Cengiz Özakıncı, Avustralya da Türk Düşmanlığı

Page 1

Otopsi

BD NİSAN 2017

Cengiz Özakıncı

Avustralya’da Atatürk’e ve Türklüğe Karşı Propaganda Türklerin 1914-1923 arası Ermenilere, Rumlara, Süryanilere soykırım uyguladığı yalanını yayan odaklar, pek çok ülkede olduğu gibi, Avustralya’da da yoğun bir çalışma içerisinde.

Ö

yle ki, 1994’te Yunan Parlamentosu, Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 gününü Pontus Rum Soykırımını Anma Günü ilan etmiş; Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk’ü soykırımcılıkla suçlayan bu kararı tanıyan ilk kuruluş, 2013 yılında Avustralya New South Wales parlamentosu olmuştu.

“Assyrian Universal Alliance”, “Australian Hellenic Council”, “Armenian National Committee” vs. adlar altında etkinlik gösteren Ermeni, Yunan, Süryani örgütleri, Avustralya parlamentosundan Türkleri soykırımcılıkla suçlayan kararlar çıkartmak amacıyla çalışıyor. Tarihçi Prof. Dr. Peter 13


BD NİSAN 2017

propagandacıların Avustralyalıları kandırmalarını önleyebilirler; ve böylece soykırım propagandalarını boşa Tarihçi Prof. Dr. Peter Stanley (solda), Ermeni Kuyumcu çıkartabiVicken Babkenian (ortada) ve birlikte yazdıkları kitap. lirler. Örneğin, 1915’de Gelibolu’da Stanley’in, Sydney’de kuyumculuk Hafif Süvari Birliği Komutanı yapan Vicken Babkenian ile ortak olarak Türklere karşı savaşmış bir kitap yazarak Ermeni Soykırımı yalanının misyonerliğini üstlenmesi Avustralyalı General Sir Granville Ryrie’nin, 1932’de Milletler ve Türkiye’yi soykırımcılıkla suçCemiyeti’nde, Türkiye’nin üyeliği layan yayınların çoğalması, Avustgörüşülürken, Avustralya temsilcisi ralya’da yaşayan Türkleri soykırım yalanlarını çürütmek üzere daha çok olarak yaptığı konuşma şöyle: “Türkiye’nin Milletler Cemiçalışmak durumunda bırakıyor. yeti’ne davet olunmasına ilişkin Avustralya’daki Türkler, geleverilen öneriye Avustralya Hükücekte 25 Nisan Anzak Günü yürümeti hararetle destek olur. Çağlar yüşlerinde, Avustralyalıları etkileboyu ulaştığı çok yüksek kültür yecek yeni sözler içeren pankartlar düzeyine ve olağanüstü ciddî ulusal taşıyarak, Ermeni, Rum, Süryani niteliğe sahip olması, Türkiye’nin en belirgin niteliklerinden birini oluşturmaktadır. Bu nitelikler geçen yüzyıllardan çok, bugün gelişmiş bulunmaktadır. Dünya Savaşı’nın savaşçılarından ve Gelibolu, Filistin, Sina ve Suriye cephelerinde savaş alanlarında bulunmuş bir insan olarak söylüyorum: Türk askerinin savunmadaki eşsiz kahramanlığını ve hücumdaki güç ve yeteneğini hayretle görmek fırsatlarına eriştim. Gelibolu’da

“Çağlar boyu ulaştığı çok yüksek kültür düzeyine ve olağanüstü ciddî ulusal niteliğe sahip olması, Türkiye’nin en belirgin niteliklerinden birini oluşturmaktadır.” 14


BD NİSAN 2017

arkadaşlarım ve ben Türklerin cesaret ve dayanıklılıkları karşısında pek çok kez hayretler içerisinde kaldık. Türk ordularının Avustralya makineli tüfeklerine karşı ve Britanya donanmasının gülle yağmuru altında korkusuzca ileri atıldıklarını gördük. Türklerin değer ve direniş güçleri hakkındaki Avustralya New South Wales’li yüksek düşünceleTümgeneral Sir Granville de rimi işte ben, böyle Laune Ryrie (1865-1937) elde ettim. Savaşın felaketlerini bu denli yakından gören bu milletin, geleceğini savaşa engel olmaya adayacağı inancı o zamandan beri diğer her hangi bir duygunun üstünde olarak bende kesin biçimde yer etmiştir. Milletler Cemiyeti’nin tuttuğu yol, savaşı yasadışı saymak ve uluslararası uyuşmazlıkları barışçıl yollarla çözmektir. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girmesi bu ülkenin geleceğini bu ülkülere adayacağını gösterir. Böyle bir olayın birinci derecede öneme sahip olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu olay ayni zamanda Türkiye’nin ulusal

yaşamında yeni bir dönemin başlangıcını oluşturacaktır. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’nde çalışma ortaklığı olağanüstü değerli olacaktır. Kararı büyük bir mutlulukla destekliyorum.” Gelibolu’da savaşmış Anzakların ülkelerine döndükten sonra Türklere ilişkin övgüleri, pek çok yayına konu olmuştur. Bu yayınlarda,

Sir Granville Ryrie’nin Milletler Cemiyeti’nde Türkler’i öven konuşması. 15


BD NİSAN 2017

UNESCO'nun Atatürk'ün doğumunun anlayışı teşvik etmek doğrultusun100. yıldönümü anmalarına katılma kararı da çaba göstermiş olan kurucusu 27 Ekim-15 Kasım 1978.

Türklerin dürüst savaşçılar olduğunu dile getiren -soykırım suçlamalarını boşa çıkaracak- pek çok tanıklık vardır .

