mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 1
OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ
“İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır!”
D i re r en i ş a t e ş i n i h a rl r la y a l ı m !
İşçi Bülteni Özel Sayı No: 277
Sermaye sınıfı kendi sefil çıkarları için kazanılmış haklarımıza göz diker, azgınca saldırırken, biz işçi ve emekçilerin tepkisi de gün geçtikçe büyüyor. Sermayenin azgınlaşan saldırılarına grevlerle, direnişlerle yanıt veriyoruz. Daha birkaç ay önce Telekom işçileri açtı yolu. Neredeyse adı bile unutturulan, artık tarihe karıştığı iddia edilen grev silahını kuşandılar. Bu silah karşısında sermaye öyle bir acze düştü ki kendi yasalarını bile çiğnedi. Yasalara göre suç olmasına rağmen grev kırıcılar polis ve jandarma korumasında çalıştırıldı. Emeğinin kavgasında grev kırıcılara engel olmak isteyen onurlu grevci Telekom işçilerine “terörist” damgası vurdular, o da yetmedi
Mart 2008 * Fiyatı: 25 YKr
tutukladılar. Ama Telekom işçileri yılmadı. Onurlu mücadeleleri ile grevin nasıl da etkili bir silah olduğunu hepimize yeniden hatırlattılar. Ardından tersane işçileri çıktı sahneye. Bir ayda 8 işçi kardeşlerini iş cinayetine kurban veren tersane işçilerinin öfkesi Tuzla’dan tüm ülkeye yayıldı. Tersane işçileri sigortasız çalışmaya, taşeronlaştırmaya, iş cinayetlerine ve ücret gasplarına karşı tersane önlerini eylem alanına çevirdi. TİBDER ile Taksim’de defalarda tersane işçisinin gür sesi yankılandı. Ölüm haberleriyle dramatik müzikler eşliğinde haber konusu olan tersane işçileri, 27 Şubat’ta üretimden gelen güçlerini gösterdiler. O gün işbaşı yapmayan binlerce tersane işçisi yolu keserek,
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 2
2 OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
polis barikatlarını aşarak tersane havzasını eylem alanına çevirdiler. Ve TEKEL. Sermayenin özelleştirme saldırısına TEKEL işçileri “Ölmek var, dönmek yok!” diyerek yanıt verdiler. Sermayenin azgın saldırılarına, sendika bürokrasisinin ihanetine karşı TEKEL işçileri fabrikalarına yağmacıları sokmadılar. Ekmek ve onur kavgası veren TEKEL işçileri, bu mücadelede kendilerine azgınca saldıran kolluk güçlerine karşı da militanca direndiler. TEGA’da Sincan OSB’nin ilk grevi yaşanıyor. Tüm OSB için bir kıvılcım olan TEGA grevine Sincan OSB patronları topyekûn bir saldırı gerçekleştirirken TEGA işçilerinin kararlı grevi de bir ayı geride bıraktı. Grev kırıcılarına, jandarma terörüne, patronun silahlı saldırılarına karşı TEGA işçilerinin onurlu yürüyüşü devam ediyor. İlbek Tekstil’de, Arçelik’te, SCT’de, Kocaeli Üniversitesi kantinlerinde grev ve direniş bayrakları dalgalanıyor. Yıllardır sermayenin binbir türlü saldırısı ile bunalan işçi sınıfı “artık yeter!” diyor, ayağa kalkıyor. Sadece tekil direnişlerde değil, SSGSS Yasa Tasarısına karşı mücadelede de topyekünayağa kalkıyoruz. 13 Mart’ta 10 binin üzerinde işçi Taksim’i eylem alanına çevirirken, 14 Mart’ta ise milyonlarca işçi ve kamu emekçisi iki saatlik iş bırakma eylemi ile sınıf olmanın gücünü ortaya serdi. İş bırakma da yetmedi, İstanbul’un, ülkenin dört bir yanından onbinlerce emekçi SSGSS Yasa Tasarısı’na karşı 14 Mart’ta sokaklardaydı. Ülkenin dört bir yanında dalgalanan bu grev ve direniş bayrakları bizlere de yürümemiz gereken yolu gösteriyor. Biz OSB ve İMES işçileri de bu direnişlerden dersler çıkartarak mücadelemizi yükseltmeliyiz. Grev ve direnişlerdeki sınıf kardeşlerimizle dayanışmayı büyütmeliyiz. Onların açtığı direniş yolundan yürümeli, bu direniş ateşini kendi fabrikalarımıza, kendi atölyelerimize taşımalıyız. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!
Gündem
SSGSS karşıtı faaliyetlerden...
Hükümet SSGSS Yasa Tasarısı’nı yasalaştırma hazırlıklarını sürdürürken işçi ve emekçilerin tepkisi ve eylemleri de yayılarak büyümeye devam ediyor. Tasarıya karşı yaklaşık 1 ay boyunca yoğun bir referandum çalışması yürüten OSİM-DER, 23 Şubat günü Dudullu Sağlık Ocağı önünde referandum çalışmasını bitirdiğini bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu. Referandum, 1647 işçi ve emekçiyle OSBİMES girişlerinde, fabrika içlerinde ve önlerinde ve mahallerde gerçekleştirilmişti. Ayrıca OSİM-DER, Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu ile birlikte SSGSS karşıtı aydınlatma faaliyetlerine de devam ediyor. 9 Şubat’ta HSGG Platformu’un Ümraniye çalışmasını yürüten OSİM-DER, BDSP, Alinteri ve EMEP OSİM-DER’de bir panel gerçekleştirdiler. 60 işçinin katıldığı panele Türk Tabipler Birliği’nden Dr. Aysun Erbahçeli katıldı. 5 Mart’tan itibaren ise bildiri dağıtımları ve imza standları ile aydınlatma faaliyeti devam ediyor. İMES A ve E kapıları ile Ümraniye son durakta açılan standlarda işçi ve emekçiler SSGSS yasa tasarısına karşı mücadeleye çağırılıyor.
