Yüreğimiz yandı: 12 asker şehit 2
Valilikten Somali'ye yardım kampanyası
3
Kalıcı işyerleri sahipsiz kaldı
6
Analiz
17-23 Ağustos 2011
Sayfa:2
Muammer Kızılırmak
Başkanlığa giden tek yol Arslan'dan geçer? Gazeteciler Cemiyetine yer sağlamaya gelince karar alamayan/almayan başkan mı? Aday olmasına hatta başkanlığını ilan etmesine, başkanlığa kendini kaptırmasına rağmen hatta ve hatta tebrikleri kabul etmeye dahi başlamasına rağmen kaybeden “Hacıoğlu” siyasetçi mi? Tüm zamanların oyun kurucusu, denge sağlayıcısı, pilavdan defalarca dönmesine rağmen “kaşığı” bir türlü kırılmayan eski vekil mi? Bir fotoğraf makinesi görmeyegörsün her durumda ve şartta poz veren,”keser” döner sap döner birgün gelir hesap döner başkan olurum diye düşünen siysetçimi ? Paparazzilerden kaçmak için pencereden kaçmayı dahi göze alacak kadar televole sevmeyen, bilgin siyasetçi mi ? Peki Tüm ilçe ya da il başkanı adayı olan ancak sert kayaya çarpıp Muammer Kızılırmak kaybedeni , Allah'ın sevdiği kulu “Salih” insan mı? temaslara başlamış Kim…? bulunuyorlar… Geçmişte Ak Sevgili dostlarım… Parti'de yaşanan kongrelere BU kişi bir milletvekili? baktığımızda gelecekteki …İsterseniz hangi vekilimiz kongrenin nasıl olacağına olduğunu bir düşünelim… dair bir fikir vereceğini Mevcut siyasi tabloda bence düşünüyorum. Ancak artık yeni olmaktan çıkmış köprünün altından çok sular “korkusuz” ve “çakır” gözlü aktı… Siyasi aktörler iki vekilimiz hala nasıl vekil değişti… Tabii ki dengeler de olduklarına inanmaya değişti… Mesela Metin çalışıyorlar. Dolayısıyla Kaşıkoğlu bugün siyaset gerek siyasete ve gerekse sahnesinde yok… Keza de Meclis koltuklarına Mehmet Keleş, Saim Tut, alışamadılar… Zira seçileli Fahri Çakır hatta Nihat Çelik neredeyse 2 ay dolmak de öyle… Geçmişte yaşanan üzere ama davetlere kongrelerde oyun kuran, katılmaktan, oyuna müdahale eden pohpohlayanlara teşekkür dengeler artık yok… etmekten fırsat bulup da Yönetmen ve seyirciler hep “Yahu ben vekil oldum aynı kalsa da, ışıkçılar, galiba” diyerek vekillik suflörler hatta sahne yapmaya başlamadılar… değişti… Kimi yardımcı Hala doğum günü çocuğu oyuncular güçlenip başrol havasından kurtulamadılar oynarken kimileri de kaybetti, ve üzerlerinden damatlık figüran dahi olamadılar. elbisesini çıkarıp da işlerine Mesela kimi İl genel meclis güçlerine bakamıyorlar… başkanlığına oynadı Tabir caizse 2 aydan beri kaybetti. Kimisi kendisine balayındalar… O yüzden siyasi geleceğine yatırım mevcut siyasi ortama pek yapmak için aday müdahale edeceklerini ve olamayacağını bile bile ağırlıklarını koyacaklarını arkasına meslektaşlarını da zannetmiyorum… alarak vekilliğe oynadı... Her Sevgili okuyucularım, ne kadar aday olamadıysa Şu anda Düzce'nin siyasi da teşkilattan aldığı destekle hayatını yöneten denge “Pekâlâ da il başkanı sağlayan ne” korkusuz” ve olurum” diyerek kulislere ve “çakır” gözlü iki vekilimiz ne el altından yoklamalara de diğerleri… Geriye kim başladı bile… İsterseniz şu kaldı? anki dengeleri bir Uzun yıllardır il başkanlığı özetleyelim… Ve soralım görevini başarıyla kendimize… sürdürmüş, planlı programlı Kim kongrelerde etkili siyaset yapmış, teşkilata olabilir? Hatta kimin işaret oldukça hâkim olmuş; Bu ettiği, desteklediği kişi il sayede Başbakan'ın gözüne başkanı olabilir? Daha da girmeyi başarmış, il ileri gitmek gerekirse şu başkanlığındaki anda Düzce siyasi hayatını başarısından dolayı bence kim yönetiyor? Ya da bileğinin hakkıyla vekil yönetebilecek kapasitede olmuş, bulunduğu yere kim var? Çiçeği burnunda dişiyle tırnağıyla gelen çoktan kurumasına rağmen Arslanlar gibi siyaset yapan hala buna inanmakta güçlük kişi şu anda Düzce çeken, “Korkusuz”, mert, yiğit siyasetinin tek hâkimi sevgili “çakır” gözlü 2 vekilimiz mi? dostlar… Merkez ilçe, İl, Müzmin İlçe Başkanı, tıpkı hatta tüm ilçe başkanlıklarını rahmetli Erbakan gibi her düşünen hayal kuran, bu kongrede kilit adam rolünü uğurda lacivert elbise sipariş üstelenen “keskin” eden kişilere tavsiyem odur siyasetçimiz mi? Yoksa ki bu siyasetçimizle çok iyi koltuk boşalınca emaneten geçinsinler... Çünkü bu ve vekâleten atanan, ancak makamlara gelebilmek için seçimlerde “yılmaz” bir tek yol Arslanlı yoldan şekilde mücadele eden işi geçiyor… ehline vererek seçimleri Gelecek sefere potansiyel pekâlâ idare eden başkan başkan adaylarını tek tek mı? Hesapta olmadığı halde incelemeye gayret tabir caizse tombaladan göstereceğiz… çıkan, sessiz sakin yapıda Saygılarımla… olmasına rağmen başkan olunca bir anda “bülbül” kesilen, fakat Düzce
12 Haziran seçimlerinde % 50 gibi müthiş bir oy oranıyla ustalık dönemine giren Ak parti'de bugünlerde yeni bir seçim heyecanı başlıyor… Kongreler, yani il, ilçe başkanlık seçimleri… Düzce İl Başkanı Mustafa Yılmaz'ın start vermesiyle başlayan kongre yarışında ilçe başkanlıkları ve il başkanı delegeler tarafından belirlenecek… Ak Parti kulislerinden yansıyan bilgilere göre adaylar da şimdiden sahneye çıkmak için gün saymaya ve çaktırmadan
DÜZCE ÜNİVERSİTESİ’NDEN “DEV PROJE” Sağlık Bakanlığı ile Düzce Üniversitesi arasında 'Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin Geliştirilmesini Etkileyen Durumların ve Yapılması Gereken İş Faaliyetlerinin Belirlenmesi, Koruyucu Sağlık Hizmetleri Stratejisinin Geliştirilmesi Projesi ve Eylem İşbirliği' protokolü imzalandı.
