Bebek News Sayı 6

Page 1

Anne ve Babaların İhtiyacı Olan Her Şey

Ağustos 2013 Yıl: 1 Sayı: 6

Kadınların korkulu rüyası Myom

Çocuğunuz OKULA hazır mı

?

REFLÜ

hakkında Her şey


EDİTOR

Bebek News İmtiyaz Sahibi Metronom Medya Adına Eyüp Kervangül Yayın Direktörü Ahmet Özen Yazı İşleri Sorumlusu Pınar Tokatlıoğlu Pazarlama Sorumlusu İzzet Gültekin

Mutlu bayramlar Bir Ramazan bayramına daha ermiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu yıl Ramazan ayı çok sıcaklara denk geldi. Umarım sağlıklı bir Ramazan yaşamışsınıdır. Ramazan Bayramı bizim kültürümüze aynı zamanda şeker bayramı olarak da geçmekte. O yüzden de bayramda şeker ve tatlı tüketirken sağlığımızı da düşünmeyi bırakmayalım. Hele ki Ramazandan çıkıp birden yemeklere eski tempomuzla gitmeyelim. Yavaş yavaş öğüleri dengelememizde fayda var. Ramazan Bayramınızı kutlarım her gününüz bayram neşesinde ve coşkusunda geçsin. Pınar Tokatlıoğlu

Fotoğraflar Sezer İsmail Şentürk Tasarım Efecan Kabak Katkıda Bulunanlar Mehmet Pınarcı, Şükrü Sözen, Fatih Körük, Ekrem Bozkurt, Kerim Yönten, Dinçer Yılmaz Web tasarım Ceyhun Kocal Adres Metronom Medya Merdivenköy Mahallesi Hızırbey Sokak Tümer Ap. No:251/4 Göztepe/İstanbul +90 216 566 75 27 +90 216 566 95 66 www.bebeknews.com info@metronommedya.com www.metronommedya.com Bebek News dergisinde kullanılan hareler izin alınmadan, kaynak gösterilmeden başka yayınlarda kullanılamaz. Reklamlardan reklam veren firma sorumludur.


İÇİNDEKİLER

Yenilik 06 Sağlık 10 Sağlık 20 Sağlık 38 Sosyal Hayat 44 Sağlık 58 Psikoloji 66 Sağlık 74 Sağlık 96

En son haberler INVISALIGN “Telsiz Ortodonti” Gastroözofajial reflü hastalığı Besinler ve bronzluk “Yaşam koçluğu” artık meslek Verimliliğin anahtarı uykuda Çocuğunuz okula hazır mı? Süt dişlerine dikkat! Dil ve konuşma bozukluğu


https://www.facebook.com/pages/Bebeknews/613318152027533?fref=ts


https://twitter.com/bebeknewsdergi


YENİLİK

Philips-Disney işbirliği Philips’in’ yenilikçiliği ile Disney karakterlerinin bir araya gelmesi, hikayelere ve oyunlara yeni bir boyut kazandırıyor Bugün, Royal Philips (NYSE: PHG, AEX: PHIA), aydınlatma aracılığıyla Disney’in büyüsüne hayat vermek üzere çocuklar ve aileler için tasarlanmış olan yenilikçi, yaratıcı ve eğlenceli bir aydınlatma ürünleri portföyünün hayata geçirildiğini duyurdu. Philips’in aydınlatma alanındaki uzmanlığını Disney’in sevilen karakterleriyle bir araya getiren bu portföy, ışığın gücünden yararlanarak çocuk odalarını çocukların kitap okuyabileceği, oyun oynayabileceği ve uyuyabileceği daha yaratıcı bir yer haline getirecek. Bu gelişme, Philips’in ev aydınlatma deneyimini değiştirme ve dijitalleştirme yolculuğundaki en yeni başarısı olma niteliği taşıyor. Ortak markalı olarak sunulacak ürünler Avrupa ve ABD’de Eylül ayından itibaren, Asya’da ise bu yıl içinde çeşitli tamamlayıcı Philips ve Disney perakende satış kanalları üzerinden satışa sunulacak. Philips Disney portföy serisi, bağlantılı aydınlatma alanında çocukların Disney hikayeleri ve karakterleriyle etkileşime girmesini sağlayarak çığır açan 6 Bebek News • Ağustos 2013

konseptler içeriyor. Devrim niteliğindeki bağlantılı aydınlatma konsepti, çocukların ve ebeveynlerinin e-kitapları aydınlatma ürünlerine bağlayarak kitap okumayı daha eğlenceli kılan ve ailelerin hikayenin içine girmesini sağlayan etkileşimli ve sihirli bir aydınlatma deneyimi oluşturmalarına imkan sağlıyor. Seride ayrıca hafif ışık veren gece lambaları gibi “rahatlatan ışıklı” lambalar ve çocuklara kalkma saatini haber vererek düzenli uyku alışkanlığı kazandırmak için tasarlanan ürünler bulunuyor.


Avealılar’a, Toyzz Shop’ta indirim Avea’nın Toyzz Shop Oyuncak Mağazaları ile gerçekleştirdiği kampanya kapsamında, Avea, Türk Telekom ve TTNET müşterileri 4 Ağustos tarihine kadar Toyzz Shop Oyuncak Mağazaları’ndan tek seferde yapacakları 100TL ve üzeri alışverişlerinde anında 15 TL tutarında indirim kazanacaklar“Avea Her Yerde Kazandırır” platformuyla müşterilerine birbirinden ayrıcalıklı teklifler sunan Avea, marka ortaklıklarına bir yenisini daha ekledi. Avea’nın Toyzz Shop Mağazaları ile gerçekleştirdiği işbirliği; Toyzz Shop Mağazaları’nın geniş ürün gamından indirimli alışveriş keyfi sunuyor.

Pepee’li anavarza krem bal çocuklara balı sevdirecek

Anavarza Bal’ın, çocuklar için hazırladığı bal serisine eklenen Anavarza Krem Bal, diğer ürünlerle birlikte çocukların en sevdiği karakter Pepee’li ambalajıyla raflarda yerini aldı. Zaman içerisinde geliştirilen yeni ürünlerle, tüketiciye farklı damak tatları sunan Anavarza Bal, Avrupa ve Amerika’da yıllardır tüketimi gerçekleşen krem balı da, Anavarza Krem Bal adı altında Türkiye’de ilk kez üreten firma oldu. Ürünleri Türkiye’nin dört bir yanına ulaşan firma, kaliteli ve doğru üretim anlayışı ile Avrupa’nın birçok ülkesinde sadece seçkin gıda markaları tarafından alınabilen BRC Kalite Belgesi’ni almaya hak kazanan bir üretici olarak, her geçen gün kapasitesini arttırmaya devam ediyor. Anavarza Bal’ın kendi ürünlerinin kontrol ve analizlerini yapmak için kurduğu, global sertifikasyonlara sahip bağımsız ARİ Gıda Laboratuarı katkısıyla Mersin Üniversitesi’nde geliştirilen krem bal, sofralarda yerini almaya başladı. Ağustos 2013 • Bebek News

7


YENİLİK ‘Activia Fresh’

Bayramı yine Kent müjdeleyecek

Mondelēz International Türkiye Genel Müdürü Antoine Collette, yarım asrı aşkın süredir bayramı tatlandıran öncü ve köklü marka Kent’in markalaşma hikayesini küresel düzeyde bir başarı örneği olarak gördüğünü belirtti. Collette “Türkiye’de Ramazan Bayramı uzun yıllardır Şeker Bayramı olarak da anılıyor ise, Kent’in buna katkısı tartışılmaz niteliktedir. Bu nedenle bayram değerlerini sahiplenmek ve devamlılığını sağlamak bizim en büyük önceliklerimizden biridir” dedi.

Wrangler Denim’den yaz bakımı

Wrangler’ın Denim Spa serisi, yaz boyunca kadınların kusursuz bacaklar elde etmesini sağlıyor. Barındırdığı mikro kapsüllerle, cildi pantolonun kurutucu etkilerinden koruyan ve doğal nemlendirici ve inceltici aktif maddelere sahip olan Wrangler Denim Spa jeanler, mükemmel bir bacaklara sahip olmayı mümkün kılıyor. 8 Bebek News • Ağustos 2013

Sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olan Activia, yaz sıcaklarında da içeriğindeki farklı meyve sularıyla yepyeni bir lezzet deneyimi yaşatıyor: “Activia Fresh”. İçeriğinde yoğurt mayası, probiyotik maya ve taze süt bulunan “Activia Fresh”, nar-ahududu ve misket limon-kivi-elma olmak üzere iki farklı seçeneğiyle raflarda.

Özellikle kuru cildinden şikayetçi olan kadınlar için ideal olan serideki ürünler, Aloe Vera kokusu ve ipeksi dokusuyla zahmetsiz bir kozmetik deneyimi sunuyor. Denim Spa ürünleri fark edilir nemlendirici özelliğini, cilt üzerinde bir nem tabakası yaratan, bu tabakayı koruyan ve cildi yumuşatan çeşitli doğal yağ ve bitki özlerinden alıyor.


UFO O2 İLE SAĞLIKLI GÜNLER! İç ortamdaki kötü hava; alerjik reaksiyonlar, burun, boğaz ve akciğerlerde tahriş, baş ağrısı ve mide bulantısına yol açarak sağlığımızı bozuyor. Kötü hava, vücudun savunma sistemini olumsuz etkileyerek, özellikle de çocuklar, yaşlılar, astım ve amfizem gibi solunum yolu rahatsızlığı olanlar, alerjiye yatkın kişilerde yorgunluk, bitkinlik ve genel performans düşüşüne yol açıyor. UFO 02 Hava Temizleyici, alerji yapıcı bakteri, virüs, küf gibi organizmaları yok ederek, ortamın havasını temizliyor ve hastalık yapıcı mikroorganizmaların sağlığımıza zarar vermesini engelliyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirerek, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara karşı direnci arttırması, migren ataklarının seyrekleşmesine katkı sağlaması ve vücudu rahatlatıp uyku kalitesini arttırması gibi birçok etken ile yaşamımızı pozitif etkiliyor.

DOĞA ve ÇEVRE DOSTU AYDINLATMALAR KOÇTAŞ’TA Güneş enerjisinin kullanım alanının her geçen gün yaygınlaştığı günümüzde solar aydınlatmalar, hem enerjiden tasarruf etmenizi sağlıyor hem de bahçe ve balkonlarınıza dekoratif bir görünüm kazandırıyor. Koçtaş’ta satılan doğa dostu solar aydınlatmalar, kesintisiz elektrik sağlarken, voltaj dalgalanması yaşamadan kaliteli enerji kullanım imkanı sunuyor. LED teknolojisine sahip olan solar aydınlatmaların, sınırsız kullanım ömrü ve sıfır bakım maliyeti bulunuyor. Bahçede ihtiyaç duyulan her alanda aydınlatma olanağı sağlayan solar aydınlatmaların duvar aplikleri, tea light alternatifleri; salyangoz, mantarlı sincap, cüce, melek, ördek, balıkçı ve kaplumbağa şeklinde sevimli karakterlerde aydınlatma çeşitleri bulunuyor. Bahçe ve balkonlarınıza hem dekoratif bir görünüm kazandırmak hem de çevre dostu enerjiden yararlanmak istiyorsanız, Koçtaş mağazalarında aradığınız tüm alternatifler mevcut.

Ağustos 2013 • Bebek News

9


SAĞLIK Latince’de “düzgün diş” anlamına gelen ortodonti, diş hekimliğinin çeneler ve dişlerin konumlarıyla ilgili anomalilerin hareketli veya sabit aygıtlar kullanılarak düzeltilmesiyle uğraşan bir bilim dalıdır. Bu konularda uzmanlaşmış diş hekimine ortodontist denilmektedir. Ortodontik tedavilere karar verirken tedavinizi gerçekleştirecek doktorun ortodonti uzmanı olup olmadığını öğrenmek gerekir, aksi takdirde ortodontik tedavilerde yapılacak yanlışlıkların düzeltilmesi her zaman mümkün olmamaktadır.

INVISALIGN “Telsiz Ortodonti”

B

irçok kişi ortodonti tedavisini estetik diş amacı ile yapılan diş tedavileri olarak görmektedir. Tabi ki ortodontik tedavilerde kişilere güzel bir estetik ve güzel bir gülümseme sağlanmaktadır. Ancak estetik ortodontinin sadece küçük bir bölümüdür. Ortodontik tedaviler, hayat kalitemizi arttıran, gülümsememizi sağlayan, dişlerin ve çenelerin kötü pozisyonundan 10 Bebek News • Ağustos 2013

kaynaklanan, çiğneme, konuşma, dişeti hastalıkları, çürükler, eklem ağrıları ve yüz görünümünü etkileyen estetik problemlere çözüm sunmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve estetik ihtiyacın artmasıyla birlikte ortodontik tedavi apareylerinde de bu yönde gelişim devam etmektedir. Günümüzde estetik tedavi yöntemleri denildiğinde porselen braketlerle uygulanan sabit ortodontik tedaviler, lingual tedavi ve invisalign tedavisi olarak gruplanabilir.


Bu apareylerle uygulanan tedaviler, dışarıdan çok gözükmedikleri için estetik kaygı taşıyan erişkin hastalar tarafından daha çok tercih edilmektedirler. Porselen braketler, Diş renginde braketlerin dişlerin üzerine yapıştırılmasıyla dişlerin hareketini sağladığımız, oldukça estetik, metal braketlere göre çok az belli olan materyallerdir. Safir porselen braketler, Porselen braketlere göre daha az belli olan, ingilizce “ice braket” olarak adlandırılan tam şeffaf, cam braket de denilen estetik braketlerle dişleri hareket ettirmemize yardımcı tedavi materyalleridir. Lingual tedavi, Bu tedavide hastalar için en büyük avantaj, tedavimiz için kullanılan dişlerin üzerine yapıştırılan sabit apareylerin,

dudak tarafında değil dil tarafında olmasıdır. Böylelikle dişlerin üzerinde hiçbir şey gözükmez. Oldukça estetik olan bu tedavi yönteminde tedavi süresi, vestibülden uygulanan sabit tedavilere göre biraz daha uzun sürmekte olup, hastaların karşılaştığı en büyük problem konuşma bozukluğudur. Apareyler dil tarafında olduğundan, sesler çıkarken bu apareylere çarparak çıkacağı için ‘’t’’ ‘’s’’ ‘’d’’ gibi bazı harflerin fonasyonu çok güç olacaktır. Ayrıca dil ucunda hafif tahrişler de olabilmektedir. Hastaların bunlara alışması diğer yöntemlere göre daha uzun bir süre olabilmektedir. Bu yöntem diğerlerine göre biraz daha pahalı bir yöntemdir. İnvisalign tedavisi İngilizce de ‘’İnvisible braces’’ Ağustos 2013 • Bebek News

11


SAĞLIK gözükmeyen diş telleri (braketler) anlamına gelen, kişiye özel üretilen şeffaf plaklarla, dişlerin, istenilen pozisyonlarına, aşama aşama hareket ettirilerek düzeltildiği tedavi şeklidir. Bu yöntem diş teli taktırmadan dişlerindeki çapraşıklıklara çözüm arayan ve genellikle erişkin hastaların tercih ettiği bir yöntemdir. Estetik olarak ağızda braket dediğimiz apareylerin hiç birisi yoktur ve neredeyse görünmeyen, kişiye özel üretilen şeffaf plaklarla tedavi şansı sunmaktadır. Erişkin hastalar tarafından tercih edilen diğer tedavi yöntemlerine göre (Estetik braketler veya lingual tedavi), konuşmaya, yemeye ve ağız içinde, dilde, dudaklarda oluşabilecek rahatsızlıklara karşı en konforlu tedavi şeklidir. Bebek News: Invisalign tedavisini kimler yapabilir? Zeynep Uçar Süsal: Invisalign tedavisi yapabilmek için ortodontistin özel bir eğitim almış olması gerekmektedir. Bu eğitim sertifikası Invisalign firması tarafından hazırlanmaktadır. İnvisalign haricinde bilgisayar teknolojisi kullanılmadan labaratuarda alçı model üzerinde üretilen basit şeffaf plaklar üretilmektedir. Bu plaklar invisalign yöntemine benzer gözükse de kesinlikle alakası yoktur. Ayırt edebilmek için; İnvisalign plaklarının üzerinde özel logo vardır.

B.N.: Invisalign sistemi nasıl tedavi eder? Z.U.S.: İlk muayenenin ardından, dişler ve çenelerin konumuna göre hastadan alt ve üst çeneler için ölçü alınır ve hastadan planlama için gerekli fotoğraflar çekilir. 12 Bebek News • Ağustos 2013

Ölçüler invisalign firmasına, Amerika da bulunan fabrikaya gönderiliyor. Burada ölçüler teknisyenler tarafından 3 boyutlu olarak taranır ve dişlerin ilk günden istediğimiz son pozisyona doğru hareketlerinin tümünü gösteren bir bilgisayar simülasyonu hazırlanır. Sonrasında tedaviyi yapacak ortodontist, istenilen planlamanın karar aşamasında, hasta ile beraber, bu simülasyonu inceleyerek, dişlerinin tedavi sonunda nasıl görüneceğini, nasıl bir gülüşe sahip olacağını göstererek en son haline karar verir. Simülasyona onay verildikten sonra, yurt dışındaki teknisyenler plakları üretip ortodontiste gönderir. Hasta her bir plağı iki hafta kullandıktan sonra, bir sonraki plağa geçilir. Tedavi bitimine kadar belli aralıklarla (4-6 hafta) takip edilerek tedavi sonlandırılır.


İlk muayenenin ardından, dişler ve çenelerin konumuna göre hastadan alt ve üst çeneler için ölçü alınır ve hastadan planlama için gerekli fotoğraflar çekilir. Ölçüler invisalign firmasına, Amerika da bulunan fabrikaya gönderiliyor. B.N.: Invisalign sisteminin diş telleri ile kıyaslandığında hastalar için avantajları nelerdir? Z.U.S.: Tedavi son derece estetik olduğundan hastanın en yakınları dahi, tedavi olduğunu fark edemeyebilir, kısacası hastanın yaşam tarzı tedavi sırasında etkilenmemiş oluyor. Yiyecek yasakları yoktur. Tedavi süresince istenilen şeylerin yenmesi konusunda hiçbir engel teşkil etmemektedir. Ağız içerisinde tahriş yapıcı etkisi yoktur alışma süresi daha kısadır. Yumuşak, konforlu, plastik düzeltici plaklar dil dudak ve yanaklarda herhangi bir tahriş meydana getirmezler. Ortodontik tedavi gören hastalarda ağız bakımı çok önemli bir konudur. Düzgün fırçalanmayan dişlerde dişeti iltihabı çürük vs olma olasılığı her zaman vardır. İnvisalign yöntemiyle yapılan tedavilerde plaklar çıkarılabilir olduğundan, temizliği sabit apareylere göre daha kolaydır. Tedavi süresi lingual tedavilere göre daha kısadır. Diğer tedavi yöntemleriyle aynı sürede bitirilebilir. Takıp çıkarılabilen apareyler olduğundan tedavi başarısı hasta kooperasyonuna bağlıdır.

B.N.: Bu yöntem ile ortalama tedavi süresi ne kadar? Z.U.S.: Tedavi süresi vakadan vakaya farklılık gösterse de ortalama 9 ile 18 ay arası değişiyor, sistemin en büyük avantajlarından biri, 3 boyutlu simülasyonu incelediğimiz aşamada tedavinin ne kadar süreceğini, tam olarak hangi gün biteceğini dahi söyleyebiliyoruz, bu şekilde düğününü planlayan hastalarımız bile var.

B.N.: Bu sistem yaygın olarak kullanılıyor mu? Z.U.S.: Invisalign sisteminin uygulandığı başlıca ülkeler Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Türkiye. Bu sistemle dünyada şimdiye kadar 2 milyondan fazla hasta tedavi edildi. Sistemi ancak gereken eğitimi almış Invisalign sertifikalı hekimler uygulayabiliyor.

Dr.Dt. Zeynep Uçar Süsal Ortodonti Uzmanı

Ağustos 2013 • Bebek News

13


YENİLİK

B’TWIN’den Ömür Boyu Garanti! Decathlon’un bisiklet markası B’TWIN, ürünlerinin sağlamlığına ve kalitesine duyduğu güveni bir adım daha ileri götürerek bisikletlerine ömür boyu garanti vermeye başladı.

399.00 TL

339.00 TL 14 Bebek News • Ağustos 2013

799.00 TL

899.00 TL


399.00 TL

399.00 TL Ağustos 2013 • Bebek News

15


YENİLİK

Kidycity.com’da şimdi de Doll bebek araç gereçlerinde indirim fırsatları Güvenlik ve kaliteyi dünya standartlarının üzerinde bir konforla buluşan Doll marka araç gereçlerde özel indirim dönemi başlıyor. Hem büyüklerin hem de bebeklerin konforu düşünülerek üretilen Doll bebek arabaları, oto koltukları, park yataklar, mama sandalyeleri, salıncaklar ve daha pek çok ürün, Kidycity. com’da çok özel indirimlerle ve sınırlı sayıda satışa sunuldu Kanz, Pampolina, Steiff, S&D, Kathe Kruse, Check-in, Doll ve Whoopi gibi dünyaca ünlü markaların 2013 İlkbahar/Yaz koleksiyonlarından en şık tasarımların çok özel indirimler ve kampanyalar ile yer aldığı kidycity. com’da, şimdi de Doll marka bebek araç gereçlerinde çok özel indirimler başladı. Doll, 1842 yılından beri bebek ve çocukları en kullanışlı aksesuarlarla yazın güneşten, kışın soğuktan korurken, birbirinden renkli, kaliteli ve sağlıklı ürünleriyle anne babalar için kolaylık, bebekler için ise konfor sağlıyor. Uzun yıllar moda aksesuarları üreten Doll, bu sektördeki tecrübesini 2011 yılında bebek ürünlerine taşıdı. Bebek arabaları, oto koltukları, park yataklar, mama sandalyeleri ve salıncaklar gibi çok çeşitli ürünler sunan Doll’un tüm ürünleri bebeklerin konforu ve sağlığı düşünülerek tasarlanıyor. Çocukların güvenliği için gerekli tasarıma ve dünya standartlarında kaliteye sahip çeşitli Doll ürünlerini özel kampanya fiyatı ile edinmek isteyenler www.kidycity.com adresini ziyaret edebilirler. 16 Bebek News • Ağustos 2013


SUDA OYUN OYNAMAK KEYİFLİ ÇOK OLACAK

133.30 TL Zengin ürün çeşitleri ile çocukların her türlü ihtiyacını düşünen CİVİL, yaz sezonuna uygun oyuncakları, çocuk ve bebek giysileri ile çocuklara yazın keyfini doyasıya yaşatacak. Büyükleri bile kıskandıracak nitelikteki birbirinden değişik çocuk yüzme havuzları ve daha yüzlerce yaz ürünü CİVİL mağazalarında çocukların yaz planlarına dahil olacakları günü sabırsızlıkla bekliyor. Civil yazın kavurucu sıcağında bahçenizde, balkonunuzda, terasınızda çocuklarınızın serinlemesi için farklı alternatifler sunuyor. Sıcak yaz aylarında çocuklar için serin bir eğlence imkânı sağlayan oyun havuzlarının her birinde farklı bir oyun konsepti ve farklı boyutlarda kaydırak bulunmakta. Özellikle çocukların vazgeçilmez eğlencesi olacak olan havuzlar; tamamen süperkalın vinily plastik malzemeden üretilmiş olup, yumuşak ve düz zemini sayesinde daha rahat hareket edebilecekleri eğlence mekânı olacak.

