KAPPADOKİA METU JFA 2009/2 BÖLGESİ OSMANLI DÖNEMİ KİLİSELERİ (26:2) 249-277
DOI: 10.4305/METU.JFA.2009.2.13 METU JFA 2009/2 249
KAPPADOKİA BÖLGESİ OSMANLI DÖNEMİ KİLİSELERİ: ÖRNEKLER, SORUNLAR, ÖNERİLER M. Sacit PEKAK
Alındı: 30.04.2009, Son Metin: 12.11.2009 Anahtar Sözcükler: Kappadokia; gayri müslim mimarlık; Osmanlı İmparatorluğu; kültürel miras; koruma-belgeleme.
“...Vapora bindik hepimiz bir de Çok koyunlar ayırdık bizler sürüden Karantina ettiler ölüm yüzünden Sen yardım et Allah çeken kuluna. Çeşme gibi akar gözyaşları Tellerde kestiler sakal saçları Denize attılar çok kardaşları Durmasın ağlasın gözün yaşları...” Şair Kosma A. Çekmezoğlu (Balta ve Millas, 1996, 262)
Günümüz Türkiyesi’nin irili ufaklı hemen her yerleşiminde görülebilen bir grup mimari eser, her gün önlerinden geçen, yanıbaşlarında iş tutan, gezinen insanların bile dikkatini çekmeden varlıklarını sessizce sürdürmektedir. Günlük işindeki kişiler için bu yapılar ‘gavur hamamı’dır, ‘kisle’dir, ‘gavur yapısı’dır, ‘harabe’dir, ‘virane’dir. Çoğu büyük boyutludur, alımlıdır, dirençlidir, terkedilmiştir. Sanki yokturlar. Orta büyüklükteki yerleşimlerde belediyenin malzeme yığdığı depo olarak kullanılırlar, daha küçük yerleşimlerde ahır, samanlık ve bazılarında, yeni cami yapılıncaya kadar ibadet mekanı olarak işlev görürler. Büyük yerleşimlerin bazılarında sinema, belki sergi salonu, spor salonu, pek azında şehir kütüphanesi, metropollerde, ‘sanat/kültür merkezi, sergi salonu’ olarak kullanılırlar. İstanbul’dakilerin bazıları özgün işlevlerinde, ibadethane olarak kullanılmaktadır. İstanbul özeldir onlar için, bundan dolayı gerçek işlevlerinde kullanılabilmektedirler; belki İstanbul’a İzmir, Mardin, Midyat, Diyarbakır gibi bazı şehirler de eklenebilir; bu kentlerin de özel nedenleri vardır. Bu mimari eserlere Batı dillerinde Post-Bizans kiliseler denir; yani Bizans sonrası inşa edilen kiliseler…