- Bölüm 1 Efendi ‘’ Sadece kahve , lütfen ‘’ Garson kız karşlarını kaldırdı. ‘’ Yiyecek bir şey ister misiniz ? ‘’ Kızın aksağını ağırdı. Simon Lewis kızı suçlamıyordu. Büyük olasılıkla daha iyi bir bahşiş almak için yiyecek bir şey almasını öneriyordu. Sadece kahve yüzünden o kadar bahşiş alamazdı. Ama bu Simon’nın suçu değildi.Bazen bilerek yiyecek sipariş ederdi. Ama bu gün resturant kalabalık değildi yani yemek yememesi garip karşılanmayacaktı. ‘’ Sadece kahve. ‘’ Kısa bir omuz silkmesiyle garson kız menüyü kaptığı gibi siparişi iletmeye gitti. Simon plastik sandalyesine yaslandı ve etrafa bakmaya başladı. Veselka 9. Cadde ve 2. Averuna’nun köşesindeki bir cafeydi. Kuzey Lower’da Simon’nın en sevdiği yerlerden biriydi. Bir kahve alıp bu siyah ve beyaz dan oluşan kasabayı bütün gün seyredebilirdi. Aynı zamanda onun en sevdiği makarna ve biorch’da verilen bir yerdi. Şimdi onları yiyebileceği günler geride kalmıştı. Ekimin ortasındaydı. Tam Cadılar Bayramının yaklaştığı gündü. Bütün her yer dekorasyonlar ile süsleniyordu. Büyük harflerle yazılmış. Oyun yada Şeker pankartları , sahte Kont Billzure adlı vampirlerin resimleri … Bir keresinde Simon ve Clary birlikte evi Kont’un resimleri ile süslemişlerdi. O zaman sahte vampir dişleri takmak ve pelerin giymek çok komik geliyordu. Artık bu tür şeylere gülmüyordu. Simon pencereden baktığı zaman 2. Averue Caddesinden elinde konfetiler ile gelen kalabalığı gördü. Kalabalığın içersinde bir küçük kız vardı. Hoplaya zıplaya etrafa bakıyordu. Kapının üstündeki zil çalınca Simon pencereye bakmayı kesti. Gelen kişi Isabelle Lightwood’du. Simon’ı görünce gülümsedi. Bir manto giymişti. Salına salına yanına gelip , üzerindeki montu çıkardı ve sandalyenin üstüne koyup oturdu. Montu çıkarınca Clary’inin ‘’ Bilindik Isabel kıyafetti. ‘’ dediği kıyafetlerden vardı. Dar ve kısa bir elbise , botlar ve çanta. Botlarının içinde bir bıcak giziliydi. Simon haric kimsenin görmeyeceği kadar iyi gizlenmişti. Herkes o otururken yemeğine devam ediyordu. Saçını arkaya doğru attı. Böyle bile Clary’den daha fazla meraklı gözü kendine çekiyordu. Güzel Isabel Lightwood. Simon ilk onunla tanıştığı zaman onun gibi bir kızın hayata ona bakmayacağını düşünüyordu. Çoğunlukla da haklı çıkmıştı. Isabel ailesinin onaylamayacağı kişiler ile çıkmaya meraklıydı. Bu onun dünyasında Aşağılı Dünyalılar anlamına geliyordu. Bilirsiniz , kurtadamlar , periler , vampirler.
