kuir feminizm 2016, bir duygu durum g端ncellemesi!
8.3.16
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
8 marta giden gecenin bir yerindenerden mi çıktı?
Amaan, orada burada, sen ben biz, bilumum olayda konuşuyoruz zaten. Bir araya getirelim, ne haldeyiz biz diye bir bakalım kenarda yazılı dursun dedik. Elbette feminizm bizim için zaten kuir bir duruş taşıyor ama bazı durumlarda ön ek olarak ‘’kuir’’ kelimesini inatla vurgulamak istiyoruz. Vurgulamak istiyoruz çünkü saçımız, kıyafetimiz, sesimiz veya bedenimizle ilgili herhangi bir özellik üzerinden feminizmin öznesi olmamıza izin vermeyen ‘’biyolojik feminist’’ özcülüğü kabul etmek istemiyoruz; canımızı yakıyor. Feminizmin aramızda bir cinsiyet polisliğine dönüştürülmesine direnmek istiyoruz. Kadın/erkek kategorilerinin dışında da çeşitli hallerde kendimizi tanımlayabiliriz ve yine en az natrans kadınlar kadar feminizmin öznesi olabiliriz. Vajinamız, penisimiz, saçımız, sakalımız, rahmimiz, kaşımız, gözümüz veya herhangi bir bedensel özelliğimiz bizi feminizmin öznesi yapmaz. Patriarkaya, heteroseksizme, homofobiye, transfobiye, kuirfobiye, hiyerarşiye, otoriteye ve tahakküme karşı duyuruyoruz ve şimdilik yeterli bizler için. Hiçbirimizin tüm bunlardan arındırılmış olduğuna inanmıyoruz, sadece deniyoruz; soruyoruz, önce kendimizden başlayarak -tüm bu kavramları değil sadece- gündelik hayatımızdaki şiddetini eleştiriyoruz ve bir de bu türlü bir feminizm inşası için deniyoruz. Yanlış anlaşılmaya geçit vermemek adına elbette “toplumsal” düzlemdeki feminist söylemi sahipleniyoruz; bizimki şimdilik kendi aramızda bir zenginleşme çabası…
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
kuir feminizme dair birkaç ciddi kelam;
“…Hiçbir zaman kadın gibi hissetmedim, erkek de olmak istemedim; genelde kadın bedeninin içinde gay bir erkek gibi hissettim…” (Laura Penny, 2015) Kuir teorinin feminist teorinin bir devamı olduğunu düşünen Mimi, kitabında sanki tek bir cümleyle özetlemiş durumu: kuir teori cinsiyet ve cinsellik arasında bir dayanışma kurar (Mimi, 2010). Aslında bambaşka bir görüş ise kuir teorinin feminizmin kimliğe dayalı politikasına tepki olarak oluştuğunu savunuyor. Feminizm, kuir düşüncenin tarihsel ilham kaynağı ve şimdiki zamanda muhattabıdır (Jagose, 2011). Tüm cinsiyetlerin ve cinsel varoluş biçimlerinin özgürleşme yollarından biri olan kuir feminizm; genel itibariyle kadın ve erkek arasındaki eşitliğe odaklanan feminizm tanımının, hem ikili olmayan cinsiyetleri dışlayan hem de her cinsiyetten insanın arttırdığı ve her cinsiyetten insana zarar veren patriyarkanın yarattığı bazı ciddi problemleri görmezden geldiği düşünülebilir.1 Lakin bizce kuir feminizm; eşitliğe odaklanan feminizm tanımının değerlerini kabul eder. Yine de onu geniş bir düzleme yani ikili cinsiyet kalıplarının olmadığı, beden üzerindeki her türlü baskının kaldırıldığı, özcü bir yerden kişinin varoluşunun tanımlanmadığı, bir politik hatta taşımayı da hedefler. Kuir feminizm sözünde: misojeniye, rıza dışı nesneleştirmeye, rıza dışı cinselliğe,
1
bknz. queerfeminizm.com.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