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 3
Gündem
OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
3
SSGSS Yasa Tasarısı’na karşı mücadele sürüyor! Sermaye devletinin hizmetkarı AKP hükümetinin SSGSS saldırısı gündemdeki yakıcılığını koruyor. Tasarı geçtiğimiz günlerde Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Sermaye sınıfı, bu saldırıyı hayata geçirmek konusunda kararlı görünüyor. Ancak yasa karşıtı mücadele de giderek büyüyor, kitleselleşiyor. 22 Şubat günü Kartal’da Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde Anadolu Yakası’nın geneline seslenen bir toplantı gerçekleştirildi. Ağırlıklı olarak sendikalarda örgütlü işyerlerinin temsilcilerinin ve kurum temsilcilerinin katıldığı toplantıda SSGSS Yasa Tasarısı ve bu yasa karşı yürütülecek mücadelenin sorunları tartışıldı. 400 kişinin katıldığı toplantıda saldırıya karşı yürütülecek fiili-meşru mücadelenin önemi vurgulandı. 28 Şubat günü ise Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu Kadıköy’de kitlesel bir eylem gerçekleştirdi. Yaklaşık 3 bin işçi ve emekçi Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde toplanarak buradan Kadıköy İskelesi’ne bir yürüyüş gerçekleştirdi. Sendikaların da etkin bir katılım sergilediği yürüyüşte birleşik mücadele vurgusu ön plana çıktı. Yapılan basın açıklamasında şunlar söylendi: “Biz biliyoruz ki; yoksulluk da, yoksunluk da, sağlıksızlık da, sosyal güvensizlik de kader değildir. Kendimiz için, çocuklarımız için, kardeşlerimiz için sağlık ve sosyal güvenlik hakkımıza sahip çıkalım. İşçisi, kamu çalışanı, esnafı, çiftçisi, emeklisi, yaşlı genci hep birlikte bu gayri vicdani, gayri ahlaki, gayri insani saldırıyı durduralım.”
Ayrıca tasarının Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan kabul edilerek meclis gündemine gelmesi ile birlikte 10 Mart’ta toplanan Emek Platformu tasarıya karşı iş bırakma kararı aldı. Bu
karara göre 13 Mart günü illerde kitlesel ve coşkulu basın açıklamaları gerçekleştirildi. İstanbul’da 10 binin üzerinde işçi SSGSS Yasa Tasarısına karşı Taksim’deydi.
14 Mart günü saat 10-12 arasında ise uyarı amaçlı iş bırakma eylemi gerçekleşti. Emek Platformu’nu oluşturan kurumlarda örgütlü olan işçi ve emekçiler 2 saatlik iş bırakma eylemi ile üretimden gelen güçlerini kullandılar. Ayrıca bu saatlerde ülkenin dört bir yanında onbinlerce emekçi alanlara çıkarak SSGSS’ye geçit vermeyeceğini haykırdı.
Oluşan bu güçlü tepki karşısında sermaye hükümeti geri adım atmak zorunda kaldı. 14 Mart akşamı yaptığı açıklama ile yasa tasarısını bir kez daha gözden geçireceğini söyledi.
Ancak IMF ve TÜSİAD’ın emirleriyle hazırlanan bu tasarıyı geçirmek her yolu denemeye devam edeceklerdir. Bu nedenle bizler de mücadelemize ara vermeden devam etmeliyiz.
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 4
4 OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
Yaşasın tersane
İşçilerden
direnişimiz!
Merhaba. Ben OSİM-DER üyesi bir işçiyim. Tersane grevinde olmak benim için gurur vericiydi. Bunu nasıl ifade edebilirim. DİSK, tersanelerde yaşanan iş cinayetlerine karşı 28–29 Şubat’ta oturma grevi kararı almıştı. Limter-İş Sendikası da bu günlerde fiili grev kararı almıştı. Kardeş derneğimiz olan ve tersanelerde sigortasız çalışmaya, ücret gasplarına ve iş cinayetlerine karşı güçlü bir mücadele yürüten TİB-DER ise tüm olumsuzluklara karşın bu grevde yer alacağını, destek olacağını ifade etmişti. Ben de TİB-DER’li arkadaşlarla birlikte saat 7’de İçmeler Tren İstasyonu’ndaydım. Burada yol keserek ve gelen işçi arkadaşlara ajitasyon konuşmaları yaparak işçi arkadaşları eyleme katılmaya çağırdık. Buradan yaklaşık 400 kişiyle Tuzla Gemi önüne yürüyüşe geçtik. Bu arada Tuzla Gemi önünde yol kesen sendika üyesi işçiler ve desteğe kelen kurumlardan işçilere polis saldırdı ve 100’e yakın kişi gözaltına alındı. Bizler Tuzla Gemi önüne yaklaştığımız sırada polis bizim önümüze de barikat kurdu. İşçilerin kararlı tutumunu gören polisler geri çekilerek yolu açmak zorunda kaldılar. Bizler de tekrar yolu keserek tersaneye doğru yürüyüşe başladık. Tuzla Gemi önüne geldiğimizde saatlerce yolu keserek taleplerimiz haykırdık. Bu direnişe katılmaktan çok mutlu ve gururluyum. Yaşasın tersane direnişimiz! Yaşasın sınıf dayanışması!
