Anita blake Gökmavisi Günahlar

Page 1

1. Bölüm Eylülün başıydı , yani animatörler için yoğun bir dönem . Cadılar Bayramı telaşı her sene daha erken başlıyordu sanki. Animatör A.Ş deki bütün animatörler tutulmuştu. Tabii bende. Hiç uyumadan çalışabilme yeteneğimin bile baş edemeyeceği kadar çok işim vardı. Bay Lea Harlan benden randevu alabildiği için mutlu olmalıydı . Ama minnetar görünmüyordu . Doğruyu söylemek gerekirse , herhangi bir şey hissediyor gibi de görünmüyordu. Sıradan bir adamdı . Ortalama boyu , herkesin gibi siyah saçları vardı. Derisi ne çok beyaz ne çok esmerdi. Gözleri alelade bir kahverengi tonuydu. Aslında Harlan hiçbir dikkat çekici özelliğinin olmamasıyla gözleri üzerinde topluyordu. Takımı koyu renk ve klasikti. Sanırım bu tarzı , yirmi yıldır değiştirmemişti ve öyle görünüyordu ki önümüzdeki yirmi yılda değiştirmeyecekti. Gömleği beyazdı , kravatı düzgün bağlanmıştı. Çok büyük veya çok küçük olmayan elleri bakımlıydı. Ama manikürlü değildi. Görünüşünün bana bu kadar az şey anlatması ilgi çekici ve az da olsa rahatsız ediciydi . Kahvemi klasik sloganımla yudumladım . Bana kafeinsiz kahve verirsen kafanı kopartırım. Bu sloganı , patronumuz Bert kahve makinesinin içine kafeinsiz kahve koyup , kimsenin fark etmeyeceğini düşündüğü zaman bulmuştum. Ofistekilerin yarısı bir hafta boyunca kendilerini hasta zannetmiş , sonra Bert’in alçak oyunu açığa çıkmıştı .

Sekreterimiz Marry’in Bay Harlan için getirdiği kahve , masamın kenarında duruyordu. Üzerinde şirketin ambleminin olduğu bir kupadaydı. Harlan Marry’in kendisine uzattığı kahveyi bir dakika boyunca azar azar yudumladı. Kahvesini sade istemişti ama yudumlarken tadını almıyor dahası neye benzediğini umursamıyor gibiydi . Galiba kahve teklifini , canı istediği için değil de kibarlıktan kabul etmişti. Önceki gece geç saatlere kadar çalıştığım için kendime gelmem zor olacaktı . Kreması ve şekeri bol kahvemi yudumladım. Kafein ve şeker , insanın uyanmasını sağlayan iki temel besin maddesiydi. Adamın sesi de diğer özelikleri gibiydi . Çok sıradan olduğu için sıra dışı !Aksanı yoktu , belirli bir bölgenin veya şehrin kendine haz vurgularından yoksundu . ‘’ Ölmüş bir akrabamı canlandırmanızı istiyorum , Bayan Blake ‘’ ‘’ Söylemiştiniz. ‘’ ‘’ Benden şüphe ediyor gibisiniz. ‘’


