Ertugrul Ates

Page 1

ERTU⁄RUL ATEfi KAF DA⁄I / MOUNT QAF





ERTU⁄RUL ATEfi Kaf Da¤› / Mount Qaf

May›s / May - 2012 ‹stanbul


Ey Tanrı kitabının nüshası insano¤lu! Sen, kainatı yaratan Hakk'ın güzelli¤inin bir aynasısın! Herfley sensin. Alemde ne varsa, senden dıfları de¤il. Her ne ararsan, onu kendinden iste, kendinde ara. Mevlana

O man, copy of the book of God! You are a mirror to the Creator's beauty! You are everything. Nothing in the universe is outside you. Whatever you seek, seek it in yourself, ask it from yourself. Mevlana



Mabeyn, iki 'fleyin' arası anlamındadır. Galeriyi yüzyıllık tarihi bir mekanda, Baflmabeyinci kona¤ında kurdu¤umuzda 'Mabeyn' sözcü¤ü galeri misyonunu da pekgüzel tanımladı¤ı için galerinin ismi oldu. Sanatseverle sanatçı arasında ça¤dafl, özgür, ölçüsü sanat kalitesi olan, dünya sanatını sergileyen bir serbest sanat platformu olmayı hedefliyoruz. Mekandaki tüm asma biçimleri sergiledi¤imiz eserlerin öne çıkmasına yöneliktir. Günümüze ait olan sanatın eski gibi görünen ama aslında hiç eskimeyen bir mekanda sergilenmesi sanatın sonsuzlu¤unun bir anda izleyiciyi çarpmasına neden oluyor. Mabeyn Galeri'deki 'Kaf Da¤ı' sergisine efllik eden bu katalogda Ertu¤rul Atefl'in felsefesine tanıklık edebilirsiniz. ‹nanıyorum ki çok az sayıda Türk Sanatçısı kariyerlerinde, kendi ülkesinin dıflında geçirdi¤i yılların yanı sıra New York' da 18 yıl yaflamıfl, Ahmet Ertegün gibi bir yol gösterici ile sanat ortaklı¤ı oluflturmufl ve dünyan›n bir çok sanat merkezi flehirlerinde önemli sergiler açmıfl, bu denli çok rengi, sesi içinde barındırmıfltır. Sayın Ertu¤rul Atefl'e bu yolculukta Mabeyn Gallery'i 'Kaf Da¤ı' Sergisi ile onurlandırdı¤ı için teflekkür ederim. Sibel Pektafl

4


Mabeyn means “in between”. When we set up the gallery in the historical location that Baflmabeyinci Kona¤ı (The Head Chamberlain's Mansion) is, the word 'Mabeyn' fitted so well as a name as it defined the mission of the gallery. Our goal is to provide a free modern platform with artistic quality as measure, working between art lovers and artists to display world art. All the modes of suspension in the venue aim at giving prominence to the works exhibited. Viewed in a seemingly old but ever new place, the works of art that belong to the present day at once strike the viewer with the boundlessness of art. In this catalogue accompanying the “Mount Qaf” exhibition at the Mabeyn Gallery, you can witness Ertu¤rul Atefl's philosophy. I believe that very few are those Turkish artists who, in the course of their career, lived such a long time abroad - 18 years in New York only -, built an artistic partnership with a pioneer like Ahmet Ertegün, had exhibitions in major cities around the world and embraced so many colors and voices. I am grateful to Mr. Ertu¤rul Atefl for honoring Mabeyn Gallery in his journey with the “Mount Qaf” exhibition.

Sibel Pektafl

5




TUVALDE KUfi DÜZEN‹ // S‹MURG

“Bafllangıçta söz vardı…” Yuhanna 'Söz'ün yeryüzüne verildi¤i ilk günden beri, insano¤lu kendi öyküsünü yaratmaya çalıfltı. Önce Tanrılara öykündü; Tanrıların öykülerinde bir rol aradı kendisine. Sonra kendi suretini gördü, hızla akan zaman aynasında. Kendi öyküsünün pefline düfltü bu kez. Kahramanlar yarattı, da¤ları afltı, canavarlarla savafltı; aflık oldu, öldü, öldürdü, flehirler kurdu, hem varlı¤ı gördü hem kıtlı¤ı… Zamanla ço¤aldı, büyüdü; kabına sı¤maz oldu, Tanrılara kafa tuttu… Tanrılardan kendi 'yazgısı' için hesap sordu. Sonra, kendi öyküsünü anlatır oldu. Anımsamaya çalıfltı¤ı geçmiflle; hayal etmeye cüret etti¤i gelece¤inin arasında öykülerle avundu, durdu… Bulufllar yaptı, keyiflere imza attı. Derken, gün geldi 'Aydınlandı' insano¤lu… Ancak, yalnızca kendi dıflındaki dünyayı aydınlatabildi bilimlerin nuru; aynanın sırrı hala, bir sır'dı. Bugün; her birimiz bir öykünün isimsiz kahramanlarıyız. Heiddeger'ın ‘varlı¤ın muhafızlı¤ı’nı flairlere emanet etmesinde bir haklılık olsa gerek… 'Yazgı'nın ilmeklerinin, sözlerden örüldü¤ünü, önce O anlamıfl olsa gerek… Kufllar… Kanatlı mucizevi yaratıklar. Farsça Simurg, Arapça Anka, Türkçe'de ise Zümrüdüanka, Do¤u ve ‹slam kaynaklarında, çok önemli bir mitologya kufludur. Bu yaratık ile ilgili mitologya de¤eri olan destanlar ve edebiyat metinlerinin ço¤unlu¤u ‹ran edebiyatındandır. Simurg, sözcü¤ü Farsça'da Otuz kufl anlamındadır. Kimine göre, otuz anlamı, bu kuflun otuz kuflun tüyünden olufltu¤udur. Bu ba¤lamdaki önemli çözümleme Ferideddin-i Attar'ın Mantıküt'ü Tayr adlı eserine temellenir. Bu eserde uzun bir alegorik öyküyle, Attar, ‹slam Tasavvufu'nda yer alan vahded-i vücut (varlık birli¤i) ilkesini anlatır. Kufllar toplanıp, kendilerine bir padiflah gerekti¤ine karar verirler. Hüdhüd Kuflu onlara akıl verir; zaten bir padiflahları bulundu¤unu, 'onun kufllara çok yakın oldu¤unu; kuflların ise ona çok uzak oldu¤unu anlatır'. Kuflların padiflahı Simurg'dur.

