13 minute read
YÜRÜYÜŞÜNDEN SANCAKTUTAR'A
mizi de mutlaka çok yakından içine alacak bir strateji ile başarılabilir.
Elçilik ve konsolosluklarımızın toplumumuzla bağlarına gelince: Benim hissettiğim aslında sanki diplomatlar aldıkları eğitim ve formasyonla belki toplumla çok daha kapsayıcı ve yakından bir etkileşimi benimsemek isteseler de, Türkiye’de devletin parti devletine dönüşmüş olması diplomatları sürekli bir etki altında bırakıyor. Bu diplomatlarla olmaz demiyorum ama diplomatlarımıza böyle olmaz demek istiyorum, olur da sesimi duyarlarsa şayet.
Advertisement
O MEZARLIKTA TAŞ OLASIM GELDİ, TAŞ OLUP YERİN DİBİNE BATASIM GELDİ.
Ortaokulu İmam Hatip’te tamamlamışsınız. Kendinizi “Yüce Yaratan’ı seven ve ona ciddiyetle saygı duyan, Hz Muhammed ve Kur'an'ın buyruklarına tam iman etmiş samimi bir müslümanım.” diye tanımlıyorsunuz. Yürüyüş güzergahında bulunan Britanya Alevi Federasyonu’nu da ziyaret ettiniz. CHP iktidarda söz sahibi olsaydı farklı kesimleri tanıyan bir yurttaş olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın daha adaletli bir yaklaşıma kavuşabileceğine inanıyor musunuz?
İşte bu hislerin kalbimde yol açtığı feveran duygusu ile karar verdim, seçim yürüyüşüm sırasında yolumu ne kadar uzatacak olursa olsun Britanya’da bulabildiğim en büyük Alevi organizasyonuna kocaman bir gül buketi ile bir dayanışma ziyareti yapacaktım.
Dini alandaki tüm meselelerde elbette Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çok büyük etkinliği var. Siyasi kadrolara değil dinin ruhuna sadık bir Diyanet İşleri Başkanlığı şüphesiz ülke barışı için çok hayati faydalar sağlayabilir. Bunun için bu kurum ve çalışanlarının da hukuk ve adalet çizgisinde, samimi görev gündemlerine odaklı olmaları, siyaseti dini kurumların dış kapısının iki sokak da ötesine kadar adeta kovalayarak uzaklaştırmaları gerekiyor.
CHP iktidarı kesinlikle çok daha etkin, adil ve gerçek amaçlarına uygun çalışan bir Diyanet İşleri Başkanlığı demektir. Camilerde insanların güncel siyasi gündeme göre hutbe görünümlü propaganda değil gerçek dini bilgi ve nasihat duyacakları, Allah’la çok daha içten dua ve ibadetlerini arz edecekleri mekanlara dönüşmesi demektir. Alevilik - Sünnilik ayrımında Alevilik’in de çok daha adil ve eşitlikçi çizgide devlet imkanlarından faydalanması demektir.
çok şaşıracağınız bir netlikte haber vermiş ve bizleri açıkça uyarmıştı. Ama, dinleyen ümmet nerde?
Peki bir çıkar yol var mı?
Bu durumu fark eden insanlar genelde iki yoldan birini tutuyor. Birincisi mecazen İmam’a kızıp camiyi terk etmek, ikincisi ise tam da İmam’ın verdiği zararın vehamet boyutları karşısında camiye daha bir sahip çıkmak…
Ben ikincisini seçtim: İmam Cami’ye ihanet ettikçe o istila karşısında samimi inançlarıma daha çok sarıldım, bunu en büyük dini vecibe bildim. Tabii bu, bazen bedeli çok ağır ödenen bir duruştur. Köyünüzde sınırsız hamiyetle kucak açtığınız yetim çocuğun beyninin yıkanıp bir gün “eğer ki iktidardan inersek ilk şu evi yakacağız” diye ana-baba ocağınızı gösterdiğini duyarsınız. Duyarsınız, ve kah İbrahim’lerin, kah Hüseyin’lerin kaderi aklınıza gelir, kendi kaderinize acı acı tebessüm edersiniz.
En nihayetinde siyaset daha hakkaniyetli, daha güzel yaşamamız için öneriler demeti gibi bir şey. Siz daha güzel yaşamak için günlük yaşantınızda mesleki uğraşınız dışında neler yapıyorsunuz?
