Marmaracagdas68

Page 1

Maltepe’de CHP birinci parti çıktı 1 Kasım seçimlerinin ardından açıkla‐ nan resmi olmayan sonuçlara göre Maltepe’da CHP %42.34 oy oranıyla bi‐ rinci parti çıktı.

AKP Türkiye genelinde hangi partiden ne kadar oy aldı? AKP, 2011 seçimlerinde yüzde 49,83 oy almıştı. 7 Haziran'da bu oran yüzde 40,87'ye geriledi. Bu oyların Türki‐ ye'nin doğusunda HDP'ye, batısında MHP'ye, kısmen de CHP'ye kaydığı düşünülüyor. 1 Kasım'da AKP'nin büyük oranda bu oyları geri kazandığı anlaşılıyor.

AKP, %39.54 oy oranıyla ikinci parti olurken %9.05 ile MHP üçüncü, % 7.2 ile HDP dör‐ düncü parti oldu. Maltepe’de 364.216 adet seçmen bulunuyor. Bu seçmenlerin 321.212’si sandığa giderken geçerli olan oy sayısı 317.932 olarak açıklandı. Katılım oranı %88,19’da kaldı.

SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) Direktörlerinden Nebi Niş "Aslında bu, 2011'deki oyla‐ rına tekabül eden bir oy oranı. Dolayı‐ sıyla burada dışardan gelen yeni bir seçmen kitlesinden daha çok önceki oyların konsolide edilmesinden söz edebiliriz" diyor.

Teşekkürler Maltepem

10 Kasım 2015 Salı ‐ Yıl 6 / Sayı: 68

www.marmaracagdas.com

Fiyatı: 2 TL

Dil, din, ırk, cinsiyet ve görüş ayırt etmeksizin toplumun her katma‐ nını kucaklayarak çıktığımız hizmet yolunda barış, sevgi ve hoşgörü‐ müzün başarısını bugün bir kez daha tescilledik. Maltepe'de ötekisi olmayan büyük bir aileyiz. Biz olarak yolumuzda kararlı ilerle‐ yişimiz sizlerin de desteğiyle süre‐ cek. Başkan Ali Kılıç

Türkiye’de gündem: Küresel iklim değişikliği

İklimimizin geleceğini finanse edin! Felsefe: Cehaletin en büyük düşmanı Felsefe, sorunların temel nedeni olan cehaletin en büyük düş‐ manı olmuştur; çünkü bilgi eksik‐ liği; hayatı, kendimizi ve evreni tanımamızı engeller. Dünyayı ve kendini tanıyan bireyler yetiştir‐ memize yardımcı olur. y Haberi 5’te

G20 liderleri ve maliye bakanlarının dikkatine:

K

aygılı yurttaşlar olarak sizden, Antalya’da güçlü bir küresel iklim anlaşması elde edilmesi için ge‐ rekli olan, 2020 yılından daha uzun vadeli bir fi‐ nansman taahhüdünde bulunmanız ve fosil yakıtları desteklemekten vazgeçeceğinize dair verdiğiniz söze uymanız için çağrıda bulunuyoruz. Çağdaş

Seçim bitti

7 Haziran seçimleri sonrası yapılan koalisyon görüşmelerinin olumsuz olması sonucu erken seçim kararı alındı. Yaratılan kaos ortamında ve ekonomik sorunların artmasından sonra Ak Parti % 49 oyla yeni seçimin galibi oldu. Seçim bitti, tartışmalar bitmedi. Seçim sonuçlarının sosyolojik ve psikolojik değerlendirilmesini uzmanlara bırakalım. Seçim sonucu Ak Partinin vaatlerinin nasıl hayata geçeceği vatandaşın beklentisi olurken, asıl önemli olan terörün bitmesi ve çözüm sürecinin nasıl olacağı sorusu gündemde duruyor. 1 Kasım seçim sonuçları sonrası partilerde de yeni tartışmalar gündeme geldi. CHP içinde kongre istemleri artarken yeni başkan adayları bile öne çıktı. Yıllardır sağa mı? Sola mı? Yoksa merkeze mi yanaşalım tartışmalarının içinden çıkamayan CHP Genel başkanın değişmesiyle sorunun çözüleceğini sanıyor. Değişen dünyanın gelişimim iyi izleyemeyen, düşünce anlamında yeni tüzük ve program hazırlayamayan, tepede kemikleşmiş eski kafalardan kurtulamayan CHP olduğu yerde saymaya mahkûmdur. İçinde barındırdığı ulusalcılar, ırkçılar, çıkarcılar partiden temizlenmeden partinin gelişimi de olmayacaktır. Kılıçtadoğlu yeni dönemde bunu başarır mı belli değil. Ama yılardır bozuk bir arabayla yol almaya çalışan partinin, arabayı değil de sürekli şoförü değiştirmekle başarıya ulaşacağını beklemesi bir hayaldir. Şu bir gerçek ki, Türkiye’de mücadele ideolojik boyutlarda sürmektedir. Türkiye Ortadoğu’da kullanılan bir piyon haline getirilmek istenmektedir. Tüm ekonomik güçlerini kaybetmiş, din olgusuyla uyuşturularak daha karanlık günlere sürüklenmektedir. Bu açıdan CHP sistemi daha iyi analiz ederek bu ülke insanlarını kucaklayacak programlar yapmalıdır. Her yenilgide lideri değiştirmek ülkenin sorununu çözmez. Özellikle yerel yönetimleri elinde bulundurduğu bölgelerde bile, Sosyal Demokrat uygulamaları ile örnek olamaması, partiye güvensizliği artırmaktadır. Parti içindeki genç ve daha sol düşünceye sahip tüm partililerin, Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vererek partiyi yenileştirmesi, gerçekte daha özgür bir parti, daha insan odaklı, çevreci anlayışa hakim kılmalıdır. Dar kalıplar içine sıkışmış anlayışın bir an önce değişmesi gerekmektedir.

Yorum

Zengin ülkeler, daha yoksul ülkelere süregiden destek vereceklerini ilan etmeli ki bu ülkeler temiz enerji için yatırım yapabilsinler ve iklim değişikliğinin etkileriyle baş edebilsinler. Tüm dünya küresel bir anlaşma yapa‐ bilmek ve hepimizi tehdit eden bu yıkımı durdurmak için birlikte çalışmalıdır.

Dayatan değil, danışan yönetim Demokratik, katılımcı ve şeffaf yönetim istediniz; söz verdik ve gerçekleştirdik, günün her anı ve her kararda sizlerleyiz. Sizlerle İlklere imza atmaya 2014 Yerel Seçim Sürecinde başladık; - Mahallelerde, sokaklarda, işyerlerinde, evlerde, derneklerde ve kıraathanelerde bir araya gelerek; sizlerin belirlediği yol haritasını 19 başlıkta toplayarak seçim bildirgemiz haline getirdik. - Sizlerin belirlediği yol haritası; sizlerin atamalarınızla rehberimiz oldu. - Aldığımız her kararda ve attığımız her adımda SÖZ, KARAR ve YETKİ hakkının asıl sahibi sizlere danıştık. - Sizlerle olduk ve günün her anı her kararda sizlerle sorunlara anlık çözümler getirdik.

Uluslararası Diyalog Konferansı Maltepe Belediyesi’nin öncülü‐ ğünde düzenlenen, “Uluslararası Diyalog Konferansı”nın sonuç bil‐ dirgesi açıklandı. Konferansta oluşturulan üç grupta, kardeş şehir projelerinin sunduğu olanak‐ lar, dinler arası diyalog ve sığınma‐ cılar konuları ele alındı. y Haberi 8’te

Halk vaatlerin hayata geçmesini bekliyor

1 2

3 4 5 6 7 8

9 10

Asgari ücret 1300 TL olacak Gençlerin GSS borcu silinecek Emekliye 100 TL seyyanen zam Taşeron düzenlemesi yapılacak Öğrenci burslarına zam

Uluslararası Diyalog Konferansı Birleşik Metal‐İş Sendikası Genel Sekreteri Selçuk Göktaş, geride bı‐ raktığımız Mayıs ayında Bursa başta olmak üzere çevre illerde ücret artışı için eylem yapan bin 500 çalışanın işten atıldığını açık‐ y Haberi 7’de ladı.

Polislere iyileştirme Er ve erbaş harçlıklarına zam Muhtarlara zam Çiftçilere KDV desteği Esnafa vergi kolaylığı

Seçimleri İzleyemedik Seçimi gözlemlemek üzere ülke‐ mizde bulunan AGİT heyeti, “Par‐ tiler özgürce kampanya y Haberi 3’te yürütemedi” dedi.


Güncel

10 Kasım 2015 Salı

UMUT‐TRENİ Erzincan’da UMUT‐TRENİ Erzincan Tercan’daki köy okuluna destek oldu. Öğrenciler için toplanan yardımlar okula ulaştırıldı.

T

Aykırı Sinema

ürkiye’nin her yöresine ulaşmaya çalışan Umut Treni Dernek başkanı Burhanettin Güler, İmkânları oranda bütün ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya çalıştıklarını belirterek, “ Okullar açılmadan önce hayırseverlerin desteğiyle birçok okula bin adet içi kırtasiye dolu okul çantası ulaştırdık. Şu anda öğrenciler için bot ve mont kampanyamız devam ediyor. Ayrıca kitap kampanyamızda var. Umut Treni Derneği olarak Balıkesir ilimizin Sındırgı Gölcük kasabasında 28.Şelale Ekinci Kandemir Kütüphanesinin açılısını yaptık. Yine çocuklar için Dördüncü Aynur Öztürk oyun salonunun açılışını İzmir menderes Ortaköy Şehit jandarma Binbaşı Adil Karagöz ilkokulunda gerçekleştirdik. Ülkenin her yerinde kütüphanesi olmayan okullara

"Bu ödülü Amerika'da festival salonunda almak isterdik. Ancak maddi olanaksızlıklar nedeniyle oraya gidemedik." Evlendikten sonra Mersin’in Arslanköy adlı köyüne taşınan Ümmiye Koçak, köy kadınlarının yaşadıklarını tüm dünyaya göstermek için, 2001 yılında “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kurmuş. Burada halen eğitmen anne olarak canla başla çalışıyor... Ümmiye Koçak, “Hasret Çiçekleri” adlı oyunuyla 2006 yılında Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nde sahne almış. Ümmiye Koçak, bu kadarla da kalmamış, "kadının kadına olan şiddeti"ni anlatan uzun metraj bir filmle inanılmaz başarılara imza atmış. Kadının kadına olan şiddetini konu alan Yün Bebek adlı uzun metraj filmi hem yazmış hem yönetmiş. Ancak bu filmi çekebilmek için çok büyük zahmetlere katlanmış. Tarlada çalışarak biriktirdiği paraları, son kuruşuna kadar "Yün Bebek" için kullanmış. 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde galası yapılmış. Tüm bu zahmetler ona New York'tan “Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülünü getirmiş!

Damla Bozkurt

kütüphane açıyoruz. Sizler de okuduğunuz kitapları UTD’ ye bağışlayarak bilginin geleceğe akmasını, paylaşılmasını sağlayabilirsiniz.

“Merhaba, Ben Erzincan Tercan’da bir köy okulunda sınıf öğretmeniyim. Sevgili meslektaşlarım affınıza sığınarak bir ricada bulunacağım. Elinizde fazladan 1.sınıf okuma setleri ve kırtasiye malzemeleri var mı? Kalem, defter, boya kalemleri varsa köy okulumuza gönderin lütfen. Zehir gibi çocuklarım var doktor, mühendis, avukat, savcı olacaklar. Doğru kararlara imza atacaklar lakin eksiklerimiz o kadar çok ki bakın doğudaki çocuklar hayatı 1-0 sıfır geriden takip ediyor. Onlar için bir şeyler yapmak istiyorum. İstanbul, Ankara, İzmir’deki çocuklarla aynı şartlarda değiller. Ben de kendi bütçemden de alıyorum zira yetiştiremiyorum. Bize yardım edecek kimseler yok mu? Lütfen yardım edin, teşekkürler Yağmur KIRDIM Kalecik Köyü Tercan / Erzincan”

Ruhsatlar Başkan Kılıç’tan Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, işyeri açmak için ilk kez ruhsat başvurusunda bulunan 17 esnafa, ruhsatlarını verdi. Başkanlık makamında düzenlenen törende konuşan Kılıç, ruhsat alan esnaflara bol kazançlar diledi. Öte yandan Maltepe Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü tarafından ilçedeki ruhsatsız işyerleriyle ilgili de sıkı bir çalışma yürütülerek, 2015 senesinde yaklaşık 800 işyerine ruhsat verildi.Daha sonra ruhsat alan işyerlerine belediye yetkilileri tarafından sertifika da dağıtılacak.

