İZOLLU Ç.P.L.
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk
Emine TEKEDERELİ Görsel Sanatlar Öğr.
Ferhat AKMAN 11-C Sınıfı
AYIN ÖĞRENCİLERİ Hanife YILMAZ 9-C Sınıfı
AYIN ÖĞRETMENLERİ
Genel Yayın Yönetmeni: Sabri BOYRAZ Dil Uzmanı: Abbas ŞAŞIRMAZ Tasarım: Metin SAKINCI, Erkan GEZER
Asiye ARSLAN Din Kültürü Öğr.
SABRİ BOYRAZ
Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için en büyük nimetti; çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünyanın şahidi olmaktı. İhsan Oktay Anar
EDİTÖR
ize hazanı hatırlatan bir güz sabahı ‘’Acaba yapabilir miyiz? ’’ diyerek başladığımız dergi yolculuğuna altıncı ve son sayımızla veda ediyoruz. Hiç sevmiyorum ‘’son’’ demeyi aslında yazılarımda. Ya bana biten hayatı ya da o severek izlediğimiz Kemal Sunal filmlerinin bitişini hatırlatır hep… Ama mesleki hayatta her güzel olan şey de çabuk son buluyor. Buna üzülsek de okulumuzda ilki başarmak, bir edebi hava teneffüs etmek gurur veriyor bize.
Bugünün acemisi, yarının birer usta yazar ve şairleri olacak öğrencilerimizle çalışmak, bir eser ortaya koymak gerçekten inanılmaz bir duygu. Hani şair diyor ya şiirinde: ‘’Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes Ey kahpe rüzgâr artık nereden esersen es’’ Biz de başlattığımız bu çalışmayı bizden sonra yapacakların daha ileriye daha iyiye götüreceğine yürekten inanıyoruz. Bu kubbede hoş bir sada bırakmak için çıktığımız bu yolda bizi yalnız bırakmayan siz değerli okuyuculara şükranlarımızı bildiriyor, saygıyla selamlıyoruz. Sürçi lisan ettikse affola.
2
“İnsan, kendi kendisinin yazarıdır.” Sokrates
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk OKULDAN HABERLER Okul köşelerinde yapılan konuşmalarda, her geçen gün saçları siyahtan beyaza doğru ilerleyen Uğur Hocamızın, aynalarla arasının bozulduğu konuşuluyor.
Müdürümüz kıyafetlerimize o kadar kızıyor ki, bayramlık kıyafet alırken bile acaba kızar mı diye tereddüt ediyoruz. :) Okul bahçesini bir türlü ihaleye veremeyen müdürümüzün bu işi üstlenerek çiftçiliğe başladığını görüyoruz. Eee müdür bey bir koli kayısı da bize verirsiniz artık!.
İlçemize yeni atanan şube müdürlerimiz sayın Bekir Akçin ve Akın Ergen’e hoş geldiniz diyoruz.
Geçen günlerde bir şiir dinletisi yaparak yüreğimizin bam telini titreten edebiyat hocamız sayın Sabri Boyraz ve ekibine kocaman teşekkürler gönderiyoruz. Tüm lisemize KOCAMAN bir müjde/seneye ilköğretim kendi binasına taşınıyormuş/Allah’ım bugünleri de gördük ya, cimrilik yapmayıp kendimize dondurma ısmarlayacağız. :) Okulumuzda Abbas Hoca yönetiminde yapılan ‘’Satranç Turnuvası’’nda birinci olan Yasin Mum arkadaşımızı tebrik ediyoruz. Okulumuz adına Soma’da şehit olan vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Babası rahatsızlanan ve kötü günler geçiren Emine Hocamıza geçmiş olsun diyoruz Seneye meslek sınıflarına öğrenci alınmaya başlanacakmış bunu duyan 9. sınıfları bir meslek telaşı aldı ki sormayın. Bazı sınıflarda yazı tura atıldığı bile geldi kulağımıza. Yaptığımız ‘’Şiir Dinletisi’’ davetimize icabet etmeyen ilçemizdeki tüm kurumlara üzüntülerimizi bildiriyoruz. Yine karne haftası geliyor ‘’Oooof oooof’’ o kadar zayıf dersi son sınavlarda şişmanlatmak mucize vallahi.
