MAG Temmuz-Ağustos 2018

Page 1

TEMMUZ - AĞUSTOS 2018

Trend Avcıları

Düğününüzü wedding

ile planlayın

Bianca Somer Türkmen Dila Tarkan İlknur Şeref

YIL 15 - SAYI 151 - 15 TL

Panora AVM Mercek Altında

Cecilia Krull Kübra Açıl Kürşat Başar Mert Vidinli Su Kutlu Tuvana Büyükçınar

Müge Boz Doğaya ve Doğala Dönüş













pariskuafor.official














Tunalı Hilmi Cd. Demirdöğen İş Merkezi 98/1Çankaya T: 0312 428 24 10 • 0532 067 25 23 serapcanakcicollection




D

etaylardaki farklılıklar özeldir. Sevgileriniz, seçimleriniz, paylaşımlarınız, korkularınız, mutluluklarınız sizi ‘SİZ’ yapar. Gülüşünüzle, bakışınızla, renklerinizle çizilir çizgileriniz. Maviyle özgürlüğü, sarıyla aydınlığı, yeşille huzuru bulursunuz. Bir de kırmızılarınız vardır. İşte o;

Kırmızı çi z g i l e r i ni z s i z i y ans ı t ır.

gureller_official

gureller_cayyolu

(312) 447 31 14 Merkez: Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mah. Alacaatlı Cad. 2873 Sok. No: 3A/1-2 Çayyolu Çankaya ANKARA (Beyaz Eşya)

Kanuni Sultan Süleyman Blv. 5314 Cad. Officium Beytepe Çankaya ANKARA (Siemens)

Armada AVM B Blok No: 42 Söğütözü Çankaya ANKARA (Siemens)

Turan Güneş Bulv. No: 39 /55-56 Çankaya ANKARA (Beyaz Eşya)

Kanuni Sultan Süleyman Blv. Paladyum No: 2A/5-6 Beytepe Çankaya ANKARA (Aydınlatma Aksesuar)




Tüm Türkiye’de franchising ba y il i kl e r i v e r i l m ek ted ir .

Gay r ime n k u l Da n ı ş m a n ı olm a k i s t e r m i s i n i z ?

0850

885

26

46


0850 Ankara Maidan

885

İstanbul Skyland

26

İzmir Folkart

46

Bodrum Merkez

www.exclusiveconcept.com.tr • info@exclusiveconcept.com.tr 0532 278 49 37

exclusiveprofesyonelgayrimenkul/

exclusiveconceptse



0312 460 10 05

rinnovaincek.com.tr




İZMİR: Favori Mobilya Duduyev Bulvarı No: 61/A Mavişehir Karşıyaka - İZMİR T.+90 232 330 11 01

İZMİR: İZMİR:Favori FavoriMobilya MobilyaDuduyev DuduyevBulvarı Bulvarı No: No:61/A 61/AMavişehir MavişehirKarşıyaka Karşıyaka--İZMİR İZMİR T.+90 T.+90232 232330 33011 1101 01



HENGE07

Mağaza Karacakaya Caddesi No: 127 Siteler / ANKARA T: +90 312 351 48 88 - +90 312 353 03 04 • F: +90 312 348 26 71 info@livamob.com.tr


TRIBU AUTDOOR A AIT

TRIBU AUTDOOR A AIT

TRIBU AUTDOOR A AIT




f

“What’s your FLAVA?” kitchen & BAR

Farabi Sok. No:19


f

FLAVA kitchen & BAR

















C:0 M : 80 Y:0 K:0

Zeynep Şahin Styling & Fashion House

C:0 M:0 Y:0 K : 100

Gaziosmanpaşa Mah. Filistin Cad. No:31/2, Çankaya/Ankara T: 0533 150 29 92 zeynepsahin.official zeynepsahin.official zeynepsahinofficial


editör

Tatil Zamanı Beril Çavuşoğlu

S

Temmuz - Ağustos 2018 Yıl: 15 Sayı: 151 Fiyat: 15 TL MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Can Çavuşoğlu Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu Görsel Yayın Yönetmeni Özge Aktaş Yayın Yönetmeni Tuğçe Uzun Kreatif Direktör Seda Çavuşoğlu Grafik Tasarım Burcu Nalçınkaya Duman

berilcavusoglu@magdergi.com.tr

evgili MAG Okurları; yoğun geçen bir yılın ardından hepimiz mükemmel bir tatili hak ettik... Şezlogunuza uzanıp güneşlenirken keyifle okuyacağınız rengarenk içeriklerle dolu derginiz de bizden... En çok konuşulan isimlerin röportajları, Ankara, İstanbul, Çeşme ve Bodrum’daki davetlerden hareketli kareler, yeni evlenecek çiftlerin düğün heyecanına rehberlik edecek özel

Haber ve Foto Muhabiri Özgür Karabulut Sinan Özüdoğru İstanbul Temsilcisi Ersin Al İletişim Direktörü Dilara Ertürk

MAG Wedding içeriğimiz ve alışveriş sayfalarımızla sizlerleyiz...

İletişim Uzmanı Dilara Aydoğdu Çağla Çakır

Ekrandaki doğallığına hayran kaldığımız Müge Boz ile gerçekleştirdiğimiz kapak çekimimizde

güzel oyuncunun ses getirecek söylemleri MAG Özel sayfalarında...

Yazarlar Aylin Yıldız Gökçen Erdoğan İpek Gençer Özgür Aksuna Tuğçe İnal

Sürükleyici yaşam öyküleriyle dolu sayımızı yanınızdan ayıramayacaksınız...

Reklam Müdürü Esra Demir Toral

fark yaratan kareleri beğeniyle incelerken televizyon dünyasındaki ve sağlık mutfağındaki kariyer öyküsünü dikkatle okuyacaksınız... “Anlık şöhretlere ve sansasyonlara değil, değerli ve gerçek hikayelere sırtımı dayadım...” vurgusu yapan

Dilasima Group Markalar Direktörü, moda ikonu Dila Tarkan, gezdiği yerlerle merak uyandıran ve modaya fark katan tarzıyla sosyal medyada yankı uyandıran Bianca Somer Türkmen ve son dönem dizilerinin özellikle erkek oyuncularının stil danışmanı olarak tanıdığımız İlknur Şeref, özel hayatlarına dair merak edilenlerle ve trend sohbetleriyle bizlerle buluşuyor... İstanbul’da mis gibi bir mekan... Dostluklarını iş ortaklığına dönüştüren, kalıpların içine girmeyi sevmeyen Hazal Şen ve Eda Erbilgin’in Amerika’da çiçeklerle başlayan “Misk” hikayesini dinliyoruz... Rengarenk çiçeklerin, baş döndürücü kokuları eşliğinde tadı damağınızda kalacak lezzetleri deneyimlemek istemez misiniz? Yeni evlenecek çiftlere yol gösterecek MAG Wedding içeriğimizde neler mi var? Ünlü makyöz Hamiyet Akpınar’dan düğün öncesi cilt bakımına ve gelin makyajına dair tüyolar, saç stilisti Nuri Şekerci’den saç bakım önerileri, görkemli organizasyonların ve gelinleri masal prensesi gibi gösteren gelinliklerin altına imzasını atan Tuvana Büyükçınar’ın keyifli sohbeti, başarılı modacı Raşit Bağzıbağlı’nın göz kamaştıran tasarımları, ünlü ailelerin düğün törenlerinden kareler ve hayalinizdeki organizasyona ev sahipliği yapacak mekan öneriler.i... İçeriğimize göz atmadan düğününüzü planlamayın... Sonsuz maviliğin bembeyaz bir mimariyle buluştuğu cennet köşesi Bodrum’un müdavimi haline gelen cemiyet hayatının sevilen isimlerinin uğrak mekanları ve tatil tercihlerini merak ediyorsanız özel tatil sohbetlerimizi soluksuz okuyacaksınız...

Reklam ve Halkla İlişkiler Erol Arıkanoğlu Feray Şahingöz Hilal Başarır Öztürk Simge Ünlü Çetin Katkıda Bulunanlar Arzu Dural Deniz Gökçe Pınar Gürer Mali İşler Koordinatörü Tarık Değer Yayın Hukuk Danışmanı Ahmet Münir Yaşar Korcan Dericioğlu Türü Bölgesel Süreli Yayın MAG isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi

Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. ANKARA Tel: +90312 428 0 444

Panora Alışveriş Merkezi mercek altında! Başkent’in tanınmış isimlerinin alışveriş günlükleri, sezon modasına damgasını vuracak tasarımlar, gurme lezzetler ve şehrin nabzını yükseltecek etkinlikler... Samimi sohbetler, eğlenceli davetler ve özel içeriklerimizle tatil rotalarınızda yanınızdayız... Dalga seslerinin ruhunuza huzur getireceği, güneşin parıltılarının bedeninize enerji yükleyeceği harika bir tatil diliyoruz...

Dağıtım

Dünya Süper Dağıtım Veb. Ofset A.Ş Baskı

DUMAT OFSET A.Ş.

Bahçekapı Mah. 2477. Cad. No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: +90312 278 82 00 (pbx) Basım Tarihi

09.07.2018 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi instagram.com/magdergi bilgi@magdergi.com.tr

MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile

0.312 428 04 44

İnternet ile

abone.magdergi.com.tr

YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.



70

208 128 70

MAG

96

MAGdavet

Esra Eczacıbaşı ile Murat Coşkun’un Bodrum’da gerçekleşen görkemli düğün töreninden kareler...

MAGsokak

Panora Alışveriş Merkezi’nde alışveriş günlükleri...

128

MAGröportaj

134 140

146 146

MAGözel

158

MAGwedding

Doğal yaşamın adeta savunucusu haline gelen, yapay görüntüden de beslenmeden de uzak yaşayan Müge Boz ile içten sohbetimiz renkli sayfalarımızda...

Yeni evlenecek olanlara rehberlik edecek özel içeriğimiz...

242

MAGbodrum

MAGröportaj

318

MAGröportaj

MAGröportaj

346

MAGröportaj

Dilasima Group Markalar Direktörü, moda ikonu Dila Tarkan ile sımsıcak bir sohbet...

Son dönem dizilerinin özellikle erkek oyuncularının stil danışmanı olarak tanıdığımız İlknur Şeref ile moda dünyası...

Dostluklarını iş ortaklığına dönüştüren, kalıpların içine girmeyi sevmeyen Hazal Şen ve Eda Erbilgin’in Amerika’da çiçeklerle başlayan “Misk” hikayesi...

Cemiyet hayatının ünlü isimlerinin Bodrum tatillerinden renkli görüntüler...

Genç oyuncu Su Kutlu ile gelecek projelerine dair samimi bir sohbet...

La Casa De Papel dizisinin müziklerini yapan Cecilia Krull ile keyifli bir röportaj...



style

Jean Karizması Seda Çavușoğlu

seda@magmedya.com.tr

Rahatlığın ve cool imajın sembolü jean, spor-șık parçalarla kombinlenerek karizmatik bir duruș sergiliyor...

ZEEHJAN KOLYE

HAIGHT MAYO €135

SOLID&STRIPED ŞORT €170

62 magdergi.com.tr

STAUD ÇANTA €305

GOLDEN GOOSE DELUXE BRAND AYAKKABI $480

MIU MIU RESORT 2019

3.1 PHILLIP LIM BLUZ €300

MIGUELINA ETEK €292

VETEMENTS CEKET €1,458

ILLESTEVA GÖZLÜK €195



style

Gökkuşağının Renkleri

NARS LIQUID BLUSH ALLIK €29

MARNI KÜPE €220

CULT GAIA SANDALET €207

CULT GAIA ÇANTA €292

64 magdergi.com.tr

RHODE RESORT ELBİSE €229

MARA HOFFMAN ETEK €269

HERMES 2019 RESORT

SHE MADE ME BİKİNİ €112

GANNI MAYO $160

Güneșle birlikte ortaya çıkan gökkușağının renkleri bedenimize enerji tașıyor...

SHE MADE ME BİKİNİ €140


Bu büyük taraftara, büyük ekran yakışır.

Beko_CRYSTAL_TV_mac_245*310_MAG.indd 1

7.06.2018 11:21


style

İspanyol Dalgaları Tasarımları renklendiren fırfırlar ve kat katlar yaz esintileriyle ruhumuzu İspanya’ya tașıyor...

ZEEHJAN YÜZÜK

DOLCE&GABBANA ETEK €585

ZIMMERMANN SONBAHAR 2018

LOVESHACKFANCY BLUZ €264

SOLID&STRIPED MAYO €110

ZIMMERMANN MAYO €460

ZEEHJAN KOLYE

ZIMMERMANN ELBİSE €677

BOTTEGA VENETA TERLİK €450

66 magdergi.com.tr

HUNTING SEASON ÇANTA €685





düğün

EMRE ECZACIBAȘI - ZEYNEP SÜREN - BÜLENT ECZACIBAȘI - AYȘE COȘKUN MURAT COȘKUN - ESRA ECZACIBAȘI - OYA ECZACIBAȘI - ANIL, PARS SÜREN

Cennette Görkemli Düğün Esra Eczacıbaşı ile Murat Coşkun’un Bodrum’da gerçekleşen görkemli düğün törenine iş ve cemiyet hayatının ünlü isimleri katıldı. Türkiye’nin önde gelen, köklü ailelerinden Esra Eczacıbaşı ile Murat Coşkun, Eczacıbaşı Ailesi’ne ait Bodrum Cennet Koy’da yer alan Mandarin Oriental’deki rezidanslarında düzenlenen şık tören ile hayatlarını birleştirdiler. İş ve cemiyet hayatından 700 davetlinin katıldığı düğünde gelinin nikah şahitliğini ağabeyi Emre Eczacıbaşı, damat Murat Coşkun’un şahitliğini ise ablası Zeynep Coşkun Süren üstlendi. Sade ve bir o kadar da şık düğünde Rahmi Koç ile gelini Caroline Koç, Suzan Sabancı Dinçer ile eşi Haluk Dinçer, Güler Sabancı ve daha birçok önemli isim, Eczacıbaşı Ailesi’ni mutlu gününde yalnız bırakmadı. 

70 magdergi.com.tr

MURAT COȘKUN - ESRA ECZACIBAȘI



düğün

CAROLINE KOÇ, TAHİRE DEMİRCAN, RAHMİ KOÇ, ASLI ERSU

Ünlü iș adamı Rahmi Koç düğüne gelini Caroline Koç, arkadașları Tahire Demircan ve Aslı Ersu ile katıldı. PINAR ECZACIBAȘI

CEM HAKKO

ARZU - SİNAN BAȘTAȘ



düğün

TÜRKAN SABANCI

DALİA GARİH, MERVE GÜRSEL

AYȘEGÜL DİNÇKÖK

Dantel elbisesiyle göz kamaștıran Maya Bitargil gecenin en șık hanımlarındandı. MAYA - İBRAHİM BİTARGİL

BANU ÇARMIKLI

EMRA - İBRAHİM ÇARMIKLI



düğün

GÜLER SABANCI, HALUK DİNÇER - SUZAN SABANCI

SANİ - ASUMAN ȘENER

Türkiye’nin iș ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerini bir araya getiren düğün, șıklığıyla hafızalara kazındı. IRMAK - KAZIM KÖSEOĞLU

BERRAK BARUT

MÜNİR - SELDA ÖZKÖK


mutlaka sahip


düğün

YASEMİN - CEFİ KAMHİ

BEYHAN - EGEMEN BAĞIȘ

Eczacıbașı ailesinin, Bodrum Mandarin Oriental’deki rezidanslarında gerçekleșen düğün renkli görüntülere sahne oldu.

MELTEM - KIVANÇ OKTAY

ALPİN ALBAYRAK

AYȘE - ERKUT SOYAK


FERFORJE KORKULUK SİSTEMLERİ

Adres: 32. Sokak Numara: 12/F Ostim / Ankara Telefon: 312 395 44 42 Gsm: 0533 467 41 42 www.serhanilce.com serhanilce


düğün

RAFİ - ZUHAL PORTAKAL

80 magdergi.com.tr

SERRA TOKAR

HALİS - ALEV KOMİLİ

lası için Daha faz om/online i.c magderg

Revna Demirören geceye güzel kızı Yelda Demirören ile birlikte katıldı. REVNA, YELDA DEMİRÖREN

BURÇİN - ERDAL KARAMERCAN


SunExpress Güneş Ekspres Havacılık A.Ş., Yenigöl Mah. Nergiz Sok. No: 84 PK, TR – 07230 Muratpaşa, Antalya | SunExpress Deutschland GmbH, Gateway Gardens, De-Saint-Exupéry-Straße 10, D-60549 Frankfurt am Main www.sunexpress.com | 444 0 797 (0,09 TL/dak.) * Tek yön, tüm vergi ve harçlar dahildir.

Uçup gitmek isteyenlere gelsin!

sız Aktarma pa Avru a r a k n A

76

tlarla a y fi n a y a başl

99 * , €’dan

Avrupaʼya giden en hızlı yol.


davet

BİLGE SAYRAÇ, SEVİL DİNÇER, BANU ORUÇ, BURCU EVCİLER, ZEYNEP ATAY, ZEYNEP YÜCEL VAROL, ONUR MORȘAN

Kolejliler Baloda Buluştu TED Ankara Koleji Mezunları Derneği, mezuniyet yılı 3 ve 8 ile biten TED Ankara Koleji Mezunları’nın ve TED camiasının önemli isimlerinin katıldığı “Geleneksel Mezunlar Balosu” için özel bir etkinlik organize etti. Misafirler kokteylin ardından orkestra ve keyifli gösteriler eşliğinde yemek yediler. Vals gösterisi ile başlayan gece Zeybek gösterisi ile devam etti. Geleneksel olarak düzenlenen baloda mezunlar hasret giderdi. Canlı müzik eşliğinde eğlenme imkanı bulan mezunlar, dönem arkadaşlarıyla eski günleri yad etti. 

NECDET AKDAȘ, YASEMİN POLAT, ȘEREF TOPKAYA, OKTAY ÜNSAL NECDET AKDAȘ, YASEMİN POLAT, ȘEREF TOPKAYA, OKTAY ÜNSAL

C


YENİ JEEP® COMPASS.

HAYALLERİNİN ROTASINI KEŞFET.

Jeep ® Compass’ın ortalama CO2 emisyonu 117-160 gr/km, ortalama yakıt tüketimi 4,4-6,9 lt/100km arasında değişmektedir. Jeep ® FCA US LLC‘nin tescilli markasıdır.

AKOTA OTOMOTİV/ANKARA ESKİŞEHİR YOLU DUMLUPINAR BULVARI NO: 416/B MESA KORU IŞIKLAR ETİMESGUT TELEFON: 0312 287 40 40

COMPASS_24,5x31_Akota.indd 1

06/07/2018 16:30


davet

BAHRİ AYDIN, SERMİN ABUT

YALIN GÜNDÜZ, ELİF UYSAL, BÜLENT BIYIKLIOĞLU

Gecenin sponsorlarından Ülkealan Yapı Endüstrisi A.Ș Yönetim Kurulu Bașkanı Tolga Ülkealan, Sunset İncek Projesii’nin Kolejli dostları tarafından büyük beğeni toplamasından mutluluk duyduğunu belirtti. İDİL - TOLGA ÜLKEALAN

ENDER CANAN ADAN

AHMET - FUNDA BACINOĞLU


Ayrıcalıklı Tatili Bizimle Yaşayın

çülür, ü K a y n ü Salt ur ile DGerçek O lur. Hayal ler

Ankara: Atatürk Bulvarı No: 175/4-8 Kavaklıdere, Çankaya/ANKARA İstanbul: Bağdat Caddesi 47/4 Kızıltoprak, Kadıköy/İSTANBUL

/saltur

@saltur


davet

SİNEM DÜNDAR YÜCEL, ZEYNEP GÖLE BENLİ, NADYA AKKÖPRÜ, BAȘAK KOCABIYIKOĞLU, SEHER SAĞLAM DALBAY, YAPRAK ÖĞÜTVEREN, DANLA EDESÖZ, SELEN GÜNGÖR

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Kolej camiasının önemli isimlerinin katıldığı baloda keyifli anlar yașandı. ÖZGÜR ȘENTÜRK, BEGÜM HAN, BARAN SANCAR

İNCİ-MEHMET ALİ ERTUĞRUL



davet

BERRAK KUTUCUOĞLU, ZEYNEP ÖNER

ȘENİZ GÜNEYKAYA

LALE KAYA ÖZGENEL, YASEMİN KAYA CONLETON

TED Ankara Koleji Mezunları Derneği’nin düzenlediği baloya, mezuniyetinin 5. yılını ya da katlarını kutlayanlar katıldı. DİLEK - ÇAĞRI TOMUR

AYSUN KAVUNCU

GÜLGÜN - MEHMET COȘAN


“Siz Gözlerinizi Kapatın, Biz Bakışlarınızı Değiştirelim.”

öncesi

sonrası

Profesyonel Kirpik Bakımı YUMITM Lashes, Doğal kirpiklere uygulanan profesyonel bir bakım yöntemdir. Etkisi 8-12 hafta sürer.

Bakanlık Kaydı Olmayan Sahte ve Muadil Ürünleri Tercih Ederek Göz Sağlığınızı Lütfen Tehlikeye Sokmayınız!

yumilashes_turkey info@yumilashesturkey.com

www.yumilashesturkey.com


davet

FUNDA BOZTAN KÖSE, REYHAN ASLAN

ATA ATALAY, GÜLER EKMEKÇİ

GÜLGÜN ALBULAK, FÜSUN ȘAH

Kolej ruhunun pekiștiği geceye, mezunların vals gösterisi damga vurdu. BELGİN EREN

DEMİR - NEȘE YILDIRIM

ȘEBNEM ȘATIROĞLU ORAL, ELİF BİLGİN ALTINBAȘAK


“37. yılında Latex 1000 metrekare yeni mağazasıyla Mesa Plaza AVM’ de hizmetinizde.”

Aksesuar -

- Mobilya

LATEX MESA Koru Mahallesi Mesa Plaza AVM Kat:1 No:2/68 Çayyolu - Çankaya/ANKARA T: 0312 240 09 10 • F: 0312 240 09 20 LATEX 365 365 AVM 428. Cadde Kat:1 No:41-47 Çankaya/ANKARA T: 0312 450 06 07 • 0312 450 01 61 www.latexaksesuar.com

latexaksesuar

latexaksesuar


davet

MUSTAFA KARYAĞDI, BEKİR KURAL, NİLÜFER BAȘARAN, OKTAY ÖZSARAÇ, MUSTAFA GÜNAY, EDA CİNDOĞDU, ARGUN ERȘEN

Bu yıl ellincisi düzenlenen Mezunlar Balosu’nda TED Ankara Koleji Mezunları Derneği kurucuları da yer aldı. AÇELYA ALTAN

ASLI GÜREL ÜÇER, KAAN IRGIT, GÖZDEN ÜNER

BERATİ ARISOY



HERKESİ YENİDEN ÇAYA AŞIK ETMİŞ OLABİLİRİZ!


AMA DURMAK YOK BİZ SANA YAKIN OLDUKÇA GÜZELİZ...

NEW

BİZİ TAKİP ETMELİSİN!


Raşit Bağzıbağlı İşinin Başında Tasarımlarıyla adından sıkça söz ettiren başarılı modacı Raşit Bağzıbağlı’yı, kısa süre önce Panora AVM’de açmış olduğu mağazasını ziyaret ederken görüntüledik. Genç modacı, çalışmalarına ara vermeden devam ettiğini belirtti.

Beliz Büyükhanlı Tatil Öncesi Alışveriş İş adamı Ahmet Büyükhanlı’nın eşi Beliz Büyükhanlı, tatil öncesi alışveriş için Panora AVM’yi tercih etti. Giyim ve kozmetik mağazalarını gezen Büyükhanlı objektiflerimize böyle yansıdı.




Akya Atay All Saints’ten Sezon Alışverişi Ankara’nın yakından takip edilen isimlerinden Akya Atay’ı Panora All Saints mağazasından çıkarken görüntüledik. Oyunu kullanmak için Paris’ten Türkiye’ye dönen Akya Hanım çıkardığı “denizkızı” temalı plaj koleksiyonunun gördüğü ilgiden çok memnun olduğunu ve siparişleri yetiştirmek için henüz tatile gidemediğini belirtti.

Esra-Doruk Yıldırım Alışveriş İçin Panora’dalar Alışveriş için Panora’yı tercih edenlerin arasında başkent iş ve cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Esra Yıldırım da vardı. Oğlu Doruk’a ayakkabı almak için Boyner mağazasına gelen Esra Yıldırım, alışverişin ardından kahve içmek için Midpoint’e geçti.


Begüm Akış AVM’den Toplantıya İş kadını Begüm Akış, gerçekleştireceği toplantı öncesi Panora’ya geldi. Massimo Dutti mağazasından şık bir etek alan Begüm Hanım, toplantısına yetişmek için hızlı bir şekilde AVM’den ayrıldı.

Çağla Baykam - Efe Bezci Genç Çift Yeni Sezona Hazır Genç çift Çağla Baykam ve Efe Bezci yeni sezon alışverişini Panora, Beymen mağazasından yaptı. Sezon modasını yakından takip ettiklerini belirten çift, yaptıkları ayakkabı ve t-shirt alışverişinden sonra AVM’den ayrıldı.

98 magdergi.com.tr



Nurdan Acar Tatil Hazırlığı Ankaralı iş adamı Nuh Acar’ın zarif eşi Nurdan Acar, akşam yemeği için tercihini İtalyan restoranı Rosetti’den yana kullandı. Yemek sonrası tatil alışverişine başlayan Acar, alışverişinin ardından AVM’den ayrıldı.

Kağan-Aslıhan Bezcier, Claude Blanc Yeni Rolex Butik Projeleri İçin Bir Araya Geldiler Uğur Saat’in yönetim kurulu üyelerinden Aslıhan ve Kağan Bezcier, yeni projeleri için Rolex’in bölge direktörü Claude Blanc ile bir araya geldi. Midpoint Restaurant’ta gerçekleştirdikleri iş toplantısı sonrası mağazaya geçtiler.

100 magdergi.com.tr


Aydan Özdoğan Arkadaşına Hediye Aldı Başkent sosyal yaşamının sevilen ismi Aydan Özdoğan, bir arkadaşına hediye almak için geldiği Beymen’de görüntülendi. Spor tarzı ve şıklığıyla dikkat çeken Özdoğan, alışverişinin ardından Godiva’da kahve keyfi yaptı.

Dilara-Ali Dalbay Sinema Öncesi Alışveriş Turu Eski müsteşar ve iş adamı Ali Dalbay ile kızı Dilara’ya Panora’da rastladık. Sinema için Panora’yı tercih ettiklerini belirten Ali Bey, seansı beklerken kızıyla birlikte kısa bir AVM turu yaptı.


Çisil Alizade Tribeca’da Sabah Kahvesi İş adamı Firuz Alizade’nin zarif eşi Çisil Alizade, sabah kahvesi için Tribeca’da dostlarıyla buluştu. Kahvesinin ardından AVM’de kısa bir tur atan Alizade, valeden aracını alarak Panora’ dan ayrıldı.

Ceren Can Hafta Sonunda Panora Gezisi Başarılı moda tasarımcısı Ceren Can, hafta sonunu Panora’da değerlendirdi. Oldukça yoğun bir iş temposu olduğunu belirten Ceren Hanım, GAP mağazasından yaptığı alışverişin ardından dostlarıyla Happy Moons’ta buluştu.

102 magdergi.com.tr



Neslihan Uzel Akşam Gezmesi İş adamı Kamil Uzel’in eşi Neslihan Uzel, Panora Alışveriş Merkezi’ndeydi. Akşam saatlerinde alışverişi tercih eden Uzel, bir arkadaşının daveti sonrası mağazaları gezdiğini söyledi.

Emre, Eda Bekişoğlu Rosetti’de Öğle Yemeği Ankara cemiyet hayatının genç isimlerinden Emre ve Eda Bekişoğlu öğle yemeği için Panora’daydı. Tercihlerini Rossetti Ristorante İtaliano’dan kullanan genç kardeşler, İtalyan mutfağını çok sevdiklerini belirttiler.

104 magdergi.com.tr


Feride Şahin Godiva’ da Tatlı Keyfi Feride Şahin, kızıyla birlikte geldiği Godiva’da tatlı yedi. Tatlı keyfinin ardından Sarar mağazasından eşine hediye alan Şahin, kameralarımıza poz vermeyi ihmal etmedi.

Hülya Topçuoğlu Kural Tek Başına Panora Turu Başkent sosyal yaşamının önde gelen simalarından Hülya Topçuoğlu Kural, iş stresini atmak için Panora’ya geldi. Mücevher mağazalarını gezen Kural, daha sonrasında kahve molası verdi.


Birtem Kutman Alışveriş Zamanı Cemiyet hayatının sevilen simalarından Birtem Kutman, arkadaşlarıyla buluşarak, Midpoint’te beraber yemek yedi. Ardından kısa bir alışveriş turu da yapmayı ihmal etmeyen Birtem Kutman, Vakko’dan bir hediye aldı.

Çağatay Gökmen Program Sonrası Panora Turu TRT programcısı ve ressam Çağatay Gökmen, programının ardından Panora AVM’de arkadaşlarıyla öğlen yemeği yedi. Günaydın Kasap & Steakhouse’de keyifli bir yemek yiyen Gökmen, ardından iş yerine geçmek için AVM’den ayrıldı.

106 magdergi.com.tr


0312 447 87 68 • 0533 154 53 38 Uğur Mumcu Caddesi Kız Kulesi Sokak No:22/A G.O.P - ÇANKAYA/ ANKARA www.kuplusehirmeyhanesi.com • info@kuplusehirmeyhanesi.com


Burcu Yörübulut Hediye Alışverişinde Acıbadem Ankara Hastanesi Başhekimi Mehmet Yörübulut’un eşi Burcu Yörübulut’u, çocuklarına hediye almak için geldiği Panora’da görüntüledik. Çocuklarıyla birlikte keyifli bir gün geçiren Burcu Hanım, alışverişin ardından El Corazon’da yemek yedi..

Zeynep Başeğmez Dostlarıyla Özlem Giderdi Sosyal yaşamın genç kuşak temsilcisi Zeynep Başeğmez, Panora’yı tercih eden isimler arasındaydı. İngiltere’de eğitim hayatına devam eden Başeğmez, özlem gidermek için Timboo Cafe’de dostlarıyla bir araya geldi. Zeynep Hanım, keyifli geçen sohbetin ardından kameralarımıza böyle yansıdı.

108 magdergi.com.tr


Şehrin Tam Ortasında Eşşiz Lezzetler


Banu Birdal Kaff’’tan Takı Alışverişi Ankara iş ve sosyal hayatının sevilen isimlerinden olan Banu Birdal’ı, alışveriş yapmak için geldiği Kaff Mücevherat’tan çıkarken görüntüledik. Annesine kolye hediye alan Birdal, Starbucks’ta da dostlarıyla kahve eşliğinde sohbet etti.

Suat-Hüseyin Kağan Kılıç Baba-Oğul Beymen’de Gençlik ve Spor Eski Bakanı Suat Kılıç ve oğlu Hüseyin Kağan Kılıç yaz sezonu alışverişi için Panora, Beymen’i tercih ettiler. Alışverişin ardından Uludağ Kebapçısı’nda öğlen yemeği yediler.

110 magdergi.com.tr


İrem İncula Fatima’da Sohbet Avukat İrem İncula’yı, alışveriş için geldiği Panora’da görüntüledik. İrem Hanım, alışverişin ardından yakın arkadaşı Fatma Semiz’e ait Fatima’da dostlarıyla kahve - çikolata keyfi yapacağını belirtti.

Neslihan Aktepe Akşam Gezmesi Uzman Diyetisyen Neslihan Aktepe’yi iş çıkışında geldiği Panora’da, dinlenme kahvesi içmek üzere Kafes Fırın’a uğrarken görüntüledik...


Melih, Öznur, Eyşan Güner Kutlama İçin Panora Başarılı iş kadını ve eğitimci Öznur Güner, oğlu Melih’in doğum günü için Panora’ya geldi. Joyland içerisinde uzunca vakit geçirdikten sonra, tatlı yemek için çocuklarıyla Midpoint’e geçen Öznur Hanım, kameralarımıza böyle yansıdı.

Funda Bekişoğlu Kahve Keyfi Başarılı iş kadını Funda Bekişoğlu’nu katılacağı düğün öncesi kıyafet ve mücevher alışverişi yapmak için geldiği Panora’da görüntüledik. Alışverişin ardından Starbucks’a giden Bekişoğlu, valeden aracını alarak AVM’den ayrıldı.

112 magdergi.com.tr


Kırçiçeği Sk. No: 5/3 GOP Ankara T: +90 505 345 34 34 www.soiedesign.com.tr Soie Design Satış Noktaları Things Butik Gaziantep • Rouge et Blancds Designer Store İzmir • Fiİstanbul Yalıkavak • Le Melanj Nişantaşı • Güzel Şeyler Dükkanı Florya


Nesrin Kılavuz Davet Öncesi Hazırlık Ankara sosyal yaşamının tanınan simalarından Nesrin Kılavuz, katılacağı davet öncesi alışveriş için Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’ne geldi. Kılavuz, Brandroom’da yaptığı ayakkabı alışverişinin ardından AVM’den ayrıldı.

Nezih Allıoğlu-Oğuzcan Karaer İş Temposuna Kısa Bir Mola Göral Otomotiv’in sahibi Nezih Allıoğlu ve genç girişimci Oğuzcan Karaer, iş toplantısı için Panora’ya geldi. Öğlen yemeklerini Happy Moons’ta yiyen ikili ardından AVM’den ayrıldı.

114 magdergi.com.tr


Venüs Lidya-Ender Sevgi Gültekin

Kahvaltı Sonrası Alışveriş Başkent sosyal yaşamının tanınan simalarından Ender Sevgi Gültekin, kızıyla birlikte sabah kahvaltısı için Panora’ya geldi. Midpoint’te yaptıkları kahvaltı sonrasında genç kızıyla birlikte alışveriş yapmak için Beymen’e gittiler.

Sefa Çol İş Toplantısı İçin Panora’da Başkentli iş adamı Sefa Çol, iş toplantısı için Panora AVM’ye geldi. Akşam saatlerinde arkadaşlarıyla Rosetti’ye gelen Çol, yeni projeler için çalıştıklarını dile getirdikten sonra objektiflerimize poz vermeyi ihmal etmedi.


Alev Tuna Kozmetik Alışverişi İçin Panora’da Başkent sosyal yaşamının tanınan simalarından Alev Tuna, kozmetik alışverişi için Panora AVM’ye geldi. Sephora’dan yaptığı parfüm alışverişi sonrası arkadaşlarıyla Tribeca’da buluştu.

Rıfat , Zeynep Şahin Bebek Alışverişi İçin Tercihleri Panora İş adamı Rıfat Şahin ve Modacı eşi Zeynep Şahin bekledikleri bebek için Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nden alışveriş yaptılar. Zara Home’u tercih eden ikili alışverişlerinin ardından Happy Moon’s’ta kahve içti.

116 magdergi.com.tr


Çareyi Son Dakikada Aramayın Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Diș Hekimi Șebnem Șimșek, gerçekleștirdiğimiz röportajda mesleki yolculuğunu bizlerle paylașırken diș hekimine yalnızca bir rahatsızlık yașandığı zaman değil, düzenli olarak kontrol amaçlı gidilmesi gerekliliğinin altını çiziyor...

D

iş hekimi olmak, büyük emek ve özveri isteyen bir meslek... Siz nasıl bir tutkuyla böyle zorlu bir yolculuğa atılmaya karar verdiniz? Bu süreçte neler yaşadınız?

Lise son sınıfta karar verdim. Tıp ya da diş istiyordum zaten ama diş hekimi olmaya evimizin alt katında muayenehanesi olan bir diş hekimi ahbabımız sayesinde karar verdim. Çok da iyi yapmışım, mesleğimi gerçekten çok severek yapıyorum. Mezun olalı 23 yıl oldu ama bir gün bile pişman olmadım.

Gerek bazı korkularla gerekse yeteri kadar önemsememekle alakalı olarak toplumumuzda düzenli diş doktoruna gitmek gibi bir eğilim pek yok. Çoğumuz ancak çok sıkıntılı bir durumla karşı karşıya kalırsak çareyi doktora gitmekte buluyoruz... Bu konu ile ilgili neler söylemek, nasıl bir durum değerlendirmesi yapmak istersiniz?

Toplumumuzda gerçekten dişi ağrımadan diş hekimine gidip yıllık kontrolden geçme oranı çok az. Büyük şehirlerde eğitim oranı arttıkça bu bilinç oluşuyor genelde ama periferde ve eğitim seviyesi düşük bölgelerde neredeyse diş çekim aşamasına gelmeden kimse doktora gitmiyor. Bu bilincin oluşması için belki de yurt dışındaki sigorta şirketlerinin yaptığı gibi yıllık diş hekimi ziyareti zorunlu hale getirilebilir.

Kliniğinizde hangi uygulamaları yapıyorsunuz?

Ben kliniğimde her türlü diş hekimliği uygulamasını yapıyorum. Diş taşı temizliği, dolgu, kanal tedavisi, protez v.s. Ama benim uzmanlık alanım çene cerrahisi olduğu için özellikle implant uygulamaları, çene kistlerinin ameliyatları, gömülü 20 yaş dişlerinin çekilmesi, alt ve üst çenenin önde ya da geride olduğu hastalardaki çene ilişkilerinin normal hale getirilmesi demek olan ortognatik cerrahi ameliyatları benim branşımın konuları. Bu konulardaki tecrübem tabii ki çok fazla.

En sık karşılaştığınız problemler neler oluyor?

Gençlerin problemleri genelde 20 yaş dişlerinden kaynaklanıyor; çıkmaya çalışırken ağrı yapıyor bu dişler. Öndeki dişi çürütebiliyorlar ya da tüm dişleri ittirip ön dişlerde çapraşıklığa sebep oluyorlar. Yaşı daha ilerlemiş bireylerde herhangi bir sebeple kaybedilen dişlerin yerine fonksiyonu ve estetiği sağlamak için implant yapıp üzerine porselen ya da zirkonyum dişler yapıyoruz ki hastalarımız normal çift taraflı çiğnemelerini geri kazanabilsinler.

Sağlıklı dişler için bakım önerilerinizi ve olmazsa olmaz koşulları dinleyebilir miyiz sizden?

Her bireyin günlük yapması gereken öz bakım uygulamaları arasında mutlaka sabah uyanınca ve gece yatmadan önce diş fırçalama olmalıdır, bu olmazsa olmazdır. Buna ilaveten diş ipi kullanımı ya da ağız sularının kullanımı önerilir. Bir de yılda bir kez hiçbir problem olmasa bile diş hekimine gelip rutin bir kontrolden geçmeliler ki problemleri başında yakalayabilelim ve sorun büyümeden çözelim. Problem yoksa da çay - kahve içelim sohbet edelim. 

advertorial

ȘEBNEM ȘİMȘEK




davet

EPOS 7’den Samimi Buluşma Tarihe ve kültüre yaptıkları katkılarla adından söz ettiren EPOS 7 Derneği iftar daveti düzenledi. Kültür mirasının gelecek nesillere aktarılması amacı ile kurulan EPOS 7 Derneği her yıl olduğu gibi bu yıl da keyifli bir iftar daveti düzenledi. EPOS 7 Derneği Başkanı Zafer Kozanoğlu, Başkan Yardımcısı Arzu Sabancı, Yönetim Kurulu üyeleri Berna Çebi, Özgür Doğa Keleş, Aslı Şen, Emek Külür ve dernek üyelerinin yanı sıra iş ve cemiyet hayatının değerli isimlerinden oluşan 40 kişilik davetli grubu iftar yemeğinde bir araya geldi. EPOS 7 Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Berna Çebi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen iftar davetinde, konuklara özel olarak hazırlanan yöresel Anadolu yemekleri ikram edildi. Sosyal yaşam dünyasının ünlü isimleri, Berna Çebi’nin mutfağından çıkan özel lezzetler eşliğinde samimi ve keyifli bir akşam geçirdi. 

ARZU SABANCI, BERNA ÇEBİ



davet

ARZU SAVGI

BURCU CESUR

BERRİN OKÇU

NEYLAN VARDAR

Misafirler Berna Çebi’nin özel lezzetleri eșliğinde çok keyifli bir akșam geçirdi. BESTE YURTTAȘ

FATOȘ MİLDON

TUANA KAYA

AYSEL AKÇAY

BERNA ÜLGER


CEM ALPARSLAN, GÖKHAN KARAKÜLAH

İnşaatta Yenilikçi Marka Geka - Gramarka İnșaat Mühendisi Gökhan Karakülah ve İnșaat Mühendisi İsmail Cem Alparslan birlikte kurdukları Geka - Gramarka’nın imza attığı projelerin Ankara’ya kattığı değerden bahsediyor...

F

irmanızın başarı yolculuğunu sizden dinleyebilir miyiz?

20 yıldır inşaat sektöründe Türkiye’nin çeşitli illerinde ve yurt dışında faaliyet gösteren Geka ve Gramarka şirketleri olarak biz, edindiğimiz tecrübeler ve bizi birleştiren ortak hayallerimiz doğrultusunda 2014 yılında Geka – Gramarka’yı kurduk. Çankaya’ya yeni bir değer katmak, nitelikli kullanım alanları yaratmak ve kentsel dönüşüm kapsamında afet risklerinden arındırılmış, uygar ve yaşam kalitesi yüksek marka bir Ankara yaratma hayali ile başladığımız yolculuğumuzda arka arkaya devam eden projelerimiz bize ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor.

Projelerinizden bahsedebilir misiniz?

advertorial

Geka - Gramarka olarak faaliyet gösterdiğimiz süre içinde Meydan Şili, Minilife ve Nest gibi bölgede tanınmış konsept projelere imza attık. Şu anda, yine kentsel dönüşüm kapsamında Mayalife başta olmak üzere dört projeyi daha yürütmekteyiz.

Geka - Gramarka olarak Ankara’ya katmak istediğiniz değer nedir? Geka - Gramarka olarak ilk hedefimiz bölgede yaşayan insanların ihtiyaçlarına ve yaşam standartlarına uygun konutlar üretmektir. Modern mimari ve sıcak renklerle yaptığımız projelerde Ankara’da

yenilikçi bir dokunuş hedeflemekteyiz.

Projelerinizde fark yaratan ve öne çıkan detaylardan biraz bahsedebilir misiniz?

Kullanışlı ve minimalist mimari çözümlerimiz ile yüksek inşaat malzeme kalitesini harmanlayarak butik konseptli lüks yaşam alanları yaratmamız ve inşaat sonrası teknik destek ekibimizle müşteri memnuniyeti odaklı politikamızla fark yaratıyoruz.

Hedef kitlenizi kimler oluşturuyor?

Geniş proje yelpazemiz içinde ailelere yönelik kullanışlı projelerimizle olduğu gibi aynı zamanda inşaatlarımızın yüksek kalitesi ve lokasyonları sebebiyle yatırımcıların tercih ettiği yüksek kazanç sağlayan projelerimizle de her türlü hedef kitleye çözüm sunmaktayız.

Geka - Gramarka olarak başka hangi şehirlerde faaliyet gösteriyorsunuz? En son projenizden biraz bahsedebilir misiniz?

Bodrum’un son zamanlardaki yükselen değeri Gümüşlük, Koyunbaba Mevkii’nde denize sıfır 1+1, 2+1 ve 3+1 tiplerden oluşan konsept projemizin yakında satışına başlayacağız. 


davet

ÖZLEM ZEHEBİ, TAREK MOURAD, ÖZLEM CANKURTARAN

ALEV TORUNER, İSMET ALPAGUT

ÇABA’da Yaza Merhaba Çaba Derneği, Four Seasons Hotel Bosphorus’ta şık bir yaza merhaba kokteyline imza attı.

124 magdergi.com.tr

Yosun ve Asuman Güreli bu özel davete katılarak bașarılı çalıșmalarla geçen kıș sezonunun kutlamasını yaptılar. ASUMAN, YOSUN GÜRELİ

Four Seasons Hotel Bosphorus’un Boğaz’ın eşsiz manzarasına bakan restoranı Aqua’da düzenlenen şık kokteyl davetinde, Çağdaş ve Bağımsız Yardımlaşma Derneği’nin yönetim kurulu, üyeleri ve destekçileri bir araya geldi. Four Seasons Hotel Bosphorus şeflerinin bu buluşmaya özel hazırladığı lezzetleri tadan konuklar, aynı zamanda Ata Marin Band’in Flamenko ve Latin ezgilerden akustik pop parçalara uzanan performansıyla, müziğin ritminin tadını çıkardı. ÇABA Ailesi olarak başarılı bir sezonu daha geride bırakmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren ÇABA Derneği Başkanı Özlem Zehebi gerçekleştirdiği açılış konuşmasında; “ÇABA Derneği’ne bugüne kadar destek olan çok değerli markalar ve sevgili dostlarımızla, Four Seasons Hotel Istanbul at the Bosphorus ev sahipliğinde, bu özel gecede bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. 


EYMEN, ESİN DEMİRÖREN

BEGÜM ÖZER

DİLEK AZAPHAN, OYA ANLAR ONAT, ERGÜL AZAPHAN

lası için Daha faz om/online c i. magderg CEYDA AKYOL

SİTARE KALYONCUOĞLU

BERNA SAĞLAM NAİPOĞLU

ÖZLEM GÜSAR

DEFNE SAMYELİ


LEVENTCAN GÖZGÜ

Dekorasyonda șıklık ve zerafeti 37 yıldır bașkentlilere sunan Latex Aksesuar’ın Sahibi Leventcan Gözgü ile markasının yeni girișimlerini ve dekorasyon trendlerini konuștuk...

126 magdergi.com.tr

advertorial

Dekorasyonda Sihirli Dokunuşlar


L

atex ne zaman, kimler tarafından kuruldu? Açılış serüvenini sizden dinleyebilir miyiz?

Markamızın serüveni 1981 yılında babam Levent Gözgü’nün otomobil, ev ve büro aksesuarlarına ilgisiyle başladı. Bir yandan akaryakıt istasyonları marketlerine otomobil aksesuarları toptan satışı yapılırken, diğer yandan mobilya aksesuarları imalatı ve toptan satışı yapmaktaydık. 1988 yılı itibariyle de parekende mağazacılık serüvenine başlamış olduk.

Verdiğiniz hizmetlerden bahsedebilir misiniz?

Latex aksesuar olarak kurumsal hediyelik, perakende satış, ev, büro dekorasyon proje işleri ve mobilya imalatına ek olarak 2018 yılında Latex ailesine yatsan firmasının yeni yatak konsepti “Uykucu” markası katıldı.

Bünyenizde yer alan İtalyan dekoratif ürünler ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

genç müşterilerimize daha temel ve minimal ürünler önerirken orta yaş ve üstü müşterilerimize daha görkemli ve konforlu ürünler öne sürüyoruz. İkinci kriter müşterinin oturduğu konut stili; müstakil villa tarzı evler birbirleriyle kombinli hacimli ürünler önerirken küçük metrekareli konutlarda daha bağımsız özgür parçaları öneriyoruz.

Dekorasyon trendlerini hangi unsurlar belirliyor?

Mobilya ve aksesuara ek olarak yatak sektörüne girmeye nasıl karar verdiniz?

İtalya’nın dünya literatüründe markalaştırılmış 20 firmasıyla direkt ithalat yapmaktayız. İlk beşini söylemek gerekirse Principe, Capanni, Cose Belle, G Pardo ve Arte Cianno.

Yaşam alanı metrekareleri ve dönemsel değişen dekorasyon akımları belirliyor. Örneğin; şu sıralar minimalist ve modern stille beraber 60’lı yıllar vintage ve retro stili dekorasyon örneklemelerinde hakim. Daha önceki yıllarda country, ondan önce de klasik akım baskındı.

Mobilya, aydınlatma ve aksesuar gruplarınızda hangi ürünler yer alıyor?

Yaşam odası takımlarından, mutfak gruplarına; mobilya, lambaderinden avizesine; aydınlatma, yağlı boya tablodan ayna ve saatlere; duvar objelerine kadar, ev ve ofise yaşam enerjisi veren tüm objeler ile Latex ailesine en son katılan yatak, yatak ürünleri ve tekstil ürünleri yer alıyor.

Aksesuar seçimleri kişilerin zevklerine göre değişkenlik gösterir, daha kişiseldir. Evlerinin dekorasyonuna uygun aksesuar seçimi konusunda müşterilerinize nasıl yol gösteriyorsunuz?

Bu konuda belirleyici olan iki kriter var: Birincisi, müşteri yaş grubu;

Türkiye’de çok tercih edilen ve Turquailty’e giren Yatsan firmasının Amerikan Sealy yataklarının satış ve patentli üretim hakkını aldığını duyunca çok heyecanlandık. Ve bu iş için düşünülen “Uykucu” konseptine biz de dahil olduk.

Sizce “Sealy” markası neden tercih edilmeli?

1881 yılından günümüze kadar tam 137 yıldır konforlu uyku için gerekli her türlü çalışmayı yapmış, dünya pazarının %20’sine sahip olmuş, tam altmış ülkede haklı bir zirveye oturmuş, geliştirdiği “posture pedding” özelliğiyle yatak sektöründe övgüye sahip olmuş bir markadan bahsediyoruz. Bu haklı gururun kaynağını müşterilerimizin de görmesi için Google’a “Best Bed Brands” veya “Best Mattresses Brands” yazarak araştırmaları yeterli olacaktır. Ayrıca mağazamız her gün 10:00 – 22:00 arası tanıtım için hizmet vermektedir.

İleriye dönük hedefleriniz, projeleriniz nelerdir?

37 yıllık müşteri memnuniyeti, tercih ve güvenilirliğimizi daha nice yıllara taşıyabilmek… 

www.latexaksesuar.com

LATEX MESA • LATEX 365 latexaksesuar latexaksesuar


röportaj

DİLA TARKAN

Gülüşünde Hayatın Renkleri Gizli Dilasima Group Markalar Direktörü, moda ikonu Dila Tarkan ile sımsıcak bir sohbet gerçekleștirdik... Kariyerinden evlilik planlarına; seyahat etmeyi sevdiği rotalardan yeme-içme zevklerine; alıșveriș alıșkanlıklarından güzellik sırlarına kadar merak edilen tüm sorulara içtenlikle verdiği cevaplar sizlerle...

R

enklerin rüzgarıyla dans eden, modanın içine doğan Dila Tarkan’ın keyifli yaşam öyküsünü dinleyebilir miyiz?

7 Ekim 1991 doğumluyum. Kardeşim gibi, birlikte büyüdüğüm, çok fazla çocukluk arkadaşımla birlikte çok güzel ve eğlenceli bir çocukluk geçirdim. 14 yaşında ailemle birlikte İstanbul’dan Kanada Vancouver’a taşındım. Lise dönemimi orada geçirdim. Sonrasında üniversite için Londra’ya taşındım bir sene orada okuduktan sonra New York’a transfer oldum ve 3 sene New

128 magdergi.com.tr

York’ta yaşadım. 2014 Haziran’dan beri de İstanbul’da yaşıyorum. Ekim 2014’te aile şirketimiz olan Dilasima Group’ta MAX&Co. marka müdürü olarak çalışmaya başladım ve zaman içinde şirket içindeki pozisyonum markalar direktörlüğüne yükseldi. Dilasima Group’un yanı sıra son iki senedir influencer olarak farklı markalarla projelerde bulunuyorum.

Çok genç yaşta kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlayıp, uluslararası markaların üst düzey yöneticisi pozisyonuna geldin... Bu başarını nelere bağlıyorsun?


Burada ailemin rolü tabii ki çok büyük. Öncelikle aile işimizin moda üzerine olması ve çocukluğumdan beri bir şekilde bu sektörün içinde bulunmuş olmam bana büyük bir artı kattı. Onun dışında üniversitede moda ve işletme ile ilgili okumuş olmak da çok daha fazla bilgi ve tecrübe kattı. Üniversite dönemimde farklı stajlar yaptım ve hepsinde baya yoğun bir şekilde çalıştım, onların büyük faydası oldu ve staj dönemlerimin hepsinde, gerçekten çalışmayı çok sevdiğimi fark ettim. Modayı seviyor olmak ve bu sektörde çalışıyor olmak bana kendimi iş yapıyormuşum gibi hissettirmiyor ve çok keyif alıyorum. Şanslıyım ki önümde babam gibi çok başarılı bir örnek var ve her geçen gün çok daha fazla şey öğreniyorum ondan.

Nasıl bir ailede yetiştin, onların sana kazandırdığı en önemli karakter özelliklerini nasıl özetlersin? Açıkçası çok sıcak ve arkadaş gibi bir ailede büyüdüm. Annem de babam da her zaman bir ebeveynden çok arkadaşım gibi, rahat konuşabildiğim ve yanlarında rahat olabildiğim insanlar oldu. Bizim ailede bir yalana, iki küslüğe asla yer yoktur. Bu iki kural, hayatımda diğer insanlara karşı da devam ettirdiğim davranışlar oldu, o yüzden insanlarla ilişkilerimi çok pozitif yönde etkilediğini düşünüyorum. Annem daha spiritüel şeylerle ilgilenen bir insandır ve dolayısıyla olaylara, insanlara çok daha sevgi ve pozitiflikle yaklaşan biri, insanları olduğu gibi kabul eden, süper hayalperest, eğlenceli, sanat yönü çok kuvvetli bir insan. Babam ise daha mantık insanı, zaten Kova burcu; komik, esprili, arkadaş canlısı, hayallerinin peşinden giden, başarılı ve gerçekçi bir insan. İkisinin çocuğu olmak çok güzel bir deneyim, çünkü hem çok farklı hem de çok güçlü karakterler, o yüzden ikisinden de öğrendiğim çok şey var ve her geçen gün de yeni şeyler ekleniyor.

Önce biraz modadan bahsedelim o zaman... Çok renkli ve çok farklı bir tarzın var... Stil sahibi olmanın sihirli birkaç cümlesini okurlarımızla paylaşır mısın? Ben stilin tamamen bir insanın içinden geldiğini düşünüyorum, kendi karakterinizi ne kadar yansıtıyorsa o kadar yakıştığını düşünüyorum ve korkmadan yapılması gerektiğine inanıyorum.

Dolabını karıştırsak en çok hangi renklerle ve ne tür parçalarla karşılaşırız? Valla her renkle karşılaşabilirsiniz; çok renkli bir dolabım olduğu kesin! Ayrıca çok fazla pantolon, şort ve t-shirtle karşılaşabilirsiniz.

Alışveriş yaparken vaktinin en büyük kısmını hangi reyonda geçirirsin? (Giyim, ayakkabı, çanta, mücevher, cilt bakım ürünleri, güneş gözlükleri...)

O tamamen o günkü modumla alakalı olan bir şey ama genelde kıyafet reyonunda daha çok vakit harcarım. Eğer alışveriş günümdeysem o zaman karışık düzenli her türlü reyonu karıştırmaya varım. Alışveriş modumda değilsem bile gözlük bakmaya her zaman varım, o her zaman favorim!

Türkiye’de ve dünyada stiline hayran olduğun isimler kimler?

Tarzlarımız farklı olsa da Olivia Palermo’yu çok beğeniyorum. Senelerdir Mary-Kate Olsen tarzını çok beğendiğim bir insan; salaş ama aynı zamanda cool da olan bir kadın. Gigi Hadid ve Hailey Baldwin de bence çok güzel giyiniyor.

Tarzını ve çizgisini en çok beğendiğin, en sık alışveriş yaptığın markalar hangileri? MaxMara, Fendi, Moschino, Furla, MSGM, MAX&Co.

Moda rüzgarlarının içinden çıkıp biraz da aşkın büyüsüne kapılalım... Çok güzel bir ilişkin var ve geçtiğimiz ay da evlilik yolundaki ilk adımınızı attınız, öncelikle Allah tamamına erdirsin diyoruz... Tanımıyoruz ama dışarıdan baktığımızda o kadar güzel bir enerji veriyorsunuz ki çift olarak... Hatta birbirinize benziyorsunuz bile diyebilirim.. Sen onu, ve aşkınızı bize nasıl anlatırsın, ruh eşi olduğunuzu söyleyebilir misin?