166.60 TL

Ağustos 2013 • Bebek News

17


YENİLİK

ŞİFA DEPOSU ŞALGAM SUYU Kültürümüzde et yemeklerinin yanında tüketilen ve bağırsakları çalıştırarak hazmı kolaylaştırıcı özelliği ile tanınan şalgam suyu, bilinenden çok daha fazla faydaları olan bir içecek. Tükettiğimiz ürünlerde GDO’lu, doğal olmayan ve insan sağlığına zararlı maddelerin artışı beraberinde birçok sağlık sorununu getirdi. Başta obezite, çeşitli kanser türleri ve şeker hastalığı olmak üzere, günlük yaşantımızı oldukça kısıtlayan hatta yaşamımızı tehdit eden birçok sağlık probleminin ana nedeni kötü beslenme. Bu gibi hastalıklara yakalanmamak ve iyileşme sürecinde tedaviye yardımcı yiyecek- içecekler tüketmek uzmanlar tarafından teşvik ediliyor. Özellikle hiçbir gazlı ve şekerli içeceği tüketemeyen diyabet hastalarına tavsiye edilen şalgam suyu, kandaki şeker oranını düşürmesi bakımından oldukça değerli bir alternatif. Şalgam suyunun faydaları ile ilgili değerli bilgiler veren EsteVia Diyetisyeni Gülser Melis Zorgör şunları ifade etti: “Son dönemlerde birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavi aşamasında diyet desteği öneriyoruz. Diyetlerimizde meyve sebze ağırlıklı beslenmeye özen gösteriyoruz. Tabii ki belirli hastalıklara iyi geldiği bilinen ürünleri özellikle tavsiye ettiğimiz oluyor. Mesela diyabet hastalarının oldukça sıkı bir diyetleri var. Meyve suyu dahil bir çok içeceği içmemeleri gerekiyor. 18 Bebek News • Ağustos 2013

EsteVia Diyetisyeni Gülser Melis ZORGÖR


Ekici Peynir’in reklam yüzleri Yarım asrı aşkın süredir sadece peynir üretimi yapan Ekici Peynir’in yeni reklam filmi yayınlandı. Ekici Peynir’in ürün çeşitliliğinin konu edildiği yeni reklam filminde lokum kıvamında beyaz peynirden, krem peynire, taze kaşar peynirden tel peynir ve İtalyan tipi lor peynir Ricotta’ya kadar birbirinden lezzetli ürünler izleyiciyle buluşuyor. Filmde oynayan birbirinden sevimli küçük çocuklar, tepkileriyle izleyenlere mutluluk saçıyor. Türkiye’nin peynir uzmanı Ekici’nin “Daima gerçekleri söyleyenler tarafından onaylanan peynir” sloganıyla dikkat çeken yeni reklam filminde, birbirinden sevimli çocuklar kamera karşısına geçiyor. Çocukların hiçbir zaman yalan söylememesi ve daima saf tepkilerini ortaya koyması fikirlerinden yola çıkarak hazırlanan reklam filminde, lokum kıvamında beyaz peynirden, krem peynire, taze kaşar peynirden tel peynir ve İtalyan tipi lor peynir Ricotta’ya kadar Ekici’nin geniş ürün yelpazesi göze çarpıyor. Miniklerin Ekici Peynir’den aldığı ilk lokmayı ekranlara taşıyan yeni

reklam filminde yaşları 4-6 arasında değişen 5 farklı çocuk oyuncu rol alıyor. Çocuklar, Ekici Peynir’den aldıkları bir lokma ve ardından yüzlerindeki mutluluk ifadeleri ile müthiş bir oyunculuk sergiliyor. Yarım asrı aşkın süredir tüketicilerin vazgeçilmezi olan Ekici Peynir’in yeni reklam filmi verdiği mesaj ve sevimli oyuncuları ile uzun süre akılda kalacak bir içeriğe sahip. İlkay Kopan’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin prodüksiyonu Depo Film, post prodüksiyonu İmaj Production, reklam ajansı AD-stop, müziği ise Jingle House’a ait. Ağustos 2013 • Bebek News

19


SAĞLIK

Gastroözofajial reflü hastalığı Günlük hayatta her gün hepimiz midemizin içindeki asit ve yiyeceklerin yemek borusuna geri kaçma olayını yaşamaktayız ve bu tamamen normal bir süreçtir. Yemek borusuna geri kaçan asit bu bölgede tahribata yol açarsa işte o zaman Gastroözofajial Reflü Hastalığından (GÖRH) söz edilir

N

ormalde yutulan bir yemek lokması, yemek borusunu geçtikten sonra mideye geçer. Midenin içeriği mide ile yemek borusunun bileşkesinde yerleşmiş fonksiyonel bir kapak mekanizma ile midede kalır. Günlük hayatta her gün hepimiz midemizin içindeki asit ve yiyeceklerin yemek borusuna geri kaçma olayını yaşamaktayız ve bu tamamen normal bir süreçtir. Yemek borusuna geri kaçan 20 Bebek News • Ağustos 2013

asit bu bölgede tahribata yol açarsa işte o zaman Gastroözofajial Reflü Hastalığından (GÖRH) söz edilir. Her bebek annesinden doğduğunda reflü ile doğar. Bu da emzirmeden sonra gazla birlikte bir miktar süt çıkarmalarına neden olmaktadır. Zamanla büyüme sürecinde yemek borusu ile mide arasındaki açı şekillenir ve kasların güçlenmesi ile reflü en aza iner. Bu açıya HİS açısı denilmektedir. Bu açı sayesinde midenin kasılmaları sırasında mide, yemek borusunun en alt kısmını iterek kapatmakta ve kasılma ile oluşan mide içi basınç yüksekliği nedeniyle mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasını engellemektedir. Yine de her sağlıklı yetişkin günlük hayatta ortalama 5-6 defa reflü yaşamaktadır. İnsan vücudunda tüm alan ve boşluklarda pozitif basınç mevcuttur. Bir tek göğüs kafesinde solunum işlevinin gerçekleşmesi ve havanın akciğerlere dolabilmesi için negative basınç mevcuttur. Karın boşluğu ve göğüs boşluğu diafragma denilen kalın ve güçlü bir kas tabakası aracılığı ile birbirinden ayrılırlar. Yenilen yemekler özofagus denilen yemek borusu adındaki


organ aracılığı ile göğüs kafesinden karın boşluğundaki mideye iner. Bunun için diafragma zarında Hiatus denilen bir delik mevcuttur. Hiatusun altında karında mid eve üstünde ise göğüste yemek borusu yer almaktadır. Her nefes alışımızla göğüste oluşan negatif basınç mideyi yukarıya göğüse doğru çekmekte ve his açısını bozmaya çalışmaktadır. Doğuştan gelebilecek bazı yapısal bozukluklar, akciğer hastalıkları, şişmanlık, hızlı kilo alıp vermeler, gebelik, kas ve bağ dokusu hastalıkları, aşırı efor ve zorlanma, müzmin öksürük ve daha bir çok sebep Hiatus denilen bu deliğin gevşemesine ve midenin göğüs kafesine doğru fıtıklaşarak HİS açısının bozulmasına neden olabilmektedir. İşte bu durumda artık midenin kasılmaları yemek borusunun alt kısmını sıkıştıramaz yani yemek borusu ve mide arasındaki fonksiyonel kapak bozulmuştur. Bu da midenin içindeki asit ve gıdaların kolaylıkla yemek borusuna geri kaçarak yemek borusunun iç çeperinin tahriş olması ve reflü hastalığının ortaya çıkmasına neden

olabilmektedir. Reflü hastalığının ortaya çıkması için Hiatusun çok genişleyip midenin belirgin bir şekilde göğüse fıtıklaşması yani Mide Fıtığı (Hiatus Hernisi) denilen hastalığın oluşması şart değildir. Açısın bozulmasına yetecek kadar yapısal bozukluk mide fıtığı oluşmadan da reflü hastalığının ortaya çıkmasına neden olabilir. GÖRH karın bölgesinin en üst kısmında ve göğüs kafesinin arkasında hissedilen ağrı ve yanma hissi, ağız ve boğaza yenilen yemekler ve ya acı suyun geri gelmesi, sık gaz ve geğirme, kusma ve ağız kokusu gibi tipik şikayetlerle seyredebildiği gibi, ağızda su toplanması, göğüs ağrısı, nefes darlığı veya sıkışması, boğaz ile ilgili şikayetler ve ses kısıklığı gibi başka hastalıkları taklit eden şikayetlerle de karşımıza çıkabilir. GÖRH’daki ana problem yemek borusunun iç katmanının asit ve diğer mide salgılarıyla birlikte tahriş ve tahrip olmasıdır. Bunun sonucunda erken evrede sadece ağrı, yanma ve kusma problemleri oluşurken geç safhada yemek borusunun yaralanmasıyla birlikte Ağustos 2013 • Bebek News

21


SAĞLIK

kanamalar, bu bölgede oluşan sert bir iyileşme dokusunun yerleşmesiyle daralmalara bağlı yutma güçlüğü ve hatta kansere kadar varan problemler gözlenebilir. Modern hayatın yerleşmesiyle birlikte reflü hastalığının da görülme sıklığı belirgin bir şekilde artmaktadır. Şişmanlık, sigara ve sağlıksız beslenme en başta sayılabilecek sebepler iken fast food alışkanlıkları hazır gıdaların daha çok tüketilmesi, düzensiz yeme alışkanlıkları ve birçok ilaç bu hastalığın oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Tanıyı koymak birçok hastada sadece yakınmaların dile getirilmesi ile mümkün iken bazen endoskopi, sintigrafi, basınç ve PH ölçümü gibi ileri tetkiklerin yapılması gündeme gelmektedir. Yakınmaları doğrultusunda Reflü hastalığı düşünülen ve reflünün ilaç tedavisinden fayda gören hastaların tanısı neredeyse kesindir. Ancak reflüyü taklit edebilecek başta yemek borusu kanseri ve mide kanseri olmak üzere bir çok hastalığı devre dışı bırakmak amacıyla bazı testlerin yapılması gereklidir. Eskiden en çok başvurulan tetkik ilaçlı yemek borusu ve mide 22 Bebek News • Ağustos 2013

filmleri (ÖMD grafisi) iken günümüzde kolaylıkla tüm sağlık merkezlerinde yaptırılabilen endoskopi (Gastroskopi veya özefagogastroduodenoskopi) denilen tetkik ile yemek borusu ve midenin iç yapısı detaylı bir şekilde değerlendirilebilmektedir. Ağızdan girilen bir kamera ile yemek borusu, içine kaçabilen mide sıvısı, yemek borusunun iç çeperindeki asit yanığı ve tahriş kolaylıkla gözlemlenebilir. Ayrıca mide duvarının göğüs kafesine girmiş olması ve Hiatus alanının gevşekliği, hatta solunum, mide hareketleri ve öğürtü ile midenin göğüs kafesinin içine fıtıklaşması da dinamik bir şekilde endoskopi sırasında görülebilir. Mide hastalıklarının da tanısı aynı seansta konulabilir. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MR) gibi ileri görüntüleme teknikleri bu hastalığın tanısını koyabilmek için şart değil ancak diğer amaçlarla çekilen karın bölgesi ve veya göğüs bölgesinin BT ve MR filmlerinde mide fıtığı tespit edilebilmektedir. Birçok hastada hayat düzeninde yapılan bazı değişiklikler ve sağlıklı beslenme kurallarına uymakla birlikte ilaç


tedavisine bile ihtiyaç duyulmadan reflü yakınmaları tamamen düzelirken başka bir grup hasta ilaç tedavisine muhtaç kalmaktadır. Günümüzde bu hastalığın tedavisinde kullanılan en sık ve oldukça etkin tedavi yöntemi ilaç tedavisi olup kullanılan ilaçlar 10 yıl gibi uzun sürelerde bile çok az yan etki ile güvenli bir şekilde alınabilmektedirler. Bu ilaçlar kabaca üç gurupta incelenebilirler. Birinci gurup midenin asit salgısını azaltanlar, ikinci gurup mideyi çabuk boşaltanlar ve üçüncü gurup ise mide içeriğinin üstünü örtüp geri gelmeyi yani reflüyü mekanik olarak engelleyenler. Bu ilaçlar genellikle beraberce kullanılmaktadırlar. Uzun süre ilaç tedavisi yerine endoskopik enjeksiyonlar veya elektrofrekans tedavileri gibi modern yöntemler uygulanan bir grup hasta problemlerinden kurtulsa da bu teknikler sık tekrarlamalar ve başarı yüzdelerinin düşük olması nedeniyle daha az başvurulan tedavilerdir. Ciddi reflü problemi olan hastalar için ise cerrahi tedavi gündeme gelmektedir.

Aslında ilaçtan fayda görmeyenlere cerrahi tedavi ve artık ilaç alınamayınca cerrahi gibi kavramlar reflü hastalarının tedavilerini düzenleme konusunda geçersiz kavramlardır. Cerrahi için hasta seçimi yapılırken en uygun hastalar ilaç tedavisine iyi yanıt veren hastalardır. Hasta artık diyetine devam edemiyor veya etmek istemiyorsa, ilaçsız kalamıyor ve bu hayatını olumsuz etkiliyorsa ilaçla bie halen reflü sorunları yaşıyorsa ve genel sağlık koşulları operasyon için bir

Ağustos 2013 • Bebek News

23


SAĞLIK

engel oluşturmuyorsa cerrahi tedavi gündeme alınabilir. Cerrahi planı yapılan bir hasta için endoskopi ile tanının desteklenmesi ve reflüyü taklit edebilen diğer mid eve yemek borusu hastalıklarının devre dışı bırakılması gereklidir. Daha sonar yemek borusuna 24 saat boyunca asit reflüsünü ölçen PH’metri ve yemek borusu ile alt kapağın kasılma basıncını ölçen PH’metri testleri ile hem reflünün tanısı kesinleştirilir ve hem de reflünün yakınmalarını taklit edebilen kas ve sinir sistemi hastalıkları ortaya çıkarılmaktadır. Bu testlerden sonar hasta cerrahi için hazırdır. Tıbbın hemen her alanında olduğu gibi teknolojinin ilerlemesiyle günümüzde GÖRH’nın tedavisi ister cerrahi ister cerrahi dışı yöntemlerle hem düşük risk hem de maksimum hasta konforu ile uygulanabilmektedir. Günümüzde gastroözefajial reflü hastalığı ve Hiatal herni sorununun cerrahi tedavisi hemen her zaman laparoskopik yani kapalı cerrahi 24 Bebek News • Ağustos 2013

tekniklerle gerçekleştirilmektedir. Bu cerrahiler için genel anestezi (Narkoz) almak şarttır. Karın duvarına açılan çapları 5-10 mm arasında olan 4 veya 5 delikten karın içi karbondioksit gazı ile şişirilir ve bir kamera yardımıyla görüntü elde edilerek diğer deliklerden aletlerle karna girilerek operasyon gerçekleştirilir. Diafragmakasının Hiatus açıklığındaki genişlik dikilerek normal boyuta getirilir ve gereğinde bu dikiş alanları sentetik yamalar ile desteklenir. Yemek borusu ile mide arasındaki doğal HİS açısını oluşturacak bir cerrahi teknik halen mevcut değildir. Bunun yerine karın boşluğuna çekilen yemek borusunun çevresine mideden 2-3 cm genişliğinde halka şeklinde bir örtü oluşturulur. Böylece midenin kasılması ile mide içi basıncının artışı, oluşturulan halkanın da iç basıncının artması ve çevrelediği yemek borusu alanını sıkıştırarak kapatılmasına neden olmaktadır. Bu da asit ve mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasını engeller. Hiatal alanın daralmasıyla oluşturulan


halkanın göğüse kaçması ve fıtıklaşmanın tekrarlanması engellenir. Genellikle bir saattan az süren ve dren ve sondalara gereksinim duyulmadan bitirilen bu cerrahiden sonar ağrı miktarı çok azdır. Hastalar 1 gece hastanede kaldıktan sonar sıvı gıdalarla beslenmeye başlar ve taburcu olurlar. Hekimlerin tutumuna ve geçirilen cerrahinin çapına gore belli bir sure sıvı gıdalarla beslendikten sonar once pürelere, daha sonar yumuşak katılar ve en son da normal katı gıdaya geçerek diyet ve ilaç tedavisini tamamen bırakırlar. Reflü hastalığının cerrahisinden sonra yakınmaların ortadan kaldırılmasına yönelik başarı oranları çok yüksek olsa da yutma güçlüğü, midede gaz sıkışması, barsak hareket bozukluğu gibi bazı yakınmalar cerrahinin başarısına gölge düşürebilir. Bu yakınmaların bir kısmı cerrahi teknik ile doğrudan ilşkili iken, çoğu zaman ameliyattan sonra doğru beslenme ve iyi bir medical destek ile tamamen düzelebilmektedirler. 5-10 yıl gibi uzun surely takiplerde ise reflü yakınmaların tekrarlanması hastaların bir kısmında gözlemlense de bir çok yakınma gastrit ataklarıyla ilişkilidir. Gastrit için uygun tedavi genellikle yakınmaların ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Gerçek reflü hastalığı tekrarının ortaya çıktığı ameliyatli hastaların ise büyük bir kısmında eskiye nazaran daha az yakınma ve daha düşük ilaç dozlerı ile tam konfor sağlanabilmektedir. Ancak ciddi reflü yakınmaları arzeden hastalar yine değerlendirmeye alınmalı ve gereğinde ikincil cerrahi revizyonlar uygulanmalıdır. Reflü cerrahisi bazı ileri olgularda hayati öneme sahip olsa

da genel olarak bir konfor cerrahisidir. Yani hastayı sürekli diyetine ve hayat tarzına dikkat etme zahmetinden kurtardığı gibi ilaca bağlı olmadan ve özgürce beslenmesine olanak sağlayan bir prosedür olarak kabul edilmelidir. Bu durumda böyle bir cerrahi sonrası 5-10 yıl yüksek kalite ile yaşam ve daha sonra ise düşük dozlarda ilaç kullanımı veya bir düzeltici cerrahiden işlemden geçmek, bu operasyonların başarısızlığı olarak yorumlanmamalıdır. Mide veya göğüs kafesinin arkasında yanma, ağza acı su gelmesi sık geğirme ve yukarıda sayılan birçok yakınma geçmeyen gastrit sorunu diye geçiştirilecek ve çekilecek bir kader değildir. Doğru tanı ve uygun tedavi ile yakınmaların tamamen yok edilmesi mümkün olduğu gibi yemek borusunda darlık ve hatta kanser gibi geri dönüşü olmayan hastalıkların önlenmesi de elimizdedir. Önemli olan ilk adımın hasta tarafından atılması ve bu yakınmalarla hekime başvurmasıdır. www. babektabandeh.com Genel Cerrah Operatör Doktor Babek Tabandeh

Ağustos 2013 • Bebek News

25


YENİLİK

Ellaro kremler ile koruma ve güzellik bir arada Yaz ayları boyunca iki Ellaro ürünü alanlar, hediye plaj çantası kazanma fırsatı yakalıyor Yaz aylarında güneşin cilt üzerindeki zararlı etkilerine karşı önlem almak ve cildi koruyucu ürünler kullanmak çok daha önemlidir. Klinik laboratuvarlarda geliştirdiği profesyonel güzellik yöntemlerini bitki özlerindeki mucizeyle harmanlayan Ellaro, güneşten koruyucu ürünler sunuyor. Ellaro’nun iki ürünü Ellaro SPF 25 ve Ellaro SBF 50+ Oil Free, cildinizi sadece güneşten korumakla kalmıyor aynı zamanda içeriğindeki etken maddelerle cildinizi yeniden yapılandırıyor.

Faber-Castell çocukların yaz tatilini neşelendiriyor Faber-Castell parmak boyaları ile çocuklar tatilde yaratıcılıklarını özgürce sergiliyor. Dünyaca ünlü yazım, işaretleme ve boyama gereçleri firması FaberCastell’in parmak boyaları ile çocuklar hayal dünyalarını özgürce sergiliyor. Sağlığa zararlı madde içermeyen yüksek kaliteli boyalar sayesinde çocuklar diledikleri resimleri kağıt ve karton üzerine uygulayabiliyor. Suda çözünebilen, fırça ve sünger ile de kullanılabilen parmak boyaları ile çocuklar hayal güçlerini özgürce sergiliyor. Su bazlı yapısı sayesinde yıkanarak kolayca temizlenebiliyor.

26 Bebek News • Ağustos 2013


Huggies’den kızlara ve erkeklere özel tek bebek bezi Huggies, kız ve erkek bebeklerin anatomik özelliklerinden hareketle tasarlanan, Türkiye’nin kızlara ve erkeklere özel tek bebek bezini sundu. Bezlerin tasarımında emicilik kızlar için bezin orta kısmında, erkekler için ön kısmında daha fazla. Huggies, kız ve erkek bebekler arasındaki anatomik farklılıklardan hareketle geliştirdiği, kızlara ve erkeklere özel tasarlanmış bebek bezlerini piyasaya sundu. Huggies bebek bezlerinin tasarım açısından en önemli farklılığını emici bölgenin kızlar için ortada, erkekler için önde daha fazla olması oluşturuyor. Böylelikle emici bölge, bebeklerin en çok ihtiyacı olan yerde yoğunlaşıyor, daha fazla kuruluk ve rahatlık sağlıyor. Emici bölgeye ek olarak, kızlara ve erkeklere özel Huggies bebek bezleri, birbirinden farklı desenleri ile de bebekleri ve anneleri mutlu ediyor. Kızlar için Minnie Mouse, erkekler için Mickey Mouse desenlerine sahip yeni Huggies, kız bebeklerini süslemeye düşkün, erkek bebekleri için ise alternatif arayan anneleri mutlu ediyor. Huggies Pazarlama Müdürü Burçak Sezer, neredeyse tüm bebek ürünleri kızlara ve erkeklere özel iken bebek bezlerindeki bu eksikliğe dikkat çekti.

Ağustos 2013 • Bebek News

27


YENİLİK

MOLFİX’TEN 7/24 KORUMA SİSTEMİ Logosu ve ambalajı ile tamamen yenilenen Molfix, yaz sıcaklarında daha fazla korumaya ihtiyaç duyan bebekler için, daha ince, daha emici ve daha yumuşak dokusu ile en etkili çözümü sunuyor. Daima mükemmel korumaya ihtiyaç duyan bebekler için geliştirilen Molfix 7/24 Koruma, bebeklere özel 7/24 Koruma Sistemi ile yaz aylarında da süper hızlı emicilik ve sızdırmazlık rahatlığını bebekler ve anneler ile buluşturacak.

Yenilenen Molfix Bebek Bezi, ekstra emici yeşil tabaka’sı ile 7/24 Süper hızlı Emicilik, sızdırmaz bariyerler’i ile sızıntılara karşı 7/24 tam koruma sağlıyor. Süper esnek yan bantlar ve inceltilmiş anatomik yapı’sı bebeklerin daha rahat hareket etmesini sağlarken 7/24 konfor veriyor. Bebeklerin hassas cildine özel olarak üretilen Yeni Molfix Bebek Bezleri’nin nefes alan dış yüzey&yumuşacık iç yüzey’i 7/24 cilt koruması sağlıyor.

Anne, bebek ve çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılayan online alışveriş sitesi www.kidycity.com’da erken bayram indirimi başladı. Çocuk modasına yön veren dünya markalarında yüzde 70’e varan indirim fırsatı kidycity. com’da. Üstelik 50 TL ve üzeri tekstil alışverişlerinde kargo bedava Kanz, S&D, Pampolina, Steiff, Kathe Kruse gibi dünya markalarının ürünlerinin bulunduğu güvenli alışverişin adresi www.kidycity.com erken bayram

indirimine girdi. 0 – 16 yaş grubu çocuklara hitap eden rengarenk elbiseler, pantolonlar, etekler, t-shirtler çok özel indirimlerle ve sınırlı sayıda kidycity. com’da satışa sunuldu. Ebeveynlerin, çocuklarının bayram alışverişini yüzde 70’e varan indirim fırsatlarından yararlanarak yapabilecekleri kidycity.com’da aksesuarlardan çoraplara, şapkalardan takımlara pek çok ürün bulunuyor.

KIdycIty.com’da bayram indirimi

28 Bebek News • Ağustos 2013


Mixels Dünyası 2014’de piyasaya sürülecek Cartoon Network ve LEGO Grubu, bugün, global eğlence ürünlerinde eşi benzeri görülmemiş bir ürün serisini birlikte üreteceklerini duyurdu. 2014’de lansmanı yapılacak olan Mixels ürünleri, gençlere yönelik yayınlarda dünyanın iki büyük liderinin entegre aile eğlencesi ürünleri alanındaki yeni franchise’ı… Bu yeni girişim animasyon içerikler, zengin dijital oyun deneyimi, koleksiyon oyuncak konseptinden ve daha fazlasından oluşacak.

Animasyon içerikler Cartoon Network’te ve www. cartoonnetwork.com’da yer alacak. Yaratıcı ve öngörülemez hikâyelerle, birbirleriyle karıştırılabilecek ve birleştirilebilecek rengarenk Mixels yaratıkları bu animasyonlarda yer alacak. Uygun fiyatlı mini yapım koleksiyon setleri 2014’de üç dalga olarak piyasaya sürülecek. Hayranlarını, aplikasyonlarla desteklenen detaylı bir mobil oyun deneyimiyle, Mixels’in geniş dünyasına çekecek. Mixels; çocuklara yönelik eğlence sektöründe dünya lideri Cartoon Network ile kaliteli ve yaratıcı oyun deneyimleriyle dünya çapında ün kazanan LEGO Grubu’nun işbirliğiyle geliştirildi. Cartoon Network Stüdyoları’nın, LEGO’nun oyun setlerinin özünde var olan yaratıcılığa açık yeni dünyalar yaratmak ve orjinal içerik üretme fikriyle, bu iki şirket güçlerini birleştirdi. Bu esnada, küçük yaratıklardan oluşan aksiyon figürleriyle yeni bir konsept üzerinde çalışan LEGO Grubu ile Mixels markası doğdu.

Ağustos 2013 • Bebek News

29


SAĞLIK Evlilikmerkezi.com’un gerçekleştirdiği çocuk sahibi olmak için ideal yaş anketine göre, erkekler çocuk sahibi olmak için acele etmiyor, kadınlar hem kariyer hem de çocuk yapmak istiyor. İlişki Danışmanı KI. Psikolog Ayşegül Denizci, sosyal refah arttıkça evlenme ve çocuk yapma yaşının arttığını ve çocuk sayısının azaldığını belirtiyor.

