İşçi Bülteni Özel Sayı 324
Tersaneler cehennem Tersane işçilerinin sesi işçiler köle kalmayacak!
ROTA
Aylık bülten 11 Temmuz 2008 Fiyatı 50 YKr
İş cinayetlerine kurban giden işçilerin aileleriyle dayanışma etkinliği coşkuyla gerçekleşti
Tuzla tersaneler havzasında kölece çalışma koşullarına, iş cinayetlerine karşı soluksuz bir mücadele yürütüyoruz. Geçen yıl 9 Aralık’ta gerçekleştirdiğimiz 2. Tersane İşçileri Kurultayı kararlarını adım adım yaşama geçiriyoruz. Kurultay kararlarından biri olan “15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin yıldönümünde tersanelerde iş cinayetine kurban giden işçileri anma etkinliği” yapma kararını 15-16 Haziran’ın 38. yıldönümünde uyguladık. Uzun soluklu bir ön çalışmanın ardından 15 Haziran günü başarılı bir etkinlikle yitirdiğimiz tersane işçisi sınıf kardeşlerimizi andık. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ni selamladık. 15 Haziran akşamı Kartal Pembe Köşk Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe gelenek olduğu üzere pankart açıp sloganlarla geldik. “Tersaneler cehennem işçiler köle kalmayacak!/TİB-DER” pankartıyla, mücadele taleplerimizin yer aldığı dövizleri açarak “Katil GİSBİR hesap verecek!”, “Artık ölmek istemiyoruz!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganlarını coşkuyla attık. Salonun dolmasıyla etkinliğimiz başladı.
Salonda “Ne geçmiş tükendi ne de yarınlar… 1516 Haziran ruhuyla tersanelerde grev ateşini yakmaya!”, “GİS-BİR bizi kavgaya davet etti... Davetleri kabulümüzdür!”, “Artık ölmek istemiyoruz!”, “Patronlar sarayda işçiler mezarda!” gibi mücadele taleplerimizin yazılı olduğu pankartlar yer alıyordu. Etkinlik tersanelerde yaşamını yitiren işçiler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Etkinliğimizin sunuculuğunu Avukat Zeycan Balcı Şimşek, gecenin açılış konuşmasını Dernek Başkanımız Zeynel Nihadioğlu yaptı. Nihadioğlu konuşmasında şunlara değindi; “2. Tersane İşçileri Kurultayı’nda karar altına aldığımız üzere 15-16 Haziran etkinliğini hayata geçiriyoruz. Yine aynı kurultayda karar altına aldığımız ‘grev gündemli kurultay örgütleme’ hedefimizi sonbahara doğru gerçekleştireceğiz. Bu, bu cehennemdeki ağır çalışma ve sömürü koşullarına karşı sabırlı ve soluklu mücadelenin gereğidir. Zira bu cehennemde henüz değişen bir şey yok. Çünkü tersane işçileri olarak bir takım çıkışlarımıza rağmen, kalıcı kazanım yaratabilecek bir örgütlülüğe kavuşamadık. Bugün önemli bir
Rota’dan... Temmuz sayımızla yine birlikteyiz. Tuzla tersanelerinde yaşanan Ortaçağı aratmayan çalışma ve yaşama koşullarıyla ilgili geniş bir kamuoyu duyarlılığı oluştu. Bu, bugüne kadar yürüttüğümüz mücadeleden bağımsız değil tabii ki. Cehennem koşullarını kamuoyuna duyurmuş olduk. Gerçekten bizler bu cehennemde dipsiz bir karanlığı yaşıyoruz. Birçok tersanede halen kayıt dışı çalıştırma var, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmıyor, ücretlerimiz dahi ödenmiyor. Bir taraftan bizlerin çalışma koşullarında herhangi bir değişim olmazken, diğer taraftan devlet yetkilileri tersanelerde yaşanan sorunlara çözüm bulma adı altında saraylarda toplantı yapıyorlar. Oysa toplantıda tersane patronlarının çıkarları kollandı, gemi inşa sektörünün gittikçe büyümesi için sonuçlar çıkarıldı. Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan toplantıda işçiler adına hiçbir şey tartışılmadı. Sadece göstermelik olarak yaşanan ölümlere tepki gösterildi. Oysa ölümler sürüyor. 99. ölüm de yaşandı! Kemal Turan... Kayıt dışı çalışma, gurbetçi işçilerin yaşadığı kömürlükten bozma barınma evleri, ücret gaspları, hak arama mücadelesine karşı saldırganlaşan patron ve taşeronların terörü… Bütün bunlar aslında Tuzla’da değişen pek bir şey olmadığını gösteren bariz olgular. Bu olgular aynı zamanda “işçinin işçiden başka dostunun olmadığı”nı gözler önüne serdi. Patronların düzeninin hakim olduğu bir ülkede ne Başbakan, ne bakanlar, ne milletvekilleri bizim sorunlarımızla ilgilenemezler. Çünkü onlar aynı sınıfın, sermaye sınıfının evlatları. Onları birleştiren şey saraylarda yaşıyor oluşlarıdır. Bizim birleşmemizi gerektiren şey ise ağır çalışma ve sömürü koşulları altında saraydakiler tarafından sömürülüyor oluşumuzdur. Bir dizi eylem ve etkinliğe imza atmamıza rağmen halen kol kola girip kenetlenemedik. Her türlü hakkımızı gaspettiler. Diri diri girdiğimiz gemileri mezarımız yaptılar. Ama onbinlerce ses olamadık. Onlar herşeyimizi çaldılar, yaşama hakkımızı dahi... Daha başka neyimizi alabilirler ki... Onların yüzlerini bile görmedik. Belki de siyah camlı lüks cip ya da helikopterle geldiler işyerine... Oysa biz bir dilim ekmeği zor götürdük çocuklarımıza... Çalışan biziz, Bu koca gemileri biz yapıyoruz. Biz olmazsak kim yapacak taşı, montajı, kaynağı… Üretim dursa tüm haklarımızı bize vermek zorunda kalmazlar mı? Evet kardeşler! Üretimin durmasından yani bir “Grev”den bahsediyoruz. Ancak iyi örgütlenmiş bir grev bize bir takım kazanımlar sağlayabilir. Hepiniz biliyorsunuz; sendika 16 Haziran’da bir grev ilan etti. Bu havzada bir grev için gerekli koşullar hazır. Ağır çalışma koşulları tüm hızıyla sürüyor. Her zaman söylüyoruz ancak iyi kullanılabilecek bir grev silahı bu cehennem ateşini biraz hafifletebilir. Herkes bilir ki, bir grevi bir yerde çalışan işçiler yapar. Tersane İşçileri 16 Haziran’da bir grev için hazır değillerdi. Henüz zamana ihtiyaç vardı. Çünkü halen yaşanan sorunlar karşısında bir duyarsızlık hakim, çünkü henüz binlerce tersane işçisi parçalı ve dağınık duruyor. Bizim bir grev için birleşmeye ihtiyacımız var. Bu birleşme sağlanamazsa gerçek bir grevi örgütlememiz mümkün değil. Haydi kardeşler! Sesiniz, gözünüz, kulağınız ROTA gerçek bir grev için sizleri komitelerde örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyor. Gerçek grev için ileri!
MK