1.Sayfadan devam . Bu projeyle Sağlık Bakanlığı'nın yanı sıra tüm paydaşların görev, sorumluluk ve yetkileri tanımlanarak, koruyucu sağlık ölçütlerinin oluşturulup, kişilerin ve toplumun sağlığının korunarak geliştirilmesi ve herkese koruyucu sağlık hizmeti sunumunda eşitlik sağlanması amaçlandığı ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "Üniversitemizi, projenin yürütücüsü ve koordinatörü olarak Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Talat Bahçebaşı temsil edecek. Devlet Planlama Teşkilatı'yla koordinasyon halinde gerçekleştirilecek olan bu proje, çeşitli üniversitelerden 126 akademisyen, Sağlık Bakanlığı'ndan 130 uzman ile
diğer bakanlık ve kamu kurumlarından 300 personel olmak üzere 500'ü aşkın bir grupla yürütülecek. 20 yıldan daha uzun bir süreyi kapsaması beklenen projede bulaşıcı hastalıkların önlenmesi, su sağlığı ve güvenilirliği, gıda güvenliği ve kalitesi, ruh sağlığını koruma ve geliştirme, sağlık tesisleri, konutların yapısal durumu, umuma açık yerlerin iyiliği, iklim değişikliği, giysi, kozmetik ve deterjanların kalitesi, kronik hastalıkların önlenmesi, kanser, genetik, iş sağlığının geliştirilmesi, afetlere hazırlıklı olma ve kazaların önlenmesi gibi birçok önemli başlık altında çeşitli çalışmalar gerçekleştirilecektir. "
Yürekler yandı: 12 askerimiz şehit oldu
Acı tablo: Çukurca'da 12 şehit (yorumlarınızı paylaşın) Hakkari-Çukurca karayolunun 15. kilometresinde bulunan Vali Erdoğan Gürbüz çeşmesi yakınlarında askeri konvoyun geçişi sırasında iki ayrı patlama meydana geldi. Patlamada biri binbaşı, 4 uzman çavuş, 6 er ve 1 korucu şehit düştü. Hakkari-Çukurca karayolunun 15. kilometresinde bulunan Vali Erdoğan Gürbüz çeşmesi yakınlarında askeri konvoyun geçişi sırasında iki ayrı patlama meydana geldi. Patlamada biri binbaşı, 4 uzman çavuş, 6 er ve 1 korucu şehit düştü. Patlama, Hakkari-Çukurca karayolunun 15'inci kilometresindeki Vali Erdoğan Gürbüz Çeşmesi yakınlarında bu sabah saat 09.00'da meydana geldi. Operasyona giden askeri birlik, PKK'li teröristler tarafından pusuya düşürüldü. Hem mayınlı hem de silahlarla yapılan saldırıda, ilk bilgilere göre,
1'i binbaşı 4 uzmançavuş, 6 er ve 1 korucu şehit düştü. Saldırıda 12 askerin de yaralandığı bildirildi. Yaralanan askerler arasında durumu ağır olanların da bulunduğu belirtiliyor. Hakkari'de son günlerde terör örgütü PKK'nin düzenlediği mayınlı saldırılar ardından askeri sevkiyatlar artık mayına dayanıklı 'Kirpi' olarak bilinen zırhlı araçlarla yapılırken, bunlara sinyal bozucu jammerlar da eşlik ediyor. Son günlerde artan mayınlı saldırılar ardından yol güvenliği en üst düzeye çıkarıldı. Özellikle sınır bölgelerine gönderilen ve mayına dayanıklı 'Kirpi' modeli zırhlı araçlar bu konuda en çok tercih edilen araçlar oluyor. Sınır bölgelerine asker ve mühimmat sevkiyatı bu araçlarla yapılıyor. Son olarak Hakkari Vali Yadımcısı Edip Çakıcı'ya Hakkari-Çukurca karayolunda mayınlı saldırı yapılması ardından bölgeye çok sayıda birlik
sevkedildi. Bu birlikler de yine saldırının yaşandığı Hakkari-Çukurca karayolundan sınıra 'Kirpi' modeli zırhlı araçlarla yapıldı. 30 araçlık konvoya sinyal bozucu jammer araçları eşlik ederken, konvoyun geçişi sırasıda hakim tepelerde korucular ve askerler de yol güvenliğini sağladı. 1 Temmuz'dan bu yana çıkan çatışmalarda 45 asker şehit oldu PKK Temmuz ve Ağustos aylarında asker ve bir kaymakam adayını da kaçırdı. 09 Temmuz: PKK, Diyarbakır ile Lice İlçesi karayolunun 68'inci kilometresindeki Gömeç Köyü yol ayrımında özel araçları ile seyahat eden Lice'deki 2'nci Mekanize Tugay Komutanlığı'nda görevli 1 astsubay başçavuş, 1 uzman çavuş ve Bingöl'ün Genç İlçesi'nde görevli 1 sağlık teknisyenini kaçırdı. 14 Temmuz: Diyarbakır'ın Silvan İlçesi kırsalında kaçırılan 2 asker ve bir sağlık teknisyenini arayan
askerlere yapılan saldırıda 13 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı12 Ağustos: Diyarbakır karayolunu kesen bir grup PKK'lı terörist, Kaymakam adayı 30 yaşındaki Kenan Erenoğlu ile Mardin'deki birliğinden izinli olarak memleketi Bulanık'a gitmekte için yola çıkan er, 21 yaşındaki Aykut Çelik'i kaçırdı 16 Ağustos: Terör örgütü, Hakkâri Vali Yardımcısı Edip Çakıcı'ya mayınlı tuzak kurdu. Çukurca'ya giden Edip Çakıcı'nın yol güzergâhına döşenen mayın, konvoyun geçişinden 1 dakika sonra patladı. Çakıcı ve konvoydakiler ölümden döndü. Başbakanlık Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan, Hakkari'de 7 askerin şehit olması ve 11 askerin yaralanması nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e başsağlığı mesajı gönderdi. Hakkari'de teröristlerce döşenen mayınların patlatılması sonucu 7 askerin şehit düşmesi ve 11 askerin de yaralanmasının, milletçe derin bir teessür ve üzüntüye yol açtığını belirten Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi, hukuk ve kardeşlikten asla taviz vermeden, terör sorununun üstesinden gelebilecek güç ve kararlılığa sahip bir ülke olduğunu vurguladı.
Sayfa:3
17-23 Ağustos 2011
Analiz
Muammer Kızılırmak
Âşık Veysel ve Düzce Üniversitesi Veysel Şatıroğlu veya bilinen adıyla Âşık Veysel (d. 25 Ekim 1894, Şarkışla, Sivas - ö. 21 Mart 1973), Türk halk ozanı. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur. Aşık Veysel, hayatını anlattığı bir şiirinde "Üçyüz-
Doç.Dr.Recep Özmerdivenli
onda gelmiş idim cihana" diyor. Yıl 1894 oluyor hesapça. Diyeceksiniz ki Aşık Veyselle Düzce Üniversitesinin ne alakası var. İki nedenle bağlantı kuruyorum Aşık Veyselle "Üçyüz-onda gelmiş idim cihana" diyor Aşık Veysel. Üniversitenin yol problemini anlatırken ikibin altıda gelmişti gündeme diye başlayacağız anlatmaya. İkincisi Aşık Veysel'in meşhur; "Uzun İnce Bir Yoldayım Gidiyorum Gündüz Gece Bilmiyorum Ne Haldeyim Gidiyorum Gündüz Gece Dünyaya Geldiğim Anda Yürüdüm Aynı Zamanda İki Kapılı Bir Handa Gidiyorum Gündüz Gece" diye devam eden türküsü. Düzce Üniversitesinin yolu acaba uzun ve ince olduğu için mi yapılamıyor diyeceğim ama, gayet kısa (bir km.) bir yol. Üstelik bu yol aynı zamanda bir hastane yolu. Bu yolun yapılması için illaki önemli birisinin hayatını kaybetmesi mi lazım, yoksa anne karnındaki masum
bebeklerin zarar görmesi veya kaybedilmesi mi gerekiyor? Geçtiğimiz günlerde olumlu adımlar atıldı. Sayın Düzce Belediye Başkanı İsmail Bayram bir heyetle incelemelerde bulundu. Arkasından Sayın Valimizin ev sahipliğinde Düzce Belediye Başkanımız, Düzce Üniversitesi Rektörümüz ve Konuralp Belediye Başkanımız Düzce Üniversitesi Yapı İşleri Daire Başkanı (ben de katıldım) bir araya geldiler. Çok olumlu bir gelişme yaşandı. Biz Aşık Veyselden devam edelim. Sivas'a bağlı Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyünde dünyaya gelmiş. Anası Gulizar, bir yaz günü koy dolaylarındaki Ayıpınar merasına koyun sağmaya gittiğinde; oracıkta bir yol üstünde doğurmuş Veysel'i. Göbeğini de kendi eliyle kesmiş. Yaman kadınmış Gülizar ana. Bebesini bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüş. Babası Ahmet; bebenin adını Veysel koymuş. Yıllar geçmiş aradan büyümüş, konuşmuş, yürümüş Veysel çocuk. Böylece yedi yaşına varmış. O yıl bir çiçek hastalığı salgını olmuş Sivas'ta. Küçük Veysel de yakalanmış. Sol gözünde, çiçeğin beyi çıkmış kendi deyimiyle... Göz akıp gitmiş. Sağ gözüne de perde inmiş, önceleri. Yalnız ışığı seçebiliyormuş, bu gözüyle. Babasına "Çocuğu Akdağmadeni'ne götür, orada bu gözünü açacak bir doktor var." demişler. Sevinmiş Ahmet emmi. Gel gör ki talihsizlik yine yakasını bırakmamış Veysel'in. Bir gün inek sağarken babası yanına gelmiş. Veysel ansızın
donuverince; yakında bulunan bir değneğin ucu öteki gözüne girivermiş. O göz de akıp gitmiş böylece. Veysel'in Ali adında bir ağabeysi ve Elif adında bir kız kardeşi varmış. Hepsi çok üzülmüşler Veysel'in kötü kaderine. Üniversitenin yolu sanki Aşık Veysel'in kaderini andırıyor. Yıllardır 18 uygulamalarını bekledik. Şimdi de yağmurlar başlayacak, tekrar havaların düzelmesini bekleyeceğiz. Aşık Veysel'in gözsüz kaldığı gibi bizde yolsuz kalacağız. Asık Veysel' in Babası meraklı adammış. Halk ozanlarından şiirler okuyup ezberleterek avutmaya çalışmış oğlunu. Sivas'ın köyleri saz sairleriyle dolu. Onlar da ara sıra gelip Ahmet emminin evine uğrarlarmış. Veysel ilgiyle dinlermiş çalıp söylediklerini. Babası, oğlunun ilgisini görünce; bir saz alıp vermiş ona. İlk saz derslerini, babasının arkadaşı olan Çamşıh'lı Ali Ağa'dan almış. Ve gitgide, kendini iyice saza vermiş Veysel. Unlu Halk ozanlarının şiirlerini çalıp söylemiş bir zaman. Yirmi beş yasındayken (1919) anası, babası Veysel'i Esma adında bir kızla evermişler ve kısa sure sonra ikisi de göçüp gitmiş bu dünyadan (1921). Acı üstüne acı gelmiş, ama bitmemiş talihin kötü oyunu. İkinci çocuğu on günlükken, anasının memesi ağzına tıkanarak ölmüş, ardından da karısı yanaşmalarıyla evden kaçmış. Bu olay çok koymuş Veysel'e. Daha dertli olmuş ve iyice içine kapanmış. Karısı koyup gittiğinde bir kızı varmış Veysel'in. Daha bir yaşını
bile bitirmemiş. İki yıl kucağında gezdirmiş Veysel, ne çare o da yaşamamış. Bu sıralar Veysel'i yeniden evermişler. Bu karısı çocuk vermiş Aşığa. Biri olmuş, iki oğlan, dört kız, altısı sağ. Onlar da 18 torun vermiş Veysel'e. Ne mutlu Düzcelilere ki; Aşık Veysel'e babasının sahip çıktığı gibi Üniversitesine sahip çıkan bir Rektörü var. Var gücü ile çalışıyor. Ancak yol konusunda bir yere getiriyor, sonrasında desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu desteği fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum. Bu destek sayın Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu ile kişiselleştirmeden; Düzce Üniversitesinin Şehrin Ekonomisine katkısından dolayı verilmeli. Çok açık ve net; bir öğrencinin minimum 400 YTL aylık para harcadığını varsayarsak, personel ile birlikte üniversitenin şehre ekonomik katkısının yıllık en az 50 milyon YTL dir. Yeni açılacak fakülte ve yüksekokullarla bu rakam her geçen gün daha da büyüyecektir. Bizim yapmamız gereken üniversiteyi yıpratmadan (ki bu altın yumurtlayan tavuğu kesmeye benzer) Erciyas Çelik Boru Sanayi A.Ş. nin yaptığı gibi bina, tesis ve yol desteği vermek. Öncelikle Sayın Valimizin ev sahipliğinde Düzce Belediye Başkanımız ve Konuralp Belediye Başkanımızın atmış oldukları olumlu adımdan dolayı teşekkür ediyor ve en kısa zamanda devamını ve sonucunu bekliyoruz. Hep birlikte biraz değişim yaşayalım ve başaralım. Saygılarımla.
