Sanayi İşçileri Bülteni
9
Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz! İşçi Bülteni Özel Say×ı×: 291 Fiyat× 25 YKr. Nisan 2008
Güvencesiz çalışmaya geleceksiz yaşamaya karşı
20 Nisan’da Sanayi İşçileri Kurultayı’nda buluşalım! Bizler nasırlı elleriyle dünyayı yaratan işçileriz. Dünyayı yaratan bizlerin payına açlık, yoksulluk, sefaletten başka bir şey düşmüyor. Sorunlarımız diz boyu. Sigortalarımızın ödenmemesi, güvencesiz olmak, sendikasız çalışmak, düşük ücrete mahkum edilmek, hatta örneklerine son dönemlerde sıklıkla rastladığımız gibi ücretlerimizin ödenmemesi, baskı, hakaret, küfür vb... Sorunlar listesini daha da uzatabiliriz. Ancak bir gerçek var ki, bir işyerinde yaşanan sorunlar diğer bir işyerinde yaşananlardan ne bir eksik, ne de bir fazladır. Sanayinin patronları biraraya gelerek bizim çalışma ve yaşama koşullarımızı belirliyorlar. Ne kadar ücret alacağız, yüzde kaç zam alacağız, hangi sosyal haklardan faydalanacağız? Onlar karşımızda işte bu kadar örgütlü, bu kadar tek vücut olabiliyorlar. Peki, bu denli örgütlü patronlar karşısında biz ne haldeyiz? Yaşadığımız sorunlar karşısında ilk önce yakınmayı sürdürüyoruz. “Birlik olmak lazım” sözlerini sıklıkla tekrarlıyor, ancak bunun için adımlar atmaktan da bir o kadar çekiniyoruz. Sorunlar karşısında adım atmak için aynı kaderi paylaştığımız işçi arkadaşlarımızı son derece güvenilmez buluyoruz. İşyerinde kendimizi yalnız hissettiğimiz gibi, çalıştığımız işyerini de o “kötü” koşullara sahip tek işletme sayıyoruz. Çözümü mevcut koşulları değiştirmekten öte, çaresizce iş değiştirmekte buluyoruz. Birbirinden farksız olan çalışma koşulları ile karşılaştığımızda umutsuzluğumuz daha da büyüyor, karamsarlığımız daha da artıyor. Bu şekilde düşünebilmemizin ve davranabilmemizin en temel sebebi sahip olduğumuz gücün farkına varamamaktır. Biz işçi sınıfıyız. Koskocaman emek ordusunun sadece bu bölgede olan binlerce kişilik bölüğüyüz. Üretimi biz ayakta tutuyoruz. Hayat bizlerin sayesinde dönüyor. Bizler nasırlı ellerimizle dünyayı varediyoruz. Bizlerin kanını emerek geçinen patronlara karşı hakkımız olanı almak için gücümüzü birleştirmek, örgütlenmek gerekiyor. Adana Sanayi İşçiler Derneği, örgütlenmenin önündeki engelleri aşabilmenin en temel yolunun yaşadığımız
2 Sanayi İşçileri Bülteni güvensizlikleri, kaygıları, korkuları ve başkaca zorlukları tartışıp çözüme kavuşturmaktan geçtiğini görüyor. Bu amaçla 20 Nisan Pazar günü tüm işçilerin katılabileceği bir toplantıya hazırlanıyor. Tüm bölge işçilerini toplantıya çağırıyor. Buradan tüm öncü, bilinçli işçi arkadaşlara bir kez daha sesleniyoruz: en kötü koşullarda, herhangi bir güvenceden yoksun çalıştıkları halde, gecelerini gündüzlerine katarak sınıf davasına sahip çıkan, örgütlü mücadeleyi büyütmeye çalışan dostlar: Geleceğimize ve haklarımıza sahip çıkalım. Kurultaya yani kendi kurtuluşumuzun çözümlerinin tartışılacağı bu toplantıya güç verelim. İşte ancak o zaman, “hiçbir şey eksisi gibi olmayacak” sözünü daha güçlü haykırabileceğiz. Kurultay, biz işçilerin kendi sorunlarını tartışarak,
