Arkeoloji:
BERGAMA Küçük
Asyanın
S A Ğ L I K. en
YURDU
eski Kısa
Tıp Ibir
(Asklepion)
Müessesesi
hakkında
etüıd
Yazan : Rilstem Duyuran İzmir arkeoloji müzesi müdürü Bundan altmış altı sene evvel Akropolünde keşfedilmiş olan çeşitli ve zengin eserleriyle Bergamanın tarihî ve arkeolojik şöhreti bütün dünyaya yayılmıştı. 1928 - 32 seneleri arasında yapılan kazılar neticesinde meydana çıkarılan ve Anadolunun en eski sağlık yurdu olan (Asklepion) ise Bergamanın ehemmiyet ve kıymetini bir kat daha arttırmıştır ( I ) . Bergama Asklepion'u izmir şosesinin bu günkfi Bergamaya ulaştığı yerden 1,5 kilometre uzakta ve şehrin batısında kurulu olup (Şekil: 1) etrafı alçak tepelerle çevrili ve her türlü hava ceryanlarına karşı mahfuz bulunmaktadır. Yurd, eski Grek ve Romen mitolojisine »öre sağlık ve şifa tanrısı olan (Aaklepios - Eskülap) un adını taşımaktadır. Bu tanrının semıbollefri yılan, asa, ve t a s idi. Vatanı olarak Tesalyadaki Trikka şehri gösterilmektedir. Buradan Epidauros'a getirilen tanrının kültü, az zamanda önem kazanmış ve eski dünyanın Iher tarafında bir çok Asklepios sağlık yurdları ve tapmaklar kurulmuştur ( 2 ) . Asıklepios kültü Bergamaya milâttan evvel 4 üncü asırda getirilmiştir. Pausanias (kitap, 2,26, 8) kültün Epidauros'tan Bergamalı Arkias isminde birisi tarafından Bergamaya getirildiğini nakletmektedir. Anadoluda Bergama sağlık yurdundan başka 1 — Th. YViegand: Zweiter Bericht über di Ausgrabungenin Pergamon 1928 - 32: Das Asklepieion, Berlin, 1932 adlı kazı raporunda kazılar esnasında meydana çıkarılmış olan mimarı eserler hakkında mufassal teknik malûmata ve kitabeler üzerinde epigrafik incelemelere rastlanır. Bu kazı raporundan başka Bergama Müzesi Müdürü Osman Bayatlı tarafından 1934 senesinde: Bergama Asklepion - Sağlık Yurdu, adlı kıymetli bir eser neşredilmiştir, ki bunun ikinci tabı 1938 de intişar etmiştir. Yine Bergama Asklepionu hakkında O. Deubner tarafından: Das Asklepieion von Pergamon, Berlin, 1938, adlı çok faydalı bir eser neşredilmiştir. 2 — Deubner, yukarıda adı geçen kitabmda (sayfa: 6) ilk çağlara ait iki yüz asklepion'un bilindiğini yazıyor. Bunların bir kısmı yalnız bir tapınaktan ibaret idise de pek çoğu, Bergamada olduğu gibi, sağlık yurdu vazifesini görecek tesisata maliktiler.
1.
A K K O P O L I S
X He H - E
M I S. T
»E
S T A D T
5. M O D E R N E 1.
K İ Z İ L
ir*TT
A V U I
f. M U S A L U
MB;ERUIK
6.
ATBR.
A M>»K I T H 6
7 . T H E A T £ R. 8.
H6ILIÇB
S
A S K L T ' L E
S T R A S S 6 İOİM
%
Resim: 1 Bergama Akropolü, bugünkü Bergama kasabası ve Sağlık Yurdunun yerlerini gösteren genel durum haritası 1 — Akropolis, 2 — Helenistik şehir, 3 — Yem şehir. 4 — Kızıl avlu, 5 — Mezarlık, 6 — Anfiteatr, 7 — Tiyatro, 8 — Kutsal cadde, 9 — Asklepion.