‘’ Buna kuşkuculuk diyelim. ‘’ ‘’ Neden buraya kadar gelip size yalan söyleyeyim ? ‘’ Omuz silktim . ‘’ Daha öncede öyle yapanlar oldu. ‘’ Sizi temin ederim , Bayan Blake . Doğruyu söylüyorum. ’’ Sorun , adama inanmıyor olmamdı . Belki sadece paranoyaktım ama harika görünen mavi ceketimin içindeki sol kolum yara izleriyle doluydu. Bir vampirin hediye ettiği haç şeklindeki eğri bürgü yanıktan şekil değiştirmiş bir cadının tırmaladığı yere kadar farklı yaralarla bezenmiştim. Sağ kolumdaki bıcak izi sol kolumdakiler ile boy ölçüşemezdi. Parlak koyu mavi giysilerim altında başka yaralarda saklıydı . Neyseki ipek gömleğim yaralarımla dosttu. Ayrıca evet , paranoyak olmak için sebebim çoktu. ‘’Hangi akrabanızı canlandırmamızı istiyorsunuz ve neden ? ‘’ Bunu söylerken gülümsedim ama karşımdakinin içten gülümsediğime inanması için daha çok çabalamam gerekirdi. Adamın da yüzü güldü ama onunki de sahteydi. Sadece ben gülümsediğim için karşılık veriyordu. İçinden geldiği için değil. Yine kahve kupasını eline aldı bu sefer ceketinin sol ön cebindeki şişkinlik gözüme ilişti . Omuz askısı takmıyordu. Bunu fark etmiştim ve sol gögüs cebinde cüzdandan daha ağır bir şey vardı . Her şey olabilirdi aklıma ilk gelen ise bir silah oldu. İçimden geçenlere kulak vermem gerektiğini biliyordum.

Dışarıda beni öldürmek isteyen insanlar olmasaydı bu kadar paranoyak olmazdım zaten. Silahım sol kolumun altında askıdaydı . Bu yüzden koşullar denkti. Yinede ofisimin savaş alanına dönmesini istemiyordum. Bir silahı vardı. Belki . Büyük olasılıkla . Yada büyükçe bir sigaralıktı. Ama böyle bir şişkinligin ne olacağı üzerine bahse girsem paramı kesinlikle silaha yatırırdım. Ya oturup hiçbir şey olmamış gibi davranacak yada harekete geçecektim. Yanılıyorsam özür dilerdim , yanılmıyorsam ,hayata kalırdım. Canlı ve kaba olmak Ölü ve kibar olmaktan iyiydi. Adamın aile ağacı hakkında konuşmasını yarıda kestim Zaten dediklerini dinlemiyor , dikkatimi cebindeki ağırlığa odaklamıştım. Silah olup olmadığını öğrenmeliydim. Gülümsedim ve gözlerime ulaşması için çabaladım. ‘’ Yaşamınızı nasıl kazanıyorsunuz Bay Harlan ? ‘’ Derin bir nefes aldı ve hafifçe sandalyesine yaslandı. İnsanları rahatsız edici sorular sorarsan kıpırdanırdı , oysa Harlan hareket etmedi. İnsanlar ölüleri diriltmemi konuşurken rahatsız olurlardı . Nedenini bilmiyorum ama öyledir . Ama Harlan huzursuz değildi hatta hiçbir şey hissetmiyor gibiydi. Sadece soğukkanlılıkla karşımda oturuyordu. Boş ,hoş gözlerle bana bakıyordu. Bana yalan söylediğini ve silahı kasten görünmeyecek bir yere koyduğunu düşünüyordum.


