Anne ve Babaların ihtiyacı olan herşey
YIL:1 SAYI: 2-3 NİSAN-MAYIS
Türkiye ve Avrupa’nın En Büyük Anne-Bebek Magazası
Hello Baby Anaokulu Seçerken Dikkat Psikolog Özlem Bugur
Nasıl Bir Ebeveyniz? Melis Zorluuysal
Sağlıklı Bireyler: Yazar Kübra Teke Rahim Kanserine Dikkat!
Diş Hekimliğinde Yeni Teknoloji CAD/CAM: Yaprak Çallı
Op. Dr. Pınar Tokatlıoglu
Sarılık Hakkında Her Şey Uz. Dr. Özge Demirel Leman
EDİTÖR
Kansere dikkat! Nisan ayı içerisinde bulunan Kanser Haftası nedeni ile editör yazımda kansere dikkat çekmek istedim. Herkesin korkulu rüyası olan kanser, biz hekimlerin de karşılaşmak istemediği bir durum. Her ne türden olursa olsun kanser konusu can sıkıcıdır. Kanserden korunmak için beslenmemizden hayatımızı düzenlememize kadar birçok tedbir almak mümkün. Bunu, sadece kanser için değil aslında hayatı kaliteli yaşamak için de yapmalıyız tabi ki. Biz, Nisan ve Mayıs ayı sayılarını bu dergimizde beraber çıkarttık. Derginin bundan sonraki sayıları ise o ayın ilk günlerinde karşınızda olacak. Mayıs ayında unutmamamız gereken bir gün var. Anneler günü tüm anneler ve anne adayları için kutlu olsun. Annelerimizi sadece 1 günle sınırlamamak lazım tabi ki ama o günü ona özel hissettirmek lazım. Haziran ayında görüşmek dileği ile sağlıkla kalın.
Jin. Op. Dr Pınar Tokatlıoglu Kadın hastalıkları ve Dogum Uzmanı
Eyüp Kervangül Yayın Direktörü Ahmet Özen Yazı İşleri Sorumlusu Op.Dr. Pınar Tokatlıoğlu Reklam Sorumlusu Berrin Pestil Pazarlama Sorumlusu İzzet Gültekin Fotoğraflar Sezer İsmail Şentürk Tasarım Hüseyin Koru Katkıda Bulunanlar Kübra Teke, Dinçer Yılmaz, Tarık Geylani, Web tasarım Tarık Geylani Adres: Metronom Medya Merdivenköy Mahallesi Hızırbey Sokak Tümer Ap. No:251/4 Göztepe/İstanbul +90 216 566 75 27 info@metronommedya.com www.bebeknews.com
info@bebeknews.com Bebek News dergisinde kullanılan hareler izin alınmadan, kaynak gösterilmeden başka yayınlarda kullanılamaz. Reklamlardan reklam veren firma sorumludur.
içindekiler
Bebek News İmtiyaz Sahibi Metronom Medya Adına
6-11 Hello Baby Röpörtaj 12-16 Eğitim Röpörtaj 20-23 Psikoloji 28-33 Çocuk Moda 34-43 Sağlık Röpörtaj 46-53 Çocuk Sağlık 58-63 Moda 64-69 Sağlık 70-71 Eğitim 72-83 Moda 86-89 SAğlık
facebook.com/Bebeknews
twitter.com/Bebeknews
Anne Bebek için Her s
Türkiye ve Avrup
Anne-Bebek Magaz
sey Tek Çatı Altında
pa’nın En Büyük
zası Hello
Baby
Hello Baby, Bebek Ve Anne Mağazacılığına Çok Hızlı Bir Giriş Yaptı. Binlerce Ürünle Piyasaya Giren Hello Baby Genel Müdürü Sevgi Taşcı, Bizlere Hello Baby’i Anlattı. Bebek News: Hello Baby markası nasıl oluştu? Sevgi Taşcı:Sevgi Taşcı: Hello Baby markası anne, bebek ve çocuk sektöründe yaşanan 15 yıllık bir tecrübenin ve birikimin sonunda ortaya çıktı. Bu sektörün ihtiyaçları ve öncelikleri uzun bir süreçte tecrübe edilmiş ve daha sonra Hello Baby çatısı altında annelerin tüm ihtiyaç ve beklentilerine cevap verilmeye başlanmıştır. Hello Baby, bir annenin bebek beklerken ve bebeği olduktan sonra da 8 yaşına kadar olan süreçte tek mekanda tüm ihtiyaçlarına ve sorularına cevap alabileceği bir ortam sunmakta. Anne, baba ve çocuklar, 5 bin metrekarelik bir alanda istediğinde Hello Cafe’de dinlenirken çocuk oyun alanında çocukların vakit geçirebileceği rahat bir ortamda alışveriş yapabilmekteler. Bebek bekleyen aileler, her kategori ihtiyaçları için ayrı ayrı mekanlarda alışveriş yapmaya çalışırken, Hello Baby bu eziyete bir son vermiştir. Avrupa’nın en büyük bebek mağazası olan Hello Baby, bünyesinde 16 adet bebek odası teşhir alanını da barındırmakta. En büyük mobilya mağazalarında dahi en fazla 2-3 adet bebek odası teşhir edilirken, Hello Baby’ de özel tasarım bebek odaları bu ihtiyaca tümüyle cevap vermekte. Hepsi ayrı bir oda halinde birbirinden farklı özel tasarım ile dizayn edilmiş 16 adet bebek odası mevcut.
B.N.: Markanın ürünlerini ve farkını anlatır mısınız? S.T.: Markamız bünyesinde bulunan tüm Türk ve Dünya markası ürünler büyük bir titizlikle anne ve bebeklerin sağlığı ve güvenliği gözetilerek ve öncelik buna verilerek tercih edilmekte. Bir ürünün mağazamızda yer alması sürecinde bu hususlar uzman ekibimiz tarafından titizlikle değerlendirilmekte. Müşterilerimizin bize duyduğu güven ve memnuniyet her zaman önceliğimiz olmuştur.
B.N.: Koleksiyonlar sezona göre nasıl değişiklikler gösteriyor? S.T.: Koleksiyonlar her sezonun ihtiyaçları dikkate alınarak sezona başlamadan mağazamızda hazır edilmektedir. Tüm dünyada, sektörde mevcut ve yeni giren ürün ve markalar uzman ekiplerimizin süzgecinden geçmektedir. B.N.: Sizi sektörde diğer rakip markalardan ayıran özellikler neler? S.T.: Hello Baby ‘yi diğer markalardan ayıran özellikler, yukarıda çok kısaca belirttiğimiz Avrupa’nın en büyük bebek mağazası olması, 5 bin metrekarelik bir teşhir alanında, adeta yılın 365 günü açık bir fuar alanı gibi tüm Türk ve Dünya markalarını bünyesinde teşhir edebilmesi, Hello Cafe’si , çocuk oyun alanı, bebek bakım odası ile stressiz bir alışveriş ortamı sunmasıdır. Bebek, çocuk ve hamilelik konularında uzman desteğinin alınabildiği, satış ve satış sonrası güler yüzlü hizmetin sunulabildiği bir ortam yaratmasıdır. Tek çatı altında bu hizmetlerin sunulabildiği Avrupa ve Türkiye’nin ilk bebek mağazası olmasıdır.
B.N.: Hello Baby ‘nin uzun vadedeki hedefleri neler? S.T.:Hello Baby markasını dünyadaki annelerin tercihi haline getirmek firma olarak en büyük hedefimiz. Müşterilerimiz için değer yaratmak, beklentilerine kalite ve istikrar ile karşılık vermektir. Mükemmellik yolunda, Dünyadaki Kalite Yönetim Felsefesini bir yaşam biçimi haline getirerek sektörümüzde önder bir kuruluş olmaktır. Müşterilerimizin beklentilerine tamamıyla cevap verebilmek, ürün ve hizmetlerimizin çeşitliliğini artırmaya ve müşterilerimizin istediği zamanda sağlamaya çalışmak, firmamızın rekabet ve gelişim gücünü arttırabilmek için sürekli gelişme kavramını benimsemektir. Hello Baby, bugün Türkiye’de hem online hem de perakende mağazacılıkta kendi sektörünün en büyüğü. Bebeklerin her yıl büyümesinden dolayı bebek ürünleri pazarı dinamik bir yapıya sahip. Bu nedenle sektör her yıl hedef kitlesini değiştiriyor. İçinde yaşadığı topluma ve müşterilerine karşı en yüksek kurumsal davranış standartları içinde bulunmayı ana ilke olarak benimsemiş firmamız; güvenli, kaliteli ve hızlı hizmet anlayışını uzman bir kadro ile sürdürerek hedef piyasalarda en geniş ürün yelpazesini, yeni teknolojileri kullanımıyla müşterilere sunacak, bu süreçte; çalışanlarının, birlikte iş yaptığı firmaların ve tüketicilerinin menfaatlerini daima ön planda tutacak ve sorumlu bir firma kimliği ile örnek tutumunu sürdürecektir.
www.hellobaby.com.tr
EĞİTİM
Yanki Anaokulu Hayata Başlangıç: Anaokulu Anaokulları özellikle çocukların gelişiminde önemli rol oynuyor. Anaokulu seçimi ise ailelerin en büyük sorunları arasında. Okul öncesine ve hayata çocuğunuzu hazırlayacak olan anaokulu seçimi için nelere dikkat etmek lazım? Anaokulu kriterleri ne olmalı? Bu ve buna benzer soruları Yankı Anaokulu psikoloğu Özlem Bugur ile söyleşi yaptık. Bebek News: Özlem Hanım, anaokulu seçimi yaparken nelere dikkat etmeliyiz? Ö.B.: Anaokulu eğitimi, erken çocuklukta (0-6 yaş ) çocukların gelişimlerini en üst seviyede gerçekleştirmeleri için çocuklar adına ebeveynleri tarafından geleceğe yönelik yapılan en önemli yatırımdır. Bununla birlikte oldukça da kritik bir dönemdir. Dolayısıyla bu yatırım için ebeveynlerin mümkün olduğunca hassas davranmaları, başarılı bir seçim yapmaları gerekir. Çocuk, doğumdan itibaren eğitim almaya başlar. Ailede temelleri atılan bu eğitim sürecinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için kaliteli bir anaokulu ile desteklenmesi gerekir. 0-6 yaş dönemi çocuğunun birçok açıdan ( fiziksel, sosyal, bilimsel, duygusal, vs) geleceğe yönelik yapılanmasını, ileriye yönelik eğitim basamaklarına hazırlanmasını, tüm bunlarla beraber, birey olarak kendisini keşfetmesini ve gerçekleştirmesini sağlayabilecek bir anaokulu seçimi yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda, anaokulu arayışı içerisinde olan ailelere tavsiyem; renkli okul broşürlerini referans alarak değil bizzat ziyaret ederek, sunulanları dikkatli bir şekilde gözden geçirerek karar vermeleri yönünde olacaktır. B.N.: Anaokulu kriterlerimiz ne olmalı? Ö.B.: Bu önemli seçim öncesinde kurum ziyaretleri gerçekleştirecek olan ailelere genel olarak dikkat etmeleri gereken noktaları 4 ana başlıkta toplayabilirim. * Öğretmen *Sınıflardaki çocuk sayıları * Anaokulunun eğitim programı (branş dersleri vs) * Okulun fiziki koşulları
B.N.: Çalışan anne veya ev hanımı anne için anaokulu farkı ne olmalı? Ö.B.: Ben çoğunlukla birincil bakıcı konumundaki annelerin çalışıyor olup olmamasının süreçte ciddi bir etkisi olmadığı kanaatindeyim. Dolayısıyla şu şekilde bir uyarı yapmak istiyorum. Öncelikle çocuğunuzu değil kendinizi hazırlayın. Bu ne demek ? Her çocuk ailesi için elbette biricik ve vazgeçilmezdir. Ancak, çocuk hayatının belli dönemlerini kendi başına yaşayabilir. Çocuğunu anaokuluna göndermeye hazır olmayan ailelerde gördüğüm aşırı kaygılı olma hali çocukların zaman zaman akranlarından geri kalmasına, adaptasyon sürecine ket vurabiliyor. İş birliği içinde olmaya karar verdiğiniz kuruma güvenin ve sağlıklı ilişkiler geliştirme gayesi içinde bulunun. Aksi durumlarda, çocuk sizdeki kaygıyı hissedecek ve kendini güvende hissedemeyecektir. Belirtmem gerekiyor ki, çocuğunuz siz olmadan yemek yiyebilir, öğretmeniyle iyi ilişkiler geliştirebilir, sosyalleşebilir vs. B.N.: Aileler neden çocuklarını anaokuluna göndermeliler? Ö.N.: İnsan, fıtratı gereği yalnız kalmaya uygun bir canlı değildir. Toplumsallaşmak ve toplum içinde varlığını sürdürebilmek gayreti içindedir. Erken çocukluk döneminde belirli kişilerle sınırlı ilişkiler çerçevesinde hayatını idame ettiren çocuğun; farklı insanların ve kuralların olduğu bir deneyime ihtiyacı vardır. Bu deneyim ileriki dönemlerde sağlıklı kişilik gelişimi sergilemesine yardımcı olacak bir imkan gibi görülmelidir. Daha da somutlaştırmak gerekirse; çocuklar anaokullarında, aileleri olmadan bağımsız bir birey olma halini deneyimlerler. Arkadaşlık ilişkileri kurmayı, kurallara uymayı, kendilerini ifade edebilmeyi, farklı branş dersleriyle yeteneklerini keşfetmeyi ve hayatlarına bunlar gibi birçok yeniliği, bu yeni bilgileri nasıl işlevselleştirebileceklerini öğrenebilirler.