Köy gençlik heyetleri & köy gençlik konseyleri kurulamaz mı ?
. Son zamanlarda yerel yönetimlerin önem verdiği kadın meclisleri, gençlik meclisleri gibi sosyal projeleri ön plana çıkartan komiteler oluşturmaktadırlar. Bu ve buna benzer tüm sivil toplum kuruluşlarını ciddi anlamda desteklemek her bireyin öncelikli görevlerinden sayıyoruz.
Ülkemizin değişim sürecinde daha çok ortaya çıkan bu sivil teşkilatlanmalar gelecek yıllar için ümit verici konuların başında yer almaktadır. Sivilleşmenin sivil oluşumların 21 yüzyılın en temel ihtiyacıdır ve demokrasi anlayışını en ayakta tutabilmenin alt yapısıdır. Burada bütün sivil değişimleri övmekten yana desteklemeyi bir görev olduğunu anlatmanın çabası içerisindeyim ve bir kaç fikir de eklemek istiyoruz.Düzce de sivil değişim sürecinin faydalarını hissediyor, Bu anlamda sivil toplum kuruluşlarının Düzce geleceğinde oldukça önemli rol almaktadırlar. Kent konseyleri, Gençlik konseyleri irili ufaklı projeler hazırlayıp toplum için marjinal faydalar ortaya çıkartmaya çalışmaktadırlar. İşte bu
İmtiyaz Sahibi: Murat Albayrakoğlu
Analiz Bağımsız Siyasi Gazete Yıl:1 Sayı: 2 17-23 Ağustos 2011 Yönetim Yeri: Cedidiye Mah. Belediye Arkası Albayrakoğlu basın Yayın Düzce Telefon: o 380 523 1 888
önemli sürecin içerisinde Köy Gençlik Heyetlerini kurmayı öneriyorum. Köy Gençlik Konseylerinin oluşmasını öneriyorum. Köy Kadın konseylerinin kurulmasını öneriyorum. Gençliğinin gelişimin ve değişimin önemli olduğu bu yüzyılda köy nüfusunun ve köy gençliğinin büyük rol oynayacaklarını aynı zamanda da ciddi projeler üreteceklerini düşünüyoruz . Düzce'nin Toplam coğrafyasında 291 köyü bulunmaktadır. Bu enerjinin ne kadar büyük bir güç olacağını tartışmaya bile gerek yok. Burada Düzcenin köy nufusunu da değerlendirmek anlatmak istediğim konuyu sanırım tamamlayacaktır. Çünki Düzce köyleri hala dolu, ciddi bir eğitim ve azımsanmayacak kadar ülke geleceğine geçmişte olduğu gibi gelecekte de büyük rol oynayacakları
Yazı İşleri Müdürü: Caner Albayrakoğlu
Baskı: Parantez Ofset-DÜZCE
kesin. Sivil değişime bu kadar önem veren hükümetimiz bu ve buna benzer kuruluşlara önemle destek vermektedir. İş te bu desteği KÖY GENÇLİK HEYETLERİ, KÖY GENÇLİK KONSEYLERİ, KÖY KADIN KONSEYLERİNİ kurulması için bütün yetkilileri çağırıyoruz.Düzce Valisi Vasip Şahin'in Düzce için büyük bir şans olduğunu düşünüyoruz. Çünkü ilkleri yapmak için ne kadar çok çaba sarf ettiği tartışılamaz. Dolayısı ile sayın Valimiz de bu proje de öncü olmasını temenni ediyoruz.Ülkemizin geçmişinde ve geleceğinde köy toplumunun ne kadar özverili çalıştığını ve bu konuda da Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "köylü milletin efendisidir" sözüyle bitirmek istiyoruz.
Valilikten Somali'ye yardım kampanyası Düzce Valiliği, Somali halkı için yardım kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında Düzce Valiliği banka hesap numaraları belirledi Valilik'ten yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Afrika kıtasının doğusunda yaşanan kuraklığın yol açtığı kıtlık, açlık ve susuzluk nedeniyle başta Somali olmak üzere tüm bölge halkı büyük bir insanlık dramı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu bölgede yaşayan milyonlarca insanı etkileyen bu durum; salgın hastalıklara ve
diğer Afrika ülkeleri için her türlü yardım ve desteği sağlamak, bölge halklarının bu çaresizliklerine bir nebze olsun çare olabilmek amacıyla Düzce Valiliği olarak Somali'ye yardım kampanyası başlatılmıştır. Banka hesap numaraları : T.Vakıflar Bankası Düzce Şubesi: 99082185 TL Hesap Numarası, 13011155 EURO Hesap Numarası, 13011139 USD Hesap Numarası, T.C.Ziraat Bankası Düzce Şubesi: 57400072-5001 TL Hesap Numarası, 57400072-5002 EURO Hesap Numarası,
2 ölümlere neden olmakta, halk çaresiz bir şekilde hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Bu denli büyük bir felakete ülkelerin kendi imkânlarıyla mücadele etmesinin güçlüğü ortadadır. Bu düşünceyle ve bir insanlık borcu olarak, insani yardım için vakit kaybetmeksizin ve süratle harekete geçme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, yardımlaşma ve dayanışma duygusunun yoğun olarak yaşandığı mübarek Ramazan ayında, halkımızın da beklentileri doğrultusunda, Somali ve açlık tehlikesi yaşayan
57400072-5003 USD Hesap Numarası, T.Halk Bankası Düzce Şubesi : 16000097 TL Hesap Numarası, 58000153 EURO Hesap Numarası, 53000175 USD Hesap Numarası. Afet acıları yaşamış olan halkımızın, yazılı ve görsel basınımız, sivil toplum kuruluşlarımızın, kamu kurum ve kuruluşlarımız ile her düzeydeki kamu görevlilerimizin, meslek odalarımızın, bir insanlık görevi olan bu yardım kampanyasına gönüllü olarak her türlü desteği vereceğinize inancımız tamdır.”
Düzce Valiliği Bayramlaşma Programı Belli Oldu Düzce Valiliğince 30 Ağustos'ta kutlanacak Ramazan Bayramı dolayısıyla bayramlaşma programının düzenlendiği bildirildi.Düzce Valiliğince 30 Ağustos'ta kutlanacak Ramazan Bayramı dolayısıyla halkın, kamu çalışanlarının, siyasi parti teşkilatları, meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve basın kuruluşları temsilcilerinin bir araya gelerek bayramlaşmalarının sağlanması amacıyla bayramlaşma programının düzenlendiği bildirildi.Düzce Valiliği'nden
yapılan yazılı açıklamada, Ramazan Bayramı dolayısıyla 11. 00-12. 00 saatleri arasında Düzce İl Müftülüğü Konferans Salonu'nda bayramlaşma töreninin düzenleneceği belirtildi.Açıklamada, ayrıca Düzce Valisi Vasip Şahin'in 12. 00-12. 30 arası İl Emniyet Müdürlüğü'nü, 12. 30-13. 00 arası İl Jandarma Komutanlığı'nı, 13. 00-13. 30 arası Düzce Atatürk Devlet Hastanesi'ni, 13. 30'14. 00 saatlari arasında da Yetiştirme Yurdu'nu ziyaret edeceği yer aldı.