Tüm mücadelemize rağmen ilk beş sayımızı satamadığımız Ramazan Hocamızın altıncı sayı ile birlikte tüm dergileri alacağı konuşuluyor. Eee biz de ne diyelim.Bu duaya amin diyoruz .
Biliyorsunuz ki bu son sayımız ve yazın bizi çook özleyeceksiniz. Eee artık eski sayılarımızı okuyarak hasret giderirsiniz. Hoşçakalın seneye görüşürüz…
İ T İ R A F
K Ö Ş E S İ
Din kültürü dersi ortak sınavında akıllı tahtayı kullanarak kopya çektiğimizi, ders hocamızın da bize yardım ve yataklık ettiğini itiraf ediyorum. Allah günah yazmasın… (Rumuz: Tövbekar) Esma Hocanın İngilizce hocası olduğuna bir türlü alışamadık. Çünkü öğretmenimiz aynı anda hem Türkçe hem Kürtçe hem de İngilizce konuşuyor. (Rumuz: Muamma) Metin Hocanın bilgisayardaki el hızına gözlerimizin hızı yetişmiyor. (Rumuz: Sırdaş) Edibe Hoca o kadar yavaş yürüyor ki geçenlerde taklit etmeye çalıştım derse geç kaldım. (Rumuz: Mavi Ada) Geçen haftalarda Sabri Hocanın arabasının tekerleğini patlatma planı yaptım ama sadece plan olarak kaldı. (Rumuz: Kasırga) Kocaman sene boyunca bizi hiçbir geziye götürmeyen müdürümüz kadar cimri başka birini tanımadım. (Rumuz: İsyankar Liseli)
“Buraya herkes mutluluk getirdi, kimi geldiği kimi de gittiği için.” Oscar Wilde
3
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk
Merhabalar. Öncelikle bu röportajı kabul ettiğiniz için Edebi Kalemler dergisi adına size teşekkür ederiz. Kısaca bize öğrenim hayatınız ve nereli olduğunuz hakkında bilgi verebilir misiniz? 1955 Kale doğumluyum İlk ve ortaöğrenimimi Malatya ‘da tamamladım. Fatih İlkokulu, Atatürk ortaokulu ve Atatürk Lisesinde okudum. Üniversite hayatımı ise İstanbul ve Bursa ‘da Osmanlı tarihi okuyarak tamamladım. Göreve Tarih öğretmeni olarak başladım. Evli misiniz, aileniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Evliyim, 3 çocuk babasıyım, 2 çocuğum tıp doktoru diğeri ise lise öğrencisi. Eşim narkozitör olarak çalıştı, kendisi emekli, ben de emekli olacakken belediye başkanlığı teklifi geldi ve kabul ettim. Daha önce nerelerde görev yaptınız? Uzun yıllar tarih öğretmenliği yaptım Emekli olduğumda kendi işimde genel müdür oldum. 30 Mart Kale yerel seçimlerinde göreve başladım. Göreve yeni başladığınızı biliyoruz. Eğitim hayatından sonra siyaset ve başkanlık nasıl bir duygu? Eğitim verdiğim yıllarda da siyasetin içindeydim. Eğitim vermek gerçekten çok güzel bir duygu. Küçük yaşta siyasetin içinde olduğum için siyaseti seviyorum. Röportaj: Elanur DURSUN, Merve SERÇE (11-B sınıfı)
Bildiğimiz kadarıyla halkın size büyük bir teveccühü var, ilçemiz için ne gibi projeler planlıyorsunuz? Özellikle ilçemize hizmet etmek bizim için bir onurdur. İlk önceliğimiz karayolları, yapılaşma, imar, bir şehir meydanının olması sorunları olacaktır. Zira ilçemizde düğünlerimizi yapabileceğimiz bir mekân yoktur. Düğünlerimiz Malatya merkeze gidilerek yapılıyor. Bunun için gerekli çalışmaları yapacağız. Kale’ye çalışan bir belediye otobüsümüz var. Biz ve öğretmenlerimiz bunu kullanıyoruz; ancak adeta üst üste gidiyoruz, bununla ilgili ne gibi çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz, çözüm önerileriniz nelerdir? Bu konuyla Malatya Büyükşehir