ŞUBAT 2017 - YIL 14 - SAYI 135 - 15 TL
Moda
Panora’da Esra İnceefe
ile Sezon Trendleri
James Martin Larsen ve Eşi Antoinette Esther Merrillees Azra Kohen Berrin Zorlu İsmail Küçükkaya İpek Ayaydın Metin Hara
Cemiyetin Romantizm Yolculuğu Nesrin Ercan ile
Mika-Der Gündemi Aşk Dolu
Tarifler
Özge Ulusoy & Rasit , Bagzıbaglı Meslegine Asık Iki Fenomen
)
)
)
Sevgililer Gününüz Ugurlu Olsun...
4+1
Net 23
Gen0 mĹ&#x;2 Fe D rah a reler
ANKARA
e v h a K u y u D 5 t 2 Ta
18-21 MaYIs 2017
2 TAT 5 DUYU Ankara’da kahve ve çikolata severleri bir araya getirmeyi amaçladığımız Kahve&Çikolata Festivali’nde; atölye çalışmaları, seminer ve konferansların yer alacağı etkinliklerle tüm ziyaretçilerimize akademik bir gösteri sunacağız. Sektör öncüleri ve son dönemlerde Türkiye’de yeni nesil kahve yolculuğu olan 3. Dalga kahve akımını da barındıracak olan “Ankara Kahve&Çikolata Festivali” kahve ve çikolata severleri bir araya getirecek. B2C ve B2B ticari eşlemeyi aynı anda hedefleyen; ürün sergilemenin yanı sıra, akademik içerik ile de harmanlanan, Kahve ve Çikolata’nın yolculuğunu bir arada göreceğiniz festivalimiz, 18-21 Mayıs 2017 tarihleri arasında Congresium’da tüm kahve ve çikolata severleri ağırlayacak ulusal çaplı bir organizasyondur. Festivalimizin temel amacı, kahve ve çikolatanın üretim safhasından vitrinlere konuşmasına kadar olan tüm süreci, festivalimiz aracılığıyla ziyaretçilerine tekrardan yaşatmaktadır. Ayrıca, son tüketiciye yönelik bir etkinlik olarak hedeflenen Ankara Kahve&Çikolata Festivali, etkinliğin yapıldığı alanın popülaritesi sebebiyle 4 günlük etkinlik için toplam 60.000 ziyaretçi hedeflenmektedir. Ziyaretçilerin değişik tatlardan yapacağı alışverişler ile etkinlik, tam anlamıyla bir alışveriş şölenine dönüşecektir. Bu yıl ilki gerçekleştirilecek olan bu festivalde, sosyal nitelik taşımanın yanı sıra birçok sektörü de bir araya getiriyoruz. Kökeni yüzlerce yıla dayanan, tartışmasız her devrin popülaritesi en yüksek bu iki lezzetin muhteşem uyumunu bir kez daha en profesyonel ellerden görme ve tatma imkanı sunacağız. Her yıl düzenlenmesi amaçlanan bu etkinliğimize katılmak için birçok nedeni bir arada bulacağınız, tadı 5 dakika; mutluluğu bir yıl sonraki etkinliğe kadar sürecek festivalimizde buluşalım!
Söğütözü Caddesi No:1/A, 06510 Çankaya/Ankara info@kahvecikolatafest.com T. 0 312 284 00 23
kahvecikolatafest www.kahvecikolatafest.com
Romantic Blue
PANTS CANDIOLO PGA16184PA FURCOAT NEFIR PGA16644PL
Silvian Heach Kadın Mağazası / Next Level Avm www.silvianheach.com
HAYATINIZIN EN ÖZEL GÜNÜNE HAZIR MISINIZ? BİZ TÜM DETAYLARI SİZİN İÇİN DÜŞÜNÜYORUZ, SİZE DOYASIYA EĞLENMEK KALIYOR.
Atılım Üniversitesi Yerleşkesi Kızılcaşar Mah. Tel : 0312 586 83 81 / 83 84 Gsm : 0541 910 30 31/0530 473 64 99 Fax: 0312 586 83 44 İncek / ANKARA
Atılım Garden
atilimgkuskonmaz
Anse Mdm. B-Blok No:18 Çayyolu-Ankara T : 00 90 312 227 8182 M : 00 90 532 273 89 58 anse@qhome.com.tr
qhome.com.tr
“Şık ve Aydınlık Mekanlar”
Demirhendek Caddesi No: 125 Siteler / ANKARA Tel: +90 312 350 44 33 - 353 48 48 Fax: +90 312 351 11 77 @vipaydinlatmamobilyaaksesuar
@vipaydinlatmamobilyaaksesuar
Avize Mobilya ve Ev AksesuarlarÄąnda Yeni Trendler.
Obezite Cerrahisi'nde Yenilikçi Yaklaşımlarla
Etkin Sonuçlara
OBEZiTE CERRAHiSi'NDE MÜKEMMELiYET MERKEZi
MULTiDiSiPLiNER YAKLAŞIMLA TEDAVi • GENEL CERRAHİ • ENDOKRİNOLOJİ • KARDİYOLOJİ • GÖĞÜS HASTALIKLARI • PSİKİYATRİ • ANESTEZİYOLOJİ • BESLENME VE DİYETETİK
iLERi TEKNOLOJi MERKEZi • 3D GÖRÜNTÜLEME, • ROBOTİK CERRAHİ, • 3D HEAD MOUNTED ADVANCED DISPLAY
DENEYiM ARTTIKÇA AZALAN KOMPLiKASYON RiSKi
livhospital.com
0850 222 2 548 - 444 4 548 facebook.com/livhospitalankara | twitter.com/ankara_liv instagram.com/livhospitalankara | linkedin.com/livhospital
iSTANBUL | ANKARA
DÜNYANIN EN İYİ İŞİNİ YAPIYORSUNUZ AMA BUNU KİM BİLİYOR?
ARTIK HERKES BİLECEK.
MEDIA • EVENTS • COMMUNICATIONS bilgi@magpr.com.tr - www.magpr.com.tr
SAMATYA - KALAMIŞ - MARİN - ETİLER - EMİNÖNÜ - FLORYA - FLORA BY DEVELİ - NİŞANTAŞI - CORNER TUZLA - TUZLA VIAMARINA - ATAŞEHİR İletişim: Adres: Nenehatun Cad. No: 73 Çankaya / Ankara
Tel: 0312 446 27 27 develi1912
Faks: 0312 448 32 77
www.develi1912.com
E-mail: ankara@develi1912.com
İncek Mah. Turgut Özal Bulv. No: 51 İncek / ANKARA +90 (312) 460 11 19 www.incekhasbahce.com /incekhasbahceank
incekhasbahce
www.incekhasbahce.com
Aşka Davet
Şubat 2017 Yıl: 14 Sayı: 135 Fiyat: 15 TL MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Can Çavuşoğlu Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu Görsel Yayın Yönetmeni Osman Selçuk Güngör
A
Yayın Yönetmeni Tuğçe Uzun Kreatif Direktör Seda Çavuşoğlu
şka davet eden Şubat ayında tüm aşıkların heyecanını paylaşacak sıcacık bir sayı... Renkli kutlamalar, samimi röportajlar, yazarlarımızın gündeminden notlar, sağlık, güzellik ve modada son akımların yanında dopdolu Sevgililer Günü içeriğimiz ile sizlerle beraberiz...
Bu ayki kapağımız olay olacak! Bir yanda güzelliğiyle göz kamaştıran Özge Ulusoy, diğer yanda tarzıyla büyüleyen Raşit Bağzıbağlı... Gündemden düşmeyen bu iki isimle The St. Regis İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz çekimde, bizimle mesleki serüvenlerini ve özel hayatlarına dair sırlarını paylaşıyorlar... MAG Özel sayfalarımızı merakla okuyacak, fotoğraf karelerine bayılacaksınız... Keyifli Sevgililer Günü içeriğimizle, bu aşk dolu güne dair heyecanınıza ortak oluyoruz... Cemiyet hayatının ve televizyon dünyasının sevilen çiftleri; Nevşah Fidan-Mehmet Hasan Karamehmet, Aslıhan-Kaan Bezcier, Nihan Aslı Elmas- Murat Aygen, Berrin-Olgun Zorlu, Begüm-Doğuş Çabakçor, Almila-Ali Doğan, İpek Ayaydın-Talat Abdik, Seher-Sertaç Nigiz ve Ruşa-Mustafa Acar ile gerçekleştirdiğimiz Sevgililer Günü röportajlarında romantik yolculuklarına şahit olacaksınız... Küçük yaşlarından beri sorgulayan, öğrencilerinin öğrencisi olmaktan mutluluk duyan, “Biz” olabilmek için çabalayan bir anne ve Fi-Çi-Pi ile hayatlarımıza dokunan Azra Kohen ile gerçekleştirdiğimiz samimi röportajı okurken kendi yaşam yolculuğunuzu sorgulayacaksınız... Ankara’da başlayan gazetecilik serüveninin ardından FOX TV ekranlarından her yeni güne “Merhaba” dedirten, yenilikçi ruhu ile haber sunma alışkanlıklarının tabularını yıkan İsmail Küçükkaya, “Çalar Saat” ile hayatımızda neler değiştirdiğini MAG okurları ile paylaşıyor… Menajerlik, marka yönetimi, styling, PR gibi birçok iş kolunu bir arada başarıyla yürüten son yılların gözde güzeli Eliz Sakuçoğlu’nun, sağlıklı yaşam üzerine verdiği tüyolarla forma gireceksiniz... Modern çağın Robin Hood’u, İnsana Güven kurucusu ve Yol, Dem kitaplarının yazarı Metin Hara ile Swissotel’de gerçekleştirdiğimiz samimi sohbeti okurken kendinizi keşfe çıkacaksınız... Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde Başkent cemiyet hayatının sempatik çiftleri Tuğçe-Kemal İnal ve Burcu-Mehmet Yörübulut ile keyifli bir alışveriş gününde buluştuk... Modaya yön veren markaların sezona damgasını vuracak kombinlerine gardırobunuzda mutlaka yer vermek isteyeceksiniz...
Grafik Tasarım Sevgi Pınar Özen Güngör Haber ve Foto Muhabiri Yavuz Solmaz İstanbul Temsilcisi Ersin Al İletişim Direktörü Dilara Ertürk İpek Güven Dilara Aydoğdu Yazarlar Aylin Yıldız Ayşe Kızılöz Ferhat Kazancı Gökçen Erdoğan İpek Gençer Özgür Aksuna Seda Çavuşoğlu Selin Söğütlügil Serkan Kızılbayır Tuğçe İnal Zeynep Koreş Reklam Müdürü Esra Demir Toral Reklam ve Halkla İlişkiler Feray Şahingöz Hilal Başarır Öztürk Simge Ünlü Çetin Katkıda Bulunanlar Melike Gökçe Mali İşler Koordinatörü Tarık Değer Yayın Hukuk Danışmanı Ahmet Münir Yaşar Korcan Dericioğlu Türü Bölgesel Süreli Yayın MAG isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi
Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. ANKARA Tel: 312 428 0 444
Dağıtım
Dünya Süper Dağıtım Veb. Ofset A.Ş
Sevginin en güzel hallerini yaşayacağımız Şubat ayı hepimize mucizeler getirsin...
Baskı
DUMAT OFSET
Dinamik, mutlu, coşkulu ve huzurlu bir ay geçirmeniz dileğiyle...
Bahçekapı Mah. 2477. Sokak No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: 312 278 82 00 (pbx)
Çoook Sevgiler
Basım Tarihi
31.01.2017 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi instagram.com/magdergi bilgi@magdergi.com.tr
MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile
0.312 428 04 44
İnternet ile
abone.magdergi.com.tr
YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.
132 114
138 96
184
MAGmoda
MAGröportaj
196
MAGröportaj
MAGröportaj
240
MAGröportaj
138
MAGözel
278
MAGköșe
158
MAGSevgililer Günü
318
MAGköșe
114 132
MAG
196
MAGmoda
Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde geçirdiğimiz alışveriş gününden şık kareler...
Mika-Der Kurucu Başkanı Nesrin Ercan ile yazarımız Selin Söğütlügil’in yaptığı röportajda derneğin minik kalplere nasıl dokunduğunu dinliyoruz...
Milyonların takip ettiği başarılı haberci İsmail Küçükkaya ile samimi bir sohbet...
Özge Ulusoy ve Raşit Bağzıbağlı ile The St. Regis İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz kapak çekiminden özel kareler...
Aşka dair sohbetler, söylenebilecek en güzel sözler ve sevgiyle yapılan tariflerle dolu tutku dolu bir içerik...
Cemiyet hayatının güzel ismi Esra İnceefe’den sezona damgasını vuracak kombinlerle moda çekimi...
Menajerlik, marka yönetimi, styling, PR gibi birçok iş kolunu bir arada başarıyla yürüten son yılların gözde güzeli Eliz Sakuçoğlu’ndan sağlıklı yaşam tüyoları...
Avustralya Büyükelçimiz James Martin Larsen ve tarihçi eşi Antoinette Esther Merrillees ile çok özel bir röportaj...
Yazarımız Ayşe Kızılöz aşkı ve ilişkileri değerlendiriyor...
Yazarımız Aylin Yıldız, gökyüzünde yaşanacak değişimlerin hayatımıza neler getireceğini anlatıyor...
style
Tropikal Esintiler Seda Çavușoğlu
Volanlar, cıvıl cıvıl renklerdeki tasarımlarla dans ederken içimizi ısıtıyor...
seda@magmedya.com.tr
AURELIE BIDERMANN Küpe $ 202
THIERRY LASRY Gözlük $ 580
DOLCE&GABBANA Küpe $ 795
PETER PILOTTO Bluz $ 1,149
NATASHA ZINKO Elbise $ 971
DOLCE&GABBANA Çanta € 1,950 VALENTINO Şort€ 890
PETER PILOTTO İLKBAHAR - YAZ 2017 KOLEKSIYONU
NORMA KAMALI Mayo $ 225
LISA MARIE FERNANDEZ Bluz $ 650
SOPHIE ANDERSON Çanta $ 145
AQUAZZURA Ayakkabı $ 685
AVEC MODERATION Terlik $ 350 MAISON RABIH KAYROUZ Bluz $ 889
AQUAZZURA Terlik $ 475
style
Modern Dokunuşlar Pastel tonların modern kesimlerle buluștuğu kombinler ruhumuzu dinlendiriyor...
SUNDAY SOMEWHERE Gözlük $ 290 KARLA COLLETTO Bluz $ 334 VETEMENTS BLUZ $ 570
KARLA COLLETTO Mayo $ 334
KARLA COLLETTO Büstiyer $ 334
VETEMENTS Pantolon $ 570
VETEMENTS İLKBAHAR - YAZ 2017 KOLEKSIYONU
JOSEPH Ayakkabı $ 385
ACNE STUDIOS Mont $ 650
YEEZY Çizme $ 1,652
VALENTINO Ayakkabı $ 945
BALMAIN Pantolon $ 1,532
STORKS JEWELRY Beştaş
style
Gömleğin Yansımaları Dünyaca ünlü markaların, gömlek tarzını etek, elbise, pantolon ve bluzlere yansıttığı tasarımlar cool bir hava yaratıyor...
JACQUEMUS Bluz $ 385
ERDEM Elbise $ 2,005
ISABEL MARANT İLKBAHAR 2017 KOLEKSIYONU
GABRIELA HEARST Elbise $ 1,716
MM6 MAISON MARGIELA Bluz € 225
MARTINE ROSE Pantolon $ 426 JACQUEMUS Pantolon $ 510 DORATEYMUR Terlik $ 455
MAJE Etek € 185
STORKS JEWELRY Tektaş
davet
AHMET ÖRKMEZGİL
FİKRET ORMAN
Brooks Brothers’tan Yeni Mağaza Şıklığın ve asaletin sembolü Brooks Brothers, İstinyePark’ta hizmete sunduğu yeni mağazasının açılışını şık bir davet eşliğinde yaptı. Şıklığın ve asaletin sembolü olarak tanınan ve Başkanların markası olarak bilinen Brooks Brothers, beşinci mağazasını İstinye Park’ta açtı. Rahmi M. Koç’un katılımıyla gerçekleşen RMK Classic CEO’su Füsun Kuran ev sahipliğindeki açılışa iş ve sosyal yaşam sünyasının ünlü isimleri katıldı. Brooks Brothers’ı İstinye Park’ın yanı sıra İstanbul Zorlu AVM, İstanbul Akasya AVM, İzmir Konak Pier AVM ve Ankara Panora AVM’de yer alan beş mağaza ile modaseverlerle buluştuklarını söyleyen RMK Classic CEO’su Füsun Kuran, “Brooks Brothers olarak modaseverlerin markamıza ve koleksiyonlarımıza gösterdikleri ilgi ve aldığımız olumlu yaklaşımlardan çok mutluyuz. Felsefemiz en kaliteli malı en uygun fiyatlarla ve üstün hizmet anlayışıyla müşterilerimize sunmak” dedi.
FÜSUN KURAN, RAHMİ M. KOÇ
Koç Holding Onursal Bașkanı Rahmi Koç, tutkunu olduğu ve kurduğu RMK Classic ile Türkiye’deki meraklılarıyla bulușturduğu Brooks Brothers’ın beșinci mağazasının açılıș davetinde hazır bulundu.
MUSTAFA SARIGÜL, BÜLENT BULGURLU, ALİ ESAD GÖKSEL
A Ş K I K U T L AY I N Romantizmden ilham alan, elde tamamlanmış ve saf gümüş mükemmel mücevherlerle aşkınızı yansıtın. Muhteşem Sevgililer Günü koleksiyonumuzu pandora.net sayfamızdan keşfedin.
davet
SEMAHAT ARSEL
CAVİT ÇAĞLAR, TAYLAN BİLGEN
ZERRİN ARBAȘ
Beșiktaș JK’nın Resmi Giyim sponsoru olan Brooks Brothers’ın yeni mağazasının açılıș davetine Beșiktaș JK Bașkanı Fikret Orman ve Beșiktaș JK Genel Sekreteri Ahmet Ürkmezgil de katıldı. 66 magdergi.com.tr
ÖMER DİNÇKÖK
HEVES EKİNCİ
HALUK DİNÇER
davet
TED Senfoni Orkestrası Coşturdu DERYA ERSOY, YASEMİN POLAT
Müziğin evrensel dilini duyurmak için her sene konserler düzenleyen TED Senfoni Orkestrası geleneksel yeni yıl konserini Congresium Ankara’da gerçekleştirdi. Türk Eğitim Derneği (TED)’in oluşturduğu TED Senfoni Orkestrası “Geleneksel Yeni Yıl Konseri”ni Congresium Ankara’da gerçekleştirdi. Ankaralı müzik severlerin yoğun ilgi gösterdiği konsere TED mezunları, Ankara iş ve bürokrasi dünyasından birçok isim katıldı. TED mezunlarının bir araya gelerek oluşturduğu senfoni orkestrası 120 kişilik dev kadrosuyla müzik severlere muhteşem bir gece yaşatırken, orkestra sahneye çıkmadan önce yapılan birlik ve beraberlik konuşmaları da büyük alkış aldı. TED Senfoni Orkestrası’nın müzik dinletisine alkışla eşlik tutan misafirler konser sonunda orkestrayı dakikalarca ayakta alkışladı.
68 magdergi.com.tr
BİLGE - SELÇUK PEHLİVANOĞLU
AYLİN NAZLIAKA
MUSTAFA BİLGEHAN
SEVİNÇ ATABAY
venice
Zuleyha Kuru Fashion House
atelye&boutique Nenehatun Cad. 77/3 Çankaya/ANKARA Abdi İpekçi Cad. 19/6 Nișantașı/İSTANBUL bilgi&randevu: +90 534 515 75 61 /zuleyhakuru www.zuleyhakuru.com.tr
davet
SEMİH APA
ALFİYA BÜYÜKTAȘKIN, SELMA KALYONCUOĞLU
TUNA GÜNAYDIN
TED Senfoni Orkestrası’nın müzik dinletisini büyük bir hayranlıkla dinleyen misafirler konser sonunda orkestrayı dakikalarca alkıșladı.
DENİZ DEMİRYÜREK
NİLGÜN, ȘENOL KALYONCU
Bi-Xenon Farlar Anahtarsız Giriş ve Çalıştırma Sürüş Modu Seçici 4x4 Çekiş Sistemi
w w w. f i a t . c o m . t r
davet
Evlilik Yolunda İlk Adım Başkent’in başarılı avukatlarından Yiğit Kaymaz ile Dilem Kabukçu Rixos Otel’de gerçekleşen şık nişan töreniyle evlilik yolunda ilk adımlarını attılar. İki yıl önce okul ortamında tanışan mutlu çift geçtiğimiz günlerde de nişanlandı. İkilinin nişan törenine aile dostları ve yakın arkadaşları katıldı. Renkli törende konuklar canlı müzik eşliğinde doyasıya eğlendi. Keyifli fotoğraf karelerinin yer aldığı törende konuklar mutlu dakikalar yaşadı. İkili eylül ayında evleneceklerini bildirdi. DİLEM KABUKÇU, YİĞİT KAYMAZ
72 magdergi.com.tr
davet
ECE ALINEL
NAZLI - FIRAT GÜNDOĞAN
ALMİLA DOĞAN
Genç çiftin nișan törenine aile dostları ve yakın arkadașları katıldı. BÜLENT - ARZU KAYMAZ, HÜLYA - ÜMİT KABUKÇU
davet
ELİF SARAÇOĞLU
ÇİĞDEM - ERDEM KAYMAZ
lası için Daha faz om/online c i. magderg
HAZAL CEREN ÖZİLHAN
Önümüzdeki Eylül ayında evleneceğini öğrendiğimiz genç çiftin mutlulukları gözlerinden okunuyordu. İREM - CENK KILIÇ
Sevgililer Günü’nde Aşkınızı Doruklarda Yaşayın Sevgililer Günü’nde Türkiye’nin ilk ve tek “Relais & Chateaux” unvanlı oteli Museum Hotel'de, balon turuyla Kapadokya’nın göz alıcı manzarasında așkınızı zirveye tașıyabilir, otelin eșsiz atmosferinde sunduğu șarap banyosu ve birçok özel ayrıcalık ile unutulmaz bir tatil yapabilirsiniz. 78 magdergi.com.tr
A
şkın en romantik halini yaşamak isteyen çiftlerin tercihi Kapadokya’da Türkiye’nin tek "Relais & Chateaux" ünvanlı oteli Museum Hotel, eşsiz manzarası ve stil sahibi odalarında konforlu konaklama seçenekleri ile 14 Şubat Sevgililer Günü için birbirinden özel ayrıcalıklar sunuyor.
Aşkınızı en özel atmosferde kutlayabileceğiniz güzellikte, 23’ü mağara, 7’si taş olan büyüleyici oda seçenekleri sunan Museum Hotel'de odaların her biri ayrı konseptle tasarlanmış toplam 30 oda bulunuyor. Suit konseptinde tasarlanan "Muhteshem" odada, biri kaya diğeri kemerli iki yatak odası, iki banyo, özel şarap mahzeni ve incelikle düşünülen daha birçok romantik seçenek mevcut. Bu odada kalanlar için ayrıca bir de özel servis imkanı sunuluyor. Museum Hotel'in kendi bağlarından özenle hazırladığı şarapların aktığı muslukların yer aldığı özel odaları, Kapadokya’nın eşsiz manzarasına karşı jakuzi keyfi sunulan seçenekler, kış ayının vazgeçilmezi şömineli, özel olarak hazırlanmış salonlardan tercih edeceğinizde unutamayacağınız bir tatil yaşayabilirsiniz.
Ayrıca dünya çapında ünlü şef Murat Bozok’un aşkla hazırladığı lezzetlerle sevdiğinizle damaklarınızdan silinmeyecek lezzetlerle romantik yemekler de yiyebilirsiniz Yenilenen masaj deneyimleri Museum Hotel'de Sevgililer Günü’nde size ve sevdiğinize özel hazırlanan ikramlar eşliğinde benzersiz deneyimler keşfedebileceksiniz. Dilerseniz de gün ışımaya başladığı anda "Balon Turu"na katılarak, karlar altındaki Kapadokya’nın benzersiz manzarasında aşkınızla romantik dakikalar paylaşabilirsiniz. Neredeyse tüm odaların bölgenin manzarasına hakim olduğu, Göreme Vadisi’nden Aşk Vadisi’ne, Güvercinlik Vadisi’nden Kızıl Vadi’ye, Avanos Dağları’ndan Erciyes Tepeleri’ne uzanan Museum Hotel, lüksü konforla buluşturan ayrıcalıklı hizmetleri ile de fark yaratıyor. Özel rezervasyon sistemi ile kişiselleştirilmiş tatil deneyimi sunan Museum Hotel'de Sevgililer Günü’nde konaklamaya dahil edilen, dünyaca ünlü Hollywood starlarının ve sanatçıların vazgeçilmez güzellik ritüeli olarak bilinen özel şarap banyosuyla hücrelerinizi yenileyerek, Ehl-i Masöz, Cariyenin Sırrı, Asian Silence, Sultan’s Pleasure, Secret of the Afrodit, Kapadokya Gülleri gibi, özel bitki yağlarıyla sunulan masaj kürleriyle de kendinizi şımartabilirsiniz.
www.museumhotel.com.tr Rezervasyon: + 90(384) 219 22 20 Adres: Tekelli Mahallesi No: 1 Uçhisar P.K. 50240 Nevșehir / Kapadokya
davet
İsviçre Büyükelçiliği’nde Şık Davet SEVİLAY HELVACIOĞLU
MELİKE GÖKÇE
İsviçre Büyükelçisi’nin eşi Tamar Almagor, Büyükelçilik Rezidansı’nda verdiği davetle dostlarını bir araya getirdi. İsviçre Büyükelçisi’nin zarif eşi Tamar Almagor, Büyükelçilik rezidansında bir davet verdi. Yeni bir yılı ve güzel başlangıçları kutlamak için düzenlenen davete Ankara sosyal yaşamının bilindik simaları katıldı. Kendilerine sunulan leziz ikramları tadan ve bol bol sohbet etme imkanı bulan davetliler keyifli birkaç saat geçirdi. Misafirlerini kapıda karşılayan ve tek tek ilgilenen ev sahibi Tamar Almagor; güzel dostlarla kendisini tanıştıran Beril Çavuşoğlu’na da teşekkür etti.
80 magdergi.com.tr
TAMAR ALMAGOR HAFFNER
BERİL ÇAVUȘOĞLU
ENDER SEVGİ GÜLTEKİN
BURÇAK TANRIKULU
Türkiye
Taklitlerinden Kaçının
• Showroom:
Levent Cad. No: 44 1.Levent 34330 İSTANBUL T:0212 278 53 00 F: 0212 278 53 57
• Showroom:
Uğur Mumcu Cad. No:76/B G.O.P. 06700 ANKARA T:0312 446 76 33 F:0312 436 95 64
• Showroom:
Demirhendek Cad. No: 132 Siteler 06160 ANKARA T: 0312 350 16 30 F:0312 350 90 75
MAĞAZALARIMIZ PAZAR GÜNLERİ 12.00-18.00 SAATLERİ ARASI AÇIKTIR
davet
DUYGU SİPAHİ, GÜZİN KIRSAÇLIOĞLU
REZZAN ANIK
İsviçre Büyükelçisi’nin eși Tamar Almagor Haffner, güleryüzü ve samimiyetiyle tüm konuklarla yakından ilgilendi.
AYLİN ÜRÜNLÜ, GONCA ATALAY
AYȘE KAPLAN
davet
GAMZE ÖNSOY GÜNGÖR, FULYA BEKİȘOĞLU
HÜLYA TOPÇUOĞLU KURAL
Renkli anların yașandığı davete Ankara sosyal yașamının tanınmıș simaları katıldı.
AHSEN DEMİRCİ
MİNE TANIR KAVASOĞLU
FERİDE ȘAHİN
Turan Güneş Bulvarı, Mamur Apartmanı 132/C Çankaya / Ankara (0312) 490 0030 glcbutik06@gmail.com /glcboutique /glcbutik
düğün
Tavşan ve Ersoy Ailelerinin Mutlu Günü Şan İskender restoranlarının sahiplerinden Çiğdem ve merhum Oğuz Tavşan’ın kızları doktor Sinem Tavşan ile Ersoy Eczanesi’nin sahipleri AygünRecai Ersoy çiftinin oğulları eczacı Mustafa Ersoy Bilkent Hotel Sakarya Salonu’nda gerçekleştirilen görkemli bir düğünle hayatlarını birleştirdi. Geçtiğimiz Mayıs ayında nişanlanarak evlilik yoluna ilk adımı atan genç çift büyük mutluluk içerisindeydi. Davetlilerin balo salonunu doldurmasının ardından nikah masasına doğru yürüyen çift birbirine büyük bir heyecanla evet cevabını verdi. Daha sonra ilk danslarını gerçekleştiren çiftin mutluluğu görülmeye değerdi. Balayı için Maldivler’i tercih edeceği öğrenilen çift, balo salonundaki tüm masaları tek tek dolanarak gelen misafirlere teşekkür etmeyi ihmal etmedi. MUSTAFA ERSOY, SİNEM TAVȘAN
88 magdergi.com.tr
düğün
YAVUZ - GÜLRİZ TAVȘAN, YUKSEL - GÜLPER TAVȘAN, ÇİĞDEM - BATUHAN TAVȘAN, AYGÜN ERSOY, RECAİ ERSOY
Doğan- Emine Tavșan çifti bütün gece boyunca düğüne katılan misafirlerle tek tek ilgilendi. 90 magdergi.com.tr
DOĞAN - EMİNE TAVȘAN
ÇAĞIL, ÇAĞAN, BİRGÜL KAYIRAN
düğün
MELİS YAZICIOĞLU, EDA BİÇER
DUYGU TAVȘAN
Balayı için Maldivleri tercih eden genç çiftin ilk danslarını gerçekleștirirken yașadığı mutluluk görülmeye değerdi.
CAN TAVȘAN
lası için Daha faz om/online i.c magderg
ZEYNEP, TUANA CANDAȘ
NAZLI TAVȘAN GERGERLİ
Yenilenen Kadrosu ile Koç Kulelerindeyiz Söğütözü Cad. Koç Kuleleri 2/D-4 Çankaya / Ankara T: 0(312) 220 00 25
BEYMEN Gömlek: 345 TL Takım: 3.895 TL Papyon: 330 TL Kemer: 185 TL Mendil: Canali 355 TL Ayakkabı: Barrett 2.140 TL
BEYMEN Elbise: Jill Stuart 2.515 TL Çanta: YSL 6.305 TL Ayakkabı: Christian Louboutin 2.203 TL
96 magdergi.com.tr
Alışveriş Günlükleri Başkent sosyal yaşamının sevilen çiftleri Burcu-Mehmet Yörübulut ve Tuğçe-Kemal İnal ile Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde geçirdiğimiz keyifli alışveriş gününden renkli kareleri sizlerle paylaşıyoruz... FOTOĞRAF: YAVUZ SOLMAZ - ERSİN AL - SAÇ-MAKYAJ: PANORA PARİS KUAFÖR RÖPORTAJ: TUĞÇE UZUN
B
u keyifli alışveriş gününde biraz modaya değinelim… Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Burcu: Hem rahat hem şık bir tarzım olduğunu, bunu da “feminen giyim tarzı” ile ifade ettiğimi düşünüyorum. Kadınsı hatların vurgulandığı bu tarz ile “sofistik “ giyim tarzında kendimi buluyorum. Farklı ve muhteşem, aynı zamanda da rahatlığı elden bırakmadan şık ve seçkin parçalara dolabımda yer veriyorum. Mehmet: Giyim tarzımda şıklık ve pratiklik bir arada olmak zorunda, çünkü ben bir hekimim ve hayatım çok hızlı geçiyor. Bu hızlı yaşam tarzı içerisinde pratik ve şık olmayı hedefliyorum daha çok…
Gardırobunuzda vazgeçilmez parçalarınız neler?
Burcu: Coco Chanel’in öncülüğündeki “Little Black Dress” 20.yüzyıldaki en büyük devrimlerden biri olmuştur. Her kadının dolabının baş parçası olmaya hak kazanmıştır. Yaratıcılığınızı kullanarak siyah küçük bir elbise ile bambaşka kombinler oluşturabilirsiniz. Bunun yanı sıra “siyah blazer ceket”, “kumaş pantolon”, “kurtarıcı beyaz tişörtler”, “beyaz spor ya da klasik kesim gömlek”, “kalem etek” ve her rengi bende mevcut “deri ceketler” dolabımda kendimi hem şık hem de rahat hissedeceğim kurtarıcı parçalar olarak yer alıyor.. Mehmet: Siyah takım elbise; her zaman şık. Kot pantolon ve beyaz gömlek; her zaman pratik…
Bugün seçtiğiniz kombinlerden en çok beğendiğiniz ve sizi en çok yansıtan hangisiydi?
Burcu: Değerli MAG ailesi ve çalışkan ekibi ile çok güzel bir güne imza attık. Öncelikle bu güzel ambiyansı bize sundukları için çok teşekkürler.
BEYMEN Gömlek: Corneliani 1.195 TL Ceket: Etro 4.445 TL Kravat: Etro 630 TL Pantolon: Z Zegna 850 TL Mendil: Corneliani 335 TL Ayakkabı: Prada 1.940 TL
BEYMEN Etek: Missoni 3.760 TL Bluz: Missoni 3.100 TL Ayakkabı: Gianvito Rossi 2.615 TL Çanta: YSL 7.450 TL
98 magdergi.com.tr
BEYMEN Etek: Academia 1.595 TL Ceket: Academia 2.095 TL Bluz: Academia 1.495 TL Ayakkabı: Prada 1.670 TL Çanta: Stella McCartney 4.850 TL
HUGO BOSS Kazak: 552 TL Ceket: 3.640 TL Pantolon: 285 TL Ayakkabı: 659 TL
BEYMEN Elbise: Herve Leger 4.160 TL Ayakkabı: Le Silla 5.175 TL Kaban: Beymen Collection 1.570 TL Çanta: Bottega Veneta 6.540 TL
Bu özel günde taşıdığım her parça eşsiz bir zevk ve güzellik verdi. Özellikle Missoni triko bluz ve etek takımda kendimi buldum diyebilirim. Renk skalasının ve tarzının beni yansıttığını düşünüyorum. Mehmet: Smokin ve papyon; modernliği ve şıklığı yansıtması açısından benim en beğendiğim kombin oldu.
Sevgililer Günü sayımıza özel olarak birbirinize aşkınızı birkaç cümle ile burada ifade eder misiniz?
Burcu: Mevlana’nın deyimiyle; “Hayat bir nefestir, aldığın kadar. Hayat bir kafestir, kaldığın kadar. Hayat bir hevestir, daldığın kadar.” Birbirimize ilk günkü gibi hevesle, aldığımız taze nefesle “hayat” olalım derim aşkım. Sevgiliye kafes değil nefes olmak lazım… Mehmet: Sevgi için; özveri, güven ve saygı gerekir. Aşkın kalıcısı da sevgi üzerine kurulur. Tüm bunlar sağlandığı zaman sevgi ve aşk daimi olur… Biz bunu sağladık…
HUGO BOSS Kazak: 504 TL Palto: 1.260 TL Pantolon: 456 TL Kașkol: 569 TL Ayakkabı: 659 TL
BEYMEN Tișört: Blender 85 TL Pantolon: Z Zegna 900 TL Trençkot: Beymen Collection 1.345 TL Ayakkabı: Hogan 1.420 TL
BEYMEN Ceket: Z Zegna 1.995 TL Elbise: Beymen Collection 695 TL Ayakkabı: Santoni 1.585 TL Çanta: Moschino 3.470 TL
100 magdergi.com.tr
“Mekana, zamana göre giyinmek kişinin kendini bilmesinin altın kuralı.” Tuğçe İnal
B
u keyifli alışveriş gününde biraz modaya değinelim… Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Tuğçe: Kişinin giyim tarzının onun imzası olduğuna inanıyorum ben. Mekana, zamana göre giyinmek kişinin kendini bilmesinin altın kuralı. Ben günlük hayatımda oldukça rahat ve spor bir tarza sahibim. Gündüz mecbur kalmadıkça asla topuklu ayakkabı giymiyorum. Kendi işimi yaptığım için de giyim tarzım günlük programıma göre şekilleniyor diyebilirim. Ama gece davetlerde şıklıktan asla ödün vermem. Renkleri kullanmayı hem gündüz hem gece cok severim. Kemal: Casual bir kombinle birlikte papyon…
Gardırobunuzda vazgeçilmez parçalarınız neler? Tuğçe: Spor ayakkabılar, düz botlar, sandaletler, jeanler, etekler, şortlar ve düz basic t-shirtler. Kemal: Smokinlerim, saatlerim ve spor ayakkabılarım...
Bugün seçtiğiniz kombinlerden en çok beğendiğiniz ve sizi en çok yansıtan hangisiydi?
Tuğçe: Hepsi beni yansıtıyor aslında. İlk kombin, özlediğim bahar kıyafetim; tiril tiril elbise ve spor ayakkabı. İkinci kombin, siyah uzun yırtmaçlı boho elbise ve Academia yazılı crop deri ceket ise, benim stilimin tanımı diyebiliriz. Son kombinimdeki Paciotti Bootie, kupon bir parça herkesin dolabında olmalı. Les Petits Joueurs çanta ise, klasik bir elbiseyi anında neşelendirmedi mi sizce? Kemal: Benim kombinlerimi eşim seçmiş ama hepsi tarzıma çok uyan renkler ve kıyafetlerdi. Ama favorim; lacivert trençkot, yeşil kanvas pantolon ve spor ayakkabılı olan kombindi.
Sevgililer Günü sayımıza özel olarak birbirinize aşkınızı birkaç cümle ile burada ifade eder misiniz?
Tuğçe: Dünyaya aynı pencereden bakan bir çiftiz ve çok şükür ki bu ilk tanıştığımız günden beri böyle devam ediyor. Aşk ortağım, dert ortağım, hayat arkadaşım, dedikodu partnerim, ailem, can yoldaşım... Kemal: Başını omzuma yasladı ve evrendeki tüm taşlar yerine oturdu.
BEYMEN Elbise: Academia 1.465 TL Ceket: Academia 2.395 TL Ayakkabı: Valentino 2.645 TL VETRINA Çanta: MSGM 2.800 TL Çanta Aksesuarı: MSGM 610 TL
BEYMEN Yelek: Z Zegna 1.625 TL Pantolon: Z Zegna 850 TL Kazak: Z Zegna 1.045 TL Ayakkabı: Giuseppe Zanotti 2.380 TL
102 magdergi.com.tr
BEYMEN Gömlek: Canali 880 TL Mendil: Canali 205 TL Kravat: Corneliani 560 TL Takım: Beymen Collection 2.445 TL Kemer: Barrett 995 TL Ayakkabı: Santoni 3.015 TL
BEYMEN Elbise: Academia 725 TL Kürk Yakalık: Yves Salomon 850 TL VETRINA Ayakkabı: Cesare Paciotti 2.620 TL Çanta: Les Petits Joueurs 3.155 TL
davet
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 50 Yaşında Türkiye’nin en köklü ve saygın üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 50. kuruluş yılını kutluyor. Milli takımın yıldız futbolcusu Mehmet Topal’ın eşi Selda Topal’ın öncülüğünde, bu köklü ve saygın bilim yuvasında yetişen geleceğin bilim insanlarına bir parça da olsa katkıda bulunmak amacıyla “50. Yılda 50 Tıp Fakültesi öğrencisine eğitim bursu” kampanyası başlatıldı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Vakfı ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Başhekimliği himayelerinde gerçekleşen kampanyaya spor, iş ve sanat dünyasından destek yağdı. 50 tıp öğrencisine 1 yıllık burs kaynağı yaratılması hedeflenirken davet günü bu sayı 100’e çıktı.
SELDA TOPAL
Selda Topal önceki gün Nișantașı Develi Restaurant’da hem yeni yıl yemeği düzenledi hem de Cerrahpașa Tıp Fakültesi öğretim kadrosuyla, düzenlenen kampanyaya destek veren bağıșçıları bulușturdu.
ECE TOSUN
ÖZLEM YILDIZ
EMİNE ÜN
the magic of lighting
davet
ARZU KUNT
ÖZGE ACI
Davetin sunuculuğunu ünlü oyuncu Saruhan Hünel, açılıș konușmasında, Selda Topal’a ve bu imkanın yaratılmasında destek veren Cerrahpașa Tıp Fakültesi Bașhekimi Sayın Prof. Dr. İbrahim İkizceli’ye teșekkür etti.
ARZU ÖZAL
EBRU ERBAȘ
ELINA KJAER
DİLEK BİRGEN
SİTARE AKDİLEK
ZÜLEYHA ÖZGÜL
BOUCHRA VAN PERSIE
ZEYNEP DEMİREL
TUĞBA MELİS TÜRK
YAĞMUR TANRISEVSİN
GÜLSEL ÜLKE
ESRA İNCEEFE
100 tıp öğrencisine bir yıllık burs olușturanlara İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve Cerrahpașa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alaattin Duran tarafından Cerrahpașa Tıp Fakültesi Onur Belgesi verildi.
davet
SEMA BASA
108 magdergi.com.tr
AYȘE AKIN
PERİHAN AKI
ZEYNEP ILICALI
NURAY FENERCİOĞLU
ȘENAY AKAY
Lezzet Sırrımızı Burada Keşfedin Sinpaș Altınoran’da hizmet veren Home Kitchen restoran bizi, sıcak ve keyifli ortamında lezzetleriyle bulușmaya davet ediyor... Mekan sahibi Nurettin Sözen, “lezzet sırrımızı burada deneyin, püf noktalarımızı öğrenin” diyor... NURETTİN SÖZEN
Şeften Özel Tarif Kuzu İncik
Malzemeleri (4 Kişilik):
•
•
4 Adet Kuzu incik • 1 Baş Sarımsak • 1 Adet Kuru soğan • 1 Adet Havuç 1 Yemek kaşığı tane karabiber • 4 Adet Defne yaprağı • 1 Tutam Tuz Yapılışı:
Toprak güvecimize kök sebzeler döşenip üzerine kuzu inciklerimiz dizilir. Daha sonra tane karabiber, tuz, (özel aromatik malzemeler) konulduktan sonra üzeri kapanana kadar su ilave edilir, üzeri folyo ile hava almayacak şekilde kapatılıp 145 derecelik fırında 4-4.5 saat pişirilir.
Keşkek Yatağı Malzemeler: • • • •
300 gr Köy buğdayı 1 Bardak et suyu 1 Çay kaşığı tuz 1 Yemek kaşığı tereyağı
Yapılışı:
Köy buğdayımız bir gün önceden ıslatılır. Ertesi gün haşlandıktan sonra et suyu, tereyağı ve tuz atılarak tahta kaşıkla ezilerek pişirilir.
Sos Tarifi:
Güveçten alınan kuzu incik sosu 72 saat kaynatılarak öze getirilerek demiglas sos yapılır.
Sinpaş Altın Oran Çarşı No: 16-17 Çankaya / Ankara 4920800
Y
stimulus
Selin Söğütlügil
selin@magdergi.com.tr
Kalplere Dokunan Dernek Değerli MAG Okuyucuları... Sevgi ancak paylașılarak çoğalır. Ve bu paylașımın meșalesi; koșulsuz ve karșılıksız olarak tutkuyla tüter... Stimulus sayfalarının bu ayki konuğu; Șubat ayının o coșkulu, sevgi dolu aurası ile bütünüyle özdeșleșen çok özel ve çok özverili bir dernek olan Mika-Der... Yani Minik Kalpler Derneği... Bu müthiș dernek; sevgi dolu, o koșulsuz meșaleyi harika bir yürek ve sinerjiyle koruyor. Ve șimdi büyük bir onurla Dernek Kurucu Bașkanı Nesrin Ercan’dan Mika-Der’in kalplere nasıl dokunduğunu dinliyoruz... 114 magdergi.com.tr
N
esrin Ercan, sivil toplum dayanışması, toplumun uyumunu artıran, ona güç katan en büyük kuvvettir; bu bağlamda Mika-Der nasıl oluştu, kısaca bize anlatır mısınız?
1992 yılında sivil toplum örgütleri ile tanıştım. Önce Lions, daha sonra Rotary... Çalışma alanımın, projelerimin çok büyük bölümü çocuklara dairdi. İlk torunum Zeytin Olivia, bir böbrek sorunu ile doğdu ve henüz yedi aylık bebek iken Boston’da ameliyat oldu. Ailemiz için çok zor günlerdi, korkudan ölüyorduk. Ancak operasyon çok başarılı oldu ve Zeytin kısa bir zaman diliminde sağlığına kavuştu. İşte o zaman “Tanrı’ya nasıl teşekkür edebilirim?” diye düşündüm. Öyle bir şey yapmalıydım ki, Zeytin Olivia adına, pek çok çocuğun yüzü gülsün. Araştırmalarım beni o günkü adıyla Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na yani SHÇEK’e yöneltti. “Minik Kalpler için Elele” adlı bir proje tasarladım. O tarihlerde Rotary üyesiydim ve bu da 2006 yılında bir Rotary projesi oldu. Çocuklar, o zamanlarda Çocuk Yuvası veya Yetiştirme Yurtları olarak anılan soğuk gri duvarlı, kışlaya benzeyen hantal, ruhsuz kocaman binalarda yaşıyorlardı. Benim amacım, bu binaların ve çeşitli nedenlerle o binalarda yaşamak zorunda kalmış çocukların yaşam koşullarını iyileştirmek ve bugünlerini daha yaşanılır kılmaktı. Konserler düzenledim… Onların geliri ve hayırsever iş adamlarının bağışları ile Kocaeli, Sakarya, Sivas, Mardin ve Urfa olmak üzere beş şehirde, iç-dış oyun mekanları, bilgisayar laboratuvarları, kütüphaneler kurduk, mutfak banyo restorasyonları ve tefrişler yaptık. Yaptık derken ben ve Rotaryen arkadaşım Elif Türkay… Kendisi şimdi Mika-Der
Yönetim Kurulu Genel Sekreteri. Bir de bize dışardan destek olan Enbe Orkestra Şefi Behzat Gerçeker ve Ferhat Göçer… Çalışmalarımız Dönem Bakanı Nimet (Çubukçu) Sağ’ın dikkatini çekmiş. Bizi Ankara’ya davet etti ve bana Rotary çatısından çıkarak dernek kurmamı önerdi. 21 Temmuz 2008’de Minik Kalplerle Elele Derneği Mika-Der kuruldu.
Rumi; “Bir başkasının yaşamasına yardım etmeyen; yaşadığını iddia edemez” der. Siz ve derneğiniz açısından “Yaşamak ve Yaşatmak” neyi ifade ediyor? Mika-Der’in bu günkü çalışma alanı; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan kurum ve kuruluşlarda yaşamak zorunda bırakılmış 0-18 yaş arası çocuklarımızın dünü, bugün ve yarını…
Bizim çocuklarımız ki biz onlara minik kalpler diyoruz; aile içi şiddet, cinsel taciz, ensest, töre, doğal afetler, aile parçalanması, ebeveynlerin yitirilmesi gibi ağır hikayelerden geliyorlar. Hepsi yaralı, hepsi hayata öfkeli, hepsi sevgi ve güven duygusundan uzakta… Evet onlar yaşıyorlar, yaşamaları için gerekli unsurlar sağlanmış. Bir çatı, yemek, giyinmek, okula gidebilmek... Yaşamak bunlardan ibaret olduğunda bunun adı yaşamak değil, nefes almayı sürdürmektir. Sevmeden, sevilmeden, güven duymadan, birileri tarafından önemsenmeden büyümek kuru bir ağaç olmaktır. Meyva vermez, yeşili yoktur, gölgesi de… Mika- Der, onlara “öteki çocuklar olmadıklarını” söylemeye çalışıyor. Onların kalbine dokunarak sevgiyi aktarmaya çalışıyor. Her sorunlarında telefonun diğer ucunda olduğunu göstererek güvende olduklarını hissettirmeye çalışıyor. Yarına yürüdükleri yolda ellerinden tutmaya çalışıyor ki on sekiz yaşından sonra yüzyüze geldikleri yaşamın içinde karanlık sokaklarda kaybolmasınlar… Mika-Der onları böyle yaşatmaya çalışırken kendisi de
stimulus
yaşadığının farkına varıyor. Yaşat ki, yaşadığının bir anlamı, değeri olsun…
2017 senesinde gerçekleştirmeyi istediğiniz hedefleriniz nelerdir?
2017 yılının ilk çeyreğinde Bartın ilinde inşa ettirdiğimiz Bartın Mika-Der Sevgi Evleri’nin ve Tekirdağ Kapaklı’da yaptırdığımız Mika-Der Kenan Doğulu Çocuk Destek (Rehabilitasyon) Merkezi’nin açılışlarını yapacağız ve hizmete girecekler.
Mika-Der, benim ailemden sonraki ikinci yaşam önceliğim, adanmışlığımdır. Minik kalplerin her biri benim için oğlum Özgür, torunlarım Zeytin Olivia, Ronan Ozan’dır... Bir anne, bir babaanne için onların güvenli, bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı, severek, sevilerek, saygı duyarak, saygı yaratarak doğru yerde, doğru hedeflerde, doğru kararlarla, doğru
Ayrıcaü Aralık ayı sonunda deklare edeceğimiz bir proje var; bir televizyon dizisine dahil oluyoruz. Yapım şirketi, oyuncular, tv kanalı ve Mika-Der iş birliğinden doğacak projenin adı; Minik Kalpler İçerde. Haziran sonuna kadar sürecek olan bu çalışmanın amacı; çeşitli kampanya ve aktivitelerle bir spor ve rehabilitasyon merkezi daha kazandırmak... Bunun dışında dernek olarak koşu gruplarında yer almak ve onları 18 yaşlarının sonrasına ve iş hayatına hazırlayacak Genç MikaDer kuruluşunu hazırlamak. Ve tabii ki geleneksel Mika-Der balosu...
Toplum bilincinin sivil olarak örgütlenmesi ve yapısal gelişim süreçleri başta Mika-Der olmak üzere Türkiye dernek faaliyetlerini nasıl etkiliyor? Aslında uygar toplumlarda, özellikle Amerika’da sirketlerin, sanatçıların, sporcuların olmazsa olmazı, sosyal sorumluluk projeleri... Bizde de bu alanda ciddi bir gelişme yaşanıyor. Ancak bu oluşum daha çok sosyo-ekonomik yapıları güçlü kadınlar tarafından kurulan dernekler...
Ancak, bir derneğin şeffaf ve güvenilir olması şarttır. Tüm dünyada toplanan bağışların %50-60’ı projelere aktarılır, geri kalanı da organizasyon ve dernek-vakıf masraflarına harcanır. Gelişen toplum bilincini sizin hayallerinize kanalize etmek için çok güvenilir ve özveri içinde olduğunuzu göstermeniz gerekir. Mika-Der bu konuda dünyadaki tüm örneklerinden farklılık gösterir. Mika-Der’de toplanan bağışın %100’ü projeye aktarılır ve proje bitiminde bir kitapçık halinde tüm masraflar ve paranın dönüştüğü hali bağışçı ve bağışçılara sunulur. Havuzda para birikimi yapılmaz, her bağışın adı vardır, dernek masraflarının tümü üyelerin kendi cebinden yapılır.
