1 İşten eve döndüğümde kapıma iliştirilmiş bir notla karşılaştım. Öğlen yemeği saatinde başlayıp akşama kadar süren Merlotte’daki mesaimden yeni çıkmıştım ama aralık ayının sonu olduğundan hava çoktan kararmıştı. Bu yüzden Bill- yani eski erkek arkadaşım – Merlotte’un müdavimlerinin gözü önünde Bill Compton yada Vampir Bill. – bu nottu kapımın önüne bir saat içersinde bırakmış olmalıydı çünkü hava kararmadan önce uyanması mümkün değildi. Bill’i bir haftadan uzun süredir görmüyordum ve mutlu bir ayrılık yaşadığımızı söyleyemezdim. Üstünde adımın yazılı olduğu zarfa dokunmak bana kendimi berbat hissettirdi. Şu hallimi bir gören olsa yirmi altı yaşında olmama rağmen daha önce hiç erkek arkadaşım olmadığını ve hiç ayrılık yaşamadığımı düşünürdü. Haklı da olurdu. İşin doğrusu aklı başında olan erkekler benim gibi tuhaf biriyle çıkmak istemiyordu. Okulla başladığımdan beri herkes kafamın için de acayip şeyler döndüğünü , aklımın karışık olduğunu söylüyor. Haklılar . Bu demek değil ki barda bana sık sık asılmıyorlar , yoklama çekmiyorlar. Erkekler sarhoş oluyor ve bende güzel görünüyorum. Böylece şu acayip gülümsememi ve tuhaflığımla ilgili korkularını , kuşkularını unutuveriyorlar. Şimdiye kadar sadece Bill bana gerçek anlamda yakınlaştı. Bu yüzden de ondan ayrılmak beni gerçekten sarstı.Mutfak masasındaki eski püskü sandalyelere çökünceye kadar zarfı açmadım.
Sevgili Sookie Bu ayın başında yaşadığımız tahlisiz olayları atlatınca seninle konuşmak istiyorum. Talisiz olaylarmış ! Atlattığımdaymış ! Çürükler nihayet yok oldu ama dizim hala soğuk havalarda sızlıyor ve korkarım sızlamaya devam edecek . Bu yaraları bana ihanet eden erkek arkadaşımı kaçıran aralarında eski sevgilisi Lorena’nın da bulunduğu bir grup vampirin elinden kurtarmak uğruna aldım. Bill’in Lorena’nın Mississippi davetine koşa koşa gidecek kadar bu vampirellanın nesine ayılıp bayıldığını , nasıl olup ta Lorenna’nın onun kalını bu kadar başından alabildiğini çözebilmiş değilim. Büyük ihtimalle olup bitenler hakkında aklında pek çok soru vardır. Lanet olsun ! Tam üstüne bastın ! Benimle yüz yüze konuşmak istiyorsan , ön kapıya çık ve beni içeriye al ! Ah ! İşte bunu beklemiyordum. Bir dakikaya kadar düşündüm , zihnimde bu teklifi tarttım. Sonunda Bill’e artık güvenmediğimde ve onun bana fiziksel olarak zarar vereceğine de inanmadığımda karar kıldım ve yerimden kalkıp mutfaktan ön kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım , seslendim. ‘’ Tamam , içeriye gel ‘’ Bill ormandan çıkıp benim eski evin bulunduğu açıklığa adım attı. Görünüşü içimi burktu . Benimkinin hemen yanındaki arazide çifçilik yaparak geçindiği yıllar yüzünden vücudu hala formada , omuzları genişti. 