İşçi Bülteni Özel Sayı 281
Tersaneler cehennem Tersane işçilerinin sesi işçiler köle kalmayacak!
ROTA
Aylık bülten Sayı 7 Mart 2008 Fiyatı 50 YKr
Tüm tersanelerde 7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası!
Tersane işçileri kardeşler! Çalıştığımız gemi inşa sektörü tam bir cehennemi andırmaktadır. Yıllarca yaygın sigortasızlığın, güvencesizliğin, ücret gasplarının ve iş cinayetlerinin yaşandığı bu cehenneme 27 Şubat günü kenetlenerek artık “dur” dedik. Ancak 30 bin işçinin çalıştığı tersanelerde bu sözümüzü güçlü bir şekilde söyleyemedik. Çünkü örgütsüzdük. Halen birçok işçi arkadaşımız hakların dişe diş bir mücadeleyle alınabileceğini düşünmüyor. Şimdi artık yavaş yavaş herkes öğrenmeye başlayacak. Bu cehennemde en basit bir hakkı almak bile çetin bir mücadeleden geçiyor. Öyle ki “yasalar”la güvence altına alınmış haklarımız dahi yıllardır tanınmıyor. Yıllardır uluorta yapılan ve kansere yol açan raspa tozu, kaynak dumanı ve ışını, asit, demir tozu, bozma işinde açığa çıkan zehirli gazlarla iç içe çalıştık. Bunların yarattığı meslek hastalıkları sayesinde birçok arkadaşımız yaşamını yitirdi. İş makinelerinin bakımının yapılmaması, iş eğitimi ve mesleki eğitimin verilmemesi, taşeronlar tarafından bize dayatılan hızlı iş yapma sayesinde bugüne kadar 83 arkadaşımız iş cinayetlerine kurban gitti. Yüzlercesi sakat kaldı, binlercesi yaralandı. Oysa “Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği” uygulanmış olsaydı ortaya bu kadar ağır bir bilânço çıkmayacaktı. Elbette ki bu vahşeti yaratanlar dünyanın sayılı
zenginlerine lüks yatlar ve gemiler satan tersane patronları ve onların örgütü GİSBİR’dir. Çünkü onlar için “Ağır ve Tehlikeli İşkolu Yönetmeliği”ni uygulamak masraflı bir işti. Öyle ki günde 12 saatlere varan çalışma süresiyle canımızı çıkardılar. Birçok arkadaşımız da uzun çalışma saatlerine bağlı olarak iş cinayetlerine kurban gitti. Oysa yönetmeliğe göre gemi inşa sektöründe çalışma süresi 7.5 saattir. 27 Şubat direnişinin yarattığı etkiyle ve çalışan işçi arkadaşlarımızın basıncıyla birkaç tersanede 7.5 saat uygulamasına başlandı. Şimdi bu kazanımı ileriye taşıyarak tüm tersanelere yaymanın zamanı. Tersane patronları 7.5 saatlik çalışma süresini bize vermemek için elinden geleni yapacaklar. Ancak bizler 27 Şubat’ı yaratanlar biraraya gelerek 7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftasını söke söke alacağız. Tüm tersane işçilerini başta 7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası olmak üzere Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’nin tamamının uygulanması için Tersane İşçileri Birliği’nin tersane komitelerinde örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz. Tersane İşçileri Birliği Derneği
Rota’dan... Mart sayımızla hepinize merhaba! Bahar ayı isyan ayıdır derler. Gerçekten de öyle. Başta biz tersane işçileri olmak üzere, biz işçi ve emekçileri dayatılan kölelik koşullarına karşı sokaklarda karşıladık baharı. SSGSS saldırısına karşı başlayan eylem dalgası bir nebze olsun hükümetin saldırgan tutumunu frenlemiş bulunuyor. Daha birçok sektörde, fabrikalarda, atölyelerde, sanayi havzalarında kölece yaşam ve çalışma koşullarına karşı direnişlerle, grevlerle girdik bahara. Bu Bahar’ın tersane işçisi için aslında daha büyük bir anlamı var. 27 Şubat günü peş peşe gerçekleşen iş cinayetlerine ve cehennem koşullarına karşı direnmeyi seçtik. Yol keserek direnişe geçtik. Tersane patronları köşeye sıkıştı. Bir takım düzenlemeler yapmak zorunda kaldılar. Birkaç tersanede işçi kardeşlerimizin basıncı nedeniyle 7.5 saatlik iş günü uygulamasına geçildi. Baret, tulum, ayakkabı bir dizi tersanede verilmeye başlandı. Sigorta ve ücret gaspları artık eskisi gibi yaşanmıyor. Ancak patronlar bütün bunları verirken, başka gasplarla yaşadıkları açığı dengelemeye çalışıyorlar. Bunun en büyük örneği de birçok tersanede ücretlerin düşürülmek istenmesidir. Ancak gelişen tepkiler karşısında şimdilik, bunu gerçekleştiremiyorlar. Ancak zayıf anımızı yakaladıklarında hak gasplarını derinleştirecekleri açık. Bizler bu cehennemde çalışan tersane işçileri olarak, “artık hiçbir şey eskisi gibi olmamalı” diyoruz. Bu yüzden kazanılmış hakları tüm tersanelere yaymak başta olmak üzere tüm haklarımızı kazanmak örgütlü gücümüzden geçmektedir. Bu nedenle ROTA dergisini çıkaran işçiler olarak tüm işçi kardeşlerimizi Tersane işçileri Birliği Derneği çatısı altında örgütlenmeye çağırıyoruz.
ADRES: İçmeler Mahallesi. G-13 sokak. No: 1 İçmeler (İçmeler Tren İstasyon arkası) İrtibat tlf: 0 216 447 44 81 GSM: 0 537 771 71 69
MK
“Mutlaka biz kazanacağız!”