BU DİPLOMATLARLA OLMAZ DEMİYORUM AMA DİPLOMATLARIMIZLA BÖYLE OLMAZ DEMEK İSTİYORUM
İngiltere’de yaşayan toplumumuzun çocuklarının akademik başarıları yüzümüzü güldürecek düzeyde değil. Araştırmalara göre alt sevilerde seyrediyoruz. Bu konuda bir CHP'li olarak bir programınız var mı?
Ben CHP’de sadece birlik üyesiyim. Hiç bir kurumsal temsil konumunda hiç olmadım ve değilim. Ancak, elbette ki çocuklarımızın akademik başarısı en hayati ve öncelikli konulardan birisi olmalı.
Hatta, sadece akademik başarıları değil, Britanya toplumu ile çok daha iyi entegre, Birleşik Krallık toplum ve ekonomisinin tüm alanlarında çok daha üretken, faydalı ve etkili olmalarının sağlanması bizler için stratejik bir hedef ve eylem alanı olmalı.
Cumhurbaşkanlığını Kılıçdaroğlu kazanırsa konsolosluk veya elçilerimizle toplum arasındaki soğukluk kırılabilir mi?
Sn Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi ile parti programında da öngörüldüğü gibi Büyükelçilik, Konsolosluk ve bağlı birimlerin etkinliği güçlendirilecektir elbette. Ancak, bu konu sosyal bilimciler ve eğitimciler, medya, sivil toplum, kamu idaresi, akademik kurumlar ve endüstriyel unsurların tam entegre şekilde dahil olduğu, gençleri-
Ben dinimi kitabi kaynaklarından öğrendim. Öğrendiğime göre de nezaketin, anlayışın, kucaklayıcılığın olmadığı yerde din yoktur. Kabalık, anlayışsızlık ve ötekileştiriciliğin olduğu yerde din adına her ne var ise ya açıkça dine isyandır veya Allah tarafından indirilmiş değil, nefsine uyan kullar tarafından uydurulmuş bir dindir.
Maalesef, coğrafyamızda Alevi ve Sünni insanlarımız arasında ilişkiler asırlardır yaygınlıkla önyargılar ve karşılıklı korkular etrafında şekilleniyor. Ama şurası çok önemli ki mezhepsel kimlikler etrafındaki kamplaşmalar her iki tarafta da dini motivasyonlardan çok daha fazla siyasi motivasyonla körükleniyor. İnsanımız ne yazık ki uyanık olup bu oyunu göremiyor. Şerbetli kamplaştırıcı söylemi dini kisve altında geldiğinde kolayca kabul ediyor.
Bir Sünni olarak kabul ederim ki, burada devletçi ve otorite yanlısı Sünni geleneğin çok sorumluluğu var. Aleviler ise zayıf olan ve devlet alanının dışına itilen kesim olarak çok daha büyük bedeller ödediler. Sünni kesimdeki olumsuz örnekler ise en son bu mevcut hükümet döneminde seviyesizliğin dibine vurdu, dibini de kazıp daha derine batacak bir seviye aradı.
Bu benim için bir büyük bir yaraydı ama Sn Kemal Kılıçdaroğlu’ya mezarlıklarda yapılan cahil ve organize barbarlıkları görünce yaralı hissetmenin ötesinde adeta utancımdan, utanmayanların da yerine utanıp o mezarlıkta taş olasım geldi, taş olup yerin dibine batasım geldi.
Ama bana sorarsanız, gerçek laik bir devlette Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurum ya tüm din ve mezheplere tam adil yaklaşımlı bir kurum olarak var olabilir veya bugünkü sözde Sünni diktasının bir aygıtı olarak kalacaksa hiç olmaması gerekir.
CAMİYİ TERK ETMEKCAMİYE SAHİP ÇIKMAK!
Sizi İngiltere’ye sürükleyen sebeblere değindik. Bir parça da sizi imanlı kılan nedenleri öğrenmeye çalışalım. Nerelisiniz? Bir çekince duymazsanız yetiştiğiniz ortamla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
Ben de hemen her çocuk gibi dini inancımı ilk olarak doğduğum aile ve mahallemden aldım. Bu aşamada sahip olacağı inancı seçme şansı bir çocuk için neredeyse yok denecek kadar azdır. Ama insan inandığı şeyi sorgulamayı, asıl kaynaklarından irdeleyerek okumayı ve bir akıl-kalp bütünlüğü içinde inanmayı veya belki de hiç inanmamayı iradesiyle seçebilir.
