Struma Faciası 10/12

Page 1

Otopsi Cengiz Özak›nc›

Türkiye Cumhuriyeti’ne

10

YAHUD‹ SOYKIRIMI SUÇLAMASI 24 fiubat 1942 Struma Facias›’nda

Görgü Tan›klar› veYard›ma Koflanlar:

Tiyatro Sanatç›m›z ‹smet Ay ve Babas› Filistin’de yay›mlanan Palestine Post gazetesinin Musevi yöneticisi Gershon Agronsky, facian›n gerçekleflti¤i günün gecesi ‹stanbul’a gelmifl; ‹ngiliz, Amerikan büyükelçilikleriyle ve istihbaratç›lar›yla görüflmüfl; ve toplad›¤› bilgileri an›lar›nda özetle flöyle aç›klam›flt›:

24

“24 fiubat 1942 günü gece geç vakit ‹stanbul’a vard›m. [Sohnut’un temsilcisi] Bay [Joseph] Goldin sayesinde faciadan haberdar oldum. (...) ‹ngiltere Konsoloslu¤u’nda filo komutan› Wilson’u gördüm. (...) Türk kaynaklar›ndan duyduklar›na göre,.. tam bir bilgi yoktu ancak bir patlama duyan ve gemiden duman sütunlar› yükseldi¤ini gören tan›klar vard›. (...) Bilgili kaynaklar Struma’n›n ak›nt› nedeniyle facian›n meydana geldi¤i fiile’nin 53


BD TEMMUZ 2013

on mil ötesine kadar sürüklendi¤ini ileri sürdüler. Orada sahilden bir buçuk mil ötedeki bir tan›k infilak›n duyuldu¤unu rapor etti. Gemide yang›n ç›kt› ve akabinde dumanlar yükseldi, daha sonra gemi ikiye ayr›ld›. (...) Türklerin Struma yolcular›n›n Eretz ‹srael’e gitmelerine izin verilmesi için ‹ngilizlere 13 ayr› kere baflvurduklar›n› söylediklerini duydum. (...) Amerikan Büyükelçisi Steinhardt,.. trajedinin, Majesteleri’nin hükümetinin (yani ‹ngiltere’nin – C.Ö.) Eretz ‹srael’e karfl› tak›nd›¤› çürümüfl ve hain bir düzenin sonucu oldu¤unu söyledi.” ([i])

nun feci biçimde öldü¤ü Struma Facias›’n›n görgü tan›klar› vard› ve onlar denizde bir geminin patlay›p yanmaya bafllad›¤›n› görür görmez, olay› an›nda yetkililere bildirmifllerdi. Gershon’un o günün gecesi yabanc› büyükelçiliklerden ö¤rendi¤ine göre; “bir patlama duyan ve gemiden duman sütunlar› yükseldi¤ini gören tan›klar vard›” ve fiile’de, “sahilden 1,5 mil ötedeki bir tan›k infilak›n duyuldu¤unu rapor etti.”

P

Peki kimlerdi Struma’n›n Karadeni-

z’de patlad›¤› an›n fiile’li görgü tan›klar›? Adlar› neydi? E¤er 2000 y›l›nda Struma bat›¤›n› bulmay› amaçlayan Greg Buxton’la birlikte Türkiye’ye gelen Douglas Frank ve Catherine Collins ikilisi, patlayan gemiden sa¤ kurtulan David Stoliar’la birlikte 2001 y›l›nda fiile’ye giden ve ona çevirmenlik yapan gazeteci fiebnem Arsu’nun onlarla yapt›¤› söyleflileri 2003 y›l›nda Amerika’da “Karadeniz’de Ölüm: Struma’n›n ve II. Dünya Savafl›’nda Denizdeki Soyk›r›m’›n Anlat›lmam›fl Öyküsü” (“Death on the Black Sea: The Untold Story of The Struma and World War II’s Holocaust at the Sea”) adl› kitapta yay›mlam›fl olmasalard›, fiile’li görgü tan›klar›n›n kimler olduklar›n› belki de hiç bilemeyecektik.

