GİRİŞ ‘’Oh bu iyi bir fikirmiş gibi görünmüyor.’’ dedi Claire elindeki kağıttı yakından inceleyerek. Bilim Binasına giderken yolda durmuş , kağıdı okumaktaydı. Teksas Üniversitesinin önünde , öğleden sonra güneşinin altında ancak aptallar dururdu. Aptallar ve futbol oyuncuları. Dersi biten öğrencilerin kendisini dürtüklememesi için yolun kenarındaki bir köşeye girmişti. Ortada kalan birkaç balık gibi akıntıya karşı yüzmeye çalışan öğrenciler vardı ama Claire onların başarabildiklerini sanmıyordu. Çevresindeki insanlarda aynı altın sarısı kağıttı taşıyorlardı. Basıları ceplerine sıkıştırmış ,kitaplarını elinde tutarak yürüyordu. Bu küçük kitapçığı alan son kişinin kendisi olduğunu tahmin ediyordu .Kimsenin Claire Danvers’in yaşının küçük olması yüzünden bile bu kağıdı alabildiğine şaşırmadığını görmek Claire’i biraz şaşırtıyordu. Hatta ev arkadaşı Eve bile oturup , onun kırmızıya çalan saçlarını bizzat taramış , şekil vermişti. Ama Claire sadece fark edilmeyen türde kızlardandı işte.
Claire üniversitenin berbat olduğunu zor yoldan öğrenmişti. Birisi yanına yaklaştı , durduğu gölgelik kadar uzun boyluydu. İyi görünüşlü , atletik bir bedene sahip olan çocuk çantasını yere bırakıp , Claire’in baktığı kağıdın aynısına göz gezdirdi. ‘’ Ah!’’ dedi ve Claire’in elindekine baktı. ‘’ Geliyor musun?’’ Öncelikle onun görüntüsünün şokunu atlattıktan sonra (Doğrusu pek uzun sürmemişti. Erkek arkadaşı da en az bu çocuk kadar yakışıklıydı) çocuğun bileğine baktı. Çocuk Morganvillie’in yerlisiydi. Bileğinde gümüş bir bilezik durmaktaydı. Bunun anlamı çocuğun bir vampirin malı olduğuydu. Ming Cho adlı bir vampirin ki Claire’in direk olarak hiç görüşmediği vampirlerden biriydi. Claire görüşmemiş olmasına sevindi. Tanıdığı vampirlerin sayısı gittikçe genişliyordu ki Claire bundan pek memnun değildi. ‘’Hey.’’ Dedi yeniden ve elindeki kağıttı gözüne doğru salladı. ‘’ Orada kimse var mı? Geliyor musun?’’ Claire’i tekrar elindeki kağıtta baktı. Bir sürü resim ve semboller üzerinde vardı ama hiç kelime yoktu. Bir müzikal nota topluluğu , bir delinin eseri olmalıydı. Bazı resimler parti içerikliydi ki bunun anlamı illegal şeylerin etrafta olabileceğini gösteriyordu. Adresi kağıtta bilmece şeklinde saklanmıştı ama Claire bunu hemen çözdü. Kuzey Rackham’ı gösteriyordu. Eskiden başarılı işlerde depo olarak kullanılan yer ve zamanda bariz belliydi. Gece yarısı. Grafik olarak cadıyı seçmişlerdi , gece yarısı yani Cadı Saati. Gün ise bugündü. ‘’Pek ilgilenmiyorum.’’ Dedi Claire ve kendi kağıdını da çocuğa verdi.’’ Bana göre değil.’’ ‘’ Çok yazık. Dışarıda olacak. ‘’ ‘’ İşte bu yüzden gelmiyorum.’’ Genç güldü. ‘’ Sen çarkları döndürebilmeyi seven partici tiplerinden misin?’’ ‘’ Hiç partici tipi değilim desek daha doğru olur. ‘’ dedi Claire ve gülümsemeden edemedi. Çocuk çok tatlıydı. Gülümsemesi diğer insanlara bulaştıran tiplerdendi. Ama sadece gülümsemesi değil. Bu çocuk farklıydı. ‘’ Merhaba , bu arada. Ben Claire.’’ ‘’ Alex.’’ Dedi .’’ Kimyadan mı geliyorsun?’’ ‘’ Hayır , Sayısal Fizik.’’ ‘’Ah.’’ Dedi ve birkaç kere göz kırptı. ‘’ Ve bunun ne olduğu ile ilgili hiçbir fikrim yok. Harika , Einstein. Tanıştığıma memnun oldum.’’ Çantasını alıp arkasına vurdu ve daha Claire’i dalının ne ile ilgili olduğunu açıklamasına fırsat vermeden arkasına bakmadan çekip gitti. Harika, eğer Claire ona ana vücut , çizgiselsiz fizikten bahsetmeye başlasaydı yürümek yerine koşarak ondan uzaklaşırdı. Biraz kendini incinmiş hissetti ama biraz. En azından onunla konuşmuştu. Üniversiteye geldiğinden beri onun gibi yakışıklı erkeklerin sadece Claire’ye zarar vermek istediğini düşünürsek bu çocuk aslında hoştu.
