Emekcunun Gundemi 17

Page 1

emekciningundemi1@gmail.com

Sayı: 17

Eylül 2008

25 Ykr.

sayısı ise yüzlerle ifade edildi. * Grev ve örgütlenme özgürlüğü ortadan kaldırılarak sendikalar kapatıldı. * Sendikalara ve kitle örgütlerine siyaset yasağı getirildi. * Fabrikada, sokakta, zindanda en ufak bir hak arayışı kanla bastırıldı. * Üniversiteler kışla haline getirilerek öğrenciler ve öğretim üyeleri YÖK’le teslim alınmaya çalışıldı. Bu tablo uzatılabilir ama bu kadarı bile darbenin kanlı yüzünü göstermeye yeter. Bugün de başta MGK ile 82 Anayasası olduğu gibi durmakta, 12 Eylül rejimi tüm kurum ve kuruluşlarıyla yönetmeye devam etmektedir. Dahası çalışan ve ezilen kesimlere kan kusturulmaktadır. İşçi ve emekçiler 24 Ocak sosyal yıkım kararlarının ardından sayısız saldırı yasaları ile bunaltılmış, hakları tümden ortadan kaldırılmış durumdadır. Sendikal örgütlenme, söz, basın, toplantı, gösteri ve örgütlenme vb. haklar önündeki katı engeller olduğu gibi durmakta, dahası ağırlaştırılmış bir şekilde sürmektedir. Bugün aynı generallerin ordusu kardeş bir halkın haklı ve meşru mücadelesini inkar ve imha yoluyla boğmaya çalışmaktadır. NATO gibi sicili katliamlarla dolu savaş örgütünün üyesi ülkemiz, ABD’nin boydan boya savaş üssü durumundadır. Yolsuzluklar, işkenceler, faili meçhul cinayetler, darbeler, her türlü karanlık ve kirli ilişkilerin adresinde kokuşmuş düzenin diğer kurumlarıyla birlikte ordu da bulunmaktadır. Komşu halklara saldırganlık, savaş uçaklarının komşu halkları bombaladığı üsler ordu denetiminde ülkemizde bulunmaktadır. 12 Eylül darbecilerinin elindeki kan bugün de ABD-Pentagon hizmetindeki ordunun elindedir. Ordu ne ülkenin gözbebeği, ne de yurtseverdir. Tümüyle ABD’nin 60 yıldır bölgedeki uşağı ve jandarması konumundadır. Düzce’de sendikalaşmadan dolayı işten atılan, Avcılar Ambarlı’da Liman işçilerinin daha başka yerlerde kafasına jop vuran darbecilerin ordusudur. Kuşkusuz darbeler sadece bizim ülkemize özgü de değil. Güney Amerika’da, Şili’de, Bolivya’da, El Salvador’da, Arjantin’de Asya ve Afrika ülkelerinde darbeciler nedeniyle milyonlarca insan hayatını yitirmiş, milyonlarca kişi ağır yıkım ve tahribatın sonuçlarını hala yaşamaya devam etmektedir. Vietnam’da 3 milyon insanın ölmesinden, Kore’de Çin Hindi ülkelerinde milyonlarca insan ölümünden, Nagazaki-Hiroşima’da atom bombasıyla birkaç dakikada 300 bin insanın buharlaşmasından, Endenozya’da üç-beş gün içinde 1 milyon ilerici-aydının katledilmesinden, Afgan, Lübnan, Irak, Filistin halklarına dönük emperyalist savaştan ve başta ABD olmak üzere dünya nüfusunu, açlık ve yıkıma terkeden kapitalist sömürü sistemi sorumludur. 12 Eylül darbesinden bu yana 28 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül karanlığı hala sürüyor. Darbeciler devlet katında hala imtiyaz ve saygı görmektedir. Sermaye düzeni her defasında onları ödüllendirmektedir. Dolayısıyla 12 Eylül düzeni hüküm sürüyor. Bugünkü işbirlikçi rejimin sözde demokrasidemokratik açılımlar üzerinden aldatıcı politikaları, emekçilerin bilincini bulandırılmaya ve bekleyiş içerisine sokarak etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Gerçek demokrasi ve özgürlük, işçi ve emekçilerin yaşamlarını çekilmez hale getiren sermaye düzenine karşı mücadeleden ve sömürü düzenini yıkmaktan geçmektedir. Fabrikalarımızda ve işyerlerimizde hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yükseltmek, bu uğurda örgütlenmek, bizlere her zamankinden daha çok sorumluluk yüklemektedir.

12 Eylül düzeni hüküm sürüyor! Çeteleşen devletten ve çürüyen düzenden hesap soralım! 12 Eylül askeri faşist darbeden bu yana 28 yıl geçti. Pentagon’un bilgisi ve denetiminde işçi, emekçi hareketi ile devrimci hareketi ezmeye dönük gündeme sokulan kirli ve kanlı darbenin toplum nezninde yarattığı ağır yıkım ve tahribat bugün de sürmektedir. Darbeciler daha ilk günde kısmi hak ve özgürlükleri ortadan kaldırdı. İşçi sınıfının mücadelelerle elde ettiği sosyal kazanımların bir çırpıda gaspetti. Her türlü hak arama, örgütlenme vb. girişimleri kanla bastırdı. Buna bugün de yürürlülükte olan 1982 Anayasası’yla hukuki bir çerçeve getirildi. Güya “ülkenin selameti ve istikrarı” adına iktidara el koyduklarını açıklayan generaller çetesinin gerçek amaçlarının sermaye sınıfı ile ABD emperyalistlerinin çıkarlarını korumak olduğu daha ilk günlerde görüldü. IMF-TÜSİAD patentli sosyal yıkım saldırısı olan 24 Ocak Kararları’nın hayata geçirilmesi darbecilerin baskıcı rejimi sayesinde oldu. O günlerde tescilli işçi düşmanı sermayedar Halit Narin’in ‘gülme sırası bizde’ söylemi gerçekte darbenin ve darbecilerin hangi sınıfın hizmetinde olduğunun açık bir ifadesi oldu. Darbenin yarattığı bilançoyu sunmak; 12 Eylül rejiminin amacını ve tanınan niteliğini anlatabilmenin en iyi yolu olacaktır. Darbe ile birlikte * 650 bin kişi gözaltına alındı. Ağır işkencelerden geçirildi. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. * 7 bin kişi için idam cezası istendi. İdam cezası verilen 517 kişiden 49’u infaz edildi. Bunların arasında Erdal Eren gibi daha 18 yaşına basmamış gençler de bulunmaktaydı. * 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. * 927 yayın yasaklandı. 39 ton gazete, dergi sakıncalı bulunarak imha edildi. 937 film yakıldı. 400 basın mensubu yargılandı, binlerce yıla mahkum edildi. * 3854 öğretmen ile 120 öğretim görevlisinin işine son verildi. * 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. * 14 kişi cezaevinde insanlık dışı uygulamaları protesto etmek için yapılan açlık grevlerinde yaşamını yitirdi. Kaybedilen, vurularak öldürülen insan

“Kapitalizm savaş demektir!” -2-

Sınıf hareketinden...

4-5

DESA’nın direngen işçisi -7-


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.