Çocuk sahibi olmanın ideal yaşı belirlendi 30 Bebek News • Ağustos 2013


T

ürkiye’nin kişilik analiziyle eşleştiren ilk ve tek bilimsel evlilik sitesi olan evlilikmerkezi.com, çocuk sahibi olmak için ideal yaş anketi gerçekleştirdi. 2.846 kişinin katıldığı anketin sonuçlarına göre, erkekler erken yaşta baba olmak istemezken; kadınlar çocuk sahibi olmak için 25-30 yaş aralığının ideal olduğuna inanıyor. Yapılan ankette, çocuk sahibi olmak için 31-35 yaş aralığında

erkeklerin %47’si baba olmak isterken; kadınlarınsa %23’ü anne olmaya hazır görünüyor. Aynı fikir ayrılığı, 25-30 yaş aralığı için de geçerli. Kadınların % 52’si çocuk sahibi olmaya ‘evet’ derken; erkeklerin sadece %25’i bu yaş aralığında çocuk sahibi olmak istiyor. Sosyal refah arttıkça çocuk sayısı azalıyor İlişki Danışmanı KI. Psikolog Ayşegül Denizci, ‘İş yaşamını planlamış kişiler için evliliğin, artık cinselliği yaşamak için bir baskı olmaktan çıktığını söyleyebiliriz. Ancak çocuk gelinlerde, dünya sıralamasının ilk sıralarında yer aldığımızı da göz önünde bulundurursak, bunu genellememiz mümkün değil. Dolayısıyla aslında kızların üzerindeki evlenmeden cinsel ilişkiye girme yasağı, hala çok yüksek oranda bulunuyor. Büyük şehir kültüründe yetişen ve burada okuyan, okumuş, meslek sahibi erkek ve kızlara göre değerlendirirsek; erkekler çocuk sahibi olmak istediklerinde evlenmek istiyorlar ve bu konuda da acele etmiyorlar. Ancak kızlar biraz da biyolojik yaşın sınırları açısından, kariyer yükselişlerine odaklanmaları gereken yaşlarda yani 25-30 yaşlarında, çocuk sahibi olma kararı alıyorlar. Buna göre diyebiliriz ki, sosyal refah arttıkça evlenme yaşı ve çocuk yapma yaşı artıyor ve çocuk sayısı azalıyor.’ şeklinde anketi değerlendirdi. Ağustos 2013 • Bebek News

31


TANITIM

Doktor Randevuları Tek Adreste www.doktorburada.com Hastalara 7 gün 24 saat ücretsiz olarak doktorlara erişme kolaylığı sağlayan Doktorburada.com hizmete başladı. Dijital ekosistemin yeni aktörlerinden Doktorburada.com, online sağlık alanında yakaladığı bir boşluğu değerlendirme öngörüsüyle yola çıktı. Doğukan Dudaroğlu ve Pelin Anlı Bedirhanoğlu’nun ortak girişimiyle kurulan Doktorburada.com, sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmayı, özel doktor randevularını tek çatı altında toplayarak yaygınlaştırmayı amaçlıyor.

Bilindiği üzere MHRS sistemi devlet hastane ve doktorlarıyla online randevuyu başarılı bir şekilde düzenliyor. Özel doktorlara erişimde ise sıkıntılar yaşanıyor; hastanın şikayeti doğrultusunda en doğru uzman hekimi bulması; bulduğunda ise telefon trafiği yüzünden ona ulaşması ya da aldığı randevuyu iptal etmesi zaman alıyor. İşte bu tabloda zamandan tasarruf sağlayarak, hastanın dilediği lokasyondaki ve uzmanlık alanlarındaki doktorlara erişmesi fikrini geliştiren iki genç girişimci; Amerika ve Avrupa’daki örnek yazılım ve uygulamaları da inceleyerek Türkiye’nin sosyal yapısına en uygun modeli yaratarak hayata geçirdi. Doğukan Dudaroğlu ve Pelin Anlı Bedirhanoğlu; ‘’Doktorburada.com sayesinde hastalar, diledikleri zamanda ve lokasyonda diledikleri hekime bir tıkla kolaylıkla ulaşırken; hekimlerin erişilebilirlikleri artırılmış olacak, kayıp randevular dünya standartlarında 32 Bebek News • Ağustos 2013

minimize edilecek’’ sözleriyle girişimlerinin hedefini özetledi. www.doktorburada.com özel muayenehanelerde veya kliniklerde telefon trafiği yaşamadan randevu alınabilmesini sağlıyor, hasta yorumları ve doktor özgeçmiş bilgileri sayesinde en uygun uzman doktoru bulma fırsatı sunuyor. Doktorburada.com’da özel hastane hekimlerine de ulaşılabiliyor. Hastanelerin farklı lokasyonlarda sunulan sağlık hizmetleri aynı anda görülebilirken, farklı noktalardan bu hizmetlere erişilebiliyor. Doktorburada.com’u nasıl kullanacaksınız? Online randevu hizmetinden yararlanmak için Doktorburada.com’a üye olmak yeterli. Ücretsiz olarak doktorları lokasyonlarına, uzmanlık alanlarına ve anlaşmalı sigorta kuruluşlarına göre arayabiliyor; doktorların profil sayfalarını görüntüleyerek size en uygun randevuyu bir tıkla alabiliyorsunuz.


e-tadında Türkiye’nin Aylık Yemek ve

Mekan Dergisi

Muhteşem

MANZARALI

BRIDGE RESTAURANT

Nisan-Mayıs 201 3 Yıl: 1 Sayı: 2-3

MEKAN BEKİROĞULLARI PİD E MÜSAİT BİR YER NAKKAŞ KEBAP ÇAPARİ BALIK YELKEN BALIK KARAMELA TAÇ BALIK BEYTAŞ

a d n ı d e-ta ergisi ve Mekan D Aylık Yemek Türkiye’nin

Alkollu araç kullan m ALO VALE’den yar ayın arlanın yı: 4 13 Yıl: 1 Sa

Haziran 20

İ S E L A K ATEŞ MEKAN Titiz Köfte Bey Balık Beluga Karemela k lı Amasra Ba fe a Sultanım C Cafe e ç KRM Bah t Park Cumhuriye al Usta m Waffelcı Ke Mangal t E Yeşil Çam

3 e-Tadında

Haziran 201

1

Ağustos sayısı için tıklayın... www.e-tadinda.com


SAĞLIK

LİMONATA VE GREYFURT TAŞTAN KORUR

Son yıllarda giderek artan ve çoğu zaman doğum sancısıyla kıyaslanacak kadar şiddetli ağrıyla kendini gösteren böbrek taşlarının nedenleri arasında ilk sırada yanlış beslenme geliyor.

T

aş hastalığının su tüketiminin az, protein ve tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda daha sık görüldüğünü söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Kurtuluş, kakao ve pancarın taş hastalıklarına neden olabileceğini limonata ve greyfurtun ise böbrek taşından koruduğunu söyledi. Doç. Dr. Fatih Kurtuluş, taş hastalığı ile ilgili şu bilgileri verdi: İdrar yolları taş hastalığı, oluşumunda pek çok faktörün rol

34 Bebek News • Ağustos 2013

oynadığı önemli bir sağlık sorunudur. Bilinen en eski idrar yolu taşı Mısırlı mumyalarda bulunmuştur ve 6 bin yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Antik çağdan beri varlığı bilinen bu hastalığın toplumda görülme sıkılığı yüzde 1015’tir. Taş hastalığı daha çok sıcak iklimlerde görülmekte, su tüketiminin az, protein ve tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda sıklığı artmaktadır. Ülkemiz taş hastalığının sık rastlanıldığı coğrafyalardan biridir. Özellikle kuru ve sıcak havanın hakim olduğu güney bölgelerimizde sıklıkla görülmektedir.


İdrar yolu taşları her yaşta görülmekle birlikte daha çok 25-40 yaşları hastalığıdır. Erkeklerde kadınlara oranla 3-4 kat daha sık gözlenmektedir. Enfeksiyon taşları ise kadınlarda daha sık görülmektedir. Çocuklarda taş hastalığı, tüm taş hastalarının yüzde 2-3 kadarını oluşturmaktadır. Taşlar, hiç belirti vermeyebileceği gibi çok kıvrandırıcı ağrılara da sebep olabilir. Klinik belirtiler daha çok yaşa bağlı olma eğilimindedir. Yetişkinlerde böğür ağrısı ve idrarda kanama görülürken, küçük çocuklarda kusma ve huzursuzluk ile karşımıza çıkabilirler. Ağrı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve idrarda kanama şikayetleri hastaları hekime getiren unsurlardır. Bu yakınmalar ile

başvuran hastalara direkt üriner sistem grafisi, ultrasonografi, IVP ve üriner sistem tomografisi incelemelerinden biri ya da birkaçı yapılarak teşhis konulabilmektedir. Böbrek pelvisindeki taşlar mutlaka tedavi edilmelidir. Aksi takdirde böbrekte fonksiyon kaybına ve enfeksiyona sebep olabilirler. Modern tıbbın primer amacının hastalıklardan korumak olduğunu düşünürsek; taş hastalığı için önlenebilir risk faktörleri olan beslenme alışkanlığı, yaşam tarzı ve sıvı alımının düzenlenmesi bir sağlık politikası olmalıdır. Diyet, üriner sistem taş hastalarının çoğunda önemli bir rol oynar. Enfeksiyon taşı olan hastalar hariç, tüm taş hastaları ayrıntılı diyet anemnezi, metabolik değerlendirme ve sonrasında yapılan diyet önerilerinden büyük fayda görür. Diyet değişiklikleri taş rekürrenslerini azaltır ve farmakolojik tedavi uygulanacak hastalarda ek fayda sağlar. Aktivite, taş oluşum riskini azaltır. Günlük egzersiz ve yürümeyi ihmal etmemek gereklidir. Bugünkü bilgiler ışığında üriner sistem taş hastalığı için öneriler şu şekilde sıralanabilir: Hastalar, ideal kilolarına ulaşmak için düşük kalorili diyetlerle kilo verme konusunda cesaretlendirilmelidir. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Kurtuluş

Ağustos 2013 • Bebek News

35


SAĞLIK Modern yaşam, teknoloji uzun çalışma saatlerini de beraberinde getiriyor. Yoğun çalışma hayatı, bilgisayar başında geçirilen uzun saatler, uzun süre ayakta veya oturarak çalışma gibi nedenlerle bel ve boyun ağrılarından şikayet edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Liv Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilal Yıldız bel ve boyun ağrısı nedenleri, tedavisi ve korunma yollarını anlattı…

YOĞUN ÇALIŞMA SAATLERİ BEL VE BOYUNU VURUYOR

B

oyun ve birçok insanı etkileyen yaygın bir sağlık sorunudur. Modern yaşam tarzı, stres ve hareketsizlik boyun ağrısına yol açan en önemli etmenlerdir. Boyun ağrısının en sık nedeni boyun ve sırtın üst kısmındaki kas gerginlikleridir. Masada çalışırken, televizyon seyrederken ve kitap okurken uzun süre kötü pozisyonda oturmak, bilgisayar ekranının çok yüksek veya çok alçak olması, rahatsız pozisyonda uyumak ve egzersiz sırasında boyunun fazla bükülmesi gibi günlük yaşamımızdaki bazı aktiviteler sırasında vücut duruşumuzun uygun olmaması bu tip kas gerginliklerinin en önemli nedenidir. Yaygın vücut ağrısı ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle seyreden fibromiyalji (yumuşak doku romatizması)

36 Bebek News • Ağustos 2013

de boyun ve üst sırt bölgesinde ağrıya yol açan bir tablodur. Boyun omurgasında eklem kireçlenmesi, omurga kemikleri arasındaki disklerin bozulması, boyun fıtığı, boyun omurga kanalında daralma gibi boyun omurgası ve etrafındaki kas, bağ ve sinir köklerine ait bozukluklar da sıklıkla karşımıza çıkan boyun ağrısı nedenleridir. Düşme veya kazaya bağlı boyun kaslarında zedelenmeler,


Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilal Yıldız

omurga kemik ve eklemlerinde zedelenmeler veya kırıklar boyun ağrısına yol açan diğer nedenlerdir. Seyrek olarak da kemik erimesine bağlı çökmeler, omurgada enfeksiyon ve tümörleri de boyun bölgesinde ağrı yapan nedenleri oluşturur. Boyun ve sırt kasları gerginliklerine bağlı boyun ağrılarını önlemek için öncelikle çalışma masası, oturulan koltuk ve

bilgisayarın konumu ve yüksekliğinin, uyuma ve oturma pozisyonlarının düzgün olması, uygun bir yastık seçimi gibi ergonomik düzenlemeler yapmak gerekir. Bilgisayar ile çalışılıyorsa çalışmaya sık ara verilmesi ve çalışılırken sıklıkla telefon kullanmak gerekiyorsa, kulaklık kullanılması önerilir. Boyun ağrısından korunmak için düzenli olarak boyun kasları germe ve kuvvetlendirme egzersizlerinin yapılması çok önemlidir. Birkaç günden uzun süren ağrı ve tutukluk varlığında veya boyundan kollara yayılan ağrı veya uyuşma gibi bulgular varsa mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bazı durumlarda boyun ağrısının röntgen, tomografi veya MR gibi görüntüleme yöntemleri veya kan tahlilleri gibi tetkiklerle araştırılması doğru bir tanının konması için gerekli olabilir. Tanıya göre uygulanacak tedavi belirlenir. Cerrahi tedavi gerektiren bir durum söz konusu değilse, fizik tedavi, ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar, enjeksiyonlar ve manuel tedavi uygulanabilir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon ağrıyı gidermeyi, kas spazmını çözmeyi, boyun ve sırt kaslarının kuvvetlendirilmesini ve doğru postürün sağlanmasını hedefleyen çok etkili bir tedavi yöntemidir. Bel ağrıları da çok sık karşılaşılan sağlık problemlerinden biridir. Kötü pozisyonda oturma, ağır kaldırma, uzun süre ayakta veya oturarak çalışma gibi nedenlerle bel kaslarında oluşan gerginlikler bel ağrısına en sık yol açan nedenleri oluşturur. Çalışma sırasında bel omurgasının aşırı derecede öne ve arkaya gerilmesi veya yanlara bükülmesini oluşturan hareketler ve pozisyonlardan kaçınmak gereklidir. Ağustos 2013 • Bebek News

37


SAĞLIK Yaz mevsimiyle sıcaklığın kendini iyice hissettirmeye başladığı şu günlerde herkes güzel bir tatilin hayalini kuruyor veya tadını çıkarıyor. Özellikle kadınların vazgeçilmez tutkusu olan bronz bir ten için sadece kaliteli bir güneş yağı yetmiyor.

Besinler ve bronzluk

Ö

zellikle kadınların vazgeçilmez tutkusu olan bronz bir ten için sadece kaliteli bir güneş yağı yetmiyor, beslenmenizde yapacağınız ufak değişiklikler daha bronz ve parlak bir teniniz olmasına yardımcı. Vücudumuzda melanin sentezi, bronzlaşmamızı sağlayan temel

38 Bebek News • Ağustos 2013

etmen. Bu nedenle vücutta melanin sentezini arttıran veya hızlandıran yiyecekler bronzlaştırıcı etkiye de sahip. A vitamini ve karotenlerden zengin besinler vücutta melanin sentezini arttırıcı etkiye sahip. Yine kalsiyum ve tirozin içeren besinlerinde bronzlaştırıcı etkiye sahip olduğu biliniyor.


İşte bronzlaştıran besinler! • Karpuz: Ferahlatıcı bir yaz meyvesi olan karpuz aynı zamanda C vitamini de içeriyor. • Kavun: Tatlı tadı ile yaz meyvelerinin en sevilenlerinden biri olan kavun, yüksek karoten içeriği ile bronzlaştıran besinlerin başında geliyor. • Kayısı: Aynı zamanda kabızlığı önleyici etkisi var ve yüksek potasyum içeriği ile kas kramplarını engelleyici etkiye de sahip. • Şeftali: Bronzlaştırmanın yanında, yaz ishallerine karşı koruyucu etkisi var. • Havuç: Yüksek karoten içeriği sebebi ile bronzlaştırıcı besinler listesinin en başında yer alıyor. • Peynir: İyi bir kalsiyum kaynağı olan peynirin bronzlaştırmayı hızlandırıcı etkisi olduğu biliniyor. • Ispanak: Aynı zamanda iyi bir folik asit kaynağıdır.

Bristol Üniversitesi’nde yapılan bir bilimsel araştırmada; bu besinlerden zengin bir beslenme planı olan kişilerin, bu besinleri nadir tüketen kişilere göre ten renklerinin bronz renge daha yakın olduğu saptanmıştır. Sağlıklı Bronzluk için E vitamini: Güneş ışınlarının vücudumuz üzerinde yıpratıcı etkileri de var. Bu etkilerden korunmak için E vitamininden zenginleştirilmiş kremler dışında beslenmemizde de E vitaminine yer vermemiz gerekiyor. E vitamininden zengin yiyecekler; bitkisel sıvı yağlar ve kuruyemişlerdir. Salatalarınıza az miktarda da olsa sıvı yağ eklemeli, günlük beslenmenize de 1 avuç kadar fındık, badem ve ceviz gibi kuruyemişler eklemelisiniz.

Ağustos 2013 • Bebek News

39


SAĞLIK

Hypnobirthing doğum modası Son günlerde İngiltere Cambridge Düşesi Kate Middleton’ın doğumuyla gündeme gelen Hypnobirthing, ağrıyı daha az hissederek gerçekleşmesini sağlıyor. Özellikle doğal doğuma yönelimin arttığı bugünlerde anne adayları da Hypnobirthing’in nasıl yapıldığı konusunda bilgi almak istiyor. 40 Bebek News • Ağustos 2013


T

ürkiye’de aktif olarak “Hypnobirthing” eğitimi veren 3 sertifikalı uzmandan biri olan İstanbul Doğum Akademisi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Doğuma Hazırlık Eğitmeni Operatör Dr. Hakan Çoker ve Türkiye’nin tek Hamile ve Doğum Psikoloğu Neşe Karabekir “Hypnobirthing” tekniğini uzun yıllardan beri uygulatıyor ve bu tekniğin eğitimlerini veriyor. Çoker: “Hypnobirthing yöntemi doğumda vücut ve zihin farkındalığı yüksek tutuyor” Her anne her ebeveyn kuşkusuz kendisi için en inanılmaz ve farkına vardığı doğumu yapmak ister. Bunun için kullanılan yöntemlerden biri de “Hypnobirthing”. İngiltere Cambridge Düşesi Kate Middleton’ın bu yöntemle bebeğini dünyaya getireceği haberi tekniğe olan ilgiyi doğal olarak arttırdı. Hypnobirthing kişinin kendi gelişimi ve korkularından özgürleşmesi üzerine odaklanır. Rahat bir doğum için ön şart olan derin gevşemenin temel alındığı, rahat, sağlıklı, huzurlu ve bilinçli bir doğum yolunda kullanılan uluslararası bir doğuma hazırlık tekniği olarak tanımlayan Dr. Hakan Çoker teknik hakkında şunları söyledi: “Hypnobirthing daha sakin, korkusuz ve coşkulu bir doğum yöntemlerinden biridir. Anne adayına ve babaya derin gevşeme, özel nefes teknikleri, rehberli imgeleme teknikleri ile doğumda bedeni nasıl rahat bırakabileceklerini öğreterek, daha bilinçli ve farkında bir doğumun kapılarını açar. Hypnobirthing tekniğinde doğuma hazırlanana anne adayı korkularından kurtulmak ve içinde zaten varolan doğum yapma Ağustos 2013 • Bebek News

41


SAĞLIK Hypnobirthing bu aşamada devreye girer. Hypnobirthing kelimelerle çalışır; bu yüzden kendi doğum dili de pozitiftir. Örneğin sancı yerine kasılma veya dalga, ıkınma yerine bebeğe yol verme gibi terimler kullanılır. Hipnoz genelde kültürümüzde çok rahat kullanılan bir kelime değildir. Kontrolü kaybetmek, uyku durumuna geçmek gibi sanal anlamlar içerir. Hâlbuki tam tersi hipnoz tüm alıcılarının açık olması güdüsünü keşfetmek için derin gevşeme, sayesinde tam bir yoğunlaşma ile beraber rehberlik eşliğinde imgeleme ve hipnoz uyanık olma halidir. Hypnobirthing kullanılır. Doğumu engelleyen, doğumda ise sadece, bu konuda eğitim alarak daha çok ağrıya neden olan korkular uzmanlaşmış, kadın doğum uzmanlarının bilinçaltında gizlidir. Bilinçaltı doğumla uygulayabildiği bir tekniktir. Her ilgili bilgileri depolamaya başlar. hipnoz tekniğini bilen bu yöntem için Günlük hayattaki konuşmaların hepsi doğuma giremez. Doğum esnasında farkında olmadan depolanır. Doğum ise gebenin en büyük ihtiyacı, vücut asla “keşke” denmemesi gereken bir ve zihin farkındalığının en yüksek deneyimdir. Anne adayları doğum olması sayesinde bilinçli doğumlar gerçekleştiğinde, bebeklerini ellerine yapabilmesidir. Gebelik esnasında zihin aldıklarında ve bağırlarına bastıklarında ve vücudun Hypnobirthing eğitimi ya da anesteziden uyandıklarında geriye ile beraber bir çeşit hazırlanması çok dönüp “keşke” dememek istiyorlar. önemlidir. Böylece doğum esnasında kişi Hypnobirthing sonrasında annenin bir kaybolmadan ve kendi içine dönmesini yandan doğumla ilgili daha pozitif bilgiler bilerek farkında, coşkulu, kendi alarak endişelerinden kurtulurken, kontrolünde doğumlar gerçekleştirir. bir yandan da hipnotik seanslarda Hypnobirthing anne baba adayı ve bebeği bilinçaltındaki doğumla ilgili negatif de doğum sürecinin içine katan, aktif duygular pozitifleri ile yer değiştireceğini, duruma geçiren harika bir teknik. bunun anneye daha huzurlu bir hamilelik Hamile ve geçirmesini sağlatacağını vurgulayan Doğum Çoker, “Keşkesiz Doğum” açısından Psikoloğu Hypnobirthing yöntemini bilmek Neşe önemlidir” dedi. Türkiye’nin tek Hamile Karabekir ve Doğum Psikoloğu Neşe Karabekir: “Sancı” yerine dalga, “ıkınma” yerine “bebeğe yol verme” diyoruz “Sakin ve rahat bir doğum için ilk yapılacak şey korkuların ve negatif duyguların açığa çıkarılarak temizlenmesidir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Doğuma Hazırlık Eğitmeni Operatör Dr. Hakan Çoker

42 Bebek News • Ağustos 2013


TİYATRO

Trump Tiyatro Şenliği Trump Alışveriş Merkezi, yaz boyunca devam edecek çocuklara özel tiyatro şenliği düzenliyor. Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde her Çarşamba – Cumartesi – Pazar günleri çift seans olarak sergilenecek oyunlarda anneçocuk bilet fiyatı sadece 5 TL olacak! Ağustos ayında “Tiyatro Mie” ve “Tiyatro Yeniden”in sevilen oyunları çocuklar ile Trump Alışveriş Merkezi’nde buluşacak.

Tiyatro Mie ve Tiyatro Yeniden bu sezon çok eğlenceli ve bol kahkahalı çocuk oyunlarını Trump’ın küçük misafirleri için sergileyecek. Hem eğiten hem eğlendiren oyunları çocuklar çok sevecek. “Komik Kurt ve Keçi Yavruları”, “Dünyayı Kurtaran Adam”, ”Benim Güzel Pabuçlarım”, ”Uçmak İstiyorum”, ”Herşey Elimizde”, “Küçük Balık Bambam”, “Kırmızı Başlıklı Kız” sergilenecek oyunlardan sadece birkaçı… 8 Eylül’e kadar her Çarşamba-CumartesiPazar günleri 14.30 ve 17.00’de çift seans olarak gerçekleşecek tiyatro şenliği

500 kişilik Trump Gösteri ve Kültür Merkezi’nde yapılacak. Trump Tiyatro Şenliği için çok özel bir fiyatlandırma yapıldı; anne-çocuk iki kişilik bilet fiyatı sadece 5 TL olacak.

Ağustos 2013 • Bebek News

43


SOSYAL HAYAT

“Yaşam koçluğu” artık meslek

A

lınan bilgiye göre,” yaşam koçluğu” 26 Haziran 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Koçluğun Uluslararası Meslek Standartları” ile Türkiye’de de meslek dalları arasındaki yerini aldı. Ankara’da koçluk eğitimi veren saygın kuruluşlardan HelpA Akademi’nin Genel Koordinatörü, Psikolog Gülşah Sam Orhan, gelişmiş ülkelerde 10 yılı aşkın süredir meslek olarak tanımlanan yaşam koçluğunun, girişimleri sonucu ülkemizde de bir iş disiplini haline geldiğini kaydetti.