trans kadınların kuir alanlarda dışlanmasına, sevdiğin ve seviştiğin kişilerin bedenlerini sahiplenmeye, misojenik güzellik standartlarına, göçmenlere karşı ırkçı misojeniye karşı durur ve kuir alanların hepimizin güvenli ve rahat hissedeceği alanlar olması için çalışır.2 Kuir feminist söylem sadece LGBT+ bireyler ve natrans kadınlar üzerinden bir patriyarka ve heteroseksizm tartışması açmaya çalışmaz aynı zamanda ekoloji, ırkçılık, hayvan özgürlüğü gibi alanlarda da söz söylemenin gerekliliğini otoriter ilişkilenmelerin dışına çıkarak vurgular. Hadi dürüst olalım; tabi ki lezbiyenlere ve transkadınlara ve transerkeklere ve akışkan cinsiyete vs. vs. açık olmayanlar sadece feministler değiller. Fakat maalesef kendi “eşitlik mücadelelerine” odaklanırken, genelde birçok feminist ve LGBT+ hareket kendi içinde dahi marjinalleşmiş cinsiyetleri ve cinsellikleri ve cinsel davranış ve pratikleri küçümseyebiliyor. “FEMİ Nİ ST OLARAK AÇILIYORUM”, demek gerçekte şu ki, cinsiyet özgürleşmesinin gerçekten tüm insanlar, bedenler ve herkes için olduğu bir dünyayı birlikte inşa etmemiz hepimize fayda sağlar. Cinsiyet özgürleşmesine, cinsiyet özgürlüğü için hareketlerin dayanışmasına, feminizm ve topluluğa dair mesajım BENİ M BEDENİ M, buyurun bakın (Remy, 2011).3 ‘’Ve işte burada. Kadın’ı oluşturulmuş soyut bir kategori ve sık sık yeryüzündeki değişen birçok kültür gibi bir sürü tanımla birlikte değişen bir fikir olarak görüyorum. Aynısını
2
Görseller için bknz. http://everydayfeminism.com/2015/03/misogyny-queer-community/
3
Videoyu izlemek için bknz. http://feministing.com/2011/01/25/what-does-a-feminist-look-like-a-
transmasculine-perspective/?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
‘’Adalet’’, ’Para’’ veya ‘’Demokrasi’’ için de söyleyebilirsiniz. Bu düzmece düşünceleri bir hikâye gibi sürekli kendimize anlatarak hayatımızı şekillendiriyoruz ancak bu kavramların gerçek hayatımıza inanılmaz etkileri bulunmaktadır. Cinsiyet akışkandır demek cinsiyetçiliği yok saydığımız anlamına gelmez aslında bu onun tam tersidir.’’ (Penny, 2015). Kuir feminizmin belki de en önemli ayaklarından biri seks pozitif feminizm ile kurduğu ilişkidir diyebiliriz çünkü kuir feminizm cinselliğe dair hem eril olarak üretilmiş bütün kalıplara hem de ‘’feminizm’’ adlı altında şekillendirilmiş cinselliği bastırma pratiklerine de karşı çıkar. Teorisinin böyle işlemesi kaçınılmazdır çünkü en temel söylemi cinselliğe ve cinsiyete dair bütün öğrenilmiş kodların kırılması ve özgür bir beden deneyimi olan bir teori ancak arzunun açıkça konuşulmasıyla ifade bulacağını özümsemiş bir teoridir. Clarisse Thorn bu konuda şöyle diyor:
“Sonuç olarak seks pozitif feminizm genel olarak alternatif cinsel yaklaşımların kabulüne odaklanır. Seks pozitif feminizm kadınlar ve erkeklerle sekse, evlilik içi sekse, evlilik dışı sekse, çoklu partnerliğe, içten gelen sekse, para karşılığı sekse, kameraya çekilen sekse… Kısacası tüm cinsel seçimlere dair kalıplaşmış yargıların karşısındadır. Seks potizif feminizm aynı zamanda farklı toplumsal cinsiyet tanımlarına dair (Lezbiyen/Gey/Trans…S&M… Seks işçisi.. aseksüel) bütün ön yargıların da karşısında durur. Ben Clarisse, bir seks pozitif feminist olarak kendimi bazen cinsel hayatımın ‘’feministçe olmaması veya kadınlar için zararlı olduğu ‘’yüzünden saldırı altında hissediyorum. “ (Thorn, 2011).