Nisan 2008 çözüm yolları arayacakları bir kürsü olacaktır. Kurultay, insanca yaşama ve çalışma koşulları için verdiğimiz mücadelenin ürünü ve daha ileri bir basamağı olacaktır. Kurultay, bize dayatılan burjuva gericiliğine karşı kendi sınıf konumumuzla vereceğimiz yanıt olacaktır. Kurultay, önümüzdeki zorlukları “sınıfa karşı sınıf” bakışıyla aşarak kazandığımız bir mevzi olacaktır. Daha güçlü ve örgütlü bir mücadele için tüm sınıf güçlerini bu çağrıya kulak vermeye ve birlikte yürümeye çağırıyoruz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz! İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
“İşçilerin birliği halkların kardeşliği” pikniği başarıyla gerçekleştirildi Adana Sanayi İşçileri Derneği olarak 6 Nisan günü, hem 1 Mayıs hazırlıkları çerçevesinde hem de uzun zamandır hazırlıklarını sürdürdüğümüz “Güvencesiz Çalışmaya ve Geleceksiz Yaşamaya Karşı Sanayi İşçileri Kurultayı” kapsamında bir piknik gerçekleştirdik. 50 işçi ve emekçinin katıldığı pikniğimiz başarıyla gerçekleşti. Piknik alanına vardıktan sonra saat 10.00 gibi kolektif olarak hazırladığımız kahvaltımızı yaptık. Ardından bir konuşma yapıldı ve piknik programı açıklandı. Daha sonra gelen kitlenin birbiriyle tanışarak daha güçlü bağlar kurabilmesi için öğlen başlayacak olan etkinliğe kadar çeşitli sportif etkinlikler ve sohbetler gerçekleştirildi. Etkinlik saati geldiğinde ise açılış konuşmasını yapmak üzere Sanayi İşçileri Derneği’nden bir arkadaşımız söz aldı. Konuşmada sermayenin işçi sınıfı ve emekçilere yönelik çok yönlü saldırılarına değinildi. İşçi sınıfının yüzyıllık kazanımlarının bir bir elinden alınmaya çalışıldığı, işçi sınıfının bir yandan açlık ve yoksulluğa mahkum edilirken diğer yandan da dilencileştirilmeye çalışıldığı vurgulandı. Sermayenin saldırıları karşısında işçi sınıfının özellikle son birkaç yılda giderek yükselen
mücadelesi anlatıldı. Günümüz dünyasında tek kurtuluşun işçi sınıfının mücadelesi olduğu ve bu konuda da onun öncülerine düşen role değinilerek mücadele çağrısı yapıldı. Açılış konuşmasından sonra ise UPS Kargo’da çalışırken işten atılan bir işçi söz aldı. Arkadaşımız sermayenin saldırılarına karşı işçi sınıfının neler yapması gerektiğini anlattı. Kendi deneyimlerini aktardı. Tek kurtuluşun işçi sınıfının örgütlenip mücadele etmesi olduğunu vurguladı. Ardından Sanayi İşçileri Kurultayı’na katılma çağrısı yaptı. Daha sonra iki işçi söz alarak mücadele çağrısı yaptılar. Konuşmaların ardından Şakirpaşa İşçi Kültür Evi Tiyatro Topluluğu “Yeniden doğarız ölümlerden” isimli oyununu sergiledi. Tiyatro gösteriminin ardından Şakirpaşa İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu’nun hazırlamış olduğu müzik dinletisi başladı. Türküler ve devrimci ezgilerden oluşan dinletinin ardından öğle yemeğine geçildi. Piknik boyunca işçilerin biraraya gelerek süreci, sorunlarını ve deneyimlerini tartışmaları oldukça anlamlı oldu. Adana Sanayi İşçileri Derneği