Tuzla tersaneler cehenneminde 27 Şubat tarihinde DİSK 24 saatlik oturma gre- yalanlara karnı toktu. “Biz tersanelerle yakından ilgileniyoruz” diyen bakanın bu sözlerinin ardından 14 Ocak tarihinden itibaren bir kez vi ilan etti. Ardından Limter-İş Sendikası da za- 4 işçi arkadaşımızı daha iş cinayetlerine kurban daha peşpeşe iş cinayetleri yaşandı. Patronların aşırı kâr hırsı ve işçi mansız bir şekilde grev ilan etti. 27 Şubat sabahı verdik. Sorunu bir tek gücün çözeceğini biliyorduk, sağlığı ve iş güvenliği için tedbir saat 06.00’da Tuzla gemi tersanesi önünde bira- o da çözüm için bir araya gelmiş işçiler. Bu yüzden gücümüzü konuşturuyorduk. Eylem alanına gelenler almamalarından son 8 ayda 18 işçi raya gelen sendika yöneticileri yolu keserek işe git- konuşmalar yaptılar. Burada Dernek başkanımız kardeşimizi iş cinayetine kurban Zeynel Nihadioğlu da bir konuşma yaptı. verdik. Tüp patlaması karşısında meme çağrısı yaptı. Konuşmasında şunlara değindi: alev topuna dönen Hasan’ın, kafası “ Tersane patronları bugüne kopan Sabri’nin, denize düşerek boğulan ve boynuna Ortak bir komite kurarak eylemi birlikte yön- kadar bizleri iliklerimize kadar ip geçirilerek çıkarılan Metin’in ve daha birçok kardeşimizin hesabını sormak için başta TİB-DER lendirelim dediler, bunu da kabul ettik. Ancak kısa sömürdü, sigortalarımızı, olmak üzere birçok kurum eylem ve etkinlikler bir süre sonra “eylem sendikanın eylemi” diyerek ücretlerimizi, yaşam hakkımızı gasp ettiler. Bugüne kadar bizleri düzenledi. TİB-DER olarak Taksimde, Kartal’da ve bizi yok saydılar. Sürekli pankartımıza müdaha- aşağıladılar, insan yerine Tuzla tersanelerinde eylemler yaptık. Bu eylem dalgası karşısında güçlü bir kamuoyu oluştu. Artık le ettiler. Bu kendini öne çıkaran, reklâmcı anla- koymadılar. Ama artık yağma yok. Şimdi bu birliktelik onlara korku en kör gözler Tuzla tersaneler gerçeğini görüyordu. yışı kabul edemezdik. salacak. Eğer biz bu Toplumda ciddi bir duyarlılık oluştu. Artık yıllardır çalarak halay çektik. İşe gitmek isteyen işçilerle birlikteliğimizi koruyabilirsek kazanan daima biz bu cehennemi görmezden gelen çalışma bakanı ve oluruz. Bizim güçlü bir tarihimiz var. İlk grevi bir takım milletvekilleri tersanelere peşpeşe gelmeye konuşmalar yaparak direnişe katılmaları yönünde ikna ettik. Ardından coşkulu sloganlarla sanayinin 1872’de biz yaptık. ‘80 darbesinden sonra ilk grevi başladılar. Sözde denetleme yaptılar, ama hiçbiri içinden geçerek, Tuzla Gemi Tersanesi’ne doğru yine biz yaptık. Biz bu mirasa sahip çıkmalıyız. derdimize deva olmadı, olmasını da beklemiyorduk. Tersane patronları gerçek gücümüzü mutlaka Onlar ceylan derisi koltuklarda otururken biz burada yürüyüşe geçtik. Polis, Selah Tersanesi’nin karşısındaki ara yolda barikat kurdu. Ancak polis, görmeliler. Mutlaka biz kazanacağız!” gerçekten cehennemi yaşıyorduk. Yıllarca sigortasız, Başında aslında biz TİB-DER olarak GİSBİR’e kayıt dışı koşullarda çalıştık, ücretlerimiz ödenmedi. kalabalık kitlenin öfkesi ve kararlılığı karşısında barikatı açmak zorunda kaldı. yürümeyi kararlaştırmıştık. Ancak sendika Sayısı 2500’e varan taşeronlar bizlerin kanını emdi, Aydıntepe kolundan yürüyüşe geçen sendika ise yöneticileri eylemi bölmememiz gerektiğini, Tuzla savaş meydanını andıran tersanelerde binlerce Tuzla Gemi tersanesi önünde bekliyordu. Dernek Gemi Tersanesi önünde beklememiz gerektiğini arkadaşımız yaralandı, yüzlercesi sakat kaldı ve olarak alana girmemizle birlikte yol kapatıldı. Tuzla söyledi. Kabul ettik. Ortak bir komite kurarak eylemi 1985 yılından bu yana 83 işçi arkadaşımız yaşamını Gemi Tersanesi’nin önünü binlerce işçi doldurmuştu. birlikte yönlendirelim dediler, bunu da kabul ettik. yitirdi. Bunlar sadece bizim bildiklerimiz, üstü Tek yürek olmuştuk. Artık bıçak kemiğe dayanmıştı Ancak kısa bir süre sonra “eylem sendikanın eylemi” örtülen birçok ölüm ve sakatlanma da var. “Artık ve öfkemizi haykırıyorduk. Her gün binlerce işçinin diyerek bizi yok saydılar. Sürekli pankartımıza yeter” demenin vakti geldi de geçti bile. umutsuz, yorgun yüzüne tanıklık eden Tuzla Gemi müdahale ettiler. Bu kendini öne çıkaran, reklâmcı 27 Şubat tarihinde DİSK 24 saatlik oturma grevi Tersanesi önü, bu kez öfkemize ve kinimize tanıklık anlayışı kabul edemezdik. Etmedik de, bu yüzden ilan etti. Ardından Limter-İş Sendikası da zamansız ediyordu. Alan “Katil GİSBİR hesap verecek!” sürekli gerilim yaşadık. En son saat 11.00’e doğru bir şekilde grev ilan etti. 27 Şubat sabahı saat sloganıyla inliyordu. Patronlar, taşeronlar telaşa destekçilerin de gelmesiyle bu gerilim daha da 06.00’da Tuzla gemi tersanesi önünde biraraya gelen tırmandı. Pankartımızı kapatmaya dönük hakaret sendika yöneticileri yolu keserek işe gitmeme çağrısı kapılmıştı. Kimi taşeronlar direniş meydanındaki arkadaşlarımızı arayıp işlerine son verdiklerini içerikli sözlerinden kaynaklı bir arbede de yaşadık. yaptı. Bu yol kesme eylemine polis saldırarak 70 söylüyordu. Patronlar, direnişi kırmak için, Ancak pankartımızı eylemin sonuna kadar açık kişiyi gözaltına aldı. Gözaltıların ardından işe giriş çalıştırmak üzere Güzelyalı’dan teknelerle bıraktık. saatinin de yaklaşmasıyla tersanelere işçi gelişi tersanelere işçi taşıyordu. Ama sökmedi, güçlü bir Destekçi kitlenin gelmesiyle beraber konuşmalara hızlandı. Tuzla tersaneler havzası bu saatten itibaren kararlılığımız vardı. geçildi. Yapılan konuşmaların ardından yol kesme eylem yerine döndü. Bu saatlerde Tersane İşçileri Çalışma Bakanı bize öfke kusuyordu. Basına eylemi bitirilerek, Tuzla Gemi Tersanesi önünde Birliği Derneği yönetici ve üyeleri olarak İçmeler yaptığı açıklamalarda “Biz çözüm için her şeyi oturma eylemine geçildi. istasyon’da “Gemileri yaktık, geri dönüş yok!” yapıyoruz. Yatıyoruz Tuzla, kalkıyoruz Tuzla! Daha Tersane İşçileri Birliği Derneği pankartını açıp, yol kestik. Burada davul zurna ne eylemi yapıyorsunuz” diyordu. Biz işçilerin bu
2 Rota
RMK Tersanesi’nde biz kazandık!
