; Atatürk milliyetçiliğine bağlı olmadır. Atatürk milliyetçiliğinin yüklediği başlıca sorumluluklar ise şunlardır: • Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” özdeyişinin ve yine Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sonrası söylediği “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” sözünün birleştiriciliği ile ülkesini dâhildeki her türlü tehlikeden korumadır.
• Atatürk milliyetçiliği dayanışmaya ve yardımlaşmaya sebeptir, dışa karşı faydalı bir kuvvet temin eder, kardeşliği daha çok kuvvetlendirecek bir vasıtadır. • Atatürk milliyetçiliği; “Yurtta sulh cihanda sulh” emrine sadık kalmadır. “Yurtta sulh, cihanda sulh.” parolasıyla dünyadaki kötülüklere meydan okuyup milliyetini kale yaparak bütün dünyayı susturup saldırıları def etmedir; insanlığı düşman hücumundan koruyan bir kale olmadır.
• Atatürk milliyetçiliği; ordumuzdaki “Ben ölsem şehidim, öldürsem gaziyim.” fikriyle hayatını ve bütün dünyasını severek ve iştiyakla feda edebilmedir, böylece insanlık düşmanlarına karşı caydırıcı güç olmadır, mazlum milletlere karşı sömürgeci ve işgal mantığıyla hareket ederek saldırmak isteyen büyük devletlere geri adım attırtmadır. Geri adım attırmada, Türk milletinin ordusunun kılıcının rolü büyüktür.
• Atatürk milliyetçiliği bir anlamda insaniyete hizmetkârlıktır, ağlayan insanlığın yüzünü güldürmedir. Etnik kökeni hatıra bile getirmeme, maddi ve manevi çatışma konusu yapmamadır. Diğer ırkları da küstürmeyen bir milliyetçiliktir. • Atatürkçülük sorumluluğu; bu ana hedefler doğrultusunda ilerlediğine tam inanmayı mecbur kılmaktadır.
ATATÜRKÇÜLÜK İRTİCAYA FIRSAT VERMEZ • Demokrasi ve laikliğin olduğu bir dönemde Türk halkının geriye gitmesi imkânsızdır. İrtica geriye dönmek demektir. Ancak radikallere ve iktidar peşinde olanlara çeşitli ikazlar yapılmalıdır. • Radikallere gerekli ikazlar yapılmazsa Çorum, Gazi Osman Paşa, Maraş, Sivas olaylarının tekrar yaşanma ihtimali olduğundan dolayı bu konu çok önemlidir.
• Eski Genelkurmay Başkanlarımızdan biri “Türkiye’de Cezayir ve İran’daki gibi bir kalkışma olduğunda, Türkiye’nin Cezayir ve İran’dan çok daha beter olacağı” konusunda uyarıda bulunmuştur.
İNSANLARIN EN HAYIRLISI, İYİLİĞİ ÖĞRENEN VE ONLARA İYİYİ ÖĞRETENDİR • Öğretmenlik kutsal bir vazifedir. İdealist öğretmenler, parayı mühimsemezler. Para her şey demek değildir. Fakir olup da dünya çapında yükselen saygın ve büyük insan çoktur. • Öğretmen ilmin mimarıdır, bu yönüyle müfredatın ehemmiyeti öne çıkmaktadır.
• Öğretmenliğin öneminden dolayı eskiden beri öğretmenlik mesleği öne çıkmıştır. • İlim çok önemlidir. İleride her şey ilme dayanacak, herkes ilmin arkasından koşacaktır. İnsan potansiyel olarak ilme açık var edilmiştir. İlim, bir öğretmenin en önemli sermayesidir. • İnsanların en hayırlısı, iyiliği öğrenen ve onlara iyiyi öğretendir.
• Öğretmenlik peygamber mesleğidir ve peygamberlik mirasıdır. • Temsilde tercümanlık yönüyle öğretmenlik önemlidir. Davranış dillenmiş olur. • Hiçbir meslek toplumda öğretmenlik kadar yararlı ve hiçbir vazife öğretmenlik kadar ehemmiyetli değildir. • Öğretmenlik çok zordur. Ancak sancılı öğretmenlerdir ki insanların yetiştirilmesine vesile olmuşlardır.
• İnsana yapılan hizmet her şeyin üstündedir. • Millet, toplum ve aileyi yetiştiren öğretmenlerdir. Mustafa Kemal Atatürk “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” demiştir. Büyük insanlar, önemli muallimlerin rehberliğinde yetişmiştir. • Öğretmen, insanlarda ilim aşkını, öğrenme tutkusunu, araştırma gayretini ve hizmet şevkini uyaran insandır.
• Yaratıcı’ya en yakın insanlar öğretmenlerdir.