1867’de ölmeden önce iç savaşta çarpıştığı için dayanıklı ve sert bir adamdı. Yunan heykelleri gibi kusursuz bir burnu , kısacık kesilmiş kahverengi saçları ve koyu renk gözleri vardı . Birlikte olduğumuz günlerde nasıl görünüyorsa hala öyleydi ve hep öyle görünecekti. Eve girmeden eşikte biraz tereddüt etti ama buna gerek yoktu. Eskiden olsa rahat mobilyalarla döşeli derli toplu oturma odasına geçebilmesi için kapıda kenara çekilip ona yol verirdim. ‘’ Teşekkürler ‘’ dedi her zamanki gibi soğuk ve sakin sesiyle . Bu ses hala içimin arzuyla titremesine sebep oluyordu. Aramızda ters giden şeyler olmuştu , bir sürü problemlerimiz vardı ama bunların hiçbiri yatakta başlamamıştı. ‘’ Buradan ayrılmadan önce seninle konuşmak istedim. ‘’ ‘’ Nereye gidiyorsun ? ‘’Ses tonumun aynı onunki gibi soğuk ve sakin olmasına gayret ettim. ‘’ Peru’ya . Kraliçenin emri. ‘’
‘’Hala şu senin şey üzerinde mi çalışıyorsun ,ee veritabanı ? ‘’ Ben bilgisayarlardan hiç anlamam ama Bill son zamanlarda bu konuda sıkı çalışmıştı. Evet . Araştırmam gereken az bir şey daha kaldı. Lima’da çok yaşamış bir vampir , kendi kıtasında bizim türümüzden olanlarla ilgili baya bilgi sahibiymiş. Onunla görüşmek için randevu aldım . Hazır oralardayken biraz da etrafı gezeceğim. ‘’ O sırada ben Bill’e bir şişe sentetik kan ikram etme isteğimle boğuşuyordum. Misafirperverlik bunu gerektirirdi. Başımla kanepeyi işaret ederek ‘’ Otursana ‘’ dedim resmi bir edayla . Ben de kanepenin yanındaki eski koltuğun ucuna iliştim. Sonra bir sessizlik oldu . Ne kadar mutsuz olduğumu hatırlatan türde bir sessizlik … ‘’ Bubba nasıl ? ‘’ diye sordum sonunda. ‘’ Şu an New Orleans’da .’’ dedi Bill. ‘’ Kraliçe zaman zaman onu etrafta görmekten hoşlanıyor. Hem geçen ay buralarda fazla göründü onu bir süreliğine başka yere yollamak iyi fikirdi. Yakında dönecek tabii. ‘’ Eğer Bubba’yı görseydiniz onu sizde tanırdınız. Onu herkes tanır , yüzünü herkes bilirdi. Fakat ne yazık ki onun ki başarılı bir dönüşüm olmamıştı. Kendisi de bir vampir olan morg görevlisi onun küçükte olsa bir hayat ışığı taşıdığını görmezden gelmiş. Beliki fanatik hayranlarından biriymiş ve onu geri getirme isteğine karşı koyamamış . Şimdi güneyli vampir toplulukları Bubba’ya sırayla göz kulak oluyor ve onu halkın göz önünde tutmamaya çalışıyordu. Tekrar sessizlik oldu. Bu geceki planım , ayakkabılarımdan ve iş kıyafetlerimden kurtulup rahat bir şeyler giymek , yanımda Fraschestta pizzamla televizyon karşısına kurulmaktı. Öyle parlak bir plan sayılmazdı ama en azından bana ait bir planım vardı. Oysa bütün bunların yerine orada oturmuş acı çekiyordum. ‘’ Eğer söyleyecek bir şeyin varsa hemen söylesen iyi olur ‘’ dedim Başıyla onayladı . Benden çok kendi kendiyle konuşur gibi ‘’ Açıklamam lazım .’’ dedi . Beyaz ellerini kucağında birleştirdi . ‘’ Ben ve Lorena … ‘’ Bilinçsizce irkilip geri çekildim. Bu ismi bir daha duymak istemiyordum. Beni onun için terk etmişti. ‘’ Sana anlatmak zorundayım ‘’ dedi neredeyse kızgın bir şekilde. Tepkimi fark etmişti. ‘’ Bana bir şans daha ver. ‘’ bir an durdum , sonra elimin devam et manasında hafifçe salladım. ‘’ Lorena beni çağırdığında Jackson’a gitmemek elimde değildi. ‘’ dedi.