Şimdi ikiside gecen bir yada iki aydır düzenli olarak çıkıyorlardı. Genelde ilişkileri böyle buluşmalara dayansa bile bu Simon’ı şaşırtmıştı. Eğer o bir vampir olmasaydı Isabel onunla hiç çıkar mıydı ? Simon bunu merak ediyordu. Isabel sacını kulağının arkasına itti ve göz alıcı bir şekilde gülümsedi. ‘’ Harika görünüyorsun. ‘’ Isabel’in harika dediği görünüşü onlar çıktığı zaman iyice değişmeye başlamıştı. Simon yüzlerce dolarlık pantolonlar , botlar giymeye başlamış , iyice bakımlı olmuştu. Ama onun meşhur tişörtleri hala üzerindeydi. Şimdikinin üstünde ‘’ Varlığımız Anlamasızdır. ‘’ yazıyordu. Aynı zamanda saçlarını da büyütmüştü. Artık neredeyse gözlerine iniyordu. Isabel bunu da çekici bulmuştu. Clary onun bu yeni halli yüzünden dalga geçiyordu. Gerçi Clary Simon ve Isabel’in aşk hayatı ile ilgili her şeyi komik buluyordu. Onun Isabel ile ciddi bir şekilde çıktığına inanmıyordu. Ayrıca Mia Roberts ile çıktığına da inanmıyordu. Mia hem kurtadam arkadaşları hemde Simon için Isabel kadar ciddi kız arkadaşıydı. Üstelik Clary Simon’nın ikisini de aynı anda idare ettiğine inanamıyordu. Simon da bunun nasıl olduğunu daha anlamamıştı ama ikisiyle de çıkıyordu. Mia onun evine gelip X-box oynuyorlardı ve giderken ona yaklaşıp hoşça kal öpücüğü veriyordu. Bu birkaç kez tekrarlanırken Simon bu durumdan memnundu. Sonra Clary’i aradı ve ona durumu anlattı. Bu olayları Isabel’e anlatmalımıydı ? Clary’inin yanıtı kısaydı. ‘’ Isabel ile aranızda neler olduğunu anla , sonra ona söyle. ‘’ İşler iyiye gitmiyordu. Aradan bir ay geçmesine rağmen Simon , Isabel ile aralarında olan şeyin ne olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden ona hiçbir şey söylemedi. Şimdiye kadar işler iyiye gidiyordu. Isabel ve Mia arkadaş değillerdi ve birbirlerini çok ender görüyorlardı. Ama bu ne yazık ki bu hafta değişmek üzereydi. Clary’nin annesi ve uzun süredir dostu olan Luke bu hafta evleniyordu ve hem Mia hem de Isabel düğüne davetliydiler. Simon bu fikri New York caddelerinde vampir avcıları tarafından kovalanmaktan daha korkutucu buluyordu. ‘’ Pekala. ‘’ dedi Isabel. ‘’ Neden buradayız ? Taki’ye gidebiliriz , orada kan servis ediyorlar. ‘’ Simon sesini kıstı ama hiçbir şey Isabel’ı rahatsız etmezdi tabii. Neyseki kimse onları dinlemiyor gibiydi. Birkaç kişi kahvelerini içip Izzy ve Simon’a bakış atmıştı. ‘’ Burasını seviyorum. ‘’ dedi Simon . ‘’ Clary ve ben eskiden her gün buraya gelirdik. Tisoch’daki derslerinden bahsederken onu dinlerdim. Ayrıca çok güzel yemekleri ve tatlıları var. Not , bütün gece açık ender yerlerden. ‘’ Isabel onu duymazdan gelerek Simon’nın omzundan geriye baktı. ‘’ Bu da ne ? ‘’ Simon onun neye baktığını görünce gülümsedi. ‘’ Bu Kont Blintzura ‘’ ‘’ Kont Blintzura mı ? ‘’ Simon omuz silkti. ‘’ Cadılar Bayramı dekarosyonu . Çocuklar için , tıpkı Kont Susam Sokağı gibi yada Kont Chocula ‘’ Simon gülümsedi. ‘’ Çocuklara nasıl bir kont olacağını öğretiyor. ‘’