SİLGAN'da 47 işçi atıldı!
Dudullu Organize Sanayi bölgesinde bulunan SİLGAN-White Cap isimli yabancı sermayeli firmada 29 Şubat günü 47 işçinin işine son verdi. Fabrikada işine son verilen 47 Birleşik Metal üyesinin yanısıra halen çalışmakta olan 39 üye daha bulunuyor. Bir önceki hafta sonu toplu sözleşme sürecinin son gününde Birleşik Metalİş’e görüşme çağrısında bulunan Silgan patronu 22 Şubat’ta başlayacak grev öncesinde toplu sözleşmeye imza attı. Yoğun pazarlıkların ardından imzalanan toplu sözleşme işçiler adına olumlu bir biçimde sona erdi.%12 ücret zammı toplu sözleşmenin imzalanan maddelerinden biriydi. Ancak toplu sözleşmenin hemen ardından 25 Şubat gürü Silgan’dan işçi çıkartılacağı sendika temsilcilerine bildirildi. Sebep olarak da işyerinin zararda olduğu, kar edemedikleri, bundan kaynaklı üretimin büyük bölümünün durdurulup kapatılacağı ifade edilmişti. Sendika temsilcilerinin işyeri yöneticileriyle yaptıkları görüşmede yöneticiler, bunu yapmak zorunda olduklarını ve bundan kaynaklanan tüm cezaları ödemeyi göze aldıklarını belirtmişler. İşten çıkarmalara karşı işçiler hukuksal yollarla haklarını aramaya devam ediyorlar.
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 5
İşçilerden
İşçi arkadaşlarıma soruyorum…
OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
5
Merhabalar, ben Samandıra’da bir çuval fabrikasında yeni işe başladım. Fabrikada sendika var ama sendika patron yanlısı. Çünkü işçiler arasında rekabet, performans beklentisi ve “ben rahatım, gerisi beni ilgilendirmez” diyen bir ortam oluşmuş. Ben sormak istiyorum, sen eski bir işçisin, ben yeni. Ama hepimizin amacı aynı, çalışıp para kazanmak. Ve hepimizin yaptığı da üretim. Peki, sen mücadele etmezsen geriye ne bırakabilirsin? Çünkü geride kalan senin parçan. Gerek çocuğun, gerek komşun, akraban yani yine senin parçan. Sen burada sendikanı kullanamaz ve kazanılmış bir takım sosyal haklarının gaspına göz yumarsan kazanan yine patron olur. Emeğinden patron yararlanır. Senin parçan ise yine asgari ücrete talim. Ya sen ne olursun? Eleştirilirsin, eleştirirsin işçi kardeşlerini. Sen korkarsın, açığımı bulur beni ispiyonlarsın. Aynı işi yaptığım işçi arkadaşımın niye benden çok aldığını gidip temsilciye sorduğumda o da beni suçlar. Şimdi işçi arkadaşlara soruyorum. İşçiler suçluyor sendikayı, temsilciyi, ama hiçbiri kendini eleştirmiyor. Kendi gücünün farkında değil. Ve ben arkadaşlarımı tabandan örgütlenmeye, sendikamı ise görevinin başına çağırıyorum. Haydi işçi kardeşler tüm haklarımız için mücadeleye! Samandıra’dan bir tekstil işçisi
Kim olursak olalım hepimiz işçiyiz!
Merhabalar, bende sizin gibi uzun bir süre Vİ-KO’da işçilik yaptım. Anayasal hakkımız olan sendika için mücadele ettik diye işten atıldık. Bir sürü karalamalarla karşılaştık. Ya çalışan işçilere yapılan psikolojik baskılar. Köleden bile ağır çalışma koşulları. Emeği, duyguları çalınan öğrencilere tazminat ya da zam vermemek için dökülen timsah gözyaşlarını hep birlikte gördüler. Ya bize yaptıkları hakaretler. “Sendika diye bir şey yok, onlar uyduruyor”, Onların sicili kirleniyor, başka fabrikada işbaşı yapamayacaklar.”. Mahkeme yok diyorlardı, ama korkularından mahkeme kapılarına asker, polis yığdırdılar. Kendi yandaşlarına özel arabalar tahsis ettiler. Siz işçi kardeşlerimize içeride sınıfınızı fark etmeyin diye her türlü kandırma, sindirme politikasını uyguladılar. Bizi küçümsediler, işçi arkadaşlarımızın bizlerle kurduğu diyalogu kesmeye çalıştılar. Ama başarılı olamayacaklar. Çünkü biz işçi arkadaşlarımızın emeğini çalmıyoruz. Hayallerini, duygularını çalmıyoruz. İşçi kardeşlerimize sınıfını öğretiyoruz. Daha iyi, insanca yaşam hakları olduğunu öğretiyoruz. Haydi işçi kardeşlerim, sizi sınıfımızın farkında olmak için, sendikal haklarımızı için mücadele etmeye çağırıyorum. Çünkü kariyerimiz ne olursa olsun birer işçiyiz. Aynı Ömer Kara’nın, Özlem Güler’in, Tolga Gürkan’ın olduğu gibi. Evet onlarda birer işçi. Ve biz kim olursak olalım işçiyiz ve sınıfımızı doğru seçmeliyiz. Eski bir Vİ-KO işçisi
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 6
6 OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
İşçilerden
Bizler moral gecesi değil emeğimizin karşılığını istiyoruz!
