p a r i s k u a f o r. o f f i c i a l
BO D RU M
MOYO BE ACH HOTEL Torba Mahallesi, Hoşgörü Sokak No : 1, 48400 Bodrum/Muğla T: +90 252 367 14 17 www.moyohotel.com - info@moyohotel.com - sales@moyohotel.com
İşbirliği ile en özel gününüz unutulmaz bir masala dönüşebilir...
Panora AVM T:+90 312 492 13 03
Nextlevel AVM T:+90 312 286 59 49
@miin_ankara â–ª www.miin.com.tr
HOM Design Center İSTANBUL
Huzur Mah. Cendere Cad. No: 114 Kat: 3 Sarıyer - İstanbul - TÜRKİYE P : (+90) 212 830 00 67 M : (+90) 532 273 93 14 info@qhome.com.tr
“İSTANBUL’DA” QHOME.COM.TR İSTANBUL • ANKARA • BAKÜ
İZMİR: Favori Mobilya Duduyev Bulvarı No: 61/A Mavişehir Karşıyaka - İZMİR T.+90 232 330 11 01
İZMİR: İZMİR:Favori FavoriMobilya MobilyaDuduyev DuduyevBulvarı Bulvarı No: No:61/A 61/AMavişehir MavişehirKarşıyaka Karşıyaka--İZMİR İZMİR T.+90 T.+90232 232330 33011 1101 01
Proje: İstanbul Yeni Havalimanı Unifree Merkez Ofis | Mimar: Nazım Karakuş
Mağaza Karacakaya Caddesi No: 127 Siteler / ANKARA T: +90 312 351 48 88 - +90 312 353 03 04 • F: +90 312 348 26 71 info@livamob.com.tr
Uğur Mumcu Caddesi No:88 GOP / ÇANKAYA / ANKARA T:+90 312 446 17 27 info@ankarasehirkulubu.com ankarasehirkulubu
www.ankarasehirkulubu.com
446 17 27
editör
Beril Çavușoğlu
beril@magmedya.com.tr
S
Yaza Taze Bir Merhaba!
evgili MAG Okurları; Yaz mevsiminin kendini göstermesiyle herkesin hareketlendiği, etkinliklerin, vitrinlerin, ekranların daha da canlandığı bu günlerde sizler için çok keyifli bir sayı hazırladık.
MAG Medya kültür ve sanata her zaman ayrı bir değer vermiştir. Bu sayıya da destek olduğumuz özel bir konserle başlamak isterim. RC Sanat Galerisi’nin Kurucusu Rahmi Çöğendez’in önderliğinde üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Bilkent Sanat Festivali mükemmel geçti. Bilkent Center’da gerçekleştirilen organizasyona birçok farklı ülkeden yaklaşık seksen sanatçı katılırken MAG Medya’nın katkılarıyla da “Baharda Caz” isimli bir konser ve davet verildi. “Sanatın Şövalyesi” adında bir plaket heykelciğiyle onurlandırılırken sizlerin de göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederiz. Dergimizin son hazırlık aşamasında bu kez Cannes Film Festivali’ndeydim. Dünyaca ünlü isimlerle birlikte galalar, davetler, “kırmızı halı” heyecanı yaşarken Kültür Bakanlığı’nın “Türk Gecesi”ne katıldım ve özel görüntüleri sizlerle paylaştık. Film dünyasına girmişken... Kapağımızda şu sıralar yüksek reytingleriyle adından söz ettiren “Yasak Elma” dizisinin oyunculurından Eda Ece var. Rol aldığı projelerin başarısının altında imzasını gururla taşıyan, özgüveni ve samimiyetiyle kendine hayran bırakan Eda Ece’yle hem muhteşem bir çekim gerçekleştirdik hem de bilinmeyenlerini keşfettiğimiz çok özel bir röportaj yaptık… Brezilya’dan Türkiye’ye göç eden, akıcı Türkçesiyle ve sempatik tavırlarıyla kalbimizi çalmayı başaran Oyuncu Jessica May ise bu sayımıza konuk olan sinema dünyasından bir diğer isim… Dünyaca ünlü sanatçı, Kelt müziğin en güçlü ismi Loreena McKennitt ile de Türkiye’de vereceği konserinden önce kariyer hikayesi ve müzik hakkında söyleştik… Daha pek çok değerli isimle sohbetlerimiz oldu. Ayrıca haziran ayında kutladığımız “Babalar Günü” için iş hayatının sevilen isimleri Ali Develi, Anıl Altan, Can Helvacıoğlu ve Serkan Yıldız ile baba olmaya ve çocuklara dair konuştuk... Yazarlarımız İpek Gençer, Sinem Yıldırım, Danilo Zanna, Özgür Aksuna, Ozan Ekşi ve Hamiyet Akpınar’ın hayata, sanata, seyahate, sosyal yaşama, makyaja ve güzelliğe dair görüşlerini ve deneyimlerini paylaştıkları, en özel tüyolarını aktardıkları yazıları yine dergimizde yerini aldı… Davetler, en renkli etkinliklerle dopdolu MAG’ın tadını çıkarın. Son olarak önümüzdeki ay için sürprizimizi paylaşayım. Unutulmaz anlara ve en şık organizasyonlara ev sahipliği yapan MAG Medya, yine büyük bir partiye hazırlanıyor. Bizi izlemeye devam edin... Sevgiler
GHIBLI DİZEL BİRMOT ANKARA SÖĞÜTÖZÜ MAH. SÖĞÜTÖZÜ CAD. NO: 2 KOÇ KULELERİ C BLOK NO: 8-9 ÇANKAYA/ANKARA TEL: (0312) 220 55 02
GHIBLI DİZEL MOTOR: V6 60° 2987 Cm3 - MAKSİMUM GÜÇ: 275 HP @4000 RPM - MAKSİMUM TORK: 600 NM @2000 - 2600RPM - MAKSİMUM HIZ: 250 KM/S - 0’DAN 100 KM’YE HIZLANMA: 6.3 SN. YAKIT TÜKETİMİ (KARMA): 7,0 - 7,5 L/100 KM - CO2 EMİSYONLARI (KARMA): 184 - 198 G/KM. İLANDA GÖSTERİLEN ARAÇLAR BELİRTİLEN ÖZELLİKLERDEN FARKLILIK GÖSTEREBİLİR.
HAZİRAN 2019 YIL:16 SAYI:161 FİYAT:15 TL MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü
CAN ÇAVUŞOĞLU can@magmedya.com.tr Genel Yayın Yönetmeni
BERİL ÇAVUŞOĞLU beril@magmedya.com.tr Tasarım
ÖZGE AKTAŞ ozge@magmedya.com.tr Kreatif Direktör
SEDA ÇAVUŞOĞLU seda@magmedya.com.tr Haber ve Foto Muhabiri
ÖZGÜR KARABULUT ozgur@magmedya.com.tr SİNAN ÖZÜDOĞRU sinan@magmedya.com.tr Halkla İlişkiler
DİLARA ERTÜRK dilara@magmedya.com.tr DİLARA AYDOĞDU daydogdu@magmedya.com.tr Katkıda Bulunanlar
ERSİN AL DANİLO ZANNA İPEK GENÇER MELİSA ÇETİN OZAN EKŞİ ÖZGÜR AKSUNA SİNEM YILDIRIM Reklam Müdürü
ESRA DEMİR TORAL esra@magmedya.com.tr Reklam
FERAY ŞAHİNGÖZ feray@magmedya.com.tr HİLAL BAŞARIR ÖZTÜRK hilal@magmedya.com.tr SİMGE ÜNLÜ ÇETİN simge@magmedya.com.tr Mali İşler Koordinatörü
TARIK DEĞER tarik@magmedya.com.tr
Türü
BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN MAG isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. ANKARA Tel: +90312 428 0 444
MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile
0.312 428 04 44
Dağıtım Dünya Süper Dağıtım Veb. Ofset A.Ş
İnternet ile
abone.magdergi.com.tr
YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.
Yayın Hukuk Danışmanı
AHMET MÜNİR YAŞAR KORCAN DERİCİOĞLU
Baskı DUMAT OFSET A.Ş. Bahçekapı Mah. 2477. Cad. No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: +90312 278 82 00 (pbx) Basım Tarihi 29.05.2019 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi instagram.com/magdergi bilgi@magmedya.com.tr
52 52 CANNES Film Festivali kapsamında düzenlenen Türk Günü Resepsiyonu... 54 RAHMİ Koç ve semahat Arsel’den geleneksel iftar daveti... 60 BİLKENT Sanat Festivali’nde “Baharda Caz” gecesi...
220 186 BABALAR Günü’ne özel ilgi çekici röportajlar...
118 66 PANORA AVYM’de alışveriş zamanı... 118 DANILO Zanna ile İsmet Saz’ın Chef’s Table’ına konuk oluyoruz... 138 TWINSET Milano İstanbul’daki ilk mağazasını Zorlu Center’da açtı...
144 144 EDA Ece’yi samimi ve keyifli bir sohbetle daha yakından tanıyoruz...
164 JESSICA May’in Brezilya’dan Türkiye’ye uzanan yolculuğu...
220 LOREENA McKenitt en özel şarkılarıyla Türkiye’deki hayranlarıyla buluşuyor...
236 İPEK Gençer Cote D’Azur’un incisi Eze’yi anlatıyor...
ROXANNE ASSOULIN BİLEKLİK €443
ZIMMERMANN İLKBAHAR YAZ 2019
ZIMMERMANN ETEK £1,436
AGUA BU AGUA BENDITA ETEK €403
ZIMMERMANN BLUZ £330
KALITA MAXI ELBİSE £651
Seda Çavușoğlu
seda@magmedya.com.tr
AGUA BU AGUA BENDITA BLUZ €190
style
C
M
Y
CM
CAMILLA BLUZ £466
MY
CY
CMY
K
ZIMMERMANN ELBİSE £661
MONTUNAS ÇANTA €325
UĞUR SAAT PANTHÈRE DE CARTIER SAAT
CULT GAIA AYAKKABI €445
Hoş geldin Yaz! İç içe geçen desenlerin göz alıcılığı, yaz aylarının yıldızı olmak isteyenlerin ilk tercihi olacak!
RHODE ELBİSE €253
ANTOLINA AYAKKABI €436
style
Soft ve Kısa Geçişler
LEMLEM BLUZ €195
VALENTINO İLKBAHAR 2019
ANAAK BLUZ £247 CULT GAIA BLUZ €360
NANNACAY ÇANTA €124
KALITA ELBİSE €420
ADRIANA DEGREAS X CULT GAIA MAYOKİNİ £401
ANAAK ETEK £262
THIERRY COLSON ETEK £241
SINOSHA LIPSTICK
Pastel renklerin ağırlıkta olduğu mini parçalar, bu yaz da sıcak yaz günlerinin kurtarıcısı olmaya aday.
RENÉ CAOVILLA SANDALET €1,080
AQUAZZURA ÇANTA €595
CARRIE FORBES TERLİK €370
NICK FOUQUET ŞAPKA €456
style
CARTIER EYEWEAR GÖZLÜK €835
D’ASCOLI ELBİSE £212
MATIN ELBİSE €565
LISA MARIE FERNANDEZ ETEK £324
APIECE APART ELBİSE £279
REINA OLGA MAYOKİNİ £125
LISA MARIE FERNANDEZ BLUZ £128
İlhamını topraktan alan kahverengi tonların ağırlıklı olduğu soft tasarımlar, yaz sezonunun baș tacı olmaya aday...
CHRISTIAN DIOR İLKBAHAR YAZ 2020
Ormanın Gücü
ANCIENT GREEK SANDALET €170
ETRO KEMER €630 JACQUEMUS PLAJ ÇANTA €394
50 magdergi.com.tr
ANCIENT GREEK SANDALET€170
davet
ZEYNEP KARTAL, PERVİN ERSOY, ASHLEE SİMPSON, MEHMET NURİ ERSOY
Cannes’a Türkiye Damgası! 72. Cannes Film Festivali kapsamında düzenlenen Türk Günü Resepsiyonu’na ulusal ve uluslararası sinema ve sanat camiasından konuklar katıldı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, 72. Cannes Film Festivali çerçevesinde gerçekleştirilen Türk Günü Resepsiyonu sinema ve sanat dünyasının yoğun ilgisiyle karşılandı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un ev sahipliğinde gerçekleşen gecede, Türkiye’deki film çekim lokasyonlarının, cast, set, görsel efekt ve diğer teknik imkanlar ile ülkemizde çekilen ünlü Hollywood prodüksiyonlarından kesitlerin yer aldığı tanıtım filmi davetliler tarafından büyük beğeni topladı.
52
ZEYNEP-ALKAN ZOR
NEFİSE KARATAY
BANU ÇARMIKLI, REVNA DEMİRÖREN, PERVİN ERSOY, NİLGÜN DEMİREZEN
YASEMİN SARIKAYA, HEİDİ MUMFORD, BERİL ÇAVUȘOĞLU,TUĞÇE SÖĞÜTLÜ
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ev sahipliğinde gerçekleșen gecede, MAG Dergi Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavușoğlu’da davetliler arasında yerini aldı.
davet
SEMAHAT ARSEL
AHMET-DEMET HANİF
VERA- BÜLENT BULGURLU
Rahmi Koç’tan Geleneksel İftar
54
Rahmi Koç ve ablası Semahat Arsel, konuklarıyla yakından ilgilenerek örnek bir misafirperverliğe imza attılar. RAHMİ KOÇ
Her yıl ramazan ayında iftar veren Rahmi Koç ve ablası Semahat Arsel, Rahmi M. Koç Müzesi’nde iş ve cemiyet hayatından yakın dostlarını ağırladı. İftara saatler kala müzeye gelen Semahat Arsel, son hazırlıklarla bizzat yakından ilgilendi. Oruçlarını dualarla açan davetliler, fasıl müziği eşliğinde yemeğe devam etti. Rahmi Koç ve Semahat Arsel, dostlarına muhteşem bir ev sahipliği yaptı. İftar davetine iş, cemiyet ve sosyal hayattan birçok önemli isim katıldı.
davet
ALİ SABANCI
ASLIGÜL, FİKRET ORMAN
ARZUHAN DOĞAN-MEHMET ALİ YALÇINDAĞ
İstanbul ve Ankara iș dünyasını bulușturan iftarda ATO Eski Bașkanı Ahmet Çavușoğlu zarif eși Zafer Çavıșoğlu’da davetliler arasında yerini aldı. 56
AHMET-ZAFER-CAN-BERİL ÇAVUȘOĞLU
HEVES EKİNCİ
AFET KARACAN
HÜSAMETTİN ÖZKAN, AYDIN DOĞAN
JALE YILMABAȘAR
AYȘEGÜL DİNÇKÖK
DEMET SABANCI ÇETİNDOĞAN
GÜLBİN SİMİTÇİOĞLU, TUĞÇE, TUĞBA PEKSAYAR
İș, cemiyet, spor ve siyaset dünyasından birçok isimin katıldığı iftarda, konuklar yemeklerini fasıl müzik eșliğinde yedi.
GÖKÇE-ÖMER GÜRSOY
“Damağınızı ve ruhunuzu tatlandıran, güzel ve bereketli bir bayram dileğiyle...” Ramazan Bayramınızı ve Babalar gününüzü kutluyoruz.
davet
YULİYA ERGENE
ÜMİT-SERPİL TÜFEKÇİ
SİRET UYANIK
BANU BİRDAL
Bilkent Sanat Festivali’nde MAG ile Caz Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Uluslararası Bilkent Sanat Festivali’nde, MAG Medya’nın katkılarıyla da “Baharda Caz” isimli bir gece düzenlendi.
60
RAHMİ ÇÖĞENDEZ
MAG Medya’nın katkılarıyla düzenlenen “Baharda Caz” konseri ve yemek davetinin ardından Beril Çavușoğlu’na plaket takdim edildi.
Başkentte sanatın merkezi olan RC Art Gallery’nin; 3. kez gerçekleştirdiği Uluslararası Bilkent Sanat Festivali yoğun ilgi gördü. Bilkent Center’da yapılan ve farklı ülkelerden 80 sanatçının katıldığı festivalde MAG Medya’nın katkılarıyla “Baharda Caz” isimli bir konser ve ardından yemek daveti gerçekleşti. MAG Medya Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu’na da teşekkür plaket takdim edildi.
BERİL ÇAVUȘOĞLU
B U LVA R LO F T ’ TA KONUT VE TİCARİ ALAN KİRALAMALARI BAŞLADI T İ C A R E T İ N A LT I N Ü Ç G E N İ
Bulvar Loft, Ankara’da konut piyasasının yükselen yıldızı İncek Bölgesi’nde yeni bir cazibe merkezi oluyor. Bulvar Loft, mimarisi, sosyal imkânları ve lokasyon avantajıyla Ankaralılara her metrekarede keyif ve prestij vadediyor. Her detayı incelikle düşünülmüş yaşam alanları, sosyal donatıları ve birbirinden keyifli ticari alanlar Bulvar Loft’ta sizi bekliyor.
31 adet ticaret alanı ve ticaret alanlarının ortasında yer alan 600 m2’lik etkinlik alanına sahip, yaklaşık 3000 kişinin yaşayacağı Bulvar Loft’un kâr getirisi yüksek, prestijli ticaret alanlarında müşterileriniz hazır.
Bulvar Loft Tanıtım Ofisi: Kızılcaşar Mah. No: 7A/1 Yavuz Sultan Selim Bulvarı İncek / Gölbaşı / Ankara www.bulvarloft.com.tr
davet
MELİKE-HİKMET GÖKÇE
62
AHSEN DEMİRCİ
ARZU-ORHAN KÖPRÜLÜ, SEVİNÇ YAZICI
Zeynep Mansur, Elçin Matben, İsmet Demirkol gibi iș, sanat ve televizyon dünyasından isimlerin katıldığı gece oldukça renkli geçti. ZEYNEP MANSUR
İSMET DEMİRKOL
ELÇİN MATBEN-EZGİ DİNÇKAN
İPER ZİLELİ
ALEV TÜRKAL
AHMET-ÖZLEM DOĞAN
FİLİZ REİS ÇEBİ
Türkiye’de sanatı daha geniș kitlelere yaymak amacıyla düzenlenen ve farklı ülkelerden 80 sanatçının katıldığı 3. Uluslararası Sanat Festivali yoğun ilgi gördü. ALEV TUNA
ERDEM TAȘKINSU, ESRA DUMAN
KAAN-KUTLU TAMAY
NESLİHAN, ASLIHAN BEZCİER
Akya Atay Beymen’den Fendi Alışverişi Ankara’nın takip edilen isimlerinden Akya Atay, favori markası Fendi’nin yeni sezon ürünlerine bakmak üzere Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi, Beymen mağazasına uğradı. Akya Hanım, şıklığı ve fit görünümüyle tüm dikkatleri üzerine çekti.
Billur Turnaoğlu Abiye Tercihi Raşit Bağzıbağlı Sosyal yaşamın genç isimlerinden Billur Turnaoğlu, alışveriş için Raşit Bağzıbağlı mağazasına geldi. Davetli olduğu bir düğün için alışveriş yapacağını belirten Billur Hanım, su yeşili bir abiye tercih etti.
66
T Ü R K İ Y E ’ N İ N İ L K Y E R L İ S E R M AY E L İ U LU S L A R A R A S I E M L A K Z İ N C İ R İ
40 yıllık deneyimimizle Türkiye’de gayrimenkul sektörüne kazandırdığımız ilklerin ve milli sermayeyle bir dünya markası olmanın gururunu yaşıyoruz.
9 ÜLKE
45 ŞEHİR
90 B AY İ
238 TEMSİLCİ
Fi li s ti n Cad d es i No. 2/7 G a z ios m anpaş a 06700 Çank aya/A NK A R A T: +90 312 468 52 62
www.premar.com.tr
Ahsen Demirci İş Temposuna Kısa Bir Ara Başkent sosyal yaşamının tanınan isimlerinden Ahsen Demirci, işlerinin yoğunluğuna ara vermek için Panora’ya geldi. Yemek tercihini Happy Moon’s’tan yana kullanan Ahsen Hanım, burada uzun süre dinlendi.
Afitap Akıncı Alışveriş Sonrası Godiva’da İş Adamı Bülent Akıncı’nın zarif eşi Afitap Akıncı, Panora AVYM’ye gelerek alışveriş yaptı. Beyliss’te keyifle alışveriş yapan Afitap Hanım, Godiva’ya geçerek yorgunluk kahvesi içmeyi ihmal etmedi.
68
Ayşe Yıldız Bakımına Özen Gösteriyor Başkent sosyal yaşamının sevilen isimlerinden Ayşe Yıldız, Paris Kuaför’de saç bakımı yaptırdı. Katılacağı davet öncesinde hazırlık yaptığını belirten Ayşe Hanım, sonrasında kahve içmek için Godiva’ya geçti.
Aysel Akçay Hafta Sonunda Panora Gezisi Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Aysel Akçay, çıkacağı uzun tatil öncesi hazırlıklarını tamamlamak için hafta sonunda Panora AVYM’ e gelerek alışveriş yaptı. Beymen’den gözlük alan Aysel Hanım, AVYM’den ayrıldı.
Eda Durkan MaxMara’dan Ayakkabı Aldı Ankara sosyal yaşamının tanınan isimlerinden Eda Durkan, MaxMara’dan ayakkabı aldı. Okulların kapanmasıyla uzun süre tatile çıkacaklarını belirten Eda Hanım, şıklığıyla dikkat çekti.
Barış Helvacıoğlu Sevgilisine Hediye Aldı Sosyal yaşamın genç isimlerinden Barış Helvacıoğlu, sevgilisine hediye almak için Brandroom’a geldi. Sevgilisi için şık bir pantolon seçen Barış Bey, hediyesini vermek için AVYM’den ayrıldı.
70
Dila-Filiz Dağ Yılmaz New Balance’dan Ayakkabı Aldılar Bodrum - Ankara arası yoğun bir iş trafiğine sahip olan Filiz Dağ Yılmaz, kızı Dila ile ayakkabı almak için Panora AVYM’ye geldi. Başarılı Jimnastikçi Dila, kendisi için New Balance mağazasından pembe bir spor ayakkabı seçti.
Burcu Yörübulut Tercihi Vakko Boutique Acıbadem Hastanesi Başhekimi Mehmet Yörübulut’un eşi, cemiyet hayatının tanınan isimlerinden Burcu Yörübulut, Vakko Boutique’den alışveriş yaptı. Uzun süren alışverişini tamamlayan Burcu Hanım, daha sonra Paris Kuaför’e geçerek saç ve cilt bakımı yaptırdı.
72
Deniz Demiryürek Beymen’den Hediye Aldı Şıklığı ile adından sıkça söz ettiren Prof. Dr. Deniz Demiryürek, Beymen’den kızları için hediye aldı. Büyük kızı için Beymen’den bluz alan Demiryürek, küçük kızı içinse Brandroom’u tercih etti.
Ceren Can Alışveriş İçin Panora’da Ceren Can Modaevi’nin zarif sahibesi Ceren Can, Panora’da düzenlenecek bir etkinliğe katılmadan önce AVYM’ye geldi. Ceren Hanım, sonrasında yaz sezonu alışverişi için mağazalara göz atmayı ihmal etmedi.
Eda Aydın Brandroom’dan Yaz Alışverişi Ay - Pet Aydın Akaryakıt Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aydın’ın zarif eşi Eda Aydın’ı Brandroom mağazasından yaptığı alışverişin ardından görüntüledik. Eda Hanım, daha sonra kızının ihtiyaçları için Gap Kids’i tercih etti.
Düriye Arseven-Ezgi Uzunöz Birlikte Alışveriş Yaptılar Başkentin zevkli kadınlarından Düriye Arseven ve Ezgi Uzunöz, Panora AVYM’de katıldıkları moda trendleri üzerine gerçekleşen bir söyleşinin ardından birlikte alışveriş yaptılar.
74
Perihan Uyar Evinin Dekorasyonuna Özen Gösteriyor Divan Otel ve Ekşi Maya’nın zarif sahibesi Perihan Uyar, yenilenen Paşabahçe mağazasına gelerek ev dekorasyonu için birkaç parça aldı. Perihan Hanım, alışverişinin ardından evinin yolunu tuttu.
Figen Çarmıklı Burberry’de Alışverişten Sonra Davete Nurol Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erol Çarmıklı’nın zarif eşi Figen Çarmıklı, Burberry’ye gelerek alışveriş yaptı. Alışverişinin ardından özel bir davete katılacağını belirten Çarmıklı, kendisi için yaptığı alışverişten sonra Hennes Hermann mağazasına geçerek eşi için alışveriş yapmayı ihmal etmedi.
Gülnur Aktan Beymen’den Ceket Aldı Sosyal yaşamın tanınan isimlerinden Gülnur Aktan, yemek yemek için geldiği Panora’da, daha sonra alışveriş turu yaptı. El Corazon’da yemek yiyen Gülnur Hanım, Beymen’e uğrayarak kendisi için bir ceket aldı.
Fırat Aslan El Corazon’da Arkadaşlarıyla Buluştu Aslan&Aslan Hukuk Bürosu ortaklarından Fırat Aslan, Panora AVYM’ye gelerek arkadaşlarıyla buluştu. El Corazon’da kahvaltı yapan Fırat Bey, ardından alışveriş yapmak AVYM’ye geçti.
76
Paris Cad. No: 76/9-10 Şili Meydanı - Kavaklıdere/Ankara T: +90 312 426 26 91 sensizolmazmeyhane
Neslihan Uzel Gant’tan Alışveriş Cemiyet hayatının tanınan isimlerinden Neslihan Uzel, Gant’a gelerek sezon alışverişi yaptı. Neslihan Hanım, alışverişten sonra yorgunluğunu atmak için MidPoint’e geçti.
Gülennur Aydın Dostlarla Fatima’da Keyif İş Adamı Cemal Aydın’ın zarif eşi Gülennur Aydın, dostlarıyla buluşmak için Fatima’daydı. Tatlı yiyerek ve kahve içerek dostlarıyla günün keyfini çıkartan Gülennur Hanım, keyifli sohbetin ardından AVYM’den ayrıldı.
78
Zeynep Köksalan Dernek Çalışmaları Hızla Devam Ediyor Best Apart Otel’in zarif sahibesi Zeynep Köksalan, Kaff mağazasından yapacağı alışveriş için Panora’ya geldi. Mücevher alışverişini yapan Zeynep Köksalan, Tüm Kadın Lobisi Derneği ile yürüttüğü çalışmalarının hızla devam ettiğini belirtti.
Nuray Başar Önce Alışveriş Ardından Yemek Başar Bilişim ve Nuray Başar Ajans’ın sahibesi, başarılı İş Kadını Nuray Başar, MaxMara mağazasından alışveriş yaptı. Paketleri hazırlanırken yemek için Uludağ Kebap’a geçen Nuray Hanım, eşyalarını aldıktan sonra iş yerinin yolunu tuttu.
Erdem Dülger Mudo Concept’ten Alışveriş Toyan Otomotiv A.Ş Genel Müdür Yardımcısı Erdem Dülger, Mudo Concept’te alışveriş yaptı. Giyim alışverişinin yanı sıra evi için de birkaç parça dekorasyon malzemesini almayı ihmal etmeyen Erdem Bey, alışverişinin ardından yemek yemek için MidPoint’i tercih etti.
Sibel Helvacıoğlu Etkinlik Öncesi Hazırlıklar Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Sibel Helvacıoğlu, yakın dostu Müge Süleymanoğlu ile birlikte Panora Beymen’de düzenleyeceği etkinlik öncesi hazırlıklarını kontrol etti.
80
Nihan Tangil Davete Katıldı Ankara sosyal yaşamının tanınan isimlerinden Nihan Tangil, Panora Beymen mağazasında dostlarının hazırladığı davete katılmak için Panora’ya geldi. Etkinlikle birlikte alışveriş yapmayı da ihmal etmeyen Nihan Hanım, kendisi için ayakkabı aldı.
Tuğçe Gürel Oğlunun Arkadaşına Hediye Aldı Cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Tuğçe Gürel, minik oğlu Oğuz Efe’nin arkadaşının doğum günü partisine katılmadan önce hediye almak için Panora’ya geldi. LocoPoco’ya gelerek hediye alan Tuğçe Hanım, yemek için ise Timboo Restoran’a geçti.
Begüm Darıcalı Panora’da Sezon Alışverişi Cemiyet hayatının genç kuşak temsilcilerinden Begüm Darıcalı alışveriş için Panora’ya geldi. Begüm Hanım, alışverişinin ardından AVYM’den ayrıldı.
Yeşim Belli Beymen Club’ı Yakından Takip Ediyor Başarılı İş Kadını Yeşim Belli, yoğun iş temposuna ara vererek Beymen Club’daki ürünleri inceledi. Beymen Club’ın sezon ürünlerini yakından takip eden Yeşim Hanım, penye ve ayakkabı alarak alışverişini tamamladı.
82
Poyraz Erol Hayta-Filiz Erol Anne-Oğul Alışverişte Filiz Erol Avukatlık Bürosu’nun zarif sahibesi ve Türkiye Genç İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu üyesi Filiz Erol’la, oğlu Poyraz ile geldiği Panora AVYM’de karşılaştık. Lacoste mağazasına gelerek alışveriş yapan anne - oğul birlikte öğle yemeği için Happy Moon’s’a geçtiler.
Levent Akbulut Uçağa Binmeden Annesine Hediye Aldı Başarılı Modacı ve Tasarımcı Levent Akbulut, Armonie Pırlanta mağazasına gelerek annesi için şık bir kolye aldı. Kısa bir tatilin ardından yeni sezon çalışmalarına devam edeceğini belirten Levent Bey, İstanbul uçağına yetişmek için AVYM’den ayrıldı.
84
Mine Baş Sabah Kahvesinin Ardından AVYM Turu Başarılı Avukat Mine Baş, sabah kahvesi için Panora Clinic Coffee’yi tercih etti. Bir yandan işlerini kontrol eden Mine Hanım, bir yandan kahve keyfi yaptı. Mine Hanım, mağazalara göz atmak için girdiği Panora’da Marks&Spencer’dan alışveriş yaptı.
Eda Günday Massimo Dutti’den Alışveriş Başkent Arabuluculuk Bürosu’nun sahibesi ve sosyal yaşamının sevilen isimlerinden Eda Günday, Panora Massimo Dutti’de alışveriş yaptı. Toplantıya geçeceğini belirten Eda Hanım, daha sonra iş yerinin yolunu tuttu.
Lezzetin Harmanlanmış Hali Lezzetinin temelini ișinde en iyi olan așçıların olușturduğu ve bünyesinde yalnızca A kalite ürünlere yer veren, özel soslarla marine edilmiș tavuklarıyla misafirine en iyi hizmeti vadeden Tavuk Sepeti, Panora Alıșveriș ve Yașam Merkezi’nde tavuk severlerle bulușmaya devam ediyor... 86 magdergi.com.tr
T
avuk Sepeti nasıl ve ne zaman hizmet vermeye başladı? Bize biraz Tavuk Sepeti’nden bahseder misiniz?
Tavuk Sepeti tamamen yerli bir firma olup, yabancı firmaların büyük yatırım maliyeti koyduğu tavuk sektöründe yaptığı işi çok şık bir konsept ile birleştirip düşük maliyet ilkesinde ilerleyen bir mekanizmadır. Tavuk Sepeti olarak en özel soslarımızı, farklı tatlarla birleştirerek lezzeti kalitede arayanlar için 2014 yılından bu yana hizmet vermekteyiz.
Bildiğimiz kadarıyla iki şubeniz var… Şubelerinizden birini Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde hayata geçirmenizin özel bir sebebi var mı? Panora AVYM’nin konseptini, hizmet anlayışını ve müşteri skalasının yoğunluğunu göz önünde bulundurarak, biz de kalitemizle bu AVYM’de yer almak istedik.
Misafirlerinizin restoranınızdan ve hizmetinizden memnun olduğunun en büyük göstergesi nedir sizce?
Müşterilerimizi memnun edebilmemizin en önemli göstergesi; ürünlerimizde A kalite malzeme kullanmamız. Menülerimizi besin değerlerini dikkate alarak hazırlıyoruz. 12 saat marine ettiğimiz tavuk parçalarını, doğal yedi karışım baharatla harmanlayıp özel soslarımızla karamelize ediyoruz. Tabaklarımızda taze Akdeniz yeşilliği kullanıyoruz ve enfes özel soslu çeşit çeşit makarnalarımız ve baharatlı kızarmış patateslerimiz ile servis ediyoruz. Tercih edilme sebeplerimizden bir diğeri de müşterilerimize birçok alternatif sunabilmemiz ve soslarımızın özel olarak hazırlanması. Café De Paris, Hollandez, Honeybon, BBQ Soslu, Chili Soslu, Meksika Soslu, Şef Beğendi ürünlerimizden sadece bazıları.
Yiyecek ve içecek sektöründe başarılı, yenilikçi ve rekabetçi olmak önemli… Siz kendinizi geliştirmek ve diğer restoranlardan farklı kılmak için neler yapıyorsunuz? Kurulduğumuz günden bu yana kullandığımız ürünlerin kalitesine çok önem veriyoruz. Bizi diğer markalardan ayıran en önemli özelliğimiz yerinde, taze ve katıksız doğal ürünler kullanmamız.
Tavuk Sepeti’nde oldukça ekonomik kampanyalara yer veriyorsunuz. Misafirleriniz bu kampanyalardan sürekli olarak nasıl haberdar olabilir? Sosyal medyada aktif misiniz? Sosyal medyada aktif olarak yer alıyoruz. Müşterilerimize yaptığımız kampanyalarımızla günlük bilgilendirmeler yapıyoruz. Müşterilerimiz bizi Tavuk Sepeti sosyal medya mecralarımızdan, ayrıca “tavuk_sepeti” ve “tavuk_sepeti_ panora_avm” instagram adreslerimizden aktif olarak takip edip, kampanyalarımızdan faydalanabilirler.
En kaliteli ve lezzetli ürünleri sunmak için sürekli kendimizi geliștirmeye devam ediyoruz...
Romantik Neon
BOYNER ŞAPKA 44
Sıcak yaz günlerinde neon renkler, romantik volanlar ve cüretkar bluzlar șok etkisi yaratmayı sevenler için bir arada...
MİİN ELBİSE
İPEKYOL ELBİSE 399
MACHKA BLUZ 755
ACCESSORIZE BİLEKLİK
ZARA BİKİNİ ÜST 119 PULL&BEAR BLUZ 99
PRABAL GURUNG
BEYMEN-ARANAZ ÇANTA 1.945
88 magdergi.com.tr
BERSHKA ŞORT 159
BEYMEN-FENDI AYAKKABI 5.450
ZARA BİKİNİ ALTI 99
MASSIMO DUTTI SANDALET 399
BEYMEN-GREVI ŞAPKA 1.149
I
40 MILLION GÖZLÜK
GIORGIO ARMAN
GAP GÖMLEK
Yaza Övgü PULL&BEAR PANTOLAN 159
Doğanın tonları zamansız yalın tasarımlarla yaz sezonunda boy gösteriyor...
ZARA BOMBER CEKET 349
BRANDROOM SCRIKSS EVRAK ÇANTASI 1.000
MASSİMO DUTTİ KEMER 249
BEYMEN-BOTTEGA VENETA AYAKKABI 3.599
HALİL ÖSER
Hormonların Dilinden, Uzun Yaşam Rehberiniz Sağlıklı ve uzun yașamanın sırrı hormonlarımızda saklı. Dr. Halil Öser uzun ve kaliteli yașamı etkileyen beslenme, kolesterol, hormonlar ve daha birçok faktörü anlatıyor...
Seratonin; mutluluk hormonu, Dopamin; özgüven hormonu, Endorfin; iyi hissetme, İnsülin; açlık, Glukagon; düşük kan şekeri regülasyonu, Leptin; tokluk ve yağ metabolizması düzenleyicisi, Adrenalin; stress,
Östrojen & Testesteron; cinsellik hormonları, Parathormon; kalsiyum metabolizması, Melatonin; biyoritm hormonu Growthormon; büyüme, gelişme ve uzun yaşam hormonu.. Ve daha birçok duygu ve davranışımızı kontrol eden hormonlar.. Hormonlarınızla iyi geçinin, o kadar çok şeyi onlar belirliyor ki şaşarsınız..
advertorial
H
ormonların Dilinden Ruh Halllerimiz
Bugün kendinizi yorgun ve keyifsiz mi hissediyorsunuz? Bir kase doğal yoğurdun içine biraz turşu ekleyin ve gazı çıkarılmış bir sade soda eşliğinde tüketin. Yarım saate kalmadan ruh haliniz düzelecektir. Önemli bir toplantınız mı var? Yoğurdumuz buradaydı zaten, hemen içine bir avuç çiğ badem katalım ve sodamızı unutmayalım. Toplantı hangi odadaydı? Gülümsemek de stres hormonlarını baskılayan önemli bir faktördür, en güzeli olan kahkaha atmayı heryerde yapamasanız da, heryerde gülümseyebilirsiniz.