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
özel başlık 1a: feministçe ilişkilenmeler,
Şimdi biraz da hepimizin başına gelen ama tam olarak tanımlayamadığımız ‘’beyaz atlı prens’’ şiddetinden bahsedelim. Çevremizde entelektüel, bilim ve sanat insanı gibi sıfatlarla anılan, güya erkek egemen düşünceyi aşmış, toplumsal erkek arkadaşlarımız var. Bazen bu ‘’erkekleri’’ beğeniyoruz. Bizim ‘’hafif meşrep’’ olmamızdan kuvvet alarak onlar da bize olan beğenilerini ifade ediliyor. İster romantik ister cinsel olsun çeşitli paylaşımlar yapılıyor. İçkiler içiliyor. Ateşimizi yükseltecek arzular konuşuluyor sonra karşılıklı işin kaymağı yendikten, en azından kaymak tadıldıktan sonra bu arkadaşlarımız ağızlarından baklayı çıkarıyor ‘’Benim sevgilim var bu ilişki doğru olmaz!’’ deniyor. Canım hayırdır sen hem bizim gibi orospuların tadına bakacaksın hem de namuslu solcu, anarşist arkadaş çevrenin sana ‘’nikahladığı’’ ilişkini sürdüreceksin. Yok öyle yama! Hem o ilişkiyi sürdürdüğün kişiye saygısızlık ediyorsun hem kendine hem de bize! Önce partnerine başka kişilerle duygusal/romantik/cinsel paylaşımlarda bulunduğuna dair şeffaf olacaksın ki o kişi seçme şansı vereceksin. Belki hali hazırda ilişkin olan kişi bu şartlar altında seninle birlikte olmak istemeyecek veya yeni tanıştığın biz orospular böyle bir ilişkilenmeyi istemeyeceğiz. İşin başında neden bize ‘’ilişkin’’ olduğunu söylemiyorsun da o kaçamak deneyimleri yaşadıktan sonra bunu söyleme ihtiyacı duyuyorsun? Elbette bu sadece toplumsal erkek olarak kendini inşa edenler de değil her türlü partner için geçerli olabilecek bir tavır ancak biz genelde toplumsal erkeklerden bunu çok daha fazla gördüğümüz için bu derdi anlatalım dedik. Artık toplumsal erkekliğin veya herhangi otoriter zihniyetin işlediği ilişkiler yaşamak istemiyoruz. İlişkilerin tanımlanmasını ve sınıflandırılmasını değil sadece ‘’şeffaf’’ ve ‘’tahakkümsüz’’ olmasını istiyoruz. Bir arkadaşımızın da dediği gibi: “Hem niye saklıyorsun?, Bir bokluk var ki orada ondan saklıyorsun. N’oldu güzelim yoksa sevgilinin başka biriyle sevişme ihtimalinden mi korktun?”
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
özel başlık 1b: feministçe ilişkilenmeler,
açık, kapalı, uzun, kısa, geçici, çok eşli, tek eşli, gündelik, gecelik, çoklu aşk, tekli aşk, tek gecelik, fuck-body, ömürlük, koli, platonik, romantik, aromantik, partner, sevgili, eş, seyirlik, kaçamak vs… heteroseksüel, homoseksüel, biseksüel, aseksüel, panseksüel, omniseksüel, poliseksüel, pomoseksüel, triseksüel, sapyoseksüel, hiperseksüel, sosyoseksüel, gettoseksüel vs… kadın, erkek, trans, interseks, genderqueer, gender fluid, androjen, crossdreser, genderflux, genderless, questioning vs… güven, tutku, şefkat, huzur, şehvet, arzu, sabit, heyecan, sevgi, aşk, merak, ihtiras, çekim, kıskançlık, aidiyet, acı, sahiplenme, kandırılma, akış, nesne, özne, dışlanmışlık, saygı, öfke, mutluluk, ihanet, mutsuzluk vs… her biri olabilir, her birini hissedebiliriz, insanız ve böyle güzeliz.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
transnasyonel çeviri-1 “monogamiye çok aşklı bir bakış” –michael mcdonald