diğer Asklepios sağlık yurtlarının da bulunduğu hiç şüphesizdir ( 3 ) . Ancak Bergama Asklepion'u 3 — 0 . Bayatlı (sayfa: 10 ve 18), Küçük Asyada sağlık yurdunun yalnız Bergama bulunduğunu yazıyor. Wiegand ve Deubnerde bu hususta malûmat verilmiyor. Biz, Anadoluda, bugün izleri silinmiş olan daha sağlık yurtlarının da bulunduğunu kabul etmek istiyoruz. Nitekim Pausanias yukarıda numarası yazılı kitabının ayni paragrafında Izmirde deniz kenarında mevcut olan bir Asklepiondan bahsetmekledir. «Bunun Asklepıos'a ait yalnız bir tek tapınak binası mı yoksa bütün tesisleri havi bir sağlık yurdu mu olduğu kesin olarak bilinmiyorsa da, bir tıp ekolüne malik olan Eski Izmirde Asklepıos'a ait bir sağlık yurdunun mevcut olması kuvvetle muhtemeldir.
bilhassa milâttan sonraki ikinci asırda gerek Roma imparatorlarının gerekse yüksek rütbeli memur ve mahalli zengin vatandaşların maddî ve manevî yardımlarıyla fevkalâde büyük bir şöhret kazanmış ve diğer sağlık yurtlarını gölgede bırakmıştır. Bu ehemmiyeti o zamanki Bergama şehri paraları üzerinde takip etmek mümkündür. Filhakika A&klepios bu devirde Bergamayı paralar üzerinde temsil eden bir tanrıdır. Bundan başka yazılı vesikalar da Bergama sağlık yurdunun tıbbî şöhret ve ehemmiyetinden uzun uzun bahsederler. Bilhassa senelerce devam eden hastalığından ancak Bergama sağlık yurdunda kurtulan ünlü bilgin A. Aristeides yurdun baş tanrısı Asklepios hakkında birçok .methiyeler kaleme almıştır. Bu arada yurtta tatbik edilen tedavi usulleri hakkında da kıymetli malûmat veriyor. Resim: 2 Yurdun genel durumunu gösteren maket
Resim: 3 Yurdun genel
plânı
Tedavi usullerinin en başında temizlik gelmektedir. Yurda girip kendisini sağlık tanrısının ihtimam vç tedavisine hudutsuz bir İnançla terk e-
Şekil: 4 — Kuzey galerisinin meydana bakan
den hasta, tanrıyı rüyasında görebilmek için bir çok defalar yıkanmak mecburiyetinde kalırdı ( 4 ) . Su ve güneş banyoları, perhiz ve Bergama yöresinde yetişen çeşitli şifalı otlardan yapılan şerbetler, macunlar da tedavide büyük bir rol oynarlardı. Tanrıyı rüyasında görüp şifa bulması için vereceği emirleri öğrenen hasta, bunları yurdun hekimlerine anlatır, onlar d a kendisi tedavisi için gerekli öğütlerde bulunurlardı. Tanrının emirleri ne kadar sert olursa olsun hastalar tarafından büyük bir itaatla karşılanır ve tatibik edilirdi ( 5 ) . Çünkü Yurda gi-
cephesi toprak altından çıkarıldıktan sonra
ren her hasta kendisinin Asklepios tarafından mutlaka iyi edileceğine ve bunun için de tanrının emirlerine bilâkaydüşart itaat etmenin zaruri olduğu* na inanırlardı. Yurttaki hastaların maneviyatını sarsmak için pek ağır hastalar Yurda kabul edilmez ve hayatlarından ümit (kesilenler de Yurddan uzaklaştırılırdı. Sağlık Yurdunda iyileşip burasını terk eden herkes gücünün yettiği nisıbette bir adak eşyası bırakırdı. Bu, topraktan yapılmış basit bir heykelcik adî taştan kabaca yontulmuş küçük bir sunak... olabileceği gibi en ünlü bir sanatkârın kaleminden çıkmış nefis bir sanat şaheseri, yahut muazzam bir bina da olabilirdi ( 6 ) .