Asgari ücrete yapılan zamlardan sonra 2008 yılına ait mesailerimizi alamıyoruz. Normalde patronların eski işçilere geçen sene yapması beklenen zamlar bu yıl yapılacaktı. Yani öyle söz verilmişti. Şimdi ise zam vermedikleri gibi bir de zamsız mesai paralarımızı da vermiyorlar. Neymiş, zamlı haliyle verilecekmiş. Bize bununla ilgili hiçbir açıklama yapılmıyor. Bu da bizi ne kadar önemsediklerinin bir göstergesidir aslında. Yoksa olup olmadık her şeye, örneğin tuvalete bile temiz tutulması konusunda ilanlar, duyurular asılıyor. Ama insan yerine koyup ta bu konuda bizlere herhangi bir açıklama tenezzülünde bulunulmuyor. Sadece içeriyle bağlantısı olan birkaç kişiden alıyoruz duyumları. Sorduğumuz zaman mesai paralarına güvenerek mi borç yaptın diyorlar. Halbuki kendileri de biliyor mesailer olmasa geçinmemiz mümkün olmayacaktır. Kiralar almış başını gidiyor. Bir doğalgazlı ev 450-500 YTL kira istiyor. Biz alıyoruz 435 YTL. Yani bir yerde mesai paralarına mecburuz. Bir arkadaşım hesaplıyor tam tamına bir maaşı içeride. Geçenlerde üç-dört kişi müdürle konuşmak için
diğerlerine çağrıda bulunduk. Arkadaşlar hep beraber gidip müdürle konuşalım, herhangi bir açıklama isteyelim dediler. Fakat diğerleri kendileri gitmedikleri gibi “daha önce de gidildi de ne oldu, azarlandığımızla kaldık” gibi söylemlerle gidecekleri caydırdı. Şu anda iki-üç yalakanın haricinde hep birlikte anlaştık, mesai paraları verilene kadar bizler de mesaiye kalmıyoruz. O zaman da mesaiye kalmayanlarla “daha sonra görüşeceğiz” deniliyor, tehdit ediliyoruz. Bize ödeme yapılmıyor ama her gün yeni işçi alınıyor, her yere kamera döşeniyor, moral gecesi düzenleniyor içkili, dansözlü. Madem öyle nereden geliyor bu değirmenin suyu. Bizler moral gecesi değil emeğimizin karşılığını istiyoruz. İnsanca yaşamak, onurluca yaşamak için. Patronların bilmediği bir şey var. Onlar bize baskı yaptıkça bizler de o kadar güçleniyoruz. Tamam, şimdi sessiz kalabiliriz birçok şeye, ama gün gelecek devran dönecek. Emeğin gücü gösterecek kendini. İşte o zaman kim korkacak göreceğiz. Yaşasın sınıf mücadelemiz! OSB’den bir işçi
Bir deneyim…
İşyerimiz 150 çalışanı olan bir şirket. Burada çok haksızlıklar dönüyor. Elektrik-elektronik kabinler yani cihaz kutuları üretiyoruz. Sendikalaşma süreci yaşadık. Geçmiş süreçte bir işçi arkadaşımızı kaybettik. Asıl başlama sebebi o. Oradaki haksızlığı gördü herkes. İşçilere değer verilmiyor. Asgari ücrete çalıştırıyor. Her bölümden bir-iki elemana biraz daha fazla ücret veriliyor. Ama onlar da piyasanın altında. Oradaki orantıya göre iyi geliyor, devam ediyor. Açıkçası sendikalaşma planında arkadaşları yeteri kadar bilgilendiremiyoruz, sendika diyoruz sadece, detayına giremiyoruz. Sendikadan da yeteri kadar desteği alamıyoruz. Mesela “biz 40 kişi getirelim imza attıralım, sonra tekrar getirelim” diyoruz kabul etmiyorlar. Biz sayıyı tamamlamaya çalışıyoruz ama bu arada canlar yanıyor tabi. Bundan kaynaklı bildikleri isimlerden “Ben gitmek istiyorum” diyenin tazminatını verip gönderiyorlar. Zam sürecinde kararlıydık toplanmaya. İçeri haber gönderdik “saat 15.00’te toplanalım” diye. Bize haber geldi “ayın 5’ini bekleyin” diye. Bizde “3 ay bekledik, 2-3 gün daha bekleriz” dedik. Geçen hafta zam konusunu sormak için müdürü çağırdık, içeri girişi zaten ofsayt. “Sana ne lan” diyor. Biz de öyle bir tepki beklemiyorduk, yanıt veremedik, altında kaldık. İki makine aldı. Biri geldi, biri yolda şimdi gelecek. Onların parasını da bizden çıkarma hesabı yapıyorlar. Alemdağ’dan bir işçi
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 7
İşçilerden
OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART2008
Zam dönemine ilişkin bir deneyim…