EĞİTİM
B.N.: Mesleğinizi nasıl seçtiniz? Ö.N.: Ben mesleğimi seçerken birçok arkadaşımdan daha şanslı bir konumdaydım. Ailem bu süreçte desteklerini hissettirip, kendi kararlarını biraz daha geri planda tuttular. Aklımda, icra ettiğim takdirde kendimi iyi hissedeceğimi düşündüğüm birkaç meslek vardı. Seçimlerimle ilgili öncelikle farklı kaynaklardan araştırmalar yaptım. Daha sonra bu meslekleri hali hazırda icra eden insanlarla görüştüm. Son olarak; kendime özel, klasik bir artı eksi tablosu yaptım. Şu anda “iyi ki” diyebiliyorum. Umarım bugünün anaokulu telaşını yaşayan çocuklarımızda ilerde “iyi ki” diyebilecekleri konumlarda olabilirler. B.N.: Yankı Anaokulunu bize tanıtır mısınız? Ö.N.:Eğitim sektöründe uzun yılları geride bırakan yuvamız, uzman ve profesyonel kadrosu ile çocuklarımıza kaliteli eğitim vermeyi hedeflemektedir. Anaokulumuz, 12 ay açık olup yaz aylarında da eğitim vermeye devam etmektedir. Yıl içinde tam gün, yarım gün ve oyun grubu seçenekleri ile çocuklarınıza eğlenceli, keyifli ve sevgi dolu bir ortamda modern eğitim programlarını uygulamaktayız. Çeşitli branş dersleri, aile-okul-öğretmen ilişkileri, psikolog görüşmeleri, gelişim takip ve testlerinin yanı sıra hijyen, güvenlik gibi konularda da hassasiyet gösterdiğimizi söyleyebilirim. Amacımız çocuklarımızın sevgi dolu sıcak bir yuva ortamında, gerekli tüm imkanlar sağlanarak, mutlu, kendine güvenen, lider, girişimci, düşünen ve üreten bireyler haline gelmelerine destek olmaktır diyebilirim.
EĞİTİM
www.yankianaokulu.com
www.e-tadinda.com
KÖŞE
iSTiSMAR
Siz değerli Bebek News okuyucuları ile Mart sayısında çocuklarımızı istismardan otoriter anne baba figürüne bürünmeden nasıl koruyacağımızı kaleme almıştım. Bu sayıda istismar kaça ayrılır? Medya istismarını ve subliminal teknik konularını kaleme alacağım… Çocuk istismarını birkaç şekilde sınıflandırabiliriz Kübra TEKE
Fiziksel İstismar: Çocuğun kaza olmaksızın fiziksel bütününe zarar verilmesi ve bedeninde bütünlüğün bozulmasına sebep olan istismar türüdür. Tokat, yumruk, tekme, sarsma gibi herhangi bir alet kullanmadan gerçekleştirilebileceği gibi kemer, sıcak su, ütü basma, hortum, sigara gibi nesneler kullanılarak da gerçekleştirilebilir. Duygusal İstismar: Çocukları, psikolojik hasara uğramalarına sebep olacak ölçüde olumsuz davranışlara maruz bırakmak veya ihtiyaçları olan sevgi ve ilgiden yoksun kalmalarına sebep olmaktır. Çocuğa bağırmak, azarlamak, kıyaslamak, küçük düşürmek, alay etmek, isim takmak, ya da yaşına uygun olmayan ortamlarda bulunmak duygusal istismar olarak kabul edilmektedir.
Cinsel İstismar: bir yetişkinin kendi cinsel doyumu için çocuğu kullanmasıdır. Bunu gerçekleştiren kişi herhangi biri olabilir veya çocuk kan bağı olan kişiler tarafından da cinsel istismara maruz bırakılabilir. Cinsel istismar ırza geçme, laf atma ve sarkıntılık biçiminde gerçekleşebilir. Sosyoekonomik İstismar: 15 yaşın altında olup, sokaklarda çalıştırılan ve fuhuşa zorlanan çocuklar da istismar kapsamında ele alınmalıdır. Medya İstismarı: Yazılı ve görsel basının, yasaları ihlal ederek, çocuğun özel hayatının gizliliği ve çocuğun yararı temel ilkelerini zedeleyerek, kar amacını öncelikli tutarak çocuğun sağlığını, fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini olumsuz yönde etkileyecek şekilde çocuğun gerek izleyici olduğu gerekse haber kaynağı olarak kullanılması sureti ile yapmış olduğu yayınlardır.
Medya istismarı ve Subliminal teknik Bilinç altını etkilemeyi hedefleyen mesajlara “25. Kare, Subliminal Teknik” deniyor. İnsan gözü saniyede 24 kare algılayabiliyor. 25. Kare ise beynimize yazılıyor. Reklamı gözle gördüğümüz zaman bu denli etkili olmuyor. Çünkü kişi bilinçli bir tercih ile gördüklerini veya duyduklarını red ediyor ya da kabul ediyor. Baştan önüne seçenek olarak getirilmiş oluyor. Subliminal mesajları görmüyor ve duymuyoruz. Bizlerin algı frekanslarımızın tamamen altında veya üstünde yer alıyor. Hal böyle olunca subliminal teknik ile bize empoze edileni red etme olanağımız neredeyse yok gibi. Subliminal Teknolojisi maalesef çizgi filmlerde, şarkılarda, reklam panolarında, filmlerde yasal olmayan bir şekilde kullanılıyor. Çocukların seyrettiği birçok çizgi filmde de bu yöntem kullanıldı ve halen kullanılıyor. Örnek olarak Aslan Kral, Jessica Rabbit, The Rescuers çizgi filmlerinde müstehcen gizli içerikler ve bilinçaltı mesajlar çokça kullanıldı. Çocuklara sevgiyi, kardeşliği öğütleyen masum zannettiğimiz çizgi filmlerin arasına pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknolojiyle saklanıyor. Çocuğumuz fark etmeden o görüntüleri beynine konuk ediyor ve şahsiyetinin oluştuğu o en ciddi yaş dilimde (sıfır-yedi yaş arası) bu görüntüler içeride bilinçaltında hapsoluyor. Küçük yaşlarda bu uyaranlarla tanışan çocuklarda cinsel öğelerle erken yaşlarda irtibatlı olmasından dolayı ergenliğe giriş yaşı da düşüyor. Bilimsel olarakda ortaya çıkarıldı ki cinsel uyaranlara fazla maruz kalan insanlarda ağır kişilik bozuklukları görülebiliyor. Nihayet bu ay sonunda piyasaya çıkacak olan “Kanayan Ruhlar” adlı kitabımda özenle kaleme aldığım başlıklardan biriydi “medya istismarı.” Gündelik hayatın stresi, yalnız kalmak isteği, rahatça işlerinizi yapmak vs… neden her ne olursa olsun çocuklarımız televizyon karşısında güvende değiller. Başınızdan savmak için çocuklarınızı televizyona emanet etmeyin!
PSİKOLOJİ Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi Çocuklar için, anne-babanın boşanması üzücü, stresli ve karmaşık bir durumdur. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar, çocuklar boşanmanın ardından yaşamlarının bundan sonra nasıl olacağı konusunda endişelenebilir, bunun yanı sıra anne-babalarına boşandıkları için kızgınlık duyabilirler. Boşanma hem anne-baba , hem de çocuklar için zor bir süreçtir. Anne-baba bazı konulara özen göstererek boşanmanın çocukları üzerindeki yıkıcı etkilerini en aza indirebilirler. • Öncelikle anne-babaya düşen en önemli görev, çocuğun yaşamında düzen ve dengeyi sağlayabilmektir. • Çocuğun duygusal, sosyal, fizyolojik ihtiyaçalarının farkında olmak ve bunları pozitif bir yaklaşımla karşılayabilmek çok önemlidir. • Çocuğunuzun diğer ebeveyni ile olumlu,düzenli,dengeli iletişim kurmasında destek olmak yerine getirmeniz gereken en zor ancak en önemli görevlerden biridir. Aşağıdaki yazı; anne ve babası boşanmış olan bir çocuğun bu durum karşısında duyduğu endişeyi ve anne-babasından beklentilerini çok güzel dile getirmektedir.
Anne ve Babamdan İsteklerim; Sevgili Anne ve Baba, sizden bazı isteklerim var, bu isteklerim benim mutlu bir yaşam sürdürebilmem, ayrılığınızdan olumsuz etkilenmemem için çok önemli. 1. İkinizinde yaşamıma dahil olmanızı istiyorum. Bunun için; lütfen yanımda olmasanız bile beni düzenli olarak arayın, benimle zaman geçirin. Eğer bunu yapmazsanız beni gerçekte sevmediğinizi ve sizin için önemli olmadığımı hissederim. 2. Lütfen aranızdaki kavgayı durdurun ve iyi geçinmek için elinizden geleni yapın. Benimle ilgili konularda fikir birliğine varmaya çalışın. Benimle ilgili konularda tartıştığınızda yanlış bir şey yaptığımı ve tüm bunların benim suçum olduğunu hissedebilirim. 3. İkinizi de sevmek ve ikinizle birlikte iken iyi vakit geçirmek istiyorum. Lütfen bu konuda bana destek olun, bir diğerinizle geçirdiğim zamanın iyi geçmesinde beni destekleyin. Eğer bu konuda kıskanç veya üzgün olursanız, kendimi mutlaka ikinizden birinin tarafını tutmak zorunda hissedeceğim. Bu yük benim için çok fazla olur, ben ikinizi de eşit miktarda sevmek istiyorum, lütfen beni tercih yapmak zorunda bırakmayın. 4. yın.
Lütfen birbirinizle direk ilişki kurun, beni aranızda mesaj iletmek için kullanma-
5. Lütfen birbiriniz için iyi şeyler söyleyin veya hiçbir şey söylemeyin. Eğer biriniz diğeri hakkında kötü bir şey söylerse kendimi onun tarafını tutmak veya onu savunmak zorunda hissederim. Bunu yapamadığımda suçluluk duygularım artar. 6. Unıutmayın ki her ikinizin de hayatımın bir parçası olmasını istiyorum. Büyürken anne ve babamın hep yanıbaşımda olacaklarınıa güvenmek isterim. Bir derdim olduğunda her ikinizin de bana destek olacağını bilmek, kendimi güçlü hissetmemi sağlar.
www.gunisigicocuk.com
Avrupa’nın en büyük spor perakende zinciri Decathlon’da yok yok! Yüzmede surf’e, futboldan baskete, fitnesstan trekkinge, tenisten basketbola, dağcılıktan balıkçılığa kadar her yaş için 60 farklı spor dalında her tür spor ekipmanı, tekstilini ve aksesuarı Decathlon’da bulabilirsiniz. Spor alışverişini hiç olmadığı kadar zevkli kılan Decathlon’un en büyük özelliği, en yenilikçi ve en kaliteli spor ekipmanlarını mümkün olan en düşük fiyatlarda sunuyor olması. Megaspor mağazası Decathlon’da hem kendiniz hem de spora yeni başlayacak çocuklarınız için her bütçeye uygun binlerce ürünü bir arada bulabilirsiniz. Bahar aylarında şehirde ya da doğada aile boyu spor yapmanın keyfini çıkarmak için Decathlon’da yüzlerce farklı ürün seçeneği sizi bekliyor. Çocuğunuz bu yıl bisiklete başlayacaksa onun için en güvenli ve kullanımı kolay bisikletler de Decathlon mağazalarında. Her yaştan çocuk için pek çok bisiklet seçeneğini Decathlon mağazalarında bulabilirsiniz. Decathlon’un minikler için özel olarak geliştirdiği bisikletler, çocuklara uygun fren sistemi, zincir koruması, inip binmeyi kolaylaştıran alçaltılmış kadrosu, güvenli vites sistemi ve eğlenceli tasarımıyla tüm çocukları bisiklete başlatacak! Çocuklarınızın güvenle spor yapması için farklı çeşit ve renklerde kask ve dizlikler de Decathlon mağazalarında!
399¨
319¨
529¨ 199,90¨
199,90¨ 899¨
189¨
94,90¨
‘den
BÜYÜKLERİ KISKANDIRACAK KOLEKSİYON
Şık ve özgün tasarımlarıyla büyükleri kıskandıran Catimini, yüzde yüz kotondan oluşturduğu spor koleksiyonu ile büyük beğeni topluyor. 4-12 yaş aralığındaki çocuklar için tasarlanan Catimini Sportswear Koleksiyonu, her zevke seslenecek ve rahatlığı ile günlük hayatın vazgeçilmezi olacak modeller içeriyor.