Güle Güle Gülten Akın Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 2008 yılındaki vefatından sonra Milliyet Gazetesi’nin yaptığı bir araştırmada en fazla oyu alarak “Yaşayan En Büyük Türk Şairi” olarak gösterilen Gülten Akın yaşama veda etti. Arslanköylü Yörük Kadınlar olarak, Türkiye'deki kadınların sorunlarına dikkat çekmeye çalıştıklarını belirten Koçak, çabalarının ödülle sonuçlanmasını "Demek ki doğru yoldaymışız" diyerek açıklıyor. 34 yıllık evli ve 2 çocuk annesi olan 58 yaşındaki Ümmiye Koçak, bugüne kadar 11 tiyatro oyunu yazdı, kurduğu tiyatro topluluğu ile 500'ü aşkın kez sahneye çıktı ve oyunlarını Türkiye'nin dört bir yanından 30 bini aşkın insan izledi. Aldığı ödüller ve kurduğu topluluktaki tüm kadınların başarıları onun azminin ve taşıdığı o eşsiz ruhun bir kanıtı.

23 Ocak 1933 tarihinde Yozgat’ta doğan Gülten Akın’ın ilk şiiri Son Haber Gazetesi’nde ilk şiiri 1951'de yayınlanmıştı. Şiirleri pek çok dile çevrildi ve kırktan fazla şiiri bestelendi. Bestelenen şiirlerinden biri, Sezen Aksu'nun 1993 tarihli albümüne adını veren Deli Kızın Türküsü’dür. "Seni sevdim... Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce" Gülten Akın

10 ayda 345 “Kadına Şiddet” olayında 346 kişi öldü rın daha sonra ölüp ölmediğini bilemiyoruz. Kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı iller

GAZETECİLİK MATBAACILIK REKLAMCILIK ORGANİZASYON ve TANITIM HİZMETLERİ SAN ve TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ Kurucu ve Yayın Kurulu Başkanı...............: İmtiyaz Sahibi ...................................................: Yazı İşleri Müdürü...........................................: Yayın Danışmanı ..............................................: Genel Yayon Yönetmeni ................................: Haber Müdürü ..................................................:

Fevzi IŞIK İbrehim BİLGİN Oktay KARTAL Ali ÖZTÜRK Mehmet İLHAN Hayrettin DEMİR

Bağdat Cad. Beyza Sk. Güven Apt. No: 457C Blok‐2 Maltepe / İSTANBUL Tel: (0216) 305 54 55 marmaracagdasgazetesi@gmail.com marmaracagdas@hotmail.com www.marmaracagdas.com Baskı: Adakoğlu Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. İkitelli Org. San. Sit. Heskop San. Sit S/1 Blok No: 1 İkitelli / İSTANBUL Yayın Türü: Bölgesel Süreli

BİZ SİZE ULAŞAMIYORSAK SİZ BİZE ULAŞIN ABONE OLUN, DESTEK OLUN, YILLIK ABONE ÜCRETİ 100 TL FİNANSBANK MALTEPE ŞUBESİ HESAP NO: 916-25622919 marmaracagdas@hotmail.com / marmaracagdasgazetesi@gmail.com İrtibat: 0216 305 54 55 marmaracagdas.com

Bebeklerin oyun dünyası ve keşifleri Psikolog ve Aile Danışmanı

Erzincan’dan mektup var

İlkokul mezunu bir kadın düşünün, ilk oku‐ duğu kitap Maksim Gorki'nin Ana adlı eseri olsun, çektiği ilk uzun metraj film ile de New York'ta ödül alsın...

2

Silahlı işlenen kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı illerin başında 29 kadının öldüğü, dördünün yaralandığı 28 kadın cinayetiyle İstanbul geliyor. Onu 14 kişinin öldüğü, 8 kişinin yaralandığı 18 kadın ciUmut Vakfı’ndan yapılan açıklamaya göre 2014 yılında nayetiyle İzmir takip ediyor. 15 kişinin öldüğü, 1 kişinin yaralandığı 314 toplam kadın cinayeti işlenmiş, bu cinayetlerde Ankara 12 kadın cinayetiyleü306 kadın ve kız ile onları korumaya çalışan yakınları çüncü sırada, 8 kadının öldüğü, 6 öldürülürken, 136 kadın ve yakını da yaralanmıştı. kadının yaralandığı Adana yine 12 2015 yılında ise 10 ayda 268’i tabanca, tüfek, kadın cinayetiyle üçüncülüğü paylaşıyor, 9 kişinin bıçak gibi çeşitli silahlarla olmak üzere toplam öldüğü, 3 kişinin yaralandığı Kocaeli ise 11 kadın 345 kadın cinayeti yaşandı. Ve bu cinayetlerde cinayetiyle dördüncü sırada. Tüm toplumun tepkitoplam 346 kadın ve aile bireyi erkek şiddetinin kurbanı oldu, bir kısmı ağır olmak üzere 73 kadın sini çeken Özgecan cinayetinin yaşandığı Mersin da yaralandı. Toplam 46 koca, eski eş ve sevgili de “En çok kadın cinayetlerinin yaşandığı iller sıralakarısını, sevgilisini öldürdükten sonra aynı silahla masında” 10 ölülü 10 cinayetle altıncı sırada. Onintihar etti, silahla intihar girişiminde bulunan bir ları 9 kadın cinayetiyle Gaziantep, 8 kadın koca yaralandı… Bir kısmı ağır yaralı olan kadınla- cinayetiyle Diyarbakır takip ediyor…

Bu hafta sizlere çocuklarınızla daha eğlenceli aktiviteler neler yapabilirsiniz, hangi oyunları oynayabilirsiniz bunlardan bahsedeceğim; Öncelikle oyunun öneminden bahsedelim. Oyun çocukları her alanda geliştiren bir araçtır. Bilişsel-davranışsal, hayal gücü, beden dili dinleme ve konuşma, öğrenme ve gelişiminin en başında gelen şeydir oyun. Oyunla birlikte iyi bir iletişime sahip olan çocuklar ileride toplumun kendine güvenen bireyleri olarak yetişmektedirler. Fakat gelişimin bazı evrelerini herhangi bir sebepten tamamlayamamış olan çocuklar, hayatlarının geri kalanını risk altında yaşamaktadırlar. Bu riskler şöyledir; iletişim kurmada zorlanma, çalışma alanlarında daha az başarılı olma gibi. Evet, oyun bu kadar etkili ve önemliyken en önemli aylar olan 0-20 ayda hangi oyunlar oynanması gerekir, hangi aktiviteler yapılabilir? Bu etkinlik, doğumdan 9 aya kadar olan bir veya iki bebek için uygun bir oyundur. “ceeeee” oyununa özellikle bebekler bayılırlar. Oyun için hazırlık gerektirmeyen, her yerde yapılabilecek bir etkinliktir. İlişki kurmanın harika bir yoludur. Bu oyun için önemli bir kural ise sadece şudur ki bebeğinizle oynarken çok yumuşak olun ve onu korkutmayın. Bu etkinlik dil gelişimi için önemlidir. Gördüğünüz şeyler hakkında şarkılar söyleyin. Örneğin “yağmur yağıyor seller akıyor….” Gibi şarkıları söyleyerek dil gelişiminde katkıda bulunabilirsiniz. Bu oyunu 3-20 aylık bir veya iki bebek için uygulayabilirsiniz. Bu oyunda küçük bir not verebilirim, her havada dışarı çıkın ama hazırlıklıda olun. Çünkü bir çiçek veya bir kuş içinde şarkı söyleyebilirsiniz ki bu aynı zamanda görsel gücünü de kuvvetlendirecektir. Bir diğer etkinlik ise yüz üstü yatma etkinliğidir. Özellikle bebeğin üst bölümünün ve boyun kaslarının gelişmesi için önemlidir. Bunu her gün deneyebilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta ise yemek yedikten sonra, yorgun veya aç iken yüz üstü yatmaları bu zamanlar için eğlenceli olmayabilir. Her bebek için uygun olan hatta her bebeğin gözdesi olan bir diğer oyun veya oyuncak, yatarken başlarında sallanan oyuncaklardır. Burada önemli nokta ise hareketli oyuncağın altına kendiniz yatarak bebeğin ne görebildiğine bakın. Bebeklerin bu nesneleri görebilmesi için 20-35 cm mesafe bırakın. “bak bunu görebiliyor musun” deyin ve nesnenin adını mutlaka söyleyin. Bebeğin ilgisi dağıldığında dikkatlice kucağınıza alın ve sevgi dolu bir şekilde sarılın. Yemek zamanı… Yemek zamanları aceleye getirilmemelidir. Gelişim açısından çok önemli olan bu zamanlar bebekler için (020) güzel oyun haline dönüştürülebilir. Yemeği hazır olduğunda “acıktın mı, mama hazır” diye sürekli olarak bebeğinizle konuşun. Mama sandalyesinin önüne kendi sandalyenizi koyun ve yemek hakkında geniş bir bilgi verin. Yemeğin rengi, yemeğin adı vs. gibi bilgiler vererek sohbet edin. Yemek zamanı aynı zamanda bebeğiniz için sözcük dağarcığını geliştirebileceği bir zamana dönüşebilir. Burada önemli bir nokta ise ıslak mendili yanınızdan ayırmayın ve bebeklere mama yedirme deneyiminin tadını çıkarın. Gu-guu zamanı. Bu etkinlik ise dört aydan büyük bir bebek için uygundur. Bebeğinizi kucağınıza alın ve 20-35 cm mesafe bırakın. Ona kendi adını heceleyebilirsiniz. Göz temasını sürekli hale getirerek tepki verene kadar devam ettirin. Etrafta daha az nesnenin ve daha sessiz bir yer seçmeyi tercih ederseniz daha uygun olur. Verdiği tepkilere karşı ona övgü dolu cümleler söyleyin. Zaman ayırın ve bebeğinizin tepkilerini görmek için sabırlı olun. Bu etkinlik 5 aydan daha büyük bebekler için uygundur. Bebekler ayak parmaklarının farkına vardıkça gün içerisinde onlara oldukça zaman ayırırlar. Ayaklarını ve ayak parmaklarını keşfetmek, nesneleri ayaklarıyla hissetmek için onlara gün içerisinde belli bir zaman çıplak ayak dolaşmalarına izin verin. Bu etkinlikte şuna dikkat etmeyi unutmayın. Bebeğin neden hoşlanıp, neden hoşlanmadığına dikkat edin, çünkü her bebek ayaklarına dokunulmasından hoşlanmaz. Bunun gibi birçok etkinlik yapabilirsiniz. Bebeklerinize ne kadar zaman ayırırsanız onların nelerden hoşlandığı, neleri daha çok sevdiğini o kadar iyi bilirsiniz. Bu aktiviteleri gerçekleştirirken not almayı unutmayın. Diğer aylarıyla karşılaştırabilir, farklı oyunlar yaratabilirsiniz.