4 — Bergamada bulunmuş olan çok bozuk bir kitabede: (Altertümer von Pergamon, 8„ 2, 264) şu cümleler okunabiliyor: Hasta içeri girmelidir.. On gün geçiyor., yıkanmalı ve içeri girmelidir... Günlük elbiselerini çıkarıp beyaz hiton giymelidir.. sonra yine yıkanmalıdır.. Tanrıya yaklaşmalıdır... Büyük uyuma odasına girmeli.. Yüzük ve kuşak taşımamalıdır..».
Sağlık Yurdu, Eski Bergamadan iki kilometre mesafede olup şehre, iki tarafından muteber Bergama hemşehrilerinin abidevî mezarları bulunan
5 — Tanrının kendisine emrettiği çok sert ve haşin tedavi usullerini büyük bir tevekkül ve cesaretle tatbik eden Aristeides şöyle bir vak'a anlatıyor: Tanrı bana yerlerin donduğu ve buz gibi soğuk bir rüzgârın estiği bir kış gününde balçıktan alıp bunu üzerime dökmemi ve bu şekilde: Zeus tanrıların en iyisi ve en büyüğüdür, diye bağırarak kutsal jimnazm galerisinde oturmamı emretti. Bu merasim birçok seyircilin huzurunda cereyan etti.
6 —..Meselâ aşağıda kısaca bahsedeceğimiz yurdun büyük Propylon'u tarihçi ve filozof K. Haraki tarafından inşa edilip Asklepios'a vakfedilmiştir. İmparator Caracalla (211 - 218 M. S.) Yurdda iyi olduğumdan birçok ihsanlar meyanında tabiî cesametten üç misli büyüklükte bir heykel diktirmişti. Bu imparatorun başında örtü bulunan güzel bir portresi bugün Bergama müzesinde bulunmaktadır.
: 6 — Zeus - Asklepios Tapınağı
kutsal bir cadde ile bağlıydı ( 7 ) . Milâttan sonraki ikinci asırda Asklepion büyük bir şöhret ve ehemmiyet kazanıp ta hemen 'hemen yeni baştan inşa edilmeğe başlanınca bu cadde de şeklini değiştirmiştir. Yeni baştan tanzim edilen caddenin başlangıç noktası, bugün Bergsmayı ziyaret eden her insanın gözüne çarpan ve inşasmdaki asaletle hayranlığını mucip olan «Viran» kapı denilen muazzam kapı idi. Bu caddenin yedi yüz metrelik bir kısmının ortası trahitten ayakları üzerine oturtulmuş moloz taşından mamûl manastır tonozları ile örtülüydü. Caddenin her iki tarafında satıcılar için dükkânlar mevcuttu. Yediyüz metreden sonra birkaç caddenin birleştiği bir meydan geliyor ve buradan itibaren Propylon'a kadar olan kısmın ortası açık ve iki tarafı galerilerle çevrili idi ( 8 ) . Bu caddeyi takip edenler A. Aristeides'in şairane bir şekilde «dış liman» diye vasıflandırdığı Propylon'un etrafı sütunlu galerilerle muhat avlusuna dahil olurlardı (Şekil 2,3). Propylon'un beyaz mermerden mamûl muhteşem cephesi Korent nizamında işlenmiş dört adet sütunla süslü olup fronton'unun ortasındaki kabartma kalkan üzerinde: binanın Klaudius Haraks tarafında inşa ettirildiği yazılıdır. Diğer cephesi süslü idi ve buradan onüç basamakla yurdun büyük avlusuna inilirdi. Statüler, kitabeler, tapmaklar, türbeler, çeşmeler. ..le dolu olan bu meydanın büyüklüğü 110 x 130 metre olup kuzey yarısı mermer plâklarla örtülüdür. Diğer yarısı bahçe veya çimenlik şeklinde tanzim edilmişti.. Meydanın kuzey, batı ve gü7 — 1934 senesinde yapılan birkaç sondaj neticesinde klâsik devir sanatının güzel nümunelerini teşkil eden birçok yüksek kabartmalar bulunmuştur. 8 — Bayatlı (sayfa: 42} ile Deubner (sayfa: 23) in bu husustaki tarifleri birbirine uymayor. Biz, plân ve resimlerle daha mufassal bir şekilde izah edilmiş olan Deubnerin tarifini esas tuttuk.
