Em e kç i ni n G ü nd e mi
emekciningundemi@gmail.com
Sayı: 12 Mart 2008 25 Ykr.
Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası Yasası bir kez daha meclis gündeminde
Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek için Hep Birlikte Mücadeleye!
AKP hükümeti, sağlık ve emeklilik hakkını tasfiye etmek amacıyla hazırladığı yasa tasarısını meclis gündemine getiriyor. Hazırlanan bu yasa tasarısıyla, 2006 yılında meclisten geçirilen, ancak daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından bazı maddeleri iptal edilen yasayı yeniden yürürlüğe sokmayı amaçlıyor. “Reform” cilası çekilen bu yasa tasarısıyla hükümet sermayenin istekleri doğrultusunda işçi ve emekçinin ipini çekmiş olacak. Emeklilik mezara, sağlık tüccara emanet edilecek. Emeklilik imkansız hale getirilirken, sağlık ve sosyal güvenlik adına hiçbir hak kırıntısı bırakılmayacak. Tasarı yasallaştığında sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak bir dizi hak kaybını şöyle sıralayabiliriz: * Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak. * Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den 7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak. * Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek. * Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel $ağlık $igortası primi ödemek zorunda kalacak. * Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de "katılım payı" adı altında para
Tekel işçileri eylemde... -3-
ödenecek. * Katılım payı" gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak. * Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak. * Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel $ağlık $igortası primi yatırmak, hatta bir de "katılım payı" ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de "ilâve ücret" adı altında para ödemek gerekecek. * Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de "sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter" mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek. * Hastalanan sigortalılara verilen iş göremezlik ödeneği % 16 azalacak. * Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10 oranında Genel $ağlık $igortası primi kesilecek. * Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek. * Primini ödeyemeyen çiftçilerin pamuğuna buğdayına, üzümüne tütününe el konulacak. Hayatımızı tehdit eden, geleceğimizi karatacak olan bu saldırı yasasını meclisten geçirmemek için mücadeleyi yükseltmek zorundayız. Bunun için, bu amaçla başlatılan bir mücadele süreci var. “Biz karşı çıkarsak yapamazlar” diyerek yürütülen
SSGSS yasası kapsamında işçilerle konuştuk... 4-5
bu mücadeleye omuz verip, güç katmalıyız. Şimdi de kıdem tazminatı hakkımıza göz diktiler! Sermayenin hedefinde kıdem tazminatı hakkımız da var. Bu hakkı gasp etmek için uzun süredir patronlar ve patron örgütleri, bir kampanya yürütüyorlardı. Başta işsizlik gibi birçok sorunun kaynağı olarak kıdem tazminatını gösteriyorlar, bu sorunların çözümü için kıdem tazminatının kaldırılmasını şart koşuyorlardı. Nihayet, patronların bu isteği gerçekleşmek üzere. AKP hükümeti, “istihdam paketi” adı verilen bir saldırı paketi hazırlamış bulunuyor. Patronlar için hazırlanmış bir hediye paketinden farksız olan bu paketle, işçinin emeği ve geleceği patronlara yem yapılıyor. Bu paket içerisinde, bir dizi hak gaspının yanında kıdem tazminatı hakkının gaspı da var. Bu amaçla hazırlanmış bulunan yasa tasarısı halihazırda meclis komisyonlarında görüşülüyor. Kıdem tazminatı hakkının gaspı için nasıl bir yolun izleneceği de az çok netleşmiş bulunuyor. Buna göre, kıdem tazminatı oluşturulacak yeni bir fona devrediliyor. Bu fon, işçilerin ücretlerinden kesilecek kaynaklardan oluşturulacak. Böylelikle, patronlar için kıdem tazminatı yükü ortadan kalkmış oluyor. Dahası bir de bu yük işçinin sırtına bindiriliyor. Bu yasayla, kıdem tazminatının en önemli işlevi olan, işgüvencesi ortadan kaldırılıyor. Patronlar, böylece kıdem tazminatı yükünü düşünmeden istedikleri kadar işçiyi istedikleri zaman işten atabilecek. Diğer taraftan ise fonda birikecek kaynakların gerisin geri patronlara teşvik olarak aktarılacağı kesin. Yani bir taşla birkaç kuş birden vurmuş oluyor patronlar. Şimdi kıdem tazminatının tartışılmasını dahi “genel grev” nedeni olarak gördüklerini açıklayan sendikaların ne yapacağını merakla bekliyoruz. Ama deneyimlerimizden biliyoruz ki, sendikaların bu açıklamaları eğer biz işçiler seyirci olarak kalırsak bir laftan öteye geçmez. Evet arkadaşlar, bu saldırıya sessiz kalmamalıyız. Geleceğimizin ve haklarımızın savunulmasını kimseye bırakmamalıyız. Seyirci olmaktan çıkmalı, bu saldırıya karşı sesimizi yükseltmeliyiz.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü! -7-