C
atimini, özgün modelleri çocukların hayal gücüne seslenen tasarımlarla birleştirmeye devam ediyor. Sportswear Koleksiyonu’ndaki kumaş, tasarım ve renkli desenleriyle yaratıcılığını bir kez daha ortaya koyan Catimini, 4-12 yaş aralığındaki çocuklara günlük hayatta şık olmanın kapısını aralıyor. Tüm dikkatleri üzerine çekmek isteyen minikler, Catimini Sportswear Koleksiyonu ile anne ve babalarının önüne geçiyor. Kız çocukları için pastel renklerin birbiriyle dans ettiği ve ince düşünülmüş detayların ön plana çıktığı koleksiyonda, şort tulumlar, fırfırlı etekler, kapriler ve çiçek desenli t-shirtler ön plana çıkıyor. Modern çizgilerden oluşan gömlekler, sevimli hayvan desenli t-shirtler, bermuda pantolonlar ise erkek çocuklarına göz alıcı sportif bir tarz yakalama şansı veriyor. Ayrıca, sportswear koleksiyonu ile rahatça kombine edilebilen rengarenk çantalar, bandalar, şapkalar, ayakkabı ve terlikler Catimini’nin İstanbul Trump AVM’deki mağazasında çocukları ve ebeveynleri bekliyor.
Çocuk modasının adresi diDeva.com’a bahar geldi! Stil sahibi anne ve babaların çocukları baharı di Deva ile karşılıyor! Armani Junior, Burberry Kids, Ralph Lauren, Blauer, Crochette, Chloe gibi dünya markalarının ilkbahar-yaz koleksiyonlarına ait birbirinden şık bebek ve çocuk kıyafetleri diDeva.com’la kapınıza kadar geliyor!
SAĞLIK GÖZ TANSİYONU HASTALARINA TRABEKTOM CİHAZI MÜJDESİ Glokom hastalığı, tüm dünyada yaklaşık 50 - 60 milyon insanı etkileyen, önde gelen körlük ve görme bozukluğu nedenlerindendir. Birçok kişi Glokom hastası olduğunun farkına varamadığından hastalık için “gözün sessiz hırsızı” tabiri kullanılmıştır. 40 yaş üzerinde görülme sıklığı artış gösteren hastalığın tedavisinde çok önemli bir etkiye sahip olan Trabektom cihazı, ilk kez Avrupagöz Merkezi’nde kullanılmaya başlandı. Sabah belirginleşen baş ve göz çevresi ağrıları, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar belirmesi ve televizyon izlerken göz etrafında ağrı gibi şikayetleriniz mi var? Avrupagöz Göz Merkezi Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, bu şikayetlerin ciddiye alınması gerektiği konusunda uyararak, belirtilerin görme kaybına neden olan sinsi hastalık Glokom’un habercisi olabileceğini söylüyor. Geleneksel glokom tedavisinde çoklu ilaç uygulamaları, ömür boyu kullanılacak göz damlaları, lazerler ve bazı ağır cerrahi ameliyatlar yapıldığını anlatan Prof. Dr. Doğan, ilk kez Avrupagöz Merkezi’nde kullanılmaya başlanan “Trabektom” cihazının hastalığın tedavisinde çok önemli etkiye sahip olduğunu kaydetti. Bu cihazla hastalara 10 dakikalık bir işlem uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Doğan, “Merkezi’mizin bir aydır sahip olduğu Trabektom cihazı, Türkiye’de bir devlet hastanesi dışında kullanılan tek cihazdır. Yaklaşık 40 bin Euro’luk bu cihaz çıplak gözle bakıldığında basit bir iğneye benzemektedir. Uygulamanın riskleri düşüktür, çoğunlukla komplikasyonsuz 10 dakikada gerçekleştirilebilir bir işlemdir. Hastanın işlem sırasında uyutulması gerekmemektedir, genellikle lokal anestezi ile uygulanabilir. Yeni cerrahi yöntem ile göz içi basınç yüzde 30 kadar düşürülebilmektedir. Bu nedenle göz içi basıncının hafif-orta derecede düşürülmesi gereken hastalarda uygulama ideal sonuç vermektedir. Ancak göz basıncının çok yüksek olduğu hastalarda Trabektom uygun değildir. Bu tip vakalarda konjontivanın geniş açıldığı klasik yöntemin uygulanması gereklidir. Yaklaşık olarak Glokom hastalarının yarısı Trabektom uygulamasından yarar görebilir” dedi.
Kİmler rİsk altında? Genetik yatkınlık, Glokom’un ortaya çıkma nedenleri arasında ilk sırada geliyor. Ailesinde glokom öyküsü olan kişilerde hastalığın görülme riski de artıyor. Öte yandan hastalığı tetikleyen pek çok faktör bulunuyor. Prof. Dr. Doğan, bu faktörleri şöyle özetliyor; “40 yaş üstünde olanlar, şeker ve tansiyon hastaları, yüksek miyop ya da hipermetrop hastalar ve migreni olan kişiler risk grupları arasında bulunuyor. Bunun yanı sıra göz yaralanmaları, uzun süreli kortizon tedavisi de hastalığı tetikleyen unsurlar arasında yer alıyor.”
Her yıl göz tansİyonu ölçülmelİ… Prof. Dr. Doğan, erken ve özel tetkiklerle yapılan doğru teşhisin hastalığın tedavisi için büyük önem taşıdığını belirterek, “Hastalığın erken teşhisi önemli. Bu nedenle herhangi bir belirti olmasa da yılda bir kere göz tansiyonunun ölçülmesi gerekir. Glokom teşhis edildikten sonra tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Ancak, zamanında teşhis edilmeyip hastalık göz sinirinde tahribat yapar ve görme derecesini düşürdükten sonra teşhis edilirse, yapılan tedavi ancak mevcut görmeyi korumaya yardımcı olur. Kayıpların geriye getiremez. Bu nedenle hastalar, görme kayıpları oluşmadan, göz siniri tahrip olmadan erken dönemde yakalanırsa görme kaybına engel olunarak kolayca tedavi edilir. Glokom tedavi edilmediği taktirde körlükle sonuçlanabilir.”
SAĞLIK Diş hastalıkları günümüzde en
çok sıkıntı yaratan konular arasında. Diş hekimliği sadece dişler zarar gördüğünde akla gelen yer olmaktan çıkıyor. Gelişen teknolojilerin diş hekimleri tarafından kullanılması da çığır açacak yenilikler kattı. Özellikle diş hastalıklarını tedavi etmek için gelişen teknolojiler aynı zamanda ağız estetiğinde de kullanılmaya başlandı. İstanbul’da bulunan Akademik Dental Diş Estetiği ve Sağlık Merkezi’ de yeni teknolojiler kullanarak hastalarına hizmet veriyor. Bu yeni teknolojilerden biri de CAD/CAM teknolojisi. Bu teknolojiyi bizlere, merkezin hekimlerinden Dr. Yaprak Çallı anlatıyor. Bebek News: Diş hekimliğinde kullanılan CAD/CAM teknolojisi nedir?
Yaprak ÇALLI Estetik Diş Hekimi
Yaprak Çallı: Günümüzde diş hekimliğinde de kullanılmaya başlanılan CAD/CAM teknolojisi CAD (Computer Aid Design), bilgisayar destekli tasarım ile porselen dişlerin dizayn edilmesi, CAM (Computer Aid Manufacturing) ise bilgisayar destekli imalat ile porselen dişlerin porselen bloklardan üretilmesi anlamına gelmektedir. B.N.: CAD/CAM teknolojisinin geleneksel yöntemlerden farkı nedir? Y.Ç.: CAD/CAM teknolojisi, restorasyonların ağız dışında, laboratuvar veya muayenehane ortamında yapılabilmesini sağlar. Diş hekimi tarafından hazırlanan dişlerin ölçüsü, geleneksel yöntemlerden farklı olarak bilgisayara bağlı dijital bir kamera yardımı ile fotoğraflanarak alınır. Bu dijital görüntüler, komşu dişlerin, restore edilen defektin ve dişin boyutu hakkında üç boyutlu bilgi içerir. Diş hekimi CAD/CAM yazılımını kullanarak doğrudan bilgisayar ekranı üzerinde istenilen restorasyonun tasarımını hazırlar. Elde edilen görüntüler ve bilgisayarda yapılan çizim sonucunda porselen restorasyonlar hastanın ağzına en uygun şekilde, sanal olarak tasarlanır. Sistemde yer alan “torna cihazı” yardımı ile restorasyonlar diş rengindeki porselen bloklardan birkaç dakika içerisinde elde edilir. Bu işlem ile kısa sürede kenar uyumu mükemmel, estetik ve doğal dişe en yakın restorasyonlar elde edilir. Cila işlemi tamamlanan restorasyonlar dişlere yapıştırılır.
B.N.: CAD/CAM teknolojisi ile ne tür restorasyonlar üretilir? Y.Ç.:CAD/CAM teknolojisi ile dişlerdeki estetik sorunları gidermede kullanılan restorasyonlar (Porselen laminalar, indirekt nano-kompozit restorasyonlar, zirkonyum, metal desteksiz porselen kuron ve köprüler) üretilmektedir. Bu teknolojinin önemli bir özelliği; madde kaybı fazla olan dişin, sadece kayıp olan kısmı üretilerek dişin tamamlanabilmesidir. Inley-Onley uygulaması veya porselen dolgu olarak adlandırılan bu tedavi, dişe ideal bir fonksiyon ve doğal bir form kazandırmaktadır. Bu tedavi çeşidi kaplamaların alternatifidir. B.N.: Hangi diş problemlerinde CAD/CAM teknolojisinden yararlanılabilir? Y.Ç.: CAD/CAM teknolojisi, estetik ve fonksiyonel sorunların tedavisinde kullanılır. Estetik sorunlar; • Küçük şekil bozuklukları, • Renk bozuklukları, • Aralıklı dişler, • Hafif çapraşık dişler, • Aşınmış dişler, • Kırık dişler, • Kısa dişler, • Orantısız dişlerdir. Fonksiyonel sorunlar; • Madde kaybı fazla olan dişlerde, CAD/CAM ile madde kaybını giderecek porselen kısım üretilir (inley,onley). • Eksik dişler nedeniyle çiğneme fonksiyonun bozulduğu durumlarda, CAD/CAM ile eksik dişlerin yerini doldurabilecek zirkonyum köprüler üretilir. • İki komşu dişin temas noktaları ideal olarak hazırlanamadığı için önceden yapılmış dolgular arasına gıda sıkışması durumunda, CAD/CAM teknolojisi ile ideal kontağı olan ‘porselen dolgular ‘ üretilir.
SAĞLIK
B.N.: CAD/CAM’i kimler tercih etmektedir? Y.Ç.: İdeal kontakt, form, şekil, büyüklük ve doğala en yakın porselen restorasyon beklentisi olan kişilerin ilk tercihidir. Bilgisayardaki program sayesinde kişinin diğer dişleri referans alınarak aynı yapıda ve morfolojide porselen restorasyonlar üretilebilmektedir. • Daha önceleri yapılan dolguların arasında gıda birikimi yaşayan kişilerin tercihi olmalıdır. • Porselen dişlerin (kaplama) kenar uyumundan, anatomisinden, doğallığından, renginden ve estetiğinden memnun olmayan kişiler için ideal bir çözümdür. • Klasik yöntemlerdeki provalı aşamalarla vakit kaybetmek istemeyen, iş yoğunluğu fazla olan kişilerin arzu ettikleri restorasyonlara kısa sürede kavuşabilmeleri nedeniyle tercih edilmektedir. • Ölçü esnasında bulantı refleksi olan kişilerce de tercih edilir. Çünkü CAD-CAM ile dijital ölçü alma imkanı vardır.