Resim: 5 — Kuzey galerisinin meydana bakan cephesinin bugünkü görünüşü
neyi sütunlarla süslü galerilerle çevrilidir. Bunlardan kuzey ve batı galerileri 'birer katlı, güney galerisi de - arazinin meylinden ötürü - iki katlıdır. Kuzey galerisi diğerlerine nazaran çok iyi bir şekilde muhafaza edilmiştir. Kazı esnasında, meydana bakan güney cephesinin ıbütün aksamı zelzeleden (yıkıldıkları şekilde [bulunmuş ve bunların büyük bir kısmı bugün sayın Osman Bayatlının gayret ve himmeti ile tekrar ayağa kaldırılmıştır (Şekil 4,5). Burada mimarî tarihi ile uğraşanları alâkadar edecek enteresan bir nokta vardır ki, o da cephedeki sütunların doğu tarafında bulunan on tanesinin kompozit nizamında piyedestalli, diğerlerinin de Tonik nizamında işlenmiş olmalarıdır, Antik bir ibinayı süsliyen sütunların umumiyetle bir nizamda olmaları lâzım geldiğine göre bu cihet antik mimaride emsaline pek te rastlanmıyan bir curiosite teşkilefcmektedir ( 9 ) . 9 — Hafirler bunu şöyle izah ediyorlar: Galerinin güney cephesindeki sütunlar ilk evvelâ umumiyetle Ionik ni-
Kuzey galerinin arkasında, batı tarafında, kutsal tiyatro bulunmaktadır. (3500) seyirci istiap edecek büyükükte olan tiyatronun sahne binasının Kemen bütün (parçaları ve oturma sıralarının basıları muhafaza edilmiştir. Tiyatroya kuzey galerisinden ve kuzeyindeki yi'ksek kısımdan girilmekteydi. Asırlardanberi kireç ocakçıları ve inşaatçılar tarafından sökülüp yok edilen sıraların yerlerine son zamanlarda taştan yeni sıralar yapılmış ve bu suretle tiyatrodan istifade edilmeğe başlanmıştır. Ancak burasının Bergama gibi arkeolojik ve turistik bakımdan dünya çapında ehemmiyeti haiz bir merkeze yakışacak şekilde temamen ilmî esaslara uygun bir tarzda restore edilmesi lâzımdır 'ki bu hususta son aylarda Bergama mevzuunu turistik, arkeolojik ve urbanizm yönlerinden önemle ele almış olan Vekâletler arası heyetinin müsbet ve hayırlı kararlar vereceğini ümit ederiz. Kuzey galerinin doğusunda, 16,5 X 18,5 ebadında iç duvarları mermerle kaplı ve nişlerle süslenmiş bir kütüphane mevcuttur. Kütüphanenin doğu duvarının ortasındaki büyük yuvarlak nişte İmparator Hadriyan'm ibugün Bergama müzesinin kanaatımızca en kıymetli eserlerinden birisini teşkil eden bir heykeli bulunmaktaydı. Propylon'un güneyinde, büyük avlunun doğusunda, yurdun en hâkim mevkiinde inşp. edilmiş olan «Zeus - Aâklepios» tapmağı bulunur (Şekil: 6 ) . Kazı esnasında ele geçen bir çok yazıtlar tapınağın tanrı Asklepios'a a it olduğunu sarahatla göstermişlerdir. Bina yuvarlak olup doldurulmuş muazzam bir alt - kat üzerine oturtulmuştur. Büyük avludan geniş bir merdivenle cepheyi süsleyen F'ropylon'a çıkılır ve müstatil şekinde bir sdlon'dan geçildikten sonra üzeri kubbe ile örtülü kült mahalline girilirdi. Buranın duvarları birbirini takibeden yuvarlak ve köşeli nişlerle süslü ve çok çeşitli mermerlerle kaphvdı. Ortadaki büyük nişte Asklepios'un sanatkâr-.