D

ahası, UNESCO, Atatürk’ün 100. Doğum Günü’nün dünya çapında kutlanmasına karar verirken, onu şöyle tanımlamıştır: “(...) UNESCO'nun yetkisi içerisine giren tüm alanlarda onun olağanüstü bir reformcu” (...) “Özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı açılan ilk savaşlardan birinin önderi” (...) “İnsanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayırımı gözetmeyen bir uyum ve işbirliği çağının doğacağını tüm yaşamı boyunca savunmakla, halklar arasında karşılıklı anlayış ruhu ve dünyanın ulusları arasında kalıcı barışı teşvik konusunda seçkin bir örnek” (...) “Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman barışı, insan haklarına saygıyı ve uluslararası 16

Atatürk.(...)” UNESCO’nun bu kararı, Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne Ermeni, Rum Pontus, Süryani vs. soykırımcılığı damgası yapıştırılamayacağının sayısız kanıtlarından birini oluşturmaktadır. Venizelos’un 1934’te Atatürk’ü Nobel Barış Ödülüne aday göstermiş olması da Pontus Rum Soykırımı yalanını boşa çıkartacak diğer bir olgudur. Venizelos’un Nobel Ödül Komitesi Başkanı’na mektubu şöyledir: Atina, 12 Ocak 1934 “Bay Başkan, Yedi yüzyıla yakın bir süre boyunca Yakın Doğu ve Orta Avrupa’nın büyük bir bölümü kanlı çarpışmalara sahne olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu ve sultanların mutlakiyetçi yönetimleri bunun başlıca nedeniydi. Hristiyan milletlerin İmparatorluğa bağlanmaları ve bundan kaynaklanan Haç’ın


BD NİSAN 2017

Hilâl’e karşı yaptığı kaçınılmaz mücadeleler, kurtulma amacı ile bu milletlerce yapılan isyanlar, Osmanlı İmparatorluğu sultanların yönetiminde kaldığı sürece devamlı tehlike kaynağı oluşturan bir durum ortaya çıkarıyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın muhasımlarına karşı yaptığı milli harekâtın galibiyetle sonuçlanması ardından 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, bu istikrarsız duruma son verdi. Bir milletin yaşamında bu kadar kısa bir süre içinde böylesine köklü bir değişme seyrek gerçekleşmiştir. Teokratik bir rejim içinde yaşayan, din ile hukuk kavramlarının birbirine karıştığı çökme yolundaki bir imparatorluğun yerini güç ve hayat dolu modern ve milli bir devlet almıştır. Büyük devrimci Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı hızla, mutlakiyetçi sultanlar rejimi yıkılmış ve gerçekten laik bir devlet kurulmuştur. Millet tümüyle çağdaş uygarlıkların önünde yer almak için şevk ile ilerleme yolunda bir atılım yapmıştır. Barışı pekiştirme hareketi yeni ve seçkin Türk devletine bugünkü görüntüsünü veren tüm iç reform hareketleriyle birlikte yürümüştür. Türkiye Osmanlı’nın yabancı unsurlarla meskûn vilâyetlerini terk etmek konusunda tereddüt etmemiş ve antlaşmalarda belirtildiği üzere kendi milli sınırları ile samimi biçimde yetinerek Yakın Doğu’da barışın gerçek bir savunucusu olmuştur.

“Barışın borçlu olduğu bu değerli katkının sahibi kişi Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'dır” Kanlı mücadeleler nedeni ile uzun yıllar Türkiye ile düşman durumunda kalan biz Yunanlılar, Osmanlı İmparatorluğu’nun yerini alan bu ülkede vuku bulan bu köklü değişikliğin etkilerini duyan ilk kimseler olduk. Anadolu faciasının hemen ardından kendini yenileyen Türkiye’ye bir anlaşma fırsatı görerek elimizi uzattık. O, bu uzanan eli içtenlikle kabul etti. Ciddi anlaşmazlıklarla ayrılmış olan milletlerle içten bir barış örneği veren bu yakınlaşmadan sadece, 17


BD NİSAN 2017

iki ülke için olduğu kadar Yakın Doğu barışı için de yararlı sonuçlar doğmuştur. Barışın borçlu olduğu bu değerli katkının sahibi kişi Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’dır. Bu nedenle 1930 yılında Yunan Hükümet Başkanı olarak ben Türk-Yunan Paktı’nın imzası Eleftherios Venizelos 18 February ile Yakın Doğu’da 1924 günlü Time dergisi kapağında. barışa doğru yeni bir

Venizelos’un M. Kemal’i

Eğer Birinci Dünya Savaşı’nda Türkler Rumlara soykırım uygulamış olsalardı, Venizelos Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterebilir miydi? Kuşkusuz, hayır. Soykırım Propagandacıları, yukarıda aktardığımız sözlerde dile getirilen gerçeklerin artık unutulmuş olmasından doğan boşluğu,

dönem başlarken, Nobel Barış Ödülü için Mustafa Kemal Paşa’yı aday gösteren 3 sayfalık soykırım yalanlarıyla mektubu dolduruyor. AvusturalYüksek Nobel Barış ya vs. ülkelerde yaşayan Türkler, Ödülü için aday göstermekle şeref yalana dayalı soykırım propagandakazanırım. larını, gerçeği dile getiren bu sözleri Yüksek Saygılarımın kabulünü ortaya koyarak çürütecektir.• rica ederim, Bay Başkan. cengizozakincibd@gmail.com İmza: E.K. Venizelos” 18


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.