Isabel şaşkın bir şekilde ona baktı. ‘’ Bir vampir televizyonda çocuklara nasıl kont olacağını mı öğretiyor ? ‘’ ‘’ Eğer görseydin , daha anlamlı gelirdi. ‘’ dedi Simon ‘’ Aslında bu durumda anlamlı gelen bir mit var.’’ Dedi Isabel , Gölge Avcısı kılığına bürünerek. ‘’ Vampirler her zaman sayılmak isterler. Kontluk derecesi de buradan gelir. Eğer onların önünde pirinçleri yere dökersen , durduramazsın saymaya başlarlar. Bu belki pek doğru bir şey değil ama sarımsak efsanesi gibi böyle bir mit var. Hem vampirlerin çocuklara bir şey öğretmekle işleri olmaz. Onlar korkunçturlar. ‘’ ‘’ Teşekkürler. ‘’ dedi Simon ‘’ Ama bu bir şaka. Blintzu bir Kont . Yani saymaktan hoşlanır. ( Count : hem Kont hem de saymak anlamı taşır. ) Bir çikolatalı kurabiye , iki çikolatalı kurabiye , üç çikolatalı kurabiye …’’ Kapı açılınca içeriye başka bir müşteriyle beraber soğuk hava girer . Isabel titrer ve atkısını boynuna atar. ‘’ Bu hiç gerçekçi değil. ‘’ ‘’ Ne tercih ederdin ? Çocuklar bugün Kont ne yedi biliyor musunuz ? Bir zavallı köylü , iki zavallı köylü , üç zavallı köylü … ‘’ ‘’ Sus. ‘’ dedi Isabel. Atkıyı boğazında bir kez döndürdü ve uzanıp Simon’nın elini tuttu. Karanlık gözleri birden parladı. Genelde bir iblis avladığı yada avlamaya gideceği zaman Isabel’in gözleri böyle olurdu. ‘’ Şuraya bak. ‘’ Simon dönüp baktığı zaman iki adamın pencere yanında oturduğunu gördü. Önlerinde kekler , pankekler ve tabaklar duruyordu. Ama hiç birisi yemekle ilgilenmiyordu. İkisi de acınası bir şekilde sıskaydılar. Öyle sıskaydılar ki yanakları sanki bıçaklar ile kesilmiş gibi boşluk oluşturuyordu. İkisi de gümüş saçlı , gümüş gözlüydüler. ‘’ Şimdi .’’ dedi Isabel. ‘’ Sence onlar ne ? ‘’ ‘’ İkisi de kötü cücelere benziyorlar. ‘’ dedi Simon. ‘’ İkisi de etki altında insanlar. ‘’ dedi Isabel. ‘’ Bir vampire aitler. ‘’ ‘’ Ait derken … ? ‘’ Isabel hırcın bir ses çıkardı. ‘’ Melek aşkına kendi türün hakkında hiçbir bilgin yok. Vampirler nasıl yapılır , onu bile bilmiyorsundur kesin. ‘’ ‘’ Biliyorum tabii vampir anne , vampir babayı çok severse ve ikisi … ‘’ Isabel ona düşmanca bakar ‘’ Biliyorsun ki vampirler oluşmak için sekse ihtiyaç duymazlar. Gerçi eminim nasıl vampir yapılır bilmiyorsundur . ‘’ ‘’ Aslında biliyorum. ‘’ dedi Simon . ‘’ Ben vampirim çünkü ölmeden önce vampirin kanını içtim. Kan içmek artı ölmek eşittir vampir. ‘’