44 Bebek News • Ağustos 2013

Milyonlarca kişinin başarısının altın anahtarı olan yaşam koçluğunun, bireyin potansiyelini kapasitesi doğrultusunda artırmayı amaçlayan, kişiye çözüm önerileri getirme noktasında yol arkadaşlığı yapan bir meslek olduğunu, aynı zamanda hedeflere daha kolay ulaşılmasını sağladığını ifade eden Orhan, şunları söyledi: “Yaşam koçları psikolog ve psikolojik danışmanlardan farklı olarak sağlıklı bireylerle hedefe yönelik çalışmalar yapıyor. Bireylere yol haritası çiziyorlar. Yaşam koçluğu disiplininde


Çağı yakalamak, değişen dünyaya uyum sağlamak, iş stresini azaltmak, daha mutlu ve verimli bir hayata sahip olmak için seçenekler sunan “yaşam koçluğu”, gelişmiş ülkelerden sonra Türkiye’de de resmi meslekler arasına girdi. Psikolog Gülşah Sam Orhan

geçmiş deneyimlerden çok gelecek planlamalarına önem verilerek bireyin hayatına düzen ve disiplin getirilmiş oluyor. Hızla gelişen Türkiye ve Türk ekonomisinde etkin çalışacak yaşam koçları kalkınma sürecini hızlandıracak, gelişimin ana dinamoları olacak.” Orhan, bu aşamada artık resmi meslek haline gelen koçluğun, işlerliğinin önemli olduğuna işaret ederek, “Başarılı bir yaşam koçunun mutlaka iletişim becerisine sahip olması gerekir. İletişim aşamasında yargılayıcı davranışlardan kaçınarak, empati kurabilmek çok

önemli” dedi. Eğitim esnasında kişisel yargı ve egoların engelleyici olduğunu belirten Sam, ”HelpA Akademi olarak Yaşam koçluğu, Öğrenci Koçluğu ve Satış Koçluğu eğitimleri veriyoruz. Eğitimlerimizde eğitmen adaylarımıza toplamda 6 gün eğitim programı sunuyoruz. Katılımın şart olduğu programda Kuantum öğretisi çerçevesinde Temel Kuantum Yaşam Koçluğu eğitimiyle bireylere empatik dinleme ve bakış öğretilerek hayatlarını daha mutlu ve verimli yaşamalarını sağlıyoruz” diye konuştu. Ağustos 2013 • Bebek News

45


ÇİZGİ FİLM

Dünyada görebileceğin en “Tembel Kasaba” LazyTown, lider çocuk kanalı Cartoon Network ekranlarında... Tembel Kasaba’nın 3. sezonu başladı. Yepyeni maceraların yer aldığı yeni sezonda pembe saçlı Stephanie, Sportacus ile birlikte yine kasabanın huysuzu Robbie Rotten’e karşı güç birliği yapacak

3. SEZON BAŞLADI “TEMBEL KASABA’YA HOŞGELDİNİZ” 46 Bebek News • Ağustos 2013


T

embel Kasaba’da yaşayan çocukların; Trixie, Pixel, Ziggy, Stingy’nin sürekli evde oturup video oyunları oynamalarındansa, kendisiyle dışarıda spor yapmalarını isteyen Stephanie ve kasabanın Belediye Başkanı olan amcası oyun oynamaları, koşmaları, dans etmeleri ya da onları harekete geçirecek herhangi bir şey yapmaları için cesaretlendirir. Atletik bir süper kahraman olan Sportacus’ten de yardım alırlar. “Vücudunu çalıştır, aklını çalıştır, hem de her gün”… Lider çocuk kanalı Cartoon Network’te haftanın her günü yayınlanan Tembel Kasaba’nın yeni sezonu ayrıca hafta sonları arka arkaya dört bölüm halinde ekranlarda olacak. Ağustos 2013 • Bebek News

47


TANITIM

Mavi Bayrak’lı plajlara talep fazla Günümüzde tatil için Mavi Bayrak’lı plaja sahip olan tesislere talep gün geçtikçe artış gösteriyor. Tatilsepeti. com Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Karayal, bu talebin geçtiğimiz senelere oranla bu yıl yüzde 15 artış gösterdiğini vurgulayarak Mavi Bayrak’lı plajların bulunduğu tesislerin genellikle her şey dahil ve 5 yıldızlı oteller olarak hizmet verdiğini belirtti.

M

avi Bayrak’lı plajlar popülaritesini her geçen gün hızla artırıyor. Tatilsepeti.com’un yaptığı araştırmaya göre, Mavi Bayrak’lı plajlara sahip tesislere olan talep geçtiğimiz senelere göre yüzde 15 oranında artış gösterdi. Tatilsepeti. com Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Karayal, konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Oteller arasında rekabet arttıkça, otellerin farklı özellikleri daha çok ön plana çıkıyor. Buna paralel olarak da yerli turist otel seçiminde farklı kriterlere önem vermeye başlıyor. Mavi Bayrak’lı plaj da bu kriterlerden bir tanesi ve Mavi

48 Bebek News • Ağustos 2013

Bayrak’lı plaja sahip olmak tesis için her geçen gün önemini artırıyor.” Karayal, yerli turistlerin Mavi Bayrak’lı plaj için Antalya’da en çok Delphin İmperial, Ic Hotels Green Palace, Sherwood Breezes Resort Hotel, Utopia World De Luxe Hotel’i, Bodrum’da Xanadu Island, Kefaluka Resort Otel, Club Isis ve Latanya Beach Resort Hotel’i, Marmaris’te D-Resort Grand Azur’u, İzmir’de, Paloma Pasha Resort’u, Kuşadası’nda Alkoçlar Adakule Otel’i ve Didim’de Majesty Club Tarhan Beach’i tercih ettiğini söyledi. Tatilsepeti.com Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Karayal


YENİLİK

Annelerin yeni gücü:Detan 7/24 Her çocuk annesinin kahraman olduğunu düşünür, kahraman anneler çocuklarını karasinek uğultusundan ve sivrisinek ısırıklarından Detan 7/24 ile korur. Sineklere karşı en pratik ve etkili çözüm olan Detan 7/24, 15 gün boyunca gündüzleri karasinekleri, geceleri de sivrisinekleri kovar. Yaz aylarında gündüz karasinekler, gece de sivrisinekler can sıkıcı olabilir. Eczacıbaşı’nın haşerelerle mücadelede uzman markası Detan, yeni 7/24 ürünüyle gün boyu tüm sinekleri evinizden uzak tutar. Bu yaz Detan 7/24, sivrisinek ve karasinek problemine karşı annelerin en güçlü silahı olacak.

ebebek’ten 2 yeni mağaza Türkiye’nin en büyük anne bebek ürünleri alışveriş platformu ebebek, iki yeni mağazasıyla anne babaların çözüm ortağı olmaya devam ediyor. ebebek, 776 metrekare alana kurulu Star City ve 700 metrekare alana kurulu Novada mağazalarında bebek sahibi olmayı yine eşsiz bir deneyime dönüştürüyor. Her iki ebebek mağazasında 7 bin çeşit ürünü, mağaza içindeki konsept odaları, emzirme ve bebek bakım odasıyla ailelere hizmet verecek olan ebebek, sunduğu özel çözümlerle de alışveriş yapmayı daha da keyifli hale getirecek. İstanbul’da geçtiğimiz ay açılan Starcity ve Novada mağazalarıyla, mağaza sayısını 24’e çıkaran ebebek, yıl sonuna kadar Türkiye’nin değişik illerinde bu sayıyı 32’ye çıkarmayı hedefliyor. Ağustos 2013 • Bebek News

49


KÖŞE

Jin. Op. Dr. Pınar Tokatlıoğlu www.pinartokatlioglu.com

U

Myomlar ve tedavi seçenekleri

terusun kas hücrelerinden köken alan iyi huylu tümörler myom olarak adlandırılır. Myomlar kadın üreme sisteminde en sık karşılaşılan tümörlerdir. Her 4-5 kadından birisinde büyük ya da küçük bir myom bulunmaktadır. Myomlar genelde herhangi bir belirti vermezler ve rutin incelemelerde saptanırlar ve bu nedenle tedavi edilmeleri de gerekmez. Düzenli kontroller ile büyüklük ve durumlarının takip edilmesi genelde yeterli olur. Bu kitleler menopoz sonrasında durgun bir döneme girerler ve artik büyümezler, tam tersine küçülme eğilimi gösterirler. Belirti vermeleri durumunda en sık karşılaşılan yakınma adet kanamalarının fazla olması, ve buna bağlı olarak gelişen kansızlık yani anemidir. Myomlar bazı durumlarda kısırlığa ya da tekrarlayan düşüklere neden olabilirler. Myomun konumu infertilte olan ilişkisini belirler. Tüplerin rahim ile birleştiği kornual alana yakın yerleşmiş olan myomlar tüplerin geçirgenliğini etkileyebilirken, 50 Bebek News • Ağustos 2013

endometriumun düzenini bozan myomlar embryonun yerleşmesi ve gebeliğin devam etmesini olumsuz şekilde etkileyebilirler. Yine myomlara bağlı olarak doğum sonrasında kanama fazla olabilir, rahim yeteri kadar kasılmayabilir. Myomların neden olduğu bir başka yakınma da bası nedeni ile görülen ağrı ve komşu organ etkileridir. Çok büyük myomlar karında şişliğe yol açabilir. Myomların lokalizasyonlarına göre tanımlanmaları Genel olarak kural myom yakınmaya neden oluyor ise ya da bir başka deyişle semptomatikse tedavi edilmesi gerekir. Myomların tedavisi cerrahidir. Ancak cerrahinin değişik şekilleri vardır. En sık uygulanan yöntem rahimin bir bütün olarak alınması yani histerektomidir. Ancak bazı durumlarda rahimin bütünlüğü bozulmadan sadece myomların alınması gerekebilir. Bu cerrahi işlem myomektomi olarak adlandırılır. Amerikan Obstetrisyenler ve Jinekologlar Birliğine (ACOG) göre rahimin tamamının


alınması yerine myomektomi yapılmasını gerektiren tek durum myomun kısırlığa neden olduğu hallerdir. Öte yandan rahiminin alınmasını istemeyen kadınlarda da infertilite sorunu olmasa ve kadın ailesini tamamlamış olsa bile myomektomi yapılabilir. Bazı kadınlar için rahimlerinin alınması ciddi prikolojik sorun kaynağıdır ve yerinde tutulması bu açıdan oldukça önemlidir. Myomektomi ilk kez 1844 yılında Atlee tarafından tanımlanmış ve o günden bu yana teknikte önemli bir değişiklik olmamıştır. Myomektomi alanında yaşanan en önemli gelişme laparoskopinin myom tedavisinde kullanılması olarak kabul edilebilir. Myom eğer rahim duvarından dışarıya doğru büyümüş ise bu durumda laparoskopik yaklaşım çok daha anlamlı olacaktır. Çok kısa süren bir işlem ile myom kolaylıkla alınabilir. Öte yandan rahim duvarı içine gömülmüş büyük bir intramural myom varlığında ise laparotomik yaklaşım hasta açısından daha yararlı olabilir. Rahimin iç boşluğuna doğru büyüyen myomlar ise histeroskopi ile alınırlar. Bu durumda hastanın hastanede yatması gerekmez. Myomektomi öncesi kısa bir süre GnRH analogları adı verilen ilaçlar ile kadının kısa süreli menopoza sokulması ve bu sayede myomun küçültülmesi bazı yazarlar tarafından önerilmiştir. Ancak yapılan çalışmalar böyle bir uygulama sonrasında myomun bir miktar küçülmesine rağmen kendisini etraftan ayıran kapsülün yok olması nedeni ile çıkartılmasının çok d aha güçleştiğini ortaya koymuştur. Ayrıca küçük myomlar GnRH analoğu uygulaması sonrasında iyice küçülmekte ve operasyon sırasında

Myom eğer rahim duvarından dışarıya doğru büyümüş ise bu durumda laparoskopik yaklaşım çok daha anlamlı olacaktır. Çok kısa süren bir işlem ile myom kolaylıkla alınabilir. Öte yandan rahim duvarı içine gömülmüş büyük bir intramural myom varlığında ise laparotomik yaklaşım hasta açısından daha yararlı olabilir. bulunamamaktadır. Bu myomların tekrarlama olasılığı çok artmakta ve %63e kadar çıkmaktadır. Analog uygulanmayanlarda ise bu oran %13dür.

Laparotomi ile ya da laparoskopik myomektomi? Laparoskopik myomektomi ilk kez 1970li yılların başında Semm ve Mettler isimli bilim adamlarınca tanımlanmıştır. İlk yapılan girişimler rahim duvarından dışarıya doğru büyüyen subseröz myomların bu yolla çıkarılması olmuştur. Doksanlı yılların başından itibaren ise gerek ekipman gerekse teknikte yaşanan gelişmelere paralel olarak rahim duvarı içinde bulunan intramural myomların da bu yolla çıkarılabileceği fikri popülerlik kazanmaya başlamıştır. Laparoskopinin karın boşluğunun tamamen açıldığı laparotomiye göre en önemli avantajı ameliyat sonrası dönemin çok daha rahat geçmesidir. Bu hastalarda hastanede kalış ve normal yaşantıya dönüş süresi çok daha kısa olmaktadır. Öte yandan belirli bir ameliyat izinin olmaması da kozmetik açıdan avantaj sağlar. Ağustos 2013 • Bebek News

51


KÖŞE Laparoskopinin açık ameliyata göre en önemli dezavantajı operasyonu yapacak olan cerrahın deneyimine direkt bağımlı olmasıdır. Bununla birlikte ameliyat süresinin daha uzun olması ve büyük ya da çok sayıda myom varlığında yaşanan sorunlar ile problem ortaya çıktığında açık ameliyata dönme olasılığı diğer dezavantajlarıdır. Laparoskopi sırasında elle hissetmek mümkün olmadığından dışarıdan görülemeyen çok küçük myomlar gözden kaçabilir. Laparoskopinin en zor aşamalarından birisi de rahim duvarından ayrılan myomun vücut dışına alınmasıdır. Laparoksopi en büyüğü 10 mm. çapında olan 3 adet delikten geçirilen aletler yardımı ile yapıldığı için çıkan myomun 10 milimetreden büyük olması durumunda bu delikler kullanılarak vücut dışına alınması olanaksızdır. Bu ancak myomu parçalayarak mümkün hale getirilebilir. Myomu parçalamak ise sert ve kaygan yapısı nedeni ile kolay değildir. Eskiden karın içinde makasla parçalara ayırmak için uğraşılırken günümüzde elektromekanik morselatör adı verilen bir alet yardımı ile myom ne kadar büyük olursa olsun 10 mm

Laparotomi ile kıyaslandığında laparoskopi ile karın içinde rahimdeki kesiye dikiş atmak da oldukça zor bir işlemdir ve deneyim gerektirir. Laparoskopik dikiş sonrası yaşanan hamileliklerde bu dikişin güvenilirliği konusunda bilimsel çevrelerde hala daha kuşkular vardır. 52 Bebek News • Ağustos 2013

çapında şeritler halinde kesilerek karın boşluğu dışına alınmaktadır. Ucu keskin 10 mm çapında bir boru olan morselatör myomu içine doğru silindrik olarak keser ve kesilen parça 10 milimetrelik delikten çıkartılır. Tüm myom çıkartılana kadar işlem devam eder. Elektromekanik morselatör kullanmak deneyim isteyen bir iştir. Bir anlık dikkatsizlik myom yerine barsakların kesilmesine yol açabilir. Ayrıca bu işlem ameliyat süresini çok uzatmaktadır. Bir başka yöntem de myomun vajina içinden yapılan bir kesi ile vücut dışına alınmasıdır. Laparotomi ile kıyaslandığında laparoskopi ile karın içinde rahimdeki kesiye dikiş atmak da oldukça zor bir işlemdir ve deneyim gerektirir. Laparoskopik dikiş sonrası yaşanan hamileliklerde bu dikişin güvenilirliği konusunda bilimsel çevrelerde hala daha kuşkular vardır. Bir takım araştırmacılar laparoskopik myomektomi için uygun adayları tanımlamaya yönelik çalışmalar yapmışlar ve bazı önerilerde bulunmuşlardır. Ancak bu önerilerin hiçbirisi fikir birliğine varmak için yeterli olmamıştır. Örneğin bazı araştırmacılar 15 santimlik myomları bile laparoskopik olarak çıkartırken daha muhafazekar olanlar 8 santimden büyük ya da 2’den fazla myom varlığında laparotomiyi tercih etmektedirler. Bu konuda karar operasyonu yapacak olan cerrahın izlenmi ve deneyimine bağlıdır.

Yapışıklıklar İster laparatomi ile isterse laparoskopi ile yapılsın myomektominin amacı üreme potansiyelini korumaktır. Ancak bu operasyonun en önemli dezavant ajları


ndan birisi ameliyat sonrası ortaya çıkan ve hamile kalma potansiyelini olumsuz yönde etkileyen karın içi yapışıklıklardır. Yapışıklıklar kısırlık dışında kronik kasık ağrısı, dış gebelik riskinde artış hatta barsak tıkanıklığı gibi bazı komplikasyon risklerini de berebarinde getirirler. Myomektomi sonrası görülen yapışıklıklar (adhezyonlar) kısırlık ya da tekrarlayan düşükler nedeni ile yapılan operasyonlar sonrası özel önem taşımaktadır. Yapışıklıklar normal anatomiyi bozarak hem tüplerin geçirgenliğini hem de işlev görmelerini engeller ve bu şekilde hamile kalmada güçlüğe neden olabilirler. Laparotomi ile myomektomi sonrası yapışıklık oluşma oranı %71.4 ile %100 arasındadır. Bu yapışıklıkların %75’i hafif geri kalanı ise orta şiddettedir. Myomun rahimin arka duvarında olması durumunda yapışıklık oluşma olasılığı %93 iken üst kısmında ya da ön tarafta olduğunda ise %55’dir. Myomun çok büyük olması ya da rahim üzerinde birden fazla kesi yapılması da şiddetli yapışıklık riskini arttıran bir diğer faktördür. Laparoskopik işlemlerin önemli özelliklerinden birisi de en az düzeyde cerrahi travmaya neden olmasıdır. Bu nedenle myomektomi sonrası yapışıklık oluşma riskinin açık ameliyata göre daha düşük olması beklenir. Yapılan sınırlı sayıda çalışma bu beklentiyi doğrulamaktadır. Genel olarak bakıldığında laparotomi ile myomektomi geçiren hastaların %89.6’sında değişik derecelerde yapışıklık saptanırken bu oran laparoskopik myomektomi sonrası %51.1’dir. Myomektomi sonrası yapışıklık oluşma

riskini azaltmaya yönelik pekçok değişik ilaç ve madde denenmesine rağmen bunlardan hiç birisi dikatli ve özenli yapılan bir cerrahi kadar etkili değildir. Bazı yazarlar myomektomiyi takiben 3-12 hafta sonra yeniden laparoskopi yaparak yapışıklık olup olmadığının gözlenmesinin ve saptanan yapışıklıkların açılmasının yararlı olabileceğini ileri sürmektedirler. Myomektomi sonrası hamilelik Kısırlık nedeni ile yapılan myomektomiler sonrasında gebelik oranları oldukça yüz güldürücüdür. Hastanın yaşına bağlı olarak myomektomi sonrası gebelik oranı %2266 arasında değişmekte olup hastaların ortalama %57’si yani yarısından fazlası hamile kalmaktadır. Oran 35 yaşından genç kadınlarda anlamlı olarak daha yüksektir. Hamile kalan hastaların %80’inde herhangi ek bir tedaviye gerek kalmadan hamilelik gerçekleşmektedir. Birden fazla kısırlık nedeni bulunan çiftlerdeki gebelik oranları biraz daha düşüktür. 1999 yılında yapılan bir başka çalışmada ise myomektomi öncesi %60 civarında olan spontan düşük oranının operasyon sonrası %24’e indiği gösterilmiştir.

Myomektomi sonrası doğum şekli Myomektomi sırasında myom sayısına ve bunların lokalizasyonuna göre rahim duvarına bir ya da daha fazla sayıda kesi yapılır, myom çıkartılır, ortaya çıkan boşluk dikişler ile kapatılır. Bu nedenle tıpkı sezaryende olduğu gibi rahim duvarında bütünlük bozulur. Bu nedenle myomektomi sonrası yaşanan gebeliklerde rahim yırtılması riski biraz daha yüksektir. Bu risk nedeni ile pekçok Ağustos 2013 • Bebek News

53


KÖŞE jinekolog myomektomi sonrası doğum şeklinin sezaryen olması konusunda fikir birliği içindedir. Sezaryen gerekliliği sadece rahim kas dokusu içinde bulunan intramural myomların çıkartılmasından sonra vardır. Subseröz myomektomi, ya da histeroskopi ile yapılan submüköz myomektomi sonrası normal doğum olabilir. Myomektomi sonrası sezaryena karar veriken çıkartılan myomların büyüklüğü, sayısı, lokalizasyonu, kas içindeki derinliği gibi kriterler göz önüne alınır.

Sezaryen sırasında myomektomi Önceden varlığı bilinen ya da sezaryen sırasında fark edilen myomların bu operasyon sırasında çıkarılıp çıkarılamayacağı çok tartışmalı bir konudur. Kadın doğumun klasik referans kitaplarının eski baskılarında bu girişimin kesinlikle kontraendike olduğu ve yapılmaması gerektiği ifade edilmektedir. Buna göre sezaryen sırasında yalnızca ince bir sap ile r ahime bağl ı olan subseröz myomlar çıkartılabilir. İntramural myomların çıkartılmama sebebi ise kanama kontrolünün güçlüğüdür. Kanamayı kontrol edebilmek için rahimin alınması dahi gerekebilir ya da ameliyat sonrası kanamanın devam etmesi durumunda ikinci bir ameliyat gerekli olabilir. Hamilelik sırasında rahimin kanlanması çok artmaktadır. Myomektomi zaten kendisi kanamaya neden olabilen bir girişim olduğundan sezaryen sırasında hamile bir rahimde uygulanması çok güvenli değildir. Lohusalık dönemi sonrası myomlarda bir miktar küçülme 54 Bebek News • Ağustos 2013

de görüldüğünden operayonun bu dönemin sonuna ertelenmesi daha güvenli olmaktadır. Bu klasik bilginin yanısıra pekçok araştırma seçilmiş hasta grubunda, sezaryen myomektominin dikkatli ve iyi bir cerrahi teknik uygulanması ile güvenli bir şekilde yapılabileceğini ortaya koymuştur.

Komplikasyonlar Her cerrahi işlemde olduğu gibi myomektomide bazı komplikasyon risklerini beraberinde taşır. Ancak bu komplikasyonların görülme sıklığı son derece düşüktür. Komplikasyonların bir kısmı uygulanan cerrahi tekniğe ve anesteziye, bir kısmı ise ameliyatın kendisine aittir. Laparotomi, laparoskopi ya ha histeroskopiye ait komplikasyonlar Genel anesteziye ait komplikasyonlar Kanama. Myomektomi sonrası kanamayı izlemek için karın içine bir dren yerleştirilebilir. Bazı durumlarda hastaya kan verilmesi ya da çok nadiren kanamanın devam etmesi durumunda yeniden operasyon gerekli olabilir. Laparoskopik girişimlerde açık ameliyata geçilebilir. Ameliyat sonrası yapışıklık ve buna bağlı yakınmalar ortaya çıkabilir. Myom tekrarlayabilir. 5 yıl içinde yeniden ameliyat gerektiren myom ortaya çıkma olasılığı %4-12 arasındadır.

Sezaryen gerekliliği sadece rahim kas dokusu içinde bulunan intramural myomların çıkartılmasından sonra vardır. Subseröz myomektomi, ya da histeroskopi ile yapılan submüköz myomektomi sonrası normal doğum olabilir.


YENİLİK

ÖRÜMCEK ADAM ŞİMDİ BIRKI’S SERİSİNDE…

Örümcek Adam, çocukların en sevdiği süper kahraman… Çünkü o kötülerle savaşmakla kalmıyor, güler yüzü ve şakalarıyla da çocuklara sempatik geliyor. Dünyaca ünlü sandalet markası Birkenstock şimdi Örümcek Adam’ı Birki’s serisine taşıyor. Örümcek Adam temalı sandaletlerle, çocuklar belki onun gibi duvarlarda yürüyemiyor ama her adımı konforla atıyor.

Tüm dünyada büyük beğeniyle takip edilen, filmleri kapalı gişe oynayan ve istisnasız tüm çocukların sevgilisi olan Örümcek Adam şimdi, Birki’s serisi sandaletlerde çocuklara yol arkadaşı oluyor. Birkenstock’un lisanslı Birki’s Örümcek Adam tasarımları, çocukları hayal dünyasına doğru yolculuğa çıkarırken rahatlıktan da ödün vermiyor. Özel iç tabanlığı sayesinde basınç noktalarını eşit olarak tüm tabana yayan ve ayağın biyomekanik hareketlerini destekleyen Birki’s sandaletler, eşsiz rahatlığıyla çocukların ayak gelişimine destek oluyor. Örümcek Adam modelleri tüm Birki’s sandaletlerde olduğu gibi, ayakların üzerine binen yükün azalmasını sağlayarak çocukların güç sarf etmeden yürümelerine de yardımcı oluyor.

Ağustos 2013 • Bebek News

55


SOSYAL SORUMLULUK

Yeryüzü Doktorlarından büyüklere çizgi film BM’ye göre dünyanın bir numaralı sağlık sorunu yetersiz beslenme. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ise yılda yaklaşık 10 milyon bebek 5 yaşına girmeden açlıktan ölüyor. Yeryüzü Doktorları dünyada yaşanan Afrika gerçeğinden yola çıkarak Ramazan’da ‘Bebekler Aç’lığa Dayanamaz adı ile bir kampanya başlattı. Kampanyanın tanıtımı için Fransız-Türk asıllı Jordana Maurer’in imzası ile sıra dışı bir animasyon tanıtım filmi hazırlandı.

Y

eryüzü Doktorları Derneği, kuraklık, iç karışıklıklar ve politik düzensizlik sebebi ile açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalmış bölgelerde kurduğu beslenme sağlığı merkezlerinde, gıda yetersizliği tespit edilen çocuklara tıbbi gıdalar dağıtıyor ve periyodik şekilde gelişimlerini izliyor. Ramazan’da da paylaşma, kardeşlik ve barış mesajlarıyla beraber yeryüzüne gülen bir çocuk daha katabilmek amacıyla ‘Bebekler Aç’lığa Dayanamaz adlı bir kampanya başlattı. Beslenme Sağlığı Merkezlerini anlatan kampanya filmini Fransız-Türk asıllı Jordana Maurer hazırladı. Filmde, 56 Bebek News • Ağustos 2013

2011’de Afrika’yı vuran kıtlıktan en çok bebekler ve hamile kadınların etkilendiğine dikkat çekiliyor.


