G İ R İŞ BÖL Ü M Ü Simon evinin kapısının önünde durdu ve uyuşmuşmuş bir şekilde baktı. Başka bir ev tanımamıştı hiç.Bu ailesinin doğduğunda onu getirdikleri evdi.Bu Brooklyn evinin duvarları arasında büyümüştü.Yazın ağaçların yapraklarının gölgesinde oynamıştı, ve kışın çöp kutularının kapaklarından uydurma kızaklar yapmıştı.Babası öldükten sonra tüm ailesi bu evde yas tutmuştu.Burası Clary'yi ilk kez öptüğü yerdi.
Bu evin kapısının ona kapanacağı bir günün geleceğini hiç hayal etmemişti.Annesini son görünüşünde, ona bir canavar olduğunu söylemiş ve gitmesi için dua etmişti.Vampir güçlerini kullanarak bunu ona unutturmuştu, ama bunun etkisinin ne kadar süreceğini bilmiyordu.Sonbaharın soğuğunda dururken, önündeki şeye bakarken, bunun yeterince uzun sürmediğini biliyordu. Kapı işaretlerle kaplanmıştı-Davut'un Yıldızları boyanmış, Chai sembollerinin şekli çizilmişti, yaşam şekilleri.Kapı tokmağına ve koluna Tefillin bağlanmıştı.Bir hamesh, Tanrının Eli, kapı deliğine örtülmüştü. Uyuşmuş bir şekilde elini, kapının sağ girişine takılmış metal mezuzzah(Yahudilerin Tanrıya güvenlerini sembolize eder)'ya koydu.Elinin kutsal objeye dokunduğu yerden yükselen dumanı gördü, ama hiçbir şey hissetmedi.Acısız.Sadece korkunç ifadesiz bir boşluk, yerini yavaş yavaş soğuk bir öfkeye bırakıyordu. Kapıyı tekmeledi ve evin içinden gelen yankıyı duydu. ''Anne!'' bağırdı.''Anne, benim!'' Cevap yoktu-sadece açılan kapının cıvatalarının sesi.Duyuları annesinin adımlarını, nefes alışını duyuyordu ama annesi hiçbir şey söylemedi.Onun acı korkusunun ve paniğinin kokusunu tahtanın bu tarafından bile alabiliyordu.''Anne!'' Sesi çatladı.''Anne, bu çok anlamsız! İçeri girmeme izin ver! Benim, Simon!'' Annesi tekmelerken kapı titredi.''Defol!'' Sesinde kaba, tanınamaz bir dehşet vardı.''Katil!'' '' İnsanları öldürmüyorum.'' Simon başını kapıya doğru eğdi.Kapıyı kırabileceğini biliyordu, ama böyle bir durumda ne işe yarardı?''Sana söyledim.Hayvan kanı içiyorum.'' Fısıltılarını duydu, yumuşak, İbranice bir kaç kelime.''Sen benim oğlumu öldürdün,'' dedi.''Onu öldürdün ve onun yerine bir canavar koydun.'' ''Ben senin oğlunum-'' ''Onun yüzünü kullanabilir ve onun sesiyle konuşabilirsin, ama sen o değilsin! Sen Simon değilsin!'' Sesi neredeyse bir çığığ l a dönüştü.'' Seni öldürmeden önce evimden defol, canavar!'' ''Becky,'' dedi Simon.Yüzü nemliydi; dokunmak için elini yüzüne götürdü, ve geri çekti: Göz yaşları kanlıydı.''Becky'ye ne söyledin?'' ''Kız kardeşinden uzak dur.''Simon evin içinden bir çatırdama duydu, bir şeyler ezilmiş gibi. ''Anne,'' dedi tekrar, ama bu sefer sesi çıkmadı.Boğuk bir fısıltı gibiydi.Daha sonra açılırken sallanan mutfak kapısının gıcırdayışı geldi, annesi üzerinde yürürken çatırdayan muşamba.Bir çekmecenin açılma sesi.Birden annesinin bıçaklardan birini kaptığını hayal etti.
Seni öldürmeden önce, canavar. Düşünce topukları üzerinde gerilemesine neden oldu.Annesi eğer ona saldırırsa, İşaret çalışırdı.Tıpkı Lilith'i yok ettiği gibi onu da yok ederdi. Ellerini çekti ve yavaşça geriledi, tökezleyen adımlarla kaldrımın karşısına geçti, kocaman gövdeli ağaçlardan birinin gölgesine çekildi.Olduğu yerde kaldı, evinin kapısının önüne bakarak.Annesinin ona olan nefretiyle işaretlenmiş ve görünüşü bozulmuş. Hayır, kendine hatırlattı.Ondan nefret etmiyordu.Onun öldüğünü düşünüyordu.Onun nefret
ettiği şeyler olmadı.Onun olduğumu söylediği şey değilim. Burada durup daha ne kadar bakardı bilmiyordu, eğer telefonu çalmaya başlamış olmasaydı, kotunun cebi titriyordu. Telefona kıvrak bir hareketle ulaştı, Davut'un Yıldızlarıyla mühürlenmiş mezuzah'nın yanmış izini fark etti avuç içinde.Ellerini çevirdi ve telefonu kulağına götürdü.''Merhaba?'' ''Simon?''Clary'ydi.Sesi nefes nefese geliyordu.''Neredesin?'' ''Evde,'' dedi ve durakldı.''Annemin evinde,'' diye düzeltti.Sesi kendi kulağına boş ve uzak geliyordu.''Enstitü'ye neden geri dönmedin?Herkes iyi mi?'' ''Olan şu,'' dedi.''Sen gittikten hemen sonra, Maryse Jace'in sözde bekliyor olacağı çatıdan geri geldi.Orada kimse yoktu.'' Simon harekete geçti.Bunu o kadar gerçekdışı bir şekilde yapıyordu ki, t ıpkı bir mekanik bebek gibi, sokakta yürümeye başladı, metro istasyonuna doğru.''Orada bir şey yoktu derken ne demeye çalışıyorsun?'' ''Jace gitmiş,'' dedi, ve sesindeki gerginliği duyabiliyordu.''Ve Sebastian da öyle.'' Simon dalları çıplak bir ağacın gölgesinde durdu.''Ama o öldü.O ölü, Clary-'' ''O zaman bana onun neden orada olmadığını söyle, çünkü değildi,'' dedi, sesi sonunda çatladı.''Bir sürü kan ve kırılmış camdan başka bir şey yok orada.İkisi de gitmiş, Simon.Jace gitmiş....''
*Yukarıdaki görsel , kitabın yurtdışı kapağıdır. Giriş Bölümü ile birlikte yazar tarafından yayınlandı.
ONOKUMALAR.COM CEVİRİ /DÜZENLEME : BEGÜM NUR TİBET