‘’ Pek değil. ‘’ dedi Isabel. ‘’ Önce Rafael’in kanını içtin , sonra başka bir vampir tarafından ısırıldın sonra öldün. Vampir olman için kanını içtikten sonra ısırılman lazımdı. ‘’ ‘’ Neden ? ‘’ ‘’ Vampir salyasının … malı. Salya mal yapar.’’ ‘’ Iyy.’’ ‘’ Bana ıyy’lama. Vampirler böyle insanları kendi malları sayar. Ve onları etraflarında gezdirirler. Onlar bir nevi atıştırmalık.’’ dedi Isabel soğuk bir sesle. ‘’ Onları görünce kan kaybı yüzünden böyle olduklarını düşünüyorsun ama aslında vampir salyası onları iyileştiriyor. Kan hücrelerini artırıyor, güçlü ve hızlı iyileştiriyor. Ayrıca daha uzun süre yaşayabiliyorlar. Bu yüzden Yasaya karşı bir şey değil. Çünkü aslında insanlara zarar vermiyorlar. Tabii arada bir vampir çıkar ve daha fazla atışmalık istediğini düşünür. İnsanları ısırmaya başladığı zaman bizde onun efendisi ile iletişime geçeriz. Mallar efendilerine bayılırlar , ona isteyerek hizmet ederler. İstedikleri tek şey onun yanında olmaktır. Aynı senin Dumont’a gitmen gibi . İçtiğin kan seni oraya çekmişti. ‘’ ‘’ Rafael . ‘’ dedi Simon. ‘’ Bu günlerde onun yanında olmak gibi bir isteğim yok , sana söyleyeyim. ‘’ ‘’ Hayır , tamamen vampir olduğun için o duygu gitti. O sadece mallara ait bir duygudur . Onlar atalarına taparlar. Anlamıyor musun ? Eğer o akşam Dumont’a gittiğinde seni kurutana kadar içmek yerine kanlarından verselerdi. Sende elinde sonunda onların mallı olurdun. ‘’ dedi Isabel ‘’ Çok ilginç .’’ dedi Simon. ‘’ Ama bu neden bize baktıklarını açıklamıyor.’’ Isabel onlara tekrar bakar. ‘’ Onlar sana bakıyorlar. Belki efendileri ölmüştür ve yeni bir efendi arıyorlardır. Her zaman hayvana sahip olabilirsin ‘’ Sırıtır. ‘’ Yada. ‘’ dedi Simon. ‘’ Belki sadece browni yemek istemişlerdir. ‘’ ‘’ İnsan mallar yemek yemezler. ‘’ dedi Isabel. ‘’ Sadece vampir kanı ve hayvan kanı karışımı içerler. Bu onları sabit durumlarını devam ettirmelerini sağlar. Belki ölümsüz değiller ama çok yavaş yaşlanırlar. ‘’ ‘’ Ne yazık ki . ‘’ dedi Simon. ‘’ Görünüşlerini sabit tutamıyorlar. ‘’ Isabel ayağa kalkar. ‘’ Ve buraya geliyorlar. Bakalım ne istiyorlarmış. ‘’ İnsan mallar ayağa onlara doğru gelmektedirler. Sessizce yaklaşıyorlardır , sanki yere vurmuyormuş gibi . Resturantı baştan aşağıya geçmeleri bir dakikalarını bile almaz. Isabel botundaki karanlık bıcağı çıkartır ve bıçak ışıkta tehditkar bir şekilde parlar.
‘’ Bu kadar yakınlık yeter. ‘’ dedi Isabel. Ve iki insan mal oldukları yerde masanın yakınında durdular. ‘’ İşe girişin.’’ ‘’ Gölge Avcısı. ‘’ dedi yaratıklardan birisi. ‘’ Bu durumla olan ilgini anlayamadık. ‘’ ‘’ Ne durumla ilgin olacaktı ? ‘’ dedi Isabel İkinci olan parmağını Simon’a doğru uzatır. ‘’ Bizim gündüz yürüyenle bir anlaşmamız vardı. ‘’ ‘’ Hayır , yok. ‘’ dedi Simon. ‘’ İkinizi de hiç görmedim. ‘’ ‘’ Ben Bay Walker’ım. ‘’ dedi ilk olan. ‘’ Yanımdaki Bay Archer. Bizim New York Şehrinin en büyük efendisine hizmet ediyoruz. Manhattan klanının lideri. ‘’ ‘’ Rapahel Santigo. ‘’ dedi Isabel. ‘’ Efendiniz bilmeli ki Simon onun klanına bağlı değil. O özgür bir yürüyen. ‘’ Bay Walker küçük bir gülümseme ile güler. ‘’ Efendim bu durumun değişeceğini umuyor. ‘’ Simon Isabel’in gözlerine bakar. Isabel ‘’ Sen bana onun sana klanından uzak durmanı söylediğini söylememiş miydin ? ‘’ ‘’ Söyledim. ‘’ dedi Simon. ‘’ Belki de fikrini değiştirmiştir. Onun nasıl olduğunu biliyorsun. Huysuz , dönek. ‘’ Simon dönüp ikisine bakar. ‘’ Eğer Rapahel beni klanında istiyorlarsa mutlaka benden istediği bir şey vardır. Ne olduğunu biliyor musunuz ? ‘’ ‘’ Efendimizin planlarını öğrenme hakkına sahip değiliz. ‘’ dedi Mr Archer ‘’ İyi o zaman. ‘’ dedi Simon. ‘’ Bende gitmiyorum. ‘’ ‘’ Eğer bizimle isteyerek gelmezsiniz sizi zorla götürme hakkına sahibiz. ‘’ dedi Mr Walker dişlerinin arasından . Isabel bıçağın kabzasını oynatır ve elinde sıkıca tutar. ‘’ Sizin yerinizde olsaydım bunu yapmazdım. ‘’ Mr Walker dişlerini sıkarak ona bakar. ‘’ Ne zamandan beri Meleklerin çocukları Aşağı Dünyalıların koruması halline geldi ? Sizin bu tür bir işe bulaşmayacağınızı sanıyordum Isabel Lightwood.’’ ‘’ Ben onun koruması değilim. ‘’ dedi Isabel. ‘’ Ben onun kız arkadaşıyım. Ve bu yüzden onu rahatsız ederseniz kıçınızı tekmelerim. Bu işler böyle yürür. ‘’ Kız arkadaş ? Simon bu düşünceyle çok şaşırmıştı. Isabel hiç kendini Simon’nın kız arkadaşı olarak tanıtmamıştı. Şimdi karanlık gözlerle iki İnsan malla bakarken böyle düşünüyordu. Simon daha önce hiç böyle bir şeyin olacağını düşünmemişti. Öbür
yandan hayatında ki en ilginç şey artık sadece sevgili kelimesinin bile vampir efendisine telim olmaktan daha şaşırtıcı gelmesiydi. ‘’ Efendim. ‘’ dedi Mr Walker ‘’ Eğer Gündüz Yürüyen gelmesi … ‘’ ‘’ Onun adı Simon . Simon Levis. ‘’dedi Isabel ‘’ Bay Levis gelmesini istiyor. Size efendimim kendisine bir teklifi olduğunu söyleyebilirim. Eğer kendisi bunu gelip efendim den duyarsa daha iyi olur. Size söz veriyorum ki hiçbir zarar görmeyecektir. Eğer gitmek isterse de özgürce çekip gidebilecektir. ‘’ Efendim , efendim … diye düşündü Simon. Adamın durmadan bunu söylemesi ne kadar korkunçtu. Bir insanın kendi iradesinin alınması ona korkutucu geliyordu. Isabel başını sallıyor ve ağzı ile hayır yapıyordu. Büyük olasılıkla haklıydı. Ne kadar iyi bir Gölge Avcısı diye düşündü Simon. Üstelik daha yirmi yaşında. Şimdiden büyük işler başarmış bir avcıydı. Kardeşi Jace ondan dahi bir avcıydı tabii. Bir de Sebestian vardı. O ikisinden de daha iyiydi. Ama artık ölüydü. ‘’ Tamam. ‘’ dedi Simon. ‘’ Gideceğim. ‘’ Isabel gözlerini kapatır . ‘’ Simon. ‘’ Yaratıkların ikisi de sanki çizgi romandaymış gibi ellerini birleştirirler. Aynı anda aynı zamanda yaparlar. Bu biraz korkutucudur. ‘’ Mükemmel. ‘’ dedi Mr . Archer Isabel bıçağı masaya bırakarak Simon’a yaklaşır. ‘’ Simon bunu yapmak zorunda değilsin. Onlarla gitmek zorunda değilsin. Hem Raphael aptalın teki. ‘’ ‘’ Raphael bir efendi vampir. ‘’ dedi Simon. ‘’ Onun kanı beni vampir yaptı. O benim – şey ne dersen de işte. ‘’ ‘’ Efendi , atan … ‘’ dedi Isabel. ‘’ Belki onun kanı seni vampir yaptı ama seni gündüz yürüyen yapan o değildi. ‘’ Gözleri ile Simon’a delici bakışlar attı. Sanki Jace’in kanı seni gündüz yürüyen yaptı demeye getiriyordu. Simon çoktan gerçeği biliyordu. ‘’ Onun ne olduğunu söylemene gerek yok. ‘’ ‘’ Elbette yok. ‘’ dedi Simon .’’ Ama sırf bu gün Raphael’in yanına gitmedim diye beni bırakacak mı sanıyorsun ? Yine peşimden gelecektir. ‘’ Simon iki insan malla doğru bakış atar. ‘’ Gelip beni her yerde rahatsız edeceklerdir. Okulda , işte , biz çıkarken. ‘’ ‘’ Ve ne ? Sence ben bunun üstesinden gelemez miyim ? ‘’ dedi Isabel ellerini birleştirerek. ‘’ Hiç değilse seninle geleyim. ‘’ ‘’ Kesinlikle olmaz Gölge Avcısı . ‘’ dedi Bay Archer ‘’ Bu Gece’nin Çocuklarının işi. ‘’ ‘’ Ben onu hayatta – ‘’
‘’ Yasa bize kendi işlerimizi kendimiz halletme imkanı veriyor. Özel zaman veriyor. ‘’ dedi Bay Walker. Simon onlara bakarak konuşur. ‘’ Bize biraz zaman verin olur mu ? ‘’ Simon resturanttın kalanına bakar. Herkes oturmuş yemek yiyordur. Garip olan durumun kimse farkında değildir. ‘’ Pekala ama efendim bekletilmekten hoşlanmaz. ‘’ dedi Bay Archer ve arkasını dönüp masalarına gittiler. Simon uzanıp Isabel’in elini tuttu. ‘’ Önemli değil. Onlar bana zarar vermez. Veremezler . Biliyorsun bu yüzden … ‘’ Alnındaki saçları çekerek yüzündeki işaretti gösterir. Isabel masadan uzanıp Simon’nın saçlarını nazik bir şekilde geçer ve alnındaki işarette bakar. Simon onu aynada o kadar çok incelemiştir ki neredeyse ezberlenmiştir. ‘’ Gerçekten … işe yarıyor mu ? ‘’ diye sordu Isabel ‘’ Raphael yaradığını düşünüyor. Benim de yaramadığını düşünmek için sebebim yok .’’ dedi Simon. ‘’ İyi olacağım. ‘’ Isabel onun elini hafifce sıkar. ‘’ Bütün hücrelerim bunun kötü bir fikir olduğunu söylüyor. ‘’ ‘’ Hadi , sende Raphael’in bu sefer ne istediğini merak ediyorsun değil mi ? ‘’ dedi Simon Isabel ona gülümser. ‘’ Geldiğin zaman bana haber ver. İlk beni ara. ‘’ ‘’ Ararım. ‘’ dedi Simon ve ceketini giyerek ayağa kalktı. ‘’ Ve bana bir iyilik yap olur mu ? Aslında iki iyilik . ‘’ ‘’ Olur tabii , ne ? ‘’ dedi Isabel ‘’ Clary bu akşam Enstitü de alıştırma yapacakmış. Ona nereye gittiğimi söyleme olur mu ? Endişelenir. ‘’ Isabel gözlerini yuvarlar. ‘’ Tamam , peki ikinci iyilik. ‘’ Simon egilip onu yanaklarından öper. ‘’ Gitmeden önce burada ki yemekleri dene. Harikadır. ‘’ Bay Walker ve Bay Archer yolun gersini yürürken pek konuşken kişiler değildirler. Simon sessizce onları evlerin arasından takip eder. Lower Kuzey Caddesi şimdiden insanlar ile dolmuştur. Acele edip yemeğine yetişmek isteyen insanlar montlarına sıkıca sarılmış yanlarından hızlıca geçmektedirler. Bazıları ise St Mark’ın Yeri adlı kafede oturmuş yemeklerini yiyorlardır. Havada ten ve kan kokusu vardır.