8


BIRD ORDER ON CANVAS // THE PHOENIX

“In the beginning was the word...” St. John Ever since 'word' was given to the earth, man strove to make his own tale. First, he took after Gods and sought a role for himself in their tales. Then, he saw his own image on the mirror of time flowing fast. And this time, he went after his own tale. He created heroes, passed through mountains, fought monsters; he fell in love, died, killed, built cities; he saw both prosperity and scarcity... In time he multiplied, grew; he could no more be contained, he challanged Gods... He demanded that they account for his 'destiny'. Then, he came to tell his own tale. Between the past he tried to recollect and the future he dared imagine, he took consolation in tales... He made inventions and discoveries. Then one day, mankind was “Enlightened”... And yet, the light of the sciences was only able to enlighten the world outside; the silvering of the mirror remained a mystery. Today, we are all anonymous heroes of a story. Heidegger must have been right in entrusting the watchmanship of being to poets... He probably was the first to understand that the knots of 'Destiny' are put together by words... Birds... Those marvelous winged creatures. The phoenix, called Simurg in Persian, Anka in Arabic, and Zümrüdüanka in Turkish, has a very important place as a mythological bird in Eastern and Islamic sources. Most of the epic tales and literary texts that have a mythological value about this creature comes from Persian literature. The word simurg in Persian signifies “thirty birds”. According to some, the meaning of this “thirty” is that the phoenix has the feathers of thirty different kinds of birds. A considerable analysis in this context has its basis on a work by Ferideddin-i Attar, Mantıküt'ü Tayr. In this work, Attar explains in a long allegorical story the principle of the unity of being (vahded-i vucud) in Islamic Pantheism (Tasavvuf). The story has it that birds come together in an assembly, upon which they decide that they need a Lord. The hoopoe (hüdhüd) advises them that they already have a lord, who 'is very close to birds but to whom the birds are very distant'. The lord of the birds is the Phoenix.

9


Önce çeflitli özürler ileri sürseler de, Hüdhüd'ü kendilerine kılavuz seçerek Simurg'u bulmak için yola çıkarlar. Yolda, Hüdhüd, onların her türlü karflı koyma ve çıkardıkları sorunları sabırla çözer. Yine baflka bir mitologya ö¤esi olan, Kaf Da¤ı'nda yedi vadiyi afltıktan sonra orada yaflayan Simurg'a ulaflacaklardır. Yine Do¤u'ya temellenen Osmanlı - ‹slam kültürlerinde en önemli mitologya da¤ı Kaf Da¤ı'dır. Düz oldu¤u kabul edilen dünyayı çevreleyen da¤ın varlı¤ını, pek çok kaynakta buluruz. Dünyanın çevresinde Bahr-i Muhit (okyanus) bulunur, bu pis kokulu bir sudur. Okyanus kapkaranlık olup, kimse kıyısını göremez. Kaf da¤ı bu suyu çevreler, böylece dünyayı da sınırlar. Taberi, bu da¤ın çok karanlık oldu¤unu, onu aflmak için dört aylık bir yürüyüfl gerekti¤ini belirtir. Bu da¤ın, yeflil zümrütten oldu¤u, gö¤ün yeflil ve mavili¤inin bunun yansımasından geldi¤i ileri sürülmüfltür. Türk mitologyasında da Kaf Da¤ı ya da Karnülbakar'ın bir benzerini buluruz. Sözkonusu da¤ın adı bu kez Demir Da¤ı ya da Ötüken Da¤ı olarak anılmaktadır. Burada Ye'cuc ve Me'cuc gibi yaratıklar yaflar… Simurg öyküsüne dönersek, bu zorlu yolda, kimi açlıktan, susuzluktan, kimi yorgunluktan kimisi yolunu saptırdı¤ı için yüzlerce kufltan yalnızca otuz kufl kalır. Sonuçta, Simurg'u aramak üzere yola çıkan kufllar, Simurg'da gözükenin kendileri oldu¤unu anlarlar. Tanrı'yı arayan, aynada kendini bulmufltur. Yolculuk, hedefin kendisine dönüflmüfltür. Simurg üzerine kurgulanan alegori, aynı kökenli söylencelerin farklı verisiyonlarında da bulunabilir. Örne¤in, son derece zengin olan Hz. Süleyman'ın ikonografyası gibi. Minyatürlerde etrafında çeflitli, hayvanlar, cinler ve Simurg ile resmedilen Hz. Süleyman; kufllara, bu mucizevi kanatlı varlıklara, egemendi; onların dillerini konuflurdu. Aynı ba¤lamda, Zübdetü't Tevarih'de sözü geçen, Hanzale söylencesinde de Simurg'un bahsi geçer. Hz. Hanzale, Ras kavminin peygamberidir. Burada Demh adında bir da¤ vardır. Da¤a bir Anka (Simurg) gelir; oradaki kuflları avlar ve yerdi. Bu kuflun boynu uzundur, tüylerinde var olan tüm renkleri taflımaktdır. Bir gün avlayacak kufl bulamayınca önce bir o¤lan, sonra da bir kız çocu¤unu kapan mucizevi kuflu, halk Hz. Hanzale'ye flikayet eder. O da Tanrı'ya yakarır; kuflun üzerine bir yıldırım düfler ve yanarak yok olur. Do¤u dıflında da dünyanın düalist yaradılıflını örnekleyen kozmogonilerde, kufl motifini Günefli'n simgesi olarak, yılanla savaflırken görmekteyiz.

10


Although at first they refuse with many excuses, the birds agree to set out to find the Phoenix under the guidance of the Hoopoe. During their course, the Hoopoe melts down with patience all their renitence and resistances. And once they cross the seven valleys of the Mount Qaf, which is another mythological figure, they shall reach the Phoenix. Again, in the Islamic-Ottoman cultures centered on the East, a very important mythical mountain is Qaf. We find it surrounding the earth (which was believed to be flat) in many sources. Around the world is the Ocean (Bahr-i Muhit), which is a foul-smelling water. The ocean is dark, with no one able to see its shores. The Mount Qaf encircles this water and hence limits the earth. Taberi relates that the mountain is extremely dark and that it takes four months' walk to cross it. It was purportedly made of green emerald and gave the sky that reflected it its green-blue hue. In Turkish mythology too, we find an analogue of the Mount Qaf or Karnülbakar. Its name is the Mount Iron or Ötüken. Here creatures like Gog and Magog live. But let us go back to the tale of the Phoenix. On this arduous journey, many lost their way due to hunger, fatigue or thirst, and only thirty birds were left. In the end, the birds that set out to find the Phoenix realized that what they see in the Phoenix is themselves. One who sought God found himself on the mirror. The journey has become the goal itself. The allegory based on the Phoenix can also be found in other versions of the myths that share the same origin. The very rich iconography of King Salomon is an example: in miniatures he is depicted as surrounded by various animals and genies and especially the Phoenix. Salomon was the master of birds, those marvelous winged creatures; he knew their language. In the same context, the Zübdetü't Tevarih also mentions the Phoenix in the Hanzale myth. King Hanzale is the prophet of the Ras tribe. Here, there is a mountain called Demh. An Anka (phoenix) would come to the mountain and take birds as prey. It had a long neck with each of the colours found in its feathers. One day, with no bird to hunt down, this miraculous bird caught a boy and a girl. The folks of the mountain went to Hanzale to remonstrate. He in turn prayed God, upon which a thunder struck the bird and burnt it. Also outside the East, in the cosmogonies illustrating the dualist creation of the world, the bird figure is seen, struggling with the serpent, as the symbol for the Sun.