Nisan 2008
Sanayi İşçileri Bülteni 3
Yıkım ve kölelik yasalarına, sömürüye, zulme ve işçi kıyımlarına karşı,
1 Mayıs’ta alanlara! İşçi arkadaş! 1 Mayıs, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak 120 yıldır kutlanıyor. 120 yıldır dünyanın dört bir yanından işçiler, din-dilmilliyet gibi farklılıkları bir yana bırakıp alanlarda buluşuyorlar. 1 Mayıs alanlarına, “efendileri”ne karşı tek bir yumruk olarak çıkıyorlar. Çalınan hayatlarını ve haklarını istiyor, sömürüsüz ve zincirsiz bir gelecek için mücadele ediyorlar. İşçi arkadaş! Bu yılın 1 Mayıs’ında alanlara çıkmak için her zamankinden daha çok nedenimiz var. Çünkü, hayatımız ve geleceğimiz tehlikede! İşçi sınıfını köleliğe mahkum etmek isteyen sermaye sınıfı, saldırılarını AKP’nin eliyle sürdürüyor. Bu saldırıların en büyüğü kuşkusuz onbinlerce işçi ve emekçinin iş bırakarak alanlara çıkıp tepki gösterdiği SSGSS Yasa Tasarısı’dır. Bu yasa meclisten geçerse, “paran kadar sağlık, mezarda emeklilik” ipi boğazımıza geçirilmiş olacak. Bitmedi, bu saldırı yasasının arkasından bir yenisi daha hazırlanmakta. Kıdem tazminatı hakkıyla birlikte daha birçok kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak yeni bir saldırıyla, elimizde avucumuzda hiçbir şey bırakılmayacak. Çalışma ve yaşam koşullarımız tam bir cehennemi
andırıyor. Sigortasız, düşük ücretlerle uzun saatler boyunca çalıştırılıyoruz. Bazen üç kuruşluk ücretimizi dahi almakta zorlanıyoruz. Dahası, işçi hayatı hiçe sayılıyor. Ülkenin dört bir yanında toplu işçi ölümleri birbirini izliyor. İşçiler beşer-onar mezara gönderiliyor. Davutpaşa’daki kitlesel işçi katliamı hala belleklerimizdeki tazeliğini koruyor. Emekçi halklar arasına düşmanlık tohumları ekiliyor, emperyalistlerin çıkarları uğruna kardeş halklara yönelik savaşlara sürülmek isteniyoruz. İşçi arkadaş! “Mezarda emeklilik, paran kadar sağlık” yasası olan yeni Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nı çöpe atmak için, Bir ay boyunca kan ter içinde çalışmamıza rağmen bize reva görülen sadaka ücretlerine hayır demek için, Sigortasız, sendikasız, taşeron sistemiyle kölece çalıştırılmaya geçit vermemek için, Patronların sömürü cehenneminde beşer onar kıyılmaya hayır demek ve Davutpaşa’da katledilen arkadaşlarımıza sahip çıkmak için, Emperyalist köleliğe, savaşa ve şovenizme karşı “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” için, 1 Mayıs’ta, “birlik-mücadele ve dayanışma” alanında yerimizi alalım!