Biz Yahya ile tanıştığımız andan itibaren çok iyi anlaştık ve birkaç ay iyi arkadaş olarak ilişkimizi sürdürdük. Aslında ben o dönem ilişki yaşamak istemiyordum ama Yahya’nın uzun, azimli deneyişleri, iki - üç ay sonra beni bir şekilde ikna etti ve ilişkimize başladık. Açıkçası ilk günden beri evleneceğim kişinin o olduğunu ben çok iyi biliyordum, çünkü inanılmaz iyi anlaşıyoruz, hayat tarzımız birbirine çok benziyor, ikimiz de çok uyumlu insanlarız, her ortama ayak uydurabiliyoruz, o yüzden güzel, çok saygılı bir birlikteliğimiz var. Hayvanları çok seviyor, bir köpeği var; bunlar benim için çok önemli şeyler. Ailelerimizle de birbirimizin aileleriyle de çok iyi anlaşıyoruz. İnşallah her şey çok güzel olur ileriye dönük olarak...

Hayatımda yalana ve küslüğe yer yoktur.. Bir erkekte nelere önem verirsin, onun neleri seni kendine aşık etti? Öncelikle benim karakterime, sevdiklerime, değer verdiğim şeylere saygı ve sevgi duyuyor olmalı; aynısı benim için de karşı tarafa karşı geçerli. Aynı zamanda yapıcı olmak, egosuz olmak çok önemli bir şey; çünkü çoğunlukla bir problem ile


röportaj

ve mutlu bir evliliğin içinde büyüdüm, umarım ben de aynısını ileride kendi ailem için sağlayabilirim.

Düğün tarihiniz belli oldu mu? Nasıl bir mekan ve konsept hayal ediyorsun? Hatta modayla bu kadar iç içe olan biri olarak nasıl bir gelinlik tercih edeceksin?

Tarih şu an daha tam belli değil ama önümüzdeki yaz yapmayı düşünüyoruz. Aklımızda birkaç yer var ama onlar da daha kesin değil... Deniz kenarı bir yer olmasını istiyoruz; İstanbul’da olmayacak onu söyleyebilirim. Gelinlik bakmaya devam ediyorum, kafamda beğendiğim bir tarz var ama hayatta söylemem! Yahya’nın da son ana kadar haberi olmayacak ve görmeyecek, o yüzden hepinize sürpriz olsun.

Çok güzel çekirdek bir arkadaş grubunuz var, tatilleriniz de genellikle birlikte geçiyor... Bu yaz hangi tatil rotalarında göreceğiz sizleri?

Çok teşekkürler... Açıkçası bu yaz için daha hiçbir planımız yok; genelde hep son dakika belli oluyor bizim planlarımız. Bu yaz çok fazla düğüne gideceğim, şu anda kesin belli olanlar bir tek o düğünler... Onun dışında pek bir plan yapmadım daha. Ufak tefek Bodrum ve Çeşme tatilleri olacak, onun dışında bakalım...

O zaman bir tatil valizi hazırlayalım... Senin valizinin içinde neler olacak? Asla yanımdan ayırmam dediğin neler var?

karşılaşıldığında, insanlar kavga etmeyi ve küsmeyi tercih ediyor. Bence bir ilişkide yapabileceğiniz en büyük yanlış bu. İlişkilerde bence, ego olmamalı ki her şeyi rahatça karşındaki insanla konuşabilme ve çözebilme ihtimalin olsun. İlişki çift taraflı fedakarlık ve alttan almayla yürüyen bir şey. Bu arada aynı dili konuşabiliyor olmak da en önemli şeylerden biri benim için. Kimi insana A dersin onu Z anlar, öyle biriyle ilişkide olmaya çalışmak gerçekten çok yıpratıcı. Yahya’nın yapıcı oluşu, herkesle diyalog kurup arkadaş olabilmesi, komik ve zeki olması (ben aşırı gülen ve gülmeyi seven bir insanım bu yüzden espri anlayışının olması, benim için kesinlikle olması gereken bir özellik), benim karakterimi anlayıp ona saygı duyması, beni kısıtlamaması, hayvan sever olması ve bizim çok iyi arkadaş olmamız beni ona aşık eden şeyler oldu.

Kadın - erkek birçok kişinin zor ve bazen de korkutucu olarak yorumladıkları evlilik kurumunu sen nasıl yorumluyorsun? Evlilik kararını nasıl aldın? Bu konuda olumlu karar alabilmenin olmazsa olmaz koşulları neler sence?

Evlilik bence çok güzel bir kurum; çünkü bir aile kuruyorsun kendine ait olan... Bir evliliği yürütecek olan şeyin karşılıklı saygı olduğunu düşünüyorum, Aşk gelip geçici bir şey ama sevgi ve saygı kalıcı şeyler... Zaman içinde bunları kaybetmedikçe, birbirine değer vermeye devam ettikçe, evliliğin çok güzel bir şey olacağına inanıyorum. Zor zamanlar elbette olacak ama önemli olan hayata karşı birlik olmak ve birlikte hareket etmek. Ben güzel

130 magdergi.com.tr


Bavul yapmak hayatta en sevmediğim şeylerden bir tanesi! Yerleştirme kısmında tamamım ama neleri götüreceğimi seçme kısmı beni hayattan soğutuyor. Yaz için yanımdan ayırmayacağım şeyler; şortlarım, gözlüklerim, hasır çanta, güneş kremlerim ve bikinilerim.

Aile ile mi, arkadaşlarla mı yoksa sevgiliyle mi oluyor en güzel tatiller?

Bence hepsi birlikte! Çünkü hepsinin tadı birbirinden farklı, nereye gitmek istediğimle ve nasıl bir tatil geçirmek istediğimle doğru orantıda değişebilir bunun cevabı. Arkadaşlarımla da ailemle de çok güzel vakit geçirebilirim gittiğim tatillerde. Genelde uzun tatillere gitmeyi tercih ediyorum, sevdiğim insanlar olduktan sonra hiç önemli değil. Sevgilimle gittiğim tatiller bir derece daha macera dolu ve koşturmalı geçiyor; ikimiz de meraklı ve gezmeyi seven insanlarız, o yüzden onunla yaptığım tatiller her zaman çok keyifli. Bir de gerçekten insanları en iyi tatilde tanıyorsun, o yüzden her tatilde karşımdaki insanı çok daha iyi bir şekilde tanıdığımı ve yeni özelliklerini gördüğümü hissediyorum.

Yaz ve kış tatilleri olarak ayırırsak rota olarak en çok nereleri tercih ediyorsun? Kışı çok sevmeyen biri olduğum için kış tatilleri rotalarım kısa sürede tamamlanıyor. Kışın New York’u seviyorum; çok soğuk olmasına rağmen ya da asıl gitmek istediğim kışlık yerler arasında Antartika var kesinlikle! Onun dışında Finlandiya ve İzlanda’ya gitmek istiyorum, Kuzey ışıklarını görmek için... Kayağa da bir - iki gün gidebilirim ama soğukta olmaktan genelde çok mutluluk duymuyorum.

Yaz tatilleri en sevdiğim! Yazın her yer olabilir, önemli olan denizin güzel olması. Yunan Adaları’na gitmekten çok keyif alıyorum, D-Maris’in denizi inanılmaz. İtalya’da Sardegna ve Sicilya’da çok güzel yerler var. Çeşme ve Bodrum’u saymıyorum zaten onlar klasik. Karayipler, Maldivler, French Polynesia... O adalar her zaman çok güzel. En çok gitmek istediğim yerlerden

biri şu ara Filipinler, denizin ve kumsalların muhteşem olduğu adalar var, oralara da en yakın zamanda gitmek istiyorum.

Bugüne kadar gezip gördüğün en güzel ülke neresiydi? Nelerini beğendin?

Küba çok güzeldi, çok güzel yerleri ve kültürü var. Japonya aşırı etkilendiğim bir yer oldu ve mutlaka tekrar gitmek istiyorum; insanı, hayat tarzı, yaşam şekilleri, her şeyi çok farklı olan bir yer gerçekten! Avrupa’dan, Amerika’dan çok daha farklı bir hayat görüyorsunuz orada. Onun dışında Kamboçya inanılmaz büyüleyici bir yerdi. Orayı bu kadar çok sevmemin en büyük sebeplerinden biri de insanları oldu; büyük bir fakirlik içinde yaşamalarına rağmen hayattan o kadar çok zevk alıyorlar, o kadar mutlu ve güleryüzlü insanlar ki, onların insanlığı beni çok etkiledi.

Hala görmediğin ama mutlaka görmek istediğin ülkeler? Antartika’yı çok görmek istiyorum. Afrika kıtasında gitmek istediğim çok ülke var hala... Peru, Çin, Filipinler çok gitmek istediğim ülkeler arasında.

Sağlıklı yaşam ve güzellik diyelim son olarak... Formunu korumak için neler yapıyorsun?

Spor yapıyorum, pilates ve fonksiyonel birlikte çalışıyorum. Onun dışında, tatlı seven bir insan değilim zaten, çok fazla yemek yemeyi seven bir insan da değilim, hatta yemek konusunda aşırı seçiciyimdir. Hamur işine inanılmaz bir düşkünlüğüm var ama Allah’tan aşırı hareketli bir insan olduğum için bir şekilde her şey birbirini dengeliyor...

Cilt, saç ve vücut bakımı için vazgeçilmezlerin?

Shiseido’nun cilt bakım ürünlerini beğeniyorum. Dr. Sebagh’ın göz serumundan çok memnunum. Vücudum için Hindistan cevizi bazlı ürünler kullanıyorum. Saçımda şu an Brezilya fönü olduğu için başka bir şey kullanmama pek gerek kalmıyor. 

Röportaj: TUĞÇE UZUN


davet

CİHAN, ATASAY KAMER

Şeyma Subaşı’ndan Kapsül Koleksiyon Uluslararası moda arenasında fenomen kimliği ile tanınan, gezdiği gördüğü yerler ve giydikleri yakından takip edilen Şeyma Subaşı Ilıcalı’nın çocukluğundan bugüne kadar etkilendiği ikonlar, Atasay iş birliği ile birbirinden iddialı mücevherlere dönüştü. Atasay’ın ödüllü tasarım ekibinin ellerinde hayat bulan Şeyma Subaşı’nın kendi tarzını yansıttığı parçalardan oluşan kapsül koleksiyonda; vücut takıları, cuff formunda halhallar, kol mücevherleri, çoklu takılan kolyeler, halka küpeler, saç aksesuarları ve şahmeranlar Aslı Tunca House’da gerçekleşen Atasay X Şeyma Subaşı lansmanında büyük ilgi gördü. Sosyal yaşam dünyasının ve sanat camiasının önde gelen isimlerinin de katıldığı etkinlikte Şeyma Subaşı’ya eşi Acun Ilıcalı da bu özel gününde destek oldu. “Atasay X Şeyma Subaşı” kapsül koleksiyonun; doğallığı, rahatlığı ve şıklığı seven kadınlara hitap ettiğini ifade eden ve Atasay ile iş birliğinden büyük mutluluk ve heyecan duyduğunu belirten Şeyma Subaşı, kapsül koleksiyondaki tüm parçaların birbiriyle karıştırılıp, rahatlıkla takılabilecek zamansız ve özgün tasarımlar olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından DJ’in birbirinden özel şarkıları lansmana renk kattı. Arkadaşlarının da yoğun ilgi gösterdiği lansmanda Şeyma Subaşı doyasıya eğlenerek bol bol fotoğraf çektirdi. 

ACUN - ȘEYMA SUBAȘI ILICALI


ZEYNEP ÇARMIKLI

Șeyma Subașı, kapsül koleksiyondaki tüm parçaların rahatlıkla takılabilecek zamansız ve özgün tasarımlar olduğunu belirtti.

DİLA TARKAN, SELEN KARADENİZ

YASEMİN TACİROĞLU

VANESSA, RAİSA SASSON


röportaj

İLKNUR ȘEREF

Jönler Ona Emanet Son dönem dizilerinin özellikle erkek oyuncularının stil danıșmanı olarak tanıdığımız İlknur Șeref ile moda dünyasına giriyoruz…

İ

ktisat bölümü mezunu biri iken kariyer yolculuğunun yönü nasıl moda dünyasına döndü? Nasıl başladı bu serüven?

Özel hayatımda modaya karşı ilgim her zaman vardı; her markanın mağazasına girip tüm koleksiyonlara bakarım eskiden beri. Geçmiş yılların stilleri de bana her zaman ilham vermiştir. Belki de bu kişisel ilginin sonucunda işim de moda oldu, diyebilirim. Sektörden çok sevdiğim arkadaşlarım da var. Onların da etkisi büyük tabii ki.

134 magdergi.com.tr

Başarılı bir stil danışmanının olmazsa olmazları nelerdir?

Öncelikle iyi bir gözü olmalı ve tabii ki estetik algısı yüksek olmalı. Bolca araştırma yapmalı, trendleri, filmleri ve gündemde olan her şeyi takip etmeli. Ama en önemli ve kesinlikle olması gereken özellik sabır.

Bildiğimiz kadarıyla son dönemin jönlerinin çoğunun stil danışmanlığını sen yapıyorsun... Erkek modasıyla daha çok ilgilendiğin çıkarımını yapabilir miyiz buradan?


Tuvana Büyükçınar ile yollarınız nasıl kesişti? Beraber bir koleksiyon hazırlamaya nasıl karar verdiniz? Tuvana bana yaklaşık 2 yıldır “birlikte bir şey yapalım” diyordu. Kendisi zaten çok sevdiğim, ailece görüştüğümüz çok eski bir arkadaşım. Beni heycanlandıran da cesaretlendiren de Tuvana oldu.

Kendi tarzını nasıl tanımlarsın?

Eklektik… Yeni çıkan her şeyin gözü kapalı şekilde peşine düşenlerden değilim.

Vücuduma yakışanı ve kendi tarzıma uygun olan parçaları seçerim. Karıştırmayı da çok severim; vintage bir ceketle modern bir pantolon gibi...

Yakın dönem proje ve hedeflerinden bahseder misin son olarak?

Şu an Netflix’in ilk Türk dizisi projesini yapıyorum. Arada reklamlar ve dergi çekimleri de devam ediyor. Ve tabii ki yaz geldi, tatil programları başladı. Çok uzun vadeli hedefler koymuyorum kendime; bugün elimde ne iş varsa en iyisini yapmaya odaklanıyorum. Hayaller elbette çok büyük, çok da çalışıyoruz bakalım, umarım hayallerimiz gerçekleşir.

Evet.. Fakat tabii ki modaya dair her şeyin yakın takibindeyim. Sadece erkek ve kadın modası olarak kısıtlamamak gerekir, artık “yaşam tarzı” diye bir durum var. Gittiğiniz mekanlar, yediğiniz yemekler, yaptığınız tatil, her şey bunu etkiliyor. Hayatımı bunlar üzerine kurmuyorum tabii ki ama benim hayatıma yakın ve beni mutlu edecek ne varsa alıyorum modadan.

Kadınların stili her zaman çok daha detaylı olabilir ve bu stil karaktere göre bile şekillenebilir... Peki erkeğin tarzının belirleyicileri neler oluyor sence? Kesinlikle aksesuar! Saati, kolyesi, yüzüğü, çantası ve en önemlisi de giydiği ayakkabı…

Erkeklerde de birbirleriyle stil rekabeti var mı?

Bence asla yok. En azından benim etrafımda ve profesyonel hayatımda çalıştığım kimsede böyle bir durum söz konusu değil.

Genelde erkekler alışveriş yapmayı da pek sevmez ve çabuk sıkılırlar. Böyle anları nasıl yönetiyorsun? Hızlı alışveriş yaparım. Kendim için de aynı şey geçerli. O yüzden bugüne kadar hiç kimseyle problem yaşamadım.

Şu an kimlere stil danışmanlığı yapıyorsun?

Proje bazlı değişiyor bu tabii ki ama Çağatay Ulusoy, Engin Akyürek, Kaan Urgancıoğlu, Tolga Sarıtaş, Aras Bulut İynemli ve Hazal Kaya şu an çalıştığım isimler.

Röportaj: TUĞÇE UZUN


ÖZGÜR ÖZBİNGÖL

Sadece 20 Dakika

uperSlow Nedir?

SuperSlow; insanların en az sürede, en ideal güce ve sağlığa ulaşmasına yardımcı olan, kişiye özel kas güçlendirme programıdır. 1982 yılında Florida Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen 3.2 milyon dolarlık bir osteoporoz çalışması sonucunda geliştirilmiş olan SuperSlow tekniği en az sürede profesyonel sağlık ve egzersiz servisi ile maksimum sonuç sağlamaktadır ve bütün yaş gruplarından kadın - erkeğe hitap etmektedir.

Nasıl uygulanıyor?

SuperSlow tekniğinden yararlanmak üzere bize başvuran kişilerin önce kas ve yağ ölçümleri yapılıyor. Ardından kişilerin tıbbi geçmişlerine dair notlar alındıktan sonra profesyonel fizyoterapist çalıştırıcılarımız ve diyetisyenlerimizin gözetiminde kişiye özel bir egzersiz programı hazırlanıyor. En son teknoloji kullanılarak tasarlanmış, yüksek yoğunluklu, düşük kuvvetli 7 farklı ekipmanla,

136 magdergi.com.tr

haftada 2 kez sadece 20 dakika süren, kanıtlanmış başarısı ve etkili sonuçlarıyla, en verimli vücut kas gücü egzersiz programı başlıyor. Ekipmanlarımızın her biri farklı kas gruplarını çalıştırıyor.

SuperSlow tekniğinden kimler yararlanabiliyor?

12-90 yaş aralığında herkes yararlanabilir. Yoğun iş temposu olan kişiler için ideal çünkü; iş aralarında 20 dakika ayırarak en yüksek faydaya ulaşmış oluyorlar. Özellikle; doktorlar, doktorlar arasında da cerrahlar ve diş hekimleri ağırlıkta. Politikacılar, bankacılar ve finans sektöründe görev yapanlar... Öğretmenler, uzun süre araç kullananlar ya da ayakta duranlar, güvenlik görevlileri, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler ve üretim departmanında çalışanlar SuperSlow egzersizlerini tercih ediyorlar. Çocuklar ve gençler için ideal çünkü; 12-18 yaş arasındaki gençler için haftada 2 defa yüksek şiddette kas ve kemikleri güçlendiren kuvvet aktiviteleri önerilir. Özellikle bu dönemdeki skolyoz ve kifoz gibi duruş bozukluklarını önlemek için, uzmanlar yoğun ağırlık içeren sporların (ağırlık kaldırma, halter vb.) yapılmasının zararlı

advertorial

S

SuperSlow tekniği ile haftada 2 kez sadece 20 dakika koșmadan, terlemeden kaslarınızı güçlendirebilirsiniz... SuperSlow Zone Ankara Kurucu Ortağı Özgür Özbingöl ile gerçekleștirdiğimiz söyleșiyi sizlerle bulușturuyoruz...


olduğu görüşündeler. 12-18 yaş aralığındaki gençlerin haftada 2 gün yapacakları SuperSlow Zone dayanıklılık egzersizleri, kalbi güçlendirir, solunum ve dolaşım kapasitelerini geliştirir.

SuperSlow egzersizleri ile gençlik yıllarınıza geri dönebilirsiniz! Kadınlar için ideal çünkü; SuperSlow Zone bel, sırt, boyun ve diz ağrılarının gerçek nedenini bilir ve bilimsel araştırmalar sonucu tasarlanmış eşsiz ekipmanlar kullanarak ağrıya sebep olan kasları özenle çalıştırır. SuperSlow Zone’da özel olarak doğrudan boyun kaslarını çalıştırmak için tasarlanmış makinelerde yapılan egzersizlerle kişi boyun ağrılarından tamamen kurtulabilir. SuperSlow egzersizleri sırt, karın ve bel kasları dahil olmak üzere vücuttaki 660 kas grubunu en ince liflerine kadar çalıştırarak kasları güçlendirir. Osteoporoz; kemiklerin içindeki kalsiyum miktarının azalmasıdır. Bu durumda dışarıdan aldığımız kalsiyum takviyeleri yetersiz kalır. SuperSlow egzersizleri ile kemikler kalsiyum depolamaya başlar, iskelet sistemi yeniden güçlenir. Sayısız bilimsel araştırma sonuçlarına göre; aşamalı şekilde ilerleyen direnç egzersizleri kemik kaybını önler ve kemik döngüsünü azaltarak kalça kemiğindeki mineral yoğunluğunu artırır. Romatoid artrit, osteoartrit, fibromiyalji gibi rahatsızlıklarda ağrı, kas kuvvetsizliği, hareket kısıtlılığı, yorgunluk şikayetleri SuperSlow egzersizleri sonucunda azalır.

Kilo Verme Ve Kilo Koruma

30 yaşından sonra kaybedilen kas miktarı yıllık ortalama 230 gramdır. Yıllar içerisinde kas kaybı artarak ilerler. SuperSlow egzersizleri ile kaybolan kaslarınızı geri kazanırsınız. Kaslarınız güçlendikçe yağ yakımı hızlanır ve kilo vermeye başlarsınız. SuperSlow egzersizleri ile gençlik yıllarınıza geri dönebilirsiniz. 35 yaş üzeri kadınlar ve erkekler için ideal çünkü; kas kaybı yaş alan bireylerin günlük aktivitelerini önemli ölçüde etkilemektedir. Hareketsizlik; kanser, kalp-damar hastalıkları, şişmanlık, tip 2 diyabet, osteoporoz gibi birçok sistemik hastalığın artmasına neden oluyor. SuperSlow egzersizleri her yaştaki bireyin güvenle yapabileceği, kendilerini daha enerjik, daha canlı, hareketli ve huzurlu hissetmelerini sağlayacak teknikler içermektedir. Üyelerimiz arasında kolejlerin altyapı takımlarında yer alan genç sporcular da, yaşlı bakım evlerinde konuk olup kas güçlendirme programlarına katılan kişiler de var.

▪ Eskișehir Yolu Mustafa Kemal Mah. 2124 Cd. 22/2 T: 0312 995 07 79

Profesyonel ve amatör tüm branşlarda sporcular için ideal çünkü; SuperSlow egzersizlerinin sağladığı ekstra güç ve dayanıklılık ile sporcuların performansı yükseliyor. İncinme ve sakatlık riski olmadan yapılan egzersizlerle kas miktarı ve güç artışı gerçekleşiyor.

SuperSlow Zone merkezlerinde diyetisyen hizmeti de veriyor musunuz?

Elbette. Hem egzersiz sürecinde hem de egzersiz programının haricinde özel olarak diyetisyen hizmeti almak isteyen üyelerimiz çoğunlukta. Yaşam boyu sağlık hedefimiz olduğu için sağlıklı beslenme programları da bizim önceliklerimiz arasında. Daha önce de belirttiğim gibi vücut analizi ile başlıyoruz programa. Bu analizler profesyonel olarak değerlendiriliyor ve her bireyin besin gereksinimi düzenleniyor. Ancak özellikle egzersiz yapan bireylerde kas yoğunluğunu sağlıklı artırabilmek ve aynı zamanda sağlıklı yağ yakımı için besin gereksinimleri önemli. Kişinin besin gereksinimi hesaplandıktan sonra uygun beslenme programı hazırlanıyor ki bu programlar üyelerimizin yaşam tarzını değiştiriyor. Yaşamlarının daha mutlu ve sağlıklı devam etmelerini sağlıyor.

Ekipmanlarla yapılan egzersizlerin dışında SuperSlow merkezinde başka uygulamalarınız var mı?

Profesyonel masaj, sporcu masajı, refleksoloji masajı uygulamalarımız var. Yakında hamile yogası seanslarımız başlayacak. Ayrıca sosyal paylaşımlar yaptığımız bir kulübümüz var; SuperSlow Zone Kulübü. Kulüp üyelerimize yönelik sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve sağlıklı pişirme, ruhsal ve bedensel gelişim, kişisel bakım, tıbbi astroloji gibi konularda mesleğinde başarı kazanmış uzmanların katılımıyla çeşitli seminer ve atölye programlarımız var. Teorik eğitimlerin yanı sıra çeşitli doğa gezileri ve açıkhava oyunları, doğada hayatta kalma eğitimleri ve kamplar, tarihi ve kültürel turlar, sanatsal atölyeler düzenliyoruz. Sadece bir egzersiz merkezi değil bütün olarak ruhun ve bedenin sağlıklı, dinç ve neşeli olması, dengede kalabilmesi konusunda güvenle başvurulacak bir merkez olmayı hedefliyoruz. Her aşamada amacımız, merkezimize gelen her birey için pozitif fayda sağlamaktır. Ücretsiz deneme seanslarımız; kişinin mevcut durumunu, ihtiyacını, egzersiz ve diyet programını belirlemek açısından oldukça önemli, Ankaralılar’ın bu seanslara mutlaka katılmalarını öneriyorum. Şimdi MAG Dergisi aracılığı ile Ankaralı hemşehrilerimize bir mesajımız var: Kaslarınızı koruyun, vücut deformasyonlarını durdurun, şehir, işler, aile sizi yormasın, enerjik ve güçlü olun, ağrısız bir hayat yaşayın ve yaşam boyu sağlıklı kalın. Biz bunun için Ankara’dayız! 

▪ Çankaya Simon Bolivar Cad. Sedat Simavi Sok. 30/1 T: 0312 429 07 79

www.superslowzoneankara.com


davet

GÜNCE PINARBAȘI, TUĞÇE DEMİRBAĞ, AHMET BAKTIR, TUBA MERT

ȘEBNEM ÇAPA

Farklı Bakış Açıları Luxottica Türkiye bünyesinde yer alan dünyaca ünlü markaların 2018 İlkbahar-Yaz Koleksiyonları düzenlenen özel bir davetle tanıtıldı.

138 magdergi.com.tr

Cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Zeynep Üstünel, Luxottica bünyesinde yer alan markaların 2018 tasarımlarını yakından inceledi. ZEYNEP ÜSTÜNEL

130 ülkede faaliyet gösteren Luxottica’nın bünyesinde yer alan birbirinden ünlü markaların yeni sezon gözlükleri düzenlenen özel bir davetle tanıtıldı. Zorlu Beymen Morini’de Luxottica Türkiye Genel Müdürü Ahmet Baktır, Pazarlama Direktörü Tuba Mert ile Marka Yöneticileri Günce Pınarbaşı ve Tuğçe Demirbağ ev sahipliğinde gerçekleşen lansmana cemiyet hayatından ünlü isimleri katıldı. Davetliler için özenle hazırlanan birçok detayın yer aldığı lansmanda, misafirler yeni sezon güneş gözlüklerini deneme fırsatı da buldular. Luxottica’nın RayBan, Vogue Eyewear, Oakley, Persol, Giorgio Armani, Emporio Armani, Prada, Prada Linea Rossa, Miu Miu, Dolce & Gabbana ve Burberry markalarına ait kadın ve erkek gözlük koleksiyonlarının tanıtıldığı lansmanda, markaların özel koleksiyonları da davetlilerin beğenisine sunuldu. Geniş marka portföyüyle gelecek sezonun gözlük trendlerinin öne çıktığı lansmanda incelen gözlük formları, klasikleşmiş oversize modeller ve ince detaylarla süslenmiş çerçeveler dikkat çekerken; üstün lens teknolojisine sahip modeller katılımcıların ilgi odağı oldu. 


BATYA KEBUDİ

ALEGRA LEVİ

SEDEF ORMAN

Luxottica’nın bünyesinde yer alan birbirinden ünlü markların 2018 İlkbahar-Yaz Koleksiyonları marka yöneticilerinin ev sahipliğinde gerçeklești.

BANU ÇARMIKLI

ÖZGE ULUSOY

CEYLAN ÇAPA

GÜLAY KURİȘ

MERVE OFLAZ

YÖNTEM AKMEN İNANÇ


röportaj

HAZAL ȘEN

EDA ERBİLGİN

Aşkın Çiçek Açmış Hali Dostluklarını iș ortaklığına dönüștüren, kalıpların içine girmeyi sevmeyen Hazal Șen ve Eda Erbilgin’in Amerika’da çiçeklerle bașlayan “Misk” hikayesini dinliyoruz...

Ö

ncelikle sizleri tanıyabilir miyiz? Bir araya gelmeye nasıl karar verdiğinizi ve ortaklık öykünüzü dinleyebilir miyiz?

Hazal: Ben Adanalıyım, Tarsus Amerikan Koleji mezunuyum. Yedi sene önce Koç Üniversitesi İşletme bölümünü kazanınca ailemden ayrılıp İstanbul’a taşındım. Eda ile de üniversitenin ilk yılında tanıştık, zaten bir daha da ayrılmadık. Bir dönem Singapur’da Singapur İşletme

140 magdergi.com.tr

Üniversitesi’nde okudum, üniversiteden mezun olduktan sonrasında ise bir süre İspanya’da; hem Madrid’de hem de Barselona’da yaşadım. Misk İstanbul’dan önce Doğuş Holding’de çalışıyordum, fakat kurumsal hayatın bana göre olmadığını fark ettim ve hayallerimin peşinden gitmeye karar verdim. Hayalim olan Misk’i hayata geçirmek için istifa ettim ve New York Çiçek Tasarım Okulu’nda profesyonel çiçek eğitimi programına katıldım. Böylece bu güzel serüven başlamış oldu.


Eda: 1992 yılında İstanbul’da doğdum ama neredeyse bütün hayatım Ankara’da geçti diyebilirim. Lisenin sonuna kadar Bilkent’te okuduktan sonra mezun olup Koç Üniversitesi’nde İşletme bölümünü kazandım. Üniversite bitiminde Doğuş Holding’de kısa bir süre çalıştıktan sonra hep hayalimde olan yurt dışı serüveni için adım atıp Amerika’da Harvard Üniversitesi’nde Pazarlama Yönetimi ve New York Üniversitesi’nde Dijital Pazarlama sertifika programlarını tamamladım. Bu süreçte New York Çiçek Tasarım Okulu’nda katılmış olduğum bir eğitimde çiçeklerle tanışıp, Hazal’ın da ortak tutkusu olan bu alanda beraber Misk Istanbul’u kurmaya karar verdik. Çiçek konusunda kendimi geliştirmek için Londra’da McQueen’s Çiçek Tasarım Okulu’nda profesyonel çiçekçilik eğitimine katıldım. Her ikimiz de çiçekçilik eğitimlerimizi bitirince hayallerimizi gerçekleştirmek adına kollarımızı sıvadık ve gece - gündüz çalışmaya başladık...

Her yanı çiçeklerle dolu Misk’in hikayesi nasıl oluştu?

Hazal: Misk, aşkla kurulan bir hayalin çiçek açmış hali aslında. Biz insanın hayali kadar var olduğuna ve hayal kurmadığı müddetçe geleceğin gelmeyeceğine inananlardanız. Kimsenin, kurumsal şirketlerde çalışmak istemediği, herkesin kendi işini kurabilmek adına arayışta olduğu fakat bunun için gereken cesareti ve aksiyonu gösteremediği bir dönemdeyiz. Bizim avantajımız ise, ne yapmak istediğimizi başından beri çok iyi bilmemiz, başarılı olacağımıza inanmamız ve hayalimizi eyleme geçirmek amacıyla hiç tereddüt etmeden harekete geçmemiz oldu. Şansımız ise, bu süreç boyunca karşımıza hep doğru ve güzel insanlar çıkmasıydı diyebiliriz. Eda: Misk her detayına kadar incelikle düşünülmüş, sıradanlığı

kabul etmeyen ve her zaman yeniyi ve farklıyı müşterilerine deneyimletmeyi hedefleyen bir marka olarak yola çıktı. İlk olarak sanal alışverişte kaliteli ve sunumu güzel olan çiçek sipariş etmenin Türkiye’de ne kadar zor olduğunu fark ederek internet sitemizi açtık. Daha sonrasında günümüzde herkesin artık aynı konseptli yerlere gitmekten ne kadar sıkıldığını ve her zaman alternatif bulmak için çabaladığını gördük… Bunları göz önünde bulundurarak daha önce benzeri bulunmayan ve tamamen bir hayalden yola çıktığımız konseptiyle Misk İstanbul’u açmaya karar verdik. Altu aylık doğru ismi bulma arayışımız sonunda anlamı “güzel koku” olan “Misk” ismini koymaya karar verdik. Açılıştan önce yaklaşık bir buçuk sene Misk markasının altyapısı için çalıştık. Bu sırada yurt dışında çiçek okuluna gidip şehrin en iyi çiçekçilerinde yerleri temizlemekle güne başladığımız fakat vizyonumuza vizyon katan kısa bir iş tecrübesi edindik. Altı aylık bir inşaat sürecinden sonra Misk dünyasının kapılarını sizlere açtık. Açıldıktan yaklaşık sekiz ay sonra TimeOut Yeme-İçme Ödülleri’nde En İyi Reşitpaşa Mekanı ödülünü kazandık. 1. yılımızı doldurduktan hemen sonra ise Misk Alaçatı’yı açtık.

Bu kadar genç yaşta yepyeni bir girişime adım atmanın cesareti nereden geliyordu? Hazal: Özellikle Türkiye’de girişimcilik ekosistemi çok yeni ve ekonominin de durumu ortada. Dolayısıyla durum böyleyken ülkemizde girişim yapmak diğer ülkelere oranla biliyorsunuz ki çok daha riskli. Fakat biz en başından beri önce kendimize ve birbirimize, daha sonra da fikrimize çok inandık. Hep hayalini kurduk, bu hayale ve kendimize inanarak, hayali gerçek kılmak için çok çalıştık.


röportaj

için bol bol ilham ve iş bilgisi toplayarak kolları sıvadık.

Her çiçeğin bir dili var ve hepsi ayrı ayrı şeyler anlatıyor... Siz en çok hangi çiçeğin anlattıklarını seviyorsunuz?

Hazal: Gerçekten de dediğiniz çok doğru... Fakat bence onların anlattıklarından ziyade bizim onlarla kurduğumuz diyalog önemli. Demek istediğim şu ki; herkes, her çiçekle farklı bir dil konuşuyor. Kimine naif gelen bir çiçek, bir başkası için fazla cesur ya da özgür olabiliyor. Birisi proteayı egzotik bulabilirken bir başkası vahşi ve erkeksi görebiliyor. Bu tamamen bizim onlarla kurduğumuz bağ ile alakalı... Sanırım ben en çok erengülün dilini seviyorum. Eda: Erengül aynı anda hem çok romantik, hem çok naif ama bir o kadar da özgür ve başına buyruk olabiliyor. Küçük bir gül edasıyla fazlaca naif olurken, ince dallarıyla kafasını uzatıp, buketten ya da aranjmandan kendini hemen öne çıkarıp göz kırpabiliyor.

Çiçek ve kafe konseptini bir araya getirmeye nasıl karar verdiniz?

Hazal: Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu bir hayaldi. Böyle bir konseptin her şeyin monotonlaştığı bir dünyada herkese iyi geleceğine ve farklı bir nefes olacağına inanmıştık. Çiçeklere dokunduğunuzda en güzel terapiyi alabileceğiniz, yemeklerimizi yediğinizde tadının damağınızda kalacağı, içeri girdiğinizde ise bambaşka bir enerjiyle yenilenebileceğiniz Misk gibi bir yer yaratmak istedik. Sektördeki bu boşluğu en güzel şekilde doldurabileceğimiz inancı ile yola çıktık. Daha 1. yılımızı kutlamamıza rağmen hayallerimizin ötesinde bir süreç oldu. Eda: Yaptığımız iş, özellikle kendi işimiz olması açısından çok harika gibi görünse de çok emek, yaratıcılık, özveri ve güç isteyen

İşimizi doğru insanlarla dürüst ve düzgün yaparak, misafirlerimize her zaman sıra dışı deneyimler yaşatmayı amaç edindik. Renklerimiz, çiçeklerimiz, farklı lezzetlerimiz ve enerjimizle misafirlerimize Misk gibi bir gün yaşatabildiğimiz sürece başarısız olmayacağımızı biliyorduk. Bizim gibi bu sektörde hiç tecrübesi olmadan operasyon anlamında birbirinden detaylı ve zor iki işletmeyi bir araya getirmek biraz da deli cesareti oldu diyebiliriz.

Çiçekler hakkında eğitim alma ve onların dünyasına girme fikri nasıl oluştu?

Hazal: Biliyorsunuz, aslında ülkemizde çiçekçilik genelde alaylı olarak öğrenilen bir meslek. Biz farklı bir eğitim geçmişine sahip olsak da, ortaya çıkarmak istediğimiz bu konsept proje içinde çiçekçilik yapacaksak her detayına kadar öğrenmemiz gerektiğine inandık. Bunun için yurt dışında ayrı ülkelerde, farklı tarzlarda ve tekniklerde eğitim alarak çiçeklerin dünyasına adım attık. Ben New York’ta çiçek tasarım kursunu tamamladıktan sonra bir süre New York’un en iyi çiçekçilerinden birinde staj yaptım. Böyle staj deyince aklınıza ne geliyor bilmiyorum ama bütün gün çiçek temizleyip, yerleri süpürüp, çiçek malzemeleri ve kova taşıyordum aslında. Bunun yanı sıra bir çiçek dükkanının nasıl işlediğini ve operasyonun nasıl yürütüldüğünü tecrübe ederek öğrenmiş oldum. Eda: Ben de aynı süre zarfında Londra’da profesyonel çiçek eğitimlerine katılarak çok farklı teknikler ve stiller öğrendim. Kurstan sonra okulun kendi çiçek dükkanında staj yaparak altyapımı geliştirdim. Yurt dışında olduğumuz müddetçe hayalimiz

142 magdergi.com.tr




yorucu bir iş. Sonuçta bir taraftan hijyen ve operasyon konusunda oldukça titizlik gerektiren gıda sektörü ile diğer taraftan her birinin bakımının birbirinden farklı olduğu ve dayanma süreleri açısından özverili bir ilgi gerektiren canlılarla çalışıyoruz. Dışarıdan göründüğü kadar toz pembe ve kolay olmadığı gibi, Onur Baştürk’ün de dediği gibi “ikili bir delilik” hali söz konusu.

Çiçek eğitiminin yanında mutfak eğitiminiz de var mı yoksa mutfağınızı ekip arkadaşlarınıza mı emanet ettiniz?

Eda: Mutfak eğitimimiz profesyonel olarak yok, sadece yemek yemeyi çok seviyoruz diyebiliriz. Mutfağımız güzel ekip arkadaşlarımıza emanet...

Menünüzde hangi mutfağın lezzetlerine ağırlık verdiniz? Farklı ve öne çıkan tatlarınız hangileri?

Hazal: Menümüzde özel olarak bir mutfağa ağırlık vermiyoruz aslında. Günlük hayatımızda ne yemeyi seviyorsak, neleri görmekten hoşlanıyorsak misafirlerimizle onları paylaşıyoruz. İlk menümüzü Eda’yla yurt dışında yemeyi sevdiğimiz ve İstanbul’da alternatiflerini aradığımız lezzetleri bir araya getirerek oluşturduk. Meğer bizim gibi bu lezzetlerin arayışında olanlar tahminimizden oldukça fazlaymış. Yeni lezzetler denetmeyi çok sevdiğimizden sıkça farklı ürünleri menümüze ekleyerek geliştiriyoruz. Başından beri öne çıkan tatlarımız arasında eggs benedict, blueberry pancake, sağlıklı salata / smoothy bowl çeşitleri ve özellikle ilk bizim kafemizde misafirlerimize denettiğimiz pancar ve zerdeçal lattemizi sayabiliriz.

Şubeleşmek veya yurt dışına açılmak gibi düşünceleriniz, fark yaratacak projeleriniz var mı?

Eda: Geçtiğimiz Mayıs ayında Misk 1. yaşını doldurduktan sonra ikinci olarak yaz sezonu için Gaia Boutique Otel’in içinde Misk Alaçatı şubemizi açtık. Yine orada da aynı şekilde çiçek hizmeti veren dükkanımızın yanı sıra kafemizde sabah kahvaltı ile servise başlayıp akşam üzerine kadar Misk’in brunch/lunch menüsüyle, akşam ise farklı kokteyllerimiz ve şimdiden bağımlılık yaratan atıştırmalık menümüzle gece yarısına kadar hizmet veriyoruz. Bundan sonrası için ise tabii ki farklı projelerimiz var ama şimdilik süpriz olsun! 


davet

AHSEN DEMİRCİ, SEVİLAY HELVACIOĞLU, BELİZ BÜYÜKHANLI, BERİL ÇAVUȘOĞLU, NESLİHAN TANIȘ, MEHVEȘ COȘKUNSU, EBRU DEMİRYÜREK, İPEK SOYGÜR, TUĞÇE İNAL, ELA GÜRBÜZ, YEȘİM TANDOĞAN, BEGÜM AKIȘ

Renkli Kelebeklerle Kutlama Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Ebru Demiryürek yakın arkadaşlarının katıldığı doğum günü davetiyle yeni yaşını kutladı. Ankara cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Ebru Demiryürek, yakın dostlarının katıldığı bir davetle Kavaklıdere Tenis Kulübü’nde yeni yaşını kutladı. Başkent sosyal hayatının tanınmış hanımlarının katıldığı etkinlikte davetliler renkli giyimleri ve şıklıkları ile göz kamaştırdı. Uzun zamandır bir araya gelemeyen arkadaşlar gerçekleştirilen doğum günü organizasyonunda bol bol sohbet ederek keyifli bir gün geçirdiler. Ebru Demiryürek, davetin sonuna doğru getirilen, üzerinde uçuyor gibi görünen ve yenilebilen süs kelebelekler olan pastayı alkışlar eşliğinde keserek, dostlarına teşekkür etti. 

144 magdergi.com.tr

EBRU DEMİRYÜREK

BELİZ BÜYÜKHANLI



özel

ELBİSE: MEHMET KORKMAZ TAYT: BASHAQUES KÜPE: TUĞÇE & GÖKÇE GÜREŞÇİ


Doğaya ve Doğala Dönüş

Müge Boz Ekrandaki doğallığına hayran kaldığımız Müge Boz sahibi olduğu Makai ile de damaklarda organik lezzetler bırakıyor... Doğal yașamın adeta savunucusu haline gelen, yapay görüntüden de beslenmeden de uzak yașayan güzel oyuncu ile içten sohbetimiz renkli sayfalarımızda... RÖPORTAJ: TUĞÇE UZUN FOTOĞRAFLAR: ELİF DEMİRALP STYLING: BALİ KEREM GÜNEY PRODÜKSİYON: ÜMİT TOKAT SAÇ: TOLGA OĞUZHAN MAKYAJ: HAMİYET AKPINAR


özel

S

ağlıklı yaşamın en büyük destekçisi Müge Boz’un hayatı nasıl bir hikayeden sonra bu yönde ilerlemeye başladı ya da kendini bildin bileli hayat tarzın böyle mi şekillendi?

Hep böyle yaşayan bir aileden geldiğim için temelleri küçük yaşlarda atılmış oldu. Hazır yiyeceklerin popüler olduğu zamanlarda annem hiç oralı olmadı. Hep kendi yoğurdunu, ekmeğini yapmaya devam etti. Hazır pastalar, börekler yemedik biz hiç. Çünkü yapay yiyeceklerin tadını hemen alırdık, fark ederdik ve yemezdik. Aslında benim yaptıklarım, olması gerekenler... Yiyecekler ve yemekler o kadar yapay ve sağlıksız bir hale geldi ki, gerçek yiyeceklerin peşinden koşmak anormal olmaya başladı. Bu kadar gerçek besinle beslendikten sonra, herkesin yediği yemekleri

148 magdergi.com.tr

yediğimde kendimde sorunlar olmaya başladığını fark ettim. Alerjilerim vardı oldukça. Zamanla da neden, nasıl diyerek inanılmaz araştırmalar yaptım, eğitimler aldım. Baya bilgi birikimim oldu. Şimdi bunları aktarmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Gerçek enerjisi olan yiyeceklerle beslenildiğinde sadece fit olmak, kilo vermek değil, beraberinde birçok fayda da geliyor. Cilt ve saç güzelliği, pozitif düşünce ve huzur da bunların bir parçası.

Televizyon dünyası Müge Boz’u nasıl keşfetti? Sen böyle bir dünyaya neden adım atmak istedin? Bu yolda nelerle karşılaştın ve nasıl ilerledi bu serüven? Kendiliğinden oldu diyebilirim. Ben reklamcılık, sinema - tv ve halkla ilişkiler okudum. Kamera arkasında çalışırken “hadi model bulamadık sen geç seni çekelim” diye diye kamera önüne geçtim. Ve özel eğitimler, dersler almaya başladım. Böylece kariyerim başladı. Bu yolda nelerle karşılaştığımı anlatsam kitap olurdu. Hayata benim gibi bakan biri için bu dünyaya alışmak kolay olmadı.


ELBİSE VE KÜPE: TUĞÇE & GÖKÇE GÜREŞÇİ ŞAPKA: ELI PEACOCK


özel

“ Kimsenin eline bakmayı sevmem...” Örneğin, “kaşların çok kalın” derlerdi, hep almak isterlerdi. Hatta birçok iş bile kaçırmışımdır bu yüzden. 2-3 sene sonra kalın kaş dünyada moda olunca kabul edildi. Ya da manikürsüzlük modası.... Tırnaklarımı kısacık dibinden kesiyorum diye bakımsız oldum. Bazı şeyleri ilk yapan olunca insan bu tarz zorluklarla karşılaşıyor. Alıştım...

Doğa senin ilham kaynağın... Doğallık ise adeta yaşam felsefen... Tüm iyinin, güzelin; doğanın, doğalın içinde bulunduğuna dair inanca nasıl sahip oldun?

Baktım, gözlemledim ve gördüm. Çok fazla düşündüm, araştırdım, her felsefeyi ayrı ayrı inceledim. Eğitimlere, workshoplara katıldım. Tüm teknikleri, seansları denedim. Ve sonunda her kapının doğaya ve doğala çıktığını gördüm. Şimdi de buradan devam ediyorum. Ayaklarımı toprağa basmak, ağaca tırmanmak, dalından meyve koparıp yemek... Bunların enerjisi oldukça yüksek. Zaten bu yüksek enerjiyi bir kere fark edince insan geriye yapay olana dönemiyor. Hızla akan bir derede, ağaçların altında yüzdükten sonra insan, klorlu yapay havuzlara giremiyor... Şu anda insanlık, bu yapay havuzlarda, parlak kıyafetlerle çekilen fotoğraflara değer veriyor olabilir ama zamanla öze dönüş değerli olacak. Ama burada önemli olan; teknoloji ve doğanın beraber doğru bir şekilde harmanlanması. İnsanlığın gösterdiği gelişmeleri de göz ardı etmemek gerek. Bazen doğal olmak için ipin ucu kaçırılabiliyor. Ben şehirdeki yoğun tempomu ve doğadaki sessiz kaçışlarımı en iyi şekilde dengelemeye çalışıyorum. Beni gece dışarıda görenler, “Aaa sen dışarı çıkar mıydın?” diyorlar. Evet ben de eğleniyorum, şehir hayatı, iş hayatı yaşıyorum. “Yoga yapan, tüm gün yoga yapar ve sıkıcıdır.” önyargısı var genelde toplumda. Bu da yakın bir zamanda kırılır umarım.

Peki doğal olmayan şeylere neden bu kadar karşısın? Saçını boyatmak, tırnağını uzatmak, kaşlarınla oynamak... Bunların hiçbirini sende göremiyoruz, neden?

Saçımın rengi doğalından güzel. Neden boyatayım ki? Yazın deniz ve güneşle kendiliğinden rengi açılır, kışın koyulaşır. Bu sürece pek müdahale etmem. Kendimi iyi hissetmek için saçımı boyatmak yerine başka şeyler yapıyorum. Ama tabii dürüstçe sorarsam kendime: “Saçımın rengi böyle olmasaydı boyatır mıydım?” Belki, evet... Bazı dengeleri de kaçırmamak gerek. Sonuçta ekran önünde çalışıyorum. Saçlarımın bakımlı ve güzel görünmesi için bu konuda özel hassasiyet göstermek durumdayım. Dengeler çok önemli bu noktada... Doğal olmayan şeylere de karşı değilim bu arada. İnsanlar benim sürekli organik ürünler kullandığımı düşünüyor. Evet yiyeceklerim böyle ama diğer ürünlerde durum farklı olabiliyor. Gerektiği durumlarda teknoloji ve bilimin geliştirdiği ürünleri de kullanıyorum, amacına göre onlara da ihtiyacımız var. Tırnak uzatmak benim gibi sürekli çalışan, üreten ellerde mümkün değil. Yumurta bile kıramam uzun tırnakla! Bir de gerek görmüyorum. Tırnaklarımın uzun olması bana hayatımda hiçbir şey katmıyor. Beğenmezlerse de beğenmesinler. Ben bu şekilde rahatım. Genel geçer düşünce yapılarından daha farklı bir estetik anlayışım var. Kendi yolumun yolcusuyum kısaca...

Moda anlayışın da mı doğallıktan yana? Tarzını nasıl tanımlarsın?

Moda anlayışım biraz karışık. Hem doğal şeyleri hem de abartılı parçaları seviyorum. Farklı, absürt ve kostüm vari kıyafetleri seviyorum. Mesela pilot şapkası ve google gözlüğü ile sokakta dolaşabilirim. Eğlenceli kıyafetleri seviyorum, renkli esprili... Bazen de tamamen sade giyinirim. O da giyinmek zorunda olduğum için. Kumaşların doğal olmasına özen gösteririm, yoksa kaşıntı basar, rahat edemem. Sırf güzel diye de rahat edemeyeceğim bir kıyafeti giymem.

Şu an hayatının gündeminde neler var? Öncelik verdiğin konular neler?

Kendi projelerim öncelikli. Youtube kanalımın konseptini genişletiyorum. İçeriklerini farklılaştırıyorum. Onun çekimleri devam ediyor. Makai yeni bir sürece girdi; daha mobil, gezgin bir mutfak kurulumunun hazırlıkları var. Özgür ve gezgin bir sağlıklı mutfak konsepti hazırlığındayız. Yarışma programı sunuyorum; mobil ortamda bir bilgi yarışması. Tüm bunlar Türkiye’de yeni yeni denenen projeler. Risk almayı seviyorum, denenmemiş şeyleri deneme konusunda. Film çektim yazın Azerbaycan’da, Aralık’ta o vizyona girecek. Reklam anlaşmalarım, kampanyalarım var... Daha ne olsun...

Raw - vegan bir mutfak kurdun... Bu şekilde beslenmek günden güne popüler hale geliyor... Sen nasıl tanıştın bu beslenme tarzıyla?

“Daha güçlü, daha enerjik nasıl olabilirim?” diye araştırırken, alkali beslenme konusu ile tanıştım, 15 yıl kadar önce. O zamanlar internetten indirirdim kitapları, fazla kaynak yoktu. Konu ilgimi çekti. Yemek yapmayı da sevdiğim için hep tarifleri denedim, uyguladım, zamanla geliştirdim kendimi. Daha profesyonel eğitimler almaya başladım. Raw çikolata yaptım... Derken hem veganlık hem de glutensizlik popüler hale geliyor, çünkü aklın yolu bir. İnsanlar artık enerjisizlikten, hastalıktan kurtulmak istiyorlar. Çok seviniyorum bunları görünce. Elimden geldiğince de etrafımdaki herkesi bu konuda teşvik etmişimdir. Elinden tutup organik pazara götürdüğüm o kadar çok kişi var ki... Yemekler yapıp aslında kaliteli ve gerçek malzemelerle de lezzetli yiyecekler yapılabileceğini göstermek benim derdim. Bu yanlış algıları ve önyargıları kendimce kırabilmek... Yeni ufuklar açmak kişilerin hayatlarında...

Konunun uzmanını bulmuşken bu konudaki deneyimlerini, okuyup öğrendiklerini bizlerle paylaşmanı çok isteriz... Raw - vegan beslenmenin olumlu - olumsuz tüm yönlerini dinleyelim senden...

Bu çok uzun bir konu. Hiçbir şey göründüğü gibi basit değil. Vegan beslenme amaç değil bir araç. Raw beslenme herkes için iyi değil. Bazı kişiler çiğ besinleri sindiremiyor. Bu kişiler illa da çiğ yemek için kendilerini paralamasın. O sebzeleri çorba olarak da tüketebilirler. Kendini bilmek ve tanımak çok önemli. Makai’yi açtıktan sonra daha çok farkına vardığım konular oldu. Mesela veganlık... İşlenmiş beyaz un ve beyaz şeker de vegandır ama sağlıklı değildir. Sabahtan akşama kadar bunlarla beslenen ama vegan olmaktan asla ödün vermem, diyen tutucu zihniyet çok fazla. Bunları görünce üzülüyorum. Kendilerine çok büyük zarar veriyorlar. Bunun tersi de hep hayvansal ürün yemek değil. İnce hesaplar ve dengeler var.


ELBİSE VE KÜPE: RAISA & VANESSA


รถzel

PANTOLON: BASHAQUES 152 magdergi.com.tr ล APKA: ELI PEACOCK


“ Öyle bir anda gelen şanslı şöhret olma hikayem yok...” Beni takip edenler zaten yaptığım paylaşımlardan benim ne düşündüğümü görebilirler.

Kişisel gelişim programları, nefes terapisi ve yoga... Bunlar son zamanların en çok konuşulan konuları... Sence bireylerin bu tarz çalışmalara yönelmeleri sadece moda olduğu için mi, yoksa bu konuda toplumumuzda bir bilinçlenme görüyor musun? Sen nasıl girdin bu konuların içine?

Hem moda hem bilinçlenme. Dünya genel olarak iyi titreşimler yayma konusunda hemfikir olmaya başladı. Kişiler bireysel olarak farkındalıklarını artırıp genelin ortalamasını yükseltebileceklerinin farkında. Her şeyden ötesinde, kendini iyi hissetmek. Demek ki bunları yapan herkes kendini iyi hissediyor ki giderek yayılıyor. Eğer yoga sevmiyorum diyorsa bir insan, ya onu yanlış tanımıştır ya da çözmesi gereken büyük bir önyargısı vardır. Gerinmeyi ve esnemeyi sevmek doğamızda var çünkü. Nefes almak kadar güzeli var mı? Nefes teknikleriyle çok büyük şifalanma oluyor. Bu kadar stres hepimize fazla geldi. Kaçış ve çözüm arıyoruz bir yandan da. Ben fazla meraklı olduğum için, ne kadar teknik, felsefe, eğitim varsa gittim. Hepsini öyle veya böyle uyguladım. Bana iyi gelenleri hayatımda tuttum, gelmeyenleri çıkardım. Bu bir süreç. Asla bir yere varmayacağız, önemli olan varmak da değil. Yolda olabilmek.

Uzun bir süre kamera arkasında çalıştın; fotoğrafçılık, styling, prodüksiyon... İşin mutfağındayken ve doğal ve rahat yaşamı ilke edinmiş bir karakterin varken kamera önüne geçme ve rol yapma isteğinin sebebi ne oldu? Göz önünde olma hevesi mi, kendini birilerine kanıtlamak mı ya da neydi bunun sebebi? Hayatta kalma mücadelesi diyelim. Yapmak istediğim hayallerim için ve yaşayabilmek için çalışmam gerekiyordu. Ben kimsenin eline bakmayı sevmem. Özgürlüğüme düşkünümdür. Evlenip koca parası yiyeyim gibi bir amacım olmadı hiç. Ailemin durumu da beni beslemeye yetmeyeceği için iş başa düştü yani. Birçok okul okudum, burs kazanıp Norveç’e gittim. Sonra çalışma hayatına atıldım. Ama gördüklerim hayalimdeki gibi olmadı hiç. Çok üzüldüm, çok hayal kırıklığına uğradım. Tek başına İstanbul’da bu piyasada var olmaya çalışan genç bir kızdım ama hiçbir zaman pes etmedim. Kimseye boyun eğmedim. Ne yaptıysam az olsun ama benim olsun diyerek yaptım. Büyük hedefler için kendi karakterimden uzaklaşmadım. Her seferinde yeniden ayağa kalkıp çalışmaya devam ettim. Konu tamamen buydu aslında. Mutlu olmamı ve özel ihtiyaçlarımı karşılayabilecek bir hayata sahip olmak... Kendi paramı kazanmak... Kimseye muhtaç olmamak... O zamanlar kamera arkasında çalışırken tesadüfen önüne geçtim, hoşuma da gitti. Zaten sanat küçük yaşlardan beri hep hayatımdaydı, yadırgamadım.