Kaşlarım kalktı bunu daha önce de duydum. Anlamı kendime hakim olamadım , ne yazık ki benim hiç otokontrollüm yok yada o anda vücudumun üst kısmıyla düşünemiyordum. Gibi bir şeydi. ‘’ Biz uzun zaman önce sevgiliydik. Eric , vampirlerin birlikteyken fazla şiddetli bir ilişki yaşadıkları için beraberliklerinin uzun süreli olamadığından sana bahsettiğini söyledi. Eric’in sana söylemediği şey . Lorena’nın beni dönüştüren , geri getiren vampir olduğu ‘’ ‘’Karanlık Taraf’a mı diye ‘’ sordum ve dudağımı ısırdım . Şakanın sırası değildi. ‘’ Evet ‘’ diye cevap verdi Bill ciddiyetle . ‘’ Ve sonra bir süre beraber yaşadık sevgili olarak ki hep böyle olmaz.’’ ‘’ Ama ayrıldınız … ‘’ ‘’Evet , yaklaşık 80 yıl önce . Birbirimize daha fazla katlanamaz halle geldik. O zamandan beri onu hiç görmemiştim . Tabiî ki haberlerini alıyordum.’’ ‘’ Elbette ‘’ dedim ifadesiz bir yüzle. Ama onun davetine uymaya mecburdum. Bu bir zorunluluk . Dönüştürücünün çağırınsa cevap vermelisin. ‘’ Sesi ısrarlıydı. Başımla onaylayıp anlamış gibi görünmeye çalıştım ama başarılı olamadım sanrım. ‘’ Bana seni terk etmemi emretti .’’ dedi Bill. Gözlerini gözlerime dikmişti. ‘’ Eğer bunu yapmasam seni öldüreceğini söyledi. ‘’ Sabrım taşmak üzereydi. Kontrolümü kaybediyordum. Dikkatimi toparlamak için yanağımın iç kısmını sertçe ısırdım. ‘’ Yani hiçbir açıklama yapmadan ve benimle bu konuyu tartışma gereği bile duymadan , ikimiz için neyin iyi olduğuna tek başına karar verdin. ‘’ ‘’ Buna mecburdum. ‘’ dedi. ‘’ Onun emirlerine uymak zorundaydım. Seni incitebileceğini , sana zarar verecek güçte olduğunu biliyordum. ‘’ ‘’ Eh işte bu konuda haklısın. ‘’ Gerçekten de Lorena beni mezara göndermek için elinden geleni yapmıştı. Fakat ben erken davranmıştım. Tamam , belki şansında biraz payı vardı. Ama paçayı kurtarmıştım ki önemli olan buydu. ‘’ Ve sen artık beni sevmiyorsun. ‘’ dedi ses tonunda bir soru gizliydi. Bu soruya net bir cevabım yoktu. ‘’ Bilmiyorum. ‘’ dedim ‘’ Ve beni geri isteyeceğini düşünmemiştim. Ne de olsa anneciğini öldürdüm. ‘’ Benim ses tonumda da soru gizliydi ama acımasızlık daha ağır basıyordu.
‘’ O zaman bir süre daha ayrı kalmamız gerekiyor. Geri döndüğümde eğer sende istersen tekrar konuşuruz. Şimdi bir veda öpücüğü ? ‘’ Bill’le tekrar öpüşmeye can atıyordum. Yazıklar olsun bana ! Bu öyle kötü bir fikirdi ki , değil gerçekleştirmek bunu istemek bile yanlıştı. Karşılıklı ayakta durduk ve dudaklarımı acele ile iki yanağına değdirdim. Bembeyaz teni vampirleri insanlardan ayrı kılan o hafif kızarıklıkla parlıyordu. Çoğu kişinin bunu benim kadar net göremediğini öğrendiğimde gerçekten çok şaşırmıştım. ‘’ Şu kurtadamla görüşüyor musun ? ‘’ diye sordu tam kapıdan çıkmak üzereyken. Sanki kelimler içinden bir şekilde zorla çekip çıkarılmış , söküp alınmış gibi görünüyordu. ‘’ Hangi kuradam ? ‘’ diye sordum kirpiklerimi kırpıştırmamak için kendimi zor tutarak . Bir cevabı hak etmiyordu ve bunu da gayet iyi biliyordu. ‘’ Ne zaman döneceksin ? ‘’ diye sordum canlı bir şekilde. Bana şüphe ile baktı. ‘’ Kesin bir tarih yok belki iki hafta sonra ‘’ ‘’ O zaman konuşuruz. ‘’ dedim başımı başka tarafa çevirerek ‘’ Dur , sana anahtarını vereyim ‘’ Elimi çantama daldırıp anahtarlığımı çıkardım. ‘’ Hayır sende kalsın , lütfen. ‘’dedi ‘’ Ben yokken ihtiyacın olabilir. Ne zaman istersen eve gidebilirsin. Bana ait faturaları ve mektupları , ben dönene kadar postane de tutacaklar .Diğer yarım kalmış işlerimle de ilgilenecekler. ‘’ Ben bizzat ilgilenmesi gereken yarım kalmış son işiydim herhalde. Şu sıralar her fırsatta köpürmeye hazır , lanet olasıca öfkemin , içimde yavaş yavaş yükseldiğini hissettim. ‘’ Sana iyi yolculuklar dilerim. ‘’ dedim soğuk bir sesle ve kapıyı arkasından kapattım. Yatak odama doğru yürüdüm. Üstüme rahat bir ev elbisesi giyecek ve televizyon izleyecektim Planıma sadık kalacaktım. Gerçekten. Yine de pizzamı fırına koyarken birkaç kez elimle yanaklarımı silmek zorunda kaldım.