Yüksek kolesterol ancak metabolizması bozuk ve yanlıș beslenen insanlarda sorun olușturur.
Kan Şekeri ve Yaşlanma
Glisemik endeks denilen şey kan şekerimizin hızlı yükselmesidir. Vücudumuzda kanser ve kronik inflamatuar hastalıklar başta olmak üzere tüm ciddi kötü olayların arkasında, glisemik endeksi yüksek gıdaların alınması yüzünden bozulan hormonal denge sorunları bulunmaktadır. Buna yetersiz alkali beslenme de eklenince “Metabolizma Bozukluğu Sendromu” denilen çağımızın hastalığı çıkar karşımıza... İçerisinde insülin direnci, diabet, tiroit sorunları, hipertansiyon, depresyon, alzheimer, yani ne ararsınız vardır. Kan şekerinin kontrolsüz ve hızlı yükselmesi tüm sistemleri alt üst eden yıkıcı bir süreçtir. Bu yüzden belki de doğru beslenmenin en temelinde bundan korunma yatmalıdır. Her tür karbonhidrat ve şekerler, patates, mısır, mısır gevreği, meyve suları ve çok tatlı meyveler (dut, karpuz, muz, taze incir), çok dikkatli tüketilmeli veya hiç tüketilmemelidir. Çavdar ekmeği, ekmeksiz sofra istemeyenler için makul tüketilmek şartı ile onay alırken; lahanagiller, patlıcan, soğan, her renk biber, salatalık ve tüm çiğ yeşillikler glisemik endeksinizi düşürmeye yardımcı olacak doğal ilaçlardır. Günümüz doğru tıbbında kalp krizinin başlıca etkeninin kolesterol yüksekliği değil, yanlış ve sık beslenme (arada derede her fırsatta yenilen ara öğünler) aracılığı ile sürekli yüksek seyreden insülin hormonu olduğu kanıtlanmıştır. Yüksek kolesterol ancak metabolizması bozuk ve yanlış beslenen insanlarda sorun oluşturur ve bu kişilerde aslında herşey bir sorundur.
Kolesterol Doğal Dostunuz
Anne sütünde yoğun bir şekilde bulunan kolesterol mamalarda hiç bulundurulmaz iken, beynin kuru ağırlığının yarıya yakını kolesterol ve yağ iken, sinir sistemimizi koruyan kılıf olan myelin tabakasının özü kolesterol iken, hafıza gelişimi için yeni sinir bağlantıları oluşumu ancak kolesterol ile mümkün iken, 40 yaşının üstündeki hemen herkese, aslında yaşlandırıcı ve kanserojen etkileri yoğun olarak tartışılan kolesterol düşürücü ilaçlar önerilir iken (son dönemde artan Alzheimer hastalığı ve hafıza sorunlarını da ilaçla düşürülen kolesterol seviyelerine bağlamak mümkün), sanırım bu konuda paylaşılacak daha çok bilgi olmalı. Doğru besleniyorsanız, doğal yağları doğal yollarla tüketiyorsanız, rafine ve işlenmiş gıdalardan uzak duruyorsanız, ara öğün atıştırması sizin işiniz değilse, kolesterolünüz kaç diye hiç merak etmeyin, o sizin için en doğru değerde olacaktır.
Mustafa Kemal Mahallesi 2079. Cadde Via Green İș Merkezi No : 2/16 A Blok Çankaya / ANKARA T :+90 312 286 62 89 ▪ www.drhaliloser.com
drhaliloser
davet
HÜLYA KOÇYİĞİT
BABİ MAHASEN -FATOȘ SARIGÜL
AYȘEGÜL TOPLUSOY
Beyz-i Şah Yeni Mağazasında Beyza Uyanoğlu ve Neslişah Alkoçlar Düzyatan’ın kurucusu olduğu Beyz-i Şah markasının yeni mağazası açıldı Geleneksel Türk motiflerinin ve Batı’nın iddialı tasarımlarının bir araya geldiği, Beyza Uyanoğlu ve Neslişah Alkoçlar Düzyatan’ın kurucusu olduğu Beyz-i Şah’ın, Şişli Marriott Hotel’deki mağaza açılışı gerçekleşti. Türkiye’nin saklı kalmış, unutulmaya yüz tutan zanaat dalları ile çağdaş sanat temsilcilerini aynı çatı altında buluşturan dekoratif tasarım markası Beyz-i Şah, doğu ve batı senteziyle birlikte tasarımlarını ilk konsept mağazasında sundu.
92
BEYZA UYANOĞLU- NESLİȘAH DÜZYATAN
davet
SEMA BASA
94
DEMET HANİF
DERYA KARAGÜLLE
ASLI ÜSTÜNKAYA
Beyza Uyanoğlu ile Neslișah Düzyatan’ın kurduğu “Beyzi-Șah” konuklardan tam not aldı. GÜLȘAH ALKOÇLAR
BERRİN YOLERİ
DEMET SABANCI
FERYAL GÜLMAN
GÜL GÖLGE
TUNAY AYAYDIN-İPEK AYAYDIN ABDİK
SİREN ERTAN KAYALAR
Șișli Marriott Hotel’de gerçekleșen davete katılanlar “Beyz-i Șah” tasarımlarından almayı da ihmal etmediler. BERRİN ZORLU
ESRA OFLAZ GÜVENKAYA
SANEM TEZMAN
MERİH TURAN
FİLİZ SÜTÇİGİL
Boşanma Davalarında Sosyal Medya
S
osyal medya paylaşımları Whatsapp yazışmaları; vb. boşanma davasında delil olarak kullanılabilir mi?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 20. maddesinin 1. fıkrasında “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” denilmektedir. Hayatın doğal akışı içinde, evlilik birliği için bir araya gelen eşlerden birinin özel yaşamı, hayat arkadaşlığı yaptığı diğer eşi de yakından ilgilendirir. Ancak bu durum eşlerin bireysel olarak Anayasa tarafından korunan temel haklarının diğer eş tarafından sınırlandırılabileceği anlamına gelmemelidir.. Kişinin Anayasa tarafından koruma altına alınan temel hakları ailenin
korunmasından önce gelir ve korunur. Evlilik birliğine ait yasal yükümlülük alanlarında bile eşlerden her birinin özel yaşam alanları vardır ve bu alanlar yasalarla koruma altına alınmıştır. Eşlerin ortak bir özel hayatı olsa da bu ortak alan diğer eşin izin verdiği ölçüde olmalıdır. Evlilik birliği içerisindeki özel yaşamın gizliliği konusundaki problemler genellikle çekişmeli boşanma davalarında ve özellikle toplanan deliller ile haklılığın ispatına ilişkin hallerde gündeme gelmektedir. Zorlu ve uzun bir boşanma süreci geçirmek istemeyen kişiler açısından delillerin toplanması önem arz eder. Bilişim ve teknolojik alandaki gelişmeler ve sosyal medya kullanımının artması ile boşanma davalarında delil olarak kullanılabilecek unsurlar da farklılık göstermeye başlamıştır. Boşanma davaları konusunda sıkça karşımıza gelen sorulardan
advertorial
Avukat Filiz Sütçigil, Whatsapp, Facebook,Twitter, Instagram gibi sosyal medya paylașımlarının boșanma davalarında delil olarak kullanılması ile ilgili tüm bilinmeyenleri anlatıyor...
bazıları “whatsapp yazışmaları, facebook, twitter gibi sosyal medya paylaşımları delil olarak kullanılabilir mi?” ya da “Gizli olarak çekilmiş fotoğraflar, videolar veya ses kayıtlarının delil olarak geçerliliği nedir?” gibi sorulardır. Bunlara değinmeden önce davada geçerli olabilecek deliller hangi unsurları taşımalıdır konusuna açıklık getirelim.
Bir delilin davada geçerli olabilmesi için gerekli şartlar nelerdir?
Burada öncelikle genel olarak hukuka uygun delil ve hukuka aykırı deliller nelerdir ayrımı üzerinde durmak gerekir. Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için “Delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı şekilde elde edilmemiş olması gerekir” kuralı, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş gerekse Yüksek mahkeme kararlarında ortaya konan kuraldır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun “ispat hakkı” başlığını taşıyan 189. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınmaz” hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat yükü olmayacağı kabul edilmiştir. İspat hakkının delillere ilişkin yönünün hukuki çerçevesi çizilmiş, bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması esası getirilmiştir. Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin geçerli delil olup olmadığı kararını ise mahkeme verecektir.
Whatsapp yazışmaları boşanma davalarında delil olarak kullanılabilir mi?
Whatsapp uygulaması insanların bireysel veya grup halinde paylaşımlar yapabildiği bir uygulamadır. Bu uygulamada kişiler özel hayatlarını paylaştıkları için boşanma davalarında sıklıkla delil olarak kullanılması gündeme gelmektedir. Bu yazışmalar geçerli delil midir? Whatsapp yazışmalarının delil olarak kullanılabilmesi bu yazışmaların ele geçiriliş biçimine bağlıdır. Eşlerin birbirleri ile ya da her iki eşin de bulunduğu bir grupta yaptığı yazışmalar delil olarak kullanılabilecektir. Eşlerin birbirleri dışında 3. kişilerle yaptığı görüşmelerin kendi rızası dışında ele geçirilmesi halinde bu yazışmalar delil olarak kullanılamaz. Genel kural burada da geçerlidir, hukuka uygun şekilde elde edilmiş yazışmalar delil olarak kullanılabilecekken hukuka aykırı elde edilenler kullanılamaz.
Facebook, twitter paylaşımları boşanma davasında delil olarak kullanılabilir mi?
Facebook ve twitter en çok kullanılan sosyal medya araçlarındandır ve boşanma davalarında delil olarak kullanılmak istenmesine sık rastlanır. Yüksek mahkemelerce verilen kararlarda sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların ancak hesabın sahibi veya aynı paylaşım ortamında bulunan kişilerce delil olarak kullanımının kabul edildiği görülmektedir. Sahte profil oluşturup paylaşımlarda bulunmak veya kişilerin sosyal medya profillerine hesap sahibinin bilgisi, izni olmadan girerek bilgilerini elde etmek veya paylaşımlarda bulunmak suretiyle delil elde edilmeye çalışılması halinde elde edilen deliller hukuka aykırı yolla elde edilmiş olacak ve geçerli olmayacaktır. Facebook ve twitter paylaşımları delil olarak kullanılacaksa mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak paylaşımların gerçekten yapılıp yapılmadığı ve kim tarafından yapıldığının tespiti istenebilir. Facebook ve twitter yazışmaları özel hayatın bir parçası olduğu için uygulamalar bu yazışmaları mahkemelerle paylaşmamaktadır.
Eșlerin birbirleri dıșında 3. kișilerle yaptığı görüșmelerin kendi rızası dıșında ele geçirilmesi halinde bu yazıșmalar delil olarak kullanılamaz.
Instagramda paylaşılan fotoğraflar delil olarak kullanılabilir mi?
Burada da önemli olan fotoğrafların hukuka uygun olarak ele geçirilip geçirilmediğidir. Fotoğraflar sosyal medya alanlarında herkese açık şekilde paylaşılmış veya eşler arasında paylaşılmışsa delil olarak kullanılabilmektedir.
Gizli şekilde çekilmiş fotoğraf ve videolar boşanma davasında delil olarak kullanılabilir mi? Kişilerin gizli bir şekilde fotoğrafını ve videosunu çekmek, özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir davranış olmakla birlikte bu belgeler hukuka aykırı şekilde elde edildikleri için delil olarak kullanılamazlar. Olayın oluş biçimine göre bu eylem Türk Ceza Kanunu’na göre suç da teşkil edebilecektir.
Boşanma davalarında ses kayıtlarının delil olarak geçerliliği var mıdır?
Ses kayıtları gizlice elde edilmiş, çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise hukuka aykırılık söz konusudur ve delil olarak kullanılamayacaktır. Eşlerin müşterek konutuna, eşin işyerine veya arabasına diğer eşten habersiz olarak konulan ses kayıt cihazıyla elde edilen delil, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği için geçersiz kabul edilecektir. Ancak her iki eş de ses kayıt cihazı konulduğunu biliyor ve rıza gösteriyorsa elde edilen deliller geçerli kabul edilecektir. Eşlerin gizlice ses kaydı alması güven sarsıcı davranış olmakla birlikte boşanma sebebi olabilmektedir.
Cep telefonuna casus program yükleyerek delil elde edilmesi halinde deliller boşanma davasında geçerli kabul edilir mi?
Bir eşin diğer eşin cep telefonuna casus program yükleyerek ses kayıtların veya yazışmalarını elde etmesi halinde hukuka aykırı yoldan delil elde edilmiş olacaktır ve özel hayatın gizliliği kuralı ihlal edilmektedir. Gerek yasalar gerekse mahkeme kararları ile bir olayın ispatında dikkate alınmayacağı yönünde görüş birliği bulunmaktadır. Telefona casus program yükleyerek konuşmaları ve yazışmaları kaydetmek haberleşmenin gizliliği kuralını ihlal etmek suretiyle Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmektedir . Görüldüğü üzere genel olarak kural hukuka aykırı olarak elde edilen veya hukuka aykırı olarak yaratılan delillerin kabulünün mümkün olmadığı yönündedir. Yargıya taşınan olaylarda somut olayın özelliğine göre farklı değerlendirmeler olacağından bu konuda uzman bir hukukçunun görüşünün alınması uygun olacaktır.
davet
FİGEN KIRAL
AHU ORAKÇIOĞLU
BERRİN OKÇU
ASLI ȘEN
Gönüllülük Keyiflidir TOG BAZAR 2019, Yapı Kredi Crystal Kart ana sponsorluğunda “Gönüllülük” temasıyla kapılarını açtı. 17-25 yaş arası gençlerin güçlendirilmesi için 2002 yılından bu yana çalışmalar yürüten Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) tarafından, bu yıl on üçüncüsü düzenlenecek alışveriş festivali TOG BAZAR kapılarını “Gönüllülük” temasıyla açtı. Yapı Kredi Crystal kartın yedi yıldır ana sponsorluğunu üstlendiği ve ilk kez Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleştirilen TOG BAZAR, bu sene de TOG’un faaliyetlerini desteklemek, tanıtmak ve kamuoyu oluşturmak amacıyla birçok seçkin tasarım markasının katılımıyla düzenlendi.
98
MERAL TAHİNCİOĞLU PELTEKÇİ, AYLİN TAHİNCİOĞLU
davet
BEGÜM ÖZER
BURCU HANİF
BEGÜM TACİR
BESTE YURTTAȘ
İlk kez Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleșen Tog Bazar etkinliğine cemiyet hayatından birçok isim katıldı. NAZLI KAYI
SANEM TEZMAN
SİREN ERTAN KAYALAR
EDA KOSİF
DİLEK TÜRKER
ZEYNEP ÜSTÜNEL
HÜLYA ELTEMUR
YELDA GÜRAL
2005 yılından bugüne kadar TOG BAZAR’dan elde edilen bağıșlarla da 40.275 gencin sosyal sorumluluk eğitimi ve projesi desteklendi. ETEL BALER
ARZU SABANCI
ÇİĞDEM KAYALI, ȘEBNEM ÇAPA
SERAY VAROL
Resimle Harmanlanan Sanat Hayatı
advertorial
Kendi çizgilerinde Kübizm ve Sürrealizmi merkez alan, uzay ve sonsuzluğun ana temalarını olușturduğu eserleriyle dikkat çeken ve birçok sergide bașarılı çalıșmalarını gördüğümüz Ressam Seray Varol ile sanatına, resim tekniklerine ve hayatına dair konuștuk…
S
eray Varol kimdir? Bize kendinizden bahseder misiniz?
1979 Samsun doğumluyum. Büyük Kolej mezunuyum. Üniversite eğitimimi Başkent Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra aile şirketimizde finans müdürlüğü yaptım. Evli ve bir erkek çocuğu annesiyim.
Resime nasıl başladınız? Sanatla iç içe büyüyen, yaşayan insanlardan mıydınız siz de?
Çocukluk yıllarımda gördüğümü çizmeye çalışarak başladım. Zamanla resme yeteneğim olduğu konusunda ailemin de desteğiyle bu konu üzerine gitmeye karar verdim. 2006 yılında yaptığım yağlıboya resimler ile sergimi açtım. Daha sonra bir atölye programına dahil olarak profesyonellikte ilk adımlarımı atmaya başladım. Yol ayrımı dedikleri noktam tam da bu oldu. Gittikçe ilerleyen fırçam beni birçok sergiye katılma konusunda yüreklendirdi. Sanat ile iç içe değildim ama kendimi yetiştirme konusunda başarılı olduğumu düşünüyorum.
Kendi tarzımı kübizmin etkisi altında fakat sürrealistlikten de etkilenen bir yerde buluyorum...
İsteyen herkes iyi bir eğitimle resim yapabilir mi sizce? Yetenek ve eğitimin kesiştiği nokta neresi ?
İsteyen herkes resim yapabilir ancak sanatsal resim yapamaz. Çünkü resim eğitim ile değil içten gelen bir yetenek ile ortaya çıkar. Fakat eğitim kişisel farkındalık söz konusu olduğunda devreye girer. Böylece kişinin tarzını belirlemesi konusunda çok önemli bir rol oynar. Eğitim ve yetenek işte tam da bu noktada kesişmelidir ki sanatçıyı mutlu edebilecek sonuca varılsın.
Siz kendi tarzınızı nasıl yorumluyorsunuz ?
Genel olarak yağlı boyalarımda soyut tarzda çalışıyorum. Kendi tarzımı kübizmin etkisi altında fakat sürrealistlikten de etkilenen bir yerde buluyorum. Bunlardan tamamen farklı olarak da klasik karakalem çalışmaları yapmaktan kendimi alamıyorum.
Resim meraklıları için biraz da teknik konuşalım. Siz tablolarınızda ne gibi malzemeler ve teknikler kullanıyorsunuz ?
Yağlı boya tablolarımda uzay ve sonsuzluk kavramını ana tema olarak kullanıyorum. Son zamanlarda uzayın yanında uzaylı kadın eklemeleri de yaptım. Değişkenlik aradığımda ise karakalem benim için çok keyif verici oluyor. Hatta karakalem şu anda ilk sırada. Klasik tarzda karakalem çalışmayı seviyorum ve kendimi çok başarılı buluyorum. Resimlerimde tuval üzerine karışık teknik ve tuval üzerine yağlı boya tekniği ile çalışıyorum. Karakalemde ise scholler kağıdı üzerine çeşitli yumuşaklıkta kurşun kalemler ile hamur silgi kullanıyorum.
Resim dışında nelerle ilgileniyorsunuz, boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Resim dışında vakit ayırmam gereken bir evim, bir eşim , bir oğlum var. Sohbet etmekten ve vakit geçirmekten hoşlandığım arkadaşlarımla buluşmak boş vakitlerim için biçilmiş kaftan.
SERGİLER
▪ 2006 MNG Ankara Şehir Kulübü Ankara (Kişisel) ▪ 2009 Milli Piyango Talih Kuşu Sanat Galerisi (Kişisel) ▪ 2010 Büyülü Fırça Sanat Galerisi (Karma) ▪ 2016 Galeri Fine Art Ankara (Karma) ▪ 2016 Panora AVM, Müjdat Gezen Sanat Galerisi ‘Engelleri Aşalım’ Sosyal Sorumluluk Projesi, Plastik Sanatlar Sergisi ▪ 2017 Panora AVM, Müjdat Gezen Sanat Galerisi ‘Bizim Çocuklarımız’ Sosyal Sorumluluk Projesi ▪ 2018 Transparan Sanat Galerisi Ankara (Karma) ▪ 2019 Transparan Sanat Galerisi Ankara (Karma)
davet
REVNA DEMİRÖREN
NESLİȘAH-ENGİN ALTAN DÜZYATAN
AYȘEGÜL TOPLUSOY
Sarıgül’den Kapalıçarşı’nın Taşları Fatoş Altınbaş Sarıgül’ün içinde sergi ve söyleşilerin de yer aldığı yeni kitabı “Kapalıçarşı’nın Taşları” özel bir davette tanıtıldı. Fatoş Altınbaş Sarıgül’ün, 500 yıllık Kapalıçarşı geleneğinin mücevherat ustalarına saygı duruşunda bulunan yeni kitabı “Kapalıçarşı’nın Taşları - The Stones of Grandbazaar” ile aynı adı taşıyan pop-up sanat ve tasarım mekanı “The Stones of Grandbazaar Arts & Design” Akaretler’deki yerinde özel bir davetle kapılarını açtı. Davete çok sayıda ünlü isim katıldı.
106
FATOȘ ALTINBAȘ SARIGÜL
DİLEK TÜRKER
BERK TANRIVERDİ-CEYLAN ATINÇ
Fatoș Sarıgül’ün “Kapalıçarșı’nın Tașları” kitabının tanıtım gününe iș ve cemiyet hayatının önde gelen isimleri katıldı. BERRİN ZORLU
BEYZA UYANOĞLU
FERYAL GÜLMAN
line
/MAGon
.com facebook
MURAT-PINAR TALAY
davet
CHRISTHOPHER COOTER, KAREN BLUMENSCHEIN
BERNARDO CORDOVA-ADRIANA TELLO
DOMİNİC CHİLCOTT, JENNİFER ANDERSON
Kral Günü Ankara’da Kutlandı Hollanda’nın milli günü olan “Kral Günü”, Hollanda Ankara Büyükelçisi Marjanne de Kwaasteniet ve eşi Kees Van Lent ev sahipliğinde kutlandı. Resepsiyon, Hollanda Milli Marşı ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Büyükelçi Kwaasteniet, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Kral Günü’nün birbirine çok benzediğini belirterek “Türkiye ile Hollanda olarak birçok ortak noktamız var. Ülkemizde Türk kökenli 450 bin vatandaş yaşıyor ve onlar gerçek anlamda iki ülke arasında köprü görevi görüyor.” dedi. Büyükelçilik rezidansında düzenlenen resepsiyona, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, büyükelçiler, Ankara’da görev yapan yabancı misyon temsilcileri ile çok sayıda yerli ve yabancı davetli katıldı.
108
MARJANNE DE KWAASTENIET-KEES VAN LENT
MELİKE GÖKÇE
DİVA CRİSTİNA, EDUARDO GRADİLONE
Resepsiyon, Hollanda Milli Marșı ve İstiklal Marșı’nın okunmasıyla bașladı ve klasik müziğin yanında lezzetli ikramlar eșliğinde devam etti.
BARBARA-GEORGES FABER
BERİL ÇAVUȘOĞLU
DR. ÖZGÜR KOLDAȘ
#kucukbirdokunus ile Canlan, Tazelen…
B
u yıl yine genç bakışlar ve dolgun dudaklar yine ön planda olacak. Yüze dolgular ile şekil verilerek zamanı on yıllarca dondurmak mümkün. Yakında minimal girişim ile yapılan estetikler, diş hekimine gitmek kadar kolay olacak. Son yıllarda Kim Kardashian gibi “dolgun” bir modadan söz edebiliriz.
Kadınlar kendileri için, erkekler ise genç ve güçlü görünmek için estetik düşünüyor. Türk kadınları her zaman daha genç görünmek istiyor. Onlar için doğal, sade ve masum görüntü; çekiçi görünmekten daha önemli. Genç görünürlerse sosyal duruşlarının sağlamlaşacağına ancak başkası gibi görünmenin bu durumu bozacağına inanıyorlar…
advertorial
Medikal estetik dünyasının, son dönemlerde adından sıkça söz ettiren, Ankara’nın tanınan doktorlarından Dr. Özgür Koldaș, #kucukbirdokunus ile yaza “canlan ve tazelen” mottosuyla çıkın dedi. Anti-aging dünyası yüzünüzden yılları silmek konusunda harikalar yaratsa da, ișin püf noktası doğaldan uzaklașmamak. İște sizlere küçük bir dokunușun ipuçları...
Küçük Dokunuşlarda, Gözler Ön Planda
Türk kadını yaşlanmaya gözlerinden başlıyor. Estetikte de göz bölgesi, yeni sezonda da en çok uğraşılan yer olacak. Ne demişler; “Gözler kalbin aynasıdır.”. Gözler her zamankinden daha önde bu yıl. Kaş ve göz arasındaki mesafe, gözaltı, kaz ayakları güzellikte öncelikli bölgeler arasında...
Dolgularla Zamanı Yıllarca Durdurmak Mümkün
Yüze yapılan dolgularla eskiden sadece çizgi ve kaz ayaklarını düzeltiyorduk. Şimdi ise yüze şekil verebiliyor ve yüzün yapısını değiştirebiliyoruz. İnsanları daha genç, daha az yorgun ve daha çekici gösterebiliyoruz. Ameliyata gerek kalmadan daha iyi sonuçlar elde ediyoruz. Bugün 30 yaşında birinin yaşlanma sürecine ‘müdahale’ edersek, yıllarca görüntüsünü koruyabilir, yaşlanmayı yavaşlatabiliriz.
İnsanları daha genç, daha az yorgun ve daha çekici gösterebiliyoruz. Ameliyata gerek kalmadan daha iyi sonuçlar elde ediyoruz.
Ülkemizde Kadınlar, Güzel Ve Çekici Görünmek İstiyor
Avrupalı birine ‘Müdahaleden ne bekliyorsun’ diye sorduğumda ‘Daha iyi bir ben’ yanıtını alırız. Asyalılar daha genç görünmek istiyorlar. Çünkü Asyalılar için tek bir çizgi bile yaşlılık göstergesidir. Latin Amerikalılar ise her zaman daha seksi görünmek isterler. Ülkemizde ise doğal, güzel ve çekici görünmek çok önemlidir. Bu yüzden Türk kadınının kırışıklıklara tahammülü yoktur. Üstelik yapılan müdahalenin belli olmasını istiyorlar. Avrupalılar bu konuda çok tutucu. Daha iyi görünsünler ama müdahale yaptırdıkları belli olmasın isterler.
Diş Hekimine Gitmek Kadar Doğal
Günün birinde herkes yüzüne dolgu yaptıracak. Dişin ağrıdığında diş hekimine gitmek ne kadar doğalsa, çeşitli nedenlerle uygulama yaptırmak için de ilgili hekime başvurmak da o kadar doğal olacak. Tahminen gelecek on yıllarda daima genç ve yaşı olmayan kuşaklar oluşacak.
Sonuç olarak, anti-aging endüstrisindeki ilerlemeler sayesinde zamansız bir yüze sahip olmak artık hayal olmaktan çıktı. Ancak, daha genç görünmek, kaz ayaklarını silmek ve kaç yaşında olursanız olun parlak, pürüzsüz bir cilde sahip olmak kulağa son derece çekici gelse de, altın kuralı unutmamak gerekiyor. Küçük dokunuşlardan sonra yine kendinize benzemeniz şart.... Küçük bir dokunuş ile canlan ve tazelen.
Kadınlar Kendisi İçin, Erkekler İse İş Hayatı İçin Küçük Dokunuşlar Yaptırıyor
Kadınlar erkeklere göre estetikle daha ilgili. Bunun en önemli nedenlerinden biri kadınların genç ve güzel görünmek konusunda üzerinde hissettiği toplumsal baskı. Kadınlar için güzel görünmek her şeyden önemli. Erkek ve kadın, genç yaşlarında evleniyorlar ve yıllar geçiyor. Kadınlar daha 40’lı yaşlarında, yaş alarak güzelliklerini kaybetmeye başlıyorlar. Doğanın kanunu gereği, erkekler kadınlardan daha geç yaşlanıyor. Bazı kadınlar, kocalarının tekrar eski ilgisini çekmek için estetik yaptırıyor. Erkekler yaşlanma sürecinde yakışıklı olmak zorunda değillerdir. Erkekler kadınlara nazaran, hayattan çok daha farklı şeyler bekliyorlar. Zengin ve güçlü, materyalist istekler bunlar... Erkeğin saçı beyazladığında karizmatik, kadının beyazı varsa bakımsız olur. Erkekler mesleklerini daha uzun süre yapabilmek için, daha profesyonel nedenlerle estetik yaptırıyor. Daha iyi bir pozisyonda olmak ve daha çok para kazanmak için dinamik görünmek istiyorlar.
Küçük Bir Dokunuş, Herkese Lazım
Siyasetçiler de olumsuz bir imaj vermemek için estetik yaptırırlar. Çizgileriniz yüzünden endişeli bir ifadeye sahipken “Merak etmeyin, endişelenecek bir şey yok” şeklinde bir konuşmanın pek inandırıcılığı olmaz. Tıp dünyasının ilerlemesi, insan ömrünü uzattı. Artık insanlar 70 yaşında evde oturup, sıkılmak istemiyorlar. Çalışmaya devam etmek ve hayatın içinde olmak istiyorlar. Bu yüzden daima genç ve yaşam enerjisine sahip olduğunu göstermek için minimal de olsa estetik dokunuşlara ihtiyaç duyuyorlar.
Dr. Özgür KOLDAȘ Tunalı Hilmi Cad No: 88/114 Kavaklıdere / Ankara T:+90 542 428 64 83 ● +90 312 428 64 83 drozgurkoldas
davet
ARZU SABANCI
DEMET SABANCI ÇETİNDOĞAN-ÖZCAN SABANCI
ZEYNEP GERMEN
TUĞÇE PEKSAYAR
“Beauty Talks” Galeries Lafayette’te Aslı Şen ve başarılı Medikal Estetik Hekimi Dr. Mustafa Karataş ile “Beauty Talks” Galeries Lafayette Emaar Square Mall’da düzenlendi. Güzellik, medikal estetik ve yaz bakım ritüellerinin konuşulduğu renkli sohbete Özcan Sabancı, Demet Sabancı Çetindoğan, Arzu Sabancı, Zeynep Germen gibi ünlü isimler katılım gösterdi. Saç ve cilt bakımında uzmanlaşan Aslı Şen ve Medikal Estetik Hekimi Dr. Mustafa Karataş konuklarına medikal estetik ve kişisel bakım hakkında uzman görüşlerini aktardı.
112
MUSTAFA KARATAȘ-ASLI ȘEN
davet
NEJDET ERASLAN, M. ALAATTİN NALCIOĞLU
ERSAN CAN, SİNAN POYRAZ, NAZIM CAN
Yaza Keyifli Bir Merhaba Tona Yapı ve Safe İnşaat A.Ş ortaklığı ile yükselen Duru Beytepe, düzenlediği “Yaza Merhaba” partisi ile keyifli bir hafta sonuna imza attı. Tona Yapı ve Safe İnşaat A.Ş İcra Kurulu Başkanı İlhan Erdal ev sahipliğinde; Ankara’nın En Yeşil Projesi Duru Beytepe’nin arka bahçesinde gerçekleşen partide “Mahalle Kültürü” yeniden hayat buldu. “Yaza Merhaba” partisi ile komşuluk kültürünü yaşattıklarının altını çizen İlhan Erdal, Duru Beytepe projesinin mutlu aileler temeli üzerine kurulduğunu belirtti. Akşam saatlerine kadar süren etkinlikte uçurtma, misket, baloncuk gibi özel yapım nostaljik oyuncakların yanında, toplar, şapkalar ve balonlar tüm çocuklara ve kendini çocuk hissedenlere hediye edildi. Uçurtma uçurarak keyifli bir güne imza atan çocuklar, yaz aylarının vazgeçilmezi olan dondurma standı ile unutulmaz bir gün yaşadı.
114
İLHAN ERDAL, NUH ACAR
BANU-OKAN MÜDERRİSOĞLU
ASUMAN SAĞLAM, BAYLAN ALTINOLUK
IȘIN-EFEHAN KURȘAKLIOĞLU
NESLİHAN AKTEPE
Canlı müzik ve eșsiz lezzetler eșliğinde bir araya gelen Duru Beytepe misafirleri, unutulmaz bir pazar günü geçirdi.
REYHAN EKİN
ÖZGE-TOGAY CÖMERT
davet
GÜL-TOLGA ERGİN
116
ÜMİT-NİL REYYAN-ELMAS YAȘAR
ZARA, BAHADIR-ENDER SEVGİ-LİDYA-PERA GÜLTEKİN
ALİ-TOLGA-MERT ERDOĞAN
MURAT GÜLEÇ
ADEM AYARSLAN, İSMAİL ALPTEKİN, İLHAN ERDAL, ABDURRAHMAN KAHRAMAN
Çocuklara hediye ettiği uçurtmalar ile gökyüzünü renklendiren Duru Beytepe, ailelerin birlikte keyifli zaman geçirmesine olanak sağladı. BERNA BAYMAZ
SERTAÇ DARCAN
TUĞBA-ECEM-OSMAN SARIÇAM
renkli yaşam
DANİLO ZANNA
Danilo Zanna ile İsmet Saz’ın Chef’s Table’ı İtalyan Șef Danilo Zanna, İstanbul’daki TOİ ile Chef’s Table’ın güzel bir örneğini sunan bașarılı șeflerimizden İsmet Saz ile tadına doyulmaz bir sohbete imza atıyor.
118 magdergi.com.tr
İSMET SAZ, DANİLO ZANNA
S
on on yılda mutfak ve trendlerini takip etmek gerçekten zor, özellikle inovasyon söz konusu olduğunda... Çünkü şeflerin felsefelerinin kendi bakış açılarının, gıdanın var olma ve yorumlama yönleri üzerine geliştirildiği doğrudur. Ancak, modaların bir şekilde, olması ve olması gerektiği de aynı şekilde doğrudur.Ayrıca pazarlama fikirleri ile bir araya gelmeye çalışan müşterilere de adapte olurlar, çünkü mükemmel bir restoran boşsa kapanır ve bu modern gastronomi ile ilgili tek somut ve çözülemez gerçekliktir. Şefin masası veya İngiliz chef’s table, diğerlerinin aksine, mutfağın içi değil mutfağın içine yerleştirilmiş bir restoran masasıdır. Sadece konum farklı değil, aynı zamanda şanslı birkaç kişinin gözünden hemen önce şef tarafından seçilen, tasarlanan ve oluşturulan menü yiyebilirler. Yani basit bir terimle mutfağın maksimum ifadesidir, çünkü hem işyerindeki mutfağa bakabilirsiniz ki fantastik bir şey, aynı zamanda şefin mutfağa dair felsefesini ve fikrini de anlayabilirsiniz yaptığı menüden. Öyleyse neden tüm restoranlar bu konseptte kendi restoranlarında yok? Yine de örgütlenmesi çok zor değil, temiz ve ferah bir mutfak bu tür bir projeyi yürütmek için fazlasıyla yeterli, ancak bu durumda önemli değil... Burada tek gereken şey öz, yaratıcılık ve Şefin dinamizmi. Çünkü hepimiz düşünme yeteneğine sahibiz, ancak fikirlerini paylaşmaya istekli ve hevesli değiliz. Şefin masasında hiçbir filtre yok ve kısayollar yok, sadece yiyecek var.
Öyleyse tüm şeflerin yapamayacağı bir şey olabilir mi? Belki de bu tür bir konsept için doğru araçlara sahip değiller veya Türk gastronomi için bu yeni ufuklara bakmak için hala erken. İstanbul’daki bu yeni trendin öncüsü şef, Ismet Saz... Harika olmasının yanında aynı zamanda harika bir dost! O ve restoranlarının kesinlikle Türk Gastronomik Panoramasını bu yeni trendde yönettiği amiral gemisi restoranında, “Toy Istanbul”da denemek ve ona birkaç soru sormak için kendimi tutamadim ve gittim.
Şef’in İsmet Saz için masası nedir?
Chef’s Table benim için misafir ile aramda oluşan en büyük bağ. Chef’s Table, misafirlerin kapalı olabileceği tatların nasıl yapıldığını görmelerine ve bu tatları ‘ Daha once nasıl denemedim?’ demelerine vesile oluyor. Chef’s Table; benim gözümde yeni dostlukların kurulmasında, değişen yeme alışkanlıklarının tanıtılmasında ve bu değişen alışkanlıkların insanların yemeklere olan algısını değiştirmesinde büyük etki sağlıyor.