Fakat sonrasında da çok tanınmak, herkes tarafından sevilmek, milyonlar tarafından takip edilmek gibi kaygıların olmadı... Bunun için sansasyon yaratarak kendini ön plana çıkartmaya çalışmadın... Hayranlarında sana karşı nasıl bir algı oluşmasını istiyorsun?

Çok tanınmak ve herkes tarafından sevilmek hiçbir zaman ilk amacım olmadı. Herkesin aşması gereken zorlukları ve hikayesi birbirinden farklı. Sansasyon yaratmaya, “Bakııın ben buradayım” diye çabalamaya ihtiyacım yok. Bunlardan beslenmiyorum çünkü. Her zaman bir önceki halimden daha iyi ve daha başarılı olmayı hedefledim. Bir anda parlayıp sönen değil, hep ve uzun süre yanan bir ışık olmayı hedefledim. Anlık şöhretlere ve sansasyonlara değil, değerli ve gerçek hikayelere sırtımı dayadım. İnsanlara anlamlı bir şey söylemek istedim. Farklı ve yeni şeyleri göstermek istedim. Bir farkındalık yaratmak, bir değişime sebep olmak. Bunlardı hep önceliğim. Umarım başarabiliyorumdur. Giyinip süslenip ortalıklarda kendimi göstermektense okuyup araştırıp kendimi geliştirmeye vakit harcadım. Pahalı çantalar ve ayakkabılar almak yerine kitaplar dvd’ler almayı tercih ettim. Sadece bir tanesini seçebilecek hakkım vardı çünkü. Şu sıralar da bunca zaman biriktirdiklerimi daha derli toplu aktarabilmeye odaklanıyorum. Milyonlar tarafından takip edilmek de bu sıralar çok revaçta. Herkes takipçi sayısına odaklanmış durumda ama nitelik değil, nicelik önemli aslında. Yakın bir zamanda bunun ne kadar önemli olduğu anlaşılacak. Sizi kaç kişinin takip ettiği değil, kimlerin takip ettiği önemli. Ben bir şey paylaştığımda inandırıcı olduğumu ve beni takip edenlerin bana güvendiğini biliyorum. “Müge bunu yaptıysa bir bildiği vardır” diyorlar. “Bize sağlıklı beslenmeyi sevdirdin, sayende sebzeleri seviyoruz, pozitif enerjin bize güç veriyor”... Gibi çok samimi ve gerçek yorumlar var bende. Tabii fazla karmaşık ve anlaşılamaz da olabiliyorum bazen. Çok fazla ilgi alanım olduğu için.

Bugüne kadar canlandırdığın karakterlerden en çok hangisi sana şöhreti getirdi?

Hiçbiri beni bir anda bir yere fırlatmadı. Adım adım, basamak basamak ilerleyerek bugünkü durduğum yere geldim. Öyle bir anda gelen şanslı şöhret olma hikayem yok. Bu da benim tekamül sürecim.

İstanbul’da doğdun, İzmir’de büyüdün, Eskişehir’de üniversite okudun daha sonra Norveç’te yaşadın sonunda yine İstanbul’a döndün... Yaşadığın tüm bu yerler ile ilgili iyisini ve kötüsünü anlatan özet birer cümle istesek... İstanbul; beni zorlayan ve her seferinde büyüten şehir.. İzmir; rahat, yavaş, kolay ve aydın... Mücadele yok. Dinlenme molası gibi...Eskişehir; herkesi kendin gibi genç ve


özel

MAYO: BARIŞ AVCI 154 magdergi.com.tr KÜPE: TUĞÇE & GÖKÇE GÜREŞÇİ


“ Genel geçer düşünce yapılarından daha farklı bir estetik anlayışım var...” öğrenci zannettiğin hayal dünyası şehri. Norveç; kendimi tam ve bütün hissedebildiğim, farklı ve öteki olmadığımı hissettiğim, “İşte buradaki insanlar hayata aynı benim penceremden bakıyor” dediğim paralel evim.

Ve bu şehirlerden hangilerinin karakterini şekillendirme etkisi oldu?

Yaşadığım her saniye ve aldığım her nefes benim karakterimi şekillendirdi. Tüm şehirler diyebilirim. Kolay olmadı hiçbir şey ama bana çok şey kattı ve olgunlaştırdı. Norveç’in yeri bambaşkadır ama bende. İlk hayat mücadelemi orada verdim çünkü.

En çok canlandırmak istediğin karakter nasıl bir karakter?

Komedi karakteri canlandırmak istiyorum. Güzel ve esas kızı oynamak ilk akla gelen ve kolay olan. Ben komedide çok başarılı olacağıma inanıyorum. Doğru anı ve projeyi bekliyorum.

Yurt dışında veya Türkiye’de aynı sahneyi paylaşmayı hayal ettiğin oyuncular var mı? Öyle bir hayalim yok. Detaylardan çok bütünle ilgileniyorum.

Dönem dizilerini nasıl buluyorsun?

Dizileri bulmuyorum diyebilirim genel olarak...

Mert Fırat ile çok enerjik bir partnerliğiniz var; sinemaya girdiğimiz anda sizi görüp pozitif bir enerjinin himayesine giriyoruz... Bir oyuncunun projedeki partneriyle enerjisinin uyması sence izleyicide nasıl bir etki uyandırıyor?

Mert’i çok aşırı seviyorum. Saatlerce sarılabileceğim türden bir sevgi bu! Süper bir insan. Her zaman setlerde birbirimizi yükseltmiş, destek olmuşuzdur. Egosuz, tamamen açık bir çalışma partneri. Çok şanslıyım, böyle yüksek enerjili, kaliteli, eğitimli ve pozitif biriyle çalıştığım için. Benim için partnerle iletişim kurmak çok önemlidir. Sevmediğim, enerjimin tutmadığı biri olunca bu işe de yansıyor. Çok önemli bir detay bu. İzleyici de bunu fark ediyor zaten. (yani her zaman fark etmiyor tabii ki de) İkimiz de pozitif enerjinin peşinde olduğumuz için bu size de yansıyor.

Bu güne kadar hiçbir zaman aşk hayatınla gündeme gelmedin? Bunu nasıl koruyorsun?

Kendime özel taktiklerim var! Dediğim gibi birinin sevgilisi olmak ve aşk skandallarıyla beslediğim bir hayatım yok.

Aşk nedir senin için, nasıl tarif edersin bu duyguyu?

Aşk hastalıklı bir duygu bence. Her zaman iyi enerjiler barındırmıyor içinde. Çekiciliği de orada zaten. Farkında olmadan

kendini içinde buluyorsun. Kontrol dışı kalıyorsun. Eğlenceli ve bir o kadar da öğretici...

Neler ararsın karşı cinste, nasıl bir erkek aşık eder seni kendine? Akışına ve anına bırakırım aslında. Plan yapmamaya çalışırım. Bu sorunun cevabını vermek de benim için çok zor. Hala düşünüyorum...

Gelecekteki hayalin hep ekranda olmak mı yoksa başka alanlarda da seni görebilecek miyiz?

Valla beni nerede göreceğiniz hiç belli olmaz. Sadece ekranlarda olmayacağım kesin ama. Şirket sahibi olmak ve marka kurmak beni çok heyecanlandırıyor. Girişimci olmak, yeni fikirleri hayata geçirmek, değer katmak... Hayatımda bunlar da olsun istiyorum.

Yurt dışı eğitimleri artık çok popüler... Bu tarz girişimleri nasıl buluyorsun? Senin bu tarz workshop gibi projelerin var mı katılmayı planladığın? Mutfak alanında veya oyunculukta? Ben o kadar çok eğitime gittim ki bu tarzda... Şu anda hala öğrendiklerimi sindirme ve uygulama aşamasındayım. Ben on yaşından beri sürekli farklı alanlarda yurt dışı eğitimlerine gidiyordum zaten. Dediğim gibi popüler olan şeyleri genelde dört-beş sene öncesinden uygulamaya başlamış olurum zaten. Şimdi zihnimi ve düşüncelerimi geliştirebileceğim eğitimlere gidiyorum. Oradaki açılımlar tüm hayatıma yansıyor zaten.

Hayattaki olmazsa olmazların neler?

Gülmek, eğlenmek, iyi yemek yemek. Bunlar olmadan asla yapamam. Gerisi teferruat.

Peki en çok tahammül edemediğin şeyler?

Cahillik, saygısızlık, bilgisizlik, seviyesizlik, basitlik, şark kurnazlığı.... Bunlara hiç tahammül edemem.

Bir de beş soruda kısa kısa Müge Boz tercihleri diyelim... - Avrupa mı Amerika mı? Afrika! - Oyunculuk mu mutfak mı? Ahh çok zor...İkisi de benim bebeklerim; ayıramam. - Aile mi arkadaş mı? Aile. En yakın arkadaşlarım da benim ailemdir. - Evli olmak mı, sevgili olmak mı? Özgür olmak. - Para mı, prestij mi? Para 


Davet Şıklığı Modayı, gece șıklığına tașımak isteyen, tarzıyla konușulan, dikkatlerden kaçmayan olmak istiyorsanız Panora Alıșveriș Merkezi’nde seçtiklerimizle sizleri bulușturuyoruz.

BEYMEN - NANCY GONZALEZ ÇANTA 16.050 KAFF DIAMOND KOLYE BEYMEN - JIMMY CHOO ÇANTA 5.200

BRANDROOM -KENZO KOLDÜĞMESİ 585

BEYMEN - GIUSEPPE ZANOTTI AYAKKABI 3.449

BEYMEN - BALMAIN ELBİSE 11.750

KAFF DIAMOND YÜZÜK

NETWORK- DERİN MERMERCİ ELBİSE 995

BEYMEN - ALEXANDER MCQUEEN ÇANTA 13.195

BEYMEN - JIMMY CHOO AYAKKABI 9750 BRANDROOM - TOM FORD AYAKKABI 5.945

NETWORK- DERİN MERMERCİ AYAKKABI 559


ROLEX SAAT

GIUSEPPE ZANOTTI ÇANTA 4,895 SARAR PANTOLON

BURBERRY KRAVAT 900

RAŞİT BAĞZIBAĞLI ELBİSE 17.000

NETWORK SMOKIN 995

RAŞİT BAĞZIBAĞLI ELBİSE 1.750

BURBERRY KEMER 2.260

BURBERRY CÜZDAN 1.550

BRANDROOM - FURLA ÇANTA 1.160

SARAR CEKET 587.99

ROLEX SAAT

MAXMARA - PABLO GONNA ETEK


wedding

Wedding Güzellik uzmanlarından gelin saçı ve makyajına dair tüyolar, görkemli organizasyonlara ve göz kamaștıran tasarımlara imza atan isimlerle sohbetler, ünlü ailelerin düğün törenlerinden kareler ve hayalinizdeki organizasyona ev sahipliği yapacak mekan önerileri... İçeriğimize göz atmadan düğününüzü planlamayın...



wedding

Alaçatı’da Düğün İş adamı Mert Gocay, Ecem Pehlivan ile Çeşme Alaçatı’da evlendi. Cemiyetin genç temsilcileri, Mert-Ecem Gocay çiftinin mutluluğuna ortak oldu. Genç iş adamı Mert Gocay ile Ecem Pehlivan, yaklaşık 350 davetlinin katıldığı nikah töreni ile evlendi. Mert Gocay’ın ortağı olduğu Alaçatı Modeo Beach’te kıyılan nikahta damadın şahitliğini İzzet Özilhan, İlhan Sabancı, Ahmet Nur Çebi ve Banu Erkli üstlenirken gelinin şahitliğini Barbaros Oktay ve Cese Malke yaptı. Gecenin sürprizi St. Tropez’den gelen dünyaca ünlü grup Samsha Band oldu. Genç çift balayı için Zigana Resort Beach Alaçatı’yı tercih etti. 

ECEM PEHLİVAN - MERT GOCAY


Tülay Erciyas Kaya’dan

Işıldayan

Tasarımlar

Atatürk Bulvarı No: 67/88 Çankaya/Ankara T: (0312) 434 0727 www.aquamucevher.com AQUA_MUCEVHERAT


düğün

HASAN - GULER GOCAY

AYLİN - MEHMET PEHLİVAN

Yasemin Özilhan çiçekli, uçușan elbisesiyle gecenin en șık isimlerindendi. YASEMİN ÖZİLHAN

YALIN

RALF - SANEM TEZMAN

JEFF HAKKO


İPEK - EMİR GOCAY

ECEM KAZANCI - CENK OZTANIK

BERNA - AHMET NUR CEBİ

SELİM - SİBEL TEZMAN, BURAK OZTARHAN

MELİS - BURAK HATİPOGLU


wedding

Tülay Erciyas Kaya

777@777organizasyin.com.tr 777organizasyon

Hayallerinizi Kime Emanet Edeceksiniz? “Organizasyon firması neye göre seçilir? Alınan fiyat teklifleri neden birbirinden bu kadar farklı? Teklifleri incelerken hangi ayrıntılara dikkat etmeliyiz? Organizasyon teklifleri birbirleriyle nasıl karșılaștırılır?” İște kafanızı karıștıran, zaten tatlı bir telașın tam ortasındayken doğru cevapları bulmakta zorlandığınız ve bu süreçte gözden kaçan ince detaylar yüzünden sizi çeșitli zorluklarla karșı karșıya bırakan onlarca sorudan birkaçı... Hazır olun, bu sayıda sizlere düğün planlamalarınızda hayat kurtaran o kilit cevapları veriyoruz.

H

em hayallerinizi hem de bütçenizi riske atmadan nasıl yol alabilirsiniz? Gelin bu labirentten nasıl çıkılır, doğru cevaplar hangi detaylarda gizlidir, hep birlikte bir göz atalım.

Belki de yıllarca hayalini kurduğunuz en mutlu gününüz geldi çattı. Her şey çok güzel fakat hayalleri gerçekleştirmek için masa başına oturduğunuzda bir anda işin içine gerçekler de dahil oluveriyor. Hayallerimizi ve gerçek koşulları birbirine en uygun noktada birleştirmekse apayrı bir uzmanlık, ciddi bir tecrübe ve bu alanda profesyonellik gerektiriyor. İşte organizasyon firması seçiminin önemi de tam bu noktada devreye giriyor. Tercih kriterlerinde her zaman “istediğiniz sonucu eksiksiz alabilme” ve

164 magdergi.com.tr

“bütçe” belirleyici iki ana başlıktır. Fakat işin en karmaşık kısmı da aslında zaten bu iki önemli noktadır. Birbiriyle doğru orantılı olması gereken istek ve bütçe dengesi, siz çeşitli firmalardan teklif almaya başladıkça dengesizleşmeye, aralarında ciddi farklılıklar oluşmaya başlar. Şöyle ki; siz ortalama olarak aynı özellikler üzerinden fiyat teklifi talep ettiğinizi düşünürsünüz ancak kimi firma çok yüksek fiyatlar verirken, kimi firma endişe verici derecede uygun, hatta çok düşük rakamlarla karşınıza çıkabilir. Bu gibi durumlarda doğru değerlendirme yapabilmek ve en doğru kararı almak çok önemlidir fakat neye göre? Tam bu noktada dikkatinizi toparlayın ve satır arası detaylara yoğunlaşın. Neleri gözden kaçırdığınıza gelin birlikte bakalım. Aldığınız tekliflerde vaat edilen iş detayları gerçekten birbiriyle


ancak kişiyi doğru yansıtabilmesi, görsel kalitesi ve süreç yönetimi itibariyle ne kadar başarılı olduklarını az çok anlayabilirsiniz. Bu anlamda organizasyonları estetik operasyonlara benzetmek yanlış olmaz. Nasıl ki, bir müdahaleye ihtiyaç duyduğunuzda ilk tercih olarak çevrenizde operasyon sonuçlarını gördüğünüz ve başarılı olduğuna inandığınız bir doktora başvurursanız, en mutlu gününüzü de başarısını gözünüzle görerek tecrübe ettiğiniz bir organizatöre teslim etmeyi muhakkak daha akılcı bulacaksınız. Bu gözlem size birkaç alternatif sunacak ve sonraki görüşmelerde eleyerek seçim yapmak sizin için daha da kolaylaşacaktır. Ancak şu da bir gerçek ki; sadece bütçe ve malzemeye bakarak bir firma seçimi yapmak size yetmeyecektir. Bu sürecin sadece satın almadan ibaret bir alışveriş olmadığını, sizi anlayan ve mutlu hissettiğiniz bir ekiple, üstelik profesyonel bir kriz yönetimi becerisiyle yönetilmesi gereken önemli bir sürecin sizi beklediğini unutmayın. Bu süreçte insanlar genellikle duygusal olarak daha yüksek bir frekansta bulunur ve bu yüzden her şey olduğundan biraz daha büyük bir etkiyle üzerimize doğru gelir. Mutlulukları ve heyecanları da daha büyük yaşarız, maalesef ufak tefek pürüzler ve aksilikler de aynı hızla büyüme potansiyeli gösterir. Bu yüzden birlikte yürüdüğünüz ekibe güvenmeniz, olası aksiliklerin en iyi şekilde yönetileceğine ve bu muhteşem günü hiçbir şeyin bozmasına izin verilmeyeceğine olan inancınız psikolojinizi dengede tutmanızı sağlayacak ve enerjinizi endişelere harcamak yerine, mutluluğunuza konsantre olmanıza imkan yaratacaktır.

örtüşüyor mu önce bunu inceleyelim. Tekliflerin ana başlıkları birbirini tutuyor olabilir fakat cins ve miktar gibi detaylar bütçelendirmede önemli farklılar yaratacağı gibi, görselde de sizi ciddi anlamda hayal kırıklığına uğratabilir. Aynı iş için daha fazla ödeme yapmak ne kadar mantıksızsa, bütçe detaylarına dikkat etmeden sırf daha uygun olduğu için bir teklifi kabul etmek ve en önemli gününüzde hayal kırıklığına uğramak da o kadar can sıkıcı olacaktır. Belirgin bir örnek vermek gerekirse, canlı çiçek kullanımı hem bütçede önemli bir yer tutan hem de mekanın görsel hikayesini tamamen farklılaştıran çok önemli kalemlerden biridir. Fakat yeterli miktarda kullanılmazsa istenen etkiyi yaratmayacağı gibi, istediğiniz sonucu alamadığınız bir süsleme için görünmez bir bedel de ödemiş olursunuz. Miktarın yanında muadil olarak teklif edilen farklı materyallerden yapılmış ürünler de her zaman aynı efekti vermeyecektir. Mesela kristal ve camı, cam ve pleksiyi birbiriyle kıyaslamak ve aynı pırıltıyla ışık yansımalarını dağıtmalarını beklemek imkansızdır. Ya da kullanılan kumaş yüzünden dökümlü hayal ettiğiniz sandalye bağlamalarınız bir anda okul müsameresi fiyonklarına dönüşebilir. Bu ve bunun gibi pek çok malzemenin kullanım farklarıyla maliyetler düşebilir ya da yükselebilir, bu yüzden talep ettiğiniz görselleri birebir incelemeli ve ne istediğinizi bilerek bir değerlendirmeye gitmelisiniz. Beklenmedik bir durumla karşılaşmamak için de fiyat tekliflerinde her malzemenin cinsini ve miktarını incelemeli, imzaladığınız sözleşmelerde bunların detaylı şekilde belirtilmesini mutlaka sağlamalısınız. Bu kadar teknik detayın yanında şu pratik seçim yöntemini de aklınızdan çıkartmayın: Katıldığınız diğer organizasyonları alıcı gözle incelemeyi unutmayın; bu zamanı geldiğinde size hitap eden organizasyon firmaları hakkında fikir verecektir. Evet, her organizasyon sahibinin tarzını ve onun beğenisinin izlerini taşır,

Bu iki sayfada özetlemeye çalıştığımız kısa bilgiler ışığında bile gördüğünüz gibi, organizasyon her adımıyla detaylı ve başarısı da bu detaylarda gizli olan profesyonel bir iştir. Bütünün güzelliğini yakalamak ince bir işçilik gerektirir. Tıpkı hayal etmek gibi... Firmanıza hayallerinizi emanet ettiğinizi unutmayın ve hayal emanet etmek, güven işidir. 


wedding

MEHMET ALİ- ARZUHAN DOSSAN YALÇINDAĞ

ESEN SOYDAN

LEYLA ALATON

Üç Yıllık Aşkta Mutlu Son Gazeteci - Yazar Ece Vahapoğlu ile üç yıldır aşk yaşadığı Boyner Holding Buluşum CEO’su Cihan Alpay, Ulus 29’da gerçekleşen görkemli bir törenle dünyaevine girdi. Başarılı eğitim ve sunuculuk hayatını sporla birleştiren, gazeteci-yazar Ece Vahapoğlu, Boyner Holding Buluşum CEO’su Cihan Alpay ile Ulus 29’da gerçekleşen görkemli bir nikah töreniyle evlendi. Gelinin şahitliğini görümcesi Ümit Boyner üstlenirken, damadın şahidi ise eniştesi Cem Boyner oldu. Üç yıldır birlikte olan çiftin hayatlarını birleştirdiği mutlu gününe iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasından değerli isimler katıldı. Özel dikim Sagaza marka kırık beyaz, Fransız dantelinden romantik bohem bir gelinlik giyen Ece Vahapoğlu; zarafetiyle göz doldurdu. Zeliha Kaçar tarafından özel olarak tasarlanan gelinliğin iki omuzunda sonsuz aşkı sembolize eden iki tane yusufçuk işlenmişti. Cihan Alpay ise Beymen damatlığıyla oldukça şıktı. Davetlilere nikah şekeri yerine keselerde ceviz dağıtılan tören sonrası çift, balayı için İtalya’ya uçtu. 

ECE VAHAPOĞLU - CİHAN ALPAY


0312 235 60 52


wedding

ELİF BOYNER

ZEYNEP ÇARMIKLI

SELAHATTİN DÖNMEZ

Düğüne katılan konuklar arasında ünlü Dr. Ender Saraç ile zarif ve güzel eși Benan Saraç da vardı. magdergi.com.tr 168 MİNE KALPAKÇIOĞLU

ENDER - BENAN SARAÇ

ZAFER - NÜKET MUTLU



wedding

İLKEM - GÖKÇE ȘAHİN, UMİT, MURAT BOYNER, ECE VAHAPOĞLU, CİHAN ALPAY, YASEMİN VAHAPOĞLU, CEM BOYNER, AYLA YÖRÜKOĞLU, MEHMET VAHAPOĞLU

170 magdergi.com.tr

OYA - BÜLENT ECZACIBAȘI

HARA PAPPA, BURAK HAKKI

ZEYNEP - METİN FADILLIOĞLU



www.davetperisi.com

davetperisi

Nişanıma sadece iki hafta kaldı ve hala aradığım elbiseyi bulamadım Çünkü hala Davet Perisi’ne uğramadınız. Randevuyu hangi güne yazalım?

Bir tanecik ablam evleniyor. Ondan sonra düğünün en şık kadını ben olmalıyım! Kesinlikle olacaksınız, çünkü dünya markası o elbiseyi Davet Perisi’nden kiraladınız!..

Gelinliğim tam da istediğim gibi oldu ama düğün saatine kadar kimsenin görmesini istemiyorum. Peki evden çıkarken ne giyeceğim? Davet Perisi’nin beyaz elbise koleksiyonunu gördünüz mü? O kadar güzeller ki gelinliğinizin o olduğunu düşünenler bile çıkabilir.

Kızlar sürpriz bekarlığa veda partisi organize etmişler. Akşama acil elbise bulmam lazım! Çok şanslısınız! Tam da bekarlığa veda partisi konseptine uygun Self Portrait marka elbisemiz bu akşam için kiralamaya müsait.

Kız arkadaşım nişanımızda giymek için haftalardır elbise arıyor. Bense duyduğum fiyatların şokunu üstümden atmaya çalışıyorum. Neden satın almak yerine Davet Perisi’nden kiralamıyorsunuz?

İREM ȘAHİN - GÜLDEN UĞURLU

Hayatım, şirketin tüm araçlarını sattım ve bir kiralama şirketi ile anlaştım. Artık dilediğim marka arabayı kiralayıp kullanıyorum. Çok akıllıca değil mi? Canım ben bir senedir her davette, düğünde elbiselerimi Davet Perisi’nden kiralıyorum, dilediğim elbiseyi giyiyorum. Sen kiralamanın rahatlığını yeni mi keşfettin?



wedding

777 Organizasyon ile Farklı Konsept Desa Concept Yönetim Kurulu Üyesi Emre Doğan ve Avukat Beyza Ekizce Grand Ankara Otel’de gerçekleşen rüya gibi bir düğün ile dünyaevine girdi. 777 Organizasyon’un organize ettiği düğün şıklığı ile oldukça beğenildi. Doğan ve Ekizce çifti Aralık ayında aile arasında gerçekleşen bir organizasyon ile nişanlanarak evliliğe ilk adımı atmışlardı. Çiçeği burnunda çifti ailesi ve yakın dostları düğünlerinde de yalnız bırakmadı. Çiftin şahitliklerini Jandarma Genel Komutanı Org. Arif çetin, Eski Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, Eski Bala Belediye Başkanı Selahattin Çakır üstlendi. Beyza Ekizce gelinliğini Merve Karaman Bridal’dan tercih etti. Genç çift balayı adresi olarak Bodrum’u tercih etti. 

EMRE DOĞAN, BEYZA EKİZCE


İLKNUR - HAKAN SAYINTÜRK

GAZİ - NURCAN EKİZCE

SAVAȘ - ȘAYLAN YARKIN

EREN - SUDE ERTÜRK

TURAN - SEVGİ GÜRDOĞAN

RAHİME - SALİM DOĞAN


röportaj

HAMİYET AKPINAR

Mutluluğunuzun Yüzünüze Yansıyan Işıltıları Bir genç kız için dünyadaki en önemli gün, evlendiği gündür diye düșünüyorum. Bu yüzden düğün gününde her șeyin mükemmel olması ister... En önemlisi de çok güzel bir gelin olmak ister; gelinliği, saçı ve makyajı kendisini en iyi șekilde yansıtmalıdır. Bu önemli günde maksimum iyi görünmek için öncesinde de yapılması gerekenler var... Konumuz makyaj olduğu için tabii ki cilt ve makyaj konusunu ele alacağım. Düğünden on gün önce cilt temizliği ve bakımı hatta cildin ıșıltısını artırmak için somon DNA yaptırmalarını tavsiye ediyorum; bu tarz ișlemleri son günlere bırakmamakta fayda var. Düğünden bir-iki gün önce sadece evde yapılan rutin peeling maske gibi bildiğiniz alıșık olduğunuz uygulamaları yapabilirsiniz. Bol su içmek de önemli bir konudur; cildin iyi görünmesi ve makyajı tutması açısından... Makyajla alakası olmasa da, saç rengini ve bakımını, ihtiyaca göre diș temizliği ve beyazlatma ișlemini de ihmal etmemek gerekir.

176 magdergi.com.tr


G

elelim makyaja... Gelin makyajı çok önemlidir, bir kere yapılır ve tekrarlama, telafi etme şansı yoktur, o gün muhteşem görünmeniz gerekir, bunun için ihtiyacınız olan nedir?

Öncelikle kendinizi rahat hissettiğiniz makyaj en doğru makyajdır. Çok abartılı bir makyaj yaparak gelin masumiyetini yok etmemek gerekir ama çok az yapmak da özensiz, sönük ve soluk görünmenize sebep olur. Yüz ve göz şekline uygun renkler ve teknikler uygulayarak kusurları hafifletmek ve fotoğraflarda güzel çıkmasını sağlamak gerekir. Aşırı uçlarda yoğun veya moda makyajları uygulayıp yıllar sonra fotoğraflarınıza bakıp “ben kendime ne yapmışım?” dememek için bambaşka biri gibi değil de kendinizin en güzel halinde olmaya çalışın. “Makyajı ne güzel olmuş” dedirtmekten ziyade “ne güzel gelin olmuş” dedirtin.

Peki ben gelin makyajını nasıl yapıyorum, nelere dikkat ediyorum, neler kullanıyorum?

Gelinler çoğunlukla makyajını yapacak kişileri seçerken kendi tarzına yakın olanları tercih eder. Gelinlerim beni tercih ettikleri anda başlıyor süreç, öncelikle gelinimin tarzını ve düğününün konseptini öğrenmek isterim, çünkü sarayda evlenen gelinler daha gösterişli ışıltılı makyajlar isterken, kır düğünü yapan gelinler

PELİN AKIL

daha doğal olmayı tercih ediyor. Programımın yoğunluğundan dolayı prova makyajı yapamadığım için, gelinlerimin yakın plan fotoğraflarını ve beğendiği makyajların fotoğraflarını istiyorum, tüm bu verilerden sonra nasıl bir makyaj yapacağım zaten kafamda şekilleniyor. Sıra makyajı yapmaya geldi... Önce kısa bir cilt analizi yapıyorum, arkasından cilt tipine uygun bir nemlendirici sürüyorum, göz altına da mutlaka sadece nem veren bir göz kremi sürüyorum. Arkasından yine cilt tipine uygun makyaj bazı kullanıyorum; bu hem cildin daha iyi görünmesini hem de makyajın daha çok dayanmasını sağlıyor. Yine cilt tipine ve rengine uygun olan fondötenimi ve concealer’ı sırası ile uyguluyorum. (Çok yoğun far uygulamalı bir makyaj yapacaksam, önce göz makyajını yapıyorum.) Göz makyajına başlamadan önce mutlaka göz bazı kullanıyorum; makyajın dayanmasında çok etkili olduğunu söyleyebilirim. Gözün şekline ve gelinimin isteğine göre bir göz makyajı yapıyorum, çoğunlukla çok baskın olmayan tonlarla yapılan gölgeler, ışık/ ışıltı ve aydınlık veren dokunuşlar ile gözü şekillendiriyorum. Gözün şekline ve isteğe göre bazen eyeliner, bazen hafif kalemli göz makyajını çoğunlukla, tek tek kirpik takarak tamamlıyorum. Eyeliner, kalem ve rimeli kesinlikle suya dayanıklı ve kalıcı ürünlerden seçiyorum.

SİNEM KOBAL


röportaj

DİDEM AKGÜN

SEMA BERK

ALEYNA LİRİYA

BETÜL EFEK

Yüzü şekillendirmek için kontur uygulamasını sert yapmıyorum, hatta çok gerekmedikçe hiç yapmıyorum; daha çok aydınlatıcılar ile boyutlandırmayı tercih ediyorum. Bunun daha canlı ve doğal göründüğünü düşünüyorum.

tonları da oldukça popüler... Rujların dayanıklı olması açısından likit mat formdaki rujları baz olarak kullanıp, üzerine kremsi yapıda rujlar ile istediğim dokuyu elde ediyorum ve makyajı sonlandırıyorum.

Highlight kullanırken aşırıya kaçmıyorum, (özellikle yağlı ciltlerde) fotoğraf ve videoda aşırı yağlı bir cilt görünümü olmasın diye... Allık konusu çok önemli; sürülen renk ve şekil makyajın genel havasını değiştirebilen bir durumdur. Yanakların ön kısmına hafifçe dokundurduğunuz bir pembelik, sizi masum ve canlı yaparken, konturun hattını takip ederek uygulanan bir allık bir anda daha sert ve kadınsı yapabiliyor, ben bu kısmı biraz kişinin tarzına göre yapıyorum.

En çok sorulan soruların cevaplarına değinmem gerekirse...

Sırada ruj var... Allık gibi ruj rengi de makyajın genel havasını çok değiştiren bir unsurdur, gelin makyajlarında çoğunlukla baskın ruj renklerini kullanmıyorum, bu aslında hem benim hem de gelinlerimin tercihi... Baskın renklerin masumiyetten biraz uzaklaştırmasının yanı sıra dayanma ve bozulma konusunda sıkıntı yaratma gibi bir durumu da var tabii... Ben çoğunlukla doğal pembe veya şeftali tonlarını tercih ediyorum. Bu sezon nude kahve, karamel

178 magdergi.com.tr

ELİF BERİL

• Gelin makyajlarımda mutlaka transparan pudra kullanıyorum; gözaltı dahil. • Makyaj sabitleyici sprey sıkıyorum. • Kaşları şekillendirirken doğallığını bozmuyorum, mutlaka şeffaf bir jel ile sabitliyorum. • Bu sezon sıkça bronzer kullanıyorum, çünkü çok moda. • Işıltılı ve simli farlar bu sezonun gelin makyajlarına da sızdı, ben de dozunda kullanıyorum. • Fondöten seçimini yaparken kalıcılığına önem veriyorum. • Far bazından sonra mutlaka ten renginde saten dokulu bir far sürüp üzerine gölgelendirme yapıyorum. • Dekolteye mutlaka yüz makyajına uygun bir ışıltı veriyorum. Tüm gelinlerimize ömür boyu mutluluklar dilerim...



wedding

Mutluluğa Evet Dediler BCM İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Çelik’in kızı Ceren Çelik ile Yenişehir İmren Izgara’nın sahibi Osman Toy’un oğlu Anıl Toy Wyndham Ankara Otel’de gerçekleştirilen nikah töreni ile hayatlarını birleştiren imzayı attı. Yenişehir İmren Izgara’nın İşletmecisi Anıl Toy ve Uluslararası ilişkiler mezunu İngiltere Cambridge’de dil eğitimi alan Ceren Çelik çifti 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde arkadaş ortamında tanıştı. 2013 yılında birliktelikleri başlayan çift Nisan 2017’de sade bir tören ile nişanlanarak evliliğe ilk adımı attılar. Çifti nikah töreninde ailesi ve yakın dostları yalnız bırakmadı. Aileler gelen konukları kapıda karşılayarak örnek bir misafirperverlik gösterdi. Çiftin nikah şahitliklerini Suat Dursun, Ömer Kayaoğlu, Mesut Baltacı ve Faruk Koca üstlendi. Çift düğünün ardından balayı adresi olarak Phuket Adası’na gitti. 

CEREN ÇELİK- ANIL TOY


EMRE CAN ÇELİK - BURAK ÇELİK

OSMAN - SABRİYE TOY

BERRA TOY

FEYZA ÇİFTİ

BEYZA TOY

KAYRA MERT ÇELİK - YENER ÇELİK

ERTAN - MELTEM ÇELİK


lamozzaincek


Çiftlerimiz hayatlarının en güzel günlerinin hayalini kurarken biz onların düşüncelerinden ilham alıp 42 yıllık profesyonelliğimizi katarak o günü en iyi şekilde gerçeğe dönüştürmek için yola çıktık. La Mozza Wedding & Event Hall farklı düzen ve konsept organizasyon ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş açılabilir tavanı ve han konseptli 500 kişilik kapalı salonu ve her türlü farklı organizasyonlarınıza göre şekillenecek 1200 kişilik kır bahçesi ile düşlediğiniz organizasyonlara ev sahipliği yapar.

Turgut Özal Bulvarı, İncek Mahallesi, Dural Caddesi No: 8 İncek - ANKARA T: 0533 014 38 53 • 0312 460 16 11 rezervasyon@lamozzaincek.com www.lamozzaweddinggarden.com


wedding

Aşklarını Evlilikle Taçlandırdılar Milli kaleci Volkan Babacan ve ekranların sevilen yüzü Hilal Özdemir, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen görkemli bir düğün töreni ile bir yıllık aşklarını sonsuzluğa taşıdılar. Milli takımın kalesini başarıyla koruyan Volkan Babacan ve ekranların sevilen yüzü Hilal Özdemir geçtiğimiz yıl başlayan aşklarını düzenlenen özel bir düğünle taçlandırdılar. Çırağan Sarayı’nın eşsiz Boğaz manzarasıyla bütünleşen bahçe kısmında gerçekleşen düğüne sosyal yaşam dünyasının yanı sıra iş, spor ve siyaset dünyasından ünlü isimler katıldı. Yaklaşık 500 davetlinin katıldığı düğün öncesinde özel bir kokteyl düzenlenirken konuklar kokteylde bol bol sohbet ettiler. Ailelerin konukları kapıda karşıladığı düğün töreni Volkan Babacan ve Hilal Özdemir’in el ele konukların huzuruna çıkmasıyla başladı. Alkışlar eşliğinde nikah kürsüsüne geçen çiftin şahitliklerini Fatih Terim, Göksel Gümüşdağ, Abdullah Avcı, Abdülhalik Çimen ve Serhat Albayrak yaptı. Şahitlerin gelmesinin ardından çift bir ömür boyu mutluluğa “evet” diyerek dünyaevine girdi. Nikahın ardından evli olarak ilk danslarını gerçekleştiren çift, sonrasında masaları dolaşarak tebrikleri kabul etti. Konuklar gece boyunca gelin ve damatla birlikte eğlenirken çift balayı için Amerika’ya gitti. 

HİLAL ÖZDEMİR, VOLKAN BABACAN


GÜLNUR GÜNEȘ

HANDE - LEVENT PEKCAN

ERENGÜL - HALUK ULUSOY

Çiçeği bununda evliler Arda-Aslıhan Turan düğün törenine katılan ünlü çiftler arasındaydı. ARDA - ASLIHAN TURAN

SELVA KAZOVA

BENSU SORAL, HAKAN BAȘ




TEVFİK BOZDAĞ

Güzelliğin Kapılarını Aralayın Güzellik sektöründeki basamakları hızlı fakat emin adımlarla tırmanarak, kendi güzellik merkezini açan, eğitimler veren ve patentini kendisinin aldığı teknikler geliștiren Tevfik Bozdağ bu renkli dünyanın kapılarını șimdi eğitim verdiği gençler için aralıyor... Yaz sayımız için de güzelliğe dair tüyolar paylașıyor...

2000 yılında ünlü bir kozmetik markasının mağazalarında kapılarda parfüm sıkarak giriş yaptım sektöre... Bir gün parfüm satmaya çalıştığım ve çok fazla ısrar ettiğim kişinin, mağazayı kontrole gelen bir kişi olduğunu ve bu kişinin de kozmetik zinciri mağazalarının sahibi olduğunu anladığımda şok

188 magdergi.com.tr

geçirmiştim. Satın almak istediği parfümü verdiğimde bana kartı uzattı ve kartın üzerinde Tekin Acar yazıyordu. Yani bilmeden Tekin Acar’a kendi mağazasında parfüm satmıştım. Servisimden çok fazla etkilendi ve beni bir mağazasında parfüm uzmanı olarak işe başlattı. Kozmetik camiasına girişim bu şekilde oldu. Sonra makyaja gönül verdim; makyaj yapmayı çok seviyordum, ardından Christian Dior markasından teklif aldım. Sırasıyla Lancome, Chanel ve Mac profesyonel makyaj markalarında çeşitli çekimlerde ve defilelerde yer aldım.

advertorial

G

üzellik uzmanı olma hikayeniz nasıl gelişti? Hiç zorlandınız mı veya vazgeçmeyi düşündüğünüz anlar oldu mu?


2014 yılında ise Hollanda Rotterdam’da kalıcı makyaja başladım ve Tevfik Bozdağ Bv. Rotterdam adlı şirketi kurdum. Hollanda, Almanya, Belçika, Danimarka ve İsveç gibi Avrupa ülkelerinde eğitim vermeye başladım. Son olarak da yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye’de eğitimler vermekteyim. Türkiye’de de Tevfik Bozdağ Güzellik Estetik Kalıcı Makyaj Ltd. Şti.’nin sahibiyim. Patentini tüm Avrupa ve Türkiye’de aldığım 8T NANOPIGMENTATION tekniğinin de patent sahibiyim. Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı Atamalı Kalıcı Makyaj Usta Öğretici eğitmenim. En zorlandığım anı düğün makyajı yaparken yaşadım. Gelinin görümcesi makyaja çok fazla müdahale ediyordu, artık en sonunda dayanamayıp tüm malzemelerimi ve çantamı alıp kuaförden çıkmıştım. Damadın adeta yalvarması ve ekstra para teklif etmesine rağmen fikrim değişmedi ama gelinin o halini görünce insafa gelip geri döndüm.

bakımlı görünür. Günümüzde özellikle güzellik merkezlerinde kişiye özel çözümler var. Daha öncesinde detaylı cilt bakımı yaptırmayan bir kadın veya erkek, merkezimizi ziyaret ettiğinde ve bizi tercih ettiğinde yaklaşık 4-5 seansta harika bir cilde sahip olabilir.

Özellikle yaz yaklaştığı zamanlar vücudumuzu hızlı bir şekilde forma sokmak için yoğun spor ve ağır diyet programlarına yönelim oluyor... Vücudumuza her zaman iyi bakmak için yapmamız gerekenler nelerdir? Siz bu konuda danışanlarınıza ne tür uygulamalar yapıyorsunuz?

Merkezinizde güzellik üzerine hangi hizmetleri veriyorsunuz?

Özellikle yaz aylarında en önemlisi, üstüne basarak söylüyorum; bol bol su içmek gerekir. Serbest radikaller ve özellikle güneş etkeni cildin yaşlanmasını hızlandırır. Evde yapılan maske, peeling ve cilt bakım uygulamaları belirli bir yere kadar sizi çözüme ulaştırabilir fakat ayda en az iki kez profesyonel cilt bakım desteği almalısınız. Bu anlamda merkezimizde altın iğne, cool lifting, hydra facial çözümleriyle sağlıklı bir cilde kavuşabilirsiniz.

Güzelliği nasıl tanımlarsınız?

Yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmemiz gerekir. Sadece diyet yaparak formda kalamazsınız, vücudun belirli vitamin ihtiyaçları vardır ve bu vitamin ihtiyaçlarını da doğal besinlerden almalısınız. Doğal besinleri tüketmek ve yağlı yiyeceklerden kaçınmak vücudunuzu formda tutmanıza yardımcı olacaktır. Biz, merkezimizde bölgesel zayıflama protokolleri uygulamaktayız. Bunlarla birlikte, merkezimizde kavitasyon, lenfdirenaj, soğuk lipoliz, elektro terapi, g5 tedavileri ve protokolleri uygulanmaktadır. “Kişiye özel kombinasyon” dediğimiz bu tekniklerle dört haftada 12 santime kadar sağlıklı incelme sağlayabiliyoruz.

• 8T Nanopigmentasyon Makine ile Kıl Atış Tekniği Kalıcı Makyaj (Türkiye’de ilk Hollanda’dan patentli) • Lazer Epilasyon / Buz Lazer ve Alexandrite Konforu • Profesyonel Zayıflama Bakımları • Cool Lifting Güzellik Tabancası • Soğuk Lipoliz • Lenf Drenaj • G5 Masajı • Klasik Cilt Bakımı • Anti-Aging Bakımlar ve Maske Bakımları • Leke Bakımları, Akne ve Akne İzi Bakımları • Hydrafacial Cilt Bakımı • Altın İğne • Profesyonel Düğün Makyajı • Kirpik Liftingi

Güzellik bir aşk gibidir, onsuz olmayacağın gibi, fazlası da size zararlıdır…

Makyaj yapmak güzel görünmek için bir şart mı? Kalıcı makyaj bu durumda bir kurtarıcı mı?

Makyaj yapmak, aslında güzel olan noktalarımızı daha da vurgulamak ve ön plana çıkarmaktır. Kalıcı makyaj, bir kadının en büyük kurtarıcısıdır; sabah kalktığında işe geç kalmadan, daha fazla uyku keyfi yaparak güne makyajla uyanmak bir kadını kurtarabilir.

Sizce en sık yapılan makyaj hataları nedir?

En sık yapılan makyaj hatası; gözenekli ciltlerde parlak ve simli allıklar, parlak fondötenler kullanmaktır. Ciddi ışık yansıdığında gözenekler delik delik görünür ve belirgin gözenekler sağlıksız bir görüntü yaratır. Özellikle, fondöten seçiminde merkezimizde çok özel çözümler sunuyoruz.

Peki cilt bakımı ne kadar önemli? Cilt sağlığını korumak için neler yapılmalı?

Cilt, bir kadının en değerli kıyafetidir. Düzenli olarak cilt bakımı yaptıran bir kadın hem yaşlanmasını geciktirir hem de sağlıklı ve

www.tevfikbozdag.com • +90546 606 70 70

Biraz da eğitim verdiğiniz alanlardan bahsedelim...

Milli Eğitim Bakanlığı Atamalı Kalıcı Makyaj Eğitmeni olarak verdiğim eğitimlerde 8T Nanopigmentasyon tekniğini öğretiyorum. • 8T Nanopigmentasyon tekniği nano iğneler ile nano incelikte kıl atışları tekniğidir. • Microblading nedir? Kalem ucuna takılı bıçak jilet benzeri bir aparat ile kaşları keserek kanatarak uygulanan manuel bir tekniktir. Ağrılı ve acılıdır. Kalıcılığı 2-5 ay arasıdır. Fakat 8T Nanopigmentasyon tekniği ağrısız acısız ve 1,5 - 2 yıla yakın kalıcılığı olan bir tekniktir. Tevfik Bozdağ’a patentli Avrupa’da yeni bir tekniktir. Tüm Avrupa ve Türkiye’de altı günde %100 öğretme garantili eğitimler veriyorum. Eğitimlerimde özellikle detay veriyorum, bildiklerimi kimseden saklamıyorum. Benden eğitim alan bir kişi altı gün sonunda bana özel olan 8T NANOPIGMENTASYON tekniğini kesinlikle öğreniyor ve ben olmadan herhangi birine kaş uygulaması yapabiliyor. 

profesyonelmakyaj.tevfikbozdag

makyaj.makeuptevfik



3 9

y ı l l ı k

t e cr ü b e

En özel gününüz için

en güzel

gelin buketleri

Gençlik Cad. 6/A Anıttepe / Ankara T: 0312 231 71 58 • T: 0312 231 71 59 www.mygarden.com.tr mygardennn


röportaj

NURİ ȘEKERCİ

Saçlarınızda Dans Eden Işıltılar Saç Stilisti Nuri Șekerci sezona damga vuracak trendlerden bahsederken, saçlarımızda deniz ve güneșin yıpratıcı etkilerini en aza indirecek yöntemlere de değiniyor… 192 magdergi.com.tr


M

oda dünyasında saç denince akla gelen ilk isimlerden birisiniz, sizi tanımayan okurlarımız için biraz kendinizinden bahseder misiniz?

Meslek hayatıma 1999 yılında başladım. 15 yıldır moda ve reklam sektöründe saç tasarımı ve uygulaması yapıyorum. Paris başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde workshoplara katıldım. Bununla birlikte Türkiye’deki ünlü moda dergilerinin kapak ve moda çekimlerinde yer aldım. Birçok dizi ve filmde saç danışmanlığı yaptım. İki senedir Türkiye’de Balmain Hair Couture baş saç tasarımcısı olarak çalışmalarıma devam ediyorum.

Saçın da modanın olduğu gibi her daim değişen bir trendi var, siz bu trendleri nasıl takip ediyorsunuz?

Elbette ki dünya modasını çok sıkı takip ediyorum. Saç modası denildiği zaman kişinin kendisi, yüz hatları, saç tipi ve alın yapısı size yapmanız gereken modelle alakalı, ne yapılması veya ne yapılmaması gerektiğini söylüyor. Bütün bunlardan yola çıkarak kişiye en uygun, en doğru stili uygulamaya çalışıyorum. Dünya modasını, büyük marka kampanyalarını, dergilerden, defilelerden, bütün dünyaya erişebildiğim tüm kaynaklardan takip ediyorum.

Sizin öngördüğünüz 2018 yaz trendleri nasıl olacak?

Doğal görünümlü saçlar ve renklerde de sıcak tonlar ağırlıkta olacak

diye düşünüyorum.

Sağlıklı saçlar için olmazsa olmaz bakım önerileriniz nelerdir?

Her şeyden önce saç sağlığı için iyi beslenmek çok önemli. Bununla beraber kuru saçlar için doğal yağları doğru buluyorum.

Türk kadınlarında sıklıkla gözlemlediğimiz saç bakım hataları nelerdir? Sadece Türk kadını değil, bütün kadınlar için şunu söyleyebilirim ki; ezbere alınmış bakım ürünlerini, sadece reklamlarına bakarak, belki de hiç gereği olmayan şekilde saçlarına uygulamaları veya tam ihtiyaçları olan ürünleri periyotlarına sadık kalmadan yarım kullanmaları en sık gözlemlediğim hatalar...

Hepimizin muzdarip olduğu güneş, deniz, havuz gibi saç yıpratan unsurlardan korunmak için ne gibi önlemler almalıyız?

Özellikle yaz tatilinde deniz ve havuz suyu (tuz, mineraller ve klor) saçların renginde değişikliğe ve kurumaya neden olur. Bakır tonların yeşile döndüğünü, saç tonlarının 1-2 ton açıldığını fark ederiz. Rengi saça hapsetme ve güneşin olumsuz etkilerinden koruma amaçlı saçlar için üretilmiş bakım kremlerini, UVA ve UVB filtreli ürünleri kullanarak bu etkenlerden saçımızı koruyabiliriz. 


davet

CAN ÇAĞLAR NİŞAN Evlilik Yolunda İlk Adım

Cr Aydınlatma ve Yapı’nın ortağı Can Çağlar ile Mimar Berçem Kayıkçı, Pia Sera’da gerçekleşen nişan töreni ile evlilik yolundaki ilk adımlarını attılar. İstanbul’da arkadaş ortamında tanışan Can Çağlar ve Berçem Kayıkçı, Pia Sera’da Sanatçı Berkay’ın sahne aldığı gecede nişanlanarak evlilik yolundaki heyecanlarını aileleri ve yakın dostları ile paylaştılar. Önümüzdeki yıl Şubat ayında evleneceklerini dile getiren getiren çift, nişan törenlerinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar arkadaşları ve sevdikleriyle doyasıya eğlendi. 

BERÇEM KAYIKÇI, CAN ÇAĞLAR


Anılarınızı Planlayın

F

Saltur bu yaza özel rotalarla sizleri yepyeni anı ve maceralarla bulușturuyor... LORANSA

İtalya’da en az Roma ve Venedik’e ayrılan kadar zaman ayırmayı hak eden İtalyanca’da Firenze dedikleri, Rönesans’ın başkenti güzel şehir Floransa... Floransa yürüyerek dolaşılabilecek küçük bir şehirdir. SMN İstasyonu şehir merkezi sayılır, asıl merkez olan Duomo’ya çok yakın... Leonardo da Vinci, Botticelli, Michalengelo, Raphael, Donatello gibi büyük sanatçıların yetiştirildiği Floransa, sanatın ve Rönesans’ın başkenti olarak geçer... Yeme-içme, kültür-sanat ve romantik detaylarla dolu Floransa’da gezmek size gerçek aşkı yaşatır...

NORMANDİYA KIYILARI

advertorial

II. Dünya Savaşı’na tanıklık eden Fransa’nın kuzey-batısındaki Normandiya Bölgesi, Fransa’nın doğası güzel ve en ilginç bölgelerindendir. Kıyılarının bir kısmı Manş Denizi’nde, bir kısmı ise Atlas Okyanusu’na bakmaktadır. Gel-git olaylarının yaşandığı sahilleri, uzun ve geniş kumsalları, falezleri, empresyonist ressamlara modellik yapan renkli güzel kasabaları, ünlü ressam Monet’in yaşadığı Givenry’deki evi ve muhteşem bahçesi, Fransa’nın ulusal kahramanı Jeanne d’Arc’ın yakıldığı Rouen şehri ve tabii en önemlisi muhteşem bir manastır olan Mont St.Michel Adası ile ünlü Normandiya Bölgesi…

ANTİK DÜNYANIN EN BÜYÜK GİZEMİ

Nil’in doğduğu güney kesime “Yukarı Mısır”, denize döküldüğü

kuzeydeki delta bölgesine de “Aşağı Mısır” deniyor. Nehrin iki yanı sebze bahçeleri, muz ve hurma ağaçlarıyla kaplıdır... Yeşilliğin bitiminde kum tepeleri yükselir... Çölün yansıması, her ışığı sarartırken inanamayacağınız güzellikte manzaraları izlersiniz... Nil üstünde yolculuk öyle güzel bir düştür ki, dünyadaki tüm olumsuzlukları unutturur...

SİCİLYA

İtalya’da gidilecek yerler arasında ilk sıralarda Sicilya vardır... Güney İtalya’nın en tipik özelliklerini Sicilya’dadır. Baharda bambaşka bir güzelliğe sahip olan Sicilya’da gezilecek yerler o kadar çok ki! Alışverişten eğlence hayatına, yeme-içmeden tarih ve kültüre kadar pek çok ayrıntıyı Sicilya’da keşfedebilirsiniz. Akdeniz’in özerk adası Sicilya, İtalya’nın farklı bir ruhunu yansıtır. Ünü dünyaya yayılan Sicilya mafyası film, belgesel ve kitaplara konu olsa da aslında Sicilya tatil ve seyahat için muhteşem bir coğrafya...

İRLANDA

İngiltere ile uzun yıllar savaştıktan sonra resmi olarak bağımsızlığına kavuşan İrlanda Cumhuriyeti savaşlarla dolu tarihinden dolayı sanılandan daha derin bir tarihi kültüre sahiptir. İrlanda sonsuz yeşil rengiyle kartpostalları andırır... Kayalık sahil şeridi, derin mavi suya, yeşil vadilere ve tepelere sahip sakin okyanus - bu Avrupa’daki en güzel ülkelerden birinin kısa bir tanımlamasıdır. Ülkeyi keşfetmeye başlamak için en iyi yol, başkenti Dublin’i ziyaret etmektir. 


davet

ELVAN KUTLAR

KAAN - CANAN DEMİROĞLU

RASİM - YAȘAR ÇAĞLAR

BERFİN - BERKE KAYIKÇI

GİZEM ÖZ, DORUK DEMETOĞLU

ȘABAN - BEJAN KAYIKÇI


AHU - HACI COȘKUN

DAMLA BAL, FURKAN KARADUMAN

ASLINUR ȘİMDİ

Modacı Zeynep Șahin, gecede șıklığıyla göz kamaștırdı. RIFAT - ZEYNEP ȘAHİN

MÜGE BOZBEY, EZGİ GÜVEN

DAMLA - VOLKAN TUFAN


davet

Mutluluğa İlk Adım Sanayici İş Adamı Muharrem Eskiyapan ile Avukat Naz Aydın JW Marriott Otel’de gerçekleşen görkemli bir nişan töreni ile evlilik yolunda ilk adımlarını attılar. Davete iş ve cemiyet hayatının tanınan simaları katıldı. Nuh-Sevgi Eskiyapan çiftinin oğulları Sanayici İş Adamı Muharrem Eskiyapan ile Cemal-Gülennur Aydın çiftinin kızları Avukat Naz Aydın’ın nişanları görkemli bir törenle JW Marriott Ankara Otel’de gerçekleşti. Törende genç çifti aileleri ve yakın dostları yalnız bırakmadı. Gelen konukları kapıda karşılayan aileler katılım gösterip kendilerini bu mutlu günlerinde yalnız bırakmayan herkese teşekkür etti. 

