Kapitalist sömürüye, eşitsizliğe, gericiliğe ve şiddete karşı
8 Mart’ta mücadele alanlarına!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. 102. yılını kutlayacağımız 8 Mart, ücretlerin yükseltilmesi, çalışma saatlerinin düşürülmesi, “Eşit işe eşit ücret!” talepleriyle greve çıktıkları için sermayenin kolluk güçleri tarafından yakılarak katledilen kadın işçilerin anısına adanmıştır. 8 Mart, çifte baskı ve sömürüye, eşitsizliklere karşı emekçi kadınların mücadele günüdür. Bu nedenle emekçi kadınlar, 8 Martlar’da dünyanın dört bir yanında, erkek sınıf kardeşleriyle omuz omuza sokaklara çıkıyorlar. Sömürüsüz bir dünyada eşit, özgür ve insanca yaşama isteğini haykırıyorlar. 8 Mart emekçi kadınların kanlarıyla kızıllaştırdıkları bir mücadele günü olarak tarihe geçmiştir. Ancak burjuvazi, tıpkı 1 Mayıs gibi, 8 Mart’ın da bir mücadele günü olduğu gerçeğini karartmak için elinden geleni yapıyor. 8 Mart’ı “şenlikli-hediyeli bir kadınlar günü”ne çevirmeye çalışıyorlar. Tüm çabalarına rağmen, 8 Martlar’da emekçi kadınların öfkesinin sokaklara taşmasına, onların mücadele alanlarına çıkmasına engel olamıyorlar. Kardeşler! Bu yılın 8 Martı’nda sokaklara çıkmak için her zamankinden çok nedenimiz var. İşçi ve emekçi kadınlar, erkek sınıf kardeşlerinden farklı olarak, daha katmerli bir sömürüye ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Ağır çalışma koşullarında, daha düşük ücretlerle ve uzun saatler boyunca çalıştırılıyorlar. İş güvenceleri olmadığı için, öncelikle kadın emekçiler kapının önüne konuluyor. Burjuvazi ve uşakları yeni kölelik yasalarıyla bu durumu daha da ağırlaştırmanın hazırlıklarını yapıyorlar. Tüm bunlara karşı, “İnsanca yaşamaya yeterli vergiden muaf asgari ücret!”, “7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası!”, “Eşit işe eşit ücret!”, “Herkese iş, tüm çalışanlara iş