Yayın Danışmanları: Genel Yayın Yönetmeni: Muammer Kızılırmak
Ömer Gaydanoğlu ( KAHKECİZADE) -Yusuf Celiloğlu (CELİLOĞLU
Tasarım: Irmak Ajans 0 530 383 94 46
SAYDAM YEMEK)-Murat Albayrakoğlu ( GÜVEN MATBAA)-Rıfat Seherli(
GIDA) Hayati Çakli ( OĞUZ GURUP)-İbrahim Hacıislamoğlu (CCS SARAR)-Ahmet Türkan( TÜRKKAN MAKİNE)-Osman Saydam( PANDA ALİMİNYUM)-Fatih Yiğit (YİĞİTLER MUTFAK) -Zülfikar Çakır( ÇAKIROĞLU ŞİRKETLER GURUBU)-İrfan Yiğit( YİĞİTLER BETON)
Analiz
17-23 Ağustos 2011
Sayfa:4
Muammer Kızılırmak
HAYAL’di... GERÇEK oldu... 2002 öncesi Her şey hayal ötesi idi. Dünyadaki konumumuz içler acısı, Ülkemizin içinde ciddi ekonomik siyasi
Murat Albayrakoğlu istikrarsızlık, Darbe çığırtkanları cirit atıyor Bütün komşu ülkelerimizde ciddi sorunlar. Ve sonrası Ciddi bir siyasi istikrar, Dış Dünyaya karşı müthiş bir duruş, Ortadoğu ve Asya da olağanüstü bir lobi
Avrupa nın bir çok köşesinden örnek alınacak ülke. 10. YILIN KUTLU OLSUN ADALET VE KALKINMA PARTİSİ. TEBRİK EDERİM SAYIN BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN ve EKİBİ. AKP nin mutlaka eleştireceğimiz tarafları var onları da yazacağız. ……………… 17 AĞUSTOS 2011 DEPREMİ UNUTMAYALIM UNUTTURMAYALIM. ÇÜNKİ BİR GÜN GELİP KENDİNİ HATIRLACAKTIR. ………………… Ve SOMALİ MUTLAKA YARDIM ETMELİYİZ. Dünya çok ifraf dolu olduğu kadar Bir o kadar da DÜNYA bizimle birlikte o kadar da cömerttir.
DÜSAİD Ailesi İftarda biraraya geldi...
.
Baştarafı 1.Sayfada Başkan Çakır devamla”İftar çadırımızın her bir akşamının bedelini paylaşan değerli Sanayici ve İşadamlarına çok teşekkür ediyorum. Ortalama 1000 kişinin iftarını açtığı çadırımızın amacına uygun hizmet etmesini temenni ediyorum. Bu yıl genç DÜSİAD Komisyonunda görev alan arkadaşlarımıza da Huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kendileri Düzce'de belirlenen 20'ye yakın ailenin iftar sofrasına 3'erli gruplar halinde katılarak onlarla paylaşımı hızlandıracak ve yardım paketlerini teslim edecekler, çocukların bayramlık giyimini üslenip yıl boyu irtibat kuracak ilk adımı atmış olacaklar. Sayın Valimizin zenginden al fakire ulaştır projesine sonuna kadar madden ve manen destek veriyoruz. Kendilerine böyle bir
projenin başlamasında öncülük yaptığı için teşekkür ediyoruz. Huzur evinde yapmış olduğumuz iftar programında sevgi evlerinden gelen çocuklarımızın da katılımıyla bir program düzenledik. Huzur evinin yapımını üstlenen Sayın Kamil Çilingire, fakir ailelerin ve yetim çocukların ihtiyaçlarının giderilmesi projesini kendisine iş edinen İsmail Yıldız beyefendiye huzurlarınızda teşekkür ederim. Huzurunda paylaşımla güçleneceğine inanıyoruz ve bu konuda her kim bir ihtiyaçla elini uzatıyorsa biz o eli sıkıyor ve teşekkür ediyoruz. 17Ağustos 1999 yılında yaşanan depremde vefat edenleri rahmetle anıyorum. DÜSİAD ailesi olarak her birimizin bir yakınının vefat ettiği bu depremin acısını halen hissediyor, yaradan böyle acılar bir daha Düzce'mize yaşatmasın temennisinde bulunuyorum. Biz iş adamlarımızla iftihar ediyoruz. Türkiye'nin dış politikasında en önemli güç unsurlarından birisi girişimci kabiliyetimiz, girişimcilerimizin sınır tanımayan aktif faaliyetleri bu konuda Konfederasyonumuz TUSKON'UN özellikle Afrika'da yaptığı faaliyetleri çok yakından takip ediyor ve bu programlara
efe MEDİKAL Hastane Cad. No:156/D Yimpaş yanı Sevenler İş Merkezi/DÜZCE Tel: 0(380) 524 17 18 Fax: 0(380) 524 04 88 Resul DEDEKOCA E-mail: info@ efemedikal
eşlik etmeye gayret ediyoruz. TUSKON Afrika ile Ticareti 5,5 yılından 100 kat arttırdı.250 milyon$ ticaret hacmi 25 milyar$buldu. Afrika'da son 2 yıl içerisinde 18 yeni büyükelçilik açıldı ve toplamı 30'yükseldi.
Böyle bir konjonktürde Afrika'da yaşanan açlık bizim sosyal sorumluluk bilinci içerisinde arada yaşayan kardeşlerimize ırk, din, dil farkı gözetmeden elimizi uzatmamızı gerekli kılıyor. Ben sizlerden “AÇLIK” yazarak SMS göndermek suretiyle Afrika'ya yardım sağlamanızı istiyorum. Bütün iftarlarda herkesin iftar açarken “AÇLIK” yazıp SMS göndermesi bizim için çok büyük maliyet oluşturmaz, ama Afrika için katkı sağlar. ”AÇLIK” yazıp 5777'ye göndermeniz yeterli, bağış bedeli “5 TL.”dir. Bizler kara kıtanın bahtının güzelleşmesi adına yıllardır bu
bölge insanıyla, nesilleriyle o ülkelerde açtığımız okulların vesilesiyle ilgileniyoruz. Bir beyazın yıllardır sadece sömürdüğü aşağıladığı, tüm dinamiklerini aldığı o kıta insanı okullarımız sayesinde, sizlerin yetiştiği nesillerin yaklaşmalarını gördükten sonra İki çeşit beyazın olduğunu gördüler. Hiçbir şey almadan sadece kendinden fedakârlık yapıp veren insanlar yani ülkemizin, Türkiye'nin Anadolu'nun fedakâr insanları, ülkemizin yüz akları olan öğretmen arkadaşlarımızı' da kutluyor, yaradan mahcup etmesin diyorum. Dünyayı gezdiğimizde Türkiye'nin Dünyaya vereceği farklı şeyler var. Dolayısıyla tempomuzu ve gayretimizi arttırmalıyız. Ramazan-ı Şerifin, kara kıta Afrika'nın dertlerine, yardımlarla bir nebze merhem olmasına Suriye gibi baskı altında olmadan tüm İslam alemine biran önce huzur getirmesini temenni ediyor katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor.” Başkan Çakır'ın konuşmasının ardından kürsüye gelen Samanyolu Televizyonu Program sunucusu Asım Yıldırım, iftar programına katılan Düsiad ailesine şiirlerle beslenen bir yudum hikâyeler anlattı. Pür Dikkat Dinlenen hikâyeler bitiminde ise Asım Yıldırım alkışlarla desteklendi.
Sayfa:5
17-23 Ağustos 2011
Analiz
Muammer Kızılırmak
12 yılda depreme karşı ne yaptık? Düzce'de 1999 yılında, “17 Ağustos Depremi” ni, 12 yıl önce çok acı birtecrübeyle yaşadık.Ama hala hiç böyle bir felaket yaşamamış gibi ve yine buna maruz kalmayacakmış gibi davranıyoruz… Yaşadığımız felaketlerden ders almıyoruz...