198 magdergi.com.tr

ȘAFAK - BENAN MAHMUTYAZICIOĞLU

MUHARREM ESKİYAPAN, NAZ AYDIN


UĞUR - NERMİN DOĞAN

SİBEL HELVACIOĞLU

ZAFER - AHMET ÇAVUȘOĞLU

Köklü ailelerden gelen çiftin anne - babaları konukları kapıda karșlayarak örnek misafirperverlik gösterdiler. NUH - SEVGİ ESKİYAPAN

CEMAL - GÜLENNUR AYDIN


davet

DENİZ - ERTUĞ DERİN

ARAS - BAȘAK TAN, ELİF - CAN AKMAN

Naz Aydın’ın ablası Gülce Aydın giydiği pembe kabarık elbisesiyle göz kamaștırdı. GÜLCE AYDIN, TAMER AY

NAZLI - ORBAY DEMİR

HAKAN-MİNE ALP


ȘERMİN ALDEMİR - BARAN YAZICI

CANSU PEKȘEN - ZEKİ ÇELİK

HAYRİYE - CENK BOYRAZ

JW Marriott Ankara Otel’de düzenlenen oldukça șık tören için salona yapay bir gölet ve köprü kuruldu. SELENA - ERGİN KARAKAȘ

SONER - SİMGE ESKİYAPAN, SELİN - ÜNAL ESKİYAPAN


davet

SABİHA AKMAN

AYSEL AKÇAY

MERVE KALEMCİ EYYÜPOĞLU

AYSUN BÖLÜNMEZ

SÜREYYA İȘBAȘARAN, DİLEK GÜNEȘ

CEM - MÜGE ONAR

PINAR ȘEN

NUR ESKİYAPAN

ECE NAZ NOYAN


MİNA ESKİYAPAN, GÜLER TOSUNBAYRAKTAR

NESRİN KILAVUZ

ROCİO - TURAY GÖREN

EDA MÜFTÜOĞLU

Birçok ünlü sanatçının sahne aldığı nișan davetinde Aylin - Cazım Özal çifti de romantik dansları ile dikkatleri üzerlerine çekti. MURAT ÖZDEMİR

AYLİN - CAZIM ÖZAL

CAN ÇAVUȘOĞLU

BERİL ÇAVUȘOĞLU


röportaj

Masallar Alemine Yolculuk Peri masalı gibi düğünlerin ve göz kamaștıran gelinlerin arkalarındaki gizli kahraman, A46 Organizasyon ve Tuvanam’ın Kurucu Ortağı Tuvana Büyükçınar ile dünü, bugünü ve yarınları konușuyoruz...

E

n görkemli organizasyonların altına imzasını atan A46 Organizasyon’un kuruluş öyküsünü dinleyebilir miyiz?

1999 yılında Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’nde kadın giyimi üzerine servis veren A46 mağazasını açarak iş hayatına girdik. 2003 yılında A46 Organizasyon’u, 2005 yılında Tuvanam’ı hayata geçirdik. 2003 yılında kurduğumuz A46 Organizasyon’un bugün İstanbul, Abu Dabi ve Riyad’da ofisleri var. Hem bireysel hem kurumsal her türlü etkinlik alanında tasarımdan konstrüksiyona, teknik danışmanlıktan şov ve performans tedariğine kadar bir organizasyonun ihtiyacı olan her alanda çözüm üretiyor ve organizasyonunu üstlendiğimiz etkinliklerin yönetimini de gerçekleştiriyoruz.

Nasıl karar verdiniz böyle bir sektöre atılmaya?

Aslında çok sürpriz gelişti; çok özel bir dostumuzun düğününü yapmamızı rica ettiler.

TUVANA BÜYÜKÇINAR


Bizim de bu konuda herhangi bir deneyimimiz yoktu ama bizim bunu yapacağımıza olan güven çok fazlaydı. Biz de bu güvene layık olmaya çalıştık ve düğünü yaptık, sonrasında her şey çok hızlı gelişti, kendimizi birden bu sektörün içinde bulduk.

Her yeni organizasyon hala ilk günkü heyecanı hissettiriyor mu size?

Her yeni organizasyonda farklı insanlar ile bir araya gelmek yeni insanlar tanımak onların bu özel günlerinin belki de en önemli parçası olmak, her organizasyonda yeni konseptler geliştirmek son derece heyecan verici! Başarımız da belki bu işi ilk günkü heyecan ile yapıyor olmamızdan kaynaklanıyor.

Bir organizasyonda herkesi tam anlamıyla mutlu etmek pek kolay bir misyon değil... Siz bunu nasıl kolaylaştırıyorsunuz kendinize?

İlk adım, kendimizi onların yerine koymak ile başlıyor sanırım; çünkü oldukça zorlu bir süreç... Gelin ve damat her detayın mükemmel olmasını arzu ediyor, biz de bu süreçte profesyonelliğimizi devreye sokarak, sistemli çalışarak bunu hem kendimize hem de onlara kolay ve keyifli bir hale getirmeye çalışıyoruz.

A46 bir marka haline nasıl geldi? Bu başarının altında neler yatıyor?

Başarımızın altındaki en kilit noktalar; müşterimizi iyi tanımaya çalışmak, en doğru bilgiyi almak, onların bu özel gün ile ilgili hayallerine dokunabilmek. Bunun altında, organizasyon ile ilgili zamanlamayı çok iyi organize etmek, müşterimizin düğününe dair tüm detayların yer aldığı düğün akış planını oluşturmak yatıyor. A46’yı bir marka haline getiren bütün unsurların toplamı bunlar diye düşünüyoruz.

Organizasyon sürecini nasıl yönetiyorsunuz, nasıl detaylandırıyorsunuz, zamanı nasıl planlıyorsunuz? Bizde her şey, tasarımla başlıyor ve yaptığımız her tasarımda konsept bütünlüğüne çok dikkat ediyoruz. Etkinlik alanında tasarım dediğimiz zaman sadece mekanın ve masaların genel dekorasyonundan bahsetmiyoruz. Biz konsept çalışma

ve uygulamasının yanı sıra etkinliğin tamamını bir bütün olarak tasarlıyoruz. Karşılamada görev alan hosteslerimizin kostümlerinden yapılacak ikram ve zamanlamalarına, sunum şekillerine, sanatçı, DJ ve performans seçimlerine; onların senkronizasyonuna, temamıza uygun ışık tasarımına kadar davetlilerin gözleri önünde cereyan eden veya arka planda işin sorunsuz akması için gerekli tüm detayları düşünüyor, geceyi ona göre şekillendiriyoruz. Müşterilerimiz showroom’a adımlarını attıkları andan itibaren, özel bir deneyim yaşayabilsinler diye tüm ekip olarak için var gücümüzle çalışıyoruz. Sonuçta geçirdiğimiz süre boyunca, müşterilerimizle kurduğumuz bağ, çözüm odaklı çalışmamız, onlara verdiğimiz güven duygusu ve her seferinde hayallerinin üzerinde bir uygulama kalitesi ile cevap vermemiz önceliklerimiz ve en dikkat ettiğimiz unsurlar.

Başarılı bir tasarımcı olarak bir yandan tasarımlarınızla gelinleri ışıl ışıl hale getirirken bir yandan da düğünlerini gerçekleştirdikleri mekanı parlatıyorsunuz... İkisini bir arada yürütmek nasıl oluyor?

Sistemli ve organize bir biçimde çalışarak her detayın kendine göre olan planlamasını yapıyoruz ve bu süreci mümkün olduğu kadar kontrollü ilerletiyoruz.

2018 yazının gelinlerinde ne tarz gelinlikler moda olacak, mekanlarda nasıl atmosferler konuşulacak? Yaz düğünleri için biraz tüyo alsak sizden...

Gelinlik tasarımlarında bir moda söz konusu olmuyor; biz gelinliği taşıyacak müşterimizin arzusu ve kendisini nasıl bir gelinlik içinde hayal ettiğine göre bir tasarım çalışması yapıyoruz. Eğer balo salonu düğünü olacak ise, genellikle kendileri kabarık gelinlikleri, eğer destinasyon düğünü olacak ise genelde boho tarzı dediğimiz gelinlikleri tercih ediyorlar. Müşterilerimiz düğünlerinde ne gibi detayları ve konseptleri hayal ediyorlarsa mekanlarda da öyle atmosferler olacak. Bir balo salonu düğünü olacak ise, detaylı bir dekor tasarım ve çalışması olacak. Eğer destinasyon düğünü olacak ise mekanın bulunduğu doğa içerisinde doğa ile ahenkli daha sade, doğa ile uyumlu, küçük detayların ön plana çıkacağı atmosferler konuşulacak. 


wedding

Balayı Adresi Tayland İş adamı Evren Ay ile Sibel Uçkaç, Holiday Inn Çukurambar Otel’de şık bir düğün töreni ile dünyaevine girdi. Çifti aile ve yakın dostları bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı. Uzak Doğu turunda tanışıp Şubat ayında nişanlanarak evliliğe ilk adımı atan Ay ve Uçkaç çifti, çok sayıda davetlinin katıldığı düğün töreninde hayatlarını birleştiren imzaları alkışlar eşliğinde attı. Çiftin nikah şahitliklerini Murat Ay, Erdem Uçkaç, Erkut Yener, Bahar Söğütlü ve Cansu Öz yaptı. Ay çifti düğünün ardından balayı adresi olarak Tayland’ı tercih etti. 

EVREN AY, SİBEL UÇKAÇ


VOLKAN - CEYDA SOYSAL

CEYDA - VOLKAN SOYSAL

ECE KOÇER

MEHMET CAN MİNCİNOZLU

Ay ve Uçkaç çiftinin aileleri konukları kapıda karșılayarak tüm gece boyunca örnek bir misafirperverlik sergilediler. CANSU UZ

YAKUP - AYSEL AY, MERAL - ERGUN UÇKAÇ

EDA - MURAT AY


röportaj

RAȘİT BAĞZIBAĞLI

Raşit’in Gelinleri Dünyaca ünlü, bașarılı, genç tasarımcı Rașit Bağzıbağlı gelinleri hayalleriyle nasıl bulușturduğunu anlatıyor…


B

u ışıltılı ve göz kamaştıran tasarımların arkasındaki temel hikaye nedir? Bir tasarım ortaya çıkarken ilham kaynağınız ne oluyor?

İlham kaynağım her sezon değişiyor; bazen bir seyahat, bazen izlediğim bir film olabiliyor. Son zamanlarda stil anlamında en çok etkilendiğim dönem 70’li yılların sonu ve 80’li yılların başı…

Yeni koleksiyon hazırlıklarınız başladı mı?

Evet başladı, kumaş seçimimi aylar önce yaptım. İlham rotam da belli! Eylül’de yeniden sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Gelinleri hazırlarken nasıl bir süreç izliyorsunuz?

İki senedir gelinlik koleksiyonları hazırlıyorum ve defileler yapıyorum. Önceleri sadece çizim sunuyordum ve gelin adaylarıyla iletişim kurmakta zorlanıyordum, şimdi hazır olan gelinliklerimden

giydirebiliyorum. Kalıp olarak karar verdikten sonra kumaş seçimini yapıyorum ve çizimi hazırlıyorum. Sonrasında ise gelin adayının her anı keyifle gözlemleyebileceği provalar gerçekleştiriyoruz. Bu provalara düğünden en az 3 ay önce başlamayı tercih ediyorum. Her gelin benim için çok özel. Onların rüyalarını gerçekleştirmek bana keyif veriyor.

Bu yoğun ve renkli iş hayatında zaman yönetimini nasıl belirliyorsunuz?

Erken kalkıp erken yatıyorum. Sabahları ya da iş çıkışı spor yapıyorum. Yoğun iş hayatında körelmemek için sosyalleşmeye zaman ayırmak çok önemli.

Başarılı ve fark yaratan bir tasarımcı olmak isteyen gençlere öncelikli olarak neler tavsiye ediyorsunuz?

Sabırlı olup sürüyü takip etmesinler. İyi niyetle ve iyi araştırılarak yapılan hiçbir iş karşılıksız kalmaz. 


davet

Paris Hilton Rüzgarı Antalya’da Dosso Dossi Fashion Show ve The Land of Legends ortaklığında gerçekleştirilen Türkiye’nin en büyük moda şovuna Paris Hilton damgasını vurdu.

Hikmet Eraslan bu yıl da çok bașarılı bir organizasyona imza atmanın mutluluğunu yașadıklarını dile getirdi. HİKMET ERASLAN

Türkiye’nin en büyük yaşam, alışveriş ve eğlence merkezi The Land of Legends, Dosso Dossi Fashion Show’a ev sahipliği yaptı. Defileyi moda dünyasının profesyonel isimlerinin yanı sıra iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasından çok sayıda tanınmış isim izledi. Türkiye’nin en büyük moda etkinliği olan Dosso Dossi Fashion Show, bu yıl Paris Hilton’u ağırladı. Tesis içinde bulunan ve boyu 111 metreyi bulan Legends Tower önünde havuz üzerinde kurulan özel podyumda yürüyen Paris Hilton’a Türkiye’nin önde gelen mankenleri eşlik etti. Dosso Dossi Fashion Show ve The Land of Legends ortaklığında düzenlenen etkinlik için Antalya’ya gelen Paris Hilton, büyük defile öncesi bir basın toplantısı düzenledi. Dosso Dossi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan ile gazetecilerin karşısına çıkan Paris Hilton, “Türkiye’de olduğum için çok mutluyum. Antalya’da hem iş hem de tatil fırsatı buldum” dedi. Dosso Dossi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan da Paris Hilton’a teşekkürlerini sundu. Koreografisini Öner Övez’in hazırladığı ve görsel bir şölen eşliğinde gerçekleştirilen defilede Paris Hilton üç ayrı kıyafet giyerek podyuma çıktı. Hilton’a podyumda Türkiye’nin ünlü mankenleri Çağla Şikel, Deniz Akkaya, Demet Şener, Şebnem Schaefer ve Özge Ulusoy da eşlik etti. Toplam 60 mankenin görev aldığı defilenin bir diğer sürprizi ise ünlü pop şarkıcısı Mustafa Sandal oldu. 


BARIȘ ERASLAN

PARİS HİLTON

Türkiye’nin en büyük moda organizasyonu olan Dosso Dossi Fashion Show, dünya çapında ses getiren bir etkinliğe daha imza attı ve Paris Hilton’u podyuma çıkarttı.

EBRU, BAHAR NİZİPLİOĞLU

GÖZDE BAHADIR

AHMET ERASLAN


davet

NAZIM KANPOLAT, NEJDET AYAYDIN, CEM ALTAN

Dosso Dossi Fashion Show’a katılmak için 34 ülkeden ve 400 șehirden yaklașık 5 bin konuk Antalya’ya geldi. DEMET ȘENER

KEIRA, NİLÜFER KURT

AYTEKİN BATMAZ


Bölgesel Yağlardan Soğuk Lipolizle Kurtulun

B

DR. TEKİN YILDIRIM

Dr.Tekin Yıldırım, bölgesel yağ fazlalıklarından kimyasal maddeler veya cerrahi müdahaleler aracı olmadan kurtulmak isteyenler için soğuk lipoliz yöntemini anlatıyor...

ölgesel yağ fazlalıkları günümüz modern çağ insanının en büyük sorunlarındandır. Soğuk lipoliz; yağ hücrelerini ameliyatsız bir şekilde parçalar ve yok eder. FDA onayı alarak güvenilir ve tedavi amaçlı kullanılabilir bir uygulama olduğunu dünyaya kabul ettirmiştir.

Soğuk lipoliz tedavisi; vücudun göbek, yan bölge, sezaryen, doğum sonrasında oluşan alt karın, sırt, basen, bacak gibi bölgelerindeki yağ birikimlerinin %20 ile %50 oranında kalıcı olarak azalmasını sağlayan bir tedavidir. Bu yöntem, yoğun ve kalıcı lokal yağ depolanmalarını azaltarak vücudu şekillendiren, liposuction gibi geleneksel tedavi yöntemlerinden çekinen kişiler için iyi bir alternatiftir. Ayrıca liposuction sonrası nekahet döneminde görülen ağrılar, iş kayıpları ve hayat kalitesindeki düşüşler bu yöntemde görülmemektedir. Soğuk lipoliz; cilt altı yağ tabakasının diğer dokulara zarar vermeden dondurulması ve donan yağ hücrelerinin vücudun kendi biyolojik döngüsü ile vücuttan atılması işlemidir.

Kimlere uygulanır?

• Vücudunun belirli bölgelerinde bir türlü eritemedikleri bölgesel yağları olanlara (sırt, karın, basen, yan simitler, kollar, sırtta sütyen altları, göğüs altındaki kıvrımlar gibi) • Bu yağlarından artık kurtulmak isteyen ve bunu da doğal yollarla yapmak isteyenlere, • İlaç ya da kimyasal madde almayı tercih etmeyen ve cerrahi bir müdahale düşünmeyenlere uygulanır.

Soğuk lipoliz yöntemi nasıl etki eder? Soğuk lipolizin uygulanacağı bölge ya da bölgeler doktorunuz tarafından belirlendikten sonra cildinizin korunması için ıslak mendil benzeri koruyucu tek kullanımlık özel bir malzeme vücudunuzun ilgili bölgesine kaplanır. Daha sonra cihazın uygulama başlığı belirlenen bölgeye yaklaştırılır ve bundan sonrası cihaz tarafından yapılır. Hafif bir vakum ile cihaz otomatik olarak ilgili bölgeyi haznesinin içine alarak çeker ve yaklaşık bir saat sürecek tedavisine başlar. İşlem sırasında cihaz yağ tabakasının bulunduğu alanı -10 dereceye kadar soğutur. İşlem yapılan bölge, uygulanan sıcaklıktaki ani düşüşe bağlı olarak aynı zamanda sıkılaşmaktadır. En önemlisi, kozmetik tedavide daha önce hiç görülmemiş, sadece cerrahi müdahale ile elde edilebilen çok uzun süre etkili sonuçlar elde edilebilmektedir. Uygulama sırasında, tedavinin uygulandığı bölgeye bağlı olarak kişi oturur ya da yatar durumda kalır; televizyon izleyebilir, gazete dergi okuyabilir ya da müzik dinleyebilir. Tüm bu işlemler, rahat ve güvenli bir ortamda gerçekleşmekte, birkaç hafta içerisinde memnun edici sonuçlar elde edilmekte, bir ay sonrasında ise mümkün olan en üst seviyeye çıkmaktadır.

Soğuk lipoliz sonrasında neler oluşmaktadır? İşlem sonrasında kliniğe girdiğiniz gibi yürüyerek çıkabilirsiniz. İşlem tamamen ağrısız bir yöntemdir. Zaman içerisinde 1 - 2 ay arasında bir sürede, uygulanmanın yapıldığı bölgede %40 - %60 oranında bir incelme meydana gelecektir.

Beștepe Mah. Yașam Cad. Adalet Sok. Neorama Plaza A Blok No: 16/75 (Armada Arkası) Çankaya/Ankara T: 0530 396 56 00 • ozontedavi.org


moda

Deniz Gökçe

deniz@magmedya.com.tr

DENGE

Canali İlkbahar/Yaz 2019 Koleksiyonu Geçtiğimiz günlerde katıldığım Milano Moda Haftası’nda izlediğim Canali’nin farklı konseptlerdeki tasarımlarını paylașıyorum sizlerle... Canali düzenlediği șovu ile önümüzdeki senenin erkek giyim trendlerini belirlemekle beraber, moda dünyasını markanın çok merak edilen yeni tasarımcısı Hyun Wook Lee ile tanıștırdı...


L

ee, Canali tarafından, itinayla üretilmiş, kökleri olan parçaların özüne hayranlık duyan bir tasarımcı olarak tarif edildi. Milano Moda Haftası için ortaya koyduğu koleksiyonla Lee dürüst ve ebedi olduğu kadar modern ve çeşitli de olan bir zarafet yakaladı.

Lee’nin tasarımları dört farklı konsepte ayrılarak, dört farklı odada sunuldu: Denge, Dinamizm, Metanet ve İlham. Bütün odalarda hem günlük hem de daha şık parçalar bulunmasına rağmen, kullanılan renklerin farklılığı bu dört farklı konsepti birbirinden belirgin bir şekilde ayırdı. Örnek olarak, Denge Odası’nda sunulan tasarımlarda daha sakin ve koyu, lacivert ve kahverengi gibi renklerin yanında gül kurusu ve gri gibi daha pastel renkler kullanıldı. Bu oda klasik ve sükunetli, gelip geçen trendlerin dışında kalan bir zarafetin somut haliydi. Denge’de özellikle göze çarpmayan renkler kullanılmış olsa da, kıyafetlerin tasarımı katılımcıların dikkatini çekmekte yeterli oldu. Ceketlerle kombin edilen ve kravatsız tamamen iliklenen gömlekler, bu odaya nostaljik bir hava verirken, bütündeki modernliği bozmadı. Denge Odası’nın bu ismi almasının sebebi, buradaki parçaların ebedi ve kalıcı olmasıydı. Erkek modası birtakım akımlarla bu stilden uzaklaşsa bile, en sonunda döneceği nokta Denge olarak belirlendi. İlk odanın aksine İlham Odası, göz alan ve parlayan pembe, mavi ve beyaz gibi renklerin kullanıldığı parçaları ortaya koydu. İlham koleksiyonu hem renk seçiminden hem de tasarımlardan dolayı daha modern ve genç bir kesime hitap etti. Bu odada gösterilen parçaların arasında, açık renkli, şık ama günlük giyim için de uygun takımlar ve beyaz pantolonlarla kombinlenmiş uzun kollu kazaklar vardı.

DİNAMİZM

Etkinlik boyunca çeşitli atıştırmalıkların yanında her odaya özel hazırlanmış kokteyller de servis edildi. Canali’nin Milano Moda Haftası Şovu sadece tasarımlarıyla değil, organizasyonuyla da moda camiasının beğenisini kazandı. (*Daha detaylı bilgi için: hauturely.com’u ziyaret edebilirsiniz.)

İLHAM

METANET


davet

“İlk Isırıkta Aşk”a İmza Günü Ankara cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Aynaz Özkaşıkçı, Uzak Doğu’dan Fas’a, dünyanın dört bir köşesinden farklı hikayeler ve farklı lezzetleri kaleme aldığı “İlk Isırıkta Aşk” isimli bir kitap çıkardı. Kitabın lansmanı çok sayıda seçkin ismin katıldığı davetle yapıldı. Aynaz Özkaşıkçı, kitapta özel yemek tarifleri, sofra sırları ve sunumlara yer veriyor. Lansmana katılan davetlilerin kitaplarını imzalayan Özkaşıkçı, kitabında dünyanın farklı coğrafyalarından farklı tariflerin özel konseptlere göre işlendiğini belirtti. Önemli olanın hep o ilk adımı atmak olduğunu vurgulayan Aynaz Özkaşıkçı: “Gelin o ilk adımı şimdi beraber atalım, benim yol arkadaşım olun. Güzel bir yemeği şık bir sofrada yemek hepimizin hakkı ve bunu yapabiliriz. Ben yaptım, siz de yapacaksınız biliyorum” diye konuştu. 

AYNAZ ÖZKAȘIKÇI

ESİN GÜREL, NURSEL BAȘEĞMEZ



davet

ESRA DORA

BEGÜM DİCLE

NİLÜFER AKSOY

BURCU YÖRÜBULUT

“İlk Isırıkta Așk”ın imza gününde konuklar kitabın görsel anlamda çok hoș, tariflerin de kolay uygulanabilir olduğunu söylediler. 218 magdergi.com.tr

DURİYE ARSEVEN

GÜLİN DÖKMECİ

CENK TANKAL

LERZAN BARUTOĞLU METE


Tatilde Beslenme TUBA GÜNEBAK

Tatil sezonu geldi çattı… Nereye gitsek, ne yapsak derken, acaba bir yandan da ne yediğimize dikkat ediyor muyuz? Beslenme hayatın mihenk tașı ve nefes aldığımız sürece ana konu bașlıklarımızdan biri olacak. Peki, tatilde nasıl beslenmeli, nelere dikkat etmeli? İște size önemli 8 öneri... Yola çıkmadan önce yolculuk süresince tüketebilmek için sağlıklı ara öğün alternatifleri geliştirin. Örneğin; 2 adet sade wasa ya da tam tahıllı galeta ile küçük paketli labne peyniri gibi... Vejetaryenseniz labne peyniri yerine yer fıstığı ezmesi olabilir. Tatil süresince otelde ya da yazlıkta yapılacak ikramlara aldanmamak için valizinize yer kaplamayacak kadar küçük, tok tutacak kadar besleyici ara öğün seçenekleri atın. Mesela; yağlı tohumlar (ceviz, çiğ badem gibi), kuru meyveler, yulaf ezmesi, şekersiz protein barı gibi. Hidrasyonu yani su içmeyi ihmal etmeyin. Sadece vücudunuzun değil, cildinizin de suya ihtiyacı var. Uzun bir uçuş sırasında ya da güneş tatili sırasında yeterince su içmezseniz, sonuç; kurumuş görünen bir cilt, halsizlik, barsak faaliyetlerinde yavaşlık ile konstipasyon (kabızlık) ve çatlamış dudaklardır. O yüzden ne yapıyoruz? Suyumuzu yanımızdan eksik etmiyoruz. Vücut su oranınızı korumanın bir yolu da seyahatten önce alkol almamak ya da alkol alımını oldukça sınırlamaktır. Uzun süreli uçak yolculukları sizde gerginliğe yol açıyorsa alkol yerine, rahatlatıcı bir çay önerebilirim; papatya çayı. Aman, yol gerginliğinin sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Stres altındaki bireylerde bağışıklık sisteminin olumsuz yönde etkilendiğini ve en çok etkilenen organın da bağırsak sistemi olduğunu biliyor muydunuz? Tadınız kaçmasın. Bence meditasyon iyi bir alternatif.

advertorial

“Turist ishali”ni duymuşsunuzdur. Hassas bir mide-bağırsak sisteminiz varsa, mutlaka valizinize bağırsak floranızı düzene sokmanıza yardımcı olacak probiyotik şase koyun. Bu, herhangi bir eczaneden alabileceğiniz bir toz. Bir büyük paketin içinden küçük toz paketleri çıkıyor. Ben suyuma karıştırıp içiyorum. Siz yoğurdunuza, sütünüze de karıştırabilirsiniz.

Kabızlıktan korunmak da oldukça önemli. Konstipasyonu olan yani, kabızlığı olan bireylerin öğün sırasında tükettikleri besinlerden daha fazla yağ aldıklarını (bağırsak hareketleri yavaş olduğu için, emilim yoluyla vücutlarına daha çok yağ aldıklarını), kolesterol seviyelerinin daha yüksek olduğunu, bağırsak sağlıklarının olumsuz yönde etkilendiğini, gelecekteki kalın bağırsak kanseri risklerinin daha yüksek olduğunu biliyor muydunuz? Dolayısıyla, tercihiniz posalı besinlerden yana olsun. Sıvı almayı ihmal etmeyin. Bol bol yürüyüş yapın, yüzün. Her şeyin tadına mı bakmak istiyorsunuz? Peki, tatmak istediklerinize dair bir liste yapın ve her gün bir tanesini tadın. Porsiyon paylaşmak iyi bir alternatiftir. Unutmayın… Akşam yemeğinde menüde alkollü içecek de mi var? Tercihiniz şaraptan yana olsun. Şarap, içerdiği resveratrolle kalp sağlığınızı destekler. Bir kadeh şarabın 2 ince dilim ekmek ve 1 adet cevize eşdeğer enerji (kalori) verdiğini unutmayın ve o gün bu besinleri beslenme programınızdan çıkartın. Her ana öğünde tabağınızda bir ana besin grubundan besin olsun; bir tane süt grubundan (süt veya yoğurt veya ayran veya kefir), bir tane et grubundan (peynir veya balık ya da deniz mahsülleri veya kümes hayvanları veya kırmızı et ya da yumurta), bir tane tam tahıllı besin (tam tahıllı ekmek veya bulgur veya kara buğday veya kuru baklagiller) ve son olarak da bir ya da iki küçük boy sebze ya da meyve... Keyfinizin bol olduğu, ağız tadınızın bozulmadığı, vücudunuzun beslendiği, ruhunuzun şifalandığı, fazla kilolarınızdan kurtulduğunuz bir tatil dilerim. En içten sevgilerimle… 

Yrd.Doç.Dr.Ç.Tuba Günebak Beslenme ve Diyet Uzmanı Turan Güneș Bulvarı Sancak Mh. 509 Sok 2/6 Yıldız-Çankaya / Ankara 0535 790 67 17 • 0312 438 39 99 drtubagunebak • www.tubagunebak.com


davet

Lara İçin Baby Shower Düzenlendi EBRU AYKUT, NAZAN PİREVEZE, NİHAN KURTOĞLU

Ankara iş ve cemiyet hayatının tanınan simalarından Rezan Anık Yağız’a doğum öncesi arkadaşları “Baby Shower” partisi düzenledi. Kızı Lara’yı kucağına almak için gün sayan Rezan Anık Yağız için Ekşi Maya’da yakın arkadaşlarının katıldığı bir baby shower partisi düzenlendi. Heyecanını yakınlarıyla paylaşmanın mutluluğunu yaşayan Yağız, duygu dolu anlar yaşadı. Rezan Hanım, davetin sonunda; özel hazırlanan ikramlar ve hediyeler eşliğinde keyifli bir güne vesile olan dostlarına teşekkür etmeyi de ihmal etmedi. 

REZAN ANIK YAĞIZ

HÜLYA TOPÇUOĞLU KURAL

BERİL ÇAVUȘOĞLU

NESRİN KILAVUZ

MERVE KALEMCİ EYYÜPOĞLU



röportaj

BIANCA SOMER TÜRKMEN

Cesur Stilin Özel Yüzü Gezdiği yerlerle merak uyandıran ve modaya fark katan tarzıyla sosyal medyada ses getiren Bianca Somer Türkmen, bir ikon haline nasıl geldiğini bizlere anlatırken yarattığı bașarılı markaların serüvenlerini de paylașıyor…

H

em tasarımcı hem de sosyal medya fenomeni olarak büyük bir hayran kitlesine ulasan Bianca’yı biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

Saint Michel Fransız Lisesi’nin ardından Bilgi Üniversitesi’nde işletme ve ekonomi okudum. Okul bitip birkaç farklı sektörde iş tecrübesi edindikten sonra, aile şirketimizde çalışmaya başladım. Aile işimiz dolayısıyla tekstil altyapısına sahibim. Şirketimizde önce pazarlama bölümünde çalışmaya başladım; zaman içinde kendim için tasarladığım modeller çalışmakta olduğumuz yabancı satın almacılar tarafından beğenilince, koleksiyonun da başına geçtim. Şu an Mynita isimli bir takı markam ve Dahlia Bianca isimli bir beachwear & resortwear markam bulunuyor.

Tasarım maceranız önce aksesuar yönünde olup ardından giyime yöneldi... Nasıl ilerledi bu süreç, neler motive etti sizi, neler ilham verdi bu tasarımlara?

222 magdergi.com.tr

Kendim ve eşim için tasarladığımız deri ve boncuk bileklikler çevremizdekiler tarafından çok beğenilmeye başlayınca hobimiz birdenbire işimiz oldu! Birçok ünlü tarafından da kullanılınca büyük bir patlama yaşadık... Mynita’nin nasıl bir tarzı olduğunu sorarsanız; tamamen kollarda bir parti varmışçasına hem kadınların hem de erkeklerin bir sürü bilekliği bir arada kullandığı bir konseptimiz var diyebilirim. Yurt dışında halihazırda trend olan “arm party” adındaki bu konsept, takı kullanımında biraz daha tutucu sayılabilen erkeklerimiz arasında bile hızlıca yayıldı. Ben sanırım doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla olmayı her zaman başarıyorum. “Dahlia Bianca” serüveni de biraz tesadüflerle başladı aslında... Kendi giymek istediğim desenlerden ve modellerden oluşan bir koleksiyon hazırladım ve bu o kadar içime sindi ki bunu bir marka altında satışa sunabilecegimi düşünmeye başladım. O dönemde bunu işe çevirmekle ilgili tereddütlerim vardı. Ben de zevkine ve görüşlerine çok güvendiğim Marina Elhadef’e koleksiyonumu gösterdim. O kadar çok beğendi ki, ilk tepkisi üretimi kaç günde teslim edebileceğimi sormak oldu. Daha markamın bir adı bile yoktu o zaman! Hatta markamın içinde benim


oluyor ve vakit kaybetmemek için o sırada denk geldiğimiz yerlerde yemek yiyoruz! Kısacası artık seyahat etmeden önce yaptığımız hazırlıklar, “daha çok nereleri çekeriz, ben bu kareler için nasıl bir styling yaparım, yanıma ne tarz kıyafetler almalıyım?” tadında oluyor. Ben gerçekten yaratıcı kareler çekmeyi, farklı şeyler denemeyi, herkesin çekmediği kareleri ortaya çıkarmayı seviyorum. Bu da o kadar kolay olmuyor tabii ki… Her fotoğraf için çok uğraşıyoruz, ciddi emek ve zaman harcıyoruz, gerçekten yoruluyoruz ama sonucuna değiyor. Instagramla beraber insanlar artık fotoğraflara bakarak nereye tatile gideceğine, hangi otelde kalıp, nerede yemek yiyeceğine, hangi kıyafeti nasıl kombinleyeceğine gayet kolay bir şekilde karar veriyor. Artık markalar pazarlama bütçelerinin büyük bölümünü instagram reklamlarına ayırıyor. Bu noktada da bu konularda güvenilen hesaplar takip ediliyor. Ben mesela tarzıma uymayan, normalde kullanmadığım hiçbir markanın reklamını yapmam, bu konuda gayet net çizgilerim var. İnsanların beni niye takip ettiğini ya da sevdiğini sordunuz… Sanırım beni samimi buluyorlar, fazlasıyla gerçek olduğumu söyleyebilirim. Seyahat etmeyi çok seviyorum, modayı yakından takip ediyorum, iyi bir stilim var ve olduğum gibiyim. Takipçilerim fotoğraflarıma baktıklarında, her zaman yüzlerinde bir gülümseme oluştuğunu, kendilerine pozitif bir enerji verdiğimi söylüyorlar. Sadece fotoğraflarla insanlarda bu duyguları uyandırabilmek beni mutlu ediyor ki bunu kelimelerle anlatmak mümkün değil... ismimin geçmesi gerektiğini bile söyleyen Marina’dır. Böylece üç yaz önce beachwear & resortwear koleksiyonum, Vakko Mare’lerde ve www.365ist.com’da satılmaya başladı.

Markalarınızı yaratırken kimlere ulaşmayı, nasıl bir algı yaratmayı hedeflediniz? Dahlia Bianca markasındaki önceliğim, kaliteyi uygun fiyatlarla müşterilerimizle buluşturmaktı. O yüzden kaliteli kumaşlarla ve fazlasıyla titiz bir işçilikle ulaşılabilir lüks bir marka yarattım. Fazlasıyla mükemmelliyetçi olduğum için ortaya çok beğenilen zamansız parçalardan oluşan koleksiyonlar çıktı.

Paylaşımlarınızın sosyal medyada bu kadar büyük yankı uyandırmasının sebepleri neler sizce? Size karşı olan bu ilginin altında hangi faktörler yatıyor? Eşim Önder Türkmen’in en büyük hobisi fotoğraf çekmek… Benim instagram maceram da onun bu hobisi sayesinde başladı aslında.

Yakın arkadaşı Sezgin Yılmaz ile “fotoğrafa gidiyoruz” deyip saatlerce kendilerine ulaşamamamın sonucunda ya söylenecek ve sevimsiz bir eş olacaktım ya da eşimi mutlu eden bir aktiviteye ben de dahil olacaktım. Ben de onlarla beraber sabahın 06:00’sında kalkıp fotoğrafa gitmeye başladım. O dönem her ikisi de manzara fotoğrafı çekiyordu. “Onthere” ve “Sezyilmaz” hesaplarını takip edenler bilir; gerçekten sanat eseri gibi kareler çeker her ikisi de! Bir gün bana “şuradan yürüsene, bu karede sarışın biri olmalı” dediler ve hayatlarının hatasını yaptılar çünkü artık “beni de çekin” diye başlarının eti yiyen ve kurtulma ihtimallerinin olmadığı sarı bir belaları vardı. Eskiden, herhangi bir yere seyahate gitmeden önce, gidilecek restoranları, tiyatroları, şovları araştırır, rezervasyonlarımızı yapar biletlerimizi alırdım. Ama son dönemde seyahatlerimizi fotoğraf çekmeye yönelik organize ettiğimiz için önceliğimiz fotoğraf çekimi

Doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla olmayı her zaman başarıyorum.


röportaj

Instagram maceram eşimin fotoğraf çekme tutkusuyla başladı

bir ekiple çalışıyorum, benim eksiklerimi de onlar tamamlıyor. Moda alanında eğitim almış olmayı isterdim, ancak kendi aldığım eğitimin de marka yaratma konusunda bana çok şey kattığını düşünüyorum.

Fark yaratan özel bir stiliniz var… Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Giyim ve aksesuarda vazgeçilmez parçalarınız neler olur?

Beni en iyi yansıtan tarzın “boho-chic” olduğunu düşünüyorum! Romantik, mini elbiselerimi bootielerle kombinlemeye, saç aksesuarları kullanmaya ve kendimi takılarla şımartmaya bayılıyorum. Özellikle de altın renkli aksesuarlar kullanmayı seviyorum; ten rengime daha çok uyduğunu düşünüyorum. Takıp takıştırmayı çok seviyorum, o yüzden günlük hayatımda takılarım vazgeçilmezim diyebilirim. Bir jean, beyaz bir V yaka t-shirt bile giymiş olsam boynumda, bileklerimde mutlaka bir sürü kolye ve bilezik görürsünüz.

2018 yaz koleksiyonlarında hangi renk ve modellerin rüzgarına kapılacağız?

2018 yaz sezonunda, pastel tonların yanı sıra sarı, pembe ve beyaz tonlarını çok baskın bir şekilde görüyoruz. Yaz demek; uçuş uçuş elbiseler, fırfırlar, soft desenler, yüksek belli şortlar ve crop toplar demek benim için…

Sonunda yaz geldi! Tatil planlarınızı, en sevdiğiniz rotaları öğrenebilir miyiz?

Her yaz mutlaka Çeşme’ye ve Bodrum’a gidiyoruz. Yaz süresince çok uzak rotalar tercih etmiyorum, o yüzden Yunanistan, İspanya ve İtalya’yı tercih ediyoruz. Mykonos, Santorini, Capri, Portofino ve İbiza yaz için çok güzel destinasyonlar...  Röportaj: TUĞÇE UZUN

Bilgi Üniversitesi’nde işletme ve ekonomi eğitimi almışsınız... O günlere geri dönecek olsanız moda alanında bir bölümde lisans eğitimi almayı ister miydiniz? Yoksa moda konusunda zaten doğuştan mı yeteneklisiniz?

Eğitim, her alanda işin bazını oluşturuyor aslında… Ne yaparsanız yapın, işin olmazsa olmazı... Moda konusunda iyi bir gözünüz olması gerektiğine inanıyorum. Benim gerçekten çok iyi bir gözüm var; bu işin eğitimle olmayacak kısmı... Bazı şeyleri de alaylı olduğunuzda yapabiliyorsunuz! Üretimi, kalite kontrolü ben işin mutfağında öğrendim. Tasarım kısmı ise, tamamen kendiliğinden gelişti; gözüm, algım, zevkim zamanla oturmaya başladı. Nitekim ben çok doğru

224 magdergi.com.tr


FİDANLAR İNŞAAT KAPI ve PENCERE UYGULAMA PROJELERİ 2018-2019 Atabilge İncek Konutları 5 Blok / 700 Daire / İncek

2015-2016 Atabilge Aka Konutları 7 Blok / 884 Daire / Çayyolu

2012-2013 Can Ata Bilge Konutları 9 Blok / 664 Daire / Çayyolu

Pencere’ye atılan imza...

Fabrika: 1354. Cadde 1421. Sokak No:2 06370 Ostim-Ankara www.hatupen.com.tr

facebook.com/hatupen

Telefon: 0312 385 88 50

E-posta: hatupen@hatupen.com.tr

twitter.com/hatupen

instagram.com/hatupen


DİCLE SEREN

Kendini Keşfetme Yolculuğu advertorial

Nefes ve Yașam Akademisi’nin eğitmenlerinden Dicle Seren, yașam felsefesinin nasıl geliștiğinden ve mucizelere olan inancından bahsediyor...


Y

aşam yolculuğunuzu dinleyebilir miyiz?

Yaşam yolculuğum İstanbul’da Karadenizli bir aileye doğarak başladı. Bir kız çocuğu olarak fazlaca korunaklı katı ve geleneksel kurallar ile büyütüldüm. Okul hayatım boyunca çevrede hep korumalar ile dolaşmak zorundaydım. Ardından evlilik süreci ve 18 yıl süren evlat arayışı ile geçen yıllar... Daha sora hayatın getirdiği beklenmedik kayıplar ve onların yarattığı hasarların mücadelesi ile kendimi keşfetme yolculuğum başladı.

Kişisel gelişim eğitimleri ile tanışma süreciniz nasıl gelişti? Neden ihtiyaç duydunuz bu alanlara yönelmeye?

Oğlumun doğumu ile kişisel gelişim denen şey ile tanıştım. Hiçbir şeyi kontrol edemiyordum onu korumak istiyordum ama dışarıda hayat öyle değildi ve bu çelişkiyi çocuğuma anlatamıyordum. O büyüdükçe ve hatta okul hayatı başladıktan sonra daha da zorlaştı her şey, bir de üstüne kardeşimi çok ani bir şekilde kaybedince dibe vurdum. Kendimi çok çaresiz hissettiğim, hayattan hiç zevk almadığım dönemde tesadüfen katıldığım bir yoga dersi bana çok iyi geldi. Bu dersle birlikte içimde bir uyanış süreci başlamıştı; kendimi sanki yeniden keşfediyordum. Daha fazla bilgi edinmeliydim, dersler artık yetmiyordu. Siz hazır olduğunuzda evren sizi destekler, öyle de oldu... Karşıma çok deneyimli üstat hocalar çıktı ve onlar ile çok uzun saatler, günler çalıştım, bilgiler, pratikler kazandım, beni yetiştirdiler. Bu olgunluk sürecinden sonra hocalarımdan ve etrafımdan gelen istekler üzerine ders vermeye başladım. Yoga sonsuz bir yol; varılacak ve gidilecek bir yerin olmadığı, kendini keşfetme yolu ve yolculuğu. Benim de yolculuğum devam ediyor, hala öğreniyorum.

“Yoga yapmak...” ile başlayan cümleyi nasıl tamamlarsınız?

Yoga yapmak; ruhun özüne yaklaşmaktır; ruhu, bedeni ve zihni bir araya getirmektir. Yoga yapan insan kendi özünün farkındalığını yaşar ve kendini yaratılmış her şeye yakın hisseder. Aslında yogs, kendinle ve evrende var olan her şey ile bütünleşme demektir.

Doğru nefes alamıyor olduğunuzun nasıl farkına vardınız ve nefes terapisi ile tanıştınız?

“Doğru nefes almak” diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. Şunu biliyorum ki; herkesin nefes alış şekli, kendi imzası gibi. Nasıl nefes alıyorsak hayatı da ona göre yaşıyoruz. Belki de hayattan hep şikayet ediyorsak, sahip olduklarımıza değil de olmadıklarımıza

odaklanarak yaşıyorsak, hayatımızın içinde çok güzel şeylerin de aslında var olduğunu görmüyorsak bunun nedeni sahip olduğumuz nefes alma alışkanlığımız olabilir. Kişinin nefes kalıbı değiştikçe, nefesi açıldıkça hayata ve kendine bakış açısı değişip dönüşür. Benim hayatımda da böyle oldu. Ben nefes ile iki günlük bir workshopa katılarak tanıştım. Hocam Sevgili Burcu Hatipoğlu’nun bir etkinliğiydi. Çok merak ederek katıldım; neden bir eczacı ilacı değil de nefesi öneriyordu? Katıldığım iki günlük workshoptan sonra sevgili Burcu’dan ve Nefes ve Yaşam Akademisi’nden hiç ayrılmadım. Onun yetiştirdiği eğitmeni olarak nefesi deneyimletiyoruz ve anlatıyoruz insanlara. Değişim ve dönüşümü seçenlere eşlik ediyoruz.

Bundan sonra hayatınızda neler değişti? Hangi eksik yönleriniz tamamlandı?

İnsanı insan ile sınav yapan sistemin içinde daha köklü kalabilmeyi, savrulmamayı öğrendim. Duyguları ile kararlar alan insanlar için çok zordur savrulmadan kalabilmek... Ben de mantığın değil, duyguların anlamı vardı. Oysa evrendeki her şey gibi bunda da denge gerekiyordu. Artık daha dengede ve köklü hissediyorum, bu hayatın içinde.

Yaşadığımız sürece mücadelemiz bitmez ve üstesinden gelmemiz gereken sorunlar mutlaka karşımıza çıkar... Ruhunuza ve bedeninize yara almadan bu sorunların üstesinden gelebilmek için neler yapıyorsunuz?

Her yaratılana ve olaylara mucize bilincinden bakıyorum. İlahi düzene inanıyorum; her şey tam ve olması gerektiği gibi diye düşünüyorum. Bize kötü görünen bir şeyin ileride mutlaka iyi bir şeye hizmet edeceğini, böyle olması gerektiğini biliyorum. Dolayısıyla direnci bırakıp kabulde yaşıyorum hayatı..

Eğitmen olarak başarılı olabilmenizi nelere bağlıyorsunuz?

Eğitmen olarak çok kalpten yapıyorum derslerimi ve nefes seanslarımı. O gün dersime gelenin enerjisi belirler akışı. Hangi niyet ile ders yapacağımı, ne söyleyeceğimi o an belirler. Ben kanal olmayı seçtim, sadece şifaya aracı olmak için yola çıktım. Şifa kişinin kendinde. Yaratıcı güç ve onun arasında hatırlaması için bir kablo gibi. İnsanlara kendilerini keşfetme, olduğu gibi kabul etme yolculuğunda eşlik etmek, onları aslın ne harika olduğu kavramı ile tanıştırmak ve buna tanıklık etmek çok güzel bir duygu.

Herkes yoga eğitmeni olabilir mi?

Herkes yoga eğitmeni olabilir, hatta keşke olsa... Yargısızca, kardeşçe, barış, sevgi ve şefkatin hakim olduğu bir dünya olurdu. 


Nefesiniz Şifanız Olsun Nefes ve Yașam Akademisi’nin Kurucusu Ecz.Burcu Hatipoğlu, nefesimize sahip çıkmaya, kendi gerçekliğimizle ve özümüzle bulușmaya davet ediyor… ilimsel alanda çalışan kişiler alternatif tıp yöntemlerine pek inanmayabilir. Eczacılığın yanında bu konulara başlamanız nasıl oldu?

Ben de daha çok sol beyni aktif biriydim, daha bilimsel verilerle çalışabiliyordum fakat eczanemi açtıktan sonra en çok kullanılan ilaçların antidepresanlar olduğunu gördüm. Gelen hastalarımın birçok kronik hastalığının yanı sıra depresyon, uykusuzluk ve panik atak gibi daha duygusal ve zihinsel seviyede durumları olduğunu ve bunun da var olan diğer fiziksel hastalıklarını negatif anlamda etkilediğini fark ettim. Bu kadar çok yan etkili ilaçların kullanılmasının faydalı olmadığına inanarak fitoterapi yüksek lisansına başladım. Fitoterapide de uykusuzluk ve depresyonla ilgili bir bitki ile çalıştım. Çok güzel sonuçlar aldığımız bir bitki çayı hazırladım. Kişiler bundan faydalansalar bile kullanmayı bıraktıklarında semptomların geri geldiğini gözlemlediğimde daha kalıcı etkili bir şey olmalı diyerek arayışıma devam ettim. O arada kendi yaşadığım bazı duygusal iniş çıkışlar esnasında hayatımda her şeyin yolunda gibi gözüküyor olmasına rağmen hayattan keyif alamama, mutsuzluk, karamsarlık gibi duyguların çok aktif olması sebebiyle aslında kendi içimde bu arayışım devam etti. Reiki, pranic healing, theta şifası, hipnoz, hipnoterapi gibi insanların çok da ilgilenmediği bilinçaltı seviyesinde bazı enerji teknikleri ile çalıştım ve aldığım sonuçlar, sol beynimin ikna olmasını çok destekledi. Sonra nefes terapisiyle tanıştım.

Nefesin bir şifa kaynağı olduğuna ve nefes mucizesine nelerden sonra inandınız? Önce çok etkili olacağına inanmadım fakat 5 günlük eğitime katıldım. Karamsar, mutsuz, hayatla ve her şeyle kavga eden bir kadın olarak katıldığım eğitimden sonra hayatın bütün

renklerini görebilen, mutsuz anlarında bile bu süreçten hızlı bir şekilde çıkabilen, hayatla daha barışık, kendini daha çok seven bir kadın olarak çıktım. O zaman anladım ki dünyada ilaç ve cerrahi müdahalelerden çok daha güçlü bir yöntem var. Kendi değişimimden sonra inandım, daha sonra vesile olduğum, danışmanlık hizmeti verdiğim kişilerin gerçekten birçok kronik konularının çözümünde çok ekspres bir yöntem olduğunu deneyimledikçe süreç içerisinde bunu öğrendim. Uzmanlık eğitimleri vermeye başladığımda bunun mekanizmasını çözmek için araştırmalar yaptım ve gördüm ki binlerce yıldır dünyanın birçok yerinde olduğu gibi nefesle iyileşme, şifa zaten varmış.

Peki nefes nedir? Siz nasıl nefes terapisti nasıl oldunuz?

İnsanın içinden gelen bir iyileşme gücü ve bunun için de en güçlü aracın nefes olduğunu gördüm. Nefes aslında birçok kadim bilgide, “yaşam gücü”, “yaşam enerisi”, “yaşam kuvveti”, “ruh”, “can” gibi kelime anlamlarına geliyor. Dolayısıyla bedenimize nefesi tam olarak alamadığımızda bunların da eksik olduğunu hayatla tam olarak uyum içinde olamadığımızı beden - ruh ilişkimizin zayıf olduğunu ve hayatımıza yaşam enerjisi girmediğinde yaşamdan aldığımız keyfin de az olduğunu fark ettim. Nefes terapisti olmaya karar verdim ve ardından yurt dışında Amerikalı bir vakıfta nefes eğitmenliğimi tamamladım. Türkiye’ye geldiğimde çalışmalarımı önce o vakıf adına sürdürdükten sonra Türkiye’nin ilk nefes derneği olan Nefes Araştırma Derneği’ni ve Ankara merkezli Nefes ve Yaşam Akademisi’ni kurdum. Şu anda hem bireysel hem kurumsal çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca uzmanlık eğitimleri veriyoruz; birçok şehir ve ülkede nefes uzmanlarımız var. İnsanların kendi şifalarını arama yolculuğunda onlara destek oluyoruz.

Tıbbi ilaçların yanında nefes nasıl bir destek aracı oluyor?

advertorial

B

BURCU HATİPOĞLU


Tıbbi ilaçların yanında nefes asla bir alternatif değil. Kişilerin hastalıklarından tamamen kurtulmalarını veya ilaçlarını bırakmalarını hedeflemiyoruz. Biliyoruz ki; kişilerin bir hastalık sürecindeyken en çok ihtiyaç duydukları şey moral ve motivasyon. Bunu sağlayan şey de nefes seansları olduğu için tedavilerine çok destek olduğunu düşünüyouz. Alternatif değil, tamamlayıcı bir tıp yöntemi olarak dünyada ve Türkiye’de uygulanıyor.

hem üst göğsümüzde nefes olup olmadığını, nefesler arası duraksamaların olup olmadığını tespit etmemiz gerekir. Çünkü doğru nefes karınla başlayan, üst göğüs ile devam eden, sonra önce üst göğsün nefesinin tamamlanması ardından da alt karın nefesinin inmesiyle devam eden ve birbirini mutlaka takip eden bağlantılı nefeslerdir. Bir zorlama yoktur, almakta ya da vermekte. Dolayısıyla bu, çalışmaları yaptıkça gelişen bir yöntemdir.

Doğru nefes alıp almadığımızı biliyor muyuz?

Vücudumuzun bazı bölgeleri neden kendini nefese kapatıyor? Buna neler sebep oluyor?

Doğru nefes almayı ilk doğduğumuz anda biliyoruz. İlk doğduğumuzda hepimiz diyafram nefesleri alıyorduk. Bir bebeği uyurken izlerseniz çok güçlü diyafram nefesleri alırken aynı zamanda bağlantılı, birbirini takip eden nefesler aldığını ve çok mükemmel bir şekilde karın nefeslerinin takip ettiğini görürüz. Lakin yaşam yolculuğunda yaşadığımız bazı negatif deneyimler nefes alışkanlıklarımıza engel olmaya başladı Yaşamdaki negatif deneyimlerimiz arttıkça nefes alma alışkanlıklarımızın da bozulduğuna inanıyoruz. İstatikler %90 insanın nefes kapasitelerinin sadece %30’unu kullanabildiğini gösteriyor. İyi haber ise %30 olan bu oranı 50, 70, 90 gibi oranlara çıkarabiliyoruz.

Eğer doğru şekilde nefes alamıyorsak bunu nasıl doğru yola koyarız?

Bunun için bir nefes uzmanıyla çalışmak uygun olur. Çünkü nefes uzmanı özellikle yetişkin bir bireyde 5 ile 7 seans arasında kişinin hem yanlış nefes alışkanlıklarını tespit etmek hem onları düzeltmek ve ana nefes blokajlarını açmak için çalışmalar yapacaktır. Ardından kişi kendi kendine de günlük 5 dakikalık nefes çalışmaları ile devam ederek nefesin açılmasına destek olabilecektir, fakat bunca yıldır yanlış nefes alışkanlıkları olan kişinin kendi kendine tamamen bir düzeltme sağlaması bizim istediğimiz şekilde ve oranda mümkün olmuyor. Bunun için “www.nefesveyasamakademisi.com”da bir ses kaydımız var. Eğer kişilerin bir nefes uzmanına ulaşması mümkün değilse orada kendi kendine yapabilecekleri 4-5 dakikalık bir nefes çalışması da herkese hediyemiz.

Gerçekten nefes almaya başladığımız zaman neler hissederiz?

Duygusal ve zihinsel olarak çok daha dingin, kendinden emin, kendini seven, kendi ile barışık, zorluklar karşısında daha dirençli ve zorluğun içindeki iyiliği gören veya şerrin içindeki hayrı gören, daha mutlu ve daha dengede insanlar oluruz. Yaşam enerjimiz arttığı ve bedenimize giren chi miktarına bağlı olarak daha fazla enerji, daha fazla neşe, daha fazla sevgi deneyimlemeye başlarız. Nefes deneyimleri için gerçekten anlatılmaz yaşanır diyebiliriz.

Diyaframdan nefes almayı bir alışkanlık haline nasıl getirebiliriz?

Öncelikle çok ciddi bir farkındalık ve belli bir süre bunun üzerine çalışarak yapabiliriz. Öncelikle bedenimize nefes alıp almadığımızı anlamak için bir elimizi karnımıza, bir elimizi üst göğsümüze koyarak birkaç dakika nefes alarak bedenimizin hem karnımızda

Yaşadığımız her türlü korku, üzüntü, kızgınlık, öfke, yas, ağladığımız her an nefesimizi tutma eylemi gösteririz. Yaşadığımız o anki bütün negatif duyguyla birlikte tuttuğumuz nefes, bedenimizde nefes blokajlarına ve travmalara sebep olur.

Seanslarınız nasıl geçiyor? İlk seanstan itibaren süreç nasıl işliyor?

Seanslarımız 1,5-2 saat sürüyor. İlk olarak yarım saat bir danışan bilgi formu doldurarak kişilerin geçmiş yaşamları, varsa kullandığı ilaçlar, geçirdiği ameliyatlar, kronik hastalıkları hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Daha sonra onların duygusal durumları hakkında konuşuyoruz ve nelere ihtiyaçları olduğuna dair niyet belirleme çalışması yapıyoruz. Ardından 1 saatlik nefes çalışmasına geçiyoruz. Bu 1 saatlik nefes çalışmasında özel nefes yataklarına yatırıp kişileri belli bir ritimde nefes almasını sağlıyoruz. Bu süreçte kişilerin bedeninde nefes blokajlarının olduğu noktaları tespit ediyoruz, parmak uçlarımızla bu noktalara hafif basılar uygulayarak her noktanın farklı olumlamasını kullanarak kişilerin o bölgelerde nefesinin açılmasını destekliyoruz. Yaklaşık 45 dakika sürüyor ve sonra 15 dakikalık bir meditasyon zamanı tanıyoruz kişilere ve özel bir müzik eşliğinde kişileri dinlenmeye, kendi öz varlıklarına yakınlaşmaya davet ediyoruz. Ardından da nefes seansı tamamlandıklatan sonra yaklaşık 10-15 dakika geri bildirim verip seansı tamamlıyoruz.

