1 Geçen haftanın beklenmedik soğuğu geride kalmıştı,Clary Luke’un ön bahçesini aceleyle geçerken güneş ışıl ışıl parlıyordu.Süveterinin kapüşonu saçının yüzüne dağılmasını önlüyordu.Hava ısınmış olabilirdi, ama East River’daki rüzgar yine de sertliğini korurdu. Sokağın aşağısındaki kullanılmayan fabrikadan gelen yanık şeker kokusu ve Brooklyn’in asfalt ve benzin kokusuyla karışık kimyasal bir kokuyu rüzgar beraberinde taşıyordu. Simon, Luke’un geçen yıl oraya çöpe atmak için çıkardığı ancak asla sokaktaki çöp tenekesine taşımaya yeltenmediği yayları fırlamış kırık dökük koltuğa yayılmış Clary’i bekliyordu.Koltuk küf kokuyordu ve döşemesindeki yırtıklardan sünger parçaları fışkırıyordu.Ama Simon bunu umursamaz görünüyordu.Dizlerinin üstünde oyun konsolu* vardı ve azimle oynuyordu. Clary merdivenlere geldiğinde ‘sayı’ dedi. ‘Mario Kart’ ta herkesi yere seriyorum.’ Clary’i Luke’un yanına geldi ve yüzündeki saçları çekti. ‘’ Nerede kaldın ? Bütün öğleden sonrayı seni arayarak geçirdim. ‘’ dedi Simon ayağa kalktı ve yanıp sönün oyun kutusunu gösterdi. ‘’ Eric’in . grup pratiği. ‘’ Clary kilitin anahtarı ile uğraşırken durdu – anahtar her zaman sıkışırdı - ona dönüp uzun bir süre baktı. ‘’ Grup pratiği mi ? Yani demek istediğin hala … ‘’ ‘’ Grupta mıyım ? Neden olmasın. ‘’ Simon Clary’e erişti . ‘’ Bırak ben yapayım. ‘’ Clary Simon anahtarla ilgilenirken geride durdu . Simon’ın elleri Clary’in eline dokundu . Simon’ın elleri dışarıdaki havaya yakın bir soğukluktaydı . Clary biraz
titredi. Romantik ilişkileri iki hafta önce başlamıştı ve Clary ne zaman Simon’ı görse bir garipleşiyordu. ‘’ Teşekkürler ‘’ ona bakmadan anahtarları aldı. Oturma odası hala sıcaktı. Luke onlara bakmadan oraya doğru ilerledi. Keskin soğukların geçtiğini bilse bile hala üşüyordu . Clary onu arkasından kucakladı . Simon da onu takip etti. Yatak odasına doğru giderken görülen manzara çok dağınıktı. Yatağın üzerinde ve yerlerde hep kıyafetler , çizimler vardı. Simon dağınıklığa bakarak konuştu ‘’ Idris’e birkaç günlüğüne gideceğini düşünmüştüm.’’ ‘’ Öyle zaten , ama ne toplayacağımı hiç bilmiyorum. Ya pantolon giyemesem , elbisem yada eteğim çok az var. ‘’ ‘’ Neden pantolon giyemeyecekmişsin ki ? Orası başka bir ülke başka bir yıl değil ki. ‘’ ‘’ Ama Gölge Avcıları eski kafalıdır ve Isabelle hep giysi giyiyor – ‘’ Clary onu böldü ve iç çekti. ‘’ Önemli değil. Ben sadece annemin gardolabı hakkındaki endişelerimi dile getirdim. Hadi başka bir şeyden konuşalım. Grup patrikleri nasıl ? Hala grubun bir adı yok mu? ‘’ İyi .’’ dedi Simon ve masaya atladı. ‘’ Hala bir isim bulamadık , şöyle ironik bir şey olsun istiyoruz. Herkesi derinden etkileyecek bir şey. ‘’ ‘’ Anlaşılması güç bir şey yani.’’ ‘’Tam üstüne bastın. ‘’ dedi Simon. ‘’ Çünkü ben harikayım. Hem seni çok iyi tanıyorum. ‘’ Clary kendini yatağa doğru bıraktı ve Simon’a baktı.