Türkiye’de oldukça anlamlı çalışmalara imza atmaktasınız… Bu özverinizin altında, önce bir kadın, sonra anne, sonra bir eş ve büyükanne kimliklerinizin dışında; içinizde saklı kalan naif bir kimliğiniz var. Bu özgün naiflik dernek çalışmalarınızda sizde nasıl bir heyecan yaratır? Bir dernek başkanı her proje bitimde neler hisseder?
Çalışma alanımız çocuk... Çocuğa dair her güzel gelişme, oluşum heyecanlandırır, mutlu eder beni. Çocuk; en yumuşak, en hassas olduğumuz konudur, konu olmalıdır. Bir çocuğun yüzüne yansıyan sevince dair gülümsemeden daha güzel bir tablo olduğunu sanmam... Kaldı ki, hepsi bizim isteğimizle, son derece masum geldiler bu dünyaya... Onlara haksızlık yapan da yine bu dünya... Onların yüzünde yaratacağımız her gülümseme, yarınlarına yürüdükleri yola tutacağımız her ışık huzmesi, benim yaşamımı değerli kılan, var oluşuma anlam katandır.
116 magdergi.com.tr
insanlarla yaşamasından daha önemli, daha öncelikli hiçbir şey olamaz, olmamalı... Her proje bitiminde, yorgunluk ve stresi kapının önüne bırakır, kendime “Aferin Nesrin, aferin sana ve ekibine” derim...
Yaşamın her anında aşk gizlidir aslında ve en büyük aşklar eşsiz devrimler gibi başlar. MikaDer’in topluma kattığı sosyal sorumluluk bilincini alevlendiren tema neydi? Bu yardım aşkı ve isteği Mika-Der’in projelerini genişletecek mi? Bizim çocuklarımız, çok ağır bir geçmişten, üstesinden gelmenin çok zor olduğu travmalardan gelen çocuklardır. Bedensel ve ruhsal yara bere içindedirler. Sevmeyi de sevilmeyi de, güven duygusunu da, ait olma olgusunu da ya tatmamışlardır ya da unutmuşlardır. Yeşili olmayan cılız bir fidandır onlar. Kuruyup, çürümeden bakmak gerek… Onları sevmek gerek, sevmeyi öğretmek gerek… Onları güvenle tanıştırmak gerek, yalnız olmadıklarını, koskoca bir aileleri olduğunu hissettirmek gerek… Öteki çocuk olmadıklarını, sadece çocuk olduklarını anlatmak gerek… Kendileryle büyüttükleri hayata dair öfkeyi yaşam sevincine döndürmek gerek…
Çünkü bu doğuştan masum çocukların masumiyetlerini ellerinden alıp hem kendileri hem de toplum için tehlike haline getirilmeleri öyle kolay ki… Dışarıda bunu yapmaya hazır bir bataklık var zaten; onları içine çekmek için bekleyen ya da bedenlerini kullanmaya talip tacirler… İşte Mika-Der buna izin vermemek için onları bugünlerinden yarınlarına hazırlamaya çalışıyor. Doğru hedef ve idollerle tanıştırmak, eğitim, spor ve seminerlerle kendilerini korumayı öğretmek bütün amacı… Yarınlarında da kendi başlarına durabilene kadar ellerini bırakmamak…
ettiği dünyanın verilmediği o kadar çocuk var ki… Sokakta mendil satanı, ailede gizli şiddet göreni, ensest ve tacize uğrayıp kapalı kapılar ardında kalanları, hapishanelerde anneleri ile mahkumiyeti yaşayanları, engellileri… Hepsine yetişmek ne büyük bir mutluluk olur…
Nesrin Ercan; aşkı nasıl tanımlar?
Aşkın o kadar çok yüzü vardır ki… Aşk adanmışlıktır… Kendinden vazgeçme hali derler ya bence yanlış… Kendinden ve ondan vazgeçememe hali olmalı… Aşk birine de olur, bir projeye de olur, bir çiçeğe, bir hayale de… Verebileceğinin en iyisini vermek, sevgiyle, saygıyla, soluk adacıkları bırakarak elini tutmak, ısıtmaktır… Aşk; delilik değil, akıllılık hali olmalıdır. İhanete, vazgeçişlere, yarım kalmalara kapıyı sıkıca kapatma hali olmalıdır… Onun için açılması gereken kapıları da açmaktır. Aşk, kendinden önce sevmenin adıdır bana göre... Sen-benin biz halidir... Not: Bu güzel röportaj ve yaklaşım için hem kendi adıma hem Mika-Der ailesi hem de minik kalplerimiz adına çok teşekkür ederim. İzninizle bir ilave yapmak istiyorum. Soruların kapsamında yoktu ama dergi okuyucularına Mika -Der’in bugüne kadar yaptıklarını da özet olarak geçmek isterim.
Bence bu ülkeye yapılacak en önemli yatırımlardan biri; İnsan Kazanmak… Kazanabildiğimiz her çocuk bu ülkeye en değerli armağandır. Mika-Der her kazandığı çocukla daha da güçleniyor, daha da motive oluyor. Bugün badmington şampiyonumuz, flüt sanatçımız, bataklıktan üniversiteye geçiş yapmışımız ve daha bir sürü örneğimiz var..
- Otuz ilde yuva-yetiştirme yurtlarında çalışma - Beş tane İtalya’da dizayn edilmiş, dört engelli koltuğu alacak kapasitede sekiz kişilik elektronik asansörlü engelli minübüsü - Çocuk transferlerinde kullanılmak üzere bir otobüs ve dört minübüs - 25 çocuk evi (Güvenlikli sitelerde üç odalı daire kiralanır. Her türlü ihtiyaç ile dayanır döşenir. Kiranın altı aylık bölümü derneğe, daha sonrası kuruma aittir. 6 çocuk bu evde kurumun atadığı bakıcı annelerle toplum hayatı içinde yaşarlar.)
AR-GE her kurum için en önemli veri getirisidir. Siz Mika-Der olarak bu sistemi kullanıyor musunuz? Mika-Der gerçekleştireceği projelerin seçimi konusunda AR-GE kriterlerinden faydalanıyor mu? Hayır, yapmıyor…
Her şey birlik ve bütünlük içinde yapıldığında daha fazla anlamlar ifade eder. Derneğinizde üyelerinizle nasıl bir iş bölümü gerçekleştiriyorsunuz?
Yönetim kurulu ve icra kurulumuz var. Proje oluşumu yönetim kurulunda, proje takibi icra kurulunda gerçekleştiriliyor. Tabii ki yine bizim desteğimiz ve yönlendirmemizle… Ama en keyif alınan bölüm, çocuklarla olduğumuz zaman dilimleri… En yüksek motivasyon da böyle sağlanıyor…
Türkiye’de sosyal sorumluluk projelerinde diğer derneklerle iş birliğine girerek hayata geçirmek istediğiniz yeni projeler var mı? Evet böyle bir hayalim var; Tedx Talk gibi, çocuğa dair her sorunun masaya yatırılacağı bir oluşum yaratmak... Çocuk için çalışan dernek ve vakıflar, sanatçı ve sporcular, iş dünyası ve yazarlar, terapist ve pedagoglarla…Bir çocuk platformu veya herhangi bir isim altında… Sorunların masaya yatırılıp akıllı çözümler üretileceği… Bizim minik kalplerin dışında da hak
- Bir kapalı spor salonu, iki acık hava spor sahası, çok amaçlı salon ve kantin… - İki sevgi evi kompleksi... (Villalardan oluşan, çeşitli aktivite salonları içeren idari binadan oluşan sistem. Her villada 8-10 çocuk yaşar.) - Çocuk Destek (Rehabilitasyon) Merkezi... (Dört villa, yine aktivite alanları ve mini klinik içeren idari bina. 40 çocuk için. Ağır travma nedeniyle suça, madde kullanımına, intihara meyilli çocuklar için hayata döndürülme merkezi)
düğün
Evlilik Yolunda İlk Adım Dumat Ofset Matbaacılık’ın sahiplerinden Cumhur ve Perihan Duru’nun kızları Pelin Duru ile And Otomotiv’in sahibi NecipNuriye Atalan çiftinin oğlu Onur Atalan evliliğe ilk adımlarını attı. Öğretmen Pelin Duru ile inşaat mühendisi Onur Atalan görkemli bir nişan töreniyle evlilik yolunda ilk adımlarını attı. Bilkent Otel’de gerçekleştirilen nişan töreni genç çiftin aileleri ve dostlarının yanı sıra iş ve siyaset dünyasından birçok ismi konuk etti. Geçtiğimiz yaz, ünlü tatil beldesi Çeşme’de tatil yaparken ortak arkadaşları vasıtasıyla tanışan çiftin mutluluğu muhteşem bir nişan töreniyle taçlanırken, davete katılanlar bol bol eğlendiler. Nisan ayında Swiss Otel’de gerçekleşecek düğünle dünyaevine gireceği öğrenilen genç çiftin tören boyunca oldukça heyecanlı ve mutlu bir tablo çizdiler. ONUR ATALAN, PELİN DURU
118 magdergi.com.tr
YASEMİN DURU
SELİN DURU
PERİHAN - CUMHUR DURU, NECİP - NURİYE ATALAN
GİZEM - ȘAHİN ÇOLAK
düğün
CANSU - BAVER BAYINDIR
Evlilik yolunda ilk adımı atan mutlu çiftin düğünü önümüzdeki Nisan ayında Swiss Otel’de yapılacağı öğrenildi.
120 magdergi.com.tr
GİZEM ÖZTAN
BENGİSU ÖZBAHADIR, SARGUN TUĞRUL
CANSEL MİNNET
ANIL KARADAĞ
KÜBRA YAYLACI
Ünlü tatil beldesi Çeșme’de ortak arkadașları sayesinde tanıșan genç çift mutlu birlikteliklerini nișanlanarak taçlandırdı. ȘİMAL ÇOBAN
AYȘEGÜL ERCAN
A. ÖZGÜR KOLDAȘ
Yüz Mühendisliğinin Felsefesi eski hali gibi görünecektir. Kişinin görünümü yıllara meydan okurcasına, değişmeden kalır. Başrolünde Brad Pitt’in oynadığı “Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi” filmini izlemeyen yoktur. Filmde yaşlı gibi doğan ve hayatını tersten yaşayan bir adamın hikayesi anlatılıyordu. Çoğumuz ayna karşısında çizgileri, sarkma veya lekeleri ilk fark ettiğinde, Benjamin Button’ın yerinde olsam keşke diye düşünürüz... Bu durumu düzeltmek ve yüzümüzde kaybedilen volumü yerine getirmek için küçük dokunuşlarla ilaveler yapmak gerekir, böylece yüz görünümünün eski haline döndüğü görünecektir. Kişinin görünümü yıllara meydan okurcasına, değişmeden kalır. Buna “Benjamin Button Etkisi” diyebiliriz...
advertorial
G
eçen yıllar sadece anılarda kalmaz, yüz ve vücudumuzda da izler bırakır. ılların izleri, yüzümüze yansıyan yaş alma görüntüsü ile ortaya çıkar. Bunu bir benzetmeyle anlatmak gerekirse; baş bölgesindeki kemik, kas ve diğer yapılarımızı “masaya”, cildimizi ise “masa örtüsüne” benzetelim. Bu yapılardaki volüm kayıpları yüzde çökme ve sarkma olarak kendini gösterecektir, bu da masa küçüldükçe masa örtüsünün daha büyük, bol ve sarkmış görünmesine neden olacaktır. Bu durumu düzeltmek için, masaya küçük dokunuşlarla ilaveler yapmak gerekir, böylece masa örtüsü
Mühendislik Atölyesine Hoş Geldiniz...
İşe nereden başlanmalı dersek, tabii ki insanlara baktığımız yer veya herkesin bizde ilk dikkat ettiği yer olan gözlerden başlanmalı deriz. Bakışlardan yola çıkarak duygusal durumu tespit edebiliriz. Çünkü, şairin de dediği gibi, gözler kalbin aynasıdır. Yaş almanın ilk bulgusu gözlerde ortaya çıkar. Kaşların ortasındaki çizgiler, kaz ayakları, üst göz kapağındaki sarkmalar ve gözaltlarındaki şişkinlik kişinin görünümünü olumsuz etkiler. Bu bölgede özellikle Botox ve Dolgu enjeksiyonları mükemmel sonuç verir.
Mühendisliğin Amacı Yüzü Şekillendirmek!
Şekillendirme veya güzelleştirme denildiği zaman zevkler ve renklerin tartışılamayacağı kuralı gelir hemen akla... Ancak “çekicilik kavramı“ diye bir gerçeği göz ardı edemeyiz. Bir araştırmaya göre, “çekicilik“ ilk bakışın 0,3 saniye sonrasında şekillenir. Yani saniyenin üçte birinde kişiye bakarsınız ve kararınızı verirsiniz. Bu kararı detaylandırmak için ikinci ve üçüncü bakışları yollarsınız. Bu sosyal deneyin ardından, bilimsel verilere baktığımızda ise, yüzün geometrik yapısı ve matematiksel hesaplamalarla ideal ve çekici bir yüz yapısının “kalp şeklindeki yüz” olduğu ortaya çıkmaktadır. Yani geniş ve dolgun bir “üst yüz”, aşağı inildikçe daralan bir “alt yüz” yapısı karşımıza çıkmaktadır. Tabii bu değerlendirme kadın ve erkeğe göre değişebilir ama aradaki açısal farklar çok büyük değildir. Merak edenler için bir de Phi yani, 1.618 denilen bir “Altın Oran” da bulunmaktadır. Örneğin; bir kadının çene ve burun genişliklerinin eşit olması veya yüzün boyu ile genişliğinin oranlanması gibi kurallar vardır. Yani, geometri ve matematik kullanarak bir insanı bilimsel anlamda da güzelleştirebiliyoruz. Bu işlemlerin tamamını dolgular sayesinde yapabilmekteyiz.
Günlük Hayata Dönme Süreci
Ameliyatlarda uzun süredir kullanılan PDO (polidioksanon) türevi ipler, son derece güvenli ve yan etki görülmeyen materyallerdir. Hafif ve kısa süreli bir ödem ve morluklar dışında herhangi bir yan etki görülmemektedir. İple yüz asma tekniği, sosyal hayattan uzaklaşmaya gerek kalmadan gönül rahatlığı ile yaptırılabilir. Lokal anestezi yöntemleri ile uygulanır. İşlemden hemen sonra, ağzın çok geniş açılması veya abartılmış mimiklerin yapılmasından kaçınılmalıdır. İşlemden iki hafta sonrasına kadar ise, yüzün sertçe ovuşturulmasından ve yüz üstü yatmaktan kaçınılmasını tavsiye edilir.
Son Söz...
Yüz asma yöntemi; cilt gençleştirme (rejuvenasyon), kırışıklık ve sarkmaların giderilmesinde tek başına yeterlidir ancak, radyofrekans, dolgu ve botulinyum toxin ile birlikte kombine edilmesi sonucu daha güzel ve kalıcı yapar. Hastalar uygulamadan hemen sonra günlük hayatına dönmektedir. Hatta işlemin, tahmin ettiğinden daha hafif geçtiğini itiraf eden hasta oranı hiç de az değildir...
Dolgular, ilaç ve kozmetik dünyanın en önemli köşe taşlarından biridir. Dolgular, eskiden daha sert malzemeler şeklinde üretiliyordu. Ciltte düzensizlikler, yumrular ve çıkıntılı görüntüler ortaya çıkıyordu. Bu eski yapıya sahip partiküllü dolguların yerini son yıllarda ileri teknoloji içeren dolgular aldı. Cilde daha iyi uyum sağlayan bu teknolojiler ile üretilen dolgular çok daha yumuşak olması nedeniyle yüze kolay şekil verilebilme imkanı sağlamaktadır. Akışkanlığı sayesinde ise normalden daha ince iğne ve kanüller kullanılabilmektedir. Buda hastalarımıza ağrı ve ödem oluşturmayan güzel sonuçlar sunmaktadır.
İplerle Yüz Asmada Bu Mühendislik de Kullanılıyor...
İğne, iplikle gençleşmek demek daha doğru olur. Yaşlılık görüntüsü olan sarkmalardan bir çırpıda kurtulmanın yöntemi de diyebiliriz. Peki, örümceğin burada ne işi var derseniz, orası biraz muamma ama yöntemin temeli, ameliyathanelerde yıllardır kullanılan ve kendiliğinden eriyebilen özellikteki iplerle yüz veya vücuttaki cildin asılarak sıkılaştırılması prensibine dayanmaktadır. Her uygulayan meslektaşın “Ben Buldum” demesi de adetten olmuş bir durumdur. Son yıllarda sıkça uygulanılan ve hastalarımızın oldukça rağbet gösterdiği uygulamalarından biri olan Ameliyatsız İple Yüz Asma Estetiği, yeni nesil bir yüz germe yöntemidir. İnce iğne veya kanüllerin içine yerleştirilmiş PDO (polidioksanon) iplerin ciltteki sarkma merkezlerine yerleştirilmesi ile başlayan bir süreçtir. Burada yaşlanma boyunca devam edecek olan sarkmanın tersi yönünde vektörler belirlenerek iğneler yardımıyla iplerin yerleştirilmesi ve zamanla bunların erimesi ile azalmış kollajen ve elastin miktarlarında artışlar meydana gelir. Artan kollajen 60-90 gün boyunca yüksek seviyeye ulaşır. Ameliyathane şartları olmaksızın yapılan bu teknikte, cilde eski gençliğini kazandırmak mümkün olmaktadır.
www.ozgurkoldas.com.tr Phone: +90 312 428 54 83 Tunalı Hilmi Cad. 88 / 114 Kavaklıdere /Ankara Secratary: +90 532 235 16 00
Fashion Tv’den Yeni Tekstil Markası
davet
GÜL ERGİ
MAHBUBE GÜRKAN
İstanbul Kongre Merkezi’nde 4. kez düzenlenen Fashionist fuarında, Fashion TV’nin yeni tekstil markasının defilesi yapıldı… Patika Fuarcılık’ın OTİAD iş birliği ile düzenlediği Fashionist Abiye, Gelinlik ve Damatlık Fuarı, üretici firmaları yerli ve yabancı binlerce alıcı ile buluşturdu. Fuarda, katılımcı firmalar 2017 sezonunun ilk koleksiyonlarını sergilediler. İstanbul’da moda ve tekstil sektörüne canlılık getiren fuar kapsamında firmaların etkinlikleri de ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. Açılışa Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Bekir Erdoğmuş, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi Servet Samsama, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkan yardımcısı İrfan Özhamaratlı ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Volkan Atik katıldı.
124 magdergi.com.tr
DİDEM CILGA
JÜLİDE ÖNENGÜT
GÜNSEL ÜLKÜ
SELAHATTİN UYAR
davet
Fashionist 4 You, yeni sezon koleksiyonunu Fashionist’te sergiledi‌
126 magdergi.com.tr
Divan Ankara’da Bir Ask Hikayesi... , Chef Hasim Ayrancı’nın romantik lezzetlerini kaçırmayın... , )
Divan Pub Sevgililer Günü Yemegi ve Konaklama Paketi için 0 312 457 40 00 Divan Ankara bir Moment AS. yatırımıdır.
Gรถmlek
Elbise
320
450
Bluz 340
ร anta 450
Kot Pantolon 320
Bluz 350
128 magdergi.com.tr
Gรถmlek 350
Tulum
Deri Çanta
950
450
315
Salvar , 300
Bluz 350
Etek
Gömlek
300
320
Kot Pantolon 360
Pantolon 500
Pantolon 500
Çanta 450
315 Kırçiçeği Sk. No: 5/3 GOP Ankara +90 505 345 34 34 www.soiedesign.com.tr
röportaj
Türkiye’ye Ruh Veren Haberci
İsmail Küçükkaya Ankara’da bașlayan gazetecilik serüveninin ardından FOX TV ekranlarından her yeni güne “Merhaba” dedirten, yenilikçi ruhu ile haber sunma alıșkanlıklarının tabularını yıkan İsmail Küçükkaya ile çok sevdiği Ankara’da annesinin yanı bașında çok özel bir röportaj gerçekleștirdik. Mesleğinin 26. Yılında hem yazılı hem de görsel medyada milyonların takip ettiği bir isim ve bașarılı bir haberci İsmail Küçükkaya… 3 saat 15 dakikada sunduğu “Çalar Saat” ile hayatımızda neler değiștirdiğini MAG okurları ile paylașıyor… 130 magdergi.com.tr
T
ürkiye sizi çok iyi tanıyor ve seviyor ama İsmail Küçükkaya’yı bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Gazeteci, araştırmacı, yaklaşık yirmi beş yıllık bir habercilik serüveni… Ülkesine haberci gözüyle katkı sağlamaya çalışan bir yurttaşım. Yirmi iki yıllık yazılı basın kariyerimin ardından, son dört yılda da görsel medyada faaliyet gösteriyorum.
Peki, neden gazetecilik? Sizi bu mesleğe yönelten en büyük etken ne oldu?
Ortaokul ve lisede okurken kompozisyon yarışmalarına katılırdım ve hep okulun dergilerinde yazardım. Simav’da okulda küçük küçük dergiler olurdu. Kompozisyon yarışmalarında bir iki ödülüm de vardır. Kütahya Simav’ın yerel gazeteleri vardı; “Simav’ın sesi” orada çalışıyordum. Yerel medyada da çalıştım, bunların hepsi bir işaret aslında neden gazeteci olduğuma dair. Sonra da Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü kazandım. Ortaokul, lise ve üniversite yıllarımda yerel medyaya ilgi duydum, aslında bunların hepsi bir işaretti. Tabii basın-yayın okuyan herkes gazeteci olmuyor. Ben üniversite birinci sınıfın sonunda başlamışım. Demek ki, okumayla birlikte götürmüşüm. Demek ki, habercilik içimde olan bir tutkuymuş. O da nedir? Gerçeği aramak, hakikati aramak, adaleti aramak, haksızlıklara karşı hakkı savunmak gibi temel değerler kişiliğimle de örtüştü ve eşleşti ki bu mesleği seçtim. İyi ki de seçmişim diyorum. Çok zor, çok meşakkatli ama buna rağmen iyi ki de seçmişim...
Çok yoğun bir temponuz var. Bu tempoda kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz? Bir kere aslında yaptığım iş de kendime dair. Ben insanların
hayatının, özel hayat ve iş hayatı olarak ayrılmasını uygun bulmuyorum. Bunun için tabii şöyle bir yaşam felsefesi gerekiyor; sevdiğiniz işi yapmanız gerekiyor ya da yaptığınız işi sevmeniz gerekiyor. Yani çalışmak; özel hayatımın dışında olan, sıkıcı, efor isteyen, fedakarlık isteyen bir hayat değil... Ben hayatı ikiye bölmüyorum; benim hayatım bir bütün; özel hayatım işime dahil, işim de özel hayatıma dahil. İşim, karakterime uygun ve tutkuyla yaptığım bir iş olduğu için, hayatta kendimi var etmenin bir yolu bu... Fakat bu tempoda nasıl dinleniyorsun diye sorarsanız; sevdiğim işi yaptığım için o da kendime zaman ayırmaya dahil olabilir, onun dışında da kitap okuyorum, şiir okuyorum, spor yapıyorum. Çünkü kendime, fiziğime, ruhuma, dilime, ne kadar özen gösterirsem ne kadar yatırım yaparsam hem kendime katkım artıyor hem de mesleğime yönelik verimliliğim artıyor. Yani böyle bir altın denge buldum hayatımın içinde ve hayatım boyunca da bunu uyguladım.
İletişim fakültesi öğrencilerine ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Aslında şunu söylemek gerekir; mesela gazeteci olmak isteyen arkadaşlarıma iletişim fakültesine girmeden önce başka bir bilim, başka bir disiplin okumalarını öneririm. Mesela hukuk, psikoloji, sosyoloji gibi temel eğitimler aldıktan sonra gazetecilik yaparlarsa bence onlar için çok daha faydalı olabilir. İletişim fakültesinde okumak tabii ki iyi ve önemli ama bence hukuk, psikoloji, sosyoloji, edebiyat, İngiliz Kültürü, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı gibi bir alanda uzmanlaşıp genel kültürde derinleşmek çok daha faydalı olur. Ama diyelim ki; iletişim fakültesinde okuyorlar, o zaman da mezun olacakları günü beklememelerini önce staj yapmalarını ardından hemen çalışmaya başlamalarını, okulla işi beraber götürmelerini tavsiye ederim. Artı muhakkak yabancı dil öğrenmelerini, çok kitap okumalarını ve bunları yaşam felsefesi haline getirmelerini öneririm.
röportaj
tutkuyla yaptım. Zannediyordum ki, bir daha böyle mutlu olamam, beni bu kadar mutlu edecek bir iş hayatı bir daha olamaz diye düşünüyordum. Fakat sona daha çok mutlu oldum. Aslında hiç hesapta yokken yazılı medyadan görsel medyaya geçtiğimde aynı işi yaptım ben. Şöyle düşündüm; televizyonda nasıl fark yaratabilirim? Çok rakibimiz var, bütün kanallarda sabah haberi var ama ben tecrübesizim...Ne yaptım? Gazetede yaptığımı televizyona aktardım. Yani televizyon gazeteciliği yaptım, yorum yaptım. Gazetede yazı yazıyordum. Çok erken yaşlarımdan itibaren küçük televizyon yazıları yazmaya başlamıştım, gazetede yaptığım köşe yazısı gibi kendime özgü bir köşe ekledim. Gazetede gazete basıyordum, burada dijital gazete formatı getirdik. İlişkilerimle haber kovalıyordum, burada da ilişkilerimi televizyona yansıttım. Çok eski arkadaşım Nazlı Çelik diyor ki; “Sen aslında televizyoncuymuşsun. Bize gazeteden başka bir iş yapmam derken meğerse sen doğuştan televizyoncu gibiymişsin” diyor. İşin şakası bir tarafa ben tabii bu işi sevdim, Ben aslında şuna benzetiyorum. Sen bir teknik direktörsün, oyuncuların var ve bir takım kuracaksın, taktikler, stratejiler vereceksin ve öyle oyun planı kuracaksın ki kazanacaksın. Yıldızlar yaratacaksın ama şimdi yılların perde arkası birikiminden sonra perdenin önüne geçtin. Doğrudan izleyiciyle muhatapsın, e ben bunu da sevdim. Öbürüne ait bilgim de var, yani perde arkasında da çok uzun yıllar çalıştım, nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Şimdi ikisini birleştirdiğim zaman tabii televizyonda ortaya çıkan manzarayı çok sevdim. Bir defa halk çok sahiplendi, o büyü gibi bir şey... Her gittiğim yerde çok güzel karşılıyor insanlar, anneler, onların çocukları... Dolayısıyla bunu böyle sevdim ben... Hem gazetecilikte piştim, tadını aldım, doyumumu sağladım hem de televizyonda... Şu an yaptığım işten memnunum ve bundan sonra böyle devam etmek isterim.
Bunlar her branşta böyledir ama özellikle gazetecilikte, habercilikte kesinlikle çok faydalıdır.
Sizce iyi bir iletişimci olmanın altın kuralı nedir?
Aslında sizin sorunuzun cümlesinde de bu yanıt var. İyi bir iletişimci olmanın yolu, formülü; iyi bir iletişimci olmaktır. Peki bu ne demek? İnsanlar arası ilişkilerde iyi olursanız, gazetecilikte ve diğer bütün alanlarda da başarılı olursunuz.
“ Türk basınının sorunu yaratıcı olmamak” Bence hayatın sırrı, sihri iletişimdir. Yani, biriyle karşılaştığınızda nasıl ilişki kuruyorsunuz, nasıl iletişim kuruyorsunuz? Etkileyici misiniz, inandırıcı mısınız, samimi misiniz? Bence hangi işi yaparsanız yapın, o ilk görüş, o ilk an çok önemlidir. Bu durum, özel hayat ilişkilerinde de böyledir... İlk anın büyüsü diye bir şey var. Aslında bir ilişkinin bütün kaderi ilk anda belli olur. İlk bakışta, ilk elektrikte… Gazeteciliğe, haberciliğe dayalı ilişkilerin de güvene dayalı olması gerekir. Hayatın en önemli meselesi bu bence . . . Karşıdaki ile güvene dayalı bir ilişkinin temelleri atıldıysa, ilişkini test edebiliyorsan o ilişki uzun vadelidir, sürdürülebilirdir ve o zaman sırtın yere gelmez.
Ankara’da Akşam gazetesinin tepesinden bir anda ekran yüzü oldunuz ve şu anda milyonlar sizi takip ediyor. Biri geleneksel medya, diğeri görsel medya ikisi arasındaki haz size ne anlam ifade ediyor? Ekranda olmayı mı tercih edersiniz yoksa gazeteyi özlüyor musunuz? Bu çok önemli bir soru... Bana bunu benim bazı meslektaşlarım söyler. Ben gazeteciliği, gazete yönetmeyi aşkla yaptım, büyük bir
132 magdergi.com.tr
Mesleğinizde doyum noktasına ulaştım diyebilir misiniz?
Evet. Çünkü ben çok genç yaşta köşe yazarı oldum, 30 yaşımdan itibaren köşe yazdım. 2013’e kadar aralıksız 13 sene… Bir de Ankara temsilcisi olmak çok istiyordum; çok genç yaşta Ankara temsilcisi oldum. Beş sene Ankara temsilciliğini üstlendikten sonra yine çok genç yaşta Genel Yayın Yönetmeni oldum, bunların hepsine doydum. Şimdi de dördüncü yılımdayım bu bunu da böyle sürdürmek istiyorum. Şöyle olayım, böyle olayım gibi bir derdim hiç olmadı. Bütün derdim; yaptığım işin mevcut halini daha da kaliteli, taklit edilemez, geçilemez yapmak ve sabah haberlerinde aşılamaz bir fenomen olmak... Benim bütün derdim bu, çünkü işimi çok seviyorum.
Dijital medyayı çok aktif bir şekilde kullanıyoruz, artık hayatımızın çok önemli bir yerinde. Siz geleneksel medyanın en iyi yerlerinde gazetecilikten ekranlara uzanan bir yoldan geldiniz. Hem gençlerin kullanımı anlamında hem de gazeteciliğin geleceği açısından dijital medyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İşte bunu da yine birleştirdim. Yazılı medyayla görsel medyayı birleştirdim. Dedim ya bence buna çalışmamız gerekiyor. Yazılı medyayla görsel medyayı birleştirirken bunun içine dijital medyayı da kattım. Bizim yayınımız üç saat, o üç saatin içinde sosyal medyayı da kullanıyoruz. Canlı olarak sosyal medya twitter, instagramdan gelen mesajları okuyorum. O da bize bir interaktivite sağlıyor. Yani yayında sizinle sohbet ediyorum, yorumunuzu, görüşünüzü, önerinizi, eleştirinizi okuyorum ve yanıt veriyorum. Böylece bütün medya branşlarını neredeyse programım içerisinde birbiriyle etkileşim halinde yapar hale getirdik. Bizim işimizin mekanizması bu... Genç nesil artık gündem ile çok ilgili, sizlerin de sayesinde bir akım
başladı. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Artık herkes kendi evinin gazetecisi… Buna biliyorsunuz yurttaş gazeteciliği diyorlar. Mesela bugünlerde dikkat ederseniz bütün televizyon kanalları whatsapp ihbar hattı kurmaya başladı. Çünkü bütün televizyon kanallarının aynı zamanda böyle bir interaktiviteye ulaşması gerekiyor. Yani artık halktan kopuk olamazsın. Çünkü akıllı telefonlar elimizdeyse hangi marka olursa olsun, siz artık hem habere erken ulaşıyorsunuz hem de aslında bir haber kaynağısınız ve aynı zamanda haber merkezisiniz. Dolayısıyla oturduğunuz anda yanınızda bir olay olsa, bir yeri gidip görseniz fotoğraf çekip twitterda, facebookta, instagramda paylaşabilirsiniz. Bilgi, kültür, görgü ve haberleri paylaşarak yurttaş gazeteciliğini yaygınlaştırabilirsiniz. Buna biz şöyle diyoruz; “Bilginin ve haberin demokratikleşmesi”. Yani sizin artık zengin, fakir ya da çok eğitimli olup olmamanız hiç etkili ve önemli değil. Artık herkesin elinde telefonu var hatta birçok insanın iki telefonu var...
Bundan sonra ekranda ya da gazete anlamında farklı projeleriniz olacak mı?
Dört yıldır sabah haberi yapıyorum ama bu dört yılda bile yaptığım şey her yıl farklılaştı. Mesela Türk basınının sorununu yaratıcı olamamak olarak görüyorum. Bence, bizim medyamız yaratıcı değil, hazır şablonlara göre hareket ediyorlar. Akşam gazetesi benim geldiğim dönemde ortalama bir gazeteydi. Dedim ki; “Bu gazetenin manşetleri değişecek, diğer gazetelerle aynı manşetle çıkmayacağız”. Değiştirdim, çünkü dikkat edin Türkiye’de bir bakıyorsunuz bütün gazeteler aynı manşetle çıkıyor. Şimdi televizyonlarda da böyle oluyor. Mesela geldiğimde benden önceki arkadaşı taklit etseydim ya da başka rakiplerimi taklit etseydim ne olurdu? Ben şunu yaptım ve dedim ki; “Ben İsmail Küçükkaya olarak bir bireyim.
“Sabah haberlerinde aşılamaz, taklit edilemez bir fenomen olmak istiyorum” Her birey gibi benim de kendi rengim, ruhum, kendi hikayem var; kendi iş yapış biçimim ve o iş yapışı söyleyiş biçimim var. Kendime özgü, şahsıma münhasır olmam gerekiyor”. O zamanlar sabah haberlerinde kitaptan bahsedilmiyordu, ben her gün kitap tanıtmaya başladım. Şiir okunmuyordu, şiir okudum. Çiçek koydum, kır çiçekleri... Hatta mavi balık koymaya başladım. Bunun dışında güzel müzikler koymaya başladım. Ben orada ne yapıyorum? Çayımı içiyorum, sohbet ediyorum ve haber veriyorum. Haber vermek benim işimin özü. Ondan taviz veremezsiniz... Senin işin, yabancıların core business dedikleri, işin özü gazetecilik. Onu yapmayıp öbürlerini yaparsan şov olur, sen de showman olursun. Fakat ben diyorum ki; “Benim işim gazetecilik, ben habercilikle iyi olacağım ama bunun dışında da işimi renklendireceğim”. Çünkü üç saatlik bir program ve Türkiye’yi sen uyandırıyorsun, sabahın en erken saatlerinden 10’a kadar Türkiye’ye ruh veriyorsun.
Bu zamana kadar mutlaka ilginç anılar biriktirmişsinizdir. Aklınızda kalan, gazetecilikle alakalı size de kendinizi iyi hissettiren en önemli ve ilginç anınız hangisi? Valla çok var tabii 26 yıllık bir kariyerde... Mesela televizyonda ikinci yılımdaydı, onu hiç unutamıyorum. Yayın tam 6.45’te başlarken yönetmen dedi ki; “Abi sistem çöktü”. “Ne demek sistem çöktü”? “Şu demek; hiçbir haber bandı giremiyoruz”. “Yedeği var
mı”? “O da çöktü” dedi. Şimdi kendinizi benim yerime koyun, daha ikinci yılım... 6.45’ten 10’a kadar üç saat on beş dakika sadece konuşacaktım. Çünkü ekrana fotoğraf veremiyorsun, sistem yok olabiliyor ki oldu da... Ne yaptık biliyor musunuz? Tam üç saat on beş dakika konuştum. Elime gazete aldım ve okudum, yorum yaptım, haberleri kendim anlattım. Kitap vardı, şiir okudum. Nutuk vardı, nutuk okudum. Sonra yayın yönetmenimiz “Seninle gurur duyuyorum” dedi. Reyting çökecek kimse izlemez dedim. “Biraderim hiç etkilenmez” dedi. “Niye? Seni izliyorlar onlar” dedi ve gerçekten benim reyting ortalamam aynı çıktı, milim azalmadı. Bu da, unutamadığım anılarımdan biri oldu...
Peki, siz Ankara’yı da çok iyi biliyorsunuz İstanbul’u da... İkisini kıyasladığınız zaman özlüyor musunuz Ankara’yı?
Ben Ankara’yı çok seviyorum. Kız kardeşim Semra bugün yayını izlediğinde televizyonda “Ankara’dayken abime bak ne kadar mutlu, ne kadar huzurlu” demiş. Ankara benim evim, kariyerimin doğduğu Başkent. Bir kere Başkent olduğu için çok seviyorum, evim olduğu için çok seviyorum... Mesela, Ankara’da ulaşım çok kolaydır; eviniz, spor yaptığınız yer, kitap okumaya gittiğiniz yer, yemek yemeye, kahve içmeye gittiğiniz mekanlar… Böyle bir anda dolanırsınız Ankara’da, o da insana müthiş bir rahatlık verir. Mesela İstanbul’da randevu verirken kolay kolay saatini bile tutturamazsınız, en az iki saat eklemeniz gerekir... Bu yüzden Ankara’yı seviyorum.
GLC Butik’te Alışveriş Günleri Kısa bir zaman önce Turan Güneş Bulvarı üzerinde açılan ve giyim dünyasına önemli bir ivme kazandıran GLC Butik’in alışveriş günleri yoğun ilgi gördü. Turan Güneş Bulvarı üzerinde kısa bir zaman önce açılan GLC Butik “Alışveriş Günleri” düzenledi. Yoğun ilgi gören alışveriş günlerine gelen misafirler bol bol alışveriş yaparak iki hafta süren “Alışveriş Günleri”ni değerlendirdi. GLC Butik sahibi Gülçin Yalçın ve stil danışmanı Hakan Demirez gelen müşterileri ile tek tek ilgilendiği gözlenirken alışveriş yapan müşteriler oldukça memnun görünüyordu ESRA ESRİN GÜL
134 magdergi.com.tr
HANIM YALÇIN
AYLA GÖRGÜLÜ
ESRA ESRİN GÜL
HAKAN DEMİREZ, SABİRE AKTAȘ
รถzel
Mesleğine Așık İki Fenomen
Kapak konuklarımız Özge Ulusoy ve Rașit Bağzıbağlı ile The St. Regis İstanbul’da gerçekleștirdiğimiz çekimde, mesleki serüvenlerini ve özel hayatlarına dair sırlarını bizlerle paylașıyor...
FOTOĞRAFLAR: CENGİZ DİKBAŞ RÖPORTAJ: TUĞÇE UZUN SAÇ: MUSTAFA ERKANLI MAKYAJ: ERKAN ULUÇ
รถzel
G
ÖZGE ULUSOY ündemden düşmeyen, hemen hemen her davette karşılaştığımız, neredeyse her projenin içinde bir şekilde yer alan Özge Ulusoy’un yaşam öyküsünü dinlesek biraz...
Artık az çok biliyorsunuz aslında... Ankara doğumluyum, 20’li yaşlarımın başında İstanbul’a geldim. Hacettepe Üniversitesi’nde başladığım bale eğitimimi Mimar Sinan Üniversitesi’nde tamamladım. Sonrasında ise Yeditepe Üniversitesi’nde Sanat Yönetimi bölümünü bitirdim. Ablamın da ısrarıyla Elite Model Look yarışmasına katıldım ve ardından yavaş yavaş bu sektöre girmeye başladım. Daha sonra Miss Turkey ile bu yola tam olarak çıkmış oldum.
Bildiğimiz kadarıyla ailenizde, eğitim konusu en önemli konu... Sen de iki üniversite bitirdin... Peki, senin mesleğinin sanatla ilgili olması ve ardından modelliğe yönelmiş olmana aileden gelen yorumlar nasıldı? Aslında modellik yapmanın şartı ikinci üniversiteyi bitirmekti. Ailem eğitim konusunda gerçekten çok hassas ve iyi ki de öyleler. Ablam şu an Bahçeşehir Üniversitesi’nde doçent olarak çalışmalarına devam ediyor. Ailem beni kararlarımda her zaman destekledi hatta babam aile de doktor, mühendis çok var, bir tane de sanatçı olsun derdi... Okuduğum mesleği şu an yapamasam da bu yapmayacağım anlamına gelmiyor çünkü, işimi çok seviyorum.
Öğrencilik yıllarını nasıl özetlersin? Başarılı mıydın, ders çalışmayı sever miydin?
Konservatuvara çok erken yaşta başlandığı için benim eğitimim normalden biraz daha farklıydı. Rus hocalar, onların sert ve ağır disiplinli ortamında eğitim almak çok zordu ama şimdi, “iyi ki öylelermiş” diyorum. Onlardan aldığım o disiplin hiç değişmedi, hala çok disiplinliyimdir.
Peki okul hayatında da okulun en çok beğenilen, en gözde kızlarından mıydın? Hiç değildim. Ergenliğimde çok da güzel olduğum söylenemez. Biraz yaş almak bence kadınlara iyi geliyor, en azından benim için öyle oldu...
Herhangi bir estetik operasyon geçirdin mi?
Hayır, hatta hayatımda hiçbir operasyon geçirmedim. Geçenlerde yakın bir arkadaşım ameliyat oldu, o kadar korktum ki... Allah kimseye gerektirmesin, çok korkuyorum. Ama estetik olarak bir yerimi beğenmesem, korkumu da yenebilirsem estetik yaptırır bunu da çekinmeden söylerim. Şu an için sağlıklı beslenmek ve bakım yapmak benim için gayet yeterli...
Sakatlandıktan sonra baleyi bırakınca modelliği tercih etme sebebin ne oldu? Şu an bale yapmayı özlüyor musun?
Baleyi hep özlüyorum ama talihsizlik işte; o kadar yıl eğitim alıp sakatlık geçirmek... Sakatlıktan sonra üzerinizde korkusu kalıyor, eskisi kadar özgür hareket edemiyorsunuz. Hayat işte, ne getireceği belli olmuyor ama her işte de bir hayır oluyor gerçekten...
Bir anda yıldızının parlaması, farklı iş alanlarında basamakları hızla tırmanmaya başlaman, bu kadar tanınan ve sevilen bir yüz haline gelmen... Nasıl gelişti tüm bu süreç? Miss Turkey’den sonra Survivor da bana çok şey kattı. Neredeyse 10 yıldır bu sektördeyim, bir günde ünlü olmadım çok emek verdim gerçekten... İşimi büyük bir özenle ve severek yapıyorum ve bu da başarıyı getiriyor...
Hep bu kadar zayıf mıydın? Nasıl koruyorsun formunu?
Ben aslında yediğim zaman kilo alan bir insanım, bu yüzden hep kontrollüyümdür ama annem de, ablam da 36 beden. Genetik olarak da bir incelik var yani...
รถzel
“Doğru zaman geldiğinde evlenmeyi düşünüyoruz...”
Herkesin çok beğendiği Özge Ulusoy’un yüzünde veya vücudunda beğenmediği bir yer var mı? Ayaklarım güzel değildir ama ben onları çok severim. Bale çok zorlayıcı bir sanat dalı olduğu için parmaklarım deforme oldular ama hep o günleri aklıma getiriyorlar.
Modelliğin yanında tasarımcı kimliğinle de karşımızdasın artık... Modaya dair yaratıcılık hep var mıydı içinde yoksa sonradan mı gelişti?
Tasarımcıyım deyip tasarımcı arkadaşlarıma saygısızlık etmek istemem hiçbir zaman... Çünkü bu işin eğitimini almadım. Fakat 10 yıldır moda sektörünün içindeyim, prova mankenliği de yaptığımdan dolayı kalıptan, kumaştan iyi anlarım. Ben sadece zevkimi paylaşıyorum aslında...
Katıldığın defileleri, desteklediğin projeleri, televizyon programlarını ve marka yüzü olmayı neye göre seçiyorsun? Gelen teklifleri onaylama sürecinde kriterlerin neler oluyor?
Çok kolay bir süreç olmuyor. İş geldiğinde kimle yaptığımız, markanın ya da projenin güvenilirliği ve saygınlığı çok önemli. Zaten iş konuşmalarım tüm süzgeçlerden geçtikten sonra menajerim tarafından bana ulaştırılıyor ve ben son değerlendirmeyi yapıyorum. Kendi izlemeyeceğim bir programı, kullanmayacağım bir markayı ya da mantıksız bulduğum bir projeyi asla onaylamıyorum.
Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı? Başka kitaplar da gelecek mi arkadan?
Aslında aklımda yeni bir kitap projesi var ama önce tam olarak kafamda
oturtmam lazım. Sonrasında size mutlaka bilgi veririm zaten.
Yakın dönemde yeni projeler var mı?
Tv 8.5’da yeni programım başladı. Onun heyecanı ve mutluluğu var şu anda. Kanal ve yeni proje beni çok heyecanlandırdı. Her sabah canlı yayınla 08:00’de başlıyor. Sağlık, spor, güzellik, moda gibi birçok konuya değineceğiz.
Şubat ayı kapak konuğumuz olarak bu ayın gündemi Sevgililer Günü’ne özel, aşkı konuşalım... Hacı Sabancı ile yollarınız nasıl kesişti? Karşılıklı olarak “ilk görüşte aşk” diyebilir miyiz? Ortak arkadaşlarımız aracılığıyla tanıştık. İlk görüşün de etkisi vardır mutlaka ama biz daha çok tanıyarak sevdik.
Aşkını birkaç kelimeyle ifade etmeni, onu birkaç kelimeyle tarif etmeni istesek, hangi kelimeleri seçersin? En yakın arkadaşım, eğlenceli ve saygın.
Bir Akrep burcu olarak ilişkide kıskanç ve zor bir kadın mısın?
Akrep burcuyum ama burcumun çok fazla özelliğini taşımıyorum sanırım. Mesela kıskançlığım neredeyse hiç yoktur.
Peki yakın gelecekte evlilik, çocuk, kısacası aile kurmak gibi planlar, konuşmalar var mı aranızda?
Şu an ikimiz de çok yoğun çalışıyoruz. Doğru zaman geldiğinde bu zaten olacaktır ama şu an değil.
özel
“Yıldızım Fashion Week ile parladı..”
K
istiyoruz...
RAŞİT BAĞZIBAĞLI umaş konusunda büyük başarılara ulaşmış bir ailenin, göz kamaştıran tasarımlarıyla dünyaca tanınan oğlu Raşit Bağzıbağlı’nın yaşam öyküsünü dinlemek
Çok küçük yaşlarda kumaş ile tanışan biri olmak çok farklı bir şey. Sadece kumaş topları görüp büyümek, sonrasında o kumaşların elbise ya da ceket haline gelebildiğini gözlemlemek beni diğer tüm arkadaşlarımdan farklı kıldı her zaman. Renkli, keyifli bir çocukluk geçirdim. Ünlü simaların kumaşlarımızdan oluşan kostümler giymelerine küçük yaşlarımdan itibaren tanık olmaya başladım.
Senin ailende en çok önem verilen konu neydi? Annenin mi yoksa babanın mı daha dominant olduğunu söyleyebilirsin?
Annem de babam da markamız için çok çalıştı, buraya gelmeleri kolay olmadı. Tatil bile olsa onlar için önce gelen şey, çok çalışmaktı. Bu alışkanlık ve prensip bize de geçti. Babam işte çok dominant bir karakterdir, evde ise annemin sözü geçer.
Tasarımcı olmaya ne zaman karar verdin? Bu konuda aileden herhangi bir baskı söz konusu oldu mu? 12 yaşımdayken tasarımcı olmaya karar verdim. Ailem ilk başta pek destek olmadı. Asla baskı kurmalarına gerek kalmadı, her şey çok organik gelişti. Şimdi ise, başarılarımla gururlanıyorlar ve aile mesleğimizi yeni bir noktaya taşıdığım için çok mutlular.
KKTC Polisi’nin üniformalarının yanı sıra tüm logo ve amblemlerini de tasarladın... Nasıl geldi bu teklif? Nelere dikkat ettin bu tasarımları hazırlarken? Nelerden ilham aldın? O benim en gurur duyduğum çalışmamdır. Bir gece yarısı KKTC Polis Müdürlüğü’nden aradılar, korktum birden, insan bir şey mi oldu diye endişeleniyor. Toplantı sonucunda aldıkları kararla yeni üniformalarını Kıbrıslı bir tasarımcının hazırlamasını istediklerini
142 magdergi.com.tr
dile getirdiler. Çok gururlandım... Uzun süren toplantılar yaptık, mevcut üniformaları ile alakalı şikayetlerini dinledim, en az 20 yıl kullanılacak üniformalar istiyorlardı ve bu doğrultuda tasarım aşamasına geçtim... Şimdi, Kıbrıs’a ne zaman gitsem polis memurlarının teşekkürlerini duymak beni gururlandırıyor.
Özellikle son yıllarda yıldızın bir anda parladı... Türkiye’de ve yurt dışında moda tasarımı alanında birçok ödüle layık görüldün... Bu ödülleri nelere borçlu olduğunu, başarının altında yatan faktörlerin neler olduğunu düşünüyorsun? Aslında yıldızım bir anda parlamadı. Hep iyi işler yapıyordum zaten ama yıldızım gerçek anlamda Fashion Week’te koleksiyonlarımı sergilemeye başladıktan sonra parladı. Çok çalıştım, hiç yılmadım. Bir ara zor bir dönemden geçtim, o ara yurt dışında yaşadım. Geri döndüğümde ise şansım açıldı. Hayatta bazen virajlar almak lazım...
Türkiye’de ve yurt dışında hangi modellerle çalışıyorsun, kimleri giydiriyorsun? Yollarınız nasıl kesişti bu isimlerle? Yurt dışında, Doutzen Kroes, Petra Nemcova gibi isimlerle çalıştım. Türkiye’de ise, Özge Ulusoy ve Tülin Şahin, çalışmaktan keyif aldığım ve sevdiğim model arkadaşlarım. Aynı zamanda çok sayıda ünlü ile de çalışıyorum. Demet Şener, Bergüzar Korel, Dilan Deniz, Amine Gülşe, Özge Özder... Bu isimlerden bazılarıyla ortak arkadaşlarım sayesinde tanıştım, bazılarını da bizzat davet edip tanışmak istediğimi belirttim, enerjilerimiz de tutunca çok keyifli arkadaşlıklarımız, dostluklarımız oluştu.
Kendi markanı yaratma sürecin nasıl gelişti?
Markamı yaratmanın ardından defile yapmasam bile koleksiyonlarımı hazırlamaya devam ettim. Defileler ve doğru ünlüler ile iş birliklerini doğru orantıda yürütmek çok önemli. Tasarımlarım, Bağdat Caddesi (İstanbul) ve İran Caddesi (Ankara) Derviş Bağzıbağlı mağazalarında satılıyor. Şimdi ise, hazır giyim koleksiyonum RASHID 1. Levent’te bulunan Raşit Bağzıbağlı mağazamda ve Gizia Gate Nişantaşı’nda satılıyor. Couture yapmanın yanı sıra hazır giyimden de çok keyif alıyorum.