Biz genelde monogaminin doğal olduğunu düşünürüz ama aslında monogami biraz gelişmiştir- monogamiyi bilinçli olarak seçmekten ziyade korkudan böyle varsaymamız ise problemli. Çok eşli biri olarak, tek eşli kişilere derin sadakatlerine, tek eşli kalmak için bilinçli bir kararın üstesinden gelmek için gerekli olan cesaret, olgunluk ve emekleri için çok büyük saygım var. Vaktiyle tek eşli olan biri olarak, çok eşli kişilere mükemmel iletişim ve kültürel normların ötesine geçme yeteneklerine büyük saygım var. Birden çok romantik ve cinsel ilişkiyi şekillendirmek, kıskançlık gibi duygulara değinme ihtiyacını gerekli kılarak, daha hızlıca, “durumları” daha çok açmaya meyillidir. Çokeşlilik kıskançlığın tam tersini beslemek için çok emek verir: sevgilinin diğer sevgilisiyle mutluluğundan zevk almak.4 Tartışmalı olarak, çoklu aşk tekli aşktan çok daha fazla “emek” ister. Birden fazla ilişkiyi sürdürmek lojistik olarak daha meydan okuyucu-bir haftada çok fazla saat var. Daha fazla insanla, hitap edecek daha çok duygu, daha çok hikâye ve ihtiyaç ve kişilik var, bu yüzden daha fazla öğrenme ve kişisel gelişim gerekiyor. Fakat eğer tek eşlilik çok eşlilikten daha kolaysa, neden daha fazla emek varmış gibi hissettiriyor? Bir ilişkinin, iki ya da daha fazla ilişkiden daha kolay olması gerekmez mi? Benim tecrübeme göre, çok eşliliğin kolay olduğu noktada tek eşlilik zor.
4
İngilizce’de compersion. Bu kelimenin Türkçe karşılığı yok -ç.n.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
Birkaç yıl önce düşünüp taşınarak, ben de her şey yerli yerine oturdu. Bir A-HA anım oldu ve çok eşlilik ve tek eşliliğin evrimsel basamağı bir anlam ifade etti. Tek eşlilik çokeşlilikten daha gelişmiş. Şimdi, tek eşlilik tarafı erdemli ve çokeşlilik tarafı kırıcı olmadan önce, bu kırılganlığı tersine çevirmek üzereyim. Tek eşlilik çok eşlilikten daha gelişmiş çünkü tek eşlilik çok eşlilikten daha az doğal. Doğa, burada kullandığım haliyle, kendi kendine var olandır. Bizim insan doğamız; özünde iyi olmamız, alışkanlıktan muaf özelliklerimiz, duygusal yaralarımız, sınırlayıcı inançlarımız, sosyal koşullanmamız ve baskıyla birleştiğinde oluşur. Açıkça hiçbirimiz yüzde yüz kendi doğamızda yaşamıyoruz, ama daha fazla gördükçe, ona doğru geriye yönelmek daha kolaydır. Güvenli bağlanma doğaldır. Kaygılı ve kaçınmacı bağlanma doğal değildir. Olgun bir zihne sahip olmak, hala evrildiğimizi ve kişilik ve kapasitelerimizin sabit olmadığını kabullenmek doğaldır. “Bu olduğum şekil” diyerek sabit bir zihniyete sahip olmak doğal değildir. İki kişi arasındaki güvenli bağ çok doğalken, doğamızın kısıtlanmasını talep eden saf insan yaratımıyla varsayılan seçkinlik ve tek eşliliğin süresi doğal değildir. Eğer monogami doğal ve özde iyi olmamızın bir ifadesi olsaydı, bu kadar fazla iradeye ihtiyaç duymazdı. Bu kadar sadakate ihtiyaç duymazdı. Aldatma ve boşanma bu kadar yaygın olmaz ve sadık kalmak ilk aşık olduğunuzdaki kadar kolay olurdu. Monogami normaldir ama doğal değildir. Onu destekleyen doğrulama sapması ve yüzyıllık varsayımlarla oluşan bir kültürel normdur ve onun doğal olmadığını söylemek kutsala küfür gibi görünebilir fakat yine de dünyanın başka şekilde değil güneş etrafında döndüğünü söylemek de kutsala küfürdü.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