3

Güncel

10 Kasım 2015 Salı

Kılıçdaroğlu genel başkanlığa adaylığını açıklayanların eleştirilmemesinin istedi

Umut Oran’dan olağanüstü kurultay çağrısı “Sayın Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi iktidar olunamadıysa CHP başarısız de‐ mektir” “Sayın Genel Başkan hiç vakit kaybetmeden olağanüstü kurultayı kendi iradesiyle toplamalı ve acilen güvenoyu tazelemelidir.” “Zaten olağan kurultayı yapacağız deme kolaycılığına düşmek, Sayın Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkanlığa getirmiş olan ‘mevcut kurultay delegelerine güvenmiyorum’ de‐ mekle eş anlamlıdır.” “Genel Başkan gerçeklerle yüzleşip gereğini yapmadığı takdirde en büyük görev CHP örgütüne ve mevcut kurul‐ tay delegelerine düşecektir.” “CHP çaresiz ve alternatifsiz değildir. CHP umutsuz ve çözümsüz değildir.” “CHP’nin tek başına iktidarını kurmak için her türlü görev ve sorumluluğu almaya hazırım” CHP üyesi Umut Oran, 1 Kasım seçimlerinde partisinin başarısız olduğunu belirterek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü kurultayı toplaması çağrısında bulundu. CHP’nin tek başına iktidarını kurmak için üzerine düşen her türlü görev ve sorumluluğu almaya hazır olduğunu vurgulayan Umut Oran, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da birçok kez işaret ettiği gibi başarının tek ölçütü iktidara gelmektir. CHP iktidar olamadıysa ortadaki tek gerçek başarısızlıktır! Siyaset iddia işidir. İddiasını kaybetmiş insanlar her durumda bahaneler üretebilir. Sayın Genel Başkan hiç vakit kaybetmeden olağanüstü kurultayı kendi iradesiyle toplamalı ve acilen güvenoyu tazelemelidir. ‘Zaten olağan

kurultayı yapacağız’ deme kolaycılığına düşmek, Sayın Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkanlığa getirmiş olan ‘mevcut kurultay delegelerine güvenmiyorum’ demekle eş anlamlıdır. Genel Başkan gerçeklerle yüzleşip gereğini yapmadığı takdirde en büyük görev CHP örgütüne ve mevcut kurultay delegelerine düşecektir. 92 yıllık tarihimiz gerçeklerle yüzleşmek, yüzümüzü sola dönerek, gerekli değişim, dönüşüm ve gelişimi sağlayarak Cumhuriyet Halk Partisi’ni yeniden Türkiye’nin umudu haline getirme sorumluluğunu bize yüklemektedir. CHP çaresiz ve alternatifsiz değildir. CHP umutsuz ve çözümsüz değildir. CHP’nin tek başına iktidarını kurmak için her türlü görev ve sorumluluğu almaya hazırım” dedi.

C

HP'de Umut Oran adaylığını açıklamıştı. seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere toplanan MYK'ya başkanlık eden Kılıçdaroğlu, kendisine rakip olanların eleştirilmemesini istedi ve "Çok sayıda aday çıkması bu partinin farkı. Kendi evinde demokrasi olmayan, Türkiye'ye demokrasi getiremez. Burada çıkan aday kim olursa olsun eşit davranılmalı, asla eleştirilmemeli. Biz adaylığından memnun olmalıyız, o da böyle bir partide aday olmaktan gurur duymalı. Partideki herkes aday olabilmeli, böyle bir hakkı da var. Diğer partilerdeki herkes bu kurultaydan çok şey görmeli" dedi.

Kılıçdaroğlu Bülent Ecevit’i anma törenine katıldı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıç‐ daroğlu, Eski Başbakanlardan Cumhuriyet Halk Partisi 3. Genel Başkanı Merhum Bülent Ecevit için kabri başında düzenlenen törene katıldı.

Erdal İnönü mezarı başında anıldı Hem bilim insanı, hem siyasetçi, hem dürüst, hem ilkeli...

Ankara'daki Devlet Mezarlığında gerçekleşen törene TBMM CHP Başkanvekilleri Levent Gök, Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ile Ankara Milletvekilleri Şanal Saruhan, Murat Emir, Nihat Yeşil, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da katıldı.

Çatışmalı bölgelerdeki seçimleri izleyemedik, partiler özgürce kampanya yürütemedi

Esprileri ve mütevazı kişiliği ile tüm siyasi ezberleri bozan “Aslan Sosyal Demokrat” Erdal İnönü'yü yokluğunun 8. yılında sevgiyle anıyoruz. Bir halkın gülümseyen yüzü Erdal İnönü'nün yokluğunun 8. yılında mezarı başında buluştuk. HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın Maltepe Belediye başkanı Ali Kılıç ve yüzlerce seveni Erdal İnönü'nün mezarı başında bir araya geldi.

1 Kasım seçimlerini izleyen AGİT heyeti gözlemlerini aktardı AGİT Sınırlı Seçim Gözlem Heyeti bir basın toplantısı düzenleyerek 1 Kasım erken seçimleriyle ilgili ön raporlarını paylaştı. 26. Dönem Milletvekili Seçimlerini izleyen AGİT gözlemcileri güvenlik gerekçesiyle çatışmalı bölgelerde gözlem yapamadıklarını ifade etti. “Sigorta şirketleri Güneydoğu illerine gittiğimizde bize sigorta yapamayacaklarını söylediler” paylaşımında bulunan gözlemciler, partilerin üyelerine, binalarına yönelik saldırılar dahil şiddet olaylarıyla özgürce kampanya yürütemediklerini bildirdi. Daha önce Türkiye’de 5 seçim izleyen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1 Kasım erken seçimlerini için de 45 gözlemcisini görevlendirerek Türkiye'nin çeşitli illerinde seçim kampanyalarını izledi, seçim güvenliğini gözlemledi. HiltonSA Otel'de yaptığı toplantıyla bir ön rapor sunan AGİT heyeti 1 Kasım seçimlerinin adil olmayan koşullarda gerçekleştiğine vurgu yaptı. 'Kampanya olanaklarını sınırladı' AGİT Özel Koordinatörü ve Kısa-Dönemli Gözlem Heyeti Lideri Ignacio Sanchez Amor “Yüksek kutuplaşmanın olduğu bu seçimde vatandaşlar güçlü siyasi alternatifler arasında bir seçim yaparken basına ve ifade özgürlüğüne yapılan kısıtlamalar endişe vericidir” dedi. Güneydoğuda ciddi güvenlik endişelerinin yaşandığını ifade eden Amor, parti üyelerine yönelik fiziksel saldırıların kampanya olanaklarını kısıtladığını ortaya

koydu. Amor Ankara'da gerçekleşen katliamın da partilerin kampanyalarını ve seçim atmosferini önemli derecede etkilediğini dile getirdi. AKPM Delegasyonu Başkanı Andreas Gross ise seçimin atmosferini adaletsizliklerin belirlediğini söylerken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 7 Haziran seçimlerine oranla bu seçimde bütün partilerin seslerinin temin edilmesini sağladığını kaydetti. Gross, çatışmalardan dolayı bölge illerine de gidemediklerini bildirirken, “Hiçbir sigorta şirketi bizi sigortalayamayacağını söyledi” dedi. 'Güneydoğu'da yaşanan şiddet seçimi etkilerdi'

AGİT PA Delegasyonu Başkanı Margaret Cederfelt de seçim kampanyasının karakterini adaletsizliklerin ve kaygıların belirlediğini ifade etti. Cederfelt, “Kadın adaylar fazlasıyla azdı ve Meclise az sayıda kadın girdi. Ayrıca Güneydoğuda yaşanan şiddet olayları seçim üzerinde ciddi etkiye sahip. HDP üyelerine ve aktivistlerine yönelik saldırılar ve tutuklamalar kampanya olanaklarını engellemiştir. Bir seçim sürecinin demokratik olabilmesi için adaylar kampanya yürütebilmeli ve seçmenler oylarını güvenli bir ortamda kullanmalıdır. Ancak burada korku hakimdi ve korku demokrasiye engeldir” diye konuştu.

“Saraysız Başkan” Mujica Cumartesi Anneleri’nin buluşmasına katıldı CHP’nin davetiyle Türkiye’ye gelen Uruguay’ın ‘yoksul’ dostu eski devlet başkanı Jose Mujica, gözaltında kaybolan çocukla‐ rının akıbetini sormak için her hafta İstanbul Galatasaray Mey‐ danı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemine katıldı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun da aralarında olduğu çok sayıda isim, Cumartesi Anneleri’nin 553’üncü buluşmasında Galatasaray Meydanı’ndaydı.


Kültür ‐ Sanat

10 Kasım 2015 Salı

4

Maltepe Kasım ayında sanata doyacak Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi, kasım ayında tiyatro, çocuk oyunları, sergiler ve konserlerle sanat dolu bir ay yaşatacak. TSKM’de kasım ayı etkinliklerine 5 Kasım’da, “Karanlığın Ötesinden Gelen Sesler” isimli tiyatro oyunuyla start verilecek. Ardından, Maltepe Belediyesi çalışanlarının kurduğu Tiyatro Maltepe, Aziz Nesin ve Anton Pavloviç Çehov’un oyunlarının derlemesinden oluşan “Yer Altındakiler” isimli tiyatro oyunuyla Maltepeli tiyatro severler ile buluşacak. Oyun Değirmeni Tiyatro Grubu tarafından “Amen (Maya)” adlı oyun 14 Kasım’da, Kartal Sanat

Tiyatrosu’nun “Canlı Maymun Lokantası” isimli tiyatro oyunu 24 Kasım’da, “Bir Kadın Uyanıyor” isimli tiyatro oyunu ise 25 Kasım’da sahnelenecek. Hafta sonları çocukla ait Çocuklara yönelik tiyatro etkinlikleri kapsamında, “Susam Sokağı”, “Alican’ın İlk Öğretmeni”, “Ali, Veli, Maria”, “Baloncu Baba”, “Avcı Kaçıyor”, “3 Maymun 1 Sır”, “Profesör Çıldırdı” ve “Karagözün Sabrı” adlı oyunlar, ay boyunca

Maltepeli çocuklarla buluşacak. Yılmaz Adanalı’nın “İdil” , Aysun Akbulut’un “Aklın Uykusu Umut” , Ayfer Işık’ın “Işığın Dansı” adlı resim sergileri de kasım ayı etkinlikleri atasında yer alıyor. Konserler kapsamında ise 16 Kasım’da Aylin Şengün Taşçı, 20 Kasım’da Ahmet Aslan, 28 Kasım’da da Zeynep Karababa sahne alacak. Ayrıca Maltepe Gönüllüleri Korosu, Öğretmenler Günü dolayısıyla 22 Kasım’da Türk halk müziği konseri verecek.

