46 BOŞ TUVAL
ALTAN GÜRMAN 2010 MAHMUT NÜVİT
26 Nisan 1976 yılında 41 yaşında ölen Altan Gürman’ın bu sene 34.ölüm yıldönümü.
Cumhuriyetin kuruluş yılları İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi 6 Ağustos 1945 yılında Amerika’nın Hiroşima’yı bombalamasıyla savaş sona erer. Truman’ın emriyle gerçekleşen bu ilk nükleer saldırıyı üç gün sonra Nagasaki’ye atılan ikinci atom bombası ‘Fat Man’ (Şişman Adam) izler. Hiroşima’ya atılan Little Boy (Küçük Çocuk) isimli atom bombası 70.000 kişinin ölümüne neden olur daha sonra radyasyonun etkileriyle ölü sayısıı 90.000’e çıkar; ki etkilerin halen devam ettiği söylenmektedir; Nagasaki’nin bilânçosu ise 143.124 ölüdür. Gerçekte savaşın bilânçosu total olarak 72.758.900 ölüdür.
VI / Appearence, 1973, kağıt yapıştırma ve selülozik boya,70 x 50 cm.
Altan Gürman, 25 Şubat 1935 yılında doğmuş. Yaşasaydı 75 yaşında olacaktı demek ki. Altan Gürman’ın doğumu, 1923’den 1945’e kadar ‘Cumhuriyetin Kuruluş Yılları’ olarak anılan bir döneme rastlıyor. 6. İnönü hükümetine doğuyor Altan Gürman. Doğduğu sene Nazi propagandasının zirvede olduğu senedir aynı zamanda. Altan Gürman üç yaşındayken Atatürk ölür, dört yaşındayken de ‘İkinci Dünya Savaşı’ resmen başlar. Genç Türkiye Cumhuriyeti bu savaştan kendini korumasına rağmen yoksulluklardan koruyamaz. Evler geceleri karartma perdeleriyle karartılır, ekmek karneyledir, şeker yoktur, onun yerine kuru üzüm kullanılmaktadır. Savaş hızla yayılmaktadır ve Türkiye’de ‘Olağanüstü Hal’ ilan edilmiştir. Ayrıca, ilerde dünyanın vicdan yarası haline gelecek olan Vietnam’da, Fransız kolonyalistlere karşı mücadele başlamıştır.
47 SORUŞTURMA Tasarı, 1965, karton-kolaj-guaş, 12 x 11;5 cm., Paris
2. Dünya Savaşı bittiğinde Altan Gürman 10 yaşındadır ve aynı zamanda Türkiye’de tek partili düzenden çok partili bir düzene geçilir. 1970’li yılına kadar olan bu 25 yıllık dönem demokratikleşme çabalarının olduğu bir dönemdir.
Demokratikleşme çabaları ve soğuk savaş Demokrat Partinin peş peşe seçimler kazanarak 1950 ile 1960 yılları arasında beş dönem iktidar olduğu bir on yıl soğuk savaşın ön cephesi olan ülkemizde ABD’nin doğruları ve iyileri bizim içinde aynen geçerli olmuştur. (Little Amerika) Ne yazık ki savaştan sonra ikiye bölünen dünyamızda Doğu ve Batı blokları arasında çılgınca bir silahlanma ve zaman zaman savaş çıkarma tehditleriyle dolu paranoyak bir 50 seneye yakın zaman geçmiştir. Adnan Menderes iktidarının 1951 yılı ilk icraatlarından biri 167 kişilik bir ‘Komünist Tevkifatıdır’. Halk Evleri, Köy Enstitüleri kapatılır, ezan tekrar Arapçaya çevrilir ve din dersleri zorunlu hale getirilir.
Seferberlik tetkik kurulundan kontragerillaya 1952–1953 yılları arasında NATO’nun özel harp talimnamelerine göre NATO birimleri Türkiye de önce ‘Seferberlik Tetkik Kurulu’ adıyla örgütlenmiş sonradan Genel Kurmay başkanlığına bağlı Özel Harp Dairesi çatısı altında ve bunun sivil uzantısı olarak çalışmıştır.