İlk nefesten sonra süreç nasıl işliyor?

Ortalama bir yetişkinin ihtiyacı olan ve ana blokajlarının açılması için gereken nefes seansı süresi 5 ile 7 nefes seansıdır. 7 nefes seansı alabildikleri 2 günlük seminerler, her hafta katılabilecekleri grup seansları ve uzmanlarımızdan alabilecekleri bireysel nefes seansları ve bizim yılda bir kez yaptığımız yaşam dönüştürücü etkiye sahip olan yeniden doğuş nefes kamplarımız var. Yaptığımız seanslarda ya da seminerlerde kişilerin anne karnında başlayan ve doğumla devam eden birçok travmasını temizleyen seanslar yapıyoruz. Mesela “Yeniden Doğuş Nefes ve Arınma Kampı”nda en büyük travmamız kabul edilen doğum travmamızı temizlediğimiz çok güçlü bir seans yapıyoruz. Anne karnı sıcaklığına getirilmiş özel termal havuzlarda şnorkellerle önemli seanslar gerçekleştiriyoruz. Herkesi, kendi gerçeklikleriyle ve kendi özleriyle tanışmaları için kendi nefeslerine sahip çıkmaya ve kendi nefesleriyle buluşmaya davet ediyorum. Mucizen içinde saklı! 


davet

NERMİN KILINÇARSLAN, BERİL ÇAVUȘOĞLU, ZEHRA ÇELİK, MELTEM BENGİ, FUNDA BEKİȘOĞLU, GAMZE GÜNGÖR, PERİHAN UYAR, AHSEN DEMİRCİ, BEGÜM AKIȘ, DİLEK DEMİRCİ

Yakın Arkadaşlardan Sürpriz Kutlama Aloha Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gamze Önsoy Güngör doğum gününü Divan Otel Ankara’da yakın arkadaşlarının hazırladığı sürpriz bir davetle kutladı. Perihan Uyar’ın hazırladığı sürpriz doğum gününde, arkadașları Gamze Güngör’e Armonie Pırlanta’dan çok șık bir kolye hediye ettiler. GAMZE GÜNGÖR

Perihan Uyar’ın önderliğinde Gamze Güngör’ün arkadaşları tarafından sürpriz olarak hazırlanan doğum günü yemeği, Gamze Hanım’ı oldukça duygulandırdı. Divan Otel Ankara’da gerçekleşen davette pastasının mumlarını üfleyen Güngör, böyle özel bir günde kendisini yalnız bırakmayan yakın dostlarına teşekkür etti. Birbirinden renkli görüntülerin ortaya çıktığı davette misafirler bol bol fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedi. 

PERİHAN UYAR


Bilkent Ankuva AVM Söğütözü Armada AVM Eryaman Optimum Outlet


SİNEM BİÇER

Sinosha kozmetik markasının yaratıcısı Sinem Biçer, bu sektörü neden tercih ettiklerinden marka süreçlerine kadar merak ettiğimiz tüm soruları yanıtladı... 232 magdergi.com.tr

advertorial

İç Güzelliğin Dışa Yansıması Sinosha


S

izi tanıyıp mesleki yolculuğunuzu dinleyebilir miyiz?

1979 yılında Ankara’da doğdum. Uzun yıllar aktif olarak yer aldığım iş hayatında, dış ticaret ve danışmanlık alanında uzmanlaştım. Çeşitli sektörlerde yatırımlar gerçekleştirerek uluslararası ticaret her zaman işimiz, mesleğimiz oldu. Yenilikçi ve gelişen teknolojiyi takip ediyor olmamız da yeni sektörlerde yer alma olanaklarını karşımıza getirmektedir.

Neden kozmetik sektörünü tercih ettiniz?

Kozmetik sektöründeki sürekli gelişim ve her geçen gün artan talep bu alanda ilerleme gerekliliğimizi gündeme getirdi. Biz de yeni bir anlayış ve yeni bir marka ile kozmetik sektöründe kapsamlı bir yatırıma giriştik. Kozmetik ürünlerinin girmediği ev, en az bir kozmetik ürünü kullanmayan insan neredeyse hiç yok gibi... Böylesine yaygın, böylesine talep gören bir sektör ve böyle bir sektörün ürünleri de beğeniniz ve ilgi alanınızda ise kendinizi o sektörün içerisinde buluveriyorsunuz.

Bakım Ve Güzellik Hepimiz İçin Önemli Bir Hal Almış Durumda.. Türkiye’de bu sektörde bir açık olduğunu düşünüyor musunuz? Elbette düşünüyorum. Türkiye’de ödenebilen yüksek kalite eksiği var. Kalite söz konusu olduğunda çok yüksek fiyatlar söz konusu. Bunun bir eksiklik olduğu düşüncesindeyim.

Markanızın fiyat - performans durumunu nasıl belirlediniz?

Biraz önce de bahsettiğim gibi Türkiye’de kozmetik sektöründe, kalitenin bedeli çok yüksek. Biz bunun bilincindeyiz ve bu bilinçle sektöre girdik. Sinosha markasının yüksek kalitesi ile geniş bir kitleye hitap edebilecek fiyat çizgisi bulunmaktadır.

Kozmetik Sektörünün Olmazsa Olmazı Kalitedir.

Markanızla ilgili nasıl bir algı yaratmak istiyorsunuz? Sinosha dendiği zaman insanların aklına önce “kalite” gelmesini isterim. Sinosha ürünlerini kullananlara “işte aradığımı buldum” dedirtmek nihai hedefimizdir.

Hedef kitlenizi kimler oluşturuyor?

Güzelliği kendinde güç hissedebilen, kalite isteyen, fiyat-performans ilişkisine önem veren herkes bizim hedef kitlemizdir.

Markanızın ilerleme sürecini nasıl projelendirdiniz? Yurt dışına açılmak ve distribütörlük vermek gibi düşünceniz var mı?

Sinosha, zaten Amerikalı bir dünya markasıdır. Dünya markası olma gerekliliğinin her aşamasını hızla yerine getireceğiz. Türkiye, Rusya ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere franchise sistemi ile marka ve ürünlerimizi yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

Kozmetik sektöründe iyi bir marka olmanın olmazsa olmazları nelerdir?

Kaliteli kozmetik ürünleri, sağlıklı bir güzellik ve yaşama kalite getirir. İnsanları mutlu eder. Ulaşılan bu sonuç markanın değerini belirler. Ve markanız kalite ile anılmaya, öyle bilinmeye başlar ki bu ulaşmak istediğimiz sonuçtur. 

www.sinosha.com ▪ management@sinosha.com sinoshabeauty sinoshabeauty


“Şehrin içinde gizli cennet”

Koru Mahallesi, Dumlupınar Bulvarı (Eskişehir Yolu Bilfen Koleji Önü) 363/1 Çayyolu - Çankaya / ANKARA T: 0532 674 85 15






w w w. f i r i n - c i . c o m

firincidiyarbakir

firin_ci


OZAN SEZGİ

El Paso’nun Kalbi Bir Ankara efsanesi olan El Paso’nun genișletilmiș menüsüyle müdavimlerine yeni lezzet alternatifleri sunan El Corazon, Panora Alıșveriș Merkezi’nde! Sahibi Ozan Sezgi mutfak serüvenini bizlerle paylașıyor…

Ö

ncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

31 Ocak 1972 Almanya doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimini Samsun’da tamamladıktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği Bölümü’ nden 1993 yılında mezun oldum.

Daha önce hangi sektörlerde iş tecrübeniz olmuştu?

240 magdergi.com.tr

Askerlikten sonra Borusan Makine’de 11 yıl çalıştıktan sonra 11 yıl kadar da Philip Morris Pazarlama departmanının Ankara ve İstanbul Avrupa yakasındaki şirketlerinde görev yaptım.

Mutfak serüveniniz nasıl gelişti?

Aynı dönemlerde 1998 yılında ilk dükkanımızı Amerikan Pub konseptiyle Ankara Bahçelievler 3. Cadde’de açtık. Menü ağırlıklı olarak Meksika yemekleri ve burgerlerden oluşuyordu.


Bugün ise mevcut menümüzün üzerine dünya mutfaklarından ilaveler yapmakla birlikte et konusunda da uzmanlaşmaya çalışıyoruz.

Konseptinize nasıl karar verdiniz, mekan tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Biliyorsunuz ki, dükkanımızın ismi El Paso, Amerika ve Meksika sınırında bir kasabanın adıdır. Kanun kaçaklarının Amerika’dan Meksika’ya geçiş yaptığı sınır kasabasıdır. Yani El Paso benim için, biraz özgürlük biraz sınır tanımazlık anlamına gelir. Bununla birlikte 70, 80 ve 90’ların unutulmaz alternatif müzikleriyle de o dönemin ruhunu yansıttığını düşünüyorum. “El Corazon de El Paso” da zaten El Paso’nun kalbi anlamına geliyor. Dinlendirilmiş et çeşitleri ve genişletilmiş menümüzle kalplere giden yolu zorluyoruz…

Menüyü oluştururken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

Menüyü oluştururken Amerikan Pub tarzıyla ilgili olarak porsiyonların doyurucu ve bol olmasına dikkat ediyoruz.

Dünya mutfakları arasından en çok beğendiğiniz mutfak hangisi?

Aslında dünya mutfakları arasında, en zengin ve en beğenilen mutfak tartışmasız Türk mutfağıdır. Benim de en sevdiğim ve sonsuz lezzetlerini beğendiğim mutfak Türk mutfağı!


bodrum

Yaz Aşkı Bodrum Sonsuz mavinin derinliklerinde, romantik rüzgarlarıyla așkı yașatan Bodrum’u bayram tatilinde kimler tercih etti? Cemiyet hayatının ünlü isimleri tatil röportajlarımızda bizlerle...

Röportaj ve Fotoğraflar: Özgür Karabulut

242 magdergi.com.tr


Aksel Şahin Beni bu sefer Bodrum’a getiren, yakın arkadaşım Efe Bezci’nin yeni projesi BO Viera’yı görme isteğim oldu.

B

ayram tatilinde Bodrum’u tercih edenlerdensiniz... Neden Bodrum?

Aslında İzmirli olarak yaz tatillerinde Çeşme’ye daha sık gidiyorum. Beni bu sefer Bodrum’a getiren yakın arkadaşım Efe Bezci’nin yeni projesi BO Viera’yı görme isteğim oldu. Özel plajı ve modern mimarisiyle muhteşem olacak gibi görünüyor.

Bodrum’da en çok ne yapmak size keyif veriyor? Beach club’larda arkadaşlarımla eğlenmek ve tekne ile güzel koylarını dolaşıp denize girmek çok keyifli.

Peki hangi mekanlar favoriniz?

Maça Kızı Beach Club, Fenix ve Zuma’daki sonsuzluk havuzu.

Yaz tatili planlarınızı yaptınız mı? Nereleri görmeyi hedefliyorsunuz?

Özel sermaye fonunda çalıştığımdan şimdilerinde yoğunlaştığım birkaç şirket satın alması olduğu için henüz tatil planlarımı yapamadım. Fırsat bulduğum hafta sonları Bodrum, Çeşme ve Mykonos’a giderim, diye düşünüyorum.

Tatilin keyfi en çok kiminle çıkar? Tabii ki ailem ve yakın arkadaşlarımla.


bodrum

Benan Terzioğlu

Yazın daha çok Bodrum, Alaçatı ve Marmaris arasında bir üçgen çizeceğim. Arada bir Myknos’a geçeceğim.

B

ayram tatilinde neden Bodrum’u tercih ettiniz?

Şu an çalışmak için Bodrum’da bulunuyorum. Esasında on bir yıldır Alaçatı’da yaşıyorum. Eğlence, yemek ve plajları için Bodrum’u tercih edenler arasındayım diyebilirim. Bodrum gün batımında çok güzel bir yerdir. Tercih sebeplerimden birisi de bu.

Bodrum’da en çok ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz? Çok popüler yerlerde olmayı tercih etmiyorum, daha çok tekne üzerinde olmayı seviyorum.

Peki favori mekanlarınız?

Daha Bodrum’u çok fazla keşfedemedim. Angie ve Fenix favorilerim tabii ki ama buralar dışında Mimoza’ya da gittim. Martinez ve Of Gümüşlük güzel mekanlardı. Limon’un da günbatımı çok güzel...

Yaz tatili için neler planladınız?

Yazın daha çok Bodrum, Alaçatı ve Marmaris arasında bir üçgen çizeceğim. Arada bir Myknos’a geçeceğim. Yaz sonunda da San Francisco’ya gitmeyi planlıyorum. Burning Man olmazsa olmaz!

Tatilin keyfi en çok kiminle çıkar?

Mert Vidinli ile! Sevdiğim insanlar, eğlenmekten ve yediğinden keyif almayı bilen insanlar olduktan sonra tatilin keyfi her şekilde çıkar.


BERKAN BAYKAM, ELİZ ȘAHİN

Berkan Baykam

Bodrum’da tekneyle gezmek ve muhteşem güzellikteki koylarda mola verip denize girerek dinlenmek..

B

ayram tatilinde Bodrum’u tercih edenlerdensiniz... Neden?

Aslında yaz döneminde Türkiye’de doğasından dolayı güney sahillerini tercih ediyordum; ancak son zamanlarda Bodrum’un nüfusunun artmasıyla eğlenme ve dinlenme için sunduğu imkanların çoğalması sonucunda, buranın cazibesi benim için de artmış oldu.

Bodrum’da en çok ne yapmak sizi mutlu ediyor? Plaj açısından Türkiye’nin başka bölgelerine oranla pek de yeterli olmayan Bodrum’da tekneyle gezmek ve muhteşem güzellikteki koylarda mola verip denize girerek dinlenmek, uygun koşullarda su sporlarıyla stres atmak...

Akşamları her zevke uygun restoran alternatifinden o anki isteğime göre uygun bir lezzeti tatmak ve tabii ki keyifli gece mekanlarında arkadaşlarla sabaha kadar eğlenmek dersem sorunuzun hakkını en klasik şekilde vermiş olurum sanıyorum.

Plajlar açısından yetersiz olduğunu söylediniz... Bu durumda sahilde vakit geçirmek istediğinizde bundan sonra Bodrum’u tercih etmez misiniz? Bugüne kadarıyla cevapladım, bundan sonrasını soruyorsanız; bildiğiniz gibi BO Viera’nın yapımı sürüyor, seneye plajı açılmış olacak ve projenin ilk bakışta harika göründüğünü söyleyebilirim.

Yaz tatili için planlarınız hazır mı?

Siyasi seçimlerin olduğu yıllarda bir sanayici için uzun vadeli tatil planı yapmak çok gerçekçi olmayabilir; ancak önümüzde benim gibi kısa süreli tatilleri seven biri için oldukça uzun süreli bir bayram var biliyorsunuz, o zaman her bayram olduğu gibi ilk iki gününü aile ve arkadaş ziyaretlerine ayırıp, sonrasında başlangıç için yine Bodrum ve sonrasında yurt dışı düşünüyorum.

Tatilde en çok kimlerle olmaktan keyif alırsınız? Herkes sevdikleriyle tatil yapmak ister, bundan doğal bir şey olamaz. Bu anlamda da benim için öncelik ailemde ve sevgilimde.


bodrum

Burcu Şendir

B

Bodrum yazları ikinci evimiz. . ayram tatilinde Bodrum’u tercih etmenizin sebebi ne oldu? Bodrum’u tercih ettik, çünkü Bodrum yazın ikinci evimiz oluyor, artık bir alışkanlık oldu, kendimizi en rahat hissettiğimiz yer... Bütün çevremiz de burada olunca zaten başka yere gitmeye gerek kalmıyor.

Bodrum’da en çok neler yapmak size keyif veriyor?

Yaz tatilimiz o kadar yoğun geçiyor ki yapılacak çok şey var. Gündüz genelde otelde ya da başka beach’lerde oluyoruz.

Akşamları ise farklı farklı yerlere yemeğe gidiyoruz.

Favori mekanlarınız nereler?

Gündüzleri Moon Beach, Maça Kızı, akşamları ise Mimoza, Fenix ve Zuma.

Yaz tatilinizi planladınız mı? Nereleri görmeyi hedefliyorsunuz?

Eylül’e kadar Bodrum’dayım. Arada Mykonos ve Santorini’ye gideceğim.

Tatilin keyfi en çok kimile çıkar?

İlk başta çocuklarımla, sonra arkadaşlarımla…


Erkan Ünal

B

Her şeyden önce insanların bir Bodrum alışkanlığı var. Bu Bodrum’u tercih etmekteki ilk sebep. ayram tatili için tercihiniz Bodrum olmuş... Neden?

Her şeyden önce insanların bir Bodrum alışkanlığı var. Bu Bodrum’u tercih etmekteki ilk sebep. İkinci sebebi ise iklimin güzelliği.. İnsanlar burada sıcaktan veya nemden çok fazla rahatsız olmazlar. Güzel restoranlar var Bodrum’da. İnsanların şehirdeki alışkanlıklarını devam ettirebilecekleri güzel lezzette, şık restoranlar var.

Peki buraya geldiğiniz zaman en çok ne yaparak mutlu oluyorsunuz?

Bodrum’da insanları mutlu etmek bana keyif veriyor. Tesisime gelip gerek otelimde konaklayan, gerek restoranıma gelip yemek yiyen ya da plaja gelip gününü geçiren misafirleri mutlu bir şekilde buradan uğurlamak en keyif aldığım an oluyor.

En çok sevdiğiniz mekanlar hangileri?

Benim favori mekanım Kısmet Lokantası, bunu her yerde de dile getiririm. Çok güzel tencere yemekleri olan nezih bir ortama sahip, çok güzel bir restoran. Oranın haricinde Çimentepe Balıkçısı çok şık, kaliteli, güzel ve Bodrum’u yansıtan bir balıkçı. Komodor Meze Evi yine favori mekanlarım arasında yer alıyor. Bir de, Bodrum’un içerisinde Musto var.

Tatil planları yapıldı mı?

Bizim öncelikli hedefimiz işimiz, dolayısıyla yazın tatil yapmak gibi bir lüksümüz yok. Tatile ancak Ekim ayında gidebiliyoruz. O zaman hava nasıl olur, neye müsaade ederse ona göre karar vereceğiz.

Tatilinizi en çok kiminle geçirmekten mutlu olursunuz? Tatilin keyfi insanın sevdikleriyle çıkar.


bodrum

FİLİZ - NACİ YILMAZ

Filiz Yılmaz

Her gün zamanınızı farklı yerlerde ve farklı aktivitelerle geçirebileceğiz alternatifler mevcut .

B

ayram tatilinde Bodrum’u tercih etmenizin sebebi ne oldu? İnşaat firmamız Mertek İnşaat olarak 10 yıldır Bodrum’da inşaat yapıyoruz. Hem tatil hem iş için günlerimizi Bodrum’da geçiriyoruz.

Bodrum’da en çok ne yapmak size keyif veriyor?

Bodrum hiçbir zaman canınızın sıkılmayacağı bir yer. Her gün zamanınızı farklı yerlerde ve farklı aktivitelerle geçirebileceğiz alternatifler mevcut. Yazın tabii ki farklı koylarda, doğayla iç içe vakit geçirmek akşamları ise aile ve dostlarla yemek, sohbet etmek en çok keyif aldığımız şeyler.

Peki hangi mekanlar favoriniz?

Her sene yeni mekanlar açılsa da Marina Yacht Club, Gümüşlük Karafaki, Kısmet, Orfoz, Memedof, Mandalin ve tabii ki Dada Salon her zaman klasiktir.

Yaz tatilinde nereleri görmeyi hedefliyorsunuz?

Bodrum’dan sonra çocuklar ve annemle Side’deki yazlığımıza geçeceğiz. Temmuz’un ikinci haftası Dila’nın antrenman programı başlıyor dolayısıyla o, ritmik jimnastik antrenmanlarına ben de Ankara’daki işimin başına döneceğim.

Tatilin keyfi en çok kiminle çıkar?

Tabii ki ailemle.


Handan Banu Öztürk

B

Sabah kalktığımda mavinin tüm renklerini barındıran denizini seyretmek, tekneyle koylarını gezmek en büyük keyfim.. ayram tatilinde Bodrum’u tercih edenlerdensiniz... Neden Bodrum?

Bodrum’un begonvilini, beyaz evlerini, serin denizini çok seviyorum. Bir de tabii ki dostlarımla, sevdiklerimle birlikte olduğum anlarım hep çok özeldir. Güzel anılar biriktirdiğim Bodrum benim için çok özel bir yer.

Bodrum’da yapmaktan en çok mutluluk duyduğunuz aktiviteler neler?

Sabah kalktığımda mavinin tüm renklerini barındıran denizini seyretmek, tekneyle koylarını gezmek, özel mekanlarında lezzetli yemeklerini tatmak, arkadaşlarımın mekanlarına gidip onlarla vakit geçirmek, eğlenmek, huzurlu ve keyifli vakit geçirerek biraz da olsa yoğun iş ortamından uzaklaşmak en büyük keyfim.

Peki, en sevdiğiniz mekanlar?

Konaklamak için genelde sakin, çok kalabalık olmayan, kendimi rahat hissettiğim yerleri seçiyorum. Şu anda çekimlerini gerçekleştirdiğimiz Ortakent Mu Suites the Hotel, kalmaktan keyif aldığım, sıcacık bir aile ortamını yaşatan butik bir hotel. Bunun dışında konaklamak ve denize girmek için tercih ettiğim mekanlardan bir diğeri, kendine ait özel sahili olan Highlight Hotel X-Beach; Yalıkavak beldesini

tercih edenler için önerebileceğim butik otellerden biri. Konaklamanın dışında gün içinde arkadaşlarımla buluşup keyifli vakit geçirdiğim, müzik dinleyip denize girdiğim, güneşlendiğim, lezzetli yemekleriyle günümü güzelleştiren bir diğer mekan da Bitez’deki Sarnıç Beach. Bodrum’un eşsiz güzelliğini yaşadığım başka bir mekan da Gümüşlük’teki Limon; güneşin batışını seyrederken en güzel kareleri yakalayabileceğiniz bir yer. Ayrıca Limon’un tatlısını, kebabını tatmak da bir ayrıcalık tabii ki. Bu arada Bodrum’da akşama nerede başlarsam başlayayım geceyi mutlaka ünlü DJ performanslarının yer aldığı, Hann Event Hall’da bitiriyorum. Gerçek müzik dinlemek ve dans etmek isteyenler için burayı şiddetle tavsiye ediyorum.

Yaz tatilinde rotanızı nereye çevireceksiniz?

Bu sene yaz tatili için çok detaylı bir plan henüz yapamadım, çünkü eve dönünce yoğun bir iş temposu beni bekliyor. Şimdilik doğaçlama uzun hafta sonu tatilleri planlıyorum, genelde farklı yerlere gitmeyi tercih ediyorum, yaz sonunda 4-5 gün İtalya’ya gitmeyi düşünüyorum. Bir de Ağustos ayında Çeşme ve Antalya programları yapmaya çalışacağım.

Tatilin keyfi en çok kiminle çıkar?

Tatilin keyfi en çok birlikte olmaktan keyif aldığım, bana huzur veren dostlarımla, sevdiklerimle çıkar. Biriktirdiğim arkadaşlarımla, dostlarımla her yer, her mekan ayrı güzel.


bodrum

MURAT - HANDE FIRAT ÖZVARDAR

Hande Fırat

B

Canım kalabalıklara karışıp eğlenmek istiyorsa eğleniyorum, sessizliğe bürünüp kendi halime çekilmek isterse onu yapıyorum. ayram tatilinde Bodrum’u tercih edenlerdensiniz... Neden Bodrum?

Bodrum’u seviyorum… Hem de çocukluğumdan beri. Aslında bir tek Bodrum’u da da değil, mavinin olduğu her yeri seviyorum. Bodrum özeline gelirsek, burayı ruh halime göre yaşayabiliyorum. Yani canım kalabalıklara karışıp eğlenmek istiyorsa eğleniyorum, sessizliğe bürünüp kendi halime çekilmek isterse onu yapıyorum. Arkadaşlarım burada, onlarla vakit geçirmekten keyif alıyorum. Bir de tabii evimizi seviyorum. İşim çok stresli olabiliyor. Buraya geldiğimde kafa dinlemek istediğim zamanlarda evden hiç çıkmadan dinlenebiliyorum.

Bodrum’da en çok ne yapmak sizi dinlendirip mutlu ediyor?

Denize girmek… En sevdiğim yaz faaliyetim bu. Ege’nin denizi çok güzel, çok keyifli. Eşim, kızım ve arkadaşlarımla birlikte denize açılmaya bayılıyoruz. Yunan Adaları’na gitmek büyük keyif. Çok keyifli dostluklarımız var; gülerek, eğlenerek yolculuk ediyoruz. Enerjim yerinde ise gece gezmelerinden keyif alıyorum. Evde misafir ağırlamak da aynı şekilde... Bodrum’da alışveriş yapmayı seviyoruz. “Seviyoruz” diyorum çünkü genelde bunu kızım Nehir ile yapıyoruz. Ayrıca bu sene beni heyecanlandıran bir şey daha var; Ankara’da evimizde mini bir resim stüdyom vardı, Bodrum’daki eve de

benzerini yaptık. Bu sene Bodrum’da da resim yapacağım.

Peki, favori mekanlarınız?

Kesinlikle Mimoza! Nefis manzarası, güzel yemekleri ve Sevgili Fiko’nun dostluğu ile tüm arkadaşlar mutlaka orada toplanıyoruz. Moon Beach evimizin beach’i haline geldi, genelde oradayız, hem rahat ediyoruz hem de deniz nefis. X Beach’de sevdiğim mekanlardan. Art Suites Gallery Yalıkavak’ta çok sevgili arkadaşım Seyfi hem galerinin önündeki beach’te özellikle nefis ev yemekleriyle harika ev sahipliği yapıyor hem de sanatçıların eserlerini galeride görebiliyorsunuz. Ayrıca eski - yeni siyasilerin de katıldığı heyecanlı tavla turnuvaları olur benden söylemesi. Nefis bir restoran tavsiyem daha var: Pizzerai Ce; Göltürkbükü’nde... Bence Türkiye’nin en iyi pizza ve makarnalarını orada bulabilirsiniz. Hem de sevgili Nilgün ve Cahit’in hoş sohbetleri eşliğinde...

Yaz tatili planlarınız hazır mı?

Ben bu meslekte plan yapmamayı öğreneli çok oldu; her zamanki gibi henüz plan yok. Türkiye ve dünya gündeminde olağanüstü durumlar olmazsa plan dediğiniz 24 saatte yapılır. Genel çerçevem bol bol deniz…

Tatilinizi en çok kiminle geçirmekten mutlu olursunuz? Eşim, kızım, ailem ve arkadaşlarımla...


Mert Vidinli

İstanbul hayatımızı buraya adapte etmeye çalışıyoruz. Gece hayatı uzun olduğu için aynı zamanda sağlıklı da yaşamak gerekiyor.

B

ayram tatiliniz için neden Bodrum’u tercih ettiniz?

çalıştığımız için sağlıklı yaşamı da içine dahil ediyoruz.

On iki yıldır her zaman ben, Bodrum’u tercih ediyorum. Çünkü bir yazlıkçı olarak hayatıma başlayıp daha sonra beach club’larda çalışmaya başladım. Şimdi de başta Fenix olmak üzere, Dream Grup bünyesindeki mekanların işletmesini yapıyorum.

Çalışmaktan arta kalan vakitlerinizde nerelere gitmeyi seviyorsunuz?

Bodrum’da vaktinizi en çok ne yaparak geçirmekten keyif alıyorsunuz?

Benim gideceğim yer Mykonos olacak. Alaçatı’ya da mutlaka giderim oradaki değişiklikleri görmek için... Marmaris’e gidip oradaki sorumluluklarımızı da yerine getireceğiz.

Borum’da en çok Yalıkavak’taki sabah yürüyüşleri ve daha sonra spora gitmek keyif veriyor. İstanbul hayatımızı buraya adapte etmeye çalışıyoruz. Gece hayatı uzun olduğu için aynı zamanda sağlıklı da yaşamak gerekiyor. O yüzden, buradaki detoks merkezlerine, sağlıklı yaşam kamplarına gidiyoruz. İnsanlar buraya tatil amaçlı geliyor ama biz burada aynı zamanda

Aslında çalıştığımız için başka mekanlara çok fazla gidemiyoruz. Boş günlerimizde Gümüşlük tarafına gidiyoruz; oradaki mekanları gezmeyi, orada yürümeyi seviyoruz. Onun dışında Maça Kızı’na gitmeyi seviyorum.

Yaz tatili için hangi rotaları planlıyorsunuz?

Tatilinizi kimlerle geçirmekten keyif alıyorsunuz?

En yakın arkadaşlarımla! Çünkü en yakın arkadaşlarımız aynı zamanda en iyi suç ortaklarımızdır. Onun için beraber eğlenip çalışmayı sevdiğim insanlarla tatil yapmak en keyiflisi...


bodrum

Selbin Rosetti

Tatilimizi İtalya’daki dostlarımızla Amalfi, Bodrum, biraz Yunan Adaları ve kısa bir Japonya seyahati şeklinde planladık.

B

ayram tatilinde Bodrum’u tercih edenlerdensiniz... Neden?

Evimiz var Bodrum’da; ailece dinlendiğimiz bir yer, sabah tertemiz bir havada erkenden kuş sesleriyle uyanmak çok keyifli...

Bodrum’da en çok ne yapmak size keyif veriyor?

Yemek merakım malum. Tabii ki Yalıkavak pazarına gidip taptaze alışveriş yapıp evde dostlarımızı ağırlamak. Pazar arabam bile var!

Peki hangi mekanlar favoriniz?

Fenix, Il Riccio, Kısmet, Bitez Dondurmacısı ve Yüksel Pansiyon’da kahvaltı, ritüellerimiz arasında...

Yaz tatili planlarınızı yaptınız mı? Nereleri görmeyi hedefliyorsunuz?

Tatilimizi İtalya’daki dostlarımızla Amalfi, Bodrum, biraz Yunan Adaları ve kısa bir Japonya seyahati şeklinde planladık. Bakalım hepsine vaktimiz yetecek mi?

Tatilin keyfi en çok kiminle çıkar? Tabii ki aile ve dostlarla...


SUAT, BALIM, BORA, ÖZLEM YETİȘEN

Suat Yetişen

B

Bodrum’un denizi, kumu ve havası çok güzel, çocuklarla çok rahat ediyoruz. Gece hayatı da güzel ve kaliteli. ayram tatili için Bodrum’u tercih etme sebepleriniz neler oldu?

Bodrum’un denizi, kumu ve havası çok güzel, çocuklarla çok rahat ediyoruz. Gece hayatı da güzel ve kaliteli. Konforu seviyoruz...

Bodrum’un sizi en çok keyiflendiren aktiviteleri neler oluyor?

Yoğun iş hayatımız olduğundan burada dinlenmek ve tabi ki denize girmek büyük keyif veriyor. Sevdiğimiz restoranlarda yöresel yemeklerin tadına bakmayı da çok seviyoruz.

Müdavimi olduğunuz mekanlar nereler?

Zuma, Mimoza, Nusret. Şimdilerde Çakıl Taşı diye bir mantıcı bulduk Gündoğan’da, o da çok hoşumuza gitti.

Yaz tatili için seyahat rotanızı çizdiniz mi?

Kurban Bayramı’nda Amerika’yı planlıyoruz. Önce Orlando’ya gideceğiz, oradan Miami’ye, sonra da Küba’ya geçme planımız var.

Tatili en çok kimle geçirmek keyifli kılar?

Çocuklarımla tabii ki... Normal zamanda onlara yeterince vakit ayıramadığımı düşündüğüm için tatilin en keyif veren yönü bu. Çocuklarımla vakit geçirmek paha biçilemez.


BİHAN KOYUNPINAR

Doğu’dan Batı’ya Uzanan Bir Marka Hikayesi Sıfırdan bașladığı marka yolculuğunda 1 yıl içinde hızlı bir șekilde yol kat ederek bașarıya ulașan EastWest by B markasını, kurucusu Bihan Koyunpınar’dan dinliyoruz...

Başkent’te doğup büyüdüm ama aslen Kırım Türkü’yüm. Mesleğim kimya mühendisliği olmasına rağmen her zaman ilgim modaya, dizayna ve renklereydi. Genç yaşlarda doğal taş dizileri satın alırdım. Renkleri ve ışıltıları beni büyülerdi. O zamanlar bilgisayar

yoktu ve takı yapmayı, örgü stillerini, bir bilekliği çözerek kendim öğrenirdim. Her zaman, her konuda farklı olanı yapmayı seçtim. İnsanların “olmaz, zor” dediklerinin üzerine “neden olmasın?” diyerek üstüne giden ve olacağına inanan cesaretli bir kişiliğim var.

Bu işe girmeye nasıl karar verdiniz?

Mesleğimle ilgili çeşitli sektörlerde kısa bir süre çalıştıktan sonra

advertorial

B

ize öncelikle kendinizden bahseder misiniz?


Türkiye’de büyük bir beğeniyle takip ediliyorsunuz. Hangi ünlüler sizi tercih ediyor?

Bunların başında Mert Fırat geliyor. Kendisi “İhtiyaç Haritası” adlı mükemmel bir sosyal sorumluluk projesini kurmuş bir isim.

Dünya çapında büyük beğeni topladığınızı biliyoruz... Bu insanlara nasıl ulaştınız, bundan bahseder misiniz?

Günümüzde sosyal medyayı amaç değil, araç olarak kullanırsak doğru kitlelere ulaşabiliriz. Şık, eğlenceli ve farklı kombinler paylaşmaya çalışıyoruz. Bir de Black Panter filmi Amerika’da rekor kırdığı sırada Amazon satışımızı başlattık ve “Black Panter” serisini çıkardık. Katar’da lüks bir mağaza bize ulaştı ve ürünlerimizi mağazalarında satmaya başladılar. Aynı zamanda sosyal medyada paylaşımda bulundular. Ve aynı şekilde Nijerya’da da... Böylece olduğumuz yerden dünyanın öbür ucuna ulaşıp yayılmaya başladık. Şu anda dünyanın birçok ülkesinde müşterilerimiz var.

1 yıl gibi kısa bir sürede ihracat yapacağınızı tahmin eder miydiniz ve destek aldınız mı? buralarda 5-10 yıl sonrasını hayal edip, benim işimin çok monoton bir düzeni olduğunu fark ettim. Ortaokul zamanlarımdan beri uğraştığım hobim ve gelecekte hayal ettiğim bir markam vardı; takı dizayn etmek ve EastWest markası. Böylece hem sevdiğim işi yapıp hem de para kazanacaktım. 2016 yılında marka tescilini aldım ve 2017 ortasında aktif olarak başladım. Markaya ruh katmak için insanlara sundum. Özellikle geçen yıl tasarım festivallerinin moda olduğu zamanda Babalar Günü’nde açtığım stant 7’den 70’e herkesin yoğun ilgisini gördü; artık EastWest’in sabit müşterileri ve takipçileri olmuştu.

Aslında verimli kullanıldığında hiç de kısa bir süre değil. 1 yıl sonra EastWest’i getirmek istediğim noktayı duysanız geç bile kaldığımı düşünürdünüz. Destek almadım. Abartmıyorum 100 TL ile başladım ve her kazandığımı işime yatırdım. Bence en güzel işler sıfırdan başlayıp kendi kendinize yetiştirdiğinizde oluyor. Eğer ailemden ya da yatırımcılardan destek alsaydım bu işi sindire sindire öğrenemez ve belki de bu kadar emek harcamazdım. Emek harcamadığım bir işi de bu kadar sahiplenemez ve geliştiremezdim. Ama şu noktada reklam adına yatırımlara ihtiyacım var.

Sizin tasarımlarınızı farklı kılan nedir?

En önemlisi kişisel tasarım çalışabiliyoruz. Böylece müşterilerimize sevdikleri için anlamlı ve farklı hediye seçenekleri sunmuş oluyoruz. Aynı zamanda şıklık kadar konfora da önem veriyoruz. Onlara gün içinde rahat olmalarını sağlayacak, suya dayanıklı, üst kalite ürünler hazırlıyoruz. Genellikle doğal taşları kullanıyoruz ve gümüş parçalara da suya dayanıklı olabilmeleri için porselen kaplama ile koruma yaptırıyoruz. Ayrıca sadece geniş renk ve tasarım seçeneği sunmakla kalmayıp sosyal medyadan sıkça kombin önerilerinde de bulunuyoruz.

Takı deyince genelde akla ilk gelen kadınlar oluyor, siz erkeklere yönelik tasarımlarınızla oldukça bilinir oldunuz. Bundan bahseder misiniz?

Doğru; çünkü erkek aksesuar sektöründe bir açık vardı. İnsanlar aynı benzer bilekliklerden sıkılmıştı, aradıklarını bulamıyorlardı; ben de renk katmak istedim. Artık erkekler de kadınlar kadar, hatta daha bile çok önem veriyorlar aksesuarlarına... Hem hafta sonları spor kıyafetler ile hem de takım elbise ile farklı tasarımlarımızı kullanan birçok müşterimiz var.

Hedefleriniz neler?

Resimde gördüğünüz logomuzun rengi olan ayakkabının rengine bir gün herkes tarafından “EastWest mavisi” denmesi. Biliyorum; belki çok büyük bir hedef gibi görünebilir ama en iyi işleri başaranlar da bizler gibi insanlar... Önce inandılar; sonra bunun peşinden gidip başardılar.

Size ve ürünlerinize nerelerden ulaşabiliriz?

Önümüzdeki bir yıl içinde showroom düşünmüyoruz. Mevcut online ağları ve özellikle yurt dışında satış noktalarımızı artıracağız. Bunlardan bazılarını online üzerinden instagram.com/eastwestbyb, eastwestbyb.com, amazon.com ve en güvenilir takı sitelerinden biri olan lidyana.com ile Antalya Lara’daki Leyla Kırmızı Mücevherat ve Ankara Red&White Nenehatun’da bulabilirler.

Okuyucularımıza başarıyla ilgili mesajınız var mı?

Başarının en büyük sırrı; yaptığınız işi çok sevmek ve ona inanmaktır. Sevgi sihirlidir, bunun için de süreklilik ve başarı getirir. Çalışma sabrınızı ve direncinizi kuvvetlendirir. Sevdiğiniz ve hayatınızı geçirmek istediğiniz işi düşleyip, inanıp, gerçekleştirmek için zaman kaybetmeyin. 


davet

Serafina Bodrum’da Türkiye’de İtalyan mutfağının başarılı temsilcilerinden Serafina, İstanbul’dan sonra Ege’ye inerek Bodrum’da üçüncü şubesini açtı.

METİN ȘEN, FABIO GRANATO

Fabio Granato, Bodrum’da yer alan Serafina Mare șubesine hayran kaldığını dile getirdi.

İstanbul’da Akmerkez ve Vadistanbul’dan sonra Bodrumlular’ı İtalyan lezzetleriyle buluşturan Serafina, “Mare” konseptiyle hem restoran hem de beach olarak kapılarını açtı. Gündoğan Küçükbük’te projelendirilen Seba Küçükbük Evleri ve Seba Rezidans’ın beach kısmında hizmete giren Serafina Mare’nin açılış davetine Metin Şen ev sahipliği yaptı. Bu özel davetin onur konukları ise Serafina’nın İtalyan kurucularından Fabio Granato ve Seba İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Engin Keçeli oldu. Bodrum’da nostalji geceleri ile ün yapan Dj Ali Sayar, muhteşem performansı ve müziği ile geceye damgasını vurdu. Ayrıca yağan sürpriz yağmur açılışa katılan konukların eğlencesini ve hızını kesmeye yetmedi. Konuklar Serafina’nın şefi Dilaver Göktaş’ın hazırladığı birbirinden leziz tatları tattıktan sonra Ali Sayar ile gecenin ilerleyen saatlerine kadar coşup eğlenirken pasta yerine özel hazırlanan pizzayı Metin Şen ve Serafina’nın kurucusu Fabio Granato birlikte kestiler. 


FATİH - ESRA ÖZTÜRK

ASLI ȘEN

ȘULE - ÖZALP ARGÜDER

Eda Kosif gecede sergilediği șıklık ile davetin en dikkat çeken kadınlarından birisiydi. SELİM - EDA KOSİF

BURAK - NİL UYGUNER

BERKE DİKMEN, GİZEM MUSLU


NURHAN İNCİ

14 yıldır sağlıktan taviz vermeden hijyenik ortamda son teknoloji ürünleriyle müșterilerine kaliteli hizmet sunan Sun Vital Solaryum’un Ortakları Mahmut Oruç ve Nurhan İnci, gerçekleștirdiğimiz röportajda solaryum hakkında bilinmesi ve dikkat edilmesi gerekenlerin altını çizdi… 258 magdergi.com.tr

advertorial

Kusursuz Bronzluğun Adresi


U

zun zamandır başarılı şekilde hizmet sunan Sun Vital’in dününü ve bugününü dinleyebilir miyiz? Sun Vital Beauty Ankara şubesi 14 yıldır güvenilir eğitimlerle kendisini sürekli yenileyen, konusunda uzman, güler yüzlü personeli ile hijyenik ortamda hizmet vermektedir.

Solaryum ışığı vücuda sadece güneş ışınları sayesinde alınabilen D vitaminini vücuda verir ve vücudun virüslü hastalıklara karşı direncini artırır.

Sağlıklı bir bronzlaşma için solaryumu ne kadar aralıklarla ve ne şekilde tavsiye ediyorsunuz?

Cilt özelliklerine göre bronzlaşma süreleri çok farklıdır. Bizim tavsiyemiz 7 - 8 seanstır. Kişinin cildinin durumuna göre bu süre belirlenir. İstenilen renge ulaşıldıktan sonra haftada bir ya da 10 günde bir tekrarı gerekmektedir. 

Hangi sektörlerde iş tecrübesi edindikten sonra bu alana yöneldiniz?

14 yıldır güzellik sektöründe edindiğim tecrübelerden sonra bu alanda kendi işimi yapmak istedim. Ortağım Mahmut Oruç ile Sun Vital’in Ankara şubesinin işletmesini franchise olarak devraldık.

Solaryum nedir? Solaryum ve güneş arasındaki farkları karşılaştırmanızı istesek...

Solaryum UV ışını üreten lambalarda oluşan yapay bronzlaştırıcıdır. Solaryumda güneş ışınlarının zararlı etkilerini kontrol altına alabiliyoruz. Solaryumda kullanılan UV ışınları insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde ten grubuna göre ayarlanabilir, bu sebeple güneşin vücudumuzda yaratacağı soyulma, kızarıklık ve su toplama gibi olumsuz etkiler solaryumda söz konusu değildir. Güneş ve solaryum eşit derecede bronzluk sağlar ve bu bronzluğun vücutta kalıcılık süresi ikisinde de aynıdır.

Peki fayda ve zarar yönünden neler sayabilirsiniz?

Bilinçli şekilde kullanıldığı takdirde, ciltte bulunan sivilce, akne gibi rahatsız edici oluşumlara iyi gelmektedir. Solaryumun yaymış olduğu UV ışınları dolaşım sistemini hızlandırır ve metabolizmanın hızlı çalışmasına sebep olur.


davet

CELİL NALÇAKAN, KEREM FIRTINA, GÖKHAN TEPE, FİKRET ORMAN, HÜSNÜ ȘENLENDİRİCİ, ERCAN SAATÇİ, HAKAN ALTUN

Cape Bodrum Beyaz Gece ile Merhaba Dedi Bodrum Yarımadası’nın en güzel yerlerinden Gündoğan Koyu’nda bulunan Cape Bodrum Beach Resort, en uzun gün olan 21 Haziran’da Fikret Orman ev sahipliğinde gerçekleşen “Beyaz Gece” partisiyle sezona görkemli bir başlangıç yaptı. Bodrum’un en güzel koylarından Gündoğan’da yer alan Cape Bodrum, açılışını yaz sezonuna “Merhaba” dediği “Beyaz Gece” partisi ile gerçekleştirdi. Fikret Orman’ın ev sahipliğinde gerçekleşen partiye iş, sanat, spor, cemiyet dünyasının ünlü isimleri katıldı. Cemiyet hayatının tanınmış isimlerinin yanı sıra Türkiye Eski Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakçı, Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyeleri Şafak Mahmut Yazıcıoğlu, Cihat Kumuşluoğlu, Hüseyin Mican ile Ümit Orman ve Kısmet Orman “Beyaz Gece”yi renklendiren isimler oldu. 

ȘAFAK - BENAN MAHMUTYAZICIOĞLU



davet

FAİK GÜRSES

BERRİN AK

GÜLSÜN PAKSOY, LEVENT- ESEN BIÇAKÇI

EFE BEZCİ

Ünlü iș adamı Efe Bezci de geceye katılanlar arasında yer aldı.

ESİN MORALIOĞLU

NİHAN AKIN


HÜSEYİN MİCAN

ÜMİT ORMAN, FEYZA KISMET, KISMET, GAMZE ORMAN

Tüm konukların bembeyaz giysilerle katıldığı gecede Burcu Șendir dikkat çeken isimlerden oldu. BURCU ȘENDİR

lası için Daha faz om/online c i. magderg YALÇIN KAYA - AYLİN YILMAZ

KEREM FIRTINA


röportaj

Bodrum’da “Ara” Balıkları Müșterileri arasında Katy Perry, Salma Hayek, Ellen Degeneres, Oprah Winfrey gibi dünyaca ünlü isimler bulunan, ayrıca Brezilya, Porto Riko,Meksika ve Kanada’da birçok mücevher butiğinde tutkunlarıyla bulușan Ara Collection markasının renkli dünyadaki ilerleyișini kurucusu Ali Rıza Akdolu anlatıyor...

Ö

ncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Hangi sektörlerde, ne tür işlerle meşgul olduktan sonra mücevhere yöneldiniz? İşin tasarım kısmına ilginiz nasıl doğdu?

Kuyumculuk sektöründen önce Eskişehirli olmamız sebebiyle pipo işi yapardık; atölyemiz vardı, pipo işlerdik. O dönemde de her zaman fark yaratan tasarımlar yaptık. Örneğin ortaokula gittiğim dönemde

264 magdergi.com.tr

ağızlık işlemiştim, üzerinde Kristof Kolomb’unAmerika’yı keşfini betimleyen bir kompozisyon vardı ve yaklaşık On bir minik figür vardı üzerinde. Her biri bir santimin altında insanlardan bahsediyoruz. Önde Kristof Kolomb sahilde, yanında papaz, Kristof Kolomb’un elinde kılıcı, hazine sandığı, arkasında tropikal bir orman ve ağaçların ardında gizlenmiş, onları gözetleyen yerlilerden oluşuyordu. Yine ortaokul dönemimde herkes tebeşiri tahtaya yazı yazmak için kullanırken ben tebeşirlere Osmanlı padişahlarının büstlerini işler ve bunları arkadaşlarıma hediye ederdim.


Koleksiyonlarınızın tarzını nasıl tanımlıyorsunuz? Meteor taşında koleksiyon yaratmak gerçekten özel bir fikir...

Çok hızlı şekil değiştiren koleksiyonlar hazırlamıyorum. Genelde üstüne koyarak devam etmeyi tercih ediyorum. Zaten 24 ayarla çalışırken çok fazla birbirinden farklı model yapmanız o kadar kolay değil; madenin yumuşaklığı ve kendi karakterinden dolayı. Koleksiyonları hazırlarken ilkel dönemlerdeki tekniklere bağlı kalarak çalışmayı tercih ediyorum. Zaten 24 ayar kullanmamın sebebi de bu. Tarih öncesindeki örneklerde her zaman saf altın kullanılmış, döverek formu verilmiş. Biz de aynı teknikleri devam ettirmeye çalışıyoruz.

Bildiğimiz kadarıyla bir de sandalet tasarımı yapıyorsunuz... Biraz da bu konuya değinmek isteriz...

Sandalet tasarımlarımız Capri seyahatimizden sonra canlandı. Bodrumlu ustaların mirasını, bu bayrağı taşımak istedik. Üzerindeki tüm balık aksesuarlarını kendimiz tasarladık ve kendi atölyemizde ürettik. Sandaletlerde özellikle işlem görmemiş, doğal, ham deri kullanıyoruz. Bodrum’da yaşamayı ve üretmeyi çok seviyorum.

Mesleğinizde geleceğiniz hangi aşamadan sonra hayalinize kavuşmuş olacaksınız, şu an o hayalin hangi noktasınız?

Benim en büyük hayalim yaptığım balık koleksiyonlarının Bodrum ile özdeşleşmesi… Bodrum deyince akla “Ara Balıkları”nın gelmesi ya da “Ara Balık” deyince akla Bodrum’un gelmesi en büyük hayalimdir… 

Aksesuarın sizin için anlamı nedir?

Salt insan bedeninin o insanın kişiliğini ya da hayata nasıl baktığını, nasıl bağlandığını ifade edemeyeceğini düşünüyorum tek başına. Bu yüzden aksesuarın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Tasarımlarınızla kimlere ulaşmayı hedefliyorsunuz?

Takılarımızı alanlar sosyo ekonomik durumu yüksek olan bir kitle. Pek çoğu altın takmayı sevmeyen insanlardı ama ben tasarımlarımla bu insanlara altın takmayı başarabildim.

Yolcuğunuza neden Bodrum’dan başlamayı tercih ettiniz?

Ticaret ya da tasarım için değil, yaşamak için Bodrum’u seçmiştim, bu her zaman hayalimdi. 1992 yılında askerden sonra soluğu burada aldım. İlk başta perakende mağazalarla başladık, ancak hiçbir zaman salt bir ürünü alıp satmak bana keyif vermedi. Üretmek her zaman aklımın bir kenarındaydı. Bunun heyecanını her zaman yaşamak istedim. Üç-beş sene perakende çalıştıktan sonra tezgahı dükkanın ortasına koydum ve üretmeye başladım.

Amerika’ya açılma süreciniz nasıl gelişti?

Amerika başlı başına bir kıta olduğu için ve lüks tüketen yoğun bir nüfusa sahip olduğu için bize göre her zaman ilgi çekiciydi. 2001 yılında bir fuara katıldık ve bunu hızlı bir şekilde diğer fuarlar takip etti. Yılda yaklaşık beş-altı fuara katılarak bugüne kadar 100 civarında fuar tamamladık. Koleksiyonlarımızı alıcılara tanıtmak için bu en iyi yöntem oldu.

Koleksiyonlarınızı hazırlarken ilham kaynağınız neler oluyor? Bodrum’da yaşarken gerçekten de bir ilhama pek ihtiyacınız yok, taşları önünüze koyduğunuzda gerisi kolaylıkla gelebiliyor. Zaten Anadolu gibi tarihin beşiği bir coğrafyada yaşamakla biz tasarımcılar kendimizi çok şanslı buluyoruz. Çünkü, dünya tarihinde takının ilk örnekleri M.Ö 4000 yılında Anadolu’da Alacahöyük’te bulundu.


davet

Martinez’den Renkli Açılış ALİ MERZECİ, MELİS MURATHANOĞLU, ÖZDEM GÜRSEL

Bodrum Türkbükü’nde yer alan Martinez, keyifli bir davette konuklarını ağırlayarak sezonu açtı. Bodrum’un sevilen mekanlarından olan Martinez, açılış gecesinde cemiyet ve iş hayatının önde gelen isimlerini ağırladı. İskender Paydaş ve Orkestrası’nın sahne alarak performanslarıyla eğlenceyi zirveye çıkardığı davette misafirler gecenin ilerleyen saatlerine dek oldukça keyifli saatler yaşadı. Raşit Bağzıbağlı, Ali Merzeci, Melis Murathanoğlu, Özdem Gürsel, Osman Merzeci, Muammer-Aslı Günay, Ali Ünsal, Seda Koyunsağan ve Levent Kızıl gibi ünlü isimler tatilin keyfini Martinez Türkbükü’nde çıkardılar. 

LEVENT KIZIL, SEDA KOYUNSAĞAN

RAȘİT BAĞZIBAĞLI

MUAMMER, ASLI, NAZLI GÜNAY, ALİ ÜNSAL



davet

Barbaros Koyu’nda Unutulmaz Parti Sera Group’un yüzde 50 ortaklığının olduğu Peska Turizm Yatırım A.Ş.’nin Bodrum Yalıçiftlik’teki 100 milyon dolarlık yatırımları “Barbaros Reserve Residences” gayrimenkul projesinin tanıtım partisi seçkin konuklar eşliğinde projenin sahil ve plajında Barbaros Koyu’nda gerçekleşti. Günbatımı sahil partisi konseptinde planlanan partide davetliler İstanbul’dan bu davet için getirilen tüm Bebek Lucca ekibiyle özel lezzetler, DJ Murat Tokuz müzikleri ve Güntaç ve Orkestrası canlı performansıyla ağırlandı. İnşaatı biten ve iç dekorasyon çalışmaları tamamlanarak yaz sonunda teslim edilecek Barbaros Reserve rezidanslarının tanıtımı için gerçekleştirilen davette konuklara, hem model evde özel bir karşılama hem de bayram tatilinde Lucca farkıyla unutulmaz bir gece yaşatıldı. 

268 magdergi.com.tr

MUSTAFA - BESTE YURTTAȘ


ÖZLEM ALICI

CEM - OKȘAN MİRAP

HALE AKDEMİR ȘENER, SERRA HAMZAOĞLU, BAȘAK BARLAS, NİLAY ÖZDEMİR

BUKET - ENDER ARSLAN

DAMLA ȘENER AKKAYNAK, ONUR AKKAYNAK


röportaj

ÇAĞLA BAYKAM - EFE BEZCİ

Ege’nin Serin Suları BESA Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci ve nișanlısı Çağla Baykam da bayram tatili için Bodrum’u tercih edenlerdendi...

270 magdergi.com.tr


B

odrum’u sizin için özel kılan sebepler neler?

Türkiye’nin nacizane en büyük gayrimenkul ve inşaat yapım, yatırım, geliştirme ve işletme gruplarından biri olan BESA Grup olarak Ankaralıyız. Bu yıl inşaat konusundaki tecrübemizi Bodrum’a The BO Viera projemize aktarmak için yola çıktık.

The BO Viera Projesi, bizzat babam BESA Grup Yönetim Kurulu Başkanımız Salih Bezci’nin bir hayali olarak ortaya çıktı. Bodrum’da evimiz var, dolayısıyla Ankaralı olduğumuz kadar da Bodrumluyuz. Çocukluğumdan itibaren her yaz tatile geldiğimiz Bodrum’un benim için ayrı bir yeri var. Tutkularının izinden giden bir grup olarak binlerce yıldır tutkuyla bağlananlar gibi bizler de tutkuyla bağlandık Bodrum’a. “Hayatı yakalayan” dünyadaki en özel yerlerden biri olarak da Bodrum, hem huzur hem de enerji demek benim için. Stresten, kalabalıktan uzaklaşmak istediğimde de, şehrin kalabalığını, eğlence ve enerjiyi aradığımda da Bodrum’da olmak gibisi yok!

Bodrum’da neler yaparak vakit geçirmek sizi mutlu ediyor?

Bodrum’da bana en çok gündüzleri kendimi Ege’nin serin sularına bırakıp, akşamları sevdiklerimle günbatımını seyretmek keyiflendiriyor. Düzenli olarak fitness yapıyor ve golf oynuyorum ama özelikle Bodrum’da suyla ilgili tüm sporlar, su kayağı, sörf ve jet-ski gibi hızlı su sporları büyük keyif veriyor.

Peki hangi mekanlar favoriniz?

Zuma Yalıkavak Marina ve Maça Kızı Bodrum değişmez klasiklerim arasında. Bu adreslerin yanı sıra Bodrum’daki lokal yerleri keşfetmeyi, Gündoğan ve Küçükbük’teki yerel mekanlara gitmeyi de çok seviyorum. Gündoğan’da Terzi Mustafa’nın Yeri, Küçükbük’teki Muhtarın Yeri de en sevdiğim balıkçılar arasında.

Yaz tatili için planlarınız hazır mı? Nereleri görmeyi hedefliyorsunuz?

Türkiye’nin Ege ve Güney sahillerinin yanı sıra, Akdeniz çanağının tatil beldeleri de her zaman ilgi alanımda olmuştur. Güney Fransa, Güney İtalya ve özellikle Sicilya önümüzdeki dönemde seyahat etmek istediğim yerler arasında.

Tatilin keyfi en çok kiminle çıkar?

Yoğun iş hayatımdan dolayı özel hayatıma az vakit ayırdığım için yaz tatillerimi ailemle geçirmeye ve müstakbel eşimle birlikte olmaya gayret ediyorum. Yaz tatiline giren yeğenlerimle de vakit geçirmekten; onlarla birlikte doğayı, tarihi ve yenilikleri keşfetmekten büyük zevk alıyoruz.

Göz önünde bir çiftsiniz, hem iş hem de magazinsel olarak hayatınıza etkisi nedir?

Hayatımıza çok fazla bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Biz, her zaman olduğumuz gibi, ilişkimizde de olması gereken yerde olması gerektiği gibi davranıyoruz. İlişkinin en doğal taşları birbirimize olan saygımız. Birbirimize olan güvenimiz de sonsuz. Enerjimizin çok uyumlu olması ise birbirimiz için en büyük şansımız. 


davet

Gilan Kültür Sohbetleri İLBER ORTAYLI, DENİZ ÜLKÜ ARIBOĞAN

Gilan Mücevher Evi, kültür sohbetlerinin ilkini Divan Ankara Oteli’nde gerçekleştirdi. Türkiye’nin en değerli tarih hocalarından Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ve Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın keyifli sohbetine Gilan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Geylan eşlik etti. Geylan “Tasarımlarında tüm ilhamını yaşadığımız toprakların tarihinden alan Gilan adına, Anadolu kültürünün değerini yeni nesillere ve dünyaya taşıma göreviyle başlattığı sohbetleri, bu medeniyetlere ev sahipliği yapmış Ankara’dan başlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi. Arıboğan ve Ortaylı’nın değerli sohbeti davetlilerin sorularıyla interaktif hale gelirken Gilan Mücevher Evi tarihe duyduğu tutkuyu bir kez daha gözler önüne serdi. 50 kişilik çok özel bir davetli grubunun katıldığı sohbete Ankara cemiyet hayatının zevkli seçimleriyle ön plana çıkan isimleri katıldı. Sohbetin gerçekleştiği salonda, Gilan’ın yeni koleksiyon parçaları ile en nadide ve özel mücevherler de davetlilerin beğenisine sunuldu. 

272 magdergi.com.tr

OSMAN GEYLAN

CANDAN GÜLTEKİN

HÜLYA YAVUZ, EBRU DEMİRYÜREK, EDA KUTAY


Sohbetin gerçekleștiği salonda, Gilan’ın yeni koleksiyon parçaları ile en nadide ve özel mücevherleri de davetlilerin beğenisine sunuldu.

GAMZE SAY HİSARCIKLIOĞLU, BEHİCE SABUNCU ÖZERDEM

ZAFER ÇAVUȘOĞLU

FUNDA EREN, İLGEN YÜCEL


kelebek

Yılın En Güzel İkilisi Mutluluk sende! Senin sol köșenin en kıymetli noktasında, hormonun dibinde, lobunun hem sağında hem solunda. Hal ne olursa olsun, içindeki minicik kıvılcıma șükretmekte, yanındaki tomurcuk açan çiçeğe gülümsemekte... Derinden gelen musikiye gönül vermekte... İçindeki çocuğun elinden tutup onunla dondurmayı kaparak parka koșmakta... Gün bugün! Saat bu saat! Senden öte bașka bir mutluluk, bașka diyar yok... Eh o zaman bize düșen bu 60 günü doya doya yașamak.

La Plage Restaurant Bitez’de konumlu Caresse a Luxury Collection Resort and Spa Bodrum’un sahil kenarında bulunan La Plage Restaurant, tatlarıyla, atmosferiyle, müzikleriyle alıyor sizi ve adeta Positano’ya ışınlıyor. Bu yaz Bodrum’da olanlara tavsiyem burada muhakkak Lobster Ravioli’yi tatmaları...

Foxiedox

Bu NY markası hayata aşık, tutkularının peşinden koşan kadınların markası. Kullandığı kumaş ve desenlerle ön plana çıkan Foxiedox hem özel geceleriniz için hem günlük tercihleriniz için dolabınızın en aşk dolu parçalarına sahip.

274 magdergi.com.tr


Lily And Rose

Plajların vazgeçilmez bikini ve mayo markası bu yaz da yine en iddialı parçalarını hazırlamış. Deniz kabukları ve metallerle süslü koleksiyon Ankara’da Arjantin 22 Boutique’de satışta.

Sudi Etuz

Şansım Adalı’nın kurduğu bu gencecik ve hareketli kıyafet markası kısa bir sürede cemiyet hayatının ve modern giyinmeyi seven herkesin gözbebeği oldu. Kült detayları modern bir üslupla yorumlayan tasarımcı, Sudi Etüz markasıyla romantik, feminen ve zarif çizgide duran kadınları yaratmayı hedefliyor.

Jardinerie

Fransızca “çiçek bahçesi” anlamına gelen “jardinerie”, sizleri Türkiye’nin en yenilikçi ve fark yaratan butik çiçekçilerinin, en özgün ve özel tasarımlarından oluşan büyülü bir bahçeye davet ediyor.

Deniz Pattiserie ve Burger 85

Bodrum’un en iyi pastane ve burgercisi ile tanışmanın vakti geldi sizin için. Deniz Butik Pasta olarak bildiğiniz İstanbullu marka artık bütün yıl boyunca size Yalıkavak’ta hizmet verecek. Burger 85 ise Türkbükü’nde enfes ev yapımı hamburgerleri ile damak çatlatan lezzetler sunacak.

Portrait Of a Lady

Portrait of a Lady, tekdüzeliğe kaçmayan bir zarafet anlayışını ortaya çıkarırken tasarımlarının her birinde kullandığı zıtlıkların kombinasyonundan faydalanıyor. Her bir tasarım birbirinden farklı zevklere ve karakterlere sahip kadınlar için uğraşılmamış güzellik terimini lüks dokunuşlarla hayata geçirmek adına özenle ortaya çıkarılıyor.

Padme Designs

İpek Selek Adıgüzel, 2014 yılında, yolculuğunda kendisine rehberlik eden “Om mani padme hum” mantrasından esinlenerek, Padme Designs’ı yarattı. 14K altın ve değerli taşlarla donattığı mücevherler, zaman içerisinde sahibiyle bütünleşiyor ve günlük hayatın koşturması içinde birer hatırlatıcı, yani; “Daily Reminders” haline geliyor. Kendisi için motivasyon ve mutluluk kaynağı olan fikirleri, iç huzuru arayanlar için tasarımlarıyla bütünleştiriyor…


LEYLA FİDANAY

Hayallerinize Sımsıkı Sarılın Emekli sınıf öğretmeni Leyla Fidanay, emekliliğinden sonra da çevresindekilere ıșık tutmak, yol göstermek ve öncülük etme tutkusuyla koçluk yapmaya karar verdi... Fidanay Koçluk ve Psikolojik Danıșmanlık Merkezi’nin Kurucusu Leyla Fidanay; koçluk, eğitmenlik, mentorluk ve yazarlığı nasıl bir arada sürdürdüğünü paylașıyor...

Emekli sınıf öğretmeni ve çocuk kitapları yazarıyken tanıştım koçlukla. İnsanlara yardım etmek, onların hayatlarını kolaylaştırmak, hedeflerine ulaşmalarını sağlamak bazı insanların kişiliğinin vazgeçilmez parçası gibidir. Çocukluğumdan beri sahip olduğum misyonum koçluk eğitimleriyle birlikte yeni işim olmaya başladı.

Koçluk mesleğini seçmeye nasıl karar verdiniz?

Öğretmenlik, “emekliye ayrıldım, işim bitti” diyebileceğiniz bir meslek değildir. Yurdun her yerinde icra edebileceğiniz bir mesleğiniz olduğu için şanslısınız demektir. Emekliye ayrıldıktan

276 magdergi.com.tr

sonra özel bir okuldan devam teklifi aldığımda, oğlumun önerisiyle orayı değil, koçluğu tercih ettim. Koçluk eğitimleri alırken Fidanay Koçluk Merkezi’ni açtım. Geriye dönüp baktığımda aslında ben hep başkalarının hayatlarına katkıda bulunmaya çalışmışım. Çevre konularını ders kitaplarında işleme projesiyle Türkiye birincisi olunca, Talim Terbiye Kurulu Kitap İnceleme Komisyonu‘nda görevlendirildim. Bu görevim sürerken iki yıl boyunca Ankara Radyosu’na “Dünya Ölüyor mu?”, Film Radyo Televizyon Merkezi’ne “Çevre ve İnsan” konulu radyo programları yazarak bizim dışımızdaki canlıların yaşam haklarını savundum. Yazdığım makale ve öyküler çeşitli dergi ve kitaplarda yayımlandı. 60’ı aşkın çocuk öyküsü, gençler için “Ergen Sohbetler” ve

advertorial

Ö

ncelikle sizi biraz yakından tanımak isteriz...


“Ergenlerden Ebeveynlere” kitaplarını bu amaçlar doğrultusunda yazdım. Bu yıl da bir grup koç arkadaşımla birlikte “Teoriden Pratiğe Koçluk” kitabının yazarları arasında yer aldım.

İyi bir koçun hangi vasıflara sahip olması gerektiriyor?

Karşı çıkan kesimler olmasına rağmen, işe yaradığı için koçluk, bütün dünyada hızla yayılıyor. Ülkemizde de meslek olarak kabul gördüğü 2010 yılından itibaren koçların sayısı her geçen gün artıyor. Bu mesleği hakkıyla icra edebilmek için koçluk eğitimi almanın gerekli olduğuna inananlardan biriyim. Çünkü bu mesleğin de diğer meslekler gibi sınırları ve tanımları vardır. Koçluk yaparken daha önce aldığınız eğitimleriniz, geliştirdiğiniz ve ustaca uyguladığınız teknikleriniz, deneyimleriniz ne olursa olsun koçluğun sınırlarını bilmeniz gerekir. Aksi takdirde hem danışanlarınıza hem kendinize hem de koçluk mesleğine zarar vermiş olursunuz. Koç, patolojik durumlarla ilgilenmez, teşhiste bulunmaz, tedavi önermez, terapi yapmaz. Başarılı bir koçluk ilişkisi; danışanın koçunun desteğiyle kendi doğrularını, özgür düşüncelerini, değerlerini ortaya koyduğu ve bunlara dayanarak kendi “başarı” stratejisini oluşturduğu bir çalışmadır. Koçun işi, sonuçları yaratmak değil, onları yaratabilmesi için danışanını özgür bırakmaktır. İyi bir koç olmak için eğitimin yanı sıra kişinin iyi gözlem yapması, araştırması, meraklı olması, öğrenmesi, empati kurması, yerine göre güçlü sorular sorması, bütün bunlar için de kendisini sürekli güncellemesi gerekir.

Danışanlarınızın hikayelerine ortak olmak size neler hissettiriyor?

Koçluk yaptığım her bir danışanımın sıkıntısını yüreğimde hissederim ama onlarla birlikte üzülmenin, ağlamanın da işe yaramayacağını bilirim. Her koç gibi benim de öncelikli amacım, onları bulundukları durumdan çıkarmaktır. Önce etraflıca dinler, ne istediklerini sorarım. İstekleri doğrultusunda hedef oluşturmalarını sağlarım. Bu arada güçlü yönlerinin, becerilerinin, yeteneklerinin, iş becerilerinin ve zayıf yanlarının farkına varmalarını sağlarım. Bunları en üst düzeyde kullanmaları için cesaret veririm. Kısacası en iyi özelliklerini, kapasitelerini ortaya koyabilmeleri ve daha kaliteli bir yaşam sürdürebilmeleri için onlara yol arkadaşlığı yaparım.

Kurumlarla da çalışıyor musunuz?

Pek çok sağlıklı insanın ya da kurumun aslında potansiyellerinin küçük bir bölümünü kullandıkları yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir. Bu nedenle son yıllarda bireyler ya da şirketler koçluk becerilerinden faydalanarak potansiyellerini artırma yoluna gitmişlerdir. Asıl mesleğim öğretmenlik olduğu için okulların işleyişini iyi biliyorum. Öğretmenlere ve okul yöneticilerine koçluk becerileriyle okul ve sınıf yönetimi konularında koçluk ve mentorluk, lise ve üniversiteye giriş yapan öğrencilere tercih ve kariyer danışmanlığı yapıyorum. Ayrıca kurum ve şirket çalışanlarına çeşitli konularda seminer ve eğitimler veriyorum.

Merkezinizde koçluk eğitimleri de veriyor musunuz?

Uzmanlarımızın kendi uzmanlık dallarında verdikleri hizmetlerimizin yanı sıra benim bireysel koçluk seanslarım, Access Bars seanslarım, ilkokul öğrencilerinde okuma yazma geriliğine dayalı özgüven eksikliğinden kaynaklanan sorunlarını giderme çalışmalarım var. Ayrıca merkezimizde Yaşam Koçluğu, Öğrenci Koçluğu, Kariyer Koçluğu, İlişki Koçluğu ve Access Bars eğitimleri vererek katılımcıları sertifikalandırıyoruz.

Kendi hayatınızda bir öncüye, bir fikir insanına, bir danışmana ihtiyaç duyduğunuz zamanlar oluyor mu?

Biz koçlar insanların hayalleriyle çalışıyoruz. Yaptığımız küçük bir hata onların hayallerinin yıkılmasına neden olacağı için kendimizi sürekli güncellememiz, destek almamız gerekir. Benim de birlikte çalıştığım, danıştığım, fikirlerini önemsediğim koçlar var elbette. Ayrıca her yıl, koçluğu desteklediğine inandığım yeni eğitimler alıyorum. Örneğin bu yıl “Çatışma Yönetimi”, “Tercih ve Kariyer Danışmanlığı”, “Accses Bars” eğitimleri aldım.

Yaşamınızda en keyif aldığınız anlar nelerle uğraştığınız anlar oluyor?

Bu anları ailem ve işim olarak iki ayrı grupta değerlendirmek istiyorum. Eşim, oğullarım, gelin kızlarım ve üç torunumla geçirdiğim anların verdiği keyfi hiçbir şeyle ölçemem. İşimi çok severek yapıyorum. Onun için işimle ilgili yaptığım her çalışmadan çok keyif alıyorum. Özellikle danışanlarımın arzuladıkları hedefe ulaştıklarını görmenin keyfi bir başka.

Akademinizdeki ekibinizden biraz bahseder misiniz, nasıl ortaya çıktı bu ekip?

İnsan odaklı bir işimiz var. Bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek kapımızdan giren her bireyin bir süre sonra tam iyilik haliyle ayrılmasını arzuluyordum. Benzer örneklerine Avrupa’da rastlamak mümkün. Bu nedenle bir ekiple çalışmayı önemsiyorum. Bir yıl önce bir psikolog arkadaşıma, birlikte çalışmayı önerdim. Psikolog ile koçun bir arada çalıştığı ender merkezlerden birini oluşturdum. Fidanay Koçluk Merkezi’ni, Fidanay Koçluk ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’ne dönüştürdüm. Daha sonra ekibimize birer psikiyatr, pedagog, oyun terapisti, sağlıklı yaşam ve nefes koçu, ergoterapi uzmanı, akıl ve zeka oyunları uzmanı, zihin haritaları uzmanı, zeka ve performans uygulayıcı uzmanı da kattık. Böylece bize gelen bireyin ihtiyacını tespit edip o alandaki arkadaşımıza yönlendiriyoruz.

Ufuktaki plan ve projelerinizi öğrenebilir miyiz?

Bu yıl Ankara’nın Pursaklar ilçesinde yaşayan 50 kadına kişisel gelişim eğitimleri vererek onların kendi potansiyellerinin farkına varmalarını, şiddete hayır demelerini ve fırsat eşitliği konusunda bilinçlenmelerini sağladık. Hedefimiz kaymakamlığın projesi olan bu hizmeti, Ankara’nın diğer ilçelerindeki kadınlara da ulaştırmaktır. Diğer bir projem de yazmakta olduğum “Çocukluk Anılarımız Bu Günümüzü Nasıl Etkiler?” kitabımı yıl sonuna kadar bitirip okuyucularıyla buluşturmaktır. 


dekorasyon

Ozan Ekși

ozaneksi@magmedya.com.tr

Kentten Uzakta 365 Gün Kent Konforu Genellikle bahar ve yaz aylarında popüler olan sahil bölgeleri - özelikle de Ege kendi karakteristik mavi-beyaz renklerde taș yapılarıyla, sıcakkanlı ve mütevazı sayfiye hayatıyla, fonksiyon odaklı yerleșimleriyle biliniyor. Oysa son yıllarda deniz kenarındaki yașam da en az metropolitandaki örnekleri gibi konformist, lüksist ve teknolojik konutlara ihtiyaç duymakta. Bu da belirli sezonlarda değil, yaz-kıș, 365 gün yașanan Ege ve Akdeniz evlerini doğuruyor...

H

avalar biraz ısınmaya başladığında, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak hepimizin aklına ilk önce Ege’ye veya Akdeniz’e kaçmak, soğuk havaların bizde bıraktığı yorgunluktan kurtulmak, ferahlamak ve yenilenmek gelir. Oteller, uçak biletleri anında kapışılır. Yazlık evi olanlar ise, sezonu geçirecekleri rahat kozalarına kavuşmayı bekler. Ülkemizde bu bir rutin, bir gelenektir adeta. Yalnız son zamanlar bu rutinde bazı değişimler, gelişimler oluyor. Emlak sektörünün yükselen trend eğrisi, hızlı ve modern

278 magdergi.com.tr

konutlaşma, kazandırdığı yeni yerleşim modelleriyle insanları otel gibi konaklamalara değil, kendi evinin sahibi olmaya çağırıyor. Özellikle de sayfiye bölgelerinde... Bilirsiniz, bizim için yaz yaşamı rahatlık demektir; daha basit bir düzen içinde günlük hayatı sürdürmek demektir. Yaz evleri daha mütevazıdır, sportiftir ve beklentiler sınırlıdır. Hatta tarihi karakteristiği olan yaz evlerinde bu durum metrekarelere yansır. Taş evler, metrekareleri gereği kalabalığı sevmez, imkanları dardır ve genellikle yaz evlerinde bu yüzden sadece yaz mevsimleri yaşanır. Ancak biraz önce değindiğimiz emlak rönesansı, yazlık evleri artık bilinenin ötesine taşıyor. Özellikle Ege’de başlayan bu rüzgar, yeni yapılan konutlara metropolitan evlerinin konformist, lüksist ve


teknolojik özelliklerini taşıyor, yaz evlerini 365 gün yaşanır bir çerçevede tasarlıyorlar. Bu yeni oluşuma bir örnek: Çeşme Edra Evleri; zaten son yıllarda dünya standartında bir provans noktası olan Alaçatı-Çeşme destinasyonunun en yeni öncülerinden biri... Çağdaş, modern ve minimalist yapısıyla eski-yeni dengesindeki bölgeye katma değer sağlayan Edra Evleri, her biri kendisine ait havuzlu sekiz evden oluşuyor. Dış cepheleri teak ağacı ve doğal taştan oluşan tek kat görünümlü Edra Evleri’nde kişiye özel konforun tüm ayrıntıları düşünülmüş. Geniş pencere ve kapılar sayesinde, tıpkı gündüz saatlerindeki gibi, geceleri de yaşamın tüm renklerini izleyebilmek mümkün kılınmış. Jakuzi keyfinin yaşanabileceği havuzlu bahçeler, ışık sütunlarıyla birbirinden ayrılmış. Doğanın tüm güzelliklerine hakim olacak şekilde tasarlanan iç mekanlarda çoğunlukla ahşap malzeme kullanılmış. Edra Evleri’nin ferah ve ince detaylarla hazırlanmış mimari çizgisi, yaşamı daha değerli kılan sürprizler de içermekte… Dışarıdan tek katlı görünen evler, kullanışlı ve çok amaçlı hazırlanan bodrum katıyla işlev de kazanmış. Hobi odalarında bar ve dinlenme


dekorasyon

280 magdergi.com.tr


bölümü düşünülmüş. Özel tasarım masif meşe kaplama iç kapılar özel kartlı giriş sistemi ile maksimum güvenlik sağlamakta. Marmara mermerinden yapılmış Türk hamamında, özel ısıtma sistemi ile gerçek bir hamam konforu oluşturulmuş. Diğer yandan altı kişinin kullanabileceği sauna da spa keyfini yaşamak isteyenler için gerçek bir hazine. Tüm odalarda ve salonda İtalyan Alpina masif meşe lamine parke, mutfak ve antre ithal doğal mermer uygulaması. Yöreye özgü olan Alaçatı kesme taşından özel geçme sistemi ile örülmüş bahçe duvarı, Valcucine Demode marka masif & lake mutfak dolapları, Miele marka ankastre cihazlar, Dornbracht marka ankastre lavabo ve duş armatürleri, Villeroy & Boch marka vitrifiye, banyolu yardımcı odası, ileri teknolojili akıllı ev sistemini koruyan teknik oda, özel tasarım masif meşe kaplama ithal mekanizmalı giyinme dolapları, geniş bir çamaşırhane ve ütü odası gibi detaylar Edra Evleri’ni 365 gün yaşanır kılan diğer önemli özelliklerden. Gördüğünüz gibi yukarıda bahsedilen her detay, metropolitan hayatın hızlı, pratik, teknoloji odaklı, akıllı evlerinin artık alıştığımız nitelikleri ama tüm bu konfor, estetik ve güvenliğin bizi Çeşme’deki evimizde beklediğini düşünürsek sadece gün ışığı ile mutlu olduğumuz yazlık evlerin döneminin de yavaş yavaş bittiğini söyleyebiliriz. Çünkü kendine değer veren herkes gibi biz de geleceğin evlerinin bize sunduklarını seviyoruz. 365 gün ve kesintisiz olarak hem de! 


EVREN YİĞİT

Alışılmışın Dışında Detaylar

advertorial

Northland Ankara, mimari ve iç mimari projesi Evren Yiğit Mimarlık tarafından hazırlanan Etlik Bölgesi’ndeki 43 dönüm arazi üzerine, çevresi ve sosyal rekreasyon alanlarıyla çevrelenmiș bir projedir. Projenin müteahhit firmaları Özgaziantep İnșaat ve İntegra Yapı ortaklığına aittir. Satıș ofisi ve örnek dairesi hazırlanan projede110 metre yüksekliğinde iki kule ve yatay bloklar bulunmaktadır. Örnek dairesi 2017 Eylül ayında tamamlanan projenin mimari ve iç mimari konsepti için Yüksek Mimar Evren Yiğit ile bir söyleși gerçekleștirdik.

282 magdergi.com.tr


E

vren Hanım; örnek daire tasarlarken nasıl bir konsept oluşturdunuz?

Örnek dairede, bu projede ev sahibi olacak farklı tarzları benimseyen, zevk sahibi kişilerin beklentilerine hitap eden bir konsept oluşturmak için çalışıldı. Projemizde rahatlığın, ferahlığın, daire içinin aydınlık olduğu, yüksek tavan ve yüksek kapılar, açık mekan, aydınlık kat holü tasarımı ile en yüksek seviyede kullanım kolaylığının dikkate alındığı bir tasarım yaptık. Öncelikle çalışmalarımızda, işlevsel ve estetik değerlerin ön planda olduğu yaşayan mekanlar yaratmaya çalıştık. Şık ve klasik çizgilere sahip bir tarz oluşturuldu. Sonuçta, sadeleştirilmiş ve modern bir anlayışla yorumlanmış, sofistike bir mekan ortaya çıktı. Mekanın genelinde farklı beğenilere hitap edebilmek için, hem klasik hem de modern mobilyalarla uyum sağlayabilecek bir konsept oluşturuldu. Doku, renk, malzeme uyumu, aydınlatma faktörü göz önünde bulundurularak tasarımlarımızı oluşturduk. Dairenin içindeki her mekan, farklı fikirlerden yola çıkılarak tasarlanırken, hepsinin bir arada uyum içinde olmasına da önem verdik. Ürün seçimlerimizi hareketli mobilyalardan yana kullandık. Aksesuarları, halı, perde seçimlerini yaratmış olduğumuz mekanlar için özenle gerçekleştirdik. Mutfakla beraber, yaşam alanı olan kat bahçesinin tasarımını yaparken oturum bölümü ve mutfak adasının birbiriyle uyumuna, tonların geçişine özen gösterdik. Mat lake kapaklarla ahşabın sıcaklığını birlik de kullandık. Çocuk ve bebek odasını tasarlarken dinamik renkleri, mavi ve mor tonlarını kullandık. Ebeveyn yatak odasını da özel tasarım ahşap yatak başı ve klasik ayaklı mat lake komodin ve karyolayla tamamladık.

yansıması, detayların kendini tekrar etmemesi, aydınlık, ferah mekanların ortaya çıkması, renk ve dokulardaki uyum, iç mekanın projenin geneline uygun olması gibi pek çok özelliği aynı potada birleştirmeye çalışıyoruz.

Projelerinizi oluştururken nelerden ilham alıyorsunuz?

İçinde tasarım ve sanat olan her şeyden ilham alıyorum diyebilirim. Hiç umulmadık bir yerde gördüğüm detay, farklı bir projede tasarımın bir parçası olabiliyor. Çok gezip görmek, bakmak, incelemek tasarım gözünü geliştiriyor. Bir mimarın çok sergi gezmesi, güncel sanat işlerini takip etmesi, sinemayı, tiyatroyu bilmesi, kitap okuması lazım. Bunların hepsi bir araya geldiğinde harmanlanıyor ve tasarım anlayışını geliştiriyor. Bir odaya kapanıp günlerce tasarım yapmak diye bir şey bizim mesleğimizde geçerli değil. 

Projelerinizi tasarlarken en çok hangi hususlara dikkat edersiniz? Aslında pek çok farklı kriteri gözetiyoruz; kullanıcı konforu, ekonomi, yapılabilirlik, keyif alınması, güncel tarzların projeye

Mutlukent Mah. Beysu Villakent Sitesi 1920. Cad. No:19 Beysukent / ANKARA T: +90 312 235 10 80-81 • F: +90 312 235 10 82 info@evrenyigit.com.tr • www.evrenyigit.com.tr @evrenyigitarchitects @evrenyigitarchitects


davet

Fame Dans’tan Yıl Sonu Şovu Fame Dans Stüdyosu büyük yıl sonu şovu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde 8. kez seyirci karşısına çıktı. Konusunu Yunan Mitolojisi’nden alan “Olympos” adlı şov 2 gün içerisinde 1000’i aşkın seyirciye ulaştı. 6 - 50 yaş aralığında 244 dansçının sahnede bulunduğu gösteride hip hop, jazz ve eşli danslar branşlarından yaratılan harmoni ile birbirinden renkli koreografiler sergilendi. Stüdyonun kurucularından Simge Menteş, son aylarda dur durak bilmeden çalışan idari eğitmen ve dansçı kadrosu ile desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Fame Dans Stüdyosu velilerine teşekkürlerini sundu. Özgün tema müziği ve senaryosu ile “Olympos” gösterisi bitiminde dakikalarca ayakta alkışlandı. 

284 magdergi.com.tr

BAȘAK KALFA


ARZU ÇAPAR, DERYA TAȘAR

e bulunduğu 244 dansçının sahned ve eșli danslar gösteride hip hop, jazz harmoni ile branșlarından yaratılan rafiler sergilendi. birbirinden renkli koreog

YUSUF FATİH - EBRU, BERKE YILMAZ


SERKAN BARATAN

Koşulsuz Güven ile Ayrıcalıklı Hizmet

T

ürkiye’nin Ankara, İstanbul, İzmir ve Bodrum gibi iş dünyasının nabzını tutan noktalarında ofisler açmış bir broker olarak bu başarılı yolculuğunuzu dinleyip sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

İlk ofisimizi Ankara’da açtık. Çalışma alanımız plaza, rezidans, villa, köşk ve konaklar oldu. İş dünyasına çalıştığımız için kendimizi Bodrum’da bulduk;

286 magdergi.com.tr

yatırımcılar aynı samimi hizmeti burada da almak istediler. Haklı olarak fazla sürmeden İzmir ve İstanbul ofislerimiz de açıldı. İstanbul’da Boğaz hattı rezidanslar ve plazalar bölgelerinde konusunda uzmanlaşmış kadromuz var, sürekli iç eğitimler ile destekliyoruz. Bu dört merkezdeki başarımızın tek sırrı; profesyonel çalışma prensiplerinden ödün vermeden alışılagelmiş gayrimenkul danışmanlığı standartlarından uzak, yatırımcılarımıza ya da bizden satın alma, kiralama hizmeti alan müşterilerimize “Exclusive Hizmet” sloganımız ile hizmet vermeye ve kendilerinin yatırım

advertorial

Ankara’da bașlayan kariyerini İstanbul, İzmir ve Bodrum’da bașarısını katlayarak ilerleten ve Eylül ayı itibariyle Yunanistan’da ofis açarak yurt dıșına çıkıș ayağını belirleyen Exclusive Concept’in Kurucusu Serkan Baratan danıșanlarına sundukları ayrıcalıklı hizmetleri belirtiyor...


değerlendirmesi ya da kiralama konularında sorunsuz hizmet almalarını sağlıyoruz. Genelde referans sistemi üzerine çalışıyoruz, dolayısıyla klasik gayrimenkul danışmanı - müşteri güven sorunu bizde hiçbir zaman yaşanmadı, umarım bundan sonra da yaşanmaz. Başarımız, diğer marka ve firmalara nazaran daha kendimize münhasır rahat çalışma şartlarımız ve koşulsuz güvene dayanmaktadır.

Mesleki anlamda en sık karşılaştığınız sorunlar nelerdir?

Mesleki anlamda karşılaştığımız yegane sorun, yetkin olmayan, gayrimenkul danışmanlığından uzak insanların sektörde bulunmasıdır. Onların yatırımcıyı yanlış hayallere yönlendirmeleri ve daha sonrasında hüsrana uğratarak, yatırımcıların gayrimenkul profesyonellerine karşı güven sorunu yaşamalarına sebep olmaları, daha da kötüsü yatırımcıların her birinin bu işi zaten kendilerinin çok daha iyi yapabilecekleri fikrine kapılmalarına neden olmalarıdır. Son çıkan emlak kanunu ile birlikte bütün gayrimenkul, emlak şirketi ve şahıs şirketlerinin ruhsatlarının iptal edilerek il ticaret müdürlüklerinden lisans almaları gerektiğini düşünüyorum. Böylece bu işi yapamayacak gücü, bilgisi ve tecrübesi olmayanlar artık sistemden çıkmış olur, yatırımcılar da bizler de rahat nefes almış oluruz.

Gayrimenkul firmaları ve müşterileri arasındaki güven ilişkisinin temelini neler oluşturuyor? Gayrimenkul şirketleri ile müşteri arasındaki güven ilişkisi iki türlüdür: Referansla gelen müşteri zaten koşulsuz güvenir, diğeri ise yeni müşteridir. Yeni kontak kurmuş müşterinin güven sağlaması için bilgi ve tecrübe olmalı, kanunlara hakim olunmalı, günümüzde kanunlar sürekli değiştiği için yatırımcılar doğru bilgilendirilmeli,

portföy değerlendirilmesi doğru yapılmalı, sırf fazla bedele satmak, kiralamak amacıyla sözleşme almak adına yatırımcılar kandırılmamalıdır.

İyi bir broker müşterisi için neler yapar, olumsuz giden hangi koşulları olumluya döndürebilir, bu süreçler nasıl işler? İyi bir broker yatırımcıları için portföy yönetimini piyasa şartlarına göre iyi okur, kısa orta ve uzun vade seçeneklerinde kendisini bekleyen sorunların piyasa analiz raporu ve rakip analiz raporları ile yatırımcısını uyarır, gerekli önlemleri almasını sağlar. Süreç, genelde yatırımcı profiline bağlı olarak da yavaş ilerler; yatırımcı genelde alım-satım ve piyasa okuma konusunda kendisini ekonomi profesörü gibi görür. Fakat bir süre sonra gayrimenkul profesyonelinin verdiği rapordaki gerçekleri okumaya başlayınca teslim olur ve kısa zamanda zarardan dönmüş olur.

Firmanızı konumlandıracağınız illeri seçerken nelere dikkat ettiniz, bu rotaları seçmenizin sebepleri neler oldu?

Konumlandırma konusu tamamen bizim dışımızda gelişiyor; yatırımcı profilleri ve gelen portföylerin dağılımına göre hareket ediyoruz. Şu an Ankara, İstanbul, İzmir ve Bodrum ofislerimiz konusunda oldukça iddialı; rezidans, villa, köşk, konak ve plazalar konusunda bulundukları bölgede en fazla portföy alan ve en fazla müşteri memnuniyeti alan ofislerdir.

Farklı şehirlerde veya ülkelerde yeni bürolar düşünüyor musunuz?

Ülke içinde her şehre bayilikler düşünüyoruz, ülke dışında ise Yunanistan ofisimizi Eylül ayı itibarı ile açıyoruz. 

EMEL CAM - SERKAN BARATAN


SİBEL CAN

Beklenen PANORA Yaz Konserleri başladı! 9 yıldır hayata geçirilen Panora Yaz Konserleri, bu sene de dinleyenlere müzik șöleni yașatıyor. Gelenekselleșmiș ve tüm Ankaralılar’ın merakla beklediği konserler, 11 Temmuz - 19 Eylül tarihleri arasında her Çarșamba, PanoraPark ve Panora Teras’ta gerçekleștiriliyor. PanoraPark konserleriyle bu șölene katılmak ve çift kișilik davetiye kazanmak isteyenlerin konserlerden bir hafta önce 250 TL’lik alıșveriș yapması yeterli... Panora Teras konserleri ise ücretsiz olarak gerçekleștiriliyor.

S

on yıllarda “Mesele”, “Kalakaldım”, “Zor Bela” gibi şarkılarla dinleyenlerin gönlüne taht kuran Serkan Kaya, sadece güçlü yorumculuğuyla değil söz yazarlığı ve besteciliği ile de takdir toplamaya devam ediyor. Geçtiğimiz senelerde de Panora Yaz Konserleri kapsamında Ankara’da sahne alan ve dinleyicilerinin yoğun ilgisiyle karşılaşan Serkan Kaya, bu ilgi karşısında yine sahne alma sözü vermişti. Sözünü tutan Serkan Kaya 11 Temmuz Çarşamba akşamı saat 20.30’da PanoraPark’ta sahnede...

288 magdergi.com.tr

Ücretsiz olarak gerçekleştirilen Panora Teras Konserleri’nde ise 18 Temmuz Çarşamba akşamı saat 20.00’da Tan Taşçı sahneyi açıyor. Yorumculuğunun haricinde söz yazarlığı ve coverları ile de adından söz ettiren, kendi hayatından izler taşıdığını söylediği son albümü “Sevmek Yetmiyor Bazen” ile beğeni toplayan Tan Taşçı, son çıkan single parçası başta olmak üzere eski ve yeni şarkılarını seslendirmek üzere Ankaralı sevenleriyle buluşuyor. Hem kendine özgü duygusal yorumuyla hem de hit olmuş şarkılarıyla Türk pop müziğinin güçlü seslerinden Berkay,


SERKAN KAYA

TAN TAȘÇI

BERKAY

ÖYKÜ GÜRMAN

AYHAN SİCİMOĞLU

PanoraPark’ta hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. Bu yaza damgasını vuracak “Ben Sadece” single çalşımasının çıkışının ardından ilk kez Ankaralı hayranlarıyla buluşan Berkay, 25 Temmuz saat 20.30’da sahne alıyor.

eskitemediği güçlü sesiyle Linet, PanoraPark’ın Ağustos ayındaki konuklarından... “Bilir Misin?” adını verdiği son projesiyle tam not alan Linet, dinleyenlerine müzik ziyafeti yaşatmak için 29 Ağustos Çarşamba akşamı saat 20.30’da sahnede...

Türk pop müziğiyle flamenkoyu buluşturan, sadece yorumculuğuyla değil aynı zamanda güzelliği ve başarılı oyunculuğu ile de gönüllere taht kurmuş olan Öykü Gürman, Panora Teras’ın bu seneki konukları arasında... Güzel şarkıcı, 1 Ağustos akşamı saat 20.00’da Ankaralı sevenleri ile buluşuyor.

Son dönemde farklı birçok projeye imza atan, özellikle genç kızların sevgilisi haline gelmiş, sadece şarkıcılığı ile değil oyunculuğu ile de kendini kanıtlamış olan Murat Boz, PanoraPark’ın Eylül ayındaki ilk misafiri... 5 Eylül akşamı, saat 20.30’da sahne alan yakışıklı şarkıcı, Ankaralı sevenlerine “yaz henüz bitmedi” dedirtiyor.

Güçlü sesiyle dinleyenleri büyüleyen, geçtiğimiz ay çıkardığı “Yeni Aşkım” albümü kısa sürede zirveye ulaşan Sibel Can, ilk defa bir AVM konserinde sevenleriyle buluşuyor. 8 Ağustos saat 20.30’da, PanoraPark’ta sahne alan Sibel Can, hem eski hem de yeni albümünden parçalarla dinleyenlerinin kulaklarının pasını silmeye hazırlanıyor. Müzisyenliği ve perküsyon sanatçılığı haricinde, radyo ve televizyon programcılığı ve gezginliği ile de tanınan, Latin müzik aşıklarının yakından tanıdığı Ayhan Sicimoğlu, Panora Teras sahnesinde, bir kez daha Ankaralılarla buluşuyor. 15 Ağustos saat 20.00’da sahne alacak olan Ayhan Sicimoğlu, Latin müzik rüzgarı estiriyor. Farklı ses rengi ve yorumculuğuyla tanınan, yılların

Yaklaşık 4 yıl önce adını bir müzik yarışması ile duyuran, “İncir” ve “İçimdeki Duman” şarkılarıyla bilinen İlyas Yalçıntaş, Panora Teras’ın bu seneki son konuğu... Yakın zamanda İran İslam Cumhuriyeti’nde özel izinle de konser veren ve büyük beğeni toplayan İlyas Yalçıntaş, Ankaralı sevenleri ile buluşmak için 12 Eylül saat 20.00’da Panora Teras’ta... Ünlü sanatçılarla yaptıkları düetlerle, son dönemin en çok konuşulan gruplarından Rubato, yükselen yıldız Derya Uluğ ile Panora Yaz Konserleri’nin kapanışını yapıyor. Geçtiğimiz dönemde ortak projelere imza atan, akustik yorumları ile büyük beğeni toplayan Rubato & Derya Uluğ, ilk kez bir ortak konser projesinde, 19 Eylül akşamı saat 20.30’da PanoraPark’ta sahne alıyor.

RUBATO

MURAT BOZ LİNET

İLYAS YALÇINTAȘ

DERYA ULUĞ


haber

Yaza En Fit Merhaba Ankara’nın en prestijli yeni nesil spor ve yaşam kulübü Base Life Club’ın gelenekselleşen eğlenceli ve bol adrenalin dolu etkinliği “Cardio Night”ın 8.si sürpriz yaz yağmuruna rağmen büyük ve coşku dolu bir katılımla gerçekleştirildi. Yeşillikler içerisinde 6.500 m2lik açık alanında üyelerine spor yapma imkanı tanıyan Base Life Club, bu yıl da “Yaza Merhaba” partisini açık havada gerçekleştirdi. Aralıklarla devam eden yağmur ise katılımcıların coşkusunu hiç kesmedi. Base Life Club fitness açık teras alanında gerçekleştirilen ve üç bölümden oluşan parti tadındaki Cardio Night’ta; profesyonel eğitmenler eşliğinde aynı anda 300 kişi ile spinning, jumping, cardio ve HIIT grup derslerinin yapılmasının ardından; finalde 100’ü aşkın kişinin katıldığı zumba master class ile eğlencenin doruklarına ulaşıldı. Minik jimnastikçilerin büyüleyici dans gösterisinin ardından yapılan sürpriz hediye çekilişiyle de şanslı katılımcılar birbirinden özel hediyeler kazandı. Geceye yoğun ilgi gösteren tüm sporseverler, etkinlik boyunca süren nefes kesici lazer şov eşliğinde açık havada aynı anda spor yapmanın keyfini bir kez daha yaşadı. 

290 magdergi.com.tr


ilişkiler

Gökçen Erdoğan

gokcen@magdergi.com.tr

Her Zamankinden “Her zamankinden...” Çok sevdiğim bir cümle. İnsana, bir yerlerde tanındığını, yer edinebildiğini, bir rutini sürdürebildiğini hatırlatıyor. Bir tür aidiyet cümlesi. Bir fincan kahve için, bir kadeh içki için, saç rengi ya da kesimi için, bir tabak yemek için, bir külah dondurma hatta iç çamașırı için. Peki ya cinsellik? Onda her zamankinden almak iyi bir fikir mi? Cinsel yașamda rutin, iyi mi kötü mü dersiniz? Yanıtlıyorum; hem iyi hem kötü.

H

er konuda olduğu gibi cinsellikte de insanın bir rutini olması, ne istediğini bildiği anlamına gelir. Yani belirli bir zevk düzeyine ulaşmış ve onda tutunmuş olduğunu anlayabiliriz. Ayrıca en kötü durumda bile yapabileceği bir şey, yakalanmış bir standart var demektir. Yani rutin, sıkıcılık demek değildir. Rutin, düzenin bir parçasıdır.

Cinsellikte rutinin sıkıcı hale gelmesi, onun dışına hiçbir şekilde çıkılmaması ve hatta buna karşı olunmasıyla gerçekleşir. En yorgun akşamlarda bile partnerinize “her zamankinden” demeniz, alışılageldik bir sevişme ve neredeyse garantili haz demektir. Sakıncalı olansa buna alışıp bunun dışındaki tüm teklifleri reddetmek ve merak duygusunu, yenilik isteğini kaybetmektir. Rutinin dışına çıkmak, heyecan verici olacaktır ve onun heyecan düzeyini artıran şey rutinin dinginliğini delip geçmesidir. Cinsellikte neler rutin olabilir? Pozisyonlar mesela. Partnerinizin ve sizin ortak biçimde hoşlandığınız ve her zaman tercih ettiğiniz pozisyon, rutininizdir. Ya da sevişme öncesi, esnası ve sonrası alışkanlıklarınız... Bir kadeh içmek, mum yakmak ya da birlikte duş almak gibi. Bunların düzenli biçimde yapılması, hazdan çalmaz ve cinsel yaşamınızı olumsuz etkilemez. Hatta ve hatta tıpkı bir mekanda

sipariş vermek gibi, insana tanındığını, bilindiğini, ait olduğunu bile hissettirir. Cinsellikte rutinin dışına çıkma konusunda katı olursanız, yeni bir mekana, pozisyona, giysiye, sözcüklere, kokuya ya da tavra kapalı olursanız, külliyen reddeder ve diretirseniz, hatta utancınız sizi her geçen gün daha da ele geçiriyor olursa, kendinizi sınırlarınızın dışına çıkmış ve tehlikelere açık hissederseniz, yenilikler partnerinizi yabancı hissetmenize neden olursa, kaygı duyduğunuzu hissederseniz bilin ki rutininiz sizi ele geçirmiştir. Sizi ele geçiren rutin, faydalı olamaz, aksine zararını görürsünüz. Cinsel yaşamınızda her şeyin aynılaştığını ve alıştığınız şeylerden sıkıldığınızı fark ettiğiniz anda küçük ama çarpıcı dokunuşlar yapmanız düşündüğünüzden çok daha etkili olur. Birlikte farklı bir yere gitmek, erotik bir film izlemek, küçük bir ses kaydı, yeni ve sürprizli bir iç çamaşırı bile kapıları açar, sonra siz her gün başka bir parçanızla içeri girer ve kendi sınırlarınızdan çıkarsınız. Yeter ki “her zamankinden” demeyi lehinize kullanın ve yeni lezzetlere de açık olun. Sıklıkla ve zevkle yaptığınız şeylerin arasına değişiklikler katmak, hem rutininizi özlemenizi hem de farklı hissetmenizi ve heyecan duymanızı sağlar. Hem erkekler yıllardır her gün aynı pilavın yenmeyeceğini söyleyerek ceviz, fındık kırmıyor mu? Değişiklik ihtiyacı da aidiyet ve düzen ihtiyacı kadar elzemdir. Hayatınızdaki hiçbir şey sizi ele geçirmesin, rutininize hükmedin ve cinsel yaşamınız renklensin. 


davet

Eymir Gölü’nde Enerji Topladılar GÜLİN - BÜLENT KÖSE

Ahsen Demirci, Beril Çavuşoğlu ve Neslihan Aktepe; Eymir Gölü çevresinde düzenledikleri etkinlikte katılımcılara keyifli ve enerjik bir gün yaşattılar. Eymir Gölü’nün çevresinde önce hep birlikte yürüyüş yapan yaklaşık 80 kadar katılımcı; Beril Çavuşoğlu ile yoga ve meditasyon yaptılar. Ardından Ahsen Demirci yaz için güzellik ve bakım önerilerini paylaştı. Diyetisyen Neslihan Aktepe de mevsim için en uygun diyetlerden bahsetti ve detoks içecekler ikram etti. Yaz sezonuna başlarken enerji ve moral depoladıklarını söyleyen katılımcılar, katkıda bulunan herkese teşekkür etti. 

292 magdergi.com.tr

AHSEN DEMİRCİ, BERİL ÇAVUȘOĞLU, NESLİHAN AKTEPE

FUNDA BEKİȘOĞLU

AFİTAP AKINCI

ALEV TUNA


LEYLA BÖLÜNMEZ COȘKUN

MELİKE GÖKÇE

SEVİNÇ TOPGÜL

AYLA GÖRGÜLÜ

PINAR CANALP

SEVİLAY HELVACIOĞLU

Yaklașık 80 kadar katılımcının olduğu etkinlikte, davetliler çok keyifli bir gün geçirdiklerini belirtti. RUȘA ACAR

GÜLTEN BICAKÇI

HÜLYA TOPÇUOĞLU KURAL

TÜLAY KAYA


röportaj

En Özel Anlara Eğlence Katın Fotoğraf alanları artık etkinlik ve davetlerin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Sevdiklerinizle en özel anlarınızı ölümsüzleștirdiğiniz bu karelere, ilginç aksesuarlarla da neșe katabiliyorsunuz. Bu sınırsız eğlence dünyasını bizlerle bulușturan “Grapon” adına Duygu Çebi ile keyifli bir röportaj gerçekleștirdik.

S

izi biraz yakından tanıyabilir miyiz?

1987 yılında Antalya’da doğdum. 91 yılına kadar orada yaşadım, babamın işlerinden dolayı Ankara’ya taşındık. 4 yaşımdan beri de Ankara’da yaşıyorum. Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı bölümü mezunuyum. Kısa tatiller yapmak, daha önce gitmediğim yerlere gitmek, kamp yapmak, yeni insanlarla tanışmak, ayrıca evde kedilerimle vakit geçirmek en sevdiğim aktivitelerdir.

294 magdergi.com.tr

Peki Grapon yolculuğu nasıl başladı?

Herkes gibi kendi işim olsun çok istiyordum. Aslan burcuyum, ailemin desteği ve güveni sayesinde de özgür ruhlu büyüdüm. Mezuniyetimden sonra birkaç maaşlı iş tecrübem oldu. Bunların neticesinde kendime yabancılaştığımı hissettim. Kendi kararlarımı almam gerekiyordu. Bunun için de bir şeyler yapmam gerekliydi ve bazı iş fikirlerim vardı. İnsanların toplulukta fotoğraf çekmeye çekinmediklerini, ancak fotoğraflarını biri çekecekse objektif karşısında doğal olamadıklarını gözlemledim. “Hem fotoğraf çekip hem sosyal medyada paylaşıp hem de baskısını alsak güzel olur”


diye düşünüyordum. İnsanların eğlenmesine araç olmak, buna tanık olmak, cidden keyifli ve güzel bir enerji oluyor. KOSGEB başvurusu yaptım, projem onaylandı ve destek alıyorum. Böylece Photobooth iş fikrimi hayata geçirdim.

Kullanıcılarınıza ne gibi farklılıklar sağlıyorsunuz?

En başta, onlarla birlikte çok eğleniyorum, onlardan biri oluyorum. Birkaç farklı tasarım örneği sunuyorum ve seçim yapıyoruz.

Kiosk tasarımı ve üretimi tamamen bizim, sıcak sevimli bir tasarım; o bile kullanıcıyı gülümseterek kendine çekiyor. Yedek baskı istediklerinde “yeniden çektirin o zaman” gibi şeyler demiyorum, reddetmiyorum, mutlu hissetmelerini sağlamaya çalışıyorum. Fotoğraf çekim objelerini araştırıp cidden farklı ve sevileceğini tahmin ettiklerimi kullanıyorum. Kullanıcılar hep memnun kalıyorlar, defalarca kullanıp sıkılmıyorlar, teşekkür ederek, gülümseyerek gidiyorlar. Demek ki onlara ulaşabiliyoruz diye düşünüyorum, bu da beni mutlu ediyor.

Dijital ortamda yaptığınız çalışmalar kullanıcılara nasıl bir fayda sağlıyor?

Grapon Photobooth kioskunda çekilen fotoğrafları dijital ortamda paylaşabiliyorsunuz. Paylaşım için etkinliğe, markaya, kişiye özel #hashtag ayarlayabiliyoruz. Böylece daha çok kitleye ulaşılabiliyoruz ve reklam sağlanmış oluyor. Çekilen fotoğraflar aynı zamanda gif formatında; yani hareketli resim olarak da paylaşılabiliyor ve oldukça sevilen, dikkat çeken bir uygulama olarak akıllarda kalıyor.

Teknolojik olarak ileride bizi fotoğraf çekimleri ile ilgili neler bekliyor? Teknoloji inanılmaz hızlı ilerliyor ve açıkçası bazen şaşırıyorum, hayran oluyorum. Fotoğraf çekimleri ile ilgili konuşmam

fotoğrafçılık alanında bilgili olanlara haksızlık olur ama photobooth için çok daha farklı gelişmeler olacak. Benim de hedeflediğim ve yakında piyasaya süreceğim bir kiosk tasarımım var. Mesela şu an bildiğiniz gibi baskı için tasarımlar yapıp marka tarafından seçilen bir baskı tasarımı kullanıyoruz. İlerleyen zamanlarda fotoğraflar çekip baskı renkleri ve birtakım şablonlar da koyularak orada dokunmatik ekranımızda kullanıcı tarafından seçilebilir hale gelecek bence. Bu planlarım da var...

Markalar neden sizi tercih etmeli?

Eminim ki; markalar bizi bir kez tercih ettikten sonra hep bizimle çalışacaklar, çünkü hep böyle oluyor. Güzel bir referans bu... Hiçbir zaman konuya “işe gidelim, anlaştığımız saati doldurup bitirelim” gözüyle bakmıyoruz. İnsanları çekime yöneltiyoruz. Kioskumuza son yıllarda çok sevilen boomerang çekimi de ekledik. Bu, sosyal

Gelişime açığız, enerjimiz yüksek. Markaların bizi tercih etmesi için güzel sebeplerimiz var yani..

medyada etkileşim yaratıyor.

Gelecek hedefleriniz nelerdir?

Photobooth Türkiye’de yeni yeni yaygınlaşıyor. Giderek popüler olacak ve üretim gerekecek. Amaçlarımızdan biri alıcı için maliyeti abartmadan, kolay taşınabilir, montaj, demontaj kolaylıklarının olduğu kiosklardan üretip satmak. Photobooth için farklı tasarımlar yapıyoruz. Kolay taşınabilir, sağlam, estetik, ekonomik kiosklar üreteceğiz. Ayrıca ayna karşısında fotoğraf çekip yine anında çıktı alınacak bir kiosk da tasarlıyoruz. O da yakında gelecek ve www.grapon.com.tr sitemizde paylaşılacak. Yakın gelecek için planlarımız bu şekilde, sonrası için patentli farklı ürünler, ergonomik tasarımlar ile geleceğiz. 


davet

Yacht Golf Challenge Türkiye’de Bir İlk Jinemed Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Eylül Pınar Çamlıbel ile Volkan Karataș, Türkiye’de bir ilk olarak hayata geçirdikleri açık denizde golf turnuvası “1. Bodrum Yacht Golf Challenge 2018’’in ilk ayağı Türkbükü’nde gerçeklești.

T 296 magdergi.com.tr

ürkiye kıyılarının kirletilmemesi için farkındalık yaratmak amacıyla planlanan turnuvanın ilk ayağı olan pilot projede Volkan Karataş ve Eylül Pınar Çamlıbel açık denizde deneme atışları yaptılar. İş, sanat

ve cemiyet hayatının tanınmış isimlerinin davetli olduğu 1.Bodrum Yacht Golf Challenge’de konuşma yapan Çamlıbel ve Karataş: “Kıyıların kirletilmemesi için ulusal farkındalığı hedeflemekteyiz. Denizlerimizin temizliğine gönül vermiş tüm dernek ve sivil toplum kuruluşlarını işbirliğine davet ediyoruz” dediler. 



röportaj

KÜBRA AÇIL

Enerjini Kontrol Et Instagram fenomeni olan kardeși Șeyma Subașı Ilıcalı ile sık sık birlikte gördüğümüz, sosyal medya aracılığıyla hepimizin günden güne daha yakından tanıdığı Pilates ve Yoga Eğitmeni Kübra Açıl’ın hikayesini kendinden dinliyoruz...

G

enç, güzel ve fit bir anne olarak sağlıklı yaşam ve güzellik sırların neler?

En önemlisi sağlıklı besleniyorum; günde en az üç litre su tüketmeye özen gösteriyorum. Pilates ve yoga benim için çok önemli, hayatımda spor olmadan asla yaşayamam.

Aslında hepimiz daha çok iki kardeş olarak sizi sosyal medyada görerek, hayatlarınıza şahit olmaya başladık...

298 magdergi.com.tr

İnsanın kardeşi olması çok güzel; ben bu konuda çok şanslıyım hem kız hem erkek kardeşim var. Şeyma ile sık sık birlikteyiz, güzel bir ilişkimiz var. Bunun yanı sıra kızlarımızın da aynı yaşta olup kardeş gibi büyümeleri beni ayrıca mutlu ediyor.

“Kız kardeş” nedir sence, hissettirdiklerini hangi kelimelerle tarif edebilirsin?

Kız kardeş senin diğer yarındır, sırdaşındır, en güvendiğin kişidir. Başına kötü bir şey geldiğinde anne gibi üzülürsün, sevicinde


omurga sağlığı geliyor.

Pilates yaparken özellikle nelere dikkat etmek gerekiyor?

Pilates yaparken dikkat edilmesi gereken ilk şey, nefes… Pilatesle kaslarınıza ve beyninize oksijen ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Nefesi doğru alıp vermek ise, çok önemli… Pilates ana kasların, yardımcı kasların dengeli çalışmasını, uzamasını, vücudun incelmesini ve sıkılaşmasını sağlar.