Kartal Belediyesi Kasım ayı kültürel etkinlik programı Kartal Belediyesi, kartal halkını sanatla buluşturmaya devam ediyor.Sevgi, saygı ve emeğin toplumda yayılmasına sanatın öncülük ettiğini vurgula‐ yan Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, “Bu duyguların yoğun yaşanmasına bugünlerde daha da ihtiyacımız var. Sanat; barış için, sevgi için, uygarlık için, birlikte huzuriçinde yaşamak için en önemli temel taşıdır.” dedi. Konser Atatürk'ün sevdiği şarkılar .....................................................................................Tarih: 10.10.2015 Salı 09:30...............Mekan: Bülent Ecevit Kültür Merkezi N. S. Sergi Nurgül Dündar - Resim ve heykel sergisi..............................................................Tarih: 13.10.2015 Cuma 18:00 ..........Mekan: Kartal Belediyesi Tiyatro Sihirli oyuncak.............................................................................................................Tarih: 14.10.2015 C.tesi 13:00...........Mekan: Uğur Mumcu YKYM Tiyatro Sen soytarı olamazsın ..............................................................................................Tarih: 15.10.2015 Pazar 13:00 ..........Mekan: Soğanlık YKYM Tiyatro Sahte arkadaşım .........................................................................................................Tarih: 15.10.2015 Pazar 14:00 ..........Mekan: Hürriyet YKYM Tiyatro Zoraki Damat ...............................................................................................................Tarih: 15.10.2015 Pazar 19:30 ..........Mekan: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi Sergi Aşkın Ayrancığolu Karikatür Sergisi.......................................................................Tarih: 20.10.2015 Cuma 18:00 ..........Mekan: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi Tiyatro Neler oluyor bize (Kartal Belediyesi Personeli Tiyatro Topluluğu) ................Tarih: 20.10.2015 Cuma 19:30 ..........Mekan: Soğanlık YKYM Tiyatro Yassak..............................................................................................................................Tarih: 20.10.2015 Cuma 19:30 ..........Mekan: Uğur Mumcu YKYM Tiyatro Mira'nın sihirli dolabı...............................................................................................Tarih: 21.10.2015 C.tesi 13:00...........Mekan: Yakacık YKYM Şenlik Hamsi Şenliği ..................................................................................................................Tarih: 22.10.2015 Pazar 12:00 ..........Mekan: Kartal Meydanı Festival Alanı Tiyatro Bilim Çocuk...................................................................................................................Tarih: 22.10.2015 Pazar 13:00 ..........Mekan: Uğur Mumcu YKYM Konser Ezginin Günlüğü Öğretmenler Günü Özel Konseri .......................................Tarih: 24.10.2015 Salı 19:30...............Mekan: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi Sergi Nazmiye Karaoğlu...........................................................................................................Tarih: 27.10.2015 Cuma 18:00 ..........Mekan: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi Tiyatro Biri evlen mi dedi?.....................................................................................................Tarih: 27.10.2015 Cuma 19:30 ..........Mekan: Soğanlık YKYM Tiyatro Kuklacı ............................................................................................................................Tarih: 28.10.2015 C.tesi 13:00...........Mekan: Hürriyet YKYM Tiyatro Ay'da bir gece...............................................................................................................Tarih: 28.10.2015 C.tesi 14:00...........Mekan: Soğanlık YKYM Tiyatro Heidi ve Clara tatilde ................................................................................................Tarih: 29.10.2015 Pazar 13:00 ..........Mekan: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi Tiyatro Nihayet Bitti..................................................................................................................Tarih: 29.10.2015 Pazar 19:30 ..........Mekan: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi

M

THM Ödüllü Ses Yarışması sonuçlandı Yeşilçam geleneğine saygı duruşu:

Kartal Belediyesi ve Dragos Mu‐ siki Derneği işbirliği ile bu yıl üçüncüsü düzenlenen Türk Halk Müziği (THM) Ödüllü Ses Yarış‐ ması sonuçlandı. Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde düzenlenen final gecesine Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Gülcemal Fidan’ın yanı sıra; Kartallı vatandaşlar, sanatçılar ve yarışmacıların aileleri katıldı. Yarışmanın birinciliğini Osman Arslan adlı genç sanatçı kazandı.

lüğe İsa Yeşilyurt layık görülürken, Muzaffer Akgün Özel Ödülü’nü ise Aslı Stokes aldı. Her finalistin birer türkü seslendirdiği yarışmada juri üyeleri de birer eser seslendirdi. Ödül törenin ardından Dragos Musiki Derneği’nin Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Taştanoğlu, katkılardan dolayı Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Gülcemal Fidan’a plaket takdim etti. Burada kısa bir konuşma yapan Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Gülcemal Fidan ise Nobel Kimya Ödülü’nü alan Aziz 12 finalistin katıldığı ve bu yıl Sancar’ın konuşmasına atıfta buüçüncüsü düzenlen Dragos Mulunarak Cumhuriyet’in verdiği siki Derneği Türk Halk Müziği değerlerin önemini vur(THM) Ödüllü Ses Birinciliğe Osman Ars- guladı. Başkan YardımYarışması’nın ficısı Gülcemal Fidan nali önceki akşam lan, ikinciliğe Revşan Yıldız, üçüncülüğe İsa sözlerine şöyle devam Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Mer- Yeşilyurt layık görüldü etti: “Bize TRT ekranlarından ve radyodan takezi’nde düzennınan pek çok isimle çok güzel lendi. TRT sanatçıları ve Türk bir gece yaşattınız. Çağdaş CumHalk Müziği’nin güçlü seslerinin huriyet var oldukça, sanatçılar ‘juri’ olarak görev aldığı yarışvar oldukça Atatürk’ün laik devmada, birinciliğe Osman Arslan, leti sonsuza dek yaşayacaktır.” ikinciliğe Revşan Yıldız, üçüncü-

Kitap

‘D

ünyanın en sevilen cumhurbaşkanı’ olarak tanınan Uruguay Eski Başkanı José Mujica, maaşını yoksullara bağışlayıp başkanlık sarayına çıkmayı reddetmiş bir isim. Bu konuda O, “Başka ıvır zı‐ vırla çok uğraşırsanız halkınız için vaktiniz kalmaz.” diyor.

Mujica ile yirmi yıldır kesintisiz bir ilişki içinde olan Andrés Danza ve Ernesto Tulbovitz, kendini hep 'Kara Koyun' gibi hissetmiş bir adamın, 'Pepe' Mujica'nın Başkanlık yolculuğunu, iktidarı anlayış ve idare tarzını, Obama, Fidel Castro, Putin, Chávez, Cristina Fernandez de Kirchner gibi liderlerle yaptığı görüşmeleri, Mujica'nın evinde ya da makamında yaptıkları yüz saati aşkın sohbet ve röportajın ürünü olan akıcı bir anlatımla aktarıyor. Mujica, çiftlik evinin bahçesinde, üzerinde hırkası, yanında köpeği Manuela ve yüzünde afacan çocuklarda görülen o

Saraysız Başkan Jose Mujica muzip gülümsemesiyle verdiği (İktidarda Birbir KararöporKoyun) tajda Yazarlar: Andres Danza, Ernesto Tulbovitz Yayınevi: Tekin Yayınevi (Biyografi Dizisi)

264 s. / İstanbul - 2015 2. Hamur / Ciltsiz / 14 x 21 cm

söylediği "Halkları oluşturan insanların büyük bir kısmı devlet başkanlarının yaşadığı gibi bir hayatı yaşamıyor. Ben ülkenin büyük bir bölümünün yaşam tarzı nasılsa öyle yaşıyorum. Devlet başkanlarını azınlıkta olan bir grubun yaşadığı sisteme dahil etmeye çalışan bir mekanizma var. Düşündüğün gibi yaşamalısın. Aksi takdirde yaşadığın gibi düşünmeye başlarsın" sözleriyle yaşam tarzını neden değiştirmediğini, bunun aslında bilinçli bir seçim olduğunu anlatıyor.

“Yaktın Beni”

"Yeşilçam Sinemasının Anlayışı Gü‐ nümüz Türkiye Sinemasının Anlayı‐ şını Çokça Etkileyebildi mi? "

Y

ılladır bu soru sinemayla ilgilenen herkesin (Eleştirmenler, Yönetmenler, Senaristler vb.) yanıtına cevap aradığı bir soru oldu. Bu soruyu sormamızın sebebi ise yönetmenliğini Can Yücel'in üstlendiği 2015 tarihli Yaktın Beni filmi. Filmde ise Uğur Yücel, Sezai Aydın, Meltem Cumbul, Sarp Apak ve Sinem Kobal gibi ünlü oyuncular yer alıyor. Filin konusun kısaca anlatırsak: İpek (Sinem Kobal) Selam'ın (Sarp Apak) âşık olduğu kızdır. Kimsesi olmayan Selam ailesini kaybetmiş ve yalnız yaşamaktadır. Selam bir gün amcası Macit (Uğur Yücel) ile karşılaşır. Macit artık yeğeni ile yaşamaya başlamıştır. Tüm olaylar da zaten bundan sonra başlayacaktır. Filmi izleyenler hem geçmiş dönem hem de yeni dönem sinemasından esinlemeler olduğunu fark edeceklerdir. Mesela eski Yeşilçam filmlerinde olay başkarakterin/karakterlerin etrafında döner. Sanırız buna Yeşilçam'da Turist Ömer- Sadri Alışık İnek Şaban-Kemal Sunal ve Malkoçoğlu-Cüneyt Arkın gibi bilindik seri filmlerden örnek verebiliriz Bu filmde de hikâye, Selam ve Macit karakterleri üzerinden dönüyor. Bu aslında Yeşilçam dönemi sinemasının önemli bir özelliğidir ve de filmi hazırlayanlar Yeşilçam geleneğine saygı duruşunda bulunmuştur. Aslında son dönemde çekilen bazı filmlerde de bu geleneğe saygı durulduğunu fark etmekteyiz Yine yeni dönem sinemasının önemli bir

özelliği de mahalle hikâyelerine daha fazla g eğilmesidir ki; Yakın Beni filmi mahalle ekA senli bir hikâyesinin olmasının yanında Uğur Yücel'in son dönemde çektiği ve oynadığı Canım Ailem ve Aramızda Kalsın adlı dizlerini de seyirciye hatırlatıyor. Sanki Macit'i gördüğümüzde Samim veyahut Bahattin'i hatırlıyoruz. Yaktın Beni Uğur Yücel'in sinemasını bilenler için Canım Ailem ve de Aramızda Kalsın tadında bir eser. İnsanları güldürmeye ve hoşça vakit geçirebilmelerini sağma maksadıyla çekilmiş olduğu da bariz. Oyunculuklara gelirsek; Romantik-Komedi tarzının aranılan ve tutulan isimlerinden olan Sarp Apak başarılı oynayıp adeta filmi sırtlamış. Sinem Kobal ise Selena'dan sonra ki; Kobal halen dizi olarak Selena ve Dadı ile anılıyor. Magazinsel olayları bir kenara bırakalım; Sinem Kobal kendini geliştirmiş. Bu yönüyle takdir ettim doğrusu. Bu filmde benim asıl dikkatimi çeken rolü ise katı yönetici rolüyle Bülent Şakrak üsleniyor. Fedon konuk oyuncu olarak ise 90'lı yılları ve de dönemdaşı olan Hayko ile eğlence mekanlarında tabak kırılan dönemi hatırlattı bizlere... Sonuç olarak Yaktın Beni güldürü tarzının yeni nesil örneklerinden olmuş. Gülmek ihtiyacını giderirken eski Yeşilçam Sinemasını da hatırlatıyor ve bir saygı uymamıza yol açıyor. Yeni kuşak sinemamızı da… y

Sinan Erdoğdu

Sinema

Yaktın Beni Türü: Romantik - Komedi Süresi: 100 dk Yönetmen: Can Yücel Vizyon Tarihi: 16 Ekim 2015 Senaryo: Uğraş Güneş Yapımcı: Erol Avcı Müzik: Yıldıray Gürgen Oyuncular: Uğur Yücel, Sarp Apak, Meltem Cumbul, Sinem Kobal, Hasibe Eren, Sezai Aydın, Ozan Özcan, Ayça Damgacı, Emre Çağrı Akbaba, Yağız Kılınç

İtfaiye çalışanı olan Selam, ailesini kaybettikten sonra kendi düzenini kurup hayata geri dönmeyi başarmıştır. Selam'ın önündeki en büyük hayal ise yıllardır birlikte olduğu İpek ile dünya evine girmektir. Selam bu hayaline adım adım yaklaşırken yıllardır görmediği dayısı Macit'in çıkagelmesiyle işler karışır. Selam'ın evine yerleşmeye karar veren Macit'in, Leyla'ya aşık olması ise bu karmaşaya tuz biber eker.