Bu konsept şef olma şeklinizi nasıl değiştirdi?
Bence bu açıdan bir değişime sebep olmadı. Aynı kararlılık ve doğrultuda ilerleyip, kendime yeni hedefler belirliyorum. Ben her zaman ‘Daha yeni ne yapılabilir?’sorusunun peşindeyim. Kendimi ve ekibimi geliştirmek adına yeni konsept ve tatları sunmak öncelikli tutkumuzdur.
renkli yaşam
Mutfağınızda yemek yiyen biri ne beklemeli?
Esasında beklentilerini değil, ne yiyeceklerini görebildiklerini biliyorum. Doğrusu ben bile ne pişireceğime sabahında markette görüp, kafamda tasarladıklarımdan sonra karar veriyorum. Böylece misafirlerimle beraber görüyoruz. Belli bir çizgiye bağlı kalmalarını istemediğimden, spesifik bir beklenti oluşturmamaları taraftarıyım. Chef’s Table ruhunu böyle daha iyi yansıtabildiğimize inanıyorum.
Bir müşterinin sana yaptığı en garip istek? ‘ Steak Tartare istiyorum ama etsiz olsun.’
Bu konsept Türk mutfağını değil, Türk gastronomisini etkileyecek
Bu yeni konsept Türk mutfağını nasıl etkileyebilir?
Bana kalırsa bu konsept Türk mutfağını değil, Türk gastronomisini etkileyecek. Şimdiden etkilerini görebiliyoruz. Tüm şeflerin bu konsepti yapmasını isterim. Samimi bir masa, misafirlerle kurulan bağı güçlendiriyor ve aradaki enerjinin daha da yükselmesine olanak sağlıyor.
Türkiye’ye gelebileceğini düşündüğünüz başka trendler var mı?
Trendler her zaman değişkenlik gösteriyor. Ben ve ekibim bu trendleri olabildiğince takip etmeye çalışıyoruz. Önemli olan trendlerin gelmesi değil, trendlerin buradan doğması.
120 magdergi.com.tr
Moleküler gastronomi babası Ferran Adrià, “İyi bir mutfak ya da kötü bir mutfak yok. En çok neyi sevdiğiniz var ?” Bu açıklamaya katılıyor musunuz, yoksa bir şefin müşterilerini yeni lezzetler hakkında eğitmeye çalışması gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
Kesinlikle katılıyorum. Yemeğin dini, dili, ırkı, cinsi yoktur. Zaten Toi açıldığından beri bu ruhu yaşatmaya çalışıyorum.
davet
GÜLENNUR AYDIN
İLKNUR DEMİR
BERİL ÇAVUȘOĞLU
BURCU YÖRÜBULUT-ALEV TUNA
Şık ve Sürprizli Doğum Günü 777 Organizasyon ile Aqua Mücevherat’ın sahibi Tülay Erciyas Kaya, yeni yaşını dostlarıyla çok şık ve eğlenceli bir davet ile kutladı. Mey House’ta gerçekleştirilen ve Tülay Erciyas Kaya’nın yakın arkadaşlarının bir araya geldiği özel kutlama renkli anlara sahne oldu. Yenen yemeğin ardından konuklar, canlı müzik eşliğinde oldukça eğlenceli zaman geçirdiler. Sahibi olduğu 777 Organizasyon tarafından yapılan süslemelerle oldukça şık bir ortam yaratılan doğum gününde Tülay Hanım katılan tüm arkadaşlarına teşekkür ederek, onlar için özel olarak hazırlattığı hediyeleri dağıttı.
122
TÜLAY ERCİYAS KAYA
HÜLYA AKMAN
ANTONİA KOCABEY
AFİTAP AKINCI
GÜLTEN BIÇAKÇI
SEREN ERDOĞAN
Mey House’ta gerçekleșen doğum gününde hanımlar gecede șıklıklarıyla göz doldurdu. NAFİYE BAHUR, ASLI TAN
FERHAN PAȘAOĞLU, SİBEL KOȘAR
AYDAN ÖZDOĞAN
DR. HASAN KÜTÜKOĞLU
Hollywood Yanağı Mucizesi Dr. Hasan Kütükoğlu son yılların en popüler estetik cerrahi operasyonlarından olan, Hollywood yanağı olarak da bilinen bișektomi ve dolgu malzemesi kullanılmadan dudakların dolgun gözükmesini sağlayan liplift (dudak kaldırma) hakkında bilgi veriyor...
Son yıllarda oldukça popüler olan bişektomi ameliyatı, yanak bölgesinin büyük çoğunluğunu oluşturan bichat yağ yastıkçıklarının alınarak yanağa daha ince bir görünüm verme ameliyatıdır. Yanakta bulunan bu yağ yastıkçığının alınması ile
yüzde hafif bir yüz germe ameliyatı olmuşçasına etki yaratılabilir. Yanak incelir, elmacık kemikleri ve çene hattı belirginleşerek daha üçgen bir yüz görünümü elde edilebilir.
Alınan yağlar yüzde başka bir bölgeye koyulabilir mi? Bichat yağ yastıkçıkları yanak bölgesinin büyük bir hacmini kaplasa da miktar olarak fazla değildir; fakat alınan bu yağlar,
advertorial
B
işektomi (Hollywood yanağı) tam olarak nedir?
işlemden geçirilerek dudak hacmini veya yüzde küçük hacim eksiklikleri için kullanılabilir.
Bişektomi ameliyatı kimlere yapılır?
Bu ameliyatlar yüzde yanak bölgesi kalınlığı şikayeti olan ve cilt sarkması çok olmayan 18 yaş üstü kadın ve erkek tüm hastalara uygulanabilir. Hastaya olan uygunluğuna hekim tarafından muayene edilerek karar verilmelidir.
Bu işlem nerede yapılmalıdır?
Bişektomi ameliyatları hastane ortamında sterilizasyon şartlarına uygun olarak lokal anestezi (sadece yanaklar uyuşturulur) veya hafif sedasyon (yarı uyur) altında yapılabilmektedir. Operasyon süresi yaklaşık 45 dakika olmakla beraber başka bir ameliyat ile birlikte yapılmamışsa hasta aynı gün hastaneden taburcu edilir.
Ameliyat sonrası nelere dikkat edilmelidir?
Hasta taburcu edildikten sonra, en az 3 gün sıvı gıdadan zengin beslenmesi, her öğünden sonra temizleyici ağız solüsyonları ile gargara yapılmasını önermekteyiz. İşleme bağlı ödemi azaltmak amaçlı 3 gün elastik bandaj veya özel maskeler ile soğuk uygulama tavsiye etmekteyiz.
Ameliyat sonrası ileri dönemde yüz bölgesinde sarkma olur mu?
Yanak bölgesindeki yağ yastıkçıklarının alınması ile cilt tam tersine yukarı doğru hareket eder. Uzun dönemde ise yanaklarda daha fazla çökme veya cilt sarkmasına ekstra bir katkısı yoktur.
Yapılan işlemin sonuçları ne zaman ortaya çıkmaktadır?
Bişektomi ameliyatı sonrası oluşan ödemlerin inmesi 7 - 10 gün sürmektedir. Yaklaşık 3 hafta sonra yüz şekillenmeye başlamakta ve olası sonuçlara en yakın görüntü 7 - 8 hafta civarında görülmektedir. Gerçek sonuçların oluşması ise 3 ayı bulmaktadır. Bu yüzden hastaların ameliyat sonrası sabırlı olması gerekmektedir.
Ameliyat sonrası iz kalır mı?
Bişektomi ameliyatı, ağız içinden kesi yapılarak gerçekleştirilir ve eriyen dikişlerle tekrar dikilir. Ağız içinde belli belirsiz 1 - 2 santimetrelik çizgi şeklinde kalır ve dikiş alınmasına gerek yoktur.
Liplift (dudak kaldırma) ameliyatı nedir?
Burun - dudak mesafesi uzun olan hastalar için burun altından cilt çıkarılarak yapılan bu işlemin iki etkisi vardır; ilki dudak ve burun mesafesinin kısalması, ikincisi ise dudağın kalınlaşması.
Ameliyat nasıl gerçekleştirilir?
Bişektomi gibi ameliyathane şartlarında lokal anestezi altında 45 dakika süren bir ameliyattır. Burun altından yeterli miktarda cilt çıkarılır ve dokular yukarıya doğru eriyen dikişlerle burun tabanına asılır. Hasta ameliyat sonrası taburcu edilir ve burun altında ince bantları ile günlük hayatına hemen dönebilir.
Sonuçlar ne zaman ortaya çıkar?
Operasyon sonuçları anında etkisini gösterir. Sonrasında 7 günlük pansuman yapılması gerekmektedir. Burun tabanındaki iz ince bir şerit halinde 1 - 2 ay içerisinde görünmeyecek düzeye gelmektedir. Bişektomi ve liplift ameliyatları, uygun koşullarda ve bu konuda tecrübeli cerrahlarca yapıldığında sonuçları ile hasta memnuniyeti çok yüksek olan ameliyatlardır.
Bișektomi ve liplift ameliyatları, uygun koșullarda ve bu konuda tecrübeli cerrahlarca yapıldığında sonuçları ile hasta memnuniyeti çok yüksek olan ameliyatlardır.
davet
MİKADER YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
Çocuklar İçin Buluştular Ayşegül Afacan Köksal’ın sahibi olduğu Mybestfriends markası yeni sezon tanıtımını şık bir alışveriş etkinliği kapsamında Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleştirdi. Mybestfriends 2019 İlkbahar - Yaz koleksiyonu “İstila”, Aurascope Project organizasyonuyla Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleşen alışveriş etkinliğiyle moda severlerle buluştu. Bu özel alışveriş etkinliğinde Mika-Der’le ortak işbirliğinde kaynak ayrılarak çocuklar için bir araya gelindi. Davete katılan konuklar markanın sahibi Ayşegül Afacan Köksal’dan yeni koleksiyonu hakkında detaylı bilgi aldılar.
126
REVNA DEMİRÖREN, AYȘEGÜL AFACAN KÖKSAL
BERİL MİSVAKİ
SEDA KAȘIBEYAZ
GÖKÇE BAHADIR
ÇİĞDEM HİTAY
Mybestfriends tasarımcısı Ayșegül Afacan Köksal, davette konuklarıyla tek tek ilgilenerek markasının yeni koleksiyonu hakkında detaylı bilgi verdi. ASLI ȘEN
ARZU SABANCI
ESRA OFLAZ GÜVENKAYA
ȘEBNEM ÇAPA
DOÇ. DR. GÜL DAĞLAR
Meme Kanserinden Korkmayın
advertorial
Tüm dünyada kadınları tehdit eden bașlıca kanser türü, meme kanseridir. Kansere bağlı kadın ölümleri içindeyse birinci sıradadır. Memede fark edilen kitleleri, yüksek risk gruplarını ve tedavi seçeneklerini Doç. Dr. Gül Dağlar ile konuștuk...
M
eme kanserine erken teşhis konabilmesi için ne yapmak gerekir?
Erken meme kanseri belirti vermez; ancak tarama testleri ile fark edilir. Gelişmiş ülkelerde meme kanseri en sık fazla bulgu vermeyen erken evrede tanı alır. Ülkemizde ise ilk başvuruda hala ileri evrelerde hastalarla karşılaşmaktayız. Erken tanı için kırk yaşından itibaren düzenli olarak yılda bir kez hekim muayenesi ve mamografi yapılmasını öneriyoruz. Ailede meme veya yumurtalık kanseri varsa, hastalık riskinin artmış olduğu bilinmeli ve tarama yaşı daha da erkene çekilmelidir.
Bir kadının yașam boyu meme kanserine yakalanma riski %12,3’ tür; bașka bir deyișle toplumda her 8 kadından biri meme kanseri tanısı almaktadır. Aile öyküsü ve genetik yatkınlık önemlidir.
Meme kanseri yüksek risk grubunda kimler vardır?
Bir kadının yaşam boyu meme kanserine yakalanma riski %12,3’ tür; başka bir deyişle toplumda her 8 kadından biri meme kanseri tanısı almaktadır. Aile öyküsü ve genetik yatkınlık önemlidir. Ailede ikiden fazla akrabada meme kanseri varsa ve bu olgular 50 yaş altında tanı aldıysa ya da erkek meme kanseri varsa yüksek riskli tanımı kullanılır. Yüksek riskli olgularda taramalara daha erken başlanmalıdır.
Memede fark edilen her kitle kanser midir?
Kendi kendimize meme muayenesi yaparken bazı özellikler aranmalıdır. Memenin boyut ve şeklinde değişiklik, meme ucunda değişiklik, meme cildinin renk veya görünümünde değişiklik, meme başında kanlı akıntı, kol altında kitle kanser açısından şüphe uyandıran bulgulardır.
Memede şüpheli kitle fark edildiğinde ne yapılmalıdır?
Memenizde bir kitle fark ederseniz öncelikle meme cerrahı tarafından muayene edilmelisiniz. Özel bir durum yoksa 40 yaş altında meme ultrasonografisi, 40 yaştan itibaren mamografi ve meme ultrasonografisi meme değerlendirilmesi için önerilmektedir. Bazı kitlelerde ayırıcı tanı için meme magnetik rezonans görüntülemeye başvurulabilir. Muayene ve test sonuçlarına göre şüpheli bulgu saptanırsa biyopsi yapılmalıdır. Meme kanserine karşı ilk önlem erken tanıdır. Bu amaçla tarama programları uygulanır. Ayrıca 25 yaşından itibaren her kadın, aylık kendi meme muayenesini yapmalıdır. Bunun için en uygun dönem menstruasyon dönemidir. Takip gerektiren kitleler için 6 aylık aralarla meme cerrahı tarafından muayene yapılmalı, gerek görülürse ultrasonografi yenilenmelidir.
Meme kanseri tedavi seçenekleri nelerdir?
Meme kanseri tedavisi evresine göre değişiklik göstermekle beraber genellikle cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi birlikte uygulanır. Evresi uygun olgularda memedeki kanserli doku çıkarılarak sağlam meme dokusu karşı meme ile simetri sağlanacak şekilde onarılır. Memenin tamamının alınması gereken durumlarda, memenin cildi korunarak meme dokusu boşaltılır ve aynı seansta silikon implant (protez) yerleştirilir. Böylece ameliyat bittiğinde estetik açıdan bir eksiklik olmaz. Bu ameliyatlarda karşı meme ile simetri sağlanacak şekilde implant kullanılır. Karşı meme çok büyük veya sarkık ise yeni meme ile uyumlu olacak şekilde karşı memeye kaldırma veya küçültme ameliyatının aynı seansta yapılması tedavideki bütüncül iyilik hedefi için gerekli girişimlerdir.
No:110, Mustafa Kemal Mahallesi, MAIDAN İș Merkezi C Blok - Kat: 9, 06520 Çankaya T: +90 539 484 81 33 ▪ www.guldaglar.com drguldaglar
davet
GÜL MURATOĞLU
GÜLİSTAN EKMEKÇİ
BELİZ BÜYÜKHANLI
BAHAR REİS
FİLİZ ÇEBİ
Fika Cafe’de Buluştular Cansel Önal’ın 25 yıldır hayalini kurduğu Fika Cafe, başkent cemiyet hayatının sevilen isimlerini astroloji sohbetinde bir araya getirdi. Yıldız’da yeni açılan Fika Cafe; Astrolog Aylin Yıldız'ın sohbetinde Ankaralı hanımları ağırladı. Özellikle sundukları çok çeşitli ev yemekleri ile kısa zamanda adını duyuran Fika Cafe'nin lezzetleri eşliğinde Yıldız'ı dinleyen konuklar, keyifli bir gün geçirdiler. Kafenin sahibi Cansel Önal da bu güzel güne ev sahipliği yapmakatan büyük memnuniyet duyduğunu ve Fika ile 25 yıllık hayalini gerçekleştirdiğini söyledi.
130
CANSEL ÖNAL
AYLİN YILDIZ
fikacoffeenkitchen Hilal Mahallesi 700. Sokak No:4 Çankaya/ANKARA T: +90 312 438 20 19
ŞEHRİN EN İYİSİ
davet
DİDE ÖZÇELİK, BURÇİN ÜLGENER, SİBEL ÖZDOĞAN, FİLİZ DAĞ YILMAZ, FERİDE ȘAHİN, BERİL ÇAVUȘOĞLU, RUȘA ACAR
Yeni Yaş Kutlaması Mertek İnşaat’ın ortaklarından, başarılı İç Mimar Filiz Dağ Yılmaz, yeni yaşını dostlarının katıldığı bir davetle kutladı. Filiz Dağ Yılmaz’ın arkadaşlarıyla yakından ilgilenmeyi ihmal etmediği doğum gününde, konuklar yemek eşliğinde birbirleriyle bol bol sohbet ettiler. Lou Brasserie’de düzenlenen doğum günü sosyal yaşamdan tanınan birçok isimi bir araya getirdi.
132
FİLİZ DAĞ YILMAZ
röportaj
BEGÜM BEYOĞLU, ÖZGÜR AKSUNA
Yeni Projeler Yolda Kișisel Gelișim ve İletișim Uzmanı Özgür Aksuna ve bașarılı İș Kadını Begüm Beyoğlu, La Gioia’da objektiflerimize yansıdı.
A
nkara’nın ünlü Radyo Programcısı ve İletişim Uzmanı Özgür Aksuna ile Saha Lab. Ltd. Şti. ve İldam Cam A.Ş ortaklarından aynı zamanda Türk-Çin İş Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi genç Girişimci ve İş Kadını Begüm Beyoğlu, Çankaya’nın gözde mekanlarından La Gioia’da keyifli bir iş yemeğinde
objektiflerimize yakalandı. Aksuna ve Beyoğlu ile yaptığımız kısa söyleşide Begüm Hanım, yeni oluşturacakları markaları ve girişim projelerini konuşmak üzere biraraya geldiklerini dile getirdi. Yeni projelerini çok yakında hayata geçirmeye hazırlanan ikilinin, oldukça neşeli ve heyecanlı halleri MAG objektiflerine yansıdı.
röportaj
PROF. DR. HÜSEYİN BORMAN
Profesyonel Dokunuşlarla Gençleşin Günümüzde estetik uygulamaların sayısı, tekniği ve isimleri sık sık değișmekte. Güncel uygulamaların detaylarını; botoks, dolgu ve özellikle de ameliyatsız ișlemlerin kimlere ne amaçla uygulandığını, son dönemde en çok tercih edilen ișlemleri ve erkek danıșanların da rahatlıkla yaptırabileceği uygulamaları Prof. Dr. Hüseyin Borman ile konuștuk.
134 magdergi.com.tr
Son dönemde bu metotlara eklenen “Altın Frekans” ile ameliyatsız uygulamalar çok daha iddialı hale geldi. Mikro iğneler saniyeler içerisinde cilde girip çıkar. Bu esnada radyo frekans enerjisi vererek deriyi sıkılaștırır ve germe etkisi yapar.
S
izi kendi cümlelerinizle tanıyabilir miyiz? Kimdir Hüseyin Borman?
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ihtisasımı tamamladıktan sonra Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde akademik kariyerimi tamamlayarak profesör unvanını aldım. Uzun yıllar anabilim dalı başkanlığı yaptım. Daha sonra kendi muayenehanemi açtım ve serbest hekimlik yapmaya başladım. Halen Ankara Çukurambar’da The Paragon Tower’da hizmet vermeye devam ediyorum. Yüz, meme ve vücut şekillendirme estetik ameliyatlarını ve minimal invaziv işlemleri çok severek yapıyorum. Bunları yaparken farklı tarzlarda müzik dinlerim. Tenis oynamayı, kayak ve yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Tenis turnuvalarında elde ettiğim dereceler var. Sinemayı güncel olarak takip ederim ve fırsat buldukça kitap okurum.
Son zamanlarda ameliyatsız işlemler oldukça sık tercih ediliyor. Sizden en sık talep edilen ameliyatsız işlem hangisi?
En sık talep edilen ameliyatsız işlemler arasında botulinum toksin (botox), mezoterapi ve dolgu uygulamalarını sayabiliriz. Bunların dışında cihazlarla yaptığımız bazı uygulamalar da var. Modern dolgular sayesinde yüzdeki volüm kayıplarını tamamlayarak şekillendirme yapabiliyoruz. HIFU dediğimiz “Yüksek Yoğunluklu Fokuslu Ultrason Sistemi”ni kullanarak yüzdeki sarkmayı azaltarak yüz ovalinde düzelme, çene altı sarkmasında azalma, kaşlarda kalkma, cilt genelinde sıkılaşma ve ince kırışıklıklarda azalma sağlanmaktadır. Burun kenarından ağız kenarlarına inen nazolabial oluklar yüzeyselleştirilmekte ve boyun bölgesi dokuları sıkılaştırılmaktadır. Yüzde farklı tabakalara inerek farklı derinlikteki tabakalarda etki gösterir. “Soğuk Plazma” ile ameliyatsız göz kapağı estetiği yapılmaktadır. Deri yüzeyindeki doku buharlaştırılarak yüzeysel katmanlarda termal hasar oluşturulmaktadır. Bu olay sonucunda deri büzülmesi ve sıkılaştırılması ortaya çıkmaktadır. Deri gevşekliği ve fazlalığı azalmakta ve daha gergin bir hale gelmektedir. Son dönemde bu metotlara eklenen “Altın Frekans” ile ameliyatsız uygulamalar çok daha iddialı hale geldi. Bu uygulamada mikro iğneler saniyeler içerisinde cilde girip çıkar ve bu esnada radyo frekans enerjisi vererek deriyi sıkılaştırır ve germe etkisi yapar. Deri yüzeyini sıkılaştırarak kolajen yapımını tetikler ve elastik özelliği artırarak yüzde gergin bir etki yaratır. Ayrıca gözenekleri sıkılaştırır, kılcal damarları yok eder, lekeleri ortadan kaldırır ve kadife gibi pürüzsüz bir cilt oluşturur. Daha çok yüzeyden derine doğru etki gösterir.
röportaj
Bir danışanınızı yalnızca dolgu işlemleriyle farklı bir görünüme kavuşturabilir misiniz?
Bu çok sık yaptığım bir işlemdir. Dolgular ile yüzdeki volüm eksikliklerini tamamlamak ve kırışıklıkları düzeltmek mümkün. Yaş ilerledikçe elmacık kemikleri üzerindeki yanak dokusu aşağıya doğru sarkmaya başlar. Bölge sanki bir oluk ile bölünmüş gibi bir hal alır. Alt göz kapağı şişer ve yanak ilişkisi uzayarak bozulur. Bu deformasyonu göz altı ışık ve yanak dolgusu kombinasyonuyla düzeltmek kişinin yüzünde tahmin edilemeyecek derecede olumlu bir değişim sağlar. Elmacık kemikleri belirgin olmayan hastalarda bu bölgelerdeki dolgu miktarını artırarak belirginleştirmek de mümkün. Burun şeklini de dolgularla değiştirebiliyoruz. Hatta bazen o kadar iyi olabiliyor ki kişinin estetik burun ameliyatı olduğunu bile düşünebilirsiniz. Dudakları sarkmış veya belirgin olmayan kişilerde dudağın kalınlaştırılması yüze ayrı bir anlam katmaktadır. Çenede yapılan dolgu uygulamalarıyla da çene görüntüsünde oynama yaparak yüzün altın oranlarını oluşturabiliyoruz.
Eski dönemlerdeki gibi elinde fotoğrafla gelen hastalarınız oluyor mu? Yoksa danışanınızın vücuduna, yüzüne uygun işlemler mi yapıyorsunuz?
Eski dönemlerde olduğu gibi hala bazı hastalar fotoğraf getirip isteklerde bulunuyorlar. Bir dönem bu danışanlar beklentisi yüksek ve memnun olması zor olan bir hasta grubu içerisinde değerlendirilmekteydi. Aslında hala bunun böyle olduğunu düşünen bir çok meslektaşım da var. Ben bu konuda biraz daha farklı düşünüyorum. Fotoğrafa bakıp danışanıma neyin mümkün olup olamadığını daha net izah etme şansım oluyor. Buradan hareket ederek iletişimimizin aynı platforma gelmesini sağlıyorum. Tabii ki sonuçta danışanımın yüzüne uygun olan işlemi yapıyorum. Kişinin ne istediğini iyice anlamaya ve bu doğrultuda mümkün olan en iyiyi yapmaya çalışıyorum. İyi olacağını düşünmediğim istekleri uygulamıyorum. Niye yapmak istemediğimin sebeplerini uygun bir şekilde hastama izah ediyorum.
Hastalarınızın en çok çekindiği işlemler hangileri oluyor?
Ameliyatsız işlemler arasında en sık yapılan ancak en çok çekinilen uygulamalar arasında yine botoks ve dolgu uygulamalarını sayabiliriz. Kaşların aşırı kalkması veya düşmesi endişesi, dolgu sonrası yanaklarının aşırı şişkin olması ihtimali gibi bazı çekinceleri oluyor. Adım adım her uygulama takip edilirse bu durumların oldukça nadir meydana geldiğini görüyoruz. Ayrıca her kişinin farklı anatomisi ve ilaç duyarlılığı olduğu da göz önüne alındığı zaman istenilen sonuçların daha rahat elde edilebildiği görülmektedir.
Yakın dönemde daha da ön plana çıkacak uygulamalar hangileri sizce?
Teknolojinin gelişimi son 10 yılda oldukça hızlanmış durumda. Özellikle yüz gençleştirme amacıyla geliştirilmeye çalışılan birçok cihaz mevcut. Kök hücre elde edilmesini kolaylaştırıcı birçok çalışma da devam ediyor. Estetik plastik uygulamalar gün geçtikçe minimal invaziv yöntemlere doğru kaymaya başladı. Artık eskisi gibi her hastaya büyük ve zahmetli ameliyatlar yapmaya gerek kalmadı. Küçük dokunuşlarla çok kısa sürelerde, kişilerin normal yaşantısında kesintiye neden olmayan yöntemler ön plana çıkacak gibi gözüküyor.
136 magdergi.com.tr
Babalar Günü yaklaşıyor ve erkekler de artık görünüşlerine daha çok önem veriyor. Erkek danışanlarınızın en sık yaptırdığı işlemler neler?
Erkeklerin de bu anlamda kendilerine özen göstermesi artık kaçınılmaz bir hale geldi. Estetik işlem yaptıran kadın sayısının artışı da bunu hızlandırmaktadır. Bir taraf devamlı genç ve dinamik görünürken diğer tarafın buna karşı umursamaz kalması mümkün değildi. Erkeklerde en sık yaptığımız işlemler, göz kapağı estetiği, dolgu- botoks uygulamaları, yüz germe ve burun ameliyatlarıdır. Jinekomasti ameliyatı yani erkekte meme büyümesi ve sarkması nedeniyle de çok başvuru olmaktadır. Bu hastalarda da liposuction ve doku çıkarılması yöntemleri uygulanarak oldukça doğal sonuçlar elde ediyoruz. Liposuction uygulaması da son dönemde erkeklerde yükselen bir trend olmaya başlamıştır. Dar gömlek modası daha fit vücutlar gerektirmektedir. Bel ve karın bölgesindeki yağ doku artışı liposuction ile giderilmekte ve atletik bir görünüm elde edilmektedir.
davet
BEYHAN BAĞIȘ
SEVTAP BULUT
Twinset Milano Zorlu’da Açıldı Twinset Milano, İstanbul’daki ilk mağazasını Ece Group Tekstil ve Yapı A.Ş katkılarıyla Zorlu Center’da açtı.
138
Davetin ev sahipliğini yapan Ece Group Yönetim Kurulu Bașkanı Selver Yazar Sümer açılıșta șıklığıyla dikkatleri üzerine çekti. SELVER YAZAR SÜMER
Twinset Milano, Ankara’daki ilk mağazasının ardından İstanbul’da da ilk şubesini açtı. Zorlu Center’da gerçekleştirilen açılışa Ece Group Tekstil A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Selver Yazar Sümer ev sahipliği yaptı. Sümer; Twinset’in Türk kadınlarının zevkine hitap ettiğini ve ulaşılabilir lüksü hedefleyen markanın anne - çocuk koleksiyonunun da sınırlı sayıda ilk defa Türkiye pazarı ile İstanbul Zorlu Center mağazasında buluşacağını belirtti.
ÇİĞDEM KAYALI KAYA
NUR BİLEN YAVUZER
SEMA BASA
ESRA İNCEEFE
NURAY FENERCİOĞLU
İș ve cemiyet hayatından birçok ünlü ismin katıldığı davet oldukça renkli geçti. ELİF GONLÜM
IȘIL REÇBER
EBRU ȘALLI
ELİF İNCİ ARAS
AYȘE YILDIZ
davet
NEȘE AYKUT
YILDIZ ZEYBEK
ESEN SOYDAN
TUĞBA YILMAZ
GÜLDEN BÜYÜKUÇAK
Tuğçe İnal, Gökçe Çeltikçi, Ela Gürbüz gibi açılıșa katılan pek çok davetli; Twinset marka kıyafetleriyle göz doldurdu. 140
AYÇA ÜNAL, GÜLTEN ȘENGÜL KARACA
TUĞÇE İNAL
GÖKÇE ÇELTİKÇİ
ELA GÜRBÜZ
haber
Sinosha, Harvey Nichols’da Yenilikçi ve değișen teknoloji ile kozmetik dünyasına hızlı bir giriș yapan Sinosha, ürün gamı ve kalitesiyle Harvey Nichols’da. “İște aradığımı buldum” dedirtecek marka, makyaj tutkunlarını bambașka bir yolculuğa çıkaracak…
P
rofesyonel çalışma ve birçok ürün gamının incelenmesi sonucunda ocak ayında başlayan markanın yolculuğu Harvey Nichols’da devam ediyor. Fransa’da üretilen, ürün gamı ve kalitesi ile sektöre hızlı bir giriş yapan Sinosha, paraben içermeyen ürünleri ile gülümsemenize renk katmak için sizlerle buluşuyor.
Tüm dünyada lüks mağaza ve AVM’lerde yer alacak olan Sinosha, fondötenden far paletine, eyelinerdan ruja uzun süre dayanıklılığı ile dikkat çeken ürünleri ile güzelliğini geleceğe taşımak isteyenlerle bir araya geliyor. Türkiye Next Level AVM’de yer alan Harvey Nichols markasında geniş bir kitleye hitap edecek olan
marka, yaptığı sihirli dokunuşlarla olduğu kadar, Sinosha’ya özel hazırlanan esanslar ile kadın ve erkek parfümü seçeneklerini de kullanıcıları ile buluşturuyor. Sınır tanımayan tutku mottosuyla yola çıkan Tuana ve Hakon kalıcılığı ve gün boyu bıraktığı his ile duyguları zamanın ötesine taşıyor… Amerika, Rusya, Orta Doğu ve Arap Ülkelerinde faaliyet göstermek için tasarlanan Sinosha’nın ürün gamını yakından takip etmek için; https://www.sinosha.com/ adresini inceleyebilir, sinoshabeauty Instagram hesabını takip edebilirsiniz. Geniş ürün gamı ile yakından tanışmak için ise Next Level Harvey Nichols’ı ziyaret edebilirsiniz…
davet
MELTEM TAN, DENİZ ÖZTÜRK
HANDE TULUNAY
MARİA NİZAMOĞLU
ÖZLEM YETİȘEN
Yeni Mağaza Atakule’de Uzun yıllardır moda sektörünün başarılı markalarından Yargıcı, yeni mağazasını Atakule’de açtı. Özel davetlilerin katıldığı açılışta konuklar bol bol alışveriş yaptı. Modanın öncü markalarından Yargıcı, Ankara’daki 9. şubesini Atakule Alışveriş Merkezi’nde açtı. Özel davetlilerin katıldığı açılışta, konuklara açılışa özel sürpriz hediyeler verildi. Leziz ikramların da dikkat çektiği açılışta konuklar bir yandan ikramları tadarken bir yandan da alışveriş yaptılar.
142
BERNA YİĞİT
CEREN DAYANGAÇ,GONCA BOZKURT
LEVENT ÇETİN-KÜBRA KORKMAZ
DERYA ȘİMȘEK
Ankara’daki 9. șubesini Atakule AVM’de açan Yargıcı’nın açılıșına ilgi yoğun oldu. SİNEM ERTÜRK, CEREN DOĞAN
ZEYNEP KÖKSAL YAYKIRAN
BENGİ EKİNCİ, ASLINUR ALASULU
özel
ELBİSE: M.O.F.C KÜPE - KOLYE: SWAROVSKI
Özgür Ruhlu Güzel
EDA ECE Rol aldığı her projede, oynadığı her karakterde kendini tekrar sevdiren, karakterinde samimiyeti olgunlukla harmanlamıș bașarılı Oyuncu Eda Ece’yle bilinmeyen yönlerine, yer aldığı projelere, oynadığı karakterlerin evrim sürecine ve gelecek planlarına dair konuștuk. Yașadığı hayatı kendi doğrularına göre șekillendiren ve özgür ruhunu yüksek özgüveniyle tamamlayan Eda Ece ile samimiyetle altını çizdiğimiz keyifli bir sohbete imza attık...
RÖPORTAJ: DİLARA ERTÜRK FOTOĞRAF: ELİF DEMİRALP SAÇ: İBRAHİM ZENGİN MAKYAJ: HAMİYET AKPINAR MAKYAJ ASİSTANI: GİZEM ERGİN STYLING: RUTKAY ÖZİŞ BACKSTAGE: ÖZGÜR KARABULUT MEKAN: ÖNEY YALISI
özel
ELBİSE: ATÖLYE NO6 KÜPE: GOOD THINGS
Yıldızın her zaman amacı zengin olmaktı zaten. Şu an buna ulaştığı için daha keyifli bir yerden oynuyorum onu.
S
izi en çok ne heyecanlandırır? Dizi projeleri mi yoksa film mi?
İkisi de aynı derecede önemli, emek harcadığın işler. Film sürecinin başlangıç ve bitişi belli olduğu için, karakterin nereye gideceğini net olarak görerek başlıyorsun. Dizi daha uzun soluklu olduğundan içinde çok fazla dönüşüm barındırıyor. Benim ilk dizim 3,5 diğerleri ise en az 2 yıl sürdü. karakterlerin ilk ve son bölümdeki hali arasında büyük bir fark vardı. Karakter evriliyor, büyüyor, değişiyor tıpkı hayattaki gibi. Bu açıdan baktığımızda dizi daha heyecanlı oluyor. Fakat sinema filminin kalıcılığı ve saygınlığı var. Dijital dünyada ise diziler de artık bu saygınlığı kazanmaya başladı. Gitgide durum eşitleniyor da denebilir. Kalbimde ikisinin yeri de ayrı.
Reddettiğiniz ve daha sonrasında büyük başarı kazanan bir iş oldu mu?
Bugüne dek olmadı. Ben bu konuda iyi seçimler yaptığımı düşünüyorum, hangi dizinin tutacağına dair bir öngörüm oluyor, uğursuz da bir enerjim yoktur genelde işlerim uzun sürdü. “Keşke şunu kabul edip de oynasaydım.” dediğim bir iş olmadı, Allah pişman etmesin.
Şu an reytinglerde oldukça başarılı olan bir dizide oynuyorsunuz. Yasak Elma’ya dahil olma süreciniz nasıldı?
2018 yazında iki filmde oynadım; Yol Arkadaşım ve Deliha 2. Filmlerden önce rol aldığım dizi İlişki Durumu Karışık’tı ve Med Yapım’ın dizisiydi. Yine Yasak Elma’yı da aynı şekilde Med Yapım yapıyor. Bana yeni bir projeleri olduğunu ve ne zaman İstanbul’a döneceğimi sordular. Birkaç bölümü okuduktan ve film çekimlerini bitirdikten sonra Yasak Elma’nın kadrosuna dahil oldum. İyi ki de kabul etmişim diyorum şimdi. Çok seviyorum Yasak Elma’yı.
Yıldız karakterini canlandırırken nasıl bir yol izlediniz? Kimleri, neleri gözlemlediniz mesela?