Kimlik ezberlerini terk edip sorgulayıcı akılla inançlarımı adeta yeni baştan öğrendim. Ve İslam dininin bütüncül bir bakış açısıyla öğrenildiğinde, özünde olan güzellikleri hayranlık ve bir o kadar da şaşkınlıkla farkettim. Şaşkınlıkla dedim, çünkü ben dinimi okudukça farkettim ki, dinini ezbere yaşayan bugünün nice insanları bir vadide, Kur’an ve Hz Muhammed başka bir vadideymiş. Üstelik Hz Muhammed 1400 yıl önce, dinin özünden saptırılacağı ve inanıyor sanılan pek çok insanın aslında dinden nasibinin olmayacağı bugünleri
Mesleki uğraşım dışında işin doğrusu en çok vakit ayırdığım alan gönüllü cemiyet hizmetleri. Bu benim için bir yaşam tarzı. Bunu Birleşik Krallık’ta iyi bir Britanyalı olarak, hem Britanya toplumunun tamamının yararına yaşıyorum, hem de Türkiye kökenli göçmen aileler yararına yaşıyorum.
Benim bu hayatta mücadelem dönemsel ve bölgesel değil, evrenseldir. İnsanlığın ortak değerler etrafında birleşmesi gerektiğine inanıyorum ve o yüzden de evrensel iyiliğin her formuna, her vesileyle, her fırsatta el tutmaya çalışıyorum.
Bunların dışında elbette ailem ve arkadaşlarımla zaman geçiriyorum. Amatör müzik korolarında Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği söylüyorum. İngiltere’nin muhteşem ötesi bir yeşil doğası var. Fırsat buldukça doğaya kaçıyorum.
Sormayı unuttuğumuz ya da eklemeyi düşündüğünüz bir konu var mı?
Cumhuriyetimizin 100. Yıl kutlamalarında Wembley Stadyumu’nda Anadolu ve Trakya’nın istisnasız tüm renklerinin eşit ve özgürce katılacağı, benzeri görülmemiş kalabalık ve çoşkuda bir Cumhuriyet Bayramı kutlaması hayalim var… O kadar güzel ve kapsayıcı ve kalabalık olsun ki, Cumhuriyetimizin adeta yeniden taçlanacağı o kutlama töreni, Kral 3. Charles’ın taç giyme töreninden bile daha coşkulu olsun…
Bunca telaş içinde yol üzeri yürürken zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz.
Sokak sanatına yeni bir soluk getiren Los Angeles'lı sanatçı WRDSMTH Londradaydı geçtiğimiz ay.
West End'de bulunan telefon klubeleri ve doğu Londra duvarları kelime ustasının özlü sözleri ile neşelendi.
Düşündüren, ilham veren, motive eden, romantik, neşeli bu sözler Hollywood'da yaşayan bir yazarın kaleminden çıkıyor.
Bugün basılı bir kitabı bulunan, belgesel ve reklam sektörünün aranan ismi WRDSMTH bir çok sokak sanatçısı gibi gerçek kimliğini saklıyor. O'nu kelime ustası anlamına gelen takma isminden ve sembolü haline gelen duvarlara çizdiği klasik daktilosundan tanıyoruz.
Başarılı bir yazar nasıl olur da yazılarını sokak sa- natı ile harmanlama gereği duyar?
Bunun cevabı oldukça ilginç!
Yaşamı boyunca yazar olmak isteyen sanatçı öğrencilik yıllarında tanıştığı reklam sektöründe bu arzusunu gerçekleştirmek istemiş ancak sektör ve yaşadığı kent Chicago buna pek izin vermemiş.
Chicago'dan Los Angeles'a yazar olmak için taşınan sanatçı Hollywood'a yerleşmeden önce uzunca bir süre düşünmüş.
Film ve televizyon endüstrisinin içinde yer almak isteyen bütün Amerikalıların Hollywood'a yerleşme çabası oldukça klişe geliyormuş çünkü. Ancak yazar olarak çalıştığı reklam firmasının sınırları dar gelmeye başlayınca, arkadaşlarının ısrarı ile çok sevdiği Chicago'ya veda etmiş.