Claire elini gözlerine siper edip , bahçeye bir göz attı. Bahçenin ortası boştu , genelde oda arkadaşı , partner gibi şeyler arayan insanlar oraya ilanlarını yapıştırırdı. Claire’in bir daha ki dersinin başlamasına bir saati vardı ve üniversitenin büfesi hiç ilgisini çekmiyordu. Hem oraya varması bile yarım saatini alırdı , kahve içtikten sonra bir daha ki dersine gitmek için çıkması gerekirdi. Bilim Binası , çıkışlara daha yakındı oradan da daha kısa bir yürüyüş ile Common Ground’a varabilirdi. Oranın sahibinin vampir olduğunu saymazsak aslında güzel bir yerdi. Üstelik iyi vampirlerden biri değildi ama Morganvillie’deyken kahvenin içine ne istersen ekleyebileceğin yegane yerlerden biriydi. Kan dahil. Ayrıca Oliver çoğunlukla güvenilirdi. Çoğunlukla. Kara verildi , Claire ağır çantasını omzuna attığı gibi Vampirlerin Merkezine yolculuğa çıktı. Her zaman merkeze yürürken hangi insanların ‘’bildiğini’’ hangisinin bilmediğini söyleyebilmesi ona komik gelirdi. Bilmeyenler çoğunlukla mutsuz görünürlerdi. Ama bu mutsuzukları küçük bir kasabaya tıkılıp kalmak ile alakalı olurdu. Bilenler ise , onlarda mutsuzlardı ama farklı bir mutsuzluktu onların ki , omuzlarında bir yük varmış gibi mutsuzluk . Onları suçlayamazdı. O da aynı yollardan geçmişti şimdi ise garip bir şekilde rahattı. Çünkü artık kuralları biliyordu. Şaşırtıcı ama doğru , tehlikeli bir yerdi bu kasaba ama kuralları biliyordu. Hatta bazen o kurallara uymazsa bile. Telefonu çalmaya başladığı zaman caddeyi geçmekteydi. Alacakaranlık Kuşağı müziği çalıyordu. Bunun anlamı arayan kişi patronuydu. Ekrana baktı , kaşlarını çattı ve meşgulle aldı. Claire patronu Myrnin’e kızgındı. Onun tekrar tekrar üzerinde çalıştıkları makine konusunda neden hatalı olduğunu söylemesini dinlemeye hiç niyeti yoktu. Bir insan beyni koymak istiyordu. İşte bu hiiiiççç olmayacaktı. Myrnin delinin tekiydi , normalde iyi bir deliydi aslında , ürkütücü delilerden değil. Ama son zamanlarda ürkütücü parametreleri zorlayacak kadar garip davranıyordu. Ciddi bir şekilde onu bulabilirse bir vampir psikologuna götürebilir mi merak ediyordu.Dr. Freud ortalıkta yokken baktıkları bir doktorları büyük olasılıkla olmalıydı. Common Ground serin ve hoştu ve inanılmaz derece doluydu da. Oturacak tek bir boş masa bile yoktu ki bu yüzden Claire’in morali bozuldu. Ayakları ağrıyor , çantanın ağırlığı omuzlarına baskı yapıyordu. Boş bir köşe buldu ve ağılığınca bilgiyi yani çantasını yere bıraktı. Çantanın ağırlığından kurtulunca rahatladıktan sonra sipariş sırasına girdi. Yeni bir çocuk vardı ki bu Claire’yi pek şaşırtmamıştı , Oliver asla eleman sıkıntısı çekmiyordu. Claire bunun doğal güveninden mi yoksa yedikleri yüzünden mi kaynaklandığına emin değildi. Normalde diğer vampirler için bu olasılık vardı belki ama Oliver bundan daha dikkatliydi. Beş dakika sonra Claire sıranın başına geçmeyi başarmıştı. Yeni çocuğun adını yanlış hecelemesi haricinde bir sorun olmadan Caffe Mocha’sının fişini aldı. Tam gitmek üzereydi ki Oliver’ın kahve makinesinin arkasından ona baktığını gördü. Oliver her zaman ki gibiydi , hippi tarzı , uzun saçlı , küpeli. Gözlerinde ve bakışlarında bir soğukluk vardı. İki dakikada bütün yüz ifadesi daha canlandı , Claire’ye gülümsedi. Sanki bir başka insan bedenini ele
geçirmiş gibiydi. Candan kahve sahibi havasına büründü. ‘’ Claire. ‘’ dedi kahvesini doldurarak. ‘’ Ne güzel sürpriz. Boş masa yok , üzgünüm.’’ ‘’ Sanırım işler iyi gidiyor .’’ ‘’ Her zamanki gibi.’’ Dedi ve sormadan Claire’in kahvesine krema ekledi. Kahvesini nasıl sevdiğini biliyordu. ‘’ Camın oradaki sıska çocuklar birazdan kalkacaklar . Eğer acele edersen yer kapabilirsin.’’ Döndüğü zaman oliver’ın haklı olduğunu fark etti. Çocuklar kalkmak için hazırlıklara başlamışlardı. Claire önce oliver’a başını sallayarak teşekkür etti ve boşalmak üzere olan masaya doğru hücuma geçti. Önüne gelene iterek , özür dileyerek masaya erişmeye çalışıyordu. Son sıska çocukta eşyalarını alıp kapıya doğru harekete geçtiği sırada Claire neredeyse masaya varmıştı. Ta ki bir manikürlü el önünü kesene kadar. ‘’ Affedersin , bizim masamız.’’ Dedi Monica Morrell aşikar bir şekilde ona üsten bakmatan hoşlandığını belli ederek . ‘’ Küçük haşereler bölümü orada yani tuvalette. Defol!’’…
Onokumalar.Com Ceviri : Buket Kayhan