Leo Harlan ‘ ı gittikçe daha az sevmeye başlamıştım. Kahve kupamı yavaşça masanın üzerine koydum , hala gülümsüyordum. Ellerimdekileri bıraktım . Bu birinci adımdı , silahımı çekmem de ikinci. Ve işib bu düzeye gelmesini istemiyordum. ‘’ Ben sadece atalarımdan birini canlandırmanızı istiyorum Bayan Blake. Ne iş yaptığımın konuyla ne ilgisi var anlamadım . ‘’ ‘’ Merakımı mazur görün. ‘’ dedim yüzüm hala gülüyordu ama gülümsememin giderek küçüldüğüne emindim. ‘’ Bunu neden yapayım ? ‘’ ‘’ Çünkü bunu yapmazsanız davanızı almam. ‘’ ‘’ Patronunuz Bay Vaughn paramı çoktan aldı . Sizin adınıza işi kabul etti. ‘’ Güldüm bu sefer içtendi. ‘’ Aslında Bert bu şirketin sadece işletme yöneticisidir. Bir hukuk şirketi gibi çoğumuz bu şirkete ortağız. Bert işlerin yönetimi ile ilgilenir yani patronum olduğunu söyleyemem. ‘’ Yüzü , eper mümkün ise daha sakin , iyice kapanık bir hale büründü . Kötü bir resme bakmak gibiydi . Bildiğim kadar bu tanıma uyanlar ürkütücü insanlardı. ‘’ Şirketteki konumunuzdan haberim yoktu , Bayan Blake.’’ Sesi daha karanlık bir tona büründü ama yüzü boştu. Tehlike çanları çalıyordu . Tetiği ilk çeken olmamın gerginliği omuzlarımda var oldu. Hiç düşünmeden silahıma dokundum. Ellerini sandalyenin kollarına kaldırdığında ne yaptığımın farkındaydım. İkimizde silah çekmek için uygun konuma çekmek istiyorduk. Ortama yoğun ve ağır bir gerginlik çöktü. Görünmez bir elektirik akımı gibi etrafı kuşattı. Artık şüphe yoktu. Boş bakan yüzünde hafif gülümsemesinde görebiliyordum. Bu seferki gerçek gülümsemesiydi. Tatlı yada sahte değildi. Birbirimizi öldürmeye çalışacaktık. Artık şüphe yoktu . İkimizde biliyorduk. Bu ağır gerginlikte adamın sesi kuyuya atılan taş gibi geldi. Elimi silahıma koydum . ‘’ Ben kiralık katilim ama buraya senin için gelmedim Anita Blake.’’ Gözlerimi ondan ayırmadım , gerginlik azalmadı . ‘’ O zaman bunu bana neden söylüyorsunuz ? ‘’ Sesim adamınkinden daha yumuşaktı. ‘’ Çünkü St. Louise birini öldürmeye gelmedim . Gereçkten atalarımdan birini diriltmek istiyorum. ‘’ ‘’ Neden ? ‘’ diye sordum. Gözlerim hala üzerindeydi.


‘’ Katilerin bile hobileri vardır Bayan Blake. ‘’ Sesi duygusuzdu . Bedeni ise hiç kıpırdamıyordu. Bir den fark ettim. Beni korkutmamaya çalışıyordu. Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Adamın yüzü boştu ama başka bir şey daha vardı . Bir parça neşe. ‘’ Bu kadar komik olan nedir ? ‘’ diye sordum. ‘’ Sizi görmeye gelmemin , ölüme meydan okumak olacağını bilmiyordum. ‘’ ‘’ Ne demek istiyorsunuz ? ‘’ Gerginliği elden bırakmamaya çalışıyordum fakat elimden kayıp gidiyordu. Adamın oldukça sıradan ve gerçekçi bir hali vardı. Böyleyken ofiste silahımı çekip onu vuramazdım. Bir den bu bana komik geldi sonra … Neşesiz , ölü gözlerine baktım artık komik gelmiyordu. ‘’ Dünyanın dört bir yanında ölmemi isteyen insanlar var Bayan Blake . Bunun gerçekleşmesi için bir sevet harcıyorlar. Bugüne kadar kimse bunu bu kadar yaklaşmamıştı. ‘’ Başımı iki yana salladım. ‘’ Yaklaşmış sayılmam . ‘’ Aslında size katılırdım namınızı duymuştum. Bu yüzden silahımı her zamanki gibi taşımadım. Az önce öne eğilince far ettiniz değil mi ?’’ Başımı salladım. ‘’ Karşılıklı silah çekseydik , sizin kılıfınız ceketin cebinde olduğu için daha avantajlıydınız. ‘’ ‘’ O zaman neden cebinize koydunuz ? ‘’diye sordum ‘’ Buraya silahlı gelerek sizi huzursuz etmek istemedim ama ben silahsız dışarıya çıkmam . Silah taşıdığımı fark etmesiniz sanmıştım. ‘’ ‘’ Neredeyse fark etmiyordum. ‘’ ‘’Teşekkürler ama neyin ne olduğunu biliyoruz. ‘’ Bundan emin değildim. Üzerine gitmek istemedim hazır kazanıyorken tartışmaya devam etmek anlamsızdı. ‘’ Ne istiyorsunuz Bay Harlan , tabi gerçek isminiz buysa .’’ Bunu duyunca gülümsedi. ‘’ Dediğim gibi atalarımdan birini diriltmenizi istiyorum. Bu konuda yalan söylemedim. ‘’ Durakladı. ‘’ Çok garip ama herhangi bir konuda yalan söylemedim. ‘’ Şaşkındı . ‘’ Böyle bir şey yaşamayalı uzun bir zaman olmuştu. ‘’ ‘’ Başınız sağolsun. ‘’ Kaşlarını çattı. ‘’ Ne ? ‘’