Los Angeles'da geçirdiği ilk günler sektördeki re- kabet açısından oldukça zor geçmiş. Chicago'da yaşadığı yıllarda hayranlıkla takip ettiği sokak sanatının Los Angeles'da sanat çevrelerince büyük bir dikkatle izlendiğini görmesi karşılaştığı rekabet ortamından kurtuluş yolu olmuş sanatçıya.
Reklam sektöründen gelen biri olarak geniş kitlelere ulaşmanın önemini bilen WRDSMTH hep parçası olmayı istediği sokak sanatının içine girmiş geliştirdiği tekniği ile.
Stencil yani şablon kullanarak duvarlara yaptığı daktilosundan çıkan cümleleri çok kısa sürede Los Angeles halkının dikkatini çekmiş. Öyle ki çok kısa süre sonra galerilerden ve yazar olmak istediğini öğrenen yayınevlerinden teklifler almaya başlamış.
İlk eserini yaptığında, bir yakın arkadaşına İnstagram hesabını takip edenlerin sayısı bin kişiye ulaşıncaya kadar hergün iki eser yapacağını söylemiş. Aradan geçen iki yıl içinde takipçi sayısı 70 bine ulaşmasına rağmen hergün iki özlü söz yazmaya devam ediyor.
Amerikanın bir çok kentinde, dünyanın bir çok ülkesinde cümleleri düşündürüyor, eğlendiriyor, ilham veriyor insanlara. Bir çok seveni var. En önemlisi sokak sanatının gücünü görüyoruz kariyerinde.
Hepimizin bildiği gibi sokak sanatı denilince aklı-
Sokak Sanati
info@avrupagazete.com mıza ilk olarak grafiti ve duvara spray boya ile yapılmış sanat eserleri geliyor. Stencil dediğimiz şablon ile yapılan baskı eserler ve paste-up dediğimiz yapıştırma tekniği ile yapılan eserler ikinci planda kalıyor her nedense. Oysa bir çok sanatçının deyim yerindeyse dudak büktüğü bu iki tekniği birden kullanan sanatçıların başında gelir Banksy.
Bugün sokak sanatını bulunduğu noktaya taşıyan Banksy ön yargılarıları yıkamamışken, WRDSMTH'in yine bu iki tekniği kullanarak iki yıl gibi kısa bir sürede bu kadar yol alması oldukça dikkat çekici.
Grafitiyi ve sokak sanatını çok önemseyen sanatçı; “grafiti iletişimin en olağanüstü demokratik yolu, grafiti sanat, grafiti yenilik, grafiti yetenek, grafiti hediye, grafiti vandalizm, grafiti anti-sosyalizm ve bunların hepsini çok seviyorum" demiş bir söyleşisinde.
Ben de WRDSMTH'e ufak bir ekleme yaparak bitireyim bu hafta ki yazımı "grafiti özgürlüktür".
Haftaya görüşünceye kadar sanatla kalın!
Rus Tur Operatörleri Birliği (ATOR) Başkan Yardımcısı Artur Muradyan, Rusya turizm pazarındaki son duruma ve popüler turizm destinasyonlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Online olarak düzenlenen OTM-2023 Fuarında bir konuşma yapan Artur Muradyan, Rusya'daki kısıtlı hava ulaşımı koşulları nedeniyle, başta Türk taşıyıcılar olmak üzere, yabancı hava yolu şirketlerinin Rusya'da büyük kazançlar elde ettiklerine dikkat çekti.
Gelinen noktada yabancı taşıyıcılar arasında rekabetin kızışacağına ve fiyatların düşeceğine dair bir ön koşul olmadığını ifade eden Muradyan, Bunun en önemli nedenlerinden birinin Rus operatörlerin bu hava yolu şirketlerinden blok koltuk alması olduğunu kaydetti. Muradyan’ın söyledikleri şu:
"Yabancı hava yolu şirketlerinin Rusya kapasitesinin yüzde 70-80'ini tur operatörleri kullanıyor. Bu nedenle söz konusu hava yolu şirketleri mali risk taşımıyor ve bilet satamamaktan korkmuyor. Çünkü blok koltuk anlaşması tüm uçuş giderlerini ve mali kayıpları kapsıyor. Dahası, BAE gibi destinasyonlardaki uçak fiyatlarında ilk defa yazın kış dönemi fiyatlarını görüyoruz. Pandemi dönemi hariç, bu destinasyonda yaz dönemi bilet fiyatları kış döneminden 2-2,5 kat daha düşük olurdu. Şu anda kış fiyatlarıyla yaza geçtik. Bu nedenle pazardaki oyuncular önümüzdeki kış dönemi fiyatlarının nasıl olacağını me- rak ediyor..”
