BÖLÜM BİR
Bugünlerde çok küçük görünüyordu , teni neredeyse maviye dönmüştü , giderek daha fazla zayıflıyordu. Dudakları ısırıklarla doluydu. Clary onun için üzüldü. Magnus ondan ayrıldığında ilk haftasını inanamazlık ve üzüntü içinde geçirmişti. Clary’de buna inanamıyordu. Magnus’un Alec’i gerçekten sevdiğini düşünmüştü. ‘ Onun benim cevap vermediğimi düşünmesini istemiyorum – unuttuğumu düşünmesini – ‘ ‘ Mızmızlanıyorsun.’ Dedi Jace. Alec omuz silkti. ‘ Bak şu konuşana. Ah onu çok seviyorum ama o benim kız kardeşim. Neden, neden ,neden – hüüü hüüü…’ Jace bir avuç dolusu yaprağı Alec’e fırlattı. Isabelle sırıtıyordu. ‘ Haklı olduğunu biliyorsun ,Jace.’ ‘ Telefonunu bana ver.’ Dedi Jace. ‘ Hadi Alexander.’ ‘ Bu seni hiç ilgilendirmez.’ Dedi Alec telefonu uzağa tutarak. ‘ Sadece unut gitsin , tamam mı?’ ‘ Yemiyorsun , içmiyor ve uyumuyorsun sadece o salak telefona bakıyorsun ve benim bunu unutmamı mı bekliyorsun?’ Jace’in sesindeki endişeyi Clary fark etmişti. Alec’i önemsediğini biliyordu ama Alec’in bunu fark ettiğini sanmıyordu. Ortada başka bir durum olsaydı Jace , Alec’e zarar verenleri öldürür ve durumu düzeltmeye çalışırdı ama kırık bir kalbi böyle kazanamazsın. Bu durumda Jace’in zarar verebileceği hiç kimse yoktu , Magnus onunda önemsediği birisiydi. Jace uzanıp , parabatai’sinin elinden telefonu kaptı. Alec protesto edip , telefona uzandı ama Jace onu tek eliyle uzak tutarken diğeriyle telefondaki mesajı okudu. ‘ Magnus sadece beni geri ara , iyi olup olmadığını bilmem gerek – ‘ Jace başını salladı. ‘ Hayır sadece hayır.’
Tek bir hareketle telefonu ikiye ayırdı. Ekran çatladı ve Jace parçaların yere düşmesine izin verdi. ‘ işte oldu.’ Alec yere gördüklerine inanamıyormuş gibi baktı ‘ TELEFONUMU KIRDIN!’ Jace omuz silkti. ‘ Erkekler , diğer erkeklerin diğer erkekleri taciz etmesine izin vermez. Bir dakika bu yanlış oldu. Dostlar dostlarının eski erkek arkadaşları arayıp , kapatmasına izin vermez. Gerçekten. Artık durmalısın.’ Alec çok kızgın görünüyordu. ‘ Sende benim yeni telefonumu mu kırma gereği duydun? Çok teşekkürler yani.’ Jace içten gülümsedi. ‘ Bir şey değil.’ ‘ Bir de iyi yanından bak. ‘ dedi Isabelle. ‘ Artık annemin mesajlarını almak zorunda değilsin. Bugün beni altı kere aradı , telefonumu kapatmak zorunda kaldım.’ ‘ Ne istiyor ki?’ dedi Simon. ‘ Toplantı. ‘ dedi Isabelle. ‘ Rapor. Merkez Sebesitan’la savaştığımız zaman neler olduğunu bilmek istiyormuş . Hepimiz rapor vermek zorundaymışız , bir sürü kez hem de. Jace nasıl cennet ateşini yapabilmiş. Karanlık Gölgeavcıları nasıl görünüyormuş , Ölümcül kupa , üstlerindeki rünler nelermiş. Biz ne giyiyormuşuz , Sebesitan ne giyiyormuş , herkes nasıl giyiniyormuş… Telefon seksi gibi ama sıkıcı olandan.’ Bu Simon’ın gülmesine neden oldu. ‘ Sebesitan bizce ne istiyor.’ Diye ekledi Alec. ‘ Ne zaman döner , döndüğünde bizce ne yapar.’ Clary ayaklarını topladı. ‘ Her zaman Merkezin iyi bir planı olduğunu bilmek rahatlatıcı. ‘ ‘ İnanmak istemiyorlar.’ Dedi Jace gökyüzüne bakarak. ‘ Onlara orada gördüklerimizi ne kadar anlatırsak anlatalım inanmak istemiyorlar. Sorun bu. Onlara Karanlık olanların nasıl olduğunu söylersek söyleyelim , asla Nephilim’lerin böyle yoldan çıkacağına inanmayacaklar. Gölgeavcılarının gölgeavcılarını öldürebileceğine ihtimal vermiyorlar.’ Karanlık olanlar yaratıldığı zaman Clary ordaydı ve onların gözlerindeki boşluğu yakından gördü. ‘ Onlar gölgeavcısı değiller.’ Dedi kısık bir sesle. ‘ Onlar insan bile değil artık.’ ‘ Görmeden böyle bir şeye inanmak zor.’ Dedi Alec. ‘ Sebestian’ın elinde onlardan çok var. Onlar da onu bir tehdit olarak görmek istemiyorlar. Eğer bir tehditse de New York’un başına bela olmasını Gölgeavcılarının geneline bela olmasından daha iyi görüyorlar. ‘ ‘ Sebestian’ın bir şeyi önemsiyorsa bunun Clary olabileceğini düşünmekte haklılar. ‘ dedi Jace ve Clary’i soğuk bir titreme aldı. ‘ Onun normal insan gibi hislri yok ama bir şeyler hissediyorsa bu sadece Clary hakkında. Jocelyn hakkında da bir şeyler hissediyor tabii. Ondan nefret ediyor. ‘ Durdu. ‘ Ama direk ona saldıracağını sanmıyorum. Bu çok bariz olurdu. ‘ ‘ Umarım bunu Merkeze söylemişsindir. ‘ dedi Simon. ‘ Hem de binlerce kez. Ama benim düşüncelerimi umursadıklarını sanmıyorum.’
Clary ellerine baktı. O da diğerleri gibi Merkez tarafından açığa çıkarılmıştı. Onların bütün sorularına yanıt vermişti. Ama onun hala Sebestian hakkında kimseye söylemediği şeyler vardı. Ondan istediği şeyler. Burden’da Jace’in damarlarında alevler aldığı günden geldiklerinden beri pek rüya görmemişti. Gördüğü kabuslarsa sadece erkek kardeşiyle ilgiliydi. ‘ Bir hayaletle savaşmak gibi.’ Dedi Jace. ‘ Onu bulamıyorlar , onu izleyemiyorlar onun yarattığı Gölgeavcıları bulamıyorlar. ‘ ‘ Ellerinden geleni yapıyorlar.’ Dedi Alec. ‘ Idris ve Alicante’nin sınırlarına adam gönderiyorlar. Wrangel adasına bir sürü avcı gönderdiler. ‘ Wrangel adası dünyayı koruyan büyülere sahip bir yerdi. Dünya çapında sınırları koruyordu. İdris ise özellikle iblislerden koruma amaçlıydı. ‘ Annem Spiral Labirent’in büyücülerinin Ölümcül kupanın yan etkisini bozmanın bir yolunu aradıklarını söyledi. Tabii ellerinde bakabilecekleri cesetler olsaydı işleri daha kolay olabilirdi… ‘ Cümlesi yarım kaldı : Clary nedenini biliyordu. Ölen Karanlık Gölgeavcılarının cesetleri incelenmek için Sessiz Kardeşlere verilmişti. Ama Sessiz Kardeşlerin bakmak için hiç şansı olmadı. Bedenler birkaç