‘’Gerçeği söylememek sizin için zor olmalı . Bunun yorucu olduğuna eminim. ‘’ Yeniden gülümsedi , yine kendine haz gülümsemesiydi bu . ‘’ Bu konuda uzun zamandır düşünememiştim. ‘’ dedi .Omuz silkti. ‘’ Sanırımı buna alışıksınız .’’ Omuz silkme sırası bendeydi. ‘’ Belki . Hangi atanızı yaşama döndürmek istiyorsunuz ve neden ? ‘’ ‘’ Nasıl neden ? ‘’ ‘’ Neden özelikle o kişi ?’’ ‘’ Farkeder mi ? ‘’ Evet. ‘’ ‘’ Niye ki ? ‘’ ‘’ Çünkü ölüler iyi sebep yoksa rahatsız edilmemeli. ‘’ Dudaklarını aynı şekilde büktü. ‘’ Bu kasabada her gece eğlence olsun diye zombi diriltiyorlar. ‘’ Başımla onayladım. ‘’ O zaman onlardan birine gidin. Bedelini öderseniz istediğiniz her şeyi yaparlar. ‘’ ‘’ İki yüzyıllık bir cesedi kaldırabilirler mi ? ‘’ Başımı iki yana salladım. ‘’ Bu iş onları aşar. ‘’ ‘’ İnsan kurban edilmeden animatörlerin bu kadar yaşlı ölüyü kaldıramayacağını duymuştum. ‘’ sesi sakindi. Başımı yine iki yana salladım. ‘’ Duyduğunuz her şeye inanmayın Bay Harlan . Bazı animatörler insan kurban ederek ölüyü diriltebilirler ama bu cinayet ve yasadışıdır. ‘’ ‘’ Söylentiye göre siz bunu yapmışsınız .’’ ‘’ İnsanlar istediğini söyleyebilirler ama ben kurban etmem . ‘’ ‘’ O zaman atamı kaldıramazsınız. ‘’ Sesi sertleşti. ‘’ Öyle bir şey söylemedim. ‘’ Gözleri biraz açıldı , şaşkınlığa en yakın ifadesi bu olmalıydı. ‘’ İki yüzyıllık cesedi insan kurban etmeden mi kaldıracaksınız ?’’ diye sordu. ‘’ Bunu yapabileceğinizi söylemişlerdi ama ben inanmamıştım. ‘’ ‘’ Yani insan kurban edeceğime inandınız ama kendi imkanlarımla iki yüzyıllık bir cesedi kaldıracağıma inanmadınız mı ? ‘’


