MAG Mart 2019

Page 1












Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun

p a r i s k u a f o r. o f f i c i a l





rรถportaj

????? ??????

?

?????? ???????

n




farkı yaşamak için

(312) 447 31 14 www.gureller.com.tr - Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mah. Alacaatlı Cad. Çayyolu Çankaya Ankara - Turan Güneş Bulv. No: 39 Çankaya Ankara


MoYo BEACH HoTEL

Hayalinizdeki Tatil...


BO D RU M

Muadili bulunmaz bir konfor eşliğinde özel günlerinizi Moyo Beach Hotel’in büyülü atmosferinde geçirmeniz için 400 kişi kapasiteli yaz ve konsept düğün seçeneklerimiz ile hizmetinizdeyiz.

İşbirliği ile en özel gününüz unutulmaz bir masala dönüşebilir...

MoYo BE ACH HoTEL Torba Mahallesi Hoşgörü Sokak No: 1 BodruM T: 0 252 367 14 17 www.moyohotel.com - info@moyohotel.com - sales@moyohotel.com








Tunalı Hilmi Cd. Demirdöğen İş Merkezi 98/1Çankaya T: 0312 428 24 10 • 0532 067 25 23 serapcanakcicollection







İZMİR: Favori Mobilya Duduyev Bulvarı No: 61/A Mavişehir Karşıyaka - İZMİR T.+90 232 330 11 01

İZMİR: İZMİR:Favori FavoriMobilya MobilyaDuduyev DuduyevBulvarı Bulvarı No: No:61/A 61/AMavişehir MavişehirKarşıyaka Karşıyaka--İZMİR İZMİR T.+90 T.+90232 232330 33011 1101 01



Proje: Kuzu Effect Satış Ofisi | Mimar: Emre Arolat


Mağaza Karacakaya Caddesi No: 127 Siteler / ANKARA T: +90 312 351 48 88 - +90 312 353 03 04 • F: +90 312 348 26 71 info@livamob.com.tr


keyifli tasarÄąmlar keyifli fiyatlar


Her kadın bir çiçektir. Sevgiye ve ilgiye layıktır.



Ankara’da Balık Keyfi

Zülfü Tiğrel Caddesi No:3 Oran/Ankara T: +90 312 490 20 20 seyfi.balik.ankara

seyfi.balik








editör

Renkli ve Başarılı Bir Sayı

Beril Çavușoğlu

beril@magmedya.com.tr

D

eğerli MAG Okurları; Bu ay da yine birbirinden özel konularla, konuklarla, etkinliklerle dopdolu bir MAG ile sizlerle beraberiz...

Kapağımızdan başlayalım... Gündemin nabzını hareketlendirecek, dinamik duruşu, rengarenk kişiliği ve doyumsuz sohbeti ile Mart sayımıza büyük heyecan katan Ezgi Mola ile içinizi ısıtacak, samimi bir o kadar da eğlenceli bir çekim gerçekleştirdik... Son döneme damgasını vuran, fantastik “Alice” müzikalini, yaptığı ve yapacağı projeleri, sinema ve çok daha fazlasını bütün içtenliğiyle anlattı...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için farklı sektörlerden 8 kadın ile 8 röportaj yaptık... Hedeflerine odaklanmış, azim ve prensipleriyle kendi alanlarında başarıyı yakalamış, iş ve sosyal yaşamın dengesini profesyonelce kurmuş birbirinden özel kadınlar... Dide Özçelik, Elif Gönlüm, Melda Aksu, Mine Kalpakçıoğlu, Nihan Çetinkaya, Pervin Ersoy, Şükran Güzeliş, Zeynep Köksal Yaykıran’dan ilham ve cesaret veren sohbetler bekliyor sizleri... Peki, havalar da ısınırken biraz gezmeye ne dersiniz? Hazırladığımız “Şehir Rehberi”nde Ankara, İstanbul ve İzmir’den en keyifli yerleri seçtik. Haluk Özyavuz, Hazer Amani, İpek Gençer, Süreyya Üzmez, Vedat Milor, Yağız İzgül de önerilerini paylaştılar. Madem bahar geldiyse yenilenmenin de vakti gelmiştir... “Prestijli Projeler” bölümümüze bir göz atın. Yeni yapılara, mimariye, dekorasyona, trendlere dair birçok konuda bilgi sahibi olacaksınız. Ayrıca Jennifer Lopez’den Paris Hilton’a birçok ünlü ile çalışan Şafak Çak, Yeniköy’deki muhteşem evinin kapılarını da ilk kez MAG Okurları’na açtı... Meksika Büyükelçisi Bernardo Cordova Tello ve zarif eşi Adriana Mendez ile Meksika’dan Türkiye’ye olan hikayelerini dinledik... Ressam Eser Afacan, Karikatürist Cem Güventürk ve Porselen Sanatçısı Esin Alptuna gibi önemli sanatçılarla ortaya çıkarttıkları eserleri hakkında konuştuk... En şık davetleri, kültür - sanat, moda, alışveriş, sağlık, güzellik, astroloji ve merak ettiğiniz birçok konuyu sizler için sayfalarımıza taşıdık... Keyifli okumalar dilerim. Herkese mutlu, huzurlu, harika bir ay diliyorum. Sevgiler



MART 2019 YIL:16 SAYI:158 FİYAT:15 TL mag medya ltd. şti. adına imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü

CAN ÇAVUŞOĞLU can@magmedya.com.tr genel yayın yönetmeni

BERİL ÇAVUŞOĞLU beril@magmedya.com.tr tasarım

ÖZGE AKTAŞ ozge@magmedya.com.tr kreatif direktör

SEDA ÇAVUŞOĞLU seda@magmedya.com.tr haber ve foto muhabiri

ÖZGÜR KARABULUT ozgur@magmedya.com.tr SİNAN ÖZÜDOĞRU sinan@magmedya.com.tr halkla ilişkiler

DİLARA ERTÜRK dilara@magmedya.com.tr DİLA RA AYDOĞDU daydogdu@magmedya.com.tr katkıda bulunanlar

AYLİN YILDIZ ERSİN AL HALUK ÖZYAVUZ HAMİYET AKPINAR HAZER AMANİ HİKMET ÇETİNKAYA İPEK GENÇER MELİKE GÖKÇE MELİSA ÇETİN ÖZGÜR AKSUNA SELAHATTİN DÖNMEZ SÜREYYA ÜZMEZ VEDAT MİLOR YAĞIZ İZGÜL reklam müdürü

ESRA DEMİR TORAL esra@magmedya.com.tr türü

BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN mag isim ve yayın hakkı mag medya ltd. şti.’ne aittir. dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı mag’a aittir. izin alınmadan kullanılamaz. yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. idare merkezi kaptanpaşa sokak no: 33-b g.o.p. ankara tel: +90312 428 0 444

MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile

0.312 428 04 44

İnternet ile

abone.magdergi.com.tr

YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.

reklam

FERAY ŞAHİNGÖZ feray@magmedya.com.tr HİLAL BAŞARIR ÖZTÜRK hilal@magmedya.com.tr SİMGE ÜNLÜ ÇETİN simge@magmedya.com.tr mali işler koordinatörü

TARIK DEĞER tarik@magmedya.com.tr yayın hukuk danışmanı

AHMET MÜNİR YAŞAR KORCAN DERİCİOĞLU

Dağıtım Dünya Süper Dağıtım Veb. Ofset A.Ş Baskı DUMAT OFSET A.Ş. Bahçekapı Mah. 2477. Cad. No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: +90312 278 82 00 (pbx) Basım Tarihi 28.02.2019 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi instagram.com/magdergi bilgi@magmedya.com.tr



50 50 SEZONUN en son trendlerinden çok özel parçalar... 58 GİRİŞİMCİLİK Vakfı’nın düzenlediği “Give Back Gala” özel gecesi... 66 BİRLEŞİK Krallık Rezidansı’nda ikonik şair Robert Burns adına özel kutlama... 74 PANORA AVM’de alışveriş zamanı...

138 130 ŞEHRİN imajını değiştiren birbirinden prestijli projeler... 138 SINIRDIŞI fikirlerin yaratıcı tasarımcısı Şafak Çak Yeniköy’deki evinin kapılarını açtı...

254

226 176 USTA şeflerin ve yazarların favori mekanları ve şehre dair herşey... 226 TÜRKİYE’NİN en komik kadınlarından Ezgi Mola ile çok samimi bir röportaj...

254 ÖNEMLİ başarılara imza atan 8 iş kadınıyla 8 Mart Kadınlar Günü’ne özel röportajlar... 272 MEKSİKA Büyükelçisi Bernardo Córdova Tello ve onun zarif, mimar eşi Adriana Méndez ile çok özel... 298 MODERN Simyacı lakaplı değerli Ressam Eser Afacan ile ilgi çekici bir sohbet...



style

GUCCI GÖZLÜK £258

Seda Çavușoğlu

seda@magmedya.com.tr

VALENTINO ILKBAHAR 2019

MM6 MAISON MARGIELA ETEK €390

BALENCIAGA CEKET €1,595 ALEXANDER MCQUEEN ELBİSE £1,890

GUCCI KAZAK £714

ROKSANDA ETEK £1,248

Renk Cümbüşü MIDNIGHT AYAKKABI £667

50 magdergi.com.tr

Renkli ruhların durdurulamaz enerjisini kıyafetlere așılayan tasarımlar, fark yaratmak isteyenlerin gözdesi.

VICTORIA BECKHAM PANTOLON €960

PROENZA SCHOULER KAZAK €390



style

RODARTE NB SO AHAR 2019

ISABEL MARANT BLUZ £766

SIMONE ROCHA TAÇ £291

ALEXANDER MCQUEEN ELBİSE £1,236

VALENTINO ELBİSE £6,934 MARNI KÜPE £306

AURELIE BIDERMANN KÜPE £195

Kara Büyü Vazgeçilmez siyahın profesyonel dokunușlarla ıșıldayıșını, gösterișli ve șık parçalarla keșfedin.

PACO RABANNE ÇANTA £766

52 magdergi.com.tr

AQUAZZURA AYAKKABI £726

JIMMY CHOO AYAKKABI £1,455

JOSEPH PANTOLON £1,076



style

RODARTE

BALMAIN ELBİSE £2,182

BALMAIN ELBİSE €3,290

EMILIA WICKSTEAD ELBİSE £1,142

MISSONI MAYO €950

IRO PANTOLON €930

LISA MARIE FERNANDEZ MAYO £300

CHRISTIAN LOUBOUTIN AYAKKABI £652

Gösteriş Zamanı

54 magdergi.com.tr

Alıșılagelmedik tonlar, “Ben buradayım” diyen modellere ilham vererek ıșıldıyor. DOLCE&GABBANA ELBİSE £1,277


Sadece bugün değil, her günün kıymetli olduğunu hissettirelim onlara… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun...

Tülay Erciyas Kaya'dan Işıldayan Tasarımlar Atatürk Bulvarı No: 67/88 Çankaya/Ankara T: (0312) 434 0727 www.aquamucevher.com aqua_mucevherat

tulaykayamucevherat




davet

CEM - PELİN ÖZALP, ROMINA - NIV GARIH

BARIȘ TANSEVER C

M

Y

CM

MY

Girişimcilik Vakfı’ndan Özel Gece Girişimcilik Vakfı’nın her yıl düzenlediği ve bir geleneğe dönüşen “Give Back Gala” adlı serisine bu yıl bir yenisi daha eklendi. Sunuculuğunu Özlem Gürses’in üstlendiği Girişimcilik Vakfı’nın her yıl bir gelenek haline getirdiği “Give Back Gala” adlı serisine bu yıl bir yenisi eklendi. Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine başarılı gençleri dahil etmeyi amaçlayan Girişimcilik Vakfı’nın, ekosistemden aldığını geri verme mantığıyla yola çıkarak düzenlediği Give Back Gala gecesine iş dünyasından birçok isim katıldı. 

58

MURAT - ESRA COȘKUN

CY

CMY

K



davet

EBRU - MEHMET EDİN

İZZET GARİH

AYȘEN ZAMANPUR

Genç iș adamları David Nahmiyas, Hakan Sabancı ve Fethi Kamıșlı da davetliler arasındaydı. 60

DAVİD NAHMİYAS, HAKAN SABANCI, FETHİ KAMIȘLI

SEDEF ZAİM



davet

KAAN TERZİOĞLU, TULU GÜMÜȘTEKİN

GÖRKEM - AYȘE CAN OKTAY

“Give Back” kavramını yaygınlaștırmak adına yapılan galaya katılan konuklar, șıklıklarıyla göz doldurdu. 62

SİNA - YVONNE AFRA

SİNAN - EDA, ÖMER ARAS


BOÅž


G A L L E R I A | K E N T PA R K



davet

KATHERINE CHUCHRYK, NATHAN WHITE

GABRIEL SOPANDA, LAVINIA OCHEA

Burns Night’a Yoğun İlgi Birleşik Krallık Rezidansı’nda Büyükelçi Sir Dominick ve Lady Chilcott’un ev sahipliğinde İskoç tarihinin ikonik şairi Robert Burns adına özel bir kutlama yapıldı. İskoçya’nın milli şairi Robert Burns onuruna her yıl düzenlenen kutlamaya bu yıl da bir yenisi eklendi. Önceleri Burns’ün akrabaları tarafından düzenlenen anma töreni, daha sonrasında ünlü şairin doğum gününde düzenlenen bir kutlama haline geldi. Birleşik Krallık Rezidansı’nda Büyükelçi Sir Dominick Chilcott ve Lady Chilcott’un ev sahipliğinde düzenlenen akşam yemeğine çok sayıda yabancı misyon temsilcisi ve iş insanı katılım gösterdi. 

66

DOMINICK-LADY CHILCOTT


davet

JONATHAN CAMPBELL, REENA KORIA

PATRİCK MORRISON, MOE SIUM, BISIRAT SUIM

Konuklar gece boyunca gayda melodileri ile eğlenerek “Haggis” isimli İskoç yemeğinin tadına baktılar. GRAHAM HANCOCK, YARA DABABNEH

SOLVOR AARSLAND, TOR BIRKELAND


davet

ELÇİN-BURAK SEPİCİ

GÖZDE TARAKÇI

LORI-SEYFİ ÖZMAY

Ünlü İskoç Șair Robert Nights’ın anısına düzenlenen davette konuklar, șiirler eșliğinde keyifli bir gece geçirdi. FIONA MORRISON

MAJOR GRAHAM MUIR, GEORGINA MUIR

İLKE BAYYURT



davet

VİLDAN AKAY, ÖZLEM AVCIOLU, SELİN KOYUTÜRK, ÖZLEN ÇOPUROĞLU

MÜGE TEZMAN SIRMABIYIK

Lyn Skincare Tanıtım Lansmanı İlhamını defne yaprağından alan yeni kozmetik markası Lyn Skincare, özel tanıtım lansmanını Özlem Avcıoğlu ve Lyn Skincare kurucuları Selin Koyutürk ile Vildan Akay ev sahipliğinde, Balçiçek İlter’in özel sunumuyla gerçekleştirdi. Tamamen yerli kozmetik markası Lyn Skincare’in özel tanıtım lansmanı Beymen Zorlu’da gerçekleşti. Binlerce yıldır aromaterapik içeriğe sahip olan defne yağının doğallığını cilt bakımına taşıyan Lyn Skincare ürünleri, davete katılanlar tarafından büyük beğeni topladı. Özel davete cemiyet ve sanat dünyasından birçok isim katıldı. 

SUZAN TOPLUSOY

FERYAL GÜLMAN


AHU ORAKÇIOĞLU

GÜLDEN BÜYÜKUÇAK

ARZU KUNT

MEVZUN ÇİFTÇİ

ZEYNEP ÇARMIKLI

ASLI ȘEN

MELTEM DEMİR

BERRİN AK




Alper Magaroğlu Massimo Dutti’den Takım Elbise Biblo Mücevherat’ın sahibi Alper Magaroğlu, katılacağı bir toplantı öncesi takım elbise almak için Panora AVM’ ye geldi. Massimo Dutti mağazasından alışveriş yapan Magaroğlu, markanın hem şık hem de rahat stilini çok beğendiğini söyledi.

Beril Muratoğlu Zara Home’dan Alışveriş Yaptı Başkent cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Beril Muratoğlu, evi için alışveriş yaptı. Beril Hanım, Panora AVM’deki Zara Home mağazasına ara ara uğrayarak yeni parçalar keşfetmekten büyük haz aldığını belirtti.

74


Asuman Akar Davet Öncesi Hazırlıklar TED Sosyal Hizmetler Komitesi’nde görev alarak çocuklar için önemli projlere destek veren Asuman Akar, alışveriş için Panora’yı tercih edenlerden. Akar, Beymen’e uğrayarak parfüm aldı.

Mustafa-Gülsün Bilgehan Paşabahçe’den Ev Alışverişi Eski Milletvekili Gülsün Bilgehan ile iş adamı eşi Mustafa Bey evleri için alışveriş yapmak üzere Paşabahçe mağazasına geldiler. Alışverişin ardından Bilgehan çifti, yemek yemek için Uludağ Kebap’a geçtiler.


Birtem Kutman Spor Sonrası Kahve Spor tutkunu Birtem Kutman, MAC’te yaptığı sabah sporunun ardından Starbucks’ a geçti. Yorgunluğunu kahve içerek atan Birtem Hanım, arkadaşlarıyla buluşmak için AVM’ den ayrıldı.

Açelya Çakıroğlu Tercihi Beymen A8 Parti Evi’nin zarif sahibesi Açelya Çakıroğlu, önce Beymen’den ardından Barners’tan alışveriş yaptı. Çakıroğlu, sevdiği markaları kolaylıkla bulduğu için Panora AVM’ye uğramaktan büyük keyif aldığını belirtti.

76


Amber Esen Ayakkabı Alışverişi Nine West’ten Ankara sosyal yaşamının sevilen isimlerinden Amber Esen, ayakkabı bakmak için Panora’ ya geldi. Nine West mağazasında alışveriş yapan Amber Hanım, ardından MidPoint’ e geçerek yemek yedi.

Tuna Kiremitçi Yeni Projeler Yolda Başarılı Yazar ve Müzisyen Tuna Kiremitçi, Ankara ziyareti esnasında Panora AVM’de yeni açılan Clinic Coffee’de görüntülendi. Yeni projelerinin yolda olduğunu belirten Kiremitçi, dostlarıyla kahve içerek uzun süre sohbet etti.


Dide Özçelik Önce Alışveriş Ardından Bakım Alter Mühendislik ve Müşavirlik firmasının yönetici ortağı Dide Özçelik, Burberry mağazasından yaptığı çanta ve pardesü alışverişinin ardından Paris Kuaför’e geçerek saçlarına bakım uygulattı.

Nebil Özgentürk Etkinlik İçin Panora’da Başarılı Gazeteci ve Yazar Nebil Özgentürk, her ay düzenlenen “Panora’da Bir Konuda Bir Konukla” adlı etkinliği için Panora AVM’ye geldi. Nebil Bey, organizasyonun ardından hayranlarıyla fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmedi.

78



Filiz Aytin Brandroom’da Alışveriş Aytin İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Aytin, kızları Zelal ve Heval Aytin ile buluşmak üzere Panora’ ya geldi. Brandroom’dan yaptıkları alışveriş sonrası, Filiz Hanım, kızlarıyla birlikte yemek yemek için S’Lo’ya geçti.

Eda Müftüoğlu Yorgunluk Kahvesi Starbucks’tan Cemiyet hayatının genç kuşak temsilcilerinden Eda Müftüoğlu, dostlarıyla buluştuğu Panora AVM’de reyonlara göz gezdirdikten sonra Starbucks’tan kahve ve tatlı alarak AVM’den ayrıldı.

80


Gültekin Güvensoy İş Toplantısı Panora’da Güvensoy Grup Yönetim Kurulu Başkanı Gültekin Güvensoy, iş toplantısı gerçekleştirmek için Uludağ Kebap’ı tercih etti. Yoğun geçen toplantının ardından, daha öncesinde aldığı ürünlerin teslimi için Beymen’e uğradı.

Dilşad Yaşar Dostlarını Ağırladı Panora AVM’ye yeni açılan Clinic Coffee’nin ortaklarından Dilşad Yaşar, kafesine ziyaretine gelen arkadaşlarına ev sahipliği yaptı. Keyifli bir kahve sohbeti eşliğinde dostlarına, markasına özel lezzetlerinden olan “Yabanmersinli Cheesecake” ikram etti.


Selçuk Türköz Önce Alışveriş Ardından Yemek CREW Restoran Grup Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Türköz, alışveriş için Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’ni tercih etti, Lacoste mağazasına uğrayarak kendisi için kazak alan Selçuk Bey, alışverişin ardından Timboo Restoran’a geçerek yemek yedi.

Gül - Lila Erdoğan Lila’nın Arkadaşına Doğum Günü Hediyesi Wyndham Ankara Oteli’nin sahibesi Gül Erdoğan, kızı Lila’nın arkadaşının doğum gününe katılmadan önce hediye bakmak için Panora’ ya geldi. Anne - kız, Imaginarium mağazasından Lila’ya ve Lila’nın arkadaşına oyuncak alarak AVM’den ayrıldılar.

82


Dağhan - Akın Kılavuz Baba - Oğul Teknoloji Alışverişi İş Adamı Akın Kılavuz ve oğlu Dağhan, tablet bakmak için Teknosa’ya geldiler. Alışverişlerini tamamlayan baba - oğul Panora AVM’den ayrılmadan önce objektiflere gülümsemeyi ihmal etmediler.

Duygu Akın Toplantı Öncesi Paris Kuaför Akın Dil Eğitim Kursları’nın sahibi Ahmet Akın’ın zarif eşi Duygu Akın, Paris Kuaför’e geldi. Duygu Hanım, katılacağı toplantı öncesi kişisel bakım yaptıracağını söyledi.


Seyfettin Küçükkafa Dostlarıyla Fatima’da Buluştu İş Adamı Seyfettin Küçükkafa, dostlarıyla buluşmak için Fatima’ya geldi. Panora AVM’yi hem keyifli alışverişi hem de restoranları nedeniyle çok pratik bulduğunu belirten Küçükkafa, fırsat buldukça geldiğini söyledi.

Ruşa Acar Brandroom’u Tercih Etti ARF ile SDS Enerji Yönetim Kurulu Başkanı başarılı iş adamı Mustafa Acar’ın zarif eşi Panora AVM’deydi. MAG objektiflerine gülümsemeyi ihmal etmeyen Ruşa Hanım, alışveriş için Brandroom’ u tercih etti.

84



Seda Tarman Vakko’dan Çanta Aldı Arı Okulları Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Seda Tarman, Panora’ya gelerek keyifli bir alışveriş günü geçirdi. Vakko’dan kendisi için bir çanta alan Seda Hanım, her zamanki gibi güler yüzüyle objektiflere poz vermeyi ihmal etmedi.

Yazgülü Madak Network’ten Alışveriş Yazgülü Güzellik Stüdyosu’nun zarif sahibesi Yazgülü Madak, Network mağazasına gelerek alışveriş yaptı. Sezon ürünlerini yakından takip ettiğini belirten Yazgülü Hanım, Network’teki alışverişin ardından Brandroom mağazasına uğradı.

86


Melis Ulusoy Yoğun Geçen Günün Ardından Alışveriş Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Melis Ulusoy, yoğun geçen bir günün ardından Panora’da kısa bir tur yaptı. Tommy Hilfiger mağazasından alışveriş yapan Melis Hanım, alışverişin ardından AVM’ den ayrıldı.

Elçin Matben Lansman Öncesi Alışveriş Başarılı Sanatçı Elçin Matben, gerçekleştireceği albüm lansmanı öncesi, Panora AVM’ ye gelerek son hazırlıklarını da tamamladı.


Lerzan Barutoğlu Mete Massimo Dutti’den Alışveriş Ankara cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Lerzan Barutoğlu Mete, Massimo Dutti’den alışveriş yaptı. Kendisi için ayakkabı ve elbise alan Lerzan Hanım, yemek yemek için ise Timboo’yu tercih etti.

Ozan - Ahmethan Gürhan Baba - Oğul JoyLand’de Gürhan Hukuk Bürosu’nun ortaklarından, başarılı Avukat Ozan Gürhan, oğlu Ahmethan ile birlikte Pazar gezmesi için Panora’ ya geldi. JoyLand’ e geçen baba - oğul birlikte eğlencenin tadını çıkarttılar.

88


İrfan Demirkol Dostlarını Yalnız Bırakmadı Büyülü Fener Sinemaları’nın sahibi İrfan Demirkol, Panora AVM tarafından düzenlenen “Bir Konuda Bir Konukla” adlı etkinliği dinlemek için AVM’ye geldi. Programın sunucusu ve aynı zamanda dostu Nebil Özgentürk’ü yalnız bırakmayan İrfan Bey, etkinlik sonunda S’Lo’ ya geçti.

Ayşegül Aygün İşlerin Ardından Tatlı Başarılı Blogger Ayşegül Aygün, düzenleyecekleri bir etkinlik öncesi Panora Sanat Merkezi’ne geldi. Merkezdeki çalışmalarının ardından Godiva’ya geçerek kahve içen Ayşegül Hanım, sosyal medya için paylaşım yapmayı da unutmadı.


Tuba Koç Sarıçam Panora’ yı Tercih Ediyor Başarılı İş Kadını Tuba Koç Sarıçam, yeni doğum yapan kız kardeşine ve bebeğine hediye almak için geldiği Panora’da görüntülendi.. Beymen’den elbise ve oyuncak alan Tuba Hanım, çok fazla mağaza seçeneği olduğu ve rahat ettiği için alışverişte Panora’yı özellikle tercih ettiğini söyledi.

Ayten Aygün, Kuzey, Yasemen Erden Misafirleriyle Yakından İlgilendi İş Adamı Sinan Aygün’ün annesi Ayten Aygün, şehir dışından gelen misafirleriyle birlikte Panora AVM’ye geldi. AVM turunun ardından Ayten Hanım ve konukları öğle yemeği yemek için Happy Moons’a geçti.

90


Yasemin Polat 5 Çayı Fatima’da Türk Eğitim Derneği Mezunlar Derneği Başkanı Yasemin Polat, Panora turu yaptı. Beş çayı için arkadaşlarıyla buluşacağını belirten Yasemin Hanım, dernek çalışmalarının hızlı bir tempoyla devam ettiğini belirtti.

Sema Bölükbaşı Bakımına Özen Gösteriyor Eski Diplomat ve Siyasetçi Deniz Bölükbaşı’nın eşi Sema Bölükbaşı, Panora AVM’deki Paris Kuaför’de bakım sonrası görüntülendi.


Kişiye Özel Sanat Eseri

İris Fotoğrafı

İ

ris Fotoğrafçılığının Türkiye’ye gelişini siz Levent Songür ve Kürşad Bilecen’den dinleyebilir miyiz?

Levent Songür: Profesyonel fotoğrafçılık kariyerime 2003 senesinde başladım. Kürşad ile ortaklığımız uzun yıllara dayanıyor ve 15 yılı aşkın süredir reklam ve tanıtım fotoğrafçılığı alanında birçok sektöre hizmet veriyoruz.

Benim sanata olan tutkum, Kürşad’ın yönetsel bilgisi ve becerilerimizle son derece başarılı işlere imza attık. Yaptığımız güzel işlere yeni bir ivme kazandırmayı hedeflediğimiz esnada, 2018 yılında Berlin’de karşılaştığımız iris fotoğrafçılığı çok ilgimizi çekti ve bu sanatı icra etmek için gerekli teknikleri geliştirmeye başladık. Çalışmalarımızın sonucunu yaklaşık bir yıl sonra aldık ve kendimize özgü tekniğimiz ve yorumumuzu katarak iris fotoğrafçılığını, EyeD markasıyla Türkiye’ye getirdik.

advertorial

Türkiye’ye İris Fotoğrafçılığı’nı getiren ve bu fotoğrafları birer sanat eserine dönüștüren EyeD İris Photography’nin kurucuları Levent Songür ve Kürșad Bilecen ile iris fotoğrafçılığına dair merak edilenleri ve bilinmeyenleri konuștuğumuz keyifli bir sohbet gerçekleștirdik.


Peki İris Fotoğrafçılığı nedir?

Kürşad Bilecen: Dünyada yaklaşık 8 milyar insan yaşıyor ve her birinin gözü kendine özel ve eşsiz. İris, göze rengini veren, en iyi görüş için göz içine giren ışık miktarını ayarlayan bir bölümdür. Tüm insanların irisi tıpkı parmak izi gibi; renk, doku ve genetik olarak birbirinden farklıdır. EyeD Iris Photography olarak bu farklılık fikrinden yola çıkarak kişilerin iris fotoğraflarını çekiyor ve bunu eşsiz birer sanat eseri haline getiriyoruz. Mart 2018’den beri yapmış olduğumuz araştırmalar ve teknik geliştirmeler sonrasında iris fotoğrafçılığı ile modern dekorasyon ve aksesuar fikirlerini harmanladık.

Türkiye’de iris fotoğrafçılığı yapan başka sanatçılar var mı?

Levent Songür: İris fotoğrafçılığı üzerine yaptığımız araştırmalarda yurt dışındaki bazı ülkelerde örneklerine rastladık. Gerçekten bu konuda uzmanlaşmış sanatçılar var; ancak EyeD İris Photography olarak bu sanatı Türkiye’de uygulayan sadece biz varız. Amatör ya da yarı profesyonel olarak iris fotoğrafçılığı üzerine çalışan fotoğraf sanatçıları olabilir ancak biz kendi tekniğimiz ve yorumumuz ile kendimize özgü eserler ortaya çıkartıyoruz. Her geçen gün kendimizi geliştiriyoruz.

İris fotoğrafları nasıl çekiliyor?

Levent Songür: İris fotoğrafçılığı Türkiye’de bir ilk niteliğinde olduğu için yapım aşamasına dair çeşitli sorulara yol açabiliyor. Bu sebeple çekim sürecine dair bilgiler vermekte fayda var. Çekim kalitesi ve kişilerin konforunu sağlayabilmek için özel bir donanım geliştirdik. Akıllı telefonlar ya da profesyonel makineler ile yapılmış çekimler pek işimize yaramıyor. İris fotoğrafının çekilebilmesi için kişinin bizzat stüdyomuza gelmesi ve birkaç saniye sabit bir şekilde objektifimize bakması gerekiyor.

İris fotoğrafları nasıl bir sanat eseri halini alıyor?

Kürşad Bilecen: Çekim sonrası ortaya çıkan fotoğraflar gerçekten oldukça ilginç. Her şeyden önce, kişinin kendisine has ve bir başkasında yok. Biz bu sanat eserlerini sadece görüntü kalitesini iyi yansıtabileceğine inandığımız materyaller ve çeşitli boylarda tablolar haline getiriyor; kısacası tasarım ürünler yaratıyoruz. Çekimlere başladığımız ilk günden bu yana sürekli artan bir ilgi ile sanatseverlere hizmet veriyoruz.

Süreç hakkında bilgi alabilir miyiz? Nasıl işliyor süreç? Kürşad Bilecen: İrtibat kanallarımızdan iletişime geçen müşterilerimizle uygun tarih ve saat için randevulaşıyoruz. Randevu tarihinde sadece 15 dakika süren bir çekim gerçekleştiriyoruz. Müşterilerimiz baskı yaptıracakları tablo özelliklerine web sitemizden, sosyal medya hesaplarımızdan ya da stüdyomuza geldiklerinde karar verebiliyorlar. Tüm tablolarımızın örneği stüdyomuzda mevcut. Çekim sonrası, fotoğraf üzerindeki iyileştirmelerin yapılmasının ardından önce dijital fotoğrafın gönderimini yapıyor, ilerleyen birkaç gün içinde de kişilerin istedikleri tabloyu teslim ediyoruz. Sonuç kendi iris fotoğraflarını gören kişiler için oldukça şaşırtıcı oluyor. “Gözlerinizi daha önce hiç böyle görmediniz.” sloganı ile müşterilerimizi gerçekten şaşırtıyor ve şahane bir sanat eseri sunuyoruz.

İris fotoğrafları, İridoloji (Gözlerin Gen Haritası Bilim Dalı) veya güvenlik taramalarına hizmet ediyor mu? Levent Songür: Hayır. Çektiğimiz fotoğraflarda birtakım iyileştirmeler yaptığımız için iris fotoğrafında ufak değişiklikler oluyor. Ayrıca, unutmamak gerekiyor ki çektiğimiz iris fotoğrafları

bilimsel bir araştırmaya veri sağlayabilecek ya da güvenlik sistemleri açısından sorun teşkil edecek bir niteliğe sahip değil. Biz tamamen sanatsal bir eser ortaya çıkarıyoruz. Bize göre, iris fotoğrafı kişiye özel, soyut bir sanat eseri.

Peki, iris çekiminin herhangi bir tehlikesi var mıdır ve kimler çektirebilir? Levent Songür: Çekim esnasında gün ışığına benzeyen, dağıtılmış ışık kullanıyoruz. Bu sebeple herhangi bir tehlikesi yok. 7 yaşından itibaren tüm bireyler fotoğraf çekimine gelebilirler ancak bir süre sabit kalamama ya da sabit bir noktaya bakmamaları sebebiyle 7 yaşından küçük bireylerin çekimini yapamıyoruz. Yine ileri yaşlardaki bireylerde de katarakt olması ya da gözlerine mercek takılmış olmaları sebebiyle çekimi gerçekleştiremiyoruz. Kontakt lens, çekim esnasında parlama yapabileceği ya da kişinin iris tabakasından daha büyük ya da küçük olması sebebiyle görüntüde olumsuz etki yaratacağı için çekimler esnasında kullanılmamasını öneriyoruz.

İris fotoğrafından yapılmış bir tabloyu almak ne kadar sürüyor?

Kürşad Bilecen: Fotoğrafların dijital versiyonlarını teslim etmek randevu yoğunluğumuza göre 2 - 3 gün sürebiliyor. Dijital fotoğrafların hazırlanması sonrasında kişiye özel bir üretim süreci gerçekleştiriyoruz. Tabloların kullanıma hazır hale gelerek müşteriye teslim edilmesi 7 - 10 günde gerçekleşiyor. Modern sanat eserimiz aynı zamanda yeni nesil bir hediye önerisi niteliği de taşıyor. Fotoğraf çekimi yapılacak kişinin çekimde bizzat olması sürpriz yapma olasılığını biraz düşürse de müşterilerimiz bu hediye fikirlerine oldukça ilgi duyuyorlar. Levent Songür: Ürettiğimiz iris tabloları ev, ofis ve mekan iç tasarımlarında kullanım için minimalist ve kişisel bir çözüm sunuyor. EyeD Iris Photography olarak ürün çeşitliğimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Sadece tablo değil, aksesuar ve takı tasarımlarımız da ilerleyen dönemde ürünlerimiz arasına girecek. 

Göreme Sokak. No:6/11, 06680 Çankaya/Ankara T: +90 312 465 0039 eyedirisphotography www.eyedphotos.com - info@eyedphotos.com


davet

ASLI EKȘİOĞLU

NİHAT ODABAȘI

HANDE CAN

LARA SAYILGAN

Raisa Vanessa’dan Yeni Koleksiyon Raisa Vanessa New York’un unutulmaz gece kulübü Studio 54’ten esinlenerek hazırladığı Sonbahar - Kış 2020 Koleksiyonu “Modern Decadence”i tanıttı. Raisa Vanessa, 70’lerin en gözde gece kulübü Studio 54’ün yaşamından ilham alarak hazırladığı Sonbahar Kış 2020 koleksiyonunu, Assembly Ferko Signature’da Maybelline New York’un sponsorluğunda muhteşem bir defileyle tanıttı Moda ve cemiyet hayatının ünlü isimleri, Maybelline New York’un after partisinde geceye devam etti. Raisa Vanessa defilesi, koleksiyonları ve makyaj uygulamalarıyla olduğu kadar defilenin ardından düzenlenen after party ile de davetlilere keyifli anlar yaşattı. Renkli ve eğlenceli gecede ünlü isimler ilerleyen saatlere kadar Raisa ve Vanessa’yı yalnız bırakmadı. 

94

RAISA, VANESSA SASON



davet

TARA DE VRIES

DUYGU AKDENİZ

DİLA TARKAN

AYȘE HATUN ÖNAL

Moda ve Tasarım dünyasından tanınan isimlerin katıldığı davette, konuklar After Party ile unutulmaz anlar yașadı. BEGÜM KÜTÜK-ERDİL YAȘAROĞLU

CEYLAN ATINÇ

DEREN TALU


Diyetteyken Dışarıda Nasıl Yenir?

İDİL İMAMOĞLU

Yaz aylarına girerken kıyafetler hafifliyor ve kıș aylarında artan kilolar dikkat çekmeye bașlıyor. Diyet yapmaya karar veren fakat restoranlarda yemek seçerken zorluk yașayanlar için Uzman Diyetisyen İdil İmamoğlu, yemek seçiminde dikkat edilmesi gerekenleri paylașıyor.

K

ilo vermeye çalışan pek çok kişinin zorlandığı ortak nokta; dışarıda yemek yemek zorunda kaldıklarında ne yapmaları gerektiğidir. Restoranların cazip ve güzel görselli menüleri, hele bir de restorana çok aç gittiyseniz birden aklınızı başınızdan alıp sizi hiç istemediğiniz tercihleri yapmaya itebilir. Bu süreçte dışarıda yemek yemek zorunda kaldığınızda birkaç ipucu ile kilo vermenizi kolaylaştırabilirsiniz.

Çok Aç Gitmeyin

Öğün atlayarak ya da uzun saatler aç kalarak yemeğe gitmemeye çalışın çünkü bu durumda muhtemelen kendinizi kontrol etmekte zorlanacaksınız. Siparişinizden önce gelen yağlı soslar, ekmekler ve pideler bir bakmışsınız bitivermiş.

Önce Su İsteyin

En başta mutlaka büyük bir bardak su tüketin. Su, iştahınızı bastırmanıza önemli ölçüde yardımcı olacaktır. Yapılan çalışmalar, yemekten 15 - 20 dakika önce içilen suyun yemek tüketim miktarını azalttığını göstermiştir.

Salatayı Unutmayın

Eğer ana yemek olarak çok malzemeli büyük salatalardan sipariş verilmiyorsa salata siparişi genellikle atlanıyor. Oysa yemeğiniz gelene kadar tam tersine bol malzemeli bir salata yerine bol yeşillikli bir salata alırsanız, iştahınızı bir miktar kontrol altına almış olursunuz. Unutmayın yağını kontrol ettiğiniz bir salata ile bağırsak sağlığınızı korumuş ve yediğiniz yemeğin yağını daha az almış olursunuz. Dışarıda yediğiniz salataların hijyeni ile ilgili kaygılarınız yoğunsa mutlaka bol sirke kullanmanızı öneririm.

advertorial

Soslara Dikkat!

Birçok kişi restoranda aldığı bol malzemeli büyük kaselerde sunulan salataları masum olarak görüyor. Oysa bu salatalar bazen tahmin ettiğinizden daha yoğun enerji içerebiliyor. Bu noktada özellikle yeşilliği bol salataları tercih etmeye özen gösterip salata

soslarını mutlaka ayrıca isteyin. Böylece kendiniz bir yemek kaşığı kadar sos ekleyerek aldığınız yağ miktarını kontrol edebilirsiniz. Eğer salatanızda keten tohumu, chia tohumu, ceviz, fındık ve badem gibi yağlı tohumlar veya avokado bulunuyorsa ayrıca sos ya da yağ eklemeyebilirsiniz. Sos dediğimizde akla sadece salata sosları gelmesin. Salataların haricinde makarnalarda, etlerde ve sebze yemeklerinde de soslar sıklıkla karşınıza çıkabilir. Çoğu sosun içerisinde bağlayıcı olarak un bulunur. Beşamelli soslar genellikle içerilerinde eritilmiş yağlı peynirlerle servis edilir ve kremalı soslar ise yüksek oranda yağ içerirler. Makarnalarda kırmızı renkli, yani domatesli sosları tercih etmekte fayda var. Etlerin soslarında ise salatada olduğu gibi sosu ayrıca istemek iyi bir alternatif olabilir. Sebzeler ise hafif birer alternatif olabilecekken, beşamelli bir sosla sunulması ve üstüne bir de kaşar eritilmesi ile hafif sandığınız besin tahmininizden çok daha ağır bir hale gelebilir.

Ana Yemeğin Yanındaki Garnitürlere Dikkat!

Genelde birçok kişi ana yemeğe göre tercihini yapıyor. Oysa ana yemeğin yanında sunulan bazı garnitürlere de dikkat etmek gerekiyor. Örneğin, patates kızartması almak yerine patates sote ya da fırın patates gibi alternatifleri sorabileceğiniz gibi; sebze haşlamalar, sebze soteler, sebzeli pilavlar, bulgur pilavları veya kinoa pilavları gibi farklı alternatifleri bulabilirsiniz. Ana yemeğinizin yanında sunulacak garnitürü kendiniz belirleyerek işinizi kolaylaştırabilirsiniz.

Doyduğunuzda Bitirin

Aslında bu son öneri sadece restoranda yemek yediğinizde değil günlük yaşantınızda da hep uymanız gereken bir alışkanlıktır. Doyduğunuzu mutlaka hissedin ve doyduysanız masadaki ya da tabağınızdaki yiyecekleri bitirmek için kendinizi zorlamayın. Elbette yemeği israf etmeyin ama paket yaptırma opsiyonunuzun olduğunu da unutmayın. Endişeyle değil, kendinizden emin ve keyifle oturduğunuz, sohbeti ve muhabbeti güzel, kilo yerine harika anılar biriktirdiğiniz, güzel sofralarınız olsun… 

Çukurambar Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi Sarıkonak Apt. No: 8/31 Çankaya / ANKARA Tel: +90 (312) 287 43 45 info@idilimamoglu.com - www.idilimamoglu.com


Renk Cümbüşü Bu sezonun parlayan trendi neon, ünlü markaların makyaj koleksiyonlarından sneakerların göze çarpan detaylarına kadar birçok alanda kendine yer edinmeyi bașarmıș görünüyor.

SEPHORA-NARS MATCHA GÖZ FARI 150

MAX MARA PALTO

ZARA SATEN ETEK 149

PRABAL GURUNG SONBAHAR 2019

İPEKYOL KAZAK 259

BRANDROOM-LOVE MOSCHINO ÇANTA 1.475 BEYMEN OFF-WHITE AYAKKABI 4.099

98

VETRINA- ADDICT ASH AYAKKABI 2.195


ZARA KAZAK 249

MASSİMO DUTTİ KOL DÜĞMESİ 129

MAVİ JEANS PANTOLON

TODD SNYDER

19 SONBAHAR 20

BOYNER-FRESH COMPANY ŞAPKA 14,99

SARAR KAZAK 64,79

BRANDROOM-GUCCI CÜZDAN 2.315

ZARA PANTOLON 199

Gençlik Aşısı

BEYMEN-DOLCE&GABBANA AYAKKABI 4.645

Canlı renklerin zeminini olușturduğu, geometrik desenlerin ön plana çıktığı güçlü tasarımlar sizi on yaș geriye götürmeyi vadediyor. BEYMEN-VALENTINO GARAVANI AYAKKABI 4.899

VETRINA-LU4TRF 4US AYAKKABI 1.795


davet

NİLAY ARSLAN, ESİN GÜREL, OLCAY BAYSAL

SEVİL-SELİN SU GÜRGAN

Vakko Wedding Sezon Sunumu Vakko Wedding, aralarında Pronovias ve Vakko Couture’ün de yer aldığı seçkin marka ve tasarım seçenekleriyle Ankara’daki yeni mağazasında sezon sunumu gerçekleşti. Vakko Wedding Kavaklıdere’deki özel davete, cemiyet hayatının önde gelen isimleri katıldı. Dünyaca ünlü marka ve tasarımcılara ait İlkbahar Yaz 2019 Couture ve Wedding koleksiyonları en özel seçkileriyle Vakko Wedding House’da Ankara’yla buluştu. Vakko Wedding House Ankara Kavaklıdere mağazasında; Vakko ve Vakko Couture tasarımlarının yanı sıra Atelier, Priveé, BB Capsule, White One ve Studio markalarıyla dünya gelinlik modasının önde gelen markası Pronovias tasarımları da yer aldı. Gerçekleşen özel davete başkentin sevilen isimleri yoğun ilgi gösterdi. 


Düğün • Kına • Nişan • Doğumgünü • Hastane Odası • Açılış Kurumsal Toplantı ve Organizasyonlar Arjantin Caddesi No: 15/8 G.O.P. / ANKARA - Tel: +90 312 441 77 07 Gsm: +90 532 223 00 77 +90 532 707 81 67 www.777organizasyon.com.tr www.777organizasyonblog.com

@777organizasyon


davet

AYȘE KAPLAN

MÜGE SÜLEYMANOĞLU

ESİN CANKILIÇ

SİBEL HELVACIOĞLU

Ankara cemiyet hayatının ilgi gösterdiği davette yeni sezon gelinlik modelleri tanıtıldı. BELİZ BÜYÜKHANLI

CEREN SUR

ÖZENÇ BÜYÜKKIRAÇLI, CEREN TANIK

ZEYNEP ÖZENER



DR. HASAN KÜTÜKOĞLU

En Etkili Yağ Alma Yöntemleri Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Hasan Kütükoğlu, yaz aylarının gelmesiyle birlikte en sık karșılașılan problemlerden biri olan fazla yağlardan kurtulma yöntemlerini anlatıyor ve liposuction’ın detaylarına vurgu yapıyor.

Yağ alma işlemi, vücudumuzda belirli bölgelerde toplanmış yağlarımızın cilt üzerinde yapılan 2 - 3 mm’lik kesilerden kanuller (içi boş metal çubuklar) ve vakum sistemleriyle çekilmesi işlemidir. Son yıllarda en çok yapılan ve talep gören estetik ameliyat işlemi haline gelmektedir. Yurt dışında ve ülkemizde, burun ve meme estetiği ile beraber en çok uygulanan işlemlerden biridir.

Lipomatik nedir?

Lipomatik; bir motor yardımıyla kanullerin çok yüksek frekansta ileri-geri ve dairesel hareket etmesiyle yağ hücrelerini simetrik olarak parçalayan, bunu yaparken de aynı anda erimiş olan yağ hücrelerini vakum yardımıyla bir kapta birikmesini sağlayan bir sistemdir. Kanulün yaptığı bu harekete “nutasyonel hareket” denir ve oluşturduğu titreşim sayesinde gıdıklanma hissi verdiği için “güldüren liposuction” diye de geçmektedir. Cihazın sistemik olarak aynı frekansta ve aynı hızda bu işlemi yapması sayesinde

advertorial

Y

ağ alma işlemi (liposuction) nedir?


daha pürüzsüz, kanulün ucunun yağ doku dışında bir yapıya geldiğinde (kan damarı ve kas gibi) durması daha az kanama ve daha az morarma sonucuyla liposuction yapılabilmektedir. Lazer ve ultrasonik liposuction tekniklerinden farklı olarak bu işlemleri herhangi bir enerji kullanmadan yaptığı için cilt altında yapışıklık yapmadan daha doğal bir görünüm elde etmekteyiz.

Liposuction zayıflama değil, vücut kontürünü düzeltme ișlemidir.

Bu işlem klinik ortamında mı yapılmaktadır? Liposuction, cerrahi bir operasyondur ve hastanede ameliyathane ortamında bir plastik cerrah tarafından yapılmalıdır.

Liposuction işlemi uyutularak mı yapılmaktadır?

Hastaya uygulanacak işleme göre, lokal anestezi ile sadece işlem yapılacak bölge uyuşturularak yapılabileceği gibi bölge sayısı fazla ise hastanın tamamen uyuduğu genel anestezi verilerek de yapılabilmektedir.

Yağ alımı yapıldığı için hasta aynı zamanda kilolarından da kurtuluyor mu?