ıc bir şekilde işlenmiş muazzam heykeli bulunurdu. Binanın yuvarlak plânı bilhassa ehemmiyeti haizdir. Filhakika şimdiye kadar Anadoluda bulunmuş olan yuvarlak ve kubbeli binaların en eskisini bu bina teşlkil etmektedir. Eldeki yazıtlara [göre tapınak Milâttan sonra 142 senesinde konsül olan C. P. Rufinus tarafından inşa edilmiştir. Asklepios tapınağının güneyinde hâfirler tarafından «Aşağı yuvarlak bina» diye adlandırılmış olan iki katlı ve ondan daha büyük bir bina mevcuttur. Binanın plânı çok şayanı dikkattir. Alt katı da iyi bir şekilde muhafaza edilmiştir. Ne yazfk-
60
1
ki binanın ismini ve fonksiyonunu bilmeyoıuz (10) Hiç bir antik mehaz ondan bahsetmediği gibi kazı esnasında da bu husufta ip ucu verebilecek bir yazıta rastlanmamıştır, inşa tarzına bakılırsa onun Yıırddaki binaların en genci olduğuna inanmak lâzım gelecektir. Aşağı yuvarlak binanın alt katından, seksen metre uzunluğunda ve üzeri tonozlarla örtülü bir yeraltı yolu vasıtasıyla Büyük avlunun hemen hemen ortasına tesadüf eden kutsal çeşmenin yanına çıkılır. Çeşmenin suyunun şifa hassasına inanılır ve hastalar tarafından bolbol içilirdi. Bundan başka burada hartaların banyo yaptıkları ve çok iyi bir şekilde muhafaza edilmiş olan havuzlar ve daha eski devirlere ait birçok temeller görülmektedir. Yurdun güney galerisinin batı tarafında, arkada, muhtelif büyüklükte iki oda mevcuttur, ki büyüğü erkekler, küçüğü de kadınlara mahs ?s abdeshanelerdir. Bunlardan bilhassa erkeklere mahsur olanında görülen mermer sütun başlıkları zamanın en iyi heykeltraşı eserlerini teşkil etmektedirler. Diğer kısımlarda büyük bir zarafet ve incelikti işlenmişlerdir. Bu kabil tesisat orta imparatorluk devrinin karakteristik bir vasfıdır. Ondan evvelki ve sonraki devirlerde böyle yerlere okadar ehemmiyet verilmezdi.. Pek umumî hatlarıyla anlatmağa çalıştığımız Bergama Sağlık Yurdu hıristiyanlığın, gün geçtikçe nüfuzunu arttırması yükünden ehemmiyet ve kudretini (kaybetmeğe başlamış ve takriben Milâttan sonraki üçüncü asrın nihayetinde vukua gelen bir zelzele neticesinde harap olunca artık yeni baştan inşa edilmemiştir. zamda idiler. Fakat bir zelzelenin sebep olduğu toprak kayımısı neticesinde bu on sütun takriben Milâttan sonraki 175 senesinde yıkılmış ve bunların yerine, o zaman, iorûk nizamındaki sütunlar büyüklüğünde sütunları alelacele tedarik etmek mümkün olmadığından piyedestalli kompozit sütunlar kulanılmıştır. 10 — Hafirlerin raporunda (Wiegand: sayfa: 28) Bütün müşahedeler burasının tanrılara tapınılacak bir yer olmadığım göstermiştir, denilmektedir. Deubner de (sayfa: 60) ayni fikirdedir. Bayatlı ise (sayfa: 45) burasının sağlık tanrısı Asklepios'un oğlu Telesphor'a ait bir tapınak olduğunu söylüyor. Bergamayı son ziyaretimde bu mühim meseleyi sayın Bayatlı'dan tahkik ettim. Verdiği cevapta, kitabındaki .malûmatı hafirlerden öğrendiğini söyledi. Demek oluyor ki hafirler ilk defa böyle bir ihtimali düşünmüşler ve fakat' müspet delil elde edemediklerinden bunu resmen yazamamışlardır. Bu sebeple binayı şimdilik adlandırmanın doğru olmıyacağı kanaatindeyiz.