5 minute read

YENİ NORMALDE KÜTÜPHANELERİN YENİ KURGUSU

Kitaplarla dolu mekânlardan, hayat dolu mekânlara dönüşerek ilk değişimini yaşayan kütüphaneler gerek teknolojinin değişmesi gerekse COVID-19 ile gelen yeni ihtiyaçlar ve beklentiler doğrultusunda yeni bir değişimin eşiğindedir.

YAZAN: MERVE YAVUZDEMİR

Advertisement

Kütüphaneler, ayrım gözetmeksizin eşit ve ücretsiz hizmet sunan kamusal mekânlar olmanın ötesinde bilgiyi artıracak teknoloji, inovasyon ve iletişimi içinde barındıran ve toplumsal kimliğin oluşmasını destekleyen yerlerdir. Odağında birey olan bu hizmet yapısı, toplum dan referans alarak hızlı adaptasyon sağlamak zorundadır. Sadece yerel talepler ya da ulusal stratejiler değil, aynı zamanda küresel değişim ve gelişimleri de takip ederek toplumun çok yönlü beslenmesini sağlarlar. Barındırdığı zenginlikle toplumun kültüre ve bilgiye erişiminin teminatı olan kütüphaneler, kentlerde önemli sosyo-kültürel altyapı alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Özellikle son yıllarda kütüphanecilik alanında yaşanan gelişmeler, toplumun kütüphane kullanımını artırmış ve kütüphaneleri ev ve okul/iş sonrasında üçüncü mekân olma yolunda desteklemiştir. Sanat, kültür, bilim, teknoloji, kişisel gelişim, edebiyat gibi birçok dalda düzenlenen ücretsiz etkinlikler; e-devlet entegrasyonu, e-üyelik, e-kitap, mobil uygulama gibi yeniliklerle artırılan erişim; bebek kütüphaneleri, oyuncaklar, modern mimari tasarım gibi hususlarla oluşturulan cazibe, kütüphaneleri hayatımızın bir parçası haline getirmiştir. Bilindiği üzere, koronavirüs pandemisi nedeniyle topluma hizmet sunan birçok mekân gibi ülkemizde hizmet veren kütüphaneler de geçici süre ile kapatılmıştır. Kütüphaneler kapalı oldukları dönem süresince çevrimiçi platformlardan hizmetlerini (masal saati, bilgilendirici paylaşımlar, kütüphane tanıtımları, kampanyalar, yarışmalar vb.) kullanıcı ile buluşturmak için çalışmalarına devam etmiştir. Dünyanın farklı yerlerinde de benzer hizmetler gerçekleştirilmiştir.

“Özellikle son yıllarda kütüphanecilik alanında yaşanan gelişmeler, toplumun kütüphane kullanımını arttırdı.”

COVID-19 ile mücadelede gelinen son noktada vaka sayısının azalmasıyla tüm dünyada kütüphanelerin yeniden açılması gündeme gelmiştir. Bu noktada kütüphanelerin ne zaman açılacağından ziyade asıl soru ‘nasıl’ açılacağıdır. Ülkelerin aldıkları önlemlere göre bu doğrultuda belirledikleri stratejiler farklı olsa da genel kanı aşamalı bir açılış planı yapmak yönündedir.

İLK AŞAMADA YAPILMASI GEREKENLER

Genel olarak aşamalar şu şekilde belirlenmiş tir: Öncelikle kütüphane personelinin çalışmaya başlaması ile kütüphanenin yeni döneme hazırlanması ilk aşamadır. Sosyal mesafe göz önüne alınarak mobilyaların yeniden yerleştirilmesi, dezenfeksiyon işlemlerinin yapılması, okuyucu bankolarına şeffaf siperliklerin yerleştirilmesi, kütüphanenin belirli noktalarında el dezenfektanlarının ve kolonyaların bulunması, personelin iyilik halinin devamını sağlamak için gerekli çalışma planın yapılması ve güvenlik materyallerinin temini, kullanıcıların kütüphane kullanım sürelerinin ve sunulacak hizmetlerin belirlenmesi, kütüphane içi düzeni sağlayacak bariyer, yönlendirme ve levhaların konumlandırılması, iade olacak materyallerin sterilizasyonu ve karantinası için mekânların belirlenmesi, gel-al hizmet uygulaması yapılacaksa mekânın organize edilmesi, kapatma öncesi ödünç verilen kitapların iade alınarak gerekli işlemlerin yapılması vb. uygulamalar ilk aşamada yapılması gerekenler olarak öne çık maktadır.