Aslında bu işlemle ilgili bilinen en büyük yanlışlardan biri budur. Liposuction zayıflama değil, vücut kontürünü düzeltme işlemidir. Yağ dokuları hacim olarak fazla yer kaplamaktadır, fakat ağırlık olarak baskın değillerdir.

Bu işlem kimlere yapılır?

18 yaşın üzerinde herhangi bir sağlık problemi olmayan erkek ya da kadın her hastaya uygulanabilir.

En sık hangi bölgelere yapılmaktadır?

Vücutta fazlalık yağ dokusunun bulunduğu her bölgeye yapılmakla beraber kadınlarda en sık karın, bel, bacak, basen ve kollara uygulanmaktadır. Erkeklerde ise en sık karın, bel ve meme bölgesine uygulanmaktadır.

Yağ alma işlemi sonrası alınan yağların tekrar çıkıyor mu?

Yağ dokularının sayıları tekrar artmamakta, fakat hasta kilo aldığında yağ hücrelerinin boyutlarında artış oluşmaktadır. Örnek olarak hastanın bel bölgesinde 10 birim fazlalık yağ varsa ameliyat sonrası bu 3-4 birime iniyor, hasta kilo aldığında bu bölgedeki yağ oranı yine 3-4 birim olarak kalıyor ama boyut olarak büyüyüp 10 birimlik yağ alanını kaplayabiliyor. Bunun olabilmesi için de hastanın hatırı sayılır derecede kilo alması gerekmektedir.

Ameliyat sonrası hastanede yatmak gerekiyor mu? Uygulanan işlemin büyüklüğüne göre değişebiliyor fakat genelde hastayı gözlemlemek amacı ile bir gün hastanede kalmasını tercih ediyoruz.

Yağ alınan bölgelerde çökme veya dalgalanma olabilir mi?

Ameliyat sonrası hasta, günlük hayatına ne zaman dönebiliyor?

Alınan yağlar başka bir bölgeye eklenebilir mi?

Liposuction ameliyatlarından korkmalı mıyız?

Lipomatik mekanik olarak aynı düzlemde aynı hareketi yaptığı için diğer yöntemlere göre daha simetrik yağ alımı yapabilmektedir. Vücudumuzda iç bacak ve basen bölgelerinin cilt yapısı daha yumuşak olduğu için bu bölgelere çok agresif yaklaşıldığında çökme görebilmekteyiz, bunu da yine operasyon sırasında aldığımız yağları tekrar o bölgeye koyarak çözmekteyiz.

Tabii ki aldığımız yağları genellikle popo ve yüz dolgusu olarak kullanmaktayız. Burada yine lipomatik bir adım önde, yağ selektif çalıştığı için daha saf elde ettiğimiz yağları özel bir işlemden geçirip vücudumuzdaki eksik bölgeler için kullanabiliriz.

Lipomatik ile lokal anestezi uygulamalarımız daha fazla olmakta ve hasta aynı gün hastaneden yürüyerek taburcu edilip ertesi gün işine dönebilmektedir. İşlem yapılan bölgelerde daha az morluk ve rahatsız etmeyecek düzeyde ağrılar olabilmektedir. 10 gün sonra istendiği takdirde spor yapabilir. Bir ay boyunca uygulama yapılan bölgede korse kullanmasını tavsiye ediyoruz.

Ameliyat sırasında verilen ilaçlara ve sonrasında ameliyata bağlı karşılaştığımız problemler olmakla beraber lipomatik; günümüz teknolojileri arasında en güvenli sistemlerden biridir. Hastaların doktor görüşmesi sırasında yapılacak işleme göre bu konuda mutlaka bilgi almaları gerekmektedir. 


düğün

Mutluluğa “Evet’’ Dediler CR Aydınlatma ve Yapı’nın ortağı Can Çağlar ile Mimar Berçem Kayıkçı, Sheraton Otel’de birçok davetlinin katıldığı görkemli bir düğünle dünya evine girdiler. Arkadaş ortamında başlayan ilişkilerini bir sene önce nişanlanarak taçlandıran genç çift, ünlü şarkıcı Berkay’ın sahne aldığı, Sheraton Otel’de gerçekleşen düğünleriyle hayatlarını birleştirdi. Genç çiftin gelinlik ve damatlık tercihleri Vakko’dan yana olurken düğün organizasyonunu SAK Organizasyon üstlendi. Çift, balayı rotasını Maldivler olarak belirledi. 



düğün

BERKE KAYIKÇI, ȘABAN KAYIKÇI, BEJAN TUR, BERFİN KAYIKÇI, BERÇEM KAYIKÇI ÇAĞLAR, CAN ÇAĞLAR, YAȘAR ÇAĞLAR, RASİM ÇAĞLAR, DAMLA TUFAN, VOLKAN TUFAN

Sheraton Otel’de gerçekleșen düğünde gelin ve damadın arkadașları arasında șıklık yarıșı yașandı.



ULUDAĞ ET LOKANTASI- PANORA

Eşsiz Lezzetin Sırrı Yılların deneyimi ve eșsiz lezzetleriyle Panora AVM, zemin kat terasta konușlanan Uludağ Et Lokantası’nı daha yakından tanımak üzere keyifli bir sohbet gerçekleștirdik...

U

ludağ Kebapçısı ne zaman ve nerede kuruldu?

1956 yılında Ankara Denizciler Caddesi’nde başladık yolculuğumuza. Daha sonrasında kendimizi geliştirerek çok daha büyük ve teknolojik bir binaya taşındık. Lezzetlerimizin büyük ilgi ve beğeni görmesiyle birlikte Ankara’nın birçok yerinde şubelerimizi açtık.

Panora AVM zemin kat terasta çok keyifli bir mekanınız var. Kaç kişiye hizmet veriyorsunuz?

Panora’da hizmet vermeye 2007 yılında 220 kişilik iki ayrı salon

ile başladık. Kapalı otoparkı, geniş manzaralı terası önünde yeşil alanları, havuzları ve yürüyüş parkurları ile misafirlerimize kaliteyi ve Restoranlar Sokağı’nda ızgara et çeşitlerimiz, mezelerimiz ve zeytinyağlılarımız ile yine özel Uludağ Kebap lezzetini sunmaktayız.

Misafirleriniz toplantı ve özel günler için Uludağ Kebap’ı tercih edebilir mi? Kapasiteniz nedir bu konuda?

Restoranlarımızın hepsinde barkovizyon ve projeksiyon cihazlarının bulunduğu toplantı ve sunumlar için özel salonlarımız


En iyi ürünleri sağlayabileceğimiz aynı tedarikçilerle uzun yıllar çalıșmaya özen gösteriyoruz.

mevcut . Her şubemizde birbirinden farklı olmak üzere 20 kişiden 100 kişilik kapasiteye kadar değişen özel salonlar oluşturabiliyoruz. Özel günler, toplantı veya sunumlar için özel şirketleri , kamu kuruluşlarını veya grupları bu salonları ayırarak ağırlamaktayız. Ayrıca, şubelerimizde bulunan çocuk oyun alanları ile çocuklu aileleri ve grupları ağırlayıp özel günlerde de keyifli ve lezzetli vakit geçirebilmelerini sağlıyoruz.

ULUDAĞ KEBAP

Restoranınıza ilk kez gelen müşterinize önereceğiniz, ilk lezzet hangisi olurdu?

Misafirlerimizin 63 yıldır ilk tercihi olan “Uludağ Kebap” kesinlikle ilk tavsiyemiz olurdu.

Kullandığınız ürünleri neye göre seçiyorsunuz? Belirli bir kriteriniz var mı?

En iyi ürünleri sağlayabileceğimiz aynı tedarikçilerle uzun yıllar çalışmaya özen gösteriyoruz. Bunlardan en önemlisi olan et seçiminde de aynı yöntemi uyguluyoruz. Bazı dönemlerde ülkemizde et üretiminde ve tedarik sürecinde yaşanan sıkıntılara rağmen kaliteden taviz vermeden, yıllardır sektördeki tecrübemiz ve duyulan güven sayesinde en iyi etleri tedarik edebiliyoruz ve ustalığımızla birleştirip eti işliyoruz.

FIRIN MANTAR

Müşterilerinizin geri dönüşlerini önemsiyor musunuz?

Misafirlerimizin geri dönüşleri, bizim için çok önemlidir. Hizmet ve ürün kalitemizdeki sürekliliği büyük ölçüde bu geri bildirimlere borçluyuz. Bu konuda çok şanslı bir işletmeyiz. Çünkü çok eski ve köklü bir işletme olmamız, misafirlerimizin restoranlarımızı kendi mekanları gibi görüp sürekli ziyaret etmeleri ve sahiplenmelerinden dolayı en ufak olumlu veya olumsuz geri dönüşü sürekli olarak alabiliyoruz. Bu da bizim işimize daha dört elle sarılmamızı, kendimizi sürekli geliştirmemizi ve daha çok motive olmamızı sağlıyor.

Sizi diğer restoranlardan ayıran özelliğiniz nedir? Diğer restoranlardan ayıran en önemli özelliğimiz misafirlerimizin Uludağ’a duyduğu güven ile birlikte restoranlarımızda iken kendilerini evlerinde hissetmeleri.

KÜNEFE 


davet

YEȘİM TANDOĞAN, ARZU KÖPRÜLÜ

BEGÜM AKIȘ

BERİL ÇAVUȘOĞLU

AHSEN DEMİRCİ

Ekşi Maya’da “Perili Nağmeler” Yaz ayına denk gelen doğum gününe katılamayan dostları, Perihan Uyar için özel bir sürpriz kutlama hazırladılar. Ekşi Maya Restoran’da Perihan Uyar için çok özel bir sürpriz hazırlandı. Yakın arkadaşı Funda Bekişoğlu’nun önderliğinde yaklaşık elli kadar dostu “Perili Nağmeler” isimli bir kitap yazıp bastırarak kendisine hediye ettiler. Doğum gününden uzun süre sonra hazırlanan bu güzel sürpriz ve kutlama karşısında Uyar duygusal anlar yaşadı. 

BETÜL YILMAZER, ZEHRA ÇELİK, PERİHAN UYAR, HANİFE IȘIKÇI


ARZU SABUNCU

AYSU YAVUZ

FUNDA BEKİȘOĞLU

EDA-ECEM UYAR

Perihan Uyar’ın kızı Ecem Uyar Taranoğlu’nun sahibi olduğu Ekși Maya’da düzenlenen davet oldukça duygusal anlara sahne oldu. AYNUR AZGUR

DİLEK DEMİRCİ, MELTEM BENGİ, ELİF AKAN

NERMİN KILINÇARSLAN


FİLİZ SÜTÇİGİL

Taraflar Arası Mal Paylaşımı

T

araflar, boşanma davası ile birlikte veya boşanma davası devam ederken veya boşanma davası kesin olarak sonuçlandıktan sonra mal rejiminde kaynaklı dava açabilirler. Mal rejimi davası önceden açılmış olsa dahi, boşanma kararı kesinleştikten sonra karara bağlanır. Bu aşamaya kadar dava, boşanma davasının sonucunu beklemektedir. Taraflar arasındaki mal rejimi hususu 4721 sayılı Türk Medeni

114

Kanunu’nun 202-281 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Mal rejiminden kaynaklı davalarda, taraflar arasında önceden seçilmiş bir mal rejimi olması halinde seçilen mal rejimi, seçilmiş bir mal rejimi bulunmaması halinde ise 01 Ocak 2002 tarihinden önce edinilen mallarda “ mal ayrılığı rejimi”, 01. Ocak 2002 tarihinden sonra edinilmiş mallarda ise “ edinilmiş mallara katılma rejimi”ne göre karar verilecektir. Bu husus TMK 202 maddesinde, “Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.

advertorial

Boșanma sonucu gerçekleșen mal paylașımının hukuki boyutu birçok kișinin aklına takılan ve merak ettiği bir konu... 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen mal rejimlerinin detaylarını Avukat Filiz Sütçigil’den dinliyoruz.


Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.”; 203 maddesinde “Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.” şeklinde düzenlenmiştir.

Genel mal ortaklığında eșlerin, kanun gereğince kișisel mal sayılanlar dıșındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını olușturur.

Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar. Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler. Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen mal rejimleri, edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığıdır.

Edinilmiş Mallara Katılma

Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar. Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş ve kişisel mallarının ayrımını yapacak olursak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda da hüküm bulduğu gibi, edinilmiş mallarını, çalışmasının karşılığı olan edinimler, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, kişisel mallarının gelirleri, edinilmiş malların yerine geçen değerler olarak saymak mümkündür. Eşin kişisel malları ise, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevî tazminat alacakları, kişisel mallar yerine geçen değerler olarak sayılabilir.

Paylaşmalı Mal Ayrılığı

Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.

Mal Ortaklığı

Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar. Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar dışındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını oluşturur. Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar. Hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle sadece edinilmiş mallardan oluşan bir ortaklık kabul edebilirler. Kişisel malların gelirleri de bu ortaklığa dâhildir. 

Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler. Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.

Mal Ayrılığı

Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.

FİLİZ SÜTÇİGİL, BÜLENT KESKİN


davet

DEMET SABANCI ÇETİNDOĞAN

BERRİN OKÇU

ARZU ATABARUT

FERYAL GÜLMAN

Yaşam Yolculuğunu Kaleme Aldı Başarılı iş insanı ve MCD Medya Başkanı Esra Oflaz Güvenkaya kendi yaşam yolculuğunu anlattığı “Geçit: Hikayem ve Ötesi” adlı ilk kitabını St. Regis’te düzenlenen şık bir davetle tanıttı. İş, sanat ve sosyal yaşam dünyasından önemli isimlerin katıldığı davette Demet Sabancı Çetindoğan açılış konuşması yaptı. Ünlü sanatçı Nilgün Belgün’ün moderatörlüğünde gerçekleşen keyifli sohbetin ardından Esra Oflaz Güvenkaya davetliler için kitabını imzaladı. Kitap satışından elde edilen gelirin Darüşşafaka Cemiyeti ve Yaratıcı Çocuklar Derneği’ne bağışlanacağı belirtildi. 

DENİZ AKKAYA, ESRA OFLAZ GÜVENKAYA


NURAN ERÇİL

BANU TARAKÇIOĞLU

SİREN ERTAN KAYALAR

BAHAR ȘER

‘‘Geçit: Hikayem ve Ötesi’’ adlı kitaptan elde edilen gelir Darüșșafaka Cemiyeti ve Yaratıcı Çocuklar Derneği’ne bağıșlanacak. ȘÜKRAN GÜZELİȘ

BERRİN YOLERİ

BEGÜM AYAYDIN

BEYZA UYANOĞLU


Tarihe İz Bırakan Kadınlar Panora’da Geçmişten günümüze tarihin akışını değiştirmiş, toplumları etkilemiş ve dünya tarihine adını yazdırmış kadınların hikâyeleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi tarafından sergilenecek. Toplumsal hassasiyeti tüm Ankaralılar tarafından bilinen Panora AVM, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için iz bırakacak bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Bu etkinlik, tarihe iz bırakmış 30 kadını, “İz Bırakan Kadınlar” sergisi ile bilmeyenlere tanıtacak, bilenler için ise yâd etme fırsatı sunacak. Zübeyde Hanım’dan Lady Diana’ya kadar dünyanın farklı coğrafyalarından kadınların hikâyelerinin olduğu sergi 2 - 9 Mart tarihleri arasında Piri Reis’te ziyarete açık olacak.

Günümüzün İz Bırakan Kadınları Panora’da! Panora, İz Bırakan Kadınlar projesine özel, ilk defa iki farklı ve güçlü karakterin bir araya geldiği etkinlikle Kadınlar Günü’nü kutlayacak. Yazıp yönettiği “Yün Bebek” isimli filmiyle, New York Avrasya Film Festivali’nde kazandığı “Sinemada En İyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülü ile tanıdığımız Ümmiye Koçak, doğal halleri ve klasik Anadolu kadınını temsil etmesiyle kısa sürede herkesin sevgisini kazandı. Aynı zamanda köy kadınlarının yaşadığı sorunları dünyaya göstermek için Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu’nun kuruculuğunu da üstlenen Koçak, tüm olumsuzluklara rağmen başarılarıyla günümüzün örnek kadınlardan... Dünyaca ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo ile bir reklam filminde de oynayan Ümmiye Koçak, hayat hikâyesini paylaşmak için Panora’da olacak. Adını 2016 yılında çıkardığı “Sadece” albümüyle duyuran Kalben, son dönem Türk müziğinin en başarılı kadın isimlerinden. Özellikle yazdığı özgün şarkıları, caz ve akustik performanslarıyla büyük kitlelerin beğenisini kısa sürede kazanmayı başarmış Kalben de günümüzün iz bırakan kadınları arasında Ümmiye Koçak’la birlikte söyleşinin konuğu olacak. Kısa akustik performans da gerçekleştirecek olan Kalben ve Ümmiye Koçak sohbetini dinlemek isteyenler 9 Mart Cumartesi günü 16.00’da Piri Reis’te buluşacak.

Çanakkale Zaferi Üzerine “Bir Konuda Bir Konukla” Edebiyat ve kültür alanında gerçekleştirdiği etkinliklerle anılan Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi, şubat ayı itibariyle başladığı belgesel tadındaki programıyla, Nebil Özgentürk ile Bir Konuda Bir Konukla’da bu ay, ilk defa bir alışveriş merkezinde sohbete katılacak olan Ataol Behramoğlu’nu ağırlıyor. Belgeselci kimliği ve “Bir Yudum İnsan” programı ile hafızalara kazınan Nebil Özgentürk, mart ayında Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünün anılacağı programda, duayen şairlerimizden Ataol Behramoğlu’nu ağırlayacak. 17 Mart günü Piri Reis’te gerçekleşecek ücretsiz etkinlik saat 17.00’de başlayacak. Katılan tüm Panora misafirlerine Nebil Özgentürk ve Ataol Behramoğlu’nun kitapları ücretsiz olarak verilecek; programın ardından ise imza günü düzenlenecek.


Çocuklar Baharın Keyfini Panora’da Çıkarıyor! Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde, baharın müjdelendiği mart ayında da dopdolu programlarıyla Panora Çocukları’nı bekliyor. Çocuk atölyeleri ve meslek atölyeleri ile eğlenerek öğrenecek olan çocuklar, her hafta sonu Panora AVM, Akvaryum önünde buluşmaya devam ediyor. Her hafta birbirinden farklı etkinliklere ev sahipliği yapan Panora Çocuk Atölyeleri’nde, mart ayının ilk etkinliği 2 - 3 Mart tarihlerinde gerçekleşecek. Uzay ve Gezegenler etkinliği ile her çocuğun hayali astronotluk deneyimini yaşayacak çocuklar, 14.00 - 18.00 saatleri arasında buluşacak. 9-10 Mart tarihlerinde de Panora Çocukları atölye etkinliklerinde eğlenerek öğrenmenin tadını çıkaracaklar. 16 - 17 Mart’ta doktor olacak çocuklar, 23 - 24 Mart’ta Yaratıcı Seramik Atölyesi ile 15.00 - 18.00 saatleri arasında baharın coşkusunu hissedecekler. 23 Mart’ta gelenek haline gelmiş Panora’dan Masallar etkinliğinde her ay farklı bir masalı öğrenen çocuklar, bu ay Hansel ve Gretel’in macerasına tanık olacak. Etkinlik saat 14.00’te başlayacak. 30 - 31 Mart tarihlerinde Dünyayı Geziyorum etkinliğinde ufak bir Meksika turu yapacak olan çocuklar, 15.00 - 18.00 saatleri arasında buluşacak.

Rus Kültür Günleri Kutlamaları Panora’da!

Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi, Geleneksel Rus Maslenitsa Bayramı (Bahar Kutlamaları)’na ev sahipliğine hazırlanıyor. Rusya Federasyonu Türkiye Büyükelçiliği, Rossotrudnichestvo Türkiye Temsilciliği’ nin destekleri ve Rus Kültür Derneği’nin ana organizatörlüğünde “St. Petersburg ile Maslenitsa Bayramı” kutlamaları birbirinden farklı etkinliklerle 10 Mart’ta Panora AVM Piri Reis ve PanoraPark’ta olacak. St. Petersburg Dış İlişkiler Komitesi ile birlikte gerçekleşecek “Şirokaya Maslenitsa/Coşkulu Maslenitsa” kutlamalarında St. Petersburg Şarkı ve Dans Tiyatrosu “Moroşka” konseri ve “Gorodki” ismi verilen Rus spor oyunu gösterileri gerçekleşecek.

Gün Boyu Panora’yı Saracak Etkinlikler Herkesi Bekliyor! Sanatsal düzeyiyle ve üst düzey profesyonel anlayışıyla fark yaratmış Moroşka ile müzisyenler, vokalistler ve bale sanatçıları eşliğinde, Rus halk şarkıları, dansları ve halk oyunları sahnelenecek. Kutlamalarda aynı zamanda Rus spor gelenekleri ruhunu yansıtan “Gorodki” oyunu yarışmaları da yapılacak. İsteyen herkesin hem oyunu öğreneceği hem de yarışmaya katılabileceği etkinlik 10 Mart günü PanoraPark’ta gerçekleşecek. Oyunlarla ilgili dersler St. Petersburg Gorodki Spor Federasyonu Başkanı Yevgeniy Artamonof ve Federasyon Başkan Yardımcısı Sergey Oblogin tarafından verilecek. Kutlamalar kapsamında “Maslenitsa Sıtnaya/Doyana Kadar Maslenitsa” panayırı, geleneksel Maslenitsa kuklası yakma töreni “Proşay Zimuşka-Zima!/Elveda Kış!” da gerçekleşecek. Ziyaretçilerin Rus kültürünü yakından tanıma fırsatı bulacağı etkinliklerde aynı zamanda hediyelik eşya ve Rus mutfağını tanıtıcı ürünlerin de satışı yapılacak. 13.00’te başlayacak etkinliklerin tümü ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.


davet

Alice Rüyası Gerçek Oldu “Alice Harikalar Diyarında”, BKM, Zorlu PSM ve ID ortak prodüksiyonuyla, çağdaş bir müzikal uyarlama olarak ilk kez sahnelendi. Lewis Carroll tarafından yazılan ve bugüne kadar 174 dile çevrilerek edebiyatın eşsiz eserlerinden biri olma özelliğine sahip “Alice Harikalar Diyarında”, Serdar Biliş’in yönetmenliğinde, Tuluğ Tırpan’ın müzikleri ve Beyhan Murphy’nin koreografisi, BKM, Zorlu PSM ve ID ortak prodüksiyonuyla, çağdaş bir müzikal uyarlama olarak ilk kez sahnelendi. VakıfBank’ın ana destekçisi olduğu Alice Müzikali, başarılı oyuncu performanslarının yanı sıra 23 kişilik dans kumpanyası, canlı Alice orkestrası, kostümleri, heyecan dolu hikayesi ve Illusionist ekibinin hazırladığı multimedya içerikleriyle izleyicisini büyüledi. Başrollerinde Serenay Sarıkaya, Ezgi Mola, Enis Arıkan, Şükrü Özyıldız, İbrahim Selim ve Merve Dizdar gibi yetenekli isimlerin bulunduğu müzikale sanat ve iş dünyasından birçok isim katıldı. 

CEYLAN, ȘEBNEM ÇAPA


BURCU ESMERSOY

HAKAN BAȘ - BENSU SORAL

BURCU BİRİCİK

Ünlü oyuncular Halit Ergenç ve eși Bergüzar Korel geceye birlikte katıldı. Sade șıklıklarıyla dikkat çeken çift oyunu çok beğendiklerini söyledi. HALİT ERGENÇ - BERGÜZAR KOREL

NİL KARAİBRAHİMGİL

DİLEK HANİF


Güzelliğinize Profesyonel Kalıcı Dokunuşlar

G

üzelliğin zirvesine uzanan hikayenizi anlatır mısınız?

Küçük yaşlardan itibaren sanata ve güzelliğe olan tutkum doğrultusunda Almanya’da güzellik uzmanlığı ve kontür makyaj eğitimleri aldım. Almanya’dan döndükten sonra Ankara’da kurduğum güzellik merkeziyle profesyonel hikayemi başlattım. İlerleyen zamanlarda Ankara’nın ilk kontür makyaj akademi ve stüdyosunu Park Oran Ofis’te kurdum. Ankara’daki hikayemizi İstanbul’a taşımaya karar verdik ve artık Ankara’nın yanı sıra İstanbul Zorlu Center’da da hizmet veriyoruz.

cildinize ciddi zararlar verilebilir. Kötü sürprizlerle karşılaşmamak için kontür uygulaması yaptıracağınız kişinin eğitimi, bilgi ve tecrübesiyle ilgili bir araştırma yapın, gerekirse bir ön görüşme yaparak emin olun. Biz Ergül Keskin Conture Make-Up Studio olarak bu konuda çok titiz bir çalışma yürütüyor, sağlık koşulları konusunda çok sıkı standartlar uyguluyoruz. Organik ve Almanya ile İsviçre Sağlık Bakanlıklarından onaylı birinci kalite boyalar kullanıyoruz.

Son yıllarda kaş kontürü uygulaması oldukça ön plana çıktı. Bu önlenemez yükselişin sebebi nedir?

Güzellik endüstrisi; değişim ve gelişimin hiç durmadığı, kendi içinde çok dinamik parametreleri olan bir alan. Bu alanda başarıyı yakalamak ve bunu istikrarlı kılabilmek için sektörün dinamizmini beslemeniz ve en önemlisi de beslenmeniz gerekir. Sürdürülebilir bir yükseliş için sürekliliği sağlamanız olmazsa olmazdır. Bu noktada aldığımız eğitimler kadar verdiğimiz eğitimlerle, düzenlediğimiz workshop ve seminerlerle değişen uygulama, ekipman ve eğilimleri uzmanlara aktarmaya devam ediyoruz.

Kaşı seyrek olanlar, ince kaş modasına uyanlar, çeşitli operasyonlar sonucu kaşını kaybedenler veya şeklinden memnun olmayanlara etkili çözümler sunuyor. Biz Ergül Keskin Conture Make - Up Studio olarak ağrısız ve kanama olmadan uygulanan kaş kontür yöntemiyle kişilere istenilen şekil ve kalınlığı sağlıyoruz. Önce yüze en uygun olacak kaş için bir ön çizim gerçekleştiriyor, sonrasında 3D, pudralama, gölgeleme gibi farklı kıl teknikleri ile kaş kontür işlemimizi uyguluyoruz. İşlem süresi uygulanacak kaşın durumuna göre bir buçuk ila iki saat arasında değişiyor. İşlem gerçekleştirildikten 20 gün sonra rötuş işlemiyle son dokunuşlar yaparak kaşa son halini veriyoruz.

Kontür makyaj yaptırmak isteyen kişiler, güzellik merkezlerini hangi kriterlere göre seçmelidir?

Kaş kontür uygulamasından sonra hangi bakımlar uygulanmalıdır?

Kontür makyaj uygulamalarında eğitimin ve uzmanlığın yeri neden bu kadar önemli?

Kalıcı makyaj uygulaması yaptırmak isteyen kişiler, seçimlerini yaparken çok dikkatli olmalı ve bir araştırma sürecinden sonra karar vermelidir. Profesyonel olmayan ve sağlık standartlarını sağlayamayan birçok merkez, elverişsiz koşullarda sağlığınıza ve

Uygulama sonrasında işlem yapılan bölgenin 24 saat boyunca su ile temas etmemesi gerekiyor. İşlem sonrası iki hafta boyunca sauna, hamam, deniz ve havuza girilmemesini öneriyoruz. Kaş bölgesinin güneş ile doğrudan teması engellenmelidir çünkü rengin solmasına

advertorial

ERGÜL KESKİN

Türkiye’de ilk kontür makyaj uygulama ve eğitim akademisinin kurucusu ve dünyaca ünlü Long Time Liner Conture Make-Up markasının Türkiye Distribütörü Ergül Keskin’den popüler güzellik uygulamalarını dinliyoruz.


yol açabilir. En az bir hafta boyunca kaşa kozmetik ürün değdirmemeye özen gösterilmelidir. Yağ içeren ürünler işlem yapılan bölgede kullanılmamalıdır. Uygulama sonrası verilen bakım ürünlerinin kullanılması ve bunlar dışında herhangi bir ürün kullanılmaması önemlidir.

Microblading ve micropigmentasyon uygulamaları arasında, sizin de tercih ettiğiniz mikropigmentasyon yönteminin avantajları nelerdir?

Doğal kıl çizgisi görünümü vermesiyle ön plana çıkan microblading yönteminin bazı handikapları vardır. Bu yöntemde iğne uçlu kalemler cilde çizikler atarak adeta bir jilet etkisi yaratır. Kıl görünümlü çizgiler yaratmak için atılan ince çizikler kanamaya yol açarak, cilt dokusuna zarar verebilir. Kullanılan boya maddesinin kalitesi düştükçe açılan çiziklerin enfeksiyon kapma riski de yüksektir. Bunun yanı sıra kaş, dudak, ve eyeliner kontür uygulamalarında ilk ortaya çıkan yöntem ise mikropigmentasyondur. Bu yöntemde kontür uygulanacak bölgeye pigmentler ucunda mikro iğne olan bir cihaz yardımıyla bırakılır. Cildin yüzeyinde çalışıldığı için dokularda herhangi bir deformasyona ve zarara yol açmaz. Acısız, ağrısız bir yöntemdir, microblading yönteminde olduğu gibi cilde kesikler atılmadığı için kanama yapmaz. Üstelik kalıcılığı çok daha yüksektir.

Merkezinizde kalıcı makyajın yanı sıra birçok uygulama gerçekleştiriyorsunuz? Hizmet portföyünüzden bahseder misiniz?

Ergül Keskin Conture Make-Up Studio olarak çok geniş bir hizmet gamına sahibiz. Kaş kontür, dudak kontür, eyeliner kontür, dövme, kamuflaj kontür, ipek kirpik, kirpik liftingi, kaş tasarımı, saç simülasyonu, BB Glow, kaş vitamini ve yeni nesil cilt bakımları alanlarında da uzman ve profesyonel kişilerce uygulamalar gerçekleştiriyoruz.

Stüdyonuzda Somon DNA uygulamasına da yer veriyorsunuz. Nedir Somon DNA?

Somon balığı spermleri ve hyalüronik asitten elde edilen Somon DNA, içeriğindeki DNA molekülleri yardımıyla ciltte genç hücreler üretilerek kırışıklık ve diğer yaşlanma belirtilerinin giderilmesini sağlar. Cilt yapısını destekleyen, hücreleri onaran Somon DNA, insan DNA’sına çok yakın olan formülasyonu sayesinde bağ dokusunu yeniden yapılandırarak, cildi restore eder. Kişinin sorununa göre değişiklik gösteren bu işlem, yaklaşık üç seans uygulanır. Seans süreleri 30-40 dakika arasında değişmekle birlikte, seans araları ortalama 14-30 gündür.

BB Glow uygulaması son dönemde sıkça adından söz ettiren işlemlerden biri. Nedir BB Glow uygulaması? BB Glow, özel bitkisel serumlar aracılığıyla ciltteki estetik sorunları ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Kalıcı fondöten olarak da adlandırılan bu işlem, hem erkeklerde hem de kadınlarda güvenle tercih ediliyor. BB Glow, herhangi bir kimyasal veya fondöten kullanılmadan yapılır, cilde zararı değil faydası vardır. Serum içerisinde yer alan maddeler; ciltte sıkılaşma, akne ve damar izlerinde azalma sağlarken aynı zamanda ciltte fondöten etkisi yaratarak pürüzsüz, aydınlık bir görüntüye ulaştırır. Doğal bir silüet için etkili sonuçlar yaratan BB Glow’un kalıcılığı, ortalama dört ay ile bir yıl arasında değişmektedir.

Kaş vitamini hakkında bilgi alabilir miyiz?

Stres ve zamanın yanı sıra yanlış uygulamalar ve kullanılan kozmetik ürünler sebebiyle eski canlılığını yitiren kaşlar, zamanla formunu kaybediyor. Kaş vitamini, kaşların ihtiyaç duyduğu vitamin ve yağların kıl köklerine geri kazandırılması esasına dayanıyor. Kaş vitamini uygulamasında, kıl köklerini destekleyen ve güçlendiren çeşitli vitamin ve yağlar cihaz yardımı ile kaşlara nüfuz ettiriliyor. Bu sayede küsmüş ve işlevselliğini yitirmiş kaş kökleri canlandırılıyor. Vitaminlerle hazırlanmış serum, cihaz yardımı ile kaşın tamamına ve kaş diplerine uygulanıyor. 

Ankara Ofis: Turan Güneș Bulvarı, Park Oran Ofis, No:11-12 Çankaya/ANKARA T:+90 533 224 21 28 İstanbul Ofis: R1 Teras Evler Kat: T1, D:104 Zorlu Center Beșiktaș/İSTANBUL T:+90 538 040 63 65 info@ergulkeskin.com.tr • www.ergulkeskin.com.tr ergulkeskintr ergulkeskinofficial


davet

YEN DANG KIM

DORA KISS

LUCİE KAFKOVA

TANJA MARKOVIC

Sefirelerin Kahvaltısı Ankara’da bulunan büyükelçi eşleri, Avusturalya Sefiresi Neda Alemohammad’ın ev sahipliğinde düzenlenen kahvaltıda buluştu. Avusturalya’nın Ankara Büyükelçisi Mark InnesBrown’ın eşi Neda Alemohammad, büyükelçilik konutunda pek çok sefirenin katıldığı bir organizasyon düzenledi. Davete sefirelerin yanı sıra uluslararası misyon temsilcileri de katıldı. Kokteylle başlayan davet, Türk kültürünü yansıtan etkinliklerle devam etti. Ebru ve hat sanatlarından örneklerin ve Türk halk oyunlarının sergilendiği etkinlik, kahvaltıyla sürdü. 

BERİL ÇAVUȘOĞLU, NEDA ALEMOHAMMAD, MELİKE GÖKÇE


Paris Cad. No: 76/9-10 Şili Meydanı - Kavaklıdere/Ankara T: +90 312 426 26 91 sensizolmazmeyhane


sanat

RC Art Gallery Mart’ta Dopdolu RC Art Gallery mart ayında koleksiyonerler için birbirinden özel müzayedelere imza atıyor. Bilkent Sanat Sokağı’nda düzenlenen RC Art Gallery’nin kurucusu Rahmi Çöğendez önderliğinde gerçekleșecek yeni nesil müzayede ve büyük müzayede, sanatseverleri bekliyor olacak...


RC Art Gallery’de mart ayı müzayedelerle dolu...

B

ilkent Sanat Sokağı’nda mart ayı sanatseverler için heyecan verici geçecek. Birbirinden özel müzayedeler ve sergilere ev sahipliği yapan Bilkent Sanat Sokağı Özel Müzayede Salonu’nda “Her duvar bir orijinali hak eder.” mottosuyla 10 Mart’ta birbirinden değerli çağdaş 62 sanatçının eserleri, 100 TL’ den başlayarak yeni nesil müzayede ile sunulurken, 24 Mart’ ta ise özel koleksiyonerlerin yoğun ilgi duyduğu büyük müzayedede elli Türk ve dünya çağdaş sanatçılarının eserleri açık arttırmayla satılacak. Bilkent Sanat Sokağı’ nda gerçekleşen müzayedeler sadece satışa sunulan eserleriyle değil, gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle de bu ay yankı uyandırmaya devam edecek. Aleksandr Uglov, Rıfat Koçak, Şehriyar Cem, Şükran İstanbullu, Haluk Evitan, Christo Yotov, Pınar Kanber, Adnan Turani, Mine Arasan gibi isimlerin eserleriyle yer alacağı Yeni Nesil Müzayede’de Aida Arghavani, Şadan Dinçel, Nilgün Şahin, Ali Gholi Mardani, Gül Bülbül’ ün eserleri Engelsiz Fotoğraf Derneği için satışa çıkacak. Bu eserlerden elde edilecek gelir ENFOD’a bağışlanarak engelsiz yaşam için farkındalık yaratılacak. 24 Mart tarihinde gerçekleşecek müzayedede ise Söbütay Özer, Vladimir Pervuhin, Eugeny Checkrigin, Boris Radenko, Nazan Pamuk, Spyros Georgas, Hikmet Çetinkaya ve 42 isim yer alıyor. Müzayedeler Bilkent Sanat Sokağı Özel Müzayede Salonu’nda gerçekleşecek olup saat 16:00’ da başlayacak. 


davet

CAN ÇAVUȘOĞLU

DOMINIQUE PARAVICINI, PHILIPPE DUAMELLE, GHASSAN ZAWAWI

ZEYNEP ERKAN

Çek Büyükelçiliği’nde Dinleti Çekya’nın Ankara Büyükelçiliği “Introducing Music Life Around Us’’ grubunun düzenlediği klasik müzik konserine ev sahipliği yaptı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Sanatçısı Zeynep Erkan öncülüğünde kurulan “Introducing Music Life Around Us’’ grubu Çek Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği Rezidansı’nda katılımın yoğun olduğu bir konser verdi. Konsere çok sayıda büyükelçinin yanı sıra, birçok diplomat ve misyon temsilcisi de katıldı. 

PAVEL KAFKA, LUCİE KAFKOVA, MATYAS KAFKA


Pencere’ye atĹlan imza...

Fabrika: 1354. Cadde 1421. Sokak No:2 06370 Ostim-Ankara www.hatupen.com.tr

facebook.com/hatupen

Telefon: 0312 385 88 50

E-posta: hatupen@hatupen.com.tr

twitter.com/hatupen

instagram.com/hatupen


Şehrin imajını değiştiren birbirinden farklı muhteşem projeler...



prestijli projeler

Bulvar Loft “Yeni Ankara”nın Sembolü Levent Loft ve İncek Loft’un ardından Akfen İnșaat’ın üçüncü temalı konut projesi Bulvar Loft, bulunduğu coğrafi konum, üniversitelere ve kentin yeni yașam alanlarına olan yakınlığı nedeniyle adeta yeni bir Ankara’nın yaratıldığı İncek Bölgesi’nde yeni bir cazibe merkezi oluyor.

A

nkara’da, konutun altın üçgeninde; Çayyolu, Bilkent ve İncek semtlerinin ortasında yeni bir yaşam merkezinde yer alan Ankara Bulvar Loft, özellikle anaokulları, ilkokullar, liseler ve üniversitelere olan yakınlığıyla dikkat çekiyor. Toplam 6 blokta, 16 farklı daire tipi bulunan projede; 1+1, 2+1, 3+1, 4+1 ve 5+1 olmak üzere, brüt 66 m2 ile 350 m2 aralığında değişen toplam 822 adet konut bulunuyor. Bir konut projesinden çok daha fazlasını vadeden Bulvar Loft, peyzaj alanları, sosyal hayatı canlandıracak sosyal donatı ve ticari alanları ile tüm Ankaralıların yeni buluşma mekânı olmayı hedefliyor.

Projede neler var?

Öne çıkan mimarisi ve sosyal olanakları ile keyifli bir hayatın kapılarını açan Bulvar Loft farklı sosyal aktivite alanları

132 magdergi.com.tr

sayesinde, sakinlerini değişik spor dallarıyla tanıştırarak yeni hobiler edinebilme imkânı sunuyor. Fitness center, kapalı yüzme havuzu, güneşlenme terası, açık satranç, basketbol sahası, boccia sahası gibi sosyal donatı alanlarına sahip Bulvat Loft’ta aynı zamanda; hobi odası, cep sineması, güneş bahçesi, fire pit alanları gibi insanların sosyal hayatına renk katan aktivite alanları da bulunuyor. Yaklaşık 10 bin m2’lik alanda konumlandırılan ticari alanlarda; gurme restoranlar, eczane, kuru temizleme, mağazalar ve butik marketlerin yer aldığı bir yaşam merkezi bulunuyor. Toplam 31 adet ticari alanın bulunduğu Bulvar Loft’ta ticari alanın ortasındaki bölümde yaklaşık 600 m2’lik etkinlik alanı bulunuyor ve bu alana bakan sokağın sağ ve sol cephesinde birbirinden farklı gurme restoranlar yer alıyor. Bulvar Loft’ta, Akfen İnşaat’ın yeşile, doğaya ve çevreye verdiği önemin de göstergesi olarak, proje içerisinde yer alan türlü ağaçlar ve bitkiler sayesinde metropol kirliliğinden uzak, yeşile doymuş bir yaşam sunuluyor. 



UFUK BAHAR

Türkiye’den İngiltere’ye Uzanan Başarı Öyküsü Londra’nın en hızlı büyüyen mimarlık ofisi Urbanist Architecture’un kurucusu Ufuk Bahar ile bașarı dolu meslek kariyeri üzerine konuștuk. Bașarısının sırlarını açıklayan Ufuk Bahar gelecek planlarını ve Londra serüvenini anlattı.

İ

şinizi Londra’da genişletmeye karar vermenizdeki etken neydi?

Mimarlık eğitimime Bilkent Üniversitesi’nde başlayıp, İtalya La Sapienza ve İngiltere Westminster üniversitelerinde tahsilimi sürdürerek bu disiplini üç farklı üniversitede öğrendim. Westminster Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmak üzere Londra’ya taşındığım zaman şehrin çarpıcı mimari kimliğine ve zengin kültürüne aşık oldum; yüksek lisansımı tamamladıktan sonra hayatıma Londra’da devam etmeye karar kıldım. Londra’da çeşitli mimarlık firmalarında çalıştıktan sonra mimari, tasarım ve gayrimenkul geliştirme alanlarındaki deneyim ve bilgi birikimimi sektördeki eksiklere çözümler bulmaya yönelik kullanmak gayesiyle Urbanist Architecture isimli mimarlık büromu kurdum. Yedi yıl önce küçük bir ofis olarak faaliyete başlayan Urbanist Architecture,

Londra’nın en hızlı büyüyen mimarlık şirketlerinden biri oldu; bu süreçte İngiltere’de 500’den fazla projeye imza attık.

İngiltere dışında faaliyet göstermeyi planlıyor musunuz?

Zaten İngiltere dışında devam eden projelerimiz var; özellikle Dubai ve Katar’da konut ve iş merkezi projeleri yürütmekteyiz. Bunun dışında İstanbul’da hayata geçirilmesi planlanan prestijli bir konut projesinde danışmanlık hizmeti vermemiz söz konusu. Bunun için Türkiye’den gayrimenkul lideri bir firma ile görüşmelerimiz sürüyor. Bize gelen tüm danışmanlık taleplerine yanıt verebilmeyi isterdik. Çok fazla talep var, başka bir deyişle kapasite problemi yaşıyoruz. İlerleyen günlerde üçüncü ve dördüncü ofisimizi açarak bu sorunu çözmeyi hedefliyoruz.


Londra’nın en iyi 10 mimarlık şirketi arasındasınız. Bu başarınızı neye borçlusunuz?

Her şeyi aynı anda yapmaya çalışmak yerine, bir alana yoğunlaştım. Üç farklı üniversitede mimarlık ile ilgili konularda eğitim aldığım için özellikle imar izni uygulamalarındaki soruları kolayca çözebilecek stratejiler formüle etme bilgi ve becerisine sahibim. Araştırma yapmayı, yeni olasılıkları keşfetmeyi, yeni beceri ve teknikler edinmeyi seviyorum. Bir girişimci ve mimar olarak hedefim her zaman fark yaratmak oldu. Bir nebze de olsa bunu başardığım için şanslıyım. Bu sektörde başarılı olmak isteyenlerin hedeflere, özellikle de büyük hedeflere ulaşmak için zamana ihtiyaç duyulduğunu ve bu durumun sabırlı olmak, sorumluluk almak ve disiplinli çalışmak gibi çeşitli gereklilikleri olduğunu anlaması gerekir. Bir tasarımcı olarak başarıyı yakalamak, gerçekten dünyadaki en tatmin edici duygulardan biri. İnsanların çevrelerini ve dolayısıyla yaşam kalitelerini geliştirmelerine yardımcı olan alanlar inşa ediyoruz. Yaptığınız şeyin insanlara sağladığı faydaları gördüğünüz zaman bundan ilham alıyorsunuz. Mimarlığın zarafetine, güzelliğine ve zenginliğine katkıda bulunmayı seviyorum. Benimle aynı değerleri taşıyan, birinci sınıf mimar ve tasarımcılarla birlikte çalıştığım için de gurur duyuyorum. Projelerimizi gerçekleştirirken, bir binayı canlandıran ve ona hayat veren tüm öğelerin uyumlu olması için çaba gösteriyoruz; verimli olduğu kadar görsel olarak da etkileyici mekanlar tasarlamayı hedefliyoruz. Her zaman yenilikçi, yaratıcı ve sıra dışı tasarımlara yöneliyoruz ve asla bundan daha azıyla yetinmiyoruz.

Şirketiniz dahilinde ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Odaklandığımız projelerin kapsamı ev genişletme ve yenileme projelerinden, yeni inşa edilen evlere ve nazım imar planlarına kadar uzanıyor. Bunlar arasında konut geliştirme projeleri de var, ofis ve eğlence alanlarına yönelik planlar da. Profesyonel bir dikkat ve büyük bir özenle, iç tasarım, mimari tasarım ve kentsel tasarımın tüm alanlarında hizmet veriyoruz denebilir. Gayretlerimiz ve sahip olduğumuz güçlü vizyon sayesinde, Urbanist Architecture yedi yıllık bir süreç içerisinde küçük bir mimarlık ofisinden Londra’nın en en hızlı büyüyen mimarlık bürolarından birine, son derece köklü ve çok-disiplinli bir firmaya dönüştü. İç tasarımcılar, mimarlar, peyzaj mimarları ve şehir planlamacılarından oluşan çok-disiplinli bir şirket olduğumuz için de, ister lojistikle ister inşaat yönetmelikleriyle ilgili olsun, sürecin herhangi bir aşamasında karşılaşabileceğimiz herhangi bir zorluğun üstesinden gelebilme yeteneğine sahibiz.

Danışanınızın isteklerine göre mi hareket ediyorsunuz yoksa istek doğrultusunda önergeler yapan bir ekiple mi çalışıyorsunuz?

Her projenin kendine has özellikleri olduğuna ve her müşterimizin benzersiz bir yaklaşımı hak ettiğine inandığımız için her projeye taze gözlerle ve özgün fikirlerle yaklaşıyoruz. Bu felsefe insanların çalışabileceği ve yaşayabileceği, gerçekten eşsiz ve yaşam kalitesini artıran mekanlar yaratmamızı sağlıyor. Her aşamayı titizlikle planlıyor, olası sorunları öngörüyor ve ortaya çıkan fırsatları değerlendiriyoruz. Projelerimizi sorun çözme, sanatsal yaratıcılık ve yenilikçi mühendisliği bir araya getirerek hayata geçiriyoruz. İyi bir mimarın görevi yalnızca başarılı bir tasarıma imza atmak değildir. İyi bir mimarın mimarın görevi, danışanlarıyla beraber hayal gücünün sınırlarını aşan fikirler üretip, bambaşka dünyalara yolculuk etmelerini sağlamaktır. Hem verdiğiniz hizmet hem vizyonunuz insanlarda yankı uyandırmalı, duygulara hitap etmeli.

Mimarideki mevcut trendlere uymanın ne kadar önemli olduğunu düşünüyorsunuz? Mevcut trendler neler ve sizce önümüzdeki trendler nasıl görünüyor?