([ii])

Musevi gazeteci Gershon Agronsky’ nin Struma Facias› tan›kl›¤›n› içeren “Assir Haneemanuth” adl› kitab›n›n kapa¤›. fiile’nin 5-6 mil bat›s›nda gerçekleflen ve 800 dolay›nda Yahudi yolcu54

Struma’n›n 24 fiubat 1942 sabah› fiile aç›klar›nda patlad›¤› an› ilk görenler, o tarihte henüz 18 yafl›nda bir konservatuvar ö¤rencisi olan ve fiubat tatilini geçirmek üzere geldi¤i fiile’ deki evlerinin balkonunda bulunan


BD TEMMUZ 2013

2004 y›l›nda aram›zdan ayr›lan tiyatro sanatç›m›z ‹smet Ay (sa¤da) gençlik y›llar›nda arkadafllar›yla birlikte.

‹smet Ay’›n ve babas›n›n görgü tan›kl›¤›n› ve kurtarma çabalar›n› aktaran “Karadeniz’de Ölüm: Struma’n›n ve II. Dünya Savafl›’nda Denizdeki Soyk›r›m’›n Anlat›lmam›fl Öyküsü” (“Death on the Black Sea: The Untold Story of The Struma and World War II’s Holocaust at the Sea”) adl› kitab›n kapa¤›. 1923 do¤umlu ‹smet Ay ve fiile’de devlet memuru olan babas› Mehmet Ay’d›. ‹smet Ay, sonraki y›llarda Türkiye’nin en tan›nm›fl tiyatro sanatç›lar›ndan biri olacakt›. Greg Buxton ve beraberindekilerin 2000 y›l›nda Struma bat›¤›n› bulmak üzere Türkiye’ye geldikleri, Türk televizyon ve gazetelerinde haber olarak yay›lm›fl; bu s›rada 76 yafl›nda bulunan tiyatro sanatç›m›z ‹smet Ay, belki de bu haberler üzerine

harekete geçip y›llar önce fiile’deki evlerinin balkonundan gördü¤ü patlama an›n› onlarla anlatm›flt›. ‹smet Ay’ ›n ölümünden 4 y›l önce anlatt›klar›, ölümünden bir y›l önce 2003’te Amerika’da yay›mlanan söz konusu kitapta özetle flöyle yer al›yordu: “O sabah sa¤lam kürek çekenlerden biri, Mehmet Ay idi, onun genç o¤lu ‹smet Ay, liman› tepeden gören evlerinin balkonundan bakmaktayd›. Daha sonra Türkiye’nin en ünlü tiyatro oyuncusu olan ‹smet Ay; “Gemi

fiile “Tahlisiye (Kurtarma) ‹stasyonu” 55


BD TEMMUZ 2013

“Çekdiri” denilen kurtarma kay›¤›. bizim fiile’den görmemiz için epeyce uzakta bo¤az›n giriflinde batt›,” dedi; “Babam, geminin bir torpidoyla vuruldu¤unu, tüm insanlar›n öldü¤ünü sand›klar›n› söyledi. Patlaman›n ard›ndan, fiile Feneri’nde olacaklar› bekleyen gözcüler göreve ça¤r›ld›. Bal›kç›lar gidemezdi, çünkü tekneleri motorlu de¤ildi. Sadece on adam›n yerleflti¤i kurtarma istasyonu teknesi gitmek için yeterince h›zl› ve güçlüydü.” 17 yafl›nda fiubat tatili için evinde olan ö¤renci ‹smet Ay, kurtarma botunun denize aç›l›fl›n› izledi. Hava aç›k ve so¤uktu, günefl gökte parlayarak yükseliyordu. Delikanl›, kurtarma botunun limana geri dönüflünü gördü¤ünde hâlâ balkondayd›. Teknede fazladan üç adam gördü. Üç kiflinin kurtuldu¤u umuduyla fiile’deki herkesin topland›¤› iskeleye kofltu. “Tekne biraz daha yaklaflt›¤›nda, biz bunlardan ikisinin gövdesinin tekneye boylu boyunca serildi¤ini, ölü olduklar›n› 56