Fotoğraf: Gabriel Sollmann

Öncelikle kütüphane personelinin çalışmaya başlaması ile kütüphanenin yeni döneme hazırlanması ilk aşamadır.

STERİLİZASYON İŞLEMLERİ

İkinci aşamada materyal sirkülasyonunun sağlanması hedeflenmektedir. Yöntem belirlenirken ilgili sağlık otoritesinin yönlendirmeleri dikkate alınmalıdır. Bazı ülkeler telefon, e-posta ya da çevrimiçi platformlar üzerinden aldıkları talepleri poşetleyerek programladıkları ve duyurdukları zamanlar içerisinde gel-al servis ile en kısa süreli etkileşim ile ödünç vermekte iken bazı ülkeler sınırlı sayıda kullanıcıyı belirlenen (30 dk-2 saat) süre içerisinde sosyal mesafe kurallarına göre kütüphaneye kabul ederek ödünç işlemlerine başlamışlardır. Bu durumda iadeler genel olarak iade kutuları üzerinden yapılmaktadır. İade edilen materyalin 48-72 saat arasında karantinaya alınması ve sonrasında gerekli sterilizasyon işlemleri yapıldıktan sonra yeniden ödünç verilmesi genel olarak tercih edilen uygulamadır. Bu aşamada henüz oyuncak, akıl oyunları vb. materyallerin ödünç verilmesi gündemde değildir.

Takip eden aşamada kullanıcıların bilim kurulu tavsiyesi doğrultusunda belirlenen şartlar ile oluşturulmuş kurallar kapsamında kütüphane kullanımı öngörülmektedir. Genel kanı çocukların çevredeki materyalleri elleme ve ellerini yüzlerine sürme ihtimalinin fazla olması nedeniyle çocuklara yönelik hizmetlerdeki kısıtların daha uzun sürmesi yönündedir.

Kullanıcıların kütüphaneler ile buluşması artık eski bilinen kütüphane kullanımı şeklinde olmayacaktır muhakkak. Tüm gün ders çalışmak için kütüphaneye gelen, grup çalışmaları yapmak isteyen kullanıcılar bunun için kütüphaneleri yakın bir zamanda kullanamayacaklar. Sınırlı süre ve ayrı çalışma ortamları ders çalışan öğrencilerin kullanımına çok uygun olmayacaktır. Bunun yerine kitap ödünç almak için gelen kullanıcıların çoğunlukta olması ön görülmektedir. Diğer bir yeni kullanıcı türü ise plazalarda çalışan ve yaz döneminde iç havalandırma sistemi sorunu çözülemediğinden uzaktan çalışmak zorunda kalan beyaz yakalılardır. Hali hazırda evde çalışmalarını sürdürseler de yaz aylarının gelmesiyle interneti olan, sessiz, şarj imkânı bulabilecekleri, merkezi, huzurlu mekân arayışına girecek olan bu kesim kahve dükkânlarına sığmayacak ve kütüphanelere yönelecektir. Kütüphanenin sadece mekânını kullanan sınav öğrencilerinden beyaz yakalı çalışanlara evrilen kullanıcı portföyü kütüphanelerin kentteki konumunu da yenileyecektir. Eğer bu süreç doğru yönetilir ve yeni normal de kütüphanelerde beklentiler sağlanabilirse, çalışmak için kütüphaneleri kullanan kişilerin aileleri ile hafta sonu zaman geçirme alternatifleri arasına kütüphaneler girecektir. Buna ek olarak, karantina döneminde e-kitap, sesli kitap ve sosyal platformlarda sunulan hizmetlerden yararlanmış kullanıcılar da karantina sonrası fiziki kütüphane kullanımını da rutinleri içeri sinde değerlendireceklerdir.