Belediyesi ilgileniyor. Biz gerekli görüşmeleri yaptık, sizlerin rahatlığı için çalışmalar yapacağız. Kale’ye ait küçük de olsa bir futbol takımımız var. Kale Gençler Birliği Spor için neler planlıyorsunuz, destek olacak mısınız? Spor gençlerin eğitilmesi, kaynaşması açısından önemli bir faktördür. İleride bunların desteklenmesi için kendi imkânımızla katkıda bulunacağız. Bir eğitimci olarak okulumuza destek olacak mısınız? Özellikle okulumuzun çevre düzenlemesiyle ilgili büyük sorunlarımız var. Bütün okullarımız için imkânlarımız dâhilinde onlara katkıda bulunacağız, önceliğimiz gençlerimiz, onların geleceğidir. Yemek seçer misiniz, eşiniz bundan şikâyetçi mi? Evlenmeden önce yemek seçerdim, evlendikten sonra eşim lezzetli yemekler yapıyor bundan dolayı yemek seçmiyorum.
HIZLI SORULAR Ne tarz giyinirsiniz? Resmi giyinirim, bu konuya da önem veririm ve dikkat ederim. Tuttuğunuz takım? Galatasaray En sevdiğiniz renk? En çok mavi rengi severim. Çünkü mavi umudun simgesidir, bu nedenle mavi hoşuma gidiyor.
AKIL HASTANESİ 1960’lı yıllar, Elazığ akıl hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ’ın cadde ve sokaklarına dağılırlar. O zamanın ünlü doktoru Mutemet Yazıcı hastanenin başhekimidir. «Doktor bey, ne yapalım?» diye akıl danışırlar. Mutemet bey personeline; «Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!» der. Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ’ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir…
4
“Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.” Ara Güler
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk ŞİİR
HAYATTIR 19 MAYIS
Samsun, Sivas demedi Bütün yurdu dolaştı Hastaydı yatıp dinlenmedi Türk’ün bu öz evladı.
Duruşu farklıydı Ata’nın, Gözleri kamaşırdı bakanın. Çünkü karşısında olan, İşte o ulu Ata’ydı.
Savaştı cepheden cepheye, Gelin hep beraber olalım, Bizi uğratmadı yenilgiye Hepimiz Ata’yı analım. Zaferleri biz kazandık, Geçmişimizi unutmayalım Övünmedik yine kendimizle. Abdulkadir Aktaş (11-A Sınıfı)
Kırma dostun kalbini, Onaracak ustası yok Soldurma gönül çiçeğini, Sulamaya ibrik yok.. Yunus Emre
ŞİDDET Şiddet insanda derin yara açar İnsanlar ne halde bir bak Şiddet insanın ruhunda başlar Herkes ister şiddetsiz hayat Daha fazla can yanmasın Kalpler kırılıp parçalanmasın Mutlu mesut yaşamak varken Kimse üzülüp ağlamasın Buna bir çare bulunmalı Herkes düşünüp taşınmalı Kötü şeyler yaşanmadan Şiddet konulu kararlar alınmalı
Sevda ÇAKAR (9-A Sınıfı)
YILMAZ ERDOĞAN’DAN SOMA ŞEHİTLERİNE HÜZÜNLÜ BİR VEDA: ÇİZMELER “Korkmuyor musunuz” diye sormuştum Zonguldak’ta bir madenci ağbime. “Korkup da napacan” demişti, “korkuyla yaşanmaz ki.” Kocaman harflerle ‘önce güvenlik ’ yazıyordu önünde konuştuğumuz duvarın üstünde. Önce düşük maliyet. Önce yüksek kâr. Önce maksimum kapasite. Önce karanlık . Önce sessizlik. Önce duman. Önce ölüm. Şimdi kriz masalarında kifayetsiz bir telaş. Hiçbir yaraya derman olmayan başsağlığı mesajlarımız, gözyaşlarımız. “Çizmelerimi çıkarayım mı” diyor mahşerin ortasında çok yüksek kapasiteli bir kalp sahibi, “Ambulans kirlenmesin.” Bir de temizlik maliyeti eklenmesin masraflarınıza benden ötürü.