İyi tasarım zamandan münezzehtir; bu yüzden trendlere inanmıyorum. Ancak illa bir seçim yapmam gerekiyorsa, İtalyan konforunun başlı başına bir trende dönüştüğünü ve tüm dünyada tasarımlara ilham verdiğini düşünüyorum. İtalya söz konusu olunca, her köşe başında karşınıza çıkan farklı şekiller, boyutlar ve temalarla, ülkenin bütünü ilham açısından adeta bir hazine. Her yerde tasarımın izleriyle karşılaşıyorsunuz: Sokaklarda, mimaride, yaşam tarzında ve modada... İtalyan konforu ise detaylara verilen önemle öne çıkıyor. Cesur barok desenler, çok miktarda ayna, bolca güneş ışığı, ortam ışıklandırmasıyla eşleştirilmiş bitkiler, özel olarak yapılmış mobilyalar bu trendin parçaları. Öte yandan, gelişen teknolojiyle birlikte her şey gibi mimarlık ve tasarım sektörü de gelişim ve değişim gösteriyor. Birçok mimar, tasarımlarına teknolojiyi dahil etme eğiliminde. Örneğin akıllı binalar, parametrik mimari ve sanal gerçeklik teknolojisi gelecekteki olası trendler arasında yer alabilir. Biz de Urbanist Architecture olarak, trendlere yön verme gayesiyle geliştirdiğimiz “Urbanist 4D Sanal Gerçeklik” projesiyle, mimari tasarım süreçlerinde VR teknolojisini Londra’da kullanan ilk mimarlık ofislerinden biri olduk.

En sevdiğiniz ya da üzerinde çalıştığınız en başarılı proje hangisiydi? Onu özel yapan neydi?

Urbanist Architecture, Londra’da çoğunlukla eski binaların iç ve dış mimari projelerinin geliştirilmesi ile restorasyon ve renovasyon çalışmalarına yönelik hizmetler sunuyor. Mayfair, Belgravia ve Knightsbridge bölgelerinin oluşturduğu ve Londra’nın “platinium üçgeni” olarak da bilinen bölge, son derece etkileyici mimari kimliklere sahip binalara, meydanlara ve sokaklara ev sahipliği yapıyor. Bu binaların ön ve arka cephelerini koruyarak, evleri tepeden tırnağa yeniden tasarlıyoruz. Geçmişteki tasarımlardan etkilenen, çağdaş tasarımlardan ilham alan ve gelecekteki uygulamalarımız üzerinde etkisi olacak, modern tasarımlar sunuyoruz. Burada yürüttüğümüz ve tarihi dokuyu korumaya yönelik projeler benim için özel bir öneme sahip. 




röportaj

Sınır Dışı Fikirlerin Tasarımcısı

Safak Cak

Jennifer Lopez, Paris Hilton gibi dünyaca ünlü isimlerle çalıșan Bașarılı Tasarımcı Șafak Çak; yeni bitirdiği Yeniköy’deki evinin kapılarını ilk kez MAG Okurları için açtı... Muhteșem İstanbul manzarasına sahip olan evinin bahçesinde flamingodan tavus kușuna birçok hayvan besleyen Șafak Çak ile soğuk bir günde sıcacık bir röportaj gerçekleștirdik... RÖPORTAJ: DİLARA ERTÜRK

138 magdergi.com.tr


T

asarıma her zaman ilginiz var mıydı? Bu alanda bu kadar ilerleyeceğinizi, uluslararası başarılara imza atacağınızı tahmin edebilir miydiniz?

Tabii ki tahmin edemezdim ama 5 yaşındayken çok iyi lego yaptığımı hatırlıyorum. Farklı parçaları bir araya getirme yeteneğimi sanıyorum ki ailem çok iyi kavramış o dönem. Zaman içerisinde benim tasarımcı olmama ve şirketimin dünyaya açılmasına kadar geçen sürecin başlangıç noktası legodur. Hep söylerim bunu.

Tasarımcı olmasaydım kesinlikle şu işle uğraşırdım dediğiniz bir meslek var mı? Tasarımcı olurdum yine ama moda tasarımcısı olurdum. Mobilya ya da mekan tasarımı yerine kıyafet tasarlamayı isteyebilirdim. Hala içimde bir ukdedir bu. Şu an bile “Ağaçlardan elbiseler yapsam mı acaba?” diye düşünmüyor değilim.

Sosyal sorumluluk ve gönüllü projelerde sıkça yer alıyorsunuz. Biraz bunlardan bahseder misiniz?

Vakit oldukça senede 35 veya 40 defa üniversite öğrencilerine konferans veriyorum. Bunu da tabii ki ücretsiz yapıyorum. Kendi kariyer gelişimimi, neyin ne olduğunu, yurt dışı işlerinin nasıl geldiğini ve devam ettiğini anlatıyorum. Bunu da onların yoluna bir ışık yakabilmek adına yapıyorum.


röportaj

Önce Paris Hilton’la bașladı... Daha sonra Jennifer Lopez ve Sting geldi. Yurt dışında okumak ve çalışmak, kariyerinizi nasıl yönlendirdi, etkiledi sizce?

Yurt dışında okumak herkese fayda sağlayacak bir şey. Ben çocuklara hep şunu anlatıyorum; lütfen küçük bir bütçeniz dahi olsa ilk etapta hiçbir yere gidemezseniz bile Yunanistan’a veya Bulgaristan’a gidin. Yurt dışı görün çünkü bu, hakikaten insana vizyon katan bir şey. Herkese verebileceğim yegane tavsiye; yurt dışına gidilmesi.

Tasarımlarınızı yaparken en çok dikkat ettiğiniz şey nedir?

Bir kere danışanı gerçekten çok iyi dinlemek lazım. Herkesin hayali pembe panjurlu evle başlıyor özellikle de kadınlarda; fakat sonraki süreç tabii ki öyle gelişmiyor. O yüzden, müşteriyi çok iyi dinleyip ana noktaları, renkleri ve şekilleri algılayıp, süzüp kendi yeteneğinizle birleştiriyorsunuz. Sonuç olarak, benim için en önemli şey; danışanımdan aldığım izlenim. Ben insanların hayallerini gerçekleştirmeye çalışan bir adamım. Biri altın varaklı severken öteki aşırı derecede düz, minimalist mobilyalar istiyor. İşte bunu dinleyip uygulayabiliyorsanız başarıyı yakalayabiliyorsunuz.

Tasarladığınız evlerin en dikkat çekici özelliği nedir? İmza dokunuşunuz var mı?

Tarz olarak bir imzam olduğunu söyleyemem fakat farklı materyalleri bir araya getiren ender tasarımcılardan biri olduğumu söyleyebilirim. “Bu absürt şeyi ancak Şafak Çak yapar.” diyen müşterilerim var.

140 magdergi.com.tr


“Ağaçlardan elbiseler yapsam mı acaba?” diye düșünmüyor değilim.

Yaptığınız bazı tasarımlarda İstanbul Boğazı’nı ve Kabe’yi tüm evin içine yansıtma fikri nereden geldi?

Aslında bu 15 sene önceydi. Tabii internet bu kadar hızlı değildi ve biz uydu aracılığıyla televizyonlarda canlı olarak Kabe’yi gösteriyorduk. O zamanlar çok ilginçti. Örneğin, Boğaz’da oturmayan insanların evlerinin çatılarına kameralar koyuyorduk, çok yükseklere. Yine televizyonu açtığında Boğaz’ı görsün canlı olarak diye. Tabii o zaman ütopik geliyordu ama şu an aslında herkes cep telefonundan bile canlı olarak bunları izleyebiliyor.

Bugüne kadarki en marjinal tasarımınızı kimin için yaptınız?

Jennifer Lopez’in Las Vegas’daki şovu için beş metre büyüklüğünde ayna kaplı Türk hilali yapmıştım. Bana göre en marjinali oydu.

Bundan sonra Şafak Çak’ı nerelerde, hangi projelerde göreceğiz? Jennifer Lopez ile altı senedir çalışıyoruz. 2020’de bir dünya turnesi planlıyorlar. Sanıyorum ki dünya turnesi için yine değişik tasarımlar yapacağım. İki sene içerisindeki en iddialı projemizi sorarsanız kesinlikle bu dünya turu projesini söyleyebilirim.

Peki bu süreç nasıl gelişti? Nasıl bir iletişiminiz oldu?

Önce Paris Hilton’la başladı. Daha sonra Jennifer Lopez ve Sting geldi. 2012 senesiydi. Miami’deki bir konserinin “after party”sinde tanıştık. O zamanki dünya turnesi için gül şeklinde bir taht istemişti. Daha sonrasında kendi eviyle devam etti bu süreç.

Türkiye’de çalıştığınız ünlü isimler var mı peki?

Türkiye’de sadece Ajda Pekkan ile çalıştım. Açık hava sahnesi için bir proje yapmıştık. Onun dışında Türkiye’den şimdilik hiçbir isimle çalışmadık. 


Londra'da Gayrimenkul Yatırım Danışmanlığı


Ayla Toprak Zengin

ayla@oxoinvestment.com 0532 764 84 52 00447879405584

Ömer Zengin

omer@oxoinvestment.com 00447733370729 www.oxoinvestment.com




MUSTAFA ȘAHİN

İşinizi Sevmeli, Aşkla Yapmalısınız Vent Alacaatlı Projesi’nin yaratıcısı Müteahhit Mustafa Șahin ile mesleğine, hayatına, projelerine ve sektöre yeni atılacak meslektașlarına verdiği tavsiyelere dair detaylı bir sohbet gerçekleștirdik.

Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nde meclis başkanı olmakla beraber Ankara Ticaret Odası’nda meclis üyesiyim, kurucusu olduğum Birleşik İnşaat Müteahhitliği Federasyonu’nun genel başkanıyım. 1983 yılından beri inşaat sektöründe faaliyet göstermekteyim ve genel itibariyle inşaat sektöründe konut ağırlıklı projeler üretmekteyiz.

Bir yapının inşa aşamasında en çok dikkat ettiğiniz aşama nedir?

Genel olarak yapının her aşamasında dikkatli olmak lazım çünkü işimiz insanların huzurla güvenle oturacakları mekanları inşa

etmek. Öncelikle projenin üzerinde titizlikle çalışmak ve bütün mekanları kullanılabilir halde projelendirmek lazım. Daha sonra bir sıralama yapmak gerekirse yapının temeli, izolasyonları, sıhhi tesisatı, kalorifer tesisatı, elektrik tesisatı, yalıtımı ve çatısı diyebiliriz. Tabii ki bu işleri yapacak ekibin işinde uzman ve tecrübeli olması en önemli şartların başında geliyor.

Entürk Yapı Şirketi’ndeki faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Ne gibi projeler yapıyorsunuz?

Entürk Yapı A.Ş olarak sadece inşaat sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Başka bir faaliyet alanımız yok, daha çok konut nitelikli projeler gerçekleştiriyoruz. Büyük projelerden ziyade daha çok butik projeler yapmaya özen gösteriyoruz. Büyük projedeki kastım; 500 daire 1000 daire yapalım değil. 50 daire yapalım, 100 daire yapalım.

advertorial

B

ize biraz kendinizden ve mesleğinizden bahseder misiniz?


Başında duramadığımız, bizzat ilgilenemediğimiz işlerin içinde olmak istemiyoruz. Bitirdiğimiz projelerde müşterilerimiz huzurla, güvenle, mutlulukla yaşasın istiyoruz. Bugüne kadar yaptığımız projelerimizden daire alan tüm müşterilerimizle ilişkilerimiz akraba düzeyinde. Bu anlayıştan vazgeçmeden çalışmaya devam edeceğiz.

Bugüne kadar yaptığınız ve en çok içinize sinen proje neydi?

Bugüne kadar yaptığımız projelerin tamamının içimize sindiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Başta da söylediğim gibi her yeni projeye büyük bir heyecanla ve aşkla yeniden başlıyoruz; ancak yaptığımız projelerde kimsede olmayan bir takım uygulamalar yaptığımızda daha da mutlu oluyoruz. Örneğin, Ankara’da ilk defa mutfak kileri yapan, vestiyer odası yapan bir anlayışa sahibiz. Bunun gibi bir çok ilklerimiz var. bu ilkler bizi daha çok mutlu ediyor ve yaptığımız işin daha çok içimize sinmesini sağlıyor.

Bir yapı inşa ederken kullanılan malzemenin kalitesinin önemi nedir?

Bir yapıda kullanılacak malzeme elbette ki önemlidir ama malzemeden çok, işçilik daha önemlidir. Örneğin, bizim inşaatlarımızda çalışan ekiplerin içinden en kısa çalışanı 20 yıldır bizimle iş yapıyor. Bu da kalitenin sürekliliğini getiriyor. Malzeme seçiminde ise elbette görselliği önemsiyoruz. Biz, malzemenin kaliteli olmasına, uzun vadede müşterilerimize sorun çıkartmamasına ve çıkacak sorunlara en kısa ve en ekonomik şekilde çözüm bulunacak malzemeler olmasına çok daha fazla dikkat ediyoruz.

Oldukça zor ve stresli bir mesleğiniz var. Motivasyon kaynağınızı öğrenebilir miyiz?

Evet doğru işimiz oldukça zor ve bir o kadar da stresli. Motivasyon kaynağıma gelince en önemli motivasyonumun işimi çok sevmem olduğunu söyleyebilirim. Her yeni projede daha büyük bir heyecanla yeniden başlıyorum. Biz müteahhitler, insanların hayallerini gerçekleştiriyoruz. Bu yüzden, yaptığınız işi severek ve aşkla yaparsanız, insanların hayallerini gerçekleştirmiş olursunuz. Değilse, hayallerini yıkarsınız. Bizler de 1983 yılından beri insanlara barınacak değil, yaşanacak mekanlar üretmek için büyük bir şevkle, aşkla müşterilerimizin hayallerini gerçekleştiriyoruz. Bu da bize motivasyon olarak geri dönüş sağlıyor.

İşten arta kalan zamanlarda kendinize zaman ayırmak için neler yapıyorsunuz?

İşin doğrusu işimden çok fazla zaman kalmıyor; ancak az da olsa kalan bu zamanlarımda müzik dinlemeyi, seyahat etmeyi ve spor yapmayı seviyorum. İnşaat sektörü ile ilgili yeni çıkan ürünleri takip etmek için tüm dünyadaki fuarları takip ederken hem seyahat etmiş hem de kendimi geliştirmiş oluyorum.

Son olarak sektöre yeni atılmak isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?

İnşaat sektörüne yeni girmek isteyenlere tavsiyem; öncelikle iyi bir eğitim almaları ve aldıkları bu eğitimi sahada uygulamaları görerek, yaşayarak pratiklerini geliştirmeleridir çünkü inşaat işi bilgi ve tecrübe gerektirir. Yapacağınız çok küçük hatalar bile telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. Birlikte çalışacağınız ekibinizi doğru seçmelisiniz ve bu ekiplerin ücretlerinden çok, iş deneyimlerine önem vermelisiniz. Son olarak, tabii ki bu işi sevmelisiniz. Bu işe aşkla ve şevkle bağlanmalısınız. Kısacası, bu işi heyecanla yaşayarak yapmalısınız. 


dekorasyon

Modern Çizgiler Klasik renkleri sanatsal çizgilerle bulușturan tasarımlar, evinizin havasını değiștirmeye hazırlanıyor.

GÜRELLER AVİZE

GÜRELLER BİBLO KUTA HOME KONSOL

KUTA HOME BERJER ENNE KANEPE

BEYMEN-TREZZ AYDINLATMA

BEYMEN-TREZZ KANEPE

ENNE SEHPA

148 magdergi.com.tr



HÜSEYİN KOÇ

İç Dekorasyon Sırları Genç ve bașarılı Tasarımcı Hüseyin Koç’un iç dekorasyon tasarımında dikkat edilmesi gereken önemli detayları ve trendleri paylaștığı keyifli röportajımız sizlerle...

Küçük mekan yoktur, yanlış dekorasyon vardır. Açık ve koyu kontrast kullanan mekanlarda alan algısı daralır. Dolayısıyla, küçük mekanlarda bunu önermem. Ayrıca yanlış renk seçimleri ve mekana uymayan mobilya ve aksesuar ölçüleri, mekanı daha da keyifsiz hale getirir. Bu nedenle, tavan ve renk seçimlerini açık tonlu renklerden yana kullanmalıyız. Tabii ki bunların dışında ayna en önemli faktörlerden biri. Aynanın yaratmış olduğu illüzyon etkisi, mekanın geniş algılanmasını sağlar. Son olarak söyleyebileceğim şey ise aydınlatmayla alakalı. Tek bir aydınlatmanın yerine mekanınızı abajur ya da lambader yardımı ile mekana ışığı yayarak daha geniş gösterebiliriz.

2019 içerisinde göreceğimiz tasarım ve renk trendleri neler?

Geçtiğimiz sene gibi bu yıl da yine renk olarak iç dekorasyonda yeşil tonları hakim olacak. Bunun yanı sıra canlı mercan (living coral) da bu sene sıkça göreceğimiz renkler arasında. Tasarım trendi olarak ise mobilya ve mekan tasarımlarında “art deco” tarzını çok daha fazla göreceğiz.

İç mekanda koyu renk tercih ediyor musunuz?

Mekan içerisinde oluşturduğumuz tasarıma uygunsa evet. Kontrast oluşturmak istediğimiz zamanlarda koyu renkleri daha çok tercih ediyoruz; ancak koyu renkleri mekanda kullanmak zordur. Mesela siyah, ölçülü kullanıldığında dekorasyonda asaletin ve zarafetin sembolüdür. Aynı zamanda gücü ve tutkuyu da ifade eder.

advertorial

K

üçük bir odayı büyük göstermek için üç tavsiye alabilir miyiz?


“Geçiș Stili” (Transitional) bu senenin trendi. Yașam alanında tek tarzın hakim olmasını istemeyenler için en ideal seçeneklerden biri. Tasarımlarınızda teknolojinin önemi nedir?

Proje bazında müşterilerimizin mekanını bitmiş haline en yakın olarak gösterebilme ve üç boyutlu sunum yapma imkanı sağlamakta. Üretim bazında ise kavisli ve estetik gücü yüksek imalatlar daha az enerji ve zaman harcanarak üretilmekte. Teknolojinin bunun gibi birçok artısını saymak mümkün.

Son zamanlarda mobilya ve dekorasyonda öne çıkan ve popüler olan tarz nedir?

Bana göre “Geçiş Stili” (Transitional) bu senenin trendi. Yaşam alanında tek tarzın hakim olmasını istemeyenler için en ideal seçeneklerden biri. “Geçiş Stili” çelik ve cam gibi modern malzemeleri ahşap mobilya ile kombinlemeye ve aynı zamanda hem modern hem de geleneksel bir tasarım oluşturmaya olanak sağlamakta.

İç mekan tasarımı yaparken müşterinin beklentisine göre mi yoksa kendi zevkinize göre mi tercih yapıyorsunuz?

Bir tasarımcı olarak danışanın taleplerini doğru algılayıp kendi beğeni ve tarzı arasında dengeli bir sentez oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle danışanın isteklerini dinliyorum. Danışanı tanımak ve zevklerini öğrenebilmek adına bazı sorular soruyorum. Sonrasında, kişinin istek ve zevklerine göre özel bir tasarım yapıyorum. Daha sonra ise tasarımlarımızın üretim ve uygulama aşamasına geçiyoruz. 

Hürriyet Cad. No:129/A Dikmen/ANKARA T:+90 534 357 57 33 point_312


davet

“Trezz” ile Sofistike Tasarımlar Rezzan Benadete ve Tayfun Mumcu’nun ortak tasarımlarını içeren Trezz mobilyalar, Beymen Home Zorlu Center’da düzenlenen özel bir davetle tanıtıldı. Dekorasyon danışmanı Rezzan Benardete ve iç mimar Tayfun Mumcu’nun ortak zevklerini yansıtan tasarım mobilyalar, Trezz markası adı altında buluştu. Beymen Home Zorlu Center’ da “exclusive” olarak satışa sunulan Trezz’in tasarımlarında sofistike ve rafine bir dünyayı yansıttığı belirtildi. Geniş bir ürün gamı sunan Trezz’in tanıtıldığı davete cemiyet ve sanat dünyasından birçok isim yoğun ilgi gösterdi.

152

REZZAN BENARDETE, TAYFUN MUMCU


İTALYAN SERİSİ SERAMİKLER VE DUVAR KAĞITLARI İLE ORTAMINIZ DEĞİŞECEK.

Çetin Emeç Bulvarı 2.Cadde No:6/1-7 Dikmen-ANKARA Tel: +90 312 472 04 04 - Faks: +90 312 472 09 30 www.ozbyapi.com

ozbekoglushw

Özbekoğlu Showroom


davet

AYLİN BENARDETE, SARUHAN ADİL, REZZAN BENARDETE

HANDE YILMAZ TOLGA SEZGİN

Derin Mermerci, tasarım mobilyaların sergilendiği davete katılarak, yakın arkadașı Rezzan Benardete’ye destek oldu. AYTUL AYKE FIRATOĞLU

ASENA SARIBATUR

ARZU ATABARUT

DERİN MERMERCİ


DAVIDE PALOMBO

ISIN GÖRMÜȘ

GÜLSEREN, ELİF EREN

CANAN USTAOĞLU

BANU BORA MUMCU

ȘİRİN YALÇIN

ZEYNEP MADRA


dekorasyon

Ozan Ekși

ozaneksi@magmedya.com.tr

Toprağın Geçmişten Gelen Yolculuğu Dokunmaktan haz aldığımız, kusurlarına saygı duyduğumuz, renklerinde kaybolduğumuz seramikler, içimizde ve evimizde derin bir mutluluk uyandırıyor... FOTOĞRAFLAR: EMIL GROUP

156 magdergi.com.tr


D

ile kolay, 8000 yıl öncesine uzanan bir hikâyesi var seramiğin… Toprak, su, ateş, hava diye yola çıkan insanoğlu, önceleri sadece ihtiyaçlarını karşılamak için şekillendirdiği toprağı daha sonra dekoratif aksesuarlarla dönüştürmüş. Çanaklar, çömlekler, küpler, su testileri… Bu uzun zaman diliminde Truva, Lidya, Hitit, Bizans derken seramik neredeyse tüm medeniyetlere yayılmış ve üretilmeye, keşfedilmeye, süslenmeye, özellikle sanatsal anlamlar katılmaya açık bir malzeme olmuş. Öyle ki, mimari objelere, ilk yazı tabletlerine, dini simgelere dönüştürmüş. Bu liste uzayıp giderken teknikler de geliştikçe gelişmiş. Çamura renk katmışlar, sonra da kumu eriterek seramiği kaplayan parlak malzeme olarak bilinen sır tekniğini bulmuşlar. Her ne kadar kökeni Anadolu’da olsa da farklı tekniklerle değişik formlara giren kil, İran’dan Çin’e, Hindistan’dan Fransa’ya dünyanın dört bir yanına yüzyıllar boyu yayılmış. Bugün pek çok sanatçıya, mimara ve tasarımcıya ilham olan seramik, kişiselleştirilmiş dokuların, formların ve renklerin tutkuyla, usta eller tarafından bir araya getirildiği birer şahesere dönüşüyor. Doğanın, yalınlığın, saflığın ve ham olanın tercih edildiği yaşam stillerindeki eğilimler gösteriyor ki, malzemede de iyi, sağlıklı olanı arıyoruz. Doğru işlemlerden geçtiği sürece sağlığa herhangi bir zararı olmayan seramik, belki de bu yüzden hayatımızın bir parçası. Son yıllarda modayı ve trendleri de önemli ölçüde etkilerken, günümüzde salonlardan bahçelere dek ev ile ilgili her alanda karşımıza çıkıyor. Dekorasyondan aksesuara kadar tek bir yerde sıkışıp kalmayı reddeden seramik, banyo zeminlerinden mutfak duvarına kadar hayatımızın her alanını işgal etmiş durumda. Bir dekorasyon öğesi olarak seramiğin sıcak ve soğuğa karşı dayanıklı olması mimarideki kullanımını da güçlendiriyor. Günümüzde dekorasyon modası, akımları temelden reddeden bir anlayıştan uzaklaştı. Önceki yıllardan gelen retro geometrik esintisi güncelliğini 2019’da da sürdürüyor. Önceki yıllarda daha çok banyo, mutfak ve balkon gibi alanlarda tercih edilen, 2018 yılı içinde salon, yatak odası duvarlarında da boy gösteren seramikler; önümüzdeki yıllarda da buradaki yerini koruyacak gibi görünüyor. Genel dekorasyon içinde seramiğin etkin kullanımına baktığımızda mutfak ve banyolardaki çağdaş tasarımlara tanık oluyoruz. Ev hayatımızın büyük bir bölümünün mutfakta ve banyoda geçtiği gerçeğini inkâr edemeyiz; ev almayı ya da evlerini yenilemeyi düşünenler için bazı püf noktaları var. Bu yıl mutfaklarda çağdaş tasarımlar, banyolarda ise daha sağlıklı ve sade ürünler tercih ediliyor. Ayrıca çalışma hayatının getirdiği zamansızlık nedeniyle, kolay temizlenebilir ve bakteri barındırmayan ürünler bu yıl bir adım öne çıkıyor. Gri ve beyaz renklerin hüküm sürdüğü mutfak dekorasyonunda siyah-beyaz kontrastı da dikkat çekiyor. Ayrıca seramiklerde platin ve platin renk tonlarının ışıltısı ile özel tasarlanmış detaylar da, klasik ve gösterişli tarzdan vazgeçemeyenlerin beğenisine hitap ediyor. Seramik sektöründeki öncü firmalar beğenileri dikkate alınarak yarattığı serileri, estetik ve bütüncül konseptleri ile yeni ürünlerini sunmanın tatlı heyecanı ve keyfini sürüyor. Seramikler yalnızca ıslak zeminde değil, evlerin her köşesinde sade bir şıklık yaratıyor. Retro esintisi yaratan çizgileri ile soyut görüntü veren bir tarza sahip olan seriler ise; sanat galerilerinde, otellerde ve kafelerde fark yaratmak isteyenlerin tercihi oluyor. 


davet

ALİ-MEHTAP ÖZDOĞAN, BİLGE KURU, YILDIRIM-MELTEM DEMİRÖREN

BİKAP’tan Alışveriş Festivali Başarılı İş Kadınları Platformu (BİKAP), düzenlediği alışveriş festivalinin gelirini Sarp’ın Umudu Genetik Hastalıklı ve Engelli Çocuklar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne bağışladı. İmza attığı projelerle adından söz ettiren Başarılı İş Kadınları Platformu (BİKAP), Ankara’da üçüncü kez alışveriş şenliği düzenledi. BİKAP Kurucusu Bilge Kuru ve Projehane Ankara ortağı Mehtap Özdoğan’ın ev sahipliğinde JW Marriott Hotel’deki davette çok sayıda alışveriş tutkunu yer aldı. Takıdan ev dekorasyon ürünlerine, modadan kozmetiğe birçok markanın yer aldığı şenlik sabah saatlerinde başladı. Gün boyu devam eden etkinliğe iş ve cemiyet hayatının sevilen birçok ismi katılım gösterdi. 

158

ELİF GÖNLÜM

PERVİN ERSOY


SEHER ÖZTÜRK, HANDE ELİF BAȘEĞMEZ

EBRU DEMİRYÜREK

MELDA AKSU

BAȘAK-DEFNE CEYLAN

Aqua Mücevherat ve 777 Organizasyon’un sahibi Tülay Kaya’nın açtığı stand oldukça yoğun ilgi gördü. NICOLE ÖZDOĞAN

TÜLAY KAYA TÜLAY KAYA

MİNE AYGÜN

EMEL YILDIRIM

GÜL MURATOĞLU


davet

RENİN ÖZBEK, BERİL ECERAL, ÖZGE YAKICI, ESRA DORA, GÜLİN DÖKMECİ, ARZU ÇAĞATAY, YELDA ÇORLU, HANDE MALKOÇ, GİZEM DİNÇ ERGİN

TED Dayanıșma Komitesi organizasyonda yer alarak elde edilen bağıșı “10.000 Genç Meșale Daha Aydınlık Türkiye“ kampanyasına aktardı. BELİZ BÜYÜKHANLI

SELVER YAZAR SÜMER

YELDA UZELLİ, ESRA DEMİR YILDIRIM

DÜRİYE ARSEVEN


AYDAN ÖZDOĞAN

ASLIHAN BEZCİER, NUR DÖĞER

AYLA ABAY

AYSEL AKÇAY

Bihan Koyunpınar, Ece Göker, Ayfer Aykaç, Gülșah Tașkın gibi isimler de stand açarak ürünlerini sergilediler. BİHAN KOYUNPINAR

ECE GÖKER

AYFER AYKAÇ

GÜLȘAH TAȘKIN

ENDER CANAN ADAN


PROF. DR. NURAY BOZKURT

İnkontinans Çözümü Olan Bir Sorundur Prof. Dr. Nuray Bozkurt, özellikle kadınların șikayetçi olduğu ve çözüm aradığı inkontinans (idrar kaçırma) sorununun bilinmeyenlerini ve teknolojinin gelișmesiyle gerçekleșen son çözümleri anlatıyor...

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladığım eğitimimi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde devam ettirdim ve uzmanlığımı Kadın Hastalıkları ve Doğum üzerine yaptım. 2007 yılında doçent, 2013 yılında ise profesör unvanını aldım. İleri düzey laparoskopik histeroskopik ve robotik cerrahım. Özellikle infertilite, tüp bebek ve laparoskopik cerrahi üzerinde çalışmaktayım. Meslek hayatım boyunca çok sayıda tüp bebek uygulaması, doğum, riskli doğum ve sezaryen, rahim, kist ve sarkıklık, idrar kaçırma ameliyatı, laparoskopik, robotik, histeroskopik ameliyatlar yaptım ve eğitim verdim. Şu an Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevime devam etmekteyim ve Mahall Ankara’da bulunan özel muayenehanemde gebelik takibi yapmakta, çocuk isteği ve jinekolojik problemlere çözüm bulmaktayım.

İnkontinans (idrar kaçırma) ve rahim sarkması kadınları ne oranda etkiler?

Yaşa ve doğuma bağlı olarak görülen idrar kaçırma ve sarkma gibi pelvik taban hastalıkları, dünya çapında milyonlarca kadını etkilemektedir. Sosyal ve hijyenik boyutlarda kişiyi rahatsız eden ve objektif olarak gösterilebilen istemsiz idrar kaçırma inkontinans olarak adlandırılır ve kadının hayat kalitesini etkiler. İdrar kaçırmayla birlikte gelen sürekli ıslaklık, tahriş, koku olması endişesiyle oluşan rahatsızlık hissi, hastada depresyona kadar varan ruh durumu değişiklikleri yaratabilir. Kadınların yaklaşık %40’ında idrar kaçırmanın çeşitli formları izlenir. Stres, inkontinans olarak adlandırılan tabloda karın içi basınç artışına neden olan hapşırma, gülme, öksürme veya belirli fiziki aktiviteler sonrası idrar kaçırma olurken, “Urge İnkontinans” durumunda genellikle aşırı aktif mesane tablosuna bağlı, kuvvetli bir boşaltım isteği ile birlikte idrar kaçırma görülmektedir.

advertorial

P

rof. Dr. Nuray Bozkurt kimdir? Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?


Bu tabloların ikisi birlikte de olabilir. Pelvik organ prolapsusu ise özellikle ıkınma sonrası çıkan kitle, rahatsızlık hissi, baskı hissi ile kendisini gösterir. Bel ağrısı ya da artmış vajinal akıntı ve ülserleşme görülebilir.

Pelvik taban bozukluklarının sık görüldüğü durumlar hangileridir?

Kadınlarda prolapsus olarak adlandırılan pelvik organların sarkması bazı durumlarda daha sık karşımıza çıkar. Doğum şekline bakılmaksızın gebelik bir risk faktörüdür; ancak zor doğum öyküsü, forsepsle doğum, ilk doğumun genç yaşta olması, yüksek kilolu bebek ve doğumun ikinci evresinin uzaması da diğer gebelikle alakalı risk faktörleridir. Ayrıca, aile hikayesi, ırk ve etnisite, ağır kaldırma gerektiren işte çalışma, kronik öksürme, kabızlık, karın içi basıncını arttıran diğer durumlar da bu hastalıkların oranını arttırmaktadır. İlerleyen yaş, menopoz ve daha önceden rahim alınması ya da sarkma operasyonları da diğer risk faktörleridir.

Bu sorunlar için alınacak önlemler nelerdir?

Pelvik organ sarkması, birinci evredeyse yaşam stili değişiklikleri işe yarayabilir. Kilo verme, sigarayı bırakma, ağır kaldırma ve kabızlıktan korunma öncelikle önerilmelidir. Bu hastalarda özellikle yaş ilerlemeden Kegel egzersizlerini yapmaya başlamak, idrar kaçırma semptomlarını önleyici olabilir. Çeşitli fizyoterapi yöntemleri de bu konuda kullanılmaktadır. İdrar kesesine yönelik rehabilitasyon yaşam stili değişiklikleriyle başlamalıdır. Hasta günlük idrar yapma ve kaçırma bilgilerini not etmelidir. Aşırı ve yetersiz sıvı almamalıdır. Bu da günde ortalama 1.5 - 2 litre su alması olarak anlatılabilir. Gece yatmadan önce idrar boşaltılmalı ve uyumadan önce su içmekten kaçınılmalıdır. Aşırı kafein, baharatlı yiyecek ve alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. Kilo azaltılmalı, fiziksel aktiviteler arttırılmalıdır. Kabız olmamaya dikkat edilmeli, lifli gıdalar tüketilmelidir. Tuvalete çıkma programı uygulanmalı ve buna uymaya çalışılmalıdır.

Tedavi amaçlı yapılan uygulamalar nedir?

İdrar kesesi ya da bağırsakların vajina ile birlikte sarkması durumlarında onarıcı operasyonlar yapılmaktadır. Ayrıca rahim sarkması da mevcutsa, hasta ileri yaşta ise rahim de alınarak onarma operasyonları uygulanabilir. Rahim korunarak veya alınması sonrasında asma operasyonları uygulanabilir. Hasta çok ileri yaştaysa ve operasyonları sistemik hastalıkları nedeniyle olamıyorsa vajinayı kapatma operasyonu ya da pesser denilen aletlerle sarkan bölgeyi yukarı kaldırma uygulanabilir. Ancak pesser uygulaması hem zor hem de rahatsız edici olabilir. İdrar kaçırmanın tipine göre medikal ya da cerrahi tedaviler uygulanabilir. Acil sıkışma hissiyle idrar kaçırma durumunda medikal tedaviler ön plana geçerken stres inkontinansı olarak adlandırılan durumlarda askı operasyonları gibi cerrahi tedaviler uygulanmaktadır.

Lazer teknolojisinin tedavide başarısı nedir?

Son yıllarda lazer teknolojisi ile pelvik taban bozukluklarına ve idrar kaçırmaya ameliyatsız tedavi seçeneği sağlanmaya başlanmıştır. Ben lazer olarak bu konuda ödül de almış olan Fotona Smooth sistemi kullanıyorum. Fotona Smooth lazer palslarını sıralı bir şekilde vajinal mukozaya ileterek, doku içinde kontrollü ve optimal ısı dağılımı oluşturur. Böylece yeni kolajen oluşumu ve modellenmesi sağlanır. Bu teknoloji ile idrar kaçırma, vajinal deformasyonu düzeltme, hastalıklara veya yaşlanmaya bağlı genital bölge koyulaşmasını düzeltme, doğum sonrası çatlak tedavisi, menopoz sonrası vajinal kuruluk gibi birçok tedavi, herhangi bir anestezi kullanımına ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilir.

Tedaviden önce veya sonra herhangi bir bakıma ihtiyaç duyulmaz. “Er:YAG lazer”, vajinal duvardaki fototermal güçlenme ile idrar borusu üzerine desteği artırır. Özellikle vajen ön duvarında olmak üzere vajinal mukozadaki bağ dokusu üzerinde çalışarak idrar borusu altında ve vajina ön duvarında sıkılaşma sağlamaktadır. 20 - 30 dakika kadar süren tedavi, anestezi, kesi ve dikiş olmadan gerçekleştirilir. İşlem öncesinde herhangi bir hazırlık gerekmez ve işlem sonrasında hasta günlük hayatına hemen dönebilir. Hafif ve orta şiddetteki stres ve karma tipte idrar tutamamaya yönelik çok yüksek başarı sağlanmaktadır. Şiddetli olgularda da hasta memnuniyetinin yüksek olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur. Hafif ve orta grup hastalarda yapılan incontilase çalışmasında hastaların %95’i bir yıl içinde idrar kaçırma şikayetinden kurtulurken, hafif idrar kaçırması olan hastaların %90’ı, orta derece idrar kaçırması olan hastaların %76’sı sadece tek seansa ihtiyaç duymuştur. Hastalarda bir ay ara ile genellikle üç seans önerilir ancak ilk uygulamadan sonra biz de hastalarımızda yüksek iyileşme oranları görmekteyiz. Bazı hastalarda tek seans tedavi bile yeterli olabilir. Menopoza giren hastaların çoğunda östrojen azalmasına bağlı olarak vajina bölgesinde kolajen doku azalır ve hasta idrar kaçırmaya başlar. Bu hastalarda hem vaginal atrofi hem de buna bağlı idrar kaçırma ya da ağrı gibi diğer semptomların giderilmesinde Fotona Lazerin renovalase denilen uygulaması kullanılmalıdır. Fototermal tedavi ile vajinal mukozanın fonksiyonel restorasyonu ile uzun dönem hormonal terapi olmaksızın güvenli bir tedavi sağlanır. Anesteziye gerek olmadan 20 dakika süren sonra hastanın işe dönebileceği bir şekilde tedavi uygulanır. Damarlanmada artış ve kolajen tabakasının yeniden düzeltilmesi sonucu kuruluk, kaşıntı ve tahriş gibi semptomlar düzelir. Menopozda hormon kullanma ihtiyacını oldukça azaltmaktadır. Özellikle meme kanseri ya da pıhtılaşma riski yüksek ve östrojen kullanması uygun olmayan hastalarda bu yöntem oldukça fayda sağlamaktadır. Bu faydaların yanı sıra pelvik organ sarkması olan ve ameliyat olmak istemeyen ya da yaş ve diğer hastalıklar gibi ameliyatın yapılamayacağı hastalarda birkaç seans uygulama ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Doğum sonrası ciltte oluşan çatlaklar ve sezaryen izi üzerine de Fotona Lazer tedavisinin oldukça etkin olduğu bilinmektedir. 


davet

FATMA BULDANLIOĞLU, CEM ÇELİK, EZGİ ÇELİK

DUYGU ATAÇ, NUR İSKENDER

Lady Bug Cafe’den Keyifli Açılış Lady Bug Cafe Bakery, Uğur Mumcu Caddesi’nde keyifli bir davet ile açıldı. Davet iş ve cemiyet hayatından birçok ismi bir araya getirdi. Lady Bug Cafe Bakery’nin açılışını Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran ve Barış aydın yaptı. Mekanın sahipleri Çiğdem Dilek ile Murat Dilek gelen tüm konuklarla yakından ilgilenerek mekan ve ürünler hakkında bilgi verdiler. 

164

ÇİĞDEM DİLEK, BARIȘ AYDIN, MURAT DİLEK


IRAZ-YENAL GÖĞEBAKAN

GONCA GÜZELOĞLU, BURCU ȘENKAL

PINAR GÜRER

Çiğdem-Murat Dilek çiftinin sahibi olduğu Lady Bug Cafe; açılıșta sunduğu birbirinden leziz tatlarıyla konuklardan tam not aldı. ÖRNA TURAN, CEREN SERDAROĞLU

ȘEBNEM ȘİMȘEK

MELTEM DİLEK, SUAT YÜCEL


ÇİĞDEM YÜCESOY

SCOP ile Hayal Et, Tasarla, Üret Her yaștan insanı ve özellikle de çocukları kendi hayallerini tasarlamaya ve üretmeye teșvik eden, özgün atölyeleri ve çeșitli eğitimleriyle muadili olmayan bir hizmet sunan SCOP’un kurucularından Çiğdem Yücesoy ile bünyelerinde bulunan hizmetleri, gelecek hedefleri ve merak edilenlerine dair özel bir röportaj gerçekleștirdik.

SCOP fikri bir anda çıkmadı. SCOP, Science Centers of Pronova’nın kısaltması. Pronova, şirketler grubumuzun adı. 2001 yılından bu yana yüksek teknoloji projeleri yapıyoruz ve 2012 yılından bu yana da bilim merkezleri, bilim ve maker atölyeleri kuruyoruz. En son 2016 yılında Mamak’ta Ali Kuşçu Gökbilim Merkezi’ni kurduk ve işletmesini aldık. Böylece işletmeci olduk. İlk yıl 65.000, ikinci yıl 110.000 ziyaretçi aldık. Mamak Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü’ne iki kez olmak üzere toplam 150 öğretmenlik STEM eğitmen eğitimlerini yaptık. Bir süre sonra bireysel başvurular o kadar arttı ki ilk “maker studio”muzu Panora’da açtık. SCOP, sahip olduğumuz mühendislik tecrübesi ile eğitim ihtiyaçlarının bir harmanı olarak bu hale geldi. SCOP bir heves veya birden aklımıza gelmiş bir konsept değil, yıllardır

takip ettiğimiz bir sektör. Dünyada 40’ın üzerinde bilim merkezi ve atölyesi inceledik. Türkiye’nin ihtiyaçlarını bu gözlemler ile bir araya getirdik.

Hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz?

Şirketler grubumuz yazılım, görüntü teknolojileri, iletişim sistemleri ve bilim merkezleri alanlarında hizmet veriyor. Bilim merkezlerini anahtar teslimi olarak inşaatından, içindeki deney düzeneklerine ve atölyelerinden, infografik görsellerine kadar yapıyoruz. Ayrıca, her ölçekte Planetaryum (Gezegen Evi) ve çocuklara yönelik TUBİTAK destekli astronomi sistemlerimiz var. Bu sene Antalya, Cizre, Nusaybin, Kütahya, Urfa, Gaziantep, İskenderun gibi farklı ekonomik ve kültürel yapıdaki şehir ve ilçelerimizde uygulamalar yaptık. Bunun dışında, AVM içlerinde SCOP konseptimiz ile 3 yaşından 90 yaşına kadar anne, baba ve çocukların kaliteli zaman geçirmeleri için atölye ortamları

advertorial

A

nkara’da alışılagelmemiş bir konsept yarattınız. SCOP fikri nasıl çıktı?


sunuyoruz. Bu atölyelerimizde artık herkesin ağzında olan “Robotik ve Kodlama” eğitimlerine ek olarak elektronik, mekanik ve yazılımı bir araya getiren mekatronik kulübümüz var. Biz çocuklara sadece kodlama öğretip robotlarla oynatmıyoruz. Kendi robotlarını kendilerine yaptırıyoruz. Saatlik, günlük, 4 ve 12 haftalık programlarımız var. Biz çocukların bilim ve teknoloji ile keyifli zaman geçirecekleri ortamlar sunuyoruz. Taahhüdümüzü ise “Her ders sonrasında çocuklar bir şey öğrenecekler, bir şey yapacaklar ve anlatacak bir anıları olacak.” şeklinde veriyoruz. Bizim işimiz “Edutainment” yani “education” ve “entertainment”ın bir arada olduğu eğlenerek öğrenme atölyeleri.

Eğitimlerin dışında atölye çalışmaları da yapıyorsunuz. Bize atölyelerinizin içeriklerinden bahseder misiniz?

Atölyelerimiz çok çeşitli. Elektronik atölyemiz de var marangozhanemiz de... Mars robotu Curiosity’nin modelini de yapıyoruz, akıllı ev projesi de. Bizim amacımız; çocuklarımıza bir nebze de olsa çıraklık yaptırmak, hem hayal güçlerini hem de küçük motor becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak. Onlara grup içinde sosyal bir çalışma yaparken iş birliği ve sorumluluk bilincini aşılamaya çalışıyoruz.

Çocuklar, SCOP sayesinde yeni bir ilgi alanı ediniyorlar. Bu ilgi alanını evde de devam ettirmeleri mümkün mü? SCOP’ta çocuklar ne kullanıyor ise aynı setleri onlara eğitim paketinin içerisinde veriyoruz. İsteyen çocuklar hafta sonu yaptıklarını hafta içinde, evlerinde de geliştiriyorlar. Bununla birlikte, çocuklarının hem ilgilerini beslemek isteyen hem de dağınıklıklarından şikayetçi olan annelerimiz için çocuklara doya doya dağıtabilecekleri bir ortam sunduğumuzu söyleyebiliriz.

Yalnızca Türkçe eğitim mi veriyorsunuz?

Ankara’daki merkezimizde şimdilik Türkçe ve İngilizce eğitim veriyoruz. İstanbul ve Antalya’da da merkez açmaya hazırlanıyoruz. Bu merkezlerimizde İngilizce’ye ek olarak Rusça ve Arapça atölyelerimiz de olacak.

Herhangi bir yaş aralığı var mı bünyenizde eğitim alabilmek ve atölyelere katılabilmek için?

Başlangıç için alt sınırımız 3 yaş. 60 yaşında marangozumuz da var, 14 yaşında bilgisayar oyunu programcımız da. Bir anlamda üst yaş için sınırımız yok; ancak elbette şu anda programlar çok yoğun olduğu için yaş gruplarına göre düzenlemeler yapmak durumundayız. Mesela büyükler için “Audiophile” atölyesi hazırlığımız var. Nisan ayı gibi başlayacak. Yetişkinler kendi “HiFi” müzik sistemlerini yapacaklar. Küçükler için yine aynı dönemde giyilebilir teknolojiler ve “IoT (Internet of Things-Nesnelerin Interneti)” atölyelerimiz olacak. Bu atölyeler ilgi ve tecrübeye göre karma yaş gruplarına hitap edecek. Özetle hayal edip tasarlayan her yaş grubundan meraklıya, üretmede yardımcı olacağız. Pedagojik formasyonlu mühendislerimiz var. Her tür proje için çözümler üretiyoruz. Hacettepe Teknokent’teki Ar - Ge şirketlerimizin çalışanları da zaman zaman kendileri için hobi workshopları yapıyorlar ve üyelerimiz bu workshopları ilgiyle takip ediyorlar.

Yaptığınız çalışmalar çocukların hayal gücüne ne gibi destek sağlıyor sizce?

Çocukların hayal gücünün sınırı yok. Tek yapılması gereken o gücü verimli projelere yönlendirmek. Biz yönlendirmeye destek oluyoruz. İlk dile geldiğinde son derece saçma gelen fikirlerin serbest bırakılıp

yargılanmadan, sorgulanmadan desteklendiğinde çok güzel yerlere geldiğini gördük. Burada saçma fikir yoktur. Henüz gerçekleşmesi için teknolojinin hazır olmadığı projeler vardır. İlerleme ütopyaların gerçekleşmesidir.

Robotik kodlama ve programlamaya geleceğin mesleklerinden biri diyebilir miyiz?

Robotik ve kodlama elbette geleceğin mesleklerinin başında. Yazılım şirketleri sahibi ve ortağı olarak bunu biz yakından zaten takip ediyoruz. Biz, grup olarak da gelecek 10 yıl için planlarımızın odağına bu iki konuyu yerleştirdik. Ama bu konuyu çocuklarımızın hayatına bugünden sokabilirsek millet ve ülke olarak çok daha iyi yerlere gelebileceğimizi ümit ediyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimizde de bu konulara büyük önem veriyoruz. Sırf geçen sene 5000’in üzerinde STEM kiti ve kodlama seti dağıtarak eğitimlerini ücretsiz olarak gerçekleştirdik. Ali Kuşçu Gökbilim Merkezi’nde 3500 öğrencimize yine ücretsiz olarak temel bilimler eğitimleri verdik. Özetle evet; en hızlı sonuç alınabilecek teknolojik projeler; yazılım projeleri. Özellikle bizim gibi insan potansiyeli çok; ancak teknolojik ürün geliştirme yatırımlarında eksik olan ülkelerin kalkınması ancak bu şekilde olabilir. 

scopcomtr

scopcomtr

scopcomtr


Şehir Rehberi Usta şeflerin ve yazarların favori mekanlarını, şehirde gezilip görülmesi gerekenleri ve lezzet haritalarını sizler için derledik....