Bu, insanlar tek eşli olamazlar ya da olmamalılar anlamına gelmiyor, çünkü: İnsanlar doğalarıyla sınırlı değildir. Daha iyi bir bilinçliliğe, özyansıtmaya ve iradeye ulaşma potansiyelimizle bizim uyum, soyutlama, direnme ve doğamızı yeniden programlama kabiliyetimiz var. İnsanlar olarak, doğamızı sakınmak ve onun ötesine geçmek doğamızda. Geride bırakmak değil fakat onu aşmak ve içermek. Tek eşlilik, bizden ilişkide doğal gelen şeylerin sınırını geçmemizi talep eden gelişmiş bir ilişkilenme biçimidir. Tek eşlilik aya insan göndermek gibidir: nadir ve mucizevidir. Kendi kendine olan bir şey değildir. Üstesinden gelebilmek için çok fazla cesarete ve desteğe ihtiyaç vardır ve kendine özgü bir saygıyla yaklaştığınızda değerli olabilir. O halde, eğer tek eşlilik çok gelişmişse, neden herkes bunu yapıyor? Neden çok eşlilik daha kolay görünüyor? Çünkü iki çeşit tek eşlilik vardır. Benim altını çizdiğim bilinçli tek eşlilikti, ama genelde birçok tek eşli ilişki bilinçli olarak seçilmeyen tek eşliliğe sıkışmıştır. Birçok insan tek eşliliği genelde kaygılı bir bağlanmanın bir formu olarak, tek eşliliği korkularını sabitlemek üzere, içlerinde bir bütün olduklarını düşünmedikleri için sevilmek ve dışarıdan destek almak şeklinde deneyimlerler. Bilinçsiz tek eşlilik anlaşmalardan çok beklentilere dayanır. Çok eşliliğin doğallığından, pozitifliğinden, ayrıcalıklarından yoksundur. Olasılıklar yerine güvenliğe odaklanır. Bilinçli tek eşlilik, tek eşliliğin hem doğal hem doğal olamayan yanlarını sahiplenir. Bilinçli tek eşlilik, kişisel ve ilişkisel gelişimi destekleyen bilerek seçilmiş ve karşılıklı oluşturulmuş kapsayıcı bir ilişki modelidir. Evrimde harareti arttırır. Bilinçli tek eşlilik uzun dönemli dönüşümcü bir atölyedir.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
Eğer kültürlerin içine girip insanların ilişkilerin ne ve nasıl olduğunu yeniden düzenleme imkânım olsaydı, çok aşklılığı bir norm olarak, tek eşliliği de sadece çok deneyimliler için gelişmiş bir seçenek olarak desteklerdim. Çok eşlilikte öğrenilen prensiplere dayalı tek eşliliğin nasıl işlediğine dair kitaplar, atölyeler ve üniversite dersleri olmalı. Her bir tek eşli ilişki kendine özgü tasarlanan ve evrilmeye devam eden bir ilişki olabilir, bilinçli olarak seçilmiş anlaşmalardan oluşan ve meydan okumalarının kabulüyle. Tek eşlilik sadece uzmanlar için ayrılmalı
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
transnasyonel çeviri-2 aşk sınırlı bir kaynaktır: travma ve kuir ütopya- clementine morrigan
içerik uyarısı: travma, çocuk istismarı ve ihmal, yakın partner şiddeti, şiddetin kısa tanımı. Kendini kuir, politik ve çok eşli (şu sıralar tek partnerli) gören biri olarak sosyal medyadaki haberlerim genellikle şu mesajı aktaran statüler, tweetler postlar ve linklerle doluyor: aşk sınırlı bir kaynak değildir. Aşk kolay ve özgür olmalıdır. Kıskançlık ve koruma baskıcı heteroseksist kapitalizmin kalıntılarıdır. Sevebiliriz, sevmeliyiz, sevgi iyidir ve bizi iyileştirir. Çok eşli olmayan, çok eşlilikte bocalayan, kıskanç, şüpheci, kapalı kalpli, bollukta sevmeyen, aleni doyumsuz görünen, korkan, şıpsevdi kişilerden üstü kapalı ve bazen üstü açık utanma vardır. İnternet üst üste aşkın her yerde olduğunu ve hazır olduğumuzda bizi bulanacağına dair duyurular vardır. Onun üstüne koyduğumuz sınırlar dışında aşkta sınır yoktur. Fakat gerçekten aşk sınırlı bir kaynaksa? Olmaması gerektiğine katılıyorum. Temiz su da sınırlı bir kaynak olmamalı ama öyle. İnsanın hayatta kalmak ve gelişmek için neye ihtiyacı olduğu gerçektir, su olsun ya da aşk olsun herkese özgürce ulaşılabilir değildir. Bunu söylemem beni kapitalist yapar mı? Çocuk istismarı ve ihmali ile büyüyen bazılarımız sevginin çok kısıtlı bir kaynak olduğunu çok iyi bilirler. Biraz sevginin tadına bakabilmek için umutsuz şeyleri travmatize olmuş bedenlerimizde, zihinlerimizde ve kalplerimizde biliriz. Ayrıca aşk diye geçerli olan şeyin o olmadığını biliriz fakat ne alabilirsek onu almaya alışkın hale geliriz.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