11


“Ben gerçeküstücülü¤ü seçmedim; benim yaflamım zaten gerçeküstü” Ertu¤rul ATEfi

Sanatın, dünyayla kurulan bir temsil iliflkisi olmasından önce, mimetik kökeninde barındırdı¤ı ritüelik kodlamalar ilgi çekicidir. Bugün, ça¤dafl sanat yapıtının bile, görsel bilinçaltından kaynaklanan bu kodlamaları taflımadı¤ını söylemek güçtür. Özellikle o görsel bilinçaltında bizim üzerinde yafladı¤ımız topraklarda oldu¤u üzere, maji'ye daha çok yer varsa. Mazhar fi. ‹pfliro¤lu, Siyah Kalemler'den sözederken, bu noktada gerçeküstücülükten çok; büyü ile kaynaflmıfl bir gerçekçilikten (magic realism) sözedilebilece¤ine de¤inir. Yalnızca Siyah Kalemler de¤il elbette, minyatür, hat, tezhip gibi geleneksel bezeme formlarına de¤in, zanaatkarın (ve sonrasında sanatçının) nihai Yaratıcı'dan aldı¤ı ilhamı aktaran bir araç oldu¤unu düflünürsek; kendimizi Neo-platon'cu bir kurgudan; flamanik ritüellere uzanan bir tayf içinde buluruz. Ertu¤rul Atefl resmi, bu tayfın bir haritasını çıkarma giriflimindedir adeta. Kendi alfabesini kurarken hatlaflan; ama hat'a asla öykünmeyen, gelene¤e eklemlenerek yayılan, iç içe geçen, üst üste birbirini örten; kendi masalını anlatan; giderek kendi içine katlanan, kendini gizlemeyen, ancak kendi içine kapanan; bakıflı bu noktada kırmaya bafllayan resimlerdir Atefl'in Simurg serisi. Do¤u Mistisizm'ine özgü formlara Atefl'in tuvalindeki tanıflıklı¤ımızdan öte, bizzat aynı kültürün içinden bir söylence kurgulamıfltır bu kez. A. Gehlen'in “optik kavram”ı açıkladı¤ı üzere; dil duvarlarını aflıp, görünürlük kazanan sözsüz bir düflünce ”yi resmetme cüretini gösterir. ‘Varlı¤ın birli¤i’ni kendi alegorik sözdizisiyle anlatırken; Atefl'ten tanıdı¤ımız mistik formlar yine iflbaflındadır. Ancak bu kez resmin nesnesi özneleflmifl; parçalanmadan bütüne do¤ru yönelmifl; bedenlenmifltir. Öznenin savruldu¤u ve uzaklafltı¤ı ürkek temsili gölgelerden; net belirgin formlar yeflermifltir. Temsil, Atefl'in tuvalinde “gösterge dizgeleri” olarak hüküm sürmüfl; bu göstergeler, metaforlar ve alegoriler aracılı¤ıyla dile getirilen görsel terimler olagelmifltir. Bir taraftan, baflından beri içinden geçti¤i kültürün strateji ve metodlarını kullanmaktadır. Zaten kendisi de sanatçının yolculu¤unda karmaflık stratejiler kurgulamas›n›n gereklili¤ininden sözeder.

12


“I did not choose surrealism; my life itself is surreal” Ertu¤rul Atefl

The ritualistic codings art contains in its mimetic origin before it becomes a representational relation with the world are interesting. Even today, in the case of contemporary art works, one can hardly deny those codings which have as their origin the visual subconscious - especially if that visual subconscious has more room for magic, as it does in the land we are living. When Mazhar fi. ‹pfliro¤lu tells about the Siyah Kalemler, he remarks that it is more a case of a realism infused with magic - a magical realism - than a surrealism . To be sure, considering not only Siyah Kalemler, but also traditional forms of ornamentation like miniatures, calligraphy and gilding as means to convey the inspiration that the artizan (and later the artist) has had from the Creator, we will find ourselves on a spectrum ranging from a Neo-Platonist fictional world to shamanistic rituals. Ertu¤rul Atefl's painting attempts, as it were, to map this spectrum. The Phoenix series by Atefl consists of paintings which, building their own alphabet, take to calligraphy but never imitate it, expand, intertwine, cover each other while connecting with tradition, tell their own fairy tale, even fold upon themselves, not hiding but turning upon themselves, causing the gaze to refract at this point. We are already familiar with forms peculiar to Eastern Mysticism on Atefl's paintings. This time, beyond that, a myth is being fabulated from within the same culture. In the same way as A. Gehlen explains the “optical concept”; Atefl dares paint a “thought wihout words that acquires visibility by transcending the walls of language” . When Atefl tells about the unity of being in his own syntax, the mystical forms familiar to us are at work. But this time, the object of the painting becomes the subject; it is oriented toward unity without being divided in parts; it is embodied. The timid figurative shadows from which the subject is cast away give birth to clear and distinct forms. Figuration in Atefl's paintings reigned as “sign systems”, and these signs have been visual terms expressed through metaphors and allegories. On the one hand, he uses the strategy and methods of the culture he has been involved with since the very beginning. In effect, he tells about the necessity of constructing complex strategies in the journey of the artist.

13


Atefl, resim serüveninin baflından beri kullandı¤ı imgeleri, resminin her döneminde farklı düzenlemelerle yansıtmıfltır tuvale. Kendi deyimimle, Kufl Düzeni'nde ise bu kez, Atefl'in 90'lı yıllarından tanıdı¤ımız çok katmanlı sistemi sadeleflmifl, öykünün kahramanı figür, yalnızlaflmıfltır. Çalıflma süreci ritüelleflmekten kopmufl; süreçten ürünlefltiren bir yaklaflıma yönelmifltir tuvaldeki serüven bu kez. Simurg öyküsünde de vurgulandı¤ı üzere, süreç-ürün diyalekti¤i kırılmıfltır. Atefl'in tuvalinde haberci - taflıyıcı - mesajcı ve psikanalitik çözümlemesiyle uçmak ve cinsellik temsilindeki kufl; Do¤u Mistisizm'inin alegorik öykülerle onu koydu¤u rütbede özneleflmifl; ruh'u temsil etmektedir. Sanatçı, kuflla içsel yolculu¤u; aynayla ise yolculu¤un sonuna taflır izleyiciyi. Topra¤a özgü difli formlar ve kadın bedeninin temsiliyeti; sanatçının Anadolu hatta Çukurova'ya yaptı¤ı bir selamlamadır adeta. Atefl her zaman kendi kökenlerinin bulundu¤u toprakla meflgul olmufltur. Adeta bir yeri ilk kez görmek, onu yazmaya bafllamak oldu¤unu söyleyen Roland Bartes'ı haklı çıkartırcasına, zihnindeki ilk dünyayı, anayurdunun kayıtlarını açmıfltır tuvalde. Çukurova'nın do¤asıyla hesaplaflmasını tamamlamıfl; çok uzaklara Kaf Da¤ı'nın yeryüzü haritasındaki izdüflümüne kadar giderek yaptı¤ı yolculuklardan, kendi olgunlu¤uyla tanıflarak dönmüfltür. Yükü de, taflıyıcısı da yine kendisidir. Tuvalle kurdu¤u bedensel iliflki azalm›fl; sanatç›yla tuval arasına bedensel bir mesafe girmifltir. Kendi do¤asıyla mücadele etmifl ve bu kez kendi bedensel varlı¤ını yenmifl görünmektedir. Ertu¤rul Atefl'de tuval üzerindeki serüveninde, kendini yenmeyi aramıfl, nihayetinde karflılafltı¤ı kocaman varlı¤ın aslında zamanın aynasında akıp giden yaflam oldu¤unu anlamıfltır. Varlı¤ın anahtarı… Sanatın yalnızca insan iliflkilerini ve üretim biçimlerini bilinç düzeyine çıkardı¤ını, ve onları yerinden ederek daha da görünür kıldı¤ını bize de günlük hayattaki sonuçlarıyla birlikte onlar üzerinde düflünme imkanı sa¤ladı¤ını söyleyebilir miyiz? Sanatçıları büyük yapan, yarattıkları imgesellik de¤il midir? Sanat, bir atmosfer yaratma hadisesidir. O an, yafladı¤ınız fley her ne ise, kısa bir bakıflın içine sonsuzlu¤u hapsederken izleyicisini de imgenin tutsa¤ı yapar. Sanat yalnızca bilgi üretmez; tüm bu özellikleri nedeniyle biliflsellik üretir. Bu nedenle yalnızca ça¤ının tarihsel ve toplumsal koflullarına gönderme yapılarak açıklanamaz.