Yıldız başından beri hep çok eğlenceli geliyor bana. Lise mezunu, üniversite okumamış ve hayatı boyunca çalışmış, para sıkıntısı olan genç bir kız ama hep daha zengin dünyalara özeniyor. Yıldız’ın hikayesi kaba tabiriyle “yırtma” hikayesi olarak yazılmıştı. Zengin insanlara özenen, onlardan biri gibi olmaya çalışan fakat
hep onların kenarında kalmış bir kızın keşfedilmesiyle, Ender’in karakterinin teklifiyle o dünyaya adım attı ve dönüşüm başladı. Sınıf atlama hikayesi de var, karakterin kendi içerisindeki dönüşüm hikayesi de... O açıdan bir oyuncu olarak heyecan verici bir projeydi. Tek düze bir gidişatı ve kaderi yoktu Yıldız’ın. Başta daha toy, genç bir kızken, kendinden yaşça büyük biriyle evlenip onun dünyasına adapte olmaya, kendini değiştirmeye, büyütmeye çabalayan bir karakter Yıldız. Başta kendine güveni yoktu çok fazla. Şimdi kendini güvende hissedip rahatlayınca şımarma durumu oldu. Yıldızın her zaman amacı zengin olmaktı zaten. Şu an buna ulaştığı için daha keyifli bir yerden oynuyorum onu.
Dizide Yıldız’ı hep çok süslü görüyoruz. Sizin moda anlayışınız nasıl, takip eder misiniz modayı?
Ben Yıldız kadar giyinmeyi ve süslenmeyi önemseyen biri değilim. Yıldız’ı böyle çizmedik tabii ki. Yıldız; kıyafet, çanta, ayakkabı hayranı olduğu için oldukça süslü giyinen, çok renkli bir karakter. Hayatta en sevdiği şeyin alışveriş olduğunu söyleyebilirim. Ben öyle değilim. Çok çalışıyorum, alışverişe vakit kalmıyor. (gülüyor)
Stilinizi nasıl tanımlarsınız? Dolabınızda eksik olmayan parçalar nelerdir?
Sabah uyanır uyanmaz sete geldiğim, günde en az 10 kıyafet değiştirdiğimden ve 12 saat çalıştığımdan dolayı benim için değil Yıldız için giyiniyorum bu aralar. Normalde de bir oyuncunun hayatında karakter yaratmak haricinde galalar, ödül törenleri, basın PR işleri, dergi çekimleri de olduğu için sürekli modacılar ve stilistler tarafından giydiriliyoruz. Dinlenerek, seyahat ederek geçirebildiğim, bana ait zamanlarda ise çok fazla giyinmeye takılmıyorum. Dolabım genelde kot ceketler, jeanler ve spor ayakkabılar var.
Şevval Sam ile sık sık birlikte görüyoruz sizi. Sette mi başladı bu dostluk?
Evet, diziyle beraber tanıştık ve çok iyi anlaştık. Ruhlarımız birbirini sevdi. Bizim işin güzel bir yanı da bu, her işinde yeni arkadaşlar ediniyorsun. Ben şanslıyım, değerli, benim ruhuma uyan insanlarla denk geldim yine. Şevval’i çok seviyorum. Maneviyatı çok yüksek, insanları ve doğayı çok seven, yaratıcı ve içten biri. Yasak Elma’daki herkes öyle aslında benim için. Gerçekten güzel insanların bir araya geldiği bir iş oldu.
özel
Hayatın nasıl acısı ve tatlısı varsa oyunculuk da öyle. Hem dram hem de komedi..
Televizyona baktığımızda dizilerin genel olarak aynı konular etrafında şekillendiğini görüyoruz. İleride dijital platformda bir dizi çekmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, çünkü kendim de bütün dijital platformlara üyeyim ve çok fazla dizi izliyorum. Önceden yabancı dizileri izliyordum, şimdi Türk dizilerimiz de oldu, hepsini takip etmeye çalışıyorum. Dizi süreleri daha normal olduğu için, çalışma şartları daha insani olur diye daha cazip geliyor. Biz her hafta 120 dakika dizi teslim ediyoruz, haftanın en az 6 günü çalışıyoruz ve bu çok yorucu bir süreç. Dijital projelerin sezon araları olsun, bölümlerin süreleri olsun, daha çalışabilir bir düzenleri var diye umuyorum. Bu nedenle isterim çalışmak.
“Görümce” filminde sizi Gupse Özay ve Buğra Gülsoy ile birlikte izleme şansı yakaladık. Ardından “Deliha 2” ve “Yol Arkadaşım” geldi. Komedi projeleri mi sizi daha çok heyecanlandırıyor, dram mı? Bugüne kadar 4 dizi ve 7 filmde oynadım. Filmlerin çoğu komediydi ama bana daha çok, hikayedeki adam akıllı kızları oynattılar. Komedi yaparken daha enerjik olduğumu hissediyorum. Dramdan da ayrı bir keyif alıyorum. Mesela Yasak Elma’nın son bölümünde İngilizce bilmemesine rağmen İngilizce konuşan halini oynadım Yıldız’ın. Oldukça komik sahneler çıktı ortaya. Beş sahne sonra evden kovuldu yerlerde sürünerek ağladım. Hayatın nasıl acısı ve tatlısı varsa oyunculuk da öyle. Hem dram hem de komedi... İkisini de deneyimledim güldürdüm de ağlattım da aldığım geri dönüşlerden memnunum.
Canlandırdığınız karakterleri bir kenara bırakırsak Eda’yı tanımak isteriz... Kendinizi birkaç cümleyle anlatmanızı isteseydik neler söylerdiniz?
Kendini tanıma bir serüven ve ben 29 yaşındaki halimle kendimi biraz da olsa tanıdığımı düşünüyorum, daha çok yolum var. Çalışkan bir insan olduğuma eminim çünkü gerçekten çok çalışıyorum. Empati gücüm fazla, bu oyunculukta da işime yarıyor karşımdakinin duygusunu hisseder, kendimi onun yerine koyar insanları anlarım, bana iyilik de yapsalar kötülükte.... Kimseyi yargılamam, bu özelliğimi seviyorum. Çok yönlüyümdür, ilgi alanlarım fazladır. Çok hızlı düşünür, hızlı hareket ederim. Fakat çok kararsızım.
148 magdergi.com.tr
Sizin için hayatta ulaşılabilecek en önemli nokta nedir? Para, ün, mutluluk, huzur?
Kendim para kazanıyorum 10 yıldır. Daha öncesinde de ailemin bana sağladıkları sayesinde, para derdim olmadı. Odak noktam, para değil. Hatta umrumda değil. Ünlü olmanın ise zararı, yararından çok bence. Emma Stone bir röportajında “Tanınmazlığımı kaybetmek, kaybettiğim en büyük şeydi.” gibi bir şey söylemişti ve cümle beni düşündürdü, hissettim ne demek istediğini. Nereye gidersen git tanınmıyor olmanın verdiği rahatlık ve bu psikolojinin insanı ne kadar rahat bıraktığını ve normalleştirdiğini bilmenin kıymeti, bunu kaybettiğinde anlaşılıyor. İnsanların sana ilgi göstermesi çok kıymetli ve güzel bir şey tabii. Yaptığın işin izleyiciye ulaştığının kanıtı... Fakat yine de göz altında hissediyorsun kendini. Ün denilen şey, senin kendi kendine kalma halinden çalıyor. Hedef haline de gelebiliyorsun bu yüzden. Kilo alıp vermek, saçının o gün ekranda kötü gözükmesi bunların hepsi, ve sen, bir mesele oluyorsun. Aslında çok savunmasız bir durum. Ekranın önüne çıkıyorsun ve herkes istediği gibi seni eleştirebiliyor. Çok fazla göz önünde bulunmanın mutluluk getirdiğini düşünmüyorum. Her mesleğin iyi yada kötü yanları var. İyileri için kötülere katlanıyorsun. Huzuru ve mutluluğu istemeyen ise yoktur herhalde. Huzur en büyük amaç tabii ki. Ne yapıyorsan yap içinin rahat olması ve iyi hissetmek, mutluyum demekten, bunu hissetmekten başka ne ister ki insan.
Sizinle ilk defa 2011 yılında tanışmıştık. 8 senede hayatınızda neler değişti? Oyunculuk hayatınızı nasıl şekillendirdi?
Çok yoğun bir iş hayatım oldu. 8 yıllık oyunculuk kariyerimde uyumadığım günlerin sayısı, uyuduğum günlerden fazladır. Bir sürü sorumluluk alıyorsun üzerine. Oyunculuk, kendini de yönettiğin bir meslek... Menajerim var, Gaye Sökmen’le çalışıyorum. Fikir danıştığım ve ortak karar aldığım insanlar da var; fakat ben her şeyle çok fazla ilgileniyorum. Bir proje çekerken de, dergi çekiminde de, boş zamanlarda da işin her yönüyle ilgilenmeye ve her yaptığıma sahip çıkmaya çalışıyorum. Hem çok seviyorum; bana bir kimlik ve bir amaç verdiği için hem de gerçekten yorucu bir iş olduğunu düşünüyorum. 8 yıldır bir kariyer insanına dönüştüm. En büyük fark bu olabilir.
ELBİSE: DAVET ÇOK ELBİSEM YOK AYAKKABI: CHRISTIAN LOUBOUTIN KÜPE: GOOD THINGS
özel
Bu dönemde keyifli, egosuz, en önemlisi de kendiyle barışık genç bir kadın olabilmenizin sırrı ne?
Hiçbir zaman bunu kaybettiğimi hissetmedim ben de. Bu çok önemli. Egolu olmadığımı söylüyorlar ve ben de bunu duymaktan mutluluk duyuyorum. Astrolojiyle yakından ilgileniyorum. Balzamik Ay’da doğmuşum ben. Ayın bu evresinde doğanlarda ego sıfırlanırmış... Kendim gibi kalabilmeyi başardım çünkü öncesinde de eğitimsiz bir insan değildim. Hem aile hem de okul eğitimi çok önemli. Bu sektöre de 19 yaşında iyi eğitimli bir genç kız olarak başladığım için aklım başımdaydı hep.
Biraz da aşktan bahsedelim… Bir erkekte size en çok etkileyen özellikler ne oluyor? Zeki insanlara hayranlık duyuyorum. Çok zeki ve iyi fikirleri olan insanlara çok çabuk çekiliyorum. Komik, rahat, esprili ve enerjik insanları seviyorum.
Aşık olduğunuzda nasıl bir kadın oluyorsunuz?
Hiç bencil biri değilimdir. Karşımdakini düşünürüm ve mutlu olmaya, mutlu etmeye çalışırım. Onu anlamaya gayret gösteririm, kötü yada iyi gününde yanında olurum, destek olurum. Komik ve eğlenceliyim, gerginlik sevmem. Yaşım büyüdükçe de mutluluğu öne almanın, huzurun değerini daha çok biliyorum. Bu yüzden iyi bir sevgili olduğumu düşünüyorum.
Eda Ece hakkında pek bilinmeyen, şaşıracağımız bir şey var mı? Yazıyorum... Yazdığımı çok fazla insan bilmez.
Sizi hep şık ve özenli görüyoruz. Makyajla aranız nasıl? Far, ruj veya allık seçerken hangi renkleri tercih edersiniz?
Makyajla aram iyi. Makyaj oyunculuğun bir parçası. Bir karakteri canlandırırken Eda olmaktan çıkıp başka bir role bürünmek için saç ve makyaj bizim en büyük destekçimiz. Yönetmenle iş yaptığım kadar makyaj sanatçıları ve kuaförle de iş yapıyorum. O kılığa bürünmek için hayatımın büyük bir bölümünü ayırıyorum saça ve makyaja. Set dışında daki tüm işsel organizasyonlarda da hayatımın her anında makyaj yer alıyor. Kendim de çok seviyorum, orası ayrı. Olabildiğince doğal ve paraben içermeyen ürünleri tercih etmeye çalışıyorum. Abartılı makyajları asla sevmiyorum, soft ve az makyajın insanlara yakıştığını düşünüyorum.
Cildiniz çok sağlıklı ve ışıl ışıl gözüküyor. Cilt bakımı sırlarınız neler? Sürekli takip ettiğiniz bir rutininiz var mı?
Yok öyle değilmiş, Hamiyet (Akpınar) öyle dedi bana... Hamiyet beni gördü ve “Eda ne yaptılar senin cildine?” dedi... Günde 20 sayfa çalışıyoruz, ağustostan beri setteyim ve günün büyük bir kısmında makyajlı olmak durumundayım. Makyajı cildinizde bu kadar uzun süreli tutmak, cildi matlaştırıyor. Cildim biraz yoruldu fakat cilt bakımına giderek ve iyi kremler kullanarak cildimi daha etkili korumaya, makyajın etkisini azaltmaya çalışıyorum.
Güzellik ve stil söz konusu olduğunda asla yapmam dediğiniz şeyler var mı yoksa yeniliklere açık biri misiniz?
Ben o konuda kendime hor davranıyorum. Yapımcılar sarışın olmam konusunda ısrar ediyor genelde. Türkiye’de sarışın cast mı
150 magdergi.com.tr
az nedir? (gülüyor) Beni kahverengi alıyorlar projeye Eda olarak, sarı çıkarıyorlar sonra. O yüzden hep saçımın boyanmasına ve değişmesine izin verdim. Fakat artık teknoloji çok ilerlediği için biraz daha dikkat etmeye ve peruk gibi şeyleri kullanmaya çalışacağım. Yapmam dediğim hiçbir şey yok... Rolün gerektirdiği her şeyi yaparım.
İkizler kadını olmanın verdiği bir çılgınlık var mı? Hayatınızda yaptığınız en çılgınca şey neydi mesela? Olmaz mı? Çok seviyorum burcumu... Tam bir Merkür insaniyim; çok konuşurum, hızlı düşünürüm... Astrolojiyi de çok seviyorum İkizler’i de. Renkli kişilikleriz.
Doğa insanı mısınız, konfor tutkunu mu?
Lüks dediğin şey benim için konfor aslında. Kendi konforlu alanımı oluşturmak için çalışıyorum. Doğa hayranlık uyandırıcı, her şeyin sahibi.. Doğada olmayı da çok seviyorum.
Bugüne kadar yer aldığınız projelerden en çok keyif aldığınız ve eğlendiğiniz hangisiydi? En çok Yıldız’ı sevdim.
Yasak Elma setinde unutamadığınız bir anınız var mı? Zeynep ve Yıldız’ı başlarda sürekli kavga eden ve zıt düşen karakterler olarak yazıyordu senaristler. Biz iki kız kardeşin ilişkisinin bu kadar sert olmasını istemedik. Ben Yıldız’ı çok içten bir abla olarak çizdim kafamda, yazarlar da sağ olsunlar kalemi o tarafa doğru döndürdüler. Yönetmenimiz Neslihan Yeşilyurt’la beraber çok iyi bir kardeş ilişkisi kurduk Yıldız’a. Sevda’nın son bölümüydü. Senaryo gereği Zeynep Amerika’ya taşınıyordu... Çok üzüldüm, çok ağladım o sahneyi oynarken. Yayınlanan o sahnelerin hepsi benim hem Eda olarak Sevda’yı çok sevmemle hem de Yıldız halimle Zeynep’i çok sevmemin sonucuydu... Sahne bitti, monitöre doğru gittim. Neslihan da hüngür hüngür ağlıyordu. O an düşündüm; Zeynep gittiğinde bu kadar üzüldüysem Yıldız’la nasıl vedalaşacağım diye. Oyunculuk böyle bir şey işte... Bunun dışında da çok güldüğümüz bir set bizimki. Kahkaha atmaktan kendimizi yerlere attığımız zamanlar oluyor. Bir de benim o sahnenin ruhuna girmişken ağzımdan dökülen replikler var.. bir an geliyor laf ağzımdan çıkıyor. Allahtan yönetmenimiz ve kurgucumuz da bu doğaçlama anlarıyla çok eğleniyor, seyirci de çok gülüyor bu Yıldız’a kattığım enerjiye.
Bulunmaktan en çok keyif aldığınız, yine olsa yine giderim dediğiniz ülke hangisi? Londra’yı çok seviyorum. İkinci evim diyorum oraya...
Geriye dönüp baktığınızda, sizin hikayenizin altı çizilmesi gereken yerleri nereleri olabilir?
Çocuğum yok, 7 tane filmim 4 tane dizim var. Sanırım dünyaya en büyük katkım bu. (gülüyor) Umarım ileride altını daha da belirgin çizebileceğim işler yapabilirim.
İlerideki hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? Nasıl projelerde göreceğiz sizi yakın zamanda?
Kendi yazdığım bir şeyi oynamayı isterim. Sahne de olmayı isterim. Kendi inandığım bir projenin yapımcısı olmayı isterim. Bu sektörden kazandığım parayı yine bu sektöre yapılacak güzel işler için kullanmak istiyorum.
özel
kIsa kIsa Yaz deyince aklınıza ilk gelen şey? Deniz
Mutluluğun anahtarı? Tatil
En sevdiğiniz oyun? Sessiz sinema ve Tabu
Olmazsa olmaz dediğiniz nesne? Telefon
Playlist’inizin vazgeçilmez şarkısı? Sena Şener’in bütün şarkıları
152 magdergi.com.tr
ELBİSE: DAVET ÇOK ELBİSEM YOK KÜPE: BEGÜM KHAN
davet
AYȘEGÜL KAYABAY, ARZU KUNT, YILDIRIM MAYRUK, SERAP DİNDAR
Yıldırım Mayruk’tan Şık Defile Moda dünyasının duayen isimlerinden Yıldırım Mayruk’un yeni koleksiyonu iki seanslık defile sunumu ile tanıtıldı. Yıldırım Mayruk’un Gümüşsuyu’nda bulunan Moda Evi’nde gerçekleşen defilede Yıldırım Mayruk Moda Laboratuvarı tarafından hazırlanan İlkbahar - Yaz Koleksiyonu sunumu birbirinden ünlü mankenler eşliğinde Asil Çağıl koreografisiyle gerçekleştirildi. Sosyal yaşam dünyasının ünlü isimlerinin takip ettiği defile öncesinde özel bir kokteyl düzenlenirken Yıldırım Mayruk kokteylde konuklara koleksiyon hakkında bilgiler sundu.
154
SİREN ERTAN KAYALAR, AYȘE AZİZOĞLU
YÜKSEL BEHLİL
ZEYNEP ÜSTÜNEL
SERAP TİBUK
GÜL ERGİ
Ünlü mankenlerin podyuma çıktığı defile büyük beğeni toplarken defile sonunda Yıldırım Mayruk ayakta alkıșlandı. FERYAL GÜLMAN
İVANA SERT
LİNDA KUYUMCUYAN, KAROLİN GUİCHARD
Mezuniyetin Taze Görünümü Hamiyet Akpınar
hamiyetakpinar@gmail.com hamiyetakpinar
Mezuniyet zamanı yaklașıyor. Ünlü Makyaj Sanatçısı Hamiyet Akpınar, mezuniyet telașı yașayan genç hanımlara büyülü gecede taze, duru ve trend bir makyajın rehberliğini yapıyor...
Kaşları Sabitliyoruz! Bakışlarınızı güçlendirmek ve gözlerinizi öne çıkarmak istiyorsanız kaşlara da büyük görev düşüyor. Bu noktada kaş sabitleyici ürünlerle mini rötuşlar gerçekleştirebilirsiniz. Sezon trendleri arasında, düzeltilmiş fakat doğallığını koruyan kalın kaş görünümleri göz çarpıyor. Genç ve doğal bir görünüm vadeden bu uygulama, mezuniyet makyajı için de olmazsa olmazlar arasında.
Sorumluluk Bronzer’larda! Bu yıl makyaj trendlerinde geçmişe dönüyor ve 70’lere uzanıyoruz. Bronzer’lara da büyük görev düşüyor. Hem allık hem de vurgulayıcı olarak kullanılan bronzer’lar ile ciddi ve göz alıcı bir görünüm yakalamak mümkün. Bu etkiyi yakalamak için elmacık kemiğinin üzerine yoğunlaşabilirsiniz.
156 magdergi.com.tr
Çarpıcı Bakışlar! Odak noktasındaki gözler, 2019 makyaj trendlerinde ilk sırayı renkli göz farlarına bırakıyor. Hiç olmadığı kadar eğlenceli ve sıra dışı göz makyajları dikkatimizi çekiyor. 2019’un hip akımı olan monokrom kuralına uyarak tek tonla makyajınızı tamamlayabilirsiniz. Eğer romantik bir elbise tercihiniz ise paletinizdeki pastel tonları ön plana çıkarmak daha doğru olacaktır. Böylelikle sezonun mood’u masumiyeti yakalayabilirsiniz. Sezon rengi “canlı mercan” ile şeftali tonlarını birleştirerek göz makyajınızı etkili kılabilirsiniz. Dumanlı göz makyajı uygulamasını da bu tonlarla destekleyerek özgün bir görünüm yaratabilirsiniz. Pop ve 90’lardan ilham alanlar, renklere uyumlu geometrik ve neon farlar kullanabilirler.
Işıltı Zamanı! Bakımlı bir cilt, en gizli silah. “No make up make up” akımı bu yıl yerini doğal görünümlere bırakıyor. Pürüzsüzlüğü ortaya çıkaracak bir BB krem ile cilt rengini nötrleyip renk tonunu eşitlendikten sonra bir aydınlatıcı yardımıyla ışıltılı bir cilde sahip olabilirsiniz. Parıldayan ve yalın bir cildin en büyük avantajı oldukça canlı bir görünüm sunması. Böylelikle abartıya kaçmadan birçok noktaya daha fazla işlem uygulayabilmeniz de mümkün.
Cesur Dudaklar! Yeni sezonda rujlardaki kırmızı rengin adından sıklıkla söz ettirişi ne kadar mezuniyet için uygulaması zor gözükse de göz ve ten makyajını en doğal şekilde dengede tutarak tercih edebilirsiniz. Kırmızının iddiası yerine sıra dışı simli ve ışıltılı dudak görünümlerine zemin hazırlayan lipgloss’larla da kendinizi ifade edebilirsiniz.Mezuniyet stilinizi yansıtan makyaj trendlerini takip ederek, uygulamalarınızı sizi en mutlu hissettiren ipuçları eşliğinde kişiselleştirebilirsiniz. Benim önerim ise kendinizi en iyi yansıtan makyajı seçerek yaşınızın gerekliliği olan taze makyaj uygulamalarına odaklanmanız.
davet
BERȘAN ȘAHİN, DİLAN YILMAZ
ECEM AKSOY ESER, SALİH-MERAL AKSOY
Vent Alacaatlı Açıldı Entürk A.Ş ve Remax Gate iş birliğiyle yürütülen Vent Alacaatlı Projesi, düzenlenen şık bir davetle açıldı. “Alacaatlı Mahallesi’nde her gün evinize dönerken aynı heyecanı yaşayacağınız sevdiklerinizle keyifle vakit geçirebileceğiniz Vent Alacaatlı” sloganıyla hayata geçen Vent Alacaatlı, düzenlenen etkinlikle tanıtımını yaptı. 6000 m2 alana kurulu 75 adet 5+1 Lüks dairenin bulunduğu proje, etkinliğe katılanların büyük ilgisiyle karşılaştı.
158
MUSTAFA ȘAHİN
MEHMET-YÜKSEL İȘEN
KORAY YOLDAR, ÇAĞDAȘ YILMAZ
AYTEN KAYMAK
Lüks dairelerin bulunduğu özel proje, konuklar tarafından ilgiyle incelenerek beğeni topladı. AYKUT-BİNNUR COȘKAN
MELİSA KARDÜZ, FÜSUN İLGÖREN
BEGÜM COȘKAN
DR. CANSEL KÖSE GÜRER
Bölgesel Terlemeye Kuru Çözüm
advertorial
Bölgesel așırı terleme koltuk altı, yüz, el ve ayak tabanı gibi belli bölgelerde görülen sosyal olarak rahatsızlık verici bir durumdur. Bölgesel terlemenin sebeplerini ve tedavi seçeneği olarak botulinum toksin uygulamasını Dr. Cansel Köse Gürer ile konuștuk.
Botulinum toksin yöntemi koltuk altı bölgesel terlemesinde 10 dakikada uygulanabilir, rahat tolere edilir, etkisi 4-6 ay süren konforlu bir kuruluk elde edilir.
B
ölgesel aşırı terlemenin nedeni nedir? Nedeni kesin olarak bilinmemektedir, ancak bölgesel terleme rahatsızlığı olan kişilerin yarısında aile öyküsü vardır. Yani genetik bir yatkınlık söz konusu olabilir.
Hangi durumlarda aşırı terleme olur?
Genel olarak duygusal uyaranlarla ilgili bölgelerde ani ve aşırı terleme gelişebilir. Bazen de hiç duygusal uyaran olmaksızın terleme oluşur. Terlemenin yol açtığı ekstra stres de olayı bir kısır döngü haline sokar. Kişi, el sıkışmaktan kaçınır, kıyafet değiştirme ihtiyacı duyar, yaşam kalitesi düşer.
Botulinum toksin ne zaman tercih edilir?
Aşırı terleme tedavisinde öncelikle terleme önleyici kurutucu kremler veya deodorant kullanılabilir. Ancak bu yöntemlerin sürekli ve uzun süreli kullanımı gereklidir ve etkileri çoğu zaman yetersizdir. İstenmeyen terlemenin tedavisinde elektrik akımı yoluyla terlemeyi önleyen “iyontoforez” yöntemi de kullanabilir, ancak bu yöntem koltuk altına uygulanamaz. Bu tedaviler ile istenilen yanıt alınamadığında “botulinum toksin” tedavisi tercih edilir. Bölgesel olarak uygulanan botulinum toksin uygulaması injeksiyon yöntemi ile uygulanır. Hızlı uygulanan, pratik bir tedavidir. Ancak 4-6 ayda bir tekrar edilmesi gerekmektedir.
Uygulamanın etkisi nasıl görülür? Yan etkisi var mıdır?
Bu tedavinin bilinen bir yan etkisi yoktur. Botulinum toksin işlemi yapıldıktan sonra hasta derhal normal yaşantısına dönebilir. Ortalama bir hafta içinde terlemede yavaşlama olur. İşlemden on gün sonra terleme iyice azalır.
Mustafa Kemal Mahallesi, Maidan Plaza C Blok No: 39, 2118. Cd. 06510 Çankaya T: +90 552 260 65 59 ▪ www.drcansel.com dr.cansel.kose.gurer
davet
ENGİN VARDAR, ELİF ÖZKALELİ
ALİ HAYDAR-ÖZLEM HAKVERDİ
DÖNAY KARA
40. Yaş Gününe Özel Kutlama Filiz Erol Avukatlık Bürosu’nun zarif sahibesi, TÜGİAD Ankara Yönetim Kurulu Üyesi, Ankara Emek Rotary Kulubü Genel Sekreteri ve sivil toplum kuruluşlarında aktif ve başarılı kadın Filiz Erol, 40. yaşını dostlarının katıldığı şık bir geceyle kutladı. Sur Balık Restoran’da gerçekleşen doğum gününde Filiz Erol’u dostları ve sevenleri yalnız bırakmadı. Canlı müzik eşliğinde bol bol eğlenilen gecede renkli görüntüler ortaya çıktı. Dostlarıyla yakından ilgilenmeyi ihmal etmeyen Filiz Erol, örnek bir misafirperverlik sergiledi.
162
FİLİZ EROL
ALPAY ASLAN,ERSİN KÜÇÜKPARMAK
ERDEM-EMRE EREN
OYA AKIN
Avukat Filiz Erol’un doğum gününü kutlamak amacıyla bulușan konuklar, oldukça keyifli zaman geçirdi. ZUHAL-FAZLI EROL
CEREN KANBER-YAĞMUR TATLI
HALİL SERT
röportaj
JessIca May Brezilya’dan Türkiye’ye Uzanan Yolculuk Brezilya’da doğup büyüyen, biyolojik bilimler okuyacakken büyük bir değișiklikle modellik kariyerinden ilerlemeye karar veren ve çok sevilen Yeni Gelin dizisiyle birlikte Türkiye’ye yerleșen güzel Oyuncu Jessica May ile Brezilya’dan Türkiye’ye uzanan yolculuğunu ve kariyer planlarını konuștuk... 164 magdergi.com.tr
B
ilinmeyen yönleriyle Jessica May’i dinleyebilir miyiz sizden?
Hayvanları ve özellikle de sokak köpeklerini çok severim. Ailem her şeyden önemlidir benim için. İhanetleri kolay kolay unutmam. Kısacası mutlu kalarak hayata karşı doğru bir insan olabilmeye çalışıyorum.
Yeni Gelin dizisinde Bella karakteri ile çok sevildiniz… Brezilya’dan Türkiye’ye uzanan oyunculuk serüvenininiz nasıl başladı?
2011 yılında Çin’de bir çekime gidecekken yaşanan bazı doğal felaketler sonucunda yolum Türkiye’ye düştü ve bu ülkeyi çok sevdim. Birkaç ayım Brezilya’da birkaç ayım Türkiye’de geçerken aradan yıllar geçti. Senelerdir gidip geldiğim bu topraklardan güzel iş teklifleri almaya başladığımda, Türkiye benim ikinci vatanım, İstanbul yeni evim oldu. 2017 yılında da Yeni Gelin projesi gelince artık hayatımı burada şekillendirmeye karar verdim.
Çok güzel Türkçe konuşuyorsunuz… Türkçeyi ne zaman, ne kadar sürede öğrendiniz?
Türkçe zor bir dil ama benim için öğrenmek çok keyifli oldu. Çünkü bu dili ilk duyduğumda kulağıma çok sempatik geldi. Hani bazen bilmediğimiz bir dilde müzik dinliyoruz ama ne anlattığını bilmediğiniz halde çok hoşumuza gidiyor ya, onun gibi. Öğrenirken bozuk para biriktirir gibi kumbarama her gün yeni bir kelime atmaya başladım. Türkiye’deki arkadaşlarım, setteki oyuncular ve set ekibi de doğru Türkçe konuşmam konusunda bana çok yardımcı oldular. Türkçeyi doğru konuşmak adına diziden sonra da bir dil eğitimi sürecim oldu. Türkçe konuşabilmek çok güzel bir şey.
Aylarca Adana’da kaldınız… Başka hangi şehirleri gezme imkanınız oldu? Sevdiniz mi Türkiye’yi?
Şimdi saymaya başlasak bitmez sanırım ama 15’ten fazla şehri gezme şansım oldu. Gezmeyi ve keşfetmeyi çok sevdiğim için Türkiye’de dolaşmak bana çok keyif veriyor. Doğu’ya gidiyorum ayrı, batıya gidiyorum ayrı bir kültür var. Karadeniz başka, Akdeniz bambaşka... Gerçekten hayran kaldığım bir coğrafya bu topraklar.
Yeni gelinde de yabancı bir gelini oynamıştınız, Türkiye’ye gelin geldiniz. Nasıl gidiyor evlilik? Her şey yolunda gidiyor, maşallah diyelim.
Özlüyor musunuz Brezilya’yı?
Çok özlüyorum çünkü kalbimin yarısı orada. Zaten bu süreçte ailemden uzak kalmak en zor gelen şey oluyor. Mümkün olursa ve her şey yolunda giderse onları Türkiye’ye taşıma planlarım var.
Brezilya ve Türk kültürü hakkında ne söylemek istersiniz? Türkiye’ye alıştınız mı?
Biz birbirimize çok benziyoruz. Sadece birimiz güney diğerimiz kuzey yarım kürede yaşıyor gibi geliyor bana. Farklarını soracak olursanız, Brezilyalılar biraz daha rahat, vurdumduymaz; Türklerinse sahip çıkma, koruma duygusu yüksek. Mesela Brezilya’da sokakta bir kavga olsa ya da biri birinin çantasını çalsa müdahale eden insan olmaz ya da çok az olur. Türkiye’de sokakta böyle bir şey olduğunda, o sokakta hayat duruyor; herkes problemi çözmeye çalışıyor. Bu çok güzel bir şey mesela.
Dizide Bella’nın kaynana ve görümceleriyle ilişkilerine şahit olduk. Brezilya’da ilişkiler nasıl?
Genel olarak baktığımızda çok bir fark göremiyorum. Çünkü orada da gelin ve kaynana arasında bir çekememezlik durumu oluyor. Bana kalırsa bu biraz da insanların yapısından kaynaklanıyor. Mesela ben bu konuda çok şanslıyım çünkü eşimin annesiyle aramız çok iyi ve biz bu tabuyu kırıyoruz.
Gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Hayal ettiğiniz bir rol var mı?
Diziden sonra çok güzel teklifler geldi. Ters köşe yapmayı çok istiyorum ama kendime birazcık daha zaman vermek istedim. Diziyle birlikte oluşan büyük bir genç kitle olduğu için onlara göre bir projede yer almayı istiyorum. Özellikle onların beni görmek istemeyeceği bir rolde şimdilik yer almayı düşünmüyorum.
Yeni projeleriniz neler?
Çekimleri bayramdan sonra planlanan bir filmimiz olacak inşallah. Yazdan sonra başlayacak bir dizi için de çok güzel bir rol geldi. Şimdi onun görüşmeleri yapılıyor. Bu senaryo beni çok heyecanlandırdı, umarım çekeriz.
davet
AYFER TOPRAK
MERVE KELEȘ , ÖZNUR YAKIN
EVRİM KIRMIZITAȘ BAȘARAN
Çocuklar İçin Anlamlı Davet Bizim Çocuklarımız Dayanışma Derneği, Ramazan ayının ilk iftar davetini Dernek Başkanı Sinem Nefesoğlu’nun önderliğinde Florya Develi’de gerçekleştirdi. Bizim Çocuklarımız Dayanışma Derneği, Başkanı Sinem Nefesoğlu önderliğinde gerçekleşen Ramazan ayının ilk iftar daveti Florya Develi’de Nuri ve Tuğba Develi çiftinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Yenilen yemeklerin ardından çocuklar için yapılan küçük bir açık attırma büyük ilgi gördü. Ünlü Ressam, Sanat Eğitimcisi ve Öğretim Üyesi Devrim Erbil’in “Haydarpaşa” temalı eserini 21.000 TL’ye gayrimenkul sektörünün başarılı isimlerinden ünlü İş Kadını Evrim Kırmızıtaş Başaran satın aldı.
166
SİNEM NEFESOĞLU
DİDEM BALÇIN, ÖZLEM KUNDURACI
NEȘE SERT
SALİH ZEKİ-MEDİNE CEYLAN
Bizim Çocuklarımız Dayanıșma Derneği Bașkan Yardımcısı Pervin Ersoy, gecede konuklarıyla tek tek ilgilendi CEM-HÜLYA KALYONCU
PERVİN ERSOY
TUĞBA-NURİ DEVELİ
FIRAT AKARCALI
Notalarla Keyifli Yolculuk
F
ırat Akarcalı kimdir? Bize biraz kendinizden bahser misiniz?
21 Şubat 1990’da Ankara’da doğdum. Piyano eğitimime 6 yaşında başladım, ilk bestemi yaptığımda 8 yaşındaydım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Anasanat Dalı’na girmeye hak kazandım. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda; Prof. Güherdal Çakırsoy, Prof. Dr. Anatol Jagoda, Prof. Binnur Ekber ile, Konservatorium Wien
Privatuniversitat’da ise; Prof. Klaus Sticken ile çalıştım. Aktif piyanistlik kariyerimin dışında bestecilik alanında da ilerleyerek Devlet Tiyatroları’na oyun müzikleri besteledim, senfoni orkestraları ve oda müziği grupları için düzenlemeler yaptım. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Anasanat dalı lisans ve yüksek lisans mezuyum ve 2014 yılından beri aynı kurumda öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Erken Müzik Eğitimi Programı’nda piyano dersleri vermekteyim.
advertorial
Kișisel duyguları büyük bir samimiyetle notalara döken usta müzisyen Fırat Akarcalı ile kariyeri, müzik așkı ve dijital platformlarda yayına giren albümü “Melodies from Home” üzerine konuștuk...
İlk albümünüz ‘Melodies from Home’ dijital platformlarda yayında. Albümünüzü bize anlatır mısınız?
Melodies from Home, uzun zamandır hayalini kurduğum, üzerinde çok çalıştığım ve albüm formatında yayınlanan ilk çalışmam. Bu çalışma, kendi evimde ve yaşadığım çevrede duyduğum, gördüğüm, hissettiğim ve deneyimlediğim olayların notalara dökülmüş halidir. Albümümde yağmur damlalarını, köpeğimiz Milo’nun rüyasını, şafaktan akşam karanlığına kadar çalışarak geçirdiğim günleri, sevdiğim kadının sesini, yaşadığım iniş ve çıkışları, gök gürültüsü ve fırtınayı, etrafımızda mutlulukla dolaşan kuşların valsini ve bir çok şeyi piyano vasıtasıyla duyacaksınız.