İnternet benim sevgiyi ve sevilmeyi hissetmemi diliyor, nerede olursa sergilememe izin veriyor. Kuir, politik, çok aşklı topluluklarda, öyle çok özgürce sevmeyen ya da sevemeyen bizlere şüpheli bakışlar atıldığını sıklıkla görüyorum. Eğer sevilmemekten korkuyorsam, eğer bunu çok sıkı tutuyorsam, eğer bırakıp gitmekten korkuyorsam, ben de hetero-kapitalist olabilir miyim? Aşkın bollukta var olduğu kuir ütopyayı kesinlikle bünyemde barındırmıyorum. Bugün online olarak sevginin bir duygu olduğunu okudum. Katılmıyorum. Söylemek zorundayım benim için sevgi bir his değil zor kazanılmış bir derstir. Gerçek ve güvenli sevginin hiçbir örneğini görmeyen bir çocuk olarak aşkın ne olduğunu hakkında hiçbir fikrim olmayan bir yetişkin oldum. Aşkın “içine düşeceğim”, bir şeyler olacak, bir şeyler hissedeceğim ve benim aç ve yoksul kalbim tehlikeli bir karışım yapacak gibi şeylerin aşk olduğuna inandıran bir kültür. Dizini göğsüme bastırıp nefes almama izin vermeyen, en yakın arkadaş ve istismarcı arasında duran, öfkesi ve bana duyduğu inanılmaz aşk için beni suçlayan birinin beni sevmediğini fark etmem uzun zaman aldı. Bell Hooks’un aşk bir eylemdir vurgusuna katılıyorum. Onun yazdıklarını okuduğumda sayfalara damlayan gözyaşlarımı hatırlıyorum. “Adalet olmadan aşk olamaz” yazmıştı. “Sevgi ve istismar bir arada var olamaz” yazmıştı. Bu cümleleri okumak acı vericiydi çünkü hayatımda acaba gerçekten sevildim mi endişeleniyordum. Fakat aynı zamanda bu cümleler özgürleştiriciydi. Bana sevgi ihtimalinin yolunu açıyordu. Bu nedenle şu dersleri aklımda tutmalıydım. İ yi hissetme arayışımda bunları geçiştirmemeliydim. Aşk bir his değildir. Bir eylemdir. Bir süreçtir. Adalete olan yatırımdır. İ yileşmeye olan yatırımdır. Emek sarf etmektir. Travmatize bir kişi sevmek, birçoğumuzun da olduğu gibi, emektir. Travmatize biri olarak sevmek, birçoğumuzun olduğu gibi, emektir. Sağlam bir emek.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
Kuir, politik çok aşklı topluluklar olarak, adaleti vadeden topluluklar olarak eğer sıklıkla aşkın sınırlı bir kaynak olduğunu söylersek ne olur? Aşkın duygudan çok bir eylem olduğunu anladığımızda birçoğumuz için tesadüfen bulacağımız bir şeyden çok daha zor olabilir maalesef. Bunun gibi bir sevgi imkanı var olsa dahi eğer onu travmatize olmuşsak bu sevgiyi açmaya çalışmak çok emek ve uzun süre gerektirebilir. Eğer biz, kuir, politik çok aşklı topluluklar olarak hepimizin etrafında olan şiddet düzenini açıklasak ne olurdu? Eğer (haklı olarak) korkan kişileri kendilerini hatalı hissettirecek şekilde manipüle etmeyi durdursak ne olur? Birçoğumuzun izlerini taşıdığı travmalar için de bir alan bıraksak ve neyse onun için sevmeyi cüretkar bir hareket olarak adlandırsak ne olur? Sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmenin kolay olmadığını anlatsak ne olur, fakat bu yapılabilir mi? Utandırma şekillerini radikal, anti-kapitalist kuir aşk hakkındaki düşünce ve yazılarımızdan çıkarsak ne olur? Hayatta kalanlara sevginin sınırsız bir kaynak olmadığını anlatmak yerine öyle olduğu korkutucu gerçeği kabul etsek? Ve her halükarda aşka emek vermeye devam etsek…
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
transnasyonel çeviri-3 “çoklu aşk ve ruh sağlığı”- clementine morrigan