14


Atefl projected the images he used since the beginning of his painting journey on the canvas with a different setting each time. In the Bird Order in his own words, the multi-layered system we know from the 90's is simplified and the protagonist of the story becomes a lonely figure. The work process is detached from the ritual; the adventure on the canvas this time quits process for a production-oriented approach. As it is emphasized in the tale of the Phoenix, the process-product dialectic is broken. The bird as a harbinger-messenger-carrier, taken together with flying as representing sexuality in psychoanalysis, is given the rank of a subject as in the allegorical tales of Eastern Mysticism, and represents the soul. With the bird, the artist takes the spectator to an inner journey, and with the mirror to the end of it. By feminine forms specific to the earth and by giving figuration to the female body, Atefl celebrates Anatolia and even his native Çukurova. He has always been interested in the land of his origins. Confirming, as it were, Roland Barthes who says that to see a place for the first time is to start writing it, he turns open the cover of his first world, of the records of his homeland. He settled his accounts with Çukurova's nature; went so far as where the Mount Qaf would stand if projected on the map of the earth, and came back from this journey with a new acquaintance: his own maturity. He is his own load and carrier. The bodily relation he had with his canvas also has dimished and a certain corporeal distance came between them. He seems to have struggled with his own nature and won over his corporeal being. Ertu¤rul Atefl too, who in his adventure on the canvas sought to win over himself, realized that the great being he encountered in the end is life following its course on the mirror of time. The key to being... Can we say that art is all about taking human relations and forms of production to the level of consciousness, displacing and rendering them more visible, making it possible for us to reflect over them with all their consequences in daily life? But is not the imagery created by artists what makes them great? Art is a matter of creating an atmosphere. That moment, whatever you are experiencing, makes the spectator captive to the image while it encapsulates infinity within a short gaze. Art not only produces knowledge, but also, due to all these qualities, cognition. For this reason, it cannot be explained with reference to the historical and social conditions of its time.

15


Heiddeger'e dönersek, sanat varlı¤ın hakikatini... düflünmeyi olanaklı kıldı¤ı için, varlık tarihinin de anahtarıdır. Ertu¤rul Atefl'in yegane meselesi, izleyiciyi kendi içsel yolculu¤una taflımak de¤ildir elbette; O sanat yapıtının ontolojik yolculu¤unu da dert edinmifltir. Atefl figürünün elinde birer tuhaf yırtıkmıflcasına duran aynalar Bizans ikonalarının altın halelerinde taflıdıkları kutsal ıflık kadar metaforiktir. Aynalar üzerinden iki katmanlı bir oyun kurgulamıfltır Sanatçı: Bir taraftan anlattı¤ı kadim öyküyle yüzlefltirir izleyiciyi ve resme bakanı, yalnızca 'izleyici' olmaktan çıkararak bu gösterge zincirini kırar. Malum, izleyicinin yapıtı izledi¤i gibi; yapıt da izleyiciyi izlemektedir artık. Di¤er yandan varlık tarihinin kapısını hangi anahtarla kurcaladı¤ımızı da sorar. “Bugün sanata bakan kiflilerin ço¤u aslında sanata bakmadı¤ı; yalnızca kafasında taflıdıkları “sanat” fikrine baktıkları” elefltirisi, Atefl'in tuvale yerlefltirdi¤i aynada vücut bulmaktadır. Hayalgüçlerimiz ise muhatapları arasında daha fazla alıflverifl üretme amacıyla gerçekli¤e eklenen bir protez gibi; aynaya çarpıp kırılır… Kuflu biçimleyen sonsuz boflluk…

Sen ey kendiyle yetinen! Fosforun yeri gece, Ne yapar gecesiz ateflböce¤i? Belki anlamsız ve delice Kumrunun inanılmaz yuvası Bir dire¤in tepesinde. Ama boflluktur biraz da, Bir kuflu biçimleyen* …

16


Back to Heidegger, we can say art is the key to the history of being because it makes it possible to think the truth of being. Of course, carrying the spectator to their inner journey is far from being Ertu¤rul Atefl's only affair; he has also problematized the ontological journey of the work of art. The mirrors seeming as bizarre tears in the hands of Atefl figures are as metaphorical as the holy light Byzantine icons carry as their aura. The artist constructs a two-layered game through mirrors: on the one hand, he forces the spectator to face the ancient story and breaks the chain of signs by forbidding the one who gazes at the painting cease to be mere spectator. As is known, the work views the viewer just as the viewer views the work. On the other hand, he also asks by which key we pry open the door to the history of being. The criticism that “today, many people who gaze at art in truth gaze at the idea of 'art' they have in mind” is embodied in the mirror Atefl places within the canvas. And our imagination, like a prosthesis appended to reality to produce more exchange among those it converses with, shatters when it hits the mirror... The endless void shaping the bird...

You, who make do with yourself! Evening is the abode of phosphorus, What would the firefly do without it? Perhaps it's pointless and insane The incredible nest of the dove On top of a pole. But it's a bit also void, That shapes a bird * ...

17


Varlı¤ın anahtarını bulmufl gibi irkiliyorum; beynimi yiyen kurt, kelebe¤e dönüflerek kulaklarımdan, çıkıp; mavi, mor uçufluyor baflımın üzerinde. Hayat kurnaz; bir Bukowski fliiri; uyaklı gibi görünüp, anneme küfür ediyor. ‹çimde, derinlerde hem güneyli; hem de kuzeyli ataların sesleri, bir tramvay çıngıra¤ıymıflcasına ça¤ırıyor. Tek ortak noktaları barbarlık olan iki ata; biri çölün kızgın tevekkülü, di¤eri kuzey denizlerinin tuzu bulaflmıfl kılıcıyla dürtüyor ruhumu. Hayat bir hastalıkmıfl gibi, her yana hesapsız yayılıyor. Ruhumu biçimlerken boflluk; 'yazgı'mın ilmekleriyle inanılmaz bir yuva ördü¤ümü biliyorum.

Kumru Sis EREN Teflvikiye, Nisan 2012 V.M.’ye

KAYNAKÇA AKPINAR, Defne Aruoba, Ertu¤rul Atefl Retrospektif - 1983-2011, Türkiye ‹fl Bankası Yayınları, ‹stanbul, 2012 AND, Metin, Minyatürlerle Osmanlı ‹slam Mitologyası, Yapı Kredi Yayınları, ‹stanbul, 2007 BARTHES, Roland, Göstergeler ‹mparatorlugu, Türkçesi: Tahsin Yücel, Yapı Kredi Yayınları, ‹stanbul, 2008 HEIDDEGER, Varlı¤ın Çobanı, Cogito, Yapı Kredi Yayınları, Sayı: 64, ‹stanbul, 2010 ‹Pfi‹RO⁄LU, Mazhar fi., ‹slamda Resim Yasa¤ı ve Sonuçları, Yapı Kredi Yayınları, ‹stanbul, 2009 O'DOHERTY, Brian, Beyaz Küpün ‹çinde, Sel Yayınları, Türkçesi: Ahu Antmen, ‹stanbul, 2010 * Metin Elo¤lu

18


I am started as though I found the key to being; the worm that is eating out my brain tunrs into a butterfly and gets out of my ears, flying over my head, blue, purple. Life is cunning; a Bukowski poem; seemingly rhymed, it swears at my mother. Inside me, voices of ancestors northern and southern alike, call me as a tram bell. Two ancestors that only have barbarity in common; they poke my soul, one with the torrid resignation of the desert, the other with the sword tainted with the salt of the northern seas. Life spreads everywhere without measure like an affliction. While void shapes my soul, I know that I am making an incredible nest with my “destiny's” knots.