รถzel
“12 yaşımda tasarımcı olmaya karar verdim...”
Gardırop Savaşları’na nasıl dahil oldun? Proje sana sunulduğunda ilk tepkin ne oldu?
Yapımcılarımız Dilek Dağcıoğlu ve Ebru Kip’in uzun zamandır aklındaymışım. Bir cafede karşılaştık ve orada yanıma gelip teklif ettiler. Yemek yiyordum, birden şok oldum. Çok heyecanlandığımı söyledim. O dönem 2016 Oscar törenlerine gidecektim, kırmızı halıda Mine Vargı’yı giydirecektim. Dönüşte toplantı yapalım diye konuştuk ve ardından kendimi tanıtım filmi çekimlerinde buldum. Yaşadığım o heyecan hala aklımda...
Sana gelen projeleri kabul ederken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsun?
kat etmemiz gereken yollar var. Ben bu eleştirilerin dışında olan Türkiye’deki 5 tasarımcıdan biriyim. Ama sayımızın artması lazım ki dünya standartlarında konuşulan bir moda haftamız olabilsin.
Özel dikimde kadınlarla mı erkeklerle mi çalışmak daha kolay? Ailemiz içinde bir iş bölümü yaptık; ben kadınlarla çalışıyorum, kardeşim Onay ve babam Derviş Bağzıbağlı erkeklerle çalışıyor. Kadınlarla çalışmaktan büyük keyif alıyorum ama ileri bir erkek koleksiyonu da yapmak istiyorum.
Sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor musun?
Kişisellikten öte, projelerin markama ve imajıma uygunluğuna özen gösteriyorum. Bununla ilgili danıştığım bir iletişim ekibim var. Mesele her yerde olmak değil, doğru yerde olmak...
Evet, daha önce Türkiye Yardım Sevenler Derneği yararına Ankara’da iki kez defile yaptım. Böyle projelere açığım, çünkü sanat ile sosyal sorumluluk bir araya gelince ortaya harika bir sonuç çıkıyor.
Programın içinde biri olarak, programı nasıl değerlendiriyorsun? Değiştirilmesi veya geliştirilmesi gereken yönleri var mı? Mesela erkeklere yönelik de böyle bir program olmalı mı?
Bu yıl sektördeki 10. senemi kutlayacağım. Bunun için özel bir organizasyon hayal ediyorum. Başka özel projelerim de var ama sürpriz olsun...
Kızların en büyük sorunu, kumaşları tanımamaları. Yazlık kumaşlarla kışlık kumaşları kombin edip hatalara düşüyorlar. Ne yazık ki, moda okullarımızda da bu eğitimlerin iyi verildiğini düşünmüyorum. Moda ve Tekstil Bölümü mezunu kızlar geldiğinde bile bu hataları yapabiliyorlar. Bizim uyarılarımız sayesinde vücutlarına göre giyinmeyi öğreniyorlar. Program içinde erkeklere yönelik de bir bölüm yaptık.
Türk kadının ve erkeğinin giyim tarzını nasıl buluyorsun?
Her yıl daha fazla gelişiyor. Erkeklerimiz renk giyiyorlar ve eski tanımıyla metroseksüel olmaktan korkmuyorlar. Kadınlarımız da trend takip etmekten çok, vücut tipine göre giyinmeye başladılar. Bu da gelişimi beraberinde getiriyor.
Moda sektöründe yurt dışı ile kıyaslandığımızda sence ne gibi farklılıklarımız var? Özgünlük, bireysel olma ve kaliteli kumaş kullanımı ile alakalı
Ufuktaki projelerinden bahsedelim biraz da...
Veee aşk... Kızların hayran olduğu yakışıklı tasarımcının kalbinde biri var mı?
Aşk, dünyanın en güzel hissi bence... Fakat o kadar yoğun çalışırken maalesef aşka vakit bulamıyorum. Şimdilerde hayatımda özel biri yok, inşallah olur.
Nasıl birine aşık olursun? Ve aşık olduğunda nasıl bir Raşit çıkar ortaya?
Ben aşkı çok seven ve sevdiğine çok bağlanan biriyim. Fakat aşk, siparişle olmuyor ne yazık ki... Terazi burcuyum, dolayısıyla duygusalım. Nasıl davranacağım ise, karşımdaki kişiye göre değişir...
Evlilik, çocuk gibi hayallerin var mı? Yakın zamanda aile kurma gibi bir isteğin var mı? Var tabii ki... Yakın zamanda aile kurma gibi bir hayalim olmasa da elbette bir gün güzel bir ailem olmasını isterim. Ailesine düşkün biriyim ve aile yaşantısına çok kıymet veriyorum.
özel
“Bu projemde hiç düşünmeden Özge olsun dedim...” Raşit Bağzıbağlı
“Raşit’in kıyafetlerini çok büyük bir keyifle taşıyorum...” Özge Ulusoy Birlikte çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Erkan Uluç makyajı yaptı ve Mustafa Erkanlı da saçları hazırladı. Hepsi de ortak arkadaşımız olduğu için çok eğlendik. Atilla Karat’ın da müthiş mücevherleriyle ortaya harika bir iş çıkardık. Defile de harikaydı... St. Regis Otel’e de sizin aracılığınızla tekrar teşekkür ederim.
Özge Ulusoy: Raşit’in de dediği gibi tanışıklığımız bu işten önceye dayanıyor. Katıldığım davetlerde ve özel hayatımda Raşit’in koleksiyonundan çok kez giydim. Bu ilk gelinlik koleksiyonu için de benimle çalışmayı tercih etmesinden büyük bir gurur duydum ve büyük bir keyifle taşıdım.
Özge Ulusoy: Gerçekten çok keyifli bir çekimdi. Tüm ekip arkadaşımızdı ve büyük keyif aldık.
Raşit Bağzıbağlı: Özge, uzun yıllardır beğendiğim, saygı duyduğum bir model arkadaşım. Bazen davetlerde karşılaşıp selamlaşırdık ama çalışma fırsatımız olmamıştı. Bu projemde hiç düşünmeden Özge olsun dedim.
Tasarımcı ve model olarak beraber ortaya çıkarttığınız projenin çalışma süreci nasıl geçti?
Raşit Bağzıbağlı: Çok eğlenceliydi. Cengiz Dikbaş fotoğrafları çekti,
Yine birlikte planladığınız yeni konseptler, defileler veya projeler var mı? Raşit Bağzıbağlı: Bundan sonra benim defilelerimde Özge hep olacak. Tabii ki farklı projeler de olabilir, sürprizlere bayılırım. Özge Ulusoy: Tabii ki olacak... Dediğim gibi Raşit’in kıyafetlerini çok büyük bir keyifle taşıyorum...
davet
Yeni Yaşını Kutladı Ankara cemiyet hayatının seçkin simalarından Berna Erez Yiğit yeni yaşını kutladı. Quick China’da gerçekleşen davete Ruşa Acar, Sevilay Helvacıoğlu, Beril Çavuşoğlu gibi Ankara cemiyetinin seçkin simaları katıldı. Akşam yemeği yiyen davetliler doğum gününü kutlayan Berna Erez Yiğit’i adeta sevgi yağmuruna tuttu. Giydiği siyah elbiseyle oldukça zarif görünen Berna Hanım, doğum gününü kutlayan dostlarına tek tek teşekkür etti.
148 magdergi.com.tr
BERNA YİĞİT
GAMZE AYDIN
SEVİLAY HELVACIOĞLU
BESTE EYMİR
davet
ZEYNEP EREZ, HANDE TULUNAY, DERYA ȘİMȘEK
RUȘA ACAR
Quick China’da gerçekleșen davete Ankara cemiyetinin seçkin siması Rușa Acar da katıldı. ȘEBNEM DALOĞLU, DİDEM TAN ERKAN, BUKET KARAKULLUKÇU
güzellik
Orhan Bademli
orhan@magdergi.com.tr
İçindeki Yıldızı Ortaya Çıkarmak İçin Gizemi Yakala
Her yeni yıl bașladığında, peșinden koștuğum hayallerimi yakalayabilmek için hislerim; “Düne değil ana, bugünüme bakabilmeliyim” diyor…
150 magdergi.com.tr
H
ayata farklı bakmak için umut ve beklentilerimin çok özel olması gerekmiyor. Yaşamın içinde gördüğüm her şeyden etkilenebiliyor olmam yeterli… Çünkü, eşsiz bir deneyim için, aşık olup, düşler kurup, beklentilerimi sıraya koymakla vakit harcamamın gerekmediğini anlıyorum.
İçimdeki feminen zarafeti, neşe ve sevinçlerimin duygusal yolculuğunda keşfedip harmanlayarak ruhumdaki “Özel”i açığa çıkarabilirim.Yalın ve doğal güzelliğin enerjisini ortaya çıkaracak “Gizemi”yakalayabilir, stilimi yeniden keşfedip, kendime hediye edebilirim… Tıpkı saf bir pırlantayı yontmak gibi… Özüne ulaştıkça, gerçek doğallığı ortaya çıktıkça güzelliği görünür olan, evcilleştirilemeyen efsane sarışınların, asi Kaliforniya dalgalarını yaratan kadınların mucizesi… Güneş ışınları kadar ışıltılı saçlar, tutkulu aşkın yoğun ve sınırsız enerjisini hatırlatan akışkan, doğal, uçuşan dalgaların büyüleyici özgün sarışınların zaferi… Kaliforniya kadınları… Resimdeki saç kesim modeli; sezonun harika renkleriyle, duygularımıza ket vurmadan ruhumuzun baştan çıkarıcı yönünü empoze etme sözünü veriyor… Bence kadınların güzellik hazinesi, “içindeki yıldızı ortaya çıkarmaktır! “
Kesim; Modern Bop ve klasik kesim modellerinin zamansız modasıyla, kadınların gerçek güzelliğine minik dokunuşlarla büyük etkiler yaratan modelleri müşterilerimizde göreceğiz. Bu yılın trend’i olan “Akıllı Perçemler” ile tutkulu Kaliforniya dalgalarını yaratıyoruz. Renklendirme; Kaliforniya kadınlarına kontür tekniği ile blokların arasından tatlı tatlı süzülerek sarı tonların yansımalarını doğal, yumuşak ve parıldayan ipeksi sarışın renklendirmelerde uyguluyoruz. Şekillendirme; Kişiye özel düzensiz katlı doğal hareketleri, parlak akışkan bukleleri ve hafif hacimleri öne çıkarıyoruz… Makyaj; “Yüzümüzdeki güzelliği ortaya çıkaran dokunuştur” diyen makyör Erdal Bektaş, kadınların renkli dünyasını dışarı vurmasına yardımcı olan trendleri şöyle yorumluyor: Bu sezonun vazgecilmezi olan ilk şey, doğal kaşlar ve ten makyajını olabildiğince hafif tutmak; adeta makyaj yokmuş gibi… Doğal saçları, doğal ten ve doğal dudaklarda parlatıcı rujları tercih edilebiliriz. “Sezonun en popüler görünümü ten ve göz makyajını minimumda tutarak daha modern bir görünüm elde edebilmek” diyor, Erdal Bektaş...
Bilgi İçin: Orhan Bademli /obademl@gmail.com Tel: 0532 100 10 51-0532 314 21 80 Artistik Yönetmen: Banu Noyan Saç: Orhan Bademli - Makyaj: Erdal Bektaş Fotoğraf: Tamer Özbek Styling: Arzu Kaprol (kadın) – Şinasi Günaydın (erkek) Takı Aksesuar: Zeynep Kösem zkdreams
davet
NESLİHAN AKTEPE, AHSEN DEMİRCİ, İREM DEMİRCİ KILINÇ SEVCAN KILIÇ
ȘEBNEM ASTARCI
Çocuklar İçin Bir Araya Geldiler
2002 yılında çocukların ve bireylerin sorunlarına çözüm üretmek için kurulan Serebral Palsili Çocuklar Derneği “SERÇEV” yararına, Ahsen Demirci, Ekşi Maya’da kahvaltı organizasyonu düzenledi. Ahsen Demirci Güzellik Merkezi ev sahipliğinde gerçekleşen etkinliğe, Funda Bekişoğlu, Kadriye Kerimoğlu ve Afitap Akıncı gibi cemiyetin önde gelen isimleri katılım gösterdi. SERÇEV Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şebnem Astarcı, tüm katılımcılara teşekkür ederek, derneğin faaliyetlerini ve önemini anlattı. Astarcı; “Ülkemizdeki tüm engelli çocuklara ve ailelerine ulaşmak, onların çatısı olmak, hizmetlerimizden yararlanmalarını sağlamak, sorunlarına çare olmak ve onları başları dik, onurlu, mutlu bireyler olarak topluma kazandırmak misyonu için varız.” dedi. Diyetisyen Neslihan Aktepe’nin “Neden kilo alıyoruz?” konulu söyleşinin tüm geliri SERÇEV’e bağışlandı. Organizasyondan elde edilen gelir ile çocukların tekerlekli sandalye ihtiyacı karşılanacak.
152 magdergi.com.tr
GAMZE ÖNSOY GÜNGÖR
BURCU YÖRÜBULUT
davet
SİNEM ERSOY
ECEM UYAR
AFİTAP AKINCI
FUNDA BEKİȘOĞLU
Serçev yararına düzenlenen etkinliğe Ankara cemiyet hayatının seçkin simalarından Funda Bekișoğlu’da katıldı.
HANİFE IȘIK, PERİHAN UYAR
AKSU GÜLAY
KARTAȘ OTOMOTİV
Konya Devlet Karayolu No: 185 Balgat / Ankara (0312) 583 85 85 www.kartasotomotiv.com.tr
MAG Sevgililer Günü Aşkı anlatan en güzel sözleri, filmleri, şarkıları, rotaları ve lezzetleri bir arada sunduğumuz özel içeriğimizle size aşk dolu yıllar diliyoruz...
156 magdergi.com.tr
sevgililer günü özel
Așk; insanın kimyasını bozan kalp çarpıntısı, heyecan ve mutluluğu aynı anda hissettiren çok güzel bir duygu.
ALİ - ALMİLA DOĞAN
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz?
Eşimle Kıbrıs’ta üniversitede okurken tanıştık. Aslında eşim abimin bölüm arkadaşıydı. Ben o dönem yatay geçişle İstanbul’a geri dönmek istiyordum. Fakat eşime aşık olunca bu kararımdan vazgeçtim.
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir? Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
Anda kalıp mutlu olduğumuz her gün bize Sevgililer Günü. Geçirdiğimiz en güzel Sevgililer Günü ise Roma seyahatimizdeydi. Trevi Aşk Çeşmesi önünde bozuk paraları atarken göz göze gelip aynı dileği diledik.
Bir şarkınız var mı?
Düğünümüzde ilk dans şarkımız olan “I will always love you” ve “Tanrı istemezse”…
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz?
Venedik, Küba, Miami en romantik seyahatlerimizdendi. Venedik’in dar sokaklarında kaybolmak, otelden otele kanallardan geçmek ve özel maskeli balolar hiç unutmadığım romantik seyahatlerimizdendi. Küba ve Miami hem çocuklarımızla hem de karı-koca geçirdiğimiz en güzel seyahatlerimizdendi.
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi?
Bence aşk; insanın kimyasını bozan kalp çarpıntısı, heyecan ve mutluluğu aynı anda hissettiren çok güzel bir duygu. Aşk ve sevgi bağının olduğu her ilişki güçlüdür. Bu bağ eşler arasında anlatılmaz bir durumdur, ancak hissedilir.
Birbirinize nasıl hitap edersiniz?
En sevdiğimiz ve seyretmekten bıkmadığımız film; Julia Roberts ve Richard Gere’in başrollerini üstlendiği “Pretty Woman”…
Çikolata, çiçekler ve uzak rotalı uçak biletleri benim en sevdiğim hediyelerdir. Bunlardan hangisini alırsam alayım çok mutlu olurum. Eşim bana ismimin kısaltılmış haliyle “Almiş” diye seslenir, ben de genellikle “Aliciğim” derim.
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi?
sevgililer günü özel
Beraber olduğumuz her an bizim için anlamlı, o yüzden bu duyguyu sanırım tarihlendiremeyeceğiz.
ASLIHAN - KAAN BEZCİER
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz?
Tanışmamız üniversite yıllarına dayanıyor. Bilkent Üniversitesi’nin ilk yılında eşim beni görmüş fakat ben kendisini tanımıyordum. Tesadüf bu ya, daha sonra aynı sınıfa düştük… Başta güzel bir arkadaşlığımız vardı, sonra aşka dönüştü. 2006 yılından beri tanışıyoruz, beraber büyüdük diyebiliriz. Okulda iki başarılı öğrenciydik, mezun olduk, eşim askere gitti geldi sonra iş hayatı, ailelerin tanışması derken mutlu sona ulaştık… Bir de dünyalar tatlısı bir kızımız oldu…
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir? Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
Sevgiliyken daha anlamlı geliyordu, birbirimize hediyeler alıyorduk… Evlendikten sonra çok daha anlamlı, özel günlerimiz oldu… Sevgililer Günü’nde hediyeye gerek yok, sevgiyi 1 güne sığdırmaya da gerek yok, her daim birbirimize hediye alabiliriz. O yüzden dünyaca kutlanan özel günleri sevsek de çok daha anlamlı günlerimiz var bizim; tanışma ve evlilik yıldönümümüz mesela… Fakat en önemlisi kızımızın doğduğu gün.
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi? En güzel hediye benim için eşimin askerden dönmesiydi. Terhisi 14
158 magdergi.com.tr
Şubat’a denk gelmişti ve kavuşmamız en güzel hediye oldu.
Birbirinize nasıl hitap edersiniz? İkimiz de “Canım” diye hitap ederiz.
Bir şarkınız var mı?
Mustafa Ceceli’nin “Hastalıkta Sağlıkta” şarkısı… Evlendiğimiz yıl bu şarkı fenomen olmuştu, hatta düğünde ilk dans şarkımızdı.
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz?
Herkes balayını söyler ama kızıma hamile kalmadan 1 ay öncesinde 2015’e Las Vegas’ta girmiştik hem çok gezmiş hem de çok eğlenmiştik… En romantik tatilimiz oydu diyeceğim, çünkü çocuksuz son tatilimizdi.
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Aşk, sadece karşı cinse duyulan bir duygu değil. Her şeye aşık olabiliriz. Önemli olanın sevgi ve saygı olduğunu düşünüyoruz. Beraber olduğumuz her an bizim için anlamlı, o yüzden bu duyguyu sanırım tarihlendiremeyeceğiz.
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi?
İkimiz de romantik filmleri pek sevmeyiz. Eşim aksiyon filmlerinden başka film izlemez, o yüzden sevdiğimiz bir romantik film yok diyebiliriz.
sevgililer günü özel
Așk, yaradılıșta her varlığa karșı duyulan en yüksek titreșim ve evrenin sırrı...
OLGUN - BERRİN ZORLU
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz?
Eşimle yazlık komşusuyken tanıştık, ben 18 yaşındayken de evlendik, birlikte büyüdük diyebiliriz…
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir? Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
Ben böyle özel günleri sevmem hiç aslında, pazarlama taktiği olduğunu düşünür, sevenler, gerçek aşıklar için her günün özel, her günün Sevgililer Günü gibi olduğunu hissederim… Bizim için ömre bedel olan, en büyük aşklarım olan oğullarım ve eşimle birlikte keyifli bir akşam yemegi yemektir…
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi?
Evlendiğimiz ilk yıllarda Sevgililer Günü bu kadar popüler
değildi, sadece çiçek ve bir öpücük yeterli oldu hep aramızda...
Birbirinize nasıl hitap edersiniz? Canımmm deriz…
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz? Maldivler en romantiğiydi…
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Aşk, yaradılışta her varlığa karşı duyulan en yüksek titreşim bence… Doğaya, insana, yaradana, evlada, karşı cinse… Evrenin sırrı; sevgi ve aşk bence…
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi? Bruce Wills’in 6. His filmi…
sevgililer günü özel
Așk; çocuğunu sevdiğin adamın kollarında görmektir…
DOĞUȘ - BEGÜM ÇABAKÇOR
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz?
Gittiğimiz mekanlar genellikle aynı olduğu için Doğuş beni birkaç kez görmüş. Sonra ortak bir arkadaşımızın doğum günü partisinde yanıma geldi ve “Sen o gördüğüm kız olabilir misin?” dedi, öyle başladık konuşmaya. Güzel bir giriş yaptı, sonra gelişme ve sonuç da geldi…
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir? Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
İnanın ki hiçbir anlamı yok… Ben doğum günü dışında özel gün kutlamayı seven biri değilim ama doğum günlerine de fazla önem veririm. Doğuş sağolsun, evlilik yildönümümüzde de mutlaka bir şey ayarlar.
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi?
Hiçbir zaman almadık ama sanırım evliliğimizin ilk yıllarında Doğuş çiçek almıştı ve bana kendi elleriyle pasta yapmıştı, sonra baktı ben kutlamıyorum o da bıraktı.
160 magdergi.com.tr
Birbirinize nasıl hitap edersiniz?
Doğuş bana, “hayatım” der genelde, bir şey anlatmak istediginde… Ben, “Doğuş” derim. Aslan bana “mama”, Doğuş’a “babs” dediği için bazen biz de birbirimize öyle hitap ederiz.
Bir şarkınız var mı?
“Phonique Feel What You Want” ne zaman çalsa ben hep tanıştığımız ilk günleri hatırlarım… “Coldplay Paradise” bizim düğün şarkımız, onun dışında sevdiğimiz tüm şarkılar bizim, hiçbir şarkı için özellikle bizim şarkımız olsun, demedik.
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz?
Biz çok seyahat eden bir çifttik… Çocuklar oldu ama yine de gezmeyi bırakmadık. Şu anda da onlarla gezmeyi tercih ediyoruz. Fakat en romantik seyahatimiz sanırım balayında gittiğimiz Miami-Los Angles-Las Vegas turu ve Aslan’ın doğumundan sonra doğum günüm için baş başa kaçtığımız Paris yolculuğu olabilir, orada baya eğlenmiştik.
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Bence aşk; çocuğunu sevdiğin adamın kollarında görmektir…
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi? Ben Holiday’i ve The Painted Veil’i çok severim.
sevgililer günü özel
Eğer çok șanslıysanız; hayatınızda bir kere, hayatınızı önce ve sonra diye ayırabilecek biriyle tanıșacaksınız...
TALAT ABDİK, İPEK AYAYDIN
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz? Talat ile Londra’da okurken tanıştık. Aynı okulda okuduk ve aynı kalabalık arkadaş grubundaydık. Londra’da birlikte zaman geçirirken Talat ile birbirimizi yakından tanıma fırsatımız oldu. Beni davet ettiği bir yemek sonrası arkadaşlığımız başladı.
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir? Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
Aslında sevdiklerimize sevgimizi göstermek için 14 Şubat’ı beklemeye gerek olmadığını düşünüyorum. Bana göre yaşadığımız her gün ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz her an çok özel ve anlamlı.
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi? Eşimle sadece Sevgililer Günü’nde değil zaman zaman birbirimize küçük hediyeler alıp veririz. Genellikle başkası için anlamsız görünen ama sadece ikimizin anlayabileceği türden küçük ve esprili hediyeler oluyor. Bu da her hediyemizi özel kılıyor.
Birbirinize nasıl hitap edersiniz?
Özel bir hitap şeklimiz yok. Evde birbirimize seslenirken “Hayatım” deriz.
162 magdergi.com.tr
Bir şarkınız var mı?
Barry White “My First, My Last, My Everything” bizim için özel bir şarkı. Favori listemizin değişmez parçalarından…
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz?
Talat ile Londra’da tanışmıştık. O yüzden Londra bizim için her köşesinde hikaye olan, çok özel bir yer. Birlikte her zaman iyi vakit geçirdiğimiz, en romantik kaçış noktamız..
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Aşkı birkaç cümleyle tarif edebilmem mümkün değil ama şimdi adını hatırlayamadığım bir filmde şöyle diyordu: “Eğer çok şanslıysanız; hayatınızda bir kere, hayatınızı önce ve sonra diye ayırabilecek biriyle tanışacaksınız.” Ben şanslıyım ki Talat’la tanıştım ve evlendim… Sevgisini her an, her koşulda gösterebilen biriyim, aşırı bir çaba göstermeme gerek olmuyor. Bu yüzden eşime olan aşkımı anlatmak için özel bir ifade şekline gerek duymuyorum.
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi?
Klasiklerden olan Notebook filmini defalarca izleyebilirim…
sevgililer günü özel
Așk bana göre; kocamın, kızlarımın gözünde gördüğüm ıșık, onların candan bir bakıșı, gülüșü…
MEHMET HASAN KARAMEHMET, NEVȘAH FİDAN
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz? Nasıl doğdu bu güzel aşk?
Tanışmamız ve aşkımız arasında tam 4 sene var. Biz çok yakın arkadaş olduk önce. Haftada bir buluşur, yemek yer, saatlerce sohbet ederdik. Buluştuğumuz o günler, o derin sohbetler hayatımın en güzel anlarıydı diyebilirim. Önce dost olduk, aşkımız sonra geldi. Birkaç sene içinde o kadar iyi anlaştık, birbirimizle o kadar iyi arkadaş olduk ki kendimizi daha önce hiç kimseyle paylaşmadığımız sırlarımızı paylaşırken bulduk. Eşimin geçmişiyle ilgili eski eşlerinin bile bilmediği o kadar çok şey biliyorum ki, evlenmeye karar vermiş olmam bir mucize aslında... Şaka bir yana genç çiftlere tavsiye edebileceğim en önemli şey bu bence. Bir kişiyle değil evlenmek, ilişki bile kurmadan önce, aylarca, hatta senelerce görüşmeli, önce kafaca anlaşmalı, dost olmalı insanlar. Çünkü ancak o zaman bir ilişki sağlam temellere oturabilir. Aşkımıza gelince… Bir gün ikimizin de gözünden bir perde kalktı sanki, dostluk bitti, inanılmaz derin bir sevgi, aşk başladı. Eşime hissettiğim duyguların tarifi için aşk kelimesi az kalıyor aslında, daha çok sevdalandık birbirimize. Birbirimizi ömür boyu hiç bırakmamak üzere gönül birliği yaptık, kalpler, zihinler, bedenler kenetlendi sanki. Bir gün bizden bağımsız şekilde (haberimiz bile olmadan) Allah vergisi bir bağ geldi, bizi bağladı sımsıkı ve ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın hep bir arada tutuyor bizi. Açıklaması çok zor, o nedenle “ruh eşim” diyorum, eşim bana Allah’ın en güzel hediyesi.
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir? Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
Pek bir anlamı yok aslında. Böyle şeyler daha gençken anlamlı herhalde. Benim her günüm sevgililer günü zaten. Özellikle 40 yaşımdan sonra eşime, aileme, evime inanılmaz bağlandım, çocuklarıma karşı, eşime karşı var olan adanmışlığımın kendisi aşk bence ve ben o aşkı her an yüreğimin derinliklerinde hissediyorum. Olgunlaşmak, aldığın nefesin, yaşamın kıymetini bilmek böyle bir şey herhalde. Bana her gün sevgililer günü.
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi? Bugüne kadar aldığım en güzel hediye, hatta hediyeler birlikte
yaptığımız romantik seyahatler herhalde. Biz baş başa seyahat etmeyi çok severiz. Yanımızda kimse olmasın, ikimiz dünyanın bir ucuna gidelim, bilmediğimiz, daha önce yürümediğimiz sokaklarda saatlerce yürüyelim, kafamıza göre takılalım... Hele bir Koh Samui seyahatimiz var ki, onu ömür boyu unutmayacağım. Çok az kişinin bildiği Koh Pangan Adası’nda harika bir resorte gittik. Otelimizin bulunduğu sahilde, kumsalda bildiğiniz 15 kişi falan vardı, inanılmaz bir sessizlik, dinginlik, huzur hali... İkimizin de (birbirimizden sonra) Yaradan’dan aldığımız en güzel hediyelerden biriydi.
Birbirinize nasıl hitap edersiniz? “Aşk” diye...
Bir şarkınız var mı?
You are my everything. İlişkimizin başladığı dönemde birbirimize olan duygularımızı anlatmak için söylerdik bu şarkıyı sürekli, sonra şarkımız olarak kaldı.
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede yaşadınız?
Bir önceki maddeye yazmışım aslında Koh Samui. Koh Pangan Adası.
Sizin için aşkın tanımı nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Benim için aşk önce Yaradan demek. İçime, gönlüme aşkı düşüren, filizlenmesini sağlayan Allah bana göre... Sonra eşim, sonra da çocuklarım demek. O’ndan bana akan aşkın yeryüzündeki yansıması onlar. Aşk bana göre; kocamın, kızlarımın gözünde gördüğüm ışık, onların candan bir bakışı, gülüşü… Dünyaya bedel...
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi?
Romantik bile olmayan filmlerde bile ağlayan birine pek sorulacak soru değil bu... İnanmayacaksınız ama Avatar diyeceğim. Hiç romantik gözükmeyen ama dünyalar arası bir aşk hikayesi olduğu için beni ve eşimi çok güzel anlatan bir filmdir. Eşimin ve hatta nefes koçlarımın bile (bilmeden) bana “Avatar” demesi tesadüf değil yani…
Ferhat Kazancı ferhatkznc@gmail.com
Kök Tutmuş İlişkiler En olması gerekendir bizim için yeni ilișkinin günden güne daha da sağlam ve güçlendiğini görmek... Bașlangıçlar güzeldir, yeni birinin renkleri birden boyar her yanını. Gösterișli ve nefes kesicidir o haller. Sonra yavaș yavaș için de ısınmaya bașlar... Her șey iyidir, hoștur da hafif bir sızı gibi endișeyi de hissetmeye bașlarsın içinde. Ya alıșırsam ya da alıșmalı mıyım? Bazen bu soruları büyük bir emek ve itina ile așar onunla yıllanırsın. Peki, kök tutmuș ilișkilerin ömrü ne kadardır?
B
ence, geçmişte uzun ömürlü olan onca ilişkinin temelinde en çok beklenen şey huzur ve saygıdan geçiyordu. Bu yüzden de yılların yıllara kattığı şeyler gibi kaybedilenlerin peşine düşmeyen ninelerimiz dedelerimiz vardı… Ya şimdi?
Şimdilerde, ömürsüz diye hayıflandığımız ilişkilerimizin asıl nedeni daha ne istediğini bilen, daha bencil, bazen de arsız insanlar olmamızdandır. Dolayısı ile kök tuttuğuna inandığımız ilişkilerimizde bile saygı, huzur bizlere yetmemeye başlıyor. Anlık heyecanların bağımlısı ve hep daha çoğunun arzusuyla uyuşmaya, unutmaya başlıyoruz... Diğer yandan, eksikler ve tatminsizliklerimizin baskısı bilinçlenmemizden gelen son derece güçlü bir düşman halidir bizde... Farkındalığımızı koruyarak yaptığımız hamlelerin bizi, besleyip ihtiyaç ve isteklerimize cevap olan ilişkilere yönelttiğini düşünüyorum. Beklentilerimizin karşılanmadığını ya da karşı tarafı
164 magdergi.com.tr
mutsuz ettiğimizi gördüğümüzde cesaretli kararlar alabiliyoruz. Tabii bir de fast food kültürünün etkisiyle sahip olduklarımızın kıymetini, değerini fark etmeden ‘evet sıradaki’ ifadesinin arsızlığıyla da kendimizi kaybedebiliyoruz. Yani kök salmaya heves etmiş ilişkilerimiz iki farklı durumla karşı karşıya kalıyor. Ne istediğini bilen bireyler olarak, başlama kararını aldığı gibi sonlandırma kararını da aynı cesaretle alabilenlere saygım sonsuz fakat değer yargılarını kaybetmiş, gaflet ve özenmelerle adım atıp sonra da yalnızlığından kurtulmaya çalışanlara üzülmüyorum, üzülemiyorum. İstek ve beklentilerinin farkındalığını koruyabilen, aynı zamanda karşısındakinin de beklentilerini göz ardı etmeyenlerin, kök tutmuş ilişkilerin şerefine… Sevgililer Günü’nde de yalnız değilsiniz, bu kadeh bu yüzden kalkıyor size… Tadını çıkarın, hatta en abartısız hali ile 14 Şubat’ı olabildiğince sade ama birlikte yaşayın... Hakkınızdır… Bu farkındalık ile sarılmış isek var olan sevgiliye hakkımızdır...
sevgililer günü özel
Așk bir enerji iletișim ve paylașım șeklidir. Tüm canlıların kimyasını değiștirir ve tüm canlılar için gereklidir.
NİHAN ASLI ELMAS, MURAT AYGEN
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz?
Nihan Aslı Aygen: Bir süredir, iddialı bir projenin içinde olmayı bekliyordum. Arkadaşlarımla çıktığım bir akşam yemeğinde, yakın zamanda yapılacak olan bir projenin seçmeleri olduğundan bahsedildi. Önce, “seçmeler de nereden çıktı?” dedim ama projeyi yapacak ekibi inceledikten sonra, son dakika “neden olmasın?” diye düşünüp başvuruda bulundum. Projenin seçmeleri bile çok iddialıydı. Seçmelerin ikinci gününde projenin sahibi olan Murat ile tanıştım. Hayatımda ilk defa böyle biriyle karşılaşmış ve çok etkilenmiştim. Sonrası hayatımın en önemli kararı olan evliliğe kadar gitti. Her zaman işaretleri takip etmemin, içimdeki sesi dinlemenin önemine inandım. İyi ki gitmişim ve hayatımın aşkıyla karşılaşmışım. Aslında daha önce birçok kez birbirimizin hayatından teğet geçmişiz. Doğru zaman bu zamanmış demek ki… Murat Aygen: Yıllardır kafamda olan bir sahne projesi vardı. Yaşamın bana çok zor sunduğu bir dönemdi ve hiçbir şey yapmak istemiyordum. Bir akşam yapma cesareti geldi ve ekip arkadaşlarımla birlikte bir ilan hazırladık. Yapımcısı ve yönetmeni olduğum, Kramp projesi için performansçı seçmeleri yapmak üzere ilanı hazırlayıp, yayınladık. Seçmelerin ikinci gününde Nihan kapıdan içeri girdi. O an hayatımın geri kalanını geçirmek istediğim insanla karşılaştığımı biliyordum. Üç aşamalı seçmeler heyecan içerisinde tamamlandıktan sonra, ilk işim Nihan’a bunu söylemek oldu. Ve altı ay içerisinde evlendik.
166 magdergi.com.tr
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir, geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
Nihan Aslı Aygen: Biz her günümüzü özel bir gün kabul ederek yaşıyoruz. Her gün ilk defaymış gibi birbirimizin gözlerine bakıyoruz, ellerimizi tutuyoruz. Her yeni gün bize kutlayacak bir şeyler veriyor. Hiçbir şey olmasa bile birbirimize sarılabilmek, o günümü Sevgililer Günü gibi yaşatıyor. Murat Aygen: Gerçekten bize her gün Sevgililer Günü. Ancak Sevgililer Günü gibi özel günlerin bana göre en büyük anlamı, bir gün içerisinde milyonlarca insanın bir günlüğüne de olsa aynı enerjide olup bir kutlama yapması. Milyonlarca insanın aynı enerji ile bir güzellik yaşaması, bir günlüğüne de olsa dünyaya çok sayıda pozitif enerjinin aynı anda yüklenmesi gibi geliyor.
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi?
Nihan Aslı Aygen: Murat bana çok sevdiğimi bildiği için iğde ağacı almıştı. Her bahar misler gibi kokan bir iğde ağacım var. Murat Aygen: En başta Nihan’ın kendisi bana en güzel hediye. Bir de benim için hazırlattığı, yaşamımızın özeti olan bir film var ki, düşündükçe bile gözlerim doluyor. Mutlu oluyorum.
Birbirinize nasıl hitap edersiniz?
Nihan Aslı Aygen: Hitap ettiğim ana göre değişiyor. Kocam, canım, aşkım derim. Murat Aygen: Evet birbirimize pek ismimizle hitap etmiyoruz. Ben de genelde, aşkım diyorum.
Bir şarkınız var mı?
Nihan Aslı Aygen: Kendi yazdığımız şarkılarımız var. Hepsinin bir anısı olduğu için, hepsinin bir söylenme zamanı ve yeri var. Murat Aygen: Kendi yazdığımız şarkıların yanı sıra, şu aralar bizim şarkılarımız diyebileceğim, Nil için dinlediğimiz çocuk şarkıları var. Bir de Eleno Kerko isimli bir şarkı var ki bizi her dinlediğimizde bambaşka yerlere götürür…
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz? Nihan Aslı Aygen: Kızımız Nil, bir Paris bebeği. Bu sebeple Fransa, Paris en romantik aşk yolculuğumuza şahittir. Murat Aygen: Kesin ve net Fransa, Paris. Orada her zaman çok romantik ve özel zamanlarımız geçti. Paris bizim vazgeçilmezlerimizdendir.
Sizce aşk nedir, aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Nihan Aslı Aygen: Aşk, daha zihniniz bir anlam veremeden size mavi ışıklar gösteren bir sihirdir. Aşk o kadar görkemlidir ki, olabilecek en açık şekilde yaşarım. Murat Aygen: Daha önce bir yerde söylemiştim; aşk bir enerji iletişim ve paylaşım şeklidir. Tüm canlıların kimyasını değiştirir ve tüm canlılar için gereklidir. Aşkımı sürekli kullandığım sözlerle dile getiririm.
En sevdiğiniz romantik film hangisidir?
Nihan Aslı Aygen: İngiliz Hasta ve Günden Kalanlar Murat Aygen: Kesinlikle aynı fikirdeyim. İngiliz Hasta ve Günden Kalanlar.
Bakıșlarla, konușamalarla ve davranıșlarla așkımı göstermeyi çok severim…
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz?
Biz ortak arkadaşlarımızın olduğu bir ortamda tanıştık. Tesadüfen aynı ortamda bir araya geldik. İlk başlarda sadece arkadaştık, fakat daha sonra birbirimizi tanımaya başladıkça ilişkimiz özel bir boyut kazandı.
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir?
Bizim için çok özel bir anlamı yok ama ben yine de tüm özel günleri seviyorum. İlla ki özel veya büyük kutlamalar yapmak demek değil bu benim için… Artık evliyiz ve bekarlar için daha özel bir gün bu bence… Sevgiliyle kutlanabilecek güzel bir gün…
MUSTAFA - RUȘA ACAR
168 magdergi.com.tr
Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı? Sevgililer Günü’nde eşimle beraber hazırlayıp yediğimiz akşam yemeği çok anlamlı ve keyifliydi benim için.
Bugüne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi? Orkideler…
Birbirinize nasıl hitap edersiniz?
Çok özel bir hitap şeklimiz yok; canım, hayatım gibi kelimeler…
Bir şarkınız var mı?
Luciano Pavarotti; “Caruso”
En romantik aşk yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz? Milano,Venedik ve Floransa’da…
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Bence aşk, dünyanın en özel ve en güçlü duygularından biri... Bakışlarla, konuşamalarla ve davranışlarla aşkımı göstermeyi çok severim…
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi?
Shakespeare in Love...
sevgililer günü özel
Așk, her koșulda sevmek, saygı duymak ve uyandığımda onu yanımda görmektir.
SEHER - SERTAÇ NİGİZ
T
anışma hikayenizi dinleyebilir miyiz ?
İşe yeni başlamıştım, aynı işyerinde çalışıyorduk. Sertaç beni gördüğünde, “işte benim evleneceğim kadın” demiş. Bir ay sonra çıkmaya başladık ve şu an tam tamına 28 yıllık evliyiz.
Sevgililer Günü’nün sizin için anlamı nedir? Geçirdiğiniz en güzel Sevgililer Günü nasıldı?
Aslında bizim için her gün Sevgililer Günü… Sevmek, sevilmek için illa ki özel bir gün olmamalı… Ben Ankara’da, Sertaç İstanbul’da yaşarkan 14 Şubat’ta işi olduğunu söylemişti. Akşam kapı çaldı ve bir demet gülle karşımdaydı. O günü hiç unutamam.
Bu güne kadar Sevgililer Günü’nde aldığınız en güzel hediye neydi?
Evliliğimizin 25.yılına denk gelen Sevgililer Günü idi... 25 yıl için yazılmış 25 adet mektubu güllere bağlanmış şekilde almıştım. Mektupları ağlayarak okudum, bu benim için çok özel bir hediyeydi...
Birbirinize nasıl hitap edersiniz?
Ben hep Sertacım derim, o da bana gülüm diye hitap eder.
170 magdergi.com.tr
Bir şarkınız var mı?
“Sen bir ömre bedelsin.” En romantik yolculuğunuzu hangi ülkede gerçekleştirdiniz? Balayından sonraki ilk seyahatimiz Paris’e olmuştu. O yüzden Paris bana hep romantik gelmiştir. Her fırsatta sık sık Paris’e gideriz ve hep aynı heyecanı yaşarım.
Sizce aşk nedir? Aşkınızı nasıl ifade edersiniz?
Aşk, her koşulda sevmek ve saygı duymaktır. Aşk, uyandığımda onu yanımda görmektir. Aşkınızı ifade etmek için özel bir çaba gösteremezsiniz. Sevmek ve sevilmek bunun ön güzel ifadesidir.
En sevdiğiniz romantik film hangisiydi?
Patrick Swayze ve Demi Moore’un oynadığı The Ghost, en sevdiğimiz romantik filmdir. Defalarca seyrettik ve hepsinde de aynı heyecanı duyuyoruz.
mutfak sırları
Melih Demirel
melihdemirel@magdergi.com.tr
A
Ayna Ayna Söyle Bana Neler Oluyor 14 Șubat’ta?
şk; ayaklarınızın yerden kesilmesi, sebepsiz yere midenizin karıncalanması, ellerinizin istemsiz terlemesi, sevgiliyi görür görmez duyduğunuz heyecan... Ve tabii 14 Şubat Sevgililer Günü... Dünyanın dört bir yanında, her şeye rağmen – bütün klişe olduğu iddialarına rağmensevgililerin merakla beklediği gün... Aslında her şey 1800’lü yıllarda Amerikalı Ester Howland’in ilk Sevgililer Günü kartını yollamasıyla başlamış. Bugün ise, bu özel günde 1 milyar civarında kart atılıyor her yıl... Ve hadi itiraf edin, en “ben kutlamam” diyenimiz bile, sevdiğimiz kişiden gelecek ufak bir sürprize hayır demez bu özel günde... Hadi o zaman, özellikle bu yazım biz erkeklere, tüm sene, iyi günde, kötü günde sizinle olan sevgililerinizi mutfağa girerek şaşırtma zamanı...
Fırında Aşk Başkadır (Tarifler 2 kişiliktir) • 8-10 adet Vongole – kum midyesi • 8-10 adet midye siyah • 10-12 ayıklanmış karides • 200 gr fileto kılçıksız levrek, ceviz iriliğinde doğranmış • 100 gr halka kalamar • 1 çay bardağı beyaz üzüm suyu • 13-15 cherry domates yarıya kesilmiş • 100 ml Hindistan cevizi sütü • 100 ml tavuk suyu • 50 gr domates turşusu yeşil • 25 gr taze kişniş • 1 adet Meksika kırmızı acı biberi • Ceviz büyüklüğünde taze zencefil • 1 adet olgun muz • 2 diş sarımsak • 1 yemek kaşığı susam yağı • 2 yemek kaşığı ayçiçek yağı • 1 adet lime suyu • 8-10 dal Frenk soğanı Hindistan cevizi sütünü, domates turşusunu, kişnişi, muzu, acı biberi, zencefili, sarımsağı ve susam yağını bir blendar yardımı ile 4-5 dakika harmanlayın. İnce telli bir süzgeçten geçirin. (yok ise tülbent de işimizi görecektir) Kenara alın. Kapaklı döküm bir tencereyi ocakta iyice kızdırın. Ayçiçek yağını ve midye çeşitlerinizi ekleyin, 1 dk kapağı kapalı piştikten hemen sonra
172 magdergi.com.tr
üzüm suyunu ekleyin ve kapağı 1 dakika daha kapalı tutun. Kenara ayırdığınız karışımı ve tavuk suyunu ekleyin. Tenceredeki karışım kaynayıncaya kadar hızlı ateşte karışımı pişirin. Karışım kaynadığında ateşten alın ve kalamarı, karidesleri, levreği ve domateslerinizi ekleyin. Yavaş yavaş karıştırmaya devam edin. Balıkların dağılmamasına özen gösterin. Bu aşamada lime suyunu kendi damak tadınıza göre ekleyin. (unutmayın ki yeşil domates turşusu da bir ekşilik katacaktır) Yemeği servis etmeden hemen önce ince kıyılmış frank soğanı ile lezzetlendirin.
Çikolata ile Aşk Başkadır (Tarifler 2 kişiliktir) • 300 gr %56 çikolata • 150 gr tereyağı • 9 adet yumurta beyazı • 45 gr kakao tozu • 180 gr toz şeker • Vanilyalı dondurma • Çikolata, tereyağı, kakao tozunu ve 180gr şekeri benmari usulü eritin ve homojen bir karışım elde edin. - Ayrı bir kapta yumurta beyazlarını katı kıvama gelinceye kadar çırpın. - İki malzemeyi yumurta beyazlarını fazla söndürmeden harmanlayın ve porsiyonluk fırın kaplarına alın. - Servis etmeden 45 dk önce oda sıcaklığına alın ve 190oC fırında 6-8 dk. pişirin. (süre kabınızın büyüklüğüne göre değişkenlik gösterectir.) - Üzerine vanilyalı dondurma ekleyip servis edin.
davet
Sabuncu’dan Renkli Kutlama Başkent sosyal yaşamının seçkin simalarından Arzu Sabuncu, doğum gününü renkli bir partiyle kutladı. Ankara cemiyet hayatının tanınan isimlerinden Arzu Sabuncu yeni yaşını kutladı. La Gioia’da gerçekleşen kutlamaya Ankara cemiyetinin birçok seçkin ismi katıldı. Günün gözde ismi Arzu Sabuncu ise şıklığı ve güleryüzüyle tüm ilgiyi üzerine toplarken bir yandan da doğum günü tebriklerini kabul etti. Keyifli birkaç saat geçiren davetliler, sık sık fotoğraf çekerek sosyal medyada paylaştı. ZEHRA ÇELİK, PINAR CANALP
174 magdergi.com.tr
ARZU SABUNCU
FUNDA BEKİȘOĞLU
BEGÜM AKIȘ, ENDER SEVGİ GÜLTEKİN
PERİHAN UYAR
AYDAN ÖZDOĞAN, FERİDE ȘAHİN
AYSU YAVUZ
Arzu Sabuncu’nu La Gioa’da gerçekleștirdiği doğum günü davetine Ankara cemiyet hayatının tanınan simaları katıldı. MELİKE GÖKÇE
KADRİYE KERİMOĞLU
SELİN GEĞİN
davet
Müteahhitler Baloda Buluştu MİTHAT YENİGÜN
Müteahhitler Birliği 65. yılını iş dünyasından birçok önemli ismin katılımıyla Sheraton Otel’de düzenlenen balo ile kutladı. Sheraton Otel’de gerçekleştirilen baloya iş ve siyaset dünyasından önemli isimler katıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sivil toplum örgütlerinden birisi olan müteahhitler birliği 65. yıl balosunda ülkemizde birçok önemli inşaat firmasının sahiplerini ağırlarken Mithat Yenigün yaptığı konuşmada geceye katılan tüm misafirlere birlik ve beraberlikleri için teşekkür etti. Konuşmaların ardından Mithat Yenigün ile birlikte eski başkanlar 65. yıl pastasını kesti. Pastanın kesilmesinin ardından balo canlı müzikle devam etti.
176 magdergi.com.tr
GÖKÇE ÖZCAN, AYBERK ÖZCAN
GÖKÇE ÖZCAN, AYBERK ÖZCAN
AYBERK - GÖKÇE ÖZCAN
GÜVEN KUZU
LARISSA TÜRKKAN
Müteahhitler Birliği’nin 65. yıl balosu, inșaat, emlak ve siyaset dünyasından bir çok önemli ismin katılımıyla gerçekleștirildi. FUNDA - ERDAL EREN, ÇİĞDEM KIZIROĞLU
CAROLINA TANKAL
Northland Satış Ofisi Ankara Keçiören Ovacık bölgesinde bulunan bina; toplam 320 konuttan olușan Northland projesinin satıș ofisi olup, projenin 2+1 ve 4+1 örnek dairelerini, projenin maketini ve proje görsellerini içermektedir.
Satış ofisi, ergonomik ve işlevsel olarak; şantiye kısmı, makam kısmı ve satış ofisi kısmı olmak üzere üç ana bölüme ayrılmıştır. Şantiye kısmında bir toplantı odası ve şantiye ofisleri bulunmaktadır. VIP kısmında bir karşılama ve bekleme alanı ile üç adet yönetici odası bulunmaktadır. Satış ofisi kısmı; giriş, maket alanı, bekleme ve çocuk oyun alanı, iki satış temsilcisi odası ve bir yönetici odasından oluşmaktadır. Girişte bulunan üç boyutlu banko, bruno perla ve volakas
mermerleriyle kombinlenip bir kısmı üç boyutlu üçgen olarak dışarıya çıkarılmışken, diğer kısmı üç boyutlu üçgen olarak içeriye çekilmiştir. Banko arkası duvar kaplaması, natural ceviz ahşap ve arkasında gizli led aydınlatma kullanılarak duvardan koparılıp tavandaki düzensiz asimetrik mertekler ile bütünleştirilmiştir. Bekleme alanı ve çocuk oyun alanında duvar kaplamaları bulunmaktadır. Bekleme alanı arkasındaki duvarda natural ceviz ahşap, arkasında gizli led aydınlatma kullanılarak duvardan koparılmıştır. Mobilyalarda mekana sıcaklık ve renk katabilmek için pastel tonlar seçilmiştir. Bütünlük sağlanabilmesi için tavanda düzensiz asimetrik mertekler ile bunların izdüşümü olarak yerde halı kullanılmıştır. Maket alanı, mekanın ortasında yer almakta olan showroom alanıdır. Maket alanına özel tavanda, yön gösterici meshler ile üçgenler; yerde ise mega siyah seramik yön şeritleri ile edilgres seramikler kullanılmış olup, maket için özel naturel ceviz ahşap ve bruno perla mermer ile tasarlanmış masa bulunmaktadır.
advertorial
S
atış ofisinin konsepti oluşturulurken, cephe kaplamasında meshler açılı olarak yerleştirilmiştir. Dışarının ve içerinin konsept bütünlüğü için meshler tavanda açılı olarak konumlandırılmıştır. Tavanda kullanılan yön verici açılı meshler ile dekoratif asma tavan üçgenler konsepti belirleyen ana unsurlardır. Tavandaki açılı meshlerin izdüşümü, yerde koyu renk seramik ile yön verici şeritler oluşturmuştur.