www.akademikdental.com
SAĞLIK
Rahim Kanserine dikkat! Nisan ayında düzenlenen Kanser Haftası’nda kansere dikkat çekilir. Biz de bu sayımızda kadınları yakından ilgilendiren Rahim kanserine dikkat çekmek istedik. Rahim kanseri, rahim ağzı kanseri ve rahmin içzarı (endometrium) kanseri olarak 2 farklı şekilde olabilir. Bu ayrımın yapılmasının nedeni her ikisinin de nedenlerinin, teşhis yöntemlerinin, tedavilerinin ve beklenen yaşam sürelerinin farklı olmasıdır. Rahim ağzı kanseri: Cinsel aktif yaşlarda görülür. Cinsel eş sayısının fazla olması risk faktörüdür. Suçlanan nedenler arasında HPV virüsü ve Herpes virüsü vardır. Kanlı et suyu renginde akıntı, cinsel Op.Dr: Pınar Tokatlıoğlu temas sonrası lekelenme şeklinde akıntıya neden olur. Jinekolojik muayenede rahim ağzında normalden farklı olarak kırmızılık, yara olarak tarif edilen kızarıklık ve beyaz renkli odaklar olabilir. Kolposkopik muayenede rahim ağzı görüntüsü bir tür mikroskopta büyütülerek ve asetik asit uygulanarak değerlendirilir. Kanser veya başlangıcı olduğundan şüphelenilen görüntülerden biyopsi alınır. Başlangıç düzeyinde olan lezyonların yakılması, dondurulması, LEEP yöntemi ile çıkartılması kesin iyileşme sağlar. İlerlemiş lezyonlarda lenf bezi tutulumu da olduğundan tedaviye alınan yanıt sınırlıdır. Geniş bir alan temizlenmelidir. Rahim ve yumurtalıkların alınması, lenf bezlerinin temizlenmesi yaşam süresini uzatır. Ameliyat sonrası ışın tedavisi genellikle gereklidir. Erken tanı için mutlaka yıllık jinekolojik muayene ve Pap Smear tetkikinin aksatılmadan yapılması gereklidir. Rahim içzarı (endometrium) kanseri: Rahmin iç yüzeyini döşeyen endometriumdan kaynaklanır. Sadece östrojen içeren hormon ilaçlarının kullanılması, kronik anovulasyon (yumurtlama olmaması), şişmanlık, yüksek tansiyon, şeker hastalığı risk faktörleridir. Adet düzeni bozulur, adet kanamaları uzar veya ara kanamalar olur. Ultrasonografik muayenede rahim içi zarı kalınlığının artmış olması şüphe uyandırmalıdır. Kesin tanı kürtaj veya biyopsi ile alınan endometriumun patolojik tetkiki ile konur. Kanama düzensizliği şikayeti ile doktora erken başvurulması, erken tanıya olanak sağlar. Kanserin ilerlemesi rahim ağzı kanserine göre çok daha yavaştır. Ameliyatla rahim ve yumurtalıklar çıkartılır. Lenfbezleri tutulduysa çıkartılmaları uygundur. Ameliyat sonrası patoloji raporuna göre ışın tedavisi gerekip gerekmediğine karar verilir
Rahim Ağzı Kanseri Aşısı Erkeklere de Yapılmalı mı? Tüm dünyada kadınlar arasında 2. Sıklıkta görünen rahim ağzı (servix) kanserlerinin neredeyse tamamı Human Papillomavirüs (HPV) adı verilen bir virüsün belirli tiplerinden kaynaklanır. HPV virüsü cinsel yolla bulaşan bir virüstür ve özellikle gelişmiş ülkelerde son derece yaygındır. Bu nedenle cinsel hayata başlamadan önce tüm genç kızların aşılanması önerilmektedir. Aşı 2006 yılından beri 9-26 yaş arasındaki tüm bayanlara uygulanabilmektedir. Aşılar HPV ye bağlı hastalıkların tedavisinde değil, önlenmesi amacıyla kullanılırlar. Aşıların koruyuculuğu yüzde 100 olmasa da rahim ağzı kanserine karşı son derece etkin bir korunma sağlarlar. Son günlerde bu aşılar ile ilgili olarak yapılan büyük çalışmalar tamamlanmış ve sonuçları yayınlanmış, bu sonuçlar doğrultusunda aşıların etkinliği bir kez daha kanıtlanmıştır. HPV rahim ağzı kanseri dışında ağız içi, boğaz, anal kanal ve penis kanseri ile de ilgili bulunmuştur. HPV kadın veya erkeklerin yaklaşık % 80 inin yaşamının bir döneminde karşılaşacağı bir virüstür. Genital bölgede bulunur ancak oral seks dahil yakın temas ile genital bölge dışında ağız içine de bulaşır. Oral HPV’nin özellikle erkekler arasında yaygın olduğu saptanmıştır. Bu çalışmalar sonrasında erkeklerin de aşılanması gereği ortaya çıkmıştır. Dünya Sağlık Örgütü’ de aşıların erkek çocuklara da uygulanmasını önermektedir.
SEPHORA, gelinleri kusursuz bir güne hazırlıyor!
Dünyaca ünlü kozmetik zinciri SEPHORA, evlilik hazırlıkları yapan
gelin adaylarını düğün gününe hazırlıyor. Kusursuz bir görünüm elde etmek isteyen gelinler, Sephora ile rüya günlerine hazırlanıyor. Göz alıcı bir görünüm elde etmek için düğünden önce cildin hazırlanması gerektiğini söyleyen Sephora make up artistleri, düğün makyajının kusursuz görünmesi için cildin ölü derilerden arındırılması gerektiğinin de altını çiziyorlar.
MAKYAJDA BÖĞÜRTLEN ETKİSİNE KARŞI KOYAMAYACAKSINIZ İddialı “böğürtlen” rengi dudaklar, 2013 İlkbahar sezonunda da revaçta! Golden Rose Ultra Rich Color Lipstick Creamy serisi ile 2013’ün makyaj modasında, sade dudakların yanı sıra ışıltılı ve iddialı renkleri taşıyan dudaklar dikkat çekiyor. Renkli kozmetik trendinin öncüsü Golden Rose, Ultra Rich Color Lipstick Creamy renklerinin dudaklarınızda yarattığı 3 boyutlu etkiye inanamayacaksınız. Sedefsiz, ışıltılı ve metallic olmak üzere her zevke hitap eden 3 farklı özellikte üretilen Golden Rose Ultra Rich Color Lipstick’in 50 numaralı böğürtlen rengi, moda takipçilerinin dudaklarında uzun süreli güzellik ve bakım sağlayacak.
Cildinizin Mükemmelliğini Philips Satinperfect Epilatör ile Ortaya Çıkarın Philips’in SkinPerfect sistemine sahip epilatörü SatinPerfect, en kısa ve ince tüyleri dahi alırken cildinizi koruyor. Islak ve kuru olarak kullanılabilen Philips SatinPerfect’in son derece yakın ve pürüzsüz sonuçlar için ayrıca tıraş başlığı da bulunuyor. İstanbul, Türkiye – Kadınların hayatını kolaylaştıran ve güzelleştiren kişisel bakım ürünlerinin en önemlilerinden olan epilatör cihazının seçimi, Philips’in üstün teknolojisi sayesinde artık daha kolay. Cildinize özen gösteren Philips HP6577 SatinPerfect, farklı özellikleriyle kadınların tüm ihtiyaçlarına yanıt oluyor.
LG Optimus G Pro satış rekorları kırıyor! LG Optimus G Pro, 40 gün içinde toplam 500 bin adet ürün satışı elde ederek akıllı telefon pazarında çığır açıyor. Optimus G Pro Full HD IPS görüntüsü, sezgisel UX özelliği, benzersiz tasarımı ve başarılı LTE teknolojisi sayesinde kullanıcılar tarafından büyük ilgi görüyor. Diğer yandan, Optimus G Pro 5.5 inç ekranı ve Full HD IPS görüntü özelliği ile normal bir HD görüntüden 2 kat daha kaliteli görüntü sunuyor. 5.5 inç ekranı ile büyük bir tasarım olmasına rağmen, LG bu ürünün tek elle kullanılması için ergonomik olmasına özellikle önem veriyor. Diğer yandan, çok boyutlu UX özelliği ise tüketicinin telefon kullanımından keyif almasını sağlıyor.
SAĞLIK
NASIL BİR EBEVEYNİZ?
Melis Zorluuysal, M.A. Klinik Psikolog
Anne ve baba adayı, anne adayının hamile olduğunun haberini aldıktan sonra aileye katılacak yeni üye hakkında hayal kurmaya başlar. Anne bu süre boyunca anneliğe özgü bir temsile sahip olur ve bilinçaltında çocuğunun kime benzeyeceğini, nelerden hoşlanacağını, nasıl vakit geçireceklerini, hatta hangi okullara gideceğinin hayalini kurar. Bu dokuz ay on günlük süreç boyunca nasıl bir anne ve baba olacaklarını da düşünür ebeveyn adayları. Genelde zor bir çocukluk geçirilmişse “annem gibi bir anne olmayacağım, ya da babam gibi bir baba olmayacağım” diye düşünülür. Tam tersi, ebeveyn adayları güzel bir çocukluk geçirmişse “annem beni nasıl büyüttüyse öyle büyüteceğim çocuğumu, ya da babam gibi bir baba olacağım” diye düşünülür. Bekleyiş içinde geçen bu ayların sonunda ebeveynlerin en değerli varlığı dünyaya gelir. Anne ve babanın gözü bebeklerinden başka bir şey görmez. Bebek büyüyüp iletişim kurmaya başlayınca duygu alışverişi başlar. İletişim kurdukça ve keşfettikçe bebek bireyselleşmeye başlar ve onu tehlikelerden korumak için anne ve baba kurallar koymak zorundadır. Peki, bu kuralları nasıl koyacaklardır? Ceza vererek mi? Sevgilerini esirgeyerek mi? Görmezden gelerek mi? Yoksa hem bebeklerini çok sevip, aynı zamanda uzlaşarak mı? Bu sorulara cevap bulabilmek için ebeveynlik tarzlarını anlamaya çalışacağız. Bununla beraber hangi tarzın daha uygun olduğu ve çocuğumuzla ne çeşit iletişim kurmamız gerektiğini ve faydalarını anlamaya çalışacağız.
Ebeveynlik Tarzları Otoriter ebeveynler: Bazı ebeveynler çocuklarını kendi kuralları doğrultusunda kısıtlar ve kontrol ederler. Bununla beraber, disiplini sağlamak için muhakeme yaparak ya da anlatarak çocuklarıyla anlaşmak yerine bazı ebeveynler ceza vererek zora başvururlar. Bu tarz ebeveynler duygusal ve fiziksel doyuma daha az önem verirler. Müsamahakâr ebeveynler: Bu tarz ebeveynler çocuklarına çok az sınır tanırlar ve çocuklarından olgun davranmaları için çok az talepte bulunurlar. Müsamahakâr ebeveynler, çocuklarının televizyon seyretme, uyku saati ve yemek saati gibi günlük rutinlerini belirleyen aktiviteleri çocukların kendilerini belirlemelerine izin verirler. Bu tarz ebeveynler duygusal ve fiziksel doyuma kısmen önem verirler. Otoritatif ebeveynler: Otoritatif ebeveynler muhakeme kullanarak ve anlatarak çocuklarının davranışlarına sınır tanırlar. Ceza kullanmak yerine, ödüller kullanarak çocuklarının davranışlarını güçlendirirler. Beklentilerini çocuklarıyla iletişim kurarak açık bir şekilde anlatırlar. Ayrıca ebeveynler beklentilerini çocuklarının anlayabilmesi için onlara açıklama yaparlar ve sebeplerini açıklarlar. Bununla beraber, çocuklarının dileklerini ve önerilerini dinlerler ve onlarında diyalog kurmalarını teşvik ederler. Otoritatif ebeveynler duygusal ve fiziksel doyuma çok önem verdikleri gibi çocuklarıyla ilişkilerinde destekleyici ve samimidirler. İhmalkâr ebeveynler: Bu tarz ebeveynler duygusal olarak çocuklarından kopuk olup, çocuklarının ihtiyaçları yerine kendi ihtiyaçlarına önem verirler. Bu tarz ebeveynler, çocuklarının okuldaki aktivitelerine önem vermezler ve oyun arkadaşlarını tanımazlar. Ebeveynlik rolüne bağlı değillerdir. Bu tarz ebeveynlerin çocuklarının özgüveni düşüktür; agresiftir ve dürtülerini kontrol etmekte güçlük çekerler. Arzu edilen duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi otoritatif ebeveynlerin çocukları gösterdiği görülmüştür. Bu tarzında iki temel özelliği vardır: Çocukların davranışına sınır koymak ve çocuğun ihtiyaçlarına duygusal olarak doyurucu, samimi ve sevgi dolu bir şekilde karşılık vermektir. Ebeveynler çocuğa açık, tutarlı ve sınırları olan kurallar sunarlarsa çocuğun sosyal dünyayı algılaması daha kolaylaşır.
www.gunisigicocuk.com
SAĞLIK
BABA OLMAK İÇİN GEÇ KALMAYIN Annelik yaşının artması çocuk sahibi olmayı güçleştirdiği gibi yanında bazı sakıncaları da getirdiği bilinmektedir. Peki ya babalık yaşı? Babalar için ileri yaşlarda çocuk sahibi olmanın potansiyel etkileri var mı? Eurofertil Tüp Bebek Merkezi’nden Dr. Elif Ergin, ileri yaştaki baba adaylarının çocuklarında şizofreni ve otizmin genç baba adaylarına oranla daha fazla olduğunu savunan araştırmaların mevcut olduğunu söyleyerek, “Bazı araştırmalar 35 yaş ve üzerindeki baba adaylarının çocuk sahibi olma olasılıklarının azalmaya başladığını göstermektedir.” dedi
Dr. Elif Ergin
Son yıllarda üzerinde çalışılmaya başlanan konulardan biri de babalık yaşının hamilelik ve bebek üzerindeki etkileri. Babalık yaşının artmasının hem doğum şansı hem de bebek üzerinde etkileri olduğunu savunan araştırmalarda hızla artıyor. Bu araştırmalarda baba adaylarının belirli yaşlarda çocuk sahibi olma olasılığının daha yüksek, ilerleyen yaşlar ile birlikte ise bazı problemler ortaya çıkardığı görüşü desteklenmeye başladı.