27 Şubat tarihinden itibaren çalışmasını örgütlediğimiz, RMK direnişi 4 Mart’ta işçi arkadaşlarımızın kararlılığı sayesinde kazanılmıştır. Bundan sonra RMK Tersanesi’nde çalışma saati 7,5 saat olacak. RMK Tersanesi’nde örgütlü komitemizin uzun soluklu çabasının ardından sabah RMK Tersanesi’nde çalışan işçiler bildiri dağıtarak 5 Mart günü direnişe çağırdılar. Bu çağrının ardından RMK patronu ve taşeronlar telaşa kapılarak gün boyu saldırgan bir tutum izlediler. RMK patronunun taşeronlarla yaptığı görüşmenin ardından tersanede bulunan taşeronlar bir toplantı yaptı. Bu taşeronlardan biri, CHP Tuzla İlçe Başkanı’nın sahibi olduğu UMUT GEMİ firması, bir gün sonra direnişe katılacak işçilere tehditlerde bulundu. Bilindiği üzere geçtiğimiz Ağustos ayında UMUT GEMİ taşeronunda çalışan Cengiz Tatlı isimli işçi arkadaşımız iş cinayetine kurban gitmişti. Aynı zamanda ULAŞ GEMİ taşeronunun direnişi
bitirmeye dönük yoğun bir çabası oldu. Faaliyetin örgütleyicilerinden olan ve Tersane İşçileri Birliği Derneği üyesi 3 işçinin işine son verme tehdidinde bulundular. Ancak işçi arkadaşların sahiplenmesi sonucu hiç kimseyi işten atamadılar. İşçilerin direnişinden korkan tersane patronu 7,5 saat talebini kabul etmek zorunda kaldı. Böylelikle ertesi sabah bir direnişe gerek kalmadan sorun çözülmüş oldu. Kamuoyunun ve RMK işçilerinin bildiği üzere Tersane İşçileri Birliği Derneği geçtiğimiz ay yemek sorununa müdahale etmiş ve yemeklerin kaliteli çıkmasını sağlamıştı. RMK Tersanesi’nde çalışan işçiler her zamanki gibi dernekleri etrafında kenetlendiler, güçlerini birleştirdiler ve kazandılar. Bundan sonra daha güvenli ve daha güçlüler. İnsanca yaşam ve çalışma koşulları sağlanana kadar adım adım tüm haklarımızı kazanacağız. Direne direne kazanacağız! Yaşasın TİB-DER, yaşasın birlik! Tersane İşçileri Birliği Derneği
TİB-DER üyeleri işten atıldı! 4 Mart günü, “TİB-DER üyesi işçiler” imzalı “Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’ne göre uygulanması gereken 7.5 saatlik çalışma saatleri için 5 Mart günü direnişe” çağıran bildiri dağıtımı sonrası çalışma saatleri 7.5 saate indirilmişti. Bildiri dağıtımından sonra paniğe kapılan taşeronlar ve RMK yönetimi acilen bir toplantı yaptılar. Toplantı öncesi Ulaş Makine’de çalışan içinde TİB-DER Yönetim Kurulu üyesi Cahit Atalay’ın da bulunduğu TİB-DER üyeleriyle bir görüşme yapan Ulaş Makine patronu Metin Güneş, eylemden vazgeçmelerini aksi takdirde işten atacağını belirtmişti. Bunun karşısında “taleplerimiz kabul edilmezse ertesi gün kapıda olacağız” cevabını almıştı. Bunun üzerine geri adım atmak zorunda kalan taşeron TİB-DER üyesi işçilerin işten atılmasını RMK yönetiminin istediğini belirtmiş, bizde tekrar taleplerimiz kabul edilmezse kapıda olacağımızı ifade etmiştik. Yaşananlar karşısında şaşkına dönen Ulaş Makine patronu, taşeronlar olarak bir toplantı yapacaklarını, haber beklememizi söyledi. Taşeronların yaptığı toplantı sonucunda çalışma saatlerinin 7,5 saate indirildiği açıklandı. Akşam işçilerle bir toplantı yapan Ulaş Makine patronu çalışma saatlerini düşürdüğünü ilan etti. Ancak bir kayıt düşen Metin Güneş, RMK yönetiminin işten atmasını istediği işçiler olduğunu ama işten kimseyi atmayacağını belirtti. Olayın sıcaklığı ile emeline ulaşamayan Metin Güneş ertesi gün, aralarında Cahit Atalay’ın da bulunduğu iki TİB-DER üyesi işçinin çıkışını verdi. Verdiği çıkışı personel fazlalığı olarak gerekçelendirmeye çalışan Metin Güneş, TİBDER üyesi işçilerin karşısına dahi çıkamadı. İki TİB-DER üyesi işçiyi işten atarak sorunu çözeceğini zanneden RMK yönetimine gereken yanıt RMK’da bulunan diğer TİB-DER üyeleri tarafından verilecektir. RMK Tersanesi’nde yaşanan bu kuralsız çalışma koşulları devam ettikçe mücadelemiz devam edecek. Tersane İşçileri Birliği Derneği
Yan sanayi işçileri örgütlenmeye çağırıyor! Bizler gemi yan sanayinde çalışan işçileriz. Ne kadar ismimizde “yan” kelimesi kullanılsa da, bizler tersanelerdeki asli üretimin dinamiklerindeniz. Tüm iş kollarında olduğu gibi bizim çalıştığımız bölgede de kapitalizmin talanı hâkim durumda. Bu nedenle birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunların başında çok yoğun ve stresli çalışma ortamı, ücretlerin az olması, yemek sorunu, sigorta sorunu, yoğun çalışma koşullarından kaynaklı sosyal hayatımızın yok olması geliyor. Çoğu zaman 12 saati aşan zaman dilimlerinde çalışıyoruz. Gemi yan sanayindeki üretim yapısının büyük bir çoğunluğu tamir bakım atölyeleri, küçük çaplı atölyeler ve azımsanmayacak derecede yapılan fabrikasyon tipi üretimdir. Şu anda sayısal olarak ne kadar işçinin çalıştığı bizler tarafından bilinmemekte. Ama şöyle bir örnek verebiliriz. Her gün sabah işe gelirken bir minibüs dolusu insanın farklı duraklardan bindiğine tanık oluyoruz. Böyle yüzlerce minibüsün işçi getirdiği bir alandır burası. Üretimin parçalara ayrılmış hali biz işçilerin birliğini, örgütlülüğünü ne kadar kırdıysa bizi birbirimize ne kadar yabancılaştırdıysa patronlara da daha fazla kâr olarak geri dönmüştür. Bizler gemilere kapılar, menhol kapakları, kapaklar, vidalar, somonlar, elektrik panoları, urganlar vb. daha sayamayacağımız malzemeler üretmekteyiz. Bizim temel sorunlarımızdan biri de kendi işimizi gemi üretiminin asıl unsuru olarak göremememizdir. Biz olmadan bu havzada üretimin olmayacağını anlamamız gerekiyor. Gerekiyor ki, hak talebinde bulunalım ve varolan haklarımızın gaspını engelleyelim. Bizler yan sanayi işçileri olarak haklarımızı tersane işçilerinin bir araya gelebileceği bir çatı olarak TİB-DER’de örgütlenerek elde edebiliriz. TİB-DER’in politikası, yan sanayi işçilerinin üretim yapısına uygundur. Gemi yan sanayiden işçiler
Rota 3
SSGSS saldırısına karşı her yer direniş, her yer kavga!