4 Sanayi İşçileri Bülteni
Nisan 2008
Adana’da Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu’ndan SSGSS karşıtı kitlesel ve coşkulu eylemler…
“Genel grev, genel direniş!” 13 Aralık’ta kitlesel basın açıklaması… Emek Platformu’nun almış olduğu karar gereği Türkİş, DİSK, KESK, Kamu-Sen ve Memur-Sen tarafından coşkulu bir eylem gerçekleştirildi. Saat 11.30’dan itibaren Türk-İş Bölge Temsilciliği önünde toplanmaya başlayan kitle farklı sendikalardan gelen işçilerin katılımıyla giderek kalabalıklaşmaya başladı. Toplanma alanına “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganıyla gelen TEKEL işçileri kitle tarafından “TEKEL işçisi direnişin simgesi!” sloganıyla karşılandı. Birleşen kitle sonrasında hep bir ağızdan “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganını haykırdı. TEKEL işçileri coşkuları ve sloganlarıyla eyleme canlılık ve coşku kattı, bekleyen işçi ve emekçileri harekete geçirmeyi başardı. Eylem İnönü Parkı’na gerçekleştirilen yürüyüşle devam etti. Yaklaşık bin kişinin katıldığı eylem gerek kitleselliği ve coşkusu, gerekse de içeriği ile Adana’da son dönemde yapılan en güçlü eylem oldu. Eylem boyunca “genel grev” şiarı öne çıktı. 14 Aralık’ta kitlesel iş bırakma eylemi… Adana Emek Platformu bileşenleri, SSGSS Yasa Tasarısı’na karşı 14 Mart günü 2 saat iş bırakma kararı almıştı. 14 Mart’ta Adana’nın dört bir yanı eylem alanına döndü. Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendikalar örgütlü oldukları yerlerde iş bıraktılar. Kamu emekçileri ise alanlara çıkarak mücadele kararlılıklarını dile getirdiler. İki saatlik iş bırakma eylemi kararının ardından Eğitim-Sen üyesi kamu emekçileri tüm gün sevk alarak iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler. Eğitim emekçileri sabah 10.30’dan itibaren Eğitim-Sen Adana Şube önünde toplanmaya başladılar. Buradan yolun bir kısmı trafiğe kapatılarak İnönü Parkı’na yüründü. Eğitim emekçilerinin katılımının yoğun olduğu eylem İnönü Parkı’na gelindiğinde Eğitim-İş ve Türk Eğitim-Sen’in de katılımıyla sürdü. Parka sığmayan emekçiler sık sık “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Savaşa değil eğitime bütçe!”, “Sağlık haktır satılamaz!”, “Birleşe birleşe kazanacağız!” sloganlarını haykırdı. Basın açıklamasında yasanın yaratacağı yıkım vurgulanarak bunun kabul edilemeyeceği
söylendi ve mücadele çağrısı yapıldı. Açıklama devam ederken Dörtyol SSK önünde sabah saatlerinde itibaren toplanmaya başlayan BES üyeleri de pankartlarıyla ve sloganlarla gelerek eğitim emekçileriyle birleştiler. BES üyelerinin katılımının ardından giderek kalabalıklaşan ve coşkusu artan kitleye çevreden de destek geldi. Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde çalışan sağlık emekçileri ve hastane işçileri de iş bırakma eylemine aktif bir katılım gösterdiler. SES, ATO ve Dev Sağlık-İş, saat 11.00’de poliklinikler girişinde toplanarak basın açıklaması gerçekleştirdi. Yaklaşık 300 işçi ve emekçinin katıldığı eylemde, basın açıklamasından önce Tayyip Erdoğan’ın son dönemde yaptığı açıklamalar teşhir edildi. SSGSS’ye karşı mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı. Sabah saatlerinde başlayan ve Adana’nın geneline yayılan iş bırakma eylemi kamu emekçilerinin saat 12.00’de Cemalpaşa Groseri önünde toplanmaya başlamasıyla devam etti. Adana’nın çeşitli yerlerinde pankartlarını açarak gelen yaklaşık 1500 kişi coşkulu sloganlar eşliğinde Numune Hastanesi’ne doğru yürüyüşe geçti. En önde “Herkese sağlık güvenli gelecek için birleşik mücadeleye!” şiarlı pankartın açıldığı eylemde sırasıyla ATO, Türk Sağlık Sen, Türk Eczacılar Birliği, SES, TMMOB-İMO, Eğitim-İş, Eğitim-Sen, BES, ESM pankartları ve kortejleri yer aldı.