İleri yaşta baba olmak zorlaşıyor Eurofertil Tüp Bebek Merkezi’nden Dr. Elif Ergin, babalık yaşının artmasının yarattığı ilk problemlerden birinin hamile kalınma oranı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Fransa’da yapılan 17000 aşılama tedavisi incelendiğinde, 45 yaş üzeri erkek hastaların bulunduğu grupta gebelik oranlarının 30 yaş altındaki gruptan daha düşük olduğu görülmüştür. Erkek infertilitesinin ilerleyen yaşlarda çok daha sık görülmeye başlanması, aynı zamanda sperm kalitesindeki düşüş ile birlikte ele alındığında, ilerleyen yaşta babalık oranlarında büyük bir düşüşe yol açtığı görülmektedir.” Sadece doğum oranları üzerinde değil aynı zamanda sağlık açısından da baba adayının yaşının ileri olmasının risk taşıdığını savunan araştırmaların da yayınlandığını anlatan Dr. Elif Ergin, şunları söyledi: “Son zamanlara kadar baba adaylarının yaşlarının, çiftlerin çocuk sahibi olmalarını olumsuz etkilediğine dair kabul edilen kesin sınırlar yoktu. Oysa artık, artan erkek yaşının sperm hareketliliğine ve sperm DNA’sına zarar verebileceği konuşulmaya başlandı. Baba adayının yaşı ile orantılı olarak şizofreni ve otizm gibi rahatsızlıkların daha sık görüldüğü bildirilmiştir. Yapılan bir çalışmada 87 bin 907 çift incelenmiş ve bunların 50 yaş üzeri olan erkeklerin çocuklarında, 20-24 yaş arasındaki erkeklerin çocuklarından 2,96 kez daha fazla şizofreni bulunduğu gözlemlenmiştir. Aynı şekilde başka bir çalışmada da 40 yaş üzeri ile 30 yaşından genç erkeklerin çocukları karşılaştırıldığında 5,75 kez daha fazla otizm rahatsızlığı görülmüştür. İzlanda’da baba yaşı ile birlikte otizm ve şizofreninin arttığı bildirilmiştir.” Dr. Elif Ergin, normal yolla çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerde anne adayının yaşı ile birlikte baba adayının yaşı da arttıkça bir yıl içerisinde çocuk sahibi olma oranlarının azaldığı gibi çocuk sahibi olma sürelerinin de uzadığına işaret ederek, şöyle devam etti: “Aynı şekilde tüp bebek hastalarında da 40 yaşın üzerindeki erkek hastaların bulunduğu gruplarda gebelik oranları daha düşük bulunmuştur. Tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olacak baba adayları için 40 yaş sonrasında çocuk sahibi olmaları açısından risk teşkil edebilir. Bu nedenle çocuk sahibi olmayı isteyen baba adaylarına da acele etmelerini öneririz.”
H İÇBİR YAYINCININ İSTEMEDİĞİ YAZAR NASIL ÇOK SATAN OLDU ?
Amerika’da uzun süre çok satanlar listesindeki yerini koruyan ve
kısa zamanda fenomene dönüşen Jamie McGuire imzalı Tatlı Bela, hem konusuyla hem de yayınlanış öyküsüyle dikkat çekiyor. Alacakaranlık serisinin yazarı Stephenie Meyer’in kitaplarından ve yine bir fenomen olan Dövüş Kulübü’nün karanlık atmosferinden etkilenmiş bir yazar olan McGuire, ilk kitabını yayınlamaları için gittiği yayınevlerinin hiçbirinden olumlu yanıt alamaz. Bunun üzerine yayıncılara öfkelenen yazar, kendi imkanlarıyla kitaplarını yayınlamaya başlar ve içinden kapağına kadar kitabının her ayrıntısıyla kendi ilgilenir. Providence serisinin ardından yazdığı Tatlı Bela herhangi bir promosyon çalışması yapılmadan kulaktan kulağa yayılır ve çok satan kitaplar arasındaki yerini alır. Gördüğü yoğun ilgi sebebiyle de Amerika’daki yayıncıların dikkatini çeken kitabın, üçleme olmasına karar verilir. Amerika’da 17 yaş üstü okuyuculara tavsiye edilen Tatlı Bela; geceleri yasa dışı dövüşlere katılarak para kazanan yakışıklı, popüler, zeki ama bir o kadar da tehlikeli Travis Maddox ile tüm karanlık geçmişini arkada bırakıp Eastern Üniversitesi’nde tüm hayatını baştan kurmaya çalışan güzel ama çekingen yeni kız Abby Abernathy’in tanışmalarını ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor. Tatlı Bela’nın devam kitabı “Walking Disaster” ile Jamie McGuire’ın ilk üçlemesi Providence serisi de çok yakında Yabancı Yayınları tarafından okurlarla buluşturulacak.
Sıradan Günlere Renk Katan Olga’nın Işi Bu Kez Zor. Okuldaki Günler Hiç De Alıştığı Türden Değil. Bakalım Kahramanımız Okulla Nasıl Baş Edecek?
Ders mi oyun mu? Canının istediği gibi davranmak mı belli başlı kurallara uymak mı? Okula alışmak hiç kolay değil ki! Bütün alışkanlıkların yerle bir oluyor, bir de üstüne kısıtlamalar geliyor… Olga yeni hayatının en sancılı günlerini yaşıyor. Alışmak, sevmek ne kadar zamanını alacak? Olga okulu sevebilecek mi? Olga kitabıyla tanıştığımız bıcırık Olga’nın yeni macerası Okulu Sevmiyor’da onu daha yakından tanıyacak, dertlerine ortak olacaksınız. Olga iki çocuklu bir ailenin küçük kızı. Okula başlayalı bir hafta olmuş ama alışması pek kolay olmayacak gibi. Ona göre okul hiç eğlenceli değil. Ne oyuncaklarını götürebiliyor ne de çiklet çiğneyebiliyor. Bir de öğretmeninden peş peşe uyarılar gelmeye başlamaz mı! Olga’nın bir an önce işleri yoluna koyması gerekiyor... Kitapta yer alan ikinci öyküde Olga arkadaşlarını yatıya çağırmak istiyor ve tam iki arkadaşı için izin koparıyor! Birlikte koca bir gün ve gece geçirecekler. Arkadaşlarıyla yaşayacağı maceraları düşündükçe sabırsızlanıyor Olga. Bakalım onu ne gibi sürprizler bekliyor!
Philips, 16 milyon farklı renk seçeneğiyle evlerde renkli konseptler yaratan LivingColors serisi ve ambiyans aksesuarları ile Anneler Günü’ne özel onlarca farklı hediye alternatifi sunuyor. Philips LivingColors serisi lambalardan, gerçek mum efektli CandleLights’lara, şişeleri sihirli bir dokunuşla aydınlatan Cooler’lardan meyvelere servis şıklığı katan Platter’lara kadar onlarca hediye seçeneği ile bu Anneler Günü’nde kendinizi ve hayatınızdaki tüm anneleri Philips kalitesiyle ödüllendirin.
SAĞLIK
SARILIK Yenidoğan sarılığı yenidoğan bebeklerin ilk 1 haftasında % 60 bebekte görülen oldukça sık bir problemdir . Sarılık sebebine bağlı olarak bebeğin doğduğu gün yada yenidoğan döneminin herhangibir gününde belirginleşebilir. Genellikle yüzden başlar sarılık düzeyi yükseldikçe sarı renk karına Uz.Dr. Özge DEMİREL LEMAN ve bacaklara doğru belirginleşir. Anatomik olaMemorial Hizmet hastanesi Çocuk Sağrak kabaca yüzde olan sarılık yaklaşık 5 mg/dl lığı ve Hastalıkları Uzmanı karında 15 mg/dl ve bacaklarda 20 mg/dl olarak tahmin edilir. Ancak sarılık tanısı koymak için vucuttaki renk güvenilir değildir kanda bakılacak bilurubin değeri ile bebeklerin sarılık durumu kontrol edilir. Total bilırubin değerleri 5 mg/dl nin üstüne çıkan her bebek sarılık tanısı alır. Bundan sonra sarılığın nedenlerini bulmak ve ona göre takip etmek önemlidir Yenidoğan sarılığının fizyolojik ( yani her bebekte olabilecek ) veya patolojik ( her bebekte olmayıp bazı bebeklerde görülebilecek) nedenleri vardır Fizyolojik sarılık hayatın ilk 2-3 gününde ortaya çıkan 24 saatte 5 mg/dl den daha yüksek olmayan ve 5-7. Günlerde 2 mg/dl ve altına inene sarılıktır . Fizyolojik olan bu değişiklikler bazen biraz daha yüksek seyrdebilir zamanında doğan bebeklerin % 6-7 sinde bilurubin değerleri 13 mg/ dl nin üzerine çıkar bazen 15 mg/dl a yükselebilir. Bunun sebebi annede gebelikteki seker hastalığı kullandığı ilaçlar bebekteki kilo kaybı olabilir. Bilurubin değerleri 10-14 gün içinde normale gelir.
Fizyolojik sarılığın bir nedeni de anne sütü sarılığıdır.anne sütü sarılığı erken ve geç olarak ikiye ayrılır erken anne sütü sarılığında ilk birkaç günde görülür ve annenin emzirmesindeki teknik yanlişliklara bağlıdır bu dönemde özellikle ilk çocugunu doğuran annelerde anne sütü miktarı 24-48 saatte az olabilir annenin bebeğini emzirmedeki tecrübesizliği de eklenince ilk günlerdeki süt verimini düşürür bu dönemde çocuk aç kalacak korkusuyla mamayla beslenme yapılması anne sütünü daha da azaltır ve böylece kakanın barsaktan geçişi yavaşlar ve bu da sarılığa yol açar Erken anne sütünü sarılığını önleyebilmek için bebeğin sık sık emmesi sağlanmalı bu konuda anneye destek verilmeli ve mamyla beslenme engellenmelidir Geç anne sütü sarılığı ise 3-5. Günde sonra yavaş yavaş artan sarılık ile ilgilidir ve anne sütünün içindeki bazı maddelerle ilişkilidir sarılık 2.haftaya kadar devam eder sonra normale döner bebeklerde kanda alyuvarların yıkılması veya başka bir rahatsızlık yoktur tartı alımı ve bağırsak fonksiyonları normaldir . Tanı konduktan sonra sarılığın 2-3 aya kadar uzayabileceğini bilmek ve ona göre takip etmek önemlidir bu dönemde anne sütü kesilerek mama vermekle sarılık düşer ancak o durumda da daha sonra anne sütünün devamı sorun olabileceği için ancak hastaneye yatırılacak değerlere ulaştığında uygulanması doğru olur .
oyuncakları çocuk
Hasbro, Iron Man oyuncaklarına yepyeni bir seri getiriyor: Iron Man Assemblers Figür. Assemblers aksiyon figürleri, birbirleriyle değiş tokuş yapılabilir zırh ve silah sistemlerine sahip. Iron Man 3 filminde Tony Stark’ın giydiği zırhtan esinlenen bu yenilikle, Iron Man Assemblers Figür’ün başı, kolları, ayakları ve silahları ayrılabiliyor; çocuklar da bu figürlerle yüzlerce farklı kombinasyon yaratabiliyor ve kendi özel figürlerini oluşturabiliyor. Iron Man Assemblers Figürleri’nin çoğu ile uyumlu olan Iron Man Özel Görev Aracı’nda figür, aracın önünden fırlıyor ve mücadeleye katılıyor. Silahlar figüre ve araca takılabiliyor. Iron Man oyuncak serisinin bir yeni ürünü de Elektronik Disk Fırlatıcı. Yeni Iron Man Elektronik Disk Fırlatıcı, filmden ilham alınarak hazırlanan tasarımı ve otomatik disk fırlatma özelliğiyle her yaştan çocuğu etkileyecek. Disk Fırlatıcı’nın atış mesafesi 6 metreden fazla. Kutuya 10 disk dahil. Elektronik Başlık ise bugüne kadarki en yüksek teknolojiye sahip Iron Man Elektronik Başlığı! Çocuklar aynı Iron Man gibi düşmanlarından kimliklerini saklamak için bu başlığı takabilir! Işıklı gözler ve hedef sistemi çocukların daha isabetli atışlar yapmalarını sağlıyor ve onlara unutulmaz bir Iron Man deneyimi yaşatıyor. Özel ses efektleri ve Iron Man 3 filminden konuşmalar macerayı çok daha gerçekçi bir hale getiriyor.
klarla buluĹ&#x;uyor!
Üç boyutlu oyuncaklarla oynayan çocuklar daha zeki Oyuncak, çocukların geleceğini etkiliyor. Onun için ailelerin, çocuklarına oyuncak alırken iyi düşünmesi gerekiyor. Üç boyutlu maketlerle çocukların kendi planlarını yapma ve uygulama imkanı bulacağını söyleyen Pal Eğitici Oyun ve Oyuncak Akıl Oyunları Uzmanı Osman Metin, eğitim ve kariyer hayatını da başarılı kıldığını dile getiriyor. Üç boyutlu maket ve oyuncaklarla çocukların edilgen değil, etkin olacağını dile getirirken Osman Metin, “Farkındalığın gelişmesi önemli bir adım. Çocukların duyduğu ya da izlediği şeylerin farkına varması geleceklerini şekillendiriyor. Üç boyutlu maketler çocukların genel kültürlerini, el becerileri ve üretkenliklerini de geliştiriyor. Bu eserler dünyaya mal olmalarındaki güzelliklerinin yanında kendilerine has bir hikâyelerinin olması ve geçmiş yaşamdan orijinal örnekler olması bakımından çok önemli konumdalar. Eyfel kulesinin ismi neden Eiffel, Taç Mahal’i kim yapmış, özgürlük heykelini Amerika’ya hangi ülke hediye etti, Ayasofya’nın tarihi, Galata kulesini kimler yaptı. Bu soruların cevaplarını çocuklar üç boyutlu maketleri yaparak öğreniyorlar. Çocukların dış dünyayı algılaması ve onu sorgulaması adına bu maketler çok önemli.” diyor.