ş


5

Söyleşi

10 Kasım 2015 Salı

Felsefe: “Bilgeliğe duyulan aşk” “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?” gibi sorular hayatımıza yön veren temel sorulardır. İnsanın kim olduğuna, hayatın ne olduğuna dair sorularımıza verdiğimiz cevaplar da dünya görüşümüzü etkileyen ve hayatı nasıl yaşayacağımızı belirleyen temel kriterlerdir. Felsefe, yaşadığımız sorunların temel nedeni olan cehaletin en büyük düşmanı olmuştur; çünkü bilgi eksikliği; hayatı, kendimizi ve evreni tanımamızı engeller. Bu anlamda fel‐ sefe, cehaleti yenmemiz için, kendi kendine karar verebilen, dünyayı ve kendini tanıyan bireyler yetiştirme‐ mize ve hoşgörüyü geliştirmemize

Doç. Dr. Ahu Tunçel

M:Ç. Sizi tanıyabilir miyiz? 992 yılında Felsefe yolculuğum başladı. İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünde okudum, 1996 yılında İstanbul üniversitesi sistematik felsefe ve mantık anabilim dalında yüksek lisans eğitimime başladım. Yüksek lisans konumum “Özlem ve birey kavramları bağlamında Nietzsche’nin modernliği eleştirisiydi” sonra doktorada biraz alan değiştirmeye karar verdim. Çünkü kişisel olarak da felsefenin diğer disiplin dalları ile iç içe olduğu ve birleşmesi gerektiğini düşünmüştüm. O yüzden siyaset bilimine geçmeye karar verdim. 2002 ve 2008 yılları arasında Marmara üniversitesi Siyaset ve Sosyal bilimler ana bilim dalı kamu yönetiminde doktora çalışmamı tamamladım. Doktora çalışmamın başlığı “Bir siyaset felsefesi Cumhuriyetçi özgürlüğüydü”, yine siyaset felsefesi alanında çalışmaya devam ettim. 2008 yılında doktor ünvanı aldım, 2002 yılından itibaren de Maltepe üniversitesinde çalışmaktayım. Dolayısıyla çok uzun yıllardır Maltepe üniversitesi ile çalışıyorum. 2014 Ocak ayında doçent oldum.

1

ÇM: Türkçemizde felsefe ile ilgili çok ilginç sözler ve değişik bakış açıları var “bana felsefe yapma” gibi… Sizce ülkemizde felsefeye nasıl bakılıyor? Aslında sadece ülkemizde değil tüm dünyada enteresan şekilde felsefenin bir yandan çok saygı duyulan bir yandan da bu saygınlığını düşürecek pek çok sözle karşılaşmak mümkün. Peki, neden bütün bunlar çıkıyor? Büyük ihtimalle ya da büyük ölçüde şu gerekçeyi sunabiliyorum kendimce, felsefe eleştirisel bir bakış açısıdır. Yani felsefe sürekli olarak bir eleştiri kültürünün üzerinden gelir. Kafka’nın çok güzel bir hikâyesi vardır mecazlar üzerinden. Orda derki ‘bilge karşıya geçendir’ filozof karşıya geçendir diye dönüştürüyorum ben bunu filozof karşıya geçen mesafe kazanan ve mesafe kazanarak olaylara insanlara durumlara bakmayı başaran insandır. Bütün bunlarla karşılaştığımda yerleşmiş kemik hale gelmiş kültürel yapılar aslında felsefe ile daima çatışacaktır. Çünkü bu kemikleşmiş yerelleşmiş yönlendirici bütün kültürel değerler aslında felsefenin kendisine yöneltmiş olduğu eleştiriden hoşlanmayacak, dolayısıyla da eleştiriyi de ötekileştirmek adıyla eleştirenlerin gereksiz bir iş yaptıklarını düşünecektir. Çünkü adlandırmalar ve tanımlamalar daima iktidar söylemi ile yapılır, bu Michel Faucault (Fuko)’nun en önemli saptamalarından bir tanesidir. Dolayısı ile felsefeye bakış açısında belirli egemen kültür perspektifinde yapılacaktır ve hiçbir egemen kültürde kendisine yönelecek olan eleştiriyi de kabul etmeyecektir. Bu nedenle felsefe daima eleştirildi ve daima eleştirilecektir. Hiçbir zaman aksine döneceğine düşünmüyorum. Bunun ve felsefenin kendisinin hiçbir zaman egemen iktidar kültürel söylem olacağını da düşünmüyorum. Belirli dönemler insanlara umut vermiştir bu konuda ama felsefenin o eleştirisel yapısı sürekli olarak var olan duruma ilişkin saptama yapma çalışması, var olan durumu analiz etme çabası daima felsefenin karşı kültür olarak kalmasına neden olacaktır. Ben bu yüzden felsefe ile ilgili bu pejoratif söylemlerin zaman zaman alaycı söylemlerin daima var olacağını düşünüyorum. ÇM: Felsefecilerin Dünyasına girdiğinde birçok şeye kafa yorduklarını görüyoruz. Sizce felsefeciler nelere kafa yormaktadırlar? Felsefenin kafa yormadığı hiçbir alan yok. Felsefeci yaşamın içerisinde olan bir insandır. Genellikle felsefeyi çok fazla teoride kalmakla eleştiren pek çok görüş vardır ama her felsefenin hayatın içinden çıktıklarına inananlardanım. Yani her filozof çağının çocuğudur. Çağında ki olaylara, durumlara, insanlara bakarak kendi felsefesini ortaya koyar, ya da temellendirir. Bu anlamda benim felsefeye bakış açım genellikle onu pratik felsefe üssünden değerlendirmektedir. Bu yüzdende felsefecinin ilgi alanına girmeyecek hiçbir insani durum düşünemiyorum tüm insani durumlar. İnsanın her alanı insan hayatını etkileyen her iş felsefenin bir parçasıdır felsefenin içerisindedir. İnsan bir doğanın içerisinde yaşar bu felsefenin bir konusudur. İnsan ahlaki ve kültürel yapılar içerisinde yaşar bu felsefen bir konusudur, insan değerler dünyasında yaşar bu felsefenin bir

konusudur, siyaset içinde yaşar bu felsefenin konusudur. Dolayısı ile biz insan dünyasında her şeyin insani ortamında, daha doğrusu var olan doğal dünyayı insani ortama dönüştürdüğümüz için felsefenin olmadığı bir insani alan da olmayacaktır. O yüzden felsefeyi yaşamın kendisi ile yaşamın içinde insanın var olduğu kurduğu ya da karşılaştığı ve kendi perspektifinden yorumladığı her alanında var olduğunu düşünüyorum. O yüzden felsefe benim için hayatın ta kendisi. Dediğim gibi insan kendi perspektifinden yorumluyor karşılaştığı her şeyi. Dolayısıyla insanın yorumladığı karşılaştığı her durum felsefenin ilgi alanıdır konusudur diye düşünüyorum. ÇM: Felsefe dünyası ve filozofu sizce günümüz dünyasında da varlığını devam ettirebilecek mi? Şimdi bu soruyu sormanızın altında aslında ben şöyle bir şey anlıyorum. Felsefe teorik bir çabadır, metafizik bir çabadır, teorinin metafiziğin zamanı geçti ama ben size felsefeyi başka bir şekilde tanımladığımı söyledim. Felsefe insanın var olduğu her alanda her an her dünyada var. Ve dahası bu gün felsefeye çok daha fazla ihtiyacımız var. Çünkü insan çok daha karmaşık bir dünya ile karşı karşıya. İnsanın koymuş olduğu tüm yapılar çok karmaşık. Var olan siyasal yapılar, kültürel sosyal yapılar. Dünya şu an bir değişimden geçiyor, var olanı bildiğimiz dünya değişiyor ve yepyeni bir dünya ile karşılaşıyoruz. Dolayısı ile bu geçiş sürecinde şu an belki çok yakında içinde olduğumuz için göremiyoruz ama bu süreci anlamlandıracak, bu süreci değerlendirecek bir bilgiye ihtiyacımız var. O yüzden bu çağ felsefenin belki de en çok ihtiyaç duyulduğu çağdır. Tahmin edebildiğiniz gibi insanlar içindeyken bir şeyi tanımlamakta güçlük çekerler. Ve bizde o yüzden içinde yaşadığımız dünyayı tanımlamakta, anlamakta güçlük çekiyoruz. Ancak biraz zaman geçmesi gerekiyor ki bizde o kalıplara tanımlara ulaşabilelim. Belki de o yüzden şu anda felsefeye ihtiyacımız yokmuş ve sadece yaşamın kendi akışı yeterliymiş gibi görünüyor. Ama her çağın her dönemin her insanın felsefeye ihtiyacı var, bu dönemin daha da fazla var. Çünkü o kadar karmaşık ki anlamlandıracak düşünce sistematiğine çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Eğer felsefeyi salt teorik çabaların içine gömersek o zaman felsefe öldü deriz. Çünkü bu kadar teori yok, bu gün artık felsefe sosyoloji siyaset gibi alanlara kayıyor ama eğer felsefeyi insani yaşamla tanımlıyorsak insanın anlam verme çabası ile tanımlıyorsak o zaman felsefenin hayatın her alanında var olduğunu, var olacağını ve devam edeceğini söyleyebiliriz. Tam da filozofia peranz dediğimiz şey işte felsefenin sürüp gitmesi dediğimiz şey bunu anlatıyor. Bu güne kadar filozoflar içinde yaşadıkları dönemleri anlamlandıracak pek çok şey söylediler ama ana sorular hep aynı kaldı, o sorular bu gün sorulmak zorunda. İnsan nedir, insanın neye ihtiyacı var. Nelere dikkat etmesi gerekiyor, nelere ihtiyaç duyuyor. İşte bu soruların ya da insanca yaşam nedir bu soruların bu çağda bir kez daha sorulması gerekiyor. Şunu da söyleyeyim, bin yıl sonra tekrar bu soruları soracağız. Antik yunandan beri gelen soru. O yüzden bu çağda da filozofluk, felsefe devam edecek. Sadece şunu görmüyoruz, artık eski filozoflara baktığımız zaman sistemci filozofların ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Sistemci derken şunu kastetmeye çalışıyorum. Eskinin filozofları belki matematikten fizikten tutunda ahlaka metafiziğe dine kadar her alanda konuşuyorlardı. Bu gün bu kadar büyük sistemler kurmak belki imkânsız ama dediğim gibi felsefe bir eleştiri işi ise bu eleştiriyi görebildiğimiz her an yeniden bir şey söylemek mümkün. ÇM: Öğrencilerin felsefeye olan ilişkilerin nasıl buluyorsunuz? Aslında bir yandan da hani çok felsefi bir cevap olmamakla beraber samimi bir cevap vermek istiyorum buna. Felsefe galiba biraz olgunlaşma ile ilgili bir iş Çünkü çevrenizi daha iyi analiz etme, daha fazla deneyim gerektiren pek çok durumu var sayıyor. O yüzden henüz lisans çabasında olan öğrencinin çok da felsefeyi doğru konumlandırabileceğini düşünmüyorum. Zaman zaman öğrencilerde bu konularda yalpalıyorlar, zaman zaman sıkıntılara düşüyorlar. Felsefenin ne olduğunu nasıl bir çaba olduğunu anlamakta güçlük yaşıyorlar. O yüzden hani felsefenin daha ileriki yaşların da öğrencilerin daha iyi kavrayacakları bir alan, bir perspektif, bir bakış açısı, bir disiplin olduğunu düşünüyorum. Örneğin lisans üstü çalışmalara baktığımızda aslında bu profil çok daha iyi ortaya çıkıyor. Lisansüstü çalışmalarda çok enteresan bir şekilde genellikle mes-

yardımcı olacaktır. Felsefe için bulunabilecek en basit ve derin açıklama kelime anla‐ mında yatmaktadır. Philosophia yani “Bilgeliğe duyulan aşk” anla‐ mına gelen felsefe; insanları harekete geçirerek, onların gözlerini dünyaya açmalarına, sorular sormakla kalmayıp bunları yanıtlama girişiminde bulunmaya cesaret etmelerine yarar. Yani felsefe, haki‐ kate ulaşmak için evrenin ve insanın ne olduğuna dair cevaplar ara‐ maktır. Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe Anabilim Dalı, Eğitim ve Bologna Koordinatörü, Akademik Danışman Fen‐ Edebiyat Fakültesi, Fakülte Yönetim Kurulu üyelisi Doç. Dr. Ahu Tunçel ile felsefe üzerine konuştuk.