DÜĞÜNLER, ÖZEL DAVETLER, TEMALI GECELER VE HER PAZAR BRUNCH

5 YILDIZ KALİTESİNDE, 4 MEVSİM PİA SERA'DA


şehir rehberi

İpek Gençer MAG dergisi yazarlarından olan ve fotoğraf tutkusu nedeniyle dünyayı dolașan İpek Gençer, bașkent için görülmesi gereken yerlere dair kısa bir rehber hazırladı.

Anıtkabir

Ankara demek, Anıtkabir demek... Türk milletinin kalbinin attığı yer ve Atamızın ebedi mabedi olan Anıtkabir, her zaman kalbimizin en üst sırasında.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Büyük dahi Atatürk’ün ülkemize kazandırdığı Ankara’nın ilk müzesidir. Paleolitik çağdan başlayarak, Neolitik dönem, Kalkolitik dönem, Eski Tunç dönemi, Asurlular, Hititler, Frigler, Urartular ve Lidyalılar’dan günümüze çok önemli arkeolojik eserlere ev sahipliği yapan bu müze, koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer almaktadır.

Rahmi Koç Müzesi

Kendinizi zaman tüneline girmiş gibi hissedeceksiniz. Oyuncak koleksiyonunda kaybolacağınızı garanti ediyorum.

Ankara Kalesi

Yabancı misafirlerimi en çok buraya getirmeyi seviyorum. Tarihi dokusundan hala çok şey kaybetmemiş olan kale sokakları, fotoğraf severler için ayrı bir cennet. Burada mutlaka Pirinç Han’a uğrayın.

Hamamönü RAHMİ KOÇ MÜZESİ

170 magdergi.com.tr

Otantik bir hafta sonu geçirmek ve kendinizi turist gibi hissetmek için eski kent merkezinin bulunduğu, Ankara’nın ilk yerleşim yerlerinden olan bu bölgede, restore edilmiş tarihi Ankara evlerini ve sokakları gezebilirsiniz. Kumda Türk kahvesi denemeyi unutmayın.



şehir rehberi

Cer Modern

Modern sanatın en canlı merkezi. Çok çeşitli sergileri, çocuk atölyeleri, konserleri, yoga atölyeleri, söyleşi ve sohbetleriyle her zaman hareketli olan Cer Modern’in açık hava film gösterimlerini kaçırmayın!

Etnografya Müzesi

Selçuklular zamanından günümüze, Türk sanatının örneklerini ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden toplanmış, eşyalar, halılar, kilimler ve ahşap, cam işlemeciliği, silah yapımı ve yazı sanatının en güzel örneklerini bulabilirsiniz.

Devlet Resim Heykel Müzesi

Türk resim ve heykel sanatının gelişmesinde büyük rol oynayan sanatçıların, en göze çarpan eserlerinin sergilendiği bir sanat merkezi olan bu müze, aynı zamanda Ulusal Mimarlık akımının önemli örnekleri arasında

CER MODERN

Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi

Atatürk tarafından kurulan, kültür ve sanat faaliyetleri açısından Türkiye’nin en önemli merkezi. Mart ayında Dünya Kadınlar Günü konseri, Turandot Operası, Donizetti’nin Aşk İksiri Operası ve Ayşe Opereti’ni dinleyebilirsiniz.

Botanik Parkı ve Seğmenler Parkı

Kışın ayrı, yazın ayrı güzel. Akşamüstü yürüyüşleri için ideal...

Eymir Gölü

Hafta içi, iş çıkışı bir yandan göl manzarası eşliğinde bisikletinizin pedalını çevirirken bir yandan gün batımını seyretmek için en güzel alternatif.

CER MODERN

Congresium

Konser takvimini mutlaka takip ediyorum.

Max Fm

Dinlemeyi en sevdiğim şehir radyosu.

Kıtır

Bu yıl 40. yılını kutlayacak olan bu şirin restoran, 20 yıldır değişmeyen lezzeti ve eski personeliyle lezzetli nostalji kaçamağı için ideal...

Siyah-Beyaz

TIMBOO CAFE

Duvarlarını Türk ve yabancı oyuncu, sanatçı, yazar ve gazetecilerin siyah beyaz fotoğraflarının kapladığı bu barda, 19 yıldır sahne alan rock müzik grubu Exit, hala şehrin en iyi müziğini yapıyor.

Mezzaluna

Hala tartışmasız şehrin en iyi İtalyan restoranı. Hafta sonları, yemek sonrası, mutlaka üst katına bir göz atın.

Timboo Cafe

Açıldığı günden beri, çocuklarımla gitmeyi en sevdiğimiz restoran.  MEZZALUNA

172 magdergi.com.tr



Skye Vue Cocktail Bar&Terrace, incelikle dizayn edilmiș modern ve keyifli atmosferiyle, akșam yemeği öncesi ya da sonrasında iș arkadașlarınız ya da sevdiklerinizle bir araya gelebileceğiniz mükemmel bir mekan...

advertorial

JW Marriott Otel Skye Vue’de Renkli Geceler


Arkadaș bulușmaları için ideal bir mekan olan Skye Vue, sevdiğinizle geçireceğiniz romantik saatler için de mükemmel bir alternatif.

D

ünyada 150 ülkede 6.800’ün üzerinde turizm yatırımına sahip ünlü konaklama zinciri Marriott International’ın lüks otel markası JW Marriott Ankara ilk günden beri “ulaşılabilir lüks” konseptiyle misafirlerine hizmet veriyor. Bu kaliteli konseptiyle her zevke hitap edebilen otel, Skye Vue Cocktail Bar & Terrace’ta oldukça şık, bir o kadar da keyifli atmosferiyle konuklarını ağırlıyor. Şehrin en yüksek “Teras Barı” olma özelliğinin yanı sıra en iyi kokteyllerin de sunulduğu Skye Vue Cocktail Bar & Terrace, incelikle dizayn edilmiş modern atmosferine eşlik eden panoramik Ankara manzarasıyla sizi karşılıyor. Huzuru ve keyfi bir arada yaşatabilen Skye Vue Cocktail Bar & Terrace’ta içeceklerinizi yudumlarken Bilgehan Erten’in piyano performansı eşliğinde Cuma günleri Eda Toprak, Cumartesi ise Yasemin İlhan’ın modern caz ve pop yorumları ile günün yorgunluğunu unutarak dinlendiğinizi hissedeceksiniz. Dilerseniz, gecenin ilerleyen saatlerinde DJ Diskong’un performansı ile eğlenceye devam edebilirsiniz. Arkadaş buluşmaları için ideal bir mekan olan Skye Vue, sevdiğinizle geçireceğiniz romantik saatler için de mükemmel bir alternatif. Sizin için önem taşıyan buluşmalara uygun, kaliteli ve zengin menü içeriği ile misafirlerini ağırlayan mekandan ayrılırken ne kadar doğru bir karar verdiğinizi bir kere daha görmüş olacaksınız. Rengarenk kokteyller ve nefis aperatiflerin bulunduğu menü size tam bir lezzet şöleni sunacaktır. Acıktığınızda, enfes sushi çeşitleri, tavuk lolipopları, samosa, taco, ördek etli börek, kızartılmış keçi peyniri, karides pane, kalamar tava, mini hamburgerler, ev yapımı çikolata ve rengarenk egzotik meyvelerden oluşan meyve tabağı seçenekleriyle lezzetli saatler geçirebilir, sevdiklerinizle bu keyifli ortamın tadını çıkarabilirsiniz. Siz de hiç vakit kaybetmeden JW Marriott Ankara’ya gidin ve Skye Vue Cocktail Bar & Teras’ın keyfini ve ayrıcalığını yaşanlardan biri olun. Skye Vue Cocktail Bar & Terrace; Pazar hariç hergün saat 17:00’dan gecenin ilerleyen saatlerine kadar açık... 


şehir rehberi

Vedat Milor Yemek ve șarap eleștirmeni Prof. Dr. Vedat Milor, “Rehber” adındaki web sitesinde yazdığı, İstanbul’daki kalite ve lezzet merkezli favori mekanlarını anlattı.

İstanbul’un çok özel bir şehir olduğu açık. Peki restoranları da şehrin kendisi kadar özel mi? Açıkçası, bazı açılardan geriye gidiş görüyorum. Kullanılan malzeme kalitesinin kötüleşmesinden, mezelerin bile tek bir üretim tesisinde yapılmasına kadar birçok sorunla karşı karşıyayız. Sadece İstanbul’da değil, ülke çapında da gastronomi açısından durum bu. Çok değerli lezzetlerimiz maalesef gerekli önemi göstermediğimiz için kaybolup gitme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu lezzetleri yaratan o üstün zanaatın farkında değiliz. Onları basite alıyoruz.

SAHİL LOKANTASI

176 magdergi.com.tr

İşte bu gibi sorunlar karşısında ne yapabiliriz diye düşünürken Vedat Milor Lezzet Rehberi (rehber. vedatmilor.com) adını verdiğimiz bir web sitesi kurduk. İsimleri gizli, hepsi gönüllülerden oluşan tavsiye ekibimizle Rehber’e eklediğimiz belli kalitedeki lokantaları habersiz yaptığımız ziyaretlerle kontrol etmek istedik. Amacımız kaliteye önem veren ve özenle yemek yapanların sesini duyurmak, insanların bunları keşfedip iyi yemek yiyebilmelerine vesile olabilmek. Bunu yaparken tabii ki lokantalarla hiçbir maddi ilişkiye girmiyoruz. Tarafsız ve objektif olabilmek için bu çok önemli. Daha yeni olmasına rağmen ciddi bir tanınırlığa ulaştık. Sizlerle Rehber’den birkaç restoranı paylaşayım...


Sahil Lokantası, Balat

Bence burası İstanbul’un en iyi meze yapan yerlerinden biri. Mezeleri kendileri günlük hazırlıyorlar. Ambiyansı da çok hoş. Burada mümkün mertebe meze yiyin. Kalkan ve iskorpit buğulamalarını beğensem de genel olarak balıkları kurutuyorlar.

Kıyı Restaurant, Tarabya

Burası İstanbul’un gurur kaynaklarından biri çünkü tutarlılar. Her gidişimde, yemekler aynı seviyede. Ucuz bir yer değil ama sebebi açık: En çok parayı verip en iyi balıkları alan birkaç restorandan biri. Malzeme kalitesi bu sektörün en önemli unsurlarından. Kıyı da pişirme de çok başarılı. Lakerdasını ve kalkanını özellikle tavsiye ederim ama mevsim balıklarından neyi ısmarlarsanız memnun kalacağınızı düşünüyorum.

KIYI RESTAURANT

Fauna, Ataşehir

İstanbul’un en iyi İtalyan lokantası. Bunun sebebi, diğer İtalyan lokantalarının aksine gözü kapalı biçimde bir İtalyan lokantası olmak istememesi. Bu ne demek? Türkiye’deki malzemelerin İtalya’dakinden farklı olduğunun farkında olup malzemeleri doğru muadilleriyle ikame etmek demek. Başındaki İbrahim Bey işine büyük titizlikle ve özenle yaklaşan biri. Her malzemenin en iyisini edinmeye çalışıyor. Lokantanın kapasitesini kalitenin bozulmaması için katiyen arttırmıyor. İstanbul bu sayede çok özel bir lokantaya sahip.

Sour & Sweet, Kadıköy

Size harika tatlıları, hamur işleri ve ekmekleri olan bu yeri tavsiye edeceğim. Sahipleri çok başarılı oldukları mesleklerini bırakıp bu sektöre girenlerden. Biri Tartine Bakery’nin sahibi Chad Robertson’ın hocası Richard Bourdon’dan ders almış. Doğal olarak ekşi mayalı ekmekleri olağanüstü. Keza egg benedict, falafel ve poğaçaları da.... Bu yerlerle ilgili daha detaylı bilgileri ve hangi yemekleri tavsiye ettiğimi rehber.vedatmilor.com adresinden okuyabilirsiniz. Umarım beğenir ve takip edersiniz. Yakında yurt dışındaki şehirleri de ekleyeceğiz.

AMAN DA BRAVO

FAUNA

Aman Da Bravo Bistronomique, Sarıyer

Bu restoran giderek ilginç hale gelen Reşatpaşa’ da. İçerideki dekor ve ambiyans huzur veriyor. Açık mutfak, beyaz örtüler, temiz ve ferah... Mevsimselliğe önem veren bir mutfakları var. Tarzlarına modern esnaf mutfağı denilebilir ama fiyat olarak esnaf lokantası gibi olduğu düşünülmesin. Yemeklerde kullanılan malzemeler kaliteli olduğu gibi malzemelerin birbiriyle uyumu da dengeli ve başarılı. Yemeklerin hayli sağlıklı olması da cabası.

SOUR & SWEET




röportaj

Urban Vintage Deneyimi Mr. CAS Hotels

CAN ERTUĞRUL

S

Adını, yașamını Güney Palas Apartmanı’nda sürdürdüğü düșünülen gizemli bir beyefendiden alan, hem turistlerin hem İstanbullular’ın büyük ilgi gösterdiği Mr. CAS Hotels’in kurucusu ve ișletmecisi Can Ertuğrul ile özel bir sohbet gerçekleștirdik...

izi biraz yakından tanıyabilir miyiz?

Mr. CAS konseptinin yaratıcısı ve işletmecisiyim. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Üniversite eğitimimden sonra bir buçuk yıl Kaliforniya’da yaşadım ve hukuk eğitimi aldım. Türkiye’ye döndükten sonra avukatlık yapmamaya karar verdim ve aile işlerimiz ile ilgilenmeye başladım. O sırada ailem, turizm sektörüne yeni girmişti, benim de turizm ile tanışmam bu şekilde oldu. Sonrasında otel açmaya karar verdim ve iki yıl önce Mr. CAS’ı İstanbul’a kazandırdık. Aynı zamanda “WHY NOTE?” markasının da kurucularındanım.

Mr. CAS Hotels mimarisi ve dekorasyonu ile fark yaratıyor. Otelin hikayesinden bahseder misiniz?

Otel binamız Güney Palas, 1900 yılında inşa edilmiş ve o günden bu yana çok çeşitli tarihi anlara tanıklık etmiş; çok önemli kişilere ev sahipliği yapmış. Ünlü modacılardan şairlere, sinemacılardan yazarlara kadar hatırı sayılır kişiler burada yaşamış. Birçok Beyoğlu hanımefendisi ve beyefendisi bu apartmanda gerçekleşen davetlere katılırmış. Yaşamını Güney Palas’ta sürdürdüğü düşünülen Mr. CAS bu apartmanda büyük davetler vermiş ve misafirlerini burada ağırlamış. Şıklığı ve zarafetiyle meşhur bu gizemli adam, yaşadığı dönem verdiği davetlerle ün kazanmış. İstanbul’un ilk şapkacılarından Şapkacı Emilio’nun atölyesine ev sahipliği yapan Güney Palas, aynı zamanda Yıldırım Mayruk’un da İstanbul’daki ilk atölyesine yirmi yıldan fazla süre ev sahipliği yapmış. İkinci katta Yıldırım Mayruk Mini Müzesi’nde tamamen Art Deco ve Art Nouveau akımlarının çizgileri hakim. Biz de gerek mimaride gerekse dekorasyonda bu akımları devam ettirdik ve bazı yerlerde cesur kararlar almak durumunda kaldık.

178 magdergi.com.tr

Sonucunda ortaya Mr. CAS çıktı. Bu projede çok genç bir ekiple çalıştık. Erhan Sağır ve Kitchen-ist firması, Mr. CAS için proje ortaklığı yaptı. Geçmişin görkemi ile bugünün sadeliğini güzel harmanladığımızı ve bu enerjiyi Mr. CAS’a doğru bir şekilde yansıtabildiğimizi düşünüyorum.

Mr. CAS Hotel konseptini başka bir şehirde ya da ülkede görme imkanımız olacak mı?

Mr. CAS konseptini Avrupa’ya taşımak gibi bir planımız var. Bunun için birkaç destinasyon belirlendi; ancak öne çıkan seçeneklerden ilki Sicilya. Daha sonra ise Avrupa sınırlarını dahi aşmak istiyoruz.

Çok fazla turist ağırlıyorsunuz. Misafirlerinizin en beğendiği özellikler neler?

Dünya’nın her yerinden misafirler ağırlıyoruz; ancak Çin’den müthiş bir ilgi görüyoruz. Bu ilgide sosyal medyanın rolü tartışmasız çok büyük. Otelimiz görsel açıdan çok keyifli kareler sunduğu için Çinli misafirlerimiz genelde kostümleri ve fotoğrafçıları ile otelde zaman geçirip fotoğraf çekimleri yapıyorlar. Mr. CAS’ın ve Güney Palas’ın hikayesi ve bu hikaye ile uyum içerisindeki mimarisi ve dekorasyonu sonucunda ortaya çıkan “Instagram friendly” mekanlar sanırım misafirlerimizin oteldeki en sevdiği özellik. Bu uyumun otelin kapısından giren herkesi etkilediği görmek bizim için çok keyifli. 1900’lü yıllarda Güney Palas’ta verilen davetlerle yarışır nitelikteki “lounge” alanımızdaki “private party”ler sayesinde yalnızca turistlerin değil İstanbullular’ın da kalbini kazanıyoruz. İstanbul’da birçok alandaki çeşitlilik sebebi ile her gelen turist kendisini mutlu edecek bir şeyler bulmakta zorlanmıyor ve bizim gözlemlediğimiz kadarıyla İstanbul’dan çok mutlu ayrılıyorlar, en azından Mr. CAS’da konaklayan misafirlerimiz mutlu ayrılıyor. 


Salt u r ile D Hayal ünya K ü ler Ge rçek O çülür, lur.

% ran

‘ye va

İM

İNDİR

Ankara: Atatürk Bulvarı No: 175/4-8 Kavaklıdere, Çankaya/ANKARA İstanbul: Bağdat Caddesi 47/4 Kızıltoprak, Kadıköy/İSTANBUL

/saltur

@saltur


şehir rehberi

Süreyya Üzmez Ankara’nın en ünlü balık restoranlarından Trilye Restoran’ın kurucusu ve aynı zamanda köșe yazarlığı yapan Süreyya Üzmez, Ankara’daki lezzet rotalarını, lezzet rehberi arayanlar için paylaștı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’da yabancı konuklarını ağırlamak için güzel restoranlara ihtiyaç olduğunu vurguladığını ve bu nedenle de Karpiç’i ve Süreyya’yı Ankara’ya getirdiğini herkes bilir. Ama maalesef Cumhuriyet’in kurulduğu yıllardan bu yana uzun ömürlü restoran sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Hele fine-dining (yüksek mutfak) restoranların hemen hepsi kısa ömürlü olmuştur. Papermoon’dan Hard Rock Cafe’ye, Zarifi’den TGI Fridays’e kadar kısa ömürlü güzel markalar terk-i diyar ettiler. RV, Biz, Piknik, Pineapple, Yahya gibi markalar belli dönemlerde Ankara’ya hizmet getirmişlerdir. Klasik Boğaziçi Lokantası uzun emek isteyen tencere yemeklerinde tahtını koruyor. Benim de zaman zaman Ulus’a gidip tercih ettiğim bir mekan. Kalitesinden taviz vermiyor.

KALBUR

180 magdergi.com.tr

Kalbur, Ankara’nın gözbebeği. Karı-koca aynı mekanda çizgilerini bozmadan sürdürüyorlar başarılarını. Meze denilince aklıma ilk gelen yer Mehmet Ağabey’in Kalbur’u...


Kolajen eksikliğimi gidermek için işkembe ve paça çorbasında Beykoz’u tercih ediyorum. Yılların Beykoz’u aynı kalitede devam ediyor. Mezzaluna, pizzayı özlediğimde tercih ettiğim adres. Ambiyansı, servisi ile Ankara’nın önemli bir ihtiyacını karşılıyor. Açıldığı günden beri çizgisi aynı. MEZZALUNA

Kuruyemişte tek adresim Gençlik Caddesi’ndeki Şükran. Ona gerçekten şükran borçluyuz. Taptaze ve kaliteli kuruyemişleri Ankara’ya kazandırdığı için. Seyahatlere giderken hediyeliklerimizin başında geliyor. Kısa bir Ankara turu attık ama ben her zaman maratondan yanayım. Ankara’da kalıcı ve uzun ömürlü mekanların daha da artması dileğiyle…

DÜVEROĞLU

Canım kağıt gibi zırhta çekilmiş kıyma ile yapılan lahmacun istediğinde istikametimi Gençlik Caddesi’nde Düveroğlu’na çeviririm. Et çeşitleri, döneri ve tatlıları da damak çatlatan cinsten. Big Chefs, aperatif atıştırmalarımda tercih ettiğim mekan. Ankara’nın dışa açılan başarılı bir markası. Pasta siparişlerimde adresim Palet Pastanesi. Sabah yürüyüşlerinde önünden geçerken bile harcadığım kalorilerin bir kısmını alıyorum. Kokulara dayanamayıp içeri giriyorum.

BIG CHEFS BIG CHEFS




şehir rehberi

Haluk Özyavuz Amacını gurmelik değil, lezzet rehberliği olarak tanımlayan Cevher Grubu Yönetim Kurulu Bașkanı Haluk Özyavuz, çok sevdiği İzmir’in A’dan Z’ye lezzet noktalarını paylaștı.

Doğuştan şanslıdır İzmirli…Ayvalık, Kuşadası yan komşusu, Çeşme arka bahçesidir. Mis gibi deniz kokusunun yanı sıra tam kalbinde Efes’iyle, Bergama’sıyla “Eskiden beri buralardaydım,” diye gururlanmayı da bilir. Balkonundan Ata’sıyla al bayrağını indirmeyen Cumhuriyet sevdalısı teyzeleri, her köşe başında size lokma ikram eden hayırseverleri, Kordan’a serilip gün batımını seyre dalan gençleri, hafta sonu geldi mi kıyıya yanaşıp dostlarıyla sağlığa kadeh kaldıran amcalarıyla yaşama sanatını iyi bilir. Midesine düşkündür, kalabalık sofralarda, saatler boyu keyif yapar. İzmir de yerlisinin ağzına layık yüzlerce farklı lezzet sunar…Türkiye gastronomide belli bir noktaya gelecekse, Ege Bölgesi’nin ve İzmir’in bu oyunda başrolde olacağına dair güçlü bir inancım var. Nitekim yolu İzmir’e düşenlere önerebileceğim naftalin kokulu mütevazı sokak arası lokantaları kadar, palmiyeler altında denize kadeh kaldılacak birçok şık sofra da var.

ESNAF LOKANTASI MAHMUT USTA

184 magdergi.com.tr

Sembolik Saat Kulesi ile başlayacak bir gezi, lezzet turunu ilk olarak Kemeraltı sokaklarına çevirecektir. Bizim Lokanta’nın balık çorbası ve Esnaf Lokantası Mahmut Usta’nın işkembeli nohutu lokanta kültürünü sevdirirken, parmak yediren kebabıyla Doyuran Manisa Kebapçısı, tuzla yoğurduğu nefis köfteleriyle Tire Kabapçısı, dört kuşaktır bakır kaplarda sunduğu İzmir’in en iyi dönerleriyle Gül Kebap et severleri memnun edecektir. Boşnak böreğini bir bilenden yemek ve Ege zeytinyağlılarını tatmak için Ayşa Boşnak Börekçisi iyi bir alternatif. İzmir’le özdeşleşen söğüş kültürü için ilk adres Hisarönü Söğüşçüsü olsa da, Anafartalar üzerindeki Söğüşçü Niğdeli Muammer Usta da yüzünüzü güldürecektir. Kemeraltı turunun olmazsa olmazı Kemeraltı Turşucusu’nda ayaküstü bir bardak turşu suyunu dikip kütür kütür turşuların keyfini çıkarmaktır.


Yıllardır çizgisini bozmayan Angelina Patisserie börekleriyle harika bir kahvaltı durağı. Semtin tatlı finali ise 40 yıldır değişmeyen reçetesiyle orijinal İtalyan tiramisusu sunan Ristorante Pizzeria Venedik ile kaliteli kruvasan ve makaronların adresi Arpège Patisserie. Alsancak’tan Urla’ya uzanmadan önce Göztepe’de şehrin en beğendiğim hamburgercisi Burger Attack’te mola verebilirsiniz. Urla’ya vardığınızda ise İzmir’in en taze ve en çeşitli deniz ürünleri tezgâhını bulacağınız Özbek Köyü’ndeki Akın’ın Yeri, Ege denizini tatmak için ilk tercihiniz olmalı. Ardından Yengeç Restaurant’ı önereceğim deniz kokulu sofradan kalkıp Özlem Hanım’ın yerel, mütevazı ve şık sofrasına oturmak için rotanızı Fırın Vourla’ya çevirebilirsiniz. Urla Bağ Yolu projesine hayat veren bağ evleri de mutlaka listeye alınmalı. Modern esnaf lokantası havasıyla Beğendik Abi, ev yemeklerini denemek için ideal. Genç şeflerimizin İtalyanların “chilometro zero” anlayışı ile yalnızca yerel malzemeden oluşturdukları menüleri tatmak için de OdUrla ile Urla Vino Locale yerinde seçimler. İyi et yemek isteyenlere Seyhan Et’i, ayaküstü birbirinden leziz parça pizza isteyenlere Pizza Luna Romana’yı önerebilirim.

BALIKÇI NİYAZİ

Tabaklar Balık fileto balıklarıyla denüz mahsulü sevenlerin ilk durağı olabilir. Leziz kalamar tavasıyla Veli Usta Balık Pişiricisi’ni de unutmamak gerekir. Ağzınıza bal çalmak için 70 yılı aşkın süredir şehrin simgesel tatlısına can veren Meşhur Hisarönü Şambalicisi’ne, dondurmasıyla yıllara meydan okuyan Mennan Pastanesi’ne ya da Tilkilik’ten sizi lokma ile uğurlayan Öztat Kardeşler’e uğrayabilirsiniz. Lezzet düşkünlerinin boydan boya gezmesini tavsiye ettiğim Havra Sokağı’nın sonunda tarihi Beşe Helva bir başka adresiniz olmalı. Elgani Ceviz ve Badem Ezmecisi’nde Erhan Usta’nın tatlı diliyle ikram edeceği ezmeler Türk kahvesinin en iyi yoldaşı. Kemeraltı’ndan Alsancak’a uzandığınızda Kordon esintisiyle ilk durağınız balıkçılar olacaktır. Adabeyi, Körfez ve Balıkçı Niyazi İzmirliler için sayabileceğim kült isimler. Osmanlı mutfağından kalan unutulmuş tarifleri ve büyükannelerimizin Ege mutfağını tatmak isterseniz, istikamet Balmumu Dükkân Lokanta. Butik hamburgerleriyle B’ready Snacks&Bites ise keyifli bir kaçamak. İzmir’in sembolik lezzetlerinden gevrek ve kumru için tarih yazan Zeynel Ergin Gevrek Fırını, boyoz içinse rahmetli Erdoğan Usta’mızın yadigârı Alsancak Dostlar Boyoz Fırını iki önemli başyapıt.

ARPEGE

ARPEGE

Yolu Bornova’ya düşenler; Seçkin Et’in son dönem steakhouse’ların saçma gösterilerine bulaşmayan, kaliteli tabaklarını, Cumba’nın dillere destan saray kebabını, Çamdibi’ndeki Kokoreççi Asım Usta’nın sardığı şehrin en temiz ve leziz kokorecini, Özüm Lokantası’nın şifa kaynağı kelle paça çorbasını tadabilecekleri için şanslılar. Her çiçekten bal almak isteyenler ise Çiğli’de memleketi Adana ve çevresiyle kusursuz sofralar kuran Mutfak by Nazlı’ya, şehrin en iyi döneri için insanı Uzundere’ye sürükleyecek Dönerci Kenan’a, Menemen’de önünde kuyruk biriktiren Kokoreççi Akın’a, Ürkmez’de en iyi yaprak ciğeri bulabilecekleri Ciğerci Ali Baba’ya, Birgi Köyü’nde buz gibi bir karsambaç içmeden önce Ödemiş merkezdeki Töngül Pide’ye ya da Dostol Kebap’a, Tire’nin meşhur Salı pazarını gezdikten sonra Kaplan Dağ Restoran’a veya Meşhur Kuyu Kebapçısı Ali Usta’ya, Çeşme’nin serin sularına atlamadan kasabada deniz ürünlerine doyacakları Horasan’a, Dalyan’da Cevat’ın Yeri’ne, Alaçatı’da ise yerele can veren Yek’e uğrayabilirler.

SEÇKİN ET STEAKHOUSE


SİNAN MISIRLI

Holiday Inn Çukurambar’ın Anahtarı Güler Yüz IGH Grup bünyesinde gerçek konukseverliği taahhüt eden ve bașarının sırrını güler yüz olarak tanımlayan Holiday Inn Çukurambar Ankara’nın Genel Müdürü Sinan Mısırlı ile otelin hedeflerini ve imkanlarını konuștuk.

2017 yılını IHG Grubu’nda “Yılın Oteli Ödülü”nü alarak taçlandırmıştık ve 2018 yılını da aynı hizmet anlayışı ve başarısıyla bitirdik. Amacımız, Holiday Inn Çukurambar Ankara’yı daha iyi yerlere taşımak ve değerli misafirlerimize en iyi hizmeti sunmak. Misafir memnuniyetini üst düzeye çıkardığınızda hem başarı hem de süreklilik sağlıyorsunuz.

Holiday Inn’in lokasyonunun avantajları neler?

Çukurambar bölgesi, Ankara’nın yükselen değerlerinden. Kamu, kurum ve kuruluşların, global şirketlerin burada olması nedeniyle bölge oldukça yoğun. Böyle global bir markanın olması, bölge değerine katkı sağlamakla birlikte rekabet ortamı da yaratmakta.

Özel gün planlamalarını otelinizde gerçekleştirmek isteyen misafirleriniz için imkanlarınızdan bahseder misiniz?

Bir kere hiçbir zaman bir işi yalnızca yapmış olmak için almıyoruz. Her zaman kendi işimizi yapar gibi sahiplenip doğru ekiple, doğru menü ve içerikle destekleyerek en özel hale getirmek için çalışıyoruz. Düğün, kına, özel davet vb. etkinlikleri sürekli yapmaktayız. Otelimiz içerisinde bu etkinliklere ev sahipliği yapabilecek 7 adet farklı kapasitelerde salon bulunmaktadır. Bu salonlarda misafirlerimizin beklentilerini karşılayıp hayallerine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz.

Sizi diğer otellerden ayıran özelliğiniz nedir?

IHG markası, her zaman misafirlerine gittikleri zaman evlerini aratmayacak samimiyeti ve memnuniyeti sağlamakta. Hatta lobi alanında misafirlerimiz zaman zaman iş görüşmelerini, arkadaş sohbetlerini sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleştirmekte. Bunun üzerine sıcak bir karşılama ve güler yüz eklediğinizde başarı ve memnuniyet kaçınılmaz olmakta.

Konaklama alanında başarılı olabilmenin sırları neler? Siz bu başarıya ulaşabilmek için neleri önemsediniz? Çalıştığınız ve çalışabileceğiniz şirketlerle iyi bir iletişim içerisinde bulunmak, misafir memnuniyetini önemsemek ve misafirlerimizin beklentilerini yakalamaya çalışmak, personelle birlikte “Yakaladığımız başarıyı daha ileriye nasıl taşırız?”ı konuşmak ve IGH standartlarını personele anlatmak, bizi başarıya götüren etkenler oldu.

Misafirlerinizi en iyi şekilde ağırlayabilmek için sıkı sıkıya bağlı olduğunuz prensipleriniz var mı? Güler yüz. Bunu prensip olarak değil, içtenlikle yapıyoruz. Güler yüz; samimiyet ve profesyonellikle birleştiğinde de misafir memnuniyeti ve başarı en üst düzeyde sağlanmış oluyor.

Bu değerlere ek olarak, IHG standartlarının takip edilmesi, Holiday Inn Çukurambar Ankara’nın başarısının devamlılığını sağlamaktadır. 

advertorial

H

oliday Inn olarak öncelikli amacınız nedir?


Çukurambar’da Yükselen Ayrıcalıklı Hizmet

T: +90 312 342 55 55

www.hicukurambar.com

İşçi Blokları Mah. 1484. Sokak No: 3 (Konya Yolu Üzeri) Çukurambar / ANKARA

hicukurambar


şehir rehberi

Hazer Amani MasterChef programıyla geniș kitlelere ulașan usta Șef Hazer Amani, İstanbul’da tercih ettiği mekanları ve gelecek planlarını paylaștı.

İstanbul’un sizce en hit yerleri nereler?

En hit yerleri diyemem ama benim en çok sevdiğim yerleri sayacak olursam; Steakroom, Lucca, Emirgan Pizza, Vor Klein, El Sabor.

Peki, ülkemizde son dönem insanların yemek tercihlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

EL SABOR

188 magdergi.com.tr

İnsanlar artık sokak lezzetleri ve Anadolu Mutfağı’na dönmeye başladı. Tabii ki işletmeler ve şefler de bu yönde menüler hazırlıyor. Ayrıca misafirlerin artan talepleri doğrultusunda menülere son dönemlerde dünyada artış gösteren vegan, vejetaryen veya sağlıklı beslenme adına alternatifler de ekleniyor.


En beğendiğiniz yemekler hangileri? Her gün değişir ama çoğu zaman güzel bir burgeri birçok şeye değişmem. Tabi ki her ülke mutfağından favorilerim var ancak saymakla bitmez. Güzel bir kuru fasülye veya karnıyarık Anadolu Mutfağı’nda favorilerimdir.

STEAK ROOM

Bunun dışında Ataşehir’ deki Fireroom’u büyütüyoruz, ek alanında tamamen farklı bir menü servis edilecek. Bu ay hem Ataşehir’in yeni bölümü hem de Maslak Fireroom’u açacağımızdan mekan ve menü çalışmaları da oldukça yoğun bir tempoda. FIREROOM

Yeni planlarınız ve projeleriniz var mı?

Televizyon programının birinci sezonu bitti biliyorsunuz ama dinlenmeye fırsat bulamadan oldukça yoğun çalışmaya devam ediyorum. Uzun zamandır aklımda olan, arkadaşlarımla keyifli bir sohbetle birlikte Türkiye’nin birçok ilindeki sokak lezzetlerini keşfettiğimiz yol hikayelerini anlatan içerikte bölümlerin yayınlanacağı Youtube kanalım henüz çok yeni açıldı. Birçoğuna arabayla da gideceğimiz farklı şehirleri ziyaret ediyoruz. Amaç, benimle birlikte İstanbul’dan gelecek veya gittiğimiz şehirde yaşayan arkadaşlarımla fazla keşfedilmemiş mekanlarda gerçek anlamıyla sokak lezzetlerini bulup tatmak. Ayrıca çok beğendiğim lezzetleri Fireroom menüsüne de ekleyeceğim.

PIZZA EMİRGAN

LUCCA


davet

SAFFET EMRE TONGUÇ AYȘE TOLGA - OĞUL TÜRKKAN

ÖZLEM AVCIOĞLU

Nespresso’nun İlhamı İstanbul Nespresso, “Café İSTANBUL” adıyla tüm dünyada satışa sunduğu yeni özel seri kahvesi için Ortaköy’deki tarihi Kethüda Hamamı’nda davet düzenledi. Nespresso, İstanbul’un ilk kahve evlerinden ilham alarak sınırlı sayıda ürettiği ve “Café İSTANBUL” adıyla tüm dünyada satışa sunduğu yeni özel seri kahvesi için özel bir davet düzenledi. Café İstanbul için düzenlenen özel davette birbirinden ünlü isimler bir araya geldi. Nespresso, “Café İstanbul” ve onunla birlikte satışa sunulan Avrupa’nın ilk kahve evlerine saygı duruşunda bulunan “Caffè Venezia” için tarihi Kethüda Hamamı’nda düzenlediği davet için özel bir dekor oluşturdu. Nespresso, yarattığı tarihi dekorla konuklara 1500’lerin İstanbul’u ile 1700’lerin Venedik’ine doğru keyifli bir zaman yolculuğu yaşattı. 

190

AHU - SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU



davet

ARZU KUNT

192

SELİM-MORİS-GINA-YILMAZ CENKEL

Kethüda Hamamı’nda gerçekleșen davette konuklar, Nespresso’nun özel seri kahvelerine tam not verdi. ELİF BRAV

MERİH TURAN

CELAL-ȘEBNEM ÇAPA



davet

ASLI KUSEYİROĞLU

MUSTAFA-BESTE YURTTAȘ

194

EMEK KÜLÜR

BURCU HANİF

BEGÜM KARAMAHMUTOĞLU

ELİF-KEREM GÖNLÜM


Divan Catering TIR

Divan Ankara’nın catering hizmetini farklı kılan en önemli özelliklerinden biri de, içinde profesyonel mutfak ekipmanlarının bulunduğu bir catering tırına sahip olmasıdır. Bu mobil mutfak sayesinde tüm lokasyonlarda sıcak ve taze sunumları servis edebilen Divan Catering, en mutlu anlarınıza ayrıcalık katıyor.

Konuklarınızı Divan Catering ile ağırlayarak davetinize değer katın... Divan Ankara , seçkin sunumları ve profesyonel ekibi ile Divan’ın kusursuz ve zengin mutfak geleneğini zirveye taşımaya devam ediyor.

D

ivan Catering ekibi, davetlerinizin proje aşamasından başlayarak, tüm detaylar ile ilgili modern ve özgün alternatifler üretiyor. Divan’ın üstün hizmet anlayışı ile 50 kişiden 6.000 kişiye kadar yiyecek, içecek ve servis hizmetlerinin özenle sunulduğu davetler Divan kalitesi ile birer lezzet şölenine dönüşüyor. Hünerli Divan Şefleri’nin hazırladığı seçkin menü alternatifleri, davetlerin temasına göre farklılık gösteren lezzet ve sunumları, deneyimli servis personeli, dekorasyon alternatifleri, ses - ışık sistemleri ve dış mekan teknik gereksinimleri gibi hizmetleri ile Divan Catering, davetlerinizi kusursuzca organize ediyor.

Hizmetlerimiz Dilediğiniz mekanda; t %àʓàO %PʓVN HàOà WF ½[FM %BWFUMFS t ,BIWBMU )J[NFUMFSJ t 5PQMBOU 1BLFUMFSJ t ½ʓMF :FNFʓJ )J[NFUMFSJ t "LʰBN :FNFʓJ )J[NFUMFSJ t (BMB :FNFʓJ t ,PLUFZM t %FĕMF WF ,POTFS 0SHBOJ[BTZPOMBS t ½[FM -BOTNBOMBS t 1SPUPLPM )J[NFUMFSJ




Beril Çavușoğlu

beril@magmedya.com.tr

Bilkent Otel Sanitas Spa’da Yarım Gün Tatil Güzel bir molaya ihtiyacınız varsa rotanızı Bilkent Otel’de yer alan Sanitas Spa’ya çevirin... Kısa zamanda sanki çok uzun bir tatile gitmișçesine keyifli ve huzurlu bir deneyim yașayabilirsiniz...

198 magdergi.com.tr


S

ıcaklığını, özgünlüğünü, hiç bozmadığı kalitesini oldum olası çok sevmişimdir.; Bilkent Otel’in...Son iki yıldır bizim “MAGical Night”ımıza da mükemmel ev sahipliği yaptığından daha da yakın hissetmeye başladım... Muhteşem yöneticileri ve çalışanları ile “Bilkent Ailesi” bizim de ailemiz gibi oldu...

Bilkent Otel’de yine unutulmaz bir gün daha yaşadım ve bu güzel deneyimi de sizlerle paylaşmak istedim...

10 Arkadaş “Sultanlar” Gibi

Otel içinde yer alan Sanitas Spa’da 10 arkadaş “Sultanlar”a yakışır bir gün geçirdik... Sabah gittik, öğleden sonra çıktık ama sanki çok uzun bir tatil yapmış gibi rahatlayıp enerjiyle dolduk...

Hamam - Köpük

İlk defa bizim denediğimiz “Sultan Günü”ne bitki ve detoks çayları eşliğinde bir muhabbetle başladık... Sanitas Spa’nın girişinde bizi karşılayan egzotik, mistik havadan sonra bizim için çok şık hazırlanmış Osmanlı motifli hamamda köpükler altında hem çok eğlendik hem keyif yaptık...

Cildimiz Bebek Gibi

Tabi esmer şekerli el - ayak peelingini ve kil maskesini de unutmayayım. Cildimiz bebekler gibi oldu....

Masaj Keyfi

Ardından Uzakdoğu masajıyla iyice rahatladık....

Ziyafet Zamanı

Derken bizim için hazırlanmış geleneksel lezzetlerden oluşan büfede dolmalar, içli köfteler, taptaze meyveler, yemişler ve Osmanlı Şerbeti ile ziyafete geçtik... Havuz başında yemeğimizi yiyip sohbet ederken Bilkent Otel’in sürprizleri bitmemişti... O gün doğum günü olan arkadaşımıza şef, özel bir doğum günü pastası hazırlamıştı... Hepimiz için unutulmaz bir gün oldu. Hem arındık hem dinlendik hem eğlendik hem eşsiz lezzetler tattık... Siz de sevdiklerinizle böyle harika bir gün geçirmek isterseniz, hemen Sanitas’tan yerinizi ayırtın! 


“Size özel egzersiz programları ile hedeflerinizi gerçekleştirmek üzere beraber yola çıkıyoruz. Hedef her zaman kolay veya kısa olmayabilir, önemli olan bu hedeflere doğru ve kalıcı yoldan ulaşmak...” “Herkese uyan egzersiz anlayışı yerine “size uygun” egzersiz programını uyguluyoruz...”


Next Level Rezidans-AVM B-Blok Kat :2 No:3 Söğütözü Ankara Tel: +90 312 911 29 96 www.pilateszone.com.tr


şehir rehberi

Yağız İzgül Usta Așçı ve kendi tabiriyle lezzet düșkünü Yağız İzgül, İstanbul’da tercih ettiği, lezzet ve kalite odaklı vazgeçilmez mekanlarını anlattı.

ZIPKIN ARNAVUTKÖY

ZIPKIN ARNAVUTKÖY

202 magdergi.com.tr

Benim yıllardır bağlı olduğum alışkanlıklarım vardır ve bunların dışına da kolay kolay çıkabilen biri değilim. Mesela Etiler Çamlık Ocakbaşı, hem lezzetli kebapları hem de keyifli muhabbet ortamı ile en vazgeçilmez noktalarımdan biridir. Arnavutköy’e indiğinizde boğazdaki tüm balıkçılardan farklı ve lezzetli yemekleri ile Zıpkın’dan başka yerde kolay kolay balık yemem. Üstelik Zıpkın’ın gün batımı da ayrı bir güzel görünür göze. Hemen karşısında Hudson hem geceye devam etmek hem de gün içerisinde de tadını çıkarmak için kaliteli menüsüyle gönlümün sultanıdır.


Bebek’e gelince Lucca’nın bendeki yeri tartışılmaz. Mahallemizin kafesidir Lucca. Hep beraber orada büyüdük desem yalan olmaz.

LUCCA

LUCCA

Gece gezmelerinden çok fazla hoşlanmasam da Ortaköy’deki Ruby, gerek yemekleri gerek manzarası gerekse hizmet anlayışı ile ayrı bir ligde oynuyor. Öğle yemekleri ve gün içi toplantılarım için ise Akmerkez Martinez’i tercih ediyorum.

RUBY

MARTİNEZ MARTİNEZ


sanat

ArtAnkara’da “Sessiz Müzayede” Rüzgarı Türkiye’nin ve dünyanın birçok ülkesinden önde gelen galerilerini, sanatçılarını, sanatseverlerini, kurum ve kurulușlarını Ankara’da bir araya getiren “ArtAnkara”, Uluslararası Çağdaș Sanat Fuarı, 14 - 17 Mart tarihleri arasında ATO Congresium 5. kez kapılarını açarken, RC Art Gallery de “Sessiz Müzayade” ile yer alacak.

204 magdergi.com.tr


RC Art Gallery ArtAnkara’ya sessiz müzayede ile katılıyor.

B

u sene beşinci kez gerçekleşecek Türkiye’nin önde gelen Çağdaş Sanat Fuarı; ArtAnkara resimden fotoğrafa, heykelden özgün baskıya ve seramiğe uzanan bir yelpazede sanatın her dalını ziyaretçilerle buluşturmayı amaçlıyor. Geçtiğimiz sene dördüncüsü gerçekleşen fuara Rusya, Fransa, Almanya, İtalya, İran, Avusturya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Güney Kore, Filipinler, İsviçre, Gürcistan, Yunanistan, Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan, Macaristan, Makedonya ve İngiltere gibi ülkeler katılmıştı. Bu sene de 14 ülkeden galerilerin, 41 ülkeden 750’den fazla sanatçının, 3.500 ‘den fazla eserlerinin yer alacağı ArtAnkara, dört gün boyunca Ankaralılar’ın buluşma noktası olmaya hazırlanıyor. Bu sene fuarın ana teması “Kadın” olurken, RC Art Gallery de beşinci kez fuarda yerini alacak. RC Art Gallery, sessiz müzayede konseptiyle stant e6 ve f5’ te sanatseverleri bekliyor. Victor Dyachkov, Valentin Rekunenko,Vladimir Pervuhin, Aleksey Cherkasov, Vladimir Trush, Aleksandr Melnykov, Victor Shevchenko, Sergey Koval, Aleksandr Uglov, Sergey Sherbakov, Vadim Polejaev, Sergey Lipavsky, Sergey Rybak, Boris Radenko, Spyros Georgas, Şehriyar Cem, Haydar Ekinek, Haluk Evitan, David Ughrelidze, Cüneyt Süer, Cem Başarır, Nazan Pamuk, Yusuf Bilge, Ümmet Karaca, Suna Özkalan, Remzi Taşkıran, Özcan Allahverdi’ nin eserlerine sahip olmak için koleksiyonerler stantta kayıtlarını yaptırarak online sistem www.sessizmüzayede.com üzerinden birbirleriyle yarışacak. (Fuar, 14 - 17 Mart 2019 tarihlerinde 10.00 - 20.00 saatleri arasında ATO Congresium’da ziyarete açık olacaktır.) 

RAHMİ ÇÖĞENDEZ


davet

ARZU KUNT

BENNU GEREDE, AYȘE KUCUROĞLU

HANDE SEZER PEKCAN

Flormar’dan Yeni Ruj Lansmanı Flormar’ın yeni ruju Kiss Me More’un lansmanı için düzenlenen davet, reklam yüzü ünlü oyuncu Hazar Ergüçlü’nün katılımı ile The Sofa Otel’de gerçekleşti. Canlandırdığı karakterlerle her defasında başarılı performanslar sergileyerek ödüllere layık görülen, son dönemlerde dünya çapında başarılara imza atan, sinema ve dizi dünyasının sevilen oyuncusu Hazar Ergüçlü, karakteristik güzelliği ve kadınlara ilham veren duruşu ile bir kez daha marka yüzü olduğu Flormar’ın yepyeni ruju Kiss Me More’un lansmanına katıldı. Davete cemiyet, moda ve güzellik dünyasının ünlü isimleri katıldı. 

206

HAZAR ERGÜÇLÜ


BEGÜM KÜTÜK YAȘAROĞLU

EVREN KAYAR

LAL DENİZLİ

AHU ORAKÇIOĞLU

“Tüm öpücüklere yetecek kadar kalıcı” mottosuyla tasarlanan ‘‘Kiss Me More’’ konuklar tarafından denenerek tam not aldı. DENİZ AKKAYA

CEYLAN ATINÇ

IȘIN GÖRMÜȘ

NAZLI KAYI


davet

ECE VAHAPOĞLU

RÜYA BÜYÜKTETİK

PELİN KAYA

PINAR TEZCAN

NUR BİLEN YAVUZER

RACHEL ARAZ

ZEYNEP TOKER

MÜGE TEZMAN SIRMABIYIK



özel

Samimi, Komik, Bașarılı

Gülüșünden gamze eksik olmayan, bașarılı, mütevazı ve Türkiye’nin en komik kadınlarından Ezgi Mola ile hayatına, mesleğine ve gelecek planlarına dair samimi bir röportaj gerçekleștirdik. Kariyer basamaklarını teker teker tırmanan güzel oyuncunun adından söz ettiren ve oldukça merak edilen son projelerine değinmeyi de unutmadık.