Ben Dudullu OSB’de çalışan bir işçi olarak sizlere çalıştığım işyerinde patronun bizleri bölmek ve daha fazla çalıştırabilmek için yaptıkları oyunları anlatmak istiyorum. Ben de çoğu işçi arkadaşım gibi asgari ücretle işe başlamıştım. Yaptığımız işe göre aldığımız ücret çok düşüktü. İşe yeni giren arkadaşlarımızın yanısıra eski işçiler de aldıkları ücretlerden rahatsızlardı. Yılbaşı yaklaşırken hepimiz yapılacak zamları beklemeye başladık. Bize çok fazla bir zam vermeyeceklerini bildiğimiz için zamların açıklanmasının ardından toplu bir şekilde tavrımızı ortaya koyarak daha iyi bir zam almayı planlıyorduk. Geçen sene yine zam döneminde zamlar oldukça düşük yapılmış. Bunun üzerine bir grup arkadaş toplu halde patronla görüşmüşler. Bu sayede çalışan herkese daha iyi zamlar yapılmış. Bu deneyimden yola çıkarak bu sene aynı şekilde davranmayı planlıyorduk. Konuştuğumuz çoğu arkadaşımız da böyle bir durumda bizimle birlikte hareket edeceklerini söylemişlerdi. Zam dönemi yaklaştığı zaman işlerin de son derece yoğunlaştığı bir dönemdi. Bu dönemde yeni işçiler alındı. Yeni giren işçilere bizden daha fazla ücret verilmesi bizi iyice rahatsız etmişti. İçerideki bu rahatsızlığı sezen patron ve onun temsilcileri işlerin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde tepkilerle karşılaşmamak için olsa gerek bir dizi önlem almaya başladı. Öncelikle başlattıkları bir dizi yeni uygulamayla bizleri denetim altına almak için harekete geçtiler. En ufak bir gecikme olduğunda hemen savunma istemeye başladılar. Bu arada bütün çalışanlarla bir iş sözleşmesi yapılacağını, bu sayede yaşanan ‘yanlış anlaşılmaları’ ortadan kaldırılacağını söylediler. Tabii bu sözleşmenin ne amaçla yapılmak istendiği açıktı. Yapılacak olan bu iş sözleşmesiyle birlikte patron fazla mesai, vardiyalı çalışmanın yanısıra zaten karşı karşıya kaldığımız baskıcı uygulamaları kendi işini güvenceye almak için yasal bir çerçeveye kavuşturmayı planlıyordu. Bu durum çalışan herkesi iyice huzursuz etmişti. Tabii bütün bunları patron da görmüş olmalı ki sözleşmeleri karşımıza çıkarmadan hemen önce prim dağıtarak varolan tepkileri ortadan kaldırarak herkese sözleşmeyi imzalattı. Zamlar yapılırken de sözleşmeye dâhil ettikleri ‘maaşların gizliliği esasını’ üzerine basarak söylediler.
7
Buna uymayanları ise sözleşmeye de dâhil ettikleri gibi işten çıkartacaklarını da üstü kapalı bir şekilde söyleyerek gözdağı vermeyi de unutmadılar. Nitekim verdikleri primin ve bu tehditlerin etkisi fazlasıyla kendisini göstermişti. Yaklaşık bir hafta boyunca hemen herkes aldığı ücreti diğerlerine söylemekten çekiniyordu. Tabii bu durumda aramızda bir mesafe oluşturmuştu ve yapılan zamlar hakkında aramızda konuşamadık. Buna bağlı olarak da konuştuklarımızı hayata geçirme şansımız da ortadan kalktı. Bu durumu kırabilmek için ben kendi aldığım zammı diğer arkadaşlarıma söyleyerek onların da bu baskıdan kurtularak kendi aldıkları zam oranlarını söylemelerini sağlamış oldum. Zam oranlarını büyük oranda öğrendiğimizde gördük ki kademe kademe yapılan zamlar arasında uçurumlar vardı. Zamlar 2025 YTL’den 200 YTL’ye değişiyordu. Patron kendisine daha yakın (yalaka) olanlara ve gözden çıkaramayacaklarına daha yüksek zam verirken diğerlerine çok daha düşük zam vermişti. Fakat biz patronun oyununa gelerek adım atmakta geç kalmıştık. Üstelik bizlere imzalattığı sözleşmelerin ne anlama geldiğini de yeterince iyi anlayamamıştık. Oysa çok zaman geçmeden durumu anlamaya başladık. Fazla mesaileri sözleşmeye dayanarak bizlere dayatıyorlar. Öyle ki cumartesi fazla mesai çalışmasına gelmeyen birinden niye gelmediğine dair savunma isteyebiliyorlar. Bir de sözleşmeden sonra telafi çalışması uygulamalarına başladılar. Bu anlattıklarım daha işin başlangıcı. İlerleyen günlerde bunların çok daha kötüsünü bizlere dayatmaya çalışacaklar. Benim çalıştığım bu işyerinde yaşananlar tüm işyerlerinde karşılaşılabilecek saldırılardır. Hem zam süreçlerinde hem de diğer saldırılar karşısında benim çalıştığım işyerindeki gibi patronun oyunlarına kanmamak ve hak ettiğimiz koşullarda, insanca yaşamaya yetecek bir ücretle çalışabilmek için örgütlü bir şekilde hareket etmeliyiz. Unutmayalım ki gerçek kurtuluşumuz yanıbaşımızda çalışan işçi kardeşlerimizle birlikte hareket edebilmekten geçiyor. Biz hakkımızı aramadığımız sürece hiçbir patron durduk yere bize daha iyi koşullar sunmayacaktır. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz! Dudullu OSB’den bir metal işçisi
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:46
Sayfa 8
8 OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
İşçilerden