Maket aydınlatmaları tavanla bir bütünlük sağlayacak şekilde seçilmiştir. Maket alanında bulunan kolonlar ise füme ayna ve cnc kesim özel tasarım panolar ile kaplanmıştır. Satış temsilcilerinin odaları açık mekan olarak tasarlanmıştır. Tavanda bütünlüğü oluşturabilmek adına düzensiz asimetrik mertekler kullanılmıştır. Duvar kaplamalarında füme ayna, cnc kesim özel tasarlanmış pano ve üçgen naturel ceviz kaplama kullanılmıştır. Mekan tanımı için tavan ve zemin izdüşümünden burada da yararlanılmıştır. İki oda arasındaki kolon için özel tasarlanmış cnc kesim panolar numaralandırılmıştır. Masa, konsol ve raflar; naturel ceviz ile kaplanmış, mekana sıcaklık ve renk verebilmesi için bekleme koltuklarında pastel tonlar kullanılmıştır. Satış temsilcisi müdür ofisinde farklı olarak cnc kesim özel tasarlanmış, saksı işlevi gören dekoratif panel tercih edilmiştir. Duvar kaplamasında; füme ayna, cnc kesim özel pano, naturel ceviz üçgen pano, beyaz lake üzeri raflı pano ve bruno perla ile açık raflı konsol tasarlanmıştır.
Mutlukent Mah. 1920. Cad. Beysu Villakent Sitesi No:19 Beysukent Çankaya/Ankara T: (0312) 285 64 30
/evrenyigitarchitects /evrenyigitarchitects /ey_architects /company/evren-yigit-architects
davet
Türkiye’nin İlk Sessiz Müzayedesi ERSİN KAYALAR, SİREN ERTAN
Ünlü müzayedeci Rafi Portakal ve kızı Maya Portakal Bitargil sektörde bir ilke imza attılar. 14- Ocak-21 Ocak tarihleri arasında Nişantaşı, Portakal Sanat Evi’nde dünya çapındaki 29 sanatçının yaptığı, Türkiye’nin ilk sessiz müzayedesi de satışa sunuldu. Alışılagelmiş müzayedelerin dışında olan bu müzayedede ‘satıyorum, sattım’ sözlerinin yerine Maya Portakal ile iletişim halinde olan koleksiyonerler tekliflerini çeşitli iletişim araçları ile sundular. 7 gün 24 saat işleyen sistemde teklifi yüksek olan, eseri satın aldı. Yapıtların Hollanda’nın başkenti Amsterdam’dan İstanbul’a geldiğini söyleyen Maya Portakal Bitergil; “Bu yapıtları özenle seçtik. Türkiye’de de girecekleri koleksiyonları her açıdan zenginleştireceklerine inanıyoruz” dedi. Satışa sunulan eserler arasında en dikkat çekici olanlardan biri ise; 600 bin TL’den satışa çıkarılan Gerhard Richert Abstraktes Bild tuval üzerine yağlı boya oldu.
180 magdergi.com.tr
RAFI - ZUHAL PORTAKAL
SANEM KARDICALI TEZMAN
SUZAN MCMURRAIN
BAŞTAN YARATIYORUZ! Saçlarınız dökülüyorsa, gelin; Dünya’nın en modern ekim yöntemi olan Manuel Fue ile dikiş, acı, ağrı derdiniz olmadan, saçlarınızı baştan yaratalım.
Kazım Özalp Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi No:6 GOP Ankara/Türkiye
+90 312 447 12 12 www.hlc.com.tr hlctipmerkezi
+90 312 437 48 48 info@hlc.com.tr hlctipmerkezi
davet
ÖNDER KAYA, TÜLİN ÇETİN, AYTEK İTEZ, HACER AYRANCIOĞLU YETİȘ, HASAN OKAN ÇETİN
Mimarlık Ödülleri Sahiplerini Buldu Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) 12. Mimarlık Ödülleri Töreni, mimarlık ve yapı sektörünün paydaşlarının geniş katılımıyla Ankara Bilkent Otel’de düzenlendi. Bilkent Otel’de gerçekleştirilen ödül töreni ile ödüller sahiplerini buldu. Büyük Ödül, Yapı Ödülü, Mimarlığa Katkı Ödülü, Basın-Yayın Ödülü ve Jüri Özel Ödülü olmak üzere 5 dalda ödülün verildiği törene mimarlık sektöründen birçok isim katıldı. Kokteyl ile başlayan ödül gecesinde dernek başkanının konuşmasının ardından ödül törenine geçildi. Ödül töreninin ardından canlı müzik eşliğinde eğlenen davetliler yoğun iş temposunun stresini attılar.
182 magdergi.com.tr
MEMDUH TÜRKOĞLU
ORÇUN - SİBEL ERSAN
SARA ADIBELLİ, SARA SADE
Türk Serbest Mimarlar Derneğin’nin Bilkent Otel’de düzenlediği ödül gecesine çok sayıda mimarlar katıldı.
ÖZLEM ÇELİK
GÜLAY DÜLGER, NİL ATALAY, NİLGÜN ÇAVUȘOĞLU
moda
Cemiyet hayatının güzel ve bașarılı ismi Esra İnceefe, tasarımlarıyla deriyi birbirinden șık hallerde yorumluyor...
184 magdergi.com.tr
Son dönemlere damgasını vuran süet elbiseler ile șıklık ve rahatlığı bir arada sergileyebilirsiniz...
moda
Deri her yerde! İster elbise olarak ister ceket olarak kombinlerinize ekleyebileceğiniz deri parçalar karizmatik bir hava olușturmanızı sağlayacak...
186 magdergi.com.tr
Siyah deri bir elbise rahatlıkla kombinleyebileceğiniz farklı aksesuarlarla her seferinde ayrı bir șıklık yaratarak dolabınızın kurtarıcı parçası olacak...
Saç: Engin Cam
Makyaj: Fatma Kentel
Ruhunuzu ve Bedeninizi
Asrın Park Hotel Prana Spa&Wellness'da Farklı sektörlerdeki bașarılarıyla Ankara’ya damgasını vuran Asrın Holding’in 3. kușak yöneticilerinden Asya Küçük, yöneticisi olduğu Asrın Park Hotel Prana Spa&Wellness’in bizlere kendimizi ayrıcalıklı hissedeceğimiz hizmetlerinden bahsediyor...
advertorial
Dinlendirin
Ö
ncelikle sizi yeni tanıyacak okurlarımız için kendinizden bahseder misiniz?
1993 Ankara doğumluyum yiyecek ve içecek hizmetleri üzerine başladığım eğitimime Başkent Üniversitesi’nde Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünde devam ettim. Şu an, baba mesleğimiz olan, otelcilik ve kürk, deri sektörünü abim Asrın Küçük ve ablam Asil Şaziye Küçük ile birlikte benimseyerek devam ettiren 3. kuşak yöneticileriz. En büyük şansımız, geleceğe yol gösteren geçmişimizi ve günümüz şartlarında daha sağlam işler yapmamızı sağlayan, tecrübelerinden her geçen gün kendimize yeni bir şeyler kattığımız babamız Yaşar Küçük’tür. Köklü bir aile şirketi olan Asrın Holding A.Ş. yarım asır önce dedem Bahri Küçük öncülüğünde başlayan ve babam Yaşar Küçük tarafından devam ettirilerek bugünlere kadar büyüyerek gelen bir kuruluştur. Kendi içimizde iş bölümü yaparak ayrıldığımız kollarda; abim Asrın Küçük, Asrın Park Hotel yöneticiliğini, ablam Asil Şaziye Küçük, Asrın Kürk Deri yöneticiliğini ve ben Asrın Park Hotel Prana Spa&Wellness yöneticiliğini üstlenerek köklü Asrın serüvenini devam ettiriyoruz.
Sizden genel bir değerlendirme yapmanızı istersek 2016 sezonu nasıl geçti?
En verimli geçirdiğimiz yıllardan biri olduğunu söyleyebilirim... Her geçen gün de daha iyiye gidiyor, bu da motivasyonumuzu oldukça yükseltiyor ve yenilikler yapmamızı daha kolay hale getiriyor.
Yeniliklerden kastınız nedir?
Önümüzdeki günlerde crossfitt alanı ile ilgili çalışmalarımız başlayacak. Ankara’da sayılı tesiste olan imkanları, önümüzdeki örneklerden yola çıkarak daha iyileri ile misafirlerimize sunacağız.
Prana Spa&Wellness’tan biraz bize bahseder misiniz?
Prana Spa&Wellness, Asrın Holding bünyesi altında yer alan bir tesistir. Burada misafirlerimize kaliteli ve huzurlu zaman geçirebilmeleri için her türlü imkanı elimizden geldiğince sağlamaya çalışıyoruz. Ankara’nın merkezinde hiçbir tesiste olmayan, geniş bir bahçesi bulunan, misafirlerine doğada spor yapma imkanı sunan tek tesis diyebilirim.
Prana Spa&Wellness’ın içeriğinde neler var, gelecek misafirlerimize ne tür hizmetler sunuyorsunuz?
1700 m² lik geniş ve ferah alanımızda; fitness, grup dersleri (pilates, zumba, crunch, aikido, kickbox) kapalı havuz, hamam, sauna, Fin hamamı ve yazın vazgeçilmezi açık havuzumuz mevcuttur. Bunun yanı sıra; masaj, kese, köpük hizmetleri de sunuyoruz.
Asrın Park Hotel’in içinde yer alan Prana Spa&Wellness’a olan ilgiden memnun musunuz? Bulunduğumuz çevrede bu kadar geniş konseptli tek tesis olduğumuz için ilgi yoğun oluyor ve tabii ki bundan memnunuz...
Özel kampanya paketleriniz var mı?
Üyelik sistemiyle çalışıyoruz, tabii ki zaman zaman özel kampanyalar da sunuyoruz.
Üyelik sistemiyle çalışıyoruz diyorsunuz, peki üyelik yaptırmadan nelerden faydalanabiliriz?
Masaj, kese, köpük ve açık havuz gibi hizmetlerimizden üyelik yaptırmadan yararlanabiliyorsunuz. Onun dışında zaman zaman da hamamı, gelin hamamı gibi organizasyonlar için kullanıma açıyoruz. Aynı zamanda yetişkinler ve çocuklarımız için de yüzme dersleri veriyoruz.
Ne tür masaj hizmetleri veriyorsunuz?
Klasik İsveç masajı, anti-stress, aromaterapi, soft, spor, medikal ve taş masajı gibi masaj hizmetleri veriyoruz.
ASYA KÜÇÜK
davet
Eğlenceli Kutlama Ankara cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Afitap Akıncı yeni yaşını dostları ile birlikte Kırık Plak Çayyolu’nda düzenlenen bir davetle kutladı. Kırık Plak Çayyolu’nda gerçekleşen davet, sosyal yaşamın tanınan isimlerini bir araya getirdi. Uzunca bir masa oluşturan davetliler önce akşam yemeği yediler. Canlı müziğin başlamasıyla eğlence de başladı. Hep beraber 80’ler ve 90’lar müziklerinden oluşan canlı müzik eşliğinde dans eden misafirler doyasıya eğlendi. Yeni yaşını kutlayan Afitap Akıncı dostlarıyla tek tek ilgilendi. Aynı zamanda bir süre sonra Brezilya’ya gidecek olan yoga eğitmeni Beril Çavuşoğlu ve geziye katılacak olan öğrencileri de gitmeden önce doyasıya eğlendiler. Oldukça eğlenceli geçen partide bol bol fotoğraf çekip sosyal medya hesaplarında paylaşan misafirler, yoğun iş hayatının stresini doyasıya eğlenerek attılar.
190 magdergi.com.tr
AFİTAP AKINCI
MDA Grup Ayd. Ltd. Şti. Erler Mah. Üstün Dekocity AVM No:348/26 Eskişehir yolu 14. km ANKARA www.mdaaydinlatma.com
davet
HAFİZE AYIK, PINAR CANALP
TUBA ÜSTÜN
Afitap Akıncı’nın doğum gününe katılan davetliler, bol bol fotoğraf çekip sosyal medya hesaplarında paylaștı.
NERMİN KILINÇARSLAN, ZEHRA ÇELİK, PERİHAN UYAR
GÜZİN KIRSAÇLIOĞLU
GÜLSER ORHAN
ALP ÖNYÖRÜ, BUKET KOÇER
lası için Daha faz /MAGonline m o .c facebook
BERİL ÇAVUȘOĞLU
BEGÜM AKIȘ
KADRİYE TOPÇUOĞLU
İLKNUR DEMİR
davet
Sıra Bizde Türkerler Holding sponsorluğunda, günümüzün en güncel ve ilgi çeken konu başlıklarından biri olan “Beslenme” ile ilgili bir seminer gerçekleştirildi. Türkerler Holding sponsorluğunda “Sıra Bizde” başlığıyla doğal yaşam ve sağlıklı beslenme panayırı gerçekleştirildi. Sağlıklı beslenme uygulamaları ve vücut sağlığı ile ilgili sunumların gerçekleştiği seminerde MAG Dergi Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu ve Beslenme Uzmanı Tuba Günebak’ın sunumları da gerçekleşti. Oldukça eğlenceli anlara sahne olan seminerde Beril Çavuşoğlu’nun yoga uygulamalarına hep birlikte katılan davetliler keyifli vakit geçirdiler. Karşılıklı soru cevap şeklinde ve sohbet havasında gerçekleşen sunumlarda katılımcılar merak ettikleri tüm konuları sorma imkanı buldular.
194 magdergi.com.tr
BERİL ÇAVUȘOĞLU, TUBA GÜNEBAK
AYȘEGÜL AYGÜN
SİRET UYANIK
PINAR CANALP
TUBA ÜSTÜN
MAG Dergi Genel Yayın Yönetmeni ve Beslenme Uzmanı Tuba Günebak’ın sunumlarıyla gerçekleșen etkinlik renkli anlara sahne oldu
BANU BİRDAL
TÜZÜN GELGEL
PINAR GÜNSEVEN
röportaj
10 Parmağında 10 Marifet Menajerlik, marka yönetimi, styling, PR gibi birçok iș kolunu bir arada bașarıyla yürüten son yılların gözde güzeli ile sağlıklı yașam üzerine gerçekleștiğimiz röportajımızda iș ve așk hayatını da konuștuk…
H 196 magdergi.com.tr
epimizin çok iyi tanıdığı Eliz Sakuçoğlu’nu birak kendinden dinlesek… Türkiye’de yayınlanan Fear Factor adlı yarışmaya ilk katılanlardan ve üç kırık kaburga ile kazananlardanım… Menajerlik, marka yönetimi, styling, PR gibi birçok işi bir arada yürüttüm
son yıllarda... Sonrasında ise; Levi’s, Doritos, Koleston ve Skechers gibi markalarla iş birliklerim oldu. Geçtiğimiz sene, İzumi Luxury markası için tasarladığım ilk spor ve bikini koleksiyonunu satışa çıktı ve oldukça beğenildi. Yaşam koçu olarak adlandırılmam ise, sosyal medya üzerinden hayatla ilgili paylaştığım tavsiyelerde, kendimin veya başkalarının hayatlarından verdiğim örneklerden dolayı oluştu. Yoksa bunu aslında mesleki anlamda hayata geçirmedim hiç…
Bir kadının veya erkeğin güzel/yakışıklı ve seksi olabilmesi için olmazsa olmaz kriterler nelerdir sence?
‘’Seksi’’ kelimesi genel olarak her insanda benzer anlamlar çağrıştırsa da detaya inildiğinde ortak bir görüşte buluşulması oldukça zordur... Bana göre seksilik; insanın yüzüne vuran yaşanmışlıklarıdır, hayata karşı dik duruşudur. Bir insanın yüreğinde toplanmış tüm güzelliklerin dışa vuruşudur. Bir kadını seksi kılan, hayatta yaşadığı zorluklara rağmen gülmeyi başarabilmesidir, vücut hatlarıyla, yüzüyle, saçıyla ve başıyla sınırlı olamaz. Ancak benim için ne güzellik ne de seksilik önemli. Önemli olan kendi bedeninizle barışık olmanız ve o bedenin içerisinde mutlu olmanız. Sonuçta, güzellik de seksilik de gelip geçici…
Sağlıklı yaşam içeriğimize özel olarak senden birkaç tüyo almak isteriz... Sporun ve sağlıklı beslenmenin önemini nasıl anlatırsın?
Bu başlıklar altında aslında yazılacak, anlatılacak çok şey var; ancak en önemli çıkış noktanız, sağlıklı beslenmenin, hareket etmenin bir hayat stili, yaşam tarzı olduğu ve moda gibi geçici olmadığı olmalı… “Sağlıklı bir beden ve daha kaliteli bir yaşam için bedenime iyi bakmalıyım” algısına ve farkındalığına sahip olmanız gerekiyor. Yoksa bir popüler diyetten diğerine geçerek, yaz öncesi spor salonuna yazılıp üç aylık antremanlarla kısa vadeli çözümler üreterek, sadece kendinizi kandırır, bedeninize ve sağlığınıza büyük zararlar verirsiniz.
Sağlıklı bir beden ve daha kaliteli bir yaşam için bedenime iyi bakmalıyım. Ancak, düzenli fitness yaparak ve sağlıklı beslenerek öz sevginizi, öz güveninizi ve kendinize duyduğunuz değeri besleyebilir, kendinize daha net bir lensden bakıp ne kadar güzel, ne kadar güçlü ve ne kadar dayanıklı bir bedene sahip olduğunuzu görebilirsiniz. •
Her gün ortalama 45 dakika sevdiğiniz fiziksel bir aktiviteyi yapın. (Yeterli ve en önemlisi ‘dengeli’ beslenmeyle birlikte düzenli olarak yapılan fiziksel aktivite, kalp ve solunum fonksiyonlarını düzenler ve bireylerin sağlıklı kalmasına yardımcı olur.)
•
Her gün düzenli olarak yürüyüş yapın.
•
Günlük tükettiğiniz besinlerin çok çeşitli olmasına özen gösterin.
•
Yağlı et ve et ürünleri (sucuk, salam, sosis vb.) yerine balık, tavuk, hindi eti veya kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kurubaklagilleri tercih edin.
• •
Az şekerli besinleri tercih edin ve günlük tuz alımınızı azaltın.
•
Yiyeceklerinizi pişirirken haşlama, fırında ve buharda pişirme yöntemlerini tercih edin. Kızartmalardan kaçının.
Sen formunu korumak için neler yapıyorsun?
Ben sebze, meyve, süt ve balık ürünleri ağırlıklı besleniyorum, aslında bir pesketeryanım. Kırmızı ve beyaz et nerdeyse hiç tüketmiyorum, ara sıra gecenin bir vakti ansızın gelen burger krizlerimin haricinde… Sabah kahvaltısında taze sıkılmış
greyfurt suyu ve yulaf ezmesi veya bol yeşillikli bir smoothie vazgeçilmezlerim arasında. Öğlen ton balıklı-peynirli salata ve bol otlu omlet yemeyi çok seviyorum. Akşam yemeklerini ise sıcak bir çorbayla veya haşlanmış bir sebze yemeği ile geçiştiriyorum. Ekmek ve tuz hiç tüketmiyorum. Ama tüm bunları uygularken bir şeyden asla vazgeçemiyorum, beni yakından takip edenler bilir, minik bir çikolata canavarıyım!
Aşık olduğumdan beri kendimi yeniden doğmuş bir insan gibi hissediyorum. Antrenman programıma gelirsek; biraz iç sesimi dinleyerek bedenimin ihtiyacına göre şekillendiriyorum. Çünkü, antrenman şeklinizde çeşitlilik de çok önemli... Normal şartlarda her gün sabah 45 dakika rutin bir antrenman yapıyorum, buna zaman zaman Pilates, Kickbox, EMS veya Spinning ekliyorum.
Doğru bir beslenme listesinde mutlaka olması gereken ve asla olmaması gerekenleri nasıl özetlersin?
Birçoğunu yukarıda saydım aslında ama ek olarak Hindistan cevizi yağını tavsiye etmek isterim. Evde tüm yemeklerimi onunla hazırlıyorum, salatamın sosundan tutun pişirdiğim herhangi etli bir yemeğe kadar… Faydaları saymakla bitmez; kolayca sindirilen, vücudun bağışıklık sistemini destekleyen, metabolizmayı hızla harekete geçiren, vücudumuzda anında yakılabildiği için yağ hücrelerinde depolanmayan ve hatta kilo vermeye destek olan bir yağdır. Mutlaka deneyin derim.
Sporu ne şekilde, nasıl bir düzende yapmak gerekiyor?
Bunun tek bir doğru cevabı yok, zaten olamaz da... Hedefleriniz doğrultusunda şekillenen bir şey bu...
Vee ayın en önemli günü Sevgililer Günü... Bu gün senin için nasıl bir anlam ifade ediyor? Açıkçası pek bir şey ifade etmiyor, çünkü biz zaten her gün birbirimizin gününü özel ve unutulmaz kılıyoruz!
Aşık olduğunda nasıl bir kadın oluyorsun?
Aşk insanın gücünü ortaya çıkaran, kişiyi cesaretlendiren ve sabretmeyi öğreten bir duygu. Aşk hayatımın merkezinde, çünkü aşk kadınıyım. Aşk var olmak demektir, nefes almak gibidir; kelimelerin anlatmaya yetmediği, ruhen ve bedenen hissedilebilen müthiş güçlü bir duygu şekli. Aşk cesaret ister, yürek ister, çünkü hayata ve her şeye karşı bir meydan okuma şeklidir aşk…
Seksilik; insanın yüzüne vuran yaşanmışlıklarıdır.. Şu anki ilişkini birkaç kelimeyle özetlemeni istesek hangi kelimeri seçersin?
Yüreğimi yüreğine bağladığı ilk günden beri, kendimi yeniden doğmuş bir insan gibi hissediyorum… Her günüm onun varlığına şükrederek geçiyor, dilerim herkesin en az benim kadar mutlu olabileceği yüreğinde huzur bulabileceği bir eşi olur…
davet
Ahsen Demirci ve Güzelliklerle Dolu Yeni Bir Yıl Ahsen Demirci Wellness Club; 2017’nin gelişini, misafirleri için verdiği özel davet ile kutlarken, merkezin zarif sahibi Ahsen Demirci, tüm konuklarıyla yakından ilgilendi. Güzellik merkezinin sahibi Ahsen Demirci ve Diyetisyen Neslihan Aktepe’nin ev sahipliğinde gerçekleşen davete ilgi yoğun oldu. Merkezin müşterilerinin ve çözüm ortaklarının katılımıyla gerçekleşen etkinlik, oldukça renkli görüntülere sahne oldu. Kendilerine sunulan birbirinden leziz ikramları tadan misafirler hoş bir sohbet ortamında birkaç saat geçirdiler. Misafirlerini kapıda karşılayan ve tek tek ilgilenen ev sahiplerinin gösterdiği örnek misafirperverlik ise davet boyunca sıcak rüzgarlar estirdi.
198 magdergi.com.tr
AHSEN DEMİRCİ
BURÇAK TANRIKULU
BURCU ÇANKAYA, AYȘEGÜL HAKTANIR
KADRİYE KERİMOĞLU
Birbirinden lezzetli ikramları ve hoș sohbetiyle misafirlerini karșılayan güzellik merkezi sahibi Ahsen Demirci’nin samimi tavırları davette sıcak rüzgarlar estirdi. SERPİL, DAMLA TÜFEKÇİ, İREM DEMİRCİ KILINÇ
PERA, ENDER SEVGİ GÜLTEKİN
ECE AKAN
davet
İlgi Otizm’den Astroloji Etkinliği Hülya Akman’ın evsahipliğinde İlgi Otizm Derneği yararına Zeynel Çilli Restaurant’ta düzenlediği etkinlikle yardımseverleri Astrolog Özgür Ekmekçi ile buluşturdu. İlgi Otizm Derneği, otizmli çocuklara maddi destek sağlamak amacıyla düzenlediği etkinliklere bir yenisini ekledi. 365 Avm Zeynel Çilli Restaurant’ın sahibi Hülya Akman’ın evsahipliğindr gerçekleşen etkinlikte yardımseverler biraraya geldi. Keyifli bir sohbet ortamında gerçekleşen etkinlikte misafirler bir yandan kahvaltı yaparken bir yandan da Astrolog Özgür Ekmekçi’nin astroloji sunumunu dinlediler. Soru- cevap şeklinde gelişen sunumda hanımlar, 2017 yılının beklenen olayları ile ilgili merak edilenleri ünlü astrologa sordu.
HÜLYA AKMAN
Zeynel Çilli Restoran’da verilen davetin ev sahipliğini Hülya Akman yaptı. DUYGU KÖKSAL
AYBÜKE YETİȘ, BEGÜM PALA
GÜNAÇ AKYÜZ, DİLEK TEKÇAM
AYȘE BİÇER
ZUHAL ODABAȘI
Otizmli çocuklar yararına düzenlenen kahvaltıya Ankara Cemiyeti’nden bir çok isim yoğun ilgi gösterdi. NEȘE ȘİȘMAN, NEȘE ÇAKMAK
AYDAN ÖZDOĞAN
davet
ȘERİFE ACAR, NESRİN IRMAK, HÜLYA AKMAN, NEJLA ASLANKURT, BERİL ÇAVUȘOĞLU, İCLAL GÖKÇE, ZEHRA ÖZTAN
ZEYNEP YÜCEL GÜRER
Astrolog Özgür Ekmekçi’nin 2017 Astrolojisi ile ilgili gerçekleștirdiği sunumda katılımcılar 2017 ile iligli sorularını ünlü astrologa sordu. 202 magdergi.com.tr
TUBA ÜSTÜN
MİNE KAVASOĞLU
lası için Daha faz /MAGonline .com facebook
ÖZGÜR EKMEKÇİ
www.holidayinncukurambar.com
0312. 342 55 55
Derin Anne Amerika'da aldığı Bebek İșaret Dili Eğitmenliği ile iș yașamına devam eden Tuba Üstün ile bebek ișaret dili ve annelik üzerine sohbet ettik.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği eğitimimden sonra, bir süre okulda kalıp eğitmenlik yaptım. Sonrasında ise, bir dönem özel sektörde çalıştım. Derin'in doğumuyla beraber aileme daha çok vakit ayırmak istedim. Bu sırada bebek işaret dili ile karşılaştım ve çok büyük faydaları olduğunu öğrendikten sonra bunu oğlum üstünde uyguladım. 6 aylık oğlumun isteklerini ağlamadan, bağırmadan bana anlatabilmesi bir mucizeydi. Ben de bunun eğitimini Amerika'dan alıp, diğer annelere de faydalı olmak adına Bebek İşaret Dili eğitmeni olmaya karar verdim. Bu konu ile ilgili oyun grupları kuruyorum ve seminerler düzenliyorum. Bu esnada da annelerin annelik sürecinde en çok karşılaştıkları sorunlar ve çocuk oyunları hakkında yazmaya başladım ve web sayfamı kurdum. Web sayfamda anneye, çocuğa, sağlığa, güzelliğe ve hayata dair yazılar yazıyorum. Kısacası; bildiklerimi Newton gibi kendime saklamayıp, diğer ailelerle de paylaşıyorum.
Peki bebek işaret dili nedir?
Bebek işaret dilinin kökeni Babiller’e dayanmakla birlikte, aslında dünyada 40 yıldır aktif olarak kullanılıyor. Ancak Türkiye'de çok yeni bir kavram. Bebek işaret dili; 6 ay - 5 yaş arasındaki çocukların duygularını ve
akıllarından geçenleri ellerini kullanarak interaktif bir şekilde aktarma methodu. Konuşma dönemi öncesinde, o esnada ve sonrasında çocuğa farklı katkılar sağlıyor. Konuşma dönemi öncesinde, çocukların konuşmak için yeterli kas sistemi gelişene kadar kendi düşünce ve duygularını aktarmasını sağlıyor. Konuşma dönemi başlangıcında yani 18 ay-3 yaş arasında; krizleri minimuma indiriyor. Çünkü çocuk kendini anlatabiliyor ve kelimelerine eşlik edip tamamlayacak işaretler kullanabiliyor, böylece öz güveni yüksek oluyor. Konuşma dönemi sonrasında ise, tüm özellikleriyle beraber IQ’da da yüksek bir artış sağlıyor, aynı zamanda aile ve çocuk arasında gizli bir dil oluşmasını sağlıyor.
Peki bu süreç nasıl işliyor?
Çocuklarımıza bebek ve çocuk işaret dilini öğretirken kelimeyi söylüyoruz, işaretini yapıyoruz ve nesneyi gösteriyoruz. Çocuklarımıza göz teması içinde 1 kelimeyi 3 farklı uyaranla iletmiş oluyoruz. Böylece kelime akıllarında daha uzun süre kalmış oluyor.
Kısaca özetlerseniz bebek işaret dilinin faydaları nelerdir?
Çocuğun kendini anlatabilmesini sağladığı için; öz güven artışına sebep oluyor. Parmak kaslarını kullandığı için ince motor gelişimini destekliyor. Aynı zamanda el göz koordinasyonu gelişiyor. Ebeveyn ve çocuk arasında daha yüksek bir bağ oluşmasını sağlıyor.
advertorial
S
izi kısaca tanıyıp iş hayatındaki tecrübelerinizi dinledikten sonra "Derin Anne" nasıl ortaya çıktı öğrenebilir miyiz?
Kelime üç farklı şeklide gösterildiği için, kelime hazinesinin daha
yüksek olmasını sağlıyor.
Konsept kavramını geliştiriyor. Çocuğun bir nesneyi işaretle anlatabilmesinin farkındalığıyla birlikte bilişsel gelişim sağlıyor.
Peki öğrettiğiniz gerçek işitemeyenelerin kullandığı bir dil mi, yoksa bebeklere özgü bir dil mi? Gerçek işaret dili öğretiyorum, Amerikan işaret dili öğretiyorum. Böylece hem İngilizceleri gelişmiş oluyor hem de yurt dışına çıktıkları zaman yabancı çocuklara işaretle kendilerini daha iyi anlatmalarını sağlıyor.
Bizimle paylaşmak istediğiniz bir araştırma var mı?
Aslında evet, bu konu ile ilgili çok ciddi araştırmalar var. Bunlardan biri Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırma. Buna göre, birkaç grup aile üzerinde araştırmada 1 yaşında, sadece konuşarak iletişim kuran çocukların 2-3 kelime bilgisine sahip olduğunu ama işaret dilini de hayatına sokmuş çocukların 16 sözcük ve 25 işaret bilgisine sahip olduklarını
Bebek İşaret Dili Çocuğun kendini anlatabilmesini sağladığı için; öz güven artışına sebep oluyor. gösteriyor. 18 aylık çocuklarda ise, bu fark daha da artıyor; normal gelişim gösterenlerde 16-25 kelime bilgisiyken, işaretleri de konuşmasına dahil eden çocuklarda 105 söylenen kelime, 79 işaret ve ikisiyle beraber cümle kurdukları gözleniyor. Bu araştırmayı 8 yaşına kadar devam ettirmişler ve işaret dilini kullanan çocukların IQ seviyelerinin %12 daha fazla olduğu görülmüş.
Oyun grupları yaptığınızı söylemiştiniz, neler yapıyorsunuz?
Çocukları dansla ve müzikle buluşturup, onların ritim duygusunu geliştiriyoruz. Yaratıcı drama ile hayal güçlerini geliştiriyoruz.
Duyusal oyunlar oynayıp, sağ beyinlerinin gelişmesini sağlıyoruz. Sanat aktivitelerimizde ince motor gelişimi ve hayal
gücünü destekliyoruz. Derslerimizi ingilizce –Türkçe olarak beraber yapıyoruz. Bu esnada da tüm oyunlarımıza bebek ve çocuk işaret dilini ekliyoruz. 6 ay-5 yaş arasındaki çocuklarımız ve aileleriyle beraber derslerimizi gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda benim web sayfamda programda gösterdiğim
işaretlerin dvd ve cd’leri var. Aileler oradan da temin edip çocuklarına işaret dilini ve İngilizce’yi öğretebilirler. Ancak derslere gelmek hem sosyallik sağlıyor hem çocuklar diğer konularda da erken öğrenime başlamış oluyor hem de aileler işaret dilinin geri dönüş sürecinde motive olarak kalmış oluyorlar. Yoksa tek başına
Bebek ve çocuk işaret dili çocukların IQ seviyelerinin %12 daha fazla olmasını sağlıyor. yapmaya çalışmak zor bir süreç. Oyun gruplarına geldikçe burada olan diğer çocukları gördüklerinde onlar da işareti gösterme konusunda motive oluyorlar.
Anneler tarafından size en çok danışılan konular neler oluyor?
Aslında bir anne ya da babanın aklına gelebilecek her soruyu soruyorlar. Biliyorsam deneyimlerime ve araştırmalarıma göre cevap veriyorum. Bilmiyorsam bir bilene yani, doktora ya da çocuk gelişim uzmanına sorup geri dönüyorum.
Annelik hakkındaki fikirlerinizi blog dışında herhangi bir mecrada bir araya getirip okuyucularla buluşturmak gibi bir projeniz var mı? Bir kitap yazmak gibi mesela? Çok güzel bir soru aslında... Şu an Parents dergisinde yazıyorum. Ve evet kitap yazmak projelerim arasında. Bebek ve çocuk işaret dili ile ilgili planladığım birçok proje var. Yakında bunları da sizlerle memnuniyetle paylaşmak isterim.
Çocuğunuzu kucağınıza ilk aldığınızda neler hissettiniz?
Bir mucize olduğunu... Hayatın anlamının ondan ibaret olduğunu... Birbirini seven iki insanın yansıması olduğunu ve bu duyguya sahip olabildiğim için çok şanşlı olduğumu hissettim.
Annelik hayatınızda neler değiştirdi?
Annelik bana ikinci kez dünyaya gelme şansı verdi. Sıfırlanmış ve yeniden başlamış hissettim kendimi... Tek düşünebildiğim, ona nasıl daha iyi bir anne olabileceğim, nasıl güzel bir hayat sağlayabileceğim oldu. Aslında bunların bir kısmı hamileyken başladı. Ve annelik hakkında bol bol araştırmaya, öğrenmeye, kendimi eğitmeye başladım. Bu esnada da bebek işaret dili ile karşılaştım. Zaten web sayfamın adını da bu yüzden Derin Anne koydum. Hem oğlumun adı olduğu için hem de beni yansıttığı ve benim gibi birçok araştıran anne olduğu için. Bu annelerle Derin Anne sayesinde yanyana gelebiliriyorum ve onlara bilgilerimi aktarabiliyorum. Bundan daha güzel nasıl olabilir? Bu güzel sohbet için size teşekkür ediyorum, çok keyifliydi.
www.derinanne.com / @derinannee
kartalkaya
AYȘE - ÖZNUR, ZEYNEP, ELİF, ALİ YAKIN, BİLGE, NAZ EREN
Kışın Eğlenceli Durağı Kartalkaya İstanbul ve Ankara’ya yakın olması ile bilinen Kartalkaya sömestr tatilinin gelmesiyle birlikte her sene olduğu gibi bu sene de cemiyet hayatının seçkin isimlerine ev sahipliği yaptı. Kış truziminin önemli merkezlerinden Kartalkaya cemiyet hayatının seçkin isimlerine ev sahipliği yaptı. Gündüz güzel havanın ve kayak yapmanın keyfini çıkaran sömestr tatilcileri akşam ise bol bol eğlenerek iş hayatının sitresine eğlence arası verdiler.
206 magdergi.com.tr
EBRU, MELİS, FATİH KAREL
ÖNDER - FİBEL TEKELİ
MURAT AKÇA, AKIN DİNÇER
Kıș turizminin önemli merkezlerinden Kartalkaya, sömestr tatilinin gelmesiyle iș ve cemiyet dünyasının önemli isimlerinin akınına uğradı.
BURAK IȘIK
YUSUF - NAGİHAN ÇÖL
kartalkaya
Gündüz güzel havanın keyfini çıkaran tatilciler bol bol kayak yaptı, akșam saatlerinde ise eğlence doruklara çıktı.
208 magdergi.com.tr
GÜLTEN, ȘENGÜL KARACA
EFE BEZCİ
BİLGE EREN
DİDEM, MİLA, İZZET ANTEBİ
SERKAN ȘENGÜL, ERKAN ÜNAL, MAHMUT ARSLAN
OSMAN - BUKET SUNGUR
moda ve yaşam
Zeynep Koreș zeynepkores@magmedya.com.tr
1
ZEYNEP KOREŞ’in Enleri En Tasarım Mağaza 10 Corso Como
G
eçen ayki Milano seyahatimde en sevdiğim mağazalarından biri; Corso Como 10 idi. Mağaza, adını bulunduğu Corso Como bölgesinden almış. İçeriye girer girmez, sizi büyük bir avlunun içinde bulunan Corso Como 10’nun restorantı karşılıyor. Kuş sesleri eşliğinde harika bir atmosferde keyifle yemek yemeniz mümkün .Hemen yandan mağazaya açılan kapıdan içeri girdiğinizde ise, her yerde bulamayacağınız, birbirinden muhteşem, hangi birini koklasam diye iç geçireceğiniz parfümler karşılıyor sizi. Mağazanın içerisinde ilerledikçe, birçok markanın klasikleşmiş tasarımlarının yerine, daha dizayn ve farklı ürünler karşınıza çıkıyor. Balenciaga, Saint Laurent, Azzedine Alaia, Comme Des Garcons, Alexander McQueen satışa sunulan markalardan sadece birkaçı.. Daha önce hiçbir yerde rastlamadığım Balenciaga clutchlar, renkleri ve tasarımlarıyla adeta farkını ortaya koyuyordu. Mağazanın 1. katında ise, muhteşem tabloların bulunduğu bir galeri ve satın alabileceğiniz birbirinden harika dizayn kitaplar bulunuyor. 10 Corso Como’nun bir başka özelliği ise; üç odadan oluşan minik bir otele sahip olması. Modern çizgilere sahip 3 oda, farklı deneyim yaşamak isteyenler için çok cazip. Milanoya yolunuz düşerse 10 Corso Como’ya bir uğrayıp öyle dönün derim..
2 En Şık Restoran Richess İstanbul Göktürk’te açılan Richess, şehrin en şık restoranı olmaya aday. Geçen ay kapılarını açan restoranın dekorasyonu Ali Türker imzası taşıyor. Dekorasyonunda oldukça iddialı olan restoran aynı iddiayı menüsünde de gösteriyor. Sushi menüsü, ıstakoz ve Pekin ördekte oldukça iddialılar. Tatlılarda ise, içerisinde Hennesy bulunan tiramisuyu bizzat denemiş biri olarak şiddetle tavsiye ederim. Restoran, üst katını eğlence severlere ayırmış. Üst katta özel günlerinizi kutlayabileceğiniz 80 kişilik bir bölüm bulunuyor. Şehirden biraz uzaklaşıp keyifli bir ortamda yemek yemeyi tercih ediyorsanız Richess biçilmiş bir kaftan...
210 magdergi.com.tr
Moda Terlikler 3 EnGucci&Miu Miu Bir terlik modasıdır gidiyor. Önceleri böyle moda mı olur, diye baya söylensem de, kendine güvenen şöyle gelsin dedirtti bu terlikler bana. Kimileri eniştemin ev terliği dedi, kimileri babamın terliği dedi, yok valla bunlar bizzat benim. İster kısa paça jean ile giy, ister boyfriend jean ile, ister gece giy, ister gündüz... Her türlü ortama ayak uyduruyor bu terlikler. Bu terlikler, adeta ayaklarımızı canından bezdiren, hayatı zindan ettiren ama asla vazgeçemediğimiz kırmızı tabanlara inat üretilmiş sanki! Bir rahat bir rahat, şıpıdık şıpıdık giy çık.. Akımı başlatan Gucci markasına, arkasından gelen Miu Miu, Tods ve daha birçok markaya teşekkürü borç bilirim...
4
En Trend Teras&Bar Radio Roof Top
Milano’nun via Marco Polo bölgesinde bulunan Radio Roof Top Bar son zamanlarda gördüğüm en keyifli mekanlardan biri. Me Milan Il Duca Otel’in 10.katında bulunan Radio Roof Top Bar’ın terasından baktığınızda Milano ayaklarınızın altında.. Sıcacık sobaların altında keyifle içkinizi yudumlayabileceğiniz bu harika mekanda aynı zamanda her pazar brunch mevcut. Finger food konseptinden oluşan menüde atıştırmak için harika yemekler de var. Keyifseverler için şiddetle tavsiye ederim...
5
En Moda Strapler No 15
Çanta askıları bu sene hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Meğer çantalarımızın onları taşıyacak askılara ne çok ihtiyacı varmış. Bu çanta sapları hayatımı kurtardı diyebilirim. Seyahatte, alışverişte çantasının ağırlığından şikayet eden, o her yere fazla gelen çantadan şikayet eden bayanların ilacı bulundu sonunda! Fendi markasının yarattığı çanta askılarından sonra No 15 markasının tasarladığı çanta askıları Fendi’yi solladı bile! No 15 çanta askıları kürklü rengarenk modelleriyle çantalara şıklık katıyor. Fiyatları ise oldukça makul. Bu harika saplara sahip olmak istiyorsanız no15_boutique instagram hesabından anında sipariş verebilirsiniz.
moda ve yaşam
1.Tulum Apı̇ ece Apart 415 $ 2.Elbı̇ se Ulla Johnson 425 $ 3.Gömlek Johanna Ortı̇ z 695 $ 4.Elbı̇ se Solace London 340 € 5.Ayakkabi Chloe 1445 $ 6.Etek Marques Almeı̇ da 348 £ 7.Ayakkabi Mı̇ u Mı̇ u 740 € 8.Jean Marques Almeı̇ da 381 € 9.Çanta Valentı̇ no 3145 $ 10.Mont Sea 665 $
Bu Jean tulum sneakerlarınızla kombı̇ nlenebı̇ lecek bı̇ r parça...
6 2
Kot ceketlerı̇ nı̇ z sıradanlıktan çıksın!
7
1 10 9
Kot kumaş bu çanta, çapraz çanta akımının en ı̇ yı̇ lerı̇ nden... 212 magdergi.com.tr
Jean Parçam Jeanler artık sadece kot pantolon olarak giyilmekten çıktı. İster elbisesini giy, ister eteğini, ister tulumunu karar senin...
3 5 6
8
Tek omuz volan bu bluz her şeyle uyum sağlayacak bı̇ r parça...
4
Volan tasarımlar bu sene aksesuarlarda da kendı̇ nı̇ gösterı̇ yor.
6
3
Volanlı bu ceket açık omuz detayıyla dı̇ kkat çekı̇ yor...
8 5 Volanlı bu elbı̇ se sı̇ ze elegan bı̇ r görüntü katacak.
7
Volan Volan 1
11
Volan etkisi her parçaya ayrı bir hava katıyor. O zaman kıyafetlerimizin kenarında volanımız olmasın mı?
Fırfirlı bu pantolon gece dışarı çıkarken gı̇ yı̇ lebı̇ lecek hı̇ t bı̇ r parça! 1.Elbı̇ se Jonathan Simkhai 870 € 2.Pantolon Jonathan Simkhai 540 € 3.Bluz Chrı̇ stı̇ an Sı̇ rı̇ ano 895 $ 4.Kemer Stella Mc Cartney 380 € 5.Elbı̇ se Mı̇ cheal Lo Sordo 360 € 6.Küpe Arme De L’amour 163 € 7.Etek Gı̇ venchy 556 € 8.Ceket Balmaı̇ n 1749 € 9.Ayakkabi Jı̇ mmy Cho 850 € 10.Çanta Saı̇ nt Laurent 850 € 11.Elbı̇ se Iro 280 € 12.Pantolon Balmaı̇ n 2115 €
2
İspanyol paça volan bu pantolon ı̇ ddı̇ alı paçalarıyla bı̇ r tasarım harı̇ kası!
10 12
9
moda ve yaşam
Alexandre Vauthı̇ er marka süet çı̇ zme elbı̇ semin altında ı̇ ddı̇ alı bı̇ r seçı̇ m olacak. Sevgililer Günü akşamımı yeni açılan Must Nişantaşı’nda geçirmeyi tercih ediyorum. Tasarımlarını severek taşıdığım Zeynep Tosun ı̇ mzalı bu elbı̇ seyı̇ Sevgı̇ lı̇ ler Günü’nde severek gı̇ yeceğı̇ m.
Sevgililer Günü’nde Benim Tercihlerim Șubat’ın güzeli14 Șubat gecesi için seçtiklerim karșınızda! Sevgililer Günü’nüz kutlu, trend dolu yıllarınız olsun...
Kı̇ lı̇ an in Aphrodı̇ sı̇ ac parfümü büyüleyı̇ cı̇ kokusuyla tercı̇ h edeceğı̇ m tek parfüm olacak. Sı̇ z de kokusunu mutlaka deneyı̇ n derı̇ m.
214 magdergi.com.tr
Jennı̇ fer Meyer ı̇ mzalı pırlanta kolye, Sevgı̇ lı̇ ler Günü’nün en anlamlı hedı̇ yesı̇ olmaya aday! Sevgı̇ nı̇ zı̇ boynunuzda taşıyın...
Rouge d Armani ruju sade makyajımın en renklı̇ parçası olacak. Mat görünümü ve kusursuz yapısıyla favorı̇ rujlarımdan bı̇ r tanesı̇ ...
Edı̇ e Parker çantam günün anlam ve önemı̇ ne en uygun parçalardan biri olacak. Love temasıyla Sevgı̇ lı̇ ler Günü’nü anlatacak daha güzel bı̇ r parça olabı̇ lı̇ r mı̇ ?
6 5
1 2
4
10
9
8
Her Daim Kaşmir Şıklığı Bilmece șöyle bașlar: Modası geçmez, hep hayatımızdadır... Acaba nedir? Kașmirin dokusu, zarafeti, durușu hep bir bașkadır. Bir de üstümüzde bambașkadır...
3 7 1.Sally La Poı̇ nte Sweatshı̇ rt 950 $ 2.Sally La Poı̇ nte Pantolon 950 $ 3.Palto J Mendel 4500 $ 4.Kazak La Poı̇ nte 2500 $ 5.Pelerı̇ n Sally La £ 6.Elbı̇ se Joseph 296 $ 7..Kazak Alena Akhmadullı̇ na 865 $ 8.Pantolon Alena Akhmadullı̇ na 865 $ 9.Yelek J Mendel 4750 $ 10.Kazak Sally La £
Kabızlık Ve Doğru Dışkılama Alışkanlıkları Özel Koru Ankara Hastanesi Gastoenteroloji Uzman Doktoru Ufuk Avcıoğlu kabızlık sorunu, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Çoğu kişi kabızlık tedavisini evde kendi başına yapar. Ancak aşağıdaki şikayetlerin herhangi birisi kabızlığa eşlik ediyorsa mutlaka gastroenteroloji uzmanına başvurulmalıdır.
Kabızlık Tanısı Nasıl Konulur?
Dünya Sağlık Örgütü, kolon kanseri taraması amacıyla, hiçbir şikayeti olmasa bile 50-60-70 yaşlarında herkese birer kez kolonoskopi, arada kalan yıllarda da yılda bir kez dışkıda gizli kan tetkiki yapılmasını önermektedir.
Kabızlık genellikle öykü ve fizik muayene ile teşhis edilebilir. Bu şikayet ile gelen hastada fizik muayenenin bir parçası da rektal bölgenin muayenesidir. Rektal muayene; kitle, darlık veya anormalliği hissetmek ve dışkıda kan olup olmadığını kontrol etmek için rektum içerisinin eldivenli parmak ile kontrol edilmesidir.
• • • • • • •
Kabızlık yeni başlangıçlıysa, Üç haftadan daha uzun süren kabızlığınız varsa, Ailede kalın barsak kanseri öyküsü varsa, Tuvalet kağıdında veya dışkıda kan görüyorsanız, Kilo kaybı varsa, Ateş varsa, Zayıflama öyküsü varsa
Kabızlık Tedavisi Nasıl Yapılır?
Kabızlık tedavisi yemek alışkanlıklarını değiştirmek, lifi yüksek
advertorial
K
abızlığı olan kişiler dışkılama sonrası bağırsakların tam boşalmama hissi nedeniyle sık dışkılama ihtiyacı da duyabilirler. Her şeyden önce kabızlık bir hastalık değil, kişiden kişiye değişen ve farklı şekillerde yorumlanan subjektif bir şikayettir ve çok yaygın bir sorundur. Kabızlık için pek çok faktör katkıda bulunur, yaşlandıkça kabızlık sorunu daha sık ortaya çıkar ve düzensiz dışkılama alışkanlığı zaman içerisinde kaçınılmaz olarak hemoroid, fissür gibi anal hastalıklara neden olur.
gıdalar tüketmek ve gerekirse laksatif ilaçlar (müshil ilaçları) kullanmayı içerir. Bir sağlık kuruluşuna başvurmadan önce, evde bu tedaviler denenebilir. Ancak birkaç gün içinde bağırsak hareketi yoksa daha fazla yardım için bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Yaşam tarzı değişiklikleri: Bağırsak hareketleri en çok yemeklerden sonra aktive olur bu nedenle dışkılama için en uygun zaman yemekten hemen sonradır. Eğer bağırsak hareketleri ile ilgili vücut sinyalleri göz ardı edilirse, sinyaller zamanla zayıf ve güçsüz hale gelir ve dışkılama hissi giderek azalır. Sabah kafein içeren içecekler tüketmek bağırsak hareketlerini artırmak için yararlı olabilir.
Günde en az 2 litre sıvı tüketilmesi ve düzenli egzersiz yapılması kabızlığın önlenmesi için yapılması gereken yaşam tarzı değişiklikleridir. Ayrıca su içilmesine engel bir hastalık yok ise günde en az 2 litre sıvı tüketilmesi ve düzenli egzersiz yapılması da kabızlığın önlenmesi için yapılması gereken yaşam tarzı değişiklikleridir.
minerallerinde veya sıvı dengesinde bozukluklara sebep olabilir. Stimülan laksatifler: Bisakodil, senna ve sodyum pikosülfat intestinal mukozadaki elektrolit transportunu değiştirerek etki gösterirler. Ayrıca intestinal motor aktiviteyi, kolondaki myenterik aktiviteyi ve peristaltik kontraksiyonları uyararak bağırsak hareketlerini tetiklemek suretiyle etki ederler. Her gün alınımı vücut mineral dengesini bozabilir. Bazı gözlemsel çalışmalarda uzun süreli kullanımlardan sonra kolon kanseri için bir risk faktörü olan melanozis kolinin geliştiği bildirilmiştir. Bu durum ilacın kesilmesinden sonra birkaç ay içinde normale döner. Genellikle rektal yolla alınan laksatifler, yani fitil ve lavman, ağız yolu ile alınan laksatiflere göre daha hızlı etki eder. Ancak, çoğu insan mecbur kalmadıkça bu yolla ilaç almayı sevmez. Diğer tedavilere cevap vermeyen kabızlık hastalarında sodyum fosfat / biyofosfat (Fleet) içeren hazır ambalajlı lavman kitleri kullanılabilir. Ancak bunlar kalp ya da böbrek hastalığı olanlara tavsiye edilmez ve tekrarlayan kullanımlar için uygun değildirler. Biofeedback tedavisi ve probiyotik kullanımı şiddetli kronik kabızlığı olan bazı hastalarda faydalı olabilen destekleyici tedavi yaklaşımlarıdır.
Diyetteki fiber içeriğinin artırılması: Diyetin lif içeriğinin artması kabızlığı ortadan kaldırabilir veya rahatlatabilir. Diyet içeriğindeki lif için önerilen miktar günde 20-35 gramdır. Birçok meyve (turunçgiller, kuru erik, kayısı, şeftali), sebze (bezelye, fasulye, mercimek), bazı kahvaltılık tahıllar (yulaf, kepek) ve çerezler (badem, yer fıstığı) diyet lifi için mükemmel kaynaklardır ve kabızlık tedavisinde özellikle yararlı olabilir. Ancak, diyet içeriğindeki lifi çok artırırsak bu da karında şişkinlik veya gaza neden olabilir. Bu nedenle dışkı daha sık ve yumuşak hale gelene kadar, önce az miktarda lif ile başlayıp tedricen lif miktarını artırarak yan etkiler azaltılabilir.
İlaç Tedavisi Neleri İçerir?
Yaşam tarzı değişiklikleri ve diyetteki fiberin artırılması ile kabızlık rahatlamazsa laksatif ilaçlar kullanılabilir. Piyasada çok değişik isimleri olsa da etki mekanizması bakımından temelde üç çeşit laksatif ilaç vardır ve hangi laksatif ilacın sizin için uygun olduğuna doktorunuz tarafından karar verilmesi en doğru yaklaşımdır. Dışkı kitlesi oluşturan laksatifler: Doğal veya ticari olarak hazırlanmış lif deriveridir. Suyu emip dışkı kitlesini artırarak etkilerini gösterebilirler. Bu nedenle yetersiz su alımında etki gösteremezler. Özellikle, yeterli lif içeren diyet alamayanlarda daha faydalıdır. Ancak gaz ve kramp oluşturabilirler bu nedenle düşük dozda başlanıp yavaş yavaş doz artırılmalıdır. Bazı ilaçlarla birlikte alındıklarında bu ilaçların etkinliğini azaltabilirler. Hiperosmolar ve tuz içerikli laksatifler: Hacim oluşturan laksatiflere yanıt vermeyenlerde kullanılmalıdır. Polietilen glikol (PEG), zayıf emilen ya da emilmeyen şekerler ve salin laksatifler, az emildiklerinden içerikleri nedeniyle bağırsaktan su salınımına sebep olur ve böylece dışkı sıklığını artırırlar. Genellikle iki haftadan kısa kullanımlarda güvenlidirler. Bu ajanların fazla kullanımı, böbrek ya da kalp yetmezliği olanlarda vücut
Lubiprostone (Amitiza)ve Linaclotide (Linzess) isimli ilaçlar son yıllarda yurt dışında kullanıma girmiş ancak ülkemizde henüz olmayan ilaçlardır. Pahalı olmaları ve uzun dönem yan etkilerinin tam tespit edilememiş olması nedeniyle diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda kullanılması tavsiye edilir.
Kabızlık Tedavisinde Neleri Kullanmamalıyız?
Kabızlık tedavisinde yumuşatıcı laksatifler, doğal ürünler ve ev yapımı lavmanlar çok tavsiye edilmez. Yumuşatıcı laksatiflerin yan etki riski daha fazladır ve etkisi ise diğer tedavilerle aynıdır. Birçok doğal üründe olduğu gibi kabızlık için kullanılan doğal ürünlerde de ticari olarak temin edilebilen laksatiflerde bulunan aktif maddeler bulunur. Bununla birlikte, bunların dozu ve saflığı dikkatli bir şekilde kontrol edilmez ve bu ürünler genel olarak tavsiye edilmez. Ev yapımı lavman preparatları (sabunlu lavmanlar) bağırsak iç yüzeyi için son derece rahatsız edici olabilir ve bunlardan kaçınılmalıdır..
davet
Enerji Üzerine Benzersiz Deneyim Tamamlayıcı tıp ile tedavi çalışmaları yaparak ve enerji teknikleriyle modern tıbbı sentezleyerek etkin tedavi yönetemleri oluşturan Metin Hara, Swiss Otel’de bir seminer düzenledi.
METİN HARA
218 magdergi.com.tr
ESRA PEKTEKİN
Enerji teknikleriyle modern tıbbı birleştirerek tedavi yöntemleri uygulayan Metin Hara’nın sunumunu gerçekleştirdiği seminer yoğun ilgi gördü. Metin Hara’nın sunumunu ve uygulamalarını dikkatle dinleyen ve uygulayan misafirler eşsiz bir deneyim yaşama imkanı buldular. Zihin gücünü kullanarak günlük aktivitelerini daha başarılı hale getirmenin mümkün olduğunu savunan Metin Hara’nın uygulamalı semineri, oldukça renkli görüntülere sahne oldu. Uygulamalar sırasında birbirlerine sarılan ve çeşitli egzersizler yapan misafirler Metin Hara’nın teknikleri karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi. Bir iyilik hareketi oluşturturmak için gönüllü olduğunu belirten Metin Hara, seminer sonunda alkış yağmuruna tutuldu.
PINAR GÜRER
SERAN GÜRMAN, SEMA DİNÇEL, EBRU ATAMER
ECE TAȘLICA, MEHTRAP BAHADIR KAYHAN
PINAR ÇEKÇİ
NİLÜFER KARAKULLUKÇU, NEVRA SOYSAL
Beden- AkılRuh konusunda uygulamalı bir seminer gerçekleștiren Metin Hara katılımcıların sorularını yanıtladı.
ESRA KABADAYI, SİNEM ÇİFTÇİ
ÇİĞDEM ÖZSOY
GÜL DOĞANAY, GONCA SÜMER
davet
Ceren Can’a Sürpriz Parti Ankara cemiyet hayatının sevilen siması Ceren Can’ın yeni yaşını kutlamak için sürpriz bir parti organize edildi. La’Ganita’da düzenlenen partiyi, geçtiğimiz ay Ceren Can’ın defilesinde mankenlik yapan arkadaşları organize etti. La’Ganita Patisserie Restaurant’a girdiğinde karşısında uzunca bir masada oturmuş, doğum gününü kutlamak için bekleyen dostlarını gören Ceren Can şaşkınlığını gizleyemedi. Dostlarına bu beklemediği sürpriz için tek tek teşekkür eden Can’ın, doğum günü pastasını keserken yaşadığı mutluluk görülmeye değerdi. Kendisi için özel olarak hazırlanan pastayı kesen Ceren Can, daha sonra dostlarının tebriklerini ve hediyelerini kabul etti. Doğum günü partisine ev sahipliği yapan La’Ganita’nın sahibi ve yakın arkadaşı Merve Kalemci’ye özel olarak teşekkür eden ünlü tasarımcı, oldukça mutlu görünüyordu.
CEREN CAN, MERVE KALEMCİ EYYÜPOĞLU
Ünlü tasarımcı Ceren Can’ın yakın arkadașı Merve Kalemci Eyyüpoğlu’nun sahibi olduğu La’Ganita Restaurant’ta dostlarının hazırladığı sürpriz doğum günü ile yeni yașını kutladı. ZEYNEP KARAKAYA
SEDEN DENİZ
NESRİN KILAVUZ
OLGA KALEMCİ
Geçtiğimiz ay düzenlediği defilede mankenlik yapan arkadașlarının sürprizine hayli șașıran, ünlü tasarımcı duygu dolu anlar yașadı.
lası için Daha faz om/online i.c magderg
SEMA COȘKUN
GÜLENNUR AYDIN
ESRA DEMİR ESRA YILDIRIM DEMİR YILDIRIM
SİNEM SİPAHİOĞLU
Sıradan Olamayanlara Sıra Dışı Konfor SO ÇAYYOLU'nda ize Satış ofilisnim ge , zel lansmanvaanötajları fiyat veıramayın! kaç
www.socayyolu.com
Bir SO Yapı projesidir.
Dört mevsim konforlu, her an huzurlu...
SO Çayyolu, lokasyonunda farklı bir yaşam kültürünün kapılarını 2+1 loft daireleriyle aralıyor. Ferah metrekarelerle kurgulanan bu yaşamın merkezinde konfor ve farklılık arayışınız yer alıyor. Yaşam sıradan olamayanlar için her anı yeni keşiflerle dolu bir serüven...
ADVERTORIAL
Çayyolu’nda çevrenizi saran yaşamın her bir unsuru, rutinleri kıracak, hayatınızın her anı, olağanüstü olacak. Bu benzersiz hayatın en konforlu noktaları ise isterseniz size nefes alma imkanı sağlayan So Çayyolu Teras Bahçeleri, isterseniz de günün stresini geride bırakıp yenilenme imkanı sağlayan yarı açık yarı kapalı havuzu. So Çayyolu tüm beklentileri aynı anda karşılayabilen bir fikir.
röportaj
AZRA KOHEN
Biz Olabilmenin Sırları
Küçük yașlardan beri sorgulayan biri... Öğrencilerinin öğrencisi olmaktan mutluluk duyan, “Biz” olabilmek için çabalayan bir anne… Türkiye sıralamalarında elde ettiği bașarı ile hayatlarımıza dokunan Azra Kohen ile keyifli, samimi bir röportaj gerçekleștirdik. Fİ-Çİ-Pİ’nin dizi olma fikrinden rahatsız olanlara bir mesajı var: “Ön yargılarımızdan sıyrılmalıyız” diyor. Okurken kendi yolculuğunuzu sorgulayacağınız bir röportaj sizi bekliyor…
A
zra Kohen kimdir? Sizi biraz yakında tanıyabilir miyiz?
Kim olduğunu sürekli sorgulayan, sorular soran biri desek… 15 yıldır evliyim, hayatın bana en büyük rüşveti eşim. Sanki, “Al sana bunu veriyorum ama karşılığında üretmeni istiyorum” denmiş gibi hissediyorum. Sürekli sorular soran bir oğlum var. Ayna etkisinde. Benim merak arkadaşım. Birlikte merak ediyoruz, 8 yaşında ama uzaydan, evrenin yapısından sohbet edebiliyoruz. Bilgimin ön yargıya dönüşmesini, oğlumun hayal gücü engelliyor. Her şeyi anladığınızı zannetmek en büyük tuzak, oğlumsa tuzak kovucu gibi. Azra Kohen’in kendi hikayesinde inanılmaz olan gerçekler nelerdir? Her birimizin hayatlarında inanılmaz olan gerçekler vardır. Eğer
224 magdergi.com.tr
analiz yapabiliyorsak fark edebiliriz o gerçekleri. Ama bu inanılmaz olan gerçekler öyle kolay kolay paylaşılacak şeyler değil, en azından benim için. Belki bir gün bir kitap daha yazarım bununla ilgili, kendimi hazır hissettiğimde...
Bir röportajınızda “Kendi türümden insanlarla” ifadesini kullanıyorsunuz. Nasıl bir türden bahsediyoruz burada?
Beyin bilgiyi gruplayarak dosyalayan bir yapıda. Aynı bilgisayarlar gibi. Ben de hayatı, çevremdeki dünyayı, insanları analiz ederken şekillerine göre değil ama davranışlarına göre kategorize etme eğilimindeyim. Benim için insanlar güzellikleriyle, mal varlıklarıyla ya da işleriyle değil, hayata verdikleri tepkileriyle kümeleniyorlar. Hayata sahip çıkanlar kümesi var. Bu gezegende, her çocuğa, cana sevgi besleyenler, açı doyuranlar, eşitlik isteyenler ve gerekirse bu
eşitlik için, eksilmek pahasına kendilerinden paylaşmaya hazır olanlar… Umarım böyle bir türün üyesi olabilirim.
Fİ-Pİ-Çİ ile çok kısa sürede milyonları peşinden sürükleyecek bir başarıya imza attınız. Ortaya çıkış hikayesi nasıl oldu?
Sancılı oldu ama yazmak değil, yazmaya karar verene kadar içinde bulunduğum duygu ve bilgi yoğunluğuydu sancının kaynağı. Anlattığınız şeylerin önemini bildiğiniz halde karşınızdakinin bilgi eksikliğinden dolayı onu önemli görmemesi cehennem azabı gibiydi. Hala da bir şeyleri düzeltebilmiş değilim ama en azından şimdi konularımız farklılaştı; değerlerimizi, var oluşu, insan organizmasının evrim yolculuğunu falan konuşabiliyoruz… Yazmaya başladığım anda bir gerilimin nihayet hafiflemesi gibi bir duyguya erişebildim ve hala da yazdıkça rahatlayan biriyim. İşin
“Fİ-Pİ-Çİ’den önce yazma isteği olan biri değildim” tuhaf olanı, kitaplardan önce yazmakla ilgili en ufak bir isteğimin dahi olmaması... Sanırım benimle aynı ihtiyaca sahip olanlara ulaşabildim. Aksi halde, bir araya gelip kitaplar okumamızın pek de önemi yok eğer, hayata katkısı olmayacaksa...
olduğu için böyle bir hamle yaptığımı sandıklarında sadece haksızlığa uğradığım için üzülüyorum. Ama vazgeçmeyeceğim. Sadece bir adımcık ilerleyebilmek için bile elimden geleni yapmaya, gerekirse değerli emeklerimi kurban etmeye hazırım. Çünkü, yola yazar olarak ya da dizi senaristi olmak için çıkmadım! Yola ne için çıktığımı seriyi okuyanlar biliyor olmalılar... Aeden’i okuyun, anlayacaksınız.
Karakterleri yansıtacak oyuncular seçilirken nelere dikkat edildi?
Bu anlamda ciddi bir strateji uygulandı. Sadece güzelliklerine bakarak oyuncuları seçmek artık iyi yapımların stratejisi değil. Benim için çalışkanlık ve işine gösterdiğin özen, saygı çok önemliydi ve tabii yansıtacakları karakterlerin ruhunu içselleştirecek kadar o karakterle empati kurabilecekleri deneyimlerden gelmeleri benim dikkat ettiğim bir şeydi… Hayat utandırmasın.
İnsanlara temiz enerji ve doğallığı aşılamaya çalışan bir misyonunuz da var. Organik tarım ile ilgileniyorsunuz. Çiftliğiniz nasıl gidiyor bir de bu yönünüzden bahsetmek isteriz. “Hadi Derneği” nin çalışmaları hakkında da bilgi alabilir miyiz? Temiz enerji teknolojileri, organik ve iyi tarım yöntemleri konusunda uzmanlık eğitimi veren bir okul projesine verildi. Çiftlik
Şimdi senaryolaştırılarak dizi olacak ve baş rol oyuncuları da çok iddialı. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Mutlaka kitabın büyüsünün bozulduğunu düşünenler olmuştur, onlara neler iletmek istersiniz?
Açıklamaya çalıştığım bir şey var; kendi aramızda düşünceler paylaşan, hayatın sorunları için çözümler bulan ama o çözümlere en çok ihtiyacı olanlara çözümlerimizi bir türlü ulaştıramayan, bu yüzden fark yaratamayan, kendi bilinci yükselmedeyken etrafındaki bilinç sığlığında boğulan bireyler mi olmalıyız? Cennet, ancak biz onu yarattığımızda girmeye hak kazanacağımız bir yer. Peki nedir cennet? Ulu ağaçların, muazzam manzaraların ve eşsiz güzelliklerin olduğu bir yer midir? Cennet özelliklerindeki o yere bilinç fakiri varlıkları, zombi kıvamındaki bilinçsizleri koyduğunuzda, cennetiniz hala cennet olarak kalabilir mi? Hayır! Çünkü cennet bilinçtir. Sadece kendimizin değil, etrafımızdaki herkesin bilincini yükseltmek için elimizden geleni yapmadan asla cennet için bir şansımız olmayacak. Elimizden geleni yapmalıyız, diye düşünüyorum. Bu seriyi asla okumayacak olan milyonlarcası dizisini izleyebilir ve belki sonrasında Bizim fark ettiklerimizi ucundan köşesinden fark edebilirler. Nihayet senkronize olabilmemiz, dev bir bütünün küçücük parçaları olduğumuzu hep birlikte anlayabilmemiz için bir fırsat bu dizi. Çünkü, “biz” öyle büyük bir kelime ki içine herkesi alınca ancak tamamlanıyor. Hayal kırıklığına uğrayanlar olacak, hiçbir yapım bizim zihnimizin zenginliğinde gerçekletirilemez. Ben bunu kabul ederek yola çıktım. Belki de en büyük hayal kırıklığını ben yaşayacağım ama aldığım bu risk hayalini kurduğumuz şeye, “biz”e yaklaşmamıza bir adım bile olsa benim için değer. Yanlış yargılanmak beni yoruyor. Bazıları, benim özel hayatımda nasıl bir konumda olduğumu bilmeden paraya ihtiyacım
ve hadihareketi.org üzerinde de şu an özellikle veri toplamaktayız. Projenin sürekliliğini koruyacağımız bir sistem içinde olabilmesi için kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Öncelikle dünyada bu konularda uzman olmuş kişileri topluyoruz. Biraz zaman alacak ama vazgeçmeyeceğiz.
“Filiz, tohumun ölümüdür aynı zamanda” söyleminizden yola çıkacak olursak, hayatlarımızda iyi şeylerin olabilmesi için öncelikle nelerden vazgeçilmeli?
Bizler biyolojik keyfi, keyif anlayışının merkezine koymuş bir geçmişin çocukları olarak ilerliyoruz. Organizma geliştikçe yani, tohum filiz olma yolunda ilerledikçe, keyfi sadece bedenine haz veren hallerde değil, daha içsel, ruhuna keyif yükleyen hallerde de arama eğiliminde. İlkel bir tatmin duygusu ile fiziksel hazların peşinden koşmak yerine, daha yüce, daha kuvvetli bir tatmin duygusu ile Eudaimonik hazların peşine düştüğünüzde filiz veriyorsunuz demektir. Eudaimonia’yı araştırmanızı tavsiye ederim. Kendini gerçekleştirmek, olabileceğin en iyi versiyonla var olabilmek başta keyif aldığınız şeylerin değişimiyle başlıyor. Çünkü, asıl gelişim ruhun şımarıklıktan kurtuluşudur... Sadeleştiğinde zenginleşirsin...
röportaj
Yaşadığımız sürece öğrenme sürecinde olduğumuz fikrindesiniz. Peki hayattaki öğrenme problemlerimizi nasıl saptayabiliriz? Ne gibi çözümler üretmemiz gerekir? Kişiye göre değişen bir saptama ve yönlendirme süreci olmalı bu. Ben tüm kalıplardan çıkıp her yöntemi kişiselleştirecek yapıda olduğumuza inanıyorum. Çocuklarımıza, bedenlerinin kullanacağı besinleri verdiğimizden emin olduktan, paketlenmiş gıdaları hayatımızdan uzak tuttuktan sonra eğer öğrenme ile ilgili bir takım aksaklıklar var ise, o zaman konunun uzmanlarına başvurmak gerek. Ancak “Uzman” kelimesi burada yanlış anlaşılmasın lütfen. Adı fazlaca duyuldu diye uzman olunmuyor. Tavsiye; seçeceğiniz rehberin “şifacı” olmasına dikkat ediniz. Herkesin yaşı kaç olursa olsun, ağır metallerden arındırılmış balık yağı kullanmasının nörolojik olarak çok faydası olduğunu, öğrenmeyi kesinlikle pozitif etkilediğini, öğrenme zorluklarını hafiflettiğini hatırlatmak isterim.
“Aeden Bir Dünya Hikayesi” yeni çıktı. Çok kısa sürede ülke çağında bir numaraya yerleşti. Başarınızın sırrını neye borçlusunuz? Aeden’in hikayesinden bize biraz bahseder misiniz?
Aeden, içinde yaşayan canlıların en iyi şekilde gelişmesi için özellikle dizayn edilmiş, usta tarafından yönetilen rahim gibi bir gezegen. İçinde 18 farklı organizma türü, kendi çekirdek aileleriyle birlikte yaşıyorlar ve bu türlerden biri de insan ailesi. Bu insan ailesinin büyük oğlu Sonje’nin ve aileye sonradan katılan Numi adlı kızın dünya gezegenine varan yolculuklarının, dünyayı epik bir şekilde nasıl değiştirdiğini okuyoruz. Ancak hatırlatmak isterim; asıl olan varılan yer değil, gidilen yoldur...
Kitaplarınızdaki başarınızın sırrı hayal gücü mü hayat gücü mü? Her ikisinin de siz de yansımaları nelerdir?
Hayat gücü… Çok güzel bir söylemmiş. Hayal gücümüzü taze tutmadan hayat gücümüzü nasıl motive edebiliriz ki? Kireçlenmemiş, sağlıklı bir epifiz bezinin yansıması verimli bir hayal gücüdür. Ben sistemli ve çalışkan bir insanım, yapmak istediğim şeyleri gerçekleştirebilmek için emek veriyorum. Emek vermediğiniz, yorulmayı göze almadığınız zaman, hayal gücünüzün yüksekliği çılgınlık, hayat gücünüzün yüksekliğiyse ego olarak görünebilir. Bu soruya cevabım, emek vermek olurdu. Hayal ve hayat gücü, emek vermekle birleşince başarmanız kolaylaşıyor.
Kaleme aldığınız karakterler sizden bir parça taşıyor mu yoksa tamamen hayal gücünün eseri mi? Benden, çevremden, tanıdığım birçok insandan kısacası gerçeklerden, hayatın kendisinden parça taşıyor. Her karakterimi hayal gücüm ile süslüyorum, kamufle ediyorum.
Bilime olan ilginizi ilk nasıl keşfettiniz? Bilime ilgi duyan kişilere gerçekten haz duyabilecekleri bilgiye nasıl ulaşmalarını tavsiye edersiniz?
Ciddi söylüyorum, daha yeni yürüdüğüm bir yaşta olmalıyım. Çünkü sürekli düştüğümü hatırlıyorum. Yürümenin çok zor ve zahmetli olduğu bir dönemdeydim ve evimize giren pis koku saçan bir böcek yakalamıştım. Anneannem o böceği elimden alıp, onun bir canlı olduğunu ve ben onu yakalarken özensiz davrandığım için ayağını kırdığımı anlatmıştı. Onu bir çay tabağına koyup meyve ile beslemiştik. Sanırım ilk defa o gündü; belirli yöntemleri bilirsem böceğin hayatını kurtarabiliyor olduğumu fark ettim ve
o yöntemleri öğrenmeye olan ilgim arttı. Sonrasında şanslıydım. Hep doğru koşullarda yakaladı beni hayat... Benden büyük bir abim var. O okula giderken ben o kadar ağlardım ki, peşinden öğretmeni beni derse almak zorunda kalırdı. Abim kerrat cetvelini öğrenirken annemin ona sinirlendiğini görünce ben de onunla
“Yola yazar olmak ya da dizi senaristi olmak için çıkmadım” birlikte öğrendim. Onun deneyimleri hep bana hizmet etti. Sonra o zamanlar televizyonda bir dizi vardı; “Mac Gyver” diye ve baş roldeki adam bir sürü yöntem bildiği için birçok durumdan hem kendini hem de çevresindekileri kurtarabiliyordu. Bilmenin değerini sürekli bir pekiştirme ile küçüklükten beri fark etmiş biriyim. Bilginin değerini bilenlere iki tavsiyem olurdu; kendinize öğrenmek için sistem kurun. Sistemsiz bir şekilde bilginin peşine düşmek kafa karışıklığından başka bir şey getirmez diye düşünüyorum. İkincisiyse kendi ilgi alanınıza göre bir baz seçin diyebilirim. Bilgiyi edindiğiniz bir temel üzerinden biriktirmek, onu kullanmanızı kolaylaştırıyor, anlamlandırıyor.
Kendinizi en az kaç kelime ile ifade edebilirsiniz ve bu kelimeler neler olur? Üç kelime ile: Sorular soran biri.
İnsansıyız teorinizden yola çıkacak olursak ne zaman insan olacağız, nasıl başaracağız?
Bunun cevabını verebilecek birinin bu gezegende olduğunu sanmıyorum hele ben hiç değilim. Ama illa da mantıklı bir cevap vermek gerekirse şunu söyleyebilirim ki; insan olmak için verdiğimiz emek ile bu anlamda kat edeceğimiz yol kesinlikle doğru orantılı. Çalışmadan olmaz. Çabalamak lazım, üstelik hep birlikte...
Bireysel ve toplumsal farkındalıklara vurgu yapıyorsunuz. Ne kadar farkındayız etrafımızda olup bitenlerin? Sizce yorumlarken nerelerde yanlış yapıyoruz?
İnsan beyni, organizmanın hayatta kalabilmesini kolaylaştırmak için kendi kendine yalanlar söyleyebilen bir mekanizmaya sahip. Kendimizi haklı çıkartmak üzerine uzmanlaşmış bir beynimiz var. Her şeyi kişisel olarak algılayarak büyük hata yaptığımıza inanıyorum, daha büyük bir pencereden bakabiliyor olmak hatalarımızı hafifletebilir. Nedir bu pencere? Ben, sen, onlar pencereleri değil... “Biz” penceresi... Seride ve Aeden’de bunun önemini anlatıyorum. Ya hep birlikte bu gezegende var olmaya devam edeceğiz ya da hep birlikte yok olacağız. Aeden’de dediğim gibi, “Ya heptik ya da hiç”.
Son olarak yeni bir kitap ya da “Aeden” için fantastik bir film projesi var mıdır?
Enteresan ama daha şimdiden var diyebilirim. Kitabı okuyan bir hanım, film yapımcısı Fransız eşine hikayeyi anlatınca, henüz kitabın İngilizce çevirisi bitmeden sinema uyarlaması için teklif aldım. Ama hemen değerlendirmeyeceğim. Fi, Çi, Pi’nin dizi projesi olması aşamasında daha önce hiçbir alanda edinmediğim yoğun deneyimlerim, ciddi öğrenişlerim oldu. Onlardan yararlanıyor olabilmek de benim için bir şans. Aeden’in sinemaya taşınması için seneler var. Röportaj: Dilara Ertürk
226 magdergi.com.tr
Nesilden nesile Hatüpen...
Pencere’ye atılan imza...
Pencere uzmanlık, sorumluluk, tecrübe ve bilgi ister. Fabrika: 1354. Cadde 1421. Sokak No:2 06370 Ostim-Ankara www.hatupen.com.tr
facebook.com/hatupen
Telefon: 0312 385 88 50
E-posta: hatupen@hatupen.com.tr
twitter.com/hatupen
instagram.com/hatupen
davet
RALIZA VELICKOVA
EMRE - CEREN BERİȘ
ÖYKÜ YILMAZ, BARIȘ ZEYTİNCİ
Fame Dans’tan Geleneksel Kutlama Fame Dans Sporları Kulübü, geleneksel yeni yıl kutlamasını, dans eğitmenleri, öğrenciler ve dansçı yakınlarının katılımıyla Spica Plaza’da gerçekleştirdi. Ankara’nın ulusal alanda birçok başarıya ulaşmış dans sporları kulübü Fame Dans, geleneksel yeni yıl kutlamasını gerçekleştirdi. Spica Plaza’da gerçekleşen geleneksel davete dans eğitmenleri, öğrenciler ve yakınları katıldı. 2016 yılının değerlendirmesinin yapıldığı yeni yıl davetinde, yeni sezon hedefleri paylaşıldı. Samimi bir ortamda yemek yiyen misafirler, yemeğin ardından başarılı Fame DSK sporcularına verilen serfitika ve ödül törenini izledi.
228 magdergi.com.tr
SİMGE MENTEȘ, ÖZGÜN ÇAĞLAR ERSOY
davet
Pique’de Baş Başa Konsepti CANAN - MURAT DOĞAN
Pique Family Club’ta ilk kez gerçekleşen “Baş Başa” konseptli gece birçok çiftin katılımıyla ve canlı müzik eşliğinde gerçekleştirildi. Bodrum’un tanınan müzisyeni Bülent Gözüpek’in Latin ezgileriyle başlayan gecede misafirler kendilerine sunulan özel menü eşliğinde unutulmaz bir akşam geçirdiler. Katılan ailelerin çocukları gece boyunca sinema, masal dinletisi ve grup oyunlarıyla eğlenirken büyükler de bol bol canlı müziğe eşlik ettiler. Pazartesi günleri hariç haftanın her günü yapılacağı öğrenilen “Baş Başa” konseptli organizasyon aileler ve çiftler için baş başa vakit geçirme fırsatı sunuyor.
230 magdergi.com.tr
İVGEN ÖZÖN
BURCU KARAMAN, AYȘEGÜL AKPINAR, BİLGE SEZEN
TÜLİN - ONUR TAȘDEMİR
SİBEL DİLCAN, FERYAL ȘEHİRLİOĞLU
“Baș Bașa” konseptli organizasyon, Pique Family Club’ta Pazartesi günleri hariç haftanın her günü devam edecek.
ÖZNUR - AYTAÇ ÖZEN
ESRA - HASAN TORAL
davet
Derin Anne’de Yılın İlk Partisi Türkiye’de iik kez kurulan ve kreş çağındaki çocuklara işaret dili ve oyun grupları oluşturarak eğitim veren Derin Anne Etkinlik Merkezi, Çocuk İşaret Dili ve Oyun Grubun’da yılın ilk partisi düzenlendi. Angora Evleri’nde bulunan eğitim merkezinde düzenlenen partide oyun grubunda yer alan çocukların aileleri keyifli bir brunch etkinliğinde bir araya geldi. Derin Anne Etkinlik Merkezi’nin Sahibi Tuba Üstün, eşi Gökhan Üstün ve oğlu Derin ile birlikte tüm misafirlerini kapıda karşıladı. Eğlenceli bir ortamda gerçekleşen partide çocuklar bir yandan oynarken aileler ise bol bol sohbet etme imkanı buldular. Sıkça kahkaha seslerinin yükseldiği davette 2017 yılının gelişi için bir pasta kesildi. Pasta kesilirken büyük bir aile fotoğrafı çektiren misafirler Üstün ailesine teşekkür etmeyi de ihmal etmedi. Büyük bir aile olduklarını dile getiren Tuba Üstün ise davete gösterilen ilgiden oldukça memnun görünüyordu.
232 magdergi.com.tr
GÖKHAN - TUBA ÜSTÜN
DERYA - MELİH AYDIN
BAȘER - CANSU ASLAN
Derin Anne Bebek İșaret Dili ve Etkinlik Merkezi’nde gerçekleșen davete katılan misafirlerle Tuba-Gökhan Üstün çifti tek tek ilgilendi.
ÖZGE - ORÇUN ELDEM
MELİS - GÜROL POYRAZ
ALİ TİTİZ
Kış Hastalıklarına Yenilmeyin Kıș mevsiminde salgın hastalıklara karșı alınması gereken önlemler, grip ve soğuk algınlığının tanı ve tedavi yöntemlerini Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Titiz’den dinliyoruz...
Tedaviden önce hastalıktan korunma en önemli basamağı oluşturmaktadır. Özellikle, virüslerin temas ettiğimiz yüzeylerde yaklaşık 8 saat kadar canlı kalabildiği düşünülürse, el hijyeni başta olmak üzere temizliğe dikkat edilmesi, hasta bireylerin kullandığı eşyaların kullanılmaması, hasta olan kişilerle aynı ortamın uzun süre paylaşılmaması, böyle bir durum varsa, hasta kişinin veya yakınlarının bir-iki gün maske
kullanması önemlidir. Düzenli beslenme, bol sıvı alımı, istirahat ve uyku vücut direncinin korunmasında en önemli faktörü oluşturmaktadır ve dışarıdan alacağımız takviye ilaç kullanımına ihtiyacı ortadan kaldıracaktır. Ayrıca, bahsettiğimiz riskli bireylerde grip aşısı koruyuculuk açısından büyük önem arz eder.
Son zamanların en sık görülen rahatsızlığı Alerjik rinit olan hastalarda septum deviasyonu ameliyatının faydası oluyor mu? Tekrarlama gibi şikayetlerle ne kadar sıklıkla karşılaşılıyor? Alerjik rinit tedavisi; alerjenlerden korunma, medikal tedavi ve immunoterapi olmak üzere üç başlık altında toplanır. Nazal
advertorial
Ö
zellikle kış mevsiminde salgın hastalıklarla karşılaşmamak için KBB sağlığı için öncelikli olarak nelere dikkat etmek gerekiyor?
septum deviasyonu varlığı ve alerjik duruma bağlı olarak alt konkaların büyümesi hastalık sırasında oluşan burun tıkanıklığını bir kat daha artırarak kişinin yaşam kalitesini bozmakta, ilaç kullanım sıklığının ve dozlarının artmasına neden olabilmektedir. Nazal septum deviasyonu ameliyatı ve alt konka radyofrekans uygulaması gibi burun içine yönelik cerrahi yöntemler alerjik rinit tedavisinin asıl tedavisi olmamakla birlikte, özellikle hastalığın en önemli şikayetlerinden biri olan burun tıkanıklığının azaltılmasına yardımcı olur. Bu şekilde cerrahi uygulamalar yaşam kalitesinin artması ile ilaç kullanım sıklığında azalmaya katkıda bulunmaktadır. Özellikle, bu iki ameliyat sonrası burun tıkanıklığında tekrarlama, kişinin alerjenlere veya sigara gibi irritan maddelere uzun ve sık maruziyeti sonrasında alt konka olarak bilinen burun içi dokularda tekrar büyüme görülmesi ile ortaya çıkabilmektedir.
Alerjik rinitin belirtileri nelerdir?
Alerjik rinit, duyarlı bireylerde alerjenlerin burun mukozası ile teması sonucunda burun ve boğazda kaşıntı, hapşırma, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı şeklinde ortaya IgE aracılıklı mikrobik olmayan inflamatuar bir hastalıktır.
her iki tip hastalıktada benzer olmakla birlikte soğuk algınlığı, influenza dışında yüzlerce çeşit virüsten birinin neden olabileceği hafif seyirli üst solunum yolu enfeksiyonudur. Grip ise, etkeni influenza virüsü olan, yüksek derecede bulaşıcılığı olan, yüksek ateş, kırgınlık ve kas ağrıları ile seyreden bir hastalıktır. İnfluenza virüsünün A, B ve C tipi ile bunlara ait birçok alt tipi bulunmakta ve her yıl virüsün küçük yapısal değişikliklerine bağlı yeni alt tipler oluşabilmektedir. Bu nedenle her yıl kişiler tekrar hasta olabilmekte ve buna karşı aşı hazırlıkları her yıl farklılık göstermektedir.
Yine son dönemlerde sıkça karşılaşılan domuz gribinin belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Grip için net bir tedavi protokolü olmamakla birlikte, semptomlara yönelik destek tedavi mutlaka yapılmalıdır. Bu medikal tedavinin semptomlara yönelik ve bireye özgü olması açısından hekim görüşünün alınması önem arz eder. Ağrı kesici ve antiinflamatuar ilaçlar, yine lokal ve sistemik dekonjestan ve antihistaminikler ön planda tercih edilen ilaçlar olup, kişinin daha konforlu olması ve yaşam kalitesinin düşmemesi açısından kullanımları gerekli ilaçlardır. Bu destek tedavi yanında hekime başvurmadan önce
Kulak temizliği için kulak yıkanmasının zararı var mı? Kulak çubukları ile temizlik yapma önerilir mi? Dış kulak yolu, 1/3 dış kısmı kıkırdak ve 2/3 iç kısmı kemik yapıdan oluşan yaklaşık olarak 2,5 cm uzunluğunda bir kanaldır. Bu kanalın fonksiyonu, sesin orta kulağa iletimini sağlamakla birlikte kulak zarı ve dolayısıyla orta ve iç kulak yapılarını yabancı nesne ve çevresel etkilerden korumaktır. Kemik ve kıkırdak birleşim yeri isthmus olarak adlandırılır ve dış kulak yolunun en dar bölümünü oluşturur. Genelikle enfeksiyonun en sık başladığı yer de burasıdır. Kemik kanaldaki cilt kalınlığı kıkırdak kanala göre daha ince olup 0,2 mm’dir ve bu cilt kulak zarı epiteli ile devamlılık halindedir. Serumen (earwax), dış kulak yolunda yapılan bir salgıdır. Bu kulak salgısı asidik bir tabaka oluşturur ve dış kulak yolunun enfeksiyondan korunmasında yardımcı olur. Genetik ve ırksal özelliklerin farklılığı, serumenin görünüşü, kıvamı ve içerdiği immünglobulin ve lizozim vb. antibakteriyal maddeler gibi fiziksel ve kimyasal özelliklerinde değişikliklere neden olabilir. Üretilen serumen kademeli olarak dışa doğru yönlendirilir ve buradan dışarıya dökülür.
Dış kulak yolunun bu kendi kendini temizleme özelliği ve enfeksiyonlara karşı koruma mekanizması olmasına karşın nemi saklama özelliğinden dolayı diğer vücut derilerine göre enfeksiyon oluşumuna daha elverişli bir ortam yaratır. Bu durum, yeteri özen gösterilmediği zamanlarda, bakteri ve mantarların üremesine, kolayca hastalık oluşmasına sebep olabilir. Özellikle bu durum dikkate alındığında kulak çubuğu kullanımı ve sık kulak yıkaması, dış kulak yolunun koruyucu mekanizmalarını ve kendi kendini temizleme fonksiyonunu bozarak kulak sağlığımızı tehdit edebilir.
Kaç çeşit grip virüsü var? En sık görülen ve en tehlikeli olanlar hangileri? Tedavi yöntemlerinden bahsedebilir miyiz?
Mevsim değişikliği ile birlikte hava sıcaklığında görülen ani değişikliklere bağlı olarak akut üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) görülme sıklığında artış yaşanmaktadır. Akut üst solunum yolu enfeksiyonları içerisinde yer alan soğuk algınlığı ve grip farklı hastalıkları ifade etmektedir. Boğazda yanma, hapşırık, burun tıkanıklığı ve akıntısı ile hafif kırgınlık gibi belirtiler
ve medikal tedavi sırasında düzeli beslenme, bol sıvı alımı ve istirahat koruyuculuk kadar, tedavi sürecinde bireyin iyileşme sürecini de kısaltacaktır. Hastalık sürecinde yeterli sıvı alımı olmaması ve düzensiz beslenme varlığında dışarıdan vitamin takviyesi veya bağışıklık sistemini destekleyici ilaç kullanımı doktor kontrolünde tedaviye eklenebilir. Destek tedavi ve istirahate rağmen özellikle ateşin 48-72 saatten uzun ve yüksek sürmesi, hastalık bulgularında gerileme yerine artış görülmesi durumunda mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. Kalp, akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan bireyler ile 65 yaş üstü ve 7 yaş altı risk grubu içerisinde yer alan kişilerde, bu süre beklenmeden hekime başvurulması tercih edilmelidir. Antibiyotik kullanımı viral enfeksiyon sonucu vücut direncinin düşmesi ile gelişen bakteriyel enfeksiyonlarda kullanılmalıdır.
ANKARA
açılış
Fame Dans Stüdyosu’ndan İkinci Şube Ankara’da seçkin eğitmen kadrosuyla dans alanında teori ile pratiği birleştirerek müşterilerine sunan Fame Dans Stüdyosu, Ümitköye yeni şubesini açtı.
SİMGE MENTEȘ, ÖZGÜN ÇAĞLAR ERSOY
236 magdergi.com.tr
ASLI BAYSAK, ÇAĞLA CABBAR
Fame Dans XL adı verilen stüdyonun açılışına Fame ailesi ve Ankaralı dans severler katıldı. Açılışa özel dans gösterilerinin düzenlendiği davetin ev sahipliğini yapan Fame dans stüdyolarının ortakları Özgün Çağlar Ersoy ve Simge Menteş, misafirleriyle tek tek ilgilenmeye çalışırken davetliler birbirinden leziz ikramlar ve keyifli bir ortamda özel gösterileri izlediler.
ENDER PEKER, BAȘAK ÇEVİK TOPRAK
NEHİR, ÖZGE CEVHER
ARZU - HÜSNÜ SABUNCU
MÜRÜVVET, BAHTİYAR, KEREM KESKİN
lası için Daha faz om/online i.c magderg
RALİZA VELİCKOVA
Fame Dans Stüdyosu’nun ikinci șubesi XL’ın açılıșına dans severler yoğun ilgi gösterdi. MİNA - KENAN HAYFAVİ
BAȘAK KALFA
parti
AYLİN - HAKAN EREN, YEȘİM SALKIM, ERKAN PETEKKAYA
Yeni Yaşa Keyifli Kutlama Paramparça ve Kördüğüm dizilerinin yapımcısı, Endemol Shine Türkiye CEO’su Hakan Eren’in Paramparça’da oynayan eşi Aylin Eren yeni yaşını Cihangir’de bulunan son dönemlerin gözde mekanı Hazine’de özel bir partiyle kutladı. Geceye Erkan Petekkaya, Sera Tokdemir, Mehmet Aslan, Nursel Köse, Ümit Erdim, Yeşim Salkım, Alina Boz, Burak Tozkoparan, Pelin Akat ve Soner Sarıkabadayı gibi ekranların önde gelen tanınmış isimleri katıldı. Hakan Bey ve Aylin Hanım gece boyunca konuklarıyla yakından ilgilenirken, partinin ilerleyen saatlerinde Erkan Petekkaya, Soner Sarıkabadayı, Sera Tokdemir, Ümit Erdim ve Yeşim Salkım sahneye çıkarak şarkılar söyledi. Aylin Hanım doğum günü pastasını eşi Hakan Eren ile birlikte kestikten sonra doğum günü tebriklerini kabul etti. Parti sabahın ilk ışıklarına kadar devam etti.
238 magdergi.com.tr
SERAY SEVER
SEDA ÇINAR, ÜMİT ERDİM
“Hayal Ettiğinizden Daha Fazlası İçin”
www.facebook.com/HotelMonec
www.twitter.com/HotelMonec
www.instagram.com/HotelMonec
www.hotelmonec.com.tr Oran Mah. Esat Özoğuz Sok. No:5 Çankaya/Ankara T: (0312) 491 30 30
kelebek
Sevgiye, Sevgiliye, Sevgilerle... Ve geldik yılın en popüler sevgi anlamının yüklendiği aya; Șubat ayına. Sevgililer sürpriz peșinde, evliler monotonluğu kırmak için arayıșlar peșinde, bekarlar bu ayı tamamen takvimden silme niyetinde… Hal böyleyken sizlere yeni markaları tanıtmak boynumun borcu sevgili okurlar. Telașınıza bir nebze ortak olup, çözüm olabilirsem ne mutlu bana... Ben mi ne yapacağım? Eh biri de bana yardım etsin bir zahmet…
Bago Handıcrafts Uzak Doğu mitolojisine göre “Bago” ormanın ruhu demekmiş. Filipinli kadınlar tarafından hazırlanan bu el emeği çantalar bambu, palmiye yaprakları ve sedeften yapılıyor. Türkiye’de Beymen mağazalarında satışta olan bu eşsiz sanat parçaları her kadının dolabını süslemeli bence.
240 magdergi.com.tr
Begüm Baccal Begüm Bakkal, London College Of Fashion ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi Tekstil ve Moda Tasarımı bölümünde okuduktan sonra kendi adını taşıyan Begüm Baccal markasını kurmuş. Tek tip bir kadına değil, her yaşta ve her vücut tipindeki kadına elbise dikebilmek ve elbiseleri ile kadınların kendilerini seksi, güçlü ve enerjik bir kadın gibi hissetmesini sağlamayı amaçlayan tasarımcı son zamanlarda moda dünyasının dikkat çeken isimleri arasına girmeyi başardı bile.
Bebb İstanbul BEBB: Tasarımla hayatın, formla fonksiyonun ve kendisi için hayatın her alanında önemli olan ‘özen’in bir araya gelmesiyle yaratılmış bir marka. Yaşam alanlarını anlamlandırmak, bütünleştirmek amacıyla üretime başlanan bir seri.
Lou Design Studio Preen
Emel Sezginer tarafından kurulan LOU Design Studio; şehirli; şık ve dinamik kadınların günlük hayatlarında giyebilecekleri sade detaylarla sentezlenmiş tasarımlar üretiyor. Tasarımcı, özgüvenli kadınlar için farklı ve zamansız tasarımlar sunuyor.
1996 yılında Justin Thornton ve Thea Bregazzi tarafından kurulan Preen, maskulen ve feminen karışımı farklı ve dikkat çekici tarzıyla kısa sürede İngiltere’nin tanınmış moda markalarından biri haline geldi. Punk ve rock ‘n’ roll’dan ilham alan minimal ve yaratıcı tasarımlar sunan markanın koleksiyonları, renk blokları ve baskı desenleriyle dikkat çekiyor.
P ia Brand PIA Brand, eğlenceli detaylar ve modern kesimli ürünlerle güçlü kadının siluetini bir kez daha vurguluyor. Kreatif direktör Pelin Ilıkan Aylan, özgürlük temasını fındıkkıran askerleri ile sembolize ederek ürünlerde militer detaylara yer vermiş. Koleksiyonda detaylı bluzlar, net kesimler ve belirli bir duruşa sahip günlük giysiler yer alıyor.
Zeynep Erol Yaşam yolculuğunu, kendi deneyimleriyle hikayeleştirip, tasarladığı takı ve aksesuarlar üzerinden anlatan Zeynep Erol, farklı inanışlardan, inançlardan ve sembollerden ilham alıyor. İstanbul doğumlu tasarımcının tamamı el yapımı olan takıları kendi iç dünyasını, içinde barındırdığı değer, his ve tutkuları yansıtıyor.
Billur Saatçi Kendisi, içinde olduğu kurumsal hayatı bırakıp sevdiği işi yapmaya yönelip başarılı olan blogger’lardan. Blogunun her içeriğini kendi belirleyen ve her bir içeriğinde bize ilham veren Billur pek çok büyük markayla da iş birlikleri yürütüyor. Billur Saatçi’den ilham almak için; offnegiysem.com’u takip edin!
düğün
Gazeteciler Cemiyeti’nde Şık Düğün Ankara’da tanınmış birçok mekanın mutfak koordinatörlüğünü yapan Deniz Çığ ve bir işletmede müdür olarak çalışan Mehtap Dinçcan, Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleşen şık bir düğün töreniyle dünyaevine girdiler. Gazetecilerin meslek kuruluşu Gazeteciler Cemiyeti şık bir düğün törenine ev sahipliği yaptı. Ankara’da birçok mekanın mutfak koordinatörlüğünü yürüten Deniz Çığ ile babası ve dedesi gazeteci olan Mehtap Dinçcan hayatlarını birleştirdiler. Geçtiğimiz Haziran ayında nişanlanarak evliliğe ilk adımlarını atan genç çiftin sade ve şık düğün töreni davetlilerin katılımının tamamlanmasının ardından başladı. Büyük bir heyecan içerisinde nikah masasına yürüyen genç çift davetlilerin hayranlık dolu bakışları ve büyük alkışlarla nikah memurunun sorusuna evet cevabını verdiler. Gelin hanımın babası merhum gazeteci Vehbi Dinçcan’ın ve dedesinin de nikahlarını gerçekleştirdiği düğün mekanında nikah töreninin ardından davetliler bol bol eğlendiler.
242 magdergi.com.tr
DENİZ ÇIĞ, MEHTAP DİNÇCAN
Şehirde güzel bir gün geçirmeye ne dersiniz? O gün yapmanız gereken en zor seçim masajınızı 60 dakika mı yoksa 90 dakika mı alacağınız olabilir. Hilton Istanbul Bomonti Hotel & Conference Center 85’i süit 829 odası, Hilton Worldwide tarafından verilen 2014 EMEA Yılın Şef i Ödülünün sahibi şef imizin lezzetleriyle The Globe restoranı, 34. katında eşsiz şehir manzarasına hakim, yaratıcı kokteylleriyle sizi şaşırtacak ve Sushi Lounge’unda gece boyunca enfes suşiler tadabileceğiniz Cloud 34 barı, açık ve kapalı yüzme havuzları ve 3.300 m2’lik Avrupa’nın en büyük eforeaTM Spa’sı ile sizi bekliyor.
davet
Olanlar Oldu Ata Demirer’in merakla beklenen filmi Olanlar Oldu’nun galası Cinemaximum Kanyon’da yapıldı. ÜLKÜ DURU
244 magdergi.com.tr
SALİH KALYON
2017’ye kahkaha getirecek olan ‘Olanlar Oldu’nun galasında filmin yönetmeni Hakan Algül, filmin hem senaristi hem de başrolü Ata Demirer ve oyuncular Tuvana Türkay, Ülkü Duru, Salih Kalyon, Seda Güven, Toprak Sergen, Tuna Kırlı, Bedir Bedir, Gümeç Alpay, Ali Yoğurtçuoğlu, Bige Önal, Murat Okay, Efe Akercan, Dayk Miricanyan, Derya Alabora ve küçük oyuncu Esat Polat Güler de filmi davetliler ile birlikte izledi. Film gösteriminden önce basına konuşan Ata Demirer: “Yazın sıcağında, Ege’nin sıcak insanlarının arasında çektik filmi ve bu sıcaklığın filme de yansıdığını düşünüyoruz. Güzel enerjiyle başlayan bu film umarım vizyon sonrasında da güzel bir hatıra bırakır bize” dedi.
SEDA GÜVEN, ATA DEMİRER, TUVANA TÜRKAY
ESAT POLAT GÜLER
DERYA ALABORA
CENK TORUN
FERİHAN KAYA, ȘİNASİ YURTSEVER
BİGE ÜNAL
Filmin hem senaristi hem de bașrolü Ata Demirer ve yönetmen Hakan Algül ile oyuncular filmi beraber izledi.
ARAS BULUT İYNEMLİ
SEDA BAKAN
TOPRAK SERGEN
davet
ONUR BULDU
ZAHİDE YETİȘ
FIRAT DOĞRULOĞLU
EDA ECE
246 magdergi.com.tr
ASLI İSLAMOĞLU
DEMET AKBAĞ, ALİ ÇİKA
Ata Demirer: “Güzel enerjiyle bașlayan bu film umarım vizyon sonrasında da güzel bir hatıra bırakır bize” dedi.
EMRE KIZILIRMAK, ROMINA GASIMZADE
ALİ SUNAL
ÖNAL UZUN, LEMİ İBRAHİMOĞLU
ÇİĞDEM KAMER
ZAFER ALGÖZ
röportaj
ANTOINETTE ESTHER MERRILLEES - JAMES MARTIN LARSEN
Avustralya Büyükelçisi ve Eşi İle Çok Özel Bu ay, yakın tarihte Avustralya ile Gelibolu’da kesișen yollarımızı karșılıklı saygı ve dostluk ortamına çıkaran, bașarılı, dıș politikanın günümüzdeki temsilcisi James Martin Larsen ve tarihçi eși Antoinette Esther Merrillees ile birlikteyiz.
248 magdergi.com.tr
R
ezidansa girdiğimde röportajımız için hazır bulunan Büyükelçi James Martin Larsen ve eşi Antoinette Esther Merrilles beni içten bir samimiyet ve sıcakkanlılıkla karşıladılar. Röportaja başlamadan önce kahvelerimizi içerken kendilerini daha yakından tanıma fırsatı buldum. Türkiye’de oldukları dönemden bahsederken ülkemize ne kadar alıştıkları her hallerinden belli oluyordu. Ankara’daki yaşamlarıyla ilgili kurdukları cümlelerde adı geçen semtleri, sokakları, parkları söylerken yüzlerinde beliren tebessüm, şehre karşı duydukları sevgiyi ortaya koyuyordu. Burada oldukları zaman içinde sadece Ankara’da değil, gittikleri her yerde dostlar edinmişler. Ulus civarındaki antikacılardan aldıkları, kültürümüze ait eşyalar salonun dört bir yanında yer alıyor. Ahşap oymalı sandık Antoinette Merrillees’in en sevdiği parçalardan biri… Kendisi Türkiye’ye geldikten sonra bir dönem bağlama dersleri almış ve devam etmeyi çok istiyor. Geldiğinde geleneksel bir Türk enstrümanı çalmaya kararlı olan Antoinette Merrillees İstanbul’dan kendisine bağlama satın alarak hemen bir öğretmenle derslere başlamış. Böyle sıcak bir sohbetle başlayan röportaj süresince sorduğum sorulara Büyükelçi Larsen ve eşi içtenlikle, detaylı bir şekilde cevap verdiler. Ülkemizde ne kadar çok anı biriktirdiklerini görmek ve bunlardan duydukları mutluluğa tanık olmak çok güzeldi. Ben de sohbetimizden unutamayacağım güzel anılarla ayrıldım.
Türkiye’de ne zaman göreve başladınız? Büyükelçi olarak gelmeden önce ülkemizde bulunmuş muydunuz? James Larsen: Türkiye’ye eşim Antoinette ve çocuklarımla 2014 yılının Ocak ayı sonunda geldim, şu anda yaklaşık üç yıldır buradayız. Daha önce sadece kısa bir süre için İstanbul’da bulunmuştum ama Antoinette ile bu coğrafi bölgede yaşama fırsatımız oldu. Ben İsrail’de büyükelçiydim, Antoinette’nin babası da uzun bir süre önce orada Avustralya Büyükelçisi’ymiş. Bu sebeple o daha küçük bir kızken bu bölgede yaşamış. Antoinette Merrillees: 18 yaşımdayken okulda Gelibolu’yla ilgili bir proje hazırlamıştım. Türkiye’ye gelmeyi çok istiyordum. Birkaç kez de denemiştik fakat bir türlü fırsat bulamamıştık. Türkiye’ye geleceğimizi öğrenince çok sevinmiştim. Dolayısıyla bu benim de Türkiye’ye ilk gelişim. Fakat daha önce bu bölgede yaşadığım için benzer faktörlerden dolayı yabancılık çekmiyorum.
Türkiye’ye ilk geldiğinizdeki izlenimleriniz nelerdir? James Larsen: Benim ilk izlenimim Türkiye’nin ne kadar büyük bir ülke olduğuyla ve barındırdığı çeşitlilikle ilgili... Avustralya’dan Türkiye’ye baktığınız zaman bu ülkeyi iyi tanıdığınızı zannediyorsunuz. Çünkü tarihte Çanakkale ve Gelibolu’dan dolayı paylaşımlarımız var ama benim burada edindiğim tecrübeyle İzmir, İstanbul, Gaziantep, Diyarbakır, Urfa, Hatay gibi illerin birbirinden farklılığına bakıldığında, farklı kültürler, farklı insanlar ve farklı yemekleriyle Türkiye çok zengin çeşitliliğe sahip, büyük bir ülke. Antoinette Merrillees: Farklı kültürlerden insanları barındıran büyük bir ülke olması beni de çok etkiledi. Sanırım bunun dışında beni oldukça etkileyen iki şey daha var. Bunlardan biri; Türk insanının inanılmaz misafirperverliği ve kendi işlerini bile bir kenara bırakarak yardımcı olmaya veya bilgilendirmeye çalışmaları. Bir
diğeri de; bir tarihçi olarak dikkatimi çeken zengin tarihiyle burada bulunduğum süreyi hayatımın önemli bir dönemi haline getiriyor olması.
Avustralya ve Türkiye arasındaki ilişkileri nasıl değerlendirirsiniz? James Larsen: Biz ülkelerimiz arasında sıcak ilişkilere sahip olduğumuz için oldukça şanslıyız. Tabii ki ilişkilerimiz Birinci Dünya Savaşı zamanına Çanakkale Muharebeleri’ne kadar uzanıyor. Hem Avustralya hem de Türkiye tarafı korkunç kayıplar verdi. Her iki taraf da birbirleriyle doğrudan ihtilafı olmayıp dışarıdaki uluslararası ihtilafdan dolayı savaşıyorlardı. Savaşıyor olmalarına rağmen centilmenliğin hakim olduğu bu savaşa dair askerler arasında kurulan pek çok arkadaşlık hikayesi var. Bu yakın tarihe ait bildiklerimiz ama daha yakın zamanda çok önemli bir göç geçmişimiz var. Bu yıl Türkiye’yle diplomatik ilişkilerimizin 50. yılını kutluyoruz. 50 yıl önce Avustralya ve Türkiye arasında gerçekleşen göç anlaşmasının imzalanması, özellikle Anadolu’dan çok sayıda Türk’ü Avustralya’ya göçmen olarak gelerek burada vatandaş olmaları için cesaretlendirdi. Bu Türk göçmenlerin hikayeleri, Avustralya vatandaşlığına gösterdikleri uyumla bir başarı ve mutluluk hikayesidir. Çoğunun çocukları ve torunları hem Avustralyalı hem Türk olarak devam etmekte. Bir çoğu da iki ülke arasında sıklıkla gidip geliyor. Onlar iki ülke arasındaki köprünün ve dostluğun çok önemli bir kısmını oluşturuyor. Diğer bir kısmı da Avustralya ve Türkiye’nin uluslararası alanda birçok paylaşımının olması. Her iki ülke de G20 ülkesi ve Birleşmiş Milletler’de güzel bir iş birliğimiz var. Ayrıca birlikte anlamlı olabilecek başka şeyler yapabileceğimiz alanlar için de fırsatlar arıyoruz. Bu sebeple MIKTA adında, Meksika, Endonezya, Kore, Türkiye ve Avustralya’nın oluşturduğu, gündemdeki konuları paylaştığımız ve üzerinde beraberce çalıştığımız bir grupta yer alıyoruz. G20, ülkelerimiz arasındaki iş birliği için önemliydi. 2015’te Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı G20’ye gelen iki başbakan ve birçok bakan tarafından ziyaretler yapıldı. Avustralya da 2014’te G20’ye ev sahipliği yaptığında Türkiye’den Avustralya’ya birçok bakan ve heyet geldi. G20’nin diğer bir önemli yanı da B20 (Business20) grubu. Biliyorsunuz, Türkiye ve Avustralya arasında sürekli gelişen iş ilişkilerinde G20 ve B20 sayesinde müthiş iyi bağlantılar sağlıyoruz. Ama daha üzerinde çalışmamız gereken bir alan var; o da ticaret yatırımları. Avustralya ve Türkiye arasındaki ticaret yatırımları şu anda 1 milyar dolar gibi küçük bir rakam değerinde. Ayrıca, yatırım ilişkilerimizin az olması biliyorsunuz ülkelerimizin coğrafi konumundan yani, aramızdaki mesafenin uzaklığından da kaynaklanıyor ama ben gelişmesi için iyi bir potansiyel olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’ye geldiğinizden beri sizi burada en çok etkileyen şeyler nelerdir? James Larsen: 2015 bizim için çok yoğun ve Avustralya için çok önemli bir yıldı. Her şeyden önce Birinci Dünya Savaşı’nın ve Çanakkale Savaşları’nın 100. yılıydı ve çok anlamlı anma törenleri yapıldı. Her yıl 25 Nisan Anzak Günü’nde yapılan törenle Avustralya ve Yeni Zelanda Askeri Birlikleri’nden oluşan Anzak Birlikleri anılır. Geçen sene 100. yıl olması sebebiyle 25 Nisan 1915’te Gelibolu’ya çıkarma yapan Avustralya Birlikleri’ni anmak üzere yapılan törene yaklaşık 10,000 Avustralyalı ve Yeni Zelandalı katıldı. Bunun yanı sıra binlerce Avustralyalı da Türkiye’yi, özellikle Avustralya tarihi perspektifi açısından önemli olan Gelibolu Yarımadası’nı ziyaret etti. 2015’in diğer bir önemli olayı da, Türkiye’de yapılan G20
röportaj
zirvesiydi ve Türkiye ev sahibi olarak çok başarılıydı. Sonuçta güzel bir iş ortaya çıktı ve bu başarı Avustralya için de çok önemliydi. Antoinette Merrillees: Geçen sene bizim için büyük bir yıldı. Biliyorsunuz birçok Avustralyalı, Gelibolu ve Birinci Dünya Savaşı tarihiyle yakından ilgilidir. Bu törenlere katılmak çocuklarım ve benim için çok heyecan vericiydi ama özellikle benim için Türkiye’yi tanımak ve bölgeye seyahat edebilme şansına sahip olarak tarihi yerleri görmek büyük bir zevkti. Özellile bazıları inanılmaz güzellikteydi.
18 Mart Çanakkle Şehitlerini Anma Törenine katıldınız. İki taraftan da ölen askerler için törende ne hissettiniz? James Larsen: Her yıl 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Töreni’ne katılırım. Her zaman almamız gereken en önemli ders, yeni nesil olarak önemli bir yükümlülüğümüzün olduğu ve buna göre savaşları önlemek için yapabileceğimiz her şeyi yapmak olduğudur. Çünkü, savaşa asker olarak giden genç insanların hikayelerine baktığınızda Türkler, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, İngilizler, Hintler ve diğer birçok ülkeden yaşları 17 ile 20 arasında değişen, hatta daha da genç birçok insan öldü. Geriye dönüp baktığımızda benim için çıkarılacak ders bir diplomat olarak, bu tür savaşların bir daha asla olmaması için yapılabilecek her şeyin ne kadar önemli olduğu. Sanırım 18 Mart’tan edindiğimiz diğer bir tecrübe, -ki 18 Mart Avustralya birliklerinin Gelibolu’ya çıktığı 25 Nisan’la yakından bağlantılıdır- teknik olarak iki ülke savaşta bile olsa ve askerleri birbirleriyle savaşıyor bile olsa, bu iki taraf arasında temelde geliştirilen saygı ve arkadaşlığa engel olmuyor. Eğer Gelibolu ve Çanakkale harekatlarına ait hikayeleri düşünürseniz, Türk ve Avustralya birliklerinin birbirlerine sigara ve kibrit gönderdiği anları hatırlarsınız. Kötü ama gerçek bir hikaye, Avustralya birlikleri saldıya geçmek için emir alıyorlar. Herkes bunun imkansız bir
saldırı olduğunu ve onları ölüme götüreceğini biliyor. Bu sebeple Türk askerleri onlara “Yapmayın!” diye bağırıyor. Sanırım bildiğiniz gibi, bu gerçekten de içinde bulundukları çatışmaya aykırı bir durum. Diğer taraftan gerekçesiz bir istilaya karşı Türkiye ülkesini inanılmaz başarılı bir şekilde savunarak ne kadar cesur ve onurlu bir ülke olduğunu gösterdi. Mustafa Kemal Atatürk, Türk askerleri ve halk öyle büyük bir cesaret ve kararlılık gücü gösterdi ki, istilacıları geri püskürterek muhteşem bir tarih yazdılar. Hepimizin bildiği gibi bu, modern Türkiye’nin kuruluşunun önemli bir parçasıdır. Antoinette Merrillees: Ben 18 Mart törenlerinde bulunmadım ama 24 Nisan’da Türkiye’nin düzenlediği uluslararası törene katıldım. İki kızımız Türkiye tarafından organize edilen Uluslararası Çocuk Korosu’nda şarkı söylediği için çok onurlandık. Biri İngilizce, biri Fransızca, biri de Türkçe olmak üzere üç şarkı söylediler. Avustralya’dan, Fransa’dan, Türkiye’den ve İngiltere’den çocuklar vardı. Onları dinlemek çok dokunaklıydı ve daha genç kuşakların Birinci Dünya Savaşı’nda neler olduğuyla ilgili daha çok öğreniyor olduğunu düşündürdü. Bir gün büyüyecekler ve belki bu tür şeylerin bir daha gerçekleşmeyeceğinden emin olacaklar. Çok güzel bir anıydı. Bu uluslararası koroyu oluşturma fikri İstanbul’dan gelen bir bayana aitti ve çocuklar için her biri farklı bayraklardan fularlar yaptırmıştı.
Türkiye’de tatil yapma şansınız oldu mu? Gittiğiniz yerler içinde en çok hangilerini beğendiniz? James Larsen: Türkiye’de pek çok kez tatil yaptık ve hepsinden de ayrı keyif aldık. Gezdiğimiz yerlerdeki tabiatın dokunulmamış temiz hali, ormanıyla, deniziyle, tarihi alanlarıyla bizi çok etkiledi. Üç hafta önce gittiğim Hattuşaş karlar altında büyüleyici güzellikteydi. Yazın Alaçatı’yı çok sevdim ve burada Kitesurfing (Uçurtma sörfü)
JAMES MARTIN LARSEN - MELİKE GÖKÇE - ANTOINETTE ESTHER MERRILLEES
250 magdergi.com.tr
yapmayı denedim. Alaçatı güçlü rüzgarıyla bunun için çok uygun bir yer. Çanakkale’den Assos’a indik ve burada sahil kesimini çok sevdik. Antoinette Merrillees: Gittiğimiz yerler, çok güzel programların da olduğu, farklı özelllikleri olan yerlerdi. Bodrum’dan guletle Datça yarımadasına kadar gittiğimiz tekne gezisinde karşımıza çıkan koylar ve manzara muhteşemdi. Afrodisyas ve Efes gibi tarihi yerler çok etkileyiciydi.
Türk mutfağıyla aranız nasıl? Geleneksel Türk yemeklerinden öğrendiğiniz tarifler oldu mu? James Larsen: Tatlıya düşkün biri olarak aşureyi çok sevdim ve nasıl yapıldığını öğrenmeyi çok isterim. Diğer bir tatlı da, künefe. Türkiye’de bu tatlıları yapmak zorunda kalmayıp hazır satın alabilmek çok iyi oluyor. Antoinette Merrillees: Avustralya’nın başkenti Kanbera’nın en favori restoranlarından biri “Ottoman” aynı zamanda şehrin en muhteşem restoranlarındandır. Çok ünlü olan bu restorana birçok politikacı gider. Restoranın şefi Avustralya’ya 1960’larda göç etmiş bir Türk. Ben bu restoranda yemek kursları alma şansına sahip oldum. Dersler çok keyifli geçerdi ve bir keresinde çok gülmüştük. Konserve fıstık ezmesinin kremayla karıştırıldığı çok lezzetli bir tatlı yaptık ve çok sevdim. Kullandığı konserve fıstık ezmesini nereden bulabileceğimi sorduğumda şef Türkiye’den aldığını söylemişti. Bu fıstık ezmesini satın alabilmek için Türkiye’ye gelmeyi bekledim. Ben de Türk mutfağını çok seviyorum ama eşimin dediği gibi zorluğundan dolayı bazılarını hazır almak pişirmekten daha iyi.
Burada bulunduğunuz süre içinde edindiğiniz ve unutamayacağınız anılarınızdan bahseder misiniz? James Larsen: Aslında Türkiye’de edindiğimiz unutulmayacak birçok anıya sahibiz. Benim için özel olanlardan biri, Konya’daki Mevlana ziyaretimize ait. Orada izlediğimiz Mevlevi Ayini, Sema gösterisi ve müzik başka hiç bir yerde yaşayamayacağımız bir deneyimdi. Ayrıca İstanbul dünyada en sevdiğim şehir. İstanbul’da Boğaz’a karşı uyanıp camileri, anıtları ve şehrin tarihi yapısını görmek beraberimde götüreceğim unutulmaz anılardan biri. Antoinette Merrillees: İstanbul’da geçirdiğim zaman içinde tarihi ve mimarisi beni çok etkiledi. Bu şehri görme fırsatı benim için çok özel bir deneyimdi. Bilmiyorum etrafta farkettiniz mi ama Ankara’da Ulus’tan aldığım birçok eşya yanımda götürebileceğim çok değerli anılar. Satın aldığım sandıklar, kapı ve paravan benim için çok özel eşyalar.
Avustralya Büyükelçiliği olarak desteklediğiniz sosyal yardım projeleri nelerdir? James Larsen: Kısıtlı bir bütçemiz olmasına rağmen çeşitlilik gösteren programlarımız var. Bunlar, ilçe belediyelerle ve yerel sivil toplum örgütleriyle iş birliği içinde yürüttüğümüz projeler. Özellikle Doğu Anadolu’daki kadınların ve kız çocuklarının eğitimini desteklediğimiz, onları yeni beceriler edinmeleri için cesaretlendirdiğimiz projelerimiz var. Örneğin, Çanakkale’de engelli çocukların okuluna destek sağlamak için gerçekleştirdiğimiz bir projemiz oldu. Geçen on iki ayda Suriyeli mülteciler için belediyeler ve valiliklerle birçok çalışma yapıldı. Bursa’nın Yıldırım Belediyesi ile iş birliği içinde Suriyeli kadın ve çocuklar için yapılan toplum merkezine destek sağladık ve bu bizim için çok önemliydi. Ankara’da çok beğendiğim güzel bir projeyle Keçiören’deki bir futbol takımına küçük bir miktar maddi destek sağladık. Alınan krampon
ve formalar yaşları 7 ile 12 arasında değişen çocukları çok mutlu etti. Ayrıca Bursaspor’da futbol oynayan Avustralyalı Türk milli futbolcu Aziz Behiç’i davet ederek onlarla bir günlük antrenman yapmasını sağladık. İnsanları mutlu edecek, arkadaşça güzel şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bu projeler parayla ilgili değil dostluk ve güzel ilişkiler kurmakla ilgili şeyler. Antoinette Merrillees: Bazı yardım derneklerinin destekçilerini artırmaları için diplomatik görevlilerin ve büyükelçilerin eşleri ile katkı sağladım. Ayda bir toplandığımız derneğimizle Türk
İstanbul’da geçirdiğim zaman içinde tarihi ve mimarisi beni çok etkiledi. çocuklarına ve mülteci çocuklara yardım eden Uluslararası Çocuk Merkezi Organizasyonu’nun destekçilerini artırdık. Ayrıca yeni bir dernek olan Rehber Köpekler Derneği için yapılan çalışmalara katkıda bulundum. Yakın zamanda Türk ve Avustralyalı bir koordinatörü bulunan ve engelli çocuklar adına çalışan bir dernek için de etkinlik gerçekleştirdim.
Avustralya ve Türkiye aralarındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 50. yılını kutluyorlar. Bize bu 50 yılın her iki ülke için de faydalarını anlatır mısınız? James Larsen: Bu 50. yıl Avustralya ve Türkiye arasında imzalanan göç anlaşmasına dayanıyor. Türkiye tam olarak 50 yıl önce başkent Kanbera’da büyükelçilik açtı, Avustralya ise, 49 yıl önce Ankara’da büyükelçilik açtı. Bu 50 yıl boyunca yaptığımız şey iki ülke arasında toplumsal köprüler kurmak. Bu arada göç işlemleri çok önemli bir rol oynuyor. Çünkü, yaklaşık 100.000 Avustralyalı Türk, Avustralya’daki Türk topluluğunun bir parçası. 50 yıl boyunca iki ülke arasında birçok bakan, iş heyeti ve parlamento üyesi ziyaretleri oldu. Farklı Türk hükümetleri ile çok iyi ilişkiler kurduk. Yakın zamanda TBMM Başkanı Avustralya’yı ziyaret etti. Ülkelerimiz karşılaştığımız sorunları ortadan kaldıracak ortak çözümler bulmak için birlikte çalıştı. Örneğin bu, G20’de gerçekten çok faydalı oldu. Avustralya ve Türkiye G20’ye ev sahipliği yapmış ülkeler ve hem ülkelerimizin menfaati hem de G20’nin tümüne katkıda bulunan istikrarlı bir gündeme sahip olduğumuzdan emin olmak için birlikte gerçekten yakın çalıştık. Son zamanlarda en önemli konularımızdan biri, Suriye’deki çatışmayla ilgili başa çıkılması gerekli zorluklar. Türk yetkililerle hukuki konularda gerçekten başarılı bir şekilde iş birliği yaptık. Suriye’deki çatışmalara katılmış ve sonra kendisini Türkiye’de bulmuş Avustralyalılar vardı. Türk yetkililer bunların tutuklanmaları ve hukuki yaptırımların gerçekleştirilmesinde bizim yetkililerimizle çok başarılı bir çalışma gerçekleştirdi. Çünkü Suriye’de bir Avustralyalı’nın savaşması bizim için Avustralya’da tamamen kanunsuz bir durumdur. Avustralya’dan hiç kimsenin ülkeyi terk edip Suriye’ye savaşa gitmemesi için çok çaba harcadık. Bu konuda Türk yetkililerle iş birliği içinde olmak bizim için çok önemli. Antoinette Merrillees: Sanırım eşimin söylediklerine ilave olarak toplumsal bağların gelişmesini bu 50 yılın faydalarından biri olarak ekleyebilirim. Ankara’da ve İstanbul’da Avustralya Türklerinden Avustralya’da okuyup Türkiye’ye çalışmak için dönmüş olan epey mezunla tanıştım. Burada keskin bir Avustralya aksanıyla konuşan ve her iki ülkeyle de sıkı bağları olan kişileri tanımak çok güzel. Her iki ülkeden de bilgilerini ve tecrübelerini paylaşmaları, ilişkilerin çok heyecan verici bir yönü. Röportaj: Melike Gökçe
davet
Skal’dan Geleneksel Kutlama BELKIS, KADİRHAN KESTANECİ
Türkiye’de önemli turizm merkezlerinde profosyonelleri bir araya getirmek ve iş birliğini geliştirmek için kurulan Skal Derneği’nin Ankara şubesi geleneksel olarak düzenlediği yeni yıl balosunu gerçekleştirdi. Turizm profosyonellerini bir araya getirmek, iş birliğini artırmak ve Türkiye’de turizmi geliştirmek amacıyla yola çıkan Skal Derneği’nin Ankara şubesi geleneksel balosunu düzenledi. Anadolu Otel’de gerçekleşen etkinliğe Skal Ankara üyeleri ve Skal’ın diğer illerdeki temsilcileri katıldı. Her sene Ocak ayına denk gelen kutlamada misafirler doyasıya eğlendi. Turizm alanındaki gelişmeleri ve ülkenin turizm konusundaki durumunu değerlendirme fısatı da bulan misafirler gece boyunca bol bol eğlendiler. Beraberlik ve kardeşlik vurgusunun sık sık yapıldığı balo gece geç saatlere kadar devam etti.
SADIK ALTIPARMAK, ELA ÖZGÜR
BERNA - MURAT ALTUNAY
SEMİN KABALAK
davet
MUSTAFA ALTINPARMAK
ENGİN - ASENA ȘAHİN
Türkiye’de 1965 yılından beri turizmi geliștirmek ve iș birliğini artırmak için çeșitli etkinlikler düzenleyen Skal Ankara’nın geleneksel balosunda kardeșlik ve beraberlik vurgusu sık sık yapıldı.
AKIN - HANDAN OKYAY
SAVAȘ ÇOLAKOĞLU
HASAN - PERNAN BOZKUT
davet
Üçer’e Melek Hizmet Ödülü Anıttepe Rotary Kulübü tarafından her sene verilen “Melek Hizmet Ödülü” bu sene Gama Holding Onursal Başkanı, iş adamı Erol Üçer’e verildi.
MİNE - EROL ÜÇER
NEȘE BÜYÜKBAYKAL
ÖZGE ÜSTÜN
Anıttepe Rotary Kulubü her sene verdiği “Melek Hizmet Ödülü”nü Bilkent Otel’de gerçekleştirdiği yemek organizasyonuyla verdi. Ankaralı iş adamı ve Gama Holding Onursal Başkanı Erol Üçer bu seneki ödüle layık görüldü. Kulüp Başkanı Neşe Büyükbaykal’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen davet akşam yemeğiyle başladı. Keyifli yemek, Gama Holding Onursal Başkanı Erol Üçer için düzenlenen ödül töreniyle devam etti. Alkışlar arasında kürsüye çıkan iş adamı “Beni tekrar cesaretlendirdiniz” diyerek konuşmasını gerçekleştirdi.
FÜSUN - CEMAL TALU
davet
Kolej Mezunları Buluştu DENİZ SUNGUR, BAHADIR GÜNEL
TED Ankara Koleji mezunları, Mezunlar Derneği tarafından düzenlenen 49.yıl kutlamasında bir araya geldi. Ted Ankara Koleji Mezunları, Mezunlar Derneği’nin düzenlediği geleneksel kutlamada buluştu. Dernek Başkanı Haşmet Kasapoğlu’nun ev sahipliği yaptığı geceye Ankara Ted mezunlarının yanı sıra Türkiye’nin dört bir yerinden mezunlar da katıldı. Ted Mezunlar Derneği’nin 49 yılı geride bırakmanın gururunu yaşadığı gecede, kendilerini Türkiye’nin en büyük ailelerinden biri kabul eden TED mezunları gece boyunca doyasıya eğlendi.
256 magdergi.com.tr
BETÜL - HAȘMET KASAPOĞLU
MERVENAZ ABANAZOĞLU, MELİS GÜLȘEN
ÖZGE GÜNEL
davet
EKİN ERSOY, AYȘEGÜL KOCATÜFEK
NİHAN DİKMEN, SERHAN SAKARYA
TED Mezunlar Derneği’nin 49. yılını kutladığı gecede davetliler canlı müzik eșliğinde doyasıya eğlendi. TUĞÇE TEMİZÖZ, ALPER KOCATÜFEK
DİDEM GÜLSEVER, EREN MÖREL TİMOÇİN, HANDE İLALAN
SELÇUK PEHLİVANOĞLU
KEMAL ZİYA SAVRAN, FUSUN OKUTAN, BERATİ ARISOY
MİNE AYAZ
GONCA AKSUNGUR
karma
Affet Mutlu Ol “Kardeșim. Sen düșünceden ibaretsin, geriye kalan et ve kemiksin. Gül düșünürsün, gülistan olursun. Diken düșünürsün, dikenlik olursun.
A
Mevlana Celaleddin Rumi
şk ayı Şubat’ta belki de eski aşkların yükünü taşıyorsunuz sırtınızda kim bilir? Yıllardır sırtınızda taşıdığınız küfeyi boşaltma zamanı gelmedi mi artık? Size haksızlık yapıldığını düşündüğünüz fakat bunu değiştiremediğiniz bir sürü şey yok mu o küfenin içinde, hayal kırıklıkları, mutsuzluklar, göz yaşları, enerjinizi alan onca unutamadığınız olay…
260 magdergi.com.tr
Gelin, o küfeyi sırtınızdan indirelim bugün... Siz o küfeyi boş olduğunu düşünerek sırtınızda taşımaya devam ettikçe o küfenin darası bile durdukça külçe gibi ağırlık hissettirecektir. Gelin, o küfeyi indirelim ve daha mutlu olalım. Siz o küfeyi taşıdıkça sadece kin ve hesaplaşmalara dönüşen duygulara dönüşüyor hepsi ve inanın bu size hiçbir rahatlama ve mutluluk sağlamıyor.
Affetme, mağdur olan kişinin kabahatli kişiye yönelik olan olumsuz duygu ve davranışlarının azalması olarak tanımlanır. Affetmenin bizi nasıl olumlu etkilediğini anlamak için yapmamız gereken, önce karşımızdakini affedemediğimiz zamanlar neler yaşadığımıza bakmak. Affetmeme durumunda; kin, acı, nefret, düşmanlık, öfke ve korku gibi duygular hakimdir. Ve birisine karşı kin ve intikam isteği beslemek vücudumuzda bazı olaylara yol açar. Mide ağrıları, mide yanması, hazımsızlık, tansiyon yükselmesi, kalp ritminde bozulma, baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, halsizlik, dikkat dağınıklığı ve huzursuzluk gibi belirtiler bunlardan bazılarıdır. Affetmenin aslında kendimiz için yapacağımız iyi bir iş olduğu sonucuna varabiliriz.
“Affetmek bencil bir eylem olarak düşünülebilir çünkü tüm faydası affeden kişiyedir.” Neden affetmiyoruz? Peki affetmenin sağlık üzerindeki faydaları bu kadar ortadayken neden insanlar birbirlerini affetmezler ve kavgalı, küs, her an intikam alma arzusu içinde yaşarlar? Bunun cevabı kişinin affetmeme davranışının neye hizmet ettiği ile ilişkilidir. Kavgayı ve kini sürdürmek, zarar gördüğümüz kişiyi kendimizden fiziksel ve duygusal olarak uzak tutarak kendimizi koruma çabamızdır. Bu olumsuz duygulara karşı kendimizi korumak ve tekrar böyle duyguları yaşamamak için de öfkemizin gitmesine izin vermeyiz. Kalkanlarımızı indirmeyerek tekrar aynısını yaşama ihtimalimizi azaltmaya çalışırız. Yani affetmeyi engelleyen şey, içimizdeki duygusal engellerimizdir. Oysa, sahip olduğumuz bu olumsuz düşünceler yaygın olarak inanılan yanlış düşüncelerdir.
Affetmek konusunda yanlış bilinen doğru kanaatler; Affetmek yapılanları unutmaktır. Sanılanın aksine, affetmek unutmak değildir. Acımız karşısında bize yol göstermek isteyen birçok kişi “unut gitsin” der. Oysa, insanlar hafızaları sayesinde yaşanılan önemli olayları unutmazlar. Affetmek, ortada bilinen ve hatırlanan bir yanlış olduğu gerçeğini değiştirmez. Yaşamış olduğumuz acının farkında olarak, bu acıyı artık taşımamayı seçebiliriz. Thomas Szasz’ın da dediği gibi;
“Aptal insan ne affeder ne unutur, saf insan hem affeder hem unutur, akıllı insan ise affeder fakat unutmaz”. Affedersem yaptığı bu hatayı kabul etmiş olurum. Affetmek, yapılan hatayı haklı çıkartacak mazeretler üretmek ya da yaşanılan şeyin hak edildiğini kabul etmek demek değildir. Affettiğimiz zaman hata yapan kişiyi suçsuz ya da haklı bulmayız. Affetmek, yapılan şeyden dolayı incindiğimizi, kırıldığımızı, üzüldüğümüzü yok saymak ya da önemsiz göstermek de değildir. Affetmek, ortada bir hata olduğu ve bunun bizi olumsuz olarak etkilediği gerçeğini kabullenmeyi gerektirir. Yaşanılan şeyi hiç yaşamamış gibi davranmaya devam etmek, hatayı göz ardı etmektir. Göz ardı edilen hatalar ise, ortada bir sorun olduğunu yok saymak anlamına geleceği için hataların tekrarlanma olasılığı yüksek olacaktır.
Affedersem tekrar aynı hatayı yapabilir. Affetmek de affetmemek de hatanın tekrar yapılıp yapılmayacağını
kesinleştirmez. Affetmek, diğer kişinin davranışını kontrol etmek için yapılan bir eylem değildir. Başkalarının davranışları bizim kontrolümüzde değildir. Biz ancak kendi davranışlarımızı ve seçimlerimizi kontrol edebilir ve bunların başkaları üzerindeki etkilerini gözlemleyebiliriz. Biz affetmeyi seçtikten sonra diğer kişinin aynı hatayı tekrar yapması ya da yapmaması onun seçimidir.
Affedersem ben kendimden fedakarlık yapmış olurum. Yaptığı yanına kar mı kalacak? Affederek sıkıntıdan kurtardığımız kişi, sadece hatayı işleyen kişi değildir. Aynı zamanda kendimizi de kurtarmış oluruz. Affettiğimiz zaman, başka bir kişinin hatasını taşımaktan vazgeçmiş oluruz. Yaşanan olaya mahkum olarak yaşamı sürdürmek yerine, bu olayın olumsuz etkilerinden kurtularak özgürleşebiliriz. Yani, affetme durumu kişinin kendisinden bir şey götürmek yerine kişiye önemli bir kazanç sağlar. Ancak bu şekilde geçmişin etkilerinden arınarak serbest kalabiliriz.
Affedersem onu cezalandırmak yerine ödüllendirmiş olurum. Yaptığı hatanın bedelini ödemeli, adalet yerini bulmalı. Affetmek, yaptığı davranıştan ötürü suçlu kişiyi cezalandırmayı artık istememektir. Çünkü biliriz ki, diğerinin ceza çekmesi ve bedel ödemesi bizim acımızı azaltmaz ya da onu affetmemizi sağlamaz. Onu cezalandırmak için yapacağımız hiçbir şey bizi iyileştirmez. İyileşmemizi sağlayacak olan, cezalandırmak değil affetmektir.
Affetmek, geçmişte yaşananlarla ilgili olan tüm duygu ve yüklerden kurtulmak demektir. Affedersem zayıf, güçsüz, karaktersiz olurum. Affetmek güçsüz olduğumuzu göstermez; aksine bu, özgür kılar bizi. Affetmek, değersizliğimizin değil, tam tersine kendimize verdiğimiz değerin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.
Onunla görüşmek istemiyorum, neden affedeyim ki? Affetmek, ilişkiyi hiçbir şey yokmuş gibi sürdürmek, ilişkiye aynen devam etmek anlamına gelmez. Affetme durumu, affettiğimiz kişiyi sevmemizi, onunla görüşmemizi gerektirmez. İlişkimizi sürdürmek istemediğimiz kişileri de affedebiliriz. Yani, affetmek karşıdakinin bunu bilmesini de gerektirmez. Bu, bizim kendi yüklerimizi artık taşımamaya karar vermemizle, yani tamamen bizimle ve mutlu olmak istemekle ilgili bir meseledir. Sonuç olarak affetmek, geçmişte yaşananlarla ilgili olan tüm duygu ve yüklerden kurtulmak demektir. Dargınlığa, kin tutmaya ve kendimize acımaya artık gerek olmadığının farkına varmaktır. Geçmişin, bugün üzerindeki yıkıcı etkisinden kurtulmak, olumsuz duyguların gitmesine izin vermek bir nevi hafiflemektir. Bize karşı yapılan hatalardan ve hayatın adil olmadığından şikayet etmek, yaşam sahnesinde mağdur rolünü oynamak gibidir. Eğer bu rolü oynamak bize iyi geliyorsa, buna devam edebiliriz. Fakat bilmekte fayda var ki, biz eğer istemezsek, bu rolü oynamamayı tercih
karma
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
edebiliriz. Bize karşı yapılan haksızlıklardan şikayet edip, hayatı diğerlerinin yönetmesine izin vermek yerine, bu haksızlıklara rağmen yaşamdan keyif almayı seçebiliriz. Sonuçta hayat bizim hayatımız. Sürekli şikayet ederek yaşamayı da seçebiliriz, keyif alarak tadını çıkartmayı da. “SEÇİM SİZİN”. Affetmek, sadece sorun olarak gördüğünüz duygusal travmalardan kurtulup özgürleşmenizi sağlamaz, hayata bakış açınıza da gerçeklik katar ve vizyon sağlayarak kişisel gelişiminize de fayda sağlar. Teorik olarak hiçbir travması olmayan birinin de affetme çalışması yapması gerekli. Affetmek, illa bir olay yaşamayı gerektirmez, özgür ve duru bir bakış açısına hizmet eder. -Affetmek, doğru bakış açısının gelişimine ışık tutar, kararlılığınızın gelişmesine katkısı olur. -Affetmek, stres yaratan endişelerin temizlenmesini sağlar. -Affetmek, sizin olanlardan ortaya çıkan bir arınma ihtiyacıdır. -Affeden uzun yaşar; uzun yaşamdan daha önemlisi aslında kaliteli yaşar. -Affetmek sizin sayenizde çevrenizde de değişikliğe sebep olur.
262 magdergi.com.tr
Sabrınızla, mutlu olmanızla, enerjinizin olumluya dönmesiyle çevreniz olumlu yönde değişir. -Affetmek KOLAYDIR. Ayakta, uzanarak, konuşurken affedilebilir. Eğer affetmeye istekliyse insan, başka bir şey yapmasına gerek yoktur. Sadece affediyorum demesi yeterlidir. -Affetmek, pek çok şifa sisteminin yapmasını beklediğiniz şeydir. -Affetmek, en basit duygusal sorunlardan başlayarak en zorlu hastalıklar listesinde bulunan kanser, anksiyete v.b. obsesif bozuklukları da yok eder. -Affetmek rüyalarınızın değişmesini sağlar. Affetmek aslında bilinçaltınızla samimiyete dayanan bir ilişki kurmanız anlamına gelir. Böylece, sorunları çözmede kendinize dostane yaklaşmış olursunuz. Bu durum arzularınıza, yani rüyalarınıza yansır. Kendimi affediyorum, çünkü ben olmaktan mutluyum. Ben olduğumu ve bütünün toplamı olduğumu biliyorum… Önce kendinizi affedin ve bugün mutlu olmaya başlayın. Büyük düşün, olumlu düşün, şimdiyi yaşa, yararlı ol, şükret, amaç belirle, mantıklı ve esnek ol, azimli ve sabırlı ol ve affet…
davet
G-Shock İle Tutku Dolu Parti Güçlü ve dinamik yaşam tutkunları için bir saatin ötesinde, ayrılmaz bir parça olma özelliği taşıyan G-SHOCK, yeni bir yaşam stili manifestosu olan PASSION-G ile “TUTKU’’ dolu muhteşem bir partiye imza attı.
264 magdergi.com.tr
MÜGE AĞCIOĞLU
Özgün bir birey olmak isteyen, özgürlükte sınırları aşan bir yaklaşıma sahip, yaşamı tutku, yaratıcılık, yenilik, mutluluk, eğlence ve keyif kavramlarıyla tanımlayan, şehir, doğa, spor, sanat, müzik ve lezzet kâşifi olan herkes, PASSION-G ile Bebeköy Backbar’da gerçekleşen yeni yılın ilk partisinde bir araya geldi. Dünya’nın yükselen sporları arasında başı çeken board sporlarında başarıyla performans gösteren Cenk Kulioğlu, Poyzn ve Ogan Tüzel, bir kültür ve sanat olan dövme akımına ülkemizde öncülük eden İlhan Bilir, Moda fotoğrafçılığında Türkiye’nin dünya çapında bilinirlik sahibi en yetenekli isimlerinden biri olan Deniz Özgün, Türkiye’nin en ünlü Rock gruplarından olan maNga’nın solisti müzisyen ve yazar Ferman Akgül, 5 yaşında go-kart ile başlayan yarış kariyerine, farklı disiplinleri de ekleyerek devam eden Milli Yarışçı Ayhancan Güven, Yetenek Sizsiniz yarışma programı ile kendisine hayran kitlesi yaratan BMX akrobatı ve dansçı İbrahim Şimşek PASSION-G’nin marka elçileri olarak partiye Ersa Saat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ergün ve Casio saat marka yöneticileri Zeynep Ergün ve Gözde Ertem ile beraber ev sahipliği yaptılar. Hatice Aslan, Yunus Günçe, Mehmet Yayla, Mete Ellialtıoğlu, Buket Baydar, Yasemin Yenisey, Xavier Schoonjans, Tolga Kayalar gibi iş, sanat ve spor dünyasının ünlü isimlerin katıldığı partide, elektronik müziğin Türkiye’deki önemli temsilcilerinden DJ İlker Aksungar ile ‘zaman’sız bir gece yaşandı. YUNUS GÜNÇE
davet
Ece Seçkin İle Aşka Geldiler GİZEM BURTEÇİN, ADNAN KILIÇ
BMD, KMD, TURYİD ve TÜRES’in öncülüğünde toplumsal, refah ve güven duygusunu pekiştirmeyi amaçlayan ‘Hayatına Sahip Çık’ sivil toplum hareketine bir çok kesimden büyük destek geliyor. Ağaoğlu Turizm Grubu’nun şehir kulübü, spor ve yaşam merkezi MyClub’Bahçelievler, üyeleri için MyClub’Bahçelievler şubesinde, yeni yılın ilk partisini düzenledi. Duygu Su Gülpınar’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen partiye gecenin onur konuğu Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu da katılarak hem çalışanlarına hem de genç sevgilisine büyük destek vererek “Hayatına sahip çık” kampanyasına katkıda bulundu. Şehir kulübü, spor ve yaşam merkezi Ağaoğlu MyClub, yapmış olduğu yeniliklere her gün bir yenisini daha ekleyerek, pop müziğinin başarılı ismi Ece Seçkin ile Ağaoğlu MyClub’Bahçelievler üyelerine eğlenceli ve bir o kadar da unutamayacakları gece yaşattı.
266 magdergi.com.tr
ALİ AĞAOĞLU, DUYGU SU GÜLPINAR
SELİN KAR
ECE SEÇKİN
ROSE KAR
davet
ÇAĞLA CABAOĞLU, TURGUT TOPLUSOY, HASAN CEM ARAPTARLI, HATİCE ASLAN, SİNAN ÖNCEL
Su Dünyası Genç yaşta birçok başarılı çalışmaya imza atan fotoğraf sanatçısı Hasan Cem Araptarlı’nın ilk kişisel fotoğraf sergisi “Su Dünyası” dün Çağla Cabaoğlu Gallery’de sanat severlerle buluştu. Açılış dolasıyla verilen kokteylin onur misafiri ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler idi. Sanatçının çektiği fotoğraf kataloğunu bizzat inceleyen Aral Güler, fotoğraf tüyoları da vererek bu önemli gününde genç sanatçıdan desteğini esirgemedi. Açılış dolasıyla birçok ünlü ismin katıldığı sergi renkli ve bol sohbetli geçti. 1975 doğumlu sanatçının, modern dünya sisteminin bize sunduğu hayatın karmaşasını, yabancılaşan insan, yalnızlık, mutluluk, özgürlük gibi konuları fotoğraflarıyla anlatığı sergi 10 Şubat’a kadar Çağla Cabaoğlu Gallery’de sergilenmeye devam edecek.
İDİL LÜLECİ
EMİN HİTAY
ZEYNEP SALMAN
SİBEL KARAKAȘLI
NEBİL ÖZGENTÜRK
TUBA PEKSAYAR
AYȘIL KOYUNCUOĞLU
MELEK MERVE, YİĞİT ARAPTARLI
davet
HAKAN HELVACIOĞLU
HALİM - BERRİN ÇETİNEL
lası için Daha faz om/online i.c magderg
270 magdergi.com.tr
ESRA KAKTÜS
TÜRKER - NÜKHET SANDALLI
röportaj
METİN HARA
Modern Çağın Dervişi’nden İnsanlığa Ve Aşka Yolculuk Çapa Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitimini tamamlayan, lidersiz iyilik hareketi için çalıșan ve yașadığı tüm olumsuzluklara karșı mutlu olmanın yollarını paylașan modern çağın Robin Hood’u Metin Hara bütün kültürel renklerin dıșında hepimizin bulușabileceği bir alan var diyor… İnsana Güven kurucusu ve Yol, Dem kitaplarının yazarı Metin Hara ile Swissotel’de keyifli bir röportaj gerçekleștirdik. Okurken kendi yolculuğunuza çıkacaksınız… 272 magdergi.com.tr
M
etin Hara Kimdir, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Üsküdar Amerikan Koleji mezunu olduktan sonra Çapa’yı bitiriyor ve yaklaşık 16 senedir sürekli eğitim veriyor. “Metin Hara kimdir?” sorusu, aslında okuyucuların kendi kendilerine sorması gereken bir soru. Cevabı; aslında geçmişte yaptıklarımız değil, an içerisine sığdırıp kader olarak şekillendirdiğimiz, attığımız adımlar. “Metin Hara kimdir?”i ben hem arıyorum hem oluşturuyorum ve tamamen en dipten, yokluktan, değersizlikten gelen birinin aslında insanların hayatına dokunan mütevazi birine dönüşmesi için çalışıyorum. Bu tanımın kelimelere sığmayacak bir şey olduğunu, ancak yaşamla anlatılabileceğini düşünüyorum.
Sevginin ve düşünce gücünün bilimsel olarak neler yapabildiğini uygulamalı bir şekilde anlatıyorsunuz. Neler uyguluyorsunuz? Neler ortaya çıkartıyorsunuz? Kişisel gelişim sadece ve sadece toplumun yüzde beşlik kısmına hitap eden bir şey. Bugün dünyada yaklaşık 45 bin tane inanç sistemi var, farklı binlerce kültür var. Benim mesajım bütün bu sıfatların ve öğrenilmişliklerin ötesinde olmalıydı. Çünkü ben çocukluğumdan beri söylüyorum; ben doğduğum dünyaya ölmeyeceğim, daha iyi bir dünyaya öleceğim. İnsanların ilgi alanlarına, kültürlerine, yörelerine göre bir şey yapamazdım. Yapabileceğim tek şey vardı; ortak sağduyum, kalp ve zihin. Orada yapabileceğimiz şey bilime sığınmaktı. Benim anlattığım şey, inanıp inanmamaya göre değişen bir şey değil. Sen inansan da inanmasan da bu kalem yere düşecek, yer çekimi diye bir şey var. Ben de insanlara orak bir paydada buluşabilecekleri bir alan yaratmalıydım. O yüzden ben bu eğitimleri pek çok ülkede veriyorum. Herkes aynı şekilde bilimsel, fiziksel, zihinsel sonuçlar aldı, zaten iddiam bu. Bütün kültürel renklerimizin dışında hepimizin buluşabileceği bir alan var. Bu eğitimler içerisinde Sufizm’den de bazı şeyler var, modern tıptan da, bedensel aktivitelerden de... Hatta Uzak Doğu tıbbı da var, Eskimo
“Hayal dediğiniz şey yarının gerçeğidir.” öğretilerinden de var... Evrensel bir dilde, her birimizin zıtlıklarıyla uyum yaratabileceği bir alan oluşturabileceğimi düşünüyorum. Mesela Sufi nefesi topraklarımızın yaşattığı çok değerli bir kültür. Bunun bilimsel arka planını ilk kez biz deneye tabi tuttuk ve inanılmaz sonuçlar aldık. Bilimin bize sunduğu zihinsel bir teknik var, insanların düşünce gücüyle ilgili bir şey yapıyoruz. Hemen ardından benim “mind shift” dediğim tamamen Batı odaklı zihinsel durumu kırmak için mutsuz anlarımızdan çıkabilmek için yaptığımız bir teknik var, zihnimizi kıracak bir hareket... Hemen ardından kalbi eksene almak için benim kendi kalbime doğmuş bir zihinsel, duygusal çalışma var. O yüzden bizim için temel amaç şu; bunun bir ilgi alanı olmadığını, bunun bir kişisel inanç alanı olmadığını, bütün insanoğlunun ortak bazı değerlerde yürüyebileceğini kanıtlamak.
Bu zamana kadar düzenlediğiniz eğitimlerde şaşırtıcı ne gibi sonuçlar aldınız?
Açıkçası şaşırmıyorum. Ben zaten insanoğlunun kendi sağlığıyla ilgili üzerine düşeni yaptığı sürece ne kadar büyük mucizeler alabileceğini biliyorum. Panik ataklı insanların değiştiğini gördüm, boşanamayan, şiddet gören insanların bir anda boşanabildiğini
gördüm. Değişimleri insanların kalbi eksenine göre yapmasına çok alışığız. Sosyal medyaya baktığımda, şu hastalığım vardı bu oldu, bu hastalığım vardı şöyle hissediyordum böyle oldu, gibi yorumlar alıyorum. Çünkü bu benim kalben inandığım ve bilimle kanıtladığım bir şey. Benim için o insanlar mesajımın
“Yeni kitap hayatımda özel olan kişi için” yaşayan kanıtları. O yüzden şaşırmak yerine, insanlığa ve bana bunun yapılabileceğini kanıtladıkları için onlara müteşekkir oluyorum. Başarı; insanlığa dair bir iyilik hareketi yaptırmak... Bu bütün dünya için böyle. Bu potansiyeli harekete geçirmelerini gösterdikleri için onlara ayrıca binlerce kez teşekkür ederim... “İnsana Güven” kendi kurduğum kurum... 2007’de Aşkın İstilası kitap serisinin ismi çok özel bir dizaynı vardır. İkisinin de dizaynında altını çizdiğim şey; lidersiz iyilik hareketleri. Dünyada ilk kez, lidersiz bir iyilik hareketi dünya kaderinin bir yönünü değiştirecek... Bu sadece benim değil, hepimizin mesajı...
Nedir bu sevgi ve düşünce gücü? Bizi nasıl etkiliyor? Nasıl yönlendirebiliriz kendimizi? Bunu cümlelerle anlatmak gerçekten zor, çünkü hissedilen şeyler bunlar. İnsanlar genelde en büyük hataları, kelimelere hapsedilemeyecek duyguları, kelimelere hapsederek yaptılar. O yüzden ben her zaman kitabımda da söylüyorum; hakikat anlatılabilir değil anlaşılabilir bir şey. Okuyuculara veya katılımcılara her zaman için uygulamalar sunuyorum.
Hepimiz dibe vurabiliyoruz ve mutsuz olabiliyoruz. Siz insanları iyileştirmeye çalışıyorsunuz. Peki, sizi nasıl etkiliyor bu?
Şöyle bir şey söyleyeyim; kahramanlık hikayelerinde kahramanın kahraman oluşu kaderindedir. Ben kaderi kahramanlık olan hiçbir insan görmedim ama kahramanlar geçmişiyle kahraman olurlar. Aştıkları hastalıklarla, geldikleri ailelerle, yoklukla, sancıyla ve her birimizin kendine göre farklı bir kahramanlık hikayesi olduğunu düşünüyorum. Bu kahramanlık hikayelerinde lanet de var, acı da, herkesin kendine göre… Kimi yoklukla bir şekilde bunu deneyimliyor, kimi duygusal travmayla, kimi de yakın bir aile dostunun kaybıyla... Benim iki seçeneğim vardı; ya ilkelce davranıp yaralarımı sarmak için başkalarını yaralayacaktım -ki bu insanoğlunun ilk yapacağı şeydir- ya da başkalarının yaralarını saracaktım... Ben ikinciyi seçtim... Ve şu an, bunun kendi yaralarımı sarmakta da yardımcı olduğunu söyleyebilirim. O yüzden mükemmel bir geçmişim yok, hiç mükemmel bir insan değilim. Benim anlatmaya çalıştığım ve vermeye çalıştığım mesajda, insanlar kendi içlerindeki kahramanlıklarını acı doğrultusuyla, aşkla, mutlulukla, yalnız kalmakla bulayıp doğurabilirler. Evet, Metin’in gücünün tükendiği zamanlar da çok oluyor. Ama bu güç, yoklukla, hastalıkla pek tükenmiyor, yorgunlukla hiç tükenmiyor. Çünkü benim en büyük gücüm, insanlığa olan umudum ve inancım. Organize kötülük hareketlerini gördüğümde ve insanlığa dair inancım eksildiğinde gerçekten yorulmaya başladığımı hissediyorum. Bu Sırbistan’da Bosnalılar’a, İkinci Dünya Savaşı’nda Ruslar’ın kendi askerlerine, Hitler ve askerlerinin Musevi toplumuna yaptıklarını gördüğümde oldu. Çernobil reaktörü patladığında ve insanların orada kavrulduğunu gördüğümde de oldu. O yüzden, insanların ve hayvanların yaşamlarına saygısız davranıldığında duygusal biri olduğum için tökezliyorum. Bunun dışında tekrar yere düştüğümüzde dizlerimizi silkeliyoruz, ayağa kalkıyoruz ve yürümeye devam ediyoruz.
röportaj
Nasıl hala umudunuz kalabiliyor? Nasıl silkeliyorsunuz kendinizi?