RÖPORTAJ: DİLARA ERTÜRK FOTOĞRAF: ELİF DEMİRALP SAÇ: İBRAHİM ZENGİN - NO.21 HAIR DESIGN STUDIO MAKYAJ: HAMİYET AKPINAR STYLİNG: RUTKAY ÖZİŞ MEKAN: MR. CAS HOTEL BACKSTAGE: ERSİN AL VİDEO: ELİF DEMİRALP - BURAK KILIÇKAYA PRODÜKSİYON: ECEM GÜNDOĞDU - BAŞAK GÜNDOĞDU

210


ETEK- KAZAK: VAKKO KÜPE: MONREVE SAÇ AKSESUAR: ELI PEACOCK


รถzel

ETEK - T-SHIRT: VAKKORAMA KEMER: ELI PEACOCK Kร PE: MONREVE AYAKKABI: V2K


Sanırım çevremdeki herkesi o yüksek ve eğlenceli enerjiye alıştırdığım için olumsuz ve depresif zamanlarımda hemen kabuğuma çekilip yok oluyorum.

G

enç yaşlardan itibaren tiyatro eğitimi almaya başlamışsınız. Oyunculuk, sizin için bir tesadüf müydü, tutku mu? Ben ileride kesinlikle bunu yapacağım dediğiniz bir an oldu mu?

Tiyatro kursuna gitmeye başladıktan sonra bu işi mesleğim olarak yapabileceğime inandım. Zaten sonrasında oyunculuk ve içinde mutlu olacağım projeler dışında başka hiçbir hedefim olmadı.

Genelde komedyenleri zihnimizde erkek olarak canlandırıyoruz. Türkiye’nin en komik kadınlarından biri olarak bu algıyı yıktınız. Bunu başarmanızdaki en büyük etken neydi?

Komedi teknik olarak bakıldığında zamanlama meselesidir ama öte yandan bir kadın olarak hissettiğim şeyleri olabildiğince hissettiğim yerden söyleme cesaretine sahip olduğumu düşünüyorum. Bu konuyla ilgili yapılan bazı açıklamaları çok cinsiyetçi buluyorum; erkek olduğunda daha rahat yapılan bir şaka ya da söylenen bir söz, kadın yaptığında ayıplanabiliyor. Ben bu durumu anlayamıyorum... Kendi adıma buna cesaret edebildiğimi düşünüyorum. Ayrıca, biz şahane komedi yapan kadınlar izledik; Perran Kutman, Nevra Serezli, Yasemin Yalçın, Binnur Kaya, Demet Akbağ, Demet Evgar, Gupse Özay, rahmetli Ayşen Gruda ve Adile Naşit zaten ülkece hayranlıkla izlediklerimizin başında geliyordu. Kimse de onlar yapınca olmuyor demedi.

Kariyerinize bir reklam filmiyle başladınız seneler önce. Şimdi baktığımızda ise Türkiye’nin en başarılı kadın oyuncularından birisiniz. Kariyer basamaklarını bir anda değil, teker teker çıktığınızı söyleyebilir miyiz? Aslında kariyerime “Karate Can” adlı diziyle başladım, sonrasında da dediğiniz gibi bir reklam filminde oynadım, ardından televizyon dizileri ve sinema filmleri geldi zaten... Ayrıca çok teşekkür ederim beni öyle bir yerde gördüğünüz için. Tabii ki o basamakları nasıl çıktığımızın da önemi var ama sonrasında orada kalmak da çok önemli çünkü başımıza her türlü şey gelebilir o basamakları çıkarken... Kimisi bir günde ünlü olur, kimisi 20 yılda -eğer amaç ünlü olmaksa- benim tek hedefim oyuncu olmaktı. “Şimdi hedefin ne?” diye soracak olursanız hala tek hedefim ölene kadar bu mesleği yapmak... Ve yapacağımı da çok iyi biliyorum..

Çok büyük ustalarla aynı sahnede yer aldınız ve çalışma fırsatınız oldu. Sizi en çok etkileyen ve birlikte oynamaktan keyif aldığınız sanatçı kimdi? O kadar heyecan verici ve hayranlık duyduğum isimlerle çalıştım ki sadece birini söylemek, diğerlerine çok büyük ayıp olur ama ilk aklıma gelen birkaç ismi yine de söylemek isterim; Şevket Altuğ, Türkan Şoray, Bahri Beyat, Uğur Yücel, Yılmaz Erdoğan... Ne mutlu bana, çok şanslıyım, çok!


özel

Ne kadar pozitif, yapıcı ve birbirimizi alkışlayan insanlar olursak o kadar güçlenerek artacağımıza inanıyorum.

Yılmaz Erdoğan, “Organize İşler”de oynamanız için teklifte bulunduğunda ne hissettiniz? Yıldız bir kadroyla aynı projede yer alacak olmak nasıl bir duyguydu?

Sorunuzu düzeltmek isterim çünkü Yılmaz Erdoğan’ı arayıp “Filmi çekmeye karar vermişsin, senaryoyu yazmışsın, yıllar önce konuştuğumuz gibi beni oynatacaksın değil mi?” diye talepte bulunan ben oldum. (Gülüyor) Rolü de söke söke aldım... Hoş, BKM benim rolleri istememe, talep etmeme çok alışık. Neler hissettiğime gelecek olursak; zaten tüm bunları talep eden kişi olarak buna ne kadar heyecanlanabileceğimi tahmin edebiliyorsunuzdur.

Lerzan Berrak ve Ezgi Mola’nın ortak yönleri var mı?

Muhakkak vardır. İzlediğimiz filmlerin çoğunda oynadığım karakterle empati kurabiliriz... Benim de Lerzan Berrak’la muhakkak ortak yanlarım vardır. Ne bileyim, ilk aklıma gelen güler yüzlü ve şen şakrak oluşu diyebilirim.

Bugüne kadar aldığınız ödüllerden sizin için en büyük anlam ifade edeni hangisiydi? Türkan Şoray’ın kızını oynadığım, yönetmenliğini ve senaristliğini Uğur Yücel’in yaptığı “Hayatımın Kadınısın” filmi ile aldığım ödül benim için çok özeldir. Hem başrollerinde yer aldığım ilk sinema filmi hem de “Organize İşler”den sonra çekilen ikinci filmimdi. Sadri Alışık Ödül Töreni’nde “En İyi Yardımcı Kadın” ödülünü vermişlerdi.

Türkiye’de kadın komedyenlerin sayısı görece az. Bir rekabet var mı aranızda?

Bence yok. Ne öyle bir şey kendimde hissettim ne de diğer arkadaşlarımda... Şu son zamanlarda hayal kurma gücümüzün ve heyecanımızın biraz azaldığını düşünüyorum. Dolayısıyla, ne kadar pozitif, yapıcı ve birbirimizi alkışlayan insanlar olursak o kadar güçlenerek artacağımıza inanıyorum.

214 magdergi.com.tr

Yer aldığınız projeler arasında en keyif aldığınız hangisiydi?

Hepsi çok keyifliydi inanın. “Soğuk”, “Aydede”, “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi” başka bir tat; “Celal ile Ceren”, “Kocan Kadar Konuş”, “Organize İşler” başka bir tat... İyi ki bu işleri ben yapmışım, yoksa çok hayıflanırdım “Keşke ben olsaydım.” diye.

Kendinizi izlediğinizde dışarıdan gözlemleyip eleştiriyor musunuz?

Hep! (Gülüyor) Role çalışırken düşündüğüm hayal ettiğim, hep izlediğimden çok daha fazlası oluyor. “İşte düşündüğüm tam buydu!” diyemiyorum tam olarak.

Setlerin oldukça yorucu olabildiğini biliyoruz. Sizi set ortamında en çok zorlayan şey nedir?

Eğer dizi yapıyor olsaydım bu konuda çok fazla şey söyleyebilirdim ama çok uzun yıllardır dizi yapmadığım için benim çalıştığım setler, dizi setlerine göre hep daha konforlu ve hem kamera arkası hem de kamera önündeki ekiplerini çok daha düşünen setler oluyor. Beni ve ekip arkadaşlarımı en çok zorlayan şey ise hava koşulları olmuştur ya da belki duygusal olarak zor bir sahne zorlamıştır. Fiziksel olarak da olabilir... En fazla bunlar zorlamış olabilir.

Ezgi Mola denince akla samimi bir kahkaha ve eğlenceli, neşeli bir kadın geliyor. Her zaman böyle enerjik misiniz?

Öyle zamanlarda biraz daha yok olan biriyim... Sanırım çevremdeki herkesi o yüksek ve eğlenceli enerjiye alıştırdığım için olumsuz ve depresif zamanlarımda hemen kabuğuma çekilip yok oluyorum.

Bütün bu yoğun iş temposunda kendinize zaman ayırdığınızda neler yapıyorsunuz? Evimi çok sevdiğim için evimde vakit geçirmeye çalışıyorum. Ailemle ve köpeklerimle seyahate çıkmaya çalışıyorum.


ELBİSE - KÜPE: V2K


รถzel

216 magdergi.com.tr


ELBİSE: ALEXIS - V2K ŞAPKA - SAÇ AKSESUAR: ELI PEACOCK


özel

İçinde bulunduğum durumu olduğu gibi paylaşabilme cesaretine sahibim.

Geçmişe dönüp baktığınızda “Keşke yapmasaydım.” dediğiniz bir şey var mı? Var... Ama ne gelir elden? Öyle olması gerekiyormuş. Zaman böylesine hızlı akarken zaman kaybı diyebileceğim çok fazla şey oldu. Olsun... Sonra onlar birikti, adı tecrübe oldu.

Son zamanlarda tecrübe ettiğiniz, okuduğunuz, izlediğiniz ve sizi etkileyen şeyleri bizimle paylaşır mısınız?

Terapist Gülcan Özer’in yazdığı “Herkes Kendi Hayatının Kahramanı” ve hem senarist hem oyuncu hem de yazar Akın Aksu’nun yazdığı “Bir Taşra Köpeği”. İki farklı tür... İkisi de çok iyi geldi bana, tavsiye ederim.

Sosyal medyada paylaştığınız videolar ve yarattığınız tiplemeler oldukça ilgi görüyor. Çoğu kişinin aksine ekranda çirkin görünme kaygınız yok. Sizce insanlar bu yüzden mi sizi bu kadar samimi buluyor?

Herkesin merak ettiği Enis Arıkan’la olan dostluğunuzu soralım. Nasıl başladı bu dostluk?

Konservatuar arkadaşıyız, okul hayatımız bittikten sonra da hiçbir zaman kopmadık. Konservatuar yıllarımızda “Ezgi bir sahneye çıkıp rezil olsa da eğlensem.” diye mutlu olurdu. En kötü performansımda bile gülüp “Ne yapalım canım sağ olsun bir dahakine daha iyi oynarım.” dediğim için sinir olurdu bana. Çok eğlenirdik... Sanırım yıllar geçse de hiçbir fark yok, hala aynıyız. Ben rezil olsam diye gözümün içine bakar, ben takmayınca da buna sinir olur ve ben de bu durumla çok eğlenirim.

Enis Arıkan, Serenay Sarıkaya gibi yakın arkadaşlarınızla aynı projede yer almanın en keyifli yanı neydi?

Özel olarak daha çirkin ya da daha güzel olmaya çalışmıyorum. Sanırım içinde bulunduğum durumu olduğu gibi paylaşabilme cesaretine sahibim. Aslında buna cesaret demek de yanlış geldi şimdi böyle söyleyince çünkü zaten nasılsam onu öyle gösterebilmeliyim diye düşünüyorum kendi adıma.

Bu projeden önce Serenay’la daha uzaktan arkadaştık. Yani aynı ajansta zaman zaman birbirimizi gördüğümüzde sarılıp hal hatır sorardık ama ben seyirci olarak onu hep çok beğenirdim. Ona çok saygı duyuyorum. Çok disiplinli olduğunu o zamanlardan hissediyordum. Birlikte çalıştığımızda da bu hislerimde ne kadar haklı olduğumu bir kez daha gördüm. Enis de tiyatro disiplini ve çok tecrübesi olan biri. Bunun yanında en keyifli tarafı, işini seven ve her yeni işinde çok heyecanlanan, profesyonel arkadaşlarımın olması. Böyle insanlarla çalışınca yapılan her şey başarılı oluyor.

Youtube’da “Tanınmış Kişileri Seviyorum” adlı konseptle yaklaşık 26 milyon izlenmeye ulaştınız. Youtube’da içerik üretmeye nasıl karar verdiniz?

Geçmişe gidebilseydik, 15 yaşındaki Ezgi, “Alice” gibi kapsamlı ve profesyonel bir müzikalin başrolünde oynayacağını hayal edebilir miydi?

Bu kararın çok şaşırtıcı bir şey olduğunu düşünmüyorum. (Gülüyor) Bu ara zaten herkesin yaptığı bir şey. Ben de kendi özgür alanımda, kanalımda böyle bir şey denemenin bana hiçbir şey kaybettirmeyeceğini, hatta çok daha eğlenceli şeyler yapabilmeme vesile olabileceğini düşündüm, öyle de oldu.

218 magdergi.com.tr

Ederdi! Çünkü ben hayallerimi hep çok büyük tuttum. Şimdi dönüp o zamanki ruh halime ve hayallerime baktığımda, zaten kendime bile çaktırmadan bu günlerin hayalini net bir şekilde kurmuşum ve olacağına çok inanmışım. Eminim çok büyük heyecanla yaparım, güvenin bana derdim.


ELBİSE: VAKKO ŞAPKA: ELI PEACOCK KÜPE: MONREVE


özel

TÜYLÜ ELBİSE: NEDRET TACİROĞLU DERİ CEKET: SUDİ ETUZ GÖZLÜK: RETRO


Aşk mesela, herkesin şu hayatta bir kez bile olsa ayakları yerden mutlulukla kesilmeli.

Yıllardır hep iyi karakterlerle özdeşleştirdiğimiz Ezgi’yi, “Alice”de kötü bir karakteri canlandırırken izlemek seyirciyi şaşırttı mı? Yorumlar nasıl?

Herkesin kendine has özellikleri var oyuncu olarak. Ben de yönetmenimiz Serdar Biliş’in de yardımıyla kendi kraliçemi bulmaya çalıştım prova sürecinde. Aldığım eleştirilerin hepsi çok olumlu ve çok keyifle izledikleri yönünde oldu. Yorumlar, “Biz bu kraliçeyi çok sevdik, çok eğlenceli bir kötü kalpli kraliçe bu.” gibi oluyor. Bir de oynadığım karakterin öyle oluşunun sebepleri belki oyunda konuşulmasa da bende var. Buna çalıştık, konuştuk. Ayrıca kötü karakteri seyirciye sevdirebilmek çok keyifli.

Bu kadar yakın olduğunuz arkadaşlarınızla aynı işte yer almanın herhangi bir zorluğu var mıydı?

Uzun ve yorucu bir prova sürecinden geçtik. 20 tane şahane dansçı arkadaşımız, 6 kişilik oyuncu ekibi, sahnede canlı müzik yapan müzisyen arkadaşlarımız, sahne gerisinde sizin görmediğiniz kocaman bir ekip daha... Dolayısıyla hem işini severek oraya gidiyor olman hem de işine odaklanarak çalışabilmen lazım. Böyle kalabalık bir ekibin bir arada bir şeyler yapmaya çalışması çok kolay oldu diyemem ama herkes o kadar işine sahip çıkıp disiplinle çalıştı ki ortaya çıkan iş, herkesin yüzünü güldürdü.

Sizce bir kadın hayatında bir kez dahi olsa neyi deneyimlemeli?

Çok güçlüyüz, dünyaları değiştirip güzelleştirerek, dağları yerinden oynatacak kadar güçlüyüz. Birbirimize iyi gelelim, birbirimizi tenkit edip ayıplayıp yargılamadan önce bir kez daha düşünüp sağduyulu olalım.

kIsa kIsa Youtube mu, Instagram mı?

Karar veremiyorum aslında. Youtube dersem, Instagram takipçilerim küsebilir ama artık Youtube’da da hatırı sayılır bir şekilde aktifim. İkisini birbirinden ayıramıyorum.

Komedi mi, drama mı?

Hem komedi hem dram. Ben oyuncuyum, hepsine bayılıyorum.

Tatlı mı, tuzlu mu?

Tatlı yiyince, tuzlu; tuzlu yediğimde ise tatlı yemek istiyorum. Dolayısıyla, bu ikisi arasında da bir seçim yapamayacağım.

Kırmızı mı, nude mu?

Yerine göre aslında. Günlük olarak çoğunlukla nude kullanıyorum.

Kadın olarak ya da erkek olarak diye ayrıştırmak istemiyorum ama hayatımızda merak ettiğimiz, “Acaba?” dediğimiz şeyleri deneyimlemenin bize tecrübe katacağını düşünüyorum. Aşk mesela, herkesin şu hayatta bir kez bile olsa ayakları yerden mutlulukla kesilmeli.

En sevdiğiniz makyaj malzemesi nedir?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için kadınlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Ben kamerayı çok severim ama Enis Arıkan’la birlikte oynadığımız “10, 11, 12” oyunuyla tiyatro aşkım yeniden alevlenmişti. “Alice” müzikali de tuzu biberi oldu. İkisini birbirinden ayıramıyorum yine. 

Şiddet ve taciz mağduru kadınların sessiz kalmamasını, konuşup bağırıp seslerini duyurarak güçlenmesini temenni ediyorum.

Rimel ve ruj.

Sinema mı, tiyatro mu?

Tiyatro mezunu olmama rağmen sinema tecrübem çok daha fazla.


davet

AYÇA SULARÖZ, YASEMİN ÖZİLHAN, AZRA ZEYREK

YASEMİN ÖZİLHAN

TANEM SİVAR, YASEMİN ÖZİLHAN

Yasemin Özilhan X Bobbi Brown ÖZLEN ÇOPUROĞLU, YASEMİN ÖZİLHAN, HALE YILMAZ, ÖZGE VURAL

Kendine özgü, modern stiliyle son dönemin sıkça adından söz ettiren ismi Yasemin Özilhan’ın, favori ürünlerini bir araya getirdiği Bobbi Brown özel koleksiyonu tanıtıldı. Yasemin Özilhan, Bobbi Brown koleksiyonundan favori ürünleriyle doğal bir makyaj ve sağlıklı bir cilt görünümü için en sevdiği renkleri ve ürünleri bir araya getirdi. Yasemin Özilhan X Bobbi Brown koleksiyonu cemiyet hayatının tanınmış simalarının katıldığı özel bir etkinlik ile Karaköy’deki The Galata Istanbul Hotel – MGallery by Sofitel’de tanıtıldı.  YASEMİN ÖZİLHAN, MERT ASLAN

222



Hamiyet Akpınar

hamiyetakpinar@gmail.com hamiyetakpinar

Kadınlar Neden Makyaj Yapar? Türkiye’nin profesyonel makyaj sanatçılarından Hamiyet Akpınar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel, makyajın kadınların hayatındaki yerini anlattı...

M

art ayı içinde sevdiğim özel bir gün var, 8 Mart Kadınlar Günü. Senede bir gün değil her gün kadınlar günü olsun diyorum ve soruyorum: Biz kadınlar neden makyaj yaparız?

Makyaj kişinin kendisini değiştirmek için kullandığı malzemeye ve uyguladığı tekniğe denir aslında. Kişinin yüzünün kusursuz olmayan bölgelerini saklayan, güzel olan kısımlarını mükemmel gösteren bir tür maskedir makyaj.

224 magdergi.com.tr

Binlerce yıl önce keşfedilen bu maskenin çıkış nedeni ise benzeme içgüdüsüdür, bir başka deyişle kamuflaj. Makyajın tarihi binlerce yıl öncesine dayanıyor. Yıllarca makyaj avcılıkta kullanıldı. Kadınlar ve erkekler yüzlerine bilumum boyayı sürüyorlar ve ava çıkıyorlardı. Kadın anaydı, kadın aşçıydı ve kadın artık avcıydı. Makyaj onun küçük hayat kurtarıcısıydı. Şimdi 21. yüzyıldayız. Av yok avcı yok, bu makyaj da neyin nesi diyeceksiniz. Katılıyorum.


Makyaj kadının özgüvenini arttıran gizli silahıdır. Yüz hatlarını istediği gibi șekillendireceği ifadesini ve mimiklerini kuvvetlendireceği, gerekirse saklayabileceği en güzel maskedir.

21. yüzyıl, kadınının üzerinde inanılmaz bir baskı yaratıyor: Mükemmellik. Artık modern hayatta var olabilme savaşını verirken yine makyaj, maske olarak kullanılıyor. Teknoloji gelişti; fakat içgüdülerimiz hala aynı. Bize basında gösterdikleri kadın her açıdan güzel. Kusursuz bir fizik, bebek gibi bir surat, kıvrak bir zeka ama ortalama bir kadın bu standartların çok altında. Bu durum, bu sefer kadınların kendi hemcinsleriyle bir rekabet haline girmesine neden oluyor. Makyaj; erkek ve kadın arasındaki rekabetten çıksa da şimdi kadınla kadın arasındaki mücadelede kullanılıyor. Kadın kusurlarını, yaralarını kapatıyor. Kadın artık kendi değil. Yüzündeki boyalar değiştirdi onu. Kadın; basının, sosyal medyanın kusursuz porselen bebeği olmak istiyor. Kusur zannettiklerimiz bizi biz yapar, insan yapar. Kusurlarımız güzelliğimize güzellik katar. Kendimizdeki kusurlara değil güzel taraflarımıza odaklanıp, onları ön plana çıkartmaya gayret etmeliyiz. Makyaj yapan kadınlar daha mı çekici? Makyaj, neden erkeklerin kadınları daha çekici bulmasını sağlıyor? Yakın zamanlarda yapılan bir çalışmada makyajın, erkeğin kadınla ilgili çekicilik algısını arttırma özelliğine sahip olduğu saptanmış. Bununla birlikte makyaja sosyokültürel bir anlam yükleniyor. Makyaj, kadının erkeklerle iletişime geçme isteğini ve flört için müsait olduğunu işaret ediyor. Makyaj kadının özgüvenini arttıran gizli silahıdır. Yüz hatlarını istediği gibi şekillendireceği ifadesini ve mimiklerini kuvvetlendireceği, gerekirse saklayabileceği en güzel maskedir. Kadını makyaj yapmaya iten ana nedenlerden biri; karşı cins tarafından fark edilme ve ayırt edilme isteği. Diğeri ise çevre, din, medya, aile ve sevgililerin hissettirdiği “Güzel görünmelisin.” uyarısı. Kendini gösterme isteği ise bazen aşırı makyaj yaparak varlığını belli etme çabasına dönüşebiliyor. Yoğun bir şekilde makyaj uygulayan kadın, gerçekte sahip olmadığı bir bakışa ve yüze sahip oluyor. Bu yüzdendir ki birçok kişi makyajı onaylarken aşırı makyaja asla sıcak bakmıyor. Makyaj yapan kadın asla geride durmaz. Pasif ve savunmasız değildir. Makyaj yapan kadının suratında tedirginlik görmezsiniz. Konuşurken, yürürken omuzlar daima dik ve kendine güveni vardır çünkü o, artık kusursuzdur, öyle hisseder. Her kadın makyajı güzelleşmek için yapmaz. Yüz mimikleri sert olan kadınlar; yüz ifadelerini yumuşatmak, ifadesi silik olan kadınlar mimiklerini belirginleştirmek için makyaj uygular. Makyaj yapan kadın pozitif düşüncelere sahiptir. Kadınların makyajlarını sorgulamayın, onaylayın derim; çünkü her kadın beğenilme duygusunu yaşamak ister. Biz kadınlar öncelikle kendimizi iyi hissetmek için makyaj yaparız, fark edilmek ikinci planda kalır.

Makyaj yapmak şart mı? Tabii ki değil, en güzel makyaj özgüveninizdir. Eğer kendinizi kusursuz buluyorsanız veya kusurlarınızla da beğeniyorsanız, makyajın gerekliliği tamamen ortadan kalkıyor. Makyaj yapmak sadece gideceğiniz davette taktığınız bir aksesuara dönüşüyor. Kozmetik endüstrisinin global krizlerde bile gösterdiği göz kamaştırıcı büyümeden görüldüğü üzere ne savaşlar ne de yaşanan felaketler kadının makyaj yapmasını engellemiyor. Kadınlar için makyaj her koşulda yapılmaya devam ediyor, edecek de... 


davet

MARION ERDMANN

MARTIN ERDMANN

ÇAĞATAY ERCİYES, BERİLȘAH KOCABIYIK

AYSELİ-MUSA SİPAHİOĞLU

Fransız Kabare Lüksemburg’un Ankara Büyükelçiliği’nde ‘Elçilikte Sanat’ etkinlikleri kapsamında bir konser düzenlendi. Gecede piyanist Adrienne Haan, ‘Fransız Kabare’ isimli programla dinleyenlere müzik ziyafeti Verdi. Büyükelçilik binasında gerçekleştirilen etkinliğe Lüksemburg’un Ankara Büyükelçisi Georges Faber ve eşi Barbara Faber ev sahipliği yaptı. Geceye Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann ve eşi Marion Erdmann, Çekya’nın Ankara Büyükelçisi Pavel Kafka, Meksika Büyükelçisi Bernardo Cordova gibi çok sayıda büyükelçi ve davetliler katıldı. Piyanist Haan’ın dünyanın dört bir yanında konserler verdiğini belirten Büyükelçi Faber, başarılı sanatçıyı Ankara’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

BARBARA FABER MOHR-GEORGES FABER



davet

AHSEN DEMİRCİ

GÜLENNUR AYDIN

BEGÜM AKIȘ

FUNDA BEKİȘOĞLU

Renkli Kutlama Ankara cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Afitap Akıncı yeni yaşını dostları ile birlikte keyifli bir davetle kutladı. Yakın arkadaşlarıyla keyifli sohbetler eşliğinde geçen yemekte bir araya gelen Afitap Hanım; bu mutlu gününde kendisini yalnız bırakmadıkları için teşekkür etti. Yeni yaşını kutlayan Akıncı’ya, doğum günü pastasını kestikten sonra dostları Aqua Mücevherat’tan çok şık bir takı hediye ettiler. 

228

FERİDE ȘAHİN

AFİTAP AKINCI


“Bir”likte Yoga 20 yıla yaklaşan deneyimlerini paylaşan Beril Çavuşoğlu ile birlikte yoga zamanı...

Yogainn Birlik Mahallesi, 435. Cad (5. Cad.) No:65 Çankaya /Ankara T: +90 312 496 44 45

Taps Academy Osmanağa Konakları 2494-2. Sok. No:12 Ümitköy Çankaya /Ankara T: +90 312 236 35 85


OP. DR. ÇİĞDEM DEMİROĞLU YAKUT

Esas Olan Doğal Görünüm Acıbadem Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nde görev yapmakta olan Op. Dr. Çiğdem Demiroğlu Yakut ile son dönemde popüler olan estetik ve güzellik uygulamalarını konuștuğumuz özel bir sohbet gerçekleștirdik.

Plastik, eski yunancada “şekil vermek, biçimlendirmek” anlamına gelen “plastos” kelimesinden türetilmiştir. Rekonstrüksiyon ise, yeniden yapım demektir. Bizim işimiz, doğumsal olarak sorunlu olan ya da travma, yanık, kanser veya doğal yaşlanma süreci sonunda bozulmuş bir bölgeyi, şekil verip biçimlendirerek yeniden yapmaktır. Sanırım beni en çok etkileyen bu oldu. Yaptığımız işle insanların hayatlarına dokunabiliyor, gözle görülen farklar yaratabiliyoruz. Rekonstrüksiyon, estetik cerrahiyi de kapsayan bir terim. Estetik cerrahide de insanların beğenmedikleri bölgelerini, onlara yakışacak şekilde şekil vererek yeniden yapıyoruz. Plastik Cerrahi, tıp ile sanat

arasında köprü kuran bir branş. İşin teknik yönünü bilmek dışında planlama aşamasında iyi bir güzellik algısına ve sanatsal bakış açısına sahip olmak gerekiyor. Uygulamalarımız standart değil kişiye özel olmalı. İşimiz zor ama yaptığımız işin sonucunu hemen görebilmek ve insanları mutlu edebilmek, çok keyifli.

Son zamanlarda en çok tercih edilen estetik uygulamaları hangileri?

Ülkemizde burun estetiği hala en çok talep edilen estetik ameliyat. Bunu sırasıyla meme küçültme ve meme büyütme ameliyatı izlemekte. Liposuction, göz kapağı estetiği, kepçe kulak düzeltilmesi, yağ enjeksiyonu ve karın germe de en sık yaptığımız estetik ameliyatlar arasında. En çok tercih edilen uygulamalar

advertorial

P

lastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi alanında ilerlemeye nasıl karar verdiniz?


tabii ki ülkeler arasında farklılık göstermekte. Ameliyatsız estetik girişimlerine baktığımızda ise botoks enjeksiyonu, bütün dünyada başı çekmekte. Amerikan Plastik Cerrahi Derneği (ASPS)’ne göre 2017 yılında sadece ABD’de 7,2 milyon botoks uygulaması yapılmış. Botoksu; dolgu, gençlik aşısı, mezoterapi, PRP, lazer ile cilt gençleştirme, fokus ultrasonla ameliyatsız yüz germe gibi uygulamalar takip etmekte.

Kadınlar kadar erkekler de son dönemlerde estetiğe merak duymaya başladı. Erkek danışanlarınızın oranı nedir? Hangi uygulamalar için geliyorlar genelde?

Ülkemizde ve dünyada erkeklerin en çok talep ettiği estetik uygulama; burun estetiği. Hatta ülkemizde burun estetiği için başvuran erkeklerin sayısı, neredeyse kadınlarla yarışır düzeyde. Erkeklerin en rahatsız olduğu konulardan bir diğeri ise saç dökülmesi. Dökülmenin erken safhalarında PRP ve saç mezoterapileriyle mevcut saçları güçlendirmeye ve dökülmeye dirençli hale getirmeye çalışıyoruz. Dökülmenin belirgin olduğu erkeklerde ise saç ekimi uyguluyoruz. Erkeklerin muzdarip olduğu diğer konu da jinekomasti olarak adlandırdığımız meme büyümesi. Özellikle ergenlik dönemini kilolu geçiren erkeklerde çok daha sık görülüyor. Dar ve ince kıyafetler giyince belirgin olan meme görünümü nedeniyle istedikleri kıyafetleri giyememek, denize, havuza rahatça girememek bu kişileri sosyal ve psikolojik olarak oldukça kötü etkiliyor. Jinekomasti ameliyatı istemiyle bize başvuran hastaların büyük çoğunluğunu 20’li yaşların başındaki üniversite öğrencisi genç erkekler oluşturmakta. Vaser liposuction ile kesi olmadan gerçekleştirdiğimiz jinekomasti ameliyatı sonrasında normal erkek memesi görünümüne kavuşan hastalarımız, sosyal açıdan çok rahatlıyorlar ve özgüvenleri yerine geliyor.

Son zamanlarda dolgular oldukça trend. Dolgu malzemesi seçerken dikkat edilmesi gerekenler neler? Günümüzde kullandığımız dolgu maddeleri çoğunlukla hyalüronik asit içerikli jellerdir. Hyalüronik asit dolgular, standart değildir. Her bölgenin özelliğine göre farklı kıvamda dolgular vardır. Göz altı gibi hassas bir bölgede kullandığımız dolgu ile elmacık kemiğini belirginleştirmek için kullandığımız dolgu tamamen birbirinden farklıdır. Hyalüronik asit dolgular, zamanla eriyen geçici dolgulardır. Kalıcılıkları, kullanılan dolguya ve uygulama bölgesine göre 6 - 18 ay aralığında değişmektedir. Sektörde uzun süredir bulunan güvenilir markalardan şaşmamak gerekir. Daha uygun fiyatlı diye kalitesiz dolgulara yönelmek, ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Dolgu uygulamaları, mutlaka uzman hekimlerce steril şartlarda gerçekleştirilmeli. Yaptırmadan önce kullanılacak dolgunun markasını sormanızı ve dolgunun size özel açıldığından emin olmanızı öneririm.

Plastik cerrahideki son trendlerden bahseder misiniz?

Bütün dünyada ameliyatsız uygulamalara talep giderek artmakta. Mezoterapi ve dolgu uygulamalarının kombinasyonu olan gençlik aşısı, gençlik serumu isimli uygulamalar bu ara oldukça popüler. Gençlik serumları, serbest hyalüronik asit ve aminoasitler içermekte. Bu serumlar, içeriğindeki aminoasitler sayesinde ciltteki kolajen sentezinin artırıp cildin sıkılaşmasını, serbest hyalüronik asit sayesinde cildin nemini geri kazanmasını sağlamaktadır. Gençlik serumu; yüz, boyun, dekolte ve el bölgesine nokta nokta küçük enjeksiyonlarla uygulanmaktadır. Gençlik serumlarının içerisine düşük dozda botoks dahil edilerek yapılan hya - tox isimli uygulama da yeni yeni popülerleşen, önümüzdeki günlerde adını daha sık duyacağımız bir uygulama. Bu uygulamada gençlik serumlarının etkisine, botoksun kırışıklıkları açma ve cilde parlaklık verme

etkisi ekleniyor. Özellikle yüz, boyun ve dekolte bölgesinde yoğun ince kırışıklıkları olan hastalarda çok başarılı bir uygulama. Ameliyatlarda ise teknolojinin ilerlemesi ile liposuction cihazları çok gelişti. Ultrason yardımlı liposuction olan Vaser- Lipo ile bölgesel fazlalıkları ultrason enerjisi ile eritip çekerken aynı zamanda deride bir miktar sıkılaşma da sağlayabiliyoruz. Bu yöntem bize vücuttaki kas gölgelenmelerini, oluklarını (six - pack) oluşturmak gibi detay çalışma imkanı da vermekte. Bu sayede liposuction işlemini basitçe yağ çekmekten daha ileri götürerek estetik bir karın, bel, basen görünümü elde etmekteyiz. Buradan elde ettiğimiz yağları da popo büyütme veya yüze yağ enjeksiyonu amacıyla kullanabilmekteyiz.

Yüz germe genelde en çok korkulan işlemlerden biri. Yüz germe işlemine bir alternatif gelecek mi ileride?

Yüz germe ameliyatında amaç gergin bir yüz sağlamak değil, yaşlanma etkisiyle sarkmış dokuları tekrar eski konumuna getirmek ve daha genç bir görünüm sağlamaktır. Yüz germe, hem popüler kültürde sıkça mizahının yapılması hem kesi ile yapılan bir ameliyat olması ve belki de sadece ismi nedeniyle hastalarımızın çok çekindiği bir ameliyattır. Günümüzde cerrahi teknikler çok gelişti. Mini lift dediğimiz ameliyatlarla, saç çizgisi ve doğal kıvrımlara saklanan minimal kesiler kullanarak orta yüz, çene hattı ve boyun bölgesindeki sarkmalar, hasta doğal görünümünü kaybetmeden toparlanabilmektedir. Yüzde sarkmadan çok, hacim eksikliği olan hastalarda yağ enjeksiyonu, bu hacim eksikliğini gidererek daha genç bir görünüm sağlayabilmektedir. Önümüzdeki yıllarda liposuction ile elde edilen yağdan kök hücreleri ayrıştıran sistemler giderek yaygınlaşacak ve kök hücre enjeksiyonları rutin uygulamalarımız halini alacak gibi görünüyor. Kök hücre enjeksiyonlarının cildin yaşlanma belirtilerini giderme etkisi sayesinde belki de önümüzdeki yıllarda yüz germe ameliyatına ihtiyaç iyice azalacak.

İnsanlar size ellerinde bir model fotoğrafıyla mı geliyor yoksa kişinin kendi yapısına uygun olan modeli mi belirliyorsunuz?

Aslında elinde fotoğrafla gelen insanların sayısı oldukça azaldı. Hastalarımız artık bilinçlendi. Kendilerine uygun, vücutlarına yakışacak doğal görünümleri talep ediyorlar. Estetik yaptırdıklarının anlaşılmasını istemiyorlar. “Sende bir hoşluk, güzellik var.” denilmesini istiyorlar. Dudak dolgusu yaptırmaya gelen hastalar bazen fotoğrafla gelebiliyor. O zaman ayna karşısında beraber hastamızın istediği şeklin kendisine uygun olup olmadığını değerlendiriyoruz. İşimiz mutlaka kişiye özel olmalı. Ben buna çok önem veriyorum. Uzun, geniş yüzlü birine küçücük bir burun; dar omuzlu çok ince birine çok büyük göğüsler tabii ki uygun olmaz. Yalnızca hasta istiyor diye kendisine uygun olmayan bir işlemi yapmayı uygun bulmuyorum.

Plastik cerrahi alanında ücretlendirme ne kadar artarsa kalite de aynı oranda artar diyebilir miyiz?

Özellikle dolgu, meme silikon, protez, ip gibi yabancı madde kullanılan uygulamalarda kalite çok önemli. Belli bir fiyatın altına bu uygulamalar yapılıyorsa kullanılan malzemenin kalitesi düşmüş demektir. Bu işlemlerde kalitenin düşmesi riskleri ve komplikasyonları da beraberinde getirir. Bizim ameliyatlarımızda cerrah kadar ameliyathane şartları, anestezi ekibi ve ameliyat sonrası bakım da çok önemlidir. Güzel sonuçlar almak için bunların hepsi bir bütündür. Bu basamakların herhangi birinde aksama olması, bizim işimizin kalitesini de düşürür. Her basamakta kaliteyi göz etmek tabii ki ücretlendirmeye de yansır. 


davet

ÇİĞDEM, ATASAY KAMER, SİMAY KAMER URAS

AYȘEGÜL DİNÇKÖK

GÜL ERGİ

Atasay’ın Nişantaşı Şubesi Türkiye’nin önde gelen mücevher markalarından Atasay, İstanbul’un kalbi Nişantaşı’nda yeni mağazasının kapılarını açtı.

1937’de kurulan ve hem yurt içinde hem de yurt dışında birçok şubesi bulunan Atasay, son şubesini Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’nde özel bir davetle açtı. Atasay’ın lüks mücevher ve gelinlik mücevheri koleksiyonlarının yanı sıra, çağdaş ve zamansız altın ve pırlanta mücevherler sunan Nişantaşı butiğinde, Atasay’ın her segment ve konsepte uygun koleksiyonlar sergileniyor. 

232

TUĞÇE PEKSAYAR-GÜLBİN SİMİTÇİOĞLU



davet

SERAP TİBUK

MELİS ÖZER

ARZU KUNT

ARZU ATABARUT

Cemiyet hayatının sevilen isimleri Atasay’ın Nișantașı’ndaki açılıșına yoğun ilgi gösterdi. 234

SİREN ERTAN

FERYAL GÜLMAN

TUBA PEKSAYAR

BERRİN YOLERİ


GÜLGÜN ÇAVUȘOĞLU

BERRİN AK

DİDEM ERGANİ-MELİS MURATHANOĞLU

ESRA ERGİNTUĞ-ALEGRA LEVİ

BATYA KEBUDİ

NİL UYGUNER


davet

IȘIK TEKIȘIK, AYȘE İNKAYA, ELİF BAȘMAN, ZEYNEP KÖKSALAN, CHRISTINE ÖZCAN, IȘIK USLUEL, NİLÜFER ȘENSÖZ, BETÜL TURAN, BERİL ÇAVUȘOĞLU

TÜKAL’de Yeni Dönem TÜKAL üyeleri, Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Köksalan ve TÜKAL Başkanı Betül Turan’ın ev sahipliğinde Best Apart Otel’de yeni dönem projelerini konuşmak için bir araya geldi. TÜKAL (Tüm Kadın Lobisi Derneği) üyeleri, TÜKAL Başkanı Betül Turan ile Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Köksalan’ın ev sahipliğinde Best Apart Otel’de gerçekleşen davette, yeni dönem projelerini değerlendirdi. 

236

BETÜL TURAN

ZEYNEP KÖKSALAN



MART

KADIN

Kendi alanında önemli başarılara imza atan iş kadınlarıyla, başarı sırları, prensipleri, iş hayatları ve Türkiye’de kadın olmaya dair pek çok konuyu konuştuk...


8 mart 8 kadın

Dide Özçelik ALTER Mühendislik Yönetici Ortağı ve TÜGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Dide Özçelik; eğitimini, mesleğini ve iș hayatına atılmak isteyen kadınlara vermek istediği tavsiyeleri anlattı.

S

izi tanıyabilir miyiz?

1982 yılında, Danimarka’da, Türk bir baba ve Danimarkalı bir annenin kızı olarak doğdum Danimarka Teknik Üniversite’sinde İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde lisans ve yüksek lisans yaptım. O dönemde bir sene ODTÜ İnşaat Bölümü’nde de okudum. Akabinde Bilkent Üniversitesi’nde MBA yaptım. 2007 yılında aile şirketimiz olan Alter Uluslararası Mühendislik ve Müşavirlik’te çalışmaya başladım. Yurt içinde ve yurt dışında mühendislik hizmetleri sunan firmamızda yönetici olarak görev yapmaktayım. Ayrıca enerji yatırımı yapan Yenertek firmasının kurucu ortağıyım. TÜGİAD Ankara Yönetim Kurulu, TMMMB ve TMMOB üyesiyim. Evliyim, Efe ve Kaan adında iki çocuğum var.

Çalışmak sizin için ne anlam taşıyor?

Annem de babam da iyi eğitim almış, halen çalışan, alanında başarılı insanlar. İkisi de bana rol model oldular. İnsanın iş hayatına yaklaşımı biraz da büyüdüğü ortamda şekilleniyor. Hayatımın her döneminde iş ile çok iç içe oldum. Danimarka’da okurken bile hep çalıştım hatta yüksek trajlı bir gazete de yazarlık yaptım. 16 yaşımda gezmek için Japonya’ya gittim ve bir ay kaldım. İnsanların orada yaptıkları işe ne kadar saygı duyduklarını gördüm ve çok etkilendim. Zaten iş yaşamını bana göre en iyi Japon felsefesi “İkigai” özetliyor. İkigai’nin anlamı; hayatın amacı. Benim hayat amacım tabi ki önce çocuklarım ama onları iyi bir birey olarak yetiştirmenin dışında kendime işimle ilgili koyduğum hedeflerimde var. Bu yüzden, her sabah uyandığımda evden çıkmak için bir nedenim ve hayatla ilgili bir amacım var.

Vazgeçemediğiniz prensipleriniz nelerdir?

Öncellikle çalışanlarıma çok değer veririm. Konusunda uzman insanlarla çalışmaya özen gösteririm. Şirkette devam eden projelerin durumundan mutlaka haberdar olur, gün içinde yapılan yazışmaları gün sonunda mutlaka okurum. İnsanlara övgüyü herkesin yanında eleştiriyi ise yalnızken yaparım. İş yerine ve toplantılara geç kalmam, genellikle günlük planlarım önceden bellidir. Ayrıca, iş hayatında etik değerlerimden ödün vermem.

İşinizin en sevdiğiniz yönü nedir?

Sunduğumuz mühendislik ve teknik müşavirlik hizmetleri; insanların yaşam kalitesini arttıran, yaşam alanlarına değer kazandıran ve toplumsal refah seviyesini yükseltmeye yönelik çevreyle uyumlu projeler. Bu projelerin yürütülmesi aşamasında farklı disiplinlerden uzmanlar ve akademisyenler ile çalışıyoruz. Böyle projeler de yer almak insanın kendi gelişime de katkı sağlıyor ve işimin bu yönünü çok seviyorum.

İş hayatına yeni atılan kadınlar için tavsiyeleriniz...

Genelde kız çocuklarına bakın, erkek çocuklarına göre çok daha girişken, konuşkan, neşeli ve enerjik olduklarını görürsünüz. Yalnız, kız çocuğu büyüdükçe ailenin yetiştirme tarzı, toplumun dayattığı roller ya da seçtiği eşin tutumu ne yazık ki kadının, bazen iyi eğitim almasına rağmen iş hayatından uzak kalmasına neden oluyor. Bu yüzden iş hayatına atılan kadınlara tavsiyem; önce kendinize güvenin, başarıp başarmamaktan ziyade çalışmaya odaklanın, insanların önyargılarını bilginiz ve çalışkanlığınızla değiştirin, üretin ve ürettikçe kendinizi iyi hissedin. Kendinizi geliştirin, girişken olun, ışığınızı kimsenin söndürmesine izin vermeyin ve en önemlisi yetiştireceğiniz çocuklara “duruşunuzla” iyi örnek olun. 


8 mart 8 kadın

Elif Gönlüm İlgi alanını ișe dönüștürmeyi bașaran, TeaElife markasıyla ülkemizi yurt dıșında temsil eden bașarılı iș kadını Elif Gönlüm, yeni girișiminin markalașma sürecini ve yakın gelecekteki hedeflerini anlattı.

B

aşarılı bir kadın girişimci olarak kendi markanızdan bahseder misiniz?

Çay markam yaklaşık iki yıl önce kuruldu. Çaylara her zaman ilgim ve merakım vardı. Bu yolculuk benim çay tutkum, yaşam stilim, sağlıklı beslenmeye olan ilgimle alakalı. Bu ilgiyi işe dönüştürmek istedim. İngiltere’de UK Academy’de eğitim aldıktan sonra kendi ürünlerimi çıkardım. Ürünlerimi çıkartırken de harmanlarımı ve oranlarımı, hem aldığım eğitime hem de kendi içimdeki yaratıcılığa dayanarak oluşturdum. Ürünlerimiz tamamen eşsiz ve özel harmanlardan oluşuyor. İşimle ilgili kendimi her gün geliştiriyorum. İthalat ve ihracat tarafımız da yoğunlaştı. Yurt dışından talep görüyoruz, Londra için çay üretiyoruz. Türkiye’yi temsil ederken Türk çayı, elma çayı tasarlamaya başladım. Bunları son derece titizlikle, oranlarını en iyi şekilde, herkesin damak tadına uyacak ve sağlığına faydalı olacak şekilde yapıyorum. İşim biraz zor olsa da işimi çok seviyorum. Ortaya güzel bir iş çıktığında; karşıdaki kişi fayda aldığında, size olumlu dönüş yaptığında emeğinizin karşılığını alıyorsunuz. Çay markamın doğuşundan üretimine ve yaratımına kadar her adımında emeğim var. Ben bunu butik olarak yapsam dahi globalleştiğim zaman o özgünlüğü ve o butik anlayışını kaybetmemeyi arzu ediyorum.

Çaylarınızı nereden tedarik ediyorsunuz?

Ben aslında daha ağırlıklı olarak yurt dışında oluyorum. Hindistan araştırmalarım, oradan aldığım çaylar ve oradaki tedarikçilerimle iletişim halindeyim. İngiltere, Orta Doğu ve Avrupa’nın geri kalanına aşama aşama gideceğiz. Bir yıl içerisinde çay çeşitlerimiz 12’nin üzerine çıktı.

240 magdergi.com.tr

Çalışan ve üreten bir kadın olarak, çocuklarınızla oldukça ilgili bir annesiniz. Ev ve iş dengesini nasıl kuruyorsunuz?

İşletme fakültesi mezunuyum. Aslında mesleğimle doğru orantılı bir iş yapıyorum ama bunun yanında işin sanat tarafında da yer alıyorum. Sanat ve yönetim, ikisi de birbirinden çok farklı iki enerji. Bu noktada eşim Kerem, her zaman aldığım eğitimlerden, markamın kuruluşuna kadar her noktada bana destek verdi. İş seyahatlerimde ise ailemden çok büyük destek alıyorum. Çocuklar okula başladılar. Ailemden aldığım destek doğrultusunda hem çocuklarla ilgileniyorum hem de işime zaman ayırma fırsatım oluyor.