‘Hayat Paketleri’ ile başlayan Beslenme Sağlığı Merkezleri Yeryüzü Doktorları tarafından Afrika’da dağıtılan “Hayat Paketleri” ile başlayan proje, Beslenme Sağlığı Merkezleri ile kalıcı hale getirildi. Açılan merkezlerde bugüne kadar on binlerce bebeğin ağır beslenme bozuklukları tedavi edildi. Yemek yiyemeyecek duruma gelmiş bebekler ve kendilerinden önce bebeklerini düşünen annelere UNICEF işbirliğiyle tıbbi gıda takviyeleri ve mamalar dağıtıldı.

Bebeklerdeki ağır beslenme bozuklukları tedavi ediliyor Erken yaşlarda görülen ve fiziksel gelişimi yavaşlattığı gibi zekâ gelişimini de etkileyen gıda yetersizliği, bebeğin yeterli miktarda gıda alamaması veya ihtiyacı olan mineral ve vitaminleri tüketememesi sonucu oluşuyor. Bu durum ayrıca annelerde hamileliği ve anne sütünü de olumsuz etkiliyor. BM’nin 5. Dünya Beslenme Durumu Raporu’na göre gelişmekte olan ülkelerde okul öncesi çağındaki 147 milyon çocuk yetersiz beslenmenin olumsuz etkilerinden zarar görüyor. Yeryüzü Doktorları, bu tehlike ile mücadele etmek amacıyla Somali ve Nijer’de Anne Çocuk ve Beslenme Sağlığı Merkezleri açtı. Yardımlarla bebeklerdeki gıda yetersizliği %30’dan %22’ye düştü Birleşmiş Milletler verilerine göre yaklaşık 2,5 milyon insan 2011 yılındaki gıda krizinden etkilendi. Somali’’nin güney bölgelerinde 1.7 milyon insana hala yardım ulaştırılamıyor. İnsani yardımların kritik önem taşıdığı ülkede, yapılan yardımlarla, beş yaşından küçük

çocuklardaki gıda yetersizliği %30’dan %22’ye düştü. 2013 verilerinde 186 ülke içerisinde insani kalkınma endeksine göre son sırada yer alan Nijer’de bebek ölüm oranı %72,50 ile dünya ortalamasının (41.15) neredeyse iki katı. Anne sağlığının da büyük tehdit altında olduğu ülkede her 100.000 doğumda 590 anne ölüyor. Tahminlere göre yaklaşık 2,5 milyon insan temel besin maddelerine ulaşamıyor, çocukların %42’si gıda yetersizliği ile karşı karşıya. 90 TL bir çocuğa 100 gün tıbbi besin imkânı sağlıyor Yeryüzü Doktorları bağışçıları ‘Bebekler Açlığa Dayanamaz’ kampanyasına 90 TL bağışlayarak bir çocuğa 100 gün tıbbi besin imkânı sunacak. Dileyen 180 TL bağışlayarak bebekle birlikte annesini de 100 gün boyunca tıbbi gıdalarla besleyebilecek.

Ağustos 2013 • Bebek News

57


SAĞLIK

Verimliliğin anahtarı uykuda İş yoğunluğu, stres ve zihni meşgul eden sorunlar uykusuzluğa yol açıyor. Yeterli ve kaliteli sürede uyuyamamak ise verimsizliğe yol açan basit konsantrasyon bozukluklarından hayati tehlikeyi barındıran iş ve trafik kazalarına kadar bir dizi soruna yol açıyor.

58 Bebek News • Ağustos 2013

K

aliteli ve yeterli sürede uyuyamamak, çalışanların performansını etkiliyor. Gün içinde yorgunluk, halsizlik, huzursuzluk, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu ile unutkanlığa yol açan uykusuzluk, erişkinlerde sıklıkla rastlanan bir sorun. Bayındır İçerenköy Hastanesi’nden Nörolog Dr.


Melek Kandemir, çalışanlar ve uyku konusuna dikkati çekerek, iyi alınmış bir uykunun önemine vurgu yapıyor. Uykuyu “Dinlenmemizi, vücudun kendini yenilemesini ve öğrendiğimiz bilgilerin kaydedilmesini sağlayan, organizmamız için vazgeçilmez fizyolojik bir süreç” diye tanımlayan Kandemir, uykusuzluğun da yeterli zaman ve fırsat olmasına rağmen uykuyu başlatma ve sürdürmede zorluk olarak kendini gösterdiğini söylüyor. Yol açtığı sorunlar nedeniyle özellikle makine kullananların, unutkanlığın ya da basit dalgınlıkların can ve mal kaybına yol açacağı işlerde çalışanların uykusuzluk şikayetinin cidddiye alınması gerekiyor. Dr. Melek Kandemir, bu konuda şu uyarılarda bulunuyor: “Uykusuzluk, yorgunluk, halsizlik, duygu durumda çökme, huzursuzluk, bilişsel fonksiyonlarda etkilenme, gün içi uykululuk, motivasyon kaybı, enerjide ve girişkenlikte azalma, uyku eksikliğine bağlı gerginlik ve uyku hakkında kaygı gibi

durumlara yol açıyor. Bazı hastalarda baş ağrısı, sindirim sistemi şikayetleri görülebiliyor. Kronik uykusuzluk hayat kalitemizi azaltarak, işte, trafikte kazalara veya hatalara yatkınlığa sebep olabiliyor.” Bunların yanı sıra uyku problemlerinin depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi psikiyatrik rahatsızlıklara yatkınlığı artırdığına işaret eden Kandemir, kalp krizi, felç, hipertansiyon gibi hastalıkların ortaya çıkmasına da sebep olduğunu hatırlatıyor. Yeterli ve kaliteli uyku için “uyku hijyeni”nin önemli olduğunu vurgulayan Kandemir, “Odanızın konforunu, uyku için ayırdığınız vakti, yaşam koşullarınızı, sigara ve kahve gibi uyarıcı maddeleri kullanım sıklığınızı lütfen gözden geçirin. Uykuyla ilgili sorunlarınız devam ediyorsa mutlaka uyku hastalıkları ile ilgilenen bir uzman ile görüşün” diyor.

Nörolog Dr. Melek Kandemir

Ağustos 2013 • Bebek News

59


SAĞLIK Özel hayattan kariyere, arkadaşlıktan duygusal ilişkiye kadar birçok soruna neden olabilen aşırı terleme, tedavi edilmediğinde hayatı kabusa çevirebilir! Obezite ve guatr gibi pek çok hastalığın da neden olabileceği aşırı terleme sorununa kalıcı çözüm ise cerrahi. Tecrübeli bir göğüs cerrahının yapacağı aşırı terleme ameliyatıyla, sosyal hayata yeniden dönebilir, gönül rahatlığıyla insanlarla tokalaşabilirsiniz!

A

şırı terlemenin sosyal ve ruhsal yönden hayatın her alanında ciddi sorunlara neden olabileceğini belirten Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Oryal Erdik, “Terleme, vücudun normal sıcaklığını ayarlamak için uyguladığı doğal bir mekanizmadır. Normalde terlemek beden sağlığı açısından gerekliliktir. Ter; vücudun dış ortamla ısı transferini sağladığı gibi aynı zamanda toksik maddelerin vücut dışına atılmasını da sağlar. Ancak insanın günlük hayatını olumsuz etkileyecek boyutta olan terleme aşırıdır. Genellikle eller ve koltuk altında daha sık olmak üzere yüzde ve ayaklarda da görülmektedir” diye konuştu.

Aşırı terleme depresyona sürüklüyor 60 Bebek News • Ağustos 2013


Geçici çözüm yolları

Aşırı terlemenin sosyal hayatı kısıtlayan bir hastalık olduğunu belirten Dr. Erdik, tedavi edilmediğinde bir süre sonra kişinin depresyona sürükleyebilir uyarısında bulundu. Dr. Erdik şu bilgileri verdi: “Bizim özellikle rahatsızlık olarak yorumladığımız hastalarda; terleme, ‘ısı düzenleyici’ faktör olmaktan çıkıyor ve aşırı terlemeye dönüşüyor. Aşırı terleme insanı utandırır, saklanma ihtiyacı oluşturur. Diğer insanlardan uzaklaştırır. Karşı cinsle yan yana gelmek, toplum içine çıkmak istemezler. Kişi kendini dış dünyadan soyutlar, eve kapanır ve hatta depresyona girebilir. Hasta, ‘kimse ile tokalaşamıyorum, günde 3-4 defa çamaşır değiştiriyorum, toplum içine çıkamıyorum’ gibi şikayetlerle bize başvuruyor. Kişi eğer bu durumdaysa tıbbi destek gündeme gelir. Ruhsal ve bedensel sağlığa darbe vuran bu rahatsızlık için mutlaka tıbbi yardım alınmalıdır.” . Dr. Erdik, “Botoks, iyontoferez gibi tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Bu yöntemlerle; el, ayak, koltuk altı, sırt ve yüz kısmındaki aşırı terleme sorununu tamamen çözülemez, geçici süre azaltabilir. Ayrıca bu tedavilerin kısa ve orta vadede tekrarlanması gerekmektedir” dedi.

Aşırı terlemede uygulanan cerrahi dışı geçici çözüm önerileri ise şöyle; • Deodorantlar (topikal antiperspirant metal tuzları): Etkili olabilir ancak sık sık uygulama gerektirir ve deri imitasyonuna neden olabilir. • Sistemik antikolinerjik ilaçlar: Bazı hastalarda işe yarayabilir. Ancak ağız kuruluğu, kabızlık ve görme bulanıklığı gibi yan etkilerinden dolayı kullanımı sınırlıdır. • İyontoforez: Etkisi geçicidir ve haftada iki kere veya daha fazla tekrarlanmalıdır. Deride duyarlılığa neden olabilir. Koltuk altı için kullanımı pratik değildir. • Botoks: Ter bezlerinde sinir iletisini etkin biçimde bloke ederek etkisini • gösterir. Botoks; uygulama bölgesine (koltuk altı, avuç içi veya ayak tabanı) oldukça ince iğnelerle deri içerisine enjekte edilir. Ortalama tedavi süresi yedi aydır. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Oryal Erdik

Ağustos 2013 • Bebek News

61


STİL

Serin yaz gecelerine ipeksi şıklık! Sezon renklerinden oluşan ipek kumaş seçenekleri ile ‘Couture by Julia’ koleksiyonunu modaseverlere sunan Tamustumegore.com, 34 bedenden 50 ve üstü bedene her ölçüye özel dikilen modelleriyle yaz gardroplarına şıklık getiriyor. Ceketten bluza, elbiseden pantolona, şorttan eteğe, iç giyimden aksesuara geniş ürün seçenekleri sunan Tamustumegore.com, ilk alışverişe özel %20 indirim avantajıyla üyelerini, “provasız” şıklığın tadını çıkarmaya davet ediyor.

62 Bebek News • Ağustos 2013


Skechers’dan özel çocuk koleksiyonu

Fonksiyonellik ve konforu bir araya getiren Skechers, bu özelliklerini çocuk ayakkabılarında da gösteriyor ve çocuklara hitap eden, onlar için özel tasarlanmış eğlenceli ürünler sunuyor. Skechers, rahatlık ve konforu eğlenceli modelleriyle çocukların ayağına getiriyor. Farklı tasarımları ve dikkat çekici figürleriyle, günlük kullanıma uygun ve neşeli seçenekler sunuyor. Skechers çocuk ayakkabılarının Twinkle Toes, Hot Lights, Bella Ballerina ve Mega Flex gibi alt markalarında çeşitli renk ve desenlerdeki modellerin yanı sıra; her bir serinin kendine has özellikleri de mevcut.

Ağustos 2013 • Bebek News

63


STİL

Minik prenseslere ayakkabı tasarımları Deichmann’da… Deichmann’ın cıvıl cıvıl özel ayakkabı tasarımları düğünlerden özel davetlere küçük hanımefendilerin hayal dünyasını renklendiriyor. Doğal malzemelerin el işçiliğiyle bütünleştiği modeller annelerin şık tarzından ilham alınarak yaratılıyor. Markanın küçük prensesler için tasarlamış olduğu beyaz ve pudranın ışıltısını yansıttığı ayakkabı tasarımları gece boyunca küçük ayakları rahatlatıyor. Anneleri kıskandıracak tarzdaki orijinal tasarımlar düğün sezonunda minik hanımefendilerin ayaklarını yerden kesiyor.

64 Bebek News • Ağustos 2013


JİVAL’DEN Yenidoğum hediyesi

Yaz bebeklerine verilebilecek en güzel hediye hiç şüphesiz altın hediyelerdir. Jival Baby’nin birbirinden eğlenceli takılarına sevimli ve farklı sembollerdeki iğneler de eklendi. Yeni doğan bebekler ve her yaştan çocuklar için neşeli ürünlerin yer aldığı çocuk koleksiyonunda 180 TL den başlayan fiyatlarla künye, küpe, emzik ve bileklik gibi farklı seçenekler bulunuyor

Ağustos 2013 • Bebek News

65


PSİKOLOJİ Bu yıl okula başlayacak bir çocuğunuz varsa şimdiden düşünmeye başlayın. Çocuğunuzun okula hazır olup olmadığını merak ediyorsanız aşağıdaki yazıyı okumanızda fayda var.

Ç

ÇOCUĞUNUZ OKULA HAZIR MI?

ocukların mutlu, dengeli, özgüveni yüksek, üretken bireyler olarak yetişmelerinde okul yaşantılarının etkisi çok önemlidir. Yapılan araştırmalar; okula başlamaya ve öğrenmeye hazır olan çocukların okul hayatında daha mutlu, uyumlu ve başarılı olduklarını göstermiştir. Çocuğun okula hazır olması; fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim alanlarında yaşına uygun şekilde desteklenmesi ile yakından ilgilidir. Özellikle yaşamın ilk 5 yılında çocuğun güven ve sevgi duyduğu bir ev ortamında bulunması, merak ettiği şeyleri öğrenebilmesi için olanaklar sunulması gelişimini olumlu yönde destekler. Anne ve babalar çocukları için uygun bir öğrenme ortamı yaratmak, onları soru sormaya, öğrenmeye ve keşfetmeye teşvik etmek için pek çok şey yapabilirler. 66 Bebek News • Ağustos 2013

Çocuklarının okula uyum sağlamalarında ve başarılı olmalarında rol oynamak isteyen ana-babalar, işe çocuklarının özelliklerini iyi tanımak, okula başlayan çocuklarda ne gibi özelliklerin önemli olduğunu öğrenmekle başlayabilirler. Çocukların okul hayatında mutlu, başarılı ve uyumlu olmalarında önemli rol oynayan özellikler 5 temel alanda incelenebilir: 1)Fiziksel sağlık ve motor gelişim: Bu alan çocuğun genel sağlık durumu ile ilgilidir. Ayrıca, ince-motor gelişim olarak adlandırılan baş ve işaret parmağının etkin kullanımı ile kaba-motor gelişim olarak adlandırılan yürüme, tırmanma, top oynama gibi beceriler bu alanda yer alırlar. Okula başlayan çocukların genel sağlık durumlarının iyi olması; akademik, sosyal ve duygusal gelişimlerini olumlu yönde etkiler. Çok sık hastalanan çocuklar,


İnce-motor geli̇şi̇mi̇ okula başlamaya uygun olan çocuklar

• Bağımsız giyinebilir ve soyunabilirler • Bağımsız temizliklerini yapabilirler • Dökmeden, çatal bıçak kullanarak yemeklerinin tamamını kendi başlarına yiyebilirler • İnsan resmini eksiksiz çizebilirler • İsimlerini yazabilirler • Bazı şekilleri ve harfleri kopyalayabilirler • Sayıları yazabilirler • Makasla bir şekli kesip çıkarabilirler • Düğme ilikleyebilir, fermuar çekebilirler

okula uyumda güçlük yaşayabilirler. Bu nedenle, okula başlayacak olan çocukların okula başlamadan önce genel bir sağlık kontrolünden geçmeleri yararlı olur. Okula başlayan çocukların, yazı yazmayı öğrenmelerinde incemotor gelişimin çok önemli bir rolü vardır. İnce-motor gelişimi yaşından beklenen düzeyin altında olan çocuklar; özellikle yazı yazarken, resim çizerken, makas kullanırken, takma,çıkartma,çekme,yapıştırma gibi aktivitelerin gerektirdiği oyunları oynarken zorluk çekebilir ve desteğe ihtiyaç duyabilirler. Bu nedenle; okula başlayan çocuklarda ince-motor gelişim düzeyinin değerlendirilmesi ,gerekiyorsa bu alanı destekleyici yönde çalışmalar yapmak çok önemlidir.

Çocuğumuzun ince-motor gelişiminin yaşına uygun olup olmadığına nasıl karar verebiliriz? Aşağıdaki listede, okula başlayan çocuklarda ince-motor gelişim açısından kazanmış olmaları gereken becerileri bulacaksınız. Yukarıda listelenen maddeleri yapmakta zorlanan çocukların, ince-motor gelişimleri yaşıtlarından daha geri olabilir. Anne-babalar evde yapacakları bazı çalışmalarla çocuklarının ince-motor gelişimlerini destekleyebilirler. İşte size evde uygulamanız için birkaç öneri: • Çocuğunuza kendi işlerini kendi yapabilmesi için fırsat verin. Özellikle kendi başına giyinmesini ve soyunmasını, düğmelerini iliklemesini ,fermuarını çekmesini, yemeğini çatal-bıçak kullanarak kendi başına yemesini, temizliğini kendisinin yapmasını destekleyin . • Kağıt ve makas kullanılan aktivitelere ağırlık verin. Örneğin çocuğunuzdan gazetede gördüğünüz bir ilanı ya da hoşuna giden bir resmi kesmesini isteyebilirsiniz. Piyasada bulunan kesme ve yapıştırma kitapların yararlanabilirsiniz. Değişik renkte kartonları kullanarak birlikte çeşitli şekiller (ev,okul,gemi,uçak,uzay yaratığı vb.) üretebilirsiniz. Bu tür çalışmaların çocuğun ince-motor gelişiminin yanı sıra dikkat süresini geliştirmeye ve yaratıcılığına da katkısı olacaktır. • Piyasada bulunan çizgi çalışmalarını içeren kitapları kullanmanız yararlı olur. Her gün 10-15 dakika bu kitaplardan seçtiğiniz birkaç sayfayı birlikte tamamlayın. Bu tür çalışmalar; çocuğunuzun aynı zamanda başladığı bir işi bitirmesine de yardımcı olur. Ağustos 2013 • Bebek News

67


PSİKOLOJİ

Kaba motor geli̇şi̇mi̇ okula başlamaya uygun olan çocuklar • Dengeli bir biçimde yön değiştirerek koşabilirler • Yüksek bir yere tırmanıp atlayabilirler • Topu yerde zıplatabilirler • Topu ayakları ile sürebilirler • Tek elle topu ileri doğru atabilirler • Tek ayak üzerinde birkaç kez sıçrayabilirler • 2 ve 3 tekerlekli bisiklete binebilirler Bu maddelerde zorlanan çocuklar, sadece oyun becerisinde değil, sosyal becerilerde de yaşıtlarından daha geride kalabilir ve sorunlar yaşayabilirler. Çocuğunuzun kaba-motor gelişimini destekleyebilmek için; • İp atlama, bisiklete binme, top oynama, kaydırağa tırmanma gibi oyunları oynayabilmesi için fırsatlar yaratın. • Akranları ile sık sık birlikte olmasını 68 Bebek News • Ağustos 2013

sağlayın • Basketbol, futbol,voleybol, yakalamaca,köşe-kapmaca gibi oyunları birlikte oynayın. Hem sizinle birlikte vakit geçirmiş olur, hem de motor koordinasyonunu desteklemiş olursunuz. 2) Sosyal ve Duygusal gelişim Sosyal ve duygusal gelişim, çocuğun okuldaki uyumunu, mutluluğunu, başarısını etkileyen önemli bir faktördür. Sosyal ve duygusal geli̇şi̇mi̇ okula başlamaya uygun olan çocuklar • Ana-babaya aşırı bağımlı değildirler • Okula istekli gelirler • Arkadaşları ile yaşadıkları sorunlarla baş edebilirler • Empati kurabilirler • Akranları ile pozitif ilişki içerisindedirler • Sınıf içinde yalnız değildirler, oyun arkadaşı olarak tercih edilen çocuklardır • Arkadaşları tarafından kabul görürler • Sorumluluk alabilirler • Kendilerini uygun bir biçimde koruyabilirler • Kızgınlık, üzüntü gibi duygularını diğerlerine zarar vermeden ifade edebilirler • Sınıf içi tartışmalara katılabilir, fikirlerini aktarabilirler • Okuldaki kuralların ve sınırların farkındadırlar ve uyum gösterirler. Çocuğunuzun duygusal ve sosyal gelişimini desteklemek için: • Çocuğunuzu iyi tanıyın, güçlü ve zayıf yönlerini objektif olarak değerlendirmeye çalışın. • Beklentilerinizi çocuğunuzun özelliklerine göre belirleyin. Unutmayın; çocuğunuzdan yapabileceğinden daha fazla ya da az şeyler beklerseniz onun kendine olan güvenini kaybetmesine


neden olabilirsiniz. • İyi yapabildiği şeyler konusunda ödüllendirin, yapamadığını fark ettiğiniz şeylerde yol gösterin, nasıl yapabileceğine birlikte karar verin, destek olun, yeniden denemesi için teşvik edin. • Yaşına uygun sorumluluklar verin, bu sorumlulukları yerine getirip getirmediğini takip edin. Sorumlulukları yerine getirmediğinde öncelikle bu sorumluluğun yaşına ve özelliklerine uygun olup olmadığından bir kez daha emin olun. Daha sonra beklentinizi açık bir şekilde ortaya koyun ve nasıl yapabileceğini birlikte tartışarak karar verin. • Duygu ve düşüncelerini açıkça ifade edebilmesi için destekleyin, örnek olun.

3) Dil gelişimi: Dil gelişimi yaşına uygun olan çocuklar, okul hayatında daha başarılı olurlar. Ayrıca; dil gelişim düzeyi kadar, dilin özellikle akran ilişkilerinde ne kadar etkin kullanıldığı da önemli bir faktördür.

Gökşen Yücel M.A. Uzman Gelişim Psikoloğu

Konunun devamı önümüzdeki ay...

Di̇l geli̇şi̇mi̇ okula başlamaya uygun olan çocuklar • Duygu ve düşüncelerini anlaşılır ve akıcı bir biçimde aktarabilirler. • Bir hikaye ya da masalı baştan sona anlatabilirler • Karşılıklı sohbet edebilirler • Benzer ve zıt kavramları kullanırlar • Soru sorarlar Çocuğunuzun dil gelişimini desteklemek için; • Çocuğunuzla bol bol konuşmak için “henüz erken! Nasıl olsa beni anlamaz!” demeyin. Onunla ne kadar erken konuşmaya başlarsanız, o kadar yararlı olur. Küçük bebekler için kendileri ile konuşan annelerinin sesini dinlemeleri, onu gözleri ile takip etmeleri, onun kendisi için konuşmasını beklemeleri kadar yararlı bir şey yoktur!

• Çocuğunuzla “birlikte” kitap okuyun. Bunu bir alışkanlık haline getirin. • Televizyon izleme süresini mümkün olduğu kadar kısaltın. Televizyon izleyecekseniz, çocuğunuza uygun olan programı siz belirleyin ve mutlaka birlikte izleyin. Çocuğunuzu saatler boyu televizyonun karşısında yalnız başına bırakmayın! • Sorular sorun, sorularına cevap verin • Hikaye anlatın,daha sonra anlattığınız hikaye ile ilgili soru sorun. • Onun size bir hikaye anlatmasını isteyin. • Bildiği bir masalın sonunu değiştirerek anlatın. Sonra sizde ondan bildiği bir hikayenin sonunu istediği gibi değiştirerek anlatmasını isteyin. Ağustos 2013 • Bebek News

69


STİL

Zarafet sembolü babetler, Matraş mağazalarını bu sezon da kadınlar için “Harikalar Diyarına” dönüştürüyor. Farklı giyim stillerinin tamamlayıcısı Matraş babetlerin her biri, kristal, metal, boncuk gibi şık detayları ve dikkat çekici renkleriyle “harika” sıfatını hak ediyor.

70 Bebek News • Ağustos 2013


147.90 TL

147.90 TL

Babetli harikalar diyarına hoş geldiniz

147.90 TL

147.90 TL

147.90 TL

147.90 TL Ağustos 2013 • Bebek News

71


STİL

Catimini’den Şeker Bayramı’na Özel % 50 İndirim Çocukların renkli dünyasını tasarımlarına yansıtan uluslararası çocuk giyim markası Catimini, bayrama özel indirimleriyle çocuklara şeker gibi bir bayram yaşatıyor. Şeker Bayramı’nı birbirinden şık tasarımlarla karşılamaya hazırlanan Catimini, bayrama özel uyguladığı % 50’ye varan indirimleri ile çocukların bayram sevincini paylaşıyor. Her koleksiyonunda çocukları bambaşka maceraya götüren Catimini, çocukların ihtiyaç ve isteklerine göre değişen cömert ürün yelpazesi ile 0-14 yaş aralığındaki çocuklara hitap ediyor.

72 Bebek News • Ağustos 2013


Ağustos 2013 • Bebek News

73


SAĞLIK

Erken kaybedilen süt dişleri, sürekli dişlerin estetiğini ve sağlığını büyük oranda etkiliyor. Bu sebeple süt dişlerinin korunması, sürekli dişler kadar büyük önem taşıyor.