Kütüphaneler, bugün geldikleri hibrit kamusal mekân yapıları ile sadece hayatta kalan değil, adapte olabilen ve kimi zaman katalizör görevi üstlenen kurumlardır.

Kütüphanelerin yeniden açılmasında son aşamada ise etkinlikler ve sınırlanan materyallerin kullanıma açılması bulunmaktadır. Önce sınırlı sayıda katılımcı ile düzenlenen etkinlikler ve akıl oyunları vb. materyallerin hizmete açılması ile başlayacak olan son aşamada, sosyal mesafe kuralları uygulanmaya devam edecektir. Seminerler, film gösterimleri, maker atölyeleri vb. hizmet sunumları sonrası diğer kullanıcı ile buluşmadan önce materyallerin ve mekânın gerekli dezenfekte işlemlerinden geçirilmesi gerekmektedir. Elbette tüm bu aşamalar dünyanın farklı yerlerinde var olan farklı konjonktürler ile değişiklik gösterebilir.

DOĞA DOSTU MEKÂNLAR

COVID-19 tüm dünyaya daha doğa dostu ve sürdürülebilir mekânların önemini yeniden hatırlatmıştır. Yeni normal ile yapılacak yeni hizmet binalarında da bu hususların azami ölçüde dikkate alınması beklenmektedir. Özellikle büyük plaza ve alışveriş merkezlerinin virüsün yayılımını destekleyici mimari tasarımları toplumu alternatif kamusal mekânlar aramaya yönlendirecektir. Uzaktan çalışma, freelance işler, nöbetleşe çalışma gibi kavramlar gündemimize girmiştir. Çalışanların uzak mesafelerden iş yerlerine toplu taşıma ile gelmesi hala risk teşkil etmektedir. Tam da bu noktada evine yakın, internet ve şarj imkânı bulunan, sessiz, huzurlu, sosyal mesafe olsa da toplumun parçası olduğu aidiyetini sunan kütüphaneler yeni çalışma, üretme, öğrenme mekânları olarak değerlendirilebilecektir. Bu yeniden tanımlama ile kütüphane bina tasarımlarının da sürdürülebilir mimariye uygun, açık-kapalı alan dengesi olan, doğa dostu tasarımlara sahip olması ve yer seçiminde kentin merkezi bölgelerinde konumlandırılması gerekecektir. LQ’nun (Learnability Quotient/Öğrenme Zeka sı) IQ’dan (intelligence quotient/zeka katsayısı) öncelikli olacağı yıllar içerisinde yaşam boyu öğrenme mekânlarının ve hizmetlerinin örgün öğrenme ile yarışabileceği ve hatta daha üst bir çatı olacağını söylemek yanlış olmaz. COVID-19 pandemisi, biz hala düşünme aşamasındayken hayatın bizim için nasıl kararlar aldığını çok net göstermiştir. Dijitalleşme konusundaki önyargılar bu süreçte yıkılmış, uzaktan eğitim ve çalışma hızla hayata geçmiştir. Önemli olan adaptasyon ve öğrenmeyi öğrenme yeteneğidir. Bu nedenle, fiziki kütüphane binalarının teknolojik imkânlarla donatılmasının, kent merkezlerinde doğa dostu ve sürdürülebilir mekân tasarımları ile konumlandırılmasının yanı sıra dijital ortama taşınması ve bilginin ve kültürün her daim herkes için erişilebilir olması gerekmektedir. Şehir planlarında kültürel altyapının içerisinde küçük bir cüz olarak yer alan kütüphaneler, bugün geldikleri hibrit kamusal mekân yapıları ile sadece hayatta kalan değil, adapte olabilen ve kimi zaman katalizör görevi üstlenen kurumlardır.

Fotoğraf: Fahrul Azmi

Yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alındığında kütüphanelerin COVID-19 sonrası normalleşme süreciyle hayatımızın önemli bir parçası olacağını ve toplumun iyileşme sürecine, ekonominin desteklenmesine ve ülkemizin kalkınmasına önemli katkılar sunacağını söylemek mümkündür.

This article is from: