YALBURT YAYLASI ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMA PROJESİ (ILGIN, KONYA) 2015 SEZONU ARAZi ÇALIŞMALARI RAPORU Ömür Harmanşah
Doç. Dr., Öğretim Üyesi, Chicago Illinois Üniversitesi (ABD),
Peri Johnson
Dr., Öğretim Üyesi, Chicago Illinois Üniversitesi (ABD),
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Kazılar Daire Başkanlığı’na sunulmuştur. Mart 2016
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
SU 101. Yalburt Yaylası’nda VI. Tudhaliya’nın inşa ettirdiği Yalburt Hitit Kutsal Dağ Pınarı Anıtı’nda Luvice hiyeroglif yazıtlı havuz duvarlarında B. Nilgün Öz mimari belgeleme yapıyor.
2|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
İÇİNDEKİLER 1. Giriş
4 1a. Bütçe
8
1b. Akademik Sunum ve Yayınlar
9
2. Arkeolojik Yüzey Araştırması: Arazi Araştırma Birimleri
11
100. Ilgın Şehir Merkezi
11
101. Yalburt Yaylası
16
105. Köylütolu Barajı (Büyük Büvet ve Küçük Büvet)
22
120. Nodalar (Eldeş) Höyüğü
24
160. Ada Tepe Höyüğü
27
168. Misafirli Höyüğü
28
170. Hareme Mezarlıği Höyüğü
28
187. Çıkrıllı Kuyu
29
188. Pınar Mevkii
31
189. Cihangir Tepe
34
190. Beşik Tepe
36
191. Bağyeri mevkii
38
192. Ağılardı Mevkii
39
193. Kürt Hasan
42
194. Ağalar
44
3. Sonuçlar
46
Kaynakça
49
3|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
1. Giriş Yalburt Yaylası Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi’nin altıncı arazi sezonu 29 Haziran-16 Temmuz tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 12 Haziran 2015 tarih ve 116053 sayılı resmi izinleri ile, Doç. Dr. Ömür Harmanşah başkanlığında gerçekleştirildi1. Projenin yardımcı başkanlığını ve saha koordinatörlüğünü Dr. Peri Johnson üstlendi. Saha çalışmalarına, Bucknell Üniversitesi’nden jeomorfoloji ve çevre bilimleri uzmanı Prof. Dr. Ben Marsh, mimari koruma ve restorasyon dalında doktora öğrencisi B. Nilgün Öz (Orta Doğu Teknik Üniversitesi- Mimarlık Fakültesi, Mimari Koruma ve Restorasyon Anabilim Dalı) ile lisans öğrencileri Bircan Acer (İstanbul Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü) ve Hasan Fidan (Gazi Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü) katıldılar. Tüm ekip üyelerine özverili çalışmaları için teşekkür ederiz. Bakanlık temsilcimiz Konya Akşehir Müze Müdürlüğü uzmanı sanat tarihçi Muzaffer Saçkesen idi. Yardımları için kendisine müteşekkiriz. 2015 Sezonu ağırlıklı
Yalburt Projesi’nin 2015 sezonu kurumsal olarak University of Illinois at Chicago (Şikago Illinois Üniversitesi)’nin College of Architecture, Design and Arts (Mimarlık, Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi) ile School of Art and Art History (Güzel Sanatlar ve Sanat Tarihi Yüksek Okulu)’nun desteği ile gerçekleşmiştir. 2015 Sezonu finansmanı da yine University of Illinois at Chicago’nun farklı akademik birimleri olan School of Art and Art History (Güzel Sanatlar ve Sanat Tarihi Yüksek Okulu), Office of Faculty Affairs (Öğretim Üyesi İşleri Dairesi)’in Faculty Scholarship Support Program (Öğretim Üyesi Araştırma Destek Fonu) ve College of Architecture, Design and Arts (Mimarlık, Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi) Dekanlığı’nın “Dean’s Research Prize” (Dekanlık Araştırma Ödülü) tarafından karşılanmıştır. Kendilerine teşekkür ederiz. 2015 sezonu finansmanı ayrıca Türkiye Suna-İnan Kıraç Vakfı’nın Antalya Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü’nün bilimsel araştırma destek fonu ile desteklenmiştir. Kendilerine müteşekkiriz. Çalışmalarımız sırasında Ilgın Şeker Fabrikası Müdürlüğü, Akşehir Müzesi Müdürlüğü, Ilgın Kaymakamlığı, Ilgın Belediyesi, Ilgın Jandarma Komutanlığı, ve özellikle de Ilgın ilçesi ve köylerinin ahalisi bizlere canı gönülden yardım etmişlerdir, kendilerine teşekkürü bir borç biliriz. Daha önceki sezonların yayınlanmış raporları için bkz. Harmanşah ve Johnson 2012, 2013, 2014, 2015. 1
4|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
olarak jeomorfolojik incelemeler, Yalburt Anıtı konservasyon çalışmalarına hazırlık çalışmaları ve kısmen de yeni arkeolojik alanların belgelenmesine adanmıştır. Yüzey araştırmasının 2014 yılı izin başvuruları kapsamında belirlenen amaç ve objektiflerin önemli bir kısmı 2014 sezonunda başarı ile tamamlanmıştır. Bunlardan öncelikle, halihazırda kömürle işleyecek bir termik santral inşaatı planlanan Kuru Göl Havzası’nda yapılan arkeolojik alan tespit ve belgeleme çalışmaları ile jeomorfolojik çalışmalar da Sn. Ben Marsh sayesinde önemli ölçüde tamamlanmıştır. Özellikle jeomorfolojik çalışmalar dolayısıyla bazı araziler yeniden ziyaret edilmişlerdir. Bunlar arasında Nodalar (Eldeş) Höyüğü, Adatepe Höyüğü, Sarayada Tepesi Höyüğü, Hareme Höyüğü, Misafirli Höyüğü, Karaköy Kale Tepesi, Yıldıztepe taş ocağı, ve Köylütolu Hitit Barajı gelmektedir. Bunlara ek olarak Yalburt Yaylası arazisinde düzenli çalışmalara devam edilmiş, yeni belirlenen alanlarda ilk defa olarak Orta ve Geç Tunç Çağı’na ait seramik buluntular ele geçmiştir. Bu arazilere ek olarak Düğer köyü sınırları içerisindeki Pınar Mevkii arazisi, Ilgın Ovası’nda Ilgın Merkez ilçeye bağlı Çıkrıllı Kuyu arazisi, Kadınhanı’na bağlı Atlantı kasabasına bağlı Cihangir Tepe ve Beşikli Tepe arazileri, Ağalar Köyü Bağyeri Mevkii, Ağılardı Mevkii ve Kürt Hasan Mevkii ilk olarak tespit edilerek belgelenmişlerdir ve yüzey malzemeleri toplanarak çalışılmıştır. Yüzey araştırma sırasında, Ağalar köyünde ele geçen ele geçen 1 adet envanterlik eser Akşehir Müzesi’ne teslim edilmiştir (İlk Tunç Çağı’na ait işlemeli bir tesi tıkacı). Buna ek olarak Ilgın ilçesi, Ağalar köyü arazisi tespit edilen, kaçak kazılarda açığa çıktığı tespit 5|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
edilen bir adet kabartmalı stel Akşehir Müzesi yetkililerince, arazi sezonumuzun tamamlanmasını takip eden günlerde Ilgın ilçe merkezine nakledilmiş, Ilgın Belediyesi’ne tutanakla teslim edilmiş ve korumaya alımıştır. Ilgın ilçe merkezinde restorasyon çalışmaları süren 15. Yüzyıla ait, Pir Hüseyin (yerli halkın tabiri ile Çukur) Camii’nde, duvarların temellerine kadar sökülmesi ile ortaya çıkarılmış olan devşirme eserlerin tehlikede oldukları gözlenerek, ekibimizin özverili çalışması ile tek tek çizimleri yapılmış, fotoğraflanmış ve hazırlanan bir rapor ile hem Konya Tabiat ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na hem de bakanlığımızın ilgili biirimlerine rapor edilmiştir. Yine izin başvurumuzda öngörülen Yalburt Yaylası Taş Koruma, Mimari Konservasyon ve Arkeolojik Sit Alan Yönetimi Projesi taslak rapor hazırlama faaliyetlerine devam edilmiş, bu amaçla başlanmış olan Yalburt Yaylası anıtı mimari çizimleri tamamlanmıştır. Ayrıca 2014 sezonunda başlanan RTI (Reflectance Transformation Imaging- “Yansıtmalı Dönüşüm Görüntülemesi) tekniği ile hiyeroglifli bloklar tek tek belgelenmiştir. Bu üç boyutlu belgeleme sonucunda, daha önce okunamayan bazı hiyeroglifli işaretler okunabilmiştir. 2016 yılında bütün bu çalışmalara devam edilecektir. 2015 sezonu başvurularında öngördüğümüz Ilgın’ın güneyindeki vadilerde yapılacak çalışma yani Ilgın Ovası’nı Beyşehir Gölü Havzası’na bağlayan Çiğil/Balkı Deresi, onu besleyen Deliköy Boğazı Deresi ve Bulcuk Deresi vadileri boyundaki köy ve arkeolojik arazilerde yapılması öngörülmüş olan çalışmaya zaman ve imkanlar yeterli olmamış ve 2016 sezonunda çalışılmak üzere ertelenmıştir. 6|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 1. Yalburt Yaylası Arkeoloji Yüzey Araştırması Çalışma Alanı ve Araştırma Birimleri 2010-2015. Harita: Peri Johnson
7|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
1.a Bütçe 2015 Sezonu bütçesi izin başvurumuzda $ 9420 ABD Doları olarak öngörülmüştü. Arazi çalışmaları sırasında $ 9800 ABD Doları harcanmıştır. Bu giderler aşağıda sunulan kaynaklardan edinilmiştir: Suna-İnan Kıraç Foundation, Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Proje Desteği. Yalburt Yaylası Arkeolojik Yüzey Araştırması 2015 Sezonu. (5000 TL) University of Illinois at Chicago, School of Art and Art History Faculty Research Support for Yalburt Yaylası Archaeological Landscape Research Project. Academic Year 20142015. ($3500) University of Illinois at Chicago Faculty Affairs Office Faculty Scholarship Support for Yalburt Yaylası Archaeological Landscape Research Project. Academic Year 2014-2015. ($1000) University of Illinois at Chicago Office of the Dean at the College of Architecture, Design, and the Arts, Dean’s Research Prize for Yalburt Yaylası Archaeological Landscape Research Project. Academic Year 2014-2015. ($750)
8|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
1.b Akademik Sunum ve Yayınlar Yalburt Projesi ön sonuçları pek çok akademik ortamda bilim dünyası ile paylaşılmıştır ve paylaşılmaya devam edilmektedir. Bu sunumlar aşağıda sıralanmıştır: Ömür Harmanşah, “Geologies of Belonging: Place Politics and the Political Ecology of Water in Central Anatolia” 8th Institute for European and Mediterranean Archaeology Conference, “Water and Power in Past Societies,” 11-12 April 2015, University at Buffalo, State University of New York. Davetli Konuşma. Ömür Harmanşah ve Peri Johnson, “Hitit Ülkesi Sınırlarında Peyzaj ve Yerleşim Yalburt Yaylası Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi (Konya) Saha Çalışmaları 2014 Sezonu” 37. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu (37th International Symposium of Archaeological Excavations, Surveys and Archeometry, organized by the Ministry of Culture and Tourism of Turkey), Erzurum Turkey. May 11-15, 2015. Sempozyum Bildirisi. Ömür Harmanşah ve Peri Johnson, “Landscape Archaeology and Political Ecology in Anatolia: The Yalburt Yaylasi Project 2014 Season” Paper Presented in the General Session Archaeological Survey and Landscape Archaeology in the Europe, Anatolia, and Africa. 80th Annual Meeting of the Society of American Archaeology (SAA), San Francisco, April 15-19, 2015. Sempozyum bildirisi Ömür Harmanşah, “Vibrant Places: Yalburt Yaylası, Landscape Archaeology, and the Genealogy of a Hittite Borderland” University of Chicago, The Oriental Institute. January 26th, 2016, Chicago IL. Davetli Konuşma.
2015 yılında projemizle ilgili çıkan ve baskıda olan yayınlar aşağıdadır: Johnson, Peri and Ömür Harmanşah; 2015. “Landscape, Politics, and Water in the Hittite Borderlands: Yalburt Yaylası Archaeological Landscape Research Project 20102014,” In The Archaeology of Anatolia: Recent Discoveries (2013-2014). Sharon Steadman and Gregory McMahon (eds.). Cambridge Scholars Press, 259-281. Harmanşah, Ömür 2015. Place, memory and healing: Archaeology of Anatolian Rock Monuments. New York and London: Routledge. Harmanşah Ömür; 2015. "Stone worlds: Technologies of Rock-carving and Place-making in Anatolian Landscapes" in The Cambridge Prehistory of the Bronze and Iron Age Mediterranean. A. Bernard Knapp and Peter van Dommelen (eds.). Cambridge: Cambridge University Press, 379-394.
9|Sayfa
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Harmanşah, Ömür; 2015. Eski Yakındoğu'da Kent, Bellek, Anıt. Çeviren Fügen Yavuz. Istanbul: Koç Universitesi Yayınları. ISBN: 978-605-5250-70-6 Harmanşah, Ömür; yayında (Haziran 2016). “Borders are Rough-hewn: Monuments, Local Landscapes and the Politics of Place in Hittite Anatolia” Bordered Places | Bounded Times. Cross-disciplinary perspectives on Turkey içinde. Emma Baysal & Leonidas Karakatsanis (der.) London: The British Institute at Ankara. ISBN: 978 1 898249 38 2. Harmanşah, Ömür; yayında (2016). “Apparition on the Living Rock: Rock Reliefs and Landscape Monuments in the Near East.” A Companion to the Art of the Ancient Near East içinde. Ann Gunter (der). Malden MA: Blackwell.
10 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
2. Arkeolojik Yüzey Araştırması: Arazi Araştırma Birimleri 2015 Sezonunda belirli arazi araştırma birimlerinde yapılan ayrıntılı çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.
100. Ilgın Şehir Merkezi 1. Çukur Cami Konya ili Ilgın ilçe merkezinde bulunan ve 15. yüzyılda, Karamanoğulları Beyliği zamanında inşa edilmiş olan Pir Hüseyin Bey Camii’nde (halk arasında bilinen adıyla Çukur Camii) halen Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü denetiminde, 5 Kasım 2013 tarihinden itibaren koruma-onarım uygulamaları (restorasyon) gerçekleştirilmektedir2. Yalburt Yaylası ve Çevresi Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi ekibi, 2015 yılı arazi sezonu çerçevesinde gerçekleştirdiği çalışmalar kapsamında yerinde yaptığı incelemelerde caminin onarımı sırasında önemli sayıda arkeolojik eserin ortaya çıkmış olduğunu gözlemlemiş, ve bu eserlerin düzensiz bir şekilde şantiye alanına yığıldığı tespit edilmiştir. Alanda bulunan arkeolojik eserlerin sayısı ve caminin zeminin halihazırdaki durumu, onarım uygulamaları sırasında arkeolojik kazı niteliğinde kazı çalışmasının yapılmış olduğu gözlenmiştir, ve kazı çalışmalarının sürekli arkeolog uzmanlar nezdinde gerçekleştirilmediği anlaşılmaktadır. Akşehir Müze Müdürlüğü caminin söküm sürecinde, 2015 yılı ilk aylarında bir devşirme malzeme belgeleme çalışması yaparak binada gözlenebilen devşirme eserleri
Şantiye tabela bilgilerine göre sözleşme tarihi 1.11.2013, sözleşme bedeli 738.000 TL, iş bitim tarihi 09.12.2014, yüklenici firma Şiran Müh. İnş. Tic. San. Ltd. Şti., şantiye şefi Argun Kocadağıstan (mimar), ve kontrollük Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü olarak zikredilmektedir. 2
11 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
fotoğraflamıştır. Ekibimizin Temmuz ve Ağustos 2015 aylarındaki ziyaretleri sırasında duvar söküm işlemlerinin devam ettiği gözlemlenmiştir.
Resim 2. Çukur Camii genel görünüm, Ağustos 2015 Yalburt Projesi ekibi 12 Temmuz 2015 tarihinde bir gün boyunca, eski eserleri koruma kaygısı ve sorumluluğu ile bir belgeleme çalışması yürütmüş, ve bu tarihte bina duvarları içerisinde, ve bu duvarlardan sökülerek çevreye gelişigüzel yığılmış olan 97 adet eser tek tek çizimleri yapılmş, buluntu fişleri doldurulmuş, ve hazırlanan haritaya işlenmiştir (Resim 3). Yapılan çalışmalarda, cami yapısının dört duvarının da 10 Ağustos 2015 tarihi itibarı ile temeller seviyesi kadar söküldüğü, bu duvarlardan çıkan ve arkeolojik eser kabul edilebilecek, Roma, Bizans ve Selçuklu 12 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
devirlerine ait olduğu düşünülen taş devşirme malzemenin, numaralanmadan, düzensiz ve korunmasız bir şekilde, yığınlar halinde cami çevresine yığıldığı, duvarlardaki bazı eserlerin sökümler sırasında zarara uğrayarak kırıldığı gözlemlenmiştir (Resim 5). Cami duvarları içinden sökülerek çıkarılan eserler arasında, yazıtlı steller, kabartmalı ve profilli mimari parçalar, kabartmalı ostotekler ve mezar kapakları, kesme taşlı ve özel bezemeli detaylara sahip mimari parçalar, alınlıklar, sütunlar, sütun başlık ve kaideleri, mezar anıtları ve kesme yapı taşları üzerine grafiti şeklinde eskiçağda Yunanca yazılmış mermer parçalar yer almaktadır. Caminin kuzeydoğu duvarının dış yüzünde ise kapakları ile birlikte tüm olarak korunmuş bir dizi lahit bulunmaktadır (Resim 5). Cami’nin 12 Temmuz 2015’te ayaktayken ve sökülmemişken ekibimizin belgelediği kuzeybatı duvarının da, yeniden ziyaret ettiğimiz 10 Ağustos 2015 tarihi itibarı ile sökülmüş olduğu ve bu duvar içinde ekibimiz tarafından belgelenmiş olan bazı eserlerin ortadan kaybolduğu gözlenmiştir (Resim 2). Caminin çatısından sökülmüş olan tarihi ahşap mimari öğelerin de açık havada iklim koşullarına terkedilmiş olduğu görülmüştür. 15. yüzyıla ait, Ilgın ilçesinin en eski ve önemli anıtlarından olan Çukur Camii’nde gerçekleştirilmekte olan restorasyon çalışmaları sırasında binadan çıkan devşirme arkeolojik taş malzemenin akıbeti konusundaki ekibimizin kaygıları ve arazide yapilan çalışmaların raporu T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü ve T. C. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne 11 Ağustos 2015 tarihinde iletilmiştir.
13 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 3. Ilgın Merkezi Çukur Cami planı, belgeleme çalışmaları
14 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 4. Ilgın Merkezi Çukur Cami’nde numarlandırılmadan ve envanterlenmeden atılmış arkeolojik eserler ve mimari parçalar
Resim 5. Ilgın Merkezi Çukur Cami’nde hasar gören arkeolojik eserler. Bina temelinde lahit parçaları. 15 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
101. Yalburt Yaylası Yalburt Yaylası’nda bu yıl yoğun yüzey taraması faaliyetlerimizi içinde beş ayrı alanda çalışıldı. Amaçlarımız arasında, asphalt Büyükoba-Çobankaya yolu ile yayla yerleşmesi arasında kalan alanda geçen sene başlatılan çalışmalar devam etmek, ve İlk Tunç Çağı ve Bizans sonrası (Selçuk ve Osmanlı dönemi) yerleşim izlerini birlikte barındıran alanda çalışmak vardı. 2015 bahar aylarının yoğun yağışları sebebiyle bu alandaki dikenli bitki örtüsünün yoğun olması sebebi ile bu alanda çalışmak mümkün olmamıştır. Bu alandaki çalışmalarımıza gelecek sezonlarda koşullar elverdiği ölçüde devam edilmesi umulmaktadır. Buna rağmen, yüzeyinde duvar temelleri gözle görünür olan ve daha sonra Mahal 24 olarak adlandırılan yeni bir alanda çalışmaya karar verdik (Resim 6). Mahal 24 alanı, eskiçağ yerleşim alanının güney tarafında yer alır ve güneyinde tarihi olarak Yanyol adıyla bilinen eski yolu, yine tarihi Uluyol’a bağlayan ve eski haritalarda görünen yol ile sınırlanır. Batıda ise Çobankaya’ya giden su hattı ile tanımlanır. Mahal doğuda iyi korunmuş duvar temellerinin bittiği teras kenarı ile tanımlanır. Mahal içinde iki farklı terastan oluşur: iyi korunmuş duvar temellerı görünen evlerin bulunduğu teras aşağı seviyede yeralırken, üst teras ise batı-kuzeybatı yönünde mavi-gri dolomitik kireçtaşı anakayasının üzerine yerleşir. Mahal 24’ün kuzey sınırı ise bu mavi-gri dolomitic kireçtaşı anakayasından traverten terasa olan jeolojik geçiş ile tanımlanır. Alt terasın batı (ya da üst) kısmı yine yoğun bitli örtüsü sebebi ile yoğun olarak incelenememiştir.
16 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 6. Yalburt Yaylası (SU 101) Mahal 24. Cinnov Tepe’den genel görünüş.
Resim 7. Yalburt Yaylası (SU 101) Mahal 25. Avdan Düzü’ne doğru görünüş. 17 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Mahal 24’ten toplanan ve belgelenen seramikler arasında sadece 18 adet diaygnostik parça toplanmış ve belgelenmiş, 166 diyagnostik olmayan parça sayılmış, ve bu mahallin tüm seramikleri geri atılmıştır. Bu seramiklerden alınan ilk sonuçlara göre, aşağıdaki bölümde tanımı verilen Yalburt Roma Kahverengi Mal Grubu yoğun olarak temsil edilir. Buna ek olarak Geç Roma Kırmızı Astarlı malları da temsil edilir. Bunlarla birlikte Kırmızı ve Beyaz Astar Boyalı Geç Roma malları (ki 7. Yüzyıla kadar tarihlenirler) da sınırlı miktarlarda temsil edilir. Ancak, mimari kalıntılar ile de bağlantısı olduğunu düşündüğümüz Geç Bizans ya da daha da sonrasına tarihlenen mallar da toplanmıştır. Ayrıca bu mahalde. Özellikle de bir adet Ege Bölgesi Geç Bizans (14-15 yüzyıl) malları ile en yakın paralelleri tespit edilen çok renkli (kahverengi ve yeşil) sgraffito malı da bulunması önemlidir. Buna ek olarak Orta Bizans desen açkılı testi (pattern burnished jug) parçası da ele geçmiştir. Bunların haricinde gri malların hemen hiç bulunmaması ve Helenistik-Erken Roma seramiklerinin küçüklüğü, bu dönem parçalarının diğer alanlardan bu mahalle kazara gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca diğer monokrom parçalar arasında tek-renkli sırlı çanak gözlenmiştir. Seramiklerin dağılımı aşağıdaki tabloda özetlenmiştir (Tablo 1).
18 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
SU 101 Yalburt Yaylası Mahal 24
Seramikler
0
20
40
60
80
100
120
140
Bizans Diyagnostik Parcalar
Gec Roma Diyagnostik Parcalar
Kahverengi Ortak Mal Parcalari (Diyagnostik olmayan)
Helenistik-Roma Donemi Parcalari (govde)
Gec Demir ve Helenistik Gri Mallari
Gec Roma Krilgan ("Brittle") Mallar
Cesitli Kulplar-Roma ve Bizans kup ve amforalari
Su Borulari
Bizans Pitos Parcalari (Govde ve agiz)
Kahverengi Mallar Duz Kaideler ve Agizlar
160
Tablo 1. SU 101 Yalburt Yaylası Mahal 24’te seramik buluntuların mal gruplarına dağılımı. Arazide geçirilen günlerden biri Yanyol adıyla bilinen ve haritalara işlenmiş olan yol ve olan eski yol ve çevrsei incelenmiştir. 2014 sezonunda, Yanyol’un Roma İmparatorluk dönemi nekropol alanının içinden geçişi incelenmişti. 2015 sezonunda bu çalışma sürecine devam edilmiş ve Çobankaya yolunun Doğu tarafından aşağıya Avdan Düzü’ne doğru yürünen uzantısında devam edilmiştir. Yakın zamana kadar kullanımda olmuş olan bu yola artık bitki örtüsü ve erozyondan dolayı bugün girilememektedir. Bu yol boyunca yapılan çalışmada en önemli buluntu her ne kadar bir at arabasını alacak kadar geniş olmasına ve anakaya burada yol açımı için düzeltilmiş olmasına rağmen yolda anakaya üzerinde tekerlek izlerine rastlanmamıştır. Bu sebeple Yanyol uzantısının daha yerel amaçlarla kullanılmış olduğu düşünülmüştür. Avdan Düzü üzerindeki Yanyol uzantısının uydu 19 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
fotoğraflarında gözüken kısımları yerinde de tespit edilmiştir. Yanyol uzantısı, 2014 sezonunda kayda geçirilmiş olan SU 181 Akçeşme’yi geçtikten sonra, Avdan Düzü’nde Ulu Yol’a kavuşur. Yol boyunca Akçeşme’ye kadar pişmiş toprak su boruları gözlenmiştir. Ayrıca Yalburt Yaylası ve Ulu Yol arasında yarı mesafede asfalt Çobankaya-Büyükoba yolu civarında bulunan ve uydu fotoğraflarında gözlenen bazı kaçakçı çukurları incelenmiştir ve bu çukurların genellikle anakaya içine kazıldıkları anlaşılmıştır. Mahal 24 yakınlarında geniş bir Alana yayılan yeni bir mahalde daha çalışma yapıldı. Mahal 25 olarak adlandırılan alan, Çobankaya Büyükoba yolunun doğusunda, Mahal 21’in karşısında yeralır (Resim 7). Mahal Yan Yol’un kuzeydoğusundan, kuzey ucunda yayla yerleşiminin başlangıcına kadar uzanır. Mahallin doğusunda ise Çobankaya su boru hattı ile sınırlanır. Mahal 25, Mahal 24’ü de tanımlayan traverten anakaya terasının üst yarısını da kaplar. Traverten anakaya terasının ikinci yarısının 2016 yılında incelenmesi umulmaktadır. 2014 sezonunda yolun karşısında kalan Mahal 21’in Eski Tunç Çağı’na ait bir höyük olduğu tespit edilmiş olduğundan dolayı, bu alandan beklendiği üzere, mahalde bol miktarda Eski Tunç Çağı’na ait seramikler ele geçti. Ne yazık ki, sadece bir adet açkılı kırmızlı astarlı ağız ele geçti. Bu parça Eski Tunç Çağı II ya da III’e tarihlenebilir. Kalan seramikler, Kuru Göl havzası Eski Tunç arazilerinden bilinen seramiklerin aksine, son derece kaba seramiklerdir ve büyük ihtimalla yerel olarak imal edilmişlerdir. Buna ek olarak, şekilsiz (amorf) pek çok parça da ele geçmiştir ki bu da bu alanda seramik üretimi yapıldığını gösterir.
20 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Geçtiğimiz yıllarda, bu alanın bir Hitit yerleşimi barındırmış olabileceği düşünülmüştü, çünkü Helenistik höyüğün üzerine yerleştiği sırt gibi bu bel de Çavuşçu Göl havzası, Bulasan vadisi ve Avdan Düzü’ne hakimdir. Bu yıl yapılan çalışmalarda, pek çok 2. Bin başlarına ait seramiklerin de yoğunluğu gözlendi. Kültepe II tabakası (M. Ö. 1945-1835) ile karşılaştırlabilecek parçalar ele geçmiştir. Bu mahallin yüzeyi alçak duvar temelleri ile kaplanmıştır ve büyük ihtimalle Geç Roma dönemine tarihlenir. Bu mahalden aynı zamanda bir de damga bezemeli Geç Roma ortak mal parçası da ele geçmiştir. Bu parçanı ışığıda, yerel Yalburt Yaylası Geç Roma malları konusunda daha iyi bir fikre sahip olmuş olduk. Aşağıda Yalburt Geç Roma Dönemi Kahverengi yerel mal grubunun tanımı bulunmamtadır. Yalburt Roma Dönemi Kahverengi Mal Grubu: Astarsız, indirgenmiş hamurlu koyu kahverengiden koyu griye değin değişken bir ortak mal grubudur ve hamuurunda mika-şist mineral katkı olarak kullanılmıştır. En sık rastlananan kap formları arasında sivri kesitli şeritli çanaklardır ki dış yüzeylerinde ağzın hemen altında iki yive sahiptirler. Bu form Geç Roma dönemi Afrika Kırmızı Astarlı Form 8’e benzerdir ve M.S. 2. Yüzyıla (Roma İmparatorluğu Dönemi’ne) tarihlenirler (Hayes 1972: 33-35). Bu çanak Yalburt Yaylası’nda Roma dönemi mallarının çoğunlukta olduğu mahallerde ve özellikle de Roma-Geç RomaBizans dönemine ait Mahal 13 ve 21’de yoğun olarak öne çıkan bir mal çeşididir. Bu mahallerden ele geçen malzeme önemli olarak Hitit Büyük Kralı 4. Tudhaliya’nın Yalburt Yaylası’ndaki anıtını, zaten halihazırda Eski ve Orta Tunç Çağları boyunca yerleşilmiş bir alan ve binyıllarca kullanılmış olan bir su kaynağına yaptırdığı bilimsel
21 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
bulgularla kanıtlanmış olur. 2015 sezonunda aynı zamanda Mahal 20’de yani, Yalburt suları dağıtımı yapıldığında derince Y-şeklinde açılan çukur alanda ada çalışıldı ve daha önce de detaylı incelenen çukur kesitlerinden arkeolojik bilgiler toplanmaya çalışıldı.
105. Köylütolu Baraji Daha önceki sezonlarda zaman zaman tespit ve ölçüm çalışmalarının gerçekleştiğı Köylütolu Hitit Barajı, Büyük ve Küçük Büvet mevkiilerinde 2015 sezonunda yeni bir belgeleme çalışması yürütülmüştür ve bu belgeleme çalışmaları çerçevsesinde biribirleri ile eşgüdüm içinde çalışan iki baraj yapısının ilişkisi araştırılmıştır. 19. Yüzyılda civarında M. Sokolowski adlı gezgin ve eskiçağ tarihçisi tarafından tespit edilen Köylütolu Hiyeroglif yazıtlı su teknesinin bulunduğu Büyük büvet Resim 8. Köylütolu Yayla Baraj yapıları ve havzası topoğrafik dağılımı.
mevkii’nde daha önceki sezonlarda
22 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Elektronik teodolit ile detaylı dökümantasyon gerçekleştirilmiş idi. Ayrıca proje içindeki jeoloji/jeomorfoloji ekibi, bu baraların havzalarını dolduracak suların güneydeki Ören Çeşme su kaynağından gelmiş olduğunu topoğrafik ve jeomorfolojik olarak belgelemişlerdi. El burgusu ile Büyük Büvet havzasında geçtiğimiz sezonlarda yapılan tek bir sondajda bir sedimantasyon gözlenmemiş, ve Büyük Büvet’in havzasında eskiçağda hiç su tutulmamış olması ihtimalı göz önüne alımıştı. Jeomorfolog Ben Marsh’ın görüşüne göre Büyük Büvet aslında bir saklı düdenın üzerinde oturmaktadır ve sus tutulmaya çalışılmış olsa dahi bu havzada yüzeyde suyun muhafaza edilemeyeceğini göstermiştir. 2016 Sezonunda 1 günlük bir çalışma ile hem Büyük büvet’te hem de Küçük Büvet’te belegeleme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. 850-900 metre uzunluğundaki Büyük Büvet toprak seddinin batı ucunda 2.3 metrelik de kayma izlenmiştir. Bu kaymanın, barajın tam altında bulunan düdenden kaynaklandığı ve uzun zaman içerisinde vuku bulduğu düşünülmektedir.
Resim 9. Köylütolu Yaylasi (SU 105) Hitit Barajı toprak seddi, kuzey ucundan görünüş. 23 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Büyük Büvet toprak settinin 1 km kadar güneyinde yer alan Küçük Büvet setti, adından da anlaşılacağı gibi, muhtemelen Büyük Büvetle çağdaş olan (yani Hitit İmparatorluk dönemine tarihlenebilecek) bir yapay toprak seddidir. 1950’lerin topoğrafik resmi haritalarında da bu alan Küçük Büvet (ya da Büğet) olarak adlandırılmaktadır. Konya karayolunun hemen kuzeyindeki dar bir vadiyi kapatarak bu vadi akıntısını sınırlayan en fazla 225 m. uzunluğunda ve 4 m. kadar yükseklikte bir settir. Tıpkı Büyük Büvet’te gözlendiği gibi su geçirmez killi toprakla inşa edilmiştir. Büyük Büvet’e nazaran çök daha küçük bir havzaya sahip olan bu baraj yapısının Büyük büvet yapılmadan önce bir ilk deneme mahiyetinde inşa edilmiş olabileceği Ben Marsh’ın raporunda iletilmiştir.
120. Nodalar (Eldeş) Höyüğü 2011 yılında ayrıntılı olarak çalışılmış olan Nodalar Höüğü 2015 yılı sezonunda, Ilgın Ovası jeomorfolojisi çalışmaları kapsamında tekrar ziyaret edilmiştir. Nodalar Höyüğü, Kempos Deresi alüvyal fanı üzerine oturmaktadır. Kempos Deresi bu alüvyal fan üzerinde tarih boyunca yer değıştirmiştir. Buna rağmen, bu yılkı çalışmalarımızda höyüğün 500 m. kadar doğu-güneydoğusunda önemli bir pınar gözü tespit ettik. Pınar çevresinde kazılmıs olan toprak içinde pişmiş toprak su künkleri ve Roma dönemine tarihlenebilecek seramikler ele geçmiştir. Bu da gösteriyor ki bu su kaynağı en geç Roma döneminden beri kullanılmaktadır. Ancak, Nodalar Höyüğü’nün kendisinde yaptığımız çalışmaların da gösterdiği gibi, merkez höyük üzerinde önemli miktarda sayılabilecek Roma dönemi buluntularına rastlanmamıştır.
24 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 10. Eldeş Nodalar Höyüğü (SU 120) görünüş Höyüğe vardığımızda, höyük tepesinde 2 m x 3.20 m. ebatlarında dikdörtgen planlı ve 12 m. derinliğinde bir kaçakçı çukuruna rastladık. Bu büyük ve derin kaçakçı çukuru ve çevresinde oluşan atık topraklar Mahal 5 olarak belirlenmiş ve burada ele geçen seramikler incelenmek üzere toplanmıştır. Höyüğün yüksekliği goz önüne alındığında (ki höyük alüvyal tabandan 10 m kadar yükselir), çukur tabanı alüvyal tabanın en az 2 m kadar altına inmiş olmalıdır. Bölgedeki yüksek su seviyesi göz önüne alındığında kaçakçıların, kültür tabakalarının sonuna değil, su seviyesine ulaşarak kazıyı terketmiş olmaları muhtemeldir. Her ne kadar benzer bir bilgiyi çevre kanal kesitlerinden elde etmeye çalışmış olsak bile,
25 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
kaçakçı çukurunun kendisi Nodalar Höyüğü’nün jeomorfolojik olarak gömülmesi hakkında bize önemli bilgiler vermiştir. Bir adet Helenistik döneme ait çıkıntılı (ridged) gövde parçası hariç olmak kaydıyla, buradaki seramik topluluğu höyük yerleşmesinin erken dönemlerine önemli bir biçimde ışık tutmuştur. Özellikle, Geç Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı hakkında önemli bilgiler toplanmıştır. Burada belgelenen Erken Tunç Çağı malzemesi Bağlar Mevkii’nden bilinen Erken Tunç I malzemesi ile çakışmaz. Nodalar Höyüğü ya bu dönemde yerleşim görmemiştir, ya da sözkonusu kaçakçi çukuru Erken Tunç I evresi katmanlarını kesmez. Bu mahalden ele geçen bir sonraki döneme ait önemli malzeme topluluğu Erken Tunç II ve III’e ait kırmızı astarlı açkılı mallar oluşturur.
Resim 11. Eldeş Nodalar Höyüğü (SU 120). Höyük tepesinde yeni açılmış derin kaçakçı çukuru 26 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
160. Ada Tepe Höyüğü Ada Tepe Karanlık Dere ve Uzun Pınar ile Reşadiye-Çebişli deresi birleşik fanlarının biraraya geldiği noktada yer alır. Bugün herhangi bir su kaynağından uzaktadır. Buna ragmen havza tabanından en az 5 m kadar yükselen ve yaklaşık olarak 6 hektar büyüklüğünde, kısmen de havza tabanındaki kolüvyal depolama altında gömülmüş olan orta büyüklükte bir höyüktür. Bu arazi 2015 sezonunda tekrar ziyaret edilerek, jeomorfolojik gözlemler için çevresinde bulunması muhtemel çukurlar araştırılmıştır. Bu çukurlar yardımı ile höyüğün alüvyal gömülmesi hesaplanması planlanıyordu. Ne yazık ki, bu yıl yaşanan geç hasat sebebi ile, buğday tarlalarının tamamı yetişmiş ürün ile kaplı idi, dolayısıyla çalışmaya imkan vermedi. Ancak, höyük oldukça iyi krunmuş, kaçak kazılara maruz kalmamış bir arazidir. Höyüğün çevresinde aynı zamanda, kültürel tabakalara zarar verecek kanallar ve arklar bulunmaz. Bu arazideki en önemli gözlemimiz, hem Hareme Mezarlığı Höyüğü’nün hem de Ada Tepe Höyüğü’nün fan depolamaları üzerine yerleşmiş olduklarıdır ve dolayısıyla eski çağda (yani ortaçağ ve Osmanlı dönemi göl oluşumunda önce) özellikle su zenginliği açısından bügüne nazaran bambaşka bir payzaja sahip oldukları düşünülebilir. Hareme Mezarlığı höyüğü’nden de farklı olarak, Ada Tepe Höyüğü hem daha büyük bir yerleşime sahip olmuştur hem de daha da uzun bir yerleşim tarihine sahiptir.
27 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
168. Misafirli Höyüğü Yine jeomorfolojik araştırmaların bir parçası olarak ziyaret ettiğimiz Misafirli Höyük’ün Mahal 2 olarak adlandırılan meyve bahçesi yanında bulunan ve Mahal 3 olarak bilinen kuyu kesiti tekrar incelendi ve kesitten 8 yeni in-situ seramik parçası kontrollü olarak toplandı. Bu çalışma doğruladı ki hem seramik parçalarının depolama koşulları hem de bu depolamanın yüksek organik muhteviyatı düşünüldüğünde, Misafirli köyü Harman yerinde izlenen höyük yerleşimi bu alana kadar uzanmaktadır. Bu seramikler, höyükten akma yoluyla gelmiş değillerdir, bilakis kesitte mimari unsurlarla ilişkilendirilirler. Yine Mahal 2 ve 3 yakınlarında diğer su kuyuları da ziyaret edilerek kesitler incelendi. Bu kuyuların tamamının kesitlerinden 2016 sezonunda gerekli izinler alındığı takdirde Karbon 14 tarihlemesi için toprak örneklerinin alınması ve göl evrelerinin tarihlendirilmesi planlanmaktadır.
170. Hareme Mezarlığı Höyüğü Jeomorfolojik araştırmaların bir parçası olarak, Kuru Göl Havzası’ndaki bazı arazileri, içme su kaynaklarını araştırmak için tekrar ziyaret ettik. Bu araziler eski çağda verimli tarım arazilerinden faydalanmış olmakla birlikte bugüniçme suyu kaynaklarında uzakta yer almaktadırlar. Kuru Göl Havzası’ndaki Ada Tepe Höyüğü, Hareme Mezarlığı Höyüğü, Küçük Höyük ve Misafirli Höyük bu tür yerleşimlere örnek teşkil ederler. Hareme Mezarlığı’na vardığımızda yine yağışlar dolayısı ile yüksek diken ve bitki örtüsü ile karşılaştık. Çalışmaya müsait olan tek mahal, 2014’te çalışılan ve içinden silindir mühür ele geçmiş
28 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
olan Mahal 6 tarlası idi. Mahal 6 tarlası sistematik olarak 2 m. aralık ve %100 kapsama ile yüründü. Ele geçen seramikler incelendiğinde ve çizimleri yapıldığında, seramıklerın büyük çoğunluğu pişirme kapları ve gündelik kullanımı olan ortak mallar olduğu ortaya çıktı. Bu veriler arazinin zengin bir tarım yerleşimi olduğu düşüncemizi pekiştirdi. Bu yerleşim önemli bir ticaret yolu üzerinde olmakla beraber, Kuru Göl havzası tabanındaki tarımsal arazilerden de faydalanmış olmalıdır. Burada ele geçen silindir mühür ve pişirme kaplarının yoğunluğu bizleri bu iki yönlü sonuca götürür.
187. Çıkrıllı Kuyu Kuru Göl jeomrofolojik çalışmaları tamamlandık sonra Yalburt Proje ekibi dikkatlerini Ilgın Ovası’na çevirmiştir. Özellikle Ilgın Ovasını güneybatı’dan kuzeydoğuya doğru kesen, çizgisel olarak ilerleyen ve çevrede Tuz Yolu olarak bilinen yüksekçe sırt ovayı iki ayrı toplama havzasına böler. Bunlardan birincisi Çiğil ya da Battal deresinin aktığı havza, diğeri ise Tekke-Mahmuthisar Deresi, Kempos Deresi ve Bulcuk Deresi’nin oluşturduğu havzadır. Her ne kadar coğrafyacılar tarafından daha önce yayınlanan görüşlere göre bu sırt bir çok alüvyal fanın bir araya gelmesi sayesinde oluştuğu belirtilmiş olsa da, bizim bulgularımıza göre Pleistosen döneme tarihlenen yükseltilmiş bir nehir yatağı olduğu düşünülmektedir. Bu görüş, halk arasında da yaygın olan ve sırtın tarihsel devirlerde oluşmuş bir nehir yatağı tarafından yaratılmış olduğu ve her iki yamacında yerleşimlerin bulunduğu fikri ile çakışır. Çıkrıllı Kuyu arazisinde yaptığımız çalışmalara göre, bu sırtın boylu boyunca tarıma elverişli olmayan, kumlu ve çakıllı, mezarlık, kum ocaği ve çöplük olarak kullanıla gelen çizgisel bir peyzaj unsuru olduğu anlaşılmıştır. Şu ana kadar çalışmalarımızın ilk 29 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
sonuçlarına göre bu üç kullanımın Roma döneminden Osmanlı Dönemi ve bugüne kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Ilgın’ın 3 km kadar güneydoğusunda, Mahmuthisar yolu üzerinde yeralan Çıkrıllı Kuyu mevkii’nde bu üç kullanımın üçü de (yani mezarlık, kum ocağı, çöplük) geçerlidir. Tarihsel olarak bilinen Tuz Yolu’nun da tam da bu sırtı takip ettiği bilinmektedir.
Resim 12. Çıkrıllı Kuyu (SU 187) kesitlerinde insan iskeletleri. Çıkrıllı Kuyu Mevkii’nde yapılan çalışma, Tuz Yolu’nun jeomorfolojik özellikleri araştırılırken rastlanan kum ocağının kesitlerinde bir dizi iskeletin farkedilmesi ile yapılmıştır. Kuzey ve güneye bakan kesitlerde gözlenen iskeletler iki ayrı grup olarak
30 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
fotoğraflanmış ve belgelenmiştir. Güneye (kıbleye) baktıkları anlaşılan bu mezarların çevresindeki kesitlerde buluntuya rastlanmamıştır. Ayrıca iskeletlerin çevrelerinin çöple kaplı olmaları sebebi ile arkeolojik kapsamları tam olarak anlaşılamamıştır. Bölgedeki Osmanlı dönemine ait olduğunu düşündüğümüz ve 1:25/000’lik haritalarda da görülen bu Müslüman mezarlarına yapılan tahribat Ilgın Belediyesi ve Jandarma Komutanlığı’na bildirilmiştir. Bu alanda, kum ocağı çevresinde devşirme malzeme olarak kulanılmış olduğu düşünülen eskiçağa ait bir de mermer ince işlenmiş parça belgelenmiştir.
188. Pınar Mevkii Düğer Köyü’nün 3.5 km güneyinde, Pınar Mevkii’nde bulunan su kaynağının gözü ve çevresinde, Bulasan vadisine doğru çıkıntı yapan bir dizi marl kayalık tepe üzerinde kurulmuş bir yerleşimdir. Bulasan vadisinin doğu kenarını tanımlayan marl kayalık hattı üzerindeki çanak şeklinde oyuk bir sırt üzerine yerleşmiş bir arazidir. Bu alanda pek çok su kaynağı bulunmakla beraber, Ilgın Ovası’nın bir göl olduğu buzul Pleistosen dönemindeki akıntıların burada bıraktığı izler dolayısı ile bu alanda daha büyük su kaynakları olduğu izlenimi uyanmaktadır, ancak bu yanıltıcıdır (Biricik 2012). Su kaynağı, Pınar Mevkii arazisinin üzerine oturduğu marl kayalıkların altından sızarak çıkar. Kale Tepesi-Karaköy yönünden gelen tarihi çukur yol hattı Pınar Mevkii arazisini güneybatıdan kuzeydoğuya doğru ortadan keserek geçer ve Pusat köyü ve Atlantı’nın güneydoğusundaki Cihangir Mevkii’ne yönelerek Atlantı Ovası’nın düşük seviyeli batak alanlarına uğramadan kuzeykuzeydoğu yönüne ilerler. Bu hat büyük ihtimalle tarihsel bir yol hattı ile de çakışmaktadır.
31 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 13. Pınar Mevkii (SU 188) arazisi, güneyden genel görünüm. Mahal 2. Mahal 3 olarak adlandırılan, pınar gözünün kuzeyinde yeralan yüksek tepelik alanda toplanan seramikler arazinin yerleşim tarihi hakkında önemli bilgiler vermiştir. Pınar Mevkii’den toplanan ve çalışılan seramikler bazı tarihleme sorunları arzeder. Helenistik dönem yerleşmelerinde sık rastlanan kaba ve ortak gri malların büyük miktarlarda bulunmamış olması, arazide ereken Helenistik döneme dair bir yerleşim olmadığını uyandırır. Ayrıca, özellikle Helenistik dönem için büyük saklama ve depolama işlevlerine sahip olmayan bir yerleşimle karış karşı olduğumuz sonucuna ulaştırır. Ancak bu seramikler arasında siyah astarlı boyalı devetüyü mallar arazide ele geçen en erken mal grubunu oluştururlar ancak kesin olarak tarihlenememektedirler. En erken M.Ö. 2. Yüzyıla 32 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
tarihlenebilirler. Yerel taklit siyah ve kırmızı terra sigillata mallar bundanm sonra gelen büyük bir buluntu topluluğunu teşkil eder. Bu seramiklerle aynı tarihlere atfedilebilecek ayrıca Roma ince cidarlı malları (zaman zaman madeni yüzeyli) görülür. Ilgın ve çevresinde tipik olarak Roma İmparatorluk döneminin en sık rastlanan ince mallarıdır. Geç Roma dönemi için, Kuzey Afrika’nın kırmızı astarlı çanakları ele geçmişlerdir. Bu araziden tanılayıcı olan son buluntu grubu ise Geç Roma, Erken Bizans (10-11. Yüzyıla kadar) desenli açkılı mallar oluşturur. Arazinin yerleşim tarihine son noktayi koyacak bir dönem aramak bir miktar yersizdir, çünkü Pınar Mevkii’nin hemen kuzeyinde Akgeçit Mevkii’nde geçtiğimiz sezonlarda tespit edilmiş olan bir Osmanlı yerleşmesi bulunmaktadır. Bu arazide Roma döneminden erken moderniteye kadar uzanan bir yerleşim olduğu söylenebilir. Arazi son derece geniş ve yagın bir yerleşim bizlere arzeder, ve arazinin tam açılımının anlaşılabilmesi ve belli dönemlerin temsil edildiği mahallerin anlaşılabilmesi için yoğun arazi yürüme-taraması yapılması gerekmektedir. Pınar Mevkii’nin batısında araştırma imkanı bulamadığımız başka su kaynakları yeralır ve muhtemelen bu kaynaklar çevresinde de, uydu haritalarından anlaşıldığı üzere eskiçağ yerleşimleri bulunabilir. Arazinin çeşitli mahallerinde yer yer kaçakçı kazılarına rastlanmıştır ki bunların bir kısmı zaten ince olan kültürel tabakayı tahrip etmiştir, bir kısmı da doğrudan anakaya içinde çukurlar açmıştır. Düğer’in kuzeyinde yer alan ve daha önce tespit edilmiş olan Melemen Sırtı yerleşmesi, Pınar Mevkii ile benzer şekilde, en geniş anlamıyla Roma dönemlerini temsil eder ve tıpkı Pınar Mevkii gibi, Bulasan vadisini tarımsal alan olarak kullanan büyük tarım
33 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
yerleşmelerinden biridir. Düğer köyü mezarlığı’nda daha önce rastlanmış olan devşirme kesme taş malzeme ve mezartaşların bu iki yerleşimden getirilmiş olması muhtemeldir.
189. Cihangir Tepe Cihangir Tepe, Atlantı kasabasının doğusunda, İmircik Tepe civarında başlayıp kuzeybatı-güneydoğu istikametinde Pusat köyüne kadar uzanan Bascı Sırtı üzerinde yer alır ve yassı (ya da yayvan) bir höyüktür. Bahsi geascı Sırtı Atlantı’ya açılan Bulasan fanının güney sınırını oluşturur. Atlantı Kasabası merkezinin 2.35 km kadar doğu/güneydoğusunda, ve Bulasan nehri üzerindeki köprüye 1.54 km mesafede bulunur. Yalburt ekibi arazide 7.7.2015 tarihinde çalışmıştır. Cihangir Tepe yerleşmesinde yapılan çalışma, Atlantı Ovası’nda daha önceki sezonlarda İmircik Tepe, Kara Tepe Höyüğü, ve Gümüşlü Höyük’te yapılan çalışmalara ek olarak ova hakkında jeomorfolojik ve arkeolojik bilgi toplamaya devam etmek amacı ile yapıldı. Cihangir Tepe daha önceki Prof. Hasan Bahar’ın yüzey araştırma raporlarında Roma dönemine ait bir yerleşme olarak bahsolunmaktaydı (Bahar ve Koçak 2004: 46; Bahar 1997: 361). Üzerinden toprak bir yolun geçtiği Cihangir Tepe yerleşmesi bu yol tarafından kısmen tahrip edilerek ikiye bölünür. Yol tam höyük ortasında çatallanır. Yolun doğusunda ve yüksek alanda yer alan kısmı ekili tarla olduğundan bu tarlada çalışma yapılamamıştır. Ancak bu alanda, bazalt bir öğütme taşının da içinde bulunduğu yoğun kültürel malzemeye sahip olduğu yer yer gözlenmiştir. Yol üzerinde ve yerleşimin kuzey eteğinde yolun açığa çıkardığı eski çağa ait taş bir döşeme izi kayda geçirildi. Yolun aşağısında yani batısında yer alan kesimde bir sulama kanalı bulunmaktadır. Bu alanda da yoğun bir yabani bitki örtüşü 34 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
bulunduğundan görünürlük en az yolun doğusundaki kadar kötü idi. Bu sebeple bu alanda da ayrıntılı ve sistematik yüzey taraması mümkün olmamıştır. Arazide dolayısıyla belirlenen tek mahal yol kesiti olmuştur (Mahal 1), ancak yolun batısında yer alan çıplak toprak alana taşan kısmı da bu mahal içinde değerlendirilmiştir.
Resim 14. Cihangirtepe Höyüğü (SU 189) Roma dönemi yol taş döşeme kalıntıları. Arazide ele geçen seramikleri, Roma imparatoluk dönemi (M.Ö. 1. Yüzyıl) ile başlar, ki bu dönem bolca Roma ince cidarlı malları ve, Ilgın’ın Roma dönemi yerleşmelerinden iyi bilindiği üzere az miktarda terra sigillata ile temsil edilir. Yerleşim Geç Roma dönemi başlarında terk edildiği anlaşılmaktadır. Geç Roma kırmızı mallarının genel anlamdaki
35 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
eksikliği bu durumu ortaya koyar. Ele geçen az miktardaki gri mallar Geç Helenistik ortak mal tipleri içinde yer alır ve muhtemelen M.Ö. 1. Yüzyıla tarihlenirler.
Resim 14. Cihangir Tepe Höyüğü (SU 189) Roma dönemi yol taş döşeme kalıntıları ve geri planda Cihangirtepe Höyüğü
190. Beşiktepe Beşiktepe Atlantı Ovasına bakan marl bir kayalık tepe üzerinde, Atlantı kasabasının 7 km. kuzey-kuzeydoğusunda yer alan bir sırt yerleşmesidir. Karatepe höyüğü’nün 2.1 km kadar kuzeyinde yer alır. Atlantı ovasının sulak bataklıklı tabanını keserek yükselen marl kayalıkların zirvesinde ve batı ve güneybatı eteklerine yayılmıştır, ve hem yüzeydeki bina kalıntıları hem de seramik parçaları ile kolaylıkla izlenmektedir. Yüzey malzemesinin ve 36 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
mimarinin yaygınlığı yerleşimin oldukça geniş bir alana yayılmış olduğunu gösterir. Arazide 7.7.2015 tarihinde çok kısa süreli çalışılmıştır, dolayısıyla arazinin sınırları tam olarak belirlenememiştir. Arazide gözlenen binaların taş temelleri çoğunlukla moloz taştan inşa edilmiş olmakla birlikte en azından bir binada anıtsal kesme taş temeller de gözlenmiştir.
Resim 15. Beşiktepe sırt yerleşmesi (SU 190) bitişiğinde büyük sulama kanalı Beşiktepe yerleşiminin bulunduğu bu alanın, bazı tarihsel dönemler için, Bulasan Nehri’nin yeraltına kavuştuğu ve Bulasan sularının içine aktığı düdenin mahalli olduğu bilinmektedir. Bugün marl kayalık boyunca kuzey-güney doğrultusunda büyük bir taşım
37 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
kanalı uzanır. Atlantı’da görüşülen kasaba ahalisi, Beşiktepe mevkii’nde daha önceki yıllarda ortaya çıkan bir kadın imgesi taşıyan kabartmanın kasabada Mustafa Karaçiftçi’nin evinde bulunduğu belirtilmiştir. 2015 sezonunda sözkonusu ev ziyaret edilememiştir. Yüzeyde ele geçen seramikler arasında yeşil sırlı düz mallara çok az rastlanır. 12501350 yılları arasına tarihlenen sgraffito (kazıma) mallar ele geçmişlerdir. Bu mallar beyaz astar üzerine sarımsı berrak sır taşıyan, ve ağız boyunca doğrusal kazılmış hatlara sahip kaplardır ve Zeuxippus mallarının yerel bir benzeri olarak addedilebilir. Bu mallar, alanda muhtemelen bir Selçuklu dönemi yerleşmesine işaret eder.
191. Bağyeri Mevkii Ilgın ilçesine bağlı Ağalar Köyü’nün 1.5 km batısında, Ağalar ile Ilgın arasında yer alan asphalt yolun 100 m. kadar güneyinde yer alan bir kum ocağı kesitinde rastlanan arkeolojik çöplük alanıdır. Ilgın alüvyal ovasının tam ortasında yer alan bu mahallin yakınından (güney yakasından) eskiçağda Eldeş Çayı’nın geçtiği, Tuz Yolu sırtının üzerinde bulunduğu ve DSİ’nin 1990’lar başındaki sulama projesi öncesi alanın yoğunlukla bataklık bir alan olduğu anlaşılmıştır. Eskiçağda Bulasan nehri ile Eldeş/Kempos nehirleri taşkın yataklarının tam ortasındaki sırtta yer alır. Arazinin dört bir yanı eski (Osmanlı dönemi’ne ait Hristiyan ve Müslüman) mezarlık alanlarıyla çevrilidir. Alanın yerleşim olarak kullanılmış olduğuna ya da stratigrafik bir kültürel malzeme arzettiğine dair bir bulgu ele geçmemiştir. Yerleşim morfolojisine dair bir kanıt bulunmadığından tüm alan tek bir mahal olarak değerlendirildi. Bu mekandaki kum ve silt (alüvyon) içeriği yüksek olan toprak ocağı yaklaşık 2 m. derinlikte kazılmıştır, ancak 38 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
kesitlerde mimari temeller gözlenmez. Dolayısıyla Bağyeri Mevkii’nin bir yerleşim olmadığı, ancak bir yerleşim yakınında bulunan çöplük alanı olduğu düşünülmektedir. Arazide incelenen seramikler arasında gözlenen, yerel üretim bezemesiz açık yeşil sırlı ve koyu yeşil sırlı mallar, Geç Osmanlı dönemine işaret ederler. Osmanlı seramikleri arasında oldukça standart olan seramikler öte yandan ithal mallar içermezler.
Resim 16. Bağyeri mevkii (SU 191) kum ocağı genel görünüm.
192. Ağılardı Mevkii Ilgın ilçesine bağlı Ağalar Köyü’nün 1.6 km kuzeybatısında, Ağalar ile Konya-Afyon anayolu arasında yer alır. Bu mevki, muhtemelen Roma dönemi Ilgın yerleşmesinin güney 39 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
mahallesinden çıkarak dosdoğru doğuya giden ve Çayır Höyük’ün hemen güneyinden geçen eskiçağ yolu üzerinde bulunmaktaydı. Yalburt Projesi ekibi bu arazide 14.07.2015 tarihinde çalışmıştır. Daha önce 1986- 1987 yıllarında Devlet Su İşleri’nin müteahidi olarak çalışan Özışık şirketinin kanal kazıları sırasında, batıdan doğuya Tuz Yolu boyunca taş eserler ele geçmiş olduğunu ve bu eserlerin ise Ilgın’a götürüldüğü, bu eserlerin çoğunun şu an Ilgın İtfaiyesi’nde muhafaza edildiği öğrenilmişti. Ağılardı mevkii’nde yine aynı yıllarda Ağalar Köyü’nden Reşat Kıraç’ın tarlasında kabartmasız, bitirilmemiş büyük bir lahit tespit etmiş, ve sözkonusu lahit o yıllarda Akşehir Müzesi’ne nakledilmiştir. 2 m. yüksekliğindeki lahit bugün halen Akşehir Müzesi Taş Medrese binası bahçesinde muhafaza edilmektedir. Dev lahitin yüksekliği bu alanda Roma döneminden bu yana 2 m. kadar alüvyal dolgu ile gömüldüğüne işaret eder.
Resim 17. Ağılardı Mevkii (SU 192) kaçakçı çukurları 40 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 18. Ağılardı Mevkii (SU 192) yerinde tespit edilen yazıtlı ve kabartmalı mezar stel. Ağılardı’nda tespit edilen buluntular bu mevkide de bir yerleşimin varlığına işaret etmez, bunun aksine Tuz Yolu boyunca inşa edilmiş Roma imparatorluk dönemi anıtsal mezarları mahallidir. Bu alanda, tarla ortasında lahidin çıktığı çukurun yeri tespit edilmiş, bu çukurun hemen kuzey sınırındaki toprak yol boyunca kepçe ile yeni açılmış büyük kaçakçı çukurularına rastlanmıştır. Burada ele geçen 72 cm x 52 cm x 55 cm’lik kabartmalı ve yazıtlı mezar taşı kayda geçirilmiş, daha sonrakı günlerde ise Akşehir Müzesi yetkilileri nezdinde Ilgın Belediyesi tarafından müze olarak işletilen Eski Redif Konağı’na taşınarak tutanakla teslim edilmiştir. Kaçakçı çukurları alandaki kumlu ve çakıllı alüvyal tabakalarına sahip dolguyu açığa çıkarmışlardır ve burada Roma döneminden sonra oluşmuş bir nehir 41 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
yatağının ipuçlarını vermiştir. Bu çukurlarda incelenen seramikler büyük ihtimalle burada sözü edilen tabakalara ait olmalıdırlar, ancak zarar görmemiş ya da yeni kazılmış ve hemen o mevkideki mezarların içinden gelmezler. Bu durum, incelenen tüm ince mallar yüzeyleri aşınmış terra sigillata seramikleri olmasından anlaşılmıştır. Seramiklerin imparatorluk Roma dönemine tarihlendiği söylenebilir.
193. Kürt Hasan Kürt Hasan düz yerleşimi, Ilgın ilçesine bağlı Olukpınar Köyü’nün 1 km kuzeybatısında yeralır ve Olukpınar’dan (eski adı Rüştiye, daha eski adı Delihasantolu) Konya-Afyon yoluna ulaşan asfalt yolun hemen batısındaki tarlaların ortasında, bir Göz Pınarı su kaynağının yakınında yer alır. Bu arazi, Zaferiye-Olupınar-Beykonak arasında kuzey-güney doğrultusunda dümdüz uzanan jeoloji ve jeomorfolojik hattın tam üzerindedir. Bu hat alüvyal Ilgın Ovası ile Tekke/Bulasan dere yatağını, Kadınhanı ilçesi arazisinin Bozdağ’dan Atlantı’ya uzanan eğimli vadiler ve tepelik peyzajından ayırır. Bu jeolojik kenar boyunca pek çok su kaynağına rastlanır ki, Mahmuthisar Pınarı, Eldeş’in doğusundaki Pınararası Mevkii ve Kürt Hasan’daki Göz Pınarı bunlara örnektir. Ağalar köyü’nden Kazım Kıraç isimli vatandaşın uzun yıllar önce Göz Pınarı yakınındaki bir tarlada bulduğu Erken Tunç testi kapağının buluntu mahallinin tespiti için Kürt Hasan mahallinde sezonun son günlerinden 15.07.2015 tarihinde ekin örtüsünün izin verdiği yeni sürülmüş ve alfalfa ekilmiş tek bir tarlada çalışılmıştır. Eski (1960’ların) topografik haritalarında bu alanda küçük bir mezarlık da görülmektedir. Uydu haritalarında taranan tarlanın kuzeyinde kaçakçı çukurları da gözlenmektedir. Yine bu uydu haritalarındaki 42 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
izlerden asıl yerleşim alanının, ekip tarafından taranan alanın güneydoğusuna doğru geniş ve dairesel bir alanda olduğu düşünülmektedir, ancak bu tarlada üzerindeki yoğun ekin örtüsü dolayısıyla çalışılamamıştır.
Resim 19. Kürt Hasan Mevkii (193) Seramik toplanan Mahal 1 tarlası genel görünüş. Düz tarlalık alanda (Mahal 1) sınırlı olarak yapılan yüzey taramasında arazide incelenen seramikler, bu mahalde Geç Osmanl dönemine ait bir yerleşime işaret eder ve bu yerleşim, eski haritalarda gözlenen mezarlık ile ilişki olmalıdır. Seramiklerin çoğunluğu, ince yeşil sırlı seramikler ve tarak bezemeli ortak mallardan oluşur. Özellikle fazla pişirilmiş ve dolayısı içerisi vitrifye olmuş mallardır, ve çoklukla çekme kulplu ve şerit kulplu, ip kesimli ve kaba bitirilmiş tabanlara sahip küpler yoğunluktadır. Benzer mallara 148 Argıt Baba 43 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Tekkesi arazisinde de rastlanmıştır. Bu mallara ek olarak, ele geçen farklı mal grupları buradaki yerleşim ziyade, su pınarı ile bağlantılı aktivitelerle ilişkilendirilebilir. Bunlar arasında geç dönem gri seramikleri Helenistik dönemle ilişkilendirilebilir. Açık devetüyukrem rengi üzerine siyah astarlı seramikler de gözlenir. Buna benzer henüz tarihleyemediğimiz ancak farklı dönemlerde kültürel aktiviteye işaret eden mallar bulunur. Ancak beklendiği üzere İlk Tunç Çağı’na ilişkin bir malzemeye rastlanmıştır.
194. Ağalar Ilgın ilçesine bağlı Ağalar köyü içerisinde pek çok çiftçinin çevre tarlalardan taşıyıp getirdiği daha çok Roma imparatorluk dönemine tarihlenebilecek kesme taş ve işlemeli yazıtlı anıtlar, anıtsal mimari parçalar ve devşirme malzeme bolca gözlenir. Bu malzemelerin eskiçağlarda Tyraiaon’un Roma dönemi binalarından hasat edilerek Tuz Yolu’nun Çayır Höyük ve Ağalar köyü arasındaki kısmında devşirme olarak mezarlıklarda ve farklı amaçlarla kullanılmış oldukları düşünülmektedir. İleriki tarihlerde bu köyde bir envanter çalışması yapılması önemlidir. Ağalar’daki devşirme malzemeye ve Ağılardı mevkiinde ele geçen taş anıtlar düşünüldüğünde, Tyraiaon ile bağlantılı bir kentsel ya da varoş mahalle yerleşimin olduğu düşünülebilir, ancak buna dair bir ipucuna rastlanmamıştır. Buna karşın, şu anda elimizde olan veriler ışığında bu malzemenin Tyraiaon kenti ve kentten doğuya uzanan Roma dönemi yolu boyunca izlenen mezarlık alanlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ağalar köyü’nde Kazım Kıraç adlı vanadaş köyü ziyaretimiz sırasında, yıllar önce Olukpınar Köyü, Kürt hasan mevkii’ndeki tarlasını sürerken bulup evinde sakladığı iyi korunmuş, spiral 44 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
(helezon) bezemeli mantar şekilli seramik parçasını ekibimize tutanakla teslim etmiştir. Eser araştırma sezonunun tek envanterlik eseri olarak Akşehir Müzesi’ne teslim edilmiştir. Bu buluntu üzerinde ayrıntılı tarihleme çalışması henüz gerçekleştirilmemiştir.
Resim 20. Ağalar Köyü (SU 194) ele geçen envanterlik eser.
45 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
3. Sonuçlar 2015 Sezonu, Prof. Dr. Ben Marsh’ın ekibe katılımı ile daha çok jeomorfolojik ve yerleşim ekolojisine dair soruları cevaplamaya yönelik olarak düzenlenmıştir. Bu jeomorfolojik sorular daha çok alüyal ovaların dönüşümüne ve eskiçağ yerleşimlerinin gömülme süreçlerine ilişkin olmuştur. Kuru Göl Havzası için önceki göl tabanı ve gölün alüvyasyon tarihi incelenmiştir. Aynı zamanda Kuru Göl havzası’nda bugün büyük yakınında konumlanmamış olan eskiçağ yerleşmelerinin potansiyel su kaynakları araştırılmıştır. Özellikle Hareme Mezarlığı ve Ada Tepe yerleşimlerinin konumu bu açıdan sorun arz ederler. Atlantı Ovası’nda ve Bulasan Vadisi’nde ise Bulasan nehrinin eskiçağda izlediği hat araştırılmış ve Atlantı Ovası’nda hangi düdenlere döküldüğü sorgulanmıştır. Büyük düden yakınındaki Beşiktepe yerleşimi bu açıdan önem taşır. Beşiktepe civarında nehrin eski yatağının bir kısmı tespit edilebilmiştir.
Resim 21. Akşehir Müzesi’nde resmi izinli olarak gerçekleştirilen seramik çalışmaları. 46 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Ilgın Ovası açısından bu arazi sezonunun en önemli sorularından biri tarihi Tuz Yolu’nun doğasını anlamak ve Ilgın Ovası peyzajı içerisinde izlediği hattı belirlemekti. Tuz Yolu, Ilgın ovası’nı boydan boya geçen, Battal deresi’nin ovaya döküldüğü ağzından Zaferiye Boğazı’na kadar uzanan yükseltilmiş çakıl ve kum sırt üzerinde ilerler. Bu sırtın Pleistosen bir dere yatağı olduğu düşünülmektedir. Tuz Yolu sırtı, Ilgın Ovasını iki ayrı su havzasına ayırır. Kuzeybatı havzası Battal deresi tarafından beslenir ve Ilgın Çavuşçu Gölü ile bağlantılıdır. Güneydoğu havzası ise Bulcuk, Eldeş ve Tekke dereleri tarafından beslenen havzadır. Bu iki su yatağı, Zaferiye boğazında biraraya gelir. Tuz Yolu 20. Yüzyılda yaygın olarak kum ocağı olarak kullanılmış, çöplüğe dönüştürülmüş ve dolayısıuyla yer yer tahrip edilmiştir, 187 Çıkrıllı Kuyu arazisinde gözlendiği gibi. Ne yazık ki, daha önceki dönemlerde Tuz Yolu boyunun mezarlıkların yerleşimi için seçilmiştir. Bu alanda önemli yerleşmelere rastlanmaz ancak pek çok noktada ekibimiz kaçakçı kazılarında açığa çıkarılmış mezarlık alan ve anıtları tespit etmiştir. Bunun en iyi örneklerinden biri Ilgın kent çöplüğüdür, ki bu alan önce kum ocağı olarak kullanılmıştır ve bugün Ilgın İtfaiyesi’nde muhafaza edilen devşirme taş eserler (lahitler, aslan heykelleri, mezar stelleri vs.) bu alanda kum ocağı va kanal kazılarında ele geçmiştir. Bu bulgular ilk defa olarak Ilgın Ovası içindeki jeomorfolojik, pejzaja dair ve yerleşim tarihine dair dinamikleri ilk defa olarak ortaya koymuştur.
47 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Resim 22. Ilgın Ovası’nda ova allüvyal dolgusu belirleme jeomorfolojik çalışmaları.
48 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Kaynakça Bahar, Hasan; 1996. “Ilgın çevresi höyükleri 1994,” XIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı I. Cilt. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, Cilt I: 153-184. Bahar, Hasan. 1997. “Doğanhisar, Ilgın, Kadınhanı ve Sarayönü yüzey araştırmaları 1995,” XIV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Cilt II:359-374. Bahar, Hasan ve Özdemir Koçak; 2004. Eskiçağ Konya Araştırmaları 2. Konya: Kömen Yayınları. Biricik, Ali Selçuk; 2012. “Ilgın Gölü” Birinci Ulusal Ilgın Sempozyumu. A. Boran, H. Sarı, ve A. Arılık. Konya: Ilgın Belediyesi Kültür Yayınları, s. 91-101. Boran, Ali; Abdülhamit Tüfekçioğlu, Ahmet Ögke (der.); 2001. Geçmişten Günümüze Bütün Yönleriyle Ilgın. Ilgın. Calder, W. M.; 1928. Monumenta Asiae Minoris Antiqua. Publications of the American Society for Archaeological Research in Asia Minor. Volume I. Manchester. Harmanşah, Ömür ve Peri Johnson; 2012. "Yalburt Yaylası (Ilgın, Konya) Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi, 2010 Sezonu Sonuçları " in 29. Araştırma Sonuçları Toplantısı. Adil Özme (ed). Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın No: 153/2. Cilt 2: 335-360. Harmanşah, Ömür and Peri Johnson; 2013. “Pınarlar, Mağaralar, ve Hitit Anadolu’sunda Kırsal Peyzaj: Yalburt Yaylası Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi (Ilgın, Konya), 2011 49 | S a y f a
Yalburt Yaylası ve Arkeolojik Yüzey Araştırmasi 2015 Sezonu Raporu
Sezonu Sonuçları.” 30. Araştırma Sonuçları Toplantısı. Adil Özme (ed). Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 2. Cilt: 7384. Harmanşah, Ömür ve Peri Johnson; 2014. "Yalburt’a Çıkan Bütün Yollar: Yalburt Yaylası Arkeolojik Yüzey Araştırması (Konya) 2012 Sezonu Çalışmaları " in 31. Araştırma Sonuçları Toplantısı. Adil Özme (ed). Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları Cilt 2: 377-394. Hayes, J.W.; 1972. Late Roman Pottery. London: The British School at Rome. Özgüç, Tahsin; 1988. İnandıktepe: Eski Hitit Çağı’nda Önemli bir Kült Merkezi. Ankara: Türk Tarih Kurumu
50 | S a y f a