Artık yaz geldi ama son bir hamleyle hızlı kilo vermek ve sıkılaşmak isteyen okurlarımız için birkaç beslenme ve spor tüyosu alabilir miyiz senden? Yaz yaklaşırken herkesi tatlı bir telaş alır; “kilo vermeliyim, sıkılaşmalıyım” diye… Fakat, bu tabunun yavaş yavaş yıkıldığını görebiliyorum. Artık insanlar on iki ay spor yapıyor ve bunu hayatlarının bir parçası haline getiriyor, bu da beni çok sevindiriyor. Gelelim nelere dikkat etmemiz gerektiğine…

Herkesin bildiği gibi üç beyazdan uzak durmak ilk kural ama yeterli değil. Düzenli beslenme, uyku, spor ve düzenli pilates yapmak çok önemli

Merkezinizdeki hocaların hepsi duyduğumuz kadarıyla oldukça yetenekli... Tanınmış birçok isim de PT olarak sizleri tercih ediyor... Nasıl oluşturdunuz bu kitleyi, ekibinizi seçerken nelere dikkat ettiniz?

onunla mutlu olursun… Kız kardeşler arasındaki ilişki her zaman çok başkadır, kız kardeşi olanlar beni çok iyi anlayacaklardır.

Seni, senden dinleyip daha yakından tanımak istiyoruz...

On sene kadar voleybol oynadım, ayrıca İstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Antrenörlük Bölümü mezunuyum. Üç sene Show TV ve Acun Medya’da çalıştım. İki sezon boyunca Yetenek Sizsiniz Türkiye’de kulis arkasında sunuculuk yaptım. Sonra evlendim ve bir kız çocuğu dünyaya getirdim; ismi Duru, şu an beş yaşında. Eşim ise profesyonel futbol oynuyor. İlk evlendiğimizde işi gereği Adana’ya gittik ve üç sene kadar orada yaşadık,ardından İstanbul’a dönüş yaptık ve iki senedir burada yaşıyoruz.

Nasıl ve nelerden sonra oluştu sende sağlıklı yaşam bilinci?

Dediğim gibi eski sporcu olduğum için yediklerime hep dikkat etmem gerekti. Fakat sonra yaşadığım sıkıntılı hamilelikten dolayı uzun süre yatmak zorunda kaldım ve çok kilo alarak doğuma 95 kilo ile girdim. Doğumdan sonra ilk önce yediklerime daha fazla dikkat etmeye başladım. Duru bir yaşına geldikten sonra da pilatesle tanıştım. Bir sene boyunca doğru beslenme ve haftada üç gün pilates ile 35 kilo verdim. Motivasyonum ise her geçen gün fiziğimdeki değişim oldu…

Şu an çok küçük olmasına rağmen sporcu bir anneyle yetişen kızının spor konusundaki avantajlı durumunu izliyoruz... Pilatese başlamanın bir yaşı var mı?

Evet, Duru spora çok yatkın bir çocuk. Babasının idmanlarına gidip orada top oynamayı, benimle stüdyoya gelip pilates aletlerinden kendine oyun hazırlayıp oynamayı çok seviyor. Pilatesin belli bir yaşı yok ama erken başlamak çok önemli, çünkü oluşabilecek birçok sıkıntının önüne geçmek bu şekilde mümkün. Bunun başında da

Bu ekibi kuran Ceren Duman hocamdır. Dördümüz onunla birlikte bir araya geldik ve şimdi hepimiz işimizde başarılı olabilmek için çok çalışıyoruz ve çok eğleniyoruz. Pilateste psikolojinin de çok önemi var, üyelerimiz bizi bu sebeple tercih ediyor olabilir. İşimi çok seviyorum, her sabah altı buçukta güne başlıyorum. Devamlı yeni şeyler öğrenmeye, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. İşimde beni en çok mutlu eden şey ise, üyelerimdeki pozitif değişimleri görmek oluyor.

Spor merkezinizle ilgili yakın dönem plan ve projeleriniz neler?

Şu an için öyle bir planımız yok. Sevdiğimiz bir ekiple birlikte çalışıyoruz ve bu yüzden çok mutluyum. 


davet

CEYHAN BAĞCI,ZAFER YILDIRIM, MİRKAN AYDIN

EMEL CAM - SERKAN BARATAN

MAG’dan Geleneksel Barbekü Partisi MAG Medya Grubu, düzenlediği barbekü partisi ile keyifli bir güne imza attı. Renkli anların yaşandığı buluşmada konuklar, güzel havanın keyfini bol bol fotoğraf çekerek çıkardı. Ankara’nın köklü yayın kuruluşlarından olan MAG, Başkent iş ve cemiyet hayatından seçkin isimleri, düzenlediği barbekü partisinde bir araya getirdi. MAG Medya Grubu’nun ofisinin bahçesinde gerçekleşen mangal partisinin ev sahipliğini MAG Medya İmtiyaz Sahibi Can Çavuşoğlu ve MAG Ekibi yaptı. İş ve cemiyet hayatından konuklar ile MAG Ailesi’nin bir araya geldiği sıcak ortamda barbekü partisi gerçekleştirildi. Oldukça doğal ve sıcak geçen buluşma, başladığı gibi keyif dolu anlarla sona erdi.. 

300 magdergi.com.tr

BARAN - BİRGÜL CUHRUK


SİNEM BİÇER

SELİM GÖKȘİN

CEREN GÜVEN

BURHAN VAROL

EBRU ÇANGAL

ERKAN VAROL

FATMA KIRIȘ

TOGAY CÖMERT


davet

ÖZLEM DACCİ

OĞUZHAN KABASAKAL

GÜNHAN ÜNLÜSOY

SAVAȘ AKTÜRK

FATİH KORKU

MAG Medya Grubu’nun bahçesinde gerçekleșen davet, samimi sohbetler ve leziz tatlar eșliğinde keyif dolu geçti. ONGUN ÖZDEMİR

TEVFİK BOZDAĞ, ÖZGE PEKER

NEJDET ERASLAN

AYȘEGÜL AYGÜN


haber

Sunset İncek Rüzgarı Esti Ülkealan Yapı Endüstrisi A.Ș., geleneksel olarak her yıl düzenlenen TED Ankara Koleji Mezunları Balosu ve Kuru Fasulye Günü’nün sponsoru oldu. Sunset İncek Projesinin tanıtımına, TED’liler yoğun ilgi gösterdi. TED Ankara Koleji Mezunları ile bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu anlatan Tolga Ülkealan “TED Ankara Mezunu olduğum için bu tarz organizasyonların bendeki yeri her zaman farklı oluyor. Hem Mezunlar Balosu hem de Kuru Fasulye Günü yıllardır düzenlediğimiz başarılı organizasyonlarımızdan...

Mezuniyetimin 25. yılı olmasına rağmen hala ilk günkü heyecanla ve coşkuyla geleneksel günlerimizin mutluluğunu yaşıyoruz. Ülkealan Yapı Endüstrisi A.Ş olarak; Ankara’nın kıymetli bölgesi İncek’te hayata geçirmiş olduğumuz projemiz Sunset İncek ile bu organizasyonlarda yer almaktan ötürü duyduğumuz memnuniyeti belirtmek isterim.” dedi.

Rollhouse’da Turnuva

“Çok çalıștınız artık eğlenin” sloganı ile bowlingi sevdiren Rollhouse, kurum içi ve bireysel turnuvalar imkanı ile de motivasyonunuzu yeniliyor. Bünyesinde bulunan çocuk oyun alanları ile çocuğunuzla birlikte hem kaliteli zaman geçirebilir hem de çocuğunuzun birçok gelişim alanını destekleyebilirsiniz. Sevdiklerinizle tatlı bir rekabet yaşamak için, iş çıkışı ya da gün içinde stres atmak ve bol bol eğlenmek için Rollhouse tam size göre. Bowling’in yanı sıra bilardo, dart, playstation, çocuk oyun alanları ve laser point olmak üzere, çok amaçlı hizmet kalitesi ile eğlence ihtiyaçlarınızı tek bir mekanda topluyor. Ankara’nın dünya standartlarında hizmet veren bowling salonu olma özelliği ile büyük beğeni toplayan Rollhouse, eğlence anlayışına yenilikler katmaya devam ediyor...

İyilikten Gelen Sağlık Superslow Zone Türkiye, Ankara Șubesi’nin bașlattığı ve ülke geneline yayılan sosyal sorumluluk projesi “Askıda Destek”, kișiye özel bir kas güçlendirme yöntemi olan SuperSlow Zone uygulamalarından yararlanamayan dezavantajlı kișileri kapsıyor. Her biri farklı bir kas grubunu aktive eden 7 farklı ekipmanla, en son teknoloji kullanılarak uygulanan SuperSlow tekniği; skolyoz, kifoz gibi duruş bozuklukları, osteoporoz, romatoid artrit, bel, boyun ve sırt ağrıları, yaşlanmaya bağlı kas kaybı, aşırı yağlanma gibi durumlarda en etkin direnç egzersizi programlarından oluşuyor. 12-90 yaş aralığında herkesin, koşmadan, zıplamadan, terlemeden, eğitimli, sertifikalı fizyoterapistler eşliğinde, haftada 1 ya da 2 kez sadece 20 dakika yaparak en güvenli şekilde kaslarını güçlendirebileceği SuperSlow yöntemi ile kaybedilen kaslar geri kazanılabiliyor.


içimizde kalmasın

Arzu Dural

arzu@magmedya.com.tr

KÜRȘAT BAȘAR

Film Adam Sizler onu bir çok kimliği ie tanıdınız… Gazeteci, yazar, radyo ve televizyon programcısı, müzisyen… Hem çok sayıda iș icra edip hem de nasıl oluyor da hepsinde bașarılı oluyor? Hayallerine tutkuyla sarılan, sadece sevdiği ve inandığı ișleri yapan gerçek bir sanatçı… Evet… Kürșat Bașar! Sevgili Kürșat ile yapımcılığını üstlendiğim “Kürșat Bașar’la” programında uzun yıllar beraber çalıștık. Yemek masasında yaptığı keyifli sohbetleri hatırlarsınız... Kendisi mağrur durușunun aksine muzip, espirili ve komik bir kișilik… Ayrıca mükemmeliyetçi! Sizler için onunla çok merak edilenleri konuștuk... 304 magdergi.com.tr


Ç

ocukken hayalperest miydin?

Evet hem de fazlasıyla… Öyle ki gittiğimiz yerleri, bir takım olayları anlattığımda şaşırırlardı, çünkü ben oldukça farklı bir biçimde hatırlardım. Bu yüzden babam bana, “film adam” derdi… Mahallede çocukları etrafıma toplar kendi uydurduğum kahramanların hikayelerini anlatırdım. Meddah gibi...

Yeteneklerinin farkında mıydın, ne olmayı hayal ederek büyüdün?

Yazar ya da müzisyen olmak istediğimi her zaman biliyordum. Çünkü çocukluğumdan beri yazı ve müzik beni en çok heyacanlandıran, eğlendiren şeyler oldu. Çoğu çocuğun zorla yaptığı şeyler (yaz günü evde oturup kitap okumak gibi) bana eğlenceli gelirdi.

Yazar olmak hayellerinde var mıydı?

Evet hatta Jules Verne’i ilk okuduğumda, “Aa bu adam benim anlattığım gibi şeyler yazmış, demek ben de yazabilirim” diye düşünmüştüm. Tabii onun kim olduğunu bilmiyordum.

Gerçekten yaptığın her işte başarılısın, nasıl oluyor bu multi fonksiyonel olma hali?

Teşekkür ederim. Belki hep en çok sevdiğim şeyleri yaptığım ve yaptığım işleri de ciddiye aldığım için… Gerçekten de ne yaparsam yapayım çok çalışmaktan hiç sıkılmam. Çalışmak benim için sanki doğuştan gelen bir özellik. İnan ki tatile çıkmak, uzak bir yerlere gitmek bana o haftayı evde oturup çalışarak geçirmekten daha zor gelir.

Yazarlıktan sonra müzisyen olmak hayatın akışının getirdiği bir durum mu?

Aslında uzun yıllardır müzikle uğraşıyorum ama yazarlık, gazetecilik, televizyon programları derken yoğun bir iş akışında müzik hep geride kaldı. Yeterince zaman ayıramadım. Biraz da rastlantıların rolü var tabii. Tam işlere biraz ara vermişken çok iyi müzisyenlerle bir araya gelip bir şeyler yapmaya başladık ve yavaş yavaş eğlenceden işe dönüşüverdi. Bu benim uzun yıllardır en büyük hayalimdi. Bu yüzden mutluyum.

Roman yazmak kadar albüm çıkarmak da emek isteyen bir iş. Sen hangisine daha çok emek harcıyorsun veya hangisini üretmek sana daha çok heyecan veriyor? İkisi de çok emek istiyor ama roman tek başınıza yaptığınız bir şey, o yüzden daha zor, daha sıkıntılı. Sonuçta tek başınıza saatler boyunca bir masa başında oturuyorsunuz ve boş bir sayfadan başlayıp olmayan bir ürün ortaya çıkartıyorsunuz. Albüm yaparken müzisyenler var, söz yazarı var, şarkıcılar var, teknisyenler var yani herkes bir tarafından tutuyor. Biraz da o kalabalığın enerjisiyle hazırlanıyor zaten.

En sevdiğin romanın hangisi ve neden onu seviyorsun?

Gerçekten de hiç düşünmedim. “Başucumda Müzik”i çok severim ama “Aşkı Bulmanın Korumanın Yolları”nın da yazılışı, tekniği benim için özeldir. Kitaplarımı öyle çok okumam ama hepsini severim.

Bir entellektüel ve müzisyen olarak duygularını farklı yollarla ifade etme yeteneğine sahip bir sanatçısın. Bugüne kadar yaptığın işler arasında

kendini en iyi ifade ettiğini düşündüğün işler hangileri?

Tabii yazar olarak diyeceğim… Ama çalarken de kendi fikirlerimi, o anki duygumu yansıtıyorum. Hatta bir müzisyen dostumuz bir keresinde, “sen yazdığın cümleler gibi çalıyorsun” demişti. Yazar Güven Turan da ilk kitabım için yazdığı yazıda, “yazma tekniğin bana caz tekniğini anımsattı” yazmıştı.

Sanatçının üretebilmesi veya yeteneğini ortaya çıkarabilmesi için bulunduğu dünyayla barışık olmaması bazen avantaj olabiliyor mu?

Evet sanırım bir şeylerle barışık olmamak, sorgulamak, huzursuz olmak yaratım sürecini tetikleyen bir şey. Ama bu her yazar için böyle midir, her müzisyen için böyle midir, bilemem.

Şimdi olduğunu zannetmiyorum ama… Sende geçmişte böyle bir durum oldu mu?

Elbette. Özellikle de ilk gençlik yıllarında bu daha ağır bir durumdu. Zamanla hayatla barışmayı öğrenebiliyorsun. Tabii kendinle de… Uzun sürüyor biraz.


içimizde kalmasın

Geçmişinde dergi çıkarmak, radyo yayıncılığı, televizyon programcılığı gibi bir çok başarılı projeye imza attın. Yazar ve gazeteci olarak başladığın kariyerin şimdi yazar ve müzisyen olarak devam ediyor. Gazetecilik mesleğinden uzaklaştın. Gazeteci olmak insanın üstünde bir baskı hissettiriyor. Daha çok yazmaya ve müziğe yönelerek daha özgür bir dünya mı kurmak istedin? Doğru, özellikle Türkiye’de gazeteci, köşe yazarı olmak epey sıkıntılı bir durum… Çünkü ne yazsanız birilerini kızdırıyorsunuz. Sürekli her söylediğinizin tartışılması, eleştirilmesi de pek eğlenceli bir şey sayılmaz. Tabii roman ve müzik böyle değil. Belki orada da eleştiriler var ama her gün karşılaşmıyorsunuz bunlarla… Bunlar benim için verilmiş kesin kararlar değil, yaptığım her şeye zaman zaman ara verip sonra yeniden başlarım, bu hep böyle oldu. Galiba tek bir şey yapmak beni sıkıyor.

Şu anda geldiğin bu noktada yazar kimliğini mi yoksa müzisyen kimliğini mi daha ön planda görüyorsun?

Aslında böyle bir kimlik sorunu yaşamıyorum, ilgilenmiyorum çok da bunlarla. Kim beni hangi yönümle görüyorsa o olsun…

Yeni projeler var mı?

Şu sırada yazılardan, denemelerden oluşan bir kitap bitti ve sanırım bu ay içinde çıkacak. İki yıldır üzerinde çalıştığım yeni bir romanı da bitirmek üzereyim; herhalde yıl sonuna doğru yayınlanır.

306 magdergi.com.tr

Müzikle ilgili projeler de her zaman devam ediyor. Bizim orkestrayla birlikte farklı isimler, şarkıcılarla yaptığımız çalışmalar da var. Bunların yanında özellikle son yıllarda hem sivil toplum kuruluşları için hem şirketler için yaptığım konuşmalar var.

Hiçbir zaman çizgini ve duruşunu bozmadın. Uzaktan bakıldığında herkes seni “çok efendi biraz da mahçup” bir kimlikle tanıyor… Kürşat Başar gerçekten biraz mahçup mu? Ben biliyorum ama hiç kimse senin komik bir insan olduğunu bilmiyor, herkese her şeyi göstermeyen bir kişliğin var…

Evet yakınlarım daha eğlenceli yönümü bilir. Hatta hiç unutmam o zamanlar çok yakın bir arkadaşım ilk kitabımı almış acele okumuş. Akşam bana geldi. “Yahu bu nedir? Ben senin komik bir şeyler yazdığını düşünmüştüm.” dedi. O mahçupluk dediğin şey aslında biraz da “ünlü olmak” falan gibi bence, hiç anlamı olmayan şeylerin sıkıntısından… Bilirsin hala iltifat edilince kızarırım, belki de yetişme tarzımdan… Ben tanıdığım insanlarla, sevdiğim insanlarla rahat ediyorum tabii onun dışındaki insanlarla o kadar rahat etmemem doğal…

Kadınlar senin bir aşk adamı olduğunu ve onları çok iyi tanıdığını sanıyor. Sadece sanıyorlar mı yoksa bu bir gerçek mi?

Belki bir yazarın insanları iyi tanıması lazım. Kadın, erkek hatta belki doğayı, hayvanları… Yoksa karakterleri çok yapay olur. Benimle ilgili bu söylenen şey de bence yazdıklarımla ilgili…


“Eğer evrim zinciri diye bir şey varsa şu sırada gider: maymun – erkek – kadın.. ” Yazmak için iyi gözlem gerekiyor… Herhangi bir kadını gözlemlediğinde karşına seni şaşırtan kadınlar çıkıyor mu?

Elbette kadınlar beni her zaman şaşırtmıştır, erkekler o kadar karmaşık değil; neredeyse tek boyutlu… Kadınlarsa katmanlardan oluşuyor ve onları her zaman açmıyorlar.

Kadınlar erkeklerin kişiliğini merak eder, erkeklerin pek umurunda bile değildir, kadın sorgulayan bir karakter… Sence kadınlar ile erkekleri birbirinden ayıran özellikler nelerdir?

Bu tabii çok uzun cevabı olan bir soru. Yeni çıkacak yazılarımın çoğu da bununla ilgili. Bazen sahnede de söylüyorum; eğer evrim zinciri diye bir şey varsa şu sırada gider; maymun – erkek – kadın…

da belki bıkıyor artık bu gel-gitleri yaşamaktan. Daha sakin, huzurlu bir hayatı tercih ediyor.

Kadın - erkek aldatmalarını nasıl değerlendiriyorsun. Aldatma affa girer mi? Girer bence. Aldatma konusunun çok fazla abartıldığını düşünüyorum. Bunun için bu kadar acıya, bu kadar kavgaya, bu kadar cinayete falan gerek var mı anlamıyorum. İnsanlar biribirini birçok konuda aldatıyor, yalan söylüyor. Aldatılan kişi eğer istemiyorsa ilişkisini bitirebilir. Kimseyi zorla yanımızda tutamayız.

Aldatılan taraflar “çok uzun zamandır evliyiz, artık akraba olduk, yapmış bir hata” deyip düzeni korumalı mı?

Ben hiç çok uzun zaman evli olmadım o yüzden bilemiyorum. Bunu diyenler de var, düzenini bozanlar da var. Bence ikisi de mümkün. Yeter ki insanlar birbirlerini anlamaya çalışsınlar... Hayat biriyle tesadüfen tanıştın diye onun her saçmalığını çekeceğin kadar uzun ve mutlu bir şey değil.

Kadınlar ve erkekler demişken; sence aşk nedir? Aşkın aşk olabilmesi için yarım mı kalması gerekir?

Bir röportajında “umudu kaybetmek ayıptır” demişsin ama sürekli umut etmek ve o beklentiye ulaşamamak yorgunluk ve hayal kırıklığı yaratmaz mı?

İnsan aşk acısı çekince yemeden içmeden bile kesilebiliyor, ben aşkı bir hastalık hali olarak görüyorum. Acaba gerçekten bir aşk var mı ortada yoksa her şeyi yaptıran hormonlar mı?

İlk albüme ismini veren “Keşke Burada Olsaydın” senin bestendi. Müzikle uğraşan insan beste yapmaktan kendini alamaz, başka bestelerin de var mı?

Yarım kalmasa da bir yerde dönüşüyor. Çünkü sonsuz bir aşk yaşamak insanı fazlasıyla yıpratır. O duygu size aşk şiirleri yazmanız için değil, sonunda türü sürdürmeniz için verilmiş. Biz onu sofistike bir hale getirdik. Aşkın böyle kısa bir tanımı olsa bunca roman, şiir yazılmazdı. Ama “Başucumda Müzik”in baş kişisi, şöyle bir tanım yapıyor: “Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın…”

Hormonlar olduğu muhakkak ama aynı zamanda bizim o duyguyu büyütmemiz de söz konusu… Birkaç yüzyıl önce kadınlar aşk acısını kesebilmek için doktora gidermiş. Bu konuda uzman doktorlar varmış ve en büyük tavsiyeleri de genellikle bir başka aşk bulmaları olurmuş. Sörf yapanlar bilir; dalga ne kadar yüksekse o kadar heyecan duyarsınız ama aynı zamanda kıyıya çarpışınız da o kadar şiddetli ve tehlikeli olacaktır.

İnsanlar geçmişte aşk acısı çekse de, o acı geçince yine aşık olmak istiyorlar. Bu kadar acı veren bir duyguyu tekrar yaşamak için can atıyorlar… Neden acı veren bir duyguyu tekrar tekrar yaşamak istiyorlar?

Sanırım pek az şeyde bu derece yüksek bir ruh haline giriyoruz. İnsan büyük bir korku yaşayınca da benzer arızalar gösterir ama onu bir daha yaşamak istemez. Aşk tabii hem yüksek bir duygu hem de size kendinizi farklı hissettiren, yaşama sevinci veren bir şey. “Mutlu aşk yoktur” sözü bence genellikle o duygunun bir yerde kırılmasından, yitirilmesinden duyulan acı nedeniyle söylenmiş. Ama acı duysanız da yaşadıklarınız güzel değil miydi?

“İnsan her yaşta aşık olur” sözüne inanıyor musun, sence belli yaştan sonra aşık olmak zorlaşıyor mu?

Tabii ki ilk olan şeyler her zaman daha heyecan vericidir. İlk kez gördüğün bir kent sana nasıl heyecan veriyorsa ilk aşk da çok daha büyük bir heyecan… İnsan büyüdükçe, öğrendikçe duygularını da kontrol etmeye başlıyor. Hatta oyunları öğreniyor, taktikler geliştiriyor. Yani saf olan gerçek duyguyu yitiriyor. Biraz

Aa ben mi demişim? Ne güzel demişim, hatırlamıyorum. Hayat hep zordur. En iyi yaşadığını sandığımız insanlar için bile hep zor anlar vardır. Umudunu kaybedersen hayat sevincini de kaybedersin. Örneğin; insan aşk acısından ölmez. Biraz zaman geçirirsin ve senin için daha iyi olacak biriyle tanışacağını umut edersin. Olmazsa ne olur? En azından hayatta kalırsın. Ve kim bilir belki de hiç beklenmedik bir şey oluverir… Ve emin olun olur… Kendimden biliyorum…

Bu albüme ismini veren ve Sevgili Nükhet Duru’nun seslendirdiği “Kaldığımız Yerden” de yine benim bestem. Bunun dışında da farklı tarzda beste çalışmalarım var.

Birkaç yüzyıl önce kadınlar aşk acısını kesebilmek için doktora gidermiş.. Bu konuda uzman doktorlar varmış.. Ve en büyük tavsiyeleri de genellikle bir başka aşk bulmaları olurmuş..

Bazı insanlar hayatlarını kendileri kurar ve kendileri bitirir. Biz çoğumuzsa hayatın akışı içinde olayların bizi yönlendirdiği biçimde yaşarız” deniyor. Sen hangisisin?

Ben de bir türlü karar verip harekete geçemeyenlerdenim. Hoş, geçenler ne kadar doğru yapıyor tartışılır. Çok basit şeyler yüzünden insanlar acı çekiyor, çocuklar ölüyor, aç kalıyor... Ay’a da gitseniz dünyanın en derinine de dalsanız insanın gerçekliği maalesef değişmiyor. Üç din kitabı var elde, onların üzerine söylenecek çok da bir şey yok açıkçası. Bugün teknoloji alır başını ilerler, önünü alamazsınız. Ama duygular ve hayatı algılayış bakımından yüzyıllar da geçse büyük farklılıklar göremezsiniz. 


davet

Geleneksel Kuru Fasulye Günü TED Ankara Koleji Mezunları Derneği, her sene düzenlenen Geleneksel Kuru Fasulye Günü için yine keyifli bir etkinlik organize etti. TED Ankara Koleji Mezunları’nı her yıl bir araya getiren “Geleneksel Kuru Fasulye Günü” bu sene de oldukça keyifli geçti. Kimilerinin şehir dışından hatta yurt dışından büyük bir heyecanla gelerek, okul arkadaşlarıyla buluşmanın mutluluğunu yaşadığı etkinlik; derneğin İncek’teki sosyal tesisi Kolej-IN’de gerçekleşti. Sabah başlayan etkinlikte çocuklara özel oyun alanları kurularak keyifli zaman geçirmeleri sağlanırken, geleneksel kurufasulye ve pilav ikramı yapıldı. Çeşitli stantlar açıldı ve akşam üstü Ünlü Sanatçı Mirkelam coşkulu bir konser verdi. Mezunlar ve aileleri tüm gün boyunca hem birbirleriyle özlem giderdiler hem de unutulmaz bir gün geçirdiler. 

308 magdergi.com.tr

BARIȘ ORUÇ,YASEMİN POLAT



davet

İBRAHİM DURAL, KÜLİA KARAGÖZ, BÜLENT KARAGÖZ, EROL İMRE,ERENCAN DURAN

ȘEBNEM KAYA AKBABA’

TED Ankara Koleji Mezunları Derneği’nin düzenlediği Geleneksel Kuru Fasulye Günü’ne, kolej mezunları yoğun ilgi gösterdi HİLAL AKSÜTÇÜ

UĞUR BATUR, ELİFȘAH BATUR

ZELİHA AYȘEN TELEMEZ

CEM ÇAMUR


Yediden yetmișe birçok bulușturan özel günde mezunu Mirkelam, șarkıları ile noÜnlü Sanatçı stalji rüzgarı estirdi.

Geleneksel Kuru Fasuly Sunset İncek stantı en e Günü’nde edilen stantlar arasındaçok ziyaret yer aldı.


davet

CANAN CEVİZOĞLU, DENİZ KUMBASAR, DENİZ KUMBASAR, HULKİ CEVİZOĞLU, ALİ DALBAY, EBRU DALBAY

Bilkent Otel’de Bi’ Dünya Müzik Bilkent Otel’in temalı yaz geceleri başladı. Çim alanda “Bi’ Dünya Müzik” konseptiyle gerçekleşen bu sezonun ilk temalı müzik gecesinde 14 kişilik dev Ayhan Tekin Orkestrası performans gösterirken yoğun katılım oldu.. Bilkent Otel’in bahçesinde, havuz başında düzenlenen ve her seferinde farklı bir temaya sahip olan müzik gecelerinin bu yılki ilk daveti büyük ilgi gördü. 200 kişilik konuk topluluğunun katıldığı akşamda konuklar enfes bir menü eşliğinde eski film müziklerini ve en sevilen şarkıları dinlediler. Batı müziği yaylı grubunun orkestrada yer alması geceyi hem büyüleyici hem de senfonik bir konser haline soktu. Konuklar gecenin ilerleyen saatlerine kadar dans ederek eğlenceli ve coşkulu bir akşam yaşadılar. Bilintur A.Ş. Genel Müdürü Arda Yurtsever’in verdiği bilgiye göre temalı müzik geceleri yaz boyunca devam edecek. 

312 magdergi.com.tr

TÜRKER - DEMET NASLI


KUTLU TAMAY

SERPİL - VEHBİ BİLGİN

ARZU BEYAZIT

VELİ SARITOPRAK

Bilintur A.Ș. Genel Müdürü Arda Yurtsever, büyük ilgi gören “Bi Dünya Müzik” gecelerinin yaz boyu süreceğini söyledi. AYSUN - İNANÇ UYSAL

AYDAN KÜÇÜKEL, MÜGE ONAR

ARDA YURTSEVER


röportaj

SU KUTLU

Sıcak ve Doğal Bir Yetenek

Türk Sinema tarihinin en çok izlenen filmi olan, senaryosunu Gülse Birsel’in yazdığı “Aile Arasında” filminde usta oyuncularla birlikte rol alan genç yetenek Su Kutlu ile gerçekleștirdiğimiz röportajda festival filmi “Birlikte Öleceğiz”de bașrol oynayacağı müjdesini de aldık...


O

yuncu olmaya nasıl karar verdin, çocukluk hayalin miydi?

Hayır değildi; bütün kapılar oraya çıktı, ben de hayır demedim.

Ekranlarla ilk buluşman nasıl gerçekleşti?

2011 yılında reklamlarla başladıktan sonra, 2012 yılında ilk dizimi çektim.

Bugüne kadar en çok hangi karakteri oynarken heyecanlandın?

Bugüne kadar hiç heyecanlanmamıştım açıkçası. İlk defa şimdiki işim için heyecanlıyım.

Peki oynadığın roller arasında seni çok yansıtan ve senin karakterine en uzak olan roller hangileriydi? Beni yansıtan veya bana yakın bir rolde oynamadım hiç. Oynadıklarımın çoğu bana uzak karakterlerdi.

Çok doğal ve sıcak bir öykü olan “Aile Arasında” filmine nasıl dahil oldun?

İki yıl önce “Arkadaşlar İyidir” diye bir gençlik işi yapmıştım. Gülse Hanım beni orada izlemiş, onun üzerine de Zeynep’i benim oynamamı istedi.

Gülse Birsel’in yazdığı bir senaryoda usta oyuncularla birlikte bulunmak nasıl bir duyguydu, sana neler hissettirdi? İlk defa tamamıyla oyunculardan oluşan bir cast ile çalıştım, bu büyük şans benim için. Gülse Hanım’ın bütün kitaplarını okuduğum ve yazılarını da takip ettiğim için onu ayrı seviyorum zaten. Onun yazdığını ve benimle tanışmak istediğini duyunca çok

sevindim. İş de çok keyifli oldu, Türk Sinema tarihinin en çok izlenen 7. filmi olduk. Daha ne olsun! Gerçekten şanslıyım.

Festival filmi olan “Birlikte Öleceğiz” filminde başrol oynayacaksın... Neler hissediyorsun? Hazırlık sürecini ve yaşadıklarını biraz dinleyebilir miyiz senden?

Hayatımda ilk defa kalbim atıyor. En başta çok değerli yönetmenlerle çalışıyorum; Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu...

Bu kadar zeki ve donanımlı, aynı zamanda da bu kadar centilmen hocalarının olması bir oyuncu için herhalde en büyük şans. Adana’da çekimler sırasında geldi bu iş bana. Bu sefer çok farklı bir şey geldi diye 32 diş sırıtarak girdim çekime... Karakterimin her bir duygusu, her bir cümlesi üzerine yönetmenlerimle her daim konuşuyoruz. Bu işte oynayacak olmak bu yılın en güzel hediyesi oldu bana.

Türkiye’de veya dünyada başrol paylaşmanın hayalini kurduğun bir oyuncu var mı? Hiç oturup düşünmedim bunu...

Kariyerini başarılı bir şekilde şekillendirmek için önümüzdeki süreci nasıl planladın, ne hedefler koydun kendine, nasıl bir yol çizdin? Her şey tam istediğim gibi gidiyor şu an. Daha ilerisini o zaman gelince düşüneceğim. 


davet

İncek Loft’ta Sürpriz Dolu Geceler İlkinin geçen yıl düzenlendiği ve binlerce Ankaralı’nın büyük ilgi gösterdiği İncek Loft “Ramazan Geceleri” bu yıl da oldukça renkli geçerken yine binlerce konuğu ağırladı.

Ankara’nın yeni merkezi İncek’te hayata geçirilen ve yaşamın başladığı İncek Loft Projesi, Ramazan ayına özel hazırlanan etkinliklerle Ankaralılar’ı ağırladı. Geçen yıl Ramazan ayında geleneksel programlarla Ankaralılar’ın buluşma noktası haline gelen İncek Loft’ta bu yıl yeni program hazırlandı. “Ramazan Geceleri” programına katılanlar özel gösteriler ve ücretsiz ikramlarla festival tadında Ramazan yaşarken sürpriz hediyeleri de kazanma fırsatı elde ettiler. 

316 magdergi.com.tr

BARIȘ BARÇAK


ÖZGE HASAR, KUMRU GÖNÜL TAȘ

NURİ GÖKHAN DENİZ

ALTAN PALABIYIKOĞLU, DENİZ SALİMOĞLU

ELİF ÇAĞLAYAN

NİHLE - DAVUT BOZDAĞ

İHSAN EROĞLU


davet

ANGİKAD Üyeleri Buluştu ANGİKAD (Ankara Girişimci İş Kadınları ve Destekleme Derneği) üyeleri, derneğin yeni başkanı Aysu Yavuz’un ev sahipliğinde Divan Otel Ankara’da bir araya geldiler. ANGİKAD üyeleri, Divan Otel Ankara’da gerçekleşen iftar yemeğinde bir araya geldi. Çok sayıda üyenin katılım gösterdiği iftar yemeğinde konukların yerlerini almasının ardından yeni başkan Aysu Yavuz kısa bir konuşma yaparak teşekkür etti. Yeni üyelerin de kendilerini tanıtmasıyla birbirleriyle kaynaşan konuklar, gece boyunca lezzetli yemekler eşliğinde uzun uzun da sohbet etme imkanı buldu. 

318 magdergi.com.tr

AYSU YAVUZ

CEREN GÜREL



ipek’in objektifinden

İpek Gençer

ipek@magmedya.com.tr

Ve Tanrı Kadını Yarattı

Saint-Tropez

Sevimli mi sevimli, sakin mi sakin, ufacık, basit bir balıkçı kasabası düșünün... Gün batımının turuncu tonlarıyla, limanın arkasına sıralanmıș ahșap panjurlu, pastel renkli binalar, adeta bir ressamın fırça darbeleriyle olușmușçasına, birbiriyle uyum içinde güneșin batıșını seyrediyor. Limandaki renkli küçük kayıkların sudaki yansımaları, ağır ağır kıyıya vuran dalgalarla adeta dans ediyor. Böylesine tatlı bir yaz akșamında, kıyıdaki küçük kafelerden birinde oturup, bu mükemmel resmi seyretmekten daha keyifli ne olabilir!..

İ

şte böyle kendi halinde, sessiz sakin bir kasabacık iken, bir anda tüm dünya jet-setinin ve film yıldızlarının göz bebeği olan St. Tropez’in bu değişim hikayesi, 19. yüzyıl sonlarında, neo-empresyonist ressamlardan Paul Signac’ın St. Tropez’i keşfi ile başlamış. Buradan ilham alarak yaptığı, puantilizm (noktacılık) akımını başlatan resimleri, bir anda

kasabanın şöhretini artırarak, Guy de Maupassant, Matisse, Munch, Renoir, Picasso, Van Gogh gibi ünlü sanatçıların akınına uğratmış. Sonrasında Kraliçe Victoria ve Çar II. Alexander gibi oldukça soylu konukları da ağırlayan St. Tropez’in bu bohem şöhreti, Amerikalı ünlü yazar F. Scott Fitzgerald’ın buradan ev alması ve ünlü modacı Coco Chanel’in yazlarını buradaki plajlarda geçirerek, bronz teni Paris’te moda haline getirmesiyle ününe ün katmış.


Fakat asıl patlamasını, ünlü yönetmen Roger Vadim’in yönettiği ve dönemin en güzel kadınlarından Brigitte Bardot’un başrolünde oynadığı ‘’Ve Tanrı Kadını Yarattı’’ filmi ile yapmış. Kasabada çıplak ayakla dolaşarak, zamanını aşk şarkıları dinleyip, dans ederek geçiren, müthiş güzelliğiyle, kasabanın tüm erkeklerini kendine hayran bırakan bir kadının hikayesini anlatan bu film, aşk ve erotizmin ön planda olduğu sahneleriyle, bir anda dönemin en çok konuşulan sosyal olaylarından biri haline gelmiş. Çıplak ayaklarıyla masanın üzerinde dans ettiği sahne ise, hala dünya sinemasının unutulmayan sahnelerinden biri... Filmin 1955’teki ilk gösteriminden sonra, St. Tropez, neredeyse bir gecede “celebrity playground” denilen, dünyanın en zengin ve ünlülerinin akın ettiği, göz kamaştırıcı bir tatil beldesi haline gelmiş. Ve işte bu kendi küçük, ünü büyük kasaba ile ilk tanışmamız geçen hafta oldu. Nice Havalimanı’ndan kiraladığımız, bagajına tek bir valizin bile sığmadığı küçücük arabamızla maceramız başladı. Yol boyu güzelim manzaraları seyretmekten, Nice - St. Tropez arasının nasıl geçtiğini anlayamadık bile... Yol üzerinde, yıllardır ismini duyduğum Cap d’Antibes’teki Hotel du Cap-Eden-Roc’a uğradık. 1869 yılında Villa Soleil adıyla yaptırılan bu göz kamaştırıcı, zarif malikane, 22 dönümlük, çam ormanlarıyla kaplı bir arazinin ortasında, Cote d’Azure manzaralı sonsuzluk havuzu ile gerçekten de ününü hak ediyor. Çok zamanımız olmadığı için, buranın güzel manzarasını içimize çekip yolumuza devam ediyoruz... Sonraki durağımız Mougins... Mougins; Picasso’nun son 12 yılını geçirdiği sakin, sevimli bir kasaba... Daracık taş sokaklarda adeta kendimizi kaybediyoruz. Sağımız solumuz, rengarenk tuvallerin sokaklara taştığı, minik galerilerle dolu. Saksılarda rengarenk çiçeklerin süslediği, provensal taş evlerin çevrelediği, dolambaçlı sokakları keşfederken, neredeyse her köşede fotoğraf çekiyoruz. St. Tropez’in trafiği konusunda, pek çok arkadaşımız tarafından uyarıldığımız için, zaman kaybetmeden yola çıkıyoruz ama tüm çabalarımıza rağmen, bu ünlü trafik sıkışıklığının tam ortasında buluyoruz kendimizi. St. Tropez’e 10 km kala, gidiş geliş tüm yönler duruyor. Rolls Royce, Bentley, Lamborghini, Bugatti gibi arabaların oluşturduğu konvoyda ağır ağır ilerlerken, bu kadar kısa bir mesafeyi sadece (!)40 dakikada gidebildiğimizi fark etmiyoruz bile! Otelde hiç zaman kaybetmeden, Monako Prensi II. Albert’ın onur komitesinde bulunduğu,1995 yılından beri, her yıl geleneksel olarak düzenlenen bir yardım etkinliği olan Bal de l’Ete’nin ilk programı, Prens Rudolf Kniase Melikoff’un verdiği akşam yemeğine katılmak üzere, 25 dönümlük yemyeşil bir arazi üzerine kurulmuş bir şato olan Château de la Messardière’e doğru yola çıkıyoruz. St. Tropez’de bir şatoda, bir prensin verdiği davete katılmak, tüm gezinin en heyecan verici deneyimlerinden biri oldu! 19. yüzyılda inşa edilen bu muhteşem şato, 1989 yılında restore edilip, yeni binaların eklenmesiyle otel haline getirilmiş. Şarap bağlarının hemen üzerinde, Fransız Rivierası’na tepeden bakan, nefes kesici manzarasıyla hepimizi büyüledi. Ünlü şef Alain Lamaison’un hazırladığı, klasik Fransız ve Akdeniz mutfaklarının en güzel örneklerini, farklı şaraplar eşliğinde tattığımız menü, uzun bir süre damaklarımızda kalacak... Bu arada, yardım etkinliklerinin en ünlüsü olan Leonardo DiCaprio’nun iklim değişikliğiyle mücadele, çevre ve doğal yaşamı koruma programlarını finanse etmek için kendi ismiyle kurduğu Leonardo DiCaprio Foundation’nın yıldönümü yemekleri de burada düzenleniyor. Her yıl, sinema, moda ve müzik endüstrisinin en ünlü isimlerini St. Tropez’de bir araya toplayan bu etkinlikte, 2008 yılından bu yana 59 milyon dolardan fazla bağış toplanmış...


ipek’in objektifinden

Club 55...

Bu kulüp, St. Tropez denince ilk akla gelen ve en çok bilinen plaj kulübü. “Görmek ve görülmek” isteyenlerin en doğru adresi. Bu kulüp, ismini, yukarıda bahsettiğim, Brigitte Bardot’un “Ve Tanrı Kadını Yarattı” filminin 1955 yılında gösterime girmesinden alıyor. Çekim yerine yakın bir plaj kulübesi olan Club 55’in sahiplerinin, film ekibine yemek hizmeti vermeye başlamasıyla, efsanevi kulübün ilk temelleri atılmış. Ağaçların altında, mavi beyaz masa örtüleri ve sade dekorasyonu sizi şaşırtmasın. Önüne demirleyen mega-yatlardan, her an, Bono, Kate Moss, Victoria Beckham, George Clooney veya Gigi Hadid çıkıp, yanınızdaki masaya oturabilir...

Byblos St. Tropez...

Kasabanın ve hareketin tam kalbinde yer alan Byblos, hiç şüphesiz ki St. Tropez’in en ünlü oteli. Provance ve Fransız Rivierası arasında, size kendinizi, zaman yolculuğunda gibi hissettirecek olan bu ikonik otelin hikayesi, aslında oldukça romantik ama bir o kadar da hüzünlü bir aşk hikayesi... Yıl 1960... Brigitte Bardot, onu tüm dünyada üne kavuşturan filminin ardından, şöhretin en üst basamaklarındayken, bu küçük kasabayı o kadar çok seviyor ki, Paris’ten buraya taşınıyor. Bu sırada Lübnanlı milyarder işadamı Jean-Prosper Gay-Para, bu güzel yıldıza umutsuzca aşık oluyor. Lübnan’ın liman kenti Byblos’ta, bir restoranın terasında, yakın bir arkadaşına bu aşkını itiraf edince, arkadaşı ona “o zaman sen de St. Tropez’de Bardot’a layık bir otel inşa et’’ diye bir öneride bulunuyor. Ve böylelikle 1001 Gece Masalları’ndaki sarayı andıran Byblos’un temelleri atılmış oluyor. Ambleminde, mitolojik Tanrı Zeus’un Europa’yı kaçırışının grafikselleştirilmesi de oldukça anlamlı. Zeus, güzel Europa’yı baştan çıkarıp, onunla birlikte olmayı kafasına koyar. Genç kızın dikkatini çekmek için, kendini evcil, parlayan güzel bir beyaz boğaya dönüştürür. Genç kız boğayı görür görmez

322 magdergi.com.tr

çok hoşuna gider ve yanına giderek üzerine biner. O anda Europa’yı alıp denize doğru koşan boğayı kimseler durduramaz. Girit adasına çıktıkları anda, Zeus gerçek kimliğini genç kıza gösterir ve orada birbirlerine aşık olurlar. Aynı bu mitolojideki gibi, Gay-Para da delice aşık olduğu kadını etkilemek için, oteli çok kısa bir sürede bitirir. Fakat maalesef işler planladığı gibi gitmez. Bardot otelin 3 gün süren açılış partilerine katılır ama Gay-Para aşık olduğu kadının kalbini kazanamaz. Büyük hayal kırıklığı yaşayan Gay-Para, oteli satar ve Beyrut’a geri döner ama bu efsanevi otelin hikayeleri burada bitmez. Grace Kelly, Prens Charles, Romy Schneider, Lauren Bacall, Paloma Picasso, Leonardo DiCaprio, Beyonce, Bill Gates gibi misafirleri ağırlayan Byblos, her zaman bir cazibe merkezi oldu. 1971’de Rolling Stones’un solisti Mick Jagger, Bianca Perez ile evlilik kutlamalarını burada yaptı ve otelin en ünlü süiti olan Missoni süitinde kaldılar.


Otele Harley Davidson’ı ile gelip, merdivenden aşağıya motosikletiyle inen rock-starlardan, otele 7 arabasıyla gelip her gün farklı arabayla St. Tropez’i turlayan ünlü müşterileriyle, Byblos her zaman en çok konuşulan otel oldu.

Les Caves Du Roy...

Byblos Otel’in efsanevi gece kulübü Les Caves Du Roy için, sadece St. Tropez’in değil, Fransa’nın en ünlü gece kulübü dersek, hiç de abartmış olmayız. 1967 yılında kapılarını açtı ve açtığı günden itibaren kapısından uzun kuyruklar ve paparaziler eksik olmadı. Kendi ismiyle çıkardığı CD’leri yıllarca tüm dünyadaki kulüplerde çalındı. Pistin etrafını çevreleyen, palmiyeleri andıran barok kolonları, tekno ışık sistemlerinin oryantal dokunuşlarla renklendirildiği bu süslü kulüp, gece yarısında açılıp, sabahın ilk ışıklarıyla kapanıyor. Kapanış müziği ise “Star Wars” Siz siz olun, Les Caves du Roy’a gitmeden St. Tropez’i gördüm demeyin.

Bagatelle...

Club 55 gibi, Pampelonne’da yer alan Bagatelle, diğer ünlü beach club, Club Les Palmiers’in bitişiğinde bulunuyor. Les Palmiers’e göre daha genç bir kalabalığa hitap eden bu beach-club, akşamüstü saat 5’te başlayıp, saat 9’a kadar süren partileri ile ünlü. Büyük boy şampanya açtırdığınız zaman, şampanyanızı Süpermen getiriyor veya Mısır Firavunları taht üzerinde taşıyor masanıza kadar! Partiler herkesin, Brigitte Bardot gibi çıplak ayakla, masalar üzerinde dans etmesiyle devam ediyor. Nikki Beach de yine partileri ile ünlü. Eğer daha sakin plajları tercih ediyorsanız, Moorea veya Cabane Bambou’yu deneyebilirsiniz.

Alışveriş...

Daha lokal butikler, Jacqueline Kennedy ve Brigitte Bardot’un favorisi olan Tropezyen sandallar(sandales Tropeziennes) için 1927’den beri açık olan Rue George Clemenceau’daki Rondini’ye uğrayın.


ipek’in objektifinden

En ünlü markaların sıralandığı cadde, Rue François Sibilli. Tabii ki bu markaların en havalı mağazaları burada ama beni en fazla etkileyen, bu caddedeki, dış cephesi tamamen çiçekler ve sarmaşıklarla kaplı bir malikaneden, mağazaya dönüştürülmüş olan Dior mağazası. Yine çok şık bir villa ve inanılmaz güzellikteki arka bahçesinde yüzme havuzu olan Chanel mağazası ise Dior ile şıklık yarışı içinde...

Place Des Lisces Pazarı...

Cumartesi günleri Place des Lices’te kurulan, bölgenin yerli halkına karışıp, rengarenk desenli elbiselerden, pek çok yerel yiyecek ve içeceğe kadar, her şeyi bulabileceğiniz sevimli bir pazar...

324 magdergi.com.tr

Eski Şehir...

Halen o eski Fransız balıkçı kasabası ruhunu koruyabilmiş bu bölge, eski tarihi evler ve taş döşeli daracık şirin sokaklardan oluşuyor. Bu mütevazi görüntüye tam tezat oluşturacak, incecik yüksek topuklu ayakkabılarıyla, adeta sekerek yürüyen, birbirinden şık ve güzel kadınlar, sokağın hemen arkasındaki limana demirlemiş, en küçüğü 50 metreden başlayıp, 160 metreye kadar ulaşan süper yatlara geçiyor. Bahçelerinden rengarenk çiçekler fışkıran eski evlerin önünden, müziğini sonuna kadar açmış, patır kütür kükreyerek geçen Harley Davidson’lar, bir anda ortamı hareketlendiriveriyor. O rustik havanın yanında, şaşırtıcı bir lüks var ama bir süre sonra bu zıtlıkların bir arada olmasına fena halde alışıyorsunuz, hatta çok seviyorsunuz.


St. Tropez’de daha sakin bir deneyim istiyorsanız yemyeşil şarap bağlarının içine konumlanmış villalarda tadım veya gurme turlarına katılabilir, Grimaud Limanı’ndan (Port Grimaud) tekne turu alıp, kanalların etrafındaki evlerin güzelliğini seyre dalabilirsiniz. Sanat galerileri ise, ayrı bir yazı konusu olabilecek kadar çeşitli. Benim favorim Richard Orlinski’nin “Born Wild” sergisi oldu. Köşeli hatlı, parlak renkleriyle “alpha male” pozu vermiş, vahşi goril heykelleri kesinlikle yakından görmeye değer! Restoranlar o kadar çeşitli ki, size ancak kendi denediklerimizi önerebilirim. Byblos’nun ünlü restoranı Alain Ducasse’ın “Rivea at Byblos”a mutlaka akşam yemeği için uğrayın. St. Tropez’in eski şehir bölümünde, ara sokaklardan birinde olan Dolceva çok hoş... Limandaki La Sardine’yi öğle yemeği için deneyebilirsiniz. Caprice des Deux ise yine merkezde, iddialı Fransız mutfaklarından biri. Her akşamüstü Barbarac’ta dondurma yiyin, her seferinde ayrı bir çeşidini deneyin. St. Tropez en çok, rose şarapları ve “la Tarte Tropezienne”i (St. Tropez pastası) ile ünlü. Bu pastayı bile meşhur eden, yine Bardot olmuş! “Ve Tanrı Kadını Yarattı” filminin ekibi tarafından çok beğenilen bu pastaya, bu ismi Bardot vermiş. Filmle beraber meşhur olanlar listesine pasta bile eklenmiş yani... Hafif ve lezzetli olan bu tatlıyı da denedik ve gözümüz arkada kalarak St. Tropez’den Nice’e doğru yola çıktık. Son durağımız olan Eze’ye geldik. Chateau de la Chevre D’or’da manzara molası verdikten sonra, sevimli taş sokakları tırmanarak, güzeller güzeli Eze’nin en tepesinde bulunan (deniz seviyesinden 427 metre yükseklikte) zarif deniz kızı heykellerinin serpiştirildiği botanik bahçesine geliyoruz. Bu küçük orta çağ köyünün muhteşem manzarasını doya doya seyretmek için bir daha gelmek üzere sözleşerek havalimanına doğru yola çıkıyoruz...

Yeni rotalarda görüşmek üzere, Sevgi ve sağlıkla kalın  Fotoğraflar: İpek Gençer


davet

Hayırseverlik Beratı Ankara Üniversitesi; Beypazarı’na ve Nallıhan’a verdikleri desteklerinden dolayı iş adamlarına hayırseverlik beratı için bir tören düzenledi. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Senato Salonu’nda gerçekleştirilen törene Beypazarı Kaymakamı Kadir Ekinci, Beypazarı Cumhuriyet Başsavcısı Alp Giray Yapar, Nallıhan Kaymakamı Murat Kahraman, Çankaya Kaymakamı Kadir Çakır, Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan, Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri ve iş adamları katıldı. Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş konuşmasında, “Beypazarı’na yaptıkları destekler için Şahin Karaoğuz, Yücel Karaoğuz, Öner Aktürk, Sait Koca ve Nallıhan’a destekleri için Ayhan Sümer’e teşekkür ediyorum. Bizi hayırseverlerle bir araya getiren, emek hayrı yapan Özgün Ökmen’e de teşekkür ediyorum.” dedi. Konuşmaların ardından iş adamları Şahin Karaoğuz, Yücel Karaoğuz, Öner Aktürk, Sait Koca ve Ayhan Sümer’e “Üstün Dostluk ve Hayırseverlik Beratı” ve Özgün Öktem’e “Üstün Dostluk Payesi” takdim edildi..

326 magdergi.com.tr

CAN ÇAVUȘOĞLU, AHMET ÇAVUȘOĞLU, ERKAN İBİȘ, TİMUR GÜLTEKİN


MAHMURE - SÜREYYA ÜZMEZ, ÜMİT GÜRKAN, SÜLEYMAN GÜREL

GÜLBEDEN AKSOY, SERPİL SÜMER, AYLA HATIRLI

ȘAHİN KARAOĞUZ

SAİT KOCA

AYHAN SÜMER

NEVZAT CEYLAN

MURAT KAHRAMAN


röportaj

AHMET ATALAY

Başarı Yolculuğunun Fragmanı Bașarılarıyla film sektöründe isminden övgülerle söz ettiren, önemli birçok ödül sahibi, Amerika’da alanında en bașarılı 40 yaș altı 40 Türk gencinden biri olan Ahmet Atalay, ülkemizde bașlayıp bașarılarla devam ederek yurt dıșına uzanan hayatının filmini bizlere anlatıyor…

S

izi tanıyabilir miyiz?

1979 Bursa doğumluyum, 2001 İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema - Televizyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra 2004 yılında New York Teknoloji Enstitüsü’nde Grafik Tasarım Bölümü’nde okudum.

2005’ten beri Hollywood’un en önde gelen sinema tanıtım şirketleri içinde sayılan Antfarm’da Kıdemli Editör statüsünde çalışmalarıma devam ediyorum.

328 magdergi.com.tr

Peki, nereden çıktı bu sinema hayaliniz?

Sinema hayalinin nereden çıktığını ben de bazen kendime soruyorum. Kendimi bildim bileli filmlere çok büyük bir ilgim olduğu kesin, 8 - 9 yaşlarımdan itibaren yazlık sinemada 80’lerin aksiyon ve korku filmlerini hiç kaçırmazdım ve izlediğim filmlerden adeta büyülenmiş gibi inanılmaz bir keyif alırdım. Büyük ihtimalle bu ilgimin sebebi çok küçük yaşlardan itibaren filmler ile iç içe olmam olabilir. Fakat benimle beraber büyüyen birçok arkadaşın bu sevdaya benim gibi kapılmadığını görecek olursak, bu tutkunun insanın doğasında olan bir şey olduğunu düşünebiliriz.


Eğer sinemacı olmasaydım şu anda büyük ihtimalle resim, tiyatro veya benzeri konulara yönelmiş olurdum diye düşünüyorum.

Los Angeles’a gidip başarıyı nasıl yakaladınız?

Üniversite yıllarında sinemaya olan tutkum sebebiyle sürekli yaratıcılığımı kullanabileceğim alanlar ve yollar arayışındaydım. O sıralarda bilgisayarda film montajlamak şimdiki kadar kolay ve ucuz değildi. Şu anda iPhone’da dahi yapılabilen video düzeltmeleri için o yıllarda binlerce dolarlık ve çok zor bulunabilen, halktan insanların kolay kolay elinde bulunduramadığı ve sadece büyük şirketlerin sahip olduğu ekipmanlar gerekiyordu. Fakat ben kendi imkanlarımla montaj için hiçbir şekilde uygun olmayan VHS kaset kaydedicilerini birbirine bağlayarak bir şekilde çalışabileceğim bir ortam hazırlamayı başarmıştım. Üniversitenin ilk yıllarından sonuna kadar yaptığım çalışmalar; öğretmenlerimin ve sınıf arkadaşlarımın ilgisini çekince üniversitenin son senesinde okulun elinde bulunan ekipmanları öğrenme ve becerimi geliştirme fırsatı buldum ve bir şekilde yaptığım işler New York’un o zamanların en önemli stüdyosu Miramax Films’e ulaştırıldı. Oradan hiç beklemediğim bir şekilde staj teklifi geldikten sonra apar topar New York’a taşınmam ve iki sene staj, yüksek lisans sonrası 2005 yılında Los Angeles’ta şu anda hala çalışmakta olduğum Antfarm adlı şirketten iş teklifi almam ile bu macera bugünlere geldi.