Nisan 2008
Sanayi İşçileri Bülteni 5
UPS Kargo Taşeronu ER-KA’da işten atma saldırısı ER-KA şirketi UPS Kargo bünyesinde faaliyet yürüten taşeron bir firma. Firmanın Adana bölgesinde faaliyet gösteren işletmelerinde 50 işçi çalışıyor. Günlük ortalama 12 saat çalışan işçilerin mesai ücretleri ödenmiyor, çok ağır koşullar altında çalışan işçiler sürekli ücret gasplarıyla karşılaşıyorlar. Bir süre önce ER-KA firmasının bölge müdürü, fabrikaya gelerek firmanın yaşadığı maddi sıkıntılardan kaynaklı ücretlerin 2 ay gecikmeli yatırılacağını bildirdi. Müdür, bu durumun geçici olduğunu, yalnızca 2 ay boyunca ayın 10’unda yatırılan ücretlerin ayın 20’sinde yatırılacağı söyledi. İşçiler ücretlerini 50 günde bir alacaklarını öğrenince ciddi zorluklar çekeceklerini anlattılar. Ancak işçilerin bu sorunlarını umursamayan bölge müdürü önce rica ederek başladığı konuşmasına tehditler savurarak devam etti. Sonraki iki ay boyunca da ücretler ayın 20’sinde yatırıldı. 2 ay sonra bölge müdürü Adana’ya tekrar gelerek ücretlerin bundan sonra sürekli ayın 20’sinde yatırılması gerektiğini söyledi. Müdür, bu durumun dayatma olmadığını, işçiler istemezse bunun gerçekleşmeyeceğini ifade etti. Fakat toplantıda yapılan oylamada işçilerin bunu reddetmesi üzerine bölge müdürü gerçek yüzünü gösterdi, tehditler savurup toplantıyı bitirdi. Hemen aynı gece yemek molasının ardından sorumlu şef işçileri teker teker yanına çağırarak elindeki kağıda isimler yazmaya başladı. Bu durumu gören bir işçinin şefin yanına giderek ne yaptığını sorması üzerine şef ona bazı işçilerin ücretlerinin ayın 20’sinde yatırılmasını kabul ettiğini söyledi. İşçinin duruma tepki göstermesi ve “madem işçilere tek tek soracaktınız toplantıyı neden yaptınız, siz bizim kararımızı hiçe sayıyorsunuz” demesi üzerine
şefin oyunu boşa düşürülmüş oldu. Durumun bütün taşeron işçilerine teşhir edilmesinin ardından şef elindeki kağıdı cebine koydu ve artık isim listesi almayacağını, herkesin ayın 10’unda ücretlerini alacağını söyleyerek gitti. Ertesi gün ER-KA firması Adana sorumlusu Mehmet Kulak öğlen iş başı yapmak üzere olan bir işçiyi yanına çağırarak elbiselerini çıkarmasını ve işine son verildiğini söyledi. “İşin az, işçinin çok olduğu ve tasarrufa gidileceği” gerekçesiyle işine son verilen işçi, diğer işçilerin yanına giderek durumu anlattı. Bunun üzerine Adana sorumlusu yanında şefle birlikte işçileri yanına topladı ve 10 kişinin işten çıkarılacağını söyledi. İlk işçiden başlandığını ifade etti. İşçiler bu durum karşısında tepkilerini dile getirdiler. İşlerin çok fazla olduğunu ve yetişmediğini, işçi alınması gerekirken işçi çıkarmanın anlamsız olduğunu söylediler. Yaklaşık 10 işçi bu duruma sözlü tepkide bulundu, diğer işçiler ise kararsız kaldılar. Bu durum karşısında Mehmet Kulak ilk atılan işçiye işten çıkmasını ve elbiselerini teslim etmesini söyledi. İşten atılan işçi buna itiraz ederek “hiçbir gerekçe olmadan