Kumru Sis EREN Teflvikiye, Nisan 2012 V.M.’ye

BIBLIOGRAPHY AKPINAR, Defne Aruoba, Ertu¤rul Atefl Retrospektif - 1983-2011, Türkiye ‹fl Bankası Yayınları, ‹stanbul, 2012. AND, Metin, Minyatürlerle Osmanlı ‹slam Mitologyası, Yapı Kredi Yayınları, ‹stanbul, 2007. BARTHES, Roland, Göstergeler ‹mparatorlu¤u, Türkçesi: Tahsin Yücel, Yapı Kredi Yayınları, ‹stanbul, 2008. HEIDDEGER , “Varlı¤ın Çobanı”, Cogito, Yapı Kredi Yayınları, Sayı:64, ‹stanbul, 2010. ‹Pfi‹RO⁄LU, Mazhar fi., ‹slamda Resim Yasa¤ı ve Sonuçları, Yapı Kredi Yayınları, ‹stanbul, 2009. O'DOHERTY, Brian, Beyaz Küpün ‹çinde, Sel Yayınları, Türkçesi: Ahu Antmen, ‹stanbul, 2010. * Metin Elo¤lu

19



KATALOG

CATALOGUE


Rivayet olunur ki, kufllar›n hükümdar› olan Zümrüd-ü Anka (simurg) bilgi a¤ac›n›n dallar›nda yaflar ve herfleyi bilirmifl...

Legend has it that the Phoenix lived in the branches of the tree of knowledge and knew everything...

22


Bilgi A¤ac› / Tree of Wisdom 2012 - 120 x 100 cm

23


Bu kuflun özelli¤i, göz yafllar›n›n flifal› olmas› ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden do¤mas›d›r...

The character of this bird is such that its tears are healing and that, when time has come, it burns itself to ashes... only to spring up from them...

24


M端jdeli Haber - I / Good News 2012 - 100 x 100 cm

25


Kufllar, Zümrüd-ü Anka’ ya inan›r ve onun kendilerini kurtaraca¤›n› düflünüp bekler dururlarm›fl...

Birds had faith in the Phoenix and waited for it to save them...

26


Arka bahรงe / Back yard 2012 - 150 x 160 cm

27


Zümrüd-ü Anka bir türlü görünmezmifl. Bir zaman sonra varl›¤›ndan kuflkulan›r olmufl ve umudu kesmifller...

But the Phoenix would not show up. Then, with time gone by, birds doubted its existence and gave up hope...

28


Pencere - I / Window - I 2012 - 100 x 100 cm

29


Bir gün uzak bir ülkedeki bir kufl Zümrüd-ü Anka’ n›n kanad›ndan oldu¤una inan›lan bir tüy bulmufl. Onun var oldu¤unu anlayan bütün kufllar toplanm›fllar ve hep birlikte huzuruna gidip yard›m istemeye karar vermifller...

One day, on a faraway land, a bird found a feather believed to have fallen from the Phoenix's wing. The birds took that as a token of its existence and decided to go all together to seek help from it...

30


M端jdeli Haber - II / Good News - II 2012 - 150 x 160 cm

31


Ancak Zümrüd-ü Anka’ n›n yuvas›, etekleri bulutlar›n üzerinde olan Kaf Da¤›’ n›n tepesindeymifl. Oraya varmak için yedi vadiyi aflmak zorundalarm›fl...

And yet, the Phoenix had its nest on the summit of a lofty Mountain whose skirts rose above clouds, and they had to cross seven valleys to get there...

32


Manzara / View 2012 - 150 x 160 cm

33


‹stek Vadisi, Aflk Vadisi, Marifet Vadisi, ‹stisna Vadisi, Tevhid Vadisi, Hayret Vadisi, Yokluk Vadisi... Kufllar hep birlikte gö¤e do¤ru uçmaya bafllam›fllar...

Valley of Desire, Valley of Love, Valley of Ingenuity, Valley of Exception, Valley of Reunion, Valley of Wonder, Valley of Nothingness... The birds flew up to the sky...

34


Pencere - II / Window - II 2012 - 100 x 100 cm

35


Aflk Vadisi’nden geçmifller önce...

First they crossed the Valley of Love...

36


Ak Vadisi / Valley of Love 2012 - 60 x 60 cm

37


Ayr›l›k Vadisi’nden uçmufllar...

Flew over the Valley of Separation...

38


Ayr›l›k Vadisi / Valley of Separation 2012 - 60 x 60 cm

39


H›rs Vadisi’ni afl›p, k›skançl›k gölüne sapm›fllar...

Crossed the Valley of Greed and turned to the Lake of Envy...

40


H›rs Vadisi / Valley of Greed 2012 - 60 x 60 cm

41


Kufllar›n kimisi Aflk Vadisi’ne dalm›fl, kimi Ayr›l›k Vadisi’nde kopmufl sürüden...

Some of them went into the Valley of Love, others parted from the flock at the Valley of Separation...

42


Yolculuk - I / Journey - I 2012 - 120 x 200 cm

43


Kimi h›rslan›p düflmüfl ovaya, kisi k›skan›p batm›fl göle...

Some became greedy and fell on the ground, some got caught by envy and sunk into the lake...

44


Yolculuk - II / Journey - II 2012 - 120 x 200 cm

45


Önce bülbül geri dönmüfl, güle olan aflk›n› hat›rlay›p...

It was the Nightingale who headed back first, remembering the love it had for the rose...

46


Küçük Siyah Kufl / Little Black Bird 2012 - 150 x 160 cm

47


Papa¤an o güzelim tüylerini bahane etmifl...

The Parrot asked pardon for its beautiful feathers...

48


Koruyucu - I / Guard - I 2012 - 150 x 160 cm

49


Kartal yükseklerdeki krall›¤›n› b›rakmam›fl...

The Eagle would not abandon its aerial kingdom...

50


Koruyucu - II / Guard - II 2012 - 100 x 100 cm

51


Baykufl y›k›nt›lar› özlemifl, bal›kç›l kuflu batakl›¤›n›...

The Owl missed the ruins, the Ibis its swamp...

52


Kaf Da¤›n’da Sabah Morning at Mount Qaf 2012 - 170 x 80 cm

53


Yedi vadi üzerinde uçtukça say›lar› azalm›fl...

Flying over the Seven Valleys, the bird’s numbers were reduced...

54


Kaf Da¤›n’da Gece Night at Mount Qaf 2012 - 170 x 80 cm

55


Nihayet Hayret Vadisi’ nden geçmifller...

And finally they crossed the Valley of Wonder...

56


Hayret Vadisi / Valley of Wonder 2012 - 60 x 60 cm

57


Marifet Vadisi’nden uçmufllar...

Flew over the Valley of Excellence...