Üç boyutlu oyuncakların çocuğun kendini dinlemesi ve tanıması adına güzel bir fırsat sunduğunu belirten Metin, çocuk parçaları tamamlarken kendini tanıdığını, eksik ve gelişmiş yönlerini keşfettiğine vurgu yapıyor. Metin, “Özellikle zor parçaların yerleştirilmesinde kendini daha da zorlayarak kabiliyetlerinin gelişimini sağlıyor. Bazı durumlarda etrafından yardım almasının yolu açılıyor. Yaptıkları bu şaheserlerin maketlerini evlerinin değişik köşelerine de koyarak kendilerine olan özgüvenlerini de arttırıyor. Ebeveynler bu tür çalışmalarda çocuğun kendi başına yapmalarına izin vermeli ve aşamaları takip ederek ara ara çocuğa yardım etmelidirler.” Çocukların kendisini duyacağı, plan yapacağı, karar vereceği bir ortamda bırakmak gerektiğini belirten Metin sözlerini şöyle sürdürüyor: “Her maket bir proje. Parçaların birleştirilerek eser yapılana kadar geçen süreçte bir proje çalışması vardır. Çocuk öncelikle bir hedefle karşılaşmakta, hedefi gerçekleştirmek için bir planlama yapılması gerekiyor. Bu planın aşama aşama yapılması gerektiğini öğreniyor. Parçaları doğru kullanma, sıralama yapma, plana uyma gibi konular kişilik gelişiminde okul hayatına ve sosyal hayata uymada önemli bir eğitim modelidir.
Baharın Coşkusunu İNCİ DERİ’de Yaşayın
İnci Deri’den İlkbahar-Yaz kampanyası Baharın gelmesiyle birlikte kışlık ayakkabılar yerini yazlık modellere bırakıyor. İnci Deri’nin birbirinden farklı İlkbahar-Yaz sezon modellerinde geçerli olan yüzde 30 NET indirim fırsatı, Garanti Bankası Kart sahiplerine özel 8 taksit imkanı ile alışveriş tutkunlarına sunuluyor. Kampanya 1 Nisan- 30 Haziran arasında… 1 Nisan – 30 Haziran 2013 tarihleri arasında geçerli olan kampanya İnci Deri’nin tüm yeni sezon ürünlerini kapsamaktadır.
399,90¨
399,90¨
329,90¨ 399,90¨
349,90¨ 399,90¨
129,90¨
399,90¨
399,90¨
284,90¨
399,90¨
399,90¨
424,90¨
399,90¨
399,90¨ 424,90¨
239,90¨
399,90¨
399,90¨
399,90¨ 399,90¨ 399,90¨ 399,90¨
239,90¨ 328,50¨
199,90¨
269,90¨
254,90¨
349,90¨
328,50¨
328,50¨
SAĞLIK
Tuzla Gelen Şifa
Himalaya
’dan gelen tuzlar şifa konusunda doğanın bizlere sunduğu bir nimet. Türkiye’de birçok alanda kullanılan bu tuzların faydası saymakla bitmiyor. Binlerce yıl süren oluşumlardan sonra ortaya çıkartılan bu tuz özellikle günümüz insanının sağlık konusunda birçok ihtiyacını karşılıyor. Himalaya Tuzu, Pakistan’ın kuzeybatısında milyonlarca yıl önce denizlerin çekilmesiyle oluşan tuzun üzerine üst üste katmanların binmesiyle kristalleşti. Güneşin enerjisini içine hapseden tuzun bilimsel araştırmalarla insan vücuduna çok faydası olduğu görüldü. Himalaya’dan çıkan tuzda eksi iyonun olması sayesinde insan vücudunda birçok açığı kapattığı gözlemlendi.
Himaliya tuzunu faydaları ise şöyle: Astım, alerji, nefes darlığı ve değer solunum yolu hastalıklarının iyileşmesinde yardımcı olur. Fiziksel ve ruhsal yorgunluk, baş ağrısı, uykusuzluk ve strese karşı etkilidir. Canlılık ve zindelik verir ve konsantrasyonu artırır. Havadaki kökü kokuyu ve nemi alır. Elektronik cihazların ürettiği radyasyonu alır. Himalaya tuzunu yemeklerde tüketmeniz kadar evinizde ve ofisinizde bulundurmanız da önemlidir. Yemeklerde kullanılması için ince öğütülen tuzun yanında, yaşam alanınızda kullanmak için büyük parçalar halinde de Türkiye’ye gelmekte. Bu parçalarla dekoratif ürünler yapılarak sizin yaşam alanınızda tuz kütlelerini kullanmanız sağlanmakta. Abajur ve mumluk gibi aksesuarların yanında tuğla şeklindeki tuzlarla evinizi tuz mağarasına çevirmeniz mümkün. Bu şekilde astım ve solunum rahatsızlığı olanlar bu odada vakit geçirerek bu hastalıklarının tedavi süreçlerini hızlandırabiliyorlar.
info.cicektuz@gmail.com
SAĞLIK Liv HOSPITAL, ‘BİLİYORUM!’ PROJESİ İLE ON BİN KİŞİYE ÜCRETSİZ KANSER TARAMASI YAPACAK Türkiye’nin sağlık sektöründeki yeni oyuncusu Liv Hospital, toplum sağlığına verdiği değerden yola çıkarak geniş çaplı bir sosyal sorumluluk projesi başlatıyor. Beşiktaş Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilecek ‘BİLİYORUM!’ projesi kapsamında Beşiktaş ilçe sınırları içinde yaşayan 10 bin kişiye ücretsiz kanser taraması yapılacak. Beşiktaş Belediyesi’nin çağrı merkezinden randevu alarak Liv Hospital’a gelenler meme, akciğer, kolon, rahim ağzı ve prostat kanserleri için son yöntemlerle tarama yaptırabilecek.
Sağlık hizmet standartlarında en yükseğe ulaşma hedefiyle yola çıkan Liv Hospital, toplum sağlığı yararınakapsamlı bir sosyal sorumluluk projesi başlatıyor. Liv Hospital’ın Beşiktaş Belediyesi’nin katkılarıyla düzenleyeceği‘BİLİYORUM!’ projesi kapsamında 10 bin kişiye kanserde erken teşhis için ücretsiz tarama yapılacak. Beşiktaş ilçe sınırları içerisinde ikamet edenlerin yararlanabileceği projede meme, akciğer, kolon, rahim ağzı ve prostat kanserleri için tarama gerçekleştirilecek. Çağın gerçeği kansere karşı farkındalık yaratarak erken teşhisin önemine bir kez daha dikkat çekmeyi hedefleyen projenin başlangıç tarihi olarak aynı zamanda Kanser Haftası’nın da başlangıcı olan 1 Nisan seçildi. Temmuz ayı sonuna kadar sürecek olan ‘BİLİYORUM!’ projesinde ücretsiz kanser taramasından yararlanmak isteyenlerin Beşiktaş Belediyesi’nin 444 44 55 numaralı çağrı merkezi arayarak randevu almaları gerekiyor.
Alerji Mevsiminde Burun Tıkanıklığı İçin Çözüm Breathe Right Baharın yüzünü göstermesi ve havanın ısınmasıyla birlikte mevsime bağlı görülen alerjiler artmaya başladı. Bu dönemde sıklıkla görülen alerjik rinit rahatsızlığından, nüfusun yaklaşık yüzde 10-20’si etkileniyor. Alerjik rinitte burun içindeki damarlar şişerek burundan nefes almayı güçleştiriyor ve burun tıkanıklığı gece boyu devam ediyor. Breathe Right Burun Bantları; burun tıkanıklığı sorununa karşı uzun süreli rahatlama sağlayarak, daha rahat nefes alınmasına yardımcı oluyor. Mevsim geçişlerinde ortaya çıkan polenler, alerjinin baş sebebi oluyor. Ağaç, çimen veya ot polenlerine, havadaki küf sporlarına alerjik duyarlılık görülüyor. Bu dönemlerde ortaya çıkan alerjik rinit, yaşam kalitesini düşürüyor. Alerjide meydana gelen burun tıkanıklığı; gece ağzı açık uyuma, kalitesiz bir uyku ve sabah dinlenememiş, yorgun uyanma, sık ağız kuruması ve gece kalkıp ara ara su içme, bazen baş ağrısı ile uyanma, sinirlilik, gün içi yorgunluk, dikkatini toparlayamama-konsantrasyon eksikliği, gündüz uykuya meyil, sık tekrar eden boğaz enfeksiyonları hatta kronik farenjite neden olabiliyor. Breathe Right Burun Bantları, alerji döneminde burun tıkanıklığı için ideal çözümü sunuyor. Breathe Right, patentli esnek tasarımı ile burun derisini hassas biçimde yukarı doğru kaldırıyor, böylelikle rahat nefes alınmasına yardımcı oluyor. İlaç içermeyen Breathe Right Burun Bantları aynı zamanda ağız yerine burundan nefes alınmasını kolaylaştırarak horlamayı da azaltıyor. Breathe Right’ın hassas ciltler için özel olarak geliştirilen Breathe Right Şeffaf ve 5-12 yaş aralığındaki çocukların hassas ciltlerine uygun çocuklar için alternatifi de bulunuyor.
Breathe Right; 15 TL Breathe Right Şeffaf; 15 TL Breathe Right Çocuklar İçin; 15 TL Breathe Right denemek isteyenler için özel 4’lü paket; 6,90 TL
SAĞLIK
“Kendim için, sevdiklerim için, gelecek için kansere karşı önlemimi alacağım. Çünkü hayat güzeldir”sloganı ile başlatılan projenin tanıtım toplantısında konuşan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, ‘BİLİYORUM!’ projesinin Liv Hospital’ın insanlara verdiği değeri çok güzel yansıttığını ve bu projenin tüm kuruluşlara örnek olması gerektiğini söyledi. Ünal, Liv Hospital’a duyarlılığından dolayı teşekkürlerini iletti. Toplum sağlığına verdikleri önemden yola çıkarak projeyi başlattıklarını belirten Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti: “Liv Hospital adını aslında ‘Leading International Vision’ (Uluslararası Vizyonda Lider) prensibinin baş harflerinin yanı sıra çok önemli bir değerden de aldı. İngilizce ‘hayat’ (live) kelimesi bizim en önemli çıkış noktalarımızdan birisiydi. Bizim işimizi iyi yapma çabamız, insan hayatına karşı saygımızdan, verdiğimiz değerden geliyor. ‘BİLİYORUM!’ projesine bu nedenle çok önem veriyoruz” dedi.
Kalp Hastasıysanız Dişhekiminizi Mutlaka Uyarın! Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel; kalp haftası nedeniyle yaptığı açıklamada ‘’Dişteki çürük ve dişeti hastalıkları kardiyovasküler hastalıklar açısından yüksek risk faktörü. Dişte çürüğe ve enfeksiyona neden olan bakteriler ve bakteri ürünleri kan dolaşımına katılarak kalp dokularına kadar taşınabiliyor. Ve bu durum ne yazık ki yüksek ölüm oranına sahip bakteriyel endokardit ile sonlanabiliyor’’ dedi Diş fırçalarken ve iple temizlerken dikkat! Özellikle dişleri saran dişeti ve periodontal dokuların kronik enfeksiyonu olan periodontitis, kalp kapakçık iltihabı ve eklem romatizması gibi sistemik iltihabi hastalıklarda artışa sebep olmaktadır. Ağız ortamında bulunan çürük ve dişeti hastalığına neden olan bu bakteriler ve bakteri ürünleri kan dolaşımına katılarak kalp dokularına kadar taşınabilmektedir ve bu durum ne yazık ki yüksek ölüm oranına sahip olan bakteriyel endokardit ile sonlanabilmektedir. Diş fırçalama, diş ipi kullanma gibi dişeti kanamasına neden olan basit işlemlerin bile bu bakteriyemi riskini arttıracağı düşünülürse dişlerin yüzeylerinde biriken bakteri plağının nasıl potansiyel bir tehdit oluşturabildiği gözardı edilmemelidir.’’ Dişteki mikroorganizmalar damar yoluyla yayılıyor! Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel; kalp ve kapak hastalığı olan hastalarda dental işlemler sırasında bu mikroorganizmaların damar yolu ile yayılmasını engellemenin oldukça önem taşıdığına dikkat çekerek şöyle dedi: ‘’Bu hastaların dental girişimleri öncesinde mutlaka dişhekimlerini sahip oldukları hastalık hakkında bilgilendirmeleri gerekirken, dental işlemler öncesi mutlaka koruyucu ilaç tedavileri altında dental tedavileri gerekli tıbbi konsultasyonlar dahilinde gerçekleştirilmelidir. Çürük ve dişeti iltihabına sahip bireylerin mutlaka kardiyovasküler hastalıkların artan olası riskleri konusunda bilgilendirilmeleri ve risk grubu bireylerin ağız ve diş sağlıklarının optimal duruma getirilmesinin yanı sıra bu kişilerin tıbbi yönden de değerlendirilmeleri önerilmelidir. Şüphesiz periodontitis ve diğer ağız-diş enfeksiyonlarının asıl sebebi olan kötü ağız hijyeninin düzeltilmesi bu tip enfeksiyonların ve bağlantılı olduğu kalp-damar hastalıklarının oluşma riskinin azalması sağlanmalıdır.’’
EĞİTİM
Emirgan İngiliz Kültür Anaokulu, 1. yılını tamamlıyor! Hedefimiz çocuklarımızın 2. anadili olmak. Yerli yabancı ayrımı olmaksızın tüm çocuklarımız, aynı çatı altında dillerini birleştiriyor. Yabancı öğrencilerimizin de bulunduğu okulumuz3 YAŞINDA da kültürel zenginliği yüksek bir ortamda eğitim ÖĞRENİ vermeye hızla devam ediyoruz.
İNGİLİZCE ÖĞRENM
Emirgan’da bulunan İngiliz Kültür Anaokulu’muz, geniş bir hayal dünyasına sahip, soru soran, sorgulayan, merak duyan, içinde yaşadığı sosyal çevreye saygılı, duyarlı, sorumluluk sahibi ve sevecen çocuklar yetiştirmeyi, 3-6 yaş grubu çocuklara anaokulunu bitireceği döneme kadar B1 seviyesinde İngilizceyi hiç unutmayacağı bir biçimde öğretmeyi temel amaç olarak belirlemiştir. Çocuklarımızın bilişsel gelişimlerine katkısı olduğu kadar toplumsal, bireysel ve kültürel gelişimlerini destekleyen okul öncesi eğitim karması ile birlikte ‘ İngilizce Edinim’ programı uygulamaktayız. Çocuklarımıza İngilizce öğretmeye yönelik programımız, profesyonel bir ekip tarafından hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Eğitim danışmanımız Yrd. Doç. Zeliha Yazıcı ve İngilizce Bölüm Başkanımız Deborah Hudson kendileri ve ekibi tarafından yerli ve yabancı öğretmenlerimize de “Çift Dilli Edinim ve Avrupa Dil Portfolyosu” konulu sertifika programı uygulanmıştır. Eğitim programımızın temeli; sınıflarımızda biri Türkçe diğeri İngilizce konuşan Türk ve yabancı öğretmenlerin bulunmasıdır. İki öğretmen gün boyunca çocuklarla birlikte olup, gün içindeki bütün aktivitelerine (eğitim, yemek, öz bakım) eşlik etmektedirler. Bu şekilde çocuklar, İngilizceyi bir ders olarak değil, iletişim dili olarak benimsemekte, yabancı dil konuşan öğretmenleriyle kurdukları sıcak ilişki sayesinde, farkında ol madan ikinci bir dili anlamaya ve kullanmaya başlamaktadırlar.
Amacımız, çocuklarımızın öğrenme isteğini en üst düzeye çıkararak 2. dil olarak İngilizceyi anadili gibi severek öğrenmesini sağlamaktır. Yaş grupları ve gelişim özellikleri dikkate alınarak hazırlanan, sarmal bir yapıya A ANADİLİ sahip, zengin eğitim materyalleri ile desteklenen programla çocuklar, temel düzeyde iletişim kurİR GİBİ ma becerisi kazanmaktadırlar. Okulumuzun eğitim MEB ve enternasyonel eğitim karmasından MEYE BAŞLIYORUZ! sistemi oluşmaktadır. Okulumuz, genel merkez olan İngiliz Kültür Derneği tarafından İngilizce ve çift dilli edinim metodu ile ilgili oyun kitapları, çeşitli görsel ve işitsel materyallerle desteklenmektedir. Çocuklarımızın okula severek, mutlu olarak gelmesi bizim için esastır. Onların hareketliliği, algıları, becerileri doğrultusunda çeşitli spor aktiviteleri, dans, müzik, ritim, bale, satranç, piyano gibi hareketli ve konsantrasyon geliştiren faaliyetlere önem vermekteyiz. Çocuklarımızı mutlu ve hareketli tutabildiğimiz zaman algıları açık, verilen bütün eğitimleri kolaylıkla alabilir duruma gelmekteler.
Anneler sokak modasına adidas Originals ile ısınıyor
1000¨
adidas Originals İlkbahar/Yaz 2013 Koleksiyonu, sportif şıklık anlayışını yansıtan ve anneleri sokak modasının en yakın takipçisi yapmaya aday hediye seçenekleri ile dikkat çekiyor. Sokak modasına yön veren ikonik marka adidas Originals, özgünlük, yaratıcılık ve bireysellikten ilham alan ayakkabılar, t-shirtler, sweatshirt’ler ile sayısız kombin olanağı sunuyor. Spor giyimde benzersiz bir şıklık; adidas SLVR
adidas SLVR, İlkbahar/Yaz 2013 Koleksiyonu ile anneler
için, göz alıcı kumaşlar, vücudu saran kesimler ve zarif ceketleriyle dikkat çeken lüks bir görünüm yaratıyor. Kısa kesimli ceketler ve dalgalı kesimli bluzların biçimi göz dolduruyor. Koleksiyonda ayrıca tarz sahibi anneler için alçak topuklu kapalı ayakkabılar ve klasik oxford’lar gibi farklı ayakkabı seçenekleri de yer alıyor.v
208¨
74¨
154¨
124¨ 154¨
72¨
154¨
144¨
151¨
Şimdi Annelere Adidas Şıklığı ve Konforunu Hediye Etmenin Tam Zamanı 144¨
103¨
103¨ 103¨
adidas, Anneler Günü’nde annelerini sevindirmek için en güzel hediyeyi arayanlara birbirinden şık ve konforlu ürünlerle ideal seçenekler sunuyor.
245¨
adidas, spor giyimden vazgeçemeyen ve aynı zamanda şıklığına önem veren anneler için, adidas by Stella McCartney, adidas Originals, Neo ve SLVR İlkbahar/Yaz 2013 Koleksiyonları’ndan ideal hediye seçenekleri sunuyor. Tarz ve konfor bu kez anneler için buluşuyor adidas by Stella McCartney Koleksiyonu, koşu başta olmak üzere çeşitli egzersizler için özel bir tarz sunuyor. adidas by Stella McCartney Running Serisi’ndeki ayakkabılar; mavi, kırmızı, turuncu ve pembenin en canlı tonları ile göz kamaştırıyor. Birbiri ile uyum içindeki zarif ayakkabılar, çantalar ve çok çeşitli aksesuarlardan oluşan adidas by Stella McCartney Koleksiyonu, adidas’ın üstün performans teknolojileri ile Stella McCartney’nin moda görüşünü bir araya getirerek annelere vazgeçemeyecekleri bir şıklık sunuyor.
99¨
84¨
62¨
404¨
392¨
99¨
55¨
124¨
69,90¨
TWIGY’DEN RENKLİ BAHAR Havaların güzelleştiği, güneşin yüzünü gösterdiği bugünlerde baharın tadını Twigy’nin birbirinden şık modelleriyle çıkarabilirsiniz. Sezonun gözde trendi Twigy dolgu topuklu ayakkabılarla, bahar her zamankinden daha renkli geçiyor.
69,90¨
69,90¨
Son birkaç sezondur hem rahatlıklarıyla hem de şıklıklarıyla ön planda olan dolgu topuklu ayakkabı modelleri bu baharda da vazgeçilmez oluyor. Boyner, Ayakkabı Dünyası, YKM, Özdilek, Twigy mağazaları ve twigy.com’da bulabileceğiniz bu şık ayakkabıların fiyatları 69,90 TL ile 89,90 ¨ arasında değişiyor.
79,90¨
İNCİ DERİ’NİN İLKBAHAR & YAZ KOLEKSİYONU’NDA ÜNLÜ TASARIMCI“GAMZE SARAÇOĞLU” RÜZGARI ESİYOR Ünlü tasarımcı Gamze Saraçoğlu, bir ilke imza atıyor ve İnci Deri için çok özel ürünler tasarlıyor. Özellikle ayakkabının bir kıyafeti tamamlayan en önemli parça olmasından yola çıkarak, yıllarca tasarladığı çok özel kıyafetlere ayakkabı, çanta, kemer tasarımını da ekliyor ve bu alandaki başarısını İnci Deri ile gözler önüne seriyor.
Philips AVENT Natural serisindeki göğüs pompaları, biberonlar ve biberon emzikleri, bebeğinize hayata en doğal başlangıcı sunabilmek için emzirmeyi ve biberonla beslenmeyi kolaylaştırıyor. Her anne bebeğini en doğal şekilde beslemek ister. Annelerden ilham alınarak geliştirilen yeni Philips AVENT Natural Serisi, biberonların tasarımını ve dokusunu bebekler için en doğal hale getirirken, göğüs pompaları ile de annelere en rahat kullanımı sunuyor. Biberon ile beslenmeyi emzirmeyle en doğal şekilde birleştiren annelerin 1 numaralı tavsiyesi* Philips AVENT’in yeni Natural Serisi; göğüs pompaları, biberon emzikleri ve biberonları ile annelerin tüm ihtiyaçlarına yanıt oluyor.
BELLONA’NIN MAĞAZA AÇILIŞINDA 2 SAATE 6000’İ AŞKIN ÜRÜN SATILDI
Ev modasının öncüsü Bellona, mağazalaşma atağına hız kesmeden devam ediyor. Bellona’nın İstanbul genelinde ilk outlet mağazası, Yenibosna’daki Starcity Outlet AVM’de açıldı. Mağazanın açılışına özel gerçekleştirilen kampanyayla 2 saat içerisinde 6.000’i aşkın ürün satıldı.
SAĞLIK
Ünlü Bebek Bakım Uzmanı Rachel Waddilove’dan Annelere Öneriler Prima, Türkiye’de bebeklerin yüzde 72’sinin her gün uykusuzluk sorunu çektiğine ilişkin araştırmadan yola çıkarak, ünlü bebek bakım uzmanı Rachel Waddilove’dan Türkiye’deki anneler için özel ipuçları aldı. İngiltere’de annelerin yakından takip ettiği, bebek bakımı konusunda tüm dünyada ilgiyle okunan iki kitabı bulunan Waddilove’un önerileri, bebeklere iyi bir uyku rutini oluşturulmasına ve bebeklerin daha iyi uyumasına katkı sağlıyor.
Bebekler İçin İyi Bir Uyku Rutini Oluşturmanın İpuçları 1. Bebeğinizi güzelce doyurun ki banyo sonrasında aç olmasın ve yıkanmanın verdiği rahatlığın keyfini çıkarabilsin. Bu şekilde bebeklerle banyo sonrasında daha iyi vakit geçirirsiniz ve bebek de banyo yapacağı için daha mutlu olur. 2. Ilık bir banyo hazırlayın. Bazı yeni anne babalar suyun çok sıcak olacağından endişe ederek bebekleri soğuk suya sokuyor ama bebekler soğuk suyu hiç sevmez. Bebekler kolaylıkla üşütebilirler ve soğuk su hoşlarına gitmediği için ağlar. Bebeği yıkarken yumuşak bir sünger veya ince pamuklu bir bez kullanın. Bebek çok küçükse pamuk kullanmanızı tavsiye ederim çünkü pamuk kullanılabilecek her şeyden daha yumuşaktır. 3. Bebeğinizi banyodan çıkardıktan sonra, yumuşak bir havluya sararak kucağınıza oturtun ya da yatırın. Şarkı söyleyin, sallayın ve nazikçe kurularken gözlerine bakın. 4. Tüm vücuduna masaj yapmayı ihmal etmeyin. Kucağınızda masaj yaparak bebeğinizle sıcak temas da kurmuş olursunuz. Sonrasında bebeğinizi giydirin ve bezleyin.Yüksek emme kapasitesine sahip bir bez tercih edin. Bebekler uyanıkken karınlarının üzerine yatmayı sever, siz de banyodan sonra onu kucağınızda veya yumuşak bir havlunun üzerinde karnının üstüne yatırabilirsiniz. 5. Bebeğinizin gazı olup olmadığını kontrol edin ve yeterince sıvı almasını sağlayın. Eğer yeterince sıvı almamışsa küçük yumruklarını ağzına götürecek ve bastıracaktır. Böyle bir durum varsa bebeğinizi biraz daha besleyin, kucaklayın, okşayın. Sonrasında bebeğinizi sırt üstü karyolasına yatırın. İyi geceler öpücüğü verin, ışığı söndürün ve odadan çıkın.