Hadi şimdi gider pusulasına yazın kardeşlerimizin vasiyetlerini. Vergiden düşün babasız kalan çocukların acısını. Soğuk rakamlar üzerinden bir hayat kurun karanlık ve ıslak maden dehlizlerinde. Bu işin sorumlularını affetmeye hiçbir kulun gücü yetmez. Bunu ancak Yaradan yapabilir. Allah sizi affetsin. Çıkarın o pahalı çizmelerinizi. Dünya daha fazla kirlenmesin.
SADİ ŞİRAZİ’DEN Bir ahmak, eşeğine konuşmayı öğretiyordu bunun için epey çaba sarf etti. Bir bilge onu gördü ve şöyle dedi; "Boşuna uğraşma, bu sevdadan vazgeç, hayvan senden bir şey öğrenmez bari sen ondan susmayı öğren!"
“Hayatın tek bir zerresi yoktur ki içinde şiir bulunmasın.” Gustave Flaubert
5
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk BİRAZDA GÜLELİM FİNAL SINAVI Hocalardan biri final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav sorusu olarak tahtaya, "Why?" (Neden?) yazmış. Öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, sonra herkes bir şeyler yazmaya başlamış. Yalnız bir öğrenci, sınavın ilk dakikasında kağıdını teslim etmiş. Öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış: "Why not?" (Neden olmasın ki?) Bu öğrenci sınavdan "100" almış. Aynı hoca başka bir sınavda "Risk nedir?" diye soruyor. Yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde teslim ediyor kağıdını. Kağıdın üst kısmında sadece "isim-soyadı" yazıyor, gerisi ise bomboş beyaz yaprak. En altta ise "İşte risk budur" diye yazıyor ve sonuçta da sınıftaki en yüksek notu alıyor. Hocanın bir sonraki sınavında yine "Risk nedir?" sorusuyla karşılaşan öğrencimiz tekrar boş kağıt verince bu sefer "0" alıyor. Tabii koşa koşa hocaya gidip sebebini soruyor. İşte Hocanın cevabı: "Aynı şartlar altında, aynı riski iki kere almak aptallıktır!" Sekiz çocuğundan üçü sağır, ikisi kör, biri zeka özürlü ve kadının kendisi frengili... Kadın hamile. Ve doğan çocuğun adı: Beethoven
ALİ CENGİZ OYUNU Diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider ve “Oğlunun evlenmesini sağlayabilirim.” der. - Oğlumun hayatına asla karışmam… - Ama kız Lord Rothschild’in kızı - Haaa! O zaman başka… Diplomatın ikinci durağı Lord Rothschild’in yanıdır, - Kızınız için bir kısmet buldum lordum.. - Benim kızım evlenmek için henüz çok küçük… - Ama bu delikanlı halihazırda Dünya Bankası Başkan Yardımcısı… - Bak o zaman başka… Diplomat lordun yanından ayrıldıktan hemen sonra soluğu Dünya Bankası Başkanının yanında alır. - Size başkan yardımcısı olarak tavsiye edeceğim çok iyi bir delikanlı var. - Şu an zaten ihtiyacımdan çok başkan yardımcım var, gerekmez! - Ama bu çocuk Lord Rothschild’in damadı - Bak o zaman oldu, gelsin başlasın.