Albümümün bu kadar kișisel duygular içeriyor olması, içimden geçen melodileri samimiyetle dinleyicilere aktarabilmemi sağladı.
Albümümün bu kadar kişisel duygular içeriyor olması, içimden geçen melodileri samimiyetle dinleyicilere aktarabilmemi sağladı. Bazen bir su kadar şeffaf, bazen ise sisli bir gece kadar karanlık ve karmaşık… Yaşamadığım hiçbir şeyi yazmak istemedim. Çalışmamın belli bir konsept içinde kalmasına özen göstererek içimden gelen sesleri notalara döktüm. Albüm kayıtlarını, çalışırken kendimi mutlu ve rahat hissettiğim ev stüdyomda yaptım. Böylece kayıt ve üretim aşaması ‘Melodies from Home’ konseptine sadık kalmış oldu.
Albümünüzdeki eserlerin yapısından ve besteleme sürecinizden bahseder misiniz?
Eserlerim çoğunlukla iki ve üç bölmeli lied (şarkı) formuna benzer bir yapıya sahip. Her ne kadar belli bir forma sıkı sıkıya bağlı kalmamış olsam da, kısa ve öz eserler yazıp, söylemek istediklerimi teorik bir temel üzerinden aktarmak istedim. Yazdığım parçaların bir konseptinin olması ve bütünlük taşıması için yaratım sürecinde kendime böyle bir yol çizip ilerlemeye karar verdim. Armonik yapıyı değerlendirmem gerekirse zaman zaman klasik dönemin izlerini taşıyan, hayranı olduğum romantik dönem müziği ve piyano tekniğine kendi stilim üzerinden dönüş yapan, 20. yüzyıl armonisine uzaktan da olsa selam veren, günümüz piyano müziğinde sıkça rastladığımız minimalist stilden de örnekler içeren, bölme geçişlerinde kimi zaman form gereği alışılagelmiş kimi zaman ise farklı derecelere modülasyonun görüldüğü, tekrarların mümkün olduğunca az olduğu, temaların değişerek geliştiği bir teknik kullandım. Tonal müzik yazmak vazgeçemediğim bir tutku. Kendimi iyi ifade edebildiğim bir alan. En önemlisi şudur ki; yazdığım her notada kendim olmaya ve müzikal zevkimden ödün vermemeye çalıştım.
Her albümde öne çıkan ve dinleyiciyi yakalayan parçalar vardır. Sizin albümünüzde bu parçalar hangileri?
Bizi biz yapan kültürümüzü, bu topraklardan miras kalan melodilerimizi, klasik batı müziği armonisiyle buluşturduğum ‘Harvest Time’ benim için önemli bir eser. Yerel bir temanın modern armoniyle buluştuğu bu sentez, müziğin evrenselliğini ve farklı kültürlerin ortak bir noktada nasıl buluşabileceğini kanıtlayan bir örnek. Melodinin kulakta çabucak yer ettiği, karmaşadan uzak, duru bir piyano eseri. Öne çıkan bir diğer eser ise kolay dinlenilebilir olması ve huzurlu yapısıyla ‘Piece of Peace’. Bu eser armonik zevkimi ve müzikal kimliğimi en iyi yansıtan parçalardan biri. Romantik dönem piyano stilinin benim gözümden modernize edilmiş küçük bir yorumu olan bu parça, klasik batı müziği severlere yabancı gelmeyecektir. Albümümde önemli bir yere sahip bir diğer eser ise ‘Melodies from Home’ için yazdığım ilk eser olan ‘Rain’. Doğanın ve yağmurun sesini duyuran pastoral bir müzik.
Albümünüzde kimlerle çalıştınız? Kariyerinizin oluşumunda size destek olan ve ilham veren isimler kimlerdir?
Yapım şirketim, iyi müzik üretme hedefine sıkı sıkıya bağlı olan ‘Pati Müzik’. Yapımcım ise aynı zamanda şirketin de sahibi olan değerli müzisyen ‘Onur Koç’. Besteleme sürecinde kendimi tamamen özgür ve rahat hissettirdiği için kendisine teşekkür ederim. Albüm kapağını en ince detaya kadar tasarlayan, özgün ve etkili bir çalışmaya imza atan arkadaşım Ece Karagüllü’ye desteği için minnettarım. Besteci olarak adımı duyurmam için kariyerimin başından beri bana güvenip destek olan Hakan Çimenser, Özcan Özer, Alican Özinanır, Selma Özinanır’a teşekkür ederim. Her zaman desteğini hissettiğim aileme, eşime, dostlarıma, beni yetiştiren hocalarıma ve müziğimi takip eden dinleyicilerime sonsuz teşekkürler.
Gelecek için projeleriniz ve kariyer hedefleriniz nelerdir?
Kendimi bildim bileli müzik üretmek benim en büyük tutkum. İlk bestemi 8 yaşımda yaptım, 14 yaşıma geldiğimde TRT için belgesel müzikleri besteliyordum. Piyanistlik kariyerimin yanı sıra her zaman üretmeye devam ettim. Yaşadığım süre boyunca üretmek, doğru bildiğimi yapmak ve sanat için emek vermeye devam etmek en büyük hedefim.
firatakarcalimusic
davet
CEMİL ÇİÇEK
MEHDİ EKER, ABDÜLKADİR AKSU
TUNAY ÖZCAN
Etçi Umut One Tower’da Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren et restoranları zinciri Etçi Umut, 3. şubesini One Tower AVM’de şık bir davetle açtı. Açılışa iş ve siyaset dünyasından ilgi yoğun oldu. Çukurambar ve Kazım Karabekir Bulvarı’ndan sonra yeni şubesini One Tower Alışveriş Merkezinde açtı. Eski Vali Necati Çetinkaya, TBMM Eski Başkanı Cemil Çiçek, Tarım Eski Bakanı Mehdi Eker ve İç işleri Eski Bakanı Abdülkadir Aksu’nun açılış kurdelesini kestiği etkinlikte konuklar Etçi Umut’un lezzetlerini tatmayı ihmal etmedi. Canlı müzik dinletisinin olduğu açılışta renkli görüntüler ortaya çıktı.
172
FIRAT ASLANBAȘ
UMUT BALPETEK
SERKAN-TALHA-ESMA YÜCEL
İSMAİL KARTAL
BURCU YÖRÜBULUT
LÜTFÜ- EMEL ÖZȘİMȘEK
AYLA İSPİR
SİNAN AYGÜN, ARȘAD SİNAN BUCAK
dekorasyon
Ozan Ekși
ozaneksi@magmedya.com.tr
BUGATTI, SALONE DEL MOBILE 2019
Tasarıma Global Bakış Salone Del Mobile
2019
Sadece İtalya ya da Avrupa’nın değil, dünyanın en önemli tasarım etkinliği Milano Tasarım Haftası bu yıl 9-14 Nisan tarihlerinde gerçeklești. Dünyanın dört bir yanından tasarımcılar, mimarlar, sanatçılar, markalar, gazeteciler ve tasarım severler; teknoloji, dekorasyon, aydınlatma ve mimaride en son yenilikleri görmek ya da sergilemek için Milano’ya akın etti. 174 magdergi.com.tr
GUCCI, MILAN SALONE 2019
E
tkinlik, yanına aydınlatma fuarı Euroluce’yi de alarak şehrin her noktasına yayıldı. Tüm yıl merakla beklenen dünyanın en köklü mobilya fuarı Salone del Mobile, bizleri yine şaşırtmadı. Birbirinden görkemli tasarımlarla, etkileyici mobilyalar ve yenilikçi ürünlerle, tasarımcılara, mimarlara ve sektörün meraklılarına çok yüksek perdeden cevap verdiğini gördük. Fuarın kendisi zaten yeterince kapsamlıydı ve yanı sıra düzenlenen şehir içi etkinlikler, sergiler, ürün lansmanları, panel ve seminerler, partiler ve birçok etkinlikle Milano tam anlamıyla bir ‘tasarım şölenine sahne oldu. Sektördeki gelişim sürecine baktığımızda 2019 yılının geçmiş yıllardan daha iyi olacağı kanısındayız. Salone del Mobile’de; Roberto Cavalli Home, Bentley Home, Etro Home, Gianfranco Ferre Home, B&B Italia, Minotti, Giorgetti, Molteni & C, Missoni, Fendi Casa, Longhi gibi dev isimleri ziyaret ettik.Fuardaki mobilya firmalarının iş birliği yaptığı tekstil ve otomobil markalarının öne çıktığına ve dev markaların bu alanda ciddi yatırımlar yaptığına şahitlik ettik. Dekorasyonda devrim yapan giyim sektörünün önde gelen isimlerine bakacak olursak; Versace’nin görkemli marka kimliği bu sene tasarımla buluştu. Ünlü İç Mimar Sasha Bikoff ve Sanatçı Andy Dixon ile iş birliği yapan moda devi, mobilya koleksiyonunda Miami’nin güncel stili ile 80’li yıllarda İtalya’da yükselen Memphis akımını buluşturdu. Louis Vuitton’un seyahatlerden ilham alan Objets Nomades koleksiyonu, bu yıl tanıtılan 10 yeni parçayla birlikte özenle hazırlanmış 45 tasarımın yer aldığı büyük bir koleksiyona dönüştü.
“Tasarımın Başkenti” sloganıyla çıkış yapan Jumbo Group, 4 farklı dev markası; Roberto Cavalli Home Interiors, Gianfranco Ferré Home, Etro Home Interiors ve JCP Universe ile lüks mobilya endüstrisindeki en büyük ve en başarılı şirketlerden birisi. Ziyaretçilere ikonik parçaları görme, en yeni stil ve trendleri öğrenme ve yeni bir iç tasarım hizmeti konsepti keşfetme fırsatı sunuyorlar. Her dönem olduğu gibi bu sezon da moda ve tasarım öngörüleri doğrultusunda oluşturdukları geniş koleksiyonuyla oldukça dikkat çekiyor. Gucci, İtalya’nın zengin sanat kültürünü yaşatan sıra dışı tasarım kombinasyonuyla geleneksel ev eşyaları ve mobilyalarıyla da artık dikkat çekiyor. Bütün bunlar demek oluyor ki podyum şovlarından aşina olduğumuz çok sayıda ünlü marka mobilya ve aksesuar tasarımlarıyla yaşam alanlarında da kendilerine yer buluyor. Önümüzdeki yıllarda yalnız bu alanda atılım yapmakla kalmayan saygın markaların, banyo ve mutfak sektöründe de çeşitli yatırımlarını göreceğimizin sinyallerini alıyoruz. İlerleyen zamanlarda Aston Martin imzalı bir banyo ya da Christian Louboutin’in sınırlı sayıda ürettiği mutfak görürseniz şaşırmayın… 2020 - 2021 yılı için modadan dekorasyona, dünyanın sosyokültürel alanda entegrasyonu incelendiğinde geçmişe övgüler yapılacağını göreceğiz. Dekorasyonda yükselen trendler arasında, Osmanlı tarzı gün geçtikçe talebi artan bir akım haline geliyor. Osmanlı mimarisinin ve stilinin dekorasyondaki yansıması, modern dünyada göz kamaştırıcı bir zevki temsil ediyor. Günümüzde Rönesans’ın sanat biçiminden etkilenen İtalyan dekorasyonuyla donatılan evlere rastlıyoruz.
dekorasyon
Dekorasyonda yükselen trendler arasında, Osmanlı tarzı gün geçtikçe talebi artan bir akım haline geliyor.
Bunun yanı sıra 1800’lü yılların ihtişamını yaşam alanına yansıtmak isteyenler geçmişte olduğu gibi Viktorya tarzı dekorasyonun inceliklerinden faydalanıyor olacak… Tasarımcılar ve mimarlar binlerce yıllık gelenekler arasında geçen özenli bir yolculuğu tasarım, stil ve bugünün çağdaş yaşam alışkanlıklarıyla yorumlayacak. Çağdaş tasarıma dair parçaların doğayla etkileyici bir kontrast oluşturduğu farklı doku ve materyaller özgürce bir araya getirilerek modern bir eklektik stile imza atılacak. Gerçek malzemelerin ilkel karakteri ve doğada el değmeden oluşan heykelsi formların günümüze uyarlanacağı bir dönem bizleri bekliyor. Toprakta köklenmiş doğal ahşaplar, deri ve doğal dokular usta ellerde işlenerek binlerce yıllık zanaat hikâyelerini geleceğe taşıyacak. Yalın formlar, iyi ve kaliteli bir yaşamın önemini açığa çıkaracak. Zamansız, doğal malzemelerin daha fazla mekana ev sahipliği yaptığını göreceğiz ve güzelliğin kusurlarla daha estetik olduğu bir felsefeyi benimseyeceğiz. Son yıllarda modern bir trend olarak altının yerine geçmeyi başaran “rose gold” tahtını bakıra ve okside edilmiş metallere bırakıyor. Bronz aynalar ve cam detaylarının bu yıl da dekorasyona heyecan kattığını gözlemledik. Tekstilde üç yıl önce sinyallerini gördüğümüz hayvan motifleri, resimleri, objelerini de artık dekorasyonda daha fazla görmeye başlayacağımız döneme girmiş bulunuyoruz. Afrika’nın bir kıta dolusu dokusu mekanlardaki yerini alacağa benziyor.
ETRO HOME, SALONE DEL MOBILE 2019
LOUIS VUITTON OBJETS NOMADES
LONGHI SALONE DEL MOBILE 2019
Mimari içerisinde hep var olan geometri bu yıl, dekorasyonda biraz daha fazla hissedilir etkiler yaratmakta kararlı. Geometrik, simetrik ve asimetrik çizgiler, bizi sonsuz bir dünyanın içine çekiyor. Pantone, 2019 için “Yılın Rengi”ni doğuştan gelen iyimserlik ve mutluluk arayışı ihtiyacımızı simgeleyen “Living Coral” olarak belirlediği andan bugüne mercan ve deniz yosunları sezonun öne çıkan temaları arasındaydı. İç mekanlara girmeye hazırlanan deniz aksesuarlarını, aydınlatma parçalarını görmekle beraber mekanlarda canlı bitkilerin dekorasyon unsuru olarak kullanıldığına şahit olacağız.
176 magdergi.com.tr
MOLTENI & C DEBUT DADA AT SALONE DEL MOBILE
İTALYAN SERİSİ SERAMİKLER VE DUVAR KAĞITLARI İLE ORTAMINIZ DEĞİŞECEK.
Çetin Emeç Bulvarı 2.Cadde No:6/1-7 Dikmen-ANKARA Tel: +90 312 472 04 04 - Faks: +90 312 472 09 30 www.ozbyapi.com
ozbekoglushw
Özbekoğlu Showroom
dekorasyon
YARGICI ABAJUR
Karakteristik Klasikler İç dekorasyonun “olmazsa olmaz” larını cesur dokunușlarla hareketlendirilmiș parçalarda keșfedin!
GÜRELLER SMEG KAHVE MAKİNASİ
YARGICI AKASYA AĞACI KONSOL
ZARA HOME SEHPA
GÜRELLER VAZO
KUTA HOME CARİNA DERİ CHESTER KANEPE
178 magdergi.com.tr
GÜRELLER AVİZE
İsterseniz 1 Villa İsterseniz 1000 Villa
Pencere’ye atılan imza...
Fabrika: 1354. Cadde 1421. Sokak No:2 06370 Ostim-Ankara www.hatupen.com.tr
facebook.com/hatupen
Telefon: 0312 385 88 50
E-posta: hatupen@hatupen.com.tr
twitter.com/hatupen
instagram.com/hatupen
davet
SIDIKA-ALARA-FUAT DEMİRCİ
ÜMİT-İLKAY DEMİRCİ
GÖKSEL GÖNÜLTAȘ
Pia Sera’da 55. Yıl Kutlaması Demircioğlu şirketi 55. yılını Pia Sera’da kutladı. Gerçekleşen şık davete aile üyeleri ve ailenin yakın dostları katıldı. 55. yılını Pia Sera’da kutlayan Demircioğlu şirketi adına; misafirleri kapıda karşılayan aile büyükleri, örnek bir misafirperverlik sergiledi. Tüm konukların katılımının ardından başlayan gecede Ceylan Köse ve Orkestrası sahne aldı. Bilkent Otel işbirliği ile hizmet veren Pia Sera’nın havuz başında gerçekleşen davet; katılımcılara unutulmaz bir gece yaşattı.
180
ÜNAL-ÜLKER DEMİRCİ
Metabolik Cerrahi DOÇ. DR. OSMAN YILDIRIM
M
etabolik sendrom nedir?
Metabolik sendrom; bel çevresi kalınlığı, kan basıncı yüksekliği, kan yağlarında bozukluk, kan şekeri yüksekliği gibi bir dizi hastalıklar kümesidir. Tanı için bunlardan en az üçünün olması gerekir. Metabolik sendromlu hastalarda normal kişilere göre “Tip 2 Diyabet” gelişme riski beş kat, aterosklerotik kalp hastalığı gelişme riski iki kat daha fazladır. Bu sendrom günümüzde daha çok masa başında çalışan, hareketsiz yaşam tarzına sahip, düzensiz beslenen, sigara içen, spor yapmayan, stresli işlerde çalışanlarda daha çok ortaya çıkar. Bu nedenle bu sendroma ‘’Yeni Dünya Sendromu’’ da denmektedir. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de metabolik sendrom oranı giderek artmaktadır. Ülkemizde her üç kişiden birinin metabolik sendromlu olduğu tahmin edilmektedir.
Metabolik sendromun önemi nedir?
advertorial
Bu sendromun temelinde insülin direnci vardır. İnsülin direncinde vücutta insülin salgılanması olmasına rağmen insülin hücre içine girip şekeri taşıyamaz. İnsülin yetersiz olunca kanda ve organlarda yağ miktarı artar. İnsülin direncinin artmasında temel nedenler, hareketsiz yaşam tarzı ve aşırı kalori alımı nedeniyle oluşan aşırı kilodur. Özellikle karın bölgesinde yağlanma, sosyal ve psikolojik stres ve kadınlarda menopoz sonrası hormonal değişikliklerdir. Bu sendromun oluşmasında genetik ve çevresel faktörler rol oynar. Kişinin ailesinde kilo fazlalığı, kan yağlarında bozukluk, tansiyon yüksekliği varsa ve çevresel faktörler de eklenirse bu sendrom büyük olasılıkla ortaya çıkacaktır. Yaş ilerledikçe görülme oranı artmaktadır. Bu kişilerde kalp damar hastalıkları daha sık görülür. Embolik olaylar ve felç oranı yüksektir ve ileride diyabet çıkma riski çok fazladır. Ayrıca kanserde artış, polikistik over, böbrek hastalıkları gibi komplikasyonların gelişme ihtimali çok yüksektir.
Obezite ve metabolik sendrom nasıl tedavi edilir?
Tedavide en başta diyet ve yaşam tarzı değişikliği gelir. Kişiler kalorisi yüksek rafine gıdalar ve fast food tarzı beslenme yerine bol lifli, proteinden zengin ve düşük kalorili besinler ile beslenmelidir.
Halk arasında șeker ameliyatı olarak bilinen metabolik cerrahi ile ilgili bütün detayları Doç. Dr. Osman Yıldırım anlatıyor... Kalorisi yüksek içeceklerden ve özellikle alkolden uzak durmalı, geç saatte yemek yemekten kaçınmalıdır. Spor hayatın her aşamasında olmalı, hareketli yaşam tarzı benimsenmelidir. Sürekli masa başında çalışmaktan kaçınılmalı, her gün belli bir süre en azından yürüyüş yapılmalıdır. Şeker hastalığı başlarsa önce bir endokrin doktoruna gitmeli, onun önerisine uyulmalı, önce tablet sonra maalesef insüline geçilmelidir. İşte bunlardan da sonuç alınamazsa metabolik cerrahi devreye girer.
Metabolik cerrahi nedir?
Metabolik cerrahi halk arasında şeker ameliyatı olarak bilinir ve hastaları hem fazla kilolardan hem de şeker hastalığının olumsuz sonuçlarından korumak için yapılır. Biz zaten obezite ameliyatları ile hastaları kilolarından kurtarıyor ve büyük oranda da insülinden kurtarıyorduk. Ancak şimdi morbid obez olmayan belli bir kilonun üstündeki kişileri, yaptığımız özel ameliyatlarla hem kilolarından hem de yüzde 85’in üstüne varan oranlarda insülinden kurtarıyoruz.
Şeker ameliyatları kimlere yapılabilir?
Hastalarda “Tip 2 Diyabet” olmalı, ameliyat öncesi yapılan tetkiklerde pankreastan yeterli insülin salgısı olması gerekir. Yani hastalarda insülin salgısı var ama vücut bundan yararlanamamaktadır. İyi sonuç almak için hastaların organ hasarı başlamadan bir an önce başvurması gerekir. Örneğin beş yıllık Tip 2 diyabetli bir hasta, insülini yüzde 92 oranında bırakabilmektedir.
Şeker ameliyatında ne yapılıyor?
Önce midenin yaklaşık yüzde 60’nın çıkarıldığı bir tüp mide yapılır, sonra midenin alt kısmı ince bağırsağın yaklaşık son iki metrelik kısmına bağlanır. Yiyeceklerin 1/3’ü normal yoldan yani onikiparmak bağırsağından geçer, 2/3’ü ise yeni yapılan yoldan geçer. Hasta hem zayıflar, hem de yiyeceklerin önemli bir kısmı ince bağırsağın son kısmına kestirmeden gitmiş olur. Yiyeceklerin erken gelmesiyle salgılanan bazı hormonlar pankreası uyararak insülin salgılanmasına neden olur. Böylece dışardan insülin ihtiyacına gerek kalmaz.
Tunalı Hilmi Cad. 114/44 Çankaya-Ankara Tel: +90 312 466 77 71 ● Mobil:+90 538 315 20 89 doc.dr.osman.yildirim drosmanyildirim61 ● www.osmanyildirim.dr.tr
davet
Yeni Şube Maidan’da 43 yıl önce Adana’da kurulan ve kısa süre içerisinde markaya dönüşen Doğan Kaymaklı, yeni şubesini Maidan Ankara’da açtı. Birçok davetlinin yanı sıra TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ATO Başkanı Gürsel Baran ve çok sayıda iş adamı ile siyasetçinin katıldığı açılış renkli görüntülere ev sahipliği yaptı. Müşterilerinin gözünde güvenilir bir imaj oluşturarak daha çok tüketiciye ulaşmak ve daha iyi hizmet vermek adına markalaşarak ulusal alanda büyüme amaçları olduğunu dile getiren ortaklar, açılışa olan ilgiden memnun olduklarını belirttiler. Konuklar Doğan Kaymaklı’nın leziz tatlılarına tam not verdi. HASAN HALICI FATİH BALCI
BEDRİ YAȘAR
ASLIGÜL-MURAT KURUL
Doğan Kaymaklı’nın Maidan’da açılan yeni șubesi konuklar tarafından büyük ilgiyle karșılandı. Açılıșta ikram edilen tatlılar ise tam not aldı.
NUH ACAR
GÜRSEL BARAN
Ayak Sağlığı İhmale Gelmez Her gün atılan binlerce adım, yapılan egzersizler, koșular ya da genetik yatkınlıkla beliren sorunlar… Parmak uçlarından ayak bileğine kadar olan tüm noktalarla ilgili rahatsızlıkları ortadan kaldırmaya yönelik yapılan podoloji muayenesi ile ilgili bilmemiz gereken her șeyi Acıbadem Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Podoloji Programı Öğretim Görevlisi Șenay Mersin’den öğrendik.
P
odolojiyi tanımlar mısınız?
Podoloji, kısaca ayak bilimi anlamına geliyor. Podolog ise ilgili uzman hekimin teşhisi ve önerisine bağlı olarak ayak sağlığı sorunlarının değerlendirilmesi, önlenmesi ve tedavisinde yer alan sağlık teknikeri oluyor. Podologun yaklaşımı her zaman koruyucu ve önleyici nitelikte oluyor. Ayak ve ayak tırnaklarındaki sorunlara sadece semptom odaklı yaklaşmadan bütünsel bakıyor. Özellikle neden-sonuç ilişkisini irdeleyip sorunun tekrar etmesine karşı da önlem alıyor.
Ayak sağlığını iyileştirecek ne tür bakımlar uygulanıyor? Uygulamada hangi adımlar izleniyor?
Periyodik bakımlar çok önemli. Bu sayede ayaklar, ayak parmakları ve tırnaklarda değişim şeklinde ortaya çıkabilen pek çok sorun erken evrede teşhis edilebiliyor ve düzenli takip ile değişimler gözlemleniyor. Dökümantasyon (kişinin bulgularının ve muayene sonuçlarının yer aldığı hasta takip anemnez formu) ve ayakların fotoğraflanması yardımıyla problemler yakalanıp gerekli tedbirler alınıyor. Elle ve gözle muayene sonrasında, uygulama ve tedavi hazırlanıyor ve takip ediliyor. Örneğin; tırnak deformasyonları,
tırnak batmaları, tırnak ve deri kalınlaşmaları için bakım ve tedavi planları oluşturuluyor.
Podoloji muayenesi hangi noktada pedikürden ayrılıyor?
En önemli nokta hijyen koşulları …Uygulamalarda kullanılan tüm aletler, hastane sterilizasyon döngüsünden geçerek tek kullanımlık paketleniyor. HIV, Hepatit B, C, siğil gibi bulaşıcı hastalıkları kapmamak için uygun ortam sağlanıyor.
Ayakla ilgili rahatsızlıkların temelinde hangi etkenler yer alıyor?
Eğer doğuştan gelen bir rahatsızlık sonrası oluşmuş bir takım sorunlara bağlı değilse, ayak ve tırnaklarda görülen sorunların % 75’i ayakkabı ve hatta çorap kökenli oluyor. Ancak sonradan edinilmiş parmak ve tırnak deformasyonlarının neredeyse tamamı mekanik travma kökenli. Ayağa uygun ayakkabı kullanılmaması ayak ve tırnak için başlıca travma nedeni oluyor... Bazı deri ve tırnak hastalıkları, ortopedik rahatsızlıklar da postürü ve basma şeklini etkileyebildiği için bunlara bağlı oluşan sorunlar sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
Batık, nasır gibi rahatsızlıklar neden oluşuyor? Tedavi süreci nasıl gelişiyor?
Tırnak batması da bir sonuçtur. Tırnakta veya parmakta çeşitli nedenlere bağlı gelişmiş deformite, kalınlaşma, travmalar sonucu tırnağın şekil değiştirmesi olarak nitelendiriliyor. Tedavi sürecinde de buna sebep olan deformiteyi, rolonluğu düzleştirmek esas oluyor. Diş hekimliğindeki ortodonti yöntemlerine benzer şekilde “ortoniksi teknikleri“ olarak adlandırılan tel, bant veya karma teknikler yardımıyla batık tedavisi uygulanıyor. Tedavi ve sonrasındaki süreç kesinlikle acısız oluyor, kişi ayakkabılarını giyebiliyor, duşunu alabiliyor ve günlük hayatına rahatça devam edebiliyor. Nasırın yegane sebebi ise baskı ve sürtünmedir. Deri kalınlaşması olan bölgeyi milimetrik oranda temizleyip baskıya neden olan unsurları anlamak ve buna göre önlem almak temel yaklaşımdır.
Eğer doğuștan gelen bir rahatsızlık sonrası olușmuș bir takım sorunlara bağlı değilse, ayak ve tırnaklarda görülen sorunların % 75’i ayakkabı ve hatta çorap kökenli oluyor.
Özellikle kimler, neden podolojik ayak bakımına ekstra özen göstermeli ve düzenli olarak yaptırmalı? Podolojinin özellikle Avrupa’da ve dünyada ayrı bir dal olarak ortaya çıkması, risk grubu hastaların korunması ihtiyacından doğmuştur. En başta da diyabet hastaları… Ülkemizde de çok hızla yayılan diyabetin ileriki yıllarda yarattığı problemlerden olan ayaklarda his kaybı, deride kuruluk, parmaklarda deformite ve bunlara bağlı ayak yaraları ve enfeksiyonların yol açtığı komplikasyonlardan korunmak periyodik kontrollerle ve zamanında önlem alarak mümkün. Diyabet hastalarının ayak bakımları bir podolog tarafından yapılmalı. Bunların dışında enfeksiyon riskinin yüksek olduğu hasta grupları, kemoterapi hastaları, hamileler, sporcular, yaşlılar ve strelizasyon kurallarına tam uyularak yapılan bakımlarla sağlıklı olma halini korumak isteyen tüm diğer bireyler için de uygun.
Genelde genetiğe bağlı çıkıntılı kemik yapısına karşı ne tür önlemler alınmalı? Tedavisi var mı?
Genetik yatkınlık belirleyici olsa da bunu daha da hızlandıracak koşullar olmazsa, sorun çok daha stabil kalabiliyor. Dar burunlu, yüksek topuklu ve parmakları her açıdan sıkıştıran yanlış ayakkabılar, hatta dar ve sıkı çoraplar da sorunun ilerlemesine sebep olabiliyor. Önlem olarak ilk yapılması gereken, bu saydığımız tetikleyici unsurlardan kaçınmak. Problemin seviyesine ve eklemin mobilitesine göre başlangıç aşamasında çeşitli yardımcı yöntemler ve destek malzemeler kullanılabiliyor. Daha ileri seviyelerde, şikayetlerin de artmasıyla ortopedist hekim cerrahi yöntemleri tercih edebiliyor.
Sağlıklı ayaklar için nasıl ayakkabılar tercih edilmeli?
Ayakkabı seçerken en önemli üç faktör; ayakkabının boyu, iç yüksekliği ve genişliği. Tabii ki deri malzeme kullanılması, esnek tabanlı, iç tabanının ayağın doğal formuna uygun olması gibi kriterlere de dikkat edilmeli. Yüksek topuklu ayakkabı kadar tamamen düz tabanlı, babet tipi ayakkabılardan da kaçınılmalı. 2,5 - 3 cm kadar topuk ideal. Yüksek topuklu ayakkabı giyilmesi gerektiğinde, ertesi gün daha düz bir ayakkabı giyerek ayaklar dinlendirilmeli.
Acıbadem Ankara Hastanesi Turan Güneș Bulvarı, 630. Sk. No:6, 06450 Çankaya/Ankara T: 444 5 544
Babalar Günü Babalar Günü’nde cemiyet, iş ve sosyal hayatın sevilen isimleriyle baba olmaya ve çocuklara dair konuştuğumuz röportajlar, MAG okurlarıyla...
186 magdergi.com.tr
babalar günü
Anıl Altan İlk kez Babalar günü heyecanı yașayan Anıl Altan, baba olduktan sonra ilk röportajını Conrad İstanbul Bosphorus’ta MAG okurları için gerçekleștirdi. Heyecanını tüm samimiyetiyle paylașan genç oyuncu kızlarıyla gerçekleștirmek istedikleri hayallerini sımsıcak röportajında anlattı.
B
aba olduktan sonra ilk röportajınız. Neler hissediyorsumuz? Neler değişti hayatınızda?
Uyumuyorum (gülüyor). Gerçi bir ayı yeni doldurduk. Öncelikle üç-dört saatte bir besleme ve uyku döngüsü var. Ben daha çok eşime yardımcı oluyorum. Günlük ritüellerimizin ve bize sıkıcı gelen şeylerin aslında bir lüks olduğunu farkettim. Ayaklarımızı uzatarak televizyon izlemek ya da evimizin önünde bir yürüyüş bile bir lüks… Sporda sıkıldığım günler oluyordu ama şimdi sporu arar oldum. Ama tabi bunlar olmasa bile baba olmak çok büyük bir keyif… Şunu gördüm ki koşulsuz bir fedakarlıkmış aslında… Şimdi başbaşa değil de ailecek vakit geçiriyoruz. Bu evre de çok güzel bence, sonradan bu günleri de arayacağız…
Baba olacağını öğrendiğinizde ne hissettiniz?
Ben iki kez baba oldum. Çok ilginç bir hikaye. Biz ikiz bebeklerimiz olacağını çok geç öğrendik. Üçüncü ayda normalde öğrenebiliyorsunuz. Biz dördüncü ayda öğrendik. İlk gittiğimizde tekil gebelik diye biliyorduk. O zaman tabi çok farklı bir duygu yaşadım. Üç ay sonra gittiğimizde ikiz gebelik olduğunu öğrendik. O sürede doktor kontrolüne gittiğimizde Pelin ultrasyon ekranına baktığında görmüştü, aslında bir küçük nokta daha var demişti. Doktorumuz da lekedir yansımadır demişti. Sonra ben askere gittim, geri geldim. Beraber gittiğimizde hekim bir süre ekrana baktı. Biz de bir süre ekrana bakınca endişelendik. O da sanırım o sürede bir hekim olarak bunu nasıl atladığını açıklayacağını planlıyordu. Artık doktor hanım ne olduğunu söyleyin diye ısrar ettiğimizde “Sizin ikiziniz var” dedi. Ben dört ay sonra bir kere daha baba olacağımı öğrendim. İlk duyduğumda da müthiş bir duyguydu, dört ay sonra perçinlendi heyecanımız ve mutluluğumuz.
188 magdergi.com.tr
Baba olmayı tek kelimeyle tarif etseniz?
Baba olmak eşinin hamilelik sürecinin başından itibaren annenin yanında olmak, onu yalnız bırakmamak… Sonrasında da koşulsuz içten gelen, severek yapılan bir fedakarlık.
Sizin ikiz kardeşiniz var ve şimdi de ikiz babası oldunuz. Nasıl bir his? Temposu nasıl?
Şu an annelerimiz sağolsun çok yardımcı oluyorlar. Anne-baba olunca anlarsın derler, hakikaten şu anda baba olunca anlıyorum nasıl bir fedakarlık yapıldığını… Gerçekten yoğun bir dönemdeyiz. İkiz bebekler olduğu için bunun bir matematiği de yok. En az iki-dört saatte bir uyanıyorlar, altları değişiyor, beslenmeleri var... Birisiyle eşim ilgilenirken birisiyle ben ya da annelerimiz ilgileniyor. Böyle bir tempo var evin içerisinde. Boşluklarda uyumaya çalışıyoruz.
Bebekler birbirlerinden etkileniyorlar mı?
Çok şükür yanyana yatmalarına rağmen biri ağladığı zaman diğeri çok oralı olmuyor. Birbirini uyandırma durumu yok şimdilik…
Genelde erkekler baba olmadan önce bu fikirden korkabiliyorlar. Sizde böyle bir çekince oldu mu?
Başlangıçta baba olmaktan dolayı bir korkum yoktu. Çocukları gerçekten çok severim. Hatta arkadaşlarımızla birlikte tatile gittiğimizde, arkadaşlarım ilgilenmem için bana verirlerdi çocuklarını. Sadece gelişimleri, gelecekleri, eğitimleri gibi konularda yetebilecek miyim korkusu oluyor. Hayat bir anda tamamen onlar için yaşanmaya başlıyor. Onların geleceği için en iyisini yapabilme endişesi oluyor.
Babanızın size karşı davranışlarıyla, sizin çocuğunuza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir? Babamla 29 sene, çocuklarımla henüz bir ay geçirdim…(gülüyor) Babamdan gördüğüm çoğu şeyi inşallah ben de çocuklarıma yapabilirim. Çok şükür gerek annem gerek babam benimle çok vakit geçirirlerdi. Tatillere beraber gittik, parka gittik… Beni tüm sporlar yönlendiren de babamdır. Ben de çocuklarıma masallar okuyorum, onlarla sohbet ediyorum. Şimdiden çok güzel bir bağ kurduk. İlerde de babamın bana yaptığından daha fazlasını onlar için yapacağıma eminim.
Baba olmadan önceki Anıl’la şimdiki Anıl arasında nasıl bir fark var?
Öncelikle şikayet ediyor gibi oluyorum ama uykusuzluk... Bir de çevremdekiler de söylüyor “Anıl sen baba oldun olgunlaştın” diye… Herhalde insanın öncelikleri değiştiği için kafa da başka türlü çalışmaya başlıyor. Sürekli çocuk gelişimiyle ilgili yazılar okuyorum.
Henüz çok küçükler ama çocuklarınızla yapmaktan en keyif aldığınız aktiviteler nedir?