saat içersinde sanki yüz yıllıkmış gibi çürüyüverdi. Isabelle tekrar sesini buldu. ‘ Ve Demir Kızkardeşler yeni silahlar yapmak için her yolu deniyorlar. Şimdiden binlerce bıçak , kılıç , mızrak vs oldu… eğer cennetin ateşini tutabilselerdi. ‘ Jace’e baktı. Bugünlerde Burden’dan beri damarlarındaki ateş ona sadece acı veriyordu. Sessiz Kardeşler onu defalarca test ettiler. Sadece ateşi başka bir şeye aktarıp aktaramayacaklarını görebilmek için . Kutsal bıçakları , aletleri denediler ama hiç biri işe yaramadı. Kutsal ateş sadece bir bıçak tarafından tutsak edilmişti ve şimdi Jace’in bedeninde dolanırken başka bir bedene geçmeye de niyeti yoktu. Kardeş Zacharian Clary’e Gölgeavcıların ilk zamanlarda ateşi bir başka bıçağa aktarmayı denediklerini söylemişti böylece iblislere karşı durabileceklerdi ama hiçbir zaman bunu başaramadılar. Şimdi ise Jace’in damarlarında bir zehirli yılan gibi dolanıyordu ve en iyi ihtimalle Jace onu kontrol edebilmeyi umuyordu yoksa onu yakıp kül ederdi. Yüksek sesle bipleyen mesaj herkesi düşüncelerinden uyandırdı. Isabelle telefonunu açtı. ‘ Annem geri dönmemizi söylüyor. Bir toplantı olacakmış ve hepimizin katılması gerekiyormuş.’ Simon’a döndü. ‘ Seni davet ederdim ama yürüyen ölülere yasak.’ ‘ Hatırladım.’ Dedi Simon ayağa kalkarak. Clary elini Jace’e uzattı ve ayağa fırladı. ‘ Simon ve ben Noel alışverişine çıkacağız ama hiç biriniz gelemezsiniz çünkü siz de hediye alacağız.’ Alec korkmuş görünüyordu. ‘ Bunun anlamı bizde mi hediye almak zorundayız.’ Clary başını salladı. ‘ Gölgeavcıları Noel’i kutlamıyordu değil mi?’ Birden Luke’lardaki Şükran yemeği aklına geldi. Jace’den hindiyi kesmesini söylediğinde kılıçla yerle bir ettiği sahneyi.
‘ Hediye veririz , değişen sezonu kutlamak için. Ölümcül Oyuncaklar Jonathan Gölgeavcı’sına verilmeden önce bu bizimde bayramımızdı. Sanırım Gölgeavcıları sıradanların olaylarına pek bulaşmak istemedikleri için uzak durdular ama bazı yerlerde hala kutlanıyor. Özellikle Londra’daki Enstitü partileriyle ünlü. ‘ Isabelle omuz silkti. ‘ Bu yıl yapacağımızı sanmıyordum sadece.’ ‘ Ah. ‘ Clary kendini birden kötü hissetti elbette Max’ı kaybettikten sonra yapmak istemezlerdi. ‘ Sadece size hediye almamıza izin verin. Bir parti falan olmasına gerek yok.’ ‘ Kesinlikle. ‘ dedi Simon kollarını uzatarak. ‘ Size Hanukha hediyesi almak zorundayım. Bu bir Yahudi geleneğidir. Yahudi Tanrısı kızgın bir Tanrı’dır. Ve hediye sever.’ Clary ona gülümsedi. Tanrı demesi onun için giderek kolaylaşıyordu. Jace iç çekti ve Clary’i kollarına alıp onu öptü. Bunun bir hoşça kal öpücüğü olması gerekiyordu. Hızlı bitenlerden ama bu bile Clary’in titremesine yetti. Bu zamanlarda Jace’e yeterince dokunamıyormuş gibi hissediyordu. Clary Jace’e ona hiç dokunamasa bile onu her zaman seveceğini söylemişti ama yinede bu kısa öpücüklerden nefret ediyordu. Ona fiziksel olarak uzun süre dokunamamaktan. ‘ Görüşürüz.’ Dedi Jace. ‘ Izzy ve Alec ile geri döneceğim- ‘ ‘ Hayır dönmüyorsun.’ Dedi Isabelle herkesi şaşırtarak. ‘ Sen Alec’in telefonunu kırdın. Cezalısın. Hepimizin haftalardır yapmak istediğini yapacaksın-‘ ‘ISABELLE.’ Dedi Alec. ‘ Ama sen onun parabatai’si olarak Magnus’u görmeye gitmeyen tek kişi sen kaldın.Git ve onu gör.’ ‘ Ve ona ne diyeyim?’ dedi Jace. ‘ İnsanları senden ayrılmaması için ikna etmeye çalışamazsın…’ Jace Alec’in kızgın yüzünü görünce değiştirdi.’ Tamam , belki yapabilirsin. Bende bir deneyim bari. Hiç belli olmaz. ‘ ‘ Teşekkürler.’ Dedi Alec Jace’in omzuna elini koyarak. ‘ Duydum ki isteyince reddedilmesi zor birisi olabiliyormuşsun. ‘ ‘ Bende öyle duydum.’ Dedi Jace gülümseyerek. Clary onun inanılmaz seksi olduğunu düşündü. Kesinlikle seksi. ‘ Sonra görüşürüz. ‘ dedi Clary el sallayarak. Eğer o zamana kadar azgınlıktan ölmezsem.
*** Fray’lar asla fazla geleneklerine bağlı bir aile olmamıştı. Ama Clary Elinci Cadde’de Noel alışverişlerine her zaman bayılıyordu. Her yer gümüş , mavi , yeşil ve kırmızıydı , cadde kavrulmuş fıstık kokuyordu. Havada ve dükkanların camlarında büyük kar kristalleri etraflarına altın ve gümüş saçıyorlardı. O ve Simon buzda kaymamaya çalışarak , alışverişe çıkan turistlerin yanlarından geçtiler. Clary elindeki sıcak çikolata ile ısınmaya çalışıyordu. Neredeyse kendini normal hissedecekti. Bu o ve Simon için eski bir gelenekti. ‘ Eski zamanlardaki gibi hissettiriyor değil mi? ‘ dedi Simon onun düşüncelerini okuyarak.
Yandan onun profiline baktı. Gözlükleri yoktu ve bir ölü kadar beyazdı. Gözleri ise aç bakıyorlardı , neredeyse bir aç vampir gibi. Neredeyse diye düşündü. Neredeyse eski zamanlar gibi. ‘ Hediye alınması gereken daha fazla insan var.’ Dedi ‘ Artı bir de ilk-defa-sevgilime- ne –noel - hediyesi- alsam – kaygısı. ‘ ‘ Her şeyi olan bir Gölgeavcısına ne alabilirsin?’ dedi Simon sırıtarak. ‘ Jace silahları seviyor.’ Dedi Clary.’ Ve kitaplarıda ama Enstitü’de koca bir kütüphane var. Bir de müziği seviyor.’ Kafasında adeta ampül yandı. Simon’da müzisyendi. Devamlı değişen isimli bir müzik grubunun berbat vokaliydi belki ama yine de bu işlerden anlayabilirdi. ‘ Piano çalmayı seven birine ne alırsın?’ ‘ Piyona. ‘ ‘ Simon!’ ‘ Kocaman bir tempo ölçer , aynı zamanda silah olarak kullanabilir?’ ‘Nota kitabı. Rachmaninoff sertir ama bakmaya değer.’ ‘ İyi fikir Simon , etrafta muzik mağazası var mı bir bakalım.’ Clary sıcak çikolatasını bitirip en yakın çöp kutusuna attı. ‘ Peki sen ne yapacaksın? Isabelle’e ne vereceksin? ‘ ‘ En ufak fikrim yok.’ Dedi Simon başka dükkanlara bakmaya yönelerek. ‘ Hadi ama . Isabelle kolay lokma.’ ‘ Benim kız arkadaşım hakkında konuşuyorsun.’ Siomn’ın kaşları kalktı. ‘ Yani sanırım öyle. Hiç konuşmadık bunu. İlişkimizi diyorum yani.’ ‘ Gerçekten İT yapmanız lazım , Simon.’ ‘ Ne?’ ‘ İlişkiyi tanımla yani. Ne yapıyoruz , geleceğimiz ne olacak filan falan. Sevgili misiniz , değil misiniz? Ailesiyle tanışacak mısın? Diğer insanlarla çıkabilir misin?’ Simon geri çekildi. ‘ Ne , ciddi misin?’ ‘’ Cidden. O zamana kadar – parfüm. ‘ Clary onu bir parfüm dükkanına götürdü . İçeriye girdiklerinde her yeri küçük şişerin kapladığını gördüler. ‘ Farklı bir şey olmalı. Isabelle herkes gibi kokmak istemez. Mesela incir olabilir.’ ‘ İncir mi? İncirin kokusu da mı var’ Simon’ın kafası o kadar karışık görünüyordu ki Clary gülmeden edemedi. Bu arada telefonu ötüyordu. NEREDESİN? Clary gözlerini döndürdü ve geri mesaj attı. Annesi son zamanlarda iyice paranoyak olmuştu. Clary her ne kadar Jace’in dünyadaki muhtemelen en güvenirlir kişi olduğunu işaret etsede annesi
endişelenmeden edemiyordu. Özellikle Jace’in artık 1 kızgın olmasına 2 seks yapmasına 3 herhangi bir adrenalin yükselmesine neden olacak aktivite yapmasına izin verilmediğine göre. Diğer yandan ele geçirilmişti. Annesi ve Clary’i onun Luke’u öldürmekle tehdit edilmesine izin verdiği zamanı hatırlıyordu. Clary hala onun ve Sebestianla geçirdiği zamanı annesine anlatmamış , her şey rüyalar ve kabuslarla örülüydü. Annesine asla Jace’in birisini öldürdüğünü söylememişti. Bilemesi ve bilmemesi gereken şeyler vardı. ‘ Buradaki pek çok şeyin Magnus’un hoşuna gideceğini tahmin edebiliyorum.’ Dedi Simon. ‘ Onun için üzülüyorum. Magnus’un bunu neden yaptığını anlayabiliyorum ama seviyorsan bağışlayıcıda olman gerekir. ‘ ‘ Ne yaptığına da bağlı bu.’ Dedi Clar. ‘ Alec’i söylemiyorum tabii , genel olarak bahsediyorum. Bence Isabelle sen ne yapsan affederdi. ‘ Simon şüpheci baktı. ‘ Öylece dur.’ Dedi Clary bir şişeye uzanırken. ‘ Birkaç dakika sonra boynunu koklayacağım. ‘ ‘ Benden geçti artık güzelim. Harekete geçmek için çok zaman kaybettin.’ Clary Simon’ın komik sözünü pek takmadı. Onun affetmekle ilgili sözleri başını karıştırmıştı. Kendini Paris’te , Sebesitan’layken hatırladı. Beni affedebilir misin? Benim gibi birisi affedilebilir mi? Demişti. ‘ Bazı şeyler var ki bağışlanamaz.’ Dedi Clary. ‘ Sebesitan’ı asla bağışlayamam.’ ‘ Onu sevmiyorsun ki.’ ‘ Hayır ama o benim erkek kardeşim. Bazı şeyler farklı olsaydı – ‘ Ama farklı değil diye düşündü. ‘ İncir ve kayısı gibi kokuyorsun.’ ‘ Isabelle’in kurumuş meyveler gibi kokmak istediğine emin misin?’ ‘ Belki istemez . O zaman ne yapacaksın?’ ‘ Ne zaman?’ ‘ Eh sonsuza kadar Jordan’la yaşayamazsın değil mi? Sonra Universite de var.’ ‘ Sen Üniversiteye gitmeyeceksin.’ Dedi Simon. ‘ Hayır ama ben bir Gölgeavcısıyım. On sekizimize kadar eğitim görüp , diğer Enstitü’lere atanıyoruz biz. ‘ ‘ Başka bir yere gitme fikrini sevmedim.’ Dedi Siomn montuna sarılarak. ‘ Üniversiteye gidemem. Annem masrafları karşılamaz , gidip bursta alama. Teknik olarak bir ölüyüm çünkü. Sonra okuldakiler yaşlanmadığımı görünce ne yapacaklar sence? Sonsuza kadar on altıyım. ‘ Clary bir başka şişeyi indirdi. ‘ Simon…’
‘ Belki anneme de bir şeyler almalıyım.’ Dedi acımazsızca. ‘ Sence hangi hediye ‘ Beni evden kovup ölmüşüm gibi davrandığın için teşekkürler ‘ der.’ ‘ Orkideye ne dersin?’ Simon’ın şakacı hali ucup gitti. ‘ Belki eski günlerdeki gibi değildir. ‘ dedi. ‘ Sana çizmen için kağıtlar ve kalemler alırdım ama artık çizimde yapmıyorsun. Steel’inle çizdiklerin hariç. Bende nefes almıyorum. Sen çizmiyorsun ben nefes almıyorum . Hayır hiçte eskisi gibi değil.’ ‘ Belki gidip Raphael ile konuşmalısın.’ Dedi Clary. ‘ Raphael mi?’ ‘ Vampirlerin nasıl yaşayacağını biliyor o ‘ dedi Clary. ‘ Nasıl para kazanacaklarını , nasıl apartman tutup , oturacaklarını filan. Hepsini biliyor. ‘ ‘ Biliyor ama söylemez. Bende hala Kabil’in işaretti olduğunu düşünüyor olmalılar aksi taktirde birini peşime takardı. ‘ ‘ Hayır , hiç kimse sana zarar veremez. Enstitü bunun Merkezle savaş olacağını açıkça belirti. ‘ dedi Clary , parfüm koklayarak. ‘ Sen korunuyorsun. ‘ Simon , Clay’e döndü. ‘ Clary , kimse korunmuyor.’ Clary cevap veremeden , birisinin onun adını seslendiğini duydu. Annesi pencerenin camına vurup , onu çağırıyordu. Luke hemen yanı başındaydı. Daha yolu yarılamamışken Jocelyn , Clary’in kolunu tutup , onu dükkandan çıkardı. Clary arkasına baktığında Simon’ın omuz silktiğini gördü. ‘ Sana bir şey olduğunu sandım.’ ‘ Sephora’da mı? ‘ dedi Clary. Jocelyn’in kaşları kalktı. ‘ Duymadın mı? Jace’in şimdiye kadar sana mesaj atacağını düşünmüştüm. ‘ Clary damarlarından soğuk titremelerin geçtiğini hissetti , sanki buz yutmuş gibi yutkundu. ‘ Hayır , ben – Neler oluyor?’ ‘ Üzgünüm , Simon.’ Dedi Jocelyn. ‘ Ama Clary ve benim Enstitü’ye dönmemiz gerek. Hemen.’
Ceviri Onokumalar.com’a aittir. Ölümcül Oyuncaklar Serisi Artemis yayınlarından çıkmakta , filmi ise geçtiğimiz aylarda vizyona girdi. Seriyi beğendiyseniz ilk kitabı Kemikler Şehrini en yakın kitapçılardan alabilirsiniz. Serinin son kitabı City Of Heavenly Fire ise henüz yurtdışında da çıkmadı. Hiçbir yerde bulamayacağınız ön okumalar için bizi takip etmeye devam edin! Onokumalar.com https://www.facebook.com/onokumalar https://twitter.com/onreadtr http://instagram.com/onokumalarvf