gördük.” dedi ‹smet Ay, “Çok üzücüydü bu. Toplanan kalabal›k k›y›da sessizce izliyordu. Yaln›z biri hâlâ yafl›yordu. O dikildi. Kollar› gö¤sünde çaprazd›, çünkü donmufltu.” ([iii]) Mehmet Ay, o¤lu ‹smet’e kurtarma çabalar›n›, gemiden arta kalan enkazlar aras›nda kürek çeker-

Tarihi fiile deniz feneri. ken canl› bir adam bulman›n nas›l mucize oldu¤unu, di¤er iki cesedi ve sa¤ olan kifliyi nas›l tekneye çektiklerini anlatt›. O gün baflka kimse bulunmam›flt›. ‹zleyen günlerde bir kaç ceset karaya vurmufl, bunlar kimlikleri bilinmeksizin fiile mezarl›¤›na gömülmüfllerdi; Ay, ço¤unun gemiyle birlikte batt›¤›n› tahmin ediyordu. Baba Mehmet Ay, yaflam› denizde geçen sa¤lam bir adamd›; ölümü daha önce de görmüfl ve daha sonra yeniden görecekti. O korkunç günü anlat›rken, o¤lu ‹smet


BD TEMMUZ 2013

Ay babas›n›n elini s›k›yordu. Mehmet Ay, koluyla gözlerini kapayarak “Bunu bu insanlara nas›l yapabildiler?” diye sorup duruyordu o¤lu ‹smet Ay’a; “Bunu nas›l yapabildiler?” ([iv]) ***

T

Tek kurtulan David Stoliar, yay›mlanm›fl pek çok söyleflisinde; Struma’ n›n sahile çok yak›n bir noktada batt›¤›n›; havan›n aç›k güneflli, denizin pürüzsüz oldu¤unu; patlaman›n sahilden duyuldu¤unu; böyleyken k›y›dan hiç kimsenin 24 saat boyunca kendilerini kurtarmaya gelmedi¤ini; denizde 24 saat ç›rp›nd›ktan sonrad›r ki, kendisi d›fl›nda herkes öldükten sonra bir kurtarma teknesinin kendisini bulup kurtard›¤›n› söylemekte ve Türkleri, Türkiye’yi bu nedenle suçlamaktad›r. Oysa yukar›da söz konusu kitaptan aktard›¤›m›z tan›kl›klara göre; Struma

Facias›’nda geminin fiile aç›klar›nda patlad›¤› an›n ilk tan›¤› ‹smet Ay’d›r. Kurtarma görevlileri daha patlama duyulur duyulmaz görevleri bafl›na koflmufl, hedenize aç›lm›fllard›r. David Stoliar denizde 24 saat ç›rp›nm›fl olmay›p, patlamadan bir kaç saat sonra kurtar›lm›flt›r; onu denizde bulup kurtaran da ‹smet Ay’›n babas› Mehmet Ay’d›r. Mehmet Ay, kimilerinin uydurdu¤u üzere “bal›kç›” de¤il, ‹smet Ay’›n bir söyleflisinde belirtti¤i üzere fiile’de devlet memurudur; daha önce fiirketi Hayriye vapurlar›nda kaptanl›k yapm›flt›r ve büyük bir olas›l›kta, o tarihte “fiile Tahlisiye ‹stasyonu”nda (Sahil Güvenlik ve Kurtarma) görevlisidir.([v]) Tiyatro oyuncumuz ‹smet Ay ve babas› Mehmet Ay’› rahmetle an›yoruz. ‹smet Ay’›n patlama an›na ve kurtarma çal›flmalar›na görgü tan›¤› olmas›, Struma Facias›’yla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne yöneltilen, “kurtarma görevlileri gönderme iflini 24 saat geciktirerek denize düflen yolcular›n donarak ölmesine neden olmak” suçlamas›n› çürütmüfltür. fiimdi anlafl›l›yor mu tek kurtulan David Stoliar’›n söyleflilerinde, kurtulduktan bir gün sonra fiile’de kendisine yemek veren bal›kç› ‹smail Aslan’› öve öve bitiremezken, kendisini 57