‘’ Peki Eric ve diğerlerine söyleyecek misin seni -.’’ ‘’ Benim bir vampir olduğumu mu ? Öyle hemen konuşmanın ortasında söylenecek bir şey değil bu. ‘’
‘’Belki değildir ama onlar senin dostların. Bunu bilmeye hakları var. Üstelik rock’ın tanrısı gibi olabilirsin tıpkı Lestat gibi. ‘’ ‘’Lestat. ‘’ dedi Simon. ‘’ Evet, Lestat olabilir.Ama ben senin dostlarına Gölge avcısı olduğunu söylediğini görmedim. ‘’ ‘’Dost mu ? Sen benim dostumsun ya. Ve ben sana söyledim. ‘’ ‘’Çünkü başka bir seçeneğin yoktu.’’ dedi Simon ellerini başına götürerek. Sonra gözleri yatağın yanındaki lambaya dikti. ‘’ Gittiğin zaman seni özleyeceğim. ‘’ ‘’ Bende seni özleyeceğim. ‘’ dedi Clary . Belli etmek istemese de teni endişe ile dolmuştu. Idris’e gidiyorum. dedi içinden . Camlar Şehri’nin merkesine gidip , annemi kurtaracağım. Jace ile olacağım. Simon sanki onun düşüncelerini duymuş gibi telaşlandı ama konuştuğu zaman sesi yumuşaktı . ‘’ Bana bir daha Idris’e gidiş nedenini söylesene . Neden Luke ve Madeline sensiz bu işi halletmek zorunda kalacaksın ? ‘’ ‘’ Çünkü anneme büyü satan falcı Madeline’in bilmediği bir yere onu koydu. Madeline’e göre ben ona çok benzediğim için bana yardımcı olabilecek. Luke da gelmiyor çünkü bir Downwordly için Idris güvenli bir yer sayılmaz. Clave’in izni olmadan yakınanına bile gelemez. Lütfen , ona bu konu hakkında bir şey söyleme . Zaten benimle gelemediği için üzgün. Madelini meselesini bilmeseydi sanırım gitmeme hiç izin vermezdi. ‘’ ‘’Ama Lightwoodslar orada olacak değil mi ? Jace orada olup sana yardım edecek . Öyle demişti değil mi ? Üstelik yalnız gelmene aldırmıyor. ‘’ ‘’Elbette yardım edecek. ‘’ dedi ve boğazını temizleyerek ‘’ Ve yalnız gelmemi kafasına takmıyor. ‘’ İşte bu yalandı.
Jace Clary’in annesi ile ilgili sırrı söylediği ilk kişiydi. Luke’tan önce ona söylemişti. Clary orada durup ona anlatırken giderek daha solgunlaşmıştı ama sonunda annesini nasıl kurtacağını anlatabilmişti. O her şeyi anlatıktan sonra Jace ‘’ Sen gitmiyorsun. ‘’ demişti. ‘’ Seni bağlayıp delirtene kadar oturmamam gerekirse bile yaparım ama Idris’e gitmiyorsun. ‘’ Clary sanki tokat yemiş gibi hissetmişti. ‘’ Ama sen gidiyorsun. ‘’
‘’ Biz gidiyoruz. Gitmek zorundayız. Clave herkesi Idris’e çağırdı . Konsey Valentine hakkında bir karar varacakmış …’’ ‘’ Eğer siz gidiyorsanız , neden ben gidemiyorum. ‘’ ‘’ Çünkü bu senin için güvenli değil.’’ Giderek daha çok sinirleniyordu. ‘’ Ah çünkü burası çok güvenli ya. ‘’ dedi Clary. ‘’ Geçen aylarda neredeyse bin kere öldürülüyordum. Hepsi New York’ta oldu üstelik. ‘’ ‘’ Çünkü Valentine Ölümcül oyuncakların burada olduğundan endişe ediyordu. Şimdi gözü Idris’in üzerinde olmalı .‘’ ‘’ Çok az şeyden eminiz. ‘’ dedi Maryse Lightwood. Başından beridir bir köşe onları dinliyordu. ‘’ Hem The Clave onu görmek isteyecektir Jace. Bunu biliyorsun. ‘’ ‘’Clave kendini becerebilir.’’ ‘’ Jace , konuşmana dikkat et. ‘’ dedi Maryse. ‘’ Onlar pek çok şey istiyorlar. Hepsini onlara götürmek zorunda değiliz. ‘’ dedi Jace. ‘’Sadece birkaç günlüğüne .’’ dedi Claire ‘’ Herhangi bir sorun olmayacaktır. Hem Madeleine Bellefleur’un yanında kalırım. ‘’ ‘’ Madeline Idris’e geri döndü mü ? ‘’ diye sordu Maryse. ‘’ Size hayır dedim. ‘’ dedi kızgın kızgın Jace.
Çeviri Onread.Wordpress ve Özlem K Tarafından yapılmıştır.