İşçi Bülteni Özel Sayı 262
Tersaneler cehennem Tersane işçilerinin sesi işçiler köle kalmayacak!
ROTA
Aylık bülten Sayı 6 Şubat 2008 Fiyatı 50 YKr
Ya örgütleneceğiz ya da ölmeye devam edeceğiz!
İş cinayetlerine karşı: Grev’e hazırlanalım! Tersanelerde ölüyoruz, yaralanıyoruz, sakat kalıyoruz. Hepimiz alınteri dökerek, canımızı dişimize takarak saatlerce çalışıyoruz. Oldukça ağır koşullarda çalışıyoruz. Herhangi bir sosyal güvencemiz, herhangi bir can güvenliğimiz yok. Çalışıp para biriktirmeyi düşledik çocuklarımıza, ailemize daha rahat bir yaşam bırakmak için. Oysa para yerine acı, gözyaşı ve daha beter bir yoksulluk biriktirdik. Sigortamızı yatırmadılar ses çıkarmadık. Ücretlerimizi gaspettiler sesimizi çıkarmadık. Yanıbaşımızdaki işçi arkadaşlarımızın canını aldılar, gene sesimizi çıkarmadık. Hem de sıranın bize geleceğini bile bile. İşte patronlar bu sömürü ve kan denizi üzerinden saltanat kurdular. Şimdi her biri bu ülkenin “sözde saygın” işverenleri oluyor. Sermaye basını boy boy onları gösteriyor. Şimdi bu patronların çocuklarının ve torunlarının eğlence merkezlerindeki keyif çatan hallerini düşünün... bir de bir lokma ekmeği yetiştirmekte güçlük çektiğiniz kendi çocuklarınızı. Şimdi, asalak tersane patronlarının işçi kanı üzerinden kurdukları şatolarda nasıl keyif çatığını düşünün... bir de ölen işçi arkadaşlarımızın çocuklarını. Bugüne kadar hiç işin bu yönünü düşünmedik. “Bana ne” deyip durduk. Böyle olunca da durmadan haklarımız gaspedildi. Durmadan kanımız döküldü. Şu korkunç tabloya bir bakın... “Tersanelerde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmamasından kaynaklı 1985-2007 yılları arasındaki yirmi iki yıllık zaman diliminde hayatını kaybeden tersane işçilerinin sayısı 75’i bulurken en çok ölüm 1996 ile 2004 yıllarında yaşanmış. 2007’de ise 12 işçi yaşamını yitirdi. 2008 yılının bu ilk ayında da Onur Bayoğlu iş cinayetine kurban gitti” ‘80’lerden sonra tersanelerin Tuzla bölgesine taşınması ve özelleştirilmesiyle birlikte taşeronluk sistemi yaygınlaştırıldı. Bir gemide birden çok taşeronun olması, işlerin iç içe yapılması ve iş yetiştirme telaşıyla hızlı iş yapılması beraberinde ölümleri getirmiştir. Tersanelerde bulunan elektrik trafolarına sigorta takılsaydı ölümlerin birçoğu gerçekleşmeyecekti. Vinçlerin kontrolü düzenli olarak yapılsaydı vinç yüzünden oluşan kazalar gerçekleşmeyecekti. Oksijen hortumları, aygaz hortumları ve elektrik kabloları yerlerde sürünmesi yerine direklerle yerden bağlantısı kesilseydi, sayısız oksijen patlamaları yaşanmayacaktı. Tersanelerde son yaşanan iş cinayeti ve ölümcül kazalar yüksekten düşerek gerçekleşti. İşçi Sağlığı
ve İş Güvenliği Tüzüğü’ne göre iskele kurma işi özel ekipler tarafından yapılması gerekir ve iskele yapan işçilerin belli bir eğitimden geçirilmesi gerekir. İskelede çalışacak işçilere paraşüt, emniyet kemeri verilmesi gerekir. Peki, hangimiz iskele kurma eğitimi aldık? Hiçbirimiz! Ama birçoğumuza iskele kurma işi verildi. Yaşadığımız iş kazaları ve iş cinayetleri bizim kaderimiz değil, bize reva görülen hayattan başka bir şey değildir. Tersane patronları yaşanan bunca ölüme rağmen