"Düzce'de 1999 yılında, “17 Ağustos Depremi” ni, 12 yıl önce çok acı bir tecrübeyle yaşadık. Ama hala hiç böyle bir felaket yaşamamış gibi ve yine buna maruz kalmayacakmış gibi davranıyoruz…"Dünyanın oluşumundan beri, sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluştuğu ve sonucundan da milyonlarca insanın ve barınakların yok olduğu bilinmektedir. Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda bir çok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kayıplarına uğrayacağımız bir gerçektir. Deprem Bölgeleri Haritası'na göre eskiden
yurdumuzun % 92' si deprem bölgeleri içindeydi, artık bilinen bir gerçek deprem olmayan Konya' da bile depremler olduğu için şöyle diyebiliriz ki, yurdumuzun %100' ü deprem bölgeleri içerisindedir. Nüfusumuzun % 100' ünün deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerimizin % 98' i ve barajlarımızın % 93' ünün deprem bölgesinde bulunduğu bizler ve yetkililerce de bilinmektedir.Son 58 yıl içerisinde depremlerden; 58.202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122.096 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411.465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Sonuç olarak denilebilir ki, depremlerden, her yıl
ortalam a 1.003 vatandaşı mız ölmekte ve 7.094 bina yıkılmaktadır.17 Ağustos 1999 tarihinde ''Marmara Depremi'' ile "deprem" kavramı yoğun bir şekilde günlük hayatımızdaki yerini aldı.17 Ağustos'u bir çok açıdan sarsıldığımız ve kendimize gelmemiz gereken milât olarak değerlendiriyorum. 1999 Marmara depremi bize toplum olarak depremlere ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. Böylesi büyük bir felaketten ve akabinde yaşadığımız''12 Kasım Düzce Depremi''nden sonra 12 yıl geçti ve biz hala AFETÖNCESİ ZARAR AZALTMA, AFET ANI ZARAR AZALTMA VE AFET
SONRASI YAPILACAKLAR konusunda maalesef sınıfta kaldık …12 yıldır yerimizde sayıyoruz… Biz millet olarak çabuk unutan bir toplumuz. Unutmak güzeldir ancak ''DERS ALARAK UNUTMAMIZ DAHA MANTIKLI OLMAZ MIYDI?'' Hazırlıklarımızı bunlara göre yapmalıyız. Neler yapıldı sizce şimdiye kadar? Son olarak kısaca özetlemek gerekirse; Afete hazırlık uzun soluklu bir süreçtir. Lütfen artık böylesi bir tehlikeye karşı yerimizde saymayı bırakalım ve bu konuda bizimde verdiğimiz AFETLERE HAZIRLIK EĞİTİMLERİ' ne katılarak yetkilileriyle, halkıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, yeterli olacak bir ''AFET KÜLTÜRÜ'' oluşturalım…
Düzcelilere Ramazan-ı Şerif’in ruhunu yaşatıyorlar Yapılan etkinlikler, verilen iftar yemekleri, kurulan çadır ile başta Düzce Valisi Vasip Şahin olmak üzere Belediye Başkanı İsmail Bayram ve Düsiad Düzce halkının huzur dolu ve huşu içinde bir Ramazan ayı geçirmesi için her türlü desteği veriyorlar…
Protokol iftar çadırında...
Düzce Valisi Vasip ŞAHİN, Ramazan ayı dolayısıyla şehit yakınları ve gazilerle bir arada olmak amacıyla iftar yemeği düzenledi. İftara Vali Vasip ŞAHİN, Düzce Milletvekilleri İbrahim KORKMAZ, Fevai ARSLAN, Osman ÇAKIR, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Albay Turhan YAZICI, Düzce Belediye Başkanı İsmail BAYRAM, Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan SOLMAZ, Baro Başkanı Av. Ali DİLBER, Vali Yardımcıları, İl Emniyet Müdürü Ali GEZER, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Kenan ÜSTÜNEL, İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer BÜLBÜL, Valilik Birim Müdürleri, Şehit yakınları gaziler ve aileleri katıldı.
Düzce'nin seçilmiş ve atanmış üst düzey yöneticileri Ramazan'ın ilk iftarını Belediye meydanında kurulan iftar çadırında açtılar. Kısa adı DÜSİAD olan Düzce Sanayici ve İşadamları Derneği tarafından Ramazan ayı için kurulan 1000 kişinin iftar açabildiği çadırın ilk misafirleri Düzce Valisi Vasip Şahin, Düzce Milletvekilleri
açtılar. İftar saatinin yaklaşması ile birlikte iftar çadırı önünde uzun kuyruklar oluşmaya başladı. Vali Şahin, Milletvekilleri Korkmaz, Arslan, Çakır, Başkan Bayram, İl Genel Meclis Başkanı Bülbül ile DÜSİAD Başkanı Çakır vatandaşlarla birlikte iftar kuyruğuna girdiler. Çadırda iftar açmayı bekleyen vatandaşlar,
İbrahim Korkmaz, Fevai Arslan, Osman Çakır, Düzce Belediye Başkanı İsmail Bayram, İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer Bülbül, DÜSİAD Başkanı Eyüp Çakır oldu. Düzce protokolü Ramazan ayının ilk iftarında Belediye meydanında kurulan 'Ramazan Çadırında' vatandaşlarla birlikte oruç
ellerinde yemek karavanaları bulunan çadır içinde bir masaya oturan protokolü alkışladı. İftarın açılması sonrasında yemek duası yapıldı ve protokol daha sonra Cedidiye camiine namaz kılmaya geçti. Namaz sonrasında ise protokol alanda bulunan vatandaşlarla sohbet etti.
Terör nasıl bitirilir? Terör örgütlerinin en önemli gücü propagandadır. Örgüt, toplumu korkutma ve yıldırma adına eylem yapar. Bu eylemler, toplumun her kesimine yayılmadığı sürece, eylemin anlamı kalmaz. Öyleyse eylem, ne kadar kanlı olursa, kan ve gözyaşı medya tarafından ne kadar dramatize edilerek, uzun süre gündemde kalırsa, örgüt o ölçüde amacına ulaşmış olur. Türkiye'deki terör eylemleri sonrasında medyanın bu eylemleri nasıl ele aldığına bir bakın. Yayınlar, örgütün mü, yoksa toplumun lehine mi? 1980 öncesi Ülkücü ve Devrimci gruplar, kentleri,
Hayati Cakli mahalleleri ve sokakları paylaşmışlardı. Mahalle ve sokaklardaki militan güçleri ise, elli yüz kişiyi geçmezdi. Beyin takımı ise üç, beş kişiydi. Aynı alanda farklı dünya görüşüne sahip insanlar olmasına karşın orada etkin güç, orayı ele geçiren yapılanmaydı. Okullarda da bu böyle şekillendi. Bir kentte, mahalle ve sokakta, örgütlü gücün sayısı önemli değildir. Önemli olan, etkinliği ve bu etkinliği sağlayan propaganda becerisidir. Genellikle yığınlar, bir güce karşı örgütlenme yerine, mevcut güce biat
etmeyi tercih ederler. Doğu ve Güneydoğu'da, terör örgütüne sempati duyanlarla, karşı olanların sayısı fifti, fifti. Karşı olanlar, tepkilerini sadece seçimden seçime sandıkta gösteriyorlar. Diğer zamanlarda ister istemez örgütün kuyruğuna takılmak zorunda kalıyorlar. PKK terör örgütü, salt bu ülkenin ve bu ülkede yaşayan Kürt nüfusunun dışında kalan halkın baş belası değil, bana göre, bu örgütten en çok zarar gören kesim Kürt halkı. BDP'nin o yüz binleri bulan gösterilerinde yer alanların çoğu, istemeye istemeye oraya gitmek zorunda kalanlar. Demek ki, bu tür eylemlere katılanların önemli bir bölümü de, örgütten korktuğu için buralarda bulunuyorlar. İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Örgütün propagandasının önünü keseceksin. Eylemlerin önemli bir bölümü topluma yansımayacak. Bunu için de, Türk medyası belli bir sorumluluk duygusu içinde hareket edecek ve toplum gerilmeyecek, korkutulmayacak örgütün eylem gücünün varlığı abartılmayacak. Başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere, metropollerde yuvalanmış, militan kadrolar, özellikle de çocukları sokağa salanları, Türk istihbaratı ve güvenlik güçleri bal gibi biliyor olmalı!. Biliyorlarsa mesele yok. Bir gece de bunların burunları sürtülebilir… Bilinmiyorsa o zaman yapacak bir şey yok, işimiz Allah'a kaldı demektir.. Değerli okurlar benim bu konudaki düşüncelerim böyle…Bu konuda herkes bir şeyler söylüyor bende görüşlerimi yazdım…
Analiz
17-23 Ağustos 2011
Sayfa:6
Muammer Kızılırmak
SOMALİ AĞLAYAMIYOR AÇLIKTAN!!! SELAM HERKESE Sizlere yüreklerimizi yakan insanlığımızdan utandıran SOMALİ'den açlıktan ve sefaletten bahsetmek istiyorum. Komşusu açken tok yatan bizden degildir diyen bir efendinin nesilleriyiz biz fakat malesaf dünyada halen açlık sınırında yaşayan milyonlarca insan var. Bunun ne kadar farkında yada farkında olmak istediğimiz tartışılabilir.
Ak Parti'nin 10.Yıldönümü sade bir törenle kutlandı.