BD TEMMUZ 2013

ölümden kurtaran ‹smet Ay’›n T.C. memuru olan babas› Mehmet Ay’›n ad›n› neden hiç anmad›¤›?.. Anlayanlar, anlamayanlara, anlats›n... • cengizozakinci@butundunya.com.tr ([i]) Aktaran, R›fat N. Bali, “Musa’n›n Evlatlar› Cumhuriyet’in Yurttafllar›”, ‹letiflim y. 4. bs. 2005 ‹st. sf. 190 vd. ([ii]) a.g.e. - sf. 336-353- “We have endeavored to provide an accurate reconstruction of the events surrounding the voyage of the Struma and the diving expedition in 2000. (…) Interviews with the following people were invaluable: (…) Ahmet Akarsu (…) ‹smail Aslan (…) Izmit Ay. (…) Miraculously, some people in the Black Sea village of Sile remember the Struma and we thank them for their time and memories. Ismail Aslan told his story with courage and Izmit Ay recounted his memories vividly. The men of the Sile watchtower continue to do the same job that their brave predecessors did decades ago when they brought Stoliar in to shore. (…) Thank you to Elise Meyers and Sebnem Arsu for the assistance in research and with interviews. Thanks also to Carol Boas and Cath Conneely for your willingness to be sounding boards. Thanks, Sener Yavaser, for the rides.” ([iii]) a.g.e. - sf.201- “One of the rugged men pulling at the oars that morning was Mehmet Ay, whose young son, Izmit, was watching from the balcony of the family’s apartment above the port. “The boat sank at the entrance to the Bosporus, too far from Sile for us to see,” said Izmit Ay, who later became one of Turkey’s most famous actors. “My father said that the ship had been sunk by a torpedo and that they thought all the people had died. All the watch-tower men were called

out for duty after the explosion, waiting for the next thing to happen. The fishermen could not go out because they did not have motors for their boats. Only the watchtower boat, which was manned by ten men, was fast and powerful enough to go out.” Ay, then a seventeen-year-old student home for a holiday, watched the rowboat head out to sea. It was a clear, cold day, and the sun was growing bright in the sky. The youngster was still on the balcony when he saw the rowboat coming back to port. He could see three extra men onboard. He rushed to the pier, where the rest of the village was waiting, hopeful that three survivors had been rescued. “As they got closer we could see that two bodies were draped over the gunwale and they were dead,” Ay said. “It was so sad. The crowd watching from the shore became silent. Only one man still lived. He sat upright. His arms were crossed over his chest because they were frozen.” ([iv]) a.g.e. - sf. 202 – “Mehmet Ay told his son about the rescue. He described rowing into a field of debris and the miracle of discovering one man alive. He told of dragging him into the boat along with two other bodies. No other bodies were found that day. Most of them sank, Ay surmised, though a few would wash ashore in the days that followed and be buried anonymously in the village cemetery. The elder Ay was a tough man who made his living on the sea. He had seen death before and he would see it again. As he described that awful day, his son could not help noticing his father’s hands shaking. “How could they have done this to people?” Ay asked his son over and over, covering his eyes with his forearm. “How could they have done this?” ([v]) Nebil Özgentürk, “fiile’de bir gün...”, Sabah gazetesi, 25.04.1999

Nankörlük kusurlar›n en büyü¤üdür ve e¤er insanlar unutkan olmasalard›, hiçbir nankör olmazd› Johann Wolfgang von Goethe 58


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.