leki alanda ihtiyaç kısımlarını doyurmuş ve artık yaşam ile ilgili kaygıları başlamış, kendi hayatını etrafını içinde yaşandığı durumu analiz etmek isteyen çok daha olgun yaşlardaki insanlar geliyorlar. Yani artık lisansüstü çalışmalarda görüyoruz ki felsefeyi daha bir olgunlukla ihtiyaçlarını bir kenara bıraktıktan sonra hayatı anlamlandırmaya çalışan insanlarla birlikte olmaya başlıyoruz. Lisansüstün de ama lisans da ki öğrencinin kaygılarını kısmen kavrıyorum. Hepsi çok iyi niyetli öğrenmeye çalışsalar da hem yaşam deneyimleri az, hem de kaygıları ve ihtiyaçları başka yönlere yöneliyor. İş de çoğunun bir mesleki kaygısı var, gelecek kaygısı var, yapması gereken ödevleri yükümlülükleri var. Dahası tabi tat almaya daha fazla tat almaya çalışıyor yaş itibari ile hayattan. O yüzden bu yaşlardayken felsefe okumanın önemli olduğunu ama öbür taraftan da yeterli olmadığını düşünüyorum. İleriki yaşlarda felsefenin onlara çok daha büyük keyifler vereceğini düşünüyorum. Ama yaşadığım deneyimlerden şunu söyleyebilirim felsefe çabası, ya da felsefe okuma etkinliği kendilerinin ileride yapacağı tüm işlerde büyük kolaylıklar sağlayacak. Az öncel öz yaşam öykümü anlatırken benim önce felsefe okuduğumu sonrada siyaset bilimine geçtiğimi söylemiştim ve bu geçiş sırasında her seferinde her yeni bir bilgi ile karşılaştığımda iyi ki felsefe okumuşum dediğim çok nokta oldu. Çünkü felsefe okuması insana alternatifli düşünmeyi, farklı bir gözden bakmayı karşıdan bakmayı öğreten bir çaba. Şu an öğrencilerim dediğim gibi çok farkına varmasalar bile aslında ister istemez bundan sonra yapacakları başka çalışmalarda başka disiplinlerdeki çalışmalarını kolaylaştıracak çok iyi bir alet ediniyorlar. Zaman zaman bunu kavramak da güçlük çekebilirler ama ben ileriki yaşamlarına çok faydalı olacağını düşünüyorum. Ama felsefeyi de birebir formel anlamda yanı üniversiteye girmemiş daha doğrusu üniversitede felsefe bölümü okumayan öğrencilere de en önemli tavsiyem bol bol roman okumaları, insanlık durumunu farklı perspektiflerle yaşamaları, çalışmaları düşünüyorum. ÇM: Üniversitede hangi konularda ders vermektesiniz? Uzmanlık alanım gereğince tabi siyaset derslerine ağırlıklı olarak veriyorum. Sadece fen edebiyat fakültesi değil diğer fakültelerde de siyaset ve bununla bağlantılı dersleri vermeye devam ediyorum. Bunun dışında seçmeli dersler açarak öğrencilerimizin farklı perspektifler ile düşünmelerini desteklemeye çalışıyorum. ÇM: Öğrencilere siyaset ve toplum dersi veriyorsunuz. Sizce günümüz dünyasında siyaset ve toplum ilişkisi nasıl şekillenmektedir? Şimdi siyaset ve toplum dediğimizde benim aklım birden karışmaya başlıyor. Çünkü siyaset ve toplumu hangi noktada ayırt edebiliriz, hangi noktada ayırt edemeyiz. Yani siyaset toplumdan bağımsız olarak var olan bir olgumu ki ikisi arasındaki ilişkiyi tartışalım diye benim aklıma başka bir soru geliyor. Eğer böyle bir soru sorarsak şu noktada bir sıkıntı var demektir. Toplum ayrı, siyaset ondan ayrı bir işmiş gibi görünür. O yüzden ben bu sorunun genel yapısında bir sorun olduğunu düşündüm. Bunu düşünmemim sebebi de aslında siyaset bizim yaşam alanımızın her yerinde, dolayısı ile toplumun içerisinde. Siyaseti eğer toplumu biçimlendiren bir şey olarak düşünüyorsak siyaseti ayrı bir noktaya konumlandırmak zorunda kalırız ki, bu kişisel kanaatim olarak hatalı bir konumlandırma olur. O zaman giderek totaliter yönetimlere doğru yol almak zorunda kalırız. Örneğin sinemada, felsefe dersinde bu yıl bol bol totalitarizm üzerine filmler izledik. Ben siyaseti toplumun içinde konumlandırmamızın hepimizin aristotelez” in değişi ile “siyasal hayvanlar” olarak neler yapabileceklerimizin, olanaklarımızın neler olduğunu tartışmamız ve düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Siyaset ve toplum ilişkisini nasıl şekillenir diye sormak yerine bizden nasıl siyasal olanı kavrayabiliriz, siyasal olan üzerine akıl yürütebiliriz ya da hepimizin siyasal olması nasıl olanaklıdır bunlar üzerine kafa yormamız gerekir ki demokratikleşme paketlerinin aslında kaygılarının bu olduklarını düşünüyorum. ÇM: Gerek öğrencilik hayatınızda gerekse bu gününüzde felsefenin yeri nasıl hayatınızda felsefenin yeri nasıl? Şimdi felsefe profesyonel yapılan bir iş değil. Biz evet bir diploma haline dönüştürerek diploma veriyoruz tüm dünyada da böyle yapılıyor felsefe eğitimi. Ama felsefeci olmak profesyonel bir iş değil. Bir an meslek hayatınızda, işte şu odanızda, üniver-

sitenizde ya da derslerinizde yapıp sonra bir kenara bırakabileceğiniz bir iş değil. O bir perspektif o bir bakış açısı ve siz o perspektifi yaşadığınız her yere taşıyorsunuz. Otobüse binerken de karşılaştığınız olaylar, karşılaştığınız insanlar, kurduğunuz insani ilişkiler konusunda düşünüyorsunuz. Siyasi bir durumla karşılaştığınız dada düşünüyorsunuz. Bir bakkala ekmek almaya gittiğinizde de yine aynı insani ilişkiler, ahlaki sorular, ekonomik sorular üzerine kafa yormaya devam ediyoruz. Dolayısı ile ben felsefeyi hayatımda şurada burada diye konumlandıramayacağım. O bir kere var olduktan sonra sizin bakış açınızı her duruma, her şeye karşı geliştiriyor, bir konum almanızı sağlıyor. Dolayısı ile ben felsefede kullandığım eleştirel perspektifimi hayatımın her yerinde görüyorum. Sadece bir alanında değil bir yerinde değil bir kısmında değil her yerinde görüyorum. Bu yüzden de felsefe hayatımın neresinde diye açıkçası uzun zamandır sorgulamaktan bıraktım. Çünkü felsefe benim hayatımın her yerinde. O şu an yapıp da bırakabileceğim iş değil. Örneğin ben bir çizim yapmıyorum bir hesap yapmıyorum kalkıp başka bir şeye yönelmiyorum. Ben her yönelmemde bu bir insan olabilir, bir hayvan olabilir, bir doğa durumu olabilir, bir olgu durumu olabilir. Her yönelimimde aslında felsefi perspektifimi de beraberinde taşıyorum. O yüzden felsefe bir kere başlandı mı insanın hayatının tamamı anlamına gelebiliyor. ÇM: Birçok çalışmalar sunuyorsunuz yayınlanıyor. Yeni çalışmalarınız var mı? Çalışma hiç bitmiyor sürekli olarak çalışmak gerekiyor elbette ki. Şu ana kadar pek çok çalıma yaptık. En yakında yayınlananda “Siyaset Felsefesi Tarihi” adı altında oldukça geniş kapsamlı bir çalışma oldu. Şu an yazmayı sürdürdüğüm makaleler var. En son üzerimde çalıştığım şeyi soracak olursanız Amerikan devrimi üzerine çalışıyorum ve bu devrimin bu güne çok fazla şey söyleyeceğini düşünüyorum. bu Cumhuriyetçi bir devrim ve demokratik bir devrim. Bu yüzden Amerikan devriminden bu gün okumamız gereken çok fazla çaba var. Kaldı ki biliyorsunuz benim özgün çalışma alanım Cumhuriyetçilik. Bu konuda da kitaplarım mevcut. O yüzdende bunun birde Amerikan devrimi kısmını incelemek istiyorum. Biz çünkü Cumhuriyeti yanlış değerlendirdik ve onu sadece Fransız devrimi ile sınırlandırarak anlamını da sınırladığımızı, oysa olanakların olasılıkların yeni Cumhuriyetçi perspektiflerin aslında var olduğunu ileri sürüyorum. Bu yüzdende Amerikan devrimi üzerine çalışıyorum. Ve şu ana kadar ki çalışmalarımı hep Cumhuriyetçilik üzerine yaptım. Elbette ki bunların içerisinde demokratik cumhuriyet arayışı söz konusuydu. Projelerim henüz daha gerçekleşmiş değil, yani şu an tezgâhımda olan şey cumhuriyetçilik ve Amerikan devrimi hala. Ama bir sonraki adımda bunu bir cumhuriyetçilik perspektifi, birde demokratik süreç perspektifinde, demokrasi açısından, demokrasi felsefesi açısından değerlendirmek istiyorum galiba yöneleceğim alanda bu olacak. ÇM: Son olarak okuyucularımıza birer mesaj yollayabilir misiniz? Mesaj yollama konusunda ne kadar yetkinim çok emin değilim ama yine de kendi felsefe serüvenimden çıkarttığım deneyimimi paylaşabilirim. Felsefe hayatı, hayatınızın her alanını bunu sadece dediğim gibi belirli bir profesyonellikle sınırlamıyorum, ikili ilişkilerinizden, sevgilinizle olan ilişkilerinizden, ailenizle olan ilişkilerinizden tutun, siyasal ilişkileriniz ya da bir kedi ya da köpekle kurduğunuz ilişkiye kadar her ilişkinizde hayata bir alternatifle farklı bir göz ile var olan yaşadığınız sorunları çözebilmek için farklı bir gözle bakmak istiyorsanız yine sığınacak yerinizin felsefe olduğunu düşünüyorum. Bizim insan olarak en büyük problemimiz kendi perspektifimiz üzerinden bütün dünyayı ve bütün ilişkilerimizi yargılıyor olmak. Yani ben kendi bildiklerim üzerinden karşımdaki insanları, olayları, durumları yargılıyorum ve çoğu zamanda böyle bir durum böyle bir koşul karşısında anlaşmazlıklara düşebiliyorum. Karşımdaki olayları doğru kavramakta güçlük çekebiliyorum. Aslında her insan kendi perspektifi ile yorumluyor var olan durumları. O halde arada alternatifli düşünebilmek olanaklar ve olasılıkları düşünebilmek gerekiyor. İşte felsefenin bize kazandırdığı bu eleştirel perspektif bütün bu olanakları, olasılıkları tekrar tekrar tartmamızı sağlayacaktır. O yüzdende felsefeden vaz geçmemek gerektiğini ve romanlardan vaz geçmemek gerektiğini insanlığın farklı durumlarını sürekli tartışmamız gerektiğini düşünüyorum.