SSGSS Yasa Tasarısı’na karşı 13-14 Mart ta- Cerrahpaşa’daki eyleme kitlesel katılım sağladılar. Sosyal yıkım yasasına karşı * Saat 11.00’de Kadıköy Belediye binası önünde Emek Platformu 13- 14 Mart rihlerinde onbinler sokağa döküldü. Ülkenin her toplanan Genel-İş, BES, Tüm Bel Sen ve Tes-İş günleri eylem kararı aldı. 14 Mart tarafı. “Genel grev, genel direniş” sloganlarıyla inüyeleri Kadıköy Rıhtım’a kadar coşkulu bir yürüyüş günü iş bırakma çağrısına uyan on binler alanlara döküldü. ledi. İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Tokat, Edir- gerçekleştirdiler. Genel-İş 3 No’lu bölge ve bağlı şubeler, TES-İş ve BES 3 No’lu Şube’nin kitlesel * GSS’ye karşı 13 Mart günü ne, Ankara, Sivas, Eskişehir ve daha bir çok ilde katılım gösterdiği eylem İskele Meydanı’nda akşam saatlerinde iş çıkışı Pendik yasaya karşı kitlesel eylemler gerçekleştirildi. gerçekleştirilen basın açıklamasıyla son buldu. Köprüsü’ne otobüslerle gelen bini Kadıköy iş bırakma mitingine ev sahipliği yaptı. aşkın Harb-İş üyesi E-5 trafiğini çift şubeleri ise saat 11.00’da Aksaray metro önünde * Kartal’da Büro Emekçileri Sendikası’nın taraflı olarak kitledi. Pendik Köprüsü’nden Harb-İş toplanarak Saraçhane’ye yürüdüler. Yolu trafiğe örgütlü olduğu Yakacık Vergi Dairesi, Kartal Vergi Anadolu Şube binasına sloganlarla yürüdüler. 14 kapatarak yürüyüşe başlayan işçiler kıdem Dairesi, Kartal Mal Müdürlüğü, Pendik Sigorta Mart günü gerçekleştirecekleri 2 saatlik iş bırakma tazminatının gaspına karşı çıkan pankartlar da Müdürlüğü çalışanları saat 10.00’da iş bırakarak iş eyleminin öncesinde yasayı parçalamak ve çöpe taşıdılar. 1000’ü aşkın belediye işçisinin yerleri önünden davul-zurna eşliğinde eyleme atmak için eyleme geçen Harb-İş üyeleri, saat gerçekleştiridiği yürüyüş boyunca; “Genel grev başladılar. Aynı saatlerde Genel İş Sendikası’nın 17:30’da Pendik Köprüsü altında toplandılar. genel direniş!” sloganları atıldı. Belediye-İş üyeleri örgütlü bulunduğu Kartal Belediyesi Tamir Bakım Eyleme Harb-İş’in örgütlü olduğu İstanbul kitlesel bir biçimde Saraçhane’ye gelen Emek ve Onarım Atölyesi işçileri de iş bırakarak Kartal Tersanesi, Askeri Dikimevi ve Tuzla Jip Platformu bileşenlerini alkış ve sloganlarla Meydanı’nda toplandılar. Fabrikası’ndan işçiler katılım sağladılar. karşıladılar. Bunun dışında alınan eylem kararları *Tuzla organize deri sanayinde yaklaşık 1000 * Devlet hava meydanları işletmesi Atatürk hava doğrultusunda ülkenin her tarafı. “Genel grev, genel işçi üç koldan yürüyüşe geçerek, traktörcüler limanında görevli çalışanlar da 2 saat iş bıraktı. durağında eylem gerçekleştirdi. Burada Genel grev Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) ve direniş” sloganlarıyla inledi. İzmir, Adana, Bursa, Tokat, Edirne, Ankara, Sivas, Eskişehir ve daha bir vurgusu öne çıktı. Türk Ulaşım Sendikası (TUS) üyeleri saat 10.00’da çok ilde yasaya karşı kitlesel eylemler *Haydarpaşa garı ve demiryolu çalışanları iş bırakarak DHMİ Atatürk Havalimanı gerçekleştirildi. Bunun karşısında Hükümet Haydarpaşa garında bir raya geldi. Yapılan Başmüdürlük binası ve teknik blok kafetaryasında yetkilileri IMF dayatması olan bu yasanın birkaç açıklamanın ardından davul – zurna çalınarak halay toplandı. Alkışlarla tasarıyı protesto eden sendika maddesi ile ilgili düzenleme yapacaklarını duyurdu. çekildi. üyeleri, saat 12.00’de iş başı yaptı. Ancak bu yasanın tümdan kaldırılması * Basın-İş Sendikası İstanbul Şube üyeleri ve * Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi gerekmektedir. Bunun için Genel grev’den başka Petrol-İş üyeleri Tuzla Tepeören’de iş bırakarak önünde biraya gelen SES Şişli Şube üyeleri burada çözüm yolu yoktur. alana çıktılar. İşyerleri önünde yolu kesen 400’ü bir basın açıklaması gerçekleştirerek aşkın işçi “Genel grev-genel direniş!”, “Hükümet yasanı al başına çal!” sloganını atan kitleyle jandarma arasında gerilim yaşandı. * Topkapı PTT çalışanları iş bırakarak, Topkapı *Emeklilik yaşı 65’e, prim gün sayısı 9000’e çıkacak postanesi önünde basın açıklaması yaptı. *Emekli maaşları % 23 ila %33 arasında düşürülecek. * Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü’nde *Ölüm aylığı bağlanma şartı 900’den 1800 güne yükseltilecek. biraraya gelen Türk Eğitim-Sen, Türk Sağlık-Sen, *Aylık geliri 139.6 YTL’den fazla olan bütün vatandaşlar GSS Primini ödemek zorunda kalacak. Türk İmar-Sen üyeleri adına basın açıklamasını *Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak! Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Hanefi *Hastalık, kaza, ameliyat durumlarında “katılım payı” ödenecek. Bostan yaptı. Bostan, emeklilik için prim gün *Sağlık hizmeti alabilmek için “ilave ücret” adı altında haraç ödemek gerekecek. sayısının 9 bin güne çıkarılacağını belirtti. *Hastanede yatanların İş göremezlik ödeneği %16 azalacak. Açıklamanın ardından ellerdeki balonlar patlatıldı *Emekli Bağ-Kur’luların maaşından %10 sağlık primi kesilecek. ve düdük çalarak tasarı protesto edildi *Primi ödemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek! * Avrupa Yakası’ndaki Belediye-İş Sendikası
Eğer bu yasa kabul edilip yürürlüğe girerse:
4 Rota MK
27 Şubat direnişini tersane işçileriyle konuştuk...
“Her şeyin başı emek, emek vermek lazım!”
ve işçilerin arabayla oradan geçmesi, gerçekten kitleyi olumsuz yönde etkiledi. Tersanelerin birçoğu geride kalıyordu, yol kapansaydı daha kitlesel olabilirdik. Yolun açılması büyük bir hataydı. Bu hatayı da sendika yaptı. İşçiler gerçekten orda bir emek sarf etti. Sendika üyeleri bu hatayı yaptı o hata yapılmaması gerekiyordu. Yol açılacak saydı da işçilere danışılarak açılması gerekiyordu. İşçileri yönlendirme tarzları bir defa yanlıştı, işçiler yönlendirilmeyi bekliyor ama onlar parti başkanlarıyla ilgileniyorlardı. Medyada fazla ilgi göstermedi hal böyle olunca. Büyük bir direnişti ama fazla bir ilgi medyada yer almadı. Daha da iyisini yapmamız gerekiyor. Bundan sonrası için tersane patronları işçilerin anbean büyük bir direniş gerçekleştireceğini biliyor. Her an bir ölüm yaşana bilir ve daha kuvvetli bir direniş oluşabilir bunu biliyorlar. HİKMET: Ben de eylemle ilgili denilenlere katılıyorum. Bu eylemin birinci günü süperdi, güzeldi. İkinci günde aynısının hatta daha da iyisinin olmasını beklerdim. Yalnız diğer arkadaşlarında dediği gibi öğleden sonra o yolun açılmasının tüm işçilerimizin hem ümidini hem gönüllerini kırdı. Bundan kaynaklı biraz eylemimiz azaldı. Demek istediğim şu; biz tersane işçileri olarak derneğimiz olarak, daha da geniş daha da yüksek bir şekilde arkadaşlarımızı önce tek, tek bilinçlendirerek daha da iyi bir eylemin yapılmasını bekliyoruz.