Süt dişlerine dikkat!

Ç

ocuklarda süt dişlerinin erken kaybını önleyici florür kullanımı ve fissür örtücüler gibi iki önemli uygulama bulunuyor. Bayındır Hastanesi’nden Diş Hekimi Ece Razlık, süt dişlerinin ortalama altıncı aydan sonra sıklıkla alt ön bölgede sürmeye başladığını ve yaklaşık olarak 3 yaşında tamamlandığını ve bu dönemde toplamda 20 adet süt dişinin alt ve üst çenede simetrik olarak yerleştiğini belirtiyor. Süt dişlerinin estetik, ısırma, konuşma ve yemek fonksiyonları açısından önem taşıdığını kaydeden Razlık, “Süt dişi döneminde diş çekimi yapılması en son tedavi alternatifi olmalıdır. Erken dönemde yapılan süt dişi çekimleri kalıcı dişlerin sürme periyotlarını değiştirebilmekte ve doğru şekilde 74 Bebek News • Ağustos 2013

yerleşmelerine engel olabilmektedir. Yapılan süt dişi çekimlerinden sonra sürekli dişlerin sürmesi gereken yerlerin korunması için yer tutucu apareyler önerilir” diyor. Ece Razlık, fissür örtücülerin dişin çiğneyici yüzeyine çürük oluşturan bakterilerin yerleşmesine engel olan koruyucu dolgu benzeri bir madde olduğunu belirterek, fissür örtücüler hakkında şu bilgileri veriyor: “Fissür örtücüler bir diğer adıyla sealantlar, dişte temizlenmesi zor olan bölgeleri doldurur ve bu bölgelere gıda girmesini engeller. Sealantlar güvenilir bir tedavi yöntemidir. Genellikle çocuklarda tercih edilen bir tedavi şeklidir. Çürükler genelde ulaşılması zor alanlarda oluşur. Çürük başladıktan sonra dolgu yapılmalıdır. Bu sebeple çürüğe


bariyer oluşturan sealantlar önemlidir. Çocuklar sealantlar için en uygun adaylardır. Çünkü sealantlar sadece çürüksüz dişlere uygulanır. Bu da yeni sürmüş çocuk dişlerinde olur.” Sealantın 6-7 yaşlarında ilk birinci büyük azı dişi sürdükten itibaren uygulanabileceğini söyleyen Ece Razlık, “12-14 yaşlarında ikinci büyük azı da sürer sürmez sealantlanması tavsiye edilir. Çünkü çürüğün en çabuk oluştuğu bölgelerdir. Buna ilave olarak dişte çürük olmadığı takdirde sealant için hiçbir zaman geç değildir. Dişte çürük süreci başlamışsa o zaman dışa dolgu yapılması gerekir” diye ekliyor. Razlık, sealantların genellikle uzun süre dayandığını da ifade ederek periyodik kontroller sonucu gerekliyse yenilendiğini de söylüyor. Diş çürüklerini engelleyen bir diğer yöntemin de flor uygulamaları olduğunu belirten Ece Razlık, 2,5 ve 3 yaşlarından

Diş Hekimi Ece Razlık

itibaren klinik ortamında dişlere flor uygulamaları yapılabileceğini söylüyor. Bu uygulamanın çürük yatkınlığına bağlı olarak 6 ayda bir veya senede bir olmak üzere değişiklik gösterebildiğini ifade eden Razlık, bütün bunlara ilave olarak diş çürüğü tespit edildiğinde en kısa sürede diş hekimine başvurulması gerektiğini ifade ediyor. Diş macunlarının hemen hemen hepsinde flor bulunduğunu kaydeden Razlık, fakat 2 yaşından küçük çocuklarda yutma kontrolü henüz tam olarak gelişmediği için yutulan macunların florozise neden olabileceğini vurguluyor. Bu sebeple 2 yaşın altında macun kullanılmaması ve 2 yaş üstü çocuklarda ise az miktarda macun kullanımının tavsiye edildiğinin altını çizen Razlık şunları söylüyor: “Fazla florürün vücuda bir zararı bulunmamakla birlikte dişlerde estetik bir problem olan florozise neden olabilir. Hafif floroziste dişlerde tebeşir gibi bir görüntü; daha yoğun bir floroziste dişlerde kahverengi lekeleneler ortaya çıkmaktadır. Florürün vücuda alınmasındaki en önemli kaynak içme sularıdır. Eğer içme sularında yeterli florür yoksa 6 aydan itibaren doktor kontrolünde flor ilaçları verilmelidir.” Ağustos 2013 • Bebek News

75


SAĞLIK

Dünyanın en büyük mucizelerinden biri kabul edilen anne sütü aynı zamanda emziren anneler ve anne adayları için de hassas bir dönemi işaret ediyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Pediatri Uzmanı Dr. Ela Tahmaz, “ Süt doğru teknik ve sık aralıklarla emzirilmesi sonucu artar” dedi. 1-7 Ağustos Emzirme Haftası sebebiyle bilgiler veren Dr. Ela Tahmaz annelere bu dönem için altın değerinde tavsiyelerde bulundu. 76 Bebek News • Ağustos 2013


Bebeği Doğumdan Hemen Sonra Erken Süt İle Besleyin

A

nne ve bebeği görünmez bağlarla birbirine bağlayarak mutluluk kaynağı yaratan emzirme dönemi, emzirme ile ilgili sorun ya da çevreden gelen baskı durumunda anneler için kabusa dönüşebiliyor. Bebeğiniz için gerekli olan tüm besinlerin anne sütünde doğru miktar ve oranlarda bulunduğunu söyleyen Dr. Tahmaz, “Anne sütü ile beslenen çocukların beyin ve zeka gelişimi daha iyi olmakla birlikte, enfeksiyon hastalıkları ve alerji gibi birçok hastalığın görülme sıklığı da azalmaktadır” dedi. Özellikle ilk defa bebek sahibi olan anneler için telaş kaynağı olan bebeğin beslemesi süreci, her iki tarafın birbirini tanımasıyla öğrenilecek bir süreci oluşturuyor. Anne adaylarına kolostrum adı da verilen erken sütün önemini anlatan Dr. Tahmaz, bu sütün göğüslerde zaten mevcut olduğunu belirterek bebeğin bu sütü doğumdan hemen sonra almaya başlayacağını söyledi. Dr. Tahmaz, kolostrumun bebeği birçok hastalıktan koruyacağını sözlerine ekledi. Bebeği en az 2-3 saatte bir veya günde 8-12 kez olmak üzere emzirmenin gerekli olduğuna dikkat çeken Dr. Tahmaz, bebeğin emmek istemediği durumlar olursa 1 saat sonra tekrar denenmesini tavisye etti. “Özellikle ilk haftalarda bebeğin 5 saatten daha uzun süre emmeden uyumasına izin vermeyin” diyen Dr. Tahmaz, bebeği uyandırmak şu önerilerde bulundu: • Bebeği teninizle temasa geçirin • Yüzünü nemli bir havluyla silin • Bezini değiştirip, üzerini soyun

• Bebeği oturtun ve nazikçe sırtını, karnını, ayaklarını sıvazlayın Geçmişten gelen anne ne kadar çok yerse sütü de o kadar çok olur anlayışına karşı Dr. Tahmaz, “Süt annenin beslenmesinden bağımsız olarak bebeğin doğru teknik ve sık aralıklarla emzirilmesi sonucu artar” dedi ve doğru emzirme tekniği ile dikka edilmesi gereken noktaları şöyle sıraladı: • Meme ucunuzu baş ve işaret parmağınızla yuvarlayarak daha belirgin hale getirebilirsiniz. • Bebeği kavramadığınız kolunuzla göğsünüzü destekleyin. Başparmağınzı areolanın( meme ucunu çevreleyen koyu renkli bölge)1-2 cm üzerine üzerine koyun, diğer parmaklarınızı da göğsünüzü alttan desteklemek için

Annelere Zor Soru: Sütünüz Yetiyor Mu?

Sütün bebeğe yetmemesi tartışmasız her annenin korkulu rüyası. Bebekten gelen işaretleri doğru okuyun diyen Dr. Tahmaz, bebeğinizde bu belirtiler varsa korkmayın diyor. • Bebeğiniz günde 6-8 kez bezini ıslatıyorsa, • Günde 2 veya daha fazla hardal sarısı cıvık ve pürtüklü kaka yapıyorsa, • Emdikten ve gazını çıkardıktan sonra sakinleşip uyuyorsa • Aktifse ve sesli ağlıyorsa yeterince anne sütü alıyor demektir. Ağustos 2013 • Bebek News

77


SAĞLIK Pediatri Uzmanı Dr. Ela Tahmaz

kullanın. Parmaklarınızın areolaya dokunmamasına dikkat edin. • Göğüs ucunuzu bebeğin alt dudağına değdirerek ağzını açmasını sağlayın. Ağzını açar açmaz ağzını göğsünüze yaklaştırarak tüm areolayı kavramasını sağlayın. Süt areolanın arkasında depolandığından bebeğin ağzı tüm araolayı kavramalıdır. Sadece meme ucunu alırsa süt gelmeyebilir ve göğüs ucunuz acır. Bebeğin burun ucu ve çenesi göğsünüze değmelidir. Sabırlı olun tam yakalama sağlamak için bir çok kez denemeniz gerekebilir. • Emzirme normalde ağrılı veya memeyi acıtan bir olay değildir. Bebeklerin açlıklarını ağızlarıyla aranarak ve hareketlerini arttırarak gösterdiklerini, ağlamanın ise genelde en son belirti olduğunu söyleyen Dr. Tahmaz, “Bebeğinizi her emmek istediğinde emzirin” dedi. Anne sütünün sindiriminin çabuk ve bununla birlikte bebeğin mide kapasitesinin ise küçük olduğunu belirten Dr. Tahmaz, bebeğin günde yaklaşık 8-10 kez emdiğini, bunun da her 2-3 saate karşılık geldiğini söyledi. Bebek 1-2 emme hareketinden sonra yutkunuyorsa bu süt alıyor anlamına gelir diyen Dr. Tahmaz, bebeğin emmeyi 78 Bebek News • Ağustos 2013

bitirene ve uyuyana kadar göğüste kalabileceğini ifade etti. Bebeklerin bir göğüste yaklaşık 20 dakika kaldıklarına dikkat çeken Dr. Tahmaz, “Yutması bitene kadar aynı göğüste kalmasına çalışın, daha sonra gazını çıkartın ve diğer göğüse geçirin” dedi. Emzirme bittiği halde bebek memeden ayrılmıyorsa parmak yardımı ile ağzının köşesineden göğüse doğru bastırmayı tavsiye eden Dr. Tahmaz, memeyi yakalamışken göğüsü çekmenim ğöğüs ucunu acıtabileceğini söyledi Doğumdan sonraki 2’nci ve 3’üncü günde göğüslerdeki doluluk ve sütün artacağını söyleyen Dr. Tahnaz, göğüslerde aşırı gerginlik ve ağrı hissedilebileceğini belirterek bu durumda yapılması gerekenleri sıraladı: • Bebeğin göğüsünüzün ucunu koyu renk kısmıyla beraber ağzının içine alıp almadığını kontrol edin. Sadece meme ucunu alıyorsa göğsü tam boşaltamayabilir. • Bebeğinizi her 1-3 saate bir sık aralıklarla besleyin. • Bebek emmekte zorlanıyorsa emzirmeden önce anne sütü sağılarak göğüsler bir


Anne Sütünü Derin Dondurucunun En Soğuk Yerine Koyun

miktar boşaltılabilir, böylece göğüs ucu da daha çok belirginleşir. • Emzirmeden önce ağrılı göğsün üzerine ılık kompres, emzirdikten sonra hala dolgunluk ve ağrı varsa soğuk kompres uygulayın. • Bebeğinizi sakin ve stressiz bir ortamda emzirin, rahatlamak için müzik dinlemeyi deneyin. Emzirme aralarını dinlenmeye ayırın. Sütün annenin beslenmesinden bağımsız olarak artsa da dengeli beslenmeye ve günde yaklaşık 4 lt sıvı alımına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Dr. Tahnaz, önerilerine şöyle devam etti; • Emzirirken taze meyve suyu veya süt gibi besleyici bir içecek alabilirsiniz. • Hamilelik sırasında aldığınız prenatal vitaminlere emzirdiğiniz sürece devam edin. • Bebeğinizi bir emzirme rutinine koymayı beklemeyin. Bebekler genellikle 6-8 haftada kendi rutinlerini oturturlar. Unutmayın ki bebek emdikçe, süt yapımı da artmaktadır. • Doktorunuz önermediği sürece bebeğe su, şekerli su veya mama vermeye hiç gerek yoktur. İlk 6 ay anne sütü bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yeter. • Bebeğinizin veya sizin hasta olduğunuzu hissettiğinizde ilaç

Her damlası hazine değerinde olan anne sütünün bebeğe yararlı olabilmesi için uygun koşullar altında saklanması gerekir.Bütün emziren annelerin, özellikle de çalışanların süt sağmayı öğrenmelerinin gerekliliğine değinen Dr. Tahnaz, bu işlem süt oluşumunun sürekliliğine katkı sağlayacaktır dedi. Sağılmış anne sütünü saklamak için temiz bir kap veya süt saklama poşetini öneren Dr.Tahnaz şu açıklamayı yaptı: Donarken süt genişleyebileceğinden, tepeleme doldurmayın. Tüm torbalara mutlaka tarih ve miktar yazın. Sütü derin dondurucunun kapağına değil, en soğuk noktasına koyun. Güvenli süt saklama koşulları Odanın serin bir yerinde 6-8 saat Buzdolabının rafında 72 saat (3 gün) Buzdolabının buzluğunda 2 hafta-2 ay arası Derin dondurucuda 6 ay

kullanmadan önce mutlaka doktorunuzu arayın. Saklanan anne sütünü kullanırken ocak veya mikrodalga fırına koymanın sütün proteinini bozacağını ve bebeğinizin ağzını yakabileceğini söyleyen Dr.Tahnaz, “Süt poşetini bir kaba koyduğunuz ılık suyun içine ağzı dışarda kalacak şekilde batırarak çözülmesini sağlayın (ben-mari usulü) ve salladıktan sonra sıcaklığını kontrol ederek bebeğinize verin” dedi Ağustos 2013 • Bebek News

79


EĞİTİM

“Gelecek=Çocuk ve Enerji” Siemens Ev Aletleri sponsorluğunda 2010 yılından bu yana devam eden “Gelecek=Çocuk ve Enerji” eğitimlerine bu yıl da ilgi büyüktü. Proje kapsamında santralistanbul Enerji Müzesi’nde Çocukistanbul tarafından düzenlenen ve yürütülen eğitimlere, 2012-2013 eğitim öğretim yılında katılan öğrencilerin sayısı 9.602’yi buldu. Eğitimlerde öğrenci ve öğretmenler, beyaz eşyaların çevreci özelliklerinin doğal kaynakların sürdürülebilirliği açısından taşıdığı önemi yaşayarak öğrenme fırsatı elde ediyor. 80 Bebek News • Ağustos 2013

Siemens Ev Aletleri sponsorluğunda 2010 yılında başlayan “Gelecek=Çocuk ve Enerji” eğitimleri, 2012-2013 eğitim öğretim yılında da büyük ilgi gördü. Çocukistanbul Eğitim Bölümü tarafından yürütülen “Gelecek=Çocuk ve Enerji” eğitimlerine, 2012-2013 eğitim öğretim yılında 1. dönem 4.168, 2. dönem ise 5.434 olmak üzere toplam 9.602 öğrenci katıldı. Proje kapsamında üç yıldır santralistanbul Enerji Müzesi’nde düzenlenen eğitimlere öğrencilerle birlikte öğretmenler de katılıyor, sürdürülebilir enerji kaynakları ve


enerjinin bilinçli kullanımı konusunda çeşitli oyun ve uygulamalarla güçlü bir bilinç kazanıyorlar. “Gelecek=Çocuk ve Enerji” eğitimlerinde öğrenciler “Ne Kadar Enerji Harcar” kartları ile buzdolabı, çamaşır makinesi, ütü, bilgisayar gibi elektrikli ev aletlerinin ne kadar enerji harcadıklarını öğrendikleri bir oyun oynuyor. Çocuklar, kartlar aracılığı ile hangi beyaz eşyanın ne kadar enerji tükettiğine ilişkin fikir yürütüyor. Farklı ev aletleri görselleri ve üzerinde çeşitli beyaz eşya resimleri ve enerji tüketim miktarlarının yer aldığı kartlar, çocukların interaktif bir ortamda, yaşayarak çevre bilinci kazanmalarına destek sağlıyor. Siemens Ev Aletleri ile birlikte geliştirilen grup oyununda öğrenciler, kendilerine dağıtılan kartlarla hangi aletin ne kadar enerji harcadığına dair bilgi sahibi oluyor. Kartlar daha sonra evde aileleri, okulda arkadaşları ile oynayabilmeleri için çocuklara hediye ediliyor.

“Gelecek=Çocuk ve Enerji” projesini ilk günkü gibi heyecanla sürdürmelerinde çocuk faktörünün önemli bir rol üstlendiğini belirten Siemens Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya şunları söyledi: “Siemens markası, enerji tüketim değerlerini en düşük seviyeye çeken ürünleri ile bu alanda yürüttüğü projelerin birbirini tamamladığı, güçlü bir çevreci kimliğe sahip. ‘Ne kadar ihtiyaç, o kadar tüketim’ mantığıyla ortaya koyduğumuz ecoPlus yaklaşımı ile soğutma, yıkama, durulama ve pişirme alanlarının tümünde en üst düzeyde tasarruf sağlıyoruz. Gelecek=Çocuk ve Enerji projemizi üçüncü yılında yine büyük bir heyecanla sürdürmekten mutluyuz. Projemiz çocuklardan büyük ilgi görmeye devam ediyor. Gelecek yıllarda da projemizle mümkün olan en üst sayıda öğrenciye ulaşarak, geleceğe yaşanabilir bir dünya bırakmak için katkımızı sürdürmeyi hedefliyoruz.”

Ağustos 2013 • Bebek News

81


SANAT

Ramazan’da Profilo’da Hacivat&Karagöz Profilo Dayanıklı Ev Aletleri Ramazan ayı boyunca, Türkiye Enerjisini Topluyor projesi kapsamında çocuklara seslenecek. Pendorya, Optimum, Pelican Mall alışveriş merkezleri ile Sultanbeyli Belediyesi’nin Kent Meydanı’nda düzenlenecek Hacivat&Karagöz gösterileri, çocuklara özel “Tasarruf Çarkı” yarışmasıyla renklenecek. Enerji tasarrufu ile ilgili mesajların verileceği etkinliğin ilk durağı 13-14 Temmuz haftasonu Pendik’teki Pendorya AVM olacak. Ramazan ayının vazgeçilmez eğlencelerinden olan Hacivat&Karagöz gösterisi Profilo Dayanıklı Ev Aletleri ile bu kez çocuklara enerji tasarrufunu öğretiyor. Profilo’nun 2010 yılından bu yana devam eden Türkiye Enerjisini Topluyor projesi kapsamında, Pendorya AVM, Optimum AVM, Pelican Mall ve Sultanbeyli Belediyesi Kent

82 Bebek News • Ağustos 2013

Meydanı’nda Hacivat&Karagöz gösterileri sahnelenecek, çocuklara yönelik tasarruf çarkı yarışması düzenlenecek. Sürpriz hediyelerin de dağıtılacağı etkinlikte çocuklara enerji tasarrufu eğlenceli bir dille anlatılacak. Turnagöl Tiyatrosu tarafından sahnelenecek “Tasarruf Bekçisi” isimli Karagöz& Hacivat gösterisini kaçırmayın!


SAĞLIK

ORUÇ TUTMAK SİNDİRİM SİSTEMİNİ NASIL ETKİLER? Ramazan ayında oruç tutmaya başlamadan önce çok dikkatli olması gerektiğini söyleyen Liv Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek “Özellikle reflüsü olanlar çok dikkatli olmalı.

U

zun süren açlığı takiben fazla miktarda ve hazmı güç besinlerin hızlı bir biçimde tüketilmesi sonucu, mide boşalma zamanı uzar ve midenin sindirim için ürettiği asit miktarında artış meydana gelir. Günü yoğun bir çalışma temposu içerisinde ve oruçlu geçiren ve bu şekilde yanlış beslenenlerde yemek sonrası uyku ihtiyacı da kaçınılmaz olur ve yemek yer yemez uzanmak ihtiyacı hissederler. Bütün bunların sonucunda ise reflü ortaya çıkması veya var olan reflü hastalığının şiddetlenmesi kaçınılmazdır! Bu açıdan özellikle önceden reflü tanısı konulan hastalar Ramazan ayı başlamadan takiplerini yapan gastroenteroloji uzmanı ile görüşmeli; yeni öneriler ve ilaç tedavileri alarak uygulamaya başlamalıdır. Önceden mide ülseri olanların Ramazan ayı öncesinde hekimlerine başvurmaları yararlı olacaktır. Bu hastalar, geçirdikleri ülser hastalığına bağlı mide veya on iki parmak bağırsağında kalıcı bir hasar yoksa ve ülser tamamıyla iyileştiyse oruç tutabilirler. . Ramazan ayının özellikle ikinci yarısında ülseri olan kişilerin ağrılarında artma veya ülsere bağlı kanama veya delinme gibi istenmeyen durumların sıklığında artış görülür.

Yemekten ortalama 1.5 -2 saat sonra meydana gelen ve tekrarlayan kusma şikayeti olan kişilerle, özellikle geceleri uykudan uyandıran, sırta yayılımı olan karın ağrısı, yanma, şişkinlik, dolgunluk yakınmaları olan kişiler ülser açısından değerlendirilmelidir. Aksi takdirde ülsere bağlı kanama ve delinme gibi istenmeyen durumların gelişme riski artacaktır. Oldukça uzun süren açlık süresi ve mevsim nedeniyle artan hava sıcaklığı oruç tutmayı zorlaştırmakta ve bazı önlemler almayı gerekli hale getirmektedir. Beslenme açısından dikkat edilecek en önemli noktalar ise; sıvı tüketimini arttırmak, az baharatlı gıdalar tüketmek, yoğun tuz içeren salamura besinler ve şarküteri ürünlerinden ve kızartmalardan kaçınmak, çay ve kahve tüketimini azaltmak, bol sebze, meyve, komposto ve yoğurt tüketilmektir. Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek

Ağustos 2013 • Bebek News

83


SAĞLIK

AÇIK BÜFE KABUSUNUZ OLMASIN Tatilde çoğumuzun tercihi ise açık büfe lezzetlerin hakim olduğu mekanlar. Bu lezzetlerin cazibesine dayanamayanlar tatil dönüşü kabus yaşayabiliyor.

Y

az aylarına adım attığımız bugünlerde hepimizin aklına tatil geliyor. Bir yıldır planlarını yaptığımız tatili ise cazibesine kapıldığımız açık büfenin yer aldığı mekanlarda yapıyoruz çoğunlukla. Böyle olunca tatil için verdiğimiz kiloları tekrar geri alabiliyoruz. Esteworld Plastik Cerrahi Hastaneleri’nden Diyetisyen İpek Konuralp, açık büfe lezzetlerin yaz sonunda kabusunuz olmaması konusunda uyarıda bulunarak, “Tatilin kısa bir dönem olduğunu unutmayın ve stratejik beslenmeye devam edin. Stratejik beslenmeyip kontrolü elden bırakırsanız yaz sonunda kilo artışınız kaçınılmaz olacaktır” dedi. Okulların kapanıp, kavurucu sıcakların 84 Bebek News • Ağustos 2013

başladığı bugünlerde rüyalarımızı güneş, deniz ve kum süslüyor. Belki de bir yıldır plan yaptığımız, hayalini kurduğumuz, forma girmek için kilo verdiğimiz tatilimizin başlamasına sayılı günler kaldı. Tatilde çoğumuzun tercihi ise açık büfe lezzetlerin hakim olduğu mekanlar. Bu lezzetlerin cazibesine dayanamayanlar tatil dönüşü kabus yaşayabiliyor. Esteworld Plastik Cerrahi Hastaneleri’nden Diyetisyen İpek Konuralp, birçok kişinin tatil öncesi fazla kilosundan kurtulduğunu ifade ederek, “Bazılarının ise yaz tatili sonrası hedefleri doğrultusunda kilo verme süreci devam edecektir. Tatilin kısa bir dönem olduğunu unutmayın ve stratejik beslenmeye devam edin. Stratejik beslenmeyip kontrolü elden bırakırsanız


yaz sonunda kilo artışınız kaçınılmaz olacaktır” uyarısında bulundu. Diyetisyen İpek Konuralp, tatilde kilo almamak ve kilo kontrolünü sağlamak için gerçekleştirmeniz gereken stratejik planı da açıkladı. İşte o stratejik plan şöyle: • Diyetisyeninize Danışın: Yaşamınızdaki değişim yolunda; planlarınızı, isteklerinizi mutlaka diyetisyeninizle paylaşın. Mucize olmadığına ve profesyonel bir ekiple çözümün mümkün olabileceğine inanmak yeterli. Diyetisyeninize tatil için püf noktaları mutlaka danışın. • Yaşam Şeklinizi Denetleyin: Neyi, ne zaman, niçin yediğinizi ve içtiğinizi sorgulayın. Hatta bir yere not edin ve gün sonunda bu sorulara yanıt alacak şekilde inceleyin. Hoşnut olmadıklarınızı ertesi günün yapmamaya çalışın. • Hedef Belirleyin: Amacınızın ne olduğuna karar verin ve kesinlikle gerçekçi olun. Alışkanlıklarınızda yapacağınız değişikliklerin yaşam boyu sürdürülebilir olması çok önemlidir. Bir besin veya alışkanlığınızı değiştirmek demek; o besin veya alışkanlığınızı yaşamınızdan tamamen çıkartmak demek değil porsiyon kontrolünü ve tüketim sıklığını öğrenmek demektir. Diyetisyen İpek Konuralp

• Değişimleriniz için Plan Yapın: Bütün hedeflerinize biranda ulaşabilmek mümkün değildir. İlk olarak değişimlerinizi listeleyin ve öncelik sırası yapın yani hedeflerinizi bölün. Ulaşılabilir. Ufak adımlarla değişimler planlayın. Örneğin ; hedefiniz yağ tüketimini azaltmak ise ; Uygulama: Yağda kızarmış ürünler yerine fırınlanmış veya ızgara yiyecekler önceliğiniz olsun. • Kendinize Ödülünüz Olsun: İnsanın kendini iyi hissetmiş olması en iyi ödüldür ve planladığınız süredeki değişimi başarıyla tamamladıysanız sonraki adımlar için ödüllendirin kendinizi. Örneğin, sevdiğiniz dostlarınızla keyifli bir akşam yemeğine çıkarak kendinizi şımartabilirsiniz. Böylece metabolizmanızı da uyardığınızı ve kilo verme sürecine fayda sağladığınızı unutmayın. Fakat herşeyin olduğu gibi bu serbest öğünün sıklığı ve zamanı oldukça önemlidir. Mutlaka diyetisyeninizle irtibatta olun. Ağustos 2013 • Bebek News

85


SAĞLIK

Ofis ortamında klima tehlikesine dikkat Sıcaklığın 35-40 derecelerde seyrettiği yaz mevsimlerinde, kapalı ofis ortamlarında bulunmak ilk etapta avantajlı gibi görünebilir fakat sıcak havalarda kapalı atmosferde bulunmanın olumsuz etkilerinden de mümkün olduğunca korunmak gerekir. Acıbadem Mobil Sağlık Evde Sağlık Hekimi Nimfe Acemi, yaz aylarında kapalı ofis ortamının oluşturabileceği olumsuz etkileri anlattı ve değerli çözüm önerileri paylaştı.