58


Marifet Vadisi / Valley of Excellence 2012 - 60 x 60 cm

59


Yokluk Vadisi’nden süzülmüfller...

Floated over the Valley of Nothingness...

60


Yokluk Vadisi / Valley of Nothingness 2012 - 60 x 60 cm

61


Son otuz kufl, Tevhid Vadisi’ nden geçip Kaf Da¤›na varm›fllar...

The remaining thirty birds flew past the Valley of Reunion and reached the Mountain...

62


Tevhid Vadisi - I / Valley of Reunion - I 2012 - 60 x 60 cm

63


Anlam›fllar ki, arad›klar› Zümrüd-ü Anka kendileriymifl...

They realized that the Phoenix they sought were their own selves...

64


Tevhid Vadisi - II / Valley of Reunion - II 2012 - 60 x 60 cm

65


Kaf Da¤›nda Buluflma //

2012 - 1800 xx


Reunion at Mount Qaf

x 400 cm

67



Kaf Da¤›nda Buluflma / Reunion at Mount Qaf


Zümrüd-ü Anka’y› beklemekten vazgeçerek, flaflk›nl›k ve yokoluflu da yaflad›ktan sonra uçmay› sürdürmüfller...

No longer waiting for the Phoenix, they kept flying even as they experienced wonder and nothingness...

68


Hayat A¤ac› / Tree of Life 2012 - 120 x 100 cm

69


Kendimizi yakmadโ บkรงa...

Unless we burn ourselves...

70


Yol Gรถsteren Melek - I / Guiding Angel - I 2012 - 150 x 160 cm

71


Herbirimiz Zümrüd-ü Anka olmay› göze almad›kça...

Unless we take the risk the Phoenix takes...

72


Yol Gรถsteren Melek - II / Guiding Angel - II 2012 - 160 x 150 cm

73


‹çimizdeki aflk› anlamad›kça...

Understand the love inside us...

74


Yol Gรถsteren Melek - III / Guiding Angel - III 2012 - 160 x 150 cm

75


Kafeslerimizden kurtulmadโ บkรงa...

Get rid of our cages...

76


Yol Gรถsteren Melek - IV / Guiding Angel - IV 2012 - 150 x 160 cm

77


Zümrüd-ü Anka’ ya ulaflamay›z...

We cannot reach the Phonix...

78


Nefleli Gün / Joyfull Day 2012 - 150 x 160 cm

79


fiimdi, kendi gökyüzünde uçma zaman›d›r.

It is now time to fly up to one's own sky.

80


Z端mr端d-端 Anka / Phoenix 2012 - 120 x 200 cm

81




ERTU⁄RUL ATEfi B‹YOGRAF‹ 1954 3 fiubat'ta Adana'da dünyaya geldi. 1961 ‹lkokula baflladı. 1962 ‹lkokulun trampet takımına alındı. 1965 Ortaokula baflladı ve okulda resim derslerini Duran Karaca'dan aldı. 1968 Lise e¤itimine ‹skenderun Devlet Lisesi'nde baflladı. 1969 Büyük bir motosiklet kazası geçirdi. 1970 Lise ikinci sınıfa koltuk de¤nekleriyle gitti. 1972 Kırıkhan'daki Devlet Lisesi'nden mezun oldu. 1973 ‹stanbul'a geldi. Ses dergisinde grafikerlik yapmaya baflladı. Ankara Gazi E¤itim'in Resim Bölümü'ne baflvurdu. 1974 Ankara'ya taflındı. Burada Halil Akdeniz, Mürflide ‹çmeli, ‹smail Gümüfl hocaları oldu. Bir yandan da grafikerlik yaptı. 1976 Ankara Gazi E¤itim'in Resim Bölümü'nü baflarıyla bitirdi. 1978 ‹ngiltere'ye taflındı. Kingsway Princeton College ve Bethnal Green Institute'de sanat e¤itimini devam ettirdi. Romantik sanat üzerine yo¤unlafltı. William Blake ve di¤er ‹ngiliz romantiklerinden etkilendi. 1979 Türkiye'ye döndü. Ankara Etimesgut'ta Tankçı olarak Yedek Subaylı¤ı'na baflladı. Kurallara uymadı¤ı için disiplin cezası aldı. Aynı yıl Kars'a yollandı. Suluboya resim çalıflmaları yapmaya baflladı. 1980 Askerli¤ini bitirdi ve ‹stanbul'a geldi. Bir reklam ajansında ifl buldu. Geceleri resim yaptı. Eylül ayında ‹stanbul Moda'da küçük bir galeride ilk resim sergisini gerçeklefltirdi. Yirmi adet ka¤ıt üzerine suluboya resmi sergilendi. Profesyonel sanat hayatı bu sergiyle baflladı. 1982 Geliflim Yayınları'nda sayfa sekreteri olarak çalıfltı. Nokta dergisinde çalıflmaya baflladı. 1983 Evlendi ve kızı Elif do¤du. 1986 Evlili¤ini bitirdi. Resim çalıflmalarına hız verdi. 1987 Temmuz ayında New York'a yerleflti. 1988 ‹kinci evlili¤ini yaptı. 1989 New York Japon Kültür Merkezi'nde uluslararası karma bir resim sergisine katıldı. Mayıs ayında Ismael Art Gallery'de ilk kiflisel resim sergisini gerçeklefltirdi. Ahmet Ertegün ile tanıfltı. Ertegün, Atefl'e büyük destek verdi. Bir sanat ortaklı¤ı oluflturdular. 1991 ‹kinci evlili¤ini de bitirdi. Resim çalıflmalarını yo¤unlafltırdı. Los Angeles'ta Minus Zero Gallery'de kiflisel bir resim sergisi gerçeklefltirdi. New York'ta Terry Dintenfass Gallery'de gerçeklefltirdi¤i bir baflka kiflisel resim sergisini Dolmabahçe Sarayı'ndaki di¤er bir kiflisel resim sergisi izledi. 1992 ‹stanbul Alay Köflkü'nde kiflisel bir resim sergisi açtı. New York'ta Terry Dintenfass'da da bir karma sergiye katıldı. 1993 ‹stanbul Aksanat'ta kiflisel resim sergisi açtı. 1994 ‹stanbul'da kiflisel bir resim sergisi açtı. 1995 ‹stanbul'da kiflisel bir resim sergisi açtı. 1996 Amerika'da Miami Adamar Fine Art Gallery'de kiflisel bir resim sergisi açtı. Jim Wienberg ve Tamar Erdberg'in düzenledi¤i bu sergide büyük boy tuvallerini sergiledi. 1997 Mayıs ayında Dallas Kincannon Fine Art Gallery'de büyük boy tuvallerinin yer aldı¤ı kiflisel bir resim sergisi gerçeklefltirdi. ‹stanbul'da Yurt & Dünya Galerisi'nde, Ankara'da Siyah Beyaz Galerisi'nde kiflisel sergilerini açtı. 1998 Kopenhag sergisini gerçeklefltirdi. ‹stanbul'da AKM sergisini yaptı. Manhattan'daki stüdyosunu Southampton'a taflıdı. 1999 Birkaç sanatçı arkadaflı ile birlikte Redbarn Atelier'i kurdu. Workshop çalıflmaları yaptı. 2000 Blenky Art Galery New York sergisini yaptı. 2001 Southampton'da sergiler gerçelefltirdi. 2002 Galeri Artist sergisini gerçeklefltirdi. “Hürrem Sultan” dans tiyatro çalıflmalarını bafllattı. 2003 Redbarn atölye sergisini gerçeklefltirdi. Ankara ve ‹stanbul'da sergiler yaptı. “Hürrem Sultan” dans gösterisini sahneye koydu. 2004 Akademi Hayat'ı kurdu. “Harem” sergisini açtı. Efli Buket ile tanıfltı. 2005 Türkiye'ye dönmeye karar verdi ve ‹stanbul'a yerleflti. 2006 “Osmanlı Sultanları” sergisini gerçeklefltirdi. 2007 ‹stanbul'da sergiler gerçeklefltirdi. 2008 Pekin Olimpiyatları Bienali'ne davet edildi. 2009 Datça'ya taflındı. 2010 Çeflme'ye taflındı. ‹yi sanat galerisi oluflumuna katkı sa¤ladı. Shangai Contemporary Fuarı'na katıldı. Buket ile evlendi. 2011 Nihada'nın Küresi projesi ile Art Beat ‹stanbul Fuarı'na katıldı. 2011 Türkiye ‹fl Bankası Kibele Sanat Galerisi'nde retrospektif sergisini açmıfltır. Sanatçı yaflamını ve çalıflmalarını ‹stanbul'da sürdürmektedir.