- 27 Şubat günü gerçekleştirilen direniş ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? ALİ: Bizim ilk günümüz gayet iyi geçti. Burada İçmeleri kapattık, kimseyi geçirmedik. Polis barikat kurdu, barikatı bile aşardık ama buna gerek kalmadı. Aşalım gidelim barikatı dedik. GİSBİR’e kadar gidelim dedik, polis yolu açmak zorunda kaldı. Direniş bu. Eylem alanına geldik siz “sendikayla anlaştınız, avukat arkadaşlar geldi tamam katılımcı olarak, oturumcu olarak katılacağız” dediniz. Ve orda, alkışlarla bizi karşıladılar. Gittiğimizde toplanan kitlenin sayısı azdı. Bizim coşkumuzu görünce onlarda haykırdı dahası bizi karşılamaya geldiler. Oradan da gittik Tuzla’nın önüne. Tabii barikatlar kurduk yolları kapattık, araçları geçirmedik, yolu kestik herkes gördü orda. Daha sağlam daha güçlü bir örgütlülük kurup büyük bir greve imza atmamız lazım. ABUZER: Ortada saygı duyulması gereken bir emek var. Bunun karşısında ise gasp var. Daha doğrusu, işçilerin hakkına canına yönelik bir saldırı
var. Yani daha iyi olabilirdi, daha büyük kitlelerle büyük bir eylem yapılabilirdi. Bu eylem öncesiyle alakalı bir konu ama diğer arkadaşlarında dediği gibi ileriki sürece bakıyoruz. İleriki sürece dair büyük beklentilerimiz var. Bu eylem iyi geçti, etkileri de iyidi. Ama daha büyük beklentilerimiz var dediğimiz gibi. Bunları bekleyeceğiz bunlarda tabi örgütlülükle olabilir. Her şeyin başı emek, emek vermek lazım. SÜLEYMAN: Öncelikle iş bırakma eyleminin ciddi anlam da etkileri oldu. Bu tersane patronları ve işçileri açısından gerçekten bir ders oldu. Bu direnişler ve eylemler konusunda bence sendika ve derneğin ortak davranması gerekirdi. Burada bir dava var, bu davaya baş koyulmuş, yani böyle sendikanın yaptığı şeyler hiç hoş değildi. Ama birlikte olunabilseydi, daha büyük bir güç elde edilebileceğine inanıyorum. Veya birleşmeseler de bu yaşanan sorunların işçilere yansımaması gerektiğine inanıyorum. Eylem günü daha kapsamlı olabilirdi, yol kapansaydı daha iyi sonuçlar alabilirdik. Medya bizleri daha fazla gündeme getirirdi. Yolun açılması
ALİ: Ben TİB-DER kurucularından Ali Gökvelioğlu, aynı zamanda derneğimizin başkan yardımcısıyım. Mücadelemizin amacı işçilerin birliği, öncü işçilerin mücadelesidir. Siyasi görüşü ne olursa olsun öncü işçilerin bir araya gelip Tuzla havzasında tersane işçilerinin kazanımları için mücadele vermesidir. Ama gelgelelim bu gün sözde emekten yana olanlar, mücadeleden yana olanlar gerçekten mücadele edenlerle karşı karşıya gelmişlerdir. Şimdi eyleme gelirsek; eylem ilk baştan mükemmeldi. Sabah erkenden İçmeler istasyonda yolu kesmiştik. İçmelerde 600-700 kişiye yakın bir kitlemiz olmuştu. Tuzla Gemi’nin önüne gidene kadar 1500 kişi olduk. Oraya gittiğimizde 300-500 kişilik bir kitleyle birleştik, daha büyük bir kitle olduk. İlk önce mücadelemiz gayet iyi gidiyordu. İşçiler sloganlarını atıyordu, coşku vardı. Ama bu coşku saat üçe doğru kırılmaya başladı. Bizim için önemli olan, ne görüşte olursa olsun, hangi görüşü savunursa savunsun önemli olan işçilerin birliği düşüncesinin ön plana çıkmasıdır. İşçilerin kazanımları ve hakları için mücadele edilmesidir. Ama ne yazık ki olmadı.
İşçi düşmanlarını eylemlerimizde istemiyoruz! 27 Şubat günü başta iş cinayetleri olmak üzere hak gasplarına karşı gerçekleştirdiğimiz yol kesme eylemine birçok kurum ve kuruluş destek verdi. Yıllardır hak arama mücadelesi içerisinde olan sendikacılar, avukatlar, öğrenciler, işçiler yaratılan direnişe destek sunmak için tersanelere geldiler. Bu anlamlı davranışları takdir ediyoruz. Göstermiş oldukları ilgi sınıf dayanışmasının anlamlı bir örneğini oluşturuyordu. Bunun için biz tersane işçileri sınıf dostlarımıza yanımızda oldukları için teşekkür ediyoruz. Geldiler, saatlerce bizimle direndiler, gözaltına alınanlar da oldu. Ancak tersanelere gelenler sadece sınıf dostlarımız değildi. Yıllarca işçi ve emekçileri oyalayan, kandıran, oy deposu olarak gören, hükümete geldiğinde de işçi düşmanı yasaları çıkaran CHP ve DSP gibi partiler de pankart ve bayraklarını açarak alana geldiler. Biz tersane işçilerini oy deposu olarak gören bu işçi düşmanı partileri bir daha hiçbir eylemimizde istemiyoruz. Çünkü işçi kanı bu partilere de bulaşmıştır. Gelip yalan söylemekten başka bir şey yapmadılar. Sadece bizi oy deposu olarak gören düzen partilerini değil, aynı zamanda yıllarca işçi sınıfının mücadelesini gerileten, işçilere ihanet eden sendika bürokratları da aramızdaydı. Bundan sonraki eylemlerimize onları da istemiyoruz. Sözde haber yapma amaçlı gelen Kanal Türk televizyonunun sahibi Tuncay Özkan da bir konuşma yaptı. Bu en büyük işçi düşmanının da eylemimize gelip konuşma yapmasını istemiyoruz. Onun dışında ilerici kurum ve kuruluşları, devrimcileri, mücadeleci öğrenci gençliği, ilerici sendikaları ve hukukçuları aramızda görmekten büyük bir mutluluk duyduk. RMK İşçileri
Rota 5 MK
Sınıfın gündemi... Şahin Motor’da bekleyiş sürüyor…. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze Şubesi’nde yıllardan beri örgütlü bulunan Şahin Motor Yatakları A.Ş işçileri patronun 17 Mart’taki işten atma saldırısının ardından fabrika önündeki bekleyişlerini sürdürüyorlar. Cumartesi ve Pazar günü fabrikada üretim olmadığı için beklemeyen işçiler sabah 08.0017.00 arasında toplu bir biçimde Gebze Çayırova’daki fabrikaları önündeler. Sabah işe giriş ve çıkışlarda sloganlar ve alkışlarla patronu protesto ediyorlar. Amaç, her zaman sendikayı tasfiyeydi… 1955 yılında kurulan fabrikada sendikal örgütlülük Otomobil-İş sürecinden beri varlığını sürdürüyor. Şahin Motor patronu 2001 yılından itibaren ise sendikayı tasfiye girişimlerini sürdürmüş, bu girişim Mart Ayı içerisinde yaşanan işten atmaların ardından hız kazanmıştı. 2001 krizinin hemen sonrasında fabrikayı devralan Erol Aysu 2007 yılının sonunda 3 ortaklı bir şirket kurduğunu bahane ederek MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenmiş hakları tanımamada ısrar etti.