Hep birlikte alt değiştirmek, çok seviyoruz.(gülüyor) Doğa Alin ve Duru Lina ile her aşaması keyifli ama henüz uyanık oldukları zamanlar çok kısıtlı… Lina daha uzun süre uyanık kalıyor. Pelin’le beraber onlarla konuşuyoruz, geleceklerinden bahsediyoruz. Çok güzel tepkiler veriyorlar, şaşkın şaşkın bakıyorlar, gülümsüyorlar. En keyifli zamanlar şu an onlar.
Sosyal medyada çok takip ediliyorsunuz. İleride anne-baba çocukla alakalı projelerde de yer almayı düşünüyor musunuz?
Kendi yaşadığım süreci, insanlara yol gösterecek ve onlara yardımcı olacak şeyleri kendi sosyal medya hesaplarımda paylaşmak isterim.
Çocuğunuzla arkadaş gibi bir ilişki kurmayı mı yoksa daha çok baba - çocuk çizgisinin keskin olduğu bir iletişimi mi tercih ediyorsunuz? İlişkinizi nasıl tanımlarsınız?
Hep şöyle düşündüm; bize bir tane daha yol arkadaşı geliyor. Beraber büyüyeceğiz, beraber öğreneceğiz… Kalbimden geçen arkadaş olarak büyümeleri, büyük ihtimalle de öyle olur zaten.
İlk kez Babalar Günü’nü kutlayacaksınız, neler hissediyorsunuz?
Hala tam idrak edemediğim bir durum aslında baba olmak ama çok da güzel bir duygu… İlerleyen zamanlarda gelip sana çiçek vereceği, baba diyeceği, koşup sarılacağı anları düşününce insan duygusallaşıyor.
Çocuklarınızı kariyer tercihlerinde nasıl yönlendireceksiniz? Sizinle aynı mesleği seçmelerini ister misiniz?
Seviyorsa seçsin tabiki. Bizim dönemimizde sayısal okuyan sanki daha akıllı ya da daha başarılı olacakmış gibi lanse edilirdi. Mühendislik çok revaçtaydı. Ailem beni en iyi şekilde büyüttü ve hiçbirşeyi esirgemediler. Ama o anlamda belki ailem gibi olmam diyorum. Ben jeofizik mühendisliği bitirdim ama tekrar okusam mühendislik seçmezdim. Sonradan kendi yolumu bulmaya çalıştım. Çocuklarımın neye yönelimleri varsa ve neyi seviyorlarsa onu yapmalarını isterim. Kariyer planlarında yardımcı olurum ama illa şunu olman lazım gibi bir baskı yapmam. Kendi yollarını kendileri çizsinler isterim.
Çocuklarınız bu röportajı yıllar sonra okuduklarında onlara nasıl bir mesaj iletmek istersiniz? Umarım hepimizin sağlığı ve mutluluğu yerindedir. Kendi mutlu oldukları işleri yapıyorlardır. Hayat onları güzel insanlarla karşılaştırsın diyoruz ama bu herzaman mümkün değil. Kötü şeylerle de karşılaşacak, onlarla öğrenecek, onlarla tecrübe kazanacaklar. Kimseyi üzmesinler. Mutlu olsunlar. Sevdikleri bir hayat inşa etsinler. Vicdanları ve sevgileri ön planda olsun. Hep doğru yolda, güçlünün değil haklının yanında yürüyorsunuzdur buna eminim. Sizleri çok seviyorum ve her zaman her durumda yanı başınızdayım. Benimle her şeyi paylaşabilirsiniz güzel kızlarım. Sizi her zaman canından çok seven babanız.
Kız babası olarak kıskançlık olacak mı ilerleyen zamalarda?
Şu an bile insan kucağına alırken kendinden sakınıyor. Anneme bile “öyle tutma şöyle tut” diyorum. İlerleyen dönemde hiç tanımadığın insanlar hayatına girecek… Bence kıskanırım. Hayatındaki herkesi tanımak ve bilmek isterim.
babalar günü
Ali Develi Henüz yeni baba olan İș Adamı Ali Develi ile nesiller arası baba – çocuk ilișkisi ve babalık heyacanı üzerine konuștuk.
K
endi babanızın size davranışlarıyla sizin çocuğunuza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir?
Babamla ben jenerasyon farkımız olmasına rağmen arkadaş gibiydik. Yaptığımız işlerde her zaman önümüzü açtı. O zamanın jenerasyonu belli bir disiplin altında büyüdüğü için benim jenerasyonumda babalarımızın o disiplinini her zaman hissettiğini düşünüyorum. Babam bizim önümüzü nasıl açtıysa, ben de ileride iş hayatında çocuklarımı erken yaşta çekirdekten yetiştirip önlerini açmayı istiyorum.
Bugüne kadar aldığınız en güzel Babalar Günü hediyesi neydi?
İkizlerle geçirdiğim ilk Babalar Günü, benim için kendimi en özel hissettiğim Babalar Günü hediyesiydi. Baba olmak çok güzel, ikiz babası olmak ise çok daha özel bir duygu.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Çocuklarımın ailesine bağlı; topluma, devletine, milletine faydalı bireyler olmasını diliyorum. Bütün babaların Babalar Günü’nü kutlarım.
190 magdergi.com.tr
babalar günü
Can Helvacıoğlu Helvacıoğlu İnșaat Mimarlık Yönetim Kurulu Bașkanı Mimar Can Helvacıoğlu ile baba olmanın hayatında değiștirdiği unsurları ve kızı Aleyna ile yapmaktan en çok keyif aldığı aktiviteleri konuștuk.
B
aba olduğunuzda hissettiğiniz ilk şey neydi?
Baba olmak dünyanın en güzel duygusu... Aleyna’yı kucağıma aldığım an hayatımın en mutlu ve en özel anıydı. Kızım benim dünyam...
“Baba” kavramını tek bir cümleyle tanımlayacak olsaydınız neler söylerdiniz?
Baba, sığınılacak en güvenli limandır. Çocuğunun arkasındaki en güçlü dağdır, onu her koşulda gözetir ve korur.
Kendi babanızın size davranışlarıyla sizin çocuğunuza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir? Ben de babam gibi aileme çok düşkünüm. Kızım benim her zaman için ilk önceliğim. Tabi zaman değişiyor ve şu an artık biz çocuklarımızla daha çok arkadaş gibiyiz. Onlarla çocuk gibi eğleniyoruz, birlikte katılıyoruz çoğu aktiviteye.
Baba olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
Sorumluluklarım büyük ölçüde değişti. Hayatımın ilk önceliği, her zaman kızım işlerimi planlarımı Aleyna’ya göre plan yaparak düzenliyorum. Boğaz hattında yaptığım butik tasarım projelerimde kızımın da fikirlerini alıyorum. Onun mimariye olan ilgisi beni çok mutlu ediyor.
Kızınızla yapmaktan en keyif aldığınız aktivite nedir? Kızım Aleyna okulda voleybol takımında kaptan. Onun maçlarını izlemekten çok keyif alıyorum. Başarılarını görmek beni çok gururlandırıyor. Birlikte seyahat etmeyi çok seviyoruz. Takım arkadaşlarının hepsiyle bende arkadaşım. Onlarla plan yapmaktan ve eğlenmekten çok keyif alıyorum.
Kızınızla arkadaş gibi mi yoksa baba-çocuk çizgisinin keskin olduğu bir iletişimi mi tercih ediyorsunuz? Kızımla arkadaş gibi bir ilişkimiz var ama onu geleceğe ve hayata hazırlamak adına sınırlarımı belirliyorum. Bu kızımla daha da uyumlu olmamızı sağlıyor.
Çocuğunuzun kariyerini oluşturma sürecinde nasıl bir etkiniz var?
Aleyna’nın eğitim ve sosyal hayatını bir baba olarak her şekilde destekliyorum. Onun her kararında arkasındayım. Gelecekte kariyer seçimini ona bırakıyorum ve isteklerine saygı duyuyorum.
Bugüne kadar aldığınız en güzel Babalar Günü hediyesi neydi?
Benim için en güzel Babalar Günü hediyesi, kızımın yanağıma bir öpücük kondurması. Bu, benim için dünyalara bedel... Her Babalar Günü özel ve Aleyna’yla olmak zaten dünyanın en güzel hediyesi.
babalar günü
Serkan Yıldız 2 çocuk babası Mali Müșavir Serkan Yıldız ile Babalar Günü’ne özel çocuklarıyla olan ilișkisini, baba olmanın getirdiği sorumlulukları ve ilk kez baba olduğunda duyduğu heyecanı konuștuk...
B
aba olduğunuzda hissettiğiniz ilk şey neydi?
Heyecan… Daha önce hissetmediğim şiddette bir heyecan. Hatta şu an düşündüğümde oğlumun da kızımın da doğumunda yaşadığım o duyguya heyecan demek, yaşadıklarımı tam ifade edemiyor diyebilirim.
“Baba” kavramını tek bir cümleyle tanımlayacak olsaydınız neler söylerdiniz? Mutluluk… Baba olmak bence bir erkeğin hayattaki en büyük mutluluğu.
Genelde birçok erkek baba olmadan önce baba olmaktan korkar. Sizin çekinceleriniz var mıydı?
Babalık annelik gibi bir süreç değil elbette. Kadınlar, hamileliği döneminde başlıyor anne olmaya. Oysa babalık hissi doğumdan sonra başlıyor bence. Ben en azından eşimin ilk hamileliğinde böyle hissetmiştim. Dolayısıyla o süreç çok belirsiz. Bir şeyi bekliyorsunuz ama tam olarak beklediğiniz şeyin ne olduğunu da bilmiyorsunuz. Bu belirsizlikte aslında gerek sorumluluklar açısından gerekse çocuğumun geleceği açısından kaygı vericiydi. Ama kızımın doğumunda böyle hissetmedim. Artık baba olmanın ne olduğunu bildiğim için o süreçte tek kaygım çocuğumun sağlıklı bir şekilde doğmasıydı.
192 magdergi.com.tr
Kendi babanızın size davranışlarıyla sizin çocuğunuza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir?
Kuşak farklılığı var elbette. Şu anki koşulları ile yetiştiğim dönemki anne babalık rolü ve çocuk yetiştirme yöntemleri hali ile farklılaştı. Maalesef anne babanın çocuğa uymak zorunda olduğu bir aile yapısı yaygınlaşmaya başladı. Gelenekçi babadan modern babaya evrildim. Babamla çocukluğumdan beri oldukça yakın bir ilişkimiz var. Fakat biz hep baba – oğul olduk. Yeni nesil bizlerden çok farklı. Demir de Duru da ne istediklerini bilen oldukça akıllı çocuklar. Onlarla zaten babamla kurduğumuz gibi bir ilişki içerisinde olmam mümkün değil. Bu anlamda sanırım benim çocuklarımla ilişkim biraz daha arkadaşça.
Baba olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Beklentileriniz doğrultusunda bir değişim miydi?
Benden önce baba olan birçok arkadaşım vardı. Onların hikayelerine tanık olmam benim için avantaj oldu diye düşünüp beklentilerimi dizginlerken uyku ve yemek düzeni, evdeki alışkanlıklarım, tatil anlayışıma kadar her şey değişti. Hatta sosyal çevrem dahi değişti, kendi arkadaşlarımdan çok, çocuklarımın arkadaşlarının aileleri ile daha çok zaman geçiriyorum. Baba olmak çok mucizevi bir duygu. Bir taraftan küçücük bir çocuğun sorumluluğunu taşımanın getirdiği zorluklar diğer taraftan da
baba olmanın verdiği o müthiş heyecan. Bu iki duygu da sürekli birbiriyle yarışıyor.
Çocuklarınızla yapmaktan en çok keyif aldığınız aktivite nedir?
Aslında çok spesifik bir aktivitemiz yok. Sağ olsunlar her gün yeni bir aktivite icat ediyorlar. Biri 6 diğeri 11 yaşında. Yaşlarının ve cinsiyetlerinin farklı olması bu konudaki en büyük sıkıntımız. Bu yüzden de çok nadir aynı başlık altında toplanıyoruz. Mümkün olduğunca birlikte olduğumuz zamanları adaletli şekilde paylaştırıyorum. Duru ile bol bol barbie oynamayı, Demir’le ise bu ara gündemimizdeki yazılım kodlama, yani kendi oyununu yazıp geliştirmeyi seviyoruz.
Çocuğunuzla arkadaş gibi bir ilişki kurmayı mı yoksa daha çok baba – çocuk çizgisinin keskin olduğu bir iletişimi mi tercih ediyorsunuz? İlişkinizi nasıl tanımlarsınız? Genel olarak ilişkimiz arkadaş çizgisinde diyebilirim. Benimle her şeyi paylaşmalarını istiyorum; ancak bazen otoriter baba rolünü üstlenmem gerekebiliyor. Annelerinin yumuşak yüzünü kullandıkları zamanlarda evde bir otorite gerekiyor. Keskin bir iletişim demiyorum ama her çocuk anne - baba rehberliğine ihtiyaç duyuyor, bununla ilgili söylenen bir söz çok hoşuma gider; “Ömrü boyunca birçok arkadaşı olacak ama bir tek anne babası olacak.” Elimden geldiğince bu dengede iletişim kurmaya çalışıyorum.
Çocuğunuzun kariyerini oluşturma sürecinde nasıl bir etkiniz var? Tercihleri tamamen kendisine mi bırakıyorsunuz?
Henüz kariyer planlaması yapmak için erken. İlerleyen zamanda da değişmezse Demir, bilim insanı Duru ise öğretmen olmak istiyor. Mali müşavir olduğum için birçok sektör ve birçok kişiyle iç içeyim. Aile işini devam ettirenler, kendi yönünü çizenler. Çok fazla hikayeye tanığım... Güzel bir söz var. “Tanrı en çok kulları plan yaparken gülermiş.’’ Şimdilik iyi eğitim almaları anne – baba olarak önceliğimiz. Her şeyden önemlisi de mutlu çocuklar olmaları. O yüzden yapmaktan keyif aldıkları her şeyi elimizden geldiğince destekliyoruz. İleride tercihleri kendilerine bırakacağımızı düşünüyorum.
Bugüne kadar aldığınız en güzel Babalar Günü hediyesi neydi? Her Babalar Günü’nde Demir de Duru da hep çok seveceğim hediyeler aldılar. Ama sanırım en güzel hediye zaten Demir ve Duru’nun kendisi.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İyi ebeveynler olabilmek için öncelikle iyi aile olunması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda da eşim Ayça’nın uzun yıllardır gerek benim üzerimde gerekse çocuklarımızın üzerinde çok büyük emeği olduğunu belirtmek isterim. Baba olan ve baba olmak isteyen herkesin Babalar Günü’nü kutlarım.
Her Babalar Günü’nde Demir de Duru da hep çok seveceğim hediyeler aldılar. Ama sanırım en güzel hediye zaten Demir ve Duru’nun kendisi.
röportaj
Bilimin ve Eğlencenin Adresi Daha önce Ankara șubeleriyle sayfalarımızda ağırladığımız, çocuklara bilimi sevdiren SCOP, üçüncü șubesini Antalya’da açıyor. SCOP Genel Müdürü Volkan Tekin ile yeni açılan șubeleri ve gelecek planları hakkında konuștuk...
A
nkara’da başladığınız SCOP yolculuğuna şimdi de Antalya’da devam ediyorsunuz. Üçüncü şubeniz için Antalya’yı seçmenizin özel bir nedeni var mı?
Amacımız SCOP yolculuğumuzu Türkiye’nin her köşesine ulaştırmak. Her çocuk bilim ile haşır neşir olmalı, kendileri gibi bilimle ilgili çocuklar ile bir arada olmalı ve birlikte deneyimler yaşamalı diye düşünüyoruz. Aynı zamanda ebeveynlerin çocukları ile kaliteli zaman geçirmeleri için kaçamaklara ve fırsatlara ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Antalya’yı seçtik çünkü Antalya’nın muazzam bir turizm potansiyeli var. Niyetimiz sadece Türkiye’de kalmak değil. Yurt dışında da bu tür merkezler açmak istiyoruz. Antalya’da uluslararası müşteri deneyimi kazanmak istiyoruz. Aynı zamanda Antalya’nın Turizm potansiyelini de değerlendirmek istiyoruz. SCOP Ali Kuşçu Ankara ve SCOP Maker Studio Panora’dan sonra SCOP SCI-FUN Antalya, hem bilim merkezi hem de Maker Studio.
194 magdergi.com.tr
8000 metre karelik kapalı alanı ile kurulu olduğu EXPO sahası içinde muazzam bir yeşil alan (1000 dönümden fazla) ve tabiat müzesinin ortasında yer alıyor. Bu güzel ortamı değerlendirmek istedik.
Antalya’da bilim ve eğlenceyi bir arada deneyimlemek isteyenler için ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?
Antalya’da 3 farklı müşteri grubuna hizmet sağlıyoruz. Okullar, Yerli ve Yabancı Turistler ve Antalya’nın yerleşik halkı. Okullar için planetaryumumuza ek olarak fizik bölümümüz, çevre duyarlılığı sergimiz ve Türkiye’de bir ilk olan insan vücudunun derinliklerine yolculuk bölümümüz var. Gerçek görüntüler ile öğrencilere etkili bir deneyim yaşatmayı planlıyoruz. Tabi uzay sunumlarımız, STEM atölyelerimiz ve canlı deneylerimiz her merkezimizde olduğu gibi burada da standart hizmetlerimiz arasında.Turistler için ayrıca 360 derece dönebilen,VR simülatörlerimiz, 10D simülatörlerimiz, 3 boyutlu müzemiz, zaman tünelimiz, yağmur ormanı seramız ve maker atölyelerimiz devreye girdi.
Yerleşik halk için ise 4-12 haftalık mekatronik kulübümüz, robotik ve kodlama etkinliklerimiz mevcut. “Tuhaf Bilim” gösterimiz ise 3 yaştan itibaren hemen hemen her ziyaretçi grubuna hitap eden, çok ilgi çeken bir bilim gösterisi.
Eğlenirken aynı zamanda bilimin sınırsız dünyasını keşfetmek, çocuklara ne gibi bir katkı sağlıyor sizce?
Eğlenirken öğrenmek çocuğun her yaşta farkında olmadan bilimi içselleştirmesini sağlıyor. Bizim işimizin adı “Bilim İletişimi”. Eğlenerek öğrenmek, çocuğun öğrendiklerini ömür boyu hatırlamasını sağlıyor. Ayrıca bilimsel çalışma yapmaya çocukları heveslendiriyor. Bizi ziyaret eden 200.000 öğrenci arasından 10 çocuğa biz bilimi sevdirip onları bilimsel çalışmaya yönlendirebilsek ülkemizin gelişmesinde bir tutam tuzumuz olur ve bu da bizim çalışma motivasyonumuzu oluşturuyor zaten.
Bizim ișimizin adı “Bilim İletișimi”. Eğlenerek öğrenmek, çocuğun öğrendiklerini ömür boyu hatırlamasını sağlıyor.
Çocukların en çok keyif aldığı aktiviteler hangileri? Çocuklar hemen hemen her aktiviteden keyif alıyor. Daha doğrusu her aktivitenin meraklısı çocuklar oluyor. Hangisi hangi aktiviteyi sevecek önceden bilmek mümkün olmuyor. Geldikten sonra kimi bir düzeneğe takılıp kalıyor, kimi 5-6 düzenek arasında gidip geliyor. Ama VR’lı simülatörlerimiz, planetaryumumuz ve 3 boyutlu müzemiz hemen hemen her ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Gelen bir ziyaretçi zamanın nasıl geçtiğini anlamadan rahatlıkla 2-3 saatini bilime ayırıyor.
SCOP SCI-FUN’a katılabilmek için herhangi bir yaş sınırlaması var mı?
VOLKAN -DERİN TEKİN
3 yaşından itibaren herkes için yapacak bir şeyler var. Çocuklar ister yalnız gelsinler ister anne, baba, büyük anne, büyük babaları ile gelsinler önce birlikte kaliteli zaman geçiriyorlar. Bir süre sonra büyüklerin enerjisi düştüğünde onları kafemizde ağırlıyoruz, çocuklar kendi kendilerine devam ediyorlar.
Böyle ilgi çekici bir konsept yaratmak için ilhamınızı nereden aldınız?
Bu işleri yapmaktaki en büyük ilham kaynağımız kendi çocuklarımız. 17 yaşında bir kızım var. Yurt dışına yaptığımız iş ve tatil gezilerinde bilim merkezlerini görüp çok imrenirdik. Biz yaklaşık 20 yıllık bir şirketler grubuyuz. Grubumuzda görüntü teknolojileri ve yazılım çalışmaları olduğu gibi özel çocuk oyun alanları da var. Bir süre sonra bu çalışmalarımızı birleştirdik. Kendi adıma ben kızımı küçük yaşlardan itibaren hemen hemen her projemizin kurulum aşamalarına götürdüm. Liseye geçtiğinden beri tatillerde merkezlerimizde stajyer olarak çalışıyor. Şimdi üniversite ve meslek seçimi aşamasına geldi. Merkezlerde edindiği tecrübe ile hayata bakışında çok önemli gelişmeler oldu. Çok daha bilinçli. Kendi çocuğumda gördüğüm bu gelişmeleri ve deneyimi tüm çocuklar ve yetişkinler ile paylaşmak istiyorum. Eskiden yaz tatillerinde çıraklık yapmak diye bir şey vardı. Artık maalesef pek yok. Çıraklık yapmanın çocuklara katkısı çok fazla. Sorumluluk duygusu, iletişim becerileri, paranın değeri, iş ahlakı gibi kavramlar çıraklıkta yerleşirse çocuklar büyüyüp iş hayatına atıldıklarında veya meslek seçerlerken çok daha olgun oluyorlar. Biz tüm merkezlerimizde, özellikle mekatronik kulübümüzde çocuklarımıza bir nevi çıraklık yaptırıyoruz. Özetle ilhamımızı yaşadığımız toplumdan, çocukluğumuzdan, çocuklarımızdan alıyoruz. Bu vesile ile babalık yapmış ve yapmakta olan, babacanlık aşılayan tüm insanların babalar gününü kutluyorum.
İleride sizi başka illerde de görebilecek miyiz? Gelecek projeleriniz nedir?
SCOP SCI-FUN Antalya’ya ilk turist kafilesi girer girmez İstanbul yatırımlarımızı devreye alacağız. Mekatronik kulübü çok popüler oldu. Türkiye’nin her köşesinden talep görüyor. Bir franchise modeli üzerinde çalışıyoruz. Gelecek eğitim öğretim yılında birkaç gezici sergi ve atölye ile dezavantajlı bölgelere ulaşmayı hedefliyoruz. Bir tane de yurt dışı proje planımız var; ancak henüz kesinleşmedi. Kesinleştiğinde yine MAG’dan duyurmayı çok isteriz.
scopcomtr scopscifun www.scop.com.tr
Karne Coşkusunun Adresi Panora! Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi, okulların kapandığı Haziran ayında dopdolu ve eğlenceli programlarla tüm çocukları bekliyor. Karne coşkusuna eğlencenin eşlik edeceği, yaz tatilini yaratıcı etkinliklerle öğrenerek geçirmek isteyen tüm çocuklar, her hafta sonu 15.00 - 18.00 saatleri arasında Akvaryum Önü’nde buluşuyor. Her hafta birbirinden farklı etkinliklere ev sahipliği yapan Panora Çocuk Atölyeleri’nde, Haziran ayının ilk etkinliği 1-2 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek. 1 Haziran’da Renkli Balonlar Atölyesi ile eğlenecek olan çocuklar, 2 Haziran’da Çim Adam Atölyesi’nde hayallerindeki çim adamı yapacaklar. 8 Haziran’da Sevimli Ahtapot Atölyesi ile ahtapot oyuncaklarını yapacak olan çocuklar, 9 Haziran’da Gökkuşağım Atölyesi ile renkli
196 magdergi.com.tr
hayal dünyalarını ortaya çıkaracaklar. 15 Haziran’da karne ve yaz tatili coşkusunu Balon Kuklam Atölyesi’nde kukla yapımı ile yaşayacak olan çocuklar, 16 Haziran Babalar Günü’nde, babalarına el emeği hediyelerini vermek için Babamı Seviyorum Atölyesi’nde buluşacaklar. Uğurlu Böceğim Atölyesi ile eski ve kullanılmayan CD’lerle kendi uğur böceklerini 22 Haziran’da tasarlayacak olan çocuklar, 23 Haziran’da Sayılı Pizzalar Atölyesi’nde bir araya gelecek. Haziran ayının son hafta sonunda; 29 Haziran’da Çılgın Sesler Atölyesi’nde buluşacak olan çocuklar, 30 Haziran’da ise Sevimli Kaşıklar Atölyesi ile eğlenerek öğrenmenin büyülü kapılarını aralayacaklar.
Yaz Tatilinin de Adresi Panora! Ankara’da, geniş açık hava yaşam alanı ile fark yaratan ve “Yaşam merkezi” olma özelliğini tüm misafirlerine hissettiren Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi yaz aylarında da Ankaralıların uğrak adresi oluyor.
Panora AVYM, Mars Athletic Club’ın terasında bulunan açık havuz ile yaz aylarında Ankara’nın tadını çıkarırken, spor çıkışı geç saatlere kadar açık olan restoranların da avantajını yaşıyor.
Yaz aylarında Ankara’da olan ve şehirden uzun süreli ayrılmayanlar için kurtarıcı lokasyonlardan biri de Panora AVYM. Özellikle AVYM’nin teras bölümünde bulunan restoran ve kafeler, yaz akşamlarında şehrin gürültüsünden uzak, PanoraPark manzaralı mekanlarda vakit geçirmek isteyenleri ağırlıyor. Aradığı her ürün ve hizmete kolayca ulaşabilme fırsatı yakalayan, merkezi bir konumda doğayla içi içe olabilen misafirler, gün içinde en prestijli markalardan alışveriş yapma imkânına sahip olurken, akşamları da dünya mutfağından lezzetlerin tadına bakabiliyor. Yaz tatilini spora ayırmak isteyenlerin de tercihi olan
Haziran ayı boyunca hem Babalar Günü etkinlikleri ile hem de herkesin heyecanla beklediği, geleneksel hale gelmiş Panora Yaz Konserleri ile misafirlerle buluşmaya hazırlanan Panora AVYM’nin bu seneki programı da merakla bekleniyor. Okulların kapanması ile çocuk etkinliklerine de hız kesmeden devam edecek olan Panora AVYM’de, eğlenerek öğrenme mottosu ile yola çıkılan, çocukların beceri ve hayal güçlerini geliştirmeye yönelik organizasyonlar da yaz boyunca devam edecek.
davet
İNCİ HASEKİ, IȘIL REÇBER, ZAFER KOZANOĞLU, BERRİN ZORLU
NEȘE GÖNÜL
Çocukların Yararına İftar UNICEF Türkiye Milli Komitesi Yardım Melekleri, en zor durumdaki çocuklar yararına düzenlenen iftar davetinde buluştu. İş ve sanat dünyasından isimler, UNICEF Türkiye Milli Komitesi Yardım Melekleri Zafer Kozanoğlu, Berrin Zorlu ve Işıl Reçber’in katkılarıyla en zor durumdaki çocuklar yararına düzenlenen iftar davetinde buluştu. The Ritz Carlton İstanbul’da düzenlenen davette UNICEF Türkiye Milli Komitesi Genel Müdürü İnci Haseki, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 30. Yıl dönümü olması sebebiyle bu buluşmanın ayrı bir önemi olduğuna değindi.
198
HANDE SEZER PEKCAN
EMEL AYAYDIN
karma
X Y Z Kuşağı ve Nesiller Arası İletişim Özgür Aksuna
ozgur@ozguraksuna.com www.ozguraksuna.com
“Yeni kușakla nasıl iletișim kurmak gerek? Bir türlü anlașamıyoruz. Kușak farkı var aramızda...” ile bașlayan cümleleri çok duyuyoruz. Peki biz bu kușakları nasıl bir araya getirip sağlıklı iletișim kuracağız?
B
u kuşak isimleri bir süredir çok konuşuluyor, bana da çok soruluyor. “Hocam yeni kuşakla nasıl iletişim kurmak gerek? Bir türlü anlaşamıyoruz.” diyorlar. Bu kuşakları nasıl bir araya getirip sağlıklı iletişim kuracağız? X Y Z kuşaklarının tanımında kullanılan ana faktörler; “Yokluk ve Zorluk Yılları”, “Teknolojinin İvmelenmesi” ve “Teknolojiyle Doğmak” diye sıralanabilir. Bugün iş hayatının deneyimli ve büyük oranda yönetici pozisyonunda olan X kuşağı; iş hayatlarında deneyim kazanmayı sürdüren ve büyük kısmı iş hayatına yeni adım atmış Y kuşağı; henüz yeni doğanlardan başlayıp lise hayatlarına kadarlık kısmı yaşayan Z kuşağı…
X Kuşağı (1965-1979)
1965 yılı ile 1979 yılları arasında doğanlar X nesli olarak isimlendiriliyor. Teknolojinin henüz çok yeni olduğu dönemde doğmuşlar ve şu an bu teknolojiye ayak uydurmaya çalışıyorlar. El yazısı, daktilo ve en fazla faks ile teknolojiyi görmüş oldukları için bu adapte olma süreci biraz zaman alacağa benziyor. Eski filmlerdeki devlet daireleri gözünüzün önüne gelince yığınla dosyalar arasında geçen hayatlar canlanıyor gözümüzde. Analogdan dijitale uzanan bir geçiş süreci X kuşağının yaşadıkları.
X Kuşağının Özellikleri
▪ Kuralcı ve otoriteye saygılılardır. ▪ Çoğu zaman “eski kafalı” yakıştırması yapılır. ▪ Yokluğun ve zorluğun ne demek olduğunu çok iyi bilirler. ▪ Ayak uydurma ve uyum sağlama konusunda iyidirler; akıllı telefonlara kolayca alışmaları buna en iyi örnek. ▪ Disiplinle yetişmiş ve bunu hayat biçimine dönüştürmüşlerdir. ▪ Çalışmayı çok severler.
Y Kuşağı (1980-1999) - Milenyum Çocukları
Y kuşağı, X ve Z kuşağı arasında köprü vazifesi görüyor olması nedeniyle çok önemli... Her iki kuşakla da anlaşabilen; ancak daha çok X kuşağı ile yaşayan bir nesildir. Teknolojiyle çocukken tanıştıkları için avantajlı ve oldukça donanımlılardır.
Y Kuşağının Özellikleri
▪ X kuşağı, onları uyumsuz olarak görür. ▪ Otoriteye ve uzun çalışma saatlerine karşı dururlar ▪ Kendilerini hızlı bir şekilde ispat etmek istekler. ▪ Daha iyi harcama yapabilmek için çalışmayı tercih ederler. ▪ Grup çalışmasına yatkın ve beyin fırtınası konusunda iyilerdir. ▪ Hem dijitalde hem de yüz yüze iletişimde oldukça başarılılardır. ▪ Eleştirmeye hazır ve karşıt fikirlere kapalılardır.
▪ Sabırsızlık, onların kimlik kartlarıdır denebilir. ▪ Muhaliflikleri nedeniyle sürekli iş değiştirmeye meyillilerdir.
Z Kuşağı (2000-2020) – Kristal Nesil
Diğer kuşaklardan en büyük ve güçlü farkı, teknolojiyle iyi anlaşıyor olmalarıdır. Bu kuşak, teknolojiyle doğduğu için sosyal hayatı da teknolojik ve sanal yaşamaya meyillidir. Çok fazla sanal arkadaşlık kurdukları gözlemlenmiştir. Yüz yüze iletişimde dahi teknolojiden kopamadıkları zamanlar oldukça fazladır. Günümüzde kıymetli bir yetenek olarak görülen “multitasking” yani birden fazla işi aynı anda yapabilme kabiliyeti, eski kuşaklar tarafından bazı zamanlar saygısızlık olarak görülse de Z kuşağının sahip olduğu en büyük yeteneklerdendir.
Kristal Kuşağın Özellikleri
▪ Kavrama yetenekleri güçlüdür ve yüksek IQ’ya sahiplerdir. ▪ Sosyalleşme aracı olarak çoğunlukla interneti kullanırlar. ▪ Sabırsızdırlar; birden fazla işi rahatlıkla yapabilirler. ▪ Odaklanma süreleri çok kısadır. Bu nedenle neyle uğraşırlarsa uğraşsınlar çok çabuk sıkılabilirler. ▪ Geleneksel olan her şey onlar için gereksizdir. ▪ Kompleksleri az olduğu için içleri ve dışları birdir, ne hissediyorlarsa kolayca söylerler. ▪ En büyük problemlerinden biri de azim ve hırs eksikliğidir.
Nasıl İletişim Kurarız?
Otoriter ve kuralcı X kuşağının, Y ve Z kuşağından oldukça şikayetçi olduklarını söyleyebiliriz. Herkesi kendimiz gibi olmaya zorlamamak ve bizim gibi davranmalarını beklememek, kendi tecrübelerimizi karşımızdakinin anlamasını hatta bizden daha fazla benimsemesini beklememek; sağlıklı bir iletişim kurabilmenin temel adımları sayılabilir. Çok dinleyip az tepki göstermek ve yüksek empati ile yaklaşmak gerekli olaylara. Çözüm üretmek yerine helikopter gibi bir birey olup karşısındakinin etrafında sürekli söylenerek dolaşan birisi olmamak birçok şeyi çözüme ulaştıracaktır. İletişim için çaba göstermek ve beklentiyi biraz düşük tutmak birçoğumuzun işine yarayacaktır. Çok fedakarlık yaptığınızı görmesini beklememek ve bunun karşılığının hakkını verecek başarıya ulaşmasını talep etmemek nesiller arası iletişimi kolaylaştıracaktır. Kişiyi kuşağıyla ve çağın getirdikleri ile kabul etmek sınırsız sevip saygı göstermek çoğu problemi çözecektir. İletişim dolu ve mutlu harika bir haziran yaşamak dileğiyle. Bana @ozguraksuna sosyal medya hesaplarından ve www. ozguraksuna.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Hekimlerden Annelere Tavsiyeler Çocuk sağlığının korunması, hastalıklarının tedavisi için yapılan çalıșmalar ailelerin ve dolayısı ile toplum sağlığının iyileșmesi ve toplumsal gelișiminin sağlanması için en önemli araçlardan birisidir. Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünün hekimleri çocuk sağlığnın korunması için annelere tavsiyelerde bulunuyor...
Anne sütü ilk 6 ay boyunca bebeğinizin tüm ihtiyaçlarını karşılar
Bebek için en uygun besinin anne sütü olduğunu açıklayan Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Shahın GULIYEV, “Ülkemizde her yıl 1 milyon 200 binden fazla bebek doğmaktadır, bunların yaklaşık %6’sını Ankara’da doğan bebekler teşkil etmektedir. Bebeğin doğar doğmaz anne sütü ile beslenmesi zihinsel ve fiziksel açıdan çok önemlidir. Anne sütü bebeğiniz için en uygun ve en sağlıklı besindir. Her zaman taze, temiz şekilde bebeğe verilmelidir. Üretilen en sağlıklı besin dahi anne sütünü taklit edilebilecek yapıda geliştirilemez. Anne sütü ilk 6 ay boyunca bebeğinizin tüm ihtiyaçlarını karşılamakla beraber, onu tüm hastalıklardan korur, anne – bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirir. Her zaman geleceğimize dokunan annelerimize çocuklarını anne sütü ile besleyerek, sağlıklı nesil büyütmelerini tavsiye ederim. UZM. DR. SHAİN GULİYEV
PROF. DR. FAYSAL GÖK
Çocuklarda eklemde ağrı ve şişliğe sebep olabilecek 100’den fazla neden olduğunu vurgulayan Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Çocuk Romatolojisi ve Nefralojisi Uzmanı Prof. Dr. Faysal Gök, “Erken tanı, tedavinin başarısında çok önemli. Annelerin bu gibi durumlarda ilk başvurması gereken Çocuk Romatoloji Uzmanı olmalıdır. Halk arasında çocuk yaşlarda hipertansiyon görülmeyeceği gibi bir düşünce olsa da, çocukların %1-3 kadarında hipertansiyon görülüyor ve bunun % 60-70 kadarı böbrek hastalıkları ile ilişkilidir. Gelişmekte olan ülkelerde kronik böbrek yetmezliğin % 40’a yakını, önlenebilir veya geciktirilebilir, tedavisi mümkün idrar yollarındaki gelişimsel bozukluklarla ilişkilidir. Bu nedenle zamanında tanı ve tedavi imkanı sağlanmalıdır.” dedi.
advertorial
Erken tanı, tedavinin başarısında oldukça önemli
Çocuklarda kalp hastalıklarının bir kısmında hiçbir belirti olmaz
UZM. DR. SANCAR EMİNOĞLU
Hastaların büyük bir kısmının doğuştan kalp hastalıkları olduğunu ifade eden, Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Uzm. Dr. Sancar Eminoğlu, “Doğumsal kalp hastalığı her 1000 doğan bebeğin 8’ inde görülmektedir.” dedi. Anne, baba veya yakın akrabalarda doğuştan kalp hastalığı varsa doğacak bebekte riskin artabildiğini ekleyen Dr. Eminoğlu, “Doğumsal kalp hastalıklarının büyük kısmını kalp odacıklarını ayıran duvarlardaki delikler, kalp kapaklarındaki ve damarlardaki darlıklarlar oluşturur. Bazı durumlarda ise kalpteki bir odacığın, kapağın, damarın hiç gelişmemiş olması gibi daha ağır hastalıklar söz konusudur.”dedi Çocuklarda kalp hastalıklarının bir kısmında hiçbir belirti olmadığını ya da çok hafif olduğunu vurgulayan Dr. Eminoğlu, bazen de bebekte morarma, beslenme güçlüğü, emerken yorulma, hızlı soluk alıp verme, nefes darlığı, kilo alamama veya sık alt solunum yolu enfeksiyonu şeklinde çok ağır seyirlide olabileceğini açıkladı. “Annelere çabuk yorulma, çarpıntı, göğüs ağrısı ve bayılma ya da yüksek tansiyon gibi yakınmalarla veya spor yapabilirlik açısından değerlendirilmek üzere bir hekime başvurmalarını tavsiye ediyorum.” dedi.