neden iş güvenliği tedbirleri almıyorlar. Çünkü arkadaşlar eğer bu tedbirleri alırlarsa üretim kapasitesini azaltmak zorunda kalırlar ve bu da kârların düşmesine yolaçıyor. Tersaneler cehenneminde geçen yıl 13 günde 5 işçi arkadaşımız iş cinayetine kurban gitti. Bakanlar, milletvekilleri güya tersaneleri denetlemeye geldiler. Oysa değişen hiç bir şey olmadı. Peşpeşe ölümler devam etti. 2008’in Ocak ayında da Onur’un tabutunu çıkardık tersaneden. Bu ölüm listesi daha çok uzayacağa benziyor. Çünkü maalesef ölümleri kanıksadık. Ölümleri duyduk, sadece üzülmekle yetindik. Oysa ölümlerin artmaması için AYAĞA KALKMALIYDIK. Hep birilerinden medet umduk. Olmadı. Olamazdı zaten. Ne bakanlar, ne de milletvekilleri bu ölümleri durdurabilirdi. Tersane patronlarının ölümler karşısındaki umursamaz tavrı da malum. Öyleyse bir tek seçenek kalıyor. Ya örgütleneceğiz ya da ölmeye devam edeceğiz. Ölmek istemiyorsak ÖRGÜTLENECEĞİZ! Geçtiğimiz 2007 yılında peşpeşe işçi arkadaşlarımızın ölümüyle sarsıldık. Oysa bakın GİSBİR Başkanı Murat Bayrak ne diyor:
“Gemi inşada kullandığımız malzemelerin çoğu yurtdışından temin ediliyor. Bunların maliyeti oldukça fazla. Bizim bütün kârımız işçilikten. İşçiliğe kaynak aktarırsak gemi inşa sektörünün bize sağladığı bütün avantajlar ortadan kalkar.” GİSBİR Başkanı Murat Bayrak’ın sözleri şu anlama geliyor. İşçiyi istediğim kadar sömürürüm. Sigortasını da gaspederim, ücretini de, yaşam hakkını da. Peki, halen susmaya devam mı edeceğiz? Eğer biz örgütlenemezsek, eğer biz mücadele edemezsek, tersane kapılarından parçalanmış cesetlerimiz çıkmaya devam edecek. rsanelerdeki ölümleri bir parça olsun en aza indirebilmek, gerçekleştireceğimiz bir GREV’le mümkün. Tüm tersane işçilerini GREV’e hazırlanmaya ve ölümleri durdurmak için komitelerde örgütlenmeye çağırıyoruz.
Rota’dan... 2008 yılının 2. sayısıyla hepinize merhaba! Bu sayıyı bir süredir çalışmasını yürüttüğümüz “‹şçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın! Ölümler durdurulsun!” konulu kampanyamız çerçevesinde çıkarıyoruz. 2. Tersane İşçileri Kurultayı’ndan önce imza stantlarının açılmasıyla başlattığımız, bülten, bildiri ve bir seminerle devam ettiğimiz kampanyamız 10 Şubat günü Taksim’de gerçekleştireceğimiz basın açıklamasıyla sona erecek. ardından topladığımız imzaları İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne ileteceğiz. Ölümlerin durması için gerçekleştirdiğimiz 2. kampanyadır bu. İki yıl önce yine böyle bir kampanyanın bitim günü olan 22 Ağustos 2007 tarihinde Dearsan Tersanesi’nde gaz sıkışmasına bağlı olarak gerçekleşen patlamada İ. Bekir Levent yaşamını yitirmişti. Bu yılki kampanyayı sonlandıracağımız tarihe yakın bir süreçte cinayetin adresi bu kez Kalkavanlar Grubu’na ait SEDEF Tersanesi’ydi. 19 yaşındaki Onur Bayoğlu yüksekten kafa üstü çakılarak yaşamını yitirdi. Yaralanan ve komada olan Gazi Akıllı’yı da unutmamak gerekiyor. Tersane patronları bu tabloyu umursamazca izlerken, biz tersane işçilerinin “GREV” hedefi mücadelemizde tarihsel bir ödev olarak karşımızda duruyor. Tüm tersane işçilerini cinayetlere karşı GREV ateşini yakmaya çalışıyoruz.
MK