PARDON BAKARMISINIZ, BENİ BİR "ZENCİ" İLE YANYANA OTURTMUŞSUNUZ... Bu olay 14 ekim 1998 de kıtalar arası bir uçuş esnasında gerçekleşmiş. Bir kadın, uçakta zenci bir adamın yanında oturuyordu. Durumdan rahatsızlığını belli edercesine, hostesten başka bir yer bulmasını istedi, zira öylesine antipatik birinin yanında oturamazdı. Hostes, tüm uçağın dolu olduğunu fakat birinci sınıfta yer olup olmadığına bakacağını söyledi. Diğer yolcular şaşkınlık ve tiksintiyle olayı izliyorlardı, bu kadının sadece terbiyesizliğine değil, bir de birinci sınıfta yolculuğu devam edeceğine şahit oluyorlardı. Zavallı adamcağız çok kötü bir durumda olmasına rağmen cevap vermemeyi tercih etti. Bu kadın, birinci sınıfta ve o adamdan uzak uçabileceğinden tatmin olmuş, hostesin dönmesini bekliyordu. Birkaç dakika sonra geri gelen hostes, kadına: "Çok özür dilerim gerçekten de uçakta boş yer yok... Birinci sınıfta bir yer bulduğum için mutlu oldum... Bu yeri bulmak biraz zamanımı aldı, zira bu değişiklik için pilottan izin almam gerekiyordu. 'Hiç kimse sorun yaratan bir diğerinin yanında oturmak mecburiyetinde tutulamaz' dedi ve bu izni verdi." Diğer yolcular kulaklarına inanamıyorlardı, bu esnada kadın da bir zafer kazanmış gibi yerinden kalkmaya hazırlandı. Aynı anda hostes, oturmakta olan zenciye dönerek: «Beyefendi, sizi uçağın birinci sınıfındaki yeni yerinize götürmem için beni takip eder misiniz lütfen? Seyahat firmamız adına kaptan pilotumuz sizden böyle nahoş bir olay yaratan kimsenin yanında oturmak mecburiyetinde bırakıldığınız için çok özür diliyor.» Tüm yolcular hep birlikte, bu olayı iyi bir biçimde sonuçlandıran uçak personelini alkışladılar, tebrik ettiler. O yıl, kaptan pilot ve hostes uçaktaki davranışlarından dolayı ödüllendirildiler.
6
“ G ü l üm s edi ği nde g ü z e ll eş m eye n b i r y ü z h i ç g ö r m e di m .” Aldous Huxley
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk Ayrılığın nağmesi bu duyduğumuz,
Bakışların gönlümü caydırmadan git. Ne bir hatıran kalsın ne de bir umut, Duruşların gönlümü yandırmadan git.
GİT
Bütün resimlerini sök at duvardan,
Sana ait ne varsa çıkart odamdan. Kitabın arasında şöyle canından, Bir gül bırakmıştın ya soldurmadan git.
Hani bir şarkı vardı mazide kalan,
Öyle içten acıklı, öylesi nalan. Göğsüme yaslanıp da sevince boğan, Yeşermiş tüm aşkları kurutmadan git.
Bedirhan Gökçe
Nasıl güzeldi herşey hatırlasana,
Nasıl gülüşürdük biz dert ortasında. Ekmek paramız yokmuş ne gam, ne tasa, Güzel hatıraları zehretmeden git.
Hani mevsimlerden, hep biri bahardı,
Hani gökten her cemre bize yağardı, Hani kış ortasında mevsim bahardı, Şu inanmış gönlümü, kandırmadan git. Allah aşkına bırak, öldürmeden git...
MUTLULUĞUN SIRRI 500 kişi bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi. Herkese bir balon vererek başladı. Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı. Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi. Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, bir birlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu. 5 dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı. Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi. Bir kaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu. Konuşmacı dedi ki: "Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam amacı da budur...mutluluğun peşinden gitmek." Tiffany Moore
“Hepimiz tek kanatlı melekleriz; yalnızca birbirimize sarılarak uçabiliriz.” Luciano de Crescenzo
7
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk BAĞIMSIZLIK MEŞALESİ 19 Mayıs 1919 tarihi; Türk Milletinin büyük bir mücadeleyle tarih sahnesinde bir kez daha şahlanışının destanıdır. ’’Türkiye sahneden siliniyor diye üzülecek değiliz.’’ diyen Avrupalılara karşı ’’Tüm dünyaya esir düşmektense ölürüz daha iyi.’’ cevabını vererek bağımsızlık meşalesini yaktığımız gündür, 19 Mayıs 1919.