Sınır ötesi operasyon kimin için, ne için yapıldı? Yıllardır Kürt halkına karşı inkar ve imhaya dayalı bir savaş sürüyor. Türk ordusunun sınır ötesi operasyonu bu savaş gündemin büyük bir kısmını oluşturdu. Peki bu operasyon kimin için ve ne için yapılıyor? Ordu, milyonlarca işçi ve emekçinin cebinden-sofrasından çalınan paralarla teknolojik silahlarla donatılıyor. Sağlık ve eğitim hakkımızdan, insanca yaşam hakkımızdan çalınan paralar bombalara yatırılıyor. Bu bombalarla, silahlarla yaklaşık 2 aydır dağlar, taşlar, binalar bombalandı. Her saat başı televizyonlar, gazeteler ordunun kazandığı ‘zafer’i ilan etti. Maç skoru tutulur gibi öldüğü iddia edilen gerilla sayılarıyla zafer çığlıkları atıldı, ölen askerler üzerinden kin ve nefret gösterileriyle tüm toplum zehirlenmeye çalışıldı. Hemen hepsi emekçi olan asker ailelerinin gözyaşlarını, acılarını gazeteler, televizyonlar boy boy gösterdi, yazdı. Madem bu gazeteler emekçilerden, ezilenlerden yanalar, emekçilerin çocuklarını büyütürken çektikleri acıları, yoksullukları ve zorlukları niye yazmıyorlar. Bu görüntüleri kullanarak herkesi bu savaşa ortak etmeye çalıştılar. Bu operasyonlarla bu kirli savaş bitecek mi? Kirli savaşın başarıya ulaşmasını isteyenler var kuşkusuz. Fakat bu savaşla sonuç alınacağına kaç kişi inanıyor? Kürt halkını imha ve inkar etmekle bu sorun çözülemez. Sermaye devleti imha ve inkar politikasıyla yıllardır ülkeyi kan gölüne çevirdi. Kürt halkına derin ve tanımsız acılar çektirdi. Kürt halkının haklı ve meşru talepleri yok saydı. 80 küsur yıldır Kürt halkının haklarını yok sayıyor, inkar ve imha dayatıyor, Kürt emekçilerini katlediliyor. On yılları bulan bu çözümsüz politikaların bedelini her zaman bu ülkenin işçi ve emekçileri ödemiştir. Elektrikten ekmeğe, gıdadan her türlü tüketim ürünlerine gelen zamlar. Emeklilik, sağlık ve eğitim
hakkının gaspedilmesi, kıdem tazminatının ortadan kaldırılması için yapılan hazırlıklar… İşçi ve emekçiler bir taraftan açlık, sefalet içinde bir yaşama mahkum edilirken diğer taraftan çocukları kirli bir savaşta öne sürülerek mazlum bir halkın katledilmesinin onursuzluğunu taşımaya zorlanıyorlar. İşte işçi ve emekçilerin yıllardır ödediği ağır bedel budur. Artık şehit, vatan üzerine kurul nutuklara itibar edilmemelidir. Unutmayalım ki, Kürt halkının haklı ve meşru istemlerini katliamlarla boğmaya çalışan patronlar düzeni, Türk- Kürt, Alevi-Sünni demeden tüm işçi ve emekçileri vahşice sömürüye tabii tutuyor. Tekellerin kârı uğruna işçi ve emekçilerin, halkların yaşam hakkı hiçe sayılıyor. Böylelikle açlık büyüyor, yaşamın her alanı zindana çevriliyor. İşçi ve emekçiler, bu imha savaşına ortak olmamalıdır. Kürt halkıyla ‘İşçilerin birliği, halkların kardeşliği’ temelinde kardeşleşmeli. Asıl düşman emperyalizm ve onun işbirlikcisi patron devletine karşı mücadelede birleşmeli. Bu sömürücü-soyguncu emekçi düşmanlarına asker olmayalım. Kendi emek ve onur için kavgaya büyütelim. Samandıra’dan bir işçi
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:47
Sayfa 9
Kadın
Kurultayımız özgür geleceğe ışık tutuyor
OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
9
Emekçi Kadın Kurultayı gerçekleşti. Kurultayın benim için çok önemli olduğuna inanıyorum. Ev kadınları ve çalışan kadınlar hayatın yükünü iki kat daha ağır yaşıyorlar. Sorunlarımızı paylaşamıyoruz çünkü bir adım geride görülüyoruz. Kurultayda kadınların sorunlarına vurgu yapıldı ve mücadelede özgürleşenler düşüncelerini anlattı. Benim için mücadele içinde özgürleşenlerin söyledikleri ayrı bir önem taşıyordu. Çünkü kadınların maalesef özgürlüğe çok uzak olduğuna inanıyorum. Kadınlar günlük temel ihtiyaçlarını karşılayabildiler mi tatmin oluyorlar, mücadeleye zor atılıyorlar. Kimi kendisinin, kimi toplumun yargılarına yenik düşüyor. İşçi sınıfının neferi olarak benim için Kurultay’da anlatılan tüm konular çok önemliydi. Kurultay’a katılımın daha iyi olmasını isterdim. İlk olmasına rağmen oldukça güçlüydü. Tüm kadınları mücadeleye, kavgaya, 8 Mart’ta alanlara bekliyoruz. Ümraniye’den bir işçi
Kurultayımızdan yükselen coşku ve kararlılıktı