Yenidoğan sünneti son derece konforlu ve sağlıklıdır
Yenidoğan sünnetinin son derece konforlu ve sağlıklı olduğunun altını çizen Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Banu Kumrulu “Aile ve bebek için bu kararı vermek oldukça önemlidir. Bebeğin etrafını henüz tanımlayamadığı yaklaşık 3 ila 5 kg ağırlık arası olduğu dönemde yapılmalıdır. Lokal anestezi ile yapıldığı için bebeğin aç kalması bile gerekmeden yapılabilir. En önemlisi de bebek büyüdüğünde sünnetle ilgili bir şey hatırlamayacağı için psikolojik bir travmaya sebep olmaz.”dedi.
OP. DR. BANU KUMRULU
Demir eksikliği anemisi süt çocukluğu döneminde önemli bir anemi nedenidir
Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Suna Emir, “Demir eksikliği anemisi her yaş grubunda görülebilmekle birlikte özellikle 6-24 aylık süt çocuklarında ve ergenlik çağında aneminin en önemli nedenidir. Altıncı aydan sonra demir eksikliği anemisinin temel nedeni hızlı büyümeyle birlikte diyette demirin yetersiz bulunması ve süt ağırlıklı beslenmedir. Süt çocukları yutma güçlüğü, ağlarken morarıp kalma (katılma nöbeti) ve gelişmelerinde duraklama, gerileme ile gelebilirler. Bebek otururken oturamaz, yürürken yürüyemez olur. Bu bulgular görüldüğünde uzman hekimlere başvurulmalıdır.”dedi. PROF. DR. SUNA EMİR
Çocukluk döneminde obezite önemli bir sağlık sorunudur
Çocukluk döneminde obezitenin önemli bir sağlık sorunu olduğunu açıklayan, Medicana International Ankara Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Boyraz “Erişkin dönemde obez olanların 1/3’ünde obezite çocukluk çağında başlamıştır. Obezite hormonal bozukluklara bağlı olarak görülebilir. Obez çocuk mutlaka doktor kontrolü altında olmalıdır. Başlangıçta beslenme öyküsü aile öyküsü, sistem muayeneleri, fiziksel aktivite öyküsü, büyüme kayıtlarının değerlendirilmesi ve bazı laboratuvar incelemelerinin yapılması gereklidir.”dedi.
DOÇ. DR. MEHMET BOYRAZ
davet
SİNEM ERSOY
ÇİĞDEM-BELİNAY-KÜRȘAT DURAK
BUSE İLKER
SERÇEV’den “Çocuk ve Gençlik Balosu” Serebral Palsili Çocuklar Derneği (SERÇEV) 15. “Çocuk ve Gençlik Balosu” Bilkent Otel’de düzenlendi. Programın açılışında ko nuşan SERÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Gürkan, serebral palsinin farkındalığını artırmayı, engelin sadece binilemeyen ulaşım araçları, yürünemeyen kaldırımlar, fiziksel mekanları uygun olmadığı için gidilemeyen eğitim kurumları olduğunu güler yüzle aktarmak istediklerini belirtti.
202
SÜHEYLA GÜRKAN
DENİZ ALTINTAȘ
Eğitim - öğretim atölyemizde deneyimli, konusunda uzman, ișini geçmișin izleriyle günümüze profesyonelce yansıtan, sevgili eğitmenimiz eșliğinde hep beraber ebru sanatının inceliklerini öğrencilerimize uygulamalı öğretiyoruz. Eși, benzeri, aynısı, kopyası olmayan, maneviyatı tarifsiz bu tarihi sanatımızı deneyimleyebilmeniz için tüm yaz boyunca atölyemizde sizlerle bulușmaya devam edeceğiz. Bu yaz kendinize bir iyilik yapın ve “zaman” hediye edin... Hepimiz atölyede bulușalım!
advertorial
Ebru Sanatını Keşfedİn
“Ebru sanatı; çizim, duygu, șekil bakımından teknelere yansıyan, desenleriyle dünyada taklit edilemeyen tek sanattır.”
ELİȘİ HOBBY MARKET Mutlukent Mahallesi 2432.Cadde No: 25/1 Ümitköy/ANKARA T:+90 312 236 31 67 • @elisi2018umitkoy
davet
İHSAN İLDENİZ PAKÖZ, SUNA PAKÖZ
ÇİĞDEM-AHMET GÜRHAN
SEZEN - AHMETHAN GÜRHAN
Eğlenceli Doğum Günü Partisi Gürhan Hukuk Bürosu ortaklarından Avukat Ozan Gürhan ve Avukat Kübra Gürhan’ çifti, oğulları Ahmethan’ın yeni yaşını kutladı. Gölbaşı’ndaki evlerinde gerçekleşen Ozan - Kübra Gürhan çiftinin minik oğulları Ahmethan Gürhan’ın doğum günü partisi renkli görüntülere sahne oldu. Bahçeye kurulan oyun alanlarıyla eğlencenin tadını çıkaran Ahmethan’ın mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Kübra - Ozan Gürhan çifti, parti sonunda katılan tüm dostlarına tek tek teşekkür etti.
206
KÜBRA-AHMETHAN-OZAN GÜRHAN
davet
Bağımsızlığın ve Özgürlüğün 100’ü Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.” sözünün bir göstergesi olarak gençliğe armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, her yıl olduğu gibi bu yıl da Büyük Kolej’de büyük coşku ile kutlandı. Saygı duruşunun ardından bando takımının eşlik ettiği İstiklal Marşı, günün anlam ve önemini vurgulayan konuşma ile tören başladı. Halk oyunları ve modern dans gösterileri ile Atatürk’ün doğumundan 19 Mayıs gününe kadar hayatındaki önemli sahneleri içeren canlandırma gösterisi ve Atatürk’ün izinde bilim, sanat ve spor dallarında öne çıkmış isimlerin ışığında oluşturulmuş oratoryo sunumuyla devam etti. Tören, koronun söylediği marşların ardından Gençlik Marşı ile sonlandı. Törenin ardından Atamızın Samsun’da başlattığı ve ölümüne kadar sürdürdüğü özgürlük savaşı, büyük bir resim sergisi ile taçlandırıldı.
davet
MÜCAHİT-ELİF NUR GENÇ
EMRE ALTUN, NESLİȘAH YÜCEL
POYRAZ-ENGİN-ATLAS ȘANVERDİ
Yeni Yaşa Eğlenceli Kutlama Avukat İdil Şimşek ve Avukat Özgün Şimşek çiftinin, minik oğulları Gece’nin doğum günü partisi, kalabalık bir davetli topluluğu ile kutlandı. Ankara Barosu Sosyal Tesisi’nde gerçekleşen partiye cemiyet hayatının tanınan isimlerinden Avukat İdil ve Özgün Şimşek’in çok sayıda dostu katıldı. Oğulları Gece’nin doğum gününde kendilerini yalnız bırakmayan dostlarına teşekkür eden Şimşek çifti, arkadaşlarının bu özel günü kendileri ile paylaştıkları için çok mutlu olduklarını dile getirdi. Partide çocuklar palyaço ve balon gösterileriyle bol bol eğlendi.
208
ÖZGÜN-GECE-İDİL ȘİMȘEK
Hiperaktif ve Dikkat Eksikliği Olan Çocuğumu Nasıl Beslemeliyim? TUBA GÜNEBAK
Hiperaktivite ve dikkat eksiliği bozukluğunun tedavisinde beslenme müdahalesinin önemli yeri olduğuna dair çeșitli çalıșmalar bulunmaktadır. Bu bağlamda dört ana diyet türünden bahsedilir; oligoalerjenik diyet, șeker kısıtlaması, Feingold diyeti, yağ asitleri desteği...
O
ligoalerjenik diyet; 1947’de öne atılmış bir teoriye göre bu çocuklarda bazı besinlere karşı gelişen atipik alerjik reaksiyonlar mevcut sendromun şiddetini artırır. Bu durumda alerjik reaksiyon veren besinin saptanabilmesi için eliminasyon diyeti önerilir. Bu diyette çocuğun hassasiyeti ya da alerjisi olduğu düşünülen besinler beslenme programından önce bir süre çıkartılır. Bu sırada bir beslenme günlüğü tutulur, çıkartılan besinle beraber azalan veya artan veya değişmeyen reaksiyonlar not edilir. Eliminasyon süresinin sonunda şüpheli olduğu düşünülen besin tekrar beslenme programına eklenir ve iki gün süreyle yine kayıt-not tutulur, sendroma bağlı reaksiyonların şiddeti izlenir. 1970’lerde öne sürülen bir teoriye göre de hiperaktif çocukların beslenme programlarından basit şeker ve basit şeker içeren besinler çıkarılmalıdır. 271 hiperaktif çocuk üzerinde yürütülen bir araştırmada, bu çocuklara yapılan glukoz tolerans testlerinin sonuçları reaktif hipoglisemi bulguları göstermiştir. Buradan da bu çocukların şekerli besinleri bir şekilde tolere edemedikleri ve daha fazla şeker ve şekerli besin tüketen çocukların daha şiddetli hiperaktif ve agresif davranış sergiledikleri saptanmıştır. Yine 1970’lerde Dr. Feingold’un teorisine göre de semptomları
hafifletebilmek için bu çocukların beslenme programlarından salisilat, koruyucu ve katkı maddesi içeren yiyecekler çıkartılmalıdır. Diyete dair bir diğer müdahale önerisi de bu çocukların diyetlerinin çoklu doymamış yağ asitlerinden ve çinkodan zenginleştirilmesi yönündedir. Günümüzde bu dört teori de geçerliliğini korumakta ve hiperaktif çocukların beslenme programlarının planlanmasında önem taşımaktadır. Özetle, çocuğunuz hiperaktivite ve dikkat eksikliği tanısı almış ise; Hassasiyeti olabilecek ya da alerjik reaksiyon gösterdiği besinler varsa tespit edin. Basit şeker vermeyin, basit şeker içeren yiyecekler hazırlamayın. Katkı maddesi, koruyucu, salisilat içeren besinleri, daha genel bir tabirle paketli yiyecekleri vermeyin, doğal ve evde hazırlanmış besinlerle beslenme düzenini oturtun. Çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin besleyin. Çoklu doymamış yağ asitlerini iyi miktarda içeren besinler; balık, deniz ürünleri, fındık, ceviz, keten tohumu, zeytindir. Çinkodan zengin besleyin. Kan tahlilinde çinko düzeyi düşük çıkarsa bir pediatrist (çocuk doktoru) kontrolünde çinko desteği başlayın. Çinkodan zengin besinler; balık, kırmızı et, hindi eti, buğday, kabak çekirdeği, beyaz mantar, kakao, tam tahıllı besinler, ceviz, badem, süt, peynir, yumurta, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagillerdir (özellikle fasulye ve maş fasulyesi).
Yrd.Doç.Dr.Ç.Tuba Günebak Acar / Beslenme ve Diyet Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taner Kıșlalı Mah. Alacaatlı Cad.2873. Sk.16/4 Çayyolu/Ankara T: +90 535 790 67 17 drtubagunebak ▪ www.tubagunebak.com
davet
ÖZGE- TOGAY CÖMERT
HATİCE TIRAȘ,YÜKSEL CÖMERT
HACIHANIM FUTTU, ONUR TIRAȘ
Cömert ve Olçum Ailelerinin Mutlu Günü MTC Holding Yönetim Kurulu Başkanı Togay Cömert’in kız kardeşi Elektrik Mühendisi Cansu Irmak Cömert ve genç İş Adamı Erdem Olçum, evlilik yolunda ilk adımı attılar. Bilkent Otel ve Konferans Salonunda Bulunan The North Shield Restoran’da gerçekleşen organizasyonda genç çifti aileleri ve dostları yalnız bırakmadı. Arkadaş ortamında tanışarak bir süredir ilişkilerini sürdüren genç çiftin nişanlarında konuklar gözlerini genç çiftin üzerinden alamadı. Cansu Irmak Cömert ve Erdem Olçum, nişana katılan konuklarla yakından ilgilendi.
210
CANSU IRMAK CÖMERT, ERDEM OLÇUM
haber
Angelite Bu Yaza Hazır! Bilkent Otel Havuz başı yenilenen kimliği ve “Angelite” ismi ile 2019 Haziran ayında hizmete girecek. Açıldığı günden bu yana başkentte yaz düğünlerinin tek adresi olan Bilkent Otel havuz başı; 2019 yazında havuz başı yenileme projesi ile Ankara’da yine benzersiz bir konsept yaratacak… Havuz başı yenileme projesindeki en önemli unsur; kır peyzajının ön planda tutulması, doğal malzemeler kullanılması, bununla birlikte hem gündüz hem gece kullanımlarında yeşilin içinde daha yeşil bir ortam yakalanması oldu. Gündüzleri günlük giriş ve üyelik sistemi ile hizmete devam edecek olan Angelite ve Angelite bar, bu yaz farklı dinamikleri ve sürprizleri de bünyesinde bulunduracak. Angelite imzalı kokteyller, özel menüsü ve her hafta sonu dj performansı ile yazın sıcak günlerinde Ankara’da tatil havası yaşatacak.
CES’den Plaj Koleksiyonu Sade ve şık çizgilerin yansıması olan SS19 “Reflection” koleksiyonu, her kadının kendisini yansıtması ve tamamlaması fikri ile yola çıkıyor. CES, günlük hayatındaki şıklığı plaja yansıtmak isteyen kadınlar için renkli, şık ve kaliteli seçenekler sunuyor. Plajda kendisini hem rahat hissetmek isteyen hem de kendi tarzını plaja taşımak isteyen kadınlara hitap ediyor. Farklı vücut tipleri için farklı tasarımlar bulabileceğiniz markada, plaj giyimi sadece denizde güneşlenirken değil, aynı zamanda akşamüstü partilerine devam edebileceğiniz farklı detaylara sahip mayolar bulabilirsiniz.
sergi
2009-ARABESK 2010-JUST MARRIED
Modern Zamanın Aşk Yansımaları Ünlü sanatçı Mevlüt Akyıldız, İktisadi ve İdari Bilimler Müzesi içerisinde bulunan İş Sanat’ın Ankara Sanat Galerisi alanında başkentliler ile buluştu. Dil, ironi, alegori; üç ana aks ile resim sanatını icra eden Mevlüt Akyıldız, gördüklerini karikatürden desene, pastelden yağlı boyaya, tuvalden cam altı resme ve heykele birçok alanda aktarıyor. Cam altı resimlerinin ve heykellerinin yer aldığı sergi ile konuklarını karşılayan Mevlüt Akyıldız, 31 Ağustos tarihine kadar sanat severler ile buluşmaya devam edecek. Ulus’un tarihi dokusu içerisinde yer alan İş Sanat Ankara Sanat Galerisi de birbirinden ünlü sanatçıları buluşturmayı sürdürecek.
212
MEVLÜT AKYILDIZ
röportaj
Laparoskopik Cerrahinin Bilinmeyenleri Prof. Dr. Nuray Bozkurt, kadın hastalıklarında kullanılan laparoskopik cerrahinin hangi durumlarda uygulandığını, avantajlarını ve ișlem detaylarını anlattı… PROF. DR. NURAY BOZKURT
L
aparoskopik cerrahi nedir?
Genel anestezi altında göbek deliğinden bir teleskopun karın içine sokularak pelvik organların görüntülendiği, karın yan duvarından içeriye girilen ince aletlerle gerekli cerrahi işleminin yapılması prensibiyle yürütülen bir operasyon şeklidir. Göbek deliğinden yapılan kesi 1 santimetre, diğerleri genellikle 0.5 santimetredir. İçeriye yaklaşık 3 litre CO2 gazı verilerek şişirilir daha sonra teleskop yerleştirilir ve görüntü bir monitöre aktarılır. Deneyimli cerrah tarafından uygulandığında karın açılarak yapılan jinekolojik ameliyatların yüzde 90’ından fazlası laparoskopik olarak uygulanabilir.
Laparoskopi ile yapılan operasyonlar nelerdir?
Tanısal amaçlı olarak laparoskopi uygulanabilir, tüpler bağlanabilir, tüplere cerrahi işlemler uygulanabilir, dış gebelik operasyonları yapılabilir, rekonstruktif cerrahi (tüplerin açılması, yeniden şekillendirilmesi), tüplerin alınması, yapışıklıkların açılması, kronik pelvik ağrı tedavisi, endometriosis, çikolata kisti tedavisi, kistektomi ve ooforektomi (yumurtalık ve kist alınması), myomektomi (myom alınması), histerektomi (rahim alınması), rahim sarkması ve idrar kaçırma operasyonları, onkolojik operasyonları kapalı olarak laparoskopik yolla yapılabilir.
Laparoskopinin avantajları nelerdir?
İnsizyonun küçük olması kozmetik avantaj sağlar. Operasyon süresi ve hastanede kalma süresi azalır. Karın içi yapışıklık riski azalır. Operasyon sırasında cerrah için iyi görüntü sağlar. Çabuk iyileşme ve buna bağlı maliyette azalma sağlar, hasta hızlı bir şekilde işine dönebilir. Operasyon sonrası ateş ve yara yeri enfeksiyonu riski azalır.
Laparoskopik Myomektomi nedir?
Semptomatik myomları olan kadınlarda tedavi yöntemleri içerisinde fertilite koruyucu minimal invaziv cerrahi yaklaşımdır.
Bu prosedürün başarı oranları dikkatli hasta seçimi ile oldukça yüksektir; son veriler çok düşük oranlarda açık cerrahiye dönüş ve komplikasyon bildirmiştir. Diğer operasyonlarla karşılaştırıldığında ameliyat sonrası ağrı skorları daha düşük izlenmektedir, hastanede kalış süresi daha kısadır. Myom tekrarlamasında farklılık izlenmemiştir. Hem laparoskopik hem de robotik myomektomi operasyonlarında açık myomektomilerle karşılaştırıldığında daha az kan kayıpları ve transfüzyon ihtiyacı görülmüştür. Myomun çıkarılması için uygun olan laparoskopik morselatör ve vajinal manuel morselasyon ya da minilaparotomi yöntemleri uygulanabilir. Myom iyi huylu olduğunda tüm tekniklerin sonuçları benzerdir. Laparoskopik yaklaşımın birçok avantajı bilinmekle birlikte teknik yetisi yüksek cerraha ihtiyaç olduğu ve öğrenme eğrisinin uzun olduğu bilinmektedir. Az sayıda, deneyimli cerrahlar tarafından bu işlemler yapılabilir ve yapılmalıdır. Bu nedenle uygun hasta ve cerrahın deneyimi myomektomide uygun yöntem kararı açısından önemlidir.
Histeroskopik cerrahi nedir? Hangi durumda uygulanır?
Histeroskopi; rahim içi, serviks ağzı ve vajinanın teleskopla görüntülenmesi işlemidir. İşlem sırasında rahim içine gaz ya da sıvı verilebilir. Polip, myom gibi rahimde yer kaplayan lezyonların alınması, anormal uterin kanamada tanı konulması, gerekli görülürse tüp bebek tedavisi öncesi veya başarısız tedaviler sonrasında kavite içini görmek amaçlı rahimde daha önceki işlemlerin sonucu olan rahim içi yapışıklıkların açılması, ipi kopan rahim içi araç gibi yabancı cisimlerin çıkarılması, rahimin doğuştan olan anomalileri, gebelik ürünlerinin retansiyonu, postmenopozal kanamalarda histeroskopi işlemini kullanabiliriz. Günübirlik yapılan bir işlem olduğu için hasta aynı gün taburcu olur, yemek yiyebilir, ertesi gün işine gidebilir. Tecrübeli hekimler tarafından uygulandığında histeroskopik yöntemle çok sayıda jinekolojik probleme tanı konulur ve kısa sürede uygun tedavi yapılabilir.
kültür
ASLANHANE CAMİ (AHİ ȘERAFEDDİN CAMİ )
Ankara’yla Tekrar Tanışın Doğduğumuz, doyduğumuz, okuduğumuz, așık olduğumuz, iș sahibi olduğumuz, evlendiğimiz, çocuklarımızı okuttuğumuz, anılar ve dostluklar biriktirdiğimiz kentimiz Ankara’yı ne kadar tanıyoruz? Bu soruyu derinlemesine düșündürebilmek için hayata geçirilen “Kentimi Tanıyorum” projesinin detaylarını Orhan Altıntuğlu’dan dinliyoruz...
E
mek Mahallesi’nde, üzerinde uçurtma uçurduğumuz tepenin bir Frig Tümülüsü olduğunu bilen kaç kişiyiz? Gemi çapasının Ankara’da ne işi olabilir? Galatlar kimlerdir, Ankara’ya nereden geldiler? Paganist inançları gereği öldükten sonra Augustus Tapınağı’nda yakılan Roma İmparatoriçesi kimdi acaba?
Ankara Ahilerinin bir dönem hiçbir devlete bağlı olmaksızın esnaf
214 magdergi.com.tr
teşkilatı kurallarına göre Ankara’yı yönettiklerinden haberdar mıyız? Moğolların ünlü komutanı Timur, Hıdırlık Tepesi’ne neden çıkmış olabilir? Ankara’ya özgü tiftik keçisi yünlerinden üretilen sof kumaşının bir dönem dünya markası haline geldiği biliyor muyuz? Ankara sofundan yapılan feraceler çok ince ve gösterişli olduğu için bunları giyen kadınların sokağa çıkmalarının Osmanlı Padişahları III. Mustafa ve III. Selim’in fermanları ile yasaklandığını duydunuz mu?
Ankara’da 19. yüzyılda yaşanan veba salgını, çekirge istilası, kıtlık ve kuraklık hakkında bilgi sahibi olan var mı? Kuraklık nedeniyle değirmenlerin çalışmadığını, ekmek yapılamadığını ve açlıktan çok sayıda insanın öldüğünü kimler biliyor? Bugün bir semte adı verilmiş olan Abidin Paşa’nın yaptırmış olduğu 32 mahalle çeşmesine su sağlayabilmek için Ankara’da ilk kez demir borular kullanan kişi olduğunu ve boruların trenle İngiltere’den getirildiğini biliyor musunuz? Kavaklıdere, Bülbülderesi, Dikmen, İncesu, Kirazlıdere, Bentderesi, İmrahor gibi isimlerle bildiğimiz semtlerin, mahallelerin adlarının, burada akan derelerden geldiğini hiç düşündünüz mü? Ankaralılar olmasını istedikleri dileklerini kağıda yazıp hangi dereye atıyorlardı dersiniz? Bu derelere bugün ne oldu acaba? Bilginiz var mı? İşgalci İngiliz askerlerinin Ankara’da bulunduğu dönemde Saman Pazarı’nda dükkanının önüne koyduğu sandalyeye çıkarak halkı mücadeleye çağıran Nakşibendi Şeyhi Sadullah Hoca’yı duydunuz mu? Milli Mücadele döneminde Ankara’da kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin, Ankara Müftüsü Börekçizade Rifat Efendi tarafından kurulduğunu biliyor musunuz?
Ankara’da yașayan herkesin kendisine “Kentimi ne kadar tanıyorum?” sorusunu sorması gerekir diye düșünüyorum.
“Kentimi Tanıyorum” projesinin amacı; tarihi kent merkezini Ankaralı hemşerilerimize tanıtmaktır. Bizler Anafartalar Caddesinde kuyumculuk yapan esnaf topluluğuyuz.. Hayatımızı kazandığımız çırak olarak başlayıp iş sahibi olduğumuz Anafartalar Caddesi’ne bir vefa borcumuz olduğunu düşünmekteyiz. Bu kapsamda “Cadde Anafartalar” isminde bir platforma sahibiz. Bu platformun Ankara’yı tanıtmak için bir dizi projesi bulunmakta. Bu projelerin başlığı ise “Kentimi Tanıyorum”. “Kentimi Tanıyorum” projesi kapsamında Anafartalar Caddesi’nin tarihini anlatan bir kitap bastırdık ve ücretsiz dağıtıyoruz. Anafartalar Caddesi ve civarını gösteren ölçekli bir haritamız mevcut. Bu haritada tarihi mekanlar, camiler, çeşmeler, kiliseler, sinagoglar, ,oteller, restoranlar işaretli. Bu bölgeyi gezmek isteyenler için çok iyi bir kılavuz olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Anafartalar Caddesi üzerinde gezi turu düzenlemekteyiz; bu tur Pazar günleri isteğe bağlı olarak yapılmakta. Adım adım Anafartalar Cadde Gezisi; Hacı Bayram’dan başlamakta ve Saman Pazarı Meydanı’nda bitmekte. Gezi boyunca yazılı olan ve olmayan tarihi olaylar anlatılmakta. Çok keyifli olan bu gezi, ücretsiz olarak yapılmakta. Dört yıldır araştırılması yapılan, şeriye sicillerinin ve vakıf arşivlerinin taranmasıyla hazırladığımız “Ankara Tarihi Camileri ve Mescitleri” kitabımız basım aşamasındadır. Ayrıca Ankara için çok önemli olan mahalle çeşmeleriyle ilgili bir çalışmamız bitmiş, araştırmalar da tamamlanmış durumda. “Ankara Mahalle Çeşmeleri” kitabımız da basım aşamasında... Ankara’da yaşayan herkesin kendisine “Kentimi ne kadar tanıyorum?” sorusunu sorması gerekir diye düşünüyorum. Hazırladığımız kitaplarımızda, bu ve bunlara benzer soruların hepsini yanıtlayabilme iddiasında elbette değiliz. Amacımız; ele aldığımız konular temelinde Ankara’ya dikkat çekebilmek ve yaşadığımız kente olan duyarlılığı artırabilmek. Güzel Ankaramızın “tozlu bir Anadolu kasabası” olarak değil, değişik uygarlıklara başkentlik yapmış, tarihi ve kültürel derinliği olan bir kent olarak algılanması en büyük temennimiz.
HACI BAYRAM ÇEȘMESİ
sanat
Ankara Sanatla Renklendi Uluslararası Bilkent Sanat Festivali bu yıl üçüncü kez düzenlendi. Dokuz gün süren festival, ulusal ve uluslararası 78 sanatçıyı ve binlerce sanatseveri ağırladı.
216 magdergi.com.tr
Y
enilenerek bünyesine birçok markayı katan Bilkent Center, 3. Uluslararası Bilkent Sanat Festivali’ne ev sahipliği yaptı. Bilkent Center Sanat Sokağı’nda; Ukrayna, İspanya, Kuveyt, Yunanistan, Umman, İran, Makedonya, Gürcistan gibi dünyanın farklı ülkelerinden gelen sanatçıların yanı sıra Türkiye’den de birçok sanatçının yer aldığı yetmiş sekiz resim ve heykel sanatçısının dokuz gün boyunca atölye çalışmalarıyla katıldığı festival kapsamında dans gösterileri, söyleşiler, konserler düzenledi. Türkiye’de sanatın geniş kitleler tarafından sevilmesini ve gelişmesini sağlamak amacıyla, “Ankara Sanatla Renkleniyor” mottosuyla yola çıkan festival sanatseverlerden tam not aldı.
Festival programı dolu doluydu
Festivalin açılış gününde Musa Göçmen Senfoni Orkestrası harika bir konser verdi. Tenör Ömer Türkmenoğlu’nun eşlik ettiği orkestra, izleyicilerden tam not aldı. Sanatseverleri günün her saati bir etkinlikle buluşturan festivalin ikinci gününde ise ressam Prof. Dr. Orhan Cebrailoğlu’nun canlı performansı damga vurdu. Kendine has tarzı ile canlı performansını gerçekleştiren sanatçı muhteşem bir gösteriye imza attı. İkinci günün akşamında ise Canto Orkestrası konseriyle ziyaretçiler güzel bir gün geçirdi. Festival programı kapsamında ziyaretçiler, “Koleksiyoncu” oyununun sevilen oyuncuları Berkan Şal ve Özbir Erciyas ile bir araya gelerek, merak ettikleri tüm soruları sordular. Ekslibris atölyelerine katılarak kitapları için kartvizit hazırlama imkanı buldular. Deniz Soykan ile düzenlenen “İlkel Ben” ve “İçimdeki
3. Uluslararası Bilkent Sanat Festivali kapsamında TEV yararına yardım müzayedesi gerçeklești.
Resim” atölyeleriyle kendilerini tanıma fırsatı buldular. Ressam Şehriyar Cem’in, 3. Uluslararası Bilkent Sanat Festivali için özel olarak yaptığı 10 metre yekpare resmi ise festivalin en dikkat çeken çalışmaları arasındaydı. Dünyada bu büyüklükte çalışmaların olduğunu kaydeden Şehriyar Cem, bu tablonun yekpare olmasının en dikkat çeken taraf olduğunu belirtti. Resim hala Bilkent Sanat Sokağı’nda ziyaretçileri için sergilenmektedir. 3. Uluslararası Bilkent Sanat Festivali kapsamında TEV yararına yardım müzayedesi gerçekleşti. Etkinlikte Hikmet Çetinkaya, Serap Fertelli, Çağatay Gökmen, Neşe Üçer, İsmet Birsel (Şermin Hatay, Savaşçı koleksiyonu), Nihat Evren Derman (RC Galeri), Nusret Dökmeci, Demir Gürel, Erdoğan Seçil, Mehmet Arpacık (Mehmet Şafak bağışı) Yuliya Ergene, Boris Radenko, Nermin Alpar ve Suna Özkalan gibi sanatçıların on üç eseri alıcı buldu. Ünlü sanatçıların eserlerinin satışından elde edilen gelir üniversitelerin güzel sanatlar ve mimarlık fakültelerinde okuyan öğrencilere burs sağlamak amacı ile kullanılacak.
sanat
MUSA GÖÇMEN ORKESTRASI
Sanat dünyasının ünlü isimleri katıldı
2004 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’nda katılımcı 36 ülkenin sanatçılarının karikatürlerini çizen ve 2000 yılından itibaren Luna Park Ressamlığı yapan Efgan Beyaz, 2002 yılından itibaren Anadolu Ateşi Dans Topluluğu’nun deri kostümlerinin tasarım ve uygulamalarını üstlenen Uğur Çalışkan, 18 yaşında Doğu Almanya’ya asker olarak giden ve yeteneği sayesinde Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’in odalarında resmi bulunan Victor Shevchenko festivalin öne çıkan sanatçıları arasında yer aldı. Eserleri Yunanistan, Avrupa, ABD ve Çin’de birçok belediyenin sanat galerisinde, kamu koleksiyonlarında ve özel koleksiyonlarda bulunan Spyros Georgas, Umman Güzel Sanatlar Topluluğunun ve Avrupa Sanatçılar Derneği’nin üyesi olan Yousuf Al Nahwi gibi bir çok değerli ressam da festival kapsamında hünerlerini sergiledi.
“Sanatın dili, dini, ırkı yok”
Bilkent Sanat Festivali’nin Türkiye’nin festivali olduğunu dile getiren festival başkanı Rahmi Çöğendez, “Sanat en derin duyguların, görülerin, estetiğin, aramızda kurabileceğimiz iletişimin en güzel aktarım biçimidir. Günümüz de dünyanın içerisinde bulunduğu negatifliği ancak kültür ve sanatın canlılığıyla, güzelliğiyle pozitife çevirebileceğimize inanıyorum. Bilkent Sanat Festivali’ni bundan iki yıl önce “ Herkes için Sanat “ mottosunun hayaliyle, tüm cesaretimizle çabamızla, tutkumuzla, içimizdeki tüm güzel duygularımızla siz sanatseverler ile buluşturduk. Şehre baharı festivalle getirmenin mutluluğu içindeyiz. 2017’de Bilkent Sanat Festivali olarak başlayan yolculuğumuz üçüncü senesinde Uluslararası Bilkent Sanat Festivali olarak siz sanatseverlerimizin desteği ve ilgisiyle her geçen yıl büyüyerek emin adımlarla yolunda ilerliyor.
218 magdergi.com.tr
EFGAN BEYAZ
Festivale katılan sanatçılarımız burada Türk sanatseverler ve sanatçılar ile bulușmaktan büyük memnuniyet hissederken, sanatın dili, dini, ırkı olmadığı ve evrensel bir çatı altında, sanatın ortak dili ile birleșmenin mutluluğunu yașadı.
Dünyada gezdiğim birçok sanat merkezi, sanat festivallerinden aldığımız ilhamla sizlere tüm detayları özenle düşünülmüş bir festival programı hazırladık. Festival sanatçılarımızı seçerken özellikle siz sanatseverlerin sorularına yanıt bulabileceğiniz, keyifli sohbetler gerçekleştirebileceğiniz, festival alanından ayrılırken sanatın büyülü dünyasında kendinize yer bulabileceğiniz isimlere yer verdik. Şehre baharı festivalle getirmenin mutluluğu içindeyiz. 2017’de Bilkent Sanat Festivali olarak başlayan yolculuğumuz, akabinde Uluslararası Bilkent Sanat Festivali olarak sanatseverlerin desteği ve ilgisiyle her geçen yıl büyümeye devam ediyor. Her geçen yıl dünyanın tanıdığı bir festival olma yolunda önemli adımlar atan festival bu yıl plastik sanatlar disiplinlerinde yerli, yabancı 78 sanatçı canlı performanslarıyla Bilkent Center’da meraklılarıyla buluştu. Gün boyu canlı performanslar, atölye çalışmaları, canlı müzik dinletileri, konserler ile dans ve tiyatro gösterileri de festival boyunca ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Festivale katılan sanatçılarımız burada Türk sanatseverler ve sanatçılar ile buluşmaktan büyük memnuniyet hissederken, sanatın dili, dini, ırkı olmadığı ve evrensel bir çatı altında, sanatın ortak dili ile birleşmenin mutluluğunu yaşadı. Kültürlerarası iletişimdeki gücün sanat olacağı festival ortamında farklı ülkelerin sanat üsluplarını da yerinde görüp, birebir diyaloglar ile akıllardaki sorulara yanıt buldular” diye konuştu. Bilkent Center Alışveriş Merkezi Müdürü Ayhan Aytekin ise bu yıl yenilenerek bünyesine birçok ulusal ve uluslararası markayı katan Bilkent Center’ın 20. yılını kutladığını belirterek, “Sanatın her dalına çok önem veriyoruz. Ziyaretçilerimizin Bilkent Center’ı yaşam alanı olarak görmesini ve vaktini burada geçirirken keyif almasını istiyoruz. Sanata değer veren her projeyi ziyaretçilerimizle buluşturmaktan bizler de mutluluk duyuyoruz. 3. Uluslararası Bilkent Sanat Festivali Ankaralılardan yoğun ilgi gördü” dedi.
AHMED MUQEEM - SPYROS GEORGAS
TEV MÜZAYEDE
röportaj
LOREENA MCKENNITT
Loreena McKennitt Yeniden Türkiye’de! 30 yılı așan kariyerinde “Eklektik Kelt” müziğiyle dünya çapında 15 milyona yakın albüm satan ve “müzikli seyahat yazarı” olarak anılan Kanadalı Șarkıcı ve Besteci Loreena McKennitt, 30 Haziran’da Congresium’da Ankaralı dinleyicilerinin karșısına çıkacak. Looreena McKennitt, son albümü “Lost Souls” ve kariyerinin en özel șarkılarıyla Türkiye’deki hayranlarına müzikal bir ziyafet yașatacak.