Hava yolu şirketlerinin fiyatları düşürmek yerine daha da yükseltme konusunda iştahlı olduğuna işaret eden Artur Muradyan "Blok koltukların iyi satılamaması nedeniyle Mayıs ayında BAE uçuşlarında fiyatlar düştü ve BAE'ye dönük ucuz turlar ortaya çıktı. Bazı oyuncular aldıkları blok koltukları satamadıkları için bilet fiyatlarını düşürmek zorunda kaldılar. Bu nedenle önümüzdeki kış döneminde BAE'de bizi bir savaş bekliyor." diye konuştu.
İyi geçen sezonun ardından BAE otellerinde de beklentilerin arttığını bu nedenle 2023 fiyatlarının yükseleceğine dair beklenti oluştuğunu anlatan ATOR Başkan Yardımcısı Muradyan öyle veya böyle BAE yönünde fiyatların dengeye oturacağını, gelecek kış döneminde fiyatların yüzde 15 civarında düşebileceğini kaydetti.
Tur operatörlerinin aldığı yoğun blok koltuk nedeniyle yaz aylarında Türkiye'de de fiyatların düşebileceğine işaret eden Artur Muradyan, hava yolu şirketlerinin Türkiye uçuş planında kayda değer bir kesinti olmayacağını, blok koltuk alan hava yolu şirketlerinin böyle bir gündeminin bulunmadığını ileri sürdü. Muradyan "Uçuşlar iptal edilirse tur operatörleri para kaybeder. Bu nedenle operatörler uçuşları optimize etmek (yeni uçuş planı ayarlama) hava yolu şirketleriyle anlaşmaya çalışacak.
Otellerin mevcut fiyatları nedeniyle Türkiye satışlarının yavaş seyrettiğini anlatan ATOR Başkan Yardımcısı Artur Muradyan "Başarılı geçen bir önceki yaz sezonuna ve nispeten iyi geçen kış sezonunda Türk otelciler, psikolojik sınırları aşan fiyatlar belirlediler. Türkiye'de orta segment turlar bitti. Ruslar 80-100 bin rubleye tatil satın aldı ve şimdi bu turlar 200 bin rubleye hatta daha fazlaya mal oluyor. İşin ilginç yanı, henüz ağustos ayında falan da değiliz." şeklinde konuştu.
Rus turistlerin yoğun olarak tercih ettiği destinasyonlarda ortaya çıkan doygunluğa dikkat çeken Muradyan "Seçenek eksikliği turistler üzerinde baskı oluşturuyor. Turistlerin bir destinasyona tekrar-tekrar gitme durumu yavaş yavaş düşüyor. Bu durumu mesela, insanların 2-3 defa gittiği Maldivler'de gözlemledik. Benzer bir durumun Türkiye'de de yaşanması olası. Rusya'da destinasyon kıtlığı yaşanıyor. Ucuz kitle destinasyonu neredeyse kalmadı. Mısır artık fiyat olarak eski Türkiye ile eşit durumda. Türkiye'deki fiyatlar Dubai ile yarışıyor, 5 yıldızlı otellerin fiyatları Maldivler ile aynı. Bu daha önce hiç yaşamadığımız bir şey." dedi.
Tayland ve yeni açılan Gürcistan talebi ilgili de bilgi veren Artur Muradyan, şu noktaların altını çizdi:
Tayland'da durum, yüksek hava taşımacılığı maliyetleri nedeniyle Türkiye ve BAE'den daha vahim. Uzun
Necdet Sivaslı Rusya turizm pazarında neler oluyor… info@avrupagazete.com süre kapalı kalan Tayland'a dönük bastırılmış talep karşılandı ve şu anki yüksek fiyatlara bakan insanlar Tayland'a daha fazla gitmek istemiyor. Açıldığından bu yana Tayland Rusya pazarında 2023'ün mayıs ayında hafif bir düşüş yaşadı. Ayrıca Tayland sadece Rusya'ya değil tüm dünyaya açıldığı için konaklama tesislerinde kontenjan sıkıntısı yaşanıyor. Tayland'a dönük turist akınına kimse hazır değildi. Tur operatörleri kış dönemi için Tayland'daki otellerle anlaşacak ve pandemi öncesi formatta bloklar ve kotalarla yola devam edecek.