Elif Yılmaz İZGİ
Neyimiz varsa; eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, bağımsız vatandaşlar olmuşsak, yurdumuzu Batının elinden vicdanımızı ve düşüncemizi Doğunun elinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıp bu topraklarda rahatça dolaşıyorsak, özgürce nefes alıyorsak, hepsini hiç kuşku yok ki 19 Mayısa borçluyuz. Binlerce şehit vererek, sıkıntı ve yokluklar içinde büyük özveriler sonucunda kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti biz Türk gençliğine emanet edilmiştir. Bu emanete sahip çıkmak, en önemli görev ve sorumluluğumuzdur. Birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışan her türlü tehdit karşısında birbirimize daha fazla kenetlenerek hiç kimsenin huzur ve güvenliğimizi bozmasına izin vermeyeceğiz. İnançlarıyla, yürekleriyle, kağnılarıyla Avrupalıların toplarını, tüfeklerini, kamyonlarını yenen atalarımızın izinden ayrılmayacağız. Atatürk, Türk gençliğine o kadar güveniyordu ki doğum günüm dediği 19 Mayıs’ı ve en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyetini bizlere armağan etti. Bu nedenle bizler Türk gençliği olarak bu güvene layık olduğumuzu gayret ve çabalarımızla göstermeliyiz ki Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün de dediği gibi ilelebet payidar kalsın. Serap KARAALTUN (11-B Sınıfı) Ne Mutlu Türküm Diyene!
T Ü R K Ü
T Ü R K Ü
Günümüzde “Hey On Beşli” türküsünü düğünlerde veya eğlencelerde oyun havaları olarak dinliyoruz ve hep birlikte ritim tutuyoruz. Ancak Hey On Beşli türküsü bir oyun havası değil aksine bir ağıttır. Çanakkale Cephesi, sanki bir ölüm değirmeni gibiydi. O günler, köyde, kasabada erkeğin kalmadığı, gücü kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi. Ekseriyeti 15 ila 19 yaşında olan bu genç bahadırların cepheye katılımları anısına Anadolu’da yakılan meşhur “Hey Onbeşli Onbeşli” adlı türküde de söz konusu durum çok acı ve dramatik bir dille anlatılmıştır. Burada sözü edilen “15’liler” 1315 doğumlulardır. Hikayemizin kahramanı Tokatlı Halil evin en küçük çocuğudur. O dönemde yasa gereği her evde bir erkek ailesinin güvenliğini ve geçimini sağlayabilmesi için askere alınmayabiliyordu. Ancak Halil gönüllü olarak askere Çanakkale’ye gider. Arkasında bıraktığı annesi ne yazık ki Rum çeteler tarafından öldürülür. Sözlüsü Hediye ise kaçırılır. Bu andan itibaren Hediye’nin hayatı kararır. Uzun bir aradan sonra Hediye’yi serbest bırakırlar ancak Halil köye geri döndüğünde Hediye’nin başından geçenleri yanlış anlar ve kavuşmak ahirete kalır.
8
H A Y A T
HEY ONBEŞLİ ONBEŞLİ Hey onbeşli onbeşli Tokat yolları taşlı Onbeşliler gidiyor Kızların gözü yaşlı Gidiyom gidemiyom Sevdim terkedemiyom Sevdiğim pek gönüllü Gönlünü edemiyom Giderim ilinizden (elinizden) Kurtulam dilinizden Yeşil baş ördek olsam Su içmem gölünüzden Aslan yarim kız senin adın Hediye Ben dolandım sen de dolan gel beriye Fistan aldım endazesi onyediye
“Başını ne kadar dik tutarsan yere o kadar sağlam basarsın.” Cenap Şahabettin
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk ZAMANSIZ SOLAN GONCAMIZ
.