Güncel

Kartal’a engel yok

Sevimli dostlarımıza kimlik

10 Kasım 2015 Salı

6

Tıpış tıpış değil defolup gideceksiniz diyene... Nazım Gülmez

Kartal Belediyesi sokak hayvanlarına çip takıyor

“Kartal’a engel yok” sözünü belediyeciliğin temel felsefesi haline getiren Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ün desteği ve teşviki ile vatandaşlara engelsiz bir hayat sunmak için çalışmalarını sürdüren Kartal Belediyesi, engelli rampaları tasarladı. Kartal’ı planlamak, tasarlamak ve hayata geçirmek için kolları sıvayan Kartal Belediyesi, TAK Kartal (Tasarım Araştırma ve Katılım) tasarımcılarıyla engelli rampaları tasarlandı. “5 Kartallı, 5 tasarımcı, 5 malzeme ve 5 saat içinde Kartal’ın kullanılmayan kıyı köşelerini yerinde tasarla, birlikte uygula” felsefesiyle yola çıkan TAK Kartal tasarımcıları, Ankara Caddesi üzerinde çeşitli yerlere ahşap paletler ve eski potalar kullanarak engelli rampaları tasarladı. 'Erişilebilir Kordonboyu Etkinliği’ kapsamında engelli vatandaşların sorun, istek ve görüşlerini toplayan TAK Kartal tasarımcıları, engelli rampalarının kullanımı için Ankara Caddesi üze-

rinde bulunan işyeri sahipleri ile iletişime geçti. Ardından, engelliler için erişilebilirlik işlevini artıracak olan bu çalışma hayat buldu. TAK (Tasarım, Araştırma, Katılım) Kartal nedir? TAK Kartal, Kartal Belediyesi ve Yerel Girişime Destek Platformu gönüllülerinin işbirliğiyle kurulmuştur. Amacı; Kartal'ın sorunlarını mahallelilerle keşfetmek, çözüm önerileri üretmektir. Tasarımcılar, Araştırmacılar ve Katılımcılar için buluşma, tartışma ve fikir üretme ortamı yaratan TAK Kartal, kentin AR-GE noktası olmayı hedeflemekte ve çeşitli programlarla hedefine ulaşmak için çalışmaktadır.

İklim için ben de varım “Küresel Eylem Grubu”nun başından beri içinde yer aldığı “İklim için ben de varım!” kampanyası ilk eylem duyurusunu yaptı

Kararlıyız! Kazanmak zorun‐ dayız ve kazanacağız!

B

u yıl Aralık ayında Paris'te BM İklim Değişikliği Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP21) kapsamında iklim anlaşması hazırlanacak. İklim zirvesinin hemen öncesinde de şimdiye kadar bir çok sosyal, ekonomik ve ekolojik krize sebep olan, şimdi ise iklim krizinin müsebbibi olan G20 ülkelerinin liderleri Türkiye başkanlığında Antalya’da bir araya gelecek.

Bu iki zirve de iklim krizi açısından çok önemli. Bu zirveden yine şirketlerin çıkarlarını koruyan ve tüm canlı yaşamını hiçe sayan bir sözleşme çıkmaması gerekiyor. Bunun olabilmesinin tek bir koşulu var; hareketi büyütmek. Karbon salınımlarını radikal bir şekilde düşürecek, adil, yükümlülükleri olan, iklim felaketlerinden etkilenen yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin koşulsuz finans ve teknolojik yardım taleplerini savunan, iklim adaletini

sağlayacak güçlü bir toplumsal hareket olarak varlığımızı gösterip, “siz bize değil biz size liderlik” edeceğiz diyen milyonlar olmalıyız. Kadınların, gençlerin, çocukların, LGBTi’lerin, meslek gruplarının, işçilerin, işsizlerin, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, sosyal ve siyasi hareketlerin, sanatçıların, akademisyenlerin ve çevre direnişçilerinin içinde yer aldığı “İklim için ben de varım!” kampanyası inşa edilmekte. Küresel Eylem Grubu’nun başından beri içinde yer aldığı “İklim için ben de varım!” kampanyası bugün ilk eylem duyurusunu yaptı. “İklim İçin Ben de Varım!” kampanyası iklim krizinin sorumlusu G20 ülkelerinin liderlerine karşı 12 – 13 Kasım’da Boğaziçi Üniversitesi’nde İklim Forumu, 14 Kasım’da ise İstanbul'da Büyük İklim Yürüyüşü düzenleyecek.

Sokak hayvanları için birçok projeyi hayata geçiren Kartal Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü, Kartal’daki sokak hayvanlarına mikroçip takarak takiplerini sağlıyor. Kartal Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’nün yaptığı çalışma ile Kartal’daki sokak hayvanlarına çip takılarak takipleri sağlanıyor. Sokaklardan toplanan kedi ve köpekler ilk olarak kısırlaştırma, aşılama ve tedaviden oluşan rehabilitasyon sürecinden geçiyor. Ardından içinde kendileri ile ilgili bilgilerin elektronik olarak yazılı olduğu çipler takılarak yaşadıkları ortama geri bırakılıyor. Hayvanların her türlü

Zannedersiniz ki O, koltuğa zorla oturdu. Bin bir hile, kavga, gürültüyle. Hiç tarzımız değil ama sen bu kadar patavatsızlık yaptıktan sonra bizimde ağzımızı açmamız kaçınılmaz oldu. Hatırla, o çok beğendiklerin, Tayyip daha toy bir siyasetçi iken bir tartışma programında karşısında süt dökmüş kediye dönerek ona iktidar yolunu açtılar. Seçilemediği halde Onu o kuyudan O çıkardı. Ne pazarlığı yaptıklarını Z. Livaneli yazdı. Yalanlamadılar. Atatürkçülük, Ulusalcılık, Kuvayı Milliye, demokrasi dillerinden hiç düşmedi. Ele geçirdikleri partiyi, bir gün halka ve üyelere açmadılar. Bunları beğenmiyorsun ama Merkez Yürütme Kuruluna aldıkları, azılı AKP sözcüsü kesildiler. Bir gün ağzını açıp şu Savcı Sayan'a bir tek kelime etmedin, etmediler. Bırakın örgütü dinamik hale getirip, Cumhuriyetin kazanımlarını savunmak, bir gün halkın arasına karışmaya tenezzül bile etmediler. Tayyip'ten önce saray özentisi katlarına girilemeyen Genel Merkez binası yaptılar. Keyiflerine o kadar düşkündürler ki gitmelerine neden olanı buradan yazmayı ayıp sayıyorum. Miting meydanlarında ne özeli, genel, genel diye höyküreni birde eşini yanına alıp ziyaret etmeyi ihmal etmedi. 7 Hazirandan hemen sonra smokinlerini giyip, bir müsamere çocuğu gibi Tayyip'e ilk koşan O oldu. Türkiye buraya bunların yüzünden geldi. Ağzınızı açıp tek laf etmediniz. Gücünüz Kılıçdaroğlu'na yetti. Çünkü O bu ülkenin "ötekisi"... Canını dişine takıp Cumhuriyetin kazanımları için dur durak bilmeden koşturan, gecesini gündüzüne katan, köşelerinizde rahat uyurken siz, risk alıp mücadele eden. Kadıköy'deki mitingini iptal edip Beşiktaş'tan Gezi 'ye çıkan. Gençleri yalnız bırakmayan, kuşatmayı yaran, parti iktidar olsun diye kem küm yapmak yerine projeler geliştiren, onları tane tane anlatan, durmadan, dinlenmeden, yuhalanırken, aşağılanırken ülke karışmasın, kardeş kavgası olmasın diye çırpınan, içi kan ağlarken ülke de kan akmasın diye koşturan, koltuğa sarılıp kalmayan, parti içi demokrasiyi işletmeye çalışan, yıllar sonra üyelerle ön seçim yaptıran, alçak gönüllü, saygılı, basın özgürlüğüne, insan haklarına önem veren Kılıçdaroğlu'na gücünüz yetti. İşte bu Kılıçdaroğlu’na yetti gücünüz. Belki önümüzdeki olağan kurultayda yerini bir başkasına bırakabilecek Kılıçdaroğlu'na. İktidarın baskıcı hoyratlığına karşı zaman zaman geri adım atsanızda. Siz ki ülkenin sevdiği bir kalemdiniz. Guguk kuşu benzetmesi ile ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanına, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olan partinin, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel başkanına ağza alınmayacak bir hoyratlıkla saldırdınız. Tayyip'e bunun yüzde birini bile söylemeyeceğiniz ortada. Size "bir şey" söylemeye gerek bile görmüyoruz. Çünkü değmez…

bakımlarını yaparak kaliteli ve uzun yaşamalarını sağlayan Kartal Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü ekipleri, ayda ortalama 50-60 kedi ile 50 civarında köpeği bu şekilde rehabilite ediyor. Görevli veteriner hekimlerin gerçekleştirdiği uygulamada sokak hayvanlarının tespiti, vatandaşların ihbarı veya ekipler tarafından gerçekleştiriliyor. Çip yönteminde, kedi ve yavru köpekler için der i altına enjeksiyon yöntemi kullanılıyor. Büyük köpeklerde ise kulağa küpe takılması yöntemi kullanılıyor. Çip takılması işlemi sırasında, hayvanlar narkoz verilerek uyutuluyor. Çip takılması sırasında kısırlaştırma, aşılama ve tedavi gibi 3 aşamadan geçen hayvanlar, daha sonra alındıkları noktalara geri bırakılıyor. Hayvanların üzerindeki çip, özel bir cihazın hayvanın derisine yaklaştırılması ile okunabiliyor. Hayvanla ilgili barkod bilgileri, cihazın ekranında beliriyor ve bu bilgi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Vetistanbul Hayvan Kayıt Sistemi’nde yer alan bilgilere ulaşılıyor. Hayvanın kısırlaştırılması, aşıları, yaşadığı ilçe ve sokak gibi bilgiler sisteme işlelemde, uzman veterinerler ayda ortalama 50-60 niyor. Bu sayede, hayvan başka bir ilçede bukedi ile 50 civarında köpeği kısırlaştırıyor. lunsa bile hakkındaki bilgilere ulaşılabiliyor. Kediler için kısırlaştırma işlemi, Yakacık’ta buluAyda en az 100 kedi ve köpek kısırlaştırılıyor nan ameliyathanede gerçekleştirilirken, köpekÇip takılan hayvanların üremesini kontrol altına lere yapılan kısırlaştırma ameliyatları ise almak isteyen Kartal Belediyesi Veteriner İşleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tesislerinde Müdürlüğü ekipleri, kısırlaştırma operasyonu Kartal Belediyesi’ne bağlı çalışan veterinerler tada yapıyor. Narkoz etkisi altında yapılan işrafından yapılıyor.


7

Güncel

10 Kasım 2015 Salı

İşlerine son verildi layı işçiler işinden olmuştur. Türkiye çapında bin 500 diye tahmin ediyoruz. Tofaş’ta 80 civarında.” şeklinde konuştu.

Sendika açıkladı: Ücret artışı için eylem yapan bin 500 kişi işten atıldı Birleşik Metal‐İş Sendikası Genel Sekre‐ teri Selçuk Göktaş, geride bıraktığımız Mayıs ayında Bursa başta olmak üzere çevre illerde ücret artışı için eylem yapan bin 500 çalışanın işten atıldığını açıkladı. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreteri Selçuk Göktaş, geride bıraktığımız Mayıs ayında Bursa başta olmak üzere çevre illerde ücret artışı için eylem yapan bin 500 çalışanın işten atıldığını açıkladı. Bursa da OYAK-Renault işçilerinin 16 Mayıs 2015'te başlattıkları ve binlerce metal işçisinin katıldığı grev ve direnişe ardından Tofaş ile birlikte yan sanayi üreten çok sayıdaki fabrikanın çalışanları da katılmıştı. Küresel işçi konfederasyonu İndustri All üyesi Fransa'da Renault fabrikalarında örgütlü olan CGT (Fransa Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Renault Grubu Başkanı Fabien Gache ve CGT sendikası temsilcisi, Nail Yalçın, Bursa'da Renault işçileriyle buluştu. Buluşmanın ardından DİSK Birleşik Metal iş Sendikası Bursa şubesinde basın toplantısı düzenlendi. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreteri

Selçuk Göktaş, OYAK Renault işçilerin kendi sendikalarını tercih ettiğini açıkladı. Türkiye’de metal işçisinin hak ettikleri ücreti alamadığını belirten Göktaş, şöyle devam etti: “Bu gün Türkiye’de bir seçim yapıldı. Bu seçim vaatlerine baktığımızda bin 300 lira – bin 400 lira asgari ücreti iktidar vaat etmekte. Temennimiz gerçekleşmesi. Diğer vaatler gibi sayın bakanın açıklamış gibi ‘tekrar biz onu komisyona sunacaktık’ denilmemesi. Ancak şuanda altını çizmek istiyorum bu gün Renault’ta çalışanlar bu ülkede araç üretenler, Avrupa’nın diğer Renault fabrikaları ile kıyaslandığında birinci sıradaki Renault işçileri bu günkü hükümetin vadettiği asgari ücret seviyesinde ücret almıyor.” Mayıs ayaklanmasında bin 500 işçi işten atıldı Selçuk Göktaş, bir soru üzerine, mayıs ayında ülke genelinde 30 bin insanın Türk metal sendikasından istifa ettiğini iddia ederek, “Ancak daha sonraki süreçte kimi iş yerlerinde işten çıkarmalar gerçekleşti. Tofaş’ta dahil sendikal tercihlerinden do-