Demokrat Parti dönemi, milleti cephelere bölen kampanyalar (1957), 6-7 Eylül olayları (1955), 28 Nisan 1960’da İstanbul Üniversitesi’ndeki protesto mitinginde Turan Emeksiz isimli öğrencinin polis kurşunuyla vurularak öldürülmesinden bir ay sonra, 27 Mayıs 1960’da ordu müdahalesiyle sona erer.
Paylaşılamayan iktidar 1960 yılı aynı zaman da Altan Gürman’ın Akademi’den mezun olup askere alındığı yıldır. Askerliğini Ankara’da Milli Savunma Bakanlığında yapar. 27 Mayıs demokratik sisteme ordu müdahalesinden sonra darbe girişimlerinin ardı arkası kesilmez ve 25 yaşındaki Altan Gürman bu gerilimli olayların tam da merkezinde askerliğini yapan biri olarak; birini vurmak öldürmek hissiyatına çok yaklaşır. Emir komuta zinciri içindedir. Pierrodur. Ya da Fat Man veya Little Boy gibi bir nesne, sayısal birçokluktur. 1963 yılında terhis olana kadar bu duygularla gelgitler yaşar. İktidar bir türlü paylaşılamamaktadır.
Füze krizi Bu arada dünyada da soğuk savaş mücadeleleri kıyasıya sürmektedir. 1961 yılında Amerika eğittiği 1400 Kübalı karşı devrimciyle Küba’yı işgale kalkışır. Ağustos ayında Berlin duvarı yapımına başlanır. Çünkü sürekli Doğu’dan
Batı’ya ilticalar yaşanmaktadır. Eylül ayında devrik başbakan Adnan Menderes İmralı’da asılır. Cumhuriyet tarihinin geri kalan kısmında tüm demokrasi tartışmalarını vesayet altına alan bir idamdır bu. Hasbelkader yapılan demokratik anayasanın Faşist İtalyan Anayasası’ndan alınan düşünce suçlarıyla ilgili 141.–142. maddeleri yıllarca aydınların baş belası olacaktır. 1962 yılında Ekim ayında Amerika’yı tehdit eden Küba’da konuşlanmış Sovyet füzeleri, karşılıklı pazarlık sonucu Küba’dan, Sovyetleri de tehdit eden Amerikan füzeleri de Türkiye’den kaldırılır. Böylece ‘Füze Krizi’ aşılır.
Sanatın merkezi, kolonyalizmin merkezi Altan Gürman 1963’de terhis olduktan sonra, Gürman çifti Paris’e geçer. Orada Altan Gürman, Güzel Sanatlar Akademisi’nde okumaya başlar. 1963– 1966 yılına kadar olan dönem Altan
Tasarı, 1974, kağıt üzeri kurşun kalem, 21 x 30 cm., İstanbul
Gürman’ın sanatı için nirengi noktasıdır. Sanat merkezi kavramının arkasındaki boşlukları görmeye başlamıştır. Merkez aslında kolonyalizmin merkezidir ve dünyanın muhtelif yörelerini kana boyamaktadır. Öğrenci tepkileri de protestolarıyla yine duvarlardadır. (Kan rengi duvarlar) Vive Vietkong! Kuzey ve Güney diye ikiye ayrılan Vietnam’da çılgın bir savaş sürmektedir. Savaş bittiğinde dört milyon sivil, bir milyondan fazla da komünist savaşçı ve 53.200 Amerikalının öldüğü ya da kaybolduğu bilinmektedir. Amerika’da Martin Luther King Washington DC’de ‘We shall overcome’ şarkısıyla yürüyerek Lincoln anıtının önünde toplanan 250 bin kişiye tarihi bir konuşma yapar ‘ I have a dream!’ (28.08.1963 )
Sıradan faşizmle tanışma ve anti-militer bir sanatın doğuşu 1963–1966 Paris Güzel Sanatlar Akademisindeki yıllarında da yanından hiç ayrılmayan eşi Bilge Gürman’ın deyişiyle, Altan Gürman altüst oluşlarla
sanat görüşlerini değiştirmekte ve daha az kutsal ve hayata daha yakın bir sanat anlayışı tasavvur etmeye çalışmaktadır. 2. Dünya Savaşı 1945’de bittiğinde henüz 10 yaşında olan Altan Gürman Paris’te ilk kez sergilenen Nazi toplama kamplarına ait fotoğrafları gördüğünde günlerce kendisine gelemez. Derinden sarsılmıştır. Paris dönemi defterleri,
Kompozisyon no 9, 1969, karton üzerine selülozik boya, 70 x 100 cm., İstanbul
48 BOŞ TUVAL
dikenli teller, barikatlar, yine dikenli teller, yine barikatlar, bekçi kulübeleri, kurşun asker Pierro ve M1, M2, M3 diye giden işlerin hazırlıklarıyla, pırıl pırıl taslaklarıyla doludur. Ayrıca yine kendine mahsus militer kara parçalarından oluşan serilerin taslakları sayılabilecek küçük kolajlar yapmıştır. (1965) yılına tarihlenmiş bir işinde karton üzerinde kolaj ve guaşlarla yaptığı bir tasarı da kompozisyonun tam ortasında yer alan kamuflajla bütünleşmiş bombanın Hiroşima’ya atılan Little Boy isimli atom bombasıyla çok benzerlikler içerdiğini teşhis etmek mümkündür. 12X16 cm.lik bu tasarıda ön planda bize sırtını dönmüş asker figürü bombayı izlemektedir. Aslında uzaktan bakıldığında boşluğa bakar gibidir Çünkü bomba zemine ustaca gizlenmiştir. İlk bakışta mevcudiyetini kavramak mümkün değildir. Dolayısıyla asker ve bomba arasında dramatik bir etkileşim içinde kompozisyon oluşturulmuş, ayrıksı bir iştir. 1966 yılında Altan Gürman Paris Güzel Sanatlar Yüksek okulunu bitirmiş olarak İstanbul’a döner. 31 yaşındadır. Bir sene sonrada 1967’de Akademide asistan olarak çalışmaya başlar. Paris’teki taslaklarını hayata geçirerek
harikulade işler yapar. Kara parçası, ağaç, gökyüzü ve buluttan ibaret dört elemanlı kompozisyonlar yapar.( Kompozisyon 3, Kompozisyon 5, Kompozisyon 6, Kompozisyon 7). Bu kompozisyonlarda kara parçası ve ağaç kamuflajlı, gökyüzü aydınlık, bulutlar kedersizdir. Yer ve gök diye ikiye ayrılan dünyada yeri yalnız ağaç gökyüzünü ise bulutlar temsil eder. Ayrıca asker figürlerinin kullanıldığı başka kompozisyonlar yapar (Kompozisyon 1, Kompozisyon 2). Bu kolaj işlerde, nesne figürü tekli ve ikili bir şekilde kompoze edilmişlerdir. Biçimlendirilmeleri şeyleşmelerine yardım eder. Dikkatli bakılmasa ve belki bilinmese yan yana dizilmiş bomba da olabilirler. Herhangi bir savaş aracı gibi, hepimiz gibi Altan Gürman gibi, her Türk erkeği gibi, Little Boy’u sallayan bir pilot gibi, sıra eri ya da nesnesi olarak modellenmişlerdir. 1967 asistanlığa başladığı yılın diğer başyapıtları her müzenin, her koleksiyonerin en az bir tanesini mutlaka koleksiyonuna katmak isteyeceği Montaj dizisinden M1, M2, M3, M4, M5, M6 ve bir hayli alışılmadık büyük boyutlarda triptikler, kamuflajların gerisinden bakan tehditkar montajlar M2, M3, bariyerler, çitler, dikenli tellerle yasaklar dünyası M4, M5 ve belki de bir konsantrasyon kampından göğe bakış M6 (170X170) Gökyüzü sınır koyamayacağımız yegane alan. Bütün bunlar Türk Alman Kültür Merkezi’nde ilk kez yapacağı kişisel sergiyle sunulur. Kuvvetli bir ortaya çıkış! Ve ardından bir kez daha kişisel sergi yapma fırsatı bulamaz. Yine aynı sene Evrensel Barış şenliğine, Türkiye Çağdaş Ressamlar Cemiyeti Sergisine bu işlerinden bazıları gider.
68 yılı ve traversal özgürlükler 1968 Yılı Sorbone’daki öğrenci ayaklanması ve üniversite işgallerinin fabrika işgalleri ve grevlerle toplumun diğer katmanlarına da sirayet ederek, sosyal olayların tüm dünyaya yayıldığı senedir. Akademi de öğrenciler tarafından işgal edilir ve öğrenciler
öldürülmüştür. Ölümünden kırk yıl sonra bu şahsın 1999 yılında generalliğe kadar yükseldiği iddia edilmektedir. Cinayet adeta gelecekteki baskı ve tehditkâr bir dönemin habercisi gibidir.