Osman Saydam Açlık ve susuzluk en çok çocukları etkiliyor o masum minik kalpler şimdisi ve geleceği olmayan o minik yavrular senin benim hepimizin cocukları bizim çocuklarımız… Anneleri o savunmasız cocuklarının arasından seçim yaparak birilerini doyurabilmekde yada birilerini ölüme terk edebilmekte bir annenin yaşayabileceği en büyük dram bu…. Böyle bir dünyada yaşamak sizce mümkün müdür? Ben insan olarak ben bir baba olarak ben bir vatandaş olarak herkesin bu acıyı damarlarında hissederek yapabileceği her şeyi yapmaya davet ediyorum. Küçücük yavrularımız kumbaralarında harçlıklarını dahi bu kampanyaya verebiliyorsa herkesin yapabilecek bişeyleri var demektir. Elbetteki yapılanları görmekteyiz Düzce'mizde bir Cuma namazında 250 bin TL çıkması bile duyarlılığımızı göstermektedir. Ama daha fazla birlik ve dayanışmaya ihtiyacımız var bunun için de dünyanın en büyük yardım kuruluşlarından biri olan ve HAYDİ TÜRKİYE İYİLİK KANDİLLERİNİ YAKALIM diyen TÜRK KIZILAYI nın bağış telefonlarını buradan yazmak istiyorum 2868 bir kısa mesajla 5 tl yardım yapabilirsiniz ayrıca yapacağınız yardımda 200 tl bir ailenin bir aylık gıda ihtiyacı karşılanmakta bunun içinde 168 i arayarak bağışta bulunabilirsiniz…
Ramazan ayı olması nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partinin kuruluşunun 10.yılı kutlamalarının sade bir törenle yapılması yönünde talimatı gereği AK parti Düzce İl Teşkilatı iftar yemeği vermekle yetindi. AK Parti İl Teşkilatı Belediye meydanında verdiği iftar ile partinin kuruluşunun 10. Yılını kutladı. Düsiad tarafından kurulan iftar çadırının yanında verilen iftar yemeğine MKYK Üyesi Orhan Yeğin, Belediye Başkanı İsmail Bayram, Milletvekilleri Fevai Aslan ve Osman Çakır, Ak Parti İl Başkanı Mustafa Yılmaz, İl Genel Meclis Üyeleri ile birlikte partililerin yanı sıra vatandaşlar katıldı. Yemeğin ardından konuşan MKYK Üyesi Orhan Yeğin, 14 Ağustos 2001'de Başbakan'ın artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözünü hatırlattı Yeğin “14 ağustos 2001 tarihine geri döndüğümüzde genel başkanımız Recep Tayyip Erdoğan artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demişti ve 73 milyonun iktidarı olacağız demişti. O zaman siyasetin içinde olanlar bu ifadeler ile dalga geçmişlerdi. Oysaki AK Parti iktidara gelmeden önce bu ülkeyi yöneten bürokratik aklı, ülkenin insanlarını gelir düzeylerine göre
sınıflara ayırmıştı.” Daha sonra konuşan İl Başkanı Mustafa Yılmaz “Türkiye lider olma yolunda hızlı bir şekilde ilerliyor. Gelişmiş ülkeler seviyesinde ulaşamasak bile ulaşma yolunda hızla ilerliyoruz. Ak partinin 10. Yılını değerli katılımcılarımız ile kutluyoruz. Bu nedenle Türkiye'nin 81 ilinde genel merkezimiz iftarlar düzenledi. O vesile ile halkımızın da iftar
çadırına katılımından dolayı onlarla birlikte olmak düşüncesi ile bir araya geldik.” Dedi. Düzce Milletvekili Fevai Arslan ise “2001 yılında Başbakanın muhtar bile olamaz denildiği bir kuruluş gerçekleştirdik. Bu akşam göğsümüzün kabardığı akşamlardan bir tanesi. 14 Ağustos 2001 yılında çok zahmetler altında, çok yorumlar altında başkanının muhtar bile
Kalıcı işyerleri sahipsiz kaldı
Ve son olarak bir mesajla bir çocugu bir çok mesajla bir çok hayatı kurtarabiliriz... Depremlerde iş yerleri yıkılan hak sahipleri için yapılan dükkânlar, yanlış kararlar sonucu çürümeye terk edildi. Yanlış kararların bedelini ise o kararları verenler değil vatandaşlar ödüyor… Depremlerde işyerleri yıkılan vatandaşlar için yapılan kalıcı İşyerleri başka amaçlarla kullanılmaya başlandı. Hak sahiplerinin şehir merkezine uzak olması ve işin niteliğine uygun olmaması nedeniyle tercih etmediği iş yerlerinde, aradan geçen 12 yılda
yangın tüpleri, elektrik sayaçları, kapılar, kalorifer petekleri çalındı, camları kırılan, duvarlarına yazılar yazılan iş yerleri adeta harabeye döndü. Trilyonlarca para boşa gitti. Hak sahibi olan esnaf da malına sahip çıkıp dükkan açmadı. Bugünkü bedelle yaklaşık 60 milyon TL harcanarak yaptırılan çok katlı ve hücre tipi iş yerleri çürümeye terk edildi.Zaman zaman okul, yurt binası yapılması gibi teklifler getirilen işyerlerinin bir çoğu 12
yıldır atıl vaziyette bekliyor. 3–4 kat inşa edilen her bir dükkânın 30 metre kare olduğu işyerleri çok amaçlı kullanıma uygun olmadığı için hiçbir kurum tarafından istenmedi. Kalıcı konutlardaki bir kısım işyeri huzur evi olarak değerlendirilirken, Fevzi Çakmak mahallesindeki işyerlerinin ise üniversiteye devri söz konusu olmuştu. Ancak bu konuda bir gelişme yaşanmadı ve işyerleri boş durmaya devam ediyor.
olamaz denildiği bir ortamda bir kuruluş gerçekleştirilmiştir. Ve bu bayrağı burçlara dikmek için 10 yıldır başkanımızın liderliğinde bugünlere azim ve çaba içinde gelmiştir. Görünün köy kılavuz istemez 2001 yılından itibaren yapılanlar ortadadır. Bu teşkilatlar ve dünya lideri olan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında daha iyi hizmetlere imza atacaktır.” Şeklinde konuştu.
Sayfa:7
17-23 Ağustos 2011
Analiz
Muammer Kızılırmak
Efteni Gölü Sulak Alan Yönetim Planı Projesi’nin tanıtımı yapıldı
Düzce'nin Gölyaka ilçesinde "Efteni Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Sulak Alan Yönetim
Planı" projesinin tanıtımı yapıldı. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Konferans
Salonu'nda yapılan tanıtım toplantısında, yönetim planı ile ilgili katılımcılara bilgi verildi.
Düzce Valisi Vasip Şahin, burada yaptığı konuşmada, yönetim planının proje aşamasında kurumlar arasındaki koordinasyonun iyi sağlanması gerektiğini belirterek, bu planın Düzce için çok önemli olduğunu vurguladı. Planın gerçekleşmesi halinde Düzce'de turizmin canlanacağını öne süren Şahin, "Dünyadaki kuşların göç yolunun dördü ülkemizden geçiyor. Dolayısıyla ülkemiz için de önemli bir proje" dedi. Efteni Gölü'nün doğal yapısının korunacağını bildiren Şahin, yöre halkının kalkınmasında da bu projenin önemli rol oynayacağını vurguladı. Şahin, çalışmaların 23 Kasımda sonlanacağını sözlerine ekledi.
Bir yıldız daha kaydı... Son dönemde Avrupa'ya gönderdiğimiz futbolcular göğsümüzü kabartmaya devam ediyorlar... Tugay, Nihat, Tuncay, Hakan Şükür ve daha sayamadığım birçok isim...Ama bunların içinde
Murat Albayrakoğlu futbolu Avrupa'da bırakan Tugan Kerimoğlu' nun yeri ayrıdır bizde... Adam gibi gitti adam gibi geldi, diğerleri gibi.... Gelelim Türkiye'nin şimdiki taraflı tarafsız yıldızına... O yıldız Arda Turan... Atletico Madrid yolunda iyi işler yapmak için Mehmet
Topal gibi Laliga'ya gitti, Özveri, başarı, istikrar,v.s... Hepsine sahip olmak için, burada yok muydu? Vardı... Daha çok kazanıyordu ama niye gitti, Bir Galatasaray taraftarı olarak ardayı futbolculuğu ile çok beğeniyorum. Ama verilen yük ağır geldi kaldıramadı... Kız arkadaşı bir yandan magazinciler bir yandan unuttu futbolu orası senin burası benim yaptı. Bu vesile ile kendini unuttu gitti, yetişti Atletico aldı götürdü genç kaptanı, Ne olursa olsun onu taraftar koydu Metin Oktay'ın yerine hak etmedi de değil hani!!! Açıklamasını yaptı basın önünde kapak yaparcasına, unutmadı kimseyi, herkese selam dedi, Sana da bu yakışır eski kaptan Allah yolunu açık etsin.... Daha çok Arda'lar Hakanlar göndermek dileği ile...