84


ERTU⁄RUL ATEfi BIOGRAPHY 1954 was born in Adana on February 3. 1961 started primary school. 1962 was accepted to the drum team of the primary school. 1965 began secondary school and took the art classes from Duran Karaca at school. 1968 started his High School education at Iskenderun State High School. 1969 had a major motorcycle accident. 1970 went to second class of the high school with crutches. 1972 Graduated from the State High School in Kırıkhan. 1973 came to Istanbul, started to work as a graphic designer in Ses magazine, applied to the Art Department of the Teacher Training Faculty of Gazi, Ankara. 1974 moved to Ankara. Here, Halil Akdeniz, Mürflide içmeli, and ‹smail Gümüfl became his instructors; at the same time worked as a graphic designer. 1976 successfully graduated from the Art Department of the Teacher Training Faculty of Gazi, Ankara. 1978 moved to England, continued his art education at Kingsway Princeton College and Bethnal Green Institute, focused on romantic art, and was influenced by William Blake and other British romantics. 1979 returned to Turkey, started his military duty as a Tanker Reserve Officer in Etimesgut Ankara, received disciplinary action for he violated the rules, was sent to Kars in the same year, and started to work on watercolour painting. 1980 finished his military service and came to Istanbul; found a job at an advertising agency; painted pictures at nights; held his first art exhibition in a small gallery in Moda, Istanbul, in September; his twenty watercolor paintings were exhibited on paper; his professional life of art began with this exhibition. 1982 worked as the page secretary for in Geliflim Publications, started to work for Nokta Magazine. 1983 got married and his daughter Elif was born. 1986 terminated his marriage and accelerated his works on his paintings. 1987 moved to New York in July. 1988 became married for the second time. 1989 took part in an international group art exhibition in Japanese Culture Center in New York, held his first solo exhibition in Ismael Art Gallery in May; met Ahmet Ertegün; Ertegün provided substantial support to Atefl; they created an art partnership. 1991 terminated his second marriage; focused on his works of art; held a personal exhibition in Minus Zero Gallery in Los Angeles; subsequent to another personal exhibition in Terry Dintenfass Gallery in New York, came another personal painting exhibition at Dolmabahçe Palace. 1992 held a personal exhibition in Alay Mansion in Istanbul and participated in a group exhibition in Terry Dintenfass New York. 1993 held a personal art exhibition in Aksanat, Istanbul. 1994 held a personal art exhibition in Istanbul. 1995 held a personal art exhibition in Istanbul. 1996 held a personal art exhibition in Adamar Fine Art Gallery, Miami; exhibited his large canvases in the exhibition organized by Jim Wienberg and Tamar Erdberg. 1997 held a personal art exhibition in Kincannon Fine Art Gallery in Dallas where his large canvases were displayed; held personal art exhibitions in Yurt & Dünya Gallery in Istanbul and Siyah Beyaz Gallery in Ankara. 1998 held an exhibition in Copenhagen and AKM exhibition in Istanbul; moved his studio in Manhattan to Southampton. 1999 founded the Redbarn Atelier with a few artist friends; held workshops. 2000 held Blenky Art Gallery New York exhibition. 2001 held exhibitions in Southampton. 2002 held the Gallery Artist exhibition; commenced the . "Hürrem Sultan" dance theatre works. 2003 held the Redbarn workshop exhibition; held exhibitions in Ankara and Istanbul; staged "Hürrem Sultan" dance show. 2004 founded Akademi Hayat; held "Harem" exhibition; met Buket, his wife. 2005 decided to return to Turkey and settled down Istanbul. 2006 held the " Ottoman Sultans" exhibition. 2007 held exhibitions in Istanbul. 2008 was invited to the Beijing Olympics Biennial. 2009 moved to Datça. 2010 moved to Çesme; contributed to the formation of the ‹yi art gallery; participated in the Shanghai Contemporary Fair; married Buket. 2011 took part in the Art Beat Istanbul Fair with the Nihada's Sphere project. 2011 held the retrospective exhibition in Kibele Art Gallery in Turkey Business Bank. The artist continues his life and works in Istanbul.

85


ERTU⁄RUL ATEfi B‹BL‹YOGRAFYA / ERTU⁄RUL ATEfi BIBLIOGRAPHY K‹fi‹SEL SERG‹LERDEN SEÇMELER / SELECTIONS FROM PERSONAL EXHIBITIONS 2012 Mabeyn Gallery - ‹stanbul, Türkiye 2012 Arete Galeri - Ankara, Türkiye 2011 ‹fl Sanat Kibele - ‹stanbul, Türkiye 2011 Global International Palm Beach - Miami, USA 2011 ‹yi Sanat - Art Beat - ‹stanbul, Türkiye 2010 ‹yi Sanat Galerisi - Alaçatı, Türkiye 2010 Shangai Contemporary - Shangai, Çin 2009 Ça¤la Cabao¤lu Art Gallery, Contemporary ‹stanbul Sanat Fuarı - ‹stanbul, Türkiye 2009 Wingrow Galeri - Taipei, Tayvan 2009 Grup Sanat Galerisi - Ankara, Türkiye 2008 Pekin Olimpiyat Bienali - Pekin, Çin 2008 Teflvikiye Sanat Galerisi - ‹stanbul, Türkiye 2008 Sait Halim Pafla Yalısı - ‹stanbul, Türkiye 2007 Ça¤dafl Plastik Sanatlar Fuarı - ‹stanbul, Türkiye 2007 GOSB Sanat Galerisi - ‹stanbul, Türkiye 2007 Galeri Artist - Art ‹stanbul 2007 - ‹stanbul, Türkiye 2006 Ça¤dafl Plastik Sanatlar Fuarı - ‹stanbul, Türkiye 2006 Ayasofya Müzesi - ‹stanbul, Türkiye 2006 Topkapı Sarayı - ‹stanbul, Türkiye 2007 Garage of ‹stanbul - ‹stanbul, Türkiye 2005 Galeri Artist - ‹stanbul, Türkiye 2005 Nurol Sanat Galerisi - Ankara, Türkiye 2004 Galeri Artist - ‹stanbul, Türkiye 2004 Ça¤dafl Plastik Sanatlar Fuarı - ‹stanbul, Türkiye 2004 Garage of ‹stanbul - ‹stanbul, Türkiye 2003 Siyah Beyaz Galeri - Ankara, Türkiye 2003 Ça¤dafl Plastik Sanatlar Fuarı - ‹stanbul, Türkiye 2003 Red Barn Atalier - New York, ABD 2002 Galeri Artist - ‹stanbul, Türkiye 2002 Ça¤la Cabao¤lu Art Gallery - ‹stanbul, Türkiye 2002 Blenky Art Gallery - New York, ABD 2001 Red Barn Atalier - New York, ABD 2000 Siyah Beyaz Galeri - Ankara, Türkiye 2000 Yanna Eleb Asociated Partners - New York, ABD 1999 Red Barn Atalier - New York, ABD 1999 Kafl Galeri - ‹stanbul, Türkiye 1998 Atatürk Kültür Merkezi - ‹stanbul, Türkiye 1998 Yanna Eleb Asociated Partners - Copenhagen, Danimarka 1997 Siyah Beyaz Galeri - Ankara, Türkiye 1997 Bilim Sanat Galerisi - ‹stanbul, Türkiye 1997 Kincannon Fine Art Gallery - Dallas, ABD 1996 International Gallery - New York, ABD 1996 Yanna Eleb Asociated Partners - Boston, ABD 1996 Adamar Fine Art Gallery - Miami, ABD 1995 Galeri D'Art Horizon - Barcelona, ‹spanya 1995 Free & Free Gallery - Miami, ABD 1995 Terry Dintenfass Gallery - New York, ABD

