1 ‘’Doğum günün kutlu olsun , Tatlım ‘’ On sekiz tane mum Claire’nin pastasının üzerinde parlıyordu. Annesi mutlu görünüyordu. Son günlerde Dansers Evin de takındığı zoraki gülümsemelerdendi. Genelde Morganville’da takınan gülümsemeydi bu . İnsanlar gülümsemek zorundaydı yoksa … Şimdi Claire’nin sahte davranma sırasıydı. ‘’Teşekkürler Anne ‘’ dedi ve dudaklarına tam olarak gülümsemeye benzemeyen bir gülüş yerleştirdi. Mutfak sandalyelerinde mumlara doğru uzandı On sekiz mumu da tek üfleyişte söndürdü. Dileğim … Claire bir şey dilemeğe cesaret edemiyordu . Bu onun Morganville’a sekiz ay önce gelmeden planladığı doğum günü değildi. Evde arkadaşlarıyla bir parti düşünüyordu.
Belki Michael gitarıyla onlara müzik çalacaktı. Claire neredeyse onun müziğin derinlerine gitmişken ki gülümsemesini görebiliyordu. Eve büyük olasılıkla meydan okurcasına götik olarak gelmiş , pastaya yarasa mumlarından birini koymaya çalışırdı. Siyah mumlar ve meyan kökü likörü . Ve Shane … Shane de şey … Claire Shane’ni düşünemiyordu çünkü onu ne zaman düşünse gözlerine yaş doluyor , nefesi kursağında kalıyordu. Onu özlemişti. Hayır yanlış … Özlemek fazla yumuşaktı. Claire’nin Shane’a ihtiyacı vardı. Aptal vampir avcısı babasıyla birlikte Shane kasabanın ortasındaki kafese kilitlenmişti. Claire Teksas’in ortasındaki ıssız olan bu kasabayı – Morganville’ı vampirlerin nasıl yönettiğini hala anlamıyordu. Ama Frank Collins’in her şey yoluna girecek yalanına inanmaktan daha kolay geliyordu. her şeyden sonra Claire adamla tanışmıştı. Bishop , Morganville’ın yeni vampir efendisi Shane ve Frank için rengarenk bir idam hazırlıyordu. Tabii bu da insanlardan kurtulmanın kolay yolluydu. Kimse Claire’ye detayları anlatmıyordu ki o da bu konuda memnundu. En son istediği şeydi idamın detaylarını öğrenmek . Zaten kesinlikle korkunç bir şey olacaktı. Claire için ise en kötü şey bunu durdurmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hiçbir şey. Eğer böyle bir şeyden keyif alamıyorsan kötü bir adamın yardakçısı olmanın ne yararı vardı ki ? Ya da arkadaşlarını kurtaramıyorsan . Kötü adamın yardakçı . Claire kendisini böyle düşünmüyordu ama Eve en son konuştuklarında ona böyle demişti. Ve tabii ki , her zaman olduğu gibi Eve haklıydı. Pastanın dilimini aldı. Beyaz kremalı bir pastaydı , üzerine pastel tonlarında şeker serpilmişti. (Eve’nin yapacağının tam tersi bir pastaydı. ) Annesinin en iyi porselen takımlarından birine konuşmuştu dillim. Pastayı annesi yapmıştı ki Claire onun herhangi bir şey yapabileceğine inanmıyordu. Lezzetliydi ama Claire’nin umurunda değildi. Eve’nin pastası genelde çamur gibi olurdu . Tadı çok kötü , dişlere ve damağa yapışan cinsten . Yine de Claire onu yemeğe bayılırdı. Claire kendini ağlamamak için tutu ve doğum günü pastasına gömüldü. ‘ Harika anne ‘’ dedi mırıldanarak . Ağzı hüzün ve havayla doluydu sanki. Babası da masaya oturdu ve pasta dilimi aldı. ‘’ Mutlu yıllar , Claire . Bugün için bir planın var mı ? ‘’