1 Mayıs'ta ücretli izin yapacaklar! Gaziantep'te bulunan Ankas Mühendislik'te çalışan işçiler adına Birleşik Metal İş Sendikası toplu iş sözleşmesini imzaladı. İşçiler toplu sözleşme ile %7 zam oranının yanısıra toplu sözleşmenin ikinci yılında enflasyon oranının 3 puan üzerinden hesaplanacak ek zam daha alacaklar. İşçilerin kazanımları bunlardan ibaret değil. Ankas işçileri ikramiye, bayram, izin, yakacak, ayakkabı parası gibi tüm işçilere ödenecek yan ödemelere ek olarak evlenme, doğum, ölüm, çocuk, öğrenim, yemek, vasıta, askerlik gibi sosyal hakları da kazandılar. Ve sınıf hareketinin bütünü açısından en önemlisi Ankas işçileri 1 Mayıs'ta ücretli izin hakkı kazandılar.
İşçi sınıfı kıdem tazminatının gaspına karşı birleşik mücadeleyi yükseltmeli, kazanılmış haklarına sahip çıkmalı!
Telekom işçilerinden Tekel işçilerine destek ziyareti! Tekel’de satışın imzalanmasından bu yana işyerini terketmeme eylemi gerçekleştiren Cevizli Tekel işçilerine Telekom işçilerinden bir ziyaret gerçekleştirildi. Anadolu Yakası’ndaki çeşitli Telekom müdürlüklerinde çalışan işçilerin bir bölümü fabrika önünde beklerken devrimci 8 Mart mitinginden dönen kitleyle buluşmanın ardından fabrikaya girildi. Sınıf dayanışması sloganlarının atıldığı, birleşik mücadele sohbetlerinin edildiği ziyaret oldukça coşkulu geçti.
Arçelik işçisi direniyor! Tuzla’da kurulu bulunan Arçelik Fabrikası’nda ambar işçilerinin direnişi sürüyor. Arçelik’in kendi bünyesinde faaliyet gösteren alt taşeron firma Yıldıran İnşaat Yükleme ve Boşaltma Limited Şirketi’yle olan sözleşmenin feshedilmesiyle Nakliyat-İş üyelerine sendikadan istifa baskısı yapıldı. Bunun üzerine Arçelik Fabrikası önünde direnişe geçen 160’ı aşkın Nakliyat-İş üyesinin bekleyişi devam ediyor.
Gebze’de grev! Gebze'de bulunan Acarer Döküm Fabrikası’nda sürdürülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde saat ücretleri ve ikramiye sayısı konusunda yaşanan tıkanma sonucu başlayan grev 78. gününe gelmiş bulunuyor. Patron, bir önceki toplu sözleşme döneminde verdiği 4 ikramiye sözünü tutmuyor. Saat ücretleri için istenen 90 kuruş zamma yanaşmıyor. İşçiler greve desteklerin daha da artmasını istediklerini belirterek “mücadeleye devam!” diyorlar.
Kıdem tazminatının gaspına hayır! Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kıdem Tazminatı Fonu kurularak, fonun bireysel emeklilik şirketlerinin sorumluluğunda olacağını açıkladı. Bireysel emeklilik sektörünün temsilcileri ile konuya ihtiyatlı yaklaşıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik şunları söyledi: “Kıdem Tazminatı Fonu kurulacak ve bu fon bireysel emeklilik şirketlerinin sorumluluğunda olacak. İstihdam Paketi içinde yeralan Kıdem Tazminatı Fonu çerçevesinde, işçinin aylık ücretinin yüzde 3'ü buraya aktarılacak ve Fon'dan on yıldan önce tazminat talep edilmeyecek.”
6 Rota
Pimsa Adler Otomotiv'de 500 işçinin katılımıyla eylem yaptı! Pimsa Adler Otomotiv’de, işçilerin Petrol-İş İstanbul 2 No’lu Şubesi'nde örgütlenmesi üzerine 3 işçi 3 Mart günü işten atıldı. Petrol İş Sendikası 2 No'lu Şube, işten atılan Yücel Gündoğar, Özgür Ekinci ve Müzeyyen Pekedis’in işe alınması ve sendikanın fabrikaya girmesi için bir eylem gerçekleştirdi. Fabrika önünde direnişe geçen işçilere, Tekno Kauçuk, Mecaplast, Mutlu Akü ve Özay Plastik işçilerinin de destek vermesiyle eyleme 500 işçi katıldı.
59 işçi kapı önüne kondu… Bu sebeple fabrikanın çeşitli bölümlerine taşeron sokmak istedi. Bu girişimleri BMİS üyeleri tarafından boşa çıkartılan Şahin Motor patronu son olarak 3 işçiyi biriken borçlarını ödeme vaadi ile satın aldı. Bu girişimin ardından ise 17 Mart tarihinde işyerinde 59 Birleşik Metal üyesi işçi kapı önüne konuldu. İşçilerin iş akidleri feshedildi. 18 Mart’tan beri direniyorlar… İşten atmaların ardından 18 Mart tarihinde fabrika önünde direnişe geçen işçilerden 15’i dün polis tarafından fabrika önünde gözaltına alındılar. Şahin Motor Fabrikası’nın müdürü 15 işçi hakkında fabrikanın önünü kapamak ve giriş çıkışlarda küfretmek gerekçesiyle Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Fabrika önünden alınan 15 işçi ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldüler. Patronunun Tepeören’de bulunan atölyesinden getirerek sürdürdüğü üretim ise işçilerin tepkisini çekiyor. Patron böylelikle asıl amacının sendikasız işçi çalıştırmak olduğunu açıkça belli ediyor. Şahin Motor işçileri hafta başından itibaren fabrika önündeki bekleyişlerini sürdürecekler. İşçilere BMİS’in çevredeki fabrikalardan örgütlü olduğu işçilerden de destek geliyor.
Murat Bayrak Sadi Üstünbaş’ın hesabını derhal vermelidir!