Simon’nın midesi gerilir. Çok uzun zamandır hayvan kanı içmektedir ve artık şişeden hayvan kanı içmekten sıkılmıştır. Odasında küçük bir dondurucuda sakladığı kanları annesi görmesin diye kilitlemiştir. Kan iğrençti. Simon ona zamanla alışacağını düşünüyordu ama sanki diyet yapan ölecek bir adam gibiydi. Açlık hissetmek kötüydü. Özelikle bu kadar kalabalığın içinde. Bu ona koklamak istemediği diğer kokuları getiriyordu. Mesela tenin üzerindeki tuz kokusu , korku , heyecan … 3. Avueve Sokağından döndüler. Simon aniden durdu. Önlerinde büyük tabelalı bir kafe vardı. CLOISTER BAHÇELERİ – BÜTÜN YIL AÇIKTIR . Simon gözlerini kırptı. ‘’ Burada ne işimiz var ? ‘’ ‘’ Efendimizin sizinle buluşmak için seçtiği yer burası. ‘’ dedi Bay Walker ‘’ Hah.’’ dedi Simon. ‘’ Raphael’in seçeceğin yerin farklı olduğunu düşünmüştüm. Bilirsiniz , kemiklerden oluşan bir piramit yada kilise çanlarının olduğu yer gibi . Hiç bu resturant’ın onun favori mekanı olduğunu düşünmezdim. ‘’ ‘’ Bir problemi var Gündüz yürüyen ? ‘’ dedi Bay Archer Simon kendini garip hissetti. ‘’ Hayır , yok. ‘’ New York’ta bahceli çok resturant vardı ama çok azı yılın bu mevsimin de açık olurdu. Koca sütunların aralarında ilerleyerek içeriye girdiler. İçersi bahçe ile bir dizayn edilmiş duvarlara sahipti. İtalyan çicekleri duvarlara serpiştirilmişti. Kafe normalden biraz daha karanlıktı. Ağaçlarda sarı ve kırmızı yapraklar sarkıyordu. Bahçenin ortasında bir müzisyen oturmuş , müzik çalıyordu. Sadece bir masa açıktı , ama masada Raphael oturmuyordu. Zayıf bir kadın duvara yakın masaya kurulmuştu. Kafasında büyük bir şapka vardı. Kadın zarif bir hareketle elini onlara doğru uzattı ve gelmelerini istedi. Simon şaşırmıştı ve dönüp resturantın diğer köşelerine baktı ama orada da Raphael yoktu. Walker ve Archer kadının yanına doğru yürüdüler. Simonda onları takip ederek yürümeye başladı. Kadının oturduğu masanın yakının da durdu. Walker başını hafifçe eğdi. ‘’ Efendim. ‘’ Kadın gülümsedi. ‘’ Walker.’’ dedi. ‘’ Ve Archer . Simon’ı bana getirdiğiniz için teşekkürler. ‘’ ‘’ Bekle bir dakika. ‘’ dedi Simon. Önce kadına sonra İnsan Mallarına baktı. ‘’ Sen Raphael değilsin. ‘’ ‘’ Elbette değilim. ‘’ dedi kadın ve başındaki daire şeklindeki şapkayı çıkardı. Gümüş rengi saçlar omuzlarına düştü. Noel ışıltısı taşıyor gibiydi. Oval yüzü çok güzeldi. Beyaz teninde yeşil gözleri çok göze batıyordu ama çok güzel bir kadındı.
Uzun eldivenleri dirseklerine kadar geliyordu, üzerinde siyah bir bluz ve eteği vardı. Siyah bir eşarp boynuna sarılmıştı. Kaç yaşında olduğunu söylemek neredeyse imkansızdı. Ne zaman vampire dönüştüğünü söylemenin imkansız olduğu gibiydi. ‘’ Ben Camille Belcourt . Seninle tanışmak için sabırsızlanıyordum. ‘’ Kadın ona elini uzattı. ‘’ Bana burada Raphael ile buluşacağım söylenmişti. ‘’ dedi Simon kadının elini tutmayarak. ‘’ Siz onun için mi çalışıyorsunuz ? ‘’ Kadın güldü. ‘’ Tabii ki hayır. Ama bir zamanlar o benim için çalışıyordu. ‘’ İşte o zaman Simon hatırladı. Ben vampir klanının liderinin başkası olduğunu sanıyordum demişti Simon İdris’te uzun zaman önce. Raphael ona Hayır o daha aramıza dönmedi , onun yerine ben yönetiyorum demişti. ‘’ Vampirlerin Lideri sensin. ‘’ dedi Simon. ‘’ Manhattan’nın Lideri. ‘’ Dönüp İnsan Mallarına baktı. ‘’ Beni kandırdınız.Bana Raphael ile buluşacağımı söylemiştiniz. ‘’ ‘’ Biz sana efendimiz ile tanışacağını söylemiştik. ‘’ dedi Bay Walker. Sözleri gibi gözleri de boş bakıyordu. ‘’ İşte kendisi burada. ‘’ ‘’ Buradayım. ‘’ dedi Camille . ‘’ Şimdi Walker , Archer , bizi yalnız bırakın lütfen. Simon ile konuşmam gereken konular var. ‘’
CEVİRİ . ONREAD.WORDPRESS.COM – BUKET