DERSTE UYULMASI GEREKEN BAZI ÖLÇÜLER • Zor konular üç kez tekrar edilmelidir. • Konular öğrenciye anlattırılmalıdır. • Ders işlenirken öğrencinin anlaması esas alınmalıdır. Mevlana’nın, “Bütün anlattığım, karşıdakinin anladığı kadardır.” sözü hatırdan çıkarılmamalıdır. • Anlatılan ve okunanı insan kendiyle alakalı görmelidir.
• Hem derse hem de derste söylenen bir söze çok iyi konsantre olmalıdır. • Vicdan kültürü de dediğimiz marifet, bilginin tabiata mal edilmesiyle kazanılır. • Düşünme, muhakeme etme ve isabetli karar verme için en iyi zaman dilimi kuşluk vaktidir. Bu vakitteki ders daha verimli olur. • Öğretmenin dersteki ciddiyeti makamın ve öğretmenliğin gereğidir; aksi hâlde görev yapmak mümkün değildir.
• Öğretmenin hizmet ediyorum zannıyla meseleleri sürekli olağanüstülüklere bağlaması kâinat kitabını henüz anlayamadığının göstergesidir. • Temsilde tercümanlık yönüyle öğretmenlik önemlidir. Davranış dillenmiş olur. • Öğretmenlik çok zordur. Ancak sancılı öğretmenlerdir ki insanların yetiştirilmesine vesile olmuşlardır. • Öğretmenlik; peygamber mesleğidir ve peygamberlik mirasıdır.
• Öğretmenlik, öğretmenin birinci işi olmalıdır. O zaman çok şey ilham olur, gayret boşa çıkmaz. • Öğretmene düşen çalışmaktır. • Hak ve adalet çiğnenmemelidir. Hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. • Hem öğretmen hem de öğrenci otokritik yapabilmelidir. Otokritik herkesin yapabileceği iş değildir. • Her şey nasılsa öyle (olduğu gibi) bilinmelidir.
• Öğrencilerin ilerideki teşekkürü çok büyük bir mükafattır. • İnsana yapılan hizmet her şeyin üstündedir.
BAZI DURUMLAR KIZMAYI GEREKTİREN BİR HÂLMİŞ GİBİ ZANNEDİLEBİLİR (ÜÇ FARKLI ÖĞRENCİYE ÜÇ FARKLI DAVRANIŞ) • Öğretmen öğrencisine kızmasını da bilmelidir. Öfkeye neden olan durumla karşılaşıldığında gerektiğinde hiddet göstermek lazımdır. Öfkenin bütünüyle yasaklanması söz konusu değildir.
• Öğretmenin korkulacak durumda; telaş ve endişeye kapılmadan, yapılması gerekende kusur etmeden, ciddi bir soğukkanlılık içinde tedbirli ve temkinli davranarak tuzağı savması gerekir. • Öğretmenin cahil öğrencilere aldırış etmemesi, onları affetmesi işin doğrusudur. • Öğrencilerden ilk gruptakilere kızmalıdır, son iki gruptakilere kızmamalıdır.
KONUŞURKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR • İşte, şey, falan, filan vb. türde kelimeler kullanılmamalıdır. • Konuşurken el ve kol hareketleri yapılmamalıdır. • Konuşma özürlüler basit söylemlerle herkesi güldürüp düştükleri boşluğu kapamaya çalışır.
• Kalpte ferahlık ve genişliğin hissedilemediği sıkıntılı, heyecansız ve zor zamanlarda hem öğretmen hem de öğrenci dersin hakkını vermelidir. O anda da ders işlemeli ve derse heyecan uyarmaya devam edebilmelidir. Ancak böylece sorumluluk yerine getirilmiş olur. Heyecanın devamında metafizik boyutun önemi, hem öğretmen hem de öğrenci için büyüktür.
• Konuşurken öğretmen konuştuğunu, öğrenci de dinlediğini fark etmemelidir; kendisini işin içine salmalıdırlar. • Hem öğretmen hem de öğrenci kendi dersini tekrar ediyor gibi kendi için anlatmalı, okumalı ve konuşmalıdır. • Mantıkilik sürekli olmalı, mantık dışına çıkılmamalıdır. • Konuşurken ağızdan çıkan kelimeleri karşıdaki sanki sayılabilmelidir.
• Konuşurken ve okurken nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, vurgu, sesin yükseleceği veya alçalacağı yer, aksan, telaffuz vb. konulara dikkat ederek kelimelerin hakkını vermelidir. • Öğretmen derse hazırlıklı girmelidir. Kendine güvenip, önünde hiçbir hazırlık olmaksızın derse girerse laf lafı doğurur, konu dağılır. Böyle hocaların uzun uzun anlattığı belki de bir kelimedir.
• Yanlışlar ölçüsüz sorgulamaya girilmeden, kimsenin kalbi kırılmadan, hiçbir kimse incitilmeden düzeltilmelidir. • Manasız tekrar, açıklama ve yorumlama üslubundan kaçınılmalıdır.