İlk kez katıldığım Emekçi Kadın Kurultayı benim için heyecanlı, coşkulu ve doyurucuydu. Katılım gayet iyiydi. Emekçi Kadın Komisyonları’nı yaptığı çalışmalardan dolayı tebrik ediyorum. Emekçi kadınların kürsüde gösterdiği direngenliği ve mücadeleciliği öne çıkaran konuşmaları, kadına ilişkin sorunun feminist bir bakış açısı ile değil de kapitalist toplumda mecbur kılınan şartlardan kaynaklandığını öne sürmeleri kurultayın anlamlı geçtiğinin bir göstergesiydi. Bu noktada kurultayın bana kazandırdığı, bir kez daha sermaye sınıfının karanlık, pis oyunlarına karşı kadın-erkek işçilerin emek gücünü kullanarak kendilerinin köle olmadığını, üretim ve tüketim araçlarının ortak olduğunu tüm dünyaya kanıtlamaktan geçtiği oldu. Kurultay, emekçi kadınların 8 Mart’ta alanlara taşınması ve orada da aynı kararlılıkla mücadeleyi güçlendirmesinin önemine dikkat çekti. Ben de bir emekçi kadın olarak 8 Mart’ta kızıllığın safını tutacağım. Herkesi mücadeleye çağırıyorum. Kadın-erkek elele örgütlü mücadeleye! Ümraniye’den bir işçi
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:47
Sayfa 10
10 OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ
Dünyadan... MART 2008
Dünya
Nortel, 2 bin 100 işçiyi işten çıkartıyor
Dünyaca ünlü telekomünikasyon firması Nortel Networks, 2 bin 100 işçinin işine son vereceğini ve 1000 işçisini de işgücü maliyetinin düşük olduğu ülkelerdeki birimlerine transfer edeceğini açıkladı. Nortel Networks sözcüsü Ann Fuller, "Global pazardaki yarıştan kopmamak ve kazanmak için mevcut yapının küçültülmesi gerekiyordu. Son operasyonla 300 milyon Amerikan Doları tutarında kazanç bekliyoruz" dedi. Ekonomi uzmanları, Nortel'in ödemesi gereken vergi borcunun, şirket mali dengesini bozmasının, işten çıkarma gerekçesi olduğu yorumunda bulunuyorlar. Nortel bünyesinde 6 bin 800'ü Kanada'da, 11 bin 900'ü ABD'de ve kalanı diğer ülkelerdeki birimlerinde olmak üzere toplam 32 bin 550 kişi çalışıyor.
BVG’de süresiz grev
Berlin’de toplu taşıma araçları şirketi BVG’de grev kararı alındı. Ver.di sendikasının açıklaması çerçevesinde çarşamba gününden itibaren süresiz grev kararı çıktı. Ver.di sendikası üyelerince yapılan genel oylamada %96,9 oranında süresiz grev onaylandı. % 12 oranında zam talebinde bulunan sendikaya bağlı olarak otobüs, metro ve tramvaylarda çalışanların yanı sıra teknik alanda çalışanlarda iş bırakacaklar.
American Axle and Manufacturing’de (AAM) grev
3650 Amerikan araba bayisi çalışanları salı günü Detroit’te ve Buffalo/New York yakınlarındaki işletmelerde saat ücretlerinin 14 Dolara (US) düşürülmesine karşı çıktıkları ve emeklilik-hastalık sigortasına daha az ödeme yapmak istedikleri için greve başladılar. AAM üretiminin %70’i General Motors’a (GM) akıyor. Grevin uzun sürmesi durumunda GM’a ve Chrysler’e ait birçok işyerinde üretimin durması anlamına geliyor.
Siemens’den 7 bin işyerini tasfiye...
Almanya Financial Times’ta yayınlanan bir raporda, Siemens’in bir bölümünde SEN’de (Siemens Enterprise Communications) 7 bin işyerinden 2 bini Almanya’da olmak üzere 4 bin işyerinin tasfiyesi planlanıyor. 3 binini ise ticari ortaklaşma ve işyeri satışı sonucu tasfiyesi amaçlanıyor. SEN’de çalışan işçi sayısı 17500. 6200’ü Almanya’da çalışıyor.
Mozambik’te grev
Mozambik’te sezonluk çalışan yaklaşık 600 şekerpancarı işçisi Cuma ve Cumartesi günleri greve gittiler. Aylık 30-70 € ücrete çalışan işçiler maaşlarının yükseltilmesi, iş kıyafeti talebi ve Pazar günü çalışmasının ek gelire tabii tutulmasının mücadelesini veriyorlar.
Mısır’da asgari ücret eylemi
Mısır’da 18 Şubat tarihinde 20.000 kişi asgari ücretin yükseltilmesi için bir yürüyüş gerçekleştirdi. Protesto gösterisi 80 yıldır asgari ücretin yükseltilmemesine karşı çıkan Mahalla-Tekstil işçileri tarafından başlatıldı. Mısır genelinde tüm işçilere ödenmesini talep ettikleri asgari ücret ise 218$!
Castro’dan devlet başkanlığına veda
Küba devrimini efsane lideri, Che’nin silah arkadaşı Fidel Castro, devlet başkanlığı görevini bıraktığını açıkladı. Fidel Castro yazdığı mektupta, devlet başkanlığı ve başkomutanlık görevlerini yeni bir dönem daha üstlenmeyeceğini ifade etti. 81 yaşındaki Fidel Castro, 2006 yılının Temmuz ayında bağırsak ameliyatı olmuştu. Castro, 1959 yılındaki Komünist gerillaların Batista rejimini devirmelerinden bu yana Küba'nın lideri ve Latin Amerika siyasetinin etkin isimlerinden biriydi.