Ödüllerinizden bahsedebilir misiniz?

Film ve oyun fragmanları üzerinde çalışmaya başladığımdan beri Clio Awards, Telly, GMA ve Golden Tralier Awards’dan 30’dan fazla ödüle birçok dalda layık görüldüm. En son bu sene “Mission Impossible: Fallout” için Clio Awards’in “En İyi Blockbuster Fragmanı” dalında ve geçtiğimiz yıl “13 Hours” filmi için “En İyi TV Reklamı” dallarında aday gösterildim. Geçtiğimiz yıllarda “Far Cry”, “Call of Duty”, “Assassins Creed”, “Destiny” ve daha birçok oyun için en iyi montaj, ses dizaynı, yaratıcı içerik gibi dallar üzerinde ödüller kazanmış olmanın sevincini yaşadım. Ayrıca “Turk Of America” dergisi tarafından 2017 yılında “40 Under 40” listesine dahil edildim. Bu liste teknolojiden finans dünyasına, spordan sanata, film endüstrisinden mühendisliğe kadar Amerika çapında kendi alanlarında en başarılı 40 yaş altı en etkin 40 Türk gencinin sıralandığı bir liste olma özelliği taşıyor.

Son olarak Görevimiz Tehlike’nin fragmanını yaptınız... Sinema izleyicisinin özellikle son yıllarda hem sinemada hem de Netflix, HBO, TV kanalları gibi ortamlarda önünde birçok film ve dizi seçeneği olmasına rağmen sinemada zamanını ve parasını ayırarak izleyeceği bir filme karar vermesindeki en önemli etkenlerin, bazı izleyiciler için filmin yıldızı ve büyük çoğunluk için filmin posteri ve fragmanı olduğu gibi bir gerçek var. Bu gerceği göz önünde bulundurursak benim dışımda “Mission Impossible” fragmanı üzerinde çalışmış ve ciddi bir rekabet halinde olduğum en

az 10 veya daha fazla editör olması, bu rekabetten galip çıkabilmiş ve fragmanımı stüdyoya ve Tom Cruise’a kabul ettirebilmiş olmam, sonuç olarak çalışmamın tüm dünya sinemalarında milyonlarca kişiye ulaşmış olması tabii ki çok keyifli ve tatmin edici bir duygu…

Yaza bir film projeniz var. Onu anlatır mısınız?

Bağımsız olarak Hollywood’da çekmeye devam ettiğim 30 dakikalık filmimin prodüksiyonu sonlara yaklaşmış durumda. 110 günlük bir çekim aşamasından sonra artık son rötuşlarını attığımız film birkaç ay içinde tamamlanmış olacak. Türkiye’de henüz görülmemiş bir aksiyon filmini başardığımızı tahmin ediyorum. Filmin dünya çapında bir teması olacak; Türk veya Amerikan filmi olarak kendini dar kalıba oturtan bir film olmayacak. Ön gösterimleri, içinde bulunduğum sinema endüstrisinin önde gelen şahısları için de ses getirmeye başladığından Türkiye’de de beğeni kazanacağını tahmin ediyorum. Ama tabii ki bunun son kararını izleyicinin beğenisi belirleyecek. 


davet

ALİ Y.KOÇ, RAHMİ M.KOÇ, ÖMER M.KOÇ

Koç Grubu’nda 60. ve 90. Yıl Kutlaması

Ülkemizde otomotiv sektörünün temellerini atan, Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü şirketlerinden biri olan Otokoç Otomotiv’in 90. ve Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç’un iş hayatının 60. yıl dönümü Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlenen görkemli bir törenle kutlandı. Koç Topluluğu’nun ilk otomotiv şirketi olan Otokoç Otomotiv’in 90. ve Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç’un iş hayatına başlayışının ise 60. yılı Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlenen törenle kutlandı. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç’un ev sahipliğinde düzenlenen törene, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Cenk Çimen ve Otokoç Otomotiv Genel Müdürü Görgün Özdemir’in yanı sıra Koç Topluluğu üst düzey yöneticileri, Otokoç Otomotiv’in mevcut ve emektar yöneticileri, cemiyet hayatından konuklar ile yurt içi ve yurt dışından iş dünyası temsilcileri katıldı. 

330 magdergi.com.tr

CENK ÇİMEN, RAHMİ M.KOÇ, GÖRGÜN ÖZDEMİR


Lüksemburg Milli Günü Kutlandı BURCU AYBERK, CAN ÇAVUȘOĞLU, TOLGA GÜRBÜZ, İREM ȘEREFOĞLU

Lüksemburg’da her yıl 23 Haziran’da Grand Dük’ün doğum gününün kutlanması sebebiyle Lüksemburg’un Ankara Büyükelçiliği bir resepsiyon düzenledi. Büyükelçilik rezidansında gerçekleşen davete ev sahipliği yapan Büyükelçi Faber, eşi Barbara Faber-Mohr ile davetlileri kapıda karşıladı. Resepsiyonda diplomasi, iş, sanat camiasından pek çok davetli bir araya geldi. İki ülke milli marşlarının okunmasının ardından bir konuşma yapan Büyükelçi Faber, Avrupa’nın bugün popülist ve yabancı düşmanlığının körüklediği yeni ortaya çıkan milliyetçiliğin baskısı altında olduğunu ifade etti. Faber, buna karşı gerekli adımları atabileceklerini, Avrupa kıtasında barış ve refahı garanti altına almak için AB’den başka yol olmadığını söyledi. 

BARBARA - GEORGES FABER

VİRGİNİE ARSLAN, FRANK BIEVER

KAREN BLUMENSCHEIN, CHRISTOPHER JOHN COOTER


röportaj

BİROL İNAN

İş Dünyası Bir Tür Tiyatro Son dönemde ilk romanıyla konușulan, “Hep Sevgili Kalalım” adlı romanı ile büyük ilgi çeken İș Adamı/Mimar/Yazar Birol İnan ile edebiyatı, gelecek günleri, yeni roman fikirlerini konuștuk. Edebiyata iyi bir okur olarak bașlayan yazar, geldiği noktada yeni romanların da müjdesini verdi.

İ

ş adamı denince akla zamanla yarışan, yoğun ve biraz da realist bir kişi özellikleri gelir. Oysa siz edebiyat gibi bir alana hem de roman yazmaya yönelerek bu tanımı kırıyorsunuz. Edebiyatla olan ilişkinizi bize anlatır mısınız? Yazmanın hayatınızda nasıl bir yeri var?

İş dünyası bir tür tiyatro aslında; çok tipoloji var içinde. Uzun zamandır hemen her konuda yazdığım denemelerim vardı. Önce bunları sıralayıp basmayı düşündüm, sonra bu düzeltmeler esnasında iyi sahne yarattığımı fark ettim, içine oyuncuları da koyunca roman oldu. Yazmak beni mutlu eden bir hobi ve ömrüm yettiğince hem çalışıp hem yazacağım.

“Hep Sevgili Kalalım” gibi bir roman yazma fikri nasıl


oluştu? Hikayenin ve karakterlerin oluşumu ve kurgu sürecinden bahsedebilir misiniz?

Etrafımda çok hikaye dönüyor. “Hep Sevgili Kalalım”ın hikayesinde önce Rüya karakterini, o olup yazmayı denedim, sonra bir kadının duygularını yazmanın çok da kolay olmadığını, Demir’in penceresinden bakmayı daha uygun buldum. Belki biraz ustalaşınca kadın duygularıyla da yazabilirim. Yarattığım karakterleri iş adamı olmam nedeniyle iyi yarattığımı düşünüyorum ve çok gerçekçiler. Demir’de biraz ben, biraz o… Etrafımdaki özellikle iş adamı arkadaşlarımdan parçalar var. Erkeklerin de kalbi var, demek istedim. O kadar da duygusuz değiliz...

Roman, okuyucuda nasıl bir tat bırakıyor? Aşka ve ilişkilere dair neleri sorgulatıyor?

Soruyu okuyucular yerine benim yanıtlamam yanlış olur ama ben okuyucu olsaydım; insanın özünü görmenin önemi, yaşanılan çevre, aile, meslek ve eğitimin insanları duygusal anlamda da şekillendirdiği, insanların maskelerinin altında başka insanlar olabileceği, din-ahlak-aşk üçgeni hakkında sorgulamalar yaratacağını düşünürdüm.

Erkeklerin de kalbi var, demek istedim.

Roman bir erkeğin bakış açısını yansıtıyor ve olayları bir erkek bakışıyla anlatıyor. Size göre erkekler ve kadınların aşka ve ilişkilere bakışı nasıl farklılıklar gösteriyor?

Kadınlar daha çok liman arıyor, erkeklerse onları gerçekten seven ve seveceği kadını. Çatışmalar burada çıkıyor. Bir de kadınların teslim alma arzusu erkek genetiğine pek uymuyor sanırım. Demir’in dediği gibi “özgür aşk, özgür caz, özgür pişirme” biraz ütopya gerçek hayatta. Bir de kadınlar zamanlama hatası yapabiliyor, bencil olmakla suçluyorlar erkekleri. Bencillik hayatın gerçeği, bunu kabul edelim. Özgürlüğünü alacağın adamı bencillikle suçlamamalısın. Asıl olan, seni ne kadar sevdiği… Sevgi veya aşk ilişkilerde birinci koşul ve çok zor denk gelen bir şey. Bulunca kıymetini bilmek lazım.

Romanın baş kahramanı Demir nasıl bir karakter? Demir ve romandaki hikaye sizden ve yaşadıklarınızdan izler taşıyor mu?

Her karakter yazardan izler taşır. Demir olarak yazdım ama artık o değilim. Kitap basıldı Demir ve diğerleri aramızda dolaşıyor artık, hepimiz gibi insanlar onlar, tek farkları her okuyucuya değişik görünmeleri. Ben şu anda Sinan’ım. O yeni romanımın karakteri ve bir mimar, bir yaratıcı, doğuştan yetenekleri olan biri. “Bir tek zeytin ağaçlarını yaratanı, bir de Michealangelo’yu kıskanıyorum” diyor.

Erkeklerin evlilikten korktuğu ve uzak durduğu gibi bir genel kanı vardır. Romanınız çerçevesinde de değerlendirdiğinizde bir erkek için evlilik ne ifade ediyor?

Evlilik bana göre sonsuz bir akit ve hiçbir akit, süresi, cezasımükafatı belli olmadan sürdürülebilir olamaz. Genelleme yapmak yanlış olabilir ama erkekler günümüz dünyasında çok kadınla karşılaşabiliyor, kadınlar da birçok erkekle tabii... İlişkilerde daha fazla fedakarlık kadına düşüyor, bu da kadını daha fazla yıpratıyor. Gerçekten aşık olmayan kadınların da bu fedakarlık için fazla zamanları olamayabiliyor. Bir kadın ya da erkek aşık olmadan evlenmemeli ama aşk da süreli bir durum maalesef.

İş adamı, mimar ve yazar… Bu üç kimlik nerelerde birbiriyle çakışıyor ve çatışıyor? Sizi en fazla mutlu eden kimliğiniz hangisi?

Hiçbir yerde çatışmıyor, aksine besliyor. Tercihim tabii ki yazarlık; hayatımın geri kalan kısmında mimar ve iş adamı kimliğimi, yazarlık yaratıcılığım için kullanacağım. Yazma halim en mutlu olduğum hal.

Son olarak okuyuculara ne söylemek istersiniz?

“Hep Sevgili Kalalım” derim. Umarım beni bir yazar olarak benimser ve okurlar, bu beni motive eder. Fakat okumaz ve sevmezseler de yazmaya devam edip, yazdıklarımı bulutlara saklarım, belki bir gün Tanrılar okur diye... 


karma

Süper Güç EQ Yaz geldi ve hepimiz rahatlama, tatil yapma, dinlenme, arınma ve zihnimizde yer açma gibi birçok hedefle yurdun ve dünyanın farklı yerlerine dağılmaya bașladık bile...

Y

eni dönem için umarım herkes kaliteli bir şekilde tazelenir ve yüksek enerjiyle, pozitiflikle döner. Şimdi sahilde, belki serin bir yaz akşamında, hatta tatile gidemeyip kimler nerede tatilde diye dergiyi karıştırıyorken karşınıza birden Özgür Aksuna’nın ele aldığı “Duygusal Zeka” diye bir başlık geliyor ve ilgilenip okumaya başlıyorsunuz. Duygusal zeka; gün geçtikçe daha da önemli ve popular hale gelen konularımızdan, ancak EQ bu kadar değerli olmasına rağmen, değerlendirmesi ve geliştirilmesi konusunda az bilgi sahibi olduğumuz konulardan. EQ seviyesini belirlemek için bilimsel yöntemler elbette var, ancak bunlar oldukça pahalı testler malesef… EQ’nuzun yani duygusal zekanızın yüksek olup olmadığını nasıl anlarsınız ve hangi özelliklere bakmak gerekir? Hadi o zaman birlikte EQ seviyesi yüksek insanların nasıl özelliklerl olduğuna bir bakalım...

Duygularını güzel kelimelerle ifade etmeyi severler ve yetkindirler…

Hepimiz birçok duygu yaşar ve deneyim olarak hafızamıza kaydederiz, peki bunları anlatabilir miyiz? Önemli olan bu… Aslında insanların 3’te 1’i duygularını ifade etme konusunda çekingen ve bunu kelimelere dökme konusunda yetersiz. Bu çoğu zaman iletişim kazalarına, hatta yanlış anlaşılmalara ve büyük kavgalara bile sebep olabiliyor.

334 magdergi.com.tr

“Bu aralar kendimi iyi hissetmiyorum, tadım yok” demek çekingen bir tavır olarak algılanır genel bir konuşmadır. EQ’su yüksek insanlar bu gibi durumları daha net sözcüklerle anlatabilirler; duygusal anlamda mutsuz, öfkesine hakim olamayan, suistimal edilmiş gibi birçok kelime ile kendilerini ifade edebilirler.

İşleri, güçleri insan konusudur...

Empati yetenekleri güçlü olduğu için insan konusunda çok duyarlı ve istekli davranırlar. Aktif ya da pasif bir iletişimci olsalar bile hep insanla ilgilidirler, hatta toplum onları merhametli ve vicdanlı olarak bile tanımlar.

Değişim en sevdikleri şeydir...

Duygusal zekası kuvvetli kişiler gelişime ve değişime daima açıktır; keşfetmeyi ve öğrenmeyi severler, hatta kişisel gelişim ve koçluk gibi konularda en aktif rol alanlar ve ilgi gösterenler bu kişilerdir. Uyum sağlama konusunda başarılıdırlar. Değişim konusunda mutlaka bir planları vardır.

Güçlü ve zayıf taraflarını bilirler…

Yüksek bir EQ (duygusal zeka) ya sahip insanlar sahip oldukları güçlü ve zayıf yönlerini bilip bunları yönetmeyi ve olumlu geri dönüşlere yönlendirmeyi becerirler; bu onların başarılı ve sosyal anlamda güçlü olmalarını da sağlar.


İnsan okumayı çok iyi bilirler…

Duygusal zeka; sosyal farkındalık konusunda antrenman yapmanızı sağlar, bu da sizi zaman içinde iyi bir karakter analisti yapar. Etrafınızda insanları şıp diye çözen ve tanımlayan insanlar görürsünüz ya, işte onlar EQ konusunda güçlü insanlardır genellikle.

Çoğu şey onları incitemez…

Duygusal zekası yüksek olan insanlar özgüvenleri yüksek ve açık fikirli insanlardır. Kendi kendilerine eğlenebilirler ve insanların onlarla ilgili şakalarına gülüp geçerler, çünkü kendi zayıflıklarına hakim oldukları için, saldırıları bile espri konusu yapabilirler.

Hayır demekten korkmazlar…

Kontrol mekanizmaları yüksektir, güdülerine yenilmezler. Araştırmalara göre, “hayır” deme konusunda zorlanan insanların daha fazla stres, tükenme ve hatta depresyona maruz kaldıkları bulundu. “Hayır”, söylerken çekinmemeniz gereken güçlü bir sözcük. Duygusal zekası yüksek olan insanlar “sanırım yapamam” ya da “bilemiyorum” gibi sözcük kalıplarını kullanmaktan kaçınırlar. Hayır demek, sizin kendinizi adadığınız şeyleri tamamlamanız için bir fırsattır.

“En kötü hata, hiç hata yapmamaktır.” Hata yapma konusunda rahattırlar…

Duygusal zekası yüksek olan insanlar kendilerini hatalardan uzak tutarlar, fakat onları da unutmazlar. Hata potansiyeli yüksek konuları kendilerinden uzakta tutarlar. Hatalarınıza çok fazla takılı kalırsanız, bu sizi kaygılı ve utanç duyan birisi yapar; bu yüzden ne unutun ne de takılı kalın .

İyilik yapmaktan çekinmezler…

İyilik yaptığınızda bu, karşınızdaki kişide hayranlık uyandırır ve sizin toplumsal gücünüz olur. EQ seviyesi yüksek insanlar bunu deneyimler ve bilirler, yardım ellerini hep açık tutarlar.

Kinci değildirler…

Kin, beraberinde stresi getirir; stres savaşma güdüsünü ve bu da birçok sağlık problemine zemin hazırlar. Duygusal zekası yüksek olan insanlar, stresin aslında ne kadar zararlı olduğunu bilirler. Kin tutmamak hem size kendinizi iyi hissettirecek hem de sağlığınızı daha iyi yapacaktır.

Zararlı insanları değiştirebilirler…

Zor insan, aslında zor davranışları olan insandır. Yüksek EQ sahibi insanlar bu tarz insanlarla iletişim kurmakta başarılıdır. Yüzleşmekten çekinmezler ve gerektiğinde mantıklı davranabilirler. Öfke ve hayal kırıklıklarının karmaşasını yaşamazlar. Zor insanların kırılma noktalarının farkındadırlar ve bu konulara çözüm bulup bu insanlarla uzlaşabilirler.

Mükemmeli değil, kaliteliyi ararlar…

Duygusal zekası yüksek olan insanlar böyle bir şeyin olmadığını bilirler. Mükemmellik amaç olduğu zaman, sürekli sizi yaptığınız işi bırakmaya zorlayacak ya da sizi aşağıya çekecek bir beton ağırlık gibi hisettirir. Gelecekte neleri değiştirebileceğinizi, neleri başardığınızı ve neler yapacağınızı düşünün yeter.

Sahip olduklarına değer verirler…

Minnettar olduğunuz şeyleri düşünmek stresinizi azaltır. Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, minnettarlık duyan ve duyulan insanların duygu durumlarının, enerjilerinin ve fiziksel hallerinin geliştiği görülmüş. Düşük kortizol düzeyinin bunda önemli bir etken.

Kafein tüketimleri azdır…

Yüksek kafein alanlar adrenalin hormonunu daha fazla salgılar. Stresin altyapısı olan “kaç ve savaş” mekanizması sizi mantıklı düşünmekten uzaklaştıracak hayati bir tehlike altında size fayda sağlar, ancak bir e-maile cevap yazarken değil. Kafein bedeninize ve vücudunuza aşırı stres yüklüyorsa, duygularınız davranışlarınızdan hızlı hareket etmeye başlar. Duygusal zekası yüksek olan insanlar kafeinin bir baş belası olduğunu bilirler ve onu aşırı tüketmemeye çalışırlar.

Uykularını yeterince alırlar...

Stresle baş etmenin yolu kaliteli bir uykudan geçer. Uyurken beyniniz şarj olur, o günkü anılarınız saklanır ya da silinir (bu da rüyalara neden olur). Bu yüzden uyandığınızda daha sakin ve boş bir beyinle uyanırsınız. Duygusal zekası yüksek olan insanlar uykularını alamadıkları zaman, kontrol mekanizmalarının zayıflayacağını, bu yüzden de uykunun kıymetini bilirler.

Konuşma dilleri pozitiftir…

Negatife meyil verdikçe negatifiniz güçleniyor ve hapsoluyorsunuz. Çoğu olumsuz düşüncemiz sadece düşüncedir, gerçekler değildir. Duygusal zekasının farkında olan insanlar hayal ve gerçeği ayırırlar ve pozitif tarafta kalmayı başarırlar.

IQ + EQ + SQ = Sosyal Lider İnsan

Güzel bir yaz dönemi geçirmenizi diliyorum, bana sosyal medyadan @ozguraksuna ya da www.ozguraksuna.com web sitesinden ulaşabilir sorularınızı ve ele almamı istediğiniz konuları iletebilirsiniz. Yeni dönemde güzelliklerle buluşmak dileği ile…


davet

72. Kuruluş Yıldönümüne Coşkulu Kutlama

İtalya Milli Günü resepsiyonu, Türk makamlarının temsilcileri, iş dünyasından liderleri, gazetecileri, diplomasi ve sivil toplum temsilcilerini buluşturdu.

MONİKA - DUKE SCHÖBERL

Ankara’daki İtalya Büyükelçiliği’nde İtalya Cumhuriyeti’nin 72. kuruluş yıldönümü kutlandı. Büyükelçi Luigi Mattiolo’nun konukları karşılamasının ardından başlayan resepsiyonda iş ve siyaset hayatının önde gelen isimleri bir araya geldi. Her iki ülkenin milli marşlarının çalınmasından sonra, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Program, İtalyan Tasarım Günü kapsamında Avrupa Tasarım Enstitüsü (IED) ve Bilkent Üniversitesi iş birliğiyle büyükelçilik tarafından gerçekleştirilen “Green is The Color” adlı tasarım yarışmasını kazanan öğrenciler için ödül töreni ile devam etti. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ye, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e, Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e, T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Basın Baş Danışmanı Lütfullah Göktaş’a liyakat nişanlarının takdim edilmesinin ardından, Jazz Band Meriç Çalışan Project müzik grubu sahne aldı. MAG Medya ve MAG PR Solutions’un sponsorları arasında bulunduğu resepsiyonda İtalya’ya özel lezzetler konuklara tanıtıldı. İki ülke arasındaki ilişkilerin pekiştirildiği davete, iki bin kadar konuk katıldı. 

İtalya Büyükelçi’si Luigi Mattiolo ve eși Stefania Mattolo, Müsteșar Filippo Colombo ve eși Zorana Colombo ile Savunma Ateșesi Attilio Gattia konukları kapıda karșıladı. ATTILIO GATTIA

ZORANA - FILIPPO COLOMBO, STEFANIA - LUIGI MATTIOLO


İtalya Büyükelçiliği’nin düzenlediği Milli Gün resepsiyonunda Eskișehir Büyükșehir Belediye Bașkanı Yılmaz Büyükerșen’e Liyakat Nișanı takdim edildi. YILMAZ BÜYÜKERȘEN

MARGHERITA GIONESSI

ERKAN İBİȘ

NADİ GÜNAL, SOPHİE YEGİN

ȘULE SATAR

MURAT - HANDE ERKÜTÜK

UTKU ÇALIRÖZER


davet

BERİL ÜSTÜN, EBRU ECER

BERİL ÇAVUȘOĞLU

MAG Medya ve MAG PR Solutions’un da sponsorlar arasında olduğu resepsiyona yoğun bir katılım oldu.

ERHAN - HANDE ERDİRİK

CAN ÇAVUȘOĞLU

ASLIHAN - YÜCEL ATALAY

AYȘEGÜL AYGÜN

PINAR GÜRER

FATMA BULDANLI


davet

EMRAH - MİNE ERKALP, FERHAT SELAMOĞLU

SEZEN SAVAȘ, MELİKE CİVELEKOĞLU

FULYA SAĞLIK

ȘÜKRAN ERDİRİK

Uluslararası firma yöneticilerinin ve siyasetin önde gelen isimlerini bulușturan geceye Kolejli İș İnsanları Derneği Bașkanı Hakan Çınar da katılım gösterdi. HAKAN ÇINAR

MARTIN ERDMANN, MARION ERDMANN

FRANK - LAURA WEISE


röportaj

SERKAN KUMDAKÇI

Ağır Bedeller Ödemeyin CSK Denetim & Müșavirlik Hizmetleri Kurucusu Serkan Kumdakçı mali müșavir olma yolundaki ilk adımlarından bugünlere uzanan yașam öyküsünü bizlerle paylașıyor...

M

esleğiniz Türkiye’de doktorluk, avukatlık gibi babadan veya anneden çocuklarına geçen bir meslek olarak biliniyor... Sizin seçiminiz de böyle mi oldu?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli asker bir babanın ve ev hanımı bir annenin çocuğuyum. Mali müşavirlik, ailede hatta akrabalar arasında bile mevcut olan bir meslek değil. Babam

340 magdergi.com.tr

çocukluk ve gençlik yıllarımda kendisi gibi bir asker olmam konusunda sürekli telkinlerde bulunurdu. Hatta onun isteğiyle hemen hemen tüm askeri lise sınavlarına girdim, bir tanesini kazanmış olmama rağmen devam etmedim. Benim mali müşavir olmam üniversite sınavında kazandığım bölüme bağlı olarak gelişen tesadüflerin eseri diyebilirim.

Mali müşavir olma yolundaki ilk adımlarınız nelerdi ve ardından nasıl ilerledi bu kariyer yolculuğu?


Mali müşavirlik mesleği 1989 yılında yayınlanan 3568 sayılı kanun ile kurulan, mesleğe girişin ve devamında ifasının bu kanunla kurallara bağlandığı bir meslek. Yasa gereği mali müşavir olmanın ön şartlarından biri olan 4 yıllık üniversite eğitimimi Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladım. Sonrasında, yine yasa gereği öncelikle mali müşavirlik stajı başlatmak için TURMOB tarafından yapılan sınavı kazandım ve iki yıllık staj süresini tamamladıktan sonra yapılan yeterlilik sınavında da başarılı olarak Mali Müşavir Ruhsatı almaya hak kazandım. Her ne kadar bu mesleği yapabilmeniz için bu şekilde ruhsat almış olmanız şart ise de elbette konusunda iddialı ve iyi bir mali müşavir olabilmeniz için bu tek başına yeterli değil. Ruhsatı aldıktan sonra da sürekli değişen ulusal ve uluslararası mevzuatı yakından takip etmeniz, bilgisayar ve yabancı dil becerilerinizi geliştirmeniz gerekmektedir. Aksi takdirde ülkemiz genelinde sayıları yaklaşık 100.000’e yaklaşan meslektaşlarınızla rekabette öne çıkabilmeniz mümkün olamaz. Ben de kendi adıma hep bu bilinçle çalışarak öncelikle yaklaşık 7 yıl süreyle Ankara’da büyük bir şirketler grubunda üstü düzey yöneticilik yaptım. Daha sonra kurucusu olduğum muhasebe, vergi denetim ve yönetim danışmanlığı alanlarında faaliyet gösteren firmamızda faaliyetlerimizi, ekibim ile birlikte müşterilerimize dürüst, doğru, hızlı ve en iyi hizmeti verme misyonuyla kendi ofisimizde bağımsız olarak sürdürmeye başladık. Gelinen noktada gururla belirtmek isterim ki, Ankara merkezli ofisimizde gerek yerli gerek yabancı sermayeli sektöründe lider birçok kuruluş tarafından muhasebe, vergi denetimi, vergi danışmanlığı ve yönetim danışmanlığı alanlarında tercih edilen bir firma olduk. Bu başarımızda aslan paylarından biri de birçok sivil toplum kuruluşunda gerek üye, gerekse yönetici olarak faaliyette bulunarak kazandığım sosyal çevredir. Bizim meslek kanunumuzda reklam yasağı olduğu için camiada tanınmanın ve tercih edilmenin hem geniş bir sosyal çevreye sahip olmaktan hem de daha önce hizmet verdiğimiz firmaların memnuniyetlerini diğer firmalara belirterek bizleri tavsiye etmesinden geçtiğini söylemek sanırım yanlış olmaz.

Mesleki prensipleriniz ve olmazsa olmaz kurallarınız nelerdir?

Daha önce de belirttiğim gibi; muhasebe, vergi denetim ve yönetim danışmanlığı alanlarında hizmet verirken gerek ben, gerekse ekibim müşterilerimize en doğru ve en hızlı hizmeti verme misyonuyla çalışıyoruz. Maalesef vergi mevzuatı kadar dinamik ve hızlı değişen başka bir mevzuat yok. Bizim işimizde yaptığımız hatanın telafisi özür dilemekle de olmuyor. Dolayısıyla yapılan her hatanın sorumluluk ve doğurduğu mali müeyyidelerin bedeli çok ağır olabiliyor.

Bu meslekte hiç kimsenin söylememesi gerektiği gibi, ben ve ekibim de artık “olduk, her şeyi biliyoruz” yanlışına düşmeden hem kendimiz tüm yasal değişiklikleri günü gününe izliyor hem de hizmet verdiğimiz müşterilerimizi bu değişikliklerden anında mail ya da belirli periyotlarla düzenlediğimiz bilgilendirme toplantıları ile haberdar ediyoruz. Diğer taraftan mesleğimizi yaparken meslek kanununda da yer aldığı biçimde mükellefler ile Maliye Bakanlığı arasında köprü olduğumuzu asla unutmuyor, hem mükelleflerimizin hem de devletimizin menfaatlerini bir arada düşünüyor, taraflardan birine zarar vermeden en doğruyu bulmaya çalışıyoruz. Sonuçta bir taraftan sanki Maliye Bakanlığı’nın personeli gibi bütçemizde hedeflenen vergi gelirlerinin düzenli bir şekilde beyanı ve hazineye aktarılmasını sağlamaya çalışırken diğer taraftan mükelleflerimiz adına vergi planlamasını, vergisel risklerinin öngörülerek, daha doğmadan bertarafını sağlamaya çalışıyoruz. Özetle mükelleflerimizin asla vergi kaçırmalarına müsaade etmiyoruz ancak, onları yasalarda düzenlenen teşvik ve istisnalardan azami ölçüde yararlandırmak suretiyle mevzuattan kaynaklanan vergiden kaçınma, bir başka deyişle daha az vergi ödemenin yollarını arıyoruz. Doğru ve tam zamanında bilgi akışı sağlamak, işlerimizi büyük bir titizlik ve dürüstlük anlayışı ile yapmak, periyodik olarak yapacağımız vergi planlaması ve vergisel risk analizleri ile müşterilerimizi her türlü vergisel riskten uzak tutarken daha az vergi ödemelerini sağlamak mesleğimi icra ederken olmazsa olmazlarımdır.

Şu an üniversite ve hatta daha da öncesi lise yıllarınıza gidersek, okumak istediğiniz bölüm ve seçmek istediğiniz meslek yine aynı mı olurdu?

Yaptığınız iş üzerinize giydiğiniz elbise gibidir; ya tam üzerinize oturur ya da üzerinizde eğreti durur. Bu çerçevede ben işimi çok severek yapıyorum, bu elbise bana tam oturdu. Mesleki hayatımı yeniden planlama imkanım olsa yine mali müşavir olmayı seçerdim.

Sizin için başarmış olmanın ölçütleri nelerdir? Para kazanmak mı, itibar elde etmek mi, güven duyulması mı? Benim dünya görüşüme göre; kariyer hedefinin ve başarının ölçüsü hiç zaman para olamaz. Etrafımızda da maalesef sıklıkla gördüğümüz gibi çok para kazanan nice insanlar toplumda bir yer edinmek konusunda çok zorlanıyorlar. Mükelleflerimiz ve müşterilerimiz belki en yakınlarıyla dahi paylaşmadıkları tüm ticari ve ekonomik sırlarını güvenerek bize teslim ediyorlar. Bizim de her zaman bu güvene layık olmamız ve bunu boşa çıkartmamız gerekiyor. Eğer bu güvene karşılık siz de işinizi en iyi bir


röportaj

biçimde yaparsanız zaten itibar ve mesleki başarı, dolayısıyla maddi kazanımlar da beraberinde gelecektir. Bu konuda Robert Bosch’un söylediği “müşterilerimin güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim’” sözünü hep aklımın bir kenarında tutmaya çalışıyorum.

Sektörünüzün Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gelişen yaygınlaşan bir meslek. Finans sektöründeki daralmalar ve yeni istihdam politikaları neticesinde artık İİBF mezunu olan gençlerin daha çok tercih ettiği bir meslek haline geldik. 2012 yılından beri 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu ile bağımsız denetim yönünde de bir gelişim gösteriyoruz. Mali ve ekonomik piyasalar açısından devletin vergi gelirlerini toplama konusunda ne kadar etkin bir rol alırsak gelecekte mesleğin yeri o kadar önemli bir hal alacaktır. Yeni mesleğe başlayacak arkadaşlara denetim ve danışmanlık alanlarında kendilerini geliştirmelerini tavsiye edebilirim. Bunların dışında dünyadaki şirketlerin %75’inin, ülkemizdeki şirketlerin de %90’ının aile şirketlerinden oluştuğu gerçeği ile aile şirketlerine verdiğimiz vergi danışmanlığı dışında bizim de firma olarak üzerinde durduğumuz, kurumsallaşma konusundaki çalışmalar ve Aile Anayasası oluşturma konusundaki tecrübelerin mesleki geleceğin belirlenmesinde daha etkili olacağını düşünüyorum.

CSK Denetim ve Müşavirlik Hizmetleri’nin kuruluş sürecini dinleyebilir miyiz?

2000 - 2007 yıları arasında bireysel olarak, daha sonra 2007 - 2013 yılları arası ekip arkadaşlarımızla yürüttüğümüz mali müşavirlik çalışmalarımızı 2013 yılında KGK‘dan aldığımız Bağımsız Denetçi lisansı ile CSK Denetim-Mali Müşavirlik olarak denetim alanında da yürütmeye başladık. Mali Müşavirlik ve danışmanlığın yanı sıra vergi inceleme müşavirliği, vergi davaları ve sosyal sigortalar kurumu ile olan ihtilafların çözümü konusunda önemli çalışmalar yaptık. Ayrıca Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü ile yaptığımız çalışmalar neticesinde işletmelere, iç denetim sistem kuruluşları ve şirketlerde hile denetimleri konusunda da geniş katılımlı çalıştaylarda yer aldık. Bu tip çalışmalar içerisinde yer alınca ister istemez sektördeki bilinirliğimiz ile doğru orantılı olarak müşteri portföyümüz de büyüdü.

Ekibinizi oluştururken en çok nelere dikkat ettiniz,

342 magdergi.com.tr

ekip arkadaşlarınızı seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Ekip arkadaşlarımızı belirlerken ilk kriterimiz, marka değerimize olan bağlılık ve uzun süre çalışma arzusu oluyor. Bizim tarzımızda hizmet veren bir işletme için en büyük handikaplardan biri yoğun eleman sirkülasyonudur. Çünkü, mükelleflerin kurumumuza olan güveni sürekli farklı bir personelle muhatap olması durumunda sarsılıyor. Bu nedenle kurumumuza olan aidiyet duygusunu geliştirmek için sosyal haklar konusunda personel geribildirimlerini önemsiyoruz. Bir diğer husus; işimizin gerektirdiği bilgi ve tecrübeye haiz yol arkadaşları ile iş birliği yapmak. Sektörde belirli çalışma gün ve saatine ulaşmış dinamik vergi mevzuatını takip etmek konusunda hevesli arkadaşları bünyemize katmak için insan kaynakları birimimiz yoğun caba harcamaktadır.

Markanızın Türkiye’deki değerini, konumunu nasıl tarif edersiniz?

Önemli bir marka değerimiz olduğunu düşünüyorum. Bunun kıstasını belirlerken rakiplerimizin ya da daha doğrusu aynı kulvarda faaliyet gösterdiğimiz kişi ya da kuruluşların yaptığı çalışmalar ile kendi çalışmalarımızı karşılaştırdığımızda sektörde yaratmaya çalıştığımız farkı gözlemleyebiliyoruz. Amacımız yaklaşık 20 yıllık sektör tecrübemizle genç arkadaşlarımıza deniz feneri olabilmek. Bir fabrika ya da mal alıp satan ticari bir işletme değiliz. Bizler gibi meslek mensupları bilgileri tecrübeleri ile kendi marka değerlerini yaratırlar. Ben ve ekip arkadaşlarım bu konuda piyasadaki bilinirliğimizin kayba uğramaması konusunda yoğun caba harcamaktayız.

Hedefleriniz, yakın dönem projeleriniz ve sizin eklemek istedikleriniz...

Uluslarası Finansal Raporlama konusunda, yurt dışından bilinirliği olan bir firma ile iş birliği yapma aşamasındayız. Böyle bir iş birliğinin gerçekleşmesi neticesinde Türkiye’de Bağımsız Denetim konusunda çalışmalarımızı arttırmak istiyoruz. Bunun dışında şirketlerdeki iç denetim ve hile denetimi konusunda eğitimler düzenlemek yakın dönem hedeflerimiz arasında yer alıyor. Diğer taraftan daha önce de bahsettiğim gibi aile şirketlerine hazırladığımız Aile Anayasaları ve kurumsallaşma ile ilgili çalışmaları da mesleki bir yayın olarak yayınlamak ve aile şirketlerinin daha sonraki nesillere, kayba uğramadan yol almasını sağlamak için bir başucu kitabı hazırlamak istiyoruz. 



açılış

Kavaklıdere Arabulucuk’a Şık Açılış Ankara Kavaklıdere Arabuluculuk Merkezi gerçekleştirilen özel bir davetle açıldı. 10 avukatın bir araya gelerek kurduğu merkezin açılışına ilgi yoğun oldu. Mahkemelerde görülen dava yerine, ülke ve iş dünyasına; zaman, kaynaklar ve kolaylık açısından büyük bir fırsat olan arabuluculuğu tercih edenlere hizmet sunmak amacıyla 10 avukat bir araya gelerek Kavaklıdere Arabuluculuk Merkezi ve Danışmanlık A.Ş.’yi kurdu. Özel bir davetle açılışı gerçekleştirilen merkeze yoğun ilgi oldu. Uluslararası standartlara sahip, 500 m2lik bir alana yerleşen merkezde konuklar, arabuluculuk konusunda bilgi sahibi olurken ortaklara da hayırlı olsun dileklerini sundular. 

SİBEL NERSE

ELİF ÖZGE BAYIR TÜLEMEZ

İBRAHİM CEM VAROL, EDİP ESMER, FETHİ DEDE, İDİL YAPRAK DEDE, ELİF KURNAZ, İLKER ARABACIOĞLU, ALAADDİN ȘENOL IȘIK, ARDA NERSE, CEMİL KELEȘOĞLU, MEHMET EMRAH TAȘKINSU


ASLI ESMER

VELİ ONAY, SERKAN AĞAR

GAMZE NERSE

NESEP IȘIKÇI

MUZAFFER - PINAR NERSE

ȘENOL ALAADDİN IȘIK

SOYDAN LEVENT


röportaj

PINAR GÜRER, CECILIA KRULL

La Casa de Papel’in Renkli Sesi Next Level Caz Günleri kapsamında sahne alan ve sayfamıza konuk olan Cecilia Krull ile konser öncesi keyifli bir röportaj gerçekleștirdik...

C

ecilia bu Türkiye’ye ve Ankara’ya ilk gelişin… Öncelikle hoş geldin, seni burada ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz.

Çok teşekkür ederim, ben de bu güzel ülkeye ilk kez geliyor olmaktan dolayı çok mutlu ve heyecanlıyım.

Seni daha çok filmlere ve dizilere yaptığın müziklerle tanıyoruz. Türkiye’de de özellikle bir fenomen olan La Casa De Papel dizisi ve senin sesinden dinlediğimiz “My Life is Going On” şarkısı çok sevildi. Belki de ilk defa bir dizinin giriş bölümünü geçmeden insanlar önce şarkıyı dinliyor... Bu sana neler hissettiriyor? Şarkının kazandığı başarı gerçekten beni çok mutlu ediyor ve şükran doluyum diyebilirim. Sanki bir rüyanın gerçekleşmesi gibi bir şey...

346 magdergi.com.tr

Türkiye’den de bu sayede pek çok hayranın oldu diyebiliriz sanırım. Diğer ülkeler de var şüphesiz ama Türkiye başı çekiyor anlaşılan... Kesinlikle evet! Çok destekliyorlar beni...

Peki şarkılarını yazdığın dizi ya da filmlerde hiç oyuncu olarak yer almayı istedin mi, düşündün mü? Ah! Evet. La Casa De Papel’in yaratıcısı Alex Pina’ya hep söylüyorum. “Bana küçük bir rol versen olmaz mı?” diye… Kesinlikle çok isterim rol almayı.

Peki şu an diziyi düşündüğünde oradaki hangi karakteri canlandırmayı isterdin? Bu zor bir soru, çünkü çoğunu çok seviyorum. Ama özellikle Berlin ve Nairobi’yi çok seviyorum ama bilmiyorum belki ki de yeni bir karakteri canlandırmalıyım. Belki bir şarkıcı...


Evet... Sana özel yaratılmış bir karakter... Kesinlikle... Harika olur!

Yapımcı Alex Pina ile daha önce de çalıştın değil mi?

Evet, uzun zaman önce besteci ve pek çok dizi ve filmin soundtrack’lerinin yaratıcısı Manuel Sebastian ile tanıştım. 2009’da beni bir caz konserinde görüyor, dinliyor ve sonrasında birlikte çalışmamızı öneriyor. Böylece 2010 yılında İspanya’da çok ünlü olan, yine Alex Pina’nın yapımcılığını üstlendiği bir İspanyol filmi için “Something’s Triggered” adlı şarkıyı yaptık ve böylece birlikte çalışmaya başladık.

Peki sence, dizi ve film için müzik yapmakla bir albüm için müzik yapmak arasında ne fark var?

Albüm için şarkı yaptığında, aklına geleni içinden geleni yazıyorsun sadece kendin için belki ama mesela La Casa De Papel için “My Life is Going On” yazarken, dizinin ilk bölüm çekimlerini izlediğimde “Tokyo” karakterinden, onun “Profesör” ile buluşmasından ilham aldım, etkilendim ve yazdım ama yine de tabii ki benden de bir parça var. Her zaman şarkılara biraz da olsa kendimden bir parça ekliyorum. Aksini düşünemiyorum.

Aslında bir caz müzisyenisin ama başka hangi türleri söylemeyi seviyorsun?

Evet bir caz hikayem var, babam bir piyanistti. Caz altyapısından geliyorum. Müzikle ilk tanışmam caz sayesinde oldu, dolayısıyla caza aşığım. Fakat ben kendimi bir şarkıcı olarak tanımlıyorum ve sesimle oynamayı çok seviyorum. Dolayısıyla pop söylemeyi de seviyorum. Funk, soul, R&B de söylemeyi seviyorum…

Peki geleceğe dair müzikle ilgili en büyük hayalin nedir?

Bilmiyorum, çünkü çalışırken hiçbir beklenti içinde olmam. Kalbimle çalışıyorum hiçbir beklenti olmadan.

Belki de hayallere giden yolda anahtar budur…

Olabilir… Bilmiyorum… Sadece mutlu olmak istiyorum.

Şu aralar bir albüm için çalışıyorsun diye biliyorum... Evet farklı yapımcılarla ve birbirinden farklı müzisyenlerle çalışıyorum.

“Keşke şu filmi ya da dizinin müziğini ben yapsaydım” dediğin projeler var mı?

Olmaz mı çok var! Ama bilmiyorum, belli birini söylemek çok zor; çünkü pek çok insanın belki çiftin bu “bizim şarkımız” dediği film müzikleri var… Ve bazen öyle şarkılar var ki mesela Celine Dion’un Titanic için söylediği şarkı… Dinlediğinde kendini birden filmin içinde bulursun… Bilmiyorum böyle sevdiğim bir sürü film ve dizi var.

Bana müzik, hep bir zaman makinesiymiş gibi gelir; dinlediğin zaman, onu ilk duyduğun yere ana gidersin.. Dolayısıyla müzik çok güçlü bir araç. Evet, kesinlikle! Müziğin büyüsü bu işte!

Birçok Türk hayranın olduğundan bahsettik, peki son olarak onlara ne söylemek istersin?

“Devam edin” demek istiyorum. Özellikle instagram hesabımda bana “My Life is Going On”u söyleyip etiketleyip gönderen bir sürü kişi var. Desteğiniz ilginiz için çok teşekkür ederim. Vakit bulduğum ölçüde herkese cevap vermeye çalışıyorum. İyi ki varsınız diyorum!

Geldiğin için çok teşekkür ediyoruz, seni yine bekliyoruz...

İspanya’da bir sürü Türk arkadaşım var; Kemal, Murat, Gülen... Bana hep “Türkiye’ye gitmelisin” diyorlardı. Özellikle nefis yemeklerinizi tadınca kesinlikle tekrar gelmek istiyorum.

Bu daha başlangıç, tadına bakman gereken daha çok şey var... Oh! O zaman derhal spor salonuna gitmeye başlamalıyım!

Röportaj: PINAR GÜRER


davet

NERGİS PEKUYSAL, AHMET KORALTÜRK, ZEYNEP YILMAZ, DİDA KAYMAZ, MUSTAFA CECELİ, MELİS ÖZER, ALİZE TANSEVER

Kansersiz Yaşam Derneği’nden Davet Kansersiz Yaşam Derneği, Cemile Sultan Korusu’nda iftar yemeği düzenledi. Kansersiz Yaşam Derneği’nin düzenlediği yemekte; iş,sanat ve cemiyet dünyasının önde gelen isimleri bir araya geldi. Derneğin 8.yılında 415 bin ihtiyaç sahibine ulaştıklarını belirten Kansersiz Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dida Kaymaz, Şişli Etfal Hastanesi Çocuk Onkoloji ve Hemotoloji bölümü olmak üzere Adana Balcalı Üniversitesi ve son olarak İstanbul’un en büyük Çocuk Onkoloji ve Hemotoloji servisini hayata geçirdiklerini gecede yaptığı konuşmada dile getirdi. İftar davetine katılan konuklara özel teşekkürlerini ileten Kansersiz Yaşam Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Mustafa Ceceli ise davette Grup Ahilla ile birlikte ilahiler okudu. 

MELİS - BURAK HATİPOĞLU


BUKET TAȘDELEN

ÖZNUR YAKIN

ERTEM - GÜLȘEN ȘENER

SERAP SARI

BURCU ERÇİL

TUĞÇE POSTOĞLU

Kansersiz Yașam Derneği, iftar yemeğine katılan hasta yakınlarına moral vermek adına tatil hediye etti.

BİRSEN, HANDE ACAR

FULYA GÜNDOĞDU


astroloji

Aylin Yıldız aylinbulent@mynet.com

Retro Merkür Aslan Burcunda Merkür retrosu düzenli olarak 4 ayda bir gerçekleşir. Aslan burcu, retro sürecine girip gerilemesine başlayan Merkür’ün hangi burçta gerilediğinden bağımsız olarak iki alanda retro etkilerini hisseder; işi/geliri ve arkadaşları ile ilişkileri. Bu nedenle, Aslan burcu olarak retro süreçlerinde;

Koç

Merkür, retroda iken beşinci evimizden geçiyorsa; çocuklarımızla ilgili göz ardı ettiğimiz konular gündeme gelebilir,eski bir aşk hikayesi tekrar canlanabilir. Hayatımızda biri varsa bu kişi ile ilişkimize özen göstermemiz gerekir, çünkü yanlış anlaşılmalar yaşayabileceğimiz bir dönemde ani kararlar vermek ilişki için hiç de iyi olmaz. Eğer hayatımıza yeni biri girmek üzereyse bunu çok iyi düşünüp gözden geçirmeli ve adımlarımızı ona göre atmalıyız. Aşk hayatı ve çocuklar ile ilgili konularda dikkatli olmalı ayrıca kumar, borsa gibi spekülatif işlerden de uzak durmalıyız. Retro bittiği zaman her şey çok daha güzel olacak ve kolaylaşacaktır.

Boğa Merkür, retroda iken dördüncü evimizden geçiyorsa;

bu evimiz ve ailemiz ile ilgili konuların gündeme geleceğini bize bildirir. Bu dönemde yeni bir ev almak, satmak, yaşadığımız evden taşınmak veya oturduğumuz evde tamirat ve onarım yaptırmak çok iyi olmayabilir. Bazı şeyler gecikebilir ve kısa zamanda yapabileceğimiz işleri çok daha uzun sürede halletmiş oluruz. Aile içinde de dikkatli olmalı, gereksiz tartışmalara girmekten kaçınmalıyız.

350 magdergi.com.tr

İkizler Merkür, retroda iken üçüncü evimizden

geçiyorsa; bu üçüncü evi ilgilendiren konularda bazı aksilikler yaşayabileceğimizi gösterir. Bu dönemde iletişimle ilgili her şeye konuşmalarımıza, yazışmalarımıza, internete, maillerimize çok dikkat etmeliyiz. Yakın çevre; komşular, kardeşler ile ilgili bazı sorunlara işaret eder. Bu yüzden yakın çevre ile ilişkilerimize daha çok özen göstermeliyiz. Yolculuklarımızı mümkünse bu dönem bitene kadar ertelemeliyiz. Eğer böyle bir durum söz konusu değilse, yolculuk için gerekli olan her şeyi iki kere gözden geçirmeliyiz. Biletler, bavullar, eğer yolculuğa araba ile çıkılıyorsa arabanın bakımı gözden geçirmemiz gereken şeylerdir. Sözleşmeleri dikkatli okumalı, attığımız mailleri tekrar kontrol etmeliyiz. Eğitim hayatımızda bazı zorluklar yaşayabileceğimiz için çok daha dikkatli davranmalıyız. Hiçbir şeyi şansa bırakmamak bizim için en iyisi olacaktır.

Yengeç Merkür, retroda iken ikinci evimizden geçiyorsa; bu bizim maddi konularda birtakım sıkıntılar ve zorlanmalar yaşayabileceğimizi gösterir. Alacaklarımızda beklenmeyen gecikmeler, kısa dönemli nakit sıkıntıları yaşayabiliriz. Bu


dönemde sakin olup yeni yatırım kararları almamalıyız. Ticari anlaşmaları mümkünse ertelemeli ve ani kararlar vermemeliyiz. Yeni harcamalar yapmak, bu dönemde borç para istemek, krediye başvurmak hiç de iyi bir fikir değil. Bu yüzden sakin bir şekilde bu dönemin geçmesini beklemeliyiz.

Aslan

Merkür, retroda iken birinci evimizden geçiyorsa, bu bizim karar vermemizi ve harekete geçmemizi zorlaştırır. Bu dönemde bekleme durumunda olmalı ve hiçbir şey için acele karar vermemeliyiz. Genel olarak bir motivasyon eksikliği yaşarız. Kendimizi ifade etmekte ve dikkatimizi toplamakta zorlandığımızı görürüz. Kendi fiziğimiz için, örneğin; saç kestirmek, model değiştirmek ya da estetik operasyon geçirmek için uygun bir zaman değildir. Bir sürü aksilik çıkabilir ve sonuç bizim istediğimiz gib olmayabilir. İşlerimiz ters gidiyor diye gerilmemize ve fırsatları kaçırdığımız üzülmemize gerek yoktur. Çünkü Merkür, retrosunu tamamlayıp düz hareketine başlayınca kaçırdığımız fırsatlar tekrar karşımıza çıkacaktır.

Başak Merkür, retroda iken on ikinci evimizden geçiyorsa;

bu bizim düşüncelerimizde bir karışıklığa neden olabilir ve bizi bir biçimde geçmişe götürebilir. Geçmişle alakalı konuların tekrar gündeme gelmesi, gizli kalmış bir şeyin ya da bir düşmanın açığa çıkması, bu dönemde psikolojik olarak daha gergin ve daha karamsar olmak, kendi içimize dönmek yaşayabileceğimiz olasılıklardan bazıları... Bu dönemi sakin ve kendimizle baş başa kalıp duygusal ve düşünsel konuları tekrar gözden geçirerek daha olumlu hale getirebilmemiz mümkün.

Terazi Merkür, retroda iken on birinci evimizden

geçiyorsa; bu bizim arkadaşlarımız veya iletişim içinde olduğumuz gruplarla olan ilişkilerimizde bazı sorunlara neden olduğu gibi uzun yıllar görüşemediğimiz bir arkadaşımızla tekrar görüşebilme imkanı da verebilir. Yapacağımız her türlü organizasyonu çok iyi gözden geçirmeli, arkadaşlarımızla olan iletişimimize özen göstermeliyiz.

Akrep Merkür, retroda iken onuncu evimizden geçiyorsa;

mesleki konular, aile ve iş hayatında belirsizlikler, ertelemeler planlanan şeylerin yolunda gitmemesi, eski konuların tekrar gündeme gelmesi, yarım kalan işlerin önümüzü kesmesi gibi birçok sorunla karşılaşabiliriz. Bu dönemde yeni bir işe başlamak, kariyerimizle ilgili önemli bir kararı uygulamak yerine, bu süre geçinceye kadar geri çekilip daha çok gözlem halinde olmak ve mümkün olduğunca yanlış anlaşılmaların önene geçmeye çalışmak, daha dikkatli davranışlar içinde olmak bizim için

çok daha faydalı olacaktır. Merkür retroda iken ani kararlar vermekten, patron, müdür gibi otorite kişilerle sürtüşmelerden uzak durmamız gerekiyor.

Yay

Merkür, retroda iken dokuzuncu evimizden geçiyorsa; eğitim, yabancı ülkelere yolculuklar, yabancı kişilerle ve aile büyükleri ile ilişkiler gündeme gelecektir. Bu konularda acele kararlar vermekten uzak durmalıyız. Yüksek eğitim yapanların tezlerini teslim etmeleri bu tarihe denk geliyorsa tekrar tekrar gözden geçirmelerini, yurt dışı ve uzun yolculukları eğer erteleyebiliyorlarsa ertelemelerini, eğer bu yolculukları yapmaya mecburlarsa pasaport, uçak bileti, rezervasyon gibi konularda çok dikkat göstermeleri gerektiğini belirtmeliyim. Hukuksal konularda, yurt dışı ticari işlerde önemli kararları ve adımları Merkür retrosunu tamamladıktan sonra vermek çok daha iyi olacaktır.

Oğlak Merkür, retroda iken sekizinci evimizden geçiyorsa; bu parasal konularda, başkalarının paraları ile ilgili konularda, krediler ve borçlarda birtakım sorunları, gecikmeleri ve terslikleri gündeme getirebilir. Bu dönemde yaptığımız kredi başvurusuna ret cevabı alabilir, ortaklarımızın paraları ve borç taksitlerimiz ile ilgili birtakım pürüzler yaşayabilir ama kendi öz yıldız haritamızın aldığı etkilere göre de bunun tam tersi kaybettiğimiz bir şeyi bulabilir, umudunu kestiğimiz bir parayı alabiliriz.

KovaMerkür, retroda iken yedinci evimizden geçiyorsa;

evlilik ve ortaklık ilişkilerinde çok daha dikkatli olmamız gereken bir dönem geçireceğiz demektir. Eğer yeni bir ortaklığa veya evliliğe adım atacak isek bunu mümkünse Merkür düzelince yapmamız daha iyi olacaktır. Evlilik hazırlıkları yapmak yerine, sadece planları yapmak daha yerinde olur. Bu dönemde evliliklerimizi pek fazla sorgulamamalı ve partnerimizin bize karşı soğuk ve mesafeli durması karşısında ise sabırlı olmalıyız.

Balık Merkür, retroda iken altıncı evimizden geçiyorsa;

iş hayatımız, günlük işlerimiz ve iş yerinde yanımızda çalışan kişiler ile sağlığımız aklımıza gelmelidir. İş arkadaşlarıyla olan iletişim, yanlış anlaşılmalar ve dedikodular, her zamankinden fazla yorulma,sağlıkta çıkabilecek ufak tefek sorunlar önem kazanır. Yeni bir işe başlamak yerine, yarım kalmış işlerimizi tamamlamak, sinirsel olarak gerilimin yüksek olacağını düşünerek daha çok kendi halimizde olarak bu dönemi geçirmek bizler için çok daha faydalı olacaktır. 





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.