U
zun bir aranın ardından sizi yeniden dinleyeceğimiz için çok mutluyuz. Türkiye’ye birçok defa geldiğinizi biliyoruz. Hafızanızda yer etmiş anılarınız var mı?
Türkiye’ye en güzel seyahatlerimden birini 2003 yılında yapmıştım. Ankara, Safranbolu, Konya ve Kapadokya’yı kapsayan bir turdu. Tarihi farklı açılardan, farklı
220 magdergi.com.tr
mekanlarda, farklı bakış açılarıyla öğrenme ve anlama şansım oldu. Benim için çok besleyici bir deneyimdi, kendimi çok daha olgun bir dünya vatandaşı gibi hissettim. Çünkü her jenerasyon kendinden önceki tarihi olaylardan etkileniyor, edindiği bilgilerle kendini ilerletiyor. Tarih, özellikle eski çağlar, bugünkü yaşantımızla birebir ilintili… Ben de bu öğrenimi ve keşfi müzik ve Kelt kültürü aracılığıyla yapabildiğim için kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum.
Daha çok öğrendikçe bilmem gereken çok daha fazla şey olduğunun farkına varıyorum. Bu hayat boyu sürecek bir keşif ve öğrenme süreci…
Kelt müziğiyle ve kültürüyle nasıl tanıştınız? O ilk buluşma nasıl oldu?
1970’li yılların sonunda doğru Manitoba’da folk müzik çalan bir mekanda dinledim Kelt müziğini. Müzik beni ilk anda etkiledi ve ilk anda ben de muhakkak bu melodilerle iç içe olmalıyım diye düşündüm.
Web sitenizde “Küçükken veteriner olmak istiyordum. Ama en iyi planlarda bile bir sapma olur. Ben değil, müzik beni seçti.” yazmışsınız. Müziğin sizin üzerinizde nasıl bir etkisi var?
Müziğin bir insanın duygu durumu üzerindeki etkisi beni gerçekten büyülüyor. Bunu işitsel bir terapi olarak açıklıyorum ben. Birçok insan da özellikle belli tür müziklerin yatıştırıcı, sakinleştirici etkisi üzerinde hemfikirdir. Örneğin, klasik müzik ya da caz sizi farklı duygu durumlarına götürebilir. Birçok kişi müziği aynı zamanda bir meditasyon takviyesi olarak da görüyor. Bunun yanı sıra harekete geçirme, hareketlendirme özelliği de var. Kelt geleneğinde, savaşlarda, üflemeli çalgıların, davulların kullanıldığı melodiler var. Daha modern zamanlarda ise “heavy metal” müziklere rastlıyoruz. Hepsinin insanın üzerindeki etkisi farklı ve büyüleyici.
Tanıdığınız Türk müzisyenler, sanatçılar var mı?
Geldiğim zamanlarda duyduğum çeşitli melodiler oldu ve halk müziği ezgileri kulağıma çok hoş geldi. Arif Sağ, Belkıs Akkale tanıdığım halk müziği sanatçılarından. Batı müziğini ve yerel tınıları çok güzel harmanlayan Barış Manço da bildiğim isimlerden. Yine herkesin bildiği gibi 1990’ların sonunda “Tango To Evora” şarkımı yorumlayan Nilüfer… Onun seslendirdiği bu yorum sayesinde Türkiye’de daha çok dinleyici benim müziğimden haberdar oldu.
Şarkı yazma ve beste yapma süreçlerinize dair bize biraz bilgi verir misiniz?
Şarkı yazarken ya da beste yaparken genel geçer bir kural yok… Önce müzik de gelebilir, sözler de… Bazen aklıma sözler üşüşüyor, hemen bir deftere not alıyorum, sonra zaman içinde onlarla oynuyorum, geliştiriyorum. Bazen de ufak melodiler geliyor, kendiliğinden. Bir rahatlama anında ya da trende seyahat ederken, araba ya da bisiklet sürerken… Doğaya yaklaştıkça yaratıcılığınız artıyor.
İdolleriniz, beğendiğiniz isimler kimler?
Başarılarından, yeteneklerinden, karakterlerinden ya da iç görülerinden dolayı beğenebileceğiniz çok kişi oluyor. Hepsini saymak mümkün değil ama birkaçını söyleyecek olursam… Nelson Mandela bunlardan biri mesela… Ya da 20. yüzyılda kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren tüm liderler… Bunun yanı sıra kibar, merhametli, inandıkları uğruna savaşan insanlara hayranlık duyuyorum. Müzik konusunda etkilendiğim isimler arasında ise Joni Mitchell, Simon ve Garfunkel, Gordon Lightfoot, Alan Stivell ve Planxty grubunu sayabilirim.
Müzik dışındaki ilgi alanlarınız neler?
Bahçemle uğraşmayı seviyorum. Bisiklete binmeyi, kitap okumayı, arkadaşlarımla zaman geçirmeyi, yürüyüş ve kamp yapmayı seviyorum.
Daha çok öğrendikçe bilmem gereken çok daha fazla șey olduğunun farkına varıyorum. Bu hayat boyu sürecek bir keșif ve öğrenme süreci…
davet
ADNAN BALİ, MEHMET NURİ ERSOY, FÜSUN TÜMSAVAȘ
Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi Türkiye İş Bankası, milli iktisat tarihi açısından büyük önem taşıyan bugüne kadarki birikimini toplumla paylaşmak üzere, Ankara Ulus’taki tarihi binasını müzeye dönüştürdü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1924 yılında kurulan Türkiye İş Bankası’nın dönüştürüldüğü müzeye, bankanın kurucusu Atatürk’ün, askeri zaferlerin ancak iktisadi zaferlerle kalıcı olabileceği vizyonu çerçevesinde “Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi” adı verildi. Müze, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımı, İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Füsun Tümsavaş ve İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen bir törenle açıldı.
davet
ABDÜLKADİR-TUNA AKBOĞA
AHMET ȘAHİN
SELİNA KARAOĞLU, HASAN AKBOĞA
MEDİSUN Bir Yaşında Medisun Hastanesi, birinci kuruluş yılını Ankara’da kutladı. Günay Restaurant’ta gerçekleşen kutlamaya hastane yöneticileri, çalışanları ve hastaları katıldı. Kutlamada Medisun’un sahibi Akboğa ailesi, katılımcıları kapıda karşılayarak örnek bir misafirperverlik gösterdi. Aile adına konuşan Gözde Nas Akboğa; katılan ve kendilerini özel günlerinde yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederken “Hep birlikte nice yıllarımız olsun” dileklerinde bulundu. Lezzetli ikramlar ve müzik eşliğinde konuklar gece boyunca keyifli vakit geçirdi.
224
GÖZDE NAS AKBOĞA
GİZEM AKBOĞA
davet
VOLKAN TAYFUR
SULTAN-HAKKI GÜL
SEDAT YILANCI
Medisun Hastanesi’nin sahibi Akboğa ailesi, konuklarla yakından ilgilenmeyi ihmal etmedi. DENİZ AYAN
MEHMET BÜLENT YETİM, VOLKAN DURMUȘOĞLU
ESİN YALÇINKAYA
davet
SEMİH BAYKARA, BERNA FIRAT TAȘ
ERSEL ÖZDEMİR, BURCU KURTİȘ, AYLİN YAMAN, ATİLLA AKGÖL
Diş Sağlığınız da Güven’de Sağlık sektöründe uzun süreli deneyimiyle çalışmalarını sürdüren Güven Sağlık Grubu, Çayyolu’nda bulunan yerleşkesinde Ağız ve Diş Sağlığı Bölümünü hizmete sundu. Güven Sağlıklı Yağlıklı Yaşam Kampüsüyle, Türkiye’de farklı bir konsept oluşturarak yeniliklere imza atan Güven Sağlık Grubu, hizmetlerinin arasına bir yenisini ekleyerek Ağız ve Diş Sağlığı Kliniğini düzenlenen renkli bir lansmanla tanıttı. Davetliler ve hekimlerin katıldığı bir davetle yapılan açılışta konuklar, ağız ve diş sağlığı hizmetleri hakkında bilgi edinmeyi ihmal etmedi.
226
GENCO ÇETİNKANAT, AYLİN YAMAN
davet
YEȘİM AȘTI
Dans ve Fitness ile Hayata Hareket Kat Sports International Zumba Eğitmeni ZIN (Zumba Instructor Network Member) Yeșim Aștı, zayıflamaya yardımcı olarak son zamanlarda en çok tercih edilen dans türlerinden biri olan Zumba ile spor yapılmasının faydalarını anlattı.
Z
umba; latin dans adımları içeren, herkes tarafından kolayca yapılabilen, kardiovasküler bir grup dans fitness egzersizidir. Zumba programı içerisinde farklı yaş gruplarına hitap eden Zumba sınıfları bulunmaktadır. Zumba size doğduğunuz andan, bebeklerin katılımcı olduğu programdan tutun (Zumbini), olgun (Gold) zamanlarınıza kadar tüm yaş gruplarını kapsayan programlar sunmaktadır. Her yaşta kendinize uygun bir Zumba programına katılabilir ve eğlenerek spor yapabilirsiniz. Peki Zumba fitness egzersizlerinin son yıllarda çok fazla talep almasının sebepleri nedir?
sürebilecek dostluklar kurulur. Zumba benim için her zaman eğitmeni olduğum bir programdan fazlası olmuştur.
Zumba çok eğlenceli bir egzersiz türüdür, seanslar muhteşem müzikler ile yapılır ve parti havasında geçer. Seansa ne zaman başlandığını ne zaman bitirildiğini katılımcılar kesinlikle anlamaz. Zumba her yaşa hitap eden, kolay ve etkili bir kardiyovasküler grup dersidir. Eğlenerek kalori yakmaktan daha güzel ne olabilir?
Zayıflamak isteyenler için de ideal bir program olan Zumba, etkili bir grup dans - fitness egzersizidir. Vücudunuzun her yerini çalıştırırken hem kaslarınızı kuvvetlendirir hem de kondisyonunuzu geliştirir. Kişiye göre değişmekle beraber bir saatlik Zumba dersinde ortalama 600-650 kalori harcarsınız. Fakat şunu da unutmayın ki sporun yanında iyi bir beslenme düzeni de önemlidir.
Zumba sınıflarında harika bir sosyal ortam oluşur ve ömür boyu
Herkesi Zumba seanslarımıza bekliyoruz.
Zumba yapmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken en önemli şey ise lisanslı eğitmenler ile çalışmalarıdır. Zumba programı eğitmenler için de her ay lisanslı eğitmenleri geliştirici bitmeyen bir eğitim süreci de sunmaktadır. Eğitmeninizin lisanslı olup olmadığını öğrenmek isterseniz www.zumba.com adresine girerek öğrenebilirsiniz. Ana sayfada “Find an instructor” sekmesine tıklayarak sorgulayabilirsiniz.
davet
BERRİN ZORLU
HASAN-ÖZLEM ÇETİN
SAFFET EMRE TONGUÇ
Geleneksel İftar Daveti Başarım Sensin Derneği, gelenekselleşen iftar davetini Four Seasons Otel İstanbul at the Bosphorus’ta gerçekleştirdi. Başarılı fakat maddi anlamda fırsat eşitsizliği yaşayan üniversite öğrencilerinin eğitimi için çabalayan Başarım Sensin Derneği, gelenekselleşen iftar davetini Four Seasons Otel İstanbul at the Bosphorus’ta gerçekleştirdi. Dernek Başkanı Şule Argüder ve Başkan Yardımcısı Figen Kıral’ın önderliğinde gerçekleşen iftar davetine iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasından birçok dernek destekçisi ve dernek üyeleri katıldı. Derneğin burs verdiği öğrencilerine destek sağlamak amacıyla düzenlenen yemekte Boğaziçi Üniversitesi Flarmoni Orkestrası öğrencilerinin performansı göz doldurdu.
228
ȘULE ARGÜDER, FİGEN KIRAL
AYȘE AZİZOĞLU
IȘIL REÇBER
ZEYNEP GERMEN
HANDE SEZER PEKCAN
MELTEM DEMİR
EMEL AYAYDIN
GÜL ERGİ
Derneğin yönetim kurulu üyeleri ve bu özel gecenin gerçekleșmesinde desteği olan isimler, davetin finalinde hatıra fotoğrafı çektirdiler.
BESTE YURTTAȘ
üçüncü göz
Sinem Yıldırım
sinem.yildirim@magdergi.com.tr
SALAMİS ANTİK KENTİ
Yüzen Bir Tarih ve Sanat Kütüphanesi Kıbrıs Hayatımda pek çok kez Kıbrıs’ a gittim. Oyun oynamayı seven arkadașlarımız var. Ben tavla bile oynamam o kadar sıkılırım ve zamanımın öldüğünü düșünürüm... 5 kere Las Vegas’a gittim ve bir çeyrek dahi atmadım makinelere...O kadar uzak bu konular bana. Herkesin oyun salonundan çıkmadığı Kıbrıs’ın otellerinden sizi alıp hiç bilinmeyen bir Kıbrıs’ a götüreceğim. O Kıbrıs ki medeniyetlerin limanı olmuș, sonsuz tarihi dönemi adeta bir eldiven gibi üst üste giymiș, Akdeniz’in ortasında adeta bir sonsuzluk kütüphanesi dev bir ada. 230 magdergi.com.tr
Kıbrıs adeta yüzen bir tarih kütüphanesi. Medeniyetler ve dönemler üst üste geçmiș. Lütfen bu güzel yeri sadece havuz, deniz ve oyun yeri olarak görmeyelim ve turizmde hak ettiği yeri kendisine verelim.
LALA MUSTAFA PAȘA CAMİİ
T
arihinden ya da gittiğim yerlerin detaylarından uzun bahsetmeyeceğim sizlere. Sadece fotoğraflarla merak kotunuzu tetiklemek amacım. Zira biliyoruz ki fotoğraflar, bilgi dolu yazıdan daha çok ilgi çekiyor. Benim gibi değişik mevsimlerde gidebilme imkanınız olursa lütfen otelde tıkılıp kalmayın. Bir araba kiralayıp adayı boydan boya gezin. Yorgo’ nun kasap restoranında mezeler ve et yemekleri yiyin, Büyük Han’ da sufileri izleyin. Benim gibi tarih ve sanat aşığı iseniz sizi gerçekten büyüleyecek çok fazla sayıda yer bulacaksınız. Bu arada adayı pek iyi tanıtabildiğimizi düşünmüyorum. Benim gezdiğim manastır ve kiliselerden sonsuz sayıda var, sadece birini dahi görmeye binlerce yabancı turist gelirdi. Oysaki ada sadece oyun sevenlerin buluşma yeri. Bir Zeus Tapınağı var ki gözlerime inanamadım, büyüklüğüne... Yakın tarihimize gelince askeriyeye ait sınırlar içinde bulunan Mavi Köşk adlı bir ev var. Giderseniz pazartesileri kapalı aklınızda bulunsun. İçinde fotoğraf çekmek yasak fakat mutlaka görülmesi gereken bir yer. İtalyan asıllı bir Rum olan Paulo Paolides’e ait bu ev. Kendisi bir kaçakçı ve aynı zamanda Makarios’un da avukatı. Evini çok tehdit aldığı ve birçok düşmanı olduğu için öyle inanılmaz eşyalarla doldurmuş ve ev öyle ilginç bir mimariye sahip ki etkilenmemek mümkün değil. Her odası farklı
BELLAPAİS MANASTIRI
üçüncü göz
ST. GEORGE OF LATİN KİLİSESİ
ST. BARNABAS MANASTIRI,İKON VE ARKEOLOJİ MÜZESİ
bir renk. Akdeniz’den geçen gemileri gören ve korunmak için garip tüneller ve mühimmatla donattığı bu evde bir havuz var. Rivayete göre dönemin ünlü İtalyan sanatçısı Sophia Loren başta olmak üzere misafirliğe geldiklerinde bu havuzu onlar için sütle doldururmuş Paolides. O kadar ilginç şeyler var ki mutlaka görmelisiniz. Mesela bir büfe var ve üzerinde garip bir heykel. Bu heykel öyle ince ayar bir dengeyle konmuş ki deprem daha en hafif haliyle başlamaya başladığında bu büfenin üzerine düşüyor heykel ve evin her yerinden duyulan çok büyük bir ses çıkarıyor. Deprem olduğunu anlayan ev halkı, hemen dışarı atabiliyor kendini. Bir de çalışma masası var bu avukatın. Özel ceylan derisinden koltuğu öyle tasarlanış ki belli bir saatten sonra çalışmaktan uykusu gelirse çok rahatsız bir şekilde sertleşiyor ve çalışan kişinin uyumasına engel oluyor. Böylece kişi daha çok çalışabiliyor. Bir başka odada bu avukat dua ederken arkasından biri herhangi bir saldırıda olabilir diye bin açılı bir ayna konmuş dua ettiği yere. Bu ve benzeri o dönem için gayet enteresan olan odaları, askerlerimiz eşliğinde geziyorsunuz. Manzara muhteşem. Dediğim gibi, mutlaka ziyaret etmelisiniz. Kıbrıs adeta yüzen bir tarih kütüphanesi. Medeniyetler ve dönemler üst üste geçmiş. Lütfen bu güzel yeri sadece havuz, deniz ve oyun yeri olarak görmeyelim ve turizmde hak ettiği yeri kendisine verelim.
232 magdergi.com.tr
MAVİ KÖȘK
YORGO KASAP RESTORAN
davet
ÜMİT BOYNER
Faraway’in İlk Koleksiyonu Ayşe Boyner, yeni markası Faraway’in ilk koleksiyonunu görücüye çıkardı. Ayşe Boyner yarattığı Faraway markasıyla, özgür doğanın ve eskimeyen zamanların ruhunu taşıyan ilk koleksiyonu “I Dreamed of Africa”yı, düzenlediği özel bir davetle modaseverlerin beğenisine sundu. Isola Bomonti’de gerçekleştirilen, kendine özgü detaylarıyla uzak coğrafyalarla yakın ilişki kuran Faraway’in koleksiyon lansmanında Ayşe Boyner’i ailesi ve dostları yalnız bırakmadı.
AYȘE BOYNER - CEM TELVİ - ELİF BOYNER
AYȘE BOYNER - LEVENT ERDEN CEM BOYNER - MURAT BOYNER
İlk koleksiyonunu modaseverlerle bulușturan Ayșe Boyner’i bu özel günde dostları yalnız bırakmadı. Davetliler, koleksiyonu büyük bir beğeni ile inceledi.
ECE VAHAPOĞLU ALPAY GÜLDEN BÜYÜKUÇAK BİLGÜN DERELİ
ipek’in objektifinden
İpek Gençer
ipek@magmedya.com.tr
Cote D’Azur’un En Güzeli Eze Hoș geldin yaz! Sonunda sıcacık bir mevsim bașladı. Herkes kıpır kıpır! Bir yandan karne heyecanı, bir yandan tatil hazırlıkları... Herkesi almıș tatlı bir telaș... Yüzümüzde kocaman bir gülümseme, kalplerimizde müthiș bir heyecan... Pırıl pırıl bir haziran için seçtiğim bölge, Fransız Rivierası’nın incisi, güzeller güzeli Eze...
H
FOTOĞRAFLAR: İPEK GENÇER
er mevsim turistlerin gözdesi olan Cote d’Azur sahillerini gezmek için en ideal zaman bence haziran ayı... Temmuz ve ağustos aylarında hem sıcak hem de kalabalıklar yüzünden aynı keyfi almanız zor... Hazır trafik de çok yoğun değilken bence bir araba kiralayın ve macera başlasın! Eze köyü, Nice’e sadece 15 km uzaklıkta. Nice’ten Monaco yönüne doğru, A8 otobanını takip ederek yola çıkıyorsunuz. Eze için anayoldan ayrıldıktan sonra virajlarla dolu bir yolda kıvrıla
236 magdergi.com.tr
kıvrıla ilerliyorsunuz. Her virajı döndükten sonra ayrı güzellikte bir manzarayla karşılaşıyorsunuz ve hepsinde durup fotoğraf çekmemek için kendinizi zor tutuyorsunuz. Yaklaştıkça virajların manzarası daha da güzelleşiyor. Sonunda sizi denizin hemen dibinden yükseliveren sarp kayalıkların tepesinde Eze köyü karşılıyor. Denizden 400 metre yükseklikte kurulmuş olan bu Orta Çağ köyü, yıllar boyunca tüm doğal cazibesini koruyabilmiş nadir yerlerden... Yerleşim, tarihte ilk olarak milattan önce 12. yüzyılda başlamış. Devamında uzun süreler boyunca bir İtalya’ya, bir Fransa’ya geçmiş. 1388 yılında İtalyan Kraliyet Ailesi Savoia
tarafından yönetiliyormuş; ancak birkaç yıl sonra Fransızlar kontrolü ele geçirmiş. Tarih boyunca savaşlar ve istilalara maruz kalan Eze, 1543 yılında Türk filoları tarafından bile kuşatılmış. (Yani Türklerin Eze’i keşfetmesi o yıllara kadar dayanıyor!) Orta Çağ boyunca bu köy, tamamen tahrip edilip yeniden inşa edilmiş. Bugün gördüğümüz Eze, aslında Orta Çağ’da Fransızlar tarafından yeniden inşa edilmiş hali... “Acaba neden Eze demişler?” diye merak ediyor insan... Ne kadar değişik bir isim değil mi? Bu ismin köye verilişi ile ilgili farklı rivayetler var. Rivayetlerden birine göre Eze’i ilk keşfeden, Akdenizli bir kavim olan Fenikeliler, buranın güzelliğine hayran kalmışlar ve bu toprakları gökyüzü ve dünyanın kızı olan, sonsuz hayatı ve bereketi temsil eden Güneş Tanrıçası İsis’in adına kutsayıp buraya onun ismini vererek bir de tapınak inşa etmişler. Daha sonraları İsis ismi günümüze kadar değişerek Eze haline gelmiş... Yüksek bir dağın tepesine tünemiş, mitolojik Anka kuşuna benzetilen Eze’in simgesi de bu kuş olmuş ve armasında halen kullanılmakta. Köyün ambleminde, bir kemiğin üzerine tünemiş Anka kuşu ve üzerinde yazan ‘’ölürken yeniden doğuyorum’’ anlamına gelen ‘’Isis moriendo renascor’’ yazısı dikkat çekiyor. Eze’i keşfetmeye 14. yüzyıldan kalma kale kapısından girerek başlıyoruz. Burası, eski şehre giden tek giriş ve 18. Yüzyıl başlarında, XIV. Louis saldırısından sonra kalenin sağlam kalabilmiş yegane kısmı... Tepeye ulaşana kadar daracık taş sokakların her dönemecinde manzara seyretme molaları vererek tırmanıyoruz. Ama sizleri önceden uyarayım; zorlu bir tırmanış parkuru sizleri bekliyor. Yine de bu tırmanış sırasında göreceğiniz güzellikler, yukarı çıkana kadar size tüm o zorluğu
unutturacak. Sağlı sollu taş evlerle kaplı, daracık, taş sokaklarda yürürken gözlerimizi yapıların her köşesinden fışkıran yeşillikler ve rengarenk çiçeklerden alamıyoruz. Nereye bakacağınızı, hangi yöne gideceğimizi şaşırıyoruz. Sanat galerileri, sevimli mi sevimli hediyelik eşya dükkanları, butik oteller, seramik atölyeleri, gurme restoranlar, minik kafeler bu tırmanış boyunca bizi yoldan çıkarmak için ellerinden geleni yapıyor. Yüzlerce yıllık taş evlerden oluşan bu labirenti andıran dar sokaklarda kaybolarak Eze’i keşfetmek en güzeli! Her sokak, bir öncekinden daha güzel başka bir sokağa açılıyor. ‘’Şuraya da bir göz atalım, sonra kaldığımız yere dönüp devam ederiz.’’ diyoruz ama ne mümkün... Güzelliklerin peşinde, yeni güzelliklere açılan taş geçitlerden geçerken sanki bir Orta Çağ filminin setindeyiz... Tepeye çıkış için farklı yollar var. Bu yolların en ünlüsü ise ‘’Nietzsche Yolu’’. Neden mi? Ünlü Alman Filozof Nietzsche, oldukça moralsiz bir şekilde 1883 yılında Eze’e gelir. Hayatının aşkı Lou Andreas Salome tarafından reddedilmiş, onun yüzünden büyük acılar çekmiş ve hatta kadın düşmanı olmuş, hayata küsmüştür. Fakat Eze’den öyle etkilenir ve burası ona o kadar iyi gelir ki bir süre burada yaşamaya karar verir. Yakın arkadaşı Peter Gast’a yazdığı mektuplarda güneşin bitkilere verdiği hayat gibi kendisinin de buradaki ışıkla yenilendiğini anlatmıştır. Zeytin ağaçları ve vahşi doğanın ortasında arka planda köyün nefis silüeti ve önünde uçsuz bucaksız bir maviliğe açılan Akdeniz manzarasıyla, günlerini uzun yürüyüşler yaparak geçirir Nietzsche. Her gün aynı patikayı kullanarak tepeye tırmanır ve kendini bu büyüleyici manzaranın iyileştirici gücüne teslim eder. Bu tırmanışların, Nietzsche’nin en ünlü eseri olan ‘’Böyle Buyurdu Zerdüşt’’ (Thus spoke Zarathustra) isimli kitabına ilham kaynağı olduğu söyleniyor.
ipek’in objektifinden
İlginçtir ki bu kitap, edebiyat ve felsefe konulu belli bir türe ve kategoriye konulamaz. Nitekim kitabını bitirdikten sonra Nietzsche bile eserini sınıflandıramamış ama yazdığı en derin eseri olduğunu söylemiş, hatta bu kitapla şimdiye dek insanlığa verilen en büyük armağanı sunduğunu belirtmiştir. İşte böylesine iddialı bir esere ilham veren bir köy Eze... Nefes nefese Nietzsche’nin Yolu’nu izleyerek çıktığımız merdivenler, bizi tepedeki ‘’Jardin Exotique d’Eze’’ isimli kaktüs bahçesine ulaştırıyor. Toprak rengi kiremitli taş evlerin çatılarının üzerinden, kartpostallardakinden çok daha mavi, nefes kesici bir manzarayı en tepeden seyrediyor bu bahçe... Böylesine güzel bir panoramanın iyileştiremeyeceği bir ruh ve beden olamaz! Dünyanın dört bir yanından gelen kaktüsler ve bitkilerin olduğu bu cennet bahçesinin yollarında gezerken, Eze’in sanatsal ve tarihi mirası hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Jardin Exotique, aynı zamanda Jean-Philippe Richard’ın yeryüzünün tanrıçalarından oluşan heykellerine ev sahipliği yapıyor. Richard, yaptığı heykellerle feminizmdeki büyüyü anlatmak istemiş. Bunun izlerini zarif heykellerinde hissedebiliyorsunuz. Heykellerden sizi ilk karşılayan tabii ki İsis oluyor. Onu Margot, Chloe, Anais - Rose ve Melisande izliyor. Bu heykellerin altındaki yazılar da ilginç; ‘’Beni takip et genç adam ve sırlarımı öğren.’’ diyen bu zamansız tanrıça heykelleri, tüm zarafet ve güzellikleriyle, huzur içinde ufku seyrediyorlar... Hangi kadın böyle bir yerde tanrıça heykeli olmak istemez ki!
buradaki bir kulübede keçileriyle yaşayan yaşlı bir kadın varmış. Onları sağıp sütlerini ve peynirlerini satarak kazandığı altınları da kulübesinin etrafındaki kayalıklara saklarmış. Yıllar sonra kasabaya gelen bir Yugoslav kemancı, postu altın gibi parlayan bir keçi görerek onu takip eder. Keçi, onu altın sikkelerin olduğu kır evine götürür ve kemancı burada bulduğu altınlarla güzel bir ev yapar. 1950’li yıllarda, Robert Wolf isimli bir girişimci, bu evi satın alarak burayı bir restorana çevirir. Bu restorana gelen Walt Disney, Wolf’a burayı bir otele dönüştürmesini önerir. (Walt Disney’in en büyük eseri olan Disneyland’deki ‘’Magic Kingdom’’ı buradan esinlenerek yarattığı söyleniyor.) Ve Altın Keçi amblemli bu otel bir anda Lauren Bacall, Clint Eastwood, Leonardo di Caprio gibi ünlülerin akınına uğrayan, dünyanın en meşhur otellerinden biri oluverir. Benim çok etkilendiğim filmlerden biri olan Jack Nicholson ve Morgan Freeman’ın oynadığı, bizde ‘’Şimdi ya da Asla’’ olarak çevrilmiş ‘’The Bucket List’’ filminin romantik akşam yemeği sahnesi de bu otelde çekilmiş. Seyretmeyenler için kısa bir özet geçeyim... Biri çok zengin diğeri fakir iki yaşlı adam, aynı hastane odasını paylaşmaktadır. İkisi de yaşamak için çok az zamanlarının kaldığını öğrenirler ve beraber ‘’Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi’’ hazırlarlar. Bu listede paraşütle atlamak, Himalayalar’a tırmanmak, Mustang’le yarışmak, Afrika’da safari yapmak, Çin Seddi’ni motosikletle geçmek, Mısır Piramitleri’nde gün batımı seyretmek gibi aktivitelerden oluşmaktadır. İşte böyle bir listeye girebilmiş bir yerden bahsediyoruz... Bu ikilinin yemek yediği muhteşem manzaralı restoran ise 2 Michelin yıldızlı!
Ve gelelim Eze’in en ünlü oteline; Chateau de la Chevre d’Or. ‘’Yıldızlar ve deniz arasındaki romantik saray’’ olarak adlandırılan bu otelin hikayesini Forbes dergisinde okumuştum. Yıllar önce
Eze aynı zamanda ünlü Fransız parfüm üreticilerinden Fragonard ve Galimard’ın fabrikalarının burada olması sebebiyle de yoğun turist akınına uğruyor. Ben yıllar önce ilk kez Eze’e annemlerle
238 magdergi.com.tr
geldiğimde Fragonard’ı gezmiş ve buradan aldığım broşürleri yıllarca saklamıştım. Parfüm ve kozmetik meraklıları, fabrika satış mağazasına mutlaka uğrasınlar. Çeşit çeşit parfümler, sabunlar, kremler ve onların güzel kokuları arasında kaybolacaksınız. Burada aynı zamanda parfüm müzesini gezebilir, kendi özel parfümünüzü üretebileceğiniz bir atölyeye katılabilirsiniz. Cote d’Azur’un gözbebeği olup da Hollywood’un radarına takılmamak gibi bir şey söz konusu olabilir mi? Pek tabii ki böylesine güzel bir bölge, pek çok film yapımcısının ilgisini çekmiş. Bunlardan en ünlüsü Alfred Hitchcock’un 1955 yılında çektiği ‘’Kelepçeli Aşık’’ (To Catch a Thief’’) adlı film. Grace Kelly ve Cary Grant’in üstü açık bir arabada, Eze’in virajlı yollarında son sürat giderken Kelly’nin boynundaki eşarbın rüzgarda savruluşu, sinema klasiklerinin unutulmaz sahneleri arasındadır... Son olarak Nietzsche’nin Jardin Exotique’in bahçesinden günbatımını seyrederken yazdığı bir bölümle bitirmek istiyorum yazımı: ‘’Güneşten şunu öğrendim; güneş batarken denize tükenmez zenginliklerinden altın saçıyor. Böylece en fakir balıkçı bile, kayığında altın küreklerle denizde ilerliyor. Bu manzarayı her gün seyrediyorum ve her seferinde gözyaşlarıma hakim olamıyorum...’’ Yeni rotalarda görüşmek üzere, Sevgi ve sağlıkla kalın...
astroloji
Mars’ın Yengeç Burcuna Geçişi Aylin Yıldız
16 Mayıs – 2 Temmuz arasında transit Mars, “düșük” nitelendiği Yengeç burcunda ilerleyecek. Mars’ın Yengeç burcunda ilerleyișinin diğer burçlara etkisini birlikte inceleyelim...
aylinbulent@mynet.com
Koç
Aslan
Yay
Ailenizle ilgili konularda gerektiğinden fazla savunmacı olabilirsiniz. Ev içinde hareket gerektiren olaylar ardı ardına olacaktır. Taşınmaktan, tamirata kadar güç gerektiren konular gündeme gelecektir. Aile içinde fikir birliğine varmak güç olabilir.
Şimdi suskun durma, çok fazla müdahil olmama zamanıdır. Hareketlerimiz ve enerjimiz bizi istemediğimiz, kayıplara yönelten noktalara sürükleyebilir. En iyisi kendimizi arındırmak, temizlemek için biraz dinlenmek, enerjimizi nötrlemektir.
Ekonomik kaygılarımızın artmasıyla, kendi paralarımız dışında, eşimizden gelen ya da dolaylı bir şekilde bize sirayet eden, miras, nafaka benzeri alacaklarımız üzerinde durabiliriz. Bu konularda sorunları çözüp tekrar hareket edebileceğimiz fırsatlar olabilir.
Boğa
Başak
Oğlak
Hareketimiz, zihinsel aktivitemiz aşırı artığından kafamızı toparlamakta güçlük çekebiliriz. Çok fazla seyahat etmek, konuşmak, yazmak, tartışmak gereken zamanlardan geçmekteyiz. Özellikle trafikteki hızımızı kontrol etmeli, ziyaretlerimizi temkinli yapmalıyız.
Arkadaşlarımız, dostlarımız arasında hareketli günler bizi beklemektedir. Ortak amaçlar için birlikte harekete geçme gücümü kullanmalıyız. Yoksa kendi içimizde parçalanmalar ve tartışmalar yaşayabiliriz. Ama eğer kuralları yıkmak istiyorsak gereken cesareti içimizde yakalarız.
İlişkimizde sorun varsa üzerine gitmekten çekinmeliyiz. Zira karşı taraftan ummadığımız çıkışları görebiliriz. Ancak sorunsuz bir ilişkimiz varsa bunu ciddileştirmek, evliliğe taşımak ve ilk adımı atmak için uygun zamanlardır. Uyumlu ve sakin hareket etmeye çalışmalıyız.
İkizler
Terazi
Kova
Parasal konularda bugüne kadar göstermediğimiz kadar hırslı ve agresif yaklaşabiliriz. Bir şeylere sahip olmak, satın almak için heyecan duyabiliriz. Harcamalarımızı kontrol etmeli, müsriflikten kaçınmalıyız. Gücümüzü doğru kullandığımızda olaylardan daha kazançlı çıkarız.
İşimizle ilgili konularda harekete geçmemiz gerekmektedir. Ancak üstlerimizle tartışmaktan uzak durmalıyız. Fiilen çalışmıyorsak, toplumsal statüsü bizden yüksek kişilerle daha dostça hareket edersek, onlarında gücünü arkamıza alacağımızı bilmeliyiz.
Çalışma koşulları bütün enerjimizi yer bitirir hale gelmiştir. Birçok detayı hızla gerçekleştirmek durumunda kaldığımız için sağlığımıza zarar veririz. Hastalıklar, kazalar bu dönemde başımızı ağrıtabilir. Bu gibi durumlara öncesinden önlem almalıyız.
Yengeç
Akrep
Balık
Kişisel girişimler için uygun bir zamandır. Ancak her tülü kaza, bela, yaralanmaya açık olduğumuzu bilip elimizden geldiğince önlem almalıyız. Sağlığımıza yönelik tehditleri görmezden gelmemeliyiz. Zorunlu olmadıkça operasyonlardan kaçınmamız yerinde olacaktır.
Yurt dışına çıkmak, değişik kültürlerle yakınlaşmak için harekete geçebiliriz. Farklı öğretileri öğrenmek, ahlaki konuları irdelemek için fazla ısrarcı olmamalıyız. Hayatı daha geniş bir pencereden izlerken gücümüzü abartmamalıyız.
Aşkımızı dünyaya haykırmak için sabırsız, gözü kara ve heyecanlı bir dönemdeyiz. Bütün enerjimizi hayattan zevk almak için yönlendirebiliriz. Sevmek, sevilmek, eğlenmek için oldukça yüksek bir motivasyonla hareket ederiz.
240 magdergi.com.tr