Kadınların duygusal yapılarının iş hayatındaki başarılarını etkilediği algısı var. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Her kadının tarzı ve bakış açısı farklı Kadınların derin duygularının olduğu doğru. Bazen beklentilerimiz yüksek olabiliyor veya emeğimizin karşılığını daha çabuk almak istiyoruz. Bu noktada mücadele çok önemli. Hedefe kitlenmek ve odaklanmak ise en önemlisi. Bir kadın, bir şeyi gerçekten istiyorsa yılmadan yarattığı şeyin peşinden gitmeli. Biz, aile alanından çıkıp iş hayatına atıldığımızda profesyonelliğin içerisinde duygusal karmaşalar yaşayabiliyoruz. O noktada duyguları kontrol ederek işin gerektirdiği dengeyi kurmak fayda sağlayabilir. Bu denge kurulursa, kadınların yapamayacağı veya başaramayacağı hiçbir şey yok.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için mesajınız var mı?

Kadınlar Günü, kadınlara verilen değeri, anlamı özellikle de emekçi ve yaratan kadınların gücünü takdir etmemize fayda sağlıyor. Bütün kadınların Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Kadınların birbirlerine destek olmalarını, iş birliğiyle yaklaşmalarını diliyorum. 


8 mart 8 kadın

Melda Aksu Thanx Mimarlık’ın ortağı, dekoratör ve aynı zamanda Mels Design’ın kurucusu Melda Aksu, markasına ve hayatına dair merak edilenleri yanıtlıyor.

S

izi başarılı bir dekoratör olarak tanıyoruz fakat aynı zamanda tasarım kıyafetlerden oluşan bir markanız da var. Bize markanızdan ve girişimci tarafınızdan bahsedebilir misiniz?

Mels Design, daha çok kendi fikirlerimden yola çıkarak hazırladığım ve ürettiğim, tamamen benim zevkimi yansıtan bir koleksiyon. Genel olarak İspanyol paça pantolonlar ve hırka kalıplı ceketlerden oluşan, çok keyif alarak yarattığım parçalardan oluşuyor.

Markanın en büyük özelliği ise giyildiğinde olduğun gibi değil, olmayı istediğin gibi hissettiren kalıplara sahip olması. Bunları sihirli kalıplar olarak da adlandırabilirim. O yüzden her ne kadar koleksiyonda çok fazla çeşit olmasa da; gardırobumuzun olmazsa olmazlarını oluşturan bir ürün skalamız var. Bu Mels Design’ı ayıran en önemli özelliklerinden biri.

Yoğun bir iş hayatınız var. Bu yoğunlukta ev ve iş dengesini nasıl kuruyorsunuz? Size bu süreçte destek olan biri var mı? İş dünyasına yeni girecek kadınlara neler söylemek istersiniz? Aslında evet, oldukça yoğun bir iş hayatım var. Hem mimar hem de dekoratörüm. İkisi de tasarım işi olduğu için bir hayli yorucu olabiliyor. Aynı zamanda daha önce de belirttiğim tasarım kıyafetlerden oluşan bir markam var.

Mimarlıkta ortağım olan Zeynep Ilıcalı, aynı zamanda yirmi altı senelik arkadaşım olur kendisi. Ben olmadığımda işleri o idare eder, o olmadığında ise ben idare ederim. Üç tane de çocuğum var; fakat

artık onlar da büyüdüler. 14 - 20 yaş aralığındalar. Dolayısıyla onların bana herhangi bir sıkıntısı olmuyor. Tam olarak destek verdiklerini söyleyemesem de, problem de çıkarmıyorlar. Bana şu anda en çok yardımcı olan şey; içimdeki ilham diyebilirim. Onun dışında arkadaşlarım ve yakın dostlarım da bana çok yardımcı oluyor tabii.

Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin bu konudaki gözlemleriniz neler? Kendi sektörünüzde yaşadığınız deneyimlerden ve gözlemlerden bahseder misiniz?

Öncelikle çalışmak çok güzel bir şey. Özellikle son yıllarda gördüğünüz gibi üreten kadınların sayısı oldukça arttı. İlerleyen yıllarda çalışmayan kadınların sayısı daha da azalacak diye ümit ediyorum. O yüzden tüm kadınlar çalışsın, üretsin, yaratsın. Bütün olalım, birlik olalım. Herkes birbirine faydalı olsun. Kadınların iş hayatındaki önemi artarak devam etsin, biribirlerine daha çok destek olsunlar. Bu konudaki en büyük temennim bu.

Son olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için vermek istediğiniz özel bir mesaj var mı?

Tüm kadınlarımız elbette çok kıymetli. Kadınlarımızın kıymetini bilmeli, onları kırıp incitmemeliyiz. Daha önce de belirttiğim gibi üreten kadınlarımızın artmasını, tüm kadınların kendi güçlerine inanarak çalışmasını, yaratmasını diliyorum. Kadınlar mutlaka iş hayatında olmalı. Eğitim, eşit şans ve azimle daha çok kadının iş hayatına girme şansı elde edeceğine inanıyorum. 


8 mart 8 kadın

Mine Kalpakçıoğlu Ülkemizi reklam ve pazarlama alanında güçlü bir șekilde temsil eden Mine Kalpakçıoğlu ile çağdaș ve bașarılı kadının tanımını, kadınların iș ve sosyal hayattaki yerini konuștuk.

R

eklam ve pazarlama sektörünün başarılı ismi Mine Kalpakçıoğlu’nu kendisinden dinleyebilir miyiz?

Küçüklüğümden beri inandığım şeyi sonuna kadar savunan, hayallerimin arkasından giden, ısrarcı, tuttuğunu koparan biri oldum. Mükemmeliyetçi bir yapım var, bu nedenle bilgiye ve gelişime açım. Her zaman herkesten yeni şeyler öğrenmeye çalışırım. Her şeyi bildiğini düşünmek hatasına düşmemek için bu konuda alçak gönüllü davranırım. Sanırım hem kendi yapım, hem de çocukluğumda dört senede bir ülke değiştirme durumumuzdan dolayı, sürekli yeni ülke, yeni lisan, yeni kültür, yeni çevre, yeni okul, yeni arkadaşlıklara adapte olup, hızlı bir şekilde iletişim kurma kabiliyeti geliştirmem dolayısıyla, severek yaptığım bu işi çok genç yaşta uygulamaya başladım.

Bize çağdaş bir kadını tanımlar mısınız?

Eski devirlerde kadına biçilen rol çoğu zaman ev kadınlığı, çocuklara bakmak ve tarlada çalışmak gibi işlerle sınırlıydı. Fakat aslında kadınlar doğaları gereği çok yönlü ve aynı anda pek çok işi idare edebilecek kapasiteye sahip. Bir kadın hem anne, hem öğretmen, hem başarılı bir iş kadını, hem yönetici olup, daha pek çok niteliği aynı bedende bulundurabilir. Kadının toplum hayatında bu çok yönlülüğü ve becerikliliği ile bulunması, hem yeni nesillerin yetişmesi, hem de toplumsal gelişimimize ivme kazandırıyor. Çağdaş kadını, kendi ayaklarının üzerinde durabilen, bağımsız, özgüvenli olarak tanımlayabilirim. Kadın bugün sahip olduğu konum itibariyle, toplumun gelişiminde çok önemlidir.

242 magdergi.com.tr

Başarılı bir iş kadını olarak kariyerinizin erken döneminde aldığınız bir tavsiye var mı?

Tıp fakültesinde okurken İngilizce ve Fransızca’mın iyi olması sebebiyle bir reklam ajansında staj yaptım. Bu sayede iletişim sektörüyle tanıştım. O kadar büyük bir tutkuyla bağlandım ki bu işe, ailemin tüm ısrarlarına rağmen tıp fakültesini yarıda bırakarak İletişim Fakültesi’ne girdim. Şu an iletişim sektöründe 34 yılımı doldurdum ve sektörde önemli bir yerim olduğuna inanıyorum. Belki de doktor olsam bu kadar başarılı olamayacaktım. Başarıya giden yol tutkuyla bağlı olduğunuz şeyi yapmak... Hayatımın erken yaşlarında bunu fark ettim ve hep bu doğrultuda yaşadım.

Sıkı sıkıya bağlı olduğunuz prensipler var mı?

Bu sektörde uzun yıllar kalıcı olmayı başarabilmemin en önemli sebebi, yaptığım tüm işleri inanarak yapmak, öğrenmeye hep açık olmak ve değişen çağa ayak uydurabilmek. Bir de ertelememek… Bugünün işini asla yarına bırakmam.

Kadınlar iş hayatında ne gibi zorluklarla karşılaşıyor? Kendi sektörünüzde yaşadığınız deneyimlerden ve gözlemlerden bahseder misiniz?

Türkiye’de kadın olarak iş hayatında olmanın çeşitli zorlukları var. Erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz, bizim ülkemizde erkek işi olarak görülen meslekler var. Kadının o işi yapabilecek kapasitesi olsa bile, sadece cinsiyeti yüzünden belki de ondan daha az yetenekli olan bir erkek aynı pozisyona uygun görülüyor. İletişim sektöründe kadınlar hakimiyette, çünkü bu alanda erkeklere göre daha yetenekliyiz. Bu yüzden iş hayatımda bu konuyla ilgili bir zorluk


yaşamadım, hatta kadın olmanın vermiş olduğu iletişim beceresi beni bu konuda erkek meslektaşlarımdan öne çıkararak daha başarılı olmamı sağladı. Bununla ilgili bir deneyimimi paylaşmak istiyorum. Yıllar önce, çalışma hayatımın en başlarında bir reklam ajansında çalışırken, bir Fransız firmasının reklam kampanyasının bir bölümü Türkiye’de çekilecekti, diğer bölümü ise Çin’de çekilecekti. Ancak Çin’e gitme bütçesi çok yüksek olduğundan Türkiye bütçesinin daha kısıtlı tutulacağını öğrendim. Bu durumda hemen devreye girip, herkesin hayretle karşıladığı bir fikir ortaya attım. Bu fikir Çin’de çekilecek tüm sahnelerin İstanbul’da çekilmesiydi. Herkes karşı çıksa da, ben azimle yapılabileceğini savundum ve Türk- Kazak Derneği’ne giderek 300 tane figüran buldum. Beyoğlu-Dolapdere arasındaki bir sokağı kapattım ve o sokağı Çince yazılarla donatarak, Çin’de çekilecek tüm sahneleri Türkiye’de çektirdim. İş hayatımın ilk dönemlerinde hayallerime inanmak ve sağlam duruşumla kazandığım bu başarı, bana tüm iş hayatımda yol gösterici oldu.

İş ve sosyal hayat arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

Ailem benim için çok değerli. İşlerim her ne kadar yoğun olursa olsun, özellikle oğlum ve anneme vakit ayırmaya özen gösteririm. Planlı yaşamaya çalıştığımdan özel günleri hiç atlamam, işlerimi buna göre programlarım.

Çalışmanın ve üretmenin size neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?

Beni kesinlikle genç tuttuğuna inanıyorum. Üretmek, çalışmak, sürekli hareket halinde olmak hem beynimin, hem de bedenimin genç kalmasını sağlıyor. Çalışarak çağa ayak uyduruyorum; hem çevremdeki, hem de sektördeki yeniliklerden haberdar oluyorum. Ayrıca benimle birlikte çalışan genç nesillere sektörde edindiğim tecrübeleri aktararak manevi olarak çok tatmin oluyorum. Benim öğretmenim Cemal Noyan ve ortağı Betül Mardin’di, şimdi ben de başkalarına öğretmenlik yapıyorum. Bu çok güzel bir duygu.

İşinizin en sevdiğiniz yönü nedir?

Tek düze olmaması. Sürekli kendinizi yenilemeniz gereken bir sektör. İnsanların her şeyden çok çabuk sıkıldığı bir çağda yaşıyoruz. İlgiyi tutabilmek için sürekli yeni fikirler geliştirmek, hatta bu fikirleri uygulamakta da ilk olmayı başarabilmek çok önemli. Bu da sürekli bir araştırma ve dikkat hali gerektiriyor. Çevreme sürekli bana ilham verecek detayları görmek için bakarım. Bu sebeple de daha önce de söylediğim gibi genç ve dinamik kaldığımı düşünüyorum. İşimin bu yönünü çok seviyorum. Ayrıca işim sayesinde tanıştığım bazı markaların hayat felsefem ve yaşam tarzım üzerinde çok büyük etkisi oldu. Sağlıklı yaşama olan ilgim yakın çevrem tarafından çok iyi bilinir. Bu konuda öğrendiklerimi de hem ailemle, hem de çevremle paylaşmaktan çok keyif alıyorum.

Türkiye’de kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pek çok sektörde erkek çalışanlar ağırlıkta olsa da, kadınların daha baskın olduğu sektörler de var. Örneğin iletişim sektörünü kadınlar domine ediyor. Eskiye oranla kadınların iş hayatına katılımı çok arttı. Ama daha bu alanda gidecek çok yolumuz var. Kız çocuklarının eğitimi bu anlamda çok önemli. Kadınlar eğitim, çalışma ve azimle, eşit şans verildiği takdirde çok üst pozisyonlara geliyorlar. Bunun örneklerini de zaten Türkiye’de fazlaca gördük.

Tüm kadınlarımız kendi öz benliklerinin farkına varmalı ve istedikleri her neyse onun peșinden gitmelidir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için kadınlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Kadın toplumun temelidir. Çocukları, dolayısı ile toplumu yetiştiren ve ülkenin kaderini çizen kadındır. Tüm kadınlara ne kadar özel olduklarını hatırlatmak, duygusallığımızın zayıflık değil, aksine bizi güçlü kılan özelliğimiz olduğunu vurgulamak isterim. Kadının isterse yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Bu yüzden tüm kadınlarımız kendi öz benliklerinin farkına varmalı ve istedikleri her neyse onun peşinden gitmelidir. 


8 mart 8 kadın

Nihan Çetinkaya Türkiye’yi yurt dıșında da bașarıyla temsil eden Ressam Nihan Çetinkaya, hayatına, sanatına ve eserlerine dair bilinmeyenlere ıșık tutuyor.

R

essam Nihan Çetinkaya’yı kendi ağzından birkaç cümleyle tanıyabilir miyiz?

Hayatı akışına göre yaşayan biriyim. Atölyemde çalışırken zaman durur benim için. Yaratım sürecini çok önemseyen bir yapım var Üretimlerimin geniş zamanlı olmasının sebebi

belki de budur.

Sizce başarının sırrı nedir? Hangi kriterlere göre bir sanatçıyı başarılı olarak adlandırabiliriz?

Süreklilik bence birinci kural. İstikrarlı bir biçimde yılmadan üretmek. İşin doğasında olan zıtlıkların yarattığı üretim sürecindeki sancılı döngüye yeri geldiğinde boyun eğmek yeri geldiğinde isyan etmek. Sanatçının ortaya koyduğu işi ve çıkış noktası olan meselesi arasındaki harmoni.

Başarılı bir kadın sanatçı olarak Türkiye’den veya yurt dışından başarılı bulduğunuz kadın sanatçılar var mı? Alyssa Monks, Mary Abbott, Jay DeFeo ve Canan Tolon.

Annenizin de ressam olması sebebiyle sanatın içinde büyümüşsünüz. İleride bir sanatçı olacağınızı hep hissediyor muydunuz yoksa sonradan mı ilgi duymaya başladınız sanata? Annem sayesinde erken yaşlarda tanıştığım atölye yaşantısı, ben fark etmeden günlük hayatımın bir parçası haline geldi. Kendisini kaybettiğim zaman, sanatsal üretim sürecinin aslında benim için temel bir ihtiyaç ve kendini ifadenin en kuvvetli aracı olduğunu fark ettim.

244 magdergi.com.tr

Miami Art Basel ve Floransa Bienali’nde eserleriniz sanatseverlerle buluştu. Eserlerinizin belirli bir teması var mı?

Ben hep bellek teması üzerinde çalışıyorum. Hücrenin hafızası, şehrin hafızası, Rönesans’ın gizli hafızası gibi temaları derinlemesine inceledim ve bu alanda sergiler yaptım. Mart ayında Londra’da yine benzer bir temayla sergi gerçekleştireceğim.

İşinizin en sevdiğiniz yönü nedir?

Özgür olması, sınırsız olması ilk olarak söyleyebileceklerim. Yaşam içinde ikinci bir yaşam gibi de denebilir kendi içinde kuralları ve engelleri de olan. Bu süreçte mesele sahibi sanatçı sürekli evrilir ve yenilenir. Benim için sürekli bir sorgulama hali mevcuttur ve durağanlık yoktur. Bu, işimin en sevdiğim tarafı.

Tamamen yaratıcılığa ve ilhama gereksinim duyan mesleklerle ilgileniyorsunuz. İlhamınızı nereden alıyorsunuz?

En çok bellekten. Sonrasında da şehrin dokularından ve arkeolojiden oldukça etkileniyorum. Babam arkeolog, dolayısıyla eski çağlarla ilgili masallarla dolu bir çocukluk geçirdim. Tarihten, özellikle de insanlığın ilk zamanlarındaki yaşantılarından çok etkileniyorum. Bilinmeyene karşı çok büyük heyecanım ve merakım var.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Bugün ülkemizdeki kadınlar ve Batı’daki kadınlar arasında meseleler ve standartlar açısından dev bir uçurum var. Her şeyden önce gündemler eşit değil. Türkiye’de kadınlar henüz fiziksel güvenliklerini dahi sağlayamıyorken farklı ülkelerdeki kadınların çok daha ileri düzey haklar için mücadele ediyor. 


8 mart 8 kadın

Pervin Ersoy Bizim Çocuklarımız Dayanıșma Derneği’nin kurucu üyelerinden ve iș hayatının bașarılı kadınlarından Pervin Ersoy, dernek projelerini ve kadınların iș hayatındaki önemini anlatıyor.

S

on yıllarda girişimci kadın sayısının Türkiye’de oldukça arttığını görüyoruz. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben her zaman kadınların iş hayatında yer almasını ve çalışmasını savundum. Kadına iş hayatında istihdam sağlamak, destek vermek çok önemli. Bunu desteklemek adına bir derneğimiz var. Bizim Çocuklarımız Dayanışma Derneği yaklaşık üç yıldır faaliyet göstermekte, ben de bu dernekte yönetim kurulu başkanıyım. Bizim amacımız anneleri iş hayatına kazandırmak. Bunu da çocuklara anaokulu inşa ederek sağlamaya çalışıyoruz. Çocuğu en küçük yaştan itibaren eğitime başlatıyoruz ki çocuğunu okula emanet eden anne, iş hayatına atılabilsin. Kadınların iş hayatında olması, kendi paralarını kazanması ve ekonomik açıdan özgürlüklerine kavuşabilmeleri çok önemli. Batı toplumlarında bu çok daha yaygın olmakla beraber, ben Türkiye’ye bu konuda güveniyorum ve gelişebileceğimize inanıyorum. Özellikle büyük şehirlerde artık çalışmayan kadın neredeyse yok. Geriye kalan illerimizdeki kadınlarımızı da motive edip çalışmaya teşvik etmek lazım.

Ev ve iş hayatını birlikte nasıl yürütüyorsunuz? Bu konuda en büyük destekçiniz kim?

Çok da zor olmuyor aslında. Plan ve program yaptığım için çocuklarıma dilediğimce zaman ayırabiliyorum. Çocuklar beni fazla zorlamıyorlar. Belirli bir yaşa geldiklerinde anaokulu eğitimi almaya başlıyorlar. Bir taraf boşa çıkıyor ve işinize adapte olabiliyorsunuz. Çocuklar küçükken işe yarım gün gidip geliyordum. Benim için iş hayatına çocuklarla beraber devam etmek hiç zor olmadı.

Kadınların duygusal yapılarının iş hayatındaki başarılarını etkilediği algısı var. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kadınların erkeklere göre daha duygusal olduğu doğru. Bir erkek çok daha keskin çizgilere dayanarak verebiliyor kararını ama bir kadın bunu aynı şekilde yapamayabilir. Kadın farklı bir yapı, erkek farklı; fakat çok komplike düşünebildiğimiz için erkeklerden bazı konularda üstün olduğumuzu düşünüyorum. Erkek tek bir şeye odaklanırken kadın birden fazla konuya rahatça odaklanabiliyor. 22 işi bile aynı anda yapabilir bir kadın. Duygusal olabiliriz ama bu duygusallığımızı da komplike düşünce tarzımızla alt ediyoruz.

Derneğinizde bundan sonraki süreçte kadınlarla alakalı projeler yapacak mısınız?

Dernek olarak bu sene 3. yaşımızla beraber 3 tane anaokulu açtık. İstiyoruz ki daha çok anaokulu açarak daha çok kadının hayatına dokunalım. Kadını iş hayatına kazandırmanın en iyi yolu, evdeki küçük çocuğunu alıp güvenli bir yere koymak. Böylece o kadın kendine en azından yarım günlük bir iş bulacaktır; iş ve mesai saatlerini kendine göre ayarlayıp dilediği işte çalışabilecektir. Bizim Çocuklarımız Derneği olarak en büyük hedefimiz, İstanbul’da istediğimiz derecede büyümek ve İstanbul dışında da faaliyet göstermek. İnşallah güzel şeyler yapacağız.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için mesajınız var mı?

Kadınlara derim ki; evde oturmasınlar. Lütfen iş güçlerini yabana atmasınlar. Kadınlar çok büyük bir iş gücüne sahip. Herkes kişiliğine ve iş gücüne uygun işte çalışmalı. Önemli olan çalışmak ve üretmek. İnanın çalıştığınızda kendinize olan güveniniz artacak. Mutsuz olmamak için iş sahibi olmak lazım. Hobinizi dahi işe çevirebilirsiniz. Mutlaka diyorum ki; kadınlar iş hayatında olsun. 


8 mart 8 kadın

Şükran Güzeliş Bașarılarıyla adından sıkça söz ettiren Zen Diamond’ın Yönetim Kurulu Üyesi Șükran Güzeliș, kendi yașam felsefesini, iș hayatını ve kadınların iș dünyasındaki önemini anlattı…

S

pikerlikten önemli bir şirketin yönetim kurulu üyeliğine geçiş yaptınız. Her iki alanda da başarılı olmanızın ardındaki sır nedir?

Evet 12 yıl gibi uzun bir süre televizyon gazeteciliği yaptım. Habercilik oldukça özveri isteyen bir meslek. İkinci oğlumun doğumundan sonra çocuklarıma zaman ayırmam çok zor olacaktı, bu nedenle ayrılma kararı aldım. Elbette çok özlüyorum; ancak geçen yıllarım verimli olduğu için mutluyum. Zen Pırlanta eşimin kurduğu ve başarı ile yönettiği bir marka. Eşim sadece Türkiye’de değil, sektöre global açıdan baktığımızda da çok kıymetli deneyimlere sahip biri. Birlikte çalışmak güzel bir duygu. Yeniliklere açık olmak ve öğrenme merakı başarının altında yatan en önemli unsurlar. Her ikimiz de bu iki sebeple verimli bir çalışma ortamı yaratabiliyoruz.

Başarılı bir iş kadını olarak kariyerinizin erken döneminde aldığınız ve hala sizinle olan bir tavsiye var mı?

Benim de bir kadın olarak uygulamaya çalıştıklarımı paylaşmak isterim. Öncelikle mümkünse akademik olarak kendinize yatırım yapın. Güçlerinizin farkına varın çünkü başarı sadece insanın kendi gücünden gelir. İşiniz için mücadele verin ve sürekli üretin, talepkar olun. Hedefler koyun ve engel tanımadan sonuna kadar hayallerinizin peşinden koşun.

246 magdergi.com.tr

Çalışmanın ve üretmenin size neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?

Sürekli öğrenmek ve çok çalışmak insanı gerektiği yere götürüyor diye düşünüyorum. Özellikle biz kadınlar sürekli gelişmeyi kendimize hayat amacı olarak edinmeliyiz. İlgi alanları yaratmalı, hedefler koymalı ve engel tanımadan sonuna kadar hayallerimizin peşinden koşmalıyız. Nesillerin doğru şekillenmesinde kadınların anne olarak ne kadar etkili olduğunu göz önüne alırsak, çocuklarımızın “rol modeli” olarak yeterliliklerimizi arttırmalı ve hayattan keyif alan, çevresi ile barışık, faydalı bireyler yetiştirmeliyiz.

Çağdaş bir kadını nasıl tanımlarsınız? Çağdaş kadın hangi özelliklere sahip olmalı?

Türk kadını çağdaş seviyeye ve haklarına Mustafa Kemal Atatürk sayesinde birçok ülkeden çok daha önce sahip olmuştur. Öncelikle bu şansın farkına vararak buna sahip çıkmanın hepimizin görevi olduğuna inanıyorum. Çağdaş kadını dünyadaki yenilikleri takip edip hayatına uyarlayan, fikirlerini açıkça söyleyebilen, empati kurabilen, olumlu duygular geliştirebilen, karar alabilen bireyler olarak tanımlayabilirim. Bu arada eğitimin önemini unutmamalıyız. Söz konusu kadın olduğunda, eğitim daha derin bir anlam kazanıyor çünkü kadın ne kadar eğitimli ve bilgili olursa toplum da o kadar gelişir. Ne kadar çok kadına ulaşabilirsek, ona katkı sağlayabilirsek o kadar fazla etki yaratırız. Çünkü bizim ulaştığımız her kadının ulaştığı başka kadınlar ve çocuklar var.


İş hayatında sıkı sıkıya bağlı olduğunuz prensipler var mı?

Yeniliklere açık olmayı çok önemsiyorum. Bunun hem iş hayatında hem de özel hayatta kişiye büyük zenginlik kattığına inanıyorum. Çok çalışmak, disiplinli ve yeniliklere açık olarak üretmek hayatın anlamı bana göre.

Türkiye’de kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?Kendi sektörünüzde yaşadığınız deneyimlerden ve gözlemlerden bahseder misiniz? Kadınların iş hayatında bulundukları kurumlarda yönetim ve karar mekanizmalarında daha fazla yer almaları gerektiğini düşünüyorum.

İşiniz birçok kadının hayallerini süsleyen pırlantalar ve değerli taşlarla tasarlanan mücevherler üzerine... Peki sizin için işinizin en sevdiğiniz yönü nedir?

Yaptığımız iş çok özel. Pırlanta, ışıltısı ve simgeledikleri ile kadınların yüzyıllardır gözdesi olmuş. Pırlanta her kadının hayali, her kadın bu değere sahip olmak istiyor. Biz, kadınların bu hayallerini gerçeğe dönüştürüyoruz. Hayallerindeki mücevherleri tasarlıyor, pırlantalarla ve değerli taşlarla süsleyip gerçeğe dönüştürüyoruz. Hazırladığımız tasarımlarla doğum günleri, yıl dönümü kutlamaları gibi en değerli ve en özel anlarında yanlarında oluyoruz. Tabii ki bunların tümü ayrı bir mutluluk bizim için de...

İş ve sosyal hayatın dengesini nasıl kuruyorsunuz?

Tüm çalışan kadınlar gibi her şeye yetmeye çalışıyorum ve bir şekilde tekerleği doğru döndürdüğüme inanıyorum. Çocuklarımla geçirdiğim zamanın, onlarla sohbetlerimizin hem beni hem de onları motive ettiğine inanıyorum. Akşamları hep birlikte vakit geçiriyoruz. Çocukların dışında, düzenli spor yapıyorum. Sanatla ilgileniyorum, yurt dışına çıktığımda da mutlaka sanat galerilerini ziyaret ederim. Sanat fuarlarını, sergileri takip ederim. Okumayı çok seviyorum, okumak benim yaşam tarzım.

Son olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadınlara vermek istediğiniz özel bir mesaj var mı? Tüm kadınlara, her şeyden önce, kendilerine güvenmelerini, güçlerinin farkında olarak hayallerinin peşinden koşmalarını öneririm. Yanlış yapmaktan korkmamak gerektiğini düşünüyorum. Her deneyim çok önemli. Deneyimler ve edindiğimiz dersler bizi bir noktaya getiriyor. Hedefledikleri başarıya giden yollardan onları kimsenin alıkoymasına izin vermemeleri gerektiğine inanıyorum.

Evet koşullar çoğu zaman hiç iç açıcı değil ama buna rağmen asla vazgeçmememiz gerekiyor. Koşulları iyileştirecek güç yine kadınların elinde. Talep etmemiz ve toplumdaki yerimiz konusunda ısrarcı olmalıyız. Benim felsefem hep “daha çok yap ve daha fazlası ol” dur. Daha çok üreteceğiz ve daha güçlü olacağız. 

Yanlıș yapmaktan korkmamak gerektiğini düșünüyorum. Her deneyim çok önemli. Deneyimler ve edindiğimiz dersler bizi bir noktaya getiriyor.


8 mart 8 kadın

Zeynep Köksal Yaykıran Pet Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Köksal Eğitim Vakfı Yönetim Bașkanı ve aynı zamanda Yazar Zeynep Köksal Yaykıran ile iș hayatından anneliğe, yazarlıktan yöneticiliğe kadar birçok konuyu ele aldık...

S

izi birçok alanda aktif olarak görebiliyoruz. Holdingi ve Köksal Eğitim Vakfı’nı bir arada yürütürken kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?

Pet Holding 45 yıllık bir aile firması. Şirketimizi konularının uzmanı profesyonel kadrolarımızla yönetiyoruz. Köksal Eğitim Vakfı ise bu sene 25 yaşında. Kendisi de burs ile okumuş olan babam Prof. Dr. Güntekin Köksal tarafından imkanı kısıtlı, başarılı öğrencilere maddi destek vermek üzere kurulmuş. Vakfımız 25 yıldır yüzlerce öğrenciye burs temin etmiş, hayatlarına dokunmuş bir vakıf. 2015 senesinde Köksal Eğitim Vakfı’nın başkanlığını annem Pınar Köksal’dan devraldım. Devraldıktan sonra bazı değişiklikler yaptım. Vakfın gelir kaynaklarını dışarıya açtım. Böylelikle öğrencilerimiz, gönüllülerimiz ve bağışçılarımız ile istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. Bu süreçte vakfa gelir olarak aktarabileceğimiz konuları düşünürken kitap yazmaya karar verdim. “Eline Sağlık Anneciğim” kitabı işte böyle ortaya çıktı. Şubat 2018’de kitabım İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı. Bebek ve çocuk yemekleri üzerine yazdığım “Eline Sağlık Anneciğim” kitabımın telifini vakfımıza bağışladım, her baskısının gelirini vakfımıza bağışlıyorum.

Yazarlık ve yöneticilik birbirinden çok ayrı iki alan. İkisi arasında bir seçim yapacak olsaydınız hangisini seçerdiniz?

Küçüklüğümden beri yazmaya ve okumaya ilgim hep oldu. Yine aynı şekilde mutfak benim ilgi alanım. Mutfakta kendi keyfime göre yemekler yapmayı, sevdiklerimi ağırlamayı çok severim. Dolayısıyla “Eline Sağlık Anneciğim”i yazarken çok keyif aldım. Bebek ve çocuk

248 magdergi.com.tr

yemekleri kitabı olduğu ve yanlış bilgiler aktarmak istemediğim için kitapta Pediatri Doktorumuz Emel Atmaca, Kültür ve Gastronomi Yazarı Faruk Şüyun ve “Yiyorum Büyüyorum” kitabının yazarı Zümrüt Özkan’dan da kitabımın uygunluğu konusunda danışmanlık aldım. İş Bankası Kültür Yayınları editörüm Cumhur Öztürk’ün de çok değerli tavsiye ve yönlendirmeleri ile bebek ve çocuklar için 5-24 ay arası, hafif, sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığının oturtulmasına yönelik, türünün en iyi örneklerinden olan yazılı bir eser vermiş oldum. Annelerden ve diğer okuyuculardan çok olumlu geri dönüşler alıyorum. Yöneticilik ise bana kendimi bildim bileli aşılanmış bir kavram oldu. Ablamla beraber küçüklüğümüzden beri ailemizin yemek masalarımızda iş konuşuldu. Babam ve annem bizleri her zaman şirketlerimizi yönetmek için yetiştirdiler, öğütlediler, eğitimlerimizi bu doğrultuda tamamlamımızı desteklediler. Bizler de böylelikle şirketimizi 2. jenerasyon olarak devralmak üzere yetiştik. Şu anda işimi ve hobi alanımı beraber götürebildiğim için herhangi bir seçim yapmak zorunda olduğumu düşünmüyorum. Sürekli yemek yapmak ve yazmak bunaltıcı olacağı gibi, hobileri olmadan çalışmak da bunaltıcı olacaktır. O nedenle seçim yapmak istemem.

İleride başka kitaplar yazmayı da düşünüyor musunuz?

Üzerinde çalıştığım bir yemek kitabım daha var. O da yetişkinler için olacak. Instagram hesabımda paylaştığım pek çok farklı, özgün, sağlıklı ve hafif tariflerim var. Bunları da kitaplaştırmayı düşünüyorum. Ayrıca yazdığım pek çok çocuk hikayesi var. Bu hikayeler için yayıncı arıyorum. Bu sene ayda 2-3 gün ayırarak Youtube’da kendi tariflerimi anlatacağım bir yemek kanalı da açmayı planlıyorum.


Çocuklarıyla oldukça ilgili bir anne olarak bunca işin içerisinde kişisel hayatınıza zaman ayırabiliyor musunuz?

4 ve 6 yaşlarında iki oğlum var. Onlarla olabildiği kadar bol vakit geçiriyorum. Çok şükür hayatımın hiçbir döneminde keşke çocuklarımla daha fazla zaman geçirebilseydim dediğim bir dönem olmadı. Kendi işimiz olduğu için zamanımı kendim ayarlayabiliyorum. Ofise sabahtan gelip akşam üzeri çocukları okuldan almaya gayret ediyorum. Okuldan sonra çocuklarla birebir vakit geçiriyorum. Her zaman planlı ve programlı olmaya özen gösteriyorum çünkü aksi takdirde zamanı yakalamak pek mümkün olmaz. Özellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde annenin çocuğuna kattıkları, çocuğuyla paylaştıkları çok önemli. Çocuklarımızı saat 19-20 arası yatırdığımız için eşimle birbirimize zaman ayırabiliyoruz. Kendi çalışma saatlerimi organize edebilmek çok büyük bir lüks, çok şanslı olduğumun bilincindeyim.

Hala eșitlik için așmamız gereken çok engel, almamız gereken çok yol var. Arkaya yaslanmak yok.

Köksal Eğitim Vakfı sizin için ne ifade ediyor?

Vakıf benim geleceğe umutla bakmamı sağlayan bir organizasyon. Burada pırıl pırıl gençlerle bir araya gelmek, etrafımızda oluşan tüm çirkinliklere, okuduğumuz, yaşadığımız tüm yozlaşmışlıklara rağmen, 18-25 yaş arası, akıllı, bilinçli, zeki, medeni gençlerle bir araya gelmek muhteşem bir duygu. İnsana umut aşılıyorlar. Biz de vakıf olarak gençlerin vizyonlarını geliştirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Öğrencilerimize yüzlerce farklı kültür ve sanat etkinliğinden bilet temin ediyor, eğitim programları düzenliyor, İngilizce eğitim almalarına destek oluyor, staj imkanı ayarlıyoruz. Öğrencilerimiz 1.sınıftan mezun olana kadar bizden aylık burs alıyorlar. Ayrıca Erasmus ile yurtdışına giden öğrencilerimizi çift bursla destekliyoruz. Köksal Eğitim Vakfı olarak “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” gençlerin yetişmesi için çalışıyoruz.

Kaç öğrenciye burs veriyorsunuz, burs kriterleriniz neler?

2018–2019 yılı için 65 öğrenci için burs fonu oluşturup hedefledik. Ancak 2. dönem mezun olanlar ve ayrılanlar ile sayımız 60’a geriledi. Ekim ayı başvurularını değerlendiriyoruz. Ankara’da devlet üniversitelerinde okuyan gençlerin, cinsiyeti, maddi geliri, başarı puanları, okuyan kardeş sayısı, ebeveynlerin durumu gibi farklı kriterlere göre öğrencileri puanlıyoruz. Köksal Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu’nda en yüksek puanı alan öğrencilerin başvurularını tekrar inceliyoruz. O sene ayırdığımız bütçeye göre öğrencilerle mülakat yaparak seçimlerimizi gerçekleştiriyoruz.

Vakıf dolayısıyla sanatsal ve kültürel etkinliklerde sıkça yer alıyorsunuz. En keyif aldığınız etkinlikler hangileri?

Resim ve heykel sergileri, sanat fuarları, konserler benim ilgi alanıma giriyor. Yine vakıf vasıtasıyla 10 yıl sonra tekrar koşuya başladım. Köksal Eğitim Vakfı olarak “Adım Adım” gönüllü hareketinin bir parçası olarak öğrencilerimizle, gönüllü koşucularımızla Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapılan maratonlara katılıyor, bağış topluyor ve farkındalık yaratıyoruz. Bu tür etkinliklerde yer almayı çok seviyorum.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dünya genelinde ne gibi bir farkındalık yaratıyor?

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü insanlık tarihinde acı bir tecrübeye isabet ediyor. Kadınlar pek çok alanda sadece erkeklerle eşit haklara sahip olabilmek için mücadele veriyor. 8 Mart

kadınlara çiçek alma günü değildir. Kadın ve erkeğin eşit olduğunu, eşit haklara sahip olduğunu tekrar tekrar anlatmak, anlamak günüdür. Hala eşitlik için aşmamız gereken çok engel, almamız gereken çok yol var. Arkaya yaslanmak yok.

Son olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için kadınlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Boyun eğmeyiniz! Sadece cinsiyeti yüzünden hiç kimse sizden üstün değildir, kabul etmeyiniz. Özellikle çocuklarınızı her cinsin eşit olduğu konusunda bilinçlendirerek yetiştirmeye özen gösteriniz. Bunu yaparken de özellikle kendi yuvanızda örnek çizebilmeniz çok önemli. Çocuklar ebeveynlerini örnek alarak büyürler. Dolayısıyla eşlerinizi de bu çabanıza dahil ediniz. 8 Mart Dünya Kadınlar günümüz kutlu olsun. 


davet

CANAN BEKDİK

GAMZE CİZRELİ, JAKLİN GÜNER

ȘAH YAYCI

Canan Bekdik’ten Yeni Kitap Canan Bekdik’in, “Ya Hayat Bir Şaka İse” adlı yeni kitabını tanıttığı özel davete iş ve sosyal yaşam dünyasının sevilen isimleri büyük ilgi gösterdi. Bilince Erişim Yayınevi sahibi Canan Bekdik, “Ya Hayat Bir Şaka İse” adlı tanıtım davetinde konuklarıyla özel yaşamlarında mutlu olmalarını sağlayacak ipuçlarını paylaştı. Şah Yaycı’nın moderatörlüğünü gerçekleştirdiği tanıtım davetine iş ve sosyal yaşam dünyasının sevilen isimleri büyük ilgi gösterdi. Canan Bendik, okurlarına “Kendinizi keşfederek mutlu olmaya hazır mısınız?” çağrısı yaptı.

250

ARZU KUNT

ETEL BALER


YELDA GÜRAL

BEGÜM ÖZER

Sosyal yașamın sevilen isimlerinden Ahu Orakçıoğlu, davette Canan Bekdik ile bir araya gelerek yeni kitabı hakkında sohbet etti.

AHU ORAKÇIOĞLU

JALE BALCI

HÜLYA KALYONCU

ȘEBNEM, CEYLAN ÇAPA

BANU YENTÜR


ȘERİFE ARSLAN

Güvenli Ellerden Sihirli Dokunuşlar

B

otoks Nedir?

Botoks, bir bakteri türü tarafından salgılan bir çeşit proteindir. Bilinenin aksine yılan zehiri ile ilişkisi yoktur. Kasları gevşetmek amacıyla kullanılır. 1980 yılında şaşılık tedavisinde

kullanılmaya başlanmış, 1990’lardan itibaren kozmetik kullanımı yaygınlaşmıştır. Botoks, daha çok estetik amaçlı üst yüz bölgesi, kaş arası kırışıklık, göz kenarı kırışıklıklarında (kaz ayağı) ve alın kırışıklıklarında kullanılır. Ayrıca diğer estetik yöntemleriyle birleştirilerek perioral, çene ve boyun bölgesinde de kullanılabilir.

advertorial

Özel Medisun Çayyolu Hastanesi’nden Uzman Doktor Șerife Arslan ile botoks, dolgu ve mezoterapinin bilinmeyenleri üzerine konuștuk.


Uygulamadan 24-48 saat sonra etkisi görülmeye başlar, 10-15 günde son halini alır. Bu yüzden 10-15 gün sonra rötuş yapılır. Botulinum toksinine bağlı etkinlik kişiler arası farklı olabilmekle beraber genelde 3-5 ay sürer. Ancak düzenli botoks yaptıranlarda botoksun etkileri bir miktar uzayabilir. Yılda bir defa yaptırmak bile bu kişilerde yeterli olmaktadır. Daha büyük yüz kaslarına sahip olan ya da yüz kaslarını fazla kullananlarda tedavinin daha sık kullanılması gerekebilir. Zamanla yüz kasları fazla hareket etmeme alışkanlığına sahip olurlar ve seanslar arası süre uzar, doz azalır.

Dolgu Nedir?

Yaş ilerledikçe deri altı dokusunda kolajen kaybı söz konusudur. Sonuç olarak da kırışıklıklar, çukurlaşmalar ve doku kayıpları oluşur. Bu boşlukları doldurup hacim sağlamak amacıyla kullanılan maddelere dolgu maddeleri denir. Günümüzde dolgulama işleminde kullanılan dolgu maddelerinin %85’ini hyalüronik asit oluşturur. 1996’dan beri dünya üzerinde üç milyondan fazla kişiye güvenle uygulanmıştır. Burun kanatlarından ağız köşesine uzanan çukurlaşmalara, yüzde volüm kaybı olan şakak, yanak gibi bölgelere, burun kaldırmak amaçlı burun ucuna, burun sırtına, dudak köşelerinin altındaki çukurlaşmaya, dudak kontüru ve volumünü belirginleştirmek için dudağa, sarkmış yanağa bağlı bozulan çene hattını iyileştirmek için çene hattına uygulanır. Bazen aknenin neden olduğu çukurları doldurmak de için kullanılır.

Mezoterapi Nedir?

Tıbbi ya da kozmetik sorunları tedavi etmek için bazı maddelerden oluşan (aminoasit, vitamin, hyaluronik asit, yağ eritici maddeler, antioksidanlar, saç geliştirici maddeler, büyüme faktörler gibi) amaca uygun olarak seçilen ilaç karışımlarının deri içi veya deri altına özel iğneler ve özel tekniklerle verilmesi şeklinde tanımlanabilir. Mezolift amaçlı yüz, boyun, dekolte, el; saç mezoterapisi amaçlı saçlı deri ve selülit için bacak, karın, kalça gibi pek çok bölgeye uygulanabilir. Yine çatlak, leke, çeşitli deri hastalıklarında da kullanılabilir

Mezolift Kimlere Uygulanır?

Cilt yaşla birlikte genetik, hormon gibi iç etkenler ve sigara, alkol, güneş ışığı gibi dış etkenler ile kurur, esnekliği azalır, kırışıklığı artar. Cildi canlandırmak, elastikiyetini arttırmak ve nemlendirmek amacıyla mezolift uygulanır. Yaşlanan deride kullanıldığı gibi yaşlandırmayı geciktirmek ve önlemek amacıyla da kullanılabilir. Cildi gençleştirme, yenileme, kolajen dokuyu güçlendirmek, gevşemiş ve sarkmış deriyi toparlamak için uygulanır. Gençlik aşısı denilen işlemdir.

Saç Mezoterapisi Kimlere Uygulanır?

Saç dökülmesini durdurmak, yeni saç çıkmasını aktif hale getirmek ve var olan saçın kalitesini arttırmak amacıyla belli periyodlarla saçlı deriye uygulanan bir yöntemdir. Çeşitli nedenlerden ötürü görülen saç dökülmelerinde saç mezoterapisi kullanılabilir. Genetik yatkınlıkla birlikte olan aşırı androjen miktarına bağlı dökülmelerde; hormonal nedenlerden dolayı dökülmelerde (lohusalık, gebelik, menopoz dönemi, tiroit hastalıkları, diyabet); saçlı deri kan akımının zayıf olması durumunda;beslenme yetersizliklerine bağlı dökülmelerde (aşırı kilo alımı veya kaybı); sigara ve bazı ilaçların sebep olduğu dökülmelerde (özellikle kemoterapi ilaçları); kronik hastalıklar (kanser, enfeksiyon, kolajen doku hastalıkları gibi); mekanik travma (çekme, kötü fırçalama, fön) ya da kimyasal işlemlerden (uygunsuz şampuan, boya, perma) doğan dökülmelerde; psikolojik stres, mevsim değişiklikleri gibi durumlarda mezoterapi uygulanabilir. 

Mezolift, cildi gençleștirme, yenileme, kolajen dokuyu güçlendirme, gevșemiș ve sarkmıș deriyi toparlama için uygulanır.


davet

CAN -SEDA ÇAVUȘOĞLU

BURCU KAYAN

KEMAL KÖPRÜLÜ

EBRU KÖPRÜLÜ

KKTC’li Türkler Ankara’da Buluştu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Tufan Erhürman, Ankara’da yaşayan Kıbrıslı Türklerle buluştu. Grand Ankara Otel’de gerçekleşen etkinliğe Kıbrıs vatandaşlarının yanı sıra diplomasi dünyasından da birçok isim katıldı. KKTC’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından düzenlenen etkinliğe görevine yeni başlayan Başbakan Tufan Erhürman da katıldı. Açılış konuşması yapan Başbakan Erhürman, KKTC’nin her alanda yatırıma ihtiyacı olduğunu ve dünyada görünür olmak istediklerini belirtti. Birçok Kıbrıs vatandaşının buluştuğu etkinlikte Başbakan Erhürman, hemşehrilerinin sorularını yanıtlamayı da ihmal etmedi. 

254

TUFAN ERHÜRMAN

NİLDEN ERHÜRMAN


haber

47. İstanbul

Müzik Festivali

İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 47. İstanbul Müzik Festivali programı duyuruldu. 47. İstanbul Müzik Festivali basın toplantısı İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Elginkan Topluluğu İcra Meclisi Başkanı ve E.C.A. Presdöküm Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Akçen, İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak ve İstanbul Müzik Festivali Direktörü Efruz Çakırkaya katılımlarıyla gerçekleşti. İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen festivalin 11-30 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirileceği basına duyuruldu. 

GÖRGÜN TANER, EFRUZ ÇAKIRKAYA, BÜLENT ECZACIBAȘI, GAYE AKÇEN, YEȘİM GÜRER OYMAK

Ankara’da Müzik, Dans ve Sanat Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın düzenlediği 36. Uluslararası Ankara Müzik Festivali, 4-25 Nisan 2019 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak. Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın 35 yıldır Ankaralılık adına azim ve özenle düzenlediği Sabancı Vakfı ve Kavaklıdere Şirketler Grubu’nun Onur Üyesi olduğu, Başkentin en uzun soluklu uluslararası etkinliği olan 36. Uluslararası Ankara Müzik Festivali, 4-25 Nisan 2019 tarihleri arasında sanatseverlere müzikal bir baharı müjdeleyecek. Festivalde başta Türkiye’nin yetiştirdiği güzide sanatçılar olmak üzere Almanya, Brezilya, Estonya, Fransa, Gürcistan, İspanya, İtalya ve Ukrayna’dan klasik müzik, dans ve caz alanlarının seçkin örneklerini sunacak 400’e yakın sanatçı ve topluluk yer alacak. 


röportaj

MELİKE GÖKÇE, ADRIANA MÉNDEZ, BERNARDO CÓRDOVA TELLO

Meksika Büyükelçisi Bernardo Córdova Tello ve Eşi Adriana Méndez Bernardo Córdova Tello, Meksika ve Türkiye arasında, diplomatik, ticari, kültürel, her alanda ikili ilișkilerde büyük gelișmeler gerçekleștirmeyi hedeflemiș olmakla kalmayıp bu konuda çok yol katetmiș kararlı bir büyükelçi... Meksika Büyükelçisi Bernardo Córdova Tello ve onun zarif, mimar eși Adriana Méndez ile ülkeler arası ilișkileri ve Türkiye hakkındaki görüșlerini konuștuk.