Gürcistan'ın beklenmedik şekilde oyuna dahil olmasıyla, bu yöne dönük hava ulaşımının genişlemesi durumunda sürprizler ortaya çıkabilir ve Gürcistan Rusya pazarında ilk 5'e girebilir. Ancak Gürcü yetkililer üzerindeki siyasi baskı (ABD ve AB ülkelerinin Rusya ile uçuşları başlatmayın baskısı) nedeniyle talep yavaşlıyor. Ayrıca Ruslar ülkede veya havalimanlarında incitici söz duymak istemez. Bununla birlikte, eskiden aktarmalı yapılan uçuşların direkt uçuşlara dönmesiyle fiyatlar bir miktar düşse de, Gürcistan hala Ruslar için oldukça pahalı bir destinasyon.
İngiltere Merkez
Bankası'ndan yüksek enflasyon yorumu
ngiltere Merkez Bankası (BoE) Başkanı Andrew Bailey, İngiltere’nin yüksek enflasyon deneyiminden çıkaracağı büyük dersler olduğunu belirtti.
İngiliz parlamentosunda vekillerden oluşan komisyonun sorularını yanıtlayan Bailey, ülkede enflasyonun yüksek seyretmesine ilişkin olarak, "Çok büyük şoklar karşısında para politikasını nasıl işlediğimize dair çok büyük dersler olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Bailey, merkez bankasının daha önce şubat ayında gıda enflasyonunda zirveye ulaşıldığı değerlendirmesinde bulunduğunu fakat küresel iklim şartlarının bazı mahsulleri etkilemeye devam ettiğini bildirdi.
Ekonominin daha önce benzeri görülmemiş şoklarla karşı karşıya kaldığını belirten Bailey, "Gerçek zamanlı olarak politika yapmak zorundayız. Şoklara meydana geldikleri gibi cevap vermek zorunda kaldık.” dedi.
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey geçen hafta bankanın bilançosunun 2008 finans krizinden önceki seviyesine dönmesinin beklenmediğini belirtmişti.
İngiltere'de enflasyon martta yüzde 10,1 olarak kaydedilirken gıda enflasyonu yüzde 19,1 ile 46 yılın en yüksek seviyesini görmüştü.
İngiltere Merkez Bankası 11 Mayıs'ta enflasyonun yüzde 2 hedef seviyesine düşürülebilmesi amacıyla politika faizini üst üste 12'nci kez artırarak, yüzde 4,25'ten 4,50'ye yükseltmişti.
NGİLTERE'DE ENFLASYON
Ceb N Bo Altiyor
İngiltere'de yıllık enflasyon nisanda beklenenden az gerileyerek yüzde 8,7'ye indi.İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) nisan ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerini açıkladı.Buna göre, ülkede martta yüzde 10,1 olan enflasyon nisanda yüzde 8,7'ye düştü. Beklenti, nisanda enflasyonun yüzde 8,2'ye ineceği yönündeydi. İngiltere Merkez Bankası (BoE) ise nisan enflasyonunu yüzde 8,4 olarak öngörmüştü. Elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki gevşeme enflasyonda nisanda kaydedilen düşüşe 1,42 puan katkı sağladı.Gıda fiyatlarının nisanda da artmaya devam etmesi ise enflasyonun yüksek kalmasına yol açtı.
Gıda enflasyonu nisanda yüzde 19,1 ile marttaki yüzde 19,2 seviyesine göre kısıtlı oranda yavaşladı.Öte yandan, enerji ve gıda fiyatları hariç yıllık enflasyon marttaki yüzde 6,2 seviyesinden nisanda yüzde 6,8'e çıkarak, Mart 1992'den beri görülen en yüksek seviyeye ulaştı.İngiltere'de enflasyon Ekim 2022'de yüzde 11,1 ile son 41 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştı.BoE enflasyonu yüzde 2'ye çekme hedefi kapsamında 11 Mayıs'ta üst üste 12'inci kez artışa giderek faizi yüzde 4,25'ten yüzde 4,50'ye yükseltmişti.Bu arada, nisan ayı enflasyon rakamı, BoE'nin faiz oranlarını yeniden yükseltmek zorunda kalacağına yönelik beklentileri güçlendirdi. Nisan verisinin açıklanmasının ardından sterlin, dolar ve avro karşısında değer kazandı.