K

limalar, ofis çalışanları için kurtarıcı gibi gözükse de, bu durum zaman zaman olumsuz etkilere yol açabiliyor. Acıbadem Mobil Sağlık Evde Sağlık Hekimi Nimfe Acemi, bu konuda özellikle temiz hava almanın önemine dikkat çekerek, yapılması gerekenleri listeledi. ‘Klima’ her zaman kurtarıcı olmayabilir Dr. Nimfe Acemi, “Klimanın soğuttuğu havaya doğrudan maruz kalmak, en basit adale tutulmalarından, komplike akciğer enfeksiyonlarına kadar geniş bir risk tablosuyla karşı karşıya kalınmasına sebep olabilir” diyerek, çalışma masasının klimaların altında veya tam karşısında konumlandırılmamasını önerdi. Temiz hava, serinlikten çok daha önemli! Sürekli nemli olan klima filtrelerinde zamanla mantar ürediğini de söyleyen Acemi, “Bu mantarlar, zaman içinde 86 Bebek News • Ağustos 2013

soluduğunuz havaya da karışarak tedavisi oldukça güç olan akciğer mantar enfeksiyonlarına neden olmaktadır“ diyor. Dr. Nimfe Acemi’nin bu konudaki önerisi, “Çalıştığınız kurumların klima bakımlarını düzenli yaptırıp yaptırmadığını mutlaka sorgulayın. Unutmayın, soluduğunuz havanın temiz olması, çalışma ortamınızın ısı dengesi kadar önemlidir.” Mobil Sağlık Evde Sağlık Hekimi Nimfe Acemi


Yüz şeklinize uyacak bir güneş gözlüğü seçmeden önce Evoria uzmanlarının tavsiyelerine de kulak verin.

Güneş gözlüğü seçmenin püf noktaları

O

val yüzlü insanlar güneş gözlüğü seçiminde daha fazla alternatife sahiptir. Her tarzı rahatlıkla kullanır. Oval yüz hatlarına sahip kişiler yumuşak dizayn kare, dikdörtgen veya geometrik şekillerdeki gözlükleri tercih etmeliler. Düz ve çerçeveli güneş gözlükleri yuvarlak yüzü dengeler. Evoria uzmanlarına göre; yuvarlak yüz şekline sahip kişiler için açısal, dikdörtgen ve geniş çerçeveler en ideal olanlardır. Yuvarlak yüzlerde yanak bölgeleri belirgin olduğu için yüzün üst kısmına dikkat çekmek gerekir. Bunun için tepede toplanmış kare gözlükleri tercih ederek doğru bir seçim yapabilirsiniz. Kare yüz hatlarına sahip kişiler için anahtar kelime dengedir. Klasik oval gözlükler bu yüz şekli için uygundur. Geniş alın ve geniş elmacık kemiklerine sahip olduklarından yumuşak ve kıvrımlı stiller ile açıları azaltılabilir. Kare ve dikdörtgen stillerden kaçınmak gerekir.

Oval ve büyük boy yuvarlak, yumuşak, narin kadınsı tasarım güneş gözlükleri kare yüz tipi için en uygun olanlarıdır. Kalp şeklinde yüz için en uygun gözlük küçük çerçeveli gözlüklerdir. Bu gözlükler geniş alnı yumuşatarak, sivri çeneyi dengelemek için uygundur. Kalp şeklinde yüze sahipseniz çerçevelerde kedi gözü kare stilleri de tercih edebilirsiniz. Evoria uzmanlarına göre dikdörtgen yüz hatlarına sahip kişiler yüzünün uzunluğunu maskeleyecek, yüzlerini daha kısa ve geniş gösterecek çerçeveler seçmeli. Geniş çerçeveler, dekore edilmiş modeller dikdörtgen yüz tipi için uygun olacaktır. Yüzün en önemli bölümü geniş olduğundan yüzü kısaltmanız gerekir. Yuvarlak veya kare şekiller yüzünüzde harika görünecektir. Dekoratif öğeli, zıt yüz genişliği vurgulayan stilleri deneyebilirsiniz. Evoria uzmanlarına göre elmas tipi yüze sahip kişilerin tercih edeceği gözlük elmacık kemiklerinden önce bitmelidir. Bu yüzün dar görünmesini sağlar. Bunun için küçük kare ve oval dikdörtgen modelleri seçebilirsiniz. Oval güneş gözlükleri yüzünüzü yumuşatır. Yanak kemiklerini vurgulamak isterseniz, kedi gözü tepede toplanmış stilleri de deneyebilirsiniz. Ağustos 2013 • Bebek News

87


SAĞLIK Ülkemizde yılda yaklaşık 1 milyon 200 bin doğum oluyor. Doğuştan kalça çıkığı; çocuklarda sık görülen, erken anlaşılıp tedavi edilmediğinde kalıcı sakatlıklara yol açabilen bir sağlık sorunudur.

YILDA 20 BİN BEBEK KALÇA ÇIKIĞI İLE DOĞUYOR!

K

alça çıkığı ve kalça gelişim problemlerinin her 1000 doğumdan 15’inde ortaya çıkan bir sorun olduğu dikkate alınırsa, yılda yaklaşık 18-20 bin bebek kalça çıkığı ile doğuyor

88 Bebek News • Ağustos 2013

veya bu yeni doğan bebeklerde kalça gelişim problemleri ortaya çıkıyor. Doğuştan kalça çıkıklığı; kız çocuklarda, birinci doğumlarda, ailede kalça çıkığı olanlarda, akraba evliliklerinde, ters geliş (makat gelişi) doğan bebeklerde,


Uzman Doktor Nazan Cihan

boyunda eğrilik, başında yassılık ve ayakta eğrilik gibi görünen problemler ile birlikte doğan bebeklerde daha sık görülüyor. Bu özelliklerden herhangi birini taşıyan bebekler riskli grup olarak adlandırırlar ve bu özelliklere sahip olmayan bebeklere göre 2 ila 8 kat daha sıklıkla kalça çıkığı veya gelişim problemleri ile karşılaşılma riski vardır. Via Hospital Group Uzman Doktoru Nazan Cihan: “Çoğu zaman bebek

anne karnında iken kalça çıkıktır ya da kalçanın gelişimi yetersiz kalmıştır. Doğumdan sonra yapılacaklar, bu problemin iyi veya kötü yönde gelişmesine sebep olabilir. Bu anlamda kalça çıkığı önlenebilir bir sakatlıktır. Farklı bir deyişle ailenin bebeğe yapacağı yanlış uygulamalar bebeğin sakat kalmasına yol açabileceği gibi, doğru eylemler iyileşmesini sağlayabilir. Erken tanı için uygulanan radyolojik inceleme Kalça USG bebek 1-1.5 aylıkken yaptırılmalıdır ve 3 ayı geçirmemek gerekir. USG ses dalgalarıyla çalışan bir yöntemdir ve zararsızdır. Oldukça ekonomik olan bu yöntem ortalama 5-15 dakika kadar sürer. Bebek sırtüstü sedyeye altı çıplak şekilde yatırılır. Kalça eklemi üzerine jel sürülüp USG probu eklem üzerinde gezdirilerek değerlendirme yapılır. Ekleme belli pozisyonlar verilir ve bazı açı ölçümleri yapılır. Daha sonra bunlar bir rapor hâlinde getirilip ebeveynlere sunulur ve durum çocuk hekiminin muayenesine yönlendirilir. Her bin doğumdan 15’inde ortaya çıkan bu hastalık için ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor” açıklamasında bulundu. Ağustos 2013 • Bebek News

89


STİL

Bayrama C&A yakışır

Eski bayramları özlüyor, o erkenden kalkıp en yeni giysilerinizi giydiğiniz çocukluğunuzdaki bayramlara dönmek istiyorsanız bu bayram C&A’ya gelin; tüm aileniz için en güzel bayramlıkları en uygun fiyatlarla almanın coşkusunu hep birlikte yaşayın… Üstelik kırmızı etiketli ürünlerde 3 Al 2 Öde fırsatıyla

90 Bebek News • Ağustos 2013


Ağustos 2013 • Bebek News

91


STİL 199.95 TL

71.95 TL

214.94 TL

İNCİ DERİ’den BÜYÜK İNDİRİM 249.95 TL

112.00 TL

92 Bebek News • Ağustos 2013

249.95 TL

112.45 TL


247.45 TL

247.45 TL

227.45 TL

Eski bayramları özlüyor, o erkenden kalkıp en yeni giysilerinizi giydiğiniz çocukluğunuzdaki bayramlara dönmek istiyorsanız bu bayram C&A’ya gelin; tüm aileniz için en güzel bayramlıkları en uygun fiyatlarla almanın coşkusunu hep birlikte yaşayın… Üstelik kırmızı etiketli ürünlerde 3 Al 2 Öde fırsatıyla

249.95 TL

89.95 TL

119.95 TL

174.95 TL 114.95 TL 114.95 TL

174.95 TL Ağustos 2013 • Bebek News

93


XXXX

Cartoon

Gumball’ın Yeni Sezonu Ağustosta Başlıyor

Sevilen çizgi film Gumball’ın yeni bölümleri ağustos ayından itibaren lider çocuk kanalı Cartoon Network’te… Elmore’da yaşayan ve farklı hayvan türlerinden oluşan Watterson ailesi; anne Nicole, baba Richard, kardeşi Anais ve ve en yakın arkadaşı Darwin ile Gumball’ın birbirinden eğlenceli maceraları haftanın her günü Cartoon Network ekranlarında seni bekliyor. Birbirinden sevimli ve eğlenceli karakterlerin yepyeni maceralarını kaçırmayın! 94 Bebek News • Ağustos 2013


Network

Gumball Watterson

12 yaşında, belayı sezme konusunda çok yetenekli mavi kedi Gumball Watterson! Elmore’daki diğer arkadaşlarına göre daha güçlü, yakışıklı ve havalı… Modayı yakından takip eden Gumball, okul arkadaşı Penny’den hoşlanıyor.

Nicole Watterson

Watterson ailesinin annesi olan Nicole; çalışkan ve sorumluluğunu bilen bir mavi kedidir. Her işte başarılı olan Nicole, ailenin en kızgın ve en hırslı üyesidir.

Richard Watterson

Baba Richard, anne Nicole’ün aksine bilgisayar oyunlarıyla vakit geçirmeyi, gülmeyi ve tembellik etmeyi seven şişman pembe bir kedidir. Ailedeki en tembel karakter olan Richard bütün gün evdeki koltukta oturup, sürekli yemek yer.

Darwin Watterson

Anais Watterson Anais, Gumball’ın 4 yaşındaki pembe tavşan olan kız kardeşidir. Gumball, Anais’in şapşal bir bebek olduğunu düşünmesine rağmen o çok zekidir. Anais’in Gumball’a sürekli yapmak istemediği şeyleri yapmasını söylemesi Gumball’ı çok rahatsız eder.

Gumball’ın en iyi arkadaşı olan Darwin, önceleri Watterson ailesinin evcil balık hayvanı olarak hayatına devam ediyordu. Ancak Darwin, büyüyüp boyu uzayınca Gumball’ın hem en iyi arkadaşı hem de kardeşi oldu. Ailenin de bir üyesi olan, Darwin 10 yaşında. Gumball onun Elmore’daki kendisinden sonra en havalı kişi olduğunu düşünüyor. Ağustos 2013 • Bebek News

95


SAĞLIK

Geçtiğimiz ay Günışığı Aile ve Çocuk Değerlendirme Merkezi, hekimlerinden Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzman Birgül Çay Çağlar ile söyleşi yaptık. Çocuklardaki konuşma sorununu konuşmamızın devamı bu ayki sayfalarımızda.

Dil ve konuşma bozukluğu Bebek News: Pediatrik Dil ve Konuşma Terapisi Kimler içindir? Birgül Çay Çağlar: • Dil Gecikmesi: Çocuğun dil yetileri, örneğin, kelime haznesi, kurduğu cümle uzunluğu ve çeşitliliği yaşıtlarına benzer bir yolda ancak daha yavaş gelişebilir. Dil gecikmesi nörolojik, genetik, işitme sorunlarına bağlı ve/veya genel gelişim geriliğine bağlı olarak ortaya çıkabilir. Dil gecikmesi görülen çocuklarda dikkat ve dinleme, oyun, konuşulan dili anlama gibi alanlarda da gecikme görülebilir. 96 Bebek News • Ağustos 2013

• Dil Bozukluğu: Çocuğun dil yetileri yaşından beklenen gelişimsel adımlardan farklı olarak gelişebilir. Çocuk tamamen sessiz olabilir, kendince yarattığı dilde konuşabilir, kelime bulma güçlüğü yaşayabilir, cümle kurabilme yetileri çok kısıtlı olabilir. Kendini sözel olarak ifade etmek yerine, mimik, jest ve beden dilini kullanmayı seçebilir. Çocuk ile yaşıtları arasındaki dil gelişimi farklılığı barizdir. Dil Bozukluğu yaşayan çocuklar da dikkat ve dinleme, oyun, konuşulan dili anlama gibi alanlarda da


yaşından beklenenden daha farklı ve yavaş gelişim izlenebilir. Bu çocukların, kendilerini anlatamadıkları için davranış sorunları yaşayabildikleri görülmektedir. • Fonolojik Bozukluklar: Çocuğun, işitme engeli olmadan, sesleri doğru olarak algılayabilme, dizebilme ve söyleyebilme yetisidir. Çocuk gelişimsel olarak izlemesi gereken ses düzeni yerine, çok farklı ses düzeni kullanabilir. Örneğin, 4 yaşındaki bir çocuğun ‘’kedi’’ yerine ‘’tedi’’ demesi normal iken, ‘’gegi’’ demesi bir sorundur. Kelimeler içindeki sesler, heceler düşürülebilir (Örnek: pil ‘’pi’’,telefon ‘’tefon’’). Ayrıca, bir ses birden farklı şekilde de üretilebilir. (Örnek: zil kelimesi ‘’dil’’ ‘’cil’’ ‘’bil’’ olabilir). Sesler aynı zamanda doğru algılanamadıklarından bu çocuklarda birbirine benzeyen kelimeleri yanlış anladıkları görülmektedir. Örneğin, ‘’tencere’’ ve ‘’pencere ‘’ kelimelerini karıştırabilirler. Tüm bu ses hatalarının bileşimi olarak çocuğun dinleyenler tarafından anlaşılması çok güç olabilir ve iletişim kopabilir. Fonolojik sorunlara sahip olan çocuklarda, okula başladıklarında okuma ve yazma sorunlarına rastlanabilir. Bazı çocuklar anlaşılmadıkları için öfke ve şiddet gibi davranış bozuklukları gösterebilir. Her ses hatası yapan çocuğun fonolojik sorunu olduğu söylenemez, belli yaşlarda yapılan ve doğal olduğu bilinen bazı ses hataları çocuk büyüdükçe kendi tarafından atlatılabilir. (Örnek: /r/ sesi 6 yaş civarında üretilebilmektedir.) Bunun ayırımının erken yapılması ve erken destek için Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanının görüşünü alabilirsiniz. • Artikülasyon Bozuklukları: Konuşma farklı seslerin bir araya gelmesinden oluşmaktadır. Doğru ses üretimi için,

nefes, ses telleri, yüz kasları, dil, dudak gibi konuşma organlarının koordineli bir şekilde doğru olarak kullanılabilmesi gerekmektedir. Bazı sesleri doğru olarak üretmek için çocuğun konuşma organlarını nasıl kullanması gerektiğini bilememesi sorun olabilir. Çocuk bir sesin yerini, diğer bir ses ile değiştirebilir. Örneğin, ‘’su’’ yerine ‘’fu’’ diyebilir. Bazı ses hataları çocuğun yaşına uygun olabilir, ve zaman içinde kendi kendine çözülebilir. Artikülasyon hatalarının şiddeti, çocuğun anlaşılabilirliğini düşürebilir ve iletişim kopukluğuna sebep olabilir. Artikülasyon güçlüğü çocuğun okuma ve yazma yetilerini de olumsuz yönde etkileyebilir. • Kekemelik: Çocukların özellikle de (2-5) yaşları arasında yaşadıkları bir konuşma bozukluğudur. Birden fazla faktöre (genetik, nörolojik, psikolojik, çevresel gibi) bağlı olarak ortaya çıkabilir. Örneğin, kelimelerin ilk sesleri Ağustos 2013 • Bebek News

97


SAĞLIK ‘’ aaanne’’, heceleri ‘’an an an ne’’veya kelimenin kendisi ‘’anne anne anne’’ gibi birden fazla tekrar edilebilir, bazı sesler ‘‘aaaanne’’gibi uzatılabilir. Çocuk bazen tıkanır ve hiç ses çıkaramaz. Kekemelik sonucu bazı tik, mimik ve davranışlar üretmeye başlayabilir. Bir senedir kekemelik yaşayan bir çocuğun, daha fazla beklemeden bir uzman görmesi şiddetle önerilir. Toplumumuzda yerleşmiş kanının tersine erken teşhis ve destek ile çocuğa yardım etmek olumlu sonuçlar doğurmaktadır. • Yaygın Gelişimsel Bozukluk: Diğer adı ile Otizm, nöro-biyolojik bir iletişim bozukluğudur. Otizm ’in özellikleri 3 alanda izlenebilir. Bu alanlar , Dil ve Konuşma Gecikmesi, Sosyal İletişim Güçlüğü, Oyun kurma güçlüğü/ Takıntılı Davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Çocuk dili öğrenmek ve kullanmakta ciddi zorluklar yaşayabilir. Bazen de çocuk çevresinden duyduğu kelime ve replikleri anlamlı/anlamsız bir şekilde tekrar edebilir. Diyalog başlatması ve devam ettirmesi oldukça güçtür. Sosyal iletişim güçlüğünün özellikleri çocuğun ismine dönmemesi, parmağı ile işaret etmemesi, gözle kurduğu iletişimin, mimik, jest ve beden dilinin sınırlılığı, başkaları ile iletişim kurmak yerine, kendine dönük olması gibi davranışlardır. Hayal gücünü gerektiren evcilik tarzı oyunun oluşamaması ve çocuğun belli takıntılı davranışları (yiyeceklerde seçicilik, oyuncakları dizmek, kurallara bağlılık, el/kol sallamak gibi) gözlemlenebilir. Erken tanı ve tedavinin önemi iletişim sorunu yaşayan bir çocuğun alacağı yol için belirleyicidir. • Semantik Pragmatik Dil Bozukluğu: Genellikle yüksek işlevli sosyal iletişim 98 Bebek News • Ağustos 2013

güçlüğü yaşayan çocuklar, dili doğru yer, anlam ve formda (gramatik kurallarına uygun, çeşitli ve yeterli kelimeler kullanarak) kullanmakta zorlanabilirler. Dil ve konuşma onlara çok cazip gelen bir olay olmadığı için, sözel iletişimi anlasalar bile, kendilerini ifade edebilmek için kullanamayabilirler. İletişimi başlatmak onlara çok zor gelebilir. Diyaloğa girmek, anlamlı bir şekilde onu devam ettirip, sonlandırmak çok zor olabilir. Dili genelde kalıplar ile öğrenebilirler, bu öğrendikleri kalıpları genellemeleri güç olabilir. Kullandıkları dilin mekanik bir entonasyonu olabilir. Bazı çocuklar oldukça fazla konuşabilirler ama bu genellikle onları ilgilendiren konularda olabilir. Dikkat, dinleme becerileri , ve göz kontağı, beden dili, mimik ve jest kullanımları çok zengin olmayabilir. • Öğrenme Güçlüğü: Bazı çocukların genel gelişimleri ve olgunlaşmaları yaşıtlarından daha yavaş olabilir. Erken doğum, doğum sonrası geçirilen


rahatsızlıklar, genetik çekim öğrenme güçlüğünün sebepleri arasında bulunabilir. Konuşma ve dildeki gecikme ve bozukluklar, kısa ve uzun süreli hafıza, okuma, yazma ve matematik becerilerindeki zayıflık, problem çözebilme ve olayların nedenlerini anlayabilmek ve akıl yürütme gibi yetilerdeki güçlükler özellikleri arasındadır. Öğrenme güçlüğüne sahip olan çocuklar dikkat, dinleme, konsantrasyon ve davranış alanlarında da zorluk yaşayabilirler. • Çocukluk Apraksisi: Çocuğun duyduğu sesleri doğru olarak üretebilmesi için sahip olması gereken motor plan ve programlamada oluşan koordinasyon sorunlarıdır. Apraksik çocukların genellikle dili iyi anladıkları ama konuşmak için plan ve program güçlüğü çektiklerinden daha çok mimik, jest ve beden dilini kullanmaya yatkınlık gösterdikleri görülmektedir. Bu tip bir konuşma sorunu olan çocuğun otomatik olarak hiç düşünmeden söylediği kelimelerde daha başarılı olduğunu ama kendinden bir kelimeyi tekrar etmesini istediğimizde bunun neredeyse imkansız olduğu görülmektedir. Tekrar ettikleri kelimeler her seferinde farklı bir şekilde üretilebilir (Örnek: Yumurta ‘’bıyıtta’’ ‘’muyuta’’ gibi). Apraksik çocukların kısa tek ses veya özellikle tek hecelik (at gibi) kelimeleri daha rahat söyleyebilmekte, konuşurken bir çok sesi çıkaramadıkları, yanlış ürettikleri, ses ve hece düşümü yaşadıkları, hecelerin yerlerini değiştirebildikleri, ünlü üretimlerinde (‘’e’’ sesi ‘’a’’ gibi üretilebilir) de farklılık olduğu görülebilir. Bu yüzden de kendilerini anlatabilmeleri oldukça güç olabilir. Apraksik çocukların dil

ve konuşma gelişimleri oldukça yavaş ilerleyebilir. Erken dil ve konuşma terapisi desteği, çocukluk apraksisine sahip çocuklar için olumlu farklar yaratabilmektedir. • Çocukluk Dizartrisi: Konuşma ve Dil yetilerin gelişebilmesi için doğru nefes kullanımı, ses telleri, küçük dil, dudak, dil, dişler, çene başta olmak üzere yüz kaslarının koordineli olarak kullanılabilmesi gereklidir. Nörolojik kökenli Serebral Palsi, doğumda veya sonradan edinilmiş (trafik kazası gibi) baş travması, kromozom anomalisi sonucu oluşan Down Sendromu gibi rahatsızlık geçiren hastaların bu yetilerinde güçlük görülebilir.(Örnek: nefes kullanımlarında, dudak kapamada, katı yiyecekleri ısırma, çiğneme ve yutmadaki zorluklar gibi). Salya akımı ısırma,çiğneme, yutma gibi sorunları olan çocukların konuşma ve dil sorunlarına da sahip olabildikleri görülmektedir. • Oral-motor Güçlükler: Konuşma kas ve hareketlerini , aynı zamanda, emme, ısırma, koparma, çiğneme ve yutmada da kullandığımız için bu kaslarda olan hareket/eşgüdüm zorlukları çiğneme ve yutma bozukluklarına da neden olabilir. Birgül Çay Çağlar Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı

Ağustos 2013 • Bebek News

99


SAĞLIK

Yazın çocuklarda kırık travmaları artıyor Deniz, kum, güneş zamanı geldi. Okulların da tatil olmasını fırsat bilen çocuklar soluğu deniz, havuz, park ve bahçelerde aldı. Yaz aylarında hareketin de artmasıyla birlikte düşmeler ve buna bağlı olarak kırık ve çıkık sayısı da artıyor.