B

üyükelçi Bernardo Córdova Tello, sadece ikili ilişkilerde karşılıklı ülke menfaatlerini gözetmekle kalmıyor, ülkelerimiz arasındaki bağın dünya platformunda diğer ülkelerle olan ilişkilerimize olumlu yansımasının getirisini de gözetiyor. Meksika ve Türkiye halklarının kültürel benzerliklerinin en ince detaylarına kadar farkında olan Büyükelçi, bu benzerliklerin tüm faydalarını coğrafi olarak

256 magdergi.com.tr

uzaklığımıza rağmen halklarımızın birbirine yakınlaşması için maksimum düzeyde çalışmalarına dahil ediyor. Güzel gülümsemesi ve nezaketiyle büyükelçinin eşi Adriana Méndez, bir mimar olarak Türkiye’de bulunmasının kendisi için büyük bir şans olduğunu, tarihi ve modern mimarimizin kendisini çok etkilediğini belirtiyor. Türk insanının da kendi halkı gibi sıcakkanlı ve arkadaş canlısı olmasından dolayı burada çok mutlu olduğunu söyleyen Adriana Méndez’i en çok etkileyen şeylerden biri de kendi ülkesindeki


gibi aile bağlarına olan düşkünlüğümüz. Kendisi samimiyetle özlemlerini dile getirse de Türkiye’de yaşama tecrübesinden duyduğu memnuniyeti de dile getiriyor. Rezidansın duvarlarında Büyükelçi’nin kendi özgün tarzıyla yapmış olduğu tabloları ve eşinin yakında ortak bir resim sergisi açacağını müjdelemesi, çiftin sanatçı kimliklerini de ortaya koyuyor. Çiftin Türkiye’de sahiplendikleri kedileri Bihter ve Şili’de sahiplendikleri köpekleri Ringo, ailenin ayrılmaz fertleri olarak fotoğraflarımızda da yer alıyor.

Türkiye’deki görevinize ne zaman başladınız? Büyükelçi olarak gelmeden önce Türkiye’de bulundunuz mu?

Çocukluğumdan beri tarihi ve arkeolojiyi severdim ve hep Türkiye’yi tanımak isterdim. Șu an hayalimin gerçek olduğunu düșünüyorum.

Bernardo Córdova Tello: Haziran 2017’den beri Meksika’nın Türkiye Büyükelçisi olmanın onurunu yaşıyorum. Ne yazık ki daha önce bu muhteşem ülkeyi ziyaret etme fırsatım olmadı. Çocukluğumdan beri tarihi ve arkeolojiyi severdim ve hep Türkiye’yi tanımak isterdim. Bu yüzden şu an hayalimin gerçek olduğunu düşünüyorum.

Meksika, bölgedeki iki stratejik ortağımızdan biri. Meksika ile Türkiye arasındaki benzerlikler nelerdir?

Bernardo Córdova Tello: Coğrafi mesafeye rağmen Meksika ve Türkiye bazı benzerlikleri paylaşıyor. Her iki ülke de bin yıllık kültürlerin beşiği ve bunların bazıları da dünyadaki en tipik örnekleri. Coğrafi durumları da eşsiz çünkü her iki ülke de farklı bölgelerin köprüleri. Avrupa ile Asya arasında Türkiye ve Sakson ile Latin Amerika arasında ise Meksika... Türk ve Meksika halklarının aileye, dine büyük değer vermesi ve pazar gününün aileye adanan bir gün olması dikkatimi çekti. Her iki halk da geçmişiyle gurur duyuyor. Günümüzde de yaşanan bu gurur, bizi büyük bir kişiliğe ve kimliğe sahip ülkeler yapıyor. Bu özellikleri beslememiz ve korumamız gerekiyor çünkü bize kendimizi dünyaya yansıtmamız için güç veriyorlar. İnsanlar ve komşular arasındaki dostluk çok önemli. Ayrıca bizi eşsiz bir karaktere sahip uluslar haline getiren gastronomimiz, müziğimiz ve geleneklerimizle de gurur duyuyoruz.

Ülkelerimiz arasındaki ilişkileri ve gelecekte bu ilişkilerde beklenen gelişmeyi nasıl yorumluyorsunuz? Bernardo Córdova Tello: 12 Temmuz 2018’de Meksika - Türkiye diplomatik ilişkilerinin kurulmasını kutladık. Bu yıllarda ilişkilerimiz çok olumlu geçti; ancak dönüm noktası, hem Meksika Cumhurbaşkanı Enrique Peña Nieto’nun hem de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013 ve 2015 yıllarındaki karşılıklı ziyaretleriydi. Aralık 2013 itibariyle, Meksika ve Türkiye ikili ilişkileri “stratejik ortaklık”a yükseldi ve yeni bir dönem başladı. Sonuç olarak, kalıcı bir siyasi diyalog gelişti. İşbirliğini geliştirdik ve artık ekonomik ve ticari bağlarımızı genişletmenin yeni yollarını arıyoruz. Ayrıca, her iki ülke de G20 ve OECD gibi platformlar dahil olmak üzere BM ve diğer uluslararası forumlarda yakın işbirliği yapmakta. Türkiye ile Meksika’nın, Avustralya, Endonezya ve Kore Cumhuriyeti’nin de yer aldığı gayriresmi bir danışma alanı olan MIKTA kapsamında birlikte çalıştıklarını vurgulamak isterim. Meksika, bu yıl MIKTA’nın koordinatörü ve bu nedenle, üç ana alanda işbirliğini arttırmaya çalışacağız. Birincisi, sosyal kalkınma için ekonomik işbirliği. İkincisi, uluslararası örgütlerde çok taraflılığın ve işbirliğinin güçlendirilmesi ve üçüncü olarak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek. Hem Meksika hem de Türkiye’nin geçen yıl cumhurbaşkanlığı ve yasama seçimlerinin olduğunu da vurgulamak isterim. Bu nedenle yeni hükümet ve kongreler için bu momentum, güçlü bir ilişki kurmaya devam etmek için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Arkadaki tablo, Büyükelçi Tello’nun, ‘Son Akșam Yemeği’ adlı eserden esinlenerek kendi tekniğiyle yaptığı bir çalıșma.


röportaj

Sizce, 2013’ten bu yana görüşülmekte olan Serbest Ticaret Anlaşması tamamlandığında iki ülke için kazanımlar neler olacak?

Bernardo Córdova Tello: Hem Meksika hem de Türkiye, mevcut ticaret hacminin ve ekonomik ilişkimizin her iki ülkenin birleşik piyasa büyüklüğü ile uyuşmadığını kabul ediyor. İkili ticaret hacmi son on yılda iki katına çıkıp büyümeye devam etse de iki ülke arasındaki ihracat - ithalat 1 milyar doların biraz üzerinde kalıyor. Dünya Bankası’na göre, Meksika ve Türkiye’nin sırasıyla dünyanın 15. ve 17. en büyük ekonomileri olduğunu unutmayalım. Ayrıca genç nüfuslu, modern ve açık ekonomiye sahip, gelişmekte olan ülkeleriz. Serbest Ticaret Anlaşması, sadece iki taraflı ticaret hacminin, tekstil hammaddelerinden oto parçalarına kadar geniş bir sektör yelpazesinde artmasına izin vermekle kalmayacak aynı zamanda her iki ülkenin de yakın ilişki içinde oldukları diğer pazarlara erişiminden faydalanmalarını da sağlayacak. ABD, Kanada ve Pasifik İttifakı ile Meksika, Avrupa ve bölgenin diğer ülkeleri ile Türkiye...

Bize Meksika’nın en önemli ulusal günü olan “El Grito” nun tarihini anlatır mısınız?

Bernardo Córdova Tello: 16 Eylül 1810’un ilk saatlerinde, Guanajuato eyaletindeki Dolores adlı bir kasabada, Rahip Miguel Hidalgoy Costilla, halkı İspanyol yöneticilere karşı silahlanmaya çağırdı. İspanyolcada “Grito” sözcüğüyle ifade edilen “Haykırış”, o gün Kurtuluş Savaşı’nı başlatan bir orduyu uyandırdı. Savaş, Criollos (Meksika doğumlu İspanyol kökenli insanlar), Mestizos (karışık yerli ve Avrupa kökenli olan insanlar) ve yerli halkı içeren farklı

258 magdergi.com.tr

orduların ve liderlerin sancakları altında on yıl sürdü. Meksika’nın bağımsızlığı 28 Eylül 1821 tarihine kadar ilan edilmedi. Günümüzde, her 15 Eylül saat 23:00’da Meksika Cumhurbaşkanı, Kurtuluş Savaşı’nın liderlerinin anısına “Dolores’in Haykırışı”nı Ulusal Saray’ın balkonundan yeniden canlandırıyor. Tören, Bağımsızlık Günü kutlamaları sırasında tüm eyaletlerin valileri, tüm ileri gelenler, hatta büyükelçiler ve konsoloslar tarafından tekrarlanıyor.

Türkiye’de görevde olduğunuz süre içinde gerçekleştirmek istediğiniz ana hedefleriniz nelerdir?

Bernardo Córdova Tello: Hükümetimin talimatları, her iki ülke arasındaki ilişkileri, ikili ilişkilerin tüm alanlarında, özellikle iki taraflı ve çok taraflı forumlarda siyasi diyalog ve istişareleri sağlamlaştırmak, ekonomik, ticari ve yatırım ilişkilerimizi arttırmak, kültürel tanıtım yoluyla halklarımızın karşılıklı anlayışı için çalışmaktır. Meksika’yı büyükelçi olarak temsil etmekten onur duymamın yanı sıra Türkiye gibi gücü, kültürü ve tarihi olan bir ülkede çalışabildiğim için çok şanslı olduğumu vurgulamak isterim. Türkiye, bölgesel ve uluslararası sahnede büyük ağırlığı olan büyük bir ülkedir. Mevcut konulardaki ortak pozisyonları paylaşıyoruz. Tüm bu nedenlerden dolayı, Meksika ve Türkiye’nin uluslararası sahnede daha fazla ilgili oldukları konusunda ikna oldum. Tarihimiz var, açık ve modern ekonomilerimiz var ve bizi önemli aktörler yapan iki büyük ulusumuz var. Ayrıca her iki ülke hakkında kişisel bir tanımım olduğunu vurgulamak istiyorum. Meksika ve Türkiye, dünya için önemli uluslar olmuş, olmaya devam ediyorlar ve ileride de devam edecekler. Bu da ortak geleceğimizle ilgili bizi güvenle doldurması gereken bir şey.


Türkiye’de tatil yapma şansınız oldu mu? En çok nereleri sevdiniz?

Adriana Méndez: Evet bu harika ülkeyi gezme fırsatım oldu. Sevdiğim yerler çok fazla. Bir mimar olarak, daima Türkiye’yi tanımanın hayalini kurdum. İstanbul, birçok imparatorluğun başkenti olan bin yıllık tarihi ile dikkatimi çeken bir şehir. Birkaç kez İstanbul’a gittim ve her seferinde yeni şeyler keşfettim. Eski ve yeni binaların mimarisine gerçekten hayranım. Çeşitli açılardan İstanbul manzaraları büyüleyici. İzmir şehir olarak eşsiz bir cazibeye sahip. Tarihine ek olarak, yemekleri ve bir liman şehri olarak oradaki hayat çok etkileyici. İzmir, Avrupa atmosferiyle bu şehri sofistike bir şehir yapan bir tarihe sahiptir. Efes, şimdiye kadar tanıdığım en etkileyici arkeolojik alanlardan biri. Romalılar’ın yürüdüğü yollarda yürümek, Celsus Kütüphanesi, Hadrian Tapınağı, tiyatro gibi yerler bana buraların hikayesini yaşattı. Bir mimar olarak Roma mimarisine daima hayran kaldım. Türkiye’de yaşadığım için çok şanslıyım. Kapadokya, sevdiğim başka bir yer. Dünyanın en eşsiz manzaralarına sahip. Kızımla bir balonda seyahat ettim ve bu deneyimden çok keyif aldım. Kapadokya’daki ilk Hristiyan kiliselerini görmek benim için çok özel bir şey. Pamukkale, beni büyüleyen heyecanların ve mavi rengin tonlarının başka bir görüntüsü. Gaziantep, zengin ve eşsiz bir tarihi mozaik koleksiyonunu yansıtan müzesi ile beni çok etkiledi. Bu bölgede yemekler de harika. Türkiye’de yaşadığım bir buçuk yıl içinde binlerce fotoğraf çektim. Ailem beni Türkiye’de ziyarete geldi ve onlar da hayran kaldı.

Bundan sonra Türkiye’de nereleri görmek istiyorsunuz?

Adriana Méndez: Görmek istediğim birçok yer var ama eşim ve nisan ayında bizi ziyarete gelecek olan ailemle birlikte Karadeniz bölgesini görmeyi planlıyorum. Aynı zamanda Türkiye’nin güneyine gitmek ve güzel plajlarını görmek isterim. Meksika’nın da harika plajları var. Türkiye ve Meksika çok büyük ülkeler, bu yüzden her yeri görmek mümkün değil.

Türkiye’de bulunduğunuz süre zarfında ne tür deneyimler edindiniz?

Adriana Méndez: Eşim Türkiye’ye büyükelçi olarak atandığında, bu benim için çok güzel bir haberdi. Ne de olsa eşim, muhteşem kültürünü ve tarihini bilmek için hep Türkiye’yi ziyaret etmek istiyordu. Türkiye’de her şey benim için çok yeni. Bu benim ilk defa Müslüman bir ülkede yaşama deneyimim. Bu nedenle, her şey benim için yeni ve büyüleyici oldu. Arkadaş canlısı insanlarınıza ve Tanrı’ya olan inancınıza hayran kaldım. Burada kendimi çok güvende hissediyorum ve insanların bana davranış şeklini seviyorum. Her zaman çok kibar ve sevecenler.

Ülkenizden uzaktayken en çok neyi özlüyorsunuz?

Adriana Méndez: Öncelikle ailemi ve lezzetli Meksika yemeklerini özlüyorum. Meksika ve Türkiye arasında pek çok benzerlik var. İyi yemekleri ve çok baharatlı yemeyi severiz. Mutfağımızı zengin yapan bir geçmişe sahibiz. Ayrıca Meksika ve Türk halkı için aile çok önemlidir. Türkiye’de kendimi çok mutlu hissediyorum ve bu muhteşem ülkede yaşamanın harika bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. 

Meksika ve Türkiye, dünya için önemli uluslar olmuș, olmaya devam ediyorlar ve ileride de devam edecekler.


davet

AUDRİUS, IMSRE SABALİUNAS BRÜZGİENE

MEHMET ARPACI

PAVEL KAFKA, LUCİE KAFKOVA

Atakule’de Japon Filmleri Festivali Bu yıl 15’incisi düzenlenen Ankara Japon Filmleri Festivali, “Arakçılar” filminin Atakule’de gerçekleşen özel gösterimi ile start verdi. 15’inci Ankara Japon Filmleri Festivali, Atakule’de düzenlenen açılış töreniyle başladı. Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Akio Miyajima’nın ev sahipliğinde düzenlenen açılışta 2018’de Cannes Film Festivali Altın Palmiye Ödülü’nü alan ve 2019 Akademi Ödülleri En İyi Yabancı Film Adayı olan “Arakçılar” filmi izlendi. Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Akio Miyajima’nın konuşma yaptığı film gösterimine çok sayıda büyükelçi katıldı. 

260

KAAN-YASEMİN ASENA, AKIO MIYAJIMA


haber

Yılların Deneyimi Büyük Kolej Türkiye’nin eğitim alanında öncü kurumlarından biri olan Büyük Kolej, 1951’den günümüze kadar eğitim dünyasında sağlam adımlarla ilerlemeye devam ediyor. 2018 yılı YKS sonuçlarına göre sayısal Türkiye 34. sü Büyük Kolej öğrencisi olmuş. Aynı zamanda 2018 YKS sonuçlarına göre Büyük Fen Lisesi öğrencilerinin %76’sı ilk 20.000 de yer almıştır.. Yarım asrı geçen gurur dolu bir geçmişle her geçen yıl daha büyük başarılara imza atan, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılıktan ödün vermeden kararlı duruşuyla aydınlık nesiller yetiştiren Büyük Kolej’de erken kayıt fırsatları 30 Mart’a kadar devam ediyor. 

Çok Çalıştınız Artık Eğlenin Bowlingi sevdiren Rollhouse, kurum içi ve bireysel turnuvalar imkanıyla motivasyonu yükseltiyor. Bünyesinde bulunan çocuk oyun alanları ile çocuklarla birlikte kaliteli zaman geçiriebilir. Sevdikleriyle tatlı bir rekabet yaşamak isteyenler için, iş çıkışı ya da gün içinde stres atmak ve bol bol eğlenmek için Rollhouse en ideal mekan. Bowling’in yanı sıra bilardo, dart, playstation, çocuk oyun alanları ve laser point olmak üzere hizmet veren eğlence merkezi, çok amaçlı hizmet kalitesi ile eğlence ihtiyaçlarını tek bir mekanda topluyor. 


MERVE ALBAKIR, EMRE ÇAKIR, ELİF PEKER, BURCU AÇAR

Birlikten Güç Doğar Meydan Batıkent’te faaliyet göstermeye bașlayan Ortodonti Uzmanı Dt. Emre Çakır, Çene Cerrahisi Uzmanı Dt. Elif Peker, Protez Uzmanı Dt. Burcu Açar ve Diș Hekimi Dt. Merve Albakır Dental Klinik çatısı altında “Birlikten güç doğar” diyerek ortak bir çalıșma ortamı yarattı. Biz de en çok merak edilenleri onlara sorduk.

Gülüş tasarımı, dişlerdeki estetik uygulamalar olan beyaz estetiği ve diş etlerindeki estetik uygulamalar olan pembe estetiği içermektedir. Bu uygulamalar iyi bir gülüş tasarımı için birbirini tamamlamalıdır. Kendini ifadenin ve özgüvenin en önemli anahtarından biri olan “iyi bir gülümseme” hemen herkesin arzusudur.

Hastaları nasıl bir süreç bekliyor?

Hastanın hekimle ilk buluşmasında öncelikle hastanın beklentileri, problemleri dinlenir. Yüzü, gülümsemesi, ağzın açık ve kapalı fotoğrafları ve videolar, alt ve üst çene modelleri, röntgenler, dişlerin renk kayıtları bu randevuda alınır. Yapılan klinik muayene ve alınan kayıtların ışığında tedavi seçenekleri hasta ile birlikte değerlendirilir. Bilgisayar destekli programlar sayesinde yapılacak işlemler ve sonuçları hastaya sunulur. Buna ilaveten hastadan alınan ölçü modelleri üzerinde wax-up veya mock-up tekniği

advertorial

“G

ülüş Tasarımı” diğer adıyla “Smile Design” nedir?


ile geçici dişler elde edilir. Bu dişler üzerinde hasta ağzında hekim tarafından bazı düzenlemeler yapılır. Böylece hasta tedavi sonrası sahip olacağı estetik gülümsemeyi görmüş olur.

Hangi tedavi seçenekleri mevcut ?

Bozuk bir diş dizilimi varsa ilk olarak ortodontik tedavi ile hastanın gülüş estetiğini etkileyen dişlerin konumu ve dizilişleri düzeltilebilir. Diş eksikleri implant tedavisi ile giderilir. Hastanın estetik ve sağlık açısından “koyu diş rengi” kaygısı varsa dişlerde beyazlatma (bleaching) işlemi uygulanmaktadır. Sağlıklı bir gülüşün en önemli parçası olan diş etleri pembe estetik ile simetrik, sıkı ve açık pembe görüntüsüne kavuşturulur.

Peki dişlerin formu bozuksa?

O zaman protetik yaklaşımlar ile dişlerde bulunan kırıklar, dolgular, renklenmeler, diş boylarındaki uyumsuzluklar, dişlerin arasındaki düzensiz boşluklar giderilebilmektedir. Bu uygulamalar; lamina porselenler, tam seramikler (zirkonyum, cam seramikler-empress emax-), kompozit laminalar, bonding uygulamaları, inley-onley uygulamalar ile gülüş tasarımın diğer bir ayağı olan beyaz estetik elde edilmektedir.

Siz de Gülüș Tasarımı sonrası sağlıklı, dinamik ve ıșıl ıșıl gülüșlere sahip mutlu ve özgüvenli bireylerden olabilirsiniz.

Siz de Gülüş Tasarımı sonrası sağlıklı, dinamik ve ışıl ışıl gülüşlere sahip mutlu ve özgüvenli bireylerden olabilirsiniz.

Öncelikle “Dental İmplant” nedir?

Yetişkin bireylerde kaybedilmiş veya eksik dişlerin yerine yapılan hem estetik hem de sağlık açısından avantaj elde edilen sabit protetik uygulamalar yapmaya fırsat sağlayan materyallerdir. Kaybettiğiniz dişlerinizi geri kazanmak için faydalanılan uygulamalardır.

Dental implantın avantajı nelerdir?

İmplant tedavisinin en önemli avantajı kalan dişlerinizin ömrünü uzatmasıdır. Köprü protezlerde olduğu gibi komşu dişlerin zarar gördüğü küçültülme zorunluluğunu ortadan kaldırır.

İmplant Herkese Uygulanabilir mi?

Hayır uygulanamaz. Öncelikle hastanın klinik muayenesi yapılarak karar verilmelidir. Kemik gelişimi tamamlanmış (18 yaş üstü) ve genel sağlık problemi olmayan veya genel sağlık problemi olsa bile (kalp hastalıkları, diabet hastaları, kanama zamanını uzatan ya da yara iyileşmesini yavaşlatan ilaçlar kullanan hastalar gibi) hekimi tarafından kontrol altında alınmış olan her bireye implant tedavisi uygulanabilir. Bir ya da daha fazla lokal risk faktörünün bulunduğu bazı hastalarda mükemmel bir sonuç alınması her zaman mümkün değildir. İmplant uygulanacak bölgeye özel lokal risk faktörlerinin kesinlikle göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Dental implantlar uygulanmadan önce radyografik muayene kesinlikle gerekli midir?

İmplant uygulaması kemik içerisinde yapılan cerrahi bir işlemdir. Bu nedenle öncelikle bölgeyi etkileyen bir patolojinin olup olmadığını ve yerleştirilecek implant için yeterli kemiğin bulunup bulunmadığını mümkünse üç boyutlu inceleme fırsatı sunan dental tomografi ile değerlendirmelidir.

Dental implantların tedavi süreci nasıldır?

İmplant tedavisi çok kolaydır. Birçok diş tedavisi gibi lokal anestezi altında yapılmaktadır yani sadece o bölge uyuşturulur. Bu sebeple de uygulama sırasında ağrı hissedilmez. İmplant uygulamasından sonra çene kemiği ile tam birleşmeyi sağlamak amacıyla ortalama 2-3 aylık bir bekleme süresi vardır. Kemik

yetersizliği nedeniyle ek müdahalelerin yapıldığı durumlarda bu süre 6 aya kadar çıkmaktadır. İyileşme süreci uzun olduğu için yapılan implantların üzerine geçici bir protez yapılması hastanın estetik kaygılarını ve çiğneme ihtiyacını giderebilmekle birlikte protez uzmanı hekimimizin yapacağı kalıcı protezler hakkında bir fikir sahibi olmasını da sağlar. 

Batıkent Meydanı AVM Zemin Kat Yenimahalle/Ankara • batikentdental@gmail.com T: +90 312 496 14 96 batikentdental


davet

SEDEFHAN OĞUZ

BEGÜM GAZİOĞLU

İPEK TOPLUSOY

PINAR ERTAÇ

Yeni Marka Fiolas’ın Lansmanı Farklı ve etkileyici esanslarıyla koku dünyasının öne çıkan markası Fiolas’ ın yeni koleksiyonu, markanın kurucusu Fulya Gündoğdu’nun ev sahipliğini yaptığı özel bir davetle tanıtıldı. Fulya Gündoğdu’nun yeni parfüm markasının tanıtıldığı özel davet Beymen Home Zorlu Center’da cemiyet ve iş dünyasının tanınan isimlerinin katılımıyla gerçekleşti. 

264

AZİZE AKANDERE, FULYA GÜNDOĞDU



davet

ZEYNEP ATEȘ

EMEL OYSAL

ESRA KOCAOĞLU FLEURİCHAMP, NUȘİN ORAL, ELVAN ÇAK

Zorlu Center Beymen’de gerçekleșen davette Aslıhan Abacı, beyaz kıyafetiyle tüm dikkatleri üzerinde topladı. 266

PERVİN ERSOY, GÜLDEN BÜYÜKUÇAK

ASLIHAN ABACI

ȘÜKRAN GÜZELİȘ


ECE VAHAPOĞLU

EMEL YILDIRIM

BENNU GEREDE

GÜL ERGİ

Hanımların birçoğu; sezonun gözdesi kiremit rengi çantalarla davete katıldı. BEGÜM TACİR

JALE BALCI

ELİF MISIRLI

EMEL AYAYDIN


PROF. DR. AYGÜL DEMİROL

Hayatı birçoğumuz oldukça yoğun ve stresli bir koșușturmaca içerisinde yașıyoruz ve bu durum üreme hücrelerimizi etkiliyor yani yumurta ve sperm kalitesini düșürüyor. Stresli yașam, yoğun çalıșma koșulları, sağlıksız beslenme ve GDO’lu gıdalar, yumurta ve sperm kalitesi üzerinde olumsuz etki yapıyor ve bu yıllar içerisinde ciddi boyutlara ulașıyor. Memorial Ankara Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Bașkanı Prof. Dr. Aygül Demirol, çocuk sahibi olma șansını azaltan faktörler ve yumurta dondurma ișlemi hakkında bilgi verdi.

advertorial

Yumurta Dondurma İle Sağlıklı Bir Gebelik


Ö

zellikle 30 yaş ve sonrasında evli veya bekar bütün kadınların genel yumurtlama potansiyelini, yumurtalık rezervini ve doğurganlık indekslerini öğrenmeleri hem genel sağlık kontrolü olarak hem de üreme sağlığı açısından oldukça önem taşımaktadır.

Yumurtalarınızı dondurarak anne olabilirsiniz

Son yasal düzenlemelerle yaşı ilerleyen ve yumurtalık rezervinin düştüğü görülen vakalarda yumurta dondurma işlemi yapılabilmektedir. Bu işlemle daha ileriki dönemde yumurtaların iyice azalması veya tükenmesine bağlı olarak anne olma şansının kaybedilmemesi hedefleniyor. İşlemin uygun dönemde planlanması, profesyonel ellerde yüksek doz ilaç kullanılmadan, yan etkisiz bir şekilde hasta dostu protokollerle, o dönemki yumurtaların uyarılarak dondurma işlemine hazırlanması önem taşımaktadır. Yumurta dondurma işleminde düşük doz bir anestezi ile yumurtalıklardan ağrı sızı hissetmeden yumurta toplama işlemi uygulanmaktadır. Sonrasında da yumurtalar özel işlemler ile hazırlanarak dondurulmaktadır. Yumurta dondurmada en çok tercih edilen yöntem cihaz kullanmadan soğutmanın uygulandığı ‘’vitrifikasyon’’ yöntemidir. Bekar hastalar için de yapılan özel uygulamalarla herhangi bir sorun yaşanmayacak şekilde uygulama yapılabilmektedir. Daha sonraki süreçte hastanın herhangi bir sorun yaşamaması için bu işlemin güvenilir, büyük hastanelerde yapılması önemlidir. Dondurma teknolojisinde hedef sadece yumurtayı dondurmak değil, yumurtalar çözüldükten sonra tüp bebek teknolojisiyle sağlıklı bir gebeliğin yüksek oranda elde edilebilmesidir.

Protein yönünden zengin beslenmek doğurganlık potansiyeli için önem tașımaktadır.

Genetik ve çevresel faktörler rol oynuyor

Doğurganlık potansiyelinin ve yumurtalık rezervinin belirlenmesinde genetik ve çevresel faktörler önemlidir. Fakat şunu belirtmek gerekir ki; esas olarak genetik yapı yumurtalık rezervinin belirlenmesinde ciddi bir öneme sahiptir. Her kadın genetik alt yapısına uygun yumurta havuzu ile doğmakta ve belli bir hızda bu yumurtalar tükenmektedir. Bununla birlikte, yumurtalık rezervi yaşam şartlarından, beslenmeden, stresten, çevresel toksik maddelerden zaman içerisinde ciddi şekilde etkilenebilmektedir. Yapısal ve genetik yumurta kalite ve olgunluğu ancak yumurtanın net olarak mikroskobik değerlendirilmesi yoluyla anlaşılabilmektedir ve bu ancak tüp bebek teknolojileri uygulanarak, yumurtaların toplanıp, laboratuvarda adım adım işleme alınıp, analiz edilmesi ile anlaşılabilir. Sadece kromozom analizine bakarak da yumurta ve spermin genetik kalitesi anlaşılamamaktadır. Ayrıca adet düzensizliklerinin altında hormonal dengesizlikler ve yumurtlama problemleri yatabilir. Bu gibi durumlar da doğurganlık potansiyeli ve yumurtalık rezervi açısından değerlendirilmelidir.

Dengeli beslenme doğurganlığı olumlu etkiliyor

Birçok çalışma Akdeniz ve Ege mutfağının en doğru beslenme şekli olduğunu ve yumurta rezervlerini olumlu yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. Mümkün oldukça hamur işi ve yağlı gıdalardan kaçınılması önemlidir. Ayrıca trans yağ içeren yiyecekler fertilite için olumsuz etki yapmaktadır, kızartılarak hazırlanan yiyeceklerde yüksek oranda trans yağ mevcuttur. Protein yönünden zengin beslenmek doğurganlık potansiyeli için önem taşımaktadır. Doğal beslenen hayvan etleri proteinin yanı sıra vitamin ve demir açısından, yeşil yapraklı sebzeler, koyu renkli meyve ve sebzeler de antioksidan açısından zengindir.

Ayrıca fazla miktarda çay, kahve tüketiminden ve gazlı içeceklerden de doğurganlık üzerinde olumsuz etki yarattıkları için kaçınılmalıdır. İyi bir yumurta rezervi ve doğurganlık potansiyeli için sağlıklı beslenmek, stres faktörlerini en aza indirmek, toksik maddelerden arınmak, sigara ve alkol kullanmamak oldukça önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra genetiğin yumurta ve sperm kalitesi için çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Evli ya da bekar, çocuklu ya da çocuksuz her şekilde düzenli kontrollerden geçmek sağlıklı bir yaşam ve gelecek planlarımız için çok önemlidir. 


davet

MERT VİDİNLİ, PELİN KAYA, RAȘİT BAĞZIBAĞLI

MERT ASLAN

ZEYNEP DOĞAN

Erkekler De Hediye İster Ramsey’in, “Erkekler de Hediye İster” temalı özel daveti, moda ve cemiyet hayatının önde gelen isimleri tarafından yoğun ilgi gördü. Ramsey, Zorlu Center mağazasında düzenlediği partide erkeklere özel hediye seçeneklerini davetliler ile paylaştı. Ramsey’in Gürmen Group Markalardan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Doğan’ın ev sahipliğinde düzenlenen “Erkekler de Hediye İster” temalı daveti cemiyet ve moda hayatından ünlü isimlerin katılımlarıyla gerçekleşti. 

270

HİLAL YAVUZ,RÜYA BÜYÜKTETİK, DİLAN BOZDAĞ


haber

Dione Diamond’dan Özel Tasarım Dione Diamond, tiyatro sanatçısı Dilek Türker için özel tasarım safir bir yüzük tasarladı. Kadından aldığı ilhamı bir “Tanrıça”nın ismiyle markalaştıran Dione Diamond, tiyatro sanatçısı Dilek Türker için özel olarak tasarladığı safir taşlı yüzüğü “Aşk Kalıcıdır” oyununun prömiyer gecesinde takdim etti. “Aşk Kalıcıdır” adlı tiyatro oyununun aynı zamanda prömiyer destekçisi olan Dione Diamond, özel tasarım yüzüğüyle, tasarım ışıltısını sanatla buluşturdu.  DİLEK TÜRKER, CEREN BABAOĞLU ARAT

HAYATİ-FİGEN BABAOĞLU

Yepyeni ve Leziz Kai Çengelköy Leziz yemek ve büyülü bir manzara ile Kai Çengelköy İstanbullularla buluştu. Kai Çengelköy, Boğaz’ın en iyi manzaralarından birine sahip olan Refi Paşa Yalısı’nda iyi hizmet anlayışını benimseyen bir restoran olarak İstanbullular’a sunuldu. Kai’nin mutfağı, Şef Bülent Tokatlı’ya emanet olan mekanda panoramik Boğaz manzarasının eşlik ettiği leziz yemeklerin yanında menünün en iddialı ve tatlı isimlerinden biri olan “Kai’nin Rüyası” da özel öneri olarak sunuluyor. 


AYLİN CANLI, TUBA GÜNEBAK

Tuba Günebak’tan Diyet Sohbetler

advertorial

MAG Dergi’de yeni bir yazı dizisine bașlıyoruz. Yazı dizimizin adı; Cemiyet hayatındanın sevilen isimleriyle farkılı diyetler konusunda sohbet edeceğiz.. Bu ayki konuğum hem güzelliği hem formda yapısı hem zerafeti ve nezaketi hem de özverili anneliği ile dikkat çeken Aygül Canlı. Sevgili Aygül Hanım ile emziklilikte beslenme ile ilgili sohbet ettik. Merak ettiği sorulara keyifle yanıt verdim. Sizinle de Aygül Hanım’ın merak ettiklerini ve verdiğim cevapları paylașmak istiyorum;


A

Yeni doğum yapmıș bir kadın bebeğini ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslemelidir. nneler bebeklerini kaç yaşına kadar emzirmeli?

Yeni doğum yapmış bir kadın bebeğini ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslemelidir. Altıncı aydan sonra anne sütüne ek olarak taze sıkılmış elma suyu ile tamamlayıcı beslenmeye başlamalı; ev yapımı yoğurt, elma püresi, sebze püresi ile bebeğin menüsünü genişleterek devam etmelidir. Emzirme süresi toplamda 2 yıl sürmelidir.

Emzirme döneminde anneler genelde süt yetersizliğinden şikayet etmekte. Sütü artırmak için kullanılacak en faydalı besinler neler?

Annenin süt üretimini artırabilmek için birinci kural huzurlu olmasıdır. Çünkü, annenin strese girmesi durumunda artan stres hormonları anne sütü üretimini baskılar. İkinci kural ise günde en az 2,5 litre su içmesidir. Üçüncü kural anne sütünü artıran besinleri tüketmesidir. Bunlar; ev yapımı yoğurt, balık, hindi göğsü, az yağlı kırmızı et, yumurta, yeşil mercimek, bulgur, brokoli, kırmızı biber, havuç, karnabahar, ıspanak, kuşkonmaz, koyu yeşil yapraklı sebzeler, patates, lahana, elma, yaban mersini, papaya, taze ya da kuru kayısı (gün kurusu), kantalup kavunu, kivi ve turunçgillerdir.

Emzirme dönemi boyunca kesinlikle uzak durulması gereken yiyecek ve içecekler neler?

Emziren bir annenin uzak durması gereken besinler yapay tatlandırıcı içeren yiyecekler, paketli gıdalar, hızlı atıştırmalıklar (junk food) ve alkollü içeceklerdir.

Süt sağıldığında kaç güne kadar tazeliğini korur? Sağılmış anne sütü buzdolabında (4-5 derecede) 5 gün, derin dondurucuda 6 ay saklanabilir.

Emzirme döneminde aniden gelen tatlı krizlerini bastırmak için önerileriniz var mı?

Emziren bir annenin vücudu yüksek enerjiye ihtiyaç duyar. Çünkü, her 100 ml süt salınımı için 70 kalori enerji harcanır. Eğer, anne ara öğün yapmazsa, ara öğünlerini ihmal ederse yeterli enerjiye ulaşamayacağı için beyni anneyi enerji içeriği yüksek basit karbonhidrat içeren yiyeceklere yönlendirir. Bu nedenle emziklilikteki tatlı krizlerinin önüne geçmenin formülü her 2 saatte bir ara öğün yapmakta gizlidir.

Emziren anneler diyet yapabilir mi?

Gebelikte anne vücudunda tüm hormonal denge değişir. Doğum sonrası bu değişen hormon seviyelerinin yerine oturması 2 ila 3 ay sürer. Dolayısıyla emziren bir anne doğumdan 2 ila 3 ay sonra diyet yapmaya başlayabilir. Ama düşük kalorili zayıflama diyeti yapamaz. Emzirebilmek için gerekli enerjiyi de alabileceği bir beslenme programı uygulaması gerekir. 

Yrd.Doç.Dr.Ç.Tuba Günebak Beslenme ve Diyet Uzmanı Turan Güneș Bulvarı Sancak Mh. 509 Sok 2/6 Yıldız-Çankaya / Ankara 0535 790 67 17 • 0312 438 39 99 drtubagunebak


davet

EFE-ÇAĞLA BEZCİ

EVREN-EBRU-EREN KÜÇÜKBAȘKAN

BURAK IȘIK

Damgacı Ailesinin Mutlu Günü İş Adamı Murat Damgacı ile Elif Damgacı’nın oğulları Yağız’ın için JW Marriott Ankara’da keyifli bir organizasyon düzenlendi. Yağız Damgacı için gerçekleştirilen küçük ve samimi organizasyona aile bireyleri ve arkadaşları katıldı. Yenen yemeğin ardından minikler için eğlenceli etkinlikler düzenlendi. Birlikte keyifli vakit geçiren aile ve yakın dostları gecenin ilerleyen saatlerine kadar uzun uzun sohbet etti. 

274

YAREN-ELİF-YAĞIZ-MURAT DAMGACI


Yenilebilir Tasarımlar İnsanların hayallerini pastalarda canlandıran ve kișiselleștirilmiș tasarımlarıyla her karaktere, her davete özel pastalar yapan Escake’in kurucusu Esra Esringül, markasını, tasarımlarını ve ürün yelpazesini anlattı. ESRA ESRİNGÜL

Y

eni açılan bir işletmesiniz. Bu sektöre ne gibi yenilikler katmayı planlıyorsunuz?

Aslında 6 senedir aktif olarak bu işin içindeyim fakat 3 yıldır kendi markam adına çalışıyorum. Butik pastacılık şu an popüler bir sektör. Bu işle amatör veya profesyonel olarak ilgilenen bir sürü pastacı var. Ben profesyonel olarak yapanlardanım. Üniversiteden mezun olduktan sonra İstanbul’da Mutfak Sanat Akademisi’nde bu işin eğitimini aldım. M.E.B. onaylı sertifikam ve uluslararası geçerliliği olan “City & Guilds” diplomam var. Kendi markamı yaratmadan önce de birkaç yerde çalışıp tecrübe edindim. Daha sonra kendime güvenerek bu işi tek başıma yapmaya karar verdim ve beni bu sektörde insanların önüne geçiren şey aldığım eğitim ve tecrübem oldu. Çünkü bu hem lezzete hem de tasarımlarıma yansıdığı için kısa bir sürede fark edilmemi sağladı.

Ben kesinlikle 3 boyutlu tasarımları seçerdim çünkü alışılagelmiş pastalardan daha farklı bir alternatif. Her yerde birbirine benzer pastalar bulabilirsiniz ama bence en özel olanları tamamıyla kişiyi yansıtan pastalar. Size yapılan bir pastaya baktığınızda “Evet, bu pasta tamamıyla beni yansıtan bir pasta!” diyebilmelisiniz. Örneğin, alışveriş yapmayı çok seven biri için yuvarlak pasta üzerine elinde birçok markanın poşeti olan insan figürlü bir pasta, artık görmeye çok alıştığımız bir tasarım. Fakat bu kişinin kendine çok severek aldığı bir ürünün tek başına 3 boyutlu pastası tamamen o kişiye özel bir pasta olacaktır. Pasta üzerinde küçük küçük birçok figür olacağına yalnızca o figürden oluşan 3 boyutlu bir pasta yapmak, pastanın sahibi için çok daha orijinal ve anlamlı olacaktır.

Butik pastane olarak kalmayı mı düşünüyorsunuz? İleride zincir bir marka olarak görebilir miyiz sizi?

Kesinlikle butik pastacı olarak kalmayı düşünüyorum. Butik olarak çalışmaktaki en büyük isteğim müşterilerimle bire bir ilgileniyor olmak. Tasarım aşamasından teslim aşamasına kadar yani. Şu an tercih ediliyor olmamdaki en büyük sebep de zaten bu. Örneğin, bir pastaneden tasarım pasta sipariş ettiğinizde sipariş verdiğiniz kişi farklı, pastayı yapan farklı, paketleyen, teslim eden vs. birçok farklı. Yani, pastanın ayrı ayrı ellerden geçmesi gerekiyor. Benim pastanemde durum daha farklı. İnsanlar her bir aşaması için sadece benimle iletişime geçebiliyorlar ve her aşamanın tek bir sorumlusu olması insanlarda daha fazla güven oluşturuyor.

Ürünleriniz kendi tariflerinizden mi oluşuyor?

Elimde hem okul zamanından hem de çalıştığım yerlerden kalan birçok farklı reçete var. Aynı zamanda, aynı sektörden bir arkadaşım da var, kendisine de tarif konusunda daha önce danışmıştım. Fakat hiç bir tarifi bire bir uygulamıyorum. Sürekli deneyerek tariflerde mutlaka bir değişiklik yapıyorum ve bana özel olmasını sağlıyorum. Bu konuda annemin de büyük bir desteği var. Yani insanlar benim pastamdan yedikleri zaman daha önce yedikleri pastadan farklı bir lezzet olduğunu anlamalılar. Aynı zamanda tariflerimde hiçbir şekilde hazır bir ürün kullanmıyorum.

advertorial

Ürün çeşitlerinizden bahseder misiniz biraz?

Tasarım pasta, cupcake, kurabiye ve cakepops yapıyorum. Bu ürünlerin de içerik olarak çeşitlilikleri mevcut.

Kendi pastaneniz içerisinde yalnızca tek bir şey seçme hakkınız olsaydı neyi seçerdiniz?

Aynı zamanda bire bir iletişim, farklı bir bağ da oluşturuyor. Bu sayede, insanların özel istekleri olabiliyor. Örneğin, sevgilisiyle sorunlarını anlatıp “Buna göre özür pastası yapar mısınız?” diyen de oldu. Bebeği için pasta yaptırmak isteyen anneler benimle bebeklerinin fotoğraflarını, videolarını paylaşıyor bir arkadaş gibi. Kurumsal bir firmayla bu tarz şeyleri paylaşamazsınız haliyle. Pastalarımı teslim ederken muhabbet etme şansım oluyor ve sonrasında şahsıma gelen teşekkür mesajları, butik bir işletme olarak kalmam konusunda en büyük motivasyon sebebim. 

Tel: +90 (505) 650 46 87

escakee


EDA ALTINTAȘ

Naftalİn Kokusuna Veda Saatini, gününü, yılını, yașanmıșlıklarını unuttuğunuz onca hayat, onca insan ve onca anının kara kutusu gibi tavan aralarına, depolara kaldırılan, varlığı unutulan, anneanne ,babaanne, aile kokan, el emeği göz nuru, kıymetli mi kıymetli sandık saklısı ișlerinizi, naftalin kokulu bohçalarından çıkarmanın vakti geldi. Sizleri hayallerinizle gerçeğiniz arasında bağ kurmaya, kültürümüzün temel tașı el ișlerimizi geçmișinizden geleceğinize tașımaya davet ediyoruz.


Elișlerinizi sandıklarınızdan çıkarmanın vakti geldi.

ELİȘİ HOBBY MARKET Mutlukent Mahallesi 2432.Cadde No: 25/1 Ümitköy/ANKARA T:+90 312 236 31 67 • @elisi2018umitkoy


davet

BURCU YÖRÜBULUT, AHSEN DEMİRCİ, TÜLAY ERCİYAS KAYA, BERİL ÇAVUȘOĞLU, SİBEL KOȘAR, ALEV TUNA, FİLİZ ÇEBİ, SEREN ERDOĞAN

Farklı Kutlamalar Ankara sosyal yaşamının renkli simalarından Sibel Koşar, yeni yaşını farklı organizasyonlarla kutladı. Başkent cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Sibel Koşar, yeni yaşını birçok farklı grupta, farklı organizasyonlar ile kutladı. Son kutlamayı ise yoga arkadaşları hazırladı. Sürpriz bir doğum günü yemeği ile karşılaşan Koşar; "Özellikle bu yıl beni birçok defa güzel sürprizlerle mutlu eden tüm dostlarıma teşekkür ediyorum. Sevmek, sevilmek güzel. Hepiniz hayatımın en güzel hediyelerisiniz.” dedi 

278

SİBEL KOȘAR


karma

Özgür Aksuna

ozgur@ozguraksuna.com www.ozguraksuna.com

K

Kadınlarda Beden Dili ve İletişim

Kișisel Gelișim Uzmanı ve Yașam Koçu Özgür Aksuna, kadınların beden dilini ustaca kullanıșının iletișimdeki yerini anlattı.

adınlar, erkeklerden daha iyi iletişim kurar ve beden dilini çok daha güçlü kullanır. Bu bilimsel bir gerçek. Özellikle iş dünyasında kadınların güçlü ön sezileri, sorumluluk duyguları, kolay iletişim kurması ve sabrı büyük avantaj sağlar; Kadınların iş hayatındaki başarılarının bir başka sebebi ise kuvvetli ön sezileridir. Geleceği görmeden hesap edip yorum yapabilirler. Ayrıca, kadınlar birçok işi bir arada yapabilme yeteneğine sahiptir. Multitasking, iş hayatında yüksek iletişim gücü kazanmalarına yardımcı bir yöntemdir. Böylesine güçlü iletişim kanallarının en iyi şekilde kullanılması için nelere dikkat edilmesi gerektiğine değinelim. İlk izlenim ilk 30 saniyede yaptığımız, söylediğimiz her şeyin bütünüdür. Bu, ses tonu, telaffuz, Türkçe’nin kullanımı, diyafram, jest, mimik ve beden dilinin koordinasyonlu bir şekilde kullanılmasıyla mümkündür. Basit bir jest, yüzlerce kelimeden daha çok şey ifade edebilir. Beden dili, bilinç dışı motivasyonumuzu açığa çıkarır. Kadınlar erkeklere oranla, davranışları, fikirleri, duyguları ve kişiliği ile daha güçlü iletişim kurabilme yetisine sahiptir.

Beden duruşu (Postür): Karşımızdaki kişiye göre durmayı

Bakışlar: Bakışlar kişilerle aramızda olan mesafeyle belirlenir.

İnsanın kollarını kavuşturması, kalbi korumanın sembolik bir ifadesidir. Bacak bacak üstüne atmak, elleri yüzün veya bedenin üzerinde gezdirmek, elleri kenetlemek, insanın ihtiyaç duyduğu teması güven duygusunu ona vermektedir. İnsan bir konuda hayrete düştüğü zaman eli alnına gider. Parmak uçlarının alna teması, ihtiyaç duyulan bir fikri geri çağırmak içindir. Bu jest aynı zamanda dikkatini yoğun olarak bir noktaya toplamak isteyenlerde görülür. Elin ağzı örtmesi kişinin hayretinin bir başka ifadesidir. Parmakların gömlek veya boyun arasındaki boşluğu genişletmeye çalışması, kişinin daha çok havaya ve alana ihtiyaç duyduğunu, bir başka deyişle zor durumda olduğunu gösterir. Kulak memesi ile oynamak dikkati yoğunlaştırma isteğinden kaynaklanır. Enseyi ve ensedeki saçları okşamak ise kişinin sıkıntılı bir durumda sevilme ihtiyacını karşılamak amacını taşıyan narsistik bir jesttir. Bedeniniz konuşuyor ne kadar duyuyorsunuz acaba? 