İSKİ GELİR SÖKE SÖKE ALIR , DÜZCE'Lİ DEREDE BİLE SUSUZ KALIR... Düzce'de yaşayan ve gündemi az çok takip eden, kimine göre
olmayacağı ve buna istinaden alternatif içme suyu kaynaklarının tespit edilmesi gerekildiği kanısına varıldı. Yapılan çalışmalar sonucunda uygun debi ve karakteristikteki içme suyunun Düzce ilinin neredeyse tamamını içine alan havzadaki su kaynaklarının ,akarsularının birleşerek oluşturduğu ve melen bölgesinden Karadeniz'e dökülen melen çayı suyunun olduğu tespit edildi. Bu tespitler doğrultusunda Düzce havzası bakanlığın da onayıyla özel yetkiler ve özel kanunlar desteğiyle İstanbul içme suyu havzasına dahil edildi. Artık Düzce ili sınırlarındaki içme suyunun denetimi İstanbul Su Düzce için büyük kazanç Ve Kanalizasyon idaresi sağlayacak denilen, kimine Başkanlığı ( İSKİ) ndaydı. Ve göreyse başımıza büyük dertler bundan yaklaşık 5 sene açacak hatta açtı diye söz öncesine kadar tamamlanan edilen ve Düzce'nin geleceğini projeye göre Melen Çayının ciddi ölçüde etkileyecek olan Karadeniz'e dökülen kısmıdan bu önemli konuyu hemen alınacak su 2.5 metre hemen herkes bilir. İstanbul genişliğindeki borularla ve için çözüm , Düzce için problem pompalar yardımıyla İstanbul'a kaynağı diyebileceğimiz '' kadar iletilecekti. Proje Melen Çayı Projesi '' konumuz. hakkında çeşitli bilgilendirme Peki nedir bu Melen Suyu toplantıları yapıldı. Bu Projesi ?. Amacı nedir ? toplantılardan biri il genel Dayanağı nedir ? . Amacına meclisi salonunda 2007 yılında ulaşmış mıdır ? Bildiğimiz , yapılmıştı. Mesleğim itibariyle ( günlerce bahsettiğimiz projeyi Çevre Mühendisiyim ) bende kısaca hatırlayalım tekrardan. toplantıya katılma fırsatı Melen Suyu Projesi temeli bulmuştum. Meclis yaklaşık 40 yıl öncesine toplantısında ilgimi çeken bir dayanan, yıllarca fizibilite konu olmuştu. Öyle ki çalışması yapılan , amacı bilgilendirmeyi yapan profesör nüfusu şu anda 13 milyona sürekli projenin olumlu yönlerini ulaşan Türkiye'nin en büyük anlatıp durmuştu. Ancak şehri İstanbul'un hızla artan konuyla bire bir ilgili içme suyu ihtiyacını karşılamak mühendislik bölümünde olan çok anlamlı ve İstanbul için öğrenim gördüğüm için toz hayati öneme sahip bir projedir. pembe anlatılan projenin Peki Düzce bu projenin Polyanna cılık hikayelerini koca neresinde ? kısaca açıklayayım bir buz dağının sadece görünen ; Yıllar önce yapılan kısmından başkası olmadığını çalışmalarda İstanbul' un su fark etmekte güçlük kaynaklarının şehrin içme suyu çekmemiştim . Toplantı ihtiyacını karşılayamaz duruma sonrası düşüncem gerekli geleceği tarihin çok da geç adımların atılmaması
İrfan Yiğit
durumunda Düzceliyi sıkıntılı günlerin bekleyeceğiydi. il genel meclisi üyelerinden birkaçı haricinde konuyu kavrayıp da itiraz eden olmamıştı. Çünkü objektif bir sunum olmamıştı. Toplantıda Düzce'de bulunan su kaynaklarının çok iyi kullanılması gerektiğine özellikle vurgu yapılıyordu. Hatta akarsuların kirlenmemesi için il sınırları içerisinde 3 yeni atık su artıma tesisi kurulması planlanmıştı. Kaynaşlı , Yığılca ve Cumayeri ilçelerine atık su arıtma tesisi yapılacaktı. Buraya kadar her şey normal. Evet İstanbul bizim göz bebeğimiz . Gurur duyduğumuz şehrimiz. Su mu lazım ? hemen. Duyarlı mı olmamız gerekiyor ? tamam olur. Fedakarlık mı ? Düzceli her zaman hazır kıta fedakarlık için bekler. Seve seve de İstanbul için gerekeni yaparız. Ancak aynanın öteki yüzüne de bakmak lazım. Hep beraber bi bakalım ; Melen çayı projesi gündeme gelir.Yıl 2007. Toplantılar ,seminerler olacaklar vaad edilenler yapılacaklar. Öncelik sıralamasında Kaynaşlı , Cumayeri ve Yığılca atık su arıtma tesisleri ilk sırada. Arıtma tesisleri çalışmalarını İSKİ üstlenmişti. 2011 yılının yarısını bitirmişiz. Hala arıtma tesisi kurulacak !. Melen çayını en çok kirleten ilçelerde arıtma yok . 5 sene geçmiş ama tesis namına bir çivi bile çakılacak duruma gelinmemiş. Çok merak ediyorum . Acaba İSKİ kendisine ceza ketsimi yada kapatma kararı içeren bir tutanak hazırladı mı ! Ne alaka diyecek olursanız iyi okuyun ; Düzce iki büyük deprem felaketi geçiren ,ardından kara Çarşamba olarak anılan 2001 krizi ile ekonomik olarak da yerle bir olan kendi çapında bir
şehir. Kişi başına düşen geliri ile 81 il arasında alt sıralarda yer alan bir il. Özellikle o yıllarda bir hayli alt sıralardaydı. Düzceli sanayici bunca dertten , sıkıntıdan sonra güçlükle ayakta duracak hale geldi. Devletin yardım elini uzatması gereken faizsiz kredi , yada yatırım hibesi yapması gereken illerin arasında ilk sırada öncelik tanınması gereken il Düzceydi. 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki kanunu ile bunu kısmen gerçekleştirdi. Ancak İSKİ nin kendisine verilen yetki ile bölgede denetleyici konumuna geçme sonucu sanayici ve çiftçi için sıkıntılı günler başladı. Hem de 2007 yılındaki toplantılardan hemen sonra başladı. Öyle aradan 5 sene filan geçmedi. Yani kimse sanayiciye 5 sene içinde bu problemi çöz yıksa sıkıntı yaşarsın demedi ! ..Bir sabah hiç görmediğimiz İSKİ ekibi operasyona başladı. İSKİ gelir, bakar bu tesis çalışmaya uygun değildir ,derhal kapatılması gereklidir tutanağını ilgili yaptırım mercilerine teslim eder . Asfalttaki çukurun yıllarca kapatılmadığı ülkemizde birkaç haftada kapatma kararları tutanakları cirit atmaya başladı aniden. Büyük tartışmalar itirazlar yaşandı. Onlarca işyeri kısa süre içerisinde kapatıldı.Çok ilginç ,cüretkar kararlara imza atıldı. Binlerce kişi işsiz kaldı. Yıllardır alın teri döktüğü işyerini kapatmamakta direnenleri ise yüksek maliyetli çevre yatırımları bekliyordu. Hem de öyle 5 sene süre verilerek değil . Aniden , hemen, çok acil ! .. Peki paranın kuruşunun dahi öneli olduğu Düzceli yatırımcı için ,yüz binlerce liralık maliyetleri olan çevre yatırımları konusunda herhangi bir hibe,
faizsiz yada düşük faizli kredi imkanı sunuldu mu ? ..Ben hatırlamıyorum. Söylediklerim yanlış anlaşılmasın. Kesinlikle çevre yatırımları yapılması gereken en önemli yatırımlardandır. Açlıktan yemeye yemek ,içmeye su bulamayan Afrika gibi olmak istemiyorsak ,asit yağmurlarıyla sıkıntılı günler yaşamak istemiyorsak, sağlıklı bir gelecek istiyorsak cevre yatırımlarını göz ardı etmememiz gerekir.(öyle ya rahmetli Sakıp sapancının dediği gibi on binlerce otomobil üretsem ne olur oğlum otomobil kullanamadıktan sonra. Sağlık olmadan malın mülkün çalışmanın tadı tuzu olmaz elbette.)Proje çok büyük ve önemli bir proje. Çalışmaları yaklaşık 40 yıl önceden başlamış. Her şey sistematik olarak ilerlemiş. Ama Düzceli sanayici zorda kalır mı , çiftçi sıkıntı yaşar mı, he deyince yatırım yapabilir mi bunun hesabını kimse yapmamış. Madem o kadar kolaydı elini boş cebine atıp yatırım hesabı yapmak, o zaman İSKİ elini dolu cebine attığı halde neden 5 senedir 3 tane arıtma tesisi kuramadı. Düzce İstanbul un küçük bir ilçesi büyüklüğünde bir il. İstanbul da 39 ilçe var. İstanbul un 39 ilçesinin bütün sorunlarını halledebilen İSKİ Düzce nin arıtma tesisi sorununu 5 yıldır çözmüyor. Çünkü Düzce pekte umurlarında değil.Amaç İstanbul'un içme suyu ihtiyacıydı.amaca ulaşıldı. Öyle ya her şehir kendi bacağından asılır. İstanbul geldi söke söke ihtiyacı olan suyu aldı ama gitmedi. Denetimlere devam ediyor. Biz Düzce olarak kendi su ihtiyacımızı halledemedik daha. Halletmeye kalksak da İSKİ anında
müdahale eder .Bu su kaynağını kullanamazsınız, buraya sondaj vuramazsınız, bu derenin önünde set kuramazsınız. Sonuç mu ? . Aybaşı Köyü'de halk içme suyu için bir kilometre yol yürüyor. Yeni Taşköprü köyünde su muhabbeti, yaklaşık beş bin kişinin yaşadığı Doğanlı, Muncurlu, Yeşilçam köylerinde her yağmur yağışında çeşmelerden su yerine çamur akmakta. Halk termosifonların yarıya kadar çamur dolmasından şikayetçi. Su içemiyor ,çamaşır yıkayamıyor, banyo yapamıyor.Yaklaşık 2 yıldır çamur çeşmesinden su içmeye devam ediliyor.İki haftada sanayiciye sorunu çözme direktifi verenler 2 yıldır millete neden çamur içiriyor anlamış değilim.Yoksa denetimler sadece İstanbul için mi yapılıyor. İstanbul un insanı temiz su içecek diye yemediğimiz ceza kapatmadığımız fabrika kalmadı, yapmadığımız yatırım kalmadı,ama Doğanlı' lı Düzceli 2 yıldır çamur içse ,Aybaşı Köylüsü hiç su içemese sıkıntı yok. Bunlar benim bildiğim sağdan soldan duyduğum köyler. Bu köylerin haricinde su ihtiyacı olan onlarca köy var. Tek umudumuz köydes kaldı. Umarım köydes kısa sürede meyvelerini verirde üzerimizden bir yük kalkar. Ramazan ayının ağustosun tam ortasına denk geldiği ve sıcaktan kavrulan bu günlerde yaklaşık 16 saat oruç tutan idarecilerimize susuzluğun ne kadar büyük bir problem olduğunu hatırlatmama herhalde gerek yoktur. Eğer İstanbul'a yetecek ölçüde su kaynağı olan bir şehirsek, Düzce'nin birkaç köyüne su bulamadık demek pek inandırıcı olmaz sanırım..