Bence insanlığın şu anki zihin yapısı onun doğası değil. Örnek vereyim; bugün siz kendi hayatınızda ciddi bir ilişkiye gireceksiniz ve bu Türkiye’nin birçok yerinde sıfatlara bağlı olarak şöyle oluyor: Şu yöreden mi geliyor gelin? Damat şu inançtan mı geliyor? Aileden mi geliyor? Alevi, Sünni, Şii, Musevi, Müslüman, Hristiyan, Ermeni, Rum, Sağcı, Solcu hemen sınıflara ayırırsınız. Bir bebekte bu yoktur. Bebeği koy bir parka, sen neredensin diye sormaz, önyargısı yoktur. Mesela yetişkin insanlar tanımadığı birinden nefret edebilir, çocuk tanımadığı birini merak eder. Nefret etmek diye bir şey yoktur ama çocuk merak ettiği sürece de sevecektir, gidecektir, uğraşacaktır, emek verdiğimiz yerde yeşerir her şey. O yüzden insanoğlunun doğasının bu olduğunu söyleyenlere bir cevabım var; bilimsel, gelişimsel ve psikolojik olarak söyleyebilelim ki, bir çocuğu cani hale getiren bizim toplumumuz, eğitim sistemimiz ve ona verdiğimiz mesajlar... İnsanoğlunun doğası iyidir.
Seminerlerinize katıldıktan sonra bireysel olarak sevgi ve düşünce gücüyle normal hayatımızı nasıl iyileştirmeye devam edebiliriz?
İnsanlar genelde Amerikan tarzı seminerler düzenliyor. Mesela ilişki semineri, iş semineri, sağlık semineri, verimlilik semineri, düşünce gücü semineri… Bizde böyle bir şey yok. Merkezi değiştirirsin, hepsi değişir. O yüzden iş hayatları da değişiyor, özgürlükler de değişiyor, arkadaşlık ilişkileri de... Sevgilileriyle kurdukları bağlar da değişiyor, kiloları da, parıltıları ve yaşlılık oranları da... O yüzden, eğitimlere talep bu kadar fazla... Bu insanlar gerçekten değişiyor ve diğerlerine söylüyorlar.
Yaşınız çok genç, peki bu kadar deneyimi nasıl elde ettiniz?
Uzak Doğu’da bir laf vardır; yaş, günü güne toplayarak hesaplanmaz. Ağladım, aşık oldum, üzüldüm, babamın ilacını bulmak için gece eczaneler aradım, hastane kapılarında bekledim, karda mahsur kaldım, üzdüm, üzüldüm, yaşadım... Yaşadıkça, emek verdikçe, insanların, herkesin gelişebileceğini ve geliştikçe paylaşacağını düşündüm. Ben kendim için farkındalık ve gelişim istiyordum, insanlara da bunu sundum ve sundukça da kendimi daha fazla geliştirdim.
“Şifacı Metin” unvanı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şifacı kötü bir şey değil; İngilizcesi “healer” ve aslında olabilecek bir şey ama ülkemizde bu konu, oldukça fazla sömürüldüğü için gerçekten böyle anılmak çok sevdiğim bir şey değil. Çünkü şifacılıkta şöyle bir his oluşuyor bende; doktorların yapacak bir şeyi yok, sen hastasın geliyorsun, ben bir hokus pokus yapıyorum iyileşiyorsun. Bende öyle bir durum yok... Benim yaptığım şeylerin, söylediğim şeylerin mantığa ters bir tarafı yok. Ben Türkiye’de birçok hastanedeki sağlık ekiplerini eğitiyorum, doktorlara eğitim veriyorum. O yüzden şifacılıktaki sömürüye açık ve acizden beslenen taraf bana hiç uygun değil. Modern tıpta kendi meslektaşlarımı bile eleştirdiğim nokta; hasta pasif kalıyor ve biz her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Ben diyorum ki; benimle yürüyeceksen ben sana neler yapabileceğini, neler sağlayabileceğini gösterebilirim ama adımı atmazsan benim etkim yüz üzerinden sıfır olacak. Ben kapıyı açarım dileyenler içeriye yürür. Ben, değişmek için bütün olmamız gerektiğini, yüzde birin bile dışarıda kalmaması gerektiğini düşünen bir insanım.
Hayal gücünüz nasıl? Sürekli hayal kurar mısınız? Ya da hayal kurmanın insanlar üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben hayal kurmam, hayali yaşarım. Hayal dediğimiz şey;
274 magdergi.com.tr
yeterince emek verirsen yarının gerçeğidir... Benim ne ailem ne de etrafımdakiler 17 TL’ye açtığım; İnsana Güven’in dünyaya yayılabileceğini düşünüyordu... Burada amacım; iyilik hareketi yaparak adil bir şekilde yaşama şansının olduğunu göstermekti. İlla nehirleri yok ederek, insan hayatını hiçe sayarak, çalışanları sömürerek değil... Hep beraber birlikte bir şeyler yapılabileceğini göstermekti. Bu yüzden, evet ben hep hayal ederim ama bu hayaller gerçeklerden kaçış hayalleri değildir. O yüzden yeterince
“Gerekiyorsa hormonlu domates yiyin ama organik düşünün.” emek verildiğinde her makul hayalin, yarının hayali olsa da bugünün gerçeğine dönüşebileceğini düşünüyorum. Burada, insanların hayalperest dedikleri, gerçekten kaçan, uçuk profilden bahsetmiyorum... Mesela, telefon formunu kazanmadan evvel birinin hayaliydi, bunu söylüyorum.
“Hayatım tamamen değişti” diyen insanlara ne yapıyorsunuz da değişiyor hayatları?
Onlara dünyanın en büyük hazinesini sunuyorum; kendilerini. Gerçek kendilerini hatırladıklarında hayatları değişiyor. Örnek vereyim; şu anda modern insanın birçok aksiyonu, hareketi, aşk diye adlandırdığı şeyde, işinde, hayatında, kariyerinde, dostluklarında korku tarafından yönetiliyor. Korku bir insanın kim olduğunun ifadesi değildir. Çoğu zaman saldırgan insanlar kendilerini ifade ettiklerinde söylerler ama saldırganlık ne olduğunun değil ne olmadığının ifadesidir. Gerçek ifadeni sunmak istiyorsan aşkı denemelisin.
Yol kitabınızın ardından Dem de aynı başarıyla devam ediyor. Seminerleriniz için insanlar aylar öncesinden neredeyse kuyruğa giriyor diyebiliriz. Nedir bu işin sırrı? Bu genç yaşta elde ettiğiniz başarıyı neye borçlusunuz? Bir insan, bir şekilde bir şey hissediyor, yurt dışına gidiyor, eğitimi alıyor ve diyor ki; bende böyle bir sertifika var gelin ben sizi eğiteyim. Şimdi onun ardındaki nedenle benimkinin arasında uçurum var. Donanımda da aynı şekilde uçurum var. Ben her gün gelişiyorum, her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum ama insanların sahneye çıkma nedenlerini ve samimiyetlerini seyirci her zaman hissediyor ve bence bütün farkı yaratan bu his...
İnsana Güven diyorsunuz ve bir akademiniz var, bize bundan bahsedebilir misiniz? Her koşulda ve şartta insana güven söz konusu olabilir mi?
İnsana güven şuydu; ben ilk eğitime başladığımda kişisel gelişim merkezlerinde, yardım kuruluşlarında, otellerde ve belirli ufak lokallerde eğitim verdim. Şimdi benim istediğim etiklerle yürümüyor bu kişisel gelişimciler, sürekli hayal satıyorlardı ve hep bir şeyle para kazanmanın peşinde oldu. Ben istediğim kurguyu kuramıyordum ve seminerde yaratmış olduğum dünya dış dünyayla hiç birleşmiyordu ve bende kurtarılmış bir sistem inşa etmeyi amaçladım. Şu anda İstanbul’daki insana Güven’e gelebilir; Kafe’de oradaki alanda oturabilir birileriyle muhabbet edebilirsiniz, dost edinebilirsiniz, sizi kucaklayarak karşılayan bir ekip ile karşılaşabilirsiniz ve bütün bunların bilimsel, ruhsal ve maddi olarak da sürdürülebilir olabileceğini göstermeye çalıştım. Biz sokakta kalan kimsesizlere geçen sene ellerimizle atkılar ördük, onun dışında cebimizdeki paraları koyduk belirli dernekler aracılığıyla bir sürü palto aldık, sokağa gece çıktık o insanlara
çorba dağıttık, paltolarını giydirdik, oturduk, konuştuk, bizde varız dedik, bu farklı bir şey. Çünkü insanların üşümesi fizikseldir. Güneş doğar geçer ama bu kadar insan bu kadar lüks içerisinde yaşıyorken sokakta birinin üşümesinin verdiği değersizlik duygusu bunun ölene kadar geçeceğini düşünmüyorum. Biz onu geçirmek için emek harcayanlardanız.
Günlük yaşamınızda kendi özel hayatınızı hiç tahammülünüz bitip öfkelendiğiniz bağırdığınız oldu mu? Bağırdığım nadirdir.. Aileme, çalışma arkadaşlarıma, özel hayatımdaki insanlara sorarsanız hepsi gerçekten iyi, destekleyici bir insan olduğumu söyler. Eminim ki eksikler de vardır, bunları da ifade ederler ama genel olarak arkadaşlarım “yanımda oldun senin gibi dostum olduğu için çok şanslıyım” diyor, aynı şekilde sevgilim de “dünyada gerçekten bu kadar beni mutlu edip onurlandıran biri yok, beni olduğum gibi kabul ediyorsun” diyor. Çalışma arkadaşlarım mükemmeliyetçi olduğum için işimde
“Bugün bir yerlerde yaşanan kötülükler senin, benim, hepimizin yüzünden” homurdansalar da birçok yerden teklifler aldıkları halde hiçbiri bırakmıyor. “Sana, bu deliliğine ve hayaline bizde inanıyoruz, biz de bunu ucundayız” diyorlar. Kısacası, sinirleniyorum ama mesela biri bir hayvana işkence ediyorsa tepki veririm, bir insan aşağılanırsa tepki veririm... Bu tepkinin ardında bir öfke olduğundan değil, bir farkındalık olduğundan. En azından hayalimdeki Metin bu ve buna doğru her gün daha da yaklaştığımı görebiliyorum.
Dem’den sonra gelecek olan sürpriz bir çocuk kitabından bahsetmişsiniz o çocuk kitabında çocukların iç dünyasını mı anlatacaksınız bize birazcık ipucu verir misiniz?
Aslında hiçbiri değil. Çocuk kitabıyla yetişkinler hep çocuklara bir şeyler vereceğimi düşündü. Çocukların çocuklukları zaten özgür, onları tutsak eden yetişkinler. O yüzden çocuk kitabını çocuklar da okuyacak ama yetişkinlerin hayatı değişecek. Çocuklar eğlenceli bir kitap olarak okuyacak ama yetişkin kişi, sayfaları birer birer çevirdiğinde gözyaşlarını tutamayacak. Çünkü onun kalbindeki belirli yerlere öyle dokunuşlar yapacak ki aslında onun içindeki çocuğu anımsatacak. Yani bütün yaşayan insanlar için bir çocuk kitabı yazdım. İçlerindeki çocuk ölmesin diye...
Peki, bu kitabı yazarken Leo’dan mı ilham aldınız?
Leo’dan ilham almadım. Buradaki ilham şu anda özel hayatımdaki birlikte olduğum kişiden alındı.
Kişilerin kendilerini anlama ve tanıma süreçleriyle alakalı ne düşünüyorsunuz? Yani ne zaman tam anlamıyla kendimizi keşfedebiliyoruz? Hiçbir zaman. İnsanlar yol ne zaman bitecek diyor, belki öldüğünde. Yani ama şimdi o kadar komik ki bana, “sonuç ne olacak?” diyorlar. Öncelikle, sakin olmalarını söylüyorum. Yaşamın da sonucunda öleceğiz. Hani hep sonuca odaklanıyorsak odaklanalım ve hiçbir şey yapmayalım. Ama ben diyorum ki; süreç ne olacak? O süreçte her seferinde daha da gelişiyor olacağız ve insanların da buna emek vermesi gerekiyor. Aydınlanma süreci nedir dendiğinde ben 12 yaşımdaki halimden bu yaşıma kadar içimdeki bir sürü karanlığı aydınlattım, bundan bahsedebilirim.
Herkese ne yapması gerektiğini söylerkenki kıskançlığımız hakkında ne düşünüyorsunuz? Kişilerin ilerlemesi mi bizi kıskandıran en iyi olma dürtüsü mü nedir?
Bilimsel olarak beta beyin dalgası kitabımda bunu çok uzun uzun anlattım. Güvensizlik ortaya çıkıyor. Güvensizlik ortaya çıktığında etrafa daha fazla dikkat etmeye başlıyorsun. Yani etraftaki insanlar ve yaşam, potansiyel tehdit içerdiği için etrafa daha fazla dikkat ediyoruz. Böylece algı içeriden dışarıya kaymaya başlıyor. O zaman onun yukarıda olması kıyasladığın için senin aşağıda olman seni değersiz hissettiriyor, çünkü içeride bir değer kurgun yok. Zenginim diyorsun, ama daha zengin birini gördüğünde kendini fakir hissediyorsun. Halbuki zenginlik öyle bir şey değil. Çok açık söyleyeyim, bende kıskançlık pek yoktur. Mesela Azra Kohen’in yeni kitabı çıktı. Bir yerde oturduk ve sohbet ettik ben ‘helal olsun’ dedim. Çok mutlu oldum Fi Çi Pi dizisi olacak diye ayrıca aradım kutladım.Yani arkadaşlarım başarılı olsun... Çünkü benim mesajım zaten başarılı, mutlu olmaları ve iyi hissetmeleri... O yüzden ben öyle insanlar gördükçe mutlu oluyorum. Dünyada ben ne yaptıysam daha iyi yapan birileri vardır her konuda. Benden çok daha zenginler var, çok daha iyi kitap satanlar var. O yüzden bu kıskançlığın tamamen korkudan tetiklendiğini söyleyebilirim. Korkuyu hayatından çıkarmak, bilimsel olarak en azından azaltmak ve makul bir noktaya çekmek kolay.
Peki, kendimizi daha iyi iyileştirmemiz için bu röportajla birlikte insanlara güzel bir mesaj vermek istersek yarın yok evet bir zaman kavramımız yok ama bugün şuan için insanlar kendilerine ne yapmalılar? Her sabah kalktığımızda nasıl başlamalıyız ve sonrasında günü nasıl devam ettirmeliyiz?
Bu tam, Amerikan on adımda nasıl zayıflarız mevzusu. Bunların işe yaramadığı yüzlerce yıldır belli zaten. İnsanlar hep hayatın matematiğini istiyor ama hayat matematik olduğu kadar bir sanattır da. Sabah kalktığımızda yaptığımız şeyler bir olmak durumunda değil, o yüzden benim gibi olmalarını hiçbir zaman söylemiyorum insanlara. Ben kendime göre bütün bu farklılıkların ötesinde bir yol sundum insanlara ve onu kitaplaştırdım. Örnek vereyim; Yol ve Dem’i alanlar bir kitap okuyup kapatmayacaklar, o kitapların içerisinde pratik uygulamalar var. O uygulamaları çocuksu olan da yapabilir, politikacı da yapabilir, CEO da yapabilir, temizlik görevlisi de yapabilir. Her birinin yapabileceği, her birinin birleşebileceği bir dizi uygulama var. Bu uygulamalar bizim mutluluk oranımızı, algımızı, iletişimimizi, başarımızı, sağlığımızı etkilemek için şey yapılır. Oradaki uygulamaları yapabilir, daha fazlasını istiyorsa bize uğrayabilir, istemiyorsa sadece kitaptan dünyanın dört bir yanında bir şeyler yapabilir. Şimdi kitabın İngilizcesi çıkacak Amerika’da, Almancası çıkıyor Almanya’da... Ve böylelikle bir sürü yerde insanların kalbine dokunuyor olacağız.
Sizi nasıl bir kahraman olarak anacaklar?
Olmaya çalışıyorum. Ama şu anda insanlar diyor ki; bu yaşta ne kadar başarılısın. Kitaplar başarılı, İnsana Güven başarılı, seminerler başarılı ama açıkçası atmam gereken adımların yüzde biri civarındayım ve benim hayalim hiçbir zaman başarılı olmak ve Türkiye’de bilinmek olmadı. Bütün dünyanın eksenini değiştirecek lidersiz bir iyilik hareketinin parçası olmaya çalışıyorum. O yüzden bunu gerçekleştirene kadar da emek harcamaktan vazgeçmeyi düşünmüyorum.
Röportaj:Dilara ERTÜRK
davet
Büyüleyici Sergi RAHMİ ÇOĞENDEZ
Ankara’nın ünlü semtlerinden Arjantin Caddesi’nde bulunan Simurg mağazası, ünlü mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı’nın ve ünlü ressam Rahmi Çoğendez’in eserlerine ev sahipliği yaptı. Mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı’nın ve ünlü ressam Rahmi Çoğendez’in eserleri Simurg mağazasında görücüye çıktı. İki gün boyunca devam eden etkinlik, mücevher tutkunlarının ve Ankara’nın tanınmış simalarının akınına uğradı. Etkinliğe katılan davetliler mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı ve ressam Rahmi Çoğendez ile sohbet etme imkanı bulurken mağazanın büyüleyici atmosferinde ürünleri inceleme fırsatı da buldular.
276 magdergi.com.tr
ANİ - SEVAN BIÇAKÇI
BURÇİN İLHAN
BİLLUR UĞUR
Ünlü mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı’nın ilk kez Ankara’da sergilediği eserler görenleri adeta büyüledi.
ÇETİN KARGIN
PENYAMİN BIÇAKÇI
HANDAN YILMAZ
davet
Yılmaz Ulusoy Dostlarıyla Buluştu Türkiye’nin saygın ve duayen iş adamlarından Yılmaz Ulusoy, Levent’teki Holding binasında verdiği geleneksel öğlen yemeğinde dostlarıyla bir araya geldi. Öğle yemeğinde buluşup özlem giderek dostlar Türkiye’nin bugünü ve ekonomisi üzerine sohbet ettiler. Türkiye’ye hayırlı, uğurlu, sağlıklı ve terörsüz bir yıl temennisinde bulunan Yılmaz Ulusoy’un yemeğine, ressam Yusuf Katipoğlu, Sali Turan,. Avukat Bahri Kazan, Namık Kemal Şüntürk, Göksel Arsoy, Ümit Tokcan, Orhan Gencebay, sinemacı Necip Sarıca, Kenan Öner, Dr. Ömer Faruk Yılmaz, Sabahattin Şahinkaya, Selçuk Altun, Nevzat Sönmezer, Dursun Balcı ve Egemer Sarı katıldı. Menünün başrolünde yine geleneksel Karadeniz yemekleri vardı. YILMAZ ULUSOY
278 magdergi.com.tr
köşe
Ayșe Kızılöz
aysekiziloz@magdergi.com.tr
Birbirimizi Ne Kadar Tanıyoruz?
G
eçen gün davetli olduğum bir kahvaltı masasında oturuyordum. Bir an baktım herkesin gözleri ya sağ yukarı ya da sol yukarı bakıyor ve kendi zihin ekranlarında geziniyordu. Arada bir ortaya ‘Peynir de çok güzelmiş’ gibi bir söz atılıyor ve bir diğeri de ‘Yeni keşfettim. Şuradan aldım, oranın peyniri çok güzel oluyor ‘ diyordu.
Ve şöyle düşündüm. Aslında kimse kimsenin içinden geçenleri bilmiyor, birbirini tam tanımıyor. Kelimelere döktüklerimiz, paylaşmak istediğimiz kadarı... Bazen iletişim sadece günlük işlerle ilgili olduğunda kişinin ruhunu, hissettiklerini, farkındalıklarını hiç bilmiyoruz. Bazen, sadece karşımızdaki kişinin duymak istediklerini paylaşıp kendimizi tamamen saklıyoruz. Bazen, belirli bir imajı korumaya yönelik iletişim kurup imajımızı beslerken kendi gerçekliğimizi paylaşmıyoruz. Bazen, kavga, tatsızlık çıkmasın diye gayret ediyoruz, sürtüşmeye yol açabileceğini düşündüğümüz gerçek benimizi saklıyoruz. Bazen karşımızdaki kişiyi kaybetmemek için veya bizim istediğimiz gibi davransın diye yönlendirecek şekilde iletişim kuruyoruz... Kendi gerçeğimizi fark edip dile getirmek ve buna alan bulmak bile pek kolay olmazken, bir de iletişimle ilgili böylesi farklı amaçlar güderken birbirimizi nasıl gerçekten tanıyabiliriz? Çoğunlukla, “tanıyorum” dediğimiz kişilerin Pavlov’un şartlı refleks diye nitelendirdiği davranışlarını veya alışkanlıklarını biliyoruz. Yani a davranışı karşısında b tepkisini verdiğini biliyoruz. Sabahları çayın yanında biraz peynir ve ekmek yer, film seyrederken soru sorulduğunda sinirlenir, hesap sorulduğunda amuda kalkar, gibi...
280 magdergi.com.tr
Bunlar o kişin ruhu, duyguları, farkındalıkları, değişimi, dönüşümü ile ilgili bir bilgi vermez bize... Canlı olan her şey için kaçınılmaz olan değişimdir. Günden güne farkında olarak veya olmayarak değişiriz biraz... Ve bir gün karşımızdaki kişi farklı bir davranışta bulunur. Bunu ondan hiç beklemezdim dersiniz... Ne zaman birbirimizden koptuk dersiniz... Huyu değişti dersiniz... Sizi sürpriz gibi yakalar olanlar... Oysa, içten değişim oluyordu zaten ama içselleştirilip dışa vurulması belki zaman aldı. O nedenle, geç fark ettiniz belki de.., Tanıyorum, illüzyonu ile o kişiyi kafanızda sabitleyip, bir yere oturttunuz ve o andan sonra o kişinin gerçeğini görmemeye başladınız. Belki de kafanızda kimleri sabitlediğinize, geçmişindeki bir ana hapsettiğinize bir bakma zamanıdır? Belki de daha nitelikli iletişim kurma zamanıdır? Kişinin gerçekten kendini açabilmesi için, ışığını da karanlığını da ifade etse güvende olduğunu, sizin onu yargılamayacağınızı ve acısını çıkarmayacağınızı bilmeye ihtiyacı vardır. Temcit pilavı gibi eski davranışlarının sürekli hatırlatılıp kendisine karşı kullanılmayacağını bilmeye ihtiyacı vardır. Kırılganlığını ortaya koyarken, sizin de açıklığınıza ihtiyacı vardır. Kırılganlığa kendimizi açabilmek için güven inşa etmek emek ister, özen, sevgi, saygı, duyarlılık ister... Dantel gibi işleyip sabırla açtığınız yol, farkında olunmayan bir davranışla çok hızlı yıkılabilir. Yıkıldığında tekrar tamir olması ise daha fazla emek ister. Ama ancak bu şekilde ilişkiler gerçek olur, sizi tatmin eder. İçsel boşluk ve sıkılmışlık yerine renkli, capcanlı anlar sunar. Büyüme ve büyütme fırsatı verir. Değerli olur... Bir insanı gerçekten tanımaya cesaretiniz var mı? Sevgilerimle...
davet
Küçük Alin 2 Yaşında FERDA - SUAT, ALİN KENDİRLİ
Ankara’nın tanınan çifti ve Sak Organizasyon’un sahipleri AlperBegüm Kendirli’nin küçük kızları Alin’in 2. Yaşı için Ekşi Maya’da bir parti düzenlendi. Başkentliler’in sıkça tercih ettiği Restaurant-Café Ekşi Maya’da düzenlenen doğum günü partisinin ev sahipleri Alper-Begüm Kendirli çifti, tüm misafirlerini kapıda karşıladı. Davete katılan tüm misafirler 2. yaşına giren Alin ile fotoğraf çektirirken küçük Alin de etrafına gülücükler saçtı. Sempatik ve sıcakkanlı tavırlarıyla gün boyunca misafirlerin ilgi odağı olan Alin’i misafirler bir an olsun kucağından indirmedi.
BEGÜM, AREN, ALPER, ALİN KENDİRLİ
SİNEM, EMİR, ERSAN BASBUĞ, ALİN KENDİRLİ
EMRE - GÜLAY ALTINDAĞ ALİN, CANER - MERCEDES KENDİRLİ
Etrafına gülücükler saçan Alin tüm misafirlerin ilgi odağı oldu.
METİN, GÖKÇEN, MİNA YILMAZ
davet
ODTÜ Koleji’ne Yıldız Yağdı ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’nın, her yıl geleneksel olarak düzenlediği yarıyıl seminerleri, bu yıl da “Etkisi Gelecek Paylaşımlar” konseptiyle gerçekleştirildi. ODTÜ GV Ankara Okulları’nın ev sahipliğinde gerçekleşen “Etkisi Gelecek Paylaşımlar” semineri, ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Kurucu Temsilcisi Deniz Keskin’in açılış konuşmasıyla başladı. Seminer, konukların etkili sunumlarıyla devam etti. Seminerin ilk günü yazar ve yayıncı Mine Soysal, ODTÜ Fizik Bölümü Akademisyeni Bilge Demirköz, JoyTürk radyo programı Modern Sabahlar ekibi ve yazar Kürşat Başar; ikinci gün de FNNS Savunma Sistemleri A.Ş. Yöneticisi Haluk Bulucu, Gelecek Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Coşkun Dolanbay ve oyuncu-senarist-yazar GÜLSE BİRSEL konuk oldu. Seminerde bilim, sanat ve teknolojinin geleceğin insanını biçimlendirmede nasıl bütüncül, ortak bir işleve sahip olduğu konukların esin verici yaşantıları doğrultusunda anlatıldı.
röportaj
Hunny Bunny Çocuk Şenliği
Sevgi Evleri’ndeki kimsesi olmayan çocukların, Suriye - Halep’ten gelen göçmen çocukların, Down Sendromlu ve Otizmli çocukların kendilerine özel bir gün ayırarak gönüllerince eğlenebilmeleri için Hunny Bunny Çocuk Șenliği’nin bu yıl ilki düzenlenecek… Șenliğin ortaya çıkıș hikayesini proje ortakları Burcu Hattat ve Özge Peker ile proje destekçileri Ebru Dinç ve Pervin Ersoy’dan dinliyoruz…
H
unny Bunny Çocuk Şenliği’nin ortaya çıkış hikayesini ve projenin amacını sizden dinleyebilir miyiz? Burcu Hattat: Böyle bir şenlik 2014
senesinde, kafamda oluşturduğum ve bir-iki dostumla paylaştığım bir projeydi. Kendim de üç çocuk annesi olduğum için, onlar için düzenlenecek her türlü aktivitenin onları ne kadar mutlu ettiğini biliyorum. İki ay önce tekrar bu projeyi gündeme getirdiğimde, sevgili Özge Peker’den de, “Benim için de çok iyi bir proje” cevabını alınca; ortak olarak bu yola çıktık. İkimizin yanı sıra, sevgili Pervin Ersoy ve Ebru Dinç de bu projeye sıcak bakınca, çok güzel bir ekip oluşturduk. Proje ile gerçekleştirmek istediğimiz amacımız; Sevgi Evleri’mizdeki
286 magdergi.com.tr
kimsesi olmayan çocuklarımızın, Suriye - Halep’ten gelen göçmen çocuklarımızın, Down Sendromlu ve Otizmli çocuklarımızın, o günü kendilerine özel bir gün olarak ayırması. Ayrıca, bu işin öncelikli olarak bir Sosyal Yardım Projesi olması, hepimizi daha da heyecanlandırdı ve 18 Şubat için geri sayıma başladık.
Proje kapsamında kaç çocuğu ne gibi eğlenceler ile buluşturmayı hedefliyorsunuz? Özge Peker: Hunny Bunny Çocuk Şenliği’nin bu sene ilki
yapılacak ve her sene bir klasik haline gelerek çocukların vazgeçilmezi olacak. CVK PARK BOSPHORUS HOTEL’in büyük balo salonunun tamamını, çocuklar için dev bir oyun arenasına dönüştürüyoruz. Salon içerisinde şişme oyun parkları, rodeo, zıpla yapış gibi keyifli oyun alanları ile birlikte, Disney, Çizgi Film ve Masal kahramanları da bizim şenliğimizde yer alacak.
Eğlencenin yanı sıra, özellikle Hunny Bunny Çocuk Şenliği’nde atölye programlarına da yer verilecek. Hunny Bunny Çocuk Şenliği’nin amacı, tüm çocuklarımıza eğlence hakkını vermek ve de yaşatmak. 18 Şubat günü Sevgili Monik İpekel’in desteği ile Down Sendromlular Derneği’nden, Tohum Otizm Vakfı’ndan, Sevgi Evleri’nden ve Göçmen çocuklarımızın da içinde bulunduğu 200’e yakın miniğimiz Hunny Bunny Çocuk Şenliği’ne katılım gösterecek. Tüm gün, onların zaman zaman öğrenerek, zaman zaman da eğlenerek ama hepsinden önce bol kahkahalı bir gün geçirmeleri için, bütün gücümüzle çalışıyoruz.
Projeyi Togem-Der ile yürütüyorsunuz? Togem-Der çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz? Pervin Ersoy: Togem-Der’in “Anasınıfsız Okul Kalmasın” projesi
bizleri çok heyecanlandıran bir proje olarak karşımıza geldi. TogemDer yetkilileri ile yaptığımız görüşmede, Çocuk Şenliği olarak yapacağımız organizasyonumuzda, onlarla birlikte yürümenin çok daha anlamlı olacağını düşündük. Yaklaşık 700 anaokulu açan Togem-Der, Türkiye çapında, inanılmaz bir başarıya imza atmıştır. Sevgili Saadet Gülbaran’ın da bizimle birlikte olması ve bizi desteklemesi, bizleri çok mutlu etti. Biz de bu proje için daha çok çalışıp elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyoruz
Dört kadın olarak bu projeye başladınız… Nasıl bir görev dağılımı yaptınız? Burcu Hattat: Evet projede dört kişiyiz. Özge hanım ve ben proje ortağıyız. Pervin Hanım ve Ebru Hanım proje destekçilerimiz. Hepimiz, elimizden geldiğince ve gücümüzün yettiğince, bağlantılarımızı kullanarak en iyisini yapmak için uğraşıyoruz.
Eğitici ve öğretici atölye programları demiştiniz… Bunlardan bahsedebilir misiniz? Ebru Dinç: Hunny Bunny Çocuk Şenliği olarak yola çıktığımız
ilk andan itibaren, birbirinden değerli firmalarımız da bize destek verip yanımızda oldular. Çocuk Atölyeleri kısmında Dr. CHOCOLATE Cup-Cake atölyesiyle, Arzu Kaprol t-shirt boyama / Moda atölyesiyle, Lion Diamond / Takı Tasarımı Atölyesiyle, 37 Sanat Merkezi /Müzik ve Sanat atölyesiyle, Gymboree /Oyun
Atölyesiyle, Code Concept / Pizza atölyesiyle katılım gösterecekler. Aynı zamanda, sosyal sorumluluk projesi kapsamında Dünya Göz Hastanesi, çocuklarımızın göz taramalarını, Swiss Dent Zorlu Center da onların diş taramalarını yaparak bize destek olacaklar. Çocuklarımızın eğlence aktiviteleri ise Enjoy Organizasyon ile gerçekleştirilecek.
Şenliğinizde yer alacak olan sanatçılardan da biraz bahsedebilir misiniz? Özge Peker: Hunny Bunny Çocuk Şenliği’nde, sosyal sorumluluk
projesi kapsamında, sevgili Muazzez Ersoy, Seda Sayan, İpek Açar ve İskender Paydaş Orkestrası, Linet, Derya Uluğ, Simge gibi birçok değerli sanatçımız da çocuklarımızla birlikte; hem sahne alarak hem de vakit geçirerek bize destek olmayı seve seve kabul ettiler.
Çocuklar eğlenirken büyükleri de unutmamışsınız... Onları ne gibi aktiviteler bekliyor? Burcu Hattat: Çocuklar, şenliğimizde eğlenirken, büyüklerimize
de fuaye alanında, keyifle dolaşıp alışveriş yapabilecekleri bir alan yarattık. Alışveriş alanımızda keyifle gezebilecekleri 50 farklı stand olacak. Hem kendileri hem de çocukları için projemize destek kapsamında yetişkinleri de bekliyoruz.
Son olarak eklemek istedikleriniz... Özge Peker: CVK Park Bosphorus Otel, Link Line Event, Element
İnşaat A.Ş., Maxx Royal Hotels, Hattat Holding A.Ş., Braun, Sarelle/ Zumas, Confetti Organizasyon ve Enjoy Organizasyon gibi değerli firmalarımız, 18 Şubat 2017 Cumartesi günü yapılacak olan Hunny Bunny Çocuk Şenliği’nde, her şeyin çocuklarımız için en özel ve en güzel şekilde hazırlanması ve çocuklarımızın unutamayacakları bir gün yaşayabilmeleri için yanımızda oldular. Hunny Bunny Çocuk Şenliği’ne tüm ailelerin, çocukları ile birlikte katılım gösterip, bize destek vermesi, hem kendi çocuklarının hem de katılım gösterecek olan diğer çocuklarımızın harika bir gün geçirmelerine katkıda bulunmaları açısından çok önemli. Hepimiz için bu projenin amacı ve hedefi; çocukların mutluluğu. Artık, sadece 23 Nisan’da değil her yıl Hunny Bunny Çocuk Etkinlikleri’nde de çocuklar kendilerini gün boyunca inanılmaz mutlu ve keyifli hissedecekler.
davet
Sağlık İçin El Ele Acıbadem Ankara Hastanesi, Yenimahalle Belediyesi ve Lions üçüncü bölge iş birliği ile düzenlediği seminerlerinde başlattığı farkındalık hareketi ile dikkat çekiyor. Batıkent ve Şentepe’de düzenlenen seminerlerde bel boyun sağlığı ve HPV virüsü hakkında bilgi verildi. Uzman Fizyoterapist Elif Özkaleli Vardar, günlük yapılabilecek egzersizleri katılımcılar ile uygulamalı olarak gerçekleştirdi. Sık sık hareket etmenin önemini vurgulayan Vardar, seminer sonunda soruları yanıtladı. Kızlarımız için en güzel hediyenin HPV aşısı olduğunu vurgulayan Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Rana Karayalçın, HPV virüsünün çeşitlerinden ve aşı süreçlerinden bahsetti. Seminerin sonunda, güncel kadın hastalıkları hakkında merak edilen soruları da yanıtlayan Doç. Dr. Rana Karayalçın, düzgün beslenme ile önlenebilecek kadın hastalıkları konusunda ve erken menopoz dönemi ile ilgili de bilgi verdi. TAMER ÖZGER, ELİF ÖZKALELİ VARDAR, BERRİN ÜNAL
288 magdergi.com.tr
haber
Bassigue’tan Sade ve Cool Tasarımlar Bassıgue tasarımlarındaki mesajları ile șehrin kaosundan biraz dıșarı çıkıp sadeleșmeye ve tasarımlarındaki detayları ile cool olmaya çağırıyor. An’a dönüş fikrinden ilham alarak yola çıkan; Aslı Acar ve Gamze Keklik’in Amerika’da yaşarken kurmaya karar verdikleri markanın ana fikrini sadelik oluşturuyor. Kişinin yoğun metropol hayatından kaçışıyla beraber ana dönüşü, gösterişten uzaklaşarak sadeleşmesini oluşturuyor. T-shirt ve sweatshirtlerinde yer alan tasarımları ve mesajları ile şehrin yoğunluğundan çıkıp yüzümüzü gülümsetiyor. An’a dönüşümüzde ise sadeliği hissederken tasarımlardaki nüanslar bizi eğlenceye çağırıyor.
Özgürlük Ve Değişimin Yeni Adresi Tasarımcı Hilal Genç’in Las Vegas’ta hayat verdiği Eleven markası ile sadece spor salonlarında görmeye alıștığımız kıyafetler artık sokak modasına yön veriyor. Eleven Turkiye’nin tasarımlarında 11 sayısının içinde barındırdığı değişim, özgürlük, enerji ve ilk olanı yapmayı seven tavrını bulabilirsiniz. Şehirli modern kadının feminen duruşunu Eleven Türkiye, yeni sezonda özgürlük ve değişim ile yeniden tanımlıyor. Geometrik desenler; rahatlık ve şıklıkla buluşuyor. Sportif detaylar, parlak doku, file pencereler ile bir araya gelerek sofistike bir duruş sergiliyor. Eleven kadını activewear da ultra feminen bir tavır ile karşımıza çıkıyor. Eleven’ın tasarım detaylarının yanı sıra uzman el işçilikleri ve kullandıkları ileri teknoloji performans kumaşları ile fark yaratıyor. Yogadan koşuya çeşitli spor aktivitelerinin ihtiyaçlarına uygun farklı tasarımlar sunan Eleven Türkiye’ye eleventurkiye.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Modern Işıltılar 1975 yılından günümüze kadar ev, ofis, otel, cafe, restoran, mobilya, dekorasyon, tasarım ve üretimi yapan VIP Mobilya bünyesine 2016 yılının bașından itibaren avize ve aksesuar da katılmıștır. VIP Mobilya, klasik, modern, country avize, mobilya ve aksesuarlarını ayrı katlarda toplamda 1200 metrekare mağazasında yeni trendleriyle müşterileriyle buluşturuyor.
davet
Pimeks ve Angikad’dan Ortak Seminer Ankara Girişimci İş Kadınları ve Destekleme Derneği (ANGİKAD) ve Pimeks Grup’un ortak düzenlediği etkinlikte iş hukuku üzerine bir semine verildi. Pimeks Grup sponsorluğunda gerçekleşen davette semineri gerçekleştiren Hamit Tiryaki katılımcılara işçi ve işveren arasındaki hukuki konular hakkında bilgiler verdi. Pimeks Goup sahibi Aysu Yavuz’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen davette önce seminer gerçekleşti. Seminerin ardından kokteyle geçildi. Kokteylde Angikad Başkanı Yeşim Belli ve Pimeks Grup Sahibi Aysu Yavuz misafirleriyle tek tek ilgilenerek örnek bir misafirperverlik gösterdi.
290 magdergi.com.tr
YEȘİM BELLİ, AYSU YAVUZ
haber
Gözaltı Morlukları İçin Tavsiyeler Aynaya baktığınızda, göz çevrenizde koyu halkalar görüyorsanız, yalnız olmadığınızı, hatta yapılan araștırmalar neticesinde her üç kadından birinin gözaltı morluk sorunu yașadığını söyleyebiliriz. Kliniklerimize gözaltı morluk tedavisi amacıyla gelen hastalarımızın hemen hemen hepsi, özellikle uykusuz kaldıklarında ve yorgun olduklarında, gözaltlarında beliren koyu halkalardan ve şişliklerden rahatsız olduklarını belirtirler. Öncelikle sorunun neden kaynaklandığına bakmak lazım. Eğer gözaltı morlukları bölgedeki yağ miktarının azalmasıyla beliren çöküklükten kaynaklanıyorsa, yağ transferi gerektirir. Sadece pigment sorunu varsa, bunun için de fraksiyonel lazer ve duruma göre iğneli mezoterapi uygulaması yapılabilir. Yağ transferinde hastanın kendi bölgesel yağından alarak, kök hücreden zenginleştirilmiş şekilde enjeksiyon yapıyoruz. Son derece hassas olan gözaltı bölgesi, bu yağ transferiyle yenileniyor, canlanıyor ve olası komplikasyon risklerini de barındırmıyor” diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, hangi tedavinin uygulanması gerektiğine muayene sırasında karar verildiğini belirtti.
Yaratıcı Yenilikçi ve Özgün Lezzetler Daima taze ve mevsimine göre yemekler sunan Kitchenette’in menüsü, Türkiye’nin yaratıcı șeflerinden Hazer Amani’nin hazırladığı inovatif ve taze lezzetler ile yenilendi. Kitchenette’in özgün bistro tarzını rahat yemek keyfi ile birleştiren menü oldukça iddialı. “Ev stili” yemeği “üstün kalite” ile birleştiren Kitchenette, bistro tarzı ile keyifli bir atmosferde özgün lezzetleri misafirleri ile buluşturuyor. Düzenli olarak menüsünü yenileyen Kitchenette önümüzdeki dönemlerde de sürpriz lezzetlerle konuklarını şaşırtmaya devam edecek. “Birlikte Daha Lezzetli” sloganı ile menüsünü yenileyen Kitchenette’in mevsimsel lezzetler ile hazırladığı menüsü, Kitchenette’in tüm şubelerinde deneyimlenebilecek.
La’Ganita’da Renkli Yarışma Çukurambar’ın popüler mekanı La’ganita Patisserie Restaurant, düzenlediği yemek yapma yarıșması ile renkli anlara sahne oldu. La’ganita Patisserie Restaurant ve Ankara Rotary Kulübü’nün ortaklığıyla gerçekleşen yemek yapma yarışması oldukça keyifli anlara sahne oldu. Tatlı bir yarışma ortamında gerçekleşen etkinliğe katılan davetliler eğlenceli birkaç saat geçirme imkanı buldular. Gün boyunca açık büfe brunch ile keyifli zaman geçiren misafirler yarışmacılara da destek vermeyi ihmal etmediler. Yarışmadan elde edilen gelir ise Rotary Yeşiltepe İlköğretim Okulu’na bağışlandı.
stimulus
Gökler Rehberimiz Yolumuz Işık Olsun
Astrolog Șenay Yangel ile geçen ay gerçekleștirdiğimiz keyifli röportajın devamını sizlerle bulușturuyoruz...
Y
azmış olduğunuz “Temel Astroloji” kitabınızın ana başlığında “Gökyüzü Yalan Söylemez” diyorsunuz, Bunu bir astrolog olarak bize anlatır mısınız?
Tabii ki anlatmaya çalışayım. Gökyüzünün muhteşem bir matematiği var ve her gezegen yaşamsal bir alanla ilişkili enerjileri barındırmakta. 2X2= 4 ettiği muhteşem bir matematik gökyüzünden yeryüzüne, insana, duyguya, hayatın tam merkezine rehberlik ediyor ve benzerlik yasasından faydalanıyor. Düşünün Kaldeniler döneminde yalnızca yıldızların öğretmeni Satürn’ün geçişleri 287 yıl gözlemlenerek kayıt altına alınmış. Gökyüzü enerjileri bizlere duymak istediklerimizi
292 magdergi.com.tr
değil gerçekleri, tedbir alacaklarımızı, nerede durup nerede ilerlememiz gerektiği ile ilgili yol gösteriyor. Bugün ülkemizde bulunan Urfa Göbekli Tepe ile insanlığın yazılı tarihi tam anlamı ile değişmiştir. Bilinen tüm tapınaklardan 12 bin yıl öncesine ait muhteşem bir yapı keşfedildi ve burada bulunan astrolojik semboller de astrolojinin tarihinin bahsedilen binlerce yıllık geçmişten daha eskiye dayandığını bilimsel olarak ortaya koydu. Astroloji evren (makrozmos) ve insan (mikrokozmos) arasındaki etkileşimin önemli bir göstergesidir. Bir kılavuz, yolumuzu bulmamızı sağlayan çok önemli bir rehberdir.
Yıldızların sesini duyan bilge Nostradamus, kullandığı değişik şifreleme metotlarını; örneğin anagram, sembolizm veya numerolojik şifreleme
ile kehanetlerini ne için saklamak istemişti sizce?
Nostradamus her şeyden önce tıpta büyük başarılara imza atmış bir bilgindi. En çok tartışılan, üzerine en çok araştırma yapılan, gelmiş geçmiş en büyük astrologlardan biriydi. Çok zeki, bilgiyi özümseyerek, nerede ve nasıl kullanması gerektiği yönünde çok dikkatli davranan bir yapıya sahipti. Bilginin, iyi niyetli olmayan kişilerce kötüye kullanılmaması için oğlu Sezar’a yazdığı mektupta bile bildiği pek çok şeyi yazdığı pek çok eseri yaktığını, sakladığını ifade ediyordu. Bu bilgilerin yanlış insanların eline geçmesini istemediği için oğlu ile bile bunları paylaşmadı. Üstad Nostradamus ile ilgili yaptığım araştırmalar ve onun doğum haritasını incelediğimde edindiğim fikir; o gerçek bilgiyi kalpleri kötülük barındırmayan, ruhu saf ve uyanıklık haline erişmiş insanlar için paylaşmayı seçti. İnsanları düşünmeye araştırmaya teşvik edebilmek, bilgiyi yalanın gölgesinden koruyabilmek için simya başta olmak üzere numeroloji, sembolizm ve anagram kullanarak şifrelemeyi seçti. O kıymetli üstad dünya aleminden göçerken de şifreleri ile said ruhlar için yine mesajlar vermeyi seçti. “Eğer gerçekten işiten kulaklara sahipsek, Tanrı bize kendi dilimizde seslenir.” diyor Mahatma Gandhi...
Farklı astroloji türleri aralarındaki benzerlik ve farklılıklar, insanlığa nasıl ışık tutar?
İnsanların kimlikleri, karakterleri, alkolik mi, katil mi, sanatçı mı, bilim adamı mı, siyasetçi mi, görsel zekası mı, sayısal zekasımı kuvvetli, hatip mi, hırsız mı, intihar eğiliminde mi, eşcinsel mi, hepsi doğum haritasında gizlidir. Doğum haritanızda sahip olduğunuz zayıf, güçlü, yetenekli yönlerinizi keşfederek, yaşam yolunda doğru seçimler yaparak, hayat kalitenizi arttırabilirsiniz. Batı Astrolojisi; kişiliğimizi, karakterimizi, zayıflıklarımızı ve geliştirmemiz gereken alanları tespit etmeye yardımcı bir rehberdir.
Çin astrolojisine göre; Yin Ateş Horozu yılı 28 Ocak 2017’de başlayacak ve 15 Subat , 2018’de sona erecek.. Vedik yani Hint Astrolojisi; MÖ 4500 yıllarına dayanmaktadır. Hayatta cevap aradığımız, netleştirmekte zorlandığımız konulara rehberlik eder ve doğru cevapları almamızı sağlar. Mesela; “Evlenecek miyim? Çocuğum olacak mı? Hayatımdaki kişi doğru insan mı?” gibi hayatımızda cevabını bulmakta zorlandığımız her konuya tüm açıklığı ile rehberlik eder. Çin Astrolojisi’nin temelleri ise binlerce yıl öncesine dayanır. İnsanların davranışlarını betimleyen mitolojik yakıştırmalar verilmez; meslek seçimlerimiz, yatırımlarımızla ilgili konularda bizlere rehberlik eder. Astrolojin her dalı başlı başına uzmanlık gerektirir. Her alanda uzmanlığını tamamlamış bir astrolog bütünün bir parçası olan birbirinden farklı hesaplamaları temel alan sistemleri kullanarak her bir sistemin cevap verdiği konularda çok daha doğru ve net cevaplara ulaşır. Sistemlerin biri, diğerine üstün değildir. Hepsi bir arada kullanıldığında çok daha etkili hale gelir ve gökyüzünün rehberliğinde bizleri bilgi sahibi kılar.
Sağlık Astrolojisi Analizi: Hayat boyunca genel sağlık etkilerinin nasıl olduğunu gösterir. Ameliyat günü , estetik operasyon, doğum zamanı ve hamilelik için en uygun zamanı belirleme, diyet için en uygun zamanlar gibi pek çok konuda yardımcı olabilir. Kariyer Analizi: Meslek seçiminizi belirlemek, hangi alanlarda yatırım yapmalı, kariyer planlamasını nasıl belirlemeli gibi konularda rehberlik eder. Evlilik Aşk İlişkiler Analizi: Hayatınızı birleştirmeyi düşündüğünüz eş adayı ile birlikte sizin doğum bilgilerinizden oluşan iki haritanın eşleştirilerek evlilik için doğru zamanı, her ikinizin zayıf ve güçlü yanlarınızı, boşanma noktasının olup olmadığını gösteren analiz türüdür. Doğum Haritanıza Göre Vastu Analizi: Vastu tüm zamanlarda geçerli olan 4 elementin enerjisini yaşam kalitesini yükseltmek ve yaşanılan mekanları astrolojiden faydalanarak yapılan geçmişi 6000 yıl öncesine dayanan bir çalışmadır.
Astrolojik harita çıkarırken çok detaylı bir matematikçi gibi çalıştığınızı biliyoruz. Bunun sebebi pek çok bilgin, matematikçi ve müneccimbaşının geldiği Birun Erkanı’ndan soy bağınız olması mıdır? Ünlü Türk Dehası Ali Kuşçu’nun torunu olduğunuz mudur?
Sanırım genetik olarak aldığım mirasın katkısı sayesinde çok okuyan ve araştıran bir ruha sahibim. Fakat astroloji tamamen matematiksel bir sistem ve astronomiden faydalanan sosyal bir bilim dalı. Her gezegenin yerleştiği derece, birbirleri ile yaptığı açılar astronomik hesaplamaları gerektirmekte. Bu gezegenlerin açıları ile oluşturduğu hesapları yorumlamak ise; astrolojidir.
Spiritual Astrological Institute kurucularından biri olarak değerlendirirseniz, 21.yy.da insanlar maneviyatlarını yeterince dinleyerek gökyüzünden rehberlik alıyorlar mı?
Dünya genelinde evet, fakat ülkemizde dünyadaki ilk astroloji okulu Mektebi Fenni İlmi Nucm’u kurmuş bir millet olarak 17. yüzyıl sonlarından itibaren bu alanda bilgilerimize sahip çıkmadığımız için astroloji konusunda ne yazık ki sınıfta kalmış durumdayız. Dünya genelinde başlı başına benim de öğretim üyesi olduğum astroloji üniversiteleri, astrolojinin önemini yaptıkları çalışmalar ve verdikleri eğitimlerle kavratmış durumda. Dünyadaki ilk Mektebi Fenni İlmi Nucm adlı astroloji okulunu açan ve Ali Kuşçu, Sadullah Efendi, Ahmet Dede gibi dünya astrolojisine yön
Özü insan temeli aşk rehberi gökyüzü.. veren müneccimbaşlarının yetiştiği ülkemizde, üniversite bünyesinde astroloji üzerine bölüm açılacağına, eğitimli insanlar çoğaldıkça astrolojinin hak ettiği yere geleceğine inanıyorum. Amacım da bunu sağlayabilmek.