Adı Sadi üstünbaş. Sinop doğumlu ve 27 yaşında. 1.5 yaşında Beril isimli bir kızı var. Murat Bayrak’a ait ÇEKSAN tersanesinde elektrik bölüm şefi olarak çalışıyordu. 5 Mayıs 2007 tarihinde ÇEKSAN tersanesinin inşaat halindeki boş deposunda saat 21.45’te cesedi bulundu. Bu ölüm kamuoyuna hiç yansımadı. Tuzla Cumhuriyet savcılığının başlattığı soruşturma sürüyor. Adli Tıp Kurumu’nun raporu ise bir takım şüpheleri açığa çıkardı. Raporda Üstünbaş’ın ölümünün “kafatası, omur ve kot kırıklarıyla müterafık beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ile iç organ laserasyonundan gelişen iç
kanama sonucu meydana geldiği” belirtildi. Ailenin darp sonucu ölmüş olabileceği yönünde şüpheleri bulunuyor. Bu şüphelerinde sonuna kadar haklılar. Çünkü tersane patronlarının çoğu zaman çıkarları için mafyavari yöntemlere başvurduğu bilinen bir gerçek. Geçtiğimiz günlerde Takvim gazetesinde Hicran Aygün’ün bir yazı dizisi yayınlandı. Bu yazı dizisinde Tuzla tersanelerinde 12 yıl üst düzey yönetici olarak çalışan bir kadının yaptığı çarpıcı açıklamalar var. Yaptığı açıklamaların birinde şunu söylüyor: “Çalışma koşullarından memnun olmayan bir işçi, diğer işçiyle sohbet ediyor. O işçi de gidip arkadaşını patronuna şikayet ediyor. Birkaç gün sonra şikayet edilen işçi vinçten düşüyor ya da patronların korumaları tarafından öldüresiye dövülüyor. Sonra ‘Vadesi buraya kadarmış Allah taksiratını affetsin’ diyerek bu korkunç olay geçiştiriliyor.” Bu açıklama aslında Sadi Üstünbaş’ın ailesinin duymuş olduğu kuşkuları doğrular nitelikte. Elbette Sadi Üstünbaş’ın iş cinayetine mi? Yoksa dayağa bağlı bir cinayete mi? Kurban gittiğini bilemeyiz ama. Bu olay üzerindeki sis perdesi aralanırsa tersane patronlarının katliamcı kimliği bariz bir şekilde açığa çıkacaktır. Devletin yetkili kurumları “şüpheli” buldukları bu ölümle ilgili tüm gelişmeleri kamuoyuna açıklamalıdır. Murat Bayrak, tersanesinde yaşanan bu cinayetten dolayı gözaltına alınmalı, sorgulanmalı ve yargılanmalıdır. Tersane İşçileri Birliği
Tersanelerde “iş kaza”ları! * 4 Mart günü cisim çarpması sonucu İbrahim Uslu isimli işçi arkadaşımız ağır yaralandı. * 13 Mart sabahı Tuzla Gemi Tersanesi’nde Sinan Denizcilik taşeron firmasında raspacı olarak çalışan Yüksel Özdemir, 20 metreden düşerek şekilde yaralandı. Vücudunda sayısız kırık tespit edilen Özdemir, bir daha eski haline dönemeyecek. * 13 Mart günü Kıran (eski Sadıkoğlu) tersanesinde tamir için bekleyen Amerikan bandıralı
bir tamir gemisinde karbondioksit testi yapılırken, gaz boşalması yaşandı. Altı işçi zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Zehirlenenlerden biri gemi mürettebatı olan John Hope. Diğer işçilerin isimleri ise şöyle; Ümit Şener, Hüseyin Odabaş, Mehmet Eker, Murat Parlak, İbrahim Akdağ. * 14 Mart günü GİSAN Tersanesi’nde çalışan Çetin Demir forklift çarpması sonucu ağır yaralandı.
TİBDER’den SCT işçilerine dayanışma mesajı:
Kavganız, kavgamızdır! 3. Mücadele yılınızı selamlıyoruz!
SCT patronunun sendikal hak ve örgütlülüğe dönük tahammülsüz ve saldırgan tavrına karşı başlatmış olduğunuz grevinizin 3. yılını büyük bir coşkuyla selamlıyoruz. Grevde olduğunuz bu koskocaman iki yıl içerisinde ülkemizde çok şey değişti. Sermaye işçi sınıfı ve emekçilerin zaten kırıntı halinde kalmış haklarına da göz dikti. Ülkenin her yanında hayatı nasırlı elleriyle alınteriyle yaratan biz işçiler, korkunç boyuttaki sosyal yıkım saldırılarıyla boğuşuyoruz. Bu sosyal yıkım saldırılarına karşı örgütlenmeye çalıştığımız ya da sesimizi çıkarmaya çalıştığımız zaman olmadık tehdit ve baskılarla karşılaşıyoruz. Tıpkı grevinizin 2 yıldır, her türlü baskıya maruz kaldığı gibi. Bu saldırı ve baskılar yaşamın her alanında var. Ülkemiz bir boydan bir boya sermayedarlar tarafından sömürü cehennemine çevrildi. İşte bizde bu cehennemin birinde Tuzla tersanelerinde çalışan işçileriz. Ağır çalışma ve sömürü koşulları altında çalışan biz tersane işçileri, grevinizin başladığı 15 Mart 2006 tarihinden bu güne 25 işçi kardeşimizi iş cinayetlerine kurban verdik. Ancak bu cehenneme karşı bizler de sizin gibi direniş ateşini yaktık. Bu direniş ve isyan sömürü düzeni sona erene kadar sürecek. Söke söke hak alma bilincini 2 yıldır grevle yaşama geçiren siz SCT işçilerinin bu onurlu davasını kendi davamız olarak görüyor, bu davanın bir parçası olan etkinliğinizi selamlıyor, mücadelenizde başarılar diliyoruz! SCT – TERSANE OMUZ OMUZA! YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI! TİB-DER
“Kadın–erkek elele mücadeleye!” 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bugün Kadıköy’de gerçekleştirilen mitingle sınıfsal özüne ve anlamına uygun bir biçimde kutlandı. Binlerce işçi ve emekçinin katıldığı miting “Emperyalizme, şovenizme, gericiliğe, sosyal yıkıma ve sömürüye, ayrımcılığa karşı kadınlar, örgütlü mücadeleye” şiarıyla gerçekleştirildi Mitingde, süren emperyalist işgaller ve işçi ve emekçi kadınların kurtuluşunun devrimde ve sosyalizmde olduğu vurgusu ön plana çıktı. Meclisten geçirilmek istenen Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesine dair sloganlar da atıldı. Yürüyüş boyunca atılan sloganlarda çifte sömürüye ve eşitsizliğe karşı emekçi kadınlar mücadeleye çağrıldı. Kadının kurtuluş mücadelesinde tersane işçileri de yerini aldı! Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER) de mitinge tersane işçileri, işçi eşleri ve çocuklarıyla katıldı. Baretleriyle yürüyüşte ve alanda yerlerini alan tersane işçi eşleri ve aileleri “Gemileri yaktık geri dönüş yok!/TİB-DER” pankartını açtılar. “Katil GİSBİR hesap verecek!”, “Tersanede grev tersanede direniş!”, “Artık ölmek istemiyoruz!”, “Kadın erkek elele örgütlü mücadeleye!” sloganlarını atan TİB-DER üye ve eşleri, yürüyüş ve miting programı boyunca coşkularını korudular. 4000 kişinin katıldığı miting çekilen yapılan konuşmalar ve sahne alan grupların ardından çekilen halaylar ile son buldu.
Rota 7
Tersane grevi nasıl olmalıdır!