İngiltere'de bütçe açığı otuz milyar sterline yaklaşıyor İngiltere'de net kamu borcu nisanda, yüksek enflasyon nedeniyle artan borç faizine bağlı olarak geçen yılın aynı dönemine göre 11,9 milyar sterlin artarak 25,6 milyar sterline ulaştı.Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, nisandaki kamu borcu, ilgili verilerin kaydının tutulmaya başlandığı 1993'ten beri görülen ikinci en yüksek nisan ayı borcu olarak kayıtlara geçti.İngiltere'nin nisandaki net kamu borcunun geçen yılın aynı ayına göre 11,9 milyar sterlin artışla 25,6 milyar sterline yükselmesinde yüksek enflasyon karşısında artan borç faizi etkili oldu.
Nisandaki kamu borcu, beklentilerin 3,1 milyar sterlin üzerinde gerçekleşti.
Merkezi hükümet borç faiz faturasına nisanda 9,8 milyar sterlin ekledi. Geçen yılın aynı ayına göre 3,1 milyar sterlin yükselen bu rakam, verilerin kaydedilmeye başlandığı 1997'den beri görülen en yüksek nisan rakamı oldu. İngiltere'de kamu borcunun GSYH'ye oranı ise nisanda yüzde 99,2 ile son 70 yılın en yüksek seviyesine çıktı.
İngiltere'nin silah ihracatı, 2022'de bir önceki yıla göre iki katına çıktı ve 8,5 milyar sterlinle rekor kırdı.Silah ticaretinin ortadan kaldırılması için çalışan İngiltere merkezli organizasyon Silah Ticaretine Karşı Kampanya'nın analizine göre, İngiltere'nin silah ihracatı, iki yıllık düşüşün ardından 2022'de yükselişe geçti.Silah satışları, en yaygın ihraç edilen ve satış verileri açıklanan tür olan tek bireysel ihracat lisansları (SIEL) kapsamında hesaplandı.Buna göre, geçen yıl ülkenin silah ihracatı 8,5 milyar sterlinle bu alandaki verilerin açıklanmaya başladığı 2000'lerin başından beri görülen en yüksek seviyeye ulaştı.
Joining over 700 fantastic established and emerging makers, designers, brands and galleries from around the world Yunus Emre Institute London was delighted to take part and contribute to the celebration of creativity for London Craft Week! Taking place between the 8th and 14th of May at the Institute in Fitzrovia, the theme this year was Getting Artsy and Cherishing the Ancient Tastes of Anatolia! After the earthquake that hit and deeply affected the most important cities of Turkish gastronomy, Yunus Emre Institute London stepped up to promote the cuisine of the earthquakeaffected cities with all the proceeds donated to the Türkiye Earthquake Relief Fund! Participants had the opportunity to take part in workshops, demonstrations, talks and more with master artists and world-class chefs! Cooking delectable dishes from 3 gastronomy cities from the earthquake-affected area in Türkiye, they had a splendid week as they cherished the ancient tastes of Anatolia and celebrated Türkiye’s rich cultural heritage through practising traditional Turkish arts! During the culinary workshops led by master chefs who are originally from three different cities hit by the earthquake, the participants delved into the tasteful mosaic of Turkish cuisine and had a genuine experience of cooking and sharing meals with locals from the heart of Anatolia. The artful & tasteful week kicked off with masterclasses and demonstrations with award-winning Chef Ali Açıkgül on ‘Anatolia’s Zero-Waste Kitchen’ exploring sustainability baked into Turkish cooking, the many types of ‘Turkish Şerbet’, and the ‘Forgotten Taste of Anatolia’ delving into the Malatya’s delicious dishes. The attendees were lucky not only to cook with the awarded chef Ali Açıkgül but also to learn and get inspired about the forgotten tastes of Anatolia! Through the various dishes he cooked, Chef Ali Açıkgül demonstrated how the colourful mosaic of dried food used in Anatolia is a beautiful and traditional example of valuable practice on low waste and sustainability.
Yunus Emre Institute London concluded London Craft Week with 18 amazing workshops featuring traditional Turkish arts and Turkish cuisine. Yunus Emre Institute London has welcomed hundreds of attendees for London Craft Week over the past five years. Whether you are a chef or simply love food, an artist or an art enthusiast, this is a perfect opportunity to explore Turkish arts and cuisine!