Demokratikleşme sürecinin sona ermesi hocalarını içeriye almaz. Tüm dünya da herkes daha fazla özgürlük istemektedir. Vietnam savaşı halen doludizgin devam ederken Türkiye de ise, Demirel hükümeti zamanında, kontrgerillaya bağlı komando kampları kurulmuştur. Akabinde bir öğrenci yurduna yapılan polis baskınında Vedat Demircioğlu pencereden atılarak öldürülür. Daha sonra da daha ağır bedeller ödemeye devam edecek olan öğrencilerin üniversite işgallerinin tek olumlu sonucu, Akademide bir Temel Sanat Kürsüsü’nün kurulmasıdır. Reform çalışmaları uygulamaya konmuştur.
Kanlı pazar Altan Gürman’ın 1969 yılına ait iki peyzajı 1967 yıllarına ait peyzajlardan farklılıklar gösterir Kompozisyon 9’da artık ağaçlar siyahlaşmış (Yanmış?) gökyüzünü yine simsiyah bulutlar kaplamıştır. Atmosferdeki o eski mutlu havadan eser yoktur. Bir diğeri Kompozisyon 8, yine tehditkâr bulutlarıyla atmosferdeki havanın değiştiğine işaret eder. Bu kompozisyonların arkasında yatan duygusal travmaları bilebilecek durumda değiliz. Ancak 1969 yılının ikinci ayında Altan Gürman’ın doğum gününe 9 gün kala 76 öğrenci örgütünün ABD’ye ait 6. filoyu izinli protesto gösterisi, siyasal tarihe ‘Kanlı Pazar’ olarak geçer. Olay Kontrgerillanın kitle gösterilerine ilk planlı saldırısıdır ve iki kişi öldürülmüştür. 1969 yılı sonu itibariyle komando kamplarının sayısı 45i bulmuştur. Yine İstanbul’a bir toplantı için Ankara’dan gelen öğrenci lideri Taylan Özgür güpegündüz sokak ortasında o zamanlar bir üsteğmen rütbesi olan şahıs tarafından
15–16 Haziran 1970 olayları sırasında iki işçi, bir polis, bir esnaf hayatını yitirdi. Başta Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun olduğu protesto eylemine Türk İş’ten de topluca katılanlar olur ve 15 -16 Haziran Cumhuriyet tarihine en büyük işçi eylemi olarak geçer. Akabinde hemen seksen günlük sıkıyönetim ilan edilir. Bu esnada Altan Gürman Pierro’yu iki boyuttan üçüncü boyuta taşıyacak çalışmalar yapmaktadır.( Pierro 1970, İstanbul Kâğıt üzerine mürekkep 55X50cm) Daha sonra 1976da bu asker figürünü 90 cm. yüksekliğinde üçboyutlu hale getirdiğini görürüz. 1970 yılında Altan Gürman’ın kurduğu kürsüde Temel Sanat derslerinin tüm akademi öğrencilerine verilmeye başlanmasını mutlu bir gelişme olarak hatırlayabiliriz. 12 Mart 1971 tarihinde de askeri muhtıra verilir. Darbeyi yapan generallerden Tağmaç şöyle der: ‘Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aşmıştı’. Televizyonda Türk siyasal hayatından bir kesit sunan 27 Mayıs ve 12 Mart’ı
49 BOŞ TUVAL
Görünü 6: Sıradışı bir köşe yapıt 1973 yılına tarihlenen ve İtalya da yapılmış olan Görünü 6 (Kâğıt yapıştırma ve Selülozik Boya 70X50) tıpkı 1969’da yapmış olduğu sıra dışı peyzajlar (Kompozisyon 8, Kompozisyon 9) gibi özellikler taşımaktadır. Gökyüzü giderek kızarmaktadır. Kompozisyonun merkezinde yer alan kurşun asker figürü dışında ikinci bir figür giderek çerçevenin dışına taşacak kadar büyümüştür. Böylece tümüyle algılanması, tanımlanması zorlaşmış –imkânsız –hale gelmiştir. Eski kompozisyonlardaki haki