işten çıkarılamayacağını ve söylenen gerekçenin yalan olduğunu” söyledi. Bu sırada Mehmet Kulak yanındaki şefe güvenliği çağırarak işçiyi dışarı atması için emretti. Bu sırada oturan diğer işçilere yönelen arkadaşımız patronların asıl niyetini anlattı. Bu saldırının bütün işçilere yapıldığını ve saldırı karşısında tek vücut olmak gerektiğini söyledi. İşçilere yapılan bu konuşmanın ardından taşeron bünyesindeki işçilerin tamamı ayağa kalkarak güvenliğin üzerine doğru yürüdü. Bu arada
Nisan 2008
6 Sanayi İşçileri Bülteni
güvenlik yarı yoldan geri döndü. Durumu gören Mehmet Kulak “arkadaşlar özür diliyorum bir yanlış anlama olmuş hiç kimseyi işten çıkarmıyorum işinize devam edin” dedi. Ardından bütün işçiler işbaşı yaparak işlerinin başına döndüler. Yaklaşık 4-5 saat sonra ER-KA taşeron firması patronu Erhan Kahraman fabrikaya geldi. İzmir’de bulunan ERKA patronu ilk uçakla Adana’ya gelmişti ve iş bitimi işçileri yemekhaneye toplayarak bir toplantı yaptı. Yemekhaneye işçilerin tamamı değil 15’i alındı. Yemekhaneye çağrılan işçiler öğlen yapılan iş bırakma eyleminin öncüleriydi. Yapılan konuşmalar ve ayak oyunları patronun gerçek yüzünü açığa çıkarttı. Ayak oyunları tutmayan patron son olarak 2 işçinin kesinlikle işten atılacağını söyledi. İsimlerini verdi ve artık durumun tasarruf ve iş azlığı olmadığı, patronun öncü işçileri işten çıkartmaya niyetli olduğu açığa çıktı. İşçiler bu duruma karşı çıkarak kabul etmeyeceklerini söylediler. Aynı gece 12 işçi işten çıkarıldı. İstifa dilekçelerini imzalamayı reddeden işçiler toplu olarak işten servislerle ayrıldı. 10 Mart gecesi işten çıkarılan işçiler, 12 Mart günü bölge çalışma müdürlüğüne giderek gerekçesiz işten atma nedeniyle toplu şikayet dilekçesi verdiler. Aynı gün içeride olan bir arkadaşımızdan patronun işçilerin listesini güvenliğe verdiğini öğrendik. İşçilerin işe alınmamasını söyleyen patron aynı zamanda işçilerin işe gelmemelerini gerekçe göstererek işten çıkarmayı planlamıştı. Ancak ikinci gün verilen dilekçe bu saldırıyı resmi kayıtlar üzerinden boşa çıkartmış oldular. Adana Sanayi İşçileri Derneği
SCT grevi 2. yılında kazandı! Tarsus’ta kurulu bulunan SCT OR Turbo Filtre fabrikası işçileri, 151 işçiyle Birleşik Metal-İş’e üye olmuş ve patronun sendikayı tanımaması, toplu sözleşmeyi imzalamayı reddetmesi ve 51 işçinin de işine son vermesi üzerine 15 Mart 2006’da greve gitmişlerdi. Süreç içerisinde birçok baskıya ve saldırıya maruz kalan işçiler grevlerinin ikinci yılını geride bıraktıkları şu günlerde patrona geri adım attırarak toplu sözleşme masasına oturdular.
varılan miktarlar şu şekilde gerçekleşti: Evlenme ödeneği: 140,00 YTL Doğum ödeneği: 70,00 YTL Öğrenim ödeneği: İlk öğrenim 55,00/ Lise 65,00/ Yüksek 95,00 YTL Çocuk ödeneği: 2,50 YTL Diğer taraftan, Sosyal Güvenlik Kurumunun istirahatlerde ödeme yapmadığı ilk 2 günün ücretinin işveren tarafından ödenmesi konusunda da anlaşma sağlandı.