Kısa bir zaman önce RMK Tersanesi’nde işçilerin kurduğu komite ve bu komitenin geniş işçi kitlesini etkilemesi nedeniyle 7.5 saatlik zaman dilimi kazanıldı. Şimdi bu kazanımı tüm tersanelere yayabilmek lazım.
27 Şubat tarihinde Limter-İş Sendikası havzada grev ilan etti. Ancak zamanından önce ilan edilen bu grev haliyle kalıcı kazanımlar bırakamadı. Dolayısıyla bu sürece “GREV” demek büyük bir yanılgı olur. Olsa olsa “iş bırakma” adını verebileceğimiz 27 Şubat günü, yine de tersane patronlarına bir takım biçimsel düzenlemeler yapmak zorunda bıraktı.
Komitelerde örgütlenmeliyiz! Sorunlarımızın önemli bir bölümünün çözümü ve taleplerimizin kabulü gerçek bir “grev”den geçmektedir. Ancak işçi kitlesinin bu kadar örgütsüz ve bilinçsiz olduğu bir havzada tüm tersaneleri kapsayan bir grev örgütlemek oldukça zordur. Öncelikli olarak bir hazırlık aşaması gereklidir. Bu hazarlık aşamasında işçi arkadaşlar mücadelenin eğitiminden geçmelidir. Bunun esası da komitelerde örgütlenmektir. Önce komiteler kurmalıyız. Bu komiteleri her tersaneye yaymalıyız. Ondan sonra en basit uygulanacak bir talebimiz için bile bu komiteler etrafında kenetlenerek mücadele etmeliyiz. Burada önemli olan işin örgütlülük kısmıdır. Tersaneler havzasında bir grev örgütlemenin en önemli aşaması örgütlülük aşamasıdır. Ancak bu faktörler bizi kalıcı kazanımların sağlanabileceği bir greve götürür. Bugünden başlayarak greve kadar uzanan zaman dilimi arasında geçecek süre, örgütlülüğün yaratılması, bu örgütlülükler yoluyla sağlanan mücadele, bizi bu kavgada deneyim sahibi yapacaktır. İşte bu bilinç aşaması gerçekten yaşamsal bir aşamadır. Biz öncü, mücadeleci bir işçi kuşağı yetiştiremezsek cehennemi yaşamaya devam ederiz. Elbette ki işimiz kolay değil. Önümüzde ülkenin sayılı zenginleri var. 41 ana tersanenin patronu GİSBİR’de örgütlü. Ve bu örgüt söz konusu işçi hakları olduğunda muazzam bir şekilde saldırgan davranmaktadır. Bu saldırganlığı tersyüz edebilmenin koşulu sınıf mücadelesi
içerisinde yetişmiş, eğitilmiş öncü işçiler yığınıdır.
Komiteler ne işe yarar? Bir ya da birkaç tersaneyi kapsayabilecek bir komite, ilk önce işçinin enerjisine dayanması açısından önemlidir. Sorunu yaşayan her işçinin taşın altına elini koyması anlamına gelir. Öteki türlüsü işçi arkadaşlar sürekli olarak birilerinden sorun çözmesini bekler. Yani komiteler işçi iradesini açığa çıkaran işçi örgütleridir. Ötesinde bu işçi örgütleri, büyük ama ne yapacağını bilemeyen büyük işçi yığınlarına ROTA’yı gösterirler. Böylelikle işçi iradesine ve gücüne yaslanarak gittikçe büyüyen bu mücadeleci damar, hak arama mücadelesinin bir öznesi haline gelir. Yasal haklardan tutunda, fiili direnişlere kadar her türlü yolu deneyen bu komiteler, tersane cehenneminin ateşini hafifletebilecek bir duruma gelir. Bizim yaslanmamız gereken, haklarımızı savunabileceğimiz ve GİSBİR’in karşısına
çıkabilmemizi sağlayabilecek bu işçi örgütleri sınıfın diğer bölüklerine önderlik edebilecek bir düzeye gelir. Kısa bir zaman önce RMK Tersanesi’nde işçilerin kurduğu komite ve bu komitenin geniş işçi kitlesini etkilemesi nedeniyle 7.5 saatlik zaman dilimi kazanıldı. Şimdi bu kazanımı tüm tersanelere yayabilmek lazım. Bu yüzden komiteleri her tersaneye yaymak gerekiyor. Şimdi öncelikli olarak 7.5 saatlik çalışma süresinin uygulanması başta olmak üzere Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’nin uygulanması ve diğer haklarımız için komitelerde örgütlenmeliyiz. Komite olmayan tersanelerde Tersane İşçileri Birliği’ne başvurularak komiteler kurulmalıdır. GİSBİR’e karşı ancak böyle bir mücadele içerisinde, bize takılan kölelik zincirlerini kırmış olacağız. Bütün bu koşullar yerine getirilirse ve bu bilinç yaratılırsa, işte o zaman üç bin kişiyle değil, 30 bin kişiyle tersane önlerini keserek üretimi durduracağız. İşte o gün gerçekten GREV’i ilan edeceğiz. Ve GİSBİR’le masaya oturarak taleplerimizi imza altına alabileceğiz. Bütün tersane işçilerini haklarımızı kazanmak için komitelerde örgütlenmeye çağırıyoruz. Tersane İşçileri Birliği Derneği
Tersaneler 1 Mayıs’a hazırlanıyor! Tersane İşçileri Birliği olarak 22 Mart akşamı dernek binasında bir toplantı gerçekleştirdik. Toplantıda tersanelerde yaşanan son dönem gelişmeleri ile birlikte 1 Mayıs süreci tartışıldı. Yapılan tartışmalarda tersanelerde “1 Mayıs komitelerinin” kurulması kararlaştırıldı. Komitelerin işlevli hale getirilmesi üzerinden tartışma yapıldı. Dernekte yapılacak etkinlikler ile “1 Mayıs Pikniği”nin gerçekleştirilmesi ve eğitim seminerlerinin düzenlenmesi karar altına alındı. Komitelerin nasıl işleyeceği, sorunlara nasıl müdahale edeceği tersanelerde kurulacak komitelerin yapacağı düzenli toplantılarla kararlaştırılacak. Toplantıdan çıkan en önemli sonuç 1 Mayıs’a bir program çerçevesinde hazırlanması üzerine yapılan tartışma oldu. Bu programın ilk ayağı komite toplantılarının yanı sıra, eğitim toplantısının gerçekleştirilmesi şeklinde belirlendi. İlk eğitim toplantısı 28 Mart Cuma günü gerçekleştirilecek. Toplantının konusu ise “1 Mayıs’ın tarihsel anlamı ve tersane işçilerinin mücadelesi” olacak. Bugünden başlayarak ve bu toplantı niteliğinin açığa çıkardığı program çerçevesinde, Kızıl 1 Mayıs’a doğru emin adımlarla yürüyoruz. Toplantıya yaklaşık 30 tersane işçisi katıldı.
Tersane İşçileri Birliği
İşçi Bülteni Özel Sayı: 281 * Fiyatı: 25 YKr * Mart 2008 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Mollaşeref Mah. Millet Cad. 50/10 Fatih/İstanbul * Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * * Baskı: Özdemir Mat Davutpaşa Cad Güven Sanayi sit C Blok No: 242 Topkapı İstanbul * 577 54 92
MK