Ayaklanmadan sonra 8 bin üyemiz arttı Renault’da 400 üyeleri olduğunu belirten genel sekreter Göktaş, şöyle devam etti: “Renault’da sadece Birleşik Metal-İş Sendikası var. Şu anda 4 bin üyemiz var ve üye olacak 700 civarında insan var. Türk Metal’in de 200 civarında üyesi var. Metal iş kolundaki bu ayaklanmadan sonra Birleşik Metal-İş Sendikasının 8 bin üye artışı olmuştur.” Selçuk Göktaş, Renault’da yetkili sendika olmak için 2017’yi beklemelerine gerek olmadığının altını çizerken, şunları aktardı: “Renault işçisinin de talebi odur. Renault’un uluslararası imzaladığı çerçeve sözleşmesinde Renault işçisinin sendika seçme özgürlüğü mevcut. Kaldı ki bizim ülkemizde de yasalarımıza göre de mevcut ama bizim ülkemizde yasalar çok sağlıklı işlemediği için, yasalarımıza güvenemediğimiz için, yoksa anayasa ve yasalara baktığımızda işçilerin özgürlüğü var. Ama bu ülkede anayasa ve yasalar artık rafa kaldırılmıştır. Bu uluslararası sözleşmenin yerine getirilmesini istiyor Renault işçisi. Hukuki süreç 2017 olabilir ama bu gün Renault işçisinin sorunun çözecek bir tek sendika vardır o ada Birleşik Metal-İş Sendikasıdır.” Renault işçisine desteğimiz tamdır CGT (Fransa Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Renault Grubu Başkanı Fabien Gache de, “Geçtiğimiz 28 Nisan ayında CGT olarak Bursa’da Oyak Renault çalışanlarına ve aynı zamanda genel olarak Oyak Renault taşeron çalışanlarına desteğimizi dile getirmek için toplanmıştık. Göstermiş olduğumuz desteğin yoğunluk kaybetmediğini göstermek için burada bulunuyoruz.” dedi.

Karaburun’a yargıdan güzel haber Çalık Enerji’ye ait “Sarpıncık RES” pro‐ jesi, “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Kararı”, mahkeme kara‐ rıyla iptal edildi.

K

araburun Kent Konseyi’nden konuyla ilgili şu açıklama yapıldı: Yüzölçümünün %70’i RES projelerine tahsis edilmiş olan Karaburun Yarımadası halkı, yaşam alanlarını, sağlığını, do-

ğayı, yaban hayatını, Yarımada’nın geleceğini korumak için çok yönlü mücadele veriyor. Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatlarının (ÇEHAV) gönüllü olarak yürüttüğü hukuk mücadelemizde bir ka-

zanım daha elde ettik. Çalık Enerji’ye ait “Sarpıncık RES” projesi “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Kararı” İzmir 5. İdare Mahkemesi’nin 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle verdiği kararla iptal edildi. Mahkeme Kararı sonuç bölümünde; “…Bu durumda, dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu işlemle “ÇED Olumlu” kararına konu projenin yer aldığı Yarıma-

da’nın doğal yapısı, coğrafik konumu, projenin yer aldığı Yarımada’da bulunan mevcut rüzgar türbinlerinin kümülatif olarak çevre etki değerleri dikkate alındığında, yeni bir projenin daha bu alanda faaliyete geçmesinin özgün bakir alanlar içeren ve oldukça zengin bir biyoçesitliliği barındıran Yarımada’da yaşayan canlıların sığınacağı başka bir yaşam alanı bırakmayacağı sonucuna varıldığından dava konusu kararda hukuka uygunluk bulunmamıştır…” denilmiştir.

İsmail Koncuk

Koncuk: iş güvencemiz tehdit altında mı? Kamuoyunda 657 olarak bilinen Devlet Memurları Yasası değişecek. Daha önce yaptığı değişiklikler Anayasa Mah‐ kemesi’nden dönen AKP, bu kez yasayı sil baştan değiştir‐ meyi planlıyor. Değişiklikler gerçekleşirse “işçi‐memur” ayrımı ile birlikte memurun iş güvencesi de ortadan kalka‐ cak. Memurların görevden alınması, görev yerlerinin de‐ ğiştirilmesi kolaylaşacak. Görevden alınan memur açtığı davayı kazansa bile yeniden eski görevine dönemeyecek.

T

ürkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, son günlerde yeniden ısıtılıp gündeme getirilen kamu çalışanlarının iş güvencesi konusunda sosyal medya hesabı üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Türkiye Kamu-Sen’in bu konudaki duruşunun son derece net olduğunun altını çizen Genel Başkan İsmail Koncuk, Memurun iş güvencesi konusunda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da taviz verilmeyeceğine vurgu yaptı. Genel Başkan İsmail Koncuk, “Mücadeleye her zaman hazırız, meydanı hiç boş bırakmadık, bırakmaya niyetimiz de yok” dedi. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk yaptığı değerlendirmede; “2011'de Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı oldum. O günden bugüne AKP'nin, bilhassa sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın memurun iş güvencesine taktığını, iş güvencesi olmayan bir istihdam modeli istediğini anlattım. Bu konuda yüzlerce açıklama

yaptım, televizyon programlarında anlattım, on binlerce afiş yaptırdık, iş güvencesi konusunda. Sayın Cumhurbaşkanının, Başbakanlık dönemi de dahil, çeşitli yer ve zamanlarda yaptığı konuşmaları kitapçık haline getirip, geçen yıl tam 250 bin adet dağıttık. 4 Nisan 2015 tarihinde, yine sayın Cumhurbaşkanının aynı konudaki bir açıklaması üzerine, Ankara'da, “İş Güvenceme Dokunma, Ek Zammımı Unutma” adıyla, 50 bin kişinin katılımı ile yürüyüş ve miting yaptık. Tüm bunlara rağmen, bu konuyu anlatamamış olduğumuzu görüyorum. Birçok kişi bugünlerde bana, iş güvencesinin gerçekten tehdit altında olup, olmadığını soruyor. Cevabım “Evet”tir. İktidar bu konuda kararlı, buna karşı durmanın tek yolu, yandaş sendikayı terk etmek, sendikal mücadeleye hız vermek, bunun içinde, Türkiye Kamu-Sen'i desteklemek, güçlü kılmaktır. Biz mücadeleye her zaman hazırız, meydanı hiç boş bırakmadık, bırakmaya niyetimiz de yok” dedi.


Yerel Haberin Kaynağı

“Siper kazmayın, dostluk köprüsü kurun” 10 ülkeden 44 belediye başkanının katıldığı ve Maltepe Belediyesi tarafından or‐ ganize edilen “Uluslararası Diyalog Konferansı”nın sonuç bildirgesi açıklandı. “Siper kazma, köprü yap” sloganıyla açıklanan bildirgede, ülkeler arası dostluğu‐ nun pekiştirilmesi ve dinler arası diyalogun yaygınlaştırılması görüşleri ağırlık ka‐ zandı.

ATAMIZI ÖZLEMLE ANIYORUZ sĐĞīĢijĦ ĪĦįĞİāĪ ğĦĩĦĪ ijĢ ĞĨāĩġġāįt

Başkanlığını Münih Anakent eski Belediye Başkanı ve Maltepe Belediyesi Fahri Danışmanı Christian Ude’nin yaptığı ve kardeş şehir projelerinin sunduğu olanakların ele alındığı ilk grubun raporunda, sadece belediye yönetimlerinin değil, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, okullar, ekonomi örgütleri, turizm şirketleri ve sendikalar gibi kurumların da çalışmalara dâhil edilmesi, özellikle Türk-Alman işbirliğinde, göçmenlerin ve sivil toplumun çalışmalara katılımının sağlanması, gelecekte ‘Halkevleri’ gibi kuruluşların aktivitelere daha yoğun katılımının sağlanması gibi başlıklar ön plana çıktı. Dinler barışı hakim kılabilir Başkanlığını Almanya Sosyal Demokrat Partisi Hessen Eyaleti Milletvekili Turgut Yüksel’in yaptığı ve dinler arası diyalogun ele alındığı ikinci grubun raporunda ise genel anlamda dinler ve buna bağlı dinler arası ilişkinin nasıl sağlanması gerektiğine vurgu yapıldı. Kişilerin ortak yaşantılarını barışçıl kılmak için dinlerin önleyici etkisi

‘sığınmacı felaketi’ ve ‘sığınmacı seli’ gibi olumsuz dil kullanımının reddedilmesi, sığınmacılara güler yüzlü davranılması, sığınmacı kabul eden şehir ve ülkelere gereken maddi yardım ve desteğin gösterilmesi, sığınmacıların gittikleri ülkelerde eğitim programlarına alınması, bunun için şehirlerarasında işbirliği kurulması gibi görüşler belirginleşti. Raporda ayrıca, Türkiye’nin 2,5 milyon mülteci ve Almanya’nın sadece bu yıl içerisinde 1 milyona yakın mülteci almalarının takdirle karşılandığı vurgulandı. 3 Gün sürdü Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın ev sahipliğinde, 23-25 Ekim 2015 tarihleri arasında 3 gün boyunca devam eden konferansa, Münih Anakent eski Belediye Başkanı ve Maltepe Belediyesi Fahri Danışmanı Christian Ude, Münih Fuarı Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdürü Eugen Egetenmeir, Almanya Sosyal Demokrat Partisi Hessen Eyaleti Milletvekili Turgut Yüksel, Avrupa Birliği Politika Danışmanları Yöne-

8

1881 - 193

kartaalbld 444 4 578

www.karrtal.bel.tr

OP. DR. AL LTIN T OK ÖZ KAR ARTAL A BELED DİYE BAŞK KA ANI

olduğundan bahsedilen raporda, 40 yıldan fazla bir süredir ilkokuldan sonra genel din kültürü dersleri veren İngiliz okulları modeli, örnek gösterildi. Çalışma grubu raporunda, çocuklardan başlayarak insanlara, hoşgörü ve çok kültürlülüğe açık bir yaşam biçiminin aşılanması konusunda uzlaşıya varırken, dinler ve kültürler arası bir yaşamın kurulabilmesinde, çok kültürelliğin, kendi özünü yoklamanın ve eğitimin rolünün büyük olduğu noktasında birleşti. Son raporda Türkiye vurgusu Almanya Yeşiller Partisi eski Milletvekili Memet Kılıç’ın başkanlığını yaptığı ve sığınmacılar ele alındığı son grubun raporunda da, sığınmacılar konusunda

tim Kurulu Üyesi Sepp Hartinger, Fransa Sosyal Demokrat Partisi Türkiye temsilcisi Marie Rose Koro, Almanya Yeşiller Partisi eski Milletvekili Memet Kılıç, Kenya Büyükelçisi Julius Kiema Kilonzo, Kenya’nın Mombasa Eyaleti Kültür ve Eğitim Bakanı Tendia Lewa Mtana ve Angola’nın Belas Belediye Başkanı Filipe Barros Espanhol; Almanya’nın Erlangen, Ulm, Celle, Düsseldorf, Münih, Düren, Worms, Coburg, Darmstadt, Mosbach, Hessen, Hamburg-Altona, Bremen, Fürth ve Köln; İran’ın Royan; Filistin’in El Bireh; Avusturya’nın Graz; Çin’in Anqing; Londra’nın Enfield; Karadağ’ın Pljevlia; Kenya’nın Mombasa ve Angola’nın Belas belediyeleri ile Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen belediyeler katılmıştı.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.