Claire’nin planları vardı. Binlerce planı vardı. Ne zaman bu günü hayal etse hep sonu o ve Shane yalnız kalmışken bitiyordu. Eh artık Claire’ı yalnızdı. Shane’da öyleydi. Sadece birlikte değillerdi. Claire yutkunarak tabağına baktı . Gerçekten doğru olan şeyi söylemek üzeriydi : hayır . Claire’nin hiç planı yoktu. Ama bütün gün burada ailesiyle yüzünde sahte bir gülümsemeyle tıkılmak onun için çok fazlaydı. ‘’ Evet . ‘’ dedi. ‘’ Benim … benim laboratuvara gitmem gerek Myrnin beni istiyordu. ‘’ Myrnin Claire’nin patronuydu . Clarie ondan nefret ederdi. Hep ederdi ama nolara ihanet ettiğinden beri daha çok nefret ediyordu. Onun , Shane’nın ve Michael’ın en kötü düşmanı halline gelmişti. Üstelik sadece onlara ihanet etmek , sadık olmaktan daha kolay olduğu için bunu yapmıştı. Claire sanki Shane’nin sesini duymuştu. ‘’ Hey o bir vampir . Ne bekliyordun ki ? ‘’ diyordu. Sanırım bundan daha iyisini bekliyordu . Belki de onu aptallaştıran Myrinin hiçbir zaman akıl sağlığının yerinde olmamasıydı. Onunla çalışmayı reddetmek istiyordu ama Bishop’tan gelen hiçbir emri reddetmezdi. Büyü . Clarie büyüye inanmazdı . Beklide bu yüzden fazlasıyla endişeleniyordu ama bilimi de tam olarak araştırmamıştı. Claire Eve’nin dediği gibi kötü bir yardakçı olmak istemiyordu. Çünkü yanlış bir tercih yapmış olabileceği onu çok korkutuyordu. Claire’i bardağındaki kolaya uzanırken kolunun üzerindeki Bishop’un yapmış olduğu mavi mürekkep açığa çıktı. Onu görmek bile Claire’nin midesini bulandırıyordu. Büyü diye bir şey yoktu . Öyle bir şey yoktu. Claire hemen kolunu gizlemeye çalıştı , ailesinden değil . Onlara göre yanlış bir durum yoktu. Bu sadece onun ve vampirlerin görebileceği bir şeydi. Claire mürekkebin sanki biraz solgun olduğunu düşünüyordu. Bishop’un onu zorladığı günden beri daha solmuştu sanki. Eğer solmaya devam ederse belki onu Bishop’un istediğini yapmasını engelleyecek kadar işe yaramaz hale gelebilirdi. Gerçekten böyle bir şeyin olup olamayacağını bilmiyordu Claire ama bekli de bunun konusunu Bishop’a açmalıydı. Myrinin Bishop için ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu , onun bütün kütüphanesini alt üst etmişti ama bir şey bulamamıştı. Claire biliyordu ki bilgi orada bir yerdeydi. Onu nasıl yok edeceği yazıyor olmalıydı. Myrinin kendi iyiliği için ona söylese iyi ederdi. Belki söylerdi de ama Claire artık ona inanmıyordu. Myrinin artık sadece kendi iyiliğini düşünüyordu baka kimsenin değil.
Claire’nin kolundaki bu dövme yüzünden Bishop’un dediklerini yapmak zorundaydı. En azında Bishop’a hayır diyebilmenin bir yolunu bulabilseydi. Bugün kendine binlerce kez söylediği gibi; bunun büyü olmadığını söyledi yine. Bu büyü değildi çünkü büyü diye bir şey yoktu. Her şeyin bir açıklaması vardı. Şu an için bilmiyor olabilirdik ama dövmenin bir kuralı ve kanunu vardı , bunu çözdüğü zaman dövmenin yok olmasını sağlayacaktı. Claire kollunu sıkıca tuttu hala altın bir bilezik giyiyordu. Amelie’nin bileziği idi. Kan bağışı , vampirlere yardım yapanların koruma altında olduğunu gösteren bileziklerdendi . Bir tür mafya gibilerdi. Sivri dişleri olan mafyalar. Her zaman işe yaramazsa da bazen öğlenleri özgürce dolaşmanı sağlayabiliyordu. Şimdi ise öyle değerli bir şey değildi. Amellie’yi görmeyeli yada duymayalı haftalar olmuştu . Ne onu ne de müttefiklerini görmüştük. Morganville en havalı vampirleri saklanıyorlardı yada çoktan