Toplu sözleşme imzalandı! 1 Mayıs ücretli izin! Birleşik Metal-İş Sendikası yaptığı açıklama ile grevin anlaşma ile sonuçlandığını duyurdu. Yapılan anlaşmaya göre işçi ücretlerine ilk altı ay için yüzde 20,26 zam yapılacak. İkinci 6 ay zam oranı yüzde 7 ve diğer altı aylarda enflasyon oranına 2 puan eklenmesiyle bulunacak oran kadar zam yapılacak. Toplu iş sözleşmesi ile SCT Filtre işçilerine sözleşmenin ikinci yılında 30 günlük ücretleri tutarında ikramiye verilecek. Yan ödemeler konusunda varılan anlaşma ise şöyle: Bayram ödeneği 50 YTL, Yakacak Ödeneği 15,00 YTL, İzin Ödeneği 50,00 YTL. Diğer sosyal ödemelerde üzerinde anlaşmaya
Toplu İşçi Sözleşmesi’nin en önemli maddelerinden biri ise hiç kuşkusuz 1 Mayıs’ın ücretli izin olarak kabul edilmesi oldu. Ekonomik taleplerin yanısıra siyasal bir talebin de sözleşmede yer alması işçilerin kararlı mücadelelerinin bir sonucudur. SCT direnişi sınıf mücadeleleri tarihinde onurlu bir sayfa olarak yerini aldı. Her tür baskı ve zora rağmen iki yıl boyunca kararlılıkla direnen işçiler direnişin gücünü bir kez daha dosta düşmana göstermiş oldular. SCT işçileri zaferlerini sınıf kardeşleri ile birlikte iş başı yapacakları gün olan 1 Mayıs’ta, alanlarda kutlayacaklar.
Nisan 2008
Sanayi İşçileri Bülteni 7
“Direnen ER–KA işçisi kazanacak!” Sendikalaşma mücadelesi veren ER-KA işçileri 10 Mart günü yaşadıkları işten atma saldırısını 25 Mart günü gerçekleştirdikleri eylemle protesto ettiler. ER-KA taşeronuna bağlı işçiler, Real Kavşağı’nda bulunan UPS Kargo’nun Bölge Dağım İşletmesi önünde saat 12.00’de biraraya gelerek basın açıklaması yaptılar. İşten atılan ER-KA işçilerinin, haksız yere işten atılmalarını teşhir etmek, kamuoyuna bilgilendirmek ve taleplerini dile getirmek için yapacakları basın açıklaması UPS Kargo güvenlikleri ve müdürleri tarafından engellenmeye çalışıldı. Basını “izinsiz resim çekemezsiniz, kimden izin aldınız” diye engelleme girişiminde bulunan müdürler, işten atılan işçilere ise, bir polis edasıyla “izinsiz eylem yapamazsınız” diyerek provokasyon yaratmaya çalıştı. Ancak bu girişim işçiler ve destek için gelen sendika yöneticilerinin müdahalesiyle boşa çıkarıldı. Engelleme girişimlerine rağmen işçiler, “Direnen ERKA işçisi kazanacak!” şiarlı pankartlarını ve “İşçilerin birliği patronları yenecek!” şiarlı dövizlerini açarak eylemlerini başlattılar. “ER-KA işçisi yalnız değildir!”, “Direne direne kazanacağız!”, “İşçilerin birliği patronları yenecek!” sloganlarının atıldığı eylemde açıklamayı işten atılan işçilerden Deniz Hasanoğlu gerçekleştirdi. Patronların hangi gerekçeyi sunarlarsa sunsunlar işten atılma gerekçelerini iyi bildiklerini söyleyen Hasanoğlu, “biz sendika hakkımıza, sigorta hakkımıza, 8 saatlik işgünü hakkımıza sahip çıktığımız için işten atıldık” dedi. Hasanoğlu mücadelelerinin süreceğini vurgulayarak konuşmasını bitirdi. Ardından işten atılan bir başka işçi Bahri Daş, konuşma yaptı. İşten atılmalarının ardından sigortalarının bile tam olarak yatırılmadığını öğrendiklerini vurgulayarak, saldırıyı protesto etti. Adana Sanayi İşçileri Derneği, BDSP, HÖC, DHP, Mücadele Birliği, DİSK Bölge Temsilcisi Kemal Aslan ve sendika yöneticilerinin katılarak destek verdiği eylem sloganlarla sona erdi. UPS işçileri 25 Mart’ta gerçekleştirdikleri eylemin ardından bir açıklama daha yaparak taleplerinin kabul edilmemesi durumunda, patronların korkularını daha da büyüteceklerini ilan ettiler. Saat 15.00’te, Real Kavşağı’nda bulunan UPS kargo yakınlarında “Direnen ER-KA işçisi kazanacak!”