Analiz Bağımsız Siyasi Gazete
Yıl: 1 Sayı: 2 17-23 Ağustos 2011
10 yıllık başarı öyküsü: Ak Parti Araştırma-haber: Muammer Kızılrımak AK Parti, bir başarı öyküsüdür . Katıldığı her seçimi, üzerine katarak birinci tamamlamıştır. Sonuncusunda ise yüzde 50 oy almıştır. Bu yüzden AK Parti başarılı bir projedir. Kolay değildir. Hayat bulduğu siyasi hareketin genetik yapısını değiştirmiştir. Milli Görüşçü, yaklaşımını reddetmiş, benimsememiştir. Muhafazakar bir çizgiyi tercih etmiştir. Varoşlara, dar gelirlilere, kıt kanat geçinenlere, yani toplumun ezilen kesimlerine el atmıştır. Adam yerine konuldukları kanaatini yaratmıştır. Demokrat Parti'si Meclis'i boykot etti. Daha sonra askerlerin talimatıyla yapıldığı ortaya çıkan bu harekete bir de Genelkurmay'ın yayınladığı 27 Nisan bildirisi eklenince seçim kaçınılmaz oldu. 22 Temmuz 2007 yılında yapılan seçimlerin ardından AK Parti yüzde 47'lik ezici
E-BİLDİRGENİN ARKASINDAN YÜZDE 47 SEÇİM BAŞARISI 2004 yılında yapılan 2004 yerel seçimlerinde yüzde 42'lik oyla ikinci kez birinci
parti olan AK Parti, 15 Büyükşehir Belediyesi'nin 11'in de sahibi oldu. AK
Parti büyük patlamayı 2007 genel seçimlerinde yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde aday olan dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü seçtirmemek için bütün yollar denendi.
AK Parti'den kopan Erkan Mumcu'nun Anavatan Partisi ile Mehmet Ağar'ın
bir çoğunlukla Meclise girdi. Türkiye'nin 81 ilinin 80'ninde milletvekili çıkardı. KAPATMA DAVASI Türkiye ve AK Parti Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın 14 Mart 2008 tarihinde açtığı kapatma davasıyla şok oldu. Seçmenlerin yüzde 47'sinin oyunu alan bir parti seçimlerin üzerinden 8 ay geçmeden "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" iddiasıyla karşı karşıya kaldı. Anayasa Mahkemesi'ne Yalçınkaya'nın sunduğu iddianamede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten
uzaklaştırılması istemi de yer aldı. Küresel krizin en fırtınalı yaşandığı dönemde AK Parti yönetimi hem kapatma davasıyla hem de Türkiye'yi krizden korumak için yoğun çaba gösterdi. 30 Temmuz 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, tüm Türkiye ve dünyanın ekranlara kilitlendiği akşam saatlerinde AK Parti'nin kapatılmadığını açıkladı. Partinin Hazine yardımının belirli bir oranda kesilmesi kararına varıldığı belirtilirken, 6 üye kapatılması, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullandığı ertesi günkü gazetelere yansımıştı. 12 EYLÜL REFERANDUMU VE YÜZDE 50'YE GİDEN YOL 2009 yerel seçimlerinde ise AK Parti yine oy oranını yüzde 38, 8'e düşürse de sandıktan birinci çıktı. AK Parti'nin en büyük sınavı ise 12 Eylül Anayasa değişiklik referandumunda oldu. Hsyk ve Anayasa Mahkemesi'nin üye sayısını arttıran, memura toplu sözleşme hakkı tanıyan Anayasa değişikliğine karşı CHP ve MHP hayır cephesini oluşturdu. Ancak vatandaş 12 Eylül günü sandıkta yüzde 58 evet dedi. 9 ay sonra gidilen 12 Haziran milletvekili seçimleri ise AK Parti'nin başarısını bir kez daha tescillendiği bir seçim oldu. AK Parti oyların yüzde 50'sini alarak tarihe geçti.
ÇIKTIK AÇIK ALINLA... AK Parti'nin kuruluş projesi Recep Tayyip Erdoğan'ın, 12 Aralık 1997'de Siirt'te okuduğu şiirle cezaevine girmesiyle başladı. Recep Tayyip Erdoğan, 4 ay kaldığı cezaevinden çıktıktan
sonra kamuoyunun ısrarlı talebi ve gelişen demokratik sürecin bir sonucu olarak 14 Ağustos 2001'de arkadaşlarıyla birlikte AK Parti'yi kurdu. Kurucular Kurulu tarafından AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı seçildi. Partide 28 Şubat sürecinin ardından kapatılan Refah Partisi'nde yenilikçi hareketi temsil eden Abdullah Gül'de yer
aldı. Tam 10 yıldır Türkiye'yi tek başına yöneten AK Parti girdiği her seçimden birinci çıktı. Daha 1 yıllık partiyken girdiği 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde yüzde 34, 5 oy alan AK Parti tek başına iktidara geldi.Siyaset yasağı nedeniyle Genel Başkan Erdoğan, milletvekili olamadığı için ilk AK Parti hükümeti 58. Cumhuriyet Hükümeti'ni Abdullah Gül Başbakanlığı'nda kuruldu. Arkasından Erdoğan'a Meclis'in kapısı Cumhuriyet Halk Partisi'nin de desteklediği bir Anayasa Değişikliği eşinin memleketi Siirt'ten açıldı. Yenileme seçimlerinde milletvekili seçilerek Meclis'e giren Erdoğan, Abdullah Gül başkanlığındaki Hükümetin istifasının ardından 15 Mart 2003 tarihinde 59. Cumhuriyet Hükümeti'ni kurdu.
Ak Parti’nin başarısının sırrı milletten aldığı güç ‘Yeter, söz milletin’ diyerek yola çıktıklarını belirten AK Parti kurmayları, 10. yıla zaferle girmenin formülünü açıkladı: Başarının ardında, millete sırt çevirmemek ve ondan alınan emanete sahip çıkmak var. Girdiği bütün seçimlerden oylarını yükselterek çıkan AK Parti, önceki gün 10. yaşını kutladı. AK Parti'nin bugünlere gelmesinde katkısı olan partinin önde gelen isimleri tüm dünyada örnek gösterilen bu başarının formülünü açıkladı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Neler yapmadılar ki, hangi planları devreye sokmadılar ki AK Parti gitsin, eski düzen devam etsin, eski Türkiye devam etsin. 'Bizim borumuz öterdi, en iyisini biz bilirdik, git derdik giderlerdi, otur derdik otururlardı ama bu AK Parti öyle değil. Bu AK Parti milletten aldığı emanete sıkı sıkıya sahip, dik duruyor, ilkeli, kararlı cesur siyaset yapıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: Artık kim ne andıcı yayınlarsa yayınlasın.
Kim ne planlar yaparsa yapsın. Herkes biliyor ki, nihai otorite ve irade halkın desteğiyle seçilmiş AK Parti'nin kurduğu hükümet tarafından Başbakanlık Merkez Bina'da alınıyor. Bu artık böyle olacak. Türkiye'nin gelişmesini ve ilerleyen demokrasiyi kimse engelleyemeyecek. Gerçekten 10 yıl içinde Türkiye son 150 yılın en büyük restorasyonlarından, hamlelerinden birini gerçekleştirmiştir.
AK Parti hükümetleri yol oldu, köprü oldu, hastane oldu, okul oldu, havaalanı oldu… Parlak bir ekonomik görüntü ortaya koydu. Hatta... “Önümüzdeki 40-50 yıl içinde, dünyada iki süper güç olacaksa… Biri Almanya, biri Türkiye'dir” düşüncesini bile yarattı. Öyle çok uzağa değil. Komşuya bakacak olursak. Yunanistan'daki gazeteler, “Papandreu, sen de Erdoğan gibi yap'' yorumlarıyla dolu…