ölmüşlerdi. Beklide Bishop’un kontrolünde başka bir yerdeydiler. Claire pastasını bitirdi ve hediyelerini açmaya başladı Babasının hediyesi bir gümüş kolyeydi. Annesinin ki ise bir elbiseydi. Claire asla elbise giymezdi. Özellikle böyle karanlıkta bile görünebilecek kadar parlak bir elbiseyi. Yine de Claire ikisini de öpüp teşekkür etti. Babasına ve annesine kolye ile elbiseyi sonra deneyeceğinin sözünü verdi. Annesi pastaları kaldırırken Clarie babasının yerdiği kolyeyi takmaya çalıştık . Onu hemen Shane’nın hediye ettiği kolyenin yanına takacaktı. ‘’ İşte.’’ dedi babası yardım etmeye çalışarak ‘’ Diğerini çıkartalım. ‘’ ‘’ Hayır. ‘’ dedi Clarie gözleri büyümüş ve babasının elini boynundan uzaklaştırarak. Babası incilmiş görünüyordu. ‘’ Kusura bakma … Bunu asla boynumdan çıkarmam … Bu , bu bir hediye. ‘’ Babası hemen anladı. ‘’ Ah , o çocuktan mı ? ‘’ Claire’nin gözleri yaşlandı ve birkaç damla yanağından süzüldü. ‘’ Ah , her şey yoluna girecek bir tanem . Ağlama. ‘’ dedi babası ona sarılarak fısıldıyordu. ‘’ Hayır , hiçbir şey yoluna girmeyecek. ‘’ dedi Clarie. ‘’ Eğer ben yoluna sokmasam olmayacak . Anlıyor musun Baba? Bir şeyler yapmalıyız.‘’ Babası geri çekildi. Gözleri büyümüştü , sanki bayılacak gibiydi. Onu görünce Claire telaşlandı. Neden bunların ortasında onların hiçbir şeyden haberleri yoktu ki ? Neden onları uyuşturuyorlardı ? Onlarda burada tuzağa düşürülmüşlerdi. Tıpkı Claire gibi
‘’ Denedik tatlım , Annenle eşyalarımızı topladık ve arabayla sınırın bitene kadar uzaklaştık. Ama sanırım Bay Bishop bizim gitmemizi istemiyor. ‘’ dedi yarı gülümseyerek , yatıştırıcı bir gülümseme olması gerekiyordu. Clarie biraz daha denemeye karar verdi. Çünkü gerçekten korkuyordu. ‘’ Baba sakın bir daha bunu denemeyin. Eğer vampirler sizi sınırda yakarlarsa – ‘’ Kimse Morganville izinsiz terk edemezdi. Her yerde korumalar vardı. ‘’ Biliyorum. ‘’ dedi ve elleriyle iki yüzünü tutu. ‘’ Claire bütün dünyayı kurtarabileceğini sanıyorsun ama yanılıyorsun. Seni bu tür işlerin ortasında istemiyorum. Daha çok gençsin. ‘’ Claire ona üzgün bir şekilde gülümsedi. ‘’ Artık çok geç baba . Ben 18 yaşımdayım , pastanın üzerindeki mumlar bunu kanıtı. ‘’ Babası alnını öptü .‘’ Sen benim için her zaman beş yaşındaki kız olacaksın hem gözlerina bakılırsa pek büyüdüğünü söyleyemem. ‘’ ‘’ Bu çok utanç verici. ‘’ ‘’ Ailem bana böyle bir şey söylediği zaman bende aynı şeyi hissetmiştim. ‘’ Myrinin yanına gidiyorsun değil mi ? ‘’ ‘’ Ne , ah , evet. ‘’ Claire yalan söylüyordu , bugün için başka bir işi vardı . ‘’Sakın bana tekrar erkek arkadaşını kurtarmaya çalışacağını söyleme , lütfen. ‘’ dedi Babası ‘’ Baba benim bunu için çok genç olduğumu söyleme Shane hakkında ne hissettiğimi biliyorum . ‘’ ‘’Sana bunu söylemeye çalışmıyorum. Sadece bu çocuğa aşık olmak kasaba için tehlikeli . Bu çocuğa aşık olmak intihar gibi bir şey. ‘’ Claire içini çekti. ‘’ Merak etme aptalca bir şey yapmayacağım .’’ dedi ama eğer bu Shane için biraz daha zaman demekse seve seve aptalca şeyler yapardı. ‘’Gitmem gerek baba , kolye için teşekkürler. ‘’ Babası iç çekti ve kafasını salladı. ‘’ Sorun değil canım . İyi ki doğdun. ‘’
ÇEVİRİ ONREAD.WORDPRESS TARAFINDAN YAPILMIŞTIR