Omuz silkti ‘’ Ben insan öldürmeye alışkının ama daha önce mezarından kaldırabilene rastlamadım. ‘’ ‘’ Çok şanslısınız . ‘’ Gülümsedi az da olsa gözleri parladı. ‘’ Öyle ise bunu yapacak mısınız ? ‘’ ‘’ İyi bir sebebiniz varsa ve bana söylerseniz. ‘’ ‘’Dikkatiniz kolay dağılmıyor değil mi ? ‘’ ‘’ İnatçı mı demek istiyorsunuz ? Evet öyleyim .’’ dedim gülümseyerek . Beklide kötü adamlarla fazla vakit geçirmiştim. Artık Leo Harlan’ın beni yada kasabadaki başka birini öldürmeye gelmediğine inandığım için onunla bir sorunum kalmamıştı. Ona neden inanmıştım ? Sebebi birkaç dakika öncesiyle aynıydı . İçgüdü. ‘’ Bu bölgede ailemin geçmişini ellimden geldiğince araştırdım. Fakar atalarıma ait resmi kayıtları bulamadım. Sanırım en baştan beri sahte isim kullanıyorlardı. Ben gerçek isimlerini öğrenmeden ailemin köklerini Avrupa’da süremem ki ve bunu yapmayı çok istiyorum. ‘’ ‘’ Adamı kaldıracak gerçek ismini soracak ve bu bölgeye geliş nedenini öğreneceksiniz sonra da mezarına geri koyacağım değil mi ? ^^ Güzel bir soruydu. Harlan başını salladı. ‘’ Kesinlikle. ‘’ ‘’Bana mantıklı geldi. ‘’ Öyle ise yardım edecek misiniz. ‘’ ‘’ Evet ama bu size pahalıya patlar . Bu bölgede bu kadar eski bir cesedi , insan kurban etmeden yapabilecek tek animatör benim. ‘’ Duraksadım. ‘’ Ne demek istediğimi anlamış olmalısınız. ‘’ ‘’ Ben de kendi işimde en az sizin kadar iyiyim Bayan Blake . ‘’ Mütevazı görünmeye çalıştı ama başaramadı. Sıradan , ürkütücü gözlerinde buna dahildi.Kendisiyle gurur duyuyordu. ‘’ Merak etmeyin bedeli ne ise öderim. ‘’ Fahiş bir bedel biçtim . Gözünü bile kırpmadı . Elini çeketinin cebine götürdü. ‘’ Yapmayın .’’ dedim. ‘’ Kredi kartım Bayan Blake . Başka bir şey değil. ‘’ Elini cebinden çıkardı ve parmaklarını görebileyim diye öne uzattı. ‘’ Evrakları doldurup ödemeyi dışarıdaki ofiste yapabilirsiniz . Başka randevularım var. ‘’ Az kalsın gülüyordu. ‘’ Tabi ki .’’ Ayağa kalktı. Bende aynısını yaptım. İkimiz de birbirimize elimizi uzatmadık . Kapının eşiğinde duraksadı . Ben biraz geride kaldım çünkü adamı takip etmek istiyordum.


‘’ İşi ne zaman yapabilirsiniz ? ‘’ ‘’ Bu hafta tamamen doluyum. Belki önümüzdeki haftaya sıkıştırabilirim. Çarşamba , perşembe gibi. ‘’ ‘’ Pazartesi ve salıya ne oldu? ‘’ Omuz silktim. ‘’ Tamamen doluyum. ‘’ ‘’ Bu hafta tamamen dolu olduğunuzu söylediniz sonra önümüzdeki çarşambaya atladınız. ‘’ Yüne omuz silktim . Yalan söylemek konusunda uzaman olmadığım günler geride kalmıştı. Şimdide iyi sayılmazdım ama giderek ustalaşıyordum. ‘’ Önümüzdeki hafta boyunca tamamen doluyum demek istedim. ‘’ Bakışlarını üzerime dikti. Bakışları üzerimdeyken kıpırdamamak için kendimi zor tutum. Boş ve ifadesiz gözlerine karşılık verdim. Sakin bir sesle. ‘’ Sonraki Salı dolunay var. ‘’ dedi. Gözlerimi kıpıştırdım . Şaşkınlığımı göstermek istemedim. Başarılı olduğumu düşündüm. Beni ele veren beden dilim oldu. Omuzlarım gerildi , ellerimi kasıldı . Bir çok insan bunu fark etmezdi ama Harlan böyle bir adam değildi. Lanet olsun. ‘’ Evet , dolunay var , ne olmuş ? ‘’ diye sordum . Yüzüme çokta önemli değilmiş gibi bir ifade takındım. Kendine haz gülümsemesiyle karşılık verdi. ‘’ Mahçup görünmek konusunda zayıfsınız Bayan Blake. ‘’ ‘’ Hayır , değilim. Mahcup olmadığıma göre sorun yok demektir. ‘’ ‘’ Bayan Blake. ‘’ dedi Tatlı sözleriyle beni kandırmaya çalışıyor gibiydi. ‘’ Lütfen zekama hakaret etmeyin. ‘’ Bu çok kolay ki demek istesem de sonradan vazgeçtim . Az konuşmak insanları kızdırmanın en etkili yolludur. ‘’Ben zekanıza hakaret etmedim. ‘’ Kaşlarını çattı bu da en az gülümsemesi kadar gerçekti. Esas Harlan kendini göstermeye başlamıştı. ‘’ Dediklerine göre birkaç aydır dolunayda iş almamışsın. ‘’ Bir de ciddileşti . Tehlikeli değildi sanki ona saygısızlık yapmışım gibi bakıyordu. ‘’ Belki modern cadılardanım . Bilirsiniz dolunay onlar için kutsaldır. Daha doğrusu geceleri. ‘’ ‘’ Wiccan mısınız Bayan Blake ? ‘’