pankartını ve dövizlerini açan işçiler firma önüne kadar sloganlarla yürüdüler. İşten atılan işçilerden Deniz Hasanoğlu, eyleme katılanlara ve UPS işçilerine hitaben bir konuşma gerçekleştirdi. Yaşanan süreci anlatarak işten atılma gerekçelerini yineledi. 25 Mart’ta gerçekleştirdikleri eylemin ardından taşeronun ve UPS patronlarının köşeye sıkıştığını belirtti. “ Bizlere eylem yapmasınlar, onları başka işlere sokarız diyorlarmış” diyen patronların yalan söylediklerini ve haklı, meşru mücadelelerini engellemek için çabaladıkların belirtti. Hasanoğlu, atılan bütün işçilerin eksiksiz olarak işe alınması gerektiğini, aksi halde eylemlerinin devam edeceğini patronlara bildirdiklerini söyledi. Ardından söz alan bir başka işçi Bahri Daş’da taleplerinin kabul edilmesini ve mücadelelerinin süreceğini belirtti. Patronlar ve uşakları eylem boyunca tahammülsüz ve saldırgan tutumlarını sürdürdüler. Eylem saati beklenirken dayanışmaya gelen kurumların ve basının resimlerini çeken firma yetkilileri gösterilen tepki üzerinden fabrikanın içine giderek oradan çekim yapmaya ve işçileri “korkutmaya” çalıştılar. Bütün baskılara rağmen eylemlerine devam eden işçiler adına basın metni okundu. Okunan basın metninde kölece çalıma koşullarının her geçen gün arttığı ve patronlarının işine gelinmediğinde kapının dışına konuldukları vurgulandı. İşten atılma sürecine değinerek patronlarının saldırılarını vurguladı. Basın metninde şunlar söylendi; “Haksızlık son bulana kadar eylemlerimiz çok daha güçlü ve kitlesel bir şekilde devam edecek. UPS’nin de, ER-KA’nın da bütün pisliklerini ortaya dökeceğimizi iyi bilsinler. Şimdi ya kölelik koşullarına boyun eğeceğiz, ya da onurumuz ve geleceğimiz için mücadele edip onlara dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğiz. Biz ikinci yolu yani direnişin yolunu seçtik. Ve buradan bir kez daha haykırıyoruz; ne baskılar ne de rüşvetler bizi yolumuzdan döndürmeyecek, kazanana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. * İşten atılan UPS- ER-KA işçileri geri alınsın! * Tüm çalışanlara insanca çalışma ve yaşam koşulları sağlansın!” Eylemde “ UPS işçisi yalnız değildir!”, “Direne direne kazanacağız!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganları coşkuyla haykırıldı.
İşçi Bülteni Özel Sayı: 291 * Fiyatı: 25 YKr * Nisan 2008 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Mollaşeref Mah. Millet Cad. 50/10 Fatih/İstanbul * Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * * Baskı: Özdemir Mat Davutpaşa Cad Güven Sanayi sit C Blok No: 242 Topkapı İstanbul * 577 54 92