HER DERSİN BAŞINDA ÖĞRETMENİN BİRKAÇ DAKİKALIK TEMBİHİ • Geçmişten o güne kadar işlenen dersleri bir kere daha hatırlatarak önceki bilgileri değerlendirip bunların gölgesinde öğrencileri yeni bilgiler almaya hazır hâle getirebilme, öğrencinin isteğini kamçılama dersin başında yapılması gerekli olan bir tembihtir.
AHLAKİ DURUM NOTA YANSITILABİLİR Mİ? • Disiplin suçu işleyen öğrenciye şayet ceza verilecekse, disiplin cezası verilmelidir. Öğrenci notuna, hisler karıştırılmamalıdır; not neyse o verilmelidir. Aksi, laikliğe aykırıdır. Bu, hocalar için bir vartadır. • Ahlaki durum da nota yansıtılamaz. Yansıtılırsa, din idareye alet edilmiş olur; bu hâl ilahi ahlaka terstir.
• Allah, kişinin inancına bakmaksızın hava, su, toprak, güneş vb. nimetlerinden herkesi faydalandırıyor. • “İnsan için yalnız çalıştığı vardır.” sözünün verdiği mesaj açıktır. Çalışan, Müslüman olmasa da karşılığını alır. Batılılar ilimde bu nedenle ileridirler. • O hâlde ahlaki durum ya nota yansıtılmamalı ya da karneye ahlakla ilgili ayrı bir not konmalıdır.
TAM OLARAK YERİNE GETİRİLMEYEN ÖĞRENCİ HAKKI • Öğrenci yazılı kâğıdını görmek isterse, öğretmen göstermeye mecburdur. “Kâğıdını görmek istemeyen öğrenci yoktur.” diyebiliriz.
ÖĞRETMENLERİN ÖĞRENCİLERE SAYGISI (DEMOKRAT ÖĞRETMEN) (HÜR ÖĞRENCİ) • Öğrenciler öğretmenin yanında edebe riayet etme kaydıyla düşüncelerini ifade edebilmelidir. Bu konuda öğretmenler metazori ve dayatma yapmamalıdır. • Öğrencilere bu hakları verilmelidir.
• Eski öğretmenler, herhangi bir konuda öğrencilerinin farklı görüş beyan etmesine fırsat tanır, hatta kendi fikirlerinden vazgeçerlerdi bile… • Öğrencilere fikirlerini söyleme olanağı sağlandığında özellikle hatalı düşünen öğretmenlerin rencide olabilme ihtimali de vardır. Hatalı öğretmen ya buna katlanmalıdır ya da hazımlı olmalıdır. Hazımlı olunursa rencide olma da söz konusu olmaz. Üçüncü doğru bir yol yoktur.
İYİ ÖĞRENCİNİN VASIFLARI • Faziletiyle öne çıkan gerçek ağabey olmalıdır. • Ağabeylik taslayanları bağışlamalıdır. • Derslere 100 puanlık çalışmalıdır. • Kurallara uymak ve disiplinli olmak her ikisi de aynıdır ve iyidir. Disiplin insanı olmakla kuralcı insan olmak ise birbirinden farklıdır. Kuralcılık iyi değildir.
• Karşılık beklemeden çalışmalıdır. • Boynubüküklükten kurtulmalıdır. • Güçlü olmak için iradenin hakkını vermek ve her fırsatı değerlendirmek önemlidir. • Görev tam yapılmalıdır. Yanlışlarla ve sonuçla uğraşmamalıdır. • Öğrencilerde zevk ve eğlenceye düşkünlüğün muallimi, sıkıntıdır. Buradan zevk ve eğlenceye düşkünlüğün kaynağının sıkıntı olduğu anlaşılır.
• Öğrencilerde sıkıntıyı doğuran; işsizlik, ümitsizlik ve kuşku hâlidir. • Birinin hatasıyla başkası sorumlu olmaz. • Yaptığı bir iyilik ve hizmet karşılığında sizden bir şey bekleyenlerin arkasından gitmeyiniz. • Dengesiz adalet, adalet değildir; zıtlaşmaların sebebidir. • Uyum, dayanışmanın esasıdır. • Aykırılığın kaynağı, acizliktir.
• Gururun kaynağı, kalbin yetersizliği ve zayıflığıdır.
İLİMLE İLGİLİ MEŞHUR SÖZLER • Merak, ilmin hocasıdır. • İhtiyacını hissetme, ilerlemenin öğretmenidir. • İlim müşterek (ortak) maldır ve evrenseldir. • İlim, insanın yitirilmiş malıdır, nerede bulursa alsın. • İlim Çin’de de olsa tahsil ediniz.
• İlim, kadın–erkek herkese farzdır.