Kelime oyunlarında sıkılmaya başlamıştım. ‘’ Hayır değilim Bay Harlan. ‘’ ‘’ O zaman neden dolunay gecelerinde çalışmıyorsunuz ? ‘’ Yüzüme bakıyor yanıt bekliyordu. Sanki sorunun cevabı olması gerekenden daha mühimdi. Ne söylememi beklediğini bilmiyordum. Sanırım bir şekil- değiştiren olduğumu itiraf etmemi bekliyordu. Şekil değiştiren olmadığım için bunu söyleyemezdim. Ben tarihteki ilk insan Nimir –Ra , leoparadamların kraliçesiydim. Eski liderlerini öldürünce bu unvan bana kalmıştı. Aynı zamanda yerel kurtadam kabilesinin Bolverk’i idim. Bolverk ne bir avcı ne de korumaydı. Ben temelde Ulfric’in yapamayacağı şeyleri yapan biriydi. Yerel Ulfric Richard Zeemandı. Onunla birkaç yıl önce birlikteydik şimdi aramız iyi değildi. Bana son sözü , Canavarlarla bende daha iyi anlaşan biriyle birlikte olmak istemiyorum olmuştu . Böyle bir eleştiriye ne denilebilirdi. Bilmiyorum . Aşkın her şeyi fethettiğini söylerler kocaman bir yalan. Nimir – Ra ve Bolverk olarak bana ihtiyacı olanların yanında olmalıydım. Bu yüzden dolunay geceleri çalışmıyordum. Basit bir açıklamaydı ama bunu ona söylemek istemiyordum. ‘’ Bazen kendime vakit ayırmak istiyorum Bay Harlan . Bu günlerin dolunay gecesine denk gelmesinin benimle bir ilgisi yok . ‘’ ‘’ İnsanlar birkaç önce bir şekil değiştiricinin saldırısına uğradığınızı söylüyorlar ve şimdi onlardan biriymişsiniz. ‘’ ‘’ Ben bir şekil değiştirici değilim Bay Harlan .’’ Gözlerini kıstı .‘’ Size inanmıyorum Bayan Blake. ‘’ İç çektim. ‘’ Bana inanıp inanmamanız beni ilgilendirmiyor , Bay Harlan. Bir kurtkadın olsam da bunu ölüleri dirilme yeteneğimi etkilemez.’’ ‘’ İnsanlar en iyisi olduğunuzu söylüyorlar ve siz bu insanların söylediklerini redettiniz. Gerçekten bahsettikleri kadar iyi misiniz ? ‘’ ‘’ Daha da iyiyim. ‘’ ‘’ Bütün bir mezarlığı diriltiğinizi söylüyorlar. ‘’ Omuz silktim. ‘’ Bu sözlerle bir genç kızın başını döndürebilirsiniz. ‘’ ‘’ Dedikleri doğru mu ? ‘’ ‘’ Tekrarlıyorum fark eder mi ? Atanızı mezardan kaldırabilirim Bay Harlan . Bu bölgede insan kurban etmeden bunu yapabilecek tek kişi değilim ama az sayıdaki animatörden biriyim. ‘’ Adama bakıp gülümsedim. Bu benim iş kadını gülümsememdi. Parlak gösterişli ve boş .