86


1995 Lyons Gallery - Miami, ABD 1995 PG Galeri - ‹zmir, Türkiye 1995 Siyah Beyaz Galeri - Ankara, Türkiye 1995 Kafl Galeri - ‹stanbul, Türkiye 1994 Terry Dintenfass Gallery - New York, ABD 1993 Aksanat - ‹stanbul, Türkiye 1992 ‹stanbul Alay Köflkü - ‹stanbul, Türkiye 1991 Dolmabahçe Sarayı - ‹stanbul, Türkiye 1991 Minus Zero Gallery - Los Angeles, ABD 1991 Terry Dintenfass Gallery - New York, ABD 1990 Halkbank Sanat Galerisi - Ankara, Türkiye 1990 Terry Dintenfass Gallery - New York, ABD 1989 Ismael Art Gallery 1988 Kampo Kültür Merkezi - New York, ABD 1986 Kennedy Sanat Galerisi - ‹stanbul, Türkiye 1985 Taksim Sanat Galerisi - ‹stanbul, Türkiye 1984 Fransız Kültür Merkezi - ‹stanbul, Türkiye 1983 Kennedy Sanat Galerisi - ‹stanbul, Türkiye 1980 Moda Sanat Galerisi - ‹stanbul, Türkiye KARMA SERG‹LERDEN SEÇMELER / SELECTIONS FROM GROUP EXHIBITIONS 2007 Teflvikiye Sanat Galerisi - Art ‹stanbul 2007 - ‹stanbul, Türkiye 2007 Yurt ve Dünya Sanat Galerisi - Artist 2007 - TÜYAP - ‹stanbul, Türkiye 1997 Ça¤dafl Türk Resminden III. Yahfli Baraz Koleksiyonu, Yıldız Teknik Üniversitesi Sabancı Sanat Merkezi, ‹stanbul, Türkiye 1997 Vizon Show Resim Sergisi - Lütfi Kırdar Kongre Salonu - ‹stanbul, Türkiye 1996 ‹stanbul Sanat Fuarı- Galeri Baraz - TÜYAP - ‹stanbul, Türkiye 1996 Ça¤dafl Türk Resminde Özgün Üsluplar - CRR - ‹stanbul, Türkiye 1996 Ça¤dafl Türk Resminde Ustalar ve Gençler - Avusturya Kültür Ofisi - ‹stanbul, Türkiye 1996 Ça¤dafl Türk Ressamları - Galeri Baraz - ‹stanbul, Türkiye 1995 V. ‹stanbul Sanat Fuarı - Galeri Baraz - TÜYAP - ‹stanbul, Türkiye 1995 Ça¤dafl Resim Sergisi - Koç Üniversitesi - ‹stanbul, Türkiye 1995 Modern T. Resim ve Heykel Sanatından Bir Kesit - Kafl Galeri - ‹stanbul, Türkiye 1995 Ça¤dafl Türk Sanatında resim ve Kavramsal E¤ilimler - Koç Üniversitesi - ‹stanbul, Türkiye 1995 Galeri D'Art Horizon - Barcelona, ‹stanbul (Galeri Artist) 1995 Free & Free Gallery - Miami, ABD (Galeri Artist) 1995 Lyons Gallery - Miami, ABD (Galeri Artist) 1992 II. ‹stanbul Sanat Fuarı - Galeri Baraz - TÜYAP - ‹stanbul, Türkiye 1992 Terry Dintenfass Gallery - New York, ABD 1989 Japon Kültür Merkezi - New York, ABD ONLINE SERG‹LER / ONLINE EXHIBITIONS 03.11.2008 Ertu¤rul Atefl Resim Sergisi - Galeri Sev - Art 10.04.2008 “Uçucu Zamanlar, Romantik Salınımlar” - Teflvikiye Sanat Galerisi 27.02.2008 “Dilek A¤acı” - Ertu¤rul Atefl - Sait Halim Pafla Yalısı 10.11.2007 Ertu¤rul Atefl - “Art ‹stanbul 2007” - Galeri Artist 17.09.2007 Ertu¤rul Atefl Resim Sergisi - GOSB Sanat Galerisi 15.11.2006 “Osmanlı Sultanları” - Ertu¤rul Atefl - Ayasofya Müzesi 08.12.2004 “Harem” - Ertu¤rul Atefl - “Art ‹stanbul 2004” - Garage of Art

87


TEfiEKKÜRLER / THANKS

Sibel PEKTAfi Begüm GAZ‹O⁄LU Kumru Sis EREN Ahmet KARAKAfi Mesut GÜVENL‹ Kaz›m fiAHBUDAK Utku VARDAR Ertu¤rul ATEfi



Sanat Yönetmeni:

Begüm GAZ‹O⁄LU

Yazar:

Kumru Sis EREN

Yay›na haz›rlayanlar: Ahmet KARAKAfi, Utku VARDAR Çeviri:

Aziz Ufuk KILIÇ

Foto¤raflar:

Mesut GÜVENL‹

Sanatç› foto¤raflar›:

Kaz›m fiAHBUDAK

Kapak foto¤raf›:

Kaz›m fiAHBUDAK

Grafik Tasar›m:

Utku VARDAR

Bask›:

Özgün Ofset

Ertu¤rul Atefl Katalog: 2012

90

Katalog No:

005

1. Bask›:

500 adet.


Mabeyn Sanat Galerisi Adres: Nüzhetiye Caddesi No: 63 Befliktafl ‹stanbul - TURKEY www.mabeyngallery.com Bu kitab›n tüm yay›n haklar› sakl›d›r. Tan›t›m amac›yla, kaynak göstermek flart›yla, gerek metin gerek görsel melzeme, hiç bir yolla izin al›nmadan ço¤alt›lamaz, yay›mlanamaz ve da¤›t›lamaz.

91






2012 ‹STANBUL


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.