Çok yakın duruyorsak, birbirimize bakmamaya çalışırız. İçe kapanık kişiler daha az göz teması kurar. Kadınlar göz temasında çekingen davranır gibidirler ancak bakmadan da görebilirler.

Yüz ifadeleri: Kaşları kaldırmak, yüzün kızarması, ağzın

aşağıya doğru eğilmesi gibi birçok hareket, iletişimde olduğumuz kişilerde belli bir izlenim uyandırır. Gülümsemek en iyi iletişim açıcı güçtür ve kadınlar gülerse her şey yolunda demektir. Bir kadın kaşını kaldırdıysa ayrıca dikkatli olmak gerekir.

El, kol, baş hareketleri ve jestler: Yumruğu sıkmak güç göstergesi iken, kendine dokunma aşırıysa, endişe belirtisi olabilir. Jestler, el ve kol hareketleri fazlaysa, bu durum o kişinin kısıtlı kelime bilgisini ya da Akdeniz ülkelerinden olduğunu gösterir.

veya oturmayı seçtiğimiz açı önemlidir. İş dünyasında vücudun duruş şekli, birini merkeze alma, gruba dahil etme veya dışlama gibi birçok anlam taşıyabilmektedir.

Giyim: Giyim tarzımız; zevkimizin, mal varlığımızın,

değerlerimizin veya sosyal grubumuzun aynasıdır, Rozetler, kol düğmeleri, marka etiketleri ve kullanılan her türlü aksesuar kim olduğumuzun veya olmak istediğimizin yansımasıdır. Cep telefonu, araba anahtarı, güneş gözlüğü ve tabletin markası da buna dahil edilebilir. Kadınların dış görünüşe, özellikle de erkeklerin ayakkabılarına baktıklarını unutmayın.

El Sıkışma: El sıkışma biçimlerinde üç mesaj hakimdir:

Üstünlük, eşitlik ve boyun eğme. Yapılan bir araştırma başarılı üst düzey yöneticilerin büyük çoğunluğunun hem el sıkışma işlemini başlatan kişiler olduklarını, hem de avuç içleri yere bakar şekilde el sıkıştıklarını ortaya konmuştur. Baskın ve kibar tokalaşmak yerine nezaketli ve sıcak tokalaşma kadınlar için çok değerlidir.


davet

SERDAR BAȘAR, NİLGÜN TONTA, MEHTAP ȘAFAK, BUKET AYTAN, SENA YELKENCİOĞLU, MEHMET DOLAȘ

Sevgililer Günü’ne Özel Davet Atelier Rebul, Sevgililer Günü’ne özel taze çiçekli hediye konseptiyle benzersiz ve etkileyici dünyasını Ankara Panora AVM mağazasında düzenlediği özel bir etkinlikle tanıttı. Ankara’nın önde gelen isimlerinin davetli olduğu etkinlikte Atelier Rebul, davetlilere parfümlerinin gizemli dünyasını tanıtırken, hediyelerini taze çiçeklerle kişiselletirebilecekleri muhteşem bir müşteri deneyimi yaşattı. Etkinliğe başkent sosyal yaşamının tanınmış simaları katılım gösterdi. 

280

BERNA-MURAT ALTUNAY


haber

Moda Sohbetleri Radisson Blu Hotel Ankara, Sertaç Darcan’ın moderatörlüğünde keyifli bir moda sohbeti gerçekleşti.

GÜLTEN BIÇAKÇI, SERTAÇ DARCAN, CİHAN NACAR EBRU GÖKÇE

Güzelliğinize Sihirli Dokunuş 20 yıllık sektör tecrübesi ile Ebru Gökçe, Gökçe Güzellik Merkezi ile bakıma dair aranılan her şeyi sunuyor. Gökçe Güzellik, cilt bakımı, lazer, kaş kontür, ipek kirpik, epilasyon ve lazer epilasyon çalışmaları ile ziyaretçilerine hizmet veriyor. Sahibi Ebru Gökçe de: “Özellikle kadınların kendilerine ayırdıkları zaman çok sınırlı. Bu zamanda kaliteli ve hızlı hizmet almaları tüm güzellik merkezlerinin önem vermesi gereken bir durum. Hijyenik şartların sağlanması ve misafirlerimizin kendi evlerinde gibi hissedecekleri bir ortam yaratılması en büyük amacımız.” diyor. 

Sertaç Darcan ile Moda Sohbetleri’nin bu yılki ilk konuğu ünlü Mayo Tasarımcısı Cihan Nacar oldu. Cihan Nacar, verdiği cevaplar ile moda dünyası ve yeni trendler hakkında çok değerli bilgiler paylaşırken davetliler interaktif katılımlarıyla 2019 plaj trendleri hakkında da konunun önde gelen ismi Cihan Nacar’dan tüyolar aldı. Cemiyet ve moda dünyasının katılımı ile gerçekleşen etkinlik, büyük ilgi gördü. 


röportaj

JALE SAVRAN, FUNDA EREN, GÜLTEN SUNGUR, ESİN ALPTUNA,SEVİN BOZ, ECEM HABERAL, NURDAN APA

Doğadan Esinlenen Sanat Yıllara dayanan tecrübesiyle porselen sanatını yurt içi ve yurt dıșında en iyi șekilde temsil eden isimlerden Porselen Sanatçısı Esin Alptuna’nın sanatını ve ilham kaynağını kendisinden dinliyoruz. RÖPORTAJ: MELİSA ÇETİN FOTOĞRAFLAR: SİNAN ÖZÜDOĞRU

P

orselen sanatçısı Esin Alptuna’yı kendi ağzından dinleyebilir miyiz?

Ankara’da doğdum. Ankara Koleji’nde okudum. Bursla gittiğim Santa Barbara High School’u bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Diplomat eşimle tayin olduğumuz Kopenhag’da çok yaygın olan porselen sanatına ilgi duydum. Eskiden beri resme olan ilgi ve birikimimi Royal Copenhagen Fabrikası’nın okuluna kabul edilerek değerlendirme olanağı buldum. Üç yıl boyunca temel sırüstü porselen boyama tekniklerini öğrendim. Daha sonra görev yaptığımız Brüksel, Düsseldorf, New York, Helsinki, Paris ve Londra’da en iyi atölye ve hocaları bularak sanatımı daha da geliştirdim. Bazen tek bir seminer için uzaklara gittiğim oldu. 1985’

282 magdergi.com.tr

ten itibaren eşzamanlı olarak yurt dışında ve Ankara’da dersler ve seminerler vermeye başladım. Ankara’ya yerleştiğimiz 2007’den beri de kesintisiz olarak kış aylarında atölyemde ders veriyorum. Yıllar içinde yurt içi ve yurt dışında 10 kişisel sergi açtım. Karma sergilere katıldım. Yurt dışında porselenin tarihçesi ve dekorasyonu konusunda birkaç konferans da verdim. 2011’den beri ders alan öğrencilerimle birlikte Ankara Üniversitesi Kültür ve Sanat Evi’nde 5 - 15 Mart’ta yeni eserlerimizi sergileyeceğiz.

Porselen dekorlama sanatından biraz bahseder misiniz? Farklı teknikleri var mı?

Porselen dekorlama ikiye ayrılır. Çinide olduğu gibi sıraltı porselende de renk çeşidi ve geçişleri sınırlıdır. Renkler, gözenekli kilden içeri geçerek dağılır. Sırüstü boyamalarda doğada bulunabilecek


her rengi karıştırarak bulmak mümkündür. Üst üste birkaç fırınlamayla derinlik ve kontrast elde etme olanağı vardır. Sırlı beyaz porseleni tuvalimiz olarak kabul edebiliriz. İstediğimiz her deseni uygulayabiliriz. Boyalarımız toz halinde kimya fabrikalarından geliyor. Özel bir yağ olan medium, lavanta, karanfil veya anason yağıyla karıştırarak sürülecek kıvama getiriyoruz. Çeşitli tarz ve stillerin boyanma usulü değişik. Herend gibi stilize desenlerde fırçanın yanında divitle de desen çizimi yapılıyor. Meissen desenleri yaparken sıkı sıkıya kompozisyon kurallarına ve renk geçişlerine bağlı kalmak gerekir. Her desen en az bir veya daha çok kez özel porselen fırınında 10 saat süreyle 780 - 800 derecede fırınlanır. Bu şekilde renkler değişir, parlar ve sırın altına geçerek sabitleşir. Porselende güzel bir sonuç elde etmek için fırça tekniğine hakim olmak, doğayı ve deseni çok iyi gözlemlemek, renklerin fırında nasıl değişeceğini bilmek ve kompozisyonu doğru tasarlamak önemlidir.

Sanatçı kişiliğinizin yanında birçok öğrenci ve hoca yetiştirmişsiniz. Sanatınızın öğretmenlikle kesiştiği bir nokta var mı?

Uzun yıllardır ders veriyorum. Bu bana hem daha genç nesillere bu sanatı aktarma olanağı veriyor hem de gruplarımda güzel arkadaşlıklar ve sıcak bir ortam oluşuyor. Bugüne kadar yetiştirdiğim birçok öğrencim ve hatta onların öğrencileri kendi atölyelerini açtılar, ders veriyorlar. Gururla ve mutlulukla gözlemlediğim bir hususu da sizinle paylaşayım. Sergimizde de görüleceği gibi öğrencilerimin her biri kendi zevkleri ve yetenekleri doğrultusunda değişik tarz ve konularda kendilerini geliştirdiler. Onlara titiz çalışma ve teknik kurallara uyma konusunda sıkıntı verdiysem ve defalarca baştan yaptırdıysam da sonuçları çok iyi oldu. Sabır ve sebatla, odaklanarak ve detayları gözlemleyerek çalışmak kusursuz sonuçlara varma olanağını sağlıyor. İlgi duyan herkes porselen boyayabilir. Yeteneğinin yanında ciddi olarak öğrenmek isteyen, evinde de çalışacak zamanı yaratan, odaklanarak araştıran ve gözlemlemeyi öğrenenler çok güzel eserler yaratabilirler. Bu da neticede resim eğitimi gibi en az birkaç yıl ciddi çalışmayla öğrenilecek bir sanat. Öğrenmek hiç bitmiyor. Bu bir tutku! İyi bir porselen öğretmeninin meslek etiğine uygun olarak sabırla, hiçbir şey saklamadan ve yüreklendirerek öğrencisini eğitmek olmalıdır.

ESİN ALPTUNA

İlham gerektiren bir iş yapıyorsunuz, nelerden esinlenirsiniz?

En çok doğadan esinlendiğim için botanik desenleri, kuşları ve diğer hayvanları, bazen de peyzaj veya stilize çiçek desenlerini tercih ediyorum. Londra’da yaşadığımız yıllarda yaygın bir sanat olan botanik resimleme çok ilgimi çekmişti. Bu tarzı porselen üzerinde uygulamayı çok seviyorum. Ayrıca kendime özgü gül boyama tarzım var, bunun seminerlerini de veriyorum. Kuş tüyleri boyamak da çok keyifli ve dekoratif oluyor. Yıllar içinde kütüphanemde kapsamlı bir koleksiyon oluştu. Porselen sanatı konulu olanların yanında çeşitli ülkelerde edindiğim eski veya yeni sanat tarihi, botanik, kuşlar, diğer doğa konulu ve antika kitaplarım var. Ayrıca müzayede ve antika porselen katalogları, desen dosyaları da koleksiyonumda. Hala biriktirmeye devam ediyorum. Porselen de edebiyat ve klasik müzik merakım gibi bir tutku!

Sanatçı, öğretmen ve aynı zamanda iki çocuk annesisiniz. Bir diplomat ailesi olarak onları yetiştirirken hangi konuları ön planda tuttunuz?

Eşimle ortak sorumluluk alarak onları hayata özgüven sahibi, ilkeli, sorumlu, sorgulayan, araştıran, kültürlü bireyler olarak yetiştirmeye çalıştık. Kimliklerini, ülkelerini ve dillerini unutmalarına fırsat vermedik; ancak değer yargıları ve empati duyguları gelişmiş

bireyler olarak her şartta bulundukları yere ve adetlere de uyum sağlamaları için elimizden geleni yaptık. Olanaklarımız dahilinde en iyi eğitimi alabilmeleri için uğraş verdik. Yıllardır ikisi de yurt dışında çalışıyor ve yaşıyorlar. Kendi yuvalarını kurdular, iki de torunumuz var.

Kadınların sanat dünyasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında kadın erkek ayrımı yapılmadan bir sanatçının eserleriyle tanınması taraftarıyım. Ancak maalesef her sahada gözlemlediğimiz erkek egemenliğinin olmadığı bir sanat dünyasında kadın sanatçıların öne çıkan ve ünlü olanlarının yanında yeni ve ilginç eserler üreten ancak kendilerini tanıtmaya olanak bulamayan genç kadın sanatçılara da maddi ve manevi destek verilmesini çok arzu ederim. Porselen sanatçıları arasında zaten böyle bir destek ve dayanışma gördüğüm için mutluyum. 


davet

EMİNE YAȘAR

DİLȘAD YAȘAR

MEHTAP ȘAFAK

EDA KORKUT

AYLA İSPİR

Clinic Coffee’den Sıcak Açılış Üçüncü nesil kahve akımının yeni temsilcilerinden Clinic Coffee, Panora AVM’ de yeni açılan şubesiyle kahve severlere unutulmaz lezzetler tatma fırsatı sundu. İş ve cemiyet hayatından önemli isimlerin katıldığı davette konuklar ödüllü baristanın hazırladığı birbirinden lezzetli kahveleri tatma imkanı buldu. Özel bir konsept ile hazırlanan kahveler, konuklar tarafından çok beğenildi. Clinic Coffee’nin ortaklarından Dilşad Yaşar, müşterilerine çok farklı bir kahve deneyimi yaşatacaklarını dile getirdi. 

284

ANIL CAMCI, TUBA KARA


haber

Vela Balık’ta VIP Hizmet Vela Balık, sunduğu farklı hizmetlerle özel bir lezzet deneyimi yaşatıyor.

Vela Balık, mevsimine göre seçilmiş taze balıklar, usta şeflerin elinden her gün fusion mutfağından yeni lezzetler ve kişiye özel sunumlar eşliğinde zengin meze, ara sıcak çeşitleri ile hizmet veriyor. Ayrıca VIP locası da bulunan Vela Balık, özel günlerde, iş toplantılarında ya da dostlarıyla bir araya gelmek isteyenler için de farklı bir alternatif yaratıyor. 

Ma’lune ile Mermer Şıklığı Kişileştirilmiş tasarımların kaliteli malzemelerle buluşması yaşam alanlarının imajını değiştiriyor. Mermerin dayanıklılık ve doğallığını estetik ile buluşturan, kişiye özel tasarımları ile dikkat çeken Ma’Lune, zarif çizgileriyle mekanları farklı kılıyor. Markanın Kurucusu İç Mimar Gizem Avcıer tarafından tasarlanan mermer ve pirinçten oluşan dekoratif ürünler, şıklığın yanı sıra kullanım kolaylığı da sağlıyor. Ma’Lune, özellikle mermer tabak, tepsi, ayaklı pastalık ve arzu edenler için üzerine harf işlenen mumluklar gibi dekoratif ürünler ve servis sunum ürünleriyle dikkat çekiyor. Ma’Lune mermer masalardan koltuklara kadar farklı tasarımlara; Nişantaşı’ndaki Sicis Mağazası’ndan, www.malune.co ve lidyana.com adreslerinden ulaşılabiliyor. 


davet

ÖYKÜ ZEYNEP ÖNDER

DOĞUKAN GEZİNİR

SELİN BUKET DERELİ

ȘAHNUR KURTARAN

Internations’tan Oscar Partisi Internations üyeleri “Oscar Töreni” konseptli bir parti düzenledi. Kırmızı halıda gerçekleşen gece oldukça renkli anlara sahne oldu.

Düzenlenen partide konuklar, gece boyunca DJ perfomansı eşliğinde eğlenerek Oscar heykelleriyle fotoğraf çektirdi. Farklı ülkelerden birçok üyesi bulunan derneğin gerçekleştirdiği gecede katılımcılar yeni arkadaşlar edinerek keyifli anlar yaşadı. Internations Ankara Büyükelçisi İsmail Fırat Çevik de konuklarla yakından ilgilenerek örnek bir misafirperverlik gösterdi. 

286

İSMAİL FIRAT ÇEVİK, MERVE DÖNMEZ



röportaj

Karakteristik Karikatürist

cem Guven turk Kariyerine șu sıralar mizah dergileri Uykusuz ve Kafa’da devam eden genç ve bașarılı Karikatürist Cem Güventürk’ün hayatını, kariyerini ve sanatını mercek altına aldık. RÖPORTAJ: DİLARA ERTÜRK

S

izi yakından tanıyabilir miyiz?

1989 İzmir doğumluyum. Bundan iki sene önce Penguen’de karikatürüm yayınlandı. Penguen kapanınca Uykusuz ve Kafa dergilerinde devam ettim. Şu anda da hala devam etmekteyim. Bunun dışında İstanbul Aydın Üniversitesi’nde akademisyenlik yapmaktayım. Çizgi Film ve Animasyon derslerine giriyorum.

Yeteneğinizi ne zaman keşfettiniz?

Aslında bakarsanız bu çok eskiye dayanan bir mevzu. Çocukluğumdan itibaren elimde hep kalem kağıt vardı. Ailem de her zaman en büyük destekçimdi. Çizmek daima hayatımda olan bir şeydi ve yapmak istediğim meslek buydu diyebilirim.

Genç yaşınızda keşfedildiniz ve ünlü dergilerde işleriniz yayımlandı. Kendinizi geçmişten bu güne değerlendirdiğinizde hem çizimlerinizi hem de kendinizi nasıl görüyorsunuz?

Sanat yaşla doğru orantılı ilerleyen bir alan. Karikatür de aynı şekilde. Birçok alanla etkileşim içerisinde olan bir meslek. Gelişime ve değişime açık olmanız gerekiyor. Sporculuğa da benzeyen bir meslek bir yandan; çünkü sürekli antrenmanlı olmanız gerekiyor. O yüzden ilk zamanlardaki dünya görüşümle şu anki görüşüm birbirinden çok farklı. Şu anda vizyon ve dünya görüşü olarak daha

288 magdergi.com.tr

derin konulara yönelmeye çalışıyorum. İlk dönemdeki işlerim etliye sütlüye karışmadan, daha çok güldürmeye yönelikti. Şu anki işlerim ağırlıklı olarak düşündürmeye ve gerçekten sorgulatmaya dayalı.

Çizimlerinizde günlük yaşama, aşka, varoluş endişelerine dair birçok konuyu işliyorsunuz ve çok da beğeniliyor. Bunları nasıl seçiyorsunuz, neleri gözlemliyorsunuz? Neler etkiliyor sizi?

İşe başlarken ustaların söylediği bir şey vardı; “En iyi bildiğiniz şeyi yapın.” Ben de çok sorgulayan biriydim. Kendime döndüğümde ve kendimle alakalı şeyler yaptığımda böyle içe dönük bir konsept çıktı ortaya. İlk başlarda kendimle alakalı bu kadar çok sorum veya sorunum yoktu. Bu sorular ve sorunlar geliştikçe ben de geliştim. Bu biraz da karikatür sanatının maceracı tarafıyla da alakalı. Birçok konuyla ilgilenmek durumunda kalıyorsunuz ve dolaylı yoldan sizin alanınıza giriyor. O yüzden sadece onlar da değil, birçok konuyla yakın temas halinde bulunmak durumundayım. Ben bunu her üniteden sorumlu olduğumuz bir sınava benzetiyorum. Birçok konuyla yakından ilgilenmeyi gerektiriyor bu iş.

Üç tane kitabınız var. Kitap fikri nasıl ortaya çıktı?

İlk kitap 2015 yılında çıkmıştı. O da amatörlük dönemine ait bir kitaptı. Bu kitabı çıkarmak Karga Yayınları’nın fikriydi. O zamanlar yalnızca bir senedir Penguen’de çalışıyordum ve profesyonel anlamda bir seneyi dahi doldurmamıştım. Bir seneyi


bile profesyonel bir karikatürist olarak doldurmamış birinin kitap çıkarması tartışmalı bir konuydu; fakat Karga Yayınları risk almayı seçti. Üçüncü kitabım ise geçen eylül ayında çıktı. Muhtemelen bu, son karikatür kitabım olacak. Aslında bu çizdiğim karikatürlerden oluşan bir albüm gibi. Bundan sonra uzun soluklu biz çizgi roman yapma planım var.

İnsanlar sizin çizimlerinize baktığı zaman “Bu, benim de başıma gelmişti.” diyor. “Sen Sanki Aynı Ben” kitabının ismi de buradan mı geliyor? Nereden esinlendiniz kitabın ismini koyarken? Tabii ki. Normal bir karikatür albümünde karikatür albümüyle ayrı bir isim konulmaz. Genelde isim ve ardından karikatür gibi geçiyor. Yayın evinin baştan beri değiştirmek istediği bir şeydi bu. Karikatür gibi değil de roman gibi yayınladıkları bir şeydi. İsmi seçerken insanların kendinden bir şeyler bulmasıyla alakalı bir isim düşünüyorduk. İlk önce “Sanki Sen” gibi bir şey düşündük. Sonrasında çok yukarıdan bakan bir isim gibi geldi. Onu biraz itici bulduk daha sonra “Sanki Sen Aynı Ben” ile birleştirdik ve kabul gördü, insanlar da sevdi. Üç kitabımın arasında teknik olarak da en sevdiğim kitap bu oldu.

Genç ve başarılı bir sanatçısınız. Akademisyen bir tarafınız da olduğu için henüz keşfedilmemiş genç yeteneklere neler söylemek istersiniz?

Onlar artık çabuk vazgeçiyor gibi geliyor bana. Amatör tarafı çok ağır bu işin. Biz bunu Fight Club’a benzetiyoruz. Kovulmanız, sürekli yerle yakın olmanız, düşmeniz ve yeniden kalmanız gerekiyor. Çok çalışmak gerekiyor bu işi meslek olarak yapmak için. Gerçekten dışarıdan göründüğü gibi bir iş değil. Sürekli evden çalışılıp çok fazla tatili olan, oturduğun yerden yapabileceğin bir şeymiş gibi geliyor ama aslında bütün hafta boyunca bununla yatıp kalkıyorsunuz. Kafanızda sürekli bu var. “Herhangi bir şeyden ne çıkartabilirim? Neleri bir araya getirebilirim?” diye düşünüyorsunuz. Mental anlamda yorucu bir iş. Tavsiye ediyor muyum? Kesinlikle ediyorum. Ama mutlaka o kan, ter ve gözyaşını isteyen bir meslek. Dışarıdan çok kolay gibi gözükse de işin içine girdiğinizde çok fazla sorumluluğunuz olduğunu görüyorsunuz. Çok fazla şey bilmeniz gerekiyor. Bu da bu işi asıl zorlaştıran şey. Bence zor ve maceralı tarafı bu işi güzel kılan yanı.

Eleştiriliyor musunuz? Eleştirilere karşı yaklaşımınız nasıl oluyor?

Muhakkak ki oluyor. Bu bir beğeni işi aslında. Ben şunu beğenmedim demek Türkiye’de çok kolay. Ben bundan hoşlanmadım diyebiliyorsunuz. Sosyal medyada gelen yorumları görüyoruz. Özellikle mizah dergisi olduğumuz için biz de eleştiriyoruz. En çok eleştirilmeye açık taraf da biziz aslında. Özellikle kariyerimin ilk başlarında bunu çok yaşıyordum. Okuyucu kitlesi oldukça tutucu bir kitle. Yeni birini kabul etmiyorlar hemen. Çabuk alışamıyorlar. O yüzden ben de yeni ve genç biri olduğum için başta çok eleştiriliyordum. Biraz daha form dışı bir şey yaptığım için “Bu ne”? deyip eleştiren çok fazla kişi oluyordu. Haftalık bir dergi olmasının avantajı ise okuyucunun bana daha çabuk ısınması ve alışması yönünde oldu. Şu anda okuyucuyla aramdaki bağdan memnunum. Çizim ve içerik konusunda eleştiriler tabii ki hala devam ediyor. Olmaması mümkün değil zaten. Ama şu anda aramızdaki bağ ve samimiyet bence çok iyi.

Sizin takip ettiğiniz ya da ilham aldığınız isimler var mı?

Tabii ki. Zaten yaptığınız iş biraz gaza gelmekle alakalı. İşlerine selam verdiğimiz çok usta var. Onlara bakıp kendimizi gaza getirdiğimiz zamanlar da oluyordu. İsim olarak Türk yazarları, çizerleri sayma taraftarı değilim çünkü onlardan gerçekten çok fazla var. Ama yabancılardan Gary Panter var. Bunu da her röportajda söylüyorum. Kendisinin gerçekten büyük bir hayranıyım. Bu soruyu yalnızca çizerleri sayarak cevaplandıramam. Bunun dışında ressamlardan Wes Anderson’ın renklerini kompozisyonunu çok seviyorum ve bunu da kendi sanatımda kullanıyorum.

Son olarak sizi hangi projelerde göreceğiz? Çizimlerinizi sinema filmine veya animasyona taşıma gibi bir düşünceniz var mı? Animasyon menşeili olduğum için çizimlerimin animasyona dönüşmesini her zaman istedim tabii; fakat bu çok ayrı bir alan. Gerçekten iyi ellere emanet etmek gerekiyor işi. Yine de her zaman interaktif bir çizgi romana veya beyaz perdeye aktarılmış bir iş var hayalimde. İşlerimin bir şekilde beyaz perdeyle buluşmasını istiyorum. Bu bir animasyon, senaryolaştırılmış çizgi roman veya televizyon serisi olabilir. 


davet

BÜLENT ÜSTÜNDAĞ, ZEYNEP AYDIN

ECE AKAN, AKAN AKAN

AYÇA NUR KİP AKYOL

Emek Rotary’den Hizmet Ödülleri Ankara Emek Rotary Kulubü, en saygın çalışmalarından birisi olan “Meslek Hizmet” ödüllerini Swiss Otel’de düzenlenen bir organizasyonla verdi. Guvernör Altan Arslan’ın da katıldığı davete Ankara Rotary Kulubü’nün birçok üyelerinin yanı sıra birçok davetli katıldı. Çalışmaları ile yüksek ahlaki standartların yaygınlaşmasını teşvik etmekte ve özellikle genç meslek sahiplerini yüreklendirecek çalışmalara ilham kaynağı olan sanatçı ve profesyonellere verilen “Meslek Hizmet Ödülleri” bu yıl, başarılı Anchorman Zafer Kiraz, Opera Sanatçısı Ayça Kip Akyol, Tiyatro Sanatçısı Bahadır Tokmak ve Team Vizyon Takım Adına Zeynep Aydın’a verildi. Kokteylle başlayan ödül töreni, konukların yemeğe geçmesiyle devam etti. 

290

ZAFER KİRAZ, ȘEBNEM YİĞİT



davet

RECEP ȘAMİL YAȘACAN, TARKAN YÜKSEL, İSMET GÜNDÜZ, MEHMET ZEKİ ÜNAL, SERCAN YAVSAN

6. ACE of M.I.C.E. FUARI Türkiye’nin ilk ve tek etkinlik, toplantı ve kongre endüstrisi fuarı ACE of M.I.C.E. Exhibition by Turkish Airlines, “Connecting Dots” mottosuyla altıncı defa global MICE endüstrisini ağırladı. Uluslararası Hosted Buyer Programı kapsamında yurt dışı pazarından fuara 41 ülkeden 254 uluslararası nitelikli MICE profesyoneli ve 550 ulusal profesyonel katıldı. Fuar kapsamında, katılımcı firmalarla satın alıcılar arasında toplam 5746 toplantı gerçekleştirildi. 

292

SEREN ALOĞLU

BARAN AY

ASLI İREM KAYAOĞLU


Ağıt Uğur ULUDAĞ Resim Sergisi/Painting Exhibition

“Bilinç Dışı Duygulanım/Unconscious Emotions”

15 Şubat/February - 6 Mart/March 2019

Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Cad. No: 82 / A - B Çankaya - 06550 / ANKARA GSM: +90 532 550 99 94 • T: +90 312 438 86 70 • F: +90 312 438 86 72 www.galerisoyut.com.tr - galerisoyut@gmail.com galerisoyut

galerisoyut

galerisoyut


davet

ABHİJİT BANERJEE

MURAT ÇETİNKAYA

BURAK ȘARDAN

SEVCAN AĞCAKAYA

SERAP ACEMİ

ESMA MEYDAN

TCMB’nin Fotoğraf Sergisi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, İkinci Uluslararası Fotoğraf Yarışması Sergisi’ni Ankara’da açtı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2. Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nın bu yılki konusunu ekonomi ve zanaat olarak belirledi. CerModern’de düzenlenen sergiye Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’da katıldı. Çetinkaya dereceye giren fotoğraf sahiplerine ödüllerini takdim etti. Birincilik ödülü, “Yaşam ve Geçim” konulu fotoğrafı çeken Hint Fotoğraf Sanatçısı Abhijit Banerjee’ ye verildi. İkincilik ödülü “Alem” isimli fotoğrafla Haşim Kandilcioğlu’ na, üçüncülük ödülü ise “Semerci” isimli fotoğrafla Hakan Çöplü’ye gitti. Fotoğraflarda yurt içinde ve yurt dışında yer alan el sanatları ile unutulmaya yüz tutan zanaatlar anlatıldı. 

294

TUBA-TOLGA YÜKSEL



davet

HATİCE BERRAK ÇİÇEK, GÜLER-TUĞRUL VELİDEDEOĞLU

ERCAN-MERCAN AYÇİÇEK

Bir Galeri Üç Sergi Başkent’te birbirinden değerli sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan Galeri Soyut’ta, Ercan Ayçiçek, Hatice Berrak Çiçe ve Nurettin Akkaya’nın sergisi sanatseverlerle buluştu. Galeri Soyut’ta sanatseverlerin beğenisine sunulan sergiler büyük ilgi gördü. Ercan Ayçiçek’in “Öpücük”, Hatice Berrak Çiçe’nin “Limon Kokusu” ve Nurettin Akkaya’nın “Mühürlenmiş Zamanlar” adlı sergilerinde elliden fazla sanat eseri sergilendi. Galeriyi gezen sanatseverler, üç sergiyi birden gezmenin keyfini çıkartmakla beraber sanat dolu bir gün geçirmiş oldular. 

296

NURETTİN AKKAYA


MEMET SUBAȘI

ALİ KAYHAN HAKBİLİR, ȘENGÜL CANPOLAT

ENGİN KORKMAZ, ONUR SUBAȘI

Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği gecede sanatçılar Ercan Ayçiçek, Hatice Berrak Çiçe ve Nurettin Akkaya konuklarla birlikte ilerleyen saatlere kadar sanat konuștu. TUĞÇE ÇELİK, ESRA ARSLAN

KAZIM CEYHUN, AYÇA BOZKURT


röportaj

ESER AFACAN

Hayali Olmayanın Geleceği Olmaz Türkiye’nin en önemli sanatçılarından ve gurur kaynaklarından “Modern Simyacı” lakaplı Ressam Eser Afacan ile hayatına, sanatına ve sanat anlayıșına dair çok özel bir sohbet gerçekleștirdik. RÖPORTAJ: HİKMET ÇETİNKAYA

N

orveç’in en pahalı iki resim sanatçısından biri olarak gösterilen; sanat dünyasının “Modern Simyacı” olarak tanıdığı Eser Afacan kimdir?

Norveç’te en çok vergi veren sanatçılardan biri olduğumu biliyorum. Bu ünvan 20 yıl kadar sürdü. Fiyat konusu ile röportaja başlamak her ne kadar sıkıcı olsa da, bu ünvanı Kanada ile yitirmiş bulunuyorum. Tarsus’ta doğdum, 48 yıl önce İngiltere’ye taşındım. Sekiz yıl İngiltere’de tahsil yaptım.

298 magdergi.com.tr

Ardından Norveç’e taşındım. Bergen Üniversitesi’nde gördüğüm bir resim üzerine ressam olmaya karar verdim. Kanada’dan Türkiye’ye döndüm. Bu kısım çok uzun ve sıkıntılıdır. Türkiye’de gözlerimi kaybettim. Sol gözüm yüzde 90, sağ ise yüzde 85 oranında göremiyor. Bu şartlar altında her şeye sıfırdan başladım. Ayda bir defa kalan yüzde 10 görüşümü korumak için ameliyat oluyorum. Bu şartlar altında resim yapabilmeyi öğrenmek 12 senemi aldı. Belki en pahalı değilim artık ama daha gerçeğim. Sanat, Tanrı’nın bir damla göz yaşıdır. Ben de o damlanın düştüğü toprağın kokusuyum.


Sanatçının zirvesi yoktur, o bașkalarına göredir. Sanatçı zirveye ulaștım dediği an, sanatı biter.

Sanat yaşantınızın büyük bölümünü İngiltere, Amerika, Kanada ve Norveç’te geçirdiniz ve Türkiye’ye dönüş yaptınız. Kendi atölyenizde kısa da olsa sanat çalışmalarınızı sürdürdünüz. Ani bir kararla Norveç’e geri döndünüz. Bu süreci bizimle paylaşır mısınız?

Türkiye’ye dönüşüm Kanada’da boşanmamla ilgili... Kanada’dan Türkiye’ye 15 günlüğüne geldim. O sırada boşanma davası başlatılmış. İnanamadım, ciddiye almamıştım. Hesaplarıma tedbir konuldu. Bir daha da açılmadı. Taksim’in ortasında çırılçıplak kaldım. Geri dönemedim. Türkiye’de dedikodu başladı. Bilen yoktu, sadece bilmeyenler vardı ve asıl onlar konuşuyordu. Facebook’ta ilanlar verdiler. Güya Norveç’ten Kanada’ya oradan da Türkiye’ye kaçmışım. Komiklerdi... Çok acıydı her şey ve gözlerim görmüyordu. Norveç’e geri döndüm. Ailemi, evimi, köpeğimi, kaktüslerimi ve kariyerimi hızla kaybettim. Ama geri döneceğim, kurtuluş yok benden. Yönüm Türkiye’dir. Birikimimi Türkiye’ye aktarmalıyım.

Babanız da bir sanatçıydı. Sanat ve özel hayatınıza yön vermenizde etkisi oldu mu?

Babam meslek olarak heykel yapıyordu ama o zamanlar heykel, sanat olarak yaygın değildi. Babam, üniversitelere tıbbi heykel yapıyordu, bir de kendi kendine şişko minik kadınlar... Babamla unutamadığım bir hatıram var: Lise 1’deyim. Basketbol oynuyorum, boyum istediğim gibi uzamadı. Tek çare çok sıçrayan, uçan bir ayakkabı yapmaktı. Babama söyledim. Okulun en iyi basketçisiyim ama boyum daha fazla uzamıyor. Babam “Üzülme oğlum, sana uçan ayakkabı yapacağım.” dedi. Biz işe koyulduk. Ayakkabının altına yaylar koyduk, birden bire durmak gerektiğinde yaylar engel oluyordu. Durmadan farklı mekanizmalar icat etmeye çalıştık. Ama bir türlü olmuyordu. Babam muayenehanesini üç aydır kapatmış, bana uçan ayakkabı yapmakla meşguldü. Ailemiz artık geçim sıkıntısı yaşamaya başlamıştı. Nihayet annem dayanamadı; “Mihail biliyorsun böyle bir ayakkabı yapamazsın. Perişan olduk. Lütfen vazgeç artık.” dedi. Babamın cevabını ömrüm boyunca unutamayacağım: “Ben de biliyorum yapamayacağımı ama çocuğun hayallerine hayır demek istemiyorum.” Bunu duyduğumdan haberleri yoktu. Ertesi gün babama gittim. “Baba ben artık istediğim yüksekliğe sıçrayabiliyorum. Bu ayakkabıya ihtiyacım yok. Teşekkür ederim.” dedim. Çocuklarınızın hayallerini destekleyin. Ne kadar imkansız olursa olsun destekleyin. Hayali olmayan bir çocuğun geleceği de olmaz. Beni bilenler hatırlar belki o zamanı. O kadar yükseğe sıçrayabiliyordum ki lakabım “Uçan Basketbolcu” olmuştu. Teşekkürler baba... Onun sayesinde görmeyen gözlerimle resim yapmasını da öğreneceğim. Hayalleriniz ne kadar imkansız olursa olsun vazgeçmeyin. Mutlaka bir gün mükafatını alırsınız. Ben en çok babamı severim.

LOVE AND SHADOW


röportaj

Bugün İskandinav ülkelerinin özellikle Norveç’in en önemli, tanınmış sanatçılarından birisiniz. Türkiye için bir gurur kaynağısınız. Kullandığınız birçok boyayı kendiniz yapıyorsunuz ve çok katmanlı bir çalışma yönteminiz var. Ayrıca boyaların alttan kurumasını sağlayan kendinize özgü bir teknik geliştirdiniz? Malzeme kullanımıyla ilgili yeni çalışmalarınız var mı?

Kendime özgüdür boyalarım, çünkü renk kullanmadan renkli resim yapmak zorundayım. Tanrı üç renk yaratmıştır diyerek yola çıktım. Işık kırılması ile renkler doğal gözüküyor. Bunun için de katmanlar gerekir. Bu yüzden oksitlenerek kuruması yerine alttan polize ederek kurutmak zorundayım. Her sorduğunuz soru için 12 ciltlik ansiklopedi olacak kadar cevap verebilirim aslında ama kısaca bu şekilde açıklayabilirim. Rembrandt’ın dediği gibi; “Katman üzerine katman ta ki insanın iç hayatını bulana kadar.” Ama neden olduğunu anladığını sanmıyorum.

2000 yılında Norveç’te Dünya Kültür Temsilciliği’ne Edvard Munch ve Edvar Grieg ile birlikte seçilen üç sanatçıdan birisiniz. Norveç Devleti’nin vergi kayıtlarına göre en çok kazanan resim sanatçısısınız. Uzun yıllar vergi rekortmeni oldunuz ve satış rekorları kırdınız. Sanatınızın zirvesindesiniz. “Tamam artık hedefime ulaştım” diyor musunuz, gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeleriniz var mı?

Sanatçının zirvesi yoktur, o başkalarına göredir. Sanatçı zirveye ulaştım dediği an, sanatı biter. Artık herkes gibidir. Bence ölmelidir. Bu konu üzerine müzede ‘Son Fırça Darbesi” adlı bir resmim var. Maalesef iyi bir fotoğrafı yok. Kişilik gelişmesi öyle olur. Siz benden bir şey öğrenip kendi kimliğinizde harmanlar gelişirsiniz. Ben de sizden öğrenirim. İki kişi bir olur. Bir gün bir mahalle, bir şehir, bir ülke ile bir olurum, belki de bütün dünyayı harmanlayıp dev bir kişilik olurum. Kişi, çoğulun tekilidir.

SISTER

300 magdergi.com.tr

Hayalleriniz ne kadar imkansız olursa olsun vazgeçmeyin.

Benim için Tanrı da böyledir. Birden çoğul değil çoğuldan tekil olur. Çünkü hiçbir şey yoktan var olmaz vardan da yok olmaz. Tanrı ölüm korkusundan uydurulacak kadar basit bir konu değil. Dinler, bunun tersini yapar. Çözüm üretilmesi mümkün değildir.

Norveç’te kralların, kraliçelerin, devlet başkanlarının katıldığı birçok büyük serginiz oldu. Atölyenizi ziyaret eden T.C. Kültür Bakanı’nın Türkiye’ye dönmeniz konusunda size teklifte bulunduğunu biliyoruz. Türkiye için gerçekten önemlisiniz. Peki siz bunu hissedebiliyor musunuz?

Kültür Bakanı atölyemi ziyaret ettiğinde “Bahçıvan” adlı bir resim yapıyordum. Benim değil aslında o resmin Türkiye’de olması gerektiğini söyledi. Resmin konusu; sırtımda kefenimle kendime çölde defnedilecek bir yer arıyorum. Yol arkadaşım bahçıvan. Çölde kuru bir çalı görüyorum. “Hey bahçıvan beni bu çalının dibine göm” diyorum. Bahçıvanın canı sıkılıyor çukuru kazıyor. Ama o kuru çalının da tekrar can verebileceğine inanmıyor. Çukura benle beraber üç tohum atıyor: Hayat tohumu, ölüm tohumu ve aşk tohumu. Çukurdan sesleniyorum: “Hey bahçıvan aşk tohumunu aşkı bilmeyen vatanıma ek.” 

LIEN



davet

GAYE SU AKYOL

MUZAFFER AKYOL

GAYE SU AKYOL

Tahayyüller Okyanusunda İki Kuş Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı; Muzaffer Akyol ve Gaye Su Akyol’un “Tahayyüller Okyanusunda İki Kuş” adlı üçüncü ortak sergilerine Ekavart Gallery’de ev sahipliği yapıyor. EKAV (Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı) Muzaffer Akyol ve Gaye Su Akyol’un tuval resminin yanı sıra, farklı malzemelerin de oyuna dahil olduğu “Tahayyüller Okyanusunda İki Kuş” adlı üçüncü ortak sergilerine Ekavart Gallery’de ev sahipliği yapıyor. Gaye Su Akyol’un eserlerinde kadınlar, yoğun bir atmosfer eşliğinde gücü, arzuyu yeniden tanımlıyor. Muzaffer Akyol’un eserleri ise kainatın devinimini, dönüşümünü bir nar formunda aktarıyor. 

302

GAYE SU AKYOL, MUZAFFER AKYOL


FATMA AYDOĞDU,İBRAHİM YILMAZ

TİLDA TEZMAN, OYA BAȘAR

MUSTAFA SÜZER

Gerçekleșen sergiye iș ve cemiyet hayatının önde gelen isimleri katılım gösterdi. BİRGÜL DERELİ

MUKADDES AKÇA

İSMET ALPAGUT

EDA KARAYTUĞ


astroloji

Merkür Balık Burcunda Geri Giderken

Aylin Yıldız aylinbulent@mynet.com

Bu dönemde endișeler, zaman kayıpları, engeller, gecikmeler, gereksiz sorgulamalar, sonuçsuz tartıșmalar artıș gösterebilir. Aynı zamanda bu dönemde kayıp postalar, bozuk arabalar gibi tüm sürpriz faktörlere hazırlıklı olmak gerekir. Belirli bir hedefe ilerlemekte ve ona ulașmakta zorluklar yașayabilirsiniz. Yapmanız gereken tek șey durumu kabul etmek ve akıșına bırakmak...

Koç

Aslan

Yay

Geçmişle alakalı konuların tekrar gündeme gelmesi, gizli kalmış bir şeyin açığa çıkması, psikolojik olarak daha gergin ve karamsar olmak, kendi içimize dönmek yaşayabileceğimiz olasılıklardan bazıları. Bu dönemi, kendimizle başbaşa kalıp duygusal ve düşünsel konuları tekrar gözden geçirerek daha olumlu hale getirebilmemiz mümkün.

Bu dönemde yaptığımız kredi başvurusuna red cevabı alabilir, ortaklarımızın paraları ve borç taksitlerimiz ile ilgili bir takım pürüzler yaşayabiliriz. Ayrıca kendi öz yıldız haritamızın aldığı etkilere göre, bunun tam tersi, kaybettiğimiz bir şeyi bulabilir, umudunu kestiğimiz bir parayı alabiliriz.

Yeni bir ev almak, satmak, taşınmak veya oturduğumuz evde tamirat ve onarımlar yaptırmak için iyi bir dönem olmayabilir. Bazı şeyler gecikebilir, kısa zamanda yapabileceğimiz işleri daha uzun sürelerde halledebiliriz. Ailemizde de dikkatli olmalı, gereksiz tartışmalara girmekten kaçınmalıyız.

Boğa

Başak

Oğlak

Arkadaşlarımız veya iletişim içinde olduğumuz gruplarla olan ilişkilerimizde bazı sorunlar olabileceği gibi, uzun yıllar görüşemediğimiz arkadaşlarımızla tekrar görüşebilme imkanımız da olabilir. Yapacağımız her türlü organizasyonu çok iyi gözden geçirmeli, arkadaşlarımızla olan iletişimimize özen göstermeliyiz.

Evlilik ve ortaklık ilişkilerinde dikkatli olmamız gereken bir dönem. Eğer yeni bir ortaklığa veya evliliğe adım atacaksak bunu mümkünse Merkür düzelince yapmamız daha iyi olacaktır. Bu dönemde evliliklerimizi pek fazla sorgulamamalı ve partnerimizin bize karşı soğuk ve mesafeli durması karşısında sabırlı olmalıyız.

Bu dönemde konuşmalarımıza, yazışmalarımıza, maillerimize çok dikkat etmeliyiz. Yakın çevremizle ilişkilerimize özen göstermeliyiz. Yolculuklarımızı mümkünse ertelemeliyiz. Eğitim hayatımızda zorluklar yaşayabileceğimiz için daha dikkatli davranmalıyız. Hiçbir şeyi şansa bırakmamak en iyisi olacaktır.

İkizler

Terazi

Kova

Bu dönemde yeni bir işe başlamak, kariyerimizle ilgili önemli bir kararı uygulamak yerine geri çekilip gözlem halinde olmak ve yanlış anlaşılmaların önüne geçmeye çalışmak daha faydalı olacaktır. Ani kararlar vermekten; patron, müdür gibi otorite kişilerle sürtüşmelerden uzak durmamız gerekiyor.

İş arkadaşlarıyla iletişim, yanlış anlaşılmalar ve dedikodular, fazla yorulma, sağlıkta çıkabilecek ufak tefek sorunların olabileceği bir dönem. Yeni bir işe başlamak yerine yarım kalmış işlerimizi tamamlamak, daha çok kendi halimizde kalarak bu dönemi geçirmek daha faydalı olacaktır.

Maddi konularda bir takım sıkıntılar ve zorlanmalar yaşayabileceğimiz bir dönem. Alacaklarımızda beklenmeyen gecikmeler, kısa dönemli nakit sıkıntıları yaşayabiliriz. Bu dönemde sakin olup yeni yatırım kararları almamalıyız. Yeni harcamalar yapmak, bu dönemde borç para istemek, krediye başvurmak iyi bir fikir değil.

Yengeç

Akrep

Balık

Eğitim, yabancı ülkelere yolculuklar, yabancı kişilerle ve aile büyükleri ile ilişkiler gündeme gelecektir. Bu konularda acele kararlar vermekten uzak durmalıyız. Hukuksal konularda, yurt dışı ticari işlerde önemli kararları ve adımları Merkür retrosunu tamamladıktan sonra vermemiz bizler için çok daha iyi olacaktır.

Çocuklarımızla ilgili göz ardı ettiğimiz konular gündeme gelebilir, eski bir aşk hikayesi tekrar canlanabilir. Hayatımızda biri varsa bu kişi ile ilişkimize özen göstermemiz gerekir. Eğer hayatımıza yeni biri girmek üzereyse bunu çok iyi düşünüp gözden geçirmeliyiz. Ayrıca kumar, borsa gibi spekülatif işlerden de uzak durmalıyız.

Bu dönemde bekleme durumunda olmalı ve hiçbir şey için acele karar vermemeliyiz. Genel olarak bir motivasyon eksikliği yaşarız. Kendimizi ifade etmekte ve dikkatimizi toplamakta zorlandığımızı görürüz. İşlerimiz ters gidiyor diye gerilmemize gerek yoktur. Merkür retrosunu tamamlayınca kaçırdığımız fırsatlar tekrar karşımıza çıkacaktır.

304 magdergi.com.tr




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.