nönü Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği 3.sınıf öğrencilerinin kaybettikleri arkadaşları Gonca Nacar’ın anısını yaşatmak adına düzenledikleri kitap toplama kampanyasına biz de okul olarak 200 kitapla katkıda bulunduk. Kuluncak ilçe merkezindeki Şehit Ümit Akbulut İlkokulu Anasınıfı bünyesinde ‘’GONCA NACAR OKUMA SALONU’’ oluşturulması bizleri mutlu etti. Bu kampanyaya öncülük eden ve kampanyanın her aşamasında özveriyle çalışan başta Nurcan Kaya, Songül Şaşırmaz, Gülçin Yükselen, Yasemin Ağcakoca, Sema Çaygeç, Ramazan Sarıçiçek, Serkan Dayan, Hasan Basri Güneş olmak üzere emeği geçen bütün sınıf arkadaşlarına ve değerli hocalarına sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca bu kampanyaya karınca kararınca katkıda bulunan İzollu Çok Programlı Lisesindeki duyarlı öğrencilerime teşekkür ederim. Gonca Nacar’ın anısını yaşatmak amacıyla sınıf arkadaşlarının açtıkları kütüphanede sergilenmek üzere yazdığı, insanın yüreğini titreten şu biyografik yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Kocaman yürekli, bu genç arkadaşlara emeğinize sağlık diyorum.
GONCA NACAR (1993-2013) 18 Nisan 1993 tarihinde Malatya’nın Kuluncak ilçesinde doğdu. İlkokulu Kuluncak İlköğretim Okulunda, liseyi de Kuluncak Lisesinde okudu. Öğretmen olup çok sevdiği çocuklara bir şeyler öğretmek en büyük hayaliydi. Bu amaçla özverili çalışmaları sonunda çok istediği İnönü Üniversitesi Türkçe Öğretmenliğini 2011 yılında iyi bir dereceyle kazandı.
“Seversin dünyayı doludizgin Ama o bunun farkında değildir Ayrılmak istemezsin dünyadan Ama o senden ayrılacaktır”
Sınıf arkadaşları ve öğretmenleri tarafından çok sevilen biriydi. Sınıf içinde ders anlatımındaki sevecen tavrı ve başarısı ileride ne kadar iyi bir öğretmen olacağın en büyük göstergesiydi. Öğretmenliği çok ama çok seviyordu. Staja başlayıp öğrencilerine kavuşacağı günü iple çekiyordu. Bizlere sürekli: ”O gün en güzel elbiselerimi giyeceğim, öğrencilerimin karşısına gerçek bir öğretmen gibi çıkacağım.” diyordu. İlk görev yerinin doğup büyüdüğü yer yani Kuluncak olmasını çok istiyordu. 3. sınıfta okuyordu, ne kalmıştı ki çocukluk hayalinin gerçek olmasına. Bu hayaline kısa bir zaman kalmışken girdiği şeker koması sonucunda 2 Kasım 2013 tarihinde sonsuzluğa yürüdü. Kitap okumak onun en büyük tutkusuydu. Bizler de sınıf arkadaşları olarak onun bu tutkusunun çok sevdiği öğrencileri tarafından sürdürülmesi amacıyla bu kütüphaneyi açmak istedik. Umarız açtığımız bu kütüphane arkadaşımızın yarım kalan öğretmenlik hayalinin çok sevdiği öğrencileri tarafından tamamlanmasını sağlar. SINIF ARKADAŞLARI
“Toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?” Turgut Uyar
9
Hayal iklimlerine sessiz bir yolculuk KALE GENÇLER BİRLİĞİ ŞAMPİYONLUĞUNU KALE BELEDİYE BAŞKANI CEMAL AKDEMİR’E HEDİYE EDİYOR U-19 ligi grup maçlarını namağlup lider olarak tamamlayıp play-of yükselme grubuna kalan Kale Gençler Birliği ilk müsabakada karşılaştığı diğer grubun namağlup lideri Sancaktarspor’u son dakikada attığı golle 2-1 yenerek şampiyonluk yolunda çok büyük avantaj yakaladı. Teknik sorumlu Ali KAYADUMAN: “İlk maçı kazanarak şampiyonluğa emin adımlarla ilerliyoruz. Şampiyonluğu yeni belediye başkanımız sayın Cemal AKDEMİR’e hediye edeceğiz. Başkanımızın ve halkımızın desteğini arkasına alan Kale Gençler Birliği, önümüzdeki sezon çok daha büyük başarılara imza atacaktır.” dedi. Hazırlayan: Murat ALTUNBEY (10-B Sınıfı)
