SOSYOLOJİDE GÜNCEL TARTIŞMALAR 8. DERS: TÜKETİM TOPLUMU *McKendrick Batının ‘büyük değişim’inde (grand transformation) sadece endüstri devriminin değil ‘tüketim devrimi’nin de etkili olduğunu belirtmiştir. • Tüketim devrimi, Batı dünyasının temel kavramları olan zaman, mekân, toplum, birey, aile ve devlet kavramlarını kökten değiştirmiştir. • Bu büyük değişimi anlatan ve kuramsallaştıran kişi ise Karl Polanyi’dir. Ona göre, önceki ekonomiler karşılıklılık (reciprocity) ve tekrar dağıtım (redistribution) ilkelerine dayanmakta ve fayda ilkesini rasyonel olarak en üst seviyeye çıkarma yetisinden yoksun bulunmaktaydılar. Fakat büyük değişim (great transformation) ile birlikte insanlar ekonomik olarak daha rasyonel hale gelmişlerdir. • Polanyi, özselcilik (substantivism) adı verilen alternatif etnografik bir görüş geliştirmiştir. Özselciliğe göre ekonominin iki anlamı vardır; 1) Ekonominin rasyonel seçim anlamı 2) Ekonominin sosyal anlamı. Tüketim toplumunda ekonominin bu ikinci anlamı ön plana çıkmaktadır. • Tüketim devriminin başlangıcı; - McKendrick'e göre 18. yüzyıl İngiltere’si, - Williams'a göre 19. yüzyıl Fransa’sı - Mukerji'ye göre 15. ve 16. yüzyıl İngiltere’sidir. FORDİZM: • Kitle tüketimi düşüncesinin gelişiminde Ünlü Amerikan araba yapımcısı Henry Ford’un önemli bir rolü vardır. Ona göre, eğer aylıkları düşürürsen müşteri sayını da düşürürsün. Bunun sonucu olarak, kendi çalışanlarına üretilen malları alabilecek kadar yüksek ücretler ödemiştir. • Ford’un geleceği görmesiyle pazar, elit bir olay olmaktan kitle üretimi ve kitle tüketimine dönüşmüştür. Bu öylesine büyük bir değişimdir ki 1970’lerde Gramsci buna ‘Fordculuk’ adını vermiş ve sosyal bilimlerde kullanılan bir kavram haline gelmiştir. •Veblen’e göre endüstri toplumunu anlamak için ürünlerin nasıl yapıldığından ziyade, ne anlam kazandıkları önemlidir. Veblen’e göre yeni zengin sınıf, Avrupa’daki aristokrat sınıfın yaşam tarzını taklit eder. Veblen buna dikkat çekici harcama ve dikkat çekici serbest zaman adını vermiştir. Veblen’in teorisinin temelinde insan davranışının rekabet, onur ve kıskançlıktan ortaya çıktığı düşüncesi yatar. Buna göre alt sınıftaki insanlar, üst sınıfın davranış şekillerini taklit etmeye çalışırlar. Tüketim, sosyo-kültürel açıdan ve sosyal statü açısından önemli bir eylemdir. • Simmel’e göre, harcama ve modayla oluşan statü yarışı sadece taklit içermez; aynı zamanda farklı olmayı da içerir. Farklı olma çabası, kentlileşme ile birlikte daha da artmıştır. Buna bağlı olarak kent sakinleri, belirli bir bireysellik ve otonomi göstermek için tüketimi tercih etmişlerdir. POST – MODERN BAKIŞ AÇISINDAN TÜKETİM • Post-modernizm insana rasyonel, sistematik ve birikimci yaklaşımlara karşıdır. Post modernist düşünürler tüketim eylemi ve tüketim toplumu üzerinde ağırlıklı olarak dururlar. • Deleuze’e göre, kapitalizm içerisindeki kişi sadece ve sadece şizofren olarak var olabilir ve üretimde bulunabilir. Rasyonalizmin sona erdiği, artık sadece ve sadece kişinin belirli bir delilik üzerinden var olabileceği bir dünyadır. • Baudrillard “Tüketim Toplumu” adında bir kitapla konuya doğrudan katkılar sunmuştur.İnsan çalıştığı, ürettiği zamanın dışında kalan her zamanda tüketmektedir. İnsanın boş zamanı dahi organize edilmiş bir tüketim çılgınlığıdır. Baudrillard'a göre, • Tüketim toplumunda gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır. • Birey, tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getirdiğine inanır. • İnsan bu süreçte bir yandan kendini toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken, bir yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir. Dolayısıyla tüketmek birey için bir zorunluluğa dönüşür. İnsani ilişkiler yerini maddelerle ilişkiye bırakır. • Kitle iletişim (tüketim) araçlarının en etkili faktörü ise televizyondur.