Kosova bağımsızlık ilan etti
Kosova parlamentosu Sırbistan'dan bağımsızlığını tek taraflı olarak ilan etti. 26 Ocak 2007'de BM'nin Kosova temsilcisi Martti Ahtisaari, Kosova'ya gözetim altında bağımsızlık verilmesini öngören planını açıkladı. ABD Başkanı George Bush, haziranda Kosova'nın daha fazla gecikmeden bağımsız olması gerektiğini söyledi. Temmuzda Kosova, BM'nin yürüttüğü Kosova sürecinin başarısız olduğunu belirterek, yıl sonuna kadar bağımsızlığın ilan edilmesi çağrısında bulundu. Nihayetinde Kosova Başbakanı Haşim Taçi, 17 Şubat 2008'de bağımsızlık ilan edeceklerini açıkladı.
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:47
Sayfa 11
Hukuk
OSB-İMES İŞÇİ BÜLTENİ MART 2008
Doğum izni kullanmak
Bültenimizin bu sayısında biz işçileri özellikle de kadın işçileri ilgilendiren bir konuyu "doğum izni" ni işleyeceğiz. Anne adayı olan işçi kadınların yasal hakları 4857 sayılı iş kanunun 74. ve 88. maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca 14.07.2004 tarihli bir yönetmelikte de gebelikte çalışan kadınlar için düzenlemeler yapılmıştır. İş yasasının 74. maddesinde "kadın işçilerin doğumdan öncesekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam 16 haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır" denmiştir. Bu haftalar ücretli izin sayılmaktadır. Ayrıca "çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye 2 hafta daha eklenir" denmektedir. Bu süreler hekim raporu ile doğumdan önce ve sonra arttırılabilir. Yine 74. maddede "isteği halinde kadın işçiye, 16 haftalık sürenin tamamlanmasından sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilebilir" diye geçmektedir. Aynı madde de "kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir.Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır" denmektedir. Aynı yasanın 88. maddesin belirtilen yönetmeliğe göre "gebe veya çocuk emziren kadın işçilerin şöyle hakları bulunmaktadır. * Yeni doğum yapmış ve emziren işçilerin çalışma saatleri ve ara dinlenmeleri geçici olarak yeniden düzenlenir.(yönetmelik madde 5) * Emziren işçinin doğumu izleyen 6 ay boyunca gece çalıştırılması yasaktır. (yönetmelik madde 9) * Gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçi günde 7,5 saatten fazla çalıştırılamaz. (yönetmelik madde 10) * Gebe işçilere gebelikleri süresince, periyodik kontrolleri için ücretli izin verilir. (yönetmelik madde 12) * Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük
11
çocukların bırakılması ve bakılması için emzirme odalarının kurulması zorunludur.(yönetmelik madde 15) Oda ve yurt bina, kuruluş, döşeme, araç,gereç, taşıt, beslenme ve benzeri giderlerinin tamamı işverenlerce karşılanır.(yönetmelik madde 24) SSK’lı, Bağ-kur’lu ve Emekli Sandığı mensubu anne adayı işçilerin gerekli izni alması için izlemesi gereken yol aşağıdakilerdir : * Firmanızın muhasebe bölümünden çalıştığınız firmanın hangi sigorta müdürlüğüne bağlı olduğunu öğrenmelisiniz. Firmanın adresine göre doğru kuruma gidilmesi gerekir. Aksi takdirde size işlem yapmazlar. * Doktorunuzdan beklenen doğum tarihini öğrenin. Bu tarihten en fazla 8 hafta öncesini hesaplayın ve randevu almanız gereken günü hesaplayın. Kadın doğum bölümünden herhangi bir doktordan randevu alın. * İşyerinizden aldığınız vizite kağıdı ve sağlık karnesiyle sigorta hastanesine gidin. Doktor doğum tarihi konusunda sizinle aynı fikirde olursa size doğum izin belgesini verecektir. Doktor raporu almadığınız takdirde doğum öncesi izin hakkınızı hukuki olarak kaybedersiniz. * Bu belgeyi saklamanız gerekir. Doğum ücretinizi almak için bu belgeye ihtiyacınız olacak. Ve doğum izniniz bu belgenin verildiği tarihte başlar. Tüm bunların yanında doğumdan sonra bağlı olduğunuz sosyal güvenlik kurumundan 6 ay boyunca "emzirme ödeneği" de alabilirsiniz. Ancak sermaye hükümeti SSGSS (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası) Yasası ile emzirme ödeneği hakkımızı elimizden almaya çalışmaktadır. Yasaya göre 6 aylık ödenen tutar 1 aylık ve tek seferde ödemeye düşürülmek isteniyor. Böyle bir yasaya izin vermek çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almak demektir. Yasanın geçmesine izin vermeyelim.
OSB-ÝMES ÝÞÇÝLERÝ DERNEÐÝ
Y. Dudullu Mah. Kerem Sok. No: 5/3 (MODOKO Camii arkasý) ÜMRANÝYE
TEL: 0 (216) 540 35 80
e−mail: osimder@yahoo.com
mart08:Layout 1
16.03.2008
18:47
Sayfa 12
Ýþçi Bülteni Özel Sayý: 277 * Fiyatý: 25 YKr *Mart 2008 * Sahibi ve S. Yazý Ýþleri Md.: Gülcan CEYRAN EKÝNCÝ EKSEN Basým Yayýn Ltd. Þti. * Mollaþeref Mah. Millet Cad. 50/10 Fatih/ÝÝstanbul * Tel: 0 (212) 621 74 52 Baský: Özdemir Mat. * Adres: Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No: 242 Topkapı/İST * Tel: 0 (212) 577 54 92