Yaşamın her anında gizli olan aşk ve aşkın halleri için, oldukça derin analizleriniz var. Aktif bir analiz sistemi olarak yarattığınız Aşktroloji, Türkiye’de müthiş ses getiriyor. Aşktroloji nedir ve siz bunu nasıl uyguluyorsunuz? Her birimizin farklı farklı anlamlar yüklediği, kelimelerin çoğu kez yetersiz kaldığı, kimi zaman sözlerimizle kimi zaman davranışlarımızla yansıtabildiğimiz, yansıtamadığımız,
stimulus
ruhumuzda fırtınalar koparan o eşsiz duygu... Hayatın anlamı ve zenginliği “aşk”... Leyla ile Mecnun... Şirin ile Ferhat... Daha bilinmeyen niceleri... Venüs ile Mars’ın bitmek bilmeyen tutkusu, sevdası ve doğum haritalarımızda bizlere yansımaları... Kalplerimizi heyecan ateşi ile coşturan, küstüren o güçlü ve özel duygu... Şimdilerde aşk, anlamını da kıymetini de geçmiş dönemlere göre fazlasıyla yitirmiş durumda... Tahammülsüzlüklerimiz, egolarımız ve yönetme isteğimiz emekle, tutkuyla heyecanla, bazen gözyaşı ile beslenen o yüce duyguyu maalesef ki alt ediyor... Peki, bu böyle nereye kadar sürüp
2017, evrensel olarak Uyanış yılı olacak.. gidebilir? Birbirimizi tanımadan, tamamlamadan, aşk hak ettiği değeri görür mü? Ne diyor yine aşk için Şems-i Tebrizi; “Ya tam açacaksın yüreğini ya da hiç yeltenmeyeceksin. Grisi yoktur aşkın; ya siyahı ya beyazı seçeceksin.”
astrolojik oluşumlar (ya da gezegen işaretleri) kuralı ile belirlenmiştir. Astrolojik antik çalışmalar, 12 burç ve gezegen üzerinden Arapça’dan Latince’ye çevrilen 13. yüzyılda ve günümüzde Avrupa’da günlük tıbbi uygulamaların bir parçası haline geldi. Bu konuda (AD 129-216 Yunan fizyolog Galen) bitkisel ilaçlarla tıbbı birleştirdi. 1500’lerin sonuna gelindiğinde, Avrupa’da doktorların cerrahi uygulamalar, kanamalar, komplikasyonlar gibi tıbbi prosedürleri, müdahaleye geçmeden önce ayın konumunu hesaplamaları tıbbi literatüre girmiştir. Bu da evrende Makrakozmoz “Büyük evren” ve “Mikrokozmos” (Küçük evren veya insan) görüşünün diğer bir ifadesidir. Muhafazakar Parti Üyesi Milletvekili David Tredinnick, ülkesindeki Ulusal Sağlık Servisi’nde çalışan doktorlara bir çağrıda bulundu ve bu çağrı kabul görerek uygulamaya geçildi. Astrological Journal dergisine röportaj veren Tredinnick şunları söyledi:
Sevmenin, sevilmenin, nefretin, aşkın, tutkunun, doğum haritalarımızdaki yeri ve önemi... Birlikte olduğumuz kişi ile yıldızımız barışık mı? Hangi gezegen bize evliliği ve aşkı getirirken hangi gezegen ayrılıklara, aşkta hayal kırıklıklarına neden oluyor? Kendinizin ve sevdiğiniz insanın şifrelerini aşktroloji ile çözün. Ben Venüs’ün kızı olarak kendi yaşamımda aşkı vazgeçilmez görüyor nefesle eşdeğer tutuyorum. İşimize, sevgilimize, eşimize, çocuğumuza duyduğumuz aşktır yaşamı anlamlı, değerli ve özel kılan... Yaşarken öldüren, güldüren, dirilten, uyandıran aşkın yaşamlarınızdan eksik olmaması dileği ile kaleme aldığım, astrolojinin rehberliğinde aşkı anlamaya ve hissetmeye yardımcı olmasını umduğum bir kitap Aşktroloji...
İnsanlar yıldızlardan rehberlik alarak yaşamlarında ters giden veya değiştirmek istedikleri olaylara bir nebze de olsa dokunabilirler mi?
Kesinlikle... Temel olarak astroloji, Allah’ın bizlere çizmiş olduğu hayat planını yorumlayan, yol gösterici bir rehberdir. Kişilerin doğum haritalarındaki astronomi verilerini astrolojik olarak hesaplar ve benzerlik yasasını baz alarak uyarılarda bulunur. Örneğin; hava durumunu belirlemek için kullanılan meteoroloji, kendi sistemine göre bugün hava yağışlı olacak uyarısını yapar; kişi ister uyarıyı dikkate alır, şemsiyesini yanına alır ve ıslanmaz. İsterse de dikkate almaz ve ıslanır. Seçimler daima kişilere aittir.
Tıbbi Astroloji, aslında modern tıbbın da babası. Siz bu konuda da oldukça derin çalışmalarda bulunuyorsunuz... Tıbbi Astroloji neden bu kadar önemli?
Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat’ın; “Astroloji bilmeyen hekimin kendine hekim demeye hakkı yoktur.” sözü de Medikal Astroloji’nin o dönemden günümüze gelen önemini göstermektedir. Güneş sisteminde yer alan gezegenlerin hayata dair her şeyde olduğu gibi, sağlığımız üzerinde önemli etkileri vardır. Bunlar, doğum haritamızda bulundukları ev, burç ve birbirleriyle yaptıkları açılara göre sağlığımızla ilgili konularda bize rehberlik eder. Orta Çağ Avrupası’nda Astrologlar saygın bilim insanlarıydı. O dönemde doktorlar, genellikle yıldız çizelgeleri içeren özel takvimler (ve almanakları) kullanırlar ve hastalıkların tanımlarında yıldızların konumlarından faydalanırlardı. Bu almanakları çoğu hastaya karmaşık fikirleri açıklama konusunda yardımcı olarak kullanmışlardı. 1399 tarihli bir almanak bir “Zodyak Adam” vücudun her bölümü üzerinde
294 magdergi.com.tr
“Astroloji ve alternatif tıbbın doktorların üzerindeki baskıyı biraz hafifleteceğini düşünüyorum. Bence hastaya doğru teşhis koyulurken astrolojiden de yararlanılabilir. Kişinin doğum haritası vücudunun hassas veya zayıf bölgeleri konusunda doktorlara fikir verebilir. Muhtemelen astrolojiyi burçlardan ibaret sananlar bu kadim öğretinin işleyişini kavradıklarında geçmişten günümüze önemini daha iyi kavrayacak ve günümüz tıp eğitiminde de kullanacaklardır. Astroloji binlerce yıllık gözlem ve araştırmaların sonucu ortaya çıkan bir bilimdir. Modern zamanlarda bir sağlık geleneği olarak da kullanılabilir.” Oğlak burcu olan David Tredinnick, uzun yıllardır astrolojiyle ilgileniyor. Dünyanın pek çok ülkesinde Tıp eğitimi alan öğrenciler Medikal Astroloji’yi ders olarak görmektedirler.
Yetiştirdiğiniz yeni astrologlar hangi konuda size umut veriyor? Tıp fakültesini bitirmeden Doktor, Hukuk fakültesini bitirmeden Avukat, Astroloji fakültelerini bitirmeden Astrolog olunamayacağının bilinci ile kaliteli astrologların yetişiyor olması, başta büyük matematikçi ve müneccimbaşı Ali Kuşçu olmak üzere birbirinden değerli müneccimbaşlarının yetiştiği ülkemizde, astrolojinin hak ettiği yeri ve önemi yeniden kazandıracak olması beni fazlası ile umutlandırıyor.
Şenay Yangel için aşk nedir?
Ben Venüs’ün kızı olarak kendi yaşamımda aşkı vazgeçilmez görüyor nefesle eşdeğer tutuyorum. İşimize, sevgilimize, eşimize, çocuğumuza duyduğumuz aşktır yaşamı anlamlı, değerli ve özel kılan... Bana göre aşk; birbirini her türlü zorluğa rağmen hiç vazgeçmeden emek vererek sevebilmektir.
Armada Kat:1 - No: 136 Ankara
düğün
Sonsuza Dek Evet MAG Medya çalışanlarından Nermin Baysal’ın kızı Gonca Benzeş ile YusufZübeyde Taşkale çiftinin oğulları Orhan Taşkale dünyaevine girdiler. İstanbul’da bir lisede öğretmen olarak çalışan Gonca Benzeş ile sağlık sektöründe çalışan Orhan Taşkale şık bir tören ile evlendiler. Geçtiğimiz Haziran ayında nişanlanarak evliliğe adım atan genç çiftin düğün törenine aile dostları, akrabalar ve mutlu çiftin arkadaşları katıldı. Alkışlar eşliğinde nikah masasına yürüyen ve büyük bir coşku ile birbirlerine evet diyen genç çift oldukça mutlu görünüyordu. İlk danslarını gerçekleştirirken oldukça heyecanlı görünen çift balayı için ise Kıbrıs’ı tercih etti.
ORHAN TAȘKALE, GONCA BENZEȘ
296 magdergi.com.tr
YUSUF TAȘKALE, DAVUT BENZEȘ, ORHAN TAȘKALE, GONCA BENZEȘ, ZÜBEYDE TAȘKALE, NERMİN BAYSAL, SERAY - İLKAY BENZEȘ, YAĞMUR TAȘKALE ÜLKER
haber
Pandora İle Bahara Işıltılı Bir Başlangıç Yapın Dünyaca ünlü mücevher markası PANDORA, ıșıltılı ve renkli “2017 İlkbahar Koleksiyonu” ile baharı coșkuyla kucaklıyor. “PANDORA Kalpleri”, “Işıltılı Damlacıklar”, “Göz Alıcı Papatyalar” ve “PANDORA Rose” olmak üzere dört ayrı temada hazırlanan PANDORA 2017 İlkbahar Koleksiyonu bu bahar mücevher kutunuzda devrim yapmaya hazırlanıyor.
Çantalarda Atlas Akımı Tasarımcı ve çok yönlü sanatçı Pervin Șenel’in Atlas ismini verdiği çantaları hayatlara ıșık oluyor. Tasarımcı ve çok yönlü sanatçı Pervin Şenel, Shou shou crafts’ın başlattığı sosyal sorumluluk projesi kapsamında tasarladığı birbirinden güzel Atlas ismini verdiği çantalarını, Shou Shou crafts atölyesindeki hanımlara yol göstererek ürettirip, bu projeye destek ve onların hayatına ışık oluyor.
Klasik Müzik Şöleni Türk-Fransız Kültür Derneği geleneksel olarak düzenlediği “Kıș Konseri”ni Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının klasik müzik sunumuyla gerçekleștirdi. Yıllardır Türkiye ve Fransa arasında kültür elçiliği yapan Türk-Fransız Kültür Derneği geleneksel konserini gerçekleştirdi. Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının klasik müzik sunumunu gerçekleştirdiği etkinlik, tarihi mekan Ankara Palas’ta gerçekleştirildi. 1951 yılından bu yana Türk kültürünü tanıtmak ve Fransa ile ilişkilere katkı sağlamak amacıyla çalışan derneğin geleneksel konserinin ev sahipliğini Başkan Emin Özcan ve Başkan Yardımcısı Gülden Danışman yaptı. Klasik müzik şöleninin yaşandığı davette misafirler Devlet Opera ve Balesi sanatçıları dakikalarca alkışladılar.
davet
MELTEM KALMAN, CAN ALİSBAH, ECE EFE, KORAY ȘİȘMAN, BESRA YÜKSEL
Ciro Şampiyonları Eğlendi Türkiye’de gayrimenkul danışmanlığı ve emlak bayiliği hizmeti veren Re/Max Lot, Ankara’da ciro anlamında birincilik tahtına oturmasını kutladı. Ankara Re/Max Lot danışmanları ve yöneticileri 2016 yılında elde ettlkleri başarıları düzenledikleri özel bir geceyle kutladı. Özel davet Türkiye ve Ankara sıralamasında yer alan Re/Max Lot çalışanlarına ödül verilmesiyle başladı. Renkli görüntülerin yaşandığı ödül töreninin ardından da gece eğlenceli anlarla devam etti. Gece boyunca gönüllerince eğlenen Re/Max Lot çalışanları yorucu geçen bir yılın yorgunluğunu attılar.
298 magdergi.com.tr
BÜȘRA AYDINOĞLU
ELİF ÖZTÜRK
kısa kısa
Bilkent Otel’de İtalyan Esintisi Bașlıyor Bilkent Otel Akdeniz Mutfağı’nda 17- 25 Şubat tarihleri arasında İtalyan Yemekleri Haftası’nın bu sene ikincisi gerçekleşecek. Konuk Şef Daniel Evangelista ile birlikte düzenlenecek yemek haftasında lezzet severler İtalyan mutfağına macera dolu bir lezzet yolculuğuna çıkacaklar. Stil sahibi İtalyan mutfağının meşhur peynirlerinin salatalarda, ana yemek soslarında bol bol kullanıldığı, kum midyeli spaghettiden safranlı risottolara ve en leziz İtalyan tatlılarına kadar oluşturulmuş bu çok özel menüyü mutlaka denemenizi öneririz.
Așıkların Kalbi Bilkent Otel’de Atar 14 Şubat ‘ta aşıkların kalbi The North Shield Pub’da atacak… Çiftler için tercihlerine göre yemekli ya da aperatifli seçeneği ile iki farklı özel menü hazırlandı. Yemekli menü 145 TL, aperatifli menü ise 85 TL ile tercih edebilir. Alkın Project ile 19.30 – 22.30 saatleri arasında canlı müzik eşliğinde keyifli bir akşam geçirebilirsiniz. The North Shield Pub, şık ve romantik bir atmosferde kutlama yapmak isteyen tüm sevgilileri 14 Şubat’ta bekliyor. Bilgi ve Rezervasyon: 266 68 14 www.bilkentotel.com.tr
Zengin Koleksiyon Dünyaca ünlü İtalyan giyim markası Silvian Heach’in Türkiye’deki ilk monobrand mağazası %60’a varan indirim ile sezonu kapatıyor. Her yaşa ve bütçeye uygun zengin koleksiyon ile tanışmak ve sezon sonuna özel fırsatlardan faydalanmak isteyen değerli misafirlerini ağırlamak için Silvian Heach sizleri Next Level Avm’ye davet ediyor.
Storks Jewelry İle Așkınızı Tașlandırın 14 Şubat Sevgililer Günü için sevdiklerine ve eşlerine hediye almak isteyen ama ne alacağına karar veremeyenler için Storks Jewelry yılın en cazip kampanyasını düzenledi. CEPA AVM’nin zemin katında bulunan Storks Jewelry, “Aşkınızı Taşlandırın” sloganıyla pırlantada dev indirimleri tüketicilere sunuyor. Şubat ayı sonuna kadar devam edecek kampanyada 0.05ct G VS, 14 ayar altından oluşan tektaş pırlanta 699 liraya, 0.15ct G VS, 14 ayar altından oluşan beştaş pırlanta ise 1.199 liraya satışa sunuluyor. Tektaş fiyatına hem tektaş hem de beştaş sunan Storks Jewelry, Sevgililer Günü kampanyası ile en özel anları kutlamaya değer kılıyor.
Rollhouse Geleneksel Sektör Turnuvaları 4 kişilik takımınızı kurun, firmanızın bayraklarını hazırlayın ve bol eğlenceli bu organizasyonda sektördeki yerinizi alın! Ayrıca; sektör turnuvalarında dereceye giren ilk 3 takım 02 Mart 2017 Perşembe günü, gerçekleştireceğimiz Sektör Şampiyonları Finali’ne ücretsiz katılmaya hak kazanacaktır. Rezervasyon; 444 7 655
ilişkiler
Gökçen Erdoğan
gokcen@magdergi.com.tr
Boşanmalı mı, Boşanmamalı mı? Evliliğin en güzel yanı nedir, hiç düșündünüz mü? A- Sevdiğin insanla aynı evi paylașmak B- Kendi yerleșik düzenini kurmak C- Düzenli cinsel yașama kavușmak ve üremek D- Gelecekte yanında olacak bir hayat arkadașı Nedense herkes bu soruya bir cevap vermek zorunda hissediyor ve o cevabın A şıkkı olmasını da daha ahlaklı, daha duygusal ve daha doğru buluyor. Daha doğrusu içinden bir başka şıkkı seçse de etrafa karşı çoğunlukla A’yı dillendiriyor. Oysa her biri insan tabiatı için akılcı, her biri hissiyat olarak anlaşılır. İnsanın bu dördüne ihtiyaç duyması da insani. Ve bana kalırsa bu sorunun yanıtı; E) Hepsi Evet bir evliliğin en güzel yanı, bunların dördüne birden sahip olabilecek kadar tam donanımlı bir birliktelik olması. Olabilmesi. Kadın ve erkek isterse ve bu istek için emek verirse, evlilik onlara böylesi dört dörtlük bir keyif ve de lüks sağlamaya muktedir. Evlilik, böylesi kutsal, böylesi işlevsel ve böylesi insani bir birliktelikse boşanmalar neden var? Neden insan sahip olduğu bu muhteşem şeyi kaybediveriyor? Evliliklerini yürütemeyen insanlar, sahi nasıl insanlar? Mesela, şu ayın on dördü gibi adamlarla nasıl oluyor da evli kalamıyor bu kadınlar? Ya da neden bulmuş da bunuyorlar bu adamlar? Boşanmaları eleştirmeye, boşanmaları küçümsemeye, boşanmaları tırtıklamaya, boşanmalara ilişkin senaryolar yazmaya nasıl da meraklıyız, değil mi? Nasıl da sınıflandırıyoruz boşanmaların ardından insanları... Kimini servet avcısı, kimini düşman başına, kimini baş edilmez, kimini her şeyi hak eden, kimini gurursuz, kimini kim bilir ne ilan ediyoruz? Peki neden? Neden başkalarının evlilikleriyle mutlu olmayı düşünmezken
300 magdergi.com.tr
boşanmalarıyla kendimizi tatmin ediyoruz? Belki de en iyi evliliğin bizimki olduğunu düşünmeye yaklaşmak istiyoruz. Zengin bir çift boşansa paraya, yoksul bir çift boşansa paraya yoruyoruz. Görece özgür bir çift boşandığında ihanete, aşırı kıskanç bir çift boşansa ihanete yoruyoruz. Boşanan bir çift kavga etse basit, dost kalsa geniş buluyoruz. Biz evliliği ne sanıyoruz? Evlilik, bir “doğru zaman, doğru insan” meselesidir. Bir denk düşme hikayesidir. Masalsılaşabilir, kabuslaşabilir. Olabilir, olmayabilir. Yürüyebilir, tökezleyebilir, sarsılabilir, yıkılabilir, tamir edilebilir. İnsan bu; sevebilir, öfkelenebilir, hırs yapabilir, intikam isteyebilir, yalvarabilir, derbeder olabilir, toparlanabilir, dağıtabilir, kıskanabilir. En nihayetinde, bir evlilik ve bir boşanma kişilerin yalnızca kendileriyle ilgilidir. Dış etkenlerden bağımsız değildir evet. Ama gösterilen direnç ya da alınan gard, yalnızca iki kişinin elindedir. Son zamanlarda sanat ve cemiyet hayatının, boşanma durumuyla yüz yüze gelen kadınlarına, eskisinden daha acımasız ve önyargılı biçimde yüklenildiğini görmek beni üzdü. Bu yazımın bugün burada yer alması bundandır. F şıkkını hatırlatmak istedim. “Hepsi” diyenlerin gördüğü saygıyı “Hiçbiri” diyenler de hak ediyor. Soruyu boş bırakıp geçenler de... Evlilik, elbet güzel şey ve klasiktir ama kimse boşanmak için evlenmiyor. Ama herkesin kendince nedenleri vardır. İnsan, medeni durumundan bağımsız da aynı insan olmamalı mı? Ne olur biraz saygı...
davet
Füzyon Mutfağından Lezzetler
Sosyal yaşam dünyasının sevilen isimlerinden Hanife Akdağ yakın dostlarını, oğulları Aycan ve Sercan Akdağ’ın geçtiğimiz aylarda yenileyerek hizmete soktuğu ‘Inari Omakase’de ağırladı.
ZEYNEP TOKER
302 magdergi.com.tr
HANİFE AKDAĞ
Birbirinden özel Japon lezzetlerinin konuklara sunulduğu davette misafirler Kuruçeşme sahilinde yer alan ‘Inari Omakase’nin Sushi ve Uzak Doğu füzyon mutfağı ve Japon kültüründen ilham alan dekorasyonunu çok beğendiler. Akdağ, ülkenin yaşadığı bu zor günlerde bir araya gelmenin önemine değinerek ‘Hayatına Sahip Çık’ kampanyasına sonuna kadar destek olmaya çalışacaklarını ve hainlerin amaçlarına ulaşamayacaklarını belirtti. Akşam saatlerine kadar süren davetin sonunda katılan tüm dostlarını kapıya kadar uğurlarken misafirler nazik daveti için Akdağ’a teşekkür ederek mekandan ayrıldılar.
SERAP SARI
ZÜLEYHA ÖZGÜL
FİGEN BABAOĞLU
davet
Soie Design’da Moda Sohbeti ÖZGÜL PEKER
Ankara’da sanatı modaya uyarlayarak, kısa zamanda giyim dünyasında söz sahibi olan Soie Design keyifli bir moda sohbetine ev sahipliği yaptı.
SERTAÇ DARCAN
Moda dünyası ve giyim sektörü ile ilgili farklı kombin ve tarz önerileri geliştiren Soie Design’da keyifli bir moda sahbeti gerçekleştirildi. Ankaralı modaseverlerin katılıdığı sohbette misafirlere birbirinden leziz ikramlar takdim edildi. Oldukça keyifli anlara sahne olan buluşma karşılıklı soru cevap şeklinde gerçekleşti. Soie Design’ın sahibi Özgül Peker ise misafirleriyle tek tek ilgilenerek örnek bir misafirperverlik gösterdi.
KÜBRA KARAÖMEROĞLU
MELTEM AKȘİN
DİLEK TOZLU
EBRU DİKER
MELİKE GÖKÇE
bi’dünya müzik
Serkan Kızılbayır serkan@magdergi.com.tr
Umutlara ve Şarkılara Doğru Yol Alıyoruz Tüm MAG okurlarına tekrar merhaba! Zamanın nasıl hızla geçtiğine hepimiz birebir șahit oluyoruz . . . Yılın ilk ayını geride bıraktık, yeni aylara, günlere, beklentilere, umutlara ve șarkılara doğru yol alıyoruz... Yılın en büyük sürprizini de Türk Pop müziğinin tartıșmasız, her anlamda en iyilerinden Minik Serçe yaptı! 304 magdergi.com.tr
‘Sezen İyileştirmeye Geldi’ Evet albüm için slogan bu! Bakayım, düşüneyim dedim de aynı duyguları hissettiğimizden çok da uzaklara gitmeye gerek yok sanırım. Uzun bir aradan sonra biriken yaşanmışlıklar, söylenemeyen, kurulamayan cümleler ve çok daha fazlasını yine Sezen Aksu albümledi, “Alın bakalım, düşünün, hissedin” dedi. Müzik piyasası genç yetenekleri çıkarmaya, sevdirmeye devam ederken kaybolmuş bir eşyamızı, hem de çok sevdiğimiz bir eşyamızı bize yeniden buldurdu diyebilirim. ‘Biraz Pop, Biraz Sezen’ albümü 16 şarkıdan oluşuyor. Albümde Sezen Aksu ağırlıklı olmak üzere Şehrazat, Rob Dougan, Sizel Algan, Ara Dinkjian ve Onur Özdemir imzalı şarkıların yer aldığı ifade ediliyor. Albümün düzenlemelerine ise, Erdem Yörük, Aytuğ Yargıç, Okay Barış, Ozan Bayraşa ve Volga Tamöz katkı sağladı. Her şarkının ayrı bir öyküsü mutlaka var o ayrı ama en etkileyicisi sanırım albümün ikinci şarkısı olan, ‘Baba Evi’. Aksu için anlamı oldukça derin. Aksu, bu şarkıyı İzmir’de yazdı. Vefat eden annesi hastanede yatarken onu ziyarete gittiğinde baba evine kapandı ve bu şarkı ortaya çıktı. Şarkılar herkesin hayatında bir yerlerde zaten kalıcı izler bırakacak, demedi demeyin...
‘Ben’ Serüvenin Son Hali; ‘Aynalı Dolap’ Türk pop müziğine kazandırdığı sayısız hit şarkıyla adından sıkça söz ettiren albümü “BEN” ile en çok dinlenilenler arasında yer alan Ayla Çelik, dördüncü klip şarkısını da seçti; ‘Aynalı Dolap’. ‘Bağdat’ şarkısı ile herkesin gönlünde taht kuran ve bu şarkıyla birçok ödül alan Ayla Çelik, albümünün son klibini de havadan, sudan mıdır, yoksa yaşananlardan mıdır, bilinmez ama yine duygusal bir şarkı olan “Aynalı Dolap”a çekti. Riva sahilinde ve olmazsa olmaz “Aşk-ı Memnu” dizisinin çekildiği Taş Ev’de tamamlanan çekimlerde Ayla Çelik tek başına kamera karşısına geçti. ‘Ayrılık acısı nasıl yaşanır?’ temalı klip sıcacık bir film tadında ekranlara yansıtılırken, klibin yönetmenliğini daha önce ‘Bağdat’ ve ‘Altın Sarısı’ kliplerinde de birlikte çalıştıkları Bedran Güzel üstlendi. Şarkının sözleri kendisine, bestesi Gökhan Tepe’ye ve düzenlemesi Musatafa Ceceli’ye ait.
Son Model ‘Prens ve Prenses’ “Öyle bir şarkıyla solup gitmem” diyenlerden biri Simge... Neden mi? ‘Miş Miş’, ‘Yankı’ ve ‘Kamera’ şarkılarıyla müzikseverlerin beğenisini kazanan ve bu şarkılar ile birçok ödüle layık görülen Simge, yepyeni slov şarkısı ‘Prens Prenses’i dinleyiciler ile buluşturdu. Yoğun konser programı ve reklam filmi derken geride bıraktığı 2016’nın ardından
yeni yıla yepyeni bir tekli ile giren sevilen sanatçı, söz ve müziği Ersay Üner’e, düzenlemesi ise yine Ozan Bayraşa’ya ait ‘Prens ve Prenses’ ile bu sefer en duyusal çalışmasını sunuyor. Simge ‘Prens ve Prenses’ için; ‘’Bu masalda mutsuzlar var çünkü, bu masalda aslında gerçekler var” diyor. ‘Prens ve Prenses’in fotoğrafları Mustafa Sarıkaya imzası taşırken, stil danışmanlığını Erkan Altunay üstleniyor.
‘Canavar ‘ Gibi! Evet Simge için söylenen onun için de geçerli kesinlikle! ‘Okyanus’ nasıl sevildiyse ‘Canavar’ da aynı yolda... Benim de programlarımda aldığım tepki, şarkının çok sevildiği yönünde zaten. ‘Her yerde okyanus, sen boğuldun derede derken’ şimdi ‘Ensem ona dönük oraya konuşsun’ paylaşımları yapılmaya başlandı. Şarkının sözü, müziği kadar klibi de çok konuşulanlardan... Klibin yönetmen koltuğunda da Ulaş Ergin oturdu. Aynı hız ve başarı ile yine hem sosyal medyada hem de tüm platformlarda tıklanma, dinlenme, konuşulma rekoruna doğru emin adımlarla ilerliyor...
YAYINDA BENDEN EN ÇOK İSTENEN 5 ŞARKI ( TÜRKÇE ) 1- Sezen Aksu - İhanetten Geri Kalan 2- Derya Uluğ - Canavar 3- Simge- Prens ve Prenses 4- Buray - Aşk Mı Lazım 5- Berksan - Gelme Gelme
YAYINDA BENDEN EN ÇOK İSTENEN 5 ŞARKI ( YABANCI ) 1-Sean Paul & Anne-Marie - Rockabye 2-Rag’n’Bone Man - Human 3-Kideko & George Kwali - Cranck It 4-Sia feat ft. Kendrick Lamar - The Greatest 5-Mahmut Orhan Feat. Sena Sener - Feel
serkankzlbyr
davet
Lexus Ankara’da Türkiye pazarına geçtiğimiz yıl İstanbul’da açılan showroom ile giren lüks otomobil markası Lexus, Armada AVM’de yeni açtığı showroomu ile Ankara’ya merhaba dedi. Lüks otomobil markası Lexus, Armada Avm’de açtığı showroom ile Ankara’ya merhaba dedi. “Dünyanın en iyi otomobillerini üretme” felsefesiyle Ankara’da üst segment otomobillerinin satışını başlatan marka, tanıtımını bir yemek davetiyle yaptı. Ankara’daki yeni showroomunun tanıtımını gerçekleştirmek için düzenlenen davette misafirler önce yeni showroom’u gezdi daha sonra da Lexus Türkiye Direktörü Selim Okutur’un sunumunu dinledi.
306 magdergi.com.tr
SELİM OKUTUR
ARTEDIMURANO
BIG BRANDVANEGMOND FLINT STONE 190 FLOORLIGHT NICKEL FINISH
SULTANSOF SWING TABLE LAMB
LAMURRINA BIG BRANDVANEGMOND HOLLYWOOD CHANDELÄ°ER GLASS
ipek’in objektifinden
İpek Gençer
ipek@magmedya.com.tr
Fransız Alpleri’nin En Popüleri Üç Vadinin Göz Bebeği
COURCHEVEL
Bu yıl, adeta kayak merkezleriyle yarıșabilecek kadar kar yağıșı alan Ankara’da da kar özlenir miymiș? Evet özleniyormuș demek ki... Arka arkaya yağan karlar șehri huzurlu bir beyazla örterken, kayak mevsimini kaçırmamak için yine dağlara çıkıyoruz. Rotamızı Üç Vadi (Les Trois Vallées) diye bilinen, Meribel, Val Thorens ve Courchevel’den olușan, Fransız Alpleri’nin, hatta dünyanın en büyük kayak bölgesinde bulunan ve Türkler tarafından en çok ziyaret edileni Courchevel’e çeviriyoruz.. 308 magdergi.com.tr
L
seyredebiliyorsunuz.
es Trois Vallees, 600 km’lik pistleri, 200 civarında liftiyle üç büyük vadinin birbirine bağlanmasından oluşan bir kayak bölgesi. En kalabalık sezonlarda bile hiç sıra beklemeden yukarıya çıkabiliyorsunuz. 39 adet yeşil pist, 121 adet mavi pist, 114 adet kırmızı pist, 33 adet siyah pistiyle her seviyede kayakçıya hitap ediyor. 2738 metreye kadar çıkan pistlerden, Alpler’in en yüksek dağı olan MontBlanc’ı (4.808m)
Kayak sezonunun, Aralık ayından, Nisan ayına kadar sürdüğü Courchevel, 1550, 1660 ve 1850 olarak, yüksekliklerine göre üç ayrı bölgeye ayrılmıştır. Courchevel 1550 bölgesinde daha çok, çok katlı dağ evleritatil evleri var. Başlangıç seviyesindeki kayakçılar ve uzun kalacak olan çocuklu aileler için iyi bir seçim olabilir. 1650 bölgesi ise, öğrenciler ve gençler tarafından tercih edilirken, en yüksekteki 1850, yerleşim ve alışverişin daha yaygın olduğu, kayak keyfini, gurme lezzetleri ve lüksü bir arada yaşamak isteyenlere göre... Biz Courchevel tatilini babamla beraber yaptığımız için çok özel ve unutulmaz bir gezi oldu... Baba-kız, gitmeden önce araştırma yapmıştık ama yine de kasabanın diğer kayak kasabalarına göre bu kadar küçük olduğunu görünce şaşırdık. Courchevel 1850, bir yamaca kademeli olarak yerleşmiş. Dolayısıyla çarşı ve butiklerin olduğu birkaç sokak ve Courchevel turizm merkezinin olduğu meydan dışında gezebileceğiniz çok fazla yer yok.
ipek’in objektifinden
Bu yüzden biz de kendimizi kayağa adadık... Üç vadi bölgesinde özgürce kayabileceğiniz ski-passlardan almak en iyisi. Böylesine çeşitli ve güzel alternatifler varken aynı bölgeden kayarak gününüze yazık etmeyin. Çünkü her bölge kendine özgü doğası, manzarası ve pistleriyle sizi her an şaşırtıyor. Biz ilk birkaç günü Courchevel pistlerine ayırdık. Şansımıza The Stratton Foundation, The Dali Universe ve Bartoux Galleries’in ortaklaşa düzenlediği, Salvador Dali’nin en ikonik 14 heykelinin dev versiyonlarının sergilendiği açık hava sergisine (Dali Au Sommet) denk geldik. Akşamüstü kasabada gezerken gördüğümüz 2-3 metrelik Dali heykellerinin, 5-6 metrelik versiyonlarını, ertesi gün çıktığımız 2000 metrelik dağların tepelerinde görmek unutulmaz bir deneyimdi. Üç vadiyi zirveden seyreden bu heykellerin en güzeli Auguille Du Fruit zirvesine sırtını dönmüş 5 metrelik ‘’Alice in Wonderland’’ heykeliydi. Saçları ve elleri güllerden oluşan, sürrealist bir dünyanın karmaşası, çocuksu saflığı ve samimiyeti sembolize eden bu heykel, arkasındaki 3050 metrelik karlı kayalarla müthiş bir manzara oluşturuyordu. Seyretmeye doyamadığımız ve yüzlerce fotoğrafını çektiğimiz bu manzara tüm tatilin en unutulmaz anıydı. Dali’nin ateş ve kadın takıntısını tek bir eserde birleştiren ‘’Alevler içindeki kadın’’ (Woman Aflame)
310 magdergi.com.tr
isimli ünlü heykelinin 5 metrelik versiyonu ise Saulire’deki tepedeydi. Bu kadar büyüğünü gördüğüm zaman detaylar içinde kaybolmaktan kendimi alıkoyamadım...Tüm kadınları sembolize eden bu heykelin eteğinin arkasındaki alevler, bilinçaltı tutkularını sembolize ediyormuş. Çekmeceler de gizemli sırları. ‘’Kadının gerçek güzelliği onun gizemidir’’ diyen Salvador Dali’nin bu muhteşem heykellerini fonda karlı dağların zirveleriyle seyretmek tek kelimeyle olağanüstüydü... Bizim Courchevel dışında, kayak olarak en keyif aldığımız bölge Meribel tarafıydı. Val Thorens ve Courchevel’e göre burada pistler çok daha yeşil. Gondolayla çıkarken orman manzaralarını seyretmeye doyamıyorsunuz. Burası çocuklarla gelmek için de daha uygun. Yeti Park ve Inuit Pist, pek çok kar oyunları, kar tünelleri ve eğlencelerinin olduğu, çocukların bayılacağı yerler... Val Thorens, vadinin diğer kasabalarına göre daha çıplak tepelerden oluşuyor. Biz buradaki pistlerin genişliğini çok sevdik. Burada da yine çocukların bayılacağı kar parkları, aile pistleri, zıplama parkları ve sizin de çok büyük keyif alacağınızı düşündüğüm, bir çeşit kar üzerinde Formula 1 sürüşü sayılabilecek ‘’Ice Track’’ parkurunu denemenizi tavsiye ederim. Family Park ve Toboggan Run ise, Courchevel’deki çocukların seveceği aktivite merkezleri. The Forum alışveriş merkezindeki duvar tırmanışı ve buz pateni ise, beraberce keyif alabileceğiniz aktiviteler. Gelelim lezzetli konulara: Kayak molaları için bizim en favori adresimiz; Les Chalet de Pierres oldu. 1-2 öğlen hariç tüm öğlen yemekleri için buraya geldik. Önümüze Türkçe menü gelince epey şaşırmıştık. Diğer dağ restoranlarından daha alçakta olduğu için güneşli bir havada montunuzu çıkarıp güneşlenirken bir yandan canlı müziğin keyfine varabilirsiniz. La Cave des Creux; üç vadi bölgesinin ve Mont Blanc’ın eşsiz manzarasına karşı yemek keyfi sunarken, Le Cap Horn’da ayağınızda kayak ayakkabılarıyla masanın üzerinde tepinerek dans edebiliyorsunuz. Apres-ski için de en meşhuru, genç ve enerjik parti canavarlarının adresi ‘’La Folie Douce’’. Akşam yemekleri için en iddialı seçeneklerin olduğu kayak kasabası da denilebilir buraya... Sadece Courchevel 1850’de 5 adet Michelin yıldızlı restoran bulunuyor. Üç vadi bölgesinin toplamında ise 18 Michelin yıldızlı 12 adet gastronomik restoran bulunuyor. Bu durumda buranın kayak severler dışında gastronomi turizminin de gözbebeği olmasına şaşmamak lazım. Courchevel 1850 deyince, Jardin Alpin bölgesinden bahsetmeden olmaz... Burası en güzel otellerin ve dağ evlerinin olduğu, çam ağaçlarının arasında bir bölge. Buradan direk piste çıkabileceğiniz otelleri tercih edebilirsiniz. Çoğu otelin, kasabanın merkezine sizi her an götürecek shuttle servisi olduğu için araba kiralamanıza gerek kalmıyor. Eğer kayak sonrası, akşamüstü haliniz kalırsa, Jardin Alpin’den merkeze yürüyerek inmenizi tavsiye ederim. Taş ve ahşabın estetik bir şekilde kombinlendiği, geleneksel dağ mimarisinin hoş örneklerini seyrederek yapacağınız bu yürüyüş, size tam bir göz banyosu yaptıracak. Yol üzerindeki ‘’Cheval Blanc’’ otelinin önünde duran, ayna parçalarından
ipek’in objektifinden
oluşmuş dev at heykeliyle fotoğraf çektirmeden dönmeyin. Richard Orlinski’nin dağ eteklerine serpiştirilmiş ‘’Born Wild’’ temalı beyaz kübik hayvan heykelleri ve Cheval Blanc’ın ayna atı, dağın en güzelleri... Courchevel’in en hareketli ayları Aralık ve Ocak ayları. Bu dönemlerde özellikle Rus turistlerin akınına uğruyor. Kalabalıkları sevmeyenlerin Şubat veya Mart aylarını tercih etmesi daha iyi... Kasabanın etkinlik takvimi, haliyle bu aylarda daha yoğun ama Şubat ayı için de çok güzel iki seçenek mevcut. Yüzlerce kayakçının ellerinde meşalelerle yamaçları aydınlatarak indiği, çok çeşitli kayak şovlarından oluşan, havai fişeklerin tüm dağları ve gökyüzünü rengarenk bir ışık seliyle boyadığı renkli bir organizasyon olan Snow & Fire Ski Show, bu ay 2-14 ve 21 Şubat’ta yapılacak. Bu ay kayağa gideceklere, tatillerini bu tarihlerden birine denk getirmelerini tavsiye ederim. Yine havai fişekler ve elinizde şarabınızla gece kayağı yapabileceğiniz Verdons by night & Chamallows Party ise 22 Şubat’ta. Tüm kayak severlere duyurulur! Yeni rotalarda görüşmek üzere, Sevgi ve sağlıkla kalın... Fotoğraflar: İpek Gençer
312 magdergi.com.tr
Uğurlu Pırlanta’dan Sizin için Seçtiklerimiz...
1974
Uğurlu Pırlanta çok yakında AVM’lerde...
davet
Tükal’de Anlamlı Etkinlik BETÜL AKMAN, PELİN ERHAN
Aile içi şiddet, çocuk istismarı, cinsel istismar gibi konularda toplumda farkındalık yaratmak adına etkinlikler düzenleyen Tüm Kadın Lobisi (TÜKAL) kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık ile ilgili anlamlı bir etkinlik düzenledi. Toplumda kadın hakları, aile içi şiddet gibi konularda farkındalık oluşturmak için yola çıkan TÜKAL, Ankara Hilton Otel’de anlamlı bir etkinliğe imza attı. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı konu alan “İstanbul Sözleşmesi” konulu konferansın gerçekleştiği etkinlik yoğun ilgi gördü. TÜKAL üyeleri, Ankara iş ve sosyal yaşamından birçok tanınmış kadının katıldığı konferansta davetliler kadınlara yönelik şiddetle mücadele alanında çalışacaklarına dair söz verdiler.
314 magdergi.com.tr
ZEYNEP KÖKSALAN, NİLÜFER ȘENSÖZ
ÖMER ȘENSÖZ
FÜSUN ȘENER
ÖZGÜL PEKER
PINAR CANALP
ELİF BAȘMAN
ZEYNEP KOÇ
Konferansa katılan davetliler “İstanbul Sözleșmesi”nin en önemli maddelerini okuyarak kadına yönelik șiddetle mücadele etmek için söz verdiler.
BENGİSU, ECE YALABAÇ
ECEM ALTUN
davet
Japon ve Türk Kültürü Bir Arada Türk Japon Vakfı tarafından organize edilen ‘Arpyamatolia’ isimli konserle yeni yıl kutlandı.
RİEKO - HİROSHİ OKA
316 magdergi.com.tr
ATSUKO SUETOMİ
AYȘEGÜL ATMACA, HİROMİ OHAMA
Türk Japon Vakfı’nın girişimiyle düzenlenen ‘Arpyamatolia’ isimli konser ile yeni yıl kutlandı. Türk ve Japon sanatçıların birlikte verdiği konser adeta bir kültür ve sanat gösterisine dönüştü. İki ülkenin ezgileri, kültürleri ve değerleri davetlilerin beğenisine sunuldu. Konsere Japonya Ankara Büyükelçisi’nin yanı sıra Türk ve Japon konuklar da katıldı. İki ülkenin binlerce yıllık kültürünün sentezlendiği geceye katılan misafirler konser bitiminde sanatçıları dakikalarca ayakta alkışladı.
ȘEYMAN NALBANT AYHAN
FATMA İMEN, AYȘE KÖKDİL
ȘULE - CÜNEYT ȘAPÇIOĞLU
ÖNDER - ZÜMRÜT TEKELİ
ALİ - SEZER AK
MAGastroloji
Aylin Yıldız aylinbulent@mynet.com
İyimserliği İçimizde Yaratma Zamanı
Șubat ayında gökyüzü oldukça hareketli... Mart ve Nisan aylarında hayatımızı șekillendirecek olayların yașanacağı gelișmelerin tohumları Șubat ayında atılıyor. Bu etkilerin bazıları pozitif, bazıları ise negatif enerjiler tașıyor. Ay ve güneș tutulmalarının yanı sıra Venüs ve Jüpiter gezegenlerinin retro hareketleri ile çarșı karıșabilir. Hatta bu retroların etkileri șimdiden hissedilmeye bașladı bile... 11 Șubat’taki ay ve 26 Șubat’taki güneș tutulmaları ile hayatlarımız oldukça șekillenecek. Ancak șans, bolluk, bereket ve pozitif enerjilerin gezegeni 6 Șubat’ta gerilemeye bașlayacak. Bu etkiler bizlere neler mi getirecek? Bu ay bașlayan Jüpiter gerilemesi Haziran bașına kadar devam edecek. Size tavsiyem; bu retronun bitișini beklemek yerine, içinizdeki gücü keșfetmeniz ve șartlar ne olursa olsun “her șey güzel olacak” șeklindeki inancınızı kaybetmemeniz... Karar alırken her șeyin ileride düzeleceğini göz önünde tutalım, iddialı ve iyimser durușumuzu bozmayalım. Haziran’da gerileme sona erdiğinde kaldığımız yerden son sürat devam edeceğiz...
Koç:
Bu dönemde mevcut olan ilişkilerinizin formatı değişebilir, paniğe kapılmayın. Yeni bir ilişki yaşama isteğiniz artabilir ancak, içinde bulunduğumuz dönem yeni olan ilişkiye çok destek vermiyor. Eski ilişkilere bir şans daha vermek, sanki bu dönem daha mantıklı. Görsel değişiklikler yapma ve popüler olma isteğiniz bu ay artacak. Ay ortasında yaşanacak ay tutulması aşk hayatınızda bitiş ve başlangıçlar yaşatırken ay sonunda güneş tutulmasının etkisi ile bir çeşit kafa dinleme ve içe çekilme dönemine girebilirsiniz.
Boğa: Bu dönem yalnızlıktan hoşlanabilirsiniz. Aslında, sevginizi
içinize gömme ve platonik yaşama sürecine girdiniz. Hazır yalnız kalmışken geçmişte yaptıklarınızı düşünüp geleceğe yeni bir gözle bakabilmek için harika bir zamandasınız. Bir ayrılık, bir bitiş sizi içinize yöneltebilir ama bu dönem zaten ne varsa içinizde ve yüreğinizde gizli, onun sesini dinleyin. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile yaşadığınız yer ya da iş hayatınız değişebilir. Ay sonunda ise arkadaşlarınız arasında bazı elemeler yapabilirsiniz.
İkizler: Sosyal çevreniz ve yakın arkadaşlarınız odağınız olacak,
ancak işler pek de yolunda gitmeyebilir. Arkadaşlarınızdan uzaklaşma ya da sosyal çevrenizin değişime gitmesi sanki şart oldu bu ay. Ay ortasında ay tutulması ile yeni eğitim ve öğretim imkanları doğacak. Ay sonundaki güneş tutulması ise iş hayatınızda gelişmeler kaydetmenizi sağlayacak. İş hayatınızdaki değişim olumlu ya da olumsuz olabilir, bunu anlamanın en iyi yolu geçen yılın Mart ayını hatırlamanız olacak. O ay sizin için nasıl bir ay ise bu ay sonu da benzer gelişmeler yaşatacak size...
Yengeç: Bu ay iş değiştirme planları yapabilirsiniz. İş hayatında atılım
ya da yenilikler yaşanabilir. Mevcut olan işinize devam etseniz bile görev ve unvan değişikliği yaşayabilirsiniz. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile ekonominiz etkilenip değişecek. İş hayatında süregelen konular netleşecek ve artık yönünüzü çizeceksiniz. Ay sonunda yaşanan güneş tutulması ile hayata bakışınız değişecek, bu bir eğitim ya da seyahat vasıtası ile de olabilir.
Aslan: Sizin için hayata yeni bir gözle bakma zamanı geldi artık. Ülke, şehir değişimi taşınmalar ya da yer değişiklikleri ve seyahatler gündeminizde olacak. Ay ortasında burcunuzda yaşanacak ay tutulması ile yeni bir döneme geçiş yapacaksınız. Bir dönem geçilecek, bir sınav ise bitecek sizin için. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile ilişkinizin seyri ya da ilişkiye bakış açınız değişebilir. Daha popüler ve göz önünde olup parlama isteğiniz artacak. Ay sonundaki gün eş tutulması ile para konusundaki pürüzleri çözebilirsiniz.
Başak:
Ortak kaynaklar ve kredileri yeniden gözden geçirme zamanınız geldi. Para meseleleri gündemde olacak bu ay. Evlilik ve ortaklaşa işler için geçen seneden beri tamam mı, devam mı noktasında karar aşamasındasınız. Ancak bu süreç bir şeyi bitirmek için olumsuz olacak, bu yüzden Haziran ayını beklemelisiniz. Yoğun çalışma temposu nedeni ile ve sağlık sorunları yaşamamak için günlük rutinlerinize dikkat etmelisiniz.
Terazi: Sizin için ilişkiler gündemde olacak, fakat evlilik ya da
ayrılık kararını bu dönem almamalısınız. İlişkinin dengesi ve partnerinize bakış açınız değişecek. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile sosyal çevreniz ve ilişkileriniz değişecek ve yeniden yapılanma sürecine gireceksiniz. Ay sonunda yaşanan güneş tutulmasının etkisi ile çalışma hayatınız ve iş arkadaşlarınızla ilgili yeni yapılanmalara gideceksiniz.
Akrep: Bu ay iş değişikliği ya da günlük rutin değişiklikleri ile birlikte
gereken bazı gündemler yaşayacağınız bir aydasınız. Aile içi gerginlikten kaçınmalısınız. Bir gayrimenkul konusu, ev alım satımı ya da taşınmalar gerçekleşebilir. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile para ve ödemeler sizi karar almaya sevk ederken ay sonunda yaşanan güneş tutulması ise, yakın çevre kardeş ve yakın akrabalarınız ile çözülmesi gereken konuları ve yeni eğitimleri gündeminize taşıyacak.
Kova: Bu ay sizin için, ertelenmiş ama konuşulması gereken tüm
beraber çalıştığınız kişiler ile ilgili de gündemleriniz var. Görev ve sorumluluklarınız değişebilir. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile kariyer konularında değişimler yaşanırken ay sonundaki güneş tutulması ile birlikte aşk hayatı ve yapmış olduğunuz girişimlerde de sonuç alıyor olacaksınız.
konular için uygun bir zaman olacak. Uzun zamandır görüşmediğiniz arkadaşlarınız ya da eski sevgililerinizden haber alabilirsiniz. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile ilişkileriniz havalanıp yeniden yerine oturacak. Karar almak için uygun zaman olmayacak ve ay sonunda yaşanacak güneş tutulması ile parasal konularda ve gelirlerinizde değişim yaşanacak.
Yay: Aşk hayatınız bu ayın en önemli konusu haline gelebilir. Yeni
Balık: Bu ay alternatif para kazanma koşulları oluşturacaksınız.
sevgili yerine, eski aşklara bir fırsat daha verirsiniz belki de. Ay ortasında yargı, mahkeme ya da dava gibi gündemlerde beklentiniz var ise bu konularda sonuç alacaksınız. Yargıya intikal eden süreçlerde sonuçlar ve açığa çıkışlar yaşayabilirsiniz. Ay sonunda yaşanan güneş tutulması ile yaşam alanınız değişebilir, taşınmalar gündeme gelebilir.
Oğlak: Aileniz ya da ebeveynleriniz arasında çözümlenmesi
Gelirlerinizi artıracak bazı adımlar atacaksınız. Ay ortasında yaşanan ay tutulması ile iş hayatınız ya da rutinleriniz hareketlenecek ve daha yoğun günler geçireceksiniz. Ay sonunda yaşanan güneş tutulmasının etkisi ile bir dönemi kapatarak karakter kimlik ve kişiliğinize son halini vereceksiniz. Geçen yıldan beri burcunuzda yaşanan tutulmalar ile çok daha güçlü ve başarılı bir hale geldiniz, yıl sonunda ise azim gösterdiğiniz tüm konuların meyvelerini toplayacaksınız.
hayatın sesini aç!
Radyo ODTÜ 22 yașında! www.radyoodtu.com.tr