Ciddi ve uzun süreli bir birlikteliğim vardı. Birlikte olduğum kişi aynı zamanda çok yakın arkadaşlarımdan biriydi ve benim güven kaynağımdı. Romantik ilişkimizin başından beri çok eşli olmak istediğimize karar vermiştik. Geçmişte tek başıma çoklu ve bir keresinde iki kişiyle birlikte olduğum deneyimlerim vardı. Yönetemediğim ve yoğun kıskançlığımla şok olmuştum. Kitap üzerine kitap, makale üzerine makale okudum. Partnerimle duygularımız ve sınırlarımız hakkında uzun uzun konuştuk. Başka biriyle birlikte olmaya başladım ve onunla da duygularımız ve sınırlarımız hakkında konuştuk. Lakin partnerimin başka kişilerle birlikte olmasına dair kıskançlığım kontrol edilemez halde devam ediyordu. Ve bu korkumu, bocalamamı, depresyonumu, kâbuslarımı, derinden bir değersizlik hissimi ve kaygımı arttırıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Okuduğum her şey bana bu duygularımla kalmamı, onlara sahip çıkmamı ve gözlemlememi anlatıyordu. Fakat benim duygularım tamamen kontrol dışıydı. Karışık bir travma sonrası stres bozukluğuna sahiptim. Çocuk istismarı, cinsel şiddet ve yakın partner şiddetinden hayatta kalmıştım. Birçok terapiye gitmeme rağmen travma sonrası stres bozukluğum devam ediyordu. Partnerimin diğer kişilerle birlikte olmasına karşı olan tepkimin sadece kıskançlıkla ilgili olmadığını fark ettim. Beni travma meselesine getiren bir deneyim tarafından başlayan stres bozukluğumun yükselmesini deneyimliyordum. Benim travmam yaralanmam ve sevdiğim insanlar tarafından kandırılmamla ilgiliydi. Benim travmam yeterince iyi ya da aşka değer olmamakla ilgiliydi. Benim travmam yakın
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
ilişkilerimdeki cinsel, fiziksel, duygusal ve psikolojik şiddeti deneyimlememle ilgiliydi. Bu sadece gözleyecek ve oluruna bırakacak kadar kolay değildi. Çok eşlilik ile okuduğum her şeyin hiç kimsenin ruh sağlığı ile ilgili bir sıkıntısının olmadığını farz ederek başlayan kaynaklar olduğunu fark ettim. Bu yüzden paylaştıkları tüm öneriler benim gibi travma sonrası stres bozukluğu olan kişiler için yararlı değildi. Basitçe duygularımı gözlemleyemediğim ve oluruna bırakamadığım için kendimi suçluyordum. Kıskançlığımı kontrol edemediğim için çok eşli olmakta başarılı olamıyorum hissine kapılıyordum. Bu şekilde hissetmemin stres bozukluğumla da ilgili olduğunu fark ettiğimde bu benim üzerimdeki baskıyı aldı. Bana ne deneyimlediğim hakkında konuşma ve anlama imkanı verdi. Gerçekte, çoklu aşkı deneyimleyen birçok kişinin de ruh sağlığı sıkıntıları olabilir. Ruh sağlığı meselelerinin hepsi çeşit çeşit olduğundan çoklu aşkı deneyimlemede bizde bıraktığı etkiler de farklı farklı olacaktır. Ama ortak olan şey ise ilişkilerimizde ve duygularımızda muhtemelen ruh sağlığı ile ilgili sıkıntı yaşamamış kişilerle farklı deneyimlerimizin olabileceği. Çoklu aşk duygularımızla yüzleşmemizi gerektirdiğinden ruh sağlığı meselemiz değilmiş gibi yapamayız. Ben çoklu aşkın ruh sağlığı meseleleriyle uğraşan kişiler için harika bir destek ortamı olduğunu düşünüyorum. İdeal olarak, bu destek ağının genişlemesini daha fazla insanın açılıp duygularını tanıyabileceği ve ihtiyaçlarını konuşabileceği bir ortam olması güzel olur. Çoklu aşkın ruh sağlığında meseleleri olan kişilere yararlı olabilmesi için daha çok konuşmamız lazım. Kıskançlığa “bir-beden-herkese-uyar” mantığından daha fazla cevap geliştirmeye ihtiyacımız var. Duygularımızın farklı deneyimlenmesi insanları suçlayacağımız anlamına gelmiyor. Ruh sağlığımızın çoklu aşk deneyimlerimizi nasıl etkilediğini konuşmaya ihtiyacımız var.