‘’ Sonraki Çarşamba veya Perşembe sizin için uygun mu ?’’ Başıyla onayladı. ‘’ Size cep telefonumu bırakacağım , bana yirmi dört saat bu telefondan ulaşabilirsiniz. ‘’ ‘’ Bunu yapmak için aceleniz mi var ? ‘’ Şöyle diyelim büyük bir teklifin ne zaman geleceği hiç belli olmaz. ‘’ ‘’ Sadece para değil. ‘’ dedim. Yine gülümsedi. ‘’ Hayır sadece para değil Bayan Blake. Yeterince param var ama yeni … Yeni meydan okumalar dolu bir iş her zaman dikkatimi çeker. Aradığım bu. ‘’ ‘’ Ne istediğinize dikkat edin Bay Harlan. Her zaman bir yerlerde sizden kötü ve büyük birileri vardır. ‘’ ‘’ Henüz karşılaşmadım. ‘’ Gülümsedim. ‘’Ya göründüğünüzden daha korkunçsunuz yada doğru insanla tanışmadınız. ‘’ Gülümsemem silininceye kadar bana baktı , boş gözlerini yüzüme dikti. O an içimi bir sessizlik kapladı , adam öldürdüğüm zaman gelen sesizlikti bu. Boşluktu. Hiçbir şey hissetmediğim beyaz korkunç yerdi. Harlana bakarken gözlerime dolan şeyi görüp görmediğini merak ettim. Neredeyse soracaktım çünkü bir yerden sonra bana yalan söylediğini her şeyi uydurduğunu düşündüm . Silahını çekeceğini sandım . Bu yüzden benim bir şekil değiştiren olup olmadığımı sorduğunu sandım . Bay Leo Harlanı öldüreceğimi düşündüm. Endişeli değildim , korkmuyordum sadece hazırdım. Ölüp ölmemek onun seçimiydi. O sonsuz saniyelerde seçimler yapılırdı. Yaşam yada ölüm. Sonra başını salladı ve kabaran tüylerini düzelten kuş gibi kendine geldi. ‘’ Size ne kadar korkunç bir insan olduğumu kanıtlamayı düşündüm ama bunu yapmayacağım . Böyle bir oyun oynamak çok aptalca , çıngıraklı yılanı sopayla dürtmeye benziyor. ‘’ Boş gözlerle adama baktım , hala kendi sesizliğimdeydim. Sesim temkinli ve fısıldayarak çıktı . ‘’ Umarım bana yalan söylemiyorsunuzdur Bay Harlan . ‘’ Gülümsedi. ‘’ Bende aynı şeyi düşünüyorum Bayan Blake. ‘’ Bu yorumun ardından bende gözlerini ayırmadan kapıyı açtı Sonra arkasını dönüp çabucak dışarıya çıktı. Beni ofiste vücudum adrenalin pompalarken yalnız bıraktı. Beni zayıf düşüren korku değil adrenalindi. Hayatımı animatörlükten kazanıyordum ve resmi bir vampir avcısıydım. Bu yeterli değilmiş gibi bir de ürkütücü müşterileri kendime çekiyordum.


Harlanı reddetmem gerekirdi ama adama doğruyu söylemiştim. İstediği zombiyi kaldırabilirdim. Bunu insan kurban etmeden benden başka kimse yapamazdı. Teklifi reddersem yerime birini bulacaktı . Benim yeteneklerime ve etik değerlerime sahip olmayan birini Bazen istemeseniz de şeytanla dans etmek zorunda kalabilirdiniz siz etmezseniz başkası ederdi.

Ön Okumalar. Com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.