Ç

ocuk kemiklerinin elastik olduğunu, bu yüzden de düşme, çarpma gibi olası bir travmada oluşabilecek kırığın hemen fark edilmediğini söyleyen Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü El ve El Bileği Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ayhan Kılıç “Bazı kırıklar hafif şişlik, üzerine basmakla gelişen hassasiyet ve ağrı dışında bulgu vermez. Yaşanan travma sonrasında el ve ayak hareket ettirebilse de bu kırık olmadığı anlamına gelmez. Düşme sonrasında topallama ve ağrı varsa, bunu kırık olarak kabul edip atele alarak birkaç gün sonra tekrar muayene edilmesi ve 100 Bebek News • Ağustos 2013

röntgenin tekrarlanması gerekebilir” diyor. wÇocukların kemik ve eklem yapıları erişkinlerden oldukça farklıdır. Bedensel denge gelişiminin devam ediyor olması, oyuncu ve araştırmacı doğaları onları yaralanmalara karşı daha da savunmasız kılar. Bu bakımdan kemiksel bütünlüğün bozulması maalesef sıkça görülür. Özellikle kırılan kemiğin büyümeye devam etmesi ve hatta kırığı izleyen aylarda büyümenin daha da hızlanması nedeniyle çocuk kırıkları erişkinden oldukça farklıdır. Çocuk kemikleri daha elastiktir bu nedenle akordeon gibi kendi içine katlanabilir. Torus tipi olarak adlandırılan bu kırıklar


müdahaleler kaçınılmaz olur. Travma geçirmiş çocuğun değerlendirilmesi güçtür. Yaralanma birden fazla yerde olabilir. Çocukla iletişim kurmanın zorluğu sebebiyle bazı kırıklar gözden kaçabilir. Çocuk kırıkları bazen çekilen radyografilerde bile görülemeyebilir. Özellikle yüksekten düşme sonrası ayak ya da ayak bileğindeki ayrılmamış kırıklar çekilen grafilerde tam olarak izlenmeyebilir. Unutulmamalıdır ki, eğer bir çocuk düşme sonrasında topallıyorsa ve ağrısı olduğunu belirtiyorsa bunun kırık olarak kabul edilerek atele alınıp birkaç gün sonra tekrar muayene edilmesi ve filmin tekrarlanması gerekebilir. Geç genellikle hafif bir şişlik, üzerine çekilen grafilerde kırık hattı belirgin basmakla gelişen hassasiyet ve ağrı hale gelir ve tanı konması kolaylaşabilir. dışında bulgu vermez. Eller ve ayaklar Bununla beraber çocukluk dönemi gibi vücudun uç organları kullanılabilir, kırıkları tedavi sonrasında da dikkatle hareket ettirilebilir. Yine kemiği saran takip edilmelidir. Bazı kırıklar ise daha zarımsı örtünün daha kalın olması en başından cerrahi düzeltme ve tespit nedeniyle gelişen yeşil ağaç tipi kırıklarsa gerektirir. Açık(kanlı) veya kapalı(kansız) erişkinlerinkine göre daha az ayrışırken, ameliyat gerektiren bu kırıklardan torus kırıklarına göre daha belirgin şişlik bazıları şöyledir; ayrışmış humerus kondil ve ağrı oluşur. Ancak yine de uç organlar (makara) kırıkları, suprakondiler humerus hareket ettirilebilir. Kemiği saran kalın (dirsek üstü) kırıkları, radius alt uç veya örtünün hücreden zengin yapısı aynı baş-boyun kırığı, kırıklı çıkıklar, bazı zamanda kaynamanın da kısa sürede uyluk ve kaval kemik kırıkları, eklemleri olmasını sağlar. Örneğin, yetişkin birinde ve epifizi(büyüme tabakası) ilgilendiren 3-4 aydan önce kaynamayan uyluk kemiği kırıklar. kırığı yeni doğan bebekte 2-3 haftada Ortopedi ve kaynayabilir. Bu nedenle çocuk kırıkları Travmatoloji sıklıkla cerrahi dışı (alçı, atel, splint, Bölümü El ve El bandaj vs.) yöntemlerle tedavi edilirler. Bileği Cerrahi Öte yandan ihmal edilen ve büyüme Uzmanı Doç. Dr. kıkırdağının etkilendiği kırıklarda Ayhan Kılıç şekilsel bozukluklar, dönüklük (rotasyon) ve kısalık oluşabilir. Yanlış veya kötü kaynama olarak adlandırılan durumlar erişkinlerden daha iyi tolere edilse de çoğu zaman cerrahi ikincil girişimler Ağustos 2013 • Bebek News

101


SAĞLIK

Bacağım karıncalanıp geçiyor demeyin Bacağını kıpırdatma isteği ya da karıncalanma şikayeti, toplumun büyük kısmında görülüyor. Oysa bunun bir rahatsızlık olduğunu bilen ve hekime başvuranların sayısı çok az. İçerenköy Bayındır Hastanesi hekimlerinden Nöroloji Uzmanı Dr. Melek Kandemir, huzursuz bacak sendromunu, nedenlerini ve tedavi yöntemlerini anlattı.

O

tururken ya da uzanırken bacakları hareket ettirme ihtiyacı ile kendini gösteren, karıncalanma, yanma ya da ağrı şikayetine yol açan, “Huzursuz bacak sendromu” toplumun yüzde 2-15’ini etkiliyor. Bu sendromun görüldüğü birçok kişi, bacağını hareket ettirme isteğine karşı koyuyor. Oysa bu durum rahatsızlığın artmasına sebep oluyor. Huzursuz bacak sendromu hakkında ayrıntılı bilgi veren Bayındır Hastanesi hekimlerinden Nöroloji Uzmanı Dr. Melek Kandemir, “Nedeni bilinmeyen ve tam tedavisi bulunmayan bu sendromun etkilerini azaltmak için basit değişiklikler işe yarar. Çalışma masanız biraz daha yüksek olursa size de bacağınızı rahatça

102 Bebek News • Ağustos 2013


kıpırdatacağınız alan kalır” diyor. Bu sendromun uykudan uyandıran periyodik bacak hareketlerinden farkına işaret eden Dr. Kandemir, “Huzursuz bacak sendromunun belirtileri genellikle akşam saatlerinde kişi istirahat halindeyken görülüyor. Bazen de yatmadan hemen önce ortaya çıkarak uykuya dalmayı güçleştirir” diyor. Sendromun tanısı, hasta ile yapılan görüşmeye dayanarak klinik muayene bulgularına göre konuyor. Dr. Kandemir, “Akşam saatlerinde istirahat halindeyken, bacaklarınızda hareket ettirme ihtiyacı ya da huzursuzluğu yaşıyor musunuz?” sorusuna verilen cevabın tanı için yeterli olduğunu belirterek, uyku testinden önce yapılan SIT’in de (Suggested Immobilization Test) yardımcı olduğunu belirtiyor. Bu test sırasında, yatakta ve uyanık halde bulunan kişinin bacaklarına bağlaşan elektrotlarla bacak hareketleri kaydediliyor. Toplumda görülme oranın yüzde 2 ile 15 arasında değişen bu sendromun nedeni tam olarak bilinemiyor. Ancak demir eksikliği, romatoid artrit (eklem iltihabı hastalığı), böbrek yetmezliği ve çeşitli nörolojik rahatsızlıkların etkisi olduğu düşünülüyor. Dr. Kandemir, daha az sıklıkta görülmesine karşın diyabet ve Parkinson hastalığı ile bazı ilaçların, alkol, sigara ve kafein kullanımının da huzursuz bacak sendromuna neden olduğunu söylüyor. Hastalığa neyin yol açtığı tam olarak ortaya konamadığı için tedavide de şikayetleri azaltmaya yönelik yöntemler izleniyor. Bunun için bazı Parkinson ilaçları, kas gevşeticiler ve uyku ilaçları kullanılıyor. Öte yandan günlük yaşamda yapılabilecek küçük değişiklikler de

Nörolog Dr. Melek Kandemir

sendromun etkilerini azaltmaya yardımcı oluyor. İşte Kandemir’in önerileri: • Strese bağlı olarak artan rahatsızlık durumlarında gevşeme tekniklerini kullanabilirsiniz. Meditasyon ve yoganın yanı sıra hafif egzersizler de işe yarayabilir. • Masaj ve ılık banyo, şikayetlerinizi azaltabilir. • Şikayetleriniz özellikle uykudan önce çoğalıyorsa, uyuduğunuz ortamın sessiz, yatağınızın rahat olmasına özen gösterin. Çalışmalar, huzursuz bacak sendromu ile yiyecekler arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor. Kahve, çikolata ve kola gibi kafein içeren gıdalar ile çaydan uzak durmak şikayetlerin hafiflemesinde yardımcı olabilir. Alkol ve tütün kullanımından da uzak durulması önemli. • Görülme sıklığı oldukça yüksek olan bu hastalık hakkında edindiğiniz bilgileri başkaları ile paylaşmanız da önemli. Böylece başkalarının da yaşadığı sorunu fark etmesini sağlayabilirsiniz. • Bacağınızı hareket ettirme isteği hissettiğinizde bununla savaşmayın. Ayağa kalkabilir, yürüyebilir ya da bacaklarınızı kıpırdatabilirsiniz. • Çalışma masanızın yüksekliğini ayarlamak da bir yöntem. Böylece hareket alanınız genişler. Ağustos 2013 • Bebek News

103


SAĞLIK

30 dakikada yılları geriye sarın Anne karnındaki bebeğin görüntülenmesinde kullanılan Ultrasound teknolojisinden ilham alınarak geliştirilen yöntem ile cerrahi müdahaleye gerek kalmadan, 30 dakikada yüzünüzü gerdirerek, yılların aldığı diri ve genç görüntüye geri kavuşmak mümkün. ABD de uygulanmaya başlanan ameliyatsız yüz gerdirme yöntemi olan Ultherapy’i Türkiye’de başarıyla uygulayan ve gelişmesine katkıda bulunan Medikal Estetik Doktoru Emre Çiçek, yöntem hakkında önemli bilgiler verdi.

Z

amana ve strese bağlı olarak cilt esnekliğini yitirir, kırışıklık ve sarkma gibi sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Yüzdeki kırışıklı ve sarkmalardan cerrahi müdahale olmadan kısa sürede kurtulmak ise çoğu kişinin hayalidir. Günümüzde her geçen gün yeni buluş ve gelişmelere imza atan tıp dünyası bugün birçok hayalin gerçekleşmesine fırsat tanıyor diyen, Medikal Estetik Doktoru Emre Çiçek: “Genç ve güzel bir cilde kavuşmak için estetik cerrahi ameliyatları her zaman ilk seçenek olarak görülürdü. Ancak bugün ameliyatlara alternatif, anne karnındaki bebeği izlemeye imkan tanıyan Ultrasound teknolojisinden esinlenerek hayata geçirilen Ultherapy Yöntemi ile elastikiyetini kaybetmiş, sarkmış ve kırışmış cilt, düşük kaş, düşük yanak ve gıdı sorunlarını 30 dakika gibi kısa bir zamanda ortadan kaldırarak, 104 Bebek News • Ağustos 2013

Medikal Estetik Doktoru Emre Çiçek

cildin genç ve diri haline kavuşturmak mümkün” açıklamasında bulundu. Kişide özgüven eksikliği başta olmak üzere psikolojik sorunları da beraberinde getiren sarkmış, kırışmış cilt ve düşük kaş, hemen hemen herkesin özellikle de kadınların en büyük sorunlarından birisidir. Ameliyatsız yüz gerdirme ilgili eğitimlerini Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof.Dr. Matthew White ve Prof.Dr. Diane Duncan’dan alan Medikal Estetik Doktoru Emre Çiçek: “Amerika’daki estetik doktorlarının


düzeltilmesinde etkili olmuştur” diyerek önemli bilgiler verdi. Ayrıca Doktor Emre Çiçek, “Araştırmalar sonucu boyun ve yüz bölgesine ultherapy uygulaması yapılan kişiler daha sıkı, daha gergin ve daha kaliteli yapıda bir cilde sahip olduklarını ifade etmedir” açıklamasında bulundu. Ultherapy uygulamasının hemen ardından sorunlu ciltteki toparlanmanın kısa sürede başladığına dikkat çeken sıklıkla kullandığı ve başarılı sonuçlar Medikal Estetik Doktoru Emre Çiçek: elde ettiği Ultherapy teknolojisi; zamanın, “Ultherapy teknolojisi cilde herhangi bir stresin, depresyonun cildinizde yarattığı cerrahi müdahalede bulunmaksızın 30 tahribatları ortadan kaldırarak uzun dakikalık bir sürede yapılan uygulamadır. vadede kişiyi genç, güzel ve çekici bir cilde Uygulamanın hemen ardından yavaş kavuşturuyor” açıklamasında bulunuyor. yavaş değişmeye başlayan cilt, istenen İlk uygulamalarının Amerika’da yapıldığı ideal görünümüne 3 ay gibi kısa Ultherapy teknolojisi, anne karnındaki bir sürede ulaşıyor. Yapılan tek bir bebeği izlemeye imkan tanıyan uygulamanın ardından elde edilen başarılı Ultrasound teknolojisinden esinlenerek sonuç ciltte 2 seneye kadar muhafaza ortaya çıkarıldı. Yeni bir yöntem olan edilebiliyor.” diyor. Çiçek, Ultherapy ile Ultherapy teknolojisinde sorunlu yüz germe uygulaması yapılan kişilerin cildin alt tabakalarında sıcak noktalar günlük aktivitelerine sorunsuz bir şekilde yaratılıyor. Bu sayede cilt kendi onarım hemen dönebileceklerini ve iyileşme sürecini oluşturarak, cildin kırışıklıklarını sürecine ihtiyaç duyulmadan yapılan gideren doğal bir maddesi olan kollagen risksiz bir teknoloji olduğu bilgisini de üretimi başlıyor ve en nihayetinde ciltteki sözlerine ekliyor. kırışıklar ortadan kalkıyor. Cilt günden güne ışıltılı, gergin ve genç bir görünüme kavuşuyor. Medikal Estetik Doktoru Emre Çiçek, Ultherapy yöntemi ile ilgili; “ FDA’ nin (American kalite standartları merkezi) 10 hastadan 9 unda yaptığı, yüz germe, kaş asma çalışmasında gözle görülür lift-up etkisi tespit edilmiştir. Bu etki göz çevresindeki gevşemede ve göz kapağındaki kırışmada azalma etkisi yaratmıştır. Boyun gıdı bölgesinde yağlarda sarkmalarda azalma, sıkılaşma ve toparlanma, yanak düşüklüklerinde toparlanma, çene kontürünün kaybolduğu durumlarda çene kontürünün Ağustos 2013 • Bebek News

105


SAĞLIK

ESTETİKTE KÖK HÜCRE MUCİZESİ Gelişen teknoloji hayatın her alanını kolaylaştırırken, estetik ve sağlık alanına da ameliyatsız çözümler getiriyor. Güzelliği insanın kendi genlerinde arayan tıp teknolojisi, artık kök hücre teknolojisiyle gençleşmeyi mümkün kılıyor.

106 Bebek News • Ağustos 2013

E

steworld Plastik Cerrahi Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Medikal Direktörü Uzm. Dr. Servet Terziler, kulak arkasından 3 mm’lik cilt biopsisi içindeki fibroblast hücrelerin çoğaltıldığını söyleyerek, “Özellikle cilt gençleştirmede cerrahi olmayan bir yöntem arayanlar, bu işleme başvurabilirler. Kapanmayan kronik yaralar, akne veya suçiçeği sonrası oluşabilen çukurcuk şeklindeki izlerin tedavisinde ve yaşa bağlı oluşan çizgilerin giderilmesinde bu yöntem yaygın olarak kullanılır” dedi. Gelişen teknoloji, estetik ve sağlık alanında bize alternatifler sunarken, mucizevî insan vücudunun sınırsız gücünden de faydalanmayı ihmal etmiyor. Güzelliği kendi genlerimizde arayan tıp teknolojileri, son olarak kök hücre tedavisiyle gençleşmeyi ortaya çıkardı. Esteworld Plastik Cerrahi Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Medikal Direktörü Uzm. Dr. Servet Terziler, kulak arkasından 3 mm’lik cilt biopsisi içindeki fibroblast hücrelerin çoğaltıldığını ifade ederek, “Labaratuarda çoğaltılan milyonlarca fibroblast hücreleri, cildimizde zamana ve çevresel faktörlere bağlı olarak hasar görmüş alanlara enjekte ediliyor. Böylece cildimiz ‘KÖK’ten güzelleşerek, cerrahi operasyona gerek kalmadan gençleştirme sağlanacağı müjdesini


veriyor. Dünyada en çok tercih edilen medikal uygulamaların başında gelen bu teknoloji, artık Esteworld’de uygulanıyor” dedi. Uzm. Dr. Servet Terziler, kök hücre tedavisini özellikle cilt gençleştirmede cerrahi olmayan bir yöntem arayanlara önererek, şöyle konuştu: “Bu yöntem kapanmayan kronik yaralar, akne veya su çiçeği sonrası oluşabilen çukurcuk şeklindeki izlerin tedavisinde, yanık, travma, cerrahi sonrası oluşan oyukluk ve nedbe tedavisinde, göz çevresi kazayağı çizgilerinin giderilmesinde, burun çevresi kırışıklıklarında, dudak kenarlarında derinleşen çizgilerin giderilmesinde yaygın olarak kullanılır.”Kimler bu uygulamayı yaptırabilir Cildin elastikiyet kaybının hissedilmeye başlandığı 3040 yaşlar arasının bu uygulama için en ideal dönem olduğunu belirten Uzm. Dr. Servet Terziler, “Genç yaşlardaki kollajen ve cildin nem kapasitesinin oluşturduğu sıkı ve parlak cilt görünümünün yaşla azaldığı bilinmektedir. Bu uygulama ile cildin kaybettiğini yine kendi hücreleri aracılığıyla yerine koyarak, milyonlarca enjekte edilen fibroblast hücrelerinden,

elastin ve kollajen sentezi başlar. 4-5 ay gibi bir sürede kırışıklıklarda azalma, yüzde dolgunluk, ışıltı ve parlaklık hissedilir” diye konuştu. Kulak arkası güneşin zararlı etkilerine maruz kalmayan, en iyi hücrelerin bulunduğu bir dokudur. Bu sebeple kulak arkasındaki fibroblast içeren epitelyum doku labratuar ortamında çoğaltılarak cildin problemli bölgelerine enjekte ediliyor. Uygulama sırasında herhangi bir acı hissedilmediği gibi uygulama sonrasında günlük yaşam konforundan ödün verilmeden sosyal hayata devam edilebiliniyor. Bu işlemin etkisi net olarak 4-5 yıl sürüyor. Plastik Cerrahi Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Medikal Direktörü Uzm. Dr. Servet Terziler,

Ağustos 2013 • Bebek News

107


SAĞLIK

Göz Yaralanmaları Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan düğün, nişan gibi özel günlerde ve kutlamalarda, dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlar çeşitli göz yaralanmalarını tetikliyor. Bu duruma en çok patlayıcı maddeler, şampanya şişesi kapakları ve çam ağacının iğne yaprakları neden olabiliyor. Avrupa Sağlık Grup bünyesinde yer alan Avrupagöz Merkezleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, sonu görme kaybına kadar giden göz yaralanmaları ile ilgili önemli uyarılarda bulundu.

D

üğün, nişan, sünnet, kına gecesi, asker uğurlama gibi özel günlerde ve kutlamalarda, havai fişeklerin kullanımına bağlı olarak, çeşitli göz yaralanmalarıyla karşı karşıya kalınıyor. Özellikle fişek, maytap, torpil, roket gibi tehlikeli patlayıcı maddeler, ciddi derecede göz yaralanmalarına sebebiyet veriyor. Görme kaybına kadar götüren en kötü yaralanmalar, tehlike arz eden patlayıcı maddelerle olmaktadır. Havai fişeklerin kullanımına bağlı olarak göz, vücudun en sık yaralanan bölümüdür. Özellikle çocukların, daha küçük yaşlarda görme

108 Bebek News • Ağustos 2013

engeli ile karşı karşıya kaldığını dile getiren Avrupagöz Merkezleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan göz yaralanmalarının ‘önlenebilir’ olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, bu tür patlayıcı maddeleri mutlaka kullanmak gerekiyorsa alınabilecek tedbirleri şu şekilde sıraladı: • Patlayıcı maddeleri kapalı yerlerde kullanmayınız. Duvarlara çarpan fişekler geri gelerek gözü yaralar. Bu tür fişekleri yalnızca açık alanlarda kullanmalısınız. • Patlayıcı fişekleri, torpilleri cam şişelerin içine koymayınız. Kırılan camlar saçılarak gözde ağır yaralanmalara neden olur. • Kısa fitilli(bozuk) fişek ve maytapları kullanmayınız. Daha elden atmaya fırsat vermeden patlama olacağı için ağır göz yaralanmaları oluşabilir. • Havai fişekleri yakmadan önce koruyucu gözlük takılması, havai fişeklerden kaynaklanan bazı yaralanmaları önleyebilir. • Bu nedenle bu tür fişekleri kullanmadan önce kullanma kılavuzunu mutlaka okumanız ve yazılanları harfiyen uygulamanız gerekmektedir. Havai fişekler birer oyuncak değildir. Şampanyalı Kutlamalara Dikkat! Diğer bir ağır göz yaralanması çeşidi de, köpüklü şarap veya şampanya şişesini


açarken aniden büyük bir güçle fırlayan mantarın veya tıpanın göze çarpması ile oluşan göz yaralanmalarıdır. Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, bu durumun gözde ağır kanamalar, göz bebeğinin yuvarlaklığını kaybetmesi, göz merceğinin yerinden oynaması, ağ tabakanın yırtılması gibi ağır kalıcı hasarlara neden olabileceğini belirtti. Şampanya ve şarap şişesini açarken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir: • Bu tür şişeleri açarken şişenin ucunu odada hiç kimsenin olmadığı bir yöne eğik olarak çevirin veya şişenin tıpasını açarken üstününe bir havlu kapatın ki tıpa fırlamasın. • Şişenin ucunu kesinlikle şaka olsun diye arkadaşlarınıza doğru çevirmeyin veya kendi gözünüze doğru tutmayın. • Şişenin ucunu yakın bir duvara çevirmeyin. Çünkü duvardan çarpan tıpa geriye dönerek göze gelebilir. Sıkça görülen ve uzun süren rahatsızlıklara neden olan bir yaralanma çeşidi de çam ağaçlarının iğne yapraklarının göze değmesi ile oluşur. Çam ağacını taşırken, yerleştirirken veya yanından geçerken, yaz aylarında piknik alanlarında yüze ve göze çarpmalar olabilmektedir. İğne gibi olan çam yaprakları da bu sırada gözün saydam tabakasını çizer. Ayrıca çam ağacının

reçinesi de göze temas ettiği takdirde uzun süre iyileşmeyen sık tekrarlayan sıyrıklar (erozyonlar) olabilir. Prof Dr. Ömer Kamil Doğan acil göz yaralanmalarına neden olabilecek diğer risklere karşı alınabilecek tedbirleri şu şekilde sıraladı: • Çocuklara sivri ve keskin cisimler kullanırken nasıl dikkat edeceklerinin öğretilmesi gerekmektedir, • Kaynak gibi güçlü bir ışık kaynağına korumasız bakılmaması mutlaka koruyucu bir gözlük kullanılmalıdır, • En fazla göz yaralanmalarına neden olan trafik kazalarına karşı önlem almak için araçlarda mutlaka emniyet kemeri takılmalıdır, • Herhangi bir kimyasal madde göze temas ettiğinde gözü bir an önce bol ve temiz su ile yıkanmalıdır. Göz yaralanmalarında kalıcı hasara yol açan en önemli nedenler; hasta çocuksa olayın geç fark edilmesi, işyerinde veya evlerde tedavinin doktora gidilmeden yapılmaya çalışılması ve ihmal edilmesi, en önemlisi de yaralanmanın şiddetidir. Prof Dr. Ömer Kamil Doğan, tüm bu önlemlere rağmen gözde bir yaralanma söz konusu ise, sabahı beklemeden acil olarak bir doktora başvurulması gerektiğini sözlerine ekledi.

Ağustos 2013 • Bebek News

109


STİL

BU BAYRAM RENGARENK GEÇECEK

Eski bayramları özlüyor, o erkenden kalkıp en yeni giysilerinizi giydiğiniz çocukluğunuzdaki bayramlara dönmek istiyorsanız bu bayram C&A’ya gelin; tüm aileniz için en güzel bayramlıkları en uygun fiyatlarla almanın coşkusunu hep birlikte yaşayın… Üstelik kırmızı etiketli ürünlerde 3 Al 2 Öde fırsatıyla

44.90 TL

44.90 TL

44.90 TL 30.90 TL

32.90 TL

10.90 TL 110 Bebek News • Ağustos 2013


64.90 TL

64.90 TL

64.90 TL

47.90 TL

47.90 TL

47.90 TL 55.90 TL

79.90 TL

58.90 TL

72.90 TL

67.90 TL

55.90 TL

15.90 TL

Ağustos 2013 • Bebek News

111


Bebeğiniz ve sizin için tek dergi size yeter... Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere...

www.bebeknews.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.