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
Bu konuşmalar sadece başlangıç. Çoklu ilişkiler ve topluluklar bu şekilde zenginleşebilir.
kapanış…
Velhasıl kelam dostlar, içimizden geldi 8 Mart’a biz de böyle bir şey hazırlayıp sizinle de paylaşalım dedik, bilmediğimiz şeyler değil hiçbirimizin, bizimki yazıya dökmek işte. Tüm bunları yazdık diye toplumsal ve hukuksal alandaki kadın, feminist, lgbti mücadelesini desteklemiyor değiliz tabi ki. Bazen kavga ediyor, bazen barışıyoruz, ama daha da önemlisi birlikte mücadele edebilmenin kıymetini görüyoruz; lakin birbirimizin de canını sıkmadan. Fazla yormayalım birbirimizi fazla kırmayalım. Olacak bunlar olacak elbet, çünkü birbirimizden öğreniyoruz aşkla ve cesaretle… 8 Mart’a kuirfeministler de geliyor… Hee, bir de bizim bir ortak yaşam hayalimiz var gelmek, görmek, destek vermek isterseniz,
yüreğindeisyanvarsagelyanıma
eleştiri, öneri ve bilumum aklınıza gelenler için: yuregindeisyanvarsagelyanima@gmail.com
her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş sevgiymiş ara dur… (sezen)
okumak isterseniz referanslar; Bongiovanni, A. (2015). How misogyny shows up in queer community. 1 mart 2016 tarihinde http://everydayfeminism.com/2015/03/misogyny-queer-community/ adresinde ulaşılabilir. Jagose, A. (2009). Feminism’s queer theory. Feminism and Psychology. 19, 157. Mcbean, S. (2016). Feminism’s queer temporalities. Routledge. Morrigan, C. (2015). Polyamor and mental illness. 1 mart 2016 tarihinde http://polyamoryonpurpose.com/polyamory-and-mental-illness/ adresinden ulaşılabilir. Mcdonald, M. (2016). A polyamorist view of monogamy. Together Magazine. 1 mart 2016 tarihinde http://together.guide/a-polyamorist-view-of-monogamy/ adresinden ulaşılabilir. Morrigan, C. (2015) Love is a limited resource: On trauma and queer utopia. 1 mart 2016 tarihinde http://clementinemorrigan.com/2015/07/15/love-is-a-limited-resource-ontrauma-and-queer-utopias/ adresinden ulaşılabilir. Penny, L. (2015). How to be a genderqueer feminist. 1 mart 2016 tarihinde http://www.buzzfeed.com/lauriepenny/how-to-be-a-genderqueer-feminist#.ifJG6od5e adresinde ulaşılabilir. http://queerfeminism.com/what-is-queer-feminism/ 1 mart 2016 tarihinde ulaşılabilir. http://feministing.com/2011/01/25/what-does-a-feminist-look-like-a-transmasculineperspective/?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter 1 mart 2016 tarihinde ulaşılabilir Thorn, C. (2011). Interview with a sex positive feminist. Feministe. 1 mart 2016 tarihinde http://www.feministe.us/blog/archives/2011/12/16/interview-with-a-sex-positive-feminist/ adresinden ulaşılabilir.
elinizde varsa; ya da hediye almak isterseniz, Feminism is queer, (2010) Mimi Marinucci, Zed Books Ltd. The Queer Turn in Feminism, Anne Emmanuelle Berger, Fordham University Press