MUTLU OLMANIN 8 YOLU Farklı milletlerden bilim adamlarının yaptığı 13 araştırmada, mutlu olmak için 8 basit öneride bulunuldu. Araştırmacılar, "Psychological Bulletin" dergisinde yayımlanan araştırmada "mutluluğun reçetesini" yazdı. 1) Gece 6 saatten fazla uyuyun Araştırmacılar, gece 6 saatten fazla uyuyan (ortalama 6 saat 15 dakika) yetişkinlerin güne iyi başladığını belirtti. Çocuklara ve gençlere ise 8 saat uyumaları önerildi. 2) Hedefleriniz olsun Uzun ya da kısa vadeli hedefi olanların üzüntüden daha kolay sıyrıldığı, hedeflerin hayata anlam kattığı ve çevreyle ilişkilerin daha sıkı olmasına katkıda bulunduğu vurgulandı. 3) Hayatınızda daha çok mavi olsun Mavi rengin kişinin kendine güvenini artırdığını ve stresi azalttığını belirten bilim adamları, bu durumun da mutlulukta önemli rol oynadığına dikkati çekti. 4) Yeniliklere açık olun Yeni deneyimlere açık olan kişilerin daha mutlu olduğunu belirten bilim adamları, yeni şeyler öğrenmenin beyni ve merak duygusunu harekete geçirdiğini de belirledi. 5) Sabırlı olun Mutluluğun beklemekten geçtiğini vurgulayan bilim adamları, güzel anların değerini daha iyi anlayabilmek için sabırlı olunması gerektiğini belirtti. 6) Başkalarına yardım edin Hediye alanlar, parasal yardımda bulunanlar ya da hayır işleri yapanların mutlu ettikleri için daha mutlu oldukları vurgulandı. 7) İyi arkadaşlar edinin Sosyal ilişkilerin mutluluk için önemli olduğunu belirten bilim adamları, sağlam arkadaş ilişkileri kuranların daha mutlu olduğuna vurgu yaptı. 8) Sevin Araştırmacılar sevgi, aşk ve hayatı bir başkasıyla paylaşmanın da mutlulukta büyük rol oynadığını ifade etti.
10
“ Ne kadar mutlu olmaya karar vermişseniz o kadar mutlu olursunuz.” Abraham Lincoln
SOLDAN SAĞA: 1) Kur’an’sal bir terim olarak yolsuzluk yapanlar anlamında bir kelime 2) Gelenek 3) Son harfi yumuşak sessiz olarak yemin – Kısaca erken gelen oturur – Bir nota 4) Kırmızı – Sahip – Bir kavim adı 5) Beyaz – Kısaca Alman - Meslek 6) ABD’nin orijinal yazılışı – Ekmeğin ana maddesi - Taam 7) Uzaklık işareti - Olanak 8) Anadolu Türkçesiyle evet – Sazın en kalın teli 9) Mecazen ağlatmaktan emir – Bir renk 10) Genişlik – Ana gibi 11) Utanı – Bir ses sanatçısı 12) Yöntem – Masal dağının adı 13) Dakik – Bir olumsuzluk ön eki 14) İcat – İnce deri YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Eski dilde su, ab – Dik durma – Rüzgar – Eski dilde su, ma 2) Bir erkek adı – Tabak – Yüce, âli 3) Şafak zamanı – Milli ajansımız – Eşit – Akıtma 4) Sırtlan – Hilal – Beklenti 5) Altıncı harfimiz – Kükürdün imi – Devlet işi – Bir erkek adı 6) Kısaca Ankara – Biz Azeri çalgısı 7) Zorla yerleşme – Çok değil – Betondan boru 8) Büyük ağaçlık – Çalgı – Uzak anlatan ön ek 9) Vilayet – Onuncu harfimiz – Ayakla kalça arası organımız 10) Siyahlaşan 11) Evleri yan yana olan – Bir soru takısı - Ufuklar
"İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır." Henry Ford
11
(422) 325 3533
edebikalemler_izollu@hotmail.com
www.izollu.meb.k12.tr