renk, mavi renk kırmızı renklerden hiçbiri burada kullanılmamıştır. Kızarmaya başlayan bir gökyüzü ve tamamıyla siyah figürlerle kompozisyon tamamlanmıştır. 1973 İtalya Perugia’da yapılan bu resim (Görünü 6) klasik ufuk çizgisini tam ortaya çekmiştir. Asker figürü de resmin merkezinde, ufuk çizgisine basar vaziyettedir. Resmin dışına taşan ve sağında yer alan diğer figür ilk bakışta askerin resme derinlik duygusu veren ikinci yakın plan tekrarı gibi gözükse de dikkatli bakıldığında modle edilen ve kalıp haline gelen elemandan daha farklı bir kesime sahip olduğu anlaşılabilir. Bu ilişki; yöneten-yönetilen, ezenezilen, kumanda eden-kumanda edilen, yakındaki-uzaktaki, büyük-küçük, bilinmeyen bilinen, emniyette-tehlikede, kenarda-ortada çelişkilerini ifade etmektedir. Bilindiği üzere 1971 darbesi öncelikle Kızıldere’de 10 gençlik liderinin öldürülmesi (30.03.1972) ve üçünün de apar topar asılmasıyla ( 06.05 1972) hatırlanmaktadır. Ortalama 23 yaşında olan bu gençlerin öldüğü sene, Türk aydını gazeteci yazar Murat Belge o dönemin meşhur ve gizli(!) sorgu ve işkence evi Ziverbey Köşkü’ndeki sorgulamasında kendisine işkence yapan Veli Küçük’ü hatırladığını ifade etmiştir. Yine Altan Gürman’ın 1975 yılına
tarihlenen 25X25cm gravüründe tamamen gizleme motifleri içinde kaybolmuş iyice saklanmış ve çok zor fark edilebilen bir Pierro portresi vardır. Bu portrenin yanına Görünü 6 (1973) ve iki ayrıksı peyzaj Kompozisyon 8 ve Kompozisyon 9’u (1969) bir arada düşündüğünüzde Altan Gürman’ın ne derecede geleceğe projekte olduğunu ve gününde söylediği sözün değerini anlayabiliriz.
Bazı sanatçılar gününde büyük, bazıları ise giderek daha büyük Altan Gürman 41 yıllık kısacık ömründe kocaman bir sanat geleneği başlatmayı becerebildi. Öte yandan bakacak olursak da bu kısacık ömürde iki yerli darbe, koca bir dünya savaşı, bitmek bilmez soğuk savaşlar, barış çabaları acı ve gözyaşını görürüz. Hayatı daha çok Türkiye’nin siyasal hayatına endekslenen kronolojik çalışmamızdaki ülke yer ve diğer isim ve tarihler değiştiğinde Altan Gürman’ın sanat programının yine çalışacağı görülecektir. Yunanistan veya Arjantin adı her neyse dünyanın herhangi bir yerine taşıyabileceğimiz kronoloji, gününe tanıklık etmiş bu sanatçının, toplumsal çıkarlar çerçevesindeki deneyimleri, herkesin genel iyiliğine dönüşmüştür.
Montaj 6, 1967, tahta üzeri tahta, 170 x170 x 9,5 cm., İstanbul
anlatan 10 bölümlük, Mehmet Ali Birand, Can Dündar ve Bülent Çaplıya ait belgeselde; Mehmet Ali Birand her bölümün başında durumu özetleyen şu sözleri tekrarlamaktadır: “Demokrasi yolunda 1960’ların sokaklarından önce ihtilalciler geçti, sonra zafer şarkılarıyla gençler, isyan bayraklarıyla işçiler, sağcılar, solcular ve yeniden darbeciler. Ülke ihtilalin pençesinde 12 yıl geçirdi ve sonunda tüm yollar yine aynı kavşağa çıktı”. Altan Gürman ve eşi Bilge, demokrasiye ara verilen bu yıllarda 1972–1973 arasında bir yıl Türkiye den uzaklaşıp İtalya’ya giderler. Bilge Gürman kişisel anılarında 12 Mart döneminde her türlü atılımın engellendiğini ifade etmektedir.
Kompozisyon no 8, 1969, karton üzerine selülozik boya, 70 x 100cm., İstanbul
50 BOŞ TUVAL