Bebeklerin Daha İyi Uyumasını Sağlamak İçin İpuçları 1. Bebeğinizin tok olması çok önemlidir. 2. Onu uykuya yatırdığınızda altının temiz olduğundan emin olun ve ıslaklığı cildinden uzak tutacak bir bebek bezi tercih edin. 3. Bebeğinizi karyolasına ayakları karyolanın ucunu gösterecek şekilde koyun, rahat ve sıcak olmasını sağlayın. 4. Bebeğiniz aşırı yorgun olmasın çünkü yorgun bebekler kolay sakinleşmez. Ayrıca esnemek, gözlerini ovuşturmak, başını bir yandan diğerine çevirmek gibi yorgunluk belirtileri gösterdiğinde bebeği karyolasına koyun. 5. Karyolasına yatırdığınızda yaygarayı koparırsa hemen kucağınıza almayın. Çoğu bebeğin kendi kendine yatışması on dakikayı bulur. Bu, uyku eğitiminin çok önemli bir parçasıdır. 6. Gün içinde iyi uyumasını sağlayın. Gündüz iyi uyumayan bebek, gece uyumakta zorlanacaktır. 7. Küçük bebeklerin beslenme aralarında kısa süreler uyumasını sağlayın ve beslenme aralarında çok uzun süre uyanık tutmayın. 3 ayın altındaki küçük bebekler için bir buçuk saat uyanık kalmak yeterince uzun bir süredir. 4 aylık ve daha büyük bebekler daha uzun süre uyanık kalabilir ama yine de bebeğinizin iyi bir gündüz uykusu rutini geliştirmesini sağlayın. 8. Bebeğinizi karyolasına yatırmadan önce yeterince öpüp okşadığınızdan emin olun. Uyumadan önce ona kitap okuyabilirsiniz. Çok küçük bebekler bile sesinizi duymaktan ve renkli sayfalara bakmaktan hoşlanır. 9. Odadan çıkarken müzikli bir oyuncak bırakın. Oyuncağı karyolanın içine değil karyolanın yakınına bir yere koyun. Ama bebeğin dikkati dağıtabilecek hareketli bir oyuncak olmamasına da özen gösterin. 10. Evdeki ses düzeyini en az seviyede tutun.
SAĞLIK Yaşlı Hastalığı Olarak Görülen Katarakta Bebeklerde de Rastlanıyor! Yaşlı hastalığı olarak görülen katarakta gençlerde ve hatta bebeklerde de rastlanabiliyor. Genel olarak orta yaş üstü hastalığı olan katarakt, yenidoğan bebeklerde ve çocuklarda doğumsal olarak görülebiliyor. Görmenin yavaş yavaş azalması, yakın okumanın ve gece görüşünün giderek zorlaşması, renklerin soluklaşması, parlak ışıkta görmenin daha çok etkilenmesi ve çift görme şikayeti kataraktın en sık rastlanan belirtilerinden bir kaçı. Katarakta görme netliği her ne kadar yitiriliyor olsa da uygun cerrahi teknik, hekimin tecrübesi ve doğru mercek seçimiyle yapılacak ameliyatlar sayesinde tedavide yüksek oranda başarı sağlanabiliyor.
Bayındır Hastanesi Göz Kliniği Prof. Dr. Yonca Akova
Katarakt tedavisinde ameliyatların doğru zamanlama ile yapılması da çok önemli. Bayındır Hastanesi Göz Kliniği’nden Prof. Dr. Yonca Akova anlattı. Katarakt nedir? Göze perde inmesi olarak bilinen katarakt, görmeyi sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Buna bağlı olarak da görmede bulanıklaşma ortaya çıkıyor ve hastalar buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuş gibi bulanık görüyor.
Kataraktın belirtileri neler? Hastaların şikayetleri çok değişken olabiliyor. Görmenin yavaş yavaş azalması, yakın okumanın ve gece görüşünün giderek zorlaşması, renklerin soluklaşması, parlak ışıkta görmenin daha çom etkilenmesi, kamaşma, çift görme şikayeti ve gözlük numaralarının sık değişmesi kataraktın en sık rastlanan belirtileri…
Katarakt tedavisi nasıl yapılıyor? Katarakt ilaç veya gözlükle tedavi edilebilen bir hastalık değil. Kataraktın ilerlemesini durdurabilecek bir ilaç tedavisi de yok. İlerlemiş kataraktın tek bir tedavisi var o da ameliyat… Katarakt Ameliyatlarında Nasıl Bir Yöntem Uygulanıyor? Günümüzde modern tekniklerin uygulanması sayesinde katarakt operasyonları iğnesiz ve narkozsuz yapılabiliyor. Hasta aynı gün evine dönebiliyor. Katarakt cerrahisinde yöntem olarak FAKO cerrahisi uygulanıyor. Bu cerrahi yöntem halk arasında lazerli cerrahi olarak biliniyor. Bu teknikle 2.2 mm’lik küçük bir kesiden girilip Torsiyonel Fako Enerjisi Yöntemi ile katarakt mercek eritilirek çıkartılıyor, yerine katlanan ve çok küçük bir alandan göz içine yerleştirilmek üzere özel tasarlanmış olan lens (mercek) yine özel bir enjektörle yerleştiriliyor. Kesi küçük olduğundan dikişe gerek duyulmuyor. Ameliyat sonrası iyileşme süresinin kısa olması sayesinde hastalar ameliyattan kısa bir süre sonra günlük yaşantılarına dönebiliyor.
Ameliyatla kesin ve net görüş sağlanabiliyor mu? Cerrahın tecrübesi, uygulanan cerrahi teknik, cihaz kalitesi, göz içine konulan merceğin kalitesi ve mercek ölçümlerinin özel yöntemlerle yapılması ameliyat başarısını ve ameliyat sonrası görme kalitesini doğrudan etkiliyor. Göz içi lensleri gözü mümkün olduğunca numarasız hale getirmek için konuyor. Modern cihazlarla yapılan ölçümler bu imkanı veriyor. Bayındır Hastanesi’nde FDA onaylı, katlanabilir yüksek nitelikli göz içi mercekleri kullanılıyor. İleri teknoloji ile tasarlanan bu mercekler gündüz görüşünün yanı sıra yüksek kontrast özelliğiyle gece görüşünün de iyi olmasını sağlıyor. Aynı zamanda ultraviyole filtresi ile görme merkezini zararlı ışınlardan koruyor. Ayrıca astigmatizması olan hastalarda ameliyat sırasında astigmatizmayı 3 dereceye kadar düzeltebilen mercekler de kullanılabiliyor.
Ticari geleneği 1960’lı yıllara dayanan Yörsan A.Ş, halen Susurluk’ ta bulunan ve yaklaşık 100.000 m2 ’ lik kapalı alana sahip, en son modern teknoloji ile donatılmış fabrikasında sağlıklı ve güvenilir ürünler üretmeye devam etmektedir. Avrupa normlarının üzerinde bir teknoloji ile donatılmış fabrikası, bünyesinde yer alan 40’ın üzerinde gıda mühendisi, onlarca teknik ekibi ve yüzlerce çalışanı ile üretmiş olduğu ürünlerde, çiğ süt kabul aşamasından başlayarak bitmiş ürüne kadar, üretim proseslerinin her aşamasında kalite kontrol analizlerini modern ekipmanlarla donatılmış laboratuarlarında gerçekleştirmekte olup, kaliteli, sağlıklı ve güvenilir ürünlerini Yörsan müşterileri ile buluşturmaktadır. Üretmiş olduğu 150’nin üzerinde ürün çeşidi, sahip olduğu ürün yelpazesi, 10 gr’dan 18 kg ‘a kadar değişen ürün gramajları ile bireysel müşteriden, restorantlara, otellerden zincir mağazalara kadar bir çok tüketici grubuna hitap edebilmektedir. “Gelenekten Geleceğe” sloganı ile unutulmaya yüz tutmuş birçok geleneksel tat ve lezzeti tüketicisi ile buluşturan Yörsan, aynı zamanda farklı ülkelerin lezzetlerini de üreterek ülkemiz piyasasına ve Amerika, Japonya, Almanya, Dubai, Malezya, Irak, Özbekistan, Azerbaycan, Arabistan,Singapur, Libya, Lübnan, Maldiv Adaları, Arnavutluk, Kosova, Arnavutlu , B.A.E , Bosna Hersek , Ukrayna , Afganistan ve KKTC gibi birçok ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir.
Magnum hazzında Pembe ve Siyah etkisi Magnum Pink: Nar soslu, pembe çikolatalı Anı yaşama heyecanına kapıldığımız, eğlenceye odaklandığımız, neşeli, tasasız, hayatın tadını çıkaran anlarımızı simgeleyen Magnum Pink, tüm bu duyguları benzersiz bir dondurmada buluşturuyor. İçindeki yumuşacık nar sosuyla zenginleştirilmiş pembe narlı dondurma ve inci gibi parlayan pembe çıtır Magnum çikolatasıyla kaplı Magnum Pink, eğlenceli ve hareketli anlarımızın vazgeçilmezi olacak. Magnum Black: Vanilya espresso ile buluşuyor Magnum Black, Magnum Pink’in tam aksine gizemimizle dikkat çektiğimiz, iddiamızla gözleri üzerimizde topladığımız, kendimizi daha gösterişli ve özel hissettiğimiz anların dondurması. Espresso sosuyla zenginleştirilen vanilyalı dondurmanın efsanevi Magnum çikolatasıyla buluştuğu Magnum Black, yılın en seçkin dondurması olmaya aday.
Kahvenin uzmanı NESCAFÉ’nin Cappucci-
no’dan Latte’ye, köpüklü sade kahveden, Espresso’ya kadar 5 farklı kahveyi kolayca yapabilen kahve makinesi NESCAFÉ® MyCafé, Anneler Günü’ne özel fiyatıyla yetkili Migros mağazaları, www.hepsiburada.com ve www.nescafe.com internet sitelerinde satışa sunuluyor.
Carte d’Or pudingleriyle hazırlanabilen bahar tatlılarını keşfedin! Carte d’Or’un pudingi ile Çilekli Parfe nasıl hazırlanır? Carte d’Or’un limonlu kek karışımını bir kâseye boşaltılır. Üzerine 100 ml süt, 100 gr margarin ve 3 yumurta eklenilen karışım homojen oluncaya kadar mikser yardımı ile 2-3 dakika kadar karıştırılır. Hazırlanan karışım yağlı kâğıt serilmiş fırın tepsisine boşaltılır. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 40 dakika kadar pişirilen kek, oda sıcaklığında soğutulur. Carte d’Or Çilekli Puding, paketi üzerinde belirtilen süt miktarı ile koyu kıvama gelene kadar pişirilir. Carte d’Or çilekli puding ılık hale geldikten sonra daha önce hazırlanmış olan kekin üzerine dökülür ve 1 saat kadar derin dondurucuda bekletilir. Arzu edilen bir kalıp yardımıyla kesilen Parfe, Carte d’Or Meyve Şöleni Sos ile harmanlanan meyvelerle süslenir, keyifle servis edilir. Malzemeler • 1 paket Carte d’Or Limonlu Kek • 1 paket çilekli puding • 200 gr donmuş ahududu • 200 gr böğürtlen • 100 ml süt • 100 gr Sana Hamurişi • 3 adet yumurta • 500 ml süt • 4 yemek kaşığı Carte d’Or Meyve Şöleni Sos
Siz O’na okuyun, O da çocuklarına…
Anne babalarımızın anlattığı masallar hiçbir zaman unutulmaz. Ne anlatılan, okunan masallar, ne de o masalların anlatıldığı o çok özel anlar… Hele de bu masalların her biri insanlığa, sevgiye ve paylaşmanın önemine dair mesajlar taşıyorsa. Nihan Taştekin, Mutlu Çocuklara Mutlu Masallar isimli ilk çocuk kitabında dünyanın çeşitli yerlerinden çeşitli masallar yeniden anlattı. Her biri çocuklarımızın ilerleyen yıllarda işine çok yarayacak derslerle dolu… Mutlu Çocuklara Mutlu Masallar’ı, Nihan Taştekin derledi, Emine Bora resimledi. Mutlu Çocuklara Mutlu Masallar Mandolin Yayınları’ndan çıktı!
HER AN ÇOCUKLARINI DÜŞÜNEN ANNELERE “EN SAĞLIKLI HEDİYE” Doğa dostu ve bakteri barındırmama özelliğiyle fark yaratan Ceraware Bambu Fiber mutfak ürünleri, her an çocuklarının sağlığını düşünen annelere Anneler Günü’nde alınabilecek anlamlı ve bir o kadar da şık bir hediye seçeneği sunuyor. Modern yemek takımları ile tüm aile bireylerine güvenli ve sağlıklı beslenme imkanı tanıyor.İnsanların sağlıklı bir yaşam sürmesi gerektiğine inanan Ceraware; doğayı korumak ve çevre bilincini arttırmak adına ürünlerini yüzde 100 geri dönüşümlü malzemeden imal etmeyi tercih ediyor. Dünyanın en hızlı yetişen bitkisi olan bambu ağacından yapılan yemek takımları çocuklarının geleceğini ve sağlığını düşünen, onlara yeşil bir doğa bırakmak isteyen annelere alınabilecek en doğru hediye olma özelliği gösteriyor.
www.elifmagazin.com